Roma Cumhuriyeti, Antik Roma uygarlığında hükûmetin cumhuriyet şeklinde işlediği dönem. Geleneksel olarak MÖ 509 yılında krallığın devrilmesiyle başlayan dönemdir. Bu dönemde ilk iki yüzyıl boyunca, Cumhuriyet toprakları İç İtalya'dan bütün Akdeniz dünyasına kadar genişledi. Sonraki yüzyılda Roma; Kuzey Afrika, İber Yarımadası, Yunanistan ve şu anki Güney Fransa'da egemenlik kurarak daha da büyüdü. Roma Cumhuriyeti, son iki yüzyılı sırasında, hem Fransa'nın kalanına hem de Makedonya ile Anadolu'nun büyük kısmına egemen oldu.
Roma Cumhuriyeti Resmi ad (sikkelerin üzerinde olduğu gibi): Roma MÖ 2. yüzyıldan sonra: Senatus Populusque Romanus (SPQR) ("Roma Senatosu ve Halkı") Roma Cumhuriyeti | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
MÖ 509-MÖ 27 | |||||||||
Bayrak | |||||||||
Jül Sezar (Iulius Caesar)'ın suikastının arifesinde Roma eyaletleri, MÖ 44 | |||||||||
Başkent | Roma | ||||||||
Yaygın dil(ler) | Latince, Yunanca | ||||||||
Hükûmet | Oligarşik Cumhuriyet | ||||||||
Konsül | |||||||||
| |||||||||
Yasama organı | Roma Senatosu Pleb Konseyi | ||||||||
Tarihçe | |||||||||
| |||||||||
Yüzölçümü | |||||||||
• Toplam | 10000 km2 | ||||||||
|
Augustus sıklıkla Roma Cumhuriyeti'nin sonlanmasında en büyük rolü oynayan kişi olarak görülür. Bununla birlikte Antik Roma'nın cumhuriyetçi siyasal düzeneğinin sonunu getiren olaylar zinciri bazı tarihçiler tarafından farklı dönemler işaret edilerek ele alınmıştır. Tarihçiler farklı biçimlerde MÖ 44'te Jül Sezar'ın daimî diktatör atanmasını, MÖ 31'de Aktium Deniz Muharebesi'nde Marcus Antonius'un yenilgisini ya da MÖ 27'de Octavianus'a (Augustus) Roma Senatosu'nun olağanüstü güçleri bağışlamasını Cumhuriyet'i sonlandıran asıl olaylar olarak önermişlerdir.
Roma'da cumhuriyet yönetimi, her yıl yurttaşlarca seçilen ve bir senato tarafından atanan iki konsülün başkanlık ettiği bir hükûmetin getirilmesiyle başladı. Roma Cumhuriyeti'nin ilk dönemlerine, soylarını geçmişe, Roma Krallığı'nın erken tarihine dayandıran Roma'nın arazi sahibi aristokratları patriciler ve çok daha fazla sayıdaki halktan yurttaşlar plebler, arasındaki mücadelede damga vurmuştur. Zamanla, Roma'nın en yüksek memurluklarında patricilere ayrıcalıklı haklar veren yasalar yürürlükten kaldırıldı veya zayıfladı ve pleb sınıfı arasından yeni bir aristokrasi doğdu. Günümüzde Roma Cumhuriyeti'nin hukuki yapısının büyük kısmı Avrupa'nın her yanında ve dünyanın kalanında çağdaş ulus devletler ile uluslararası örgütler arasında gözlenebilir. Romalıların Latincesi Avrupa'nın pek çok kısmında ve dünyada dilbilgisi ve sözcük dağarcığını da etkilemiştir.
Kuruluş
Roma'nın son kralı Lucius Tarquinius Superbus, Roma’yı zalim bir diktatör gibi yönetiyordu ve oğlu Sextus’un Roma’nın seçkinlerinden Lucius Tarquinius Collatinus’un karısı Lucretia’ya tecavüz etmesi ve sonrasında Lucretia’nın intihar etmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu olayın ardından elitler Lucius Junius Brutus önderliğinde krala karşı birleşip kralın o sırada kent dışında olmasından da yararlanarak kentin yönetimine el koydular ve cumhuriyet rejimi böylelikle başlamış oldu. Tarquinius'un tahtı yeniden ele geçirmek için hepsi başarısız olmuş olan birkaç girişimde bulunmuş olduğu söylenir. Roma Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk konsüllerden olan Lucius Junius Brutus, oğullarından ikisinin Tarquin'i yeniden tahta çıkarmak için komplo hazırladıklarını öğrenince onları idam ettirdi.
Krallık dönemindeki devlet kurumları ve sosyal yapı, cumhuriyet döneminde de değişmeden veya çok az değişikliğe uğrayarak sürdürülmüştür. Roma'da Cumhuriyet rejimi ile birlikte gelen en önemli anayasal değişiklik baş yöneticiyi ilgilendiriyordu. Devrimden önce, yaşamı boyunca olmak üzere senatörlerce bir kral seçilirdi. Artık, güç ve yetki bir kişiden iki kişiye, pretör denen iki magistrat'a geçiyordu. Yaklaşık 150 yıl sonra bu pretörler, konsül olarak adlandırılmaya başlandı.Comitia Centuriata tarafından seçilen iki konsül, teorik olarak halka ait olan iktidarı onun yerine kullanmaktadır. Konsüller bir yıl boyunca görev yaparlar ve görev sürelerinin sonunda görevi bırakarak sıradan bir Roma vatandaşı haline gelirlerdi. Cumhuriyet idaresinin başındaki iki konsül de eşit şekilde emretme ve hükmetme yetkisine sahipti. Senato'ya başkanlık eden konsüller, idari ve siyasi kararlarda senatoya danışırlar ve oradan çıkan karara göre hareket ederlerdi. Fakat her ikisi tarafından paylaşılan bu güç, sınırsız ve karşı konulamaz değildi. Her bir konsül, diğerinin aldığı kararı veto edebilirdi. Her bir konsül meslektaşını frenliyor ve eğer makamın güçlerini kötüye kullanmışlarsa onları yargılanmaya kadar götürüyordu. Konsüllerin görevi öncelikle orduya komutanlık etmekti. Şehirde oldukları zaman senatoya başkanlık ederler, halk meclislerinin oturumlarına katılırlar, halkın şikâyetlerini dinleyip bu konularla ilgili karar verirlerdi. Aynı zamanda dini işlevleri de vardı ve kurban kesip devlet kültleriyle ilgili diğer merasimleri de yerine getirirlerdi. Toga praetexta adlı kenarları mor bir toga giydikleri için hemen kalabalıktan ayrılırlardı. Sella curulis adlı özel bir koltukta otururlardı. Her konsülün her biri fasces, yani çift başlı baltalar taşıyan on ikişer adet lictor adlı hizmetlileri vardı ve bunlar konsül halk arasındayken onu korurlardı. Konsüllerin Quaestor adını taşıyan başlangıçta iki zamanla sayıları artan, devlet hazinesi ve mali işlerden sorumlu yardımcıları vardı.
Cumhuriyetin kuruluşundan kısa bir süre sonra, Comitia Centuriata ("Çentürya Kurulu") asıl yasayıcı kurul durumuna geldi. Bu meclisin görevi genel olarak yeni konsülleri, pretörleri ve çensörleri seçmek ve savaş ve barış kararlarını almaktı. Roma Cumhuriyeti'nin en önemli yetki organı ise Senato idi. Romalı memurların bir danışma organı fonksiyonuna sahiptir. Senato sadece bir konsül veya pretör tarafından toplanmaya çağırılabiliyordu. Bu hak daha sonraları pleb tribunuslara da tanınacaktı. Senato kendisini toplanmaya çağıran yetkili başkanlığında Roma'daki Forum Romanumdaki Cruia binasında toplanırdı. Başlangıçta sadece bir danışma organı olarak tasarlanmış olsa da özellikle MÖ 4. ve 3. yüzyıllarda güç kazanan senato yavaş yavaş çok daha etkin bir rol oynamaya başlamış, dini ve mali meseleleri yönetici bir işlev kazanmıştır. Aynı zamanda müttefiklerden veya düşmanlardan gelen elçi heyetlerini kabul eden, konsüllerin ve pretörlerin askeri görevlerini belirleyen bir mekanizmaya dönüşmüştür. Senato'nun üye sayısı başlangıçta 300 iken daha sonra 600'e çıkarılmıştır.
Roma idaresinde en yüksek memur konumunda olan magistratlar, konsüller ve pretörler idi. Soylu bir Roma yurttaşının, kariyerinde ilerleme kaydetme süreci Cursus honorum olarak adlandırılırdı. Bir Roma soylusu devlet memuriyetine önce quaestor olarak başladıysa, sonra aedilis veya pleb tribunus olurdu. Daha sonraki aşama ise pretörlük idi. En son ve en yüksek mevki ise konsüllüktü. Bu memuriyetlerdeki görevlerin onursal olması, bu vazifelerde bulunanlara herhangi bir ödeme yapılmamasından kaynaklanıyordu. Bu memuriyetlerde bulunanların zengin olması gerekiyordu. Seneto'ya girebilmek için 1 milyon sestertius'luk bir servete sahip olmak gerekiyordu.
Erken Cumhuriyet (MÖ 458–274)
İtalya seferleri (MÖ 458–396)
Cumhuriyet döneminin ilk savaşları hem genişleme hem de savunma içindi ve Roma kendisini komşu kentler ve uluslardan koruyarak bölgede kendi alanını kurmayı amaçlıyordu. Başlarda, Roma'nın birincil komşuları ya Latin kasabaları ve köyleriydi ya da Apenin tepelerinin ötesinden gelen Sabin boylarıydı. Teker teker Roma hem inatçı Sabinleri, hem de Etrüsk denetimi altındaki yerel kentleri ve Etrüsk yöneticilerini başından atmış olan diğer Latin kentlerini yendi. Roma Latin kentlerini MÖ 496'da Regillus Gölü Muharebesi, MÖ 458'de Algidus Dağı Muharebesi, MÖ 446'da Korbione Muharebesi ve Ariça Muharebesi'nde ve bir Etrüsk kentini MÖ 477'de Kremera Muharebesi'nde yendi. Bu dönemin sonunda, Roma birincil komşuları olan Etrüsk ve Latin fetihlerini etkili bir biçimde tamamlamıştı; ayrıca Apenin tepelerinin yakınlarındaki boyların yarattığı gözdağına karşı konumunu güvene almıştı.
Roma 4. yüzyılın başında giriştiği bir harekâtla beraber bölgede bir lider olarak ortaya çıkmıştır. Bu harekât etrüsklere ait bir şehir olan Veii’nin fethidir. Veii, Etruria'nın güney sınırlarında ve Roma'nın sadece 16 km kuzey-kuzeybatısında bulunan zengin ve güçlü bir Etrüsk şehriydi. Tıpkı Roma gibi etrafındaki bazı komşularını kontrol altında tutmaktaydı. MÖ 5. Yüzyılda Roma ve Veii arasında diğer bazı şehirlerin liderliği için birtakım mücadeleler yaşanmıştı, fakat bu mücadeleler herhangi bir kesin sonuç sağlamamıştı. Nihayetinde Romalılar, Veii'yi ele geçirmek için harekete geçme kararı aldı. Veii güçsüz olmaktan oldukça uzaktı ve şehir kalın surlar tarafından oldukça iyi muhafaza ediliyordu öyle ki 10 yıl sürecek bir işgal bile gerektirebilirdi. MÖ. 396 yılında birkaç yıl ordunun komutasında Veii'nin müttefiklerine karşı savaşan Marcus Furius Camillus'a diktatör unvanı verilip kendisine bu istenmeyen savaşı bitirmesi görevi verilmişti. Camillus, şehrin yerlilerinden birisini kaçırarak şehrin surlarının altını kaplayan toprağın yumuşak olduğunu ve fazla efor sarfetmeden tünelle geçilebileceğini öğrendi. Mühendisleri tünel kazarken düşmanın dikkatini dağıtmak için ön kapılara bir saldırı başlattı. Camillus'un planı başarıyla sonuçlandı ve Veii'yi ele geçirmeyi başardı. Camillus, şehrin himayesi altında bulunan Juno'nun heykelini çıkardı ve Roma'ya götürdü ve askerlerinin, aldıkları yağmalarını tutmalarına izin verdi. Veii'nin erkek nüfusunun çoğu idam edilirken kadınlar ve çocuklar köleleştirildi veya şehirden sürüldü. Bu noktada, savaşı bitirmiş ve Roma'yı zenginleştirmiş olmasına rağmen Camillus, israf ve gereksiz harcamalar yaptığı zafer festivalleriyle halkta arasındaki popülaritesi geriye düşürmüştür. Halk, Camillus'un Roma vatandaşlarının Veii'ye yerleştirilmesini izin vermeyi kabul etmemesiyle de hüsrana uğramıştı. Roma aşırı kalabalıktı ve bazı vatandaşları Veii'ye yeniden yerleştirmek için bir plan önerilmişti. Bu öneri oldukça ilgi çekiciydi, çünkü şehir etrafında ekilebilir araziler vardı ve yağmalanmasından sonra bol bol boş ev ve bina vardı. Ancak Camillus bu planı reddetti, bunun Roma'yı zayıflatacağını iddia etti ve sonra Veii'yi unutacağı ümidiyle Falerii'nin düşmanca bir tavır göstermesi üzerine Camillus, orduyu tekrar seferber ederek halkın ilgisini başka yöne kaydırmayı başardı. Kuşatmanın sonunda Falerii'nin teslim olması neticesinde yağma için gün sayan Romalı askerler bundan tatmin olmamıştı. Yağmanın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığında adamları Camillus'a karşı çıktılar. Bu olay Camillus'un Roma'nın nüfusunun yarısının Veii'ye yerleştirilmesine karşı çıkmasından dolayı kendisine duyulan düşmanlığın daha da artmasına sebep oldu. Politik düşmanları bu fırsatı değerlendirirek onu kendilerine göre Roma halkına ait olan Veii'den elde edilen yağmanın çalmakla suçladılar. Arkadaşları Camillus adına büyük bir kefaret bedeli ödemeyi önerselerde Camillus bu suçlamaları kabul etmek yerine Ardea şehrine sürgüne gitmeyi tercih etti.
Kelt istilası (MÖ 390–387)
MÖ 390'da, birkaç Galyalı kabilie, Avrupa boyunca genişledikçe İtalya'yı kuzeyden istila etmeye başladılar. Romalılar, özellikle savaşçı bir kabile kuzeyden iki Etrüsk kasabasını istila ettiğinde tehlikenin farkına vardılar. Bu iki kasaba Roma'nın etki alanından çok uzakta değildi. Bu kasabalar, düşmanının sayısının çokluğuna ve vahşetine yenildiklerinden, Roma'yı yardıma çağırdılar. MÖ 390-387 sularında Romalılar Galyalılar ile Alia Irmağı Muharebesi'nde karşılaştı. Önderleri Brennus'un komutası altında 15.000 kişilik ordularıyla Galyalılar, yaklaşık 24.000 kişilik Roma ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Kaynaklara göre Galyalıların sesinden korkan bazı Roma askerleri savaştan kaçmıştır. Kalanı ise çarpışmış ama kısa sürede yenilmiştir. Kaçanların çoğu Allia nehrinde boğulmuştur. Hayatta kalanlar Roma'ya kaçıp haberleri bildirince şehir boşaltıldı ve sadece senatörler ile şehri koruyan ufak bir birlik bırakıldı. Brennus geldiğinde şehri boş olarak buldu ve Galyalılar, şehri yağmaladılar. Campidoglio'da yığınak yapan Romalılar orada da kuşatıldı. Romalıların burada gerçekleştirdikleri savunma Galyalıları yormuştur. Fakat Brennus kuşatmayı kaldırmak istemez.Yemek kıtlığı vardı ve Brennus adamlarını çevre şehirlere göndermişti. O şehirlerden biri de Camillus'un sürgünde bulunduğu Ardea idi. Camillus, şehrin önde gelenlerini bir askerî birlik oluşturmaya ve onu yönetmeyi ikna etti. Geceleyin ani bir baskınla Şenöne kampına baskın yaparak onların hepsini öldürdü. Diğer şehirlerdeki Romalı mülteciler bu zaferi duyunca Camillus'a Roma ordusundan geriye kalanları toplayıp liderlik etmesi konusunda yalvardılar. Campidoglio'da yığınak yapan Romalılar orada da kuşatılmıştı. Romalı birliğin yiyecekleri bitme noktasındaydı ve teslim olma şartlarını görüşmeye zorlanmışlardı. Sonunda Brennus Romalılara, bin pound altın verirlerse kuşatmayı kaldıracaklarını söyler. Galyalılar ağırlıkları, Romalılar ise altınları getirir. Fakat Galyalılar normalden hafif ağırlıklar getirince durum konsüle bildirilir. Şikayetleri Brennus da öğrenir ve kılıcını ağırlıkların olduğu kefeye koyar ve o ünlü sözünü söyler. (Vae victis) Bu sözle daha çok altın istediğini göstermiştir. Tarihçiler ağırlıklar hakkındaki tartışmanın o derece uzadığını, sürgündeki diktatör Marcus Furius Camillus'un bir orduyu toplamak, Roma'ya dönmek ve Galyalıları kovmak, hem şehri hem de hazineyi kurtarmak için ekstra zaman kazandığını vurgularlar. Camillus şehre girdiği anda Brennus ve Romalılar anlaşma imzalamak üzereydiler. Roma sokaklarında ilk mücadeleyi takiben Galyalılar önce şehirden atıldı. Kaçan Brennus'u takip eden Camillus zafer elde etti ve Gabbi'ye giden yolda düzenli bir harekâtla Brennus'un ordusu tamamen yok edildi. Brennus'un bu savaşta ölduğu söylenir. Camillus böylece Roma'nın ikinci kurucusu unvanını alır ve iade-i itibar yapılarak tekrar diktatör ilan edilir. Son anda gelen zafere rağmen Roma'da Galyalıların korkusu uzun süre devam etti. İnsan kurbanı bir Roma geleneği olmasa da bir çift Galyalı ve bir çift Yunanyı canlı gömerek insan kurban etmeleri geleneği muhtemelen, Galya felaketinin tehlikesini önlemekti. İtalya'da bu ikili arasında iki yüzyılı aşkın savaş, kesik kesik sürecekti. Kelt sorunu, MÖ 52'deki Alesia Muharebesi'yle Jül Sezar'ın tüm Galya'yı zaptına dek çözülmeyecekti.
Patricii ve Plebler arasındaki çatışmalar
Cumhuriyet rejimi ile birlikte kralın egemenliği konsüller arasında paylaştırılmış ve senato'nun yetkileri arttırılmıştı ancak hala idarenin önemli mevkileri ve senato üyelikleri patricii'lerin elindeydi. Nitekim patricii ve plebler arsında ciddi bir mücadelenin başlaması kaçınılmazdı. Zengin plebler yüksek devlet memuriyetlerine seçilmek ve patricii sınıfından kişilerle evlenmek istiyordu. Tarım ve zanaatla uğraşan ya da işçi olarak çalışan fakir plebler de bir yandan ekonomik durumlarının iyileştirilmesini istiyor öte yandan borçlarını ödeyemedikleri durumlarda verilen cezanın hafifletilmesini istiyorlardı. MÖ. 494 yılında, plebler vatandaşlık haklarında iyileştirme elde etmek için Roma'yı terk edip şehrin dışındaki kutsal dağa çıktılar. Plebler kendi memurlarını seçme hakkı istediler. Patricii sınıfından olanlar duruma müdahale edip bu hareketi bir anlaşmayla sonlandırdılar. Bundan böyle pleblerin borçları silinecek ve borçlarından dolayı köle durumuna düşenler tekrar özgürlüklerine kavuşacaklardı. Plebler, kendilerine yönelik olumsuzlukların giderilmesi için Concilum Plebis denen bir meclis oluşturdular. Meclis başkanına tribunus denirdi. Hükûmetin başındaki patricii sınıfından konsüllere karşı muhalefet yapan pleb trübunusların Aedilis denen iki yardımcısı olurdu. Aedilislerin sorumluluk alanı bugünkü belediyelerin görev alanına giren işlerden oluşmaktaydı; şehrin imar durumu, yolların temizliği, su dağıtımı, pazarların denetimi, itfaiye işleri, tapınakların, festivallerin düzenlenmesi ve çeşitli kamu alanlarındaki düzenin sağlanması gibi işler bu memurlar tarafından yürütülmekteydi. Plebler, kendilerine yönelik pleb tribunus'lukları ve aedilis'lik memuriyetlerini oluşturmuşlarsa, patricii sınıfı da MÖ. 443 yılında kendi çıkarları için censörlük memuriyetini oluşturdu. Daha önce konsüllük yapmış kişiler arasından seçilen Cencor'ların görevi nüfus sayımı ile vatandaşların sahip oldukları servetlerin sayımını yapmak, kaydını tutmaktı. MÖ 366'da da vatandaşlar arasındaki uyuşmazlıkları çözmekle yükümlü pretörüklük oluşturuldu. praetor önceleri consul’lerin bir sıfatıyken, sınıf mücadeleleri sırasında bazı politik uygulamaların bazı kanunlar çıkarılarak değiştirilmesiyle ayrı bir memuriyet halini aldı. Praetor başlangıçta bir yıl görev yapmak üzere seçilen ve konsüller çeşitli sebeplerle Roma dışında bulunduğu sırada yönetimi üstlenen görevlilerdi. Gerekli görüldüğü takdirde ordunun komutasını da üstlenebilirdi. Bu yetkililer genellikle şehirde bulundukları için kamuyla ilgili meselelere bakarlar, vatandaşlar arasında çıkan çeşitli anlaşmazlıklar hakkında hüküm verirdi. Bu yönleri bakımından Roma hukukunun gelişmesinde önemli bir rolleri olmuştur.
Yeni rejimle birlikte halkın tüm kesimleri Comitia Centuriata gibi kurumlarda temsil ediliyor ve devlet işlerinde ve hukuki uygulamalarda böylelikle tüm kesimler yer alabiliyordu, fakat Comitia’nın aldığı kararlar aristokratların tekelindeki Senatus’un (Senato) onayından geçmek zorundaydı. Bir başka sorun ise yüksek memurlukların durumuydu. Kralın kovulmasının ardından önde gelen aileler memurlukları kendi tekellerine almaya çalışıyorlardı. Bu memurlukların ve meclislerin sorumlulukları da bir başka çatışma hususuydu. Patricii yani aristokratlar bir cepheyi oluştururken, pleb olarak adlandırılan ve aristokratların dışındaki halk kesimi olarak tarif edebileceğimiz unsur da karşı cepheyi meydana getiriyordu. Romalı aristokratlar devletin yönetimindeki üstünlüklerini korumayı amaçlıyordu. Aristokratlar dışında özgür halkın diğer kesimlerinin çoğu pleb sınıfını oluşturmaktaydı. Bu nedenle aristokratlardan nüfus bakımından çok daha fazlaydılar. Büyük bir kesiminin fakir olduğu düşünülebilir. Fakat bunun yanında bazı varlıklı mensupları da bulunmaktaydı. Bu yıllarda, tribünler ve senatörler giderek yakınlaştılar. Senato arzuladığı amaçlarına ulaşmak için pleb makamlarını kullanma gerekliliğini fark etti. Tribünleri kazanmak için, senatörler tribünlere büyük oranda güç verdiler ve tribünler de kendilerini Senato'ya karşı sorumlu hissetmeye başladılar. Tribünler ve senatörler birbirine yaklaştıkça zamanla, tribünlük daha yüksek makamlara bir sıçrama tahtası durumuna geldi.
376 ve 367 yılları arasında, pleblerin tribünu konumundaki Gaius Licinius Stolo ve Lucius Sextius Lateranus, Lex Licinia Sextia olarak bilinen bir dizi yasa tasarısı öne sürdü. Bu yasalar, kredilerin faiz oranında bir sınır ve arazinin özel mülkiyeti üzerinde bir kısıtlama ön görmekte ve particiilerin ekonomik üstünlüğünü kırmaktaydı. En önemli yasa tasarısı ise pleblere konsülosluk yolunu açmaktaydı. Oysaki, eğer iyi tanınan bir siyasetçi ailesinden değilse bir plebin Senato'ya girmesi zordu. Patriciler tarafından kontrol edilen diğer tribünler yasaları veto ettiler, ancak Stolo ve Lateranus 367'de, on beş rahipten oluşan ve beşinin pleb olması gereken bir tasarı daha sundular. Böylece nedenle patriciilerin rahipler üzerindeki tekelini kırdılar. Son olarak krizin çözümü, tribünlere yönelik taviz veren diktatör Marcus Furius Camillus'tan geldi. Yasaları kabul etti. Lateranus 366'da pleb kökenli ilk konsül oldu onu 361 yılında Stolo takip etti.
Roma'nın İtalya'ya yayılışı (MÖ 343–282)
Romalılar, Keltler tarafından yağmalanmanın etkilerini üstlerinden şaşırtıcı bir hızla attıktan sonra İtalya içerisindeki gelişimlerini hızla sürdürdüler. Oldukça saldırgan ve önemli askeri kaynaklara, ayrıca savaşçı bir üne sahip Samnit konfederasyonu Orta İtalya’nın en büyük gücüydü. Roma ve Samnit’lerin güçleri birbirine çok yakın olduğu için İtalya’nın en büyük gücü olma mücadelesi bu iki unsur arasında yaşandı. MÖ 343 ile 341 arasında yapılan Birinci Samnit Savaşında Romalılar Samnitleri iki muharebede yendiler; ancak çatışmayı sürdüremeden Latin vasallarının ayaklanmasından ötürü savaştan çekilmek zorunda kaldılar. Roma, Latinleri Vesuvius Muharebesi'nde yendikten sonra Latin kentleri Roma yönetimine boyun eğmek zorunda kaldı. Bu savaşlar sonunda Latin şehirleri bağımsızlıklarını kaybederek Roma’ya tabi oldular. Vatandaşları Roma vatandaşı, toprakları da Roma toprağı oldu. Bu şehirler iç işlerinde kısmen bağımsızlarken savaş ve barış meselelerinde Roma’ya bağlıydılar. Bu şehirlerde yaşayanlar ihtiyaç halinde Roma ordusunda görev yapmakla yükümlüydüler. Hatta Roma’da olmaları durumunda bu kişiler meclislerde oy dahi kullanabilmekteydi. Bu yönetim sistemine municipium denmektedir. Bu genel sisteme uymayan yapılar da bulunur. Örneğin Capua şehrinde yaşayanlar Roma’da bulunsalar dahi meclislerde oy kullanma hakkına sahip değillerdi. Yani Capua şehri bir municipium’du, fakat yaşayanlarının oy hakkı bulunmuyordu
MÖ 327 ile MÖ 304 arasındaki İkinci Samnit Savaşı hem Romalılar hem de Samnitler için çok daha uzun ve ciddi bir olaydı. Süreç boyunca üstünlük iki taraf arasında gidip geldi. Ardından Romalılar Bovianum Muharebesi'nde üstün geldiler. MÖ 314'ten başlayarak şartların etkili bir biçimde Samnitlerin aleyhine dönmesi kötü koşullarda bir barış istemelerine yol açtı. MÖ 304'e gelindiğinde, Romalılar Samnit bölgesinin büyük bir parçasını topraklarına katarak birkaç koloni kurmuşlardı. Yenilgilerinden yedi yıl sonra, bölgedeki Roma egemenliği güven verici bir konumdayken, Samnitler yeniden harekete geçti ve MÖ 298'de bir Roma ordusunu yenerek Üçüncü Samnit Savaşı'nı başlattılar. Üçüncü Samnit Savaşı İtalya’nın liderinin kim olacağını belirleyen mücadele oldu. Roma’nın MÖ 295 yılında Umbria’da Samnitler, Umbrialılar ve Gallialıların oluşturduğu ittifak karşısında galip geldi. Roma’nın aldığı bu başarının ardından MÖ 290 yılında Roma Sabinleri oy kullanma hakkı olmayan vatandaş haline getirdi. MÖ 280 ve 270’lerde Etruria ve Umbria’daki pek çok şehir Roma’ya bağlı hale geldi. MÖ 282'deki Populonia Muharebesi'nde Roma, bölgedeki Etrüsk gücünün son kalıntılarını da ortadan kaldırdı.
Piros Savaşı (MÖ 280–275)
Üçüncü yüzyılın başlarına gelindiğinde, Roma İtalya Yarımadası'na büyük bir güç olarak yerleşmişti; ancak Akdeniz Havzası'nda daha çatışmaya girmemiş olduğu o zamanın baskın askerî güçleri de vardı: Kartaca ve Yunan krallıkları.
Roma ve bir Yunan kolonisi arasındaki diplomatik bir anlaşmazlık bir deniz karşılaşmasında açık bir savaşa dönüşünce; Yunan kolonisi, kuzeybatıdaki Yunan krallığı Epir'in hükümdarı 'tan yardım istedi. Kişisel bir askeri başarı arzusuyla heveslenen Piros, MÖ 280'de 25.000 adamdan oluşan bir Yunan ordusuyla İtalya topraklarına ayak bastı.
İlk baştaki yengilerine karşın, Piros İtalya'daki konumunu çürük buldu. Roma ordusu İtalya'da kaldığı sürece Piros ile görüşmeyi reddetti. Roma ordusuyla her bir karşılaşmasında kabul edilemeyecek kertede ağır kayıplarla yüzleşen Piros yarımadadan çekildi. MÖ 275'te, Piros Roma ordusuyla 'nde yeniden karşılaştı. Beneventum kuşkuluyken, Piros ordusunun yıllarca yabancı seferlerde tükenmiş ve azalmış olduğunu fark edip daha fazla kazanç için çok az umut görünce, İtalya'dan büsbütün çekildi.
Piros ile çatışmaların Roma üzerinde büyük bir etkisi olacaktı. Roma Akdeniz'in baskın askerî güçlerine karşı başarıyla rakip olmayı becerebildiğini ve Yunan krallıklarının da İtalya'da ve yurtdışındaki kolonilerini savunmayı beceremediklerini göstermişti. Roma hızla Güney İtalya'ya hareket ederek Yunan kolonilerini zaptetti ve böldü. Artık, Roma etkin bir biçimde İtalya Yarımadası'na egemendi ve uluslararası bir askeri saygınlık kazanmıştı.
Orta Cumhuriyet (MÖ 274–148)
Bu dönemde önemli siyasal değişiklikler olmayacaktı. Bu devrin önemli yasaları hala Senato tarafından çıkarılıyordu. Aslında, plebler ellerindeki güçten hoşnuttular; ancak onu kullanmaya önem vermediler. Bu devirde Senato üstündü; çünkü askeri siyaset egemendi. Bu, Roma Cumhuriyeti'nin askeri anlamda en etkin devriydi. Bu devrin son on yıllarında pek çok pleb için ekonomik durumda bir kötüleşme görüldü. Uzun askeri seferler yurttaşları savaşmaları için çiftliklerinden ayrılmaya va bakımsız kalmış çiftliklere dönmeye zorluyordu. Toprak sahibi aristokrasi, batkın yurttaşlardan çiftliklerini indirimli bedellerle alıyordu. Emtia fiyatları düştükçe, pek çok çiftçi çiftliğinden bir kazanç sağlayamadı. Sonuç, sayısız çiftçinin büyük iflasıydı. İşsiz pleb yığınları kısa zamanda Roma'ya ve böylece de yasayıcı kurulların rütbelerine akın etti. Ekonomik durumları, kendilerine en çoğunu sunan adaylara oy vermelerine neden oldu. Refah için halkçı herhangi bir önderi umacak yeni bir bağımlılık kültürü doğuyordu.
Pön Savaşları (MÖ 264–146)
Kartaca Savaşları aynı zamanda Latince Fenikeli anlamına gelen punicus sözcüğünün batı dillerine yansıyan haliyle Pön Savaşları olarak da bilinir. MÖ 3. yüzyıl Roma tarihinin en önemli olaylarıdır. Kartaca Kuzey Afrika’nın en önemli Fenike kolonisiydi. Zamanla Kuzey Afrika’daki diğer şehirleri kontrol altına alarak burada hâkim güç olarak ön plana çıktı. Birinci Pön Savaşı, Sicilya'daki yerleşimlerin iç anlaşmazlıklarını çözmek için aralarında kaldıkları iki güç olan Roma ve Kartaca'dan yardım istemeye başladıkları MÖ 264 yılında başladı. İlk zamanlarda savaşta Sicilya'da kara muharebeleri görüldü; ancak olaylar kendisini Sicilya ve Afrika çevresindeki deniz muharebelerine bıraktı. Birinci Pön Savaşı'ndan önce Roma donanması yok denecek denli küçüktü. Büyük bir deniz gücü olan Kartaca'ya karşı Sicilya'daki yeni savaş Roma'yı hızla bir filo kurmak ve denizci eğitmek zorunda bıraktı. İlk birkaç deniz muharebesi Roma için felaket boyutundaydı. Yine de, daha fazla denizci eğittikten ve bir kanca makinesi türettikten sonra, bir Romalı donanma gücü Kartacalı bir filoyu yenebilir duruma gelmişti, bunu ardından daha fazla donanma yengisi izledi. Bunun üzerine Kartacalılar ordularını yeniden örgütleyecek ve onlara önderlik edecek Spartalı bir paralı asker generali olan 'u tuttular. O da Kartaca'nın denizdeki üstünlüğünü yeniden kurarak Roma ordusunu temelinden koparmayı başardı. Ancak yeni keşfettikleri donanma yetenekleriyle Romalılar, bunun ardından 'ndeki deniz muharebesinde Kartacalıları yeniden yenerek Kartaca'yı bir filodan ya da bir tane kuracak yeterli paradan yoksun bıraktılar. Roma Sicilya’da yavaş yavaş üstünlüğü ele geçirerek MÖ 241 yılında savaşı bitirme noktasına geldi. Bu tarihte iki taraf arasında yapılan barış anlaşmasıyla Kartacalılar Sicilya’daki birliklerini geri çekerek adayı boşaltmayı ve Roma’ya ağır bir savaş tazminatı ödemeyi kabul ettiler. Fakat düşmanlık burada son bulmadı; Kartaca uzun yıllar kendisi için mücadele veren paralı askerlere olan borcunu ödeyemeyince ordu Kuzey Afrika’da bir isyan çıkardı. Bu isyan kısa sürede Kartaca’nın müttefiklerine de sıçradı. Roma da bu fırsattan istifade edip daha önce yapılan antlaşmaları hiçe sayarak Kartaca’yı stratejik önemi haiz Sardinya adasını boşaltmaya zorladı. İsyanlarla mücadele etmek zorunda olan Kartacalılar da buna mecbur oldular. Birinci Pön Savaşıyla birlikte Roma İtalya dışındaki konumunu da güçlendirmiş ve aynı zamanda İtalya dışında ilk topraklarını da kazanmıştır. MÖ 227 yılında alınan kararların ardından Roma, Sicilya, Sardinia ve Korsica’da daimi bir ordu ve komutan bulundurmaya başladı. Bu tarihten itibaren yıllık olarak seçilen praetor sayısı ikiden dörde yükseltilerek bunlardan biri Sicilya’ya, bir diğeri de Sardinia ve Korsika’ya vali olarak atandılar. Sicilya adası MÖ 241 yılında provincia, yani eyalet haline getirildi. Bu kararlarla birlikte Sicilya ve MÖ 238 yılında eyalet ilan edilen diğer topraklar Sardinia ve Korsika’nın yönetimi kalıcı ordularla desteklenmeye başladı.
