Sabahattin Ali (25 Şubat 1907; Eğridere, Edirne Vilâyeti - 2 Nisan 1948, Kırklareli), Türk yazar ve şair. Edebî kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıktı; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi. Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) romanları Türkiye'deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem 20. yüzyılda hem 21. yüzyılda etkisini sürdürdü.
Sabahattin Ali | |
---|---|
Doğum | 25 Şubat 1907 Eğridere, Gümülcine, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 2 Nisan 1948 (41 yaşında) Kırklareli, Türkiye |
Meslek | Yazar · şair · öğretmen · tercüman |
Dönem | Cumhuriyet dönemi |
Edebî akım | Toplumcu gerçekçilik · realizm |
Önemli eserler | Kuyucaklı Yusuf (1937) İçimizdeki Şeytan (1940) Kürk Mantolu Madonna (1943) |
Evlilik | Aliye Ali (e. 1935; ö. 1948) |
Çocuklar | Filiz Ali |
İmza | |
Eğridere'de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir'de başladıktan sonra İstanbul'daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem'in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımladı. Anadolu'da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya'ya gönderildi. Türkiye'ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bu dönemde memurluktan ihraç edildi ancak Atatürk hakkında yazdığı bir şiirden dolayı yeniden devlet kurumlarında görevlendirildi. Ayrıca kendisine yüklenen sosyalist algısını kırmak için de Esirler adlı bir oyun kaleme aldı.
Hayatının son yıllarında Türk milliyetçileriyle yaşadığı tartışmalarla da öne çıktı, özellikle Türkçü-Turancı yazar Nihal Atsız ile yaşadığı gerilim giderek artarak Irkçılık-Turancılık Davasının bir parçası oldu. Bu dönemde Aziz Nesin'le beraber çıkardığı Markopaşa dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istedi ve Bulgaristan sınırını geçmek isterken kendisine kaçma girişiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafından milliyetçi gerekçelerle öldürüldü.
Ailesi
Sabahattin Ali, Trabzon kökenli bir aileye mensuptur. Büyükbabası Bahriye Alay Emini Oflu Salih Efendi'dir. Sabahattin Ali'nin Mehpare Taşduman'a yazdığı 24 Ağustos 1928 tarihli mektupta geçen "Babam İstanbul'un eski ve asil bir ailesinin çocuğu idi." cümlesi, büyükbabasının çok daha evvelden, gençken veya çocukken Trabzon'dan İstanbul'a gelip yerleşmiş olmasından kaynaklanır. Bazı kaynaklar ise hatalı bir şekilde, Sabahattin Ali'nin büyükbabasının Yüzbaşı Mehmet Ali Bey olduğunu yazmaktadır. Oysa, İçimizdeki Şeytanlar adlı eserinde Nihal Atsız, tereddütsüz bir şekilde, Sabahattin Ali'nin kendisine Oflu bir babanın çocuğu olduğunu söylediğini belirtmektedir. Eşi Aliye Ali de, Ramazan Korkmaz'ın kendisiyle yaptığı özel bir görüşmede, eşinin ailesinin Karadeniz kökenli olduğunu, büyükbabasının oradan İstanbul'a gelip yerleştiğini doğrulamıştır.
Yazarın babası Ali Selahattin Bey (1876-1926) Eğridere'de zabit olarak çalışırken kendisinden on altı yaş küçük olan Hüsniye Hanım'la tanıştı ve evlendi. Bu evlilikten Sabahattin (1907) ve Fikret (1911) adında iki çocuğu oldu. Ali Selahattin Bey I. Dünya Savaşı yıllarında "Divan-ı Harb Orfi Reisi" olarak Çanakkale'ye çağrıldı ve eşi ile çocuklarını alarak Çanakkale'ye gidip dört yıl kadar orada kaldı. Sabahattin Ali burada geçirdiği yıllardan zaman zaman mektup ve yazılarında bahsetti. Ali Selahattin Bey biriktirdiği para ile İzmir'e gelerek tiyatro veya gazino işleriyle uğraşmak istemekteydi. Belirli bir süre yolunda giden işleri, İzmir'in İşgali ile sekteye uğradı. Daha sonra ise ailecek Edremit'e göç ederek Hüsniye Hanım'ın babasının yanına gittiler. 1920'ye gelindiğinde aileye Saniye Süheyla (Conkman) adında bir kız çocuğu katıldı. Süheyla aile içinde "Süha" olarak çağrılırdı.
Yaşamı
İlk yılları
Sabahattin Ali 25 Şubat 1907 tarihinde Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere'de doğdu. Babası Ali Selahattin Bey, dönemin entelektüel kesiminden olan Tevfik Fikret ve Prens Sabahaddin'le olan dostluğundan dolayı çocuklarına bu kişilerin isimlerini vermeyi düşünmekteydi ve bu doğrultuda ilk oğluna Sabahattin, ikincisine ise Fikret ismini verdi. Sabahattin Ali yedi yaşına geldiğinde İstanbul'da Üsküdar'ın Doğancılar Mahallesi'nde Füyûzâtı Osmâniye Mektebine başladı. Aynı dönemde Ali Selahattin Bey'in Çanakkale'ye tayini çıktı ve ailecek oraya taşındılar. İlköğrenimine Çanakkale İptidai Mektebinde devam ederken seferberlik ilan edildi ve okul öğretmensiz kalınca kapandı. Daha sonraları Ali Selahattin Bey'in de çabalarıyla okul tekrar açıldı.
Sabahattin Ali'nin annesi on altı yaşında evlendi ve ruhsal sorunlarından ötürü defalarca intihara kalkıştı. Yazarın Edremit'ten çocukluk arkadaşı olan Ali Demirel, anne Hüsniye Hanım'ın çok sinirli bir insan olduğunu ve diğer oğlu olan Fikret'e daha fazla yakınlık gösterdiğini söyledi. Ayrıca bir hatırasında Edremit'teki İptidai Mektebinde okurken (1918-1921) yazarın dış çevreye kapalı bir görünüm verdiğini belirterek o günlerde Sabahattin Ali'nin, arkadaş ortamlarında oynanan oyunlara katılmadığını, kendi hâlinde takılmayı tercih ettiğini, ya eve gidip kitap okuduğunu ya da resim çizdiğini söyledi. Buna karşın Sabahattin Ali, Ünsal Akpak'a göre Edremit İptadi Mektebinde sınıfının başarılı öğrencilerinden biri oldu; Gümülcine'den babasının arkadaşı Mehmet Şah Bey'in özel ilgisi ile okumaya daha fazla özendi ve kesintilere rağmen başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdi.
Yazar 1921 yılında Edremit İptidai Mektebini bitirdikten sonra İstanbul'daki büyük dayısının yanına gitti ve burada bir yıl kaldı. Ardından Balıkesir'e dönerek 1922-1923 ders yılının başında Balıkesir Muallim Mektebine kaydoldu. Burada şiir ve hikâye deneyimlerini geliştirmeye başlayarak okulun ikinci yılında gazete ve dergilere yazılar gönderdi. Ayrıca arkadaşlarıyla birlikte bir okul gazetesi çıkardı. Bu okulda geçirdiği süre içerisinde günlük tutmaya başladı, tiyatro ve sinemaya daha fazla gitti ve bunların sonucunda sanata olan ilgisi arttı. Sanata ve serbest bir yaşama daha fazla özenen Sabahattin Ali, okulun disiplinli ortamından sıkılıp fırsat buldukça kaçarak sinema ve tiyatroya gitmeye başladı. Bunun farkına varan okul müdürü ise kendisini ailesinin yanına göndermekle tehdit etti. Sonrasında Sabahattin Ali intihar etmeye kalkıştı. Kendisinin blöf olarak nitelendirdiği bu intihar girişimi, arkadaşı ve öğretmenleri sayesinde engellendi. Ardından okul müdürünün de desteğiyle İstanbul'a naklini aldırdı. Bu dönemlerde edebiyat öğretmeni olan Ali Canip Yöntem'in desteğiyle, Çağlayan ve Akbaba gibi dergilere şiir ve hikâyeler gönderdi. Belirli bir süre düzenli bir hayat sürdürürken annesinin sağlık sorunları arttı. 21 Ağustos 1927 tarihinde öğretmenlik diplomasını aldı.
Öğretmenliğinin ilk yılları
Sabahattin Ali öğretmenlik diplomasını aldıktan sonra Ankara'da bir hastanede baştabip yardımcısı olarak görevini sürdüren dayısı Rıfat Ali Ertüzün'ün yanına gitti. Dayısının Yozgat Devlet Hastanesinde başhekimlik görevi için tayini çıkınca, yeğenini yanına almak isteyen Ertüzün, dönemin mebuslarından Cevat Dursunoğlu ile görüştü ve yeğeninin Yozgat Merkez Cumhuriyet İlkokuluna öğretmen olarak atanmasını sağladı. Sonrasında ailecek Yozgat'a gittiler. Burada yazarın çevresi, dayısının da etkisiyle gelişti. Fakat burada kendi söylemiyle yazdığı şiirleri ve hikâyeleri okuyacak, kendisini anlayacak kişiler bulmakta zorlanmaktaydı. Buradaki durumunu İstanbul'daki yakın arkadaşı olan Nahit Hanım'a yazdığı 24 Kasım 1927 tarihli mektupta sitemli bir şekilde anlatmaktaydı ve yalnızlığından şikâyet etmekteydi. Nahit Hanım, öğretmenlik stajında tanıştığı Sabahattin Ali'nin sevdiği kişilerden biridir. Önce dostluk havasında yürüyen arkadaşlıkları zamanla tek taraflı bir aşka dönüştü. Yozgat'ta yazdığı şiirlerin ana temasında Nahit Hanım'a duyduğu sevgi vardır. Servet-i Fünûn dergisinin 2 Şubat 1928 tarihli sayısında yayınlanan Bir Macera adlı şiiri Nahit Hanım'a ithaf edilmiştir. Yazar, karşılık görmeyen aşkını "Ne Kazandık" (1927), "Kalbimde Aşkınız" (1927), "Ebedi" (1928), "Yat ve Uyu" (1928), "Bütün İnsanlara" (1928), "Firar" (1928) ve "Kudurmak" (1928) adlı şiirlerinde işledi.
Almanya'ya gidişi ve dönüşü
Yazar, Yozgat'ta geçirdiği bir yıllık süreden sonra İstanbul'a dönmek istedi. Dayısı Rıfat Ali Ertüzün de Ankara'da özel bir hastane açarak oradan ayrıldı. İstanbul'a tatile giderken Ankara Mili Eğitim Bakanlığından tanıdığı kişilere uğradı ve onlara şaka ile karışık bir şekilde Yozgat'tan ayrılmak istediğini ve geri dönmesi hâlinde alacaklılarının kendisini öldürme ihtimalinden bahsetti. Yetkililer ise kendisinin genç bir öğretmen olmasına dikkat çekerek onu Avrupa'ya gitmeye teşvik ettiler. Nitekim, yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti tarafından 1928 yılı Kasım ayında Almanya'ya eğitim amacıyla gönderildi.
Sabahattin Ali, on beş gün Berlin'de kaldıktan sonra Potsdam'a yerleşti. İlk olarak dil öğrenmek için yaşlı bir kadının evine pansiyoner olarak girdi. Daha sonra Almancasını güçlendirmek için özel bir kurum olan Deutsches Institut Auslander'ın kurslarına başladı. Ayrıca I. Dünya Savaşı'nda Türkiye'de bulunan ve biraz Türkçe bilen eski bir subaydan dersler aldı. Yazar burada Almanya'ya giden ekipten olan Melahat Togar'la da görüşmekteydi. Melahat Togar "Arkadaşım Sabahattin Ali" yazısında yazarın Almancayı tam öğrenmeden Almanca üzerinden Rus yazarlarını okuduğunu belirtti. Sabahattin Ali bu yönü sayesinde İvan Turgenyev, Maksim Gorki, Edgar Allan Poe, Guy de Maupassant, Heinrich von Kleist, ETA Hofmann ve Thomas Mann gibi isimleri tanıdı ve onların eserlerinden ilham aldı.
Potsdam'da kaldığı süre içerisinde İstanbul'u ve karşılıksız kalan aşkını özlemekteydi. 1 Ocak 1929 tarihinde Nahit Hanım'a yılbaşı hediyesi olarak yazdığı şiirleri gönderdiyse de cevap alamadı. Postdam'daki dil kurusunu bitirdikten sonra Berlin'de yatılı bir okula yerleşti. Almanya'ya altı veya yedi yıl kalmak için gönderildiğini düşündüyse de aslında bu süre dört yıl olarak planlanmıştı. Buna karşın yazar ikinci yılını tamamlayamadan Türkiye'ye geri döndü. Geri dönüşü hakkında farklı iddialar mevcuttur. Bu iddialar Sabahattin Ali'nin Nihal Atsız'a anlattığına göre; "Bu parazit Türkleri buradan atmalı!" diyen Alman öğrenciyi dövmüş olduğu veya Alman öğrencilere komünizm propagandası yaptığı şeklindedir. İkinci iddia yazarın Almanya dönüşü Nihal Atsız'la görüşmesi, Türk Ocakları'nı ziyaret etmesi ve Atsız Mecmua'da hikâye ve şiirler yayımlatmış olmasından dolayı zayıf bir ihtimal dahilindedir. Ayrıca yazarın bazı yorumlarında Almanları sevmediği ve onları domuz değerinde gördüğü ifade edilmektedir.
