Eski İzmir (Smyrna) kenti, körfezin kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir yarım adacık üzerinde kurulmuştu. Sonraki yüzyıllar boyunca Meles Çayı'nın ve bugünkü Yamanlar Dağı'ndan gelen sellerin getirdikleri mil ile bugünkü Bornova ovası oluştu ve yarım adacık, bir tepe hâline dönüştü. İzmir'deki ilk yerleşim yeri olarak tespit edilen Bayraklı/Tepekule Höyüğü'nün çevresi 1955 yılından beri yoğun bir gecekondu bölgesidir. Buradaki ilk kazılarda Türk Tarih Kurumu ile 'nün (o zamanki adıyla Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü) büyük katkıları olmuştur. Günümüzde bu höyüğün üzerinde TEKEL Genel Müdürlüğü'nün 'na ait numune bağı bulunmaktadır.
Batı Anadolu kıyılarındaki ilk yerleşimler -ki bunlar Truva Savaşı'ndan sonra kurulan Aiol, İyon ve Dor kökenlidir- genelde küçük yarımadalar üzerinde kurulmuştur. Bu yerleşimler, günümüzde, İzmir Çandarlı'daki , Foça'daki Phokaia (Fokaia), Bayraklı'daki Smyrna/Smirni (Bayraklı/Tepekule Höyüğü) ve Urla'daki Klazomenai/Kilizman; Aydın Didim'deki Milet/Miletos ve Muğla Milas'taki gibi yerleşimlerdir. Bu yarımada yerleşimleri hem iki limana sahiptiler, hem de kara ve denizden gelecek saldırılara karşı güvence içindeydiler. Elverişsiz havalarda limanlardan biri uygun olmadığı takdirde gemiciler diğer limanı kullanma şansına sahiplerdi. Bayraklı/Tepekule Höyüğü, körfezin kuzeydoğu köşesinde, kuzeyine sarp kayalı Yamanlar Dağı'nı da alarak karadan gelecek saldırılara karşı rahat bir konumdaydı. Güneyi açıktı. Eski İzmir yerleşimi yaklaşık üç bin yıl boyunca bu yarımada üzerinde yer aldı. MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısında büyük nüfus artışı yüzünden bugünkü Kadifekale (Pagos) eteklerindeki İzmir Agorası'na taşındı.
Neolitik Çağ ve Tunç Çağı (MÖ 6500-1050)
Eski İzmir (Smyrna) kentinin yerleşimi her ne kadar MÖ 3000 yılından çok daha geriye uzanmakta ise de yapılan son kazılarda henüz MÖ 3000 yıllarına kadar gidilebilmiştir. Kazılarda elde edilen bilgiler ışığında, Erken Tunç Çağında ilk İzmir yerleşikleri evlerini höyüğün en üst düzeyinde denizden 3 ile 5 metre yukarıdaki kayalar üzerine oturtmuşlardır. Bulunan çanak ve çömlekler Troya/Truva dönemi (MÖ 3000-2500) kültürüyle benzerlikler göstermektedir. Birinci yerleşim tabakasının üstünde Orta Tunç Çağı yerleşimi yer alıyordu. Burada bulunan keramik eserler (Troya II) döneminde (MÖ 2500-2000) ortaya konulan sanatsal eserlerle hemen hemen özdeştirler. Üçüncü yerleşme katı (Troya VI) dönemi ve Hitit dönemi ile çağdaştır (MÖ 1800-1050). Bu katta elde edilen büyük ve sağlam bir vazo, Afyonkarahisar ve Uşak kentlerinin güneyindeki Beycesultan kazılarında elde edilen kapların türündendir. Ayrıca birçok kap biçimi Orta Anadolu ile olduğu ölçüde (Troya VI) dönemi kap kacağı ile de benzerlikler taşımaktadır. Bunun yanında (Troya VI)'da gün ışığına çıkan 'Minyas' tipi vazolar Bayraklı/Tepekule Höyüğünde da ele geçmiş, bir de 4-5 tane Miken/Aka seramik parçasına rastlanmıştır. Açılan sondajlar küçük olduğundan evler hakkında geniş bilgi elde edilememiştir. Tunç Çağı'nda İzmir’de yaşayan yerli halkın dili konusunda herhangi bir fikir elde edilmesi mümkün olmamıştır. Minyas türü keramiğin ele geçmesi birçok Anadolu kentinde olduğu gibi, burada da MÖ 2000'lerde bir Miken/Aka ticaret kolonisinin bulunduğuna ilişkin ipuçları vermektedir.
Ancak 2005 yılında yapılan kazılarda keşfedilmiş olan Bornova ilçesindeki Yeşilova Höyüğü'nden elde edilen bulgularla kentin tarihinin MÖ 6500 yılına kadar uzandığı keşfedilmiştir. Bu höyükteki buluntular İzmir'deki ilk yerleşimin Neolitik Çağda Bornova Ovası'nda başladığını, yerleşim sayısının Kalkolitik ve Tunç Çağlar süresince artarak devam ettiğini göstermiştir.
Demir Çağı
Hitit döneminde (MÖ 1800-1200) Anadolu'da yazı kullanılıyordu ve bundan ötürü o dönemde tarih çağına ulaşılmış bulunuluyordu. Ancak MÖ 1200'lerde (Troya VII)'nin ve Hititler başkenti Hattuşaş'ın Balkanlar'dan gelen kavimlerce yıkılmasından sonra Orta ve Batı Anadolu yeniden yazısız ve karanlık bir çağa, Demir Çağı'na girdi. Demir Çağı, Anadolu'da yazının yeniden kullanılması ile Frigya Krallığı'nda MÖ 730, geri kalan Orta ve Batı Anadolu'da ise MÖ 650 yıllarına kadar sürmüştür. Kazılarda fazla miktarda çıkarılan keramik ürünlerden anlaşıldığına göre, Demir Çağı boyunca Eski İzmir'de Hellas'tan göç eden, Aioller ve İonlar yaşıyordu. Yarımadada yerli halkın yaşadığına dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamıştır. Bayraklı/Tepekule Höyüğü'nün MÖ 1050 yıllarında kurulmaya başlayan yerleşmesinin Hellas kökenli olduğu anlaşılmaktadır.
Kazılarda fazla miktarda çıkarılan keramik ürünlerden anlaşıldığına göre, Demir Çağı boyunca Eski İzmir'de bugünkü Yunanistan bölgesinden göç eden Aioller ve İyonlar yaşıyordu. Yarımadada yerli halkın yaşadığına dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamıştır. Bayraklı/Tepekule Höyüğünün MÖ 1050 yıllarında kurulmaya başlayan yerleşmesinin Helen kökenli olduğu anlaşılmaktadır.
Dört yüz yıl devam eden bu ilkel dönem boyunca başlıca beş yerleşme katı saptanmıştır. Bunlar:
- 1. Aiol yerleşmesi (MÖ 1050-MÖ 1000)
- 2. Erken, Orta ve Geç Protogeometrik yerleşme (MÖ 1000-MÖ 875)
- 3. Erken ve Orta Geometrik yerleşme (MÖ 875-MÖ 750)
- 4. Geç Geometrik yerleşme (MÖ 750-MÖ 675)
- 5. Subgeometrik yerleşme (MÖ 675-MÖ 650)
Söz konusu beş tabaka denizden 6,40 metre yükseklikte başlamakta ve 9,50 metrede son bularak 3 metre kalınlığında bir tabaka oluşturmaktadır. Kazılarda elde edilen Aiol keramiği Submyken orijinlidir. Protogeometrik ve Geometrik stildeki kap kacak ise genelde Attika vazoculuğunun bir devamı kabul edilmektedir.
Demir Çağı boyunca İzmir evleri, büyüklü küçüklü tek odalı yapılardan oluşmakta idi. Gün yüzüne çıkarılan en eski ev MÖ 925 ile MÖ 900 yıllarına tarihlenmektedir. İyi korunmuş hâlde ortaya çıkarılan bu tek odalı evin (2,45×4 m) duvarları kerpiçten, damı ise sazdan yapılmıştı. Erken Geometrik dönemden itibaren (MÖ 875'ler) bu tek odalı evler at nalı biçimli bir avlunun üç bir yanını çevirmekte idiler. Eski İzmirliler kentlerini MÖ 850'lerde kerpiçten yapılmış kalın bir surla korumaya başladılar. Bu tarihten itibaren Eski İzmir'in bir kent devlet kimliği kazanmış olduğu söylenebilir. Kenti "Basileus" adı verilen bir beyin idare ettiği olasıdır. Göçleri gerçekleştirenler ve kent ileri gelenleri soylu tabakayı oluşturuyordu. Kent duvarları içinde yaşayan nüfus olasılıkla bin kişi civarındaydı. Geç Geometrik ve Subgeometrik seramikle açıklanan dönemde (MÖ 750-650) ise yarımadanın nüfusu daha kalabalık olup belki de 1.500 kişiyi aşıyordu. Kent devlete ait halkın büyük bir bölümü civar köylerde yaşıyordu. Bu köylerde, bu çağdaki Eski İzmir'in tarlaları, zeytin ağaçları, bağları, çömlekçi ve taşçı işlikleri yer alıyordu. Geçimi tarım ve balıkçılıkla sağlanıyordu.
Kentin en önemli kutsal yapısı Athena Tapınağı idi. Bu tapınağın günümüze değin korunan en eski kalıntısı MÖ 725-700 yılları arasına tarihlenmektedir. Daha önceki dört dönemde (MÖ 1050-750), büyük bir olasılıkla yine Tanrıça Athena'ya tapınılıyordu, ancak o tarihlerde kadın tanrıçanın heykeli her hâlde küçük bir niş (naiskos) içinde bulunuyordu. Bilindiği gibi Homeros'un destanı İlyada, Aiol ve İyon lehçelerinin karışık olduğu bir dille yazılmıştır. Bu nedenle dünya tarihinin bu çok önemli destansı yapıtı büyük olasılıkla bu iki lehçenin konuşulduğu sınır bölgesi olan İzmir'de oluşturulmuştur. Nitekim Helenistik dönem İzmirlileri Homeros için 'Homeraion' adlı bir yapı inşa etmişlerdir.
Parlak dönem (MÖ 650-545)
Eski İzmir'in parlak dönemi MÖ 650-545 yılları arasına denk düşer. Yaklaşık yüzyıl süren bu dönem, bütün İyonya uygarlığının en güçlü dönemini oluşturur. Bu dönemde Miletos'un liderliğinde Mısır'da, Suriye ve Lübnan'ın yavuz kenti Batı kıyılarında, Propontis'te (Marmara Bölgesi), Pontus'ta (Karadeniz) koloniler kurulur ve Doğu Helen dünyası kıta Yunanistan'ı ile rekabet ederek birçok alanda ve konuda onun yerini almaya başlamıştır. Bu dönemde İzmir'in tarımcılıkla yetinmeyip Akdeniz ticaretine de ortak olduğu görülmektedir. Bu dönem katlarında bulunan Fenike kökenli eserler, Kıbrıs kökenli heykel ve heykelcikler, Ön Asya ya da Akdeniz orijinli fayans figürcükler bu uluslararası ticaretin günümüze kalmış eserleridir.
Parlak dönemin İzmir'deki önemli belirtilerinden biri MÖ 650 yılından itibaren yazının yaygınlaşmaya başlamasıdır. Kadın tanrıça Athena'ya sunulan armağanların birçoğunda sunu yazıtları bulunmaktadır. Kent halkının sayısı fazla olmasa da bir bölümü okuryazardır. Kazılarda ortaya çıkarılan Athena Tapınağı (MÖ 640-580), Doğu Helen dünyasının en eski mimarlık eseridir. En eski ve en güzel sütun başlıkları şu ana kadar İzmir'de bulunmuştur. Samos, Milet, Efes, Erythrai ve Phokaia'da çıkarılan sütun başlıkları MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısından (MÖ 575-550) önce değildir. Helen sanatının en özgün mimarlık ögeleri olan Aiol ve İyon türü başlıklar ile İyon ve Midilli biçimi kimationlar doğuşlarını Eski İzmir'de gün ışığına çıkan ve büyük ölçüde Anadolu Hitit sanatından esinlenmiş olan bu başlıklara borçludurlar.
Helen dünyasının çok odalı ev tipinin en eski örneği Eski İzmir'de bulunmuştur. Gerçekten MÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan iki katlı, beş odalı, ön avlulu çifte "megaron", Helenlerin bugün için bilinen, bir çatı altındaki en eski çok odalı evdir. Ondan önceki Yunan evleri yan yana dizilmiş megaronlardan oluşuyordu. Eski İzmir'in cadde ve sokakları daha 7. yüzyılın ikinci yarısında ızgara planlı idi, caddeler ve sokaklar kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanıyor, evler genellikle güneye bakıyordu. İleride MÖ 5. yüzyılda Hippodamos tipi adını alacak olan bu kent planı özünde Yakındoğu'da çoktan biliniyordu. Bayraklı şehir planı bu tür kent dokusunun Batı dünyasındaki en erken örneğidir. İyon uygarlığının en eski parke döşeli yolu Eski İzmir'de gün ışığına çıkarılmıştır.
Helen dünyasının en eski sivil mimarlık eseri Eski İzmir'de 7. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olan güzel taş çeşmedir. Bir zamanlar Yamanlar Dağı üzerinde yükselen Tantalos mezarı, "tholos" biçimli anıtsal mezarların güzel bir temsilcisidir. Tantalos tümülüsünün mezar odası, adı geçen çeşmenin planında idi ve onun gibi "Isopata" tipi adını taşıyan yapı türünde idi. Yani planı dörtgendi ve üstü bindirme tekniğindeki bir tonozla örtülü bulunuyordu. Tantalos mezarı adı ile anılan bu anıtsal eser Eski İzmir'de MÖ 520-580 tarihlerinde yönetimi elinde tutan Basileus'un ya da Tyra'nın mezarı olmalıdır.
Eski İzmir'de, çömlekçi işlikleri, arkeoloji literatüründe "Oryantalizan" ya da "Friz Stili" adı ile anılan seramik türünün güzel örneklerini üretiyor, taşçı ustaları mimarlık eserlerinden başka anıtsal boyda heykeller ve heykelcikler yontuyor ve bütün bu sanat yaratılarının bir bölümü dış pazarlara sürülüyordu.
Bilindiği gibi MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında o zamanki antik dünyanın kültür merkezi Batı Anadolu idi. Özellikle Milet'te tarihte ilk defa batıl inançlardan ve her çeşit din etkisinden kurtulmuş, özgür düşünceye dayalı bilimsel araştırmalar başlamıştı. Doğu dünyasının zengin bilgi ve deneyim hazinelerinden yararlanarak ve özellikle özgür düşünce yöntemiyle Thales, ve Anaksimandros gibi doğa filozofları bugünkü Batı uygarlığının temellerini atmışlardı. Thales dünyada ilk defa bir doğa olayını, MÖ 28 Mayıs 585 tarihinde olagelen güneş tutulmasını oluşundan önce hesaplamıştır. Böylece kültür ve bilim alanında tarihin başlangıcından beri 2.500 yıl boyunca Mezopotamya ve Mısır'ın elinde olan önderlik, Batı Anadolu'ya geçmiştir. Batı Anadolu bu önderliğini İranlıların Anadolu'yu işgal ettikleri 545 yılına değin korumuştur. Ancak İran işgali ile filozoflar, bilim adamları ve sanatçılar Atina'ya göç edince kültür ve ilim alanındaki önderlik Atina'ya geçmiştir.
Milet, Efes, Samos/Sisam gibi İzmir de 6. yüzyılın başlarında büyük olasılıkla düşünce ve bilim alanında önde gelen kentlerden biriydi. Ancak Eski İzmir MÖ 640-545 tarihlerinde döneminin en ileri kültür merkezlerinden biri olduğu hâlde, daha sonraları önemini yitirdiği için, çalışmalarda eski hızını kaybetmişti. Eski İzmir'in edebiyat, şiir, tarih, felsefe ve bilim konularında ne düzeyde olduğu hakkında yeterli bilgi mevcut değildir. Mimarlık konusunda ise önemli bir merkezdi.
Herodot, Eski İzmir'i Lidya kralı Alyattes'in aldığından bahseder. Kazılarda da bu olay MÖ 500 sıralarına tarihlenir. Kent ve Athena Tapınağı tahrip olsa da İzmirliler MÖ 590 yıllarında tapınağı tekrar inşa ederler. Daha sonra Persler tarafından 6. yüzyılın ortalarında ele geçirilen kent, bu olayla birlikte parlak devrini tamamlamıştır. Bu tarihten sonra Athena Tapınağı'na hediye edilmiş hiçbir armağan bulunamaması da bu tahribatın önemli göstergelerinden birisidir.
Gerileme dönemi (MÖ 500-300)
Athena Tapınağı MÖ 545 tarihlerinde terk edilmişse de yerleşim sürmüş, ancak bundan sonra iki yüz yıl kadar bir süre eski İzmir önemini ve işlevini yitirmiştir.
MÖ 5. yüzyıl boyunca küçük ancak zengin bir yerleşmenin yer aldığı Bayraklı/Tepekule Höyüğü MÖ 5. yüzyılın sonunda ve özellikle 4. yüzyıl süresince yoğun bir iskâna sahne olmuştur. Bu dönemde, ortalarında büyük avlular olan biri beş, biri sekiz ve diğeri on beş odalı olmak üzere üç ev gün ışığına çıkarılmıştır. Bunların, kenti idare eden ve muhtemelen dönemlerindeki Pers etkisine uyarak yakın civardaki Larisa'da olduğu gibi, birer tiran olan beylere ait olmaları akla yakın gelmektedir. Nitekim Yamanlar Dağı'nda hâlâ kısmen korunmuş olan ve önemli kişilerin mezarları olması gereken düzgün krepisli birkaç 4. yüzyıl tümülüsü bu düşünceyi desteklemektedir.
Söz konusu merkezi avlulu büyük üç evden başka birçoğu megarondan bozma dörtgen planlı küçük evler bulunmuştur. Bayraklı/Tepekule Höyüğünün bütün üst düzeyinin 4. yüzyıl boyunca evlerle kaplı olduğu söylenebilir. Öyle anlaşılıyor ki Anadolu'daki Pers işgali 4. yüzyılda gücünü yitirmiş ve İyon kentlerinin büyümesine neden olmuştur. Meydana gelen nüfus patlaması ile yüz dönümlük Bayraklı/Tepekule Höyüğü, İzmirlilere küçük gelmeye başladığından, MÖ 300 tarihlerinde Kadifekale (Pagos) eteklerinde yeni bir İzmir kenti kurulmuştur.
Helenistik dönem ve Roma İmparatorluğu dönemi (MÖ 333-MS 395)
Büyük İskender'in günümüzde İskenderun'da yer alan İssos'ta Pers Kralı III. Darius'u yenmesinden (MÖ 333) ve arkasından bütün doğuyu ele geçirmesinden sonra Helen dünyası büyük bir refah çağına erişti. Kentler nüfus patlamalarına sahne oldu. Helenistik Dönem'de İskenderiye, Rodos, Bergama ve Efes kentlerinden her biri yüz binin üstündeki bir nüfusa eriştiler. Küçük bir tepeciğin üzerinde kurulmuş olan eski İzmir kentinin duvarlarının içinde yalnız birkaç bin kişi yaşayabiliyordu. Bu nedenle en geç MÖ 300 sıralarında Kadifekale'nin eteklerinde, yeni ve büyük bir kent kuruldu.
MÖ 323 yılında Büyük İskender'in ölümü üzerine çıkan iç savaşta İzmir (zamanın ismiyle Smyrna), önce Lisimahos'un, sonra onu MÖ 281 yılında Salihli yakınlarında yapılan 'nda yenen Seleukosların kralı I. Seleukos'un eline geçti. Seleukos egemenliği MÖ 190 yılında bugünkü Manisa'da yapılan Magnesia Muharebesi'ne kadar sürdü. Seleukosların, Romalılara karşı kaybettiği bu savaştan iki yıl sonra bugünkü Dinar'da yapılan Apamea Antlaşması ile kentin egemenliği Pergamon (Bergama) Krallığı'na geçti. Bergama egemenliği, Kral III. Attalos'un ölümüne dek sürdü ve bu tarihte kent Romalıların eline geçti ve Asya Eyaleti'ne bağlandı.
Tarihçi Strabon, Smyrna'nın kendi zamanında yani MÖ 1. yüzyıla geçiş sırasında en güzel İyon kenti olduğunu belirtmektedir. O dönemde kentin küçük bir bölümü Kadifekale'nin (Pagos) üzerindeydi. Büyük bölümü ise düz arazi üzerinde bulunan liman çevresine toplanmıştı. Ana tanrıçanın tapınağı ile "gymnasion" da bu hat üzerinde yer alıyordu. Caddeler düzdü ve tamamı büyük taşlarla düzgün bir biçimde kaplanmıştı. , kentin doğu-batı yönünde uzanan iki ana yolunun (Kutsal yol ve Altın yol) bulunduğunu ve bu yollarla kentin, denizden gelen esinti ile serinlediğini anlatmaktadır. Strabon İzmir'de Homereion olarak adlandırılan bir stoanın (belki de bir perystil ev) varlığından söz eder. Bu evin içinde Homeros'un bir heykeli bulunuyordu.
Roma Çağı'nda İzmir'de inşa edilen yapılar arasında, Kadifekale'nin kuzeybatı eteğindeki antik tiyatro ve batıdaki stadyumun her ikisinden de pek az iz kalmıştır. Diğer taraftan İzmir/Smyrna Agorası oldukça iyi korunmuş olup bugün kısaca Agora olarak bilinmektedir. Agora'nın ölçüsü 120×80 metre uzunluğundadır ve geniş bir avlusu vardı. Doğusunda ve batısında birer stoası vardı. Her iki yapı 17,5 m olup ikişer katlıydı. Ayrıca 28 m uzunlukta bir bazilika da mevcuttu. MÖ 2. yüzyılda Romalıların egemenliğine giren İzmir ikinci kez altın dönemini yaşamaya başlar. MÖ 88 yılında Pontus Kralı VI. Mithridatis'in eline geçtiyse de iki yıl sonra Romalılar şehri geri almıştır.
İncil'de sözü edilen Yedi Kiliseden bir tanesinin bulunduğu İzmir, Hristiyanlığın gelişmesinde önemli bir rol oynar. İzmir'in ilk başpiskoposu olan Aziz Polikarp havari ve İncil yazarı Yuhanna'nın ilk müritlerinden biridir. Yaklaşık 70 yılında Anadolu'da doğmuş, inancından ötürü 23 Şubat 155'te İzmir akropolü üzerinde bulunan stadyumda Romalılar tarafından yakılarak öldürülür. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce İzmir, çağdaş dönemde "Bizans İmparatorluğu" olarak tanınacak Doğu Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olur.
Doğu Roma İmparatorluğu ve Beylikler dönemi
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Emevîler, Selçuklular, Haçlılar ve Cenevizliler kenti ele geçirmek için birbirleriyle savaşırlar. Kenti ilk önce Emevîler 672 yılında denizden zapt edip İstanbul'a yaptıkları akınlarda bir üs olarak kullanırlar. Türkler ise ilk kez 1081 yılında Selçuklu akıncılarından olan ve zamanla ilk Türk denizcisi olan Çaka Bey'in komutasında İzmir'i ele geçirirler. İzmir'den hareketle Ege Adaları ve Çanakkale Boğazı'na düzenlediği akınlarla Bizanslılara korku salan Çaka Bey'in ölümünden sonra Bizanslılar kenti 1098 yılında geri alırlar. 1204 yılında ise şehrin kıyı tarafı Rodos Şövalyeleri'nin eline geçer.
1310 yılında Aydınoğlu Umur Bey tüm şehri ele geçirir. 1344 yılında Cenevizliler kıyıdaki Aziz Peter Kalesi'ni ele geçirirler. Cenevizliler aşağı kenti kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı kentte (Kadifekale) hâkimiyet kurar. Halk arasında kullanılan "Gavur İzmir" deyimi o dönemden kalmadır ve Cenevizlilerin elinde kalan aşağı kenti tanımlamak için kullanılmıştır.[] 14. yüzyıl ortalarında Aziz Peter Kalesi ve aşağı kent bu kez Rodos Şövalyeleri tarafından ele geçirilir. Bu arada Osmanlı İmparatorluğu 1398 yılında İzmir üzerinde hâkimiyet kurar. Ankara Muharebesi'ni kazanarak Osmanlı İmparatorluğu'nu mağlup etmiş olan Timur'un bizzat komuta ettiği Timur İmparatorluğu ordusu, Aralık 1402'de yaptığı İzmir Kuşatması sonucunda kenti Hospitalier Şövalyeleri'nin elinden alır ve Aziz Peter Kalesi'ni yerle bir eder. Bu fetih Timur'un Hristiyan güçlere karşı yapmış olduğu tek savaş olması nedeniyle ayrıca önemlidir. Osmanlı Devleti'nin toparlanmasından sonra 1422 yılında II. Murad kenti zapt eder ve İzmir bundan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olur.
Osmanlı İmparatorluğu dönemi
Eski İzmir'in ilk keşfi, burayı 1429-1430 ve 1446 yıllarında ziyaret eden Ciriaco d'Ancona tarafından yapılmıştır.
Osmanlı idaresinin ilk yüzyıllarında ikinci derece bir sancak olan İzmir'in ilk Osmanlı yöneticisi 'dır. İzmir 1605-1606 yıllarında Celali İsyanları kapsamında ve Kalenderoğlu ayaklanmalarına sahne olmuştur. Ancak kent, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1620 yılında yabancılara tanıdığı kapitülasyonlardan sonra giderek İmparatorluğun en önemli ticaret merkezlerinden biri hâline gelir.
1619 yılında Fransız, 1620 yılında İngiliz konsoloslukları açılır. Bu arada şehrin nüfus yapısı da değişmeye başlar. 16. yüzyıl kaynakları İzmir'de on dokuz cami, on sekiz havra ve sadece bir Rum Ortodoks kilisesi bulunduğunu, kentin dokuz mahallesinden sadece birinde Hristiyanların yaşadığını belirtmektedir. Dolayısıyla, o dönemde şehir merkezinde Müslüman Türkler çoğunlukta, önemli ve köklü bir Musevi cemaati mevcut (Sabatay Sevi 17. yüzyılda İzmir Musevi cemaatinin içinden çıkmıştır) ve Hristiyan Rumlar azınlıkta olmalıdır. Evliya Çelebi de, 1672 yılında İzmir'i ziyaretinde, nüfus yapısındaki değişimin ilk gözlemlerini kaydeder ve Alsancak (Punta) mahallesinde giderek artan sayıda yerli gayrimüslimlerin, Levantenlerin ve Batılı tüccarların yoğunlaştığını yazmıştır.
İzmir'de 1676 yılında yaklaşık otuz bin kişinin öldüğü bir veba salgını, 1742 yılında şehrin yarısının yandığı büyük bir yangın olur. Osmanlılarca İzmir'e paşa düzeyinde yapılan ilk atama, 1707 yılında yabancı tüccarlarca düzenlenen 'ndan sonra 1716 yılında tayin edilen Köprülü Abdullah Paşa'dır. 18. ve 19. yüzyıllarda kent Fransız, İngiliz, Hollandalı ve İtalyan tüccarların gözdesidir. Bu gelişmeye paralel olarak Aydın Eyaleti'nin önce 1841 yılında geçici olarak, sonra da 1850 yılında kesin olarak İzmir'e aktarılmıştır. Aynı yıl Sultan Abdülmecid, 1863 yılında da Sultan Abdülaziz İzmir'i ziyarete gelmişler, 1871 yılında kurulan belediyenin ilk başkanı da Yenişehirlizade Ahmet Efendi olmuştur.
19. Yüzyılda İzmir
19. Yüzyıl’da İzmir’in tarihsel bir gelişim yaşadı. Kent, 1841’de Aydın Vilayeti’nin merkezi olmuştu. 1843-50 arasında merkez Aydın olurken Halil Rifat Paşa ekseninde 1850-1867 arasında İzmir yeniden merkez haline geldi ve Aydın Vilayeti adı altında idari durumunu korudu. Kentin 19. Yüzyıldaki nüfusuna ilişkin veriler muhtelif nedenlerden (salgın hastalıklar, doğal afetler, göçler vb.) dolayı belirli bir çizgide değildir ancak genelde 100 bin üstü bir nüfus verilmektedir. 18. Yüzyılda kentte Müslüman nüfus artmıştı ve 19. Yüzyıldaki göç dalgaları (Tatar göçleri, 1856 ve 1877-78 sonrası göçler) demografide farklılaşmalar yarattı. 1890 tarihli sâlnamenin 145 binlik bir nüfusa işaret ettiği belirtilirken resmi kayıtlar ve seyahatnamelere göre nüfus çeşitliliği Türk, Rum, Yahudi, Ermeni ve Franklardan oluşmaktaydı.
