Semerkant (Özgün adı: La Samarcande), Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un yazdığı tarih ve dram türündeki bir romandır. Yapıt, İranlı şair ve gök bilimci Ömer Hayyam'ın Rubaiyat adlı elyazması eserinin 1072 yılında Semerkant'ta başlayan ve 1912'de Titanik'te biten hikâyesini ele almaktadır. Roman, ilk olarak Esin Talu Çelikkan tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
La Samarcande | |
Editör | |
---|---|
Yazar | Amin Maalouf |
Çevirmen | Esin Talu Çelikkan |
Kapak sanatçısı | |
Ülke | Fransa Lübnan |
Dil | Fransızca |
Konu | Ömer Hayyam'ın Rubaiyat adlı eserinin tarih yolculuğu |
Tür | Roman |
Yayım | (özgün) 1998 (Türkçe) |
Yayımcı | (özgün) Yapı Kredi Yayınları (Türkçe) |
Sayfa | 317 |
ISBN |
Arka kapak
"Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın çiçekliğinde! Ey Hayyam, yaşadığımız şu güzel anı keşke görebilseydin!" Amin Maalouf bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen iç içe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü / tarihi...
Üslup
Yazar, kitabında tüm olanları Benjamin adlı karakterin kendi anlatısıyla aktarmış ve tarihe damgasını vuran üç önemli kişiyi (Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hasan Sabbah) ve 20. yüzyıl başlarında İran’da gerçekleşen modernleşme çabalarını bu romanın esas teması olarak oluşturmuştur. Ömer Hayyam'ın Cihan adlı kadın şairle yaşadığı aşk ve Benjamin ile Şirin adlı kadın arasında geçen duygusal yakınlaşmalar, yine yazar Maalouf'un usta kalemiyle tüm olaylar arasında eritilerek sunulmuştur.
Özet
Ömer Hayyam ilk kez Semerkant şehrine geldiğinde henüz 24 yaşındadır. Şehirde gezinirken bir grup bağnaz adamın, feylesof olmakla suçladıkları yaşlı birisini acımadan dövdüklerini görür ve olaya müdahale eder. Adamın, meşhur İslam bilgini ve hekimi İbn-i Sina'nın öğrencisi olduğunu öğrenen Ömer, adamı korumaya çalışır. Bunun üzerine kargaşa çıkar ve Ömer ile Façalı Surat denilen kavganın sorumlusu, Semerkant kadısı Ebu Tahir'in huzuruna çıkartılır. Ebu Tahir, önceden tanıştığı Ömer ile gece boyunca yalnız başına sohbet eder. Sohbetin sonlarına doğru Ebu Tahir, Ömer'e yaprakları boş bir defter hediye eder ve en güzel rubailerini artık bu deftere kaydetmesini istediğini söyler. Ömer defteri kabul eder.
Olaylar tatlıya bağlandıktan sonra Ömer ile Ebu Tahir, Semerkant'a gelen Karahan hükümdarı Nâsır Han'ın huzuruna giderler. Nâsır Han kibirli, ama halkı tarafından itibar görülen bir hükümdardır. Cömertliğinin bir göstergesi olarak kendisine itaat eden, güzel sözler eden, hürmette bulunan kişilerin ağzını altınla doldurur. Ömer ile konuştuktan sonra, onun da ağzını altınla doldurmak ister; ancak Ömer oruçlu olduğunu söyleyip bunu reddeder. Ömer'den ve onun keskin sözlerinden oldukça etkilenen Han ile Ömer arasında güzel bir dostluk kurulur.
