Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi (Grundlegung zur Metaphysik der Sitten) 100 sayfayı aşmayan oldukça kısa bir metin olmasına rağmen Immanuel Kant'ın ahlak felsefesinin temellerini ortaya koyduğu en önemli metindir. Ahlak felsefesi alanında sistematik bir eser hazırlama girişiminden ilk kez 1768'de bahseden Kant, yazımına 1783 yılında başladığı eserin ilk baskısını 1785 tarihinde, en önemli eseri kabul edilen Saf Aklın Eleştirisi'nden dört yıl sonra yaptı. Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi aslen Pratik Aklın Eleştirisi'ne hazırlık olarak düşünülmüştü. Bu eserde ortaya konan ahlak felsefesinin esasları Pratik Aklın Eleştirisi'nde ve geç bir dönemde yazdığı Ahlak Metafiziği'nde (Metaphysik der Sitten) geniş biçimde açıklanır ve incelenir.
Eser Türkçede ilk kez tam metin olarak 1982 yılında, Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi'nin çevirisiyle, Almanca aslı ile birlikte Hacettepe Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlandı, aynı metnin daha sonraki baskıları Türkiye Felsefe Kurumu tarafından yapıldı. Prof. Dr. Nejat Bozkurt tarafından yapılmış bir diğer çeviri ise, 1984 tarihli Seçilmiş Yazılar başlıklı bir kitapta, Kant'ın diğer bazı yazılarıyla beraber Remzi Kitabevi tarafından yayımlandı.
Walter Kaufmann’a göre Kant özerklik anlayışını ve ahlaksal akılcılığını ilk kez Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi eserinde geliştirir. Kant’ın bu metindeki temel sorusu, özerklik ve özgür istenç belirlenimci bir Newton evreninde nasıl olanaklıdır sorusuydu. Saf Aklın Eleştirisi’nde özgürlüğün bir imkân olarak varlığını ortaya koyan Kant, Pratik Aklın Eleştirisi’nde ise özgürlüğün pozitif olarak varlığını gösterecek ve “ne yapmalıyım?” sorusuna yanıt arayacaktı. Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi ise bu iki metin arasındaki geçişi sağlamakta ve deneyden bağımsız bir ahlak metafiziğinin temel ilkelerini ortaya koymaya çalışmaktadır.
Dolayısıyla Ahlak Metafiziğinin Temelleri, Kant'ın etik sistemini ortaya koyduğu bir metin olmakla birlikte, tek başına bu sistemi bütünüyle anlamak için yeterli değildir. Roger J. Sullivan, Saf Aklın Eleştirisi başta olmak üzere diğer iki kritiğin, Saf Aklın Sınırları Dahilinde Din (Die Religion innerhalb der Grenzen der Bloßen Vernunft) ve Türkçeye çevrilmemiş olan Ahlak Metafiziği adlı eserinin yanı sıra siyaset felsefesine dair metinlerinin de eşit öneme sahip olduğunu dile getirir.
Kitap önsöz ve üç bölümden oluşur. Bu bölümlerin başlıkları şöyledir:
1. Ahlaka ilişkin sıradan akıl bilgisinden felsefi olana geçiş.
2. Yaygın ahlak felsefesinden ahlak metafiziğine geçiş.
3. Ahlak metafiziğinden saf pratik aklın eleştirisine doğru son adım.
Önsözde felsefeyi Mantık, Fizik ve Etik olarak üç bölüme ayıran Kant’a göre felsefenin birinci konusu olan mantık biçimseldir ve anlama yetisiyle, aklın biçimiyle ve düşünmenin genel kurallarıyla uğraşır. Belirli nesneler ve bu nesnelerin bağlı olduğu yasalarla ilgili olan içerikli felsefe ise Fizik ve Etik olarak ikiye ayrılır; Fizik doğa yasalarıyla Etik ise özgürlüğün yasalarıyla ilgilenir. Etik de deneysel ve a priori olmak üzere ikiye ayrılır; deneysel kısım Kant’a göre Pratik Antropolojidir, etiğin akılsal kısmı ise Ahlak olarak adlandırılır.
Kant Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'nde deneyden, pratik antropolojiden tamamen arındırılmış saf bir ahlak felsefesinin imkânını araştırır. “Yükümlülük nedeni insanın doğal yapısında ya da içinde bulunduğu dünyanın koşullarında değil, a priori olarak doğrudan doğruya saf aklın kavramlarında aranmalıdır.” Ahlakı bu şekilde deneye dayanan bütün verilerden yalıtarak yalnızca a priori ilkeler üzerinden kurma çabası, temellerini deneyin ilkelerinde bulan her türlü buyruğun ancak pratik kural olarak adlandırılması gerektiğini; ahlak yasasının ise, insana akıl sahibi bir varlık olması hasebiyle akıl tarafından dikte edilen a priori ilkeler olduğunu öne sürmek demektir. Kendi sözleriyle ifade edecek olursak, “Ahlak Metafiziğinin işi, olanaklı bir saf istemenin idesini ve ilkelerini araştırmaktır. Elinizdeki Temellendirme, ahlaklılığın en yüksek ilkesinin aranıp bulunmasından ve saptanmasından öte bir şey değildir; kendi başına, kendi amacı bakımından bir bütün oluşturur ve diğer bütün ahlak araştırmalarından ayrılması gereken bir iştir.”
I. Bölüm: Ahlaka ilişkin sıradan akıl bilgisinden felsefi olana geçiş
Kant birinci bölümde her insanın kendi aklıyla bulabileceği ahlak bilgisinin ilkesine ulaşmayı amaçlar. İyi isteme kavramıyla açılan birinci bölüm, yasaya saygıdan dolayı yapılan eylemin zorunluluğu olarak tanımlanan ödev kavramının açıklanmasıyla sona erer.
İyi isteme (niyet)
Kitabın birinci bölümü Kant’a ait en iyi bilinen ifadelerden biriyle başlar. “Dünyada, dünyanın dışında bile, iyi bir istemeden (ein guter Wille / a good will) başka kayıtsız şartsız iyi sayılabilecek hiçbir şey düşünülemez.” Zira yalnızca iyi bir isteme koşulsuz bir iyi olabilir, insanın zeka, anlama yetisi gibi bütün diğer nitelikleri ve cesaret, kararlılık gibi karakter özellikleri tek başlarına, iyi bir isteme olmaksızın kötü yönde de kullanılabilecek niteliklerdir. İyi isteme ayrıca “etkilerinden ve başardıklarından değil, konan herhangi bir amaca uygunluğundan da değil, yalnızca isteme olarak, kendi başına iyidir” ve ona her şeyin üstünde bir değer verilmelidir.
Diğer birçok etik anlayışın merkezinde yer alan mutluluk kavramı Kant için koşulsuz bir amaç durumunda değildir. Kant, “doğanın asıl amacı insanın mutluluğu olsaydı bu amacın gerçekleştiricisi olarak insanın aklını görmekle pek isabetsiz bir gerçekleştirici bulmuş olurdu”, der çünkü Kant’a göre diğer hayvanlarda olduğu gibi, yalnızca içgüdü insanı mutlu edecek eylemleri göstermek için yeterlidir. Yetiştirilmiş bir akıl yaşamın ve mutluluğun tadını çıkarmak için ne kadar çok uğraşırsa, insanın hakiki mutluluktan o denli uzaklaşacağına vurgu yapan Kant aklın bizi doğrudan mutluluğa eriştirecek bir yeti olmaktan çok, bilakis onun önüne engel olarak çıkmaya meyilli bir yeti olduğunu söyler. Dolayısıyla, aklın temel amacı kendi başına iyi istemeyi ortaya çıkarmak olmalıdır.
Ödev ve Kesin Buyruk
Kant aklın amacını bu şekilde belirledikten sonra, iyi isteme kavramını içeren ödev kavramının incelenmesine geçer ve üçlü bir ayrım getirir; ödeve aykırı davranışlar, ödeve uygun davranışlar ve ödevden dolayı davranışlar. Ödeve aykırı davranışlar basit anlamda yalan söylemek, insanlara kötü davranmak gibi ödevle çatışan davranışlardır. Ödeve uygun davranışlar ise ikiye ayrılır; ya görünüşte ödeve uygun olan ama insanların onlara doğrudan doğruya hiçbir eğilim duymadıkları ama yine de başka bir eğilim tarafından itildikleri için yaptıkları eylemler ya da görünüşte ödeve uygun olan ve insanların bu eyleme doğrudan doğruya eğilim duyduğu davranışlar. Kant’ın ikinci durum için verdiği örnek iyi bilinir.
Bir bakkalın deneyimsiz müşterisini aldatmaması ödeve uygundur; çok alışverişin yapıldığı yerde, zeki tüccar da bunu yapmaz, herkes için değişmez bir fiyat koyar, öyle ki bir çocuk, başka herkes gibi ondan alışveriş yapar. Dolayısıyla insanlara dürüstçe hizmet edilir; ancak bu, tüccarın bunun ödevden dolayı ve dürüstlük ilkesinden dolayı böyle yaptığına inanmamız için pek yeterli değildir; çıkarı gerektiriyordu bunu; ama ayrıca sevgiden dolayı, birini diğerine fiyat konusunda yeğlemesi için müşterilere doğrudan doğruya bir eğilimi olması gerektiği, burada düşünülemez. Demek ki eylem ödevden dolayı, ya da doğrudan doğruya eğilimden dolayı değil, sırf bencil bir amaçla yapılmıştır.
Kant için bir eylemin ilkesinin ahlaki bir değere sahip olması, o eyleme yönelik hiçbir eğilimin olmaması ya da tersi eğilimlerin varlığı halinde, eylemin sırf ödeve saygıdan dolayı gerçekleştirilmesiyle ilişkilidir. Örneğin insan sever bir kişinin içindeki bu eğilimden dolayı ve hiçbir bencil eğilim taşımadan insanlara yardım etmesinde herhangi bir ahlaki değer bulunmaz. Ama aynı kişinin kendi dertlerine fazlaca gömülmüş ve dolayısıyla başka insanların sıkıntıları karşısında içinde herhangi bir duygudaşlık hissi oluşmadığı durumda, içinde bulunduğu sıkıntılara rağmen sırf iyilik yapma ödevine saygıdan dolayı insanlara iyilik yapması, bu eylemini ahlaki değere sahip kılar. Dolayısıyla doğa kişiye ne tür bir karakter vermiş olursa olsun, eylemlerini bu karakterinden ötürü değil ödevden dolayı gerçekleştirmesi bu eylemlere ahlaki değer katar.
Kant buradan iki önerme daha türetir; “ödevden dolayı yapılan bir eylem, ahlaksal değerini, onunla ulaşılacak amaçta bulmaz, onu yapmaya karar verdirten maksimde (ilkede) bulur” ve “ödev, yasaya saygıdan dolayı yapılan eylemin zorunluluğudur”.Dolayısıyla ödevden dolayı yapılan eylem, sonuçlarını hesaba katmayacak, hem eğilimi hem de istemenin her türlü nesnesini dışarıda bırakacak ve Kant’ın kesin buyruk (kategorischer imperativ) dediği yasadan ve bu yasaya saygıdan kaynaklanacaktır. Bu yasa ise “maksimimin aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceğim şekilden başka türlü hiç davranmamalıyım” şeklinde formüle edilir.
Kesin buyruğun ya da evrensel yasanın daha iyi anlaşılması için Knut Hamsun’un Açlık romanından bir örnek getirilebilir. İçinde bulunduğum kötü durum; açlığım ve kalacak yerimin olmayışı beni birinden geri ödeyemeyeceğim halde borç para istemeye itebilir. Borç alırsam ödeyebilecek bir durumda olmadığımın farkındayımdır, en azından koşullar bunu göstermektedir. Ancak bu para kısa süreliğine de olsa durumumu düzeltecektir. Peki kendim için iyi olduğunu düşündüğüm bir sonuç yaratacak olan bu eylemimin evrensel bir yasa olmasını isteyebilir miyim? Kant bu kadar gerilimli bir örnek vermese de, bu tür bir eylemin ilkesinin evrensel bir yasa olamayacağını öne sürer, zira böylece herkesin yalan söylemenin gerekli olduğunu düşündüğü durumlarda yalan söyleyebileceğini bir yasa olarak belirlemiş olurum ki bu bir çelişkidir.
II. Bölüm: Yaygın ahlak felsefesinden ahlak metafiziğine geçiş
Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'nin ikinci bölümü Kant'ın yaygın ahlaksal dünya bilgeliği adını verdiği genelgeçer düşüncelerin eleştirisiyle başlar ve buyruk kavramının incelenmesiyle devam eder. Buradaki temel soru eylemi zorunlu kılan ilkenin ne olduğu sorusudur.
Hipotetik Buyruk ve Kategorik Buyruk
Doğada her şey yasalara göre etkide bulunur, yalnızca akıl sahibi varlıkların yasaların tasarımına yani ilkelere göre eylemde bulunma yetisi ya da istemesi vardır. Yani yalnızca akıl sahibi varlıkların eylemlerini yönetme, iyiye yönelme yetisi bulunmaktadır. İnsanlar sırf akılsal yaratıklar olsaydı onların istemesi her zaman iyi bir isteme olurdu. Ama duygularımız, irademiz olduğu için iyi isteme kendini yapmalısın şeklinde bir zorlama, bir buyruk olarak ortaya koyar.
Kant koşullu (hypothetisch) buyruk ve kesin (kategorisch) buyruk olmak üzere iki farklı buyruk tanımlar; bunların ilki insanın ulaşmak istediği herhangi bir amaca yönelik araçlar olarak olanaklı bir eylemin zorunluluğunu ortaya koyarken, ikincisi bir eylemi başka herhangi bir amaçla ilgi kurmadan, nesnel zorunlu olarak sunan buyruktur. Başka bir deyişle eylem sırf başka bir şey için araç olarak iyi olacaksa buyruk koşullu; kendi başına iyi, dolayısıyla akla uygun olan bir istemenin ilkesi olarak zorunlu ise kesindir. Koşullu buyruklar beceri kuralları/bir soruna yönelik (problematisch) buyruklar ve zeka öğütleri/onaylayıcı (assertorisch) buyruklar olarak ikiye ayrılırlar. Beceri kuralları herhangi bir amaç için gerekli araçları belirlerler. Amacın akılsal ve iyi olması gerekmez, yalnızca belirlenen bir amaca ulaşmak için neyin yapılması gerektiği önem taşır. Örneğin koşullu buyruk basitçe, sınavı geçmem için ders çalışmamın zorunlu olduğunu söyler. Eğer sınavı geçmek gibi bir niyetim yoksa bu buyruk benim için hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Kant bunun yanı sıra bütün akıl sahibi varlıklar için koşullu bir buyruk olarak mutluluğu verir. Mutluluğu sağlamanın aracını belirleyecek buyruk onaylayıcı buyruktur, ancak bizi neyin mutlu kılacağına dair soruyu net olarak yanıtlayabilmek imkânsızdır; bu kişiden kişiye değişebilir. Dolayısıyla onaylayıcı buyruklar tam olarak buyurmazlar, zira mutluluğu sağlayacak eylemleri akıl yoluyla değil, deneye dayalı olarak varsayabiliriz.
Evrensel Yasa Formülü
Kesin buyruk ise eylemin içeriğiyle ve ondan çıkacak sonuçla ilgilenmez, eylemin biçimiyle ve onu ortaya çıkaran ilkeyle ilgilidir. Bu buyruk aynı zamanda ahlaklılık (Sittlichkeit) buyruğu olarak da adlandırılabilir.Ahlak buyrukları hiçbir zaman başka bir amaç için araç değildir ve deneyden çıkarılamazlar. Ödev eylemlerimiz için bir anlam taşıyacak ve gerçekten yasa koymayı sağlayan bir kavram olacaksa, bu ödev yalnızca kesin buyruklarla dile getirilebilir, koşullu buyruklarla dile getirilemez.Kant'a göre kesin buyruk bir tanedir; birinci bölümde farklı bir şekilde formüle edilen buyruk bu defa şu şekilde ortaya konur: ancak aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceğin maksime göre eylemde bulun. Kesin buyruk dolayısıyla ahlak yasasıdır ve nesneldir. Bir eylemimin ilkesi bütün akıl sahibi varlıklar için geçerli evrensel bir yasa haline gelebilmelidir.
Kesin buyruğu daha iyi kavrayabilmek için Kant'ın Ahlak Metafiziği'nde detaylandıracağı ödev ayrımına dayalı olarak tartıştığı dört örneği incelemek yararlı olabilir. Birinci örnek kişinin kötü yaşam koşullarından kurtulmak için intiharı bir yol olarak seçip seçemeyeceğidir. Kant'a göre ben sevgisi, yani belirlenimi yaşamı sürdürmek ve geliştirmek olan doğa kendisinden yola çıkarak kendisini yok edemez, bu açık bir çelişki olacaktır. Ayrıca burada intihar bir amaç olarak görülemez, kötü koşullardan kurtulma amacının bir aracı olarak işlev görür. Dolayısıyla intihar kişinin kendisine karşı en temel ödevini ihlal eder.
İkinci örnek, birinci bölümde başka bir örnek üzerinden açıkladığımız borç alma eylemidir. Burada da yalan söylemekle herkesin yalan söyleyebilmesini, hiç kimsenin sözünü tutmamasını evrensel bir yasa olarak isteyemeyeceğimden, yalan söylemekle başkalarına karşı en temel ödevimi ihlal edeceğimden dolayı, bu tür bir isteme kendi kendisiyle çelişecektir.
Üçüncü örnek kişinin yetilerini geliştirmemeyi tercih edip edemeyeceğidir; Kant akıl sahibi her varlığın kendisinde olan bütün yetileri geliştirmeyi zorunlu olarak isteyeceğini çünkü bu yetilerin her çeşit olanaklı amaçlar için kendisine verildiğini ve yararlı olduğunu öne sürer. Wood'a göre bu örnekte de kişinin kendisine karşı olan ödevlerinden birini ihlal etmesini görürüz.
Son örnek ise başkalarına karşı ödevlerimizden birinin ihlali anlamına gelir. Bu örnek başkalarına yardım etmemek ve kimseden yardım beklememek gibi bir ilkenin doğa yasası olmasını isteyip isteyemeyeceğimi üzerine kuruludur. “Bu bir doğa yasası olsaydı insan türü varlığını sürdürebilir, hatta insanların birbirini kandırdığı bu durumdan çok daha iyi bir durumda olurdu,” diyen Kant'a göre yine de bu isteme kendi kendisiyle çelişirdi, “çünkü birçok durum ortaya çıkabilir ki, kendisi başkalarının sevgisine ve duygudaşlığına gereksinim duyar ve kendi istemesiyle ortaya çıkmış bir doğa yasası yüzünden dilediği kadar yardım umudundan kendini yoksun bırakmış olur.”
İnsanlık Formülü
Kesin buyruğu üç ayrı formülasyonla dile getiren Kant'ın ilk formülü, yani evrensel doğa yasası formülü, hangi ilkenin evrensel yasa olmaya uygun olduğunu gösteren formel bir test yöntemi olarak görülebilir. Yani, herhangi bir eylemimi belirleyen ilkenin herkesin eylemini belirlemesini isteyip isteyemeyeceğimi sorarak ilkemin ahlaka uygun olup olmadığını test edebilirim.
Ancak kesin buyruğun ikinci formülasyonu kesin buyruğun olanaklılık koşulunu ortaya koymayı amaçlar. Kant'a göre kendi varoluşu mutlak bir değere sahip olan, kendisi amaç olarak bazı yasaların nedeni olabilecek bir şey varsayılırsa olanaklı bir kesin buyruğun nedeni ancak onda bulunabilir. Her akıl sahibi varlık şu veya bu isteme için rastgele kullanılacak sırf bir araç olarak değil kendisi amaç olarak vardır; ve gerek kendine gerekse başka akıl sahibi varlıklara yönelen bütün eylemlerinde hep aynı zamanda amaç olarak görülmelidir. Yani insanın rasyonalitesi, kendinde amaç olmasından kaynaklanan değeri kesin buyruğun imkânını sağlar. Dolayısıyla, Kendinde Amaç Olarak İnsanlık Formülü olarak bilinen formülasyon şu şekilde ortaya konur: “İnsanlığı, kendinde ve başkalarında hiçbir zaman sırf bir araç olarak değil, aynı zamanda hep bir amaç olarak görecek gibi eyle.”
Buraya kadar gördüğümüz üzere insanın davranışının ahlaki olması, yalnızca ödevden dolayı yapılmasından yani ödeve saygıdan kaynaklanır. Akıl sahibi varlıkların kendinde amaç olmasından dolayı, ahlak yasası her eylemimizin çerçevesini, kendimize ve başkalarına duyduğumuz saygıyı ihlal etmeyeceğimiz noktada çizer. Bu kişinin ve başkalarının sırf araç olarak görülmemeleri gereğinin yanı sıra herkesin başkalarının amaçlarının gerçekleşmesi için de elimizden gelen çabayı göstermemiz gerektiğini söyler. “Kesin buyruk, insanlara, kendilerine ve birbirlerine saygıyla bağlanmalarını ve davranmalarını buyurmakla onlar arasında, yani akıl varlıkları arasında ideal bir birlik, beraberlik hazırlamış olur.”
Özerklik Formülü
Üçüncü formülasyon olan Özerklik Formülü ise ahlak yasasının kişiyi otonomisinden, yani kendi yasalarını kendisinin koymasından dolayı bağladığını ortaya koyar. Kant burada heteronomi ve otonomi arasında kendi felsefesi için çok temel bir ayrım geliştirir. İnsanın her zaman birtakım yasalara bağlı olarak düşünüldüğünü ancak hiçbir zaman kendi koyduğu, dolayısıyla birinci formüle göre evrensel olmak durumunda olan yasalara bağlı olduğunun, kendi istemesine uygun eylemde bulunduğunun görülmediğini söyleyen Kant'a göre dışarıdan dayatılan (heteronom) her türlü yasa her zaman belirli bir ilgiyi de beraberinde getirmek zorundadır. Bir ilginin varlığı, kaynağı ne olursa olsun, buyruğun her zaman koşullu olmasını da zorunlu kılar ve o buyruğun ahlak yasası olmasını engeller.
Dolayısıyla insanın ancak kendi istemesinden kaynaklanan eylemlerde bulunması ve kendini genel yasa koyucu olarak görmesi kesin buyruğu yani ahlak yasasını mümkün kılar. Her akıl sahibi varlığın kendini ve herkes bağlayan yasalar ortaya koyması da, ortak yasalar aracılığıyla kurulan sistematik bir birliğin, Kant'ın deyişiyle Amaçlar Krallığı'nın düşünülmesi mümkün hale gelir. Kendini de bağlayan genel yasaların koyucusu olmakla bu krallığın bir üyesi olan her akıl sahibi varlık otonomisiyle, yani kendini başkalarının istemesine bağlı kılmadan yasa koyucu olarak hareket etmesiyle de krallığın başıdır. Kant'ın burada ortaya koyduğu düşünce şu şekilde formüle edilir: bütün maksimler kendi yasa koymalarıyla doğanın bir krallığı olarak olanaklı bir amaçlar krallığıyla uyuşmalıdır. Ya da aynı formülasyon şu şekilde ifade edilebilir: Sırf olanaklı bir amaçlar krallığının genel yasa koyucu bir üyesinin ilkelerine göre eylemde bulun.
