Arthur Schopenhauer (22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt), Alman filozof, yazar ve eğitmendir. Schopenhauer, Alman felsefe dünyasındaki ilklerdendir. Dünyanın anlaşılmaz, akılsız prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduğunu söyleyerek dikkat çekmiştir. Ayrıca Nietzsche'nin ilk akıl hocasıdır.
Arthur Schopenhauer | |
---|---|
Doğumu | 22 Şubat 1788 Danzig, Lehistan-Litvanya Birliği |
Ölümü | 21 Eylül 1860 (72 yaşında) Frankfurt, Alman Konfederasyonu Pulmoner solunum yetmezliği |
Milliyeti | Alman |
Alma mater | Göttingen Üniversitesi |
Çağı | 19. yüzyıl felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Kantçılık, idealizm |
Kurumu | Berlin Üniversitesi |
İlgi alanları | Metafizik, estetik, etik, fenomenoloji, ahlak, psikoloji |
Önemli eserler | İstenç ve Tasarım Olarak Dünya, Parerga ve Paralipomena |
Önemli fikirleri | İstenç, kötümserlik, yeterli sebep ilkesi |
Etkiledikleri
| |
İmzası |
Hayatı
Babası Heinrich Floris Schopenhauer, Danzigli tüccar bir ailenin soyundan gelmektedir. Annesi ise daha sonra tanıdık bir yazar olan Johanna Schopenhauer'dır. Schopenhauer ailesi, Polonya'nın bölünmesiyle otonomisini kaybeden Danzig'i 1793 yılında terk eder ve Hamburg'a yerleşir, burada yeni bir işyeri açar. Ailesinin ticari geçmişine gelenekselliğiyle sadık kalan Arthur, babasının desteğiyle Hamburg'daki özel bir okula (Hamburger Rungesche Privatschule) yazılır. Burada öğrendikleriyle yetinemeyen Arthur, babasından kendisini acilen alt yapısı daha iyi olan liseye (Gymnasium) kayıt etmesini rica eder. Babası bunu gereksiz bulduğunu ve kendisine Avrupa ülkelerinde genel bir eğitim seyahati yapmasını ve bu seyahat sonrasında karar vermesi gerektiğini söyleyerek daha iyi bir öneride bulunur. Arthur bu öneriyi kabul eder ve nihayetinde de en çok Wimbledon'da İngilizce pratiği için zaman geçirdiği bu seyahati 1803'ten 1804'e kadar Hollanda, İngiltere, Fransa, İsveç, İsviçre, Silezya ve Prusya arasında dönüşümlenir.
1804 Eylülden Aralık ayına kadar babasının isteğiyle Danzig'de yine babasının bir arkadaşı olan Jacob Kabrun'a ait şirkette ticaret eğitimi stajyerliği yapar. Annesi bu dönemde Arthur'la beraber kalır. 1805'te Hamburg'a geri dönen Arthur, Jenisch adlı bir şirkette staj eğitimine devam eder. Babası, açıklığa kavuşmayan bir nedenle 20 Nisan 1805'te geçirdiği kazada hayatını kaybeder. Babasının ölümüyle kapanan firmadan sonra annesi Johanna, Arthur'un kız kardeşi Adele'yi yanına alarak Weimar'a taşınır. Arthur, Hamburg'da yalnız kalır ve artık baba mesleğini okuyarak devam ettirmek ya da yatkın olduğu felsefi meslekten vazgeçmek kararını özgür olarak verebilecektir.
Haziran 1807'de Gotha şehrinde Doering Lisesi'nin müdürü olan Carl Ludwig Fernows'un tavsiyesi üzerine öğrencisi olur. 1807'de Weimar'ın yakınlarında bir yere nakil olur ve hayatındaki en önemli eğitmeni Franz Passow ile tanışır. Çevresini bu anlamda genişletmeye devam eder, , ve tutkuyla bağlandığı ile tanışır. Genç yaşta kendisinden 11 yaş büyük Karoline ile yaşadığı erotik kargaşa Arthur'u ruhsal anlamda şiddetli bunalımlara sokar.
Reşit olduğunda babasından payına düşen mirası alır. Babasından kalan miras ile artık maddi anlamda bir sorunu kalmamıştı. 1809'da Göttingen Üniversitesi'nde tıp öğrenimine başladı fakat hemen sonra, lehine olacak bir karar ile, felsefeye geçti. 18 Ekim 1813'te Jena Üniversitesi'nden felsefe doktorasını Über die vierfache Wurzel des Satzes vom zureichenden Grunde (Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine) adlı çalışmasıyla aldı. (Bu çalışmanın ilk okuyucularından biri de Johann Wolfgang von Goethe'dir.)
Goethe, daha önceden Arthur'un annesini Weimar'daki bir edebiyat salonundaki buluşmadan tanıyordu ve onun üzerinden de tanıştığı Arthur o zaman da dikkatini çekmişti. Daha sık görüşmeler esnasında Goethe'nin () adlı eseri yayımlandı. Goethe Schopenhauer'e hayranlık duyuyordu fakat bu hayranlık gitgide Schopenhauer'ın Newton'u karşısına alan söylemleri yüzünden kaygı duyurucu bir ilişki hâline dönüştü ve böylelikle aralarındaki sıcak ilişki bozuldu.
Friedrich Majer sayesinde Schopenhauer eski Hindistan felsefesini yani Brahmanizmi tanıdı. 1814'te annesiyle birlikte Dresden'e gitti ve orada edebiyatçılarla görüşüp paylaşımlarda bulundu, şehrin zengin kütüphanesinden faydalandı.
1815 yılında kendi renk bilgisi üzerine yoğunlaşarak yazdığı Über das Sehn und die Farben (Bakmak ve Renkler Üzerine) 1816 yılında basılan kitabı aynı zamanda Goethe ile aralarında bir mektuplaşma olarak nitelendirilmiştir.
Schopenhauer'in en önemli eseri olan Die Welt als Wille und Vorstellung (İstenç ve Tasarım Olarak Dünya) kitabı 1819 yılı başlangıcında Friedrich Arnold Brockhaus yayınevince basıldı ve yayımlandı. Daha sonra Schopenhauer'ın bu eserini oldukça genişlettiği varsayılmaktadır. Schopenhauer, eserlerine tinsel bağıntı tarihselliğinde tamamıyla açıktır ama kitaplarının okunması boyutunda hayatta kaldığı süre boyunca bu başarıyı elde edememiştir.
Schopenhauer, 1819'da İtalya'ya yaptığı bir seyahatte Venedik, Roma, Napoli, Paestum, Milano şehirlerinde bir süre kaldı ve bu esnada aldığı bir haber seyahatini yarıda kesmesine ve dönmesine neden oldu. Söz konusu haber, babasından kalan servetin bir kısmını yatırdığı banka olan Danziger Bankhauses L. A. Muhl'ün iflasıydı. Annesiyle arasında yeni tetiklemeler yaratacak olan bu mesele yüzünden müşkül kaldığı durumu düzeltmek amacıyla Berlin Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmak üzere başvuru yaptı.
Başvurusu kabul gören Schopenhauer, 1820'de Berlin Üniversitesi'nde eğitmenlik yapmaya başladı. Bu zamanda Hegel ile olan meşhur kavgası baş gösterdi. Schopenhauer dersliklerde az katılımcının olduğu konuşmalarını aynı zamanda Hegel ile de paylaşıyordu ki Hegel bunu öncelikli olarak algılıyordu. Kısa zamanda üniversitedeki felsefeyi boşlamaya başladı. İflas eden bankadan talep ettiği ödeme 1821'de gerçekleşince üniversiteyi terk etti ve İtalya seyahatine kaldığı yerden devam etti. Uzun süren sağlık sorunları ve Berlin'deki, Bad Gastein ve Dresden'deki hastane tedavilerinden sonra 1825'te tekrar Berlin'e dönerek hiçbir büyük beklentisi olmaksızın yine eğitmen olarak çalışmak üzere üniversiteye başvuruda bulundu.
Jean Paul'ün övgü dolu konuşmalarına rağmen Schopenhauer'in Die Welt als Wille und Vorstellung (İstenç ve Tasarım Olarak Dünya) kitabı, fikirleri kimseyi etkilemiyor ve henüz talep görmüyordu.
Kolera hastalığı salgını yüzünden (ki Hegel bu hastalığa yakalanarak ölmüştü) Schopenhauer 1831 kış mevsimini kaçtığı Frankfurt'ta geçirdi. 1832'ye kadar devam edecek olan Mannheim yerleşikliğinden sonra nihayet 1833'te hayatının geri kalan kısmını geçireceği Frankfurt'a yerleşti. Bu döneme dair yazdıkları dikkate değer:
"Sağlıklı bir atmosfer, güzel bir yöre. Beğeni görebilen şeyler bunlar büyük bir şehirde. Daha iyi bir okuma odası. Doğal tarihiyle Müze. Daha iyi sahne oyunları, opera, konserler... Daha fazla İngilizler. Daha iyi kafeler. Kötü olmayan şehir suyu. Senckenberg tarzı kütüphane (Frankfurt Üniversitesi'nde). Taşma yok. Çok az görülmüş. Çevrenin sevecenliği, samimiyeti, dostluğu... Mahir bir diş doktoru ve daha az kötü doktorlar. Şikâyetsiz yaz sıcaklığı." Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer, yalnız yürüyen; kronikçilerin tahminine göre Frankfurt'ta kenara itilmiş bir "hiç kimse" idi. Bir anlamda kendi kendine ve nehir kenarında yürüyüşlere çıktığı köpeğiyle mimikler, el kol hareketleri yaparak konuşan, bunun yanı sıra yöresel şair Friedrich Stoltze ile tesadüfleşen biri olmak gibi.
Bu uzun suskunluktan sonra 1836'da günlük yaşayışı Über den Willen in der Natur (Tabiattaki İrade Üstüne) adlı eseriyle felsefe dünyasında tekrar varolmak için okunacaktı. Bu kitabı kesin kurallarla doluydu. Sabahları çalışma masasındaki iş, öğlen yemeğinden önce düzenli olarak flüt üflemesi... Frankfurt'ta kaldığı süre boyunca kirada oturan 55 yaşındaki Schopenhauer'ın, kendine ait nehre bakan taşındığı ve orada öldüğü 17 numaralı evi, 16 numaralı kiracı olarak aksak şekilde tarihe kazınacaktı.
Schopenhauer, 1837'de Immanuel Kant'ın toplu yazılarına el attı ve Kritik der Reinen Vernunft (Salt Akıl Anlayışının Eleştirisi) kitabının birinci oluşumunu destekledi. 1838'de Schopenhauer'ın annesi öldü.
Friedrich Dorguth, Die falsche Wurzel des Idealrealismus (İdealizmin Yanlış Kökleri) adlı 1843'te yayımladığı yazısında henüz az tanınmış Schopenhauer'ın dünya tarihindeki anlamına vurgu yapmaktaydı. Schopenhauer, 1844'te Die Welt als Wille und Vorstellung adlı ana eserinin eklemelerini ikinci kısım olarak yayımladı.
1851'de , diğer adıyla () adlı kitabı kayda geçiyordu. Ve Richard Wagner, Schopenhauer'ın onurlandırdığı Der Ring des Nibelungen (Cüceliğin Yüzüğü) adlı eserini icra ediyordu. Julius Frauenstädts'ın Schopenhauer tarzı felsefe üzerine yazdığı mektup yayımlanıyordu. 9 Eylül 1860'tan itibaren Schopenhauer akciğer iltihaplanmasına maruz kaldı. 21 Eylül 1860 tarihinde Frankfurt'ta, o 16 numaralı güzel görünümlü apartman dairesinde koltuğunda dışarıya bakarken öldü. 26 Eylül günü de Frankfurt şehir mezarlığında toprağa verildi.
Felsefesi
Schopenhauer, Platon'un ve Immanuel Kant'ın etkisinde idealizmin teorisini kendince anladığı boyutunda temsil ederken, bu genel bakışı subjektif idealizmin sınırlarından taşıramamış ve Hegel'in felsefesini de reddetmiştir. Hegel, Schelling ve Fichte'ye ve daha sonrasında kendisini fikirlerinden dolayı öven 'e karşı etkileyici polemikler yazmaktan çekinmemiştir.
Felsefesinin ilkesel bir kavramı irade kavramıdır. Dünyanın özü ve gerçekliği irade iken, fenomenlerden oluşan dünya, tasarımdan başka bir şey değildir. İrade, Schopenhauer felsefesinde kendini bir zorunluluk olarak gösterir, ki onun düşüncesindeki kötümserliğin ve karamsarlığın kaynağı da esas olarak budur. İnsan, tamamen kurtulamayacak olsa da istencin emrine boyun eğerek acı ve kederden kısmen kurtulabilir. Bu noktada Schopenhauer'ın düşüncelerinin belirli ölçüde, kaderciliğin ağır bastığı doğu felsefelerine yakınlaştığı söylenebilir.
Schopenhauer'a göre; birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır.
Schopenhauer, görünen dünyanın ardında yatan esas gerçekliğin istenç olduğunu ileri sürdü. Schopenhauer'a göre bu istenç akılsız, bilinçsiz bir öze sahipti ve kendisini fenomenler dünyasında gösteriyordu. Bütün görünenlerin kaynağıydı. İnsan bedeni de onun eseriydi. Aklın denetiminde olmayan bu istenç, insanları parmağında oynatıyor ve geçici tatminlerle veya ulaşılamayan hayallerle, insanı hiçbir zaman dışına çıkamayacağı bir bıkkınlık ve acı döngüsüne sokuyordu. Ona göre; bu anlamsız, boş, acıyla dolu ve kötü hayattan kaçınmanın tek yolu vardı: İstencimizi öldürmek! Bu onu Hinduizm, Budizm gibi dünyevi bir yaşamdan el çekmeyi ve bir keşiş gibi yaşamayı, başkalarına yardım etmeyi, mutluluğumuzu olabildiğince arttırmayı değil, acılarımızı olabildiğince azaltmayı öneren bir yaşam şeklini önermeye yöneltti. Felsefesi, aklın (rasyonalizm) temele oturtulduğu felsefe tarihinde yeni bir bakış açısı anlamına geliyordu ve psikoloji, psikanaliz, müzik, edebiyat gibi entelektüel ve sanatsal alanlarda büyük etki gösterdi.
İrade kavramı ile içgüdüsel bir anlatıyı ifade etmiştir. İrade kavramı fiziksel ve sosyal yapımızı şekillendiren bir durum gibi gözükse de doğadan, özümüzden gelen bir enerjidir. Bu enerji yaşamı, toplumsalı, adaletsizliği döngüsel olarak sürdüren güçtür. İnsan bu enerjiden kaçamaz, içseldir ve doğanın bir parçası olan insan yaşarken aslında cinsel ve yaşamsal enerjisiyle bir yeni anlamlandırmalar silsilesi ile İrade'ye hizmet eder. İrade; yaşamı sağlayan bir enerjidir.
İnsanın kontrolsüz biçimde irade içinde hareketi; uygarlıkları, acıları ve kötülüğü doğurmuştur. Çünkü irade hep ister, yaşam için talep eder. Birey, iradenin kontrolündeki yaşamda sorunsalın içinde iradenin karşısına merhamet ve acı duygusunu koyarak bir nebze de olsa dışına çıkabilir ve birey olarak kendini gerçekleştirebilir.
Dünyanın düzenini sağlayan bu idea ve doğa fenomenleri bütünün enerjinin dışına çıkmak insana acı verir. Güçlü bir münzevi yaşam gücü ve karşı direnç ile gerçeğin karşısında yaşanılabilir.
Schopenhauer'ı ayıran iki entelektüel miras vardı; anlamak ve anlayış. Anlayış (akıl), kavramsal olarak düşünme becerisini yani kavrama bakış açısını getirirken kavram da tasarımsal olarak tüm kavramsal yaklaşımlar içinde karşılaştırma boyutunda anlaşılma bakımından ortaya çıkıyordu. Anlamak ise buna karşı duran tanımlanamayan değerlendirmelerin görülenidir. Yani öyleyse, ne kadar çabuk veya gücünce tanınmaya çalışılan bir kimse ki sesi kalmıştır, hangi açıyla mızrağını hedefine fırlatmıştır, hedefine ulaşmak zorundadır. Anlamak bütün hayvanlar için ortak bir özellik olsa da anlayış insanın dışavurumu olan bir özelliktir. Bu yönelim, Kant ve beraberindeki idealistleri anlamak ve anlayış üzerine geliştirdikleri teoremlerin tartışmalı boyutunda her şeye rağmen Schopenhauer'dır.
Tasarımsal olarak dünya
Schopenhauer, George Berkeley'in düşüncelerinden yola çıkarak insanın gerçeğe aldığı dış dünyasının sadece bir tasarım olacağını betimler ve onun eşiğinde olup biten her şeyin, en büyüğünden en küçüğüne dek zorunlu olarak gerçekleşeceğini, diğer tüm ötekinin ise sadece subjektif (öznel) istenç devinimleriyle yani arzularla, umutlarla, korkularla ve neye yönelik olursa olsun ona ulaşmayla yetkinleşeceğini, bunun da asla acı çekilmeden gerçekleşemeyeceğini savunur. Ve bu hayal kırıklığıdır. Schopenhauer'ın anlayışına göre özne olarak objektif dünya, daima bize bir tasarım modunda görünecektir. Yani nesnelerin, şeylerin varlığı; yalnızca özneden ve maddeden düşlemdirilen ilişkiselliğin var olan tarafıdır. Buna rağmen Schopenhauer'ın, anlayış sınırlarını mahrum bırakmadan, tasarım anlayışından çıkarak insanlığa vardığı anlaşılır bir gerçeklik taşırımı vardır. Dünya onun yaklaşımıyla tükenmemiştir. Bu noktada onun savunduğuyla dünyanın sadece bir tasarı olarak durduğu umarına varmak yine tamamıyla öznel bir yaklaşımdır. Temel olarak Schopenhauer'ın terminolojisinde, öznel olan ile objektif olanın içinde olası dağılan imgelem gücünün ya da fantezinin gerçek dünya ile bağlantı sıkıntısı yaşanır.
Schopenhauer, Kant'ın söylediği ve etkilendiği hiçbir zaman tecrübesi edinilemeyecek olan "Biz sadece aklımızla gerçeğe aldığımız şeyleri görüyoruz." yorumuna ters düşer. "Şey ki içindedir, kendiliğindendir ve ahiretinde bütün tecrübesini taşır, o yüzden asla öğrenilemeyecektir!" Kendimizi izlersek akabinde sonumuzu da bir anlamda anlaşılır kılabiliriz: Biz içimizde olan istençleri öğreniyoruz, istenç de yalnız başına kendi içinde bir "şey"dir ve bu kendiliğindendir. Bu, insanların ve hayvanların davranışlarında sadece bir dürtü değildir, bilakis doğa kanunun arkasındaki nedensiz sebebiyettir, fiziksel bazı kanunlar gibi. Dünya, anlaşılmaz istenciyle kördür.
İstenç olarak dünya
Schopenhauer, tüm şeylerin nesnel varoluşunu yani onların salt başkalarının gördüğü varoluşunun kesinlikle sevindirici ve buna karşılık öznel varoluşunun ise istemede yer aldığı için acı ve kederle donatılmış olduğunu söyler. İstenç olarak dünya her şeyi ile bir bilgidir. Bir kimse en entelektüel hazlarına, arzularına ancak kendi zekâsının aracılığıyla ulaşır. Zekâ ülkesinde acının yeri yoktur. Bu avantaja eşlik eden bir dezavantaj ise doğada zekânın derecesiyle beraber acı çekme yeteneğinin de artması yani tasarım olarak dünya ile istencin çatışkısı olan en yüksek yere ulaşılmış olmasıdır.
İstenç insanda olan tek şeydir ve irade karşısındaki önceliğini daima korur, ona karşı zayıftır. Bu bütün canlılarda böyledir aslında. Bir insanı öteki hayvan türlerinden ayıran duyarlılığın ve hatta daha yüksek derecede bulunan öteki iki fizyolojik temel kuvvet karşısındaki önceliğini yadsımadan düşünürsek; bir nesneyi ancak ona karşı şiddetli bir ilgiyle, istencini uyararak yani o nesneye yönelik kişisel ilgi duyarak elde edebilir. Ama istencin her kalıcı uyarılması en azından karışık türdendir; yani acıyla bağlantılıdır.
İstencin kasıtlı biçimde ve üstelik sadece anlık ve hafif, kalıcı ve ciddi olmayan acılara neden olabilecek küçük ilgiler aracılığıyla uyarılması sosyetiktir. Buna karşılık, zihinsel güçleri ağır basan bir insan, salt bilgi yolunda istencin hiçbir biçimde karışmadığı en canlı ilgiyi göstermeye yetkindir ve hatta buna muhtaçtır. Ancak sonra bu katılım onu hemen acının yabancı olduğu bir yere, adeta rahat yaşayan tanrıların atmosferine götürür. Bu tür insanlara göre geride kalanların yaşamı sersemliktir. Çünkü onlar yalnız kaldıklarında dayanılmaz bir can sıkıntısına kapılırlar. Gündelik gerçek yaşantımız tutkularımız tarafından yönlendirilmediği sürece can sıkıcı ve yavan olmaya mahkûmdur. Tutkularımız bunu esir aldığındaysa çok geçmeden de bize acı vermeye başlarlar. Bu nedenle mutluluk için gerçek bir kuvvet fazlalığı gereklidir. Yani istençlerinin hizmeti için gereken ölçünün üstünde zekâ fazlalığına sahip olanlar mutludurlar. Ancak ve ancak istencin hizmetinde olmayan bu fazlalık salt zihinsel bir uğraşıyı sürdürebilir.
Felsefesinin temel kaynağı ve nedenselliği
Schopenhauer, potansiyel olarak aktif anlamlar taşıyan iki entelektüel beceriyi yani aklı ve anlayışı birbirinden ayırmıştır. Anlayış, bakmayı kavramsal ve terimsel olarak düşünebilme sonrasında içinde barındırdığını temsil etme yetisidir. Bu zihindeki soyut bir konsepttir. Akıl ise buna karşılık, baktığıyla kendini doğrudan doğruya belirsiz; bir insanın ne kadar hızlı veya güçlü olabileceğini bilebilmek, bir gürültünün nedeninin ne olabileceğini veya bir mızrağın hedefine varması için hangi açıyla ya da hangi güçle fırlatılması gerektiğini tahmin ve hesap etmek şeklinde muhakemelerin içinde bulur.
Akıl ile bütün hayvanları kastederken, anlayışta da en öne çıkan ölçüt olma özelliğiyle insanı kastetmiştir. Her şeye rağmen Schopenhauer, bu düşünsel yaklaşımı ve çıkış noktasıyla anlayış yetisi üzerine Kant veya idealistlerden daha fazla skeptik şeyler yazmıştır.
Kötümserliği (pesimizm)
Kör, anlayışsız dünya istenci onun için en büyük çıkış noktasıydı. Kastettiği çıkış noktası dünyanın ve canlıların var olmasına, türemesine kadar giden noktadır. Ona göre anlayış, bu irrasyonel dünya istencinin yalnızca bir hizmetçisidir. Dünya onun için -körlerin nedensiz istençlerinin ürünü olarak dünya- aslında olmaması gereken kötü olan bir şey, bir suçtur. Daha kötü bir dünya olamaz. İşte ama dünya öyle bir kurulu düzendir ki, öyle olmak zorundalığındaki kesin ve doğru gerekliliğini başarabilmek zorundadır. Eğer biraz daha kötü olsa zaten üstesinden gelemezdir. Dünya, acılarla dolu bir feryat, sefalet vadisidir. Her şeyin bir şans olduğuysa illüzyondur. Bütün hazlarımız yalnızca negatif kalacak, durup dinlenmeden çaba harcayan istençlerimiz son olarak bir "hiçlikle" memnun edilecek. "Çünkü her şey, çabalarımız, bir yetersizlik kaynağından gelir ve memnuniyetsizliğimizle birlikte yetersiz bir gerekle çabasına kaldığı yerden devam edecektir ki, öyleyse acı olarak kalacaktır giderilmediği sürece." Hiçbir memnuniyet de sürekli değildir, ondan çok daima yeni bir çabanın yeni başlangıç noktasıdır. Çabayı her yerde görüyoruz, defalarca yavaşlatılmış, engellenmiş ve savaşır vaziyette; yani sürdüğünce acı olarak ama çabanın son hedefi olarak değil. Öyleyse çaba acının son hedefi ve ölçütü değildir. İstencin, her şeyden önce her şeyi istemenin esası ihtiyaçtır, eksikliktir, yetersizliktir. Sonuç itibarıyla "acı"dır. Öyleyse yaşam, can sıkıntısı ile acının arasında sallanarak gidip gelendir.
İnsanlığın yaşamında daha ilk hâlinden itibaren hiçbir gerçek mutluluğa yeteneği yoktur. Her bir yaşam hikâyesi acıdan ibarettir, küçük veya büyük kazaların neticesiyle diğerinin takipçisi olarak devam eden.
İstencin en etkileyici, baskın olanı sürekli olarak insanı rahatlatmayan cinsel güdüdür. Ancak Schopenhauer bu istencin, insanın hayal kırıklığında acı duyan olmalığıyla sanat (burada daha çok müzikten bahseder), ahlak ve dervişlik üzerinden aşılabileceğini doğrular. Ancak birçok sanatçının da Schopenhauer'ın bu bilgisinden esinlenerek sanatçı oldukları söylenemez.
Etik
Ayrıca bakınız: Hayvan Refahı
Davranışların ve ahlakın bütünü olarak etikte Kant'tan biraz uzaklaşıp bizzat etiğin acısını çekerek zaman geçirir Schopenhauer. Çıkar gözetmeksizin paylaşmaktan kaçındığı başkalarında da aynı acı hâlindedir. Bu herkesçe duyumsanandı. Böylelikle körlerden ivmelenen istenç ürünü ve başka canlılarda da aynı körlükle yakan kendisi gibi acıya katlanan insanı fark ediyordu. Bu birliktelikte çekilen acıyla Schopenhauer egoist yanını sarmalamıştır ve içindeki insanın derinlemesine bakışı dünyanın acısının anlaşılması bakımından özdeşleşmesine yardımcı olmuştur.
Bunun dışında Kant ile karşılaştırılması bakımından dikkate değer söylediği emredici söz şöyledir:
"Neminem laede, immo omnes, quantum potes, iuva." (Kimseyi yaralama, ondan çok yardım et herkese yapabildiğince.) - Schopenhauer: Das Prinzip aller Moral (Bütün Ahlakların Prensibi)
Schopenhauer, etiğinde son olarak anlaşılır biçimde hayvanları korumanın ve hayvan refahının önemine değinmiştir.
"Hayvanlarla beraber acı çekmek, kendisine güvenileceğine izin verdiğimiz karakterin yardımseverliğine bağlıdır. Kim hayvanlara karşı gaddar davranıyorsa, iyi bir insan olamaz.""Hayvanların haklarının olmadığı varsayımı ve onlara karşı muamelemizin hiçbir ahlaki öneminin olmadığı yanılgısı, Batı'nın kabalığının ve gaddarlığının son derece rezil bir örneğidir. Evrensel merhamet ahlakın tek güvencesidir."
Sosyoloji
1848 Devrimi'yle beraber Schopenhauer devletin rolü üzerine yönelmiş ve atıflarda bulunmuştur: Doğada kaba kuvvet hüküm sürüyordu, insanlar arasında da öyleydi; nihayetinde kitle olmak avantajlıydı ama sonsuza dek reşitliğini bir türlü elde edemediği bu hakimiyetini cahilce, aptal, haksız biçimde kullanarak mecburen ruhsal düşüncenin kaba kuvvet anlayışına boyun eğecekti. Devletin varlığı sayesinde kamu işlerinde mümkün olduğunca daha az adaletsizlik varken devlet aynı zamanda kamu yararı için haksızlıklar da yapabilme iznine sahipti. Schopenhauer, yalnızca ancak bu şekilde insanlara gem vurulabileceğini ve baskı altına alınarak yönetilebileceğini kastettiği monarşik mutlaklık üzerine bir açıklama yaparken bizzat insanın içindeki monarşik içgüdüden bahsediyordu. Halkçılar ise buna karşılık doğal olmayan, yapay bir yansımadan çıkageliyorlardı. "Her yerde bir istenç, onu temsil ya da idare eden bir şey olmak zorundadır."
Estetik
Schopenhauer'ın estetiğine göre sanatın istenci yatıştırıcı bir özelliği vardır. Bu estetik dünyevi yatkınlığın en üst noktasına erişir. İnsana, en üst form olarak onun görselinde beliren istencin istenci ve onun üzgüsünün katlanılabilirliğini geçiştirmek için verdiği ihtimal öyle bir yere varır ki, o da var olmamaktır ve bu da nihilist felsefenin Nirvana'sıdır. Gerçek sanat çalışması, sanatçıyı içsel dünyasında doğada bir şey, bir düşünce olarak kendine vardırır ve ona bakanın objektif bakış açısına bu yolla anlaşılmasına yardımcı olurken bu yükseklikten de kendi nesnel özlüğünü öne çıkarır. Schopenhauer'ın buradaki düşüncesinin kefaleti, düşünsel olarak bakmanın, onun bilgisinin bir sanat eserindeki yırtıcı ve yakıcı özelliğidir.