Ömer'in aklı ise, bu ziyaret esnasında aniden gördüğü ve adının Cihan olduğunu öğrendiği genç, peçeli ve şair bir kadındadır. Kadından oldukça etkilenen Ömer, tüm gün onu düşünmekten kendini alıkoyamaz. Han'ın ziyaretinden sonra Ebu Tahir'in ayarladığı bir evde kalan Ömer, gece vakti Cihan'ın gizli bir şekilde evine girdiğini görür ve ikisi arasında o vakitten itibaren bir aşk başlar. Cihan, sarayda yaşayan şair bir kadındır. İkisi vakit buldukça buluşurlar, sabaha kadar yatarlar, sevişirler ve birbirlerine önemli birtakım hadiseleri anlatırlar. O sıralarda Semerkant sarayında en çok konuşulan konu Selçukluların durumuydu. Nispeten yeni kurulmuş bir hanedan olmasına karşın savaş alanında gün geçtikçe ilerleyen Selçuklu Türklerinin günün birinde Semerkant'a saldıracağı korkusu vardır. Ömer, doğduğu şehir olan Nişabur'a yıllar önce saldırdıkları için Selçukluları sevmemektedir ve Cihan'a onlardan bahseder: Tuğrul Bey'den, Çağrı Bey'den, Selçukluların işgallerinden, Tuğrul'un Abbâsî halifesinin kızıyla evlenmesinden, Alp Arslan'dan ve onun ölümünden günbegün konuşurlar.
Alp Arslan'ın bir savaş esiri tarafından öldürüldüğü haberi duyulunca Nâsır Han, taziyelerini bildirmek üzere Ebu Tahir'e bir grupla birlikte yola çıkmasını ister. Ömer de bu kafilenin içindedir. Taziye yerine varınca vezir Nizamülmülk ile tanışırlar. Nizam, Hayyam'ı bir sene sonrası için Selçuklu'nun başkenti Isfahan’a davet eder.
Ömer Hayyam bu tanışmanın ardından bir yıl geçince Isfahan'a doğru yola koyulur. Hayyam, yolculuğu sebebiyle Kaşan kentinden geçerken bir kervansarayda konaklamak ister ve burada Hasan Sabbah adında birisiyle tanışır; onunla bir gece aynı odayı paylaşır. Birlikte şafak sökene kadar sohbet ederler. Hayyam’ın o güne kadar tanıdığı en bilge kişi Hasan’dır. Hasan da Isfahan’a giderek Nizam’dan bir iş istemeyi planlamaktadır. Hayyam, Isfahan’da Nizam’ın huzuruna çıktığında, kendisinden sahib-i haber (casusların başı) olması istenir. Hayyam bir bilim insanı olduğunu ve hafiye olamayacağını belirtir. Ancak Nizam’a, Hasan Sabbah’ı önerir.
Nizam, bu işe Hayyam’ı layık görmesine rağmen Hasan’ı kabul etmek zorunda kalır. Hayyam, Selçuklu’nun mali desteği ile çalışmalarını sürdürür. Hasan ise, Nizamülmülk’ün vazgeçemediği yardımcılarından biri olur ve Nizam’a hizmet etmek yerine onun mevkiine geçmeye niyetlenir. Kısa sürede onu Nizam’dan soğutmak için Melikşah’a yakınlaşır. Nizam ile Melikşah arasına nifak sokmaya çalışır. En sonunda Melikşah'ın emrini gönüllü bir şekilde kabul edip devletin hazinesini rapor etmeye niyetlenince, Nizamülmülk tarafından planı ters tepilir. Sultan Melikşah, bu hatayı affetmeyeceğini söyleyip Hasan'ı oracıkta idam etmeye kalkışsa da Hayyam, Sultan'a onu öldürmemesini rica eder. Melikşah buna razı olur. En nihayetinde Hasan, ülkeden kovularak sürgüne gönderilir.
Hasan, emelleri uğruna bir şekilde Selçuklulardan kurtulur, bir süre eğitim ve gezgin hayatı sürdükten sonra mezhep ve kültürlerinin tehlike altında olduğunu düşünen bir kısım Acem halkını cennet vaadi ile kandırır. Ünlü Haşşaşiyûn tarikatını kurarak Alamut Kalesi'ne yerleşir. Hasan Sabbah’ın vaazlarıyla ve cennet vaatleriyle sarhoş olan insanlar intihar saldırıları düzenlemeye başlar. Bu kişilere fedai denilir ve Hasan Sabbah fedailerine, "Ölmek, öldürmekten yücedir." deyip bu anlayış üzerinde eğitir. Her fedai, nüfuzlu bir kimseyi öldürüp kaçmak yerine, olay yerinde halk tarafından öldürülmeyi bekler. Böylece her fedai öldüğünde halktan onlarca kişi fedailer arasına katılır.