III. Ahlak metafiziğinden saf pratik aklın eleştirisine doğru son adım
Bu noktaya dek ahlaklılık kavramı geliştirilmiş ve isteme özerkliğinin ahlaklılığın temelinde olduğu gösterilmiş olmakla birlikte, ahlak yasasının yani kesin buyruğun akıl sahibi varlıklar için zorunlu olup olmadığı ve özgürlüğün akıl tarafından kanıtlanıp kanıtlanamayacağı bu bölümün konusudur.
Kant üçüncü bölüme, istemenin akıl sahibi varlıkların nedenselliği olduğunu, yani istemenin dış faktörler tarafından belirlenmediğini öne sürerek başlar. Akıl sahibi varlıklar dışında her şey doğa nedenselliğine tabidir. Dış faktörler tarafından belirlenmeme anlamında özgürlük, yani özgürlüğün negatif tanımı Kant'ı özgürlüğün pozitif tanımına, yani ahlaki eylemlerin kaynağının akıl olduğu savına götürür. “İstemenin özgürlüğü özerklikten başka, yani istemenin kendi kendine yasa olma özelliğinden başka bir şey değildir” ve bu bütün akıl sahibi varlıklar için geçerli varsayılmalıdır. Özgürlüğün pozitif tanımından hem özgür bir isteme ile ahlak yasaları altında bir istemenin aynı şey olduğu, hem de akıl sahibi varlıkların doğadaki diğer her şeyden farklı olarak, kendilerine özgü, doğa nedenselliğinin dışında özel türden yasaları olan bir nedenselliğe bağlı olduğu çıkar. Ancak Kant bu özgürlüğü yalnızca pratik anlamda bir özgürlük fikri olarak varsaymamız gerektiğini söyler, teorik bakımdan özgürlüğün kanıtlanmasını Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'nde ele almaz.
Özgürlük idesi, insanın iki dünyaya ait bir varlık olarak tanımlanmasına dayanır. İnsan bir yanıyla doğa nedenselliği zincirinin kesintisiz bir biçimde işlediği fenomenal dünyaya, özgür eyleyen bir varlık olması dolayısıyla da numenal dünyaya aittir. Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'nde bu dünyalara sırasıyla duyular dünyası ve anlama yetisi dünyası ya da düşünülür dünya adı verilir (70). Kendimizi özgür olarak düşündüğümüzde kendimizi anlama yetisi dünyasına onun üyeleri olarak taşırız ve istemenin özerkliğini sonucuyla yani ahlaklılıkla birlikte kabul ederiz; kendimizi yükümlülük altında düşündüğümüz zaman ise kendimizi duyular dünyasına ve aynı zamanda anlama yetisinin dünyasına ait sayıyoruz. Anlama yetisinin dünyası duyular dünyasının temelini, dolayısıyla yasalarını da içerdiğinden insan kendini aklın yasasına bağlı kabul eder; dolayısıyla anlama yetisi dünyasının yasaları insan için buyruk, bu ilkeye uygun eylemler de ödev olarak görülmelidir.
Özgürlüğü varsaymamız gerekirken aynı zamanda olup biten her şeyin doğa yasalarınca istisnasız belirlenmesinin de zorunlu olmasının görünürde bir çelişki yarattığı üzerinde duran Kant, bu görünürdeki çelişkinin numenal dünya ile fenomenal dünya arasındaki ayrımın görülmemesinden kaynaklandığını, özgürlüğün numenal dünyaya, doğa nedenselliğinin ise fenomenal dünyaya ait olduğunu gösterir. Ancak insan kendisini anlama yetisi dünyasında düşünebilmekle birlikte bu dünyaya dair herhangi bir şey söyleyebilme ya da özgürlüğün nasıl olanaklı olduğunu açıklama kabiliyetinde değildir. Zira ancak yasalara bağlayabileceğimiz, nesnesi herhangi bir olanaklı deneyde verilebilecek şeyleri açıklayabiliriz. Özgürlük ise olanaklı herhangi bir deneyde verilemeyecek bir idedir. O bir istemenin, yani sırf arzulama yetisinden çok farklı bir yetinin (yani kendini bir düşünce varlığı olarak, dolayısıyla doğal içgüdülerden bağımsız, aklın yasalarına göre eylemde bulunmaya belirleme yetisinin) bilincinde olduğuna inanan bir varlıkta, aklın zorunlu bir varsayımı olarak geçerlidir.
Kaynakça
- ^ Immanuel Kant, for the Metaphysics of Morals, ed. Allen W. Wood, New Haven: Yale University Press, 2002, s. IX.
- ^ Manfred Kuehn, "Ethics and Anthropology in the Development of Kant's Moral Philosophy", Kant's Groundwork of the Metaphysics of Morals içinde, ed: Jens Timmermann, Cambridge: Cambridge University Press, 2009, s. 7.
- ^ Immanuel Kant, Seçilmiş Yazılar, çev: Nejat Bozkurt, İstanbul: Remzi, 1984, s. 8.
- ^ Walter Kaufmann, İnsanı Anlamak I, çev: Aziz Yardımlı, İstanbul: İdea Yayınevi, 1997, s. 97.
- ^ Roger J. Sullivan, An Introduction to Kant's Ethics, New York: Cambridge University Press, 1997, s. 2-3.
- ^ Immanuel Kant, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi, çev: Ioanna Kuçuradi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 1982, s. 2.
- ^ Kant, a.g.e., s. 3.
- ^ Kant, a.g.e., s. 4.
- ^ Kant, a.g.e., s. 7.
- ^ Kant, a.g.e., s. 8.
- ^ Kant, a.g.e., s. 9.
- ^ Kant mutluluğun önemsiz olduğunu dile getirmekte değildir, ancak mutluluğu amaç olarak ele alan ahlak felsefelerinin aksine, mutluluğun koşulsuz bir amaç olamayacağını öne sürmektedir. Yoksa özellikle pratik antropolojiyle ilgili derslerinde gösterdiği üzere, hem insanın kendisi hem de bir bütün olarak insanlık için mutluluk pragmatik bir amaçtır. Bkz. Allen W. Wood, "Kant and the Problem of Human Nature", Essays on Kant's Anthropology içinde, ed: Brian Jacobs ve Patrick Kain, New York: Cambridge University Press, 2003, s. 52.
- ^ Kant, a.g.e., s. 10-11.
- ^ Kant, a.g.e., s. 12-13.
- ^ a b Kant, a.g.e., s. 15.
- ^ Kant, a.g.e., s. 17.
- ^ Knut Hamsun, Açlık, çev: Behçet Necatigil, İstanbul: Varlık, 1996.
- ^ Kant, a.g.e., s. 29.
- ^ Kant, a.g.e., s. 30.
- ^ Kant, a.g.e., s. 33.
- ^ Kant, a.g.e., s. 42.
- ^ Kant, a.g.e., s. 38.
- ^ Kant'ın ahlak felsefesiyle ilgili eleştirilerin önemli bir kısmı bu dört örnekle ve kesin buyruğun birinci formülasyonuyla ilgilidir. Bu eleştirilerden biri için Bkz. Kaufmann, İnsanı Anlamak I, s. 101. Ancak Wood'a göre hem Kant'ı eleştirenler hem de onu savunmaya çalışanlar birinci formülasyona gereğinden fazla önem vermişler, Kant'ın amacını yanlış anlamışlardır. Allen W. Wood, Kant, çev: Aliye Kovanlıkaya, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2009, s. 173-177.
- ^ a b c Allen W. Wood, a.g.e., s. 175.
- ^ Kant, a.g.e., s. 38-40.
- ^ Kant, a.g.e., s. 45.
- ^ Kant, a.g.e., s. 46.
- ^ Ülker Öktem, "Kant Ahlakı", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Dergisi içinde, Cilt: 18, Yıl: 2007, s. 5. [1] 24 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Erişim tarihi: 03.01.2014.
- ^ Kant, a.g.e., s. 50.
- ^ Kant, a.g.e., sf. 51.
- ^ Kant, a.g.e., sf. 54.
- ^ Kant, a.g.e., s. 56.
- ^ Kant, a.g.e., s. 64.
- ^ Kant, a.g.e., s. 65.
- ^ Kant, a.g.e., s. 70.
- ^ a b Kant, a.g.e., s. 72.
- ^ Kant, a.g.e., s. 78.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi Grundlegung zur Metaphysik der Sitten 100 sayfayi asmayan oldukca kisa bir metin olmasina ragmen Immanuel Kant in ahlak felsefesinin temellerini ortaya koydugu en onemli metindir Ahlak felsefesi alaninda sistematik bir eser hazirlama girisiminden ilk kez 1768 de bahseden Kant yazimina 1783 yilinda basladigi eserin ilk baskisini 1785 tarihinde en onemli eseri kabul edilen Saf Aklin Elestirisi nden dort yil sonra yapti Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi aslen Pratik Aklin Elestirisi ne hazirlik olarak dusunulmustu Bu eserde ortaya konan ahlak felsefesinin esaslari Pratik Aklin Elestirisi nde ve gec bir donemde yazdigi Ahlak Metafizigi nde Metaphysik der Sitten genis bicimde aciklanir ve incelenir Immanuel KantKantcilik Kavramlar IcerikNumenSapere audeAnalitik sentetik ayrimiKategorik buyrukSaf Aklin ElestirisiOnemli EserleriAri Usun ElestirisiPratik Usun ElestirisiAhlak Metafiziginin Temellendirilmesi Gelecekte Bir Bilim Olarak Ortaya Cikabilecek Her Metafizige ProlegomenaKant Felsefesinde Onemli KisilerGeorge BerkeleyRene DescartesArthur SchopenhauerBaruch SpinozaJohann Gottlieb Fichte Georg Wilhelm Friedrich Hegel David HumeIlgili konularAlman idealizmi Yeni KantcilikBu kutu goruntuletartisdegistir Eser Turkcede ilk kez tam metin olarak 1982 yilinda Hacettepe Universitesi nden Prof Dr Ioanna Kucuradi nin cevirisiyle Almanca asli ile birlikte Hacettepe Universitesi Yayinlari tarafindan yayimlandi ayni metnin daha sonraki baskilari Turkiye Felsefe Kurumu tarafindan yapildi Prof Dr Nejat Bozkurt tarafindan yapilmis bir diger ceviri ise 1984 tarihli Secilmis Yazilar baslikli bir kitapta Kant in diger bazi yazilariyla beraber Remzi Kitabevi tarafindan yayimlandi Walter Kaufmann a gore Kant ozerklik anlayisini ve ahlaksal akilciligini ilk kez Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi eserinde gelistirir Kant in bu metindeki temel sorusu ozerklik ve ozgur istenc belirlenimci bir Newton evreninde nasil olanaklidir sorusuydu Saf Aklin Elestirisi nde ozgurlugun bir imkan olarak varligini ortaya koyan Kant Pratik Aklin Elestirisi nde ise ozgurlugun pozitif olarak varligini gosterecek ve ne yapmaliyim sorusuna yanit arayacakti Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi ise bu iki metin arasindaki gecisi saglamakta ve deneyden bagimsiz bir ahlak metafiziginin temel ilkelerini ortaya koymaya calismaktadir Dolayisiyla Ahlak Metafiziginin Temelleri Kant in etik sistemini ortaya koydugu bir metin olmakla birlikte tek basina bu sistemi butunuyle anlamak icin yeterli degildir Roger J Sullivan Saf Aklin Elestirisi basta olmak uzere diger iki kritigin Saf Aklin Sinirlari Dahilinde Din Die Religion innerhalb der Grenzen der Blossen Vernunft ve Turkceye cevrilmemis olan Ahlak Metafizigi adli eserinin yani sira siyaset felsefesine dair metinlerinin de esit oneme sahip oldugunu dile getirir Kitap onsoz ve uc bolumden olusur Bu bolumlerin basliklari soyledir 1 Ahlaka iliskin siradan akil bilgisinden felsefi olana gecis 2 Yaygin ahlak felsefesinden ahlak metafizigine gecis 3 Ahlak metafiziginden saf pratik aklin elestirisine dogru son adim Onsozde felsefeyi Mantik Fizik ve Etik olarak uc bolume ayiran Kant a gore felsefenin birinci konusu olan mantik bicimseldir ve anlama yetisiyle aklin bicimiyle ve dusunmenin genel kurallariyla ugrasir Belirli nesneler ve bu nesnelerin bagli oldugu yasalarla ilgili olan icerikli felsefe ise Fizik ve Etik olarak ikiye ayrilir Fizik doga yasalariyla Etik ise ozgurlugun yasalariyla ilgilenir Etik de deneysel ve a priori olmak uzere ikiye ayrilir deneysel kisim Kant a gore Pratik Antropolojidir etigin akilsal kismi ise Ahlak olarak adlandirilir Kant Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi nde deneyden pratik antropolojiden tamamen arindirilmis saf bir ahlak felsefesinin imkanini arastirir Yukumluluk nedeni insanin dogal yapisinda ya da icinde bulundugu dunyanin kosullarinda degil a priori olarak dogrudan dogruya saf aklin kavramlarinda aranmalidir Ahlaki bu sekilde deneye dayanan butun verilerden yalitarak yalnizca a priori ilkeler uzerinden kurma cabasi temellerini deneyin ilkelerinde bulan her turlu buyrugun ancak pratik kural olarak adlandirilmasi gerektigini ahlak yasasinin ise insana akil sahibi bir varlik olmasi hasebiyle akil tarafindan dikte edilen a priori ilkeler oldugunu one surmek demektir Kendi sozleriyle ifade edecek olursak Ahlak Metafiziginin isi olanakli bir saf istemenin idesini ve ilkelerini arastirmaktir Elinizdeki Temellendirme ahlakliligin en yuksek ilkesinin aranip bulunmasindan ve saptanmasindan ote bir sey degildir kendi basina kendi amaci bakimindan bir butun olusturur ve diger butun ahlak arastirmalarindan ayrilmasi gereken bir istir I Bolum Ahlaka iliskin siradan akil bilgisinden felsefi olana gecis Kant birinci bolumde her insanin kendi akliyla bulabilecegi ahlak bilgisinin ilkesine ulasmayi amaclar Iyi isteme kavramiyla acilan birinci bolum yasaya saygidan dolayi yapilan eylemin zorunlulugu olarak tanimlanan odev kavraminin aciklanmasiyla sona erer Iyi isteme niyet Kitabin birinci bolumu Kant a ait en iyi bilinen ifadelerden biriyle baslar Dunyada dunyanin disinda bile iyi bir istemeden ein guter Wille a good will baska kayitsiz sartsiz iyi sayilabilecek hicbir sey dusunulemez Zira yalnizca iyi bir isteme kosulsuz bir iyi olabilir insanin zeka anlama yetisi gibi butun diger nitelikleri ve cesaret kararlilik gibi karakter ozellikleri tek baslarina iyi bir isteme olmaksizin kotu yonde de kullanilabilecek niteliklerdir Iyi isteme ayrica etkilerinden ve basardiklarindan degil konan herhangi bir amaca uygunlugundan da degil yalnizca isteme olarak kendi basina iyidir ve ona her seyin ustunde bir deger verilmelidir Diger bircok etik anlayisin merkezinde yer alan mutluluk kavrami Kant icin kosulsuz bir amac durumunda degildir Kant doganin asil amaci insanin mutlulugu olsaydi bu amacin gerceklestiricisi olarak insanin aklini gormekle pek isabetsiz bir gerceklestirici bulmus olurdu der cunku Kant a gore diger hayvanlarda oldugu gibi yalnizca icgudu insani mutlu edecek eylemleri gostermek icin yeterlidir Yetistirilmis bir akil yasamin ve mutlulugun tadini cikarmak icin ne kadar cok ugrasirsa insanin hakiki mutluluktan o denli uzaklasacagina vurgu yapan Kant aklin bizi dogrudan mutluluga eristirecek bir yeti olmaktan cok bilakis onun onune engel olarak cikmaya meyilli bir yeti oldugunu soyler Dolayisiyla aklin temel amaci kendi basina iyi istemeyi ortaya cikarmak olmalidir Odev ve Kesin Buyruk Kant aklin amacini bu sekilde belirledikten sonra iyi isteme kavramini iceren odev kavraminin incelenmesine gecer ve uclu bir ayrim getirir odeve aykiri davranislar odeve uygun davranislar ve odevden dolayi davranislar Odeve aykiri davranislar basit anlamda yalan soylemek insanlara kotu davranmak gibi odevle catisan davranislardir Odeve uygun davranislar ise ikiye ayrilir ya gorunuste odeve uygun olan ama insanlarin onlara dogrudan dogruya hicbir egilim duymadiklari ama yine de baska bir egilim tarafindan itildikleri icin yaptiklari eylemler ya da gorunuste odeve uygun olan ve insanlarin bu eyleme dogrudan dogruya egilim duydugu davranislar Kant in ikinci durum icin verdigi ornek iyi bilinir Bir bakkalin deneyimsiz musterisini aldatmamasi odeve uygundur cok alisverisin yapildigi yerde zeki tuccar da bunu yapmaz herkes icin degismez bir fiyat koyar oyle ki bir cocuk baska herkes gibi ondan alisveris yapar Dolayisiyla insanlara durustce hizmet edilir ancak bu tuccarin bunun odevden dolayi ve durustluk ilkesinden dolayi boyle yaptigina inanmamiz icin pek yeterli degildir cikari gerektiriyordu bunu ama ayrica sevgiden dolayi birini digerine fiyat konusunda yeglemesi icin musterilere dogrudan dogruya bir egilimi olmasi gerektigi burada dusunulemez Demek ki eylem odevden dolayi ya da dogrudan dogruya egilimden dolayi degil sirf bencil bir amacla yapilmistir Kant icin bir eylemin ilkesinin ahlaki bir degere sahip olmasi o eyleme yonelik hicbir egilimin olmamasi ya da tersi egilimlerin varligi halinde eylemin sirf odeve saygidan dolayi gerceklestirilmesiyle iliskilidir Ornegin insan sever bir kisinin icindeki bu egilimden dolayi ve hicbir bencil egilim tasimadan insanlara yardim etmesinde herhangi bir ahlaki deger bulunmaz Ama ayni kisinin kendi dertlerine fazlaca gomulmus ve dolayisiyla baska insanlarin sikintilari karsisinda icinde herhangi bir duygudaslik hissi olusmadigi durumda icinde bulundugu sikintilara ragmen sirf iyilik yapma odevine saygidan dolayi insanlara iyilik yapmasi bu eylemini ahlaki degere sahip kilar Dolayisiyla doga kisiye ne tur bir karakter vermis olursa olsun eylemlerini bu karakterinden oturu degil odevden dolayi gerceklestirmesi bu eylemlere ahlaki deger katar Kant buradan iki onerme daha turetir odevden dolayi yapilan bir eylem ahlaksal degerini onunla ulasilacak amacta bulmaz onu yapmaya karar verdirten maksimde ilkede bulur ve odev yasaya saygidan dolayi yapilan eylemin zorunlulugudur Dolayisiyla odevden dolayi yapilan eylem sonuclarini hesaba katmayacak hem egilimi hem de istemenin her turlu nesnesini disarida birakacak ve Kant in kesin buyruk kategorischer imperativ dedigi yasadan ve bu yasaya saygidan kaynaklanacaktir Bu yasa ise maksimimin ayni zamanda genel bir yasa olmasini isteyebilecegim sekilden baska turlu hic davranmamaliyim seklinde formule edilir Kesin buyrugun ya da evrensel yasanin daha iyi anlasilmasi icin Knut Hamsun un Aclik romanindan bir ornek getirilebilir Icinde bulundugum kotu durum acligim ve kalacak yerimin olmayisi beni birinden geri odeyemeyecegim halde borc para istemeye itebilir Borc alirsam odeyebilecek bir durumda olmadigimin farkindayimdir en azindan kosullar bunu gostermektedir Ancak bu para kisa sureligine de olsa durumumu duzeltecektir Peki kendim icin iyi oldugunu dusundugum bir sonuc yaratacak olan bu eylemimin evrensel bir yasa olmasini isteyebilir miyim Kant bu kadar gerilimli bir ornek vermese de bu tur bir eylemin ilkesinin evrensel bir yasa olamayacagini one surer zira boylece herkesin yalan soylemenin gerekli oldugunu dusundugu durumlarda yalan soyleyebilecegini bir yasa olarak belirlemis olurum ki bu bir celiskidir II Bolum Yaygin ahlak felsefesinden ahlak metafizigine gecis Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi nin ikinci bolumu Kant in yaygin ahlaksal dunya bilgeligi adini verdigi genelgecer dusuncelerin elestirisiyle baslar ve buyruk kavraminin incelenmesiyle devam eder Buradaki temel soru eylemi zorunlu kilan ilkenin ne oldugu sorusudur Hipotetik Buyruk ve Kategorik Buyruk Dogada her sey yasalara gore etkide bulunur yalnizca akil sahibi varliklarin yasalarin tasarimina yani ilkelere gore eylemde bulunma yetisi ya da istemesi vardir Yani yalnizca akil sahibi varliklarin eylemlerini yonetme iyiye yonelme yetisi bulunmaktadir Insanlar sirf akilsal yaratiklar olsaydi onlarin istemesi her zaman iyi bir isteme olurdu Ama duygularimiz irademiz oldugu icin iyi isteme kendini yapmalisin seklinde bir zorlama bir buyruk olarak ortaya koyar Kant kosullu hypothetisch buyruk ve kesin kategorisch buyruk olmak uzere iki farkli buyruk tanimlar bunlarin ilki insanin ulasmak istedigi herhangi bir amaca yonelik araclar olarak olanakli bir eylemin zorunlulugunu ortaya koyarken ikincisi bir eylemi baska herhangi bir amacla ilgi kurmadan nesnel zorunlu olarak sunan buyruktur Baska bir deyisle eylem sirf baska bir sey icin arac olarak iyi olacaksa buyruk kosullu kendi basina iyi dolayisiyla akla uygun olan bir istemenin ilkesi olarak zorunlu ise kesindir Kosullu buyruklar beceri kurallari bir soruna yonelik problematisch buyruklar ve zeka ogutleri onaylayici assertorisch buyruklar olarak ikiye ayrilirlar Beceri kurallari herhangi bir amac icin gerekli araclari belirlerler Amacin akilsal ve iyi olmasi gerekmez yalnizca belirlenen bir amaca ulasmak icin neyin yapilmasi gerektigi onem tasir Ornegin kosullu buyruk basitce sinavi gecmem icin ders calismamin zorunlu oldugunu soyler Eger sinavi gecmek gibi bir niyetim yoksa bu buyruk benim icin hicbir anlam ifade etmeyecektir Kant bunun yani sira butun akil sahibi varliklar icin kosullu bir buyruk olarak mutlulugu verir Mutlulugu saglamanin aracini belirleyecek buyruk onaylayici buyruktur ancak bizi neyin mutlu kilacagina dair soruyu net olarak yanitlayabilmek imkansizdir bu kisiden kisiye degisebilir Dolayisiyla onaylayici buyruklar tam olarak buyurmazlar zira mutlulugu saglayacak eylemleri akil yoluyla degil deneye dayali olarak varsayabiliriz Evrensel Yasa Formulu Kesin buyruk ise eylemin icerigiyle ve ondan cikacak sonucla ilgilenmez eylemin bicimiyle ve onu ortaya cikaran ilkeyle ilgilidir Bu buyruk ayni zamanda ahlaklilik Sittlichkeit buyrugu olarak da adlandirilabilir Ahlak buyruklari hicbir zaman baska bir amac icin arac degildir ve deneyden cikarilamazlar Odev eylemlerimiz icin bir anlam tasiyacak ve gercekten yasa koymayi saglayan bir kavram olacaksa bu odev yalnizca kesin buyruklarla dile getirilebilir kosullu buyruklarla dile getirilemez Kant a gore kesin buyruk bir tanedir birinci bolumde farkli bir sekilde formule edilen buyruk bu defa su sekilde ortaya konur ancak ayni zamanda genel bir yasa olmasini isteyebilecegin maksime gore eylemde bulun Kesin buyruk dolayisiyla ahlak yasasidir ve nesneldir Bir eylemimin ilkesi butun akil sahibi varliklar icin gecerli evrensel bir yasa haline gelebilmelidir Kesin buyrugu daha iyi kavrayabilmek icin Kant in Ahlak Metafizigi nde detaylandiracagi odev ayrimina dayali olarak tartistigi dort ornegi incelemek yararli olabilir Birinci ornek kisinin kotu yasam kosullarindan kurtulmak icin intihari bir yol olarak secip secemeyecegidir Kant a gore ben sevgisi yani belirlenimi yasami surdurmek ve gelistirmek olan doga kendisinden yola cikarak kendisini yok edemez bu acik bir celiski olacaktir Ayrica burada intihar bir amac olarak gorulemez kotu kosullardan kurtulma amacinin bir araci olarak islev gorur Dolayisiyla intihar kisinin kendisine karsi en temel odevini ihlal eder Ikinci ornek birinci bolumde baska bir ornek uzerinden acikladigimiz borc alma eylemidir Burada da yalan soylemekle herkesin yalan soyleyebilmesini hic kimsenin sozunu tutmamasini evrensel bir yasa olarak isteyemeyecegimden yalan soylemekle baskalarina karsi en temel odevimi ihlal edecegimden dolayi bu tur bir isteme kendi kendisiyle celisecektir Ucuncu ornek kisinin yetilerini gelistirmemeyi tercih edip edemeyecegidir Kant akil sahibi her varligin kendisinde olan butun yetileri gelistirmeyi zorunlu olarak isteyecegini cunku bu yetilerin her cesit olanakli amaclar icin kendisine verildigini ve yararli oldugunu one surer Wood a gore bu ornekte de kisinin kendisine karsi olan odevlerinden birini ihlal etmesini goruruz Son ornek ise baskalarina karsi odevlerimizden birinin ihlali anlamina gelir Bu ornek baskalarina yardim etmemek ve kimseden yardim beklememek gibi bir ilkenin doga yasasi olmasini isteyip isteyemeyecegimi uzerine kuruludur Bu bir doga yasasi olsaydi insan turu varligini surdurebilir hatta insanlarin birbirini kandirdigi bu durumdan cok daha iyi bir durumda olurdu diyen Kant a gore yine de bu isteme kendi kendisiyle celisirdi cunku bircok durum ortaya cikabilir ki kendisi baskalarinin sevgisine ve duygudasligina gereksinim duyar ve kendi istemesiyle ortaya cikmis bir doga yasasi yuzunden diledigi kadar yardim umudundan kendini yoksun birakmis olur Insanlik Formulu Kesin buyrugu uc ayri formulasyonla dile getiren Kant in ilk formulu yani evrensel doga yasasi formulu hangi ilkenin evrensel yasa olmaya uygun oldugunu gosteren formel bir test yontemi olarak gorulebilir Yani herhangi bir eylemimi belirleyen ilkenin herkesin eylemini belirlemesini isteyip isteyemeyecegimi sorarak ilkemin ahlaka uygun olup olmadigini test edebilirim Ancak kesin buyrugun ikinci formulasyonu kesin buyrugun olanaklilik kosulunu ortaya koymayi amaclar Kant a gore kendi varolusu mutlak bir degere sahip olan kendisi amac olarak bazi yasalarin nedeni olabilecek bir sey varsayilirsa olanakli bir kesin buyrugun nedeni ancak onda bulunabilir Her akil sahibi varlik su veya bu isteme icin rastgele kullanilacak sirf bir arac olarak degil kendisi amac olarak vardir ve gerek kendine gerekse baska akil sahibi varliklara yonelen butun eylemlerinde hep ayni zamanda amac olarak gorulmelidir Yani insanin rasyonalitesi kendinde amac olmasindan kaynaklanan degeri kesin buyrugun imkanini saglar Dolayisiyla Kendinde Amac Olarak Insanlik Formulu olarak bilinen formulasyon su sekilde ortaya konur Insanligi kendinde ve baskalarinda hicbir zaman sirf bir arac olarak degil ayni zamanda hep bir amac olarak gorecek gibi eyle Buraya kadar gordugumuz uzere insanin davranisinin ahlaki olmasi yalnizca odevden dolayi yapilmasindan yani odeve saygidan kaynaklanir Akil sahibi varliklarin kendinde amac olmasindan dolayi ahlak yasasi her eylemimizin cercevesini kendimize ve baskalarina duydugumuz saygiyi ihlal etmeyecegimiz noktada cizer Bu kisinin ve baskalarinin sirf arac olarak gorulmemeleri gereginin yani sira herkesin baskalarinin amaclarinin gerceklesmesi icin de elimizden gelen cabayi gostermemiz gerektigini soyler Kesin buyruk insanlara kendilerine ve birbirlerine saygiyla baglanmalarini ve davranmalarini buyurmakla onlar arasinda yani akil varliklari arasinda ideal bir birlik beraberlik hazirlamis olur Ozerklik Formulu Ucuncu formulasyon olan Ozerklik Formulu ise ahlak yasasinin kisiyi otonomisinden yani kendi yasalarini kendisinin koymasindan dolayi bagladigini ortaya koyar Kant burada heteronomi ve otonomi arasinda kendi felsefesi icin cok temel bir ayrim gelistirir Insanin her zaman birtakim yasalara bagli olarak dusunuldugunu ancak hicbir zaman kendi koydugu dolayisiyla birinci formule gore evrensel olmak durumunda olan yasalara bagli oldugunun kendi istemesine uygun eylemde bulundugunun gorulmedigini soyleyen Kant a gore disaridan dayatilan heteronom her turlu yasa her zaman belirli bir ilgiyi de beraberinde getirmek zorundadir Bir ilginin varligi kaynagi ne olursa olsun buyrugun her zaman kosullu olmasini da zorunlu kilar ve o buyrugun ahlak yasasi olmasini engeller Dolayisiyla insanin ancak kendi istemesinden kaynaklanan eylemlerde bulunmasi ve kendini genel yasa koyucu olarak gormesi kesin buyrugu yani ahlak yasasini mumkun kilar Her akil sahibi varligin kendini ve herkes baglayan yasalar ortaya koymasi da ortak yasalar araciligiyla kurulan sistematik bir birligin Kant in deyisiyle Amaclar Kralligi nin dusunulmesi mumkun hale gelir Kendini de baglayan genel yasalarin koyucusu olmakla bu kralligin bir uyesi olan her akil sahibi varlik otonomisiyle yani kendini baskalarinin istemesine bagli kilmadan yasa koyucu olarak hareket etmesiyle de kralligin basidir Kant in burada ortaya koydugu dusunce su sekilde formule edilir butun maksimler kendi yasa koymalariyla doganin bir kralligi olarak olanakli bir amaclar kralligiyla uyusmalidir Ya da ayni formulasyon su sekilde ifade edilebilir Sirf olanakli bir amaclar kralliginin genel yasa koyucu bir uyesinin ilkelerine gore eylemde bulun III Ahlak metafiziginden saf pratik aklin elestirisine dogru son adim Bu noktaya dek ahlaklilik kavrami gelistirilmis ve isteme ozerkliginin ahlakliligin temelinde oldugu gosterilmis olmakla birlikte ahlak yasasinin yani kesin buyrugun akil sahibi varliklar icin zorunlu olup olmadigi ve ozgurlugun akil tarafindan kanitlanip kanitlanamayacagi bu bolumun konusudur Kant ucuncu bolume istemenin akil sahibi varliklarin nedenselligi oldugunu yani istemenin dis faktorler tarafindan belirlenmedigini one surerek baslar Akil sahibi varliklar disinda her sey doga nedenselligine tabidir Dis faktorler tarafindan belirlenmeme anlaminda ozgurluk yani ozgurlugun negatif tanimi Kant i ozgurlugun pozitif tanimina yani ahlaki eylemlerin kaynaginin akil oldugu savina goturur Istemenin ozgurlugu ozerklikten baska yani istemenin kendi kendine yasa olma ozelliginden baska bir sey degildir ve bu butun akil sahibi varliklar icin gecerli varsayilmalidir Ozgurlugun pozitif tanimindan hem ozgur bir isteme ile ahlak yasalari altinda bir istemenin ayni sey oldugu hem de akil sahibi varliklarin dogadaki diger her seyden farkli olarak kendilerine ozgu doga nedenselliginin disinda ozel turden yasalari olan bir nedensellige bagli oldugu cikar Ancak Kant bu ozgurlugu yalnizca pratik anlamda bir ozgurluk fikri olarak varsaymamiz gerektigini soyler teorik bakimdan ozgurlugun kanitlanmasini Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi nde ele almaz Ozgurluk idesi insanin iki dunyaya ait bir varlik olarak tanimlanmasina dayanir Insan bir yaniyla doga nedenselligi zincirinin kesintisiz bir bicimde isledigi fenomenal dunyaya ozgur eyleyen bir varlik olmasi dolayisiyla da numenal dunyaya aittir Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi nde bu dunyalara sirasiyla duyular dunyasi ve anlama yetisi dunyasi ya da dusunulur dunya adi verilir 70 Kendimizi ozgur olarak dusundugumuzde kendimizi anlama yetisi dunyasina onun uyeleri olarak tasiriz ve istemenin ozerkligini sonucuyla yani ahlaklilikla birlikte kabul ederiz kendimizi yukumluluk altinda dusundugumuz zaman ise kendimizi duyular dunyasina ve ayni zamanda anlama yetisinin dunyasina ait sayiyoruz Anlama yetisinin dunyasi duyular dunyasinin temelini dolayisiyla yasalarini da icerdiginden insan kendini aklin yasasina bagli kabul eder dolayisiyla anlama yetisi dunyasinin yasalari insan icin buyruk bu ilkeye uygun eylemler de odev olarak gorulmelidir Ozgurlugu varsaymamiz gerekirken ayni zamanda olup biten her seyin doga yasalarinca istisnasiz belirlenmesinin de zorunlu olmasinin gorunurde bir celiski yarattigi uzerinde duran Kant bu gorunurdeki celiskinin numenal dunya ile fenomenal dunya arasindaki ayrimin gorulmemesinden kaynaklandigini ozgurlugun numenal dunyaya doga nedenselliginin ise fenomenal dunyaya ait oldugunu gosterir Ancak insan kendisini anlama yetisi dunyasinda dusunebilmekle birlikte bu dunyaya dair herhangi bir sey soyleyebilme ya da ozgurlugun nasil olanakli oldugunu aciklama kabiliyetinde degildir Zira ancak yasalara baglayabilecegimiz nesnesi herhangi bir olanakli deneyde verilebilecek seyleri aciklayabiliriz Ozgurluk ise olanakli herhangi bir deneyde verilemeyecek bir idedir O bir istemenin yani sirf arzulama yetisinden cok farkli bir yetinin yani kendini bir dusunce varligi olarak dolayisiyla dogal icgudulerden bagimsiz aklin yasalarina gore eylemde bulunmaya belirleme yetisinin bilincinde olduguna inanan bir varlikta aklin zorunlu bir varsayimi olarak gecerlidir Kaynakca Immanuel Kant for the Metaphysics of Morals ed Allen W Wood New Haven Yale University Press 2002 s IX Manfred Kuehn Ethics and Anthropology in the Development of Kant s Moral Philosophy Kant s Groundwork of the Metaphysics of Morals icinde ed Jens Timmermann Cambridge Cambridge University Press 2009 s 7 Immanuel Kant Secilmis Yazilar cev Nejat Bozkurt Istanbul Remzi 1984 s 8 Walter Kaufmann Insani Anlamak I cev Aziz Yardimli Istanbul Idea Yayinevi 1997 s 97 Roger J Sullivan An Introduction to Kant s Ethics New York Cambridge University Press 1997 s 2 3 Immanuel Kant Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi cev Ioanna Kucuradi Ankara Hacettepe Universitesi 1982 s 2 Kant a g e s 3 Kant a g e s 4 Kant a g e s 7 Kant a g e s 8 Kant a g e s 9 Kant mutlulugun onemsiz oldugunu dile getirmekte degildir ancak mutlulugu amac olarak ele alan ahlak felsefelerinin aksine mutlulugun kosulsuz bir amac olamayacagini one surmektedir Yoksa ozellikle pratik antropolojiyle ilgili derslerinde gosterdigi uzere hem insanin kendisi hem de bir butun olarak insanlik icin mutluluk pragmatik bir amactir Bkz Allen W Wood Kant and the Problem of Human Nature Essays on Kant s Anthropology icinde ed Brian Jacobs ve Patrick Kain New York Cambridge University Press 2003 s 52 Kant a g e s 10 11 Kant a g e s 12 13 a b Kant a g e s 15 Kant a g e s 17 Knut Hamsun Aclik cev Behcet Necatigil Istanbul Varlik 1996 Kant a g e s 29 Kant a g e s 30 Kant a g e s 33 Kant a g e s 42 Kant a g e s 38 Kant in ahlak felsefesiyle ilgili elestirilerin onemli bir kismi bu dort ornekle ve kesin buyrugun birinci formulasyonuyla ilgilidir Bu elestirilerden biri icin Bkz Kaufmann Insani Anlamak I s 101 Ancak Wood a gore hem Kant i elestirenler hem de onu savunmaya calisanlar birinci formulasyona gereginden fazla onem vermisler Kant in amacini yanlis anlamislardir Allen W Wood Kant cev Aliye Kovanlikaya Ankara Dost Kitabevi Yayinlari 2009 s 173 177 a b c Allen W Wood a g e s 175 Kant a g e s 38 40 Kant a g e s 45 Kant a g e s 46 Ulker Oktem Kant Ahlaki Ankara Universitesi Dil ve Tarih Cografya Fakultesi Felsefe Bolumu Dergisiicinde Cilt 18 Yil 2007 s 5 1 24 Kasim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Erisim tarihi 03 01 2014 Kant a g e s 50 Kant a g e sf 51 Kant a g e sf 54 Kant a g e s 56 Kant a g e s 64 Kant a g e s 65 Kant a g e s 70 a b Kant a g e s 72 Kant a g e s 78