Herbert Lionel Adolphus Hart (18 Temmuz 1907, Harrogate, İngiltere - 19 Aralık 1992, Oxford İngiltere) İngiliz filozof ve Hukuk Felsefesi profesörü.
Herbert Lionel Adolphus Hart | |
---|---|
Tam adı | Herbert Lionel Adolphus Hart |
Doğumu | 18 Temmuz 1907, Harrogate, İngiltere |
Ölümü | 19 Aralık 1992, Oxford, İngiltere |
Çağı | |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Hukuk felsefesi, Hukuki pozitivizm |
İlgi alanları | Dil felsefesi, Siyaset felsefesi, Liberalizm, Faydacılık |
Önemli fikirleri | , Hukuk Felsefesi |
Etkilendikleri | |
Etkiledikleri
|
II. Dünya Savaşı'nda İngiliz Gizli İstihbarat Servisi MI5 için hizmet ettiği bilinmektedir. Oxford Üniversitesi ()'nde Hukuk Felsefesi dersleri vermiştir. Hart'a göre hukuk bir normlar toplamıdır. Kelsen'in, ona göre, hatasından ders alarak normları "tanıma" veya "onama" normu olarak değerlendirmektedir.
O daha başlangıçta "Hukuk, Özgürlük ve Ahlak" başlıklı konferansında ahlak ve hukuk ayrımını netleştirmek üzerinde durmuştur. Hukukun amacının başkalarına zarar verici eylemleri yasaklamak olduğunu belirtir ki bunun ahlakla olan ilgisi onun düşüncelerine göre çok açıktır. Ancak hukuk ve ahlak alanlarının özdeş sayılmasına (dolaylı olarak doğal hukuka) karşı çıkmıştır. Hart, bir takım evrensel değerlerin varlığından söz eder ki; ona göre bunlar bireysel özgürlük, güvenlik ve kasten verilen zarardan korunmadır.
Hart, hukuka ilişkin bir tanım vermekten kaçınır ama özellikle ahlak, zorlama ve kural arasında bir ayrım yapılması gerektiğine inanır. En önemli kitabı (1961)'dır. Bu eserde Hukukun daha iyi anlaşılmasının diğer ahlaki ve toplumsal olguların farklılığının anlaşılmasına bağlı olduğunu belirtir. Hart'ın pozitivizm hakkındaki görüşleri Kelsen ile birçok ortak unsur içerir ancak Hukukun olgulara indirgenmesi konusunda Kelsen'den daha az tutucudur.
Hart'a göre hukuki geçerlik sonuçta hukuk sisteminin normatif karakterinin hukuk eylemlerini yerine getiren unsurlarca -resmî görevliler ki yasama, yürütme ya da yargı faaliyetlerinde yer alan kişiler veya organlar- benimsenmesine göre psikolojik bir olguya dayanmaktadır. Bunu oluşturan, onun kurallar hakkındaki görüşüdür.
Hart, hukukun diğer sosyal olgularla çeşitli şekillerde ilişkili karmaşık bir sosyal olgu olduğunun bilincindedir. Bunu anlamak için ise onun Hukuki emir teorisine bakmak gerekmektedir.
Diğer düşünürlerle kıyaslanması
J. Bentham, Austin ve Kelsen tarafından benimsenen görüş Hukuku temel alarak; güç, zorlama ve yaptırım çerçevesinde açıklanmaya çalışılıyordu. Aslında pek çok hukuk alanında -özellikle Ceza Hukukunda- norma uymayanlara resmî görevlilerce tespit edilen yaptırımlar uygulandığı açıktır. Ancak bu görüşler şu hususları gözden kaçırıyordu;
Birçok toplumda insanların Hukuka uygun uyma eylemleri; yaptırım korkusuyla değil, hukuk koyucunun otoritesine ve geçerliliğine olan saygılarından kaynaklandığı idi. Bu bir yükümlülük duygusudur. Bundan dolayı insanlar hukuk kuralının gereklerini beğenmedikleri halde niçin uyduklarını açıklamaktadır.