Hasan’ın amacı, bu tarikat yardımıyla Nizam ve Melikşah’tan intikam almaktır. Nitekim müritleri ve Melikşah'ın sayesinde Nizam'ı suikast girişimiyle öldürmeyi başarır. Nizam'dan otuz beş gün sonra da Nizam'ın has adamları, onun ölümünde parmağı olduğunu düşündükleri için, intikam amacıyla Melikşah'ı zehir aracılığıyla öldürürler.
Yaşanan tüm bu kargaşalardan sonra Hayyam, Nizamülmülk'e sıkı bağlı olan Vartan adındaki bir koruma yardımıyla Selçuklu'nun başkenti Isfahan'dan ayrılır ve Merv şehrine gider. Bu sıralarda Semerkant elyazması ile Rubaiyat adlı kitabı yazar. Bu kitap, bu tarihî kişilerin hayatında çok önemli noktalarda rol oynamıştır. Bu sıralarda Hasan Sabbah, yalnızlık duygusundan bunaldığı için eski dostu Ömer'e bir mektup yazar ve onu Alamut Kalesi'ne ebediyen davet eder; ona her türlü ilim desteğinde bulunacağını, kalede muazzam büyüklükte bir kütüphane olduğunu da belirtir. Ömer oralı olmaz.
Bunun üzerine Ömer'in elyazması, bir gece ansızın Hasan'ın adamları tarafından kaçırılır ve Alamut Kalesi'ne getirilir. Hasan bu kitabı kalede çok iyi muhafaza eder, ancak o ölünce de sahipsiz kalır. Ömer Hayyam da tüm yaşananların üzerine doğum yeri olan Nişabur'a çekilir ve 4 Aralık 1131 tarihinde orada son nefesini verir. Elyazması ise, kalede yıllar boyunca kalır.
1256 yılına gelindiğinde Alamut Kalesi, Hülâgû Han komutasındaki Moğol ordusu tarafından ele geçirilir, yakılır ve meşhur Alamut kütüphanesi kül olur. Ancak içeriye önceden giren Fars asıllı Moğol tarihçisi Cüveynî, Hayyam'ın elyazmasını yanmadan kurtarmayı başarır. Ve o tarihten sonra yazma, kayıplara karışır.
19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, Ömer Hayyam’ın 1873 yılında dünyada yeniden popüleritesi artmaya başlamıştır. Hasan Sabbah’la birlikte ortadan kaybolan Rubaiyat’ın kopyaları da tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Hayyam’a olan hayranlıkları nedeniyle Lesage çifti yeni doğan oğulları Benjamin’e ikinci bir isim olarak Omar (Ömer’in İngilizce yazımı) adını koymuşlardır.
Benjamin 15 yaşına gelince, kendi ismini taşıdığı Hayyam’ı merak ederek onu araştırmaya ve Farsça öğrenmeye başlamıştır. Daha sonra Hayyam’ın zamanında ve kendi çağında insanları o denli çok etkileyen “Rubaiyat”ın peşine düşmüştür. Önce İstanbul’a gitmiş ve oradan da İran’a geçmiştir.
Bu sırada İran Şahı’nın torunu Şirin’le tanışmış ve ona aşık olmuştur. Benjamin, İran’da birçok macera yaşayarak 1910’larda İran’daki modernleşme hareketlerine katılmıştır. Sonunda Benjamin, Şirin’le birlikte Semerkant elyazmasına ulaşarak Amerika’ya gitmek üzere İran’dan ayrılmıştır.
Bunun için önce İngiltere’ye gitmişler ve oradan da Titanic gemisine binerek Amerika’ya doğru denize açılmışlardır. Ne yazık ki yaklaşık bin yıl önce kaybolup, o anda yeniden ortaya çıkan “Rubaiyat”, Titanic’in batmasıyla sonsuzluğa karışmıştır. Benjamin ve Şirin kurtularak başka bir gemiyle New York’a ulaşmışlardır. Limandaki karışıklıkta tıpkı “Rubaiyat” gibi Şirin de sonsuza dek kaybolmuştur.
