Psikanaliz, kısmen bilinçdışı zihinle ilgilenen ve birlikte zihinsel bozukluklar için bir tedavi yöntemi oluşturan bir dizi teori ve tekniktir. Bu disiplin 1890'ların başında, çalışmaları kısmen Josef Breuer ve diğerlerinin klinik çalışmalarından kaynaklanan Sigmund Freud tarafından kurulmuştur. Freud, 1939'daki ölümüne kadar psikanaliz teorisini ve pratiğini geliştirmiş ve rafine etmiştir. Bir ansiklopedi maddesinde, psikanalizin temel taşlarını "bilinçdışı zihinsel süreçler olduğu varsayımı, bastırma ve direnç teorisinin kabulü, cinselliğin ve Oedipus kompleksinin öneminin takdir edilmesi" olarak tanımlamıştır. Freud'un meslektaşları Alfred Adler ve Carl Gustav Jung, psikanalizin bireysel psikoloji (Adler) ve analitik psikoloji (Jung) olarak adlandırdıkları dallarını geliştirdiler, ancak Freud'un kendisi bunlara yönelik bir dizi eleştiri yazdı ve bunların psikanaliz biçimleri olduğunu kesinlikle reddetti. Psikanaliz daha sonra Erich Fromm, Karen Horney ve gibi neo-Freudyen düşünürler tarafından farklı yönlerde geliştirilmiştir.
Sigmund Freud'un insan zihnine ilişkin teorileri, bilinçli ve bilinçdışı yönler arasında ayrım yaparak, bilinçdışı zihnin gizli arzu ve motivasyonlar nedeniyle davranış ve düşüncelerimizi önemli ölçüde şekillendirdiğini ileri sürmektedir. Freud, bu gizli dürtüleri farkındalığa ulaştırma çabalarının genellikle dirençle karşılaştığını ve bunun da bastırma gibi savunma mekanizmalarına yol açtığını belirtmiştir. Bilinçli ve bilinçdışı unsurlar arasındaki çatışmalar zihinsel bozukluklara yol açabilir. Freud ayrıca bilinçdışı malzemenin rüyalarda, kasıtsız eylemlerde ve dil sürçmelerinde ortaya çıkabileceğine inanıyordu.
Bu sorunları ele almak için, psikanalitik terapi veya analitik terapi, bilinçdışı materyali bilince çıkararak zihinsel refahı artırmak amacıyla geliştirilmiştir. Psikanalistler bireyin erken çocukluk deneyimlerine büyük önem verirler. Terapi sırasında analistler, hastaların sevgi, bağımlılık ve öfke duygularını analiste yansıtarak çocukluk çatışmalarını yeniden yaşamalarını sağlayan aktarımı uyandırmayı amaçlar.
Geleneksel psikanalitik seanslarda hastalar bir kanepeye uzanırken analist görüş alanının hemen dışında oturur. Hastalar çağrışımlar, fanteziler ve rüyalar da dahil olmak üzere düşüncelerini özgürce ifade ederler. Analistler daha sonra hastanın semptomlarına ve kişilik sorunlarına neden olan gizli çatışmaları ortaya çıkarmak için bu ifadeleri analiz eder. Analistler, aktarım ve karşı aktarımı (analistin hastaya yönelik duyguları) yorumlayarak hastaların sağlıksız savunma mekanizmalarını tanımalarına ve bunlarla yüzleşmelerine yardımcı olur.
Psikanaliz tartışmalı bir alandır ve bir tedavi olarak etkinliği tartışılmaktadır. Yine de psikiyatriyi etkilemeye devam etmektedir. Psikanalitik kavramlar, edebiyat ve film eleştirisi, folklor analizi, Freudo-Marksizm gibi felsefi bakış açıları ve kültürel fenomenlerin incelenmesi gibi terapi dışındaki çeşitli alanlarda da uygulama alanı bulmaktadır.
Tarihçe
1890ler
Psikanaliz fikri ilk olarak 1890'larda Viyana'da kendi psikanaliz teorisini formüle eden Sigmund Freud döneminde ciddi bir ilgi görmeye başladı. Freud, nevrotik veya histerik semptomları olan hastalar için etkili bir tedavi bulmaya çalışan bir nörolog idi. Freud, Çocuk Hastanesi'nde nörolojik danışman olarak çalıştığı sırada bilinçli olmayan zihinsel süreçler olduğunu fark etti ve burada birçok çocuğun semptomlarının görünürde organik bir nedeni olmadığını fark etti. Daha sonra bu konu hakkında bir monografi yazdı. 1885'te Freud, Paris'teki 'de ünlü bir nörolog olan Jean-Martin Charcot ile çalışmak için burs aldı ve burada Charcot'nun özellikle histeri, felçler ve anesteziler alanlarındaki klinik sunumlarını takip etti. Charcot hipnotizmayı deneysel bir araştırma aracı olarak tanıtmış ve klinik semptomların fotoğrafik gösterimini geliştirmişti.
Freud'un histerik semptomları açıklamaya yönelik ilk teorisi, akıl hocası seçkin doktor Josef Breuer ile birlikte kaleme aldığı ve genellikle psikanalizin doğuşu olarak görülen Histeri Üzerine Çalışmalar (1895; Studien über Hysterie) adlı eserde sunuldu. Eser, Breuer'in vaka çalışmalarında "Anna O." takma adıyla anılan Bertha Pappenheim'ı tedavi etmesine dayanıyordu.. Breuer, çeşitli duygusal travma türleri de dahil olmak üzere pek çok faktörün bu tür semptomlara yol açabileceğini yazmış ve Pierre Janet gibi diğerlerinin çalışmalarına da atıfta bulunmuştur; Freud ise histerik semptomların kökeninde, neredeyse her zaman doğrudan veya dolaylı cinsel çağrışımları olan, sıkıntı verici olayların bastırılmış anılarının yattığını iddia etmiştir.
Aynı dönemde Freud, bilinçdışı zihinsel mekanizmalara ilişkin nöro-fizyolojik bir teori geliştirmeye çalışmış, ancak kısa süre sonra bundan vazgeçmiştir. Bu teori yaşamı boyunca yayınlanmadan kaldı. 'Psikanaliz' terimi ilk kez Freud tarafından 1896 yılında Fransızca olarak yazılan ve yayınlanan "Kalıtım ve nevrozların etiyolojisi" başlıklı makalesinde kullanılmıştır.
1896'da Freud ayrıca, histerik semptomların ön koşullarının bebeklikteki cinsel uyarılmalar olduğunu öne sürdüğü mevcut tüm hastalarının cinsel istismar olaylarına ilişkin bastırılmış anılarını ortaya çıkardığını iddia ederek yayınladı. Her ne kadar 1896'da hastalarının "[bebeklikteki cinsel] sahneleri hatırladıklarını hissetmediklerini" ve kendisine "inançsızlıkları konusunda kesin bir şekilde güvence verdiklerini" bildirmiş olsa da, daha sonraki anlatımlarında hastalarının kendisine bebekliklerinde cinsel istismara uğradıklarını söylediklerini iddia etmiştir. 1898'de arkadaşı ve meslektaşı 'e teorisine artık inanmadığını özel olarak kabul etmiş, ancak bunu 1906'ya kadar kamuoyuna açıklamamıştır.
Freud daha sonra, hastaların çocukluk çağı cinsel istismar deneyimlerini rapor ettiği iddialarına dayanarak, 1890'ların ortalarındaki klinik bulgularının, sözde çocukluk çağı mastürbasyon anılarını örtbas etmek için bilinçdışı fantezilerin meydana geldiğine dair kanıt sağladığını iddia etmiştir. Ancak çok daha sonra aynı bulguları Ödipal arzuların kanıtı olarak iddia etmiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, bazı Freud akademisyenleri, Freud'un çocuklukta cinsel istismara uğradığını bildiren hastalarına ilişkin algısına karşı çıkarak, Freud'un önyargılı fikirlerini hastalarına empoze ettiğini ileri sürmüşlerdir.
1899 yılına gelindiğinde Freud, rüyaların sembolik bir anlam taşıdığını ve genellikle rüya görene özgü olduğunu teorileştirmişti. Freud, bilinçdışının sembolik ve yoğunlaştırılmış düşüncelerden oluşan bir "birincil süreç" ve mantıksal, bilinçli düşüncelerden oluşan bir "ikincil süreç" olduğu hipotezini öne süren ikinci psikolojik teorisini formüle etti. Bu teori, Freud'un en önemli eseri olarak gördüğü 1899 tarihli adlı kitabında yayımlanmıştır. Freud, kabul edilemez cinsel isteklerin "Sistem Bilinçdışına" bastırıldığını teorize eden yeni bir "topografik teorinin" ana hatlarını çizdi. Bu istekler, toplumun evlilik öncesi cinsel aktiviteyi kınaması nedeniyle bilinçsiz hale gelmiş ve bu bastırma kaygı yaratmıştır. Bu "topografik teori" Avrupa'nın büyük bölümünde hala popüler olmakla birlikte, büyük ölçüde yapısal teorinin yerini aldığı Kuzey Amerika'da gözden düşmüştür. Ayrıca, The Interpretation of Dreams, Freud'un genç erkeklerin annelerine cinsel olarak ilgi duyduklarını ve anneleriyle seks yapabildikleri için babalarını kıskandıklarını iddia eden Oedipal complex'in ilk kavramsallaştırmasını içeriyordu.
Psikolog Freud, Zihnin Biyoloğu adlı kitabında: Psikanalitik Efsanenin Ötesinde adlı kitabında Freud'un libido gibi biyolojik teorilerinin Charles Darwin'in çalışmalarına eşlik eden biyolojik hipotezden kaynaklandığını savunmakta ve , Molland, , Haeckel, 'in teorilerinin Freud'u etkilediğini belirtmektedir.
1900-1940: Psikanalizin Freudyen Dönemi
20. yüzyılın başları, Sigmund Freud'un psikanaliz alanında çığır açan çalışmalarının ortaya çıkışına tanıklık etti ve bu çalışmalar insan gelişimini ve insan zihninin karmaşıklığını anlamamız üzerinde derin bir etki yarattı. Freud 1905 yılında, psikoseksüel evreler kavramını ortaya atan ve erken çocukluk gelişimini her evrede çocuğun baskın cinsel ilgilerine göre beş evreye ayıran çok önemli bir çalışma olan " "yi yayınladı:
1. Oral Evre (0-2 yaş)
2. Anal Aşama (2-4 yaş)
3. Fallik-Oedipal Evre veya İlk Genital Evre (3-6 yaş)
4. (6 yaşından ergenliğe kadar)
5. Olgun Genital Evre (ergenlikten itibaren)
Freud'un erken dönem teorisinin özünde, toplumsal kısıtlamaların cinsel arzuların bilinçdışına bastırılmasına yol açtığı inancı yatıyordu. Freud'a göre bu bilinçdışı istekler kaygıya yol açabilir ya da fiziksel semptomlar olarak ortaya çıkabilirdi. Hipnotizma ve gibi ilk tedavi yöntemleri, bu bilinçdışı arzuları ön plana çıkarmayı ve böylece ilgili gerilimi ve sonuçta ortaya çıkan semptomları hafifletmeyi amaçlıyordu. Zaman geçtikçe, Freud odağını serbest çağrışım tekniğine kaydırdı ve önceki yöntemlerinden yavaş yavaş uzaklaştı.
1915 yılında Freud, "" adlı çalışmasında narsisizm kavramını araştırdı. Kateksis adı verilen bir kavram kullanarak kendine yönelen enerji ile başkalarına yönelen enerji arasında ayrım yapma fikrini ortaya attı. Freud, 1917'de "Yas ve Melankoli" adlı eserinde, belirli depresyon biçimlerinin suçluluk duygusundan kaynaklanan öfkenin içe yöneltilmesiyle bağlantılı olduğunu ve kendine zarar vermeye neden olduğunu öne sürdü. Kendine zarar verme davranışı ve cinsel mazoşizmle ilgili konuları 1919'da "Bir Çocuk Dövülüyor" adlı eserinde incelemeye devam etti.
Depresif ve kendine zarar veren hastalarla yaşadığı deneyimlerin yanı sıra I. Dünya Savaşı'nın ardından Freud, oral ve cinsel dürtülerin ötesindeki davranış motivasyonlarını keşfetmeye başladı. 1920'de " "nde davranış için önemli bir motivasyon olarak liderler ve grup üyeleriyle özdeşleşmenin rolünü tartıştı. Aynı yıl Freud, "Beyond the Pleasure Principle" (Haz İlkesinin Ötesinde) adlı çalışmasında, insanın yıkıcılığını anlama çabası olarak hem cinselliği hem de saldırganlığı ele alan ikili dürtü teorisini önermiştir. Bu çalışma aynı zamanda Freud'un id, ego ve süperego olmak üzere üç yeni kavramı içeren "yapısal teorisinin" de başlangıcı oldu.
Freud 1923 yılında id, ego ve süperego hakkındaki fikirlerini "The Ego and the Id" (Ego ve İd) adlı kitabında bir araya getirdi. Bu kitapta, bastırmanın kaygıyı azaltmak için kullanılan birçok savunma mekanizmasından sadece biri olduğunu vurgulayarak zihinsel işleyiş teorisini gözden geçirdi. Freud, bastırmanın hem kaygıya neden olabileceğini hem de kaygıdan kaynaklanabileceğini iddia etmiştir. 1926'da "Engellemeler, Belirtiler ve Anksiyete" adlı kitabında, dürtüler ve süperego arasındaki çatışmaların nasıl anksiyete yarattığını ve akıl ve konuşma gibi zihinsel işlevlerin engellenmesine yol açtığını araştırdı.
1924 yılında Otto Rank, Freud'un teorilerinde tanımlamadığı bir aşama olan Ödipal kompleksin gelişiminden önceki ayrılık kaygısının kültürel ve felsefi yönlerini analiz eden "Doğum Travması "nı yayınladı. Freud'a göre Oedipus kompleksi nevrozun merkeziydi ve sanat, mit, din, felsefe, terapi ve genel olarak insan kültürünün temel kaynağı olarak hizmet ediyordu. Bu bakış açısı Freud'un yakın çevresindeki çağdaşları tarafından şüpheyle karşılandı.
1936 yılına gelindiğinde, "", psikolojik semptomların hem çatışma çözümünden kaynaklandığı hem de çatışma çözümüyle hafifletildiği fikrini genişleten tarafından daha da açıklığa kavuşturuldu. Fobiler ve kompulsiyonlar gibi bu semptomlar, cinsel ve agresif arzular, süperego, anksiyete, gerçeklik ve savunma mekanizmaları da dahil olmak üzere çeşitli bileşenlerin unsurlarını temsil ediyor olarak görülüyordu.
Aynı yıl, Sigmund'un kızı Anna Freud, "Ego ve Savunma Mekanizmaları" adlı ufuk açıcı çalışmasıyla önemli bir katkıda bulundu. Bu kitap, zihnin sıkıntı verici düşünceleri bilinçten dışlayarak kendini koruyabileceği çeşitli yolları ayrıntılı olarak açıklıyordu.
1940'lar-günümüz
Adolf Hitler'in gücü arttığında, Freud ailesi ve meslektaşlarının çoğu Londra'ya kaçtı. Bir yıl içinde Sigmund Freud öldü. Amerika Birleşik Devletleri'nde de Freud'un ölümünün ardından yeni bir grup psikanalist egonun işlevini araştırmaya başladı. liderliğindeki grup, egonun psişik işleyişte bir aracı olarak "sentetik" işlevine dair anlayışlar üzerine inşa etti ve bunu "özerk" ego işlevlerinden (örneğin hafıza ve akıl) ayırdı. 1950'lerin bu "ego psikologları", bilinçdışı çatışmaların daha derin köklerini keşfetmeden önce savunmalara (ego tarafından aracılık edilen) odaklanarak analitik çalışmaya odaklanmanın yolunu açtılar.
Buna ek olarak, olan ilgi de artmıştır. Psikanaliz, çocukluk gelişimi üzerine bir araştırma aracı olarak kullanılmıştır, ve hala bazı zihinsel rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. 1960'larda Freud'un çocukluktaki gelişimine ilişkin ilk düşüncelerine meydan okundu; bu meydan okuma kadın cinsel gelişimine ilişkin çeşitli anlayışların gelişmesine yol açtı, bunların birçoğu Freud'un teorilerinden bazılarının zamanlamasını ve normalliğini değiştirmiştir. Birçok araştırmacı Karen Horney'in kadınların gelişimini etkileyen toplumsal baskılar üzerine yaptığı çalışmaları takip etmiştir.
21'inci yüzyılın ilk on yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nde 'nin (IPA) bir bileşen kuruluşu olan (APsaA) tarafından akredite edilmiş yaklaşık 35 psikanaliz eğitim enstitüsü bulunmaktadır ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 3000'den fazla mezun psikanalist çalışmaktadır. IPA, Sırbistan, Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya, İsviçre, gibi ülkeler de dahil olmak üzere dünyanın geri kalanında bu tür "bileşen kuruluşlar" aracılığıyla psikanalitik eğitim merkezlerini ve doğrudan Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık altı enstitüyü akredite etmektedir.
Bir hareket olarak psikanaliz
Freud 1902 yılında 'ın bir hareket olarak psikanalizin başlangıcı olduğunu savunduğu Psychological Wednesday Societyyi kurdu. Bu dernek 1908'de Avusturya'nın Salzburg kentinde düzenlenen ilk uluslararası psikanaliz kongresiyle aynı yıl adını aldı.Alfred Adler ilk yıllarında bu derneğin en aktif üyelerinden biriydi.
İkinci psikanaliz kongresi 1910 yılında Almanya'nın Nürnberg kentinde gerçekleşti.(s110) Bu kongrede Ferenczi, Jung'un ömür boyu başkan olacağı bir Uluslararası Psikanaliz Derneği kurulması çağrısında bulundu.(s15) Üçüncü kongre 1911'de Weimar'da yapıldı.(s110) Londra Psikanaliz Derneği 1913 yılında tarafından kurulmuştur.
Alternatif psikoterapi biçimlerinin gelişimi
Bilişsel davranışçı terapi (BDT)
1950'lerde psikanaliz psikoterapi'nin ana yöntemiydi. Davranışçı psikoterapi modelleri 1960'larda psikoterapide daha merkezi bir rol üstlenmeye başlamıştır. Psikanalitik gelenek içinde eğitim almış bir psikiyatrist olan Aaron T. Beck, psikanalitik depresyon modellerini deneysel olarak test etmek üzere yola çıkmış ve bilinçli kayıp ve kişisel başarısızlık ruminasyonlarının depresyonla ilişkili olduğunu bulmuştur. Çarpıtılmış ve önyargılı inançların depresyonun nedensel bir faktörü olduğunu öne sürmüş ve depresyonu açıklamak için yapısını kullanarak on yıllık bir araştırmanın ardından 1967'de etkili bir makale yayınlamıştır.:221 Beck, depresyonun nedenine ilişkin ampirik olarak desteklenen bu hipotezi 1970'lerin başında bilişsel davranışçı terapi (BDT) adı verilen bir konuşma terapisine dönüştürmüştür.
Bağlanma teorisi
Bağlanma teorisi teorik olarak tarafından geliştirilmiş ve deneysel olarak Mary Ainsworth tarafından resmileştirilmiştir. Bowlby psikanalitik eğitim almıştı ancak psikanalizin bazı özellikleri konusunda endişeliydi;:23 o dönemde psikanalizin dogmatizminden, esrarengiz terminolojisinden, çocuk davranışında çevreye dikkat edilmemesinden ve çocuk davranışına konuşma terapisinden türetilen kavramlardan rahatsızdı.:23 Buna karşılık, etoloji ilkelerine dayanan alternatif bir çocuk davranışı kavramsallaştırması geliştirmiştir.:24 Bowlby'nin bağlanma teorisi, Freud'un Ödipal modele dayanan psikoseksüel gelişim modelini reddeder.:25 Çalışmaları nedeniyle Bowlby, teorilerini kabul etmeyen psikanalitik çevrelerden dışlanmıştır. Bununla birlikte, kavramsallaştırması 1970'lerde anne-bebek araştırmalarında yaygın olarak benimsenmiştir.:26
Teknik
Psikanalizin ana metodu, serbest çağrışımın transferans ve direnç analizidir. (hastaya), rahat bir halde, aklına gelenleri söylemesi söylenir. Burada, düşler, umutlar, dilekler ve fanteziler geçmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusudur. Genellikle, analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani hasta için içgörü uyandırma fırsatı yakaladığında yorumlar. Dinlemede, analist empatik tarafsızlığı, yani güvenli bir ortam yaratmak için geliştirilen yargılamayan duruşunu korur. Analist, analizanın ve davranışlarında beliren kalıp ve çekingenlikleri değerlendirirken, analizandan tüm dürüstlüğü ile bilincine ne gelirse konuşmasını ister.
Birçok klinisyen psikanalizi ciddi psikolojik bozukluğu olan olgular, örneğin psikoz, intihara meyilli depresyon ya da ağır tedavi edilmemiş alkolizm için önermez. Bu tip hastalar "analiz-edilemez" olarak nitelendirilir. Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kişilik bozukluklarını içerir.
Günümüz bazı psikanaliz şekilleri, kendine güveni artırma yoluyla hastalara özsaygı kazandırmakta, ölüm korkusu ve bu korkunun davranışlar üzerindeki etkilerini yenmekte ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gözüken ilişkileri sürdürmekte yardımcı olmaya çalışır. Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalsa da, psikanaliz bir şekli olarak tarafından uyarlandı.
Etkililik (Efficiency)
Şu an birçok psikanalist, analizin daha çok nevroz olguları ve kişilik ya da karakter sorunları yaşayan olgularda yararlı bir yöntem olduğunu iddia eder. Psikanalizin daha çok samimiyet ve ilişkilerin kökleşmiş sorunları ve oturmuş problemli yaşam kalıpları ile uğraşırken faydalı olduğuna inanılır. bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada üç ila beş görüşme ile sürer ve doğal ya da normal olgun bir gelişme için belli bir tedavi süresini gerekli kılar (üç ila beş yıl arası).
Geçmiş kontrollü denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin, tedavinin olmadığı durumlardan daha etkili olduğunu gösterir.[1]. Psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin etkililiği üzerine yapılan deneysel çalışmalar da psikanalitik araştırmacılar arasında belirginleşmiştir.
Bazı toplulukların psikodinamik tedavileri ile yapılan araştırmalar farklı sonuçlar vermiştir. Analist Bertram Karon ve arkadaşları tarafından Michigan Eyaleti Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma yeterli düzeyde eğitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin hastalarda etkili olabileceklerini önermiştir. Daha yakın döneme ait araştırmalar ise bu önermeler hakkında şüphelidir. Şizofreni Hastaları Sonuçları Araştırma Grubu 5 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde . PORT) raporu etkililiğinin kanıtlanması için daha çok denemeye ihtiyaç duyulduğunu belirterek, psikodinamik terapinin şizofreni olgularında kullanılmasına karşı çıkmışlardır (öneri 22 26 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .). Ancak, PORT'un önerisi deneysel çalışmalardan çok klinisyenlerin düşünceleri üzerine gelişmiştir ve deneysel veriler bu öneri ile çakışmamaktadır. (Özete bağlantı). güncel bir medikal literatür çalışması (güncellenmiş özet 11 Kasım 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .) şizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkinliğini gösteren bir verinin olmadığı sonucuna varmıştır. Başka veriler de, örneğin cinsel suçluların tedavisinde psikanalizin etkili olmadığını (ve muhtemelen zararlı) göstermiştir.
Maliyet ve süre
Psikanalitik tedavinin Amerika Birleşik Devletleri'nde bir psikanaliz enstitüsünde bir psikanalist adayı ile seansı 10 dolardan kıdemli bir eğitim analisti ile seansı 250 dolara kadar değişebilen bir maliyeti vardır.
Tedavinin süresi değişkendir. Kimi psikodinamik yaklaşımlar, örneğin ve tedaviyi 20-30 seans ile bitirir. Geleneksel psikanaliz tedavisi daha uzun bir zaman alır, yaklaşık 3-5 yıl. Tedavi süresinin uzunluğu hastanın ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterir...
Eğitim
Psikanalizin tarihi boyunca az sayıda istisnalar dışında, birçok psikanaliz topluluğu üniversite zemininin dışında var olmuştur.
Psikanalitik eğitim çoğunlukla bir psikanaliz enstitüsünde gerçekleşir ve bu eğitim 4-10 yıl sürebilir. Bir psikanalistin eğitimi dersleri, hasta tedavilerinde aldığı süpervizyonu ve 4 yıl ya da daha fazla sürebilen kişisel analizini kapsar.
Profesyonel psikanaliz dünyasında devam eden bir tartışma psikanalitik eğitime girecek olan adayların niteliklerinin neler olması gerektiğini yönündeki kaygılardır. Freud, sosyal bilimlerden gelen ve tıp eğitiminden gelmeyen adayların da hekimler kadar eğitime hazır olduklarına inanmıştır.
, yakın bir zamana kadar psikanaliz eğitimini tıp doktorlarıyla sınırlamıştı. Geniş tartışmalar ve yasal mücadelelerden sonra psikanalitik eğitim diğer ruh sağlığı uzmanları, örneğin psikologlar ve klinik sosyal çalışmacılar, için açık hale geldi. Şu an ABD'de, edebi çalışmalar ya da felsefe gibi disiplinlerden gelen adaylar için eğitim veren kısıtlı sayıda enstitü vardır. Öbür taraftan, Avrupa'daki ve Latin Amerika'daki birçok enstitü formal klinik eğitim almayan adayları programlarına kabul etmektedir.
Klasik Psikanalitik Kuram
Freud'un orijinal görüşleri klasik psikanalitik kuramı oluşturur. Kuramda zihnin yapısı, psişik öğeleri, kişiliğin gelişimi ve değişimi dinamik bir bakış açısından anlatılır.
Psikanaliz genel olarak aşağıdaki hipotezlerden oluşur:
- İnsan gelişimi en iyi, cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir.
- Psişik sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler düşüncelerin bilinçdışı sistemlerinde saklanır.
- İstekler üstündeki bilinçdışı çatışmalar kendilerini rüyalarda, ve diğer belirtilerde ifade eder.
- Bilinçdışı çatışmalar nevrozun kaynağıdır.
- Nevroz, psikanaliz yoluyla bilinçdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir.
Bilinçdışı ve psişik yapılar
Bilinçdışı ile dürtülerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bölümü kastedilir. Psikanalitik bilinçdışı, popüler bir kavram olan bilinçaltına benzer ama aynı değildir. Psikanaliz için, bilinçdışı bilinçte olmayan her şey değildir. Örneğin, motor becerileri, istem dışı fizyolojik hareketler değil ancak bilinçli aktif düşüncedeki bastırılanlardır. Ayrıca, önyargı gibi otomatik süreçlerin örnekleri ve şimdiki ilişkilerin üzerindeki geçmişin etkileri bilinçdışıdır.
Freud'a göre, psikolojik bastırma yoluyla aklın ötesine taşınan kültür tarafından kabul edilmeyen düşünceler, arzular ve istekler, travmatik yaşantılar ve acı veren duyguların deposu bilinçdışıydı. Ancak, içerik her zaman olumsuz olmak zorunda değildi. Psikanalitik bakış açısına göre, bilinç dışı sadece kendi etkileri ile fark edilebilen bir güçtü - kendini belirtilerle ifade ederdi.
Freud'un daha sonra geliştirdiği "yapısal teorisi"ne göre ego, süperego ve id zihnin bölümleridir. "İd" "ilkel arzuları" (cinsellik, saldırganlık, açlık vs.) saklayan, "süperego" içselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan ve "ego" bu iki bölümün arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bölümdür.
İd
İd, doğuştan vardır ve psişik enerjinin kaynağıdır. İlkel arzular; açlık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, için temel güdüler İd'de saklıdır. Freud, bu psişik enerjinin bebeğin doğuştan getirdiği biyolojik bir enerji olduğunu söyler. Libido adını verdiği bu biyolojik enerji, bebeğin büyüyüp geliştiği süreçte psişik bir enerji haline gelir. Kurama göre, bu süreç bebeğin bilinç düzeyinde değildir, bilinçdışı olarak gerçekleşir.
İd, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amaç bir an önce doyuma ulaşmaktır. Amaca ulaşamamak ve bu yolda engellenmek gerginliğe neden olur ve bunu yenmek için gösterilecek çabayı körükler. Freud'a göre, doyuma ulaşmak ve gerginliği azaltmak için bir yolu (primary process) düşüncedir. Buna göre, istenilen ve arzu edilen şey düşlenerek doyuma ulaşılır.
Ego
Ego, İd'den sonra gelişen bir diğer yapıdır. Bebeğin altıncı ayından itibaren İd'den kaynaklanarak gelişmeye başlayan Ego, bilinci ve gerçekliği temsil eder. Enerjisini İd'den alır ve aldığı bu enerjiye göre şekillenir. İd'in doyuma ulaşmak için kullandığı birincil süreç tarzı düşüncenin yerini (secondary process) tarzı düşünceye bıraktığı yerdir. Düşleyerek yaşamanın mümkün olmadığını söyleyen Ego, devreye düşünme, karar verme ve planlama yetilerini sokar. İd'in sabırsızca doyum elde etme ve düşlemlerini daha gerçekçi yapıya dönüştüren Ego, gerçeklik ilkesine (reality principle) göre çalışır.
Süperego
İd ve Ego'dan sonra Süperego yapısı oluşur. Çocuk konuşmayı ve kültürü öğrenmeye başladıkça Süperego'su gelişir. Büyüme aşamalarının her birinde kültürü (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları öğrenir ve içselleştirir. Vicdani yapısı gelişen çocuk, çevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz. Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen şeyleri fark eder ve onaylanmamaktan kaçınır. Örneğin, bakıcıları tarafından onaylanmak için yatağını ıslatmamayı öğrenir ve bundan haz duyar.
Kişiliğin Dinamiği
Klasik psikianalize göre, bu üç ruhsal yapı çok karmaşık ilişkilerle ve sistematikle insan gelişimini belirler ve kişiliğini oluşturur. Bu üç yapı sürekli olarak, birbirinden kaynaklanan ve birbiriyle etkileşen dinamik bir yapıdır (kişiliğin dinamiği). Bu dinamik yapı, Freud'un görüşlerini takip edenlerin ve geliştirenlerin kendilerini kuramcılar olarak tanımlamalarını da yol açmıştır.
Breuer ile birlikte Freud, histeri vakaları üzerinde yoğunlukla çalışmış ve kuramını geliştirmiştir. Hastalarından edindiği bilgiler doğrultusunda, Freud farkında olunmayan bilinçdışı gelişen ve etkileşen güçlerin olduğu varsayımını kabul etmiştir. Bu durumda, İd ve Süperego'nun çalışmaları bilinç düzeyindedir ve kişi bu etkileşimin farkında değildir. Ego, birincil düzeyde bilinçlidir ve bilinçdışı gerçekleşen ile kişiyi yoğun kaygı ve çatışmadan korur.
Eleştiriler
Freud ve psikanalize yönelik eleştiriler, genellikle olarak anılan, kapsamlı ve çekişmeli olmuştur. Önemli eleştirmenler arasında psikanalizin bilimsel temelini sorgulayan dilbilimci Noam Chomsky ve psikanalizi sözde bilimsel teorilerden etkilenmiş olarak gören evrimsel biyolog Stephen Jay Gould bulunmaktadır. Hans Eysenck ve gibi psikologlar da psikanalizi sözde bilim olarak eleştirmişlerdir.Temel tartışma noktalarından biri psikanalizin bir bilim olarak kabul edilip edilemeyeceğidir. Psikanalizin teorik temelleri bilimsel pozitivizmden ziyade yorumlayıcı fenomenolojiyle uyumludur ve bu da onu pozitivist yaklaşımlarla büyük ölçüde uyumsuz hale getirir. İlk eleştirmenler, nicel ve deneysel araştırma eksikliğinin, bunun yerine klinik vaka çalışmalarına dayanmasının bilimsel güvenilirliğini engellediğini savunmuştur.
Filozof Karl Popper, psikanalizin bir sözde bilim olduğunu, çünkü iddialarının yanlışlanabilir olmadığını ve dolayısıyla bilimsel geçerlilikten yoksun olduğunu iddia etmiştir. Imre Lakatos, psikanalistlerin temel varsayımlarını terk edecekleri deneysel koşulları belirlemeyi reddettiklerini vurgulamıştır.
Mario Bunge gibi çeşitli akademisyenler, birçok psikanalitik teorinin ya test edilemez olduğunu ya da kanıtlarla desteklenmediğini savunmuştur. 'ın başını çektiği bilişsel bilimciler, Freudyen görüşlerin gözden düşmesinde rol oynayarak psikolojide bilişsel devrime yol açmışlardır.
gibi eleştirmenler psikanalizi metodolojik ve yapısal gerekçelerle sorgulamış ve onu felsefi bir mezheple karşılaştırmıştır. Hatta bazıları Freud'u vaka uydurmakla suçlarken, diğerleri Freud efsanesinin psikanalizi popülerleştirmek için abartıldığını savunmuştur.
Ünlü fizikçi Richard Feynman psikanalistleri "cadı doktorlara" benzetmiş, psikiyatrist ise psikanalitik teorilerin geleneksel yerli şifacılardan daha fazla bilimsel temeli olmadığını öne sürmüştür. Psikolog Alice Miller, Freud'un ve Oedipus kompleksini reddetti. Bir başka psikolog ise Oedipus kompleksinin varlığını destekleyen çok az kanıt bulmuştur.
Çağdaş Fransız filozoflar Michel Foucault ve Gilles Deleuze psikanalizin bir güç merkezi haline geldiğini iddia etmiş ve tekniklerini dini günah çıkarmaya benzetmişlerdir. Jacques Lacan, Amerikan ve İngiliz psikanalitik geleneklerini hayali nedenleri vurguladıkları için eleştirmiştir. Luce Irigaray psikanalizi kadınları dışladığı için eleştirmiş, Félix Guattari ise psikanalizin iktidar yapısını ve kapitalizmle uyumunu eleştirmiştir.
Kapsamlı eleştirilere rağmen, Freudyen teorinin bazı yönleri geçerliliğini korumaktadır. Bilinçdışı fikri ve aktarım olgusu bilişsel psikoloji ve sosyal psikoloji gibi alanlarda incelenmiştir. Bununla birlikte, bilinçdışı fikri hala tartışmalıdır; bazıları bunun psikanalitik teori ile uyumlu olduğunu savunurken, diğerleri bunu alakasız bulmaktadır. Shlomo Kalo psikanalizi hatalı varsayımları ve maneviyat ve din üzerindeki etkisi nedeniyle eleştirmiştir.
Jacques Derrida, Freud'un çalışmalarındaki gerilim ve çelişkileri ortaya çıkararak ve Batı metafiziği ve teolojisinin psikanaliz üzerindeki etkisini vurgulayarak psikanalitik teoriyi yapısöküm teorisine dahil etmiştir.
Etkileri
Sigmund Freud'un icat ettiği psikanalizden etkilenmiş olan psikanalist ve teorisyenler, filozof ve : Alfred Adler, , Franz Alexander, Lou Andreas-Salomé, , , , , Bruno Bettelheim, , , , , , Helene Deutsch, , , Erik Erikson, Ronald Fairbairn, , , Sándor Ferenczi, Anna Freud, Erich Fromm, , Merton Gill, , , , , Carl Jung, , , Melanie Klein, , G. Stanley Hall, , Karen Horney, Luce Irigaray, , Julia Kristeva, Jacques Lacan, , , , , , , , , , , Otto Rank, , , , , , , , , Sabina Spielrein, , , , , , Victor Tausk, Frances Tustin, Vamık Volkan, Donald Winnicott ve Slavoj Zizek.