Öğretmenlik hayatı ve soruşturmalar
Vikikaynak'ta Sabahattin Ali'nin Mustafa Kemal'e mektubu ile ilgili metin bulabilirsiniz. |
Sabahattin Ali'nin Almanya'dan dönüşü 1930 yılının Mart ayı ortalarına denk gelmektedir. Döndükten sonra İstanbul Yüksek Muallim Mektebinde yatılı okumakta olan Sabahattin Ali, burada Pertev Naili Boratav, Orhan Şaik Gökyay, Nihad Sâmi Banarlı ve Nihal Atsız gibi arkadaşlarının yanında kaldı. Ardından okul müdürünün de yardımıyla Bursa'nın Orhaneli ilçesine ilkokul öğretmeni olarak atandı. Aynı yılın eylül ayında ise Gazi Terbiye Enstitüsünde açılan Almanca yeterlilik sınavına girdi ve Aydın Ortaokulu'na Almanca öğretmeni olarak atandı. Burada komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. 1931'in Mayıs ayında mahkeme için İstanbul'a sevk edildi, iki gün sonra mahkeme tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Daha sonra soruşturmalar derinleştirildi ve kendisinin tutuklu yargılanmasına karar verildi. 9 Eylül 1931 tarihine kadar Aydın Hapishanesi'nde tutuklu kaldı. Serbest kaldıktan yirmi bir gün sonra ise Konya Ortaokulu'na Almanca öğretmeni olarak atandı.
Sabahattin Ali, Yozgat'ta iken Nahit Hanım'a, Almanya'da iken Frolayn Puder'e, Aydın'da iken bir miralayın kızına ve Konya'da ise Melahat Muhtar adlı öğrencisi ile Muhsine adındaki bir şarkıcıya ilgi duydu. Melahat Muhtar'a duyduğu ilgi karşılık buldu, ona atfen "Çocuklar Gibi" adlı şiiri yazdı. Bu şiirde eski aşklarını birkaç günlük düşkünlükler şeklinde yorumladı. Bu sevgisinden Pertev Naili Boratav'a yazdığı mektuplarda bahsetti. Fakat yazarın bu ilgisi ilerleyen dönemlerde tutuklanması ile yarım kaldı. Bir toplantıda okuduğu Memleketten Haber şiiri ile Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü gibi Türk devlet yöneticilerini yerdiği iddiasıyla 22 Aralık 1932 tarihinde tekrar tutuklandı.
MEMLEKETTEN HABER
Hey anavatandan ayrılmayanlar
Bulanık dereler durulmuş mudur?
Dinmiş mi olukla akan o kanlar?
Büyük hedeflere varılmış mıdır?
Asarlar mı hala Hakka tapanı?
Mebus yaparlar mı her şaklabanı?
Köylünün elinde var mı sabanı?
Sıska öküzleri dirilmiş midir?
Cümlesi beli der enelhak dese
Hala taparlar mı koca terese?
İsmet girmedi mi hala kodese?
Kel Ali'nin boynu vurulmuş mudur?
Bu şiiriyle Atatürk'ü tahkir ettiği iddiasıyla Konya Asliye Ceza Mahkemesi tarafından bir yıllık cezaya çarptırıldı. Fakat daha sonra davaya temyizde iki ay daha eklendi ve ceza on dört aya çıkarıldı. Sabahattin Ali Konya Cezaevi'nden yakın arkadaşı Ayşe Sıtkı'ya gönderdiği bir mektubunda bu olaylardan şöyle bahsetti:
"Benim mesele, senin zannettiğin gibi fiyakalı bir zamanımda ağzımdan kaçırdığım sözlerin neticesi değildir. Aramın açıldığı bir iki namuzsuz başıma bu işi getirdi. Geçen sene Mayıs'ında falanca yerde Gazi'yi ima ve telmihen tahkiri tazammün eden bir şiiri falan yerde okudu, dediler. Adli safahat lehimde olduğu halde, müdde-i umumi yaranmak için mahkûmiyetimi talep etti, hakim de korktuğu için mahkûm etti. Temyiz, cezayı aleyhimde nakseti, cezama iki ay daha ilave edildi. Şimdi 14 aya mahkûmum ve aşağı yukarı üç ayını yattım. 11 ayım kaldı demektir."
29 Nisan 1933 tarihinde memurluktan kaydı silindi. Daha sonra Konya'dan Sinop Cezaevine gönderildi. Koğuştan bazı arkadaşları yazarın cezaevinde geceleri sürekli okuduğunu, gündüzleri ise bir sandık üzerinde yazı yazdığını söyledi. Yaşamındaki değişimleri eserlerine yansıtan yazar, bu cezaevinde edindiği tecrübe ve gözlemlerini de "Bir Şaka", "Kanal", "Kazlar", "Bir Firar", "Katil Osman" ve "Çaydanlık" adlı hikâyelerinde kullandı. On ay yedi gün süren tutukluluğunun ardından Cumhuriyet'in 10. kuruluş yıl dönümü sebebiyle çıkan genel aftan yararlanarak serbest kaldı.
Yeniden atanması
“ | "Benim Aşkım" Bir kalemin ucundan hislerimiz akınca Bir ince yol onları sıkıyor, daraltıyor; Beni anlayamazsan gözlerime bakınca Göğsümü parçala bak kalbim nasıl atıyor. Daha pek doymamışken yaşamın tadına Gönül bağlanmaz oldu ne kıza, ne kadına Gönlüm yüz sürmek ister yalnız senin katına Senden başka her şeyi bir mangıra satıyor. Sensin, kalbim değildir, böyle göğsüme vuran, Sensin Ülkü adıyla beynimde dimdik duran Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran; Seni çıkarsam, ömrüm başlamadan bitiyor. Hem bunları ne çıkar anlatsam bir dizeye? Hisler kambur oluyor dökülünce yazıya Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi’ye Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor | ” |
Sabahattin Ali, tutukluluğu bittikten sonra İstanbul'daki yakınlarını ziyaret etti, ardından da yeniden göreve atanabilmek için Ankara'ya gitti. Burada dönemin Orta Öğretim Genel Müdürü Reşat Şemseddin Sirer ve Müsteşar Vekili Rıdvan Nafiz Edgüer'e danıştı. Tutuklu kalma gerekçesi Atatürk'ü tahkir etmek olduğu için bu kişiler sorumluluk almaktan kaçındı. Ancak Reşat Şemseddin Sirer bu durumdan Hasan Âli Yücel'e bahsetti. Yücel ise yazarın durumunu yakın arkadaşı olan maarif vekili Hikmet Bayur'a bildirdi. Yazar bir mektubunda Hikmet Bayur'la olan görüşmesinde "ikinci bir şiir yazmamı mı istiyorsunuz" şeklinde bir cümle kurduğunu yazdı. Hikmet Bayur ise Müdürler Encümeni tarafından verilecek karara uyacağını söyledi. Kurul toplantısında Sabahattin Ali'nin öğretmenlik dışında başka bir göreve atanması kararlaştırıldı. Fakat Maarif Vekili eski düşüncelerini değiştirmediği sürece yeniden atanmasını doğru bulmayarak kurul kararını reddetti. Sabahattin Ali yeniden atanmak için uğraştığı süre içerisinde dayısı Rıfat Ali Ertüzün'ün evinde kaldı ve küçük tercümeler yaptı. 1934 yılında ise kendisinden Atatürk hakkında bir kaside yazılması istendi. Kendisi de bu istek doğrultusunda Varlık dergisinin 15 Ocak 1934 tarihli 13. sayısında "Benim Aşkım" adında bir şiir yazdı. Fakat bu şiirinden sonra da göreve atanabilmek için bir süre daha bekletildi. Ardından Maarif Vekili ile görüşen yazar, kendisine atfedilen edilen komünist sıfatının doğru olmadığını ispat edebilmek için yazılar yazdığını ve Esirler adlı oyununun halkevleri tarafından sahneye konacağını söyledi. Göreve atanabilmek için beklerken arkadaşı Ayşe Hanım'a yazdığı mektubun sonuna bir not bırakarak kendisine evlenme teklifi etti. Ayşe Hanım ise 22 Şubat 1934 tarihli mektubunda Sabahattin Ali'nin bu teklifini şaka olarak niteleyerek geri çevirdi. Yazar sonrasında ise Atatürk'ten izin alınarak önce geçici olarak Orta Tedrisat Şube Müdürlüğüne (Mayıs 1934), ardından da asli olarak Milli Talim ve Terbiye'ye atandı.
Aliye Hanım'la evlenmesi
Sabahattin Ali'nin eski sevdiklerinden Nahit Hanım evlenmişti; arkadaşı Ayşe Hanım da evlilik teklifine red cevabı vermişti. Aliye Hanım'la ise 1932 yazında İstanbul'da eczacı Salih Başotaç'ın evinde tanıştı. Kendisiyle yaptığı evlilikte Başotaç ailesinin etkisi büyük oldu. Aliye Hanım'ın ailesi Sabahattin Ali'nin poliste sicil kaydının bulunduğunu gerekçe göstererek evliliğe mesafeli yaklaştı. Fakat sonradan Aliye Hanım'ın da isteği ile evliliğe izin verdiler. İkilinin nikâhları 16 Mayıs 1935 tarihinde Kadıköy Evlendirme Dairesi'nde kıyıldı. Sabahattin Ali ve eşi nikâhtan sonra Ankara'ya gittiler ve buradaki düğünün ardından Ulus'ta bir apartman dairesine yerleştiler. Sabahattin Ali ilerleyen dönemlerde "mümeyyizlik" görevinden başka bir göreve atandı, ayrıca bir ortaokulda Almanca dersleri verdi. Bu dönemlerde maddi açıdan rahatlayan yazar, Varlık'ta "Kağnı", "Arap Hayri", "Pazarcı" adlı hikâyelerini yayınladı, Knut Hamsun, Liam O'Flaherty ve Panteleymon Romanov'tan tercümeler yaptı; Ayda Bir adlı dergide ise "Kamyon", "Bir Şaka", "Apartman", "Arabalar Beş Kuruşa" ve "Düşman" adlı öykülerini yayınladı.
Soyadı düzenlemesi
Sabahattin Ali'nin ailesi Soyadı Kanunu sonrasında "Şenyuva" soyadını aldı. Fakat yazar babasının ön adı olan "Ali"yi kullanmak istedi. Ayrıca çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan şiir ve hikâyelerinde "Sabahattin Ali" imzasını kullandı. Yazar soyadını bu yönde değiştirebilmek için nüfus müdürlüğe gitti fakat "Ali" ismini soyadı olarak kullanmasına izin verilmedi. Kendisi de buna karşılık olarak "O hâlde 'Alı' olsun." şeklinde beyanat bildirdi (1936).Ramazan Korkmaz çeşitli sıkıntılar yaşamış ailenin "Şenyuva" soyadını almasına yazarın tahammül edemediğini belirterek "Ali" tercihinin babasına duyduğu sevgiden olduğunu belirtti. Aliye Ali ise "Alı" soyadını "Ali" tercihi için bilinçli bir gerekçe olduğunu söyledi.
Askerlik sonrası yaşamı
Yazar otuz yaşına gelince İstanbul Eski Harbiye'de askerliğe başladı ve 2 ay er, 6 ay da yedek subay öğrencisi olarak eğitim gördü. Eşi Aliye Ali'yi de askerlik süresince bulunduğu şehirlere götürdü. İstanbul'da askerlik yaptığı dönemde kızları Filiz Ali (1937-) doğdu. Askerlik bitiminde ise Musiki Muallim Mektebi'ne Türkçe öğretmeni olarak atandı ve Ankara'ya yerleşti. Ankara'da geçirdiği dönemlerde Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Mediha (Berkes) Esenel ve Niyazi Ağırnaslı gibi isimlerle yakın ilişkiler kurdu. İlerleyen dönemlerde Devlet Konservatuvarı'na atanarak Carl Ebert'in asistanlığını yaptı. Çevresindeki hareketliliğin azalması sonrasında edebî çalışmaları yoğunlaştı ve İçimizdeki Şeytan adlı eserini (1939) yazdı. Bu roman yayımlandıktan sonra siyasi tartışma konusu hâline geldi. Nihal Atsız bu romana karşılık olarak Sabahattin Ali'nin hayatı hakkında çeşitli bilgiler de içeren İçimizdeki Şeytanlar adlı eserini yayınladı.II. Dünya Savaşı öncesinde çıkarılan seferberlik sonrasında tekrar askere alındı ve dört ay İstanbul'da askerlik yaptı. İkinci kez askere alındığı bu dönemde Kürk Mantolu Madonna'yı yazdı ve gazetesinde tefrika ettirdi (18 Aralık 1940-8 Şubat 1941). Ankara'daki çevresi genişleyen yazar, dönemin siyasileriyle de yakın ilişkiler kurdu. Aliye Ali, eşinin Şükrü Saracoğlu ile siyasi düşünceleri farklı olmasına rağmen iyi anlaştığını ve bazen de ailecek görüştüklerini belirtti.
Yaşamına yönelik eleştiriler
Sabahatin Ali 1940-1943 yılları arasında Adelbert von Chamisso, Ludwig Tieck, Heinrich von Kleist ve Friedrich Hebbel gibi isimlerden çeviriler yaptı. Yine bu dönemlerde çeşitli dergilere yazılar gönderen yazar, ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı Türk Dil Kurumu ve Tercüme Odası gibi yerlerde görev yaptı. Ekonomik anlamda rahatlaması, çevresi tarafından lüks bir yaşam sürmesi ve savunduğu fikirlere aykırı olması gibi düşünceler doğrultusunda eleştirildi. Samet Ağaoğlu yazarın ölümünden sonra "Böylece hiçbir zaman gerçek bir komünist olamadı. (...) Hikayelerinin aksine realitede burjuva manzarası gösteriyordu." ifadelerini kullandı. Arkadaşı Emin Türk de yazarı savunduğu düşüncelere aykırı olmakla itham ederek bencil ve gösteriş düşkünü olmakla suçladı.Adalet Cimcoz'un eşi Mehmet Ali Cimcoz ise yazarın yaşam tarzına yönelik olarak "gösterişi seven, alkışı seven bir insan", "bugün anladığımız gibi bir komünist değildi" şeklinde ifadeler kullandı.
