Helenistik Dönem
Helenistik Dönem, Büyük İskender'in istilalarıyla başlayan, Antik Dünya'da Grek etkisinin doruğa ulaştığı dönemdir. Dönem, Klasik Grek Dönemini izlemiştir ve Helenistik Dönem'in ardından, Klasik Grek egemenliğindeki bölge Roma Cumhuriyeti hakimiyetine geçmiştir. Bu dönemde dahi Klasik Grek kültürü (din, sanat ve yazın olarak) hâlen Roma hakimiyetine sızmıştır. Öyle ki Latincenin yanı sıra Grekçe konuşulmaya ve yazılmaya devam edildi. Helenistik Dönem bazen, Klasik Grek Uygarlığı'nın gerileme ve çöküş dönemi olarak görülmektedir. Bir başka açıdan da Klasik Grek Uygarlığı ile Roma Uygarlığı arasında bir geçiş dönemi olarak görülür. Dönemin başlangıcı çoğu kez Büyük İskender'in ölüm tarihi olan MÖ 323 olarak alınır. Dönemin sonu ise Yunanistan Yarımadası'nın Roma Cumhuriyeti tarafından işgal edildiği MÖ 146 olarak kabul edilir. Bazı tarihçiler ise Büyük İskender'in imparatorluğu'ndan kalan son devlet olan Ptolemaios Hanedanlığı'nın Aktium Savaşı'nda yenilgiye uğrayıp yıkıldığı tarih olan MÖ 31-30 tarihini Dönem'in sonu olarak kabul ederler.
Büyük İskender'in Pers İmparatorluğu'nu yenilgiye uğratmasından sonra Güneybatı Asya'da Makedonya Krallığı'na bağlı yeni krallıklar kurulmaya başlanmıştır. Bu yeni krallıklar, Klasik Grek kültürünü ve dilini söz konusu topraklara taşımıştır. Aynı şekilde bu krallıklar da yerel kültürlerden etkilenmiş, yerel uygulamaları ve kurumları benimsemiştir.
Bu anlamda Helenistik Dönem, Antik Grek uygarlığı ile Yakın Doğu'nun, Orta Doğu'nun, Güneybatı Asya'nın bir kaynaşmasını ve bu toplumları "barbar" olarak gören eski Grek tutumundan bir uzaklaşmayı, bir kopmayı temsil etmektedir. Bununla birlikte gerçek anlamda karma bir Grek-Asya kültürünün yaygın olduğunu ileri sürmek güçtür. Varlıklı sınıflar ve siyasi erki elinde bulunduran zümreler yeni karşılaştıkları kültürel öğeleri ya da tutumları, kendileri açısından yararlı ya da ilginç buldukları ölçüde benimseme eğilimindeydiler, fakat nüfusun büyük çoğunluğu eskiden olduğu gibi yaşamaya devam etmiştir.
Terminoloji
Helenistik kavramı ilk olarak Alman tarihçi tarafından, Greklerin baştan beri kendilerine verdikleri adlandırma olan ''Helen'' sözcüğünden türetilmiş ve 19. yüzyıl ortalarında kullanılmıştır. Droysen bu kavramla Büyük İskender’in M.Ö. 4. Yüzyılda istila ettiği topraklarda Grek kolonileşmesi hareketinin ve Grek kültürünün yayılmasının anlatılmak istendiği bir kavram olarak kullanmıştır. Esasen Droysen’in bu tanımlaması pek çok tartışmaya yol açmıştır. Helenik tanımlamasına -en azından Droysen’in yüklediği anlamda- pek çok tarihçi karşı çıkmıştır. Bununla birlikte Helenistik tanımlaması hâlen kullanılagelmektedir. Dahası bu tarihsel dönemi tanımlayacak daha tercih edilir bir adlandırma yoktur.
Gerçekten de Helenistik Dönem'in en belirgin gelişmelerinden biri de Asya ve Afrika'da hızla yeni Grek kolonilerinin kurulmasıydı. Bu gelişme esasen çok geniş bölgelerin tek bir siyasi otoritenin kontrolüne geçmesiyle ticaretin gelişmesinden kaynaklanıyordu. Bu yeni yerleşimler Grek dünyasının değişik yerlerinden gelen kolonicileri bir araya getirmişti. Eskiden olduğu gibi, tek bir "ana kent"den kaynaklanan bir yayılma değildi. Bu gelişmenin bir sonucu olarak esas kültürel merkezler, Yunanistan'dan Pergamon ve Rodos'a yayıldı ve Seleukia, Antioch, İskenderiye gibi kentler kuruldu. Değişik kentlerden gelen bu Grekçe konuşan insanlar Attika'nın saygın lehçesini kullanıyorlardı. Ancak bu kentlerde zaman içinde Helenistik Grekçe olarak da bilinen Koini lehçesi, bir bakıma ortak dil “lingua franca” olarak gelişmiştir.
Helenistik Dönem'in bir diğer karakteristiği ise gelişen ticaretin, onun teşvik ettiği üretim artışının yol açtığı bir gelişmeydi. Bu dönemde edebiyat, mimari, süsleme, plastik sanatlar ve bilimsel araştırmalarda son derece parlak ürünler ortaya çıktığı görülmektedir.
Kuşkusuz Helenleştirme, Antik Grek kültürünün Helenistik dünyaya yayılmasıydı. Ancak bu yayılmanın genişliği, etkinliği ve ne ölçüde bilinçli bir politikanın sonucu olduğu ciddi biçimde tartışmaya açıktır. Büyük İskender’in bilinçli bir Helenleştirme politikası izlemiş olduğunu düşünmek mantıklıdır. Ancak bu politikanın gerisinde yatan nedenleri bilmeye olanak yoktur. Antik Grek kültürünü geniş bir coğrafyaya yaymayı da amaçlamış olabilir. Ancak, genişleyen devasa bir imparatorluk toprakları üzerinde hakimiyet kurmayı sağlayacak etkin önlemler almayı amaçlamış olması daha yüksek bir olasılıktır.
Öncesi
Antik Grek, geleneksel olarak bağımsız şehir devletlerinden oluşuyordu. Bu şehir devletleri Peloponez Savaşı (MÖ 431-404) sonrasında tümüyle Sparta'nın hakimiyeti altına girmişti. Sparta, her ne kadar tüm şehir devletlerinden daha güçlü görünüyorsa da gücü sınırsız değildi. Sparta hakimiyeti de MÖ 371 yılındaki 'yle Thebai tarafından kırıldı. Fakat MÖ 362 yılındaki sonrasında Yunanistan'daki şehir devletleri öylesine güçsüz duruma düşmüşlerdi ki, hiçbiri diğeri karşısında üstünlük arayışına girişecek durumda değildi. Bu zayıflık karşısında, II. Filip'in Makedonya Krallığı'nın Yunanistan üzerindeki etkisi gelişmeye başladı. Böyle olması kaçınılmazdı çünkü Makedon Krallığı Grek şehir devletlerine oranla daha geniş topraklarda hükümrandı ve merkezi bir yönetime sahipti, dolayısıyla her açıdan, özellikle de askeri yönden daha güçlüydü.
Güçlü ve yayılmacı bir hükümdar olan II. Filip'in tahta geçmesiyle Makedon Krallığı Yunanistan üzerinde bir güç haline gelmeye başladı. II. Filip Makedonya topraklarını genişletmek için her türlü fırsata sahipti ve MÖ 352 yılında Teselya ve Magnezya'yı topraklarına kattı. Thebai ve Atina ile düzensiz, plansız çatışmalar 10 yıldan fazla devam etti. Sonunda MÖ 338 yılında Chaeronea Muharebesi'nde II. Filip Thebai ve Atina kuvvetlerini yenilgiye uğratmıştır. Sonunda Kral Filip kendi kontrolü altında 'ni kurdu. Hemen ardından Korint Birliği'nin lideri seçildi ve doğudaki Pers İmparatorluğu'na karşı bir sefer planlandı ancak hazırlıkların henüz başlarında bir suikasta uğradı. Suikast, muhtemelen oğlu Büyük İskender tarafından teşvik edilmişti.
Makedon İmparatorluğu
Kral Filip'in yerine tahta geçen Büyük İskender, babasının planladığı İran seferini kendi üstlenmiştir. Seferin sonunda Büyük İskender Pers Kralı III. Darius'u tahttan devirerek tüm Pers İmparatorluğu hakimiyetindeki toprakları ele geçirdi. İstila edilen topraklar, Anadolu, Levant, Mısır, Mezopotamya, Medya, İran, Afganistan'nın, Pakistan'ın bir bölümü ve Asya stepleridir. Bu askeri seferin devamında, MÖ 323 yılında Büyük İskender öldü. Ancak doğuya doğru seferine devam ederken istila ettiği toprakların yönetimi için bazı generallerini, bir çeşit bölge valisi olarak atamıştır. Bu bölge valileri yer yer yerel halkın direncinyle karşılaştılar ve değiştirilmek zorunda kalındı. Örneğin Kapadokya Bölgesi için Aleksandros'un atadığı yönetici generallerinden Sabiktas’dı. Fakat yerel halkın direnişi neticesinde bir Pers soylusu olan I. Ariarathes'i atamak zorunda kalınmıştır.
Fethettiği çok geniş topraklar, İskender'in ölümünden sonra birkaç yüzyıl boyunca güçlü bir Grek etkisi altında kaldı. Grek kültürünün bu toprakları etkileme süreci, batıda Roma'nın ve doğuda Pers İmparatorluğu'nun yükselişine değin sürmüştür. Grek kültürüyle doğu kültürünün karışmasıyla melez Helenistik kültürü gelişmeye başladı. Bu gelişme, Yunanistan'la bağları koptuğunda bile, Grek-Baktriya Krallığı'nda görüldüğü gibi sürdürdü. Bu melez Helenistik kültürünün İskender'in istilalarından sonra Makedonya İmparatorluğu'nda meydana gelen değişimlere karşın ve Diadochi hakimiyeti boyunca, Grek etkisi olmaksızın ortaya çıktığı ileri sürülebilir. İskender üzerine çalışmalarıyla bilinen İngiliz tarihçi Peter Green tarafından belirtildiği gibi, İskender'in istilalarının ortaya çıkardığı pek çok unsur, Helenistik Dönem kavramı altında birleştirilmiştir. İskender'in istilacı ordusu tarafından fethedilen Mısır, Anadolu ve Mezopotamya bir bakıma isteyerek "düşmüştü". Bu bölgelerde İskender, bir fatihden çok bir kurtarıcı görüldü.
Fethedilen birçok bölge, Diadoki olarak bilinen İskender'in generalleri ve ardılları tarafından yönetilmeye devam edildi. İskender'in ölümünün hemen ardından imparatorluk aralarında bölündü. Ancak bazı bölgeler nispeten kısa sürede elden çıktı ya da sadece görünüşte Makedon kontrolü altında kaldı. İki yüz yıl sonra imparatorluktan kalan yönetimler giderek azalmış ve farklılaşmıştı. Son olarak Ptolemaic Mısır da Roma tarafından yıkıldı.
Ardılları
İskender'in ölümünden sonraki aşağı yukarı kırk yıl, generaller arasında, imparatorluk üzerinde hâkimiyet kurabilmek için yapılan savaşlarla geçti. Yaklaşık MÖ. 281 yılında bu savaşların sonucunda dört büyük krallık oluştu ve bölge askeri olarak duruldu.
- Yunanistan ve Makedonya'da .
- Anadolu'da, merkezi Pergamon (bugünkü Bergama) olan yerel bir hanedanlık olarak
- Mısır'da, merkezi İskenderiye'de Ptolemaios Hanedanı
- Suriye ve Mezopotamya'da Antioch (bugünkü Antakya) merkezli
Daha sonra iki krallık daha ortaya kurulmuştur, Gre -Baktriya Krallığı ile Grek-Hint Krallığı. Bir süre sonra bu krallıklardan her biri belirgin ve kendine özgü bir gelişme göstermiştir. Bu krallıkların çoğu sonraki dönemlerinde Roma Cumhuriyeti’nin egemenliği altına girdiler. Tarihleri, çeşitli ittifaklar, siyasi amaca hizmet eden evlilikler ve savaşlarla sürüp gitmiştir. Yine de bu krallıkların hükümdarları sonuna kadar kendilerini Helen olarak gördüler. Ayrıca diğer Helenistik krallıkların da hâlâ Helen olduğunu ve onlarla girişilecek çatışmaların “barbar”lara karşı savaşma olmadığının da bilincindeydiler.
