Monarşi ya da tek erklik, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Genellikle seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan, han gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir (oğlu, kızı, kardeşi gibi). Yani yetki genellikle babadan oğula geçer. Demokrasilerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü Türkçeye Fransızcadan (Monarchie) geçmiştir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.
Etimolojik anlamına bakılırsa monarşi bir kişinin yönettiği bir devlet düzenidir. Bu terim, iktidarın aynı soyda kaldığı, monarşinin en yaygın şekli olan kalıtsal monarşiyi de tanımlamakta kullanılabilir. Bununla birlikte, seçimli monarşiler de vardır.
Monarşi, yüzyıllar boyu, dünyada en yaygın yönetim biçimiydi. Bunlar çoğu zaman, geleneksel tanıma en yakın, tanrısal hakka dayanan monarşilerdi: prens, iktidarı tek başına elinde tutardı ve Tanrı'dan başka kimseye hesap vermek zorunda değildi, çünkü otoritesini Tanrı'dan aldığına inanılıyordu. Aslında, bu tip yönetim hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanamadı. Gerçekten, en müstebit hükümdarlar bile, uyruklarının bazılarını (zengin ve güçlü soylular, etkili din adamları gibi) kollamak zorundaydılar; üstelik ulaşım ve haberleşme araçlarının yavaşlığı da onları, uzak bölgelerdeki topraklarını başkaları eliyle yönetmeye zorluyordu. Bununla birlikte otorite, kralın veya danışmanlarının elinde toplanmıştı ve halk alınan kararlara karışamıyordu.
Birçok ülkede toplumsal ve siyasal gelişim, özellikle XVIII. yüzyıl sonlarında, Meşrutîyet adı verilen yeni bir tür monarşinin doğmasına yol açtı: buna göre hükümdarın yetkileri, yazılı bir anayasa ile tanımlandı ve sınırlandı. Bu monarşi genellikle parlamenterdir ve demokratik bir rejimdir: kral, devletin simgesi olarak kalır, ancak yürütme yetkisini bir hükûmete bırakır. Hükûmet de halk tarafından seçilmiş bir millet meclisinin kararlarına uymak zorundadır. Söz gelimi Hollanda, Danimarka, Birleşik Krallık, İspanya, İsveç, Japonya ve Belçika'da bugünkü durum böyledir.
Antik monarşi
Tüm toplumlar, tarihlerinin şu veya bu evresinde monarşiyi yaşamış ve ona kutsal bir nitelik vermiştir. Her eylemin bir ayin görünümüne büründüğü kalıcı bir dini ortam içinde yaşanılan bir dünyada, kral, ancak tanrının (İbranilerde) veya tanrıların seçtiği bir kişi, hatta mısır firavunları gibi tanrının kendi de olabilirdi. Monarşilerin bu ağırlıklı dini niteliği bu yönetim biçiminin ortadan kalkmasından sonra bile varlığını korudu: Mesela, Atina'da demokratik dönem içinde, yargıç kral, sitenin tüm dini hayatını denetimi altında tutuyordu. Tanrılar ve insanlar arasında aracılık görevini üstlenen hükümdar, kendini destekleyenlerin ve iktidarını kabul ettirmek için gerekli olan kişilerin gücünün, kendi iktidarını sınırladığını görüyordu. Mısır'da kral, defalarca rahiplerin engellemesiyle karşılaştı ve onlarla uzlaşmak zorunda kaldı; yine mikenai dönemi Yunanistan'ında krallık gücü, ayrıntılı ve bürokratik bir saray yönetimine dayanıyordu. Kral, aynı zamanda ordunun başıydı ve savaşlarda kendine eşlik eden savaşçılar sınıfını göz önünde bulundurmak zorundaydı.
Monarşilerin en mutlak nitelik kazandığı ve en uzun süre varlığını koruduğu bölgeler, tarımın sulamaya dayandığı ve karmaşık bir örgütlenme gerektirdiği yerlerdi (Nil Vadisi ve Mezopotamya deltası). Atina, Sparta veya Roma gibi başka yerlerde, oligarşi kısa süre içinde kralın yetkisi yerine kendi yetkisini kabul ettirdi. Bununla birlikte, İskender'in fethi sonucunda, Yunanistan'da doğu monarşilerinin kutsal niteliğinden geniş ölçüde esinlenen bir monarşi türü ortaya çıktı.
Modern monarşi
Kıta Avrupası'nda monarşi, Fransız İhtilali'ne kadar sürmüştür. 1789 Fransız İhtilalinden günümüze kadar olan süreçte modern devlet anlayışının ikinci aşaması yaşanmıştır. Bu aşamada egemenlik topluma verilmiştir. Egemenliğin yetkilerinin sınırlı olarak kullanılması gerektiğinin düşünülmesi gibi gelişmelerin yaşanmasının ardından, mutlak egemenlikten farklı olarak sınırlı bir egemenlik ortaya çıkmıştır. Egemenliğin sınırlandırıldığı dönemin siyasal iktidar tipi ulus devlet olmuştur.
Rönesans'ın etkisiyle 16. yy başlarından itibaren toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel ölçüleri değişikliğe uğramaya başlamıştır. Bu dönemde kent uygarlığının gelişmesi ve açık ekonomi düzenine geçilmesiyle sermaye, ulusal alanda ağırlığını daha fazla duyurmuştu. Burjuvazi sınıfı, niteliğini değiştirme ve üretken bir sınıf olma yolunda ilerlemekteydi. Ticarete ve el sanatlarına dayalı sermaye, giderek artış göstermekteydi. Ticaret burjuvazisinin korunması gerektiğini düşünen dönemin kralları, ticareti içte ve dışta korumaya yönelik önlemler alma yoluna girdiler. Ekonomiye egemen olan burjuvazi sınıfı, tüm yetkilerin kralda toplanmasıyla kazancını her bakımdan garantiye alabilecekleri düşüncesini taşımaktaydılar. Ayrıca kilise de kralın yönetimine girdi ve yönetimdeki ağırlığı ciddi oranda bir kayba uğramış oldu. Burada krallığın burjuvazi sınıfıyla kolaylıkla uyuşmasının bir nedeni de soylularla olan ve kökleri tarihte çok eskilere dayanan bir anlaşmazlık içinde oluşlarıdır. Krallar ve soylular tüm tarih boyunca birbirlerinin yetkilerini sınırlandırmak için uğraş vermişlerdir. Bu iki taraf arasındaki çatışmanın bir örneği de Magna Carta olarak gösterilebilir. "Özgürlük" terimi burjuvazi sınıfının temel statüsü haline gelecektir. Yeni dönem hukuku, genellik ve kesinlik karakterine sahip "modern" bir hukuk olacaktır.
Niccolò Machiavelli'ye göre; ahlakın kökenini toplum oluşturmaktadır. İnsanı evrensel bencil olarak tanımlamaktadır. Prensi ahlak dışı tutar ve toplumda düzeni sağlayacağına inanır. Ahlakın temel ilkesinin sevgi olduğu görüşündedir. Din, birleştirici olmalıdır. Bunun için de din, devlete bağlı durumda olmalıdır. Machiavelli, bu şekilde laikliği gerçekleştirmiş olur.
Jean Bodin ise, vicdan özgürlüğünü savunur. Machiavelli ile ortak yönleri; dinsel hoşgörüyü ülkenin düzeni için bir araç olarak görüyor oluşudur. Bodin'e göre kral, Tanrının vekili konumundadır ve gücünü ondan alır. Farklı dinlerde insanların birbirlerine hoşgörüyle yaklaşımında din birliğinin sağlanabileceği görüşündedir.