Maalouf yapıtında, ciddi şekilde ölümcülleştirilen mezhep aidiyetini vurgulamak amacıyla bu üç önemli şahsı kullanmıştır. Haşşaşiyûn tarikatındaki insanların diğer tüm aidiyetlerini (dil, vatan, ırk, hatta din) bir kenara iterek kimliklerini sadece mezhepleri şiaya göre belirlemiş ve mezhepleri farklı olduğu için kendi kardeşlerini bile öldürebilecek birer katile dönüşmüşlerdir.
Sonuç olarak Maalouf; 1900’lerde Tebriz’deki durumu incelerken de Doğu'nun bir uyanış ve modernleşme sürecine girmiş olduğu, İran’daki direnişe ve yenilikçilerin vermiş oldukları uğraşlara dikkat çekmiştir. 20. yüzyıl başlarında İran’da gerçekleşen modernleşme çabalarını iyi anlamak ve farklı bir bakış açısıyla değerlendirebilmek için, bu kitaptan öğrenilecek ve dersler çıkarılacak önemli tarihi ve siyasi olaylar bulunmaktadır.
Karakterler
Romanın kurgusal karakterlerine ek olarak birçok tarihi şahıs konu edilmektedir. Bunların başında Rubaiyat yazmasının yaratıcısı Ömer Hayyam gelir. Romanın ikinci yarısının baş kahramanı olan Amerikalı orientalist Benjamin O. Lesage ise kurgusal bir karakterdir.
Tarihi şahıslar
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ . ListeList. 27 Haziran 2021. 28 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mart 2022.
- ^ . Yeni Alanya Gazetesi. 31 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mart 2022.
- ^ . edebiyatvesanatakademisi.com. 29 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mart 2022.
Alıntılar
- Amin Maalouf, Semerkant, 1988, çeviren: Esin Talu Çelikkan, YKY 24. baskı; kapak
- Amin Maalouf, Semerkant, 2020, çeviren: Ali Berktay, YKY 97. baskı; kapak
Dış bağlantılar
- Kitabın analizi 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Semerkant Ozgun adi La Samarcande Lubnan asilli Fransiz yazar Amin Maalouf un yazdigi tarih ve dram turundeki bir romandir Yapit Iranli sair ve gok bilimci Omer Hayyam in Rubaiyat adli elyazmasi eserinin 1072 yilinda Semerkant ta baslayan ve 1912 de Titanik te biten hikayesini ele almaktadir Roman ilk olarak Esin Talu Celikkan tarafindan Turkceye cevrilmistir SemerkantLa SamarcandeEditorYazarAmin MaaloufCevirmenEsin Talu CelikkanKapak sanatcisiUlke Fransa LubnanDilFransizcaKonuOmer Hayyam in Rubaiyat adli eserinin tarih yolculuguTurRomanYayim ozgun 1998 Turkce Yayimci ozgun Yapi Kredi Yayinlari Turkce Sayfa317ISBN975 08 1003 1Arka kapak Titanic te Rubaiyat Dogu nun cicegi Bati nin cicekliginde Ey Hayyam yasadigimiz su guzel ani keske gorebilseydin Amin Maalouf bu kez Dogu ya Iran a bakiyor Omer Hayyam in Rubaiyat inin cevresinde donen ic ice iki oyku 1072 yilinda Hayyam in Semerkant inda baslayan ve 1912 de Atlantik te bit mey en bir seruven Bir elyazmasinin yazilisinin ve yuzlerce yil sonra okunurken onun ve Iran in tarihinin de okunusunun oykusu tarihi UslupYazar kitabinda tum olanlari Benjamin adli karakterin kendi anlatisiyla aktarmis ve tarihe damgasini vuran uc onemli kisiyi Omer Hayyam Nizamulmulk ve Hasan Sabbah ve 20 yuzyil baslarinda Iran da gerceklesen modernlesme cabalarini bu romanin esas temasi olarak olusturmustur Omer Hayyam in Cihan adli kadin sairle yasadigi ask ve Benjamin ile Sirin adli kadin arasinda gecen duygusal yakinlasmalar yine yazar Maalouf un usta kalemiyle tum olaylar arasinda eritilerek sunulmustur OzetOmer Hayyam ilk kez Semerkant sehrine geldiginde henuz 24 yasindadir Sehirde gezinirken bir grup bagnaz adamin feylesof olmakla sucladiklari yasli birisini acimadan dovduklerini gorur ve olaya mudahale eder Adamin meshur Islam bilgini ve hekimi Ibn i Sina nin ogrencisi oldugunu ogrenen Omer adami korumaya calisir Bunun uzerine kargasa cikar ve Omer ile Facali Surat denilen kavganin sorumlusu Semerkant kadisi Ebu Tahir in huzuruna cikartilir Ebu Tahir onceden tanistigi Omer ile gece boyunca yalniz basina sohbet eder Sohbetin sonlarina dogru Ebu Tahir Omer e yapraklari bos bir defter hediye eder ve en guzel rubailerini artik bu deftere kaydetmesini istedigini soyler Omer defteri kabul eder Olaylar tatliya baglandiktan sonra Omer ile Ebu Tahir Semerkant a gelen Karahan hukumdari Nasir Han in huzuruna giderler Nasir Han kibirli ama halki tarafindan itibar gorulen bir hukumdardir Comertliginin bir gostergesi olarak kendisine itaat eden guzel sozler eden hurmette bulunan kisilerin agzini altinla doldurur Omer ile konustuktan sonra onun da agzini altinla doldurmak ister ancak Omer oruclu oldugunu soyleyip bunu reddeder Omer den ve onun keskin sozlerinden oldukca etkilenen Han ile Omer arasinda guzel bir dostluk kurulur Omer in akli ise bu ziyaret esnasinda aniden gordugu ve adinin Cihan oldugunu ogrendigi genc peceli ve sair bir kadindadir Kadindan oldukca etkilenen Omer tum gun onu dusunmekten kendini alikoyamaz Han in ziyaretinden sonra Ebu Tahir in ayarladigi bir evde kalan Omer gece vakti Cihan in gizli bir sekilde evine girdigini gorur ve ikisi arasinda o vakitten itibaren bir ask baslar Cihan sarayda yasayan sair bir kadindir Ikisi vakit buldukca bulusurlar sabaha kadar yatarlar sevisirler ve birbirlerine onemli birtakim hadiseleri anlatirlar O siralarda Semerkant sarayinda en cok konusulan konu Selcuklularin durumuydu Nispeten yeni kurulmus bir hanedan olmasina karsin savas alaninda gun gectikce ilerleyen Selcuklu Turklerinin gunun birinde Semerkant a saldiracagi korkusu vardir Omer dogdugu sehir olan Nisabur a yillar once saldirdiklari icin Selcuklulari sevmemektedir ve Cihan a onlardan bahseder Tugrul Bey den Cagri Bey den Selcuklularin isgallerinden Tugrul un Abbasi halifesinin kiziyla evlenmesinden Alp Arslan dan ve onun olumunden gunbegun konusurlar Kitaba adini veren ve gunumuzde Ozbekistan sinirlarinda bulunan Semerkant sehrinden bir gorunum Shah i Zinda Alp Arslan in bir savas esiri tarafindan olduruldugu haberi duyulunca Nasir Han taziyelerini bildirmek uzere Ebu Tahir e bir grupla birlikte yola cikmasini ister Omer de bu kafilenin icindedir Taziye yerine varinca vezir Nizamulmulk ile tanisirlar Nizam Hayyam i bir sene sonrasi icin Selcuklu nun baskenti Isfahan a davet eder Omer Hayyam bu tanismanin ardindan bir yil gecince Isfahan a dogru yola koyulur Hayyam yolculugu sebebiyle Kasan kentinden gecerken bir kervansarayda konaklamak ister ve burada Hasan Sabbah adinda birisiyle tanisir onunla bir gece ayni odayi paylasir Birlikte safak sokene kadar sohbet ederler Hayyam in o gune kadar tanidigi en bilge kisi Hasan dir Hasan da Isfahan a giderek Nizam dan bir is istemeyi planlamaktadir Hayyam Isfahan da Nizam in huzuruna ciktiginda kendisinden sahib i haber casuslarin basi olmasi istenir Hayyam bir bilim insani oldugunu ve hafiye olamayacagini belirtir Ancak Nizam a Hasan Sabbah i onerir Nizam bu ise Hayyam i layik gormesine ragmen Hasan i kabul etmek zorunda kalir Hayyam Selcuklu nun mali destegi ile calismalarini surdurur Hasan ise Nizamulmulk un vazgecemedigi yardimcilarindan biri olur ve Nizam a hizmet etmek yerine onun mevkiine gecmeye niyetlenir Kisa surede onu Nizam dan sogutmak icin Meliksah a yakinlasir Nizam ile Meliksah arasina nifak sokmaya calisir En sonunda Meliksah in emrini gonullu bir sekilde kabul edip devletin hazinesini rapor etmeye niyetlenince Nizamulmulk tarafindan plani ters tepilir Sultan Meliksah bu hatayi affetmeyecegini soyleyip Hasan i oracikta idam etmeye kalkissa da Hayyam Sultan a onu oldurmemesini rica eder Meliksah buna razi olur En nihayetinde Hasan ulkeden kovularak surgune gonderilir Romanda isimleri en cok gecen tarihi karakterler olan Omer Hayyam ustte ve Hasan Sabbah altta Hasan emelleri ugruna bir sekilde Selcuklulardan kurtulur bir sure egitim ve gezgin hayati surdukten sonra mezhep ve kulturlerinin tehlike altinda oldugunu dusunen bir kisim Acem halkini cennet vaadi ile kandirir Unlu Hassasiyun tarikatini kurarak Alamut Kalesi ne yerlesir Hasan Sabbah in vaazlariyla ve cennet vaatleriyle sarhos olan insanlar intihar saldirilari duzenlemeye baslar Bu kisilere fedai denilir ve Hasan Sabbah fedailerine Olmek oldurmekten yucedir deyip bu anlayis uzerinde egitir Her fedai nufuzlu bir kimseyi oldurup kacmak yerine olay yerinde halk tarafindan oldurulmeyi bekler Boylece her fedai oldugunde halktan onlarca kisi fedailer arasina katilir Hasan in amaci bu tarikat yardimiyla Nizam ve Meliksah tan intikam almaktir Nitekim muritleri ve Meliksah in sayesinde Nizam i suikast girisimiyle oldurmeyi basarir Nizam dan otuz bes gun sonra da Nizam in has adamlari onun olumunde parmagi oldugunu dusundukleri icin intikam amaciyla Meliksah i zehir araciligiyla oldururler Yasanan tum bu kargasalardan sonra Hayyam Nizamulmulk e siki bagli olan Vartan adindaki bir koruma yardimiyla Selcuklu nun baskenti Isfahan dan ayrilir ve Merv sehrine gider Bu siralarda Semerkant elyazmasi ile Rubaiyat adli kitabi yazar Bu kitap bu tarihi kisilerin hayatinda cok onemli noktalarda rol oynamistir Bu siralarda Hasan Sabbah yalnizlik duygusundan bunaldigi icin eski dostu Omer e bir mektup yazar ve onu Alamut Kalesi ne ebediyen davet eder ona her turlu ilim desteginde bulunacagini kalede muazzam buyuklukte bir kutuphane oldugunu da belirtir Omer orali olmaz Bunun uzerine Omer in elyazmasi bir gece ansizin Hasan in adamlari tarafindan kacirilir ve Alamut Kalesi ne getirilir Hasan bu kitabi kalede cok iyi muhafaza eder ancak o olunce de sahipsiz kalir Omer Hayyam da tum yasananlarin uzerine dogum yeri olan Nisabur a cekilir ve 4 Aralik 1131 tarihinde orada son nefesini verir Elyazmasi ise kalede yillar boyunca kalir 1256 yilina gelindiginde Alamut Kalesi Hulagu Han komutasindaki Mogol ordusu tarafindan ele gecirilir yakilir ve meshur Alamut kutuphanesi kul olur Ancak iceriye onceden giren Fars asilli Mogol tarihcisi Cuveyni Hayyam in elyazmasini yanmadan kurtarmayi basarir Ve o tarihten sonra yazma kayiplara karisir 19 yuzyilin sonlarina gelindiginde Omer Hayyam in 1873 yilinda dunyada yeniden populeritesi artmaya baslamistir Hasan Sabbah la birlikte ortadan kaybolan Rubaiyat in kopyalari da tum dunyaya yayilmaya baslamistir Hayyam a olan hayranliklari nedeniyle Lesage cifti yeni dogan ogullari Benjamin e ikinci bir isim olarak Omar Omer in Ingilizce yazimi adini koymuslardir Benjamin 15 yasina gelince kendi ismini tasidigi Hayyam i merak ederek onu arastirmaya ve Farsca ogrenmeye baslamistir Daha sonra Hayyam in zamaninda ve kendi caginda insanlari o denli cok etkileyen Rubaiyat in pesine dusmustur Once Istanbul a gitmis ve oradan da Iran a gecmistir Bu sirada Iran Sahi nin torunu Sirin le tanismis ve ona asik olmustur Benjamin Iran da bircok macera yasayarak 1910 larda Iran daki modernlesme hareketlerine katilmistir Sonunda Benjamin Sirin le birlikte Semerkant elyazmasina ulasarak Amerika ya gitmek uzere Iran dan ayrilmistir Bunun icin once Ingiltere ye gitmisler ve oradan da Titanic gemisine binerek Amerika ya dogru denize acilmislardir Ne yazik ki yaklasik bin yil once kaybolup o anda yeniden ortaya cikan Rubaiyat Titanic in batmasiyla sonsuzluga karismistir Benjamin ve Sirin kurtularak baska bir gemiyle New York a ulasmislardir Limandaki karisiklikta tipki Rubaiyat gibi Sirin de sonsuza dek kaybolmustur Maalouf yapitinda ciddi sekilde olumcullestirilen mezhep aidiyetini vurgulamak amaciyla bu uc onemli sahsi kullanmistir Hassasiyun tarikatindaki insanlarin diger tum aidiyetlerini dil vatan irk hatta din bir kenara iterek kimliklerini sadece mezhepleri siaya gore belirlemis ve mezhepleri farkli oldugu icin kendi kardeslerini bile oldurebilecek birer katile donusmuslerdir Sonuc olarak Maalouf 1900 lerde Tebriz deki durumu incelerken de Dogu nun bir uyanis ve modernlesme surecine girmis oldugu Iran daki direnise ve yenilikcilerin vermis olduklari ugraslara dikkat cekmistir 20 yuzyil baslarinda Iran da gerceklesen modernlesme cabalarini iyi anlamak ve farkli bir bakis acisiyla degerlendirebilmek icin bu kitaptan ogrenilecek ve dersler cikarilacak onemli tarihi ve siyasi olaylar bulunmaktadir KarakterlerRomanin kurgusal karakterlerine ek olarak bircok tarihi sahis konu edilmektedir Bunlarin basinda Rubaiyat yazmasinin yaraticisi Omer Hayyam gelir Romanin ikinci yarisinin bas kahramani olan Amerikali orientalist Benjamin O Lesage ise kurgusal bir karakterdir Tarihi sahislar Omer Hayyam Nizamulmulk Hasan Sabbah Meliksah Alparslan Terken Hatun I Meliksah in esi Tugrul Bey Cagri Bey Cemaleddin Efgani Nasireddin Sah Muhammed Ali Sah II AbdulhamidAyrica bakinizHashasiler Araplarin Gozunden Hacli Seferleri Fedailerin Kalesi Alamut Hulagu Han RubaiyatKaynakca ListeList 27 Haziran 2021 28 Haziran 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Mart 2022 Yeni Alanya Gazetesi 31 Temmuz 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Mart 2022 edebiyatvesanatakademisi com 29 Ekim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Mart 2022 Alintilar Amin Maalouf Semerkant 1988 ceviren Esin Talu Celikkan YKY 24 baski kapak Amin Maalouf Semerkant 2020 ceviren Ali Berktay YKY 97 baski kapakDis baglantilarKitabin analizi 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde