Kendiliğinden oluşum, canlıların cansız maddelerden ortaya çıkabileceğini ve bu tür süreçlerin olağan ve düzenli olduğunu savunan, geçerliliğini yitirmiş bilimsel bir teoridir. Pire gibi bazı canlı türlerinin toz gibi cansız maddelerden ya da kurtçukların ölü etten ortaya çıkabileceği varsayılmıştır. Kendiliğinden oluşum doktrini, daha önceki doğa filozoflarının çalışmalarını ve organizmaların ortaya çıkışına ilişkin çeşitli antik açıklamaları derleyip genişleten Yunan filozof ve doğa bilimci Aristoteles tarafından tutarlı bir şekilde sentezlenmiştir. Kendiliğinden oluşum iki bin yıl boyunca bilimsel bir gerçek olarak kabul edilmiştir. İtalyan biyologlar Francesco Redi ve Lazzaro Spallanzani'nin deneyleriyle 17. ve 18. yüzyıllarda sorgulanmasına rağmen, 19. yüzyılın ortalarında Fransız kimyager Louis Pasteur ve İrlandalı fizikçi John Tyndall'ın çalışmalarına kadar gözden düşmemiştir.
Kendiliğinden oluşumun reddi biyologlar arasında artık tartışmalı değildir. 19. yüzyılın ortalarında Pasteur ve diğerlerinin yaptığı deneylerin geleneksel kendiliğinden oluşum teorisini çürüttüğü düşünülüyordu. Tüm yaşam yaklaşık dört milyar yıl önce tek bir formdan evrimleşmiş gibi göründüğünden, dikkatler bunun yerine yaşamın kökenine çevrilmiştir.
Tanım
"Kendiliğinden" oluşum hem farklı yaşam türlerinin tohum, yumurta veya ebeveyn dışındaki belirli kaynaklardan tekrar tekrar ortaya çıkabileceği varsayılan süreçler, hem de bu tür olguları desteklemek için sunulan teorik ilkeler anlamına gelir. Bu doktrin için önemli olan, yaşamın yaşam olmayandan geldiği ve ebeveyn gibi nedensel bir etkene ihtiyaç duyulmadığı fikirleridir. Farelerin ve diğer hayvanların Nil'in çamurundan mevsimsel olarak oluşması, pirelerin toz gibi cansız maddelerden ortaya çıkması ya da ölü etinde kurtçukların görülmesi gibi örnekler ileri sürülmüştür. Bu tür fikirlerin, yaşamın yaklaşık dört milyar yıl önce, milyonlarca yıllık bir zaman dilimi içinde cansız maddelerden ortaya çıktığını ve daha sonra şu anda var olan tüm formlara çeşitlendiğini iddia eden modern yaşamın kökeni hipoteziyle ortak bir yanı vardır.
Bazen heterogenez veya ksenogenez olarak da bilinen eşdeğer oluşum terimi, bir yaşam formunun, konakçılarının vücutlarından tenyalar gibi farklı, ilgisiz bir formdan ortaya çıktığı varsayılan süreci tanımlar.
Antik Çağ
Sokrates öncesi filozoflar
M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda aktif olan ve antik dönemde physiologoi (Yunanca: φυσιολόγοι; Türkçede fiziksel ya da doğal filozoflar) olarak adlandırılan erken dönem Yunan filozofları, daha önce tanrılara atfedilen olgulara doğal açıklamalar getirmeye çalışmışlardır. Physiologoi'ler dış dünyanın rasyonel birliğini vurgulayarak ve teolojik ya da mitolojik açıklamaları reddederek şeylerin maddi ilkesini ya da arkhe'sini (Yunanca: ἀρχή) aramışlardır.
Her şeyin evrenin temel doğasından, apeiron'dan (ἄπειρον) ya da "sınırsız" veya "sonsuz"dan kaynaklandığına inanan Anaksimandros, muhtemelen yaşamın cansız maddeden kendiliğinden geliştiğini öne süren ilk batılı düşünürdü. Sonsuza dek hareket halinde olan apeiron'un ilkel kaosu, temel zıtlıkların (örneğin ıslak ve kuru, sıcak ve soğuk) dünyadaki çok sayıda ve çeşitli şeyleri oluşturduğu ve şekillendirdiği bir platform görevi görmüştür. MS üçüncü yüzyılda Romalı Hipolit'e göre, Anaksimandros balıkların ya da balık benzeri yaratıkların ilk olarak güneşin ısısının etkisiyle "ıslak" ortamda oluştuğunu ve bu suda yaşayan yaratıkların insanları meydana getirdiğini iddia etmiştir. Romalı yazar Censorinus, 3. yüzyılda şunu yazmıştır:
Miletli Anaksimandros ısınan su ve topraktan balıkların ya da tamamen balık benzeri hayvanların ortaya çıktığını düşünüyordu. Bu hayvanların içinde erkekler şekilleniyor ve embriyolar ergenliğe kadar tutsak kalıyordu; ancak o zaman, bu hayvanlar patlayıp açıldıktan sonra, artık kendi kendilerini besleyebilen erkekler ve kadınlar dışarı çıkabiliyordu.
Anaksimandros'un öğrencisi olan Yunan filozof Anaksimenes, havanın yaşam veren ve canlılara hareket ve düşünce kazandıran unsur olduğunu düşünüyordu. İnsan da dahil olmak üzere bitki ve hayvanların, güneşin ısısıyla birleşen toprak ve su karışımı olan ilkel bir karasal balçıktan ortaya çıktığını öne sürmüştür. Filozof Anaksagoras da yaşamın karasal bir balçıktan ortaya çıktığına inanıyordu. Ancak Anaksimenes, bitkilerin tohumlarının başlangıçtan beri havada, hayvanların tohumlarının ise esîrde var olduğunu savunmuştur. Bir başka filozof olan Ksenofanes, insanın kökenini, Güneş'in etkisi altında Dünya'nın akışkan aşaması ile karanın oluşumu arasındaki geçiş dönemine kadar götürmüştür.
Empedokles, zaman zaman doğal seçilim kavramının bir öncülü olarak görülen bir şekilde, yaşamın kendiliğinden oluştuğunu kabul etmiş, ancak parçaların farklı kombinasyonlarından oluşan farklı formların deneme yanılma yoluyla kendiliğinden ortaya çıktığını savunmuştur: başarılı kombinasyonlar gözlemcinin yaşamı boyunca mevcut olan bireyleri oluştururken, başarısız formlar üremede başarısız olmuştur.
Aristoteles
Doğa filozofu Aristoteles çeşitli hayvanların eşeyli, partenogenetik ya da kendiliğinden üreme yoluyla üremesini kapsamlı bir şekilde teorize etmiştir. Her fiziksel varlığın madde ve formun bir bileşimi olduğunu savunan temel hilomorfizm teorisine uygun olarak, Aristoteles'in temel eşeyli üreme teorisi, erkeğin tohumunun dişi tarafından sağlanan "madde" (adet kanı) üzerine yavrulara aktarılan özellikler kümesi olan formu empoze ettiğini iddia etmiştir. Dolayısıyla dişi madde neslin maddi nedenidir - yavruyu oluşturacak maddeyi sağlar - erkek spermi ise , bir şeyin varoluşunu başlatan ve tasvir eden faktördür. Yine de Aristoteles Hayvanların Tarihi Üzerine'de birçok canlının cinsel süreçler yoluyla değil, kendiliğinden oluşum yoluyla meydana geldiğini öne sürmüştür:
Günümüzde hayvanların bitkilerle ortak bir özelliği olduğu görülmüştür. Çünkü bazı bitkiler bitkilerin tohumlarından meydana gelirken, diğer bitkiler tohuma benzer bazı temel ilkelerin oluşmasıyla kendi kendilerini üretirler ve bu sonuncu bitkilerden bazıları besinlerini topraktan alırken, diğerleri diğer bitkilerin içinde büyürler ... Hayvanlarda da bazıları türlerine göre ebeveyn hayvanlardan kaynaklanırken, diğerleri türdeşlerinden değil, kendiliğinden büyür ve bu kendiliğinden oluşum örneklerinden bazıları, bir dizi böcekte olduğu gibi, çürüyen topraktan veya bitkisel maddeden gelirken, diğerleri hayvanların içinde çeşitli organlarının salgılarından kendiliğinden oluşur.
