Gaius Aurelius Valerius Diocletianus (d. 245–ö. 311) 20 Kasım 284 ile 1 Mayıs 305 tarihleri arasında görev yapmış, Roma imparatorluğunu Doğu Roma ve Batı Roma olarak paylaştıran ve Doğu kısmının imparatorluğunu üstlenen bir Roma imparatoru.
Diocletianus | |||||
---|---|---|---|---|---|
Diocletianus'un İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki büstü | |||||
51. Roma İmparatoru | |||||
Hüküm süresi | 20 Kasım 284 - 286 (tek başına); 286 - 1 Mayıs 305 (Doğu'nun Augustus'u olarak, Batı'nın Augustus'u Maximian ile birlikte) | ||||
Önce gelen | Numerian | ||||
Sonra gelen | Constantius Chlorus ve Galerius | ||||
Doğum | 245 Solin | ||||
Ölüm | 311 Split | ||||
|
Diocletianus tarihçiler tarafından Üçüncü Yüzyıl Krizi (235-284) olarak bilinen döneme son vermiştir. Otokratik bir hükûmet kurmuştur. Roma İmparatorluğu'nun Dominate, Tetrarşi ya da "Roma İmparatorluğu'nun sonraki dönemi" olarak bilinen (Augustus tarafından oluşturulan Principate sistemine karşılık) ikinci dönemi için zemini hazırlamıştır. Diocletianus'un reformları devlet yapısını temelden değiştirmiş ve imparatorluğun ekonomik ve askerî açıdan dengeye oturmasını sağlamış, bu sayede imparatorluk bir yüzyıl daha bütünlüğünü korumuştur.
Yaşamı
İlk yılları ve iktidara gelişi
Alt tabakadan bir İlliryalı (Solin yakınlarındaki Dioklea) olarak dünyaya gelen Diokles ordu kademelerinde yükseldi. Aşağı Tuna'nın savunmasından sorumlu olarak Moesia kumandanlığı yaptığı biliniyor. 282'de yukarı Tuna'daki lejyonlar Carus'u imparator ilan ettiğinde Diokles de yeni imparatorun güvenini kazanmaya başladı. 283'te konsül oldu ve imparatorluk muhafızlarının süvari bölümünün kumandanlığına getirildi.
Roma İmparatorluğu'nun yükselen yıldızı Carus'un oğlu Numerian'ın kayın pederi Flavius Aper'di. 283 yılında Carus Batı'yı en büyük oğlu Carinus'a emanet ederek, Aper ve Diokles ile birlikte Doğu'ya Sasani İmparatorluğu üzerine yürüdü. Carus Sasanilerin başkentini talan etti ve büyük bir zafer kazandı. Ancak anlatılana göre yıldırım çarpması sonucu temmuz veya ağustos ayında öldü. Böylece arkasında yeni Augustus olarak Numerian'ı ve imparatorluk topraklarına geri götürülmesi gereken bir ordu bırakmış oldu. Aper Numerian'ın hasta olduğunu iddia etti, bu yüzden de imparator kapalı bir arabada seyahate başladı. Askerler gelen kokudan şüphelenerek arabayı açtıklarında Numerian'ın ölmüş olduğunu fark ettiler. Fırsattan yararlanan Diokles, Aper'i Numerian'ı öldürmekle suçladı ve askerlerin önünde bizzat kendisi öldürdü. Hemen akabinde askerler Diokles'i imparator seçtiler.
Ancak Batı'da bir başka meşru imparator daha vardı: Carus'un büyük oğlu Carinus. Carinus ve Diocletianus Belgrad yakınlarında Margus Muharebesi'nde karşılaştılar. Diokles Carinus'u öldürdü ve Diocletianus adıyla Roma İmparatorluğu'nun tek yöneticisi oldu. Kaynaklar muharebe sırasında yaşanalar konusunda çelişmektedir. Aurelius Victor'un anlattığına göre Carinus savaşı kazanmak üzereydi ancak karısının baştan çıkarttığı subaylarından biri kendisini arkadan vurmuştu. Eutropius ise ordusunun Carinus'u yüzüstü bıraktığını anlatmaktadır. Diocletianus alışılmadık bir merhamet göstererek Carinus'un Praetorian prefect'i ve konsülü Aurelius Aristobulus'u öldürmedi ve görevinde bıraktı. Daha sonra Aristobulus'u Afrika konsülü yaptı ve Urban prefect mertebesine getirdi. 285'in aralık ayında Diocletianus subaylarından Maximian'ı Sezar yaptı. 286'da Maximian Augustus konumuna yükseltildi.
235 ve 284 yılları arasında 20-25 imparator, yaklaşık olarak her iki, üç yılda bir yeni bir imparator başa gelmişti. İkisi haricinde bunların hepsi ya suikaste kurban gitmişti ya da savaşta öldürülmüştü. Başlangıçta 284 ile 298 yılları arasında Diocletianus da selefleriyle aynı kaderi paylaşacakmış gibi gözüküyordu. İmparatorluğun bir ucundan öbür ucuna uzun savaşlarda yer alıyor, geniş sınırları muhafaza etmeye çalışıyor ve iç isyanları bastırmakla uğraşıyordu. Ancak 298 yılına gelindiğinde Tuna ve Ren üzerindeki Germen istilacıları defetmiş, Suriye ve Filistin'deki Sasani saldırılarını durdurmuş ve siyasi düşmanlarını yenilgiye uğratmıştı.
Reformları
Roma İmaparatorluğu'nu neredeyse yıkılmanın eşiğine getiren elli yıldan uzun süren iç dengesizliklerin ardından Diocletianus konumunu güvenli hale getirerek kayda değer bir başarı sağlamıştı. Diocletianus Roma'nın mevcut devlet yapısının sürdürülemez olduğunu düşünüyordu. Önceki nesillerde yaşanan kargaşaları engellemek ve imparatorluğun devamını sağlamak için bir dizi reform başlattı. Bu reformların arasında daha kolay yönetilir hale getirmek için imparatorluğun bölünmesi, imparator seçimi için yeni bir sistem, otokratik bir yönetim ve cumhuriyetçiliğin kalan tüm izlerinin temizlenmesi ve enflasyonla mücadeleyi amaçlayan ekonomik reformlar vardı.