MÖ 225 yılında kuzeyde yaşayan Galyalıların Orta İtalya’yı İstila etmesi Romalıların dikkatini bu bölgeye vermesini gerektirdi. Roma Galyalılarla mücadele ederken diğer taraftan da Kartacalılarla uğraşmak istemediğinden onlarla bir antlaşma yapma yoluna gittiler. Kartaca’nın Sicilya’da görev yapan generallerinden Hamilcar Barca 237 yılında İspanya’ya giderek burada öldüğü tarih olan 229 yılına kadar askerî operasyonlar yapmış, bölgedeki Kartaca nüfuzunu güçlendirmişti. Ölümünün ardından önce damadı Hasdrubal, ardından da 221 yılında oğlu Hannibal Barca yerine geçerek bu operasyonları yürüttü. Kartaca’nın yeniden güçlenmesi de İkinci Pön Savaşı olarak bilinen yeni bir Roma-Kartaca mücadelesini getirmiştir. Kartacalılar beklenmedik bir şekilde, MÖ 218 yılında Hannibal önderliğinde Roma’nın himayesi altında bulunan Saguntum kentini kuşatarak ele geçirdi ve bunun üzerine savaş başlamış oldu. Hannibal bununla da kalmayarak ordusuyla birlikte Alpleri aşarak İtalya’ya yürüdü ve MÖ 218 yılının Aralık ayında karşısına çıkan bir Roma ordusunu yok etti. Ertesi yıl MÖ 217’de Hannibal Trasimene gölü yakınlarındaki bir düzlükte büyük bir Roma ordusunu yine ağır bir yenilgiye uğrattı. Roma bu kritik tarihte dictator makamına yetkili atayarak tüm egemenliği bir kişide toplamayı seçti; dictator olarak görev yapacak isim daha önce iki kez konsul’lük yapmış olan Quintus Fabius Maximus’tu. Maximus, Hannibal’ın ordusuyla doğrudan karşılaşmak yerine avantajı tamamen elinde bulundurana kadar onu vurkaç taktiğiyle yıpratmayı denedi. Fakat stratejisi Roma’da destek görmedi ve 216 yılında göreve gelen iki yeni konsül bu stratejiyi terk ederek büyük bir ordu toplayıp Hannibal’ın yakıp yıktığı Apulia’ya doğru yola çıktı. Hannibal da ordusunun rahatlıkla manevra yapabileceği Cannae düzlüklerine çekildi. Roma, MÖ 216 yılında gerçekleşen Cannae Muharebesi'nde öyle büyük bir yenilgi aldı ki, Roma ordusu en az 50 bin kayıp verirken konsül’lerden biri hayatını kaybetti, ordunun sağ kalan kısmı ise pek az bir kısmı hariç olmak üzere esir edildi. Müttefiklerle beraber yaklaşık 80 bin kişilik Roma kuvveti Hannibal’ın 50 bin olduğu söylenen ordusu karşısında alınan bu ağır yenilgi sonraki dönemlerde yaşayan Romalılar için, Romalı tarihçilerin kitaplarında ibret alınması gereken bir örnek olarak gösterildi.
Bu arada Hannibal'ın erkek kardeşi Alplerden İtalya'ya geçmenin ve ikinci bir orduyla kardeşine katılmanın yolunu aradı. Asdrubal yalnızca 'ndaki kesin yenilgiyle İtalya'ya geçmeyi başardı. Hannibal'ın kendisini İtalya toprağında yenemeyen Romalılar, Kartaca başkentinin gözünü korkutma niyetiyle cesur bir biçimde Scipio Africanus'un komutası altında Afrika'ya bir ordu gönderdi. Hannibal Afrika'ya geri çağrıldı. MÖ 202 yılında gerçekleşen Zama Muharebesi'nde Scipio’nun zaferinden sonra savaş, Kartaca Senatosunun ateşkes önerisiyle sona erer. Kartaca’ya dayatılan barış koşulları o kadar ağırdı ki Kartaca İkinci Pön Savaşı'ndan sonra toparlanmayı asla başaramadı ve bunu izleyen Üçüncü Pön Savaşı Kartaca kentini yerle bir etmek için gerçekte yalın bir cezalandırma göreviydi. Kartaca neredeyse savunmasızdı ve kuşatıldığında hemen teslim olarak bir dizi acımasız Roma isteğini kabul etti. Romalılar teslimiyeti reddetti ve kent kısa bir kuşatmanın ardından kıyamete uğrayarak büsbütün yıkıldı. En sonunda, Kartaca'nın Kuzey Afrika ve İspanya'daki bölgelerinin hepsi Roma tarafından ele geçirilmişti.
Makedon Savaşları ve Yunanistan'da hakimiyetin sağlanması (MÖ 215–148)
Roma'nın Kartaca savaşıyla oyalanması, Yunanistan Yarımadası'nın kuzeyinde yer alan Makedonya'nın Kralı V. Philippos'a, gücünü batıya doğru yönlendirmesi için bir fırsat sağladı. Philippos, Roma ortak düşmanları olduğundan, bir ittifak kurmak için Hanibal'ın ordugahına elçiler gönderdi. Ne var ki Roma, Philippos'un temsilcileri bir Roma filosunca ele geçirildiğinde anlaşmayı keşfetti. Bu dönemde Romalılar Adriyatiğin doğusunda herhangi bir toprağa sahip değildi, ancak kıyı bölgesinde çeşitli müttefiklere sahiplerdi ve bu müttefikler Philippos'un ilk hedefi olacaktı. Romalılar için bölgede müttefik olarak kullanılabilecek yegane devlet Yunanistan'daki Aetolia Birliğiydi. Bunun üzerine Marcus Valerius Laevinus, donanmasıyla Aetolia'yı ziyaret ettiğinde tarihte bir ilk gerçekleştirmiş, bir Roma gemisi ilk kez bir Yunan limanına yanaşmıştı. Aetolia ile görüşen Laevinus müttefiklik antlaşması imzaladı. Romalılar bu savaşta destek olarak 25 kadırga sağlamayı kabul ederken, Aetolia kara ordusu kısmıyla ilgilenecekti. Birinci Makedonya Savaşı'nda Romalıların yalnızca doğrudan sınırlı toprak saldırılarında bulundukları görüldü. MÖ. 205 yılında varılan barış ile bu raddede Roma için savaş amacına ulaşmıştı, Hannibal İtalya'da tehlike oluştururken Aetolia Birliği, Philippos'u İlirya'dan uzak tutmuştu. Makedonya Kralı Philippos, Yunan topraklarındaki üstünlüğünü göstermişti. Romalılar ise Makedonların İlirya ve hatta İtalya'ya çıkmasını engellemişti. Ancak bu barış uzun süreli bir barış olmayacak, sadece 5 sene sonra İkinci Makedonya Savaşı patlak verecekti.
Makedonya MÖ 200'de Yunan kent devletlerince hak öne sürülen bölgelere saldırmaya başlayınca, bu devletler de yeni buldukları bağlaşıkları Roma'dan yardım diledi. Roma’nın müttefiki Pergamon Kralı I. Attalos, Yunan kent devletleriyle ağız birliği yaparak Roma’yı Yunanistan’a bir harekât düzenlemesi için göreve çağırdı. Makedonya’nın daha önce Hannibal’le ittifak yapmasından zaten rahatsız olan Romalılar bu isteği geri çevirmeyerek Makedonya’yla yeni bir mücadeleye girdi. Roma, Philippos'a Makedonya'yı aslen bir Roma eyaletine dönüştürmesi yönünde bir muhtıra verdi. Philippos bunu reddedince Roma Philippos'a savaş açtı. Roma ordusunun başında bulunan MÖ 198 yılı konsul’ü ve ardından birkaç dönemdir prokonsül olan Titus Quinctius Flamininus, Philippos’un ordusunu MÖ 197 yılında 'nde yenilgiye uğrattı. İkinci Makedonya Savaşı, birincisiyle kıyaslandığında Yunan dünyasında çok daha geniş kapsamlı bir etki yarattı. Savaşın bir yıl ardından yapılan barış antlaşmasına göre Makedonya Yunan kent devletlerindeki garnizonlarını geri çekmeyi kabul ediyor, donanmasının büyük bir kısmını lağvediyor ve Roma’ya yüklü bir savaş tazminatı ödemek mecburiyetinde kalıyordu. Bu savaşın ardından Roma bölgede lider konumuna yükselerek en önemli güç haline gelmiştir.
Makedonya Krallığının gücünü kırdıktan sonra Roma artık dikkatini doğudaki Yunan krallıklarından birine, Selevkos İmparatorluğu'na, yöneltmişti. Seleukos kralı III. Antiokhos MÖ 223 yılında tahta geçtikten sonra krallığı eski gücüne kavuşturmak için peşpeşe başarılı girişimlerde bulunmuş ve Anadolu’da daha önce krallığın elinde bulundurduğu topraklarda, yani Batı Anadolu’nun büyük bir kısmında yeniden hâkim olmuştu. Anadolu’daki hâkimiyetini güçlendirmesinin ardından kuvvetlerini Balkan yarımadasının güneydoğusuna yöneltti ve Roma’nın uyarılarına rağmen burada ilerlemekten geri durmadı. Bunun üzerine Roma, MÖ 191 yılında Antiokhos’a karşı bölgeye askerî birlik yollayarak Selevkosları, Thermopylae Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğratarak onları Yunanistan'ı boşaltarak Anadolu’ya geri çekilmek zorunda bıraktı. Roma bununla da yetinmeyerek Antiokhos’u Anadolu’ya kadar takip etti ve Pergamon Krallığı ve diğer önemli müttefiki Rhodos kuvvetleriyle güçlerini birleştirerek MÖ 190 yılında Magnesia'da (bugünkü Manisa) Antiokhos’un ordusunu tekrar mağlup etti. Tarihe Magnesia Savaşı olarak geçen bu mücadelenin ardından 188 yılında imzalanan Apameia barışıyla Antiokhos, Batı Anadolu ve Ege adalarından Torosların doğusuna çekilmek zorunda kaldı. Aynı zamanda donanmasının büyük bir kısmını Roma’ya devretti ve ağır bir savaş tazminatı ödemekle yükümlü tutuldu. Batı Anadolu’da sahip olduğu topraklar Roma’nın yerel müttefikleri olan Pergamon Krallığı ve Rhodos Ada devleti arasında paylaştırıldı.
MÖ 179'da, Makedonya Kralı Philippos ölünce yetenekli ve açgözlü oğlu Perseus, tahtını aldı ve Yunanistan'a yeni bir ilgi gösterdi. Roma da, Üçüncü Makedonya Savaşı olarak bilinen savaşı başlatarak Makedonya'ya savaş açtı. Perseus'un başlangıçta Romalılara karşı babasından daha büyük askeri başarıları vardı. Ancak Lucius Aemilius Paullus, MÖ 22 Haziran 168'de Pidna Muharebesi'nde Perseus'u yendi. Makedonya ordusu 25,000 asker civarında zayiat verdi. Perseus muharebenin ordusu aleyhinde geliştiğini görünce Makendoya ordusunun sağ kanadında bulunan süvariler ile birlikte kaçtı. Fakat sonra Romalı komutan Lucius Aemilius Paullus'a teslim oldu. Perseus zincirlenmiş olarak Roma'ya götürüldü ve Paulus için Roma'da düzenlenen geleneksel Zafer Alayı'na zincirlenmiş olarak halka gösterildi. Sonra Roma'da tutuklandı. Bu zaferin ardından Makedonya dört farklı bölgeye ayrılarak buralarda ayrı ayrı cumhuriyet yönetimleri oluşturuldu. Kralın şahsına ait topraklar ve madenler ise Roma malı ilan edildi.
MÖ 150’lere kadar durum çok fazla değişmeden devam etmiş, bu tarihlerde bölgede Makedon krallarının soyundan geldiğini iddia eden Andriskos adlı kişinin Roma hâkimiyetine karşı ayaklanması sonucu iki yıl süren mücadelenin ardından Romalı komutan Quinctus Caecilius Metellus, Andriskos’la karşılaşarak onu mağlup etmiş ve bölgede Roma hâkimiyetini yeniden tesis etmiştir. MÖ 146'da Roma Makedonya’yı doğrudan idare etme yoluna giderek burayı bir Roma eyaleti haline getirmiştir (Provincia Macedonia).
Makedonya Krallığının Roma tarafından ortadan kaldırılmasına cevap olarak, MÖ 146'da Yunanistan'daki Achaea Birliği Roma'ya karşı bir savaş için seferber oldu. Bu bazen Achaean Savaşı olarak anılır ve Makedonya'nın düşüşünden hemen sonrasına tarihlenir. Achaea Birliği liderleri, Roma'nın çok daha güçlü ve daha büyük rakiplerine karşı zafer kazandığı için Roma'ya karşı bu savaş ilanının umutsuz olduğunu neredeyse kesinlikle biliyorlardı. Roma lejyonu Makedon falanksına üstünlüğünü kanıtlamıştı. Achaea Birliği hızla yenildi ve bir ders olarak Roma, Kartaca'nın yıkıldığı yıl olan MÖ 146'da Roma ordusu Korinth'i MÖ 146'da ele geçirdi ve tamamen yerle bir etti. Ve böylece Yunanistan'ın fethini tamamladı. Bölgede iç istikrarsızlığa ve savaşa yol açan yaklaşık bir asırlık sürekli kriz yönetiminden sonra, Roma Makedonya eyaletini bölerek, Mora yarım adasında Achaea ve Adriyatik kıyısında Epir olmak üzere iki yeni Roma vilayeti oluşturacaktı.
Geç Cumhuriyet (MÖ 147–30)
Gracchuslar
MÖ. 2.yüzyıla gelindiğinde köylüler giderek yoksullaşmış ve borçlanmıştı. Köylü sınıfının kötüleşmesi toplumun diğer kesimlerini de etkiliyordu. Köylünün durumunu düzeltmek iddiası yine aristokratlardan geldi. Köylünün durumunu düzeltmek için ortaya çıkan ve soylu bir Roma ailesinden gelen Tiberius Gracchus, MÖ. 133'te pleb tribunus seçildi. Tiberius Gracchus, Roma'nın İtalya'da ele geçirmiş olduğu toprakların kullanımına ilişkin bir kanun tasarısı hazırladı. Geniş arazilerden oluşan bu topraklar ihtiyacı olan köylülere veya çiftçilikle uğraşanlara dağıtılmalıydı. Her yurttaşın sahip olacağı kamuya ait toprağa sınırlama getirilecek ve böylece elde edilecek topraklar ihtiyacı olanlara dağıtılacaktı. Aristokratlar, kesinlikle büyük miktarda para yitireceklerdi. Senatörlerin kamu arazilerindeki kendi yatırımlarına bir tehdit olarak gördükleri bu tasarıyı kabul etmeleri mümkün değildi. Bu öneriye kesinlikle karşılardı. Tiberius bu yasayı senatonun görüşüne sunmadan doğrudan pleb konseyi'ne sundu; ancak yasa daha muhafazakar bir yapıya sahip olan sanatonun müdahalesiyle Marcus Octavius adlı bir pleb tribunus tarafından veto edildi. Tiberius ya bu yasayı geri çekecekti ya da başka bir tasarı sunacaktı. Bunun üzerine, Marcus Octavius'un halkın menfaatini gözetmediği için görevden alınmasını öngören yeni bir teklif getirdi. Böylece Marcus Octavius görevden alındı. Yeni pleb tribunus tasarıya olumlu bakınca tasarı senatodan geçti.
Tiberius'un tasarısının yasallaşması köylü sınıfında geçici bir rahatlama sağladı. Ancak yeterli maddi kaynakları olmayan köylüler kendilerine dağıtılan toprakları işlemekte ve ürün almada sıkıntıya düştüler. Tam bu sıkıntılı dönemde MÖ. 133'te Pergamon Kralı III. Attalos ölmüş ve Pergamon topraklarını vasiyetiyle Roma'ya bırakmıştı. Bunun üzerine Tiberius, Pergamon topraklarının Roma tarafından ilhak edilmesi ve krallığın servetinin Romalı köylülerin durumunun iyileştirilmesi için kullanılmasını öngören bir yasa tasarısı teklif etti ve bu tasarı kabul edildi. Ancak bu teklif büyük tepki gördü. Tiberius, görevinin sona ermesinden sonra hesap sorulacağı konusunda tehdit edildi. Çünkü devlete ait toprakların tasarrufu gibi temel konular senatonun işiydi. Nitekim Tiberius'un görev sona erince, aleyhinde kampanya arttı. Tiberius ertesi yılın pleb tribunusluğuna aday olduğunu açıklasa da Pontifex Maximusun(baş rahip) başı çektiği bir karşı hareket sırasındaki izdihamda kendisi ve yandaşları senatörlerce öldürüldü. Ancak toprak reformu, yoksul köylülerin ayaklanmasından endişe edildiğinden uygulamadan hemen kaldırılmadı. Yasası çıkarıldı; ancak Tiberius yeni tribünlük seçimlerine adaylığını koyarken öldürüldü. Tiberius'un ölümünden 9 sene sonra erkek kardeşi Gaius Gracchus MÖ 123'te tribün seçildi. Gaius'un en büyük amacı kardeşinin ortaya koyduğu reformlarının sürdürülebilmesi ve senato ile mücadele ederek Tiberius'un intikamını almaktı. Tiberius'un aksine Gaius iyi bir hatipti. Bu nedenle halkı etkileyebilecek bir güce sahipti. Gaius, pleb tribunusların görev süresi 1 yıl olmasına rağmen bir kanun değişikliği ile ertesi yıl da tribunus seçildi. Gaius'un ele aldığı ve çıkardığı yasalar şunlardı; toprak reformu yasasını tekrar harekete geçirerek halka ucuz buğday dağıtımını sağlamak, Asia Eyaleti'nin maddi kaynağının bir bölümünü tekrar Roma'ya kanalize etmek, mahkeme üyelerinin senato sınıfı yerine atlı sınıfından(equites) seçilmesi, yeni koloniler kurulması ve müttefiklere(İtaliklere) yurttaşlık hakkı verilmesiydi. Bunların hepsi çok önemli reformlardı ve senatoya rağmen yasalaşmışlardı. Ancak, müttefiklere de yurttaşlık hakkı verilmesi, aleyhte propaganda sonucu reddedilmişti. Senato ve atlı(equites) sınıfın yanı sıra kendi haklarını müttefiklerle paylaşmak istemeyen yurttaşların da tepkisini çeken Gaius, MÖ. 121 yılı tribunusluğuna seçilemedi. Senatonun verdiği yetkiyle Aventinus Tepesine sığınmış olan Gaius ve taraftarları öldürüldü. Çıkarılan bazı kanunlar devam ettirilmiş, toprak kanunu ile müttefiklere yurttaşlık hakkı öngörenler zamanla yürürlükten kaldırıldı. Halk meclisinin gücünü senatonun üstüne çıkartan Gracchus kardeşlerin öldürülmesinden sonra senato tekrar eski gücüne kavuştu. Ancak atlı sınıf ile senatörler bundan böyle iki ayrı kutupta yer almaya başladılar.
Yugurta savaşı ve Marius reformları
Çarpıcı politik yeteneklerden yoksun sıradan bir konuşmacı olan Gaius Marius, bunlara karşın yetenekli ve cesur bir askerdi. İlk olarak MÖ. 134 yılında Numantia seferinde Scipio Aemilianus'un ordusunda görev almış ve bu seferde çok büyük takdir toplamıştı. MÖ. 119'da soylu ailelerin desteği ile plebis tribünü seçildi. Bu görevdeyken seçim kanunu ve oy verme usulünde değişikliğe gidip aristokratların etkinliğini kırma girişiminde bulundu. Önerdiği yasa sayesinde oy verme işlemindeki baskıyı kırdı. Bu yasa tasarısının iptali için senatoya baskı yapan dönemin konsüllerini ise hapis cezasıyla tehdit ederek püskürttü. MÖ. 115'te aedilis olmak istese de başarılı olamadı ve rüşvetle pretör seçildi. Ertesi sene İspanya'da uzak bir eyaletin valiliğine atandı ve buradaki madenlerin işletilmesinden iyi kazanç elde etti. Aristokrat tabakaya yıllardır kinli olmasına neden olan onların arasına kabul edilmeme sorununa da yaptığı önemli bir evlilikle son verdi. Ünlü bir patrici ailesinin kızı olan Julia ile evlendi ki, Julia ünlü Jül Sezar'ın halasıydı.
Numidya kralı 'ya karşı olan savaşta Gaius Marius, imperium yetkisi alan konsül Quintus Metellus'un emrinde orduda subay olarak görev almıştı. Afrika'da Yugurta'nın taktiklerine karşı Metellus'un yetersizliği algısını Roma'da yaydı ve akabinde MÖ. 107'de konsül seçilerek ordu komutasını senato'dan elde eden Marius, tarihte Marius reformları olarak bilinen yeniliklere imza attı. Servet esasına göre zenginlerin askerlik yükümlülüğü vardır kanununu değiştirdi ve ordunun profesyonelleşme adımını attı. Alt tabaka kesime ordu yolu açılmıştı, ayrıca lejyonların tertibinde de düzenlemelere gitti. Güçlü bir komuta kademesi kurdu. Halk ve atlı(equestor) sınıftan büyük bir teveccüh görüyordu. Ardından Marius 105-4 yıllarında Numidya'yı istila etti ve bu süreçte Yugurta'yı ele geçirerek savaşı hızla sonuçlandırdı. Romalılar MÖ 104 yılında Numidya'nın denetimi yeniden tamamen ellerine geçirmiş oldular. Numidya toprakları oldukça küçülmüştü. Romalılar kendilerine bağlı krallar aracılığıyla ülkeyi yönetmeyi sürdürdüler. Bu savaşın sonrasında Roma, çöl ve dağlardan oluşan doğal surlarına ulaştığından kıtadaki yayılışına hemen hemen tamamen son vererek Kuzey Afrika'daki son Pax Romana (Roma barışı) ortamını sağlamış oldu. Afrika'daki bu cephe zaferle kapandı. Tüm zafer Marius'a aitti, zaferinin kutlandığı yıl ikinci kez konsül seçildi (MÖ. 104). MÖ. 104-102 yılları içinde kuzey bölgelerde Töton ve Cimbri kabilelerinden oluşan Cermen orduları terör estirmekteydi. Marius, imperium yetkisiyle donatılarak önce Tötonları bugünkü Fransa'nın Aix-en-province bölgesine denk düşen kesiminde karşılayıp bozguna uğrattı (MÖ. 102). Bir sene sonra MÖ. 102 yılının konsülü olan mevkidaşı Catulus'un başarısız olduğu görevi üstlendi ve Vercellae mevkiinde Cimbri kavmini bozguna uğrattı. MÖ. 104-100 arası dört yıl art arda konsül seçilerek Roma Tarihi'nde onulmaz etkiler bırakan Marius, cumhuriyet rejimini de geri dönülmez bir yola sokmuştur.
Sulla ve iç savaş
Pontus Kralı Mitridates MÖ 120'den 63'e kadar Küçük Asya'da (bugünkü Türkiye) geniş bir krallık olan Pontus'un hükümdarıydı. Mitridates krallığını genişletmeye çalışarak Roma'ya karşı çıktı ve Roma'nın kendisi de savaş ve getirebileceği ganimetlerle saygınlık için eşit derecede istekli görünüyordu. MÖ 88'de, Mitridates krallığında yaşayan 80.000 Romalının büyük çoğunluğunun öldürülmesini buyurdu. Bu kırım Birinci Mitridates Savaşı'yla düşmanlık halinin başlaması için verilmiş resmi nedendi. MÖ 88'de Mitridates'i, bastırmak için bir Roma ordusu gönderildi. Ancak ordu yenildi. Marius'un eski questörlerinden biri olan Lucius Cornelius Sulla o yıl için konsül seçilmişti ve Senato tarafından Mitridates'le olan savaşa komuta etmesi emredildi. Sulla, Mitridates'i tamamen Yunanistan'dan dışarı attı; ancak ardından rakibi Gaius Marius tarafından ortaya atılan iç tehdidi yanıtlamak için İtalya'ya dönmek zorunda kaldı. Roma ve Pontus arasında barış yapıldı; ancak bu yalnızca geçici bir ara oldu. Bu yıllarda Gaius Marius nispeten köşesine çekilmişti. Dönemin tribünü Sulpicius Rufus, Mithridates'le savaşan Sulla yerine Populares partisinden Marius'u doğu'ya gönderme kararı aldı. Ancak aristokrat ("Optimates") partisinin bir üyesi olan Sulla, ordusunu İtalya'ya döndürdü ve . Sulla, Marius'un tribününe öyle kızmıştı ki tribünlüğü kalıcı olarak zayıflatmayı amaçlayan bir yasayı yürürlüğe koydu. Ardından Mitridates'le olan savaşına döndü. Ancak Sulla gidince, Marius ve Lucius Cornelius Cinna'nın yönetimindeki Populares kısa zamanda kentin denetimini ele geçirdi. Populares kente egemen olduğu sırada, aynı makama gelmek için beklenen on yıllık aralık geleneğine uymadan Marius'u birkaç kez konsül seçtirerek göreneği hiçe saydılar. Seçilmemiş bireyleri magistra makamlarına getirerek ve halk yasalarının yerine magistra buyruklarını koyarak yerleşik oligarşiye karşı geldiler. Sulla kısa süre içinde Mitridates'le barış yaptı. İç kargaşa MÖ 82'nin başında en ağır durumuna ulaşmıştı. Roma kentinin tam da kapılarındaki Collina Kapısı Muharebesi'nde, Sulla önderliğindeki bir Romalı ordusu bir Roma senatosu ordusunu alt ederek kente girdi. Sulla ve yandaşları Marius yandaşlarının çoğunu öldürdüler. Halkçı devrimlerin şiddetli varsaydığı sonuçlarını gözlemlemiş olan Sulla, doğal olarak tutucuydu. Bu itibarla, Senato'yu büyüterek aristokrasiyi güçlendirmekle uğraştı. Sulla kendini diktatör yaptı, yürürlüğe soktu. Görevlerini tamamlandığında yapacağına söz verdiği gibi Sulla, güçlerini iade etti ve ailesiyle birlikte olmak için Napoli'ye bağlı Pozzuoli yakınındaki villasına çekildi. Aktrisler, arpistler ve tiyatro insanlarıyla bir araya gelerek, gün boyunca içen Sulla, bu uzak mesafeden, Roma'daki günlük siyasi faaliyetlerin dışında kaldı ama yine de politikalarının dahil edildiği birkaç müdahalesi oldu. Ardından MÖ 78'de öldü. Sulla'nın eylemleri Romalı birliklerin birbirlerine karşı savaş açarak en sonunda cumhuriyeti devirecek ve Roma İmparatorluğu'nun kurulmasına neden olacak bir dönüm noktası oluşturdu.
Köle savaşları
MÖ 135 ve MÖ 71 arasında Roma devletine karşı köle başkaldırılarını içeren üç gerçekleşti, üçüncü ve son başkaldırıysa sonuçta Gladyatör Spartaküs'un komutası altındaki 120.000 ve 150.000 arasında köleyi kapsadığından en ciddi olanıydı. İtalya'da yayılan ve artık rejimi tehdit eder hale gelen ayaklanmayı bastırmak için çare arayan Roma Senatosu isyanı bastırma görevini Marcus Licinius Crassus'a verir. MÖ 82 yılındaki iç savaş yıllarında Lucius Cornelius Sulla komutasında savaşmış olan Crassus birliklerinde sıkı hatta gaddar olarak nitelendirilebilen disiplin uygulamaları başlatır, uygulanmamakta olan desimasyon cezasını yürürlüğe koyar. Crassus buna rağmen Spartaküs birlikleriyle savaşacak ve 6 bin köleyi öldürerek galip gelecektir. Crassus'un muzaffer lejyonları ardı ardına gelen galibiyetlerle Spartaküs birliklerini Messina yakınlarındaki Lucania bölgesine sürer. Plutarhos'a göre bu aşamada Spartaküs Kilikyalı korsanlarla görüşerek 2 bin kişiyi Sicilya'ya götürmeyi planlar. Spartaküs'ün amacı köle ayaklanmasını Sicilya'ya taşıyarak birliklerine destek kazanmaktır. Ancak korsanlar paraları alıp anlaşmadan vazgeçince köleler Sicilya'ya geçemez. Spartaküs ve beraberindekiler Rhegium'a geçerler. Crassus'un lejyonları takip ederek arazide çeşitli tahkimatlar kurarlar. Köleler iaşe kaynaklarından uzaklaşmış ve etrafı çevrilmiş durumda kalır.
MÖ 77'de Senato, Sulla'nın eski vekillerinden biri olan Gnaeus Pompeius Magnus'u ("Büyük Pompey") İspanya'daki bir başkaldırıyı bastırmaya göndermişti. Bu aşamada Pompey lejyonları Hispania'daki Quintus Sertorius isyanını bastırdıktan sonra İtalya'ya döner. Pompey birlikleri Senato'nun kararı uyarınca Roma'ya uğramadan doğrudan Crassus'un yardımına gider. Crassus artık isyanı tamamen bastırmazsa başarının yeni gelen komutanlara atfedileceğinden korkarak ilerler. Pompey'in yaklaştığını haber alan Spartaküs Crassus ile uzlaşmaya çalışır. Crassus reddedince Spartaküs birlikleri tahkimatlardan kurtularak Petelia'nın doğusundaki dağlık bölgeye kaçarlar. Lejyonlar ayaklanan kölelerin Gannicus ve Castus komutasındaki bir kısmını yakalayarak imha eder. Süren çatışmalarda Crassus lejyonları da kayıplara uğrar. Profesyonel bir silahlı kuvvet olmayan köle ordusu artık dayanmanın sınırına gelmiştir. Artık daha fazla geri çekilmek istemeyen savaşçılar düzensiz bir şekilde Romalılara saldırıyordur. Disiplinin erimekte olduğunu göre Spartaküs geri çekilmeyi durdurarak düşmana cepheden tüm gücüyle saldırır. Siler Nehri Muharebesi olarak bilinen muharebede Spartaküs birlikleri tamamen kırılır. Ordunun neredeyse tamamı savaş meydanında hayatını kaybederken cesedi bulunmayan Spartaküs'e ne olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Savaş meydanında ölmeyip ele geçirilen savaş esirleri Roma ile Capua arasındaki Appian Yolu boyunca çarmıha gerilir. Fakat Pompey birlikleri doğrudan muharebelere katılmasa da köle ordusunun kılıç artıklarını ele geçirdiği için zaferde önemli payı olduğunu iddia ederek Crassus'un tepkisini çekecektir. Pompeius ve Crassus Populares partisini Sulla'nın anayasasına şiddetle saldırırken buldular.Populares partisi ile bir antlaşma düzenlemeye giriştiler. Antlaşmaya göre eğer hem Pompeius hem de Crassus MÖ 70'te konsül seçilirlerse, Sulla'nın anayasasının çirkin öğelerini yürürlükten kaldıracaklardı. İkisi de kısa süre içinde seçildi ve hızla Sulla'nın anayasasının büyük bir kısmını yürürlükten kaldırdılar.
Pompey'in Akdeniz Korsanları ile Mücadelesi
Korsanların MÖ 86'da Güney İtalya'da Brindisi açıklarında bir Roma filosunu yenilgiye uğratması ve MÖ 75'te o zamanlar genç bir delikanlı olan Gaius Iulius Caesar Milet'in güneyinde Bulamaç Adası'nda korsanlar tarafından esir alınması, korsan tehdidinin ulaştığı boyutu göstermek açısından önemli örneklerdir. Caesar, sonraları bir fidye sonucu serbest bırakılmış ve korsanlara karşı mücadeleye girişmiştir. MÖ 67'de Roma'nın tahıl kaynağı olan Mısır ile ilişkisini kesen korsanlar, Güney İtalya şehirlerine sık sık baskınlar düzenlemeye başlamışlardır.
MÖ 67 yılında Roma Senatosu Gnaeus Pompey Magnus’a askeri diktatörlüğün yanı sıra “lex gabinia de pirates persequendis” kanunuyla oldukça geniş haklar vermiştir. Roma Senatosu Pompey’e seferi için 6.000 talantalık oldukça büyük bir bütçe, 500 gemiden oluşan bir filo, 120.000 asker vermenin dışında denizden 80 km iç kesimlere kadar olan bölgelerden asker toplama, Roma adına vergi koymak gibi yetkilerle donatmıştır. Oluşturulan bu ordu ve bütçe günümüzdeki ortalama bir devletin yıllık askeri harcamasının ve asker sayısının üzerindedir. Bu durumda Roma Senatosu’nun korsanlık tehlikesini ne kadar ciddiye aldığını ve bu sorunun çözülmesi için harcadığı gayreti göstermesi bakımından önemlidir. Gnaeus Pompey Magnus gerçekten de kırk günden az bir sürede Batı ve Orta Akdeniz’i korsanlardan temizlemiş ve deniz güvenliğini sağlamayı başarmıştır. Bu başarısını Roma donanması küçük gruplara bölerek Akdeniz'de farklı stratejik yerlere yerleştirmesine borçludur. Limanı ablukaya aldıktan sonra lejyonlar karadan saldırarak korsanları yok etmekteydi. Bu esnada kaçmaya çalışan korsanlar da denizdeki donanma tarafından saf dışı bırakılmaktaydı. Kilikya korsanlarının merkezi kabul edilebilecek bugünkü Alanya'da bulunan Korakesion da, böylesi bir strateji ile Pompey tarafından fethedilerek Akdeniz'deki büyük korsan ağları ağır bir zarara uğratıldı.
Pompey mevcut korsan çetelerini yok edip onların sığındıkları limanları ele geçirdikten sonra Suriye’den Cebelitarık’a kadar dolaşıp Akdeniz boyunca sürekli devriye gezilecek küçük donanma birlikleri oluşturdu. Pompey, kırk günden az bir sürede Batı ve Orta Akdeniz’i korsanlardan temizlemiştir. Roma lejyonerleri kıyıdaki korsanları Kilikia’nın dağlık kesimlerine çekilmek zorunda bırakmıştır. Pompey, yaptığı bu etkileyici planın son aşamasında korsanlık sorununun tekrar çıkmasını engellemek için Kıbrıs, Rodos ve Suriye’de oluşturduğu kontrol limanları ile Kilikia’da korsanların yeniden toplanmaması için bir abluka oluşturmuştur. Ayrıca Kilikia’da korsanların yerleşebileceği koy ve körfezleri sürekli denetletmiştir. Pompey, korsanların yerel halk tarafından da desteklendiğini bildiği için bölgeyi Roma hâkimiyetine aldıktan sonra bölgede yaşayan toplulukları zorunlu göçe tabi tutmuştur. Kıyı kesiminde yaşayan ve genellikle balıkçılık ve korsanlıktan geçinen bu insanlar bölgenin iç kesimlerindeki önemli tarım alanlarına yerleştirilmiştir. Pompey’un tüm bu faaliyetleri yaklaşık üç ay sürmüştür. Böylece uzun zamandan beri mücadele edilmesine rağmen herhangi bir başarı elde edilemeyen korsanlık sorunu çözülmüştü. Bundan sonra Roma, tüm Akdeniz’in sahibi olarak hareket edecektir.