— Aristoteles, Hayvanların Tarihi Üzerine, Kitap V, Bölüm 1
Bu teoriye göre canlılar, eşeyli üremede görülen "dişi maddenin erkek tohumun aracılığı ile biçimlendirilmesine" kabaca benzer bir şekilde cansızlardan meydana gelebilir. Cansız maddeler, cinsel üremede bulunan seminal sıvı gibi, (πνεῦμα, "nefes") ya da "" içerir. Aristoteles'e göre, pneuma normal havadan daha fazla "ısıya" sahipti ve bu ısı maddeye belirli yaşamsal özellikler kazandırıyordu:
Her ruhun gücü, sözde [dört] unsurdan farklı ve daha ilahi bir bedende paylaşılmış gibi görünmektedir ... Her [hayvan] için, tohumu üretken kılan şey tohumda içkindir ve onun "ısısı" olarak adlandırılır. Ancak bu ateş ya da benzeri bir güç değil, tohumun ve köpüklü maddenin içinde bulunan pneuma'dır, bu da yıldızların elementine benzer. Bu nedenle ateş hiçbir hayvanı üretmez ... ama güneşin ısısı ve hayvanların ısısı üretir, sadece tohumu dolduran ısı değil, aynı zamanda [hayvanın] doğasının benzer şekilde var olabilecek diğer kalıntıları da bu hayati ilkeye sahiptir.
— Aristoteles,
Aristoteles, doğada bulunan "köpüklü madde" (τὸ ἀφρῶδες, to aphrodes) ile bir hayvanın "tohumu" arasında bir analoji kurar ve bunu bir tür köpük olarak görür (olduğu gibi, su ve pneuma karışımından oluşur). Aristoteles'e göre, erkek ve dişi hayvanların üreme materyalleri (meni ve adet sıvısı) esasen erkek ve dişi bedenler tarafından, kendi ısı oranlarına göre, toprak ve su elementlerinin bir yan ürünü olan yutulmuş gıdalardan yapılan arıtmalardı. Dolayısıyla, ister ebeveynlerden cinsel yolla ister yaşamsal ısı ve temel maddenin etkileşimiyle kendiliğinden oluşsun, her yaratık Aristoteles'in her şeyi oluşturduğuna inandığı pneuma ve çeşitli unsurların oranlarına bağlıydı. Aristoteles birçok canlının çürüyen maddeden ortaya çıktığını kabul etmekle birlikte, çürümenin yaşamın kaynağı değil, "tatlı" su elementinin etkisinin bir yan ürünü olduğuna işaret etmiştir.
Hayvanlar ve bitkiler toprakta ve sıvıda meydana gelirler çünkü toprakta su, suda hava vardır ve tüm havanın içinde yaşamsal ısı vardır, böylece bir anlamda her şey ruhla doludur. Bu nedenle, bu hava ve yaşamsal ısı herhangi bir şeyin içine girdiğinde canlılar hızla oluşur. Bu şekilde kapandıklarında, cismani sıvılar ısınır ve köpüklü bir kabarcık ortaya çıkar.
— Aristoteles, , Kitap III, Bölüm 11
Aristoteles, değişen derecelerde gözlemsel güvenle, farklı türdeki cansız maddelerden bir dizi canlının kendiliğinden oluştuğunu teorize etmiştir. Örneğin testaslılar (Aristoteles için çift kabukluları ve salyangozları içeren bir cins), çamurdan kendiliğinden oluşma ile karakterize edilmiş, ancak içinde büyüdükleri kesin malzemeye göre farklılık göstermiştir - örneğin, kumda istiridye ve tarak, balçıkta istiridye ve kayaların oyuklarında midye ve .
Latin ve erken dönem Hristiyan kaynakları
MÖ 1. yüzyılda yaşamış Romalı bir mimar ve yazar olan Vitruvius, kütüphanelerin sabah ışığından faydalanmak için doğuya bakacak şekilde yerleştirilmesini, ancak rüzgarlar ürettiğinden güneye veya batıya doğru yerleştirilmemesini tavsiye etmiştir.
Aristoteles'ten daha sonra yazan yazarlar, yılan balıklarının solucanlardan ortaya çıktığı ve cinsiyet, süt, yumurtlama ve bunlar için geçitlerden yoksun olduğu iddialarına katılmamışlardır. Daha sonraki yazarlar da karşı çıkmıştır. Romalı yazar ve doğa tarihçisi Yaşlı Plinius yılan balıklarının anatomik sınırlarına karşı çıkmamış, ancak yılan balıklarının tomurcuklanarak, kendilerini kayalara sürterek ve yılan balığı haline gelen parçacıkları serbest bırakarak çoğaldığını belirtmiştir. Yunan yazar yılanbalıklarını, çamurun üzerine yerleşerek yaşam oluşturan bir sıvıyı sarmalayıp boşaltmak olarak tanımlamıştır. Athenaeus ayrıca kendiliğinden oluşuma karşı çıkarak, bir çeşit hamsinin Aristoteles'in belirttiği gibi karidesten değil, deniz köpüğünden oluştuğunu iddia etmiştir.
Filozofların ve düşünürlerin baskın görüşü kendiliğinden oluşumdan yana olmaya devam ederken, bazı Hristiyan teologlar da bu görüşü kabul etmiştir. Berberi teolog ve filozof Hippolu Augustinus, Tanrı'nın Şehri ve Yaratılışın Edebi Anlamı adlı eserlerinde kendiliğinden oluşumu tartışmış ve İncil'deki "Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın" gibi pasajları yaratılışın devam etmesini sağlayacak emirler olarak göstermiştir.
Orta Çağ
Roma İmparatorluğu'nun 5. yüzyıldaki çöküşünden 1054'teki Doğu-Batı Bölünmesi'ne kadar etkisi azalmış olsa da kendiliğinden oluşum genellikle tartışmasız kalmıştır. Yeni tanımlamalar yapıldı. İnançlardan bazılarının doktrinel çıkarımları vardı. Örneğin, bir kuş olan ak yanaklı kazın bir kabuklu olan türediği fikri, Büyük Perhiz sırasında oruç tutma uygulamasını etkilemiştir. , 1188 yılında İrlanda'da yaptığı bir gezinin ardından, ak yanaklı kazların "doğal olmayan" oluşumunun kanıtı olduğunu ileri sürmüştür. Büyük Perhiz sırasında oruç tutma uygulaması balıklara izin verirken kümes hayvanlarını yasakladığından, kazın aslında bir balık olduğu fikri Büyük Perhiz sırasında tüketimine izin verilmesini önerdi. Bu uygulama sonunda 1215 yılında Papa III. Innocentius'un kararıyla yasaklandı.
Aristoteles'in eserleri Batı Avrupa'ya yeniden tanıtıldıktan sonra, orijinal Yunanca veya Arapçadan Latinceye çevrilmiştir. En yüksek kabul düzeyine 13. yüzyılda ulaşmıştır. Latince çevirilerin mevcut olmasıyla birlikte Alman filozof Albertus Magnus ve öğrencisi Thomas Aquinas, Aristotelesçiliği en önemli konumuna yükseltmiştir. Albert, Aristoteles'in De causis et processu universitatis adlı bir tefsirini yazmış ve bu tefsirde Arap bilginlerin bazı yorumlarını çıkarıp diğerlerini eklemiştir. Aquinas'ın hem fiziksel hem de metafiziksel konulardaki etkili yazıları ağırlıklı olarak Aristotelesçidir, ancak çok sayıda başka etki de gösterir.
Kendiliğinden oluşum, edebiyatta Rönesans'a kadar bir gerçekmiş gibi anlatılmıştır. Shakespeare, Nil'in çamurundan yılanların ve timsahların oluştuğunu yazmıştır:
Lepidus: Orada garip yılanlar mı var?
Antonius: Evet, Lepidus.
Lepidus: Mısır'daki yılanınız şimdi güneşinizin etkisiyle çamurunuzdan yetişiyor; timsahınız da öyle.
Antonius: Öyleler.Shakespeare: Antonius ve Kleopatra: Perde 2, sahne 7
'ın yazarı , yılan balıklarının kökeni sorusunu tekrarlar: "tıpkı sıçanlar, fareler ve diğer birçok canlı yaratığın Mısır'da, nehrin taşması üzerine parlayan güneşin sıcaklığıyla ürediği gibi...". Yılanbalıklarının kökenine ilişkin kadim soru cevapsız kalırken ve yılanbalıklarının bozulma sonucu ürediğine dair ek bir fikirden bahsedilirken, sıçan ve farelerin kendiliğinden oluşması hiçbir tartışmaya yol açmamıştır.
