Üçüncü Haçlı Seferi, 1189-1192 yılları arasında gerçekleşmiş Haçlı seferi.
Üçüncü Haçlı seferi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Haçlı Seferleri | |||||||
Haçlıların geliş yolları | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Sicilya Krallığı | |||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Lüzinyanlı Guy İbelinli Balian I. Richard II. Filip (Fransa) Friedrich Barbarossa | Selahaddin Eyyubi II. İsaakios | ||||||
Güçler | |||||||
100.000 | 120.000 | ||||||
Kayıplar | |||||||
Bilinmiyor | Bilinmiyor |
Selahaddin Eyyubi'nin Haçlıların elinden Kudüs'ü alması üzerine Avrupa'da yeni bir Haçlı seferi düzenlendi.
Alman imparatoru yaklaşık yüz bin kişilik ordusuyla Anadolu'ya girdi. Beklemediği bir savunma ile karşılaşan ve ağır kayıplar veren Alman imparatoru Friedrich Barbarossa Silifke'de boğulunca ordusu dağıldı.
Deniz yoluyla hareket eden Fransız ve İngiliz Haçlı orduları ise Selahaddin Eyyubi'yi yenemeyerek geri döndüler.
Arka planda gelişmeler
Suriye, Filistin ve Mısır Müslümanlarının birleştirilmesi
İkinci Haçlı Seferide Haçlılar başarı kazanamadılar ve Nureddin Zengi birleştirilmiş Suriye'yi Şam'dan idareye devam etti. Nureddin idaresi altındaki arazileri genişletmek istemekteydi ve bu nedenle dikkatini Mısırda hüküm süren ve Şii meşrebinin İsmailî mezhebine dahil olan Fatımiler devletine çevirdi.
Fatımi devletinin iktidar gücünden uzaklaştırılmış olan veziri Savar Mısır'dan kaçıp Şam'a gelmişti ve Nureddin Zengi'yi Mısır'ı ele geçirebileceğini inandırdı. Nureddin Zengi, Fatımi devletini Mısır'dan atmak için 1163'te bir askeri sefer hazırladı. Bu orduya Zengi'nin çok inandığı bir general olan komuta etmekteydi. Bu orduda eski Fatımi veziri Savar ve Şirkuh'un yeğeni olan genç Selahaddin'de bulunmaktaydı.
Şirkuh'un ordusu Nisan 1164'te Suriye'den harekete geçerek Ürdün Nehri'ni doğu yakasından takip ederek Ölü Denizin güneyine gelip buradan batıya dönerek Sina Yarımadası kuzeyinden Akdeniz kıyılarına geldi. 24 Nisan'da Mısır'ın en doğuda limanı olan 'ı eline geçirdi. 1 Mayıs'ta Kahire önünde kampa girip şehri kuşatmaya başladı. 13 yaşında olan Fatımi Sultanı El-Âzıd Li-Dinallâh'ın veziri ve gerçek devlet idaresinde elinde bulunduran Veziri "Dirgham" bu ordunun gelişine çok şaşırmıştı ve nasıl bir mukavemet sağlayacağını bilemedi. Her şeyi geride bırakıp kaçmakta iken yakalanıp öldürüldü. Yerine daha önce vezir olan ve Sirkuh'la birlikte gelen tekrar Fatımi vezirliğine getirildi. Savar daha önce Nureddin Zengi ordusu tarafında olmakla beraber, iktidarı tekrar eline geçirince Sirkuh'un Mısır'dan ayrılmasını istedi. Sivar bu isteğini Sirkuh ve Suriye ordusuna kabul ettirmek için Mısır'daki Fatımi ordusuna güvenemiyordu. Bu nedenle Kudüs'teki Haçlı Devlet Kralı olan I. Amalrik'e bir elçi göndererek ondan askeri yardım istedi. Zaten Mısır'a gözlerini dikmiş olan I. Amalrik bu fırsatı elinden kaçırmak istemedi ve Temmuz 1164'te ağır süvari şövalyelerden oluşan bir Haçlı ordusunu Sina üzerinden Mısır'a gönderdi. 1164'te bu Haçlılar şövalyeler ordusu Mayıs'tan beri Mısır'da bulunup önünde savunma mevkileri hazırlamış olan Sirkuh'un ordusu ile muharebeye girişti. Sirkuh ordusu burada haftalarca Haçlı hücumlarına karşı durdu. Fakat Sirkuh ana üssünden uzaktaydı; Haçlı ve Mısır Fatımi orduları arasında kalmıştı ve böylece stratejik durumu hiç iyi değildi.
Haçlıları Mısır'da Bilbays'taki hücumlarından vazgeçirmek için bir büyük ordu ile Nureddin Zengi Haçlı Antakya Prensliği'nde hücuma geçti. Antakya yakınlarında bulunan Harim kalesini kuşattı. Bu kaleyi kurtarmak için Antakya Prensi III. Boemondo ve Trablus Kontu orduları ile geldiler. Bu kale önünde büyük bir muharebe, , yapıldı. Nureddin Zengi ordusu bu muharebede büyük bir zafer kazandı. Çok sayıda Haçlı askerleri ve 2.000 kadar şövalye öldürüldü ve Antakya Prensi ve Trablus Kontu esir olarak alındı.
Nureddin Zengi bu "Harım Muharebesi" galibiyetinden sonra eline geçen Haçlı bayraklarını ve ölen Haçlı şövalyelerinin kellelerini bir torbaya koyarak bir emin habercisi ile Mısır'a Bilhays'ta muharebeye devam eden Sirkuh'a gönderdi. Bunlar Bilbays'ta bulunan Haçlı ordularına teşhir edildi. Moralleri çok bozulan Haçlı ordusu ve şövalyeleri Bilbays'ı bırakıp Filistin'e geri dönmeye karar verdiler. Kudüs Kralı I. Amalrik Sirkuh ile barış müzakerelerine girdi ve bu müzakereler sonunda her iki ordunun da Mısır'dan ayrılması üzerinde anlaşıldı. Ekim 1044'te Haçlı ordusu Filistin'e döndü ve Sirkuh ile Suriye ordusu da aynı geliş güzergahlarını takip ederek 2 hafta içinde Şam'a geri geldi.
Bu altı ay süren askerî harekâttan en kârlı çıkan Fatımi Devleti veziri Savar olmuştu. Fatımi Devleti'nde iktidarı eline geçirmişti ve bu iktidar gücünü pekiştirmeye koyuldu. Fakat Sirkuh'un hiç yenilge görmeden Bilbays'tan ve Mısır'dan ayrılmaktan hoşlanmıyacağı açıktı. Hemen Sirkuh'un Nureddin Zengi'yi yeniden bir Mısır seferi hazırlamaya ikna etmeye hatta zorlamaya çalışacağı öğrenilmişti. Savar Haçlı Kudüs Kralı I. Amalrik ile bir askeri savunma anlaşması yaptı. Bu anlaşmayı öğrenen Nureddin Zengi'nin eskiden yeni bir Mısır seferine girmeye pek niyetli değilken yeni bir seferi uygun görmeye başladı. 1167 yılı iki tarafın yeni bir Mısır seferi hazırlıklar yapması ile başladı.
1167'de Sirkuh emrindeki Suriye ordusu yine aynı güzergâhı takip ederek Mısır'a girdi. Aynı zamanda Kudüs Kralının Fatımilere yardım için hazırladığı Haçlı ordusu Filistin üzerinden Mısır'a geldi. Savar emrindeki Fatımi ordusu ve Kudüs kralının Haçlı ordusu Kahire önünde doğudan geleceğini bekledikleri Suriye ordusunu beklemeye koyuldular. Fakat Sirkuh Kahire'nin güneyinden şehrin etrafından dönerek batıdan geldi ve kamp kurduğu Gize'de piramitler mevki ile savunucu ordular arasında Nil Nehri bulunmaktaydı.
Amalrik ve Savar Nil Nehrini geçip Sirkuh'un ordusuna hücum etmek için planlara başladılar. Sirkuh ise ana üssünden çok uzaklarda olduğu için daha kurnazca bir strateji uygulamaya başladı. Sirkuh hemen kuzeye çekilmeye başladı. Amalrik ordusunun bir kısmı bu 'kaçışı' takibe başladı. 18 Mart 1167'de iki tarafta Nil Nehri'nin batı yakasında Babayn'da muharebeye giriştiler ve takip eden Haçlı ordusu büyük bir yenilgiye uğradı. Amalrik bu yenilgiden kaçtı ve yeni asker toplamak için Kahire'de kalmış olan Savar'la tekrar birleşti. Babayn Muharebesinden sonra Sirkuh ve Suriye ordusu ise hızla İskenderiye'ye çekildi ve İskenderiye halkı tarafından çok iyi karşılandı. Yeni Fatımi ordusuyla Savar ve Avrupa'dan yeni gelen Haçlılarla ve Haçlı donanmasıyla takviye edilen Haçlı ordusu çok geçmeden İskenderiye'yi kuşatmaya aldılar.
Bir ay süren kuşatmadan sonra Suriye ordusu ve İskenderiye büyük bir bir zorluğa girdi. Buna karşı durabilmek için Suriye ordusunun komutasını yeğenine bırakan Sirkuh küçük ama seçkin bir süvari birliği ile kuşatmayı yardı ve Yukarı Mısır'a gitmeye başladı. Yukarı Mısır'da köylüleri Savar ve Fatımiler aleyhinde ayaklandırıp birliğini yeni askerlerle takviye ederek kuşatıcı ordu arkasında güneyden yeni bir cephe açtı. Haçlı Ordusu komutanı Kudüs Kralı I. Amalrik ülkesine kuzeyden Suriye'den Nureddin Zengi'nin yaptığı baskınlardan korkmaktaydı ve Kudüs'e geri dönmeye hazırdı. Sirkuh bir elçi göndererek üç sene önce olduğu gibi her iki dışarıdan gelen ordunun da Mısır'dan çekilmesini teklif edince bu bir anlaşmaya neden oldu. Haçlılar ve Fatımiler İskenderiye kuşatmasını kaldırdı ve Suriye ordusu başlarında Selahaddin bir törenle İskenderiye'den ayrıldı. Ağustos 1167'de Haçlı ordusu Kudüs'e ve Sirkuh'un Suriye ordusu Şam'a eski güzergahlarını takip ederek geri çekildiler
Ertesi yıl çatışmalar yeniden daha şiddetle ortaya çıktı. Amalrik, Fatımi veziri Savar ile müttefiklik anlaşması yaptığında bu anlaşmanın şartlarına uyulmasının kontrolü için bazı özel şartlar kabul edilmişti. Bu şartlara uygun olarak Amalrik ordusuyla Mısır'dan ayrılmasına rağmen Fatımilerle müttefik anlaşmasına göre Kahire'de bir Haçlı ordusu birliği geride bırakmıştı. Bu birliğin ana görevlerinin başında Kahire kalesi kapısında muhafızlık ederek bu şehre girenleri kontrol etmeleri idi. Diğer önemli görevleri ise Fatımi vezir Savar'in Kutsal Kudüs Krallığı'na vermeye taahhüt ettiği 100.000 dinar yıllık tazminatın ödenebilmesi için Mısır halkından vergi toplanması için gönderilen Kutsal Kudüs Krallığı'na bağlı vergi memurlarını korumaktı. Mısır halkı yabancı vergi memurlarına yüksek vergiler vermekten ve ülkelerinde devamlı olarak yabancı Haçlı askerinin bulunmasından çok şikayetçi idi ve buna karşı reaksiyon gittikçe güçlenmeye başlamıştı.
Halk arasında bu hoşnutsuzluk Fatımi sarayı ve idareci çevrelerine de yayılmıştı. Çok büyük yük olan Hristiyan müttefikler yerine Müslüman Nureddin Zengi'nin gelmesi tercih edilir bir alternatif olarak görülmeye başlandı. Halep'te olan Nureddin'e Fatımi saraylılar ve idarecilerinden birçok mektup, temsilci ve heyet gelmeye başladı. Ama Nureddin'in bunlara karşı reaksiyonu Kudüs Kralı Amalrik'in ne yapacağını beklemek oldu. Kahire'deki Haçlı birliği ve ülkedeki Haçlılara bağlı vergi toplayıcıları halkın hoşnutsuzluğundan gayet iyi haberdardılar ve Mısır halkının kendileri aleyhine harekete geçmesinden korkmaktaydılar. Bunu ifade eden mektupları Amalrik'e göndererek kendilerine destek verecek askeri tedbirleri almasını istediler. Amalrik önce bunlara karşı bir tedbir almaktan sakındı. Gerçekten rasyonel bir yaklaşımın Kahire'deki Haçlı birliklerini geri çekmek ve Mısır'a karşı daha tarafsız ve tecavüzkar olmaktan uzak olan bir politika uygulamak olması aşikardı.
Fakat Amalrik'in mizacına tecavüzkar politika uymaktaydı. Sonra da o yıl Avrupa'dan gemiyle gelen hacılar arasında Müslümanlara karşı savaşmayı din icabı olarak gören birçok Haçlı gelmişti. Yeni bir Haçlı ordusu kuran Kudüs Kralı yeniden dördüncü defa bir daha Mısır seferi yapmaya karar verdi. Ekim 1168'de Kral Amalrik başlarında olarak yeni bir Haçlı şövalyeler ordusu Mısır'a girdi. Bu ordu Bilhays kalesine yöneldi ve bu kaleyi ellerine geçirdiler. Hiçbir açık sebep olmadan yeni Haçlı ordusu büyük bir katliama girişerek kale savunucularını ve şehirde yaşayan erkek, kadın, çocuk ayrımı yapmadan ve Müslüman ve Koptik mezhepli Hristiyan farkını hiçe sayarak Mısırlı sivil halkı tümüyle öldürdüler. Bu büyük katliam haberi Mısır'a hemen yayıldı ve Haçlılara karşı büyük bir reaksiyon ortaya çıktı. Tarihçi İbn Esir'in yazdığına göre
Eğer Frenkler Bilhays'ta başka türlü hareket etselerdi Kahire kalesini çok kolay ele geçirebilirlerdi. Şehri idare edenler kaleyi Haçlılara teslim etmeyi zaten kabullenmişlerdi. Fakat Bilhays'ta olanların haberleri yayılınca Kahireliler sonucu her ne olursa olsun Haçlılar ordusuna direnç göstermeye karar verdiler.
Haçlılar ordusu Kahire'ye doğru ilerlerken Fatımi veziri Savar Kahire'nin sivil halkının yaşadığı eski şehri yakıp harabeye döndürmeye ve Haçlılara yanmakta olan bir harabe bırakmaya karar verdi. Şehrin sivil halkı o zamana kadar sadece saray, hükûmet binaları, askeri kışlalar ve el-Ezher medresesi bulunan Kahire kalesi surlarıyla çevrili yeni Kahire'ye çekildiler. Eski şehirdeki her türlü yapıya 20.000 küp kadar nafta döküldü ve bunlar ateşe verildi. Çıkarılan yangının 54 gün sürdüğü ve eski Kahire'nin yerle bir olduğu bildirilir. Savar bu tedbiriyle Kral Amalrik'i bu Haçlı istila hareketinden vazgeçmeye zorlayabileceğini sanmaktaydı. Böylece Halep'teki Nureddin Zengi'nin desteğini almadan bu son Haçlı hücumunu geri çevirebileceğini ummaktaydı. Bu nedenle Savar Amalrik ile yazışmalarına devam etti.
Fakat Savar ve etrafındaki kliği Fatımi idarecilerinin ve saraylılarının desteğini kaybetmişti. Savar aleyhinde olan Fatımi kliği Fatımi Halifesi ve Sultanı El-Âzıd li-Din-Allâh'i de Savar aleyhine çevirebilmişlerdi. Fatımi Sultanı ve Halifesi El-Âzıd Halep'teki Nureddin Zengi'ye çok hissi bir mektup göndererek ondan yardım istedi. Bu mektupla birlikte halife birkaç tutam saç göndermişti; bunların kendi harem kadınlarının saçları olduğunu ve bunların kadınlarının kendilerini Frenklerin zulmünden kurtarmasını sağlamak için ona yalvarıp ondan yardım istediklerini gösterdiğini ifade etmişti.
Bu mektupların Halep'te Nureddin'e eriştiği zaman ne olduğu Selahaddin Eyyubi hatıralarında bulunmaktadır. Nureddin Sirkuh'a tekrar bir orduyla Mısır'a gitme emri verdi. Sirkuh yeğenine kendiyle gelmesini istediği zaman Selahaddin buna önce çeşitli şahsi nedenler göstererek Mısır'a gitmek istemediği ve sonra amcasının ısrarı ve zoruyla bu orduya katıldığı bilinmektedir.
Amalrik olanlardan haberdardı. Kahire'nin kendine teslim edileceğine yakılıp harabeye döndürülmesinden çok etkilenmişti ve Mısır halkının Haçlılara devamlı karşı olacağını anlamıştı. Nureddin'in Suriye'den yeniden göndereceği ordu ile kuzeyden ve Savar'in Fatımi ordusu ile güneyden birlikte hücumlarına karşı koyamayacağını bilmekte olan Amalrik, bu nedenle 2 Ocak 1169'da Haçlı ordusuyla birlikte Mısır'dan çekilip Filistin'e geri dönüşe başladı.
Sihruh ve Suriye ordusu hiç Haçlılar ile karşılaşmadan 8 Ocak 1169'da Kahire'ye girdi. Harabeye dönmüş şehirlerinde Kahireliler ve vezir Savar dahil Fatımi idarecileri bu orduyu çok büyük bir tezahüratla kurtarıcı olarak karşıladılar.
Selahaddin Eyyubi'nin vezirliği ve Eyyubi Devleti'nin kuruluşu
8 Ocak 1169'da Sirkuh Kahire'ye girdi ve Fatımi idarecileri ve halk tarafından büyük bir sevgiyle karşılandı. Savar, son birkaç hafta Haçlılara karşı savaşmakla beraber, onları çağıran ve onlarla anlaşma yapan bir idareci olarak bilinmekteydi. Şavar Hristiyan haçlı orduları ile müttefiklik yaptığı için, Fatımi halifesinin de kabulü ile, 18 Ocak'ta yakalandı ve idam edildi. Bazı tarihler onun Selahaddin tarafından şahsen öldürüldüğünü açıklarlar. Yerine aynı gün Mısır'da Fatımi Devleti veziri olarak Sirkuh atandı. Sirkuh, Şavar'in vezirlik ikametgâhına gittiği zaman bütün evinin eşyalarının yağmalanmış olduğunu, üzerinde oturacak bir minder bile kalmadığını gördü. Fakat 1169'da birkaç haftalık bir vezirlikten sonra, hiç beklenmedik şekilde zengin bir ziyafet yemeğinden sonra Sirkuh birden bir kriz geçirip öldü.
Tarihçi İbn Esir'in belirttiği gibi, Fatımi halifesi danışmanları ölen Sirkuh'un yerine genç yeğeni Selahaddin Yusuf'un vezir seçilmesini tavsiye ettiler. Buna bir neden de genç ve tecrübesiz bir idareci olacağı için halifenin ve danışman saraylıların yeniden iktidar gücünü kazanabilme ihtimali idi. Böylece Selahaddin Fatımi halifesi tarafından "el-melik el-nasır" unvanı ile vezir tayin edildi. Fakat Selahaddin şahsen iktidara hakim olmakta gecikmedi. Hemen kendisine itaat etmeyeceği düşündüğü Fatımi saraylılar ve bürokratlarını değiştirip onların yerine kendi adamlarını devlet idaresine yerleştirdi. Fatımi muhafız askerlerinin ortaya çıkardığı isyan hareketi Selahaddin'in kardeşi Adil tarafından çok sertçe bastırıldı; elebaşları olan Nubiyalı muhafızların kışlası basılıp hepsi elimine edildi ve Fatımi Ermeni muhafızlarının kışlaları yakıldı.
Ekim 1169'da Kudüs Kralı Amalrik tarafından beşinci defa Mısır'ı istila harekâtı başlatıldı. Bizans İmparatoru Nureddin Zengi'nin bir generalinin Mısır'da güç kazanmasından kuşkulanmaktaydı. Sonra da Nureddin Zengi Güneydoğu Anadolu'da Diyarbakır Emiri Artuklu Kara Arslan ölüp ve Musul Emiri olan kardeşi Kutubeddin Zengi'nin sağlığının bozulması dolayısıyla yerlerine geçecek varislerin arasında büyük çatışmaların çıkması ile uğraşması gerekmekteydi ve Mısır'a yardım sağlayamayacağı öğrenilmişti.
Bu nedenlerle Kudüs Haçlılarının yeni bir Mısır'ı istila planı için Bizans donanması desteği sağlanması kararı alındı. 10 Temmuz'da Bizans donanması Contostephanus komutası altında Konstantinopolis'ten ayrıldı. Kudüs Kralı Amalrik komutasındaki Kudüs devleti Haçlı ordusu ise ancak Ekim'de Mısır'a girip Dimyat kalesine hücuma ve kaleyi kuşatmaya başladı. Nil Nehrine çekilen zencir yüzünden de Bizans donanması Dimyat önüne gecikerek geldi. Ayrıca mevsim geç olduğu için Bizans donanması için gereken yiyecek iaşesi sağlanamadı. Kudüs'ten gelen Haçlı şövalyeler da bu levazım gereğini planlamadıkları için Bizanslılara iaşe yardımı vermekten çekindiler. Bizans donanması mensupları büyük bir yiyecek sıkıntısına girdiler. Böylece Hristiyan istilacıların iki tarafının arası daha da açıldı. Ayrıca Kudüs Haçlı ordusu komutanı Amalrik Bizans donanma komutanının taktik tavsiyelerine kulak asmamaya başladı. Özellikle Dimyat kalesine hemen büyük bir hücuma geçmekten kaçındı. Savunucuların Nil üzerinden gönderdikleri bir ateş gemisi Bizans donanmasına büyük zararlar vermekte iken donanmanın tümüyle yanması Amalrik'in aldığı tedbirlerle önlenebildi. Yağan yağmurlar kale önünü ve Haçlı ordugahını çamur alanına döndürmüştü. Kalenin savunucuları da çok iyi hazırlıklıydılar, iyi organize edilmişler ve iyi komuta edilmekteydiler. Aralık başında bu kuşatmanın hiç sonuç vermeyeceği iyice anlaşıldı.
Bu zaman Selahaddin ile Kudüs Haçlıları arasında barış müzakerelerinin başladığı bilinmektedir. Fakat zamanının tarihçileri müzakerelerin nasıl gelişip nasıl sonuçlar doğurduğu hakkında kesin gerçekleri bildirmemektedirler. Barış anlaşması hakkında da değişik kaynaklar farklı gerçekler vermektedirler. Bunun için günümüzde gerçekte yapılan barışın şartlarının neler olduğu bilinmemektedir. Ama bu barış şartlarına göre 13 Aralık'ta Haçlı ordusu kuşatma mancınıklarını yakarak Dimyat önünden ayrıldı ve Filistin'e fazla zayiat vermeden geri dönebildi. Bizans donanması ise Akdeniz'de kötü hava ve fırtına dolayısıyla çok büyük zayiat verdi ve donanma komutanı Contostephanus bile ancak Tarsus'a Kilikya kıyısına çıkabildi ve karadan Konstantinopolis'e dönebildi.
Nureddin Zengi 1174'te öldü. Yerine 11 yaşında olan oğlu As-Salih Şam'da hükümdar oldu. Fakat ileri gelenler bu genç hükümdarı Kudüs'te yerleşmiş olan Kutsal Kudüs Krallığı'na karşı Müslüman direnişini ve ilerleyişini önleyecek bir komutan olarak göremediler. Böylelikle denenmiş ve tanınmış komutan ve hükûmet idarecisi olan Selahaddin Eyyubi hem Mısır hem de Suriye hükümdarı olarak seçildi ve Eyyubiler devleti kuruldu.
Yeni Kudüs kralları ve Renaud de Châtillon'un eşkiyalığı
Kudüs Kralı I. Amalrik 1174'te öldü. Yerine o zaman 13 yaşında olan oğlu IV. Baudouin Kudüs Kralı oldu. IV. Baudouin genç olduğu gibi cüzzam hastalığından da muzdaripti. Buna rağmen IV. Baudouin'in etkili ve aktif bir askeri komutan olduğu anlaşıldı. 1176'da hapislikten kurulmuş olan "Renaud de Châtillon" desteği ile 1177'de "Montgisard Muharebesi"'nde Selahaddin ve ordusuna karşı bir galibiyet kazandı.
Bundan hemen sonra da yapılan müzakereler sonunda Hristiyan ve Müslüman idaresi altındaki bölgeler arasında serbest ticaretin yapılması hakkında Mısır ve Suriye Sultanı ile bir anlaşma imzalanmasına neden oldu.