Thomas Hobbes da Machiavelli gibi kiliseyi devlete bağımlı kılar. Aslında hepsinin amacı; barış ve birliğin korunmasıdır. Fakat bu amaca, Bodin hoşgörüyle ulaşmayı amaçlarken Machiavelli ve Hobbes toplumu güderek ve zor kullanılarak bu ulaşmayı amaçlar. Üç düşünürün de benimseyip savunduğu yönetim biçimi mutlak egemenliktir. Üçü de görüşlerinde objektif ve tarihsel bir metot kullanmıştır.
Osmanlı monarşisi
Osmanlı Saltanatı veya Padişahlık, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan monarşiye verilen addır. Yönetim şekli Osmanlı Hanedanı mensubu padişahın görünüşte mutlak egemen olmasına dayalıdır.
Saltanatın bazı dönemlerinde, padişahın yetkin olmamasından dolayı, Haseki sultanlar veya Valide sultanlar (hatta Mihrimah Sultan örneğinde görüldüğü gibi, padişah kızı) devlet yönetimine müdahale etmişler, hatta zaman zaman bizzat devleti yönetmişlerdir. Bu dönem Kadınlar saltanatı olarak bilinir. Dönem büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama dönemine denk gelir. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşlılık döneminde (1550 civarı) başlamış, 1656 yılında Köprülü Mehmed Paşa’nın sadrazam oluşuna kadar devam etmiştir.
Saltanatın sınırlanması
1876 yılında II. Abdülhamid tarafından Birinci Meşrutiyet ilan edildi. 3 Ocak 1877'de Osmanlı'da ilk seçim yapıldı. Rusya'da bundan memnun değildi. 20 Nisan 1877'de Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Savaştan dolayı II. Abdülhamid 13 Şubat 1878'de parlamentoyu feshetti. 30 yıl askıda kalmasından sonra yine İkinci Meşrutiyet ilan edildi. Bununla birlikte Osmanlılar Trablusgarp Savaşı ve I. Dünya Savaşı'nda savaştı. Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'nda yenilmesiyle Meclis-i Mebusan 23 Nisan 1920'ya kadar açık kaldı. 28 Ocak 1920'de Son Osmanlı Meclisi Misak-ı Milli'yi kabul etti. 23 Nisan 1920'de yerini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bırakmıştır.
Saltanatın kaldırılması
Saltanat, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin 1 Kasım 1922'de kabul ettiği "Osmanlı İmparatorluğu'nun münkariz olduğuna dair" 308 numaralı kararname ile kaldırılmıştır. Kararname, ilga hükmünü geriye yürüterek "İstanbul'daki şekl-i hükûmetin 16 Mart 1336 (1920)'de tarihe intikal ettiğini" bildirmiştir. Saltanatın kaldırılmasıyla Türk tarihinin en uzun ömürlü devleti olan Osmanlı Devleti'nin 623 yıllık ömrü resmen sona ermiştir. 17 Kasım 1922'de son Padişah VI. Mehmed Vahdettin, Osmanlı'nın sonu olduğunu anlamış ve tahtından çekildiğini açıklamıştır. Aynı zamanda TBMM'ye de tahtından çekildiğini bildirmiştir. Saltanatın kaldırılmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Temmuz 2023.
- ^ Axis Türkçe Ansiklopedi, Monarşi Maddesi.
- ^ Modern Devlet Anlayışının Felsefi Temelleri 21 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2011, 15 (2): 1-20
- ^ İlber Ortaylı: Tarihimiz ve Biz, Timaş sf.119
- ^ İlber Ortaylı: Son İmparatorluk Osmanlı, Timaş sf.78
- ^ Bak. Düstur, Üçüncü Tertip c. 5. Yaygın kanının aksine, saltanat kanunla kaldırılmamıştır.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Monarsi ya da tek erklik bir hukumdarin devlet baskani oldugu bir yonetim bicimidir Saltanatin bir baska adidir Genellikle secim disi yontemler kullanilir Bu hukumdar Turkcede kral imparator sah padisah prens emir kagan hakan han gibi cesitli adlar alabilir Monarsiyi diger yonetim bicimlerinden ayiran en onemli ozellik devlet baskaninin bu yetkiyi yasami boyunca elinde bulundurmasidir Hukumdar oldukten sonra onun soyundan biri gelir oglu kizi kardesi gibi Yani yetki genellikle babadan ogula gecer Demokrasilerde ise devlet baskani secimle isbasina gelir Monarsi sozcugu Turkceye Fransizcadan Monarchie gecmistir Cezalandirma ve bagislama yetkileri sadece hukumdarin elindedir Otoritenin bir kralin veya bir imparatorun elinde oldugu yonetim turudur Etimolojik anlamina bakilirsa monarsi bir kisinin yonettigi bir dev let duzenidir Bu terim iktidarin ayni soyda kaldigi monarsinin en yaygin sekli olan kalitsal monarsiyi de ta nimlamakta kullanilabilir Bununla birlikte secimli monarsiler de vardir Monarsi yuzyillar boyu dunyada en yaygin yonetim bicimiydi Bunlar cogu zaman geleneksel tani ma en yakin tanrisal hakka dayanan monarsilerdi prens iktidari tek ba sina elinde tutardi ve Tanri dan baska kimseye hesap vermek zorunda de gildi cunku otoritesini Tanri dan aldigina inaniliyordu Aslinda bu tip yonetim hicbir zaman tam anlamiyla uygulanamadi Gercekten en mustebit hukumdarlar bile uyruklarinin bazilari ni zengin ve guclu soylular etkili din adamlari gibi kollamak zorundaydi lar ustelik ulasim ve haberlesme araclarinin yavasligi da onlari uzak bolgelerdeki topraklarini baskalari eliyle yonetmeye zorluyordu Bunun la birlikte otorite kralin ve ya danismanlarinin elinde toplan misti ve halk alinan kararlara karisamiyordu Bircok ulkede toplumsal ve siyasal gelisim ozellikle XVIII yuzyil sonlarin da Mesrutiyet adi verilen yeni bir tur monarsinin dogmasina yol acti buna gore hukumdarin yetkileri yazili bir anayasa ile tanimlandi ve sinirlan di Bu monarsi genellikle parlamenterdir ve demokratik bir rejimdir kral devletin sim gesi olarak kalir ancak yurutme yet kisini bir hukumete birakir Hukumet de halk tarafindan secilmis bir millet meclisinin kararlarina uymak zorundadir Soz gelimi Hollanda Danimarka Birlesik Krallik Ispanya Isvec Japonya ve Belcika da bugunku durum boyledir Antik monarsiTum toplumlar tarihlerinin su veya bu evresinde monarsiyi yasamis ve ona kutsal bir nitelik vermistir Her eylemin bir ayin gorunumune burundugu kalici bir dini ortam icinde yasanilan bir dunyada kral ancak tanrinin Ibranilerde veya tanrilarin sectigi bir kisi hatta misir firavunlari gibi tanrinin kendi de olabilirdi Monarsilerin bu agirlikli dini niteligi bu yonetim biciminin ortadan kalkmasindan sonra bile varligini korudu Mesela Atina da demokratik donem icinde yargic kral sitenin tum dini hayatini denetimi altinda tutuyordu Tanrilar ve insanlar arasinda aracilik gorevini ustlenen hukumdar kendini destekleyenlerin ve iktidarini kabul ettirmek icin gerekli olan kisilerin gucunun kendi iktidarini sinirladigini goruyordu Misir da kral defalarca rahiplerin engellemesiyle karsilasti ve onlarla uzlasmak zorunda kaldi yine mikenai donemi Yunanistan inda krallik gucu ayrintili ve burokratik bir saray yonetimine dayaniyordu Kral ayni zamanda ordunun basiydi ve savaslarda kendine eslik eden savascilar sinifini goz onunde bulundurmak zorundaydi Monarsilerin en mutlak nitelik kazandigi ve en uzun sure varligini korudugu bolgeler tarimin sulamaya dayandigi ve karmasik bir orgutlenme gerektirdigi yerlerdi Nil Vadisi ve Mezopotamya deltasi Atina Sparta veya Roma gibi baska yerlerde oligarsi kisa sure icinde kralin yetkisi yerine kendi yetkisini kabul ettirdi Bununla birlikte Iskender in fethi sonucunda Yunanistan da dogu monarsilerinin kutsal niteliginden genis olcude esinlenen bir monarsi turu ortaya cikti Modern monarsiMonarsi ile yonetilen ulkeler Kita Avrupasi nda monarsi Fransiz Ihtilali ne kadar surmustur 1789 Fransiz Ihtilalinden gunumuze kadar olan surecte modern devlet anlayisinin ikinci asamasi yasanmistir Bu asamada egemenlik topluma verilmistir Egemenligin yetkilerinin sinirli olarak kullanilmasi gerektiginin dusunulmesi gibi gelismelerin yasanmasinin ardindan mutlak egemenlikten farkli olarak sinirli bir egemenlik ortaya cikmistir Egemenligin sinirlandirildigi donemin siyasal iktidar tipi ulus devlet olmustur Ronesans in etkisiyle 16 yy baslarindan itibaren toplumlarin sosyal ekonomik ve kulturel olculeri degisiklige ugramaya baslamistir Bu donemde kent uygarliginin gelismesi ve acik ekonomi duzenine gecilmesiyle sermaye ulusal alanda agirligini daha fazla duyurmustu Burjuvazi sinifi niteligini degistirme ve uretken bir sinif olma yolunda ilerlemekteydi Ticarete ve el sanatlarina dayali sermaye giderek artis gostermekteydi Ticaret burjuvazisinin korunmasi gerektigini dusunen donemin krallari ticareti icte ve dista korumaya yonelik onlemler alma yoluna girdiler Ekonomiye egemen olan burjuvazi sinifi tum yetkilerin kralda toplanmasiyla kazancini her bakimdan garantiye alabilecekleri dusuncesini tasimaktaydilar Ayrica kilise de kralin yonetimine girdi ve yonetimdeki agirligi ciddi oranda bir kayba ugramis oldu Burada kralligin burjuvazi sinifiyla kolaylikla uyusmasinin bir nedeni de soylularla olan ve kokleri tarihte cok eskilere dayanan bir anlasmazlik icinde oluslaridir Krallar ve soylular tum tarih boyunca birbirlerinin yetkilerini sinirlandirmak icin ugras vermislerdir Bu iki taraf arasindaki catismanin bir ornegi de Magna Carta olarak gosterilebilir Ozgurluk terimi burjuvazi sinifinin temel statusu haline gelecektir Yeni donem hukuku genellik ve kesinlik karakterine sahip modern bir hukuk olacaktir Niccolo Machiavelli ye gore ahlakin kokenini toplum olusturmaktadir Insani evrensel bencil olarak tanimlamaktadir Prensi ahlak disi tutar ve toplumda duzeni saglayacagina inanir Ahlakin temel ilkesinin sevgi oldugu gorusundedir Din birlestirici olmalidir Bunun icin de din devlete bagli durumda olmalidir Machiavelli bu sekilde laikligi gerceklestirmis olur Jean Bodin ise vicdan ozgurlugunu savunur Machiavelli ile ortak yonleri dinsel hosgoruyu ulkenin duzeni icin bir arac olarak goruyor olusudur Bodin e gore kral Tanrinin vekili konumundadir ve gucunu ondan alir Farkli dinlerde insanlarin birbirlerine hosgoruyle yaklasiminda din birliginin saglanabilecegi gorusundedir Thomas Hobbes da Machiavelli gibi kiliseyi devlete bagimli kilar Aslinda hepsinin amaci baris ve birligin korunmasidir Fakat bu amaca Bodin hosgoruyle ulasmayi amaclarken Machiavelli ve Hobbes toplumu guderek ve zor kullanilarak bu ulasmayi amaclar Uc dusunurun de benimseyip savundugu yonetim bicimi mutlak egemenliktir Ucu de goruslerinde objektif ve tarihsel bir metot kullanmistir Osmanli monarsisiOsmanli Saltanati veya Padisahlik Osmanli Imparatorlugu doneminde kullanilan monarsiye verilen addir Yonetim sekli Osmanli Hanedani mensubu padisahin gorunuste mutlak egemen olmasina dayalidir Saltanatin bazi donemlerinde padisahin yetkin olmamasindan dolayi Haseki sultanlar veya Valide sultanlar hatta Mihrimah Sultan orneginde goruldugu gibi padisah kizi devlet yonetimine mudahale etmisler hatta zaman zaman bizzat devleti yonetmislerdir Bu donem Kadinlar saltanati olarak bilinir Donem buyuk olcude Osmanli Imparatorlugu nun duraklama donemine denk gelir Kanuni Sultan Suleyman in yaslilik doneminde 1550 civari baslamis 1656 yilinda Koprulu Mehmed Pasa nin sadrazam olusuna kadar devam etmistir Saltanatin sinirlanmasi 1876 yilinda II Abdulhamid tarafindan Birinci Mesrutiyet ilan edildi 3 Ocak 1877 de Osmanli da ilk secim yapildi Rusya da bundan memnun degildi 20 Nisan 1877 de Rusya Osmanli Devleti ne savas ilan etti Savastan dolayi II Abdulhamid 13 Subat 1878 de parlamentoyu feshetti 30 yil askida kalmasindan sonra yine Ikinci Mesrutiyet ilan edildi Bununla birlikte Osmanlilar Trablusgarp Savasi ve I Dunya Savasi nda savasti Osmanli nin I Dunya Savasi nda yenilmesiyle Meclis i Mebusan 23 Nisan 1920 ya kadar acik kaldi 28 Ocak 1920 de Son Osmanli Meclisi Misak i Milli yi kabul etti 23 Nisan 1920 de yerini Turkiye Buyuk Millet Meclisi ne birakmistir Saltanatin kaldirilmasi Saltanat Turkiye Buyuk Millet Meclisi TBMM nin 1 Kasim 1922 de kabul ettigi Osmanli Imparatorlugu nun munkariz olduguna dair 308 numarali kararname ile kaldirilmistir Kararname ilga hukmunu geriye yuruterek Istanbul daki sekl i hukumetin 16 Mart 1336 1920 de tarihe intikal ettigini bildirmistir Saltanatin kaldirilmasiyla Turk tarihinin en uzun omurlu devleti olan Osmanli Devleti nin 623 yillik omru resmen sona ermistir 17 Kasim 1922 de son Padisah VI Mehmed Vahdettin Osmanli nin sonu oldugunu anlamis ve tahtindan cekildigini aciklamistir Ayni zamanda TBMM ye de tahtindan cekildigini bildirmistir Saltanatin kaldirilmasinin ardindan Turkiye Cumhuriyeti kurulmustur Ayrica bakinizVeraset yasasiKaynakca Arsivlenmis kopya 29 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Temmuz 2023 Axis Turkce Ansiklopedi Monarsi Maddesi Modern Devlet Anlayisinin Felsefi Temelleri 21 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Ataturk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi 2011 15 2 1 20 Ilber Ortayli Tarihimiz ve Biz Timas sf 119 Ilber Ortayli Son Imparatorluk Osmanli Timas sf 78 ISBN 975 263 490 7 Bak Dustur Ucuncu Tertip c 5 Yaygin kaninin aksine saltanat kanunla kaldirilmamistir