Hollandalı biyolog ve mikroskopist Jan Swammerdam, bir hayvanın başka bir hayvandan ya da tesadüfen çürümeden meydana gelebileceği fikrini dinsiz olduğu için reddetti; kendiliğinden oluşum kavramını dinsiz buldu ve ateizmle ilişkilendirdi.
Deneysel yaklaşım
Erken dönem testler
Brükselli hekim Jan Baptist van Helmont fareler (bir parça kirli bez ve 21 gün boyunca buğday) ve akrepler (iki tuğla arasına yerleştirilmiş ve güneş ışığında bırakılmış fesleğen) için bir reçete tarif etmiştir. Notları, bunları yapmaya çalışmış olabileceğini düşündürmektedir.
Aristoteles embriyonun rahimde pıhtılaşarak oluştuğunu savunurken, İngiliz doktor William Harvey geyiklerin diseksiyonu yoluyla ilk ay boyunca görünür bir embriyo olmadığını göstermiştir. Çalışmaları mikroskoptan önceye dayansa da bu onun yaşamın görünmez yumurtalardan geldiğini öne sürmesine yol açtı. Exercitationes de Generatione Animalium (Hayvanların Üretimi Üzerine Denemeler) adlı 1651 tarihli kitabının önsözünde, omnia ex ovo ("her şey yumurtadan gelir") sloganıyla kendiliğinden oluşumu reddetmiştir.
Eski inanışlar teste tabi tutuldu. 1668 yılında İtalyan doktor ve parazitolog Francesco Redi, kurtçukların çürüyen etten kendiliğinden oluştuğu fikrine meydan okudu. Kendiliğinden oluşuma meydan okuyan ilk büyük deneyde, eti çeşitli kapalı, açık ve kısmen kapalı kaplara yerleştirdi. Kapalı kapların havasız kaldığını fark ederek, "ince Napoli örtüsü" kullandı ve etin üzerinde hiç solucan gözlemlemedi, ancak solucanlar bezin üzerinde ortaya çıktı. Redi deneylerini, o dönemde Katolik Kilisesi tarafından öne sürülen ve canlıların ebeveynlerden kaynaklandığını savunan önceden varoluş teorisini desteklemek için kullandı. İngiliz doğal teoloğu John Ray'in 1671 yılında Londra Kraliyet Cemiyeti üyelerine yazdığı ve böceklerin kendiliğinden oluşmasını "olası değil" olarak nitelendirdiği mektupta da görüldüğü üzere, Redi'nin çalışmaları bilim çevrelerinde kısa sürede büyük bir etki yarattı.
, 1729 yılı civarında, mantar sporları kavun dilimlerinin üzerine yerleştirildiğinde, sporların geldiği mantar türünün aynısının üretildiğini gözlemlemiş ve bu gözlemden yola çıkarak mantarların kendiliğinden oluşmadığını belirtmiştir.
1745 yılında kaynatılmış et suyu üzerinde bir dizi deney yaptı. Kaynatmanın tüm canlıları öldüreceğine inanan Needham, kaynatmadan hemen sonra kapatıldığında et suyunun bulanıklaştığını göstererek kendiliğinden oluşuma olan inancın devam etmesini sağladı. Çalışmaları meslektaşları tarafından titizlikle incelendi ve birçoğu aynı fikirdeydi.
Lazzaro Spallanzani, 1768 yılında Needham deneyini değiştirerek kaynatma ve mühürleme arasında kirletici bir faktörün ortaya çıkma olasılığını ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Onun tekniği, patlamaları önlemek için havası kısmen boşaltılmış kapalı bir kapta et suyunun kaynatılmasını içeriyordu. Büyüme görmemesine rağmen, havanın dışarıda bırakılması, havanın kendiliğinden oluşumda önemli bir faktör olup olmadığı sorusunu ortaya çıkardı. Ancak tutumlar değişiyordu; 19. yüzyılın başlarında Joseph Priestley gibi bir bilim adamı şöyle yazabiliyordu: "Modern felsefede bana, uzun zamandır patlamış bir doktrin olarak kabul edilen belirsizliğin ya da Dr. Darwin'in deyimiyle kendiliğinden oluşumun yeniden canlanması kadar olağanüstü görünen bir şey yoktur."
1837 yılında, fizikçi ve hücre teorisinin kurucularından alkolik fermantasyonda maya ile ilgili bağımsız keşiflerini yayınladılar. Mikroskobu bira mayalama işleminden arta kalan köpüğü incelemek için kullandılar. Hollandalı mikroskobist Antonie van Leeuwenhoek'un "küçük sferoid kürecikleri" tanımladığı yerde, maya hücrelerinin hücre bölünmesi geçirdiğini gözlemlediler. Eğer maya mevcut olmasaydı steril hava ya da saf oksijen verildiğinde fermantasyon gerçekleşmezdi. Bu da kendiliğinden oluşumun değil, havadaki mikroorganizmaların sorumlu olduğunu gösteriyordu.
Bununla birlikte, kendiliğinden oluşum fikri neredeyse bir yüzyıldır düşüşte olmasına rağmen, destekçileri onu bir anda terk etmedi. 'nin 1838'de yazdığı gibi, Redi'nin deneylerine rağmen, "Blumenbach, Cuvier, , R. Brown, vb. gibi seçkin doğa bilimciler" teoriyi desteklemeye devam ettiler.
Pasteur ve Tyndall
Louis Pasteur'ün 1859'da yaptığı deney, kendiliğinden oluşum sorununu çözmüş olarak görülür. Kuğu boyunlu bir şişede et suyu kaynattı; şişenin boynundaki kıvrım, düşen parçacıkların et suyuna ulaşmasını engellerken, serbest hava akışına da izin veriyordu. Şişe uzun bir süre boyunca üreme olmadan kalmıştır. Şişe, parçacıkların kıvrımlardan aşağı düşebileceği şekilde döndürüldüğünde, et suyu hızla bulanıklaştı. Bununla birlikte, azınlığın itirazları ısrarcıydı ve deneysel zorlukların popüler anlatıların önerdiğinden çok daha zorlu olduğu göz önüne alındığında her zaman mantıksız değildi. Pasteur'ün mektup arkadaşı ve çalışmalarının hayranı olan İrlandalı doktor John Tyndall'ın araştırmaları, kendiliğinden oluşumun çürütülmesinde belirleyici oldu. Yine de Tyndall, zamanında iyi anlaşılmamış olan mikrobiyal sporlarla uğraşırken zorluklarla karşılaştı. Pasteur gibi o da kültürünü sterilize etmek için kaynattı ve bazı bakteri sporları kaynatmaya dayanabiliyordu. Sonunda tıbbi uygulamalarda ve mikrobiyolojide ekipmanı sterilize etmek için evrensel bir uygulama haline gelen otoklav, bu deneylerden sonra tanıtıldı.
1862'de Fransız Bilimler Akademisi konuya özel bir önem vererek, "iyi yürütülmüş deneylerle kendiliğinden oluşum denilen soruna yeni bir ışık tutan kişiye" bir ödül verdi ve kazananı değerlendirmek üzere bir komisyon atadı. Pasteur ve diğerleri biyogenez terimini kendiliğinden oluşumun karşıtı olarak, yaşamın yalnızca diğer yaşamlardan oluştuğu anlamında kullandılar. Pasteur'ün iddiası, Alman doktor Rudolf Virchow'un, kendisi de Robert Remak'ın çalışmalarından türetilen Omnis cellula e cellula ("tüm hücreler hücrelerden gelir") doktrinini takip etti. Pasteur'ün 1859 deneyinden sonra "kendiliğinden oluşum" terimi gözden düştü. Deneyciler, cansız maddelerden yaşamın kökenini araştırmak için çeşitli terimler kullandılar. Heterogenez, bir zamanlar canlı olan organik maddelerden (kaynatılmış et suyu gibi) canlıların oluşumuna uygulanmış ve İngiliz fizyolog , cansız maddelerden kaynaklanan yaşam için arkeobiyoz terimini önermiştir. Kendiliğinden oluşum teriminin ima ettiği rastgelelik ve öngörülemezlikten hoşlanmayan Bastian, 1870 yılında cansız maddelerden yaşamın oluşumu için biyogenez terimini kullanmıştır. Ancak kısa bir süre sonra İngiliz biyolog Thomas Henry Huxley aynı süreç için abiyogenez terimini önermiş ve yaşamın mevcut yaşamdan ortaya çıktığı süreç için biyogenezi benimsemiştir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b Bondeson, Jan (31 Aralık 2018). "Spontaneous Generation". The Feejee Mermaid and Other Essays in Natural and Unnatural History. Ithaca, New York: Cornell University Press. ss. 193-249. doi:10.7591/9781501722271-009. ISBN .
- ^ a b Ball, Philip (2016). "Man Made: A History of Synthetic Life". Distillations. 2 (1): 15-23. 26 Aralık 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mart 2018.
- ^ Stillingfleet, Edward. Origines Sacrae. Cambridge University Press, 1697.
- ^ Bernal, J. D. (1967) [Reprinted work by A. I. Oparin originally published 1924; Moscow: ]. The Origin of Life. The Weidenfeld and Nicolson Natural History. Translation of Oparin by Ann Synge. Londra: . LCCN 67098482.
- ^ Woese, Carl R.; Fox, G. E. (1977). "Phylogenetic structure of the prokaryotic domain: the primary kingdoms". PNAS. 7 (11): 5088-5090. Bibcode:1977PNAS...74.5088W. doi:10.1073/pnas.74.11.5088. (PMC) 432104 $2. (PMID) 270744.
- ^ Wiener, Philip P., (Ed.) (1973). . Dictionary of the History of Ideas. 4. New York: Charles Scribner's Sons. ss. 307-311. 6 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ McLaughlin, Peter (2006). . Annals of the History and Philosophy of Biology. 10: 79-88. 20 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ (June 1965). The Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus. Cambridge University Press. s. 13. ISBN .
- ^ Seyffert, Oskar (2017) [1894]. Dictionary of Classical Antiquities. Norderstedt Hansebooks. s. 480. ISBN .
- ^ Curd, Patricia (1998). The Legacy of Parmenides: Eleatic Monism and Later Presocratic Thought. Princeton University Press. s. 77. ISBN .
- ^ (1994). Anaximander and the Origins of Greek Cosmology. Hackett Publishing. s. 247. ISBN .
- ^ Censorinus, De Die Natali, IV, 7
- ^ Osborn, Henry Fairfield (1894). From the Greeks to Darwin: An outline of the development of the evolution idea. New York: Macmillan.
- ^ (1941). "Natural Selection before the "Origin of Species"". Proceedings of the American Philosophical Society. 84 (1): 71-123. JSTOR 984852. 31 Mart 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ (2014). The Lagoon: How Aristotle Invented Science. Bloomsbury. ss. 215-221. ISBN .
- ^ Brack, André, (Ed.) (1998). "Introduction" (PDF). The Molecular Origins of Life. Cambridge University Press. s. 1. ISBN .
- ^ a b Aristotle (1910) [c. 343 BCE]. . History of Animals. translated by D'Arcy Wentworth Thompson. Oxford: Clarendon Press. ISBN . 8 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ Lehoux, Daryn (2017). Creatures Born of Mud and Slime: The Wonder and Complexity of Spontaneous Generation. Baltimore: Johns Hopkins University Press. s. 22. ISBN .
- ^ Lehoux, Daryn (2017). Creatures Born of Mud and Slime: The Wonder and Complexity of Spontaneous Generation. Baltimore: Johns Hopkins University Press. s. 23.
- ^ Lehoux, Daryn (2017). Creatures Born of Mud and Slime. Johns Hopkins University Press. ss. 26-28.
- ^ Aristotle (1912) [c. 350 BCE]. . On the Generation of Animals. translated by Arthur Platt. Oxford: Clarendon Press. ISBN . 22 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2009.
- ^ Marcus Vitruvius Pollio (1826) [c. 25 BCE]. "Part 4". On Architecture (de Architectura). Book VI. Joseph Gwilt tarafından çevrildi. electronic format by Bill Thayer. Londra: Priestley and Weale. 7 Ekim 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Şubat 2009.
- ^ Aristotle (1910) [c. 343 BCE]. . The History of Animals. D'Arcy Wentworth Thompson tarafından çevrildi. Oxford: Clarendon Press. ISBN . 8 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2009.
- ^ Aristotle (1910) [c. 343 BCE]. . History of Animals. D'Arcy Wentworth Thompson tarafından çevrildi. Oxford: Clarendon Press. ISBN . 8 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2009.
- ^ Gaius Plinius Secundus (1855) [c. 77]. "74. (50.) — The generation of fishes". ; (Ed.). Natural History. BOOK IX. The natural history of fishes. 15 Eylül 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ . . Yonge, C. D. (Ed.). The deipnosophists, or, Banquet of the learned of Athenæus. University of Wisconsin Digital Collection. I. Londra: Henry G. Bohn. ss. 433-521. 21 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b Fry, Iris (2000). "Chapter 2: Spontaneous Generation — Ups and Downs". The Emergence of Life on Earth. . ISBN . Erişim tarihi: 21 Ocak 2009.
- ^ a b (1188). Topographia Hiberniae. ISBN . 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından .
- ^ (1970) [1915]. "XIV. The History of the Barnacle and the Goose". Diversions of a Naturalist (illustrated bas.). Ayer Publishing. ss. 117-128. ISBN .
- ^ , (Ed.) (20 Mart 2006). "Albert the Great". Stanford Encyclopedia of Philosophy (Winter 2009 bas.). Stanford, California: The Metaphysics Research Lab. ISBN . OCLC 179833493. 27 Aralık 1996 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Ocak 2009.
- ^ , (Ed.) (12 Temmuz 1999). "Saint Thomas Aquinas". Stanford Encyclopedia of Philosophy (Winter 2009 bas.). Stanford, CA: The Metaphysics Research Lab (9 Ocak 2005 tarihinde yayınlandı). ISBN . OCLC 179833493. 27 Aralık 1996 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Ocak 2009.
- ^ "Antony and Cleopatra - Act 2, scene 7 | Folger Shakespeare Library". www.folger.edu (İngilizce). 25 Şubat 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ (1903) [1653]. "XIII. Observations of the eel, and other fish that want for scales, and how to fish for them". The Compleat Angler or the Contemplative Man's Recreation (PDF). George Bell & Sons. ISBN . 14 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ Osler, Margaret J.; Farber, Paul Lawrence (22 Ağustos 2002). Religion, Science, and Worldview: Essays in Honor of Richard S. Westfall. Cambridge University Press. ss. 230-. ISBN .
- ^ Pasteur, Louis (7 Nisan 1864). (PDF) (Address delivered by Louis Pasteur at the "Sorbonne Scientific Soirée"). 26 Mart 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2009.
- ^ Bayon, H. P. (1947). "William Harvey (1578-1657): His Application of Biological Experiment, Clinical Observation, and Comparative Anatomy to the Problems of Generation". Journal of the History of Medicine and Allied Sciences. 2 (1): 51-96. doi:10.1093/jhmas/II.1.51. JSTOR 24619518. (PMID) 20242557. 25 Ocak 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ a b c d e Levine, Russell; Evers, Chris (1999). . Washington, D.C.: National Health Museum. 24 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2008.
- ^ Redi, Francesco (1909) [1669]. Experiments on the Generation of Insects. Mab Bigelow tarafından çevrildi. Chicago: Open Court.
- ^ Fry, Iris (1 Şubat 2000). Emergence of Life on Earth: A Historical and Scientific Overview. Rutgers University Press. ss. 27-. ISBN .
- ^ "Hutton, Charles, 1737–1823; Shaw, George, 1751–1813; Pearson, Richard, 1765–1836. The Extract of a Letter written by Mr. JOHN RAY, to the Editor, from Middleton, July 3, 1671, concerning Spontaneous Generation;... Number 73, p. 2219". The Philosophical Transactions of the Royal Society of London, from Their Commencement in 1665: 617-618. 1800.
- ^ Agrios, George N. (2005). Plant Pathology. Academic Press. ss. 17-. ISBN . Erişim tarihi: 14 Ağustos 2012.
- ^ Priestley, Joseph (1809). "Observations and Experiments relating to equivocal, or spontaneous, Generation". . VI: 119-129.
- ^ Springer, Alfred (13 Ekim 1892). "The Micro-organisms of the Soil". Nature. 46 (1198): 576-579. Bibcode:1892Natur..46R.576.. doi:10.1038/046576b0. 3 Şubat 2024 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Nisan 2023.
- ^ Rennie, James (1838). Insect Transformations. Charles Knight. s. 10.
- ^ a b Tyndall, John (1905) [1876-1878]. "IV, XII, XIII". Fragments of Science. 2. New York: P. F. Collier.
- ^ . www.immunology.org. . 11 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2019.
- ^ Engelhardt, Hugo Tristram; Caplan, Arthur L. (1987). Scientific Controversies: Case Studies in the Resolution and Closure of Disputes in Science and Technology. Cambridge University Press. s. 107. ISBN .
- ^ Virchow, Rudolf (1859). Die Cellularpathologie [Cell Pathology] (Almanca). Berlin: August Hirschwald.
- ^ Remak, Robert (1852). "Über extracellulare Entstehung thierischer Zellen und über Vermehrung derselben durch Theilung" [On the extracellular origin of animal cells, and their multiplication by division]. Archiv für Anatomie, Physiologie und Wissenschaftliche Medicin (Almanca). 19: 47-57.
- ^ Strick, James (15 Nisan 2001). "Introduction". Evolution & The Spontaneous Generation. Continuum International Publishing Group. ss. xi-xxiv. ISBN . Erişim tarihi: 27 Ağustos 2012.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Kendiliginden olusum canlilarin cansiz maddelerden ortaya cikabilecegini ve bu tur sureclerin olagan ve duzenli oldugunu savunan gecerliligini yitirmis bilimsel bir teoridir Pire gibi bazi canli turlerinin toz gibi cansiz maddelerden ya da kurtcuklarin olu etten ortaya cikabilecegi varsayilmistir Kendiliginden olusum doktrini daha onceki doga filozoflarinin calismalarini ve organizmalarin ortaya cikisina iliskin cesitli antik aciklamalari derleyip genisleten Yunan filozof ve doga bilimci Aristoteles tarafindan tutarli bir sekilde sentezlenmistir Kendiliginden olusum iki bin yil boyunca bilimsel bir gercek olarak kabul edilmistir Italyan biyologlar Francesco Redi ve Lazzaro Spallanzani nin deneyleriyle 17 ve 18 yuzyillarda sorgulanmasina ragmen 19 yuzyilin ortalarinda Fransiz kimyager Louis Pasteur ve Irlandali fizikci John Tyndall in calismalarina kadar gozden dusmemistir Aristoteles e gore deniz kabuklarinin kendiliginden olusumu deniz tabaninin dogasina gore degisiyordu Balcik istiridyelere kum deniz taraklarina kayalarin oyuklari ise ve midyelere yol acmistir Yine de insanlar bu hayvanlarin yumurtalarinin olusum surecinin merkezinde yer alip almadigini merak etmeye devam ediyordu Kendiliginden olusumun reddi biyologlar arasinda artik tartismali degildir 19 yuzyilin ortalarinda Pasteur ve digerlerinin yaptigi deneylerin geleneksel kendiliginden olusum teorisini curuttugu dusunuluyordu Tum yasam yaklasik dort milyar yil once tek bir formdan evrimlesmis gibi gorundugunden dikkatler bunun yerine yasamin kokenine cevrilmistir Tanim Kendiliginden olusum hem farkli yasam turlerinin tohum yumurta veya ebeveyn disindaki belirli kaynaklardan tekrar tekrar ortaya cikabilecegi varsayilan surecler hem de bu tur olgulari desteklemek icin sunulan teorik ilkeler anlamina gelir Bu doktrin icin onemli olan yasamin yasam olmayandan geldigi ve ebeveyn gibi nedensel bir etkene ihtiyac duyulmadigi fikirleridir Farelerin ve diger hayvanlarin Nil in camurundan mevsimsel olarak olusmasi pirelerin toz gibi cansiz maddelerden ortaya cikmasi ya da olu etinde kurtcuklarin gorulmesi gibi ornekler ileri surulmustur Bu tur fikirlerin yasamin yaklasik dort milyar yil once milyonlarca yillik bir zaman dilimi icinde cansiz maddelerden ortaya ciktigini ve daha sonra su anda var olan tum formlara cesitlendigini iddia eden modern yasamin kokeni hipoteziyle ortak bir yani vardir Bazen heterogenez veya ksenogenez olarak da bilinen esdeger olusum terimi bir yasam formunun konakcilarinin vucutlarindan tenyalar gibi farkli ilgisiz bir formdan ortaya ciktigi varsayilan sureci tanimlar Antik CagSokrates oncesi filozoflar M O 6 ve 5 yuzyillarda aktif olan ve antik donemde physiologoi Yunanca fysiologoi Turkcede fiziksel ya da dogal filozoflar olarak adlandirilan erken donem Yunan filozoflari daha once tanrilara atfedilen olgulara dogal aciklamalar getirmeye calismislardir Physiologoi ler dis dunyanin rasyonel birligini vurgulayarak ve teolojik ya da mitolojik aciklamalari reddederek seylerin maddi ilkesini ya da arkhe sini Yunanca ἀrxh aramislardir Her seyin evrenin temel dogasindan apeiron dan ἄpeiron ya da sinirsiz veya sonsuz dan kaynaklandigina inanan Anaksimandros muhtemelen yasamin cansiz maddeden kendiliginden gelistigini one suren ilk batili dusunurdu Sonsuza dek hareket halinde olan apeiron un ilkel kaosu temel zitliklarin ornegin islak ve kuru sicak ve soguk dunyadaki cok sayida ve cesitli seyleri olusturdugu ve sekillendirdigi bir platform gorevi gormustur MS ucuncu yuzyilda Romali Hipolit e gore Anaksimandros baliklarin ya da balik benzeri yaratiklarin ilk olarak gunesin isisinin etkisiyle islak ortamda olustugunu ve bu suda yasayan yaratiklarin insanlari meydana getirdigini iddia etmistir Romali yazar Censorinus 3 yuzyilda sunu yazmistir Miletli Anaksimandros isinan su ve topraktan baliklarin ya da tamamen balik benzeri hayvanlarin ortaya ciktigini dusunuyordu Bu hayvanlarin icinde erkekler sekilleniyor ve embriyolar ergenlige kadar tutsak kaliyordu ancak o zaman bu hayvanlar patlayip acildiktan sonra artik kendi kendilerini besleyebilen erkekler ve kadinlar disari cikabiliyordu Anaksimandros un ogrencisi olan Yunan filozof Anaksimenes havanin yasam veren ve canlilara hareket ve dusunce kazandiran unsur oldugunu dusunuyordu Insan da dahil olmak uzere bitki ve hayvanlarin gunesin isisiyla birlesen toprak ve su karisimi olan ilkel bir karasal balciktan ortaya ciktigini one surmustur Filozof Anaksagoras da yasamin karasal bir balciktan ortaya ciktigina inaniyordu Ancak Anaksimenes bitkilerin tohumlarinin baslangictan beri havada hayvanlarin tohumlarinin ise esirde var oldugunu savunmustur Bir baska filozof olan Ksenofanes insanin kokenini Gunes in etkisi altinda Dunya nin akiskan asamasi ile karanin olusumu arasindaki gecis donemine kadar goturmustur Empedokles zaman zaman dogal secilim kavraminin bir onculu olarak gorulen bir sekilde yasamin kendiliginden olustugunu kabul etmis ancak parcalarin farkli kombinasyonlarindan olusan farkli formlarin deneme yanilma yoluyla kendiliginden ortaya ciktigini savunmustur basarili kombinasyonlar gozlemcinin yasami boyunca mevcut olan bireyleri olustururken basarisiz formlar uremede basarisiz olmustur Aristoteles Doga filozofu Aristoteles cesitli hayvanlarin eseyli partenogenetik ya da kendiliginden ureme yoluyla uremesini kapsamli bir sekilde teorize etmistir Her fiziksel varligin madde ve formun bir bilesimi oldugunu savunan temel hilomorfizm teorisine uygun olarak Aristoteles in temel eseyli ureme teorisi erkegin tohumunun disi tarafindan saglanan madde adet kani uzerine yavrulara aktarilan ozellikler kumesi olan formu empoze ettigini iddia etmistir Dolayisiyla disi madde neslin maddi nedenidir yavruyu olusturacak maddeyi saglar erkek spermi ise bir seyin varolusunu baslatan ve tasvir eden faktordur Yine de Aristoteles Hayvanlarin Tarihi Uzerine de bircok canlinin cinsel surecler yoluyla degil kendiliginden olusum yoluyla meydana geldigini one surmustur Gunumuzde hayvanlarin bitkilerle ortak bir ozelligi oldugu gorulmustur Cunku bazi bitkiler bitkilerin tohumlarindan meydana gelirken diger bitkiler tohuma benzer bazi temel ilkelerin olusmasiyla kendi kendilerini uretirler ve bu sonuncu bitkilerden bazilari besinlerini topraktan alirken digerleri diger bitkilerin icinde buyurler Hayvanlarda da bazilari turlerine gore ebeveyn hayvanlardan kaynaklanirken digerleri turdeslerinden degil kendiliginden buyur ve bu kendiliginden olusum orneklerinden bazilari bir dizi bocekte oldugu gibi curuyen topraktan veya bitkisel maddeden gelirken digerleri hayvanlarin icinde cesitli organlarinin salgilarindan kendiliginden olusur Aristoteles Hayvanlarin Tarihi Uzerine Kitap V Bolum 1 Bu teoriye gore canlilar eseyli uremede gorulen disi maddenin erkek tohumun araciligi ile bicimlendirilmesine kabaca benzer bir sekilde cansizlardan meydana gelebilir Cansiz maddeler cinsel uremede bulunan seminal sivi gibi pneῦma nefes ya da icerir Aristoteles e gore pneuma normal havadan daha fazla isiya sahipti ve bu isi maddeye belirli yasamsal ozellikler kazandiriyordu Her ruhun gucu sozde dort unsurdan farkli ve daha ilahi bir bedende paylasilmis gibi gorunmektedir Her hayvan icin tohumu uretken kilan sey tohumda ickindir ve onun isisi olarak adlandirilir Ancak bu ates ya da benzeri bir guc degil tohumun ve kopuklu maddenin icinde bulunan pneuma dir bu da yildizlarin elementine benzer Bu nedenle ates hicbir hayvani uretmez ama gunesin isisi ve hayvanlarin isisi uretir sadece tohumu dolduran isi degil ayni zamanda hayvanin dogasinin benzer sekilde var olabilecek diger kalintilari da bu hayati ilkeye sahiptir Aristoteles Aristoteles dogada bulunan kopuklu madde tὸ ἀfrῶdes to aphrodes ile bir hayvanin tohumu arasinda bir analoji kurar ve bunu bir tur kopuk olarak gorur oldugu gibi su ve pneuma karisimindan olusur Aristoteles e gore erkek ve disi hayvanlarin ureme materyalleri meni ve adet sivisi esasen erkek ve disi bedenler tarafindan kendi isi oranlarina gore toprak ve su elementlerinin bir yan urunu olan yutulmus gidalardan yapilan aritmalardi Dolayisiyla ister ebeveynlerden cinsel yolla ister yasamsal isi ve temel maddenin etkilesimiyle kendiliginden olussun her yaratik Aristoteles in her seyi olusturduguna inandigi pneuma ve cesitli unsurlarin oranlarina bagliydi Aristoteles bircok canlinin curuyen maddeden ortaya ciktigini kabul etmekle birlikte curumenin yasamin kaynagi degil tatli su elementinin etkisinin bir yan urunu olduguna isaret etmistir Hayvanlar ve bitkiler toprakta ve sivida meydana gelirler cunku toprakta su suda hava vardir ve tum havanin icinde yasamsal isi vardir boylece bir anlamda her sey ruhla doludur Bu nedenle bu hava ve yasamsal isi herhangi bir seyin icine girdiginde canlilar hizla olusur Bu sekilde kapandiklarinda cismani sivilar isinir ve kopuklu bir kabarcik ortaya cikar Aristoteles Kitap III Bolum 11 Aristoteles degisen derecelerde gozlemsel guvenle farkli turdeki cansiz maddelerden bir dizi canlinin kendiliginden olustugunu teorize etmistir Ornegin testaslilar Aristoteles icin cift kabuklulari ve salyangozlari iceren bir cins camurdan kendiliginden olusma ile karakterize edilmis ancak icinde buyudukleri kesin malzemeye gore farklilik gostermistir ornegin kumda istiridye ve tarak balcikta istiridye ve kayalarin oyuklarinda midye ve Latin ve erken donem Hristiyan kaynaklari MO 1 yuzyilda yasamis Romali bir mimar ve yazar olan Vitruvius kutuphanelerin sabah isigindan faydalanmak icin doguya bakacak sekilde yerlestirilmesini ancak ruzgarlar urettiginden guneye veya batiya dogru yerlestirilmemesini tavsiye etmistir Aristoteles ten daha sonra yazan yazarlar yilan baliklarinin solucanlardan ortaya ciktigi ve cinsiyet sut yumurtlama ve bunlar icin gecitlerden yoksun oldugu iddialarina katilmamislardir Daha sonraki yazarlar da karsi cikmistir Romali yazar ve doga tarihcisi Yasli Plinius yilan baliklarinin anatomik sinirlarina karsi cikmamis ancak yilan baliklarinin tomurcuklanarak kendilerini kayalara surterek ve yilan baligi haline gelen parcaciklari serbest birakarak cogaldigini belirtmistir Yunan yazar yilanbaliklarini camurun uzerine yerleserek yasam olusturan bir siviyi sarmalayip bosaltmak olarak tanimlamistir Athenaeus ayrica kendiliginden olusuma karsi cikarak bir cesit hamsinin Aristoteles in belirttigi gibi karidesten degil deniz kopugunden olustugunu iddia etmistir Filozoflarin ve dusunurlerin baskin gorusu kendiliginden olusumdan yana olmaya devam ederken bazi Hristiyan teologlar da bu gorusu kabul etmistir Berberi teolog ve filozof Hippolu Augustinus Tanri nin Sehri ve Yaratilisin Edebi Anlami adli eserlerinde kendiliginden olusumu tartismis ve Incil deki Sular canli yaratiklarla dolup tassin gibi pasajlari yaratilisin devam etmesini saglayacak emirler olarak gostermistir Orta CagKazlara donusen midyeler 1552 daAk yanakli kazOrta Cag da kaz midyesinin ak yanakli kazi dogurdugu dusunuluyordu destekliyordu Roma Imparatorlugu nun 5 yuzyildaki cokusunden 1054 teki Dogu Bati Bolunmesi ne kadar etkisi azalmis olsa da kendiliginden olusum genellikle tartismasiz kalmistir Yeni tanimlamalar yapildi Inanclardan bazilarinin doktrinel cikarimlari vardi Ornegin bir kus olan ak yanakli kazin bir kabuklu olan turedigi fikri Buyuk Perhiz sirasinda oruc tutma uygulamasini etkilemistir 1188 yilinda Irlanda da yaptigi bir gezinin ardindan ak yanakli kazlarin dogal olmayan olusumunun kaniti oldugunu ileri surmustur Buyuk Perhiz sirasinda oruc tutma uygulamasi baliklara izin verirken kumes hayvanlarini yasakladigindan kazin aslinda bir balik oldugu fikri Buyuk Perhiz sirasinda tuketimine izin verilmesini onerdi Bu uygulama sonunda 1215 yilinda Papa III Innocentius un karariyla yasaklandi Aristoteles in eserleri Bati Avrupa ya yeniden tanitildiktan sonra orijinal Yunanca veya Arapcadan Latinceye cevrilmistir En yuksek kabul duzeyine 13 yuzyilda ulasmistir Latince cevirilerin mevcut olmasiyla birlikte Alman filozof Albertus Magnus ve ogrencisi Thomas Aquinas Aristotelesciligi en onemli konumuna yukseltmistir Albert Aristoteles in De causis et processu universitatis adli bir tefsirini yazmis ve bu tefsirde Arap bilginlerin bazi yorumlarini cikarip digerlerini eklemistir Aquinas in hem fiziksel hem de metafiziksel konulardaki etkili yazilari agirlikli olarak Aristotelescidir ancak cok sayida baska etki de gosterir Hem balik hem de kus ureten agac bir tohumdan cikan kavun gibi topraktan buyuyor nin 1605 tarihli Histoire admirable des plantes et herbes esmerueillables et miraculeuses en nature adli eserinde kendiliginden olusuma dair cok sayida sozde ornek gosterilmistir Kendiliginden olusum edebiyatta Ronesans a kadar bir gercekmis gibi anlatilmistir Shakespeare Nil in camurundan yilanlarin ve timsahlarin olustugunu yazmistir Lepidus Orada garip yilanlar mi var Antonius Evet Lepidus Lepidus Misir daki yilaniniz simdi gunesinizin etkisiyle camurunuzdan yetisiyor timsahiniz da oyle Antonius Oyleler Shakespeare Antonius ve Kleopatra Perde 2 sahne 7 in yazari yilan baliklarinin kokeni sorusunu tekrarlar tipki sicanlar fareler ve diger bircok canli yaratigin Misir da nehrin tasmasi uzerine parlayan gunesin sicakligiyla uredigi gibi Yilanbaliklarinin kokenine iliskin kadim soru cevapsiz kalirken ve yilanbaliklarinin bozulma sonucu uredigine dair ek bir fikirden bahsedilirken sican ve farelerin kendiliginden olusmasi hicbir tartismaya yol acmamistir Hollandali biyolog ve mikroskopist Jan Swammerdam bir hayvanin baska bir hayvandan ya da tesadufen curumeden meydana gelebilecegi fikrini dinsiz oldugu icin reddetti kendiliginden olusum kavramini dinsiz buldu ve ateizmle iliskilendirdi Deneysel yaklasimErken donem testler Brukselli hekim Jan Baptist van Helmont fareler bir parca kirli bez ve 21 gun boyunca bugday ve akrepler iki tugla arasina yerlestirilmis ve gunes isiginda birakilmis feslegen icin bir recete tarif etmistir Notlari bunlari yapmaya calismis olabilecegini dusundurmektedir Aristoteles embriyonun rahimde pihtilasarak olustugunu savunurken Ingiliz doktor William Harvey geyiklerin diseksiyonu yoluyla ilk ay boyunca gorunur bir embriyo olmadigini gostermistir Calismalari mikroskoptan onceye dayansa da bu onun yasamin gorunmez yumurtalardan geldigini one surmesine yol acti Exercitationes de Generatione Animalium Hayvanlarin Uretimi Uzerine Denemeler adli 1651 tarihli kitabinin onsozunde omnia ex ovo her sey yumurtadan gelir sloganiyla kendiliginden olusumu reddetmistir Redi nin 1668 yilinda kendiliginden olusumu curutmek icin yaptigi deneyin cizimi Eski inanislar teste tabi tutuldu 1668 yilinda Italyan doktor ve parazitolog Francesco Redi kurtcuklarin curuyen etten kendiliginden olustugu fikrine meydan okudu Kendiliginden olusuma meydan okuyan ilk buyuk deneyde eti cesitli kapali acik ve kismen kapali kaplara yerlestirdi Kapali kaplarin havasiz kaldigini fark ederek ince Napoli ortusu kullandi ve etin uzerinde hic solucan gozlemlemedi ancak solucanlar bezin uzerinde ortaya cikti Redi deneylerini o donemde Katolik Kilisesi tarafindan one surulen ve canlilarin ebeveynlerden kaynaklandigini savunan onceden varolus teorisini desteklemek icin kullandi Ingiliz dogal teologu John Ray in 1671 yilinda Londra Kraliyet Cemiyeti uyelerine yazdigi ve boceklerin kendiliginden olusmasini olasi degil olarak nitelendirdigi mektupta da goruldugu uzere Redi nin calismalari bilim cevrelerinde kisa surede buyuk bir etki yaratti 1729 yili civarinda mantar sporlari kavun dilimlerinin uzerine yerlestirildiginde sporlarin geldigi mantar turunun aynisinin uretildigini gozlemlemis ve bu gozlemden yola cikarak mantarlarin kendiliginden olusmadigini belirtmistir 1745 yilinda kaynatilmis et suyu uzerinde bir dizi deney yapti Kaynatmanin tum canlilari oldurecegine inanan Needham kaynatmadan hemen sonra kapatildiginda et suyunun bulaniklastigini gostererek kendiliginden olusuma olan inancin devam etmesini sagladi Calismalari meslektaslari tarafindan titizlikle incelendi ve bircogu ayni fikirdeydi Lazzaro Spallanzani 1768 yilinda Needham deneyini degistirerek kaynatma ve muhurleme arasinda kirletici bir faktorun ortaya cikma olasiligini ortadan kaldirmaya calismistir Onun teknigi patlamalari onlemek icin havasi kismen bosaltilmis kapali bir kapta et suyunun kaynatilmasini iceriyordu Buyume gormemesine ragmen havanin disarida birakilmasi havanin kendiliginden olusumda onemli bir faktor olup olmadigi sorusunu ortaya cikardi Ancak tutumlar degisiyordu 19 yuzyilin baslarinda Joseph Priestley gibi bir bilim adami soyle yazabiliyordu Modern felsefede bana uzun zamandir patlamis bir doktrin olarak kabul edilen belirsizligin ya da Dr Darwin in deyimiyle kendiliginden olusumun yeniden canlanmasi kadar olaganustu gorunen bir sey yoktur 1837 yilinda fizikci ve hucre teorisinin kurucularindan alkolik fermantasyonda maya ile ilgili bagimsiz kesiflerini yayinladilar Mikroskobu bira mayalama isleminden arta kalan kopugu incelemek icin kullandilar Hollandali mikroskobist Antonie van Leeuwenhoek un kucuk sferoid kurecikleri tanimladigi yerde maya hucrelerinin hucre bolunmesi gecirdigini gozlemlediler Eger maya mevcut olmasaydi steril hava ya da saf oksijen verildiginde fermantasyon gerceklesmezdi Bu da kendiliginden olusumun degil havadaki mikroorganizmalarin sorumlu oldugunu gosteriyordu Bununla birlikte kendiliginden olusum fikri neredeyse bir yuzyildir dususte olmasina ragmen destekcileri onu bir anda terk etmedi nin 1838 de yazdigi gibi Redi nin deneylerine ragmen Blumenbach Cuvier R Brown vb gibi seckin doga bilimciler teoriyi desteklemeye devam ettiler Pasteur ve Tyndall Louis Pasteur un 1859 da yaptigi deney kaynatilmis bir besin suyunun kendiliginden yeni bir yasama yol acmadigini ancak havaya dogrudan erisime izin verildiginde kucuk organizmalarin modern terimlerle mikrobiyal sporlar et suyuna dustugunu ve icinde buyumeye basladigini ima ederek et suyunun ayristigini gostermistir Louis Pasteur un 1859 da yaptigi deney kendiliginden olusum sorununu cozmus olarak gorulur Kugu boyunlu bir sisede et suyu kaynatti sisenin boynundaki kivrim dusen parcaciklarin et suyuna ulasmasini engellerken serbest hava akisina da izin veriyordu Sise uzun bir sure boyunca ureme olmadan kalmistir Sise parcaciklarin kivrimlardan asagi dusebilecegi sekilde donduruldugunde et suyu hizla bulaniklasti Bununla birlikte azinligin itirazlari israrciydi ve deneysel zorluklarin populer anlatilarin onerdiginden cok daha zorlu oldugu goz onune alindiginda her zaman mantiksiz degildi Pasteur un mektup arkadasi ve calismalarinin hayrani olan Irlandali doktor John Tyndall in arastirmalari kendiliginden olusumun curutulmesinde belirleyici oldu Yine de Tyndall zamaninda iyi anlasilmamis olan mikrobiyal sporlarla ugrasirken zorluklarla karsilasti Pasteur gibi o da kulturunu sterilize etmek icin kaynatti ve bazi bakteri sporlari kaynatmaya dayanabiliyordu Sonunda tibbi uygulamalarda ve mikrobiyolojide ekipmani sterilize etmek icin evrensel bir uygulama haline gelen otoklav bu deneylerden sonra tanitildi 1862 de Fransiz Bilimler Akademisi konuya ozel bir onem vererek iyi yurutulmus deneylerle kendiliginden olusum denilen soruna yeni bir isik tutan kisiye bir odul verdi ve kazanani degerlendirmek uzere bir komisyon atadi Pasteur ve digerleri biyogenez terimini kendiliginden olusumun karsiti olarak yasamin yalnizca diger yasamlardan olustugu anlaminda kullandilar Pasteur un iddiasi Alman doktor Rudolf Virchow un kendisi de Robert Remak in calismalarindan turetilen Omnis cellula e cellula tum hucreler hucrelerden gelir doktrinini takip etti Pasteur un 1859 deneyinden sonra kendiliginden olusum terimi gozden dustu Deneyciler cansiz maddelerden yasamin kokenini arastirmak icin cesitli terimler kullandilar Heterogenez bir zamanlar canli olan organik maddelerden kaynatilmis et suyu gibi canlilarin olusumuna uygulanmis ve Ingiliz fizyolog cansiz maddelerden kaynaklanan yasam icin arkeobiyoz terimini onermistir Kendiliginden olusum teriminin ima ettigi rastgelelik ve ongorulemezlikten hoslanmayan Bastian 1870 yilinda cansiz maddelerden yasamin olusumu icin biyogenez terimini kullanmistir Ancak kisa bir sure sonra Ingiliz biyolog Thomas Henry Huxley ayni surec icin abiyogenez terimini onermis ve yasamin mevcut yasamdan ortaya ciktigi surec icin biyogenezi benimsemistir Ayrica bakinizAbiyogenezKaynakca a b Bondeson Jan 31 Aralik 2018 Spontaneous Generation The Feejee Mermaid and Other Essays in Natural and Unnatural History Ithaca New York Cornell University Press ss 193 249 doi 10 7591 9781501722271 009 ISBN 9781501722271 a b Ball Philip 2016 Man Made A History of Synthetic Life Distillations 2 1 15 23 26 Aralik 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mart 2018 Stillingfleet Edward Origines Sacrae Cambridge University Press 1697 Bernal J D 1967 Reprinted work by A I Oparin originally published 1924 Moscow The Origin of Life The Weidenfeld and Nicolson Natural History Translation of Oparin by Ann Synge Londra LCCN 67098482 Woese Carl R Fox G E 1977 Phylogenetic structure of the prokaryotic domain the primary kingdoms PNAS 7 11 5088 5090 Bibcode 1977PNAS 74 5088W doi 10 1073 pnas 74 11 5088 PMC 432104 2 PMID 270744 Wiener Philip P Ed 1973 Dictionary of the History of Ideas 4 New York Charles Scribner s Sons ss 307 311 6 Temmuz 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi McLaughlin Peter 2006 Annals of the History and Philosophy of Biology 10 79 88 20 Kasim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Nisan 2023 June 1965 The Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge University Press s 13 ISBN 0 317 66577 4 Seyffert Oskar 2017 1894 Dictionary of Classical Antiquities Norderstedt Hansebooks s 480 ISBN 978 3337196868 Curd Patricia 1998 The Legacy of Parmenides Eleatic Monism and Later Presocratic Thought Princeton University Press s 77 ISBN 0 691 01182 6 1994 Anaximander and the Origins of Greek Cosmology Hackett Publishing s 247 ISBN 0872202550 Censorinus De Die Natali IV 7 Osborn Henry Fairfield 1894 From the Greeks to Darwin An outline of the development of the evolution idea New York Macmillan 1941 Natural Selection before the Origin of Species Proceedings of the American Philosophical Society 84 1 71 123 JSTOR 984852 31 Mart 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Nisan 2023 2014 The Lagoon How Aristotle Invented Science Bloomsbury ss 215 221 ISBN 978 1 4088 3622 4 Brack Andre Ed 1998 Introduction PDF The Molecular Origins of Life Cambridge University Press s 1 ISBN 978 0 521 56475 5 a b Aristotle 1910 c 343 BCE History of Animals translated by D Arcy Wentworth Thompson Oxford Clarendon Press ISBN 978 90 6186 973 3 8 Mayis 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Nisan 2023 Lehoux Daryn 2017 Creatures Born of Mud and Slime The Wonder and Complexity of Spontaneous Generation Baltimore Johns Hopkins University Press s 22 ISBN 9781421423814 Lehoux Daryn 2017 Creatures Born of Mud and Slime The Wonder and Complexity of Spontaneous Generation Baltimore Johns Hopkins University Press s 23 Lehoux Daryn 2017 Creatures Born of Mud and Slime Johns Hopkins University Press ss 26 28 Aristotle 1912 c 350 BCE On the Generation of Animals translated by Arthur Platt Oxford Clarendon Press ISBN 90 04 09603 5 22 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Ocak 2009 Marcus Vitruvius Pollio 1826 c 25 BCE Part 4 On Architecture de Architectura Book VI Joseph Gwilt tarafindan cevrildi electronic format by Bill Thayer Londra Priestley and Weale 7 Ekim 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Subat 2009 Aristotle 1910 c 343 BCE The History of Animals D Arcy Wentworth Thompson tarafindan cevrildi Oxford Clarendon Press ISBN 90 6186 973 0 8 Mayis 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 6 Ocak 2009 Aristotle 1910 c 343 BCE History of Animals D Arcy Wentworth Thompson tarafindan cevrildi Oxford Clarendon Press ISBN 90 6186 973 0 8 Mayis 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 6 Ocak 2009 Gaius Plinius Secundus 1855 c 77 74 50 The generation of fishes Ed Natural History BOOK IX The natural history of fishes 15 Eylul 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Nisan 2023 Yonge C D Ed The deipnosophists or Banquet of the learned of Athenaeus University of Wisconsin Digital Collection I Londra Henry G Bohn ss 433 521 21 Ekim 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi a b Fry Iris 2000 Chapter 2 Spontaneous Generation Ups and Downs The Emergence of Life on Earth ISBN 978 0 8135 2740 6 Erisim tarihi 21 Ocak 2009 a b 1188 Topographia Hiberniae ISBN 0 85105 386 6 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan 1970 1915 XIV The History of the Barnacle and the Goose Diversions of a Naturalist illustrated bas Ayer Publishing ss 117 128 ISBN 978 0 8369 1471 9 Ed 20 Mart 2006 Albert the Great Stanford Encyclopedia of Philosophy Winter 2009 bas Stanford California The Metaphysics Research Lab ISBN 1 158 37777 0 OCLC 179833493 27 Aralik 1996 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Ocak 2009 Ed 12 Temmuz 1999 Saint Thomas Aquinas Stanford Encyclopedia of Philosophy Winter 2009 bas Stanford CA The Metaphysics Research Lab 9 Ocak 2005 tarihinde yayinlandi ISBN 1 158 37777 0 OCLC 179833493 27 Aralik 1996 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Ocak 2009 Antony and Cleopatra Act 2 scene 7 Folger Shakespeare Library www folger edu Ingilizce 25 Subat 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Nisan 2023 1903 1653 XIII Observations of the eel and other fish that want for scales and how to fish for them The Compleat Angler or the Contemplative Man s Recreation PDF George Bell amp Sons ISBN 0 929309 00 6 14 Mart 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF Erisim tarihi 3 Nisan 2023 Osler Margaret J Farber Paul Lawrence 22 Agustos 2002 Religion Science and Worldview Essays in Honor of Richard S Westfall Cambridge University Press ss 230 ISBN 978 0 521 52493 3 Pasteur Louis 7 Nisan 1864 PDF Address delivered by Louis Pasteur at the Sorbonne Scientific Soiree 26 Mart 2009 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2009 Bayon H P 1947 William Harvey 1578 1657 His Application of Biological Experiment Clinical Observation and Comparative Anatomy to the Problems of Generation Journal of the History of Medicine and Allied Sciences 2 1 51 96 doi 10 1093 jhmas II 1 51 JSTOR 24619518 PMID 20242557 25 Ocak 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Nisan 2023 a b c d e Levine Russell Evers Chris 1999 Washington D C National Health Museum 24 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Aralik 2008 Redi Francesco 1909 1669 Experiments on the Generation of Insects Mab Bigelow tarafindan cevrildi Chicago Open Court Fry Iris 1 Subat 2000 Emergence of Life on Earth A Historical and Scientific Overview Rutgers University Press ss 27 ISBN 978 0 8135 2740 6 Hutton Charles 1737 1823 Shaw George 1751 1813 Pearson Richard 1765 1836 The Extract of a Letter written by Mr JOHN RAY to the Editor from Middleton July 3 1671 concerning Spontaneous Generation Number 73 p 2219 The Philosophical Transactions of the Royal Society of London from Their Commencement in 1665 617 618 1800 Agrios George N 2005 Plant Pathology Academic Press ss 17 ISBN 978 0 12 044565 3 Erisim tarihi 14 Agustos 2012 Priestley Joseph 1809 Observations and Experiments relating to equivocal or spontaneous Generation VI 119 129 Springer Alfred 13 Ekim 1892 The Micro organisms of the Soil Nature 46 1198 576 579 Bibcode 1892Natur 46R 576 doi 10 1038 046576b0 3 Subat 2024 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Nisan 2023 Rennie James 1838 Insect Transformations Charles Knight s 10 a b Tyndall John 1905 1876 1878 IV XII XIII Fragments of Science 2 New York P F Collier www immunology org 11 Agustos 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 11 Agustos 2019 Engelhardt Hugo Tristram Caplan Arthur L 1987 Scientific Controversies Case Studies in the Resolution and Closure of Disputes in Science and Technology Cambridge University Press s 107 ISBN 978 0 521 27560 6 Virchow Rudolf 1859 Die Cellularpathologie Cell Pathology Almanca Berlin August Hirschwald Remak Robert 1852 Uber extracellulare Entstehung thierischer Zellen und uber Vermehrung derselben durch Theilung On the extracellular origin of animal cells and their multiplication by division Archiv fur Anatomie Physiologie und Wissenschaftliche Medicin Almanca 19 47 57 Strick James 15 Nisan 2001 Introduction Evolution amp The Spontaneous Generation Continuum International Publishing Group ss xi xxiv ISBN 978 1 85506 872 8 Erisim tarihi 27 Agustos 2012