Fakat Kudüs Kralına destek veren Renaud ise azılı bir eşkıya gibi hareket ederek imzalanan anlaşmaya ve askeri duruma hiç aldırmadan bölgedeki Müslüman ticaret kervanlarına hücum etmeye başladı. Bu eşkıyalık hücumlarını bir gemi filosu edinerek deniz ticaretine de uygulamaya başlayıp Kızıl Deniz'de ticaret gemilerine korsanlık hücumlarına da yapmaya başladı. Hatta Mekke'ye giden hacılara ve daha da azılı bir haydutluk olarak Mekke yoluna hücumlar yaptı. Bu nedenle Renaud'un Orta Doğu'da azılı bir eşkıya ve korsan olarak büyük ismi çıktı.
IV. Baudouin'in oğlu yoktu ve bu nedenle kız kardeşinin oğlu, yani yeğeni, olan V. Baudouin'i kendine veliaht seçti ve 1183'te ona ortak kral olarak taç giydirtti. 1185'te IV. Baudouin öldüğünde yerine ortak kral olan yeğeni V. Baudouin geçmesi gerekti; ama V. Baudouin daha 8 yaşındaydı. "Trablus Kontu III. Raymond" da taht naibi olarak gerçek hükümdarlık görevlerini yapmaya başladı. Fakat V. Baudouin daha 9 yaşına girmeden 1186'da öldü. Geçmiş kral olan IV. Baudouin'in kızı ve V. Baudouin'in annesi olan Prenses Kudüslü Sibylla kraliçe olarak Kudüs tahtına geçti ve Sibylla'nın kocası olan Lüzinyanlı Guy ise Kral oldu.
Tam bu sırada Renaud de Châtillon tekrar bir Müslüman kervanına pusu kurmuş; ticari eşyaları talan etmiş ve kervana refakat eden tüccar ve yolcuları eline geçirip hapse atmıştı. Suriye ve Mısır Sultanı olan Selahaddin Eyyubi bu hücumdan çok endişelenip yeni Kudüs Kralı'ndan kervan'dan talan edilen eşyaların geri verilmesini ve hapsedilen kervan refakatçilerinin salıverilmesi hakkında ciddi bir mektup gönderdi. Yeni Kral Guy, Renaud'dan yapılmış anlaşmalara uymasını ve Selahaddin'in isteklerine uygun olarak hareket etmesini istedi. Fakat Renaud, kralı olan Guy'un emirlerini dinlemedi.
Hıttin Muharebesi
Renaud de Châtillon'ın nefret uyandıran bu eşkıyalık hareketleri Selahaddin Eyyubi'yi çok kızdırdı. Kudüs Krallığı'na karşı harekete geçip bu eşkıyaları teşvik eden Hristiyan istilacıları ortadan kaldırmaya karar verdi. Mısır, Suriye, Ceziriye'ye haberciler gönderip bu istilacılara karşı bir cihad yapmak için komutası altında birleşmelerini istediğini bildirdi. Buna karşılık olarak binlerce süvari ve piyade gönüllü Şam'a gelmeye başladı.
Kudüs Krallığı bu arada idarecilerin şahsi çekişmelerine sahne olmaktaydı. Yeni kral olan Lüziyanlı Guy, Trablus Kontu olan ve Selahaddin'e daha ılımlı olarak hareket etmeyi kabul eden eski taht naibi III. Raymond'un gücünü kırmaya çalışmaktaydı. Trablus Kontu'nun karısı küçük bir kale olan Tiberya'i elinde bulundurmaktaydı. Kudüs Kralı Lüziyanlı Guy'un bu kaleye hücum etmeye hazırlanmakta olduğundan haberdar olan Trablus Kontu III. Raymond Selahaddin'den askeri yardım istedi. Selahaddin'de bir süvari birliğini bu kaleye takviye olarak yolladı.
30 Nisan 1187'de Selahaddin Raymond'a bir haberci göndererek aralarındaki anlaşmaya uygun olarak Taberiye Gölü etrafında keşif yapmak için ufak bir keşif birliğini Tiberiya civarına göndereceğini bildirdi ve bu birliğin hiçbir hücum yapmayacağını açıkladı. Raymond bunu kabul etmek zorunda kaldı ve kendi arazisinde yaşayanlari bu birliğe yaklaşmamak için uyardı. 1 Mayıs'ta 7000 kişilik bir Müslüman keşif birliği Tiberiya önünden sabahleyin geçip akşamleyin geri döndü ve hiçbir olay ortaya çıkmadı. Ama civarda Saffuriye köyünde bulunan ve Selahaddin-Raymond anlaşmasına karşı olan Hospitalier ve Tapınak Şövalyeleri'nden oluşan birkaç yüz şövalye ve piyadeden kurulu bir asker-kesişler birliği Müslüman keşif birliğine Saffuriye'de hücuma geçti. Ama dinsel şövalyelerden oluşan Haçlı birliği bu 'nde büyük yenilgiye uğrayıp büyük zayiat verdi.
Bu Saffuriye yenilgisi üzerine büyük bir papaz, keşiş ve şövalye grubu Trablus Kontu III. Raymond'a gidip onu anlaşmadan vazgeçmeye zorladılar ve Raymond'un Kral Guy'un Salahaddin'e karşı yapmaya düşündüğü harekâta katılmasını sağladılar.
Kral Guy komutasında olan bütün Kudüs Krallığı bölgesinde ve yakınlarda bulunan şövalyeler ve diğer gönüllüleri kapsayan Haçlılar ordusu Akka civarında toplandı. Bu orduya Sur Piskoposu idaresinde birçok Hristiyan papazlar da katıldı ve bunlar özellikle İsa'nın üzerinde olduğu çarmıhın bir parçasını, yani "Gerçek Haç", bu "kutsal" ordunun bir alameti olarak taşımaktaydılar. Bu Haçlı ordusu Saffuriye üzerine yürüyüşe geçti.
Haziran ortasında Selahaddin de 12.000 kişilik süvari ordusunu ve yeni gönüllü piyadelerini Şam ve arasında orta bir noktada toplamış ve onlara bir konuşma yapmıştı. Sonra Selahaddin bir kurnazca bir taktik uygulayarak Tiberyas kalesine hücum ederek bir gün içinde bu kaleyi ele geçirdi. Böylece Haçlı ordusunu kendi istediği bir meydanda Tiberyas'ın yakınlarında bir düzlükte muharebeye yolladı. Selahaddin Celile Gölü'nden çıkan Ürdün Nehri'ni arkasına almıştı ve boynuz şekilde tepesi olan "Hıttin" önünde Kudüs ordusunu beklemekteydi.
Haçlı ordusu 3 Temmuz'da Saffuriye su kaynağından sabah yürüyüşe çıkarak, genellikle 4 saat çeken bu mevkiye hiçbir su kaynağı bulunmayan yoldan gitmeye başladı. Selahaddin'in ufak pusu ve yan hücumlarıyla yavaşlayan Haçlı ordusu ancak akşamüstü susuzluklarını gidermeyi planladıkları Taberiye Gölü'nü uzaktan gören bir sırta vardılar. Hıttin köyü bu sırtın altındaydı ve ilerisinde Taberiye Gölü ve su bulunmaktaydı. Ama bu mevki ile su kaynağı arasında Selahaddin'in ordusu yerleşmişti. Bu nedenle yürüyüşünü durduran Haçlı ordusu geceyi susuz geçirdi.
Ertesi gün 4 Temmuz 1187'de şafakla beraber Haçlı ordusu sırttan aşağıya göle doğru bir hücuma geçti. Susuzluktan çılgınlar gibi ileri atılan Haçlı piyadeleri Selahaddin ordusu tarafından püskürtüldü ve Selahaddin'in ordusu arkalarında, gerideki atlı şövalyelere doğru geri çekildiler. Haçlılar hiçbir savunma hattı kuramadılar ve kuşatıldılar. Ama sonuna kadar savaşmaya devam ettiler. Raymond kaçmayı başardı ve Trablus'a gidebildi. En sonunda Hıttin köyü civarında bir tepede Kral ve 150 kadar şövalye direniş yaptılarsa da sonunda hepsi ya öldürülüp ya da esir alındılar. Selahaddin'in esirleri arasında Kudüs Kralı Guy ile Renaud de Châtillon'da bulunmaktaydı.
Kral Guy ve Renaud, Selahaddin'in çadırına getirildiler. Burada Krala bir bardak su verildi ve Kral suyu içtikten sonra bardağı Renaud'a uzattı ve o da susuzluğunu giderdi. Fakat Selahaddin'in, tercümanına "Krala şöyle Renaud'a su verenin kendisi olduğunu bilsin" dediği bildirilir. Zamanın geleneklerine göre bir esire, esir alan su verirse onun hayatı bağışlanmış olmaktadır. Fakat Selahaddin'in Renaud 'un eski eşkıyalık ve ihanetlerini ve nefret uyandıran hareketlerini af etmeyeceği gayet açıktı. Kral Guy ve etrafındaki sivil şövalyelerin hepsinin hayatları bağışlandı; sonradan hepsi Şam'a gönderildi. Ama Renaud ve keşiş-asker Hospitalier ve Tapınak Şövalyeleri hepsi idam edildi.
Kudüs'ün Fethi ve Kutsal Kudüs Krallığı'nın Ortadan Kaldırılması
Kutsal Kudüs Krallığı arazilerinde ilerlemeler
Hittin Savaşı'ndan sonra Selahaddin Eyyubi eline geçirdiği fırsatı kullanarak Haçlı'ların Birinci Haçlı Seferi ile ve sonradan ellerine geçirdikleri Filistin ve Lübnan arazilerine geri almaya karar verdi.
Hemen ertesi gün 5 Temmuz'da Selahaddin Tiberiyas kalesine yöneldi ve bu kaleyi idare eden Raymond'un karısı direnişin imkânsız olduğunu görerek anlaşma ile kaleyi terk etti. Bu anlaşmaya göre kaleyi ellerinde bulunduran Haçlılar bütün taşıyacakları eşyaları ile birlikte hiçbir tecavüze uğramadan kaleden ayrıldılar. Bu anlaşma ve sonucu Selahaddin'in diğer fetihleri için bir örnek teşkil etti.
7 Temmuz Salı günü Selahaddin'in ordusu Akka kalesi önüne geldi. Akka bir liman şehri ve Kutsal Kudüs Krallığı'nın denizden Avrupa'ya kapısı olarak çok önem kazanmıştı. Bu kale de hiç direniş yapamadan 10 Temmuz'da teslim oldu. Selahaddin bu kaleden ticaret yapan Avrupalı tüccarları Müslüman idaresinde kalıp ticarete devam etmeye teşvik etti ise de hemen hepsi Akka'dan ayrılıp Trablus'a gitmeyi tercih ettiler. Yine kale savunucuları ve şehirden ayrılmak isteyen tüccar ve şehir halkına hiçbir tecavüz olmadan taşıyabilecekleri şahsi mallarıyla ayrılmaları izni verildi.
Selahaddin ordusunun emirlerini Filistin'de bulunan Haçlı Avrupalı yerleşkelerini teslim almak üzere bu yerleşkeler üzerine gönderdi. Bunlar birbiri ardından hiç direniş görmeden kale ve şehirleri teslim almaya başladılar. Bunlardan en büyükleri olan Nablus, Hayfa ve Nasıra hiç direnişsiz teslim olup bu şehir Hristiyanları da ya Sür'a ya da Kudüs'e gitmek üzere bu kale ve şehirlerden ayrıldılar. Büyük kalesi 10 gün direndi. Mısır'dan bir takviye ordusuyla gelen Selahaddin kardeşi Adil'in üzerine gittiği 'da direniş daha şiddetli oldu. Adil sonunda bu şiddetli direnişi kırarak şehri eline geçirdi ama böyle bir askeri direnişle karşılaştığı için şehrin halkının hepsini köle yaptı.
Selahaddin eline geçirdiği Akka'da fazla kalmadan ordusuyla Kuzey Lübnan sahillerine yürüdü. Sür kalesi çok savunmalı bir coğrafi mevkide olduğu; kale duvarları yüksek ve bakımlı olduğu ve etraftan gelen Haçlılar tarafından iyi olarak korunmakta olduğu için kuşatmaya alınmadan kenarından geçildi. 29 Temmuz'da Sayda kalesi 68 yıllık Haçlı işgalinden sonra teslim oldu. Bunu 6 Ağustos'ta Beyrut ve birkaç gün sonra kaleleri takip etti. O sırada Selahaddin, Haçlı Trablus Kontluğu sınırlarına gelmişti. Ama gerisinde Sur kalesini ele geçirmeden bıraktığı için ordusuyla güneye döndü. Yine Sür kalesine kuşatmaya almadan 'a hücuma geçti. 4 Eylül'de Askelon kalesi teslim oldu ve bunu Tapınak Şövalyelerinin elinde bulunan Gaza kalesi takip etti.
Kudüs kuşatması ve fethi
Buradan Selahaddin Kudüs'e bir barış heyeti gönderip bu kalenin kendine teslim edilmesini istedi. Eğer Kudüs teslim edilirse, şehirde kalmak isteyen Hristiyanlara hiç tecavüz olmayacak; kalmak istemeyenler eşyaları ile şehri terk edebilecekler; Kudüs'teki Hristiyan tapınakları koruma altına alınacak ve ileride hacı olarak gelecek Hristiyanlara hiçbir kısıntı ve tecavüz yapılmayacağına dair söz vereceğini bildirdi. Fakat şehirdeki Haçlılar bunu kabul etmeyip Kudüs'ün kendilerine ait olduğunu ve hiçbir şekilde geri verilmeyeceğini cevap olarak verdiler.
Böylece büyük bir kuşatma savaşının önlenmez olduğunu anlayan Selahaddin etraftaki Müslüman idarecilerden yardım istedi ve bunun üzerine ordusu birden büyümeye başladı. Kudüs de kuşatma için hazırlanmaya koyuldu. Ramla'nın Hristiyan hakimi olan İbelinli Balian Selahaddin'in eline geçen Nablus'tan Kudüs'e kaçan karısı ve çocuklarını o kaleden kurtarmak için bir günlük şehri ziyaret için ve Müslüman'lara karşı hiç silah kullanmayacağına yemin ederek Selahaddin'den izin aldı. Fakat şehre gelince kendisinden daha tecrübeli hiçbir komutanın ve idarecinin şehirde bulunmadığını öğrendi ve şehrin ileri gelenleri de kendisinden kuşatma sırasında kalenin savunma komutanı olmasını istediler. Balian yemininden dönmek için Selahaddin'e tekrar haber gönderdi ve Selahaddin bunu kabul etti ve Balian'ın Kudüs'te bulunan karısı ve çocuklarının hiçbir zarar görmeden Sur'a geçmesine izin verdi.
Kudüs etraftan kaçan Hristiyan kadın ve çocuklarla dolmuştu. Şehirde sadece 2 tane şövalye kalmıştı. Balian, 16 yaşından büyük her erkek çocuğu ve 30 kadar tüccarı şövalye yaptı. Eli silah tutabilen herkese silah dağıtıldı. Etraftan erzak toplatıldı. Devletin hazinesini ele geçirip gereken harcamayı yaptı.
Selahaddin ordusuyla Kudüs önüne 20 Eylül'de vardı ve şehir surlarının kuzeyine ve kuzeybatısına hücuma karar verdi. 26 Eylül'de karargahını değiştirip Zeytindağı'a geçirdi. Bu mevki önünde bulunan ve 88 yıl önce Birinci Haçlı Seferi ordusunun çökertip şehre girdiği kapı etrafında tüneller kazılmaya başlandı ve 29 Eylül'de o mevkide surlarda bir gedik açıldı. Şehrin dinsel lideri olan Patrik Heraclius lideri olduğu cemaatinin ve Kudüs'e sığınmış kadın ve çocukların hepsinin köleliğe alınması tehlikesine karşı çıkıp, teslim olmayı kabul ettiğini bildirdi. 30 Eylül'de Kudüs Kalesi komutanı Balian teslim olma müzakerelerine girişmek üzere Selahaddin'in karargahına gitti.
Selahaddin kendisine danışmanlık yapan ve Katolik Haçlıların devamlı hiç hoşgörüsüz konuşma ve hareketlerinden devamlı çok rencide olmuş Ortodoks papazı "Josef Batıt" aracılığı ile zaten şehrin Ortodoks Hristiyan halkının desteğini almıştı ve bunlardan şehir kapısını açacakları vaadini almıştı. Bu nedenle müzakereler de Selahaddin, Balian'ın şehri kayıtsız şartsız teslim etmesini talep etti ve 1099'da Kudüs'e giren "Birinci Haçlı Seferi" güçlerinin yaptıkları büyük katliamı hatırlatarak ona gözdağı verdi. Balian eğer uygun şartlar verilmezse şehirdeki bütün dinlere ait kutsal binalar dahil tüm binaları yakıp yıkacak ve tüm halkı öldürecek gücü olduğunu belirtti ise de elinde başka bir koz bulunmamakta idi. Selahaddin şehirde bulunan her Hristiyan erkeğin 10 dinar; her kadının 5 dinar ve her çocuğun 1 dinar tazminat vermesi halinde Hristiyanların şehri taşıyabilecekleri malları ile terk etmelerini kabul edebileceğini bildirdi. Balian şehirde 20.000 kadar parasız pulsuz fakir muhacir bulunduğunu söyleyip bunların tazminat veremeyeceğini; devlet hazinesinden mümkün olduğu kadar tazminat için para ödeyebileceğini; ama bunun 20.000 kişinin hepsinin tazminatını karşılayamayacağını açıkladı. Selahaddin'in malî danışmanları bunu yeterli bulmadılar. Sonunda 30.000 dinar devlet ödemesi ile 7.000 tazminat ödeyemeyecek Hristiyan'ın ayrılması üzerinde anlaşıldı. Balian bunu kabul edip şehri Selahaddin'e teslim etti.
2 Ekim Cuma günü Selahaddin ordusuyla Kudüs'e girdi. O gün Recep ayının 27'si idi ve o gece Miraç Kandili idi.
Akka ve Kudüs'ün Hristiyan Haçlılara tarafından kaybedilmesi haberleri Avrupa'ya eriştiğinde idareciler ve geniş halak kütlesi üzerinde büyük bir şok tesiri yapmıştır. Bazı tarihçiler Akka ve Kudüs'ün kaybedilmesi haberleri Papa III. Urbanus'a yetiştiği zaman onun bir kalp krizi geçirip öldüğünü bildirirler. Fakat 2 Ekim'de Kudüs'ün Müslümanların eline geçmesi haberinin 22 Ekim'de Ferrara'da ölen Papa III. Urbanus'a erişip erişmediği hakkında tartışma bulunmaktadır.
Fetihten sonra Kudüs
Kudüs'ün teslimi üzerine şehre giren Selahaddin'in ordusu büyük bir disiplinle şehrin idaresini eline aldı; 1099'daki Haçlı ordusunun fethiyle karşılaştırılınca ne bir bina talan edildi; ne bir kişi yaralandı; ne de galip askerler katliama uğrattıkları kişilerin dizlere kadar akan kanları içinden geçip şehrin önemli yerlerine girdiler. Selahaddin hiçbir Hristiyan'a zarar gelmesin diye şehrin sokaklarını devriyelerle korudu. Şehirdeki Hristiyanlar ise şehirden ayrılmak için kişi başına vermeleri gerek tazminatı toplama kaygısı içine girdiler. 7000 kişiyi kurtarmak için gereken 50.000 mark hazinede daha önce II. Henry tarafından verilmiş olan altınlardan karşılandı. Şehirde önemli Hristiyan güç odakları olan Katolik Patriği ve önemli Katolik papazlar; Tapınak Şövalyeleri ve Hospitalier Şövalyeleri kendi menfaatlerinden başka şey düşünmez olmuşlardı ve şehirde bulunan fakir ve kimsesizlere hiç destek sağlamadılar. Tazminatını veremeyen ve 7000 kişi arasında bulunmayanların köleliğe alınmasına hiçbir ilgi göstermediler. Şehir kapısından iki grup ayrıldı. Bir grupta tazminatı şahsen veya hazineden ödenenler bulunuyordu ve bunlar serbest olarak şehirden ayrıldılar. İkinci grup ise tazminat ödeyemeyip köleliğe alınanlardı. Selahaddin ve kardeşi Adil bu ikinci gruba da yardımlarını esirgemediler. Adil kardeşinden kendine mükâfat olarak 1000 köle verilmesini istedi ve bunları hemen serbest bıraktı. Selahaddin köle olması gereken her yaşlı erkek ve kadını serbest bırakmayı kabul etti. Katolik Patriği Heraclius'a 700 köle ve eski şehir komutanı olan Balıyan'a 500 köle bağışlandı ve bunlar da serbest bırakıldı. Selahaddin kocaları ve babaları ölen dul kadınlara ve yetimlere kendi hazinesinden geçimleri için para bağışları yaptı.
Serbest kalan Hristiyanlar, biri Tapınak Şövalyeleri, diğer Hospitaler şövalyeler ve üçüncüsü Balıyan ve Patrik Haraclius komutası altında üç grup kuyruk konvoyu halinde Akdeniz'e doğru yöneldiler. Hristiyanlar elinde bulunan Sur sadece askerleri kabul edip diğerlerine kapılarını kapattı. "Botrun" civarında o bölgenin hakimi olan "Niphin'li Raymond" bir eşkıya gibi kuyruktakilerin taşıyabildikleri şahsi eşyalarını soymaya koyuldu. Kuyruk Trablus'a varınca önce şehre kabul edildiler; ama şehirde kıtlık çıkınca hepsi şehir kapılarından kovuldular. Bu kuyruk sığınabilecek yeri ancak Antakya'ya buldu ve burada bile idareciler bu muhacirlere güçlükler çıkardılar. Bir grup Kudüs muhaciri "Eşkalon" limanına gitmişti. Burada bulunan İtalyan denizciler onları Hristiyan limanlara taşımak için çok büyük ücretler istediler ama liman idarecisi Mısır hükûmet yetkileri bu muhacirleri taşımayan gemilere limandan ayrılma izini vermeyince bu muhacirleri gemilerine alarak Hristiyan limanlarına gitmek üzere ayrılabildiler.
Katolik olmayan Hristiyanlar (Ortodokslar ve Süryaniler) gereken şahsi tazminatı ödemekle ve her yıl cizye vergisi vermeleri gerekmekle beraber Kudüs'ten ayrılmadılar. Katolik Haçlıların geride bıraktıkları gayrimenkullerin çoğu çok kelepir fiyatlarla bu Hristiyanlar ellerine geçti. Selahaddin'in Kudüs fethi Konstantinopolis'e vardığında Bizans İmparatoru Selahaddin'e onu kutlayan bir elçi gönderdi ve Kutsal Hristiyan mevkilerin tekrar Ortodoks Hristiyanlara verilmesini istedi. Selahaddin Hristiyan hacılara hiçbir ekstra yüküm olmasını istemediği için Bizans İmparatorunun bu isteği kabul edilerek ve Kutsal mevkiler Ortodoksların idaresine geçti. Yeniden Müslümanlara eline geçen Kudüs'te bu Kutsal mevkiler gerçekten sadece üç gün kapalı kaldı.
Haçlılar Kudüs'ü işgal ettikten sonra Müslümanlar için kutsal olan Kubbet-üs-Sahra ve Mescid-i Aksa'yi kiliseye çevirmişler; kubbeye hac dikmişler ve Tapınak Şövalyeleri idaresi altına vermişlerdi. Haçlıların ekledikleri her şey çıkarılıp atılıp bu iki kutsal bina daha önceki şekillerine dönüştürüldü. Her iki bina da tekrar Müslüman ibadet yeri olması için içleri ve dışları gül sularıyla yıkandı ve 9 Eylül 1187'de Selahaddin'in de katıldığı Cuma namazı kılınarak bu iki kutsal bina tekrar Müslüman ibadetine açıldı.
Fetihten sonra eski Kutsal Krallık kale ve arazileri
Selahaddin Kudüs'ü ele geçirmekle beraber Filistin ve Lübnan'da hâlâ Haçlı Katolik arazileri ve kaleleri bulunmaktaydı. Kerek Kalesi'ni Adil bir yıl süren bir kuşatmaya aldı ve ancak 1188 yılı sonunda kale teslim oldu. Shoubak'taki de kuşatıldıysa da bu önemli sayılmamaktaydı ama Montreal Kalesi de Kerek Kalesi'nden birkaç ay sonra teslim alındı. Daha güneyde Tapınak Şövalyeleri'nin idaresindeki bir ay süren kuşatma sonunda Aralık 1188'de alındı. Hunin'deki bu zamanlarda ele geçti. Ürdün Nehri vadisine hakim olan Hospitalier Şövalyelerinin idaresindeki ise Ocak 1189'da teslim oldu.
Üçüncü Haçlı Seferi hazırlıkları
Yeni Papa olan Papa VIII. Gregorius bir beyanname yayımlayarak Kudüs'ün Hristiyanlar tarafından kaybedilişinin Tanrı'nın Avrupa'da yaşayan Hristiyanların günahlarına karşı bir cezası olduğunu ilan etti. Bütün Batı Avrupa'da Kutsal Ülkelerin tekrar Hristiyanların eline geçmesi için yeni bir Haçlı seferi yapılması için büyük bir kampanya başlatıldı. İngiliz Kralı II. Henry ve Fransız Kralı II. Philippe aralarında olan savaş durumunu kaldırıp barış yaptılar. Her iki krallık da yeni bir Haçlı seferini finanse etmek için halktan Salahaddin öşürü (Saladin tithe) adı verilen özel bir vergi toplamaya başladılar. İngiltere'de kilisenin en büyük dinsel adamı olan Canterbury Başpiskoposu "Exeter'li Baldwin" Galler Ülkesine bir gezi yapıp 3.000 kişilik bir özel ordu toplamayı başardı.
Kutsal Roma-Germen İmparatoru Friedrich Barbarosa'nın seferi
Yaşlı Kutsal Roma Germen İmparatoru I. Friedrich Papanın yeni Haçlı seferi için çağrısına hemen yanıt sağladı. 27 Mart 1188'de yeni bir Haçlı seferine katılacağını ve bu sefere katılacak Alman haçlılara komuta edeceğini halka ilan etti. Büyük bir Alman haçlı ordusu toplandı. 1188'de Nürnberg'e gelen Bizans elçileri Balkanlarda Bizans arazilerinde geçiş için organizasyon planları üzerinde uyuşma sağlandı.
İmparator ve üçüncü oğlu IV. Friedrich, Swabia Dükü başlarında olarak Alman Haçlı ordusu 11 Mayıs 1189'da Ratisbon'dan merasimle ayrıldı. Bu ordu Haçlı seferleri sırasında toplanan en büyük Haçlı ordusu konumundaydı ve çok iyi silahlı ve çok iyi disiplinli idi. Ordu Macaristan üzerinden, Bizanslılar elindeki Balkanlardan, Konstantinopolis'e doğru yürüyüşe geçti. Bu orduya 2.000 askerle Macar kralı III. Bela'nın en genç kardeşi Geza da katıldı. Bu ordu Balkanlardan geçişi sırasında daha önce yapılan uyuşmaya genellikle katıldı. Bizanslılar 1176 Miryokefalon Muharebesi'ndeki büyük mağlubiyetten sonra ancak 1185'te Anadolu'da durumu dengelemiş ve o tarihte Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ile bir barış ve müttefiklik antlaşması imzalamışlardı. Büyük Alman Haçlı ordusunun Bizans topraklarında bulunmasından Bizanslılar hoşnutsuzdu. Fakat Alman Haçlı ordusunun büyüklüğü karşısında Bizans'ın fazla direniş göstermesine imkân yoktu.
Alman Haçlı ordusu Bizans arazilerinden yeniden organize edilmiş şekilde merhale merhale geçişe başladı. Yine Haçlı ordusu disiplinsizlik örnekleri gösterdi ve Friedrich Barbarossa'nın ordusu Filibe (o zamanki Philippopolis şimdiki Plovdiv) şehrini işgal etti ve bu şehri tekrar Bizans eline geçirmek için gönderilen 3.000 kişilik Bizans ordusunu yenik düşürdü. Ayrıca Adrianopolis (Edirne) şehrini yaktılar. Bu nedenle bu ordu 1189 sonbaharında Konstantinopolis'e gelir gelmez biran önce Boğaz'dan karşıya taşındı. Bazı kaynaklar Bizans İmparatoru II. İsaakios'un Selahaddin ile bir gizli anlaşma yaptığını ve Selahaddin'ın Bizans topraklarına hücum etmeme garantisine karşılık Haçlı ordusunu zayıflatmak için elinden geleni yapacağı hakkında anlaşama yaptığını bildirirler.
Diğer taraftan II. Kılıç Arslan da bu büyük Alman ordusuyla çatışmaktan sakındı ve Almanlarla antlaşma yaparak bu ordunun Anadolu'dan Selçuklu ordusunun hücumlarına maruz kalmadan geçişini garantiledi. Fakat Almanlara göre bu ordunun Anadolu'dan geçişi sırasında kimseye buyruk olmayan Türkmenlerin zaman zaman hücumlarına maruz kaldı. Akşehir üzerinden, Alman Haçlı ordusu 17 Mayıs'ta bu ordu Anadolu Selçuklu başkenti olan Konya önlerine geldi. Anlaşma gereğince barış içinde ordunun şehir kenarından geçmesi gerekmekteydi; fakat imparator Friedrich şehre hücum edip eline geçirmeye karar verdi. Bazı Alman tarihçilerine göre bu ordu Konya önlerine geldiğinde İmparator Friedrich'in Türkmen hücumlarına karşı sabrı tükenmişti ve Türklere karşı bir yaptırım uygulamak istemekteydi. Diğer tarihçiler Haçlılar Konya önüne geldiğinde II. Kılıç Arslan'ın büyük oğlunu Kutabeddin bu durumu kaldıramamıştı ve babasını tutuklattırarak Haçlı ordusuna karşı koymayı denedi. Her nedenle olursa olsun Alman Haçlı ordusu, yapılan antlaşmaya aykırı olarak 18 Mayıs'ta (bazı tarihçilere göre bir askeri çatışmadan sonra Kutabeddin'in ordusunun çekilmesini takiben) Alman Haçlı ordusu Konya'yı işgal etti. Alman Haçlı ordusu Konya'da 5 gün kalıp yine yürüyüşe geçti. Göksu Irmağı vadisini takip edip Akdeniz'e inmek planlanmıştı.
Fakat Alman Haçlı ordusu 10 Haziran 1190'da tam dağlık araziden çıkıp Silifke civarına geldiği zaman ordusunun ve korumalarının biraz ilerisinde bulunan İmparator I. Friedrich Barbarossa Göksu Irmağı içinde boğularak öldü. Bunun nedenleri çeşitli şekillerde anlatılmıştır. Bazı tarihçilere göre İmparator çok sıcak olan bir günde kendi soğutmak için ırmağa atlamış veya suyun çok soğuk olması dolayısıyla kriz geçirip boğulmuş; ya da suyun hızı beklediğinden çok olup bu hızlı su akışına karşı koyamayıp boğulmuştu. Diğerleri atının sürçmesi dolayıyla ırmağa düştüğünü ve çok ağır zırh giydiği için yahut başını bir kayaya çarptığı için suya batıp boğulduğunu iddia ederler. Ordusunun birlikleri ırmak kenarına geldikleri zaman nehir kıyısında ölü cesedi ile karşılamışlardır.
Oğlu VI. Friedrich, Swabia Dükü, Haçlı Alman ordusunun komutasını üzerine aldı. Fakat büyük Alman haçlı ordusu hemen tümüyle demoralize olmuştu. Bazı Alman asilleri hemen karadan geri döndüler' diğerleri Silifke'ye ve Tarsus'a gittikten sonra denizden Avrupa'ya gitmek üzere ordudan ayrıldılar. Swabia Dükü emri altında Antakya'ya erişen Haçlı Alman ordusu 5,000 kadardı.
Antakya Prensi III. Boemondo, Swabia Dükü ve ordusuna büyük misafirperverlik gösterdi. Ölü imparatorun cesedi sirke içinde Antakya'ya getirilmiş; ama sirke cesedi koruyamamıştı. Cesedin kalan kısımlarının çoğu Antakya Katedrali'ne gömüldü ama bazı kemik parçaları Kıyamet Günü'nde Friedrich'in Kudüs'e bulunmasını sağlamak için ordu tarafından saklandı. Sonunda Swabia Dükü yakın akrabası olan Akka Dükü Montferrat'lı Conrad yardımını istedi. Onun yardımıyla ölü imparatorun kemikleri Antakya Katedralinden alınarak Akka'ya götürüldü ve oradaki katedralde gömüldü. VI. Frederick, Swabia Dükü ise 1191'de sırasında öldü.
İngiliz Kralı Richard'ın ve Fransa Kralı Philippe'nin Filistin'e gelişi
İngiltere Kralı II. Henry oğlu (Aslanyürekli) I. Richard ile Fransa kralı II. Filip tarafından mağlup edildikten sonra 6 Temmuz 1189'da öldü. Richard İngiltere Krallığı tahtına geçti. Tahta geçtikten sonra ilk büyük uğraşı yeni bir haçlı seferine gitmeyi finanse etmek para toplamaya başlamak oldu. Temmuz 1190'da Richard ve Filip birlikte Kutsal Filistin topraklarına gitmek üzere, ilk önce Sicilya'ya gitmek üzere Fransa'nın Akdeniz limanı olan Marsilya'dan bir gemi filosuyla ayrıldılar. Filip'in 650 şövalye, 1.300 at ve 1.300 şövalye hizmetkarından oluşan ordusu onlara refakat etmekteydi. Bu seyahat için Filip bir Ceneviz filosu kiralamıştı.
Norman Sicilya Krallığı Kralı olan II. Guglielmo 1189'da ölmüştü ve yerine Sicilya Krallık tahtına geçmişti. Tancerdi, II. Guglielmo'in karısı olan ve Richard'ın kız kardeşi olan Kraliçe 'yı hapse attırmıştı. Sicilya'ya geçen Richard Sicilya başkenti Messina'yı kuşatıp 4 Ekim 1190'da ele geçirdikten kız kardeşi Giovanna'yı hapisten kurtardı. Tam bu sırada Richard ile Filip arasında, Richard'ın evlenmesi hakkında büyük bir çatışma ortaya çıktı. Richard uzun bir zamandır Filip'in baba bir anne ayrı kız kardeşi olan "Vexin Kontesi Alis" ile evlenmek üzere nişanlıydı. Fakat Richard bu nişanı bozdu ve "Navare'li Beregaria" ile evlenmek üzere yeni bir nişan yaptı. Bundan hoşlanmayan Filip, Richard'ı Sicilya'da bırakarak, 30 Mart 1191 kendi ordusuyla gemiyle Doğu Akdeniz'e gitmek üzere ayrıldı ve Mayıs ortasında Sur limanına gelip karaya çıktı. Richard kız kardeşi ve yeni nişanlısı ile birlikte Sicilya'dan ancak 10 Nisan 1191'da ayrılabildi.
Richard'ın Sicilya'dan ayrıldıktan kısa bir zaman sonra bu yaklaşık 9.000 kişiyi taşıyan 100 kadar gemiden oluşan filo çok şiddetli bir fırtına ile karşılaştı. Richard'ın gemisi Girit'e sığınmayı başardı. Ama birkaç gemi fırtına yüzünden Kıbrıs açıklarında iken karaya vurdular. Karaya vuran gemiler içinde Richard'ın kız kardeşi "İngiltereli Giovanna" ve nişanlısı "Navarre'li Berengaria" 'da bulunuyordu. Ayrıca Haçlı seferinin finanse etmek için topladığı fonları taşıyan gemi de karaya vurmuştu. Bu hazineyi taşıyan geminin ve Richard'ın kızkardeşi ve nişanlısının esir olarak Kıbrıs'ta hüküm süren İsaakios Komnenos'un eline geçtiği öğrenildi. Richard bunları geri almak üzere 6 Mayıs'ta Kıbrıs'a Limasol'a çıktı. Burada İsaakios'la görüştü. İsaakios ile Richard, Richard'in yakını genç kadınların ve hazinenin geri verilmesi ve ayrıca 500 kişilik bir Kıbrıs birliğinin Richard'la birlikte Filistin'e gitmesi için anlaştılar. Fakat İsaakios kendinin çok pekiştirdiği Mağusa Kalesi'ne dönünce bu anlaşmayı kabul etmediğini ve Richard'ın hemen Kıbrıs'tan ayrılmasını istediğini ilan etti. Bunun üzerine Richard Kıbrıs'ı işgale başladı. İsaakios, Adanın en kuzey üçü olan Karpaz Yarımadası'nda bulunan Zafer Burnu (Cape Andreas) mevkiinde esir düştü. Efsaneye göre, Richard demir parmaklıklar altında esir tutmayacağına dair söz verdiği için, onu gümüş zincirlerle bağlayıp hapis ettirmiştir.
Akka Kalesi Kuşatması
Hittin Savaşı'nda esir düşen Kutsal Kudüs Kralı Guy 1189'da Selahaddin tarafından hapisten çıkarılıp serbest bırakıldı. Guy kutsal kitap üzerine yemin ederek müslümanlara karşı bir daha bir silah kullanmayacağına söz verdi. Serbest kalır kalmaz Guy Sur'de bulunan Hristiyan ordusunun komutasını üzerine almaya çalıştı. Fakat bu kaleyi Selahaddin'in kuşatmasına karşı başarılı olarak korumuş bulunan "Montferrat'lı Conrad" bunu kabul etmedi.
Bu sefer Guy yeminine rağmen dikkatini Haçlı'ların ve Hristiyan çoğunun Kutsal Filistin'e eski giriş limanı olan ve Selahaddin tarafından Müslümanların eline geçmiş olan Akka kalesi üzerine çekti. Akka kalesinin eline geçirmek için civardan bir Hristiyan ordusu toplayıp Ağustos 1189'da kaleyi kuşatmaya aldı. Önce bu kuşatıcı Hristiyan ordusu küçüktü; ama Eylül'den itibaren gün be gün yeni gemilerle haçlı güçleri gelmeye başlayıp kuşatıcı ordusu büyümeye başladı. Akka kalesi bir burunda idi; güneyinde liman; batısında deniz ve kuzey ve doğusunda birbirine diklemesine bağlanan çok güçlü şehir surları bulunmaktaydı. Surlar şehirdeki Müslüman orduları tarafından korunmaktaydı. Kuşatmacı Haçlılar bir yarım ay şeklinde surlar önünde idiler. Fakat bu şehrin Guy'a geçmesini istemeyen Selahaddin de kendi ordusunu Akka önlerine gönderip kuşatmayı yapan Hristiyan ordusunun arkasına düşmüştü. Selahaddin'in kuşatma dışındaki ordusu kuşatıcı Haçlılarla yaptığı silahlı çatışmalara rağmen kuşatmacı Hristiyan ordusunu tam olarak arkadan kuşatamadı. Önce Anadolu'dan gelmesi beklenen Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa'nın ordularına karşı durabilmek için Selahaddin Akka'ya fazla önem veremedi. Frederich Barbarosa'nın Silifke yakınlarında ölmesi ve ordusunun dağılması haberi geldiğinde de Hristiyan Haçlı ordusunun şehri yakınlarındaki sahil ve limanlara yeni gelen Hristiyan haçlılar tarafından devamlı desteklenmesinden dolayısıyla onları kuşatmadan sökmenin imkânı kalmamıştı.
1190 yazında Hristiyan kuşatmacılar kampında birçok hastalık salgın ortaya çıktı. Bunlardan birinde Guy'in ordusuna refakat eden Guy'in karısı Kutsal Kudüs Kraliçesi Kudüslü Sibylla ve genç kızı öldü. Guy'in krallığa meşru hakkı kraliçe Sibylla'nın kocası olmasından dolayı idi. Onun ölmesi ile krallık hukuken Sibylla'nın baba bir anne ayrı kız kardeşi "Kudüs'lu I. İsabella"'ya geçmiş oldu. İsabella "Toron'lu IV. Henry" ile evli idi ama kocası İsabella'nın krallık üzerinde meşru hakkını koruyacak güçte değildi ve bu meşru hakkını korumak nedeniyle İsabella hemen kocasından ayrıldı. Sur'ü idaresinde tutan "Montferrat'lı Conrad" ile yeni bir evlilik yaptı. Böylece yeni kocası "Montferrat'lı Conrad" yeni karısının meşru krallık hakkını korumak üzere Kutsal Kudüs Krallığı'na hakkını ilan etti.
1190-1191 kışında kuşatmadaki ordular içinde yeni dizanteri ve ateşli hastalıklar salgınları aldı yürüdü. Bu salgınlarda "Swabia Dükü VI. Friedrich", "Kudüs Patriği Heraclius" ve "Blois'li Theobald" hayatlarını kaybettiler.
1191 ilkbaharı gelmesi ile Akdeniz yeniden deniz seyahatlarıne elverişli hale geldi. Bu zamanda yeni gelenler arasında "Avustrurya Dükü V. Leopold" vardı ve gelince Filistin'e daha önce gelmiş olan Alman haçlı güçlerinin komutasını hemen eline aldı. Sicilya'dan Fransız haçlı ordusuyla ayrılan Filip Mayıs'ta Filistin'e vardı ve Guy'a destek sağlamaya başladı. 8 Haziran 1191'de Richard Kıbrıs'tan ordusuyla Akka önlerine ulaştı. Richard'ı Kıbrıs'tan getiren 26 gemiden oluşan filo çok sayıda asker ve büyük kuşatma mancınıkları taşımaktaydı. Hemen kaleye hücum etmek için yeniden mancınık ve diğer büyük kuşatma aletlerinin yapımına geçildi. Şehri savunan ordu dışarıdan destek alamıyordu ve açlık almış ve yürümüştü. Şehir ile bağlantı ancak birkaç yüzücü ile kurulabiliyordu. 1191 yazında şehri savunucularının Selahaddin'den istedikleri destek kuşatmacı Hristiyan ordularının büyüklüğü karşısında verilemedi. 11 Temmuz 1191'de iki yıl süren bir kuşatma sonunda Akka kalesi savunucuları surlara Hristiyan haçlı bayrakları çekip teslim ettiklerini ilan ettiler.
Tekrar ellerine geçirdikleri şehrin talanı yüzünden, Haçlı komutanları krallar, Richard, Filip ve Leopold, büyük bir çekişmeye giriştiler. Bu kavgaların birinde Richard, Leopold'un bayrağını kale surlarından indirtip yerlere attırarak ona büyük bir hareket yapmış oldu. Ayrıca Kutsal Kudüs Kralı'nın kim olacağı hakkında da anlaşmazlığa girdiler. Richard, Guy'un krallıkta devam etmesini istemekteydi. Fakat akrabalık dolayısıyla da, Filip ve Leopold, Montferrat'lı Conrad'ın krallık iddiasını meşru bulmaktaydılar. Sonunda iki taraf anlaşmaya vardılar ve Guy'un hayatta olduğu müddetçe Krallıkta devam etmesinde ama öldüğü zaman krallığın Conrad'a geçmesi üzerine karar verdiler.
Filip'in sağlığı iyi değildi; Filip, Leopold ve Richard ile devamlı sürtüşme halindeydiler. Her ikisi de buna fazla dayanmayıp ağustosta Filistin'i terk edip ülkelerine dönmeye karar verdiler. Filip ayrılırken o zamana kadar emrinde bulunan 10.000 kişilik Fransız haçlı ordusunu ve bunların masraflarını karşılamak üzere de 5.000 gümüş marklık bir fonu geride bıraktı.
Bu kuşatmadan sonra her Haçlılar savaşa devam edip Kudüs'ü geri almak istemekteydiler. Ancak her iki tarafında ellerinde esirler bulunmaktaydı. Ama Haçlıların komutanı olan I. Richard esirleri yüksek fidye almadan bırakmak istememekteydi. Selahaddin'in bu bonkör hareketiyle fidyeyi vermeyeceğini anlamış oldu. Richard acımasız tabiatını açığa vurarak 2.700 kadar savunucu erkek askeri ve yaklaşık 300 kadar kadın ve çocuğu birbirlerine iple bağlanmış bir şekilde kale kapısı önüne Selahaddin'in uzaktan görebileceği mevkiye getirtti. Onları Hristiyan Haçlı şövalyelerin "merhametine" bıraktı ve onlar da ellerinde bulunan her türlü kılıç, mızrak ve hatta büyük taş gibi silahlarla esirlerin üzerine üşüşüp tek birini sağ bırakmadan hepsini öldürdüler. buna karşılık Selahaddin esir tuttuğu Hristiyanları öldürerek karşılık verdi.
Arsuf Muharebesi
- Ana madde: Arsuf Muharebesi
Akka'yı eline geçirdikten sonra Richard deniz sahilini takip ederek güneye Yafa'ya doğru yürüyüşe geçti. Bu kaleyi aldıktan sonra Filistin'in içerisine Kudüs'e doğru bir hücum yapmayı planlamaktaydı. Fakat Haçlı ordusuyla sahilde yürüyüşe devam etmekteyken Selahaddin ordusuyla sahilden daha içeriden ona paralel olarak takip etti. Richard'ın Haçlı donanma filosu ise denizden onu takip etmekteydi. Yafa'nın 50 km kuzeyinde bulunan Arsuf mevkiinde birden Selahaddin ordusunu sahile doğru çevirerek Haçlı ordusuna karşı savaş durumuna geçti. 7 Eylül 1191'de iki ordu bu mevkide Arsuf Muharebesi'ne giriştiler.
Selahaddin'in ordusu, Richard'ın Haçlı ordusunun düzgün saflarını bozmak için değişik yönlerden aralıksız taciz hücumlarına geçti. Bu taktiğin hedefi Haçlı ordusunun saf düzenini bozup parçalara bölünmesini sağlamak ve bu parçaları ayrı ayrı olarak yenip elemine etmekti. Haçlı ordusu genellikle başta saf düzeni bozulmadan bu taciz hücümlarına karşı savunmayı başardı. Fakat birden kitle halinde Hospitalier Şövalyeleri Selahaddin 'in sağ kanadına süvari hücumuna geçtiler. Richard ordusununun saf düzenini korumak için genel bir taarruz yapılması emrini verdi. Kendi ordusuyla ortadan; Tapınak Şövalyeleri Selahaddin'in sol kanadına yönelik sağ kanada yönelik Hospitalier Şövalyeleri ile birlikte bir genel taarruza geçtiler. Selahaddin bu Haçlı genel taarruzuna karşı durmak istemedi ve ordusuna düzenli bir şekilde geri çekilme emri verdi. Selahaddin'in ordusu bu geri çekilme sırasında zayiat vermekle beraber bir bozgun olmadan düzenli geri çekildi ve ordunun savaşma gücü hala korunmuş oldu. Böylece Richard ve Haçlı ordusu Arsuf Muharebesi'ni kazanmış oldular.
Arsuf Muharebesi önemli bir çarpışma idi. Selahaddin Filistin sahillerindeki arazileri kaybetmiş oldu. Richard'ın komutanlığına ve Haçlı askerlerinin düzensiz bir güruh olmayıp cesur ve komuta dinleyen disiplinli bir ordu olduğuna bir gösterge oldu. Buna karşılık Selahaddin'in ordusunun yenilmez olmadığını gösterdi ve Selahaddin'in komutanlık ününe bir kara leke oldu. Haçlı ordusunun morali çok yükseldi. Bununla beraber Selahaddin'in ordusu bozulmadan geri çekilme ile, zayiat vermesine rağmen, savaş gücünü kaybetmedi.
Bundan sonra Richard ordusu ile sahilden Yafa'ya ilerledi ve bu kaleyi eline geçirdi. Selahaddin Filistin sahillerindeki arazileri kaybetmiş oldu ve buraların Haçlıların eline geri geçmesi Kudüs için daha ciddi bir tehdit yarattı.
Hristiyan tarihçileri bu muharebeyi gayet önemli bulmaktadırlar. Selahaddin'in şahsi biyografisini yazan sır katibi Bahattin ise kitabında bu muharebeden özel olarak bahsetmemektedir. Modern Arap Haçlı tarihçisi Maalouf ise Richard'in sahilden ilerlemesi ve Arsuf Muharebesi hakkında kapalıca şöyle demektedir:
(Richard) sahilden güneye yürüdü. Donanması ise denizden hemen onu takip etti. Selahaddin ordusu sahilden içeride buna paralel olarak takip etti. İki ordu arasında birçok çarpışma oldu ama hiçbiri karar verici olmadı.
Arsuf Muharebesi'nden sonraki gelişmeler
Arsuf Muharebesi'nden sonra Richard Yafa'yı ele geçirip oraya çekildi. Kaledeki mevzileri daha genişleterek bu kaleyi genel ordugah yaptı. Galip gelmişken neden o galibiyeti takip etmeyip bu bekleme kararını açıklamak için tarihçiler değişik nedenler ileri sürmüşlerdir. Richard o zamana devamlı olarak denizden ikmal hatlarını açık tutmayı tercih etmişti ve eğer Kudüs'e yönelse idi denizden ikmalin kapanması olasılığı bulunmaktaydı. Selahaddin'in ordusunu Arsuf Muharebesi'nde ne elemine edememesi ve ne de büyük zayiata uğratamaması ve bu ordunun çok hızla hareket etmesinin ve Haçlıların denizden ikmal hatlarını kesmesinin büyük olasılığı olacağını düşünmüş olduğu kabul edilir. Buna ilaveten Haçlı ordusu çok yorgundu ve bir müddet dinlenmesi gerekmekteydi.
Selahaddin, Haçlı ordusunun Yafa'da beklemesi dönemini çok iyi değerlendirdi. Kudüs'ün duvarlarını ve diğer savunma güçlerini pekiştirdi. Haçlıların Askalon üzerine gidip Selahaddin'in devamlı olarak asker takviyesi için kullandığı Mısır'dan gelen yolu kesmesi olasılığına karşı tedbir almaya karar verdi. Ordusunu Ramla'den Askalon'a geçirdi ve bu zengin şehri ve kalesini metodik olarak yıktırıp yaşanmayacak bir hale getirtti.