İktisadi yükseliş, yatırımlar, ticari ve sosyal hayat
1838 Baltalimanı Antlaşması ve 1856’da mülk edinme hakkı sonrasında İzmir başta İngiltere, Avusturya ve Fransa’dan olmak üzere yoğun bir tüccar ilgisine mazhar oldu. deyişiyle "davetsiz Hıristiyan-Avrupalı misafirler" kente gelirken sermaye, iletişim ve nakil araçlarıyla beraber geliyorlardı. Ticari gelişmelerle beraber 1850 sonrasında İzmir’e yoğun bir sermaye akımı oldu ve Osmanlı’nın kapital dünyayla senkretize oluşunda İzmir başkent sonrasında merkezi bir mahiyet kazandı. Örneğin İzmir'in yıl bazında ortalama ithalatında İngiltere’nin oranı 18. Yüzyıl sonlarında %10,4 ve 1817-1820 arasında %41 iken bu oran 1899’da %60’a çıkacaktı. Limandaki gemi trafiği ise sürekli arttı ve kentin hinterlandı yatırımlarla genişledi. Yabancı tüccarlar ağırlıkla Batı ile teması bulunan, deniz nakliye şirketlerinin yoğun olduğu Pasaport ve Rıhtım civarına yerleşiyorlardı.
Kentte 1843’te Commercial Bank of İzmir kuruldu, 1860’ta ve 1863’te Osmanlı Bankası İzmir şubeleri açıldı. Bu ticari dönüşümü güçlendiren etkenlerin başında ulaşımdaki yatırımlar geliyordu. İzmir-Aydın (1860) ve İzmir-Kasaba (1866) arasında tesis edilen demiryolu bağlantıları ülkenin ilk demiryolu hatlarındandı. Bu hatlar İngiliz ve Fransız sermayedarlarla zirai açından zengin olan Batı Anadolu’nun tarım ürünlerini limana taşımak üzere tesis ediliyordu. Genişleyen ticaret sonrasında hem daha büyük bir kapasite yaratmak hem de kaçakçılığı önlemek adına yeni bir limanın tesisi 1876’da olmuş ve Rıhtım 1880’de tamamen hizmete girmiştir. Telgraf hatları da İzmir-Menemen (1866) ve İzmir-Çeşme (1869) arasında tesis edildi. Bu yatırımlar hem demiryolu-liman bütünleşmesini sağladı hem de kentin sosyo-ekonomik çehresini değiştirdi. Türklerin ticari hayatı daha çok kendi ürettikleri ürünlerin iç pazarlara gönderilmesi ve ortaklık kurdukları azınlıklar eksenindeki sınırlı ticaretten ibaret kalıyordu.
Rıhtım sonrası tramvay hatları döşenmeye başlandı. Denizden ve bataklık bölgelerden elde edilen değeri yüksek arazilerdeki imar faaliyetleriyle kentin zengin ve Batılı semtleri doğmaya başladı. Alsancak Gar’ın inşası sonrasında başta İngilizler olmak üzere yabancılar bu çeperde lojman, depo, tamir ve bakım atölyeleri kurdular hatta itfaiye teşkilatını buraya yerleştirdiler. St. Jean Kilisesi ve İngiliz Hastanesi de bu civarlarda inşa edilmişti. Yüzyılın ortalarında başlayan sanayileşmeyle de Punta (Alsancak) ve Darağacı (Alsancak Gar’ın ardında başlayan ve Şaraphane’ye kadar uzanan bölge) önemli gelişim gösterdi. Buralarda buharlı değirmenler, sigara ve kâğıt fabrikası, bıçkı atölyeleri, Tarihî Havagazı Fabrikası, buz fabrikaları, Prina Fabrikası, pamuk yağı ve makarna fabrikası gibi işletmeler yabancı iştiraklerce kuruldu. 1886’da ise Reji şirketinin sigara fabrikası kurulacaktı. Ancak bu dönemde artan tarım ürünü ihracı ve bu sayede gelişen sanayide işgücü eksikliği de görülüyordu, bu da işçi göçleriyle giderilecekti.
Kordon ve Pasaport yabancıların günlük ve kültürel ritüellerini yoğun olarak yaşattıkları bölgelerdi. Kulüp ve dernek binaları ile eğlence mekânları buralarda tesis edilirken yerleşimler de buraya kayıyordu. Örneğin Sakız tipi mimari evlerin sayısı artmaya başlamıştı. Bu gelişmeler kozmopolit bir kentin yükselişine işaret ediyordu. Kentte ticari hayatın aksları arasında ise geleneksel bir yöne ve Osmanlı arasta yapısına haiz olan Kemeraltı ile Levanten gruplarının alışveriş yaptığı Frenk Sokağı bulunuyordu.
İzmir’de bu dönemde Symrneen (İzmirli), Doğu Seyircisi ve İzmir Postası () gibi Fransızca gazeteler çıkmıştı. İktisadi gelişmeler ve yeni hayat kentte ilk örgütlenmeleri de doğuracaktı. 1850 sonrası İngiliz ve Fransız tüccarların kurduğu birer ticaret odası vardı. Kentte tüm tüccarları kapsayacak bir ticari örgütlenme 1885’te resmen kuruldu. Ticaret Borsası ise 1892’de hükûmetçe onanarak hizmete girdi. Yabancıların kenti nüfuz sahalarına bölmesi, konsolosluklar açmaları ve dinsel, etnik ve iktisadi örgütlenmelere gitmiş olmalarından hareketle buradaki kazanımları, César Vimercati ve M. Xavier gibi gezginlerce İzmir’in "federal bir cumhuriyete" benzetilmesine yol açmıştır. Kazanılan bu bu kozmopolit kimlik sonrasında, Rum-Yahudi gerginliğiyle kentte asayiş sorunu doğurmuş ve 1872’de nefret suçları işlenmişti.[]
İdari işler ve siyasi erkin mimariyle görünür olması
İzmir bu aralıkta modern bir kentleşme sürecine girdi ve kamusal mekânlar bu minvalde ortaya çıktı. Katipoğlu ailesine ait konağın çeperi kentin ilk meydanı olacak ve konak 1829 sonrasında devletin yabancılara karşı görünürlüğünü simgeleyecek bir yapı olacaktı. Bu nedenle 1869 yılında yeniden inşa edildi ve 1872 sonrasında Hükûmet Konağı adıyla hizmet verdi. Konak’ta modernleşmenin yansımaları arasında 1901’de II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. senesi için yapılan İzmir Saat Kulesi’nin ayrı bir önemi vardır. Bu iki yapı ve Sarıkışla’yla beraber modern bir kamusal meydanın ortaya çıkışı bu yüzyılda olacaktır. Ancak belediye işlerinin İzmir’in artan önemi ve altyapı sorunlarına karşı yeterli düzeyde olduğunu söylemek zordu. Havagazı, su ve tramvay gibi hizmetlerde yabancı şirketlerin etkisi görülürken yabancı tüccarların altyapı sorunlarına karşı belediye örgütlenmesi istediği de bilinmektedir. 1867’de kurulan belediye muhtelif sorunlar nedeniyle yeterli seviyede hizmet veremezken, 1880 sonrasında ise iki belediye dairesi bulunmaktaydı.
20. yüzyılın başlarında İzmir
İzmir I. Dünya Savaşı'ndan sonra 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusu tarafından işgal edilir. Bu işgal 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir'in Kurtuluşu ile sona erer. Ancak, İzmir 13 Eylül 1922 sabahı tarihinin belki de en büyük felaketlerinden birini yaşamaktan kurtulamaz. Basmane semtinde başlayan yangın 2.600.000 metrekarelik bir alanda 20.000'den fazla ev ve iş yerini tahrip eder. Bu yangın ne yazık ki kentin geleneksel alanının dörtte üçünü tahrip etmiştir. Yangın alanının bir bölümünde bugün Kültürpark bulunmaktadır. 1923 yılında, Cumhuriyetin ilanından birkaç ay önce, yeni Türkiye'nin ekonomik sorunlarının tartışıldığı bir kongre olan İzmir İktisat Kongresi'ne ev sahipliği yapmıştır.
Cumhuriyet dönemi
İzmir, 1984 yılında çıkarılan 2972 sayılı kanun ve 195 sayılı kanun hükmünde kararname sonucu İstanbul ve Ankara ile birlikte büyükşehir unvanı kazandı. Aynı yıl çıkarılan 3030 sayılı kanun ile büyükşehir ve ilçe belediyeleri statüleri netleşti. Başlangıçta üç ilçe (Bornova, Karşıyaka, Konak) İzmir Büyükşehir Belediyesinin sınırlarına dahil edildi. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez kabul edilerek yarıçapı 50 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi. Bu sınırlar içinde kalan 21 ilçe, büyükşehir ilçe belediyeleri hâline geldi. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab . İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. 22 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2020.
- ^ . Tunç Çağı-Çalışma Yönetmen Tekin Gün. Mootol,Kültür Sanat. 22 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Ekim 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2020.
- ^ İnalcık, Halil (Ocak 2013). "Çaka Bey-İzmir Beyliği, 1081-1092". NTV Tarih, 48. s. 52.
- ^ Serap Tabak, “İzmir Şehri’nde Mülki İdare ve İdareciler (1867-1950)”, Yayımlanmış Doktora Tezi, İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1997, s. 10-11.
- ^ Mübahat Kütükoğlu, “İzmir”, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, Cilt 23, 2001, s. 520-521.
- ^ Daniel Goffman, İzmir ve Levanten Dünya (1550-1650), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995. s. V.
- ^ Abdullah Martal, “XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında İzmir'in Sosyo-Ekonomik Yapısında Gerçekleşen Değişmeler”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 1993: 117.
- ^ Kütükoğlu, 2001, s. 522.
- ^ Fikret Yılmaz ve Sabri Yetkin, İzmir Kent Tarihi, İzmir, APİKAM Yayınları, 2002, s. 60.
- ^ Yılmaz&Yetkin 2002, s. 56-57.
- ^ Martal 1993, s. 121, 123.
- ^ Yılmaz&Yetkin 2002, s. 58-59.
- ^ Yılmaz&Yetkin 2002, s. 60-63.
- ^ Yılmaz&Yetkin 2002, s. 62.
- ^ Martal 1993, s. 119.
- ^ Yılmaz&Yetkin 2002, s. 61-62.
- ^ "Kanun No. 2972" (PDF). 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 5 Nisan 2014.
- ^ "Kanun No. KHK/195" (PDF). 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 5 Nisan 2014.
- ^ "Kanun No. 3030" (PDF). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 5 Nisan 2014.
- ^ a b "Kanun No. 5216". 13 Mart 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Nisan 2014.
- ^ "Kanun No. 6360". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Nisan 2014.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Eski Izmir Smyrna kenti korfezin kuzeydogusunda yer alan ve yuzolcumu yaklasik yuz donum olan bir yarim adacik uzerinde kurulmustu Sonraki yuzyillar boyunca Meles Cayi nin ve bugunku Yamanlar Dagi ndan gelen sellerin getirdikleri mil ile bugunku Bornova ovasi olustu ve yarim adacik bir tepe haline donustu Izmir deki ilk yerlesim yeri olarak tespit edilen Bayrakli Tepekule Hoyugu nun cevresi 1955 yilindan beri yogun bir gecekondu bolgesidir Buradaki ilk kazilarda Turk Tarih Kurumu ile nun o zamanki adiyla Eski Eserler ve Muzeler Genel Mudurlugu buyuk katkilari olmustur Gunumuzde bu hoyugun uzerinde TEKEL Genel Mudurlugu nun na ait numune bagi bulunmaktadir Kemalpasa daki Karabel Gecidi uzerinde Mira Krali Tarkasnawa yi tasvir eden kayaya oyulmus kabartma heykel Bati Anadolu kiyilarindaki ilk yerlesimler ki bunlar Truva Savasi ndan sonra kurulan Aiol Iyon ve Dor kokenlidir genelde kucuk yarimadalar uzerinde kurulmustur Bu yerlesimler gunumuzde Izmir Candarli daki Foca daki Phokaia Fokaia Bayrakli daki Smyrna Smirni Bayrakli Tepekule Hoyugu ve Urla daki Klazomenai Kilizman Aydin Didim deki Milet Miletos ve Mugla Milas taki gibi yerlesimlerdir Bu yarimada yerlesimleri hem iki limana sahiptiler hem de kara ve denizden gelecek saldirilara karsi guvence icindeydiler Elverissiz havalarda limanlardan biri uygun olmadigi takdirde gemiciler diger limani kullanma sansina sahiplerdi Bayrakli Tepekule Hoyugu korfezin kuzeydogu kosesinde kuzeyine sarp kayali Yamanlar Dagi ni da alarak karadan gelecek saldirilara karsi rahat bir konumdaydi Guneyi acikti Eski Izmir yerlesimi yaklasik uc bin yil boyunca bu yarimada uzerinde yer aldi MO 4 yuzyilin ikinci yarisinda buyuk nufus artisi yuzunden bugunku Kadifekale Pagos eteklerindeki Izmir Agorasi na tasindi Neolitik Cag ve Tunc Cagi MO 6500 1050 Eski Izmir Smyrna kentinin yerlesimi her ne kadar MO 3000 yilindan cok daha geriye uzanmakta ise de yapilan son kazilarda henuz MO 3000 yillarina kadar gidilebilmistir Kazilarda elde edilen bilgiler isiginda Erken Tunc Caginda ilk Izmir yerlesikleri evlerini hoyugun en ust duzeyinde denizden 3 ile 5 metre yukaridaki kayalar uzerine oturtmuslardir Bulunan canak ve comlekler Troya Truva donemi MO 3000 2500 kulturuyle benzerlikler gostermektedir Birinci yerlesim tabakasinin ustunde Orta Tunc Cagi yerlesimi yer aliyordu Burada bulunan keramik eserler Troya II doneminde MO 2500 2000 ortaya konulan sanatsal eserlerle hemen hemen ozdestirler Ucuncu yerlesme kati Troya VI donemi ve Hitit donemi ile cagdastir MO 1800 1050 Bu katta elde edilen buyuk ve saglam bir vazo Afyonkarahisar ve Usak kentlerinin guneyindeki Beycesultan kazilarinda elde edilen kaplarin turundendir Ayrica bircok kap bicimi Orta Anadolu ile oldugu olcude Troya VI donemi kap kacagi ile de benzerlikler tasimaktadir Bunun yaninda Troya VI da gun isigina cikan Minyas tipi vazolar Bayrakli Tepekule Hoyugunde da ele gecmis bir de 4 5 tane Miken Aka seramik parcasina rastlanmistir Acilan sondajlar kucuk oldugundan evler hakkinda genis bilgi elde edilememistir Tunc Cagi nda Izmir de yasayan yerli halkin dili konusunda herhangi bir fikir elde edilmesi mumkun olmamistir Minyas turu keramigin ele gecmesi bircok Anadolu kentinde oldugu gibi burada da MO 2000 lerde bir Miken Aka ticaret kolonisinin bulunduguna iliskin ipuclari vermektedir Ancak 2005 yilinda yapilan kazilarda kesfedilmis olan Bornova ilcesindeki Yesilova Hoyugu nden elde edilen bulgularla kentin tarihinin MO 6500 yilina kadar uzandigi kesfedilmistir Bu hoyukteki buluntular Izmir deki ilk yerlesimin Neolitik Cagda Bornova Ovasi nda basladigini yerlesim sayisinin Kalkolitik ve Tunc Caglar suresince artarak devam ettigini gostermistir Demir CagiHitit doneminde MO 1800 1200 Anadolu da yazi kullaniliyordu ve bundan oturu o donemde tarih cagina ulasilmis bulunuluyordu Ancak MO 1200 lerde Troya VII nin ve Hititler baskenti Hattusas in Balkanlar dan gelen kavimlerce yikilmasindan sonra Orta ve Bati Anadolu yeniden yazisiz ve karanlik bir caga Demir Cagi na girdi Demir Cagi Anadolu da yazinin yeniden kullanilmasi ile Frigya Kralligi nda MO 730 geri kalan Orta ve Bati Anadolu da ise MO 650 yillarina kadar surmustur Kazilarda fazla miktarda cikarilan keramik urunlerden anlasildigina gore Demir Cagi boyunca Eski Izmir de Hellas tan goc eden Aioller ve Ionlar yasiyordu Yarimadada yerli halkin yasadigina dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamistir Bayrakli Tepekule Hoyugu nun MO 1050 yillarinda kurulmaya baslayan yerlesmesinin Hellas kokenli oldugu anlasilmaktadir Kazilarda fazla miktarda cikarilan keramik urunlerden anlasildigina gore Demir Cagi boyunca Eski Izmir de bugunku Yunanistan bolgesinden goc eden Aioller ve Iyonlar yasiyordu Yarimadada yerli halkin yasadigina dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamistir Bayrakli Tepekule Hoyugunun MO 1050 yillarinda kurulmaya baslayan yerlesmesinin Helen kokenli oldugu anlasilmaktadir Dort yuz yil devam eden bu ilkel donem boyunca baslica bes yerlesme kati saptanmistir Bunlar 1 Aiol yerlesmesi MO 1050 MO 1000 2 Erken Orta ve Gec Protogeometrik yerlesme MO 1000 MO 875 3 Erken ve Orta Geometrik yerlesme MO 875 MO 750 4 Gec Geometrik yerlesme MO 750 MO 675 5 Subgeometrik yerlesme MO 675 MO 650 Soz konusu bes tabaka denizden 6 40 metre yukseklikte baslamakta ve 9 50 metrede son bularak 3 metre kalinliginda bir tabaka olusturmaktadir Kazilarda elde edilen Aiol keramigi Submyken orijinlidir Protogeometrik ve Geometrik stildeki kap kacak ise genelde Attika vazoculugunun bir devami kabul edilmektedir Demir Cagi boyunca Izmir evleri buyuklu kucuklu tek odali yapilardan olusmakta idi Gun yuzune cikarilan en eski ev MO 925 ile MO 900 yillarina tarihlenmektedir Iyi korunmus halde ortaya cikarilan bu tek odali evin 2 45 4 m duvarlari kerpicten dami ise sazdan yapilmisti Erken Geometrik donemden itibaren MO 875 ler bu tek odali evler at nali bicimli bir avlunun uc bir yanini cevirmekte idiler Eski Izmirliler kentlerini MO 850 lerde kerpicten yapilmis kalin bir surla korumaya basladilar Bu tarihten itibaren Eski Izmir in bir kent devlet kimligi kazanmis oldugu soylenebilir Kenti Basileus adi verilen bir beyin idare ettigi olasidir Gocleri gerceklestirenler ve kent ileri gelenleri soylu tabakayi olusturuyordu Kent duvarlari icinde yasayan nufus olasilikla bin kisi civarindaydi Gec Geometrik ve Subgeometrik seramikle aciklanan donemde MO 750 650 ise yarimadanin nufusu daha kalabalik olup belki de 1 500 kisiyi asiyordu Kent devlete ait halkin buyuk bir bolumu civar koylerde yasiyordu Bu koylerde bu cagdaki Eski Izmir in tarlalari zeytin agaclari baglari comlekci ve tasci islikleri yer aliyordu Gecimi tarim ve balikcilikla saglaniyordu Kentin en onemli kutsal yapisi Athena Tapinagi idi Bu tapinagin gunumuze degin korunan en eski kalintisi MO 725 700 yillari arasina tarihlenmektedir Daha onceki dort donemde MO 1050 750 buyuk bir olasilikla yine Tanrica Athena ya tapiniliyordu ancak o tarihlerde kadin tanricanin heykeli her halde kucuk bir nis naiskos icinde bulunuyordu Bilindigi gibi Homeros un destani Ilyada Aiol ve Iyon lehcelerinin karisik oldugu bir dille yazilmistir Bu nedenle dunya tarihinin bu cok onemli destansi yapiti buyuk olasilikla bu iki lehcenin konusuldugu sinir bolgesi olan Izmir de olusturulmustur Nitekim Helenistik donem Izmirlileri