"Bizim insan olarak sayılı sanatçılar arasında açık ve net biçimde ortak olarak gördüğümüz yaratılmış güzellikleri gerçeğe alıp tanımamız, onu üreten sanatçının daha önce hiç böyle bakmamış, görmemiş olmasındandır. Bu yalnızca istencin, onun ölçülü, vardığı en yüksek noktada tamamen nesnellikten uzaklaşan bakışının burada değerlendirilmesi ve bulunması gerektiği biz kendimizdir. Bu biz, doğanın bize göstermek için çabaladığı şey gerçeğinin içinde yine kendimizi bulmamız gibi bir yeni bilginin dikkate değer dahiliğinde az önce anlamına eşlik eden ayrı şeylerin içinde onların düşüncesini tanır, aynı şekilde yarım bir sözcükle anladığı doğayı yine doğanın içine anlatırken yalnızca kekeler." Schopenhauer
Schopenhauer, felsefi şakımasında özel bir duruş kazanımlanıyordu kendine. Sesinin tonunu aldığı yer yine nesnel anlamda istencin bir başka formuyla bu dünyadaki bütün istençlere objektif bir örnekleme yapmayı barındırmak isterken bu boyutta anahtar rolü derinleştikçe objesiz, şeysiz kurallara o kadar yakınlaşan ve ne kadar yüksek olursa o kadar da insanın hareket nedeniydi:
"Ben, en aza indirgenmiş objektifliğinde istenci, organik olmayan doğayı, gezegenler kitlesini ve bunların nedeni basın en derin tonlamasındaki harmonisini tekrar tanıyorum. Bütün 'azıcık hareketli' olan ve ama çabuk duyulan yüksek tonlamalar, periyodik olarak duyulan asıl ve derin tonlamadan kaynaklı tanıdık seslerdir. Bu analog, bedenin ve doğadaki diğer organizasyonların görmesi gereken bir mecburiyettir ki, adım adım gezegenlere taşıyarak asıl kaynağına ulaşacaktır. Aynı ilişkisel durumu asıl, ana bas tonlamasına götürecek olan yüksek tonlar taşımaktadır. Nihayetinde genel olarak harmoninin uzamında öne çıkarılan ve katkısallığı inkâr edilemeyecek seslerin, bas ve onu yönetenin, temsil edenin melodisini söyleyen sesin varlığından yola çıkarak, bütün fikirlerin sıralamasını tekrar tanıyorum ki içinde istenç objektifselleştirilmiştir. Basa yakın duranlar onu en az temsil edebilen, organik olmayan ama çoktan birkaç kez kendini dışavuran bedenlerdir. Daha yukarıda olanlar benim için bitkileri ve hayvan dünyasını temsil ederler. Neticede yüksek tonlamadaki melodinin içinde, istencin bağımsız bir bilince çıkarılarak içinin başlangıca dair itibarlaşan anlamlarla doldurulduğu asli sesi temsile yakınlığı vardır ve bununla ben en yüksek noktada objektif olabilecek, objektif yaklaşımı burada kavramak üzere hep çaba gösterecek insanın istencini tanıyorum." Schopenhauer
Çözümsel yaklaşımı
Düşünseliğiyle sürekli olarak acılar, sefillikler vadisi olarak tanımladığı dünyayı şikâyet eden Schopenhauer, ölümü yaşamdan daha iyi bulduğunu itiraf eder. Ancak bu, bütün felsefi öğretilerin yanlışı olarak yayılan bir delilik formudur ve bununla intihara teşvik buyurulan mutasyonel bir talep oluşmuştur. Oysa Schopenhauer, kendi şizoidine rağmen herhangi bir çözüm önerisinde bulunmamıştır. Çünkü metafizik istenç, bir şekilde olurunca yeni bir forma erişecek ve böylece yaşamın ekseni yeni bir yönelime doğrulanacaktı. İstencin sonu yoktur. Bu dünyaya ait en yüksek varlık insandır ve yaşamın kabul ve redliğindeki yönlem hâlinde en yüksek iradeye sahiptir. Bu Nirvana'ya çıkan yolun kapısını açar.
"Bütün yaşamsal birlikteliğin anlaşılırlığı istencin yaşama olan yatkınlığıdır, yalnız başına bu bizi bitirebilir; bütün istençlere kıyan, onu yok eden şey bizdeki nesnel görünümünü terk eden intiharımız değildir."
Yankısı ve etkisi
Yeni çağımızın çok az Alman felsefecisi ve ölümünden kısa bir süre sonra gerek sanat gerekse bilim alanlarında kabul görüp de ünlenmiş diğer insanları, dolaysız olarak Schopenhauer gibi yüksek bir okuyucu katmerine ve bıraktığı etkiye ulaşmıştır. Esas olarak Friedrich Nietzsche'yi etkileyen Schopenhauer, Richard Wagner, Leo Tolstoy, Samuel Beckett, Albert Einstein, Thomas Hardy, Henri Bergson, Kurt Tucholsky, Thomas Mann, Hermann Hesse, gibi birçok başka kişilerce yeri geldikçe onore edilmiştir. Onun modern Alman literatürüne ve günümüz felsefesine yaptığı katkıyı tahmin etmek oldukça zordur. Şu var ki Schopenhauer, Goethe ile birlikte Alman yazı ve felsefe dilinin günümüzde hâlâ izleri hissedilen mimarlarından biri olmaya devam edecektir.
Schopenhauer, felsefesinde Budizme ve ateizme oldukça yakın ve zengin duran veriler, bilgiler olduğunu görmüştür. Budizmin Almanya'daki yayılımında Schopenhauer'in eserlerine göz atmayı gerektiren gerçek onun anlaşılmasında bir durak noktasıdır.
Eserleri
- Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü Üzerine, (Über die vierfache Wurzel des Satzes vom zureichenden Grunde), 1813
- İstenç ve Tasarım Olarak Dünya, (Die Welt als Wille und Vorstellung), 1818-1819
- , (Über den Willen in der Natur), 1836
- , (Über die Freiheit des Mensch-lichen Willens), 1839
- , (Die beiden Grundprobleme der Ethik), 1841
- Parerga ve Paralipomena, (Parerga und Paralipomena), 1851
Türkçeye Çevrilmiş Kitapları
- Aşkın Metafiziği, Çeviren: Selahattin Hilav, Sosyal Yayınları.
- İstenç ve Tasarım Olarak Dünya, Çeviren: Levent Özşar, Biblos Kitabevi Yayınları.
- Parerga ile Paralipomena, Çeviren: Levent Özşar, Biblos Kitabevi Yayınları.
- Ruh Görme Üzerine, Çeviren: Levent Özşar, Biblos Kitabevi Yayınları
- Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Çeviren: Mustafa Tüzel, Kabalcı Yayınevi, İst.1998
- Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi, Çeviren: Mustafa Tüzel, Türkiye İş Bankası Yayınları, İst. 2005.
- Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Şule Yayınları.
- Aşka ve Kadınlara Dair, Aşkın Metafiziği, Toplu Eserleri-1, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say yayınları, İst 2006.
- Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine, Toplu Eserleri-2, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İst. 2007. (Not: Bu kitap, İstenç ve Tasarım Olarak Dünya kitabından iki ve Parerga ile Paralipomena kitabından da dört makalenin birleştirilmesiyle oluşmuş bir derlemedir.)
- Hayatın Anlamı, Toplu Eserleri-3, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İst. 2007.
- Ölümün Anlamı, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları 2011
- Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine, Toplu Eserleri-4, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İst. 2007
- Üniversiteler ve Felsefe, Toplu Eserleri-5, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İst. 2008
- Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine, Toplu Eserleri-6, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İst. 2008
- İnsan Doğası Üzerine, Çeviren: Elif Yıldırım, Oda Yayınları, İst. 2013
- "Edebiyat Dersleri", Çeviren: Arzu Eti Polat, Kafe Kültür Yayıncılık, İst. 2014
- "Bilim ve Bilgelik", Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İst. 2014
- Tartışma Sanatının İncelikleri, Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları 2011
- Merhamet, Dergah Yayınları, Çeviren: Zekai Kocatürk, 2009
- Haklı Çıkma Sanatı, İmge Kitabevi, Çevirmen: Hüseyin Salihoğlu,
- Hiçliğin Mutlu Sessizliği, Zeplin Kitap 2016
- Akıl Zayıflığı, Çevirmen: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları
- Dünyanın Istırabı Üzerine, Çeviren: Ferhat Jak İçöz, Kafka
Vikisöz'de Arthur Schopenhauer ile ilgili sözleri bulabilirsiniz. |
Dış bağlantılar
- Schopenhauer in Dresden 16 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- „Über die Weiber“ 25 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde . als mp3 Hörbuch.
- in
- Schopenhauer Felsefesi 18 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- http://www.bbkl.de/s/s1/schopenhauer_a.shtml 17 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . - Schopenhauer - Biographisch-Bibliographisches Kirchenlexikon (BBKL)
- ^ Rüdiger Safranski: Schopenhauer and the Wild Years of Philosophy. Harvard University Press, Massachusetts 1991, , S. 52-53.
- ^ Auf dem Deckel eines Rechnungsbuchs hat der damals 45 Jahre alte Privatgelehrte seine Gedanken fest gehalten
- ^ Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi, Çeviren: Mustafa Tüzel, Türkiye İş Bankası Yayınları, İst. 2005
- ^ Arthur Schopenhauer - Biographisch-Bibliographisches Kirchenlexikon (BBKL)
- ^ Arthur Schopenhauer - „Mitleid mit den Tieren hängt mit der Güte des Charakters so genau zusammen, daß man zuversichtlich behaupten darf, wer gegen Tiere grausam ist, könne kein guter Mensch sein.“ Grundlage der Moral
- ^ Arthur Schopenhauer. "The Basis of Morality". 13 Ekim 2013 tarihinde kaynağından .
- ^ Arthur Schopenhauer: Die Welt als Wille und Vorstellung. Köln 1997, Erster Band, §. 45.
- ^ a b Arthur Schopenhauer: Die Welt als Wille und Vorstellung. Köln 1997, Erster Band, §. 52.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Arthur Schopenhauer 22 Subat 1788 Danzig 21 Eylul 1860 Frankfurt Alman filozof yazar ve egitmendir Schopenhauer Alman felsefe dunyasindaki ilklerdendir Dunyanin anlasilmaz akilsiz prensipler uzerine kurulu nedenselliklerinin oldugunu soyleyerek dikkat cekmistir Ayrica Nietzsche nin ilk akil hocasidir Arthur SchopenhauerDogumu22 Subat 1788 1788 02 22 Danzig Lehistan Litvanya BirligiOlumu21 Eylul 1860 72 yasinda Frankfurt Alman Konfederasyonu Pulmoner solunum yetmezligiMilliyetiAlmanAlma materGottingen UniversitesiCagi19 yuzyil felsefesiBolgesiBati felsefesiOkuluKantcilik idealizmKurumuBerlin UniversitesiIlgi alanlariMetafizik estetik etik fenomenoloji ahlak psikolojiOnemli eserlerIstenc ve Tasarim Olarak Dunya Parerga ve ParalipomenaOnemli fikirleriIstenc kotumserlik yeterli sebep ilkesiEtkilendikleri Eflatun Kant Upanisad Goethe Shakespeare Spinoza Giordano Bruno Locke Hume Berkeley BudizmEtkiledikleri Beckett Bergson Borges Burckhardt Einstein Eminescu Freud Hamsun Hardy Hartmann Hesse Horkheimer Huysmans Itten Jung Mann Maupassant Mainlander Nietzsche Popper Proust Ryle Santayana Sartre Schrodinger Thomas Tolstoy Vivekananda Wagner Wittgenstein Zapffe Michel HouellebecqImzasiArthur Schopenhauer Frankfurt Sehir Mezarligi1815 te Arthur Schopenhauer portre Ludwig Sigismund RuhlArthur Schopenhauer imzali fotografiHayatiBabasi Heinrich Floris Schopenhauer Danzigli tuccar bir ailenin soyundan gelmektedir Annesi ise daha sonra tanidik bir yazar olan Johanna Schopenhauer dir Schopenhauer ailesi Polonya nin bolunmesiyle otonomisini kaybeden Danzig i 1793 yilinda terk eder ve Hamburg a yerlesir burada yeni bir isyeri acar Ailesinin ticari gecmisine gelenekselligiyle sadik kalan Arthur babasinin destegiyle Hamburg daki ozel bir okula Hamburger Rungesche Privatschule yazilir Burada ogrendikleriyle yetinemeyen Arthur babasindan kendisini acilen alt yapisi daha iyi olan liseye Gymnasium kayit etmesini rica eder Babasi bunu gereksiz buldugunu ve kendisine Avrupa ulkelerinde genel bir egitim seyahati yapmasini ve bu seyahat sonrasinda karar vermesi gerektigini soyleyerek daha iyi bir oneride bulunur Arthur bu oneriyi kabul eder ve nihayetinde de en cok Wimbledon da Ingilizce pratigi icin zaman gecirdigi bu seyahati 1803 ten 1804 e kadar Hollanda Ingiltere Fransa Isvec Isvicre Silezya ve Prusya arasinda donusumlenir 1804 Eylulden Aralik ayina kadar babasinin istegiyle Danzig de yine babasinin bir arkadasi olan Jacob Kabrun a ait sirkette ticaret egitimi stajyerligi yapar Annesi bu donemde Arthur la beraber kalir 1805 te Hamburg a geri donen Arthur Jenisch adli bir sirkette staj egitimine devam eder Babasi acikliga kavusmayan bir nedenle 20 Nisan 1805 te gecirdigi kazada hayatini kaybeder Babasinin olumuyle kapanan firmadan sonra annesi Johanna Arthur un kiz kardesi Adele yi yanina alarak Weimar a tasinir Arthur Hamburg da yalniz kalir ve artik baba meslegini okuyarak devam ettirmek ya da yatkin oldugu felsefi meslekten vazgecmek kararini ozgur olarak verebilecektir Haziran 1807 de Gotha sehrinde Doering Lisesi nin muduru olan Carl Ludwig Fernows un tavsiyesi uzerine ogrencisi olur 1807 de Weimar in yakinlarinda bir yere nakil olur ve hayatindaki en onemli egitmeni Franz Passow ile tanisir Cevresini bu anlamda genisletmeye devam eder ve tutkuyla baglandigi ile tanisir Genc yasta kendisinden 11 yas buyuk Karoline ile yasadigi erotik kargasa Arthur u ruhsal anlamda siddetli bunalimlara sokar Resit oldugunda babasindan payina dusen mirasi alir Babasindan kalan miras ile artik maddi anlamda bir sorunu kalmamisti 1809 da Gottingen Universitesi nde tip ogrenimine basladi fakat hemen sonra lehine olacak bir karar ile felsefeye gecti 18 Ekim 1813 te Jena Universitesi nden felsefe doktorasini Uber die vierfache Wurzel des Satzes vom zureichenden Grunde Yeterli Temel Ilkesinin Dortlu Koku Uzerine adli calismasiyla aldi Bu calismanin ilk okuyucularindan biri de Johann Wolfgang von Goethe dir Goethe daha onceden Arthur un annesini Weimar daki bir edebiyat salonundaki bulusmadan taniyordu ve onun uzerinden de tanistigi Arthur o zaman da dikkatini cekmisti Daha sik gorusmeler esnasinda Goethe nin adli eseri yayimlandi Goethe Schopenhauer e hayranlik duyuyordu fakat bu hayranlik gitgide Schopenhauer in Newton u karsisina alan soylemleri yuzunden kaygi duyurucu bir iliski haline donustu ve boylelikle aralarindaki sicak iliski bozuldu Friedrich Majer sayesinde Schopenhauer eski Hindistan felsefesini yani Brahmanizmi tanidi 1814 te annesiyle birlikte Dresden e gitti ve orada edebiyatcilarla gorusup paylasimlarda bulundu sehrin zengin kutuphanesinden faydalandi 1815 yilinda kendi renk bilgisi uzerine yogunlasarak yazdigi Uber das Sehn und die Farben Bakmak ve Renkler Uzerine 1816 yilinda basilan kitabi ayni zamanda Goethe ile aralarinda bir mektuplasma olarak nitelendirilmistir Schopenhauer in en onemli eseri olan Die Welt als Wille und Vorstellung Istenc ve Tasarim Olarak Dunya kitabi 1819 yili baslangicinda Friedrich Arnold Brockhaus yayinevince basildi ve yayimlandi Daha sonra Schopenhauer in bu eserini oldukca genislettigi varsayilmaktadir Schopenhauer eserlerine tinsel baginti tarihselliginde tamamiyla aciktir ama kitaplarinin okunmasi boyutunda hayatta kaldigi sure boyunca bu basariyi elde edememistir Schopenhauer 1819 da Italya ya yaptigi bir seyahatte Venedik Roma Napoli Paestum Milano sehirlerinde bir sure kaldi ve bu esnada aldigi bir haber seyahatini yarida kesmesine ve donmesine neden oldu Soz konusu haber babasindan kalan servetin bir kismini yatirdigi banka olan Danziger Bankhauses L A Muhl un iflasiydi Annesiyle arasinda yeni tetiklemeler yaratacak olan bu mesele yuzunden muskul kaldigi durumu duzeltmek amaciyla Berlin Universitesi nde ogretim gorevlisi olarak calismak uzere basvuru yapti Basvurusu kabul goren Schopenhauer 1820 de Berlin Universitesi nde egitmenlik yapmaya basladi Bu zamanda Hegel ile olan meshur kavgasi bas gosterdi Schopenhauer dersliklerde az katilimcinin oldugu konusmalarini ayni zamanda Hegel ile de paylasiyordu ki Hegel bunu oncelikli olarak algiliyordu Kisa zamanda universitedeki felsefeyi boslamaya basladi Iflas eden bankadan talep ettigi odeme 1821 de gerceklesince universiteyi terk etti ve Italya seyahatine kaldigi yerden devam etti Uzun suren saglik sorunlari ve Berlin deki Bad Gastein ve Dresden deki hastane tedavilerinden sonra 1825 te tekrar Berlin e donerek hicbir buyuk beklentisi olmaksizin yine egitmen olarak calismak uzere universiteye basvuruda bulundu Jean Paul un ovgu dolu konusmalarina ragmen Schopenhauer in Die Welt als Wille und Vorstellung Istenc ve Tasarim Olarak Dunya kitabi fikirleri kimseyi etkilemiyor ve henuz talep gormuyordu Kolera hastaligi salgini yuzunden ki Hegel bu hastaliga yakalanarak olmustu Schopenhauer 1831 kis mevsimini kactigi Frankfurt ta gecirdi 1832 ye kadar devam edecek olan Mannheim yerlesikliginden sonra nihayet 1833 te hayatinin geri kalan kismini gecirecegi Frankfurt a yerlesti Bu doneme dair yazdiklari dikkate deger Saglikli bir atmosfer guzel bir yore Begeni gorebilen seyler bunlar buyuk bir sehirde Daha iyi bir okuma odasi Dogal tarihiyle Muze Daha iyi sahne oyunlari opera konserler Daha fazla Ingilizler Daha iyi kafeler Kotu olmayan sehir suyu Senckenberg tarzi kutuphane Frankfurt Universitesi nde Tasma yok Cok az gorulmus Cevrenin sevecenligi samimiyeti dostlugu Mahir bir dis doktoru ve daha az kotu doktorlar Sikayetsiz yaz sicakligi Arthur Schopenhauer Arthur Schopenhauer yalniz yuruyen kronikcilerin tahminine gore Frankfurt ta kenara itilmis bir hic kimse idi Bir anlamda kendi kendine ve nehir kenarinda yuruyuslere ciktigi kopegiyle mimikler el kol hareketleri yaparak konusan bunun yani sira yoresel sair Friedrich Stoltze ile tesaduflesen biri olmak gibi Bu uzun suskunluktan sonra 1836 da gunluk yasayisi Uber den Willen in der Natur Tabiattaki Irade Ustune adli eseriyle felsefe dunyasinda tekrar varolmak icin okunacakti Bu kitabi kesin kurallarla doluydu Sabahlari calisma masasindaki is oglen yemeginden once duzenli olarak flut uflemesi Frankfurt ta kaldigi sure boyunca kirada oturan 55 yasindaki Schopenhauer in kendine ait nehre bakan tasindigi ve orada oldugu 17 numarali evi 16 numarali kiraci olarak aksak sekilde tarihe kazinacakti Schopenhauer 1837 de Immanuel Kant in toplu yazilarina el atti ve Kritik der Reinen Vernunft Salt Akil Anlayisinin Elestirisi kitabinin birinci olusumunu destekledi 1838 de Schopenhauer in annesi oldu Friedrich Dorguth Die falsche Wurzel des Idealrealismus Idealizmin Yanlis Kokleri adli 1843 te yayimladigi yazisinda henuz az taninmis Schopenhauer in dunya tarihindeki anlamina vurgu yapmaktaydi Schopenhauer 1844 te Die Welt als Wille und Vorstellung adli ana eserinin eklemelerini ikinci kisim olarak yayimladi 1851 de diger adiyla adli kitabi kayda geciyordu Ve Richard Wagner Schopenhauer in onurlandirdigi Der Ring des Nibelungen Cuceligin Yuzugu adli eserini icra ediyordu Julius Frauenstadts in Schopenhauer tarzi felsefe uzerine yazdigi mektup yayimlaniyordu 9 Eylul 1860 tan itibaren Schopenhauer akciger iltihaplanmasina maruz kaldi 21 Eylul 1860 tarihinde Frankfurt ta o 16 numarali guzel gorunumlu apartman dairesinde koltugunda disariya bakarken oldu 26 Eylul gunu de Frankfurt sehir mezarliginda topraga verildi FelsefesiSchopenhauer Platon un ve Immanuel Kant in etkisinde idealizmin teorisini kendince anladigi boyutunda temsil ederken bu genel bakisi subjektif idealizmin sinirlarindan tasiramamis ve Hegel in felsefesini de reddetmistir Hegel Schelling ve Fichte ye ve daha sonrasinda kendisini fikirlerinden dolayi oven e karsi etkileyici polemikler yazmaktan cekinmemistir Felsefesinin ilkesel bir kavrami irade kavramidir Dunyanin ozu ve gercekligi irade iken fenomenlerden olusan dunya tasarimdan baska bir sey degildir Irade Schopenhauer felsefesinde kendini bir zorunluluk olarak gosterir ki onun dusuncesindeki kotumserligin ve karamsarligin kaynagi da esas olarak budur Insan tamamen kurtulamayacak olsa da istencin emrine boyun egerek aci ve kederden kismen kurtulabilir Bu noktada Schopenhauer in dusuncelerinin belirli olcude kaderciligin agir bastigi dogu felsefelerine yakinlastigi soylenebilir Schopenhauer a gore birbirlerini en cok buyuleyenler birbirlerini en cok tamamlayanlardir Schopenhauer gorunen dunyanin ardinda yatan esas gercekligin istenc oldugunu ileri surdu Schopenhauer a gore bu istenc akilsiz bilincsiz bir oze sahipti ve kendisini fenomenler dunyasinda gosteriyordu Butun gorunenlerin kaynagiydi Insan bedeni de onun eseriydi Aklin denetiminde olmayan bu istenc insanlari parmaginda oynatiyor ve gecici tatminlerle veya ulasilamayan hayallerle insani hicbir zaman disina cikamayacagi bir bikkinlik ve aci dongusune sokuyordu Ona gore bu anlamsiz bos aciyla dolu ve kotu hayattan kacinmanin tek yolu vardi Istencimizi oldurmek Bu onu Hinduizm Budizm gibi dunyevi bir yasamdan el cekmeyi ve bir kesis gibi yasamayi baskalarina yardim etmeyi mutlulugumuzu olabildigince arttirmayi degil acilarimizi olabildigince azaltmayi oneren bir yasam seklini onermeye yoneltti Felsefesi aklin rasyonalizm temele oturtuldugu felsefe tarihinde yeni bir bakis acisi anlamina geliyordu ve psikoloji psikanaliz muzik edebiyat gibi entelektuel ve sanatsal alanlarda buyuk etki gosterdi Irade kavrami ile icgudusel bir anlatiyi ifade etmistir Irade kavrami fiziksel ve sosyal yapimizi sekillendiren bir durum gibi gozukse de dogadan ozumuzden gelen bir enerjidir Bu enerji yasami toplumsali adaletsizligi dongusel olarak surduren guctur Insan bu enerjiden kacamaz icseldir ve doganin bir parcasi olan insan yasarken aslinda cinsel ve yasamsal enerjisiyle bir yeni anlamlandirmalar silsilesi ile Irade ye hizmet eder Irade yasami saglayan bir enerjidir Insanin kontrolsuz bicimde irade icinde hareketi uygarliklari acilari ve kotulugu dogurmustur Cunku irade hep ister yasam icin talep eder Birey iradenin kontrolundeki yasamda sorunsalin icinde iradenin karsisina merhamet ve aci duygusunu koyarak bir nebze de olsa disina cikabilir ve birey olarak kendini gerceklestirebilir Dunyanin duzenini saglayan bu idea ve doga fenomenleri butunun enerjinin disina cikmak insana aci verir Guclu bir munzevi yasam gucu ve karsi direnc ile gercegin karsisinda yasanilabilir Schopenhauer i ayiran iki entelektuel miras vardi anlamak ve anlayis Anlayis akil kavramsal olarak dusunme becerisini yani kavrama bakis acisini getirirken kavram da tasarimsal olarak tum kavramsal yaklasimlar icinde karsilastirma boyutunda anlasilma bakimindan ortaya cikiyordu Anlamak ise buna karsi duran tanimlanamayan degerlendirmelerin gorulenidir Yani oyleyse ne kadar cabuk veya gucunce taninmaya calisilan bir kimse ki sesi kalmistir hangi aciyla mizragini hedefine firlatmistir hedefine ulasmak zorundadir Anlamak butun hayvanlar icin ortak bir ozellik olsa da anlayis insanin disavurumu olan bir ozelliktir Bu yonelim Kant ve beraberindeki idealistleri anlamak ve anlayis uzerine gelistirdikleri teoremlerin tartismali boyutunda her seye ragmen Schopenhauer dir Tasarimsal olarak dunya Schopenhauer George Berkeley in dusuncelerinden yola cikarak insanin gercege aldigi dis dunyasinin sadece bir tasarim olacagini betimler ve onun esiginde olup biten her seyin en buyugunden en kucugune dek zorunlu olarak gerceklesecegini diger tum otekinin ise sadece subjektif oznel istenc devinimleriyle yani arzularla umutlarla korkularla ve neye yonelik olursa olsun ona ulasmayla yetkinlesecegini bunun da asla aci cekilmeden gerceklesemeyecegini savunur Ve bu hayal kirikligidir Schopenhauer in anlayisina gore ozne olarak objektif dunya daima bize bir tasarim modunda gorunecektir Yani nesnelerin seylerin varligi yalnizca ozneden ve maddeden duslemdirilen iliskiselligin var olan tarafidir Buna ragmen Schopenhauer in anlayis sinirlarini mahrum birakmadan tasarim anlayisindan cikarak insanliga vardigi anlasilir bir gerceklik tasirimi vardir Dunya onun yaklasimiyla tukenmemistir Bu noktada onun savunduguyla dunyanin sadece bir tasari olarak durdugu umarina varmak yine tamamiyla oznel bir yaklasimdir Temel olarak Schopenhauer in terminolojisinde oznel olan ile objektif olanin icinde olasi dagilan imgelem gucunun ya da fantezinin gercek dunya ile baglanti sikintisi yasanir Schopenhauer Kant in soyledigi ve etkilendigi hicbir zaman tecrubesi edinilemeyecek olan Biz sadece aklimizla gercege aldigimiz seyleri goruyoruz yorumuna ters duser Sey ki icindedir kendiligindendir ve ahiretinde butun tecrubesini tasir o yuzden asla ogrenilemeyecektir Kendimizi izlersek akabinde sonumuzu da bir anlamda anlasilir kilabiliriz Biz icimizde olan istencleri ogreniyoruz istenc de yalniz basina kendi icinde bir sey dir ve bu kendiligindendir Bu insanlarin ve hayvanlarin davranislarinda sadece bir durtu degildir bilakis doga kanunun arkasindaki nedensiz sebebiyettir fiziksel bazi kanunlar gibi Dunya anlasilmaz istenciyle kordur Istenc olarak dunya Schopenhauer tum seylerin nesnel varolusunu yani onlarin salt baskalarinin gordugu varolusunun kesinlikle sevindirici ve buna karsilik oznel varolusunun ise istemede yer aldigi icin aci ve kederle donatilmis oldugunu soyler Istenc olarak dunya her seyi ile bir bilgidir Bir kimse en entelektuel hazlarina arzularina ancak kendi zekasinin araciligiyla ulasir Zeka ulkesinde acinin yeri yoktur Bu avantaja eslik eden bir dezavantaj ise dogada zekanin derecesiyle beraber aci cekme yeteneginin de artmasi yani tasarim olarak dunya ile istencin catiskisi olan en yuksek yere ulasilmis olmasidir Istenc insanda olan tek seydir ve irade karsisindaki onceligini daima korur ona karsi zayiftir Bu butun canlilarda boyledir aslinda Bir insani oteki hayvan turlerinden ayiran duyarliligin ve hatta daha yuksek derecede bulunan oteki iki fizyolojik temel kuvvet karsisindaki onceligini yadsimadan dusunursek bir nesneyi ancak ona karsi siddetli bir ilgiyle istencini uyararak yani o nesneye yonelik kisisel ilgi duyarak elde edebilir Ama istencin her kalici uyarilmasi en azindan karisik turdendir yani aciyla baglantilidir Istencin kasitli bicimde ve ustelik sadece anlik ve hafif kalici ve ciddi olmayan acilara neden olabilecek kucuk ilgiler araciligiyla uyarilmasi sosyetiktir Buna karsilik zihinsel gucleri agir basan bir insan salt bilgi yolunda istencin hicbir bicimde karismadigi en canli ilgiyi gostermeye yetkindir ve hatta buna muhtactir Ancak sonra bu katilim onu hemen acinin yabanci oldugu bir yere adeta rahat yasayan tanrilarin atmosferine goturur Bu tur insanlara gore geride kalanlarin yasami sersemliktir Cunku onlar yalniz kaldiklarinda dayanilmaz bir can sikintisina kapilirlar Gundelik gercek yasantimiz tutkularimiz tarafindan yonlendirilmedigi surece can sikici ve yavan olmaya mahkumdur Tutkularimiz bunu esir aldigindaysa cok gecmeden de bize aci vermeye baslarlar Bu nedenle mutluluk icin gercek bir kuvvet fazlaligi gereklidir Yani istenclerinin hizmeti icin gereken olcunun ustunde zeka fazlaligina sahip olanlar mutludurlar Ancak ve ancak istencin hizmetinde olmayan bu fazlalik salt zihinsel bir ugrasiyi surdurebilir Felsefesinin temel kaynagi ve nedenselligi Schopenhauer potansiyel olarak aktif anlamlar tasiyan iki entelektuel beceriyi yani akli ve anlayisi birbirinden ayirmistir Anlayis bakmayi kavramsal ve terimsel olarak dusunebilme sonrasinda icinde barindirdigini temsil etme yetisidir Bu zihindeki soyut bir konsepttir Akil ise buna karsilik baktigiyla kendini dogrudan dogruya belirsiz bir insanin ne kadar hizli veya guclu olabilecegini bilebilmek bir gurultunun nedeninin ne olabilecegini veya bir mizragin hedefine varmasi icin hangi aciyla ya da hangi gucle firlatilmasi gerektigini tahmin ve hesap etmek seklinde muhakemelerin icinde bulur Akil ile butun hayvanlari kastederken anlayista da en one cikan olcut olma ozelligiyle insani kastetmistir Her seye ragmen Schopenhauer bu dusunsel yaklasimi ve cikis noktasiyla anlayis yetisi uzerine Kant veya idealistlerden daha fazla skeptik seyler yazmistir Kotumserligi pesimizm Kor anlayissiz dunya istenci onun icin en buyuk cikis noktasiydi Kastettigi cikis noktasi dunyanin ve canlilarin var olmasina turemesine kadar giden noktadir Ona gore anlayis bu irrasyonel dunya istencinin yalnizca bir hizmetcisidir Dunya onun icin korlerin nedensiz istenclerinin urunu olarak dunya aslinda olmamasi gereken kotu olan bir sey bir suctur Daha kotu bir dunya olamaz Iste ama dunya oyle bir kurulu duzendir ki oyle olmak zorundaligindaki kesin ve dogru gerekliligini basarabilmek zorundadir Eger biraz daha kotu olsa zaten ustesinden gelemezdir Dunya acilarla dolu bir feryat sefalet vadisidir Her seyin bir sans olduguysa illuzyondur Butun hazlarimiz yalnizca negatif kalacak durup dinlenmeden caba harcayan istenclerimiz son olarak bir hiclikle memnun edilecek Cunku her sey cabalarimiz bir yetersizlik kaynagindan gelir ve memnuniyetsizligimizle birlikte yetersiz bir gerekle cabasina kaldigi yerden devam edecektir ki oyleyse aci olarak kalacaktir giderilmedigi surece Hicbir memnuniyet de surekli degildir ondan cok daima yeni bir cabanin yeni baslangic noktasidir Cabayi her yerde goruyoruz defalarca yavaslatilmis engellenmis ve savasir vaziyette yani surdugunce aci olarak ama cabanin son hedefi olarak degil Oyleyse caba acinin son hedefi ve olcutu degildir Istencin her seyden once her seyi istemenin esasi ihtiyactir eksikliktir yetersizliktir Sonuc itibariyla aci dir Oyleyse yasam can sikintisi ile acinin arasinda sallanarak gidip gelendir Insanligin yasaminda daha ilk halinden itibaren hicbir gercek mutluluga yetenegi yoktur Her bir yasam hikayesi acidan ibarettir kucuk veya buyuk kazalarin neticesiyle digerinin takipcisi olarak devam eden Istencin en etkileyici baskin olani surekli olarak insani rahatlatmayan cinsel gududur Ancak Schopenhauer bu istencin insanin hayal kirikliginda aci duyan olmaligiyla sanat burada daha cok muzikten bahseder ahlak ve dervislik uzerinden asilabilecegini dogrular Ancak bircok sanatcinin da Schopenhauer in bu bilgisinden esinlenerek sanatci olduklari soylenemez Etik Ayrica bakiniz Hayvan Refahi Davranislarin ve ahlakin butunu olarak etikte Kant tan biraz uzaklasip bizzat etigin acisini cekerek zaman gecirir Schopenhauer Cikar gozetmeksizin paylasmaktan kacindigi baskalarinda da ayni aci halindedir Bu herkesce duyumsanandi Boylelikle korlerden ivmelenen istenc urunu ve baska canlilarda da ayni korlukle yakan kendisi gibi aciya katlanan insani fark ediyordu Bu birliktelikte cekilen aciyla Schopenhauer egoist yanini sarmalamistir ve icindeki insanin derinlemesine bakisi dunyanin acisinin anlasilmasi bakimindan ozdeslesmesine yardimci olmustur Bunun disinda Kant ile karsilastirilmasi bakimindan dikkate deger soyledigi emredici soz soyledir Neminem laede immo omnes quantum potes iuva Kimseyi yaralama ondan cok yardim et herkese yapabildigince Schopenhauer Das Prinzip aller Moral Butun Ahlaklarin Prensibi Schopenhauer etiginde son olarak anlasilir bicimde hayvanlari korumanin ve hayvan refahinin onemine deginmistir Hayvanlarla beraber aci cekmek kendisine guvenilecegine izin verdigimiz karakterin yardimseverligine baglidir Kim hayvanlara karsi gaddar davraniyorsa iyi bir insan olamaz Hayvanlarin haklarinin olmadigi varsayimi ve onlara karsi muamelemizin hicbir ahlaki oneminin olmadigi yanilgisi Bati nin kabaliginin ve gaddarliginin son derece rezil bir ornegidir Evrensel merhamet ahlakin tek guvencesidir Sosyoloji 1848 Devrimi yle beraber Schopenhauer devletin rolu uzerine yonelmis ve atiflarda bulunmustur Dogada kaba kuvvet hukum suruyordu insanlar arasinda da oyleydi nihayetinde kitle olmak avantajliydi ama sonsuza dek resitligini bir turlu elde edemedigi bu hakimiyetini cahilce aptal haksiz bicimde kullanarak mecburen ruhsal dusuncenin kaba kuvvet anlayisina boyun egecekti Devletin varligi sayesinde kamu islerinde mumkun oldugunca daha az adaletsizlik varken devlet ayni zamanda kamu yarari icin haksizliklar da yapabilme iznine sahipti Schopenhauer yalnizca ancak bu sekilde insanlara gem vurulabilecegini ve baski altina alinarak yonetilebilecegini kastettigi monarsik mutlaklik uzerine bir aciklama yaparken bizzat insanin icindeki monarsik icgududen bahsediyordu Halkcilar ise buna karsilik dogal olmayan yapay bir yansimadan cikageliyorlardi Her yerde bir istenc onu temsil ya da idare eden bir sey olmak zorundadir Estetik Schopenhauer in estetigine gore sanatin istenci yatistirici bir ozelligi vardir Bu estetik dunyevi yatkinligin en ust noktasina erisir Insana en ust form olarak onun gorselinde beliren istencin istenci ve onun uzgusunun katlanilabilirligini gecistirmek icin verdigi ihtimal oyle bir yere varir ki o da var olmamaktir ve bu da nihilist felsefenin Nirvana sidir Gercek sanat calismasi sanatciyi icsel dunyasinda dogada bir sey bir dusunce olarak kendine vardirir ve ona bakanin objektif bakis acisina bu yolla anlasilmasina yardimci olurken bu yukseklikten de kendi nesnel ozlugunu one cikarir Schopenhauer in buradaki dusuncesinin kefaleti dusunsel olarak bakmanin onun bilgisinin bir sanat eserindeki yirtici ve yakici ozelligidir Bizim insan olarak sayili sanatcilar arasinda acik ve net bicimde ortak olarak gordugumuz yaratilmis guzellikleri gercege alip tanimamiz onu ureten sanatcinin daha once hic boyle bakmamis gormemis olmasindandir Bu yalnizca istencin onun olculu vardigi en yuksek noktada tamamen nesnellikten uzaklasan bakisinin burada degerlendirilmesi ve bulunmasi gerektigi biz kendimizdir Bu biz doganin bize gostermek icin cabaladigi sey gerceginin icinde yine kendimizi bulmamiz gibi bir yeni bilginin dikkate deger dahiliginde az once anlamina eslik eden ayri seylerin icinde onlarin dusuncesini tanir ayni sekilde yarim bir sozcukle anladigi dogayi yine doganin icine anlatirken yalnizca kekeler Schopenhauer Schopenhauer felsefi sakimasinda ozel bir durus kazanimlaniyordu kendine Sesinin tonunu aldigi yer yine nesnel anlamda istencin bir baska formuyla bu dunyadaki butun istenclere objektif bir ornekleme yapmayi barindirmak isterken bu boyutta anahtar rolu derinlestikce objesiz seysiz kurallara o kadar yakinlasan ve ne kadar yuksek olursa o kadar da insanin hareket nedeniydi Ben en aza indirgenmis objektifliginde istenci organik olmayan dogayi gezegenler kitlesini ve bunlarin nedeni basin en derin tonlamasindaki harmonisini tekrar taniyorum Butun azicik hareketli olan ve ama cabuk duyulan yuksek tonlamalar periyodik olarak duyulan asil ve derin tonlamadan kaynakli tanidik seslerdir Bu analog bedenin ve dogadaki diger organizasyonlarin gormesi gereken bir mecburiyettir ki adim adim gezegenlere tasiyarak asil kaynagina ulasacaktir Ayni iliskisel durumu asil ana bas tonlamasina goturecek olan yuksek tonlar tasimaktadir Nihayetinde genel olarak harmoninin uzaminda one cikarilan ve katkisalligi inkar edilemeyecek seslerin bas ve onu yonetenin temsil edenin melodisini soyleyen sesin varligindan yola cikarak butun fikirlerin siralamasini tekrar taniyorum ki icinde istenc objektifsellestirilmistir Basa yakin duranlar onu en az temsil edebilen organik olmayan ama coktan birkac kez kendini disavuran bedenlerdir Daha yukarida olanlar benim icin bitkileri ve hayvan dunyasini temsil ederler Neticede yuksek tonlamadaki melodinin icinde istencin bagimsiz bir bilince cikarilarak icinin baslangica dair itibarlasan anlamlarla dolduruldugu asli sesi temsile yakinligi vardir ve bununla ben en yuksek noktada objektif olabilecek objektif yaklasimi burada kavramak uzere hep caba gosterecek insanin istencini taniyorum Schopenhauer Cozumsel yaklasimi Dusunseligiyle surekli olarak acilar sefillikler vadisi olarak tanimladigi dunyayi sikayet eden Schopenhauer olumu yasamdan daha iyi buldugunu itiraf eder Ancak bu butun felsefi ogretilerin yanlisi olarak yayilan bir delilik formudur ve bununla intihara tesvik buyurulan mutasyonel bir talep olusmustur Oysa Schopenhauer kendi sizoidine ragmen herhangi bir cozum onerisinde bulunmamistir Cunku metafizik istenc bir sekilde olurunca yeni bir forma erisecek ve boylece yasamin ekseni yeni bir yonelime dogrulanacakti Istencin sonu yoktur Bu dunyaya ait en yuksek varlik insandir ve yasamin kabul ve redligindeki yonlem halinde en yuksek iradeye sahiptir Bu Nirvana ya cikan yolun kapisini acar Butun yasamsal birlikteligin anlasilirligi istencin yasama olan yatkinligidir yalniz basina bu bizi bitirebilir butun istenclere kiyan onu yok eden sey bizdeki nesnel gorunumunu terk eden intiharimiz degildir Yankisi ve etkisi Yeni cagimizin cok az Alman felsefecisi ve olumunden kisa bir sure sonra gerek sanat gerekse bilim alanlarinda kabul gorup de unlenmis diger insanlari dolaysiz olarak Schopenhauer gibi yuksek bir okuyucu katmerine ve biraktigi etkiye ulasmistir Esas olarak Friedrich Nietzsche yi etkileyen Schopenhauer Richard Wagner Leo Tolstoy Samuel Beckett Albert Einstein Thomas Hardy Henri Bergson Kurt Tucholsky Thomas Mann Hermann Hesse gibi bircok baska kisilerce yeri geldikce onore edilmistir Onun modern Alman literaturune ve gunumuz felsefesine yaptigi katkiyi tahmin etmek oldukca zordur Su var ki Schopenhauer Goethe ile birlikte Alman yazi ve felsefe dilinin gunumuzde hala izleri hissedilen mimarlarindan biri olmaya devam edecektir Schopenhauer felsefesinde Budizme ve ateizme oldukca yakin ve zengin duran veriler bilgiler oldugunu gormustur Budizmin Almanya daki yayiliminda Schopenhauer in eserlerine goz atmayi gerektiren gercek onun anlasilmasinda bir durak noktasidir EserleriYeterli Temel Ilkesinin Dortlu Koku Uzerine Uber die vierfache Wurzel des Satzes vom zureichenden Grunde 1813 Istenc ve Tasarim Olarak Dunya Die Welt als Wille und Vorstellung 1818 1819 Uber den Willen in der Natur 1836 Uber die Freiheit des Mensch lichen Willens 1839 Die beiden Grundprobleme der Ethik 1841 Parerga ve Paralipomena Parerga und Paralipomena 1851Turkceye Cevrilmis KitaplariAskin Metafizigi Ceviren Selahattin Hilav Sosyal Yayinlari Istenc ve Tasarim Olarak Dunya Ceviren Levent Ozsar Biblos Kitabevi Yayinlari Parerga ile Paralipomena Ceviren Levent Ozsar Biblos Kitabevi Yayinlari Ruh Gorme Uzerine Ceviren Levent Ozsar Biblos Kitabevi Yayinlari Yasam Bilgeligi Uzerine Aforizmalar Ceviren Mustafa Tuzel Kabalci Yayinevi Ist 1998 Yasam Bilgeligi Uzerine Aforizmalar Hasan Ali Yucel Klasikler Dizisi Ceviren Mustafa Tuzel Turkiye Is Bankasi Yayinlari Ist 2005 Okumak Yazmak ve Yasamak Uzerine Ceviren Ahmet Aydogan Sule Yayinlari Aska ve Kadinlara Dair Askin Metafizigi Toplu Eserleri 1 Ceviren Ahmet Aydogan Say yayinlari Ist 2006 Seckinlik ve Siradanlik Uzerine Toplu Eserleri 2 Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari Ist 2007 Not Bu kitap Istenc ve Tasarim Olarak Dunya kitabindan iki ve Parerga ile Paralipomena kitabindan da dort makalenin birlestirilmesiyle olusmus bir derlemedir Hayatin Anlami Toplu Eserleri 3 Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari Ist 2007 Olumun Anlami Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari 2011 Okumak Yazmak ve Yasamak Uzerine Toplu Eserleri 4 Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari Ist 2007 Universiteler ve Felsefe Toplu Eserleri 5 Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari Ist 2008 Hukuk Ahlak ve Siyaset Uzerine Toplu Eserleri 6 Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari Ist 2008 Insan Dogasi Uzerine Ceviren Elif Yildirim Oda Yayinlari Ist 2013 Edebiyat Dersleri Ceviren Arzu Eti Polat Kafe Kultur Yayincilik Ist 2014 Bilim ve Bilgelik Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari Ist 2014 Tartisma Sanatinin Incelikleri Ceviren Ahmet Aydogan Say Yayinlari 2011 Merhamet Dergah Yayinlari Ceviren Zekai Kocaturk 2009 Hakli Cikma Sanati Imge Kitabevi Cevirmen Huseyin Salihoglu Hicligin Mutlu Sessizligi Zeplin Kitap 2016 Akil Zayifligi Cevirmen Ahmet Aydogan Say Yayinlari Dunyanin Istirabi Uzerine Ceviren Ferhat Jak Icoz KafkaVikisoz de Arthur Schopenhauer ile ilgili sozleri bulabilirsiniz Dis baglantilarSchopenhauer in Dresden 16 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Uber die Weiber 25 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde als mp3 Horbuch in Schopenhauer Felsefesi 18 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakcahttp www bbkl de s s1 schopenhauer a shtml 17 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Schopenhauer Biographisch Bibliographisches Kirchenlexikon BBKL Rudiger Safranski Schopenhauer and the Wild Years of Philosophy Harvard University Press Massachusetts 1991 ISBN 0 674 79276 9 S 52 53 Auf dem Deckel eines Rechnungsbuchs hat der damals 45 Jahre alte Privatgelehrte seine Gedanken fest gehalten Yasam Bilgeligi Uzerine Aforizmalar Hasan Ali Yucel Klasikler Dizisi Ceviren Mustafa Tuzel Turkiye Is Bankasi Yayinlari Ist 2005 Arthur Schopenhauer Biographisch Bibliographisches Kirchenlexikon BBKL Arthur Schopenhauer Mitleid mit den Tieren hangt mit der Gute des Charakters so genau zusammen dass man zuversichtlich behaupten darf wer gegen Tiere grausam ist konne kein guter Mensch sein Grundlage der Moral Arthur Schopenhauer The Basis of Morality 13 Ekim 2013 tarihinde kaynagindan Arthur Schopenhauer Die Welt als Wille und Vorstellung Koln 1997 Erster Band 45 a b Arthur Schopenhauer Die Welt als Wille und Vorstellung Koln 1997 Erster Band 52