Diğer taraftan Richard devamlı olarak sorunlarla karşılaştı. Yafa'ya yerleşen ordusu, Akdeniz üzerinden gemiyle gelen ikmal malları (özellikle alkollü içkiler) ve diğer eğlence imkânları dolayısıyla, disiplinini kaybetmeye başladı. Akka'da bulunan "Montferrat'lı Conrad"'ın politik entrikalara girişmesi de çok mümkündü. Eline geçirmiş olduğu Kıbrıs isyan içinde olup, tecrübeli idarecisi olan "Camville'li Richard"'ın ölmesi ile yerine geçen "Turnham'li Robert"'in zorlanması dolayısıyla Kıbrıs idare edilemez olmaya yüz tutmuştu. Richard Kıbrıs sorununa çareyi, adayı Tapınak Şövalyeleri'ne satıp adanın idaresini onlara devretmede buldu.
Diğer bir girişim olarak Selahaddin ile barış müzakerelerine girişti. Önce Yafa'ya varınca bir ateşkes için Lod'da bulunan Selahaddin'in küçük kardeşi Adil'e bir elçi gönderdi; ama bu müzakereler bir ateşkes üzerinde sonuca varmadı. Ekim'de yeniden müzakereler açıldı ve Selahaddin iyi bir diplomat olan küçük kardeşi Adil'i kendini temsile memur etti. Önce Richard Kudüs'ün ve etrafındaki Ürdün Nehri'ne kadar arazinin idaresinin Haçlılara geri verilmesi ve Hittin Savaşı'nda Haçlıların kaybettiği "gerçek istavroz"'un iade edilmesini istedi. Fakat Selahaddin Kudüs ve civarının Müslümanlar tarafından da kutsal sayıldığını bildirdi ve "gerçek istavrozu" ancak uygun bir karşı yapıt olursa geri verebileceğini açıkladı. 20 Ekim'de Richard yeni bir teklif olarak Adil'in kardeşi Sicilya'lı Joanna ile evlenmesini ve iki tarafın çeyiz olarak Filistin sahil şehirlerini ve Kudüs'ü onlara verip çiftin bu arazilerde hüküm sürmesi sağlanmasını ve Kudüs'ün Hristiyanlara açık olmasını teklif etti. Bu arazilerde Tapınak Şövalyeleri ve Hospitalier'lerin de eski topraklarını geri almaları ve "gerçek istavroz"'un geri verilmesi de bu teklif paketi içinde bulunmaktaydı. Selahaddin'in sekreterinin hatıralarına göre, Selahaddin bu barış teklifini bir şaka olarak kabul ettiği bilinmektedir. Richard'ın kız kardeşi de Hristiyan olmayan biriyle yeni bir evlilik yapmaya kat'iyetle aleyhtardı. Ama Richard bu teklifinde ciddi idi. Müzakereler ve müzakerelerle ilişkili sosyal toplantılar ta kış başına kadar devam etti. Richard'ın Adil ile gayet iyi anlaştığı bildirilmektedir.
Kasım gelince yağmurlar geldi ve fena deniz şartları başladı. Bu şartlar altında genellikle askerî harekât yapılmamaktaydı. Selahaddin ordusunun yarısını terhis edip Mısır'a geri gönderdi ve gerisini de Kudüs'te ordugaha çekti.
Fakat Richard bunu fırsat bilip Kasım ortasında Kudüs'e gitmek üzere büyük bir askerî harekâta geçti. Selahaddin'in ordusu tarafından terk edilmiş olan Ramla'ya ilerledi ve şehri eline geçirip 6 hafta orada kaldı. Richard, Noel'de 'a geçti ve tepelerine geldi. Fakat hava çok bozulmuştu. 3 Ocak'ta Richard ordusuyla bu tepelerde Küdüs'ten yaklaşık 19 km uzaklıkta olan "Beit-Nuha" kalesine erişti. Araziyi bilmeyen Haçlı askerleri bunu çok sevinçle karşıladılar. Ama havayı ve coğrafyayı bilenler, özellikle Tapınak Şövalyeleri ve Hospitalier Şövalyeleri, bu kötü hava şartları altında yağmur çamurda tepelerden inip Kudüs'e başarı ile hücum etmenin imkânsız olduğunu ifade ettiler. Ayrıca Selahaddin'e Mısır'dan gelen takviye ordusunun gelmiş ve yakın tepelerin birinde kampa girmiş bulunmakta olduğu ve eğer hücum geçilirse Selahaddin'in iki ordusu arasında kalınmasının da mümkün olduğu öğrenildi. Richard bu mevkide 5 gün kaldıktan sonra stratejik durumu iyi bilenlerin tavsiyelerine uyarak geri dönmeye karar verdi. Bu Richard'ın ordusunun Kudüs'e en yakın olarak geldiği mevki oldu.
Richard ordusu ile terk edilmiş Ramla'ya geri çekildi. Bu arada orduda bulunan Fransız Haçlılar Kudüs'e gidilmemesi dolayısıyla Richard'ın komutanlığından gocunmaya başlamışlardı. Birçok Fransız haçlı (en önemlisi Dükü) Richard'ın Haçlı ordusunu terk edip Yafa'ya veya Akka'ya geri gittiler. Bunu önlemek için 20 Ocak'ta Richard bir savaş konseyi toplayıp durum ve stratejik konular hakkında bu konseye katılanlara çok ayrıntılı bilgi verip birçok Haçlı komutanını verdiği kararın doğruluğuna inandırdı. Bu konseyde ordusuna Ramla, İbelin yoluyla Selahaddin'in yıktırdığı Askalon'a gitme emri de verdi.
Haçlı ordusu ile Askalon'a geldiği zaman Richard hemen birkaç ay önce yerle bir edilen bu kalenin ve şehrin yeniden yapılması emrini verdi. O da Selahaddin gibi şehrin stratejik önemini anlamıştı. Bundan sonra 4 ay Richard, birkaç kere Akka'ya gitmekten dışında, Askalon'da kaldı ve bu kaleyi Filistin sahilinde en korumalı bir kale olarak yapılmasına zamanını hasretti. Bu dönemde havanın çok kötü gitmesi ve Askalon'un limanı olmaması nedeniyle her türlü yiyecek, erzak ve malzeme ikmalin çok zorluklarla karadan gelmesi gereği bu uğraşı çok yavaşlattı. Richard bu uğraşa kendini ve ordusunu hazırlamışken Selahaddin hiçbir hücumda bulunmadı ve bu yüzden bazı emirler tarafından büyük tenkide uğradı. Tarihçiler Selahaddin'in bu nispi hareketsizliğinin nedenini ordusuna bir dinlenme dönemi sağlamak istemesine; Musul ve Cezire'den yeni gelecek takviyeleri beklemesine ve huzursuz olan emirlerle disiplinli bir hücuma geçemeyeceğine inanmasına yormaktadırlar. Ayrıca Haçlılar arasında uyuşmazlık çıktığı ve büyük mali sorunları olduğunu da casusları yoluyla öğrenmiş olup, yeni hücumlar yaparak onları yeniden birleştirmek istememesini de bir neden olarak gösterilir.
Şubat ayında Richard "Montferatlı Conrad"'dan Askalon'un yeniden yapılmasına destek sağlamasını istemiş; ama Conrad destek sağlamayı kati olarak reddetmişti. Birkaç gün sonra Burgundi Dükü ve diğer önemli bazı Fransız komutanlar ve askerler Richard'ın ordusunu terk edip Akka'ya geçtiler. Fransız Haçlı askerleri Richard tarafından kendi hazinesinden finanse edilmekteydi ve bu hazine tükenmeye yüz tutmaktaydı. Bir diğer uyuşmazlık da Akka limanında bulunan Pisa Cumhuriyeti gemi kaptanları ile Ceneviz Cumhuriyeti gemi kaptanları arasında çıkmış ve Pisalılar Akka şehri işgal etmişlerdi. Pisalılar Richard'a haber gönderip kendileri ile şehir hakimleri ve Cenevizliler arasında arabuluculuk yapmasını istediler. Richard Akka'ya gelip Pisalılar ile Cenevizliler ve şehir idarecileri arasında çok güvenilmez bir anlaşma sağladı.
Kudüs kralı seçimi ve ölümü
Nisan 1192 içinde "Montferat'lı Conrad" Kutsal Kudüs Krallığı asilleri tarafından oy birliği ile Kudüs Kralı seçilince, I. Richard onun krallığını kabul etmek zorunda kaldı. Lüzinyanlı Guy da bu krallığa adaydı, ama I. Richard tarafından tutulmasına rağmen bu oylamada tek bir oy bile alamadı. Ona bir teselli sağlamak ve idaresi altında bulunan ama çok problemli bir araziyi elinden çıkartmak için, I. Richard Akka'ya gelmeden eline geçirmiş olduğu Kıbrıs adası krallığını Lüzinyanlı Guy'a sattı. Lüzinyanlı Guy bundan sonra Kıbrıs Kralı olarak hüküm sürmeye başlamakla beraber, 1194'te ölene kadar Kudüs Krallığı üzerindeki krallık iddiasından vazgeçmemiştir.
Fakat daha Kudüs Krallığı taç giyme töreni bile yapılmadan yeni Kudüs Kralı seçilmesinden hemen birkaç gün sonra 28 Nisan öğle vakti şehrinden bir öğle yemeği davetinden ayrılan "Montferat'lı Conrad" sokakta iken iki suikastçı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Suikastçiler, Suriye'de bulunan Râşidüddin Sinan el-İsmâili'nin emri altında bulunan Haşhaşin'lerdendi. Bir suikastçı hemen korumalar tarafından öldürüldü ama diğeri yakalandı. Soruşturma sırasında yapılan işkenceler sonucu diğeri de öldü; ama son anlarında bu suikastın I. Richard tarafından organize edildiğini itiraf etti. Buna genellikle inanılmamaktadır ve diğer komplo organizatörleri olarak Conrad'ın metresi olan ve çocuğuna gebe olan Kudüs Kraliçesi I. İsabella'nın eski kocası "Toron'lu IV. Humphrey"; bu olaydan hemen sonra İsebella ile evlenen I. Richard'ın yeğeni "Champagne'li II. Henry" ve hatta Selahaddin Eyyubi olarak gösterilmektedir. Conrad'ın cesedi Sur şehri katedralinde gömüldü. Tanınmış Arap tarihçisi İbn-ül Esir bu olaydan;
"Sür'ün hükümdarı Frenk Markizi, Frenk'lerin arasında en büyük şeytan olan Montferat'lı Conrad -Allah kahretsin- öldürüldü"
diye bahsetmektedir.
Bu olaydan 8 gün sonra I. Richard'ın yeğeni olan "Champagne'li II. Henry", "Montferat'lı Conrad"'dan gebe olan Kudüs Kraliçesi I. İsabela ile evlendi ve 1192'den 1197'ye kadar Kutsal Kudüs Kralı unvanını taşıdı. Bu dönemde krallığın merkezi Akdeniz kıyısında olan Akka şehri oldu.
Yafa kuşatması ve savaşı
Temmuz 1192'de I. Richard emrindeki Haçlı ordusu Küdüs'ü alamadığı için ve sahilde hücuma maruz kalacağı için Filistin'in kuzeyine doğru çekilmeye başladı. Selahaddin'in ordusu daha önce Haçlıları Kudüs'e hücumlarında harekât merkezi olan Yafa kalesine hücuma geçti ve üç gün süren kuşatmadan sonra şehri ve kaleyi eline geçirdiler. Küçük bir kısım savunmacı iç kaleye çekildi. Bu müslüman ordusu Haçlıların Temmuz 1191'deki sonucunda teslim olan yaklaşık 2.700 savunmacılarından askerin ve 300 kadar kadın ve çocuğun tümünü hunharca öldürmelerini unutmamışlardı. Selahaddin'in ordusu Yafa'da bulunan savunmacılara karşı bir intikam katliamı başlattılar. Bu katliamı Selahaddin Eyyubi önlemeye çalıştıysa da, askerin kontrolünü kaybetmişti. Selahaddin hatta savunmacı Haçlılara iç kaleye çekilip kendilerini savunmaları hakkında haberler göndermişti.
I. Richard Yafa'ya hücumu duyunca kuzeyde kıyı boyunda demirli gemilere ordusunun zırhlı şövalyelerini ve İtalyan Pisa'lı ve Genova'lı okçuları doldurarak Yafa önlerine geldi. Durumu bilmediği için önce karaya çıkmadı. Fakat daha teslim olmamış iç kalede bulunan bir papaz gizlice yüzerek gemilere geldi ve durumu I. Richard'a bildirdi. 31 Temmuz'da I. Richard 55 zırhlı şövalye, birkaç yüz piyade askeri ve 2000 kadar kurmalı yay kullanan Cenova'lı ve Pisa'lı denizci birliği ile karaya çıktı ve kaleye hücuma geçti. 31 Temmuz'da şehir tekrar Haçlılar eline geçti. Yafa'yı eline geçiren ve Richard'ın hücumuna karşı kaleyi savunan Müslüman askerler şehirden kaçabildiler. Selahaddin bu kaçışı ancak kaleden 10 km kadar ileride durdurabildi ve ordusunu ancak orada yeniden düzene sokabildi.
Selahaddin Yafa'yı eline geçiren Richard'ın haçlı ordusunu desteklemek için Kayseriya şehrinden Haçlı takviye birlikleri gelmekte olduğu haberini aldı. Bu desteği önlemek için 4 Ağustos'ta Selahaddin'in ordusu gizlice harekete geçerek ertesi gün sabah erkenden alaca karanlıkta yeniden şehre hücum etmek amacıyla şehir duvarların önünde toplanmaya başladılar. Fakat bir İtalyan haçlı askeri gizlice tarlalardan gelen Müslüman askerlerini görüp Richard'a bu haberi ulaştırmıştı. Richard şehirdeki hem uzun yaylı hem de kurmalı yaylı okçularını ve mızraklı ağır süvari birliklerini bir hücuma karşı hazırladı. 5 Ağustos günü Selahaddin'in çok hafif zırhlı Mısır ve Bedevi hafif süvari birlikleri şehre hücuma geçtiklerinde büyük zayiata uğradılar. Bazı Müslüman askerler şehre girmeyi başardılar ve şehri savunmakta olan İtalyan denizcileri gemilerine binip kaçmak üzere limana doğru çekildiler. Fakat Richard akşama doğru kendi birlikleri ile geri gelip müslüman birliklerini şehirden çekilmeye zorladı. Akşama doğru Selahaddin ordusunu geri çağırdı ve Kudüs'e doğru çekilmeye başladı.
Yafa Muharebesi Richard'ın zaferi ile sonuçlanmakla beraber Richard'ın hiç ihtiyatları bulunmadığı için bu galibiyeti pekiştirme imkânı bulunmamaktaydı. Sarf ettiği olağanüstü şahsi gayret dolayısıyla Richard yorgun düşmüş ve hastalanmış; muharebeden hemen sonra yüksek bir ateşle hasta yatağında kalması gerekmişti. Buna karşılık Selahaddin Ramala'ya geri geldiği zaman Mısır'dan ve kuzey Suriye'den yeni gelmiş olan taze ve eğitimli birlikler orada onu beklemekteydi.
Richard daha önce karşılıklı müzakerelerde yakınlık gördüğü Selahaddin'in kardeşi ve onun barış müzakerecisi olan Adil'e bir mektup göndererek eğer Askalon kalesi Haçlılar elinde bırakılırsa barışa hemen hazır olduğunu bildirdi. Adil Kudüs yakınlarında idi ve o da hasta yatağında yatmaktaydı. Ağabeyi Selahaddin'le bu konu üzerinde görüştü ve Selahaddin Richard'ın Askalon kalesi hakkındaki teklifini kati olarak reddetti. 28 Ağustos'ta Adil'in Richard'a gönderdiği kurye Selahaddin'den Richard'a şahsi hediye olarak taze şeftali, armut ve Hebron Dağı'ndan elde edilmiş buz getirdi; ama Selahaddin'in son olarak kat'iyetle Askalon Kalesi'ni Haçlılara terk etmeyeceğinin haberini de verdi.
Yafa Antlaşması ve Richard'ın Filistin'den ayrılışı
2 Eylül 1192'de Aslan Yürekli Richard ile Selahaddin Eyyubi arasında 5 yıl süre müddetle barış sağlamak üzere Yafa Antlaşması imzalandı.
Selahaddin'in Richard'a gönderdiği elçiler kendi isimlerini de bu antlaşmaya koydular ve Richard'ın elini tutarak bu antlaşmaya tamamıyla riayet edecekleri üzerine yemin ettiler. Richard adet olarak bir kral olarak yemin etmedi ama diğer Haçlı ordusu ileri gelenleri (Champange'li Henry, İbelinli Balian ile Tapınak Şövalyeleri ve Hospitalier Şövalyeleri komutanları) onun yerine antlaşmaya riayet edeceklerine şahsen yemin ettiler. Selahaddin ise ertesi gün kendisini gönderilen Haçlıların elçisinin önünde şahsen antlaşmayı imzaladı. Böylece Üçüncü Haçlı seferinin savaş safhası sona ermiş oldu.
Yafa Antlaşması'na göre Filistin'in Yafa'nın güneyinde bulunan sahil şeridi ve şehirleri Kudüs Krallığı'na bırakılmaktaydı. Hristiyan hacıların Kudüs'te Hristiyan kutsal yerleri ziyaret etmeleri tamamen serbest olacaktı. Müslüman ve Hristiyan halkı ve tüccarlar birbirine ait olan arazilerden silahsız ve barışçıl olarak hiçbir engelsiz girip geçebileceklerdi. Askalon Kalesi'nin üzerinde bulunduğu arazi Müslümanlara ait olacaktı ama Askalon kalesi yerle bir edilecek ve bir daha hiç yeniden yapılmayacaktı.
Bu antlaşmadan sonra Arslan Yürekli Richard'a Kudüs'ü ve kutsal yerleri ziyaret etmesi için pasaport gönderildi. Ama Richard Kudüs'e gitmemeye karar verdi ve emri altında bulunan Fransız Haçlı askerlerinin de Kudüs gitmelerini yasakladı. Ama diğer Haçlı ordularında bulunanlar ve diğer askerler, asiller ve şövalyelerden çoğu Kudüs'ü ziyarete gittiler.
Richard önce Akka'ya gitti. Oradan 29 Eylül'de Kraliçe Berengia ve Kraliçe Joanna, Fransa'ya gitmek üzere gemi ile ayrıldılar. 10 gün sonra ise 9 Ekim'de Richard gemi ile Akka'dan Filistin'den ayrıldı.
Üçüncü Haçlı seferi sonrası
Üçüncü Haçlı Seferi'nin sona ermesi ne Müslümanları ne de Hristiyanları tatmin etti.
Birçok müslüman Selahaddin'in, Filistin'in önemli güney kıyılarını oraları gasp etmiş olan Hristiyanlara bırakılmasını ve Akka merkezli Kudüs Krallığı ve Trablusşam merkezli Trablus Kontluğu'nun hala buralarda hüküm sürmesinden hoşnut değillerdi. Selahaddin'in özel kalem sekreteri olan ve onun biyografisini yazan Bahaaddin İbn-i Şeddad eserinde Selahaddin'in şunları beyan ettiğini bildirmektedir:
Kendime ne olacağını bilmediğim için bir barış yapmaktan korkmaktayım. Onlara bu arazileri bıraktığımız için düşmanlarımız büyüyüp güçleneceklerdir. Daha önce terk etmiş oldukları arazileri tekrar ellerine geçirmek için geri geleceklerdir. Onların her birinin kendi tepesi üzerinde (kaleleri içinde) korunup sarınmış ve buralardan 'ben burada kalacağım' diye fikirlerini ilan edeceklerini ve Müslümanların da bundan harap olacaklarını görmeyi bekliyorum".
Bunlar onun sözleriydi ve sonra da aynen söylediği gibi oldu.
Hristiyanlar da Kudüs'ün Hristiyan ellerine geçmemesinden ve Birinci Haçlı seferi'nde elde edilip gasp edilen arazilerin ve kalelerin çoğunun Hristiyan eline geri döndürülmemesinden, hatta Müslümanların tamamıyla elimine edilip ortadan kaldırılmamalarından dolayı yeise düşmüşlerdi. Üçüncü Haçlı Seferi'nin bu şekilde hüsrana uğraması 1192'den hemen 6 sene sonra yeni bir Dördüncü Haçlı seferi açılmasına ve bu seferin hiç beklenmedik olarak Filistin veya kuzey Afrika'daki Müslümanlar üzerine değil de Hristiyan Ortodoksluk merkezi Bizans başkenti Konstantinopolis üzerine olmasına yol açmıştır.
Üçüncü Haçlı seferinde önemli rol oynayan kişilerin de başlarına beklenmedik olaylar gelmiştir:
İngiltereli Aslan Yürekli Richard 10 Ekim 'de Akka'dan gemi ile ayrıldıktan sonra Akdeniz'de çıkan bir fırtına dolayısıyla bindiği gemi Bizans elinde olan Korfu adasında karaya oturdu. Oranın idarecisi olan Bizanslılar tarafından esir alınmamak için gizlenen Richard 4 yakın hizmetlisi ile birlikte Tapınak Şövalyesi kılığına girerek bir ufak korsan gemisi ile Adriyatik Denizi'ni geçmeye başladı. 'da bu gemi de bir fırtına yüzünden kazaya uğrayıp karaya vurdu. Richard ve 4 yakını kara yolu ile İtalya'yı geçmeye başladı. Ama İtalya'dan Avusturya'ya geçtikten hemen sonra Aralık 1192'de Richard, Avusturya Dükü Leopold tarafından yakalanıp tutuklandı ve kalesinde zindana atıldı. Dük Leopold kuzeni Montferrat'lı Conrad'ın iki suikastçı tarafından bıçaklanarak öldürülmesinde Richard'ın parmağı olduğundan şüphelenmekteydi. Ayrıca Akka kuşatması sırasında Richard'ın Dük Leopold'un bayrağını kale surlarından indirtip yerlere attırarak ona büyük bir hareket yapmasını da unutmamıştı. Daha sonra Dük Leopold Richard'ı IV. Heinrich'na gönderdi. Tutukluluktan kurtulmak için Richard IV. Heindrich'e 150.000 mark fidye ödemek zorunda kaldı. Richard 1194'te 'ye döndü. Eski Normandi Düklüğü topraklarını tekrar eline geçirmek için Fransa Kralı Filip aleyhine askeri kampanyaya başladı. Limousin'de "Chalus-Chabrol" adlı bir kalede kurmalı bir tatar yayı ile okçuluk talimi yapılırken kaza ile bir kurmalı tatar yayı oku yarası aldı. Bu yara iyileşmeden kangren oldu ve Richard 6 Nisan 1199'da 41 yaşındayken kangren olmuş ok yarasından öldü.
Selahaddin Eyyubi 4 Mart, 1193, Şam'da "sarıhumma" olduğu sanılan bir ateşli hastalık sonunda öldü.
Champagne'li Henry 1197'de geçirdiği bir düşme kazası ile öldü.
Kudüs Kraliçesi İsebella dördüncü defa evlilik yaparak Lusignan'li Guy'un kardeşi olan ve ondan sonra Kıbrıs Kralı olan ile evlendi. İsebella ve Amalrik'in 1205'te ölümünden sonra babasının katlinden sonra doğmuş olan "Montferrat'lı Maria" Akka merkezli Kudüs Krallığı hükümdarı olarak tahta geçirildi.
Dipnotlar
- ^ Bu Alman Haçlı ordusunun büyüklüğü hakkında zamanın tarihçileri arasında anlaşmazlık bulunmaktadır. Bazı tarihçiler ordunun 20.000'i zırhlı şövalye olan 100.000 asker olduğunu diğerleri ise 3.000 şövalye ve 15.000 asker olduğunu yazmaktadırlar.
- ^ Silifke-Mut yolu üzerinde İmparator I. Friedrich anısına bir anıt bulunmaktadır.
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t Maalouf, Amin (çev. Ali Berktay), (2006) Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Yayınları, ISBN 975-80-121-6 Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi: "maalouf" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: ) - ^ a b c d e Runciman, Steven (çev. Fikret Işıltan) (1992), Haçlı Seferleri Tarihi: II. Cilt Kudüs Krallığı ve Frank Doğu, Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v Runciman, Steven (1992). "Akkâ Krallığı ve Daha Sonraki Haçlı Seferleri". Haçlı Seferleri Tarihi. III. Fikret Işıltan tarafından çevrildi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN . Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi: "runciman3" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: ) - ^ Hans E. Mayer, (çev. John Gillingham), (1972) The Crusades. Oxford University Press, 1965 (trans. John Gillingham, 1972), pg. 139.
- ^ Tyerman (2006). God's war: a new history of the Crusades. s. 418-426.
- ^ Phillips, J. The Fourth Crusade and the Sack of Constantinople. s. 66.
- ^ Marshall Hodgson (1958). The Venture of Islam: Conscience and History ın a World Cıvılızation. 2. The University of Chicago. s. 267.
- ^ Edbury, Kingdom of Cyprus and the Crusades, sf. 26-29.
- ^ Beha Ed-din (İngilizce'ye çev. C.W.Wilson) (1897), Saladin Or What Befall Sultan Yusuf, Google Books 2 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
Ayrıca bakınız
Dış kaynaklar
Birincil kaynaklar
- Bahā'al-dīn Ibn Shaddād (çev. D.S. Richards) (2002), The Rare and Excellent History of Saladin or al-Nawadir al-Sultaniyya wa'l-Mahasin al-Yusufiyya, Aldershot:Ashgate (İngilizce)
- Surlu Vilyam (ed. Peter W. Edbury) (1998), The Conquest of Jerusalem and the Third Crusade: Sources in Translation, Yeni Ed., Aldershot:Ashgate (İngilizce)
- Nicholson, Helen J. (ed.) (2001), The Chronicle of the Third Crusade: A Translation of the "Itinerarium Peregrinorum et Gesta Regis Ricardi", Aldershot:Ashgate (İngilizce)
- Richards, D.S. (ed.) (2010), The Chronicle of Ibn al-Athir for the Crusading Period from al-Kamil fi'l-Ta'rikh. Part 2 The Years 541–589/1146–1193: The Age of Nur al-Din and Saladin, Aldershot:Ashgate. (İngilizce)
- Loud, Graham A. (ed.) (2010), The Crusade of Frederick Barbarossa, The History of the Expedition of the Emperor Frederick and Related Texts, Aldershot:Ashgate. (İngilizce)
İkincil kaynaklar
- Maalouf, Amin (çev. Ali Berktay), (2006) Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Yayınları,
- Runciman, Steven (çev. Fikret Işıltan) (1992), Haçlı Seferleri Tarihi: II. Cilt Kudüs Krallığı ve Frank Doğu, Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları
- Runciman, Steven (çev. Fikret Işıltan) (1992), Haçlı Seferleri Tarihi: III. Cilt - Akkâ Krallığı ve Daha Sonraki Haçlı Seferleri, Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları
- Demirkent, Işın (1997), Haçlı Seferleri, İstanbul:Dünya Yayıncılık,
- Brundage, James (1962), The Crusades: A Documentary History, Milwaukee, WI:Marquette University Press (İngilizce)
- Baldwin, M. W. (1969), The first hundred years Madison, WI:University of Wisconsin Press (İngilizce)
- Norwich, John Julius (1995) Byzantium: the Decline and Fall Londra:Penguin (İngilizce)
- Davies, Norman (1996) Europe: A History Oxford:Oxford University Press (İngilizce)
- Nicolle, David (2005), The Third Crusade 1191: Richard the Lionheart and the Battle for Jerusalem. Osprey Campaign. 161. Oxford: Osprey. (İngilizce)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ucuncu Hacli Seferi 1189 1192 yillari arasinda gerceklesmis Hacli seferi Ucuncu Hacli seferiHacli SeferleriHaclilarin gelis yollariTarih1187 1192BolgeYakin Dogu Anadolu Levant Filistin SonucYafa Antlasmasi Silahsiz Hristiyanlar Kudus u terk etti sehir Muslumanlarin kontrolunde kaldi TaraflarHaclilar Kudus Kralligi Ingiltere Kralligi Fransa Kralligi Roma Cermen Imparatorlugu Svabya Avusturya Dukaligi Tapinak Sovalyeleri Toton sovalyeleri Rodos SovalyeleriMuslumanlar Sunniler Eyyubiler Devleti Zengiler Anadolu Selcuklu Devleti Siiler Hashasiler Bizans Imparatorlugu Sicilya KralligiKomutanlar ve liderlerLuzinyanli Guy Ibelinli Balian I Richard II Filip Fransa Friedrich BarbarossaSelahaddin Eyyubi I Rukneddin Mesud II Kilic Arslan Muzaffereddin Gokbori II Isaakios Kibrisli Isaakios Komnenos Sicilyali TancrediGucler100 000120 000KayiplarBilinmiyorBilinmiyor Selahaddin Eyyubi nin Haclilarin elinden Kudus u almasi uzerine Avrupa da yeni bir Hacli seferi duzenlendi Alman imparatoru yaklasik yuz bin kisilik ordusuyla Anadolu ya girdi Beklemedigi bir savunma ile karsilasan ve agir kayiplar veren Alman imparatoru Friedrich Barbarossa Silifke de bogulunca ordusu dagildi Deniz yoluyla hareket eden Fransiz ve Ingiliz Hacli ordulari ise Selahaddin Eyyubi yi yenemeyerek geri donduler Arka planda gelismelerSuriye Filistin ve Misir Muslumanlarinin birlestirilmesi Ikinci Hacli Seferide Haclilar basari kazanamadilar ve Nureddin Zengi birlestirilmis Suriye yi Sam dan idareye devam etti Nureddin idaresi altindaki arazileri genisletmek istemekteydi ve bu nedenle dikkatini Misirda hukum suren ve Sii mesrebinin Ismaili mezhebine dahil olan Fatimiler devletine cevirdi Fatimi devletinin iktidar gucunden uzaklastirilmis olan veziri Savar Misir dan kacip Sam a gelmisti ve Nureddin Zengi yi Misir i ele gecirebilecegini inandirdi Nureddin Zengi Fatimi devletini Misir dan atmak icin 1163 te bir askeri sefer hazirladi Bu orduya Zengi nin cok inandigi bir general olan komuta etmekteydi Bu orduda eski Fatimi veziri Savar ve Sirkuh un yegeni olan genc Selahaddin de bulunmaktaydi Sirkuh un ordusu Nisan 1164 te Suriye den harekete gecerek Urdun Nehri ni dogu yakasindan takip ederek Olu Denizin guneyine gelip buradan batiya donerek Sina Yarimadasi kuzeyinden Akdeniz kiyilarina geldi 24 Nisan da Misir in en doguda limani olan i eline gecirdi 1 Mayis ta Kahire onunde kampa girip sehri kusatmaya basladi 13 yasinda olan Fatimi Sultani El Azid Li Dinallah in veziri ve gercek devlet idaresinde elinde bulunduran Veziri Dirgham bu ordunun gelisine cok sasirmisti ve nasil bir mukavemet saglayacagini bilemedi Her seyi geride birakip kacmakta iken yakalanip olduruldu Yerine daha once vezir olan ve Sirkuh la birlikte gelen tekrar Fatimi vezirligine getirildi Savar daha once Nureddin Zengi ordusu tarafinda olmakla beraber iktidari tekrar eline gecirince Sirkuh un Misir dan ayrilmasini istedi Sivar bu istegini Sirkuh ve Suriye ordusuna kabul ettirmek icin Misir daki Fatimi ordusuna guvenemiyordu Bu nedenle Kudus teki Hacli Devlet Krali olan I Amalrik e bir elci gondererek ondan askeri yardim istedi Zaten Misir a gozlerini dikmis olan I Amalrik bu firsati elinden kacirmak istemedi ve Temmuz 1164 te agir suvari sovalyelerden olusan bir Hacli ordusunu Sina uzerinden Misir a gonderdi 1164 te bu Haclilar sovalyeler ordusu Mayis tan beri Misir da bulunup onunde savunma mevkileri hazirlamis olan Sirkuh un ordusu ile muharebeye giristi Sirkuh ordusu burada haftalarca Hacli hucumlarina karsi durdu Fakat Sirkuh ana ussunden uzaktaydi Hacli ve Misir Fatimi ordulari arasinda kalmisti ve boylece stratejik durumu hic iyi degildi Haclilari Misir da Bilbays taki hucumlarindan vazgecirmek icin bir buyuk ordu ile Nureddin Zengi Hacli Antakya Prensligi nde hucuma gecti Antakya yakinlarinda bulunan Harim kalesini kusatti Bu kaleyi kurtarmak icin Antakya Prensi III Boemondo ve Trablus Kontu ordulari ile geldiler Bu kale onunde buyuk bir muharebe yapildi Nureddin Zengi ordusu bu muharebede buyuk bir zafer kazandi Cok sayida Hacli askerleri ve 2 000 kadar sovalye olduruldu ve Antakya Prensi ve Trablus Kontu esir olarak alindi Nureddin Zengi bu Harim Muharebesi galibiyetinden sonra eline gecen Hacli bayraklarini ve olen Hacli sovalyelerinin kellelerini bir torbaya koyarak bir emin habercisi ile Misir a Bilhays ta muharebeye devam eden Sirkuh a gonderdi Bunlar Bilbays ta bulunan Hacli ordularina teshir edildi Moralleri cok bozulan Hacli ordusu ve sovalyeleri Bilbays i birakip Filistin e geri donmeye karar verdiler Kudus Krali I Amalrik Sirkuh ile baris muzakerelerine girdi ve bu muzakereler sonunda her iki ordunun da Misir dan ayrilmasi uzerinde anlasildi Ekim 1044 te Hacli ordusu Filistin e dondu ve Sirkuh ile Suriye ordusu da ayni gelis guzergahlarini takip ederek 2 hafta icinde Sam a geri geldi Bu alti ay suren askeri harekattan en karli cikan Fatimi Devleti veziri Savar olmustu Fatimi Devleti nde iktidari eline gecirmisti ve bu iktidar gucunu pekistirmeye koyuldu Fakat Sirkuh un hic yenilge gormeden Bilbays tan ve Misir dan ayrilmaktan hoslanmiyacagi acikti Hemen Sirkuh un Nureddin Zengi yi yeniden bir Misir seferi hazirlamaya ikna etmeye hatta zorlamaya calisacagi ogrenilmisti Savar Hacli Kudus Krali I Amalrik ile bir askeri savunma anlasmasi yapti Bu anlasmayi ogrenen Nureddin Zengi nin eskiden yeni bir Misir seferine girmeye pek niyetli degilken yeni bir seferi uygun gormeye basladi 1167 yili iki tarafin yeni bir Misir seferi hazirliklar yapmasi ile basladi 1167 de Sirkuh emrindeki Suriye ordusu yine ayni guzergahi takip ederek Misir a girdi Ayni zamanda Kudus Kralinin Fatimilere yardim icin hazirladigi Hacli ordusu Filistin uzerinden Misir a geldi Savar emrindeki Fatimi ordusu ve Kudus kralinin Hacli ordusu Kahire onunde dogudan gelecegini bekledikleri Suriye ordusunu beklemeye koyuldular Fakat Sirkuh Kahire nin guneyinden sehrin etrafindan donerek batidan geldi ve kamp kurdugu Gize de piramitler mevki ile savunucu ordular arasinda Nil Nehri bulunmaktaydi Amalrik ve Savar Nil Nehrini gecip Sirkuh un ordusuna hucum etmek icin planlara basladilar Sirkuh ise ana ussunden cok uzaklarda oldugu icin daha kurnazca bir strateji uygulamaya basladi Sirkuh hemen kuzeye cekilmeye basladi Amalrik ordusunun bir kismi bu kacisi takibe basladi 18 Mart 1167 de iki tarafta Nil Nehri nin bati yakasinda Babayn da muharebeye giristiler ve takip eden Hacli ordusu buyuk bir yenilgiye ugradi Amalrik bu yenilgiden kacti ve yeni asker toplamak icin Kahire de kalmis olan Savar la tekrar birlesti Babayn Muharebesinden sonra Sirkuh ve Suriye ordusu ise hizla Iskenderiye ye cekildi ve Iskenderiye halki tarafindan cok iyi karsilandi Yeni Fatimi ordusuyla Savar ve Avrupa dan yeni gelen Haclilarla ve Hacli donanmasiyla takviye edilen Hacli ordusu cok gecmeden Iskenderiye yi kusatmaya aldilar Bir ay suren kusatmadan sonra Suriye ordusu ve Iskenderiye buyuk bir bir zorluga girdi Buna karsi durabilmek icin Suriye ordusunun komutasini yegenine birakan Sirkuh kucuk ama seckin bir suvari birligi ile kusatmayi yardi ve Yukari Misir a gitmeye basladi Yukari Misir da koyluleri Savar ve Fatimiler aleyhinde ayaklandirip birligini yeni askerlerle takviye ederek kusatici ordu arkasinda guneyden yeni bir cephe acti Hacli Ordusu komutani Kudus Krali I Amalrik ulkesine kuzeyden Suriye den Nureddin Zengi nin yaptigi baskinlardan korkmaktaydi ve Kudus e geri donmeye hazirdi Sirkuh bir elci gondererek uc sene once oldugu gibi her iki disaridan gelen ordunun da Misir dan cekilmesini teklif edince bu bir anlasmaya neden oldu Haclilar ve Fatimiler Iskenderiye kusatmasini kaldirdi ve Suriye ordusu baslarinda Selahaddin bir torenle Iskenderiye den ayrildi Agustos 1167 de Hacli ordusu Kudus e ve Sirkuh un Suriye ordusu Sam a eski guzergahlarini takip ederek geri cekildiler Ertesi yil catismalar yeniden daha siddetle ortaya cikti Amalrik Fatimi veziri Savar ile muttefiklik anlasmasi yaptiginda bu anlasmanin sartlarina uyulmasinin kontrolu icin bazi ozel sartlar kabul edilmisti Bu sartlara uygun olarak Amalrik ordusuyla Misir dan ayrilmasina ragmen Fatimilerle muttefik anlasmasina gore Kahire de bir Hacli ordusu birligi geride birakmisti Bu birligin ana gorevlerinin basinda Kahire kalesi kapisinda muhafizlik ederek bu sehre girenleri kontrol etmeleri idi Diger onemli gorevleri ise Fatimi vezir Savar in Kutsal Kudus Kralligi na vermeye taahhut ettigi 100 000 dinar yillik tazminatin odenebilmesi icin Misir halkindan vergi toplanmasi icin gonderilen Kutsal Kudus Kralligi na bagli vergi memurlarini korumakti Misir halki yabanci vergi memurlarina yuksek vergiler vermekten ve ulkelerinde devamli olarak yabanci Hacli askerinin bulunmasindan cok sikayetci idi ve buna karsi reaksiyon gittikce guclenmeye baslamisti Halk arasinda bu hosnutsuzluk Fatimi sarayi ve idareci cevrelerine de yayilmisti Cok buyuk yuk olan Hristiyan muttefikler yerine Musluman Nureddin Zengi nin gelmesi tercih edilir bir alternatif olarak gorulmeye baslandi Halep te olan Nureddin e Fatimi saraylilar ve idarecilerinden bircok mektup temsilci ve heyet gelmeye basladi Ama Nureddin in bunlara karsi reaksiyonu Kudus Krali Amalrik in ne yapacagini beklemek oldu Kahire deki Hacli birligi ve ulkedeki Haclilara bagli vergi toplayicilari halkin hosnutsuzlugundan gayet iyi haberdardilar ve Misir halkinin kendileri aleyhine harekete gecmesinden korkmaktaydilar Bunu ifade eden mektuplari Amalrik e gondererek kendilerine destek verecek askeri tedbirleri almasini istediler Amalrik once bunlara karsi bir tedbir almaktan sakindi Gercekten rasyonel bir yaklasimin Kahire deki Hacli birliklerini geri cekmek ve Misir a karsi daha tarafsiz ve tecavuzkar olmaktan uzak olan bir politika uygulamak olmasi asikardi Fakat Amalrik in mizacina tecavuzkar politika uymaktaydi Sonra da o yil Avrupa dan gemiyle gelen hacilar arasinda Muslumanlara karsi savasmayi din icabi olarak goren bircok Hacli gelmisti Yeni bir Hacli ordusu kuran Kudus Krali yeniden dorduncu defa bir daha Misir seferi yapmaya karar verdi Ekim 1168 de Kral Amalrik baslarinda olarak yeni bir Hacli sovalyeler ordusu Misir a girdi Bu ordu Bilhays kalesine yoneldi ve bu kaleyi ellerine gecirdiler Hicbir acik sebep olmadan yeni Hacli ordusu buyuk bir katliama giriserek kale savunucularini ve sehirde yasayan erkek kadin cocuk ayrimi yapmadan ve Musluman ve Koptik mezhepli Hristiyan farkini hice sayarak Misirli sivil halki tumuyle oldurduler Bu buyuk katliam haberi Misir a hemen yayildi ve Haclilara karsi buyuk bir reaksiyon ortaya cikti Tarihci Ibn Esir in yazdigina gore Eger Frenkler Bilhays ta baska turlu hareket etselerdi Kahire kalesini cok kolay ele gecirebilirlerdi Sehri idare edenler kaleyi Haclilara teslim etmeyi zaten kabullenmislerdi Fakat Bilhays ta olanlarin haberleri yayilinca Kahireliler sonucu her ne olursa olsun Haclilar ordusuna direnc gostermeye karar verdiler Haclilar ordusu Kahire ye dogru ilerlerken Fatimi veziri Savar Kahire nin sivil halkinin yasadigi eski sehri yakip harabeye dondurmeye ve Haclilara yanmakta olan bir harabe birakmaya karar verdi Sehrin sivil halki o zamana kadar sadece saray hukumet binalari askeri kislalar ve el Ezher medresesi bulunan Kahire kalesi surlariyla cevrili yeni Kahire ye cekildiler Eski sehirdeki her turlu yapiya 20 000 kup kadar nafta dokuldu ve bunlar atese verildi Cikarilan yanginin 54 gun surdugu ve eski Kahire nin yerle bir oldugu bildirilir Savar bu tedbiriyle Kral Amalrik i bu Hacli istila hareketinden vazgecmeye zorlayabilecegini sanmaktaydi Boylece Halep teki Nureddin Zengi nin destegini almadan bu son Hacli hucumunu geri cevirebilecegini ummaktaydi Bu nedenle Savar Amalrik ile yazismalarina devam etti Fakat Savar ve etrafindaki kligi Fatimi idarecilerinin ve saraylilarinin destegini kaybetmisti Savar aleyhinde olan Fatimi kligi Fatimi Halifesi ve Sultani El Azid li Din Allah i de Savar aleyhine cevirebilmislerdi Fatimi Sultani ve Halifesi El Azid Halep teki Nureddin Zengi ye cok hissi bir mektup gondererek ondan yardim istedi Bu mektupla birlikte halife birkac tutam sac gondermisti bunlarin kendi harem kadinlarinin saclari oldugunu ve bunlarin kadinlarinin kendilerini Frenklerin zulmunden kurtarmasini saglamak icin ona yalvarip ondan yardim istediklerini gosterdigini ifade etmisti Bu mektuplarin Halep te Nureddin e eristigi zaman ne oldugu Selahaddin Eyyubi hatiralarinda bulunmaktadir Nureddin Sirkuh a tekrar bir orduyla Misir a gitme emri verdi Sirkuh yegenine kendiyle gelmesini istedigi zaman Selahaddin buna once cesitli sahsi nedenler gostererek Misir a gitmek istemedigi ve sonra amcasinin israri ve zoruyla bu orduya katildigi bilinmektedir Amalrik olanlardan haberdardi Kahire nin kendine teslim edilecegine yakilip harabeye dondurulmesinden cok etkilenmisti ve Misir halkinin Haclilara devamli karsi olacagini anlamisti Nureddin in Suriye den yeniden gonderecegi ordu ile kuzeyden ve Savar in Fatimi ordusu ile guneyden birlikte hucumlarina karsi koyamayacagini bilmekte olan Amalrik bu nedenle 2 Ocak 1169 da Hacli ordusuyla birlikte Misir dan cekilip Filistin e geri donuse basladi Sihruh ve Suriye ordusu hic Haclilar ile karsilasmadan 8 Ocak 1169 da Kahire ye girdi Harabeye donmus sehirlerinde Kahireliler ve vezir Savar dahil Fatimi idarecileri bu orduyu cok buyuk bir tezahuratla kurtarici olarak karsiladilar Selahaddin Eyyubi nin vezirligi ve Eyyubi Devleti nin kurulusu Saladdin i Eyyubi 15 yuzyil yazma kitabindan resim 8 Ocak 1169 da Sirkuh Kahire ye girdi ve Fatimi idarecileri ve halk tarafindan buyuk bir sevgiyle karsilandi Savar son birkac hafta Haclilara karsi savasmakla beraber onlari cagiran ve onlarla anlasma yapan bir idareci olarak bilinmekteydi Savar Hristiyan hacli ordulari ile muttefiklik yaptigi icin Fatimi halifesinin de kabulu ile 18 Ocak ta yakalandi ve idam edildi Bazi tarihler onun Selahaddin tarafindan sahsen olduruldugunu aciklarlar Yerine ayni gun Misir da Fatimi Devleti veziri olarak Sirkuh atandi Sirkuh Savar in vezirlik ikametgahina gittigi zaman butun evinin esyalarinin yagmalanmis oldugunu uzerinde oturacak bir minder bile kalmadigini gordu Fakat 1169 da birkac haftalik bir vezirlikten sonra hic beklenmedik sekilde zengin bir ziyafet yemeginden sonra Sirkuh birden bir kriz gecirip oldu Tarihci Ibn Esir in belirttigi gibi Fatimi halifesi danismanlari olen Sirkuh un yerine genc yegeni Selahaddin Yusuf un vezir secilmesini tavsiye ettiler Buna bir neden de genc ve tecrubesiz bir idareci olacagi icin halifenin ve danisman saraylilarin yeniden iktidar gucunu kazanabilme ihtimali idi Boylece Selahaddin Fatimi halifesi tarafindan el melik el nasir unvani ile vezir tayin edildi Fakat Selahaddin sahsen iktidara hakim olmakta gecikmedi Hemen kendisine itaat etmeyecegi dusundugu Fatimi saraylilar ve burokratlarini degistirip onlarin yerine kendi adamlarini devlet idaresine yerlestirdi Fatimi muhafiz askerlerinin ortaya cikardigi isyan hareketi Selahaddin in kardesi Adil tarafindan cok sertce bastirildi elebaslari olan Nubiyali muhafizlarin kislasi basilip hepsi elimine edildi ve Fatimi Ermeni muhafizlarinin kislalari yakildi Ekim 1169 da Kudus Krali Amalrik tarafindan besinci defa Misir i istila harekati baslatildi Bizans Imparatoru Nureddin Zengi nin bir generalinin Misir da guc kazanmasindan kuskulanmaktaydi Sonra da Nureddin Zengi Guneydogu Anadolu da Diyarbakir Emiri Artuklu Kara Arslan olup ve Musul Emiri olan kardesi Kutubeddin Zengi nin sagliginin bozulmasi dolayisiyla yerlerine gececek varislerin arasinda buyuk catismalarin cikmasi ile ugrasmasi gerekmekteydi ve Misir a yardim saglayamayacagi ogrenilmisti Bu nedenlerle Kudus Haclilarinin yeni bir Misir i istila plani icin Bizans donanmasi destegi saglanmasi karari alindi 10 Temmuz da Bizans donanmasi Contostephanus komutasi altinda Konstantinopolis ten ayrildi Kudus Krali Amalrik komutasindaki Kudus devleti Hacli ordusu ise ancak Ekim de Misir a girip Dimyat kalesine hucuma ve kaleyi kusatmaya basladi Nil Nehrine cekilen zencir yuzunden de Bizans donanmasi Dimyat onune gecikerek geldi Ayrica mevsim gec oldugu icin Bizans donanmasi icin gereken yiyecek iasesi saglanamadi Kudus ten gelen Hacli sovalyeler da bu levazim geregini planlamadiklari icin Bizanslilara iase yardimi vermekten cekindiler Bizans donanmasi mensuplari buyuk bir yiyecek sikintisina girdiler Boylece Hristiyan istilacilarin iki tarafinin arasi daha da acildi Ayrica Kudus Hacli ordusu komutani Amalrik Bizans donanma komutaninin taktik tavsiyelerine kulak asmamaya basladi Ozellikle Dimyat kalesine hemen buyuk bir hucuma gecmekten kacindi Savunucularin Nil uzerinden gonderdikleri bir ates gemisi Bizans donanmasina buyuk zararlar vermekte iken donanmanin tumuyle yanmasi Amalrik in aldigi tedbirlerle onlenebildi Yagan yagmurlar kale onunu ve Hacli ordugahini camur alanina dondurmustu Kalenin savunuculari da cok iyi hazirlikliydilar iyi organize edilmisler ve iyi komuta edilmekteydiler Aralik basinda bu kusatmanin hic sonuc vermeyecegi iyice anlasildi Bu zaman Selahaddin ile Kudus Haclilari arasinda baris muzakerelerinin basladigi bilinmektedir Fakat zamaninin tarihcileri muzakerelerin nasil gelisip nasil sonuclar dogurdugu hakkinda kesin gercekleri bildirmemektedirler Baris anlasmasi hakkinda da degisik kaynaklar farkli gercekler vermektedirler Bunun icin gunumuzde gercekte yapilan barisin sartlarinin neler oldugu bilinmemektedir Ama bu baris sartlarina gore 13 Aralik ta Hacli ordusu kusatma manciniklarini yakarak Dimyat onunden ayrildi ve Filistin e fazla zayiat vermeden geri donebildi Bizans donanmasi ise Akdeniz de kotu hava ve firtina dolayisiyla cok buyuk zayiat verdi ve donanma komutani Contostephanus bile ancak Tarsus a Kilikya kiyisina cikabildi ve karadan Konstantinopolis e donebildi Nureddin Zengi 1174 te oldu Yerine 11 yasinda olan oglu As Salih Sam da hukumdar oldu Fakat ileri gelenler bu genc hukumdari Kudus te yerlesmis olan Kutsal Kudus Kralligi na karsi Musluman direnisini ve ilerleyisini onleyecek bir komutan olarak goremediler Boylelikle denenmis ve taninmis komutan ve hukumet idarecisi olan Selahaddin Eyyubi hem Misir hem de Suriye hukumdari olarak secildi ve Eyyubiler devleti kuruldu Yeni Kudus krallari ve Renaud de Chatillon un eskiyaligi Kudus Krali I Amalrik 1174 te oldu Yerine o zaman 13 yasinda olan oglu IV Baudouin Kudus Krali oldu IV Baudouin genc oldugu gibi cuzzam hastaligindan da muzdaripti Buna ragmen IV Baudouin in etkili ve aktif bir askeri komutan oldugu anlasildi 1176 da hapislikten kurulmus olan Renaud de Chatillon destegi ile 1177 de Montgisard Muharebesi nde Selahaddin ve ordusuna karsi bir galibiyet kazandi Bundan hemen sonra da yapilan muzakereler sonunda Hristiyan ve Musluman idaresi altindaki bolgeler arasinda serbest ticaretin yapilmasi hakkinda Misir ve Suriye Sultani ile bir anlasma imzalanmasina neden oldu Fakat Kudus Kralina destek veren Renaud ise azili bir eskiya gibi hareket ederek imzalanan anlasmaya ve askeri duruma hic aldirmadan bolgedeki Musluman ticaret kervanlarina hucum etmeye basladi Bu eskiyalik hucumlarini bir gemi filosu edinerek deniz ticaretine de uygulamaya baslayip Kizil Deniz de ticaret gemilerine korsanlik hucumlarina da yapmaya basladi Hatta Mekke ye giden hacilara ve daha da azili bir haydutluk olarak Mekke yoluna hucumlar yapti Bu nedenle Renaud un Orta Dogu da azili bir eskiya ve korsan olarak buyuk ismi cikti IV Baudouin in oglu yoktu ve bu nedenle kiz kardesinin oglu yani yegeni olan V Baudouin i kendine veliaht secti ve 1183 te ona ortak kral olarak tac giydirtti 1185 te IV Baudouin oldugunde yerine ortak kral olan yegeni V Baudouin gecmesi gerekti ama V Baudouin daha 8 yasindaydi Trablus Kontu III Raymond da taht naibi olarak gercek hukumdarlik gorevlerini yapmaya basladi Fakat V Baudouin daha 9 yasina girmeden 1186 da oldu Gecmis kral olan IV Baudouin in kizi ve V Baudouin in annesi olan Prenses Kuduslu Sibylla kralice olarak Kudus tahtina gecti ve Sibylla nin kocasi olan Luzinyanli Guy ise Kral oldu Tam bu sirada Renaud de Chatillon tekrar bir Musluman kervanina pusu kurmus ticari esyalari talan etmis ve kervana refakat eden tuccar ve yolculari eline gecirip hapse atmisti Suriye ve Misir Sultani olan Selahaddin Eyyubi bu hucumdan cok endiselenip yeni Kudus Krali ndan kervan dan talan edilen esyalarin geri verilmesini ve hapsedilen kervan refakatcilerinin saliverilmesi hakkinda ciddi bir mektup gonderdi Yeni Kral Guy Renaud dan yapilmis anlasmalara uymasini ve Selahaddin in isteklerine uygun olarak hareket etmesini istedi Fakat Renaud krali olan Guy un emirlerini dinlemedi Hittin Muharebesi Renaud de Chatillon in nefret uyandiran bu eskiyalik hareketleri Selahaddin Eyyubi yi cok kizdirdi Kudus Kralligi na karsi harekete gecip bu eskiyalari tesvik eden Hristiyan istilacilari ortadan kaldirmaya karar verdi Misir Suriye Ceziriye ye haberciler gonderip bu istilacilara karsi bir cihad yapmak icin komutasi altinda birlesmelerini istedigini bildirdi Buna karsilik olarak binlerce suvari ve piyade gonullu Sam a gelmeye basladi Kudus Kralligi bu arada idarecilerin sahsi cekismelerine sahne olmaktaydi Yeni kral olan Luziyanli Guy Trablus Kontu olan ve Selahaddin e daha ilimli olarak hareket etmeyi kabul eden eski taht naibi III Raymond un gucunu kirmaya calismaktaydi Trablus Kontu nun karisi kucuk bir kale olan Tiberya i elinde bulundurmaktaydi Kudus Krali Luziyanli Guy un bu kaleye hucum etmeye hazirlanmakta oldugundan haberdar olan Trablus Kontu III Raymond Selahaddin den askeri yardim istedi Selahaddin de bir suvari birligini bu kaleye takviye olarak yolladi 30 Nisan 1187 de Selahaddin Raymond a bir haberci gondererek aralarindaki anlasmaya uygun olarak Taberiye Golu etrafinda kesif yapmak icin ufak bir kesif birligini Tiberiya civarina gonderecegini bildirdi ve bu birligin hicbir hucum yapmayacagini acikladi Raymond bunu kabul etmek zorunda kaldi ve kendi arazisinde yasayanlari bu birlige yaklasmamak icin uyardi 1 Mayis ta 7000 kisilik bir Musluman kesif birligi Tiberiya onunden sabahleyin gecip aksamleyin geri dondu ve hicbir olay ortaya cikmadi Ama civarda Saffuriye koyunde bulunan ve Selahaddin Raymond anlasmasina karsi olan Hospitalier ve Tapinak Sovalyeleri nden olusan birkac yuz sovalye ve piyadeden kurulu bir asker kesisler birligi Musluman kesif birligine Saffuriye de hucuma gecti Ama dinsel sovalyelerden olusan Hacli birligi bu nde buyuk yenilgiye ugrayip buyuk zayiat verdi Bu Saffuriye yenilgisi uzerine buyuk bir papaz kesis ve sovalye grubu Trablus Kontu III Raymond a gidip onu anlasmadan vazgecmeye zorladilar ve Raymond un Kral Guy un Salahaddin e karsi yapmaya dusundugu harekata katilmasini sagladilar Kral Guy komutasinda olan butun Kudus Kralligi bolgesinde ve yakinlarda bulunan sovalyeler ve diger gonulluleri kapsayan Haclilar ordusu Akka civarinda toplandi Bu orduya Sur Piskoposu idaresinde bircok Hristiyan papazlar da katildi ve bunlar ozellikle Isa nin uzerinde oldugu carmihin bir parcasini yani Gercek Hac bu kutsal ordunun bir alameti olarak tasimaktaydilar Bu Hacli ordusu Saffuriye uzerine yuruyuse gecti Haziran ortasinda Selahaddin de 12 000 kisilik suvari ordusunu ve yeni gonullu piyadelerini Sam ve arasinda orta bir noktada toplamis ve onlara bir konusma yapmisti Sonra Selahaddin bir kurnazca bir taktik uygulayarak Tiberyas kalesine hucum ederek bir gun icinde bu kaleyi ele gecirdi Boylece Hacli ordusunu kendi istedigi bir meydanda Tiberyas in yakinlarinda bir duzlukte muharebeye yolladi Selahaddin Celile Golu nden cikan Urdun Nehri ni arkasina almisti ve boynuz sekilde tepesi olan Hittin onunde Kudus ordusunu beklemekteydi Hacli ordusu 3 Temmuz da Saffuriye su kaynagindan sabah yuruyuse cikarak genellikle 4 saat ceken bu mevkiye hicbir su kaynagi bulunmayan yoldan gitmeye basladi Selahaddin in ufak pusu ve yan hucumlariyla yavaslayan Hacli ordusu ancak aksamustu susuzluklarini gidermeyi planladiklari Taberiye Golu nu uzaktan goren bir sirta vardilar Hittin koyu bu sirtin altindaydi ve ilerisinde Taberiye Golu ve su bulunmaktaydi Ama bu mevki ile su kaynagi arasinda Selahaddin in ordusu yerlesmisti Bu nedenle yuruyusunu durduran Hacli ordusu geceyi susuz gecirdi Ertesi gun 4 Temmuz 1187 de safakla beraber Hacli ordusu sirttan asagiya gole dogru bir hucuma gecti Susuzluktan cilginlar gibi ileri atilan Hacli piyadeleri Selahaddin ordusu tarafindan puskurtuldu ve Selahaddin in ordusu arkalarinda gerideki atli sovalyelere dogru geri cekildiler Haclilar hicbir savunma hatti kuramadilar ve kusatildilar Ama sonuna kadar savasmaya devam ettiler Raymond kacmayi basardi ve Trablus a gidebildi En sonunda Hittin koyu civarinda bir tepede Kral ve 150 kadar sovalye direnis yaptilarsa da sonunda hepsi ya oldurulup ya da esir alindilar Selahaddin in esirleri arasinda Kudus Krali Guy ile Renaud de Chatillon da bulunmaktaydi Kral Guy ve Renaud Selahaddin in cadirina getirildiler Burada Krala bir bardak su verildi ve Kral suyu ictikten sonra bardagi Renaud a uzatti ve o da susuzlugunu giderdi Fakat Selahaddin in tercumanina Krala soyle Renaud a su verenin kendisi oldugunu bilsin dedigi bildirilir Zamanin geleneklerine gore bir esire esir alan su verirse onun hayati bagislanmis olmaktadir Fakat Selahaddin in Renaud un eski eskiyalik ve ihanetlerini ve nefret uyandiran hareketlerini af etmeyecegi gayet acikti Kral Guy ve etrafindaki sivil sovalyelerin hepsinin hayatlari bagislandi sonradan hepsi Sam a gonderildi Ama Renaud ve kesis asker Hospitalier ve Tapinak Sovalyeleri hepsi idam edildi Kudus un Fethi ve Kutsal Kudus Kralligi nin Ortadan Kaldirilmasi Kutsal Kudus Kralligi arazilerinde ilerlemeler Hittin Savasi ndan sonra Selahaddin Eyyubi eline gecirdigi firsati kullanarak Hacli larin Birinci Hacli Seferi ile ve sonradan ellerine gecirdikleri Filistin ve Lubnan arazilerine geri almaya karar verdi Hemen ertesi gun 5 Temmuz da Selahaddin Tiberiyas kalesine yoneldi ve bu kaleyi idare eden Raymond un karisi direnisin imkansiz oldugunu gorerek anlasma ile kaleyi terk etti Bu anlasmaya gore kaleyi ellerinde bulunduran Haclilar butun tasiyacaklari esyalari ile birlikte hicbir tecavuze ugramadan kaleden ayrildilar Bu anlasma ve sonucu Selahaddin in diger fetihleri icin bir ornek teskil etti 7 Temmuz Sali gunu Selahaddin in ordusu Akka kalesi onune geldi Akka bir liman sehri ve Kutsal Kudus Kralligi nin denizden Avrupa ya kapisi olarak cok onem kazanmisti Bu kale de hic direnis yapamadan 10 Temmuz da teslim oldu Selahaddin bu kaleden ticaret yapan Avrupali tuccarlari Musluman idaresinde kalip ticarete devam etmeye tesvik etti ise de hemen hepsi Akka dan ayrilip Trablus a gitmeyi tercih ettiler Yine kale savunuculari ve sehirden ayrilmak isteyen tuccar ve sehir halkina hicbir tecavuz olmadan tasiyabilecekleri sahsi mallariyla ayrilmalari izni verildi Selahaddin ordusunun emirlerini Filistin de bulunan Hacli Avrupali yerleskelerini teslim almak uzere bu yerleskeler uzerine gonderdi Bunlar birbiri ardindan hic direnis gormeden kale ve sehirleri teslim almaya basladilar Bunlardan en buyukleri olan Nablus Hayfa ve Nasira hic direnissiz teslim olup bu sehir Hristiyanlari da ya Sur a ya da Kudus e gitmek uzere bu kale ve sehirlerden ayrildilar Buyuk kalesi 10 gun direndi Misir dan bir takviye ordusuyla gelen Selahaddin kardesi Adil in uzerine gittigi da direnis daha siddetli oldu Adil sonunda bu siddetli direnisi kirarak sehri eline gecirdi ama boyle bir askeri direnisle karsilastigi icin sehrin halkinin hepsini kole yapti Selahaddin eline gecirdigi Akka da fazla kalmadan ordusuyla Kuzey Lubnan sahillerine yurudu Sur kalesi cok savunmali bir cografi mevkide oldugu kale duvarlari yuksek ve bakimli oldugu ve etraftan gelen Haclilar tarafindan iyi olarak korunmakta oldugu icin kusatmaya alinmadan kenarindan gecildi 29 Temmuz da Sayda kalesi 68 yillik Hacli isgalinden sonra teslim oldu Bunu 6 Agustos ta Beyrut ve birkac gun sonra kaleleri takip etti O sirada Selahaddin Hacli Trablus Kontlugu sinirlarina gelmisti Ama gerisinde Sur kalesini ele gecirmeden biraktigi icin ordusuyla guneye dondu Yine Sur kalesine kusatmaya almadan a hucuma gecti 4 Eylul de Askelon kalesi teslim oldu ve bunu Tapinak Sovalyelerinin elinde bulunan Gaza kalesi takip etti Kudus kusatmasi ve fethi Buradan Selahaddin Kudus e bir baris heyeti gonderip bu kalenin kendine teslim edilmesini istedi Eger Kudus teslim edilirse sehirde kalmak isteyen Hristiyanlara hic tecavuz olmayacak kalmak istemeyenler esyalari ile sehri terk edebilecekler Kudus teki Hristiyan tapinaklari koruma altina alinacak ve ileride haci olarak gelecek Hristiyanlara hicbir kisinti ve tecavuz yapilmayacagina dair soz verecegini bildirdi Fakat sehirdeki Haclilar bunu kabul etmeyip Kudus un kendilerine ait oldugunu ve hicbir sekilde geri verilmeyecegini cevap olarak verdiler Boylece buyuk bir kusatma savasinin onlenmez oldugunu anlayan Selahaddin etraftaki Musluman idarecilerden yardim istedi ve bunun uzerine ordusu birden buyumeye basladi Kudus de kusatma icin hazirlanmaya koyuldu Ramla nin Hristiyan hakimi olan Ibelinli Balian Selahaddin in eline gecen Nablus tan Kudus e kacan karisi ve cocuklarini o kaleden kurtarmak icin bir gunluk sehri ziyaret icin ve Musluman lara karsi hic silah kullanmayacagina yemin ederek Selahaddin den izin aldi Fakat sehre gelince kendisinden daha tecrubeli hicbir komutanin ve idarecinin sehirde bulunmadigini ogrendi ve sehrin ileri gelenleri de kendisinden kusatma sirasinda kalenin savunma komutani olmasini istediler Balian yemininden donmek icin Selahaddin e tekrar haber gonderdi ve Selahaddin bunu kabul etti ve Balian in Kudus te bulunan karisi ve cocuklarinin hicbir zarar gormeden Sur a gecmesine izin verdi Kudus etraftan kacan Hristiyan kadin ve cocuklarla dolmustu Sehirde sadece 2 tane sovalye kalmisti Balian 16 yasindan buyuk her erkek cocugu ve 30 kadar tuccari sovalye yapti Eli silah tutabilen herkese silah dagitildi Etraftan erzak toplatildi Devletin hazinesini ele gecirip gereken harcamayi yapti Selahaddin ordusuyla Kudus onune 20 Eylul de vardi ve sehir surlarinin kuzeyine ve kuzeybatisina hucuma karar verdi 26 Eylul de karargahini degistirip Zeytindagi a gecirdi Bu mevki onunde bulunan ve 88 yil once Birinci Hacli Seferi ordusunun cokertip sehre girdigi kapi etrafinda tuneller kazilmaya baslandi ve 29 Eylul de o mevkide surlarda bir gedik acildi Sehrin dinsel lideri olan Patrik Heraclius lideri oldugu cemaatinin ve Kudus e siginmis kadin ve cocuklarin hepsinin kolelige alinmasi tehlikesine karsi cikip teslim olmayi kabul ettigini bildirdi 30 Eylul de Kudus Kalesi komutani Balian teslim olma muzakerelerine girismek uzere Selahaddin in karargahina gitti Selahaddin kendisine danismanlik yapan ve Katolik Haclilarin devamli hic hosgorusuz konusma ve hareketlerinden devamli cok rencide olmus Ortodoks papazi Josef Batit araciligi ile zaten sehrin Ortodoks Hristiyan halkinin destegini almisti ve bunlardan sehir kapisini acacaklari vaadini almisti Bu nedenle muzakereler de Selahaddin Balian in sehri kayitsiz sartsiz teslim etmesini talep etti ve 1099 da Kudus e giren Birinci Hacli Seferi guclerinin yaptiklari buyuk katliami hatirlatarak ona gozdagi verdi Balian eger uygun sartlar verilmezse sehirdeki butun dinlere ait kutsal binalar dahil tum binalari yakip yikacak ve tum halki oldurecek gucu oldugunu belirtti ise de elinde baska bir koz bulunmamakta idi Selahaddin sehirde bulunan her Hristiyan erkegin 10 dinar her kadinin 5 dinar ve her cocugun 1 dinar tazminat vermesi halinde Hristiyanlarin sehri tasiyabilecekleri mallari ile terk etmelerini kabul edebilecegini bildirdi Balian sehirde 20 000 kadar parasiz pulsuz fakir muhacir bulundugunu soyleyip bunlarin tazminat veremeyecegini devlet hazinesinden mumkun oldugu kadar tazminat icin para odeyebilecegini ama bunun 20 000 kisinin hepsinin tazminatini karsilayamayacagini acikladi Selahaddin in mali danismanlari bunu yeterli bulmadilar Sonunda 30 000 dinar devlet odemesi ile 7 000 tazminat odeyemeyecek Hristiyan in ayrilmasi uzerinde anlasildi Balian bunu kabul edip sehri Selahaddin e teslim etti 2 Ekim Cuma gunu Selahaddin ordusuyla Kudus e girdi O gun Recep ayinin 27 si idi ve o gece Mirac Kandili idi Akka ve Kudus un Hristiyan Haclilara tarafindan kaybedilmesi haberleri Avrupa ya eristiginde idareciler ve genis halak kutlesi uzerinde buyuk bir sok tesiri yapmistir Bazi tarihciler Akka ve Kudus un kaybedilmesi haberleri Papa III Urbanus a yetistigi zaman onun bir kalp krizi gecirip oldugunu bildirirler Fakat 2 Ekim de Kudus un Muslumanlarin eline gecmesi haberinin 22 Ekim de Ferrara da olen Papa III Urbanus a erisip erismedigi hakkinda tartisma bulunmaktadir Fetihten sonra Kudus Kudus un teslimi uzerine sehre giren Selahaddin in ordusu buyuk bir disiplinle sehrin idaresini eline aldi 1099 daki Hacli ordusunun fethiyle karsilastirilinca ne bir bina talan edildi ne bir kisi yaralandi ne de galip askerler katliama ugrattiklari kisilerin dizlere kadar akan kanlari icinden gecip sehrin onemli yerlerine girdiler Selahaddin hicbir Hristiyan a zarar gelmesin diye sehrin sokaklarini devriyelerle korudu Sehirdeki Hristiyanlar ise sehirden ayrilmak icin kisi basina vermeleri gerek tazminati toplama kaygisi icine girdiler 7000 kisiyi kurtarmak icin gereken 50 000 mark hazinede daha once II Henry tarafindan verilmis olan altinlardan karsilandi Sehirde onemli Hristiyan guc odaklari olan Katolik Patrigi ve onemli Katolik papazlar Tapinak Sovalyeleri ve Hospitalier Sovalyeleri kendi menfaatlerinden baska sey dusunmez olmuslardi ve sehirde bulunan fakir ve kimsesizlere hic destek saglamadilar Tazminatini veremeyen ve 7000 kisi arasinda bulunmayanlarin kolelige alinmasina hicbir ilgi gostermediler Sehir kapisindan iki grup ayrildi Bir grupta tazminati sahsen veya hazineden odenenler bulunuyordu ve bunlar serbest olarak sehirden ayrildilar Ikinci grup ise tazminat odeyemeyip kolelige alinanlardi Selahaddin ve kardesi Adil bu ikinci gruba da yardimlarini esirgemediler Adil kardesinden kendine mukafat olarak 1000 kole verilmesini istedi ve bunlari hemen serbest birakti Selahaddin kole olmasi gereken her yasli erkek ve kadini serbest birakmayi kabul etti Katolik Patrigi Heraclius a 700 kole ve eski sehir komutani olan Baliyan a 500 kole bagislandi ve bunlar da serbest birakildi Selahaddin kocalari ve babalari olen dul kadinlara ve yetimlere kendi hazinesinden gecimleri icin para bagislari yapti Serbest kalan Hristiyanlar biri Tapinak Sovalyeleri diger Hospitaler sovalyeler ve ucuncusu Baliyan ve Patrik Haraclius komutasi altinda uc grup kuyruk konvoyu halinde Akdeniz e dogru yoneldiler Hristiyanlar elinde bulunan Sur sadece askerleri kabul edip digerlerine kapilarini kapatti Botrun civarinda o bolgenin hakimi olan Niphin li Raymond bir eskiya gibi kuyruktakilerin tasiyabildikleri sahsi esyalarini soymaya koyuldu Kuyruk Trablus a varinca once sehre kabul edildiler ama sehirde kitlik cikinca hepsi sehir kapilarindan kovuldular Bu kuyruk siginabilecek yeri ancak Antakya ya buldu ve burada bile idareciler bu muhacirlere guclukler cikardilar Bir grup Kudus muhaciri Eskalon limanina gitmisti Burada bulunan Italyan denizciler onlari Hristiyan limanlara tasimak icin cok buyuk ucretler istediler ama liman idarecisi Misir hukumet yetkileri bu muhacirleri tasimayan gemilere limandan ayrilma izini vermeyince bu muhacirleri gemilerine alarak Hristiyan limanlarina gitmek uzere ayrilabildiler Katolik olmayan Hristiyanlar Ortodokslar ve Suryaniler gereken sahsi tazminati odemekle ve her yil cizye vergisi vermeleri gerekmekle beraber Kudus ten ayrilmadilar Katolik Haclilarin geride biraktiklari gayrimenkullerin cogu cok kelepir fiyatlarla bu Hristiyanlar ellerine gecti Selahaddin in Kudus fethi Konstantinopolis e vardiginda Bizans Imparatoru Selahaddin e onu kutlayan bir elci gonderdi ve Kutsal Hristiyan mevkilerin tekrar Ortodoks Hristiyanlara verilmesini istedi Selahaddin Hristiyan hacilara hicbir ekstra yukum olmasini istemedigi icin Bizans Imparatorunun bu istegi kabul edilerek ve Kutsal mevkiler Ortodokslarin idaresine gecti Yeniden Muslumanlara eline gecen Kudus te bu Kutsal mevkiler gercekten sadece uc gun kapali kaldi Haclilar Kudus u isgal ettikten sonra Muslumanlar icin kutsal olan Kubbet us Sahra ve Mescid i Aksa yi kiliseye cevirmisler kubbeye hac dikmisler ve Tapinak Sovalyeleri idaresi altina vermislerdi Haclilarin ekledikleri her sey cikarilip atilip bu iki kutsal bina daha onceki sekillerine donusturuldu Her iki bina da tekrar Musluman ibadet yeri olmasi icin icleri ve dislari gul sulariyla yikandi ve 9 Eylul 1187 de Selahaddin in de katildigi Cuma namazi kilinarak bu iki kutsal bina tekrar Musluman ibadetine acildi Fetihten sonra eski Kutsal Krallik kale ve arazileri Selahaddin Kudus u ele gecirmekle beraber Filistin ve Lubnan da hala Hacli Katolik arazileri ve kaleleri bulunmaktaydi Kerek Kalesi ni Adil bir yil suren bir kusatmaya aldi ve ancak 1188 yili sonunda kale teslim oldu Shoubak taki de kusatildiysa da bu onemli sayilmamaktaydi ama Montreal Kalesi de Kerek Kalesi nden birkac ay sonra teslim alindi Daha guneyde Tapinak Sovalyeleri nin idaresindeki bir ay suren kusatma sonunda Aralik 1188 de alindi Hunin deki bu zamanlarda ele gecti Urdun Nehri vadisine hakim olan Hospitalier Sovalyelerinin idaresindeki ise Ocak 1189 da teslim oldu Ucuncu Hacli Seferi hazirliklariUcuncu Hacli Seferi Baslarinda Yaklasik 1190 da Yakindogu Yeni Papa olan Papa VIII Gregorius bir beyanname yayimlayarak Kudus un Hristiyanlar tarafindan kaybedilisinin Tanri nin Avrupa da yasayan Hristiyanlarin gunahlarina karsi bir cezasi oldugunu ilan etti Butun Bati Avrupa da Kutsal Ulkelerin tekrar Hristiyanlarin eline gecmesi icin yeni bir Hacli seferi yapilmasi icin buyuk bir kampanya baslatildi Ingiliz Krali II Henry ve Fransiz Krali II Philippe aralarinda olan savas durumunu kaldirip baris yaptilar Her iki krallik da yeni bir Hacli seferini finanse etmek icin halktan Salahaddin osuru Saladin tithe adi verilen ozel bir vergi toplamaya basladilar Ingiltere de kilisenin en buyuk dinsel adami olan Canterbury Baspiskoposu Exeter li Baldwin Galler Ulkesine bir gezi yapip 3 000 kisilik bir ozel ordu toplamayi basardi Kutsal Roma Germen Imparatoru Friedrich Barbarosa nin seferiKutsal Roma Germen Imparatoru Friedrich Barbarosa Alman Imparatoru Friedrich Barbarosa nin olumu Ressam Orta Caglardan kalan Sakson Kronolojisi yazma kitabinda Imparator Friedrich in olumu resmi Yasli Kutsal Roma Germen Imparatoru I Friedrich Papanin yeni Hacli seferi icin cagrisina hemen yanit sagladi 27 Mart 1188 de yeni bir Hacli seferine katilacagini ve bu sefere katilacak Alman haclilara komuta edecegini halka ilan etti Buyuk bir Alman hacli ordusu toplandi 1188 de Nurnberg e gelen Bizans elcileri Balkanlarda Bizans arazilerinde gecis icin organizasyon planlari uzerinde uyusma saglandi Imparator ve ucuncu oglu IV Friedrich Swabia Duku baslarinda olarak Alman Hacli ordusu 11 Mayis 1189 da Ratisbon dan merasimle ayrildi Bu ordu Hacli seferleri sirasinda toplanan en buyuk Hacli ordusu konumundaydi ve cok iyi silahli ve cok iyi disiplinli idi Ordu Macaristan uzerinden Bizanslilar elindeki Balkanlardan Konstantinopolis e dogru yuruyuse gecti Bu orduya 2 000 askerle Macar krali III Bela nin en genc kardesi Geza da katildi Bu ordu Balkanlardan gecisi sirasinda daha once yapilan uyusmaya genellikle katildi Bizanslilar 1176 Miryokefalon Muharebesi ndeki buyuk maglubiyetten sonra ancak 1185 te Anadolu da durumu dengelemis ve o tarihte Anadolu Selcuklu Sultani II Kilic Arslan ile bir baris ve muttefiklik antlasmasi imzalamislardi Buyuk Alman Hacli ordusunun Bizans topraklarinda bulunmasindan Bizanslilar hosnutsuzdu Fakat Alman Hacli ordusunun buyuklugu karsisinda Bizans in fazla direnis gostermesine imkan yoktu Alman Hacli ordusu Bizans arazilerinden yeniden organize edilmis sekilde merhale merhale gecise basladi Yine Hacli ordusu disiplinsizlik ornekleri gosterdi ve Friedrich Barbarossa nin ordusu Filibe o zamanki Philippopolis simdiki Plovdiv sehrini isgal etti ve bu sehri tekrar Bizans eline gecirmek icin gonderilen 3 000 kisilik Bizans ordusunu yenik dusurdu Ayrica Adrianopolis Edirne sehrini yaktilar Bu nedenle bu ordu 1189 sonbaharinda Konstantinopolis e gelir gelmez biran once Bogaz dan karsiya tasindi Bazi kaynaklar Bizans Imparatoru II Isaakios un Selahaddin ile bir gizli anlasma yaptigini ve Selahaddin in Bizans topraklarina hucum etmeme garantisine karsilik Hacli ordusunu zayiflatmak icin elinden geleni yapacagi hakkinda anlasama yaptigini bildirirler Diger taraftan II Kilic Arslan da bu buyuk Alman ordusuyla catismaktan sakindi ve Almanlarla antlasma yaparak bu ordunun Anadolu dan Selcuklu ordusunun hucumlarina maruz kalmadan gecisini garantiledi Fakat Almanlara gore bu ordunun Anadolu dan gecisi sirasinda kimseye buyruk olmayan Turkmenlerin zaman zaman hucumlarina maruz kaldi Aksehir uzerinden Alman Hacli ordusu 17 Mayis ta bu ordu Anadolu Selcuklu baskenti olan Konya onlerine geldi Anlasma geregince baris icinde ordunun sehir kenarindan gecmesi gerekmekteydi fakat imparator Friedrich sehre hucum edip eline gecirmeye karar verdi Bazi Alman tarihcilerine gore bu ordu Konya onlerine geldiginde Imparator Friedrich in Turkmen hucumlarina karsi sabri tukenmisti ve Turklere karsi bir yaptirim uygulamak istemekteydi Diger tarihciler Haclilar Konya onune geldiginde II Kilic Arslan in buyuk oglunu Kutabeddin bu durumu kaldiramamisti ve babasini tutuklattirarak Hacli ordusuna karsi koymayi denedi Her nedenle olursa olsun Alman Hacli ordusu yapilan antlasmaya aykiri olarak 18 Mayis ta bazi tarihcilere gore bir askeri catismadan sonra Kutabeddin in ordusunun cekilmesini takiben Alman Hacli ordusu Konya yi isgal etti Alman Hacli ordusu Konya da 5 gun kalip yine yuruyuse gecti Goksu Irmagi vadisini takip edip Akdeniz e inmek planlanmisti Fakat Alman Hacli ordusu 10 Haziran 1190 da tam daglik araziden cikip Silifke civarina geldigi zaman ordusunun ve korumalarinin biraz ilerisinde bulunan Imparator I Friedrich Barbarossa Goksu Irmagi icinde bogularak oldu Bunun nedenleri cesitli sekillerde anlatilmistir Bazi tarihcilere gore Imparator cok sicak olan bir gunde kendi sogutmak icin irmaga atlamis veya suyun cok soguk olmasi dolayisiyla kriz gecirip bogulmus ya da suyun hizi beklediginden cok olup bu hizli su akisina karsi koyamayip bogulmustu Digerleri atinin surcmesi dolayiyla irmaga dustugunu ve cok agir zirh giydigi icin yahut basini bir kayaya carptigi icin suya batip boguldugunu iddia ederler Ordusunun birlikleri irmak kenarina geldikleri zaman nehir kiyisinda olu cesedi ile karsilamislardir Oglu VI Friedrich Swabia Duku Hacli Alman ordusunun komutasini uzerine aldi Fakat buyuk Alman hacli ordusu hemen tumuyle demoralize olmustu Bazi Alman asilleri hemen karadan geri donduler digerleri Silifke ye ve Tarsus a gittikten sonra denizden Avrupa ya gitmek uzere ordudan ayrildilar Swabia Duku emri altinda Antakya ya erisen Hacli Alman ordusu 5 000 kadardi Antakya Prensi III Boemondo Swabia Duku ve ordusuna buyuk misafirperverlik gosterdi Olu imparatorun cesedi sirke icinde Antakya ya getirilmis ama sirke cesedi koruyamamisti Cesedin kalan kisimlarinin cogu Antakya Katedrali ne gomuldu ama bazi kemik parcalari Kiyamet Gunu nde Friedrich in Kudus e bulunmasini saglamak icin ordu tarafindan saklandi Sonunda Swabia Duku yakin akrabasi olan Akka Duku Montferrat li Conrad yardimini istedi Onun yardimiyla olu imparatorun kemikleri Antakya Katedralinden alinarak Akka ya goturuldu ve oradaki katedralde gomuldu VI Frederick Swabia Duku ise 1191 de sirasinda oldu Ingiliz Krali Richard in ve Fransa Krali Philippe nin Filistin e gelisiIngiltere Krali II Henry oglu Aslanyurekli I Richard ile Fransa krali II Filip tarafindan maglup edildikten sonra 6 Temmuz 1189 da oldu Richard Ingiltere Kralligi tahtina gecti Tahta gectikten sonra ilk buyuk ugrasi yeni bir hacli seferine gitmeyi finanse etmek para toplamaya baslamak oldu Temmuz 1190 da Richard ve Filip birlikte Kutsal Filistin topraklarina gitmek uzere ilk once Sicilya ya gitmek uzere Fransa nin Akdeniz limani olan Marsilya dan bir gemi filosuyla ayrildilar Filip in 650 sovalye 1 300 at ve 1 300 sovalye hizmetkarindan olusan ordusu onlara refakat etmekteydi Bu seyahat icin Filip bir Ceneviz filosu kiralamisti Norman Sicilya Kralligi Krali olan II Guglielmo 1189 da olmustu ve yerine Sicilya Krallik tahtina gecmisti Tancerdi II Guglielmo in karisi olan ve Richard in kiz kardesi olan Kralice yi hapse attirmisti Sicilya ya gecen Richard Sicilya baskenti Messina yi kusatip 4 Ekim 1190 da ele gecirdikten kiz kardesi Giovanna yi hapisten kurtardi Tam bu sirada Richard ile Filip arasinda Richard in evlenmesi hakkinda buyuk bir catisma ortaya cikti Richard uzun bir zamandir Filip in baba bir anne ayri kiz kardesi olan Vexin Kontesi Alis ile evlenmek uzere nisanliydi Fakat Richard bu nisani bozdu ve Navare li Beregaria ile evlenmek uzere yeni bir nisan yapti Bundan hoslanmayan Filip Richard i Sicilya da birakarak 30 Mart 1191 kendi ordusuyla gemiyle Dogu Akdeniz e gitmek uzere ayrildi ve Mayis ortasinda Sur limanina gelip karaya cikti Richard kiz kardesi ve yeni nisanlisi ile birlikte Sicilya dan ancak 10 Nisan 1191 da ayrilabildi Richard in Sicilya dan ayrildiktan kisa bir zaman sonra bu yaklasik 9 000 kisiyi tasiyan 100 kadar gemiden olusan filo cok siddetli bir firtina ile karsilasti Richard in gemisi Girit e siginmayi basardi Ama birkac gemi firtina yuzunden Kibris aciklarinda iken karaya vurdular Karaya vuran gemiler icinde Richard in kiz kardesi Ingiltereli Giovanna ve nisanlisi Navarre li Berengaria da bulunuyordu Ayrica Hacli seferinin finanse etmek icin topladigi fonlari tasiyan gemi de karaya vurmustu Bu hazineyi tasiyan geminin ve Richard in kizkardesi ve nisanlisinin esir olarak Kibris ta hukum suren Isaakios Komnenos un eline gectigi ogrenildi Richard bunlari geri almak uzere 6 Mayis ta Kibris a Limasol a cikti Burada Isaakios la gorustu Isaakios ile Richard Richard in yakini genc kadinlarin ve hazinenin geri verilmesi ve ayrica 500 kisilik bir Kibris birliginin Richard la birlikte Filistin e gitmesi icin anlastilar Fakat Isaakios kendinin cok pekistirdigi Magusa Kalesi ne donunce bu anlasmayi kabul etmedigini ve Richard in hemen Kibris tan ayrilmasini istedigini ilan etti Bunun uzerine Richard Kibris i isgale basladi Isaakios Adanin en kuzey ucu olan Karpaz Yarimadasi nda bulunan Zafer Burnu Cape Andreas mevkiinde esir dustu Efsaneye gore Richard demir parmakliklar altinda esir tutmayacagina dair soz verdigi icin onu gumus zincirlerle baglayip hapis ettirmistir Akka Kalesi KusatmasiAkka Kalesi Onunde Arslan Yurekli Richard Hittin Savasi nda esir dusen Kutsal Kudus Krali Guy 1189 da Selahaddin tarafindan hapisten cikarilip serbest birakildi Guy kutsal kitap uzerine yemin ederek muslumanlara karsi bir daha bir silah kullanmayacagina soz verdi Serbest kalir kalmaz Guy Sur de bulunan Hristiyan ordusunun komutasini uzerine almaya calisti Fakat bu kaleyi Selahaddin in kusatmasina karsi basarili olarak korumus bulunan Montferrat li Conrad bunu kabul etmedi Bu sefer Guy yeminine ragmen dikkatini Hacli larin ve Hristiyan cogunun Kutsal Filistin e eski giris limani olan ve Selahaddin tarafindan Muslumanlarin eline gecmis olan Akka kalesi uzerine cekti Akka kalesinin eline gecirmek icin civardan bir Hristiyan ordusu toplayip Agustos 1189 da kaleyi kusatmaya aldi Once bu kusatici Hristiyan ordusu kucuktu ama Eylul den itibaren gun be gun yeni gemilerle hacli gucleri gelmeye baslayip kusatici ordusu buyumeye basladi Akka kalesi bir burunda idi guneyinde liman batisinda deniz ve kuzey ve dogusunda birbirine diklemesine baglanan cok guclu sehir surlari bulunmaktaydi Surlar sehirdeki Musluman ordulari tarafindan korunmaktaydi Kusatmaci Haclilar bir yarim ay seklinde surlar onunde idiler Fakat bu sehrin Guy a gecmesini istemeyen Selahaddin de kendi ordusunu Akka onlerine gonderip kusatmayi yapan Hristiyan ordusunun arkasina dusmustu Selahaddin in kusatma disindaki ordusu kusatici Haclilarla yaptigi silahli catismalara ragmen kusatmaci Hristiyan ordusunu tam olarak arkadan kusatamadi Once Anadolu dan gelmesi beklenen Alman Imparatoru Friedrich Barbarossa nin ordularina karsi durabilmek icin Selahaddin Akka ya fazla onem veremedi Frederich Barbarosa nin Silifke yakinlarinda olmesi ve ordusunun dagilmasi haberi geldiginde de Hristiyan Hacli ordusunun sehri yakinlarindaki sahil ve limanlara yeni gelen Hristiyan haclilar tarafindan devamli desteklenmesinden dolayisiyla onlari kusatmadan sokmenin imkani kalmamisti 1190 yazinda Hristiyan kusatmacilar kampinda bircok hastalik salgin ortaya cikti Bunlardan birinde Guy in ordusuna refakat eden Guy in karisi Kutsal Kudus Kralicesi Kuduslu Sibylla ve genc kizi oldu Guy in kralliga mesru hakki kralice Sibylla nin kocasi olmasindan dolayi idi Onun olmesi ile krallik hukuken Sibylla nin baba bir anne ayri kiz kardesi Kudus lu I Isabella ya gecmis oldu Isabella Toron lu IV Henry ile evli idi ama kocasi Isabella nin krallik uzerinde mesru hakkini koruyacak gucte degildi ve bu mesru hakkini korumak nedeniyle Isabella hemen kocasindan ayrildi Sur u idaresinde tutan Montferrat li Conrad ile yeni bir evlilik yapti Boylece yeni kocasi Montferrat li Conrad yeni karisinin mesru krallik hakkini korumak uzere Kutsal Kudus Kralligi na hakkini ilan etti 1190 1191 kisinda kusatmadaki ordular icinde yeni dizanteri ve atesli hastaliklar salginlari aldi yurudu Bu salginlarda Swabia Duku VI Friedrich Kudus Patrigi Heraclius ve Blois li Theobald hayatlarini kaybettiler 1191 ilkbahari gelmesi ile Akdeniz yeniden deniz seyahatlarine elverisli hale geldi Bu zamanda yeni gelenler arasinda Avustrurya Duku V Leopold vardi ve gelince Filistin e daha once gelmis olan Alman hacli guclerinin komutasini hemen eline aldi Sicilya dan Fransiz hacli ordusuyla ayrilan Filip Mayis ta Filistin e vardi ve Guy a destek saglamaya basladi 8 Haziran 1191 de Richard Kibris tan ordusuyla Akka onlerine ulasti Richard i Kibris tan getiren 26 gemiden olusan filo cok sayida asker ve buyuk kusatma manciniklari tasimaktaydi Hemen kaleye hucum etmek icin yeniden mancinik ve diger buyuk kusatma aletlerinin yapimina gecildi Sehri savunan ordu disaridan destek alamiyordu ve aclik almis ve yurumustu Sehir ile baglanti ancak birkac yuzucu ile kurulabiliyordu 1191 yazinda sehri savunucularinin Selahaddin den istedikleri destek kusatmaci Hristiyan ordularinin buyuklugu karsisinda verilemedi 11 Temmuz 1191 de iki yil suren bir kusatma sonunda Akka kalesi savunuculari surlara Hristiyan hacli bayraklari cekip teslim ettiklerini ilan ettiler Tekrar ellerine gecirdikleri sehrin talani yuzunden Hacli komutanlari krallar Richard Filip ve Leopold buyuk bir cekismeye giristiler Bu kavgalarin birinde Richard Leopold un bayragini kale surlarindan indirtip yerlere attirarak ona buyuk bir hareket yapmis oldu Ayrica Kutsal Kudus Krali nin kim olacagi hakkinda da anlasmazliga girdiler Richard Guy un krallikta devam etmesini istemekteydi Fakat akrabalik dolayisiyla da Filip ve Leopold Montferrat li Conrad in krallik iddiasini mesru bulmaktaydilar Sonunda iki taraf anlasmaya vardilar ve Guy un hayatta oldugu muddetce Krallikta devam etmesinde ama oldugu zaman kralligin Conrad a gecmesi uzerine karar verdiler Filip in sagligi iyi degildi Filip Leopold ve Richard ile devamli surtusme halindeydiler Her ikisi de buna fazla dayanmayip agustosta Filistin i terk edip ulkelerine donmeye karar verdiler Filip ayrilirken o zamana kadar emrinde bulunan 10 000 kisilik Fransiz hacli ordusunu ve bunlarin masraflarini karsilamak uzere de 5 000 gumus marklik bir fonu geride birakti Bu kusatmadan sonra her Haclilar savasa devam edip Kudus u geri almak istemekteydiler Ancak her iki tarafinda ellerinde esirler bulunmaktaydi Ama Haclilarin komutani olan I Richard esirleri yuksek fidye almadan birakmak istememekteydi Selahaddin in bu bonkor hareketiyle fidyeyi vermeyecegini anlamis oldu Richard acimasiz tabiatini aciga vurarak 2 700 kadar savunucu erkek askeri ve yaklasik 300 kadar kadin ve cocugu birbirlerine iple baglanmis bir sekilde kale kapisi onune Selahaddin in uzaktan gorebilecegi mevkiye getirtti Onlari Hristiyan Hacli sovalyelerin merhametine birakti ve onlar da ellerinde bulunan her turlu kilic mizrak ve hatta buyuk tas gibi silahlarla esirlerin uzerine ususup tek birini sag birakmadan hepsini oldurduler buna karsilik Selahaddin esir tuttugu Hristiyanlari oldurerek karsilik verdi Arsuf MuharebesiAna madde Arsuf MuharebesiArsuf Muharebesi planiArsuf Muharebesi Ressam Eloi Firmin Feron 1802 1876 Akka yi eline gecirdikten sonra Richard deniz sahilini takip ederek guneye Yafa ya dogru yuruyuse gecti Bu kaleyi aldiktan sonra Filistin in icerisine Kudus e dogru bir hucum yapmayi planlamaktaydi Fakat Hacli ordusuyla sahilde yuruyuse devam etmekteyken Selahaddin ordusuyla sahilden daha iceriden ona paralel olarak takip etti Richard in Hacli donanma filosu ise denizden onu takip etmekteydi Yafa nin 50 km kuzeyinde bulunan Arsuf mevkiinde birden Selahaddin ordusunu sahile dogru cevirerek Hacli ordusuna karsi savas durumuna gecti 7 Eylul 1191 de iki ordu bu mevkide Arsuf Muharebesi ne giristiler Selahaddin in ordusu Richard in Hacli ordusunun duzgun saflarini bozmak icin degisik yonlerden araliksiz taciz hucumlarina gecti Bu taktigin hedefi Hacli ordusunun saf duzenini bozup parcalara bolunmesini saglamak ve bu parcalari ayri ayri olarak yenip elemine etmekti Hacli ordusu genellikle basta saf duzeni bozulmadan bu taciz hucumlarina karsi savunmayi basardi Fakat birden kitle halinde Hospitalier Sovalyeleri Selahaddin in sag kanadina suvari hucumuna gectiler Richard ordusununun saf duzenini korumak icin genel bir taarruz yapilmasi emrini verdi Kendi ordusuyla ortadan Tapinak Sovalyeleri Selahaddin in sol kanadina yonelik sag kanada yonelik Hospitalier Sovalyeleri ile birlikte bir genel taarruza gectiler Selahaddin bu Hacli genel taarruzuna karsi durmak istemedi ve ordusuna duzenli bir sekilde geri cekilme emri verdi Selahaddin in ordusu bu geri cekilme sirasinda zayiat vermekle beraber bir bozgun olmadan duzenli geri cekildi ve ordunun savasma gucu hala korunmus oldu Boylece Richard ve Hacli ordusu Arsuf Muharebesi ni kazanmis oldular Arsuf Muharebesi onemli bir carpisma idi Selahaddin Filistin sahillerindeki arazileri kaybetmis oldu Richard in komutanligina ve Hacli askerlerinin duzensiz bir guruh olmayip cesur ve komuta dinleyen disiplinli bir ordu olduguna bir gosterge oldu Buna karsilik Selahaddin in ordusunun yenilmez olmadigini gosterdi ve Selahaddin in komutanlik unune bir kara leke oldu Hacli ordusunun morali cok yukseldi Bununla beraber Selahaddin in ordusu bozulmadan geri cekilme ile zayiat vermesine ragmen savas gucunu kaybetmedi Bundan sonra Richard ordusu ile sahilden Yafa ya ilerledi ve bu kaleyi eline gecirdi Selahaddin Filistin sahillerindeki arazileri kaybetmis oldu ve buralarin Haclilarin eline geri gecmesi Kudus icin daha ciddi bir tehdit yaratti Hristiyan tarihcileri bu muharebeyi gayet onemli bulmaktadirlar Selahaddin in sahsi biyografisini yazan sir katibi Bahattin ise kitabinda bu muharebeden ozel olarak bahsetmemektedir Modern Arap Hacli tarihcisi Maalouf ise Richard in sahilden ilerlemesi ve Arsuf Muharebesi hakkinda kapalica soyle demektedir Richard sahilden guneye yurudu Donanmasi ise denizden hemen onu takip etti Selahaddin ordusu sahilden iceride buna paralel olarak takip etti Iki ordu arasinda bircok carpisma oldu ama hicbiri karar verici olmadi Arsuf Muharebesi nden sonraki gelismelerArsuf Muharebesi nden sonra Richard Yafa yi ele gecirip oraya cekildi Kaledeki mevzileri daha genisleterek bu kaleyi genel ordugah yapti Galip gelmisken neden o galibiyeti takip etmeyip bu bekleme kararini aciklamak icin tarihciler degisik nedenler ileri surmuslerdir Richard o zamana devamli olarak denizden ikmal hatlarini acik tutmayi tercih etmisti ve eger Kudus e yonelse idi denizden ikmalin kapanmasi olasiligi bulunmaktaydi Selahaddin in ordusunu Arsuf Muharebesi nde ne elemine edememesi ve ne de buyuk zayiata ugratamamasi ve bu ordunun cok hizla hareket etmesinin ve Haclilarin denizden ikmal hatlarini kesmesinin buyuk olasiligi olacagini dusunmus oldugu kabul edilir Buna ilaveten Hacli ordusu cok yorgundu ve bir muddet dinlenmesi gerekmekteydi Selahaddin Hacli ordusunun Yafa da beklemesi donemini cok iyi degerlendirdi Kudus un duvarlarini ve diger savunma guclerini pekistirdi Haclilarin Askalon uzerine gidip Selahaddin in devamli olarak asker takviyesi icin kullandigi Misir dan gelen yolu kesmesi olasiligina karsi tedbir almaya karar verdi Ordusunu Ramla den Askalon a gecirdi ve bu zengin sehri ve kalesini metodik olarak yiktirip yasanmayacak bir hale getirtti Diger taraftan Richard devamli olarak sorunlarla karsilasti Yafa ya yerlesen ordusu Akdeniz uzerinden gemiyle gelen ikmal mallari ozellikle alkollu ickiler ve diger eglence imkanlari dolayisiyla disiplinini kaybetmeye basladi Akka da bulunan Montferrat li Conrad in politik entrikalara girismesi de cok mumkundu Eline gecirmis oldugu Kibris isyan icinde olup tecrubeli idarecisi olan Camville li Richard in olmesi ile yerine gecen Turnham li Robert in zorlanmasi dolayisiyla Kibris idare edilemez olmaya yuz tutmustu Richard Kibris sorununa careyi adayi Tapinak Sovalyeleri ne satip adanin idaresini onlara devretmede buldu Diger bir girisim olarak Selahaddin ile baris muzakerelerine giristi Once Yafa ya varinca bir ateskes icin Lod da bulunan Selahaddin in kucuk kardesi Adil e bir elci gonderdi ama bu muzakereler bir ateskes uzerinde sonuca varmadi Ekim de yeniden muzakereler acildi ve Selahaddin iyi bir diplomat olan kucuk kardesi Adil i kendini temsile memur etti Once Richard Kudus un ve etrafindaki Urdun Nehri ne kadar arazinin idaresinin Haclilara geri verilmesi ve Hittin Savasi nda Haclilarin kaybettigi gercek istavroz un iade edilmesini istedi Fakat Selahaddin Kudus ve civarinin Muslumanlar tarafindan da kutsal sayildigini bildirdi ve gercek istavrozu ancak uygun bir karsi yapit olursa geri verebilecegini acikladi 20 Ekim de Richard yeni bir teklif olarak Adil in kardesi Sicilya li Joanna ile evlenmesini ve iki tarafin ceyiz olarak Filistin sahil sehirlerini ve Kudus u onlara verip ciftin bu arazilerde hukum surmesi saglanmasini ve Kudus un Hristiyanlara acik olmasini teklif etti Bu arazilerde Tapinak Sovalyeleri ve Hospitalier lerin de eski topraklarini geri almalari ve gercek istavroz un geri verilmesi de bu teklif paketi icinde bulunmaktaydi Selahaddin in sekreterinin hatiralarina gore Selahaddin bu baris teklifini bir saka olarak kabul ettigi bilinmektedir Richard in kiz kardesi de Hristiyan olmayan biriyle yeni bir evlilik yapmaya kat iyetle aleyhtardi Ama Richard bu teklifinde ciddi idi Muzakereler ve muzakerelerle iliskili sosyal toplantilar ta kis basina kadar devam etti Richard in Adil ile gayet iyi anlastigi bildirilmektedir Kasim gelince yagmurlar geldi ve fena deniz sartlari basladi Bu sartlar altinda genellikle askeri harekat yapilmamaktaydi Selahaddin ordusunun yarisini terhis edip Misir a geri gonderdi ve gerisini de Kudus te ordugaha cekti Fakat Richard bunu firsat bilip Kasim ortasinda Kudus e gitmek uzere buyuk bir askeri harekata gecti Selahaddin in ordusu tarafindan terk edilmis olan Ramla ya ilerledi ve sehri eline gecirip 6 hafta orada kaldi Richard Noel de a gecti ve tepelerine geldi Fakat hava cok bozulmustu 3 Ocak ta Richard ordusuyla bu tepelerde Kudus ten yaklasik 19 km uzaklikta olan Beit Nuha kalesine eristi Araziyi bilmeyen Hacli askerleri bunu cok sevincle karsiladilar Ama havayi ve cografyayi bilenler ozellikle Tapinak Sovalyeleri ve Hospitalier Sovalyeleri bu kotu hava sartlari altinda yagmur camurda tepelerden inip Kudus e basari ile hucum etmenin imkansiz oldugunu ifade ettiler Ayrica Selahaddin e Misir dan gelen takviye ordusunun gelmis ve yakin tepelerin birinde kampa girmis bulunmakta oldugu ve eger hucum gecilirse Selahaddin in iki ordusu arasinda kalinmasinin da mumkun oldugu ogrenildi Richard bu mevkide 5 gun kaldiktan sonra stratejik durumu iyi bilenlerin tavsiyelerine uyarak geri donmeye karar verdi Bu Richard in ordusunun Kudus e en yakin olarak geldigi mevki oldu Richard ordusu ile terk edilmis Ramla ya geri cekildi Bu arada orduda bulunan Fransiz Haclilar Kudus e gidilmemesi dolayisiyla Richard in komutanligindan gocunmaya baslamislardi Bircok Fransiz hacli en onemlisi Duku Richard in Hacli ordusunu terk edip Yafa ya veya Akka ya geri gittiler Bunu onlemek icin 20 Ocak ta Richard bir savas konseyi toplayip durum ve stratejik konular hakkinda bu konseye katilanlara cok ayrintili bilgi verip bircok Hacli komutanini verdigi kararin dogruluguna inandirdi Bu konseyde ordusuna Ramla Ibelin yoluyla Selahaddin in yiktirdigi Askalon a gitme emri de verdi Hacli ordusu ile Askalon a geldigi zaman Richard hemen birkac ay once yerle bir edilen bu kalenin ve sehrin yeniden yapilmasi emrini verdi O da Selahaddin gibi sehrin stratejik onemini anlamisti Bundan sonra 4 ay Richard birkac kere Akka ya gitmekten disinda Askalon da kaldi ve bu kaleyi Filistin sahilinde en korumali bir kale olarak yapilmasina zamanini hasretti Bu donemde havanin cok kotu gitmesi ve Askalon un limani olmamasi nedeniyle her turlu yiyecek erzak ve malzeme ikmalin cok zorluklarla karadan gelmesi geregi bu ugrasi cok yavaslatti Richard bu ugrasa kendini ve ordusunu hazirlamisken Selahaddin hicbir hucumda bulunmadi ve bu yuzden bazi emirler tarafindan buyuk tenkide ugradi Tarihciler Selahaddin in bu nispi hareketsizliginin nedenini ordusuna bir dinlenme donemi saglamak istemesine Musul ve Cezire den yeni gelecek takviyeleri beklemesine ve huzursuz olan emirlerle disiplinli bir hucuma gecemeyecegine inanmasina yormaktadirlar Ayrica Haclilar arasinda uyusmazlik ciktigi ve buyuk mali sorunlari oldugunu da casuslari yoluyla ogrenmis olup yeni hucumlar yaparak onlari yeniden birlestirmek istememesini de bir neden olarak gosterilir Subat ayinda Richard Montferatli Conrad dan Askalon un yeniden yapilmasina destek saglamasini istemis ama Conrad destek saglamayi kati olarak reddetmisti Birkac gun sonra Burgundi Duku ve diger onemli bazi Fransiz komutanlar ve askerler Richard in ordusunu terk edip Akka ya gectiler Fransiz Hacli askerleri Richard tarafindan kendi hazinesinden finanse edilmekteydi ve bu hazine tukenmeye yuz tutmaktaydi Bir diger uyusmazlik da Akka limaninda bulunan Pisa Cumhuriyeti gemi kaptanlari ile Ceneviz Cumhuriyeti gemi kaptanlari arasinda cikmis ve Pisalilar Akka sehri isgal etmislerdi Pisalilar Richard a haber gonderip kendileri ile sehir hakimleri ve Cenevizliler arasinda arabuluculuk yapmasini istediler Richard Akka ya gelip Pisalilar ile Cenevizliler ve sehir idarecileri arasinda cok guvenilmez bir anlasma sagladi Kudus krali secimi ve olumuNisan 1192 icinde Montferat li Conrad Kutsal Kudus Kralligi asilleri tarafindan oy birligi ile Kudus Krali secilince I Richard onun kralligini kabul etmek zorunda kaldi Luzinyanli Guy da bu kralliga adaydi ama I Richard tarafindan tutulmasina ragmen bu oylamada tek bir oy bile alamadi Ona bir teselli saglamak ve idaresi altinda bulunan ama cok problemli bir araziyi elinden cikartmak icin I Richard Akka ya gelmeden eline gecirmis oldugu Kibris adasi kralligini Luzinyanli Guy a satti Luzinyanli Guy bundan sonra Kibris Krali olarak hukum surmeye baslamakla beraber 1194 te olene kadar Kudus Kralligi uzerindeki krallik iddiasindan vazgecmemistir Fakat daha Kudus Kralligi tac giyme toreni bile yapilmadan yeni Kudus Krali secilmesinden hemen birkac gun sonra 28 Nisan ogle vakti sehrinden bir ogle yemegi davetinden ayrilan Montferat li Conrad sokakta iken iki suikastci tarafindan bicaklanarak olduruldu Suikastciler Suriye de bulunan Rasiduddin Sinan el Ismaili nin emri altinda bulunan Hashasin lerdendi Bir suikastci hemen korumalar tarafindan olduruldu ama digeri yakalandi Sorusturma sirasinda yapilan iskenceler sonucu digeri de oldu ama son anlarinda bu suikastin I Richard tarafindan organize edildigini itiraf etti Buna genellikle inanilmamaktadir ve diger komplo organizatorleri olarak Conrad in metresi olan ve cocuguna gebe olan Kudus Kralicesi I Isabella nin eski kocasi Toron lu IV Humphrey bu olaydan hemen sonra Isebella ile evlenen I Richard in yegeni Champagne li II Henry ve hatta Selahaddin Eyyubi olarak gosterilmektedir Conrad in cesedi Sur sehri katedralinde gomuldu Taninmis Arap tarihcisi Ibn ul Esir bu olaydan Sur un hukumdari Frenk Markizi Frenk lerin arasinda en buyuk seytan olan Montferat li Conrad Allah kahretsin olduruldu diye bahsetmektedir Bu olaydan 8 gun sonra I Richard in yegeni olan Champagne li II Henry Montferat li Conrad dan gebe olan Kudus Kralicesi I Isabela ile evlendi ve 1192 den 1197 ye kadar Kutsal Kudus Krali unvanini tasidi Bu donemde kralligin merkezi Akdeniz kiyisinda olan Akka sehri oldu Yafa kusatmasi ve savasiSelahaddin Eyyubi nin Yafa kalesini kusatmasi Temmuz 1192 de I Richard emrindeki Hacli ordusu Kudus u alamadigi icin ve sahilde hucuma maruz kalacagi icin Filistin in kuzeyine dogru cekilmeye basladi Selahaddin in ordusu daha once Haclilari Kudus e hucumlarinda harekat merkezi olan Yafa kalesine hucuma gecti ve uc gun suren kusatmadan sonra sehri ve kaleyi eline gecirdiler Kucuk bir kisim savunmaci ic kaleye cekildi Bu musluman ordusu Haclilarin Temmuz 1191 deki sonucunda teslim olan yaklasik 2 700 savunmacilarindan askerin ve 300 kadar kadin ve cocugun tumunu hunharca oldurmelerini unutmamislardi Selahaddin in ordusu Yafa da bulunan savunmacilara karsi bir intikam katliami baslattilar Bu katliami Selahaddin Eyyubi onlemeye calistiysa da askerin kontrolunu kaybetmisti Selahaddin hatta savunmaci Haclilara ic kaleye cekilip kendilerini savunmalari hakkinda haberler gondermisti I Richard Yafa ya hucumu duyunca kuzeyde kiyi boyunda demirli gemilere ordusunun zirhli sovalyelerini ve Italyan Pisa li ve Genova li okculari doldurarak Yafa onlerine geldi Durumu bilmedigi icin once karaya cikmadi Fakat daha teslim olmamis ic kalede bulunan bir papaz gizlice yuzerek gemilere geldi ve durumu I Richard a bildirdi 31 Temmuz da I Richard 55 zirhli sovalye birkac yuz piyade askeri ve 2000 kadar kurmali yay kullanan Cenova li ve Pisa li denizci birligi ile karaya cikti ve kaleye hucuma gecti 31 Temmuz da sehir tekrar Haclilar eline gecti Yafa yi eline geciren ve Richard in hucumuna karsi kaleyi savunan Musluman askerler sehirden kacabildiler Selahaddin bu kacisi ancak kaleden 10 km kadar ileride durdurabildi ve ordusunu ancak orada yeniden duzene sokabildi Selahaddin Yafa yi eline geciren Richard in hacli ordusunu desteklemek icin Kayseriya sehrinden Hacli takviye birlikleri gelmekte oldugu haberini aldi Bu destegi onlemek icin 4 Agustos ta Selahaddin in ordusu gizlice harekete gecerek ertesi gun sabah erkenden alaca karanlikta yeniden sehre hucum etmek amaciyla sehir duvarlarin onunde toplanmaya basladilar Fakat bir Italyan hacli askeri gizlice tarlalardan gelen Musluman askerlerini gorup Richard a bu haberi ulastirmisti Richard sehirdeki hem uzun yayli hem de kurmali yayli okcularini ve mizrakli agir suvari birliklerini bir hucuma karsi hazirladi 5 Agustos gunu Selahaddin in cok hafif zirhli Misir ve Bedevi hafif suvari birlikleri sehre hucuma gectiklerinde buyuk zayiata ugradilar Bazi Musluman askerler sehre girmeyi basardilar ve sehri savunmakta olan Italyan denizcileri gemilerine binip kacmak uzere limana dogru cekildiler Fakat Richard aksama dogru kendi birlikleri ile geri gelip musluman birliklerini sehirden cekilmeye zorladi Aksama dogru Selahaddin ordusunu geri cagirdi ve Kudus e dogru cekilmeye basladi Yafa Muharebesi Richard in zaferi ile sonuclanmakla beraber Richard in hic ihtiyatlari bulunmadigi icin bu galibiyeti pekistirme imkani bulunmamaktaydi Sarf ettigi olaganustu sahsi gayret dolayisiyla Richard yorgun dusmus ve hastalanmis muharebeden hemen sonra yuksek bir atesle hasta yataginda kalmasi gerekmisti Buna karsilik Selahaddin Ramala ya geri geldigi zaman Misir dan ve kuzey Suriye den yeni gelmis olan taze ve egitimli birlikler orada onu beklemekteydi Richard daha once karsilikli muzakerelerde yakinlik gordugu Selahaddin in kardesi ve onun baris muzakerecisi olan Adil e bir mektup gondererek eger Askalon kalesi Haclilar elinde birakilirsa barisa hemen hazir oldugunu bildirdi Adil Kudus yakinlarinda idi ve o da hasta yataginda yatmaktaydi Agabeyi Selahaddin le bu konu uzerinde gorustu ve Selahaddin Richard in Askalon kalesi hakkindaki teklifini kati olarak reddetti 28 Agustos ta Adil in Richard a gonderdigi kurye Selahaddin den Richard a sahsi hediye olarak taze seftali armut ve Hebron Dagi ndan elde edilmis buz getirdi ama Selahaddin in son olarak kat iyetle Askalon Kalesi ni Haclilara terk etmeyeceginin haberini de verdi Yafa Antlasmasi ve Richard in Filistin den ayrilisiArslan Yurekli Richard in Akka dan gemi ile ayrilisi 2 Eylul 1192 de Aslan Yurekli Richard ile Selahaddin Eyyubi arasinda 5 yil sure muddetle baris saglamak uzere Yafa Antlasmasi imzalandi Selahaddin in Richard a gonderdigi elciler kendi isimlerini de bu antlasmaya koydular ve Richard in elini tutarak bu antlasmaya tamamiyla riayet edecekleri uzerine yemin ettiler Richard adet olarak bir kral olarak yemin etmedi ama diger Hacli ordusu ileri gelenleri Champange li Henry Ibelinli Balian ile Tapinak Sovalyeleri ve Hospitalier Sovalyeleri komutanlari onun yerine antlasmaya riayet edeceklerine sahsen yemin ettiler Selahaddin ise ertesi gun kendisini gonderilen Haclilarin elcisinin onunde sahsen antlasmayi imzaladi Boylece Ucuncu Hacli seferinin savas safhasi sona ermis oldu Yafa Antlasmasi na gore Filistin in Yafa nin guneyinde bulunan sahil seridi ve sehirleri Kudus Kralligi na birakilmaktaydi Hristiyan hacilarin Kudus te Hristiyan kutsal yerleri ziyaret etmeleri tamamen serbest olacakti Musluman ve Hristiyan halki ve tuccarlar birbirine ait olan arazilerden silahsiz ve bariscil olarak hicbir engelsiz girip gecebileceklerdi Askalon Kalesi nin uzerinde bulundugu arazi Muslumanlara ait olacakti ama Askalon kalesi yerle bir edilecek ve bir daha hic yeniden yapilmayacakti Bu antlasmadan sonra Arslan Yurekli Richard a Kudus u ve kutsal yerleri ziyaret etmesi icin pasaport gonderildi Ama Richard Kudus e gitmemeye karar verdi ve emri altinda bulunan Fransiz Hacli askerlerinin de Kudus gitmelerini yasakladi Ama diger Hacli ordularinda bulunanlar ve diger askerler asiller ve sovalyelerden cogu Kudus u ziyarete gittiler Richard once Akka ya gitti Oradan 29 Eylul de Kralice Berengia ve Kralice Joanna Fransa ya gitmek uzere gemi ile ayrildilar 10 gun sonra ise 9 Ekim de Richard gemi ile Akka dan Filistin den ayrildi Ucuncu Hacli seferi sonrasiBirinci Hacli Seferi sirasinda Kudus un ele gecirilmesi 1099 yili Ucuncu Hacli Seferi nin sona ermesi ne Muslumanlari ne de Hristiyanlari tatmin etti Bircok musluman Selahaddin in Filistin in onemli guney kiyilarini oralari gasp etmis olan Hristiyanlara birakilmasini ve Akka merkezli Kudus Kralligi ve Trablussam merkezli Trablus Kontlugu nun hala buralarda hukum surmesinden hosnut degillerdi Selahaddin in ozel kalem sekreteri olan ve onun biyografisini yazan Bahaaddin Ibn i Seddad eserinde Selahaddin in sunlari beyan ettigini bildirmektedir Kendime ne olacagini bilmedigim icin bir baris yapmaktan korkmaktayim Onlara bu arazileri biraktigimiz icin dusmanlarimiz buyuyup gucleneceklerdir Daha once terk etmis olduklari arazileri tekrar ellerine gecirmek icin geri geleceklerdir Onlarin her birinin kendi tepesi uzerinde kaleleri icinde korunup sarinmis ve buralardan ben burada kalacagim diye fikirlerini ilan edeceklerini ve Muslumanlarin da bundan harap olacaklarini gormeyi bekliyorum Bunlar onun sozleriydi ve sonra da aynen soyledigi gibi oldu Hristiyanlar da Kudus un Hristiyan ellerine gecmemesinden ve Birinci Hacli seferi nde elde edilip gasp edilen arazilerin ve kalelerin cogunun Hristiyan eline geri dondurulmemesinden hatta Muslumanlarin tamamiyla elimine edilip ortadan kaldirilmamalarindan dolayi yeise dusmuslerdi Ucuncu Hacli Seferi nin bu sekilde husrana ugramasi 1192 den hemen 6 sene sonra yeni bir Dorduncu Hacli seferi acilmasina ve bu seferin hic beklenmedik olarak Filistin veya kuzey Afrika daki Muslumanlar uzerine degil de Hristiyan Ortodoksluk merkezi Bizans baskenti Konstantinopolis uzerine olmasina yol acmistir Ucuncu Hacli seferinde onemli rol oynayan kisilerin de baslarina beklenmedik olaylar gelmistir Ingiltereli Aslan Yurekli Richard 10 Ekim de Akka dan gemi ile ayrildiktan sonra Akdeniz de cikan bir firtina dolayisiyla bindigi gemi Bizans elinde olan Korfu adasinda karaya oturdu Oranin idarecisi olan Bizanslilar tarafindan esir alinmamak icin gizlenen Richard 4 yakin hizmetlisi ile birlikte Tapinak Sovalyesi kiligina girerek bir ufak korsan gemisi ile Adriyatik Denizi ni gecmeye basladi da bu gemi de bir firtina yuzunden kazaya ugrayip karaya vurdu Richard ve 4 yakini kara yolu ile Italya yi gecmeye basladi Ama Italya dan Avusturya ya gectikten hemen sonra Aralik 1192 de Richard Avusturya Duku Leopold tarafindan yakalanip tutuklandi ve kalesinde zindana atildi Duk Leopold kuzeni Montferrat li Conrad in iki suikastci tarafindan bicaklanarak oldurulmesinde Richard in parmagi oldugundan suphelenmekteydi Ayrica Akka kusatmasi sirasinda Richard in Duk Leopold un bayragini kale surlarindan indirtip yerlere attirarak ona buyuk bir hareket yapmasini da unutmamisti Daha sonra Duk Leopold Richard i IV Heinrich na gonderdi Tutukluluktan kurtulmak icin Richard IV Heindrich e 150 000 mark fidye odemek zorunda kaldi Richard 1194 te ye dondu Eski Normandi Duklugu topraklarini tekrar eline gecirmek icin Fransa Krali Filip aleyhine askeri kampanyaya basladi Limousin de Chalus Chabrol adli bir kalede kurmali bir tatar yayi ile okculuk talimi yapilirken kaza ile bir kurmali tatar yayi oku yarasi aldi Bu yara iyilesmeden kangren oldu ve Richard 6 Nisan 1199 da 41 yasindayken kangren olmus ok yarasindan oldu Selahaddin Eyyubi 4 Mart 1193 Sam da sarihumma oldugu sanilan bir atesli hastalik sonunda oldu Champagne li Henry 1197 de gecirdigi bir dusme kazasi ile oldu Kudus Kralicesi Isebella dorduncu defa evlilik yaparak Lusignan li Guy un kardesi olan ve ondan sonra Kibris Krali olan ile evlendi Isebella ve Amalrik in 1205 te olumunden sonra babasinin katlinden sonra dogmus olan Montferrat li Maria Akka merkezli Kudus Kralligi hukumdari olarak tahta gecirildi Dipnotlar Bu Alman Hacli ordusunun buyuklugu hakkinda zamanin tarihcileri arasinda anlasmazlik bulunmaktadir Bazi tarihciler ordunun 20 000 i zirhli sovalye olan 100 000 asker oldugunu digerleri ise 3 000 sovalye ve 15 000 asker oldugunu yazmaktadirlar Silifke Mut yolu uzerinde Imparator I Friedrich anisina bir anit bulunmaktadir Kaynakca a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t Maalouf Amin cev Ali Berktay 2006 Araplarin Gozunden Hacli Seferleri Istanbul Yapi Kredi Kultur Yayinlari ISBN 975 80 121 6 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi maalouf adi farkli icerikte birden fazla tanimlanmis Bkz Kaynak gosterme a b c d e Runciman Steven cev Fikret Isiltan 1992 Hacli Seferleri Tarihi II Cilt Kudus Kralligi ve Frank Dogu Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 975 16 0497 4 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v Runciman Steven 1992 Akka Kralligi ve Daha Sonraki Hacli Seferleri Hacli Seferleri Tarihi III Fikret Isiltan tarafindan cevrildi Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 975 16 0497 4 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi runciman3 adi farkli icerikte birden fazla tanimlanmis Bkz Kaynak gosterme Hans E Mayer cev John Gillingham 1972 The Crusades Oxford University Press 1965 trans John Gillingham 1972 pg 139 Tyerman 2006 God s war a new history of the Crusades s 418 426 Phillips J The Fourth Crusade and the Sack of Constantinople s 66 Marshall Hodgson 1958 The Venture of Islam Conscience and History in a World Civilization 2 The University of Chicago s 267 Edbury Kingdom of Cyprus and the Crusades sf 26 29 Beha Ed din Ingilizce ye cev C W Wilson 1897 Saladin Or What Befall Sultan Yusuf Google Books 2 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Ayrica bakinizHacli Seferleri Selahaddin Eyyubi I RichardDis kaynaklarBirincil kaynaklar Baha al din Ibn Shaddad cev D S Richards 2002 The Rare and Excellent History of Saladin or al Nawadir al Sultaniyya wa l Mahasin al Yusufiyya Aldershot Ashgate ISBN 0 7546 3381 0 Ingilizce Surlu Vilyam ed Peter W Edbury 1998 The Conquest of Jerusalem and the Third Crusade Sources in Translation Yeni Ed Aldershot Ashgate ISBN 1 84014 676 1 Ingilizce Nicholson Helen J ed 2001 The Chronicle of the Third Crusade A Translation of the Itinerarium Peregrinorum et Gesta Regis Ricardi Aldershot Ashgate ISBN 0 7546 0581 7 Ingilizce Richards D S ed 2010 The Chronicle of Ibn al Athir for the Crusading Period from al Kamil fi l Ta rikh Part 2 The Years 541 589 1146 1193 The Age of Nur al Din and Saladin Aldershot Ashgate ISBN 978 0 7546 6951 7 Ingilizce Loud Graham A ed 2010 The Crusade of Frederick Barbarossa The History of the Expedition of the Emperor Frederick and Related Texts Aldershot Ashgate ISBN 978 0 7546 6575 5 Ingilizce Ikincil kaynaklar Maalouf Amin cev Ali Berktay 2006 Araplarin Gozunden Hacli Seferleri Istanbul Yapi Kredi Kultur Yayinlari ISBN 975 08 1121 6 Runciman Steven cev Fikret Isiltan 1992 Hacli Seferleri Tarihi II Cilt Kudus Kralligi ve Frank Dogu Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 975 16 0497 4 Runciman Steven cev Fikret Isiltan 1992 Hacli Seferleri Tarihi III Cilt Akka Kralligi ve Daha Sonraki Hacli Seferleri Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 975 16 0511 3 Demirkent Isin 1997 Hacli Seferleri Istanbul Dunya Yayincilik ISBN 975 7632 54 6 Brundage James 1962 The Crusades A Documentary History Milwaukee WI Marquette University Press Ingilizce Baldwin M W 1969 The first hundred years Madison WI University of Wisconsin Press Ingilizce Norwich John Julius 1995 Byzantium the Decline and Fall Londra Penguin ISBN 0 14 011449 1 Ingilizce Davies Norman 1996 Europe A History Oxford Oxford University Press ISBN 0 06 097468 0 Ingilizce Nicolle David 2005 The Third Crusade 1191 Richard the Lionheart and the Battle for Jerusalem Osprey Campaign 161 Oxford Osprey ISBN 1 84176 868 5 Ingilizce