İmparatorun konumu başlangıçta anayasal bir hükümdar olarak dikkatlice maskelenmiş bir diktatörlük mevkiiydi. Meşruiyetini büyük ölçüde karmaşık bir cumhuriyetçi unvan ve uygulamalar düzeninden alan imparator Princep haline geldiğinde ("eşitlerin birincisi", yani "Principate") gücünün büyük bölümünü lejyonlar ve imparatorluk muhafızlarına kumandanlık etmesinden alıyordu. Bu durum tüm imparatorluk unvanları içinde en önemlisi ve imparator kelimesinin kökeni olan imperator (En yüksek kumandan) unvanıyla yansıtılmıştır. Bu düzenlemeler imparatorluğun ilk iki yüzyılında işlemişti. Ancak Septimius Severus döneminden itibaren yöneticiler cumhuriyetçi kuralları giderek zayıflatmaya ya da hepten yok saymaya ve anayasal hükümdardan ziyade daha fazla diktatör gibi hüküm sürmeye başladılar. Bu süreç makamın temellerinin ve meşruiyetinin altını kazmaya başladı. Diocletianus makamın daha itibar sahibi ve daha dengeli hale gelmesi için askerî güçten daha fazlasına dayanması gerektiğini fark etmişti. Bu yüzden imparatorluk meşruiyeti için dine dayalı bir temel oluşturmaya çalıştı. Buna göre kendisi yarı ilahi bir hükümdar ve yüksek konumda bir rahip olacaktı. Eski cumhuriyet unvanı Pontifex Maximus yeni bir önem kazanmaya başlayacaktı.
Diocletianus kendine Dominus et deus ("Efendi ve Tanrı" yani Dominate) şeklinde yeni bir unvan seçti. Ayrıca kendisi Jovius, Maiximian da Herculius unvanını aldı. Böylece kendilerini Jüpiter ve Herkül ilişkilendirmişlerdi. Diokletian gerçekten bir tahtta oturuyordu. Halk içinde gözükmezdi ve şayet huzuruna çıkılacaksa ziyaretçi yere uzanmak ve kesinlikle imparatora bakmamak zorundaydı. Ancak belki cüppesinin eteğini öpebilirdi. Bu şekilde Diokletian mesafeli, gizemli, teokratik ve otokratik bir makam yaratmıştı.
Edward Gibbon'ın bir analizine göre Diocletianus bu törenleri kibrinden ötürü yaratmamıştı. İmparatora yönelik bu tip azamet Augustus'un döneminden beri vardı. Ancak Augustus bunu gizlerken Diocletianus bunu açıkça teşhir ediyordu.
Tetrarşi
Diocletianus başa geçtikten sonraki ilk dokuz yılın ardından imparatorluğun tek bir imparator tarafından yönetilemeyecek kadar büyük olduğu sonucuna varmıştı. Ren civarındaki barbar istilaları, Mısır'daki sorunlar ve imparatorluğun iç sorunlarıyla aynı anda başa çıkmak mümkün değildi. Getirdiği radikal çözüm haritanın tam ortasından, Roma'nın biraz doğusunda yukarıdan aşağıya düz bir çizgi çekip doğu ve batı olmak üzere imparatorluğu ikiye bölmekti. Bu bölünme kısa vadede kalıcı olmadıysa da 395'ten sonra gerçekleşecek daimi bölünmeye emsal teşkil etmişti.
Roma sisteminde imparatorlarının neye göre başa gelecekleri hiçbir zaman çözülememişti. Net bir kural yoktu ve bu da genellikle iç savaşlara neden oluyordu. İlk imparatorlar evlat edinme yöntemini benimsemişlerdi. Buna göre bir oğul ve vâris evlat ediniyorlardı. Ordu evlat edinme yöntemini beğenmiyor ve imparatorun oğlunun vâris olarak kabul edildiği biyolojik veraseti tercih ediyordu. Senato yeni bir imparator seçme hakkı olduğuna inanıyordu. Dolayısıyla genellikle en azından üç vâris bulunuyordu.
Bu sorunu çözmek ve Doğu ve Batı olmak üzere bölünen imparatorlukta kimin imparator olacağı sorusunu yanıtlamak için Diocletianus Tetrarşi ya da "dörtlü yönetim" adı verilen sistemi kurdu. Buna göre Doğu'da bir kıdemli imparator, Batı'da bir kıdemli imparator başa geçecek, bunların yanında da birer ast imparator olacaktı. Roma imparatorlarına verilen çok sayıda unvan içinde en önemlisi Augustus'du. Bu yüzden iki kıdemli imparator Augustus unvanını alacak, diğer iki ast imparator ise Sezar unvanını alacaktı. Diokletian'ın tasarladığına göre kıdemli imparatorlardan biri emekli olduğunda ya da öldüğünde Sezar onun yerini alacak ve yeni bir ast imparator seçecekti.
292 yılına gelindiğinde Diocletianus sistemi oturtmuş, kendisine Doğu İmparatorluğu'nu seçmiş ve Maximian'a da Batı İmparatorluğu'nu vermişti. İmparatorluk iktidarı artık iki kişinin arasında bölüştürülmüştü. İkisi de kendilerine yeni başkentler seçtiler. Diocletianus'un kendine seçtiği başkent Nicomedia (bugünkü İzmit) idi. Eski başkent imparatorluğun kaderinin orduların gücüyle belirlendiği yerlerden çok uzaktaydı. İki imparatorun imparatorluğu yönetmesini kolaylaştıran bölünme Roma'da kalan senatoyu daha da kenara itmişti. 293 yılında Diocletianus ve Maximian birer Sezar atadılar (sırasıyla Galerius ve Constantius) ve vârisleri olarak belirlediler. Ancak bunlar yalnızca vâris değildi. Her birine kabaca imparatorluğun dörtte biri verilmişti.
Diocletianus'un başa gelmesinden önce neredeyse kesintisiz yarım asırlık iç savaş dönemi düşünüldüğünde Tetrarşi'nin dört imparatorun açgözlülüğüne yenik düşmemesi kayda değerdir. Ancak Roma siyasetinin fırsatçı yapısı çok geçmeden Tetrarşi'nin çözülmesine ve monarşinin yeniden kurulmasına neden oldu. 305 yılında Diocletianus emekli oldu ve Maximian da aynı şekilde davranmaya ikna edildi. İki Sezar önceden tasarlandığı gibi kıdemli imparatorlar oldular. Ama iş yeni Sezarları seçmeye geldiğinde ordu ve senato araya girdi ve kendi adaylarını öne sürdüler. 306 yılında Konstantin batıda bir iç savaş başlattı ve 312'de bu savaşı kazandı. 324 yılı itibarıyla Licinius'dan imparatorluğun doğu bölümünü aldı ve 337 yılında ölümüne kadar tüm imparatorluğu kendi yönetti. İkitidar tekrar Konstantin'in oğulları arasında bölündü. Taht Julian, Valentinian I ve Theodosius I ve diğerlerinin yönetiminde sözde birleştirildiyse de 395 yılına gelindiğinde doğu ve batı kalıcı olarak bölündü.
Ekonomideki reformlar
Diocletianus başa geçtiğinde Roma ekonomisi çökmenin eşiğindeydi. Elli yıl süren iç savaş, Sasanilerle yaşanan çatışmalar, siyasi nedenlere dayalı hacizler ve halkın ordu tarafından yağmalanması geniş çaplı yoksulluğa neden olmuştu. Vergiler düşüktü ve ordunun maaşlarına veya askerlerin sadakatini sağlamak için verilen ikramiyelere gidiyordu. Bu durum malî yönden nefes alacak alan bırakmıyordu. En kolay ve hızlı çözüm gümüş sikkenin değerini düşürmek, daha fazla para basmaktı. Bunun sonucunda yüksek enflasyon, imparatorluk sikkelerine güvensizlik ve bazı yerlerde takas ekonomisi ortaya çıktı. Yaşanan gelişmelere rağmen imparatorluk halkının büyük bölümünün yaşantısında belirgin bir değişiklik yaşanmadı. Çatışma bölgelerinden uzak olanlar orduların yolu üzerinde yaşayanlardan haliyle daha iyi durumdaydılar. İmparatorluğun tarım merkezine erişim imkânı olan çiftçiler ve toprak sahipleri kur dalgalanmalarından fazla etkilenmiyorlardı.
290 yılında Diocletianus kapsamlı bir madeni para sistemi reformu başlattı. 294 yılında on yıllar sonraki ilk saf gümüş sikke, argenteusu bastırdı. İçine gümüş katılmış büyük bronz sikke, follis ilk defa piyasaya çıktı. Yeni, daha ağır bir aureus basıldı. Daha sonra 301'de Diocletianus Tavan Fiyatlar Fermanı ile enflasyonu dizginlemeye çalıştı. Bu fermanla binden fazla ürünün fiyatları sabitlenmiş, maaşlar sabitlenmiş ve fazla fiyat biçen tüccarlar ölüm cezasıyla tehdit edilmişti. Ferman enflasyonu dizginlemek yerine malların karaborsaya düşmesine ve kıtlıklara neden oldu. Bazı yerlerde ferman görmezden gelindi ve çok başarısız olarak kaldırıldı.
Diocletianus vergi tahsilatını ve buna mukabil kamu hizmetlerinin boyutunu artırdı. Kafa (capita) ve toprağa (iugatio) dayalı kapsamlı bir vergi sistemi 287'den beri her beş yılda bir yapılan sayımlarla bağlantılı olarak oluşturuldu. Kalifiye işçiler, yerel bürokratlar ve kiracı çiftçiler (coloni) vergi matrahını ve vergi tahsilatı düzenini dengelemek için miras bırakabilir hale getirildiler. Belediye meclisi üyeliği (decurion) Principate döneminde zengin aristokratların peşinde olduğu bir payeydi. Vergi tahsilatı her daim işin bir parçası idiyse de Diocletianus döneminde şartlar çok daha sert hale geldi. Decurionlar kendi bölgelerindeki sayımlara uygun vergi toplamakla sorumluydular ve bunu yapamadıklarında aradaki açığı kapatmak zorundaydılar. Bu konumun geçmişteki getirileri her ne idiyse decurionların çoğu malî yükümlülüklerin altından kalkamayarak görevlerinden vazgeçtiler ve kaçtılar. Yakalandıklarında verilen cezalar hacizden idama kadar varıyordu. Devrin Hristiyan vakanüvisi Lactantius (anlaşılabilir biçimde Diocletianus'a düşmandı) yeni yükümlülüklerden ötürü "maaşlı kimseler arasında giderek daha az insan vergi vermeye başladı dolayısıyla muazzam dayatmalar yüzünden çiftçilerin imkânları tükendi, çiftlikler terkedildi, sürülmüş topraklar ağaçlık arazi haline geldi ve genel bir umutsuzluk hâkim oldu," şeklinde yazmıştır. Şüphesiz Lactanius'un betimlemesi biraz abartılı olmakla birlikte düzensiz ve etkisiz vergi tahsilatına alışkın olan Roma nüfusunun Diocletianus'un reformlarına ayak uydurmakta rahatsızlık çektiği kesindir. Diocletianus'un sisteminde vergiler modern standartlara göre düşüktü. Zirai kazancın yüzde 10'uydu. Köylü sınıflarının bu yükün altından kalkabilme becerisi sistemin uzun ömürlülüğünde görülür. Anadolu'da Diocletianus'un koyduğu vergi sistemi 20. yüzyılın başlarına, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar büyük ölçüde devam etmiştir.
Askerî reformlar
Diocletianus ordudaki asker sayısını 400.000 civarından 450.000'in üstüne çıkardı. Ordunun üçte ikisi sınır güçlerinden (limitanei ya da ripenses) oluşuyordu. Kalanlar Augustus ve Sezarların kendi bölgelerinin (comitatenses) merkezinde bulundurdukları hareketli birliklerdi. İktidar merkezlerine yakın olduklarından siyasi açıdan daha tehlikeliydiler, bu yüzden de sınır kuvvetlerinden daha fazla para alırlardı. Bu durum sonradan huzursuzluğa ve sorunlara yol açmıştı.
Vexillatio sistemindeki tecrübesi Diocletianus'a müzferelere ihtiyaç duymadan daha fazla stratejik ve taktiksel esneklik saplamak için arazi kuvvetlerinden oluşan lejyonlardaki asker sayısını 1.000'e düşürmeye yöneltti. Sınırdaki lejyonlar tam güçleriyle bulunuyorlardı (4.000-6.000 arası). Gerek hareketli gerek sınır kuvvetlerindeki birlikler genelde 1.000 adamdan oluşuyordu.
Ayrıca Diocletianus döneminde Praefectus praetorio makamının gücü oldukça azaldı. Yerine her Augustu ve Sezar'ın iki baş askerî kumandanı bulunuyordu. Magister Militum (piyade komutanı) ve Magister Equitum (süvari komutanı). Bu yalnızca askerî sorumlulukları paylaştırarak siyasi tehlikeleri azaltmadı, aynı zaman da Roma ordusundan süvarilerin artan önemini de teslim etmiş oldu.
Diocletianus tarafından başlatılan askerî reformların çoğu halefleri tarafından da devam ettirilmiş ve büyük ölçüde Konstantin tarafından tamamlanmıştır. Konstantin Praetorian muhafızlarını kaldırmış ve yerine daha küçük ve kontrol edilebilir 4.000 adamdan oluşan kişisel muhafızları () getirmiştir.
Hristiyanlara yönelik zulüm
303 yılında Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlara yönelik son ve en büyük zulmü başladı.
Hristiyan kaynaklarına göre Diocletianus'a hükümdarlığının ilk yıllarında Galerius zulmün kışkırtıcısıydı. Ancak Diocletianus da zulüm politikalarını aynı şevkle benimsedi. 299-300 yıllarında verilen bir kurbanın uygun kehaneti çıkarmamasının sorumlusu olarak Hristiyanların varlığı gösterildi. Diokletian tüm Hristiyan devlet memurlarının ve askerlerinin kurbanlarda yer almalarını aksi takdirde konumları kaybedeceklerini söyledi. Bir süre sonra Didim'deki Apollon'dan bir kehanet Hristiyanların sindirilmesi şeklinde yorumlandı.
24 Şubat 303'te Diocletianus'un Hristiyanlara karşı ilk fermanı yayımlandı. Buna göre imparatorluk içindeki Hristiyan kitapları ve ibadet yerleri yok edilecekti. Ayrıca Hristiyanların ibadet için bir araya gelmeleri de yasaklanıyordu. Diocletianus'un Nicomedia'daki sarayındaki yangınlar ve Anadolu'daki ayaklanmalardan sonra imparator Hristiyanlara yönelik daha sert yaptırımlara başvurdu ve tüm piskopos ve rahiplerin tutuklanmasını emretti. Bunlar Hristiyanlıktan vazgeçmenin bir işareti olarak görülen kurban vermeyi kabul ettikleri takdirde serbest bırakılıyorlardı. Bu zulüm dalgası en sert biçimde imparatorluğun doğu eyaletlerinde uygulanıyordu ve 313 yılına kadar sürdü. Bu tarihte Konstantin ve Licinius tarafından Milano Fermanı yayımlandı.
Bir tahmine göre bu dönemde 3.000-3.500 kadar Hristiyan öldürülmüştü. Diğer birçokları da işkence görmüş ve hapse atılmışlardı. Zulmün Hristiyanlar üzerindeki etkisi o kadar büyük olmuştur ki İskenderiye kilisesi Diocletianus'un hükümdarlığının başlangıcını Şehitler Dönemi'nin başlangıcı olarak kullanmışlardır. Zulmün bir başka sonucu da Dalmaçyalı Marinus adında birinin Titano dağına kaçması ve ileride San Marino cumhuriyeti olacak ülkeyi kurmasıdır.
Emekliliği ve ölümü
Diocletianus 305 yılında bir hastalıktan ölmek üzereyken emekli oldu ve Dalmaçya'da Adriyatik denizi kıyısındaki Salona'daki sarayına çekildi. Vaktini lahana yetiştirmeye ayırdı. Sonradan gönüllü olarak bıraktığı görevine dönmesi istendiğinde "Salona'da ellerimle yetiştirdiğim sebzeleri görseniz böyle girişimde bulunmayı asla düşünmezsiniz," diye cevaplamıştır. Görevinden gönüllü olarak ayrılan ilk Roma imparatoruydu. Kendisinden öncekilerin hepsi ya doğal yollardan ölmüş ya da zorla görevden uzaklaştırılmışlardı.
Diocletianus'un sarayı sonra da Hırvatistan'daki bugünkü Split'in temeli olmuştur.
Mirası
Genelinde Diocletianus'un reformları, özellikle de ordu, kamu yönetimi ve bürokrasi ile ilgili olanları sağlamdı ve imparatorluğun ömrünü biraz daha uzatmaya yardımcı olmuşlardı. A.H.M. Jones'a göre "belki de Diocletianus'un en büyük başarısı yirmi bir yıl hüküm sürmesi, gönüllü olarak tahttan inmesi ve ömrünün kalan yıllarını huzur içinde geçirmesidir." Ne var ki, kurduğu tetrarşi sistemi ölümünden önce tanık olacağı gibi iç savaşa yol açmıştı. Emekli olduktan sonra sistem çökmüş ve sonunda yeni, tek ve güçlü bir lider muzaffer olmuştu. İmparatorluğun doğu ve batı olarak ikiye ayrılması sonunda daimi bir bölünmeye yol açmıştı. Batı imparatorluğu yalnızca bir iki asır ayakta kaldıysa da Doğu Roma İmparatorluğu kısmen Diocletianus'un reformları sayesinde bin yıl daha yaşamıştır.
Hükümdarlığı ve başarıları büyük ölçüde Konstantin'in gölgesinde kalmışsa da Roma tarihinde dönüm noktası olmuşlardır. Diocletianus hâlen tarihin en gizemli ve çelişkili karakterlerinden biridir. Cumhuriyetin kalıntılarını ortadan kaldırmışsa da hayatının son dönemlerinde gibi iktidarı bırakıp kendini çiftçiliğe vermiştir.
Kaynakça
- 27 Mayıs 2007 tarihli İngilizce Vikipedi maddesi15 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Dış bağlantılar
- Catholic Encyclopedia websitesinde "Diocletianus" maddesi. Online: [1] 31 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
Resmî unvanlar | ||
---|---|---|
Önce gelen: Numerian ve Carinus | Roma İmparatoru Maximian ile (286-305) 284 - 305 | Sonra gelen: Constantius Chlorus ve Galerius |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gaius Aurelius Valerius Diocletianus d 245 o 311 20 Kasim 284 ile 1 Mayis 305 tarihleri arasinda gorev yapmis Roma imparatorlugunu Dogu Roma ve Bati Roma olarak paylastiran ve Dogu kisminin imparatorlugunu ustlenen bir Roma imparatoru DiocletianusDiocletianus un Istanbul Arkeoloji Muzesi ndeki bustu51 Roma ImparatoruHukum suresi20 Kasim 284 286 tek basina 286 1 Mayis 305 Dogu nun Augustus u olarak Bati nin Augustus u Maximian ile birlikte Once gelenNumerianSonra gelenConstantius Chlorus ve GaleriusDogum245 SolinOlum311 SplitTam adiGaius Aurelius Valerius Diocletianus Diocletianus tarihciler tarafindan Ucuncu Yuzyil Krizi 235 284 olarak bilinen doneme son vermistir Otokratik bir hukumet kurmustur Roma Imparatorlugu nun Dominate Tetrarsi ya da Roma Imparatorlugu nun sonraki donemi olarak bilinen Augustus tarafindan olusturulan Principate sistemine karsilik ikinci donemi icin zemini hazirlamistir Diocletianus un reformlari devlet yapisini temelden degistirmis ve imparatorlugun ekonomik ve askeri acidan dengeye oturmasini saglamis bu sayede imparatorluk bir yuzyil daha butunlugunu korumustur YasamiIlk yillari ve iktidara gelisi Alt tabakadan bir Illiryali Solin yakinlarindaki Dioklea olarak dunyaya gelen Diokles ordu kademelerinde yukseldi Asagi Tuna nin savunmasindan sorumlu olarak Moesia kumandanligi yaptigi biliniyor 282 de yukari Tuna daki lejyonlar Carus u imparator ilan ettiginde Diokles de yeni imparatorun guvenini kazanmaya basladi 283 te konsul oldu ve imparatorluk muhafizlarinin suvari bolumunun kumandanligina getirildi Roma Imparatorlugu nun yukselen yildizi Carus un oglu Numerian in kayin pederi Flavius Aper di 283 yilinda Carus Bati yi en buyuk oglu Carinus a emanet ederek Aper ve Diokles ile birlikte Dogu ya Sasani Imparatorlugu uzerine yurudu Carus Sasanilerin baskentini talan etti ve buyuk bir zafer kazandi Ancak anlatilana gore yildirim carpmasi sonucu temmuz veya agustos ayinda oldu Boylece arkasinda yeni Augustus olarak Numerian i ve imparatorluk topraklarina geri goturulmesi gereken bir ordu birakmis oldu Aper Numerian in hasta oldugunu iddia etti bu yuzden de imparator kapali bir arabada seyahate basladi Askerler gelen kokudan suphelenerek arabayi actiklarinda Numerian in olmus oldugunu fark ettiler Firsattan yararlanan Diokles Aper i Numerian i oldurmekle sucladi ve askerlerin onunde bizzat kendisi oldurdu Hemen akabinde askerler Diokles i imparator sectiler Ancak Bati da bir baska mesru imparator daha vardi Carus un buyuk oglu Carinus Carinus ve Diocletianus Belgrad yakinlarinda Margus Muharebesi nde karsilastilar Diokles Carinus u oldurdu ve Diocletianus adiyla Roma Imparatorlugu nun tek yoneticisi oldu Kaynaklar muharebe sirasinda yasanalar konusunda celismektedir Aurelius Victor un anlattigina gore Carinus savasi kazanmak uzereydi ancak karisinin bastan cikarttigi subaylarindan biri kendisini arkadan vurmustu Eutropius ise ordusunun Carinus u yuzustu biraktigini anlatmaktadir Diocletianus alisilmadik bir merhamet gostererek Carinus un Praetorian prefect i ve konsulu Aurelius Aristobulus u oldurmedi ve gorevinde birakti Daha sonra Aristobulus u Afrika konsulu yapti ve Urban prefect mertebesine getirdi 285 in aralik ayinda Diocletianus subaylarindan Maximian i Sezar yapti 286 da Maximian Augustus konumuna yukseltildi 235 ve 284 yillari arasinda 20 25 imparator yaklasik olarak her iki uc yilda bir yeni bir imparator basa gelmisti Ikisi haricinde bunlarin hepsi ya suikaste kurban gitmisti ya da savasta oldurulmustu Baslangicta 284 ile 298 yillari arasinda Diocletianus da selefleriyle ayni kaderi paylasacakmis gibi gozukuyordu Imparatorlugun bir ucundan obur ucuna uzun savaslarda yer aliyor genis sinirlari muhafaza etmeye calisiyor ve ic isyanlari bastirmakla ugrasiyordu Ancak 298 yilina gelindiginde Tuna ve Ren uzerindeki Germen istilacilari defetmis Suriye ve Filistin deki Sasani saldirilarini durdurmus ve siyasi dusmanlarini yenilgiye ugratmisti Reformlari Roma Imaparatorlugu nu neredeyse yikilmanin esigine getiren elli yildan uzun suren ic dengesizliklerin ardindan Diocletianus konumunu guvenli hale getirerek kayda deger bir basari saglamisti Diocletianus Roma nin mevcut devlet yapisinin surdurulemez oldugunu dusunuyordu Onceki nesillerde yasanan kargasalari engellemek ve imparatorlugun devamini saglamak icin bir dizi reform baslatti Bu reformlarin arasinda daha kolay yonetilir hale getirmek icin imparatorlugun bolunmesi imparator secimi icin yeni bir sistem otokratik bir yonetim ve cumhuriyetciligin kalan tum izlerinin temizlenmesi ve enflasyonla mucadeleyi amaclayan ekonomik reformlar vardi Imparatorun konumu baslangicta anayasal bir hukumdar olarak dikkatlice maskelenmis bir diktatorluk mevkiiydi Mesruiyetini buyuk olcude karmasik bir cumhuriyetci unvan ve uygulamalar duzeninden alan imparator Princep haline geldiginde esitlerin birincisi yani Principate gucunun buyuk bolumunu lejyonlar ve imparatorluk muhafizlarina kumandanlik etmesinden aliyordu Bu durum tum imparatorluk unvanlari icinde en onemlisi ve imparator kelimesinin kokeni olan imperator En yuksek kumandan unvaniyla yansitilmistir Bu duzenlemeler imparatorlugun ilk iki yuzyilinda islemisti Ancak Septimius Severus doneminden itibaren yoneticiler cumhuriyetci kurallari giderek zayiflatmaya ya da hepten yok saymaya ve anayasal hukumdardan ziyade daha fazla diktator gibi hukum surmeye basladilar Bu surec makamin temellerinin ve mesruiyetinin altini kazmaya basladi Diocletianus makamin daha itibar sahibi ve daha dengeli hale gelmesi icin askeri gucten daha fazlasina dayanmasi gerektigini fark etmisti Bu yuzden imparatorluk mesruiyeti icin dine dayali bir temel olusturmaya calisti Buna gore kendisi yari ilahi bir hukumdar ve yuksek konumda bir rahip olacakti Eski cumhuriyet unvani Pontifex Maximus yeni bir onem kazanmaya baslayacakti Diocletianus kendine Dominus et deus Efendi ve Tanri yani Dominate seklinde yeni bir unvan secti Ayrica kendisi Jovius Maiximian da Herculius unvanini aldi Boylece kendilerini Jupiter ve Herkul iliskilendirmislerdi Diokletian gercekten bir tahtta oturuyordu Halk icinde gozukmezdi ve sayet huzuruna cikilacaksa ziyaretci yere uzanmak ve kesinlikle imparatora bakmamak zorundaydi Ancak belki cuppesinin etegini opebilirdi Bu sekilde Diokletian mesafeli gizemli teokratik ve otokratik bir makam yaratmisti Edward Gibbon in bir analizine gore Diocletianus bu torenleri kibrinden oturu yaratmamisti Imparatora yonelik bu tip azamet Augustus un doneminden beri vardi Ancak Augustus bunu gizlerken Diocletianus bunu acikca teshir ediyordu Tetrarsi Diocletianus basa gectikten sonraki ilk dokuz yilin ardindan imparatorlugun tek bir imparator tarafindan yonetilemeyecek kadar buyuk oldugu sonucuna varmisti Ren civarindaki barbar istilalari Misir daki sorunlar ve imparatorlugun ic sorunlariyla ayni anda basa cikmak mumkun degildi Getirdigi radikal cozum haritanin tam ortasindan Roma nin biraz dogusunda yukaridan asagiya duz bir cizgi cekip dogu ve bati olmak uzere imparatorlugu ikiye bolmekti Bu bolunme kisa vadede kalici olmadiysa da 395 ten sonra gerceklesecek daimi bolunmeye emsal teskil etmisti Roma sisteminde imparatorlarinin neye gore basa gelecekleri hicbir zaman cozulememisti Net bir kural yoktu ve bu da genellikle ic savaslara neden oluyordu Ilk imparatorlar evlat edinme yontemini benimsemislerdi Buna gore bir ogul ve varis evlat ediniyorlardi Ordu evlat edinme yontemini begenmiyor ve imparatorun oglunun varis olarak kabul edildigi biyolojik veraseti tercih ediyordu Senato yeni bir imparator secme hakki olduguna inaniyordu Dolayisiyla genellikle en azindan uc varis bulunuyordu Bu sorunu cozmek ve Dogu ve Bati olmak uzere bolunen imparatorlukta kimin imparator olacagi sorusunu yanitlamak icin Diocletianus Tetrarsi ya da dortlu yonetim adi verilen sistemi kurdu Buna gore Dogu da bir kidemli imparator Bati da bir kidemli imparator basa gececek bunlarin yaninda da birer ast imparator olacakti Roma imparatorlarina verilen cok sayida unvan icinde en onemlisi Augustus du Bu yuzden iki kidemli imparator Augustus unvanini alacak diger iki ast imparator ise Sezar unvanini alacakti Diokletian in tasarladigina gore kidemli imparatorlardan biri emekli oldugunda ya da oldugunde Sezar onun yerini alacak ve yeni bir ast imparator sececekti 292 yilina gelindiginde Diocletianus sistemi oturtmus kendisine Dogu Imparatorlugu nu secmis ve Maximian a da Bati Imparatorlugu nu vermisti Imparatorluk iktidari artik iki kisinin arasinda bolusturulmustu Ikisi de kendilerine yeni baskentler sectiler Diocletianus un kendine sectigi baskent Nicomedia bugunku Izmit idi Eski baskent imparatorlugun kaderinin ordularin gucuyle belirlendigi yerlerden cok uzaktaydi Iki imparatorun imparatorlugu yonetmesini kolaylastiran bolunme Roma da kalan senatoyu daha da kenara itmisti 293 yilinda Diocletianus ve Maximian birer Sezar atadilar sirasiyla Galerius ve Constantius ve varisleri olarak belirlediler Ancak bunlar yalnizca varis degildi Her birine kabaca imparatorlugun dortte biri verilmisti Diocletianus un basa gelmesinden once neredeyse kesintisiz yarim asirlik ic savas donemi dusunuldugunde Tetrarsi nin dort imparatorun acgozlulugune yenik dusmemesi kayda degerdir Ancak Roma siyasetinin firsatci yapisi cok gecmeden Tetrarsi nin cozulmesine ve monarsinin yeniden kurulmasina neden oldu 305 yilinda Diocletianus emekli oldu ve Maximian da ayni sekilde davranmaya ikna edildi Iki Sezar onceden tasarlandigi gibi kidemli imparatorlar oldular Ama is yeni Sezarlari secmeye geldiginde ordu ve senato araya girdi ve kendi adaylarini one surduler 306 yilinda Konstantin batida bir ic savas baslatti ve 312 de bu savasi kazandi 324 yili itibariyla Licinius dan imparatorlugun dogu bolumunu aldi ve 337 yilinda olumune kadar tum imparatorlugu kendi yonetti Ikitidar tekrar Konstantin in ogullari arasinda bolundu Taht Julian Valentinian I ve Theodosius I ve digerlerinin yonetiminde sozde birlestirildiyse de 395 yilina gelindiginde dogu ve bati kalici olarak bolundu Ekonomideki reformlar Diocletianus basa gectiginde Roma ekonomisi cokmenin esigindeydi Elli yil suren ic savas Sasanilerle yasanan catismalar siyasi nedenlere dayali hacizler ve halkin ordu tarafindan yagmalanmasi genis capli yoksulluga neden olmustu Vergiler dusuktu ve ordunun maaslarina veya askerlerin sadakatini saglamak icin verilen ikramiyelere gidiyordu Bu durum mali yonden nefes alacak alan birakmiyordu En kolay ve hizli cozum gumus sikkenin degerini dusurmek daha fazla para basmakti Bunun sonucunda yuksek enflasyon imparatorluk sikkelerine guvensizlik ve bazi yerlerde takas ekonomisi ortaya cikti Yasanan gelismelere ragmen imparatorluk halkinin buyuk bolumunun yasantisinda belirgin bir degisiklik yasanmadi Catisma bolgelerinden uzak olanlar ordularin yolu uzerinde yasayanlardan haliyle daha iyi durumdaydilar Imparatorlugun tarim merkezine erisim imkani olan ciftciler ve toprak sahipleri kur dalgalanmalarindan fazla etkilenmiyorlardi Diokletian doneminden bir Follis 290 yilinda Diocletianus kapsamli bir madeni para sistemi reformu baslatti 294 yilinda on yillar sonraki ilk saf gumus sikke argenteusu bastirdi Icine gumus katilmis buyuk bronz sikke follis ilk defa piyasaya cikti Yeni daha agir bir aureus basildi Daha sonra 301 de Diocletianus Tavan Fiyatlar Fermani ile enflasyonu dizginlemeye calisti Bu fermanla binden fazla urunun fiyatlari sabitlenmis maaslar sabitlenmis ve fazla fiyat bicen tuccarlar olum cezasiyla tehdit edilmisti Ferman enflasyonu dizginlemek yerine mallarin karaborsaya dusmesine ve kitliklara neden oldu Bazi yerlerde ferman gormezden gelindi ve cok basarisiz olarak kaldirildi Diocletianus vergi tahsilatini ve buna mukabil kamu hizmetlerinin boyutunu artirdi Kafa capita ve topraga iugatio dayali kapsamli bir vergi sistemi 287 den beri her bes yilda bir yapilan sayimlarla baglantili olarak olusturuldu Kalifiye isciler yerel burokratlar ve kiraci ciftciler coloni vergi matrahini ve vergi tahsilati duzenini dengelemek icin miras birakabilir hale getirildiler Belediye meclisi uyeligi decurion Principate doneminde zengin aristokratlarin pesinde oldugu bir payeydi Vergi tahsilati her daim isin bir parcasi idiyse de Diocletianus doneminde sartlar cok daha sert hale geldi Decurionlar kendi bolgelerindeki sayimlara uygun vergi toplamakla sorumluydular ve bunu yapamadiklarinda aradaki acigi kapatmak zorundaydilar Bu konumun gecmisteki getirileri her ne idiyse decurionlarin cogu mali yukumluluklerin altindan kalkamayarak gorevlerinden vazgectiler ve kactilar Yakalandiklarinda verilen cezalar hacizden idama kadar variyordu Devrin Hristiyan vakanuvisi Lactantius anlasilabilir bicimde Diocletianus a dusmandi yeni yukumluluklerden oturu maasli kimseler arasinda giderek daha az insan vergi vermeye basladi dolayisiyla muazzam dayatmalar yuzunden ciftcilerin imkanlari tukendi ciftlikler terkedildi surulmus topraklar agaclik arazi haline geldi ve genel bir umutsuzluk hakim oldu seklinde yazmistir Suphesiz Lactanius un betimlemesi biraz abartili olmakla birlikte duzensiz ve etkisiz vergi tahsilatina aliskin olan Roma nufusunun Diocletianus un reformlarina ayak uydurmakta rahatsizlik cektigi kesindir Diocletianus un sisteminde vergiler modern standartlara gore dusuktu Zirai kazancin yuzde 10 uydu Koylu siniflarinin bu yukun altindan kalkabilme becerisi sistemin uzun omurlulugunde gorulur Anadolu da Diocletianus un koydugu vergi sistemi 20 yuzyilin baslarina Osmanli Imparatorlugu nun yikilisina kadar buyuk olcude devam etmistir Askeri reformlar Diocletianus ordudaki asker sayisini 400 000 civarindan 450 000 in ustune cikardi Ordunun ucte ikisi sinir guclerinden limitanei ya da ripenses olusuyordu Kalanlar Augustus ve Sezarlarin kendi bolgelerinin comitatenses merkezinde bulundurduklari hareketli birliklerdi Iktidar merkezlerine yakin olduklarindan siyasi acidan daha tehlikeliydiler bu yuzden de sinir kuvvetlerinden daha fazla para alirlardi Bu durum sonradan huzursuzluga ve sorunlara yol acmisti Vexillatio sistemindeki tecrubesi Diocletianus a muzferelere ihtiyac duymadan daha fazla stratejik ve taktiksel esneklik saplamak icin arazi kuvvetlerinden olusan lejyonlardaki asker sayisini 1 000 e dusurmeye yoneltti Sinirdaki lejyonlar tam gucleriyle bulunuyorlardi 4 000 6 000 arasi Gerek hareketli gerek sinir kuvvetlerindeki birlikler genelde 1 000 adamdan olusuyordu Ayrica Diocletianus doneminde Praefectus praetorio makaminin gucu oldukca azaldi Yerine her Augustu ve Sezar in iki bas askeri kumandani bulunuyordu Magister Militum piyade komutani ve Magister Equitum suvari komutani Bu yalnizca askeri sorumluluklari paylastirarak siyasi tehlikeleri azaltmadi ayni zaman da Roma ordusundan suvarilerin artan onemini de teslim etmis oldu Diocletianus tarafindan baslatilan askeri reformlarin cogu halefleri tarafindan da devam ettirilmis ve buyuk olcude Konstantin tarafindan tamamlanmistir Konstantin Praetorian muhafizlarini kaldirmis ve yerine daha kucuk ve kontrol edilebilir 4 000 adamdan olusan kisisel muhafizlari getirmistir Hristiyanlara yonelik zulum 303 yilinda Roma Imparatorlugu nun Hristiyanlara yonelik son ve en buyuk zulmu basladi Hristiyan kaynaklarina gore Diocletianus a hukumdarliginin ilk yillarinda Galerius zulmun kiskirticisiydi Ancak Diocletianus da zulum politikalarini ayni sevkle benimsedi 299 300 yillarinda verilen bir kurbanin uygun kehaneti cikarmamasinin sorumlusu olarak Hristiyanlarin varligi gosterildi Diokletian tum Hristiyan devlet memurlarinin ve askerlerinin kurbanlarda yer almalarini aksi takdirde konumlari kaybedeceklerini soyledi Bir sure sonra Didim deki Apollon dan bir kehanet Hristiyanlarin sindirilmesi seklinde yorumlandi 24 Subat 303 te Diocletianus un Hristiyanlara karsi ilk fermani yayimlandi Buna gore imparatorluk icindeki Hristiyan kitaplari ve ibadet yerleri yok edilecekti Ayrica Hristiyanlarin ibadet icin bir araya gelmeleri de yasaklaniyordu Diocletianus un Nicomedia daki sarayindaki yanginlar ve Anadolu daki ayaklanmalardan sonra imparator Hristiyanlara yonelik daha sert yaptirimlara basvurdu ve tum piskopos ve rahiplerin tutuklanmasini emretti Bunlar Hristiyanliktan vazgecmenin bir isareti olarak gorulen kurban vermeyi kabul ettikleri takdirde serbest birakiliyorlardi Bu zulum dalgasi en sert bicimde imparatorlugun dogu eyaletlerinde uygulaniyordu ve 313 yilina kadar surdu Bu tarihte Konstantin ve Licinius tarafindan Milano Fermani yayimlandi Bir tahmine gore bu donemde 3 000 3 500 kadar Hristiyan oldurulmustu Diger bircoklari da iskence gormus ve hapse atilmislardi Zulmun Hristiyanlar uzerindeki etkisi o kadar buyuk olmustur ki Iskenderiye kilisesi Diocletianus un hukumdarliginin baslangicini Sehitler Donemi nin baslangici olarak kullanmislardir Zulmun bir baska sonucu da Dalmacyali Marinus adinda birinin Titano dagina kacmasi ve ileride San Marino cumhuriyeti olacak ulkeyi kurmasidir Emekliligi ve olumu Diocletianus 305 yilinda bir hastaliktan olmek uzereyken emekli oldu ve Dalmacya da Adriyatik denizi kiyisindaki Salona daki sarayina cekildi Vaktini lahana yetistirmeye ayirdi Sonradan gonullu olarak biraktigi gorevine donmesi istendiginde Salona da ellerimle yetistirdigim sebzeleri gorseniz boyle girisimde bulunmayi asla dusunmezsiniz diye cevaplamistir Gorevinden gonullu olarak ayrilan ilk Roma imparatoruydu Kendisinden oncekilerin hepsi ya dogal yollardan olmus ya da zorla gorevden uzaklastirilmislardi Diocletianus un sarayi sonra da Hirvatistan daki bugunku Split in temeli olmustur MirasiGenelinde Diocletianus un reformlari ozellikle de ordu kamu yonetimi ve burokrasi ile ilgili olanlari saglamdi ve imparatorlugun omrunu biraz daha uzatmaya yardimci olmuslardi A H M Jones a gore belki de Diocletianus un en buyuk basarisi yirmi bir yil hukum surmesi gonullu olarak tahttan inmesi ve omrunun kalan yillarini huzur icinde gecirmesidir Ne var ki kurdugu tetrarsi sistemi olumunden once tanik olacagi gibi ic savasa yol acmisti Emekli olduktan sonra sistem cokmus ve sonunda yeni tek ve guclu bir lider muzaffer olmustu Imparatorlugun dogu ve bati olarak ikiye ayrilmasi sonunda daimi bir bolunmeye yol acmisti Bati imparatorlugu yalnizca bir iki asir ayakta kaldiysa da Dogu Roma Imparatorlugu kismen Diocletianus un reformlari sayesinde bin yil daha yasamistir Hukumdarligi ve basarilari buyuk olcude Konstantin in golgesinde kalmissa da Roma tarihinde donum noktasi olmuslardir Diocletianus halen tarihin en gizemli ve celiskili karakterlerinden biridir Cumhuriyetin kalintilarini ortadan kaldirmissa da hayatinin son donemlerinde gibi iktidari birakip kendini ciftcilige vermistir Kaynakca Hiristiyanlik Tarihi W Ward Gasque Yeni Yasam Yayinlari 2004 s 90 ISBN 975 8318 86 1 Hristiyan Ilahiyatinin Hikayesi Gelenek ve Reformun Yirmi Yuzyili Roger E Olson Haberci Basin Yayin Dagitim Turizm San Ve Tic Ltd Sti 2020 ss 143 ISBN 978 605 4707 62 1 27 Mayis 2007 tarihli Ingilizce Vikipedi maddesi15 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Dis baglantilarCatholic Encyclopedia websitesinde Diocletianus maddesi Online 1 31 Agustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Resmi unvanlarOnce gelen Numerian ve Carinus Roma Imparatoru Maximian ile 286 305 284 305 Sonra gelen Constantius Chlorus ve Galerius