Doğanın felsefede birbiriyle ilişkili iki anlamı bulunmaktadır. Bir yandan, doğal olan veya doğal kanunların normal işleyişine tabi olan her şeyin toplamı anlamına gelirken, öte yandan, bireysel şeylerin temel özelliklerini ve nedenlerini ifade eder.
Doğanın anlamını ve önemini anlamak, Batı uygarlığı tarihinde, felsefe, metafizik ve epistemoloji alanlarında, teoloji ve doğa bilimlerinde tutarlı bir tartışma konusu olmuştur. Doğallığın ne anlama geldiğinin tartışılmasının aksine, doğal şeyleri ve onları yönetiyor gibi görünen düzenli yasaları incelemek, doğa bilimlerinin bir alanıdır.
"Doğa" kelimesi, Sokrates öncesi Yunancada bulunan ve doğal büyüme fiilinden türetilmiş "phusis" teriminin Latince çevirisi olarak kullanılan ve doğmak fiilinden türetilmiş olan "nātūra" sözcüğünden İngilizceye "nature" olarak geçmiştir. Klasik dönemde de kelimenin felsefi kullanımı genellikle, insan yargısı, ilahi müdahale veya kendiliğinden, "doğal olarak" gerçekleşen şeylerin nasıl gerçekleştiği düşünüldüğünde normal kabul edilenler dışında başka bir şeyin etkisi olmaksızın gerçekleşenlere atıfta bulunarak birbiriyle ilişkili bu iki kavramın birleşimiydi.
Doğa kavramından anlaşılanlar söz konusu olayın nerede ve ne zaman gerçekleştiğine göre farklılık göstermiştir. Örneğin, Aristoteles'in doğanın özelliklerine ilişkin açıklaması, diğer bilimsel ve geleneksel kullanımlarda kast edilen doğa özelliklerinden farklı olduğu gibi, çağdaş felsefi ve bilimsel eserlerde doğanın özellikleri ile kastedilenden de farklıdır. Stoacılık, uygulayıcıları doğa ile uyum içinde yaşamaya teşvik ederken, Pyrrhonizm, uygulayıcıları karar vermede doğanın rehberliğini kullanmaya teşvik eder.
Klasik doğa ve Aristoteles metafiziği
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTloTDJGbEwwRnlhWE4wYjNSc1pWOUJiSFJsYlhCelgwbHVkamcxTnpVdWFuQm5MekUzTUhCNExVRnlhWE4wYjNSc1pWOUJiSFJsYlhCelgwbHVkamcxTnpVdWFuQm4uanBn.jpg)
"Fizik" (Aristoteles'in "ta Physika" "Doğal [şeyler]" isimli eserinden), Aristoteles'in doğa hakkında yazmış olduğu eseridir. "Fizik II" eserinde Aristoteles doğayı, "bir şeyin hareket ettirilmesinin ve aslında ait olduğu yerde hareketsiz kalmasının kaynağı ve nedeni" olarak tanımlar. Başka bir deyişle doğa, bir şeyin kendisinde yani özünde bulunan hareket etme ve sabit durabilme ilkesi veya nedenidir. Örneğin (havada olan) bir taş durana (veya durdurulana) kadar düşecektir (hareket etme eğilimindedir). Doğal şeyler, doğal eğilimlerinden ötürü değil insan etkisiyle şekillenmiş oldukları için insan yapımı eser ve nesneler ile çelişmektedir (Örneğin, bir yatağın (döşeğin) hammaddeleri, doğada farklı şekillerde bulunur ve kendiliğinden bir yatak haline gelme eğilimleri yoktur.). Aristoteles'in "dört neden" ilkesine göre, "doğal" kelimesi maddenin, hem varoluşundan gelen potansiyeline, hem de doğada bulunma biçimlerine uygulanabilir.
Leo Strauss'a göre,Batı felsefesinin başlangıcında doğa kavramını keşfetti (farkına vardı) ve Doğa'nın "felsefi dönem öncesi" eşdeğerinin, "yol" veya "gelenek" gibi kavramlardan oluştuğunu belirtti. Antik Yunan felsefesine göre ise; "doğa" ya da "tabiat" kavramı "her zaman ve yerde, gerçekten evrensel olan" yollar gibi kavramlar şeklinde kullanılmıştır. Doğayı farklı kılan, yalnızca tüm gelenek ve alışkanlıkların eşit olmaması değil, aynı zamanda insanın "evrende soruşturarak yön bulmasını" (gelenek veya din temelinde değil) varsaymaktır. Doğa'nın bu keşfini (veya farkına varma durumunu) geleneksel terminolojide ifade edersek, "doğal olan" kavramı "üzerinde uzlaşılan" kavramının zıttıdır. Bu şekilde geliştirilen "doğa" kavramı, modern Batı düşüncesinde hala güçlü bir gelenektir. Strauss'un Batı tarihi hakkındaki yorumuna göre "bilim", doğanın bir incelemesiyken, "teknoloji" doğayı taklit etme girişimidir.
Daha da ileri gidersek, felsefi olarak "doğa" kavramı ya da belirli bir nedensellik türü olarak "doğa" (örneğin, belirli bir insanın doğasının kısmen “insan doğası” olarak adlandırılması Aristoteles'in nedensellik öğretisine doğru önemli bir adımdır) modern bilimin ortaya çıkışına kadar geçen sürede tüm Batı felsefesinde standarttır.
Aristoteles’e göre her şeyin yalnızca ilk nedenini bildiğimizde onu gerçek anlamda bildiğimize kanaat getiriyorsak sahip olmamız gereken asıl bilim nedenlerin bilimi olmalıdır. Bu bağlamda Aristoteles’e göre dört neden sıralanabilir;
- Maddi neden: Bir şeyi, bu şeyin bir parçası olarak meydana getiren içkin madde ve dayanak (Bronz madeni, bir heykelin maddi nedenidir).
- Formel neden: Bir şeyi o şey yapan şey. Bir şeyin özünün tanımını veren formu veya modeli
- Fail neden: Devinimi ya da değişmeyi ya da durağanlığı başlatan ilk ilke (örneğin baba çocuğun fail nedenidir).
- Ereksel neden: Bir şeyin yönlendirildiği amacına uygun olarak var olma sebebi.
Fail ve ereksel neden Aristoteles'in "Metafiziğinin" - doğanın ötesine geçme ve doğanın kendisini açıklama arayışının ayrılmaz bir parçasıdır. Pratikte, insan yapımı olmayan şeyler de dahil olmak üzere her şeyin nedenselliğine katılan "insanoğlu" benzeri bir bilinci ifade eder.