Ptolemaios Krallığı
Ptolemaios, İskender'in yedi muhafızından biriydi. İskender'in ölümünden hemen sonra Mısır satrapı olarak atandı. Daha sonra MÖ 305 yılında kendini I. Ptolemaios olarak kral ilan etmiştir. Daha sonraları "Soter" (kurtarıcı) olarak anıldı. Mısırlılar zaman içinde Ptolemaios soyundan gelen kralları, firavunların ardılları olarak görmüşlerdir. Ptolemaios hanedanı Mısır MÖ. 30 yılında Roma hakimiyetine geçene kadar hüküm sürmüştür.
Hanedanlığın tüm erkek yöneticileri Ptolemaios adını almıştır. Bazıları, eşleri kralın esasen kız kardeşi olan Ptolemaik kraliçeleri genellikle Cleopatra, Arsinoe ya da Berenice adlarını almıştır. Bu kraliçeler içinde en ünlüsü VII. Kleopatra, Jül Sezar ve Gnaeus Pompeius Magnus, daha sonra da Octavian ve Mark Antony arasındaki, sıcak çatışmalara dek uzanacak siyasi çekişmelerde oynadığı önemli rolle tanınmıştır. Ülkesinin Roma tarafından istila etmesi ardından intihar etmesiyle Antik Mısır'daki Ptolemaios hakimiyeti sona ermiş oldu.
Selevkos İmparatorluğu
Selevkos İmparatorluğu, Yakın Doğu'da hüküm sürdü. Gücünü, Orta Anadolu, Levant, Mezopotamya, bugünkü İran, Türkmenistan, Pamir Dağları ve Pakistan'ın bir bölümünde hakim kılmıştır.
İskender'in MÖ 323 yılında ölümü üzerine hâkimiyeti altındaki topraklar generalleri arasında bölüşülmüştü. Bu bölüşmede Selevkos Babil'i aldı ve zaman içinde hakimiyeti altındaki toprakları genişletti. M.Ö. 312 yılında Babil'de Selevkos İmparatorluğu'nu kurdu. Sadece Babil'e hükmetmedi, İskender İmparatorluğu'nun tüm uzakdoğu bölümüne hükmetti.
Diğer Helenistik krallıklar
Grek-Baktriya Krallığı
Doğu Selevkos İmparatorluğu'nun hâkim olduğu toprakların genişliği, bölgesel yöneticiler olan satrapların imparatorluk merkezinden önemli ölçüde bağımsız olmasına yol açmıştı. Sonunda MÖ 250 dolaylarında Baktriya, Soğdiana ve Margiana (Margu) Valisi Selevkos hakimiyetine baş kaldırarak bölgesinin bağımsızlığını kazandı ve kendisini kral ilan etti. Bu sıralarda 'la yerli Pers hanedanlığının yeniden ortaya çıkışı, Grek-Baktriya Krallığı ile Selevkos İmparatorluğu'nun temasını kesmiştir. Bu durum krallığın orta dönemde bağımsız kalmasını sağladı, fakat uzun dönemde zayıflamasına ve çökmesinde katkısı oldu çünkü diğer Helenistik bölgelerden yeteri kadar insan gücü ve diğer şekillerde destek sağlayamadı.
Diodotus'un oğlu II. Diodotus, MÖ 230 yılında Sogdiana Satrapı I. Euthydemus tarafından tahtdan indirildi ve Euthydemus kendi hanedanlığını kurdu. MÖ 210 dolaylarında ise yönetiminde yeniden canlanan Selevkos İmparatorluğu, Grek-Baktriya Krallığı'nı istila etmiştir. Kısa süre sonra Krallık, muhtemelen Part Kralı Arsaces'in Antiokus tarafından yenilgiye uğtatılmasından da yararlanarak güç kazanmıştır. Arius Nehri (günümüzdeki Hari Nehri) kıyılarındaki savaşı kaybeden I. Euthydemus, başkente çekilerek tahkim ettiği kenti üç yıl süresince başarıyla savunmuştur. Görüşmelerin son aşamalarını I. Euthydemus'un oğlu I. Demetrius'la sürdüren Antiochus, genç prensten fazlasıyla etkilenmiş onu kızlarından biriyle evlendirmiştir. Bu tutumda muhtemelen Baktriya'yı Suriye'den yönetmeye çalışmanın getireceği güçlükler de hesaba katılmıştır.
Kral Euthydemus'un yerine tahta geçen oğlu Demetrius, Maurya İmparatorluğu çöktükten sonra MÖ 180 yılında kuzeybatı Hindistan'ı istila etti. Maurya, büyük olasılıkla Selevkos İmparatorluğu'nun ve Baktriya'nın müttefikiydi. İstilaya yol açan nedenler kesin olarak bilinmiyor. Kesin olan, MÖ 175 yılında kuzeybatı Hindistan'da Grek hakimiyetinin kurulmuş olmasıdır. Kral Demetrius muhtemelen MÖ 180 yılında öldü. Arkeolojik kazılarda ele geçen madeni paralar, kendisinden sonra birkaç kralın daha hüküm sürdüğünü göstermektedir.
Bu tarihlerde Grek-Baktriya Krallığı'nın birkaç yarı bağımsız hükümdarlığa bölünmüş olması muhtemel görünmektedir. Muhtemelen Demetrius'un oğlu II. Euthydemus Bakriya'da hüküm sürerken I. Antimakus, Agathokle ve Pantaleon Hindistan'daki topraklarda hakim olmuşlardır. Baktriya'da meşru olmayan yollardan tahta geçen I. Eucratides MÖ 171 dolaylarında diğer kralları yenilgiye uğratarak tüm hakimiyeti ele geçirdi. Aynı tarihlerde Hindistan'da I. Apollodotus da Hindistan'da iktidarını az çok kurmuştu ve Grek - Kralı'nın tarihi başlamış oldu.
Eucratides, Baktriya topraklarında hak iddia eden Selevkos kraliyet ailesinin muhtemelen bir üyesidir. Eucratides, çok sayıda gösterişli sikke bastırmıştır. Bu da, güçlü ve önemli bir hükümdar olduğunu düşündürmektedir. Batı sınırlarında Partlara toprak kaybedilmiş olsa da Baktriya Krallığı'nın yeniden canlandırmayı başarmıştır. Bulgulardan, Grek-Hint Krallığı ile savaştığı ve Hindistan'ın İndus Nehri kuzeyini işgal etti. MÖ 145 yılında ölümüyle oğulları II. Eucratides ve Heliocles arasında bir iç savaş yaşandı ve bu durum krallığı ölümcül derecede zayıflattı. Heliocles, Baktriya Krallığı'nın son Makedon kralı olarak tahta geçti. Baktriya topraklarının işgalci kabilelerce ele geçirilmesiyle, MÖ 130 civarında iktidarı çökmüştür. Yine de Baktriya'da Grek kentsel kültürü, bu topraklara hakim olan kabileler üzerinde etkisini krallık yıkıldıktan sonra da sürdürmüştür.
Grek-Hint Krallıkları
Grek-Hint Krallığı'nın Grek-Baktria Krallığı'ndan ayrılması batıdan daha fazla yalıtılmasına yol açmıştır. Bu nedenle Grek-Baktriya Krallığı'ndan daha az bilinen bir tarih kesidir. Kralların birçoğu sadece adlarına bastırdıkları madeni paralardan tanınmaktadır. Bulunan madeni paralar ve sınırlı tarihi kayıtlar, arkeolojik buluntular, doğu ve batı kültürleri arasındaki kaynaşmanın Grek - Hint Krallığı'nda en ileri düzeyine ulaştığını göstermektedir.
Belirtildiği gibi Apollodotus MÖ 170 civarında Hindistan'da kendini kral ilan etmişti. Apollodotus'un dönemi çok net olarak bilinmemekle birlikte istilalarını batıda Kandahar ve doğuda Pencap'a kadar genişlettiği görülmektedir. MÖ 155 (ya da 165) yılında tahta geçen ve MÖ 130 yılına kadar tahtta kalan , en başarılı Grek-Hint kralı olmuştur. I. Menander Budizmi benimsedi ve Budizmi önemli ölçüde destekledi. Hatta, Milinda'nın (Menander'in Pali dilinde karşılığı) bilge 'ya yönelttiği sorular ve cevaplarının yer aldığı Budist metin 'da (Milinda'nın soruları) yer almaktadır. Diğer yandan krallığın sınırlarını Pencap'tan daha doğuya genişletti. Ne var ki bu fetihler kısa ömürlü olacaktır.
I. Menander'in MÖ 130 yılında ölümünden sonra, aynı tarihlerde farklı birkaç krallığın varlığı, Krallık'ın parçalanmış olduğunu göstermektedir. Bu parçalanma bölgedeki Grek hakimiyetini giderek zayıflattı. MÖ 70 civarında bir kısım toprak, muhtemelen Baktriya Krallığı'nın sonunu getiren kabileler tarafından işgal edildi. etkisiyle Grek - Hint Krallığı'nın giderek batıya itildiği görülmektedir. Grek - Hint Krallığı, sonunda MS 10 dolaylarında Hint-Saka Krallığı tarafından ortadan kaldırılana dek varlığını sürdürmüştür.
Grek-Hint Krallığı'nın yıkılmasından sonra yüzyıllar boyunca Grek kültürü, sanatı ve dili, Hint toplumunu etkilemeye devam etmiştir. Hatta Buda tasvirlerinde dahi Grek kültüründen izler bulmak mümkündür. Örneğin döneminde yapılan bazı Buda tasvirlerinde Buda, Herakles'in himayesinde gösterilmektedir.
Pontus Krallığı
(Pontus Krallığı), Karadeniz'in güney sahillerine hakim bir Helenistik krallıktır. I. Mitridat Ktistes tarafından MÖ 291 yılında kurulmuştur. Krallık bölgede Roma Cumhuriyeti tarafından işgal edildiği MÖ 63 yılına kadar hüküm sürmüştür. Her ne kadar Pers Ahameniş Hanedanlığı soyundan gelen krallar tarafından yönetilmiş olsa da Karadeniz'deki Grek kolonileri ve komşu krallıkların etkisiyle Helenleşmiştir. Krallık en geniş sınırlarına VI. Mitridat zamanında ulaştı. Onun hükümdarlığı sırasında Kolhis, Kapadokya, Bitinya, , Chersonesos Taurica'nın Grek kolonileri ile kısa bir süreliğine Asya'daki Roma toprakları Pontus Krallığı yönetimi altına girmiştir. Roma Cumhuriyeti ile girişilen uzun süreli savaşların () ardından Pontus Krallığı yenilgiye uğradı ve topraklarının büyük bir bölümü Roma yönetimine girdi, doğu kesimi ise bağımlı bir krallık olarak varlığını sürdürdü.
Roma'nın doğuya genişlemesi
Grek dünyası üzerindeki etkili Roma hakimiyeti, Roma'nın istila ettiği topraklardaki egemenlik tarzının bir bakıma kaçılmaz sonucuydu. Söz konusu hakimiyet, güney İtalya sahilleri boyunca yerleşmiş olan Grek şehir devletlerinin istilası şeklinde başlamıştır. İtalya Yarımadası'nda başat güç haline gelen Roma, Grek şehir devletlerinin kendi egemenliğine boyun eğmesini hedefliyordu. Çatışmanın başlarında Epiruslu Pirus ile birliği yaparak Roma kuvvetlerini birkaç savaşta yenilgiye uğrattılar. Bu askeri başarılar sürdürülemedi ve sonuçta Roma Cumhuriyeti'nin inatçı saldırıları karşısında boyun eğdiler. Çok geçmeden Roma yayılması deniz aşırı kısa bir sıçrama yaparak Sicilya'da Kartaca ile Birinci Pön Savaşı olarak bilinen çatışmaya girdi. Bir dizi kara ve deniz muharebesiyle süren savaşın nihai sonucu Roma gücünce, güçlü Grek koloni kentleri de dahil olmak üzere Sicilya'nın tümüyle işgal edilmesiydi.
Güney İtalya'daki Magna Graecia'nın bağımsız Grek kolonileri Helenistik dünyanın bir parçası sayılmazlar ve doğudaki Helenistik krallıkların gölgesinde kalmışlardır. Bu şehir devletleri, Akdeniz "büyük güçler"in hakimiyeti altına girene kadar da bağımsız kalmayı başardılar. Öte yandan Roma'ya yakınlık bu şehir devletlerini kolay ve açık birer hedef haline getirmişti. Tersine Helenistik dünya, Roma yayılma hattının hemen önünde değildi ve Roma saldırganlığını caydıracak kadar güçlüydü. Roma Cumhuriyeti ile bir çatışma eninde sonunda kaçınılmaz olsa da, Helenistik krallıklar için sonun başlangıcı sayılan gelişmeler önlenebilirdi.
Balkanlar'a Roma sızması, tarihte çoğu kez olduğu gibi ticaretle başladı. İlliryalı korsan faaliyetleri, Roma kuvvetlerinin İllirya'ya iki kez saldırmalarına yol açmıştır, I. II. Korsan şeflerinde biri olan , genç Makedon kralı V. Filippos tarafından himaye edildiğinde Roma ile Makedonya arasında gerginlik arttı.Hannibal'in Roma ordusunu İtalya'da ağır bir yenilgiye uğratmasıyla sonuçlanan Cannae Muharebesi (MÖ. 216) V. Filippos Kartaca ile ittifaka gitmiştir. Bu ittifaktan beklentisi Balkanlar'daki Roma etkisini kırmaktı. Roma'yı bu yenilgiyle uğradığı kayıplar dolayısıyla zayıf olduğu bir anda, ikinci cephede savaşmak zorunda bırakan Filippos, sonuçta Roma'nın kalıcı düşmanlığını kazanmış oldu.
II. Pön Savaşı sonunda Kartaca'yı dize getiren Roma Cumhuriyeti bu kez Balkanlar'a dönmüş, kuvvetlerini burada toplayarak bölgedeki nüfusunu yeniden güçlendirmeye ve V. Filippos'un yayılmasını durdurmaya yönelmiştir. V. Filippos'un, Roma müttefiki olan Pergamon ve Rodos'la savaşını sona erdirmeye yanaşmaması, Roma Cumhuriyeti'nin bölgede savaşa girmesine bir bahane teşkil etti. V. Filippos için bir tehdit olan Yunanistan'daki Aetolia şehir devletleri ile Roma Cumhuriyeti'nin ittifak kurması MÖ. 200 yılında 'nı başlatmış oldu. Savaş, MÖ 197'de Roma kuvvetlerinin kesin bir zafer kazandığı muharebeyle sona erdi. Dönemin Roma barış antlaşmalarının çoğunda olduğu gibi bu kez de yapılan barış karşı tarafın savaş gücünü bütün bütün kırmayı amaçlamaktadır. Makedonya Krallığı büyük bir savaş tazminatı ödemenin yanı sıra donanmasını da Roma'ya teslim etti, eski sınırlarına çekildi ve Güney Yunanistan, Trakya ve Önasya üzerindeki etkisini yitirdi. Savaşı bir diğer önemli sonucu da Makedonya'nın Akdeniz'de önemli bir güç olmaktan çıkmasıydı.
II. Makedonya Savaşı'nın sonucunda Balkanlar'da ve güneyi Yunanistan'da dengelerin bu şekilde değişmesi ve böylece bölgede Roma egemenliğinin oturması sonucunda Selevkos İmparatorluğu ile Roma Cumhuriyeti karşı karşıya gelmiş oldu. Selevkos İmparatoru , MÖ 203 yılında V. Filippos'la bir ittifak kurdu ve Mısır'daki Ptolemaios Hanedanı'nın 5 yaşında tahta geçen kralı egemenliğindeki bazı toprakların, Roma Cumhuriyeti'ne karşı girişilecek savaşta gereken mali kaynakları sağlamak amacıyla işgal edilmesi üzerinde anlaştılar. Özellikle Ptolemaios kontrolündeki deniz aşırı toprakları bölüşeceklerdi. Makedonya Krallığı Karya'da ve Trakya'da bir kısım toprak işgal etti. Öte yandan Selevkos İmparatorluğu da III. Antiochus yönetiminde Güney Suriye'yi Ptolemaios Krallığı kontrolünden aldı. Panyum Savaşı'yla (MÖ 198) Judea Ptolemaios hakimiyetinden çıkmış oldu. Ptolemaios Krallığı 'nda yenilgiye uğradıktan sonra III. Antiokus Anadolu'daki Ptolemaios topraklarını işgal için hazırlıklara başlamıştır. Ancak bu gelişmeler, III. Antiokus ile Roma müttefiki olan Rodos ve Pergamun ile çatışma durumuna getirmiştir. Sonuç, Roma Cumhuriyeti ile Selevkos İmparatorluğu arasında bir gerginlik oldu. Hannibal ordusunun hâlen İtalya'da bulunmasının Selevkos İmparatorluğu'na da bir yararı olmamıştır. Bu arada Yunanistan'da Roma yanlısı , bölgede belirli bir rahatsızlık başlamasına yol açmaktadır. Bu durum, III. Antiokus'a Yunanistan'ı işgal etmek ve böylece bölgeyi Roma etkisinden kurtarmak için bir bahane sunmuş oldu. Sonuç olarak MÖ 192-188 yıllarını kapsayacak olan başladı. Art arda dört muharebenin sonuncusu olan 'nde (MÖ 190) Selevkos kuvvetleri kesin bir yenilgiye uğramıştır. Bu yenilgiler ile sonuçlandı. Antlaşma III. Antiokus için çok ağır şartlar getirmiştir, savaş tazminatı olarak 15 bin talent gümüş (yaklaşık 405 ton) ödemek, donanmasını küçültmek, Anadolu'daki topraklarının büyük bir kısmını Pergamon ve Rodos'a bırakmak gibi.
Roma Cumhuriyeti böylece, 20 yıldan kısa bir sürede Helenistik hükümdarlıklardan birini gücünü kırmış, diğerini epeyce yıpratmış ve Yunanistan üzerindeki etkisini bütün bütün emniyete almıştır.
Bütün bu sonuçlar görünüşte, ama sadece görünüşte Makedon krallarının aşırı hırsına ve Roma Senatosu'nun bu hırsı kullanmaktaki girişkenliğinin doğrudan sonucuydu. Gerçekte çatışmalar Roma tacirlerinin Makedonya'ya sızmasıyla, bu topraklarda iş yapmaya girişmesiyle başlamıştı. Her ne olursa olsun Roma, durumunu hızla güçlendirmiş oldu. Bir sonraki 20 yıl içinde Makedonya Krallığı tarihe karıştı. Makedonya'nın gücünü yeniden kurmak ve Yunanistan üzerinde hakim olmak isteyen V. Filippos'un oğlu , 'ndaki yenilgilerle krallığın sonunu getirdi. Roma Cumhuriyeti bu zaferiyle Makedonya Krallığı'nı ortadan kaldırdı ve bölgede dört kukla krallık kuruldu. Daha sonra, 20 yıl geçtiğinde, bu krallıklar da ortadan kaldırıldı ve MÖ 146'da Makedonya Roma Cumhuriyeti'nin bir eyaleti yapıldı. Bu tarih Helenistik Dönemin sonu olarak görülebileceği gibi aynı zamanda Roma Cumhuriyeti’nin Akdeniz’de siyasi olarak mutlak hakimiyetini kurduğu tarihtir. Bu bağlamda “Roma Dönemi”’nin başlangıcı olarak da görülebilir.
Pergamon'un Attalos Hanedanı'nın son kralı III. Attalos, tahta bir varis bırakmadan MÖ 133 yılında öldü. Bununla birlikte Pergamon Krallığı'nın Roma Cumhuriyeti'ne katılmasını vasiyet etmişti. Bu vasiyet zoraki uygulamaya konuldu ve Pergamon Roma topraklarına katıldı.
Sonuçta Selevkos İmparatorluğu'nun dağılmasının yarattığı güç boşluğunun Yakındoğu'da doğurduğu istikrarsızlıktan da yararlanan prokonsül Pompey, Selevkos'dan geriye kalan kalıntıları da yıktı ve Suriye'nin büyük bir bölümü Roma topraklarına katıldı. Mısır'ın Ptolemaios Hanedanı ise iki Romalı, Marcus Antonius ile Augustus arasındaki bir iç çatışmanın sonucunda yıkılacaktır. Marcus Antonius ve sevgilisi VII. Kleopatra ittifakı Aktium Savaşı'nda Augustus Mısır'ı ele geçirdi. Böylece son Helenistik krallık da yıkıldı ve Helenistik Dönem kapandı.
Helenleştirme politikası
Büyük İskender’in izlediği politikaların ilk amacı imparatorluk topraklarında kentler kurmak ya da var olan kentleri yeniden düzenlemekti. Bu kentlerin farklı bölgelerdeki yönetsel merkezler olması amaçlanmıştı ve Grek yerleşimciler bu kentlere gelecekti. Gerçekte birçoğu İskender’in seferine katılan askerleri tarafından iskan edildi. Kuşkusuz bu kentler Grek kültürünün imparatorluk topraklarına yayılmasını sağlamıştır. Fakat asıl amaç, imparatorluk sınırları içindeki halklar üzerinde kontrol sağlamaktı, Grek kültürünün yayılması gibi bir amaç çok daha geri plandaydı. Romalı tarihçi Arrian, Baktriya’da kurulan kentin, yerli halkın uygarlaştırılması anlamına geldiğini ifade etmektedir. Bu “uygarlaştırma”, bölge halkı üzerinde hakimiyet kurmanın bir tarzı olarak da görülebilir. Öte yandan kuşkusuz kentlerde birer garnizon kurulacaktır ve böylelikle kent çevresindeki belirli genişlikteki bir bölge askeri olarak kontrol altında tutulacaktır.
İkinci olarak Büyük İskender evlilik bağlarıyla bağlı Pers ve Grek seçkinlerden oluşan bir egemen sınıf oluşturmak çabası içinde olmuştur. Esasen Grek unsurların ülke tarihinde kökleri yoktu. Pers kökenlilerle karma bir egemen sınıf bu handikabı giderecekti. Bununla birlikte kritik mevkiler için daha çok Greklere dayanmıştır. Hindistan’dan döndükten sonra birçok Pers satrap tasfiye edilmiştir. Diğer yandan Pers hükümdarlık geleneklerini kısmen de olsa benimseyerek iki kültür arasında bir melezleme yapmaya çalışıldı. Örnek olarak Pers saray giyimi, tören uygulamaları, saygı sunma tarzları benimsendi ve bazı saray görevlileri işlerine devam ettiler. Bu girişimler muhtemelen “Büyük Kral” olarak İskender’e karşı iki tarafın tutumunu birleştirmeyi amaçlıyordu. Bütün bunlar Makedonyalılar tarafından için için olumsuz karşılandı. İskender, Pers soylularının bağlılığına Makedon subaylarınınkinden daha fazla ihtiyaç duyuyordu. Bu şekilde Persleri dışlamamak için melez bir saray kültürü yaratılmış olmalı. Diğer taraftan İskender’in bir Baktriya prensesi ile evlenmesi ve ondan bir çocuk sahibi olması, hem Asyalıların hem de Greklerin boyun eğeceği bir hanedanlık yaratma girişimi olarak görülebilir.
Ayrıca Makedon ordusuna bir kısım Pers askeri katıldı, böylece karma bir askerî güç oluşturuldu. Bu Pers askerlerin bazıları Makedon tarzı savaş, bazıları da geleneksel Pers tarzı savaş konusunda eğitim göreceklerdir. Bu uygulama, Makedon ordusunda –anayurttan uzak olmak dolayısıyla- var olan insan gücü eksikliğine kestirme bir çözüm olarak düşünülmüş de olabilir. İskender’in bu çabaları, Asyalı ve Avrupalı toplumları, geniş kapsamlı bir iskânla karma toplumlar haline getirme girişimi olarak görülebilir.
İskender’in MÖ. 323 yılında ölümü üzerine İmparatorluk generalleri tarafından satraplıklara bölünerek yönetilmeye başlandı. İskender tarafından başlatılan tüm kültürel değişmeler ve düzenlemeler, yerel soylulardan yapılan evlilikler de dahil olmak üzere ardılları tarafından bir kenara bırakılmıştır. Yine de Grek yerleşimcilerin ele geçirilen topraklara olan akını, Grek kültürünün Asya içlerine yayılması dolaylı olarak sürmüştür. Yeni kentlerin kurulması, İskender’in ardıllarının belirli bölgelerin kontrolünü sağlama girişimleri olarak devam etti. Bu kentler, Grek kültürünün Doğu’ya doğru yayılmasının merkez üsleri olmaktaydı. İskender de yaşadığı dönemde Yakın Doğu'dan Hindistan'a kadar, Arap Yarımadası da dahil olmak üzere "stratejik amaçlı" olarak çok sayıda kent kurulmasını sağlamıştır. Bunlar dışında ticari amaçla pek çok kent ve liman kurulmuştur. Bu sayede Güney Asya'dan Doğu Akdeniz'e kadar uzanan bir ticaret yolu şebekesi ortaya çıkmıştır.
İskender sonrasında Helenleştirme politikası, zaman zaman "zor"a da başvuran bir yönetim politikası olmuştur. Synokisis Grek dünyasının erken dönemlerinde farklı amaçlarla ve yönelimlerle ortaya çıkmış olsa da Helenistik Dönem'de istila edilen toprakların Helenleştirilmesi politikası için kullanılan bir iskan politikası olarak, "egemen güç" yani devlet tarafından, çoğu kez zora başvurularak uygulanan bir yöntem olmuştur. Esasen amaç yine de Helenleştirmek değildir. Sözde yeni Grek kentleri kuruluyor olsa da, esas amaç, yakın gelecekte egemen güç karşısında sorun yaratabilecek yerel unsurların sulandırılmasıydı. Bu "Grek kentleri"nin kurulmasıyla birlikte geleneksel kent devleti kavramı da ortadan kalmış oldu. Bu kentler, imparatorluk yönetiminin yönetsel birimleri olarak kurulmuş ve yaşamıştır. Sonuç olarak bu Grek kentleri, Helenleştirme politikasının etkin birer aracı olarak kuruldular. Bu bağlamda Grek kültürünü yayma çabası, siyasa jargonuyla Helenleştirme politikası, yer yer dikte edilmek istendiği gibi "hümanist" bir girişimden çok egemenlik kurmanın bir yöntemi olarak uygulanmıştır.
Başlardaki tereddütlere rağmen İskender’in ardılları da hükmettikleri bölgelerdeki yerli halklarla bir ölçüde özdeşleşmeyi başardılar. Örneğin ’ın ilk kralı olan I. Ptolemaios, Mısır’da bir firavun olarak görülmüştür. Yine Grek - Hint Krallığı kralları Budizmi benimsemişti. Dönemin başlarında yaşanan ayaklanmalar da yeni hükümdarları din değiştirmeye zorlamıştır. Kuşkusuz ki eski hükümdarlığın taraf değiştiren danışmanları, yüzyılların geleneğiyle bildikleri bir gerçeği, dinin toplumu yönetmek için kusursuz bir araç olduğunu yeni hükümdarlarına anlatmışlardı.
Bölgeye yerleşen Grek yerleşimciler de yöresel gelenekleri yavaş yavaş da olsa benimsediler ve kendilerine mal ettiler. Belli bir süre sonunda melez bir kültür, en azından toplumun üst kademelerinde süreç içinde oluştu.
Tarihteki önemi
Grek etkisi, Büyük İskender’in generalleri tarafından kurulan dört esas krallığın hakim olduğu topraklardan daha geniş bir alana yayılmıştı. Yunanistan ve Ege Adaları, zaman zaman Makedonya Krallığı’nın hakimiyeti altına girdiyse de en azından görünürde bağımsız kalabildiler. Makedonya ile sınır komşusu olan da Grek kültüründen fazlasıyla etkilenmiştir ve bu yüzden esas olarak Helenistik bir krallık olarak kabul edilmektedir. Daha batıda Sicilya ve Güney İtalya (Magna Graecia), Roma tarafından işgal edilene kadar bağımsız kaldı. Öte yandan Helen etkilerinin Roma Cumhuriyeti yapısına girmesinde etkili oldular. Küçük Asya’da (Anadolu) Grek olmayan Pontus ve Kapadokya krallıkları her ne kadar tümüyle Helenleşmediyse de Grek kültüründen belirgin biçimde etkilendiler. Helenistik dünyanın en doğusunda Grek - Baktriya Krallığı, Selevkos İmparatorluğu’ndan zaten bir kopuş olarak kurulmuştur. MÖ. 2. yüzyılda Baktriya Krallığı’nın Kuzeybatı Hindistan’ı ele geçirmesiyle bölgede bir Grek-Hint Krallığı kurulmuş ve Grek etkisini Hindistan’a kadar yaymıştır. Esasen Grek-Hint Krallığı Helenistik krallıklar içinde MS. 10 yılına kadar ayakta kalabilen son krallıktı. Yine de hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir. Netice itibarıyla Helenistik dünyayla belirgin bir etkileşimi olmadı.
Bütün bunlara karşın Helenistik dünyadaki Antik Grek kültürünün varlığı, sık sık abartılmaktadır. Gerçekte sadece İskenderiye gibi yoğun biçimde Antik Grek kültürünün etkisinde kalmış birkaç kent, daha sonraki kuşaklar üzerinde göze çarpacak kadar bir etki yaratmıştır. İskender'in istilaları esas itibarıyla günümüzde de sürdürülen Batılı bakış açısından Avrupalı bir gücün Doğuyu istila etmesi olarak görülse de gerçekte Yunan Klasik Çağı'nın kent ekonomilerinin iç çelişkilerinin bir çözümü, kurtarıcısı, bir bakıma antitezi olmuştur. Süre gelen savaşlar Antik Yunanistan'da, kentli özgür nüfusu temsil eden mülk sahiplerini, ya savaşlarda kırıp geçirmiş ya da bu savaşların kaçınılmaz sonucu olarak borçlanmalarına yol açmıştı. Bu borçlanma birçoğunun toprağını kaybetmesine neden oldu. Kent nüfusunun büyüyen bir kısmı proleterleşti, yani mülsüzleşti. Ancak kent devleti (polis) ekonomisinin doğurabileceği endüstrileşme bu insanlara geçim yolu yaratamamıştır. Köle emeğine dayanan işletmelerin karşısında ücretli işgücü çalıştıran hiçbir işletme rekabet yapamazdı. Diğer yandan gelir dağılımı bozan başka bir gelişme de tefeci-bezirganın ve köle sahiplerinin mali yönden güçlenmesiydi. Yunan kent devletleri ekonomilerini çöküşe götüren iç çelişkilerden bir diğeri de esasen tekel olanaklarından yararlandıkları ticari yapılarıydı. Fakat bu zaman içinde değişmiştir. Çok geniş bir dış pazarda, yüksek fiyatlarla her zaman alıcı bulan ürünler, örneğin Attika vazoları, bu işi yapan zanaatkarların kolonilere göç ederek aynı malların başarılı taklitlerini buralarda üretmeleriyle sıkıntıya girdi. Atina gibi kent devletleri bu malların ihracı konusundaki talebin hızla düşmesiyle karşı karşıyaydılar. Gerileyen ihracat, endüstriyi geriletti. Gerileyen ihracat gelirleri, buğday ithalatı için kullanılabilecek gelirleri düşürdü ve buğday ithalatı geriledi. Bir yandan reel ücretler düşerken diğer yandan gıda maddeleri fiyatları yükseldi. Fakat İskender'in fetihleri, Yunan kent ekonomilerine çok geniş bir ihracat pazarına açarken, nüfus fazlasını atabilecek alanlar yaratmıştır.
Ancak Helenistik kültür, özellikle geçmişinin korunmasında bazı bölgelerde başarılı olmuştur. Helenistik Dönemin devletleri geçmişe ve geçmişte kalan ihtişamlarına fazlasıyla bağlı kaldılar.
Atina, özellikle hitabet ve felsefe alanındaki yüksek eğitim kurumları ve ünlü kütüphanesiyle seçkin konumunu sürdürdü.İskenderiye Grekçe eğitimde muhtemelen en önemli ikinci merkezdi. İskenderiye Kütüphanesi 700 bin kitap ve belge barındırıyordu. Pergamon, büyük bir kitap yazım merkezi haline gelmesinin yanı sıra yaklaşık 200 bin kitapla İskenderiye Kütüphanesi’nden sonra dünyanın ikinci büyük kütüphaneye sahipti.Rodos Adası, siyaset bilimi (politika ve diplomasi) üzerine yüksek derecede eğitim veren okuluyla ünlüydü. Cicero Atina’da, ise Rodos’ta eğitim almıştır.Antiokheia Selevkos İmparatorluğu’nun başkenti olarak büyük bir metropoldü ve Grekçe eğitim merkezlerinden biriydi. Daha sonraki dönemlerde Hıristiyanlığın da önemli bir merkezi haline gelmiştir.
Grek kültürü Yakın Doğu ve Asya içlerine ticaret yolları üzerinde yer alan başlıca şehirler sayesinde yayılmış ve işlemiştir. Sonuç itibarıyla bu kentlerde pek çok Grek mimari tarzlar, kitabeler ve heykeller yer almıştır. Seramik konusunda bu etki çok belirgindir. Helenistik Dünya'nın birçok yerinde benzer bir seramik üretimi görülür ve Grek seramik geleneğinin izlerini taşır. Bu nedenle arkeolojik bir kazıda Helenistik Dönem seramiği tanınabilir fakat bölgesel kültürel, tarz farklılığını saptamak epey zordur.
Antik Grek dilinin ve kültürünün yayılmasının bir başka göstergesi de arkeolojik kazılarda bulunan Grek sikkeleridir. Bu Grek tarzı sikkeler ve Grekçe ’nde, hatta Yunanistan’ın Roma tarafından işgal edildikten sonra dahi kullanılmaya devam edilmiştir.
Yine de birçok 19. yüzyıl bilim insanı, Helenistik Dönem’in Antik Yunanistan’ın parlak dönemlerinin sonunu oluşturduğunu ve bir gerilemeyi ifade ettiğini ileri sürmektedir. Bu yorum her ne kadar haksız ve anlamsız görünse de belirtmek gerekir ki, zamanın düşünürleri dahi, bir daha benzeri yaşanmayacak bir kültürel çağın sona geldiğini görmüşlerdir. Bugün de "Grek kültürünün ayırt ediici özellikleri canlılığını yitirmiş" olduğu, genel olarak kabul gören bir yaklaşımdır.
Grek kültürünün Asya içlerine yayılması esas olarak Grek tüccarın bu bölgelere yerleşerek iş kurmasından kaynaklanan bir süreçti. Dolayısıyla Grek kültürünün yayılması ticaret yolları üzerinden, ticaretin ihtiyaçları ölçüsünde ve dolaylı bir sonuç olarak gerçekleşmiştir.
Makedonya Kralı II. Filip’in Yunanistan’ı işgal etmesine kadar bölgenin siyasi yapısı kent devletlerine bölünmüş durumdaydı. Bu kent devletlerinin ticari anlamda dışa açılmaları geleneksel olarak zeytinyağı, şarap ve mamul cam ihracatı şeklindeydi. Bu ihracatın karşılığında hububat ve hammadde ithali söz konusuydu ancak bu kent devletleri neredeyse kendi kendine yeterli düzeyde gıda üretimi sağlıyorlardı. Dolayısıyla ticaret, mamul maddelere yöneldi. Hatta bazı kentlerde, bazı mamul maddelerde ihtisaslaşma dahi sağlanmıştı. Helenistik Dönem’de ise belli malların ticaret yoluyla sağlanması şeklindeki bölgesel ticari bağımlılık ve belli mamul mallarda ihtisaslaşma, daha önce ulaşılmadık derecede gelişme göstermiştir. Öte yandan bir kent devletinden diğer bir kent devletine ticaret yapmanın sınırlamaları Helenistik Dönem’de ortadan kalkmıştır. Dönemin ekonomik politikasının en belirgin özelliği “üretim ve bölüşüm üzerinde Doğu’ya özgü devlet kontrolü uygulamasının” ortaya çıkmasıdır.
Anadolu için Helenistik Dönem'in en belirgin özelliklerinden biri şehirciliğin gelişme göstermesidir. Öncesindeki MÖ 5. yüzyılla karşılaştırıldığında Pers istilası dönemi, "kentlerin yıkıldığı" bir dönem olarak görülmektedir.
Notlar
- ^ Bkz. Roma Yunanistanı
- ^ Synokisis, Grekçe bir sözcük olup, farklı yerleşmelerden insanların, belirli bir yerde yeni bir yerleşme kurmak için göç etmeleri olgusudur. Ayşe Gül Akalın, Sh.: 1
Dış bağlantılar
- Waterloo Institute for Hellenistic Studies 23 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- ^ a b c P. Green, Alexander The Great and the Hellenistic Age
- ^ Alexander The Great and the Hellenistic Age, p. xiii. Green P.
- ^ Peter Green, Alexander The Great and the Helenistic Age Sh: xvii
- ^ Green, Sh.: x, xiv.
- ^ Professor Gerhard Rempel, Hellenistic Civilization (Western New England College) 5 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ a b Ulrich Wilcken, Griechische Geschichte im Rahmen der Alterumsgeschichte.
- ^ "ancidenthistory.about.com". 10 Aralık 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Aralık 2011.
- ^ a b Green, Sh.: 21.
- ^ "Kültür ve Turim Müdürlüğü - Kapadokya Krallığı". 7 Aralık 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2012.
- ^ Green, Peter. The Hellenistic Age (A Short History). New York: Modern Library Chronicles, 2007.
- ^ "Histories, Polybius". 20 Nisan 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Temmuz 2011.
- ^ Ghose, Sanujit (2011). "Cultural links between India and the Greco-Roman world" 6 Ağustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Ancient History Encyclopedia.
- ^ Alexander The Great and the Hellenistic Age, Sh. 98-99. Green, P.
- ^ Alexander The Great and the Hellenistic Age, Sh. 102-103. Green, P.
- ^ *Polybius of Megalopolis, World History 8 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., 21.42
- ^ Rubicon: Triumph and Tragedy in the Roman Republic. Holland, T.
- ^ P. Green, Sh.: 23
- ^ Enver Akın, Adıyaman Gaziantep ve Şanlıurda Müzeleri'nde Yer Alan Roma Dönemi Ticaret Malları 13 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sh.: 289
- ^ Ayşe Gül Akalın, Troas Synoecism'i in the Troad 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sh.: 1
- ^ Ayşe Gül Akalın, Sh.:2, 13
- ^ Ayşe Gül Akalın, Sh.:13
- ^ Green, Sh.: 22.
- ^ a b c G. Childe, Sh.: 239
- ^ G. Childe, Sh.: 239 - 240
- ^ G. Childe, Sh.:240
- ^ Green, pps. xx, 68-69.
- ^ a b c d e Roy M. MacLeod, The Library Of Alexandria: Centre Of Learning In The Ancient World. I.B. Tauris, 2004, .
- ^ "Kinet Höyük Excavations: Ancient Issos (Yesil-Dörtyol, Hatay): 1991-2000". 27 Mart 2013 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Şubat 2012.
- ^ Green, Sh.: xv.
- ^ "tarih.gen.tr". 16 Aralık 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Aralık 2011.
- ^ Tevfik Gürkan, M.Burhan Erdem, İktisat Tarihi TC Anadolu Üniversitesi Yayını.[1]
- ^ Türkan Kejanlı, Anadolu'da İlk Yerleşmeler ve Kentleşme Eğilimleri 10 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sh.: 94
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Helenistik DonemHelenistik Donem Buyuk Iskender in istilalariyla baslayan Antik Dunya da Grek etkisinin doruga ulastigi donemdir Donem Klasik Grek Donemini izlemistir ve Helenistik Donem in ardindan Klasik Grek egemenligindeki bolge Roma Cumhuriyeti hakimiyetine gecmistir Bu donemde dahi Klasik Grek kulturu din sanat ve yazin olarak halen Roma hakimiyetine sizmistir Oyle ki Latincenin yani sira Grekce konusulmaya ve yazilmaya devam edildi Helenistik Donem bazen Klasik Grek Uygarligi nin gerileme ve cokus donemi olarak gorulmektedir Bir baska acidan da Klasik Grek Uygarligi ile Roma Uygarligi arasinda bir gecis donemi olarak gorulur Donemin baslangici cogu kez Buyuk Iskender in olum tarihi olan MO 323 olarak alinir Donemin sonu ise Yunanistan Yarimadasi nin Roma Cumhuriyeti tarafindan isgal edildigi MO 146 olarak kabul edilir Bazi tarihciler ise Buyuk Iskender in imparatorlugu ndan kalan son devlet olan Ptolemaios Hanedanligi nin Aktium Savasi nda yenilgiye ugrayip yikildigi tarih olan MO 31 30 tarihini Donem in sonu olarak kabul ederler Buyuk Iskender in Pers Imparatorlugu nu yenilgiye ugratmasindan sonra Guneybati Asya da Makedonya Kralligi na bagli yeni kralliklar kurulmaya baslanmistir Bu yeni kralliklar Klasik Grek kulturunu ve dilini soz konusu topraklara tasimistir Ayni sekilde bu kralliklar da yerel kulturlerden etkilenmis yerel uygulamalari ve kurumlari benimsemistir Bu anlamda Helenistik Donem Antik Grek uygarligi ile Yakin Dogu nun Orta Dogu nun Guneybati Asya nin bir kaynasmasini ve bu toplumlari barbar olarak goren eski Grek tutumundan bir uzaklasmayi bir kopmayi temsil etmektedir Bununla birlikte gercek anlamda karma bir Grek Asya kulturunun yaygin oldugunu ileri surmek guctur Varlikli siniflar ve siyasi erki elinde bulunduran zumreler yeni karsilastiklari kulturel ogeleri ya da tutumlari kendileri acisindan yararli ya da ilginc bulduklari olcude benimseme egilimindeydiler fakat nufusun buyuk cogunlugu eskiden oldugu gibi yasamaya devam etmistir TerminolojiHelenistik kavrami ilk olarak Alman tarihci tarafindan Greklerin bastan beri kendilerine verdikleri adlandirma olan Helen sozcugunden turetilmis ve 19 yuzyil ortalarinda kullanilmistir Droysen bu kavramla Buyuk Iskender in M O 4 Yuzyilda istila ettigi topraklarda Grek kolonilesmesi hareketinin ve Grek kulturunun yayilmasinin anlatilmak istendigi bir kavram olarak kullanmistir Esasen Droysen in bu tanimlamasi pek cok tartismaya yol acmistir Helenik tanimlamasina en azindan Droysen in yukledigi anlamda pek cok tarihci karsi cikmistir Bununla birlikte Helenistik tanimlamasi halen kullanilagelmektedir Dahasi bu tarihsel donemi tanimlayacak daha tercih edilir bir adlandirma yoktur Gercekten de Helenistik Donem in en belirgin gelismelerinden biri de Asya ve Afrika da hizla yeni Grek kolonilerinin kurulmasiydi Bu gelisme esasen cok genis bolgelerin tek bir siyasi otoritenin kontrolune gecmesiyle ticaretin gelismesinden kaynaklaniyordu Bu yeni yerlesimler Grek dunyasinin degisik yerlerinden gelen kolonicileri bir araya getirmisti Eskiden oldugu gibi tek bir ana kent den kaynaklanan bir yayilma degildi Bu gelismenin bir sonucu olarak esas kulturel merkezler Yunanistan dan Pergamon ve Rodos a yayildi ve Seleukia Antioch Iskenderiye gibi kentler kuruldu Degisik kentlerden gelen bu Grekce konusan insanlar Attika nin saygin lehcesini kullaniyorlardi Ancak bu kentlerde zaman icinde Helenistik Grekce olarak da bilinen Koini lehcesi bir bakima ortak dil lingua franca olarak gelismistir Helenistik Donem in bir diger karakteristigi ise gelisen ticaretin onun tesvik ettigi uretim artisinin yol actigi bir gelismeydi Bu donemde edebiyat mimari susleme plastik sanatlar ve bilimsel arastirmalarda son derece parlak urunler ortaya ciktigi gorulmektedir Kuskusuz Helenlestirme Antik Grek kulturunun Helenistik dunyaya yayilmasiydi Ancak bu yayilmanin genisligi etkinligi ve ne olcude bilincli bir politikanin sonucu oldugu ciddi bicimde tartismaya aciktir Buyuk Iskender in bilincli bir Helenlestirme politikasi izlemis oldugunu dusunmek mantiklidir Ancak bu politikanin gerisinde yatan nedenleri bilmeye olanak yoktur Antik Grek kulturunu genis bir cografyaya yaymayi da amaclamis olabilir Ancak genisleyen devasa bir imparatorluk topraklari uzerinde hakimiyet kurmayi saglayacak etkin onlemler almayi amaclamis olmasi daha yuksek bir olasiliktir OncesiAntik Grek geleneksel olarak bagimsiz sehir devletlerinden olusuyordu Bu sehir devletleri Peloponez Savasi MO 431 404 sonrasinda tumuyle Sparta nin hakimiyeti altina girmisti Sparta her ne kadar tum sehir devletlerinden daha guclu gorunuyorsa da gucu sinirsiz degildi Sparta hakimiyeti de MO 371 yilindaki yle Thebai tarafindan kirildi Fakat MO 362 yilindaki sonrasinda Yunanistan daki sehir devletleri oylesine gucsuz duruma dusmuslerdi ki hicbiri digeri karsisinda ustunluk arayisina girisecek durumda degildi Bu zayiflik karsisinda II Filip in Makedonya Kralligi nin Yunanistan uzerindeki etkisi gelismeye basladi Boyle olmasi kacinilmazdi cunku Makedon Kralligi Grek sehir devletlerine oranla daha genis topraklarda hukumrandi ve merkezi bir yonetime sahipti dolayisiyla her acidan ozellikle de askeri yonden daha gucluydu Guclu ve yayilmaci bir hukumdar olan II Filip in tahta gecmesiyle Makedon Kralligi Yunanistan uzerinde bir guc haline gelmeye basladi II Filip Makedonya topraklarini genisletmek icin her turlu firsata sahipti ve MO 352 yilinda Teselya ve Magnezya yi topraklarina katti Thebai ve Atina ile duzensiz plansiz catismalar 10 yildan fazla devam etti Sonunda MO 338 yilinda Chaeronea Muharebesi nde II Filip Thebai ve Atina kuvvetlerini yenilgiye ugratmistir Sonunda Kral Filip kendi kontrolu altinda ni kurdu Hemen ardindan Korint Birligi nin lideri secildi ve dogudaki Pers Imparatorlugu na karsi bir sefer planlandi ancak hazirliklarin henuz baslarinda bir suikasta ugradi Suikast muhtemelen oglu Buyuk Iskender tarafindan tesvik edilmisti Makedon ImparatorluguBuyuk Iskender in kurdugu imparatorluk Kral Filip in yerine tahta gecen Buyuk Iskender babasinin planladigi Iran seferini kendi ustlenmistir Seferin sonunda Buyuk Iskender Pers Krali III Darius u tahttan devirerek tum Pers Imparatorlugu hakimiyetindeki topraklari ele gecirdi Istila edilen topraklar Anadolu Levant Misir Mezopotamya Medya Iran Afganistan nin Pakistan in bir bolumu ve Asya stepleridir Bu askeri seferin devaminda MO 323 yilinda Buyuk Iskender oldu Ancak doguya dogru seferine devam ederken istila ettigi topraklarin yonetimi icin bazi generallerini bir cesit bolge valisi olarak atamistir Bu bolge valileri yer yer yerel halkin direncinyle karsilastilar ve degistirilmek zorunda kalindi Ornegin Kapadokya Bolgesi icin Aleksandros un atadigi yonetici generallerinden Sabiktas di Fakat yerel halkin direnisi neticesinde bir Pers soylusu olan I Ariarathes i atamak zorunda kalinmistir Fethettigi cok genis topraklar Iskender in olumunden sonra birkac yuzyil boyunca guclu bir Grek etkisi altinda kaldi Grek kulturunun bu topraklari etkileme sureci batida Roma nin ve doguda Pers Imparatorlugu nun yukselisine degin surmustur Grek kulturuyle dogu kulturunun karismasiyla melez Helenistik kulturu gelismeye basladi Bu gelisme Yunanistan la baglari koptugunda bile Grek Baktriya Kralligi nda goruldugu gibi surdurdu Bu melez Helenistik kulturunun Iskender in istilalarindan sonra Makedonya Imparatorlugu nda meydana gelen degisimlere karsin ve Diadochi hakimiyeti boyunca Grek etkisi olmaksizin ortaya ciktigi ileri surulebilir Iskender uzerine calismalariyla bilinen Ingiliz tarihci Peter Green tarafindan belirtildigi gibi Iskender in istilalarinin ortaya cikardigi pek cok unsur Helenistik Donem kavrami altinda birlestirilmistir Iskender in istilaci ordusu tarafindan fethedilen Misir Anadolu ve Mezopotamya bir bakima isteyerek dusmustu Bu bolgelerde Iskender bir fatihden cok bir kurtarici goruldu Fethedilen bircok bolge Diadoki olarak bilinen Iskender in generalleri ve ardillari tarafindan yonetilmeye devam edildi Iskender in olumunun hemen ardindan imparatorluk aralarinda bolundu Ancak bazi bolgeler nispeten kisa surede elden cikti ya da sadece gorunuste Makedon kontrolu altinda kaldi Iki yuz yil sonra imparatorluktan kalan yonetimler giderek azalmis ve farklilasmisti Son olarak Ptolemaic Misir da Roma tarafindan yikildi ArdillariMO 301 yili Ipsos Savasi sonrasi Ptolemy I Soter in kralligi Kassandros in kralligi Lysimakhos un kralligi I Selevkos Nikator un kralligi Epir Diger Kartaca Roma Cumhuriyeti Grek kolonileri Iskender in olumunden sonraki asagi yukari kirk yil generaller arasinda imparatorluk uzerinde hakimiyet kurabilmek icin yapilan savaslarla gecti Yaklasik MO 281 yilinda bu savaslarin sonucunda dort buyuk krallik olustu ve bolge askeri olarak duruldu Yunanistan ve Makedonya da Anadolu da merkezi Pergamon bugunku Bergama olan yerel bir hanedanlik olarak Misir da merkezi Iskenderiye de Ptolemaios Hanedani Suriye ve Mezopotamya da Antioch bugunku Antakya merkezli Daha sonra iki krallik daha ortaya kurulmustur Gre Baktriya Kralligi ile Grek Hint Kralligi Bir sure sonra bu kralliklardan her biri belirgin ve kendine ozgu bir gelisme gostermistir Bu kralliklarin cogu sonraki donemlerinde Roma Cumhuriyeti nin egemenligi altina girdiler Tarihleri cesitli ittifaklar siyasi amaca hizmet eden evlilikler ve savaslarla surup gitmistir Yine de bu kralliklarin hukumdarlari sonuna kadar kendilerini Helen olarak gorduler Ayrica diger Helenistik kralliklarin da hala Helen oldugunu ve onlarla girisilecek catismalarin barbar lara karsi savasma olmadiginin da bilincindeydiler Ptolemaios Kralligi Ptolemaios Iskender in yedi muhafizindan biriydi Iskender in olumunden hemen sonra Misir satrapi olarak atandi Daha sonra MO 305 yilinda kendini I Ptolemaios olarak kral ilan etmistir Daha sonralari Soter kurtarici olarak anildi Misirlilar zaman icinde Ptolemaios soyundan gelen krallari firavunlarin ardillari olarak gormuslerdir Ptolemaios hanedani Misir MO 30 yilinda Roma hakimiyetine gecene kadar hukum surmustur Hanedanligin tum erkek yoneticileri Ptolemaios adini almistir Bazilari esleri kralin esasen kiz kardesi olan Ptolemaik kraliceleri genellikle Cleopatra Arsinoe ya da Berenice adlarini almistir Bu kraliceler icinde en unlusu VII Kleopatra Jul Sezar ve Gnaeus Pompeius Magnus daha sonra da Octavian ve Mark Antony arasindaki sicak catismalara dek uzanacak siyasi cekismelerde oynadigi onemli rolle taninmistir Ulkesinin Roma tarafindan istila etmesi ardindan intihar etmesiyle Antik Misir daki Ptolemaios hakimiyeti sona ermis oldu Selevkos Imparatorlugu Selevkos Imparatorlugu Yakin Dogu da hukum surdu Gucunu Orta Anadolu Levant Mezopotamya bugunku Iran Turkmenistan Pamir Daglari ve Pakistan in bir bolumunde hakim kilmistir Iskender in MO 323 yilinda olumu uzerine hakimiyeti altindaki topraklar generalleri arasinda bolusulmustu Bu bolusmede Selevkos Babil i aldi ve zaman icinde hakimiyeti altindaki topraklari genisletti M O 312 yilinda Babil de Selevkos Imparatorlugu nu kurdu Sadece Babil e hukmetmedi Iskender Imparatorlugu nun tum uzakdogu bolumune hukmetti Diger Helenistik kralliklarGrek Baktriya Kralligi Dogu Selevkos Imparatorlugu nun hakim oldugu topraklarin genisligi bolgesel yoneticiler olan satraplarin imparatorluk merkezinden onemli olcude bagimsiz olmasina yol acmisti Sonunda MO 250 dolaylarinda Baktriya Sogdiana ve Margiana Margu Valisi Selevkos hakimiyetine bas kaldirarak bolgesinin bagimsizligini kazandi ve kendisini kral ilan etti Bu siralarda la yerli Pers hanedanliginin yeniden ortaya cikisi Grek Baktriya Kralligi ile Selevkos Imparatorlugu nun temasini kesmistir Bu durum kralligin orta donemde bagimsiz kalmasini sagladi fakat uzun donemde zayiflamasina ve cokmesinde katkisi oldu cunku diger Helenistik bolgelerden yeteri kadar insan gucu ve diger sekillerde destek saglayamadi Diodotus un oglu II Diodotus MO 230 yilinda Sogdiana Satrapi I Euthydemus tarafindan tahtdan indirildi ve Euthydemus kendi hanedanligini kurdu MO 210 dolaylarinda ise yonetiminde yeniden canlanan Selevkos Imparatorlugu Grek Baktriya Kralligi ni istila etmistir Kisa sure sonra Krallik muhtemelen Part Krali Arsaces in Antiokus tarafindan yenilgiye ugtatilmasindan da yararlanarak guc kazanmistir Arius Nehri gunumuzdeki Hari Nehri kiyilarindaki savasi kaybeden I Euthydemus baskente cekilerek tahkim ettigi kenti uc yil suresince basariyla savunmustur Gorusmelerin son asamalarini I Euthydemus un oglu I Demetrius la surduren Antiochus genc prensten fazlasiyla etkilenmis onu kizlarindan biriyle evlendirmistir Bu tutumda muhtemelen Baktriya yi Suriye den yonetmeye calismanin getirecegi guclukler de hesaba katilmistir Kral Euthydemus un yerine tahta gecen oglu Demetrius Maurya Imparatorlugu coktukten sonra MO 180 yilinda kuzeybati Hindistan i istila etti Maurya buyuk olasilikla Selevkos Imparatorlugu nun ve Baktriya nin muttefikiydi Istilaya yol acan nedenler kesin olarak bilinmiyor Kesin olan MO 175 yilinda kuzeybati Hindistan da Grek hakimiyetinin kurulmus olmasidir Kral Demetrius muhtemelen MO 180 yilinda oldu Arkeolojik kazilarda ele gecen madeni paralar kendisinden sonra birkac kralin daha hukum surdugunu gostermektedir Bu tarihlerde Grek Baktriya Kralligi nin birkac yari bagimsiz hukumdarliga bolunmus olmasi muhtemel gorunmektedir Muhtemelen Demetrius un oglu II Euthydemus Bakriya da hukum surerken I Antimakus Agathokle ve Pantaleon Hindistan daki topraklarda hakim olmuslardir Baktriya da mesru olmayan yollardan tahta gecen I Eucratides MO 171 dolaylarinda diger krallari yenilgiye ugratarak tum hakimiyeti ele gecirdi Ayni tarihlerde Hindistan da I Apollodotus da Hindistan da iktidarini az cok kurmustu ve Grek Krali nin tarihi baslamis oldu Eucratides Baktriya topraklarinda hak iddia eden Selevkos kraliyet ailesinin muhtemelen bir uyesidir Eucratides cok sayida gosterisli sikke bastirmistir Bu da guclu ve onemli bir hukumdar oldugunu dusundurmektedir Bati sinirlarinda Partlara toprak kaybedilmis olsa da Baktriya Kralligi nin yeniden canlandirmayi basarmistir Bulgulardan Grek Hint Kralligi ile savastigi ve Hindistan in Indus Nehri kuzeyini isgal etti MO 145 yilinda olumuyle ogullari II Eucratides ve Heliocles arasinda bir ic savas yasandi ve bu durum kralligi olumcul derecede zayiflatti Heliocles Baktriya Kralligi nin son Makedon krali olarak tahta gecti Baktriya topraklarinin isgalci kabilelerce ele gecirilmesiyle MO 130 civarinda iktidari cokmustur Yine de Baktriya da Grek kentsel kulturu bu topraklara hakim olan kabileler uzerinde etkisini krallik yikildiktan sonra da surdurmustur Grek Hint Kralliklari Grek Hint Kralligi nin Grek Baktria Kralligi ndan ayrilmasi batidan daha fazla yalitilmasina yol acmistir Bu nedenle Grek Baktriya Kralligi ndan daha az bilinen bir tarih kesidir Krallarin bircogu sadece adlarina bastirdiklari madeni paralardan taninmaktadir Bulunan madeni paralar ve sinirli tarihi kayitlar arkeolojik buluntular dogu ve bati kulturleri arasindaki kaynasmanin Grek Hint Kralligi nda en ileri duzeyine ulastigini gostermektedir Belirtildigi gibi Apollodotus MO 170 civarinda Hindistan da kendini kral ilan etmisti Apollodotus un donemi cok net olarak bilinmemekle birlikte istilalarini batida Kandahar ve doguda Pencap a kadar genislettigi gorulmektedir MO 155 ya da 165 yilinda tahta gecen ve MO 130 yilina kadar tahtta kalan en basarili Grek Hint krali olmustur I Menander Budizmi benimsedi ve Budizmi onemli olcude destekledi Hatta Milinda nin Menander in Pali dilinde karsiligi bilge ya yonelttigi sorular ve cevaplarinin yer aldigi Budist metin da Milinda nin sorulari yer almaktadir Diger yandan kralligin sinirlarini Pencap tan daha doguya genisletti Ne var ki bu fetihler kisa omurlu olacaktir I Menander in MO 130 yilinda olumunden sonra ayni tarihlerde farkli birkac kralligin varligi Krallik in parcalanmis oldugunu gostermektedir Bu parcalanma bolgedeki Grek hakimiyetini giderek zayiflatti MO 70 civarinda bir kisim toprak muhtemelen Baktriya Kralligi nin sonunu getiren kabileler tarafindan isgal edildi etkisiyle Grek Hint Kralligi nin giderek batiya itildigi gorulmektedir Grek Hint Kralligi sonunda MS 10 dolaylarinda Hint Saka Kralligi tarafindan ortadan kaldirilana dek varligini surdurmustur Grek Hint Kralligi nin yikilmasindan sonra yuzyillar boyunca Grek kulturu sanati ve dili Hint toplumunu etkilemeye devam etmistir Hatta Buda tasvirlerinde dahi Grek kulturunden izler bulmak mumkundur Ornegin doneminde yapilan bazi Buda tasvirlerinde Buda Herakles in himayesinde gosterilmektedir Pontus Kralligi Pontus Kralligi Karadeniz in guney sahillerine hakim bir Helenistik kralliktir I Mitridat Ktistes tarafindan MO 291 yilinda kurulmustur Krallik bolgede Roma Cumhuriyeti tarafindan isgal edildigi MO 63 yilina kadar hukum surmustur Her ne kadar Pers Ahamenis Hanedanligi soyundan gelen krallar tarafindan yonetilmis olsa da Karadeniz deki Grek kolonileri ve komsu kralliklarin etkisiyle Helenlesmistir Krallik en genis sinirlarina VI Mitridat zamaninda ulasti Onun hukumdarligi sirasinda Kolhis Kapadokya Bitinya Chersonesos Taurica nin Grek kolonileri ile kisa bir sureligine Asya daki Roma topraklari Pontus Kralligi yonetimi altina girmistir Roma Cumhuriyeti ile girisilen uzun sureli savaslarin ardindan Pontus Kralligi yenilgiye ugradi ve topraklarinin buyuk bir bolumu Roma yonetimine girdi dogu kesimi ise bagimli bir krallik olarak varligini surdurdu Roma nin doguya genislemesiGrek dunyasi uzerindeki etkili Roma hakimiyeti Roma nin istila ettigi topraklardaki egemenlik tarzinin bir bakima kacilmaz sonucuydu Soz konusu hakimiyet guney Italya sahilleri boyunca yerlesmis olan Grek sehir devletlerinin istilasi seklinde baslamistir Italya Yarimadasi nda basat guc haline gelen Roma Grek sehir devletlerinin kendi egemenligine boyun egmesini hedefliyordu Catismanin baslarinda Epiruslu Pirus ile birligi yaparak Roma kuvvetlerini birkac savasta yenilgiye ugrattilar Bu askeri basarilar surdurulemedi ve sonucta Roma Cumhuriyeti nin inatci saldirilari karsisinda boyun egdiler Cok gecmeden Roma yayilmasi deniz asiri kisa bir sicrama yaparak Sicilya da Kartaca ile Birinci Pon Savasi olarak bilinen catismaya girdi Bir dizi kara ve deniz muharebesiyle suren savasin nihai sonucu Roma gucunce guclu Grek koloni kentleri de dahil olmak uzere Sicilya nin tumuyle isgal edilmesiydi Guney Italya daki Magna Graecia nin bagimsiz Grek kolonileri Helenistik dunyanin bir parcasi sayilmazlar ve dogudaki Helenistik kralliklarin golgesinde kalmislardir Bu sehir devletleri Akdeniz buyuk gucler in hakimiyeti altina girene kadar da bagimsiz kalmayi basardilar Ote yandan Roma ya yakinlik bu sehir devletlerini kolay ve acik birer hedef haline getirmisti Tersine Helenistik dunya Roma yayilma hattinin hemen onunde degildi ve Roma saldirganligini caydiracak kadar gucluydu Roma Cumhuriyeti ile bir catisma eninde sonunda kacinilmaz olsa da Helenistik kralliklar icin sonun baslangici sayilan gelismeler onlenebilirdi Balkanlar a Roma sizmasi tarihte cogu kez oldugu gibi ticaretle basladi Illiryali korsan faaliyetleri Roma kuvvetlerinin Illirya ya iki kez saldirmalarina yol acmistir I II Korsan seflerinde biri olan genc Makedon krali V Filippos tarafindan himaye edildiginde Roma ile Makedonya arasinda gerginlik artti Hannibal in Roma ordusunu Italya da agir bir yenilgiye ugratmasiyla sonuclanan Cannae Muharebesi MO 216 V Filippos Kartaca ile ittifaka gitmistir Bu ittifaktan beklentisi Balkanlar daki Roma etkisini kirmakti Roma yi bu yenilgiyle ugradigi kayiplar dolayisiyla zayif oldugu bir anda ikinci cephede savasmak zorunda birakan Filippos sonucta Roma nin kalici dusmanligini kazanmis oldu II Pon Savasi sonunda Kartaca yi dize getiren Roma Cumhuriyeti bu kez Balkanlar a donmus kuvvetlerini burada toplayarak bolgedeki nufusunu yeniden guclendirmeye ve V Filippos un yayilmasini durdurmaya yonelmistir V Filippos un Roma muttefiki olan Pergamon ve Rodos la savasini sona erdirmeye yanasmamasi Roma Cumhuriyeti nin bolgede savasa girmesine bir bahane teskil etti V Filippos icin bir tehdit olan Yunanistan daki Aetolia sehir devletleri ile Roma Cumhuriyeti nin ittifak kurmasi MO 200 yilinda ni baslatmis oldu Savas MO 197 de Roma kuvvetlerinin kesin bir zafer kazandigi muharebeyle sona erdi Donemin Roma baris antlasmalarinin cogunda oldugu gibi bu kez de yapilan baris karsi tarafin savas gucunu butun butun kirmayi amaclamaktadir Makedonya Kralligi buyuk bir savas tazminati odemenin yani sira donanmasini da Roma ya teslim etti eski sinirlarina cekildi ve Guney Yunanistan Trakya ve Onasya uzerindeki etkisini yitirdi Savasi bir diger onemli sonucu da Makedonya nin Akdeniz de onemli bir guc olmaktan cikmasiydi II Makedonya Savasi nin sonucunda Balkanlar da ve guneyi Yunanistan da dengelerin bu sekilde degismesi ve boylece bolgede Roma egemenliginin oturmasi sonucunda Selevkos Imparatorlugu ile Roma Cumhuriyeti karsi karsiya gelmis oldu Selevkos Imparatoru MO 203 yilinda V Filippos la bir ittifak kurdu ve Misir daki Ptolemaios Hanedani nin 5 yasinda tahta gecen krali egemenligindeki bazi topraklarin Roma Cumhuriyeti ne karsi girisilecek savasta gereken mali kaynaklari saglamak amaciyla isgal edilmesi uzerinde anlastilar Ozellikle Ptolemaios kontrolundeki deniz asiri topraklari boluseceklerdi Makedonya Kralligi Karya da ve Trakya da bir kisim toprak isgal etti Ote yandan Selevkos Imparatorlugu da III Antiochus yonetiminde Guney Suriye yi Ptolemaios Kralligi kontrolunden aldi Panyum Savasi yla MO 198 Judea Ptolemaios hakimiyetinden cikmis oldu Ptolemaios Kralligi nda yenilgiye ugradiktan sonra III Antiokus Anadolu daki Ptolemaios topraklarini isgal icin hazirliklara baslamistir Ancak bu gelismeler III Antiokus ile Roma muttefiki olan Rodos ve Pergamun ile catisma durumuna getirmistir Sonuc Roma Cumhuriyeti ile Selevkos Imparatorlugu arasinda bir gerginlik oldu Hannibal ordusunun halen Italya da bulunmasinin Selevkos Imparatorlugu na da bir yarari olmamistir Bu arada Yunanistan da Roma yanlisi bolgede belirli bir rahatsizlik baslamasina yol acmaktadir Bu durum III Antiokus a Yunanistan i isgal etmek ve boylece bolgeyi Roma etkisinden kurtarmak icin bir bahane sunmus oldu Sonuc olarak MO 192 188 yillarini kapsayacak olan basladi Art arda dort muharebenin sonuncusu olan nde MO 190 Selevkos kuvvetleri kesin bir yenilgiye ugramistir Bu yenilgiler ile sonuclandi Antlasma III Antiokus icin cok agir sartlar getirmistir savas tazminati olarak 15 bin talent gumus yaklasik 405 ton odemek donanmasini kucultmek Anadolu daki topraklarinin buyuk bir kismini Pergamon ve Rodos a birakmak gibi Roma Cumhuriyeti boylece 20 yildan kisa bir surede Helenistik hukumdarliklardan birini gucunu kirmis digerini epeyce yipratmis ve Yunanistan uzerindeki etkisini butun butun emniyete almistir Butun bu sonuclar gorunuste ama sadece gorunuste Makedon krallarinin asiri hirsina ve Roma Senatosu nun bu hirsi kullanmaktaki giriskenliginin dogrudan sonucuydu Gercekte catismalar Roma tacirlerinin Makedonya ya sizmasiyla bu topraklarda is yapmaya girismesiyle baslamisti Her ne olursa olsun Roma durumunu hizla guclendirmis oldu Bir sonraki 20 yil icinde Makedonya Kralligi tarihe karisti Makedonya nin gucunu yeniden kurmak ve Yunanistan uzerinde hakim olmak isteyen V Filippos un oglu ndaki yenilgilerle kralligin sonunu getirdi Roma Cumhuriyeti bu zaferiyle Makedonya Kralligi ni ortadan kaldirdi ve bolgede dort kukla krallik kuruldu Daha sonra 20 yil gectiginde bu kralliklar da ortadan kaldirildi ve MO 146 da Makedonya Roma Cumhuriyeti nin bir eyaleti yapildi Bu tarih Helenistik Donemin sonu olarak gorulebilecegi gibi ayni zamanda Roma Cumhuriyeti nin Akdeniz de siyasi olarak mutlak hakimiyetini kurdugu tarihtir Bu baglamda Roma Donemi nin baslangici olarak da gorulebilir Pergamon un Attalos Hanedani nin son krali III Attalos tahta bir varis birakmadan MO 133 yilinda oldu Bununla birlikte Pergamon Kralligi nin Roma Cumhuriyeti ne katilmasini vasiyet etmisti Bu vasiyet zoraki uygulamaya konuldu ve Pergamon Roma topraklarina katildi Sonucta Selevkos Imparatorlugu nun dagilmasinin yarattigi guc boslugunun Yakindogu da dogurdugu istikrarsizliktan da yararlanan prokonsul Pompey Selevkos dan geriye kalan kalintilari da yikti ve Suriye nin buyuk bir bolumu Roma topraklarina katildi Misir in Ptolemaios Hanedani ise iki Romali Marcus Antonius ile Augustus arasindaki bir ic catismanin sonucunda yikilacaktir Marcus Antonius ve sevgilisi VII Kleopatra ittifaki Aktium Savasi nda Augustus Misir i ele gecirdi Boylece son Helenistik krallik da yikildi ve Helenistik Donem kapandi Helenlestirme politikasiBuyuk Iskender in izledigi politikalarin ilk amaci imparatorluk topraklarinda kentler kurmak ya da var olan kentleri yeniden duzenlemekti Bu kentlerin farkli bolgelerdeki yonetsel merkezler olmasi amaclanmisti ve Grek yerlesimciler bu kentlere gelecekti Gercekte bircogu Iskender in seferine katilan askerleri tarafindan iskan edildi Kuskusuz bu kentler Grek kulturunun imparatorluk topraklarina yayilmasini saglamistir Fakat asil amac imparatorluk sinirlari icindeki halklar uzerinde kontrol saglamakti Grek kulturunun yayilmasi gibi bir amac cok daha geri plandaydi Romali tarihci Arrian Baktriya da kurulan kentin yerli halkin uygarlastirilmasi anlamina geldigini ifade etmektedir Bu uygarlastirma bolge halki uzerinde hakimiyet kurmanin bir tarzi olarak da gorulebilir Ote yandan kuskusuz kentlerde birer garnizon kurulacaktir ve boylelikle kent cevresindeki belirli genislikteki bir bolge askeri olarak kontrol altinda tutulacaktir Ikinci olarak Buyuk Iskender evlilik baglariyla bagli Pers ve Grek seckinlerden olusan bir egemen sinif olusturmak cabasi icinde olmustur Esasen Grek unsurlarin ulke tarihinde kokleri yoktu Pers kokenlilerle karma bir egemen sinif bu handikabi giderecekti Bununla birlikte kritik mevkiler icin daha cok Greklere dayanmistir Hindistan dan dondukten sonra bircok Pers satrap tasfiye edilmistir Diger yandan Pers hukumdarlik geleneklerini kismen de olsa benimseyerek iki kultur arasinda bir melezleme yapmaya calisildi Ornek olarak Pers saray giyimi toren uygulamalari saygi sunma tarzlari benimsendi ve bazi saray gorevlileri islerine devam ettiler Bu girisimler muhtemelen Buyuk Kral olarak Iskender e karsi iki tarafin tutumunu birlestirmeyi amacliyordu Butun bunlar Makedonyalilar tarafindan icin icin olumsuz karsilandi Iskender Pers soylularinin bagliligina Makedon subaylarininkinden daha fazla ihtiyac duyuyordu Bu sekilde Persleri dislamamak icin melez bir saray kulturu yaratilmis olmali Diger taraftan Iskender in bir Baktriya prensesi ile evlenmesi ve ondan bir cocuk sahibi olmasi hem Asyalilarin hem de Greklerin boyun egecegi bir hanedanlik yaratma girisimi olarak gorulebilir Ayrica Makedon ordusuna bir kisim Pers askeri katildi boylece karma bir askeri guc olusturuldu Bu Pers askerlerin bazilari Makedon tarzi savas bazilari da geleneksel Pers tarzi savas konusunda egitim goreceklerdir Bu uygulama Makedon ordusunda anayurttan uzak olmak dolayisiyla var olan insan gucu eksikligine kestirme bir cozum olarak dusunulmus de olabilir Iskender in bu cabalari Asyali ve Avrupali toplumlari genis kapsamli bir iskanla karma toplumlar haline getirme girisimi olarak gorulebilir Iskender in MO 323 yilinda olumu uzerine Imparatorluk generalleri tarafindan satrapliklara bolunerek yonetilmeye baslandi Iskender tarafindan baslatilan tum kulturel degismeler ve duzenlemeler yerel soylulardan yapilan evlilikler de dahil olmak uzere ardillari tarafindan bir kenara birakilmistir Yine de Grek yerlesimcilerin ele gecirilen topraklara olan akini Grek kulturunun Asya iclerine yayilmasi dolayli olarak surmustur Yeni kentlerin kurulmasi Iskender in ardillarinin belirli bolgelerin kontrolunu saglama girisimleri olarak devam etti Bu kentler Grek kulturunun Dogu ya dogru yayilmasinin merkez usleri olmaktaydi Iskender de yasadigi donemde Yakin Dogu dan Hindistan a kadar Arap Yarimadasi da dahil olmak uzere stratejik amacli olarak cok sayida kent kurulmasini saglamistir Bunlar disinda ticari amacla pek cok kent ve liman kurulmustur Bu sayede Guney Asya dan Dogu Akdeniz e kadar uzanan bir ticaret yolu sebekesi ortaya cikmistir Iskender sonrasinda Helenlestirme politikasi zaman zaman zor a da basvuran bir yonetim politikasi olmustur Synokisis Grek dunyasinin erken donemlerinde farkli amaclarla ve yonelimlerle ortaya cikmis olsa da Helenistik Donem de istila edilen topraklarin Helenlestirilmesi politikasi icin kullanilan bir iskan politikasi olarak egemen guc yani devlet tarafindan cogu kez zora basvurularak uygulanan bir yontem olmustur Esasen amac yine de Helenlestirmek degildir Sozde yeni Grek kentleri kuruluyor olsa da esas amac yakin gelecekte egemen guc karsisinda sorun yaratabilecek yerel unsurlarin sulandirilmasiydi Bu Grek kentleri nin kurulmasiyla birlikte geleneksel kent devleti kavrami da ortadan kalmis oldu Bu kentler imparatorluk yonetiminin yonetsel birimleri olarak kurulmus ve yasamistir Sonuc olarak bu Grek kentleri Helenlestirme politikasinin etkin birer araci olarak kuruldular Bu baglamda Grek kulturunu yayma cabasi siyasa jargonuyla Helenlestirme politikasi yer yer dikte edilmek istendigi gibi humanist bir girisimden cok egemenlik kurmanin bir yontemi olarak uygulanmistir Baslardaki tereddutlere ragmen Iskender in ardillari da hukmettikleri bolgelerdeki yerli halklarla bir olcude ozdeslesmeyi basardilar Ornegin in ilk krali olan I Ptolemaios Misir da bir firavun olarak gorulmustur Yine Grek Hint Kralligi krallari Budizmi benimsemisti Donemin baslarinda yasanan ayaklanmalar da yeni hukumdarlari din degistirmeye zorlamistir Kuskusuz ki eski hukumdarligin taraf degistiren danismanlari yuzyillarin gelenegiyle bildikleri bir gercegi dinin toplumu yonetmek icin kusursuz bir arac oldugunu yeni hukumdarlarina anlatmislardi Bolgeye yerlesen Grek yerlesimciler de yoresel gelenekleri yavas yavas da olsa benimsediler ve kendilerine mal ettiler Belli bir sure sonunda melez bir kultur en azindan toplumun ust kademelerinde surec icinde olustu Tarihteki onemiMO 6 Yuzyil ortalarinda Grek yerlesimleri Grek etkisi Buyuk Iskender in generalleri tarafindan kurulan dort esas kralligin hakim oldugu topraklardan daha genis bir alana yayilmisti Yunanistan ve Ege Adalari zaman zaman Makedonya Kralligi nin hakimiyeti altina girdiyse de en azindan gorunurde bagimsiz kalabildiler Makedonya ile sinir komsusu olan da Grek kulturunden fazlasiyla etkilenmistir ve bu yuzden esas olarak Helenistik bir krallik olarak kabul edilmektedir Daha batida Sicilya ve Guney Italya Magna Graecia Roma tarafindan isgal edilene kadar bagimsiz kaldi Ote yandan Helen etkilerinin Roma Cumhuriyeti yapisina girmesinde etkili oldular Kucuk Asya da Anadolu Grek olmayan Pontus ve Kapadokya kralliklari her ne kadar tumuyle Helenlesmediyse de Grek kulturunden belirgin bicimde etkilendiler Helenistik dunyanin en dogusunda Grek Baktriya Kralligi Selevkos Imparatorlugu ndan zaten bir kopus olarak kurulmustur MO 2 yuzyilda Baktriya Kralligi nin Kuzeybati Hindistan i ele gecirmesiyle bolgede bir Grek Hint Kralligi kurulmus ve Grek etkisini Hindistan a kadar yaymistir Esasen Grek Hint Kralligi Helenistik kralliklar icinde MS 10 yilina kadar ayakta kalabilen son krallikti Yine de hakkinda hemen hemen hicbir sey bilinmemektedir Netice itibariyla Helenistik dunyayla belirgin bir etkilesimi olmadi Butun bunlara karsin Helenistik dunyadaki Antik Grek kulturunun varligi sik sik abartilmaktadir Gercekte sadece Iskenderiye gibi yogun bicimde Antik Grek kulturunun etkisinde kalmis birkac kent daha sonraki kusaklar uzerinde goze carpacak kadar bir etki yaratmistir Iskender in istilalari esas itibariyla gunumuzde de surdurulen Batili bakis acisindan Avrupali bir gucun Doguyu istila etmesi olarak gorulse de gercekte Yunan Klasik Cagi nin kent ekonomilerinin ic celiskilerinin bir cozumu kurtaricisi bir bakima antitezi olmustur Sure gelen savaslar Antik Yunanistan da kentli ozgur nufusu temsil eden mulk sahiplerini ya savaslarda kirip gecirmis ya da bu savaslarin kacinilmaz sonucu olarak borclanmalarina yol acmisti Bu borclanma bircogunun topragini kaybetmesine neden oldu Kent nufusunun buyuyen bir kismi proleterlesti yani mulsuzlesti Ancak kent devleti polis ekonomisinin dogurabilecegi endustrilesme bu insanlara gecim yolu yaratamamistir Kole emegine dayanan isletmelerin karsisinda ucretli isgucu calistiran hicbir isletme rekabet yapamazdi Diger yandan gelir dagilimi bozan baska bir gelisme de tefeci bezirganin ve kole sahiplerinin mali yonden guclenmesiydi Yunan kent devletleri ekonomilerini cokuse goturen ic celiskilerden bir digeri de esasen tekel olanaklarindan yararlandiklari ticari yapilariydi Fakat bu zaman icinde degismistir Cok genis bir dis pazarda yuksek fiyatlarla her zaman alici bulan urunler ornegin Attika vazolari bu isi yapan zanaatkarlarin kolonilere goc ederek ayni mallarin basarili taklitlerini buralarda uretmeleriyle sikintiya girdi Atina gibi kent devletleri bu mallarin ihraci konusundaki talebin hizla dusmesiyle karsi karsiyaydilar Gerileyen ihracat endustriyi geriletti Gerileyen ihracat gelirleri bugday ithalati icin kullanilabilecek gelirleri dusurdu ve bugday ithalati geriledi Bir yandan reel ucretler duserken diger yandan gida maddeleri fiyatlari yukseldi Fakat Iskender in fetihleri Yunan kent ekonomilerine cok genis bir ihracat pazarina acarken nufus fazlasini atabilecek alanlar yaratmistir Ancak Helenistik kultur ozellikle gecmisinin korunmasinda bazi bolgelerde basarili olmustur Helenistik Donemin devletleri gecmise ve gecmiste kalan ihtisamlarina fazlasiyla bagli kaldilar Atina ozellikle hitabet ve felsefe alanindaki yuksek egitim kurumlari ve unlu kutuphanesiyle seckin konumunu surdurdu Iskenderiye Grekce egitimde muhtemelen en onemli ikinci merkezdi Iskenderiye Kutuphanesi 700 bin kitap ve belge barindiriyordu Pergamon buyuk bir kitap yazim merkezi haline gelmesinin yani sira yaklasik 200 bin kitapla Iskenderiye Kutuphanesi nden sonra dunyanin ikinci buyuk kutuphaneye sahipti Rodos Adasi siyaset bilimi politika ve diplomasi uzerine yuksek derecede egitim veren okuluyla unluydu Cicero Atina da ise Rodos ta egitim almistir Antiokheia Selevkos Imparatorlugu nun baskenti olarak buyuk bir metropoldu ve Grekce egitim merkezlerinden biriydi Daha sonraki donemlerde Hiristiyanligin da onemli bir merkezi haline gelmistir Grek kulturu Yakin Dogu ve Asya iclerine ticaret yollari uzerinde yer alan baslica sehirler sayesinde yayilmis ve islemistir Sonuc itibariyla bu kentlerde pek cok Grek mimari tarzlar kitabeler ve heykeller yer almistir Seramik konusunda bu etki cok belirgindir Helenistik Dunya nin bircok yerinde benzer bir seramik uretimi gorulur ve Grek seramik geleneginin izlerini tasir Bu nedenle arkeolojik bir kazida Helenistik Donem seramigi taninabilir fakat bolgesel kulturel tarz farkliligini saptamak epey zordur Antik Grek dilinin ve kulturunun yayilmasinin bir baska gostergesi de arkeolojik kazilarda bulunan Grek sikkeleridir Bu Grek tarzi sikkeler ve Grekce nde hatta Yunanistan in Roma tarafindan isgal edildikten sonra dahi kullanilmaya devam edilmistir Yine de bircok 19 yuzyil bilim insani Helenistik Donem in Antik Yunanistan in parlak donemlerinin sonunu olusturdugunu ve bir gerilemeyi ifade ettigini ileri surmektedir Bu yorum her ne kadar haksiz ve anlamsiz gorunse de belirtmek gerekir ki zamanin dusunurleri dahi bir daha benzeri yasanmayacak bir kulturel cagin sona geldigini gormuslerdir Bugun de Grek kulturunun ayirt ediici ozellikleri canliligini yitirmis oldugu genel olarak kabul goren bir yaklasimdir Grek kulturunun Asya iclerine yayilmasi esas olarak Grek tuccarin bu bolgelere yerleserek is kurmasindan kaynaklanan bir surecti Dolayisiyla Grek kulturunun yayilmasi ticaret yollari uzerinden ticaretin ihtiyaclari olcusunde ve dolayli bir sonuc olarak gerceklesmistir Makedonya Krali II Filip in Yunanistan i isgal etmesine kadar bolgenin siyasi yapisi kent devletlerine bolunmus durumdaydi Bu kent devletlerinin ticari anlamda disa acilmalari geleneksel olarak zeytinyagi sarap ve mamul cam ihracati seklindeydi Bu ihracatin karsiliginda hububat ve hammadde ithali soz konusuydu ancak bu kent devletleri neredeyse kendi kendine yeterli duzeyde gida uretimi sagliyorlardi Dolayisiyla ticaret mamul maddelere yoneldi Hatta bazi kentlerde bazi mamul maddelerde ihtisaslasma dahi saglanmisti Helenistik Donem de ise belli mallarin ticaret yoluyla saglanmasi seklindeki bolgesel ticari bagimlilik ve belli mamul mallarda ihtisaslasma daha once ulasilmadik derecede gelisme gostermistir Ote yandan bir kent devletinden diger bir kent devletine ticaret yapmanin sinirlamalari Helenistik Donem de ortadan kalkmistir Donemin ekonomik politikasinin en belirgin ozelligi uretim ve bolusum uzerinde Dogu ya ozgu devlet kontrolu uygulamasinin ortaya cikmasidir Anadolu icin Helenistik Donem in en belirgin ozelliklerinden biri sehirciligin gelisme gostermesidir Oncesindeki MO 5 yuzyilla karsilastirildiginda Pers istilasi donemi kentlerin yikildigi bir donem olarak gorulmektedir Notlar Bkz Roma Yunanistani Synokisis Grekce bir sozcuk olup farkli yerlesmelerden insanlarin belirli bir yerde yeni bir yerlesme kurmak icin goc etmeleri olgusudur Ayse Gul Akalin Sh 1Dis baglantilarWaterloo Institute for Hellenistic Studies 23 Aralik 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakca a b c P Green Alexander The Great and the Hellenistic Age Alexander The Great and the Hellenistic Age p xiii Green P ISBN 978 0 7538 2413 9 Peter Green Alexander The Great and the Helenistic Age Sh xvii Green Sh x xiv Professor Gerhard Rempel Hellenistic Civilization Western New England College 5 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Ulrich Wilcken Griechische Geschichte im Rahmen der Alterumsgeschichte ancidenthistory about com 10 Aralik 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Aralik 2011 a b Green Sh 21 Kultur ve Turim Mudurlugu Kapadokya Kralligi 7 Aralik 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Mayis 2012 Green Peter The Hellenistic Age A Short History New York Modern Library Chronicles 2007 Histories Polybius 20 Nisan 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Temmuz 2011 Ghose Sanujit 2011 Cultural links between India and the Greco Roman world 6 Agustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ancient History Encyclopedia Alexander The Great and the Hellenistic Age Sh 98 99 Green P ISBN 978 0 7538 2413 9 Alexander The Great and the Hellenistic Age Sh 102 103 Green P ISBN 978 0 7538 2413 9 Polybius of Megalopolis World History 8 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde 21 42 Rubicon Triumph and Tragedy in the Roman Republic Holland T ISBN 978 0 349 11563 4 P Green Sh 23 Enver Akin Adiyaman Gaziantep ve Sanliurda Muzeleri nde Yer Alan Roma Donemi Ticaret Mallari13 Eylul 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sh 289 Ayse Gul Akalin Troas Synoecism i in the Troad 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sh 1 Ayse Gul Akalin Sh 2 13 Ayse Gul Akalin Sh 13 Green Sh 22 a b c G Childe Sh 239 G Childe Sh 239 240 G Childe Sh 240 Green pps xx 68 69 a b c d e Roy M MacLeod The Library Of Alexandria Centre Of Learning In The Ancient World I B Tauris 2004 ISBN 1850435944 Kinet Hoyuk Excavations Ancient Issos Yesil Dortyol Hatay 1991 2000 27 Mart 2013 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Subat 2012 Green Sh xv tarih gen tr 16 Aralik 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Aralik 2011 Tevfik Gurkan M Burhan Erdem Iktisat Tarihi TC Anadolu Universitesi Yayini 1 Turkan Kejanli Anadolu da Ilk Yerlesmeler ve Kentlesme Egilimleri 10 Mayis 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sh 94