Homeros icin Homeraion adli bir yapi insa etmislerdir Parlak donem MO 650 545 Urla yakinlarindaki Klazomenai antik kentinde dunyanin en eski zeytinyagi uretim tesisi bulunmustur Eski Izmir in parlak donemi MO 650 545 yillari arasina denk duser Yaklasik yuzyil suren bu donem butun Iyonya uygarliginin en guclu donemini olusturur Bu donemde Miletos un liderliginde Misir da Suriye ve Lubnan in yavuz kenti Bati kiyilarinda Propontis te Marmara Bolgesi Pontus ta Karadeniz koloniler kurulur ve Dogu Helen dunyasi kita Yunanistan i ile rekabet ederek bircok alanda ve konuda onun yerini almaya baslamistir Bu donemde Izmir in tarimcilikla yetinmeyip Akdeniz ticaretine de ortak oldugu gorulmektedir Bu donem katlarinda bulunan Fenike kokenli eserler Kibris kokenli heykel ve heykelcikler On Asya ya da Akdeniz orijinli fayans figurcukler bu uluslararasi ticaretin gunumuze kalmis eserleridir Parlak donemin Izmir deki onemli belirtilerinden biri MO 650 yilindan itibaren yazinin yayginlasmaya baslamasidir Kadin tanrica Athena ya sunulan armaganlarin bircogunda sunu yazitlari bulunmaktadir Kent halkinin sayisi fazla olmasa da bir bolumu okuryazardir Kazilarda ortaya cikarilan Athena Tapinagi MO 640 580 Dogu Helen dunyasinin en eski mimarlik eseridir En eski ve en guzel sutun basliklari su ana kadar Izmir de bulunmustur Samos Milet Efes Erythrai ve Phokaia da cikarilan sutun basliklari MO 6 yuzyilin ikinci yarisindan MO 575 550 once degildir Helen sanatinin en ozgun mimarlik ogeleri olan Aiol ve Iyon turu basliklar ile Iyon ve Midilli bicimi kimationlar doguslarini Eski Izmir de gun isigina cikan ve buyuk olcude Anadolu Hitit sanatindan esinlenmis olan bu basliklara borcludurlar Helen dunyasinin cok odali ev tipinin en eski ornegi Eski Izmir de bulunmustur Gercekten MO 7 yuzyilin ikinci yarisinda yapilmis olan iki katli bes odali on avlulu cifte megaron Helenlerin bugun icin bilinen bir cati altindaki en eski cok odali evdir Ondan onceki Yunan evleri yan yana dizilmis megaronlardan olusuyordu Eski Izmir in cadde ve sokaklari daha 7 yuzyilin ikinci yarisinda izgara planli idi caddeler ve sokaklar kuzeyden guneye ve dogudan batiya uzaniyor evler genellikle guneye bakiyordu Ileride MO 5 yuzyilda Hippodamos tipi adini alacak olan bu kent plani ozunde Yakindogu da coktan biliniyordu Bayrakli sehir plani bu tur kent dokusunun Bati dunyasindaki en erken ornegidir Iyon uygarliginin en eski parke doseli yolu Eski Izmir de gun isigina cikarilmistir Helen dunyasinin en eski sivil mimarlik eseri Eski Izmir de 7 yuzyilin ilk yarisinda yapilmis olan guzel tas cesmedir Bir zamanlar Yamanlar Dagi uzerinde yukselen Tantalos mezari tholos bicimli anitsal mezarlarin guzel bir temsilcisidir Tantalos tumulusunun mezar odasi adi gecen cesmenin planinda idi ve onun gibi Isopata tipi adini tasiyan yapi turunde idi Yani plani dortgendi ve ustu bindirme teknigindeki bir tonozla ortulu bulunuyordu Tantalos mezari adi ile anilan bu anitsal eser Eski Izmir de MO 520 580 tarihlerinde yonetimi elinde tutan Basileus un ya da Tyra nin mezari olmalidir Eski Izmir de comlekci islikleri arkeoloji literaturunde Oryantalizan ya da Friz Stili adi ile anilan seramik turunun guzel orneklerini uretiyor tasci ustalari mimarlik eserlerinden baska anitsal boyda heykeller ve heykelcikler yontuyor ve butun bu sanat yaratilarinin bir bolumu dis pazarlara suruluyordu Bilindigi gibi MO 6 yuzyilin ilk yarisinda o zamanki antik dunyanin kultur merkezi Bati Anadolu idi Ozellikle Milet te tarihte ilk defa batil inanclardan ve her cesit din etkisinden kurtulmus ozgur dusunceye dayali bilimsel arastirmalar baslamisti Dogu dunyasinin zengin bilgi ve deneyim hazinelerinden yararlanarak ve ozellikle ozgur dusunce yontemiyle Thales ve Anaksimandros gibi doga filozoflari bugunku Bati uygarliginin temellerini atmislardi Thales dunyada ilk defa bir doga olayini MO 28 Mayis 585 tarihinde olagelen gunes tutulmasini olusundan once hesaplamistir Boylece kultur ve bilim alaninda tarihin baslangicindan beri 2 500 yil boyunca Mezopotamya ve Misir in elinde olan onderlik Bati Anadolu ya gecmistir Bati Anadolu bu onderligini Iranlilarin Anadolu yu isgal ettikleri 545 yilina degin korumustur Ancak Iran isgali ile filozoflar bilim adamlari ve sanatcilar Atina ya goc edince kultur ve ilim alanindaki onderlik Atina ya gecmistir Milet Efes Samos Sisam gibi Izmir de 6 yuzyilin baslarinda buyuk olasilikla dusunce ve bilim alaninda onde gelen kentlerden biriydi Ancak Eski Izmir MO 640 545 tarihlerinde doneminin en ileri kultur merkezlerinden biri oldugu halde daha sonralari onemini yitirdigi icin calismalarda eski hizini kaybetmisti Eski Izmir in edebiyat siir tarih felsefe ve bilim konularinda ne duzeyde oldugu hakkinda yeterli bilgi mevcut degildir Mimarlik konusunda ise onemli bir merkezdi Herodot Eski Izmir i Lidya krali Alyattes in aldigindan bahseder Kazilarda da bu olay MO 500 siralarina tarihlenir Kent ve Athena Tapinagi tahrip olsa da Izmirliler MO 590 yillarinda tapinagi tekrar insa ederler Daha sonra Persler tarafindan 6 yuzyilin ortalarinda ele gecirilen kent bu olayla birlikte parlak devrini tamamlamistir Bu tarihten sonra Athena Tapinagi na hediye edilmis hicbir armagan bulunamamasi da bu tahribatin onemli gostergelerinden birisidir Gerileme donemi MO 500 300 Athena Tapinagi MO 545 tarihlerinde terk edilmisse de yerlesim surmus ancak bundan sonra iki yuz yil kadar bir sure eski Izmir onemini ve islevini yitirmistir MO 5 yuzyil boyunca kucuk ancak zengin bir yerlesmenin yer aldigi Bayrakli Tepekule Hoyugu MO 5 yuzyilin sonunda ve ozellikle 4 yuzyil suresince yogun bir iskana sahne olmustur Bu donemde ortalarinda buyuk avlular olan biri bes biri sekiz ve digeri on bes odali olmak uzere uc ev gun isigina cikarilmistir Bunlarin kenti idare eden ve muhtemelen donemlerindeki Pers etkisine uyarak yakin civardaki Larisa da oldugu gibi birer tiran olan beylere ait olmalari akla yakin gelmektedir Nitekim Yamanlar Dagi nda hala kismen korunmus olan ve onemli kisilerin mezarlari olmasi gereken duzgun krepisli birkac 4 yuzyil tumulusu bu dusunceyi desteklemektedir Soz konusu merkezi avlulu buyuk uc evden baska bircogu megarondan bozma dortgen planli kucuk evler bulunmustur Bayrakli Tepekule Hoyugunun butun ust duzeyinin 4 yuzyil boyunca evlerle kapli oldugu soylenebilir Oyle anlasiliyor ki Anadolu daki Pers isgali 4 yuzyilda gucunu yitirmis ve Iyon kentlerinin buyumesine neden olmustur Meydana gelen nufus patlamasi ile yuz donumluk Bayrakli Tepekule Hoyugu Izmirlilere kucuk gelmeye basladigindan MO 300 tarihlerinde Kadifekale Pagos eteklerinde yeni bir Izmir kenti kurulmustur Helenistik donem ve Roma Imparatorlugu donemi MO 333 MS 395 Izmir Agorasi Buyuk Iskender in gunumuzde Iskenderun da yer alan Issos ta Pers Krali III Darius u yenmesinden MO 333 ve arkasindan butun doguyu ele gecirmesinden sonra Helen dunyasi buyuk bir refah cagina eristi Kentler nufus patlamalarina sahne oldu Helenistik Donem de Iskenderiye Rodos Bergama ve Efes kentlerinden her biri yuz binin ustundeki bir nufusa eristiler Kucuk bir tepecigin uzerinde kurulmus olan eski Izmir kentinin duvarlarinin icinde yalniz birkac bin kisi yasayabiliyordu Bu nedenle en gec MO 300 siralarinda Kadifekale nin eteklerinde yeni ve buyuk bir kent kuruldu MO 323 yilinda Buyuk Iskender in olumu uzerine cikan ic savasta Izmir zamanin ismiyle Smyrna once Lisimahos un sonra onu MO 281 yilinda Salihli yakinlarinda yapilan nda yenen Seleukoslarin krali I Seleukos un eline gecti Seleukos egemenligi MO 190 yilinda bugunku Manisa da yapilan Magnesia Muharebesi ne kadar surdu Seleukoslarin Romalilara karsi kaybettigi bu savastan iki yil sonra bugunku Dinar da yapilan Apamea Antlasmasi ile kentin egemenligi Pergamon Bergama Kralligi na gecti Bergama egemenligi Kral III Attalos un olumune dek surdu ve bu tarihte kent Romalilarin eline gecti ve Asya Eyaleti ne baglandi Tarihci Strabon Smyrna nin kendi zamaninda yani MO 1 yuzyila gecis sirasinda en guzel Iyon kenti oldugunu belirtmektedir O donemde kentin kucuk bir bolumu Kadifekale nin Pagos uzerindeydi Buyuk bolumu ise duz arazi uzerinde bulunan liman cevresine toplanmisti Ana tanricanin tapinagi ile gymnasion da bu hat uzerinde yer aliyordu Caddeler duzdu ve tamami buyuk taslarla duzgun bir bicimde kaplanmisti kentin dogu bati yonunde uzanan iki ana yolunun Kutsal yol ve Altin yol bulundugunu ve bu yollarla kentin denizden gelen esinti ile serinledigini anlatmaktadir Strabon Izmir de Homereion olarak adlandirilan bir stoanin belki de bir perystil ev varligindan soz eder Bu evin icinde Homeros un bir heykeli bulunuyordu Homeros un eserlerini kaleme aldigi dusunulen Buca daki Kizilcullu Su Kemerleri tarihi Meles Cayi olasiliklarindan biri uzerinde yukselmektedir Roma Cagi nda Izmir de insa edilen yapilar arasinda Kadifekale nin kuzeybati etegindeki antik tiyatro ve batidaki stadyumun her ikisinden de pek az iz kalmistir Diger taraftan Izmir Smyrna Agorasi oldukca iyi korunmus olup bugun kisaca Agora olarak bilinmektedir Agora nin olcusu 120 80 metre uzunlugundadir ve genis bir avlusu vardi Dogusunda ve batisinda birer stoasi vardi Her iki yapi 17 5 m olup ikiser katliydi Ayrica 28 m uzunlukta bir bazilika da mevcuttu MO 2 yuzyilda Romalilarin egemenligine giren Izmir ikinci kez altin donemini yasamaya baslar MO 88 yilinda Pontus Krali VI Mithridatis in eline gectiyse de iki yil sonra Romalilar sehri geri almistir Incil de sozu edilen Yedi Kiliseden bir tanesinin bulundugu Izmir Hristiyanligin gelismesinde onemli bir rol oynar Izmir in ilk baspiskoposu olan Aziz Polikarp havari ve Incil yazari Yuhanna nin ilk muritlerinden biridir Yaklasik 70 yilinda Anadolu da dogmus inancindan oturu 23 Subat 155 te Izmir akropolu uzerinde bulunan stadyumda Romalilar tarafindan yakilarak oldurulur 395 yilinda Roma Imparatorlugu ikiye bolununce Izmir cagdas donemde Bizans Imparatorlugu olarak taninacak Dogu Roma Imparatorlugu nun bir parcasi olur Dogu Roma Imparatorlugu ve Beylikler donemiTimur un biyografisi Zafername de 1467 yer alan ve Bihzad tarafindan cizilen Izmir Kusatmasi minyaturu Dogu Roma Imparatorlugu doneminde Emeviler Selcuklular Haclilar ve Cenevizliler kenti ele gecirmek icin birbirleriyle savasirlar Kenti ilk once Emeviler 672 yilinda denizden zapt edip Istanbul a yaptiklari akinlarda bir us olarak kullanirlar Turkler ise ilk kez 1081 yilinda Selcuklu akincilarindan olan ve zamanla ilk Turk denizcisi olan Caka Bey in komutasinda Izmir i ele gecirirler Izmir den hareketle Ege Adalari ve Canakkale Bogazi na duzenledigi akinlarla Bizanslilara korku salan Caka Bey in olumunden sonra Bizanslilar kenti 1098 yilinda geri alirlar 1204 yilinda ise sehrin kiyi tarafi Rodos Sovalyeleri nin eline gecer 1310 yilinda Aydinoglu Umur Bey tum sehri ele gecirir 1344 yilinda Cenevizliler kiyidaki Aziz Peter Kalesi ni ele gecirirler Cenevizliler asagi kenti kontrollerinde tutarken Aydinogullari Beyligi yukari kentte Kadifekale hakimiyet kurar Halk arasinda kullanilan Gavur Izmir deyimi o donemden kalmadir ve Cenevizlilerin elinde kalan asagi kenti tanimlamak icin kullanilmistir kaynak belirtilmeli 14 yuzyil ortalarinda Aziz Peter Kalesi ve asagi kent bu kez Rodos Sovalyeleri tarafindan ele gecirilir Bu arada Osmanli Imparatorlugu 1398 yilinda Izmir uzerinde hakimiyet kurar Ankara Muharebesi ni kazanarak Osmanli Imparatorlugu nu maglup etmis olan Timur un bizzat komuta ettigi Timur Imparatorlugu ordusu Aralik 1402 de yaptigi Izmir Kusatmasi sonucunda kenti Hospitalier Sovalyeleri nin elinden alir ve Aziz Peter Kalesi ni yerle bir eder Bu fetih Timur un Hristiyan guclere karsi yapmis oldugu tek savas olmasi nedeniyle ayrica onemlidir Osmanli Devleti nin toparlanmasindan sonra 1422 yilinda II Murad kenti zapt eder ve Izmir bundan sonra Osmanli Imparatorlugu nun bir parcasi olur Osmanli Imparatorlugu donemiKemeralti nda bulunan Kizlaragasi Hani nin ust katindan Hisar Camii nin 1592 1598 gorunusuPiri Reis in Kitab i Bahriye sinde Izmir Korfezi Eski Izmir in ilk kesfi burayi 1429 1430 ve 1446 yillarinda ziyaret eden Ciriaco d Ancona tarafindan yapilmistir Osmanli idaresinin ilk yuzyillarinda ikinci derece bir sancak olan Izmir in ilk Osmanli yoneticisi dir Izmir 1605 1606 yillarinda Celali Isyanlari kapsaminda ve Kalenderoglu ayaklanmalarina sahne olmustur Ancak kent Osmanli Imparatorlugu nun 1620 yilinda yabancilara tanidigi kapitulasyonlardan sonra giderek Imparatorlugun en onemli ticaret merkezlerinden biri haline gelir 1619 yilinda Fransiz 1620 yilinda Ingiliz konsolosluklari acilir Bu arada sehrin nufus yapisi da degismeye baslar 16 yuzyil kaynaklari Izmir de on dokuz cami on sekiz havra ve sadece bir Rum Ortodoks kilisesi bulundugunu kentin dokuz mahallesinden sadece birinde Hristiyanlarin yasadigini belirtmektedir Dolayisiyla o donemde sehir merkezinde Musluman Turkler cogunlukta onemli ve koklu bir Musevi cemaati mevcut Sabatay Sevi 17 yuzyilda Izmir Musevi cemaatinin icinden cikmistir ve Hristiyan Rumlar azinlikta olmalidir Evliya Celebi de 1672 yilinda Izmir i ziyaretinde nufus yapisindaki degisimin ilk gozlemlerini kaydeder ve Alsancak Punta mahallesinde giderek artan sayida yerli gayrimuslimlerin Levantenlerin ve Batili tuccarlarin yogunlastigini yazmistir 1862 yilinda Izmir in gorunumu Izmir de 1676 yilinda yaklasik otuz bin kisinin oldugu bir veba salgini 1742 yilinda sehrin yarisinin yandigi buyuk bir yangin olur Osmanlilarca Izmir e pasa duzeyinde yapilan ilk atama 1707 yilinda yabanci tuccarlarca duzenlenen ndan sonra 1716 yilinda tayin edilen Koprulu Abdullah Pasa dir 18 ve 19 yuzyillarda kent Fransiz Ingiliz Hollandali ve Italyan tuccarlarin gozdesidir Bu gelismeye paralel olarak Aydin Eyaleti nin once 1841 yilinda gecici olarak sonra da 1850 yilinda kesin olarak Izmir e aktarilmistir Ayni yil Sultan Abdulmecid 1863 yilinda da Sultan Abdulaziz Izmir i ziyarete gelmisler 1871 yilinda kurulan belediyenin ilk baskani da Yenisehirlizade Ahmet Efendi olmustur 19 Yuzyilda Izmir 19 Yuzyil da Izmir in tarihsel bir gelisim yasadi Kent 1841 de Aydin Vilayeti nin merkezi olmustu 1843 50 arasinda merkez Aydin olurken Halil Rifat Pasa ekseninde 1850 1867 arasinda Izmir yeniden merkez haline geldi ve Aydin Vilayeti adi altinda idari durumunu korudu Kentin 19 Yuzyildaki nufusuna iliskin veriler muhtelif nedenlerden salgin hastaliklar dogal afetler gocler vb dolayi belirli bir cizgide degildir ancak genelde 100 bin ustu bir nufus verilmektedir 18 Yuzyilda kentte Musluman nufus artmisti ve 19 Yuzyildaki goc dalgalari Tatar gocleri 1856 ve 1877 78 sonrasi gocler demografide farklilasmalar yaratti 1890 tarihli salnamenin 145 binlik bir nufusa isaret ettigi belirtilirken resmi kayitlar ve seyahatnamelere gore nufus cesitliligi Turk Rum Yahudi Ermeni ve Franklardan olusmaktaydi Iktisadi yukselis yatirimlar ticari ve sosyal hayat 1838 Baltalimani Antlasmasi ve 1856 da mulk edinme hakki sonrasinda Izmir basta Ingiltere Avusturya ve Fransa dan olmak uzere yogun bir tuccar ilgisine mazhar oldu deyisiyle davetsiz Hiristiyan Avrupali misafirler kente gelirken sermaye iletisim ve nakil araclariyla beraber geliyorlardi Ticari gelismelerle beraber 1850 sonrasinda Izmir e yogun bir sermaye akimi oldu ve Osmanli nin kapital dunyayla senkretize olusunda Izmir baskent sonrasinda merkezi bir mahiyet kazandi Ornegin Izmir in yil bazinda ortalama ithalatinda Ingiltere nin orani 18 Yuzyil sonlarinda 10 4 ve 1817 1820 arasinda 41 iken bu oran 1899 da 60 a cikacakti Limandaki gemi trafigi ise surekli artti ve kentin hinterlandi yatirimlarla genisledi Yabanci tuccarlar agirlikla Bati ile temasi bulunan deniz nakliye sirketlerinin yogun oldugu Pasaport ve Rihtim civarina yerlesiyorlardi Kentte 1843 te Commercial Bank of Izmir kuruldu 1860 ta ve 1863 te Osmanli Bankasi Izmir subeleri acildi Bu ticari donusumu guclendiren etkenlerin basinda ulasimdaki yatirimlar geliyordu Izmir Aydin 1860 ve Izmir Kasaba 1866 arasinda tesis edilen demiryolu baglantilari ulkenin ilk demiryolu hatlarindandi Bu hatlar Ingiliz ve Fransiz sermayedarlarla zirai acindan zengin olan Bati Anadolu nun tarim urunlerini limana tasimak uzere tesis ediliyordu Genisleyen ticaret sonrasinda hem daha buyuk bir kapasite yaratmak hem de kacakciligi onlemek adina yeni bir limanin tesisi 1876 da olmus ve Rihtim 1880 de tamamen hizmete girmistir Telgraf hatlari da Izmir Menemen 1866 ve Izmir Cesme 1869 arasinda tesis edildi Bu yatirimlar hem demiryolu liman butunlesmesini sagladi hem de kentin sosyo ekonomik cehresini degistirdi Turklerin ticari hayati daha cok kendi urettikleri urunlerin ic pazarlara gonderilmesi ve ortaklik kurduklari azinliklar eksenindeki sinirli ticaretten ibaret kaliyordu Rihtim sonrasi tramvay hatlari dosenmeye baslandi Denizden ve bataklik bolgelerden elde edilen degeri yuksek arazilerdeki imar faaliyetleriyle kentin zengin ve Batili semtleri dogmaya basladi Alsancak Gar in insasi sonrasinda basta Ingilizler olmak uzere yabancilar bu ceperde lojman depo tamir ve bakim atolyeleri kurdular hatta itfaiye teskilatini buraya yerlestirdiler St Jean Kilisesi ve Ingiliz Hastanesi de bu civarlarda insa edilmisti Yuzyilin ortalarinda baslayan sanayilesmeyle de Punta Alsancak ve Daragaci Alsancak Gar in ardinda baslayan ve Saraphane ye kadar uzanan bolge onemli gelisim gosterdi Buralarda buharli degirmenler sigara ve kagit fabrikasi bicki atolyeleri Tarihi Havagazi Fabrikasi buz fabrikalari Prina Fabrikasi pamuk yagi ve makarna fabrikasi gibi isletmeler yabanci istiraklerce kuruldu 1886 da ise Reji sirketinin sigara fabrikasi kurulacakti Ancak bu donemde artan tarim urunu ihraci ve bu sayede gelisen sanayide isgucu eksikligi de goruluyordu bu da isci gocleriyle giderilecekti Kordon ve Pasaport yabancilarin gunluk ve kulturel rituellerini yogun olarak yasattiklari bolgelerdi Kulup ve dernek binalari ile eglence mekanlari buralarda tesis edilirken yerlesimler de buraya kayiyordu Ornegin Sakiz tipi mimari evlerin sayisi artmaya baslamisti Bu gelismeler kozmopolit bir kentin yukselisine isaret ediyordu Kentte ticari hayatin akslari arasinda ise geleneksel bir yone ve Osmanli arasta yapisina haiz olan Kemeralti ile Levanten gruplarinin alisveris yaptigi Frenk Sokagi bulunuyordu Izmir de bu donemde Symrneen Izmirli Dogu Seyircisi ve Izmir Postasi gibi Fransizca gazeteler cikmisti Iktisadi gelismeler ve yeni hayat kentte ilk orgutlenmeleri de doguracakti 1850 sonrasi Ingiliz ve Fransiz tuccarlarin kurdugu birer ticaret odasi vardi Kentte tum tuccarlari kapsayacak bir ticari orgutlenme 1885 te resmen kuruldu Ticaret Borsasi ise 1892 de hukumetce onanarak hizmete girdi Yabancilarin kenti nufuz sahalarina bolmesi konsolosluklar acmalari ve dinsel etnik ve iktisadi orgutlenmelere gitmis olmalarindan hareketle buradaki kazanimlari Cesar Vimercati ve M Xavier gibi gezginlerce Izmir in federal bir cumhuriyete benzetilmesine yol acmistir Kazanilan bu bu kozmopolit kimlik sonrasinda Rum Yahudi gerginligiyle kentte asayis sorunu dogurmus ve 1872 de nefret suclari islenmisti kaynak belirtilmeli Idari isler ve siyasi erkin mimariyle gorunur olmasi Izmir bu aralikta modern bir kentlesme surecine girdi ve kamusal mekanlar bu minvalde ortaya cikti Katipoglu ailesine ait konagin ceperi kentin ilk meydani olacak ve konak 1829 sonrasinda devletin yabancilara karsi gorunurlugunu simgeleyecek bir yapi olacakti Bu nedenle 1869 yilinda yeniden insa edildi ve 1872 sonrasinda Hukumet Konagi adiyla hizmet verdi Konak ta modernlesmenin yansimalari arasinda 1901 de II Abdulhamid in tahta cikisinin 25 senesi icin yapilan Izmir Saat Kulesi nin ayri bir onemi vardir Bu iki yapi ve Sarikisla yla beraber modern bir kamusal meydanin ortaya cikisi bu yuzyilda olacaktir Ancak belediye islerinin Izmir in artan onemi ve altyapi sorunlarina karsi yeterli duzeyde oldugunu soylemek zordu Havagazi su ve tramvay gibi hizmetlerde yabanci sirketlerin etkisi gorulurken yabanci tuccarlarin altyapi sorunlarina karsi belediye orgutlenmesi istedigi de bilinmektedir 1867 de kurulan belediye muhtelif sorunlar nedeniyle yeterli seviyede hizmet veremezken 1880 sonrasinda ise iki belediye dairesi bulunmaktaydi 20 yuzyilin baslarinda Izmir Izmir I Dunya Savasi ndan sonra 15 Mayis 1919 tarihinde Yunan ordusu tarafindan isgal edilir Bu isgal 9 Eylul 1922 tarihinde Izmir in Kurtulusu ile sona erer Ancak Izmir 13 Eylul 1922 sabahi tarihinin belki de en buyuk felaketlerinden birini yasamaktan kurtulamaz Basmane semtinde baslayan yangin 2 600 000 metrekarelik bir alanda 20 000 den fazla ev ve is yerini tahrip eder Bu yangin ne yazik ki kentin geleneksel alaninin dortte ucunu tahrip etmistir Yangin alaninin bir bolumunde bugun Kulturpark bulunmaktadir 1923 yilinda Cumhuriyetin ilanindan birkac ay once yeni Turkiye nin ekonomik sorunlarinin tartisildigi bir kongre olan Izmir Iktisat Kongresi ne ev sahipligi yapmistir Cumhuriyet donemiCumhuriyet Meydani Izmir 1984 yilinda cikarilan 2972 sayili kanun ve 195 sayili kanun hukmunde kararname sonucu Istanbul ve Ankara ile birlikte buyuksehir unvani kazandi Ayni yil cikarilan 3030 sayili kanun ile buyuksehir ve ilce belediyeleri statuleri netlesti Baslangicta uc ilce Bornova Karsiyaka Konak Izmir Buyuksehir Belediyesinin sinirlarina dahil edildi 2004 yilinda cikarilan 5216 sayili kanun ile buyuksehir belediyesinin sinirlari valilik binasi merkez kabul edilerek yaricapi 50 kilometre olan dairenin sinirlarina genisletildi Bu sinirlar icinde kalan 21 ilce buyuksehir ilce belediyeleri haline geldi 2012 yilinda cikarilan 6360 sayili kanun ile 2014 Turkiye yerel secimlerinin ardindan buyuksehir belediyesinin sinirlari il mulki sinirlari oldu Kaynakca a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab Izmir Il Kultur ve Turizm Mudurlugu 22 Ocak 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Ocak 2020 Tunc Cagi Calisma Yonetmen Tekin Gun Mootol Kultur Sanat 22 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Arsivlenmis kopya 11 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2020 Inalcik Halil Ocak 2013 Caka Bey Izmir Beyligi 1081 1092 NTV Tarih 48 s 52 Serap Tabak Izmir Sehri nde Mulki Idare ve Idareciler 1867 1950 Yayimlanmis Doktora Tezi Izmir Ege Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu 1997 s 10 11 Mubahat Kutukoglu Izmir TDV Islam Ansiklopedisi Istanbul Cilt 23 2001 s 520 521 Daniel Goffman Izmir ve Levanten Dunya 1550 1650 Istanbul Tarih Vakfi Yurt Yayinlari 1995 s V Abdullah Martal XIX Yuzyilin Ikinci Yarisinda Izmir in Sosyo Ekonomik Yapisinda Gerceklesen Degismeler Cagdas Turkiye Tarihi Arastirmalari Dergisi Cilt 1 Sayi 3 1993 117 Kutukoglu 2001 s 522 Fikret Yilmaz ve Sabri Yetkin Izmir Kent Tarihi Izmir APIKAM Yayinlari 2002 s 60 Yilmaz amp Yetkin 2002 s 56 57 Martal 1993 s 121 123 Yilmaz amp Yetkin 2002 s 58 59 Yilmaz amp Yetkin 2002 s 60 63 Yilmaz amp Yetkin 2002 s 62 Martal 1993 s 119 Yilmaz amp Yetkin 2002 s 61 62 Kanun No 2972 PDF 5 Mart 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 5 Nisan 2014 Kanun No KHK 195 PDF 5 Mart 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 5 Nisan 2014 Kanun No 3030 PDF 4 Mart 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 5 Nisan 2014 a b Kanun No 5216 13 Mart 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Nisan 2014 Kanun No 6360 4 Mart 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Nisan 2014