Tartışmalı yılları
Yazar, sağ ve sol kesim tarafından birtakım eleştirilere maruz kaldı. Ülkenin sol kesimi kendisini lüks ve burjuva görünümlü yaşantısından dolayı daha radikal tavırlar almaya zorlarken, sağ kesim de sosyalist misyon yüklenmek istenen birisinin Dil Kurumu azalığı gibi görevlere getirilmesini doğru bulmuyordu. Sağ kesimin eleştirilerinin başlıca kaynaklarından birisi de Sabahattin Ali'nin Almanya'dan dönen öğrenci grubundaki kişilerden daha önce ve daha etkili görevlere getirilmesiydi. Nihal Atsız, Orhun dergisinde Şükrü Saracoğlu'na atfen yazdığı yazıda (1 Nisan 1944) Sabahattin Ali'nin "herkesçe bilinen bir komünist olduğunu, Hasan Âli Yücel'in şahsi sempatisi yüzünden göreve getirildiğini ve daha önceden Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Ali Çetinkaya gibi isimlere hakaret ettiğini" söyleyerek yazarı vatan haini olarak niteledi ve devlet tarafından korunmasını kınadı. Bu mektup üniversite öğrencileri ve halk arasında etki uyandırdı, Nihal Atsız ise görevden alındı.
Sabahattin Ali mektup sonrasında Nihal Atsız'a hakaret davası açtı ve ilk duruşma 2 Nisan 1946'da yapıldı. Dava öncesinde adliye sarayı önünde toplanan ve çoğunluğu Siyasal Bilgiler ve Tıp Fakültesi öğrencisi olan kişiler yazarın aleyhinde gösteri yaptı. Davaya Sabahattin Ali avukatsız olarak katılırken, Nihal Atsız'ı ise Hamit Şevket İnce başkanlığındaki avukatlar savundu. Dava görülürken içeride ve adliye önünde "İstiklâl Marşı" okundu, ortam gerilince de dava başka bir tarihe ertelendi.
İlk duruşmadan sonra konservatuvarda İsmet İnönü ile görüşen yazar, İnönü'nün "Nasılsın?" sorusuna "Sağ olun, iyim paşam." şeklinde cevap verdi ve İsmet İnönü'den "Daha iyi olacaksın." cevabını aldı. İlerleyen dönemlerde Hamit Şevket İnce, Nihal Atsız'ın avukatlığından istifa etti. Yine bu dönemde Falih Rıfkı Atay, Ulus gazetesinde Sabahattin Ali lehinde seri yazılar yazdı. İkinci duruşmada savcı Nihal Atsız'ın Sabahattin Ali'ye vatan haini diyerek hakaret ettiğini söyledi ve cezalandırılmasını talep etti. Üçüncü duruşmada ise Nihal Atsız altı ay ceza aldı fakat "mazisinin temiz olması" ve "millî tahrik" gibi gerekçelerle bu ceza dört ay indirilerek tecil edildi.
Dava sonrasında konservatuvardaki görevine bir süre devam etti, ardından da üçüncü kez askere çağrıldı. Çankırı'da bir buçuk ay görev yapan yazar, mesleğine geri döndü. Daha sonra ise bakanlık emrine alınarak konservatuvardan ayrıldı. 4 Aralık 1945 günü İstanbul'da çıkan komünizm karşıtı gösterilerde Sabahattin Ali'nin de faaliyet gösterdiği bazı kurumlara çeşitli saldırılar oldu.
1944 sonrasında Markopaşa, Malum Paşa veya Ali Baba gibi yerlerdeki yazılarında daha sert ve daha eleştirel bir dil kullandı. Zekeriya Sertel'e 1946 yılında söylediğine göre siyaset ve politikayla daha fazla ilgilenmek istiyordu. Yine aynı yıl ailesini Ankara'da bırakarak İstanbul'a geldi ve Aziz Nesin'le beraber Markopaşa dergisini çıkardı. Markopaşa ilk üç sayısında tırajını artırarak yayın hayatına devam etti. Daha sonra da mizahî yönünden çok siyasi yönüyle tartışmalara neden oldu. İlerleyen dönemlerde dergide çıkan ve çoğu imzasız olan yazılardan ötürü derginin sorumluluğunu üstlenen Sabahattin Ali'ye davalar açıldı. Davaya konu olan yazılardan biri dışındaki yazılar Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'a aitti; fakat derginin sorumlusu olduğu için Sabahattin Ali hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul ve 'nde bir süre yatan yazar, 10 Eylül 1947 tarihinde tahliye oldu. Yine bu dönemlerde Markopaşa kapatıldı, bunu takiben de Merhum Paşa ve Malum Paşa gazeteleri çıkartıldı.
İlerleyen dönemlerde yazar hakkında tekrar tutuklama kararı çıkartıldı fakat tutuklama işlemi gerçekleşmedi. Bu dönemlerde Ali Baba dergisini çıkardı ve "Sırça Köşk" adlı öyküsünü yayınladı. Bu öykü Bakanlar Kurulu kararıyla toplatıldı, kendisi de Sultanahmet Cezaevi'ne gönderildi. 31 Aralık 1947 tarihinde serbest kalan yazar, ekonomik sıkıntılar çekti ve Ali Baba dergisi kapatıldı. Daha sonra nakliyecilik yapmak istedi ve Adalet Cimcoz'un da yardımlarıyla bir kamyon aldı. Yazarın M. Ali Cimcoz'a anlattıklarına göre bu mesleğe başlamasında şehirlerin sıkıcı etkisinden kurtulmak, yeni insanlar tanımak ve edebî eserleri için malzeme toplamak gibi amaçlar gütmesi etkiliydi. Eşi Aliye Ali bu dönemler için "1947'de Markopaşa'nın çıkmasıyla hayatımız bozuldu. Yurt dışına gitmek istiyordu: İngiltere veya Fransa'ya falan" ifadelerini kullanmıştır. Niyazi Berkes'in aktardığı bilgiler Sabahattin Ali'nin Fransa'ya gitmek istediğini fakat kendisine pasaport verilmediği yönündedir. Nihayetinde Sabahattin Ali 1948 yılı Mart ayı sonlarında arabasının tamirini yaptırdı ve "Edirne'ye peynir götüreceğim" diyerek M. Ali Cimcoz'la sabah beş civarı vedalaşarak ayrıldı.
Ölümü
Sabahattin Ali'nin Edirne'ye gitmekteki amacı peynir taşımak değil, Bulgaristan sınırını aşarak Avrupa'ya ulaşmaktı. Kendisine yasal yollardan pasaport verilmediği için kaçak yollarla bu amacına ulaşmaya çalıştı. Bulgaristan sınırını denemeden önce de Suriye sınırından kaçmak istedi fakat başarılı olamadı. Avrupa'ya gitmek istediği dönemler ise hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği zamanlardı. Evinde kaldığı Mehmet Ali Cimcoz'la vedalaşırken asıl amacını söylemedi. Çünkü Cimzoz'un Millî Emniyet Hizmetleri (MAH) ajanı olduğundan şüphelenmekteydi. Avrupa'ya kaçış için kendisine yardım edecek kişi Üsküdar Paşakapısı Cezaevi'nden Berber Hasan'dı. Berber Hasan, Sabahattin Ali'yi Ali Ertekin'le tanıştırdı. Sabahattin Ali'ye rehberlik edecek Ali Ertekin eski bir subaydı ve silah çalmak suçundan ordudan ihraç edilmişti.
Sabahattin Ali ve Ali Ertekin tanıştıktan bir süre sonra Kırklareli'ne doğru kamyonla yol aldılar. Kamyonda başlangıçta üç kişi olsalar da sonradan şoför Salim'i bırakıp yola devam ettiler. Ali Ertekin, Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadede Sabahattin Ali'nin, sınırı geçtikten sonra Bulgaristan ve Rusya'da çalışmalar yaparak Türkiye'de komünist bir ihtilal çıkaracağını söylediği ve konuşmalarından onun kötü bir insan olduğunu düşündüğü yer aldı.Nokta dergisindeki bir röportajında ise yol boyunca Sabahattin Ali'yle tartıştıklarını ifade etti. İlerleyen vakitlerde Ertekin, Sabahattin Ali'yi kitap okuduğu sırada elindeki bir sopayla kafasına defalarca vurarak öldürdü. Öldürmesine gerekçe olarak da millî hislerini tahrik ettiğini öne sürdü. Ayrıca Ali Ertekin'in Millî İstihbarat Teşkilatı mensubu olduğu da iddia edilegeldi.
Sabahattin Ali'nin bedenini bir çoban buldu ve 16 Haziran 1948 günü jandarmaya giderek durumu bildirdi. Yapılan incelemeler sonucunda ölünün kimliği teşhis edilemedi. Bu dönemlerde İstanbul polisi Bulgaristan'a adam kaçıran bir şebekeyi yakaladı. Sabahattin Ali'yi öldüren Ali Ertekin de bu şebekenin mensubuydu ve yakalanınca Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf etti. Ali Ertekin idam cezasıyla yargılanmasına rağmen dört yıla hüküm giydi, kısa süre sonra da serbest kaldı. Sabahattin Ali'nin cesedi üzerinden çıkan giysilerle Ali Ertekin'in verdiği bilgiler doğrultusunda ele geçirilen eşyaları yakın çevresi tarafından teşhis edildi. Ölümü üzerine farklı spekülasyonlar yapıldı ve yazılı medyada yaşayıp yaşamadığına dair iddialar yer aldı. Ayrıca ölüm şekli ve ölüm yerine yönelik olarak da çeşitli iddialar mevcuttur. Rasuh Nuri İleri, Sabahattin Ali'nin sınırı geçtiğini sandığını, bir yerde yakalanıp ardından da Kırklareli'nde yargılandığı sırada işkenceden öldüğünü öne sürdü.Yalçın Küçük ise Rasih Nuri İleri ve Kemal Bayram Çukurkavaklı'nın "işkencede öldü" iddiasının "kahrolası bir köylü ideolojisi" ile öne sürüldüğünü belirterek Sabahattin Ali'nin kaçakçı şebekesine karşı emniyetle işbirliği yaptığını ve sınırda çıkan bir çatışmada öldüğünü iddia etti. Yalçın Küçük'ün diğer bir iddiası ise Sabahattin Ali'yi Ali Ertekin'in öldürmediği ve suçun onun üzerine kaldığı yönündeydi. Sabahattin Ali'nin ölümünün siyasi nedenlerden olduğunu savunanlar da vardır. Arkadaşı Aziz Nesin ise Sabahattin Ali'yi MİT'in öldürmediğini iddia ederek Ali'nin "kişisel kusurları yüzünden" ölüme gittiğini söyledi.
Siyasal görüşleri
Sabahattin Ali düşünce hayatına Türkçülük düşüncesiyle başladı ve Ziya Gökalp'i "Milliyet aşkını gönüllere serpen nebi" diye niteledi. Nihal Atsız, Sabahattin Ali'nin Türk Ocakları'na gittiğini ve oradaki ortama uygun şiirler yazdığını söyledi. Kendisinin komünizmle tanışmasının Almanya'da olduğunu ve propaganda yaptığı iddiasıyla Türkiye'ye geri gönderildiğini iddia edenler vardır. Fakat Nihal Atsız'ın anlattığına göre Türklüğe hakaret eden bir Alman'ı dövdüğü için Almanya'dan geri gönderilmişti. Sabahattin Ali, Almanya dönüşünde hem Resimli Ay dergisinde hem de Atsız Mecmua'da şiir ve yazılar yazdı. Ayrıca romantik karakterli öyküler yerine toplumsal içerikli öykülere yöneldi. Kendisinin toplumcu gerçekçi yönüyle yazdığı öyküler Resimli Ay'da takdir ve kabul gördü. Bu durum Nâzım Hikmet'in "Türk edebiyatında öykücü olarak yalnız sen varsın!" tepkisiyle karşılık buldu.
Türk devlet büyüklerine hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanmasının ardından tek parti yönetimine karşı daha sert ve eleştirel bir üslup kullandı. Hasan İzzettin Dinamo, Sabahattin Ali'nin tutukluluğu hakkında "Konya'daki bu şiir ihbarı olmasaydı onun solculuğu tatlı bir gevezelik olarak kalacaktı." ifadelerini kullandı. Nâzım Hikmet ise 1952 yılında Novoye Vremya gazetesinde yayınlanan bir yazısında, Sabahattin Ali'nin Sovyetler Birliği'ne derin bir sevgi beslediğini iddia etti.
Sabahattin Ali, Markopaşa gibi yerlerde yazdığı yazılarında yabancı sermayelerin Türkiye'de ikinci kapitülasyonlar dönemini başlatacağını ve ülke bağımsızlığını etkileyeceğini; niteliksiz yöneticiler ve yarı aydınların kendi çıkarları için ülkeyi Amerikan ve İngiliz emperyalizmine peşkeş çekeceğini ve bunun tehlikeli sonuçlar doğuracağını söyleyerek millet idaresine dayalı nitelikli siyasetler üretilmesi gerektiğine değindi. Bu konudaki bir görüşü şu şekildedir:
Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun. (...) Biz istiyoruz ki, bu topraklar ve onun üzerinde yaşayan insanlar, hiçbir yabancı devletin oyuncağı olmasın. (...) Dünya işlerinde politikamız, şunun bunun kölesi gibi peşinden gidilerek değil, bu milletin selametini en iyi sağlatacak yolları müstakil olarak seçmek şeklinde kendini göstersin.
Genel olarak tek parti yönetimine karşı sert ve eleştirel bir tutum sergileyen Sabahattin Ali, partinin çalışmalarını da "baskıcı" şeklinde nitelendirdi. Ayrıca Bakanlar Kurulu tarafından toplatılan Sırça Köşk adlı eseri bu tutumundan izler taşımaktaydı. Kendisinin ırkçılık ve Turancılık gibi fikirler ile yozlaşmış dini kalıplara yönelik yazıları da vardır. Sabahattin Ali'nin Marksist yönü de edebî eserlerine yansıdı ancak bu düşünceleri bir yaşam tarzı olarak görmemekteydi. Kendisi bu yönü hakkında çeşitli eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Girmek istediği bir işçi partisi ise kendisini güvenilir kabul etmeyerek onu parti üyeliğine almadı. Arkadaşı Emir Türker de Sabahattin Ali'yi öyküleri dışında Marksist bir yönünün olmamasını gerekçe göstererek eleştirdi. Ayrıca Samet Ağaoğlu ve M. Ali Cimcoz da kendisini bu yönde eleştiren diğer isimlerdir.
Sanatı ve edebî görüşleri
Sabahattin Ali ilk yıllarında sanatı "İçinde yaşanan cemiyet şartlarının şuurlu veya şuursuz bir ifadesi" olarak yorumlamaktaydı. Daha sonra da sanatın yalın bir yansıtma işi olmasına karşı çıkarak "sanatın bir maksadı olmalı" değerlendirmesinde bulundu. Bir mülakatında ise sanatın insanı yükseltmek ve daha iyiye götürmek dışında bir maksadının olmadığını vurguladı. Dönemin sanatkârlarını "eski gazelhanlar" ve "sahib-i mezak" olarak değerlendirdi, halktan yana olmayan eserler verdiklerini, yüksek zümreye hitap ettiklerini ve zamanla unutulup gideceklerinden bahsetti. Yeni edebiyatçıların da kalıcı olabilmeleri için realist olmaları gerektiğini söyledi. 1938 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide ise şiir hakkında "Bence şiirin eskisi yenisi yoktur. İyi şiir, muhakkak ki insana bir şey ilave eder, bu şey bazen tez olur, bazen bizim manen daha genişlememizi temin eden bir heyecan olur." ifadelerini kullandı.
Sabahattin Ali, öykü ve roman gibi türlerde kalıcı olabilmek için seçilen karakterlerin canlı olmasını ve konuların güncelliğini yitirmeyecek türden olması gerektiğini savundu. Edebî eserler üzerine yapılan eski-yeni tartışmasını ise lüzumsuz olarak değerlendirdi, eserlerin iyi-kötü ölçeğinde değerlendirilmesi önerisinde bulundu. Bu önerisine örnek olarak da yeni ve kalitesiz yazarlar yerine eski ve kaliteli yazarların okunacağını, hatta kendisinin Fuzûlî ve Şeyh Galip gibi isimleri okuduğunu belirtti.Yaşar Nabi Nayır'a gönderdiği bir mektubunda ise Orhan Veli Kanık'ın öncülüğünü yaptığı Garip hareketini halktan uzak, lüzumsuz ve anlaşılmaz olarak değerlendirdi. Dilde sadeliğe de büyük önem veren Sabahattin Ali, bu düşüncesini eserlerine de yansıttı. Dergide yazdığı bazı öykülerinin kitap olarak toplatılmasından sonraki hâli daha sade bir görünüme sahiptir. Bir mektubunda da bazı hikâyelerini sadeleştirme gereği duyduğunu yazdı. Dilde sadeleşmeyi desteklemekle beraber Öz Türkçede aşırıya gidilmesine de karşı çıktı, dile yerleşen ve kalıplaşan kelimelerin kullanılmasının gerektiğini düşündü.
Romanları
Sabahattin Ali'nin üç romanı önce tefrika edildi, ardından da kitap olarak yayımlandı. İlk romanı olan Kuyucaklı Yusuf'un gazetelerdeki tefrikası zaman zaman kesintiye uğradı. Roman, Tan gazetesinde tamamı tefrika edildikten sonra kitap olarak ilk kez 1937 yılında basıldı. İçimizdeki Şeytan adlı romanı Ulus gazetesinde seksen yedi bölüm şeklinde tefrika edildi, 1940 yılında ise kitap olarak basıldı. Hakikat gazetesinde tefrika edilen Kürk Mantolu Madonna romanı ise Büyük Hikâye başlığı altında toplamda elli gün olmak üzere kırk sekiz sayı şeklinde yayımlandı. Sabahattin Ali bu romanına, İstanbul'da bulunan Büyükdere asker çadırında başladı ve romanını günü gününe yazıp gazeteye gönderdi. Yedi Meşaleci Cevdet Kudret Solok, Sabahattin Ali'nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını düşünüp sonra da vazgeçtiğini dile getirdi. Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'yı ilk önce bir öykü olarak yazdığını dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde koyduğunu ve öykünün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini dile getirdi.
Sabahattin Ali'ye ait romanlarda ilk olarak bireysel temalar ön plana çıkar. İşlediği bireysel konular sevgi ve aşk kavramlarıdır. Bu kavramlardan sonra ikinci olarak evlilik teması üzerinde yoğunlaşır. Eserlerinde diğer öne çıkan konular ise sosyal sorunlar, iletişimsizlik ve yalnızlıktır. Sosyal ve toplumsal konuları işlerken köylü, işçi, mesai arkadaşı, esnaf ve memur gibi sıfatlara sahip olan karakterler yer alır. Aydın kesim insanlarına değindiği romanlarında ise eleştirel ve realist bir tavır sergiler. İçimizdeki Şeytan aydın kesime yönelik eleştirel ifadelerinden izler taşımaktadır.
Kuyucaklı Yusuf romanında aşk teması ön plana çıkar. Evlilik ile Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapısı diğer ana temalardır. İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna romanlarında da öne çıkan tema aşk ve evliliktir. Bu evlilikler genelde sağlıklı bir şeklide yürümedikleri görünümünü verir. Yazara ait üç romanın sonu birbirlerine benzemektedir: Kürk Mantolu Madonna'da Maria Puder ve Kuyucaklı Yusuf'da Muazzez karakteri romanın sonunda ölen kişiler olurken, İçimizdeki Şeytan''da ise Macide son olarak Bedri'ye yönelir. Romanlarındaki yozlaşma konusu ise daha çok kırsal kesimde ele alınır. Kuyucaklı Yusuf'taki Şahinde, Hacı Etem, Şakir ve Hilmi Bey; bir tür toplumsal yozlaşmanın örneğidir. Aydın kesimdeki yozlaşmalara ise İçimizdeki Şeytan romanında değinir. Romanda Ömer'in yakın çevresi belirli bir eğitim görmüş ve çeşitli sıfatlara sahip kişilerdir; fakat davranışları sahip oldukları eğitim ve sıfatları gölgelemektedir.
Sabahattin Ali, romanlarındaki kişileri konunun geçtiği mekanlara göre seçer. Kuyucaklı Yusuf'ta köylüler, kasabalılar, memurlar; İçimizdeki Şeytan'da yazar, öğretmen ve profesör gibi sıfatlara sahip kişiler; Kürk Mantolu Madonna'da ise Raif Bey'in çalıştığı yerdeki arkadaşları, Almanya'da tanıştığı kişiler ve âşık olduğu Maria Puder roman kadrosunu oluşturur. Kuyucaklı Yusuf romanı en geniş karakter kadrosuna sahip romanıdır. Üç romanında, Yusuf, Ömer ve Raif Efendi ana erkek kahramanlardır. Sabahattin Ali romanlarında erkek karakterler daha ön plandadırlar; fakat bu kişiler güçlü ve etkin bir görünüme sahip değillerdir. Ana erkek kahramanların ortak özellikleri bulundukları çevreye uyum sağlayamamış kişiler olmalarıdır. Kısa sürede ciddi değişimler yaşayan bu karakterler olayları yönlendirmede güçlük çekmektedirler. Buna örnek olarak Yusuf karakterinin çözümü yakın çevresindekileri öldürmekte bulması veya Raif Bey karakterinin soğuk havalarda saatlerce sokaklarda gezmesi verilebilir.
Romanların kapsadığı zaman dilimi farklılıklar göstermektedir. Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna romanlarında on iki ila on beş yıllık bir zaman diliminde yaşanan olaylar anlatılmaktadır. Kuyucaklı Yusuf'ta olaylar ileriye doğru anlatılır ve özet yöntemiyle de zamanlar arasında geçiş yapılır, Kürk Mantolu Madonna ise ileriye doğru yazılmamış olup, geriye doğru giden bir anlatıma sahiptir. İçimizdeki Şeytan romanındaki gelişmeler ise yaklaşık üç ile beş ay arasında gerçekleşir.
Romanlarındaki olayların geçtiği mekânlar birbirlerine göre farklılık göstermektedir. Kuyucaklı Yusuf romanındaki mekan bir kasabayken, İçimizdeki Şeytan romanında ise İstanbul'dur. Bu romanda deniz kenarı ve cadde kaldırımları da seçilen mekanlardandır. Roman karakterlerinden Macide'nin Balıkesirli olmasından dolayı bu şehirden de kısaca söz edilmektedir. Kürk Mantolu Madonna romanında ise mekan olarak Berlin seçilmiştir. Romanın sonlarına doğru ise olaylar Ankara'da geçmektedir. İlk romanı olan Kuyucaklı Yusuf'ta ise olaylar Kuyucak köyünde başlayıp Edremit'te devam eder. Bu romanındaki diğer mekanlar ise Burhaniye ilçesi ve Yusuf'un tahsildarlık yaptığı köylerdir. Kuyucaklı Yusuf romanı kırsal kesimde geçtiği için doğa da mekan olarak kullanılmıştır; romanda bağ ve bahçeler karakterlerin toplu olarak bulunduğu yerlerdir.
Öyküleri
Sabahattin Ali'nin 1935'te çıkardığı ilk öykü kitabı Değirmen'de on altı, 1936'daki Kağnı'da on üç, 1937'deki Ses'de beş, 1943'teki Yeni Dünya'da on üç ve 1947'deki Sırça Köşk'te on üç öykü olmak üzere toplamda altmış öyküye sahiptir. Ardından da son kitaplarında dört öykü daha yayınlayarak bu sayıyı altmış dörde çıkardı. Romanlarında olduğu gibi öykülerinde de dönemin siyasi ve sosyal özelliklerini görmek mümkündür. Öykülerindeki temel kavramlar sevgi, aşk ve kırsal kesim sorunlarıdır. Kırsal kesimi işlediği öykülerinde çeşitli toprak ve miras kavgaları gibi nedenlerden dolayı işlenen cinayetlere de yer verir.
Sabahattin Ali öykülerinde öne çıkan konulardan birisi de hapishanelerdir. Çeşitli dönemlerde, farklı sebeplerden dolayı hapse atılan Sabahattin Ali; bu yaşantısını öykülerine de yansıtır. "Bir Şaka", "Candarma Bekir", "Duvar", "Kazlar" ve "Katil Osman" adlı öykülerinde hapishane yaşamı ve mahkûmlar konusu üzerine durur. Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi kişilerin başında gelen Sabahattin Ali, öykülerindeki karakterleri tasvir yoluyla anlatarak iyi veya kötü yanlarını ortaya koyar. Öykülerindeki tasvirler romanlarında olduğu gibi uzun ve ayrıntılı değildir.
Öykülerindeki karakterler ilk zamanlar hayvanlar olurken daha sonra çeşitli insan tiplerini karakter olarak seçer. "Kırlangıçlar" ve "Bahtiyar Köpek" adlı öykülerinde karakter olarak hayvanlar daha ağır basmaktadır. "Kırlangıçlar" adlı öyküsünde hiçbir insan karakteri bulunmaz, Sabahattin Ali bu eserinde birbirine âşık olan iki kırlangıcın hikâyesini anlatır. "Bahtiyar Köpek" adlı eserinde insanlar bulunsa bile asıl önemli rolü köpek karakterine verir. İnsanları ve insan ilişkilerini ön plana çıkardığı öykülerinde ağırlıklı olan karakterler erkektir. Eserlerindeki erkek karakterleri daha hırslı ve daha yoğun düşünen tipler olup genellikle işsiz durumdadırlar. Öykü karakterlerde en fazla ortaya çıkan meslek grubu memurlardır. Köyde geçen öykülerinde daha çok ağa, imam, muhtar ve köylü insanı gibi karakterler öne çıkar. Kırsal kesimi anlattığı öykülerinde, halkın tarlasını ve mahsullerini yöneten köyün ağaları bulunur. Ağalar gerekirse cinayet işletir ve suçu başka birisinin üzerine yıkar. Hapishane öykülerinde ise: cezaevi müdürü, jandarma ve gardiyan gibi karakterler ön plandadır.
Öykülerinde kadın karakter sayısı azdır ve genellikle kadınlar ikinci plandadır. Öykülerindeki kadınlar, tarlada ve bahçede çalışan; çamaşırla ve ev hizmetiyle uğraşan tiplerdir. Köy öykülerindeki kadınlar evlerine ve eşlerine bağlıdır. Sabahattin Ali "Kazlar" öyküsünde hapiste olan eşini rahat ettirebilmek için komşusunun kazını çalan kadının hapse düşmesi olayını anlatır. Öykülerinde güçlü ve çekici görünen kadın sayısı az da olsa vardır. Bu kadınlar genellikle toplumca yadırganan yönleriyle ele alınır. İstanbul'da geçen öykülerinde ise güzel ve varlıklı kadınlara rastlanır. Öykülerindeki çocuklar ise genellikle bir fon değerindedir.
Öykülerindeki memur karakterleri genellikle yoksul, geçim sıkıntısı yaşayan, silik ve etrafınca fazla önemsenmeyen insanlardır. Memurlar genel olarak dürüst ve adil olmayan bir şekilde davranır. Bir dönem Almanca öğretmenliği de yapan Sabahattin Ali, öykülerinde öğretmenlere de yer verir. Öğretmenlerin iyi yanlarını daha çok göstermekle beraber olumsuz yanlarına da değinir. Doktor karakterleri ise genellikle çıkarcı ve duyarsız bir görünüm verir.
Öykülerindeki mekanlar ağırlıklı olarak Anadolu ve İstanbul'dur. Yurt dışında geçen öykülerine örnek olarak "Köstence Güzellik Kraliçesi" adlı yapıtı verilebilir. Bu yapıt Romanya'da başlar ve Berlin'de devam eder. "Bir Gemici Hikayesi" adlı yapıtında ise mekan olarak Kızıldeniz (Şap Denizi) ve Akdeniz kıyısında bulunan Port Said kentinin adı geçmektedir. "Viyolonsel" adlı öyküsü, bir gemi kazası sonucunda gelişir ve Afrika'nın sığ bir ormanında geçer. Sabahattin Ali'nin Anadolu anlayışı genellikle Orta Anadolu ve Ege Bölgesi ile sınırlıdır. Bu sınırlamayı Kuyucaklı Yusuf romanında da görmek mümkündür. Bazı öykülerinde mekan olarak doğa öne çıkar. Kapalı mekanlara ise hastane, otel, han ve cezaevleri örnek gösterilebilir.
Öykülerinde yalın bir dili tercih eder. Romanlarında sık rastlanan ve günümüzde çok kullanılmayan ifadelere öykülerinde daha az rastlanır. Karakterleri konuştururken yerel ifadeler ve şive özelliklerini vermek zaman zaman tercih edilir. Karakterlerin yerel ağızlarını yansıtırken ölçülü bir üslubu tercih eder. Öykülerinde yerel olarak ifade edilebilecek argo sözcükler de bulunur. Sabahattin Ali'nin yazınsal olarak etkin olduğu döneminde Türkiye'de harf inkılabı gerçekleşmiştir. Türk dilindeki değişimler onun eserlerine de zamanla yansır. Sabahattin Ali kendi şiir ve öykücülüğü hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:
Şiir ve hikâyelerim arasında, yazmış olmaktan utanacağım kadar kötüleri olduğunu biliyorum. Bunların bir kısmının çocuk denecek bir yaşta yazılmış olmaları bence bir mazeret değildir; çünkü bu çeşit bir yazıyı bugün herhangi bir imzanın üstünde görsem, sahibini ıslah olmaz bir zevksizlik ve tam istidatsızlıkla suçlandırmakta tereddüt etmem. Bunların, benim san'at hayatımın gelişmesini göstermesi bakımından, sadece kendim için bir ehemmiyeti vardır ki, bu da onları başkalarına okutmak için bir sebep olamaz. (...) Bir kere okuyucuyu önüne sermiş olduğum taraflarımı sonradan örtbas etmeye hakkım olmadığı kanaatindeyim: ama böylece belki de eski bir hatayı devem ettirmekten başka bir şey yapmıyorum. İyiden kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim.
Şiir ve oyunları
Sabahattin Ali'nin toplamda yetmişten fazla şiiri bulunur. Bu şiirlerinden 28 tanesini Dağlar ve Rüzgâr adlı kitabında yayımladı. Bu kitap yazarın 1931-1934 yılları arasında yazdığı şiirlerden oluşmaktadır. Ayrıca kitabın ön sözü de ona aittir. Kitapta bulunan beş şiir daha önceden dergilerde yayımlanmış olan şiirleridir. Diğer şiirler ise ilk kez bu kitapta yayınlandı. 1926-1928 yılları arasında yazdığı şiirlerden 21 tanesini ise Kurbağanın Serenadı adlı defterde topladı. Almanya'da eski harflerle yazılan bu defter, zamanla el değiştirmiş olup son olarak da Asım Bezirci tarafından muhafaza edildi. Bu defterdeki sekiz şiir daha önceden yayınlanmamış olan şiirleridir.
Şiirlerindeki temalar ise tıpkı romanlarında olduğu gibi sevgi ve aşk kavramlarıdır. Hapishaneleri konu edinen şiirlerinde, hapishane yaşamının zorluğu üzerinde dururken aşk temasına ise tekrar değinir. Karamsarlık, bireysel yalnızlık, bunalma ve kaçış gibi konular da şiirlerinin diğer temalarıdır. Kişileri konu edinen şiirlere de sahiptir, bu kişiler babası Selahattin Bey, Mustafa Kemal Atatürk, Abdülkâdir Geylânî ve Ziya Gökalp'tir.
Sinop Hapishanesi'ndeyken Hapishane Şarkısı adıyla oluşturduğu beş parçalık bir şiir bütünü bulunur. Bu şiirler birden beşe kadar numaralandırılmış şekildedir ve ilerleyen yıllarda ise Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli ve Edip Akbayram gibi isimler tarafından bestelenmiştir.
Sabahattin Ali şiirleri üçlük, dörtlük ve daha değişik sayıda dizeden oluşan bentlerden oluşur. Bazı şiirleri düz uyak biçiminde yazılmıştır; "Gazel Naziresi", "Terkib-i Bend Risalesi", "Mesnevi" başlıklı şiirlerindeyse Divan şiiri gelenekleri görülür. Üçlüklerle kurulan şiir sayısı dokuz, dörtlüklerle kurulan şiir sayısı elli, serbest ölçüdeki şiirlerinin sayısı dokuzdur; fakat bu dokuz şiirden sadece "Sokakta Kalan Adam" adlı şiir ölçüsüz ve uyaksız olarak yazılmıştır.
"Gazel Naziresi", "Terkib-i Benci Risalesi" ve "Mesnevi" adlı şiirlerinde aruz ölçüsü kullanırken diğer yetmiş iki şiirinde ise hece ölçüsünü tercih etmiştir. Genellikle hecenin sekizli kalıbıyla şiirler yazmıştır. Dağlar ve Rüzgâr adlı kitapta bulunan şiirlerden biri hariç geriye kalan şiirlerin çoğu hecenin sekizli kalıbıyla yazılmıştır. Sabahattin Ali'nin tercih ettiği şiir kalıplarından bir diğeri ise on dörtlü kalıptır, bu tarzda ise yirmi şiir yazmıştır. Bu kalıpların dışında bazı şiirlerinde yedili, on birli, on üçlü kalıpları kullanmıştır. "Kurbağa" adlı iki dizeden oluşan şiirde ise on yedili kalıbı tercih etmiştir.
Sabahattin Ali'ye ait Esirler adında yayımlanmış tek bir oyun mevcuttur. Bu oyun bir tablo ve üç perdeden oluşmaktadır ve Türk tarihindeki Kürşad İhtilali'nden esinlenilerek yazılmıştır. Sabahattin Ali, Ayşe Sıtkı İhlal'e yazdığı mektuplarında bu oyundan sıkça söz eder. Mektuplarında oyunu bitirdiğini ve Ayşe Sıtkı İhlal'e okuması için göndereceğini belirtir. Bir başka mektubunda Esirler oyununu, Pertev Naili Boratav aracılığı ile Muhsin Ertuğrul'a verilmesini ister. 15 Ocak 1934 tarihli bir mektubunda ise oyunun Ulvi Cemal Erkin tarafından bestelendiğini ve müzik öğretmenliği öğrencileri ile oynanmasının kararlaştırıldığı yazar.
Etkisi
Sabahattin Ali Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir. Sait Faik Abasıyanık ile beraber kendisinden sonraki Türk öykücülüğüne yön vermiştir, bu iki yazarın doğrultusunda iki öykücülük geleneği gelişmiştir. Sabahattin Ali çizgisinde yazan yazarlar arasında Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar, Samim Kocagöz, İlhan Tarus gösterilir. Genel olarak "toplumcu gerçekçi yazarlar" kategorisine dahil edilmektedir.Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan ve Kuyucaklı Yusuf romanları Türk edebiyatının önemli yapı taşlarındandır. Özellikle Kürk Mantolu Madonna Türkiye'de en çok okunan kitapların başında gelmektedir. Türk Kütüphaneciler Derneği'nin yayımladığı istatistiklere göre 2015 yılında Türkiye'de en çok okunan kitaptır. Romanın bu denli popüler olmasının altında okullarda öğrencilere önerilmesi ve sosyal medyada çok fazla paylaşım alması gibi nedenler vardır.Almanca, Arapça, Rusça, İngilizce, İspanyolca ve İtalyanca gibi çeşitli dillere çevirilen Kürk Mantolu Madonnaİran gibi İslamist ülkelerde bazı kısımlarında sansüre uğramıştır. İngilizce çevirisi Maureen Freely ve Alexander Dawe tarafından yapılan ve önsözü David Selim Sayers tarafından yazılan roman, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü dışında Penguin Classics serisinden yayımlanan tek Türk romanıdır.Kuyucaklı Yusuf romanıysa aralarında Yaşar Kemal ve Fakir Baykurt'un da bulunduğu köy çevresini konu edinen roman yazarları üzerinde etki sahibi olmuştur. Samim Kocagöz'ün Onbinlerin Dönüşü romanı da İçimizdeki Şeytanlar etkisinde yazılmıştır. Kocagöz, lisedeyken Sabahattin Ali'nin eserlerini okumuş, yazarın "bambaşka bir açıdan" baktığını ve eserlerinin "edebiyatımızın geçmişi içinde gelip durulan büyük bir aşama" teşkil ettiğini düşünmüş ve etkisi altında kalmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim öğrencilerine tavsiye edilen ve MEB 100 temel eserden biri olan Kuyucaklı Yusuf ile yazarın "Hanende Melek", "Hasanboğuldu", "Komik-i Şehir", "Kağnı", "Ses", "Gramofon Avrat" ve "Ayran" gibi hikâyeleri Metin Erksan, Yılmaz Duru ve Feyzi Tuna gibi yönetmenlerce sinema ve televizyona uyarlandı.Aldırma Gönül, Leylim Ley, Çocuklar Gibi, Kız Kaçıran ve Göklerde Kartal Gibiyim adlı şiirleri ise Ahmet Kaya, Sezen Aksu, Nükhet Duru, Volkan Konak, Edip Akbayram ve Zülfü Livaneli gibi sanatçılarca bestelendi.
Süreç içerisinde popüler kültürün bir ögesi olan yazarın hayatı ve eserleri akademik olarak birçok kez incelendi.Ramazan Korkmaz 1991 tarihli Sabahattin Ali İnsan ve Eser adındaki doktora tezini daha sonra kitaplaştırdı.Sevengül Sönmez A' dan Z' ye Sabahattin Ali kitabı ile geniş çaplı bir çalışma yayımladı.Hıfzı Topuz ise yazar hakkındaki Başın Öne Eğilmesin adlı eseriyle Orhan Kemal Roman Armağanı ödülünü kazandı. Ayrıca yazarın yakın çevresinden Kemal Bayram Çukurkavaklı, Asım Bezirci ve kızı Filiz Ali'nin de benzer çalışmaları mevcuttur.
Türk Kütüphaneciler Derneği'nin 2017 yılında üniversite kütüphanelerinden en çok ödünç alınan kitaplar listesinde yazarın Kürk Mantolu Madonna'sı ikinci sırada yer aldı. Eser, 2018 yılında da hem üniversite kütüphanelerinden hem de bin 146 halk kütüphanesinden Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanı ile beraber en çok ödünç alınan kitap oldu.Hece dergisi 2018 Ocak sayısında ‘Susturulamayan Ses Sabahattin Ali’ başlıklı bir özel sayı çıkardı. Özel sayının editörlüğünü Ramazan Korkmaz ve İbrahim Tüzer yaptı.Yapı Kredi Yayınları 14 Şubat 2018 - 27 Nisan 2018 tarihleri arasında İstanbul'da "Şehirlere Alışamadı: Sabahattin Ali’nin Şehirleri” adlı sergiyi organize etti. Küratörlüğünü Sevengül Sönmez'in yaptığı sergide Ali'nin hayatından kesitler, yaşadığı şehirler, bu şehirlere dair görüşleri ve çeşitli fotoğraflar gösterildi. Sergi'de Sabahattin Ali Arşivi’nden çıkan yeni belgeler, Tarih Vakfı Arşivi ve Ömer M. Koç Koleksiyonu’ndaki belgeler kullanıldı.
Eylül 2023'te Gökçer Tahincioğlu'nun yazarı olduğu Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm adlı roman İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Eserde Sabahattin Ali cinayetine ilişkin muhtelif fişleme belgeleri ve cinayete ilişkin belgeler yayımlandı. Yazar bu eserinde bir çeşit gazeteci metodolojisini edebi kurguyla birleştirdi.
Yayın hakları tartışması
Ali'nin eserleri ölümünü takiben geçen 70 yılın ardından Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’da ilgili madde gereğince kamu malı oldu. Ölüm tarihinin kesin olarak bilinmemesi, kayıtlara daha ileri bir tarihte girilen ölüm tarihi ve eserlerinin bir dönem yasaklı olması nedeniyle yazarın ailesi ilgili yasanın değişmesi ve bu özel duruma bir istisna uygulanması talebinde bulundular. Onk Ajans aracılığıyla Yapı Kredi Yayınları'nda bulunan yayın haklarının kamu malı olmasının ardından 26 yayınevi Sabahattin Ali kitaplarını basmaya başladı. Bu basımlarda yazarın ailesinden izin alınmadan kullanılan fotoğraflar, kapak tasarımları, biyografi sunumu, yayın kalitesi gibi konular tartışma konusu oldu.
Eserleri
Sabahattin Ali hakkında daha fazla bilgi edinin | |
Commons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar | |
Vikikaynak'ta belgeler |
- Roman
- 1937: Kuyucaklı Yusuf
- 1940: İçimizdeki Şeytan
- 1943: Kürk Mantolu Madonna
- Öykü
- 1935: Değirmen
- 1936: Kağnı
- 1937: Ses
- 1943: Yeni Dünya
- 1947: Sırça Köşk
- Şiir
- 1934: Dağlar ve Rüzgâr
- 1937: Kurbağanın Serenadı
- 1937: Öteki Şiirler
- Oyun
- 1936: Esirler
Notlar
- ^ Osmanlı İmparatorluğu'nda bir alayın hesap işlerine bakan kişi
- ^ Nihal Atsız ve Sabahattin Ali'nin ortak tanıdığı.
- ^ Ayşe Sıtkı Sabahattin Ali'nin yakın çevresinden olan bir tarih öğretmenidir ve Ali ona bir dönem ilgi duymuştur. Ali'nin kendisine gönderdiği 67 mektubun tamamı eski harflidir. İlhan bu mektupları Oktay Akbal'ın önerisi ile yeni harflere çevirerek yayımlamıştır. (bkz:1 1 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .,2 8 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .).
- ^ Kürşad İhtilali, Türklerin Çin esaretinde olduğu yıllarda Kürşad ve 40 küsur arkadaşının Çin sarayını basarak imparatoru esir almaları ve sonrasında çarpışarak ölmelerini içeren, başarısız olmasına karşın sonraki dönemlerde bağımsızlık fikrini ateşleyen bir efsanedir.
Kaynakça
- Özel
- ^ Gövsa, İbrahim Alaettin (1946), Türk Meşhurları Ansiklopedisi, Yedigün Neşriyat, s. 332, OCLC 7193074
- ^ a b Laslo, Filiz Ali; Özkırımlı, Atilla (1979), Sabahattin Ali, İstanbul: Cem Yayınları, s. 320
- ^ Korkmaz, Ramazan (1991). Sabahattin Ali - İnsan ve Eser (Doktora). Elazığ: Fırat Üniversitesi. s. 3.
- ^ a b Nesin, Aziz (11 Şubat 1949), "Sabahattin Ali Bibliyografyası", Gelincik, 1, s. 12
- ^ Atsız Nihal (1940), İçimizdeki Şeytanlar, İstanbul: Arkadaş Kitabevi, s. 4-5, OCLC 75618403
- ^ Korkmaz 1997, s. 4.
- ^ Korkmaz 1997, s. 5.
- ^ Ertüzün 1985, s. 20.
- ^ Korkmaz 1997, s. 6.
- ^ Ali, Sabahattin. Hep Genç Kalacağım (2008 bas.). Yapı Kredi Yayınları. s. 361. ISBN .
- ^ Yazar, Mehmet Behçet (1938), Edebiyatçılarımız ve Türk edebiyatı, İstanbul: İstanbul: Kanaat Kitabevi, s. 372, OCLC 20773697
- ^ Solok, Cevdet Kudret (1 Haziran 1966), "Sabahattin Ali Konusunda Aydınlığa Doğru", Varlık, 671, s. 7
- ^ Korkmaz 1997, s. 7.
- ^ Laslo, Filiz Ali; Özkırımlı, Atilla (1979), a.g.e, s. 321
- ^ Bezirci, Asım (1987), Sabahattin Ali, İstanbul: Çınar Yayınları, s. 15, ISBN
- ^ Bezirci 1987, s. 15.
- ^ Akpak, Ünsal (Mart 1973), "Sabah Yıldızı", Yansıma, 15, s. 187
- ^ Boratav, Pertev Naili (1982), Folklar ve Edebiyat I, İstanbul, s. 440, ISBN
- ^ Laslo, Filiz Ali; Özkırımlı, Atilla (1979), a.g.e, s. 304
- ^ Korkmaz 1997, s. 11-12.
- ^ Bezirci 1987, s. 18-19.
- ^ Aksel, Malik (1977), İstanbul'un Ortası, İstanbul: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 250, ISBN
- ^ Bozdağ, Erdal, (PDF), Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, s. 1080-1081, 7 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ Korkmaz 1997, s. 13-14.
- ^ Ertüzün, Reşit Mazhar (1985), Sabahattin Ali Olayının Gerçeği / Benim Bildiğim Sabahattin Ali, İstanbul: Gür Yayınları, s. 13, OCLC 13990468
- ^ Bezirci 1987, s. 23-24.
- ^ Bezirci 1987, s. 25.
- ^ Korkmaz 1997, s. 15-16.
- ^ Korkmaz 1997, s. 17.
- ^ a b c d Togar, Melahat; Ali, Filiz; Özkırımlı, Atilla (1979), Arkadaşım Sabahattin Ali, İstanbul, s. 60-61-62-63
- ^ Korkmaz 1997, s. 18.
- ^ Bezirci 1987, s. 29.
- ^ a b Atsız 1940, s. 5.
- ^ Yiğit, Mehmet Fatih (2014). Erken Dönem Cumhuriyet Türkiye'sinde Ulus İnşa Süreci ve Atsız Mecmua Örneği (Yüksek Lisans). İstanbul: İstanbul Üniversitesi. s. 78.
- ^ Korkmaz 1997, s. 19-20.
- ^ Bezirci 1987, s. 55.
- ^ Vakit. 25 Mayıs 1931. s. 1.
- ^ Vakit. 27 Mayıs 1931. s. 1.
- ^ Korkmaz 1997, s. 20-21.
- ^ , Radikal, 4 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 31 Mayıs 2016
- ^ , BirGün, 8 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 4 Eylül 2016
- ^ Ali Kocatepe (7 Nisan 2013), , Yeni Asır, 22 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 4 Eylül 2016
- ^ Ertüzün 1985, s. 40.
- ^ Boratav, Pertev Naili (1982), Folklar ve Edebiyat II, İstanbul: Adam Yayıncılık, s. 445, ISBN
- ^ Korkmaz 1997, s. 21.
- ^ , soL, 11 Şubat 2012, 21 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 19 Nisan 2017
- ^ Korkmaz 1997, s. 22.
- ^ İlhan, Ayşe Sıtkı; Akın, Doğan, İki Gözüm Ayşe, Bilgi Yayınevi, s. 55-56, ISBN
- ^ Taşan, Berin (Ocak 1976), "Sabahattin Ali Sinop'ta", Soyut, 87, s. 45-45
- ^ a b Korkmaz 1997, s. 24.
- ^ Ali 2005, s. 140.
- ^ a b Korkmaz 1997, s. 25-27.
- ^ Ali, Sabahattin (15 Ocak 1934), "Benim Aşkım (şiir)", Varlık, 13, s. 201
- ^ Ali 2005, s. 140-41-42-43-44-45.
- ^ Çukurkavaklı, Kemal Bayram (1978), Sabahattin Ali Olayı Bir Devletin Faili Malum Cinayeti, Ankara, s. 182-204, ISBN
- ^ Korkmaz 1997, s. 27-28.
- ^ a b Korkmaz 1997, s. 29.
- ^ Korkmaz 1997, s. 30.
- ^ Bezirci 1987, s. 30.
- ^ Sertel, Sabiha (1966), Roman Gibi, istanbul: Belge Yayınları, s. 240-241, ISBN
- ^ Atsız 1940, s. 1-16.
- ^ Ali, Aliye, Ali, Filiz; Özkırımlı, Atilla (Ed.), Birlikte Olduğumuz Günler, s. 36-37
- ^ Çukurkavaklı 2012, s. 301.
- ^ Çukurkavaklı 2012, s. 164.
- ^ a b Çukurkavaklı 2012, s. 360.
- ^ Atsız, Nihal (1 Nisan 1944), "Başvekil Saraçoğlu Şükrü'ye İkinci Açık Mektup", Orhun, 16, s. 2-3
- ^ , ulkuocaklari.org.tr, 9 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 27 Eylül 2016
- ^ Erer, Tekin (1985), Basında Kavgalar, İstanbul: Rek-Tur Kitap Servisi, s. 94-95, OCLC 23553339
- ^ a b Çukurkavaklı 2012, s. 150-151.
- ^ Aydın Üzerine Tezler IV, İstanbul: Mızrak, 1986, s. 223-224, ISBN
- ^ Erer 1985, s. 105.
- ^ Sertkaya, Osman F. (1987), (PDF), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 8, ISBN , 14 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ Erer 1985, s. 109.
- ^ Başaran, M. (Aralık 1968), "Sabahattin Ali Hasanoğlan'da", Yeni Ufuklar, 211, s. 20-22
- ^ Erer 1985, s. 174.
- ^ Sertel, Zekeriya (1978), Hatırladıklarım, İstanbul: Remzi Kitabevi, s. 276, ISBN
- ^ Korkmaz 1997, s. 37-38.
- ^ Adatepe, M. Kemal, (PDF), s. 1-5, 20 Haziran 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ "Sırça Köşk Bakanlar Kurulu Kararıyla Toplatıldı". Başdan. 31 Ağustos 1948. s. 1.
- ^ Korkmaz 1997, s. 39-40.
- ^ Ababey, Durin; Sen, Can, (Ed.) (23 Mart 1986), "Sabahattin Ali'nin Son Saatleri / Karanlıkta İki Gölge: Katil ve Kurban", Nokta, 11, s. 53
- ^ Muradoğlu, Abdullah (Kasım 2011), Muhalif Sabahattin Ali'ye sınırda devlet işkencesi, Yeni Şafak, 22 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ a b "Sabahattin Ali'nin Katili Aranıyor". Yeni Sabah. 13 Ocak 1949. s. 1-3.
- ^ Akşam 26 Haziran 1949. s. 2.
- ^ Korkmaz 1997, s. 42-43.
- ^ "Sabahattin Ali'nin Katili Anlatıyor". Yeni Sabah. 13 Ocak 1949. s. 3.
- ^ "Sabahattin Ali Öldürüldü". Hergün. 12 Ocak 1949. s. 1-3.
- ^ Hergün. 29 Mart 1949. s. 1.
- ^ Korkmaz 1997, s. 42-43-44.
- ^ Rasuh Nuri İleri (13 Mart 1978). "Sabahattin Ali Nasıl Öldürüldü". Vatan. s. 2.
- ^ Küçük, Yalçın (1985), Bilim ve Edebiyat, İstanbul: İthaki Yayınları, s. 269-304, ISBN
- ^ Çukurkavaklı 2012, s. 354.
- ^ Atsız 1940, s. 4.
- ^ Korkmaz 1997, s. 50-51.
- ^ Çukurkavaklı 2012, s. 73.
- ^ Nâzım Hikmet (1952). "Savaş Eri ve Yazar Sabahattin Ali". Novoye Vremya.
- ^ Korkmaz 1997, s. 53.
- ^ Ali, Sabahattin. "Ne İstiyoruz?". Markopaşa, 10. s. 1.
- ^ Çukurkavaklı 2012, s. 55.
- ^ Korkmaz 1997, s. 53-54.
- ^ a b Reşit Muzaffer (15 Mart 1936), "Sabahattin Ali İle Bir Konuşma", Varlık, 651, s. 264
- ^ a b Aygün, İhsan. "Gençler Diyorlar ki (Anket)", Yücel, 8, (I Teşrin 1935), s. 57.
- ^ Korkmaz 1997, s. 48.
- ^ Nazif, Ümran (1. Kanun 1938), "Sabahattin Ali İle Bir Konuşma", Varlık, 108, s. 566
- ^ Nazif, Ümran (1938): a.g.y. s. 566
- ^ Nayır, Yaşar Nabi (1972), Dost Mektuplar: Mektuplarıyla Edebiyatçılarımız, İstanbul, s. 85, OCLC 581846052
- ^ Korkmaz 1997, s. 49.
- ^ Sönmez, Sevengül (12 Mart 2013), , Radikal Kitap, 7 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ a b c d e Korkmaz 1997, s. 223-286.
- ^ Güneş, Zeliha, (PDF), Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi (2000-2001), s. 1-21, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Aydoğan, Bedri (2014), (PDF), Adana, ISBN , 4 Haziran 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 22 Mayıs 2016
- ^ a b c d e f g Korkmaz 1997, s. 64-222.
- ^ Gür, Bensu Funda, Sabahattin Ali Öykücülüğü, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 9 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Karaca, Alaattin, (PDF), s. 1-12, 3 Haziran 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 18 Haziran 2016
- ^ Sabahattin Ali (2002), Değirmen, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s. 9, ISBN
- ^ a b c d e f Korkmaz 1997, s. 288-310.
- ^ Gümüş, Semih. Öykünün Kedi Gözü. Can Yayınları. 1 Aralık 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Kasım 2017.
- ^ Şükran, Kurdakul (1994). Çağdaş Türk edebiyatı: Cumhuriyet dönemi. Öykü, roman-deneme, eleştiri edebiyat tarihi-tiyatro-düşün, 4. cilt. Bilgi Yayınevi. s. 177.
- ^ Sönmez, Sevengül, (Ed.) (2008). Kamyon: Seçme Öyküler. Yapı Kredi Yayınları. s. 125.
- ^ Mehmet Onur Hasdenoğlu (Eylül 2008), (PDF), İKÜ, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi, erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ Özen, Burcu (3 Haziran 2016), , Sözcü, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Kürk Mantolu Madonna hakkında bilinmesi gereken 10 şey, NTV, 2 Nisan 2017, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ Kürk Mantolu Madonna’ya ‘öpüşmek’ yasak, Hürriyet, 2 Nisan 2017, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 20 Nisan 2017
- ^ Ali, Sabahattin. Madonna in a Fur Coat (İngilizce). 4 Ocak 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ocak 2023.
