Sait Faik Abasıyanık (d. 18 Kasım ya da 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 – ö. 11 Mayıs 1954), Türk hikâye ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından birisi olan Sait Faik, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılar nedeniyle Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olarak kabul edilir.
Sait Faik Abasıyanık | |
---|---|
Ara Güler tarafından çekilen fotoğrafı | |
Doğum | 18 Kasım 1906 Adapazarı, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 11 Mayıs 1954 (47 yaşında) İstanbul, Türkiye |
Takma adlar | Adalı, S.F. |
Meslek | Hikâye yazarı, romancı, şair |
Milliyet | Türk |
Akrabalar | Mehmet Faik Abasıyanık (babası) Makbule Abasıyanık (annesi) Ahmet Faik Abasıyanık (amcası) |
Etkilendikleri | |
Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yenilikler nedeniyle, "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir. Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, iyi ve kötü taraflarıyla, olduğu gibi ama aynı zamanda şiirsel ve usta bir dille anlattı. Döneminin pek çok sanatçısından farklı olarak, kendisini Batı'daki gelişmelerle sınırlamadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmedi, belli bir tarzın takipçisi olmadı.Asaf Hâlet Çelebi'nin ifadesiyle "Sait Faik kendi ismi içinde mahsur kalacaktır. Hele bizde son zamanlarda onun bazı raté taklitleri türemekle beraber muhakkak ne kendisinden evvel ve ne de sonra ona yakın kimse gelmedi."
Toplumsal sorunlara değil, bireyin toplum içindeki sorunlarına eğilen Sait Faik, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkarak insanın hakikatini anlamaya çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını, balıkçı, işsiz, tacir, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. İnsanların yaşama biçimlerini, arzularını, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı.
1929 yılında başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Sait Faik'in tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içeriyordu. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırdı. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan, izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir.
Kendi özgün dilini oluştururken André Gide,Comte de Lautréamont ve Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Sait Faik, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu ve Demir Özlü gibi yazarlara ışık tuttu. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene Sait Faik Hikâye Armağanı verilmektedir.
Hayatı
Çocukluğu ve eğitimi
Sait Faik, 18 Kasım 1906 tarihinde, dedesi Seyyid Ağa'nın Adapazarı Semerciler Mahallesi'nde bulunan evinde dünyaya geldi. Seyyid Ağa, Adapazarı'nın önde gelenlerinin toplandığı bir kahve işletiyordu. Sait Faik'in babası Mehmet Faik Bey, annesi ise kentin ileri gelenlerinden Hacı Rıza Efendi'nin kızı Makbule Hanım'dır. Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında bir sene boyunca (1922) Adapazarı belediye başkanlığını yürüten Mehmet Faik Bey'e, Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’ndeki hizmetlerine karşılık İstiklal Madalyası verilmiştir. Yazarın amcası Ahmet Faik de tıpkı babası gibi Adapazarı belediye başkanlığı yaptı, daha sonra ise milletvekilliği görevinde bulundu.
Sait Faik doğduğunda, kendisine Mehmet Sait ismi verildi. Sonraki yıllarda yazar, ismine babasının adını ekleyip Mehmet'i atarak Sait Faik adını kullanmaya başladı.Abasızzadeler ya da Abasızoğulları olarak anılan aile, Soyadı Kanunu çıktığında, Sait Faik'in isteği ile Abasıyanık soyadını aldı.
1910 yılında, Sait Faik'in babasının tahrirat kâtibi olarak Karamürsel'e tayini çıktı. Üç sene boyunca bu kasabada yaşayan aile 1913 yılında Adapazarı'na geri döndü. Mehmet Faik Bey kereste ve ceviz kütüğü ticareti ile uğraşmaya başladı.
Yazar, ilköğrenimini yabancı dilde eğitim veren Rehber-i Terakki isimli özel okulda tamamladı. Bu okul yabancı dilde eğitim verdiği için şehirde Gâvur Mektebi olarak anılıyordu. Sait Faik daha sonra, çocukluğunda "haşarı bir burjuva çocuğu" olduğunu yazacaktı. Arkadaşları, o dönemde yazarı "Abasızın Mançuko" olarak çağırırdı.
İlköğrenimi sırasında anne ve babası geçimsizlik sebebiyle ayrıldı. Üç buçuk yıl süren ayrılık döneminde Sait Faik, babası ile birlikte yaşadı, annesini ancak haftada bir görebiliyordu. Rehber-i Terakki'yi bitirdikten sonra Adapazarı İdadisine girdi. 1920'de Yunan işgali sebebiyle eğitimine ara vermek durumunda kaldı. Bu dönemde Abasıyanıklar diğer akrabalarıyla birlikte önce Düzce'de, ardından Bolu'da, son olarak da Hendek'te yaşadılar. Sait Faik, işgalin sona ermesinden sonra Adapazarı'na dönünce idadi eğitimine devam etti.
Abasıyanık ailesi 1924 yılında, oğullarının lise eğitimi için İstanbul'a göç etti. Şehzadebaşı semtinde, Bozdoğan Kemeri yakınındaki Kirazlı Mescit Sokak'ta, 7 numarada oturmaya başladılar. Sait Faik de İstanbul Erkek Lisesinde okumaya başladı.
Onuncu sınıfa kadar bu okula devam eden Abasıyanık, Arapça öğretmenleri Seyit Salih Efendi'nin sandalyesine iğne koydukları için, 41 arkadaşıyla beraber okuldan atıldı ve öğrenimini Bursa Erkek Lisesinde tamamladı. İlk hikâyesi İpekli Mendil'i bu okulda, edebiyat ödevi olarak yazdı.İpekli Mendil, Varlık dergisinin 15 Nisan 1934 tarihli 19. sayısında yayımlandı. Uçurtmalar ve Zemberek hikâyelerini de gene Bursa'da kaleme aldı.
Edebiyat öğretmeni Hakkı Süha Gezgin, Bursa Lisesindeki Sait Faik'i "sınıfta sakin ve dalgın, bahçede yalnız" olarak anlatır. Lise eğitimindeki aksaklıklar ve isteksizliği yüzünden parlak bir eğitim hayatı olmadı.
1928 yılında liseyi bitirip İstanbul'a döndü ve yazmaya devam etti. Yazdığı hikâyeleri ve şiirleri çeşitli dergilere ve gazetelere gönderiyordu. Aynı yılın sonunda girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine iki sene devam ettikten sonra Uygurca öğrenmek istemediği için ayrıldı. 9 Aralık 1929'da Uçurtmalar isimli hikâyesi Milliyet gazetesinde yayımlandı. Sait Faik, İstanbul Üniversitesinde okuduğu dönemde sık sık Beyoğlu'nda dolaşıyor, evinin ve okulunun yakınındaki Şehzadebaşı kıraathanelerine gidiyordu. Sanat ve edebiyat çevreleriyle o günlerde tanışmaya başladı. 9 Eylül 1930 ile 23 Eylül 1930 tarihleri arasında, on öyküsü ve bir yazısı Hür Gazete'de yayımlandı. Yazar, bu öykülerin hiçbirini kitaplarına almadı. Eserlerinin basılmaya başladığı o günlerden hayatının son anına kadar Hüsamettin Bozok'un ifadesi ile "genç hikâyeci" damgasını, "acı bir gülümseme" ile taşıdı.
1931 yılında babasının isteği üzerine iktisat okumak üzere İsviçre'nin Lozan şehrine gitti. 15 gün kaldığı şehrin sıkıcılığından bunalarakFransa'nın Grenoble şehrine geçti. Bu şehirde Fransızca öğrenmek amacıyla Champollion Lisesine devam etti. Ardından, üç dönem boyunca Grenoble Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde okudu. Yazar, Alpler'in eteklerinde kurulmuş, çeşitli endüstri ve bilim kurumlarıyla tanınan Grenoble'de üç seneden fazla yaşadı. Orada bulunduğu günlerde Paris'i, Lyon'u, Strazburg'u ziyaret etti, kısa bir süre amcasının yanına, Milano'ya gitti. 1932 yaz tatilinde İstanbul'a geldi, 1934 yılında ise ailesinin isteğiyle Orta Avrupa üzerinden Tuna Nehri yoluyla İstanbul'a geri döndü. Ailesinin yeni taşındığı, Nişantaşı'nda Rumeli Caddesi üzerindeki Rumeli Apartmanı'na yerleşti. Bursa Erkek Lisesinden sonra İstanbul'da ve yurt dışında gittiği okulları diploma alamadan terk etmiş oldu.
İlk kitapları ve İstanbul'daki yaşamı
Yazar, 1934 yılında İstanbul'a döndükten sonra Halıcıoğlu'ndaki Ermeni Yetim Mektebinde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı. Okula sürekli geç kalan Sait Faik'in ay sonunda gecikmeleri hesaplanıp maaşından düşülmüştü. Bu yüzden okulda çalıştığı ilk ay eline sadece 13 lira geçti. Öğrenciler üzerinde hâkimiyet kuramaması okul idaresi ile tartışmasına yol açıyordu. Hem yaşadığı disiplin problemleri, hem de babası Mehmet Faik'in kendisine bir zahire alım satım dükkânı açması sebebiyle öğretmenlikten ayrıldı. İleriki günlerde bu durumu "anladım ki öğretmenlik benim harcım değildi" diyerek açıklayacaktı.
Babası, onu ortaklarından Ali Emali'yle birlikte çalışması için dükkâna yerleştirdi. Sait Faik, işlerle ilgilenmediği için altı ay sonra dükkânı babasına boş olarak teslim etti. Aynı dönemde babası ileriki yıllarda Sait Faik'in yerleşeceği, Şişli Kırağı Sokak’taki İkbal Apartmanı’nı satın aldı.
Sait Faik yazmaya ağırlık vermişti. Ayrıca André Gide'den çeviriler yapıyordu. Fransa anılarından oluşan öyküleri Varlıkdergisi'nde yayınlandıktan sonra, 1936 yılında babasının maddi desteği ile ilk hikâye kitabı Semaver'i Remzi Kitabevi'nden çıkardı. İlk kitabının yayınlanmasından büyük bir sevinç duyan Sait Faik, bu sevincini yıllar sonra Hallaç isimli öyküsünde anlattı. Semaver'in çıkışından sonra yazmaya devam etti fakat bir mektubunda da söylediği gibi, aylaklığı sebebiyle yazdıklarını orada burada unutuyordu. Yazdıklarının fazla ilgi görmemesi yüzünden küskünlük ve kırgınlık duyuyordu.
O günlerde askere çağrıldı. Asabiye kliniğinden aldığı rapor sayesinde askerlikten muaf tutuldu. Bu raporun varlığını onaylayan Yaşar Nabi konuyla ilgili "Askerlik yapmamıştı. Ruh hastası olduğuna dair asabiyecilerin verdiği bir rapor askerlikten ihracını temin etmiş. Bir tıbbi gerekçeye mi dayanıyor yoksa hatır için mi verilmiş, bilmiyorum" açıklamasını yaptı. Sait Faik'in söz konusu raporu bir kavga sırasında cebinden çıkarıp Aziz Nesin'e gösterdiği bilinmektedir.
Eylül 1937'de ikinci kez yurt dışına çıkarak Marsilya'ya gitti. Bu şehirde 18 gün kaldıktan sonra İstanbul'a geri döndü. 1938 yılında, babası Burgaz Adası'nda, Çayır Sokak 15 numaradaki köşkü satın aldı ve aile bu köşke taşındı. Mehmet Faik Bey, 29 Ekim 1938'de bu köşkte, yakalandığı ağır bronşitten kurtulamayarak öldü. Sait Faik, babasının ölümünden sonra kışları Nişantaşı'ndaki apartmanlarında, yazları ise Burgaz Adası'nda yaşamaya başladı.
Abasıyanık, on altı hikâyeden oluşan ikinci kitabı Sarnıç'ı 1939 yılında Çığır Kitabevi'nden çıkarttı. Kitabın kapağında adı "Said Faik" olarak yazılmıştır. Bu kitabında da tıpkı ilk kitabı Semaver'de olduğu gibi, Adapazarı ve Bursa'da geçirdiği çocukluk günleri ile hem İstanbul'daki hem de yurt dışındaki yaşamında yaptığı gözlemlere yer verdi.
Hakkında açılan dava
Sait Faik, 1940 yılında yayınlanan üçüncü hikâye kitabı Şahmerdan'da diğer iki kitabının aksine Fransa'da gözlemlediği olaylara yer vermedi. Yazar, bu kitapta yer alan Çelme isimli hikâyesiyle, halkı askerlikten soğutmakla suçlanarak askerî mahkemeye verildi. Bu öykü ilk olarak 22 Mart 1937'de Kurun gazetesinde, ikinci olarak ise 15 Haziran 1940'ta Varlık dergisinde yayınlanmıştı. Sait Faik, 10 Eylül 1940'ta yapılan duruşmaya katılmak üzere bizzat Ankara'ya gitti. Oğlunun mahkemeye düşmesine en az onun kadar üzülen annesi Makbule Hanım da, yazarı yalnız bırakmadı. Avukatlığını kendisi de şair olan Fuat Ömer Keskinoğlu yaptı. Varlık Yayınları sahibi Yaşar Nabi Nayır, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Münir Paşa'yla temasa geçerek Sait Faik için destek bulmaya çalıştı. Orhan Veli Kanık, Abasıyanık'a o dönemde yazdığı bir mektupta "... bu arada Çelme hikâyesini buldum ve okudum ve başına bu işi açanlara küfrettim. Harika hikâye azizim." diye yazarak arkadaşına destek oldu.
Yazarın ilk kitabını öven Peyami Safa ise bu olaylar sonrasında Abasıyanık'ı Marksçıların ardına takılmakla suçladı. Bu suçlamayı duyan Yaşar Nabi'nin yorumu "Peyami Safa edebî günahlarına bir yenisini ekliyor" oldu. Sonuçta, yazar davadan beraat etti. Fakat bu olay sonrasında annesi yazma hevesinin başına bela açmaktan başka bir işe yaramadığını iddia ederek oğlunun yazarlığa devam etmesine karşı çıktı.
Sonraki çalışmaları ve romanının toplatılması
Sait Faik, Çelme hikâyesi yüzünden yargılanmasının etkisi ve bu olayın annesini üzmesi sebebiyle uzun süre kitap çıkartmadı. 28 Nisan 1942 ile 31 Mayıs 1942 tarihleri arasında, bir uğraşı olması için Haber-Akşam Postası isimli gazete adına muhabirlik yaptı. Mahkemelerde röportaj yapan yazar, bu röportajlarına gözlemlerini de katarak Mahkemelerde başlığı ile yayınlıyordu. Abasıyanık bu işe bir ay dayanabildi. Bu süre zarfında 28 mahkeme röportajı yazdı. Hikâye tadındaki bu yazıları, 1956 yılında Varlık Yayınları, Mahkeme Kapısı ismiyle kitaplaştırdı. Çok aktif bir yazı hayatının olmadığı 1940 ile 1948 yılları arasında Yürüyüş, Büyük Doğu, İnkılapçı Gençlik, Servet-i Fünun gibi dergilerde hikâye yayınlamaya devam etti.
Muhabirlik yapmadan önce, 4 Ekim 1940 ile 21 Şubat 1941 tarihleri arasında, Yeni Mecmua'da, derginin 75. sayısından 95. sayısına kadar 19 bölüm hâlinde yayınladığı Medarı Maişet Motoru'nu 1944 yılında kitap olarak bastırmaya karar verdi. Fakat hiçbir yayınevi kitabı yayınlamayı istemedi. Sonunda Yokuş Kitabevi'nin sahipleri Agop Arad ve Burhan Arpad'ın yardımı ve annesinin maddi desteğiyle kitabı yayınladı. Ancak Medarı Maişet Motoru, kısa bir süre sonra Bakanlar Kurulu kararı ile toplatıldı. Sait Faik, Medarı Maişet ismini ilk kez Vakit gazetesinde yayınlanan Bir Balık Avı Hikâyesi'nde kullandı. Hakkı Süha Gezgin'in söylediğine göre yazar bu sözcüğü çok seviyordu. Kitap, 1952 yılında, Varlık Yayınları tarafından yeniden basılırken Abasıyanık, kitabın ismini Birtakım İnsanlar, romanda geçen Medarı Maişet motorunun ismini ise Ceylan-ı Bahri olarak değiştirdi.Medarı Maişet Motoru'nun ilk baskısı sadece 99 adet satılmıştır.
Çelme olayının ardından Medarı Maişet Motoru da asılsız bir ihbar sebebiyle toplatılınca yazarın yazın hayatı bir kere daha yavaşladı. Çok az öyküsünün yayınlandığı o günlerde ya balığa çıkıyor ya da aylak aylak geziniyordu. Beyoğlu'na sık gittiği bu dönemde Şişli'de İkbal Apartmanı'ndaki evlerinde kalıyordu. Bekâr hayatından sıkıldığında ise Ada'ya annesinin yanına dönüyordu. Bu kırgınlık ve yalnızlık döneminin etkisini taşıyan hikâyelerden oluşan kitabı Lüzumsuz Adam'ı 1948 yılında yayımladı. Sait Faik, kitaba ismini veren hikâyeyi ilk yazdığı günlerde ona isim bulamamıştı. Bu öyküyü okuyan Yaşar Nabi Nayır, daha önce Sabahattin Ali'den duyduğu Lüzumsuz Adam ismini önerdi. Bu ismi çok beğenen Sait Faik, onu kullandı.
Son eserleri, hastalığı ve ölümü
Hastalığın belirtileri 1945 yılında ortaya çıkmıştı. Amcasının oğlu Mustafa Raşit Abasıyanık'ın söylediğine göre 1947 yılında, burnundan ara sıra kan gelmeye başlayan Sait Faik, aynı zamanda yazar da olan doktor arkadaşı Fikret Ürgüp'e muayene olmuş ve karaciğerinin büyüdüğü ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine çok düşkün olduğu içkiyi kesip perhize başladı. Arada sırada gelen sıkıntıları ve tehlikeli krizleri de bu yolla atlatmaya çalıştı. 1948 yılında hastalığının siroz olduğu kesinleşti. Bu arada, 1950 yılında Mahalle Kahvesi, Varlık Yayınları tarafından yayımlandı. Sık sık doktorlara görünmesine rağmen hastalığının kötüye gitmesi üzerine, amcası ve Samet Ağaoğlu'nun desteği ve Doktor Kazım İsmail Gürkan’ın tavsiyesiyle, Doktor Justin Besançon’a muayene olmak için 31 Ocak 1951'de Paris'e gitti. Paris'te sadece beş gün kalıp İstanbul'dan uzakta öleceği korkusu ve tedavinin ağırlığı nedeniyle geri döndü. Sait Faik, daha sonra amcasına yazdığı bir mektupta geri dönüş sebebini, doktorlarla olan konuşması üzerine hastaneye yatmaya karar verildikten sonra düştüğü panik ve yaşadığı kriz olarak açıkladı. Paris'teki doktorlar, Sait Faik'e ciğerinden parça almaları gerektiğini söyleyince yazar paniğe kapılmıştı. Fransa'dan döndükten bir hafta sonra pişman oldu. Annesinin de baskısıyla, Paris'e geri dönme ve tedaviye devam etme arzusunu ölene kadar muhafaza etti.
Paris yolculuğunun ardından büyük bir umutsuzluğa düşen Sait Faik, bir yandan da yazarlık kariyerinin en verimli günlerini geçiriyordu. Önce 1951'de Varlık Yayınları'ndan Havada Bulut ve Kumpanya, ertesi yıl yine aynı yayınevinden Havuz Başı ve Son Kuşlar yayımlandı. Yazılarında ölüm teması görülmeye başlandı. İlk zamanlar oyalanmak için sık sık resim sergilerine, şiir toplantılarına ve tiyatroya giderken daha sonraki günlerde, çok sevdiği İstanbul'dan nefret etmeye başladı.
1953 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Mark Twain Cemiyeti, çağdaş edebiyata yaptığı katkılardan ötürü yazara onur üyeliği verdi. Sait Faik'ten önce Türkiye'den Mustafa Kemal Atatürk'e verilen bu ödülü almasına kimileri karşı çıksa da yazarın sevinerek aldığı bilinmektedir. Mark Twain Cemiyeti üyesi olan Halide Edib Adıvar, derneğin Türkiye'de bu ödülü kime verebileceğini araştırırken Vedat Günyol Halide Edip'e, bu kişinin Sait Faik olabileceğini söylemişti. İlgililer konuya eğilip araştırdılar ve yazarı ödüle layık gördüler. Sait Faik ödülle ilgili olarak "Demek ki şimdiden sonra, dünya çapında bir hikâyeciyi anmak için kurulmuş bir cemiyete, dünyanın dört bucağından kendi hâlinde hikâyeciler de seçilecek" açıklamasını yaptı.
1953 yılında, ikinci romanı Kayıp Aranıyor, Varlık Yayınları'ndan, tek şiir kitabı olan Şimdi Sevişme Vakti ise Yenilik Yayınları'ndan çıktı.23 Ocak 1953'te Paris'e gidebilmek için bir kere daha pasaport aldı. Sanatı hanesinde “yok” yazan bu pasaportu hiç kullanamadı. Ölümünden kısa bir süre önce yazarla Burgaz Adası'nda karşılaşan Nurullah Ataç, Sait Faik'i "dudakları büsbütün incelmiş, kupkuru ve benzi sapsarı" bulmuştu.
1954 yılında Alemdağ'da Var Bir Yılan ve Georges Simenon'dan çevirdiği Yaşamak Hırsı isimli kitaplar çıktı.
5 Mayıs 1954 günü yemek borusu kanaması nedeniyle komaya girdi. Doktor Ahmet Erbelger tarafından acilen Şişli'deki Marmara Kliniğine kaldırıldı. Beş gün süren krizler nedeniyle yazara kan verilmesi de gerekti. Yapılan bütün müdahalelere rağmen, 10 Mayıs'ı 11 Mayıs'a bağlayan gece saat 02.35'te aynı klinikte öldü. 12 Mayıs 1954 günü saat 11.00’de Sait Faik’in naaşı Marmara Kliniğinden alınarak Şişli Camii'ne getirildi. Burada kılınan namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Naaşı, mezarlığa götürülürken Abasıyanık'ın isteği üzerine Kırağı Sokağı'ndaki evlerinin önünden geçirildi.
Ölümünün ardından aynı yıl, Az Şekerli isimli kitabı Varlık Yayınları tarafından yayımlandı.
Kişiliği
Sait Faik, eserleri ile kişiliği arasında yakın ilişki bulunan sanatçılardan biriydi. Yazar, hayatı boyunca çevresine uyum sağlayamamıştı ve bu uyuşmazlık onun her şeyden şikâyet etmesine sebep oluyordu. Hikâyelerindeki karakterlerde olumsuz yön aramaması ve onları iyi yanları ile göstermesinin sebebinin, yazarın ideale ulaşma arzusu olduğu söylenir. Annesi Makbule Hanım'ın "Şatafattan nefret ederdi. Dolabında her şey bulunduğu ve ailevi durumumuz iyi olduğu hâlde ekseriya başına bir kasket ayağına bir pantolon geçirerek balıkçı arkadaşlarıyla gününü gün ederdi" tespitlerine katılan Yaşar Nabi Nayır ise Abasıyanık hakkında "Aristokrat değildi. Halktan üstün görünmeye çalışandan hoşlanmazdı. Herkes gibi olmak, herkese uymak isteği onda sonradan edinilmiş bir his değildir. Doğuştan gelme bir tabiattır." dedi.
Abasıyanık'ın psikolojik özelliklerine dair bir deneme yazan Fikret Ürgüp, sanatçının karakteriyle ilgili iki noktanın üzerinde durdu. Bunlardan birincisi annesinin ilgisi ve babasının aşırı ilgisizliğinin oluşturduğu iç çatışmalar ile yazarın "çekingen, kendisini çevresinden ve kendisinden gizleyen, anlamak ve anlaşılmak istemeyen" bir kişiliğe sahip olduğuydu. Ürgüp ayrıca, Sait Faik'i hayatı boyunca koruyan annesinin, aynı zamanda yazarın kendine olan güveninin gelişmesine engel olduğunu belirtti.
Hakkında söylenen yergiler kadar övgülere de karşı çıkan Abasıyanık, yazarlığından söz açıldığında işi kavgaya kadar götürüp bulunduğu yeri terk ederdi. Sanatkâra ait bu tarz uyuşmazlıklarla ilgili olarak Fikret Ürgüp "Münakaşalı durumlarda, ilkel iç tepkimelerden kuvvet alarak haşin, kavgacı ve isyankâr olur ve kimseye güvenmediğini belli ederdi. İnsanlara ve topluma inanmadığı için kendisi gibi, geleneklere isyan edip o zamana kadar kabul edilmemiş hırsızları, cinsel sapıkları, toplumun içinden attığı kimseleri anlayıp onlarda yaşama hakkını savunan yazarları sever ve okurdu. (Gide ve Genet gibi)" dedi.
Özel hayatı
Sait Faik'in hayatındaki en önemli insan annesi oldu. Yazar, ölene kadar annesi ile birlikte yaşamayı sürdürdü. Yaratılışındaki uyumsuzluk sebebiyle kimseyle uzun süreli dostluklar kuramasa da pek çok arkadaşı olan, herkesle tanışık bir insandı. Burgaz Adası'ndaki balıkçılar ve esnafla zaman geçirdiği gibi, sanat dünyasından Hüsamettin Bozok, Özdemir Asaf, Orhan Kemal, Mücap Ofluoğlu, Adalet Cimcoz, Oktay Akbal, İlhan Berk, Orhan Veli, Tarık Buğra ve Abidin Dino gibi pek çok isimle de yakın arkadaştı.
Üç kez evliliğe yaklaşan Sait Faik hiç evlenmedi. İlk evlilik teşebbüsünü annesi onaylamadı, ikincisinde ise teklifi reddedildi. Annesinin isteği üzerine nişanlanan Sait Faik'in bu nişanı on ay sürdü.Vedat Günyol, arkadaşının kimseye anlatmayı sevmediği aşk hayatını öykülerinde dile getirdiğini belirterek yazarın aslında eşcinsel olduğunu açıkladı. Günyol, yazarın eşcinselliğinin, halkın gözündeki itibarını kaybetmemesi için sanat çevrelerince gizlendiğini söyledi. Günyol'un bu açıklamalarına katılan Fethi Naci, Sait Faik'in ölümüne yakın yazdığı öyküleri değerlendirirken yazarın cinsel yönelimini de göz önünde bulundurdu, Abasıyanık'ın son dönem öykücülüğünde söyleyeceklerini söyleyebilmek için hikâyelerinin biçimini değiştirerek gerçeklik duygusu uyandırma isteğinden vazgeçtiğini vurguladı.
Çalışmaları
Hikâyeciliği
Abasıyanık'ın öykücülüğü üç dönemde incelenebilir: 1936 - 1940 tarihleri arasındaki ilk dönem hikâyeleri, 1948'de Lüzumsuz Adam kitabıyla başlayıp 1952'de yayınladığı Son Kuşlar'a kadar devam eden ikinci dönem hikâyeleri ve bu tarihten ölümüne kadar süren, Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabındaki hikâyelerle örneklenebilecek son dönemi.
İlk dönem (1936 - 1940)
Sait Faik'in ilk üç hikâye kitabı olan Semaver (1936), Sarnıç (1939) ve Şahmerdan (1940) yazarın hikâyeciliğinin ilk dönemi olarak kabul edilir. Yazar, bir sonraki hikâye kitabı Lüzumsuz Adam'ı üçüncü kitaptan sekiz sene sonra, 1948 yılında çıkartmıştır. Bu dönemde, Sait Faik'in dilinde, üslubunda, hikâyelerinin kahramanlarında, geçtikleri çevrede büyük değişiklikler oldu. Ayrıca, yazarın yasaklara ve toplum baskısına karşı duruşu, özgürlük ve ahlak anlayışı da farklılaştı.
Yazarın ilk dönem hikâyelerindeki ortak özelliklerinden biri içerdikleri insan sevgisidir. Sait Faik yazdığı ilk hikâyelerde zenginlere kızmakta, emekçileri yüceltmektedir. Karakterleri ise geneli yansıtmaktadır. Öykülerinde anlattığı tipleri toplumda sıkça karşılaşılan insanlardan seçmesi, onu bir taraftan Ömer Seyfeddin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Refik Halit Karay gibi yazarlara yaklaştırırken, diğer yandan Sabahattin Ali'nin öncülüğünü yaptığı "sosyal gerçekçiliğe" bağlamaktadır. Yazar küçük insanların dünyasına yönelirken uzun süre düşünüp bilimsel eserler okumamıştır. Anlattığı küçük insanların ekmek kavgasına ya da sınıf çatışmalarına yönelik ideolojik sanatın dışında kalmış, kavgasız, şikâyetsiz küçük insanların mutlu dünyasını resmetmeye çalışmıştır. Bu yüzden de onun gerçekçiliği, "beş duyu gerçekçiliği"dir.
Tahir Alangu'ya göre "Eskilerin varlıklarından bile haberdar olmadığı 'küçük adamları' edebiyatımıza ilk getiren o olmadıysa bile iyice yerleştiren, bilinmeyeni gösteren, güçlü bir akım hâline getiren, en güzel hikâyelerini yazan" Sait Faik olmuştur. Bu ilk döneminde, Abasıyanık "fakir insan iyi insandır" genellemesinden çabuk kurtulup çalışana duyduğu sevgiyi soyutlaştırarak insan sevgisine dönüştürdü. Bu aşamadan sonra öykülerinde kişilerin iyiliğini ve onları ne kadar sevdiğini anlatmaya başladı. Sevgide evrenselliği yakalayan yazar dil, din ve millet farkı gözetmeksizin insanlara eşit şekilde yaklaştı. Örneğin, Şahmerdan'daki öykülerde yazar, sevdiği insanların dünyalarını tanımak için sürekli gezer.
Abidin Dino'nun, 1 Eylül 1940'ta tek sayı olarak çıkardığı Küllük dergisinde, dönemin ünlü yazarlarının, Sait Faik ve Sabahattin Kudret Aksal'ı değerlendirdiği yazıda Asaf Hâlet Çelebi, Sait Faik'in edebiyatını şöyle tarif eder: "Sait, uyuşuk ve donuk gibi görünen bir kalıp içinde korkunç bedbinlikler ve acı bir melal taşır. Bununla beraber kayıtsız görünmek ister. Sait Faik'in nüvelerinde yalnız insanlar değil, kediler bile morbide bir yaradılıştadır, buna rağmen o, bu şahsiyetlerin maraziliklerini göstermeğe çalışmaz; onlar kendi kendilerini gösterirler, tahlil ederler. Sait Faik, yazdığı şeylerle alakası yokmuş gibi durur, hâlbuki bütün yazıları münhasıran kendisini anlatır. 0, bir conscience onirique içinde, daima rüya gören bir adam gibidir. Onun en çok sevdiğim tarafı da için için kendisiyle alay etmesidir."
Bu hikâyelerde olayların geçtiği yerler de değişiklik gösterir. Bu dönemde çıkan üç kitabındaki 54 hikâyeden 16'sında olaylar kentte, 12'sinde Burgaz Adası'nda, 8'inde köyde, 8'inde yabancı ülkelerde, 6'sında kasabada, ikisinde vapurda, birinde trende, birinde de okulda geçmektedir.
Sait Faik hikâyelerinde bir "dil savrukluğu" ve "bol Türkçe yanlışı" olduğu konusunda yaygınlanmış bir kanı vardır. Oysa, bu dönemki kitaplarından Semaver'de 4 Türkçe yanlışı, Sarnıç'ta 2 Türkçe yanlışı, Şahmerdan'da ise 1 Türkçe yanlışı vardır.
Bu dönem hikâyelerinin çoğunun cümle yapısı klasiktir. Sait Faik, bu dönemde tamamen şahsıyla özdeşleşecek bir özellik göstermediği gibi, anlatımda genellikle konuşma dilinin canlılığından yararlanmamıştır. Yine de bu durumun istisnaları vardır. İkinci dönem hikâyeciliği ile birlikte ortaya çıkacak "Sait Faik dili"nin coşkulu ve şiirli havasına, az da olsa, ilk dönem hikâyelerinde de rastlanır.
Orta dönem (1948-1952)
1948 yılında yayınlanan Lüzumsuz Adam isimli hikâye kitabıyla birlikte, yazarın hikâyeciliğinde orta dönemin başladığı kabul edilir. Bu dönem 1952'de yayınlanan Son Kuşlar'a kadar sürer.
Sait Faik'in bu döneminde, en büyük değişiklik dilinde oldu ve yazar "özgür hikâye" anlayışı ile yazmaya başladı. Abasıyanık, klasik cümle yapısına son vererek devrik cümle ve argo kullanmaya, günlük konuşma dilinden çokça yararlanmaya başladı. Yazar, ilk hikâyelerinde rastlanan mekânlardan olan yurt dışındaki şehirlere ve Anadolu'daki köylere bu dönem öykülerinde çok az yer verdi.
Sanatçının Adapazarı ve Bursa'da geçen çocukluk günleri ile yurt dışında geçirdiği zamana ait anılara fazla yer vermemesi, hikâyelerde geçmiş zaman kipine fazla rastlanmamasına sebep oldu. Sait Faik, bu dönemki hikâyelerinde çoğunlukla şimdiki zaman kipini kullanmayı tercih etti. Orta döneme ait çalışmaların dikkat çeken bir diğer özelliği ise Sait Faik'in "ve" bağlacını kullanmamaya gösterdiği özendir. Yazarın bu özeninde kendine Nurullah Ataç'ı örnek aldığına inanılır.
Abasıyanık'ın ilk çalışmalarında rastlanan "insan sevgisi" teması bu çalışmalarında yerini boşvermişliğe, insan korkusuna, kent nefretine ve umutsuzluğa bıraktı. Sait Faik'in artık daha karamsar olmasının ve gelecek umudunun yok olmasının sebebini, onu ölüme götürecek olan siroz hastalığına bağlayanlar vardır. Bu dönemki eserlerinde, yazarın içine kapandığı, yalnızlığından, kendi sorunlarından bahsettiği görülür ve çoğunlukla anlatıcı kendisidir.
Sanatçının hem orta dönem hem de son dönem öykülerinde görülen bir diğer özellik ise eserlerin şiirsel dilidir. Yazar, bir mektubunda bu konuyla ilgili şu yorumu yapmıştır:
“ | Hikâyelerimde şiir kokusu var diyorsunuz. Bir iki tane de şiir yazdım. İçinde hikâye kokuları var dediler. Demek ki ben ne hikâyeciyim ne de bir şair. İkisi ortası acayip bir şey. Ne yapalım beni de böyle kabul edin. | „ |
Son dönem (1952'den sonrası)
Sait Faik'in, Alemdağ'da Var Bir Yılan isimli kitabıyla sürrealizme geçtiği kabul edilir.Vedat Günyol'a göre Sait Faik "içe tepilmiş isteklerini düşsel bir dünyada gerçek görme isteğinin verdiği dayanılmaz, ama o ölçüde olağan bir tutkuyla düpedüz kendiliğinden" sürrealizme kayıvermiştir.Fikret Ürgüp de Sait Faik'in son dönem hikâyeleri hakkında Vedat Günyol'la benzer fikirdeydi. Ürgüp bu hikâyelerle ilgili olarak "Artık o eski kalıplardan kurtulmuş hikâyelerdir. Bunlara sürrealist demek yerinde olur" demiştir.
Orta döneminde de birçok yenilik deneyen Sait Faik Abasıyanık, o güne kadar geliştirdikleriyle yetinmeyerek Alemdağ'da Var Bir Yılan'da daha farklı biçimler deneyip topluma ve doğaya bakmadığı açılardan baktı. Ayrıca yazar, bu döneme kadar üstü kapalı anlattığı bazı duygularını divan şairlerine özgü bir pervasızlıkla yazmaya başladı. Fethi Naci'ye göre Sait Faik, bu döneminde yazdığı eşcinsel temalı hikâyelerinde anlatmak istediklerini anlatabilmek için hikâyesinin biçimini bir kere daha değiştirerek somut ayrıntılardan hareket yerine imgelemi kullanmaya başladı. Bu da yazarı o günlere kadar üstünde taşıdığı "gerçekçi yazar" sıfatından uzaklaştırarak "sürrealist yazar" sıfatına yaklaştırdı. Bazı eleştirmenler, yazardaki bu tarz değişikliğini onun ilerleyen sirozuna, yaklaşan ölümünün doğurduğu umutsuzluğa, toplumsal baskılara ve saygınlığını kaybetme korkusunu boşvermişliğine bağladılar.
Ahmet Oktay, Sait Faik'in son dönemini şu cümlelerle yorumlar: "Rembrandt'in gençlik dönemi otoportreleri ile yaşlılık dönemi portreleri arasında gözlenen değişim, Sait Faik'in son dönem öyküleri ile önceki öyküleri arasında da görülebilir: Hazdan acıya, güvenden korkuya, inançtan kuşkuya geçiş. Hastalık, terk edilmişlik ve iletişimsizlik bakışı kuşatmış, onu yapıtın tam içinde dondurmuştur."
Son dönem hikâyelerinin bir diğer ortak özelliği, birinde var olan bir karakterin diğerlerinde de kullanılmış olmasıdır. Bu hikâyelerin kahramanı çoğunlukla Panco'ydu. Panco ilk olarak Öyle Bir Hikâye'de okuyucunun karşısına çıktı. Yalnızlığın Yarattığı İnsan, Panco'nun Rüyası, Alemdağ'da Var Bir Yılan gibi pek çok öykünün de kahramanıydı.
Bu hikâyelerde yazarın, o güne kadar yazılarında sevgiyle andığı İstanbul'dan nefretle bahsettiği görülür. Bu değişimin sebebini Sait Faik'in toplumdan, toplumun baskısından ve ahlak anlayışından sıkılmış olması olarak görenler vardır. Yazar önceki dönemlerinde insan sevgisi konulu öyküler yazarken, bu dönemdeki umutsuzluğunu ve İstanbul'dan artık neden hoşlanmadığını şöyle açıklamıştır:
“ | Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor. | „ |
Romancılığı
Sait Faik'in 2 romanı vardır: 18 Temmuz 1940 tarihinde tamamlayıp 1944'te yayımladığı Medarı Maişet Motoru ve 1953 yılında yayımladığı Kayıp Aranıyor.
Yazar, ilk romanının toplatılmasının ardından 11 Kasım 1949'da yaptığı bir konuşmada: "Medarı Maişet isminde bir hikâye kitabı çıkarmıştım. Hayatı toz pembe görmüyorum diye mahkeme parası ödedim, üzüntüsü de caba. Kahramanlarım rahat etmek için hapse giriyorlardı. Bütün sebep bu!" dedi.Fethi Naci, Abasıyanık'ın eserden roman değil hikâye kitabı olarak bahsetmesine dikkat çekip bu sözün rastgele mi yoksa bilinçli mi olduğunu sorguladı. Çünkü bu ilk roman denemesinde Sait Faik'in başarısı tartışmalıdır. Hikâyeye göre daha uzun soluklu bir tür olan, büyük bir "inşa kabiliyeti" gerektiren, uzun süreli ve sürekli bir çalışma sonucunda ortaya çıkan roman türü için Sait Faik'in mizacı uygun değildi. Yazar, bir konu üzerine uzun süre odaklanamıyordu.
Dört bölüm olarak tasarlanmış Medarı Maişet Motoru'nda bölümler birbirinden bağımsızdır ve romanın yapısı tesadüfi ilişkiler üzerine düzenlenmiştir. Yazarın, dikkat problemine bir diğer örnek de iki bölüm boyunca Fahri olarak geçen roman kahramanının adını üçüncü bölümde Necmi olarak anmasıdır. Bu hata ikinci baskıdan sonra düzeltilmiştir.
Sait Faik, eserde şekle bağlı kalamayıp olayları yer yer keserek okuyucuyu duyguya çektiği için olay örgüsünde bütünlüğü sağlayamadı. Bu çalışma için Tahir Alangu, "Aynı çevreye bağlı, zaman zaman karşılaşan kişilerin kopuk hikâyelerinin bir roman bütünlüğünü vermeyecek kadar zayıf bağlantılarla bir araya getirilmesinden meydana gelmiş bir taslak" yorumunu yaptı.Vedat Günyol ise "Sait Faik'in 'Medarı Maişet Motoru' isimli romanı, yüzünü fazlasıyla ağartacak bir deneme sayılmaz. Roman birbirini ancak tutan sahnelerden kurulu. Roman, kişilerinden Fahri'nin hayatı gibi birtakım kopuk, yarım şeritlerden meydana gelmiş." dedi.
Sait Faik'in ikinci romanı Kayıp Aranıyor, roman anlatım özelliği açısından daha başarılı bulundu. Yazarın roman kurgusunda daha dikkatli davranması dikkat çekti. Kadın kahraman Nevin'in erkeksi bir yapıya sahip olmasının sebebinin Nevin'in yazarı temsil etmesi olduğu iddia edildi. Bu eser, Sait Faik'in romancılığı açısından bir aşama olarak kabul edilse de, roman yazmak için tahammülü ve zamanı olmayan Sait Faik'i bu edebî türde çok ileri aşamalara taşıyamamıştır. Bu açıdan da Sait Faik'in roman denemeleri, "hikâyelerinin uzaması" olarak kabul edilir.
Şairliği
Sait Faik'in şiirleri de öykülerinin havasını taşır. İlk şiirlerini çocukken yazmış, bunları en yakın dostlarından bile saklamıştır. İlk şiiri olan Hamal, 21 Ocak 1932'de Mektep dergisinde yayınlandı. Ayrıca, yazarın 1928'de Meş'ale dergisine 3 şiir gönderildiği bilinmektedir. Yazarın bu şiirlerle birlikte gönderdiği mektuptaki "edebiyatın bir heves, bir arzudan çok bir iç ihtilalin fışkırması olduğunu bilmez değilim, fakat her heveskâr gibi ben de içimde bir ihtilal varmış gibi yazı yazdım... Bugün size gönderdiğim, şu yazılar da o günlerin atılmayan, yırtılmayan mahsulü" satırlarından, bu eserlerin ilk şiirlerinden olduğu anlaşılmaktadır. Bu 3 eser de biçim ve içerik olarak dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Hece vezniyle yazılmış olan bu şiirlerde, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Necip Fazıl Kısakürek'in etkileri görülmektedir. Sanatçının o dönem yayınlanmayan diğer üç şiiri ise ölümünün ardından Varlık dergisinde çıktı.
Uzun süre şiir yazmaya ara veren Sait Faik, 1936 tarihinde yazdığı bir makalede, gençlik döneminde yazdığı şiirleri reddedercesine, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç gibi hece vezniyle şiir yazan şairleri eleştirdi. 1939'da tekrar şiir yayınlamaya başladı. 1944 yılında Söyleyemiyorum isimli eseri İşte dergisinde çıkana kadar çeşitli dergi ve gazetelerde şiirlerini yayınladı. Şimdi Sevişme Vakti sağlığında yayınlanan son şiiri oldu. Aynı isimli şiir kitabı 1953 yılında çıktı.
Öykü alanında belirli bir seviyeye ulaşmış, kendi özgün dilini oluşturmuş bir sanatçının, edebî yaşamının belirli bir döneminde şiire dönerek şiir kitabı yayınlamasının riskli bir teşebbüs olduğunu belirten Mehmet Kaplan, yazarın bu geçişte başarılı olduğunu belirttikten sonra "şiirlerinde de o orijinal şahsiyetinden hiçbir şey kaybetmemiş, bilakis daha fazla kendi kendisi olmuş. Burada onu en öz tarafıyla karşımızda buluyoruz" demiştir. Sait Faik'in şiirlerindeki dize yapısı ve biçim sorunu çeşitli eleştiriler alsa da, edebiyatçılar şiirlerinin de güçlü olduğu ve yazarın şiirleriyle sanat bütünlüğünü bozmadığı konusunda hemfikirdir.
Çevirmenliği
Sait Faik Fransızcadan çok sayıda çeviri yaptı.Çevirideki serbest tutumu sebebiyle çalışmaları bir tür uyarlama olarak kabul edilen sanatçının André Gide ve Liam O'Flaherty gibi yazarların eserlerinden yaptığı çevirilerin bir kısmı uzun süre kendi eseri sanıldı, çeviri oldukları daha sonraki yıllarda ortaya çıktı. 2 Mayıs 1948 ile 25 Mayıs 1948 tarihleri arasında Hürriyet gazetesinde yayınlanan Müthiş Bir Tren, Ecel Altı, Saadet, Bir Eşek Hikâyesi, Diş Ağrısı, Çiviler, Gümüş Saat ve Venüs'ün Sevgilisi gibi çeviri öyküleri daha sonraki yıllarda kitaplaştırılarak Müthiş Bir Tren ismiyle yayınlandı.Müthiş Bir Tren ve Gümüş Saat yazarın ölümünden sonra, 1954 yılında yayınlanan Az Şekerli isimli öykü kitabına kendi eserleriymiş gibi alınmıştı, daha sonra bu hata düzeltildi.
Ayrıca Georges Simenon'un "L'Homme qui regardait passer les trains" isimli romanını Gece Yarısı Trenleri adıyla çeviren Sait Faik, bu eseri 1 Aralık 1949 ile 27 Temmuz 1950 tarihleri arasında Yedigün dergisinde yayınladı. Yazarın bu çevirisi 1954 yılında Varlık Yayınları'ndan Yaşamak Hırsı adıyla çıktı.
Filmcilik ve oyun yazarlığı girişimleri
Sait Faik yaşamının son döneminde, aralarında Mengü Ertel, Ayfer Feray ve Özdemir Asaf'ın bulunduğu bir grup arkadaşıyla bir film şirketi kurma teşebbüsünde bulundu. Plana göre kurulacak şirkete girmek için biner liralık bir ortaklık payı verilecek, Sait Faik senaryolaştırılacak üç öykü yazacak, Mengü Ertel de filmleri yönetecekti. Sait Faik, Burgaz Film Şirketi'nin stüdyosunun Şişli'deki apartmanının üst katı olmasına karar vermişti. Fakat, aynı dönemde hastaneye yatırıldı ve bu plan gerçekleştirilemeden öldü. Sait Faik'in daha önceden de film çekmek istediği biliniyordu. Fikret Ürgüp, Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabındaki ilk üç öyküden sürreal bir film çekme planları olduğunu yazarın vefatından sonra anlattı.
Sait Faik Arşivi'ndeki müsveddeler arasında iki de tiyatro oyunu taslağı vardır. Bu oyunlardan ilkinin ismi Saül'dür ve çeviri olduğu düşünülmektedir. İkinci oyunun ismi ise Hıfzısıhha'dır ve yazarın Grenoble'da kullandığı Fransızca gramer defterinin arkasına yazılmıştır.
Yazarın ilerleyen yıllarda Sabahattin Kudret Aksal ve Cahit Irgat gibi arkadaşlarına, ortaklaşa bir tiyatro oyunu yazmayı teklif ettiği bilinmektedir. Fakat bu plan da hiçbir zaman gerçekleşemedi. Recep Bilginer'e göre yazar bir sohbetleri esnasında, üslubunun oyun yazarlığına müsait olduğunu ancak uzun yazmaktan hoşlanmadığını söylemiştir.
Türk edebiyatına etkisi
1950 ile 1960 yılları arasında Türk edebiyatında iki tür hikâyecilik gelişti. Bunlardan birincisi toplumcu sanatçılar tarafından geliştirilen öyküler iken, diğeri bireysel anlayış kökenli, bireyin iç dünyasına açılan öykülerdi. Sait Faik, tarz kaygısından uzakta, anlatım incelikleriyle süslü hikâyeleri ile ikinci türün öncü ismi oldu.
Sait Faik, kendisinden sonra gelen yazarları da etkilemiştir. Örneğin, Oktay Akbal, kendi öykücülüğü ile ilgili olarak "(...) Sonra Ömer Seyfeddin'den kopuş, Sabahattin Ali ve Sait Faik öykücülüğünün etkileri. Öykü derken ille de başı sonu belli bir olayı anlatmak inancı değişmiş. Kendimi kendim sandığım birini, bir insanı gündelik, basit, iç yaşamıyla vermek denemeleri. Meydan, semt, köprü gibi semt görünüşlerini vermek istekleri, ilk köklü sevgilerin belirtileri..." diyerek geldiği noktayı Sait Faik'le birlikte anmıştır.Adalet Ağaoğlu ise yazarlığa nasıl başladığını anlatırken "İlk gençlikten gençliğe ağdığımız yıllarda, bilebildiğim kadarıyla beni sırtımdan yazmaya doğru güçlü bir rüzgârla iten, Sait Faik hikâyeleri olmuştur" diyerek onun, üzerindeki etkisini açıklamıştır. 2004'te, Sait Faik'in ölümünün 50. yılında yapılan bir sempozyuma katılan şair İlhan Berk "Sait Faik'te Dil" isimli konuşmasında, Abasıyanık'ın öykünün yapısını değiştirmek için verili dili yıkıp yeniden yarattığını söylemiş ve yazarın şiirsel dilinin İkinci Yeni şairlerini, Ferit Edgü ve Demir Özlü gibi yazarları etkilediğini belirtmiştir. Bir diğer şair Ece Ayhan da yazarın Şimdi Sevişme Vakti isimli şiir kitabının Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üzerinde büyük etkisi olduğunu iddia etmiştir.
Yazar Murat Gülsoy Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık kitabında onu şöyle tarif eder: "Sait Faik, edebiyatımızın en Batılı kalemlerinden biridir, insanlarla, toplumla, toplumsal olanla sorunları olduğunu keşfeden bireyin arketipidir. Bu nedenle de hemen her yazar, günü gelir Sait Faik'le hesaplaşmak gereği duyar. (...) Nâzım'ın dediği o "zıpırlıkla hassasiyetin karmaşası"nın bugünden baktığımda Türkiye'de bireysel özgürlük fikrinin gelişiminde çok önemli olduğunu düşünüyorum."
Sinema ve tiyatroda Sait Faik
Sait Faik’in, ilk olarak Yedigün dergisinin 9 Şubat 1947 tarihli 727. sayısında yayımlanan, daha sonra Lüzumsuz Adam kitabında yer bulan Menekşeli Vadi adlı hikâyesi 1968 yılında, Lütfi Ömer Akad tarafından Vesikalı Yarim adıyla sinemaya uyarlandı. Filmin başrollerinde Türkan Şoray ve İzzet Günay vardı.
Vesikalı Yarim filminin de senaristi olan Safa Önal 1970 yılında Medarı Maişet Motoru romanını Ağlayan Melek ismiyle filme çekti. Filmin başrollerini Türkân Şoray ve Ekrem Bora oynadı.
Lütfi Ömer Akad 1972 yılında Sait Faik'in Şahmerdan kitabında yer alan Mahpus hikâyesini Irmak adıyla senaryolaştırarak filme aldı. Filmin başrollerini Serdar Gökhan ve Aysun Güven oynadı.
Metin Erksan, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu için hazırladığı Türk Edebiyatı uyarlamaları serisinin ilk filmi olarak Sait Faik'in Müthiş Bir Tren adlı hikâyesini filme aldı. 1975 yapımı film daha sonra, hikâyenin Sait Faik'e ait olmadığı ve filmin komünizm propagandası yaptığı iddialarıyla tartışmalara sebep oldu.
1975 yılında, Tuncer Baytok ve birlikte Sait Faik'in Kumpanya hikâyesini TRT için filme aldılar.Kumpanya'yı ilk olarak seslendirme sanatçısı olarak tanınan Ferdi Tayfur'un filme çekmek istediği, bu isteğini Mücap Ofluoğlu aracılığıyla Sait Faik'e ilettiği ve Sait Faik'in teklife çok sevindiği bilinir.
Safa Önal 1981'de, Kayıp Aranıyor romanını ve Baba-Oğul hikâyesini televizyon filmi olarak uyarladı.
TRT 2003 yılında, Ayfer Tunç'un Sait Faik'in hikâyelerinden yola çıkarak yazdığı "Havada Bulut" isimli 4 bölümlük bir televizyon dizisi hazırladı. Dizinin yönetmenliğini Tarık Alpagut yaptı.
Ümit Efekan'ın 2004 tarihli Papatya ile Karabiber filminin senaryosu da Safa Önal tarafından, Sait Faik'İn eserlerinden uyarlanmıştır.
İpekli Mendil adlı hikâyesi, 2006 yılında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nin desteğiyle Yalçın Kümeli tarafından kısa film olarak çekildi.
2014'te Ali Tansu Turhan Mahalle Kahvesi, 2017'de Müjdat Çetin Öyle Bir Hikâye uyarlamalarına imza attılar.
2016 yılında Yılmaz Atadeniz, Sait Faik'in Medarı Maişet Motoru'undan esinlenerek İkimize Bir Dünya filmini çekti.
Savaş Dinçel, Sait Faik'in yaşamını anlatan, "Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye" isimli tek kişilik bir oyun yazdı. Oyun ilk kez 1993 yılında Macit Koper rejisi ile, gene Dinçel tarafından İstanbul Şehir Tiyatroları'nda oynandı.Savaş Dinçel'in 2007 yılında vefatının ardından İstanbul Şehir Tiyatroları oyunu yeniden programına aldı. Sait Faik'i, Naşit Özcan'ın canlandırdığı oyun, 15 Ekim 2008'de Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi'nde sergilenmeye başlandı.
Onur Barış'ın yönettiği, 2019 yapımı, Benden Hikâyesi: Sait Faik Abasıyanık Belgeseli, Sait Faik'i, hikâyelerinden kurgulanmış metinler ve röportajlarla anlatıyor. Belgeselde yazarı Mert Er canlandırıyor.
Sait Faik Hikâye Armağanı
Sait Faik, yaşamının son yıllarında çeşitli edebiyat matinelerine de katıldı. Bu matinelerden biri de Darüşşafaka Lisesi'ndeydi. Lise'de yapılan ilk toplantının konuğu Fazıl Hüsnü Dağlarca olmuş ve ikinci toplantıya konuk olması için Abasıyanık'ı ikna etmişti. Matineden sonra okulu da gezen Sait Faik, eve döndüğünde annesine mallarını kimsesiz çocuklara güzel imkânlar sağladığını düşündüğü Darüşşafaka'ya bağışlamayı teklif etti.
Abasıyanık'ın annesi Makbule Hanım, Sait Faik'in ölümünden sonra, 8 Kasım 1954'te hazırladığı vasiyetinde mal varlıklarının çoğunu ve yazarın eserlerinin telif hakkını bu cemiyete bıraktı. Bu vasiyetnamenin bir maddesinde de her sene dönemin ileri gelen edebiyat ustalarından oluşacak bir jürinin, o sene içerisinde yazılmış en iyi öyküyü seçerek ona Sait Faik ve Makbule Abasıyanık Hikâye Mükafatı vermesini istedi.
Ödül ilk kez 1955 yılında verildi. Ödülün para armağanı 1960 yılına kadar Varlık Yayınları'nca karşılandı. 1960'tan 1963'e kadar kesintiye uğrayan ödül Makbule Hanım'ın vefatından sonra 1964 yılından itibaren Darüşşafaka Cemiyeti tarafından düzenli olarak verildi.
1978 yılından itibaren, ölüm yıldönümü olan 11 Mayıs'ı izleyen ilk pazar günü Burgaz Adası'nda "Sait Faik'i Anma Günü" düzenlenmektedir. Bu günde ayrıca o yılın Sait Faik Hikâye Armağanı sahibine ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Müzesi
Sait Faik'in annesi Makbule Hanım, eşi Mehmet Faik Bey'in vefatından sonra yaşamına Burgaz Adası'ndaki evlerinde devam etti. Yazar da kışları Şişli'de yazları ise adada annesinin yanında kalıyordu. Abasıyanık, hastalığının da ortaya çıkmasından sonra ömrünün son on senesinin çoğunu adadaki köşklerinde geçirdi.
Yazarın ölümünden sonra Burgaz Adası, Çayır Sokak, 15 numaradaki evi annesinin isteği ile müzeye dönüştürüldü. 22 Ağustos 1959 günü açılan Sait Faik Abasıyanık Müzesi 1964 yılından beri Darüşşafaka Cemiyeti tarafından yönetilmektedir. 2009 yılında, güçlendirme, restorasyon ve konservasyon çalışmaları nedeniyle kapatılan müze, çağdaş müzecilik anlayışıyla yeniden düzenlenerek 11 Mayıs 2013 tarihinde ziyarete açılmıştır. Sait Faik'in vasiyeti doğrultusunda ücretsiz olarak hizmet veren müze Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri 10.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Müze sanal olarak da gezilebiliyor.
2014 yılında müzenin içinde Sait Faik Araştırma Atölyesi kurulmuştur. Canan Cürgen, Zafer Yalçınpınar, Tekin Deniz ve Şükret Gökay tarafından kurulan atölye, Sait Faik’in edebiyatına ve yaşamına değinen “yeni” bulgulara ulaşmayı amaçlamaktadır. Atölye kapsamında arşiv tarama ve dijitalleştirme çalışmalarının yanı sıra Sait Faik'in eserlerindeki kavramlarla ilgili olarak bilişsel haritalama, mülakat ve diskur (söylem) analizi çalışmaları yapılmıştır.
Müzenin açılması, edebiyat dünyasında da tartışmalara sebep oldu.Orhan Seyfi Orhon, Türk sanatında birçok önemli yazar varken işe Sait Faik'le başlanmasını eleştirmiştir. Orhon'un bu yazısına cevap veren Aziz Nesin ise makalesinde böyle bir müzenin kurulmasının önemli olduğunu vurgulayarak bu müzenin bir öncü olduğunu belirtmiştir.
Eserleri
Hikâye
Şiir
Roman
Çeviri
Röportajları
|
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Alangu, Tahir (1956), Sait Faik İçin, Yeditepe Yayınları,
- Alptekin, Mahmut (1974), Sait Faik, Toker Yayınları
- Alptekin, Mahmut (Ocak 1984), Bir Öykü Ustası: Sait Faik, Dilek Yayınevi,
- Ergun, Perihan (1996), Sait Faik 90 Yaşında, Bilgi Yayınevi,
- Kavaz, İbrahim (1999), Sait Faik Abasıyanık, Şule Yayınları
- Kutlu, Mustafa (1968), Sait Faik'in hikâye dünyası, Hareket Yayınevi
- Miskioğlu, Ahmet (1979), Ana Temleriyle Sait Faik ve Yeni Türk Edebiyatı, Gökçeyazın Yayınları
- Naci, Fethi (Mayıs 2003), Sait Faik'in Hikâyeciliği, Yapı Kredi Yayınları,
- Sönmez, Sevengül (Ocak 2003), "Sait Faik Dosyası", Kitap-lık, Yapı Kredi Yayınları (57)
- Sönmez, Sevengül (Şubat 2007), A'dan Z'ye Sait Faik, Yapı Kredi Yayınları,
- Uyguner, Muzaffer (1991), Sait Faik, Bilgi Yayınevi,
- Yücebaş, Hilmi (1964), Bütün Cepheleriyle Sait Faik: Hayatı, Hatıraları, Eserleri, İnkılâp ve Aka Kitabevleri
Notlar
- ^ Ağaç Dergisi. Kalorifer ve Bahar adlı hikâye. 21 Mart 1936. No:2, sayfa 14-15. Bu hikâye yayınlandığında Sait Faik henüz Burgaz Adası'na taşınmamıştı. Yazarın kullandığı Adalı rumuzu her zaman Burgaz Adası'nı temsil etmez; yazarın doğduğu ve çocukluğunun geçtiği yer olan Adapazarı'nı da temsil eder.
- ^ Kurun Gazetesi. Paşa Hazretleri isimli hikâye. 4 Nisan 1938. Sayfa 7.
- ^ Miskioğlu 1979, s. 75
- ^ a b Ergun 1996, s. 275,276
- ^ a b c Yıldırım, Tuğba. Elli Yıl Sonra Sait Faik'le Burgazadası'nda... 1 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. 26 Şubat 2009 günü erişildi.
- ^ a b c Ersöz, Cezmi. Sıradan insanları yazmayı seven Sait Faik'in bakkal arkadaşı anlatıyor. Cumhuriyet Dergi, 1988
- ^ a b c Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye oyununun broşürü. 2008/2009 sezonu
- ^ a b c d Sönmez 2003, s. 83
- ^ a b Sönmez 2007, s. 126
- ^ a b Günyol, Vedat. Daldan Dala. Adam Yayınları, 1982.
- ^ a b Kavaz 1999, s. 32. Sait Faik'in doğum tarihi nüfus cüzdanında Rumi 1322 olarak yazılmıştır. Sait Faik'in Ramazan Bayramı'nın ilk günü doğduğunun bilinmesi gerçeğini işaret eden İbrahim Kavaz, bu tarihin miladi 18 Kasım 1906'ye denk geldiğini hesapladı.
- ^ a b c Sönmez 2007, s. 72
- ^ Sönmez, Sevingül. A'dan Z'ye Sait Faik. Yapı Kredi Yayınları, 2007. Sayfa 71. "Sabri Esat Siyavuşgil yazarın doğum tarihi olarak 22 Kasım 1906 tarihini vermektedir. Mustafa Raşit Abasıyanık da bu bilgiye katılmaktadır."
- ^ Uyguner 1991, s. 7
- ^ a b Alptekin 1974, s. 9
- ^ Halman, Talât Sait ve Warner, Jayne L. A Brave New Quest: 100 Modern Turkish Poems. Syracuse University Press, 2006. Sayfa 36.
- ^ a b c Théma Larousse: Tematik Ansiklopedi, Milliyet, 1993-1994. Cilt 6. Sayfa 96.
- ^ Yücel, Tahsin, Sait Faik. Varlık Dergisi, 1 Aralık 1954. No:413, sayfa 7
- ^ Ediboğlu, Baki Süha, Modern Türk Hikâyesinin Kurucusu Sait Faik. Resimli Yirminci Asır Dergisi, 20 Mayıs 1954. No:92, sayfa 7.
- ^ Kavaz 1999, s. 85
- ^ a b Küllük Dergisi, 1. Sayı, 1 Eylül 1940
- ^ a b Howard, Douglas Arthur. The History of Turkey. Greenwood Publishing Group, 2001. Sayfa 126.
- ^ Ağaoğlu, Samet. Sait Faik. Varlık Dergisi, 1 Ağustos 1954. No:409, sayfa 7
- ^ Théma Larousse: Tematik Ansiklopedi, Milliyet, 1993-1994. Cilt 6. Sayfa 97.
- ^ Sait Faik Abasıyanık'tan etkilenen yazarlar için bakınız:Etkileri.
- ^ Sait Faik Abasıyanık Müzesi için bakınız:Sait Faik Abasıyanık Müzesi.
- ^ Sait Faik Hikâye Armağanı için bakınız; Sait Faik Hikâye Armağanı.
- ^ Alptekin 1974, s. 10
- ^ Yücebaş 1964, s. 4
- ^ a b Sönmez 2007, s. 20
- ^ Kurdakul, Şükran. Şairler ve Yazarlar Sözlüğü. Bilgi Yayınevi, Mart 1973. sayfa 7
- ^ Sönmez 2007, s. 23
- ^ . 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b Ergun 1996, s. 16
- ^ Ergun 1996, s. 15
- ^ Sönmez 2007, s. 17
- ^ Alangu 1956, s. 11
- ^ a b Sönmez 2007, s. 8
- ^ Alptekin 1974, s. 11
- ^ Sönmez 2007, s. 163
- ^ Abasıyanık Sait Faik. Orman ve Ev. Semaver, sayfa 73
- ^ Kavaz 1999, s. 34
- ^ Ergun 1996, s. 21
- ^ a b Alangu 1956, s. 13
- ^ Yücebaş 1964, s. 5
- ^ Sönmez 2007, s. 104
- ^ Yücebaş 1964, s. 11
- ^ Gezgin, Hakkı Süha. Varlık Dergisi, Sayı 407. Haziran 1954
- ^ Kavaz 1999, s. 37
- ^ Uyguner 1991, s. 14
- ^ Öneş, Ali Avni. Sait Faik Hayatı ve Eserleri. Yenilik Dergisi. Haziran 1954. No:6 Sayfa:244
- ^ Sönmez 2007, s. 9
- ^ Kavaz 1999, s. 39
- ^ Bozok, Hüsamettin. Allahaısmarladık Sait. Yeditepe Dergisi. 1 Haziran 1954. No:62, sayfa 1
- ^ Kavaz 1999, s. 67
- ^ Uyguner 1991, s. 15
- ^ Sönmez 2007, s. 87
- ^ Ergun 1996, s. 23
- ^ a b c d Sönmez 2007, s. 10
- ^ a b Sönmez 2007, s. 96
- ^ a b Uyguner 1991, s. 17
- ^ Özmez, O.T., Sait Faik'le Son Konuşma. Mavi Dergisi, Haziran 1954. No:20, sayfa 4.
- ^ Sönmez 2007, s. 171
- ^ Abasıyanık, Sait Faik. Açık Hava Oteli. Bilgi Yayınevi, 1980. Sayfa 279
- ^ a b c d Ergun 1996, s. 27
- ^ a b Sönmez 2007, s. 40
- ^ Kavaz 1999, s. 42
- ^ Alangu 1956, s. 12
- ^ Alangu 1956, s. 16
- ^ Uyguner 1991, s. 38
- ^ a b Sönmez 2007, s. 64
- ^ Sönmez 2007, s. 65
- ^ Nayır, Yaşar Nabi. Sait Faik İçin Notlar. Varlık Dergisi. Sayı 409.
- ^ a b Uyguner 1991, s. 18
- ^ Sönmez 2007, s. 11
- ^ Kavaz 1999, s. 44
- ^ Sönmez 2007, s. 130
- ^ Sönmez 2007, s. 133
- ^ a b Sönmez 2007, s. 134
- ^ Kavaz 1999, s. 46
- ^ Sönmez 2007, s. 127
- ^ Ergun 1996, s. 28
- ^ Sönmez 2007, s. 174
- ^ Sönmez 2007, s. 176
- ^ a b c Kavaz 1999, s. 48
- ^ a b Sönmez 2007, s. 131
- ^ Ergun 1996, s. 34
- ^ Kemal, Yaşar. Sait Faik ile Görüşme. Cumhuriyet Gazetesi. Mart 1953
- ^ Ataç, Nurullah. Sait Faik Abasıyanık. Türk Dili. 33. Sayı, 556. sayfa
- ^ a b Sönmez 2007, s. 62
- ^ a b Sönmez 2007, s. 169
- ^ a b c Kavaz 1999, s. 50
- ^ Ergin, Metin. Sait Faik'in Annesi Oğlunu Anlatıyor. Cumhuriyet Gazetesi, 19 Eylül 1954. Sayfa 5
- ^ Nayır, Yaşar Nabi. Sait Faik İçin Notlar. Varlık Dergisi, 1 Temmuz 1954. No:408, sayfa 8
- ^ a b c d Ürgüp Fikret. Sait Faik'in Psikolojik Yapısı Üzerine Bir Deneme. Yeditepe Dergisi, Nisan 1964. No:96, sayfa 6
- ^ Hulûsi, Şerif. Sait Faik'le Birlikte Geçen Günler: Edebiyat Üzerine Konuşma. Yeditepe Dergisi, 15 Mayıs 1956. No:107, sayfa 2
- ^ a b c Sönmez 2007, s. 80
- ^ a b Naci 2003, s. 62
- ^ Sönmez 2007, s. 86
- ^ Naci 2003, s. 17
- ^ Kutlu 1968, s. 15
- ^ a b Kavaz 1999, s. 78
- ^ Alangu, Tahir. Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman. İstanbul, 1965. Cilt II, Sayfa 114-115.
- ^ a b Naci 2003, s. 19
- ^ Alangu, Tahir. Sait Faik'in Hikâye Anlayışında Gelişmeler. Ataç Dergisi, 1 Mayıs 1964. No:25, Sayfa 4
- ^ Kutlu 1968, s. 13
- ^ a b Kavaz 1999, s. 79
- ^ Naci 2003, s. 22
- ^ a b Naci 2003, s. 23
- ^ Naci 2003, s. 25
- ^ a b c Naci 2003, s. 31
- ^ a b Kavaz 1999, s. 82
- ^ a b Naci 2003, s. 32
- ^ Naci 2003, s. 78
- ^ a b Abasıyanık, Sait Faik. Bitmemiş Senfoni. Bilgi Yayınevi, Hazırlayan: Muzaffer Uyguner. Sayfa 124
- ^ Günyol, Vedat. Dile Gelseler. İstanbul, 1966. Sayfa 72
- ^ Ürgüp, Fikret. Sait Faik'in Realitesi. Varlık Dergisi, 1 Haziran 1954. No:407, sayfa 7
- ^ a b Naci 2003, s. 57
- ^ Naci 2003, s. 58
- ^ Ahmet Oktay, Sait Faik Üzerine Düşünceler, Argos, No.21, Mayıs 1990
- ^ Naci 2003, s. 64
- ^ a b Naci 2003, s. 65
- ^ Abasıyanık, Sait Faik. Açık Hava Oteli. Bilgi Yayınevi. Sayfa 178.
- ^ Naci 2003, s. 83
- ^ Naci 2003, s. 84
- ^ Kavaz 1999, s. 87
- ^ Kavaz 1999, s. 88
- ^ a b Kavaz 1999, s. 89
- ^ Alangu, Tahir. Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman. İstanbul, 1965. Cilt II, sayfa 132
- ^ Günyol Vedat. Sabahattin Ali'nin Hikâyiliği ve Romancılığı. Yücel Dergisi. Mayıs 1945. No:103, sayfa 82
- ^ Naci 2003, s. 86
- ^ a b Kavaz 1999, s. 90
- ^ Dolu, Edibe. Sait Faik için bir anket. Türk Düşünce Dergisi, Haziran 1954. No:7, sayfa 73
- ^ a b Alptekin 1974, s. 48
- ^ Nayır, Yaşar Nabi. Sait Faik'in İlk Şiirleri. Varlık Dergisi. 1 Temmuz 1954. No:408, Sayfa 9
- ^ Kavaz 1999, s. 91
- ^ Varlık Dergisi. 1 Temmuz 1954. No:408, sayfa 9.
- ^ Abasıyanık, Sait Faik. Hececiler Yok! Suların Durulmasını Bekleyelim, Kurun Gazetesi, 24 Mart 1936. Sayfa 6
- ^ Yeni Yeditepe Dergisi. 1 Haziran 1951. No:1, sayı 3
- ^ Kaplan, Mehmet. Şimdi Sevişme Vakti. İstanbul Dergisi. Kasım 1953, No:1, sayfa 15
- ^ Kavaz 1999, s. 94
- ^ a b Sönmez 2007, s. 66
- ^ a b Kavaz 1999, s. 105
- ^ a b Kavaz 1999, s. 106
- ^ a b Sönmez 2007, s. 56
- ^ Sönmez 2007, s. 38
- ^ Sönmez 2007, s. 148
- ^ Sönmez 2007, s. 149
- ^ Sönmez 2007, s. 150
- ^ Kavaz 1999, s. 86
- ^ Hepçilingirler, Feyza. Bir Sevgi İhtilalcisi Sait Faik. Hürriyet Gösteri Dergisi, Haziran 1986. No:67, sayfa 24
- ^ Akbal, Oktay. Öyküler Yazmalı. Varlık Dergisi, 1 Eylül 1966. No:677, sayfa 5.
- ^ Murat Gülsoy (2004). Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık. Can Yayınları. s. 39.
- ^ Seyfi Gençer (1 Kasım 2017). "Sait Faik'in Menekşeli Vadisi, Lütfi Ömer Akad'ın Vesikalı Yarim'i". 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından .
- ^ "Beyazperde.com'da Ağlayan Melek'in sayfası". 3 Ocak 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 27 Şubat 2009.
- ^ "Müthiş Bir Tren (1975)". YouTube. 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından .
- ^ "Müthiş Bir Tren (1975): Bilinçaltının Dehlizlerinde". Bir Dünya Film. 12 Ağustos 2018. 8 Haziran 2020 tarihinde kaynağından .
- ^ "Metin Erksan'ın Deneysel TRT Filmleri". Film Loverss. 25 Temmuz 2016. 28 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından .
- ^ "Sait Faik Abasıyanık". Türk Sineması Araştırmaları. 12 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından .
- ^ Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, 1983, İletişim Yayınları, Cilt 7, Sayfa 1912
- ^ "Havada Bulut Ücretsiz E-kitap". 31 Ocak 2013 tarihinde kaynağından .
- ^ "İpekli Mendil (Kısa Film)". 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından .
- ^ Tiyatro Dünyası 27 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Hişt, Hişt Orada bir oyun var.
- ^ "Benden Hikayesi: Sait Faik Abasıyanık Belgeseli". YouTube. 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından .
- ^ Sönmez 2007, s. 74
- ^ Sönmez 2003, s. 88
- ^ Sönmez 2007, s. 75
- ^ Sönmez 2007, s. 168
- ^ a b Ergun 1996, s. 317-319
- ^ "Sait Faik Abasıyanık Müzesi Sanal Tur". 4 Şubat 2019 tarihinde kaynağından .
- ^ Yücebaş 1964, s. 18
- ^ Yücebaş 1964, s. 20
Vikisöz'de Sait Faik Abasıyanık ile ilgili sözleri bulabilirsiniz. |
Dış bağlantılar
- İş Bankası Kültür Yayınları'nın resmi sitesinde Sait Faik Abasıyanık31 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Yapı Kredi Yayınları'nın resmi sitesinde
- IMDb'de Sait Faik Abasıyanık
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Sait Faik Abasiyanik d 18 Kasim ya da 22 Kasim ya da 23 Kasim 1906 o 11 Mayis 1954 Turk hikaye ve roman yazari sair Turk hikayeciliginin onde gelen yazarlarindan birisi olan Sait Faik cagdas hikayecilige yaptigi katkilar nedeniyle Turk edebiyatinin kose taslarindan biri olarak kabul edilir Sait Faik AbasiyanikAra Guler tarafindan cekilen fotografiDogum18 Kasim 1906 1906 11 18 Adapazari Osmanli ImparatorluguOlum11 Mayis 1954 47 yasinda Istanbul TurkiyeTakma adlarAdali S F MeslekHikaye yazari romanci sairMilliyetTurkAkrabalarMehmet Faik Abasiyanik babasi Makbule Abasiyanik annesi Ahmet Faik Abasiyanik amcasi Etkiledikleri Oktay Akbal Adalet AgaogluFerit Edgu Demir Ozlu Cemal Sureya Sezai Karakoc Savas DincelEtkilendikleri Andre Gide Comte de Lautreamont Jean Genet Modern Turk hikayeciliginin onculerinden olan Sait Faik getirdigi yenilikler nedeniyle koku kendisinde olan bir yazar olarak kabul edilir Klasik oyku teknigini yikarak dogayi ve insanlari basit samimi iyi ve kotu taraflariyla oldugu gibi ama ayni zamanda siirsel ve usta bir dille anlatti Doneminin pek cok sanatcisindan farkli olarak kendisini Bati daki gelismelerle sinirlamadi hicbir edebi anlayisin etkisinde hareket etmedi belli bir tarzin takipcisi olmadi Asaf Halet Celebi nin ifadesiyle Sait Faik kendi ismi icinde mahsur kalacaktir Hele bizde son zamanlarda onun bazi rate taklitleri turemekle beraber muhakkak ne kendisinden evvel ve ne de sonra ona yakin kimse gelmedi Toplumsal sorunlara degil bireyin toplum icindeki sorunlarina egilen Sait Faik oykulerinde cogunlukla kendisinden yola cikarak insanin hakikatini anlamaya calisti Cogunlukla sehirli alt sinifin hayatini balikci issiz tacir kiraathane sahibi gibi karakterleri anlatti Insanlarin yasama bicimlerini arzularini tasalarini korkularini ve sevinclerini irdeleyerek insani ele alan sanatcilar sinifinda yer aldi 1929 yilinda basladigi yazi hayati boyunca sorumlu avare gozlemci balikci cakirkeyf sirozlu kufurbaz sair muflis tacir zugurt yazar hamdolsun diyemeyen rantiye anadan dogma cevreci gibi sifatlarla anilan Sait Faik in tum yazdiklari bir sair duyarliligi iceriyordu Hikaye roman siir yazan ceviriler ve roportajlar yapan sanatci butun bu turleri kendine ozgu tarzi ile kaynastirdi Yazarin anlik heyecanlarini yansitan izlenimci ve fovist ressamlarin uslubunu animsatan bir tarzi oldugu soylenmistir Kendi ozgun dilini olustururken Andre Gide Comte de Lautreamont ve Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Sait Faik kendisinden sonra gelen Ferit Edgu Adalet Agaoglu ve Demir Ozlu gibi yazarlara isik tuttu Olumunun ardindan Burgaz Adasi ndaki evi muzeye donusturulen yazar adina her sene Sait Faik Hikaye Armagani verilmektedir HayatiCocuklugu ve egitimi Sait Faik ve ailesi yazarin ogrenimine devam etmesi icin Adapazari ndan ayrilip 1924 yilinda Istanbul a tasindi Yazar onuncu sinifa kadar Istanbul Erkek Lisesi ne devam etti O sene yasanan igne olayi sonrasi 41 arkadasiyla birlikte Bursa Lisesi ne surgun edildi Sait Faik 18 Kasim 1906 tarihinde dedesi Seyyid Aga nin Adapazari Semerciler Mahallesi nde bulunan evinde dunyaya geldi Seyyid Aga Adapazari nin onde gelenlerinin toplandigi bir kahve isletiyordu Sait Faik in babasi Mehmet Faik Bey annesi ise kentin ileri gelenlerinden Haci Riza Efendi nin kizi Makbule Hanim dir Turk Kurtulus Savasi yillarinda bir sene boyunca 1922 Adapazari belediye baskanligini yuruten Mehmet Faik Bey e Mudafaa i Hukuk Cemiyeti ndeki hizmetlerine karsilik Istiklal Madalyasi verilmistir Yazarin amcasi Ahmet Faik de tipki babasi gibi Adapazari belediye baskanligi yapti daha sonra ise milletvekilligi gorevinde bulundu Sait Faik dogdugunda kendisine Mehmet Sait ismi verildi Sonraki yillarda yazar ismine babasinin adini ekleyip Mehmet i atarak Sait Faik adini kullanmaya basladi Abasizzadeler ya da Abasizogullari olarak anilan aile Soyadi Kanunu ciktiginda Sait Faik in istegi ile Abasiyanik soyadini aldi 1910 yilinda Sait Faik in babasinin tahrirat katibi olarak Karamursel e tayini cikti Uc sene boyunca bu kasabada yasayan aile 1913 yilinda Adapazari na geri dondu Mehmet Faik Bey kereste ve ceviz kutugu ticareti ile ugrasmaya basladi Yazar ilkogrenimini yabanci dilde egitim veren Rehber i Terakki isimli ozel okulda tamamladi Bu okul yabanci dilde egitim verdigi icin sehirde Gavur Mektebi olarak aniliyordu Sait Faik daha sonra cocuklugunda hasari bir burjuva cocugu oldugunu yazacakti Arkadaslari o donemde yazari Abasizin Mancuko olarak cagirirdi Ilkogrenimi sirasinda anne ve babasi gecimsizlik sebebiyle ayrildi Uc bucuk yil suren ayrilik doneminde Sait Faik babasi ile birlikte yasadi annesini ancak haftada bir gorebiliyordu Rehber i Terakki yi bitirdikten sonra Adapazari Idadisine girdi 1920 de Yunan isgali sebebiyle egitimine ara vermek durumunda kaldi Bu donemde Abasiyaniklar diger akrabalariyla birlikte once Duzce de ardindan Bolu da son olarak da Hendek te yasadilar Sait Faik isgalin sona ermesinden sonra Adapazari na donunce idadi egitimine devam etti Abasiyanik ailesi 1924 yilinda ogullarinin lise egitimi icin Istanbul a goc etti Sehzadebasi semtinde Bozdogan Kemeri yakinindaki Kirazli Mescit Sokak ta 7 numarada oturmaya basladilar Sait Faik de Istanbul Erkek Lisesinde okumaya basladi Abasiyanik 1931 yilinda ekonomi tahsili icin gittigi Isvicre den kisa sure sonra ayrilip Fransa nin Grenoble kentine gecti ve orada uc sene yasadi Sonraki yillarda Grenoble Universitesi ne de devam ettigi sehirde aslinda basibos gezerek edebi sahsiyetini bulmaya calistigini acikladi Onuncu sinifa kadar bu okula devam eden Abasiyanik Arapca ogretmenleri Seyit Salih Efendi nin sandalyesine igne koyduklari icin 41 arkadasiyla beraber okuldan atildi ve ogrenimini Bursa Erkek Lisesinde tamamladi Ilk hikayesi Ipekli Mendil i bu okulda edebiyat odevi olarak yazdi Ipekli Mendil Varlik dergisinin 15 Nisan 1934 tarihli 19 sayisinda yayimlandi Ucurtmalar ve Zemberek hikayelerini de gene Bursa da kaleme aldi Edebiyat ogretmeni Hakki Suha Gezgin Bursa Lisesindeki Sait Faik i sinifta sakin ve dalgin bahcede yalniz olarak anlatir Lise egitimindeki aksakliklar ve isteksizligi yuzunden parlak bir egitim hayati olmadi 1928 yilinda liseyi bitirip Istanbul a dondu ve yazmaya devam etti Yazdigi hikayeleri ve siirleri cesitli dergilere ve gazetelere gonderiyordu Ayni yilin sonunda girdigi Istanbul Universitesi Edebiyat Fakultesine iki sene devam ettikten sonra Uygurca ogrenmek istemedigi icin ayrildi 9 Aralik 1929 da Ucurtmalar isimli hikayesi Milliyet gazetesinde yayimlandi Sait Faik Istanbul Universitesinde okudugu donemde sik sik Beyoglu nda dolasiyor evinin ve okulunun yakinindaki Sehzadebasi kiraathanelerine gidiyordu Sanat ve edebiyat cevreleriyle o gunlerde tanismaya basladi 9 Eylul 1930 ile 23 Eylul 1930 tarihleri arasinda on oykusu ve bir yazisi Hur Gazete de yayimlandi Yazar bu oykulerin hicbirini kitaplarina almadi Eserlerinin basilmaya basladigi o gunlerden hayatinin son anina kadar Husamettin Bozok un ifadesi ile genc hikayeci damgasini aci bir gulumseme ile tasidi 1931 yilinda babasinin istegi uzerine iktisat okumak uzere Isvicre nin Lozan sehrine gitti 15 gun kaldigi sehrin sikiciligindan bunalarakFransa nin Grenoble sehrine gecti Bu sehirde Fransizca ogrenmek amaciyla Champollion Lisesine devam etti Ardindan uc donem boyunca Grenoble Universitesi Edebiyat Fakultesinde okudu Yazar Alpler in eteklerinde kurulmus cesitli endustri ve bilim kurumlariyla taninan Grenoble de uc seneden fazla yasadi Orada bulundugu gunlerde Paris i Lyon u Strazburg u ziyaret etti kisa bir sure amcasinin yanina Milano ya gitti 1932 yaz tatilinde Istanbul a geldi 1934 yilinda ise ailesinin istegiyle Orta Avrupa uzerinden Tuna Nehri yoluyla Istanbul a geri dondu Ailesinin yeni tasindigi Nisantasi nda Rumeli Caddesi uzerindeki Rumeli Apartmani na yerlesti Bursa Erkek Lisesinden sonra Istanbul da ve yurt disinda gittigi okullari diploma alamadan terk etmis oldu Sait Faik Abasiyanik in nufus cuzdaniIlk kitaplari ve Istanbul daki yasami Yazar 1934 yilinda Istanbul a dondukten sonra Halicioglu ndaki Ermeni Yetim Mektebinde Turkce ogretmenligi yapmaya basladi Okula surekli gec kalan Sait Faik in ay sonunda gecikmeleri hesaplanip maasindan dusulmustu Bu yuzden okulda calistigi ilk ay eline sadece 13 lira gecti Ogrenciler uzerinde hakimiyet kuramamasi okul idaresi ile tartismasina yol aciyordu Hem yasadigi disiplin problemleri hem de babasi Mehmet Faik in kendisine bir zahire alim satim dukkani acmasi sebebiyle ogretmenlikten ayrildi Ileriki gunlerde bu durumu anladim ki ogretmenlik benim harcim degildi diyerek aciklayacakti Babasi onu ortaklarindan Ali Emali yle birlikte calismasi icin dukkana yerlestirdi Sait Faik islerle ilgilenmedigi icin alti ay sonra dukkani babasina bos olarak teslim etti Ayni donemde babasi ileriki yillarda Sait Faik in yerlesecegi Sisli Kiragi Sokak taki Ikbal Apartmani ni satin aldi Sait Faik yazmaya agirlik vermisti Ayrica Andre Gide den ceviriler yapiyordu Fransa anilarindan olusan oykuleri Varlikdergisi nde yayinlandiktan sonra 1936 yilinda babasinin maddi destegi ile ilk hikaye kitabi Semaver i Remzi Kitabevi nden cikardi Ilk kitabinin yayinlanmasindan buyuk bir sevinc duyan Sait Faik bu sevincini yillar sonra Hallac isimli oykusunde anlatti Semaver in cikisindan sonra yazmaya devam etti fakat bir mektubunda da soyledigi gibi aylakligi sebebiyle yazdiklarini orada burada unutuyordu Yazdiklarinin fazla ilgi gormemesi yuzunden kuskunluk ve kirginlik duyuyordu O gunlerde askere cagrildi Asabiye kliniginden aldigi rapor sayesinde askerlikten muaf tutuldu Bu raporun varligini onaylayan Yasar Nabi konuyla ilgili Askerlik yapmamisti Ruh hastasi olduguna dair asabiyecilerin verdigi bir rapor askerlikten ihracini temin etmis Bir tibbi gerekceye mi dayaniyor yoksa hatir icin mi verilmis bilmiyorum aciklamasini yapti Sait Faik in soz konusu raporu bir kavga sirasinda cebinden cikarip Aziz Nesin e gosterdigi bilinmektedir Eylul 1937 de ikinci kez yurt disina cikarak Marsilya ya gitti Bu sehirde 18 gun kaldiktan sonra Istanbul a geri dondu 1938 yilinda babasi Burgaz Adasi nda Cayir Sokak 15 numaradaki kosku satin aldi ve aile bu koske tasindi Mehmet Faik Bey 29 Ekim 1938 de bu koskte yakalandigi agir bronsitten kurtulamayarak oldu Sait Faik babasinin olumunden sonra kislari Nisantasi ndaki apartmanlarinda yazlari ise Burgaz Adasi nda yasamaya basladi Abasiyanik on alti hikayeden olusan ikinci kitabi Sarnic i 1939 yilinda Cigir Kitabevi nden cikartti Kitabin kapaginda adi Said Faik olarak yazilmistir Bu kitabinda da tipki ilk kitabi Semaver de oldugu gibi Adapazari ve Bursa da gecirdigi cocukluk gunleri ile hem Istanbul daki hem de yurt disindaki yasaminda yaptigi gozlemlere yer verdi Hakkinda acilan dava Sait Faik 1940 yilinda yayinlanan ucuncu hikaye kitabi Sahmerdan da diger iki kitabinin aksine Fransa da gozlemledigi olaylara yer vermedi Yazar bu kitapta yer alan Celme isimli hikayesiyle halki askerlikten sogutmakla suclanarak askeri mahkemeye verildi Bu oyku ilk olarak 22 Mart 1937 de Kurun gazetesinde ikinci olarak ise 15 Haziran 1940 ta Varlik dergisinde yayinlanmisti Sait Faik 10 Eylul 1940 ta yapilan durusmaya katilmak uzere bizzat Ankara ya gitti Oglunun mahkemeye dusmesine en az onun kadar uzulen annesi Makbule Hanim da yazari yalniz birakmadi Avukatligini kendisi de sair olan Fuat Omer Keskinoglu yapti Varlik Yayinlari sahibi Yasar Nabi Nayir donemin Genelkurmay Adli Musaviri Munir Pasa yla temasa gecerek Sait Faik icin destek bulmaya calisti Orhan Veli Kanik Abasiyanik a o donemde yazdigi bir mektupta bu arada Celme hikayesini buldum ve okudum ve basina bu isi acanlara kufrettim Harika hikaye azizim diye yazarak arkadasina destek oldu Yazarin ilk kitabini oven Peyami Safa ise bu olaylar sonrasinda Abasiyanik i Markscilarin ardina takilmakla sucladi Bu suclamayi duyan Yasar Nabi nin yorumu Peyami Safa edebi gunahlarina bir yenisini ekliyor oldu Sonucta yazar davadan beraat etti Fakat bu olay sonrasinda annesi yazma hevesinin basina bela acmaktan baska bir ise yaramadigini iddia ederek oglunun yazarliga devam etmesine karsi cikti Sonraki calismalari ve romaninin toplatilmasi Sait Faik anisina 1992 yilinda basilan posta pulu Sait Faik Celme hikayesi yuzunden yargilanmasinin etkisi ve bu olayin annesini uzmesi sebebiyle uzun sure kitap cikartmadi 28 Nisan 1942 ile 31 Mayis 1942 tarihleri arasinda bir ugrasi olmasi icin Haber Aksam Postasi isimli gazete adina muhabirlik yapti Mahkemelerde roportaj yapan yazar bu roportajlarina gozlemlerini de katarak Mahkemelerde basligi ile yayinliyordu Abasiyanik bu ise bir ay dayanabildi Bu sure zarfinda 28 mahkeme roportaji yazdi Hikaye tadindaki bu yazilari 1956 yilinda Varlik Yayinlari Mahkeme Kapisi ismiyle kitaplastirdi Cok aktif bir yazi hayatinin olmadigi 1940 ile 1948 yillari arasinda Yuruyus Buyuk Dogu Inkilapci Genclik Servet i Funun gibi dergilerde hikaye yayinlamaya devam etti Muhabirlik yapmadan once 4 Ekim 1940 ile 21 Subat 1941 tarihleri arasinda Yeni Mecmua da derginin 75 sayisindan 95 sayisina kadar 19 bolum halinde yayinladigi Medari Maiset Motoru nu 1944 yilinda kitap olarak bastirmaya karar verdi Fakat hicbir yayinevi kitabi yayinlamayi istemedi Sonunda Yokus Kitabevi nin sahipleri Agop Arad ve Burhan Arpad in yardimi ve annesinin maddi destegiyle kitabi yayinladi Ancak Medari Maiset Motoru kisa bir sure sonra Bakanlar Kurulu karari ile toplatildi Sait Faik Medari Maiset ismini ilk kez Vakit gazetesinde yayinlanan Bir Balik Avi Hikayesi nde kullandi Hakki Suha Gezgin in soyledigine gore yazar bu sozcugu cok seviyordu Kitap 1952 yilinda Varlik Yayinlari tarafindan yeniden basilirken Abasiyanik kitabin ismini Birtakim Insanlar romanda gecen Medari Maiset motorunun ismini ise Ceylan i Bahri olarak degistirdi Medari Maiset Motoru nun ilk baskisi sadece 99 adet satilmistir Celme olayinin ardindan Medari Maiset Motoru da asilsiz bir ihbar sebebiyle toplatilinca yazarin yazin hayati bir kere daha yavasladi Cok az oykusunun yayinlandigi o gunlerde ya baliga cikiyor ya da aylak aylak geziniyordu Beyoglu na sik gittigi bu donemde Sisli de Ikbal Apartmani ndaki evlerinde kaliyordu Bekar hayatindan sikildiginda ise Ada ya annesinin yanina donuyordu Bu kirginlik ve yalnizlik doneminin etkisini tasiyan hikayelerden olusan kitabi Luzumsuz Adam i 1948 yilinda yayimladi Sait Faik kitaba ismini veren hikayeyi ilk yazdigi gunlerde ona isim bulamamisti Bu oykuyu okuyan Yasar Nabi Nayir daha once Sabahattin Ali den duydugu Luzumsuz Adam ismini onerdi Bu ismi cok begenen Sait Faik onu kullandi Son eserleri hastaligi ve olumu Hastaligin belirtileri 1945 yilinda ortaya cikmisti Amcasinin oglu Mustafa Rasit Abasiyanik in soyledigine gore 1947 yilinda burnundan ara sira kan gelmeye baslayan Sait Faik ayni zamanda yazar da olan doktor arkadasi Fikret Urgup e muayene olmus ve karacigerinin buyudugu ortaya cikmisti Bunun uzerine cok duskun oldugu ickiyi kesip perhize basladi Arada sirada gelen sikintilari ve tehlikeli krizleri de bu yolla atlatmaya calisti 1948 yilinda hastaliginin siroz oldugu kesinlesti Bu arada 1950 yilinda Mahalle Kahvesi Varlik Yayinlari tarafindan yayimlandi Sik sik doktorlara gorunmesine ragmen hastaliginin kotuye gitmesi uzerine amcasi ve Samet Agaoglu nun destegi ve Doktor Kazim Ismail Gurkan in tavsiyesiyle Doktor Justin Besancon a muayene olmak icin 31 Ocak 1951 de Paris e gitti Paris te sadece bes gun kalip Istanbul dan uzakta olecegi korkusu ve tedavinin agirligi nedeniyle geri dondu Sait Faik daha sonra amcasina yazdigi bir mektupta geri donus sebebini doktorlarla olan konusmasi uzerine hastaneye yatmaya karar verildikten sonra dustugu panik ve yasadigi kriz olarak acikladi Paris teki doktorlar Sait Faik e cigerinden parca almalari gerektigini soyleyince yazar panige kapilmisti Fransa dan dondukten bir hafta sonra pisman oldu Annesinin de baskisiyla Paris e geri donme ve tedaviye devam etme arzusunu olene kadar muhafaza etti Paris yolculugunun ardindan buyuk bir umutsuzluga dusen Sait Faik bir yandan da yazarlik kariyerinin en verimli gunlerini geciriyordu Once 1951 de Varlik Yayinlari ndan Havada Bulut ve Kumpanya ertesi yil yine ayni yayinevinden Havuz Basi ve Son Kuslar yayimlandi Yazilarinda olum temasi gorulmeye baslandi Ilk zamanlar oyalanmak icin sik sik resim sergilerine siir toplantilarina ve tiyatroya giderken daha sonraki gunlerde cok sevdigi Istanbul dan nefret etmeye basladi Sait Faik in annesi Makbule Abasiyanik ile birlikte yattigi Zincirlikuyu Mezarligi ndaki kabri 1953 yilinda Amerika Birlesik Devletleri ndeki Mark Twain Cemiyeti cagdas edebiyata yaptigi katkilardan oturu yazara onur uyeligi verdi Sait Faik ten once Turkiye den Mustafa Kemal Ataturk e verilen bu odulu almasina kimileri karsi ciksa da yazarin sevinerek aldigi bilinmektedir Mark Twain Cemiyeti uyesi olan Halide Edib Adivar dernegin Turkiye de bu odulu kime verebilecegini arastirirken Vedat Gunyol Halide Edip e bu kisinin Sait Faik olabilecegini soylemisti Ilgililer konuya egilip arastirdilar ve yazari odule layik gorduler Sait Faik odulle ilgili olarak Demek ki simdiden sonra dunya capinda bir hikayeciyi anmak icin kurulmus bir cemiyete dunyanin dort bucagindan kendi halinde hikayeciler de secilecek aciklamasini yapti 1953 yilinda ikinci romani Kayip Araniyor Varlik Yayinlari ndan tek siir kitabi olan Simdi Sevisme Vakti ise Yenilik Yayinlari ndan cikti 23 Ocak 1953 te Paris e gidebilmek icin bir kere daha pasaport aldi Sanati hanesinde yok yazan bu pasaportu hic kullanamadi Olumunden kisa bir sure once yazarla Burgaz Adasi nda karsilasan Nurullah Atac Sait Faik i dudaklari busbutun incelmis kupkuru ve benzi sapsari bulmustu 1954 yilinda Alemdag da Var Bir Yilan ve Georges Simenon dan cevirdigi Yasamak Hirsi isimli kitaplar cikti 5 Mayis 1954 gunu yemek borusu kanamasi nedeniyle komaya girdi Doktor Ahmet Erbelger tarafindan acilen Sisli deki Marmara Klinigine kaldirildi Bes gun suren krizler nedeniyle yazara kan verilmesi de gerekti Yapilan butun mudahalelere ragmen 10 Mayis i 11 Mayis a baglayan gece saat 02 35 te ayni klinikte oldu 12 Mayis 1954 gunu saat 11 00 de Sait Faik in naasi Marmara Kliniginden alinarak Sisli Camii ne getirildi Burada kilinan namazin ardindan Zincirlikuyu Mezarligi na defnedildi Naasi mezarliga goturulurken Abasiyanik in istegi uzerine Kiragi Sokagi ndaki evlerinin onunden gecirildi Olumunun ardindan ayni yil Az Sekerli isimli kitabi Varlik Yayinlari tarafindan yayimlandi KisiligiYazarin annesiyle birlikte yasadigi simdi Sait Faik Abasiyanik Muzesi olan Burgazada daki evi Sait Faik eserleri ile kisiligi arasinda yakin iliski bulunan sanatcilardan biriydi Yazar hayati boyunca cevresine uyum saglayamamisti ve bu uyusmazlik onun her seyden sikayet etmesine sebep oluyordu Hikayelerindeki karakterlerde olumsuz yon aramamasi ve onlari iyi yanlari ile gostermesinin sebebinin yazarin ideale ulasma arzusu oldugu soylenir Annesi Makbule Hanim in Satafattan nefret ederdi Dolabinda her sey bulundugu ve ailevi durumumuz iyi oldugu halde ekseriya basina bir kasket ayagina bir pantolon gecirerek balikci arkadaslariyla gununu gun ederdi tespitlerine katilan Yasar Nabi Nayir ise Abasiyanik hakkinda Aristokrat degildi Halktan ustun gorunmeye calisandan hoslanmazdi Herkes gibi olmak herkese uymak istegi onda sonradan edinilmis bir his degildir Dogustan gelme bir tabiattir dedi Abasiyanik in psikolojik ozelliklerine dair bir deneme yazan Fikret Urgup sanatcinin karakteriyle ilgili iki noktanin uzerinde durdu Bunlardan birincisi annesinin ilgisi ve babasinin asiri ilgisizliginin olusturdugu ic catismalar ile yazarin cekingen kendisini cevresinden ve kendisinden gizleyen anlamak ve anlasilmak istemeyen bir kisilige sahip olduguydu Urgup ayrica Sait Faik i hayati boyunca koruyan annesinin ayni zamanda yazarin kendine olan guveninin gelismesine engel oldugunu belirtti Hakkinda soylenen yergiler kadar ovgulere de karsi cikan Abasiyanik yazarligindan soz acildiginda isi kavgaya kadar goturup bulundugu yeri terk ederdi Sanatkara ait bu tarz uyusmazliklarla ilgili olarak Fikret Urgup Munakasali durumlarda ilkel ic tepkimelerden kuvvet alarak hasin kavgaci ve isyankar olur ve kimseye guvenmedigini belli ederdi Insanlara ve topluma inanmadigi icin kendisi gibi geleneklere isyan edip o zamana kadar kabul edilmemis hirsizlari cinsel sapiklari toplumun icinden attigi kimseleri anlayip onlarda yasama hakkini savunan yazarlari sever ve okurdu Gide ve Genet gibi dedi Ozel hayatiSait Faik in hayatindaki en onemli insan annesi oldu Yazar olene kadar annesi ile birlikte yasamayi surdurdu Yaratilisindaki uyumsuzluk sebebiyle kimseyle uzun sureli dostluklar kuramasa da pek cok arkadasi olan herkesle tanisik bir insandi Burgaz Adasi ndaki balikcilar ve esnafla zaman gecirdigi gibi sanat dunyasindan Husamettin Bozok Ozdemir Asaf Orhan Kemal Mucap Ofluoglu Adalet Cimcoz Oktay Akbal Ilhan Berk Orhan Veli Tarik Bugra ve Abidin Dino gibi pek cok isimle de yakin arkadasti Uc kez evlilige yaklasan Sait Faik hic evlenmedi Ilk evlilik tesebbusunu annesi onaylamadi ikincisinde ise teklifi reddedildi Annesinin istegi uzerine nisanlanan Sait Faik in bu nisani on ay surdu Vedat Gunyol arkadasinin kimseye anlatmayi sevmedigi ask hayatini oykulerinde dile getirdigini belirterek yazarin aslinda escinsel oldugunu acikladi Gunyol yazarin escinselliginin halkin gozundeki itibarini kaybetmemesi icin sanat cevrelerince gizlendigini soyledi Gunyol un bu aciklamalarina katilan Fethi Naci Sait Faik in olumune yakin yazdigi oykuleri degerlendirirken yazarin cinsel yonelimini de goz onunde bulundurdu Abasiyanik in son donem oykuculugunde soyleyeceklerini soyleyebilmek icin hikayelerinin bicimini degistirerek gerceklik duygusu uyandirma isteginden vazgectigini vurguladi CalismalariHikayeciligi Abasiyanik in oykuculugu uc donemde incelenebilir 1936 1940 tarihleri arasindaki ilk donem hikayeleri 1948 de Luzumsuz Adam kitabiyla baslayip 1952 de yayinladigi Son Kuslar a kadar devam eden ikinci donem hikayeleri ve bu tarihten olumune kadar suren Alemdag da Var Bir Yilan kitabindaki hikayelerle orneklenebilecek son donemi Ilk donem 1936 1940 Sait Faik in O beni kendime alistiran yazardir dedigi Andre Gide Fikret Urgup e gore geleneklere isyan edip toplum tarafindan dislanmis insanlarin yasama hakkini savundugu icin yazari etkilemisti Sait Faik in ilk uc hikaye kitabi olan Semaver 1936 Sarnic 1939 ve Sahmerdan 1940 yazarin hikayeciliginin ilk donemi olarak kabul edilir Yazar bir sonraki hikaye kitabi Luzumsuz Adam i ucuncu kitaptan sekiz sene sonra 1948 yilinda cikartmistir Bu donemde Sait Faik in dilinde uslubunda hikayelerinin kahramanlarinda gectikleri cevrede buyuk degisiklikler oldu Ayrica yazarin yasaklara ve toplum baskisina karsi durusu ozgurluk ve ahlak anlayisi da farklilasti Yazarin ilk donem hikayelerindeki ortak ozelliklerinden biri icerdikleri insan sevgisidir Sait Faik yazdigi ilk hikayelerde zenginlere kizmakta emekcileri yuceltmektedir Karakterleri ise geneli yansitmaktadir Oykulerinde anlattigi tipleri toplumda sikca karsilasilan insanlardan secmesi onu bir taraftan Omer Seyfeddin Yakup Kadri Karaosmanoglu ve Refik Halit Karay gibi yazarlara yaklastirirken diger yandan Sabahattin Ali nin onculugunu yaptigi sosyal gercekcilige baglamaktadir Yazar kucuk insanlarin dunyasina yonelirken uzun sure dusunup bilimsel eserler okumamistir Anlattigi kucuk insanlarin ekmek kavgasina ya da sinif catismalarina yonelik ideolojik sanatin disinda kalmis kavgasiz sikayetsiz kucuk insanlarin mutlu dunyasini resmetmeye calismistir Bu yuzden de onun gercekciligi bes duyu gercekciligi dir Tahir Alangu ya gore Eskilerin varliklarindan bile haberdar olmadigi kucuk adamlari edebiyatimiza ilk getiren o olmadiysa bile iyice yerlestiren bilinmeyeni gosteren guclu bir akim haline getiren en guzel hikayelerini yazan Sait Faik olmustur Bu ilk doneminde Abasiyanik fakir insan iyi insandir genellemesinden cabuk kurtulup calisana duydugu sevgiyi soyutlastirarak insan sevgisine donusturdu Bu asamadan sonra oykulerinde kisilerin iyiligini ve onlari ne kadar sevdigini anlatmaya basladi Sevgide evrenselligi yakalayan yazar dil din ve millet farki gozetmeksizin insanlara esit sekilde yaklasti Ornegin Sahmerdan daki oykulerde yazar sevdigi insanlarin dunyalarini tanimak icin surekli gezer Abidin Dino nun 1 Eylul 1940 ta tek sayi olarak cikardigi Kulluk dergisinde donemin unlu yazarlarinin Sait Faik ve Sabahattin Kudret Aksal i degerlendirdigi yazida Asaf Halet Celebi Sait Faik in edebiyatini soyle tarif eder Sait uyusuk ve donuk gibi gorunen bir kalip icinde korkunc bedbinlikler ve aci bir melal tasir Bununla beraber kayitsiz gorunmek ister Sait Faik in nuvelerinde yalniz insanlar degil kediler bile morbide bir yaradilistadir buna ragmen o bu sahsiyetlerin maraziliklerini gostermege calismaz onlar kendi kendilerini gosterirler tahlil ederler Sait Faik yazdigi seylerle alakasi yokmus gibi durur halbuki butun yazilari munhasiran kendisini anlatir 0 bir conscience onirique icinde daima ruya goren bir adam gibidir Onun en cok sevdigim tarafi da icin icin kendisiyle alay etmesidir Bu hikayelerde olaylarin gectigi yerler de degisiklik gosterir Bu donemde cikan uc kitabindaki 54 hikayeden 16 sinda olaylar kentte 12 sinde Burgaz Adasi nda 8 inde koyde 8 inde yabanci ulkelerde 6 sinda kasabada ikisinde vapurda birinde trende birinde de okulda gecmektedir Sait Faik hikayelerinde bir dil savruklugu ve bol Turkce yanlisi oldugu konusunda yayginlanmis bir kani vardir Oysa bu donemki kitaplarindan Semaver de 4 Turkce yanlisi Sarnic ta 2 Turkce yanlisi Sahmerdan da ise 1 Turkce yanlisi vardir Bu donem hikayelerinin cogunun cumle yapisi klasiktir Sait Faik bu donemde tamamen sahsiyla ozdeslesecek bir ozellik gostermedigi gibi anlatimda genellikle konusma dilinin canliligindan yararlanmamistir Yine de bu durumun istisnalari vardir Ikinci donem hikayeciligi ile birlikte ortaya cikacak Sait Faik dili nin coskulu ve siirli havasina az da olsa ilk donem hikayelerinde de rastlanir Orta donem 1948 1952 1948 yilinda yayinlanan Luzumsuz Adam isimli hikaye kitabiyla birlikte yazarin hikayeciliginde orta donemin basladigi kabul edilir Bu donem 1952 de yayinlanan Son Kuslar a kadar surer Sait Faik in bu doneminde en buyuk degisiklik dilinde oldu ve yazar ozgur hikaye anlayisi ile yazmaya basladi Abasiyanik klasik cumle yapisina son vererek devrik cumle ve argo kullanmaya gunluk konusma dilinden cokca yararlanmaya basladi Yazar ilk hikayelerinde rastlanan mekanlardan olan yurt disindaki sehirlere ve Anadolu daki koylere bu donem oykulerinde cok az yer verdi Sait Faik in sureli yayinlarda cikan pek cok yazisinda baslik olarak kullandigi Kasik Adasi Sanatcinin Adapazari ve Bursa da gecen cocukluk gunleri ile yurt disinda gecirdigi zamana ait anilara fazla yer vermemesi hikayelerde gecmis zaman kipine fazla rastlanmamasina sebep oldu Sait Faik bu donemki hikayelerinde cogunlukla simdiki zaman kipini kullanmayi tercih etti Orta doneme ait calismalarin dikkat ceken bir diger ozelligi ise Sait Faik in ve baglacini kullanmamaya gosterdigi ozendir Yazarin bu ozeninde kendine Nurullah Atac i ornek aldigina inanilir Abasiyanik in ilk calismalarinda rastlanan insan sevgisi temasi bu calismalarinda yerini bosvermislige insan korkusuna kent nefretine ve umutsuzluga birakti Sait Faik in artik daha karamsar olmasinin ve gelecek umudunun yok olmasinin sebebini onu olume goturecek olan siroz hastaligina baglayanlar vardir Bu donemki eserlerinde yazarin icine kapandigi yalnizligindan kendi sorunlarindan bahsettigi gorulur ve cogunlukla anlatici kendisidir Sanatcinin hem orta donem hem de son donem oykulerinde gorulen bir diger ozellik ise eserlerin siirsel dilidir Yazar bir mektubunda bu konuyla ilgili su yorumu yapmistir Hikayelerimde siir kokusu var diyorsunuz Bir iki tane de siir yazdim Icinde hikaye kokulari var dediler Demek ki ben ne hikayeciyim ne de bir sair Ikisi ortasi acayip bir sey Ne yapalim beni de boyle kabul edin Son donem 1952 den sonrasi Sait Faik in Alemdag da Var Bir Yilan isimli kitabiyla surrealizme gectigi kabul edilir Vedat Gunyol a gore Sait Faik ice tepilmis isteklerini dussel bir dunyada gercek gorme isteginin verdigi dayanilmaz ama o olcude olagan bir tutkuyla dupeduz kendiliginden surrealizme kayivermistir Fikret Urgup de Sait Faik in son donem hikayeleri hakkinda Vedat Gunyol la benzer fikirdeydi Urgup bu hikayelerle ilgili olarak Artik o eski kaliplardan kurtulmus hikayelerdir Bunlara surrealist demek yerinde olur demistir Orta doneminde de bircok yenilik deneyen Sait Faik Abasiyanik o gune kadar gelistirdikleriyle yetinmeyerek Alemdag da Var Bir Yilan da daha farkli bicimler deneyip topluma ve dogaya bakmadigi acilardan bakti Ayrica yazar bu doneme kadar ustu kapali anlattigi bazi duygularini divan sairlerine ozgu bir pervasizlikla yazmaya basladi Fethi Naci ye gore Sait Faik bu doneminde yazdigi escinsel temali hikayelerinde anlatmak istediklerini anlatabilmek icin hikayesinin bicimini bir kere daha degistirerek somut ayrintilardan hareket yerine imgelemi kullanmaya basladi Bu da yazari o gunlere kadar ustunde tasidigi gercekci yazar sifatindan uzaklastirarak surrealist yazar sifatina yaklastirdi Bazi elestirmenler yazardaki bu tarz degisikligini onun ilerleyen sirozuna yaklasan olumunun dogurdugu umutsuzluga toplumsal baskilara ve sayginligini kaybetme korkusunu bosvermisligine bagladilar Ahmet Oktay Sait Faik in son donemini su cumlelerle yorumlar Rembrandt in genclik donemi otoportreleri ile yaslilik donemi portreleri arasinda gozlenen degisim Sait Faik in son donem oykuleri ile onceki oykuleri arasinda da gorulebilir Hazdan aciya guvenden korkuya inanctan kuskuya gecis Hastalik terk edilmislik ve iletisimsizlik bakisi kusatmis onu yapitin tam icinde dondurmustur Son donem hikayelerinin bir diger ortak ozelligi birinde var olan bir karakterin digerlerinde de kullanilmis olmasidir Bu hikayelerin kahramani cogunlukla Panco ydu Panco ilk olarak Oyle Bir Hikaye de okuyucunun karsisina cikti Yalnizligin Yarattigi Insan Panco nun Ruyasi Alemdag da Var Bir Yilan gibi pek cok oykunun de kahramaniydi Bu hikayelerde yazarin o gune kadar yazilarinda sevgiyle andigi Istanbul dan nefretle bahsettigi gorulur Bu degisimin sebebini Sait Faik in toplumdan toplumun baskisindan ve ahlak anlayisindan sikilmis olmasi olarak gorenler vardir Yazar onceki donemlerinde insan sevgisi konulu oykuler yazarken bu donemdeki umutsuzlugunu ve Istanbul dan artik neden hoslanmadigini soyle aciklamistir Yalnizlik dunyayi doldurmus Sevmek bir insani sevmekle baslar her sey Burada her sey bir insani sevmekle bitiyor Romanciligi Sait Faik in 2 romani vardir 18 Temmuz 1940 tarihinde tamamlayip 1944 te yayimladigi Medari Maiset Motoru ve 1953 yilinda yayimladigi Kayip Araniyor Yazar ilk romaninin toplatilmasinin ardindan 11 Kasim 1949 da yaptigi bir konusmada Medari Maiset isminde bir hikaye kitabi cikarmistim Hayati toz pembe gormuyorum diye mahkeme parasi odedim uzuntusu de caba Kahramanlarim rahat etmek icin hapse giriyorlardi Butun sebep bu dedi Fethi Naci Abasiyanik in eserden roman degil hikaye kitabi olarak bahsetmesine dikkat cekip bu sozun rastgele mi yoksa bilincli mi oldugunu sorguladi Cunku bu ilk roman denemesinde Sait Faik in basarisi tartismalidir Hikayeye gore daha uzun soluklu bir tur olan buyuk bir insa kabiliyeti gerektiren uzun sureli ve surekli bir calisma sonucunda ortaya cikan roman turu icin Sait Faik in mizaci uygun degildi Yazar bir konu uzerine uzun sure odaklanamiyordu Dort bolum olarak tasarlanmis Medari Maiset Motoru nda bolumler birbirinden bagimsizdir ve romanin yapisi tesadufi iliskiler uzerine duzenlenmistir Yazarin dikkat problemine bir diger ornek de iki bolum boyunca Fahri olarak gecen roman kahramaninin adini ucuncu bolumde Necmi olarak anmasidir Bu hata ikinci baskidan sonra duzeltilmistir Sait Faik eserde sekle bagli kalamayip olaylari yer yer keserek okuyucuyu duyguya cektigi icin olay orgusunde butunlugu saglayamadi Bu calisma icin Tahir Alangu Ayni cevreye bagli zaman zaman karsilasan kisilerin kopuk hikayelerinin bir roman butunlugunu vermeyecek kadar zayif baglantilarla bir araya getirilmesinden meydana gelmis bir taslak yorumunu yapti Vedat Gunyol ise Sait Faik in Medari Maiset Motoru isimli romani yuzunu fazlasiyla agartacak bir deneme sayilmaz Roman birbirini ancak tutan sahnelerden kurulu Roman kisilerinden Fahri nin hayati gibi birtakim kopuk yarim seritlerden meydana gelmis dedi Sait Faik in ikinci romani Kayip Araniyor roman anlatim ozelligi acisindan daha basarili bulundu Yazarin roman kurgusunda daha dikkatli davranmasi dikkat cekti Kadin kahraman Nevin in erkeksi bir yapiya sahip olmasinin sebebinin Nevin in yazari temsil etmesi oldugu iddia edildi Bu eser Sait Faik in romanciligi acisindan bir asama olarak kabul edilse de roman yazmak icin tahammulu ve zamani olmayan Sait Faik i bu edebi turde cok ileri asamalara tasiyamamistir Bu acidan da Sait Faik in roman denemeleri hikayelerinin uzamasi olarak kabul edilir Sairligi Burgazada Kalpazankaya mevkiinde bulunan Sait Faik Ormani Sait Faik in siirleri de oykulerinin havasini tasir Ilk siirlerini cocukken yazmis bunlari en yakin dostlarindan bile saklamistir Ilk siiri olan Hamal 21 Ocak 1932 de Mektep dergisinde yayinlandi Ayrica yazarin 1928 de Mes ale dergisine 3 siir gonderildigi bilinmektedir Yazarin bu siirlerle birlikte gonderdigi mektuptaki edebiyatin bir heves bir arzudan cok bir ic ihtilalin fiskirmasi oldugunu bilmez degilim fakat her heveskar gibi ben de icimde bir ihtilal varmis gibi yazi yazdim Bugun size gonderdigim su yazilar da o gunlerin atilmayan yirtilmayan mahsulu satirlarindan bu eserlerin ilk siirlerinden oldugu anlasilmaktadir Bu 3 eser de bicim ve icerik olarak donemin ozelliklerini yansitmaktadir Hece vezniyle yazilmis olan bu siirlerde Faruk Nafiz Camlibel ve Necip Fazil Kisakurek in etkileri gorulmektedir Sanatcinin o donem yayinlanmayan diger uc siiri ise olumunun ardindan Varlik dergisinde cikti Uzun sure siir yazmaya ara veren Sait Faik 1936 tarihinde yazdigi bir makalede genclik doneminde yazdigi siirleri reddedercesine Faruk Nafiz Camlibel Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortac gibi hece vezniyle siir yazan sairleri elestirdi 1939 da tekrar siir yayinlamaya basladi 1944 yilinda Soyleyemiyorum isimli eseri Iste dergisinde cikana kadar cesitli dergi ve gazetelerde siirlerini yayinladi Simdi Sevisme Vakti sagliginda yayinlanan son siiri oldu Ayni isimli siir kitabi 1953 yilinda cikti Oyku alaninda belirli bir seviyeye ulasmis kendi ozgun dilini olusturmus bir sanatcinin edebi yasaminin belirli bir doneminde siire donerek siir kitabi yayinlamasinin riskli bir tesebbus oldugunu belirten Mehmet Kaplan yazarin bu geciste basarili oldugunu belirttikten sonra siirlerinde de o orijinal sahsiyetinden hicbir sey kaybetmemis bilakis daha fazla kendi kendisi olmus Burada onu en oz tarafiyla karsimizda buluyoruz demistir Sait Faik in siirlerindeki dize yapisi ve bicim sorunu cesitli elestiriler alsa da edebiyatcilar siirlerinin de guclu oldugu ve yazarin siirleriyle sanat butunlugunu bozmadigi konusunda hemfikirdir Cevirmenligi Sait Faik Fransizcadan cok sayida ceviri yapti Cevirideki serbest tutumu sebebiyle calismalari bir tur uyarlama olarak kabul edilen sanatcinin Andre Gide ve Liam O Flaherty gibi yazarlarin eserlerinden yaptigi cevirilerin bir kismi uzun sure kendi eseri sanildi ceviri olduklari daha sonraki yillarda ortaya cikti 2 Mayis 1948 ile 25 Mayis 1948 tarihleri arasinda Hurriyet gazetesinde yayinlanan Muthis Bir Tren Ecel Alti Saadet Bir Esek Hikayesi Dis Agrisi Civiler Gumus Saat ve Venus un Sevgilisi gibi ceviri oykuleri daha sonraki yillarda kitaplastirilarak Muthis Bir Tren ismiyle yayinlandi Muthis Bir Tren ve Gumus Saat yazarin olumunden sonra 1954 yilinda yayinlanan Az Sekerli isimli oyku kitabina kendi eserleriymis gibi alinmisti daha sonra bu hata duzeltildi Ayrica Georges Simenon un L Homme qui regardait passer les trains isimli romanini Gece Yarisi Trenleri adiyla ceviren Sait Faik bu eseri 1 Aralik 1949 ile 27 Temmuz 1950 tarihleri arasinda Yedigun dergisinde yayinladi Yazarin bu cevirisi 1954 yilinda Varlik Yayinlari ndan Yasamak Hirsi adiyla cikti Filmcilik ve oyun yazarligi girisimleri Abasiyanik in yasadigi evlerden biri olan Sisli deki Ikbal Apartmani Yazar naasinin mezarliga goturulurken bu evin onunden gecirilmesini vasiyet etmisti Sait Faik yasaminin son doneminde aralarinda Mengu Ertel Ayfer Feray ve Ozdemir Asaf in bulundugu bir grup arkadasiyla bir film sirketi kurma tesebbusunde bulundu Plana gore kurulacak sirkete girmek icin biner liralik bir ortaklik payi verilecek Sait Faik senaryolastirilacak uc oyku yazacak Mengu Ertel de filmleri yonetecekti Sait Faik Burgaz Film Sirketi nin studyosunun Sisli deki apartmaninin ust kati olmasina karar vermisti Fakat ayni donemde hastaneye yatirildi ve bu plan gerceklestirilemeden oldu Sait Faik in daha onceden de film cekmek istedigi biliniyordu Fikret Urgup Alemdag da Var Bir Yilan kitabindaki ilk uc oykuden surreal bir film cekme planlari oldugunu yazarin vefatindan sonra anlatti Sait Faik Arsivi ndeki musveddeler arasinda iki de tiyatro oyunu taslagi vardir Bu oyunlardan ilkinin ismi Saul dur ve ceviri oldugu dusunulmektedir Ikinci oyunun ismi ise Hifzisihha dir ve yazarin Grenoble da kullandigi Fransizca gramer defterinin arkasina yazilmistir Yazarin ilerleyen yillarda Sabahattin Kudret Aksal ve Cahit Irgat gibi arkadaslarina ortaklasa bir tiyatro oyunu yazmayi teklif ettigi bilinmektedir Fakat bu plan da hicbir zaman gerceklesemedi Recep Bilginer e gore yazar bir sohbetleri esnasinda uslubunun oyun yazarligina musait oldugunu ancak uzun yazmaktan hoslanmadigini soylemistir Turk edebiyatina etkisi1950 ile 1960 yillari arasinda Turk edebiyatinda iki tur hikayecilik gelisti Bunlardan birincisi toplumcu sanatcilar tarafindan gelistirilen oykuler iken digeri bireysel anlayis kokenli bireyin ic dunyasina acilan oykulerdi Sait Faik tarz kaygisindan uzakta anlatim incelikleriyle suslu hikayeleri ile ikinci turun oncu ismi oldu Sait Faik kendisinden sonra gelen yazarlari da etkilemistir Ornegin Oktay Akbal kendi oykuculugu ile ilgili olarak Sonra Omer Seyfeddin den kopus Sabahattin Ali ve Sait Faik oykuculugunun etkileri Oyku derken ille de basi sonu belli bir olayi anlatmak inanci degismis Kendimi kendim sandigim birini bir insani gundelik basit ic yasamiyla vermek denemeleri Meydan semt kopru gibi semt gorunuslerini vermek istekleri ilk koklu sevgilerin belirtileri diyerek geldigi noktayi Sait Faik le birlikte anmistir Adalet Agaoglu ise yazarliga nasil basladigini anlatirken Ilk genclikten genclige agdigimiz yillarda bilebildigim kadariyla beni sirtimdan yazmaya dogru guclu bir ruzgarla iten Sait Faik hikayeleri olmustur diyerek onun uzerindeki etkisini aciklamistir 2004 te Sait Faik in olumunun 50 yilinda yapilan bir sempozyuma katilan sair Ilhan Berk Sait Faik te Dil isimli konusmasinda Abasiyanik in oykunun yapisini degistirmek icin verili dili yikip yeniden yarattigini soylemis ve yazarin siirsel dilinin Ikinci Yeni sairlerini Ferit Edgu ve Demir Ozlu gibi yazarlari etkiledigini belirtmistir Bir diger sair Ece Ayhan da yazarin Simdi Sevisme Vakti isimli siir kitabinin Cemal Sureya ve Sezai Karakoc uzerinde buyuk etkisi oldugunu iddia etmistir Yazar Murat Gulsoy Buyubozumu Yaratici Yazarlik kitabinda onu soyle tarif eder Sait Faik edebiyatimizin en Batili kalemlerinden biridir insanlarla toplumla toplumsal olanla sorunlari oldugunu kesfeden bireyin arketipidir Bu nedenle de hemen her yazar gunu gelir Sait Faik le hesaplasmak geregi duyar Nazim in dedigi o zipirlikla hassasiyetin karmasasi nin bugunden baktigimda Turkiye de bireysel ozgurluk fikrinin gelisiminde cok onemli oldugunu dusunuyorum Sinema ve tiyatroda Sait FaikNasit Ozcan Meraklisi Icin Oyle Bir Hikaye oyununda Sait Faik i canlandirirken Sait Faik in ilk olarak Yedigun dergisinin 9 Subat 1947 tarihli 727 sayisinda yayimlanan daha sonra Luzumsuz Adam kitabinda yer bulan Menekseli Vadi adli hikayesi 1968 yilinda Lutfi Omer Akad tarafindan Vesikali Yarim adiyla sinemaya uyarlandi Filmin basrollerinde Turkan Soray ve Izzet Gunay vardi Vesikali Yarim filminin de senaristi olan Safa Onal 1970 yilinda Medari Maiset Motoru romanini Aglayan Melek ismiyle filme cekti Filmin basrollerini Turkan Soray ve Ekrem Bora oynadi Lutfi Omer Akad 1972 yilinda Sait Faik in Sahmerdan kitabinda yer alan Mahpus hikayesini Irmak adiyla senaryolastirarak filme aldi Filmin basrollerini Serdar Gokhan ve Aysun Guven oynadi Metin Erksan Turkiye Radyo Televizyon Kurumu icin hazirladigi Turk Edebiyati uyarlamalari serisinin ilk filmi olarak Sait Faik in Muthis Bir Tren adli hikayesini filme aldi 1975 yapimi film daha sonra hikayenin Sait Faik e ait olmadigi ve filmin komunizm propagandasi yaptigi iddialariyla tartismalara sebep oldu 1975 yilinda Tuncer Baytok ve birlikte Sait Faik in Kumpanya hikayesini TRT icin filme aldilar Kumpanya yi ilk olarak seslendirme sanatcisi olarak taninan Ferdi Tayfur un filme cekmek istedigi bu istegini Mucap Ofluoglu araciligiyla Sait Faik e ilettigi ve Sait Faik in teklife cok sevindigi bilinir Safa Onal 1981 de Kayip Araniyor romanini ve Baba Ogul hikayesini televizyon filmi olarak uyarladi TRT 2003 yilinda Ayfer Tunc un Sait Faik in hikayelerinden yola cikarak yazdigi Havada Bulut isimli 4 bolumluk bir televizyon dizisi hazirladi Dizinin yonetmenligini Tarik Alpagut yapti Umit Efekan in 2004 tarihli Papatya ile Karabiber filminin senaryosu da Safa Onal tarafindan Sait Faik In eserlerinden uyarlanmistir Ipekli Mendil adli hikayesi 2006 yilinda Turkiye Radyo Televizyon Kurumu nin destegiyle Yalcin Kumeli tarafindan kisa film olarak cekildi 2014 te Ali Tansu Turhan Mahalle Kahvesi 2017 de Mujdat Cetin Oyle Bir Hikaye uyarlamalarina imza attilar 2016 yilinda Yilmaz Atadeniz Sait Faik in Medari Maiset Motoru undan esinlenerek Ikimize Bir Dunya filmini cekti Savas Dincel Sait Faik in yasamini anlatan Meraklisi Icin Oyle Bir Hikaye isimli tek kisilik bir oyun yazdi Oyun ilk kez 1993 yilinda Macit Koper rejisi ile gene Dincel tarafindan Istanbul Sehir Tiyatrolari nda oynandi Savas Dincel in 2007 yilinda vefatinin ardindan Istanbul Sehir Tiyatrolari oyunu yeniden programina aldi Sait Faik i Nasit Ozcan in canlandirdigi oyun 15 Ekim 2008 de Uskudar Kerem Yilmazer Sahnesi nde sergilenmeye baslandi Onur Baris in yonettigi 2019 yapimi Benden Hikayesi Sait Faik Abasiyanik Belgeseli Sait Faik i hikayelerinden kurgulanmis metinler ve roportajlarla anlatiyor Belgeselde yazari Mert Er canlandiriyor Sait Faik Hikaye Armagani1976 yilinda Dostluklarin Son Gunu isimli kitabiyla armagani kazanan Selim Ileri Sait Faik yasaminin son yillarinda cesitli edebiyat matinelerine de katildi Bu matinelerden biri de Darussafaka Lisesi ndeydi Lise de yapilan ilk toplantinin konugu Fazil Husnu Daglarca olmus ve ikinci toplantiya konuk olmasi icin Abasiyanik i ikna etmisti Matineden sonra okulu da gezen Sait Faik eve dondugunde annesine mallarini kimsesiz cocuklara guzel imkanlar sagladigini dusundugu Darussafaka ya bagislamayi teklif etti Abasiyanik in annesi Makbule Hanim Sait Faik in olumunden sonra 8 Kasim 1954 te hazirladigi vasiyetinde mal varliklarinin cogunu ve yazarin eserlerinin telif hakkini bu cemiyete birakti Bu vasiyetnamenin bir maddesinde de her sene donemin ileri gelen edebiyat ustalarindan olusacak bir jurinin o sene icerisinde yazilmis en iyi oykuyu secerek ona Sait Faik ve Makbule Abasiyanik Hikaye Mukafati vermesini istedi Odul ilk kez 1955 yilinda verildi Odulun para armagani 1960 yilina kadar Varlik Yayinlari nca karsilandi 1960 tan 1963 e kadar kesintiye ugrayan odul Makbule Hanim in vefatindan sonra 1964 yilindan itibaren Darussafaka Cemiyeti tarafindan duzenli olarak verildi 1978 yilindan itibaren olum yildonumu olan 11 Mayis i izleyen ilk pazar gunu Burgaz Adasi nda Sait Faik i Anma Gunu duzenlenmektedir Bu gunde ayrica o yilin Sait Faik Hikaye Armagani sahibine odulu de verilmektedir Sait Faik Abasiyanik MuzesiMuzenin girisinde yer alan tabela Sait Faik in annesi Makbule Hanim esi Mehmet Faik Bey in vefatindan sonra yasamina Burgaz Adasi ndaki evlerinde devam etti Yazar da kislari Sisli de yazlari ise adada annesinin yaninda kaliyordu Abasiyanik hastaliginin da ortaya cikmasindan sonra omrunun son on senesinin cogunu adadaki kosklerinde gecirdi Yazarin olumunden sonra Burgaz Adasi Cayir Sokak 15 numaradaki evi annesinin istegi ile muzeye donusturuldu 22 Agustos 1959 gunu acilan Sait Faik Abasiyanik Muzesi 1964 yilindan beri Darussafaka Cemiyeti tarafindan yonetilmektedir 2009 yilinda guclendirme restorasyon ve konservasyon calismalari nedeniyle kapatilan muze cagdas muzecilik anlayisiyla yeniden duzenlenerek 11 Mayis 2013 tarihinde ziyarete acilmistir Sait Faik in vasiyeti dogrultusunda ucretsiz olarak hizmet veren muze Carsamba Persembe Cuma ve Cumartesi gunleri 10 30 17 00 saatleri arasinda ziyaret edilebiliyor Muze sanal olarak da gezilebiliyor 2014 yilinda muzenin icinde Sait Faik Arastirma Atolyesi kurulmustur Canan Curgen Zafer Yalcinpinar Tekin Deniz ve Sukret Gokay tarafindan kurulan atolye Sait Faik in edebiyatina ve yasamina deginen yeni bulgulara ulasmayi amaclamaktadir Atolye kapsaminda arsiv tarama ve dijitallestirme calismalarinin yani sira Sait Faik in eserlerindeki kavramlarla ilgili olarak bilissel haritalama mulakat ve diskur soylem analizi calismalari yapilmistir Muzenin acilmasi edebiyat dunyasinda da tartismalara sebep oldu Orhan Seyfi Orhon Turk sanatinda bircok onemli yazar varken ise Sait Faik le baslanmasini elestirmistir Orhon un bu yazisina cevap veren Aziz Nesin ise makalesinde boyle bir muzenin kurulmasinin onemli oldugunu vurgulayarak bu muzenin bir oncu oldugunu belirtmistir Sait Faik Abasiyanik heykeli Burgazada EserleriHikaye Semaver 1936 Remzi Kitabevi Sarnic 1939 Cigir Kitabevi Sahmerdan 1940 Cigir Kitabevi Luzumsuz Adam 1948 Varlik Yayinlari Mahalle Kahvesi 1950 Varlik Yayinlari Havada Bulut 1951 Varlik Yayinlari Kumpanya 1951 Varlik Yayinlari Havuz Basi 1952 Varlik Yayinlari Son Kuslar 1952 Varlik Yayinlari Alemdag da Var Bir Yilan 1954 Varlik Yayinlari Az Sekerli 1954 Varlik Yayinlari Tuneldeki Cocuk 1955 Varlik Yayinlari Siir Simdi Sevisme Vakti 1953 Yenilik Yayinlari Roman Medari Maiset Motoru 1944 Yokus Kitabevi 1952 ikinci baski Birtakim Insanlar adi ile Kayip Araniyor 1953 Varlik Yayinlari Ceviri Yasamak Hirsi Georges Simenon 1954 Roportajlari Mahkeme Kapisi 1956 Varlik Yayinlari Ayrica bakinizCumhuriyet donemi Turk edebiyati Sait Faik Abasiyanik in sureli yayinlardaki yazilari listesi Sait Faik Abasiyanik Muzesi MEB 100 Turk EdebiyatcisiKaynakcaAlangu Tahir 1956 Sait Faik Icin Yeditepe Yayinlari ISBN 978 975 08 1198 2 Alptekin Mahmut 1974 Sait Faik Toker Yayinlari Alptekin Mahmut Ocak 1984 Bir Oyku Ustasi Sait Faik Dilek Yayinevi ISBN 978 975 08 1198 2 Ergun Perihan 1996 Sait Faik 90 Yasinda Bilgi Yayinevi ISBN 975 494 629 9 Kavaz Ibrahim 1999 Sait Faik Abasiyanik Sule Yayinlari Kutlu Mustafa 1968 Sait Faik in hikaye dunyasi Hareket Yayinevi Miskioglu Ahmet 1979 Ana Temleriyle Sait Faik ve Yeni Turk Edebiyati Gokceyazin Yayinlari Naci Fethi Mayis 2003 Sait Faik in Hikayeciligi Yapi Kredi Yayinlari ISBN 975 08 0534 8 Sonmez Sevengul Ocak 2003 Sait Faik Dosyasi Kitap lik Yapi Kredi Yayinlari 57 Sonmez Sevengul Subat 2007 A dan Z ye Sait Faik Yapi Kredi Yayinlari ISBN 978 975 08 1198 2 Uyguner Muzaffer 1991 Sait Faik Bilgi Yayinevi ISBN 975 494 232 3 Yucebas Hilmi 1964 Butun Cepheleriyle Sait Faik Hayati Hatiralari Eserleri Inkilap ve Aka Kitabevleri Notlar Agac Dergisi Kalorifer ve Bahar adli hikaye 21 Mart 1936 No 2 sayfa 14 15 Bu hikaye yayinlandiginda Sait Faik henuz Burgaz Adasi na tasinmamisti Yazarin kullandigi Adali rumuzu her zaman Burgaz Adasi ni temsil etmez yazarin dogdugu ve cocuklugunun gectigi yer olan Adapazari ni da temsil eder Kurun Gazetesi Pasa Hazretleri isimli hikaye 4 Nisan 1938 Sayfa 7 Miskioglu 1979 s 75 a b Ergun 1996 s 275 276 a b c Yildirim Tugba Elli Yil Sonra Sait Faik le Burgazadasi nda 1 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde 26 Subat 2009 gunu erisildi a b c Ersoz Cezmi Siradan insanlari yazmayi seven Sait Faik in bakkal arkadasi anlatiyor Cumhuriyet Dergi 1988 a b c Meraklisi Icin Oyle Bir Hikaye oyununun brosuru 2008 2009 sezonu a b c d Sonmez 2003 s 83 a b Sonmez 2007 s 126 a b Gunyol Vedat Daldan Dala Adam Yayinlari 1982 a b Kavaz 1999 s 32 Sait Faik in dogum tarihi nufus cuzdaninda Rumi 1322 olarak yazilmistir Sait Faik in Ramazan Bayrami nin ilk gunu dogdugunun bilinmesi gercegini isaret eden Ibrahim Kavaz bu tarihin miladi 18 Kasim 1906 ye denk geldigini hesapladi a b c Sonmez 2007 s 72 Sonmez Sevingul A dan Z ye Sait Faik Yapi Kredi Yayinlari 2007 Sayfa 71 Sabri Esat Siyavusgil yazarin dogum tarihi olarak 22 Kasim 1906 tarihini vermektedir Mustafa Rasit Abasiyanik da bu bilgiye katilmaktadir Uyguner 1991 s 7 a b Alptekin 1974 s 9 Halman Talat Sait ve Warner Jayne L A Brave New Quest 100 Modern Turkish Poems Syracuse University Press 2006 Sayfa 36 ISBN 0 8156 0840 3 a b c Thema Larousse Tematik Ansiklopedi Milliyet 1993 1994 Cilt 6 Sayfa 96 Yucel Tahsin Sait Faik Varlik Dergisi 1 Aralik 1954 No 413 sayfa 7 Ediboglu Baki Suha Modern Turk Hikayesinin Kurucusu Sait Faik Resimli Yirminci Asir Dergisi 20 Mayis 1954 No 92 sayfa 7 Kavaz 1999 s 85 a b Kulluk Dergisi 1 Sayi 1 Eylul 1940 a b Howard Douglas Arthur The History of Turkey Greenwood Publishing Group 2001 Sayfa 126 ISBN 0 313 30708 3 Agaoglu Samet Sait Faik Varlik Dergisi 1 Agustos 1954 No 409 sayfa 7 Thema Larousse Tematik Ansiklopedi Milliyet 1993 1994 Cilt 6 Sayfa 97 Sait Faik Abasiyanik tan etkilenen yazarlar icin bakiniz Etkileri Sait Faik Abasiyanik Muzesi icin bakiniz Sait Faik Abasiyanik Muzesi Sait Faik Hikaye Armagani icin bakiniz Sait Faik Hikaye Armagani Alptekin 1974 s 10 Yucebas 1964 s 4 a b Sonmez 2007 s 20 Kurdakul Sukran Sairler ve Yazarlar Sozlugu Bilgi Yayinevi Mart 1973 sayfa 7 Sonmez 2007 s 23 10 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi a b Ergun 1996 s 16 Ergun 1996 s 15 Sonmez 2007 s 17 Alangu 1956 s 11 a b Sonmez 2007 s 8 Alptekin 1974 s 11 Sonmez 2007 s 163 Abasiyanik Sait Faik Orman ve Ev Semaver sayfa 73 Kavaz 1999 s 34 Ergun 1996 s 21 a b Alangu 1956 s 13 Yucebas 1964 s 5 Sonmez 2007 s 104 Yucebas 1964 s 11 Gezgin Hakki Suha Varlik Dergisi Sayi 407 Haziran 1954 Kavaz 1999 s 37 Uyguner 1991 s 14 Ones Ali Avni Sait Faik Hayati ve Eserleri Yenilik Dergisi Haziran 1954 No 6 Sayfa 244 Sonmez 2007 s 9 Kavaz 1999 s 39 Bozok Husamettin Allahaismarladik Sait Yeditepe Dergisi 1 Haziran 1954 No 62 sayfa 1 Kavaz 1999 s 67 Uyguner 1991 s 15 Sonmez 2007 s 87 Ergun 1996 s 23 a b c d Sonmez 2007 s 10 a b Sonmez 2007 s 96 a b Uyguner 1991 s 17 Ozmez O T Sait Faik le Son Konusma Mavi Dergisi Haziran 1954 No 20 sayfa 4 Sonmez 2007 s 171 Abasiyanik Sait Faik Acik Hava Oteli Bilgi Yayinevi 1980 Sayfa 279 a b c d Ergun 1996 s 27 a b Sonmez 2007 s 40 Kavaz 1999 s 42 Alangu 1956 s 12 Alangu 1956 s 16 Uyguner 1991 s 38 a b Sonmez 2007 s 64 Sonmez 2007 s 65 Nayir Yasar Nabi Sait Faik Icin Notlar Varlik Dergisi Sayi 409 a b Uyguner 1991 s 18 Sonmez 2007 s 11 Kavaz 1999 s 44 Sonmez 2007 s 130 Sonmez 2007 s 133 a b Sonmez 2007 s 134 Kavaz 1999 s 46 Sonmez 2007 s 127 Ergun 1996 s 28 Sonmez 2007 s 174 Sonmez 2007 s 176 a b c Kavaz 1999 s 48 a b Sonmez 2007 s 131 Ergun 1996 s 34 Kemal Yasar Sait Faik ile Gorusme Cumhuriyet Gazetesi Mart 1953 Atac Nurullah Sait Faik Abasiyanik Turk Dili 33 Sayi 556 sayfa a b Sonmez 2007 s 62 a b Sonmez 2007 s 169 a b c Kavaz 1999 s 50 Ergin Metin Sait Faik in Annesi Oglunu Anlatiyor Cumhuriyet Gazetesi 19 Eylul 1954 Sayfa 5 Nayir Yasar Nabi Sait Faik Icin Notlar Varlik Dergisi 1 Temmuz 1954 No 408 sayfa 8 a b c d Urgup Fikret Sait Faik in Psikolojik Yapisi Uzerine Bir Deneme Yeditepe Dergisi Nisan 1964 No 96 sayfa 6 Hulusi Serif Sait Faik le Birlikte Gecen Gunler Edebiyat Uzerine Konusma Yeditepe Dergisi 15 Mayis 1956 No 107 sayfa 2 a b c Sonmez 2007 s 80 a b Naci 2003 s 62 Sonmez 2007 s 86 Naci 2003 s 17 Kutlu 1968 s 15 a b Kavaz 1999 s 78 Alangu Tahir Cumhuriyetten Sonra Hikaye ve Roman Istanbul 1965 Cilt II Sayfa 114 115 a b Naci 2003 s 19 Alangu Tahir Sait Faik in Hikaye Anlayisinda Gelismeler Atac Dergisi 1 Mayis 1964 No 25 Sayfa 4 Kutlu 1968 s 13 a b Kavaz 1999 s 79 Naci 2003 s 22 a b Naci 2003 s 23 Naci 2003 s 25 a b c Naci 2003 s 31 a b Kavaz 1999 s 82 a b Naci 2003 s 32 Naci 2003 s 78 a b Abasiyanik Sait Faik Bitmemis Senfoni Bilgi Yayinevi Hazirlayan Muzaffer Uyguner Sayfa 124 Gunyol Vedat Dile Gelseler Istanbul 1966 Sayfa 72 Urgup Fikret Sait Faik in Realitesi Varlik Dergisi 1 Haziran 1954 No 407 sayfa 7 a b Naci 2003 s 57 Naci 2003 s 58 Ahmet Oktay Sait Faik Uzerine Dusunceler Argos No 21 Mayis 1990 Naci 2003 s 64 a b Naci 2003 s 65 Abasiyanik Sait Faik Acik Hava Oteli Bilgi Yayinevi Sayfa 178 Naci 2003 s 83 Naci 2003 s 84 Kavaz 1999 s 87 Kavaz 1999 s 88 a b Kavaz 1999 s 89 Alangu Tahir Cumhuriyetten Sonra Hikaye ve Roman Istanbul 1965 Cilt II sayfa 132 Gunyol Vedat Sabahattin Ali nin Hikayiligi ve Romanciligi Yucel Dergisi Mayis 1945 No 103 sayfa 82 Naci 2003 s 86 a b Kavaz 1999 s 90 Dolu Edibe Sait Faik icin bir anket Turk Dusunce Dergisi Haziran 1954 No 7 sayfa 73 a b Alptekin 1974 s 48 Nayir Yasar Nabi Sait Faik in Ilk Siirleri Varlik Dergisi 1 Temmuz 1954 No 408 Sayfa 9 Kavaz 1999 s 91 Varlik Dergisi 1 Temmuz 1954 No 408 sayfa 9 Abasiyanik Sait Faik Hececiler Yok Sularin Durulmasini Bekleyelim Kurun Gazetesi 24 Mart 1936 Sayfa 6 Yeni Yeditepe Dergisi 1 Haziran 1951 No 1 sayi 3 Kaplan Mehmet Simdi Sevisme Vakti Istanbul Dergisi Kasim 1953 No 1 sayfa 15 Kavaz 1999 s 94 a b Sonmez 2007 s 66 a b Kavaz 1999 s 105 a b Kavaz 1999 s 106 a b Sonmez 2007 s 56 Sonmez 2007 s 38 Sonmez 2007 s 148 Sonmez 2007 s 149 Sonmez 2007 s 150 Kavaz 1999 s 86 Hepcilingirler Feyza Bir Sevgi Ihtilalcisi Sait Faik Hurriyet Gosteri Dergisi Haziran 1986 No 67 sayfa 24 Akbal Oktay Oykuler Yazmali Varlik Dergisi 1 Eylul 1966 No 677 sayfa 5 Murat Gulsoy 2004 Buyubozumu Yaratici Yazarlik Can Yayinlari s 39 Seyfi Gencer 1 Kasim 2017 Sait Faik in Menekseli Vadisi Lutfi Omer Akad in Vesikali Yarim i 10 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan Beyazperde com da Aglayan Melek in sayfasi 3 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 27 Subat 2009 Muthis Bir Tren 1975 YouTube 10 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan Muthis Bir Tren 1975 Bilincaltinin Dehlizlerinde Bir Dunya Film 12 Agustos 2018 8 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan Metin Erksan in Deneysel TRT Filmleri Film Loverss 25 Temmuz 2016 28 Temmuz 2016 tarihinde kaynagindan Sait Faik Abasiyanik Turk Sinemasi Arastirmalari 12 Temmuz 2019 tarihinde kaynagindan Cumhuriyet Donemi Turkiye Ansiklopedisi 1983 Iletisim Yayinlari Cilt 7 Sayfa 1912 Havada Bulut Ucretsiz E kitap 31 Ocak 2013 tarihinde kaynagindan Ipekli Mendil Kisa Film 23 Mayis 2020 tarihinde kaynagindan Tiyatro Dunyasi 27 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hist Hist Orada bir oyun var Benden Hikayesi Sait Faik Abasiyanik Belgeseli YouTube 10 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan Sonmez 2007 s 74 Sonmez 2003 s 88 Sonmez 2007 s 75 Sonmez 2007 s 168 a b Ergun 1996 s 317 319 Sait Faik Abasiyanik Muzesi Sanal Tur 4 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Yucebas 1964 s 18 Yucebas 1964 s 20 Vikisoz de Sait Faik Abasiyanik ile ilgili sozleri bulabilirsiniz Dis baglantilarIs Bankasi Kultur Yayinlari nin resmi sitesinde Sait Faik Abasiyanik31 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Yapi Kredi Yayinlari nin resmi sitesinde IMDb de Sait Faik Abasiyanik