Yol, senaryosu Yılmaz Güney tarafından yazılan, Yılmaz Güney ve Şerif Gören tarafından yönetilen 1981 yapımı dram, politik ve gerilim filmidir.Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün, Necmettin Çobanoğlu, Meral Orhonsay gibi oyuncuların başrolde yer aldığı film, Türk sinemasının en cesur filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Yurt dışında büyük ilgi gören film, o dönemde sıkıyönetimin yarattığı baskıcı yönetim tarzına ve ülkedeki (Kürt sorununa) değindiğinden ötürü Türkiye'de uzunca bir süre yasaklı kalmış ve izleyenlere cezalar bile verilmiştir. Türkiye'de 1992 yılında izlenme yasağı kaldırılmış ve ancak 1999 yılında Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney'in çabalarıyla gösterime girmiştir. Film, 1982'deki Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü kazanmış ve bu ödülü alan ilk Türk filmi, 1964'te Altın Ayı Ödülü'nü kazanan Susuz Yaz ve 1979'da Altın Leopar Ödülü'nü kazanan Sürü filminden sonra ise uluslararası alanda büyük ödül kazanan üçüncü Türk filmi olmuştur. Ödül, Türk sinema tarihinde kazanılan en önemli ödüllerden birisidir.
Filmin afişi | |
Yönetmen | Yılmaz Güney Şerif Gören |
---|---|
Yapımcı | Yılmaz Güney Edi Hubschmid Kerim L. Puldi L. Erol Gözmen M. Sabri Aslankara Thierry Maitrejean |
Senarist | Yılmaz Güney |
Hikâye (eser) | Yılmaz Güney |
Oyuncular | Tarık Akan Şerif Sezer Halil Ergün Necmettin Çobanoğlu Meral Orhonsay Sevda Aktolga Hikmet Çelik Tuncay Akça |
Müzik | Zülfü Livaneli |
Görüntü yönetmeni | Erdoğan Engin |
Kurgu | Yılmaz Güney Elisabeth Waelchli Laura Montova Serge Guillemin Hélène Arnal |
Yapım şirketi | Güney Film Cactus Film |
Stüdyo | Record Film (Paris) |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Dram, politik, gerilim |
Renk | Renkli |
Yapım yılı | 1981 |
Çıkış tarih(ler)i | Mayıs 1982 (Cannes) 12 Şubat 1999 (Türkiye) |
Süre | 130 dakika (orijinal) 103 dakika (Cannes) |
Ülke | Türkiye • İsviçre |
Dil | Türkçe, Kürtçe |
Çekim yer(ler)i | Cunda Adası Sancak, Bingöl Karlıova, Bingöl Kurtalan Garı, Siirt Büyükada, İstanbul Suruç, Şanlıurfa Diyarbakır Gaziantep Konya Adana |
Diğer adları | Bayram |
Yılmaz Güney, kısmen kendi mahkûmluk yıllarından esinlenerek yazdığı filmin senaryosunu hapishanede tamamladı. Çekimlerine ise 1981'in Ocak veya Şubat ayında başlandı. Film, Yılmaz Güney'in hapishanede olması nedeniyle arkadaşı ve eski asistanı Şerif Gören tarafından Yılmaz Güney'in talimatları ve yönlendirmeleriyle yaklaşık dört aylık zaman diliminde çekildi. Bu durum, daha sonra bazı kesimlerce Yılmaz Güney'in "hapishaneden film yöneten yönetmen" olarak bahsedilmesine neden oldu. Film, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasındaki Türkiye'yi, devlet yetkililerini ve özellikle Kürt halkını, bir hafta ev iznine verilen beş mahkûmun hikâyeleri aracılığıyla göstermektedir. Yılmaz Güney, sıkıyönetim dolayısıyla filmin Türkiye'de yayınlanmayacağını öngördüğü için görüntüleri yurt dışına, İsviçre'ye gönderdi. Ardından aynı yıl hapishaneden ve Türkiye'den kaçan Güney, İsviçre'ye gitti. Güney, görüntüleri İsviçre'den alıp daha sonra Fransa'ya geçti ve filmin kurgusunu orada yaptı. Kurgu sırasında, Cannes direktörünün süreyi kısaltma önerisiyle beğenmediği bazı sahneleri çıkardı ve bu da filmin süresinin orijinalinden yaklaşık 27 dakika eksik olmasına neden oldu.
Son kurguyla birlikte filmi Cannes'a gönderen Yılmaz Güney, 14–26 Mayıs 1982 tarihlerinde düzenlenen 35. Cannes Film Festivali'ne eşi Fatoş Güney ile birlikte katıldı. Festivalin son günü olan 26 Mayıs'ta Yol, Yunan asıllı yönetmen Costa-Gavras'ın Kayıp (Missing) filmiyle ortak olarak Altın Palmiye Ödülü'ne değer görüldü ve Güney, Gavras ile sahneye çıkıp ödülünü aldı. Bu, Türkiye yapımı bir filmin Cannes'da aldığı ilk ödüldü; ayrıca 1964 ve 1979 yıllarından sonra uluslararası alanda büyük ödül kazanan üçüncü Türk filmiydi. Film aynı zamanda 55. Akademi Ödülleri'nde "En İyi Uluslararası Film" dalında İsviçre'nin katılımcısı olarak seçildi, ancak aday olamadı. Yol, 2014'teki ikinci ödüle kadar 32 yıl boyunca Türkiye'nin tek Altın Palmiyeli filmiydi.
Konusu
Film, İmralı Yarı Açık Cezaevi'nde gardiyanların mahkûmlara akrabaları tarafından yazılmış mektupları dağıtmasıyla başlar. Mektup alanlar büyük bir merakla yazılanları okurken, alamayanlar derin bir üzüntü yaşarlar. Cezaevi koşulları serttir: Mahkûmlara sürekli cezaevi kurallarına uymaları gerektiği, uymayanların cezalandırılacağı, disiplinin en önemli şey olduğu duyurulur. Kısa süre sonra, yaklaşan "bayram" vesilesiyle haftalık izinlerin açıldığı duyurusu gelir ve hangi mahkûmların bayram iznine gideceği listesi bahçeye asılır. Buna göre mahkûmlar, bir haftalık sürenin sonunda eğer teslim olmazlarsa firar muamelesi görecekler ve yakalandıklarında kapalı cezaevine gönderileceklerdir. İzin alan mahkûmlar, birer birer cezaevinden çıkıp kendilerini bekleyen vapura binerler. Bu süreçten sonra Seyit Ali, Mehmet Salih, Ömer, Mevlüt ve Yusuf isimli beş mahkûmun öyküsü filmde iç içe gelişmeye başlar.
Seyit Ali (Tarık Akan); soğukkanlı, sert ve sessiz bir karakterdir. Ailesi, karısı ve çocuğu Konya'da olduğu için izin süresini orada geçirmeyi hedefleyen Seyit Ali, izne çıktığının ilk gün akşamı Konya'ya vardığında, sokağa çıkma yasağı nedeniyle askerler tarafından diğer yolcuların da bulunduğu otogara götürülür ve gün doğana kadar orada kalır. Ertesi gün ailesinin evine gider ve annesini görür. Annesi; karısının oğlunu bırakıp kaçtığını, oğlunun da Sancak'taki dayısının yanında olduğunu söyler. Seyit büyük bir şaşkınlık geçirir. Üstelik kayınbiraderinin ona yazdığı mektupta karısı Zinê'nin bir genelevde yakalandığı, eve getirildiği ve cezasının ölüm olduğunu okuyunca, Sancak'a giden trene biner. Trende koğuş arkadaşı Mehmet Salih ile karşılaşır ve meseleyi ona anlatır. Mehmet ile ayrıldıktan sonra Sancak'a varır ve önce kayınbiraderi Şevket'in yanına uğrar. Şevket, karısının babasının yanında olduğunu söyleyince Seyit bir an evvel oraya gitmek ister. Ancak bölgede yoğun kar ve tipi vardır. Şevket, Seyit'e kalın giysiler, bir at ve bir silah verir. Atına binen Seyit, aynı zamanda amcası olan kayınpederinin evinin yolunu tutar. Yolda kar ve rüzgâr iyice bastırınca Seyit donmanın eşiğine gelir. Üstelik atı da soğuktan ötürü hareket kabiliyetini kaybeder ve olduğu yere çöker. Dağ başında acımasız soğuğun ortasında kalan Seyit, biraz düşündükten sonra atını silahla öldürür ve donmaktan kurtulmak için atın karnını yarıp içine girer. Zorlu yolculuk sonrası güç bela amcasının evine varan Seyit, karısını ailenin ceza olarak zincire vurduğu ahırda bulur. Karısı Zinê, yaptıklarından çok pişmandır ve kaderine razı gelmiştir. Seyit'in amcası, kızının namuslarına leke düşürdüğünü ve öldürülmesi gerektiğini kararlılıkla söyler. Seyit, onları kayınbiraderi Şevket'in yanına götürüp karısının işini orada halledeceğini söyler ve ertesi gün oğlunu da yanına alıp yola çıkarlar. Yeni duş almış ve ince giysiler giymiş olan Zinê, yolun ortasında dondurucu soğuğa dayanamaz ve kendisini kurtarması için Seyit Ali'ye yalvarır. Gerçekte Seyit, merhamet duygusu kabardığı için baştan beri karısını öldürmeye karşı olsa da bunu kimseye dile getiremez. Zinê'yi kurtarmak için çırpınır durur, ama vahşi doğanın ölümcül soğuğuna karşı gücü yetmez.
İkinci mahkûm Mehmet Salih (Halil Ergün), yıllar önce kayınbiraderi Aziz'in ölümüne neden olduğu gerekçesiyle karısının ailesinden kötü muamele görmektedir. İki çocuğuyla birlikte babasının Diyarbakır'daki evinde kalan karısı Emine'yi görmek için izne çıkan Mehmet, önce Adana'ya varıp bir dostunu ziyaret ettikten sonra trene biner. Trende koğuş arkadaşı Seyit Ali ile karşılaşır ve Seyit Ali'nin ahvalini üzüntüyle öğrenir. Tren Diyarbakır'a ulaştığında Seyit Ali ile vedalaşır ve kayınpederinin evine gider. Bütün kayınbiraderlerinin öfkesini üzerine çeken Mehmet, karısını ve çocuklarını görmek isteyince kayınpederi buna engel olur. Bunun üzerine Mehmet, boynu bükük oradan ayrılır. Mehmet'in karısı Emine ise, her ne kadar kardeşi Aziz'in yıllar önceki ölümü onun yüzünden gerçekleşmiş olsa da kocasını bir kenara atamaz. Emine, kimsenin beklemediği bir anda çocuklarıyla evden kaçıp kocasının yanına gider ve birlikte trene binerler. Karı koca, gece vakti yolcuların uyuduğu sırada tuvalete girip cinsel ilişkiye girmeye çalışırlar. Ancak onları gören bazı yolcuların diğerlerine haber vermesiyle başlayan kargaşa sonucunda karı koca, galeyana gelen yolcuların arasından tren görevlileri sayesinde zar zor kurtulur. Olanları öğrenen kondüktör, kendilerini ilk istasyonda güvenlik görevlilerine teslim edeceğini bildirir. Emine'nin evden kaçtığı haberini öğrenen ailesi ise küplere biner. Emine'nin erkek kardeşi, olanları hazmedemeyip yanına silahını aldığı gibi gece vakti durakta trene biner, ardından ablası ile eniştesini çocuklarının ve tüm yolcuların gözü önünde silahla öldürür.
Üçüncü mahkûm Ömer (Necmettin Çobanoğlu), diğer mahkûmlardan farklı olarak daha yolculuğunun ilk aşamasında hapishaneye dönmemeye kararlıdır. Urfalı bir Kürt olan, memleket hasretiyle yanıp tutuşan ve amacı Suriye sınırından yurt dışına çıkmak olan Ömer, Birecik'teki ailesinin köyüne gider. Köye vardığında askerlerin, kendi evlerinde saklanan silahlı suçluları yakalamak için operasyon düzenlediklerini görür. Köye tam bir ölüm sessizliği hâkimdir. Ömer, askerler suçluları alıp götürdükten sonra ailesiyle buluşur ve hasret giderir. Ömer'in babası, kendisine son günlerde sınırda çok çatışma yaşandığını, herkesin korkuyla hareket ettiğini söyler; ayrıca Ömer, askerlerle çatışanlar arasında evli olan ağabeyinin de olduğunu öğrenir. Annesi ve babası, her gün oğullarının akıbetinin ne olacağı korkusuyla yaşamaktadır. Köydeki bir kızdan hoşlanan, ancak ailesi ve kendisinin durumu nedeniyle evlenmeyi düşünmeyen Ömer, birkaç gün sonra askerler tarafından köye getirilen ceset dolu traktörün içerisinde ağabeyinin de olduğunu görür. Askerler, sınırda yaşanan çatışmalar nedeniyle öldürülen bu şahısların kimliklerinin belirlenmesi için köylülerin onlara bakmasını isterler. Ağabeyinin ölüsünü anne ve babasıyla birlikte gören Ömer, töre gereği ağabeyinin karısının yeni kocası olur. Film sonunda Ömer, ailesiyle vedalaşıp atını sınıra doğru sürer.
Dördüncü mahkûm Mevlüt (), içkiye ve kadına düşkün olarak tasvir edilen bir karakterdir. Nişanlısını görmek için Gaziantep'e giden Mevlüt, koğuş arkadaşları Yusuf ve Ömer ile birlikte otobüste yolculuk eder. Yolda karşılarına çıkan bir çevirme sonucu askerler Yusuf'u alıp götürünce, Ömer ile yolculuğuna devam eder; otobüs Gaziantep'e vardığı sırada da Ömer ile vedalaşır. Bayram vesilesiyle nişanlısının ailesini ziyaret eden Mevlüt, görüşmeden sonra nişanlısı Meral ile dışarıda gezintiye çıkar. Meral, nişanlısı Mevlüt'ü her türlü şeye rağmen seven, saf ve çekingen bir kadındır. Ancak muhafazakâr bir kesimden gelen Meral'ın ailesi, nişanlıların gezinti sırasında yanlış bir şey yapmamaları için, onları uzaktan gözlemleyen iki kadın görevlendirir. Kadınları bu sırada görmesine rağmen bozuntuya vermeyen Mevlüt, Meral ile gezintisini bitirdikten sonra, olanlardan ötürü aşırı öfkelenir ve alkol alır. Daha sonra Mevlüt, kendisi de nişanlısı hakkında muhafazakâr isteklere sahip olmasına rağmen, sarhoşluğunun etkisiyle kendini bir geneleve atar ve oradaki fahişelerden biriyle cinsel ilişkiye girer.
Beşinci mahkûm Yusuf (Tuncay Akça), cinayetten hapse girmiş kısa boylu ve oldukça genç bir karakterdir. Cezaevinde beslediği kuşunu yanından hiç ayırmayan Yusuf, bir an evvel karısı Leyla’yı görme arzusuyla yanıp tutuşmaktadır. İzinlerin açıklandığı ve mahkûmların vapurla alındığı sırada sürekli en heyecanlı mahkûm olarak gösterilen Yusuf, koğuş arkadaşları Mevlüt ve Ömer ile kebap yedikten sonra birlikte otobüse binerler. Yolculuk sırasında karşılarına çıkan askerler, yolcuları aşağı indirip kimliklerini kontrol etmeye başlayınca Yusuf izin kâğıdını kaybettiğini fark eder. Sarf ettiği sözlerle komutanı bir türlü ikna edemeyen Yusuf, izinli olup olmadığı belirlenene kadar askerler tarafından gözaltına alınır. Karısına kavuşma ümidiyle günlerce gözaltına kalan ve nihayetinde umudunu yitiren Yusuf, böylece izne çıkamaz.
Oyuncular ve karakterler
- Tarık Akan — Seyit Ali
- Şerif Sezer — Zinê
- Halil Ergün — Mehmet Salih
- Necmettin Çobanoğlu — Ömer
- Meral Orhonsay — Emine
- — Mevlüt
- Tuncay Akça — Yusuf
- — Gülbahar
- Sevda Aktolga — Meral
- Hale Akınlı — Seyran
- Turgut Savaş — Zafer
- Hikmet Taşdemir — Şevket
- — Mirza
- — Berber Elim
- — Cinde
- Erdoğan Seren — Abdullah
Yapım aşaması
Filmin adı, yaratıcısı Yılmaz Güney'in kafasında ilk şekillendiği vakit Yol değil, Bayram'dır. Bu ismin nedeni ise, İmralı Cezaevi'nde yatan kader mahkûmlarının bayram nedeniyle bir haftalık izinlerini kullanmak için dışarıya çıkacak olmalarıdır. Mahkûmlar bayram gelip çattığında, sıkıyönetim nedeniyle askıya alınan izinleri tekrar verilir ve onlar da valizlerini toplayıp heyecanlı bir şekilde dışarının yolunu tutarlar. Daha filmin ilk sahnelerinde "içeri" ve "dışarı" ayrımları kavramsal olarak çok net bir şekilde seyircinin zihninde kalın çizgilerle belirginleştirilir. Burada Yılmaz Güney bunu bilerek ve isteyerek yansıtır perdeye, çünkü genel toplumsal yargı, cezaevinin "içeri" ve onun dışında kalan dünyanın ise "dışarı" olduğuna inanmaktadır; ya da inandırılmaktadır. Yılmaz Güney bu algıyı çok iyi bildiğinden bu ikilemi sert bir şekilde gözler önüne sermiştir.
Burada çarpıcı olan diğer bir nokta ise, filmin sonradan isminin değiştirilmesi sonucu gözlerden kaçan "bayram" meselesidir. Müslüman dünyasında -Türkiye toplumu da buna dahildir- bayram, geleneksel olarak mutluluk, dargınlıkların giderilmesi, barış ve benzeri temaların birbirine eklemlenmesi sonucu ortaya çıkan dinî temalı bir güne işaret eder. Fakat Yılmaz Güney burada ortaya çıkan tezatı zekice gözler önüne sermek için filmin ismine yüklediği anlamı derinleştirir. İçeridekiler bayram nedeniyle dışarıya çıkmışlardır fakat dışarıda bayramdan çok toplumun bayramsızlığı hâkimdir. Yani kavramlar birbirine girmiş gibi bir toplumsal durum söz konusudur dışarıda ve sanki içerisi ve dışarısı yer değiştirmiştir. Zaten Yılmaz Güney filmin ilk fikrinin böyle oluştuğunu, daha sonra yaptığı konuşmalarda dile getirmiştir. Bayram ya da Yol filmi, içeridekilerle ilgili olmaktan öte dışarısının içeriye dönüşmesi ile ilgili bir filmdir.
Anlatılan vurgular
Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. |
Filmin cezaevinde geçen ilk sahnelerinde iktidar ve otorite, ses üzerinde kristalleşir. İktidar/otorite görünmez bedenlerin arkasında saklı tutulan bir sese dönüşmüştür. Otoritenin sadece bir sese dönüşmesi onun katı gerçekliğini gözler önüne serer. Otorite görünmezdir, sadece ses üzerinden düzeni kontrol etmeye yönelik yaptığı açıklamalarla varlığını tanrısal bir düzleme, görünmez ve sadece işitilen bir korkuya dönüştürmüştür. Tanrının sadece sözler üzerinden varolmasına denk bir durumdur bu. Çünkü yeryüzündeki tüm otoriteler tanrı otoritesinin cisimleşmiş hali gibidir. Cezaevi sahnelerinde sadece ses üzerinden duyulan anonslarda sıkça bahsi geçen şanlı ordumuz veya "kurallara uymayan kapalı ceza evine gönderilecek" açıklamaları eski bir geleneğe gönderme gibidir. Bu dış sesler birkaç yüzyıl dolaştıktan sonra seyircinin kulağına gelir. Bu seslerin özü aslında "günah işleyen cehenneme gidecek" veya tanrının buyruklarına denk talimatların "şanlı ordu"ya mal edilmesi işlevini görür. İnsanlık açısından çok eski bir mitoloji olan bu durum, otoritenin tarihsel gelişim içinde seküler kalıplara bürünerek işlevini sürdürmesini gizliden gizliye seyirciye anlatır. Filmin en vurucu imgesel anlatımlarından birini teşkil eden muhabbet kuşu ise kader mahkûmlarının cezaevi dışında bıraktıkları hayatlarının onların ruhunda yarattığı tutsaklığa işaret eder. Muhabbet kuşu bir kafes içindedir. Fakat yine kafesin içinde ve Yusuf adlı mahkûmun elinde dışarıya açılır. Mahkûmların iç tutsaklığı muhabbet kuşu üzerinden imgesel bir dünya yaratılarak bir anlatıma kavuşur. Çünkü her bir mahkûmun ya da en azından mikro düzeyde hikâyelerine tanık olduğumuz mahkûmların bedensel tutsaklıklarından öteye sosyo-psikolojik alt metinlerle okuyabileceğimiz tutsaklıkları vardır. Bu tutsaklık bedensel bir tutsaklığın ötesinde binlerce kat daha derin bir anlama/yüke sahiptir. Katı geleneklerin, anlamların etrafında şekillenen toplumsal yargıların, günahların zehirlediği bir hayatın tutsaklığıdır. Muhabbet kuşu bu iç tutsaklığın dilsiz kalmış, dilsizleştirilmiş ve sadece oradan oraya sürüklenen fotoğrafı gibidir. Ya da mahkûmların şahsında toplumun bireyi kurban etme seanslarının dünyanın en kuytu köşelerinde hâlen devam etmesini yansıtır. Bu da otoritenin tutsaklığı sadece bedenle sınırlı tutmadığı, geleneklerin bireyin ruhunda en büyük deliklere yol açarak o deliklerden sızıp bireyin ruhunu tutsak ettiğinin çıplak bir anlatımıdır.
Filmin en karizmatik karakterlerinden biri olan Seyit Ali Fırat'ın dişi ağrımaktadır. Dişinin yarattığı acı onun şahsında geleneğin/otoritenin birey üzerinde yarattığı tahribat ve acının soyut bir anlatımıdır. Ağrıyan dişi onun konuşmasını, kendini anlatmasını engellemektedir. Ağrıyan diş kurulu düzenin yarattığı korkunç geleneklerin Seyit Ali Fırat şahsında yarattığı acının büyüklüğüne, katılığına işaret eder. Yılmaz Güney burada belki sansür nedeniyle belki de sinemanın usta bir şahsiyeti olmasından kaynaklı olarak derin bir imgesel anlatımı uygun görür. Bu üslup, ünlü Rus yönetmen Andrey Tarkovski ve yine onun çapında olan İranlı yönetmen Abbas Kiarostami filmlerinde rastlanabilecek kadar büyük bir anlatım biçimidir. Seyit Ali Fırat'ın dişi tedavi edilir. Burada tedavi için seçilen yöntem ise çok çarpıcıdır. Diş eski bir gelenekle kızgın bir demir/şiş aracılığıyla dağlanır. Kurulu düzenin eski araç ve yöntemlerle tedavi edilmesi gibi… Ancak dişin bir süre sonra tekrar ağrımaya başlamasıyla aslında kurulu düzenin köklü bir tedaviye ihtiyacı olduğunu vurgular gibi bir anlam ortaya çıkmaktadır. Çünkü o diş bir süre sonra tekrar ağrımaya başlayıp yarattığı acıya devam edecek. Dişin kızgın demirle dağlanması ise sadece geçici bir süreçtir.
Gösterimi
Film ilk kez Cannes Film Festivali'nde gösterilmiştir. 1982 yılında, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Portekiz, Hollanda, İspanya, Almanya, Danimarka, Finlandiya ve İsveç'te gösterime girmiştir. 1983 yılında Belçika, Avustralya ve Macaristan'da gösterime girmiştir. 1985 yılında Japonya'da ve 1989 yılında ise Güney Kore'de vizyona girmiştir. Türkiye'de ise 17 yıl sonra ve Fatoş Güney'in çabalarıyla İmaj Stüdyoları tarafından restore edilmiştir. Daha sonra aynı yıl gösterime girmiştir. 2004 yılında son olarak Çekya'da bir festivalde gösterildi.
Eleştiriler
Cannes Film Festivali direktörü , ilk kurgusu 2 saat beş dakika olan filmin 1 saat 50 dakikada sınırlandırılmasını talep etmiş. Waelchli, "15 dakikayı aralardan kısaltacak zamanımız yoktu, o yüzden altıncı karakterin öyküsünü çıkardık. Ayyaş ve kumarbaz olan bu karakter, Türkiye'nin bir başka yönünü anlatıyordu ama diğer karakterlerin'kinden farklı bir öyküsü vardı; bu yüzden onu kullanmadık. Yönetmenler, filmlerine kıyamaz, çekim sırasındaki anılarını da katar işlerine, kurguda sahne atmaları kolay değildir. Ama, Yılmaz Güney çok eleştirel yaklaştı Yol'a, Böylece işimiz kolaylaştı" dedi.
Filmin öncesi ve sonrası
Yılmaz Güney "Bayram" adlı, 10 mahkûmun izne ayrılmasını konu alan epik senaryosunu hapishanede olduğu için gerçekleştiremez. Güney Film, bu pahalı yapımın finansmanını sağlayamaz. Cactus Film parayı verir senaryo sadeleştirilir ve filmin yönetmenliği önce Erden Kıral'a verilir, onunla fikir birliğine varılamayınca, hapishaneden yeni çıkan Şerif Gören çekimleri devralır. Negatifler, yurt dışına gönderilir. Sonra Yılmaz Güney de kaçar ve kurguyu Fransa'da tamamlayıp Cannes Film Festivali'ne filmi yetiştirir ve film Altın Palmiye kazanır.
Ödülleri
Yıl | Aday gösterilen çalışma | Ödül | Sonuç |
---|---|---|---|
1982 | Cannes Film Festivali | Altın Palmiye | Kazandı |
Film notları
- 12 Eylül darbesinin yarattığı toplumsal sorunlara ve Kürt sorununa değinen filmin Türkiye'de gösterimi 1999 yılına kadar yasaktı. Film ancak 1999 Şubat'ında, restore edilmiş haliyle vizyona girebilmiştir.
- 1989 yılında, Samsun'da bir evde video kasetle Yol filmini izleyen beş üniversite öğrencisi gözaltına alındı.
- "Yol", 1983 yılında ABD'de Altın Küre (Golden Globe) ödüllerine de "En İyi Yabancı Film" dalında aday oldu.
Önce gelen: (Czlowiek z zelaza) | Cannes Film Festivali- Altın Palmiye 1982 ödülü Missing'le paylaştı | Sonra gelen: Narayama Türküsü |
Notlar
- ^ Maran Film şirketi de filmin yapımına katkıda bulunmuştur. Filmin iki yapım şirketinden biri olan Cactus Film ise daha sonra iflas ettiği için filmin şu anki tek sahibi, Yılmaz Güney'in kurmuş olduğu Güney Film'dir.
- ^ Filmin yapımı sırasında çekilen bu sahne, daha sonra Yılmaz Güney tarafından görüntülerin kötü çıktığı gerekçesiyle yurt dışında yapılan kurguda kesilir ve Türkiye gösteriminde bu sahne yer almaz.
Kaynakça
- ^ "YOL" (İngilizce). Festival de Cannes. 23 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Ekim 2023.
- ^ "Yol (1982)". IMDb. 13 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Ekim 2023.
- ^ . Milliyet. 13 Kasım 2018. 5 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023.
- ^ "Yol (1981)". SinemaTürk. 7 Ekim 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Kasım 2023.
- ^ a b Göral, Burak (14 Şubat 1999). . Milliyet. 14 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023 – web.archive.org vasıtasıyla.
- ^ Futtu, Melike (6 Eylül 2014). ""Susuz Yaz" ve "Yol": Önce Sansür, Sonra Taltif Edilen Filmler". bianet.org. Erişim tarihi: 16 Kasım 2023.
- ^ Yaşar, Eylül Deniz (26 Mayıs 2018). "Yılmaz Güney'in 'Yol'undan göstergelerin Doğu'suna". Gazete Duvar. 28 Nisan 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Kasım 2023.
- ^ "Fatoş Güney'le söyleşi (Mart 1999)". Güney Kültür Sanat Edebiyat Dergisi. 6 Ekim 2021. 19 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Kasım 2023.
- ^ "Altın Palmiyeli Firari". Habertürk. 26 Mayıs 2019. 11 Aralık 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Kasım 2023.
- ^ "Yurt Dışında Ödül Alan Türk Filmleri". bifikir.com. 20 Kasım 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Kasım 2023.
- ^ "Cannes Film Festivali'ndeki başarılarımız". Habertürk. 18 Temmuz 2021. 28 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Ekim 2023.
- ^ a b Corliss, Richard (18 Ekim 1982). "YOL" (İngilizce). Time. ISSN 0040-781X. 14 Aralık 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Aralık 2023.
- ^ "Film–makers on film: Fatih Akin on Yilmaz Güney and Serif Gören's Yol (1982)" (İngilizce). The Telegraph. 25 Şubat 2006. 7 Haziran 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Aralık 2023.
- ^ "Yol Filminin Konusu". SinemaTürk. 6 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Temmuz 2015.
- ^ Akan, Tarık (2002). Anne Kafamda Bit Var. Can Yayınları. s. 134. Erişim tarihi: 1 Ekim 2023.
- ^ "yol-filminin-yapım-süreci". 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Temmuz 2015.
- ^ "yol-filminin-içerisinde-anlatılanlar". 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Temmuz 2015.
- ^ "yol-filmi-gösterim-süreci". 18 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Temmuz 2015.
- ^ "yol-filmi-eleştirileri". 13 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Temmuz 2015.
- ^ a b c "'Yol'u yılmaz çekseydi bambaşka olurdu'". milliyet.com.tr. 14 Şubat 1999. 14 Şubat 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Ocak 2012.
Dış bağlantılar
- IMDb'de Yol
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Yol senaryosu Yilmaz Guney tarafindan yazilan Yilmaz Guney ve Serif Goren tarafindan yonetilen 1981 yapimi dram politik ve gerilim filmidir Tarik Akan Serif Sezer Halil Ergun Necmettin Cobanoglu Meral Orhonsay gibi oyuncularin basrolde yer aldigi film Turk sinemasinin en cesur filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir Yurt disinda buyuk ilgi goren film o donemde sikiyonetimin yarattigi baskici yonetim tarzina ve ulkedeki Kurt sorununa degindiginden oturu Turkiye de uzunca bir sure yasakli kalmis ve izleyenlere cezalar bile verilmistir Turkiye de 1992 yilinda izlenme yasagi kaldirilmis ve ancak 1999 yilinda Yilmaz Guney in esi Fatos Guney in cabalariyla gosterime girmistir Film 1982 deki Cannes Film Festivali nde Altin Palmiye Odulu nu kazanmis ve bu odulu alan ilk Turk filmi 1964 te Altin Ayi Odulu nu kazanan Susuz Yaz ve 1979 da Altin Leopar Odulu nu kazanan Suru filminden sonra ise uluslararasi alanda buyuk odul kazanan ucuncu Turk filmi olmustur Odul Turk sinema tarihinde kazanilan en onemli odullerden birisidir YolFilmin afisiYonetmenYilmaz Guney Serif GorenYapimciYilmaz Guney Edi Hubschmid Kerim L Puldi L Erol Gozmen M Sabri Aslankara Thierry MaitrejeanSenaristYilmaz GuneyHikaye eser Yilmaz GuneyOyuncularTarik Akan Serif Sezer Halil Ergun Necmettin Cobanoglu Meral Orhonsay Sevda Aktolga Hikmet Celik Tuncay AkcaMuzikZulfu LivaneliGoruntu yonetmeniErdogan EnginKurguYilmaz Guney Elisabeth Waelchli Laura Montova Serge Guillemin Helene ArnalYapim sirketiGuney Film Cactus FilmStudyoRecord Film Paris CinsiSinema filmiTuruDram politik gerilimRenkRenkliYapim yili1981Cikis tarih ler iMayis 1982 Cannes 12 Subat 1999 Turkiye Sure130 dakika orijinal 103 dakika Cannes UlkeTurkiye IsvicreDilTurkce KurtceCekim yer ler iCunda Adasi Sancak Bingol Karliova Bingol Kurtalan Gari Siirt Buyukada Istanbul Suruc Sanliurfa Diyarbakir Gaziantep Konya AdanaDiger adlariBayram Yilmaz Guney kismen kendi mahkumluk yillarindan esinlenerek yazdigi filmin senaryosunu hapishanede tamamladi Cekimlerine ise 1981 in Ocak veya Subat ayinda baslandi Film Yilmaz Guney in hapishanede olmasi nedeniyle arkadasi ve eski asistani Serif Goren tarafindan Yilmaz Guney in talimatlari ve yonlendirmeleriyle yaklasik dort aylik zaman diliminde cekildi Bu durum daha sonra bazi kesimlerce Yilmaz Guney in hapishaneden film yoneten yonetmen olarak bahsedilmesine neden oldu Film 12 Eylul 1980 darbesi sonrasindaki Turkiye yi devlet yetkililerini ve ozellikle Kurt halkini bir hafta ev iznine verilen bes mahkumun hikayeleri araciligiyla gostermektedir Yilmaz Guney sikiyonetim dolayisiyla filmin Turkiye de yayinlanmayacagini ongordugu icin goruntuleri yurt disina Isvicre ye gonderdi Ardindan ayni yil hapishaneden ve Turkiye den kacan Guney Isvicre ye gitti Guney goruntuleri Isvicre den alip daha sonra Fransa ya gecti ve filmin kurgusunu orada yapti Kurgu sirasinda Cannes direktorunun sureyi kisaltma onerisiyle begenmedigi bazi sahneleri cikardi ve bu da filmin suresinin orijinalinden yaklasik 27 dakika eksik olmasina neden oldu Son kurguyla birlikte filmi Cannes a gonderen Yilmaz Guney 14 26 Mayis 1982 tarihlerinde duzenlenen 35 Cannes Film Festivali ne esi Fatos Guney ile birlikte katildi Festivalin son gunu olan 26 Mayis ta Yol Yunan asilli yonetmen Costa Gavras in Kayip Missing filmiyle ortak olarak Altin Palmiye Odulu ne deger goruldu ve Guney Gavras ile sahneye cikip odulunu aldi Bu Turkiye yapimi bir filmin Cannes da aldigi ilk oduldu ayrica 1964 ve 1979 yillarindan sonra uluslararasi alanda buyuk odul kazanan ucuncu Turk filmiydi Film ayni zamanda 55 Akademi Odulleri nde En Iyi Uluslararasi Film dalinda Isvicre nin katilimcisi olarak secildi ancak aday olamadi Yol 2014 teki ikinci odule kadar 32 yil boyunca Turkiye nin tek Altin Palmiyeli filmiydi KonusuFilm Imrali Yari Acik Cezaevi nde gardiyanlarin mahkumlara akrabalari tarafindan yazilmis mektuplari dagitmasiyla baslar Mektup alanlar buyuk bir merakla yazilanlari okurken alamayanlar derin bir uzuntu yasarlar Cezaevi kosullari serttir Mahkumlara surekli cezaevi kurallarina uymalari gerektigi uymayanlarin cezalandirilacagi disiplinin en onemli sey oldugu duyurulur Kisa sure sonra yaklasan bayram vesilesiyle haftalik izinlerin acildigi duyurusu gelir ve hangi mahkumlarin bayram iznine gidecegi listesi bahceye asilir Buna gore mahkumlar bir haftalik surenin sonunda eger teslim olmazlarsa firar muamelesi gorecekler ve yakalandiklarinda kapali cezaevine gonderileceklerdir Izin alan mahkumlar birer birer cezaevinden cikip kendilerini bekleyen vapura binerler Bu surecten sonra Seyit Ali Mehmet Salih Omer Mevlut ve Yusuf isimli bes mahkumun oykusu filmde ic ice gelismeye baslar Seyit Ali Tarik Akan sogukkanli sert ve sessiz bir karakterdir Ailesi karisi ve cocugu Konya da oldugu icin izin suresini orada gecirmeyi hedefleyen Seyit Ali izne ciktiginin ilk gun aksami Konya ya vardiginda sokaga cikma yasagi nedeniyle askerler tarafindan diger yolcularin da bulundugu otogara goturulur ve gun dogana kadar orada kalir Ertesi gun ailesinin evine gider ve annesini gorur Annesi karisinin oglunu birakip kactigini oglunun da Sancak taki dayisinin yaninda oldugunu soyler Seyit buyuk bir saskinlik gecirir Ustelik kayinbiraderinin ona yazdigi mektupta karisi Zine nin bir genelevde yakalandigi eve getirildigi ve cezasinin olum oldugunu okuyunca Sancak a giden trene biner Trende kogus arkadasi Mehmet Salih ile karsilasir ve meseleyi ona anlatir Mehmet ile ayrildiktan sonra Sancak a varir ve once kayinbiraderi Sevket in yanina ugrar Sevket karisinin babasinin yaninda oldugunu soyleyince Seyit bir an evvel oraya gitmek ister Ancak bolgede yogun kar ve tipi vardir Sevket Seyit e kalin giysiler bir at ve bir silah verir Atina binen Seyit ayni zamanda amcasi olan kayinpederinin evinin yolunu tutar Yolda kar ve ruzgar iyice bastirinca Seyit donmanin esigine gelir Ustelik ati da soguktan oturu hareket kabiliyetini kaybeder ve oldugu yere coker Dag basinda acimasiz sogugun ortasinda kalan Seyit biraz dusundukten sonra atini silahla oldurur ve donmaktan kurtulmak icin atin karnini yarip icine girer Zorlu yolculuk sonrasi guc bela amcasinin evine varan Seyit karisini ailenin ceza olarak zincire vurdugu ahirda bulur Karisi Zine yaptiklarindan cok pismandir ve kaderine razi gelmistir Seyit in amcasi kizinin namuslarina leke dusurdugunu ve oldurulmesi gerektigini kararlilikla soyler Seyit onlari kayinbiraderi Sevket in yanina goturup karisinin isini orada halledecegini soyler ve ertesi gun oglunu da yanina alip yola cikarlar Yeni dus almis ve ince giysiler giymis olan Zine yolun ortasinda dondurucu soguga dayanamaz ve kendisini kurtarmasi icin Seyit Ali ye yalvarir Gercekte Seyit merhamet duygusu kabardigi icin bastan beri karisini oldurmeye karsi olsa da bunu kimseye dile getiremez Zine yi kurtarmak icin cirpinir durur ama vahsi doganin olumcul soguguna karsi gucu yetmez Ikinci mahkum Mehmet Salih Halil Ergun yillar once kayinbiraderi Aziz in olumune neden oldugu gerekcesiyle karisinin ailesinden kotu muamele gormektedir Iki cocuguyla birlikte babasinin Diyarbakir daki evinde kalan karisi Emine yi gormek icin izne cikan Mehmet once Adana ya varip bir dostunu ziyaret ettikten sonra trene biner Trende kogus arkadasi Seyit Ali ile karsilasir ve Seyit Ali nin ahvalini uzuntuyle ogrenir Tren Diyarbakir a ulastiginda Seyit Ali ile vedalasir ve kayinpederinin evine gider Butun kayinbiraderlerinin ofkesini uzerine ceken Mehmet karisini ve cocuklarini gormek isteyince kayinpederi buna engel olur Bunun uzerine Mehmet boynu bukuk oradan ayrilir Mehmet in karisi Emine ise her ne kadar kardesi Aziz in yillar onceki olumu onun yuzunden gerceklesmis olsa da kocasini bir kenara atamaz Emine kimsenin beklemedigi bir anda cocuklariyla evden kacip kocasinin yanina gider ve birlikte trene binerler Kari koca gece vakti yolcularin uyudugu sirada tuvalete girip cinsel iliskiye girmeye calisirlar Ancak onlari goren bazi yolcularin digerlerine haber vermesiyle baslayan kargasa sonucunda kari koca galeyana gelen yolcularin arasindan tren gorevlileri sayesinde zar zor kurtulur Olanlari ogrenen konduktor kendilerini ilk istasyonda guvenlik gorevlilerine teslim edecegini bildirir Emine nin evden kactigi haberini ogrenen ailesi ise kuplere biner Emine nin erkek kardesi olanlari hazmedemeyip yanina silahini aldigi gibi gece vakti durakta trene biner ardindan ablasi ile enistesini cocuklarinin ve tum yolcularin gozu onunde silahla oldurur Ucuncu mahkum Omer Necmettin Cobanoglu diger mahkumlardan farkli olarak daha yolculugunun ilk asamasinda hapishaneye donmemeye kararlidir Urfali bir Kurt olan memleket hasretiyle yanip tutusan ve amaci Suriye sinirindan yurt disina cikmak olan Omer Birecik teki ailesinin koyune gider Koye vardiginda askerlerin kendi evlerinde saklanan silahli suclulari yakalamak icin operasyon duzenlediklerini gorur Koye tam bir olum sessizligi hakimdir Omer askerler suclulari alip goturdukten sonra ailesiyle bulusur ve hasret giderir Omer in babasi kendisine son gunlerde sinirda cok catisma yasandigini herkesin korkuyla hareket ettigini soyler ayrica Omer askerlerle catisanlar arasinda evli olan agabeyinin de oldugunu ogrenir Annesi ve babasi her gun ogullarinin akibetinin ne olacagi korkusuyla yasamaktadir Koydeki bir kizdan hoslanan ancak ailesi ve kendisinin durumu nedeniyle evlenmeyi dusunmeyen Omer birkac gun sonra askerler tarafindan koye getirilen ceset dolu traktorun icerisinde agabeyinin de oldugunu gorur Askerler sinirda yasanan catismalar nedeniyle oldurulen bu sahislarin kimliklerinin belirlenmesi icin koylulerin onlara bakmasini isterler Agabeyinin olusunu anne ve babasiyla birlikte goren Omer tore geregi agabeyinin karisinin yeni kocasi olur Film sonunda Omer ailesiyle vedalasip atini sinira dogru surer Dorduncu mahkum Mevlut ickiye ve kadina duskun olarak tasvir edilen bir karakterdir Nisanlisini gormek icin Gaziantep e giden Mevlut kogus arkadaslari Yusuf ve Omer ile birlikte otobuste yolculuk eder Yolda karsilarina cikan bir cevirme sonucu askerler Yusuf u alip goturunce Omer ile yolculuguna devam eder otobus Gaziantep e vardigi sirada da Omer ile vedalasir Bayram vesilesiyle nisanlisinin ailesini ziyaret eden Mevlut gorusmeden sonra nisanlisi Meral ile disarida gezintiye cikar Meral nisanlisi Mevlut u her turlu seye ragmen seven saf ve cekingen bir kadindir Ancak muhafazakar bir kesimden gelen Meral in ailesi nisanlilarin gezinti sirasinda yanlis bir sey yapmamalari icin onlari uzaktan gozlemleyen iki kadin gorevlendirir Kadinlari bu sirada gormesine ragmen bozuntuya vermeyen Mevlut Meral ile gezintisini bitirdikten sonra olanlardan oturu asiri ofkelenir ve alkol alir Daha sonra Mevlut kendisi de nisanlisi hakkinda muhafazakar isteklere sahip olmasina ragmen sarhoslugunun etkisiyle kendini bir geneleve atar ve oradaki fahiselerden biriyle cinsel iliskiye girer Besinci mahkum Yusuf Tuncay Akca cinayetten hapse girmis kisa boylu ve oldukca genc bir karakterdir Cezaevinde besledigi kusunu yanindan hic ayirmayan Yusuf bir an evvel karisi Leyla yi gorme arzusuyla yanip tutusmaktadir Izinlerin aciklandigi ve mahkumlarin vapurla alindigi sirada surekli en heyecanli mahkum olarak gosterilen Yusuf kogus arkadaslari Mevlut ve Omer ile kebap yedikten sonra birlikte otobuse binerler Yolculuk sirasinda karsilarina cikan askerler yolculari asagi indirip kimliklerini kontrol etmeye baslayinca Yusuf izin kagidini kaybettigini fark eder Sarf ettigi sozlerle komutani bir turlu ikna edemeyen Yusuf izinli olup olmadigi belirlenene kadar askerler tarafindan gozaltina alinir Karisina kavusma umidiyle gunlerce gozaltina kalan ve nihayetinde umudunu yitiren Yusuf boylece izne cikamaz Oyuncular ve karakterlerTarik Akan sol filmde en cok gorunen ve hikayesi ana hikaye olan Seyit Ali karakterini Halil Ergun orta Mehmet Salih i Tuncay Akca sag ise izne cikamayan Yusuf karakterini oynadi Tarik Akan Seyit Ali Serif Sezer Zine Halil Ergun Mehmet Salih Necmettin Cobanoglu Omer Meral Orhonsay Emine Mevlut Tuncay Akca Yusuf Gulbahar Sevda Aktolga Meral Hale Akinli Seyran Turgut Savas Zafer Hikmet Tasdemir Sevket Mirza Berber Elim Cinde Erdogan Seren AbdullahYapim asamasiFilmin yaraticisi Yilmaz Guney Filmin adi yaraticisi Yilmaz Guney in kafasinda ilk sekillendigi vakit Yol degil Bayram dir Bu ismin nedeni ise Imrali Cezaevi nde yatan kader mahkumlarinin bayram nedeniyle bir haftalik izinlerini kullanmak icin disariya cikacak olmalaridir Mahkumlar bayram gelip cattiginda sikiyonetim nedeniyle askiya alinan izinleri tekrar verilir ve onlar da valizlerini toplayip heyecanli bir sekilde disarinin yolunu tutarlar Daha filmin ilk sahnelerinde iceri ve disari ayrimlari kavramsal olarak cok net bir sekilde seyircinin zihninde kalin cizgilerle belirginlestirilir Burada Yilmaz Guney bunu bilerek ve isteyerek yansitir perdeye cunku genel toplumsal yargi cezaevinin iceri ve onun disinda kalan dunyanin ise disari olduguna inanmaktadir ya da inandirilmaktadir Yilmaz Guney bu algiyi cok iyi bildiginden bu ikilemi sert bir sekilde gozler onune sermistir Burada carpici olan diger bir nokta ise filmin sonradan isminin degistirilmesi sonucu gozlerden kacan bayram meselesidir Musluman dunyasinda Turkiye toplumu da buna dahildir bayram geleneksel olarak mutluluk darginliklarin giderilmesi baris ve benzeri temalarin birbirine eklemlenmesi sonucu ortaya cikan dini temali bir gune isaret eder Fakat Yilmaz Guney burada ortaya cikan tezati zekice gozler onune sermek icin filmin ismine yukledigi anlami derinlestirir Iceridekiler bayram nedeniyle disariya cikmislardir fakat disarida bayramdan cok toplumun bayramsizligi hakimdir Yani kavramlar birbirine girmis gibi bir toplumsal durum soz konusudur disarida ve sanki icerisi ve disarisi yer degistirmistir Zaten Yilmaz Guney filmin ilk fikrinin boyle olustugunu daha sonra yaptigi konusmalarda dile getirmistir Bayram ya da Yol filmi iceridekilerle ilgili olmaktan ote disarisinin iceriye donusmesi ile ilgili bir filmdir Anlatilan vurgularBu maddedeki uslubun ansiklopedik bir yazidan beklenen resmi ve ciddi usluba uygun olmadigi dusunulmektedir Maddeyi gelistirerek ya da konuyla ilgili tartismaya katilarak Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Filmin cezaevinde gecen ilk sahnelerinde iktidar ve otorite ses uzerinde kristallesir Iktidar otorite gorunmez bedenlerin arkasinda sakli tutulan bir sese donusmustur Otoritenin sadece bir sese donusmesi onun kati gercekligini gozler onune serer Otorite gorunmezdir sadece ses uzerinden duzeni kontrol etmeye yonelik yaptigi aciklamalarla varligini tanrisal bir duzleme gorunmez ve sadece isitilen bir korkuya donusturmustur Tanrinin sadece sozler uzerinden varolmasina denk bir durumdur bu Cunku yeryuzundeki tum otoriteler tanri otoritesinin cisimlesmis hali gibidir Cezaevi sahnelerinde sadece ses uzerinden duyulan anonslarda sikca bahsi gecen sanli ordumuz veya kurallara uymayan kapali ceza evine gonderilecek aciklamalari eski bir gelenege gonderme gibidir Bu dis sesler birkac yuzyil dolastiktan sonra seyircinin kulagina gelir Bu seslerin ozu aslinda gunah isleyen cehenneme gidecek veya tanrinin buyruklarina denk talimatlarin sanli ordu ya mal edilmesi islevini gorur Insanlik acisindan cok eski bir mitoloji olan bu durum otoritenin tarihsel gelisim icinde sekuler kaliplara burunerek islevini surdurmesini gizliden gizliye seyirciye anlatir Filmin en vurucu imgesel anlatimlarindan birini teskil eden muhabbet kusu ise kader mahkumlarinin cezaevi disinda biraktiklari hayatlarinin onlarin ruhunda yarattigi tutsakliga isaret eder Muhabbet kusu bir kafes icindedir Fakat yine kafesin icinde ve Yusuf adli mahkumun elinde disariya acilir Mahkumlarin ic tutsakligi muhabbet kusu uzerinden imgesel bir dunya yaratilarak bir anlatima kavusur Cunku her bir mahkumun ya da en azindan mikro duzeyde hikayelerine tanik oldugumuz mahkumlarin bedensel tutsakliklarindan oteye sosyo psikolojik alt metinlerle okuyabilecegimiz tutsakliklari vardir Bu tutsaklik bedensel bir tutsakligin otesinde binlerce kat daha derin bir anlama yuke sahiptir Kati geleneklerin anlamlarin etrafinda sekillenen toplumsal yargilarin gunahlarin zehirledigi bir hayatin tutsakligidir Muhabbet kusu bu ic tutsakligin dilsiz kalmis dilsizlestirilmis ve sadece oradan oraya suruklenen fotografi gibidir Ya da mahkumlarin sahsinda toplumun bireyi kurban etme seanslarinin dunyanin en kuytu koselerinde halen devam etmesini yansitir Bu da otoritenin tutsakligi sadece bedenle sinirli tutmadigi geleneklerin bireyin ruhunda en buyuk deliklere yol acarak o deliklerden sizip bireyin ruhunu tutsak ettiginin ciplak bir anlatimidir Filmin en karizmatik karakterlerinden biri olan Seyit Ali Firat in disi agrimaktadir Disinin yarattigi aci onun sahsinda gelenegin otoritenin birey uzerinde yarattigi tahribat ve acinin soyut bir anlatimidir Agriyan disi onun konusmasini kendini anlatmasini engellemektedir Agriyan dis kurulu duzenin yarattigi korkunc geleneklerin Seyit Ali Firat sahsinda yarattigi acinin buyuklugune katiligina isaret eder Yilmaz Guney burada belki sansur nedeniyle belki de sinemanin usta bir sahsiyeti olmasindan kaynakli olarak derin bir imgesel anlatimi uygun gorur Bu uslup unlu Rus yonetmen Andrey Tarkovski ve yine onun capinda olan Iranli yonetmen Abbas Kiarostami filmlerinde rastlanabilecek kadar buyuk bir anlatim bicimidir Seyit Ali Firat in disi tedavi edilir Burada tedavi icin secilen yontem ise cok carpicidir Dis eski bir gelenekle kizgin bir demir sis araciligiyla daglanir Kurulu duzenin eski arac ve yontemlerle tedavi edilmesi gibi Ancak disin bir sure sonra tekrar agrimaya baslamasiyla aslinda kurulu duzenin koklu bir tedaviye ihtiyaci oldugunu vurgular gibi bir anlam ortaya cikmaktadir Cunku o dis bir sure sonra tekrar agrimaya baslayip yarattigi aciya devam edecek Disin kizgin demirle daglanmasi ise sadece gecici bir surectir GosterimiFilm ilk kez Cannes Film Festivali nde gosterilmistir 1982 yilinda Fransa Amerika Birlesik Devletleri Portekiz Hollanda Ispanya Almanya Danimarka Finlandiya ve Isvec te gosterime girmistir 1983 yilinda Belcika Avustralya ve Macaristan da gosterime girmistir 1985 yilinda Japonya da ve 1989 yilinda ise Guney Kore de vizyona girmistir Turkiye de ise 17 yil sonra ve Fatos Guney in cabalariyla Imaj Studyolari tarafindan restore edilmistir Daha sonra ayni yil gosterime girmistir 2004 yilinda son olarak Cekya da bir festivalde gosterildi ElestirilerCannes Film Festivali direktoru ilk kurgusu 2 saat bes dakika olan filmin 1 saat 50 dakikada sinirlandirilmasini talep etmis Waelchli 15 dakikayi aralardan kisaltacak zamanimiz yoktu o yuzden altinci karakterin oykusunu cikardik Ayyas ve kumarbaz olan bu karakter Turkiye nin bir baska yonunu anlatiyordu ama diger karakterlerin kinden farkli bir oykusu vardi bu yuzden onu kullanmadik Yonetmenler filmlerine kiyamaz cekim sirasindaki anilarini da katar islerine kurguda sahne atmalari kolay degildir Ama Yilmaz Guney cok elestirel yaklasti Yol a Boylece isimiz kolaylasti dedi Filmin oncesi ve sonrasiYilmaz Guney Bayram adli 10 mahkumun izne ayrilmasini konu alan epik senaryosunu hapishanede oldugu icin gerceklestiremez Guney Film bu pahali yapimin finansmanini saglayamaz Cactus Film parayi verir senaryo sadelestirilir ve filmin yonetmenligi once Erden Kiral a verilir onunla fikir birligine varilamayinca hapishaneden yeni cikan Serif Goren cekimleri devralir Negatifler yurt disina gonderilir Sonra Yilmaz Guney de kacar ve kurguyu Fransa da tamamlayip Cannes Film Festivali ne filmi yetistirir ve film Altin Palmiye kazanir OdulleriYil Aday gosterilen calisma Odul Sonuc1982 Cannes Film Festivali Altin Palmiye KazandiFilm notlari12 Eylul darbesinin yarattigi toplumsal sorunlara ve Kurt sorununa deginen filmin Turkiye de gosterimi 1999 yilina kadar yasakti Film ancak 1999 Subat inda restore edilmis haliyle vizyona girebilmistir 1989 yilinda Samsun da bir evde video kasetle Yol filmini izleyen bes universite ogrencisi gozaltina alindi Yol 1983 yilinda ABD de Altin Kure Golden Globe odullerine de En Iyi Yabanci Film dalinda aday oldu Once gelen Czlowiek z zelaza Cannes Film Festivali Altin Palmiye 1982 odulu Missing le paylasti Sonra gelen Narayama TurkusuNotlar Maran Film sirketi de filmin yapimina katkida bulunmustur Filmin iki yapim sirketinden biri olan Cactus Film ise daha sonra iflas ettigi icin filmin su anki tek sahibi Yilmaz Guney in kurmus oldugu Guney Film dir Filmin yapimi sirasinda cekilen bu sahne daha sonra Yilmaz Guney tarafindan goruntulerin kotu ciktigi gerekcesiyle yurt disinda yapilan kurguda kesilir ve Turkiye gosteriminde bu sahne yer almaz Kaynakca YOL Ingilizce Festival de Cannes 23 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Ekim 2023 Yol 1982 IMDb 13 Mayis 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Ekim 2023 Milliyet 13 Kasim 2018 5 Ekim 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Ekim 2023 Yol 1981 SinemaTurk 7 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Kasim 2023 a b Goral Burak 14 Subat 1999 Milliyet 14 Subat 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Ekim 2023 web archive org vasitasiyla Futtu Melike 6 Eylul 2014 Susuz Yaz ve Yol Once Sansur Sonra Taltif Edilen Filmler bianet org Erisim tarihi 16 Kasim 2023 Arsivlenmesi gereken baglantiya sahip kaynak sablonu iceren maddeler link Yasar Eylul Deniz 26 Mayis 2018 Yilmaz Guney in Yol undan gostergelerin Dogu suna Gazete Duvar 28 Nisan 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Kasim 2023 Fatos Guney le soylesi Mart 1999 Guney Kultur Sanat Edebiyat Dergisi 6 Ekim 2021 19 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Kasim 2023 Altin Palmiyeli Firari Haberturk 26 Mayis 2019 11 Aralik 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Kasim 2023 Yurt Disinda Odul Alan Turk Filmleri bifikir com 20 Kasim 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Kasim 2023 Cannes Film Festivali ndeki basarilarimiz Haberturk 18 Temmuz 2021 28 Mayis 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Ekim 2023 a b Corliss Richard 18 Ekim 1982 YOL Ingilizce Time ISSN 0040 781X 14 Aralik 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Aralik 2023 Film makers on film Fatih Akin on Yilmaz Guney and Serif Goren s Yol 1982 Ingilizce The Telegraph 25 Subat 2006 7 Haziran 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Aralik 2023 Yol Filminin Konusu SinemaTurk 6 Temmuz 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Temmuz 2015 Akan Tarik 2002 Anne Kafamda Bit Var Can Yayinlari s 134 Erisim tarihi 1 Ekim 2023 yol filminin yapim sureci 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Temmuz 2015 yol filminin icerisinde anlatilanlar 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Temmuz 2015 yol filmi gosterim sureci 18 Agustos 2013 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Temmuz 2015 yol filmi elestirileri 13 Temmuz 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Temmuz 2015 a b c Yol u yilmaz cekseydi bambaska olurdu milliyet com tr 14 Subat 1999 14 Subat 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Ocak 2012 Dis baglantilarIMDb de Yol