Kaynakça
- ^ "Psychoanalysis and Feminism By J. Mitchell. (Pp. 456; £1.20.) Penguin Books: Harmondsworth. 1975. - Psychoanalysis and Women By J. B. Miller. (Pp. 415; £2.75.) Penguin Books: Harmondsworth. 1975." Psychological Medicine. 6 (2): 338-339. Mayıs 1976. doi:10.1017/s0033291700014069. ISSN 0033-2917.
- ^ Freud, Sigmund (1971). . PsycEXTRA Dataset. 20 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2023.
- ^ Chessick, Richard D. 2007. The Future of Psychoanalysis. Albany: State University of New York Press. p. 125.
- ^ Fromm, Erich. 1992. The Revision of Psychoanalysis. New York: Open Road. pp. 12–13. (points 1 to 6).
- ^ . 2017. History of Countertransference: From Freud to the British Object Relations School. London: Routledge. .
- ^ Stengel, E. 1953. Sigmund Freud on Aphasia (1891). New York: .
- ^ Freud, Sigmund, and Josef Breuer. 1955 [1895]. , 2, tarafından düzenlenmiştir. Londra: .
- ^ Freud, Sigmund. 1966 [1895]. "Project for a Scientific Psychology 8 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." Pp. 347-445 içinde 3, tarafından düzenlenmiştir. London: .
- ^ Freud, Sigmund. 1896. "L'hérédité et l'étiologie des névroses 4 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde ." [Kalıtım ve nevrozların etiyolojisi]. 4(6):161-69. via Psychanalyste Paris.
- ^ , and Michel Plon. 2011 [1997]. Dictionnaire de la psychanalyse. Paris: . s. 1216.
- ^ Freud, Sigmund. 1953 [1906]. "Nevrozların Etiyolojisinde Cinselliğin Oynadığı Rol Üzerine Görüşlerim." Pp. 269-79 içinde 7, tarafından düzenlenmiştir. Londra: .
- ^ Cioffi, F. 1998 [1973]. "Freud Yalancı mıydı?" Pp. 199-204 içinde Freud ve Sahte Bilim Sorunu. Open Court.
- ^ Schimek, J. G. 1987. "Baştan Çıkarma Teorisinde Gerçek ve Fantezi: Tarihsel Bir İnceleme." 35:937-65.
- ^ Esterson, Allen. 1998. "Jeffrey Masson ve Freud'un baştan çıkarma teorisi: Eski mitlere dayanan yeni bir masal (Human Nature Review'da özet)." 11(1):1-21. DOI:10.1177/095269519801100101.
- ^ Gay, Peter. 1988. Freud: A Life for Our Time. New York: . pp. 3-4, 103.
- ^ Freud, Signmund. 1913 [1899]. . .
- ^ Arlow, Brenner. 1964. Psychoanalytic Concepts and the Structural Theory. New York: .
- ^ Freud, Sigmund. 1955 [1915]. "On Narcissism 6 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." Pp. 73–102 in 14, edited by . London: . – via University of Pennsylvania.
- ^ Freud, Sigmund. 1955 [1919]. "A Child is Being Beaten 6 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." Pp. 175–204 in 17, edited by . London: . – via The Institute of Contemporary Psychoanalysis.
- ^ Freud, Sigmund. 1955 [1923]. "." In 19, edited by . London: . Lay summaries via Simply Psychology 7 Eylül 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde . and JSTOR Daily Roundtable 8 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Glossary 3 Şubat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde . via University of Notre Dame.
- ^ Mustafa, A. (2013). Organisational Behaviour. Global Professional Publishing Limited. ISBN – Google Books vasıtasıyla.
- ^ Freud, Anna. 1968 [1937]. The Ego and the Mechanisms of Defence (revised ed.). London: .
- ^ Kuriloff, Emily A. (2013). Contemporary Psychoanalysis and the Legacy of the Third Reich. Routledge. s. 45. ISBN .
- ^ Wallerstein. 2000. Tedavide Kırk İki Yaşam: A Study of Psychoanalysis and Psychotherapy.
- ^ Horney, Karen (1973). org/oclc/780458101 Feminine psychology
|url=
değerini kontrol edin (). Norton. ISBN . OCLC 780458101.[] - ^ Blum, H. 1979. Mazoşizm, Ego İdeali ve Kadın Psikolojisi. JAPA.
- ^ , 23 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 20 Kasım 2012
- ^ a b c Shorter, Edward (2005). A historical dictionary of psychiatry. New York: Oxford University Press. ISBN . OCLC 65200006.
- ^ Ellenberger, Henri F. (1970). The discovery of the unconscious : the history and evolution of dynamic psychiatry. New York: Basic Books. ISBN . OCLC 68543. 26 Haziran 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Ekim 2023.
- ^ Eisold, Kenneth (2017). The Organizational Life of Psychoanalysis : Conflicts, Dilemmas, and the Future of the Profession
|url=
değerini kontrol edin (). Routledge. ISBN . OCLC 994873775. 15 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Ekim 2023. - ^ Robinson, Ken. "A Brief History of the British Psychoanalytic Society" (PDF). British Psychoanalytical Society. 13 Ekim 2023 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 16 Ekim 2023.
- ^ a b John C. Norcross; Gary R. VandenBos; Donald K. Freedheim (2011). History of Psychotherapy: Continuity and Change. American Psychological Association. ISBN .
- ^ Bretherton, Inge (1992). "The origins of attachment theory: John Bowlby and Mary Ainsworth". Developmental Psychology (İngilizce). 28 (5): 759-775. doi:10.1037/0012-1649.28.5.759. ISSN 0012-1649.
- ^ a b c d e Goldberg, Susan; Muir, Roy; Kerr, John, (Ed.) (1995). org/oclc/32856560 Attachment theory : social, developmental, and clinical perspectives
|url=
değerini kontrol edin (). Hillsdale, NJ: Analytic Press. ISBN . OCLC 32856560.[] - ^ "washingtonpost.com: Dispatches from the Freud Wars: Psychoanalysis and Its Passions". The Washington Post. 24 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Ekim 2023.
- ^ Chomsky, Noam (2 Kasım 2003). . The New York Times. tarafından görüşme yapıldı. 23 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Haziran 2010 – chomsky.info vasıtasıyla.
- ^ Gould, Stephen Jay (1977). Ontogeny and Phylogeny. Harvard University Press. ISBN .
- ^ Eysneck, Hans. 1985. .
- ^ Lakatos, Imre. 1978. "The Methodology of Scientific Research Programmes." Philosophical Papers 1, edited by I. Lakatos, , and . Cambridge: Cambridge University Press. p. 146 8 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ , Authentic Happiness (The Free Press, Simon & Schuster, 2002), pp. 64–65.
- ^ Borch-Jacobsen, Mikkel; Shamdasani, Sonu (2012). The Freud Files: An Inquiry into the History of Psychoanalysis (İngilizce). Cambridge University Press. ISBN .
- ^ Feynman, Richard (2007) [1998]. The Meaning of It All: Thoughts of a Citizen-Scientist. Londra: Penguin. ss. 114-5. Feynman was also speaking here of psychiatrists.
- ^ . 1986. Witchdoctors and Psychiatrists. p. 76.
- ^ Miller, Alice (1984). Thou shalt not be aware: society's betrayal of the child. NY: Meridan Printing.
- ^ . 1989. Sexuality and its Discontents: Meanings, Myths, and Modern Sexualities. New York: Routledge. . p. 176.
Notlar
- ^ Yunanca: ψυχή, psykhḗ, 'ruh' + ἀνάλυσις, análysis, 'araştırmak'.
- ^ "Psikanaliz nedir? Elbette bu soruya pek çok şeydir diye cevap vermek gerekir - bir teori, bir araştırma yöntemi, bir terapi, bir bilgi bütünü. Ne yazık ki kısaltılmış bir tanım olarak kabul edilebilecek bir şekilde Freud, aktarım ve direnci tanıyan herkesin, kendi vardığı sonuçlardan farklı sonuçlara ulaşsa bile bir psikanalist olduğunu söylemiştir.... Ben analitik durumu daha geniş bir şekilde, yardım arayan birinin, aralarında neler olup bittiğini ve nedenini ifade etmek amacıyla kendisini olabildiğince dikkatle dinleyen biriyle olabildiğince özgürce konuşmaya çalıştığı bir durum olarak düşünmeyi tercih ediyorum. (1967a) bir keresinde analitik durumu, kişiler arası ilişki yöntemini son sonuçlarına kadar taşımak olarak tanımlamıştı." Gill, Merton M. 1999. "." Psikanaliz ve Psikoterapi için Zorluklar: Gelecek için Çözümler. New York: . Arşivlendi 10 Haziran 2009.
- ^ "Psikanaliz 20. yüzyılın başından önce var olmuş ve bu yıllar içinde psikiyatrinin temel disiplinlerinden biri olarak kendini kabul ettirmiştir. Psikanaliz bilimi, psikodinamik anlayışın temelini oluşturur ve yalnızca psikanalizin kendisini değil, aynı zamanda psikanalitik yönelimli psikoterapinin çeşitli biçimlerini ve psikodinamik kavramları kullanan ilgili terapi biçimlerini de kapsayan çeşitli terapötik müdahale biçimleri için temel teorik referans çerçevesini oluşturur." Sadock, Benjamin J. ve Virginia A. Sadock. 2007. Kaplan and Sadock's Synopsis of Psychiatry (10th ed.). . s. 190.
- ^ "Psikanaliz, birçok psikiyatristin hastalar ve tedavi hakkında düşünme şeklini düzenleyen önemli bir paradigma olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte, sınırlılıkları daha yaygın olarak kabul edilmekte ve gelecekte birçok önemli ilerlemenin diğer alanlardan, özellikle de biyolojik psikiyatriden geleceği varsayılmaktadır. Biyolojik devrim meyvelerini verdikten sonra psikanalitik düşüncenin hastaların tedavisini ve psikiyatristlerin eğitimini düzenlemedeki uygun rolü henüz çözülmemiştir. Biyolojik kusurlara veya anormalliklere yönelik tedaviler, psikanalitik bir çerçevede düzenlenen bir programda teknik adımlar haline gelecek midir? Psikanaliz, şu anda kronik fiziksel hastalığı olan hastalar için yaptığı gibi, biyolojik kusur ve terapötik müdahaleler nedeniyle yaşamları deforme olan bireyler için destekleyici müdahaleyi açıklamaya ve yönlendirmeye hizmet edecek mi, psikanalist psikiyatrik diyaliz programında yer alacak mı? Yoksa psikanalizin ağır akıl hastalarının tedavisindeki rolünü, psikiyatrideki hümanist geleneğin son ve bilimsel olarak en aydınlanmış aşaması olarak mı göreceğiz; biyolojideki ilerlemeler uzun zamandır sadece rahatlattığımız kişileri tedavi etmemize izin verdiğinde yok olan bir gelenek mi?" . 1999. "." Psikanaliz ve Psikoterapi için Zorluklar: Gelecek için Çözümler. New York: . Arşivlendi 6 Haziran 2009.
- ^ cf. , akademik dergi
- ^ "1960'larda psikoterapi arenasında daha merkezi bir yer edinecektir"
Psikanaliz Eleştirileri
- Borch-Jacobsen, M (1996). Remembering Anna O: A century of mystification. London, Routledge.
- Cioffi, F. (1998). Freud and the Question of Pseudoscience. Open Court Publishing Company.
- Erwin, Edward, A Final Accounting: Philosophical and Empirical Issues in Freudian Psychology
- Fisher S., Greenberg RP. (1977), The Scientific Credibility of Freud’s Theories and Therapy. New York: Basic Books, 1977.
- Fisher S, Greenberg RP. (1996), Freud Scientifically Reappraised: Testing the Theories and Therapy. New York: John Wiley, 1996.
- Gellner, Ernest, The Psychoanalytic Movement: The Cunning of Unreason. A critical view of Freudian theory.
- Grünbaum, Adolf (1979), Is Freudian Psychoanalytic Theory Pseudo-Scientific by Karl Popper's Criterion of Demarcation?, "American Philosophical Quarterly", 16, Ap 79, s.131-141.
- Grünbaum, Adolf (1985) The Foundations of Psychoanalysis: A Philosophical Critique
- Janov, Arthur, "Grand Delusions." Chapter 8: Freud's theory as therapy: The talking cure that doesn't heal. [2] 28 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Loftus, EF & Ketcham, K. (1994) The Myth of Repressed Memory. NY: St. Martin's Press.
- Macmillan, Malcolm, and Frederick Crews, Freud Evaluated: The Completed Arc
- Morley S, Eccleston C, Williams A. (1999) Systematic review and meta-analysis of randomized controlled trials of cognitive behaviour therapy and behaviour therapy for chronic pain in adults, excluding headache. Pain. 1999 Mar;80(1-2):1-13.
- Webster R. (1995). "Why Freud was wrong ?", Basic Books, Harper Collins, NY NY.
- [3] 10 Kasım 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Skeptic sözlüğün psikanaliz için verdiği sonuçlar
- [4] 15 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Skeptic sözlüğün bastırılmış hafıza (repressed memory) için verdiği sonuçlar
Dış bağlantılar
- PSY-LOG: The Psychoanalytic Web Directory 26 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Freud Terimleri Sözlüğü 30 Ağustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Amerikan Psikanaliz Derneği 2 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Avusturya Psikanaliz Topluluğu 27 Şubat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Kanada Psikanaliz Topluluğu 1 Ekim 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- İçgörü Psikoterapi Merkezi 7 Kasım 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Psikodestek Psikoterapi Merkezi 12 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Lacan Dot Com16 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Londra Psikoterapi Merkezi 21 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Manhattan Psikanaliz Enstitüsü 27 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- New York Psikanaliz Topluluğu & Enstitüsü 1 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Seattle Psikanaliz Topluluğu & Enstitüsü 5 Aralık 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Sigmund Freud - Yaşamı ve Çalışmaları 3 Aralık 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Psikanaliz üzerine birçok makale içeren bir site 5 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Psikanaliz kismen bilincdisi zihinle ilgilenen ve birlikte zihinsel bozukluklar icin bir tedavi yontemi olusturan bir dizi teori ve tekniktir Bu disiplin 1890 larin basinda calismalari kismen Josef Breuer ve digerlerinin klinik calismalarindan kaynaklanan Sigmund Freud tarafindan kurulmustur Freud 1939 daki olumune kadar psikanaliz teorisini ve pratigini gelistirmis ve rafine etmistir Bir ansiklopedi maddesinde psikanalizin temel taslarini bilincdisi zihinsel surecler oldugu varsayimi bastirma ve direnc teorisinin kabulu cinselligin ve Oedipus kompleksinin oneminin takdir edilmesi olarak tanimlamistir Freud un meslektaslari Alfred Adler ve Carl Gustav Jung psikanalizin bireysel psikoloji Adler ve analitik psikoloji Jung olarak adlandirdiklari dallarini gelistirdiler ancak Freud un kendisi bunlara yonelik bir dizi elestiri yazdi ve bunlarin psikanaliz bicimleri oldugunu kesinlikle reddetti Psikanaliz daha sonra Erich Fromm Karen Horney ve gibi neo Freudyen dusunurler tarafindan farkli yonlerde gelistirilmistir Freud un Koltugu Londra 2004 2 Sigmund Freud un insan zihnine iliskin teorileri bilincli ve bilincdisi yonler arasinda ayrim yaparak bilincdisi zihnin gizli arzu ve motivasyonlar nedeniyle davranis ve dusuncelerimizi onemli olcude sekillendirdigini ileri surmektedir Freud bu gizli durtuleri farkindaliga ulastirma cabalarinin genellikle direncle karsilastigini ve bunun da bastirma gibi savunma mekanizmalarina yol actigini belirtmistir Bilincli ve bilincdisi unsurlar arasindaki catismalar zihinsel bozukluklara yol acabilir Freud ayrica bilincdisi malzemenin ruyalarda kasitsiz eylemlerde ve dil surcmelerinde ortaya cikabilecegine inaniyordu Bu sorunlari ele almak icin psikanalitik terapi veya analitik terapi bilincdisi materyali bilince cikararak zihinsel refahi artirmak amaciyla gelistirilmistir Psikanalistler bireyin erken cocukluk deneyimlerine buyuk onem verirler Terapi sirasinda analistler hastalarin sevgi bagimlilik ve ofke duygularini analiste yansitarak cocukluk catismalarini yeniden yasamalarini saglayan aktarimi uyandirmayi amaclar Geleneksel psikanalitik seanslarda hastalar bir kanepeye uzanirken analist gorus alaninin hemen disinda oturur Hastalar cagrisimlar fanteziler ve ruyalar da dahil olmak uzere dusuncelerini ozgurce ifade ederler Analistler daha sonra hastanin semptomlarina ve kisilik sorunlarina neden olan gizli catismalari ortaya cikarmak icin bu ifadeleri analiz eder Analistler aktarim ve karsi aktarimi analistin hastaya yonelik duygulari yorumlayarak hastalarin sagliksiz savunma mekanizmalarini tanimalarina ve bunlarla yuzlesmelerine yardimci olur Psikanaliz tartismali bir alandir ve bir tedavi olarak etkinligi tartisilmaktadir Yine de psikiyatriyi etkilemeye devam etmektedir Psikanalitik kavramlar edebiyat ve film elestirisi folklor analizi Freudo Marksizm gibi felsefi bakis acilari ve kulturel fenomenlerin incelenmesi gibi terapi disindaki cesitli alanlarda da uygulama alani bulmaktadir Tarihce1890ler Psikanaliz fikri ilk olarak 1890 larda Viyana da kendi psikanaliz teorisini formule eden Sigmund Freud doneminde ciddi bir ilgi gormeye basladi Freud nevrotik veya histerik semptomlari olan hastalar icin etkili bir tedavi bulmaya calisan bir norolog idi Freud Cocuk Hastanesi nde norolojik danisman olarak calistigi sirada bilincli olmayan zihinsel surecler oldugunu fark etti ve burada bircok cocugun semptomlarinin gorunurde organik bir nedeni olmadigini fark etti Daha sonra bu konu hakkinda bir monografi yazdi 1885 te Freud Paris teki de unlu bir norolog olan Jean Martin Charcot ile calismak icin burs aldi ve burada Charcot nun ozellikle histeri felcler ve anesteziler alanlarindaki klinik sunumlarini takip etti Charcot hipnotizmayi deneysel bir arastirma araci olarak tanitmis ve klinik semptomlarin fotografik gosterimini gelistirmisti Freud un histerik semptomlari aciklamaya yonelik ilk teorisi akil hocasi seckin doktor Josef Breuer ile birlikte kaleme aldigi ve genellikle psikanalizin dogusu olarak gorulen Histeri Uzerine Calismalar 1895 Studien uber Hysterie adli eserde sunuldu Eser Breuer in vaka calismalarinda Anna O takma adiyla anilan Bertha Pappenheim i tedavi etmesine dayaniyordu Breuer cesitli duygusal travma turleri de dahil olmak uzere pek cok faktorun bu tur semptomlara yol acabilecegini yazmis ve Pierre Janet gibi digerlerinin calismalarina da atifta bulunmustur Freud ise histerik semptomlarin kokeninde neredeyse her zaman dogrudan veya dolayli cinsel cagrisimlari olan sikinti verici olaylarin bastirilmis anilarinin yattigini iddia etmistir Ayni donemde Freud bilincdisi zihinsel mekanizmalara iliskin noro fizyolojik bir teori gelistirmeye calismis ancak kisa sure sonra bundan vazgecmistir Bu teori yasami boyunca yayinlanmadan kaldi Psikanaliz terimi ilk kez Freud tarafindan 1896 yilinda Fransizca olarak yazilan ve yayinlanan Kalitim ve nevrozlarin etiyolojisi baslikli makalesinde kullanilmistir 1896 da Freud ayrica histerik semptomlarin on kosullarinin bebeklikteki cinsel uyarilmalar oldugunu one surdugu mevcut tum hastalarinin cinsel istismar olaylarina iliskin bastirilmis anilarini ortaya cikardigini iddia ederek yayinladi Her ne kadar 1896 da hastalarinin bebeklikteki cinsel sahneleri hatirladiklarini hissetmediklerini ve kendisine inancsizliklari konusunda kesin bir sekilde guvence verdiklerini bildirmis olsa da daha sonraki anlatimlarinda hastalarinin kendisine bebekliklerinde cinsel istismara ugradiklarini soylediklerini iddia etmistir 1898 de arkadasi ve meslektasi e teorisine artik inanmadigini ozel olarak kabul etmis ancak bunu 1906 ya kadar kamuoyuna aciklamamistir Freud daha sonra hastalarin cocukluk cagi cinsel istismar deneyimlerini rapor ettigi iddialarina dayanarak 1890 larin ortalarindaki klinik bulgularinin sozde cocukluk cagi masturbasyon anilarini ortbas etmek icin bilincdisi fantezilerin meydana geldigine dair kanit sagladigini iddia etmistir Ancak cok daha sonra ayni bulgulari Odipal arzularin kaniti olarak iddia etmistir Yirminci yuzyilin ikinci yarisinda bazi Freud akademisyenleri Freud un cocuklukta cinsel istismara ugradigini bildiren hastalarina iliskin algisina karsi cikarak Freud un onyargili fikirlerini hastalarina empoze ettigini ileri surmuslerdir 1899 yilina gelindiginde Freud ruyalarin sembolik bir anlam tasidigini ve genellikle ruya gorene ozgu oldugunu teorilestirmisti Freud bilincdisinin sembolik ve yogunlastirilmis dusuncelerden olusan bir birincil surec ve mantiksal bilincli dusuncelerden olusan bir ikincil surec oldugu hipotezini one suren ikinci psikolojik teorisini formule etti Bu teori Freud un en onemli eseri olarak gordugu 1899 tarihli adli kitabinda yayimlanmistir Freud kabul edilemez cinsel isteklerin Sistem Bilincdisina bastirildigini teorize eden yeni bir topografik teorinin ana hatlarini cizdi Bu istekler toplumun evlilik oncesi cinsel aktiviteyi kinamasi nedeniyle bilincsiz hale gelmis ve bu bastirma kaygi yaratmistir Bu topografik teori Avrupa nin buyuk bolumunde hala populer olmakla birlikte buyuk olcude yapisal teorinin yerini aldigi Kuzey Amerika da gozden dusmustur Ayrica The Interpretation of Dreams Freud un genc erkeklerin annelerine cinsel olarak ilgi duyduklarini ve anneleriyle seks yapabildikleri icin babalarini kiskandiklarini iddia eden Oedipal complex in ilk kavramsallastirmasini iceriyordu Psikolog Freud Zihnin Biyologu adli kitabinda Psikanalitik Efsanenin Otesinde adli kitabinda Freud un libido gibi biyolojik teorilerinin Charles Darwin in calismalarina eslik eden biyolojik hipotezden kaynaklandigini savunmakta ve Molland Haeckel in teorilerinin Freud u etkiledigini belirtmektedir 1900 1940 Psikanalizin Freudyen Donemi 20 yuzyilin baslari Sigmund Freud un psikanaliz alaninda cigir acan calismalarinin ortaya cikisina taniklik etti ve bu calismalar insan gelisimini ve insan zihninin karmasikligini anlamamiz uzerinde derin bir etki yaratti Freud 1905 yilinda psikoseksuel evreler kavramini ortaya atan ve erken cocukluk gelisimini her evrede cocugun baskin cinsel ilgilerine gore bes evreye ayiran cok onemli bir calisma olan yi yayinladi 1 Oral Evre 0 2 yas 2 Anal Asama 2 4 yas 3 Fallik Oedipal Evre veya Ilk Genital Evre 3 6 yas 4 6 yasindan ergenlige kadar 5 Olgun Genital Evre ergenlikten itibaren Freud un erken donem teorisinin ozunde toplumsal kisitlamalarin cinsel arzularin bilincdisina bastirilmasina yol actigi inanci yatiyordu Freud a gore bu bilincdisi istekler kaygiya yol acabilir ya da fiziksel semptomlar olarak ortaya cikabilirdi Hipnotizma ve gibi ilk tedavi yontemleri bu bilincdisi arzulari on plana cikarmayi ve boylece ilgili gerilimi ve sonucta ortaya cikan semptomlari hafifletmeyi amacliyordu Zaman gectikce Freud odagini serbest cagrisim teknigine kaydirdi ve onceki yontemlerinden yavas yavas uzaklasti 1915 yilinda Freud adli calismasinda narsisizm kavramini arastirdi Kateksis adi verilen bir kavram kullanarak kendine yonelen enerji ile baskalarina yonelen enerji arasinda ayrim yapma fikrini ortaya atti Freud 1917 de Yas ve Melankoli adli eserinde belirli depresyon bicimlerinin sucluluk duygusundan kaynaklanan ofkenin ice yoneltilmesiyle baglantili oldugunu ve kendine zarar vermeye neden oldugunu one surdu Kendine zarar verme davranisi ve cinsel mazosizmle ilgili konulari 1919 da Bir Cocuk Dovuluyor adli eserinde incelemeye devam etti Depresif ve kendine zarar veren hastalarla yasadigi deneyimlerin yani sira I Dunya Savasi nin ardindan Freud oral ve cinsel durtulerin otesindeki davranis motivasyonlarini kesfetmeye basladi 1920 de nde davranis icin onemli bir motivasyon olarak liderler ve grup uyeleriyle ozdeslesmenin rolunu tartisti Ayni yil Freud Beyond the Pleasure Principle Haz Ilkesinin Otesinde adli calismasinda insanin yikiciligini anlama cabasi olarak hem cinselligi hem de saldirganligi ele alan ikili durtu teorisini onermistir Bu calisma ayni zamanda Freud un id ego ve superego olmak uzere uc yeni kavrami iceren yapisal teorisinin de baslangici oldu Freud 1923 yilinda id ego ve superego hakkindaki fikirlerini The Ego and the Id Ego ve Id adli kitabinda bir araya getirdi Bu kitapta bastirmanin kaygiyi azaltmak icin kullanilan bircok savunma mekanizmasindan sadece biri oldugunu vurgulayarak zihinsel isleyis teorisini gozden gecirdi Freud bastirmanin hem kaygiya neden olabilecegini hem de kaygidan kaynaklanabilecegini iddia etmistir 1926 da Engellemeler Belirtiler ve Anksiyete adli kitabinda durtuler ve superego arasindaki catismalarin nasil anksiyete yarattigini ve akil ve konusma gibi zihinsel islevlerin engellenmesine yol actigini arastirdi 1924 yilinda Otto Rank Freud un teorilerinde tanimlamadigi bir asama olan Odipal kompleksin gelisiminden onceki ayrilik kaygisinin kulturel ve felsefi yonlerini analiz eden Dogum Travmasi ni yayinladi Freud a gore Oedipus kompleksi nevrozun merkeziydi ve sanat mit din felsefe terapi ve genel olarak insan kulturunun temel kaynagi olarak hizmet ediyordu Bu bakis acisi Freud un yakin cevresindeki cagdaslari tarafindan supheyle karsilandi 1936 yilina gelindiginde psikolojik semptomlarin hem catisma cozumunden kaynaklandigi hem de catisma cozumuyle hafifletildigi fikrini genisleten tarafindan daha da acikliga kavusturuldu Fobiler ve kompulsiyonlar gibi bu semptomlar cinsel ve agresif arzular superego anksiyete gerceklik ve savunma mekanizmalari da dahil olmak uzere cesitli bilesenlerin unsurlarini temsil ediyor olarak goruluyordu Ayni yil Sigmund un kizi Anna Freud Ego ve Savunma Mekanizmalari adli ufuk acici calismasiyla onemli bir katkida bulundu Bu kitap zihnin sikinti verici dusunceleri bilincten dislayarak kendini koruyabilecegi cesitli yollari ayrintili olarak acikliyordu 1940 lar gunumuz Adolf Hitler in gucu arttiginda Freud ailesi ve meslektaslarinin cogu Londra ya kacti Bir yil icinde Sigmund Freud oldu Amerika Birlesik Devletleri nde de Freud un olumunun ardindan yeni bir grup psikanalist egonun islevini arastirmaya basladi liderligindeki grup egonun psisik isleyiste bir araci olarak sentetik islevine dair anlayislar uzerine insa etti ve bunu ozerk ego islevlerinden ornegin hafiza ve akil ayirdi 1950 lerin bu ego psikologlari bilincdisi catismalarin daha derin koklerini kesfetmeden once savunmalara ego tarafindan aracilik edilen odaklanarak analitik calismaya odaklanmanin yolunu actilar Buna ek olarak olan ilgi de artmistir Psikanaliz cocukluk gelisimi uzerine bir arastirma araci olarak kullanilmistir ve hala bazi zihinsel rahatsizliklarin tedavisinde kullanilmaktadir 1960 larda Freud un cocukluktaki gelisimine iliskin ilk dusuncelerine meydan okundu bu meydan okuma kadin cinsel gelisimine iliskin cesitli anlayislarin gelismesine yol acti bunlarin bircogu Freud un teorilerinden bazilarinin zamanlamasini ve normalligini degistirmistir Bircok arastirmaci Karen Horney in kadinlarin gelisimini etkileyen toplumsal baskilar uzerine yaptigi calismalari takip etmistir 21 inci yuzyilin ilk on yilinda Amerika Birlesik Devletleri nde nin IPA bir bilesen kurulusu olan APsaA tarafindan akredite edilmis yaklasik 35 psikanaliz egitim enstitusu bulunmaktadir ve Amerika Birlesik Devletleri nde 3000 den fazla mezun psikanalist calismaktadir IPA Sirbistan Fransa Almanya Avusturya Italya Isvicre gibi ulkeler de dahil olmak uzere dunyanin geri kalaninda bu tur bilesen kuruluslar araciligiyla psikanalitik egitim merkezlerini ve dogrudan Amerika Birlesik Devletleri nde yaklasik alti enstituyu akredite etmektedir Bir hareket olarak psikanaliz Freud 1902 yilinda in bir hareket olarak psikanalizin baslangici oldugunu savundugu Psychological Wednesday Societyyi kurdu Bu dernek 1908 de Avusturya nin Salzburg kentinde duzenlenen ilk uluslararasi psikanaliz kongresiyle ayni yil adini aldi Alfred Adler ilk yillarinda bu dernegin en aktif uyelerinden biriydi Ikinci psikanaliz kongresi 1910 yilinda Almanya nin Nurnberg kentinde gerceklesti s110 Bu kongrede Ferenczi Jung un omur boyu baskan olacagi bir Uluslararasi Psikanaliz Dernegi kurulmasi cagrisinda bulundu s15 Ucuncu kongre 1911 de Weimar da yapildi s110 Londra Psikanaliz Dernegi 1913 yilinda tarafindan kurulmustur Alternatif psikoterapi bicimlerinin gelisimi Bilissel davranisci terapi BDT 1950 lerde psikanaliz psikoterapi nin ana yontemiydi Davranisci psikoterapi modelleri 1960 larda psikoterapide daha merkezi bir rol ustlenmeye baslamistir Psikanalitik gelenek icinde egitim almis bir psikiyatrist olan Aaron T Beck psikanalitik depresyon modellerini deneysel olarak test etmek uzere yola cikmis ve bilincli kayip ve kisisel basarisizlik ruminasyonlarinin depresyonla iliskili oldugunu bulmustur Carpitilmis ve onyargili inanclarin depresyonun nedensel bir faktoru oldugunu one surmus ve depresyonu aciklamak icin yapisini kullanarak on yillik bir arastirmanin ardindan 1967 de etkili bir makale yayinlamistir 221 Beck depresyonun nedenine iliskin ampirik olarak desteklenen bu hipotezi 1970 lerin basinda bilissel davranisci terapi BDT adi verilen bir konusma terapisine donusturmustur Baglanma teorisi Baglanma teorisi teorik olarak tarafindan gelistirilmis ve deneysel olarak Mary Ainsworth tarafindan resmilestirilmistir Bowlby psikanalitik egitim almisti ancak psikanalizin bazi ozellikleri konusunda endiseliydi 23 o donemde psikanalizin dogmatizminden esrarengiz terminolojisinden cocuk davranisinda cevreye dikkat edilmemesinden ve cocuk davranisina konusma terapisinden turetilen kavramlardan rahatsizdi 23 Buna karsilik etoloji ilkelerine dayanan alternatif bir cocuk davranisi kavramsallastirmasi gelistirmistir 24 Bowlby nin baglanma teorisi Freud un Odipal modele dayanan psikoseksuel gelisim modelini reddeder 25 Calismalari nedeniyle Bowlby teorilerini kabul etmeyen psikanalitik cevrelerden dislanmistir Bununla birlikte kavramsallastirmasi 1970 lerde anne bebek arastirmalarinda yaygin olarak benimsenmistir 26TeknikPsikanalizin ana metodu serbest cagrisimin transferans ve direnc analizidir hastaya rahat bir halde aklina gelenleri soylemesi soylenir Burada dusler umutlar dilekler ve fanteziler gecmis aile yasantisinin birer anisi olarak ilgi konusudur Genellikle analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiginde yani hasta icin icgoru uyandirma firsati yakaladiginda yorumlar Dinlemede analist empatik tarafsizligi yani guvenli bir ortam yaratmak icin gelistirilen yargilamayan durusunu korur Analist analizanin ve davranislarinda beliren kalip ve cekingenlikleri degerlendirirken analizandan tum durustlugu ile bilincine ne gelirse konusmasini ister Bircok klinisyen psikanalizi ciddi psikolojik bozuklugu olan olgular ornegin psikoz intihara meyilli depresyon ya da agir tedavi edilmemis alkolizm icin onermez Bu tip hastalar analiz edilemez olarak nitelendirilir Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kisilik bozukluklarini icerir Gunumuz bazi psikanaliz sekilleri kendine guveni artirma yoluyla hastalara ozsaygi kazandirmakta olum korkusu ve bu korkunun davranislar uzerindeki etkilerini yenmekte ve birbiriyle bagdasmaz gibi gozuken iliskileri surdurmekte yardimci olmaya calisir Bireysel danisan seanslari bir gelenek olarak kalsa da psikanaliz bir sekli olarak tarafindan uyarlandi Etkililik Efficiency Su an bircok psikanalist analizin daha cok nevroz olgulari ve kisilik ya da karakter sorunlari yasayan olgularda yararli bir yontem oldugunu iddia eder Psikanalizin daha cok samimiyet ve iliskilerin koklesmis sorunlari ve oturmus problemli yasam kaliplari ile ugrasirken faydali olduguna inanilir bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada uc ila bes gorusme ile surer ve dogal ya da normal olgun bir gelisme icin belli bir tedavi suresini gerekli kilar uc ila bes yil arasi Gecmis kontrollu denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin tedavinin olmadigi durumlardan daha etkili oldugunu gosterir 1 Psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin etkililigi uzerine yapilan deneysel calismalar da psikanalitik arastirmacilar arasinda belirginlesmistir Bazi topluluklarin psikodinamik tedavileri ile yapilan arastirmalar farkli sonuclar vermistir Analist Bertram Karon ve arkadaslari tarafindan Michigan Eyaleti Universitesi nde yapilan bir arastirma yeterli duzeyde egitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin hastalarda etkili olabileceklerini onermistir Daha yakin doneme ait arastirmalar ise bu onermeler hakkinda suphelidir Sizofreni Hastalari Sonuclari Arastirma Grubu 5 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde PORT raporu etkililiginin kanitlanmasi icin daha cok denemeye ihtiyac duyuldugunu belirterek psikodinamik terapinin sizofreni olgularinda kullanilmasina karsi cikmislardir oneri 22 26 Eylul 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ancak PORT un onerisi deneysel calismalardan cok klinisyenlerin dusunceleri uzerine gelismistir ve deneysel veriler bu oneri ile cakismamaktadir Ozete baglanti guncel bir medikal literatur calismasi guncellenmis ozet 11 Kasim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde sizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkinligini gosteren bir verinin olmadigi sonucuna varmistir Baska veriler de ornegin cinsel suclularin tedavisinde psikanalizin etkili olmadigini ve muhtemelen zararli gostermistir Maliyet ve sure Psikanalitik tedavinin Amerika Birlesik Devletleri nde bir psikanaliz enstitusunde bir psikanalist adayi ile seansi 10 dolardan kidemli bir egitim analisti ile seansi 250 dolara kadar degisebilen bir maliyeti vardir Tedavinin suresi degiskendir Kimi psikodinamik yaklasimlar ornegin ve tedaviyi 20 30 seans ile bitirir Geleneksel psikanaliz tedavisi daha uzun bir zaman alir yaklasik 3 5 yil Tedavi suresinin uzunlugu hastanin ihtiyaclarina gore degiskenlik gosterir Egitim Psikanalizin tarihi boyunca az sayida istisnalar disinda bircok psikanaliz toplulugu universite zemininin disinda var olmustur Psikanalitik egitim cogunlukla bir psikanaliz enstitusunde gerceklesir ve bu egitim 4 10 yil surebilir Bir psikanalistin egitimi dersleri hasta tedavilerinde aldigi supervizyonu ve 4 yil ya da daha fazla surebilen kisisel analizini kapsar Profesyonel psikanaliz dunyasinda devam eden bir tartisma psikanalitik egitime girecek olan adaylarin niteliklerinin neler olmasi gerektigini yonundeki kaygilardir Freud sosyal bilimlerden gelen ve tip egitiminden gelmeyen adaylarin da hekimler kadar egitime hazir olduklarina inanmistir yakin bir zamana kadar psikanaliz egitimini tip doktorlariyla sinirlamisti Genis tartismalar ve yasal mucadelelerden sonra psikanalitik egitim diger ruh sagligi uzmanlari ornegin psikologlar ve klinik sosyal calismacilar icin acik hale geldi Su an ABD de edebi calismalar ya da felsefe gibi disiplinlerden gelen adaylar icin egitim veren kisitli sayida enstitu vardir Obur taraftan Avrupa daki ve Latin Amerika daki bircok enstitu formal klinik egitim almayan adaylari programlarina kabul etmektedir Klasik Psikanalitik KuramFreud un orijinal gorusleri klasik psikanalitik kurami olusturur Kuramda zihnin yapisi psisik ogeleri kisiligin gelisimi ve degisimi dinamik bir bakis acisindan anlatilir Psikanaliz genel olarak asagidaki hipotezlerden olusur Insan gelisimi en iyi cinsel arzunun degisen nesneleri yoluyla anlasilabilir Psisik sistem alisilmis olarak cinsel ve saldirgan istekleri baskilar ve bu istekler dusuncelerin bilincdisi sistemlerinde saklanir Istekler ustundeki bilincdisi catismalar kendilerini ruyalarda ve diger belirtilerde ifade eder Bilincdisi catismalar nevrozun kaynagidir Nevroz psikanaliz yoluyla bilincdisi isteklerin ve bastirilmis olanin bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir Bilincdisi ve psisik yapilar Bilincdisi ile durtulerin farkindalik disinda oldugu zihinsel islevler bolumu kastedilir Psikanalitik bilincdisi populer bir kavram olan bilincaltina benzer ama ayni degildir Psikanaliz icin bilincdisi bilincte olmayan her sey degildir Ornegin motor becerileri istem disi fizyolojik hareketler degil ancak bilincli aktif dusuncedeki bastirilanlardir Ayrica onyargi gibi otomatik sureclerin ornekleri ve simdiki iliskilerin uzerindeki gecmisin etkileri bilincdisidir Freud a gore psikolojik bastirma yoluyla aklin otesine tasinan kultur tarafindan kabul edilmeyen dusunceler arzular ve istekler travmatik yasantilar ve aci veren duygularin deposu bilincdisiydi Ancak icerik her zaman olumsuz olmak zorunda degildi Psikanalitik bakis acisina gore bilinc disi sadece kendi etkileri ile fark edilebilen bir guctu kendini belirtilerle ifade ederdi Freud un daha sonra gelistirdigi yapisal teorisi ne gore ego superego ve id zihnin bolumleridir Id ilkel arzulari cinsellik saldirganlik aclik vs saklayan superego icsellestirilmis norm ahlak ve tabulari kapsayan ve ego bu iki bolumun arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bolumdur Id Id dogustan vardir ve psisik enerjinin kaynagidir Ilkel arzular aclik su diskilama cinsellik ve isinma icin temel guduler Id de saklidir Freud bu psisik enerjinin bebegin dogustan getirdigi biyolojik bir enerji oldugunu soyler Libido adini verdigi bu biyolojik enerji bebegin buyuyup gelistigi surecte psisik bir enerji haline gelir Kurama gore bu surec bebegin bilinc duzeyinde degildir bilincdisi olarak gerceklesir Id haz ilkesi pleasure principle ile hareket eder ve amac bir an once doyuma ulasmaktir Amaca ulasamamak ve bu yolda engellenmek gerginlige neden olur ve bunu yenmek icin gosterilecek cabayi korukler Freud a gore doyuma ulasmak ve gerginligi azaltmak icin bir yolu primary process dusuncedir Buna gore istenilen ve arzu edilen sey duslenerek doyuma ulasilir Ego Ego Id den sonra gelisen bir diger yapidir Bebegin altinci ayindan itibaren Id den kaynaklanarak gelismeye baslayan Ego bilinci ve gercekligi temsil eder Enerjisini Id den alir ve aldigi bu enerjiye gore sekillenir Id in doyuma ulasmak icin kullandigi birincil surec tarzi dusuncenin yerini secondary process tarzi dusunceye biraktigi yerdir Dusleyerek yasamanin mumkun olmadigini soyleyen Ego devreye dusunme karar verme ve planlama yetilerini sokar Id in sabirsizca doyum elde etme ve duslemlerini daha gercekci yapiya donusturen Ego gerceklik ilkesine reality principle gore calisir Superego Id ve Ego dan sonra Superego yapisi olusur Cocuk konusmayi ve kulturu ogrenmeye basladikca Superego su gelisir Buyume asamalarinin her birinde kulturu babanin dilini normlari sembolleri kurallari yasaklari ogrenir ve icsellestirir Vicdani yapisi gelisen cocuk cevresi tarafindan kimi zaman onaylanir kimi zaman onaylanmaz Bakicilari tarafindan kabul edilmeyen seyleri fark eder ve onaylanmamaktan kacinir Ornegin bakicilari tarafindan onaylanmak icin yatagini islatmamayi ogrenir ve bundan haz duyar Kisiligin Dinamigi Klasik psikianalize gore bu uc ruhsal yapi cok karmasik iliskilerle ve sistematikle insan gelisimini belirler ve kisiligini olusturur Bu uc yapi surekli olarak birbirinden kaynaklanan ve birbiriyle etkilesen dinamik bir yapidir kisiligin dinamigi Bu dinamik yapi Freud un goruslerini takip edenlerin ve gelistirenlerin kendilerini kuramcilar olarak tanimlamalarini da yol acmistir Breuer ile birlikte Freud histeri vakalari uzerinde yogunlukla calismis ve kuramini gelistirmistir Hastalarindan edindigi bilgiler dogrultusunda Freud farkinda olunmayan bilincdisi gelisen ve etkilesen guclerin oldugu varsayimini kabul etmistir Bu durumda Id ve Superego nun calismalari bilinc duzeyindedir ve kisi bu etkilesimin farkinda degildir Ego birincil duzeyde bilinclidir ve bilincdisi gerceklesen ile kisiyi yogun kaygi ve catismadan korur ElestirilerFreud ve psikanalize yonelik elestiriler genellikle olarak anilan kapsamli ve cekismeli olmustur Onemli elestirmenler arasinda psikanalizin bilimsel temelini sorgulayan dilbilimci Noam Chomsky ve psikanalizi sozde bilimsel teorilerden etkilenmis olarak goren evrimsel biyolog Stephen Jay Gould bulunmaktadir Hans Eysenck ve gibi psikologlar da psikanalizi sozde bilim olarak elestirmislerdir Temel tartisma noktalarindan biri psikanalizin bir bilim olarak kabul edilip edilemeyecegidir Psikanalizin teorik temelleri bilimsel pozitivizmden ziyade yorumlayici fenomenolojiyle uyumludur ve bu da onu pozitivist yaklasimlarla buyuk olcude uyumsuz hale getirir Ilk elestirmenler nicel ve deneysel arastirma eksikliginin bunun yerine klinik vaka calismalarina dayanmasinin bilimsel guvenilirligini engelledigini savunmustur Filozof Karl Popper psikanalizin bir sozde bilim oldugunu cunku iddialarinin yanlislanabilir olmadigini ve dolayisiyla bilimsel gecerlilikten yoksun oldugunu iddia etmistir Imre Lakatos psikanalistlerin temel varsayimlarini terk edecekleri deneysel kosullari belirlemeyi reddettiklerini vurgulamistir Mario Bunge gibi cesitli akademisyenler bircok psikanalitik teorinin ya test edilemez oldugunu ya da kanitlarla desteklenmedigini savunmustur in basini cektigi bilissel bilimciler Freudyen goruslerin gozden dusmesinde rol oynayarak psikolojide bilissel devrime yol acmislardir gibi elestirmenler psikanalizi metodolojik ve yapisal gerekcelerle sorgulamis ve onu felsefi bir mezheple karsilastirmistir Hatta bazilari Freud u vaka uydurmakla suclarken digerleri Freud efsanesinin psikanalizi populerlestirmek icin abartildigini savunmustur Unlu fizikci Richard Feynman psikanalistleri cadi doktorlara benzetmis psikiyatrist ise psikanalitik teorilerin geleneksel yerli sifacilardan daha fazla bilimsel temeli olmadigini one surmustur Psikolog Alice Miller Freud un ve Oedipus kompleksini reddetti Bir baska psikolog ise Oedipus kompleksinin varligini destekleyen cok az kanit bulmustur Cagdas Fransiz filozoflar Michel Foucault ve Gilles Deleuze psikanalizin bir guc merkezi haline geldigini iddia etmis ve tekniklerini dini gunah cikarmaya benzetmislerdir Jacques Lacan Amerikan ve Ingiliz psikanalitik geleneklerini hayali nedenleri vurguladiklari icin elestirmistir Luce Irigaray psikanalizi kadinlari disladigi icin elestirmis Felix Guattari ise psikanalizin iktidar yapisini ve kapitalizmle uyumunu elestirmistir Kapsamli elestirilere ragmen Freudyen teorinin bazi yonleri gecerliligini korumaktadir Bilincdisi fikri ve aktarim olgusu bilissel psikoloji ve sosyal psikoloji gibi alanlarda incelenmistir Bununla birlikte bilincdisi fikri hala tartismalidir bazilari bunun psikanalitik teori ile uyumlu oldugunu savunurken digerleri bunu alakasiz bulmaktadir Shlomo Kalo psikanalizi hatali varsayimlari ve maneviyat ve din uzerindeki etkisi nedeniyle elestirmistir Jacques Derrida Freud un calismalarindaki gerilim ve celiskileri ortaya cikararak ve Bati metafizigi ve teolojisinin psikanaliz uzerindeki etkisini vurgulayarak psikanalitik teoriyi yapisokum teorisine dahil etmistir EtkileriSigmund Freud un icat ettigi psikanalizden etkilenmis olan psikanalist ve teorisyenler filozof ve Alfred Adler Franz Alexander Lou Andreas Salome Bruno Bettelheim Helene Deutsch Erik Erikson Ronald Fairbairn Sandor Ferenczi Anna Freud Erich Fromm Merton Gill Carl Jung Melanie Klein G Stanley Hall Karen Horney Luce Irigaray Julia Kristeva Jacques Lacan Otto Rank Sabina Spielrein Victor Tausk Frances Tustin Vamik Volkan Donald Winnicott ve Slavoj Zizek Kaynakca Psychoanalysis and Feminism By J Mitchell Pp 456 1 20 Penguin Books Harmondsworth 1975 Psychoanalysis and Women By J B Miller Pp 415 2 75 Penguin Books Harmondsworth 1975 Psychological Medicine 6 2 338 339 Mayis 1976 doi 10 1017 s0033291700014069 ISSN 0033 2917 Freud Sigmund 1971 PsycEXTRA Dataset 20 Ekim 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Ekim 2023 Chessick Richard D 2007 The Future of Psychoanalysis Albany State University of New York Press p 125 Fromm Erich 1992 The Revision of Psychoanalysis New York Open Road pp 12 13 points 1 to 6 2017 History of Countertransference From Freud to the British Object Relations School London Routledge 978 1138214613 Stengel E 1953 Sigmund Freud on Aphasia 1891 New York Freud Sigmund and Josef Breuer 1955 1895 2 tarafindan duzenlenmistir Londra Freud Sigmund 1966 1895 Project for a Scientific Psychology 8 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Pp 347 445 icinde 3 tarafindan duzenlenmistir London Freud Sigmund 1896 L heredite et l etiologie des nevroses 4 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kalitim ve nevrozlarin etiyolojisi 4 6 161 69 via Psychanalyste Paris and Michel Plon 2011 1997 Dictionnaire de la psychanalyse Paris s 1216 Freud Sigmund 1953 1906 Nevrozlarin Etiyolojisinde Cinselligin Oynadigi Rol Uzerine Goruslerim Pp 269 79 icinde 7 tarafindan duzenlenmistir Londra Cioffi F 1998 1973 Freud Yalanci miydi Pp 199 204 icinde Freud ve Sahte Bilim Sorunu Open Court Schimek J G 1987 Bastan Cikarma Teorisinde Gercek ve Fantezi Tarihsel Bir Inceleme 35 937 65 Esterson Allen 1998 Jeffrey Masson ve Freud un bastan cikarma teorisi Eski mitlere dayanan yeni bir masal Human Nature Review da ozet 11 1 1 21 DOI 10 1177 095269519801100101 Gay Peter 1988 Freud A Life for Our Time New York pp 3 4 103 Freud Signmund 1913 1899 Arlow Brenner 1964 Psychoanalytic Concepts and the Structural Theory New York Freud Sigmund 1955 1915 On Narcissism 6 Agustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Pp 73 102 in 14 edited by London via University of Pennsylvania Freud Sigmund 1955 1919 A Child is Being Beaten 6 Agustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Pp 175 204 in 17 edited by London via The Institute of Contemporary Psychoanalysis Freud Sigmund 1955 1923 In 19 edited by London Lay summaries via Simply Psychology 7 Eylul 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde and JSTOR Daily Roundtable 8 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde Glossary 3 Subat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde via University of Notre Dame Mustafa A 2013 Organisational Behaviour Global Professional Publishing Limited ISBN 9781908287366 Google Books vasitasiyla Freud Anna 1968 1937 The Ego and the Mechanisms of Defence revised ed London Kuriloff Emily A 2013 Contemporary Psychoanalysis and the Legacy of the Third Reich Routledge s 45 ISBN 978 1136930416 Wallerstein 2000 Tedavide Kirk Iki Yasam A Study of Psychoanalysis and Psychotherapy Horney Karen 1973 org oclc 780458101 Feminine psychology url degerini kontrol edin yardim Norton ISBN 0 393 00686 7 OCLC 780458101 olu kirik baglanti Blum H 1979 Mazosizm Ego Ideali ve Kadin Psikolojisi JAPA 23 Ekim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 20 Kasim 2012 a b c Shorter Edward 2005 A historical dictionary of psychiatry New York Oxford University Press ISBN 978 0 19 803923 5 OCLC 65200006 Ellenberger Henri F 1970 The discovery of the unconscious the history and evolution of dynamic psychiatry New York Basic Books ISBN 0 465 01672 3 OCLC 68543 26 Haziran 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Ekim 2023 Eisold Kenneth 2017 The Organizational Life of Psychoanalysis Conflicts Dilemmas and the Future of the Profession url degerini kontrol edin yardim Routledge ISBN 978 1 315 39006 2 OCLC 994873775 15 Temmuz 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Ekim 2023 Robinson Ken A Brief History of the British Psychoanalytic Society PDF British Psychoanalytical Society 13 Ekim 2023 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 16 Ekim 2023 a b John C Norcross Gary R VandenBos Donald K Freedheim 2011 History of Psychotherapy Continuity and Change American Psychological Association ISBN 978 1 4338 0762 6 Bretherton Inge 1992 The origins of attachment theory John Bowlby and Mary Ainsworth Developmental Psychology Ingilizce 28 5 759 775 doi 10 1037 0012 1649 28 5 759 ISSN 0012 1649 a b c d e Goldberg Susan Muir Roy Kerr John Ed 1995 org oclc 32856560 Attachment theory social developmental and clinical perspectives url degerini kontrol edin yardim Hillsdale NJ Analytic Press ISBN 0 88163 184 1 OCLC 32856560 olu kirik baglanti washingtonpost com Dispatches from the Freud Wars Psychoanalysis and Its Passions The Washington Post 24 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Ekim 2023 Chomsky Noam 2 Kasim 2003 The New York Times tarafindan gorusme yapildi 23 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Haziran 2010 chomsky info vasitasiyla Gould Stephen Jay 1977 Ontogeny and Phylogeny Harvard University Press ISBN 9780674639409 Eysneck Hans 1985 Lakatos Imre 1978 The Methodology of Scientific Research Programmes Philosophical Papers 1 edited by I Lakatos and Cambridge Cambridge University Press p 146 8 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde Authentic Happiness The Free Press Simon amp Schuster 2002 pp 64 65 Borch Jacobsen Mikkel Shamdasani Sonu 2012 The Freud Files An Inquiry into the History of Psychoanalysis Ingilizce Cambridge University Press ISBN 978 0 521 72978 9 Feynman Richard 2007 1998 The Meaning of It All Thoughts of a Citizen Scientist Londra Penguin ss 114 5 Feynman was also speaking here of psychiatrists 1986 Witchdoctors and Psychiatrists p 76 Miller Alice 1984 Thou shalt not be aware society s betrayal of the child NY Meridan Printing 1989 Sexuality and its Discontents Meanings Myths and Modern Sexualities New York Routledge 978 0 415 04503 2 p 176 Notlar Yunanca psyxh psykhḗ ruh ἀnalysis analysis arastirmak Psikanaliz nedir Elbette bu soruya pek cok seydir diye cevap vermek gerekir bir teori bir arastirma yontemi bir terapi bir bilgi butunu Ne yazik ki kisaltilmis bir tanim olarak kabul edilebilecek bir sekilde Freud aktarim ve direnci taniyan herkesin kendi vardigi sonuclardan farkli sonuclara ulassa bile bir psikanalist oldugunu soylemistir Ben analitik durumu daha genis bir sekilde yardim arayan birinin aralarinda neler olup bittigini ve nedenini ifade etmek amaciyla kendisini olabildigince dikkatle dinleyen biriyle olabildigince ozgurce konusmaya calistigi bir durum olarak dusunmeyi tercih ediyorum 1967a bir keresinde analitik durumu kisiler arasi iliski yontemini son sonuclarina kadar tasimak olarak tanimlamisti Gill Merton M 1999 Psikanaliz ve Psikoterapi icin Zorluklar Gelecek icin Cozumler New York Arsivlendi 10 Haziran 2009 Psikanaliz 20 yuzyilin basindan once var olmus ve bu yillar icinde psikiyatrinin temel disiplinlerinden biri olarak kendini kabul ettirmistir Psikanaliz bilimi psikodinamik anlayisin temelini olusturur ve yalnizca psikanalizin kendisini degil ayni zamanda psikanalitik yonelimli psikoterapinin cesitli bicimlerini ve psikodinamik kavramlari kullanan ilgili terapi bicimlerini de kapsayan cesitli terapotik mudahale bicimleri icin temel teorik referans cercevesini olusturur Sadock Benjamin J ve Virginia A Sadock 2007 Kaplan and Sadock s Synopsis of Psychiatry 10th ed s 190 Psikanaliz bircok psikiyatristin hastalar ve tedavi hakkinda dusunme seklini duzenleyen onemli bir paradigma olmaya devam etmektedir Bununla birlikte sinirliliklari daha yaygin olarak kabul edilmekte ve gelecekte bircok onemli ilerlemenin diger alanlardan ozellikle de biyolojik psikiyatriden gelecegi varsayilmaktadir Biyolojik devrim meyvelerini verdikten sonra psikanalitik dusuncenin hastalarin tedavisini ve psikiyatristlerin egitimini duzenlemedeki uygun rolu henuz cozulmemistir Biyolojik kusurlara veya anormalliklere yonelik tedaviler psikanalitik bir cercevede duzenlenen bir programda teknik adimlar haline gelecek midir Psikanaliz su anda kronik fiziksel hastaligi olan hastalar icin yaptigi gibi biyolojik kusur ve terapotik mudahaleler nedeniyle yasamlari deforme olan bireyler icin destekleyici mudahaleyi aciklamaya ve yonlendirmeye hizmet edecek mi psikanalist psikiyatrik diyaliz programinda yer alacak mi Yoksa psikanalizin agir akil hastalarinin tedavisindeki rolunu psikiyatrideki humanist gelenegin son ve bilimsel olarak en aydinlanmis asamasi olarak mi gorecegiz biyolojideki ilerlemeler uzun zamandir sadece rahatlattigimiz kisileri tedavi etmemize izin verdiginde yok olan bir gelenek mi 1999 Psikanaliz ve Psikoterapi icin Zorluklar Gelecek icin Cozumler New York Arsivlendi 6 Haziran 2009 cf akademik dergi 1960 larda psikoterapi arenasinda daha merkezi bir yer edinecektir Psikanaliz Elestirileri Borch Jacobsen M 1996 Remembering Anna O A century of mystification London Routledge ISBN 0 415 91777 8 Cioffi F 1998 Freud and the Question of Pseudoscience Open Court Publishing Company ISBN 0 8126 9385 X Erwin Edward A Final Accounting Philosophical and Empirical Issues in Freudian Psychology ISBN 0 262 05050 1 Fisher S Greenberg RP 1977 The Scientific Credibility of Freud s Theories and Therapy New York Basic Books 1977 Fisher S Greenberg RP 1996 Freud Scientifically Reappraised Testing the Theories and Therapy New York John Wiley 1996 Gellner Ernest The Psychoanalytic Movement The Cunning of Unreason A critical view of Freudian theory ISBN 0 8101 1370 8 Grunbaum Adolf 1979 Is Freudian Psychoanalytic Theory Pseudo Scientific by Karl Popper s Criterion of Demarcation American Philosophical Quarterly 16 Ap 79 s 131 141 Grunbaum Adolf 1985 The Foundations of Psychoanalysis A Philosophical Critique ISBN 0 520 05017 7 Janov Arthur Grand Delusions Chapter 8 Freud s theory as therapy The talking cure that doesn t heal 2 28 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Loftus EF amp Ketcham K 1994 The Myth of Repressed Memory NY St Martin s Press Macmillan Malcolm and Frederick Crews Freud Evaluated The Completed Arc ISBN 0 262 63171 7 Morley S Eccleston C Williams A 1999 Systematic review and meta analysis of randomized controlled trials of cognitive behaviour therapy and behaviour therapy for chronic pain in adults excluding headache Pain 1999 Mar 80 1 2 1 13 Webster R 1995 Why Freud was wrong Basic Books Harper Collins NY NY ISBN 0 465 09128 8 3 10 Kasim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Skeptic sozlugun psikanaliz icin verdigi sonuclar 4 15 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Skeptic sozlugun bastirilmis hafiza repressed memory icin verdigi sonuclarDis baglantilarPSY LOG The Psychoanalytic Web Directory 26 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Freud Terimleri Sozlugu 30 Agustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Amerikan Psikanaliz Dernegi 2 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Avusturya Psikanaliz Toplulugu 27 Subat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kanada Psikanaliz Toplulugu 1 Ekim 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde Icgoru Psikoterapi Merkezi 7 Kasim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Psikodestek Psikoterapi Merkezi 12 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lacan Dot Com16 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Londra Psikoterapi Merkezi 21 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Manhattan Psikanaliz Enstitusu 27 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde New York Psikanaliz Toplulugu amp Enstitusu 1 Aralik 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Seattle Psikanaliz Toplulugu amp Enstitusu 5 Aralik 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sigmund Freud Yasami ve Calismalari 3 Aralik 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Psikanaliz uzerine bircok makale iceren bir site 5 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde