Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Nisan 2021) () ( |
Bu madde, uygun değildir.Mart 2016) ( |
Kadın hareketi, kadın haklarını desteklemeye yönelik evrensel nitelikteki sosyal harekettir.
İdeolojik temeller
Kadın hakları hareketinin ilk adımları Aydınlanma Çağı’nda sivil özgürleşme hareketlerinin başlangıcıyla eş zamanlı atılmıştır. Ana fikir “Fransız Devrimi” sırasında da ilan edildiği gibi bütün insanların eşitliği olmuştur. Olympe de Gouges 1791 yılında “” (Déclaration des droits de la Femme et de la Citoyenne) ile İnsan Hakları ve Sivil Haklar Bildirisi’nden (1789) hemen sonra kadınlar için aynı hakları ve yükümlülükleri talep etmiştir. Çünkü o zaman diliminde insan ve sivil hakları ifadesi sadece erkekler için geçerliydi.
Cinsiyetler arası ilişkiye gelince temelde farklı, farkları vurgulayan ikinci ve eşitlikçi genel görüş belirginleşmiştir. İlki köklü, doğal veya yeni bir bilime dayanan “cinsiyetlerin farkı”ndan yola çıkmıştır.
Eşitlikçi yaklaşım ise Aydınlanma’nın ana fikrine dayanmaktadır. Bu bağlamda bütün insanlar “doğa önünde aynı” olduklarından toplumun tüm alanlarında cinsiyetleri bakımından eşitlenme talebi doğmuştur.
Modern kadın hakları hareketi
- Modern kadın hareketleri veya kadın hakları hareketinin ilk dalgası (19. yüzyılın ortasından 20. yüzyılın başına kadar) kadınların oy, meslek sahibi olma ve eğitim hakkı gibi temel siyasi ve sivil hakları için yeni bir ahlak prensibine sahip bir toplum için savaşmıştır. Söz konusu ilke bütünü Almanya’da 1918 yılında Weimar Cumhuriyeti anayasasının oluşumunda da güvence altına alınmıştır. [Türkiye’de bu savaş Cumhuriyet’in (1923) ilan edilmesinden sonra 10 yıl içinde Atatürk tarafından gerçekleştirilen reformlar sayesinde kazanılmıştır.]
- 1960’lardan itibaren kadın hareketlerinin ikinci dalgası o zamanlar kadınlara, özellikle de annelere yapılan ayrımcılığın eleştirisi olarak “Yeni Sol”un çerçevesinde oluşmuştur. Şimdiye kadarki düzenlenen politika biçimlerine yaptıkları eleştiri nedeniyle en azından ikinci aşamanın büyük kısmı “Özerk Kadın Hareketleri” olarak anılmıştır. Bu ikinci dalga sık sık yeni sosyal hareketlerin bir parçası olarak anlaşılmıştır. Ancak son iki yüzyılın kadın hareketi bir ilişki içinde olarak görülmüş ve aşama veya dalga olarak ayrılmıştır.
- 1990'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde Kadın Hareketleri’nin üçüncü bir dalgası (Thirdwave feminism) iyice belirmiştir. Bu dalga ikinci dalganın amacını daha da geliştirmiştir. Yeni yapıda her şeyden önce evrensel, daha az etnik merkezli, erkek olmanın de zamana ve bölgelere göre değişen yapısının eleştirel olarak sebeplerinin sorulması gerekliliğini vurgulayan bir bakış açısı olmuştur. 1995'te “cinsiyet mainstreaming” başlığı altında Vatikan’ı da kapsayan hükûmetlerin toplandığı 4. Dünya Kadınlar Konferansı’nda, kadın, lezbiyen ve gay hareketlerini destekleyen bir Top-Down stratejisi olarak en küçük reform oluşturmayı kararlaştırmışlardır.
Kadın hareketleri savunucusu kavramı sadece eski kadın hareketlerinde çaba gösterenler için kullanılan bir ifade değildir, bu kavram bugün de kullanılmaktadır. Ancak 60’lı yıllardan beri Yeni Kadın Hareketleri’nin üyeleri için daha ziyade ”Feminist” kavramı kullanılmaktadır.
Birinci dalga kadın hareketleri
Fransız İhtilali çerçevesinde kadın ve erkek arasındaki eşitlik ilk olarak Avrupa salonlarında, ama aynı zamanda “Mart Öncesi” sırasında eski Katolikler tarafından da konuşulmaya başlanmıştır. Bu entelektüel çevre, küçümseyici bir tanımla Mavi Çoraplılar (Blue Stocings Society) olarak nitelendirilmiştir.
Amerika’da 1. dalga kadın hareketleri, kölelik karşıtı hareketi çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Köleliğin kaldırılması yanlıları arasında oldukça fazla dini inançlı kadın bulunuyordu. Bu kadınlar sadece siyah Amerikalı erkeklerin haklarının değil aynı zamanda da kadın haklarının beyaz Amerikalı erkeklerin vatandaşlık haklarına eşit olmadığını fark etmişlerdir. Bunun bir sonucu olarak 1848 yılında Amerikan Bağımsızlık bildirgesini kaynak alan ve her şeyden önce kadının seçme ve seçilme, evlilik ve mülkiyet hakkı reformunu talep eden “Seneca Falls Bildirgesi” kararlaştırılmıştır.
İlk kadın hareketleri üyeleri kadın hakları savunucuları olarak adlandırılmıştır. Temel hedeflerinden bir tanesi kadınların seçim hakkıydı ve onlar aynı zamanda (çoğunlukla aşağılayıcı anlamda) Süfrajet (İngilizce: suffrage= seçim hakkı; Latince: suffragium=oy kullanma) olarak nitelendirilmiştir.
İlk dalganın en önemli hedefleri;
- Eğitim hakkı
- Politik eylemlerde seçme ve seçilme hakkı, bakınız Kadınların seçme ve seçilme hakkı
- Yeni ahlaki değerlere dayanan bir toplum olmuştur.
Helene Lange ve Gertrud Bäumer çevresindeki liberal kadın hareketleri, Minna Cauer ve Anita Augspurg çevresindeki radikal kadın hareketleri ve Clara Zetkin çevresindeki sosyalist kadın hareketleri arasında yapılan ayrım, bugün nesnel nedenlerden ve çeşitli kesişmelerden dolayı artık yapılmamaktadır. Mantıklı olan, bağlantılar arasında ayrım yapmaktır. Radikal kanat- kısmen sosyalistlerle birlikte- ulusal düzeyde kadınların seçme ve seçilme hakkı ve üniversitelere giriş hakkı için uğraşmışlardır. Liberal kanat öncelikle kadınların yerel seçime katılma hakkı, kadınların eğitim imkânlarının iyileştirilmesi ve özellikle sosyal açıdan dezavantajlı meslek gruplarında (hizmetçilik, aktrislik) kadınların çalışma hakkının tanınması için çabalamışlardır. Bütün kanatlarda toplumu yeni ahlaki temellerle değiştirme söz konusu olmuştur.
İkinci dalga kadın hareketleri
İkinci kadın hareketlerinin ortaya çıkışını tetikleyen sebep; 1950’li yıllardan bu yana devam eden köklü toplumsal ve kültürel dönüşümlerdir. 1. dalga kadın hareketlerinde taleplerinin yükseltildiği, kimi hukuki kazanımların elde edildiği görülmüş, ama bunun tek başına sorunu çözmediğini tecrübe eden 2. dalgadaki kadınlar, eşitlenme taleplerinin, hukuki kazanımların da aşamadığı bir ezilmişliği, bilinçlendirmeyi amaçlamıştır.
Bu bağlamda İkinci Dalga Kadın Hareketleri; Amerika Birleşik Devletleri’nde Afrika kökenli Amerikalıların vatandaşlık hakları hareketlerinden ve Vietnam Savaşı’na karşı başlatılan toplu ayaklanmalardan esinlenilerek; kadınların, kendi sorunlarına daha etkili çözümler bulma arayışından ortaya çıkmıştır.
Bu hareketler; Almanya ve Amerika’da ‘Alman Sosyalist Öğrenci Birlikleri’ (SDS), Yeni Sol ve sosyal hareketler çerçevesindeki öğrenci eylemleri olarak sıralanabilir.
Bu dalganın başlıca önemli özellikleri şunlardır:
- Diğer sosyal hareketlere, sivil ayaklanmaların da dahil olduğu, daha sansasyonel eylem biçimleri yön vermektedir.
- Çin ve Vietnam’dan alınarak başlatılan ‘Consciousness Raising’ (Bilinç Yükselmesi) isimli feminist hareket bu döneme dâhildir. ‘Bağır Herkes Duysun!’ ve ‘Özel olan politiktir’ sloganlarıyla yola çıkan bu hareket; kadınların tek tek özel alanlarında yaşadıkları deneyimlerin aslında kişisel sorunlar olmadığı, bütünlüklü toplumsal bir egemenlik sisteminin parçası olduğu tespitidir. Burada mücadele ederken geçmişteki hatalardan dersler çıkararak ve kazanımlardan geriye düşmeyerek ilerlemek önemlidir. Bedene sahip çıkma bir yanıyla da kurban ve mağdur psikolojisinden sıyrılıp kendi bedenlerine yabancılaşmadan kurtuluşu ve özgürleşmeyi güçlenmeyi hedeflemektir. Mücadele içinde kadının güçlenerek çıkması her şeyden daha önemlidir. Bu anlamda, özel olanın politikasını yapabilmek, yaşanan durumların tek bir kadının deneyimi değil, her kadının günlük deneyimi olduğunu bilince çıkarmaktan, kadın dayanışmasını yükseltmekten ve patriyarkanın teşhirini yapabilmekten geçer.
- Erkek egemenliği ve ayrımcılık gibi haksızlıkların sorgulandığı dönemdir.
- ‘Bedenimiz Bizimdir!’ görüşü hâkimdir. Kürtaj, cinsellik ve istismar gibi konuların temel alındığı dönemdir.
Kadın Özgürlük Kurulu 1968 yılında, kadınların problemlerindeki azalmayı eleştirmiş ve ‘Yeni Sol’ tarafından bile dile getirilmeyen cinsiyet ayrımcılığı, kadın ezilmişliği üzerinde durmuştur. Kurul, kısa bir süre için bu bağlamdaki kadın hareketlerine öncülük etmiştir ve böylece ‘Bağımsız Kadın Hareketleri’ ortaya çıkmıştır. Burada kullanılan ‘Özerklik, Bağımsızlık’ kavramı, anarşist hareketlerdeki kullanımıyla özdeş değildir. Kavramın buradaki anlamı; tüm geleneksel dayatmalar (Almanya ve kapatılan Kadın Sosyalist Enternasyonal) ve Yeni Sol politikasından, sistemin ürünü düşüncelerden bağımsızlıktır.
1960'lı yılların sonlarında bu kadın hareketlerine tepki olarak ‘Erkek Hareketi’ doğmuştur. Yalnız; bu hareketin izlediği rota, feminizm akımını karşı görüş olarak benimsediği ve 1980'li yıllarda ortaya çıkan ‘’ isimli muhafazakâr akımın parçası olduğu için kısmen irticaidir.
Ek olarak; yine 1960'lı yıllardan bu yana, yeni bir kimlik arayışına giren, soy ve erkillik araştırmaları yapan erkek gruplar da vardır.
Üçüncü dalga kadın hareketleri
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1990'lı yıllarda yeni bir kadın hareketi dalgası ortaya çıkmıştır. Hareket, döneme ‘Feminizmin bütün amaçlarına ulaştığı için eski bir düşünce olduğu’ görüşüyle hükmeden Antifeminizm akımına karşı tepki olarak doğmuştur. Bu hareket, günümüzde de hala gerçekleştirilemeyen, ikinci dalga kadın hareketlerinin savunduğu görüşler üzerine yoğunlaşmıştır.
Bu bağlamda, akımın doğuş amacı; ikinci dalga hareketlerinin ‘Irkçılık, erkek ayrımcılığı’ gibi sözde ya da hakiki hataları düzeltilmesi ve feminizm akımı güncel toplumsal durumlarla bağdaşması olarak algılanabilir.
Bu dönemde ayrıca; ‘toplumsal cinsiyet ve kadının cinsel kimliği’ derinlemesine sorgulanmış, kimlik mücadelesi başlatılmıştır.
Bu durum, bir ‘Nesil değişimi’ olarak düşünülebilir. Yeni nesil için feminizm akımı pek de iyi olmayan, rahatsız edici bir anlama sahiptir. Başka bir nokta ise; birçok genç kadın cinsiyet eşitliğinin hala sağlanamadığı görüşündedir. Böylece ABD’de bir Pank Grup’tan oluşan Riot Grrrl gibi hareketler ortaya çıkmıştır.
Üçüncü dalganın genç feminist temsilcileri hedef odaklı çalışmalarına -ABD’deki Üçüncü Dalga Birliği (Third Wave Foundation) gibi- feminizm öncülüğündeki bazı topluluklar ve projelerle internet üzerinden yürüttükleri organizasyonlarla devam etmektedir.
Mavi Çoraplılar
Mavi Çoraplılar (İngilizce: Blue Stocings Society; Almanca: Blaustrumpf) 19. yüzyılda, kültürlü ama kadınsı olmayan kadınlar için küçümseyici bir tanım olarak kullanılmıştır. Kendilerine söylenen kaba sözler "mavi çoraplı"dan, "erkekten dönme"ye, "frijit feminist"e kadar uzanıyordu. 1970'li yıllarda “aşırı feminist kadın” tanımının kullanımı gibi kadın hareketlerinin ilk mensubu olarak sayılmışlardır. Mavi çoraplılar daha sonraki süfrajetler gibi organize bir grup değil; orta sınıftan gelen ve o zamanın kadına bakış açısına karşı gelen eğitimli kadınlardan oluşmaktaydı. Kadınların seçme ve seçilme hakkı ve üniversitede eğitim görebilmeleri için savaşmışlardır.
Mavi Çoraplı, 17. ve 18. yüzyılda sürekli mavi çorap giyen mübaşirler için kullanılan alaylı bir lakap olarak kullanılmıştır. Jacob Grimm ve Wilhelm Grimm’in Almanca Sözlüğü’nü çıkarmalarından sonra Mavi Çoraplı tanımı “kasıntı” ve “iftiracı” anlamlarında kullanılmıştır. Bu anlamda Johann Sebastian Bach’ın 1707 (BWV 524) potpurisinde “… ve bazı saray hizmetkarları mavi çorap giyer.” kullanılmıştır.
Kavramın daha sonraki anlamı 18. yüzyılın ortalarında İngiltere’de ortaya çıkmıştır: 1750 yılında Londralı Elizabeth Montagu (1718 -1800) salonunu “edebi partiler” için açmış ve edebi konulu akşamlara ve tartışmalara misafir davet etmiştir. Partiye gelen baylardan bir tanesi olan bitkibilimci Benjamin Stillingfleet erkek gece kıyafetlerinde alışılmış klasik ipek çorap yerine mavi bir Garn çorap giymiştir. Bu eski modanın, skandal bir biçimde yok oluşu her tarafta konuşulmuş ve “entelektüel partilere” katılanların hepsi “Mavi çoraplılar” olarak adlandırılmıştır.
Eğitimli, çalışan ve politikayla ilgili kadın tipi 19. yüzyılın ortalarında örneğin Honoré Daumier’in karikatürlerinde popüler, erkeklerin antipati ve korku hedef tahtaları olmuştur.
Edebi alanda kadın yazarlar gibi erkek yazarlar da “Mavi Çoraplılar” kavramını alaycı bir şekilde kullanmıştır.
Mavi Çoraplılar
Sizin bütün şiircikleriniz ıvır zıvır
Görmesem de değersiz
Kadınlar şiir yazmamalı:
Şiir olmaya çalışmalı.
(Oscar Blumenthal-1887)
Süfrajetler
20. yüzyıl ın başlarında Büyük Britanya ve ABD’de pasif direniş, kamu toplantılarını bölme, açlık grevi yapma gibi yollarla kadınların seçme ve seçilme hakkını savunan, az çok organize olmuş radikal kadın hakları savunucuları süfrajet olarak nitelendirilmiştir. Süfrajet hareketleri ağırlıklı olarak orta sınıftan gelen kadınlar tarafından yürütülmüştür.
Süfrajetler Büyük Britanya’da bulaşıcı hastalıklar yasası olan Contagious Diseases Acts’ın karşıtlarından meydana gelmiştir. 1903 yılında Emmeline Pankhurst Büyük Britanya’da radikal kadın hareketi olan, ilerleyen yıllarda ise protestolar ve açlık grevleriyle dikkat çeken Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’ni (Women’s Social and Political Union/ WSPU) kurmuştur. Kızı Christabel Pankhurst Büyük Britanya’da kadınların seçme ve seçilme hakkı için savaşan önder süfrajetlerden biri olmuştur. Süfrajetlerin yıktığı diğer bir tabu ise açıkça kamu alanında sigara kullanmalarıdır. O dönemde kamu alanında sigara kullanmak, sadece erkeklere verilen bir imtiyazdı ve kadınlara bu isteklerinin haksız olduğu kabul ettirilmeye çalışılıyordu. 1910 yılında amacı kadın haklarının genişletilmesi olan yasa tasarısının düşmesinden sonra vitrinler taşa tutulmuş, yangın çıkarılmış, kamusal binalara -bunlar arasında İngiltere’nin en önemli manastırı olan Westminster Abbey de bulunmaktadır- bombalı saldırılar düzenlemişlerdir. 1913’te Emily Davison protesto amacıyla kendini, düzenlenen bir at yarışında Birleşik Krallık Hükümdarı V. George’un atının önüne atmış ve birkaç gün sonra da ölmüştür. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Büyük Britanya’da kadınların oy hakkı kampanyaları geçici olarak durmuştur.
ve Amerika Birleşik Devletleri’nde “Kral Wilson” unvanı verilen Amerika başkanı Woodrow Wilson’a karşı bir dizi protesto hareketi yürütmüştür. 1916 Haziran ayında Alice Paul tarafından kurulan Ulusal Kadınlar Partisi’nin (National Woman’s Party/NWP) birçok üyesi 1917 -1919 yılları arasında tutuklanmıştır.
Savaş sonucu oluşan işçi eksikliği, hem ABD'de hem de Büyük Britanya’da kadınların kamusal hayattaki birçok alanda olan varlığını güçlendirmiştir. Bunun sonucu olarak da kadınların seçme ve seçilme hakkının kabulü gerçekleşmiştir.
1919 ve 1920 yıllarında ABD’de () ve 2. Temmuz 1928’den itibaren Büyük Britanya’da kadınların seçme ve seçilme hakkının değiştirilmesiyle kadın hareketleri amacına ulaşmıştır.
Süfrajet kavramı kendini kadın hakları savunucusu olarak adamış kadınlar için küçümseyici anlamda kullanılmıştır. Bu açıdan süfrajet kavramı, günümüzde yaygın olarak kullanılan önyargılı “feminist” kavramını karşılamaktadır.
Christabel Pankhurst
Christabel Harriette Pankhurst [ˈpæŋkhəst] (22 Eylül 1880, Manchester – 13 Şubat 1958, Los Angeles) Britanyalı süfrajet. Kendini radikal yollarla kadın haklarına adamıştır.
Christabel Pankhurst avukat Richard Pankhurst ve kadın hakları savunucusu Emmeline Pankhurst’un kızı olarak dünyaya gelmiştir. Annesi Emmeline Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’nin (Woman’s Social and Political Union/ WSPU) öncü isimlerinden olmuştur ve böylelikle Christabel kısa bir süre içerisinde annesinin sağ kolu haline gelmiştir.
1905 yılında sözlü saldırı nedeniyle ilk tutuklanmasından sonra Pankhurst kadın hakları konusunda giderek radikalleşmiştir. Pankhurst hukuksal olarak kadınların seçme ve seçilme hakkı için önemle savaşmış ve 1909 yılında yapılan seçimde ön saflarda yer almıştır. Çağdaşlarının arasında en tartışmalı ve en fazla alay konusu edilen Pankhurst olmuştur. Tutuklanmalardan kaçmak için 1912 -1913 yıllarında Paris’de yaşamıştır.
Kıyafet Reformu
Kıyafet Reformu 19. yüzyılda sağlık nedenleri ve özgürleşme isteklerinin etkisine bağlı olarak geleneksel kadın ve erkek kıyafetlerinden biraz farklı kıyafetler yönünde propagandası yürütülen bir üst kavramdır.
Kadınlar için yenilenen kıyafetler, kadınları engelleyici ve sıkan kıyafetlerden kurtularak daha rahat etmesini ve çalışma hayatına daha aktif katılmalarını kolaylaştırmıştır. 18 yüzyıl sonlarında korse sağlığa zararlı olarak kabul edilmiş ve bu reform hareketi bazı tıpçılar tarafından desteklenmiştir.
Reform kıyafetlerinin ilk öncülerinden biri 1850 yılında ABD’de ortaya çıkan, basında yankı uyandıran ve kadın hakları savunucularının giydiği Bloomer-Kostümü olmuştur. Fakat kamusal tepkiler sonucu kabul edilmemiştir. ABD’de sonraki yıllarda başka reform girişimleri denenmiş ve aynı zamanda diğer Avrupa ülkelerinde de reform hareketleri ortaya çıkmıştır.
ABD ve İngiltere
Kıyafet reformunda ilk kuruluş 1856 yılında Seneca Fall’daki National Dress Reform Association olmuştur. İngiltereli Roxey Ann Caplin’in 1860 yılında yayımlanan Health and Beauty: or, Women and her Clothing adlı kitabı yol gösterici olmuştur. Caplin ilk olarak anatomiye uygun korseler geliştirmiş ve çalışmalarında sağlık açısından zararlı olan sıkı iplere dikkat çekmiştir. 1860’lı yılların sonlarında Amerikalı Marie M. Jones pantolona geçiş için çalışmıştır. Bu pantolonları kendi tasarlamış ve o zamanki geleneksel kadın kıyafetlerini cinsiyete özgü dezavantaj olarak tanımlamıştır. Fakat sürekli olarak alay konusu edildiğinden, bu fikrinden vazgeçmiştir. 1870 yıllarında insanlar, bütün Amerika Birleşik Devletleri derneklerinde “kabul edilebilir kıyafetler” yapmak için teşvik edilmiştir.
İngiltere’de reform hareketleri resmi olarak Mayıs 1881’de Rational Dress Society’nin kurulmasıyla başlamıştır. Daha önceden kurulmuş olan National Health Society tarafından da desteklenmiştir. İstenilen bu reformun amacının kadın pantolonu mu yoksa sadece değiştirilmiş bir kıyafet mi olacak sorusu kurumu ikiye ayırmıştır. Buna rağmen 1883 yılında Londra’da her iki tarafın da katılmış olduğu reform taslaklarının yer aldığı büyük bir sergi düzenlenmiştir. 1888 yıllarında gruplar tekrar yakınlaşmış ve pantolon-etek kıyafetinde anlaşmışlardır.
Almanya
Almanya’da 1896 Eylül ayında ilk kez resmi olarak kadın kıyafetleri konusu uluslararası Berlin Kadın Kongresi’nde tartışılmıştır. Kongreden hemen iki hafta sonra Verein zur Verbesserung der Frauenkleidung (Kadın Kıyafetlerinin Geliştirilmesi Derneği) kurulmuştur. İlk fuar 1897 Nisan ayında Berlin’de yapılmıştır. 35 üretici, reform önerilerini sunmuşlardır. 1899 yılından itibaren başkentte “geliştirilmiş kadın kıyafetleri” modelleri ile sürekli fuarlar olmuştur. Bu zaman zarfı içerisinde kadınlar için pantolon resmi olarak onaylanmayacağından reformcular ABD’deki ve İngiltere’deki deneyimleri göz önünde bulundurmuşlardır.
Heinrich Pudor Die Reformkleidung. Ein Beitrag zur Philosophie, Hygiene und Ästhetik des Kleides (1903) (Kıyafet Reformu. Felsefe, Sağlık ve Kıyafet Estetiğine Katkı) adlı eserin yazarı, derneği yeteri kadar “radikal” olmadığından dolayı eleştirmiştir.
Buna karşılık iç çamaşırı alanında reform hazırlıkları oldukça fazla olmuştur. Çeşitli pantolon türlerinin yanı sıra iç eteklerin sayısı bire indirilmiştir.
Kadınların spor aktivitelerine daha fazla katılması ve yere kadar uzanan eteklerin ayrıca korselerin bisiklete binme, tenis ve jimnastik için uygun olmaması kıyafet reformunu teşvik etmiştir. Spor aktiviteleri için pantolon giyilmesi daha 1900’li yıllarda yaygın olarak kabul görmüştür.
1902 yılında reform derneği ikiye ayrılmış ve 1907 yıllarında tekrar bir araya gelmiştir. 1912 yılından itibaren derneğin ismi Deutscher Verband für Neue Frauenkleidung und Frauenkultur (Yeni Kadın Kıyafeti ve Kadın Kültürü Alman Derneği) olarak değişmiştir.
1910- 1915 yılları arasında korsesiz modayı uygulamaya koymada birçok faktör etkili olmuştur; fakat bu durum kadın pantolonları için geçerli olmamıştır. Bu zaman zarfı içerisinde birçok ülkede kadınların seçme ve seçilme hakkının uygulamaya konmuş ve politik faktörlerle kadın hareketleri güçlenmiştir. I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle iş alanında erkek gücü eksikliği ile mesleki alanda daha fazla kadına ihtiyaç duyulmuştur.
1900’lü yıllardan sonra gibi moda tasarımcıları ilk korsesiz elbiseleri tasarlamışlardır. Fakat 1900’lü yıllarda Paris’te ortaya çıkan pantolon kıyafeti kabul görmemiştir.
Aynı zamanda kıyafet reformu “natürel form”dan sorumlu hisseden sanatçılar tarafından da destek görmüştür. 1900 yılında Henry van de Velde gibi ünlü sanatçılar kıyafet reformu için tasarılarını sergilemeleri için Deutschen Schneidertag’a (Almanya Terzi Günü) davet edilmiştir. İlk modeller ağırlıklı olarak bel korsesiz, kaba kumaşsız olmuş ve kadınlar tarafından da beğenilmiştir. Van de Velde’nin yanı sıra özellikle ve Paul Schulze-Naumburg’un sanatsal olarak ilham aldıkları kadın kıyafetlerndeki reformlara katkıları olmuştur.
Erkekler için de kıyafet reformu yapılmıştır. Örneğin 1880’li yıllarda pamuktan yapılmış örme kıyafetler üretmiştir.
Almanya’da 1910 ve 1920’li yıllardaki kayafet reformu temsilcilerinden biri de Else Oppler-Legband olmuştur.
Reform Gerekçeleri
Kadınlar için desteklenen kıyafet reformu şüphesiz ki büyük bir hareket özgürlüğü ve rahatlık talebini ön planda tutmuştur. Tıpçılar için sağlık açısından zaralı olan korse giyimi belirleyici olmuştur. Diğer erkek destekleyicilerin amacı farklı olmuş ve her tür durumda kadınların özgürleşmesi anlamına gelmemiştir. Gazeteci Heinrich Pudor, Heinrich Scham (Utangaç Heinrich) takma adı ile ulusal milliyetçi bakış açısıyla yaşam reformunu yayınlamıştır. Korseyi sadece kendi bakış açısına göre sadece fahişelerin giydiği bir kıyafet parçası olduğu ve “iffetli kadın”ların takmaması gerektiği için reddetmiştir. Pudor çıplaklık kültürünün (nüdizm) ilk öncülerinden olmuştur. Belirli kıyafetler kirli ve ahlakdışı olarak görülürken, çıplaklık saflığın biçimi olarak görülmüştür.
Avrupa’da Kuzey- Güney Eğilimi
Kadınların seçme hakkını zamanla elde etmiş olan toplamda üç tane bölge vardır. Bunların başında İskandinav bölgesi, yani Avrupa’nın kuzeyi gelmektedir; buradaki kadınlar seçme hakkı bağlamındaki mücadelede öncü durumdadırlar. Bunun sebepleri incelenmemiştir; ancak muhtemelen ilgili ülkelerin toplumsal yapısından veya ekonomik durumundan kaynaklanmıştır. Neredeyse bütün Orta Avrupa ülkeleri, kadınların seçme hakkını Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kabul etmişlerdir. Bu devletlerin çoğunda 1918 yılında köklü değişiklikler olmuştur. Bu değişiklikler bir devrim ya da yeni bir devlet oluşumu çerçevesinde her iki cinsiyeti de kapsayan genel seçme hakkını elde etmek olmuştur. Politik yeni başlangıçlar demokratik prensiplerden oluşmuştur. Yeni sistemin istikrarı konusunda yönetimler, kadınların desteğine de ihtiyacı gerekli kılmıştır. Buradaki kadınların haklarını kabul ettirme hareketleri, devrimleri hızlandırsa bile sadece Büyük Britanya ve Hollanda’da kadınların seçme hakları hareketleri, yani az ya da çok kendi güçleriyle taleplerini kabul ettirmeleri zor olmuştur. Çoğu Güney ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri II. Dünya Savaşı’ndan sonra kadınların oy hakkını elde etmiştir. Belçika ve Fransa da bu dönemde bu hakkı elde etmiştir. Latin ve Roma (Katolik) kültürü taşıyıcı ülkelerde (İtalya, İspanya gibi) Medeni Kanun’da bir dini ilkelerden arınmamış, ataerkil bir hukuk sistemi geçerliliğini korumuş; bu ülkelerin toplumlarında kadınların reşit olmaması güvence altında tutulmuştur. Öbür yandan tarım toplumuna özgü yapılar veya kilisenin baskın etkisi daha 20. yüzyılın ilk yarısında cinsiyetlerin ilişkisine hala şekil vermektedir. Birçok Güney ülkesinde kadınların eylemlerinin değerleri, İkinci Dünya Savaşı’ndaki Alman işgal kuvvetlerine karşı bir direniş olarak ve seçme hakkının elde edilmesi de ödül olarak görülmüştür.
Kuzey-Güney gelişiminde İsviçre ve Liechtenstein da İber Devletleri (İspanya, Portekiz, Andora) gibi istisna olarak görülmektedir. Her iki Alpler ülkesi de kadınların savaşını zorlaştıran, kadın haklarının elde edilmesinin erkeklerin halk oylamasına bağlı olduğu tek ülke olmuşlardır. Çünkü halkın reddetmesine karşı değil de, yönetimin kararına karşı daha kolay protesto edilmektedir.
Portekiz ve İspanya Avrupa’nın geri kalanından farklı olarak ya kadın oy hakkını engelleyen (Portekiz) veya kadınların önceden edindiği politik hakları geri alan (İspanya) otoriter rejimler olarak diktatörlük dönemi uzun sürmüştür. Böylece her iki ülkedeki bu durum 70'li yılların ortasında diktatörlük son buluncaya kadar ve kadınların vatandaşlık haklarında söz sahibi olmasına kadar devam etmiştir. Diğer devletler de İtalya ve Bulgaristan’daki gibi otoriter faşist rejimler kadınların seçme hakkının elde edilmesini engellemişlerdir.
Türkiye’de kadınların seçme hakkı
Türkiye’deki kadınlar siyasi hayatta da bulunmak için ilk adımı 1923’te attılar. Bu adım kadınların 1923 yılında Nezihe Muhittin önderliğinde ilk kadın partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurma isteğidir. Fakat 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi sadece dernekleşme olarak sonuçlanmıştır.
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanından sonra, 3 Mart 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiş ve kadınların kamusal alana girmesini amaçlayan yasal ve yapısal düzenlemeler hızlandı. Bu kanunun ilanından itibaren eğitim kurumlarının hepsi Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı ve eğitimde kızlar da erkeklerle aynı haklarla sahip oldu. 1930 yılında çıkan Belediye Yasası ile seçme ve seçilme hakkına kadınlar da sahip oldu.
8 Şubat 1935'te TBMM Beşinci Dönem seçimlerinin ardından 17 kadın milletvekili olarak ilk kez Meclis'e girdi. Kadınların çalışma hayatına ise 1936'da yürürlüğe giren İş Kanunu’na düzenleme getirdi.
1933 yılında Köy Kanunu'nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyaç meclisine seçilme hakları verildi. 1934'te yapılan Anayasa değişikliği sayesinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı ve TBMM’de ilk kadın milletvekilleri yer aldı.
1950 yılında Müfide İlhan ilk kadın belediye başkanı olarak Mersin'den seçildi.
1971 yılında ilk kadın bakan Türkan Akyol göreve atandı.
1989 yılında İçişleri Bakanlığı kaymakamlık sınavlarına kadınların da katılabileceğini açıkladı. Anayasa Mahkemesi tarafından 1990 tarihinde kadının çalışması için kocasından izin almasını gerektiren Medeni Kanun'un 159'uncu maddesi iptal edildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın valisi Lale Aytaman, 1991 yılında Muğla’da göreve başladı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kadın başbakanı Tansu Çiller oldu ve 25 Haziran 1993’te hükûmet kurdu. Türk kadını, seçme seçilme hakkını 74 yıl önce elde etti. Fakat 1935'ten 2009'a kadar Meclis'e 8.794 erkek vekilin yanında sadece 236 kadın girdi. (bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_kad%C4%B1n_haklar%C4%B1#Siyaset 5 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
Kadın Haklarının Geçerli Olmadığı Ülkeler
Aşağıdaki ülkelerdeki kadınlar günümüzde hala daha kadın haklarından yoksundur ya da bu hakları elde etmekte zorlanmaktadırlar. (Listede ne kadınların ne de erkeklerin haklarının olmadığı ülkeler yoktur.)
- Bhutan – Kısıtlanmış kadın hakları. Her bir ailenin bir oy hakkı vardır. Uygulamada çoğu kadın bu haktan mahrum bırakılmaktadır.
- Bruney - Kadınların seçme hakkı yoktur
- Okulların yerleşim yerlerine yakın olmayıp çoğu ailenin kız çocuklarının uzağa gitmesini istememesi;
- Ailelerin, çocuklarını, koşulları yetersiz okullara göndermek istememesi;
- Çoğu ailenin ekonomik gücünün olmaması;
- Ailelerdeki geleneksel önyargıdan erkeklerin kızlara nazaran önde tutulması;
- Aile gelirine ek katkı sağlama düşüncesi ile çocukların evde çalıştırılması;
- Çoğu ailenin kız çocukları için eğitimden önce evliliğin gerektiği düşüncesi;
- Kırsal bölgelerde kadının bir rolü olmadığı düşüncesi;
- Orta öğrenim koşullarının sınırlı olup ilköğretime olan ilginin düşmesi. Buna rağmen, 1975–2000 tarihlerinde kadınların eğitimde büyük ilerleme kaydettikleri de fark edilmektedir.
- 1 milyon 920 bin olan ilkokul mezunu kadınların sayısı 7 milyon 644 bin,
- 167 bin ortaokul mezununun sayısı 896 bin,
- 199 bin lise mezununun sayısı da 1 milyon 539 bine yükselmiştir.
- Üniversite mezunu kadınların sayısı da 56 binden 910 bine çıkmıştır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Konuyla ilgili yayınlar
- Humm, Maggie. 1978. The Dictionary of Feminist Theory. Columbus: Ohio State University Press.
- Humm, Maggie (ed). 1992. Modern Feminisms. New York: Columbia University Press.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Kadin hareketi haber gazete kitap akademik JSTOR Nisan 2021 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Mart 2016 Kadin hareketi kadin haklarini desteklemeye yonelik evrensel nitelikteki sosyal harekettir Ideolojik temellerKadin haklari hareketinin ilk adimlari Aydinlanma Cagi nda sivil ozgurlesme hareketlerinin baslangiciyla es zamanli atilmistir Ana fikir Fransiz Devrimi sirasinda da ilan edildigi gibi butun insanlarin esitligi olmustur Olympe de Gouges 1791 yilinda Declaration des droits de la Femme et de la Citoyenne ile Insan Haklari ve Sivil Haklar Bildirisi nden 1789 hemen sonra kadinlar icin ayni haklari ve yukumlulukleri talep etmistir Cunku o zaman diliminde insan ve sivil haklari ifadesi sadece erkekler icin gecerliydi Cinsiyetler arasi iliskiye gelince temelde farkli farklari vurgulayan ikinci ve esitlikci genel gorus belirginlesmistir Ilki koklu dogal veya yeni bir bilime dayanan cinsiyetlerin farki ndan yola cikmistir Esitlikci yaklasim ise Aydinlanma nin ana fikrine dayanmaktadir Bu baglamda butun insanlar doga onunde ayni olduklarindan toplumun tum alanlarinda cinsiyetleri bakimindan esitlenme talebi dogmustur Modern kadin haklari hareketiModern kadin hareketleri veya kadin haklari hareketinin ilk dalgasi 19 yuzyilin ortasindan 20 yuzyilin basina kadar kadinlarin oy meslek sahibi olma ve egitim hakki gibi temel siyasi ve sivil haklari icin yeni bir ahlak prensibine sahip bir toplum icin savasmistir Soz konusu ilke butunu Almanya da 1918 yilinda Weimar Cumhuriyeti anayasasinin olusumunda da guvence altina alinmistir Turkiye de bu savas Cumhuriyet in 1923 ilan edilmesinden sonra 10 yil icinde Ataturk tarafindan gerceklestirilen reformlar sayesinde kazanilmistir 1960 lardan itibaren kadin hareketlerinin ikinci dalgasi o zamanlar kadinlara ozellikle de annelere yapilan ayrimciligin elestirisi olarak Yeni Sol un cercevesinde olusmustur Simdiye kadarki duzenlenen politika bicimlerine yaptiklari elestiri nedeniyle en azindan ikinci asamanin buyuk kismi Ozerk Kadin Hareketleri olarak anilmistir Bu ikinci dalga sik sik yeni sosyal hareketlerin bir parcasi olarak anlasilmistir Ancak son iki yuzyilin kadin hareketi bir iliski icinde olarak gorulmus ve asama veya dalga olarak ayrilmistir 1990 li yillarda Amerika Birlesik Devletleri nde Kadin Hareketleri nin ucuncu bir dalgasi Thirdwave feminism iyice belirmistir Bu dalga ikinci dalganin amacini daha da gelistirmistir Yeni yapida her seyden once evrensel daha az etnik merkezli erkek olmanin de zamana ve bolgelere gore degisen yapisinin elestirel olarak sebeplerinin sorulmasi gerekliligini vurgulayan bir bakis acisi olmustur 1995 te cinsiyet mainstreaming basligi altinda Vatikan i da kapsayan hukumetlerin toplandigi 4 Dunya Kadinlar Konferansi nda kadin lezbiyen ve gay hareketlerini destekleyen bir Top Down stratejisi olarak en kucuk reform olusturmayi kararlastirmislardir Kadin hareketleri savunucusu kavrami sadece eski kadin hareketlerinde caba gosterenler icin kullanilan bir ifade degildir bu kavram bugun de kullanilmaktadir Ancak 60 li yillardan beri Yeni Kadin Hareketleri nin uyeleri icin daha ziyade Feminist kavrami kullanilmaktadir Birinci dalga kadin hareketleri Fransiz Ihtilali cercevesinde kadin ve erkek arasindaki esitlik ilk olarak Avrupa salonlarinda ama ayni zamanda Mart Oncesi sirasinda eski Katolikler tarafindan da konusulmaya baslanmistir Bu entelektuel cevre kucumseyici bir tanimla Mavi Coraplilar Blue Stocings Society olarak nitelendirilmistir Amerika da 1 dalga kadin hareketleri kolelik karsiti hareketi cercevesinde ortaya cikmistir Koleligin kaldirilmasi yanlilari arasinda oldukca fazla dini inancli kadin bulunuyordu Bu kadinlar sadece siyah Amerikali erkeklerin haklarinin degil ayni zamanda da kadin haklarinin beyaz Amerikali erkeklerin vatandaslik haklarina esit olmadigini fark etmislerdir Bunun bir sonucu olarak 1848 yilinda Amerikan Bagimsizlik bildirgesini kaynak alan ve her seyden once kadinin secme ve secilme evlilik ve mulkiyet hakki reformunu talep eden Seneca Falls Bildirgesi kararlastirilmistir Ilk kadin hareketleri uyeleri kadin haklari savunuculari olarak adlandirilmistir Temel hedeflerinden bir tanesi kadinlarin secim hakkiydi ve onlar ayni zamanda cogunlukla asagilayici anlamda Sufrajet Ingilizce suffrage secim hakki Latince suffragium oy kullanma olarak nitelendirilmistir Ilk dalganin en onemli hedefleri Egitim hakki Politik eylemlerde secme ve secilme hakki bakiniz Kadinlarin secme ve secilme hakki Yeni ahlaki degerlere dayanan bir toplum olmustur Helene Lange ve Gertrud Baumer cevresindeki liberal kadin hareketleri Minna Cauer ve Anita Augspurg cevresindeki radikal kadin hareketleri ve Clara Zetkin cevresindeki sosyalist kadin hareketleri arasinda yapilan ayrim bugun nesnel nedenlerden ve cesitli kesismelerden dolayi artik yapilmamaktadir Mantikli olan baglantilar arasinda ayrim yapmaktir Radikal kanat kismen sosyalistlerle birlikte ulusal duzeyde kadinlarin secme ve secilme hakki ve universitelere giris hakki icin ugrasmislardir Liberal kanat oncelikle kadinlarin yerel secime katilma hakki kadinlarin egitim imkanlarinin iyilestirilmesi ve ozellikle sosyal acidan dezavantajli meslek gruplarinda hizmetcilik aktrislik kadinlarin calisma hakkinin taninmasi icin cabalamislardir Butun kanatlarda toplumu yeni ahlaki temellerle degistirme soz konusu olmustur Ikinci dalga kadin hareketleri Ikinci kadin hareketlerinin ortaya cikisini tetikleyen sebep 1950 li yillardan bu yana devam eden koklu toplumsal ve kulturel donusumlerdir 1 dalga kadin hareketlerinde taleplerinin yukseltildigi kimi hukuki kazanimlarin elde edildigi gorulmus ama bunun tek basina sorunu cozmedigini tecrube eden 2 dalgadaki kadinlar esitlenme taleplerinin hukuki kazanimlarin da asamadigi bir ezilmisligi bilinclendirmeyi amaclamistir Bu baglamda Ikinci Dalga Kadin Hareketleri Amerika Birlesik Devletleri nde Afrika kokenli Amerikalilarin vatandaslik haklari hareketlerinden ve Vietnam Savasi na karsi baslatilan toplu ayaklanmalardan esinlenilerek kadinlarin kendi sorunlarina daha etkili cozumler bulma arayisindan ortaya cikmistir Bu hareketler Almanya ve Amerika da Alman Sosyalist Ogrenci Birlikleri SDS Yeni Sol ve sosyal hareketler cercevesindeki ogrenci eylemleri olarak siralanabilir Bu dalganin baslica onemli ozellikleri sunlardir Diger sosyal hareketlere sivil ayaklanmalarin da dahil oldugu daha sansasyonel eylem bicimleri yon vermektedir Cin ve Vietnam dan alinarak baslatilan Consciousness Raising Bilinc Yukselmesi isimli feminist hareket bu doneme dahildir Bagir Herkes Duysun ve Ozel olan politiktir sloganlariyla yola cikan bu hareket kadinlarin tek tek ozel alanlarinda yasadiklari deneyimlerin aslinda kisisel sorunlar olmadigi butunluklu toplumsal bir egemenlik sisteminin parcasi oldugu tespitidir Burada mucadele ederken gecmisteki hatalardan dersler cikararak ve kazanimlardan geriye dusmeyerek ilerlemek onemlidir Bedene sahip cikma bir yaniyla da kurban ve magdur psikolojisinden siyrilip kendi bedenlerine yabancilasmadan kurtulusu ve ozgurlesmeyi guclenmeyi hedeflemektir Mucadele icinde kadinin guclenerek cikmasi her seyden daha onemlidir Bu anlamda ozel olanin politikasini yapabilmek yasanan durumlarin tek bir kadinin deneyimi degil her kadinin gunluk deneyimi oldugunu bilince cikarmaktan kadin dayanismasini yukseltmekten ve patriyarkanin teshirini yapabilmekten gecer Erkek egemenligi ve ayrimcilik gibi haksizliklarin sorgulandigi donemdir Bedenimiz Bizimdir gorusu hakimdir Kurtaj cinsellik ve istismar gibi konularin temel alindigi donemdir Kadin Ozgurluk Kurulu 1968 yilinda kadinlarin problemlerindeki azalmayi elestirmis ve Yeni Sol tarafindan bile dile getirilmeyen cinsiyet ayrimciligi kadin ezilmisligi uzerinde durmustur Kurul kisa bir sure icin bu baglamdaki kadin hareketlerine onculuk etmistir ve boylece Bagimsiz Kadin Hareketleri ortaya cikmistir Burada kullanilan Ozerklik Bagimsizlik kavrami anarsist hareketlerdeki kullanimiyla ozdes degildir Kavramin buradaki anlami tum geleneksel dayatmalar Almanya ve kapatilan Kadin Sosyalist Enternasyonal ve Yeni Sol politikasindan sistemin urunu dusuncelerden bagimsizliktir 1960 li yillarin sonlarinda bu kadin hareketlerine tepki olarak Erkek Hareketi dogmustur Yalniz bu hareketin izledigi rota feminizm akimini karsi gorus olarak benimsedigi ve 1980 li yillarda ortaya cikan isimli muhafazakar akimin parcasi oldugu icin kismen irticaidir Ek olarak yine 1960 li yillardan bu yana yeni bir kimlik arayisina giren soy ve erkillik arastirmalari yapan erkek gruplar da vardir Ucuncu dalga kadin hareketleri Amerika Birlesik Devletleri nde 1990 li yillarda yeni bir kadin hareketi dalgasi ortaya cikmistir Hareket doneme Feminizmin butun amaclarina ulastigi icin eski bir dusunce oldugu gorusuyle hukmeden Antifeminizm akimina karsi tepki olarak dogmustur Bu hareket gunumuzde de hala gerceklestirilemeyen ikinci dalga kadin hareketlerinin savundugu gorusler uzerine yogunlasmistir Bu baglamda akimin dogus amaci ikinci dalga hareketlerinin Irkcilik erkek ayrimciligi gibi sozde ya da hakiki hatalari duzeltilmesi ve feminizm akimi guncel toplumsal durumlarla bagdasmasi olarak algilanabilir Bu donemde ayrica toplumsal cinsiyet ve kadinin cinsel kimligi derinlemesine sorgulanmis kimlik mucadelesi baslatilmistir Bu durum bir Nesil degisimi olarak dusunulebilir Yeni nesil icin feminizm akimi pek de iyi olmayan rahatsiz edici bir anlama sahiptir Baska bir nokta ise bircok genc kadin cinsiyet esitliginin hala saglanamadigi gorusundedir Boylece ABD de bir Pank Grup tan olusan Riot Grrrl gibi hareketler ortaya cikmistir Ucuncu dalganin genc feminist temsilcileri hedef odakli calismalarina ABD deki Ucuncu Dalga Birligi Third Wave Foundation gibi feminizm onculugundeki bazi topluluklar ve projelerle internet uzerinden yuruttukleri organizasyonlarla devam etmektedir Mavi CoraplilarMavi Coraplilar Ingilizce Blue Stocings Society Almanca Blaustrumpf 19 yuzyilda kulturlu ama kadinsi olmayan kadinlar icin kucumseyici bir tanim olarak kullanilmistir Kendilerine soylenen kaba sozler mavi corapli dan erkekten donme ye frijit feminist e kadar uzaniyordu 1970 li yillarda asiri feminist kadin taniminin kullanimi gibi kadin hareketlerinin ilk mensubu olarak sayilmislardir Mavi coraplilar daha sonraki sufrajetler gibi organize bir grup degil orta siniftan gelen ve o zamanin kadina bakis acisina karsi gelen egitimli kadinlardan olusmaktaydi Kadinlarin secme ve secilme hakki ve universitede egitim gorebilmeleri icin savasmislardir Mavi Corapli 17 ve 18 yuzyilda surekli mavi corap giyen mubasirler icin kullanilan alayli bir lakap olarak kullanilmistir Jacob Grimm ve Wilhelm Grimm in Almanca Sozlugu nu cikarmalarindan sonra Mavi Corapli tanimi kasinti ve iftiraci anlamlarinda kullanilmistir Bu anlamda Johann Sebastian Bach in 1707 BWV 524 potpurisinde ve bazi saray hizmetkarlari mavi corap giyer kullanilmistir Kavramin daha sonraki anlami 18 yuzyilin ortalarinda Ingiltere de ortaya cikmistir 1750 yilinda Londrali Elizabeth Montagu 1718 1800 salonunu edebi partiler icin acmis ve edebi konulu aksamlara ve tartismalara misafir davet etmistir Partiye gelen baylardan bir tanesi olan bitkibilimci Benjamin Stillingfleet erkek gece kiyafetlerinde alisilmis klasik ipek corap yerine mavi bir Garn corap giymistir Bu eski modanin skandal bir bicimde yok olusu her tarafta konusulmus ve entelektuel partilere katilanlarin hepsi Mavi coraplilar olarak adlandirilmistir Egitimli calisan ve politikayla ilgili kadin tipi 19 yuzyilin ortalarinda ornegin Honore Daumier in karikaturlerinde populer erkeklerin antipati ve korku hedef tahtalari olmustur Edebi alanda kadin yazarlar gibi erkek yazarlar da Mavi Coraplilar kavramini alayci bir sekilde kullanmistir Mavi Coraplilar Sizin butun siircikleriniz ivir zivir Gormesem de degersiz Kadinlar siir yazmamali Siir olmaya calismali Oscar Blumenthal 1887 Sufrajetler20 yuzyil in baslarinda Buyuk Britanya ve ABD de pasif direnis kamu toplantilarini bolme aclik grevi yapma gibi yollarla kadinlarin secme ve secilme hakkini savunan az cok organize olmus radikal kadin haklari savunuculari sufrajet olarak nitelendirilmistir Sufrajet hareketleri agirlikli olarak orta siniftan gelen kadinlar tarafindan yurutulmustur Sufrajetler Buyuk Britanya da bulasici hastaliklar yasasi olan Contagious Diseases Acts in karsitlarindan meydana gelmistir 1903 yilinda Emmeline Pankhurst Buyuk Britanya da radikal kadin hareketi olan ilerleyen yillarda ise protestolar ve aclik grevleriyle dikkat ceken Kadinlarin Sosyal ve Politik Birligi ni Women s Social and Political Union WSPU kurmustur Kizi Christabel Pankhurst Buyuk Britanya da kadinlarin secme ve secilme hakki icin savasan onder sufrajetlerden biri olmustur Sufrajetlerin yiktigi diger bir tabu ise acikca kamu alaninda sigara kullanmalaridir O donemde kamu alaninda sigara kullanmak sadece erkeklere verilen bir imtiyazdi ve kadinlara bu isteklerinin haksiz oldugu kabul ettirilmeye calisiliyordu 1910 yilinda amaci kadin haklarinin genisletilmesi olan yasa tasarisinin dusmesinden sonra vitrinler tasa tutulmus yangin cikarilmis kamusal binalara bunlar arasinda Ingiltere nin en onemli manastiri olan Westminster Abbey de bulunmaktadir bombali saldirilar duzenlemislerdir 1913 te Emily Davison protesto amaciyla kendini duzenlenen bir at yarisinda Birlesik Krallik Hukumdari V George un atinin onune atmis ve birkac gun sonra da olmustur I Dunya Savasi nin baslamasiyla Buyuk Britanya da kadinlarin oy hakki kampanyalari gecici olarak durmustur ve Amerika Birlesik Devletleri nde Kral Wilson unvani verilen Amerika baskani Woodrow Wilson a karsi bir dizi protesto hareketi yurutmustur 1916 Haziran ayinda Alice Paul tarafindan kurulan Ulusal Kadinlar Partisi nin National Woman s Party NWP bircok uyesi 1917 1919 yillari arasinda tutuklanmistir Savas sonucu olusan isci eksikligi hem ABD de hem de Buyuk Britanya da kadinlarin kamusal hayattaki bircok alanda olan varligini guclendirmistir Bunun sonucu olarak da kadinlarin secme ve secilme hakkinin kabulu gerceklesmistir 1919 ve 1920 yillarinda ABD de ve 2 Temmuz 1928 den itibaren Buyuk Britanya da kadinlarin secme ve secilme hakkinin degistirilmesiyle kadin hareketleri amacina ulasmistir Sufrajet kavrami kendini kadin haklari savunucusu olarak adamis kadinlar icin kucumseyici anlamda kullanilmistir Bu acidan sufrajet kavrami gunumuzde yaygin olarak kullanilan onyargili feminist kavramini karsilamaktadir Christabel PankhurstChristabel Harriette Pankhurst ˈpaeŋkhest 22 Eylul 1880 Manchester 13 Subat 1958 Los Angeles Britanyali sufrajet Kendini radikal yollarla kadin haklarina adamistir Christabel Pankhurst avukat Richard Pankhurst ve kadin haklari savunucusu Emmeline Pankhurst un kizi olarak dunyaya gelmistir Annesi Emmeline Kadinlarin Sosyal ve Politik Birligi nin Woman s Social and Political Union WSPU oncu isimlerinden olmustur ve boylelikle Christabel kisa bir sure icerisinde annesinin sag kolu haline gelmistir 1905 yilinda sozlu saldiri nedeniyle ilk tutuklanmasindan sonra Pankhurst kadin haklari konusunda giderek radikallesmistir Pankhurst hukuksal olarak kadinlarin secme ve secilme hakki icin onemle savasmis ve 1909 yilinda yapilan secimde on saflarda yer almistir Cagdaslarinin arasinda en tartismali ve en fazla alay konusu edilen Pankhurst olmustur Tutuklanmalardan kacmak icin 1912 1913 yillarinda Paris de yasamistir Kiyafet ReformuKiyafet Reformu 19 yuzyilda saglik nedenleri ve ozgurlesme isteklerinin etkisine bagli olarak geleneksel kadin ve erkek kiyafetlerinden biraz farkli kiyafetler yonunde propagandasi yurutulen bir ust kavramdir Kadinlar icin yenilenen kiyafetler kadinlari engelleyici ve sikan kiyafetlerden kurtularak daha rahat etmesini ve calisma hayatina daha aktif katilmalarini kolaylastirmistir 18 yuzyil sonlarinda korse sagliga zararli olarak kabul edilmis ve bu reform hareketi bazi tipcilar tarafindan desteklenmistir Reform kiyafetlerinin ilk onculerinden biri 1850 yilinda ABD de ortaya cikan basinda yanki uyandiran ve kadin haklari savunucularinin giydigi Bloomer Kostumu olmustur Fakat kamusal tepkiler sonucu kabul edilmemistir ABD de sonraki yillarda baska reform girisimleri denenmis ve ayni zamanda diger Avrupa ulkelerinde de reform hareketleri ortaya cikmistir ABD ve Ingiltere Kiyafet reformunda ilk kurulus 1856 yilinda Seneca Fall daki National Dress Reform Association olmustur Ingiltereli Roxey Ann Caplin in 1860 yilinda yayimlanan Health and Beauty or Women and her Clothing adli kitabi yol gosterici olmustur Caplin ilk olarak anatomiye uygun korseler gelistirmis ve calismalarinda saglik acisindan zararli olan siki iplere dikkat cekmistir 1860 li yillarin sonlarinda Amerikali Marie M Jones pantolona gecis icin calismistir Bu pantolonlari kendi tasarlamis ve o zamanki geleneksel kadin kiyafetlerini cinsiyete ozgu dezavantaj olarak tanimlamistir Fakat surekli olarak alay konusu edildiginden bu fikrinden vazgecmistir 1870 yillarinda insanlar butun Amerika Birlesik Devletleri derneklerinde kabul edilebilir kiyafetler yapmak icin tesvik edilmistir Ingiltere de reform hareketleri resmi olarak Mayis 1881 de Rational Dress Society nin kurulmasiyla baslamistir Daha onceden kurulmus olan National Health Society tarafindan da desteklenmistir Istenilen bu reformun amacinin kadin pantolonu mu yoksa sadece degistirilmis bir kiyafet mi olacak sorusu kurumu ikiye ayirmistir Buna ragmen 1883 yilinda Londra da her iki tarafin da katilmis oldugu reform taslaklarinin yer aldigi buyuk bir sergi duzenlenmistir 1888 yillarinda gruplar tekrar yakinlasmis ve pantolon etek kiyafetinde anlasmislardir Almanya Almanya da 1896 Eylul ayinda ilk kez resmi olarak kadin kiyafetleri konusu uluslararasi Berlin Kadin Kongresi nde tartisilmistir Kongreden hemen iki hafta sonra Verein zur Verbesserung der Frauenkleidung Kadin Kiyafetlerinin Gelistirilmesi Dernegi kurulmustur Ilk fuar 1897 Nisan ayinda Berlin de yapilmistir 35 uretici reform onerilerini sunmuslardir 1899 yilindan itibaren baskentte gelistirilmis kadin kiyafetleri modelleri ile surekli fuarlar olmustur Bu zaman zarfi icerisinde kadinlar icin pantolon resmi olarak onaylanmayacagindan reformcular ABD deki ve Ingiltere deki deneyimleri goz onunde bulundurmuslardir Heinrich Pudor Die Reformkleidung Ein Beitrag zur Philosophie Hygiene und Asthetik des Kleides 1903 Kiyafet Reformu Felsefe Saglik ve Kiyafet Estetigine Katki adli eserin yazari dernegi yeteri kadar radikal olmadigindan dolayi elestirmistir Buna karsilik ic camasiri alaninda reform hazirliklari oldukca fazla olmustur Cesitli pantolon turlerinin yani sira ic eteklerin sayisi bire indirilmistir Kadinlarin spor aktivitelerine daha fazla katilmasi ve yere kadar uzanan eteklerin ayrica korselerin bisiklete binme tenis ve jimnastik icin uygun olmamasi kiyafet reformunu tesvik etmistir Spor aktiviteleri icin pantolon giyilmesi daha 1900 li yillarda yaygin olarak kabul gormustur 1902 yilinda reform dernegi ikiye ayrilmis ve 1907 yillarinda tekrar bir araya gelmistir 1912 yilindan itibaren dernegin ismi Deutscher Verband fur Neue Frauenkleidung und Frauenkultur Yeni Kadin Kiyafeti ve Kadin Kulturu Alman Dernegi olarak degismistir 1910 1915 yillari arasinda korsesiz modayi uygulamaya koymada bircok faktor etkili olmustur fakat bu durum kadin pantolonlari icin gecerli olmamistir Bu zaman zarfi icerisinde bircok ulkede kadinlarin secme ve secilme hakkinin uygulamaya konmus ve politik faktorlerle kadin hareketleri guclenmistir I Dunya Savasi nin patlak vermesiyle is alaninda erkek gucu eksikligi ile mesleki alanda daha fazla kadina ihtiyac duyulmustur 1900 lu yillardan sonra gibi moda tasarimcilari ilk korsesiz elbiseleri tasarlamislardir Fakat 1900 lu yillarda Paris te ortaya cikan pantolon kiyafeti kabul gormemistir Ayni zamanda kiyafet reformu naturel form dan sorumlu hisseden sanatcilar tarafindan da destek gormustur 1900 yilinda Henry van de Velde gibi unlu sanatcilar kiyafet reformu icin tasarilarini sergilemeleri icin Deutschen Schneidertag a Almanya Terzi Gunu davet edilmistir Ilk modeller agirlikli olarak bel korsesiz kaba kumassiz olmus ve kadinlar tarafindan da begenilmistir Van de Velde nin yani sira ozellikle ve Paul Schulze Naumburg un sanatsal olarak ilham aldiklari kadin kiyafetlerndeki reformlara katkilari olmustur Erkekler icin de kiyafet reformu yapilmistir Ornegin 1880 li yillarda pamuktan yapilmis orme kiyafetler uretmistir Almanya da 1910 ve 1920 li yillardaki kayafet reformu temsilcilerinden biri de Else Oppler Legband olmustur Reform Gerekceleri Kadinlar icin desteklenen kiyafet reformu suphesiz ki buyuk bir hareket ozgurlugu ve rahatlik talebini on planda tutmustur Tipcilar icin saglik acisindan zarali olan korse giyimi belirleyici olmustur Diger erkek destekleyicilerin amaci farkli olmus ve her tur durumda kadinlarin ozgurlesmesi anlamina gelmemistir Gazeteci Heinrich Pudor Heinrich Scham Utangac Heinrich takma adi ile ulusal milliyetci bakis acisiyla yasam reformunu yayinlamistir Korseyi sadece kendi bakis acisina gore sadece fahiselerin giydigi bir kiyafet parcasi oldugu ve iffetli kadin larin takmamasi gerektigi icin reddetmistir Pudor ciplaklik kulturunun nudizm ilk onculerinden olmustur Belirli kiyafetler kirli ve ahlakdisi olarak gorulurken ciplaklik safligin bicimi olarak gorulmustur Avrupa da Kuzey Guney EgilimiKadinlarin secme hakkini zamanla elde etmis olan toplamda uc tane bolge vardir Bunlarin basinda Iskandinav bolgesi yani Avrupa nin kuzeyi gelmektedir buradaki kadinlar secme hakki baglamindaki mucadelede oncu durumdadirlar Bunun sebepleri incelenmemistir ancak muhtemelen ilgili ulkelerin toplumsal yapisindan veya ekonomik durumundan kaynaklanmistir Neredeyse butun Orta Avrupa ulkeleri kadinlarin secme hakkini Birinci Dunya Savasi ndan sonra kabul etmislerdir Bu devletlerin cogunda 1918 yilinda koklu degisiklikler olmustur Bu degisiklikler bir devrim ya da yeni bir devlet olusumu cercevesinde her iki cinsiyeti de kapsayan genel secme hakkini elde etmek olmustur Politik yeni baslangiclar demokratik prensiplerden olusmustur Yeni sistemin istikrari konusunda yonetimler kadinlarin destegine de ihtiyaci gerekli kilmistir Buradaki kadinlarin haklarini kabul ettirme hareketleri devrimleri hizlandirsa bile sadece Buyuk Britanya ve Hollanda da kadinlarin secme haklari hareketleri yani az ya da cok kendi gucleriyle taleplerini kabul ettirmeleri zor olmustur Cogu Guney ve Guneydogu Avrupa ulkeleri II Dunya Savasi ndan sonra kadinlarin oy hakkini elde etmistir Belcika ve Fransa da bu donemde bu hakki elde etmistir Latin ve Roma Katolik kulturu tasiyici ulkelerde Italya Ispanya gibi Medeni Kanun da bir dini ilkelerden arinmamis ataerkil bir hukuk sistemi gecerliligini korumus bu ulkelerin toplumlarinda kadinlarin resit olmamasi guvence altinda tutulmustur Obur yandan tarim toplumuna ozgu yapilar veya kilisenin baskin etkisi daha 20 yuzyilin ilk yarisinda cinsiyetlerin iliskisine hala sekil vermektedir Bircok Guney ulkesinde kadinlarin eylemlerinin degerleri Ikinci Dunya Savasi ndaki Alman isgal kuvvetlerine karsi bir direnis olarak ve secme hakkinin elde edilmesi de odul olarak gorulmustur Kuzey Guney gelisiminde Isvicre ve Liechtenstein da Iber Devletleri Ispanya Portekiz Andora gibi istisna olarak gorulmektedir Her iki Alpler ulkesi de kadinlarin savasini zorlastiran kadin haklarinin elde edilmesinin erkeklerin halk oylamasina bagli oldugu tek ulke olmuslardir Cunku halkin reddetmesine karsi degil de yonetimin kararina karsi daha kolay protesto edilmektedir Portekiz ve Ispanya Avrupa nin geri kalanindan farkli olarak ya kadin oy hakkini engelleyen Portekiz veya kadinlarin onceden edindigi politik haklari geri alan Ispanya otoriter rejimler olarak diktatorluk donemi uzun surmustur Boylece her iki ulkedeki bu durum 70 li yillarin ortasinda diktatorluk son buluncaya kadar ve kadinlarin vatandaslik haklarinda soz sahibi olmasina kadar devam etmistir Diger devletler de Italya ve Bulgaristan daki gibi otoriter fasist rejimler kadinlarin secme hakkinin elde edilmesini engellemislerdir Turkiye de kadinlarin secme hakki Turkiye deki kadinlar siyasi hayatta da bulunmak icin ilk adimi 1923 te attilar Bu adim kadinlarin 1923 yilinda Nezihe Muhittin onderliginde ilk kadin partisi Kadinlar Halk Firkasi ni kurma istegidir Fakat 1909 Secim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girisimi sadece derneklesme olarak sonuclanmistir 29 Ekim 1923 te Cumhuriyet in ilanindan sonra 3 Mart 1924 yilinda Tevhid i Tedrisat Kanunu kabul edilmis ve kadinlarin kamusal alana girmesini amaclayan yasal ve yapisal duzenlemeler hizlandi Bu kanunun ilanindan itibaren egitim kurumlarinin hepsi Milli Egitim Bakanligi na baglandi ve egitimde kizlar da erkeklerle ayni haklarla sahip oldu 1930 yilinda cikan Belediye Yasasi ile secme ve secilme hakkina kadinlar da sahip oldu 8 Subat 1935 te TBMM Besinci Donem secimlerinin ardindan 17 kadin milletvekili olarak ilk kez Meclis e girdi Kadinlarin calisma hayatina ise 1936 da yururluge giren Is Kanunu na duzenleme getirdi 1933 yilinda Koy Kanunu nda degisiklik yapilarak kadinlara koylerde muhtar olma ve ihtiyac meclisine secilme haklari verildi 1934 te yapilan Anayasa degisikligi sayesinde kadinlara secme ve secilme hakki tanindi ve TBMM de ilk kadin milletvekilleri yer aldi 1950 yilinda Mufide Ilhan ilk kadin belediye baskani olarak Mersin den secildi 1971 yilinda ilk kadin bakan Turkan Akyol goreve atandi 1989 yilinda Icisleri Bakanligi kaymakamlik sinavlarina kadinlarin da katilabilecegini acikladi Anayasa Mahkemesi tarafindan 1990 tarihinde kadinin calismasi icin kocasindan izin almasini gerektiren Medeni Kanun un 159 uncu maddesi iptal edildi Turkiye Cumhuriyeti nin ilk kadin valisi Lale Aytaman 1991 yilinda Mugla da goreve basladi Turkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kadin basbakani Tansu Ciller oldu ve 25 Haziran 1993 te hukumet kurdu Turk kadini secme secilme hakkini 74 yil once elde etti Fakat 1935 ten 2009 a kadar Meclis e 8 794 erkek vekilin yaninda sadece 236 kadin girdi bkz http tr wikipedia org wiki T C3 BCrkiye 27de kad C4 B1n haklar C4 B1 Siyaset 5 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Kadin Haklarinin Gecerli Olmadigi UlkelerAsagidaki ulkelerdeki kadinlar gunumuzde hala daha kadin haklarindan yoksundur ya da bu haklari elde etmekte zorlanmaktadirlar Listede ne kadinlarin ne de erkeklerin haklarinin olmadigi ulkeler yoktur Bhutan Kisitlanmis kadin haklari Her bir ailenin bir oy hakki vardir Uygulamada cogu kadin bu haktan mahrum birakilmaktadir Bruney Kadinlarin secme hakki yoktur Okullarin yerlesim yerlerine yakin olmayip cogu ailenin kiz cocuklarinin uzaga gitmesini istememesi Ailelerin cocuklarini kosullari yetersiz okullara gondermek istememesi Cogu ailenin ekonomik gucunun olmamasi Ailelerdeki geleneksel onyargidan erkeklerin kizlara nazaran onde tutulmasi Aile gelirine ek katki saglama dusuncesi ile cocuklarin evde calistirilmasi Cogu ailenin kiz cocuklari icin egitimden once evliligin gerektigi dusuncesi Kirsal bolgelerde kadinin bir rolu olmadigi dusuncesi Orta ogrenim kosullarinin sinirli olup ilkogretime olan ilginin dusmesi Buna ragmen 1975 2000 tarihlerinde kadinlarin egitimde buyuk ilerleme kaydettikleri de fark edilmektedir 1 milyon 920 bin olan ilkokul mezunu kadinlarin sayisi 7 milyon 644 bin 167 bin ortaokul mezununun sayisi 896 bin 199 bin lise mezununun sayisi da 1 milyon 539 bine yukselmistir Universite mezunu kadinlarin sayisi da 56 binden 910 bine cikmistir Ayrica bakinizSosyal hareket Ataerkillik Kadin haklari Kadin kurtulus hareketiKaynakca 1 olu kirik baglanti Konuyla ilgili yayinlarHumm Maggie 1978 The Dictionary of Feminist Theory Columbus Ohio State University Press Humm Maggie ed 1992 Modern Feminisms New York Columbia University Press