Bu maddede Meşrutiyet devri ve sonrasının konusunun eksik olduğu düşünülmektedir.Ekim 2020) () ( |
Osmanlı İmparatorluğu'nda tiyatro Tanzimat devri sonrasında gelişim gösterdi ve II. Meşrutiyet sonrasında Batılı manada gelişimi hızlandı.
Gelişimi
Osmanlı İmparatorluğu'nda sahne sanatlarının erken örnekler düğün ve sünnet gibi günlerce süren muhtelif eğlencelerde ortaya koyulmuştu. Erken dönemleri takiben ülkede güldürücü manasına gelen muhdik ve taklitçi manasına gelen mukallidlerin sayısı arttı. Eğlendiriciliğin meslek haline gelmesini takiben Kol diye anılan kumpanyalar ortaya çıktı. Kolbaşının adıyla anılan kollar ücreti karşılığında düğün ve donanma şölenlerinde halkı eğlendirirdi. Memet Fuat'a göre 18 ve 19. Yüzyıllardaki koloyunu ve ortaoyunu gibi gösterilerin temelleri bu döneme dayanmaktaydı. Savaş oyunları Osmanlı devrinde genişledi, I. Süleyman devr-i saltanatında Atmeydanı'nda deriden yapılmış ikiz kuleler yapılmış ve top ve tüfeklerle bir savaşın canlandırılması yapılmıştı. Benzeri oyunlar denizlerde de düzenlenmekte olup kadırgaların çarpışması canlandırılmaktaydı. Hammer tarihine göre 1582'de III. Murad devrinde bir sünnet düğünü için müzikli bir oyun oynanmıştı. Bu oyun Hristiyan kölelerinin oynadıkları ve temasını mitolojiden alan bir ballet-pandomim idi. Bir diğer ballet-pandomim 1675'te IV. Mehmed devrinde Edirne'de bir düğünde oynandı ve bu Fransız kaynaklarına da yansıdı. Memet Fuat'a göre büyücülükle karışık bir aşk efsanesini ele alan bu oyunun oyuncuları Müslüman Türklerdi. Bir başka Fransız kaynağında I. Abdülhamid'in kızı Rabia Sultan'ın doğum şenliğinde Harem'de bir oyun oynanmıştı. Bu oyun I. Abdülhamid'in Osmanlı kadınının giyimi üzerine çıkarttığı ferman ve düzenlemelerin kadınların yaşamlarına etkisi üzerineydi.
Hammer ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde ülkedeki Yahudi komedilerine atıflar mevcuttur. Hammer 16. Yüzyıl'da bu Yahudi komedilerin oynandığını yazarken Evliya Çelebi de sonraki yüzyılda bu oyunların devam ettiğini bildirir. 18. Yüzyılda ise Yahudi komedileri hakkında daha fazla bilgi edinilmektedir. Baron de Tott bu oyunların kendiliğinden gelmiş seyircilerle bir meydanda oynandığını ve aralardaki fasılları ip cambazları, yeteneksiz pehlivanlar, ve rakkaselerin doldurduğunu aktarmaktadır. Eski Türklerde Dram Sanatı'na (, Maârif 1959) atfen verdiği bilgide Fuat, yüksek memuriyetlerde bulunan kişilerinin konaklarının önünde oynamak üzere oyuncular tuttuklarını, çoğunun "açık-saçık şeyler" olduğunu ve bu oyunların halkın büyük ilgisini çektiğini, ahlak kaidelerinin esnetildiği ve hükûmet tutumlarına (genel ahlak düşüncesi) aldırış edilmediğini; bir Yahudi kalabalığının padişahı taklitten cezalandırıldığını ancak Sadrazam dahil hüçbir mevkinin hicvedilmekten istisna olmadığını söylemektedir. Hiciv şairi Haşmeti ise Velâdetnâme'de Yahudi komedilerine pek yer vermemektedir, para kazanmak için sokak ve konaklarda halkı eğlendiren Müslüman oyuncuları, güldürü ve taklitçileri ağırlıkla ele almaktadır. Fuat'a göre bu sokak eğlenceleri tam manasıyla tiyatro sayılmasa da tiyatro izlenceleri taşıyan eğlencelerdi. Kezâ Osmanlı sarayına girmeden evvel curcuna ile kol oyunu halk arasında yayılmış eğlence şekliydi. Curcunacılar herkesi güldürmek suretiyle hareket ederken peşi sıra kol oyununa geçilmekteydi. Kol oyunu kimi zaman sarayda da oynanmaktaydı. II. Mahmud devrinde saraya bağlı ayrı bir kol oyunu grubu kurulduğu düşünülmektedir. Kol oyunlarının meydanın tam ortasında oynanmasından hareketle bu devirde orta oyunu adını aldığı belirtilmektedir. 1833'te yazılan bir Surnâme'de bir düğün öncesinde çengilerin dans ettiği ardından da orta oyunu icra edildiği yazmaktadır.
Yerel temeller
Kol oyununun gelişip orta oyununa dönüşmesi sonrasında oyunların oynanacağı mekânlara çadırlar kurulmaya başladı. Gösterinin oynandığı mekânın bir tarafında ikili na'ra ve davuldan oluşan musiki heyeti oyuncuların sahneye çıkmalarından evvel saz ve köçek havaları çalardı. 12 kişiden oluşan köçek grubu genellikle genç erkeklerden oluşmaktadır; parmaklarında pirinç ziller varken aynı zamanda saçaklı etek giymektedirler. Renkli bir ortam yaratan bu köçekler seyircilerin etrafını da dolaşmaktadırlar. Sessizlik sağlandığı vakit orta oyunu başlar, dilimli kavuğu ve elinde şakşakı olan Pişekâr yavaş bir şekilde meydana gelir, temanna ederek gelenleri selamlar ve oyunu anlatır; Kavuklu da ondan sonra meydana girer nükte ve cinaslarla konuşmaya başladır. Oyunun temel direği Pişekâr iken Kavuklu delişmen bir tipi canlandırır. Erkekler tarafından canlandırılan kadın rollerine Zenne denmektedir. Keza Osmanlı ülkesindeki muhtelif milletlerden unsurlar da bu oyunlarda sergilenmektedir. Oyundaki genel çerçeve oyuncuların yaratıcılığıyla ilişkilidir. Sanatçılar oyunun hatlarını kabaca bilmekle beraber rollerinin gerektirdiği durumlara göre zeka ve kabiliyetlerini gösterirler. Özellikle birçok manası olan söz oyunları ve güldürü amaçlanmaktadır. Orta oyununun sergilenişinde bir süre sonra kısmi değişiklikler oldu, ilk olarak köçeklerle beraber sahneye çıkan Tiryaki tipi kaldırılır ardından da curcuna adetine son verilir.
Osmanlı sahne sanatları içinde Karagöz ve Hacivat oldukça yaygın olan bir gölge oyunudur ve Anadolu Türklerince 15. Yüzyıldan beri oynatılmaktadır. Bu gölge oyununda deriden yapılmış insan biçimleri karanlıkta beyaz bir perdenin arkasında yansıtılır ve atışma, taklit ve şivelerle güldürü amaçlanır. Karagöz sözü açık olan bir tip iken Hacivat ise okumuş, çıkarcı ve dalkavukluğa yatkın bir tipi simgeler. Oyunlardan toplumsal yapıya ilişkin genişçe bilgi edinilebilmektedir.
Tanzimat sonrası
Osmanlı ülkesindeki azınlıklar ve özellikle Ermeniler 19. Yüzyıl'da kendi içlerinde halka açık olmayacak şekilde oyunlar oynamaktaydı. Tanzimat devri sonrasında eğlence kültüründe öne çıkan Beyoğlu'nda yabancı topluluklar öz dillerinde tiyatrolar düzenlemeye başladılar. Bu dilleri bilmeyenlerin de oyunlara gelebilmesi için oyunların Türkçe özetleri çıkartılırdı. Ülkedeki ilk tiyatro Galatasaray'da açılmış olan Fransız Tiyatrosu'ydu. Burada Fransız operet ve komedi toplulukları oyunlar oynarken tiyatro bir süre sonra yandı. Bir diğer tiyatro Hoca Naum Tiyatrosu idi. Bu tiyatro da 1870'teki büyük yangında yandı. Fuat'a göre Beyoğlu bu iki tiyatro sayesinde uzun bir dönem canlı bir görünüm kazandı, birçok oyun yurt dışından önce burada sergilendi ve birçok tanınmış tiyatrocu Osmanlı ülkesine geldi, dönemin padişahı Abdülmecid de tiyatrodaki özel locasında oyunları seyrederdi. Padişahın tiyatroya gitmesi saray çevresince hoş karşılanan bir şey değildi, öyle ki bu tutumun padişahlığın ağırlığını azalttığı eleştirisi yapılıyordu. Bu söylencelerin artması sonrasında padişah özel tiyatrolara gitmekten vazgeçip Dolmabahçe Sarayı'nın silahhanesine Avrupalı mimarlara bir tiyatro yaptırdı. Saray tiyatrosunda Avrupalı topluluklar padişah ve saray üyelerine özel oyunlar sergilediler. Bu vesileyle gelen topluluklara eşlik etmesi amacıyla bir de Hademei Hassai Şahane adıyla orkestra kuruldu. Burada yabancı ustalardan ders alan Osmanlı gençleri Saray'daki oyunlarda kısa süreli roller alıyordu.
Ermeniler Osmanlı tiyatrosunda öne çıkan milletlerdendi. Osmanlı ülkesinde Ermenice oyunlar oynanırken 1856'da Ortaköylü bir grup genç tiyatro topluluğu kurmuştu. Bu topluluğu uzun bir süre yönetti ve topluluk şehrin muhtelif yerlerinde oyunlar sergiledi. 1850'lerin sonlarına doğru birkaç özel Ermeni tiyatro iştiraki kurulsa da bu alanda tekel sahibi kişiydi ve tiyatroya ilgili Ermeni gençler Naum Efendi Tiyatrosu'nda bağlandılar. Bu dönemde kadın tiyatrocular bulmak oldukça zordu, Türkiye'de Batılı anlamda tiyatronun doğuşuna büyük katkıları olan Mardiros Mınakyan bu nedenle kimi zaman kadın rolüyle oynuyordu. Hasköy Tiyatrosu hükûmetten oyun izni alırken "Şark Tiyatrosu" topluluğunda David Triyant, Mardiros Mınakyan, , Horannes Acemyan, , Tomas Fasulyeciyan, Güllü Agop gibi isimler yer alıyordu. Arusyak Papazyan ve kardeşi Matmazel Agavni Papazyan bu kumpanyada çalışan kadınlardı, daha sonra başka Ermeni kadın tiyatrocular da kumpanyaya katıldı.
Şark Tiyatrosu'nun kapanması sonrasında buradaki oyuncular dağılarak ayrı topluluklar kurdular. Seyirci azlığına çözüm olarak bu dönemde Türkçe oyunların sayısı arttı. Asya Cemiyeti'ni yöneten Güllü Agop 1866'da Sezar Borciya'yı Türkçe oynayarak büyük bir başarı yakaladı. Türk aydınları da azınlıkların tiyatro faaliyetlerine daha fazla ilgi göstermeye başlamıştı. Bunun erken örneklerinden biri Gedikpaşa Hipodromu'nun bir Fransız'dan satın alınarak tiyatro haline sokulması idi. Gedikpaşa Tiyatrosu bu sayede ortaya çıktı. Bu kumpanyanın başına da Güllü Agop getirildi. Fuat'a göre bunun nedeni Türklerin tiyatroyla ilgilenmelerinin hoş karşılanmayacağı düşüncesi idi. Âli Bey ve arkadaşları bu nedenle geri planda tiyatroyu destekliyorlardı.
Gedikpaşa Tiyatrosu 1869'da Türkçe oyunlar oynamaya başladı. Mustafa Fazıl Paşa tiyatronun hissedarları arasındaydı, Recaizade Mahmud Ekrem Namık Kemal ve Âli Bey de kumpanya ile ilgiliydiler. Oynanacak oyunlar daha çok Recaizade, Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik, Şemseddin Sâmi ve Ahmed Midhat gibi isimlerin yer aldığı kurulla belirleniyordu. Gedikpaşa'da klasik eserlerden yapılmış tercümeler, melodram ve yerli eserler oynanırken yılda dört defa Ermenice oyunlar oynanırdı. 1876 sonrasında müzikal tiyatro icra edilmeye başlandı. Dönemin tanınmış oyuncuları da zamanla kumpanyaya dahil oldular. Bu oyuncuların maaşları döneme göre yüksekti, tiyatroya olan dahillikleriyle toplumda mümtaz bir konum bulup saygı görürlerdi.
Kaynakça
- Özel
- ^ Fuat 1984, s. 258-261.
- ^ Fuat 1984, s. 261-262.
- ^ Fuat 1984, s. 261-263.
- ^ Fuat 1984, s. 263-267.
- ^ Fuat 1984, s. 267-268.
- ^ Fuat 1984, s. 268-269.
- ^ Yıldırım, Tunç (2016). "1950'ler sonu Türk sinema eleştirisinin "türsüzleştirme" uygulaması: Üç Arkadaş (1958) ve Yalnızlar Rıhtımı (1959) melodramlarının eleştirel alımlamaları ve estetik çözümlemeleri". Journal of Human Sciences. 13 (2). s. 3186. 3 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Ağustos 2020.
- ^ Fuat 1984, s. 269-270.
- ^ Fuat 1984, s. 270.
- ^ Fuat 1984, s. 270-271.
- Genel
- Fuat, Memet (1984). Tiyatro Tarihi. İstanbul: Varlık. s. 285.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddede Mesrutiyet devri ve sonrasinin konusunun eksik oldugu dusunulmektedir Lutfen bu bilgileri ekleyerek maddeyi gelistirin Eksik oldugu dusunulen bilgileri maddenin tartisma sayfasinda bulabilirsiniz Ekim 2020 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Osmanli Imparatorlugu nda tiyatro Tanzimat devri sonrasinda gelisim gosterdi ve II Mesrutiyet sonrasinda Batili manada gelisimi hizlandi GelisimiOsmanli Imparatorlugu nda sahne sanatlarinin erken ornekler dugun ve sunnet gibi gunlerce suren muhtelif eglencelerde ortaya koyulmustu Erken donemleri takiben ulkede guldurucu manasina gelen muhdik ve taklitci manasina gelen mukallidlerin sayisi artti Eglendiriciligin meslek haline gelmesini takiben Kol diye anilan kumpanyalar ortaya cikti Kolbasinin adiyla anilan kollar ucreti karsiliginda dugun ve donanma solenlerinde halki eglendirirdi Memet Fuat a gore 18 ve 19 Yuzyillardaki koloyunu ve ortaoyunu gibi gosterilerin temelleri bu doneme dayanmaktaydi Savas oyunlari Osmanli devrinde genisledi I Suleyman devr i saltanatinda Atmeydani nda deriden yapilmis ikiz kuleler yapilmis ve top ve tufeklerle bir savasin canlandirilmasi yapilmisti Benzeri oyunlar denizlerde de duzenlenmekte olup kadirgalarin carpismasi canlandirilmaktaydi Hammer tarihine gore 1582 de III Murad devrinde bir sunnet dugunu icin muzikli bir oyun oynanmisti Bu oyun Hristiyan kolelerinin oynadiklari ve temasini mitolojiden alan bir ballet pandomim idi Bir diger ballet pandomim 1675 te IV Mehmed devrinde Edirne de bir dugunde oynandi ve bu Fransiz kaynaklarina da yansidi Memet Fuat a gore buyuculukle karisik bir ask efsanesini ele alan bu oyunun oyunculari Musluman Turklerdi Bir baska Fransiz kaynaginda I Abdulhamid in kizi Rabia Sultan in dogum senliginde Harem de bir oyun oynanmisti Bu oyun I Abdulhamid in Osmanli kadininin giyimi uzerine cikarttigi ferman ve duzenlemelerin kadinlarin yasamlarina etkisi uzerineydi Hammer ve Evliya Celebi Seyahatnamesi nde ulkedeki Yahudi komedilerine atiflar mevcuttur Hammer 16 Yuzyil da bu Yahudi komedilerin oynandigini yazarken Evliya Celebi de sonraki yuzyilda bu oyunlarin devam ettigini bildirir 18 Yuzyilda ise Yahudi komedileri hakkinda daha fazla bilgi edinilmektedir Baron de Tott bu oyunlarin kendiliginden gelmis seyircilerle bir meydanda oynandigini ve aralardaki fasillari ip cambazlari yeteneksiz pehlivanlar ve rakkaselerin doldurdugunu aktarmaktadir Eski Turklerde Dram Sanati na Maarif 1959 atfen verdigi bilgide Fuat yuksek memuriyetlerde bulunan kisilerinin konaklarinin onunde oynamak uzere oyuncular tuttuklarini cogunun acik sacik seyler oldugunu ve bu oyunlarin halkin buyuk ilgisini cektigini ahlak kaidelerinin esnetildigi ve hukumet tutumlarina genel ahlak dusuncesi aldiris edilmedigini bir Yahudi kalabaliginin padisahi taklitten cezalandirildigini ancak Sadrazam dahil hucbir mevkinin hicvedilmekten istisna olmadigini soylemektedir Hiciv sairi Hasmeti ise Veladetname de Yahudi komedilerine pek yer vermemektedir para kazanmak icin sokak ve konaklarda halki eglendiren Musluman oyunculari gulduru ve taklitcileri agirlikla ele almaktadir Fuat a gore bu sokak eglenceleri tam manasiyla tiyatro sayilmasa da tiyatro izlenceleri tasiyan eglencelerdi Keza Osmanli sarayina girmeden evvel curcuna ile kol oyunu halk arasinda yayilmis eglence sekliydi Curcunacilar herkesi guldurmek suretiyle hareket ederken pesi sira kol oyununa gecilmekteydi Kol oyunu kimi zaman sarayda da oynanmaktaydi II Mahmud devrinde saraya bagli ayri bir kol oyunu grubu kuruldugu dusunulmektedir Kol oyunlarinin meydanin tam ortasinda oynanmasindan hareketle bu devirde orta oyunu adini aldigi belirtilmektedir 1833 te yazilan bir Surname de bir dugun oncesinde cengilerin dans ettigi ardindan da orta oyunu icra edildigi yazmaktadir Yerel temeller Kol oyununun gelisip orta oyununa donusmesi sonrasinda oyunlarin oynanacagi mekanlara cadirlar kurulmaya basladi Gosterinin oynandigi mekanin bir tarafinda ikili na ra ve davuldan olusan musiki heyeti oyuncularin sahneye cikmalarindan evvel saz ve kocek havalari calardi 12 kisiden olusan kocek grubu genellikle genc erkeklerden olusmaktadir parmaklarinda pirinc ziller varken ayni zamanda sacakli etek giymektedirler Renkli bir ortam yaratan bu kocekler seyircilerin etrafini da dolasmaktadirlar Sessizlik saglandigi vakit orta oyunu baslar dilimli kavugu ve elinde saksaki olan Pisekar yavas bir sekilde meydana gelir temanna ederek gelenleri selamlar ve oyunu anlatir Kavuklu da ondan sonra meydana girer nukte ve cinaslarla konusmaya basladir Oyunun temel diregi Pisekar iken Kavuklu delismen bir tipi canlandirir Erkekler tarafindan canlandirilan kadin rollerine Zenne denmektedir Keza Osmanli ulkesindeki muhtelif milletlerden unsurlar da bu oyunlarda sergilenmektedir Oyundaki genel cerceve oyuncularin yaraticiligiyla iliskilidir Sanatcilar oyunun hatlarini kabaca bilmekle beraber rollerinin gerektirdigi durumlara gore zeka ve kabiliyetlerini gosterirler Ozellikle bircok manasi olan soz oyunlari ve gulduru amaclanmaktadir Orta oyununun sergilenisinde bir sure sonra kismi degisiklikler oldu ilk olarak koceklerle beraber sahneye cikan Tiryaki tipi kaldirilir ardindan da curcuna adetine son verilir Osmanli sahne sanatlari icinde Karagoz ve Hacivat oldukca yaygin olan bir golge oyunudur ve Anadolu Turklerince 15 Yuzyildan beri oynatilmaktadir Bu golge oyununda deriden yapilmis insan bicimleri karanlikta beyaz bir perdenin arkasinda yansitilir ve atisma taklit ve sivelerle gulduru amaclanir Karagoz sozu acik olan bir tip iken Hacivat ise okumus cikarci ve dalkavukluga yatkin bir tipi simgeler Oyunlardan toplumsal yapiya iliskin genisce bilgi edinilebilmektedir Tanzimat sonrasiOsmanli ulkesindeki azinliklar ve ozellikle Ermeniler 19 Yuzyil da kendi iclerinde halka acik olmayacak sekilde oyunlar oynamaktaydi Tanzimat devri sonrasinda eglence kulturunde one cikan Beyoglu nda yabanci topluluklar oz dillerinde tiyatrolar duzenlemeye basladilar Bu dilleri bilmeyenlerin de oyunlara gelebilmesi icin oyunlarin Turkce ozetleri cikartilirdi Ulkedeki ilk tiyatro Galatasaray da acilmis olan Fransiz Tiyatrosu ydu Burada Fransiz operet ve komedi topluluklari oyunlar oynarken tiyatro bir sure sonra yandi Bir diger tiyatro Hoca Naum Tiyatrosu idi Bu tiyatro da 1870 teki buyuk yanginda yandi Fuat a gore Beyoglu bu iki tiyatro sayesinde uzun bir donem canli bir gorunum kazandi bircok oyun yurt disindan once burada sergilendi ve bircok taninmis tiyatrocu Osmanli ulkesine geldi donemin padisahi Abdulmecid de tiyatrodaki ozel locasinda oyunlari seyrederdi Padisahin tiyatroya gitmesi saray cevresince hos karsilanan bir sey degildi oyle ki bu tutumun padisahligin agirligini azalttigi elestirisi yapiliyordu Bu soylencelerin artmasi sonrasinda padisah ozel tiyatrolara gitmekten vazgecip Dolmabahce Sarayi nin silahhanesine Avrupali mimarlara bir tiyatro yaptirdi Saray tiyatrosunda Avrupali topluluklar padisah ve saray uyelerine ozel oyunlar sergilediler Bu vesileyle gelen topluluklara eslik etmesi amaciyla bir de Hademei Hassai Sahane adiyla orkestra kuruldu Burada yabanci ustalardan ders alan Osmanli gencleri Saray daki oyunlarda kisa sureli roller aliyordu Ermeniler Osmanli tiyatrosunda one cikan milletlerdendi Osmanli ulkesinde Ermenice oyunlar oynanirken 1856 da Ortakoylu bir grup genc tiyatro toplulugu kurmustu Bu toplulugu uzun bir sure yonetti ve topluluk sehrin muhtelif yerlerinde oyunlar sergiledi 1850 lerin sonlarina dogru birkac ozel Ermeni tiyatro istiraki kurulsa da bu alanda tekel sahibi kisiydi ve tiyatroya ilgili Ermeni gencler Naum Efendi Tiyatrosu nda baglandilar Bu donemde kadin tiyatrocular bulmak oldukca zordu Turkiye de Batili anlamda tiyatronun dogusuna buyuk katkilari olan Mardiros Minakyan bu nedenle kimi zaman kadin roluyle oynuyordu Haskoy Tiyatrosu hukumetten oyun izni alirken Sark Tiyatrosu toplulugunda David Triyant Mardiros Minakyan Horannes Acemyan Tomas Fasulyeciyan Gullu Agop gibi isimler yer aliyordu Arusyak Papazyan ve kardesi Matmazel Agavni Papazyan bu kumpanyada calisan kadinlardi daha sonra baska Ermeni kadin tiyatrocular da kumpanyaya katildi Sark Tiyatrosu nun kapanmasi sonrasinda buradaki oyuncular dagilarak ayri topluluklar kurdular Seyirci azligina cozum olarak bu donemde Turkce oyunlarin sayisi artti Asya Cemiyeti ni yoneten Gullu Agop 1866 da Sezar Borciya yi Turkce oynayarak buyuk bir basari yakaladi Turk aydinlari da azinliklarin tiyatro faaliyetlerine daha fazla ilgi gostermeye baslamisti Bunun erken orneklerinden biri Gedikpasa Hipodromu nun bir Fransiz dan satin alinarak tiyatro haline sokulmasi idi Gedikpasa Tiyatrosu bu sayede ortaya cikti Bu kumpanyanin basina da Gullu Agop getirildi Fuat a gore bunun nedeni Turklerin tiyatroyla ilgilenmelerinin hos karsilanmayacagi dusuncesi idi Ali Bey ve arkadaslari bu nedenle geri planda tiyatroyu destekliyorlardi Gedikpasa Tiyatrosu 1869 da Turkce oyunlar oynamaya basladi Mustafa Fazil Pasa tiyatronun hissedarlari arasindaydi Recaizade Mahmud Ekrem Namik Kemal ve Ali Bey de kumpanya ile ilgiliydiler Oynanacak oyunlar daha cok Recaizade Namik Kemal Ebuzziya Tevfik Semseddin Sami ve Ahmed Midhat gibi isimlerin yer aldigi kurulla belirleniyordu Gedikpasa da klasik eserlerden yapilmis tercumeler melodram ve yerli eserler oynanirken yilda dort defa Ermenice oyunlar oynanirdi 1876 sonrasinda muzikal tiyatro icra edilmeye baslandi Donemin taninmis oyunculari da zamanla kumpanyaya dahil oldular Bu oyuncularin maaslari doneme gore yuksekti tiyatroya olan dahillikleriyle toplumda mumtaz bir konum bulup saygi gorurlerdi KaynakcaOzel Fuat 1984 s 258 261 Fuat 1984 s 261 262 Fuat 1984 s 261 263 Fuat 1984 s 263 267 Fuat 1984 s 267 268 Fuat 1984 s 268 269 Yildirim Tunc 2016 1950 ler sonu Turk sinema elestirisinin tursuzlestirme uygulamasi Uc Arkadas 1958 ve Yalnizlar Rihtimi 1959 melodramlarinin elestirel alimlamalari ve estetik cozumlemeleri Journal of Human Sciences 13 2 s 3186 3 Agustos 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Agustos 2020 Fuat 1984 s 269 270 Fuat 1984 s 270 Fuat 1984 s 270 271 GenelFuat Memet 1984 Tiyatro Tarihi Istanbul Varlik s 285