Üçüncü Mitridates Savaşı, Suriye ve Yahudiye'nin Fethi
Üçüncü Mitridates Savaşı'nda, ilk Lucius Licinius Lucullus, ardından da Pompey Mitridates'in üzerine gönderildi. Pompey, MÖ 65 yılında, şimdiki Şebinkarahisar-Bayramköy bölgesinde, Pontus Kralı VI. Mithridates'in ordusu ile yapılan savaşta, Roma ordusuna komuta etti. Mitridates sonunda Pompey'e gece Likus Muharebesi'nde yenildi. Ülkesi Roma'ya bağlı bir devlet haline geldi. Pompey, Şebinkârahisar-Bayramköy bölgesine, zafer kazanma evi anlamına gelen "Nicopolis" kentini kurdu. Athena (günümüzde Pazar) şehri de Pompey tarafından kuruldu.
Akdeniz bu sırada çoğu Kilikyalı olan korsanların eline düşmüştü. Korsanlar sırf nakliye rotalarını boğazlamadılar, Yunanistan ve Asya kıyılarındaki pek çok kenti de yağmaladılar. Pompey korsanlara karşı savaşması için özel bir donanma çalışma koluna komutan atandı. Denizin batıdaki kısmını korsanlardan temizleyerek İberya (İspanya), Afrika ve İtalya arasındaki iletişimi onarması Pompey'in yalnızca kırk gününü aldı.
Pompey, Roma'nın Küçük Asya'daki yeni eyaletlerinin güneydoğusundaki siyasi istikrarsızlıktan endişe duyuyordu. Hem Suriye hem de Yahudiye istikrardan yoksundu. Suriye'de Selevkos İmparatorluğu parçalanıyordu, Yahudiye'de bir iç savaş vardı. M.Ö 65 yılında Pompey, iki teğmen Metellus ve Lollius'u Şam'ı ele geçirmek için Suriye'ye gönderdi. M.Ö. 64/63 kışında Pompey, ordusunu Suriye'nin Selevkos başkenti Antakya'da kışlattı, burada çok sayıda elçi ağırladı ve sayısız anlaşmazlıkta hakemlik yapmak zorunda kaldı. M.Ö.63 yılının başında sezonunun başında Pompey Antakya'dan ayrıldı ve güneye yürüdü. Yahudi bir haydut tarafından yönetilen Lysias, Silas ve Suriye'nin eski askeri başkenti Apameia'yı ele geçirdi. Dsonra Libanus silsilesinin ve Sidon'un kuzeyindeki sahilin soyguncu çetelerine karşı çıktı. Pompey ordusu daha sonra Lübnan Dağları'nı geçti, Pella'yı aldı ve Suriye, Mısır ve Yahudiye'nin her yerinden büyükelçiler tarafından karşılandığı Şam'a ulaştı. Böylece, Suriye'nin tamamını ele geçirdi ve bu andan itibaren Suriye bir Roma eyaleti olacaktı.
Catilina Komplosu
MÖ 66'da, çeşitli sınıfların kötü durumları üzerine eğilmek üzere anayasal ya da en azından barışçıl, yöntemleri kullanma hareketi başladı. Birkaç başarısızlığın ardından, hareketin önderleri amaçlarına ulaşmak için gerekli her türlü yöntemi kullanmaya karar verdiler. Hareket Lucius Sergius Catilina adlı bir soylunun önderliği altında birleşti. Hareketin merkezi kırsal çalkantının yuvası olan Faesulae kasabasıydı. Taşralı hoşnutsuz kimseler Roma üzerine yürüyecekler ve kent içerisindeki bir başkaldırıdan yardım alacaklardı. Konsüllerin ve senatörlerin çoğunun suikastının ardından Catilina, yeniliklerini yasalaştırmada özgür olacaktı. Komplo MÖ 63'te harekete geçirilecekti. O yılın konsülü, Marcus Tullius Cicero idi.
Cicero, yoğun bir hukuk öğrenimi görmüş, daha sonraları ise edebiyat ve felsefeyle daha çok ilgilenmeye başlamıştır. Savaşı hiç sevmezdi, mahkemelere başkanlık yapmış, ünlü ve başarılı bir hukukçu olmuştu. Daha sonraları ise konsül olmuştu. Daha önce ailesinden hiçbir kimse konsül olmamıştı, yani o bir homo novus idi. Cicero, Catilina'nın daha fazla üye almak için gönderdiği bildirileri alıkoydu. Sonuç olarak, Roma'daki komplocuların elebaşları (içlerinde eski bir konsül de olmak üzere) [anayasaya uygunluğu kuşkulu] Senato yetkisine dayanarak idam edildiler ve tasarlanmış ayaklanma bozuldu. Ardından Cicero, Catilina'nın güçlerini bozguna uğratan bir ordu gönderdi. Catilina komplosunun en önemli sonucu Populares partisinin saygınlığını yitirmesiydi.
İlk Triumvirlik
Hispania Ulterior eyaletine yönetici olarak atanmış olan Jül Sezar (Iulius Caesar), borç batağında olduğundan Roma'nın en zengin adamlarından olan Marcus Licinius Crassus'a başvurmuştu. Crassus, Pompey'in menfaatlerine karşı olan muhalefetinde kendisine destek olması karşılığında Sezar'ın borçlarının bir kısmını ödedi ve geri kalanlarına da garantör oldu. Hispania'da Callaici ve Lusitanilerin topraklarını fethetti ve birlikleri tarafından imparator olarak selamlandı. Borçlarla ilgili kanunu reforme etti ve valilik görevini yüksek bir itibarla tamamladı. Sezar zaferlerinden dolayı bir Roma Zafer Alayı ile ödüllendirilmişti. Ancak Sezar'ın gözü cumhuriyetin en yüksek magistralığı olan konsüllük görevindeydi. Ortada bir sorun vardı ve Sezar eğer zafer alayına katılırsa bir asker olarak kalmalı ve Roma şehir surlarının gerisinde beklemeliydi ancak konsüllük seçimlerine katılmak istiyorsa komutayı bırakmalı ve şehre sıradan bir yurttaş gibi girmeliydi. Aynı anda iki seçeneğin de gerçekleşmesi olanaksızdı. Senato'dan seçimlere in absentia (gıyabında) olarak katılmak için izin istedi ancak bu talep Cato tarafından bloke edildi. Zafer alayı ve Konsüllük arasında bir seçim yapmak durumunda kalan Sezar, Konsüllüğü seçti.
Konsüllük için yarışan üç aday vardı: Sezar, birkaç yıl önce Sezarla birlikte aedile olarak görev yapmış olan Marcus Calpurnius Bibulus ve Lucius Lucceius. Seçim kirli bir mücadeleye sahne oluyordu. Sezar, Cicero'nun desteğini istemiş ve zengin birisi olan Lucceius'la ittifak yapmıştı. Ancak mali durumu Bibulus karşısında yetersiz kalmış ve buna ilaveten rüşvet yemezliği ile ünlü Cato'nun bile Bibulus'tan rüşvet alarak onun tarafını tuttuğu söylentisi yayılmıştı. Sonuç olarak Sezar ve Bibulus, MÖ 59 yılı için konsül seçildiler.
Sezar, borcu yüzünden Crassus'a politik olarak bağımlı olduğu halde, Senato'da emekli askerleri için doğuda yerleşim yerleri ve tarım arazileri tahsis edilmesi mücadelesinde başarısız olan Pompey ile de iyi geçinmeye çalışmıştı. Pompey ve Crassus, birlikte konsüllük yaptıkları MÖ 70 yılından beri kavgalıydı ve Sezar birisiyle ittifak kurmanın diğerini kaybetmek anlamına geldiğini bildiğinden aralarını bulmaya çalışmıştı. Bu üçlünün, kamu işleri üzerinde kontrolü sağlayabilmek için hem paraları hem de politik nüfuzları vardı. Birinci Üçlü Yönetim olarak bilinen bu gayri resmî ittifak, Pompey'in Sezar'ın kızı Julia ile evlenmesiyle daha da sağlamlaştırıldı. Bu arada Sezar da ertesi yıl konsül seçilecek olan Lucius Calpurnius Piso Caesoninus'un kızı Calpurnia ile evlendi.
Jül Sezar, Pompey'e söz vermiş olduğu yasaları kurulların onayına sundu. Bibulus bu yasaların çıkmasına engel olmaya yeltendi ve bunun üzerine Jül Sezar yasaların geçişini sağlamak için şiddet içeren yöntemler kullandı. Jül Sezar ardından üç eyaletin valisi yapıldı. MÖ 58 yılında eski patrici Publius Clodius Pulcher'in tribünlüğe seçimini kolaylaştırdı. Clodius, Jül Sezar'ın senatör düşmanlarının en dikbaşlı ikilisi Cato ve Cicero'yu görevden almaya koyuldu. Clodius, Cicero'nun acılı bir düşmanıydı; çünkü bir kutsal olana saygısızlık davasında kendisi aleyhinde tanıklık etmişti. Clodius, Cicero'yu Catilina komplosu sırasında yurttaşları duruşmasız idam ettiği için yargılama girişiminde bulundu; sonucunda Cicero gönüllü olarak sürgüne gitti ve Roma'daki evi yakıldı. Clodius, onu birkaç yıllığına Roma'dan uzak tutacak olan Kıbrıs işgaline Cato'nun önderlik etmesini gerektiren bir yasa tasarısı da geçirdi. Clodius halka bedava tahıl yardımı veren bir yasa tasarısını da geçirdi.
Jül Sezar'ın Britanya ve Galya Seferi (MÖ 59–50)
MÖ 59'daki konsül döneminin ardından, beş yıllık bir dönemliğine Galya Çisalpine (bugünkü Kuzey İtalya), Galya Narbonensis (bugünkü Güney Fransa) ve İllirya (bugünkü Balkanlar) Valiliği'ne prokonsül olarak atandı. Ancak Sezar hâlâ çok borçluydu ve bir eyalet yöneticisi olarak para edinmek için ya zorla vergi toplamak ya da askerî bir maceraya girişmekten başka çıkar yolu yoktu. Jül Sezar, kendisine peşinde koştuğu çarpıcı askeri başarıyı verecek olan Galya'nın istilası için sebep arıyordu. İki yerel kabilenin Roma eyaleti Galya Narbonensis'e uzanan bir yol üstünde göçmeye başlamasu üzerine, Jül Sezar MÖ 58'den MÖ 49'a dek süren Galya Savaşları için kendisine gereken ucu ucuna uygun gerekçesini bulmuştu. Yeni iki Lejyon toplayan Sezar bu kabileleri yendi ve ordusunu kış için Sequani topraklarında konuşlandırarak Gallia Narbonensis'in ötesindeki topraklara karşı ilgisinin geçici olmadığı sinyalini verdi.
Göreve gelişinin ikinci yılında sahip olduğu askerî gücü, Cisalpine Galya eyaletinden topladığı iki yeni Lejyonla iki katına çıkardı. Cisalpine Galya eyaleti sakinleri Roma yurttaşı olmadığı için bu eylemin yasallığı tartışmalıydı. Sezar'ın bir önceki yılki eylemlerine karşılık Kuzeydoğu Galya'nın Belgic kabileleri silahlanmaya başladılar. Sezar bu duruma sert bir hareketle cevap verdi ve birleşik Belgic (Belçika) ordusuna karşı başarısız bir muharebenin ardından kabileleri parça parça fethetti. MÖ 55 yılında, Galya'ya karşı Cermen kabileleri tarafından gerçekleştirilen bir işgal girişimini defeden Sezar, Britonların bir önceki yıl kendisine karşı savaşan Venetilere yardım ettiği gerekçesiyle Britanya'ya geçti ve Britanya'ya sefer düzenleyen ilk Romalı oldu. Ertesi yıl daha büyük bir güç ve daha iyi hazırlanarak geri dönen Sezar Britanya'nın içlerine kadar ilerledi.
MÖ 52 yılında Arverni kabilesinden Vercingetorix'in liderliğini yaptığı yeni bir isyan tüm Galya'ya yayıldı. Vercingetorix tüm Galya kabilelerini bir araya getirmeyi başarmış ve Sezar'ı Gergovia Savaşı da dahil birkaç çarpışmada yenerek askeri yeteneğini göstermişti ancak Sezar'ın Alesia Savaşı'ndaki özenle hazırlanmış kuşatma planı karşısında nihayet teslim olmak zorunda kalmıştı. Ertesi yıl boyunca süren dağınık isyanlara rağmen Galya tam olarak fethedildi. MÖ 50'ye gelindiğinde, Galya'nın bütünü Roma'nın elinde bulunmaktaydı. Galya asla Kelt kimliğini bir daha kazanamadı, asla başka bir ulusalcı ayaklanmaya daha kalkışmadı ve 3. yüzyıldaki bunalımın dışında, 476 yılına dek Roma'ya bağlı kaldı.
İlk Triumvirlik'in sonu
Clodius kenti yıldıran silahlı çeteler oluşturdu ve sonunda Pompey'in yandaşlarına saldırmaya başladı. Onlar da cevaben tarafından oluşturulmuş karşı-çeteler için parasal kaynak sağladılar. Triumvirliğin siyasal müttefikliği parçalanıyordu. Domitius Ahenobarbus MÖ 55'te Jül Sezar'ın yönetimini ondan almak için konsüllüğe yöneldi. Sonunda, Lucca'da triumvirlik yenilendi. Pompeius ve Crassus'a MÖ 55 yılı için konsüllük sözü verildi ve Jül Sezar'ın vali olarak süresi beş yıl olarak uzatıldı. MÖ 53'te, Crassus Part İmparatorluğu'na karşı bir istila başlattı. Başlangıçtaki başarılardan sonra, çölün derinliklerine ordusunu yürüttü; ancak burada, düşman bölgesinin derinliklerindeki, Harran yakınlarında yapılan Carrhae Muharebesi'nde ordusunun etrafı sarıldı ve kendisi de katledilerek yok edildi. Crassus'un ölümü Triumvirlik'in sonu oldu ve Sezar ile Pompeius ayrı hareket etmeye başladılar. Sezar, Galya'da savaşıyorken Pompey, Sezar'ın siyasal düşmanlarıyla el altından destekliyordu. Sezar'ın Britanya'da seferde olduğu sırada Pompey'in karısı olan kızı Julia doğum yaparken öldü. Sezar, ittifak anlaşmasını yenilemek ve desteğini kaybetmemek için Pompey'e Gaius Marcellus'la evli olan yeğeni Octavia'yı teklif ettiyse de Pompey bu öneriyi reddetti. Bu olay Pompeius ile Jül Sezar arasında kalan son bağı da koparmış oldu.
İç savaş ve Jül Sezar'ın diktatörlüğü (MÖ 49–44)
MÖ 50 yılında Pompey'in önderliğindeki Senato, prokonsüllük görevinin sona erdiği gerekçesiyle Sezar'a Roma'ya geri dönmesi ve ordusunu terhis etmesi emrini verdi. Dahası, Senato Sezar'ın in absentia (gıyabında) ikinci kez konsül seçilmesini de yasakladı. Sezar, konsüllerin kullandığı dokunulmazlık hakkı ya da ordusunun gücü arkasında olmadan Roma'ya girmesi halinde kovuşturmaya uğrayacağını ve politik olarak dışlanacağını düşünüyordu. Pompey, Sezar'ı başkaldırı ve vatana ihanetle suçladı. Sezar'ın 10 Ocak MÖ 49'da generallerin ordularıyla geçmelerinin yasak olduğu Rubicon nehrini "Lejyon XIII Gemina" ile geçmesiyle Roma'da iç savaş başlamış oldu. Plutarch, Sezar'ın Rubicon'u geçtiğinde Atinalı bir oyun yazarı olan Menandros'a ait ἀνερρίφθω κύβος Latince alea iacta est yani "ok yaydan çıktı" deyişini kullandığını söyler.
Sezar'ın sahip olduğu tek lejyon olan Onüçüncü Lejyon'dan çok daha fazla bir güce sahip olmasına rağmen Pompey'in savaşmaya pek niyeti yoktu ve Roma'nın boşaltılmasını buyurdu ve muhafazakâr cumhuriyetçiler Pompey komutası altında Yunanistan'a kaçtılar. Sezar, Senato ve Lejyonlarını kıstırarak Pompey'i kaçmadan yakalama umuduyla onu Brindisium'a kadar kovaladı. Pompey onu atlattı ve Sezar'ın barikatları yıkmasından hemen önce limandan demir alarak kurtulmayı başardı. Limanda bulunan tüm gemiler Pompey tarafından birliklerinin tahliyesi için kullanıldığından onu takip etmek mümkün değildi ve bunu üzerine Sezar yönünü Hispania'ya çevirdi. Roma'yı Marcus Aemilius Lepidus'un prefect'liğine ve İtalya'nın geri kalanını tribün Marcus Antonius'un kontrolüne bırakan Sezar, şaşırtıcı bir hızla 27 gün içinde Hispania'ya ulaştı ve kendisine katılan iki Galya Lejyonu ile Pompey'le hesaplaşmak üzere doğuya, Yunanistan'a doğru ilerledi. 10 Temmuz MÖ 48'de Dyrrhachium'da yapılan savaş sırasında tahkimat hattının yıkılması nedeniyle neredeyse felaketle sonuçlanabilecek bir bozgundan kıl payı kurtuldu. Sezar, kısa süre sonra yapılan Pharsalus Muharebesi ile kendisinden çok daha güçlü, kendi piyadelerinin iki katı piyade ve kayda değer miktarda süvari fazlası olan Pompey'i MÖ 48 yılında kesin olarak yenilgiye uğrattı. Roma'da Sezar diktatör olarak atanırken Marcus Antonius da onun Magister Equitum'u olarak göreve başladı. Bu, Sezar'ın kişiliğini kutsallaştırmış oldu ve Senato'yu veto etme gücünü verdi ve Pleb Konseyi'ne egemen olmasını sağladı. Sezar, Pompey'i İskenderiye'ye kadar kovaladı. Ancak Pompey, İskenderiye'ye vardığında Kral XIII Ptolemaios'un hizmetinde çalışan eski bir Romalı subay tarafından öldürüldü. Pompey'in peşinden İskenderiye'ye gelen Sezar, anlatılanlara göre XIII. Ptolemaios'un mabeyincisi Pothinus tarafından kendisine hediye olarak takdim edilen Pompey'in kesik başına ağlamıştı. Ardından XIII. Ptolemaios ve onun kız kardeşi, karısı ve aynı zamanda vekil kraliçe olan Firavun Kleopatra VII arasındaki iç savaşa müdahil oldu. Bunun sebebi belki de Ptolemaios'un Pompey'in katlindeki rolüdür. Sezar Kleopatra'nın tarafını tuttu. Her halükârda, Ptolemaik güçler MÖ 47 yılında yapılan Nil Muharebesi ile Sezar tarafından yenildiler ve hemen ardından Sezar'dan Caesarion adlı bir çocuğu olduğundan şüphelenilen Kleopatra, tahta çıkarıldı. Sezar ve Kleopatra İskenderiye iç savaşı sırasında elde ettikleri zaferi MÖ 47 yılı baharında Nil üzerinde düzenledikleri bir zafer alayı ile kutladılar. Kraliyet kayığına eşlik eden 400 gemi, Sezar'a Mısır Firavunlarının sahip olduğu ihtişamı yansıtmayı amaçlıyordu.
MÖ 47 yılının ilk aylarını Mısır'da geçiren Sezar, daha sonra Anadolu'ya yöneldi ve Pontus kralı II. Farnekes'i yok edeceği Zela Savaşı'nı kazandı. Zela Savaşı'ndaki zaferi anlatan "Veni, vidi, vici" (Türkçe: Geldim, gördüm, yendim) sözlerini yazarak Roma'da bulunan yardımcısı Gaius Matius'a gönderdi. Ardından Pompey'in Afrika'da kalan senatoryal destekçileri ile hesaplaşmak üzere 28 Aralık MÖ 47 tarihinde Afrikaya geçerek 'da (modern Sousse, Tunus) karaya çıktı. Pompey ortadan kalkmıştı ancak muhafazakâr Cumhuriyetçiler teslim olma niyetinde olmadıklarından Marcus Cato ve Caecilius Metellus Scipio liderliğinde Afrika eyaletlerinde bir direniş organize etmişlerdi. Doğu eyaletlerinde kontrolü sağlayıp, Roma'ya kısa bir ziyaret gerçekleştiren Sezar muhaliflerini takip etmek amacıyla 28 Aralık MÖ 47 tarihinde Afrikaya geçerek 'da (modern Sousse, Tunus) karaya çıktı. Şubat başında Sezar Thapsus'a geldi ve kenti, güney girişini üç sıra tahkimatla kapatarak, kuşattı. Metellus Scipio önderliğindeki cumhuriyetçiler konumlarını kaybetme riskini göze alamayarak savaşı kabul etmek zorunda kaldılar. Sezar'ın süvarileri başarılı bir manevra ile üstün gelerek parlak bir zafer kazandı. Thapsus Muharebesi sonrasında Metellus Scipio ölürken Cato ise intihar etti. Bununla beraber, Pompey'in oğulları Gnaeus Pompeius ve Sextus Pompeius, Sezar'ın eski Legatesi ve Galya savaşlarının iki numaralı komutanı Titus Labienus ile birlikte Hispania'ya kaçtı. Sezar takibe devam etti ve geri kalan son muhalifleri de MÖ 45 yılı Mart ayında yapılan Munda Muharebesi ile yok etti.
Bu süre zarfında, Sezar MÖ 46 yılında Marcus Aemilius Lepidus'la üçüncü ve MÖ 45 yılında meslektaşı olmadan dördüncü defa Konsül seçildi. Sezar düşmanlarını yasaklamak yerine hepsini affettiği için kendisine karşı güçlü bir muhalefet yoktu. 21 Nisan tarihinde Munda'da elde ettiği zaferin onuruna büyük oyunlar ve kutlamalar düzenlendi. Jül Sezar artık Roma devletinin birincil kişisiydi ve güçlerini büyütüp sağlamlaştırdığından düşmanları zorba bir hükümdar olmaya yönelik tutkuları olduğundan korkuyordu. Sezar daha önce MÖ 63 yılında, görevleri arasında takvimi ayarlamak da bulunan Pontifex Maximus seçilmişti. Bu yetkiyle mevcut takvim sistemi üzerinde gerçekleştirdiği revizyon, yaptığı en etkili ve uzun soluklu reformlardan biri olarak tarihe geçti. Sezar MÖ 46 yılında her dört yılda bir artık yıl hesabına dayalı 365 günlük takvim sistemini geliştirdi (Jülyen takvimi olarak bilinen bu takvim Papa XIII. Gregorius tarafından 1582 yılında revize edilerek günümüzde kullanılan Gregoryen takvimi oluşturulmuştur). Bu reformun bir sonucu olarak 455 gün uzunluğundaki standart bir Roma yılı mevsimlere bölünmüş oldu. Gregoryen takviminin 7. ayına Sezar'ın onuruna "July" (Latince Iulius'tan türetilmiştir) adı verilmiştir.
MÖ 45 yılı Eylül ayında İtalya'ya geri dönen Sezar vasiyetini hazırladı ve yeğeni Octavian'u unvanı da dahil olmak üzere sahip olduğu her şeyin mirasçısı olarak tayin etti. Sezar ayrıca Octavian'ın kendisinden önce ölmesi durumunda ikinci varis olarak Marcus Junius Brutus'u belirledi. Bazı kaynaklarda Brutus'u evlatlık oğul ilan ettiği de söylenir. Sezar ve Kleopatra hiç evlenmediler zira Roma kanunlarına göre bunu yapmaları mümkün değildi. Evlilik kurumu sadece Roma yurttaşları arasında yapıldığında geçerli oluyordu ve Kleopatra Mısır kraliçesiydi. Kleopatra Roma'yı birkaç kez ziyaret etti ve bu ziyaretlerinde Sezar'ın Romanın hemen dışında, Tiber kıyısındaki villasında ikamet etti. Bu dönemde Sezar Forumu ve içinde bulunan Venüs Genetrix Tapınağı ile birlikte pek çok kamu binası inşa edildi.
Jül Sezar'a suikast ve İkinci Triumvirlik
Yaşamının sonuna yakın, Jül Sezar Part İmparatorluğu'na karşı bir savaşa hazırlanmaya başladı. Roma'da yokluğu kendi konsüllerini başa geçirme gücünü sınırlayacağından bütün magistraları ve bütün konsülleri ve tribünleri atamasını sağlayan bir yasayı geçirdi. Bu durum magistraları halkın temsilcileri olmaktan diktatörün temsilcileri olmaya dönüştürdü. Jül Sezar'a MÖ 44'te Gaius Cassius ve Marcus Brutus önderlik ettiği bir suikast tertip edildi. Komplocuların dürtüleri hem kişisel hem de siyasaldı. Komplocular genellikle, pek çoğu Jül Sezar Senato'yu gücünden ve saygınlığından yoksun bıraktığı için kızmış olan senatörlerdi. Diğerleriyse gücünü kötüye kullanan ve bir kral olarak mutlak hükümdarlığa giden yolu engellerden arındıran bir tiran olduğuna inanıyorlardı. Senatörler, kendisini sağlama almadan önce Jül Sezar'ı yok etmeyi kendilerine vazife bildiler. Jül Sezar'ı MÖ. 15 Mart 44'te Senato'nun toplanacağı Pompeius'un tiyatrosunda bıçaklayarak öldürdüler. Bunu izleyen iç savaş cumhuriyetten kalanları da yok etti.
Suikastın ardından Cicero'nun popülaritesi tekrar arttı; Senato'nun en güçlü, en sözü geçer adamı haline geldi. Sezar'dan sonra giderek güçlenen Marcus Antonius'u sevmiyordu. Yine de Marcus Antonius ve Cicero dönemin en güçlü iki adamı olarak diğerlerinden daha öne çıkıyordu. Sezar'ın veliahtı Octavianus İtalya'ya varınca Cicero, Marcus Antonius'a karşı onu savunmaya başladı. Sürekli Marcus Antonius'u eleştiriyor, Octavianius'u ise övüyordu. Senatoyu da Marcus Antonius'a karşı kışkırtmıştı. Kafasındaki plan hem Octavianus hem de Antonius'u aradan çıkarmaktı. Ancak Marcus Antonius, Jül Sezar'ın evlat edindiği oğlu ve büyük-yeğeni Octavianus ile bir anlaşma yaptı. Marcus Aemilius Lepidus ile birlikte, olarak bilinen bir bağlaşıklık oluşturdular. Cicero'yu devlet düşmanı ilân ettiler. Cicero kaçtı, fakat yakalandı. MÖ 43 yılının 7 Aralık günü başı kesilerek idam edildi. Başı Forum Romanum'daki Rostra'da halka teşhir edildi, elleri ise Senato binasının kapısına çivilendi.
Marcus Antonius, Lepidus ve Octavianus, Jül Sezar'ın anayasasının güvencesi altına almış olduğu güçlere neredeyse eş güçleri ellerinde tuttular. Bu itibarla, Senato ve kurullar güçsüz kaldı. MÖ 43'te Triumvirler Marcus Antonius ile Octavianus, Sezar'ın suikastçıları Brutus ve Cassius'a karşı Filippi Muharebesi'nde savaştı. Brutus'un Octavianus'u yenmesine karşın, Marcus Antonius, Cassius'u yendi. Kısa süre sonra Brutus da ona katıldı. Ancak Octavianus kendisinin kayırdığı bir seçmen grubu kurdu ve ardından Marcus Antonius'a karşı bir mücadele başlattı. Denizdeki Yunanistan kıyılarına yakın Aktium Muharebesi'nde Octavianus, Marcus Antonius ve Kleopatra'yı bozguna uğrattı. Marcus Antonius aşkı Kleopatra ile kendisinin canına kıydı. MÖ 29'da, Octavianus Roma'ya tartışmasız imparator olarak döndü. MÖ 27'de Octavianus'a diğer bütün Romalılar üzerinde birincil konumunu belirten Agustus - "Ulu Olan" ve "Prinçeps" adlarının kullanımı bağışlandı ve "İmparator Kayser" sanını alarak ilk Roma İmparatoru oldu.
Anayasa
Roma Cumhuriyeti'nin anayasası daha çok gelenek sayesinde kuşaklarca aktarılan bir yazısız yönergeler ve ilkeler dizisiydi. Roma anayasası resmi bir yazılı anayasa belgesi içermemekte idi. Anayasa kurallarının büyük bir kısmı resmi olarak bir belgeye yazılmamıştı. Bu anayasa kuralları sürekli olarak gelişirdi.
Roma Cumhuriyeti'nin Senatosu
Senato'nun yüksek yetkisi; değeri ve saygınlığından gelmekteydi. Bu değer ve saygınlık, hem Senatörlerin yüksek yetenek ve saygınlığı hem de gelenek ve görenek temeline dayanıyordu. Senato senatus consultum denen buyrukları yürürlüğe sokardı. Bu resmi olarak Senato'dan bir magistraya "öğüt"tü. Gene de, uygulamada bunlara genellikle magistralarca uyulmaktaydı. Roma Senatosu'nun odağı dış işlerine yönlendirilirdi. Askeri çatışmaların yönetiminde teknik olarak hiçbir resmi rolü olmamasına karşın, Senato böyle konuları denetleyen en büyük güçtü.
Yasayıcı Kurullar
Magistra seçimi, yeni yasalar, idam cezasının yürütümü, savaş ve barış ilanı, müttefiklik oluşturma ya da bozmaya ilişkin son sözü söyleyecek kişi Roma Halkı - yani yasayıcı kurullardı. iki tür yasayıcı kurul vardı. İlki bütün yurttaşların kurulları olan comitia ("komiteler") idi. İkincisi belirli yurttaş kümelerinin kurulları olan concilia ("konseyler") idi.
Çentürya Kurulu
Yurttaşlar çentüryalar ve tribüsler temeline dayanarak oluşmuştu. Çentüryalar ve tribüsler kendi kurullarında toplanırlardı. Comitia Centuriata çentüryaların kuruluydu. Comitia Centuriata'nın başkanı genellikle bir konsüldü. Çentüryalar, çoğunluklarından bir destek alınana dek birer birer oylamaya katılırlardı. Comitia Centuriata, imperium gücü olan magistraları (konsülleri ve pretörleri) seçerdi. Çensörleri de bu kurul seçerdi. Yalnızca Comitia Centuriata savaş ilan edebilirdi ve bir nüfus sayımının sonuçlarını onaylayabilirdi. Belirli türel olaylarda en yüksek temyiz mahkemesi olarak da hizmet etmiştir.
Tribüs Kurulu
Tribüslerin kuruluna, Comitia Tributa'ya, bir konsül başkanlık ederdi ve otuz beş tribüsün birleşmesiyle oluşmaktaydı. Tribüsler etnik ya da içinde akrabalık bağı taşıyan kümeler değildi, daha çok coğrafi bölümlerdi. Otuz beş tribüsün oylayacağı sıra rastgele kurayla seçilirdi. Tribüslerin çoğunluğundan bir destek alındı mı, oylama sona ererdi. Pek çok yasayı yürürlüğe sokmazken Comitia Tributa; küestörleri, kurulis adellerini ve askeri tribünleri seçerdi.
Pleb Konseyi
Pleb Konseyi; kendi tribüslerinde toplanan pleblerin, patrici olmayan Roma yurttaşlarının, kuruluydu. Kendi yetkililerini, pleb tribünlerini ve pleb adellerini, seçerlerdi. Genellikle bir pleb tribünü kurula başkanlık ederdi. Bu kurul pek çok yasayı yürürlüğe sokardı ve bir temyiz mahkemesi olarak da hizmet edebilirdi. Tribüsler temelinde oluştuğundan dolayı, kuralları ve yöntemleri Comitia Tributa'nınkilerle neredeyse özdeşti.
Yürütücü Magistralar
Her bir magistra maior potestas ("büyük güç") ile yetkilendirilirdi. Yine her bir magistra eşit ve daha düşük rütbece bir magistra tarafından yapılmış herhangi bir işlemi veto edebilirdi. Öte yandan pleb tribünleri ve pleb adelleri diğer magistralardan bağımsızlardı.
Magistra güçleri ve bu güçler üzerindeki denetimler
Her bir cumhuriyet magistrası belirli sahipti. Yalnızca Roma Halkı'nın (hem plebler hem de patriciler) bu güçleri herhangi bireysel bir magistraya sunma hakkı vardı. En büyük anayasal güç imperium idi. Hem konsüller hem de pretörlerin imperiumu vardı. Imperium bir magistraya askeri bir güce komuta etme yetkisi veriyordu. Bütün magistraların gücü de vardı. Bu, magistralarca kamu düzenini sürdürmek için kullanılıyordu. Roma'dayken, bütün yurttaşlarınsa baskıya karşı bir yargı gücü vardı. Bu korumaya provocatio deniyordu (aşağıya bakınız). Ayrıca, magistraların kehanetlere bakması hem bir güç hem de bir görevdi. Bu güç sık sık siyasal muhalifleri engellemek için kullanılırdı.
Bir magistranın gücü üzerindeki denetimlerden biri . Her bir magistra makamında eşzamanlı olarak en az iki kişi bulunurdu. Bir magistranın gücü üzerindeki bir başka denetim ise idi. Provocatio ilkel bir biçimiydi. Bu, habeas corpusun bir öncüsüydü. Eğer herhangi bir magistra devletin güçlerini bir yurttaşa karşı kullanmaya yeltenirse, bu yurttaş magistranın kararını bir tribüne temyize götürebilirdi. Ayrıca, bir magistranın makamındaki yıllık döneminin süresi doldu mu, yeniden bu makamda hizmet etmesi için gerekiyordu. Bu, bazı konsüller ve pretörler için sorun yarattığından, bu magistralar kimi zamanlar imperiumlarının süresini uzattırırlardı. Aslında, resmi açıdan o makamda bulunmadan makamın güçlerini (bir promagistra olarak) alıkoyarlardı.
Konsüller, pretörler, çensörler, adeller, küestörler, tribünler ve diktatörler
Roma Cumhuriyeti'nin en yüksek olağan magistra rütbesiydi; her bir konsül bir yıllığına hizmet ederdi. Konsüllerin hem sivil hem de askeri konularda en üstün gücü vardı. Roma kentindeyken, konsüller Roma hükûmet başkanıydılar. Senato'ya ve kurullara başkanlık ederlerdi. Yurtdışındaykense, her bir konsül bir orduyu komuta ederdi. Yurtdışındaki yetkileri neredeyse saltıktı.
Pretörler kamu hukukunu yönetirdi ve eyalet ordularını komuta ederlerdi. Her beş yılda bir, on sekiz aylık bir dönem için iki çensör seçilirdi. Makamdaki dönemleri sırasında, iki çensör bir nüfus sayımı yaparlardı. Nüfus sayımı sırasında, Senato'ya yurttaş kaydedebilir ya da Senato'dan yurttaş tasfiye edebilirlerdi. Roma'da halka açık oyunların ve gösterilerin yönetimi gibi içişlerini yürütmek için seçilen memurlardı. Küestörler genellikle Roma'daki konsüllere ve eyaletlerdeki valilere yardım ederlerdi. Görevleri sık sık maliydi.
Tribünler pleblerin somut örnekleri sayıldıklarından, kutsallardı. Bu kutsallık, pleblerce içilen ve makamdaki dönemi sırasında bir tribüne zarar vermiş veya onunla çatışmış herhangi bir kişiyi öldürmeyi gerektiren bir antla yerine getirilirdi. Tribünlerin bütün güçleri bu kutsallıktan türerdi. Bu kutsallığın açık bir önemi; bir tribüne zarar vermenin, vetosuna aldırmamanın ya da onunla çatışmanın idamlık ceza sayılması gerçeğiydi.
Olağanüstü askeri zamanlarda, altı aylık bir dönemliğine bir atanırdı. Anayasal hükûmet dağıtılır ve diktatör devletin mutlak başkanı durumuna gelirdi. Diktatörün dönemi sona erdiğindeyse, yeniden anayasal hükûmet kurulurdu.
Kültür
Roma Cumhuriyeti'nde yaşam Roma kenti ve ünlü yedi tepe çevresinde dönerdi. Kentin birkaç , , pek çok meyhanesi, ve genelevi vardı. Roma'nın denetimi altındaki bütün bölgede, yerleşim mimarisi çok gösterişsiz evlerden taşra villalarına ve Roma'nın başkentinde, zarif 'ndeki konutlara değin değişkenlik gösterirdi. Nüfusun büyük çoğunluğu kent merkezinde apartmanlara yerleşmiş biçimde yaşardı.
Çoğu Roma kasabası ve kentinin Roma kentinin kendisinde de olduğu gibi bir forumu ve tapınakları vardı. Kent merkezlerine su getirmek için yapılmıştı, ve yemeklik yağsa yurtdışından ithal ediliyordu. Ağalar genellikle kentlerde oturuyorlardı ve emlakları çiftlik yöneticilerinin bakımına bırakılmıştı. Daha yüksek bir işçi verimliliğini özendirmek için, pek çok ağa çok sayıda köleyi salıverirdi.
MÖ 2. yüzyılın ortalarının başlangıcında, Yunan kültürü, Helen kültürünün "beyin sulandırıcı" etkileri hakkında atılan söylevlere karşın giderek etkin duruma geliyordu. Agustus zamanına gelindiğinde, kültürlü Yunan ev köleleri Romalı gençlere (bazen kızlara bile) ders vermekteydi. Yunan yontuları Palatinus'taki ya da villalardaki Helenistik bahçe mimarisini bezedi. Roma mutfağının büyük bir kısmı da aslen Yunan'dı. Romalı yazarlar kültürlü Yunan tarzı olması nedeniyle Latinceyi hor gördüler.
Toplumsal tarih ve yapı
Roma kültürünün pek çok yanı Yunanlardan ödünçlenmişti. Mimaride ve heykelde, Yunan örnekleri ve Romalı boyamaları arasındaki fark belirgindir. Mimariye başlıca Romalı katkıları kemer ve kubbeydi. Roma'nın kendisini izleyen Avrupalı kültürler üzerinde büyük etkisi de oldu. Ehemmiyeti, Vergilius ve Ovidius'un çalışmalarının dayanıklılığında ve kalıcı öneminde görüldüğü gibi en iyi belki de sürekliliğine ve etkisine yansımıştır. Latince, Cumhuriyet'in birincil dili, Roma Katolik Kilisesi'nce ayin amaçları için hala kullanılmaktadır ve 19. yüzyıla dek kapsamlı biçimde bilimsel yazılarda - örneğin; fen ve matematikte - kullanılmıştır. Roma tüzesiyse pek çok Avrupa ülkesinin ve sömürgelerinin yasalarına temel oluşturmuştur.
Erken toplumsal yapının merkezi yalnızca kan bağlarıyla belirtilmiş olmayan, bir yandan da yasal olarak bağıyla kurulmuş olan aileydi. ailenin saltık başıydı; karısının, çocuklarının, oğullarının karılarının, yeğenlerin, kölelerin ve salıverilmiş kölelerin ve istediğinde mallarının efendisiydi. Onları öldürme hakkı bile bulunuyordu. Roma tüzesi yalnızca patrici ailelerini yasal varlıklar olarak tanıyordu.
Kölelik ve köleler toplumsal düzenin parçasıydı; satın alınıp satılabilecekleri vardı. Pek çok köle, sahiplerince ödenmiş hizmetlerinden ötürü salıverilirdi; bazı kölelerse özgürlüklerini satın almak için para biriktirebilirlerdi. Genellikle, köleleri sakatlama ve öldürme kanunlarca yasaklanmıştı. Roma nüfusunun %25inin köleleştirilmiş olduğu düşünülmektedir.
Giyim ve yemek
Erkekler sıklıkla toga ve kadınlarsa stola giyerlerdi. Kadınların stolası bir togadan farklı görünürdü ve genellikle parlak renkliydi. Giyim ve kuşam bir insan sınıfını diğer sınıftan ayırırdı. Çobanlar ve köleler gibi plebler ya da avam, kalın ve koyu kumaştan yapılmış tunik giyerken, patriciler ketenden ya da ak yünden yapılmış tunik giyerlerdi. Bir şövalye ya da magistra augusticlavus, küçük mor düğmeler taşıyan bir tunik, giyerdi. Senatörler tunica laticlavia denen geniş kırmızı çizgili tunikler giyerlerdi. Askeri tunikler sivillerce giyilenlerden kısaydı. Oğlanlar, bayramına dek, kan kırmızısı ya da mor kenarlı bir toga olan toga praetexta giyerlerdi. 16 yaş üzerindeki erkekler Roma'da yurttaş olduklarını belirtmek için toga virilis, (ya da toga pura), giyerlerdi. Toga picta utkulu generaller tarafından giyilirdi ve onların muharebe meydanındaki becerileri kadar işlemeleri olurdu. Toga pulla ise yastayken giyilirdi.
Ayakkabı bile bir kişinin toplumsal konumunun göstergesiydi. Patriciler al ve kızıl sandaletler giyerlerdi, senatörlerin kahverengi ayakkabıları vardı, konsüllerin ak ayakkabıları vardı ve askerler ağır çizmeler giyerlerdi. Romalılar, kuzeydeki sınırlarda dövüşmesi gereken askerler için bazen sandaletlerin içine giyilen çorap türetti.
Romalıların yalın yeme alışkanlıkları vardı. Temel besinler genellikle 11 sularında tüketiliyordu ve ekmek, salata, peynir, meyveler, fındıklar ve önceki gecenin akşam yemeğinden kalmış soğuk etten oluşurdu. Romalı Ozan Horatius çok yalın olarak tanımladığı kendi beslenme düzenine göre başka bir Roma gözdesinden, zeytinden, söz eder: "Bence, zeytinler, karakavuklar ve düz ebegümeci dayanıklılık sağlar." Aile bir masa çevresindeki taburelerde oturarak birlikte yerdi. Parmaklar katı yiyecekleri yemek için kullanılırdı ve kaşıklarsa çorbalar için kullanılırdı.
Şarap temel bir içecek sayıldığından her öğünde ve fırsatta büyün sınıflarca tüketiliyordu ve oldukça ucuzdu. Yaşlı Cato bir keresinde işgücüne şarap sağlamak için kendi payını yarıya bölmeyi önerdi. Üzümlü ve ballı pek çok içecek türü de tüketiliyordu. Aç karnına içmek hem kabaca hem de bedensel ve tinsel zayıflatıcı etkileri Romalılar için tanıdık olan ayyaşlığın kesin bir işareti olarak görülüyordu. Alkolik olunduğu üzerine doğru bir suçlama siyasal rakipleri safdışı bırakmanın etkili bir yoluydu. Öne çıkan alkolik Romalılar içerisinde Marcus Antonius ve Cicero'nun öz oğlu Marcus (Küçük Cicero) vardı. Genç Cato bile tam bir içkici olarak biliniyordu.
Eğitim ve dil
'da çeşitli askeri fetihlerin ardından, Romalılar Yunan eğitiminin pek çok öğretisini kendi deneyimsiz düzenlerine uydurdular. Bedensel eğitim oğlanların Romalı yurttaşlar olarak yetişmesi ve olası bir asker alımına hazırlanmaları içindi. Disipline bağlı kalmak çok büyük bir önem taşırdı. Kızlar iplikçilik, dokuma ve dikme sanatını genellikle annelerinden alırlardı. Daha resmi bir okul eğilimi MÖ 200 dolaylarında başladı. Eğitim altı yaş gibi başlıyordu ve ilerideki altı-yedi yıl boyunca, oğlanlar ve kızlardan yazma, okuma ve saymanın temellerini öğrenmeleri bekleniyordu. On iki yaşında Latince, Yunanca, dilbilgisi, edebiyat ve ardından topluluk önünde konuşma alıştırmalarını öğreniyor olurlardı. çalışılması ve öğrenilmesi gereken bir sanattı ve iyi hatiplere saygı gösterilirdi.
Romalıların anadili Latinceydi. Yaşatılan Latin edebiyatı neredeyse büsbütün Klasik Latinceden ve yapay, oldukça üsluplaştırılmış gösterişli bir edebi dilden oluşsa da; asıl konuşma dili dilbilgisinde, sözcük dağarcığı ve boğumlanmasında Klasik Latinceden oldukça fark gösteren Halk Latincesiydi. Roma'nın genişlemesi Latinceyi Avrupa'nın geneline yaydı ve zamanla Halk Latincesi evrimleşti ve farklı konumlarda kerte kerte bir dizi belli Latin diline dönüştü. Fransızca, İtalyanca, Portekizce, Rumence ve İspanyolcayı içeren bu dillerin çoğu zamanla geliştikçe aralarındaki farklar da büyüdü. İngilizce kökende Romandan çok Cermen olsa da; İngilizce oldukça fazla Latince ve Latinceden-geliştirilmiş sözcük almıştır.
Güzel sanatlar
Roma edebiyatı başlangıcından beri Yunan yazarlardan oldukça etkilenmişti. Elimizdeki ilk yapıtlardan bazıları, Roma'nın erken askeri tarihini anlatan tarihi destanlardan oluşmaktadır. Cumhuriyet genişledikçe, yazarlar şiirler, güldürüler, tarih ve ağlatılar üretmeye başladılar. Vergilius Roma destan örneğinin doruk noktasını yansıtır. Aeneis'i; Eneas'ın Troya'dan kaçışının ve ileride Roma olacak kent yerleşiminin öyküsünü anlatır. Lucretius, sında, bir destan havasında bilimi açıklamaya çalışmıştır. Yergi türü Roma'da yaygındı ve yergiler ve Persius tarafından yazılmıştır. Cicero'nun retorik yapıtları İlk Çağ'da kaydedilmiş en iyi yazışma türlerinden bazıları olarak değerlendirilmektedir.
MÖ 3. yüzyılda, savaşlardan çapullanmış Yunan resmi yaygınlaşmaya başladı ve pek çok Roma evi Yunan ressamlarca açık hava resimleriyle süslendi. O dönemdeki büst sanatı genç ve klasik orantılar kullanıyordu, sonradan gerçekçilik ve ülkücülüğün karışımına evrimleşti. Kabartma sanatında da gelişmeler yaşandı, Roma yengileri betimlendi.
Müzik günlük yaşamın büyük bir parçasıydı. Sözcüğün kendisi Yunanca μουσική (musiki), "Musaların sanatı", sözünden gelmektedir. Pek çok özel olaylara ve halk olaylarına, geceleyin yemekten askeri geçit törenleri ve tatbikatlara değin her yerde çalan müzik eşlik ederdi. Yine de, herhangi bir antik müzik tartışmasında, uzman olmayan kişilere ve üstelik pek çok müzikçiye hatırlatılmalıdır ki çağdaş müziğimizi müzik yapan şeylerin çoğu yalnızca son 1.000 yıl içerisindeki gelişmelerin sonucudur ki; ezgi, ölçüler, armoni ve üstelik kullandığımız çalgılar yüzyıllar önce müzik yapmış ve dinlemiş Romalılara tanıdık gelmeyecektir.
Zamanla; kentsel gereksinimler değişerek inşaat mühendisliği ve bina yapım teknolojisi gelişip işlendikçe Roma mimarisinde düzeltmeler yapıldı. Roma betonu 2.000 yıl sonra bile bazı Roma yapıları görkemli bir biçimde dikildiğinden bir sır olarak kaldı. Başkentin mimari tarzı, Roma denetimi ve etkisi altındaki diğer kentsel merkezlere öykünmüştür. Roma kentleri iyi tasarlanıyor, etkili biçimde yönetiliyor ve temiz bakılıyordu.
Spor ve eğlence
Roma kentinde Romalı askerler için bir tür talim bölgesi olan Campus Martius ("Mars'ın Alanı") adlı bir yer vardı. Sonradan, alan Roma'nın atletizm bölgesi durumuna geldi. Alanda; gençler oyun oynamak ve atlama, güreş, yumrukoyunu ve koşu gibi alıştırmalar yapmak için toplanırlardı. Binicilik sporu, atış ve yüzme de bedensel etkinlikler olarak yeğleniyordu. Kıra gidildiğinde, eğlence için balık tutuluyor ya da ava çıkılıyordu. Roma'daki masa üstü oyunları; zar (Tesserae ya da ), Roma Satrancı (), Roma Daması (Calculi), (Üçtaş) (Terni Lapilli), tavlanın ataları olan Ludus duodecim scriptorum ve Tabula'ydı. Savaş arabası yarışları, müzik ve tiyatro gösterileri gibi insanları meşgul tutan birkaç başka etkinlik de vardı.
Din
Romalıların dini inançları MÖ 800 dolaylarındaki Roma'nın kuruluşuna dek dayanmaktadır. Yine de, çoğunlukla Cumhuriyet ve Erken İmparatorluk ile bağdaştırılan Roma dini, Romalıların Yunan kültürüne rastladığı ve Yunan dini inançlarının çoğunu benimsedikleri MÖ 500 dolaylarına dek başlamamıştır. Özel ve kişisel tapınma, dini uygulamaların önemli bir yanıydı. Bir bakıma, her bir konut bir tapınaktı. Her bir evin aile üyelerinin dualarını sunduğu, ayinlerini uyguladığı ve evin tanrılarıyla etkileşime girdiği bir sunağı () vardı. Romalıların tapındığı tanrıların çoğu geliyordu, diğerleriyse Yunan Tanrılarına dayanıyordu. En ünlü iki tanrı Jüpiter (Tanrıların Kralı) ve Mars (Savaş Tanrısı) idi. Akdeniz'in çoğunda yayılan kültürel etkisiyle, Romalılar hem yabancı tanrıları hem de Sinisizm ve Stoacılık gibi diğer felsefi gelenekleri kendi kültürlerine kabul etmeye başladılar.
Askeriye
Yapısal tarih
Roma askeriyesinin yapısal tarihi; Romalı silahlı kuvvetlerinin örgütlenmesindeki ve oluşumundaki büyük kronolojik dönüşümleri belirtir. Roma askeriyesi Roma ordusu ve olarak bölünmüştü; gerçi bu iki erk çağdaş savunma kuvvetlerinde olduğundan daha az birbirinden ayrı durumdaydı. En üst düzey olan ordu ve donanma içerisinde, hem olumlu askeri yeniliğin bir sonucu olarak hem de kadroya ait yapısal evrim yoluyla yapısal değişiklikler ortaya çıktı.
Hoplit orduları (MÖ 509-315)
Bu dönemde Romalı askerler, savaşma tarzlarını Yunanlardan almış görünen kuzeydeki Etrüskleri örnek almış görünüyordu. Geleneksel olarak, falanksın Roma ordusuna getirilişi kentin sondan ikinci kralına, Servius Tullius'a (MÖ 578'den 534'e dek hükmetti), yorulur.Titus Livius ve 'a göre; en öndekiler, en iyi gereçleri satın alabilen en varlıklı yurttaşlardan oluşuyordu. Sonraki her bir sınıfsa bir öncekinden daha az varlıklı ve daha yoksul gereçleri olanlardan oluşmaktaydı.
Falanksın bir özelliği de; yalnızca geniş, açık alanlarda dövüşürken etkili olmasından dolayı İç İtalya'nın engebeli arazisinde dövüşen Romalıları dezavantajda bırakan durumuydu. MÖ 4. yüzyılda, Romalılar falanksı bırakarak daha esnek manipüle düzene geçtiler. Bu değişim ara sıra 'a yorulur ve MÖ 390'da Galyalı İstilası'nın hemen ardından yerleşmiştir. Yine de, belki İkinci Samnit Savaşı'nda (MÖ 326-304) Samnitlerin yengisinin bir sonucu olarak Roma'nın güneydeki düşmanları Samnitlerden alınmış olması daha olasıdır.
Manipüle lejyon (MÖ 315–107)
Bu dönemde, (hem ağır hem de hafif piyadeden oluşan) 5.000 adamlı bir ordu düzeni bir lejyon olarak biliniyordu. Manipüle ordu; toplumsal sınıf, yaş ve askeri deneyime dayanıyordu.Manipüller her biri tek bir piyade sınıfından çekilmiş 120 adamdan oluşan birimlerdi. Manipüller sıklıkla üç ağır piyade türüne dayanan üç ayrık hatta konuşlanıyorlardı.
Her bir manipülün ilk hattındakiler; tunç bir zırh göğüslük ve yaklaşık 30 cm (12 içinde olmak üzere) uzunluğunda 3 tüyle bezenmiş tunç bir tolga giyinen ve zırhlı odun bir kalkan taşıyan deri-zırhlı piyade askerleriydi. Bir kılıç ve iki atış mızrağıyla silahlandırılmışlardı. İkinci piyade hattı ilk piyade hattıyla eşit biçimde silahlanmış ve zırhlanmıştı. Yine de, ikinci piyade hattı sert bir pirinç tunç zırh göğüslükten daha hafif bir zırh giyiyordu. Üçüncü piyade hattı Roma ordusundaki hoplit-tarzda (ara sıra erken cumhuriyet sıralarında kullanılan Yunan-tarzda düzen) birliklerin kalıntılarıydı. Daha hafif bir mızrak taşımaları dışında ikinci piyade hattıyla eşit biçimde silahlanmış ve zırhlanmışlardı.
Üç piyade sınıfı Roma topluluğu içerisindeki toplumsal ayrılıklarla biraz yöndeşlik gösteriyor olabilirdi; ancak en azından resmi olarak üç hat toplumsal sınıftan çok yaş ve deneyime dayanıyordu. Genç, kendini kanıtlamamış adamlar ilk hatta hizmet ederlerdi, biraz askeri deneyimi olan daha yaşlı adamlar ikinci hatta hizmet ederdi ve ileri yaş ve deneyimdeki gazi birliklerse üçüncü hatta hizmet ederdi.
Manipüllerin ağır piyadeleri; bir dizi hafif piyade ve genellikle her bir manipüle lejyon için 300 atlı olan süvari birliklerince destekleniyordu. Süvariler öncelikle en zengin Ekües sınıfından seçiliyordu. Orduyu belirli bir savaşçı görevi görmeden izleyen ve üçüncü hattın arkasına konuşlanan ek bir birlik sınıfı vardı. Orduya eşlik etmekteki başlıca görevleri; manipüllerde açılan bütün aralıkları doldurmaktı. Hafif piyade en genç ve en düşük toplumsal sınıflardan seçilen 1.200 zırhsız avcı eri birliklerinden oluşuyordu. Birkaç hafif ciritin yanı sıra bir kılıç ve küçük bir kalkanla silahlandırılıyorlardı.
Küçük bir donanma MÖ 300 sularında oldukça düşük bir düzeyde iş görüyordu; ancak büyük oranda gelişimi yaklaşık kırk yıl sonra, Birinci Pön Savaşı sırasında, olacaktı. Büyük bir yapım döneminin ardından, donanma Kartaca ("Pön") kalıbında 400 gemiden daha fazla bir boyuta türedi. Bitirildiğinde 100.000 denizciye kadar barındırabiliyordu ve birlikleri muharebeye götürmek üzere bindiriyordu. Donanma bundan sonra boyutta geriledi.
Pön Savaşları'ndaki olağanüstü gereklilikler ve insan gücü sıkıntısı, manipüle lejyonun zayıflıklarını, kısa dönemde de olsa, ortaya çıkardı. MÖ 217'de İkinci Pön Savaşı'nın neredeyse başında Roma, askerlerinin hem yurttaş hem de mülk sahibi olmasını gerektiren ve eskiden beri var olan ilkesini büyük oranda yok saymak zorunda kalmıştı. MÖ 2. yüzyıl sırasında, kısmen çeşitli savaşların neden olduğu büyük yitimlerden ötürü Romalı topraklarındaki nüfusta genel bir düşüş görüldü. Bu duruma sert toplumsal gerilimler ve özellikle orta sınıfların çöküşü eşlik etti. Sonuç olarak Roma devleti, devletin harcamalarıyla askerlerini silahlandırmak zorunda kaldı, ki geçmişte böyle bir şey yapmak zorunda kalınmamıştı.
Ağır piyade türleri arasındaki ayrım kaybolmaya başladı; çünkü belki de devlet artık tekbiçim teçhizatı sağlamakta sorumluluk kabul ediyordu. Üstelik var olan insan gücü kıtlığı, Roma'nın bağlaşıkları üzerinde bağlaşık birlikleri sağlaması gibi çok daha ağır bir yüke yol açtı. En sonunda, Romalılar lejyonlarla yan yana çarpışması için paralı askerler tutmaya başlamak zorunda kaldı.
Gaius Marius'un yeniliklerinin ardından lejyon (MÖ 107–27)
Marius Reformları olarak bilinen bir süreçte Romalı Konsül Gaius Marius, Roma askeriyesi için bir yenilik izlencesini yürürlüğe soktu. MÖ 107'de, bütün yurttaşlar, varlıkları ve toplumsal sınıfları ne olursa olsun, Roma ordusuna giriş için uygun duruma getirildi. Bu girişim, askerlik hizmeti için mülk gerekliliklerini kaldırarak yüzyıllardır yetişen aşamalı bir süreci resmileştirmiş ve sonuçlandırmış oldu. Üç ağır piyade sınıfı arasındaki çoktan kaybolmuş olan ayrım, tek bir ağır lejyoner-piyade sınıfına daraldı. Ağır piyade-lejyonerler yurttaş yığılımlarından seçilirken, yurttaş olmayan yabancılarsa hafif piyade rütbelerine atanmak için geldiler. Ordunun daha yüksek düzeydeki yetkilileri ve komutanları hala yalnızca Romalı aristokrasisinden seçiliyordu.
Cumhuriyet'in başlarında olduğu gibi, lejyonerler artık topraklarını korumak için mevsimlik savaşmıyorlardı. Bunun yerine, kendilerine ölçünlü ödeme yapılıyor ve devletçe belirlenmiş bir süreliğine işe alınıyorlardı. Sonuçta askerlik görevi en çok, toplumun aylıklı bir ödemeyi çekici bulan en yoksul kesimlerine hoş görünmeye başladı. Bu gelişmenin denge bozucu bir sonucu da emekçi sınıfının devlet içerisinde daha güçlü ve daha yüksek bir konumu ele geçirmesiydi.
Geç Cumhuriyet'in lejyonları yapısal olarak neredeyse bütünüyle ağır piyadeydi. Lejyonun ana alt-birimine kohort denirdi ve yaklaşık 480 piyade erinden oluşuyordu. Kohort bu nedenle daha erken manipül alt-biriminden çok daha geniş bir birimdi ve her biri 80 erden oluşan altı çentüryaya bölünmüştü. Her bir çentürya da 8er adamdan oluşan 10 "çadır grubu"na ayrılmıştı. Lejyonlar ayrıca küçük bir topluluk olan ve genellikle 120 adamdan oluşan Roma lejyoner süvarilerini oluşturuyordu. Süvari birlikleri muharebe süvarilerinden çok keşif erleri ve ulaklar olarak kullanılıyorlardı. Lejyonlar belki 60 adamdan oluşan ağır silah mürettebatını da barındırıyordu. Her bir lejyon çoğunlukla kendisiyle yaklaşık eşit sayıdaki bağlaşık (Romalı olmayan) birliklerle eşleştirilirdi.
Yine de, Roma ordusunun en belirgin yoksunluğu olan süvari, özellikle ağır süvari, sıkıntısı aynen kaldı. Roma'nın sınırları genişledikçe ve düşmanları büyük oranda piyade-tabanlı birliklerden büyük oranda süvari-tabanlı olanlara dönüştükçe, piyade-tabanlı Roma ordusu, özellikle Doğu'da, kendisini taktiksel bir dezavantajda bulmaya başladı.
Akdeniz'in zaptından sonra boyutta azalmanın ardından Roma donanması, birkaç yeni talebi karşılamak için Geç Cumhuriyet'te kısa dönemli gelişme ve yeniden canlanma geçirdi. Caesar yönetiminde, Britanya'nın işgalini sağlaması için Manş Denizi'nde bir işgal filosu kuruldu; Pompeius'un yönetimi altında, Akdeniz'i Kilikyalı korsanlardan temizlemek için büyük bir filo oluşturuldu. Bunu izleyen iç savaş sırasında, bin kadar gemi ya yapıldı ya da Yunan kentlerinden zorla hizmete alındı.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Özel
- ^ a b c d e (1979). "Size and Duration of Empires: Growth-Decline Curves, 600 B.C. to 600 A.D.". Social Science History. 3 (3/4). Social Science History, Vol. 3, No. 3/4. s. 125. doi:10.2307/1170959. JSTOR 1170959.
- ^ "How Rome Destroyed Its Own Republic". history.com. 6 Kasım 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Ağustos 2022.
- ^ Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 15
- ^ Matyszak 2003, s. 40.
- ^ Matyszak 2003, s. 41.
- ^ Matyszak 2003, s. 42.
- ^ Abbott, 25
- ^ Abbott, 26
- ^ Grant, The History of Rome, p. 33
- ^ a b Florus, The Epitome of Roman History, Book 1, ch. 11
- ^ Grant, The History of Rome, p. 38
- ^ Grant, The History of Rome, p. 37 See also: Livy, The Rise of Rome, p. 89
- ^ Cassius Dio, The Roman History, Vol. 1, VII, 17
- ^ The Enemies of Rome, p. 13
- ^ Livy, The Rise of Rome, p. 96
- ^ Grant, The History of Rome, p. 41
- ^ Florus, The Epitome of Roman History, Book 1, ch. 12
- ^ Pennell, Ancient Rome, Ch. II
- ^ Florus, The Epitome of Roman History, Book 1, ch. 13
- ^ a b Livy, The Rise of Rome, p. 329 See also: Lane Fox, The Classical World, p. 283
- ^ Abbott, 28
- ^ Abbott, 37
- ^ Abbott, 42–43
- ^ Abbott, 44
- ^ Abbott, 45
- ^ Abbott, 46
- ^ Abbott, 47
- ^ a b Abbott, 48
- ^ Abbott, 52
- ^ Abbott, 51
- ^ Abbott, 53
- ^ Pennell, Ancient Rme, Ch. IX, para. 4
- ^ a b Grant, The History of Rome, p. 48
- ^ a b c d Pennell, Ancient Rome, Ch. IX, para. 13
- ^ a b Grant, The History of Rome, p. 49 See also: Pennell, Ancient Rome, Ch. IX, para. 14
- ^ Grant, The History of Rome, p. 52
- ^ Grant, The History of Rome, p. 53
- ^ MatyszakThe Enemies of Rome, p. 14
- ^ Grant, The History of Rome, p. 78
- ^ Lane Fox, The Classical World, p. 294
- ^ Cassius Dio, The Roman history, Vol. 1, VIII, 3
- ^ Lane Fox, The Classical World, p. 307
- ^ Pennell, Ancient Rome, Ch. XI, para. 1
- ^ Grant, The History of Rome, p. 80
- ^ Abbott, 63
- ^ Abbott, 65
- ^ Abbott, 66
- ^ Abbott, 77
- ^ Abbott, 80
- ^ Pennell, Ancient Rome, Ch. XII, para. 14
- ^ Lane Fox, The Classical World, p. 309
- ^ Goldsworthy, The Punic Wars, p. 113
- ^ Goldsworthy, The Punic Wars, p. 84
- ^ Goldsworthy, The Punic Wars, p. 88
- ^ Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 29 See also: Matyszak, The Enemies of Rome, p. 25
- ^ Pennell, Ancient Rome, Ch. XIII, para. 15
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;antiquityP153
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Pennell, Ancient Rome, Ch. XV, para. 24
- ^ Goldsworthy, The Punic Wars, p. 338
- ^ Goldsworthy, The Punic Wars, p. 339
- ^ a b Matyszak, The Enemies of Rome, p. 47
- ^ Grant, The History of Rome, p. 115
- ^ Matyszak, The Enemies of Rome, p. 49
- ^ Grant, The History of Rome, p. 117
- ^ a b Grant, The History of Rome, p. 119
- ^ Lane Fox, The Classical World, p. 326
- ^ a b Grant, The History of Rome, p. 120
- ^ Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 75
- ^ Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 92
- ^ Matyszak, The Enemies of Rome, p. 53
- ^ History of Rome – The republic, Isaac Asimov.
- ^ Abbott, 96
- ^ Abbott, 97
- ^ Abbott, 98
- ^ Abbott, Frank Frost (1901). A History and Description of Roman Political Institutions. Elibron Classics. s. 100. ISBN .
- ^ Santosuosso. Storming the Heavens. s. 29.
- ^ Matyszak, Philip (2004). The Enemies of Rome. Thames & Hudson. s. 64. ISBN .
- ^ a b c Florus, The Epitome of Roman history, Book 3, ch. 5
- ^ Matyszak, The Enemies of Rome, p. 76
- ^ Grant, The History of Rome, p. 158
- ^ Abbott, 103
- ^ Grant, The History of Rome, p. 161
- ^ Abbott, 104
- ^ Plutarhos. The Life of Sulla (İngilizce). s. 37.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Maximus
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Appian, Civil Wars, 1, 117
- ^ Santosuosso, Storming the Heavens, p. 43
- ^ Muharebede yenilen birliklere uygulanan cezada suçluluğuna bakılmaksızın her 10 askerden birisinin idam edilmesi uygulaması olan desimasyon sebebiyle III. Köle Savaşı boyunca 4 bin Romalı asker idam edilmiştir
- ^ Crassus bu uygulamaları neticesinde Romalı askerler tarafından düşmandan daha tehlikeli görülür
- ^ Abbott, 108
- ^ Abbott, 109
- ^ a b Lane Fox, The Classical World, p. 363
- ^ a b c Plutarch, Lives, Pompey
- ^ Florus, The Epitome of Roman history, Book 3, ch. 6
- ^ John Leach, Pompey the Great, p. 92
- ^ Abbott, 109–110
- ^ Abbott, 110
- ^ a b Abbott, 111
- ^ Plutarch, Caesar 11-12 19 Aralık 2019 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi; Suetonius, Julius 18.1 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Plutarch, Julius 13 19 Aralık 2019 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi; Suetonius, Julius 18.2 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Plutarch, Caesar 13-14 19 Aralık 2019 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi; Suetonius 19 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Cicero, Atticus'a Mektuplar 2.1, 2.3, 2.17; Velleius Paterculus, Roma Tarihi 2.44 22 Temmuz 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; Plutarch, Caesar 13-14 19 Aralık 2019 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi, Pompey 47 20 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Crassus 14 10 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; Suetonius, Julius 19.2 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi; Cassius Dio, Roma Tarihi 37.54-58 28 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Suetonius, Julius 21 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Abbott, 112
- ^ Abbott, 113
- ^ a b Plutarch, Lives, Caesar
- ^ Santosuosso, Storming the Heavens, p. 58
- ^ Cicero'nun "Verres'e Karşı" adlı konuşmalarında eski bir eyalet valisinin eyalet giderlerinden kendisine sağladığı yasa dışı zenginlikten dolayı mahkûm edilmesi anlatılır.
- ^ Cicero, Atticus'a mektuplar; Jül Sezar, Galya Savaşları Üstüne Yorumlar ; Appian, Galya Savaşları Epit. 3 18 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; Cassius Dio, Roma Tarihi 38.31-50
- ^ Jül Sezar, Galya Savaşları Üstüne Yorumlar ; Appian, Galya Savaşları Epit. 4 18 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; Cassius Dio, Roma Tarihi 39.1-5 29 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Jül Sezar, Galya Savaşı Üstüne Yorumlar; Cassius Dio, Roma Tarihi 40.33-42 22 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Aulus Hirtius, Galya Savaşı Üstüne Yorumlar
- ^ Matyszak, The Enemies of Rome, p. 133
- ^ Plutarch, Lives of the Noble Grecians and Romans, p. 266
- ^ Plutarch, Caesar 60.2 19 Aralık 2019 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Suetonius, Julius 32 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Abbott, 115
- ^ Julius Caesar, The Civil War, 81–92 See also: Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 218
- ^ Abbott, 134
- ^ Abbott, 135
- ^ a b Abbott, 137
- ^ Abbott, 138
- ^ Suetonius, Julius 76 30 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
- ^ Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 227 See also: Lane Fox, The Classical World, p. 403
- ^ Holland, Rubicon, p. 312
- ^ Abbott, 133
- ^ a b Goldsworthy, In the Name of Rome, p. 237
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;antiquityP170
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Luttwak, The Grand Strategy of the Roman Empire, p. 7
- ^ Byrd, 161
- ^ Byrd, 96
- ^ Cicero, 239
- ^ Byrd, 44
- ^ Polybius, 133
- ^ a b Polybius, 134
- ^ Polybius, 135
- ^ Lintott, 42
- ^ Abbott, 251
- ^ a b c d e f g Polybius, 132
- ^ Abbott, 257
- ^ Cicero, 241
- ^ Lintott, 51
- ^ Taylor, 77
- ^ Taylor, 7
- ^ Abbott, 196
- ^ a b Abbott, 151
- ^ Lintott, 95
- ^ Lintott, 97
- ^ Cicero, 235
- ^ Lintott, 113
- ^ Byrd, 20
- ^ Byrd, 179
- ^ Byrd, 32
- ^ Byrd, 26
- ^ Byrd, 23
- ^ Byrd, 24
- ^ Cicero, 237
- ^ Kevin Greene, "Technological Innovation and Economic Progress in the Ancient World: M.I. Finley Re-Considered", The Economic History Review, New Series, Vol. 53, No. 1. (Feb., 2000), pp. 29–59 (39)
- ^ a b Scott, 404
- ^ Abbott, 1
- ^ Abbott, 2
- ^ Abbott, 6
- ^ "Resisting Slavery in Ancient Rome". BBC. 11 Nisan 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Haziran 2008.
- ^ . Kentucky Educational Television. 11 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2008.
- ^ Pliny the Elder's , book 12 pp. 38
- ^ . Unrv.com. 15 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2010.
- ^ . Wordinfo.info. 5 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2010.
- ^ "Romans' crimes of fashion revealed". BBC. 26 Ağustos 2003. 13 Nisan 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Haziran 2008.
- ^ "Me pascunt olivae, me cichorea levesque malvae." Horace, Odes 1.31.15, ca 30 BC
- ^ Phillips pg 46–56
- ^ Phillips pg 35–45
- ^ Phillipa pg 57–63
- ^ The Legacy of Roman Education (in the Forum), Nanette R. Pacal, The Classical Journal, Vol. 79, No. 4. (Apr. – May, 1984)
- ^ Oxford Classical Dictionary, Edited by Simon Hornblower and Antony Spawforth, Third Edition. Oxford; New York: Oxford University Press, 1996
- ^ – the acknowledged originator of Roman Satire in the form practiced by Juvenal – experimented with other meters before settling on dactylic hexameter.
- ^ Toynbee, J. M. C. (Aralık 1971). "Roman Art". The Classical Review. 21 (3). ss. 439-442. doi:10.1017/S0009840X00221331. JSTOR 708631. Erişim tarihi: 11 Aralık 2007.
- ^ "Mousike, Henry George Liddell, Robert Scott, A Greek-English Lexicon, at Perseus". 14 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Eylül 2011.
- ^ W. L. MacDonald, The Architecture of the Roman Empire, rev. ed. Yale University Press, New Haven, 1982, fig. 131B; Lechtman and Hobbs "Roman Concrete and the Roman Architectural Revolution"
- ^ Austin, Roland G. "Roman Board Games. I", Greece & Rome 4:10, October 1934. pp. 24–34.
- ^ Agathias, Histories, 2.31.
- ^ Nicholas V Sekunda, Early Roman Armies, p. 17.
- ^ Nicholas V Sekunda, Early Roman Armies, p. 18.
- ^ History of Rome, 1.43
- ^ Roman Antiquities, 4.16–18
- ^ Early Roman Armies, pp. 37–38.
- ^ . History-world.org. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2010.
- ^ Boak, A History of Rome to 565 A.D., p. 87
- ^ PolybiusB6
- ^ a b Santosuosso, Storming the Heavens, p. 18 Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi: "santosuossoP18" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: ) - ^ a b Webster, The Roman Imperial Army, p. 156 Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi: "websterP156" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: ) - ^ Smith, Service in the Post-Marian Roman Army, p. 2
- ^ Gabba, Republican Rome, The Army and The Allies, p. 9
- ^ Santosuosso, Storming the Heavens, p. 11
- ^ Webster, The Roman Imperial Army, p. 143
- ^ Santosuosso, Storming the Heavens, p. 10
- ^ Gabba, Republican Rome, The Army And the Allies, p. 1
- ^ SantosuossoP29
- ^ Gabba, Republican Rome, The Army and The Allies, p. 25
- ^ Luttwak, The Grand Strategy of the Roman Empire, p. 14
- ^ Webster, The Roman Imperial Army, p. 116
- ^ Luttwak, The Grand Strategy of the Roman Empire, p. 15
- ^ Luttwak, The Grand Strategy of the Roman Empire, p. 43
- Genel
- Abbott, Frank Frost (1901). A History and Description of Roman Political Institutions. Elibron Classics. ISBN .
- Byrd, Robert (1995). The Senate of the Roman Republic. U.S. Government Printing Office Senate Document 103-23.
- Caesar, Julius (1983). The conquest of Gaul. Londra: Penguin Books. ISBN .
- Cicero, Marcus Tullius (1841). The Political Works of Marcus Tullius Cicero: Comprising his Treatise on the Commonwealth; and his Treatise on the Laws. vol. 1 (Translated from the original, with Dissertations and Notes in Two Volumes By Francis Barham, Esq bas.). Londra: Edmund Spettigue.
- Eck, Werner (2003). The Age of Augustus. Oxford: Blackwell Publishing. ISBN .
- Flower, Harriet I. (2004). The Cambridge Companion to the Roman Republic. Cambridge.
- Flower, Harriet I. (2009). Roman Republics. Princeton.
- Goldsworthy, Adrian (2003). The Complete Roman Army. Thames & Hudson. ISBN .
- Günay, D. "ESKİ ROMA CUMHURİYETİ’NDE RAHİPLİK KURUMU". Asya Studies 7 (2023 ): 305-318
- Hart, B. H. Liddell (2004) [1926]. Scipio Africanus — Greater than Napoleon. DA CAPO Press. ISBN .
- Holland, Tom (2005). Rubicon : the last years of the Roman Republic. Doubleday. ISBN .
- Lintott, Andrew (1999). The Constitution of the Roman Republic. Oxford University Press. ISBN .
- MacDonald, W. L. (1982). The Architecture of the Roman Empire. Yale University Press, New Haven.
- Matyszak, Philip (2004). The Enemies of Rome. Thames & Hudson. ISBN .
- Owen, Francis (1993). The Germanic people; their Origin Expansion & Culture. Barnes & Noble Books. ISBN .
- Palmer, L. R. (1954). The Latin Language. Univ. Oklahoma. ISBN .
- Polybius (1823). The General History of Polybius: Translated from the Greek. Vol 2 (Fifth bas.). Oxford: Printed by W. Baxter.
- Taylor, Lily Ross (1966). Roman Voting Assemblies: From the Hannibalic War to the Dictatorship of Caesar. The University of Michigan Press. ISBN .
Dış bağlantılar
- Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu 12 Ağustos 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Late Roman Republic: The decline and fall of trust 6 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Hem antik hem de çağdaş toplumlarda güven yitimi üzerine bir deneme
- Roma Cumhuriyeti 19 Aralık 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Nova Roma – Eğitim Topluluğu 27 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Roman Empire History 24 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Roma Cumhuriyeti Antik Roma uygarliginda hukumetin cumhuriyet seklinde isledigi donem Geleneksel olarak MO 509 yilinda kralligin devrilmesiyle baslayan donemdir Bu donemde ilk iki yuzyil boyunca Cumhuriyet topraklari Ic Italya dan butun Akdeniz dunyasina kadar genisledi Sonraki yuzyilda Roma Kuzey Afrika Iber Yarimadasi Yunanistan ve su anki Guney Fransa da egemenlik kurarak daha da buyudu Roma Cumhuriyeti son iki yuzyili sirasinda hem Fransa nin kalanina hem de Makedonya ile Anadolu nun buyuk kismina egemen oldu Roma CumhuriyetiResmi ad sikkelerin uzerinde oldugu gibi Roma MO 2 yuzyildan sonra Senatus Populusque Romanus SPQR Roma Senatosu ve Halki Roma CumhuriyetiMO 509 MO 27Bayrak SPQRJul Sezar Iulius Caesar in suikastinin arifesinde Roma eyaletleri MO 44BaskentRomaYaygin dil ler Latince YunancaHukumetOligarsik CumhuriyetKonsul MO 509 508Lucius Iunius Brutus Lucius Tarquinius Collatinus MO 27Gaius Iulius Caesar Octavianus Marcus Vipsanius AgrippaYasama organiRoma Senatosu Pleb KonseyiTarihce KurulusuMO 509 Jul Sezar in Daimi Diktator Ilan EdilmesiMO 44 Aktium Deniz MuharebesiMO 2 Ekim 31 DagilisiMO 27Yuzolcumu Toplam10000 km2Onculler ArdillarRoma Kralligi Roma Imparatorlugu Augustus siklikla Roma Cumhuriyeti nin sonlanmasinda en buyuk rolu oynayan kisi olarak gorulur Bununla birlikte Antik Roma nin cumhuriyetci siyasal duzeneginin sonunu getiren olaylar zinciri bazi tarihciler tarafindan farkli donemler isaret edilerek ele alinmistir Tarihciler farkli bicimlerde MO 44 te Jul Sezar in daimi diktator atanmasini MO 31 de Aktium Deniz Muharebesi nde Marcus Antonius un yenilgisini ya da MO 27 de Octavianus a Augustus Roma Senatosu nun olaganustu gucleri bagislamasini Cumhuriyet i sonlandiran asil olaylar olarak onermislerdir Roma da cumhuriyet yonetimi her yil yurttaslarca secilen ve bir senato tarafindan atanan iki konsulun baskanlik ettigi bir hukumetin getirilmesiyle basladi Roma Cumhuriyeti nin ilk donemlerine soylarini gecmise Roma Kralligi nin erken tarihine dayandiran Roma nin arazi sahibi aristokratlari patriciler ve cok daha fazla sayidaki halktan yurttaslar plebler arasindaki mucadelede damga vurmustur Zamanla Roma nin en yuksek memurluklarinda patricilere ayricalikli haklar veren yasalar yururlukten kaldirildi veya zayifladi ve pleb sinifi arasindan yeni bir aristokrasi dogdu Gunumuzde Roma Cumhuriyeti nin hukuki yapisinin buyuk kismi Avrupa nin her yaninda ve dunyanin kalaninda cagdas ulus devletler ile uluslararasi orgutler arasinda gozlenebilir Romalilarin Latincesi Avrupa nin pek cok kisminda ve dunyada dilbilgisi ve sozcuk dagarcigini da etkilemistir KurulusLucius Junius Brutus un bustu Capitol Muzesi Roma nin son krali Lucius Tarquinius Superbus Roma yi zalim bir diktator gibi yonetiyordu ve oglu Sextus un Roma nin seckinlerinden Lucius Tarquinius Collatinus un karisi Lucretia ya tecavuz etmesi ve sonrasinda Lucretia nin intihar etmesi bardagi tasiran son damla olmustu Bu olayin ardindan elitler Lucius Junius Brutus onderliginde krala karsi birlesip kralin o sirada kent disinda olmasindan da yararlanarak kentin yonetimine el koydular ve cumhuriyet rejimi boylelikle baslamis oldu Tarquinius un tahti yeniden ele gecirmek icin hepsi basarisiz olmus olan birkac girisimde bulunmus oldugu soylenir Roma Cumhuriyeti nin kurucusu ve ilk konsullerden olan Lucius Junius Brutus ogullarindan ikisinin Tarquin i yeniden tahta cikarmak icin komplo hazirladiklarini ogrenince onlari idam ettirdi Krallik donemindeki devlet kurumlari ve sosyal yapi cumhuriyet doneminde de degismeden veya cok az degisiklige ugrayarak surdurulmustur Roma da Cumhuriyet rejimi ile birlikte gelen en onemli anayasal degisiklik bas yoneticiyi ilgilendiriyordu Devrimden once yasami boyunca olmak uzere senatorlerce bir kral secilirdi Artik guc ve yetki bir kisiden iki kisiye pretor denen iki magistrat a geciyordu Yaklasik 150 yil sonra bu pretorler konsul olarak adlandirilmaya baslandi Comitia Centuriata tarafindan secilen iki konsul teorik olarak halka ait olan iktidari onun yerine kullanmaktadir Konsuller bir yil boyunca gorev yaparlar ve gorev surelerinin sonunda gorevi birakarak siradan bir Roma vatandasi haline gelirlerdi Cumhuriyet idaresinin basindaki iki konsul de esit sekilde emretme ve hukmetme yetkisine sahipti Senato ya baskanlik eden konsuller idari ve siyasi kararlarda senatoya danisirlar ve oradan cikan karara gore hareket ederlerdi Fakat her ikisi tarafindan paylasilan bu guc sinirsiz ve karsi konulamaz degildi Her bir konsul digerinin aldigi karari veto edebilirdi Her bir konsul meslektasini frenliyor ve eger makamin guclerini kotuye kullanmislarsa onlari yargilanmaya kadar goturuyordu Konsullerin gorevi oncelikle orduya komutanlik etmekti Sehirde olduklari zaman senatoya baskanlik ederler halk meclislerinin oturumlarina katilirlar halkin sikayetlerini dinleyip bu konularla ilgili karar verirlerdi Ayni zamanda dini islevleri de vardi ve kurban kesip devlet kultleriyle ilgili diger merasimleri de yerine getirirlerdi Toga praetexta adli kenarlari mor bir toga giydikleri icin hemen kalabaliktan ayrilirlardi Sella curulis adli ozel bir koltukta otururlardi Her konsulun her biri fasces yani cift basli baltalar tasiyan on ikiser adet lictor adli hizmetlileri vardi ve bunlar konsul halk arasindayken onu korurlardi Konsullerin Quaestor adini tasiyan baslangicta iki zamanla sayilari artan devlet hazinesi ve mali islerden sorumlu yardimcilari vardi Roma Forumu kentin ve hukumetin cesitli makam ve toplanti yerlerini barindirmis Cumhuriyet in ticari kulturel ve siyasal merkezi Cumhuriyetin kurulusundan kisa bir sure sonra Comitia Centuriata Centurya Kurulu asil yasayici kurul durumuna geldi Bu meclisin gorevi genel olarak yeni konsulleri pretorleri ve censorleri secmek ve savas ve baris kararlarini almakti Roma Cumhuriyeti nin en onemli yetki organi ise Senato idi Romali memurlarin bir danisma organi fonksiyonuna sahiptir Senato sadece bir konsul veya pretor tarafindan toplanmaya cagirilabiliyordu Bu hak daha sonralari pleb tribunuslara da taninacakti Senato kendisini toplanmaya cagiran yetkili baskanliginda Roma daki Forum Romanumdaki Cruia binasinda toplanirdi Baslangicta sadece bir danisma organi olarak tasarlanmis olsa da ozellikle MO 4 ve 3 yuzyillarda guc kazanan senato yavas yavas cok daha etkin bir rol oynamaya baslamis dini ve mali meseleleri yonetici bir islev kazanmistir Ayni zamanda muttefiklerden veya dusmanlardan gelen elci heyetlerini kabul eden konsullerin ve pretorlerin askeri gorevlerini belirleyen bir mekanizmaya donusmustur Senato nun uye sayisi baslangicta 300 iken daha sonra 600 e cikarilmistir Roma idaresinde en yuksek memur konumunda olan magistratlar konsuller ve pretorler idi Soylu bir Roma yurttasinin kariyerinde ilerleme kaydetme sureci Cursus honorum olarak adlandirilirdi Bir Roma soylusu devlet memuriyetine once quaestor olarak basladiysa sonra aedilis veya pleb tribunus olurdu Daha sonraki asama ise pretorluk idi En son ve en yuksek mevki ise konsulluktu Bu memuriyetlerdeki gorevlerin onursal olmasi bu vazifelerde bulunanlara herhangi bir odeme yapilmamasindan kaynaklaniyordu Bu memuriyetlerde bulunanlarin zengin olmasi gerekiyordu Seneto ya girebilmek icin 1 milyon sestertius luk bir servete sahip olmak gerekiyordu Erken Cumhuriyet MO 458 274 Italya seferleri MO 458 396 Camillus un Veii nin yenilgisinde yakalanan hazinenin onda birinin tanrilarina yeminini yerine getirmesi icin Roma kadinlarinin servetini kabul ettigini tasvir eden tablo Nicolas Guy Brenet French 1785 Cumhuriyet doneminin ilk savaslari hem genisleme hem de savunma icindi ve Roma kendisini komsu kentler ve uluslardan koruyarak bolgede kendi alanini kurmayi amacliyordu Baslarda Roma nin birincil komsulari ya Latin kasabalari ve koyleriydi ya da Apenin tepelerinin otesinden gelen Sabin boylariydi Teker teker Roma hem inatci Sabinleri hem de Etrusk denetimi altindaki yerel kentleri ve Etrusk yoneticilerini basindan atmis olan diger Latin kentlerini yendi Roma Latin kentlerini MO 496 da Regillus Golu Muharebesi MO 458 de Algidus Dagi Muharebesi MO 446 da Korbione Muharebesi ve Arica Muharebesi nde ve bir Etrusk kentini MO 477 de Kremera Muharebesi nde yendi Bu donemin sonunda Roma birincil komsulari olan Etrusk ve Latin fetihlerini etkili bir bicimde tamamlamisti ayrica Apenin tepelerinin yakinlarindaki boylarin yarattigi gozdagina karsi konumunu guvene almisti Roma 4 yuzyilin basinda giristigi bir harekatla beraber bolgede bir lider olarak ortaya cikmistir Bu harekat etrusklere ait bir sehir olan Veii nin fethidir Veii Etruria nin guney sinirlarinda ve Roma nin sadece 16 km kuzey kuzeybatisinda bulunan zengin ve guclu bir Etrusk sehriydi Tipki Roma gibi etrafindaki bazi komsularini kontrol altinda tutmaktaydi MO 5 Yuzyilda Roma ve Veii arasinda diger bazi sehirlerin liderligi icin birtakim mucadeleler yasanmisti fakat bu mucadeleler herhangi bir kesin sonuc saglamamisti Nihayetinde Romalilar Veii yi ele gecirmek icin harekete gecme karari aldi Veii gucsuz olmaktan oldukca uzakti ve sehir kalin surlar tarafindan oldukca iyi muhafaza ediliyordu oyle ki 10 yil surecek bir isgal bile gerektirebilirdi MO 396 yilinda birkac yil ordunun komutasinda Veii nin muttefiklerine karsi savasan Marcus Furius Camillus a diktator unvani verilip kendisine bu istenmeyen savasi bitirmesi gorevi verilmisti Camillus sehrin yerlilerinden birisini kacirarak sehrin surlarinin altini kaplayan topragin yumusak oldugunu ve fazla efor sarfetmeden tunelle gecilebilecegini ogrendi Muhendisleri tunel kazarken dusmanin dikkatini dagitmak icin on kapilara bir saldiri baslatti Camillus un plani basariyla sonuclandi ve Veii yi ele gecirmeyi basardi Camillus sehrin himayesi altinda bulunan Juno nun heykelini cikardi ve Roma ya goturdu ve askerlerinin aldiklari yagmalarini tutmalarina izin verdi Veii nin erkek nufusunun cogu idam edilirken kadinlar ve cocuklar kolelestirildi veya sehirden suruldu Bu noktada savasi bitirmis ve Roma yi zenginlestirmis olmasina ragmen Camillus israf ve gereksiz harcamalar yaptigi zafer festivalleriyle halkta arasindaki popularitesi geriye dusurmustur Halk Camillus un Roma vatandaslarinin Veii ye yerlestirilmesini izin vermeyi kabul etmemesiyle de husrana ugramisti Roma asiri kalabalikti ve bazi vatandaslari Veii ye yeniden yerlestirmek icin bir plan onerilmisti Bu oneri oldukca ilgi cekiciydi cunku sehir etrafinda ekilebilir araziler vardi ve yagmalanmasindan sonra bol bol bos ev ve bina vardi Ancak Camillus bu plani reddetti bunun Roma yi zayiflatacagini iddia etti ve sonra Veii yi unutacagi umidiyle Falerii nin dusmanca bir tavir gostermesi uzerine Camillus orduyu tekrar seferber ederek halkin ilgisini baska yone kaydirmayi basardi Kusatmanin sonunda Falerii nin teslim olmasi neticesinde yagma icin gun sayan Romali askerler bundan tatmin olmamisti Yagmanin gerceklesmeyecegi anlasildiginda adamlari Camillus a karsi ciktilar Bu olay Camillus un Roma nin nufusunun yarisinin Veii ye yerlestirilmesine karsi cikmasindan dolayi kendisine duyulan dusmanligin daha da artmasina sebep oldu Politik dusmanlari bu firsati degerlendirirek onu kendilerine gore Roma halkina ait olan Veii den elde edilen yagmanin calmakla sucladilar Arkadaslari Camillus adina buyuk bir kefaret bedeli odemeyi onerselerde Camillus bu suclamalari kabul etmek yerine Ardea sehrine surgune gitmeyi tercih etti Kelt istilasi MO 390 387 Paul Jamin in Brennus un ganimetteki payi adli tablosu 1893 MO 390 da birkac Galyali kabilie Avrupa boyunca genisledikce Italya yi kuzeyden istila etmeye basladilar Romalilar ozellikle savasci bir kabile kuzeyden iki Etrusk kasabasini istila ettiginde tehlikenin farkina vardilar Bu iki kasaba Roma nin etki alanindan cok uzakta degildi Bu kasabalar dusmaninin sayisinin cokluguna ve vahsetine yenildiklerinden Roma yi yardima cagirdilar MO 390 387 sularinda Romalilar Galyalilar ile Alia Irmagi Muharebesi nde karsilasti Onderleri Brennus un komutasi altinda 15 000 kisilik ordulariyla Galyalilar yaklasik 24 000 kisilik Roma ordusunu agir bir yenilgiye ugratti Kaynaklara gore Galyalilarin sesinden korkan bazi Roma askerleri savastan kacmistir Kalani ise carpismis ama kisa surede yenilmistir Kacanlarin cogu Allia nehrinde bogulmustur Hayatta kalanlar Roma ya kacip haberleri bildirince sehir bosaltildi ve sadece senatorler ile sehri koruyan ufak bir birlik birakildi Brennus geldiginde sehri bos olarak buldu ve Galyalilar sehri yagmaladilar Campidoglio da yiginak yapan Romalilar orada da kusatildi Romalilarin burada gerceklestirdikleri savunma Galyalilari yormustur Fakat Brennus kusatmayi kaldirmak istemez Yemek kitligi vardi ve Brennus adamlarini cevre sehirlere gondermisti O sehirlerden biri de Camillus un surgunde bulundugu Ardea idi Camillus sehrin onde gelenlerini bir askeri birlik olusturmaya ve onu yonetmeyi ikna etti Geceleyin ani bir baskinla Senone kampina baskin yaparak onlarin hepsini oldurdu Diger sehirlerdeki Romali multeciler bu zaferi duyunca Camillus a Roma ordusundan geriye kalanlari toplayip liderlik etmesi konusunda yalvardilar Campidoglio da yiginak yapan Romalilar orada da kusatilmisti Romali birligin yiyecekleri bitme noktasindaydi ve teslim olma sartlarini gorusmeye zorlanmislardi Sonunda Brennus Romalilara bin pound altin verirlerse kusatmayi kaldiracaklarini soyler Galyalilar agirliklari Romalilar ise altinlari getirir Fakat Galyalilar normalden hafif agirliklar getirince durum konsule bildirilir Sikayetleri Brennus da ogrenir ve kilicini agirliklarin oldugu kefeye koyar ve o unlu sozunu soyler Vae victis Bu sozle daha cok altin istedigini gostermistir Tarihciler agirliklar hakkindaki tartismanin o derece uzadigini surgundeki diktator Marcus Furius Camillus un bir orduyu toplamak Roma ya donmek ve Galyalilari kovmak hem sehri hem de hazineyi kurtarmak icin ekstra zaman kazandigini vurgularlar Camillus sehre girdigi anda Brennus ve Romalilar anlasma imzalamak uzereydiler Roma sokaklarinda ilk mucadeleyi takiben Galyalilar once sehirden atildi Kacan Brennus u takip eden Camillus zafer elde etti ve Gabbi ye giden yolda duzenli bir harekatla Brennus un ordusu tamamen yok edildi Brennus un bu savasta oldugu soylenir Camillus boylece Roma nin ikinci kurucusu unvanini alir ve iade i itibar yapilarak tekrar diktator ilan edilir Son anda gelen zafere ragmen Roma da Galyalilarin korkusu uzun sure devam etti Insan kurbani bir Roma gelenegi olmasa da bir cift Galyali ve bir cift Yunanyi canli gomerek insan kurban etmeleri gelenegi muhtemelen Galya felaketinin tehlikesini onlemekti Italya da bu ikili arasinda iki yuzyili askin savas kesik kesik surecekti Kelt sorunu MO 52 deki Alesia Muharebesi yle Jul Sezar in tum Galya yi zaptina dek cozulmeyecekti Patricii ve Plebler arasindaki catismalar Roma Senatosu ndaki oturma duzeninin temsili bir 19 yy freskinden Cumhuriyet rejimi ile birlikte kralin egemenligi konsuller arasinda paylastirilmis ve senato nun yetkileri arttirilmisti ancak hala idarenin onemli mevkileri ve senato uyelikleri patricii lerin elindeydi Nitekim patricii ve plebler arsinda ciddi bir mucadelenin baslamasi kacinilmazdi Zengin plebler yuksek devlet memuriyetlerine secilmek ve patricii sinifindan kisilerle evlenmek istiyordu Tarim ve zanaatla ugrasan ya da isci olarak calisan fakir plebler de bir yandan ekonomik durumlarinin iyilestirilmesini istiyor ote yandan borclarini odeyemedikleri durumlarda verilen cezanin hafifletilmesini istiyorlardi MO 494 yilinda plebler vatandaslik haklarinda iyilestirme elde etmek icin Roma yi terk edip sehrin disindaki kutsal daga ciktilar Plebler kendi memurlarini secme hakki istediler Patricii sinifindan olanlar duruma mudahale edip bu hareketi bir anlasmayla sonlandirdilar Bundan boyle pleblerin borclari silinecek ve borclarindan dolayi kole durumuna dusenler tekrar ozgurluklerine kavusacaklardi Plebler kendilerine yonelik olumsuzluklarin giderilmesi icin Concilum Plebis denen bir meclis olusturdular Meclis baskanina tribunus denirdi Hukumetin basindaki patricii sinifindan konsullere karsi muhalefet yapan pleb trubunuslarin Aedilis denen iki yardimcisi olurdu Aedilislerin sorumluluk alani bugunku belediyelerin gorev alanina giren islerden olusmaktaydi sehrin imar durumu yollarin temizligi su dagitimi pazarlarin denetimi itfaiye isleri tapinaklarin festivallerin duzenlenmesi ve cesitli kamu alanlarindaki duzenin saglanmasi gibi isler bu memurlar tarafindan yurutulmekteydi Plebler kendilerine yonelik pleb tribunus luklari ve aedilis lik memuriyetlerini olusturmuslarsa patricii sinifi da MO 443 yilinda kendi cikarlari icin censorluk memuriyetini olusturdu Daha once konsulluk yapmis kisiler arasindan secilen Cencor larin gorevi nufus sayimi ile vatandaslarin sahip olduklari servetlerin sayimini yapmak kaydini tutmakti MO 366 da da vatandaslar arasindaki uyusmazliklari cozmekle yukumlu pretorukluk olusturuldu praetor onceleri consul lerin bir sifatiyken sinif mucadeleleri sirasinda bazi politik uygulamalarin bazi kanunlar cikarilarak degistirilmesiyle ayri bir memuriyet halini aldi Praetor baslangicta bir yil gorev yapmak uzere secilen ve konsuller cesitli sebeplerle Roma disinda bulundugu sirada yonetimi ustlenen gorevlilerdi Gerekli goruldugu takdirde ordunun komutasini da ustlenebilirdi Bu yetkililer genellikle sehirde bulunduklari icin kamuyla ilgili meselelere bakarlar vatandaslar arasinda cikan cesitli anlasmazliklar hakkinda hukum verirdi Bu yonleri bakimindan Roma hukukunun gelismesinde onemli bir rolleri olmustur Yeni rejimle birlikte halkin tum kesimleri Comitia Centuriata gibi kurumlarda temsil ediliyor ve devlet islerinde ve hukuki uygulamalarda boylelikle tum kesimler yer alabiliyordu fakat Comitia nin aldigi kararlar aristokratlarin tekelindeki Senatus un Senato onayindan gecmek zorundaydi Bir baska sorun ise yuksek memurluklarin durumuydu Kralin kovulmasinin ardindan onde gelen aileler memurluklari kendi tekellerine almaya calisiyorlardi Bu memurluklarin ve meclislerin sorumluluklari da bir baska catisma hususuydu Patricii yani aristokratlar bir cepheyi olustururken pleb olarak adlandirilan ve aristokratlarin disindaki halk kesimi olarak tarif edebilecegimiz unsur da karsi cepheyi meydana getiriyordu Romali aristokratlar devletin yonetimindeki ustunluklerini korumayi amacliyordu Aristokratlar disinda ozgur halkin diger kesimlerinin cogu pleb sinifini olusturmaktaydi Bu nedenle aristokratlardan nufus bakimindan cok daha fazlaydilar Buyuk bir kesiminin fakir oldugu dusunulebilir Fakat bunun yaninda bazi varlikli mensuplari da bulunmaktaydi Bu yillarda tribunler ve senatorler giderek yakinlastilar Senato arzuladigi amaclarina ulasmak icin pleb makamlarini kullanma gerekliligini fark etti Tribunleri kazanmak icin senatorler tribunlere buyuk oranda guc verdiler ve tribunler de kendilerini Senato ya karsi sorumlu hissetmeye basladilar Tribunler ve senatorler birbirine yaklastikca zamanla tribunluk daha yuksek makamlara bir sicrama tahtasi durumuna geldi 376 ve 367 yillari arasinda pleblerin tribunu konumundaki Gaius Licinius Stolo ve Lucius Sextius Lateranus Lex Licinia Sextia olarak bilinen bir dizi yasa tasarisi one surdu Bu yasalar kredilerin faiz oraninda bir sinir ve arazinin ozel mulkiyeti uzerinde bir kisitlama on gormekte ve particiilerin ekonomik ustunlugunu kirmaktaydi En onemli yasa tasarisi ise pleblere konsulosluk yolunu acmaktaydi Oysaki eger iyi taninan bir siyasetci ailesinden degilse bir plebin Senato ya girmesi zordu Patriciler tarafindan kontrol edilen diger tribunler yasalari veto ettiler ancak Stolo ve Lateranus 367 de on bes rahipten olusan ve besinin pleb olmasi gereken bir tasari daha sundular Boylece nedenle patriciilerin rahipler uzerindeki tekelini kirdilar Son olarak krizin cozumu tribunlere yonelik taviz veren diktator Marcus Furius Camillus tan geldi Yasalari kabul etti Lateranus 366 da pleb kokenli ilk konsul oldu onu 361 yilinda Stolo takip etti Roma nin Italya ya yayilisi MO 343 282 Roma nin Italya da yayilisini gosteren harita Romalilar Keltler tarafindan yagmalanmanin etkilerini ustlerinden sasirtici bir hizla attiktan sonra Italya icerisindeki gelisimlerini hizla surdurduler Oldukca saldirgan ve onemli askeri kaynaklara ayrica savasci bir une sahip Samnit konfederasyonu Orta Italya nin en buyuk gucuydu Roma ve Samnit lerin gucleri birbirine cok yakin oldugu icin Italya nin en buyuk gucu olma mucadelesi bu iki unsur arasinda yasandi MO 343 ile 341 arasinda yapilan Birinci Samnit Savasinda Romalilar Samnitleri iki muharebede yendiler ancak catismayi surduremeden Latin vasallarinin ayaklanmasindan oturu savastan cekilmek zorunda kaldilar Roma Latinleri Vesuvius Muharebesi nde yendikten sonra Latin kentleri Roma yonetimine boyun egmek zorunda kaldi Bu savaslar sonunda Latin sehirleri bagimsizliklarini kaybederek Roma ya tabi oldular Vatandaslari Roma vatandasi topraklari da Roma topragi oldu Bu sehirler ic islerinde kismen bagimsizlarken savas ve baris meselelerinde Roma ya bagliydilar Bu sehirlerde yasayanlar ihtiyac halinde Roma ordusunda gorev yapmakla yukumluyduler Hatta Roma da olmalari durumunda bu kisiler meclislerde oy dahi kullanabilmekteydi Bu yonetim sistemine municipium denmektedir Bu genel sisteme uymayan yapilar da bulunur Ornegin Capua sehrinde yasayanlar Roma da bulunsalar dahi meclislerde oy kullanma hakkina sahip degillerdi Yani Capua sehri bir municipium du fakat yasayanlarinin oy hakki bulunmuyordu MO 327 ile MO 304 arasindaki Ikinci Samnit Savasi hem Romalilar hem de Samnitler icin cok daha uzun ve ciddi bir olaydi Surec boyunca ustunluk iki taraf arasinda gidip geldi Ardindan Romalilar Bovianum Muharebesi nde ustun geldiler MO 314 ten baslayarak sartlarin etkili bir bicimde Samnitlerin aleyhine donmesi kotu kosullarda bir baris istemelerine yol acti MO 304 e gelindiginde Romalilar Samnit bolgesinin buyuk bir parcasini topraklarina katarak birkac koloni kurmuslardi Yenilgilerinden yedi yil sonra bolgedeki Roma egemenligi guven verici bir konumdayken Samnitler yeniden harekete gecti ve MO 298 de bir Roma ordusunu yenerek Ucuncu Samnit Savasi ni baslattilar Ucuncu Samnit Savasi Italya nin liderinin kim olacagini belirleyen mucadele oldu Roma nin MO 295 yilinda Umbria da Samnitler Umbrialilar ve Gallialilarin olusturdugu ittifak karsisinda galip geldi Roma nin aldigi bu basarinin ardindan MO 290 yilinda Roma Sabinleri oy kullanma hakki olmayan vatandas haline getirdi MO 280 ve 270 lerde Etruria ve Umbria daki pek cok sehir Roma ya bagli hale geldi MO 282 deki Populonia Muharebesi nde Roma bolgedeki Etrusk gucunun son kalintilarini da ortadan kaldirdi Piros Savasi MO 280 275 Epirli Piros un YoluEpirli Piros un Herculaneum daki Villa of the Papyri de bulunan ve su an Napoli Arkeoloji Muzesinde sergilenen bustu Ucuncu yuzyilin baslarina gelindiginde Roma Italya Yarimadasi na buyuk bir guc olarak yerlesmisti ancak Akdeniz Havzasi nda daha catismaya girmemis oldugu o zamanin baskin askeri gucleri de vardi Kartaca ve Yunan kralliklari Roma ve bir Yunan kolonisi arasindaki diplomatik bir anlasmazlik bir deniz karsilasmasinda acik bir savasa donusunce Yunan kolonisi kuzeybatidaki Yunan kralligi Epir in hukumdari tan yardim istedi Kisisel bir askeri basari arzusuyla heveslenen Piros MO 280 de 25 000 adamdan olusan bir Yunan ordusuyla Italya topraklarina ayak basti Ilk bastaki yengilerine karsin Piros Italya daki konumunu curuk buldu Roma ordusu Italya da kaldigi surece Piros ile gorusmeyi reddetti Roma ordusuyla her bir karsilasmasinda kabul edilemeyecek kertede agir kayiplarla yuzlesen Piros yarimadadan cekildi MO 275 te Piros Roma ordusuyla nde yeniden karsilasti Beneventum kuskuluyken Piros ordusunun yillarca yabanci seferlerde tukenmis ve azalmis oldugunu fark edip daha fazla kazanc icin cok az umut gorunce Italya dan busbutun cekildi Piros ile catismalarin Roma uzerinde buyuk bir etkisi olacakti Roma Akdeniz in baskin askeri guclerine karsi basariyla rakip olmayi becerebildigini ve Yunan kralliklarinin da Italya da ve yurtdisindaki kolonilerini savunmayi beceremediklerini gostermisti Roma hizla Guney Italya ya hareket ederek Yunan kolonilerini zaptetti ve boldu Artik Roma etkin bir bicimde Italya Yarimadasi na egemendi ve uluslararasi bir askeri sayginlik kazanmisti Orta Cumhuriyet MO 274 148 Bu donemde onemli siyasal degisiklikler olmayacakti Bu devrin onemli yasalari hala Senato tarafindan cikariliyordu Aslinda plebler ellerindeki gucten hosnuttular ancak onu kullanmaya onem vermediler Bu devirde Senato ustundu cunku askeri siyaset egemendi Bu Roma Cumhuriyeti nin askeri anlamda en etkin devriydi Bu devrin son on yillarinda pek cok pleb icin ekonomik durumda bir kotulesme goruldu Uzun askeri seferler yurttaslari savasmalari icin ciftliklerinden ayrilmaya va bakimsiz kalmis ciftliklere donmeye zorluyordu Toprak sahibi aristokrasi batkin yurttaslardan ciftliklerini indirimli bedellerle aliyordu Emtia fiyatlari dustukce pek cok ciftci ciftliginden bir kazanc saglayamadi Sonuc sayisiz ciftcinin buyuk iflasiydi Issiz pleb yiginlari kisa zamanda Roma ya ve boylece de yasayici kurullarin rutbelerine akin etti Ekonomik durumlari kendilerine en cogunu sunan adaylara oy vermelerine neden oldu Refah icin halkci herhangi bir onderi umacak yeni bir bagimlilik kulturu doguyordu Pon Savaslari MO 264 146 II Pon Savasi alani Roma kirmizi Hannibal yesil Kartaca Savaslari ayni zamanda Latince Fenikeli anlamina gelen punicus sozcugunun bati dillerine yansiyan haliyle Pon Savaslari olarak da bilinir MO 3 yuzyil Roma tarihinin en onemli olaylaridir Kartaca Kuzey Afrika nin en onemli Fenike kolonisiydi Zamanla Kuzey Afrika daki diger sehirleri kontrol altina alarak burada hakim guc olarak on plana cikti Birinci Pon Savasi Sicilya daki yerlesimlerin ic anlasmazliklarini cozmek icin aralarinda kaldiklari iki guc olan Roma ve Kartaca dan yardim istemeye basladiklari MO 264 yilinda basladi Ilk zamanlarda savasta Sicilya da kara muharebeleri goruldu ancak olaylar kendisini Sicilya ve Afrika cevresindeki deniz muharebelerine birakti Birinci Pon Savasi ndan once Roma donanmasi yok denecek denli kucuktu Buyuk bir deniz gucu olan Kartaca ya karsi Sicilya daki yeni savas Roma yi hizla bir filo kurmak ve denizci egitmek zorunda birakti Ilk birkac deniz muharebesi Roma icin felaket boyutundaydi Yine de daha fazla denizci egittikten ve bir kanca makinesi turettikten sonra bir Romali donanma gucu Kartacali bir filoyu yenebilir duruma gelmisti bunu ardindan daha fazla donanma yengisi izledi Bunun uzerine Kartacalilar ordularini yeniden orgutleyecek ve onlara onderlik edecek Spartali bir parali asker generali olan u tuttular O da Kartaca nin denizdeki ustunlugunu yeniden kurarak Roma ordusunu temelinden koparmayi basardi Ancak yeni kesfettikleri donanma yetenekleriyle Romalilar bunun ardindan ndeki deniz muharebesinde Kartacalilari yeniden yenerek Kartaca yi bir filodan ya da bir tane kuracak yeterli paradan yoksun biraktilar Roma Sicilya da yavas yavas ustunlugu ele gecirerek MO 241 yilinda savasi bitirme noktasina geldi Bu tarihte iki taraf arasinda yapilan baris anlasmasiyla Kartacalilar Sicilya daki birliklerini geri cekerek adayi bosaltmayi ve Roma ya agir bir savas tazminati odemeyi kabul ettiler Fakat dusmanlik burada son bulmadi Kartaca uzun yillar kendisi icin mucadele veren parali askerlere olan borcunu odeyemeyince ordu Kuzey Afrika da bir isyan cikardi Bu isyan kisa surede Kartaca nin muttefiklerine de sicradi Roma da bu firsattan istifade edip daha once yapilan antlasmalari hice sayarak Kartaca yi stratejik onemi haiz Sardinya adasini bosaltmaya zorladi Isyanlarla mucadele etmek zorunda olan Kartacalilar da buna mecbur oldular Birinci Pon Savasiyla birlikte Roma Italya disindaki konumunu da guclendirmis ve ayni zamanda Italya disinda ilk topraklarini da kazanmistir MO 227 yilinda alinan kararlarin ardindan Roma Sicilya Sardinia ve Korsica da daimi bir ordu ve komutan bulundurmaya basladi Bu tarihten itibaren yillik olarak secilen praetor sayisi ikiden dorde yukseltilerek bunlardan biri Sicilya ya bir digeri de Sardinia ve Korsika ya vali olarak atandilar Sicilya adasi MO 241 yilinda provincia yani eyalet haline getirildi Bu kararlarla birlikte Sicilya ve MO 238 yilinda eyalet ilan edilen diger topraklar Sardinia ve Korsika nin yonetimi kalici ordularla desteklenmeye basladi Scipio Africanus MO 225 yilinda kuzeyde yasayan Galyalilarin Orta Italya yi Istila etmesi Romalilarin dikkatini bu bolgeye vermesini gerektirdi Roma Galyalilarla mucadele ederken diger taraftan da Kartacalilarla ugrasmak istemediginden onlarla bir antlasma yapma yoluna gittiler Kartaca nin Sicilya da gorev yapan generallerinden Hamilcar Barca 237 yilinda Ispanya ya giderek burada oldugu tarih olan 229 yilina kadar askeri operasyonlar yapmis bolgedeki Kartaca nufuzunu guclendirmisti Olumunun ardindan once damadi Hasdrubal ardindan da 221 yilinda oglu Hannibal Barca yerine gecerek bu operasyonlari yuruttu Kartaca nin yeniden guclenmesi de Ikinci Pon Savasi olarak bilinen yeni bir Roma Kartaca mucadelesini getirmistir Kartacalilar beklenmedik bir sekilde MO 218 yilinda Hannibal onderliginde Roma nin himayesi altinda bulunan Saguntum kentini kusatarak ele gecirdi ve bunun uzerine savas baslamis oldu Hannibal bununla da kalmayarak ordusuyla birlikte Alpleri asarak Italya ya yurudu ve MO 218 yilinin Aralik ayinda karsisina cikan bir Roma ordusunu yok etti Ertesi yil MO 217 de Hannibal Trasimene golu yakinlarindaki bir duzlukte buyuk bir Roma ordusunu yine agir bir yenilgiye ugratti Roma bu kritik tarihte dictator makamina yetkili atayarak tum egemenligi bir kiside toplamayi secti dictator olarak gorev yapacak isim daha once iki kez konsul luk yapmis olan Quintus Fabius Maximus tu Maximus Hannibal in ordusuyla dogrudan karsilasmak yerine avantaji tamamen elinde bulundurana kadar onu vurkac taktigiyle yipratmayi denedi Fakat stratejisi Roma da destek gormedi ve 216 yilinda goreve gelen iki yeni konsul bu stratejiyi terk ederek buyuk bir ordu toplayip Hannibal in yakip yiktigi Apulia ya dogru yola cikti Hannibal da ordusunun rahatlikla manevra yapabilecegi Cannae duzluklerine cekildi Roma MO 216 yilinda gerceklesen Cannae Muharebesi nde oyle buyuk bir yenilgi aldi ki Roma ordusu en az 50 bin kayip verirken konsul lerden biri hayatini kaybetti ordunun sag kalan kismi ise pek az bir kismi haric olmak uzere esir edildi Muttefiklerle beraber yaklasik 80 bin kisilik Roma kuvveti Hannibal in 50 bin oldugu soylenen ordusu karsisinda alinan bu agir yenilgi sonraki donemlerde yasayan Romalilar icin Romali tarihcilerin kitaplarinda ibret alinmasi gereken bir ornek olarak gosterildi Bu arada Hannibal in erkek kardesi Alplerden Italya ya gecmenin ve ikinci bir orduyla kardesine katilmanin yolunu aradi Asdrubal yalnizca ndaki kesin yenilgiyle Italya ya gecmeyi basardi Hannibal in kendisini Italya topraginda yenemeyen Romalilar Kartaca baskentinin gozunu korkutma niyetiyle cesur bir bicimde Scipio Africanus un komutasi altinda Afrika ya bir ordu gonderdi Hannibal Afrika ya geri cagrildi MO 202 yilinda gerceklesen Zama Muharebesi nde Scipio nun zaferinden sonra savas Kartaca Senatosunun ateskes onerisiyle sona erer Kartaca ya dayatilan baris kosullari o kadar agirdi ki Kartaca Ikinci Pon Savasi ndan sonra toparlanmayi asla basaramadi ve bunu izleyen Ucuncu Pon Savasi Kartaca kentini yerle bir etmek icin gercekte yalin bir cezalandirma goreviydi Kartaca neredeyse savunmasizdi ve kusatildiginda hemen teslim olarak bir dizi acimasiz Roma istegini kabul etti Romalilar teslimiyeti reddetti ve kent kisa bir kusatmanin ardindan kiyamete ugrayarak busbutun yikildi En sonunda Kartaca nin Kuzey Afrika ve Ispanya daki bolgelerinin hepsi Roma tarafindan ele gecirilmisti Makedon Savaslari ve Yunanistan da hakimiyetin saglanmasi MO 215 148 Yak MO 200 de Makedonya ve Ege Denizi etrafindaki ulkeler Roma nin Kartaca savasiyla oyalanmasi Yunanistan Yarimadasi nin kuzeyinde yer alan Makedonya nin Krali V Philippos a gucunu batiya dogru yonlendirmesi icin bir firsat sagladi Philippos Roma ortak dusmanlari oldugundan bir ittifak kurmak icin Hanibal in ordugahina elciler gonderdi Ne var ki Roma Philippos un temsilcileri bir Roma filosunca ele gecirildiginde anlasmayi kesfetti Bu donemde Romalilar Adriyatigin dogusunda herhangi bir topraga sahip degildi ancak kiyi bolgesinde cesitli muttefiklere sahiplerdi ve bu muttefikler Philippos un ilk hedefi olacakti Romalilar icin bolgede muttefik olarak kullanilabilecek yegane devlet Yunanistan daki Aetolia Birligiydi Bunun uzerine Marcus Valerius Laevinus donanmasiyla Aetolia yi ziyaret ettiginde tarihte bir ilk gerceklestirmis bir Roma gemisi ilk kez bir Yunan limanina yanasmisti Aetolia ile gorusen Laevinus muttefiklik antlasmasi imzaladi Romalilar bu savasta destek olarak 25 kadirga saglamayi kabul ederken Aetolia kara ordusu kismiyla ilgilenecekti Birinci Makedonya Savasi nda Romalilarin yalnizca dogrudan sinirli toprak saldirilarinda bulunduklari goruldu MO 205 yilinda varilan baris ile bu raddede Roma icin savas amacina ulasmisti Hannibal Italya da tehlike olustururken Aetolia Birligi Philippos u Ilirya dan uzak tutmustu Makedonya Krali Philippos Yunan topraklarindaki ustunlugunu gostermisti Romalilar ise Makedonlarin Ilirya ve hatta Italya ya cikmasini engellemisti Ancak bu baris uzun sureli bir baris olmayacak sadece 5 sene sonra Ikinci Makedonya Savasi patlak verecekti Makedonya MO 200 de Yunan kent devletlerince hak one surulen bolgelere saldirmaya baslayinca bu devletler de yeni bulduklari baglasiklari Roma dan yardim diledi Roma nin muttefiki Pergamon Krali I Attalos Yunan kent devletleriyle agiz birligi yaparak Roma yi Yunanistan a bir harekat duzenlemesi icin goreve cagirdi Makedonya nin daha once Hannibal le ittifak yapmasindan zaten rahatsiz olan Romalilar bu istegi geri cevirmeyerek Makedonya yla yeni bir mucadeleye girdi Roma Philippos a Makedonya yi aslen bir Roma eyaletine donusturmesi yonunde bir muhtira verdi Philippos bunu reddedince Roma Philippos a savas acti Roma ordusunun basinda bulunan MO 198 yili konsul u ve ardindan birkac donemdir prokonsul olan Titus Quinctius Flamininus Philippos un ordusunu MO 197 yilinda nde yenilgiye ugratti Ikinci Makedonya Savasi birincisiyle kiyaslandiginda Yunan dunyasinda cok daha genis kapsamli bir etki yaratti Savasin bir yil ardindan yapilan baris antlasmasina gore Makedonya Yunan kent devletlerindeki garnizonlarini geri cekmeyi kabul ediyor donanmasinin buyuk bir kismini lagvediyor ve Roma ya yuklu bir savas tazminati odemek mecburiyetinde kaliyordu Bu savasin ardindan Roma bolgede lider konumuna yukselerek en onemli guc haline gelmistir Makedonya Kralliginin gucunu kirdiktan sonra Roma artik dikkatini dogudaki Yunan kralliklarindan birine Selevkos Imparatorlugu na yoneltmisti Seleukos krali III Antiokhos MO 223 yilinda tahta gectikten sonra kralligi eski gucune kavusturmak icin pespese basarili girisimlerde bulunmus ve Anadolu da daha once kralligin elinde bulundurdugu topraklarda yani Bati Anadolu nun buyuk bir kisminda yeniden hakim olmustu Anadolu daki hakimiyetini guclendirmesinin ardindan kuvvetlerini Balkan yarimadasinin guneydogusuna yoneltti ve Roma nin uyarilarina ragmen burada ilerlemekten geri durmadi Bunun uzerine Roma MO 191 yilinda Antiokhos a karsi bolgeye askeri birlik yollayarak Selevkoslari Thermopylae Muharebesi nde agir bir yenilgiye ugratarak onlari Yunanistan i bosaltarak Anadolu ya geri cekilmek zorunda birakti Roma bununla da yetinmeyerek Antiokhos u Anadolu ya kadar takip etti ve Pergamon Kralligi ve diger onemli muttefiki Rhodos kuvvetleriyle guclerini birlestirerek MO 190 yilinda Magnesia da bugunku Manisa Antiokhos un ordusunu tekrar maglup etti Tarihe Magnesia Savasi olarak gecen bu mucadelenin ardindan 188 yilinda imzalanan Apameia barisiyla Antiokhos Bati Anadolu ve Ege adalarindan Toroslarin dogusuna cekilmek zorunda kaldi Ayni zamanda donanmasinin buyuk bir kismini Roma ya devretti ve agir bir savas tazminati odemekle yukumlu tutuldu Bati Anadolu da sahip oldugu topraklar Roma nin yerel muttefikleri olan Pergamon Kralligi ve Rhodos Ada devleti arasinda paylastirildi MO 146 da Yunanistan in fethinin gerceklestigi Korinth Savasi 1870 yilinda Tony Rober Fleury tarafindan yapilan Korinth te Son Gun adli tablo MO 179 da Makedonya Krali Philippos olunce yetenekli ve acgozlu oglu Perseus tahtini aldi ve Yunanistan a yeni bir ilgi gosterdi Roma da Ucuncu Makedonya Savasi olarak bilinen savasi baslatarak Makedonya ya savas acti Perseus un baslangicta Romalilara karsi babasindan daha buyuk askeri basarilari vardi Ancak Lucius Aemilius Paullus MO 22 Haziran 168 de Pidna Muharebesi nde Perseus u yendi Makedonya ordusu 25 000 asker civarinda zayiat verdi Perseus muharebenin ordusu aleyhinde gelistigini gorunce Makendoya ordusunun sag kanadinda bulunan suvariler ile birlikte kacti Fakat sonra Romali komutan Lucius Aemilius Paullus a teslim oldu Perseus zincirlenmis olarak Roma ya goturuldu ve Paulus icin Roma da duzenlenen geleneksel Zafer Alayi na zincirlenmis olarak halka gosterildi Sonra Roma da tutuklandi Bu zaferin ardindan Makedonya dort farkli bolgeye ayrilarak buralarda ayri ayri cumhuriyet yonetimleri olusturuldu Kralin sahsina ait topraklar ve madenler ise Roma mali ilan edildi MO 150 lere kadar durum cok fazla degismeden devam etmis bu tarihlerde bolgede Makedon krallarinin soyundan geldigini iddia eden Andriskos adli kisinin Roma hakimiyetine karsi ayaklanmasi sonucu iki yil suren mucadelenin ardindan Romali komutan Quinctus Caecilius Metellus Andriskos la karsilasarak onu maglup etmis ve bolgede Roma hakimiyetini yeniden tesis etmistir MO 146 da Roma Makedonya yi dogrudan idare etme yoluna giderek burayi bir Roma eyaleti haline getirmistir Provincia Macedonia Makedonya Kralliginin Roma tarafindan ortadan kaldirilmasina cevap olarak MO 146 da Yunanistan daki Achaea Birligi Roma ya karsi bir savas icin seferber oldu Bu bazen Achaean Savasi olarak anilir ve Makedonya nin dususunden hemen sonrasina tarihlenir Achaea Birligi liderleri Roma nin cok daha guclu ve daha buyuk rakiplerine karsi zafer kazandigi icin Roma ya karsi bu savas ilaninin umutsuz oldugunu neredeyse kesinlikle biliyorlardi Roma lejyonu Makedon falanksina ustunlugunu kanitlamisti Achaea Birligi hizla yenildi ve bir ders olarak Roma Kartaca nin yikildigi yil olan MO 146 da Roma ordusu Korinth i MO 146 da ele gecirdi ve tamamen yerle bir etti Ve boylece Yunanistan in fethini tamamladi Bolgede ic istikrarsizliga ve savasa yol acan yaklasik bir asirlik surekli kriz yonetiminden sonra Roma Makedonya eyaletini bolerek Mora yarim adasinda Achaea ve Adriyatik kiyisinda Epir olmak uzere iki yeni Roma vilayeti olusturacakti Gec Cumhuriyet MO 147 30 Gracchuslar Gaius Gracchus halk tribunu Pleb Konseyi ne baskanlik ederken MO 2 yuzyila gelindiginde koyluler giderek yoksullasmis ve borclanmisti Koylu sinifinin kotulesmesi toplumun diger kesimlerini de etkiliyordu Koylunun durumunu duzeltmek iddiasi yine aristokratlardan geldi Koylunun durumunu duzeltmek icin ortaya cikan ve soylu bir Roma ailesinden gelen Tiberius Gracchus MO 133 te pleb tribunus secildi Tiberius Gracchus Roma nin Italya da ele gecirmis oldugu topraklarin kullanimina iliskin bir kanun tasarisi hazirladi Genis arazilerden olusan bu topraklar ihtiyaci olan koylulere veya ciftcilikle ugrasanlara dagitilmaliydi Her yurttasin sahip olacagi kamuya ait topraga sinirlama getirilecek ve boylece elde edilecek topraklar ihtiyaci olanlara dagitilacakti Aristokratlar kesinlikle buyuk miktarda para yitireceklerdi Senatorlerin kamu arazilerindeki kendi yatirimlarina bir tehdit olarak gordukleri bu tasariyi kabul etmeleri mumkun degildi Bu oneriye kesinlikle karsilardi Tiberius bu yasayi senatonun gorusune sunmadan dogrudan pleb konseyi ne sundu ancak yasa daha muhafazakar bir yapiya sahip olan sanatonun mudahalesiyle Marcus Octavius adli bir pleb tribunus tarafindan veto edildi Tiberius ya bu yasayi geri cekecekti ya da baska bir tasari sunacakti Bunun uzerine Marcus Octavius un halkin menfaatini gozetmedigi icin gorevden alinmasini ongoren yeni bir teklif getirdi Boylece Marcus Octavius gorevden alindi Yeni pleb tribunus tasariya olumlu bakinca tasari senatodan gecti Tiberius un tasarisinin yasallasmasi koylu sinifinda gecici bir rahatlama sagladi Ancak yeterli maddi kaynaklari olmayan koyluler kendilerine dagitilan topraklari islemekte ve urun almada sikintiya dustuler Tam bu sikintili donemde MO 133 te Pergamon Krali III Attalos olmus ve Pergamon topraklarini vasiyetiyle Roma ya birakmisti Bunun uzerine Tiberius Pergamon topraklarinin Roma tarafindan ilhak edilmesi ve kralligin servetinin Romali koylulerin durumunun iyilestirilmesi icin kullanilmasini ongoren bir yasa tasarisi teklif etti ve bu tasari kabul edildi Ancak bu teklif buyuk tepki gordu Tiberius gorevinin sona ermesinden sonra hesap sorulacagi konusunda tehdit edildi Cunku devlete ait topraklarin tasarrufu gibi temel konular senatonun isiydi Nitekim Tiberius un gorev sona erince aleyhinde kampanya artti Tiberius ertesi yilin pleb tribunusluguna aday oldugunu aciklasa da Pontifex Maximusun bas rahip basi cektigi bir karsi hareket sirasindaki izdihamda kendisi ve yandaslari senatorlerce olduruldu Ancak toprak reformu yoksul koylulerin ayaklanmasindan endise edildiginden uygulamadan hemen kaldirilmadi Yasasi cikarildi ancak Tiberius yeni tribunluk secimlerine adayligini koyarken olduruldu Tiberius un olumunden 9 sene sonra erkek kardesi Gaius Gracchus MO 123 te tribun secildi Gaius un en buyuk amaci kardesinin ortaya koydugu reformlarinin surdurulebilmesi ve senato ile mucadele ederek Tiberius un intikamini almakti Tiberius un aksine Gaius iyi bir hatipti Bu nedenle halki etkileyebilecek bir guce sahipti Gaius pleb tribunuslarin gorev suresi 1 yil olmasina ragmen bir kanun degisikligi ile ertesi yil da tribunus secildi Gaius un ele aldigi ve cikardigi yasalar sunlardi toprak reformu yasasini tekrar harekete gecirerek halka ucuz bugday dagitimini saglamak Asia Eyaleti nin maddi kaynaginin bir bolumunu tekrar Roma ya kanalize etmek mahkeme uyelerinin senato sinifi yerine atli sinifindan equites secilmesi yeni koloniler kurulmasi ve muttefiklere Italiklere yurttaslik hakki verilmesiydi Bunlarin hepsi cok onemli reformlardi ve senatoya ragmen yasalasmislardi Ancak muttefiklere de yurttaslik hakki verilmesi aleyhte propaganda sonucu reddedilmisti Senato ve atli equites sinifin yani sira kendi haklarini muttefiklerle paylasmak istemeyen yurttaslarin da tepkisini ceken Gaius MO 121 yili tribunusluguna secilemedi Senatonun verdigi yetkiyle Aventinus Tepesine siginmis olan Gaius ve taraftarlari olduruldu Cikarilan bazi kanunlar devam ettirilmis toprak kanunu ile muttefiklere yurttaslik hakki ongorenler zamanla yururlukten kaldirildi Halk meclisinin gucunu senatonun ustune cikartan Gracchus kardeslerin oldurulmesinden sonra senato tekrar eski gucune kavustu Ancak atli sinif ile senatorler bundan boyle iki ayri kutupta yer almaya basladilar Yugurta savasi ve Marius reformlari Marius Reformlari nin baslaticisi Gaius Marius un bustu Carpici politik yeteneklerden yoksun siradan bir konusmaci olan Gaius Marius bunlara karsin yetenekli ve cesur bir askerdi Ilk olarak MO 134 yilinda Numantia seferinde Scipio Aemilianus un ordusunda gorev almis ve bu seferde cok buyuk takdir toplamisti MO 119 da soylu ailelerin destegi ile plebis tribunu secildi Bu gorevdeyken secim kanunu ve oy verme usulunde degisiklige gidip aristokratlarin etkinligini kirma girisiminde bulundu Onerdigi yasa sayesinde oy verme islemindeki baskiyi kirdi Bu yasa tasarisinin iptali icin senatoya baski yapan donemin konsullerini ise hapis cezasiyla tehdit ederek puskurttu MO 115 te aedilis olmak istese de basarili olamadi ve rusvetle pretor secildi Ertesi sene Ispanya da uzak bir eyaletin valiligine atandi ve buradaki madenlerin isletilmesinden iyi kazanc elde etti Aristokrat tabakaya yillardir kinli olmasina neden olan onlarin arasina kabul edilmeme sorununa da yaptigi onemli bir evlilikle son verdi Unlu bir patrici ailesinin kizi olan Julia ile evlendi ki Julia unlu Jul Sezar in halasiydi Numidya krali ya karsi olan savasta Gaius Marius imperium yetkisi alan konsul Quintus Metellus un emrinde orduda subay olarak gorev almisti Afrika da Yugurta nin taktiklerine karsi Metellus un yetersizligi algisini Roma da yaydi ve akabinde MO 107 de konsul secilerek ordu komutasini senato dan elde eden Marius tarihte Marius reformlari olarak bilinen yeniliklere imza atti Servet esasina gore zenginlerin askerlik yukumlulugu vardir kanununu degistirdi ve ordunun profesyonellesme adimini atti Alt tabaka kesime ordu yolu acilmisti ayrica lejyonlarin tertibinde de duzenlemelere gitti Guclu bir komuta kademesi kurdu Halk ve atli equestor siniftan buyuk bir teveccuh goruyordu Ardindan Marius 105 4 yillarinda Numidya yi istila etti ve bu surecte Yugurta yi ele gecirerek savasi hizla sonuclandirdi Romalilar MO 104 yilinda Numidya nin denetimi yeniden tamamen ellerine gecirmis oldular Numidya topraklari oldukca kuculmustu Romalilar kendilerine bagli krallar araciligiyla ulkeyi yonetmeyi surdurduler Bu savasin sonrasinda Roma col ve daglardan olusan dogal surlarina ulastigindan kitadaki yayilisina hemen hemen tamamen son vererek Kuzey Afrika daki son Pax Romana Roma barisi ortamini saglamis oldu Afrika daki bu cephe zaferle kapandi Tum zafer Marius a aitti zaferinin kutlandigi yil ikinci kez konsul secildi MO 104 MO 104 102 yillari icinde kuzey bolgelerde Toton ve Cimbri kabilelerinden olusan Cermen ordulari teror estirmekteydi Marius imperium yetkisiyle donatilarak once Totonlari bugunku Fransa nin Aix en province bolgesine denk dusen kesiminde karsilayip bozguna ugratti MO 102 Bir sene sonra MO 102 yilinin konsulu olan mevkidasi Catulus un basarisiz oldugu gorevi ustlendi ve Vercellae mevkiinde Cimbri kavmini bozguna ugratti MO 104 100 arasi dort yil art arda konsul secilerek Roma Tarihi nde onulmaz etkiler birakan Marius cumhuriyet rejimini de geri donulmez bir yola sokmustur Sulla ve ic savas MO 56 da islenmis bir yuzunde Tanrica Diana yi ve arkasinda Romali General Lucius Cornelius Sulla yi gosteren bir Roma dinari Pontus Krali Mitridates MO 120 den 63 e kadar Kucuk Asya da bugunku Turkiye genis bir krallik olan Pontus un hukumdariydi Mitridates kralligini genisletmeye calisarak Roma ya karsi cikti ve Roma nin kendisi de savas ve getirebilecegi ganimetlerle sayginlik icin esit derecede istekli gorunuyordu MO 88 de Mitridates kralliginda yasayan 80 000 Romalinin buyuk cogunlugunun oldurulmesini buyurdu Bu kirim Birinci Mitridates Savasi yla dusmanlik halinin baslamasi icin verilmis resmi nedendi MO 88 de Mitridates i bastirmak icin bir Roma ordusu gonderildi Ancak ordu yenildi Marius un eski questorlerinden biri olan Lucius Cornelius Sulla o yil icin konsul secilmisti ve Senato tarafindan Mitridates le olan savasa komuta etmesi emredildi Sulla Mitridates i tamamen Yunanistan dan disari atti ancak ardindan rakibi Gaius Marius tarafindan ortaya atilan ic tehdidi yanitlamak icin Italya ya donmek zorunda kaldi Roma ve Pontus arasinda baris yapildi ancak bu yalnizca gecici bir ara oldu Bu yillarda Gaius Marius nispeten kosesine cekilmisti Donemin tribunu Sulpicius Rufus Mithridates le savasan Sulla yerine Populares partisinden Marius u dogu ya gonderme karari aldi Ancak aristokrat Optimates partisinin bir uyesi olan Sulla ordusunu Italya ya dondurdu ve Sulla Marius un tribunune oyle kizmisti ki tribunlugu kalici olarak zayiflatmayi amaclayan bir yasayi yururluge koydu Ardindan Mitridates le olan savasina dondu Ancak Sulla gidince Marius ve Lucius Cornelius Cinna nin yonetimindeki Populares kisa zamanda kentin denetimini ele gecirdi Populares kente egemen oldugu sirada ayni makama gelmek icin beklenen on yillik aralik gelenegine uymadan Marius u birkac kez konsul sectirerek gorenegi hice saydilar Secilmemis bireyleri magistra makamlarina getirerek ve halk yasalarinin yerine magistra buyruklarini koyarak yerlesik oligarsiye karsi geldiler Sulla kisa sure icinde Mitridates le baris yapti Ic kargasa MO 82 nin basinda en agir durumuna ulasmisti Roma kentinin tam da kapilarindaki Collina Kapisi Muharebesi nde Sulla onderligindeki bir Romali ordusu bir Roma senatosu ordusunu alt ederek kente girdi Sulla ve yandaslari Marius yandaslarinin cogunu oldurduler Halkci devrimlerin siddetli varsaydigi sonuclarini gozlemlemis olan Sulla dogal olarak tutucuydu Bu itibarla Senato yu buyuterek aristokrasiyi guclendirmekle ugrasti Sulla kendini diktator yapti yururluge soktu Gorevlerini tamamlandiginda yapacagina soz verdigi gibi Sulla guclerini iade etti ve ailesiyle birlikte olmak icin Napoli ye bagli Pozzuoli yakinindaki villasina cekildi Aktrisler arpistler ve tiyatro insanlariyla bir araya gelerek gun boyunca icen Sulla bu uzak mesafeden Roma daki gunluk siyasi faaliyetlerin disinda kaldi ama yine de politikalarinin dahil edildigi birkac mudahalesi oldu Ardindan MO 78 de oldu Sulla nin eylemleri Romali birliklerin birbirlerine karsi savas acarak en sonunda cumhuriyeti devirecek ve Roma Imparatorlugu nun kurulmasina neden olacak bir donum noktasi olusturdu Kole savaslari Spartakus un heykeli MO 135 ve MO 71 arasinda Roma devletine karsi kole baskaldirilarini iceren uc gerceklesti ucuncu ve son baskaldiriysa sonucta Gladyator Spartakus un komutasi altindaki 120 000 ve 150 000 arasinda koleyi kapsadigindan en ciddi olaniydi Italya da yayilan ve artik rejimi tehdit eder hale gelen ayaklanmayi bastirmak icin care arayan Roma Senatosu isyani bastirma gorevini Marcus Licinius Crassus a verir MO 82 yilindaki ic savas yillarinda Lucius Cornelius Sulla komutasinda savasmis olan Crassus birliklerinde siki hatta gaddar olarak nitelendirilebilen disiplin uygulamalari baslatir uygulanmamakta olan desimasyon cezasini yururluge koyar Crassus buna ragmen Spartakus birlikleriyle savasacak ve 6 bin koleyi oldurerek galip gelecektir Crassus un muzaffer lejyonlari ardi ardina gelen galibiyetlerle Spartakus birliklerini Messina yakinlarindaki Lucania bolgesine surer Plutarhos a gore bu asamada Spartakus Kilikyali korsanlarla goruserek 2 bin kisiyi Sicilya ya goturmeyi planlar Spartakus un amaci kole ayaklanmasini Sicilya ya tasiyarak birliklerine destek kazanmaktir Ancak korsanlar paralari alip anlasmadan vazgecince koleler Sicilya ya gecemez Spartakus ve beraberindekiler Rhegium a gecerler Crassus un lejyonlari takip ederek arazide cesitli tahkimatlar kurarlar Koleler iase kaynaklarindan uzaklasmis ve etrafi cevrilmis durumda kalir MO 77 de Senato Sulla nin eski vekillerinden biri olan Gnaeus Pompeius Magnus u Buyuk Pompey Ispanya daki bir baskaldiriyi bastirmaya gondermisti Bu asamada Pompey lejyonlari Hispania daki Quintus Sertorius isyanini bastirdiktan sonra Italya ya doner Pompey birlikleri Senato nun karari uyarinca Roma ya ugramadan dogrudan Crassus un yardimina gider Crassus artik isyani tamamen bastirmazsa basarinin yeni gelen komutanlara atfedileceginden korkarak ilerler Pompey in yaklastigini haber alan Spartakus Crassus ile uzlasmaya calisir Crassus reddedince Spartakus birlikleri tahkimatlardan kurtularak Petelia nin dogusundaki daglik bolgeye kacarlar Lejyonlar ayaklanan kolelerin Gannicus ve Castus komutasindaki bir kismini yakalayarak imha eder Suren catismalarda Crassus lejyonlari da kayiplara ugrar Profesyonel bir silahli kuvvet olmayan kole ordusu artik dayanmanin sinirina gelmistir Artik daha fazla geri cekilmek istemeyen savascilar duzensiz bir sekilde Romalilara saldiriyordur Disiplinin erimekte oldugunu gore Spartakus geri cekilmeyi durdurarak dusmana cepheden tum gucuyle saldirir Siler Nehri Muharebesi olarak bilinen muharebede Spartakus birlikleri tamamen kirilir Ordunun neredeyse tamami savas meydaninda hayatini kaybederken cesedi bulunmayan Spartakus e ne oldugu kesin olarak bilinmemektedir Savas meydaninda olmeyip ele gecirilen savas esirleri Roma ile Capua arasindaki Appian Yolu boyunca carmiha gerilir Fakat Pompey birlikleri dogrudan muharebelere katilmasa da kole ordusunun kilic artiklarini ele gecirdigi icin zaferde onemli payi oldugunu iddia ederek Crassus un tepkisini cekecektir Pompeius ve Crassus Populares partisini Sulla nin anayasasina siddetle saldirirken buldular Populares partisi ile bir antlasma duzenlemeye giristiler Antlasmaya gore eger hem Pompeius hem de Crassus MO 70 te konsul secilirlerse Sulla nin anayasasinin cirkin ogelerini yururlukten kaldiracaklardi Ikisi de kisa sure icinde secildi ve hizla Sulla nin anayasasinin buyuk bir kismini yururlukten kaldirdilar Pompey in Akdeniz Korsanlari ile Mucadelesi Korsanlarin MO 86 da Guney Italya da Brindisi aciklarinda bir Roma filosunu yenilgiye ugratmasi ve MO 75 te o zamanlar genc bir delikanli olan Gaius Iulius Caesar Milet in guneyinde Bulamac Adasi nda korsanlar tarafindan esir alinmasi korsan tehdidinin ulastigi boyutu gostermek acisindan onemli orneklerdir Caesar sonralari bir fidye sonucu serbest birakilmis ve korsanlara karsi mucadeleye girismistir MO 67 de Roma nin tahil kaynagi olan Misir ile iliskisini kesen korsanlar Guney Italya sehirlerine sik sik baskinlar duzenlemeye baslamislardir MO 67 yilinda Roma Senatosu Gnaeus Pompey Magnus a askeri diktatorlugun yani sira lex gabinia de pirates persequendis kanunuyla oldukca genis haklar vermistir Roma Senatosu Pompey e seferi icin 6 000 talantalik oldukca buyuk bir butce 500 gemiden olusan bir filo 120 000 asker vermenin disinda denizden 80 km ic kesimlere kadar olan bolgelerden asker toplama Roma adina vergi koymak gibi yetkilerle donatmistir Olusturulan bu ordu ve butce gunumuzdeki ortalama bir devletin yillik askeri harcamasinin ve asker sayisinin uzerindedir Bu durumda Roma Senatosu nun korsanlik tehlikesini ne kadar ciddiye aldigini ve bu sorunun cozulmesi icin harcadigi gayreti gostermesi bakimindan onemlidir Gnaeus Pompey Magnus gercekten de kirk gunden az bir surede Bati ve Orta Akdeniz i korsanlardan temizlemis ve deniz guvenligini saglamayi basarmistir Bu basarisini Roma donanmasi kucuk gruplara bolerek Akdeniz de farkli stratejik yerlere yerlestirmesine borcludur Limani ablukaya aldiktan sonra lejyonlar karadan saldirarak korsanlari yok etmekteydi Bu esnada kacmaya calisan korsanlar da denizdeki donanma tarafindan saf disi birakilmaktaydi Kilikya korsanlarinin merkezi kabul edilebilecek bugunku Alanya da bulunan Korakesion da boylesi bir strateji ile Pompey tarafindan fethedilerek Akdeniz deki buyuk korsan aglari agir bir zarara ugratildi Pompey mevcut korsan cetelerini yok edip onlarin sigindiklari limanlari ele gecirdikten sonra Suriye den Cebelitarik a kadar dolasip Akdeniz boyunca surekli devriye gezilecek kucuk donanma birlikleri olusturdu Pompey kirk gunden az bir surede Bati ve Orta Akdeniz i korsanlardan temizlemistir Roma lejyonerleri kiyidaki korsanlari Kilikia nin daglik kesimlerine cekilmek zorunda birakmistir Pompey yaptigi bu etkileyici planin son asamasinda korsanlik sorununun tekrar cikmasini engellemek icin Kibris Rodos ve Suriye de olusturdugu kontrol limanlari ile Kilikia da korsanlarin yeniden toplanmamasi icin bir abluka olusturmustur Ayrica Kilikia da korsanlarin yerlesebilecegi koy ve korfezleri surekli denetletmistir Pompey korsanlarin yerel halk tarafindan da desteklendigini bildigi icin bolgeyi Roma hakimiyetine aldiktan sonra bolgede yasayan topluluklari zorunlu goce tabi tutmustur Kiyi kesiminde yasayan ve genellikle balikcilik ve korsanliktan gecinen bu insanlar bolgenin ic kesimlerindeki onemli tarim alanlarina yerlestirilmistir Pompey un tum bu faaliyetleri yaklasik uc ay surmustur Boylece uzun zamandan beri mucadele edilmesine ragmen herhangi bir basari elde edilemeyen korsanlik sorunu cozulmustu Bundan sonra Roma tum Akdeniz in sahibi olarak hareket edecektir Ucuncu Mitridates Savasi Suriye ve Yahudiye nin Fethi Ucuncu Mitridates Savasi nda ilk Lucius Licinius Lucullus ardindan da Pompey Mitridates in uzerine gonderildi Pompey MO 65 yilinda simdiki Sebinkarahisar Bayramkoy bolgesinde Pontus Krali VI Mithridates in ordusu ile yapilan savasta Roma ordusuna komuta etti Mitridates sonunda Pompey e gece Likus Muharebesi nde yenildi Ulkesi Roma ya bagli bir devlet haline geldi Pompey Sebinkarahisar Bayramkoy bolgesine zafer kazanma evi anlamina gelen Nicopolis kentini kurdu Athena gunumuzde Pazar sehri de Pompey tarafindan kuruldu Akdeniz bu sirada cogu Kilikyali olan korsanlarin eline dusmustu Korsanlar sirf nakliye rotalarini bogazlamadilar Yunanistan ve Asya kiyilarindaki pek cok kenti de yagmaladilar Pompey korsanlara karsi savasmasi icin ozel bir donanma calisma koluna komutan atandi Denizin batidaki kismini korsanlardan temizleyerek Iberya Ispanya Afrika ve Italya arasindaki iletisimi onarmasi Pompey in yalnizca kirk gununu aldi Pompey Roma nin Kucuk Asya daki yeni eyaletlerinin guneydogusundaki siyasi istikrarsizliktan endise duyuyordu Hem Suriye hem de Yahudiye istikrardan yoksundu Suriye de Selevkos Imparatorlugu parcalaniyordu Yahudiye de bir ic savas vardi M O 65 yilinda Pompey iki tegmen Metellus ve Lollius u Sam i ele gecirmek icin Suriye ye gonderdi M O 64 63 kisinda Pompey ordusunu Suriye nin Selevkos baskenti Antakya da kislatti burada cok sayida elci agirladi ve sayisiz anlasmazlikta hakemlik yapmak zorunda kaldi M O 63 yilinin basinda sezonunun basinda Pompey Antakya dan ayrildi ve guneye yurudu Yahudi bir haydut tarafindan yonetilen Lysias Silas ve Suriye nin eski askeri baskenti Apameia yi ele gecirdi Dsonra Libanus silsilesinin ve Sidon un kuzeyindeki sahilin soyguncu cetelerine karsi cikti Pompey ordusu daha sonra Lubnan Daglari ni gecti Pella yi aldi ve Suriye Misir ve Yahudiye nin her yerinden buyukelciler tarafindan karsilandigi Sam a ulasti Boylece Suriye nin tamamini ele gecirdi ve bu andan itibaren Suriye bir Roma eyaleti olacakti Catilina Komplosu Roma Capitoline Muzesi nde bulunan Cicero nun bustu MO 66 da cesitli siniflarin kotu durumlari uzerine egilmek uzere anayasal ya da en azindan bariscil yontemleri kullanma hareketi basladi Birkac basarisizligin ardindan hareketin onderleri amaclarina ulasmak icin gerekli her turlu yontemi kullanmaya karar verdiler Hareket Lucius Sergius Catilina adli bir soylunun onderligi altinda birlesti Hareketin merkezi kirsal calkantinin yuvasi olan Faesulae kasabasiydi Tasrali hosnutsuz kimseler Roma uzerine yuruyecekler ve kent icerisindeki bir baskaldiridan yardim alacaklardi Konsullerin ve senatorlerin cogunun suikastinin ardindan Catilina yeniliklerini yasalastirmada ozgur olacakti Komplo MO 63 te harekete gecirilecekti O yilin konsulu Marcus Tullius Cicero idi Cicero yogun bir hukuk ogrenimi gormus daha sonralari ise edebiyat ve felsefeyle daha cok ilgilenmeye baslamistir Savasi hic sevmezdi mahkemelere baskanlik yapmis unlu ve basarili bir hukukcu olmustu Daha sonralari ise konsul olmustu Daha once ailesinden hicbir kimse konsul olmamisti yani o bir homo novus idi Cicero Catilina nin daha fazla uye almak icin gonderdigi bildirileri alikoydu Sonuc olarak Roma daki komplocularin elebaslari iclerinde eski bir konsul de olmak uzere anayasaya uygunlugu kuskulu Senato yetkisine dayanarak idam edildiler ve tasarlanmis ayaklanma bozuldu Ardindan Cicero Catilina nin guclerini bozguna ugratan bir ordu gonderdi Catilina komplosunun en onemli sonucu Populares partisinin sayginligini yitirmesiydi Ilk Triumvirlik Soldan saga Jul Sezar Marcus Licinius Crassus ve Pompey Hispania Ulterior eyaletine yonetici olarak atanmis olan Jul Sezar Iulius Caesar borc bataginda oldugundan Roma nin en zengin adamlarindan olan Marcus Licinius Crassus a basvurmustu Crassus Pompey in menfaatlerine karsi olan muhalefetinde kendisine destek olmasi karsiliginda Sezar in borclarinin bir kismini odedi ve geri kalanlarina da garantor oldu Hispania da Callaici ve Lusitanilerin topraklarini fethetti ve birlikleri tarafindan imparator olarak selamlandi Borclarla ilgili kanunu reforme etti ve valilik gorevini yuksek bir itibarla tamamladi Sezar zaferlerinden dolayi bir Roma Zafer Alayi ile odullendirilmisti Ancak Sezar in gozu cumhuriyetin en yuksek magistraligi olan konsulluk gorevindeydi Ortada bir sorun vardi ve Sezar eger zafer alayina katilirsa bir asker olarak kalmali ve Roma sehir surlarinin gerisinde beklemeliydi ancak konsulluk secimlerine katilmak istiyorsa komutayi birakmali ve sehre siradan bir yurttas gibi girmeliydi Ayni anda iki secenegin de gerceklesmesi olanaksizdi Senato dan secimlere in absentia giyabinda olarak katilmak icin izin istedi ancak bu talep Cato tarafindan bloke edildi Zafer alayi ve Konsulluk arasinda bir secim yapmak durumunda kalan Sezar Konsullugu secti Konsulluk icin yarisan uc aday vardi Sezar birkac yil once Sezarla birlikte aedile olarak gorev yapmis olan Marcus Calpurnius Bibulus ve Lucius Lucceius Secim kirli bir mucadeleye sahne oluyordu Sezar Cicero nun destegini istemis ve zengin birisi olan Lucceius la ittifak yapmisti Ancak mali durumu Bibulus karsisinda yetersiz kalmis ve buna ilaveten rusvet yemezligi ile unlu Cato nun bile Bibulus tan rusvet alarak onun tarafini tuttugu soylentisi yayilmisti Sonuc olarak Sezar ve Bibulus MO 59 yili icin konsul secildiler Sezar borcu yuzunden Crassus a politik olarak bagimli oldugu halde Senato da emekli askerleri icin doguda yerlesim yerleri ve tarim arazileri tahsis edilmesi mucadelesinde basarisiz olan Pompey ile de iyi gecinmeye calismisti Pompey ve Crassus birlikte konsulluk yaptiklari MO 70 yilindan beri kavgaliydi ve Sezar birisiyle ittifak kurmanin digerini kaybetmek anlamina geldigini bildiginden aralarini bulmaya calismisti Bu uclunun kamu isleri uzerinde kontrolu saglayabilmek icin hem paralari hem de politik nufuzlari vardi Birinci Uclu Yonetim olarak bilinen bu gayri resmi ittifak Pompey in Sezar in kizi Julia ile evlenmesiyle daha da saglamlastirildi Bu arada Sezar da ertesi yil konsul secilecek olan Lucius Calpurnius Piso Caesoninus un kizi Calpurnia ile evlendi Jul Sezar Pompey e soz vermis oldugu yasalari kurullarin onayina sundu Bibulus bu yasalarin cikmasina engel olmaya yeltendi ve bunun uzerine Jul Sezar yasalarin gecisini saglamak icin siddet iceren yontemler kullandi Jul Sezar ardindan uc eyaletin valisi yapildi MO 58 yilinda eski patrici Publius Clodius Pulcher in tribunluge secimini kolaylastirdi Clodius Jul Sezar in senator dusmanlarinin en dikbasli ikilisi Cato ve Cicero yu gorevden almaya koyuldu Clodius Cicero nun acili bir dusmaniydi cunku bir kutsal olana saygisizlik davasinda kendisi aleyhinde taniklik etmisti Clodius Cicero yu Catilina komplosu sirasinda yurttaslari durusmasiz idam ettigi icin yargilama girisiminde bulundu sonucunda Cicero gonullu olarak surgune gitti ve Roma daki evi yakildi Clodius onu birkac yilligina Roma dan uzak tutacak olan Kibris isgaline Cato nun onderlik etmesini gerektiren bir yasa tasarisi da gecirdi Clodius halka bedava tahil yardimi veren bir yasa tasarisini da gecirdi Jul Sezar in Britanya ve Galya Seferi MO 59 50 Galya Savaslari nin haritasi MO 59 daki konsul doneminin ardindan bes yillik bir donemligine Galya Cisalpine bugunku Kuzey Italya Galya Narbonensis bugunku Guney Fransa ve Illirya bugunku Balkanlar Valiligi ne prokonsul olarak atandi Ancak Sezar hala cok borcluydu ve bir eyalet yoneticisi olarak para edinmek icin ya zorla vergi toplamak ya da askeri bir maceraya girismekten baska cikar yolu yoktu Jul Sezar kendisine pesinde kostugu carpici askeri basariyi verecek olan Galya nin istilasi icin sebep ariyordu Iki yerel kabilenin Roma eyaleti Galya Narbonensis e uzanan bir yol ustunde gocmeye baslamasu uzerine Jul Sezar MO 58 den MO 49 a dek suren Galya Savaslari icin kendisine gereken ucu ucuna uygun gerekcesini bulmustu Yeni iki Lejyon toplayan Sezar bu kabileleri yendi ve ordusunu kis icin Sequani topraklarinda konuslandirarak Gallia Narbonensis in otesindeki topraklara karsi ilgisinin gecici olmadigi sinyalini verdi Goreve gelisinin ikinci yilinda sahip oldugu askeri gucu Cisalpine Galya eyaletinden topladigi iki yeni Lejyonla iki katina cikardi Cisalpine Galya eyaleti sakinleri Roma yurttasi olmadigi icin bu eylemin yasalligi tartismaliydi Sezar in bir onceki yilki eylemlerine karsilik Kuzeydogu Galya nin Belgic kabileleri silahlanmaya basladilar Sezar bu duruma sert bir hareketle cevap verdi ve birlesik Belgic Belcika ordusuna karsi basarisiz bir muharebenin ardindan kabileleri parca parca fethetti MO 55 yilinda Galya ya karsi Cermen kabileleri tarafindan gerceklestirilen bir isgal girisimini defeden Sezar Britonlarin bir onceki yil kendisine karsi savasan Venetilere yardim ettigi gerekcesiyle Britanya ya gecti ve Britanya ya sefer duzenleyen ilk Romali oldu Ertesi yil daha buyuk bir guc ve daha iyi hazirlanarak geri donen Sezar Britanya nin iclerine kadar ilerledi MO 52 yilinda Arverni kabilesinden Vercingetorix in liderligini yaptigi yeni bir isyan tum Galya ya yayildi Vercingetorix tum Galya kabilelerini bir araya getirmeyi basarmis ve Sezar i Gergovia Savasi da dahil birkac carpismada yenerek askeri yetenegini gostermisti ancak Sezar in Alesia Savasi ndaki ozenle hazirlanmis kusatma plani karsisinda nihayet teslim olmak zorunda kalmisti Ertesi yil boyunca suren daginik isyanlara ragmen Galya tam olarak fethedildi MO 50 ye gelindiginde Galya nin butunu Roma nin elinde bulunmaktaydi Galya asla Kelt kimligini bir daha kazanamadi asla baska bir ulusalci ayaklanmaya daha kalkismadi ve 3 yuzyildaki bunalimin disinda 476 yilina dek Roma ya bagli kaldi Ilk Triumvirlik in sonu Vercingetorix Arvernilerin baskani Julius Caesara teslim oluyor Clodius kenti yildiran silahli ceteler olusturdu ve sonunda Pompey in yandaslarina saldirmaya basladi Onlar da cevaben tarafindan olusturulmus karsi ceteler icin parasal kaynak sagladilar Triumvirligin siyasal muttefikligi parcalaniyordu Domitius Ahenobarbus MO 55 te Jul Sezar in yonetimini ondan almak icin konsulluge yoneldi Sonunda Lucca da triumvirlik yenilendi Pompeius ve Crassus a MO 55 yili icin konsulluk sozu verildi ve Jul Sezar in vali olarak suresi bes yil olarak uzatildi MO 53 te Crassus Part Imparatorlugu na karsi bir istila baslatti Baslangictaki basarilardan sonra colun derinliklerine ordusunu yuruttu ancak burada dusman bolgesinin derinliklerindeki Harran yakinlarinda yapilan Carrhae Muharebesi nde ordusunun etrafi sarildi ve kendisi de katledilerek yok edildi Crassus un olumu Triumvirlik in sonu oldu ve Sezar ile Pompeius ayri hareket etmeye basladilar Sezar Galya da savasiyorken Pompey Sezar in siyasal dusmanlariyla el altindan destekliyordu Sezar in Britanya da seferde oldugu sirada Pompey in karisi olan kizi Julia dogum yaparken oldu Sezar ittifak anlasmasini yenilemek ve destegini kaybetmemek icin Pompey e Gaius Marcellus la evli olan yegeni Octavia yi teklif ettiyse de Pompey bu oneriyi reddetti Bu olay Pompeius ile Jul Sezar arasinda kalan son bagi da koparmis oldu Ic savas ve Jul Sezar in diktatorlugu MO 49 44 Sezar Roma sikkeleri uzerine kendi bustunu resmettiren ilk kisidir MO 50 yilinda Pompey in onderligindeki Senato prokonsulluk gorevinin sona erdigi gerekcesiyle Sezar a Roma ya geri donmesi ve ordusunu terhis etmesi emrini verdi Dahasi Senato Sezar in in absentia giyabinda ikinci kez konsul secilmesini de yasakladi Sezar konsullerin kullandigi dokunulmazlik hakki ya da ordusunun gucu arkasinda olmadan Roma ya girmesi halinde kovusturmaya ugrayacagini ve politik olarak dislanacagini dusunuyordu Pompey Sezar i baskaldiri ve vatana ihanetle sucladi Sezar in 10 Ocak MO 49 da generallerin ordulariyla gecmelerinin yasak oldugu Rubicon nehrini Lejyon XIII Gemina ile gecmesiyle Roma da ic savas baslamis oldu Plutarch Sezar in Rubicon u gectiginde Atinali bir oyun yazari olan Menandros a ait ἀnerrif8w kybos Latince alea iacta est yani ok yaydan cikti deyisini kullandigini soyler Sezar in sahip oldugu tek lejyon olan Onucuncu Lejyon dan cok daha fazla bir guce sahip olmasina ragmen Pompey in savasmaya pek niyeti yoktu ve Roma nin bosaltilmasini buyurdu ve muhafazakar cumhuriyetciler Pompey komutasi altinda Yunanistan a kactilar Sezar Senato ve Lejyonlarini kistirarak Pompey i kacmadan yakalama umuduyla onu Brindisium a kadar kovaladi Pompey onu atlatti ve Sezar in barikatlari yikmasindan hemen once limandan demir alarak kurtulmayi basardi Limanda bulunan tum gemiler Pompey tarafindan birliklerinin tahliyesi icin kullanildigindan onu takip etmek mumkun degildi ve bunu uzerine Sezar yonunu Hispania ya cevirdi Roma yi Marcus Aemilius Lepidus un prefect ligine ve Italya nin geri kalanini tribun Marcus Antonius un kontrolune birakan Sezar sasirtici bir hizla 27 gun icinde Hispania ya ulasti ve kendisine katilan iki Galya Lejyonu ile Pompey le hesaplasmak uzere doguya Yunanistan a dogru ilerledi 10 Temmuz MO 48 de Dyrrhachium da yapilan savas sirasinda tahkimat hattinin yikilmasi nedeniyle neredeyse felaketle sonuclanabilecek bir bozgundan kil payi kurtuldu Sezar kisa sure sonra yapilan Pharsalus Muharebesi ile kendisinden cok daha guclu kendi piyadelerinin iki kati piyade ve kayda deger miktarda suvari fazlasi olan Pompey i MO 48 yilinda kesin olarak yenilgiye ugratti Roma da Sezar diktator olarak atanirken Marcus Antonius da onun Magister Equitum u olarak goreve basladi Bu Sezar in kisiligini kutsallastirmis oldu ve Senato yu veto etme gucunu verdi ve Pleb Konseyi ne egemen olmasini sagladi Sezar Pompey i Iskenderiye ye kadar kovaladi Ancak Pompey Iskenderiye ye vardiginda Kral XIII Ptolemaios un hizmetinde calisan eski bir Romali subay tarafindan olduruldu Pompey in pesinden Iskenderiye ye gelen Sezar anlatilanlara gore XIII Ptolemaios un mabeyincisi Pothinus tarafindan kendisine hediye olarak takdim edilen Pompey in kesik basina aglamisti Ardindan XIII Ptolemaios ve onun kiz kardesi karisi ve ayni zamanda vekil kralice olan Firavun Kleopatra VII arasindaki ic savasa mudahil oldu Bunun sebebi belki de Ptolemaios un Pompey in katlindeki roludur Sezar Kleopatra nin tarafini tuttu Her halukarda Ptolemaik gucler MO 47 yilinda yapilan Nil Muharebesi ile Sezar tarafindan yenildiler ve hemen ardindan Sezar dan Caesarion adli bir cocugu oldugundan suphelenilen Kleopatra tahta cikarildi Sezar ve Kleopatra Iskenderiye ic savasi sirasinda elde ettikleri zaferi MO 47 yili baharinda Nil uzerinde duzenledikleri bir zafer alayi ile kutladilar Kraliyet kayigina eslik eden 400 gemi Sezar a Misir Firavunlarinin sahip oldugu ihtisami yansitmayi amacliyordu MO 47 yilinin ilk aylarini Misir da geciren Sezar daha sonra Anadolu ya yoneldi ve Pontus krali II Farnekes i yok edecegi Zela Savasi ni kazandi Zela Savasi ndaki zaferi anlatan Veni vidi vici Turkce Geldim gordum yendim sozlerini yazarak Roma da bulunan yardimcisi Gaius Matius a gonderdi Ardindan Pompey in Afrika da kalan senatoryal destekcileri ile hesaplasmak uzere 28 Aralik MO 47 tarihinde Afrikaya gecerek da modern Sousse Tunus karaya cikti Pompey ortadan kalkmisti ancak muhafazakar Cumhuriyetciler teslim olma niyetinde olmadiklarindan Marcus Cato ve Caecilius Metellus Scipio liderliginde Afrika eyaletlerinde bir direnis organize etmislerdi Dogu eyaletlerinde kontrolu saglayip Roma ya kisa bir ziyaret gerceklestiren Sezar muhaliflerini takip etmek amaciyla 28 Aralik MO 47 tarihinde Afrikaya gecerek da modern Sousse Tunus karaya cikti Subat basinda Sezar Thapsus a geldi ve kenti guney girisini uc sira tahkimatla kapatarak kusatti Metellus Scipio onderligindeki cumhuriyetciler konumlarini kaybetme riskini goze alamayarak savasi kabul etmek zorunda kaldilar Sezar in suvarileri basarili bir manevra ile ustun gelerek parlak bir zafer kazandi Thapsus Muharebesi sonrasinda Metellus Scipio olurken Cato ise intihar etti Bununla beraber Pompey in ogullari Gnaeus Pompeius ve Sextus Pompeius Sezar in eski Legatesi ve Galya savaslarinin iki numarali komutani Titus Labienus ile birlikte Hispania ya kacti Sezar takibe devam etti ve geri kalan son muhalifleri de MO 45 yili Mart ayinda yapilan Munda Muharebesi ile yok etti Bu sure zarfinda Sezar MO 46 yilinda Marcus Aemilius Lepidus la ucuncu ve MO 45 yilinda meslektasi olmadan dorduncu defa Konsul secildi Sezar dusmanlarini yasaklamak yerine hepsini affettigi icin kendisine karsi guclu bir muhalefet yoktu 21 Nisan tarihinde Munda da elde ettigi zaferin onuruna buyuk oyunlar ve kutlamalar duzenlendi Jul Sezar artik Roma devletinin birincil kisisiydi ve guclerini buyutup saglamlastirdigindan dusmanlari zorba bir hukumdar olmaya yonelik tutkulari oldugundan korkuyordu Sezar daha once MO 63 yilinda gorevleri arasinda takvimi ayarlamak da bulunan Pontifex Maximus secilmisti Bu yetkiyle mevcut takvim sistemi uzerinde gerceklestirdigi revizyon yaptigi en etkili ve uzun soluklu reformlardan biri olarak tarihe gecti Sezar MO 46 yilinda her dort yilda bir artik yil hesabina dayali 365 gunluk takvim sistemini gelistirdi Julyen takvimi olarak bilinen bu takvim Papa XIII Gregorius tarafindan 1582 yilinda revize edilerek gunumuzde kullanilan Gregoryen takvimi olusturulmustur Bu reformun bir sonucu olarak 455 gun uzunlugundaki standart bir Roma yili mevsimlere bolunmus oldu Gregoryen takviminin 7 ayina Sezar in onuruna July Latince Iulius tan turetilmistir adi verilmistir MO 45 yili Eylul ayinda Italya ya geri donen Sezar vasiyetini hazirladi ve yegeni Octavian u unvani da dahil olmak uzere sahip oldugu her seyin mirascisi olarak tayin etti Sezar ayrica Octavian in kendisinden once olmesi durumunda ikinci varis olarak Marcus Junius Brutus u belirledi Bazi kaynaklarda Brutus u evlatlik ogul ilan ettigi de soylenir Sezar ve Kleopatra hic evlenmediler zira Roma kanunlarina gore bunu yapmalari mumkun degildi Evlilik kurumu sadece Roma yurttaslari arasinda yapildiginda gecerli oluyordu ve Kleopatra Misir kralicesiydi Kleopatra Roma yi birkac kez ziyaret etti ve bu ziyaretlerinde Sezar in Romanin hemen disinda Tiber kiyisindaki villasinda ikamet etti Bu donemde Sezar Forumu ve icinde bulunan Venus Genetrix Tapinagi ile birlikte pek cok kamu binasi insa edildi Jul Sezar a suikast ve Ikinci Triumvirlik Jul Sezar in olumu Vincenzo Camuccini Yasaminin sonuna yakin Jul Sezar Part Imparatorlugu na karsi bir savasa hazirlanmaya basladi Roma da yoklugu kendi konsullerini basa gecirme gucunu sinirlayacagindan butun magistralari ve butun konsulleri ve tribunleri atamasini saglayan bir yasayi gecirdi Bu durum magistralari halkin temsilcileri olmaktan diktatorun temsilcileri olmaya donusturdu Jul Sezar a MO 44 te Gaius Cassius ve Marcus Brutus onderlik ettigi bir suikast tertip edildi Komplocularin durtuleri hem kisisel hem de siyasaldi Komplocular genellikle pek cogu Jul Sezar Senato yu gucunden ve sayginligindan yoksun biraktigi icin kizmis olan senatorlerdi Digerleriyse gucunu kotuye kullanan ve bir kral olarak mutlak hukumdarliga giden yolu engellerden arindiran bir tiran olduguna inaniyorlardi Senatorler kendisini saglama almadan once Jul Sezar i yok etmeyi kendilerine vazife bildiler Jul Sezar i MO 15 Mart 44 te Senato nun toplanacagi Pompeius un tiyatrosunda bicaklayarak oldurduler Bunu izleyen ic savas cumhuriyetten kalanlari da yok etti Suikastin ardindan Cicero nun popularitesi tekrar artti Senato nun en guclu en sozu gecer adami haline geldi Sezar dan sonra giderek guclenen Marcus Antonius u sevmiyordu Yine de Marcus Antonius ve Cicero donemin en guclu iki adami olarak digerlerinden daha one cikiyordu Sezar in veliahti Octavianus Italya ya varinca Cicero Marcus Antonius a karsi onu savunmaya basladi Surekli Marcus Antonius u elestiriyor Octavianius u ise ovuyordu Senatoyu da Marcus Antonius a karsi kiskirtmisti Kafasindaki plan hem Octavianus hem de Antonius u aradan cikarmakti Ancak Marcus Antonius Jul Sezar in evlat edindigi oglu ve buyuk yegeni Octavianus ile bir anlasma yapti Marcus Aemilius Lepidus ile birlikte olarak bilinen bir baglasiklik olusturdular Cicero yu devlet dusmani ilan ettiler Cicero kacti fakat yakalandi MO 43 yilinin 7 Aralik gunu basi kesilerek idam edildi Basi Forum Romanum daki Rostra da halka teshir edildi elleri ise Senato binasinin kapisina civilendi Marcus Antonius un Jul Sezarin cenaze toreninde nutku George Edward Robertson Marcus Antonius Lepidus ve Octavianus Jul Sezar in anayasasinin guvencesi altina almis oldugu guclere neredeyse es gucleri ellerinde tuttular Bu itibarla Senato ve kurullar gucsuz kaldi MO 43 te Triumvirler Marcus Antonius ile Octavianus Sezar in suikastcilari Brutus ve Cassius a karsi Filippi Muharebesi nde savasti Brutus un Octavianus u yenmesine karsin Marcus Antonius Cassius u yendi Kisa sure sonra Brutus da ona katildi Ancak Octavianus kendisinin kayirdigi bir secmen grubu kurdu ve ardindan Marcus Antonius a karsi bir mucadele baslatti Denizdeki Yunanistan kiyilarina yakin Aktium Muharebesi nde Octavianus Marcus Antonius ve Kleopatra yi bozguna ugratti Marcus Antonius aski Kleopatra ile kendisinin canina kiydi MO 29 da Octavianus Roma ya tartismasiz imparator olarak dondu MO 27 de Octavianus a diger butun Romalilar uzerinde birincil konumunu belirten Agustus Ulu Olan ve Princeps adlarinin kullanimi bagislandi ve Imparator Kayser sanini alarak ilk Roma Imparatoru oldu AnayasaRoma Cumhuriyeti nin anayasasi daha cok gelenek sayesinde kusaklarca aktarilan bir yazisiz yonergeler ve ilkeler dizisiydi Roma anayasasi resmi bir yazili anayasa belgesi icermemekte idi Anayasa kurallarinin buyuk bir kismi resmi olarak bir belgeye yazilmamisti Bu anayasa kurallari surekli olarak gelisirdi Roma Cumhuriyeti nin Senatosu Senato nun yuksek yetkisi degeri ve sayginligindan gelmekteydi Bu deger ve sayginlik hem Senatorlerin yuksek yetenek ve sayginligi hem de gelenek ve gorenek temeline dayaniyordu Senato senatus consultum denen buyruklari yururluge sokardi Bu resmi olarak Senato dan bir magistraya ogut tu Gene de uygulamada bunlara genellikle magistralarca uyulmaktaydi Roma Senatosu nun odagi dis islerine yonlendirilirdi Askeri catismalarin yonetiminde teknik olarak hicbir resmi rolu olmamasina karsin Senato boyle konulari denetleyen en buyuk guctu Yasayici Kurullar Magistra secimi yeni yasalar idam cezasinin yurutumu savas ve baris ilani muttefiklik olusturma ya da bozmaya iliskin son sozu soyleyecek kisi Roma Halki yani yasayici kurullardi iki tur yasayici kurul vardi Ilki butun yurttaslarin kurullari olan comitia komiteler idi Ikincisi belirli yurttas kumelerinin kurullari olan concilia konseyler idi Centurya Kurulu Yurttaslar centuryalar ve tribusler temeline dayanarak olusmustu Centuryalar ve tribusler kendi kurullarinda toplanirlardi Comitia Centuriata centuryalarin kuruluydu Comitia Centuriata nin baskani genellikle bir konsuldu Centuryalar cogunluklarindan bir destek alinana dek birer birer oylamaya katilirlardi Comitia Centuriata imperium gucu olan magistralari konsulleri ve pretorleri secerdi Censorleri de bu kurul secerdi Yalnizca Comitia Centuriata savas ilan edebilirdi ve bir nufus sayiminin sonuclarini onaylayabilirdi Belirli turel olaylarda en yuksek temyiz mahkemesi olarak da hizmet etmistir Tribus Kurulu Tribuslerin kuruluna Comitia Tributa ya bir konsul baskanlik ederdi ve otuz bes tribusun birlesmesiyle olusmaktaydi Tribusler etnik ya da icinde akrabalik bagi tasiyan kumeler degildi daha cok cografi bolumlerdi Otuz bes tribusun oylayacagi sira rastgele kurayla secilirdi Tribuslerin cogunlugundan bir destek alindi mi oylama sona ererdi Pek cok yasayi yururluge sokmazken Comitia Tributa kuestorleri kurulis adellerini ve askeri tribunleri secerdi Pleb Konseyi Pleb Konseyi kendi tribuslerinde toplanan pleblerin patrici olmayan Roma yurttaslarinin kuruluydu Kendi yetkililerini pleb tribunlerini ve pleb adellerini secerlerdi Genellikle bir pleb tribunu kurula baskanlik ederdi Bu kurul pek cok yasayi yururluge sokardi ve bir temyiz mahkemesi olarak da hizmet edebilirdi Tribusler temelinde olustugundan dolayi kurallari ve yontemleri Comitia Tributa ninkilerle neredeyse ozdesti Yurutucu Magistralar Her bir magistra maior potestas buyuk guc ile yetkilendirilirdi Yine her bir magistra esit ve daha dusuk rutbece bir magistra tarafindan yapilmis herhangi bir islemi veto edebilirdi Ote yandan pleb tribunleri ve pleb adelleri diger magistralardan bagimsizlardi Magistra gucleri ve bu gucler uzerindeki denetimler Her bir cumhuriyet magistrasi belirli sahipti Yalnizca Roma Halki nin hem plebler hem de patriciler bu gucleri herhangi bireysel bir magistraya sunma hakki vardi En buyuk anayasal guc imperium idi Hem konsuller hem de pretorlerin imperiumu vardi Imperium bir magistraya askeri bir guce komuta etme yetkisi veriyordu Butun magistralarin gucu de vardi Bu magistralarca kamu duzenini surdurmek icin kullaniliyordu Roma dayken butun yurttaslarinsa baskiya karsi bir yargi gucu vardi Bu korumaya provocatio deniyordu asagiya bakiniz Ayrica magistralarin kehanetlere bakmasi hem bir guc hem de bir gorevdi Bu guc sik sik siyasal muhalifleri engellemek icin kullanilirdi Bir magistranin gucu uzerindeki denetimlerden biri Her bir magistra makaminda eszamanli olarak en az iki kisi bulunurdu Bir magistranin gucu uzerindeki bir baska denetim ise idi Provocatio ilkel bir bicimiydi Bu habeas corpusun bir oncusuydu Eger herhangi bir magistra devletin guclerini bir yurttasa karsi kullanmaya yeltenirse bu yurttas magistranin kararini bir tribune temyize goturebilirdi Ayrica bir magistranin makamindaki yillik doneminin suresi doldu mu yeniden bu makamda hizmet etmesi icin gerekiyordu Bu bazi konsuller ve pretorler icin sorun yarattigindan bu magistralar kimi zamanlar imperiumlarinin suresini uzattirirlardi Aslinda resmi acidan o makamda bulunmadan makamin guclerini bir promagistra olarak alikoyarlardi Konsuller pretorler censorler adeller kuestorler tribunler ve diktatorler Roma Cumhuriyeti nin en yuksek olagan magistra rutbesiydi her bir konsul bir yilligina hizmet ederdi Konsullerin hem sivil hem de askeri konularda en ustun gucu vardi Roma kentindeyken konsuller Roma hukumet baskaniydilar Senato ya ve kurullara baskanlik ederlerdi Yurtdisindaykense her bir konsul bir orduyu komuta ederdi Yurtdisindaki yetkileri neredeyse saltikti Pretorler kamu hukukunu yonetirdi ve eyalet ordularini komuta ederlerdi Her bes yilda bir on sekiz aylik bir donem icin iki censor secilirdi Makamdaki donemleri sirasinda iki censor bir nufus sayimi yaparlardi Nufus sayimi sirasinda Senato ya yurttas kaydedebilir ya da Senato dan yurttas tasfiye edebilirlerdi Roma da halka acik oyunlarin ve gosterilerin yonetimi gibi icislerini yurutmek icin secilen memurlardi Kuestorler genellikle Roma daki konsullere ve eyaletlerdeki valilere yardim ederlerdi Gorevleri sik sik maliydi Tribunler pleblerin somut ornekleri sayildiklarindan kutsallardi Bu kutsallik pleblerce icilen ve makamdaki donemi sirasinda bir tribune zarar vermis veya onunla catismis herhangi bir kisiyi oldurmeyi gerektiren bir antla yerine getirilirdi Tribunlerin butun gucleri bu kutsalliktan turerdi Bu kutsalligin acik bir onemi bir tribune zarar vermenin vetosuna aldirmamanin ya da onunla catismanin idamlik ceza sayilmasi gercegiydi Olaganustu askeri zamanlarda alti aylik bir donemligine bir atanirdi Anayasal hukumet dagitilir ve diktator devletin mutlak baskani durumuna gelirdi Diktatorun donemi sona erdigindeyse yeniden anayasal hukumet kurulurdu KulturJul Sezar Cassel s History of Englanddaki 1902 Britanya Muzesi bustunden Roma Cumhuriyeti nde yasam Roma kenti ve unlu yedi tepe cevresinde donerdi Kentin birkac pek cok meyhanesi ve genelevi vardi Roma nin denetimi altindaki butun bolgede yerlesim mimarisi cok gosterissiz evlerden tasra villalarina ve Roma nin baskentinde zarif ndeki konutlara degin degiskenlik gosterirdi Nufusun buyuk cogunlugu kent merkezinde apartmanlara yerlesmis bicimde yasardi Cogu Roma kasabasi ve kentinin Roma kentinin kendisinde de oldugu gibi bir forumu ve tapinaklari vardi Kent merkezlerine su getirmek icin yapilmisti ve yemeklik yagsa yurtdisindan ithal ediliyordu Agalar genellikle kentlerde oturuyorlardi ve emlaklari ciftlik yoneticilerinin bakimina birakilmisti Daha yuksek bir isci verimliligini ozendirmek icin pek cok aga cok sayida koleyi saliverirdi MO 2 yuzyilin ortalarinin baslangicinda Yunan kulturu Helen kulturunun beyin sulandirici etkileri hakkinda atilan soylevlere karsin giderek etkin duruma geliyordu Agustus zamanina gelindiginde kulturlu Yunan ev koleleri Romali genclere bazen kizlara bile ders vermekteydi Yunan yontulari Palatinus taki ya da villalardaki Helenistik bahce mimarisini bezedi Roma mutfaginin buyuk bir kismi da aslen Yunan di Romali yazarlar kulturlu Yunan tarzi olmasi nedeniyle Latinceyi hor gorduler Toplumsal tarih ve yapi Roma kulturunun pek cok yani Yunanlardan odunclenmisti Mimaride ve heykelde Yunan ornekleri ve Romali boyamalari arasindaki fark belirgindir Mimariye baslica Romali katkilari kemer ve kubbeydi Roma nin kendisini izleyen Avrupali kulturler uzerinde buyuk etkisi de oldu Ehemmiyeti Vergilius ve Ovidius un calismalarinin dayanikliliginda ve kalici oneminde goruldugu gibi en iyi belki de surekliligine ve etkisine yansimistir Latince Cumhuriyet in birincil dili Roma Katolik Kilisesi nce ayin amaclari icin hala kullanilmaktadir ve 19 yuzyila dek kapsamli bicimde bilimsel yazilarda ornegin fen ve matematikte kullanilmistir Roma tuzesiyse pek cok Avrupa ulkesinin ve somurgelerinin yasalarina temel olusturmustur Erken toplumsal yapinin merkezi yalnizca kan baglariyla belirtilmis olmayan bir yandan da yasal olarak bagiyla kurulmus olan aileydi ailenin saltik basiydi karisinin cocuklarinin ogullarinin karilarinin yegenlerin kolelerin ve saliverilmis kolelerin ve istediginde mallarinin efendisiydi Onlari oldurme hakki bile bulunuyordu Roma tuzesi yalnizca patrici ailelerini yasal varliklar olarak taniyordu Kolelik ve koleler toplumsal duzenin parcasiydi satin alinip satilabilecekleri vardi Pek cok kole sahiplerince odenmis hizmetlerinden oturu saliverilirdi bazi kolelerse ozgurluklerini satin almak icin para biriktirebilirlerdi Genellikle koleleri sakatlama ve oldurme kanunlarca yasaklanmisti Roma nufusunun 25inin kolelestirilmis oldugu dusunulmektedir Giyim ve yemek Togaya burunmus bir Romali Erkekler siklikla toga ve kadinlarsa stola giyerlerdi Kadinlarin stolasi bir togadan farkli gorunurdu ve genellikle parlak renkliydi Giyim ve kusam bir insan sinifini diger siniftan ayirirdi Cobanlar ve koleler gibi plebler ya da avam kalin ve koyu kumastan yapilmis tunik giyerken patriciler ketenden ya da ak yunden yapilmis tunik giyerlerdi Bir sovalye ya da magistra augusticlavus kucuk mor dugmeler tasiyan bir tunik giyerdi Senatorler tunica laticlavia denen genis kirmizi cizgili tunikler giyerlerdi Askeri tunikler sivillerce giyilenlerden kisaydi Oglanlar bayramina dek kan kirmizisi ya da mor kenarli bir toga olan toga praetexta giyerlerdi 16 yas uzerindeki erkekler Roma da yurttas olduklarini belirtmek icin toga virilis ya da toga pura giyerlerdi Toga picta utkulu generaller tarafindan giyilirdi ve onlarin muharebe meydanindaki becerileri kadar islemeleri olurdu Toga pulla ise yastayken giyilirdi Ayakkabi bile bir kisinin toplumsal konumunun gostergesiydi Patriciler al ve kizil sandaletler giyerlerdi senatorlerin kahverengi ayakkabilari vardi konsullerin ak ayakkabilari vardi ve askerler agir cizmeler giyerlerdi Romalilar kuzeydeki sinirlarda dovusmesi gereken askerler icin bazen sandaletlerin icine giyilen corap turetti Romalilarin yalin yeme aliskanliklari vardi Temel besinler genellikle 11 sularinda tuketiliyordu ve ekmek salata peynir meyveler findiklar ve onceki gecenin aksam yemeginden kalmis soguk etten olusurdu Romali Ozan Horatius cok yalin olarak tanimladigi kendi beslenme duzenine gore baska bir Roma gozdesinden zeytinden soz eder Bence zeytinler karakavuklar ve duz ebegumeci dayaniklilik saglar Aile bir masa cevresindeki taburelerde oturarak birlikte yerdi Parmaklar kati yiyecekleri yemek icin kullanilirdi ve kasiklarsa corbalar icin kullanilirdi Sarap temel bir icecek sayildigindan her ogunde ve firsatta buyun siniflarca tuketiliyordu ve oldukca ucuzdu Yasli Cato bir keresinde isgucune sarap saglamak icin kendi payini yariya bolmeyi onerdi Uzumlu ve balli pek cok icecek turu de tuketiliyordu Ac karnina icmek hem kabaca hem de bedensel ve tinsel zayiflatici etkileri Romalilar icin tanidik olan ayyasligin kesin bir isareti olarak goruluyordu Alkolik olundugu uzerine dogru bir suclama siyasal rakipleri safdisi birakmanin etkili bir yoluydu One cikan alkolik Romalilar icerisinde Marcus Antonius ve Cicero nun oz oglu Marcus Kucuk Cicero vardi Genc Cato bile tam bir ickici olarak biliniyordu Egitim ve dil da cesitli askeri fetihlerin ardindan Romalilar Yunan egitiminin pek cok ogretisini kendi deneyimsiz duzenlerine uydurdular Bedensel egitim oglanlarin Romali yurttaslar olarak yetismesi ve olasi bir asker alimina hazirlanmalari icindi Disipline bagli kalmak cok buyuk bir onem tasirdi Kizlar iplikcilik dokuma ve dikme sanatini genellikle annelerinden alirlardi Daha resmi bir okul egilimi MO 200 dolaylarinda basladi Egitim alti yas gibi basliyordu ve ilerideki alti yedi yil boyunca oglanlar ve kizlardan yazma okuma ve saymanin temellerini ogrenmeleri bekleniyordu On iki yasinda Latince Yunanca dilbilgisi edebiyat ve ardindan topluluk onunde konusma alistirmalarini ogreniyor olurlardi calisilmasi ve ogrenilmesi gereken bir sanatti ve iyi hatiplere saygi gosterilirdi Orta Cag donemindeki bu elyazmasinda da gosterildigi gibi Roma nin dilinin sonraki kulturler uzerinde engin bir etkisi oldu Romalilarin anadili Latinceydi Yasatilan Latin edebiyati neredeyse busbutun Klasik Latinceden ve yapay oldukca usluplastirilmis gosterisli bir edebi dilden olussa da asil konusma dili dilbilgisinde sozcuk dagarcigi ve bogumlanmasinda Klasik Latinceden oldukca fark gosteren Halk Latincesiydi Roma nin genislemesi Latinceyi Avrupa nin geneline yaydi ve zamanla Halk Latincesi evrimlesti ve farkli konumlarda kerte kerte bir dizi belli Latin diline donustu Fransizca Italyanca Portekizce Rumence ve Ispanyolcayi iceren bu dillerin cogu zamanla gelistikce aralarindaki farklar da buyudu Ingilizce kokende Romandan cok Cermen olsa da Ingilizce oldukca fazla Latince ve Latinceden gelistirilmis sozcuk almistir Guzel sanatlar Roma edebiyati baslangicindan beri Yunan yazarlardan oldukca etkilenmisti Elimizdeki ilk yapitlardan bazilari Roma nin erken askeri tarihini anlatan tarihi destanlardan olusmaktadir Cumhuriyet genisledikce yazarlar siirler gulduruler tarih ve aglatilar uretmeye basladilar Vergilius Roma destan orneginin doruk noktasini yansitir Aeneis i Eneas in Troya dan kacisinin ve ileride Roma olacak kent yerlesiminin oykusunu anlatir Lucretius sinda bir destan havasinda bilimi aciklamaya calismistir Yergi turu Roma da yaygindi ve yergiler ve Persius tarafindan yazilmistir Cicero nun retorik yapitlari Ilk Cag da kaydedilmis en iyi yazisma turlerinden bazilari olarak degerlendirilmektedir MO 3 yuzyilda savaslardan capullanmis Yunan resmi yayginlasmaya basladi ve pek cok Roma evi Yunan ressamlarca acik hava resimleriyle suslendi O donemdeki bust sanati genc ve klasik orantilar kullaniyordu sonradan gercekcilik ve ulkuculugun karisimina evrimlesti Kabartma sanatinda da gelismeler yasandi Roma yengileri betimlendi Muzik gunluk yasamin buyuk bir parcasiydi Sozcugun kendisi Yunanca moysikh musiki Musalarin sanati sozunden gelmektedir Pek cok ozel olaylara ve halk olaylarina geceleyin yemekten askeri gecit torenleri ve tatbikatlara degin her yerde calan muzik eslik ederdi Yine de herhangi bir antik muzik tartismasinda uzman olmayan kisilere ve ustelik pek cok muzikciye hatirlatilmalidir ki cagdas muzigimizi muzik yapan seylerin cogu yalnizca son 1 000 yil icerisindeki gelismelerin sonucudur ki ezgi olculer armoni ve ustelik kullandigimiz calgilar yuzyillar once muzik yapmis ve dinlemis Romalilara tanidik gelmeyecektir Zamanla kentsel gereksinimler degiserek insaat muhendisligi ve bina yapim teknolojisi gelisip islendikce Roma mimarisinde duzeltmeler yapildi Roma betonu 2 000 yil sonra bile bazi Roma yapilari gorkemli bir bicimde dikildiginden bir sir olarak kaldi Baskentin mimari tarzi Roma denetimi ve etkisi altindaki diger kentsel merkezlere oykunmustur Roma kentleri iyi tasarlaniyor etkili bicimde yonetiliyor ve temiz bakiliyordu Spor ve eglence Roma kentinde Romali askerler icin bir tur talim bolgesi olan Campus Martius Mars in Alani adli bir yer vardi Sonradan alan Roma nin atletizm bolgesi durumuna geldi Alanda gencler oyun oynamak ve atlama gures yumrukoyunu ve kosu gibi alistirmalar yapmak icin toplanirlardi Binicilik sporu atis ve yuzme de bedensel etkinlikler olarak yegleniyordu Kira gidildiginde eglence icin balik tutuluyor ya da ava cikiliyordu Roma daki masa ustu oyunlari zar Tesserae ya da Roma Satranci Roma Damasi Calculi Uctas Terni Lapilli tavlanin atalari olan Ludus duodecim scriptorum ve Tabula ydi Savas arabasi yarislari muzik ve tiyatro gosterileri gibi insanlari mesgul tutan birkac baska etkinlik de vardi Din Romalilarin dini inanclari MO 800 dolaylarindaki Roma nin kurulusuna dek dayanmaktadir Yine de cogunlukla Cumhuriyet ve Erken Imparatorluk ile bagdastirilan Roma dini Romalilarin Yunan kulturune rastladigi ve Yunan dini inanclarinin cogunu benimsedikleri MO 500 dolaylarina dek baslamamistir Ozel ve kisisel tapinma dini uygulamalarin onemli bir yaniydi Bir bakima her bir konut bir tapinakti Her bir evin aile uyelerinin dualarini sundugu ayinlerini uyguladigi ve evin tanrilariyla etkilesime girdigi bir sunagi vardi Romalilarin tapindigi tanrilarin cogu geliyordu digerleriyse Yunan Tanrilarina dayaniyordu En unlu iki tanri Jupiter Tanrilarin Krali ve Mars Savas Tanrisi idi Akdeniz in cogunda yayilan kulturel etkisiyle Romalilar hem yabanci tanrilari hem de Sinisizm ve Stoacilik gibi diger felsefi gelenekleri kendi kulturlerine kabul etmeye basladilar AskeriyeYapisal tarih Roma askeriyesinin yapisal tarihi Romali silahli kuvvetlerinin orgutlenmesindeki ve olusumundaki buyuk kronolojik donusumleri belirtir Roma askeriyesi Roma ordusu ve olarak bolunmustu gerci bu iki erk cagdas savunma kuvvetlerinde oldugundan daha az birbirinden ayri durumdaydi En ust duzey olan ordu ve donanma icerisinde hem olumlu askeri yeniligin bir sonucu olarak hem de kadroya ait yapisal evrim yoluyla yapisal degisiklikler ortaya cikti Hoplit ordulari MO 509 315 Bu donemde Romali askerler savasma tarzlarini Yunanlardan almis gorunen kuzeydeki Etruskleri ornek almis gorunuyordu Geleneksel olarak falanksin Roma ordusuna getirilisi kentin sondan ikinci kralina Servius Tullius a MO 578 den 534 e dek hukmetti yorulur Titus Livius ve a gore en ondekiler en iyi gerecleri satin alabilen en varlikli yurttaslardan olusuyordu Sonraki her bir sinifsa bir oncekinden daha az varlikli ve daha yoksul gerecleri olanlardan olusmaktaydi Falanksin bir ozelligi de yalnizca genis acik alanlarda dovusurken etkili olmasindan dolayi Ic Italya nin engebeli arazisinde dovusen Romalilari dezavantajda birakan durumuydu MO 4 yuzyilda Romalilar falanksi birakarak daha esnek manipule duzene gectiler Bu degisim ara sira a yorulur ve MO 390 da Galyali Istilasi nin hemen ardindan yerlesmistir Yine de belki Ikinci Samnit Savasi nda MO 326 304 Samnitlerin yengisinin bir sonucu olarak Roma nin guneydeki dusmanlari Samnitlerden alinmis olmasi daha olasidir Manipule lejyon MO 315 107 Bu donemde hem agir hem de hafif piyadeden olusan 5 000 adamli bir ordu duzeni bir lejyon olarak biliniyordu Manipule ordu toplumsal sinif yas ve askeri deneyime dayaniyordu Manipuller her biri tek bir piyade sinifindan cekilmis 120 adamdan olusan birimlerdi Manipuller siklikla uc agir piyade turune dayanan uc ayrik hatta konuslaniyorlardi Her bir manipulun ilk hattindakiler tunc bir zirh gogusluk ve yaklasik 30 cm 12 icinde olmak uzere uzunlugunda 3 tuyle bezenmis tunc bir tolga giyinen ve zirhli odun bir kalkan tasiyan deri zirhli piyade askerleriydi Bir kilic ve iki atis mizragiyla silahlandirilmislardi Ikinci piyade hatti ilk piyade hattiyla esit bicimde silahlanmis ve zirhlanmisti Yine de ikinci piyade hatti sert bir pirinc tunc zirh goguslukten daha hafif bir zirh giyiyordu Ucuncu piyade hatti Roma ordusundaki hoplit tarzda ara sira erken cumhuriyet siralarinda kullanilan Yunan tarzda duzen birliklerin kalintilariydi Daha hafif bir mizrak tasimalari disinda ikinci piyade hattiyla esit bicimde silahlanmis ve zirhlanmislardi Uc piyade sinifi Roma toplulugu icerisindeki toplumsal ayriliklarla biraz yondeslik gosteriyor olabilirdi ancak en azindan resmi olarak uc hat toplumsal siniftan cok yas ve deneyime dayaniyordu Genc kendini kanitlamamis adamlar ilk hatta hizmet ederlerdi biraz askeri deneyimi olan daha yasli adamlar ikinci hatta hizmet ederdi ve ileri yas ve deneyimdeki gazi birliklerse ucuncu hatta hizmet ederdi Manipullerin agir piyadeleri bir dizi hafif piyade ve genellikle her bir manipule lejyon icin 300 atli olan suvari birliklerince destekleniyordu Suvariler oncelikle en zengin Ekues sinifindan seciliyordu Orduyu belirli bir savasci gorevi gormeden izleyen ve ucuncu hattin arkasina konuslanan ek bir birlik sinifi vardi Orduya eslik etmekteki baslica gorevleri manipullerde acilan butun araliklari doldurmakti Hafif piyade en genc ve en dusuk toplumsal siniflardan secilen 1 200 zirhsiz avci eri birliklerinden olusuyordu Birkac hafif ciritin yani sira bir kilic ve kucuk bir kalkanla silahlandiriliyorlardi Kucuk bir donanma MO 300 sularinda oldukca dusuk bir duzeyde is goruyordu ancak buyuk oranda gelisimi yaklasik kirk yil sonra Birinci Pon Savasi sirasinda olacakti Buyuk bir yapim doneminin ardindan donanma Kartaca Pon kalibinda 400 gemiden daha fazla bir boyuta turedi Bitirildiginde 100 000 denizciye kadar barindirabiliyordu ve birlikleri muharebeye goturmek uzere bindiriyordu Donanma bundan sonra boyutta geriledi Pon Savaslari ndaki olaganustu gereklilikler ve insan gucu sikintisi manipule lejyonun zayifliklarini kisa donemde de olsa ortaya cikardi MO 217 de Ikinci Pon Savasi nin neredeyse basinda Roma askerlerinin hem yurttas hem de mulk sahibi olmasini gerektiren ve eskiden beri var olan ilkesini buyuk oranda yok saymak zorunda kalmisti MO 2 yuzyil sirasinda kismen cesitli savaslarin neden oldugu buyuk yitimlerden oturu Romali topraklarindaki nufusta genel bir dusus goruldu Bu duruma sert toplumsal gerilimler ve ozellikle orta siniflarin cokusu eslik etti Sonuc olarak Roma devleti devletin harcamalariyla askerlerini silahlandirmak zorunda kaldi ki gecmiste boyle bir sey yapmak zorunda kalinmamisti Agir piyade turleri arasindaki ayrim kaybolmaya basladi cunku belki de devlet artik tekbicim techizati saglamakta sorumluluk kabul ediyordu Ustelik var olan insan gucu kitligi Roma nin baglasiklari uzerinde baglasik birlikleri saglamasi gibi cok daha agir bir yuke yol acti En sonunda Romalilar lejyonlarla yan yana carpismasi icin parali askerler tutmaya baslamak zorunda kaldi Gaius Marius un yeniliklerinin ardindan lejyon MO 107 27 Marius Reformlari nin baslaticisi Gaius Marius un bustu Marius Reformlari olarak bilinen bir surecte Romali Konsul Gaius Marius Roma askeriyesi icin bir yenilik izlencesini yururluge soktu MO 107 de butun yurttaslar varliklari ve toplumsal siniflari ne olursa olsun Roma ordusuna giris icin uygun duruma getirildi Bu girisim askerlik hizmeti icin mulk gerekliliklerini kaldirarak yuzyillardir yetisen asamali bir sureci resmilestirmis ve sonuclandirmis oldu Uc agir piyade sinifi arasindaki coktan kaybolmus olan ayrim tek bir agir lejyoner piyade sinifina daraldi Agir piyade lejyonerler yurttas yigilimlarindan secilirken yurttas olmayan yabancilarsa hafif piyade rutbelerine atanmak icin geldiler Ordunun daha yuksek duzeydeki yetkilileri ve komutanlari hala yalnizca Romali aristokrasisinden seciliyordu Cumhuriyet in baslarinda oldugu gibi lejyonerler artik topraklarini korumak icin mevsimlik savasmiyorlardi Bunun yerine kendilerine olcunlu odeme yapiliyor ve devletce belirlenmis bir sureligine ise aliniyorlardi Sonucta askerlik gorevi en cok toplumun aylikli bir odemeyi cekici bulan en yoksul kesimlerine hos gorunmeye basladi Bu gelismenin denge bozucu bir sonucu da emekci sinifinin devlet icerisinde daha guclu ve daha yuksek bir konumu ele gecirmesiydi Gec Cumhuriyet in lejyonlari yapisal olarak neredeyse butunuyle agir piyadeydi Lejyonun ana alt birimine kohort denirdi ve yaklasik 480 piyade erinden olusuyordu Kohort bu nedenle daha erken manipul alt biriminden cok daha genis bir birimdi ve her biri 80 erden olusan alti centuryaya bolunmustu Her bir centurya da 8er adamdan olusan 10 cadir grubu na ayrilmisti Lejyonlar ayrica kucuk bir topluluk olan ve genellikle 120 adamdan olusan Roma lejyoner suvarilerini olusturuyordu Suvari birlikleri muharebe suvarilerinden cok kesif erleri ve ulaklar olarak kullaniliyorlardi Lejyonlar belki 60 adamdan olusan agir silah murettebatini da barindiriyordu Her bir lejyon cogunlukla kendisiyle yaklasik esit sayidaki baglasik Romali olmayan birliklerle eslestirilirdi Yine de Roma ordusunun en belirgin yoksunlugu olan suvari ozellikle agir suvari sikintisi aynen kaldi Roma nin sinirlari genisledikce ve dusmanlari buyuk oranda piyade tabanli birliklerden buyuk oranda suvari tabanli olanlara donustukce piyade tabanli Roma ordusu ozellikle Dogu da kendisini taktiksel bir dezavantajda bulmaya basladi Akdeniz in zaptindan sonra boyutta azalmanin ardindan Roma donanmasi birkac yeni talebi karsilamak icin Gec Cumhuriyet te kisa donemli gelisme ve yeniden canlanma gecirdi Caesar yonetiminde Britanya nin isgalini saglamasi icin Mans Denizi nde bir isgal filosu kuruldu Pompeius un yonetimi altinda Akdeniz i Kilikyali korsanlardan temizlemek icin buyuk bir filo olusturuldu Bunu izleyen ic savas sirasinda bin kadar gemi ya yapildi ya da Yunan kentlerinden zorla hizmete alindi Ayrica bakinizRoma Cumhuriyeti 18 yuzyil Roma Cumhuriyeti 19 yuzyil KaynakcaOzel a b c d e 1979 Size and Duration of Empires Growth Decline Curves 600 B C to 600 A D Social Science History 3 3 4 Social Science History Vol 3 No 3 4 s 125 doi 10 2307 1170959 JSTOR 1170959 How Rome Destroyed Its Own Republic history com 6 Kasim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Agustos 2022 Goldsworthy In the Name of Rome p 15 Matyszak 2003 s 40 Matyszak 2003 s 41 Matyszak 2003 s 42 Abbott 25 Abbott 26 Grant The History of Rome p 33 a b Florus The Epitome of Roman History Book 1 ch 11 Grant The History of Rome p 38 Grant The History of Rome p 37 See also Livy The Rise of Rome p 89 Cassius Dio The Roman History Vol 1 VII 17 The Enemies of Rome p 13 Livy The Rise of Rome p 96 Grant The History of Rome p 41 Florus The Epitome of Roman History Book 1 ch 12 Pennell Ancient Rome Ch II Florus The Epitome of Roman History Book 1 ch 13 a b Livy The Rise of Rome p 329 See also Lane Fox The Classical World p 283 Abbott 28 Abbott 37 Abbott 42 43 Abbott 44 Abbott 45 Abbott 46 Abbott 47 a b Abbott 48 Abbott 52 Abbott 51 Abbott 53 Pennell Ancient Rme Ch IX para 4 a b Grant The History of Rome p 48 a b c d Pennell Ancient Rome Ch IX para 13 a b Grant The History of Rome p 49 See also Pennell Ancient Rome Ch IX para 14 Grant The History of Rome p 52 Grant The History of Rome p 53 MatyszakThe Enemies of Rome p 14 Grant The History of Rome p 78 Lane Fox The Classical World p 294 Cassius Dio The Roman history Vol 1 VIII 3 Lane Fox The Classical World p 307 Pennell Ancient Rome Ch XI para 1 Grant The History of Rome p 80 Abbott 63 Abbott 65 Abbott 66 Abbott 77 Abbott 80 Pennell Ancient Rome Ch XII para 14 Lane Fox The Classical World p 309 Goldsworthy The Punic Wars p 113 Goldsworthy The Punic Wars p 84 Goldsworthy The Punic Wars p 88 Goldsworthy In the Name of Rome p 29 See also Matyszak The Enemies of Rome p 25 Pennell Ancient Rome Ch XIII para 15 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi antiquityP153 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Pennell Ancient Rome Ch XV para 24 Goldsworthy The Punic Wars p 338 Goldsworthy The Punic Wars p 339 a b Matyszak The Enemies of Rome p 47 Grant The History of Rome p 115 Matyszak The Enemies of Rome p 49 Grant The History of Rome p 117 a b Grant The History of Rome p 119 Lane Fox The Classical World p 326 a b Grant The History of Rome p 120 Goldsworthy In the Name of Rome p 75 Goldsworthy In the Name of Rome p 92 Matyszak The Enemies of Rome p 53 History of Rome The republic Isaac Asimov Abbott 96 Abbott 97 Abbott 98 Abbott Frank Frost 1901 A History and Description of Roman Political Institutions Elibron Classics s 100 ISBN 0 543 92749 0 Santosuosso Storming the Heavens s 29 Matyszak Philip 2004 The Enemies of Rome Thames amp Hudson s 64 ISBN 0 500 25124 X a b c Florus The Epitome of Roman history Book 3 ch 5 Matyszak The Enemies of Rome p 76 Grant The History of Rome p 158 Abbott 103 Grant The History of Rome p 161 Abbott 104 Plutarhos The Life of Sulla Ingilizce s 37 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Maximus isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Appian Civil Wars 1 117 Santosuosso Storming the Heavens p 43 Muharebede yenilen birliklere uygulanan cezada sucluluguna bakilmaksizin her 10 askerden birisinin idam edilmesi uygulamasi olan desimasyon sebebiyle III Kole Savasi boyunca 4 bin Romali asker idam edilmistir Crassus bu uygulamalari neticesinde Romali askerler tarafindan dusmandan daha tehlikeli gorulur Abbott 108 Abbott 109 a b Lane Fox The Classical World p 363 a b c Plutarch Lives Pompey Florus The Epitome of Roman history Book 3 ch 6 John Leach Pompey the Great p 92 Abbott 109 110 Abbott 110 a b Abbott 111 Plutarch Caesar 11 12 19 Aralik 2019 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Suetonius Julius 18 1 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Plutarch Julius 13 19 Aralik 2019 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Suetonius Julius 18 2 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Plutarch Caesar 13 14 19 Aralik 2019 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Suetonius 19 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Cicero Atticus a Mektuplar 2 1 2 3 2 17 Velleius Paterculus Roma Tarihi 2 44 22 Temmuz 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde Plutarch Caesar 13 14 19 Aralik 2019 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Pompey 47 20 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Crassus 14 10 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Suetonius Julius 19 2 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Cassius Dio Roma Tarihi 37 54 58 28 Mayis 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Suetonius Julius 21 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Abbott 112 Abbott 113 a b Plutarch Lives Caesar Santosuosso Storming the Heavens p 58 Cicero nun Verres e Karsi adli konusmalarinda eski bir eyalet valisinin eyalet giderlerinden kendisine sagladigi yasa disi zenginlikten dolayi mahkum edilmesi anlatilir Cicero Atticus a mektuplar Jul Sezar Galya Savaslari Ustune Yorumlar Appian Galya Savaslari Epit 3 18 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Cassius Dio Roma Tarihi 38 31 50 Jul Sezar Galya Savaslari Ustune Yorumlar Appian Galya Savaslari Epit 4 18 Kasim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Cassius Dio Roma Tarihi 39 1 5 29 Mayis 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Jul Sezar Galya Savasi Ustune Yorumlar Cassius Dio Roma Tarihi 40 33 42 22 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Aulus Hirtius Galya Savasi Ustune Yorumlar Matyszak The Enemies of Rome p 133 Plutarch Lives of the Noble Grecians and Romans p 266 Plutarch Caesar 60 2 19 Aralik 2019 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Suetonius Julius 32 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Abbott 115 Julius Caesar The Civil War 81 92 See also Goldsworthy In the Name of Rome p 218 Abbott 134 Abbott 135 a b Abbott 137 Abbott 138 Suetonius Julius 76 30 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Goldsworthy In the Name of Rome p 227 See also Lane Fox The Classical World p 403 Holland Rubicon p 312 Abbott 133 a b Goldsworthy In the Name of Rome p 237 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi antiquityP170 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Luttwak The Grand Strategy of the Roman Empire p 7 Byrd 161 Byrd 96 Cicero 239 Byrd 44 Polybius 133 a b Polybius 134 Polybius 135 Lintott 42 Abbott 251 a b c d e f g Polybius 132 Abbott 257 Cicero 241 Lintott 51 Taylor 77 Taylor 7 Abbott 196 a b Abbott 151 Lintott 95 Lintott 97 Cicero 235 Lintott 113 Byrd 20 Byrd 179 Byrd 32 Byrd 26 Byrd 23 Byrd 24 Cicero 237 Kevin Greene Technological Innovation and Economic Progress in the Ancient World M I Finley Re Considered The Economic History Review New Series Vol 53 No 1 Feb 2000 pp 29 59 39 a b Scott 404 Abbott 1 Abbott 2 Abbott 6 Resisting Slavery in Ancient Rome BBC 11 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Haziran 2008 Kentucky Educational Television 11 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Haziran 2008 Pliny the Elder s book 12 pp 38 Unrv com 15 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Ekim 2010 Wordinfo info 5 Nisan 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Ekim 2010 Romans crimes of fashion revealed BBC 26 Agustos 2003 13 Nisan 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Haziran 2008 Me pascunt olivae me cichorea levesque malvae Horace Odes 1 31 15 ca 30 BC Phillips pg 46 56 Phillips pg 35 45 Phillipa pg 57 63 The Legacy of Roman Education in the Forum Nanette R Pacal The Classical Journal Vol 79 No 4 Apr May 1984 Oxford Classical Dictionary Edited by Simon Hornblower and Antony Spawforth Third Edition Oxford New York Oxford University Press 1996 the acknowledged originator of Roman Satire in the form practiced by Juvenal experimented with other meters before settling on dactylic hexameter Toynbee J M C Aralik 1971 Roman Art The Classical Review 21 3 ss 439 442 doi 10 1017 S0009840X00221331 JSTOR 708631 Erisim tarihi 11 Aralik 2007 Mousike Henry George Liddell Robert Scott A Greek English Lexicon at Perseus 14 Mayis 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Eylul 2011 W L MacDonald The Architecture of the Roman Empire rev ed Yale University Press New Haven 1982 fig 131B Lechtman and Hobbs Roman Concrete and the Roman Architectural Revolution Austin Roland G Roman Board Games I Greece amp Rome 4 10 October 1934 pp 24 34 Agathias Histories 2 31 Nicholas V Sekunda Early Roman Armies p 17 Nicholas V Sekunda Early Roman Armies p 18 History of Rome 1 43 Roman Antiquities 4 16 18 Early Roman Armies pp 37 38 History world org 4 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Ekim 2010 Boak A History of Rome to 565 A D p 87 PolybiusB6 a b Santosuosso Storming the Heavens p 18 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi santosuossoP18 adi farkli icerikte birden fazla tanimlanmis Bkz Kaynak gosterme a b Webster The Roman Imperial Army p 156 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi websterP156 adi farkli icerikte birden fazla tanimlanmis Bkz Kaynak gosterme Smith Service in the Post Marian Roman Army p 2 Gabba Republican Rome The Army and The Allies p 9 Santosuosso Storming the Heavens p 11 Webster The Roman Imperial Army p 143 Santosuosso Storming the Heavens p 10 Gabba Republican Rome The Army And the Allies p 1 SantosuossoP29 Gabba Republican Rome The Army and The Allies p 25 Luttwak The Grand Strategy of the Roman Empire p 14 Webster The Roman Imperial Army p 116 Luttwak The Grand Strategy of the Roman Empire p 15 Luttwak The Grand Strategy of the Roman Empire p 43 GenelAbbott Frank Frost 1901 A History and Description of Roman Political Institutions Elibron Classics ISBN 0 543 92749 0 Byrd Robert 1995 The Senate of the Roman Republic U S Government Printing Office Senate Document 103 23 Caesar Julius 1983 The conquest of Gaul Londra Penguin Books ISBN 0 14 044433 5 Cicero Marcus Tullius 1841 The Political Works of Marcus Tullius Cicero Comprising his Treatise on the Commonwealth and his Treatise on the Laws vol 1 Translated from the original with Dissertations and Notes in Two Volumes By Francis Barham Esq bas Londra Edmund Spettigue Eck Werner 2003 The Age of Augustus Oxford Blackwell Publishing ISBN 0 631 22957 4 Flower Harriet I 2004 The Cambridge Companion to the Roman Republic Cambridge Flower Harriet I 2009 Roman Republics Princeton Goldsworthy Adrian 2003 The Complete Roman Army Thames amp Hudson ISBN 0 500 05124 0 Gunay D ESKI ROMA CUMHURIYETI NDE RAHIPLIK KURUMU Asya Studies 7 2023 305 318 Hart B H Liddell 2004 1926 Scipio Africanus Greater than Napoleon DA CAPO Press ISBN 0 306 81363 7 Holland Tom 2005 Rubicon the last years of the Roman Republic Doubleday ISBN 0 385 50313 X Lintott Andrew 1999 The Constitution of the Roman Republic Oxford University Press ISBN 0 19 926108 3 MacDonald W L 1982 The Architecture of the Roman Empire Yale University Press New Haven Matyszak Philip 2004 The Enemies of Rome Thames amp Hudson ISBN 0 500 25124 X Owen Francis 1993 The Germanic people their Origin Expansion amp Culture Barnes amp Noble Books ISBN 0 19 926108 3 Palmer L R 1954 The Latin Language Univ Oklahoma ISBN 0 8061 2136 X Polybius 1823 The General History of Polybius Translated from the Greek Vol 2 Fifth bas Oxford Printed by W Baxter Taylor Lily Ross 1966 Roman Voting Assemblies From the Hannibalic War to the Dictatorship of Caesar The University of Michigan Press ISBN 0 472 08125 X Dis baglantilarRoma Cumhuriyeti ve Roma Imparatorlugu 12 Agustos 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Late Roman Republic The decline and fall of trust 6 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hem antik hem de cagdas toplumlarda guven yitimi uzerine bir deneme Roma Cumhuriyeti 19 Aralik 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Nova Roma Egitim Toplulugu 27 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Roman Empire History 24 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde