AIDS, ilk kez 1980’lerin başında Orta ve Güney Afrika’da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır.HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.
AIDS (Acquired Immunodeficiency Syndrome) (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) | |
---|---|
AIDS'le savaşın sembolü olan kırmızı kurdele. | |
Uzmanlık | Enfeksiyon hastalıkları |
Komplikasyon | Fırsatçı enfeksiyonlar, tümör |
Süre | Ömür boyu |
Nedenleri | Human Immunodeficiency Virus (HIV) |
Risk faktörü | Kan, anne sütü, seks |
Tanı | Kan testleri |
Korunma | Güvenli seks, , erkek sünneti, , |
Tedavi | Antiviral ilaç |
Prognoz | Tedavi ile normal yaşam beklentisi Tedavi edilmeden 11 yıl ortalama ömür |
Sıklık | 1,7 milyon yeni vaka (2018) 37,9 milyon HIV ile yaşayan (2018) |
Ölüm | 770.000 (2018) |
Bir retrovirüs olan HIV’nin, farklı coğrafyalarda değişik moleküler yapı ve klinik bulgularla ortaya çıkan 2 türü vardır;
- HIV-1: Afrika’nın orta, güney ve doğu kesimleri ile Avrupa ve Asya etkindir.
- HIV-2: Batı Afrika’da (Liberya ve Sierra Leone) etkindir. Virülansı HIV-1’den düşüktür.
HIV-1’in en önemli etkisi, makrofajlarda ve lenfositlerde (TH-lenfositlerinde) görülür. HIV ile bağışıklık sistemi arasında oldukça karmaşık antijen-reseptör bağlantıları vardır. Bunlar arasındaki en somut ilişki gp120 ile CD4+ ilişkisidir. Virüs kökenli bir madde (antijen) olan gp120, T-lenfositlerinin ve makrofajların CD4+ reseptörlerine yapışır, hücrelerin enzim sistemini bozar. Virüsten etkilenen makrofajlar ve TH-lenfositleri HIV antijenlerini algılayamaz ve tepkisiz kalırlar. Böylece bağışıklık sisteminin tüm düzeni bozulur. HIV, girdiği hücrelerde üremeye başlar. Yeni virüslerin gen yapıları da farklılaşmıştır. Ölen hücrelerden kana dökülen yeni virüsler sağlıklı hücrelere girer. T-lenfosit üretimi azalır. Sıvısal bağışıklık sistemi çalışır ve virüs antijenlerine karşı antikor üretilir. Ancak hücre içinde yaşayan virüs, hücrelerde saklanarak sıvısal bağışıklık sisteminin antikorlarından korunduğu için bu antikorlar hastalığın iyileşmesini sağlayamaz. Bağışıklık sistemi etkilenmelerini somut olarak sıralamak gerekirse: lenfosit sayısında azalma (), T-lenfositlerinde işlev bozuklukları, B-lenfosit sayısında artış, makrofaj tembelliği en önemli 4 bulgudur.
HIV-2’nin neden olduğu AIDS’in gidişi görece yavaştır; ancak bulgular ve sonuç değişmemektedir.
HIV erkeninin bağışıklık sistemini çökerterek bireyi çeşitli hastalıklara karşı korumasız hale getirmesine ve ölümüne neden olabilen tabloya AIDS nitelemesi yapılmıştır. AIDS sözcüğü, İngilizce “Acquired Immune Deficiency Syndrome” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır; Türkçe çevirisi “Edinsel Bağışıklık Eksikliği Sendromu”dur. AIDS, HIV enfeksiyonunun son aşamasıdır ve bu süreçte çıkarcı enfeksiyonlara ve kanserlere sıklıkla rastlanır. Kanında HIV taşıyan kişiye "HIV pozitif" veya "HIV ile yaşayan kişi" denir. Kavram bütünlüğü sağlamak açısından yaygın olarak HIV/AIDS birleşik terimi kullanılır.HIV kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir ve kişi kendini iyi hissedebilir. Bazı olgularda, HIV pozitif bir kimsenin 8-10 yıl klasik AIDS tablosuna geçmediği görülmüştür. Bulaşma kuşkusunu izleyen 3. aydan sonra yapılan ELISA testlerinin sonucu bireyin enfekte olup olmadığının kesin kanıtıdır.
Tarihçe ve coğrafi dağılım
Bilinen ilk AIDS vakaları 1981'de ABD'nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edildi. AIDS teşhisi konulan ilk şahısların çoğu virüs ile cinsel yolla enfekte olan eşcinsel erkekler ve şırıngaları ortak kullanan damardan alınan uyuşturucu bağımlılarıydı. 1983 yılında Amerikalı ve Fransız araştırmacılar hastalığın nedeninin HIV olduğunu buldular ve 1985'e gelindiğinde bu virüsü tespit eden serolojik kan testleri geliştirildi.
AIDS, 1980’lerin başında Orta ve Güney Afrika’da ortaya çıktı ve başta Afrika olmak üzere AIDS vakalarında salgın düzeyinde artış görüldü. Bu hızlı artışta, Afrika'da şehirleşmenin çoğalması, uzun yolculukların ve uluslararası seyahatlerin artması, seks alışkanlıklarının değişmesi, damar içi uyuşturucu kullanımının artması önemli rol oynadı.Birleşmiş Milletler'in 2004 raporuna göre dünyada 38 milyon kişi HIV ile yaşıyor, her yıl 5 milyon kişi virüs ile enfekte oluyor ve 3 milyon kişi AIDS'ten ölüyordu. 1981-2008 yılları arasında, 20 milyon kişi AIDS nedeniyle öldü. 2005 yılı başlarında yapılan istatistiksel araştırmalar 40 milyonun üzerinde HIV+ hasta bulunduğunu; 2010 yılındaki istatistikler ise AIDS’ten ölenlerin sayısının ise 1.5 milyonu aştığını göstermiştir.
Tüm dünyadaki HIV pozitif vakalarının %70'i Sahra Altı Afrika'dadır. Afrika'daki bazı ülkelerde nüfusun %10'undan fazlası HIV ile yaşamaktadır. Bu oranlar dünyanın diğer bölgelerinde bu kadar yüksek oranda olmasa da Doğu Avrupa, Hindistan, Güney Asya, Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Karayipler'de hızlı bir artış görülmektedir. Oranlar Batı Avrupa ve ABD'de de artmaktadır. ABD'de yaklaşık 1 milyon kişi HIV ile yaşamaktadır. Asya ülkelerinde en keskin artış Çin, Endonezya ve Vietnam'da görülmektedir.Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre HIV antiretroviral tedavisine gereksinim duyan insanların 10 da 9'u tedavi görememektedir.
Hayvanlardan insanlara geçişi
AIDS zoonoz bir enfeksiyondur. İnsanlar ve aşağı omurgalı (İngilizce: lower vertebrate) hayvanlarda görülür. Genetik olarak HIV'e çok benzer bir virüs, Batı Afrika'da ekvatora yakın bölgelerde yaşayan şempanzelerde bulunmuştur. Maymun bağışıklık yetmezliği virüsü () olarak adlandırılan bu virüs, henüz şempanzelerde hastalığa neden olmamaktadır. HIV'nin muhtemelen 20. yüzyılın ilk yarısında, maymunların etleri için avlanması ve doğranması sırasında insanlara bulaştığı düşünülmektedir. Afrika yeşil maymunlarında görülen ve SIV'in farklı bir çeşidi olan virüsün ise 'ye neden olduğu düşünülmektedir. HIV-2 de AIDS'e neden olabilir ancak bu süreç HIV-1'e göre çok daha yavaş gerçekleşir. Şu an dünyada en yaygın insan bağışıklık yetmezliği virüsü HIV-1'dir. HIV-2, başlıca Batı Afrika'da görülür.
Bulaşma yolları
Önceleri yalnızca cinsel yolla bulaştığı sanılan HIV’nin, orofaringeal ve gastrointestinal mukoza, kan yolu, plasenta, emzirme gibi başka yollarla da bulaşabileceği saptanmıştır. HIV, kan ve kan ürünleri, ejakülat veya diğer cinsel sıvılar üzerinden insandan insana bulaşır. Ayrıca plasenta ya da süt yoluyla anneden bebeğine bulaşabilir.Öksürükle, hapşırıkla ya da el sıkışmak gibi olağan temaslarla bulaşmaz. Bu virüs oldukça hassastır ve vücut dışında havada ve suda uzun süre yaşayamaz. Bu nedenle bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekir. Frengi, genital herpes (uçuk, bel soğukluğu (gonore)) ve klamidya gibi cinsel hastalıkların cinsel bölgelerde yol açtığı yaralar ve doku bozulmaları, HIV bulaşma riskini artırır.
Kan transfüzyonları
HIV, Hepatit B ve Hepatit C virüsleri gibi, kan nakliyle bulaşan virüslerdendir. Özellikle hemofili ve Akdeniz anemisi hastaları büyük risk taşır. Yinelenen transfüzyonlar sırasında taşıyıcılardan alınmış HIV+ kan verilebilmektedir. Vericiden alının kan ve kan ürünlerinin kontrol edilmeden tüketildiği sağlık sistemlerinde oldukça önemli bir sorundur.
Cinsel ilişki
Virüsün bulaşması vajinal, anal veya oral seks sırasında gerçekleşebilir. Bununla birlikte HIV öpüşme ile bulaşmaz çünkü tükürükteki HIV miktarı çok düşüktür. Dünyada kayıtlı milyonlarca bulaştan yalnızca 'bir' tanesinde öpüşme ile bulaş geçekleşmiştir; ancak bu olguda her iki tarafın da aşırı dişeti kanaması olduğu, bulaşmanın nedeninin tükürük ile değil kan ile olduğu belirlenmiştir. Enfekte partnerlerle homoseksüel ya da heteroseksüel ilişkilerde HIV alma riski çok yüksektir. Kadınların erozyonlu genital hastalıklarında, HIV ile karşılaşma riski artar. Kondom kullanılması, AIDS riskini oldukça azaltır. Vajina ve serviks mukozaları, penis sünnet derisinin içyüzü ile anüs ve rektum mukozaları HIV’in bulaşmasının en kolay olduğu epitel yüzeyleridir.
Doğru prezervatif kullanımı HIV bulaşmasını %80 oranında engeller. HIV hem bir erkekten hem de bir kadından bulaşabilir. Herhangi bir cinsel hastalık, HIV bulaşma ihtimalini artırır. HIV'in iki tipi mevcuttur. Tip II'de kadından erkeğe bulaşma ihtimali, Tip I'de ise erkekten kadına bulaşma ihtimali daha yüksektir. Korunmasız anal ilişki esnasında HIV bulaşma riski, korunmasız vajinal ilişkiden daha yüksektir.
Madde bağımlılığı
Eroin gibi damar içine enjekte edilen maddelere bağımlı olan bireylerin %60’ı aşan bir bölümü HIV+’tir. Ortaklaşa kullanılan enjektörler, enfeksiyonun yayılmasında kan transfüzyonu ve cinsel ilişki kadar önemli vektördür.
Klinikte AIDS riski
Asepsi ve antisepsi kurallarının uygulanmadığı kliniklerde hastalar kadar hekimler ve sağlık çalışanları da risk altındadır. Sağlık çalışanlarının enfekte enjektör ya da benzeri batıcı-kesici araçlarla yaralanmaları bulaşmalara neden olabilmektedir.
Gebelik ve laktasyon
Gebelik ve laktasyon fetüs için önemlidir. AIDS'li annenin kanındaki virüs yüklü lenfositlerin plasenta ve anne sütü aracılığıyla fetüse geçmesi olasılığı yüksektir. Doğumdan sonraki ilk yıl içinde belirtiler başlar ve çocuklar 10 yaşına ulaşmadan erişkinlerde saptanan komplikasyonlarla kaybedilirler. Memelerin epitel hücreleri HIV için saklanma ve çoğalma alanları olabilmektedir. Anne sütündeki HIV ve HIV fagosite etmiş makrofajlar fetüsün ağız mukozasını ve bağırsak epiteli engelini kolaylıkla aşabilmektedir. Günümüzde doğuma yakın dönemlerde anneye ve bebeğe uygulanan antiretroviral ilaç tedavileriyle bebeğin virüse yakalanma riskini %0.5′lere kadar indirebilmektedirler.
HIV/AIDS bulaşma riski olmayan koşullar
HIV/AIDS gündelik temaslarla, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma gibi yollarla bulaşmaz. HIV sağlıklı deriden geçmez. Bunun dışında HIV/AIDS şu yollarla da bulaşmaz:
- El sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme,
- Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı,
- Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon,
- Tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam,
- Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması,
- HIV pozitif bir kimse ile aynı ortamda kedi, köpek ve diğer hayvanlarla birlikte yaşamak.
Klinik tipler ve belirtileri
HIV’nin organizmaya girmesinden sonraki 2.-6. haftalar arasında “primer HIV enfeksiyonu (akut retroviral sendrom)” tablosu ortaya çıkar. Primer HIV enfeksiyonu evresinde karşılaşılan başlıca bulgular şunlardır; ateş, bitkinlik, gece terlemeleri, kilo kaybı, baş ağrıları, eklem ve kas ağrıları, farenjit, deri döküntüleri, lenfadenopati, diyare, kusma. Bu bulgular gribal bir enfeksiyonu ve hastalığını anımsatır. Primer HIV enfeksiyonu 1-3 ay içerisinde kendiliğinden geriler, klinik bulgular silinir. Virüsün çoğalması ve viremi dönemlerinde düşen CD4+ sayısı primer enfeksiyona özgü bulguların silinmesiyle birlikte artar, ancak normal düzeyine ulaşamaz. Testlerde HIV+ sonucu ortaya çıkar. Hastalık, yıllarca sürebilecek “latent” döneme girmiştir. Bundan sonraki aşamada, hastalığın 5 tipten herhangi birine dönüşmesi beklenir.
Klinikte 5 tip hasta tanımlanır, ancak bunların tümünde “klasik AIDS” bulguları yoktur. Bu nedenle, günümüzde AIDS hastası yerine HIV+ hasta tanımı yeğlenmektedir:
Klasik tip AIDS hastalığı
HIV enfeksiyonunun en aktif ve alevli tipidir. Bunun dışında kalan HIV enfeksiyonlarının gidişi daha yavaş, prognozu görece iyidir. Klasik AIDS’e yönelen olgulardaki ilk bulgular bir ya da birkaç çıkarcı enfeksiyon hastalığının belirmesidir; bunlar arasında özofagusa doğru hızla yayılan “oral candidiasis” en önemlisidir. HIV’nin etkisiyle birlikte hücresel bağışıklık sistemi giderek daha hızla çöker, bunun sonucunda her tür canlı etkene bağlı enfeksiyon hastalıkları görülür, kanser sıklığı artar ve santral sinir sistemi zararları oluşur. Organizmadaki HIV yükü arttıkça CD4 lenfosit sayısında düşme olur; bu nedenle, hastalığın gidişinin izlenmesinde kandaki CD4 sayısından yararlanılır. Hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasından sonraki yaşam süresi, tedavi görenlerde bile 1-2 yılı aşamamaktadır. Klasik AIDS hastalarında saptanan enfeksiyon hastalıklarının büyük bölümü çıkarcı canlı etkenlere bağlıdır. Başlıcaları şunlardır;
Virüsler
Herpesvirus enfeksiyonları
- Herpes simplex ve Varicella zoster (VZ): Herpes simplex (uçuk virüsü), deride bülleri ve nekrotizan ensefaliti ya da sistemik enfeksiyon tablosu yapar. Herpes simplex ve Varicella-zoster virus enfeksiyonlarının frekansı AIDS hastalarında düşüktür. Varicella zoster (VZ), çocuklarda suçiçeği, erişkinlerde zona nedenidir.
- Sitomegalovirüs (CMV) Retinayı, beyni, akciğerleri, böbrekleri ve bağırsakları etkiler.
- Epstein-Barr virüsü (EBV): Lenfadenopati (lenfadenomegali) yapar. EBV'nin neden olduğu “hairy lökoplaki” özellikle AIDS hastalarında görülür ve virüsün aktif konuma geldiğinin bir göstergesidir. Toplumlararası farklılıklar olmasına karşın, CD4+ sayısındaki düşüş ve HIV sayısındaki artış ataklarında EBV enfeksiyonlarının belirginleştiği kabul edilir. EBV, Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomaların etyolojisindeki etmenlerden biridir. Non-Hodgkin lenfomalı AIDS hastalarının ½’sinde EBV saptanır; ağız boşluğunda dişeti, damak ve alveol mukozası yerleşimli non-Hodgkin lenfoma olguları görülebilir. AIDS hastalarındaki Hodgkin lenfomasına yakalanma riski, sağlıklı bireylere oranla 8 kat daha fazladır. HIV ile enfekte Hodgkin hastalığındaki mikroskopik özelliklerin bazı farklılıklar içerdiği belirlenmiştir. EBV, dişeti yangılarına (gingivitis) ve yıkıcı periodontitislere de neden olmaktadır; bu etki, periodontopatik bakteri düzeyi arttıkça daha da belirginleşir.
- : Sağlıklı kalabilmiş T-lenfositlerine saldırır ve hastalığın gidişini hızlandırır.
- Kaposi sarkomu herpes virüsü (Herpes 8; HHV-8; KSHV): Kaposi sarkomu oluşmasında etkilidir. Kaposi sarkomu herpes virüsü (KSHV; HHV-8), öteki herpes virüsleri gibi çok yaygın bir canlı etken değildir; Akdeniz ülkelerinde ve Afrika’da görece sık rastlanır; örneğin, bir Afrika ülkesi olan Malawi’de sağlıklı insanların büyük çoğunluğunun KSHV ile enfekte olduğu saptanmıştır. Bu virüsün yol açtığı Kaposi sarkomu, bazı araştırmacılara göre kronik enfeksiyon sonucu beliren bir psödotümördür. Hastaların çoğu HIV/AIDS hastalarıdır; ancak HIV ile enfekte olmayan bireylerdeki Kaposi sarkomları da HHV-8 enfeksiyonunun sonucudur. Deride beliren bir değişikliğin kolayca fark edilmesinin etkisiyle, ilk lezyonların genellikle vücut yüzey-lerinde (çoğu kez bacak derisinde) başladığı sanılır. Oysa lezyonlar multifokaldir; bu nedenle, içorgan ve ağız lezyonlarının da aranması gerekir. Ağızdaki lezyonların çoğu damak yerleşimi gösterir, dil ve dişeti lezyonları ikinci sıradadır. Bir damar tümörü olması nedeniyle kırmızı-mor renklidir. Mukozada makül, papül ya da nodül biçiminde ortaya çıkar, büyükçe oluşumlar zamanla ülserleşebilir, kemik dokusunu parçalayabilir.
Human papilloma virus (HPV) enfeksiyonları
Skuamöz epitelin döşediği alanlarda (ağız, anüs, deri) , , siğil (verruca vulgaris) ve tümör oluşumuna neden olur. HIV/AIDS enfeksiyonlarının HAART uygulamasıyla tedavisine ilişkin girişimlerden önce ender görülen HPV enfeksiyonları, bu yöntemin uygulanmasıyla birlikte hızla artmaya başlamıştır. Erkeklerde görece sık görülen HPV enfeksiyonları ile oral seks arasında bir bağlantı vardır. Öteki enfeksiyon hastalıklarının tersine, bazı AIDS hastalarındaki HIV yükünün azalması ve CD4+ lenfosit sayısındaki artış, HPV’ye bağlı ağız lezyonlarının gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Bu olgunun patogenezinde, yeni oluşan CD4+’lerin HPV ile savaşma yeteneklerinin henüz gelişmemiş olduğu varsayımı ile açıklanmaktadır. Oral HPV enfeksiyonları Kanser habercisi (prekanseröz) lezyonların ve skuamöz hücreli karsinom oluşmasında oldukça önemlidir.
Beyinde multifokal yapan bir virüstür.
Protozoonlar
Bakteriler
Periodontopatik bakteri enfeksiyonları
ile simbiyotik bir ilişki kuran , , , , ve , HIV+ insanlardaki agresif periodontitlere neden olan periodontopatik bakterilerin en önemli nedenleridir. Herpes virüs (özellikle EBV) enfeksiyonlarının bulunduğu ağızlarda çoğalan bu bakterilere karşı üretilen sitokinlerin (TNF, IL-1) periodonsiyum üzerinde yıkıcı etkileri ortaya çıkar. HIV+ hastalardaki ağız yangılarına(stomatitler) ek olarak dişetlerinin kenarlarında kırmızılık (lineer gingival eritem), nekrotizan ülseratif gingivitis ve nekrozlu periodontopatiler görülebilmektedir. Dişetlerini ve periodonsiyumu etkileyen patolojilerin frekansı, değişik ülkelerdeki AIDS hastalarında farklı değerlerdedir. Dişeti hastalıkları CD4+ sayısının ileri derecede düştüğü hastalarda görülürken, CD4+ sayısı ile periodonsiyum patolojileri arasında bir bağlantı kurulamamıştır. Periodontal hastalıkların kökeninde HIV enfeksiyonu öncesi bulunan bireysel risk faktörlerinin (derin dişeti cepleri, kötü ağız hijyeni) yattığı, kronik periodontitislerin HIV enfeksiyonuyla birlikte agresif nitelik kazandıkları belirlenmiştir.
Mikobakteri'ler
En yaygın olanı akciğer tüberkülozudur; atipik mikobakteri enfeksiyonlarında, tedavilere yanıt vermeyen güçlü diyare oluşur.Mycobacterium tuberculosis ve atipik mikobakteriler HIV+ hastalarda, öteki bakterilere kıyasla en sık görülen enfeksiyon etkenleridir. Tüberküloz, özellikle yoksul toplumlara büyük zarar veren bir enfeksiyon hastalığı konumundayken HIV enfeksiyonlarının yayılmasıyla birlikte gelişmiş toplumları da etkileyen ve AIDS hastalarının ölümlerine büyük payı olan bir hastalık durumuna gelmiştir. Afrika kökenlilerin M.tuberculosis’e duyarlı olması, AIDS’li hastalardaki tüberkülozun frekansını arttırmaktadır. Akciğer tüberkülozu olarak başlayan olgularda miliar yayılmalar ve izole organ tüberkülozları görülmektedir. Tüberkülozlu hastalardaki ağız boşluğu lezyonları ya doğrudan enfekte balgamla ya da hematojen yolla gelen canlı etkenin neden olduğu kemik tüberkülozuyla ortaya çıkmaktadır.
M.tuberculosis ve M.leprae dışındaki mikobakterilere “atipik mikobakteriler”, bunların neden olduğu hastalıklara da “atipik mikobakteri enfeksiyonu” adı verilir. M.avium-intracellulare (Mycobacterium avium complex; MAC), M.kansasii, M.scrofulaceum ve M.ulcerans en sık görülen tipleridir. Atipik mikobakteri enfeksiyonları, tüberkülozun neredeyse tümüyle kontrol altına alınmış olduğu gelişmiş ülkelerdeki AIDS hastalarında en sık görülen mikobakteri kökenli hastalıktır. Mikobakteriler dünyanın her yerinde ve her ortamda (su, toprak, bitkiler, hayvan dışkısı, vd) bulunur, insandan insana geçmez. Sağlıklı insanlar için saprofit olan çıkarcı bakteri, immunosupresyon durumundaki hastalarda sistemik bir enfeksiyon hastalığına neden olur. Akciğerlerde başlayan enfeksiyon hızla gelişir; deriye, lenforetiküler sisteme, eklemlere ve kemiklere yayılır.
- Streptococcus pneumoniae: Akciğer yangısı (pnömoni) nedenidir. Bazı hastaslardaki pnömoniler "virüs pnömonşilerine özgü "lenfositikj interstisiyel pnömoni" niteliği taşır.
- Salmonella (S.enteritidis,S.typhimurium): ishal (diyare) yaparlar.
- sepsisi
- Bartonella
- Nocardia
Mantarlar
Sistemik mantar enfeksiyonları
Çıkarcı etkenlere bağlı sistemik enfeksiyon hastalığı oluşturan mantarlara her coğrafyada rastlanmamaktadır. Örneğin, ve Coccidioides immitis Güney Amerika ve Afrika’da yaşayan hastalarda görülür. Mucormycosis ise Afrika dışındaki ülkelerde görülebilen bir mantar enfeksiyonudur. Amerika anakarasına özgüdür. Mantar enfeksiyonları arasında en önemlisi Candida türleridir.
- Candida albicans: En sık görülen çıkarcı enfeksiyonların nedenidir. Yerel (ağız, akciğer, deri) ya da sistemik enfeksiyon oluşturur. Oral candidiasis (trush), HIV/AIDS hastalığın erken evresinde saptanan ilk bulgulardan biridir. Candida albicans en sık rastlanan türüdür. Candida glabrata, Candida tropicalis, Candida dubliniensis ve Candida krusei AIDS hastalarında enfeksiyona neden olabilen öteki candida türleridir. Başlangıçta ağız mukozasına sınırlı lezyonlar, bağışıklık sisteminin aşırı zarar gördüğü ileri AIDS olgularında özofagusa dek yayılır; Candidiasisin bu kadar agresif davrandığı olgularda öteki çıkarcı enfeksiyon hastalıklarının frekansında da artma saptanır. Bu özelliği nedeniyle, hastalığın ilerlemesi ya da gerilemesi ağız mukozasında gelişen candida lezyonlarının (pamukçuk) izlenmesiyle yapılabilmektedir. Psödomembranöz tip candida enfeksiyonu olguların 2/3’ünde vardır. Eritematöz tipe hastaların %50’sinde rastlanır. Alt ve üst dudağın birleştiği yerde oluşan lezyonlar (angular cheilitis) ve hiperplastik lezyonlar görece seyrektir. AIDS tedavisinde uygulanan HAART ile bağışıklık sistemi düzelebilen hastalarda candida enfeksiyonunun da gerilediği gözlenir.
- : özellikle beyin ve akciğeri tutar.
- : pnömoni yapar.
- : Güçlü pnömoniler oluşturur.
- Aspergillus
Öteki tipler
HIV/AIDS kompleksi (ARC)
Yavaş gelişen ve başka hastalıkları taklit ettiği için ayırıcı tanısı zor bir HIV/AIDS türüdür. 3 ayı aşan bir süre boyunca açıklanamayan ateş, kilo kaybı, diyare, yorgunluk, gece terlemesi öyküsü olan HIV+ hastalardır. Çıkarcı enfeksiyon hastalıkları önemsizdir; candida, herpes, tinea pedis gibi daha çok deride lokalize, hastalığın prognozu açısından çok önemli olmayan mantar ve virüs enfeksiyonları görülebilir. Klinikteki dikkatli incelemelerde lenfadenomegali belirlenir.
Persiste generalize lenfadenopatilerle giden HIV/AIDS
Önceleri lenfadenopati yapan herhangi bir virüs enfeksiyonu gibi algılanır. Bu nedenle, virüs kökenli olduğu düşünülen lenfadenopatilerin tümünde HIV testi önerilir.
Asemptomatik HIV enfeksiyonu
Bağışıklık sistemi zararları vardır ama yukarıdaki tiplerde saptanan hastalık bulguları yoktur.
Taşıyıcılar
HIV+ olduğu halde bağışıklık sistemi sağlıklı olan, virüsü taşıyan ve bulaştıran bireylerdir.
HIV/AIDS ve sinir sistemi
Lenforetiküler sistem dışındaki en önemli etki santral sinir sisteminin fagositoz yapan hücrelerinde görülür; beyin dokusunun yıkımına neden olan bir enfeksiyon ön plandadır (HIV ensefaliti). Primer enfeksiyon aşamasında saptanan “baş ağrısı” bulgusu beyin etkilenmesinin göstergesidir. HIV ensefaliti olgularında, mikroglial hücre sitoplazmalarının kaynaşmasıyla oluşmuş çok çekirdekli dev hücreleriyle birlikte glial hücreler ve/veya makrofaj kümelerinden meydana gelen nodüler yapılar seçilir. Klasik AIDS olgularında saptanan ensefalit kötü bir gidiş gösterir ve Bunama (demans) ile sonlanan bir tablosuna yol açar. Bu organik bulgunun yanı sıra kişilik ve davranış bozuklukları da saptanabilmektedir. , medulla spinaliste vakuollü , Guillan-Barré sendromu sinir sisteminde saptanan öteki patolojilerdir.
HIV/AIDS ve kanser riski
Bağışıklık sisteminin ve özellikle de T-lenfosit sisteminin çökmesi Kaposi sarkomu'nun yanı sıra çok sayıda kanser oluşmasına uygun bir ortam hazırlar.
- Lenfomalar: Primer beyin lenfoması, Non-Hodgkin lenfoma, T-cell lenfoma, Hodgkin lenfoması
- Epitelyal tümörler: Uterus serviks karsinomu, göz kapak mukozası (konjunktiva) karsinomu, anüs-rektum (anorektal) karsinomu, ağızda skuamöz hücreli karsinom
Çocuklar ve HIV/AIDS
HIV taşıyan ve tedavi görmeyen annelerin yaklaşık %30'u virüsü bebeklerine de verirler. Eğer anne yeni enfekte olmuş ise ya da AIDS'in ileri safhalarındaysa virüsün bebeğe geçme ihtimali daha yüksektir. Virüsün anneden bebeğe geçmesi üç şekilde gerçekleşir:
- Hamilelikte - Kan ve plasenta yolu ile bulaşır.
- Doğum esnasında - Kan yolu ile bulaşır.
- Emzirme esnasında - Anne virüsü taşıyorsa sütünde düşük yoğunlukta HIV bulunur ve bebek süt yoluyla virüsü edinebilir.
Dünya genelinde yaklaşık 2.5 milyon çocuk HIV taşımaktadır. 2010 yılı itibarıyla yaklaşık 25 milyon çocuğun AIDS nedeniyle öksüz kalacağı öngörülmektedir.
Korunma yöntemleri
- Korunmasız cinsel ilişkiye girilmemelidir. Prezervatifin sağlam olmasına dikkat edilmeli, prezervatife zarar verebileceği için vazelin gibi petrol bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmamalıdır. Vajina ve penis prezervatifi veya iki penis prezervatifi birlikte kullanılmamalıdır. Bu davranış sürtünmeyi arttıracağı için prezervatifin yırtılmasına sebep olabilir.
- Kan nakli sırasında, HIV testi yapılmamış kontrolsüz kan kesinlikle kullanılmamalıdır.
- Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, , jilet, makas, diş hekimliği aletleri, akupunktur iğneleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Tek kullanımlık araç-gereçler yeniden kullanılmamalı, kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir.
- HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan bağışlamamalıdır.
- HIV bulunduran sperm sıvısı, sıvı ya da kanın yaralı bir dokuya teması engellenmelidir.
- Açık yaralar, vücuda virüsün girişini engellemek için bantla kapatılmalıdır.
Tedavi
Şu an için kesin olarak geliştirilen bir ilaç söz konusu olmayıp, bilimsel açıdan Hiv virüsüne yapışabilen tek protein kompleksi Gp41 hiv virüsü içeren hücrelerin savunma mekanizması tarafınca tespit edilip yok edilmesine olanak sağlamaktadır.
HIV tedavisinin sistemik etkileri
HIV enfeksiyonlarının tedavisi için geliştirilen ve çok sayıda antiretroviral ilacın karışımından oluşan "Highly active antiretroviral therapy (HAART)" uygulaması yapılmaktadır. Bu uygulamanın amacı virüs yükünü azaltarak bağışıklık sisteminin düzelmesini sağlamaktır. Uygulamayla birlikte CD4 lenfosit sayısı yükselir, çıkarcı enfeksiyonlar kontrol altına alınabilir. AIDS’in yaygın olduğu ülkelerde HAART uygulamasının sonuçlarını değerlendiren çok sayıda araştırma yapılmıştır. HIV’de izlenen çıkarcı enfeksiyonların frekansı ve prognozu kadar HAART uygulamalarından elde edilen sonuçların da toplum genetiğiyle örtüşen yanları görülmektedir. Ancak, HAART uygulamalarından elde edilen başarının ortak yanı çıkarcı enfeksiyon hastalıklarının kontrol altına alınabilmiş olmasıdır. Ağız boşluğu bulgularının en önemlileri olan Candida enfeksiyonu, hairy lökoplaki, nekrotizan periodontit ve Kaposi sarkomu bulguları geriler; bu etki, tükürük salgısındaki SLPI (secretory leukocyte protease inhibitor) adı verilen proteinin düzeyindeki yükselmenin sonucudur. SLPI düzeyi artınca ağız mukozasını çıkarcı enfeksiyonlara daha dirençli konuma gelir. Buna karşın, tükürük bezlerinin etkilenmesine bağlı xerostomia ve HPV enfeksiyonuna bağlı lezyonların belirmesi HAART uygulamasının en önemli yan etkileridir.
Türkiye'de AIDS
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Tema Grubu’nun 2002 yılında yayınladığı Türkiye’de HIV/AIDS Durum Analizi raporunda yer alan tahminlere göre, hastalığın ortaya çıkışından itibaren Türkiye'de en az 7,000 ile 14,000 arasında insan AIDS hastalığına yakalanmıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan resmi rakamlara göre 1985-2003 yılları arasında HIV/AIDS toplam vaka sayısı 1712’dir. HIV ile yaşayan çocuk sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1985-2003 yılları arasında 18 yaş altı resmen bildirilmiş 78 vaka bulunmaktadır. Kayıt ve bildirim sistemindeki problemler nedeniyle HIV/AIDS vakaları hakkında güvenilir sayısal bilgi edinmek Türkiye'de oldukça zordur. 2012 yılında HIV pozitif kişi sayısı 997 iken, 2019 yılında bu sayı dört katına yakın artış göstererek HIV pozitif kişi sayısı 3813 olmuştur.
Türkiye'de nüfusun neredeyse yarısı 25 yaşın altındadır ve gençler cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında oldukça bilinçsizdir. Korunmasız ve erken cinsel ilişkiye girme açısından kadınlar ve özellikle ergenlik dönemindeki kızlar enfeksiyon riskine daha açıktır. Kayıtsız seks işçilerinin sayısı oldukça yüksektir ve bu durum HIV bulaşma riskini artırmaktadır.
Dünya genelinde yeni pozitif sayısı ve ölümler azalırken, Türkiye ve Rusya'da vaka sayıları hızla artmaktadır.
Destek merkezleri
Tüm dünyada HIV/AIDS programları önleme, tedavi, bakım ve destek başlıklarında ele alınmaktadır. HIV/AIDS son yıllarda tedavide meydana gelen gelişmeler sayesinde, düzenli tedavi gerektiren bir hastalık olarak değişim göstermiş, HIV ile yaşayanların sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkün hale gelmiştir. Ancak HIV/AIDS ile ilgili toplumsal önyargılar HIV tanısını ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda HIV ile yaşayan kişilerin tanıyı kabullenmesi, psikolojik sorunları atlatması ve tedaviyi kabullenip uyumlu bir şekilde sürdürmesi ve kısaca “HIV ile yaşama”ya geçmesi için destek çalışmaları son derece önemlidir. Türkiye'de bu alanda çalışan kurum ise 2005 yılında kurulan ve HIV ile yaşayan bireylere ücretsiz destek hizmetleri sunan Pozitif Yaşam Derneğidir. UNAIDS, UNFPA, MAC AIDS FUND gibi kuruluşlarla ortak proje geliştiren dernek akran danışmanlığı, psikososyal destek gibi birçok alanda HIV ile yaşayanların yaşamlarını kolaylaştırmak için çalışıyor. Ayrıca yine alanda çalışan Pozitif-İz Derneği ve Kırmızı Kurdele İstanbul bulunmaktadır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ "HIV/AIDS Fact sheet N°360". World Health Organization. November 2015. 17 Şubat 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 11 Şubat 2016.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao ap aq ar as at au av aw ax ay az Klatt EC. Pathology of HIV/AIDS, 30th edition. Mercer University, School of Medicine, Savannah, 2019 11 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w "HIV/AIDS." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
- ^ Campbell-Yesufu OT, Gandhi RT. Update on human immunodeficiency virus (HIV)-2 infection. Clinical Infectious Diseases, 52(6):780-787, 2011
- ^ Ribeiro RM. Dynamics of CD4+ T cells in HIV-1 infection. Immunology & Cell Biology, 85:287- 294, 2007
- ^ "AIDS." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
- ^ UNICEF Türkiye 13 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Erişim: 2 Şubat 2009
- ^ Sepkowitz KA (Haziran 2001). "AIDS—the first 20 years". N. Engl. J. Med. 344 (23). ss. 1764-72. doi:10.1056/NEJM200106073442306. (PMID) 11396444.
- ^ Weiss RA (Mayıs 1993). "How does HIV cause AIDS?". Science. 260 (5112). ss. 1273-9. Bibcode:1993Sci...260.1273W. doi:10.1126/science.8493571. (PMID) 8493571.
- ^ Cecil, Russell (1988). Textbook of Medicine. Philadelphia: Saunders. ss. 1523, 1799. ISBN .
- ^ a b c d AIDS: Some Questions and Answers 17 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Dünya Sağlık Örgütü (İngilizce)
- ^ a b c Kalichman SC, Pellowski J, Turner C. Prevalence of sexually transmitted co-infections in people living with HIV/AIDS: systematic review with implications for using HIV treatments for prevention. Sexually Transmitted Infections, ;87(3):183-190, 2011
- ^ a b c d HIV testi 21 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Burclab.com. Erişim: 25 Mayıs 2009
- ^ a b Yerly S, Hirschel B. Diagnosing acute HIV infection. Expert Review of Anti-infective Therapy, 10(1):31-41, 2012
- ^ Vergis EN, Mellors JW. Natural history of HIV-1 infection. Infectious Disease Clinics of North America, 14:809-825, 2000
- ^ Karp G, Schlaeffer F, Jotkowitz A, Riesenberg K. Syphilis and HIV co-infection. European Journal of Internal Medicine, 20(1):9-13, 2009
- ^ De Cock KM, Jaffe HW, Curran JW. Reflections on 30 years of AIDS. Emerging Infectious Diseases, 17(6):1044-1048, 2011
- ^ Redd AD, Quinn TC, Tobian AA. Frequency and implications of HIV superinfection. Lancet Infectious Diseases, 13:622-628, 2013
- ^ Centers for Disease Control and Prevention. Evolution of HIV/AIDS prevention programs-- United States, 1981-2006. Morbidity and Mortality Weekly Report (MMWR), 55:597-603, 2006
- ^ a b Deuffic-Burban S, Delarocque-Astagneau E, Abiteboul D, et al. Bloodborne viruses in health care workers: prevention and management. Journal of Clinical Virology, 52:4-10, 2011
- ^ Baggaley RF, Boily MC, White RG, Alary M. Risk of HIV-1 transmission for parenteral exposure and blood transfusion: a systematic review and meta-analysis. AIDS, 20:805-812, 2006
- ^ Wilson PA, Kahana SY, Fernandez MI, et al. Sexual Risk Behavior Among Virologically Detectable Human Immunodeficiency Virus Infected Young Men Who Have Sex With Men. JAMA Pediatrics, 170(2):125-131, 2016
- ^ Öpüşmek riskli mi? 4 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Avert.org. Erişim: 21 Nisan 2009
- ^ Gonzalez SM, Aguilar-Jimenez W, Su RC, Rugeles MT. Mucosa: Key interactions determining sexual transmission of the HIV infection. Frontiers in Immunology, 6;10:144, Feb 2019
- ^ Crosby, R; Bounse, S (Mart 2012). "Condom effectiveness: where are we now?". Sexual health. 9 (1). ss. 10-7. doi:10.1071/SH11036. (PMID) 22348628.
- ^ Kadınlarda HIV 15 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Centers for Disease Control and Prevention. U.S. Department of Health & Human Services. Erişim: 10 Ekim 2011.
- ^ a b Okie S. Sex, drugs, prisons, and HIV. New England Journal of Medicine, 356:105-108, 2007
- ^ a b . pozitifyasam.org. Pozitif Yaşam Derneği. 24 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2016.
- ^ a b Cavarelli M, Scarlatti G. Human immunodeficiency virus type 1 mother-to-child transmission and prevention: successes and controversies, Journal of Internal Medicine, 270(6):561-579, 2011
- ^ a b Ahmad N. Molecular mechanisms of HIV-1 vertical transmission and pathogenesis in infants. Advances in Pharmacology, 56:453-508, 2008
- ^ Dorosko SM, Connor RI. Primary human mammary epithelial cells endocytose HIV-1 and facilitate viral infection of CD4+ T lymphocytes. Journal of Virology, 84(20):10533-10542, 2010
- ^ Tugizov SM, Herrera R, Veluppillai P, et al. Differential transmission of HIV traversing fetal oral/intestinal epithelia and adult oral epithelia. Journal of Virology, 86(5):2556-2570, 2012
- ^ a b Maartens G, Celum C, Lewin SR. HIV infection: epidemiology, pathogenesis, treatment, and prevention. Lancet, 384(9939):258-271, 2014
- ^ a b Moir S, Chun TW, Fauci AS. Pathogenic mechanisms of HIV disease. Annual Review of Pathology. 6:223-248, 2011
- ^ a b Lucas S, Nelson AM. HIV and the spectrum of human disease. Journal of Pathology, 235(2):229-241, 2015
- ^ Vafai A, Berger M. Zoster in patients infected with HIV: a review. American Journal of the Medical Sciences, 321:372-380, 2001
- ^ a b c d Quinnan GV Jr, Masur H, Rook AH, et al. Herpesvirus infections in the acquired immune deficiency syndrome. JAMA, 252:72-77, 1984
- ^ Klatt EC, Shibata D. Cytomegalovirus infection in the acquired immunodeficiency syndrome: clinical and autopsy findings. Archives of Pathology & Laboratory Medicine, 112:540-544, 1988
- ^ Linke-Serinsöz E, Fend F, Quintanilla-Martinez L. Human immunodeficiency virus (HIV) and Epstein-Barr virus (EBV) related lymphomas, pathology view point. Seminars in Diagnostic Pathology, 34(4):352-363, 2017
- ^ Dias EP, Israel MS, Silva Jr A, Maciel VA, Gagliardi JP, Oliveira RH. Prevalence of oral hairy leukoplakia in 120 pediatric patients infected with HIV-1. Brazilian Oral Research, 20:103-107, 2006
- ^ Laurent C, Meggetto F, Brousset P. Human herpesvirus 8 infections in patients with immunodeficiencies. Human Pathology, 39(7):983-993, 2008
- ^ Gonçalves PH, Uldrick TS, Yarchoan R. HIV-associated Kaposi sarcoma and related diseases. AIDS, 31(14):1903-1916, 2017
- ^ Pantanowitz L, Khammissa RA, Lemmer J, Feller L. Oral HIV-associated Kaposi sarcoma. Journal of Oral Pathology & Medicine, 42:201-207, 2013
- ^ Fatahzadeh M, Schwartz RA. Oral Kaposi's sarcoma: a review and update. International Journal of Dermatology, 52:666-672, 2013
- ^ Mooij SH, van Santen DK, Geskus RB, et al. The effect of HIV infection on anal and penile human papillomavirus incidence and clearance: a cohort study among MSM. AIDS, 30(1):121-132, 2016
- ^ Beachler DC, DʼSouza G. Oral human papillomavirus infection and head and neck cancers in HIV-infected individuals. Current Opinion in Oncology, 2013;25(5):503-510, 2013
- ^ Kreuter A, Potthoff A, Brockmeyer NH, Gambichler T, Swoboda J, Stücker M, Schmitt M, et al. Anal carcinoma in human immunodeficiency virus-positive men: results of a prospective study from Germany. British Journal of Dermatology, 162:1269-1277, 2010
- ^ Phelan JA. Oral manifestations of human immunodeficiency virus infection. Medical Clinics of North America, 81:511-531, 1997
- ^ Schiodt M. Less commmon oral lesions associated with HIV infection: prevalence and classification. Oral Diseases, 3(Suppl 1):S208-S213, 1997
- ^ a b c Waxman Getahun H, Gunneberg C, Granich R, Nunn P. HIV infection-associated tuberculosis: the epidemiology and the response. Clinical Infectious Diseases, 50Suppl3:S201-207, 2010
- ^ a b c Procop GW. HIV and mycobacteria. Seminars in Diagnostic Pathology, 34(4):332-339, 2017
- ^ Benito N, Moreno A, Miro JM, Torres A. Pulmonary infections in HIV-infected patients: an update in the 21st century. European Respiratory Journal, 2012;39:730-745, 2012
- ^ Huang L, Crothers K. HIV-associated opportunistic pneumonias. Respirology, 14:474- 485, 2009
- ^ Panchabhai TS, Farver C, Highland KB. Lymphocytic interstitial pneumonia. Clinics in Chest Medicine, 2016;37(3):463-474, 2016
- ^ a b Limper AH, Adenis A, Le T, Harrison TS. Fungal infections in HIV/AIDS. Lancet Infectious Diseases, 17(11):e334-e343, 2017
- ^ a b c d e f g h i Rodríguez-Cerdeira C, Arenas R, Moreno-Coutiño G, Vásquez E, Fernández R, Chang P. Systemic fungal infections in patients with human inmunodeficiency virus. Actas Dermo-Sifiliográficas, 105(1):5-17, 2014
- ^ a b DeRepentigny L, Lewandowski D, Jolicoeur P. Immunopathogenesis of oropharyngeal candidiasis in human immunodeficiency virus infection. Clinical Microbiology Reviews, 17:729-759, 2004
- ^ a b Egusa H, Soysa NS, Ellepola AN, Yatani H, Samaranayake LP. Oral candiosis in HIV-infected patients. Current HIV Research, 6:485-499, 2008
- ^ a b Ensoli B, Sgadari C, Barillari G, Sirianni MC, Sturzl M, Monini P. Biology of Kaposi’s sarcoma. European Journal of Cancer, 37:1251-1269, 2001
- ^ Sokulska M, Kicia M, Wesołowska M, Hendrich AB. Pneumocystis jiroveci--from a commensal to pathogen: clinical and diagnostic review. Parasitology Research, 114(10):3577- 3585, 2015
- ^ Tasaka S, Tokuda H. Recent advances in the diagnosis of Pneumocystis jiroveci pneumonia in HIV-infected adults. Expert Opinion on Medical Diagnostics, 7(1):85-97, 2013
- ^ Wang RJ, Miller RF, Huang L. Approach to fungal infections in human immunodeficiency virus-infected individuals: Pneumocystis and beyond. Clinics in Chest Medicine, 38(3):465-477, 2017
- ^ Campbell JH, Hearps AC, Martin GE, et al. The importance of monocytes and macrophages in HIV pathogenesis, treatment, and cure. AIDS, 28(15):2175-2187, 2014
- ^ Biggar RJ, Chaturvedi AK, Goedert JJ, Engels EA; HIV/AIDS Cancer Match Study . AIDS related cancer and severity of immunosuppression in persons with AIDS. Journal of the National Cancer Institute, 99:962-972, 2007
- ^ Goedert JJ. The epidemiology of acquired immunodeficiency syndrome malignancies. Seminars in Oncology, 27:390-401, 2000
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 24 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2013.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 29 Kasım 2013.
- ^ World Health Organization. HIV/AIDS Programme. Antiretroviral therapy for HIV infection in adults and adolescents. Recommendations for a public health approach: 2010 revision. Geneva, 2010 9 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Evet Deyin, Kış 2003: AIDS’i Anlamak 13 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde . UNICEF Türkiye. Erişim: 2 Şubat 2009
- ^ a b Çocuklarımız için bir Fark Yaratalım: HIV/AIDS Bilinci 19 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . UNICEF Türkiye. Erişim: 2 Şubat 2009
- ^ Türkiyede Hiv Ne Kadar Yaygın 17 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sağlık Hattı Türkiye
- ^ İnandı, Tacettin. . Halk Sağlığı Okulu. 17 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Pozitif-İz Derneği 16 Şubat 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Kırmızı Kurdele İstanbul 26 Kasım 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Ataş, Cihan (1 Aralık 2022). . Medyascope. 1 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ocak 2023.
Dış bağlantılar
- (İngilizce)
- (İngilizce) AIDS haritası 4 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- (İngilizce) Pathology of HIV/AIDS. Version 30, Mercer University – School of Medicine, Savannah, 2019[]
Sınıflandırma | D |
---|---|
Dış kaynaklar |
|
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
AIDS ilk kez 1980 lerin basinda Orta ve Guney Afrika da gundeme gelen ve giderek urkutucu boyutlara ulasan etkeni HIV Ingilizce Human Immunodeficiency Virus Turkce Insan bagisiklik yetmezligi virusu olan bir enfeksiyon hastaligidir HIV bagisiklik sistemindeki akyuvarlarin ozellikle CD4 lenfositler yapisini bozarak ve sayisini azaltarak vucudun enfeksiyonlara karsi direncini ortadan kaldirir AIDS Acquired Immunodeficiency Syndrome Edinilmis Bagisiklik Eksikligi Sendromu AIDS le savasin sembolu olan kirmizi kurdele UzmanlikEnfeksiyon hastaliklari KomplikasyonFirsatci enfeksiyonlar tumorSureOmur boyuNedenleriHuman Immunodeficiency Virus HIV Risk faktoruKan anne sutu seksTaniKan testleriKorunmaGuvenli seks erkek sunneti TedaviAntiviral ilacPrognozTedavi ile normal yasam beklentisi Tedavi edilmeden 11 yil ortalama omurSiklik1 7 milyon yeni vaka 2018 37 9 milyon HIV ile yasayan 2018 Olum770 000 2018 Bir retrovirus olan HIV nin farkli cografyalarda degisik molekuler yapi ve klinik bulgularla ortaya cikan 2 turu vardir HIV 1 Afrika nin orta guney ve dogu kesimleri ile Avrupa ve Asya etkindir HIV 2 Bati Afrika da Liberya ve Sierra Leone etkindir Virulansi HIV 1 den dusuktur HIV 1 in en onemli etkisi makrofajlarda ve lenfositlerde TH lenfositlerinde gorulur HIV ile bagisiklik sistemi arasinda oldukca karmasik antijen reseptor baglantilari vardir Bunlar arasindaki en somut iliski gp120 ile CD4 iliskisidir Virus kokenli bir madde antijen olan gp120 T lenfositlerinin ve makrofajlarin CD4 reseptorlerine yapisir hucrelerin enzim sistemini bozar Virusten etkilenen makrofajlar ve TH lenfositleri HIV antijenlerini algilayamaz ve tepkisiz kalirlar Boylece bagisiklik sisteminin tum duzeni bozulur HIV girdigi hucrelerde uremeye baslar Yeni viruslerin gen yapilari da farklilasmistir Olen hucrelerden kana dokulen yeni virusler saglikli hucrelere girer T lenfosit uretimi azalir Sivisal bagisiklik sistemi calisir ve virus antijenlerine karsi antikor uretilir Ancak hucre icinde yasayan virus hucrelerde saklanarak sivisal bagisiklik sisteminin antikorlarindan korundugu icin bu antikorlar hastaligin iyilesmesini saglayamaz Bagisiklik sistemi etkilenmelerini somut olarak siralamak gerekirse lenfosit sayisinda azalma T lenfositlerinde islev bozukluklari B lenfosit sayisinda artis makrofaj tembelligi en onemli 4 bulgudur HIV 2 nin neden oldugu AIDS in gidisi gorece yavastir ancak bulgular ve sonuc degismemektedir HIV erkeninin bagisiklik sistemini cokerterek bireyi cesitli hastaliklara karsi korumasiz hale getirmesine ve olumune neden olabilen tabloya AIDS nitelemesi yapilmistir AIDS sozcugu Ingilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome kelimelerinin bas harflerinden olusan bir kisaltmadir Turkce cevirisi Edinsel Bagisiklik Eksikligi Sendromu dur AIDS HIV enfeksiyonunun son asamasidir ve bu surecte cikarci enfeksiyonlara ve kanserlere siklikla rastlanir Kaninda HIV tasiyan kisiye HIV pozitif veya HIV ile yasayan kisi denir Kavram butunlugu saglamak acisindan yaygin olarak HIV AIDS birlesik terimi kullanilir HIV kana bulastiktan sonra uzun yillar belirti vermeyebilir ve kisi kendini iyi hissedebilir Bazi olgularda HIV pozitif bir kimsenin 8 10 yil klasik AIDS tablosuna gecmedigi gorulmustur Bulasma kuskusunu izleyen 3 aydan sonra yapilan ELISA testlerinin sonucu bireyin enfekte olup olmadiginin kesin kanitidir Tarihce ve cografi dagilimBilinen ilk AIDS vakalari 1981 de ABD nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edildi AIDS teshisi konulan ilk sahislarin cogu virus ile cinsel yolla enfekte olan escinsel erkekler ve siringalari ortak kullanan damardan alinan uyusturucu bagimlilariydi 1983 yilinda Amerikali ve Fransiz arastirmacilar hastaligin nedeninin HIV oldugunu buldular ve 1985 e gelindiginde bu virusu tespit eden serolojik kan testleri gelistirildi AIDS 1980 lerin basinda Orta ve Guney Afrika da ortaya cikti ve basta Afrika olmak uzere AIDS vakalarinda salgin duzeyinde artis goruldu Bu hizli artista Afrika da sehirlesmenin cogalmasi uzun yolculuklarin ve uluslararasi seyahatlerin artmasi seks aliskanliklarinin degismesi damar ici uyusturucu kullaniminin artmasi onemli rol oynadi Birlesmis Milletler in 2004 raporuna gore dunyada 38 milyon kisi HIV ile yasiyor her yil 5 milyon kisi virus ile enfekte oluyor ve 3 milyon kisi AIDS ten oluyordu 1981 2008 yillari arasinda 20 milyon kisi AIDS nedeniyle oldu 2005 yili baslarinda yapilan istatistiksel arastirmalar 40 milyonun uzerinde HIV hasta bulundugunu 2010 yilindaki istatistikler ise AIDS ten olenlerin sayisinin ise 1 5 milyonu astigini gostermistir Tum dunyadaki HIV pozitif vakalarinin 70 i Sahra Alti Afrika dadir Afrika daki bazi ulkelerde nufusun 10 undan fazlasi HIV ile yasamaktadir Bu oranlar dunyanin diger bolgelerinde bu kadar yuksek oranda olmasa da Dogu Avrupa Hindistan Guney Asya Guneydogu Asya Latin Amerika ve Karayipler de hizli bir artis gorulmektedir Oranlar Bati Avrupa ve ABD de de artmaktadir ABD de yaklasik 1 milyon kisi HIV ile yasamaktadir Asya ulkelerinde en keskin artis Cin Endonezya ve Vietnam da gorulmektedir Dunya Saglik Orgutu ne WHO gore HIV antiretroviral tedavisine gereksinim duyan insanlarin 10 da 9 u tedavi gorememektedir Hayvanlardan insanlara gecisi AIDS zoonoz bir enfeksiyondur Insanlar ve asagi omurgali Ingilizce lower vertebrate hayvanlarda gorulur Genetik olarak HIV e cok benzer bir virus Bati Afrika da ekvatora yakin bolgelerde yasayan sempanzelerde bulunmustur Maymun bagisiklik yetmezligi virusu olarak adlandirilan bu virus henuz sempanzelerde hastaliga neden olmamaktadir HIV nin muhtemelen 20 yuzyilin ilk yarisinda maymunlarin etleri icin avlanmasi ve dogranmasi sirasinda insanlara bulastigi dusunulmektedir Afrika yesil maymunlarinda gorulen ve SIV in farkli bir cesidi olan virusun ise ye neden oldugu dusunulmektedir HIV 2 de AIDS e neden olabilir ancak bu surec HIV 1 e gore cok daha yavas gerceklesir Su an dunyada en yaygin insan bagisiklik yetmezligi virusu HIV 1 dir HIV 2 baslica Bati Afrika da gorulur Bulasma yollariOnceleri yalnizca cinsel yolla bulastigi sanilan HIV nin orofaringeal ve gastrointestinal mukoza kan yolu plasenta emzirme gibi baska yollarla da bulasabilecegi saptanmistir HIV kan ve kan urunleri ejakulat veya diger cinsel sivilar uzerinden insandan insana bulasir Ayrica plasenta ya da sut yoluyla anneden bebegine bulasabilir Oksurukle hapsirikla ya da el sikismak gibi olagan temaslarla bulasmaz Bu virus oldukca hassastir ve vucut disinda havada ve suda uzun sure yasayamaz Bu nedenle bulasmasi icin vucut sivilarinin dogrudan temasi gerekir Frengi genital herpes ucuk bel soguklugu gonore ve klamidya gibi cinsel hastaliklarin cinsel bolgelerde yol actigi yaralar ve doku bozulmalari HIV bulasma riskini artirir Kan transfuzyonlari HIV Hepatit B ve Hepatit C virusleri gibi kan nakliyle bulasan viruslerdendir Ozellikle hemofili ve Akdeniz anemisi hastalari buyuk risk tasir Yinelenen transfuzyonlar sirasinda tasiyicilardan alinmis HIV kan verilebilmektedir Vericiden alinin kan ve kan urunlerinin kontrol edilmeden tuketildigi saglik sistemlerinde oldukca onemli bir sorundur Cinsel iliski Virusun bulasmasi vajinal anal veya oral seks sirasinda gerceklesebilir Bununla birlikte HIV opusme ile bulasmaz cunku tukurukteki HIV miktari cok dusuktur Dunyada kayitli milyonlarca bulastan yalnizca bir tanesinde opusme ile bulas geceklesmistir ancak bu olguda her iki tarafin da asiri diseti kanamasi oldugu bulasmanin nedeninin tukuruk ile degil kan ile oldugu belirlenmistir Enfekte partnerlerle homoseksuel ya da heteroseksuel iliskilerde HIV alma riski cok yuksektir Kadinlarin erozyonlu genital hastaliklarinda HIV ile karsilasma riski artar Kondom kullanilmasi AIDS riskini oldukca azaltir Vajina ve serviks mukozalari penis sunnet derisinin icyuzu ile anus ve rektum mukozalari HIV in bulasmasinin en kolay oldugu epitel yuzeyleridir Dogru prezervatif kullanimi HIV bulasmasini 80 oraninda engeller HIV hem bir erkekten hem de bir kadindan bulasabilir Herhangi bir cinsel hastalik HIV bulasma ihtimalini artirir HIV in iki tipi mevcuttur Tip II de kadindan erkege bulasma ihtimali Tip I de ise erkekten kadina bulasma ihtimali daha yuksektir Korunmasiz anal iliski esnasinda HIV bulasma riski korunmasiz vajinal iliskiden daha yuksektir Madde bagimliligi Eroin gibi damar icine enjekte edilen maddelere bagimli olan bireylerin 60 i asan bir bolumu HIV tir Ortaklasa kullanilan enjektorler enfeksiyonun yayilmasinda kan transfuzyonu ve cinsel iliski kadar onemli vektordur Klinikte AIDS riski Asepsi ve antisepsi kurallarinin uygulanmadigi kliniklerde hastalar kadar hekimler ve saglik calisanlari da risk altindadir Saglik calisanlarinin enfekte enjektor ya da benzeri batici kesici araclarla yaralanmalari bulasmalara neden olabilmektedir Gebelik ve laktasyon Gebelik ve laktasyon fetus icin onemlidir AIDS li annenin kanindaki virus yuklu lenfositlerin plasenta ve anne sutu araciligiyla fetuse gecmesi olasiligi yuksektir Dogumdan sonraki ilk yil icinde belirtiler baslar ve cocuklar 10 yasina ulasmadan eriskinlerde saptanan komplikasyonlarla kaybedilirler Memelerin epitel hucreleri HIV icin saklanma ve cogalma alanlari olabilmektedir Anne sutundeki HIV ve HIV fagosite etmis makrofajlar fetusun agiz mukozasini ve bagirsak epiteli engelini kolaylikla asabilmektedir Gunumuzde doguma yakin donemlerde anneye ve bebege uygulanan antiretroviral ilac tedavileriyle bebegin viruse yakalanma riskini 0 5 lere kadar indirebilmektedirler HIV AIDS bulasma riski olmayan kosullar HIV AIDS gundelik temaslarla ayni odada bulunma ayni okulda okuma ayni havayi soluma gibi yollarla bulasmaz HIV saglikli deriden gecmez Bunun disinda HIV AIDS su yollarla da bulasmaz El sikisma deriye dokunma oksama kucaklama sosyal opusme Tukuruk gozyasi ter aksirik oksuruk idrar diski Yiyecekler icecekler catal kasik bardak tabak telefon Tuvalet dus musluk yuzme havuzu deniz sauna hamam Sivrisinek ve diger boceklerin sokmasi HIV pozitif bir kimse ile ayni ortamda kedi kopek ve diger hayvanlarla birlikte yasamak Klinik tipler ve belirtileriAIDS in baslica belirtileri HIV nin organizmaya girmesinden sonraki 2 6 haftalar arasinda primer HIV enfeksiyonu akut retroviral sendrom tablosu ortaya cikar Primer HIV enfeksiyonu evresinde karsilasilan baslica bulgular sunlardir ates bitkinlik gece terlemeleri kilo kaybi bas agrilari eklem ve kas agrilari farenjit deri dokuntuleri lenfadenopati diyare kusma Bu bulgular gribal bir enfeksiyonu ve hastaligini animsatir Primer HIV enfeksiyonu 1 3 ay icerisinde kendiliginden geriler klinik bulgular silinir Virusun cogalmasi ve viremi donemlerinde dusen CD4 sayisi primer enfeksiyona ozgu bulgularin silinmesiyle birlikte artar ancak normal duzeyine ulasamaz Testlerde HIV sonucu ortaya cikar Hastalik yillarca surebilecek latent doneme girmistir Bundan sonraki asamada hastaligin 5 tipten herhangi birine donusmesi beklenir Klinikte 5 tip hasta tanimlanir ancak bunlarin tumunde klasik AIDS bulgulari yoktur Bu nedenle gunumuzde AIDS hastasi yerine HIV hasta tanimi yeglenmektedir Klasik tip AIDS hastaligi HIV enfeksiyonunun en aktif ve alevli tipidir Bunun disinda kalan HIV enfeksiyonlarinin gidisi daha yavas prognozu gorece iyidir Klasik AIDS e yonelen olgulardaki ilk bulgular bir ya da birkac cikarci enfeksiyon hastaliginin belirmesidir bunlar arasinda ozofagusa dogru hizla yayilan oral candidiasis en onemlisidir HIV nin etkisiyle birlikte hucresel bagisiklik sistemi giderek daha hizla coker bunun sonucunda her tur canli etkene bagli enfeksiyon hastaliklari gorulur kanser sikligi artar ve santral sinir sistemi zararlari olusur Organizmadaki HIV yuku arttikca CD4 lenfosit sayisinda dusme olur bu nedenle hastaligin gidisinin izlenmesinde kandaki CD4 sayisindan yararlanilir Hastalik belirtilerinin ortaya cikmasindan sonraki yasam suresi tedavi gorenlerde bile 1 2 yili asamamaktadir Klasik AIDS hastalarinda saptanan enfeksiyon hastaliklarinin buyuk bolumu cikarci canli etkenlere baglidir Baslicalari sunlardir Virusler Herpesvirus enfeksiyonlari Herpes simplex ve Varicella zoster VZ Herpes simplex ucuk virusu deride bulleri ve nekrotizan ensefaliti ya da sistemik enfeksiyon tablosu yapar Herpes simplex ve Varicella zoster virus enfeksiyonlarinin frekansi AIDS hastalarinda dusuktur Varicella zoster VZ cocuklarda sucicegi eriskinlerde zona nedenidir Sitomegalovirus CMV Retinayi beyni akcigerleri bobrekleri ve bagirsaklari etkiler Epstein Barr virusu EBV Lenfadenopati lenfadenomegali yapar EBV nin neden oldugu hairy lokoplaki ozellikle AIDS hastalarinda gorulur ve virusun aktif konuma geldiginin bir gostergesidir Toplumlararasi farkliliklar olmasina karsin CD4 sayisindaki dusus ve HIV sayisindaki artis ataklarinda EBV enfeksiyonlarinin belirginlestigi kabul edilir EBV Hodgkin ve non Hodgkin lenfomalarin etyolojisindeki etmenlerden biridir Non Hodgkin lenfomali AIDS hastalarinin sinde EBV saptanir agiz boslugunda diseti damak ve alveol mukozasi yerlesimli non Hodgkin lenfoma olgulari gorulebilir AIDS hastalarindaki Hodgkin lenfomasina yakalanma riski saglikli bireylere oranla 8 kat daha fazladir HIV ile enfekte Hodgkin hastaligindaki mikroskopik ozelliklerin bazi farkliliklar icerdigi belirlenmistir EBV diseti yangilarina gingivitis ve yikici periodontitislere de neden olmaktadir bu etki periodontopatik bakteri duzeyi arttikca daha da belirginlesir Saglikli kalabilmis T lenfositlerine saldirir ve hastaligin gidisini hizlandirir Kaposi sarkomu herpes virusu Herpes 8 HHV 8 KSHV Kaposi sarkomu olusmasinda etkilidir Kaposi sarkomu herpes virusu KSHV HHV 8 oteki herpes virusleri gibi cok yaygin bir canli etken degildir Akdeniz ulkelerinde ve Afrika da gorece sik rastlanir ornegin bir Afrika ulkesi olan Malawi de saglikli insanlarin buyuk cogunlugunun KSHV ile enfekte oldugu saptanmistir Bu virusun yol actigi Kaposi sarkomu bazi arastirmacilara gore kronik enfeksiyon sonucu beliren bir psodotumordur Hastalarin cogu HIV AIDS hastalaridir ancak HIV ile enfekte olmayan bireylerdeki Kaposi sarkomlari da HHV 8 enfeksiyonunun sonucudur Deride beliren bir degisikligin kolayca fark edilmesinin etkisiyle ilk lezyonlarin genellikle vucut yuzey lerinde cogu kez bacak derisinde basladigi sanilir Oysa lezyonlar multifokaldir bu nedenle icorgan ve agiz lezyonlarinin da aranmasi gerekir Agizdaki lezyonlarin cogu damak yerlesimi gosterir dil ve diseti lezyonlari ikinci siradadir Bir damar tumoru olmasi nedeniyle kirmizi mor renklidir Mukozada makul papul ya da nodul biciminde ortaya cikar buyukce olusumlar zamanla ulserlesebilir kemik dokusunu parcalayabilir Human papilloma virus HPV enfeksiyonlari Skuamoz epitelin dosedigi alanlarda agiz anus deri sigil verruca vulgaris ve tumor olusumuna neden olur HIV AIDS enfeksiyonlarinin HAART uygulamasiyla tedavisine iliskin girisimlerden once ender gorulen HPV enfeksiyonlari bu yontemin uygulanmasiyla birlikte hizla artmaya baslamistir Erkeklerde gorece sik gorulen HPV enfeksiyonlari ile oral seks arasinda bir baglanti vardir Oteki enfeksiyon hastaliklarinin tersine bazi AIDS hastalarindaki HIV yukunun azalmasi ve CD4 lenfosit sayisindaki artis HPV ye bagli agiz lezyonlarinin gelismesinde onemli bir risk faktorudur Bu olgunun patogenezinde yeni olusan CD4 lerin HPV ile savasma yeteneklerinin henuz gelismemis oldugu varsayimi ile aciklanmaktadir Oral HPV enfeksiyonlari Kanser habercisi prekanseroz lezyonlarin ve skuamoz hucreli karsinom olusmasinda oldukca onemlidir Beyinde multifokal yapan bir virustur Protozoonlar Toxoplasma gondii LeishmaniaBakteriler Periodontopatik bakteri enfeksiyonlari ile simbiyotik bir iliski kuran ve HIV insanlardaki agresif periodontitlere neden olan periodontopatik bakterilerin en onemli nedenleridir Herpes virus ozellikle EBV enfeksiyonlarinin bulundugu agizlarda cogalan bu bakterilere karsi uretilen sitokinlerin TNF IL 1 periodonsiyum uzerinde yikici etkileri ortaya cikar HIV hastalardaki agiz yangilarina stomatitler ek olarak disetlerinin kenarlarinda kirmizilik lineer gingival eritem nekrotizan ulseratif gingivitis ve nekrozlu periodontopatiler gorulebilmektedir Disetlerini ve periodonsiyumu etkileyen patolojilerin frekansi degisik ulkelerdeki AIDS hastalarinda farkli degerlerdedir Diseti hastaliklari CD4 sayisinin ileri derecede dustugu hastalarda gorulurken CD4 sayisi ile periodonsiyum patolojileri arasinda bir baglanti kurulamamistir Periodontal hastaliklarin kokeninde HIV enfeksiyonu oncesi bulunan bireysel risk faktorlerinin derin diseti cepleri kotu agiz hijyeni yattigi kronik periodontitislerin HIV enfeksiyonuyla birlikte agresif nitelik kazandiklari belirlenmistir Mikobakteri ler En yaygin olani akciger tuberkulozudur atipik mikobakteri enfeksiyonlarinda tedavilere yanit vermeyen guclu diyare olusur Mycobacterium tuberculosis ve atipik mikobakteriler HIV hastalarda oteki bakterilere kiyasla en sik gorulen enfeksiyon etkenleridir Tuberkuloz ozellikle yoksul toplumlara buyuk zarar veren bir enfeksiyon hastaligi konumundayken HIV enfeksiyonlarinin yayilmasiyla birlikte gelismis toplumlari da etkileyen ve AIDS hastalarinin olumlerine buyuk payi olan bir hastalik durumuna gelmistir Afrika kokenlilerin M tuberculosis e duyarli olmasi AIDS li hastalardaki tuberkulozun frekansini arttirmaktadir Akciger tuberkulozu olarak baslayan olgularda miliar yayilmalar ve izole organ tuberkulozlari gorulmektedir Tuberkulozlu hastalardaki agiz boslugu lezyonlari ya dogrudan enfekte balgamla ya da hematojen yolla gelen canli etkenin neden oldugu kemik tuberkulozuyla ortaya cikmaktadir M tuberculosis ve M leprae disindaki mikobakterilere atipik mikobakteriler bunlarin neden oldugu hastaliklara da atipik mikobakteri enfeksiyonu adi verilir M avium intracellulare Mycobacterium avium complex MAC M kansasii M scrofulaceum ve M ulcerans en sik gorulen tipleridir Atipik mikobakteri enfeksiyonlari tuberkulozun neredeyse tumuyle kontrol altina alinmis oldugu gelismis ulkelerdeki AIDS hastalarinda en sik gorulen mikobakteri kokenli hastaliktir Mikobakteriler dunyanin her yerinde ve her ortamda su toprak bitkiler hayvan diskisi vd bulunur insandan insana gecmez Saglikli insanlar icin saprofit olan cikarci bakteri immunosupresyon durumundaki hastalarda sistemik bir enfeksiyon hastaligina neden olur Akcigerlerde baslayan enfeksiyon hizla gelisir deriye lenforetikuler sisteme eklemlere ve kemiklere yayilir Streptococcus pneumoniae Akciger yangisi pnomoni nedenidir Bazi hastaslardaki pnomoniler virus pnomonsilerine ozgu lenfositikj interstisiyel pnomoni niteligi tasir Salmonella S enteritidis S typhimurium ishal diyare yaparlar sepsisi Bartonella NocardiaMantarlar Sistemik mantar enfeksiyonlari Cikarci etkenlere bagli sistemik enfeksiyon hastaligi olusturan mantarlara her cografyada rastlanmamaktadir Ornegin ve Coccidioides immitis Guney Amerika ve Afrika da yasayan hastalarda gorulur Mucormycosis ise Afrika disindaki ulkelerde gorulebilen bir mantar enfeksiyonudur Amerika anakarasina ozgudur Mantar enfeksiyonlari arasinda en onemlisi Candida turleridir Candida albicans En sik gorulen cikarci enfeksiyonlarin nedenidir Yerel agiz akciger deri ya da sistemik enfeksiyon olusturur Oral candidiasis trush HIV AIDS hastaligin erken evresinde saptanan ilk bulgulardan biridir Candida albicans en sik rastlanan turudur Candida glabrata Candida tropicalis Candida dubliniensis ve Candida krusei AIDS hastalarinda enfeksiyona neden olabilen oteki candida turleridir Baslangicta agiz mukozasina sinirli lezyonlar bagisiklik sisteminin asiri zarar gordugu ileri AIDS olgularinda ozofagusa dek yayilir Candidiasisin bu kadar agresif davrandigi olgularda oteki cikarci enfeksiyon hastaliklarinin frekansinda da artma saptanir Bu ozelligi nedeniyle hastaligin ilerlemesi ya da gerilemesi agiz mukozasinda gelisen candida lezyonlarinin pamukcuk izlenmesiyle yapilabilmektedir Psodomembranoz tip candida enfeksiyonu olgularin 2 3 unde vardir Eritematoz tipe hastalarin 50 sinde rastlanir Alt ve ust dudagin birlestigi yerde olusan lezyonlar angular cheilitis ve hiperplastik lezyonlar gorece seyrektir AIDS tedavisinde uygulanan HAART ile bagisiklik sistemi duzelebilen hastalarda candida enfeksiyonunun da geriledigi gozlenir ozellikle beyin ve akcigeri tutar pnomoni yapar Guclu pnomoniler olusturur AspergillusOteki tipler HIV AIDS kompleksi ARC Yavas gelisen ve baska hastaliklari taklit ettigi icin ayirici tanisi zor bir HIV AIDS turudur 3 ayi asan bir sure boyunca aciklanamayan ates kilo kaybi diyare yorgunluk gece terlemesi oykusu olan HIV hastalardir Cikarci enfeksiyon hastaliklari onemsizdir candida herpes tinea pedis gibi daha cok deride lokalize hastaligin prognozu acisindan cok onemli olmayan mantar ve virus enfeksiyonlari gorulebilir Klinikteki dikkatli incelemelerde lenfadenomegali belirlenir Persiste generalize lenfadenopatilerle giden HIV AIDS Onceleri lenfadenopati yapan herhangi bir virus enfeksiyonu gibi algilanir Bu nedenle virus kokenli oldugu dusunulen lenfadenopatilerin tumunde HIV testi onerilir Asemptomatik HIV enfeksiyonu Bagisiklik sistemi zararlari vardir ama yukaridaki tiplerde saptanan hastalik bulgulari yoktur Tasiyicilar HIV oldugu halde bagisiklik sistemi saglikli olan virusu tasiyan ve bulastiran bireylerdir HIV AIDS ve sinir sistemiLenforetikuler sistem disindaki en onemli etki santral sinir sisteminin fagositoz yapan hucrelerinde gorulur beyin dokusunun yikimina neden olan bir enfeksiyon on plandadir HIV ensefaliti Primer enfeksiyon asamasinda saptanan bas agrisi bulgusu beyin etkilenmesinin gostergesidir HIV ensefaliti olgularinda mikroglial hucre sitoplazmalarinin kaynasmasiyla olusmus cok cekirdekli dev hucreleriyle birlikte glial hucreler ve veya makrofaj kumelerinden meydana gelen noduler yapilar secilir Klasik AIDS olgularinda saptanan ensefalit kotu bir gidis gosterir ve Bunama demans ile sonlanan bir tablosuna yol acar Bu organik bulgunun yani sira kisilik ve davranis bozukluklari da saptanabilmektedir medulla spinaliste vakuollu Guillan Barre sendromu sinir sisteminde saptanan oteki patolojilerdir HIV AIDS ve kanser riskiBagisiklik sisteminin ve ozellikle de T lenfosit sisteminin cokmesi Kaposi sarkomu nun yani sira cok sayida kanser olusmasina uygun bir ortam hazirlar Lenfomalar Primer beyin lenfomasi Non Hodgkin lenfoma T cell lenfoma Hodgkin lenfomasi Epitelyal tumorler Uterus serviks karsinomu goz kapak mukozasi konjunktiva karsinomu anus rektum anorektal karsinomu agizda skuamoz hucreli karsinomCocuklar ve HIV AIDSHIV tasiyan ve tedavi gormeyen annelerin yaklasik 30 u virusu bebeklerine de verirler Eger anne yeni enfekte olmus ise ya da AIDS in ileri safhalarindaysa virusun bebege gecme ihtimali daha yuksektir Virusun anneden bebege gecmesi uc sekilde gerceklesir Hamilelikte Kan ve plasenta yolu ile bulasir Dogum esnasinda Kan yolu ile bulasir Emzirme esnasinda Anne virusu tasiyorsa sutunde dusuk yogunlukta HIV bulunur ve bebek sut yoluyla virusu edinebilir Dunya genelinde yaklasik 2 5 milyon cocuk HIV tasimaktadir 2010 yili itibariyla yaklasik 25 milyon cocugun AIDS nedeniyle oksuz kalacagi ongorulmektedir Korunma yontemleriKorunmasiz cinsel iliskiye girilmemelidir Prezervatifin saglam olmasina dikkat edilmeli prezervatife zarar verebilecegi icin vazelin gibi petrol bazli kayganlastiricilar kullanilmamalidir Vajina ve penis prezervatifi veya iki penis prezervatifi birlikte kullanilmamalidir Bu davranis surtunmeyi arttiracagi icin prezervatifin yirtilmasina sebep olabilir Kan nakli sirasinda HIV testi yapilmamis kontrolsuz kan kesinlikle kullanilmamalidir Kullanilmis ve dezenfekte edilmemis siringa igne jilet makas dis hekimligi aletleri akupunktur igneleri kesinlikle kullanilmamalidir Tek kullanimlik arac gerecler yeniden kullanilmamali kullanilan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir HIV pozitif kisi test sonucunu ogrendikten sonra kesinlikle kan bagislamamalidir HIV bulunduran sperm sivisi sivi ya da kanin yarali bir dokuya temasi engellenmelidir Acik yaralar vucuda virusun girisini engellemek icin bantla kapatilmalidir TedaviSu an icin kesin olarak gelistirilen bir ilac soz konusu olmayip bilimsel acidan Hiv virusune yapisabilen tek protein kompleksi Gp41 hiv virusu iceren hucrelerin savunma mekanizmasi tarafinca tespit edilip yok edilmesine olanak saglamaktadir HIV tedavisinin sistemik etkileri HIV enfeksiyonlarinin tedavisi icin gelistirilen ve cok sayida antiretroviral ilacin karisimindan olusan Highly active antiretroviral therapy HAART uygulamasi yapilmaktadir Bu uygulamanin amaci virus yukunu azaltarak bagisiklik sisteminin duzelmesini saglamaktir Uygulamayla birlikte CD4 lenfosit sayisi yukselir cikarci enfeksiyonlar kontrol altina alinabilir AIDS in yaygin oldugu ulkelerde HAART uygulamasinin sonuclarini degerlendiren cok sayida arastirma yapilmistir HIV de izlenen cikarci enfeksiyonlarin frekansi ve prognozu kadar HAART uygulamalarindan elde edilen sonuclarin da toplum genetigiyle ortusen yanlari gorulmektedir Ancak HAART uygulamalarindan elde edilen basarinin ortak yani cikarci enfeksiyon hastaliklarinin kontrol altina alinabilmis olmasidir Agiz boslugu bulgularinin en onemlileri olan Candida enfeksiyonu hairy lokoplaki nekrotizan periodontit ve Kaposi sarkomu bulgulari geriler bu etki tukuruk salgisindaki SLPI secretory leukocyte protease inhibitor adi verilen proteinin duzeyindeki yukselmenin sonucudur SLPI duzeyi artinca agiz mukozasini cikarci enfeksiyonlara daha direncli konuma gelir Buna karsin tukuruk bezlerinin etkilenmesine bagli xerostomia ve HPV enfeksiyonuna bagli lezyonlarin belirmesi HAART uygulamasinin en onemli yan etkileridir Turkiye de AIDSBirlesmis Milletler HIV AIDS Tema Grubu nun 2002 yilinda yayinladigi Turkiye de HIV AIDS Durum Analizi raporunda yer alan tahminlere gore hastaligin ortaya cikisindan itibaren Turkiye de en az 7 000 ile 14 000 arasinda insan AIDS hastaligina yakalanmistir Ancak Turkiye Cumhuriyeti Saglik Bakanligi tarafindan yayinlanan resmi rakamlara gore 1985 2003 yillari arasinda HIV AIDS toplam vaka sayisi 1712 dir HIV ile yasayan cocuk sayisi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1985 2003 yillari arasinda 18 yas alti resmen bildirilmis 78 vaka bulunmaktadir Kayit ve bildirim sistemindeki problemler nedeniyle HIV AIDS vakalari hakkinda guvenilir sayisal bilgi edinmek Turkiye de oldukca zordur 2012 yilinda HIV pozitif kisi sayisi 997 iken 2019 yilinda bu sayi dort katina yakin artis gostererek HIV pozitif kisi sayisi 3813 olmustur Turkiye de nufusun neredeyse yarisi 25 yasin altindadir ve gencler cinsel yolla bulasan hastaliklar hakkinda oldukca bilincsizdir Korunmasiz ve erken cinsel iliskiye girme acisindan kadinlar ve ozellikle ergenlik donemindeki kizlar enfeksiyon riskine daha aciktir Kayitsiz seks iscilerinin sayisi oldukca yuksektir ve bu durum HIV bulasma riskini artirmaktadir Dunya genelinde yeni pozitif sayisi ve olumler azalirken Turkiye ve Rusya da vaka sayilari hizla artmaktadir Turkiye de HIV AIDSDestek merkezleriTum dunyada HIV AIDS programlari onleme tedavi bakim ve destek basliklarinda ele alinmaktadir HIV AIDS son yillarda tedavide meydana gelen gelismeler sayesinde duzenli tedavi gerektiren bir hastalik olarak degisim gostermis HIV ile yasayanlarin saglikli bir yasam surmeleri mumkun hale gelmistir Ancak HIV AIDS ile ilgili toplumsal onyargilar HIV tanisini ve tedaviyi zorlastirmaktadir Bu baglamda HIV ile yasayan kisilerin taniyi kabullenmesi psikolojik sorunlari atlatmasi ve tedaviyi kabullenip uyumlu bir sekilde surdurmesi ve kisaca HIV ile yasama ya gecmesi icin destek calismalari son derece onemlidir Turkiye de bu alanda calisan kurum ise 2005 yilinda kurulan ve HIV ile yasayan bireylere ucretsiz destek hizmetleri sunan Pozitif Yasam Dernegidir UNAIDS UNFPA MAC AIDS FUND gibi kuruluslarla ortak proje gelistiren dernek akran danismanligi psikososyal destek gibi bircok alanda HIV ile yasayanlarin yasamlarini kolaylastirmak icin calisiyor Ayrica yine alanda calisan Pozitif Iz Dernegi ve Kirmizi Kurdele Istanbul bulunmaktadir Ayrica bakinizHIV HIV testi Akut HIV enfeksiyonu Dunya AIDS GunuKaynakca HIV AIDS Fact sheet N 360 World Health Organization November 2015 17 Subat 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 11 Subat 2016 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao ap aq ar as at au av aw ax ay az Klatt EC Pathology of HIV AIDS 30th edition Mercer University School of Medicine Savannah 2019 11 Aralik 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w HIV AIDS Encyclopaedia Britannica Encyclopaedia Britannica Online Encyclopaedia Britannica Inc Campbell Yesufu OT Gandhi RT Update on human immunodeficiency virus HIV 2 infection Clinical Infectious Diseases 52 6 780 787 2011 Ribeiro RM Dynamics of CD4 T cells in HIV 1 infection Immunology amp Cell Biology 85 287 294 2007 AIDS Oxford Dictionary of English 2e Oxford University Press 2003 UNICEF Turkiye 13 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Erisim 2 Subat 2009 Sepkowitz KA Haziran 2001 AIDS the first 20 years N Engl J Med 344 23 ss 1764 72 doi 10 1056 NEJM200106073442306 PMID 11396444 Weiss RA Mayis 1993 How does HIV cause AIDS Science 260 5112 ss 1273 9 Bibcode 1993Sci 260 1273W doi 10 1126 science 8493571 PMID 8493571 Cecil Russell 1988 Textbook of Medicine Philadelphia Saunders ss 1523 1799 ISBN 0721618480 a b c d AIDS Some Questions and Answers 17 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Dunya Saglik Orgutu Ingilizce a b c Kalichman SC Pellowski J Turner C Prevalence of sexually transmitted co infections in people living with HIV AIDS systematic review with implications for using HIV treatments for prevention Sexually Transmitted Infections 87 3 183 190 2011 a b c d HIV testi 21 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Burclab com Erisim 25 Mayis 2009 a b Yerly S Hirschel B Diagnosing acute HIV infection Expert Review of Anti infective Therapy 10 1 31 41 2012 Vergis EN Mellors JW Natural history of HIV 1 infection Infectious Disease Clinics of North America 14 809 825 2000 Karp G Schlaeffer F Jotkowitz A Riesenberg K Syphilis and HIV co infection European Journal of Internal Medicine 20 1 9 13 2009 De Cock KM Jaffe HW Curran JW Reflections on 30 years of AIDS Emerging Infectious Diseases 17 6 1044 1048 2011 Redd AD Quinn TC Tobian AA Frequency and implications of HIV superinfection Lancet Infectious Diseases 13 622 628 2013 Centers for Disease Control and Prevention Evolution of HIV AIDS prevention programs United States 1981 2006 Morbidity and Mortality Weekly Report MMWR 55 597 603 2006 a b Deuffic Burban S Delarocque Astagneau E Abiteboul D et al Bloodborne viruses in health care workers prevention and management Journal of Clinical Virology 52 4 10 2011 Baggaley RF Boily MC White RG Alary M Risk of HIV 1 transmission for parenteral exposure and blood transfusion a systematic review and meta analysis AIDS 20 805 812 2006 Wilson PA Kahana SY Fernandez MI et al Sexual Risk Behavior Among Virologically Detectable Human Immunodeficiency Virus Infected Young Men Who Have Sex With Men JAMA Pediatrics 170 2 125 131 2016 Opusmek riskli mi 4 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Avert org Erisim 21 Nisan 2009 Gonzalez SM Aguilar Jimenez W Su RC Rugeles MT Mucosa Key interactions determining sexual transmission of the HIV infection Frontiers in Immunology 6 10 144 Feb 2019 Crosby R Bounse S Mart 2012 Condom effectiveness where are we now Sexual health 9 1 ss 10 7 doi 10 1071 SH11036 PMID 22348628 Kadinlarda HIV 15 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Centers for Disease Control and Prevention U S Department of Health amp Human Services Erisim 10 Ekim 2011 a b Okie S Sex drugs prisons and HIV New England Journal of Medicine 356 105 108 2007 a b pozitifyasam org Pozitif Yasam Dernegi 24 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Ekim 2016 a b Cavarelli M Scarlatti G Human immunodeficiency virus type 1 mother to child transmission and prevention successes and controversies Journal of Internal Medicine 270 6 561 579 2011 a b Ahmad N Molecular mechanisms of HIV 1 vertical transmission and pathogenesis in infants Advances in Pharmacology 56 453 508 2008 Dorosko SM Connor RI Primary human mammary epithelial cells endocytose HIV 1 and facilitate viral infection of CD4 T lymphocytes Journal of Virology 84 20 10533 10542 2010 Tugizov SM Herrera R Veluppillai P et al Differential transmission of HIV traversing fetal oral intestinal epithelia and adult oral epithelia Journal of Virology 86 5 2556 2570 2012 a b Maartens G Celum C Lewin SR HIV infection epidemiology pathogenesis treatment and prevention Lancet 384 9939 258 271 2014 a b Moir S Chun TW Fauci AS Pathogenic mechanisms of HIV disease Annual Review of Pathology 6 223 248 2011 a b Lucas S Nelson AM HIV and the spectrum of human disease Journal of Pathology 235 2 229 241 2015 Vafai A Berger M Zoster in patients infected with HIV a review American Journal of the Medical Sciences 321 372 380 2001 a b c d Quinnan GV Jr Masur H Rook AH et al Herpesvirus infections in the acquired immune deficiency syndrome JAMA 252 72 77 1984 Klatt EC Shibata D Cytomegalovirus infection in the acquired immunodeficiency syndrome clinical and autopsy findings Archives of Pathology amp Laboratory Medicine 112 540 544 1988 Linke Serinsoz E Fend F Quintanilla Martinez L Human immunodeficiency virus HIV and Epstein Barr virus EBV related lymphomas pathology view point Seminars in Diagnostic Pathology 34 4 352 363 2017 Dias EP Israel MS Silva Jr A Maciel VA Gagliardi JP Oliveira RH Prevalence of oral hairy leukoplakia in 120 pediatric patients infected with HIV 1 Brazilian Oral Research 20 103 107 2006 Laurent C Meggetto F Brousset P Human herpesvirus 8 infections in patients with immunodeficiencies Human Pathology 39 7 983 993 2008 Goncalves PH Uldrick TS Yarchoan R HIV associated Kaposi sarcoma and related diseases AIDS 31 14 1903 1916 2017 Pantanowitz L Khammissa RA Lemmer J Feller L Oral HIV associated Kaposi sarcoma Journal of Oral Pathology amp Medicine 42 201 207 2013 Fatahzadeh M Schwartz RA Oral Kaposi s sarcoma a review and update International Journal of Dermatology 52 666 672 2013 Mooij SH van Santen DK Geskus RB et al The effect of HIV infection on anal and penile human papillomavirus incidence and clearance a cohort study among MSM AIDS 30 1 121 132 2016 Beachler DC DʼSouza G Oral human papillomavirus infection and head and neck cancers in HIV infected individuals Current Opinion in Oncology 2013 25 5 503 510 2013 Kreuter A Potthoff A Brockmeyer NH Gambichler T Swoboda J Stucker M Schmitt M et al Anal carcinoma in human immunodeficiency virus positive men results of a prospective study from Germany British Journal of Dermatology 162 1269 1277 2010 Phelan JA Oral manifestations of human immunodeficiency virus infection Medical Clinics of North America 81 511 531 1997 Schiodt M Less commmon oral lesions associated with HIV infection prevalence and classification Oral Diseases 3 Suppl 1 S208 S213 1997 a b c Waxman Getahun H Gunneberg C Granich R Nunn P HIV infection associated tuberculosis the epidemiology and the response Clinical Infectious Diseases 50Suppl3 S201 207 2010 a b c Procop GW HIV and mycobacteria Seminars in Diagnostic Pathology 34 4 332 339 2017 Benito N Moreno A Miro JM Torres A Pulmonary infections in HIV infected patients an update in the 21st century European Respiratory Journal 2012 39 730 745 2012 Huang L Crothers K HIV associated opportunistic pneumonias Respirology 14 474 485 2009 Panchabhai TS Farver C Highland KB Lymphocytic interstitial pneumonia Clinics in Chest Medicine 2016 37 3 463 474 2016 a b Limper AH Adenis A Le T Harrison TS Fungal infections in HIV AIDS Lancet Infectious Diseases 17 11 e334 e343 2017 a b c d e f g h i Rodriguez Cerdeira C Arenas R Moreno Coutino G Vasquez E Fernandez R Chang P Systemic fungal infections in patients with human inmunodeficiency virus Actas Dermo Sifiliograficas 105 1 5 17 2014 a b DeRepentigny L Lewandowski D Jolicoeur P Immunopathogenesis of oropharyngeal candidiasis in human immunodeficiency virus infection Clinical Microbiology Reviews 17 729 759 2004 a b Egusa H Soysa NS Ellepola AN Yatani H Samaranayake LP Oral candiosis in HIV infected patients Current HIV Research 6 485 499 2008 a b Ensoli B Sgadari C Barillari G Sirianni MC Sturzl M Monini P Biology of Kaposi s sarcoma European Journal of Cancer 37 1251 1269 2001 Sokulska M Kicia M Wesolowska M Hendrich AB Pneumocystis jiroveci from a commensal to pathogen clinical and diagnostic review Parasitology Research 114 10 3577 3585 2015 Tasaka S Tokuda H Recent advances in the diagnosis of Pneumocystis jiroveci pneumonia in HIV infected adults Expert Opinion on Medical Diagnostics 7 1 85 97 2013 Wang RJ Miller RF Huang L Approach to fungal infections in human immunodeficiency virus infected individuals Pneumocystis and beyond Clinics in Chest Medicine 38 3 465 477 2017 Campbell JH Hearps AC Martin GE et al The importance of monocytes and macrophages in HIV pathogenesis treatment and cure AIDS 28 15 2175 2187 2014 Biggar RJ Chaturvedi AK Goedert JJ Engels EA HIV AIDS Cancer Match Study AIDS related cancer and severity of immunosuppression in persons with AIDS Journal of the National Cancer Institute 99 962 972 2007 Goedert JJ The epidemiology of acquired immunodeficiency syndrome malignancies Seminars in Oncology 27 390 401 2000 Arsivlenmis kopya 24 Eylul 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 29 Kasim 2013 Arsivlenmis kopya 23 Mayis 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 29 Kasim 2013 World Health Organization HIV AIDS Programme Antiretroviral therapy for HIV infection in adults and adolescents Recommendations for a public health approach 2010 revision Geneva 2010 9 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Evet Deyin Kis 2003 AIDS i Anlamak 13 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde UNICEF Turkiye Erisim 2 Subat 2009 a b Cocuklarimiz icin bir Fark Yaratalim HIV AIDS Bilinci 19 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde UNICEF Turkiye Erisim 2 Subat 2009 Turkiyede Hiv Ne Kadar Yaygin 17 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Saglik Hatti Turkiye Inandi Tacettin Halk Sagligi Okulu 17 Aralik 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Pozitif Iz Dernegi 16 Subat 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kirmizi Kurdele Istanbul 26 Kasim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Atas Cihan 1 Aralik 2022 Medyascope 1 Aralik 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Ocak 2023 Dis baglantilar Ingilizce Ingilizce AIDS haritasi 4 Agustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Pathology of HIV AIDS Version 30 Mercer University School of Medicine Savannah 2019 olu kirik baglanti SiniflandirmaDICD 10 B20 B24ICD 9 CM 042 044OMIM 609423MeSH D000163DiseasesDB 5938Dis kaynaklarMedlinePlus 000594eMedicine emerg 253Patient UK HIV AIDS