Yapaylık, (aynı geleneksellik gibi), doğanın zıttı olan bir kavram olarak Batı düşünce sisteminin çalışma alanına girer. Teknoloji'de yukarıda bahsedildiği üzere bilim ile zıt yöndedir. Nedensellik kavramının bir diğer ayrılmaz parçası, maddenin rastgele özellikleri ve özü arasındaki ayrımdı. (Bu ayrım da, uzun süredir geniş çapta kabul görmüş olmasına rağmen, modern zamanlarda popülerliğini yitirmiştir).
Başka bir deyişle, Aristoteles organizmalarla ve diğer doğal varlıklarla hareket halindeki maddelerden (doğal olmayan) daha fazla ilgilenmiştir.
Aşağıda açıklanacağı gibi, bu tür bir teorinin klasik felsefenin iç tartışmalarından çok, basit bir ayrılmayı temsil ettiği ve hatta muhtemelen Aristoteles'in kendisinin bunu tartışmaların bir basitleştirmesi veya özeti olarak gördüğü ileri sürülmüştür. Her halükarda, "dört neden teorisi", Orta Çağ'daki herhangi ileri eğitim sisteminin standart bir parçası haline gelmiştir.
Doğu felsefesinde Doğa
Hint felsefesi
Jain felsefesi, varlığın ve varoluşun mantığını, evrenin ve bileşenlerinin doğasını, esaretin doğasını ve kurtuluşa ulaşmanın yollarını açıklamaya çalışır. Jainizm, ruhun bireyci doğasını ve kişinin kararları için kişisel sorumluluğunu kuvvetle destekler; ve kişinin kurtuluşunun "kendine güven" ve "bireysel çaba" ile mümkün olacağını belirtir.
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTlpTDJJNEwwNWhaMkZ5YW5WdVlWOWhibVJmUVhKNVlXUmxkbUZmWVhOZlZIZHZYMGR5WldGMFgwbHVaR2xoYmw5Q2RXUmthR2x6ZEY5VFkyaHZiR0Z6ZEdsamMxOHRYMGR2YjJkc1pWOUJjblJmVUhKdmFtVmpkQzVxY0djdk1qSXdjSGd0VG1GbllYSnFkVzVoWDJGdVpGOUJjbmxoWkdWMllWOWhjMTlVZDI5ZlIzSmxZWFJmU1c1a2FXRnVYMEoxWkdSb2FYTjBYMU5qYUc5c1lYTjBhV056WHkxZlIyOXZaMnhsWDBGeWRGOVFjbTlxWldOMExtcHdadz09LmpwZw==.jpg)
, radikal Hint şüpheciliğinin Śramaṇa okuluna dahil olup, görüş olarak erken Budizm ve Jainizm'in karşısında yer almaktaydı. Onlar, metafizik ve doğaya ilişkin bilgi edinmenin veya felsefi önermelerin doğruluk değerini belirlemenin imkansız olduğuna; ve bilgi edinmek mümkün olsa bile, nihai kurtuluş için yararsız ve dezavantajlı olduğuna inanıyorlar ve kendilerine ait herhangi bir pozitif doktrini yaymadan, önermeleri çürütmede uzmanlaşan sofistler olarak görülüyorlardı. Jayarāśi Bhaṭṭa (Tattvopaplavasiṃha (Tüm önermeleri yiyen aslan / Tüm prensipleri üzen) isimi eseri blunmaktadır) en öneli Ajñana okulu üylerinden bir tanesidir.
adlı eserde , gerçekliğin ve gerçeğin doğasıyla ilgili metafizik sorular yöneltir, sürekli değişimi gözlemler ve ebedi ve değişmeyen bir şey olup olmadığını sorar. Bu sorulardan yola çıkarak oğluyla bir diyaloğunda (ruh, Benlik) ve evrensel benlik kavramlarını ortaya koyar.
Astavakra'ya atfedilen adlı eser, varoluşun metafizik doğasını ve bireysel özgürlüğün anlamını inceler. Eser sadece bir Yüce Gerçek (Brahman) olduğunu, evrenin tamamının birlik olduğunu ve bunun gerçekliğin bir tezahürü olduğunu ve her şeyin birbirine bağlı olduğu tezini sunar. Tüm benlik (Atman, ruh) bunun bir parçasıdır ve bireysel özgürlük son nokta değil, başlangıç noktasıdır ve doğuştan gelir.
Valmiki'ye atfedilen 'nın ilk kitabı, Rama'nın hayatın doğası, insanın acı çekmesi ve dünyayı küçümsemesiyle ilgili hayal kırıklığını anlatır. Eser, Rama'nın karakteri aracılığıyla, kurtuluş arzusunu ve bu kurtuluşu arayanların doğasını tanımlar. Dünya'nın doğasını ve birçok düalizm-dışı fikri, sayısız hikâyeyle açıklamaya çalışır. Özgür iradeyi ve insanın yaratıcı gücünü vurgular.
okulu, güvenilir bilgi araçlarının neler olduğu ile, yani epistemoloji (pramana) ile ilgilendi. Sadece "kişinin herhangi bir şeyi nasıl öğrendiğini veya bildiğini" değil, aynı zamanda herhangi bir bilginin doğasının doğası gereği döngüsel olup olmadığını, herhangi bir "makul inancın" ve bilgi sisteminin geçerliliğini eleştiren köktendinciler gibi, bu tür bir bilgi sistemi olup olmadığını tartıştı. Mīmānsā bilginleri için, ampirik olmayan bilginin doğası ve bunu yapmak için gereken insani araçlar, kesinliğin asla kanıtlanamayacağı gibi, bazı durumlarda bilgi iddialarını yalnızca yanılsayabileceği şeklindedir.
Budist felsefenin ana odak noktası soteryolojiktir, 'dan (azap veya rahatsızlık olarak çevrilebilir) kurtuluş olarak tanımlanır. Her şeyin gerçek doğasına dair cehalet, acı çekmenin köklerinden biri olarak kabul edildiğinden dolayı, Budist düşünürler epistemoloji ve kullanımıyla ilgili felsefi sorulara yöneldiler. Dukkha, dilimize tam olarak "tatmin edilemeyen, acı verici veya tüm koşullu fenomenlerin tatmin edici olmayan doğası ve genel belirsizliği" olarak tercüme edilebilir. Prajñā (Sanskritçe: प्रज्ञा) paññā (Pali) bilgelik, anlayış, sezgi ya da kavrama berraklığı olarak çevrilebilir. Kimi Budist okullarda, Dört Yüce Gerçek, geçicilik, boşluk, neden-sonuç zinciri, bensizlik gibi kavramların doğrudan kavranmasıyla elde edilen bilgelik anlamında kullanılır. Budistlere göre prajna acıları yok edebilir ve aydınlanmanın gerçekleşmesini sağlayabilir. Budist geleneğe göre, cehalet (avidyā), temel cehalet, gerçekliğin doğasının yanlış anlaşılması veya yanlış anlaşılmasını dukkha ve samsara'nın temel nedenlerinden biri olarak görür. Cehalet veya yanlış anlamanın üstesinden gelerek insan aydınlanır ve özgürleşir. Bu üstesinden gelme durumu, gerçekliğin geçiciliğine ve öz-olmayan doğasına uyanmayı içerir. Dünyevi nesnelere bağlanma durumuna karşı bir doymuşluk sağlayacak ve bu şekilde dukkha ve samsara'ya ulaşılabilecektir. "Bağımlı doğum veya bağımlı köken" olarak da adlandırılan Pratitya-samutpada, var olmanın ve nihai gerçekliğin doğasını ve ilişkilerini açıklayan bir Budist teorisidir. Budizm, nirvana durumu dışında bağımsız hiçbir şeyin olmayacağını savunur. Tüm fiziksel ve zihinsel durumlar, önceden var olan diğer durumlara bağımlıdır ve bunlardan kaynaklanır. Bunlar sona erdiğinde sırayla diğer bağımlı durumlara dönüşür.
Doğu Asya felsefesi
Konfüçyüsçülük, insan yaşamının normal işlevlerini (ve özellikle insan ilişkilerini) kutsalın tezahürleri olarak kabul eder; çünkü bunlar, cennete (Tiān: 天) demirlemiş insanın ahlaki doğasını somutlaştırır ve dünyanın ruhlarına veya tanrılarına () uygun bir saygıyla evrimleşir. Çin düşüncesinde önemli bir kavram olan Tiān (天), gök kutbunu ve dönen yıldızları kullanarak Cennetin Tanrısı'na atıfta bulunur. Cennet Tanrısı kavramı, insan kontrolünün ötesindeki hayranlık uyandıran güçlere ve cennetten gelip, cennet ve Dünya'da bulunan (yani her şeye) dünyevi doğanın bütünü ve yasaları için de kullanılabilir. Konfiçyüs bu terimi mistik bir şekilde kullanmıştır. Tian terimi Taoistlerin kullanmış olduğu Dao terimi ile benzeşir. Dao terim olarak "her şeyin oluş şekli" veya "Dünya düzenli olarak" düşünülebilir.
Modern bilim ve doğa yasaları: Metafizikten kaçınma çabaları
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTgyTHpZMUwwWnlZVzVqYVhOZlFtRmpiMjR1YW5Cbkx6SXlNSEI0TFVaeVlXNWphWE5mUW1GamIyNHVhbkJuLmpwZw==.jpg)
Modern Bilim döneminde, Francis Bacon, Aristoteles'i "Tüm antik çağa karşı olan ve böyle bir farklılık ve çelişki ruhu içinde hareket eden biri" olarak tanımlayıp dört neden kavramını reddederek keskin bir dönüş yaptı. Bacon Aristoteles hakkında "Sadece eski bilgeliği karıştırmak ve anlamsızlaştırmakla (söndürmekle) kalmayıp, bilimi yeni kavramlar ile sınırlandırmaya çalıştı" yorumunu yaptı. Bacon Aristoteles yerine, antik Yunan felsefesi dönemde daha az tanınan Demokritos'un görüşlerini savundu. Bacon'a göre Demokritos; Aristo'nun yaptığının tersine soyut kavramlar üzerine fazla akıl yürütmek yerine, olayların fiziksel sebepleri üzerinde durmaya çalıştı. Bu görüşü yüzünden Demokritos'un, Aristoteles döneminde sert bir şekilde eleştirildiğini ve fikirlerinin kabul edilmediğini belirtti. Bacon adlı eserinde doğa ile ilgili varsayımda bulunabileceğimiz şeylerin, ısı, hareket vb. (Nitelik bakımından "bileşik" olmayan "basit" olan) işleyiş biçimleri ile ilgili olabileceğini savunmuştur.
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTlpTDJJNUwwUmxiVzlqY21sMGRYTXlMbXB3Wnk4eU1qQndlQzFFWlcxdlkzSnBkSFZ6TWk1cWNHYz0uanBn.jpg)
Bacon'ın tavsiyesine uyarak, bilimsel düşüncenin tüm alanlarında biçimsel neden (soyut önermeler) arayışı yerine, doğa yasaları ya da fizik yasalarına dayalı araştırma yöntemleri etkili olmaya başlamıştır. Aristoteles'in yöntemi, yine kendisine ait olan 4 neden kuramında sadece "fail neden" kavramını açıklamak için geçerli olabileceğini, fail ve ereksel nedenleri açıklamakta yetersiz kaldığı görüşü hakim olmaya başladı. Bu görüş ile birlikte bilimsel görüş fiziksel olmayan kavramlar ile ilgili hipotez ve varsayım üretme konusunda kendisini sınırlandırmıştır.
Başka bir deyişle, bu genel yasalar (fizik yasaları) belirli "yasalar" (Aristoteles'in "insan doğası yasası" gibi) düşüncesinin yerini almaya başladı. Modern bilimde "insan doğası", diğer tüm şeyler gibi aynı genel yasaları izleyen ve aynı genel neden-sonuç sisteminin bir parçası oldu. Ayrıca, metafizikten kaçınmaya çalışan bu yeni yaklaşımda, rastlantısal ve özsel nitelikler ile esas bilgi ve önermeler arasındaki ayrım ortadan kalkmaktadır.
Bacon'ın bildiği üzere, "doğa yasaları" terimi Orta Çağ Aristotelesçiliğinden türetilmiştir. Örneğin, Thomas Aquinas doğa yasalarını, insan yasaları gibi bilinçli amaçlara ulaşmak için yasalaştırılması gerektiği şeklinde tanımlamıştır. Daha sonraları, Bacon'un görüşünün daha çağdaş bir türevi Hugo Grotius tarafından dile getirildi. Grotius doğa kanunlarını, "sağlam bir akıl yürütme süreciyle sabit ilkelerden türetilebilen bir kanun" olarak tanımladı. İlerleyen dönemde Montesquieu, yasaları belirsiz bir şekilde "şeylerin doğası gereği zorunlu ilişkiler" olarak tanımladığında, orijinal yasal metafordan daha da uzaklaşılmıştı.
Bacon'ın önerisinin ana uygulayıcılarından birisi de, büyük oranda doğa hakkındaki yorumları ile tanınan "Thomas Hobbes" idi. Hobbes'in en bilinen eseri olan "Leviathan", "doğa" kelimesiyle başlar ve kelimeyi parantez içinde "Tanrı'nın dünyayı yarattığı ve yönettiği sanat" şeklinde tanımlar. Bu dindar açıklamaya rağmen, Thomas Hobbes görüşleri Bacon'ın görüşünü takip etmektedir.
Yeni modern dönemde doğa anlayışı
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTlpTDJJM0wwcGxZVzR0U21GamNYVmxjMTlTYjNWemMyVmhkVjhsTWpod1lXbHVkR1ZrWDNCdmNuUnlZV2wwSlRJNUxtcHdaeTh5TWpCd2VDMUtaV0Z1TFVwaFkzRjFaWE5mVW05MWMzTmxZWFZmSlRJNGNHRnBiblJsWkY5d2IzSjBjbUZwZENVeU9TNXFjR2M9LmpwZw==.jpg)
Eski modern çağda "Doğa kanunu" kavramından kopuş ile birlikte yeni modern çağda, "Doğa kanunu" kavramı daha az tartışılır hale gelmiştir.
Etik ve siyasi hayatta tartışılan "insan doğasının" eleştirel bir örneğini ele alırsak; Hobbes gibi erken modern filozoflar insan doğasını, insan denen bir mekanizmadan beklenebilecek bir şey olarak tanımladıklarında, insan doğası hakkında fikir yürütmek bazı bağlamlarda sorunlu hale gelmiştir. Bu durum 18. Yüzyıla kadar da bu şekilde devam etmiştir. 18. yüzyılın sonlarında, Jean Jacques Rousseau "İkinci Söylem" adlı eserinde kritik bir adım attı ve bildiğimiz şekliyle "insan doğasının", rasyonel, dilsel, tarihsel vb. tesadüfler ile bireye özgü yetiştirilme tarzının bir sonucu olduğu sonucuna vardı. Bu akıl yürütmenin sonuçları çok büyüktü. Gerçekte var olduğu anlaşılan ve Aristotelesçilik'in temel prensiplerinden bir tanesi olan, insan doğasının aslında var olmadığı iddia ediliyordu.
Metafiziğin hayatta kalması
Modern bilimin yaklaşımı, Aristotelesçi yaklaşım gibi, görünüşe göre, doğa kavramını akılla takip edebileceğimiz bir gerçeklik olarak kabul eden tüm insanlar tarafından evrensel olarak kabul görmemektedir. Bacon ve onu takip eden diğer Metafizik karşıtları, doğanın ötesine geçmeye yönelik tüm girişimlerin aynı hatalara düşmek zorunda olduğunu iddia ederler, ancak Metafizikçiler farklı yaklaşımlar arasında farklılıkları görebilirler.
Örneğin Immanuel Kant, Metafiziğin gerekliliğini Aristoteles'e oldukça benzer terimlerle ifade etmiştir. Aristotelesçilikte olduğu gibi, Kantçılık da insan zihninin kendisinin bir şekilde doğanın ötesinde, metafiziksel özelliklere sahip olması gerektiğini iddia eder. Özellikle Kant, insan zihninin doğayı anlamlandırmasına izin veren, tabiri caizse a priori (önsel) programlama ile geldiğini savunmuştur.
Metafizik olmadan doğanın incelenmesi
Nietzsche'den Richard Rorty'ye kadar bazı düşünürler bilimin, doğanın incelenmesinde metafizik olmadan var olabileceğini ve var olması gerektiğini savundular. Ancak bu argüman her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Bacon ve Hume gibi yazarlar, "doğa" kelimesini kullanım biçimlerinin metafizik içerdiğini asla inkâr etmediler, ancak anlaşılması imkansız görünen şeyi anladıklarını iddia etmekten ziyade Machiavelli'nin neyin işe yaradığı hakkındaki yaklaşımlarını takip etmeye çalıştılar.
Kaynakça
- ^ a b Fawcett, W.W. Nicholas (10 Kasım 2011). "Aristotle's Concept of Nature: Three Tensions". Electronic Thesis and Dissertation Repository. 4 Mart 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ Colson, Darrel D. (1991). "The Rebirth of Classical Political Rationalism". Ancient Philosophy. 11 (2): 461-465. doi:10.5840/ancientphil199111228. ISSN 0740-2007.
- ^ Strauss, Leo; Cropsey, Joseph (1987). History of Political Philosophy. University of Chicago Press. ISBN .
- ^ Özcan, Muttalip (2011). Aristoteles felsefesi : temel kavramlar ve görüşler. 1. Baskı, 2011. Ankara. ISBN . OCLC 949358365.
- ^ . www.perseus.tufts.edu. 10 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021.
- ^ Warren, Herbert (1993). Jainism in western garb, as a solution to life's great problems. Virchand Raghavji Gandhi. New Delhi: Crest Pub. House. ISBN . OCLC 35789188.
- ^ Carrithers, Michael (1989). "Naked Ascetics in Southern Digambar Jainism". Man. 24 (2): 219-235. doi:10.2307/2803303. ISSN 0025-1496. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ K. N. JAYATILLEKE (1963). EARLY BUDDHIST THEORY OF KNOWLEDGE (PDF) (İngilizce). University of Cambridge. ss. 112-113. 24 Aralık 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ Salunkhe, Pallavi P.; Kanse, Dr. Y. K. (20 Ocak 2017). "Reversible Image Watermarking using Histogram Shifting Method". International Journal of Emerging Research in Management and Technology. 6 (1): 17-20. doi:10.23956/ijermt/v6n1/123. ISSN 2278-9359.
- ^ Scharfstein, Ben-Ami (1998). A comparative history of world philosophy : from the Upanishads to Kant. Albany: State University of New York Press. ISBN . OCLC 42855736.
- ^ Ben-Ami Scharfstein (1998). A comparative history of world philosophy: from the Upanishads to Kant. Albany: State University of New York Press. ss. 9-11. 21 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ Lochtefeld, James G. (2002). The illustrated encyclopedia of Hinduism. 1st ed. New York: Rosen. ISBN . OCLC 41612317. 12 Aralık 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ a b The concise Yoga vāsiṣṭha. Swami Venkatesananda, Christopher Key Chapple. Albany, N.Y.: State University of New York Press. 1984. ISBN . OCLC 11044869.
- ^ Dasgupta, Surendranath (1922). A history of Indian philosophy (İngilizce). Surama Dasgupta. Cambridge,: University Press. ss. 252-253. ISBN . OCLC 4235820.
- ^ a b Arnold, Daniel (2001). "Of Intrinsic Validity: A Study on the Relevance of Pūrva Mīmāṃsā". Philosophy East and West. 51 (1): 26-53. ISSN 0031-8221. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ Gilje, Nils; Skirbekk, Gunnar (4 Aralık 2017). "A History of Western Thought". doi:10.4324/9780203870372.
- ^ Siderits, Mark (2 Mart 2017). "Buddhism as Philosophy". doi:10.4324/9781315261225.
- ^ . www.buddhanet.net. 5 Kasım 1999 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021.
- ^ Buddhism : the illustrated guide. Kevin Trainor. New York: Oxford University Press. 2004. s. 74. ISBN . OCLC 55703364. 7 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
- ^ Conze, Edward (2008). Buddhist thought in India : three phases of Buddhist philosophy. Londra. ss. 39-40. ISBN . OCLC 861199991.
- ^ Fowler, Merv (1999). Buddhism : beliefs and practices. Brighton, Great Britain: Sussex Academic Press. ss. 49-52. ISBN . OCLC 40940049.
- ^ Transitions and transformations in the history of religions : essays in honor of Joseph M. Kitagawa. Joseph M. Kitagawa, Frank Reynolds, Theodore M. Ludwig. Leiden. 1980. s. 56-58. ISBN . OCLC 6507373.
- ^ Harvey, Peter (1990). An introduction to Buddhism : teachings, history, and practices. Cambridge [England]: Cambridge University Press. s. 54. ISBN . OCLC 19589186.
- ^ The Oxford dictionary of world religions. John Bowker. Oxford. 1997. ISBN . OCLC 36771508.
- ^ Joseph A. Adler (2020). (PDF). Kenyon College. 13 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
- ^ . web.archive.org. 3 Aralık 2014. 8 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021.
- ^ Hsu, Daniel (16 Kasım 2014). . VoegelinView (İngilizce). 14 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2021.
- ^ Bacon, Francis; Bacon, Francis; Morley, Henry (1905). The advancement of learning. With an introd. by Henry Morley. Londra: Cassel. s. 90.
- ^ Grotius, Hugo (2012). Hugo Grotius on the law of war and peace. Student ed. Stephen C. Neff. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN . OCLC 808366410.
- ^ . oll.libertyfund.org. 30 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ağustos 2021.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Doganin felsefede birbiriyle iliskili iki anlami bulunmaktadir Bir yandan dogal olan veya dogal kanunlarin normal isleyisine tabi olan her seyin toplami anlamina gelirken ote yandan bireysel seylerin temel ozelliklerini ve nedenlerini ifade eder Doganin anlamini ve onemini anlamak Bati uygarligi tarihinde felsefe metafizik ve epistemoloji alanlarinda teoloji ve doga bilimlerinde tutarli bir tartisma konusu olmustur Dogalligin ne anlama geldiginin tartisilmasinin aksine dogal seyleri ve onlari yonetiyor gibi gorunen duzenli yasalari incelemek doga bilimlerinin bir alanidir Doga kelimesi Sokrates oncesi Yunancada bulunan ve dogal buyume fiilinden turetilmis phusis teriminin Latince cevirisi olarak kullanilan ve dogmak fiilinden turetilmis olan natura sozcugunden Ingilizceye nature olarak gecmistir Klasik donemde de kelimenin felsefi kullanimi genellikle insan yargisi ilahi mudahale veya kendiliginden dogal olarak gerceklesen seylerin nasil gerceklestigi dusunuldugunde normal kabul edilenler disinda baska bir seyin etkisi olmaksizin gerceklesenlere atifta bulunarak birbiriyle iliskili bu iki kavramin birlesimiydi Doga kavramindan anlasilanlar soz konusu olayin nerede ve ne zaman gerceklestigine gore farklilik gostermistir Ornegin Aristoteles in doganin ozelliklerine iliskin aciklamasi diger bilimsel ve geleneksel kullanimlarda kast edilen doga ozelliklerinden farkli oldugu gibi cagdas felsefi ve bilimsel eserlerde doganin ozellikleri ile kastedilenden de farklidir Stoacilik uygulayicilari doga ile uyum icinde yasamaya tesvik ederken Pyrrhonizm uygulayicilari karar vermede doganin rehberligini kullanmaya tesvik eder Klasik doga ve Aristoteles metafizigiAristoteles Fizik Aristoteles in ta Physika Dogal seyler isimli eserinden Aristoteles in doga hakkinda yazmis oldugu eseridir Fizik II eserinde Aristoteles dogayi bir seyin hareket ettirilmesinin ve aslinda ait oldugu yerde hareketsiz kalmasinin kaynagi ve nedeni olarak tanimlar Baska bir deyisle doga bir seyin kendisinde yani ozunde bulunan hareket etme ve sabit durabilme ilkesi veya nedenidir Ornegin havada olan bir tas durana veya durdurulana kadar dusecektir hareket etme egilimindedir Dogal seyler dogal egilimlerinden oturu degil insan etkisiyle sekillenmis olduklari icin insan yapimi eser ve nesneler ile celismektedir Ornegin bir yatagin dosegin hammaddeleri dogada farkli sekillerde bulunur ve kendiliginden bir yatak haline gelme egilimleri yoktur Aristoteles in dort neden ilkesine gore dogal kelimesi maddenin hem varolusundan gelen potansiyeline hem de dogada bulunma bicimlerine uygulanabilir Leo Strauss a gore Bati felsefesinin baslangicinda doga kavramini kesfetti farkina vardi ve Doga nin felsefi donem oncesi esdegerinin yol veya gelenek gibi kavramlardan olustugunu belirtti Antik Yunan felsefesine gore ise doga ya da tabiat kavrami her zaman ve yerde gercekten evrensel olan yollar gibi kavramlar seklinde kullanilmistir Dogayi farkli kilan yalnizca tum gelenek ve aliskanliklarin esit olmamasi degil ayni zamanda insanin evrende sorusturarak yon bulmasini gelenek veya din temelinde degil varsaymaktir Doga nin bu kesfini veya farkina varma durumunu geleneksel terminolojide ifade edersek dogal olan kavrami uzerinde uzlasilan kavraminin zittidir Bu sekilde gelistirilen doga kavrami modern Bati dusuncesinde hala guclu bir gelenektir Strauss un Bati tarihi hakkindaki yorumuna gore bilim doganin bir incelemesiyken teknoloji dogayi taklit etme girisimidir Daha da ileri gidersek felsefi olarak doga kavrami ya da belirli bir nedensellik turu olarak doga ornegin belirli bir insanin dogasinin kismen insan dogasi olarak adlandirilmasi Aristoteles in nedensellik ogretisine dogru onemli bir adimdir modern bilimin ortaya cikisina kadar gecen surede tum Bati felsefesinde standarttir Aristoteles e gore her seyin yalnizca ilk nedenini bildigimizde onu gercek anlamda bildigimize kanaat getiriyorsak sahip olmamiz gereken asil bilim nedenlerin bilimi olmalidir Bu baglamda Aristoteles e gore dort neden siralanabilir Maddi neden Bir seyi bu seyin bir parcasi olarak meydana getiren ickin madde ve dayanak Bronz madeni bir heykelin maddi nedenidir Formel neden Bir seyi o sey yapan sey Bir seyin ozunun tanimini veren formu veya modeli Fail neden Devinimi ya da degismeyi ya da duraganligi baslatan ilk ilke ornegin baba cocugun fail nedenidir Ereksel neden Bir seyin yonlendirildigi amacina uygun olarak var olma sebebi Fail ve ereksel neden Aristoteles in Metafiziginin doganin otesine gecme ve doganin kendisini aciklama arayisinin ayrilmaz bir parcasidir Pratikte insan yapimi olmayan seyler de dahil olmak uzere her seyin nedenselligine katilan insanoglu benzeri bir bilinci ifade eder Yapaylik ayni geleneksellik gibi doganin zitti olan bir kavram olarak Bati dusunce sisteminin calisma alanina girer Teknoloji de yukarida bahsedildigi uzere bilim ile zit yondedir Nedensellik kavraminin bir diger ayrilmaz parcasi maddenin rastgele ozellikleri ve ozu arasindaki ayrimdi Bu ayrim da uzun suredir genis capta kabul gormus olmasina ragmen modern zamanlarda populerligini yitirmistir Baska bir deyisle Aristoteles organizmalarla ve diger dogal varliklarla hareket halindeki maddelerden dogal olmayan daha fazla ilgilenmistir Asagida aciklanacagi gibi bu tur bir teorinin klasik felsefenin ic tartismalarindan cok basit bir ayrilmayi temsil ettigi ve hatta muhtemelen Aristoteles in kendisinin bunu tartismalarin bir basitlestirmesi veya ozeti olarak gordugu ileri surulmustur Her halukarda dort neden teorisi Orta Cag daki herhangi ileri egitim sisteminin standart bir parcasi haline gelmistir Dogu felsefesinde DogaHint felsefesi Jain felsefesi varligin ve varolusun mantigini evrenin ve bilesenlerinin dogasini esaretin dogasini ve kurtulusa ulasmanin yollarini aciklamaya calisir Jainizm ruhun bireyci dogasini ve kisinin kararlari icin kisisel sorumlulugunu kuvvetle destekler ve kisinin kurtulusunun kendine guven ve bireysel caba ile mumkun olacagini belirtir Nagarjuna ve Aryadeva Iki Buyuk Hint Budisti radikal Hint supheciliginin Sramaṇa okuluna dahil olup gorus olarak erken Budizm ve Jainizm in karsisinda yer almaktaydi Onlar metafizik ve dogaya iliskin bilgi edinmenin veya felsefi onermelerin dogruluk degerini belirlemenin imkansiz olduguna ve bilgi edinmek mumkun olsa bile nihai kurtulus icin yararsiz ve dezavantajli olduguna inaniyorlar ve kendilerine ait herhangi bir pozitif doktrini yaymadan onermeleri curutmede uzmanlasan sofistler olarak goruluyorlardi Jayarasi Bhaṭṭa Tattvopaplavasiṃha Tum onermeleri yiyen aslan Tum prensipleri uzen isimi eseri blunmaktadir en oneli Ajnana okulu uylerinden bir tanesidir adli eserde gercekligin ve gercegin dogasiyla ilgili metafizik sorular yoneltir surekli degisimi gozlemler ve ebedi ve degismeyen bir sey olup olmadigini sorar Bu sorulardan yola cikarak ogluyla bir diyalogunda ruh Benlik ve evrensel benlik kavramlarini ortaya koyar Astavakra ya atfedilen adli eser varolusun metafizik dogasini ve bireysel ozgurlugun anlamini inceler Eser sadece bir Yuce Gercek Brahman oldugunu evrenin tamaminin birlik oldugunu ve bunun gercekligin bir tezahuru oldugunu ve her seyin birbirine bagli oldugu tezini sunar Tum benlik Atman ruh bunun bir parcasidir ve bireysel ozgurluk son nokta degil baslangic noktasidir ve dogustan gelir Valmiki ye atfedilen nin ilk kitabi Rama nin hayatin dogasi insanin aci cekmesi ve dunyayi kucumsemesiyle ilgili hayal kirikligini anlatir Eser Rama nin karakteri araciligiyla kurtulus arzusunu ve bu kurtulusu arayanlarin dogasini tanimlar Dunya nin dogasini ve bircok dualizm disi fikri sayisiz hikayeyle aciklamaya calisir Ozgur iradeyi ve insanin yaratici gucunu vurgular okulu guvenilir bilgi araclarinin neler oldugu ile yani epistemoloji pramana ile ilgilendi Sadece kisinin herhangi bir seyi nasil ogrendigini veya bildigini degil ayni zamanda herhangi bir bilginin dogasinin dogasi geregi dongusel olup olmadigini herhangi bir makul inancin ve bilgi sisteminin gecerliligini elestiren koktendinciler gibi bu tur bir bilgi sistemi olup olmadigini tartisti Mimansa bilginleri icin ampirik olmayan bilginin dogasi ve bunu yapmak icin gereken insani araclar kesinligin asla kanitlanamayacagi gibi bazi durumlarda bilgi iddialarini yalnizca yanilsayabilecegi seklindedir Budist felsefenin ana odak noktasi soteryolojiktir dan azap veya rahatsizlik olarak cevrilebilir kurtulus olarak tanimlanir Her seyin gercek dogasina dair cehalet aci cekmenin koklerinden biri olarak kabul edildiginden dolayi Budist dusunurler epistemoloji ve kullanimiyla ilgili felsefi sorulara yoneldiler Dukkha dilimize tam olarak tatmin edilemeyen aci verici veya tum kosullu fenomenlerin tatmin edici olmayan dogasi ve genel belirsizligi olarak tercume edilebilir Prajna Sanskritce प रज ञ panna Pali bilgelik anlayis sezgi ya da kavrama berrakligi olarak cevrilebilir Kimi Budist okullarda Dort Yuce Gercek gecicilik bosluk neden sonuc zinciri bensizlik gibi kavramlarin dogrudan kavranmasiyla elde edilen bilgelik anlaminda kullanilir Budistlere gore prajna acilari yok edebilir ve aydinlanmanin gerceklesmesini saglayabilir Budist gelenege gore cehalet avidya temel cehalet gercekligin dogasinin yanlis anlasilmasi veya yanlis anlasilmasini dukkha ve samsara nin temel nedenlerinden biri olarak gorur Cehalet veya yanlis anlamanin ustesinden gelerek insan aydinlanir ve ozgurlesir Bu ustesinden gelme durumu gercekligin geciciligine ve oz olmayan dogasina uyanmayi icerir Dunyevi nesnelere baglanma durumuna karsi bir doymusluk saglayacak ve bu sekilde dukkha ve samsara ya ulasilabilecektir Bagimli dogum veya bagimli koken olarak da adlandirilan Pratitya samutpada var olmanin ve nihai gercekligin dogasini ve iliskilerini aciklayan bir Budist teorisidir Budizm nirvana durumu disinda bagimsiz hicbir seyin olmayacagini savunur Tum fiziksel ve zihinsel durumlar onceden var olan diger durumlara bagimlidir ve bunlardan kaynaklanir Bunlar sona erdiginde sirayla diger bagimli durumlara donusur Dogu Asya felsefesi Konfucyusculuk insan yasaminin normal islevlerini ve ozellikle insan iliskilerini kutsalin tezahurleri olarak kabul eder cunku bunlar cennete Tian 天 demirlemis insanin ahlaki dogasini somutlastirir ve dunyanin ruhlarina veya tanrilarina uygun bir saygiyla evrimlesir Cin dusuncesinde onemli bir kavram olan Tian 天 gok kutbunu ve donen yildizlari kullanarak Cennetin Tanrisi na atifta bulunur Cennet Tanrisi kavrami insan kontrolunun otesindeki hayranlik uyandiran guclere ve cennetten gelip cennet ve Dunya da bulunan yani her seye dunyevi doganin butunu ve yasalari icin de kullanilabilir Konficyus bu terimi mistik bir sekilde kullanmistir Tian terimi Taoistlerin kullanmis oldugu Dao terimi ile benzesir Dao terim olarak her seyin olus sekli veya Dunya duzenli olarak dusunulebilir Modern bilim ve doga yasalari Metafizikten kacinma cabalariFrancis Bacon Modern Bilim doneminde Francis Bacon Aristoteles i Tum antik caga karsi olan ve boyle bir farklilik ve celiski ruhu icinde hareket eden biri olarak tanimlayip dort neden kavramini reddederek keskin bir donus yapti Bacon Aristoteles hakkinda Sadece eski bilgeligi karistirmak ve anlamsizlastirmakla sondurmekle kalmayip bilimi yeni kavramlar ile sinirlandirmaya calisti yorumunu yapti Bacon Aristoteles yerine antik Yunan felsefesi donemde daha az taninan Demokritos un goruslerini savundu Bacon a gore Demokritos Aristo nun yaptiginin tersine soyut kavramlar uzerine fazla akil yurutmek yerine olaylarin fiziksel sebepleri uzerinde durmaya calisti Bu gorusu yuzunden Demokritos un Aristoteles doneminde sert bir sekilde elestirildigini ve fikirlerinin kabul edilmedigini belirtti Bacon adli eserinde doga ile ilgili varsayimda bulunabilecegimiz seylerin isi hareket vb Nitelik bakimindan bilesik olmayan basit olan isleyis bicimleri ile ilgili olabilecegini savunmustur Demokritus Bacon in tavsiyesine uyarak bilimsel dusuncenin tum alanlarinda bicimsel neden soyut onermeler arayisi yerine doga yasalari ya da fizik yasalarina dayali arastirma yontemleri etkili olmaya baslamistir Aristoteles in yontemi yine kendisine ait olan 4 neden kuraminda sadece fail neden kavramini aciklamak icin gecerli olabilecegini fail ve ereksel nedenleri aciklamakta yetersiz kaldigi gorusu hakim olmaya basladi Bu gorus ile birlikte bilimsel gorus fiziksel olmayan kavramlar ile ilgili hipotez ve varsayim uretme konusunda kendisini sinirlandirmistir Baska bir deyisle bu genel yasalar fizik yasalari belirli yasalar Aristoteles in insan dogasi yasasi gibi dusuncesinin yerini almaya basladi Modern bilimde insan dogasi diger tum seyler gibi ayni genel yasalari izleyen ve ayni genel neden sonuc sisteminin bir parcasi oldu Ayrica metafizikten kacinmaya calisan bu yeni yaklasimda rastlantisal ve ozsel nitelikler ile esas bilgi ve onermeler arasindaki ayrim ortadan kalkmaktadir Bacon in bildigi uzere doga yasalari terimi Orta Cag Aristotelesciliginden turetilmistir Ornegin Thomas Aquinas doga yasalarini insan yasalari gibi bilincli amaclara ulasmak icin yasalastirilmasi gerektigi seklinde tanimlamistir Daha sonralari Bacon un gorusunun daha cagdas bir turevi Hugo Grotius tarafindan dile getirildi Grotius doga kanunlarini saglam bir akil yurutme sureciyle sabit ilkelerden turetilebilen bir kanun olarak tanimladi Ilerleyen donemde Montesquieu yasalari belirsiz bir sekilde seylerin dogasi geregi zorunlu iliskiler olarak tanimladiginda orijinal yasal metafordan daha da uzaklasilmisti Bacon in onerisinin ana uygulayicilarindan birisi de buyuk oranda doga hakkindaki yorumlari ile taninan Thomas Hobbes idi Hobbes in en bilinen eseri olan Leviathan doga kelimesiyle baslar ve kelimeyi parantez icinde Tanri nin dunyayi yarattigi ve yonettigi sanat seklinde tanimlar Bu dindar aciklamaya ragmen Thomas Hobbes gorusleri Bacon in gorusunu takip etmektedir Yeni modern donemde doga anlayisiJean Jacques Rousseau Eski modern cagda Doga kanunu kavramindan kopus ile birlikte yeni modern cagda Doga kanunu kavrami daha az tartisilir hale gelmistir Etik ve siyasi hayatta tartisilan insan dogasinin elestirel bir ornegini ele alirsak Hobbes gibi erken modern filozoflar insan dogasini insan denen bir mekanizmadan beklenebilecek bir sey olarak tanimladiklarinda insan dogasi hakkinda fikir yurutmek bazi baglamlarda sorunlu hale gelmistir Bu durum 18 Yuzyila kadar da bu sekilde devam etmistir 18 yuzyilin sonlarinda Jean Jacques Rousseau Ikinci Soylem adli eserinde kritik bir adim atti ve bildigimiz sekliyle insan dogasinin rasyonel dilsel tarihsel vb tesadufler ile bireye ozgu yetistirilme tarzinin bir sonucu oldugu sonucuna vardi Bu akil yurutmenin sonuclari cok buyuktu Gercekte var oldugu anlasilan ve Aristotelescilik in temel prensiplerinden bir tanesi olan insan dogasinin aslinda var olmadigi iddia ediliyordu Metafizigin hayatta kalmasiModern bilimin yaklasimi Aristotelesci yaklasim gibi gorunuse gore doga kavramini akilla takip edebilecegimiz bir gerceklik olarak kabul eden tum insanlar tarafindan evrensel olarak kabul gormemektedir Bacon ve onu takip eden diger Metafizik karsitlari doganin otesine gecmeye yonelik tum girisimlerin ayni hatalara dusmek zorunda oldugunu iddia ederler ancak Metafizikciler farkli yaklasimlar arasinda farkliliklari gorebilirler Ornegin Immanuel Kant Metafizigin gerekliligini Aristoteles e oldukca benzer terimlerle ifade etmistir Aristotelescilikte oldugu gibi Kantcilik da insan zihninin kendisinin bir sekilde doganin otesinde metafiziksel ozelliklere sahip olmasi gerektigini iddia eder Ozellikle Kant insan zihninin dogayi anlamlandirmasina izin veren tabiri caizse a priori onsel programlama ile geldigini savunmustur Metafizik olmadan doganin incelenmesiNietzsche den Richard Rorty ye kadar bazi dusunurler bilimin doganin incelenmesinde metafizik olmadan var olabilecegini ve var olmasi gerektigini savundular Ancak bu arguman her zaman tartismali bir konu olmustur Bacon ve Hume gibi yazarlar doga kelimesini kullanim bicimlerinin metafizik icerdigini asla inkar etmediler ancak anlasilmasi imkansiz gorunen seyi anladiklarini iddia etmekten ziyade Machiavelli nin neyin ise yaradigi hakkindaki yaklasimlarini takip etmeye calistilar Kaynakca a b Fawcett W W Nicholas 10 Kasim 2011 Aristotle s Concept of Nature Three Tensions Electronic Thesis and Dissertation Repository 4 Mart 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 Colson Darrel D 1991 The Rebirth of Classical Political Rationalism Ancient Philosophy 11 2 461 465 doi 10 5840 ancientphil199111228 ISSN 0740 2007 Strauss Leo Cropsey Joseph 1987 History of Political Philosophy University of Chicago Press ISBN 978 0 226 77710 8 Ozcan Muttalip 2011 Aristoteles felsefesi temel kavramlar ve gorusler 1 Baski 2011 Ankara ISBN 978 9944 795 39 5 OCLC 949358365 www perseus tufts edu 10 Ekim 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Agustos 2021 Warren Herbert 1993 Jainism in western garb as a solution to life s great problems Virchand Raghavji Gandhi New Delhi Crest Pub House ISBN 81 242 0037 8 OCLC 35789188 Carrithers Michael 1989 Naked Ascetics in Southern Digambar Jainism Man 24 2 219 235 doi 10 2307 2803303 ISSN 0025 1496 8 Agustos 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 K N JAYATILLEKE 1963 EARLY BUDDHIST THEORY OF KNOWLEDGE PDF Ingilizce University of Cambridge ss 112 113 24 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 Salunkhe Pallavi P Kanse Dr Y K 20 Ocak 2017 Reversible Image Watermarking using Histogram Shifting Method International Journal of Emerging Research in Management and Technology 6 1 17 20 doi 10 23956 ijermt v6n1 123 ISSN 2278 9359 Scharfstein Ben Ami 1998 A comparative history of world philosophy from the Upanishads to Kant Albany State University of New York Press ISBN 0 585 06693 0 OCLC 42855736 Ben Ami Scharfstein 1998 A comparative history of world philosophy from the Upanishads to Kant Albany State University of New York Press ss 9 11 21 Agustos 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 Lochtefeld James G 2002 The illustrated encyclopedia of Hinduism 1st ed New York Rosen ISBN 0 8239 2287 1 OCLC 41612317 12 Aralik 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 a b The concise Yoga vasiṣṭha Swami Venkatesananda Christopher Key Chapple Albany N Y State University of New York Press 1984 ISBN 0 87395 955 8 OCLC 11044869 Dasgupta Surendranath 1922 A history of Indian philosophy Ingilizce Surama Dasgupta Cambridge University Press ss 252 253 ISBN 0 521 04778 1 OCLC 4235820 a b Arnold Daniel 2001 Of Intrinsic Validity A Study on the Relevance of Purva Mimaṃsa Philosophy East and West 51 1 26 53 ISSN 0031 8221 8 Agustos 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 Gilje Nils Skirbekk Gunnar 4 Aralik 2017 A History of Western Thought doi 10 4324 9780203870372 Siderits Mark 2 Mart 2017 Buddhism as Philosophy doi 10 4324 9781315261225 www buddhanet net 5 Kasim 1999 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Agustos 2021 Buddhism the illustrated guide Kevin Trainor New York Oxford University Press 2004 s 74 ISBN 0 19 517398 8 OCLC 55703364 7 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2021 Conze Edward 2008 Buddhist thought in India three phases of Buddhist philosophy Londra ss 39 40 ISBN 978 1 134 54231 4 OCLC 861199991 Fowler Merv 1999 Buddhism beliefs and practices Brighton Great Britain Sussex Academic Press ss 49 52 ISBN 1 898723 66 4 OCLC 40940049 Transitions and transformations in the history of religions essays in honor of Joseph M Kitagawa Joseph M Kitagawa Frank Reynolds Theodore M Ludwig Leiden 1980 s 56 58 ISBN 90 04 06112 6 OCLC 6507373 Harvey Peter 1990 An introduction to Buddhism teachings history and practices Cambridge England Cambridge University Press s 54 ISBN 0 521 30815 1 OCLC 19589186 The Oxford dictionary of world religions John Bowker Oxford 1997 ISBN 0 19 213965 7 OCLC 36771508 Joseph A Adler 2020 PDF Kenyon College 13 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi web archive org 3 Aralik 2014 8 Mart 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Agustos 2021 Hsu Daniel 16 Kasim 2014 VoegelinView Ingilizce 14 Aralik 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Agustos 2021 Bacon Francis Bacon Francis Morley Henry 1905 The advancement of learning With an introd by Henry Morley Londra Cassel s 90 Grotius Hugo 2012 Hugo Grotius on the law of war and peace Student ed Stephen C Neff Cambridge Cambridge University Press ISBN 978 1 139 54902 8 OCLC 808366410 oll libertyfund org 30 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Agustos 2021