Hart kuvvet kullanmayı Hukukun özü olarak gösteren iradeci veya emir düşünürlerinin insanları korku duygusuyla bir şey yapmaya zorlayan hukukun dışsal unsuruna önem verdiklerini söyler. Oysa Hart "içsel bakış açısı" diye nitelendirdiği şeyin insanların Hukuka itaat etmeler için yükümlülük duygusunu hissetmeleridir demektedir.
Hart, burada iki kavram arasında ayrım yapar;
1. Zorunluluk (Örneğin: Silahlı bir adamın bir kişiyi parasını vermesi için zorlamasında olduğu gibi bir takım tehditler nedeniyle bir şekilde davranmaya kişi zorlanmaktadır.)
2. Sorumluluk (Örneğin: Kişinin dışarıda bu yönde bir zorlayıcı müdahale olmadan kendisini belirli bir şekilde davranma ödevi altında hissetmesi)
Hart; hukuk, kendisine uyulmasını sağlarken hem içsel hem de dışsal bir şekilde işler demektedir. Hukuk kavramı kitabında hukuku zorlama ve ahlakı birbiriyle ilişkili ama aynı zamanda birbirlerine mesafeli sosyal olgular olarak açıklamaktadır. Bunun için özellikle kuralların doğasını analiz etmeye yönelmiştir.
Hart diğer pozitivistleri eleştirmesine rağmen modern pozitivist düşüncenin bir düşünürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü öncelikle hukuk ve ahlak ayrımı üzerinde durmaktadır. Ona göre hukuk belirli bir toplumda meşru bir kanun koyucu otorite tarafından yaratılmıştır. Yasalar, belirli bir toplumda geçerli olarak yaratıldığı sürece geçerlidir. İyi veya kötü olmaları geçerlilik üzerinde etki etmemektedir.
Normları tanımlayışı
Ona göre hukuk kurallardan ibarettir. Kurallar kabul edilmiş davranış standartlarının ifadesidir. Hukuk ise toplumsal kurallar sistemidir ve bu noktaya kadar yine toplumsal kurallarla oluşan ahlak kuralları ile benzerlik gösterir. Her ikisi de toplumsaldır çünkü her ikisi de toplumsal bir bağlamda oluşur ve ikisi de toplumsal sonuçlara sahiptir. Ancak hukuk kuralları ahlak kurallarından birkaç açıdan tümüyle farklıdır. Hukukun ayırt edici temel unsuru "Sistemsel nitelikte" oluşudur. Yani hukuk kuralları farklı tiplerdedir ve her bir kategori bir sistem olarak adlandırılacak şekilde diğerleri ile etkileşim halindedir. Ahlak kuralları genellikle bu sistemsel nitelikten yoksundur. Hukuk kuralı iki sınıfa ayrılabilir.
- Birincil (Primer) Kurallar
- İkincil (Sekonder) Kurallar
- Tanıma (Onama) Kuralları
- Değiştirme Kuralları
- Muhakeme Kuralları
- İkincil kurallar: Yukarıda da bahsedilen işbu zorlukları çözmek için birincil hukuk kuralları yaratılması, geçerli kılınması, değiştirilmesi ve karara bağlanması usulünü açıklayarak farklı nitelikte kurallara gereksinim vardır. Bunlar "ikincil kurallar" olup bazı kişilere kurallarla ilgili bir şey yapma yetkisini vermektedirler. Bunlar da yukarıda belirtildi gibi üç türlüdür.
- Tanıma (Onama) Kuralları:Bir hukuk sisteminde diğer bütün kuralların varlığını ve geçerliliğini sağlayan en son kurallardır. (Ör: Kelsen'de Anayasadır) Kısacası birincil nitelikteki kuralların nasıl çıkarılacağını/değiştirileceğini/uygulanacağını gösteren kurallardır. Tanıma kural olarak belirli bir toplum tarafından hukuki geçerlik kriteri olarak kabul edilir. Tanıma kuralları bir toplumdaki hukukun kabul edilmiş şekli kaynaklarını düzenleyen kurallar kümesidir. Mesela parlamento neyi yasalaştırırsa o "Hukuktur". Bizde "Anayasa" buna örnek gösterilebilmektedir. Anayasa geçerliliğini nereden alıyor diye bir soru sorulamaz. Anayasanın kendisi bir hukuki geçerlilk kriteridir. Anayasanın sadece var olup olmadığını bilebiliriz. Varlığını ise Hukuki aktörlerin anayasa uymasından anlarız. Yasama, yürütme, yargı organları anayasaya uyar ise anayasanın varlığı ve geçerliği kabul edilir. Kelsen'in Temel Norm kavramı tanıma kuralından farklıdır. Kelsen "Temel Norm" dolayısı ile eleştirilmiştir çünkü pozitivistlerce aranan kesinliği, belirliliği sağlayamamaktadır.
Hukuki pozitivizme II. Dünya Savaşı'ndan sonra çok ağır eleştiriler getirilmiştir. Bu eleştirilerin nedeni ikinci dünya savaşı sürecinde yaşanan olaylardır. Bunlardan biri Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi iktidarıdır. İşbu iktidar dolayısıyla Pozitivistler suçlanmıştır. Çünkü klasik pozitivizm anlayışı NSDAP iktidarını desteklediği ve onunla bağdaştırıldığı öne sürülmüştür. Gerçekten de İradeci Normcu Pozitizm'e göre parlamentonun yaptığı her şey "Hukuktur" ve hukuk kuralları beğenilse de beğenilmese de yetkili organ tarafından usulüne uygun çıkarıldığı için kendisine uyulmakla yükümlülük getirmektedir.
Bilindiği gibi İkinci Dünya Savaşından sonra Nürnberg mahkemeleri kurulmuştur. Bu mahkemeler savaş suçlularını, öncelikle NSDAP yetkililerini yargılamak için kurulmuştur. NSDAP Almanyasında insan haklarını ihlal eden sayısız kanun çıkarılmıştır. Bunlardan biri "Her kim Führer Adolf Hitler aleyhine propaganda yaparsa, vatandaşlar bu eylemi ihbar etmekle yükümlüdürler" hükmünü taşıyan kanundur. Bu kanun nedeniyle yargılanan bir hanımefendi bu kanuna uyarak eşini ihbar ettiğini ve yaptığının sadece kanuna uymak olduğunu ifade etse de mahkeme "kural içeriği bir takım evrensel değerlere uymamaktadır" diyordu. Böylece İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra insan hakları kavramı ortaya çıkıyor ve büyük önem kazanıyor ve bunları korumak için de uluslararası mahkemeler oluşturulmaya başlanan ilk adım atılmış oluyordu.
Türk Anayasasında ise insan hakları hakkında "Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir." denmektedir. İnsan haklarına dayanan ifadesi yoruma kapalı ve net bir biçimde tezahür etmektedir. Bizim anayasamız, parlamentonun her yaptığı "kanunudur, hukuktur" dememekte; kanunların anayasaya uygun olması zorunludur demektedir. Söz gelimi kanun hükmünde kararnameler temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak çıkarılamaz. Sonuç olarak denilebilir ki artık sadece şekle değil içerin kavramına da bütün dünyada olduğu gibi önem vermekteyiz.
Modern Pozitivizme Katkıları
Modern pozitivistlerin çoğu ahlak ve hukuku kesin olarak birbirinden ayırt ederken (Ayırma Tezi) Hart "ayırılabilirlik tezini" ortaya atıyor. Bunun anlamı "Hukuki geçerlilik kriterinde, ahlaki özellikler olabilir" ancak "olması da şart değildir" fikrini ifade ediyor. Aynı zamanda Hart; hukuk sistemlerine bakarak her hukuk sisteminde yasal davranışların olduğundan söz ederek hukukun asgari ölçüde insanları koruma özelliliğine sahip olduğunu ifade ediyor. Böylece Hart iki noktada diğer Pozitivistlerden ayrılıyor.
1. Diğer hukuki pozitivistler; hukuki geçerlik kriterinde ahlaka hiçbir şekilde yer verilemeyeceğini belirtirken, Hart "yer verilebilir" demektedir.
2. Diğer hukuki pozitivistler içeriğe hiçbir şekilde yer vermezken, Hart, hukukun asgari bir içeriğe sahip olması gerektiğini ileri sürüyor.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Herbert Lionel Adolphus Hart 18 Temmuz 1907 Harrogate Ingiltere 19 Aralik 1992 Oxford Ingiltere Ingiliz filozof ve Hukuk Felsefesi profesoru Herbert Lionel Adolphus HartTam adiHerbert Lionel Adolphus HartDogumu18 Temmuz 1907 Harrogate IngiltereOlumu19 Aralik 1992 Oxford IngiltereCagiBolgesiBati felsefesiOkuluHukuk felsefesi Hukuki pozitivizmIlgi alanlariDil felsefesi Siyaset felsefesi Liberalizm FaydacilikOnemli fikirleri Hukuk FelsefesiEtkilendikleri Jeremy Bentham John Stuart Mill J L Austin Ludwig Wittgenstein Hans Kelsen Max WeberEtkiledikleri Ronald Dworkin John Rawls Joseph Raz John Finnis II Dunya Savasi nda Ingiliz Gizli Istihbarat Servisi MI5 icin hizmet ettigi bilinmektedir Oxford Universitesi nde Hukuk Felsefesi dersleri vermistir Hart a gore hukuk bir normlar toplamidir Kelsen in ona gore hatasindan ders alarak normlari tanima veya onama normu olarak degerlendirmektedir O daha baslangicta Hukuk Ozgurluk ve Ahlak baslikli konferansinda ahlak ve hukuk ayrimini netlestirmek uzerinde durmustur Hukukun amacinin baskalarina zarar verici eylemleri yasaklamak oldugunu belirtir ki bunun ahlakla olan ilgisi onun dusuncelerine gore cok aciktir Ancak hukuk ve ahlak alanlarinin ozdes sayilmasina dolayli olarak dogal hukuka karsi cikmistir Hart bir takim evrensel degerlerin varligindan soz eder ki ona gore bunlar bireysel ozgurluk guvenlik ve kasten verilen zarardan korunmadir Hart hukuka iliskin bir tanim vermekten kacinir ama ozellikle ahlak zorlama ve kural arasinda bir ayrim yapilmasi gerektigine inanir En onemli kitabi 1961 dir Bu eserde Hukukun daha iyi anlasilmasinin diger ahlaki ve toplumsal olgularin farkliliginin anlasilmasina bagli oldugunu belirtir Hart in pozitivizm hakkindaki gorusleri Kelsen ile bircok ortak unsur icerir ancak Hukukun olgulara indirgenmesi konusunda Kelsen den daha az tutucudur Hart a gore hukuki gecerlik sonucta hukuk sisteminin normatif karakterinin hukuk eylemlerini yerine getiren unsurlarca resmi gorevliler ki yasama yurutme ya da yargi faaliyetlerinde yer alan kisiler veya organlar benimsenmesine gore psikolojik bir olguya dayanmaktadir Bunu olusturan onun kurallar hakkindaki gorusudur Hart hukukun diger sosyal olgularla cesitli sekillerde iliskili karmasik bir sosyal olgu oldugunun bilincindedir Bunu anlamak icin ise onun Hukuki emir teorisine bakmak gerekmektedir Diger dusunurlerle kiyaslanmasiJ Bentham Austin ve Kelsen tarafindan benimsenen gorus Hukuku temel alarak guc zorlama ve yaptirim cercevesinde aciklanmaya calisiliyordu Aslinda pek cok hukuk alaninda ozellikle Ceza Hukukunda norma uymayanlara resmi gorevlilerce tespit edilen yaptirimlar uygulandigi aciktir Ancak bu gorusler su hususlari gozden kaciriyordu Bircok toplumda insanlarin Hukuka uygun uyma eylemleri yaptirim korkusuyla degil hukuk koyucunun otoritesine ve gecerliligine olan saygilarindan kaynaklandigi idi Bu bir yukumluluk duygusudur Bundan dolayi insanlar hukuk kuralinin gereklerini begenmedikleri halde nicin uyduklarini aciklamaktadir Hart kuvvet kullanmayi Hukukun ozu olarak gosteren iradeci veya emir dusunurlerinin insanlari korku duygusuyla bir sey yapmaya zorlayan hukukun dissal unsuruna onem verdiklerini soyler Oysa Hart icsel bakis acisi diye nitelendirdigi seyin insanlarin Hukuka itaat etmeler icin yukumluluk duygusunu hissetmeleridir demektedir Hart burada iki kavram arasinda ayrim yapar 1 Zorunluluk Ornegin Silahli bir adamin bir kisiyi parasini vermesi icin zorlamasinda oldugu gibi bir takim tehditler nedeniyle bir sekilde davranmaya kisi zorlanmaktadir 2 Sorumluluk Ornegin Kisinin disarida bu yonde bir zorlayici mudahale olmadan kendisini belirli bir sekilde davranma odevi altinda hissetmesi Hart hukuk kendisine uyulmasini saglarken hem icsel hem de dissal bir sekilde isler demektedir Hukuk kavrami kitabinda hukuku zorlama ve ahlaki birbiriyle iliskili ama ayni zamanda birbirlerine mesafeli sosyal olgular olarak aciklamaktadir Bunun icin ozellikle kurallarin dogasini analiz etmeye yonelmistir Hart diger pozitivistleri elestirmesine ragmen modern pozitivist dusuncenin bir dusunuru olarak karsimiza cikmaktadir Cunku oncelikle hukuk ve ahlak ayrimi uzerinde durmaktadir Ona gore hukuk belirli bir toplumda mesru bir kanun koyucu otorite tarafindan yaratilmistir Yasalar belirli bir toplumda gecerli olarak yaratildigi surece gecerlidir Iyi veya kotu olmalari gecerlilik uzerinde etki etmemektedir Normlari tanimlayisiOna gore hukuk kurallardan ibarettir Kurallar kabul edilmis davranis standartlarinin ifadesidir Hukuk ise toplumsal kurallar sistemidir ve bu noktaya kadar yine toplumsal kurallarla olusan ahlak kurallari ile benzerlik gosterir Her ikisi de toplumsaldir cunku her ikisi de toplumsal bir baglamda olusur ve ikisi de toplumsal sonuclara sahiptir Ancak hukuk kurallari ahlak kurallarindan birkac acidan tumuyle farklidir Hukukun ayirt edici temel unsuru Sistemsel nitelikte olusudur Yani hukuk kurallari farkli tiplerdedir ve her bir kategori bir sistem olarak adlandirilacak sekilde digerleri ile etkilesim halindedir Ahlak kurallari genellikle bu sistemsel nitelikten yoksundur Hukuk kurali iki sinifa ayrilabilir Birincil Primer Kurallar Ikincil Sekonder KurallarTanima Onama Kurallari Degistirme Kurallari Muhakeme KurallariIkincil kurallar Yukarida da bahsedilen isbu zorluklari cozmek icin birincil hukuk kurallari yaratilmasi gecerli kilinmasi degistirilmesi ve karara baglanmasi usulunu aciklayarak farkli nitelikte kurallara gereksinim vardir Bunlar ikincil kurallar olup bazi kisilere kurallarla ilgili bir sey yapma yetkisini vermektedirler Bunlar da yukarida belirtildi gibi uc turludur Tanima Onama Kurallari Bir hukuk sisteminde diger butun kurallarin varligini ve gecerliligini saglayan en son kurallardir Or Kelsen de Anayasadir Kisacasi birincil nitelikteki kurallarin nasil cikarilacagini degistirilecegini uygulanacagini gosteren kurallardir Tanima kural olarak belirli bir toplum tarafindan hukuki gecerlik kriteri olarak kabul edilir Tanima kurallari bir toplumdaki hukukun kabul edilmis sekli kaynaklarini duzenleyen kurallar kumesidir Mesela parlamento neyi yasalastirirsa o Hukuktur Bizde Anayasa buna ornek gosterilebilmektedir Anayasa gecerliligini nereden aliyor diye bir soru sorulamaz Anayasanin kendisi bir hukuki gecerlilk kriteridir Anayasanin sadece var olup olmadigini bilebiliriz Varligini ise Hukuki aktorlerin anayasa uymasindan anlariz Yasama yurutme yargi organlari anayasaya uyar ise anayasanin varligi ve gecerligi kabul edilir Kelsen in Temel Norm kavrami tanima kuralindan farklidir Kelsen Temel Norm dolayisi ile elestirilmistir cunku pozitivistlerce aranan kesinligi belirliligi saglayamamaktadir Hukuki pozitivizme II Dunya Savasi ndan sonra cok agir elestiriler getirilmistir Bu elestirilerin nedeni ikinci dunya savasi surecinde yasanan olaylardir Bunlardan biri Nasyonal Sosyalist Alman Isci Partisi iktidaridir Isbu iktidar dolayisiyla Pozitivistler suclanmistir Cunku klasik pozitivizm anlayisi NSDAP iktidarini destekledigi ve onunla bagdastirildigi one surulmustur Gercekten de Iradeci Normcu Pozitizm e gore parlamentonun yaptigi her sey Hukuktur ve hukuk kurallari begenilse de begenilmese de yetkili organ tarafindan usulune uygun cikarildigi icin kendisine uyulmakla yukumluluk getirmektedir Bilindigi gibi Ikinci Dunya Savasindan sonra Nurnberg mahkemeleri kurulmustur Bu mahkemeler savas suclularini oncelikle NSDAP yetkililerini yargilamak icin kurulmustur NSDAP Almanyasinda insan haklarini ihlal eden sayisiz kanun cikarilmistir Bunlardan biri Her kim Fuhrer Adolf Hitler aleyhine propaganda yaparsa vatandaslar bu eylemi ihbar etmekle yukumludurler hukmunu tasiyan kanundur Bu kanun nedeniyle yargilanan bir hanimefendi bu kanuna uyarak esini ihbar ettigini ve yaptiginin sadece kanuna uymak oldugunu ifade etse de mahkeme kural icerigi bir takim evrensel degerlere uymamaktadir diyordu Boylece Ikinci Dunya Savasi ndan sonra insan haklari kavrami ortaya cikiyor ve buyuk onem kazaniyor ve bunlari korumak icin de uluslararasi mahkemeler olusturulmaya baslanan ilk adim atilmis oluyordu Turk Anayasasinda ise insan haklari hakkinda Madde 2 Turkiye Cumhuriyeti insan haklarina dayanan Ataturk milliyetciligine bagli demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denmektedir Insan haklarina dayanan ifadesi yoruma kapali ve net bir bicimde tezahur etmektedir Bizim anayasamiz parlamentonun her yaptigi kanunudur hukuktur dememekte kanunlarin anayasaya uygun olmasi zorunludur demektedir Soz gelimi kanun hukmunde kararnameler temel hak ve ozgurluklere iliskin olarak cikarilamaz Sonuc olarak denilebilir ki artik sadece sekle degil icerin kavramina da butun dunyada oldugu gibi onem vermekteyiz Modern Pozitivizme KatkilariModern pozitivistlerin cogu ahlak ve hukuku kesin olarak birbirinden ayirt ederken Ayirma Tezi Hart ayirilabilirlik tezini ortaya atiyor Bunun anlami Hukuki gecerlilik kriterinde ahlaki ozellikler olabilir ancak olmasi da sart degildir fikrini ifade ediyor Ayni zamanda Hart hukuk sistemlerine bakarak her hukuk sisteminde yasal davranislarin oldugundan soz ederek hukukun asgari olcude insanlari koruma ozelliligine sahip oldugunu ifade ediyor Boylece Hart iki noktada diger Pozitivistlerden ayriliyor 1 Diger hukuki pozitivistler hukuki gecerlik kriterinde ahlaka hicbir sekilde yer verilemeyecegini belirtirken Hart yer verilebilir demektedir 2 Diger hukuki pozitivistler icerige hicbir sekilde yer vermezken Hart hukukun asgari bir icerige sahip olmasi gerektigini ileri suruyor