Theodor W. Adorno (Theodor Ludwig Wiesengrund-Adorno), (11 Eylül 1903, Frankfurt - 6 Ağustos 1969, Visp, Valais, İsviçre), Alman felsefeci, toplumbilimci, bestekâr ve müzikbilimci.
Theodor Ludwig Wiesengrund-Adorno | |
---|---|
Tam adı | Theodor Ludwig Wiesengrund-Adorno |
Doğumu | 11 Eylül 1903 Frankfurt, Hesse-Nassau, Prusya, Almanya |
Ölümü | 6 Ağustos 1969 Visp, Valais, İsviçre |
Çağı | 20. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Eleştirel teori, Marksizm |
İlgi alanları | Sosyal teori, Sosyoloji, Psikanaliz, Epistemoloji, Estetik, Müzikoloji, Kitlesel medya |
Yaşamı ve başlıca eserleri
Adorno, sosyoloji ve felsefe profesörüydü. Aynı zamanda kompozitörlük de yapan bir müzikolog ve eleştirmendi. Düşüncelerinin ağırlık noktası toplumsal kritiğin bütününü oluşturduğundan bir toplum bilimci olarak da anılır. Nesnel olanın özdeşleşmesindeki "düşüncenin ilk ortaya çıkış formu" onun ideoloji kritiğinin diyalektini temsil ederken aracı olmaya çalışarak paylaştığı görünen dolaysızlığın ki bütün aşamalarında yine kendine dağılan değişkenliği, doğru düzleminde aracısız olarak varlığını kabullenmeliydi. Sanki kendi içinde, mantık sınırlarını aşmadan gelinen felsefi bir kritik noktada istençle yoğrulmuş, geriye bakmadan objektif verilerle beslenerek sakinleştirici özellik taşıyan bir denemeyi, düşüncenin asıl çıktığı yerin dışına taşırmak gibi.
Bir filozof ve toplum bilimci olarak Adorno'nun, Institut für Sozialforschung (Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Frankfurt Okulu) 1950'lerdeki totaliter antisemitizm ve üniversite öğrenci hareketinin kültürel kimliği ve kritiği bağlamında bütün nesnelliğinde objektifleştrmeye çalıştığı "Vatandaşlığın körleşen birlikteliği"ndeki değerlendirmesi günümüzde önemini hâlâ yitirmemiş olması açısından önemlidir.
Diyalektik der Aufklärung: Philosophische Fragmente (Aydınlanmanın Diyalektiği: Felsefi Fragmanlar), 1947, Max Horkheimer ile beraber yapılmış, kültür endüstrisi üzerine başlık taşır, Minima Moralia Reflexionen aus dem beschädigten Leben 1951 (Asgari Etik, hasar görmüş yaşamdan yansımalar), Ästhetische Theorie (Estetik Teorisi) 1970 posthum, Modern Müziğin Felsefesi 1949, Otoriter Kişilik, (Adorno yönetiminde bir çalışma grubu tarafından 1950'de hazırlanmıştır), Negative Dialektik (Negatif Diyalektik) 1966'da yayınlanmış başlıca eserleridir.
Eski Frankfurt yılları (1903-1924)
Ailenin tek çocuğu olarak Adorno, şarap ticaretiyle uğraşan babası (Oscar Alexander Wiesengrund, 1870-1946) ve bir subay kızı olan annesi (Maria Barbara Calvelli-Adorno, 1865-1952) tarafından "Teddie" diye anılıyordu. Annesi Korsikalı bir İtalyan ailenin soyundan geliyordu ve Viyana Krallığı çatısı altında müzik uğraşısı vermiş bir şarkıcıydı. Babası daha sonra Protestan olan bir Yahudi soyundandı ve nihayetinde de Katolik olan Maria Barbara ile evlenmişti. Theodor Wiesengrund Adorno, Arthur Schopenhauer'in uzun yıllar yaşadığı aynı güzel manzaraya sahip olan caddede büyüdü, 9 numaralı evde dünyaya gelmişti, babası da 7 numaralı yerde şarap ticaretiyle uğraşıyordu. Adorno, Katolik olarak vaftiz edilmişti. Ama din dersi eğitmeninin entelektüel etkileşimiyle Protestan oldu. Babasının Yahudi soyundan gelmesinden kaynaklı daha sonra Gershom Scholem ile olan dostluğu sonraki yıllarda düşünsel rahatsızlıklarını ortaya çıkaracaktı. Annesi ve babasından aldığı çifte soyadını 1933'te "Wiesengrund-Adorno" şeklinde benimseyen Theodor Wiesengrund Adorno; aynı evde yaşayan piyanist, şarkıcı teyzesi Agathe Calvelli-Adorno'dan aldığı müzik dersleriyle piyano çalmayı öğrendi. Müzik, onların kültürel vatandaşlık kozmopolitliğinin senfonisine eşlik etti. Böylece annesi onu Richard Wagner'in Avrupa'da ses getiren Siegfried Operası'na dahil etmeyi başardı. Ve senfonik oda müziği literatüründe güvenilir bir şahsiyet olmasına olanak sağladı. Bu başarının arkasında yatan asıl neden elbette ki Theodor Wiesengrund Adorno'nun erken tespit edilen müzikal yeteneği idi.
Günümüzde Freiherr-vom-Stein Gymnasium olarak anılan Kaiser-Wilhelm-Gymnasium (Kaiser-Wilhelm Lisesi - Frankfurt) okulunu 17 yaşında iki sınıf atlayıp en başarılı öğrenci sıfatını alarak bitirmiştir.
Okulla birlikte Bernhard Sekles'ten kompozisyon üzerine dersler alan Adorno, 1923 yılında 14 yıllık arkadaşı Siegfried Kracauer ile beraber nihayet Kant'ın "Salt Anlayışın Kritiği"ni geride bırakarak artık kendi olmakla şunu söylüyordu: "En sessiz olanında bile değil, abartmıyorum, her şeyi okutmanlarıma borçlu olduğumu söylesem Kant'ın yazdıklarında eksik kalacaktır."
Adorno'nun, bir toplum bilimci olarak geçmişindekilerinden farklı, yüksek bir yeteneğe sahip olduğu gerçekti. Kant'ın deneyimselliği ki müthiş bir hafızaya sahipti, Adorno'nun bütün bu mevcudiyette kitapları okumasına servet teşkil ediyordu. Çok hızlı bir şekilde Yunanca, Fransızca, göçmen İngilizcesi gibi yabancı dilleri öğreniyor, çatışkıları bu yeteneği sayesinde yeniyor, gerçekten yetenekleri olanlara da cesaret veriyor, biraz yeteneği olanlarınsa sabırsız olmalarına neden oluyor, başkalarının kıskançlığına maruz kalıyor ve yaptığı işin zorluğunu da kendisini anlamak isteyenlerin kapasitelerinin yetersiz kalmasında görebiliyordu.
Bu yüksek yetenekleriyle okulda göz dolduran Adorno, okul öğrencilerinin kıskançlığı yüzünden antisemizm meselesine varır. Lisede olduğu zamanda bir grup öğrenci tarafından yapılan kışkırtıcı: "...baban Abraham'a benden selam söyle Theodor!.." şeklindeki söylemler giderek bir ölüm tehdidine değin uzar. Yaş itibarıyla belki de ne söylediklerini bile tam olarak kavrayamayan bu öğrenciler, Adorno'nun okula artık yalnız başına gidip gelmesine engel teşkil ediyordu ve ondan sonra da annesi veya teyzesi Adorno'ya okul yolunda eşlik etmeye başladılar. Adorno, bu yaşadıkları olumsuz hatıraları Minima Moralia adlı eserinde işlemiştir.
1921'de Frankfurt Üniversitesi'nde felsefe, müzikoloji, psikoloji ve sosyoloji öğrenimine başladı ve kendisinden beklenildiği gibi 1924 yılında Edmund Husserl üzerine çalıştığı tezini en üstün derecede verdi. İçeriğinde eğitmeni Hans Cornelius'un eğitmenlik ruhunu da işleyen bu tez, aynı zamanda öğrenim kurumlarının felsefesini de kapsıyordu. Ve bu daha sonraki yıllarda Adorno'nun asli düşüncelerinden uzaklaşacaktı. İtinasıyla hayatındaki en önemli düşünsel yoldaşları Max Horkheimer ve Walter Benjamin olacaktı.
(1925-1926) Viyana
Adorno, henüz Frankfurt'ta üniversite öğrencisi olduğu zamanda bir müzik eleştirmeni olarak birçok konuda yazıyı kaleme almıştır. 1924'te Alban Berg'in Wozzeck adlı operasını tanırken 1925'te Viyana'da bunun bir kompozisyon hâliyle tesirini irdeleyen tartışma atölyesini kuruyordu. Bir yandan da Eduard Steuermann ile piyanodaki kendi eksikliğini gidermeye uğraşıyordu. Steuermann üzerinden Arnold Schönberg ve Anton von Webern isimli ustalarla ile de diyaloğa girmeyi başarmıştı. Schönberg'in yenilikçi ahengi ve "on iki ton dizgesi" Adorno'nun müzik felsefesindeki belirleyici, asli unsurlar olmuştu. Aslında Schönberg, sosyal-felsefi anlamda müziğiyle kendine fazla yer edinememişti. Alman komponist Otto Klemperer'in Krolloper kültür kompleksindeki (Berlin) Opern-Pläne'siyle (Opera Planları) Adorno kendi tasarımsalını realize ediyordu.
Nihayetinde önceleri dönemin önemli sanatçıları ve orkestralarınca icra edilen ve beğenilen ancak daha sonrasında giderek azalan şekilde yankı bulan müzik eserleri Adorno'da kısmen de olsa hâyâl kırıklığı yaratmıştır. Bu, onun akademik dünyaya, felsefe ve sosyoloji alanlarında yazmaya geri dönmesini bir anlamda tetiklemiştir. Fransız milli marşı için de çalışmalar yapan Adorno'nun eserleri sonraki yıllarda piyanist Maria Luisa Lopez-Vito tarafından 1981'den itibaren Palermo, Bozen, Berlin, Hamburg ve diğer bazı başka şehirlerde icra ediliyordu.
1945'ten önceki müzikle uğraşılarına rağmen Viyana'daki yaşantısı sırasında kayda aldığı kompozisyonlar, onun en derinlemesine çalıştığı zamana denk gelir. 1933'lerde ender olarak ama 1950'li yıllarda ise sıkça dinlenen bir komponist olarak tarihe geçer.
Viyana yıllarında okumalarını Alban Berg ile ortaklaşa ziyaret ettiği Karl Kraus'tan etkilenmişti. Ayrıca "Theorie des Romans" (Romanın Teorisi) eseri üzerinden zaten öğrencilerinin gözüyle hayran bakılan Georg Lukács ve yazar-müzisyen Hermann Grab ile bu kısa zamanda iyi bir dostluk edinmişti.
Frankfurt (1926-1934)
Viyana'dan döndüğünde yeni bir başarısızlığın moral bozukluğunu yaşayacaktı. Şöyle ki; Adorno, doktorasına katkı sunmakta olan Hans Cornelius ve onun asistanı Max Horkheimer'in de üzerinde takılıp tatmin olamadıkları "İdealist Felsefedeki Bilinçsiz Ruh Öğretisinin Anlamı Üzerine" adlı bilimsel çalışmasını (Immanuel Kant'ın "Saf aklın Eleştirisi"ne göndermeler yapar), gelen bu tepki ve eleştiriler üzerine 1928'in ilk aylarında geri çekmiştir.
Walter Benjamin'den etkilenerek devrimci nihilizm ve materyalizmin kuramları üzerinde yoğunlaşarak vitalizmin ve gerçeküstü öğretinin kendince kritiğini oluşturmaya başlar. Üç yıl sonra da ağırlıkla varoluşçuluk teoremindeki somutlaştırma arzusunun eleştirisini içeren Søren Kierkegaard - Konstruktion des Ästhetischen (Estetiğin Kuramı) adlı çalışmasıyla Protestan teolog Paul Tillich yanında doktorasını yaparken bu çalışmasını kitap hâlinde arkadaşı sosyolog Siegfried Kracauer'e atfediyordu.
Daha sonraki yıllarda giderek önem kazanacak olan bir başka şehir Berlin idi. Burada 1923 yılında Frankfurt'ta tanışacağı eş adayı olacak kimyacı Margarete Karplus (Gretel), yaşıyordu ve 1937'de Londra'da onunla evlenecekti. Berlin'de Adorno için önem ve anlam arzeden diğer şahıslar tanıştığı Walter Benjamin, Ernst Bloch, Kurt Weill, Hanns Eisler ve Bertolt Brecht gibi felsefeci, yazar, müzik teorisyeni, şair, tiyatrocu ve edebiyatçılardı.
Adorno, 1928'den 1931'e kadar Avantgarde-Zeitschrift "Anbruch" (Avantgarde dergisi "Kırılma") adlı müziğe dair eleştiri ve kritiklerin ele alındığı dergide redaksiyon işini üstlendi. 1933'e kadar konser ve operalara değindiği eleştirileri başlangıçtan beridir aslında felsefi bir içerik taşıyordu.
Doktor unvanıyla ilk okumasını nihayetinde dersini Mayıs 1931'de "Aktualität der Philosophie" (Felsefenin Aktuelliği) adlı başlıkla yapıyordu. Bu konuşmaya daha sonraki yıllarda kendini ilişkilendiremeyen Adorno, ileriki yıllarda bu metni asli eserlerinde zenginleştirerek kullandı, işledi. Diyalektik bütünlüğü Hegel ile taşırarak söylemini "Das Ganze ist das Unwahre" (Bütün olan biten gerçek olmayandır) iddiasıyla harmanladı ki bu ilerleyen zamanla Adorno'nun felsefesinin çözümleyici şifresi olmalıydı; böylece Adorno, Heidegger ve pozitivizm ile olan sınırlarını da açıkça çiziyordu. İlk dersine ait Walter Benjamin öğretisinden kasıtlanarak işlediği bir başka konu da "Ursprung des deutschen Trauerspiels" (Alman Yas Geleneğinin Çıkış Noktası) olmuştur. 1932'de Horkheimer'in okuyucularına ulaştırdığı "Zeitschrift für Sozialforschung" baskısında "Zur gesellschaftlichen Lage der Musik" (Topluluk Olarak Algıladığımız Birliktelikte Müzik) konusunu işlemiştir.
Adorno'nun eğitmenlik uğraşısı 1933 kış sömestrinde bitiyordu. Nasyonal sosyalist düzen, baba tarafından kalma Yahudi'liği, onu sonbaharda akademik bulgusuna geri döndürecekti. Buna rağmen 1933'lerde Adorno, durduğu yeri, hedefine ulaşması anlamında oldukça kısa süren macerasıyla ve bütün açıklığıyla geriye bakıldığında tehlikesini bütün diğer entelektüeller bazında tamamıyla küçümseyecekti ve politik olarak kesinlikle yanlış değerlendirecekti..“
Berlin'de yayımlanan bir gazetedeki (Vossischen Zeitung) bir müzik kritikerinin yorumlarına dayanarak başlangıçta yine müziğe dair umutlanmış ve bu ilişki onu dengi olan diğer müzik teorisyenleriyle kısmen tekrar yakınlaşmaya götürmüştür. Hitler'in gençlik kolları öncüsü olan Baldur von Schirach'a ait 1934'te erkekler korosunca seslendirilen şiirinden övgüyle söz etmiştir. Daha önce nasyonal sosyalistlerce yasaklanan kaba anlamda zenci cazı diye nitelendirilen ve müzikten kopan bu tarza Adorno'nun yaptığı övgüsel yorum tepki toplamıştır.
Adorno daha sonra Frankfurt'ta yayımlanan üniversite öğrencilerinin "Diskus" adlı dergisine 1962/63 sömestirinde bir makale yazarak kendiyle yüzleşmiş ve aptalca, çocukça taktiklerle yazdığı cümlelerinden dolayı, kendi mülteci dünyasında ne kadar zorlandığından dolayı özür dilemiştir.
(1934-1937) Oxford İngiltere
Kısa bir süre sonra Adorno İngiltere'ye gitti ve Oxford Üniversitesi'nde Edmund Husserls'in filozofisi üzerine yeni akademik bir çalışma yapmayı planlıyordu. "Zur Metakritik der Erkenntnistheorie" (Tanıma ve Bilme Teorisinin Meta Kritiği Üzerine) adlı bu çalışmasını 1956 yılında bitirmiştir. Gündelik ve süregelen hayatını maddi anlamda finanse etmek için düzenli olarak Almanya'ya gidip gelmek zorundaydı. Ama döviz kurlarının yüksek oluşu onu zorlamaktaydı. Almanya'da dostları, ailesi ve nişanlısıyla görüşüyordu.
Sosyal araştırmalar projesiyle Hektor Rottweiler bünyesinde çıkan "Über Jazz" (caz üzerine) adlı dergide Adorno'nun 1936 yılında yayımlanan yazısı, prensip olarak müzik kaygısından daha çok yakınlaşan kültür endüstrisi üzerine ele aldığı bir polemik yazısı olmuştur.
Bu zaman süresince hali nazırda yazılarından dolayı bir anlamda Amerika'da sürgünde yaşayan Max Horkheimer'den kendi enstitüsünde sosyal anlamda bilimsel araştırmalar yapması beklentisiyle bir davet alacaktı.
ABD'deki göçmen yıllar (1938-1949)
O güne kadar yazdıkları ve ABD'ye gidişiyle toplumsal ve sosyal araştırmacı yakıştırmasını alan Adorno, Brüksel'de ailesiyle vedalaşıyordu (ki 1939'da onlar da gelecekti). San Remo'da bulunan Walter Benjamin ile de sıkı bir mektuplaşmanın başlangıcıydı bu göçmen yıllar.
New York'ta Horkheimer'in Institute for Social Research kurumunda çalışmaya başlayan Adorno, İsviçreli Paul Lazarsfeld tarafından projelendirilen "Princeton Radyo Araştırma Projesi" kitlesel bazdaki iletişim projesinin yöneticiliğini yapıyordu. Amerika'daki araştırmacı tecrübelerine dayanarak tuhaf metotlarla parçaların hoşa gidip gitmemesini içeren oylama taktiğiyle değerlendirmesini yapıyor ve sonuçları topluyordu. Ancak yaptıklarının, reklam kaygısıyla radyo telefonunda meşgul ettiklerinin müzik teorisiyle ve müzik öğretisiyle pek ilişkisi olmadığını görecekti. Bu durum, Adorno'nun bireysel felsefi kaygılarını anlamak ve onları gidermekten çok projenin bir parçası olmasını engelleyen durum olmaya meyilli idi. Böylece Adorno pozitivizm kavgasında dinleyicilerin ve Horkheimer'in huzurunda ele aldığı "Nachgelassenen Schriften" (Bırakılmış Yazılar) -esinli hâli sonradan İngilizce dilinde Robert Hullot Kentor tarafından "Current of Music" adı altında yeniden dile getirilmiştir- içeriğindeki araştırmasının peşinde koşturacaktı. Adorno bu şekilde 1941'e kadar en son Los Angeles'ta Horkheimer ile beraber çalışacaktı.
Kaliforniya'da birçok göçmen müzisyen Alman tekrar buluşuyordu. Los Angeles'tan başlayıp eşi 'nun da desteğiyle Adorno ve Horkheimer'in ortak ürünü olan, alt adıyla "Philosophische Fragmente" (Felsefenin Fragmanları) veya "Dialektik der Aufklärung" (Aydınlanmanın Diyalektiği) adlı teori kritiğinin asli eseri 1947'de Amsterdam'da yayımlanıyordu. Marksist öğretinin, tarihsel materyalizmin genelliği üzerinde yoğunlaşarak daha ileriye gitmeye çaba gösteren bu çalışma, Yahudi ve diğer soykırımların Auschwitz'e kadar uzanan genel kritiğini kapsıyordu. Endüstriyel kitle katliamı, Adorno ve Horkheimer'i şimdiye kadar bildikleri kültür alaşımının kırılma noktasına taşırıyordu. Felsefe de bundan etkilenmekten kendini alıkoyamıyordu.
Kitabın ilk cümleleri yazarların ortak kanıya vardıkları düşünceleri kapsıyordu:
"Geniş anlamda insan, mantığın ve gerçeğe alma duyusunun ilk anlama kavuşturulduğu günden bu yana gelişmiş düşünce yapısıyla hedefini takip etmekte ve kaygıyı kendisinden uzaklaştırıp daha etkin olarak hayata hakim olmak istemektedir. Fakat sonluluğu açıklanmış dünya bu mükemmel başarının çaresizliğinde ışımaktadır."
Adorno'nun yanıt aradığı sorulardan biri de kanıt arayan belirsiz geçmişinden beridir "Filozofinin, anlamlaştırılan ruhun bir uğraşısı olması mı, yoksa tamamıyla her şeyin üstünde olan zamanın anında içerik taşıması, orada saklı olması mı," idi. Kendi içine dönen bir sağaltım için oldukça geç olduğu anlaşılabilirdi. Güncelinde bunu anlamamayı daha absurd bir şekilde anlamak istiyordu. Bu şekilde daha yüksek bir noktada ulaştığı anlamak istemi Negative Dialektik (Negatif Diyalektik) olmuştu ki, Almanya'ya döndüğü ilk dönemde bitirdiği eseridir. Yeni bir emredici kategoride negatif bir diyalektle Hitler'in özgürlüğü zaten kısıtlanmış olan insanları zorlamasında olduğu gibi söyleminden acı verici bir şekilde faydalanmıştır:
"Düşüncelerinizi ve davranışlarınızı öyle bir ayarlayın ki, Auschwitz tekrarlanmasın, asla benzeri olmasın!"
Hâlâ spekülatif olarak değerlendirilen bu okültist yaklaşımcı yazdıklarından sonra şu meşhur açıklamasını yapmıştır:
"Auschwitz'ten sonra şiir yazmak da barbarlıktır ve çünkü kültürün kimliği ve kritiği, kültür diyalektiğinin en son basamağında barbarlığın karşısında durmaktadır."
Öte yandan tüm bildiklerine rağmen katliamdan sonra hayatta kalmanın sıkıntısıyla daha sonra başka bir tanımlamayla kendini doğrulamaya çalışıyordu. Sürekli yeşeren acının yeni kurallarla haykırışının yaşam üzerinde yine de hakkı vardı. Bu yüzden yanlışlıklar olağandı, Auschwitz'ten sonra şiir yazmanın sorgusunda. Yanlış olmayan şey ise Auschwitz'in hâlâ yaşanmış olma gerçekliği idi. Adorno'nun mektupları da endüstriyel katliamların onu ne kadar bastırdığını, üzdüğünü göstermekte idi.
1940'lı yıllarda Adorno 1925'ten beridir tanıdığı Hans Eisler ile birlikte 1960'ta tanınacak olan bir ortak çalışmada yeni müziğin felsefesini filmin kompozisyonunda yazarken yardımcı olarak tanımlanması pek hoşuna gitmemişti.
Bunun yanı sıra Adorno, University of Berkeley (Berkeley Üniversitesi)'nin sosyal araştırmalar enstitüsünde The Authoritarian Personality (Personalizmin otoritesi, Önceliği), adı altında ağırlık olarak antisemist önyargıların nedenleri üzerinde yoğunlaşan araştırma grubunun projesine çalışıyordu. 1950'de yayımlanan bu kitabın fonksiyonu, merkezi olurunda empirik tarzda diyalektik teorinin açıklığa kavuşturulmasının sınanmasıdır.
Bu zaman içerisinde şahsi varlığında dikkate değer yan isim değişikliğidir. Almanca duyumsanan Wiesengrund soyadı, pratik hayatında ABD'de kaldığı süre boyunca savaş sonrası pek sevilen, hoş kabullenen bir soyadı değildi. Daha gençlik zamanlarında İtalyanca fantazileştirilen ismi onda nahoşluk yaratıyordu. Edebiyat dünyasında Theodore W. Adorno olarak sunulurken, tüm dünyada nefretle kınanan Almanların Yahudi katliamından sonra tüm ilişkesilliğiyle ve kültürel bağıntısıyla vatandaşlık gerçeğinde dışarıya olan duruşunu açıkça ortaya koyuyordu. Ve artık ismi Theodor W. Adorno idi.
Frankfurt'ta geçen son yıllar (1949-1969)
1949 sonbahar sonlarına doğru Adorno Almanya'ya döner ve Horkheimer ile beraber zamanla emek verdikleri yıllardır kafasında pekişen sosyal araştırmalar enstitüsünü yeniden inşa etmeye ve Frankfurt Üniversitesi'nde de eğitmenlik yapmaya karar verir.
Üniversitedeki sosyoloji ve felsefe eğitmenliği görevinin yanında Frankfurt Okulu'nun yöneticisi olarak Husserl ve Hegel üzerine, Negatif Diyalektik ve fragman olarak kalan Estetik Teorisi üzerine çok önemli felsefi yazılar yazdı ve kitaplaştırdı. Daha Amerika'daki yıllarında müziğin yeni felsefesi oluşmuş, tıpkı Richard Wagner, Gustav Mahler ve Alban Berg üzerine monografiler yaptığı gibi dizin hâlinde kompozisyonlar yazmış ve nihayetinde artık felsefesini tanımlayabilmişti. Şair olarak deşifresine ise Edebiyata Notalar (Noten zur Literatur) adı altında topladığı eserinde yer vermiştir.
1951'de Aphorismen Minima Moralia (Aforizmalar ve Asgari Etik, ek adıyla "Hasar Görmüş Yaşamdan Yansımalar") adlı Max Horkheimer'e ithaf ettiği, birlikte çalıştıkları felsefenin subjektif tecrübesinden yola çıkarak Amerika göçmenliğinde yazıp bir araya getirdiği kitabı yayımlandı. 1952'de, daha önce Almanya'daki empirik sosyal araştırmalar konusunda bazı teorisyenleri karşısına alan kritik teorilerinin arkasında hâlâ durduğunu anlatan bir konuşma yaptı. 1957'de buna dair kritiğini de içeren görüşlerini Essay Soziologie und empirische Forschung (Sosyoloji ve Deneyimsel Görgücü Araştırma -deneme-) adlı eserinde topladı.
Adorno, felsefesindeki didaktlarda, bir düşüncenin yerini alan başka bir kesinliğin ardı sıra gelen ve daha sonra bir bütünlük arz eden sistematiği de benimsemiyordu. Tam tersine ona göre itirazlarla dolu olan bir dünyada düşünmenin de itirazları olmak zorundadır ki, bununla bir sistemin kabulüne itiraz edilebilinilsin. (Das Ganze ist das Unwahre - Bütün her şey gerçek olmayandır). Adorno, kendini bireysel bir araştırmacı olarak daha çok spesifik ve psikolojik konular üzerine vermeye başlamıştır. Ancak Adorno'nun çalışmaları çok kolay anlaşılır ve konularına göre bilimsel alanda hemen sınıflandırılabilinir değildi. Çalışmalarında daha çok içselleştirilmiş yoğunlukta kritiğin uç noktalarındaki derinliğini ele alırken, daima onların tarihteki artan bilimsel disiplininin felsefeden dilimlenerek ayrıldığını ve karşı karşıya duran, belli bir noktaya kadar sınırlandırılmış bazı branşların da neredeyse kendi başlarına birer ilim yerlerine dönüştüğünü söylemekteydi. Adorno tarzı felsefenin kutbu olan toplumsal koşulların bilimsel boyutta çalışma sarplığındaki yansımaları, onu pozitivizmin kritikeri olmaya aday gösterirken kendisi bunu sadece genel bir olağanlık içerisinde değerlendiriyor ve önemsemiyordu. Karl Popper ve Hans Albert'in bilinen pozitivizm kavgasında Adorno, bir yandan Frankfurt Okulu'nun yöneticisi, öte yandan 1960'lı yılların toplum bilimi alanındaki araştırma metotlarını ve değerlendirmelerini yapan biri olarak bu tartışmanın öncüsü idi. Pozitivizm kavgası kavram olarak onun ürünüdür ama kendisine rakip olan toplum bilimciler sonrasında bir şekilde itiraz gören bu kavram tarihsel kaçınılmazında yerini korumuştur. Genel olarak kavgadaki sorun; istatikler, değerlendirilmeye gerek görülmeyenler, basit olmaktan öteye gidemeyen bulgular ki, örneğin; "fakirlerin yaşadığı yerlerde görülen hastalıkların zenginlerin yaşadığı yerlerde daha az görüldüğü"nden daha öteye gidemeyen tarzdaydı. Nereye götürebilirdi ki bu yanıtı bilinen sorular insanı? Ve nereye varabilirdi ki, eğer sorulanlar henüz temasını bile anlamadığı suskun soruya zaten soru olarak dururken?
Adorno'nun felsefesinde yoğunlaştığı diğer bir nokta, "Sonsuzluğun mutlak oluşuna dair gerçeklik, bir elbisenin ilk tasarımından öte üzerine gelecek olan süsün ne olacağını bilmektir," şeklinde Walter Benjamin ve Horkheimer'in yanında başka filozoflarca da formüle edilen düşüncesidir. "Olandan olmak" veya benzeri fundametalist soyutlamalar ve onların değişim göstererek ortaya çıkan düşünceleri 20. yüzyıl felsefesinde epey yer kaplamıştır. Adorno, buna ters düşerek Heidegger'i karşısına almış ve "olandan olmamayı" ele almıştır. Bu anlamda görünmeyeni, şeffaflığı; Freud'dan bahsederek "Dünyanın görüntüsünü aradan kaldırarak bakma" yöntemini tercih eder.
Dar anlamda Adorno'nun felsefi yazıları, ortaya koyduğu ve ileri sürdüğü düşünceleri bağlamımda genelde felsefi sorumluluğunu tam olarak yerine getirmeden sonlanır. Çoğu zaman somut analizler yapmakla yükümlü olduğunu bilmesine rağmen izlenimlerini aktarmış ve kavramlar üzerine yoğunlaşmıştır. Ancak anlaşılma noktasında yöntem ve formülize etme çabasını ihmal etmiştir.
Nihayetinde birey olarak toplumsal birlikteliğin bu kritiğinin ortasında durur. Ve içerik olarak boş kalan geleneksel soyut felsefenin önünde söz sahibi olduğunu görmüştür. Özellikle klasik tanıma teorisini eleştirmiştir. Çünkü sistemler içerisinde bireysel olan ve özdeşleştirilemeyen, anlamak yerine zarar verebilmekte, üstelik toplumsal diğer yaralar da açabilmektedir. Eğer Kant ve Hegel'in düşüncelerinin arkasına düşülmek istenmiyorsa felsefe eleştirisini sürdürmek zorundadır. Bunu doğrulayan Negatif Diyalektik negatif olduğundan bir antisistemdir çünkü itirazlar bulmuştur ve diyalektik diliyle arabulucu biçimde tarihsel, toplumsal birlikteliğin tartışmasını yapmıştır.
Ancak Adorno, felsefede hatta metafizikteki spekülatif aklın sadece "olandan" ile uğraşmadığını, onunla meşgul olmadığını görmüştür. Yalnızca Negatif Diyalektik'in eğiliminde bu ihtiyacın olandan öteye düşünme noktasında uzadığını savunmuştur. Bu, kişinin en iç düşüncesinin hücresinde ortaya çıkan, kendisiyle karşılaştırılamayacak olandır. İç dünyadaki en küçük ayrıntılar ve geçiş, değerlendirme noktaları kesin ve kayıtsız olandan daha fazla bir önceliğe ve öneme sahiptir. Adorno'nun felsefesi yalnızca Platon'un düşüncelerine götürmez. Temel olarak ayrıca metafiziksel ideolojinin düşünce esasında kabul edilebilirliğine karşıdır.
Son yıllarında öğrencileri tarafından öğrenci aydınlanma hareketleri doğrultusunda içine çekildiği kadın erkek eşitliği ve bireysel hürriyet çatışması noktasındaki düşüncelerine eleştiriler yapılıyordu. 1966'da büyük CDU, CSU ve SPD koalisyonunu karşısına alan ve hükûmeti yeni çıkardığı kanunlardan dolayı eleştiren protestocuların ve organizasyonların (Außerparlamentarischen Opposition - APO) içinde yer aldı.
2 Haziran 1967'deki Şah ziyareti Berlin'de protesto edilirken ismindeki öğrencinin polis kurşunuyla hayatını kaybetmesi sonrasında APO organizasyonu radikal eylemler yapmıştı. Nihayetinde bütün bu öğrenciler Adorno'nun devrimci felsefi ruhunu pratik çıkarımlarla kritik teoremlere çekmeyi denemiyorlardı. Kapitalist düzene olan bir itiraz vardı ve onların çürük yapılanmasına engel olmak istiyorlardı.
Adorno'nun okumaları öğrenci aktivitelerinde aktüel bir yer kaplıyordu. "Reaksiyonel yanıyla hislerimize saldırı, her zaman için sürprizler içermeye mecburdur!" diye ironik hâliyle Samuel Beckett'e yazmıştır. Adorno ve Horkheimer, üniversite gençliğinin aydınlanma hareketindeki şiddete temel sayılabilecek ruhsal bütünleştirici düşüncenin sahibidirler.
Adorno, 1969'da okumalarını kendini zorunlu hissederek kesmeye karar verir. Ocak ayında birkaç öğrencinin Frankfurt Okulu'na yaptığı ziyarette ortaya çıkan tatsızlıklar sonrası hakkında dava açılan Adorno, yaz mevsimi mahkeme günü eşiyle birlikte İsviçre'nin dağlık bir kenti olan Zermatt'a gider. Teleferik ile çıktığı yükseklikte çektiği kalp sancısı sonrasında bir kliniğe getirilir ve 6 Ağustos 1969'da kalp enfarktüsü geçirerek orada hayata gözlerini yumar.
Pedagog ve din filozofu , bir gazeteye verdiği ölüm ilânında şunu dile getiriyordu:
"Auschwitz'den sonra ruhu olan kanunun bir hikâyesi daha vardı Almanya'da; öyle tesir etmeliydi Adorno'nun ölümü, birden bütün saatler dururcasına."
Felsefesi ve etkisi
Adorno, aklın nesnel olmadığını, insanın da bu anlamda kendi özneli olamadığını savunur ve bugüne kadarki felsefenin foyasını ortaya çıkarmaya çalışır. Aklın nesnel olamamasının sebebi de insanın kendi hayatının öznesi olamamasıdır. Toplum üzerine teorileri genel bir karamsarlığı yansıtır. Ona göre bürokrasi, idare ve teknokrasinin kuşattığı toplumda bireyin kendisi bizzat geçmişte kalmıştır. Yoğunlaşmış sermaye, planlama ve kitle kültürü bireysel özgürlükleri büyük oranda tahrip etmiş ve eleştirel düşünme yeteneği yerini tümüyle şeyleşmiş bir toplum bilincine bırakmıştır.
"Düşünen insan saldırgan olamaz" şeklinde kışkırtıcı tarzıyla ideolojilerin etkisini kırmayı, aforizmalar biçiminde yazılmış metinleriyle kapalı düşünce sistemlerinin temellerini yıkmayı düşünür. Bu geleneksel olmayan tavrı toplumun eleştirel olmayan bir olumlamasını engellemeye çalışır. Böylece okurun sadece düşünmesini değil, düşüncelerini eleştirel bir biçimde yeniden kurmasını hedefler.
Adorno'nun kişisel çalışması, okulun genel yönelimlerinin çok ötesine gider bir bakıma, çünkü Adorno bir anlamda eleştirel teorinin kendi sınırlarına ulaştığı noktada çalışmasını sürdürür ve kendine özgü yöntemini bu çalışmalarla geliştirir. Horkheimer ile birlikte yaptığı çalışmaların yanı sıra, kendi kişisel çalışmalarının derinliği ve içeriğinden söylem yapısına kadar taşıdığı özgüllüğü dikkat çekicidir. Onun kişisel başyapıtı olan Minima Moralia bu bakımdan özel bir yere sahiptir. Kendi yöntemini ve anlayışını derinlikli ve ilginç bir şekilde ortaya koyar bu kitap. Adorno, her zaman, düşüncenin kendi içine kapanma eğilimine karşı ısrarla direnir. O, bir anlamda her tür despotizmin ve tahakküm ilişkisinin kaynağını ve kökenini düşünme imkânının sınırlandırıldığı ve kitlendiği yerlerde görür.
Sonuç hakkında ve öğrencileri
- , Soziologin (sosyolog)
- (1938-2003), Stadtsoziologin (şehir sosyoloğu)
- (* 1936), Professor für Ästhetik (estetik profesörü)
- (1934-2004), Philosoph und Chemiker (felsefeci ve kimyager)
- (* 1948), Soziologe an der Universität Hannover (Hannover Üniversitesi, sosyolog)
- (1909-1998), Literaturwissenschaftler (edebiyat araştırma görevlisi)
- (* 1930), Sozialphilosoph (sosyal felsefeci)
- (* 1933), Kunstwissenschaftler (sanat eleştirmeni ve araştırmacı)
- (* 1924), Professor für Philosophie (felsefe profesörü)
- (* 1941), Soziologe (sosyolog)
- , (1908-1992), Journalist (gazeteci)
- (* 1932), Literat, Filmemacher, Fernsehmacher und Philosoph (film ve tv yapımcısı, felsefeci)
- (1943-1970), Studentenaktivist der , (68'lerin aktif üniversitesinden)
- (* 1937), Soziologin (sosyolog)
- (* 1929), Politologe (siyasal bilimci)
- (* 1934), Politikwissenschaftler und Soziologe (politik ve sosyal bilimler araştırmacısı)
- (1911-2000), Literaturwissenschaftler und Schriftsteller (edebiyatçı ve yazar)
- (* 1942), Professor für Philosophie (felsefe profesorü)
- (1929-2000), Schriftsteller und Publizist (yazar ve yayımcı)
- (* 1942), Soziologe (sosyolog)
- (* 1932), Musiktheoretiker (müzik teoritesyeni)
- (* 1934), Sozialphilosoph (sosyal felsefeci)
- (* 1941), Soziologe (sosyolog)
- (* 1945), Sozialwissenschaftlerin an der Universität Marburg (Marburg Üniversitesi, sosyal bilimler araştırmacısı)
- (* 1939), Ökonom und Soziologe, Vorsitzender der Marx-Gesellschaft e.V. (çevre bilimci, sosyolog ve iktisatçı, Marx-Gesellschaft e.V. vakfının başkanı)
- (* 1931), Philosoph und Soziologe (sosyolog ve felsefeci)
- (* 1928), Philosoph und Publizist (sosyolog ve felsefeci)
- (* 1932), Philosoph, Philologe (felsefeci ve dilbilimci)
- (* 1944), Publizist (yayıncı, editör)
Kendisiyle ilgili Almanca literatür
- Walter Abendroth: Arthur Schopenhauer in Selbstzeugnissen und Bilddokumenten. Rowohlt Taschenbuch Verlag, Reinbek bei Hamburg 1967.
- Sabine Appel: Arthur Schopenhauer, Leben und Philosophie, Artemis&Winkler, Düsseldorf 2007,
- Alfred Estermann: Schopenhauers Kampf um sein Werk. Der Philosoph und seine Verleger. Insel, Frankfurt am Main 2005,
- Margot Fleischer: Schopenhauer. Herder, Freiburg 2001,
- Margot Fleischer: Schopenhauer als Kritiker der Kantischen Ethik. Königshausen & Neumann, Würzburg 2003,
- Wilhelm Gwinner: Arthur Schopenhauer aus persönlichem Umgang dargestellt 2. Auflage. Verlag Waldemar Kramer, Frankfurt 1987, (Diese Biographie wurde kurz nach Schopenhauers Tod verfasst.)
- Arthur Hübscher: Arthur Schopenhauer, ein Lebensbild. 3. Auflage. Brockhaus, Mannheim 1988,
- Raphael Koeber: Schopenhauers Erlösungslehre. Duncker, Berlin 1882.
- Ferdinand Laban: Die Schopenhauer-Literatur. Versuch einer chronologischen Übersicht derselben. Reprint der Ausgabe von 1880. Franklin, New York, NY 1970.
- Bryan Magee: The Philosophy of Schopenhauer. Oxford University Press, Oxford 1997,
- Rüdiger Safranski: Schopenhauer und die wilden Jahre der Philosophie. Hanser, München 1987,
- Georg Simmel: Schopenhauer und Nietzsche. Ein Vortragszyklus. Mit einem Nachwort von Klaus H. Fischer „Über Simmel, Schopenhauer und Nietzsche“, Schutterwald/Baden 2001,
- Walther Schneider: Schopenhauer. Werner Dausien, Hanau 1985,
- Raymund Schmidt: Schopenhauer-Brevier. Dieterich’sche Verlagsbuchhandlung, Leipzig 1938. Sammlung Dieterich Bd. 37.
- Volker Spierling: Arthur Schopenhauer zur Einführung. 2., überarbeitete Auflage. Junius, Hamburg 2006,
Türkçe'ye Çevrilmiş Bazı Yayınları
- Müzik Yazıları - Bir Seçki, Çev. Şeyda Öztürk, Yapı Kredi Yayınları, .
- Kültür Endüstrisi Kültür Yönetimi, Çev. Mustafa Tüzel, Nihat Ülner, İletişim Yayınları, .
- Minima Moralia, Çev. Orhan Koçak, Metis Yayınları, .
- Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri, Çev. Tarhan Onur, Şeyda Öztürk, Metis Yayınları, .
- Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma, Max Horkhemier ile birlikte, Çev. Orhan Kılıç, Metis Yayınları, .
- Otoritaryen Kişilik Üzerine, Çev.Doğan Şahiner, Sel Yayınları, .
- Negatif Diyalektik, Çev. Şeyda Öztürk, Metis Yayınları, .
- Metafizik Kavram ve Sorunlar, Çev. İsmail Serin, İthaki Yayınları, .
- Walter Benjamin Üzerine, Çev. Dilman Muradoğlu, Yapı Kredi Yayınları, .
- Faşizm ve Propaganda, Çev. Müge Çavdar, Sel Yayınları,
Ayrıca bakınız
Vikisöz'de Thedor Wiesengrund Adorno ile ilgili sözleri bulabilirsiniz. |
Dış bağlantılar
- Almanca Wikipedia sayfasında Theodor W. Adorno25 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Alexandra Bauer: „‚denn Rettung der Aufklärung ist unser Anliegen‘ – Horkheimer/Adorno über die Elemente des Antisemitismus20 Kasım 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .“
- : Die Lebendigkeit kritischer Gesellschaftstheorie (Arbeitstagung aus Anlass des 100. Geburtstages von Theodor W. Adorno 4. – 6. Juli 2003)2 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Reinhard Pabst: , PDF (742,7 KB)
- Detlev Claussen: Intellectual Transfer. Die amerikanische Erfahrung in der Kritischen Theorie[], OGG (50,3 MB)
- Gespräch zwischen Adorno und Ernst Bloch aus dem Jahre 1964 über „Möglichkeiten der Utopie heute“23 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., mp3
- Videostream: Adorno – Wer denkt, ist nicht wütend12 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Videostream: Der Weg Zur Kritischen Theorie – Adorno Horkheimer Fromm Habermas12 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- ^ Wozu noch Philosophie?'# 1963.
- ^ Lorenz Jäger: Adorno. Eine politische Biographie. 2. Aufl. DVA, München 2003, Kap 1, S. 15.
- ^ Stefan Müller-Doohm: Adorno. Eine Biographie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, S. 271.
- ^ Stefan Müller-Doohm: Adorno. Eine Biographie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, S. 280.
- ^ Studentenzeitung Diskus Januar 1963; zit. nach: Theodor W. Adorno: Gesammelte Schriften, Bd. 19. Suhrkamp, Frankfurt am Main 1984, S. 638. Detaillierter dazu Stefan Müller-Doohm: Adorno. Eine Biographie. Suhrkamp, Frankfurt am Main, S. 793 ff (Fn 63).
- ^ Adorno in: T. W. Adorno/H.Eisler, Komposition für den Film VEB Deutscher Verlag für Musik 1977, S. 9
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Theodor W Adorno Theodor Ludwig Wiesengrund Adorno 11 Eylul 1903 Frankfurt 6 Agustos 1969 Visp Valais Isvicre Alman felsefeci toplumbilimci bestekar ve muzikbilimci Theodor Ludwig Wiesengrund AdornoTam adiTheodor Ludwig Wiesengrund AdornoDogumu11 Eylul 1903 Frankfurt Hesse Nassau Prusya AlmanyaOlumu6 Agustos 1969 Visp Valais IsvicreCagi20 yuzyil felsefesiBolgesiBati felsefesiOkuluElestirel teori MarksizmIlgi alanlariSosyal teori Sosyoloji Psikanaliz Epistemoloji Estetik Muzikoloji Kitlesel medya1965 yilinda Heidelberg de Theodor Adorno Max Horkheimer ve Jurgen HabermasAdorno un mezariYasami ve baslica eserleriAdorno sosyoloji ve felsefe profesoruydu Ayni zamanda kompozitorluk de yapan bir muzikolog ve elestirmendi Dusuncelerinin agirlik noktasi toplumsal kritigin butununu olusturdugundan bir toplum bilimci olarak da anilir Nesnel olanin ozdeslesmesindeki dusuncenin ilk ortaya cikis formu onun ideoloji kritiginin diyalektini temsil ederken araci olmaya calisarak paylastigi gorunen dolaysizligin ki butun asamalarinda yine kendine dagilan degiskenligi dogru duzleminde aracisiz olarak varligini kabullenmeliydi Sanki kendi icinde mantik sinirlarini asmadan gelinen felsefi bir kritik noktada istencle yogrulmus geriye bakmadan objektif verilerle beslenerek sakinlestirici ozellik tasiyan bir denemeyi dusuncenin asil ciktigi yerin disina tasirmak gibi Bir filozof ve toplum bilimci olarak Adorno nun Institut fur Sozialforschung Sosyal Arastirmalar Enstitusu Frankfurt Okulu 1950 lerdeki totaliter antisemitizm ve universite ogrenci hareketinin kulturel kimligi ve kritigi baglaminda butun nesnelliginde objektiflestrmeye calistigi Vatandasligin korlesen birlikteligi ndeki degerlendirmesi gunumuzde onemini hala yitirmemis olmasi acisindan onemlidir Diyalektik der Aufklarung Philosophische Fragmente Aydinlanmanin Diyalektigi Felsefi Fragmanlar 1947 Max Horkheimer ile beraber yapilmis kultur endustrisi uzerine baslik tasir Minima Moralia Reflexionen aus dem beschadigten Leben 1951 Asgari Etik hasar gormus yasamdan yansimalar Asthetische Theorie Estetik Teorisi 1970 posthum Modern Muzigin Felsefesi 1949 Otoriter Kisilik Adorno yonetiminde bir calisma grubu tarafindan 1950 de hazirlanmistir Negative Dialektik Negatif Diyalektik 1966 da yayinlanmis baslica eserleridir Eski Frankfurt yillari 1903 1924 Ailenin tek cocugu olarak Adorno sarap ticaretiyle ugrasan babasi Oscar Alexander Wiesengrund 1870 1946 ve bir subay kizi olan annesi Maria Barbara Calvelli Adorno 1865 1952 tarafindan Teddie diye aniliyordu Annesi Korsikali bir Italyan ailenin soyundan geliyordu ve Viyana Kralligi catisi altinda muzik ugrasisi vermis bir sarkiciydi Babasi daha sonra Protestan olan bir Yahudi soyundandi ve nihayetinde de Katolik olan Maria Barbara ile evlenmisti Theodor Wiesengrund Adorno Arthur Schopenhauer in uzun yillar yasadigi ayni guzel manzaraya sahip olan caddede buyudu 9 numarali evde dunyaya gelmisti babasi da 7 numarali yerde sarap ticaretiyle ugrasiyordu Adorno Katolik olarak vaftiz edilmisti Ama din dersi egitmeninin entelektuel etkilesimiyle Protestan oldu Babasinin Yahudi soyundan gelmesinden kaynakli daha sonra Gershom Scholem ile olan dostlugu sonraki yillarda dusunsel rahatsizliklarini ortaya cikaracakti Annesi ve babasindan aldigi cifte soyadini 1933 te Wiesengrund Adorno seklinde benimseyen Theodor Wiesengrund Adorno ayni evde yasayan piyanist sarkici teyzesi Agathe Calvelli Adorno dan aldigi muzik dersleriyle piyano calmayi ogrendi Muzik onlarin kulturel vatandaslik kozmopolitliginin senfonisine eslik etti Boylece annesi onu Richard Wagner in Avrupa da ses getiren Siegfried Operasi na dahil etmeyi basardi Ve senfonik oda muzigi literaturunde guvenilir bir sahsiyet olmasina olanak sagladi Bu basarinin arkasinda yatan asil neden elbette ki Theodor Wiesengrund Adorno nun erken tespit edilen muzikal yetenegi idi Gunumuzde Freiherr vom Stein Gymnasium olarak anilan Kaiser Wilhelm Gymnasium Kaiser Wilhelm Lisesi Frankfurt okulunu 17 yasinda iki sinif atlayip en basarili ogrenci sifatini alarak bitirmistir Okulla birlikte Bernhard Sekles ten kompozisyon uzerine dersler alan Adorno 1923 yilinda 14 yillik arkadasi Siegfried Kracauer ile beraber nihayet Kant in Salt Anlayisin Kritigi ni geride birakarak artik kendi olmakla sunu soyluyordu En sessiz olaninda bile degil abartmiyorum her seyi okutmanlarima borclu oldugumu soylesem Kant in yazdiklarinda eksik kalacaktir Adorno nun bir toplum bilimci olarak gecmisindekilerinden farkli yuksek bir yetenege sahip oldugu gercekti Kant in deneyimselligi ki muthis bir hafizaya sahipti Adorno nun butun bu mevcudiyette kitaplari okumasina servet teskil ediyordu Cok hizli bir sekilde Yunanca Fransizca gocmen Ingilizcesi gibi yabanci dilleri ogreniyor catiskilari bu yetenegi sayesinde yeniyor gercekten yetenekleri olanlara da cesaret veriyor biraz yetenegi olanlarinsa sabirsiz olmalarina neden oluyor baskalarinin kiskancligina maruz kaliyor ve yaptigi isin zorlugunu da kendisini anlamak isteyenlerin kapasitelerinin yetersiz kalmasinda gorebiliyordu Bu yuksek yetenekleriyle okulda goz dolduran Adorno okul ogrencilerinin kiskancligi yuzunden antisemizm meselesine varir Lisede oldugu zamanda bir grup ogrenci tarafindan yapilan kiskirtici baban Abraham a benden selam soyle Theodor seklindeki soylemler giderek bir olum tehdidine degin uzar Yas itibariyla belki de ne soylediklerini bile tam olarak kavrayamayan bu ogrenciler Adorno nun okula artik yalniz basina gidip gelmesine engel teskil ediyordu ve ondan sonra da annesi veya teyzesi Adorno ya okul yolunda eslik etmeye basladilar Adorno bu yasadiklari olumsuz hatiralari Minima Moralia adli eserinde islemistir 1921 de Frankfurt Universitesi nde felsefe muzikoloji psikoloji ve sosyoloji ogrenimine basladi ve kendisinden beklenildigi gibi 1924 yilinda Edmund Husserl uzerine calistigi tezini en ustun derecede verdi Iceriginde egitmeni Hans Cornelius un egitmenlik ruhunu da isleyen bu tez ayni zamanda ogrenim kurumlarinin felsefesini de kapsiyordu Ve bu daha sonraki yillarda Adorno nun asli dusuncelerinden uzaklasacakti Itinasiyla hayatindaki en onemli dusunsel yoldaslari Max Horkheimer ve Walter Benjamin olacakti 1925 1926 Viyana Adorno henuz Frankfurt ta universite ogrencisi oldugu zamanda bir muzik elestirmeni olarak bircok konuda yaziyi kaleme almistir 1924 te Alban Berg in Wozzeck adli operasini tanirken 1925 te Viyana da bunun bir kompozisyon haliyle tesirini irdeleyen tartisma atolyesini kuruyordu Bir yandan da Eduard Steuermann ile piyanodaki kendi eksikligini gidermeye ugrasiyordu Steuermann uzerinden Arnold Schonberg ve Anton von Webern isimli ustalarla ile de diyaloga girmeyi basarmisti Schonberg in yenilikci ahengi ve on iki ton dizgesi Adorno nun muzik felsefesindeki belirleyici asli unsurlar olmustu Aslinda Schonberg sosyal felsefi anlamda muzigiyle kendine fazla yer edinememisti Alman komponist Otto Klemperer in Krolloper kultur kompleksindeki Berlin Opern Plane siyle Opera Planlari Adorno kendi tasarimsalini realize ediyordu Nihayetinde onceleri donemin onemli sanatcilari ve orkestralarinca icra edilen ve begenilen ancak daha sonrasinda giderek azalan sekilde yanki bulan muzik eserleri Adorno da kismen de olsa hayal kirikligi yaratmistir Bu onun akademik dunyaya felsefe ve sosyoloji alanlarinda yazmaya geri donmesini bir anlamda tetiklemistir Fransiz milli marsi icin de calismalar yapan Adorno nun eserleri sonraki yillarda piyanist Maria Luisa Lopez Vito tarafindan 1981 den itibaren Palermo Bozen Berlin Hamburg ve diger bazi baska sehirlerde icra ediliyordu 1945 ten onceki muzikle ugrasilarina ragmen Viyana daki yasantisi sirasinda kayda aldigi kompozisyonlar onun en derinlemesine calistigi zamana denk gelir 1933 lerde ender olarak ama 1950 li yillarda ise sikca dinlenen bir komponist olarak tarihe gecer Viyana yillarinda okumalarini Alban Berg ile ortaklasa ziyaret ettigi Karl Kraus tan etkilenmisti Ayrica Theorie des Romans Romanin Teorisi eseri uzerinden zaten ogrencilerinin gozuyle hayran bakilan Georg Lukacs ve yazar muzisyen Hermann Grab ile bu kisa zamanda iyi bir dostluk edinmisti Frankfurt 1926 1934 Viyana dan dondugunde yeni bir basarisizligin moral bozuklugunu yasayacakti Soyle ki Adorno doktorasina katki sunmakta olan Hans Cornelius ve onun asistani Max Horkheimer in de uzerinde takilip tatmin olamadiklari Idealist Felsefedeki Bilincsiz Ruh Ogretisinin Anlami Uzerine adli bilimsel calismasini Immanuel Kant in Saf aklin Elestirisi ne gondermeler yapar gelen bu tepki ve elestiriler uzerine 1928 in ilk aylarinda geri cekmistir Walter Benjamin den etkilenerek devrimci nihilizm ve materyalizmin kuramlari uzerinde yogunlasarak vitalizmin ve gercekustu ogretinin kendince kritigini olusturmaya baslar Uc yil sonra da agirlikla varolusculuk teoremindeki somutlastirma arzusunun elestirisini iceren Soren Kierkegaard Konstruktion des Asthetischen Estetigin Kurami adli calismasiyla Protestan teolog Paul Tillich yaninda doktorasini yaparken bu calismasini kitap halinde arkadasi sosyolog Siegfried Kracauer e atfediyordu Daha sonraki yillarda giderek onem kazanacak olan bir baska sehir Berlin idi Burada 1923 yilinda Frankfurt ta tanisacagi es adayi olacak kimyaci Margarete Karplus Gretel yasiyordu ve 1937 de Londra da onunla evlenecekti Berlin de Adorno icin onem ve anlam arzeden diger sahislar tanistigi Walter Benjamin Ernst Bloch Kurt Weill Hanns Eisler ve Bertolt Brecht gibi felsefeci yazar muzik teorisyeni sair tiyatrocu ve edebiyatcilardi Adorno 1928 den 1931 e kadar Avantgarde Zeitschrift Anbruch Avantgarde dergisi Kirilma adli muzige dair elestiri ve kritiklerin ele alindigi dergide redaksiyon isini ustlendi 1933 e kadar konser ve operalara degindigi elestirileri baslangictan beridir aslinda felsefi bir icerik tasiyordu Doktor unvaniyla ilk okumasini nihayetinde dersini Mayis 1931 de Aktualitat der Philosophie Felsefenin Aktuelligi adli baslikla yapiyordu Bu konusmaya daha sonraki yillarda kendini iliskilendiremeyen Adorno ileriki yillarda bu metni asli eserlerinde zenginlestirerek kullandi isledi Diyalektik butunlugu Hegel ile tasirarak soylemini Das Ganze ist das Unwahre Butun olan biten gercek olmayandir iddiasiyla harmanladi ki bu ilerleyen zamanla Adorno nun felsefesinin cozumleyici sifresi olmaliydi boylece Adorno Heidegger ve pozitivizm ile olan sinirlarini da acikca ciziyordu Ilk dersine ait Walter Benjamin ogretisinden kasitlanarak isledigi bir baska konu da Ursprung des deutschen Trauerspiels Alman Yas Geleneginin Cikis Noktasi olmustur 1932 de Horkheimer in okuyucularina ulastirdigi Zeitschrift fur Sozialforschung baskisinda Zur gesellschaftlichen Lage der Musik Topluluk Olarak Algiladigimiz Birliktelikte Muzik konusunu islemistir Adorno nun egitmenlik ugrasisi 1933 kis somestrinde bitiyordu Nasyonal sosyalist duzen baba tarafindan kalma Yahudi ligi onu sonbaharda akademik bulgusuna geri dondurecekti Buna ragmen 1933 lerde Adorno durdugu yeri hedefine ulasmasi anlaminda oldukca kisa suren macerasiyla ve butun acikligiyla geriye bakildiginda tehlikesini butun diger entelektueller bazinda tamamiyla kucumseyecekti ve politik olarak kesinlikle yanlis degerlendirecekti Berlin de yayimlanan bir gazetedeki Vossischen Zeitung bir muzik kritikerinin yorumlarina dayanarak baslangicta yine muzige dair umutlanmis ve bu iliski onu dengi olan diger muzik teorisyenleriyle kismen tekrar yakinlasmaya goturmustur Hitler in genclik kollari oncusu olan Baldur von Schirach a ait 1934 te erkekler korosunca seslendirilen siirinden ovguyle soz etmistir Daha once nasyonal sosyalistlerce yasaklanan kaba anlamda zenci cazi diye nitelendirilen ve muzikten kopan bu tarza Adorno nun yaptigi ovgusel yorum tepki toplamistir Adorno daha sonra Frankfurt ta yayimlanan universite ogrencilerinin Diskus adli dergisine 1962 63 somestirinde bir makale yazarak kendiyle yuzlesmis ve aptalca cocukca taktiklerle yazdigi cumlelerinden dolayi kendi multeci dunyasinda ne kadar zorlandigindan dolayi ozur dilemistir 1934 1937 Oxford Ingiltere Kisa bir sure sonra Adorno Ingiltere ye gitti ve Oxford Universitesi nde Edmund Husserls in filozofisi uzerine yeni akademik bir calisma yapmayi planliyordu Zur Metakritik der Erkenntnistheorie Tanima ve Bilme Teorisinin Meta Kritigi Uzerine adli bu calismasini 1956 yilinda bitirmistir Gundelik ve suregelen hayatini maddi anlamda finanse etmek icin duzenli olarak Almanya ya gidip gelmek zorundaydi Ama doviz kurlarinin yuksek olusu onu zorlamaktaydi Almanya da dostlari ailesi ve nisanlisiyla gorusuyordu Sosyal arastirmalar projesiyle Hektor Rottweiler bunyesinde cikan Uber Jazz caz uzerine adli dergide Adorno nun 1936 yilinda yayimlanan yazisi prensip olarak muzik kaygisindan daha cok yakinlasan kultur endustrisi uzerine ele aldigi bir polemik yazisi olmustur Bu zaman suresince hali nazirda yazilarindan dolayi bir anlamda Amerika da surgunde yasayan Max Horkheimer den kendi enstitusunde sosyal anlamda bilimsel arastirmalar yapmasi beklentisiyle bir davet alacakti ABD deki gocmen yillar 1938 1949 O gune kadar yazdiklari ve ABD ye gidisiyle toplumsal ve sosyal arastirmaci yakistirmasini alan Adorno Bruksel de ailesiyle vedalasiyordu ki 1939 da onlar da gelecekti San Remo da bulunan Walter Benjamin ile de siki bir mektuplasmanin baslangiciydi bu gocmen yillar New York ta Horkheimer in Institute for Social Research kurumunda calismaya baslayan Adorno Isvicreli Paul Lazarsfeld tarafindan projelendirilen Princeton Radyo Arastirma Projesi kitlesel bazdaki iletisim projesinin yoneticiligini yapiyordu Amerika daki arastirmaci tecrubelerine dayanarak tuhaf metotlarla parcalarin hosa gidip gitmemesini iceren oylama taktigiyle degerlendirmesini yapiyor ve sonuclari topluyordu Ancak yaptiklarinin reklam kaygisiyla radyo telefonunda mesgul ettiklerinin muzik teorisiyle ve muzik ogretisiyle pek iliskisi olmadigini gorecekti Bu durum Adorno nun bireysel felsefi kaygilarini anlamak ve onlari gidermekten cok projenin bir parcasi olmasini engelleyen durum olmaya meyilli idi Boylece Adorno pozitivizm kavgasinda dinleyicilerin ve Horkheimer in huzurunda ele aldigi Nachgelassenen Schriften Birakilmis Yazilar esinli hali sonradan Ingilizce dilinde Robert Hullot Kentor tarafindan Current of Music adi altinda yeniden dile getirilmistir icerigindeki arastirmasinin pesinde kosturacakti Adorno bu sekilde 1941 e kadar en son Los Angeles ta Horkheimer ile beraber calisacakti Kaliforniya da bircok gocmen muzisyen Alman tekrar bulusuyordu Los Angeles tan baslayip esi nun da destegiyle Adorno ve Horkheimer in ortak urunu olan alt adiyla Philosophische Fragmente Felsefenin Fragmanlari veya Dialektik der Aufklarung Aydinlanmanin Diyalektigi adli teori kritiginin asli eseri 1947 de Amsterdam da yayimlaniyordu Marksist ogretinin tarihsel materyalizmin genelligi uzerinde yogunlasarak daha ileriye gitmeye caba gosteren bu calisma Yahudi ve diger soykirimlarin Auschwitz e kadar uzanan genel kritigini kapsiyordu Endustriyel kitle katliami Adorno ve Horkheimer i simdiye kadar bildikleri kultur alasiminin kirilma noktasina tasiriyordu Felsefe de bundan etkilenmekten kendini alikoyamiyordu Kitabin ilk cumleleri yazarlarin ortak kaniya vardiklari dusunceleri kapsiyordu Genis anlamda insan mantigin ve gercege alma duyusunun ilk anlama kavusturuldugu gunden bu yana gelismis dusunce yapisiyla hedefini takip etmekte ve kaygiyi kendisinden uzaklastirip daha etkin olarak hayata hakim olmak istemektedir Fakat sonlulugu aciklanmis dunya bu mukemmel basarinin caresizliginde isimaktadir Adorno nun yanit aradigi sorulardan biri de kanit arayan belirsiz gecmisinden beridir Filozofinin anlamlastirilan ruhun bir ugrasisi olmasi mi yoksa tamamiyla her seyin ustunde olan zamanin aninda icerik tasimasi orada sakli olmasi mi idi Kendi icine donen bir sagaltim icin oldukca gec oldugu anlasilabilirdi Guncelinde bunu anlamamayi daha absurd bir sekilde anlamak istiyordu Bu sekilde daha yuksek bir noktada ulastigi anlamak istemi Negative Dialektik Negatif Diyalektik olmustu ki Almanya ya dondugu ilk donemde bitirdigi eseridir Yeni bir emredici kategoride negatif bir diyalektle Hitler in ozgurlugu zaten kisitlanmis olan insanlari zorlamasinda oldugu gibi soyleminden aci verici bir sekilde faydalanmistir Dusuncelerinizi ve davranislarinizi oyle bir ayarlayin ki Auschwitz tekrarlanmasin asla benzeri olmasin Hala spekulatif olarak degerlendirilen bu okultist yaklasimci yazdiklarindan sonra su meshur aciklamasini yapmistir Auschwitz ten sonra siir yazmak da barbarliktir ve cunku kulturun kimligi ve kritigi kultur diyalektiginin en son basamaginda barbarligin karsisinda durmaktadir Ote yandan tum bildiklerine ragmen katliamdan sonra hayatta kalmanin sikintisiyla daha sonra baska bir tanimlamayla kendini dogrulamaya calisiyordu Surekli yeseren acinin yeni kurallarla haykirisinin yasam uzerinde yine de hakki vardi Bu yuzden yanlisliklar olagandi Auschwitz ten sonra siir yazmanin sorgusunda Yanlis olmayan sey ise Auschwitz in hala yasanmis olma gercekligi idi Adorno nun mektuplari da endustriyel katliamlarin onu ne kadar bastirdigini uzdugunu gostermekte idi 1940 li yillarda Adorno 1925 ten beridir tanidigi Hans Eisler ile birlikte 1960 ta taninacak olan bir ortak calismada yeni muzigin felsefesini filmin kompozisyonunda yazarken yardimci olarak tanimlanmasi pek hosuna gitmemisti Bunun yani sira Adorno University of Berkeley Berkeley Universitesi nin sosyal arastirmalar enstitusunde The Authoritarian Personality Personalizmin otoritesi Onceligi adi altinda agirlik olarak antisemist onyargilarin nedenleri uzerinde yogunlasan arastirma grubunun projesine calisiyordu 1950 de yayimlanan bu kitabin fonksiyonu merkezi olurunda empirik tarzda diyalektik teorinin acikliga kavusturulmasinin sinanmasidir Bu zaman icerisinde sahsi varliginda dikkate deger yan isim degisikligidir Almanca duyumsanan Wiesengrund soyadi pratik hayatinda ABD de kaldigi sure boyunca savas sonrasi pek sevilen hos kabullenen bir soyadi degildi Daha genclik zamanlarinda Italyanca fantazilestirilen ismi onda nahosluk yaratiyordu Edebiyat dunyasinda Theodore W Adorno olarak sunulurken tum dunyada nefretle kinanan Almanlarin Yahudi katliamindan sonra tum iliskesilligiyle ve kulturel bagintisiyla vatandaslik gerceginde disariya olan durusunu acikca ortaya koyuyordu Ve artik ismi Theodor W Adorno idi Frankfurt ta gecen son yillar 1949 1969 1949 sonbahar sonlarina dogru Adorno Almanya ya doner ve Horkheimer ile beraber zamanla emek verdikleri yillardir kafasinda pekisen sosyal arastirmalar enstitusunu yeniden insa etmeye ve Frankfurt Universitesi nde de egitmenlik yapmaya karar verir Universitedeki sosyoloji ve felsefe egitmenligi gorevinin yaninda Frankfurt Okulu nun yoneticisi olarak Husserl ve Hegel uzerine Negatif Diyalektik ve fragman olarak kalan Estetik Teorisi uzerine cok onemli felsefi yazilar yazdi ve kitaplastirdi Daha Amerika daki yillarinda muzigin yeni felsefesi olusmus tipki Richard Wagner Gustav Mahler ve Alban Berg uzerine monografiler yaptigi gibi dizin halinde kompozisyonlar yazmis ve nihayetinde artik felsefesini tanimlayabilmisti Sair olarak desifresine ise Edebiyata Notalar Noten zur Literatur adi altinda topladigi eserinde yer vermistir 1951 de Aphorismen Minima Moralia Aforizmalar ve Asgari Etik ek adiyla Hasar Gormus Yasamdan Yansimalar adli Max Horkheimer e ithaf ettigi birlikte calistiklari felsefenin subjektif tecrubesinden yola cikarak Amerika gocmenliginde yazip bir araya getirdigi kitabi yayimlandi 1952 de daha once Almanya daki empirik sosyal arastirmalar konusunda bazi teorisyenleri karsisina alan kritik teorilerinin arkasinda hala durdugunu anlatan bir konusma yapti 1957 de buna dair kritigini de iceren goruslerini Essay Soziologie und empirische Forschung Sosyoloji ve Deneyimsel Gorgucu Arastirma deneme adli eserinde topladi Adorno felsefesindeki didaktlarda bir dusuncenin yerini alan baska bir kesinligin ardi sira gelen ve daha sonra bir butunluk arz eden sistematigi de benimsemiyordu Tam tersine ona gore itirazlarla dolu olan bir dunyada dusunmenin de itirazlari olmak zorundadir ki bununla bir sistemin kabulune itiraz edilebilinilsin Das Ganze ist das Unwahre Butun her sey gercek olmayandir Adorno kendini bireysel bir arastirmaci olarak daha cok spesifik ve psikolojik konular uzerine vermeye baslamistir Ancak Adorno nun calismalari cok kolay anlasilir ve konularina gore bilimsel alanda hemen siniflandirilabilinir degildi Calismalarinda daha cok icsellestirilmis yogunlukta kritigin uc noktalarindaki derinligini ele alirken daima onlarin tarihteki artan bilimsel disiplininin felsefeden dilimlenerek ayrildigini ve karsi karsiya duran belli bir noktaya kadar sinirlandirilmis bazi branslarin da neredeyse kendi baslarina birer ilim yerlerine donustugunu soylemekteydi Adorno tarzi felsefenin kutbu olan toplumsal kosullarin bilimsel boyutta calisma sarpligindaki yansimalari onu pozitivizmin kritikeri olmaya aday gosterirken kendisi bunu sadece genel bir olaganlik icerisinde degerlendiriyor ve onemsemiyordu Karl Popper ve Hans Albert in bilinen pozitivizm kavgasinda Adorno bir yandan Frankfurt Okulu nun yoneticisi ote yandan 1960 li yillarin toplum bilimi alanindaki arastirma metotlarini ve degerlendirmelerini yapan biri olarak bu tartismanin oncusu idi Pozitivizm kavgasi kavram olarak onun urunudur ama kendisine rakip olan toplum bilimciler sonrasinda bir sekilde itiraz goren bu kavram tarihsel kacinilmazinda yerini korumustur Genel olarak kavgadaki sorun istatikler degerlendirilmeye gerek gorulmeyenler basit olmaktan oteye gidemeyen bulgular ki ornegin fakirlerin yasadigi yerlerde gorulen hastaliklarin zenginlerin yasadigi yerlerde daha az goruldugu nden daha oteye gidemeyen tarzdaydi Nereye goturebilirdi ki bu yaniti bilinen sorular insani Ve nereye varabilirdi ki eger sorulanlar henuz temasini bile anlamadigi suskun soruya zaten soru olarak dururken Adorno nun felsefesinde yogunlastigi diger bir nokta Sonsuzlugun mutlak olusuna dair gerceklik bir elbisenin ilk tasarimindan ote uzerine gelecek olan susun ne olacagini bilmektir seklinde Walter Benjamin ve Horkheimer in yaninda baska filozoflarca da formule edilen dusuncesidir Olandan olmak veya benzeri fundametalist soyutlamalar ve onlarin degisim gostererek ortaya cikan dusunceleri 20 yuzyil felsefesinde epey yer kaplamistir Adorno buna ters duserek Heidegger i karsisina almis ve olandan olmamayi ele almistir Bu anlamda gorunmeyeni seffafligi Freud dan bahsederek Dunyanin goruntusunu aradan kaldirarak bakma yontemini tercih eder Dar anlamda Adorno nun felsefi yazilari ortaya koydugu ve ileri surdugu dusunceleri baglamimda genelde felsefi sorumlulugunu tam olarak yerine getirmeden sonlanir Cogu zaman somut analizler yapmakla yukumlu oldugunu bilmesine ragmen izlenimlerini aktarmis ve kavramlar uzerine yogunlasmistir Ancak anlasilma noktasinda yontem ve formulize etme cabasini ihmal etmistir Nihayetinde birey olarak toplumsal birlikteligin bu kritiginin ortasinda durur Ve icerik olarak bos kalan geleneksel soyut felsefenin onunde soz sahibi oldugunu gormustur Ozellikle klasik tanima teorisini elestirmistir Cunku sistemler icerisinde bireysel olan ve ozdeslestirilemeyen anlamak yerine zarar verebilmekte ustelik toplumsal diger yaralar da acabilmektedir Eger Kant ve Hegel in dusuncelerinin arkasina dusulmek istenmiyorsa felsefe elestirisini surdurmek zorundadir Bunu dogrulayan Negatif Diyalektik negatif oldugundan bir antisistemdir cunku itirazlar bulmustur ve diyalektik diliyle arabulucu bicimde tarihsel toplumsal birlikteligin tartismasini yapmistir Ancak Adorno felsefede hatta metafizikteki spekulatif aklin sadece olandan ile ugrasmadigini onunla mesgul olmadigini gormustur Yalnizca Negatif Diyalektik in egiliminde bu ihtiyacin olandan oteye dusunme noktasinda uzadigini savunmustur Bu kisinin en ic dusuncesinin hucresinde ortaya cikan kendisiyle karsilastirilamayacak olandir Ic dunyadaki en kucuk ayrintilar ve gecis degerlendirme noktalari kesin ve kayitsiz olandan daha fazla bir oncelige ve oneme sahiptir Adorno nun felsefesi yalnizca Platon un dusuncelerine goturmez Temel olarak ayrica metafiziksel ideolojinin dusunce esasinda kabul edilebilirligine karsidir Son yillarinda ogrencileri tarafindan ogrenci aydinlanma hareketleri dogrultusunda icine cekildigi kadin erkek esitligi ve bireysel hurriyet catismasi noktasindaki dusuncelerine elestiriler yapiliyordu 1966 da buyuk CDU CSU ve SPD koalisyonunu karsisina alan ve hukumeti yeni cikardigi kanunlardan dolayi elestiren protestocularin ve organizasyonlarin Ausserparlamentarischen Opposition APO icinde yer aldi 2 Haziran 1967 deki Sah ziyareti Berlin de protesto edilirken ismindeki ogrencinin polis kursunuyla hayatini kaybetmesi sonrasinda APO organizasyonu radikal eylemler yapmisti Nihayetinde butun bu ogrenciler Adorno nun devrimci felsefi ruhunu pratik cikarimlarla kritik teoremlere cekmeyi denemiyorlardi Kapitalist duzene olan bir itiraz vardi ve onlarin curuk yapilanmasina engel olmak istiyorlardi Adorno nun okumalari ogrenci aktivitelerinde aktuel bir yer kapliyordu Reaksiyonel yaniyla hislerimize saldiri her zaman icin surprizler icermeye mecburdur diye ironik haliyle Samuel Beckett e yazmistir Adorno ve Horkheimer universite gencliginin aydinlanma hareketindeki siddete temel sayilabilecek ruhsal butunlestirici dusuncenin sahibidirler Adorno 1969 da okumalarini kendini zorunlu hissederek kesmeye karar verir Ocak ayinda birkac ogrencinin Frankfurt Okulu na yaptigi ziyarette ortaya cikan tatsizliklar sonrasi hakkinda dava acilan Adorno yaz mevsimi mahkeme gunu esiyle birlikte Isvicre nin daglik bir kenti olan Zermatt a gider Teleferik ile ciktigi yukseklikte cektigi kalp sancisi sonrasinda bir klinige getirilir ve 6 Agustos 1969 da kalp enfarktusu gecirerek orada hayata gozlerini yumar Pedagog ve din filozofu bir gazeteye verdigi olum ilaninda sunu dile getiriyordu Auschwitz den sonra ruhu olan kanunun bir hikayesi daha vardi Almanya da oyle tesir etmeliydi Adorno nun olumu birden butun saatler dururcasina Felsefesi ve etkisiAdorno aklin nesnel olmadigini insanin da bu anlamda kendi ozneli olamadigini savunur ve bugune kadarki felsefenin foyasini ortaya cikarmaya calisir Aklin nesnel olamamasinin sebebi de insanin kendi hayatinin oznesi olamamasidir Toplum uzerine teorileri genel bir karamsarligi yansitir Ona gore burokrasi idare ve teknokrasinin kusattigi toplumda bireyin kendisi bizzat gecmiste kalmistir Yogunlasmis sermaye planlama ve kitle kulturu bireysel ozgurlukleri buyuk oranda tahrip etmis ve elestirel dusunme yetenegi yerini tumuyle seylesmis bir toplum bilincine birakmistir Dusunen insan saldirgan olamaz seklinde kiskirtici tarziyla ideolojilerin etkisini kirmayi aforizmalar biciminde yazilmis metinleriyle kapali dusunce sistemlerinin temellerini yikmayi dusunur Bu geleneksel olmayan tavri toplumun elestirel olmayan bir olumlamasini engellemeye calisir Boylece okurun sadece dusunmesini degil dusuncelerini elestirel bir bicimde yeniden kurmasini hedefler Adorno nun kisisel calismasi okulun genel yonelimlerinin cok otesine gider bir bakima cunku Adorno bir anlamda elestirel teorinin kendi sinirlarina ulastigi noktada calismasini surdurur ve kendine ozgu yontemini bu calismalarla gelistirir Horkheimer ile birlikte yaptigi calismalarin yani sira kendi kisisel calismalarinin derinligi ve iceriginden soylem yapisina kadar tasidigi ozgullugu dikkat cekicidir Onun kisisel basyapiti olan Minima Moralia bu bakimdan ozel bir yere sahiptir Kendi yontemini ve anlayisini derinlikli ve ilginc bir sekilde ortaya koyar bu kitap Adorno her zaman dusuncenin kendi icine kapanma egilimine karsi israrla direnir O bir anlamda her tur despotizmin ve tahakkum iliskisinin kaynagini ve kokenini dusunme imkaninin sinirlandirildigi ve kitlendigi yerlerde gorur Sonuc hakkinda ve ogrencileri Soziologin sosyolog 1938 2003 Stadtsoziologin sehir sosyologu 1936 Professor fur Asthetik estetik profesoru 1934 2004 Philosoph und Chemiker felsefeci ve kimyager 1948 Soziologe an der Universitat Hannover Hannover Universitesi sosyolog 1909 1998 Literaturwissenschaftler edebiyat arastirma gorevlisi 1930 Sozialphilosoph sosyal felsefeci 1933 Kunstwissenschaftler sanat elestirmeni ve arastirmaci 1924 Professor fur Philosophie felsefe profesoru 1941 Soziologe sosyolog 1908 1992 Journalist gazeteci 1932 Literat Filmemacher Fernsehmacher und Philosoph film ve tv yapimcisi felsefeci 1943 1970 Studentenaktivist der 68 lerin aktif universitesinden 1937 Soziologin sosyolog 1929 Politologe siyasal bilimci 1934 Politikwissenschaftler und Soziologe politik ve sosyal bilimler arastirmacisi 1911 2000 Literaturwissenschaftler und Schriftsteller edebiyatci ve yazar 1942 Professor fur Philosophie felsefe profesoru 1929 2000 Schriftsteller und Publizist yazar ve yayimci 1942 Soziologe sosyolog 1932 Musiktheoretiker muzik teoritesyeni 1934 Sozialphilosoph sosyal felsefeci 1941 Soziologe sosyolog 1945 Sozialwissenschaftlerin an der Universitat Marburg Marburg Universitesi sosyal bilimler arastirmacisi 1939 Okonom und Soziologe Vorsitzender der Marx Gesellschaft e V cevre bilimci sosyolog ve iktisatci Marx Gesellschaft e V vakfinin baskani 1931 Philosoph und Soziologe sosyolog ve felsefeci 1928 Philosoph und Publizist sosyolog ve felsefeci 1932 Philosoph Philologe felsefeci ve dilbilimci 1944 Publizist yayinci editor Kendisiyle ilgili Almanca literaturWalter Abendroth Arthur Schopenhauer in Selbstzeugnissen und Bilddokumenten Rowohlt Taschenbuch Verlag Reinbek bei Hamburg 1967 ISBN 3 499 50133 3 Sabine Appel Arthur Schopenhauer Leben und Philosophie Artemis amp Winkler Dusseldorf 2007 ISBN 3 538 07241 8 Alfred Estermann Schopenhauers Kampf um sein Werk Der Philosoph und seine Verleger Insel Frankfurt am Main 2005 ISBN 3 458 17252 1 Margot Fleischer Schopenhauer Herder Freiburg 2001 ISBN 3 451 04931 7 Margot Fleischer Schopenhauer als Kritiker der Kantischen Ethik Konigshausen amp Neumann Wurzburg 2003 ISBN 3 8260 2470 2 Wilhelm Gwinner Arthur Schopenhauer aus personlichem Umgang dargestellt 2 Auflage Verlag Waldemar Kramer Frankfurt 1987 ISBN 3 7829 0349 8 Diese Biographie wurde kurz nach Schopenhauers Tod verfasst Arthur Hubscher Arthur Schopenhauer ein Lebensbild 3 Auflage Brockhaus Mannheim 1988 ISBN 3 7653 0418 2 Raphael Koeber Schopenhauers Erlosungslehre Duncker Berlin 1882 Ferdinand Laban Die Schopenhauer Literatur Versuch einer chronologischen Ubersicht derselben Reprint der Ausgabe von 1880 Franklin New York NY 1970 Bryan Magee The Philosophy of Schopenhauer Oxford University Press Oxford 1997 ISBN 0 19 823722 7 Rudiger Safranski Schopenhauer und die wilden Jahre der Philosophie Hanser Munchen 1987 ISBN 3 446 14490 0 Georg Simmel Schopenhauer und Nietzsche Ein Vortragszyklus Mit einem Nachwort von Klaus H Fischer Uber Simmel Schopenhauer und Nietzsche Schutterwald Baden 2001 ISBN 978 3 928640 14 5 Walther Schneider Schopenhauer Werner Dausien Hanau 1985 ISBN 3 7684 4552 6 Raymund Schmidt Schopenhauer Brevier Dieterich sche Verlagsbuchhandlung Leipzig 1938 Sammlung Dieterich Bd 37 Volker Spierling Arthur Schopenhauer zur Einfuhrung 2 uberarbeitete Auflage Junius Hamburg 2006 ISBN 3 88506 367 0Turkce ye Cevrilmis Bazi YayinlariMuzik Yazilari Bir Secki Cev Seyda Ozturk Yapi Kredi Yayinlari ISBN 9789750842948 Kultur Endustrisi Kultur Yonetimi Cev Mustafa Tuzel Nihat Ulner Iletisim Yayinlari ISBN 9789750505256 Minima Moralia Cev Orhan Kocak Metis Yayinlari ISBN 9789753422079 Yeni Sag Radikalizmin Vecheleri Cev Tarhan Onur Seyda Ozturk Metis Yayinlari ISBN 9786053162032 Teori ve Pratik Uzerine Bir Tartisma Max Horkhemier ile birlikte Cev Orhan Kilic Metis Yayinlari ISBN 9789753428996 Otoritaryen Kisilik Uzerine Cev Dogan Sahiner Sel Yayinlari ISBN 9789755708898 Negatif Diyalektik Cev Seyda Ozturk Metis Yayinlari ISBN 9789753429672 Metafizik Kavram ve Sorunlar Cev Ismail Serin Ithaki Yayinlari ISBN 9786053756439 Walter Benjamin Uzerine Cev Dilman Muradoglu Yapi Kredi Yayinlari ISBN 9789750807824 Fasizm ve Propaganda Cev Muge Cavdar Sel Yayinlari ISBN 9786256462151Ayrica bakinizVikisoz de Thedor Wiesengrund Adorno ile ilgili sozleri bulabilirsiniz Frankfurt OkuluDis baglantilarAlmanca Wikipedia sayfasinda Theodor W Adorno25 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Alexandra Bauer denn Rettung der Aufklarung ist unser Anliegen Horkheimer Adorno uber die Elemente des Antisemitismus20 Kasim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Die Lebendigkeit kritischer Gesellschaftstheorie Arbeitstagung aus Anlass des 100 Geburtstages von Theodor W Adorno 4 6 Juli 2003 2 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Reinhard Pabst PDF 742 7 KB Detlev Claussen Intellectual Transfer Die amerikanische Erfahrung in der Kritischen Theorie olu kirik baglanti OGG 50 3 MB Gesprach zwischen Adorno und Ernst Bloch aus dem Jahre 1964 uber Moglichkeiten der Utopie heute 23 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde mp3 Videostream Adorno Wer denkt ist nicht wutend12 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Videostream Der Weg Zur Kritischen Theorie Adorno Horkheimer Fromm Habermas12 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakca Wozu noch Philosophie 1963 Lorenz Jager Adorno Eine politische Biographie 2 Aufl DVA Munchen 2003 Kap 1 S 15 Stefan Muller Doohm Adorno Eine Biographie Suhrkamp Frankfurt am Main S 271 Stefan Muller Doohm Adorno Eine Biographie Suhrkamp Frankfurt am Main S 280 Studentenzeitung Diskus Januar 1963 zit nach Theodor W Adorno Gesammelte Schriften Bd 19 Suhrkamp Frankfurt am Main 1984 S 638 Detaillierter dazu Stefan Muller Doohm Adorno Eine Biographie Suhrkamp Frankfurt am Main S 793 ff Fn 63 Adorno in T W Adorno H Eisler Komposition fur den Film VEB Deutscher Verlag fur Musik 1977 S 9