II. Basileios (Yunanca: Βασίλειος Β΄ Βουλγαροκτόνος, Basileios II Boulgaroktonos yani "Bulgar-Kıran"; 958 - 15 Aralık 1025) 960'tan 15 Aralık 1025'e kadar Bizans imparatoru unvanını taşımıştır. I. Basileios ile başlayan Makedonyalı hanedanından olup, II. Romanos ile Theofano'nun oğludur. 960'tan 963'e kadar babası II. Romanos ile; 963'ten 969'a kadar II. Nikiforos ile ve 969'dan 976'ya kadar I. İoannis ile kardeşi olan VIII. Konstantinos ile birlikte daha çok sembolik olarak ortak imparatorluk unvanı taşımıştır. 976'dan 15 Aralık, 1025'e kadar imparatorluk gücünü tam olarak yüklenmiş; ancak kardeşi VIII. Konstantinos sembolik ortak imparatorluğunu korumuştur.
II. Basileios (Bulgar-Kıran) Βασίλειος Β΄ Βουλγαροκτόνος | |||||
---|---|---|---|---|---|
Bizans İmparatoru | |||||
Hüküm süresi | 960-963: II. Romanos ve VIII. Konstantinos ile ortak. II. Romanos güçte 963-969: II. Nikiforos ve VIII. Konstantinos ile ortak. II. Nikiforos güçte 969-976: I. İoannis ve VIII. Konstantinos ile ortak. I. İoannis güçte 10 Ocak 969 – 15 Aralık 1025: VIII. Konstantinos ortak. II. Basileios güçte | ||||
Taç giymesi | 10 Ocak 969 | ||||
Önce gelen | II. Romanos | ||||
Sonra gelen | VIII. Konstantinos | ||||
Doğum | 958 Konstantinopolis | ||||
Ölüm | 15 Aralık 1025 Konstantinopolis | ||||
| |||||
Hanedan | Makedon Hanedanı | ||||
Babası | II. Romanos | ||||
Annesi | Theofano |
945 yılında başlayan Bizans İmparatorluğu'nun genişleme dönemi birkaç ileri görüşlü dikkat çekici siyasetçi ve idare adamına bağlanabilir ve bunların arasında II. Basileios çok önemlidir.
II. Basileios hükümdarlığı sonunda imparatorluk yaklaşık beş asırlık tarihinin en görkemli ve geniş dönemini yaşıyordu ve varisi olan kardeşi VIII. Konstantinos'a Bizans tarihinde I. Justinianus'tan beri görülmemiş büyüklükte arazisi olan bir ülke bırakmıştır. Bu ülke coğrafi olarak Balkan Yarımadası, Anadolu, Kuzey Suriye, Kuzey Irak, aşağı Kafkaslar ve güney İtalya'yı kapsıyordu.
II. Basileios'un 65 yıl imparatorluk unvanı taşıması ve tam yetkilerle 49 yıl süren hükümdarlık dönemi bin yıllık Bizans tarihinde en uzun imparatorluk dönemidir. Bizans İmparatorluğu'nun en görkemli ve şanlı devirleri I. Justinianus ve II. Basileios dönemleridir. Ancak bu iki imparator arasında bazı bariz farklar bulunmaktaydı: I. Justinianus bir entelektüeldi ve hayatının çok büyük bir kısmı Konstantinopolis'te kendi sarayında geçmişti; buna karşılık II. Basileios başta bir askerdi ve hayatının mühim bir kısmı Konstantinopolis dışında ordularının başında geçmiştir. II. Basileios aynı zamanda çok iyi bir idareci, iyi bir maliyeci ve olağanüstü bir siyaset adamı idi. Justinianus unvanını amcası I. Justinus'tan miras olarak almıştı; II. Basileios ise imparatorluk yüksek mevkiine erişebilmek için iktidar mücadeleleri geçirmiş ve bu görevi gasp eden ve etmek isteyenleri ortadan kaldırmak zorunda kalmıştır.
Tahta çıkış sorunları
İmparatorluk gücünü tam olarak ele geçirme
II. Basileous daha 5 yaşında iken 22 Nisan 960'ta babası tarafından ortak imparator seçilmiş ve taç giydirilmişti. Ama 963'te babası II. Romanos öldüğü zaman Basileios ve kardeşi Konstantin daha yetişkin değillerdi. Anneleri olan 20 yaşındaki Theofano ve Saray Nazırı hadım Josef Bringas birlikte taht naipliği görevini yüklenmişlerdi. Kısa bir zaman sonra bir askeri isyan II. Nikiforos'un da ortak imparator olarak seçilmesini gerektirmiştir ve II. Nikeferos Fokas, Theofano ile evlenmiştir. Fakat altı yıl sonra 969'da Theofeno, II. Nikiferos'u elimine ederek sevgilisi olan I. İoannis'i tahta çıkartmıştır ve onun otoritesini ve meşruiyetini vurgulamak için iki kardeş, Basileios ve Konstantin'in, ortak imparator olarak tanınmaları gerekmiştir. Ocak 976'da I. İoannis çocuksuz olarak öldüğü zaman tahta o zamana kadar ortak imparatorluk yapmakta olan iki gence kalmıştır. Bu sefer taht naipliğini bir hadım olarak saray kethüdası olan ve iki genç imparatorun büyük-amcaları olan Basileios Lekapenos yüklenmiştir.
İki kardeşin saltanatlarının başında, aristokratlar ve yüksek ordu komutanları bu iki gencin iktidar güçlerini ortaklaşmak için birbirleriyle rekabete girişmişlerdir. Konstantinopolis'teki soylu ailelerinin iktidar hırsları birbiriyle ve imparatorluk hanedanı mensupları ile çelişkiye girince bu rekabet 13 yıl süren bir iç savaşa dönüşüp dejenere olmuştur.
Basileious tarafından Bizans ordularının doğu kesimi komutanlığı görevinden alınıp Mezopotamya'ya gönderilen Bardas Skleros önce saray kethüdasının iktidarını azaltmaya başarısız olarak çalışmıştır. Sklerus imparatorluğu gasp edip eline geçirmiş olan I. İoannis'in damadı olarak ve yüksek rütbeli ordu komutanı olarak meşru olarak kendinin imparator olması gerektiğini düşünmekteydi. 976'da kayınbiraderinin ölümünden birkaç ay sonra Bardas Skleros kendi komuta ettiği ordunun askerleri tarafından imparator ilan edildi. Doğu ordusunun hazinesini devraldı ve Kayseri (Caesarea) üzerine yürümeye başladı. 977'in güzünde Basileous Lekapene tarafından üzerine gönderilen diğer Bizans birliklerine karşı iki kesin galibiyet kazandı. Antalya (Attaleia)'da bulunan Bizans donanmasının güney filosunun kontrolünü eline geçirdi. Sonra İznik'i (Nicea) eline geçirerek Boğaz'ın Asya yakasına erişti. Antalya'dan gelen güney filo gemileri ile birlikte hem karadan hem de denizden Konstantinopolis'i Asya'dan bloke etmeye başladı. Fakat Bizans donanmasının diğer kısımları hemen toplanarak Skleros'a bağlı olan güney filosu gemilerini elimine ettiler.
Diğer taraftan, II. Basileios ilk defa tam olarak imparatorluk gücünü kendisi kullanarak, amcası saray kethüdası Basileios Lekapene'nin hiç düşünemediği bir siyasi karar aldı. Bizans ordusunda yüksek rütbeli görevlerde bulunmuş olan diğer ünlü general Bardas Fokas'ı kendine yardıma çağırdı. Bardas Fokas da eski imparator olan II. Nikiforos'un yeğeni idi; yüksek askerî komutan olarak meşru olarak imparator olma imkânı vardı ve bu nedenle Sakız (Chios) adasına sürülmüştü ve orada bir manastırda keşiş olarak yaşamaktaydı. II. Basileios'un isteğine hemen yanıt veren Bardas keşişliği bırakıp hemen Konstantinopolis'e dönüp, II. Basileios'a bağlılık yemini etti. Gizlice kendi güç merkezi olan Kayseri (Casearea)'ya gidip orada asker toplayıp bir yeni ordu kurmaya koyuldu.
Arkasında yeni bir ordu bulunmasından hiç hoşlanmayan Bardas Skleros ordusunu Boğaz kıyılarından çekti ve Anadolu içlerine dönüp Bardas Fokas'ın yeni ordusunu karşılamaya çalıştı. İki ordu birkaç defa sonuçsuz kalan çarpışmaya giriştiler. Bu çarpışmalarda Skleros ordusu üstün gelmekle beraber her seferinde Bardas Fokas ordusunu, savaş gücünü yitirmeden, geri çekilmeyi başardı. En sonunda, tam tarihi bilinmemekle beraber büyük olasılıkla 929 ilkbaharında, Anadolu içinde Amoriom yakınlarında iki Bardas orduları yeni bir savaşa hazırlandılar. Şaşılacak bir şekilde iki komutan savaşın sonucunun iki komutanın şahsen teke tek savaşması sonucu ortaya çıkması üzerine anlaştılar. İki komutan Bardas'in teke tek savaşı sonunda rakibini bir kılıç darbesiyle yaralayıp onun savaş meydanında kaçmasına neden olan Bardas Fokas galip geldi. Bardas Skleros dağılan ordusuyla savaş meydanından kaçtı.
Bu uzun süren iç savaş İmparatorluğu'nun dış prestijini incitmiş ve Araplar, Bulgarlar ve İtalya'da Kutsal Roma Germen İmparatoru II. Otto ile çatışmalara yol açmıştır. Skleros'un isyanının bastırılmasından sonraki altı yıl Basileios iktidar gücünü pekiştirmek için çabalara koyuldu. Bunda hadım amcası saray kethüdası ile açıkça olmamakla beraber çatışmalara girişti. II. Basileios'un devlet idaresini eline almaya çalışıp devlet siyasetine ve idaresine karışmaya başlaması, o zamana kadar efektif devlet idarecisi olan saray kethüdası Basileios Lekapenos tarafından hoş karşılanmadı. Saray Kethudası, Bardas Fokas ve Leo Melissenos ile ittifak kurarak, iktidarı elinde tutmaya çalıştı. Bu tehlikeli ittifaktan haberdar olan II. Basileios hemen tedbir alıp saray kethüdasını bir manastıra keşiş olarak girmeye zorladı. Bardas Fokas'ı ise Antakya Kontu olarak tayin ederek başkentten uzaklaştırdı ve Leon Melissenos'u ise affetti. Böylece II. Basileios imparatorluk iktidarını fiilen tek başına kendi eline geçirmeyi başardı. Kardeşi VIII. Konstantin hala ismen ortak imparator olmakla beraber, II. Basileios'un hüküm sürdüğü dönemde kendi başına devlet işlerine hiç karışmadı.
Orduda isyan
İktidar gücünün II. Basileios'un eline geçmesi ordu generallerinin hiç hoşuna gitmedi. Basileios'un Bulgaristan üzerine ilk askeri seferinde, bu generallerin komutasında altında olan ordu mensupları, savaşmaya karşı isteksizliklerini açıkça ortaya koydular. Bardas Skleros Abbasîlere sığınmıştı ve yarı hür yarı gözaltında Bağdat'a götürüldü. Ama II. Basileios'un 986'da Bulgar Kralı Samuil'e Trayan Kapısı savaşında yenildiği haberini alınca Abbasi Halifesi Abdülkerîm Tâi'yi kendine destek vermeye ikna etti. Ondan sağladığı finansman, asker ve malzeme ile yeni bir ordu kurup Bizans arazisine girip yeniden 987'nin ilk aylarında (Melitene)de (modern Malatyada) askerler tarafından imparator ilan edildi. Bu sefer Bardas Fokas da, bu asi gaspçı üzerine gideceğine, kendini imparatorluğa uygun gördü ve 15 Ağustos'ta kendi askerleri Bardas Fokas'i imparator olarak ilan ettiler. Bu iki imparatorluk gaspçısından Bardas Fokas daha güçlüydü; iki gaspçı önce bir ittifak yapmakla beraber, sonradan Fokas, Skleros'u yakalatıp (kendisinin imparator I. İoannis Çimiskes'e karşı 971'deki isyanında kapatılmış olduğu) (modern Ilgın'ın tam dışındaki) Tirofoyon adlı bir kaleye kapattı; kendi karısını da kaleye komutan olarak bıraktı ve kendi ordusuyla Konstantinopolis üzerine yürümeye başladı.
Bu isyancı ordu Anadolu'daki yöresel thema ordularıydı ve II. Basileios'un emri altında bu orduya karşı duracak asker bulunmuyordu. Fokas ordusuyla pek az mukavemet görüp Anadolu'daki uzun bir yürüyüşten sonra Marmara'ya eriştiği zaman ordusunu ikiye ayırdı. Bir orduyu Abidos'a (modern Çanakkale) gönderdi. Bu ordunun Çanakkale Boğazı'nı geçip Gelibolu'dan, Trakya'dan, Marmara Denizi kıyısından Konstantinopolis'e batıdan hücum edeceğini planlamıştı. Diğer orduyu kendi komutası altında Hrisopolis'e (modern Üsküdar) getirip orada ordugah kurup diğer ordunun batıdan Konstantinopolis'e gelmesini beklemeye koyuldu.
Bunun isyancılar kuşatması üzerine II. Basileios Kiev Prensi I. Vladimir'den destek istemeğe karar verdi. Daha Fokas ordusuyla Üsküdar'a erişmeden Kiev'e elçiler gönderdi. I. Vladimir 988'de Bizans'ın Karadeniz kuzeyinde ana üssü olan Chersonesos'u ele geçirmişti. I. Vladimir bu elçileri uygun karşıladı. Kendinin Bizans imparatoru Çimiskes ile babası Sviatoslav'ın yaptığı anlaşmaya bağlı olduğunu bildirdi. Chersonesos'i Bizans'a geri vermeyi ve eski anlaşmaya göre Bizans isterse ona askeri destek sağlamayı ve böylece Bizans'a 6000 kişilik bir askerî gücü II. Basileous emrine vermeyi teklif etti. Karşılığında II. Basileios 'un küçük kız kardeşi Anna (963-1011) ile evlenmek istediğini bildirdi. Bu hiç beklenmedik bir teklifti. Bizanslılar bütün Kuzey Avrupalıları (yani Frankları ve Slavları) barbar kabul ederlerdi. Anna'nın kendisi böyle bir evlilik yapmak hiç istemiyordu. Böyle bir siyasi evlilik Bizans ve Roma tarihinde hiç yapılmamıştı. Vladimir ise şahsen çok uygunsuz bir damat adayıydı: bir pagandı; kendi erkek kardeşini kendi eliyle öldürmüştü; 4 tane karısı ve 800 cariyesi ile olmakla öğünmekteydi ve bununla yetinmeyip gittiği her yerde kız-kadın aldırmayıp zamparalık yapmakla ünlü idi. Ama Bizanslılar gözünde çok çekici tek bir tarafı da vardı. Tek tanrılı bütün dinleri ve mezhepleri (Katolik Hristiyanlık, Ortodoks Hristiyanlık, Yahudilik, İslam) inceletmiş ve Ruslar için en çok uygun (inançları, ayinleri ve idaresi ile) Ortodoks Hristiyanlığının olduğuna karar kılmıştı. Vladimir vaftiz edilip Ortodoks Hristiyan olmaya karar verdiğini ve hükümdarlığı yaptığı halkın da toptan Hristiyanlığa dönmesini sağlayacağını söyledi. Bu müzakereler 1 yıl sürdü. En sonunda II. Basileios bu anlaşmaya razı oldu. Bu anlaşma sonucu Bizans'a gelen 6.000 Rus-Viking asıllı asker 21 Aralık 988'de II. Basileous'un ordusuna katılıp sonradan çok isim yapan Vareg Muhafızlar birliğinin nüvesini oluşturdular. I. Vladimir ve Anna 989'da Kırım'da evlendiler.
Bardas Fokas'in iki ordusu da Bizans donanmasının Basileios emrinde kalması nedeniyle ne Çanakkale'den ne de Üsküdar'dan Avrupa'ya geçmeyi başaramadılar ve Anadolu kıyısında iki ordugahta bulunuyorlardı. Şubat 989 sonlarında bir gece Basileios Kiev'den gelen ve isim olarak Vareg Muhafızları adı verilen yeni ordusuyla karanlıkta Boğazı geçti. Ertesi sabah erkenden bu ordu Üsküdar'daki Fokas ordusu ordugahını bastı. Donanma da kıyıda bulunan ordugaha Rum ateşi püskürtmeyle bu hücuma katıldı. Sonuç olarak bütün Fokas ordusu mensupları öldürülüp imha edildi. Basileios'a teslim olanları bile astırıp, çarmıha gerdirip, kazığa çaktırıp idam ettirdi. Bardas Fokas geride bulunduğu için bu katliamdan kurtuldu ve ordusunun imha edildiği haberini alınca ikinci ordusunun bulunduğu Abidos'a geçti. Basileios Mart 989 ortasında kardeşi Konstantin ile birlikte yeni Vareg Muhafızlar ordusunu Abidos'a gemiyle naklettirdi. Abidos'un kara tarafındaki ovada ordular karşı karşıya geldiler. Birkaç gün beklemeden sonra 13 Nisan'da yapılan muharebede ordusu başında bulunan Basileios'u gören Bardas Fokas ona doğru tek başına atını sürüp hücuma geçti; tam teke tek savaş başlarken Fokas bir kalp krizi geçirip öldü. Komutansız kalan bu ikinci Fokas ordusu da yine imha edildi.
Tirofoyon kalesinin idarecisi olan Fokas'in karısı kocasının mağlubiyetini ve ölümünü duyunca orada hapis tuttuğu Skleros'u serbest bıraktı ve yeni bir ordu toplayıp kocasının öcünü almasını istedi. Fakat bu işe girişen Skleros yaşlı idi. Karanlık zindandan çıkartılıp Anadolu'nun güneşi altına geçince gözlerinde katarakt olduğunu anlamıştı.
Basileios, ona isyanı bırakması için çok uygun şartlar verdi. Skleros resmen imparatorluk unvanını bırakacağını ilan edecek; ordusundaki subaylar aynı rütbe ile ana Bizans ordusuna katılacaklar ve askerler ise hemen terhis edilip evlerine dönecekti. Basileios ve Skleros imparatorun Bitinya'da bulunan bir malikanesinde karşı karşıya geldiler. Basileios, Sklerus'un ayağındaki sadece imparatorlara has mor renkli çizmeyi görünce Skleros'la konuşmaktan sakındı. Ancak Sklerus bu mor imparatorluk çizmelerini ayağından çıkardıktan sonra imparatora biat etti ve karşılıklı konuşmaya başladılar.
Basileios'in devamlı isyankar olan Anadolu ileri gelenleri için ne yapabileceğini sorduğu zaman Skleros'un yanıtı enteresandır.
Onları sıkıca dizginlerinden tutmak gereklidir; sırtlarına çok büyük vergi yükü yüklenmelidir; vergi vermeyi çok sıkı kontrol edip onları devamlı rahatsız etmeli, hayattan bezdirmeli; malî olarak cezalandırılmalı ve hatta kasıtlı ve haksızca mağdur edilmelidirler; böylece kendilerini ve ailelerini ayakta tutmak için sadece kendi işleri ile uğraşmak zorunda kalacaklar ve şahsi hırsla devlet işlerine burunlarını sokamayacaklardır.
İmparator Basileios Skelerus'un affı için verdiği sözünde durmuş ve Sklerus ise Dimetoka'ya çekilerek 991'de ölmüştür.
İçişleri politikası
Bazı içişleri sorunları
İmparatorluk gücünü tümüyle eline geçirmesinden sonra Basileios devamlı olarak devlet içişleri ile meşgul oldu. Buna başlıca neden imparator olduğu zaman çok güçlü amcası olan Saray Kethüdası hadım Basileois Lekapene'nin tüm iktidarı elinde tutmasını devamlı hatırlaması ve onu elimine ettikten sonra Basileios bir baş vezir görevini yapacak tek kişiye iktidarını devretmek istememesiydi. Fakat imparator olarak saray ve askerî bürokratlar arasında hangi kişilere inanabileceğini yani belirli bir görev verdiği zaman bu görevi başarı ile ifa edebileceğini, öğrenmeye gayret etmiş; bu nedenle saray ve askerî bürokratların eğitimi ile yakından ilgilenmiş ve bürokratların hiyerarşi içinde ilerlemelerini yakından izlemiştir.
Uzun süren imparatorluk dönemi boyunca Basileios'un çok önemli gördüğü bir içişleri politikası devlet hazinesini zenginleştirmek olmuştu. Fakat bunun için düşük servetli veya gelirli halkı fazla vergilendirmekten kaçındı. Çok sayıda yaptığı askerî seferlerdeki talanlardan elde ettiği gelirleri devlet hazinesinde biriktirmek ve boş yere lükse harcama yapmamak onun baş içişleri malî hedefi olmuştu. Basileous öldüğünde Sarayında bir yeraltı dehlizinde saklanan 200.000 kadar altın sikke; gayet çok sayıda kıymetli taş ve mücevherat ve diğer çok değerli eşyalar bulunduğu kayıt edilmişti.
Basileios, Skelros ve Fokas iç isyanlarını bastırdıktan sonra imparatorluk toprakları içinde asayişi sağlamaya ve ülkesinin iç barışını korumaya büyük gayret göstermiştir. Bu isyanlardan sonraki uzun imparatorluk dönemindeki tek önemli iç isyan 1022'de Anatolikon theması valisi bulunan ve Fokas Bardas'in oğlu olan "Nikephoros Ksiphias" isyanı olmuş ve bu da hemen diğer komşu yerel thema güçleri tarafından bastırılmıştır.
İmparatorluk ve başşehri Konstantinopolis 989'da çok büyük doğa afetlerine sahne oldu. O kış gayet çok soğuk geçti. Boğaz donup buzlarla kaplandı ve deniz nakliyatı durdu. Şehirde ve dışarıdan deniz ve kara nakliyatı yapılamaz hale geldiği için bu zamanının en büyük şehrinin iaşesi bürokratları uğraştıran büyük sorun oldu. Daha sonra 25 Ekim'de Konstantinopolis çok büyük bir depreme uğradı ve şehir harabeye döndü. 40 kadar küçüklü büyüklü şehir kilisesinin yıkılmış olduğu belgelenmiştir. Bunlar arasında şehrin büyük katedrali olan Ayasofya çok büyük hasar geçirdi. Binanın batı kanadını tutan büyük kemer tamamen çöktü ve büyük kubbesi ortasından ikiye ayrıldı. Bu büyük hasar sonunda katedralin batı kanadının ve kubbesinin yeniden inşa edilmesi gerekti. Basileios bu yapım için Ermenistan başkenti Ani'deki büyük katedralin mimarı olan Ermeni "Trdat"'i görevlendirdi. Bu mimar batı kemerini ve kubbeyi tamir edip yeniledi. Bu iş 5 yıl sürdü ve Ayasofya ancak 13 Mayıs 994'te yeniden açıldı.
Fakirlerin korunması
II. Basileios'un en önemli hedeflerinden biri küçük çaplı tarımcının korunması idi. Ondan önceki imparatorların dönemlerinde çok önemli bir iktisadî gelişme, özellikle Anadolu'da, büyük toprak sahiplerinin ve asillerin arazilerini genişletmeleri, küçük ve orta çaplı tarımcılara siyasi ve iktisadî baskı ile onların arazilerini de kendi büyük topraklarına katmaları ve topraksız kalan çiftçi ve ailelerini şehirlere, özellikle Konstantinopolis'e, göce zorlanmaları ve bunun şehir işçilerinin ücretlerine aksi tesir etmekte idi. Bu iktisadî etki yanında büyük toprak sahipleri büyük siyasi güç kazanmışlardı. Basileios'tan önceki gaspçı imparatorlar ve Basileios'a karşı isyan eden asi generaller bu büyük toprak sahibi sınıfından çıkmıştı. Bu trend Bizans'ın gittikçe feodal idareye geçmesine; merkezi iktidarının kırılmasına ve Bizans Devletini kuruluşunda siyasi prensip olan halk ile idareciler arasındaki doğrudan doğruya bağlantı olmasının ortadan kalkmasına neden olmaktaydı. Basileios bu Orta Çağlar feodalizasyon trendini durdurmayı başarmıştır.
1 Ocak 996'da bir Yeni Yasa adında bir kanun yayınladı. Bu kanun son 60 yılda fakir çiftçiden veya devletten adaletsiz bir şekilde ele geçirilen gayrimenkul arazilerin hiç karşı bir bedel ödenmesi gerekmeden geri verilmesini gerektiriyordu. Benzer bir kanun 935'te I. Romanos tarafından çıkartılmıştı; ancak bu geri vermenin 40 yıl içinde başarılmasını ön görülmüştü. Basileios bu 40 yıllık süreyi kaldırdı. Yeni kanuna göre II. Romanos zamanından beri son 61 yılda kanunlu kanunsuz mülke geçirilmiş topraklar, sonra da yapılan geliştirme yatırım ve harcamalarına hiç parasal karşılık ödeme yapmadan, eski sahiplerine veya eski sahibinin ailesine geri verilmekte idi. Bu toprak ele geçirimi İmparator'un veya onun adına en yüksek devlet merciinin (özellikle Basileios'un amcası Saray Kethüdası'nın) özel buyruğu (chrysobul) ile olsa bile bunlar tümden geçersiz sayılmakta ve arazinin geri verilmesi gerekmekte idi.
Bu kanunun etkileri hemen hissedilmeye başlandı. Büyük toprak sahipleri, özellikle Anadolu'daki ve Kapadokya'daki soylu toprak sahipleri çok büyük arazilerini kaybettiler. Örneğin, Kayseri ve civarından büyük arazilere yayılmış olan Fokas'lar, nerede ise bütün arazilerini kaybetti. Bazı büyük arazi sahipleri civarlarında bulunan fakir çiftçiler seviyesine döndü; bazıları ise o kadar fakirleştiler ki dilenciliğe başladılar. Eskiden hem kendi topraklarını hem de yöresel olarak ortaklaşa olarak sahiplenilmiş ortaklaşa kullanılan toprakları büyük toprak ağalarına kaybetmiş olan küçük çiftçi birden eski topraklarını tekrar eline geçirdi. Bunun yanında son 61 yılda büyük toprak sahipleri çok büyük devlet arazilerini de kendilerine geçirmişlerdi ve bu kanunla çok büyük eski devlet arazileri tekrar devletin oldu. Bu kanuna büyük toprak sahipleri ve kiliseler ve manastırlar karşı çıktılar; fakat Basileios bunları kabul etmedi; hatta protestocuların bazılarını çok şiddetle karşıladı. Örneğin bu kanunda özel olarak isimleri bulunan soylu Konstantin Maleinus ve oğlu sadece topraklarını kaybetmekle kalmadılar ve direnmeleri dolayısıyla hayat boyu hapis cezasına çarptırıldılar.
1004'te Basileios Allelenygon (karşılıklı garanti) adlı kanunu çıkardı. Buna göre belli sınırlar içindeki yörede bulunan fakir halk devletçe konulan vergiyi ödeyemezse, devlet vergi hasılatının azalmaması için, ödenmeyen vergi hasılatı o yörenin zenginleri tarafından karşılanacaktı. Verilen bu ekstra vergiler için yörenin zenginlerinin, özellikle vergisini ödeyemeyenlerden veya devletten, hiçbir karşılık isteme hakları bulunmamaktaydı. Yine büyük toprak sahipleri, kiliseler ve manastırlar buna itiraz ettiler. Konstantinopolis Patriği III. Sergius özel olarak protestolarını imparatorluk konseyine sundu. Ama Basileios'u kararından caydırıp kanunu geri almasını sağlayamadılar.
Dinsel sorunlar
Bizans içinde
Basileios Ortodoks Hristiyan kilisesinin dinsel işlerine de şahsen karışmıştır. Zamanının bazı tarihçileri imparatorun otoriter davranış ve tutumunun Ortodoks Kilisesi işlerine karışmasına neden olduğunu bildirmişlerdir. Ortodoks Patrikleri kilise meclisleri tarafından değil doğrudan doğruya imparator tarafından seçilirlerdi. Basileios saltanat döneminde Patrik olan seçilmiş olan Nikolas Krisoberg'in ancak kilisenin 4 yıl patriksiz olarak idare edilmesinden sonra olduğu gerçeği, Kilise papazları ile hükûmet yetkileri arasında bir uyuşmazlık olduğuna iyi bir delildir.
Bu patrik seçimdeki gecikmenin imparator ile Roma'da bulunan Papa arasındaki ilişkilerden de etkilendiği muhtemeldir.
Basileios saltanat döneminde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu hükümdarları devamlı olarak Papalık işlerine karışmaktaydılar. Aynı şekilde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu Bizans'ın Güney İtalya'da bulunan arazilerine ve Bizans'a bağlı olan İtalyan halkı üzerine de baskı yapmaktaydı. Bu nedenle Basileios ile Roma'da bulunan ve İtalyan asillerden seçilmiş olan Papa arasında bir ittifak bulunmaktaydı. Papa XIX. Ioannes Bizans'ta Ortodoks Patriği olan Eustache tarafından ziyaret edilmişti. Bu konuşmalar arasında Bizans Ortodoks Patriği'nin din ile devletin ayrılması hakkında konuşmaları Basileios Bizans'ta kilise işlerine şahsen karıştığına ve bunun kilise bürokratları tarafından beğenilmediğine bir diğer ipucu sağlamaktadır.
Basileois'un kilise işlerine şahsen karıştığına dair bir diğer ipucu ise ölen Patrik Efstathius yerine Konstantinopolis Ortodoks Patriği olarak Studios Manastırı Başkeşişi Aleksios Studitos'i, hiçbir kilise meclisi üyesine danışmadan ve bu meclis toplamadan seçmesidir.
Rusların Hristiyanlığı kabul etmeleri
II. Basileios döneminin en önemli dinsel gelişmesi şüphesiz Rusların Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmeleri ve böylece Bizans İmparatorluğu'nun politik ve kültürel etki alanının çok genişlemesidir. 988'den önce Rusya'da Hristiyanlık bulunmaktaydı ama Moravyalı ve İskandinavyalı misyonerler tarafından getirilmişti. Bazı kaynaklara göre Kiev Prensi I. Vladimir 987'de hangi dinin Ruslara uygun olacağı hakkında bir araştırmaya girişmişti. Tek tanrılı dinlerden Hristiyanlığın Rusya'nın alkol ve domuz eti tüketimine en uygun olduğu kararına vardı. Hristiyan ülkelerine kiliseleri incelemek için gönderdiği heyetler Alman kiliselerinin kederli ayinlerinden hoşlanmamışlar ve Bizans Ortodoks kiliselerinde (özellikle Ayasofya'da) şaşaalı bir atmosfer içinde yapılan şaşaalı ayinlerden çok etkilenmişlerdi. Böylece Vladimir Ortodoks Hristiyanlığın Rusya tarafından kabul edilmesine karar verdi. 988'de Karadeniz'de önemli bir Bizans şehri olan Chersonesosu eline geçirmişti.
Bu sırada Fokas Konstantinopolis'e doğru yürümekteydi. II. Basileios, Kiev Prensi I. Vladimir'den destek istemeye karar verdi ve daha Fokas Üsküdar'a erişmeden Kiev'e elçiler gönderdi. I. Vladimir bu elçileri uygun karşıladı. Kendinin Bizans imparatoru Çimiskes ile babası Sviatoslav'ın yaptığı anlaşmaya bağlı olduğunu bildirdi. Khersonesos'u geri vermeyi ve Bizans isterse eski anlaşmaya göre 6000 kişilik bir asker desteği sağlamayı kabul etti. Karşılığında II. Basileios'un küçük kız kardeşi Anna (963-1011) ile evlenmek istediğini bildirdi. Bu türlü bir siyasi evlilik Bizans ve Roma tarihinde hiç yapılmamıştı. Vladimir'in bir damat adayı olarak çekici olmayan yönleri çoktu. Kendi eliyle erkek kardeşini öldürmüştü; 4 tane karısı ve 800 cariyesi vardı ve zamparalık yapmakla ünlü idi; Bizanslılar bütün Slavları barbar kabul ederlerdi; Anna da şahsen böyle bir evlilik aleyhinde idi. Ama II. Basileios gözünde bir diğer çekiciliği Vladimir'in vaftiz edilip Ortodoks Hristiyan olmaya karar verdiğini ve halkını da toptan Ortodoks Hristiyanlığa dönmesini sağlayacağını bildirmesi idi. Bir yıl süren müzakerelerden sonra bu evlilik kabul edildi ve Anna Khersonesos'a gönderilip orada I. Vladimir vaftiz edildikten sonra düğün yapıldı.
Kiev'e dönen Vladimir ülkesinin tümünü Ortodoks Hristiyan ilan etti. Ülkedeki pagan tapınaklarını yıktırdı ve yerlerine çok sayıda kilise yaptırdı. Bunların başında 989'da Kiev'de yaptırdığı (1240'ta Kiev'in Moğol Batu Han tarafından kuşatılıp alınmasından sonra yakılıp yıkılan) Desiatynna Tserkva gelmekteydi ve Aynaroz yarımadasında Rus manastırları da açtırdı. Böylece II. Basileios Bizans diplomasi yanında dinsel propaganda ile de I. Vladimir ve Rusya üzerine etki yapmaya başladı. Ortodoks Hristiyanlığın Rus halkı arasında nasıl kabul edildiği bilinmemektedir. Bu dinin bazı Ruslar kabul edilmediğine, özellikle önemli bir Rus ticaret merkezi olan Novgorod'da karşı direniş olduğuna, dair belgeler bulunmaktadır. Fakat Rusya'da Ortodoks Hristiyanlığın başlangıcı ve yeni Rus Ortodoks kilisesinin organizasyonu hakkında bilgiler ve belgeler hiç denecek kadar azdır.
Dışişleri politikası
Basileios'tan hemen önce gelen Bizans imparatorları askerî güçlerini İslam Araplara karşı savaşlara odaklanmışlardı. Basileios'un dış politikası ise çok daha geniş alana yayılmıştı. Basileous'un baş dış politikası Bulgarlara karşı savaşmak ve onları sonunda ortadan kaldırmak oldu. Araplara karşı da savaşta bulundu. Bizans'ın Kafkasya ülkelerinin içlerine girmesini sağladı İtalya'da bulunan Bizans arazilerini de koruyup elinde tuttu. Basileous 39 yıl (986-1025 döneminde) hayatını ordusu başında savaşlarda geçirdi. Bazı yenilgilere uğraması onu savaşmaktan yıldırmadı. Düşmanlarına hücumları geniş düşünceye dayanmaktaydı. Kışın bile askerî seferlere çıkmaktan çekinmemişti. Savaşmanın pratiği ile yetinmeyip de geniş olarak harp sanatı üzerinde okuduğu bildirilir.
Bulgarların Bizans'a boyun eğmeleri (980-1018)
Bulgarların kendilerini yenilemeleri (980-989)
II. Basileios'tan önceki Bizans imparatorları Bulgaristan'ın bir kısmını ele geçirmeyi başaramamışlardı. Bulgar Kralı Samuil, Batı Makedonya'ya sığınmıştı. Bulgarlar Bizans İmparatorluğu için bir büyük tehlike olma durumunu hala koruyorlardı. Devamlı Bulgar hücumu rizikosu tüm güçle saltanatının ilk yıllarında II. Basileios'un askerî güçlerini iç savaşlara konsantre etmesini önledi. 976 ile 989 arasındaki iç savaşlar Bulgarlara devlet ve hükûmetlerini yeniden kurup güçlendirmek imkânı sağladı. 980'de Samuil Yunanistan'a Teselya'ya hücumlara başladı. Ama en büyük hücumu 986'da oldu. Larisa'yi kuşatıp şehir halkının büyük açlık geçirmesinden sonra şehri eline geçirdi. Hayatta kalan bütün şehir halkını esir aldı. Şehrin büyük kilisesindeki önemli Hristiyan evliya kalıntısını yeni olarak devlet merkezi seçtiği Prespa'da kurduğu katedrale naklettirdi. Sonra Korint'e doğru ilerlemeye başladı.
Bu maddenin içeriğinin Türkçeleştirilmesi veya doğrultusunda düzeltilmesi gerekmektedir. Bu maddedeki yazım ve noktalama yanlışları ya da anlatım bozuklukları giderilmelidir. (Yabancı sözcükler yerine Türkçe karşılıklarının kullanılması, karakter hatalarının düzeltilmesi, dilbilgisi hatalarının düzeltilmesi vs.) Düzenleme yapıldıktan sonra bu şablon kaldırılmalıdır. |
Bulgarların bu ilerlemesinden haberdar olan II. Basileous hemen Bizans ordusunun hazırlanmasını emretti. Bu 30.000 askerlik ordunun basında Meriç Irmağı vadisini takip ederek Sardica (şimdiki Sofya) üzerine yürüdü. Sofya'yı 20 gün kuşattı. Ama şehri savunanların direncini kıramadı ve kuşatmaya hazır olan şehrin erzak ve levazımı da bitmedi. Bu nedenle II. Basileous kuşatmayı bırakıp çekilmeye başladı. Trayan kapısı adlı dağ geçidinden geçmekte iken beklemedik bir sırada Yunanistan'dan geri dönmüş Bulgar ordusunun hücumuna uğradı ve 17 Ağustos 986'da Trajan Boğazı Muharebesi'nde Bizans ordusu bütün ağırlıkları ve devlet hazinesi ile birlikte neredeyse tümüyle yok edildi.
II. Basileous bir şans eseri hayatını kurtarıp 1-2 gün sonra Filibe'ye ordusundan hiç asker bulunmadan geri döndü. Konstantinopolis'e çok utançla geri döndü ve Bulgarların Bizans'a karşı el kaldırmalarına onları pişman ettirip öcünü alacağına yemin ettiği, zamanın tarihçileri tarafından kaydedilmiştir.[]
Bulgarların genişlemesi (989-1001)
II. Basileous'un saltanatı sırasında 989-1001 arasında iki uzun dönem Bizans ile Fatimi halifeleri devleti ve Kiev Rus devleti arasında barış dönemi olmuştur ve bu dönemlerde II. Basileous Bulgaristan ile savaşmıştır.
989 yılı Bizans ve II. Basileous için tam bir dönüm yılı oldu. Yıl içinde çeşitli tabiat ve siyaset sorunları çıktı. O kış o kadar soğuk geçti ki deniz döndü ve Boğaz buzlarla kaplandı. 7 Nisan'da Konstantinopolis gecesi kutup ışıkları ile donandı. Temmuz ve Ağustos'ta gökyüzünde çok büyük bir kuyruklu yıldız görüldü. 25 Ekim'de çok büyük bir deprem oldu ve başkentte 40 kadar kilise yıkıldı; Ayasofya'nın kubbesi ortasından ikiye ayrılıp yeniden yapılması gerekti, doğu kanadı yıkıldı ve şehir bir harabeye döndü. Kiev Rusları Karadeniz'in kuzeyinde önemli Bizans ticaret merkezi olan Chersonesos'u aldılar. Antakya'da çok ciddi isyanlar çıktı. Bulgarlar Selanik'e Balkanlardan giriş kapısı olan Karaferye (Berrhoea şimdiki Verria) kalesini ele geçirdiler.
Bizans'ta iç savaşı sırasında Bulgar Kralı Samuil, Dalmaçya sahillerinde önemli liman olan Dıraç (Dyrrachium)'i eline geçirmişti ve Balkan yarımadasının üçte-ikisini idaresi altına geçirmişti. Önce Basileios, Selanik'in savunması ile ilgilendi ve dört yıl süren bir savaş döneminden sonra Selanik'in Balkanlardan kapısı olan Karaferye (Berrhoea)yı eline geçirdi. Fakat Basileios, Bizans'ın güneydoğu sınırlarında Araplara karşı savaş için Balkanlardan ayrılmak zorunda kaldı. Balkanlarda kalan Bizans orduları general Nikiforos Uranos emrine verildi. Basileios'un Balkanlardan ayrıldığı haberini alan Samuil tekrar Selanik üzerine hücuma geçti. Fakat bu şehir direnince şehri kuşatmadan Korint'e doğru güneye inmeye başladı. Fakat Bizans ordusuyla Nikephorus Uranos'un üzerine geldiğini duyunca ünlü Termopylae Geçidi yakındaki Sperkhios Nehri kıyısına çekildi. Burada Bizans ve Bulgar orduları arasında yapılan Sperkhios Muharebesi'ni Bizanslılar kazandılar. Bulgarlar Teselya'nın dağlık bölgelerine kaçmak zorunda kaldılar. Balkan cephesinde şahsen bulunmayan Basileios ordu komutanı Nikiforos Uranos'a Bulgaristan içlerine hücum edip ülkeyi talan etmesi için emir gönderdi. Buna rağmen Bulgar Kralı Samuil kuzeyde (şimdi Hırvatistan'da bulunan) Doclea şehrini eline geçirdi.
Bulgar genişlemesinin engellenip durdurulması (1001-1005)
Basileios 1001'de şahsen Selanik'ten hareketle askeri kampanyasını Sofya ovasında yoğunlaştırdı. Vodina, (Verrhoia) ve Serfice (Servia) şehirlerinin kontrolünü tekrar eline geçirdi. Teselya'da bulunan kaleleri de daha pekiştirdi. Ertesi yıl ordusunu Filippolis'te (Filibe) üslendirdi ve çıktığı seferde Batı Haemus Dağlarını Tuna boylarına bağlayan askerî yol üzerinde harekât gösterip bu yol boyundaki arazileri eline geçirdi. Böylelikle Bulgaristan krallığının ana merkezi bulunduğu Makedonya ile Moesiadaki arazileri arasındaki bağlantıyı kesti. Bu başarısında sonra 1004'te Basileios Tuna boylarında önemli bir kale olan Vidin'i kuşattı ve kaledeki Bulgarların 8 ay süren uzun bir direnişinden sonra bu kaleyi de eline geçirdi. Basileios hemen Bulgaristan'ın Tuna boylarında elinde bulundurduğu arazileri eline geçirip bu yeni eline geçen arazileri Bulgarlara karşı korumayı başardı. Buna karşılık olarak Bulgar Kralı Samuil hiç beklenmedik bir şekilde Hadrianapolis'e (Edirne) hücum etti; şehri eline geçirip şehrin Bizans asıllı halkını öldürttü. Fakat Basileios'un üzerine geldiği haberini alınca Kral Samuil şehri alelacele terk edip geri çekildi. Sonunda Basileios komutasındaki Bizans ordu ile Car Samuil'in komutasındaki Bulgar ordusu Üsküp önündeki Vardar ovasında karşılaştılar ve Basileous komutasındaki Bizanslılar bu meydan muharebesinden galip çıktılar. Bu yenilgiden sonra Samuil Hadrianapolis'te talan ettiği malları geride bırakarak geri çekildi. Bu zaferi hemen takiben Basileios, Üsküp'ü eline geçirdi. Bulgar Kralı Samuil dört yıl içinde elinde bulundurduğu toprakların yarısını kaybetmiş oldu. Bu yetmiyormuş gibi 1005'e Bizanslılar Samuil'in kayın-pederi İvan Chryselius, kızı Miroslava ve damadı Ashot idaresindeki Adriyatik'te önemli deniz limanı olan Dıraç (Dyrrachium)'i satın alarak tekrar ellerine geçirip Balkanlarda zaferlerini tamamlamış oldular.
Bizans'ın Bulgarlar aleyhine genişlemesi (1005-1014)
1005 ile 1014 arasında Basileios'un Bulgarlar üzerinde yaptığı askerî seferler üzerine çok ayrıntılı bilgiler elimizde bulunmamaktadır. Fakat Basileios'un yavaş yavaş Bulgar topraklarını eline geçirerek Bulgaristan'ın ana merkezine yaklaştığı bilinmektedir. Samuil'in Makedonya'daki büyük göller bölgesinde, Arnavutluk'ta dağlık bölgelerde ve Ustrumca boylarında gerilla tipi bir oynak savaş taktiğiyle direnişte bulunduğu ama sonunda bunların da Basileous tarafından eritildiği belgelenmiştir. Sonunda Yukarı Usturumca boylarındaki yapılan bir meydan muharebesi da Bulgaristan'ın geleceğini tayin etti. 29 Temmuz 1014'te Basileous ordusu ile Yukarı Usturumca yöresinde Serez yakınlarında Kimbalongos veya Kledion Gecidi'nden ilerlerken Samuil komutasındaki Bulgar ordusunun orada mevzilenerek önünü kestiğini gördü. Basilious'un Filibe askeri valisi (strategos) Nikiforos Ksifias vadi kenarındaki dağda bulunan bir yüksek geçitten bir Bizans birliğiyle geçip Bulgar ordusunun arkasını kesmeyi başardı. Yapılan Kleidon Geçidi Muharebesinde Bulgar ordusuna iki cepheden hücum eden Basileios'un Bizans ordusu onları büyük bir mağlubiyete uğrattı. Samuil oğlunun kahramanlığı ile kendisini Prilep kalesine getirmesi sayesinde hayatını koruyabildi. Basileios bu savaşta esir düşen 15.000 Bulgar askerlerinin 100'de 99'unun iki gözünü de kör ettirdi ve kalan 150 esirin de tek bir gözünü kor ettirip iki gözü kör askerlerin başına tek bir gözü kör edilmişleri komutan koyarak bunları Bulgar Çarı'na gönderdi. Bu körler ordusu Bulgar başkenti Perskpa'ya vardığında zaten hasta olan Bulgar Çarı Samuil bir beyin kanaması geçirip iki gün sonra öldü. Belki bu abartılmış bir mittir, ama bu Basileous'a sonradan Bulgar-kıran (Boulgaroktonos) lakabının takılmasına bir kaynak olduğu gerçektir.
Son savaşlar (1014-1018)
Samuil'in oğlu Bulgar Çarı olarak babasının yerine geçti. Basileios kazandığı muharebeden sonraki üstünlüğünü kullanarak 1014 sonunda kalesini ve etrafındaki Makedonya'da bulunan arazileri işgal etti. Bulgarların idaresinde sadece Pelagone dağlık bölgeleri kaldı. 1016'da Bulgarlar arasında bir iç savaş başladı ve Gabriel Radomir kuzeni olan İvan Vladislav tarafından öldürüldü. Yeni Bulgar Çarı olan Vladislav, Basileios'a barış yapma teklifi gönderdi ise de Basileios barışa yanaşmadı. Bulgarlar Peçeneklerle ittifak kurmaya çalıştılar, ama bunda başarı kazanamadılar. Sonunda Vladislav yeni bir ordu kurup Ocak 1018'de Vladislav, Dıraç limanını almak için şehri kuşattı. Ama ya bir başka Bulgar tarafından ya da şehir etrafında yapılan çarpışmaların birinde öldürüldü. Bundan sonra Bulgarlar Basileios'a resmen teslim oldular.
Hemen sonra Şubat 1018'de Basileios Bulgarların başkenti ve kiliselerinin merkezi olan Ohri'ye bir zafer yürüyüşü ile girdi. Şehir kapısında İvan Vladislav'in dul karısı Maria ve 3 oğlu ve 6 kızı; Gabriel Radomir'in iki kızı ve 5 oğlu ve Samuil'in bir gayrimeşru oğlu tarafından karşılandı. Basileios bunlara çok iyi davrandı ve hepsini de kendi koruması altına aldı. Basileous Ohri'den Prespa'ya geçti. Burada kendini egemen kral olarak kabul etmeyen ünlü Bulgar generali Ivatsia'nin gözlerine mil çektirdi. Buradan Kastorya'ya geçti. Burada bulunan Çar Samuil'in iki kızı Basileios'un yanında bulunan İvan Vladislav'in dul karısı Maria'ya hücum edip onu öldürmeye çalıştılar. Oradan Termopylae Geçidi'ne Sperkhios Nehri kıyısına gelip 23 yıl önce Nikiforos Uranos'un 23 yıl önce kazandığı zaferi andı ve bu geçidi Bulgarlardan korumak o zaman yaptırılmış olan yüksek duvarları gezdi.
Birinci Bulgar Krallığı'nın sonu
II. Basileios ve Bizans İmparatorluğu'nun Bulgaristan üzerinde kazandığı bu büyük ve uzun savaş Bizans ordusunun çok üstün organizasyonuna ve imparatorun II. Basileios'un üstün liderlik ve stratejik yeteneklerine bağlanabilir. Basilieos ordularını çok iyi idare ederek ordunun üstün oynaklığını başarılı şekilde kullanmıştı. Basileios zamanında hatalar yapıp ve hatta başta büyük yenilgiye uğramıştır; ancak bu hatalarından harp sanatını öğrenmiş ve sonunda hiç yenilmeyen bir askeri komutana dönmüştür.
Bulgaristan'ın işgali ve Balkanlar'ın böylece tekrar tümüyle Bizans eline geçmesi ile Bizans İmparatorluğu yine eski Roma İmparatorluğu'nun Tuna boyları sınırlarına erişmiştir. Basileios Bulgaristan'ı Bizans toprağı olarak iki Bizans theması, Bulgarya ve Paristrium (Tuna boylarındaki araziler), olarak yörelendirdi; ama batı Makedonyada bazı yöreler (Hırvat, Bosna, Dioklea ve Rascia) Bizans üst-egemenliği altında yarı-özerk yerel hükümdarlık olarak idareye başlandı. Ohri'de bulunan özerk Bulgar Ortodoks Kilisesi bir piskoposluk haline indirildi ama Konstantinopolis'e Patrikliği'ne bağlanmadı. Böylece Bulgar Ortodoks Kilisesi özerkliğini korudu ama Bulgar Piskoposu'nun seçim hakkı Bizans İmparatoru'na verildi.
Basileios savaşta gösterdiği merhametsiz, ezici davranışına karşılık Bulgaristan'ı tümüyle eline geçirince Bulgar halkına karşı çok anlayışlı davrandı ve onları bir düşman olarak görmeyip kendi Bizans tebaaları olduğunu kabul etti. Vergileri bilerek hafif tuttu ve Bizans'ın her diğer themalarından vergiler altın olarak merkeze gönderilirken Bulgaristan'dan ürün olarak alınmaya başlandı. Bulgar aristokrasisi Bizans sosyal ve idari hiyerarşisi içine katıldı. Örneğin son Çar Vladislav'in büyük oğlu sonradan Ankara ve İznik arasında olan Brukellaria Theması'na askeri valisi (straogas) oldu. Kardeşi ise Basileous Kafkasları aldığı zaman kurulan Vaspurakan themasına Katepano olarak atandı ve ileride imparator olacak İsakios Komnenos'un kayın-biraderi oldu. Bulgar ahali ise Bizans idaresini ve onun getirdiği adil barışsal ortamı kabullendiler ve hiçbir özel milli sorun yaratmadılar.
Suriye'de Araplara karşı savaş (976-999)
Halep Emiri ile mücadele (976-986)
976'dan 989'a kadar Halep emiri olan Said 969'dan beri üst-egemen olarak kabul etmiş olduğu Bizans'a karşı gelip kendinden önce emir olan Bagkur'un Bizans'a ödemeyi kabul ettiği yıllık tazminatı ödemedi. Basileios imparator olmakla beraber Bizans politikası Saray Kethüdası Basileios Lepdakane elinde idi ve Bardas Fokas komutasındaki Bizans ordusu Said üzerine üç defa (981, 983 ve 986 de) gönderildi. Bu seferlerin hiçbiri de başarılı olmadı. Said Fatimi halifesine bağlığını bildirip Halep emirliği Fatimîlerin vasalı oldu. Son seferden sonra Basileios Konstantinopolis'te imparatorluk idaresini tüm kendi eline almıştı. Fakat iç isyanlar başlamıştı ve onun için Fatimi Halifesi ile anlaşmayı uygun buldu. Bizans ve Fatimiler arasında yapılan anlaşmaya göre Bizanslılar Halep üzerindeki üst-egemenlikten vazgeçip yıllık tazminat almayı bırakacaklar ve Halep üzerine hiç askerî hücumda bulunmayacaklardı; buna karşılık 8. yüzyıldan beri Konstantinopolis'te bulunan camide hutbe Fatimî Halifesi adına okunacaktı (yani Şii olduğu kabul edilecekti.)
Fatimî halifesi El-Aziz'e karşı mücadele (995)
991'de Hamedan'da bulunan Abbasi halifesi öldü. Yerine çok küçük çocuk olan oğlu halife olarak geçti ve bu genç çocuk Halep'e gelip yerleşti. Bu durumdan faydalanmak isteyen Şii Fatimî Halifesi El-Aziz Billah (tam ismi Abu Mansur Nizar El-Aziz Billah) 994'te Halep'e ordusunu gönderip şehri kuşattı. Halep emiri ve genç Abbasi halifesi'nin taht naibi olan "Luk-ul-Kebir" üst-egemen olan Bizans'tan yardım istedi. Halep'i, Nikiforos Fokas'ın imparatorluğu sırasında alan ve Bizans vasalı yapan general Mihail Burces Antakya'da Antakya Dükü unvanıyla şehri idare etmekteydi. Basileios ona takviye kuvvetleri göndererek Halep'e Fatimi Halifesinin kuvvetleri üzerine gitmesini emretti. Fakat Mihail Burces epeyce yaşlı idi ve Halep'i kuşatan Fatimî ordusunun Türk asıllı kölemen komutanı Mançutekin'de iyi komutandı. 15 Eylül 994'te Asi Irmağı kenarında yapılan muharebede Bizans ordusu imha edildi.
Bu sefer durum vahimdi. Eğer zamanında yeterince büyük bir ordu gönderilmezse bütün Suriye kuzeyi ve Antakya Fatimîler eline geçmesi çok muhtemel görünmekteydi. Bu durumu anlayan Basileios hemen kendi komutanlığında askerî sefere çıkmaya hazırlanmaya başladı. 40.000 kişilik bir ordu topladığı bildirilmiştir Fakat bu kadar büyük bir orduyu sonbaharda kışta Anadolu'dan geçirip Halep'e yetiştirmek en aşağı 3 ay sürecek ve büyük bir lojistik problemi çıkaran bir çözülmez bir sorun olarak görülmekteydi. O zaman Basileios'un çok buluşçu askerliği iyice ortaya çıktı ve o zamana kadar Roma ve Bizans tarihinde hiç görülmemiş bir çözüm tarzı buldu. Her askere iki katır verildi. Bunlardan biri askeri taşıyacak diğeri ihtiyat binek olarak ve askerin silah ve erzağını taşıyacaktı. Böylece ordunun bütün askerleri bindirilmiş olarak Anadolu'yu geçtiler. Sonunda 16 günde tüm Anadolu'yu geçerek Nisan 995 sonunda 17.000 kişilik Bizans ordusu başlarında Basileios Halep önlerinde göründü. Bizans ordusunun hiç beklenmedik bir zamanda görülmesi ve bu ordunun gücü hakkında yayılan dedikodular, Mançutekin'in Fatimiler ordusu içinde bir panik yarattı. Mançutekin hiç destek geleceğini beklemediği için Fatimiler ordusu süvari güçlerinin atlarını etraftaki meralara göndermişti. Böylece Fatimiler ordusu gerçekten Bizans ordusu ile boy ölçüşemeyeceği açıktı. Bunun üzerine Mançutekin askeri ordugahını yakarak; kuşatmayı bırakarak büyük bir panik içinde Şam'a çekildi.
İmparator şahsen Humus'a (Emasa) yürüyüp o şehri talan etti ve diğer Bizans ordu birlikleri batı Suriye'ye yayılarak Tartus'u elline geçirdi ve Trablusşam'i kuşatmaya aldılar. Buralara kadar bütün arazileri talan ettiler. Bu Bizans gücüne karşı Fatımiler Halifesi El-Aziz Billah Mısır'dan ordusu ile Suriye'ye gelmeyi planlamaya başladı. İmparator önce Tartus'a çekildi. Sonra 995 sonbaharında Konstantinopolis'e daha yavaş bir şekilde geri döndü.
Fatimî halifesi "El-Hakim"'e karşı mücadele (999)
999'da yeniden Suriye'de ortaya çıkan gelişmeler Basileios'un Bulgaristan üzerine olan savaşlarından ayrılmasını gerektirdi. Fatımîler Halifesi El-Aziz Billah ölmüş, yerine oğlu El-Hakim Bi-Emrillah Fatımîler Halifesi olmuştu. Suriye'deki Fatimî ordusu 19 Temmuz 998'de yeni Antakya Dükü olan Damien Dallassenos ile muharebeye girişti. Bu muharebeyi Bizanslılar kaybetti ve komutanları Antakya Dükü bu savaşta öldürüldü.
Yine Basileios Bulgaristan'ı bırakarak Antakya'yı ve etrafını Fatimîlere vermemek amacı ile Antakya ve Suriye üzerine bir sefere çıkmak zorunda kaldı. 20 Eylül'de Antakya'ya vardı; Ekim'de güneye inerek Kayserya ve Humus kalelerini eline geçirdi. Fakat 6-17 Aralık'ta yaptığı Trablusşam kuşatmasında şehri alamadı. Basileios Tarsus'a çekilerek kışı Tarsus'ta geçirdi. Fakat bu sefer Kafkaslarda sorunlar çıktı ve Basileios o yörelere gitmek zorunda kaldı. O ilkbahar Basileios Fatimî Halifesi "El-Hakim" ile 10 yıl süreli bir karşılıklı barış anlaşması imzaladı. Bu barış ile Bizans'ın kuzey Suriye üzerindeki egemenliği sona erdi, ama Basileios diğer sorunlara, özellikle Bulgar Savaşına, tüm ordusunu yöneltmek için fırsat kazandı.
Kafkaslar'da savaşlar (999-1023)
Gürcistan seferi (999)
Suriye'de askerî seferden sonra 999'da II. Basileios kışı Tarsus'ta geçirdikten sonra tekrar Arap emirleri üzerine bir sefere gitmeye hazırlanmakta idi. Fakat tam bu sırada Gürcistan Kralı olan David'in bir suikasta kurban gittiği haberi geldi. Kral David isyan eden Bardas Fokas'a yardım etmiş ve bu isyan bastırıldığı zaman krallığını kaybetmemek için öldüğünde krallığın Bizans'a geçmesi için Basileios ile anlaşma yapmıştı. David ölünce II. Basileous kendi eline geçmesi gereken toprakları fiilen eline almak üzere Gürcistan'a bir sefere başladı. Malatya'ya geldiğinde oradaki ileri gelen Ermeniler tarafından büyük bir törenle karşılandı.
Oradan Nehri üzerinde bulunan Gürcistan başkentine varan Basileios orada bu toprakların Bizans'a ait olduğunu ilan etti ve kendine sadakat yemini veren Gürcü ileri gelenlerine toprak dağıttı. Kafkaslarda Bizans etkisinin çok büyümesine neden olan bu kolay geçen seferden sonra II. Basileios, Konstantinopolis'e geri döndü.
Transkafkasya seferi (1018-1022)
Bulgar devletini ortadan kaldırdıktan hemen sonra II. Basileous 1014'te Abhazya Kralı I. Yorgi ile uğraşmak zorunda kaldı ve sonunda bir Transkafkasya seferine geçti. Bu kralın babası Bagrat, Murat Suyu ile Aras nehri arasında bulunan dağlık bölgeyi Bizans'ın krallık unvanını kabul etmesine karşılık Bizans'a vermişti. Yeni tahta gecen I. Yorgi bu arazileri geri aldı. O zamanlar Selçuklulara bağlı Türkmen yörükleri bu dağlık arazilerdeki yaylalara girip yerleşmeye başlamışlardı ve II. Basileous bunlara karşı koymak için bu tampon bölge üzerindeki egemenliğini çok önemli saymaktaydı.
II. Basileios 1021'de ordusunu Anatolikon themasında topladı ve 1021'de ilkbaharında Erzurum (o zamanki Karin) şehrine varıp orayı Bizans'a kattı. I. Yorgi'nin kendinin üst egemenliğini kabul etmekle barışı sağlama teklifini reddetti. 11 Eylül 1021'de Gürcistan Krallığı ordusu ile "Sirimni Muharebesi"ne girişti ve bu zor çatışmayı kazandı. Abhaziya'ya doğru çekilen Gürcüleri takip etti. Herakleios döneminden (610-641) beri Bizans eline geçmemiş olan Tiflis'i eline geçirdi.
II. Basileios kışı Trabzonda geçirdi. Burada Abhazya Kralının eski müttefiki olan Ani'deki Ermenistan Kralı III. Smbat ile görüştü ve bu kralın ölümünden sonra ülkesinin Bizans'a geçmesi şartı ile onun üst-egemeni olmayı kabul etti. Van Gölü'nün güneyinde hüküm süren Vaspurakan hükümdarı ile görüşmelere başladı. Bu hükümdar bu bölgeyi tüm egemen olarak Selçuklu Türkmen girişlerine karşı koyması ve idare etmesinin imkânsız olduğunu bildirdi. Kapadokya'da büyük bir arazinin tımara benzer sahipliğinin kendisine verilmesi karşılığında ülkesini Bizans'a teslim etti. II. Basileous'un kendi üzerine hücum etmeye hazır olduğunu ve ona karşı koyamayacağını anlayan Abhaziya Kralı da II. Basileios huzuruna çıkıp ülkesinin egemenliğini Bizans'a terk etti ve 3 yaşında küçük oğlunu Bizans İmparatorluk sarayında yetişmesi için Konstantinopolis'e gönderdi.
Nikiforos Ksifias isyanı(1022-1023)
II. Basileos çok başarılı geçen Transkafkasya seferini bitirip Konstantinopolis'e dönmeye hazırlanmakta iken Bardas Fokas'ın oğlu olan ile birlikte Bulgar Seferinde çok üstün başarılar göstermiş general olan ve Anatolikon Theması'nın askerî valiliği (Stratigos) yapan Nikiforos Ksifias'ın isyan ettiklerini öğrendi. II. Basileos'u Armeniakon Theması valisini kendi eyalet güçleri ile isyancılar üzerine gönderip bu isyanı bastırdı.
Kafkas seferleri sonucu
Kendisi de bu isyanı teşvik veren Abhazya Kralı I. Yorgi üzerine gitti. O zamana kadar Bizans üst egemenliğini hiç kabul etmemiş olan küçük Kafkasya emirleri üzerine askerî güçler gönderip bir sıra çatışma ile onları Bizans'a tabi kıldı. II. Basileous yürüyüşüne güneye dönerek devam etti ve bu askerî sefer, ta Urumiye Gölü civarındaki Hristiyan emirlerine kadar destek sağlamak suretiyle, bir Bizans gövde gösterisine dönüştü.
1023'te Konstantinopolis'e geri döndüğünde ta Güneydoğu Anadolu'dan başlayıp kuzeybatıya bir yay gibi uzanan 7 yeni Bizans theması kurdurmuş oldu. Bunlar Edessa(Urfa) veya Fırat şehirleri, Melitene (Malatya), Tron (Erzurum), Vaspurakan (Van), İberya ve Theodosioplis (Abhazya) themaları idi.
Hazarlara karşı sefer (1016)
960'li yıllarda Kiev Rus Çarlığı Hazar Hakanlığı'nın gücünü azaltmayı başarmıştı. Bizans Hazarların bu güç kaybedip düşüşe geçmelerinden yararlanmışlar ve Kırım ve diğer kuzey Karadeniz kıyılarında egemenlik sağlamayı başarmışlardı. 1016 Chernigovlu Mstislav ile birlikte bir Bizans ordusu Kırım'a hücuma geçti ve Hazar'ların başında bulunan Georgius Tzul'u yenerek onun başkenti olan Kerç'i ele geçirip Hazar egemenliğine son buldurdu. Böylece Bizanslılar tekrar güney Kırım üzerinde egemen oldular.
Venedik'in tanınması
Saltanat döneminde Basileios Venedik'i kendine bir müttefik olarak kabul etti. Onun bu varsayımı ve politikası Venedik'in büyük bir deniz gücü olarak dogmasına destek sağladı. Şu önemlidir ki Basileios, Venedik'in İtalya hakkındaki sorunlarını, Bizans imparatorunun vasal arazileri olan Adriyatik kıyıları yöreleri (Hırvatistan, Arnavutluk'ta Dıraç theması ve güney İtalya) sorunlarından ayırt etmemekteydi. Bütün bu Adriyatik Denizi kıyılara ayni düşmanların tehdidi altında bulunmaktaydı: Bulgarlar, Slav kabileleri, Dalmaçya kıyıları korsanları ve Sicilya'da yerleşik Arap korsanlar.
Basileios'un uzun suren Bulgar savaşları sırasında Basiieos kendini Venedik'in üst-egemen ülkesi olarak görmekte idi ve Venedik ile çok yakın ilişkiler kurmaya çok itina göstermiştir. Hâlbuki genç şehir cumhuriyeti yeni bir deniz gücü olmaya başlamıştı. 992'de Bizans ile Venedik Cumhuriyeti arasında bir anlaşma yapılıp Marmara Denizi'ne girişte Abidos (Canakkale)de bulunan gümrükte Venedik gemilerine ayrıcalık tanındı ve gemi geçiş hakkı resmini 2 Bizans altınına (Nomisma) indirildi. Buna karşılık Venedikliler eğer Basileios İtalya'ya asker çıkartma kararı alırsa bu askerleri taşımak için hemen gemi sağlamayı garanti ettiler.
1000'de ise Adriyatik kıyılarında bulunan Bizans yerleşkeleri üzerinde Venedik Cumhuriyeti'ne yetkiler verildi. Bu Adriyatik kıyılarındaki Bizans yerleşkelerine, kıyılar dağlık olduğu için ve bu pek verimli olmayan dağlık arazilerde yerleşik ahali eşkiyalık yapmaya eğilimli olduğu için karadan erişilmesi çok zor ve tehlikeli olmakta idi ve bu Bizans idaresi için büyük zorluk ve masraf çıkartmakta idi. Hâlbuki deniz kıyısında oldukları için denizden kolaylıkla varılmakta idiler. Sonra Venedik için bu kıyı yörelerinden, büyüyen şehir nüfusunu beslemek için bu kıyılarda yetiştirilen hububat ve gemilerini yapmak için dağlarda ağaç ve kereste satın almak çok daha az maliyetli idi. Ayrıca Venedik bu kıyıları kontrol ederse bu kıyılarda saklanıp Venedik ticaret gemilerine hücum eden Hırvat korsanları da daha kolay elimine edebilecekti. Böylece hem Bizans'a hem de Venedik'e fırsatlar sağlayan bir antlaşma yapıp bu yörelerin hukuken idaresi Bizans altında kalmakla beraber fiilen idaresini Venedik'in yüklenmesi üzerinde anlaştılar. Venedik Cumhuriyeti Dukası II. Pietro Orseole oğlu Giovanni'yi hemen Konstantinopolis'e gönderdi ve bu önerileri uygulayan bir antlaşma hemen imzalandı. Böylece Venedik Dukasi 1000'de Dux Dalmatia unvanı ile egemenliği Bizans'a ait olan Dalmaçya kıyılarını idare etmeye başladı. Bu antlaşmayı kutlayan Venedik Katedrali ayininde, sonradan Venedik'in simgesi olacak, on ayağı altında bir açık kitap tutan kanatlı San Marco'yu gösteren bir sancak ilk defa vaftiz edilip Venedik bayrağı olarak kabul görmeye başladı.
En son olarak 1004'te Güney İtalya'daki Bizans theması merkezi olan Bari'yi kuşatan Araplara karşı tam şehir teslim olmadan bir Venedik filosu gönderdi ve Arap tehlikesi bu filo ile savuşturuldu. Venedik'in sağladığı bu destek dolayısıyla çok memnun olan II. Basileous Venedik dükünün oğlu Giovanni'ye imparatorun bir akrabası olan Maria Argyra adlı bir gelin verdi. Çiftin nikâhı Basileios ve ortak imparator Konstantinos huzurunda Bizans sarayında Patrik tarafından bir dini seremoni ile kıyıldı ve çift ta kış başına kadar Konstantinopolis'te bir sarayda misafir edildiler.
İtalya'da savaşlar
Alman istilası (981-983)
II. Basileios iç isyanlarla uğraşmakta iken güney İtalya'da bulunan Bizans topraklarını kendi hallerine bırakmıştı. Bu araziler yerel milisler tarafından mümkün olduğu kadar savunulmakta idi. Sicilya'da bulunan Araplar devamlı olarak yıl be yıl Arap korsan gemileri ile güney İtalya'ya hücumlarda bulunmaktaydı. Kutsal Roma-Cermen İmparatoru olan II. Otto, Bizans prensesi Theophasno'ya yapmış olduğu evlilik dolayısıyla Güney İtalya'nın bir çeyiz olarak kendi eline geçmesi gereğini de düşünerek, babasının uyguladığı politikaya tekrar uyarak 981 yazından itibaren Bizans arazilerini eline geçirmeye başladı. Güney İtalya'da bulunan Bizans hükûmet idarecileri ve yerel milis güçleri buna engel olamamakta idi. Bizanslılara destek sağlayan yakın müttefikleri olan Lombardlar, özellikle Benevento'daki Salerno Prensi Pandolf, oldu.
982'de II. Otto, Apulya'ya indi ve 5 ay içinde birçok Bizans şehrini eline geçirdi. Fakat sonradan ilgisini Sicilya'dan gelen Araplar üzerine çekti. O zaman II. Basileios'un arkasında Bizans'ta iktidar gücünde bulunan Saray Kethudası Basil Lekapene Araplar ile bir geçici müttefiklik kurdu ve onların ordularının İtalya'ya geçmesini sağladı. 13 Temmuz 982'de II. Otto, Calabriya'da Stilo Muharebesi'nde Arap orduları tarafından büyük bir yenilgiye uğratıldı. II. Otto yüzerek oradan geçen bir Bizans gemisine giderek kurtulabildi. Sonra Rossano'da ordusunu yeniden kurdu ise de Aralık 983'te Roma'da 28 yaşında iken öldü.
Sicilya'dan Arap hücumları (991-1002)
Onuncu yüzyıl sonlarında İtalya'da çok önemli olaylar meydana gelmemiş ve orada Bizans topraklarında savaş tehlikesi ortaya çıkmamıştır. Fakat Sicilya'da bulunan Araplar 991'de Taranto'yu ve 994'te Kalabriya'da bulunan Matera'yi ellerine geçirdiler ve Araplarla ittifak yapan Lombardlar ise Smargus'un idaresi altında 997 ile 1000 arasında bir sıra isyan çıkardılar. Bu nedenlerle Bizanslı güçlerinin devamlı olarak uyanık olmaları gerekti. Bizanslılar İtalyan yerel milis kuvvetlerinin eğer bir harp olursa yeterli olmayacağını bilmekteydiler. Bu savunma noksanlığı Apulya'da yaşayan Bizans halkını bu donemde devamlı olarak rahat ve korkmadan yasamalarına engel oldu.
Fakat Bizanslıların şansı vardı ve Theopano'nun 991'de ölümünden sonra Alman akınları kesildi. III. Otto 996'da II. Basileous'a Jean Philathagos ve Bernard Hidesheim başkanlığı altında bir elci heyeti göndererek bir Bizans prensesle evlenmek istediğini bildirdi; ama yaşı icabı 1001'e kadar beklemek zorunda kaldı. O yıl Milano Kardinali Arnulf başkanlığında bir yeni elçi gönderip yeniden bir Bizans prensesi ile evlenmek istediğini bildirdi. Fakat 1002'de 23 yasındaki Bizans prensesi Prenses Zoi, Otto III ile evlenmek üzere İtalya'da Bari'ye geldiği zaman 24 Ocak'ta III. Otto'nun 22 yasında beklenmedik ölümü haberini aldı. Böylelikle Prenses Zoi, Batı'da Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu imparatoriçesi olma şansını yitirmiş oldu ama yirmi yıl sonra bu sefer Doğu Roma-Bizans İmparatoriçesi olarak hüküm sürdü.
Lombardların isyanı
Araplar Sicilya'dan Bizans arazilerine hücum etmeye devam ederlerken Bizans'ın İtalyan topraklarında yeni bir tehlike ortaya çıktı. 9 Mayıs 1009'da iki asil Lombard, Meles ve üvey kardeşi Datto, Bari'de isyan ettiler. Puglia'daki askeri vali (Katepano) ölmüş olduğu için, Bari'da üslenmiş merkezi Bizans askerî güçlerin başında yetkili bir komutan bulunmuyordu. İsyancılar bu lidersiz güçleri hemen alt ederek şehri ellerine geçirdiler. Bu isyana neden Bizans yerel idarecilerinin yerlilere karşı çok küstahça davranıp onları küçümsemeleri idi. İtalya'da bulunan Bizans güçleri bu isyanı bastıramayacak kadar zayıftı. Bizans yerel idaresinin ve milislerinin ise hem Sicilya Araplarının hücumları ile uğraşacak; hem yerel idarecilerinin uygunsuz hareketlerini önleyecek ve hem de yeni çıkan isyanları bastıracak imkânları yoktu. Bazı yerel milislerinin de isyancıları desteklemesi ile bu isyan bütün Apulya bölgesine yayıldı. İsyanın ilk çıkmasından 10 ay sonra, Mart 1010'da, II. Basileois İtalya'ya bir Bizans ordusu göndermeyi başardı. komutasındaki bu güç Bari'yi 61 gün kuşatmadan sonra yeniden ele geçirip Apulya'da Bizans idaresini yeniden kurdu. Meles tam yakalanmak üzere iken, önce Benevento'ya sonra da Almanya'ya kaçabildi. Alman İmparatoru II. Henri ona "Apulya Prensi" unvanı verdi.
9. yüzyıldan sonra İskandinav ülkelerinde yaşayan Normanlar, tarım arazilerinin hızla yükselen nüfuslarının geçimini sağlayamadığı için, bütün Avrupa'ya yayılmaya başlamışlardı. Birçok Avrupa ülkelerinde gezici tüccar, paralı asker, o da olmazsa eşkıya olarak geçinmeye çalışmakta idiler. Salerno Prensi Guamir'in Normanlardan oluşan zırhlı atlı ağır süvari birlikleri kurduğu bilinmektedir. İşte Normanlar Meles tarafından Bizans aleyhine savaşmak için asker olarak tutuldular. 1017 ilkbaharında paralı Normanlardan oluşan ağır süvari birlikleri tutan Lombard isyancı Meles Bizans, askeri vali (katepon) Leo Tornikios üzerine yürüyüp onu yenmeyi başardı ve isyancılar Apulya'yı birkaç ay elleri altında bulundurdular. Fakat II. Basileios, Katepanonu değiştirdi. Yerine komutan olarak Basileios Boioannes'u atadı. Bu komutan isyancı Lombard-Norman ordusuna karşı bir yılda büyük başarılar kazandı ve Ekim 1019'da Ofanto Nehri kenarında Cannea'de 216'da Kartaca generali Anibal'in Romalılara karşı büyük bir zafer kazandığı muharebe sahasında yapılan muharebe ile onları ortadan kaldırdı.
Bu zaferinden sonra Güney İtalya'daki Bizans gücünü güvence altına almak için İtalya Katepanonu Basileois Baioannes kuzey Apulya'daki Gargano dağlarını sınır olarak tespit edip bir tampon bölge kurdu ve orada (bugünkü Troia'da) Benevento yolunu kesmek için kendine bir korunaklı villa yaptırdı. 1022'de Kutsal Roma imparatoru II. Heinrich şahsen büyük bir ordu ile güney İtalya'ya indiği zaman burada Bizans orduları tarafından burada durduruldu ve sonunda geriye dönmek zorunda kaldı.
II. Basileios 1023'te Transkafkasya seferinde geri döndükten sonra üç yüzyıldır Arapların elinde bulunan Sicilya'yı alarak Arap korsanların güney İtalya'ya devamlı hücumlarını kökünden durdurmaya karar verdi. Nisan 1025'te bir Bizans ordusu İtalya'ya çıkarak İtalyan çizmesinin burnundaki Reggio di Calabria üzerine yürüdü. 1026'da II. Basileios Güney İtalya'da askeri vali (Katepano) olan Basileios Boioannes'a Sicilya'yı tekrar istila etmek için planlara ve askerî hazırlıklara başlaması için bir emir verdi. Ancak bu plan 12 yıl sonra ne imparator II. Basileous ne de plancı Basileios Boioannes hayatta bulunmazken uygulanmaya koyuldu.
Değerlendirme
Basileios kısa boylu, toplu vücutlu, yuvarlak yüzlü, gür sakallı, yüksek ve çok kavisli kaşları altında alışılmamış kadar parlak açık mavi gözleri olan bir kişiydi. İmparatorluk sarayında şatafatlı ve tantanalı törenlerden hiç hoşlanmazdı. Sarayda ve şehirde imparatorluk kıyafetlerini giymez her günkü kıyafeti ile ve çok kere askeri üniforması ile gezerdi. Bu giysiler bir imparatora yakışmaz kadar çok basit ve çok kere kirliydiler. Zamanının tarihçisi Psellos'a göre otururken ve ayakta dururken görünüşünde hiçbir özellik bulunmazdı; ama ata bindiği zaman ve çok iyi şekilde atını sürdüğü zaman tam bir imparator havasına girerdi.
Çok yetenekli bir devlet idarecisi idi. Maliye işlerinde de iyi anlardı. Askerlikte başarılı olan imparatorlar ve hükümdarlar arasında çok nadir bulunan bir özelliği ise hayatında ve ölümünde Bizans hazinesinin devamlı olarak dolu olmasıdır.
Ordu mensupları arasında sanki kendisine tapılırcasına askerlerinin sevgisini kazanmıştı. Saltanatının neredeyse bütününde, önceki imparatorlar gibi başkent Konstantinopolis'te sarayında oturup, oraya buraya emirler yağdıracağına, ordusunun başında askerî seferlerde hayatını geçirmiştir. Ordusunun her bir diğer ferdi gibi askerî tayın ve yiyecek yerdi ve özel bir muamele gösterilmesini istemezdi. Ordusunda bulunan ve sefer sırasında ölen subayların çocuklarına büyük ilgi gösterirdi ve onların yiyecek, giyecek, barınma ve eğitimini sağlamak için şahsi koruyuculuk yapardı. Bunlardan çoğu sonradan asker ve subay olup kendi komutası altına girince gerçekten Ordunun Babası niteliğini kazanmıştı.
Basileios ülkesinin küçük ve orta çaplı köylülerce da çok sevilmekteydi. Bu tarımcı sektörü Basileios'un ordusunun baş direği olup, ordunun erzak, levazım ve asker kaynağı idi. Bunun devam etmesi için Basileios küçük ve orta çapta tarım arazilerini koruyacak kanunlar çıkartmış ve bu sınıfa düşen vergi yükünü azaltmıştır. Saltanatı sırasında neredeyse devamlı savaşlar olmasına rağmen bu tarımcı sınıfı için Basileous'un imparatorluk dönemi bir refah devri olarak görülmektedir. Diğer taraftan Basileios soylulara, büyük toprak sahiplerine, kiliselere ve manastırlara düşen vergi yükünü yükseltmiş ve böylece onların iktidar gücüne etkilerini ve servetlerini azaltmıştır. Bu nedenle bu halk kısmi tarafından Basileios sevilmemekteydi, fakat kısılan iktidar güçleri dolayısıyla askerler Basileios'u tutmaya devam ettikçe ileri gelenlerin etkin olarak yapabilecekleri pek kısıtlı bulunmaktaydı.
Siyaset alanında II. Basileios bir oğlu olmadan ölmüştür ve imparatorluğu kardeşi VIII. Konstantinos'a bırakmıştır. Bizans tarihinde en önemli imparatorların çoğu böyle çocuksuz ölmüşlerdir (örneğin I. Justinianus). Ne yazık ki kardeşi ve onu takip eden hanedan üyeleri yeteneksiz hükümdarlar olmuşlardır. Basileios Bulgar Krallığını ortadan kaldırmak suretiyle birkaç yüzyıldan beri ilk defa Balkanlarda imparatorluk otoritesini yerleştirmiştir. Ayni şekilde, daha Hristiyanlar için kutsal olan ve o zamanlar bile birçok Hristiyan hacı çeken Kudüs'e karşı olan Abbasi-Arap tehlikesini denizden kıyısından Kudüs'e olan yol üzerinde bazı önemli menzilleri (örneğin Kesariye) eline geçirerek azaltmayı başarmıştır. İmparator Herakleios'tan beri hiç Bizans girişimi görmemiş olan uzak Hristiyan Kafkas ülkelerinde üzerinde Bizans otoritesinin geçmesine neden olmuştur. Diplomatik ve askerî planlarına göre atılgan bir siyasetle, Sicilya'nın Araplara eline geçtikten sonra Arapların Bizans idaresinde olan Güney İtalya'ya olan hücumlarını ve girişlerini durdurmuş ve böylece Bizans'ın Güney İtalya'da bulunan bütün arazilerini elinde tutmaya muvaffak olmuştur.
İmparatorluğun ekonomik durumu Basileios döneminde genellikle bir refah dönemi olarak görülmektedir. Bizans İmparatorluğu Orta Çağların en nüfusu yüksek ülkesi olmuştu ve Basileios döneminde nüfusun 18 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Bu refah daha geniş bir halk kütlesine ve özellikle ülkenin alt tabakalarına da yayılmıştı. Çünkü Basileios'un malî siyaseti ile soyluların, büyük topraklar sahiplerinin, kiliselerin ve manastırların vergi yüklerini yükseltmişti ve özellikle küçük ve orta çaplı tarımcıyı hukuken ve vergi yükü azaltılması yoluyla teşvik etmekte idi. Basileios 1025'te öldüğünde Bizans devletinin yıllık geliri 7 milyon Bizans altını (nomismata) idi. İmparatorluk hazinesinde birikmiş 14,4 milyon Bizans altını (nomismata) veya yaklaşık 100 ton saf altın bulunuyordu. Hemen söylemek gerekmektedir ki Basileios sadece iyi bir siyasetçi, iyi bir asker değil, ayni zamanda çok iyi bir malî ve iktisadî idareciydi.
Son olarak din alanında Basileios, Kiev Rus Prensliğinin Hristiyan Ortodoks dinini kabul etmesi; bu ülkenin çoğu pagan olan nüfusunun Ortodoks olmaya dönüştürülmesi ve Rus Ortodoks kilisesinin doğrudan doğruya Konstantinopolis Patrikliği'ne bağlanması dolayısıyla Bizans'ın büyüklüğünü ve prestijini çok artırmıştır. Böylece İslav ırkları arasında Bizans ve Konstantinopolis dinsel merkez olmuştur. Diğer taraftan bu gelişme ve Bizans'ın kültürel ve sanat serveti Slavların bu İmparatorluğa göz dikmelerine de neden olmuştur.
II. Basileios'un ailesi
II. Basileios, Bizans İmparatoru II. Romanos ile Teophanonun oğludur ve Makedonyalılar Hanedanı'nın üyesidir. Kardeşleri şunlardır:
- VIII. Konstantinos - (d. 961-ö. 1028) II. Basileios ile birlikte ortak imparator ve onun 1025'te ölümünden sonra 1028'e kadar tek imparator.
- Anne: Kiev Prensi I. Vladimir ile evlenmiştir.
II. Basileous evlenmemiş ve hiç çocuğu olmamıştır.
Dipnotları
- ^ a b c d e Norwich 1999, ss. Böl 14.
- ^ Psellos 1992, ss. Böl 1.
- ^ Antakyalı Yahya, "Tarih", Cilt 2, say.430 (kısmî Fransizca tercümesinden)
- ^ Kitap I Basilieos bölümü
- ^ Antakyalı Yahya tarihi, Cilt II say.430
- ^ Kaynak zamanın tarihçisi İoannis Zonaras, "Annales" adlı eseri.
- ^ Böl. 1
- ^ Türkler tarafından İhtiman Geçidi ve simdi Bulgarların Trayanovi vrataadi adı verdikleri
- ^ Norwich 1999, ss. 986.
- ^ Antakyalı Yahya, Cilt.II
- ^ Kaynak Antakyalı Yahya
- ^ Kennedy, Hugh (2004). The Prophet and the Age of the Caliphates: The Islamic Near East from the 6th to the 11th Century (İngilizce) (İkinci bas.). Harlow: Longman. ISBN .
- ^ Norwich 1999, ss. 250-251.
- ^ Basileios'un bu Anadolu geçişlerinde kendi gözü ile Anadolu'nun zenginlerini ve büyük toprak sahiplerinin nasıl lüks içinde yaşadıklarını, nasıl küçük ve orta tarımcının ezildiğini gördü ve bu ertesi yıl yayınladığı toprak reformcu toprak sahipliği kanununa bir temel olmuştur.
- ^ Antakyalı Yahyā, Cilt. II, say.457-461
- ^ Norwich 1999, ss. 1018-1019.
- ^ Bu bilgilerin kaynağı 11. yüzyıl Bizans tarihçisi Georgios Kedrenos tarafından hazırlanmış Kısa Dünya Tarihi adlı eserinde bulunmaktadır. Bu tarihçi 960'lı yıllardan sonra Hazarlar üzerinde belge bırakan tek kaynak olmaktadır.
- ^ Ne yazık ki bu çift Venedik'e döndükten sonra 1006'da Dalmaçya kıyılarında ortaya çıkan bir kıtlık ve onun sonunda çıkan veba salgını sırasında küçük çocukları ile birlikte öldüler.
- ^ Norwich 1999, ss. 1004.
- ^ Psellos, Mihail, Chronologia Kitap 1, Basileios II
Dış kaynaklar
Wikimedia Commons'ta II. Basileios ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Gregory, Timothy E. (2008). Bizans Tarihi. çev. Esra Ermert. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. ISBN .
- Psellos, Mikhail (1992). Mikhail Psellos'un Khronographiası. çev. Işın Demirkent. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN .
- Norwich, John Julius (1999). Byzantium, the apogee (İngilizce). Londra: Penguin. ISBN .
- Alexander Kazhdan, (Ed.) (1991). The Oxford Dictionary of Byzantium (İngilizce). Oxford ve New York: Oxford University Press. ISBN .
Resmî unvanlar | ||
---|---|---|
Önce gelen: II. Romanos | Bizans İmparatoru 960-963: II. Romanos ve VIII. Konstantinos ile ortak. II. Romanos güçte 963-969: II. Nikiforos ve VIII. Konstantinos ile ortak. II. Nikiforos güçte 969-976: I. İoannis ve VIII. Konstantinos ile ortak. I. İoannis güçte 10 Ocak 969 – 15 Aralık 1025: VIII. Konstantinos ortak. II. Basileios güçte. | Sonra gelen: VIII. Konstantinos |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
II Basileios Yunanca Basileios B Boylgaroktonos Basileios II Boulgaroktonos yani Bulgar Kiran 958 15 Aralik 1025 960 tan 15 Aralik 1025 e kadar Bizans imparatoru unvanini tasimistir I Basileios ile baslayan Makedonyali hanedanindan olup II Romanos ile Theofano nun ogludur 960 tan 963 e kadar babasi II Romanos ile 963 ten 969 a kadar II Nikiforos ile ve 969 dan 976 ya kadar I Ioannis ile kardesi olan VIII Konstantinos ile birlikte daha cok sembolik olarak ortak imparatorluk unvani tasimistir 976 dan 15 Aralik 1025 e kadar imparatorluk gucunu tam olarak yuklenmis ancak kardesi VIII Konstantinos sembolik ortak imparatorlugunu korumustur II Basileios Bulgar Kiran Basileios B BoylgaroktonosBizans ImparatoruHukum suresi960 963 II Romanos ve VIII Konstantinos ile ortak II Romanos gucte 963 969 II Nikiforos ve VIII Konstantinos ile ortak II Nikiforos gucte 969 976 I Ioannis ve VIII Konstantinos ile ortak I Ioannis gucte 10 Ocak 969 15 Aralik 1025 VIII Konstantinos ortak II Basileios gucteTac giymesi10 Ocak 969Once gelenII RomanosSonra gelenVIII KonstantinosDogum958 KonstantinopolisOlum15 Aralik 1025 KonstantinopolisTam adiBasileios II BoulgaroktonosHanedanMakedon HanedaniBabasiII RomanosAnnesiTheofano 945 yilinda baslayan Bizans Imparatorlugu nun genisleme donemi birkac ileri goruslu dikkat cekici siyasetci ve idare adamina baglanabilir ve bunlarin arasinda II Basileios cok onemlidir II Basileios hukumdarligi sonunda imparatorluk yaklasik bes asirlik tarihinin en gorkemli ve genis donemini yasiyordu ve varisi olan kardesi VIII Konstantinos a Bizans tarihinde I Justinianus tan beri gorulmemis buyuklukte arazisi olan bir ulke birakmistir Bu ulke cografi olarak Balkan Yarimadasi Anadolu Kuzey Suriye Kuzey Irak asagi Kafkaslar ve guney Italya yi kapsiyordu II Basileios un 65 yil imparatorluk unvani tasimasi ve tam yetkilerle 49 yil suren hukumdarlik donemi bin yillik Bizans tarihinde en uzun imparatorluk donemidir Bizans Imparatorlugu nun en gorkemli ve sanli devirleri I Justinianus ve II Basileios donemleridir Ancak bu iki imparator arasinda bazi bariz farklar bulunmaktaydi I Justinianus bir entelektueldi ve hayatinin cok buyuk bir kismi Konstantinopolis te kendi sarayinda gecmisti buna karsilik II Basileios basta bir askerdi ve hayatinin muhim bir kismi Konstantinopolis disinda ordularinin basinda gecmistir II Basileios ayni zamanda cok iyi bir idareci iyi bir maliyeci ve olaganustu bir siyaset adami idi Justinianus unvanini amcasi I Justinus tan miras olarak almisti II Basileios ise imparatorluk yuksek mevkiine erisebilmek icin iktidar mucadeleleri gecirmis ve bu gorevi gasp eden ve etmek isteyenleri ortadan kaldirmak zorunda kalmistir Tahta cikis sorunlariImparatorluk gucunu tam olarak ele gecirme Bir altin sikke uzerinde II Nikiforos ve II Basileios bustleri II Basileous daha 5 yasinda iken 22 Nisan 960 ta babasi tarafindan ortak imparator secilmis ve tac giydirilmisti Ama 963 te babasi II Romanos oldugu zaman Basileios ve kardesi Konstantin daha yetiskin degillerdi Anneleri olan 20 yasindaki Theofano ve Saray Naziri hadim Josef Bringas birlikte taht naipligi gorevini yuklenmislerdi Kisa bir zaman sonra bir askeri isyan II Nikiforos un da ortak imparator olarak secilmesini gerektirmistir ve II Nikeferos Fokas Theofano ile evlenmistir Fakat alti yil sonra 969 da Theofeno II Nikiferos u elimine ederek sevgilisi olan I Ioannis i tahta cikartmistir ve onun otoritesini ve mesruiyetini vurgulamak icin iki kardes Basileios ve Konstantin in ortak imparator olarak taninmalari gerekmistir Ocak 976 da I Ioannis cocuksuz olarak oldugu zaman tahta o zamana kadar ortak imparatorluk yapmakta olan iki gence kalmistir Bu sefer taht naipligini bir hadim olarak saray kethudasi olan ve iki genc imparatorun buyuk amcalari olan Basileios Lekapenos yuklenmistir Iki kardesin saltanatlarinin basinda aristokratlar ve yuksek ordu komutanlari bu iki gencin iktidar guclerini ortaklasmak icin birbirleriyle rekabete girismislerdir Konstantinopolis teki soylu ailelerinin iktidar hirslari birbiriyle ve imparatorluk hanedani mensuplari ile celiskiye girince bu rekabet 13 yil suren bir ic savasa donusup dejenere olmustur Basileious tarafindan Bizans ordularinin dogu kesimi komutanligi gorevinden alinip Mezopotamya ya gonderilen Bardas Skleros once saray kethudasinin iktidarini azaltmaya basarisiz olarak calismistir Sklerus imparatorlugu gasp edip eline gecirmis olan I Ioannis in damadi olarak ve yuksek rutbeli ordu komutani olarak mesru olarak kendinin imparator olmasi gerektigini dusunmekteydi 976 da kayinbiraderinin olumunden birkac ay sonra Bardas Skleros kendi komuta ettigi ordunun askerleri tarafindan imparator ilan edildi Dogu ordusunun hazinesini devraldi ve Kayseri Caesarea uzerine yurumeye basladi 977 in guzunde Basileous Lekapene tarafindan uzerine gonderilen diger Bizans birliklerine karsi iki kesin galibiyet kazandi Antalya Attaleia da bulunan Bizans donanmasinin guney filosunun kontrolunu eline gecirdi Sonra Iznik i Nicea eline gecirerek Bogaz in Asya yakasina eristi Antalya dan gelen guney filo gemileri ile birlikte hem karadan hem de denizden Konstantinopolis i Asya dan bloke etmeye basladi Fakat Bizans donanmasinin diger kisimlari hemen toplanarak Skleros a bagli olan guney filosu gemilerini elimine ettiler Diger taraftan II Basileios ilk defa tam olarak imparatorluk gucunu kendisi kullanarak amcasi saray kethudasi Basileios Lekapene nin hic dusunemedigi bir siyasi karar aldi Bizans ordusunda yuksek rutbeli gorevlerde bulunmus olan diger unlu general Bardas Fokas i kendine yardima cagirdi Bardas Fokas da eski imparator olan II Nikiforos un yegeni idi yuksek askeri komutan olarak mesru olarak imparator olma imkani vardi ve bu nedenle Sakiz Chios adasina surulmustu ve orada bir manastirda kesis olarak yasamaktaydi II Basileios un istegine hemen yanit veren Bardas kesisligi birakip hemen Konstantinopolis e donup II Basileios a baglilik yemini etti Gizlice kendi guc merkezi olan Kayseri Casearea ya gidip orada asker toplayip bir yeni ordu kurmaya koyuldu Arkasinda yeni bir ordu bulunmasindan hic hoslanmayan Bardas Skleros ordusunu Bogaz kiyilarindan cekti ve Anadolu iclerine donup Bardas Fokas in yeni ordusunu karsilamaya calisti Iki ordu birkac defa sonucsuz kalan carpismaya giristiler Bu carpismalarda Skleros ordusu ustun gelmekle beraber her seferinde Bardas Fokas ordusunu savas gucunu yitirmeden geri cekilmeyi basardi En sonunda tam tarihi bilinmemekle beraber buyuk olasilikla 929 ilkbaharinda Anadolu icinde Amoriom yakinlarinda iki Bardas ordulari yeni bir savasa hazirlandilar Sasilacak bir sekilde iki komutan savasin sonucunun iki komutanin sahsen teke tek savasmasi sonucu ortaya cikmasi uzerine anlastilar Iki komutan Bardas in teke tek savasi sonunda rakibini bir kilic darbesiyle yaralayip onun savas meydaninda kacmasina neden olan Bardas Fokas galip geldi Bardas Skleros dagilan ordusuyla savas meydanindan kacti II Basileios ve VIII Konstantinos altin sikkesi Bu uzun suren ic savas Imparatorlugu nun dis prestijini incitmis ve Araplar Bulgarlar ve Italya da Kutsal Roma Germen Imparatoru II Otto ile catismalara yol acmistir Skleros un isyaninin bastirilmasindan sonraki alti yil Basileios iktidar gucunu pekistirmek icin cabalara koyuldu Bunda hadim amcasi saray kethudasi ile acikca olmamakla beraber catismalara giristi II Basileios un devlet idaresini eline almaya calisip devlet siyasetine ve idaresine karismaya baslamasi o zamana kadar efektif devlet idarecisi olan saray kethudasi Basileios Lekapenos tarafindan hos karsilanmadi Saray Kethudasi Bardas Fokas ve Leo Melissenos ile ittifak kurarak iktidari elinde tutmaya calisti Bu tehlikeli ittifaktan haberdar olan II Basileios hemen tedbir alip saray kethudasini bir manastira kesis olarak girmeye zorladi Bardas Fokas i ise Antakya Kontu olarak tayin ederek baskentten uzaklastirdi ve Leon Melissenos u ise affetti Boylece II Basileios imparatorluk iktidarini fiilen tek basina kendi eline gecirmeyi basardi Kardesi VIII Konstantin hala ismen ortak imparator olmakla beraber II Basileios un hukum surdugu donemde kendi basina devlet islerine hic karismadi Orduda isyan 1000 yili civarlarinda Bizans Imparatorlugu haritasi Iktidar gucunun II Basileios un eline gecmesi ordu generallerinin hic hosuna gitmedi Basileios un Bulgaristan uzerine ilk askeri seferinde bu generallerin komutasinda altinda olan ordu mensuplari savasmaya karsi isteksizliklerini acikca ortaya koydular Bardas Skleros Abbasilere siginmisti ve yari hur yari gozaltinda Bagdat a goturuldu Ama II Basileios un 986 da Bulgar Krali Samuil e Trayan Kapisi savasinda yenildigi haberini alinca Abbasi Halifesi Abdulkerim Tai yi kendine destek vermeye ikna etti Ondan sagladigi finansman asker ve malzeme ile yeni bir ordu kurup Bizans arazisine girip yeniden 987 nin ilk aylarinda Melitene de modern Malatyada askerler tarafindan imparator ilan edildi Bu sefer Bardas Fokas da bu asi gaspci uzerine gidecegine kendini imparatorluga uygun gordu ve 15 Agustos ta kendi askerleri Bardas Fokas i imparator olarak ilan ettiler Bu iki imparatorluk gaspcisindan Bardas Fokas daha gucluydu iki gaspci once bir ittifak yapmakla beraber sonradan Fokas Skleros u yakalatip kendisinin imparator I Ioannis Cimiskes e karsi 971 deki isyaninda kapatilmis oldugu modern Ilgin in tam disindaki Tirofoyon adli bir kaleye kapatti kendi karisini da kaleye komutan olarak birakti ve kendi ordusuyla Konstantinopolis uzerine yurumeye basladi Bu isyanci ordu Anadolu daki yoresel thema ordulariydi ve II Basileios un emri altinda bu orduya karsi duracak asker bulunmuyordu Fokas ordusuyla pek az mukavemet gorup Anadolu daki uzun bir yuruyusten sonra Marmara ya eristigi zaman ordusunu ikiye ayirdi Bir orduyu Abidos a modern Canakkale gonderdi Bu ordunun Canakkale Bogazi ni gecip Gelibolu dan Trakya dan Marmara Denizi kiyisindan Konstantinopolis e batidan hucum edecegini planlamisti Diger orduyu kendi komutasi altinda Hrisopolis e modern Uskudar getirip orada ordugah kurup diger ordunun batidan Konstantinopolis e gelmesini beklemeye koyuldu Bunun isyancilar kusatmasi uzerine II Basileios Kiev Prensi I Vladimir den destek istemege karar verdi Daha Fokas ordusuyla Uskudar a erismeden Kiev e elciler gonderdi I Vladimir 988 de Bizans in Karadeniz kuzeyinde ana ussu olan Chersonesos u ele gecirmisti I Vladimir bu elcileri uygun karsiladi Kendinin Bizans imparatoru Cimiskes ile babasi Sviatoslav in yaptigi anlasmaya bagli oldugunu bildirdi Chersonesos i Bizans a geri vermeyi ve eski anlasmaya gore Bizans isterse ona askeri destek saglamayi ve boylece Bizans a 6000 kisilik bir askeri gucu II Basileous emrine vermeyi teklif etti Karsiliginda II Basileios un kucuk kiz kardesi Anna 963 1011 ile evlenmek istedigini bildirdi Bu hic beklenmedik bir teklifti Bizanslilar butun Kuzey Avrupalilari yani Franklari ve Slavlari barbar kabul ederlerdi Anna nin kendisi boyle bir evlilik yapmak hic istemiyordu Boyle bir siyasi evlilik Bizans ve Roma tarihinde hic yapilmamisti Vladimir ise sahsen cok uygunsuz bir damat adayiydi bir pagandi kendi erkek kardesini kendi eliyle oldurmustu 4 tane karisi ve 800 cariyesi ile olmakla ogunmekteydi ve bununla yetinmeyip gittigi her yerde kiz kadin aldirmayip zamparalik yapmakla unlu idi Ama Bizanslilar gozunde cok cekici tek bir tarafi da vardi Tek tanrili butun dinleri ve mezhepleri Katolik Hristiyanlik Ortodoks Hristiyanlik Yahudilik Islam inceletmis ve Ruslar icin en cok uygun inanclari ayinleri ve idaresi ile Ortodoks Hristiyanliginin olduguna karar kilmisti Vladimir vaftiz edilip Ortodoks Hristiyan olmaya karar verdigini ve hukumdarligi yaptigi halkin da toptan Hristiyanliga donmesini saglayacagini soyledi Bu muzakereler 1 yil surdu En sonunda II Basileios bu anlasmaya razi oldu Bu anlasma sonucu Bizans a gelen 6 000 Rus Viking asilli asker 21 Aralik 988 de II Basileous un ordusuna katilip sonradan cok isim yapan Vareg Muhafizlar birliginin nuvesini olusturdular I Vladimir ve Anna 989 da Kirim da evlendiler Bardas Fokas in iki ordusu da Bizans donanmasinin Basileios emrinde kalmasi nedeniyle ne Canakkale den ne de Uskudar dan Avrupa ya gecmeyi basaramadilar ve Anadolu kiyisinda iki ordugahta bulunuyorlardi Subat 989 sonlarinda bir gece Basileios Kiev den gelen ve isim olarak Vareg Muhafizlari adi verilen yeni ordusuyla karanlikta Bogazi gecti Ertesi sabah erkenden bu ordu Uskudar daki Fokas ordusu ordugahini basti Donanma da kiyida bulunan ordugaha Rum atesi puskurtmeyle bu hucuma katildi Sonuc olarak butun Fokas ordusu mensuplari oldurulup imha edildi Basileios a teslim olanlari bile astirip carmiha gerdirip kaziga caktirip idam ettirdi Bardas Fokas geride bulundugu icin bu katliamdan kurtuldu ve ordusunun imha edildigi haberini alinca ikinci ordusunun bulundugu Abidos a gecti Basileios Mart 989 ortasinda kardesi Konstantin ile birlikte yeni Vareg Muhafizlar ordusunu Abidos a gemiyle naklettirdi Abidos un kara tarafindaki ovada ordular karsi karsiya geldiler Birkac gun beklemeden sonra 13 Nisan da yapilan muharebede ordusu basinda bulunan Basileios u goren Bardas Fokas ona dogru tek basina atini surup hucuma gecti tam teke tek savas baslarken Fokas bir kalp krizi gecirip oldu Komutansiz kalan bu ikinci Fokas ordusu da yine imha edildi Tirofoyon kalesinin idarecisi olan Fokas in karisi kocasinin maglubiyetini ve olumunu duyunca orada hapis tuttugu Skleros u serbest birakti ve yeni bir ordu toplayip kocasinin ocunu almasini istedi Fakat bu ise girisen Skleros yasli idi Karanlik zindandan cikartilip Anadolu nun gunesi altina gecince gozlerinde katarakt oldugunu anlamisti Basileios ona isyani birakmasi icin cok uygun sartlar verdi Skleros resmen imparatorluk unvanini birakacagini ilan edecek ordusundaki subaylar ayni rutbe ile ana Bizans ordusuna katilacaklar ve askerler ise hemen terhis edilip evlerine donecekti Basileios ve Skleros imparatorun Bitinya da bulunan bir malikanesinde karsi karsiya geldiler Basileios Sklerus un ayagindaki sadece imparatorlara has mor renkli cizmeyi gorunce Skleros la konusmaktan sakindi Ancak Sklerus bu mor imparatorluk cizmelerini ayagindan cikardiktan sonra imparatora biat etti ve karsilikli konusmaya basladilar Basileios in devamli isyankar olan Anadolu ileri gelenleri icin ne yapabilecegini sordugu zaman Skleros un yaniti enteresandir Onlari sikica dizginlerinden tutmak gereklidir sirtlarina cok buyuk vergi yuku yuklenmelidir vergi vermeyi cok siki kontrol edip onlari devamli rahatsiz etmeli hayattan bezdirmeli mali olarak cezalandirilmali ve hatta kasitli ve haksizca magdur edilmelidirler boylece kendilerini ve ailelerini ayakta tutmak icin sadece kendi isleri ile ugrasmak zorunda kalacaklar ve sahsi hirsla devlet islerine burunlarini sokamayacaklardir Imparator Basileios Skelerus un affi icin verdigi sozunde durmus ve Sklerus ise Dimetoka ya cekilerek 991 de olmustur Icisleri politikasiBazi icisleri sorunlari Imparatorluk gucunu tumuyle eline gecirmesinden sonra Basileios devamli olarak devlet icisleri ile mesgul oldu Buna baslica neden imparator oldugu zaman cok guclu amcasi olan Saray Kethudasi hadim Basileois Lekapene nin tum iktidari elinde tutmasini devamli hatirlamasi ve onu elimine ettikten sonra Basileios bir bas vezir gorevini yapacak tek kisiye iktidarini devretmek istememesiydi Fakat imparator olarak saray ve askeri burokratlar arasinda hangi kisilere inanabilecegini yani belirli bir gorev verdigi zaman bu gorevi basari ile ifa edebilecegini ogrenmeye gayret etmis bu nedenle saray ve askeri burokratlarin egitimi ile yakindan ilgilenmis ve burokratlarin hiyerarsi icinde ilerlemelerini yakindan izlemistir Uzun suren imparatorluk donemi boyunca Basileios un cok onemli gordugu bir icisleri politikasi devlet hazinesini zenginlestirmek olmustu Fakat bunun icin dusuk servetli veya gelirli halki fazla vergilendirmekten kacindi Cok sayida yaptigi askeri seferlerdeki talanlardan elde ettigi gelirleri devlet hazinesinde biriktirmek ve bos yere lukse harcama yapmamak onun bas icisleri mali hedefi olmustu Basileous oldugunde Sarayinda bir yeralti dehlizinde saklanan 200 000 kadar altin sikke gayet cok sayida kiymetli tas ve mucevherat ve diger cok degerli esyalar bulundugu kayit edilmisti Basileios Skelros ve Fokas ic isyanlarini bastirdiktan sonra imparatorluk topraklari icinde asayisi saglamaya ve ulkesinin ic barisini korumaya buyuk gayret gostermistir Bu isyanlardan sonraki uzun imparatorluk donemindeki tek onemli ic isyan 1022 de Anatolikon themasi valisi bulunan ve Fokas Bardas in oglu olan Nikephoros Ksiphias isyani olmus ve bu da hemen diger komsu yerel thema gucleri tarafindan bastirilmistir Imparatorluk ve bassehri Konstantinopolis 989 da cok buyuk doga afetlerine sahne oldu O kis gayet cok soguk gecti Bogaz donup buzlarla kaplandi ve deniz nakliyati durdu Sehirde ve disaridan deniz ve kara nakliyati yapilamaz hale geldigi icin bu zamaninin en buyuk sehrinin iasesi burokratlari ugrastiran buyuk sorun oldu Daha sonra 25 Ekim de Konstantinopolis cok buyuk bir depreme ugradi ve sehir harabeye dondu 40 kadar kucuklu buyuklu sehir kilisesinin yikilmis oldugu belgelenmistir Bunlar arasinda sehrin buyuk katedrali olan Ayasofya cok buyuk hasar gecirdi Binanin bati kanadini tutan buyuk kemer tamamen coktu ve buyuk kubbesi ortasindan ikiye ayrildi Bu buyuk hasar sonunda katedralin bati kanadinin ve kubbesinin yeniden insa edilmesi gerekti Basileios bu yapim icin Ermenistan baskenti Ani deki buyuk katedralin mimari olan Ermeni Trdat i gorevlendirdi Bu mimar bati kemerini ve kubbeyi tamir edip yeniledi Bu is 5 yil surdu ve Ayasofya ancak 13 Mayis 994 te yeniden acildi Fakirlerin korunmasi II Basileios un en onemli hedeflerinden biri kucuk capli tarimcinin korunmasi idi Ondan onceki imparatorlarin donemlerinde cok onemli bir iktisadi gelisme ozellikle Anadolu da buyuk toprak sahiplerinin ve asillerin arazilerini genisletmeleri kucuk ve orta capli tarimcilara siyasi ve iktisadi baski ile onlarin arazilerini de kendi buyuk topraklarina katmalari ve topraksiz kalan ciftci ve ailelerini sehirlere ozellikle Konstantinopolis e goce zorlanmalari ve bunun sehir iscilerinin ucretlerine aksi tesir etmekte idi Bu iktisadi etki yaninda buyuk toprak sahipleri buyuk siyasi guc kazanmislardi Basileios tan onceki gaspci imparatorlar ve Basileios a karsi isyan eden asi generaller bu buyuk toprak sahibi sinifindan cikmisti Bu trend Bizans in gittikce feodal idareye gecmesine merkezi iktidarinin kirilmasina ve Bizans Devletini kurulusunda siyasi prensip olan halk ile idareciler arasindaki dogrudan dogruya baglanti olmasinin ortadan kalkmasina neden olmaktaydi Basileios bu Orta Caglar feodalizasyon trendini durdurmayi basarmistir 1 Ocak 996 da bir Yeni Yasa adinda bir kanun yayinladi Bu kanun son 60 yilda fakir ciftciden veya devletten adaletsiz bir sekilde ele gecirilen gayrimenkul arazilerin hic karsi bir bedel odenmesi gerekmeden geri verilmesini gerektiriyordu Benzer bir kanun 935 te I Romanos tarafindan cikartilmisti ancak bu geri vermenin 40 yil icinde basarilmasini on gorulmustu Basileios bu 40 yillik sureyi kaldirdi Yeni kanuna gore II Romanos zamanindan beri son 61 yilda kanunlu kanunsuz mulke gecirilmis topraklar sonra da yapilan gelistirme yatirim ve harcamalarina hic parasal karsilik odeme yapmadan eski sahiplerine veya eski sahibinin ailesine geri verilmekte idi Bu toprak ele gecirimi Imparator un veya onun adina en yuksek devlet merciinin ozellikle Basileios un amcasi Saray Kethudasi nin ozel buyrugu chrysobul ile olsa bile bunlar tumden gecersiz sayilmakta ve arazinin geri verilmesi gerekmekte idi Bu kanunun etkileri hemen hissedilmeye baslandi Buyuk toprak sahipleri ozellikle Anadolu daki ve Kapadokya daki soylu toprak sahipleri cok buyuk arazilerini kaybettiler Ornegin Kayseri ve civarindan buyuk arazilere yayilmis olan Fokas lar nerede ise butun arazilerini kaybetti Bazi buyuk arazi sahipleri civarlarinda bulunan fakir ciftciler seviyesine dondu bazilari ise o kadar fakirlestiler ki dilencilige basladilar Eskiden hem kendi topraklarini hem de yoresel olarak ortaklasa olarak sahiplenilmis ortaklasa kullanilan topraklari buyuk toprak agalarina kaybetmis olan kucuk ciftci birden eski topraklarini tekrar eline gecirdi Bunun yaninda son 61 yilda buyuk toprak sahipleri cok buyuk devlet arazilerini de kendilerine gecirmislerdi ve bu kanunla cok buyuk eski devlet arazileri tekrar devletin oldu Bu kanuna buyuk toprak sahipleri ve kiliseler ve manastirlar karsi ciktilar fakat Basileios bunlari kabul etmedi hatta protestocularin bazilarini cok siddetle karsiladi Ornegin bu kanunda ozel olarak isimleri bulunan soylu Konstantin Maleinus ve oglu sadece topraklarini kaybetmekle kalmadilar ve direnmeleri dolayisiyla hayat boyu hapis cezasina carptirildilar 1004 te Basileios Allelenygon karsilikli garanti adli kanunu cikardi Buna gore belli sinirlar icindeki yorede bulunan fakir halk devletce konulan vergiyi odeyemezse devlet vergi hasilatinin azalmamasi icin odenmeyen vergi hasilati o yorenin zenginleri tarafindan karsilanacakti Verilen bu ekstra vergiler icin yorenin zenginlerinin ozellikle vergisini odeyemeyenlerden veya devletten hicbir karsilik isteme haklari bulunmamaktaydi Yine buyuk toprak sahipleri kiliseler ve manastirlar buna itiraz ettiler Konstantinopolis Patrigi III Sergius ozel olarak protestolarini imparatorluk konseyine sundu Ama Basileios u kararindan caydirip kanunu geri almasini saglayamadilar Dinsel sorunlarBizans icinde Basileios Ortodoks Hristiyan kilisesinin dinsel islerine de sahsen karismistir Zamaninin bazi tarihcileri imparatorun otoriter davranis ve tutumunun Ortodoks Kilisesi islerine karismasina neden oldugunu bildirmislerdir Ortodoks Patrikleri kilise meclisleri tarafindan degil dogrudan dogruya imparator tarafindan secilirlerdi Basileios saltanat doneminde Patrik olan secilmis olan Nikolas Krisoberg in ancak kilisenin 4 yil patriksiz olarak idare edilmesinden sonra oldugu gercegi Kilise papazlari ile hukumet yetkileri arasinda bir uyusmazlik olduguna iyi bir delildir Bu patrik secimdeki gecikmenin imparator ile Roma da bulunan Papa arasindaki iliskilerden de etkilendigi muhtemeldir Basileios saltanat doneminde Kutsal Roma Cermen Imparatorlugu hukumdarlari devamli olarak Papalik islerine karismaktaydilar Ayni sekilde Kutsal Roma Cermen Imparatorlugu Bizans in Guney Italya da bulunan arazilerine ve Bizans a bagli olan Italyan halki uzerine de baski yapmaktaydi Bu nedenle Basileios ile Roma da bulunan ve Italyan asillerden secilmis olan Papa arasinda bir ittifak bulunmaktaydi Papa XIX Ioannes Bizans ta Ortodoks Patrigi olan Eustache tarafindan ziyaret edilmisti Bu konusmalar arasinda Bizans Ortodoks Patrigi nin din ile devletin ayrilmasi hakkinda konusmalari Basileios Bizans ta kilise islerine sahsen karistigina ve bunun kilise burokratlari tarafindan begenilmedigine bir diger ipucu saglamaktadir Basileois un kilise islerine sahsen karistigina dair bir diger ipucu ise olen Patrik Efstathius yerine Konstantinopolis Ortodoks Patrigi olarak Studios Manastiri Baskesisi Aleksios Studitos i hicbir kilise meclisi uyesine danismadan ve bu meclis toplamadan secmesidir Ruslarin Hristiyanligi kabul etmeleri II Basileios doneminin en onemli dinsel gelismesi suphesiz Ruslarin Ortodoks Hristiyanligi kabul etmeleri ve boylece Bizans Imparatorlugu nun politik ve kulturel etki alaninin cok genislemesidir 988 den once Rusya da Hristiyanlik bulunmaktaydi ama Moravyali ve Iskandinavyali misyonerler tarafindan getirilmisti Bazi kaynaklara gore Kiev Prensi I Vladimir 987 de hangi dinin Ruslara uygun olacagi hakkinda bir arastirmaya girismisti Tek tanrili dinlerden Hristiyanligin Rusya nin alkol ve domuz eti tuketimine en uygun oldugu kararina vardi Hristiyan ulkelerine kiliseleri incelemek icin gonderdigi heyetler Alman kiliselerinin kederli ayinlerinden hoslanmamislar ve Bizans Ortodoks kiliselerinde ozellikle Ayasofya da sasaali bir atmosfer icinde yapilan sasaali ayinlerden cok etkilenmislerdi Boylece Vladimir Ortodoks Hristiyanligin Rusya tarafindan kabul edilmesine karar verdi 988 de Karadeniz de onemli bir Bizans sehri olan Chersonesosu eline gecirmisti Bu sirada Fokas Konstantinopolis e dogru yurumekteydi II Basileios Kiev Prensi I Vladimir den destek istemeye karar verdi ve daha Fokas Uskudar a erismeden Kiev e elciler gonderdi I Vladimir bu elcileri uygun karsiladi Kendinin Bizans imparatoru Cimiskes ile babasi Sviatoslav in yaptigi anlasmaya bagli oldugunu bildirdi Khersonesos u geri vermeyi ve Bizans isterse eski anlasmaya gore 6000 kisilik bir asker destegi saglamayi kabul etti Karsiliginda II Basileios un kucuk kiz kardesi Anna 963 1011 ile evlenmek istedigini bildirdi Bu turlu bir siyasi evlilik Bizans ve Roma tarihinde hic yapilmamisti Vladimir in bir damat adayi olarak cekici olmayan yonleri coktu Kendi eliyle erkek kardesini oldurmustu 4 tane karisi ve 800 cariyesi vardi ve zamparalik yapmakla unlu idi Bizanslilar butun Slavlari barbar kabul ederlerdi Anna da sahsen boyle bir evlilik aleyhinde idi Ama II Basileios gozunde bir diger cekiciligi Vladimir in vaftiz edilip Ortodoks Hristiyan olmaya karar verdigini ve halkini da toptan Ortodoks Hristiyanliga donmesini saglayacagini bildirmesi idi Bir yil suren muzakerelerden sonra bu evlilik kabul edildi ve Anna Khersonesos a gonderilip orada I Vladimir vaftiz edildikten sonra dugun yapildi Kiev e donen Vladimir ulkesinin tumunu Ortodoks Hristiyan ilan etti Ulkedeki pagan tapinaklarini yiktirdi ve yerlerine cok sayida kilise yaptirdi Bunlarin basinda 989 da Kiev de yaptirdigi 1240 ta Kiev in Mogol Batu Han tarafindan kusatilip alinmasindan sonra yakilip yikilan Desiatynna Tserkva gelmekteydi ve Aynaroz yarimadasinda Rus manastirlari da actirdi Boylece II Basileios Bizans diplomasi yaninda dinsel propaganda ile de I Vladimir ve Rusya uzerine etki yapmaya basladi Ortodoks Hristiyanligin Rus halki arasinda nasil kabul edildigi bilinmemektedir Bu dinin bazi Ruslar kabul edilmedigine ozellikle onemli bir Rus ticaret merkezi olan Novgorod da karsi direnis olduguna dair belgeler bulunmaktadir Fakat Rusya da Ortodoks Hristiyanligin baslangici ve yeni Rus Ortodoks kilisesinin organizasyonu hakkinda bilgiler ve belgeler hic denecek kadar azdir Disisleri politikasiBasileios tan hemen once gelen Bizans imparatorlari askeri guclerini Islam Araplara karsi savaslara odaklanmislardi Basileios un dis politikasi ise cok daha genis alana yayilmisti Basileous un bas dis politikasi Bulgarlara karsi savasmak ve onlari sonunda ortadan kaldirmak oldu Araplara karsi da savasta bulundu Bizans in Kafkasya ulkelerinin iclerine girmesini sagladi Italya da bulunan Bizans arazilerini de koruyup elinde tuttu Basileous 39 yil 986 1025 doneminde hayatini ordusu basinda savaslarda gecirdi Bazi yenilgilere ugramasi onu savasmaktan yildirmadi Dusmanlarina hucumlari genis dusunceye dayanmaktaydi Kisin bile askeri seferlere cikmaktan cekinmemisti Savasmanin pratigi ile yetinmeyip de genis olarak harp sanati uzerinde okudugu bildirilir Bulgarlarin Bizans a boyun egmeleri 980 1018 Bulgarlarin kendilerini yenilemeleri 980 989 II Basileios tan onceki Bizans imparatorlari Bulgaristan in bir kismini ele gecirmeyi basaramamislardi Bulgar Krali Samuil Bati Makedonya ya siginmisti Bulgarlar Bizans Imparatorlugu icin bir buyuk tehlike olma durumunu hala koruyorlardi Devamli Bulgar hucumu rizikosu tum gucle saltanatinin ilk yillarinda II Basileios un askeri guclerini ic savaslara konsantre etmesini onledi 976 ile 989 arasindaki ic savaslar Bulgarlara devlet ve hukumetlerini yeniden kurup guclendirmek imkani sagladi 980 de Samuil Yunanistan a Teselya ya hucumlara basladi Ama en buyuk hucumu 986 da oldu Larisa yi kusatip sehir halkinin buyuk aclik gecirmesinden sonra sehri eline gecirdi Hayatta kalan butun sehir halkini esir aldi Sehrin buyuk kilisesindeki onemli Hristiyan evliya kalintisini yeni olarak devlet merkezi sectigi Prespa da kurdugu katedrale naklettirdi Sonra Korint e dogru ilerlemeye basladi Bu maddenin iceriginin Turkcelestirilmesi veya Turkce dilbilgisi ve kurallari dogrultusunda duzeltilmesi gerekmektedir Bu maddedeki yazim ve noktalama yanlislari ya da anlatim bozukluklari giderilmelidir Yabanci sozcukler yerine Turkce karsiliklarinin kullanilmasi karakter hatalarinin duzeltilmesi dilbilgisi hatalarinin duzeltilmesi vs Duzenleme yapildiktan sonra bu sablon kaldirilmalidir Bulgarlarin bu ilerlemesinden haberdar olan II Basileous hemen Bizans ordusunun hazirlanmasini emretti Bu 30 000 askerlik ordunun basinda Meric Irmagi vadisini takip ederek Sardica simdiki Sofya uzerine yurudu Sofya yi 20 gun kusatti Ama sehri savunanlarin direncini kiramadi ve kusatmaya hazir olan sehrin erzak ve levazimi da bitmedi Bu nedenle II Basileous kusatmayi birakip cekilmeye basladi Trayan kapisi adli dag gecidinden gecmekte iken beklemedik bir sirada Yunanistan dan geri donmus Bulgar ordusunun hucumuna ugradi ve 17 Agustos 986 da Trajan Bogazi Muharebesi nde Bizans ordusu butun agirliklari ve devlet hazinesi ile birlikte neredeyse tumuyle yok edildi II Basileous bir sans eseri hayatini kurtarip 1 2 gun sonra Filibe ye ordusundan hic asker bulunmadan geri dondu Konstantinopolis e cok utancla geri dondu ve Bulgarlarin Bizans a karsi el kaldirmalarina onlari pisman ettirip ocunu alacagina yemin ettigi zamanin tarihcileri tarafindan kaydedilmistir kaynak belirtilmeli Bulgarlarin genislemesi 989 1001 Car Simeon doneminde 823 927 Birinci Bulgar Impartorlugu nun en yaygin oldugu zamanki haritasi II Basileous un saltanati sirasinda 989 1001 arasinda iki uzun donem Bizans ile Fatimi halifeleri devleti ve Kiev Rus devleti arasinda baris donemi olmustur ve bu donemlerde II Basileous Bulgaristan ile savasmistir 989 yili Bizans ve II Basileous icin tam bir donum yili oldu Yil icinde cesitli tabiat ve siyaset sorunlari cikti O kis o kadar soguk gecti ki deniz dondu ve Bogaz buzlarla kaplandi 7 Nisan da Konstantinopolis gecesi kutup isiklari ile donandi Temmuz ve Agustos ta gokyuzunde cok buyuk bir kuyruklu yildiz goruldu 25 Ekim de cok buyuk bir deprem oldu ve baskentte 40 kadar kilise yikildi Ayasofya nin kubbesi ortasindan ikiye ayrilip yeniden yapilmasi gerekti dogu kanadi yikildi ve sehir bir harabeye dondu Kiev Ruslari Karadeniz in kuzeyinde onemli Bizans ticaret merkezi olan Chersonesos u aldilar Antakya da cok ciddi isyanlar cikti Bulgarlar Selanik e Balkanlardan giris kapisi olan Karaferye Berrhoea simdiki Verria kalesini ele gecirdiler Bizans ta ic savasi sirasinda Bulgar Krali Samuil Dalmacya sahillerinde onemli liman olan Dirac Dyrrachium i eline gecirmisti ve Balkan yarimadasinin ucte ikisini idaresi altina gecirmisti Once Basileios Selanik in savunmasi ile ilgilendi ve dort yil suren bir savas doneminden sonra Selanik in Balkanlardan kapisi olan Karaferye Berrhoea yi eline gecirdi Fakat Basileios Bizans in guneydogu sinirlarinda Araplara karsi savas icin Balkanlardan ayrilmak zorunda kaldi Balkanlarda kalan Bizans ordulari general Nikiforos Uranos emrine verildi Basileios un Balkanlardan ayrildigi haberini alan Samuil tekrar Selanik uzerine hucuma gecti Fakat bu sehir direnince sehri kusatmadan Korint e dogru guneye inmeye basladi Fakat Bizans ordusuyla Nikephorus Uranos un uzerine geldigini duyunca unlu Termopylae Gecidi yakindaki Sperkhios Nehri kiyisina cekildi Burada Bizans ve Bulgar ordulari arasinda yapilan Sperkhios Muharebesi ni Bizanslilar kazandilar Bulgarlar Teselya nin daglik bolgelerine kacmak zorunda kaldilar Balkan cephesinde sahsen bulunmayan Basileios ordu komutani Nikiforos Uranos a Bulgaristan iclerine hucum edip ulkeyi talan etmesi icin emir gonderdi Buna ragmen Bulgar Krali Samuil kuzeyde simdi Hirvatistan da bulunan Doclea sehrini eline gecirdi Bulgar genislemesinin engellenip durdurulmasi 1001 1005 1000 yilinda Birinci Bulgar Imparatorlugu ve Bizans Imparatorlugu haritasi Basileios 1001 de sahsen Selanik ten hareketle askeri kampanyasini Sofya ovasinda yogunlastirdi Vodina Verrhoia ve Serfice Servia sehirlerinin kontrolunu tekrar eline gecirdi Teselya da bulunan kaleleri de daha pekistirdi Ertesi yil ordusunu Filippolis te Filibe uslendirdi ve ciktigi seferde Bati Haemus Daglarini Tuna boylarina baglayan askeri yol uzerinde harekat gosterip bu yol boyundaki arazileri eline gecirdi Boylelikle Bulgaristan kralliginin ana merkezi bulundugu Makedonya ile Moesiadaki arazileri arasindaki baglantiyi kesti Bu basarisinda sonra 1004 te Basileios Tuna boylarinda onemli bir kale olan Vidin i kusatti ve kaledeki Bulgarlarin 8 ay suren uzun bir direnisinden sonra bu kaleyi de eline gecirdi Basileios hemen Bulgaristan in Tuna boylarinda elinde bulundurdugu arazileri eline gecirip bu yeni eline gecen arazileri Bulgarlara karsi korumayi basardi Buna karsilik olarak Bulgar Krali Samuil hic beklenmedik bir sekilde Hadrianapolis e Edirne hucum etti sehri eline gecirip sehrin Bizans asilli halkini oldurttu Fakat Basileios un uzerine geldigi haberini alinca Kral Samuil sehri alelacele terk edip geri cekildi Sonunda Basileios komutasindaki Bizans ordu ile Car Samuil in komutasindaki Bulgar ordusu Uskup onundeki Vardar ovasinda karsilastilar ve Basileous komutasindaki Bizanslilar bu meydan muharebesinden galip ciktilar Bu yenilgiden sonra Samuil Hadrianapolis te talan ettigi mallari geride birakarak geri cekildi Bu zaferi hemen takiben Basileios Uskup u eline gecirdi Bulgar Krali Samuil dort yil icinde elinde bulundurdugu topraklarin yarisini kaybetmis oldu Bu yetmiyormus gibi 1005 e Bizanslilar Samuil in kayin pederi Ivan Chryselius kizi Miroslava ve damadi Ashot idaresindeki Adriyatik te onemli deniz limani olan Dirac Dyrrachium i satin alarak tekrar ellerine gecirip Balkanlarda zaferlerini tamamlamis oldular Bizans in Bulgarlar aleyhine genislemesi 1005 1014 Kleidon Savasinda Bulgarlarin yenilgisi 1005 ile 1014 arasinda Basileios un Bulgarlar uzerinde yaptigi askeri seferler uzerine cok ayrintili bilgiler elimizde bulunmamaktadir Fakat Basileios un yavas yavas Bulgar topraklarini eline gecirerek Bulgaristan in ana merkezine yaklastigi bilinmektedir Samuil in Makedonya daki buyuk goller bolgesinde Arnavutluk ta daglik bolgelerde ve Ustrumca boylarinda gerilla tipi bir oynak savas taktigiyle direniste bulundugu ama sonunda bunlarin da Basileous tarafindan eritildigi belgelenmistir Sonunda Yukari Usturumca boylarindaki yapilan bir meydan muharebesi da Bulgaristan in gelecegini tayin etti 29 Temmuz 1014 te Basileous ordusu ile Yukari Usturumca yoresinde Serez yakinlarinda Kimbalongos veya Kledion Gecidi nden ilerlerken Samuil komutasindaki Bulgar ordusunun orada mevzilenerek onunu kestigini gordu Basilious un Filibe askeri valisi strategos Nikiforos Ksifias vadi kenarindaki dagda bulunan bir yuksek gecitten bir Bizans birligiyle gecip Bulgar ordusunun arkasini kesmeyi basardi Yapilan Kleidon Gecidi Muharebesinde Bulgar ordusuna iki cepheden hucum eden Basileios un Bizans ordusu onlari buyuk bir maglubiyete ugratti Samuil oglunun kahramanligi ile kendisini Prilep kalesine getirmesi sayesinde hayatini koruyabildi Basileios bu savasta esir dusen 15 000 Bulgar askerlerinin 100 de 99 unun iki gozunu de kor ettirdi ve kalan 150 esirin de tek bir gozunu kor ettirip iki gozu kor askerlerin basina tek bir gozu kor edilmisleri komutan koyarak bunlari Bulgar Cari na gonderdi Bu korler ordusu Bulgar baskenti Perskpa ya vardiginda zaten hasta olan Bulgar Cari Samuil bir beyin kanamasi gecirip iki gun sonra oldu Belki bu abartilmis bir mittir ama bu Basileous a sonradan Bulgar kiran Boulgaroktonos lakabinin takilmasina bir kaynak oldugu gercektir Basileios un zaferi ve Car Samuil in hasta yatagindan kor askerlerinin donusunu gorusuSon savaslar 1014 1018 Samuil in oglu Bulgar Cari olarak babasinin yerine gecti Basileios kazandigi muharebeden sonraki ustunlugunu kullanarak 1014 sonunda kalesini ve etrafindaki Makedonya da bulunan arazileri isgal etti Bulgarlarin idaresinde sadece Pelagone daglik bolgeleri kaldi 1016 da Bulgarlar arasinda bir ic savas basladi ve Gabriel Radomir kuzeni olan Ivan Vladislav tarafindan olduruldu Yeni Bulgar Cari olan Vladislav Basileios a baris yapma teklifi gonderdi ise de Basileios barisa yanasmadi Bulgarlar Peceneklerle ittifak kurmaya calistilar ama bunda basari kazanamadilar Sonunda Vladislav yeni bir ordu kurup Ocak 1018 de Vladislav Dirac limanini almak icin sehri kusatti Ama ya bir baska Bulgar tarafindan ya da sehir etrafinda yapilan carpismalarin birinde olduruldu Bundan sonra Bulgarlar Basileios a resmen teslim oldular Hemen sonra Subat 1018 de Basileios Bulgarlarin baskenti ve kiliselerinin merkezi olan Ohri ye bir zafer yuruyusu ile girdi Sehir kapisinda Ivan Vladislav in dul karisi Maria ve 3 oglu ve 6 kizi Gabriel Radomir in iki kizi ve 5 oglu ve Samuil in bir gayrimesru oglu tarafindan karsilandi Basileios bunlara cok iyi davrandi ve hepsini de kendi korumasi altina aldi Basileous Ohri den Prespa ya gecti Burada kendini egemen kral olarak kabul etmeyen unlu Bulgar generali Ivatsia nin gozlerine mil cektirdi Buradan Kastorya ya gecti Burada bulunan Car Samuil in iki kizi Basileios un yaninda bulunan Ivan Vladislav in dul karisi Maria ya hucum edip onu oldurmeye calistilar Oradan Termopylae Gecidi ne Sperkhios Nehri kiyisina gelip 23 yil once Nikiforos Uranos un 23 yil once kazandigi zaferi andi ve bu gecidi Bulgarlardan korumak o zaman yaptirilmis olan yuksek duvarlari gezdi Birinci Bulgar Kralligi nin sonu II Basileios ve Bizans Imparatorlugu nun Bulgaristan uzerinde kazandigi bu buyuk ve uzun savas Bizans ordusunun cok ustun organizasyonuna ve imparatorun II Basileios un ustun liderlik ve stratejik yeteneklerine baglanabilir Basilieos ordularini cok iyi idare ederek ordunun ustun oynakligini basarili sekilde kullanmisti Basileios zamaninda hatalar yapip ve hatta basta buyuk yenilgiye ugramistir ancak bu hatalarindan harp sanatini ogrenmis ve sonunda hic yenilmeyen bir askeri komutana donmustur Bulgaristan in isgali ve Balkanlar in boylece tekrar tumuyle Bizans eline gecmesi ile Bizans Imparatorlugu yine eski Roma Imparatorlugu nun Tuna boylari sinirlarina erismistir Basileios Bulgaristan i Bizans topragi olarak iki Bizans themasi Bulgarya ve Paristrium Tuna boylarindaki araziler olarak yorelendirdi ama bati Makedonyada bazi yoreler Hirvat Bosna Dioklea ve Rascia Bizans ust egemenligi altinda yari ozerk yerel hukumdarlik olarak idareye baslandi Ohri de bulunan ozerk Bulgar Ortodoks Kilisesi bir piskoposluk haline indirildi ama Konstantinopolis e Patrikligi ne baglanmadi Boylece Bulgar Ortodoks Kilisesi ozerkligini korudu ama Bulgar Piskoposu nun secim hakki Bizans Imparatoru na verildi Basileios savasta gosterdigi merhametsiz ezici davranisina karsilik Bulgaristan i tumuyle eline gecirince Bulgar halkina karsi cok anlayisli davrandi ve onlari bir dusman olarak gormeyip kendi Bizans tebaalari oldugunu kabul etti Vergileri bilerek hafif tuttu ve Bizans in her diger themalarindan vergiler altin olarak merkeze gonderilirken Bulgaristan dan urun olarak alinmaya baslandi Bulgar aristokrasisi Bizans sosyal ve idari hiyerarsisi icine katildi Ornegin son Car Vladislav in buyuk oglu sonradan Ankara ve Iznik arasinda olan Brukellaria Themasi na askeri valisi straogas oldu Kardesi ise Basileous Kafkaslari aldigi zaman kurulan Vaspurakan themasina Katepano olarak atandi ve ileride imparator olacak Isakios Komnenos un kayin biraderi oldu Bulgar ahali ise Bizans idaresini ve onun getirdigi adil barissal ortami kabullendiler ve hicbir ozel milli sorun yaratmadilar Suriye de Araplara karsi savas 976 999 Halep Emiri ile mucadele 976 986 976 dan 989 a kadar Halep emiri olan Said 969 dan beri ust egemen olarak kabul etmis oldugu Bizans a karsi gelip kendinden once emir olan Bagkur un Bizans a odemeyi kabul ettigi yillik tazminati odemedi Basileios imparator olmakla beraber Bizans politikasi Saray Kethudasi Basileios Lepdakane elinde idi ve Bardas Fokas komutasindaki Bizans ordusu Said uzerine uc defa 981 983 ve 986 de gonderildi Bu seferlerin hicbiri de basarili olmadi Said Fatimi halifesine bagligini bildirip Halep emirligi Fatimilerin vasali oldu Son seferden sonra Basileios Konstantinopolis te imparatorluk idaresini tum kendi eline almisti Fakat ic isyanlar baslamisti ve onun icin Fatimi Halifesi ile anlasmayi uygun buldu Bizans ve Fatimiler arasinda yapilan anlasmaya gore Bizanslilar Halep uzerindeki ust egemenlikten vazgecip yillik tazminat almayi birakacaklar ve Halep uzerine hic askeri hucumda bulunmayacaklardi buna karsilik 8 yuzyildan beri Konstantinopolis te bulunan camide hutbe Fatimi Halifesi adina okunacakti yani Sii oldugu kabul edilecekti Fatimi halifesi El Aziz e karsi mucadele 995 991 de Hamedan da bulunan Abbasi halifesi oldu Yerine cok kucuk cocuk olan oglu halife olarak gecti ve bu genc cocuk Halep e gelip yerlesti Bu durumdan faydalanmak isteyen Sii Fatimi Halifesi El Aziz Billah tam ismi Abu Mansur Nizar El Aziz Billah 994 te Halep e ordusunu gonderip sehri kusatti Halep emiri ve genc Abbasi halifesi nin taht naibi olan Luk ul Kebir ust egemen olan Bizans tan yardim istedi Halep i Nikiforos Fokas in imparatorlugu sirasinda alan ve Bizans vasali yapan general Mihail Burces Antakya da Antakya Duku unvaniyla sehri idare etmekteydi Basileios ona takviye kuvvetleri gondererek Halep e Fatimi Halifesinin kuvvetleri uzerine gitmesini emretti Fakat Mihail Burces epeyce yasli idi ve Halep i kusatan Fatimi ordusunun Turk asilli kolemen komutani Mancutekin de iyi komutandi 15 Eylul 994 te Asi Irmagi kenarinda yapilan muharebede Bizans ordusu imha edildi Bu sefer durum vahimdi Eger zamaninda yeterince buyuk bir ordu gonderilmezse butun Suriye kuzeyi ve Antakya Fatimiler eline gecmesi cok muhtemel gorunmekteydi Bu durumu anlayan Basileios hemen kendi komutanliginda askeri sefere cikmaya hazirlanmaya basladi 40 000 kisilik bir ordu topladigi bildirilmistir Fakat bu kadar buyuk bir orduyu sonbaharda kista Anadolu dan gecirip Halep e yetistirmek en asagi 3 ay surecek ve buyuk bir lojistik problemi cikaran bir cozulmez bir sorun olarak gorulmekteydi O zaman Basileios un cok buluscu askerligi iyice ortaya cikti ve o zamana kadar Roma ve Bizans tarihinde hic gorulmemis bir cozum tarzi buldu Her askere iki katir verildi Bunlardan biri askeri tasiyacak digeri ihtiyat binek olarak ve askerin silah ve erzagini tasiyacakti Boylece ordunun butun askerleri bindirilmis olarak Anadolu yu gectiler Sonunda 16 gunde tum Anadolu yu gecerek Nisan 995 sonunda 17 000 kisilik Bizans ordusu baslarinda Basileios Halep onlerinde gorundu Bizans ordusunun hic beklenmedik bir zamanda gorulmesi ve bu ordunun gucu hakkinda yayilan dedikodular Mancutekin in Fatimiler ordusu icinde bir panik yaratti Mancutekin hic destek gelecegini beklemedigi icin Fatimiler ordusu suvari guclerinin atlarini etraftaki meralara gondermisti Boylece Fatimiler ordusu gercekten Bizans ordusu ile boy olcusemeyecegi acikti Bunun uzerine Mancutekin askeri ordugahini yakarak kusatmayi birakarak buyuk bir panik icinde Sam a cekildi Imparator sahsen Humus a Emasa yuruyup o sehri talan etti ve diger Bizans ordu birlikleri bati Suriye ye yayilarak Tartus u elline gecirdi ve Trablussam i kusatmaya aldilar Buralara kadar butun arazileri talan ettiler Bu Bizans gucune karsi Fatimiler Halifesi El Aziz Billah Misir dan ordusu ile Suriye ye gelmeyi planlamaya basladi Imparator once Tartus a cekildi Sonra 995 sonbaharinda Konstantinopolis e daha yavas bir sekilde geri dondu Fatimi halifesi El Hakim e karsi mucadele 999 999 da yeniden Suriye de ortaya cikan gelismeler Basileios un Bulgaristan uzerine olan savaslarindan ayrilmasini gerektirdi Fatimiler Halifesi El Aziz Billah olmus yerine oglu El Hakim Bi Emrillah Fatimiler Halifesi olmustu Suriye deki Fatimi ordusu 19 Temmuz 998 de yeni Antakya Duku olan Damien Dallassenos ile muharebeye giristi Bu muharebeyi Bizanslilar kaybetti ve komutanlari Antakya Duku bu savasta olduruldu Yine Basileios Bulgaristan i birakarak Antakya yi ve etrafini Fatimilere vermemek amaci ile Antakya ve Suriye uzerine bir sefere cikmak zorunda kaldi 20 Eylul de Antakya ya vardi Ekim de guneye inerek Kayserya ve Humus kalelerini eline gecirdi Fakat 6 17 Aralik ta yaptigi Trablussam kusatmasinda sehri alamadi Basileios Tarsus a cekilerek kisi Tarsus ta gecirdi Fakat bu sefer Kafkaslarda sorunlar cikti ve Basileios o yorelere gitmek zorunda kaldi O ilkbahar Basileios Fatimi Halifesi El Hakim ile 10 yil sureli bir karsilikli baris anlasmasi imzaladi Bu baris ile Bizans in kuzey Suriye uzerindeki egemenligi sona erdi ama Basileios diger sorunlara ozellikle Bulgar Savasina tum ordusunu yoneltmek icin firsat kazandi Kafkaslar da savaslar 999 1023 Gurcistan seferi 999 Suriye de askeri seferden sonra 999 da II Basileios kisi Tarsus ta gecirdikten sonra tekrar Arap emirleri uzerine bir sefere gitmeye hazirlanmakta idi Fakat tam bu sirada Gurcistan Krali olan David in bir suikasta kurban gittigi haberi geldi Kral David isyan eden Bardas Fokas a yardim etmis ve bu isyan bastirildigi zaman kralligini kaybetmemek icin oldugunde kralligin Bizans a gecmesi icin Basileios ile anlasma yapmisti David olunce II Basileous kendi eline gecmesi gereken topraklari fiilen eline almak uzere Gurcistan a bir sefere basladi Malatya ya geldiginde oradaki ileri gelen Ermeniler tarafindan buyuk bir torenle karsilandi Oradan Nehri uzerinde bulunan Gurcistan baskentine varan Basileios orada bu topraklarin Bizans a ait oldugunu ilan etti ve kendine sadakat yemini veren Gurcu ileri gelenlerine toprak dagitti Kafkaslarda Bizans etkisinin cok buyumesine neden olan bu kolay gecen seferden sonra II Basileios Konstantinopolis e geri dondu Transkafkasya seferi 1018 1022 Bulgar devletini ortadan kaldirdiktan hemen sonra II Basileous 1014 te Abhazya Krali I Yorgi ile ugrasmak zorunda kaldi ve sonunda bir Transkafkasya seferine gecti Bu kralin babasi Bagrat Murat Suyu ile Aras nehri arasinda bulunan daglik bolgeyi Bizans in krallik unvanini kabul etmesine karsilik Bizans a vermisti Yeni tahta gecen I Yorgi bu arazileri geri aldi O zamanlar Selcuklulara bagli Turkmen yorukleri bu daglik arazilerdeki yaylalara girip yerlesmeye baslamislardi ve II Basileous bunlara karsi koymak icin bu tampon bolge uzerindeki egemenligini cok onemli saymaktaydi II Basileios 1021 de ordusunu Anatolikon themasinda topladi ve 1021 de ilkbaharinda Erzurum o zamanki Karin sehrine varip orayi Bizans a katti I Yorgi nin kendinin ust egemenligini kabul etmekle barisi saglama teklifini reddetti 11 Eylul 1021 de Gurcistan Kralligi ordusu ile Sirimni Muharebesi ne giristi ve bu zor catismayi kazandi Abhaziya ya dogru cekilen Gurculeri takip etti Herakleios doneminden 610 641 beri Bizans eline gecmemis olan Tiflis i eline gecirdi II Basileios kisi Trabzonda gecirdi Burada Abhazya Kralinin eski muttefiki olan Ani deki Ermenistan Krali III Smbat ile gorustu ve bu kralin olumunden sonra ulkesinin Bizans a gecmesi sarti ile onun ust egemeni olmayi kabul etti Van Golu nun guneyinde hukum suren Vaspurakan hukumdari ile gorusmelere basladi Bu hukumdar bu bolgeyi tum egemen olarak Selcuklu Turkmen girislerine karsi koymasi ve idare etmesinin imkansiz oldugunu bildirdi Kapadokya da buyuk bir arazinin timara benzer sahipliginin kendisine verilmesi karsiliginda ulkesini Bizans a teslim etti II Basileous un kendi uzerine hucum etmeye hazir oldugunu ve ona karsi koyamayacagini anlayan Abhaziya Krali da II Basileios huzuruna cikip ulkesinin egemenligini Bizans a terk etti ve 3 yasinda kucuk oglunu Bizans Imparatorluk sarayinda yetismesi icin Konstantinopolis e gonderdi Nikiforos Ksifias isyani 1022 1023 II Basileos cok basarili gecen Transkafkasya seferini bitirip Konstantinopolis e donmeye hazirlanmakta iken Bardas Fokas in oglu olan ile birlikte Bulgar Seferinde cok ustun basarilar gostermis general olan ve Anatolikon Themasi nin askeri valiligi Stratigos yapan Nikiforos Ksifias in isyan ettiklerini ogrendi II Basileos u Armeniakon Themasi valisini kendi eyalet gucleri ile isyancilar uzerine gonderip bu isyani bastirdi Kafkas seferleri sonucu Kendisi de bu isyani tesvik veren Abhazya Krali I Yorgi uzerine gitti O zamana kadar Bizans ust egemenligini hic kabul etmemis olan kucuk Kafkasya emirleri uzerine askeri gucler gonderip bir sira catisma ile onlari Bizans a tabi kildi II Basileous yuruyusune guneye donerek devam etti ve bu askeri sefer ta Urumiye Golu civarindaki Hristiyan emirlerine kadar destek saglamak suretiyle bir Bizans govde gosterisine donustu 1023 te Konstantinopolis e geri dondugunde ta Guneydogu Anadolu dan baslayip kuzeybatiya bir yay gibi uzanan 7 yeni Bizans themasi kurdurmus oldu Bunlar Edessa Urfa veya Firat sehirleri Melitene Malatya Tron Erzurum Vaspurakan Van Iberya ve Theodosioplis Abhazya themalari idi Hazarlara karsi sefer 1016 1015 yilinda Guney Rusya stepleri haritasi Hazar Hanligi nin idaresi altindaki arazi mavi ile gosterilmistir 960 li yillarda Kiev Rus Carligi Hazar Hakanligi nin gucunu azaltmayi basarmisti Bizans Hazarlarin bu guc kaybedip dususe gecmelerinden yararlanmislar ve Kirim ve diger kuzey Karadeniz kiyilarinda egemenlik saglamayi basarmislardi 1016 Chernigovlu Mstislav ile birlikte bir Bizans ordusu Kirim a hucuma gecti ve Hazar larin basinda bulunan Georgius Tzul u yenerek onun baskenti olan Kerc i ele gecirip Hazar egemenligine son buldurdu Boylece Bizanslilar tekrar guney Kirim uzerinde egemen oldular Venedik in taninmasi Saltanat doneminde Basileios Venedik i kendine bir muttefik olarak kabul etti Onun bu varsayimi ve politikasi Venedik in buyuk bir deniz gucu olarak dogmasina destek sagladi Su onemlidir ki Basileios Venedik in Italya hakkindaki sorunlarini Bizans imparatorunun vasal arazileri olan Adriyatik kiyilari yoreleri Hirvatistan Arnavutluk ta Dirac themasi ve guney Italya sorunlarindan ayirt etmemekteydi Butun bu Adriyatik Denizi kiyilara ayni dusmanlarin tehdidi altinda bulunmaktaydi Bulgarlar Slav kabileleri Dalmacya kiyilari korsanlari ve Sicilya da yerlesik Arap korsanlar Basileios un uzun suren Bulgar savaslari sirasinda Basiieos kendini Venedik in ust egemen ulkesi olarak gormekte idi ve Venedik ile cok yakin iliskiler kurmaya cok itina gostermistir Halbuki genc sehir cumhuriyeti yeni bir deniz gucu olmaya baslamisti 992 de Bizans ile Venedik Cumhuriyeti arasinda bir anlasma yapilip Marmara Denizi ne giriste Abidos Canakkale de bulunan gumrukte Venedik gemilerine ayricalik tanindi ve gemi gecis hakki resmini 2 Bizans altinina Nomisma indirildi Buna karsilik Venedikliler eger Basileios Italya ya asker cikartma karari alirsa bu askerleri tasimak icin hemen gemi saglamayi garanti ettiler 1000 de ise Adriyatik kiyilarinda bulunan Bizans yerleskeleri uzerinde Venedik Cumhuriyeti ne yetkiler verildi Bu Adriyatik kiyilarindaki Bizans yerleskelerine kiyilar daglik oldugu icin ve bu pek verimli olmayan daglik arazilerde yerlesik ahali eskiyalik yapmaya egilimli oldugu icin karadan erisilmesi cok zor ve tehlikeli olmakta idi ve bu Bizans idaresi icin buyuk zorluk ve masraf cikartmakta idi Halbuki deniz kiyisinda olduklari icin denizden kolaylikla varilmakta idiler Sonra Venedik icin bu kiyi yorelerinden buyuyen sehir nufusunu beslemek icin bu kiyilarda yetistirilen hububat ve gemilerini yapmak icin daglarda agac ve kereste satin almak cok daha az maliyetli idi Ayrica Venedik bu kiyilari kontrol ederse bu kiyilarda saklanip Venedik ticaret gemilerine hucum eden Hirvat korsanlari da daha kolay elimine edebilecekti Boylece hem Bizans a hem de Venedik e firsatlar saglayan bir antlasma yapip bu yorelerin hukuken idaresi Bizans altinda kalmakla beraber fiilen idaresini Venedik in yuklenmesi uzerinde anlastilar Venedik Cumhuriyeti Dukasi II Pietro Orseole oglu Giovanni yi hemen Konstantinopolis e gonderdi ve bu onerileri uygulayan bir antlasma hemen imzalandi Boylece Venedik Dukasi 1000 de Dux Dalmatia unvani ile egemenligi Bizans a ait olan Dalmacya kiyilarini idare etmeye basladi Bu antlasmayi kutlayan Venedik Katedrali ayininde sonradan Venedik in simgesi olacak on ayagi altinda bir acik kitap tutan kanatli San Marco yu gosteren bir sancak ilk defa vaftiz edilip Venedik bayragi olarak kabul gormeye basladi En son olarak 1004 te Guney Italya daki Bizans themasi merkezi olan Bari yi kusatan Araplara karsi tam sehir teslim olmadan bir Venedik filosu gonderdi ve Arap tehlikesi bu filo ile savusturuldu Venedik in sagladigi bu destek dolayisiyla cok memnun olan II Basileous Venedik dukunun oglu Giovanni ye imparatorun bir akrabasi olan Maria Argyra adli bir gelin verdi Ciftin nikahi Basileios ve ortak imparator Konstantinos huzurunda Bizans sarayinda Patrik tarafindan bir dini seremoni ile kiyildi ve cift ta kis basina kadar Konstantinopolis te bir sarayda misafir edildiler Italya da savaslar Alman istilasi 981 983 II Basileios ic isyanlarla ugrasmakta iken guney Italya da bulunan Bizans topraklarini kendi hallerine birakmisti Bu araziler yerel milisler tarafindan mumkun oldugu kadar savunulmakta idi Sicilya da bulunan Araplar devamli olarak yil be yil Arap korsan gemileri ile guney Italya ya hucumlarda bulunmaktaydi Kutsal Roma Cermen Imparatoru olan II Otto Bizans prensesi Theophasno ya yapmis oldugu evlilik dolayisiyla Guney Italya nin bir ceyiz olarak kendi eline gecmesi geregini de dusunerek babasinin uyguladigi politikaya tekrar uyarak 981 yazindan itibaren Bizans arazilerini eline gecirmeye basladi Guney Italya da bulunan Bizans hukumet idarecileri ve yerel milis gucleri buna engel olamamakta idi Bizanslilara destek saglayan yakin muttefikleri olan Lombardlar ozellikle Benevento daki Salerno Prensi Pandolf oldu 982 de II Otto Apulya ya indi ve 5 ay icinde bircok Bizans sehrini eline gecirdi Fakat sonradan ilgisini Sicilya dan gelen Araplar uzerine cekti O zaman II Basileios un arkasinda Bizans ta iktidar gucunde bulunan Saray Kethudasi Basil Lekapene Araplar ile bir gecici muttefiklik kurdu ve onlarin ordularinin Italya ya gecmesini sagladi 13 Temmuz 982 de II Otto Calabriya da Stilo Muharebesi nde Arap ordulari tarafindan buyuk bir yenilgiye ugratildi II Otto yuzerek oradan gecen bir Bizans gemisine giderek kurtulabildi Sonra Rossano da ordusunu yeniden kurdu ise de Aralik 983 te Roma da 28 yasinda iken oldu Sicilya dan Arap hucumlari 991 1002 II Basileios Onuncu yuzyil sonlarinda Italya da cok onemli olaylar meydana gelmemis ve orada Bizans topraklarinda savas tehlikesi ortaya cikmamistir Fakat Sicilya da bulunan Araplar 991 de Taranto yu ve 994 te Kalabriya da bulunan Matera yi ellerine gecirdiler ve Araplarla ittifak yapan Lombardlar ise Smargus un idaresi altinda 997 ile 1000 arasinda bir sira isyan cikardilar Bu nedenlerle Bizansli guclerinin devamli olarak uyanik olmalari gerekti Bizanslilar Italyan yerel milis kuvvetlerinin eger bir harp olursa yeterli olmayacagini bilmekteydiler Bu savunma noksanligi Apulya da yasayan Bizans halkini bu donemde devamli olarak rahat ve korkmadan yasamalarina engel oldu Fakat Bizanslilarin sansi vardi ve Theopano nun 991 de olumunden sonra Alman akinlari kesildi III Otto 996 da II Basileous a Jean Philathagos ve Bernard Hidesheim baskanligi altinda bir elci heyeti gondererek bir Bizans prensesle evlenmek istedigini bildirdi ama yasi icabi 1001 e kadar beklemek zorunda kaldi O yil Milano Kardinali Arnulf baskanliginda bir yeni elci gonderip yeniden bir Bizans prensesi ile evlenmek istedigini bildirdi Fakat 1002 de 23 yasindaki Bizans prensesi Prenses Zoi Otto III ile evlenmek uzere Italya da Bari ye geldigi zaman 24 Ocak ta III Otto nun 22 yasinda beklenmedik olumu haberini aldi Boylelikle Prenses Zoi Bati da Kutsal Roma Germen Imparatorlugu imparatoricesi olma sansini yitirmis oldu ama yirmi yil sonra bu sefer Dogu Roma Bizans Imparatoricesi olarak hukum surdu Lombardlarin isyani 1000 yilinda Guney Italya daki Bizans Lombardiya ve Calabriya themalari Araplar Sicilya dan Bizans arazilerine hucum etmeye devam ederlerken Bizans in Italyan topraklarinda yeni bir tehlike ortaya cikti 9 Mayis 1009 da iki asil Lombard Meles ve uvey kardesi Datto Bari de isyan ettiler Puglia daki askeri vali Katepano olmus oldugu icin Bari da uslenmis merkezi Bizans askeri guclerin basinda yetkili bir komutan bulunmuyordu Isyancilar bu lidersiz gucleri hemen alt ederek sehri ellerine gecirdiler Bu isyana neden Bizans yerel idarecilerinin yerlilere karsi cok kustahca davranip onlari kucumsemeleri idi Italya da bulunan Bizans gucleri bu isyani bastiramayacak kadar zayifti Bizans yerel idaresinin ve milislerinin ise hem Sicilya Araplarinin hucumlari ile ugrasacak hem yerel idarecilerinin uygunsuz hareketlerini onleyecek ve hem de yeni cikan isyanlari bastiracak imkanlari yoktu Bazi yerel milislerinin de isyancilari desteklemesi ile bu isyan butun Apulya bolgesine yayildi Isyanin ilk cikmasindan 10 ay sonra Mart 1010 da II Basileois Italya ya bir Bizans ordusu gondermeyi basardi komutasindaki bu guc Bari yi 61 gun kusatmadan sonra yeniden ele gecirip Apulya da Bizans idaresini yeniden kurdu Meles tam yakalanmak uzere iken once Benevento ya sonra da Almanya ya kacabildi Alman Imparatoru II Henri ona Apulya Prensi unvani verdi 9 yuzyildan sonra Iskandinav ulkelerinde yasayan Normanlar tarim arazilerinin hizla yukselen nufuslarinin gecimini saglayamadigi icin butun Avrupa ya yayilmaya baslamislardi Bircok Avrupa ulkelerinde gezici tuccar parali asker o da olmazsa eskiya olarak gecinmeye calismakta idiler Salerno Prensi Guamir in Normanlardan olusan zirhli atli agir suvari birlikleri kurdugu bilinmektedir Iste Normanlar Meles tarafindan Bizans aleyhine savasmak icin asker olarak tutuldular 1017 ilkbaharinda parali Normanlardan olusan agir suvari birlikleri tutan Lombard isyanci Meles Bizans askeri vali katepon Leo Tornikios uzerine yuruyup onu yenmeyi basardi ve isyancilar Apulya yi birkac ay elleri altinda bulundurdular Fakat II Basileios Katepanonu degistirdi Yerine komutan olarak Basileios Boioannes u atadi Bu komutan isyanci Lombard Norman ordusuna karsi bir yilda buyuk basarilar kazandi ve Ekim 1019 da Ofanto Nehri kenarinda Cannea de 216 da Kartaca generali Anibal in Romalilara karsi buyuk bir zafer kazandigi muharebe sahasinda yapilan muharebe ile onlari ortadan kaldirdi Bu zaferinden sonra Guney Italya daki Bizans gucunu guvence altina almak icin Italya Katepanonu Basileois Baioannes kuzey Apulya daki Gargano daglarini sinir olarak tespit edip bir tampon bolge kurdu ve orada bugunku Troia da Benevento yolunu kesmek icin kendine bir korunakli villa yaptirdi 1022 de Kutsal Roma imparatoru II Heinrich sahsen buyuk bir ordu ile guney Italya ya indigi zaman burada Bizans ordulari tarafindan burada durduruldu ve sonunda geriye donmek zorunda kaldi II Basileios 1023 te Transkafkasya seferinde geri dondukten sonra uc yuzyildir Araplarin elinde bulunan Sicilya yi alarak Arap korsanlarin guney Italya ya devamli hucumlarini kokunden durdurmaya karar verdi Nisan 1025 te bir Bizans ordusu Italya ya cikarak Italyan cizmesinin burnundaki Reggio di Calabria uzerine yurudu 1026 da II Basileios Guney Italya da askeri vali Katepano olan Basileios Boioannes a Sicilya yi tekrar istila etmek icin planlara ve askeri hazirliklara baslamasi icin bir emir verdi Ancak bu plan 12 yil sonra ne imparator II Basileous ne de planci Basileios Boioannes hayatta bulunmazken uygulanmaya koyuldu Degerlendirme1025 te II Basileios oldugunde Bizans Imparatorlugu haritasi Basileios kisa boylu toplu vucutlu yuvarlak yuzlu gur sakalli yuksek ve cok kavisli kaslari altinda alisilmamis kadar parlak acik mavi gozleri olan bir kisiydi Imparatorluk sarayinda satafatli ve tantanali torenlerden hic hoslanmazdi Sarayda ve sehirde imparatorluk kiyafetlerini giymez her gunku kiyafeti ile ve cok kere askeri uniformasi ile gezerdi Bu giysiler bir imparatora yakismaz kadar cok basit ve cok kere kirliydiler Zamaninin tarihcisi Psellos a gore otururken ve ayakta dururken gorunusunde hicbir ozellik bulunmazdi ama ata bindigi zaman ve cok iyi sekilde atini surdugu zaman tam bir imparator havasina girerdi Cok yetenekli bir devlet idarecisi idi Maliye islerinde de iyi anlardi Askerlikte basarili olan imparatorlar ve hukumdarlar arasinda cok nadir bulunan bir ozelligi ise hayatinda ve olumunde Bizans hazinesinin devamli olarak dolu olmasidir Ordu mensuplari arasinda sanki kendisine tapilircasina askerlerinin sevgisini kazanmisti Saltanatinin neredeyse butununde onceki imparatorlar gibi baskent Konstantinopolis te sarayinda oturup oraya buraya emirler yagdiracagina ordusunun basinda askeri seferlerde hayatini gecirmistir Ordusunun her bir diger ferdi gibi askeri tayin ve yiyecek yerdi ve ozel bir muamele gosterilmesini istemezdi Ordusunda bulunan ve sefer sirasinda olen subaylarin cocuklarina buyuk ilgi gosterirdi ve onlarin yiyecek giyecek barinma ve egitimini saglamak icin sahsi koruyuculuk yapardi Bunlardan cogu sonradan asker ve subay olup kendi komutasi altina girince gercekten Ordunun Babasi niteligini kazanmisti Basileios ulkesinin kucuk ve orta capli koylulerce da cok sevilmekteydi Bu tarimci sektoru Basileios un ordusunun bas diregi olup ordunun erzak levazim ve asker kaynagi idi Bunun devam etmesi icin Basileios kucuk ve orta capta tarim arazilerini koruyacak kanunlar cikartmis ve bu sinifa dusen vergi yukunu azaltmistir Saltanati sirasinda neredeyse devamli savaslar olmasina ragmen bu tarimci sinifi icin Basileous un imparatorluk donemi bir refah devri olarak gorulmektedir Diger taraftan Basileios soylulara buyuk toprak sahiplerine kiliselere ve manastirlara dusen vergi yukunu yukseltmis ve boylece onlarin iktidar gucune etkilerini ve servetlerini azaltmistir Bu nedenle bu halk kismi tarafindan Basileios sevilmemekteydi fakat kisilan iktidar gucleri dolayisiyla askerler Basileios u tutmaya devam ettikce ileri gelenlerin etkin olarak yapabilecekleri pek kisitli bulunmaktaydi Siyaset alaninda II Basileios bir oglu olmadan olmustur ve imparatorlugu kardesi VIII Konstantinos a birakmistir Bizans tarihinde en onemli imparatorlarin cogu boyle cocuksuz olmuslerdir ornegin I Justinianus Ne yazik ki kardesi ve onu takip eden hanedan uyeleri yeteneksiz hukumdarlar olmuslardir Basileios Bulgar Kralligini ortadan kaldirmak suretiyle birkac yuzyildan beri ilk defa Balkanlarda imparatorluk otoritesini yerlestirmistir Ayni sekilde daha Hristiyanlar icin kutsal olan ve o zamanlar bile bircok Hristiyan haci ceken Kudus e karsi olan Abbasi Arap tehlikesini denizden kiyisindan Kudus e olan yol uzerinde bazi onemli menzilleri ornegin Kesariye eline gecirerek azaltmayi basarmistir Imparator Herakleios tan beri hic Bizans girisimi gormemis olan uzak Hristiyan Kafkas ulkelerinde uzerinde Bizans otoritesinin gecmesine neden olmustur Diplomatik ve askeri planlarina gore atilgan bir siyasetle Sicilya nin Araplara eline gectikten sonra Araplarin Bizans idaresinde olan Guney Italya ya olan hucumlarini ve girislerini durdurmus ve boylece Bizans in Guney Italya da bulunan butun arazilerini elinde tutmaya muvaffak olmustur Imparatorlugun ekonomik durumu Basileios doneminde genellikle bir refah donemi olarak gorulmektedir Bizans Imparatorlugu Orta Caglarin en nufusu yuksek ulkesi olmustu ve Basileios doneminde nufusun 18 milyon oldugu tahmin edilmektedir Bu refah daha genis bir halk kutlesine ve ozellikle ulkenin alt tabakalarina da yayilmisti Cunku Basileios un mali siyaseti ile soylularin buyuk topraklar sahiplerinin kiliselerin ve manastirlarin vergi yuklerini yukseltmisti ve ozellikle kucuk ve orta capli tarimciyi hukuken ve vergi yuku azaltilmasi yoluyla tesvik etmekte idi Basileios 1025 te oldugunde Bizans devletinin yillik geliri 7 milyon Bizans altini nomismata idi Imparatorluk hazinesinde birikmis 14 4 milyon Bizans altini nomismata veya yaklasik 100 ton saf altin bulunuyordu Hemen soylemek gerekmektedir ki Basileios sadece iyi bir siyasetci iyi bir asker degil ayni zamanda cok iyi bir mali ve iktisadi idareciydi Son olarak din alaninda Basileios Kiev Rus Prensliginin Hristiyan Ortodoks dinini kabul etmesi bu ulkenin cogu pagan olan nufusunun Ortodoks olmaya donusturulmesi ve Rus Ortodoks kilisesinin dogrudan dogruya Konstantinopolis Patrikligi ne baglanmasi dolayisiyla Bizans in buyuklugunu ve prestijini cok artirmistir Boylece Islav irklari arasinda Bizans ve Konstantinopolis dinsel merkez olmustur Diger taraftan bu gelisme ve Bizans in kulturel ve sanat serveti Slavlarin bu Imparatorluga goz dikmelerine de neden olmustur II Basileios un ailesiII Basileios Bizans Imparatoru II Romanos ile Teophanonun ogludur ve Makedonyalilar Hanedani nin uyesidir Kardesleri sunlardir VIII Konstantinos d 961 o 1028 II Basileios ile birlikte ortak imparator ve onun 1025 te olumunden sonra 1028 e kadar tek imparator Anne Kiev Prensi I Vladimir ile evlenmistir II Basileous evlenmemis ve hic cocugu olmamistir Dipnotlari a b c d e Norwich 1999 ss Bol 14 Psellos 1992 ss Bol 1 Antakyali Yahya Tarih Cilt 2 say 430 kismi Fransizca tercumesinden Kitap I Basilieos bolumu Antakyali Yahya tarihi Cilt II say 430 Kaynak zamanin tarihcisi Ioannis Zonaras Annales adli eseri Bol 1 Turkler tarafindan Ihtiman Gecidi ve simdi Bulgarlarin Trayanovi vrataadi adi verdikleri Norwich 1999 ss 986 Antakyali Yahya Cilt II Kaynak Antakyali Yahya Kennedy Hugh 2004 The Prophet and the Age of the Caliphates The Islamic Near East from the 6th to the 11th Century Ingilizce Ikinci bas Harlow Longman ISBN 978 0 582 40525 7 Norwich 1999 ss 250 251 Basileios un bu Anadolu gecislerinde kendi gozu ile Anadolu nun zenginlerini ve buyuk toprak sahiplerinin nasil luks icinde yasadiklarini nasil kucuk ve orta tarimcinin ezildigini gordu ve bu ertesi yil yayinladigi toprak reformcu toprak sahipligi kanununa bir temel olmustur Antakyali Yahya Cilt II say 457 461 Norwich 1999 ss 1018 1019 Bu bilgilerin kaynagi 11 yuzyil Bizans tarihcisi Georgios Kedrenos tarafindan hazirlanmis Kisa Dunya Tarihi adli eserinde bulunmaktadir Bu tarihci 960 li yillardan sonra Hazarlar uzerinde belge birakan tek kaynak olmaktadir Ne yazik ki bu cift Venedik e dondukten sonra 1006 da Dalmacya kiyilarinda ortaya cikan bir kitlik ve onun sonunda cikan veba salgini sirasinda kucuk cocuklari ile birlikte olduler Norwich 1999 ss 1004 Psellos Mihail Chronologia Kitap 1 Basileios IIDis kaynaklarWikimedia Commons ta II Basileios ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Gregory Timothy E 2008 Bizans Tarihi cev Esra Ermert Istanbul Yapi Kredi Yayinlari ISBN 978 975 08 1507 2 Psellos Mikhail 1992 Mikhail Psellos un Khronographiasi cev Isin Demirkent Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 975 16 0485 0 Norwich John Julius 1999 Byzantium the apogee Ingilizce Londra Penguin ISBN 0 14 011448 3 Alexander Kazhdan Ed 1991 The Oxford Dictionary of Byzantium Ingilizce Oxford ve New York Oxford University Press ISBN 0 19 504652 8 Resmi unvanlarOnce gelen II Romanos Bizans Imparatoru 960 963 II Romanos ve VIII Konstantinos ile ortak II Romanos gucte 963 969 II Nikiforos ve VIII Konstantinos ile ortak II Nikiforos gucte 969 976 I Ioannis ve VIII Konstantinos ile ortak I Ioannis gucte 10 Ocak 969 15 Aralik 1025 VIII Konstantinos ortak II Basileios gucte Sonra gelen VIII Konstantinos