- ^ Ertop, Konur (Nisan 1977), Sabahattin Ali: Toplumcu gerçekçi hikaye ve romanın gelişimine katkıda bulunan usta yazar; 70. doğum yıldönümünde (PDF), Milliyet Sanat, ss. 7-10, 1 Aralık 2017 tarihinde kaynağından (PDF), erişim tarihi: 20 Kasım 2017
- ^ Taş, Songül (1998). Samim Kocagöz: yazar, eser, üslûp. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı. s. 13.
- ^ 100 Temel Eser, 3 Nisan 2015 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Azap yolu (1967), imdb.com, 22 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Kuyucakli Yusuf, imdb.com, 22 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Hanende Melek (1975), imdb.com, 22 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Sabahattin Ali şiiri olduğunu bilmediğiniz 10 bilinen şarkı, t24, 17 Ekim 2016, 20 Ekim 2016 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Muratpaşa'da 'Popüler Kültür Konuşmaları' Başladı, Milliyet, 19 Ekim 2016, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ Doğu, Pınar, Sabahattin Ali’yi seviyorsak sebebi var!, t24, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ a b Korkmaz 1997, s. 389-397.
- ^ , idefix, 13 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ , Evrennsel, 9 Nisan 2017, 15 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 12 Nisan 2017
- ^ 'Orhan Kemal Roman Armağanı' Hıfzı Topuz'a verildi, Milliyet, 1 Haziran 2007, 3 Haziran 2007 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 12 Kasım 2012
- ^ . Milliyet Sanat. 18 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2018.
- ^ "Geçen yıl en çok Sabahattin Ali ve Reşat Nuri Güntekin okundu". Anadolu Ajansı. 16 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Nisan 2018.
- ^ Hızlan, Doğan. "Sabahattin Ali özel sayısı". Hürriyet. 18 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Temmuz 2018.
- ^ . CNN Türk. 30 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2018.
- ^ Hızlan, Doğan. "Sabahattin Ali'nin şehirleri". Hürriyet. 30 Nisan 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Nisan 2018.
- ^ Akgemci, Esra (21 Eylül 2023). . K24. 28 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2023.
- ^ . Gazete Duvar. 11 Eylül 2023. 28 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2023.
- ^ "'Sabahattin Ali için istisna yapılmalı'". Milliyet. 12 Şubat 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Şubat 2019.
- ^ . Diken. 12 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2019.
- ^ Semercioğlu, Can. "Kafeinsiz kahve ve Sabahattin Ali'siz Kürk Mantolu Madonna". T24. 12 Şubat 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Şubat 2019.
- Genel
- Korkmaz, Ramazan (1997), Sabahattin Ali - İnsan ve Eser, Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Yayımlanmış Doktora Tezi, s. 372
- Bezirci, Asım (1987), Sabahattin Ali, İstanbul: Çınar Yayınları, s. 280, ISBN
- Ertüzün, Reşit Mazhar (1985), Sabahattin Ali Olayının Gerçeği / Benim Bildiğim Sabahattin Ali, İstanbul: Gür Yayınları, s. 175, OCLC 13990468
- Ali, Sabahattin (2005), İki Gözüm Ayşe/Sabahattin Ali'nin Özel Mektupları, İstanbul: Bilgi Yayınevi, s. 320, ISBN
- Erer, Tekin (1985), Basında Kavgalar, İstanbul: Rek-Tur Kitap Servisi, s. 300
- Atsız, Nihal (1940), İçimizdeki Şeytanlar, İstanbul: İrfan Yayınları, s. 16, ISBN
- Çukurkavaklı, Kemal Bayram (2012), Sabahattin Ali Olayı Bir Devletin Faili Malum Cinayeti, İstanbul: Tanyeri Kitap, s. 394, OCLC 833404405
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Sabahattin Ali 25 Subat 1907 Egridere Edirne Vilayeti 2 Nisan 1948 Kirklareli Turk yazar ve sair Edebi kisiligini toplumcu gercekci bir duzleme oturtarak yasamindaki deneyimlerini okuyucusuna yansitti ve kendisinden sonraki Cumhuriyet donemi Turk edebiyatini etkileyen bir figur haline geldi Daha cok oyku turunde eserler verse de romanlariyla on plana cikti romanlarinda uzun tasvirlerle ele aldigi sevgi ve ask temasini zaman zaman siyasi tartismalarina gonderme yapan anlatilarla zaman zaman da toplumsal aksakliklara yonelttigi elestirilerle destekledi Kuyucakli Yusuf 1937 Icimizdeki Seytan 1940 ve Kurk Mantolu Madonna 1943 romanlari Turkiye deki edebiyat cevrelerinin takdirini toplayarak hem 20 yuzyilda hem 21 yuzyilda etkisini surdurdu Sabahattin AliDogum25 Subat 1907 1907 02 25 Egridere Gumulcine Osmanli ImparatorluguOlum2 Nisan 1948 41 yasinda Kirklareli TurkiyeMeslekYazar sair ogretmen tercumanDonemCumhuriyet donemiEdebi akimToplumcu gercekcilik realizmOnemli eserlerKuyucakli Yusuf 1937 Icimizdeki Seytan 1940 Kurk Mantolu Madonna 1943 EvlilikAliye Ali e 1935 o 1948 CocuklarFiliz AliImza Egridere de dogan Sabahattin Ali ilk hikaye ve siir denemelerine Balikesir de basladiktan sonra Istanbul daki edebiyat ogretmeni Ali Canip Yontem in destegiyle ilk kez Akbaba ve Caglayan dergilerinde siirlerini yayimladi Anadolu da kisa sure ogretmenlik yaptiktan sonra Turk devleti tarafindan dil egitimi icin Almanya ya gonderildi Turkiye ye dondugunde Almanca ogretmeni olarak goreve baslasa da once komunizm propagandasi yaptigi iddiasiyla bir sure tutuklandi ardindan ise Turk devlet yoneticilerini elestirdigi iddiasiyla tekrar tutuklandi Bu donemde memurluktan ihrac edildi ancak Ataturk hakkinda yazdigi bir siirden dolayi yeniden devlet kurumlarinda gorevlendirildi Ayrica kendisine yuklenen sosyalist algisini kirmak icin de Esirler adli bir oyun kaleme aldi Hayatinin son yillarinda Turk milliyetcileriyle yasadigi tartismalarla da one cikti ozellikle Turkcu Turanci yazar Nihal Atsiz ile yasadigi gerilim giderek artarak Irkcilik Turancilik Davasinin bir parcasi oldu Bu donemde Aziz Nesin le beraber cikardigi Markopasa dergisinde siyasileri elestirmesi yuzunden cesitli davalarla ugrasmak zorunda kaldi Hakkindaki davalarin aleyhinde seyrettigi bir donemde Turkiye den ayrilmak istedi ve Bulgaristan sinirini gecmek isterken kendisine kacma girisiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafindan milliyetci gerekcelerle olduruldu AilesiSabahattin Ali nin kiz kardesi Saniye Suheyla Conkman 1922 2017 Sabahattin Ali Trabzon kokenli bir aileye mensuptur Buyukbabasi Bahriye Alay Emini Oflu Salih Efendi dir Sabahattin Ali nin Mehpare Tasduman a yazdigi 24 Agustos 1928 tarihli mektupta gecen Babam Istanbul un eski ve asil bir ailesinin cocugu idi cumlesi buyukbabasinin cok daha evvelden gencken veya cocukken Trabzon dan Istanbul a gelip yerlesmis olmasindan kaynaklanir Bazi kaynaklar ise hatali bir sekilde Sabahattin Ali nin buyukbabasinin Yuzbasi Mehmet Ali Bey oldugunu yazmaktadir Oysa Icimizdeki Seytanlar adli eserinde Nihal Atsiz tereddutsuz bir sekilde Sabahattin Ali nin kendisine Oflu bir babanin cocugu oldugunu soyledigini belirtmektedir Esi Aliye Ali de Ramazan Korkmaz in kendisiyle yaptigi ozel bir gorusmede esinin ailesinin Karadeniz kokenli oldugunu buyukbabasinin oradan Istanbul a gelip yerlestigini dogrulamistir Yazarin babasi Ali Selahattin Bey 1876 1926 Egridere de zabit olarak calisirken kendisinden on alti yas kucuk olan Husniye Hanim la tanisti ve evlendi Bu evlilikten Sabahattin 1907 ve Fikret 1911 adinda iki cocugu oldu Ali Selahattin Bey I Dunya Savasi yillarinda Divan i Harb Orfi Reisi olarak Canakkale ye cagrildi ve esi ile cocuklarini alarak Canakkale ye gidip dort yil kadar orada kaldi Sabahattin Ali burada gecirdigi yillardan zaman zaman mektup ve yazilarinda bahsetti Ali Selahattin Bey biriktirdigi para ile Izmir e gelerek tiyatro veya gazino isleriyle ugrasmak istemekteydi Belirli bir sure yolunda giden isleri Izmir in Isgali ile sekteye ugradi Daha sonra ise ailecek Edremit e goc ederek Husniye Hanim in babasinin yanina gittiler 1920 ye gelindiginde aileye Saniye Suheyla Conkman adinda bir kiz cocugu katildi Suheyla aile icinde Suha olarak cagrilirdi YasamiIlk yillari Sabahattin Ali 25 Subat 1907 tarihinde Edirne Vilayeti nin Gumulcine Sancagi na bagli Egridere de dogdu Babasi Ali Selahattin Bey donemin entelektuel kesiminden olan Tevfik Fikret ve Prens Sabahaddin le olan dostlugundan dolayi cocuklarina bu kisilerin isimlerini vermeyi dusunmekteydi ve bu dogrultuda ilk ogluna Sabahattin ikincisine ise Fikret ismini verdi Sabahattin Ali yedi yasina geldiginde Istanbul da Uskudar in Dogancilar Mahallesi nde Fuyuzati Osmaniye Mektebine basladi Ayni donemde Ali Selahattin Bey in Canakkale ye tayini cikti ve ailecek oraya tasindilar Ilkogrenimine Canakkale Iptidai Mektebinde devam ederken seferberlik ilan edildi ve okul ogretmensiz kalinca kapandi Daha sonralari Ali Selahattin Bey in de cabalariyla okul tekrar acildi Sabahattin Ali nin annesi on alti yasinda evlendi ve ruhsal sorunlarindan oturu defalarca intihara kalkisti Yazarin Edremit ten cocukluk arkadasi olan Ali Demirel anne Husniye Hanim in cok sinirli bir insan oldugunu ve diger oglu olan Fikret e daha fazla yakinlik gosterdigini soyledi Ayrica bir hatirasinda Edremit teki Iptidai Mektebinde okurken 1918 1921 yazarin dis cevreye kapali bir gorunum verdigini belirterek o gunlerde Sabahattin Ali nin arkadas ortamlarinda oynanan oyunlara katilmadigini kendi halinde takilmayi tercih ettigini ya eve gidip kitap okudugunu ya da resim cizdigini soyledi Buna karsin Sabahattin Ali Unsal Akpak a gore Edremit Iptadi Mektebinde sinifinin basarili ogrencilerinden biri oldu Gumulcine den babasinin arkadasi Mehmet Sah Bey in ozel ilgisi ile okumaya daha fazla ozendi ve kesintilere ragmen basarili bir ogrencilik donemi gecirdi Yazar 1921 yilinda Edremit Iptidai Mektebini bitirdikten sonra Istanbul daki buyuk dayisinin yanina gitti ve burada bir yil kaldi Ardindan Balikesir e donerek 1922 1923 ders yilinin basinda Balikesir Muallim Mektebine kaydoldu Burada siir ve hikaye deneyimlerini gelistirmeye baslayarak okulun ikinci yilinda gazete ve dergilere yazilar gonderdi Ayrica arkadaslariyla birlikte bir okul gazetesi cikardi Bu okulda gecirdigi sure icerisinde gunluk tutmaya basladi tiyatro ve sinemaya daha fazla gitti ve bunlarin sonucunda sanata olan ilgisi artti Sanata ve serbest bir yasama daha fazla ozenen Sabahattin Ali okulun disiplinli ortamindan sikilip firsat buldukca kacarak sinema ve tiyatroya gitmeye basladi Bunun farkina varan okul muduru ise kendisini ailesinin yanina gondermekle tehdit etti Sonrasinda Sabahattin Ali intihar etmeye kalkisti Kendisinin blof olarak nitelendirdigi bu intihar girisimi arkadasi ve ogretmenleri sayesinde engellendi Ardindan okul mudurunun de destegiyle Istanbul a naklini aldirdi Bu donemlerde edebiyat ogretmeni olan Ali Canip Yontem in destegiyle Caglayan ve Akbaba gibi dergilere siir ve hikayeler gonderdi Belirli bir sure duzenli bir hayat surdururken annesinin saglik sorunlari artti 21 Agustos 1927 tarihinde ogretmenlik diplomasini aldi Ogretmenliginin ilk yillari Sabahattin Ali ogretmenlik diplomasini aldiktan sonra Ankara da bir hastanede bastabip yardimcisi olarak gorevini surduren dayisi Rifat Ali Ertuzun un yanina gitti Dayisinin Yozgat Devlet Hastanesinde bashekimlik gorevi icin tayini cikinca yegenini yanina almak isteyen Ertuzun donemin mebuslarindan Cevat Dursunoglu ile gorustu ve yegeninin Yozgat Merkez Cumhuriyet Ilkokuluna ogretmen olarak atanmasini sagladi Sonrasinda ailecek Yozgat a gittiler Burada yazarin cevresi dayisinin da etkisiyle gelisti Fakat burada kendi soylemiyle yazdigi siirleri ve hikayeleri okuyacak kendisini anlayacak kisiler bulmakta zorlanmaktaydi Buradaki durumunu Istanbul daki yakin arkadasi olan Nahit Hanim a yazdigi 24 Kasim 1927 tarihli mektupta sitemli bir sekilde anlatmaktaydi ve yalnizligindan sikayet etmekteydi Nahit Hanim ogretmenlik stajinda tanistigi Sabahattin Ali nin sevdigi kisilerden biridir Once dostluk havasinda yuruyen arkadasliklari zamanla tek tarafli bir aska donustu Yozgat ta yazdigi siirlerin ana temasinda Nahit Hanim a duydugu sevgi vardir Servet i Funun dergisinin 2 Subat 1928 tarihli sayisinda yayinlanan Bir Macera adli siiri Nahit Hanim a ithaf edilmistir Yazar karsilik gormeyen askini Ne Kazandik 1927 Kalbimde Askiniz 1927 Ebedi 1928 Yat ve Uyu 1928 Butun Insanlara 1928 Firar 1928 ve Kudurmak 1928 adli siirlerinde isledi Almanya ya gidisi ve donusu Yazar Yozgat ta gecirdigi bir yillik sureden sonra Istanbul a donmek istedi Dayisi Rifat Ali Ertuzun de Ankara da ozel bir hastane acarak oradan ayrildi Istanbul a tatile giderken Ankara Mili Egitim Bakanligindan tanidigi kisilere ugradi ve onlara saka ile karisik bir sekilde Yozgat tan ayrilmak istedigini ve geri donmesi halinde alacaklilarinin kendisini oldurme ihtimalinden bahsetti Yetkililer ise kendisinin genc bir ogretmen olmasina dikkat cekerek onu Avrupa ya gitmeye tesvik ettiler Nitekim yeni kurulmus Turkiye Cumhuriyeti tarafindan 1928 yili Kasim ayinda Almanya ya egitim amaciyla gonderildi Sabahattin Ali on bes gun Berlin de kaldiktan sonra Potsdam a yerlesti Ilk olarak dil ogrenmek icin yasli bir kadinin evine pansiyoner olarak girdi Daha sonra Almancasini guclendirmek icin ozel bir kurum olan Deutsches Institut Auslander in kurslarina basladi Ayrica I Dunya Savasi nda Turkiye de bulunan ve biraz Turkce bilen eski bir subaydan dersler aldi Yazar burada Almanya ya giden ekipten olan Melahat Togar la da gorusmekteydi Melahat Togar Arkadasim Sabahattin Ali yazisinda yazarin Almancayi tam ogrenmeden Almanca uzerinden Rus yazarlarini okudugunu belirtti Sabahattin Ali bu yonu sayesinde Ivan Turgenyev Maksim Gorki Edgar Allan Poe Guy de Maupassant Heinrich von Kleist ETA Hofmann ve Thomas Mann gibi isimleri tanidi ve onlarin eserlerinden ilham aldi Potsdam da kaldigi sure icerisinde Istanbul u ve karsiliksiz kalan askini ozlemekteydi 1 Ocak 1929 tarihinde Nahit Hanim a yilbasi hediyesi olarak yazdigi siirleri gonderdiyse de cevap alamadi Postdam daki dil kurusunu bitirdikten sonra Berlin de yatili bir okula yerlesti Almanya ya alti veya yedi yil kalmak icin gonderildigini dusunduyse de aslinda bu sure dort yil olarak planlanmisti Buna karsin yazar ikinci yilini tamamlayamadan Turkiye ye geri dondu Geri donusu hakkinda farkli iddialar mevcuttur Bu iddialar Sabahattin Ali nin Nihal Atsiz a anlattigina gore Bu parazit Turkleri buradan atmali diyen Alman ogrenciyi dovmus oldugu veya Alman ogrencilere komunizm propagandasi yaptigi seklindedir Ikinci iddia yazarin Almanya donusu Nihal Atsiz la gorusmesi Turk Ocaklari ni ziyaret etmesi ve Atsiz Mecmua da hikaye ve siirler yayimlatmis olmasindan dolayi zayif bir ihtimal dahilindedir Ayrica yazarin bazi yorumlarinda Almanlari sevmedigi ve onlari domuz degerinde gordugu ifade edilmektedir Ogretmenlik hayati ve sorusturmalar Sabahattin Ali nin Sinop Cezaevi nde kaldigi kogustan bir gorunumSinop Cezaevi ndeki Sabahattin Ali bolumuVikikaynak ta Sabahattin Ali nin Mustafa Kemal e mektubu ile ilgili metin bulabilirsiniz Sabahattin Ali nin Almanya dan donusu 1930 yilinin Mart ayi ortalarina denk gelmektedir Dondukten sonra Istanbul Yuksek Muallim Mektebinde yatili okumakta olan Sabahattin Ali burada Pertev Naili Boratav Orhan Saik Gokyay Nihad Sami Banarli ve Nihal Atsiz gibi arkadaslarinin yaninda kaldi Ardindan okul mudurunun de yardimiyla Bursa nin Orhaneli ilcesine ilkokul ogretmeni olarak atandi Ayni yilin eylul ayinda ise Gazi Terbiye Enstitusunde acilan Almanca yeterlilik sinavina girdi ve Aydin Ortaokulu na Almanca ogretmeni olarak atandi Burada komunizm propagandasi yaptigi iddiasiyla hakkinda sorusturma acildi 1931 in Mayis ayinda mahkeme icin Istanbul a sevk edildi iki gun sonra mahkeme tutuksuz yargilanmasina karar verdi Daha sonra sorusturmalar derinlestirildi ve kendisinin tutuklu yargilanmasina karar verildi 9 Eylul 1931 tarihine kadar Aydin Hapishanesi nde tutuklu kaldi Serbest kaldiktan yirmi bir gun sonra ise Konya Ortaokulu na Almanca ogretmeni olarak atandi Sabahattin Ali Yozgat ta iken Nahit Hanim a Almanya da iken Frolayn Puder e Aydin da iken bir miralayin kizina ve Konya da ise Melahat Muhtar adli ogrencisi ile Muhsine adindaki bir sarkiciya ilgi duydu Melahat Muhtar a duydugu ilgi karsilik buldu ona atfen Cocuklar Gibi adli siiri yazdi Bu siirde eski asklarini birkac gunluk duskunlukler seklinde yorumladi Bu sevgisinden Pertev Naili Boratav a yazdigi mektuplarda bahsetti Fakat yazarin bu ilgisi ilerleyen donemlerde tutuklanmasi ile yarim kaldi Bir toplantida okudugu Memleketten Haber siiri ile Mustafa Kemal Ataturk ve Ismet Inonu gibi Turk devlet yoneticilerini yerdigi iddiasiyla 22 Aralik 1932 tarihinde tekrar tutuklandi MEMLEKETTEN HABER Hey anavatandan ayrilmayanlar Bulanik dereler durulmus mudur Dinmis mi olukla akan o kanlar Buyuk hedeflere varilmis midir Asarlar mi hala Hakka tapani Mebus yaparlar mi her saklabani Koylunun elinde var mi sabani Siska okuzleri dirilmis midir Cumlesi beli der enelhak dese Hala taparlar mi koca terese Ismet girmedi mi hala kodese Kel Ali nin boynu vurulmus mudur Bu siiriyle Ataturk u tahkir ettigi iddiasiyla Konya Asliye Ceza Mahkemesi tarafindan bir yillik cezaya carptirildi Fakat daha sonra davaya temyizde iki ay daha eklendi ve ceza on dort aya cikarildi Sabahattin Ali Konya Cezaevi nden yakin arkadasi Ayse Sitki ya gonderdigi bir mektubunda bu olaylardan soyle bahsetti Benim mesele senin zannettigin gibi fiyakali bir zamanimda agzimdan kacirdigim sozlerin neticesi degildir Aramin acildigi bir iki namuzsuz basima bu isi getirdi Gecen sene Mayis inda falanca yerde Gazi yi ima ve telmihen tahkiri tazammun eden bir siiri falan yerde okudu dediler Adli safahat lehimde oldugu halde mudde i umumi yaranmak icin mahkumiyetimi talep etti hakim de korktugu icin mahkum etti Temyiz cezayi aleyhimde nakseti cezama iki ay daha ilave edildi Simdi 14 aya mahkumum ve asagi yukari uc ayini yattim 11 ayim kaldi demektir 29 Nisan 1933 tarihinde memurluktan kaydi silindi Daha sonra Konya dan Sinop Cezaevine gonderildi Kogustan bazi arkadaslari yazarin cezaevinde geceleri surekli okudugunu gunduzleri ise bir sandik uzerinde yazi yazdigini soyledi Yasamindaki degisimleri eserlerine yansitan yazar bu cezaevinde edindigi tecrube ve gozlemlerini de Bir Saka Kanal Kazlar Bir Firar Katil Osman ve Caydanlik adli hikayelerinde kullandi On ay yedi gun suren tutuklulugunun ardindan Cumhuriyet in 10 kurulus yil donumu sebebiyle cikan genel aftan yararlanarak serbest kaldi Yeniden atanmasi Benim Askim Bir kalemin ucundan hislerimiz akinca Bir ince yol onlari sikiyor daraltiyor Beni anlayamazsan gozlerime bakinca Gogsumu parcala bak kalbim nasil atiyor Daha pek doymamisken yasamin tadina Gonul baglanmaz oldu ne kiza ne kadina Gonlum yuz surmek ister yalniz senin katina Senden baska her seyi bir mangira satiyor Sensin kalbim degildir boyle gogsume vuran Sensin Ulku adiyla beynimde dimdik duran Sensin ceyrek asirlik gunlerimi dolduran Seni cikarsam omrum baslamadan bitiyor Hem bunlari ne cikar anlatsam bir dizeye Hisler kambur oluyor dokulunce yaziya Kisacasi gonlumu verdim Ulu Gazi ye Gogsumde simdi yalniz onun aski yatiyor Sabahattin Ali tutuklulugu bittikten sonra Istanbul daki yakinlarini ziyaret etti ardindan da yeniden goreve atanabilmek icin Ankara ya gitti Burada donemin Orta Ogretim Genel Muduru Resat Semseddin Sirer ve Mustesar Vekili Ridvan Nafiz Edguer e danisti Tutuklu kalma gerekcesi Ataturk u tahkir etmek oldugu icin bu kisiler sorumluluk almaktan kacindi Ancak Resat Semseddin Sirer bu durumdan Hasan Ali Yucel e bahsetti Yucel ise yazarin durumunu yakin arkadasi olan maarif vekili Hikmet Bayur a bildirdi Yazar bir mektubunda Hikmet Bayur la olan gorusmesinde ikinci bir siir yazmami mi istiyorsunuz seklinde bir cumle kurdugunu yazdi Hikmet Bayur ise Mudurler Encumeni tarafindan verilecek karara uyacagini soyledi Kurul toplantisinda Sabahattin Ali nin ogretmenlik disinda baska bir goreve atanmasi kararlastirildi Fakat Maarif Vekili eski dusuncelerini degistirmedigi surece yeniden atanmasini dogru bulmayarak kurul kararini reddetti Sabahattin Ali yeniden atanmak icin ugrastigi sure icerisinde dayisi Rifat Ali Ertuzun un evinde kaldi ve kucuk tercumeler yapti 1934 yilinda ise kendisinden Ataturk hakkinda bir kaside yazilmasi istendi Kendisi de bu istek dogrultusunda Varlik dergisinin 15 Ocak 1934 tarihli 13 sayisinda Benim Askim adinda bir siir yazdi Fakat bu siirinden sonra da goreve atanabilmek icin bir sure daha bekletildi Ardindan Maarif Vekili ile gorusen yazar kendisine atfedilen edilen komunist sifatinin dogru olmadigini ispat edebilmek icin yazilar yazdigini ve Esirler adli oyununun halkevleri tarafindan sahneye konacagini soyledi Goreve atanabilmek icin beklerken arkadasi Ayse Hanim a yazdigi mektubun sonuna bir not birakarak kendisine evlenme teklifi etti Ayse Hanim ise 22 Subat 1934 tarihli mektubunda Sabahattin Ali nin bu teklifini saka olarak niteleyerek geri cevirdi Yazar sonrasinda ise Ataturk ten izin alinarak once gecici olarak Orta Tedrisat Sube Mudurlugune Mayis 1934 ardindan da asli olarak Milli Talim ve Terbiye ye atandi Aliye Hanim la evlenmesi Sabahattin Ali nin eski sevdiklerinden Nahit Hanim evlenmisti arkadasi Ayse Hanim da evlilik teklifine red cevabi vermisti Aliye Hanim la ise 1932 yazinda Istanbul da eczaci Salih Basotac in evinde tanisti Kendisiyle yaptigi evlilikte Basotac ailesinin etkisi buyuk oldu Aliye Hanim in ailesi Sabahattin Ali nin poliste sicil kaydinin bulundugunu gerekce gostererek evlilige mesafeli yaklasti Fakat sonradan Aliye Hanim in da istegi ile evlilige izin verdiler Ikilinin nikahlari 16 Mayis 1935 tarihinde Kadikoy Evlendirme Dairesi nde kiyildi Sabahattin Ali ve esi nikahtan sonra Ankara ya gittiler ve buradaki dugunun ardindan Ulus ta bir apartman dairesine yerlestiler Sabahattin Ali ilerleyen donemlerde mumeyyizlik gorevinden baska bir goreve atandi ayrica bir ortaokulda Almanca dersleri verdi Bu donemlerde maddi acidan rahatlayan yazar Varlik ta Kagni Arap Hayri Pazarci adli hikayelerini yayinladi Knut Hamsun Liam O Flaherty ve Panteleymon Romanov tan tercumeler yapti Ayda Bir adli dergide ise Kamyon Bir Saka Apartman Arabalar Bes Kurusa ve Dusman adli oykulerini yayinladi Soyadi duzenlemesi Sabahattin Ali nin ailesi Soyadi Kanunu sonrasinda Senyuva soyadini aldi Fakat yazar babasinin on adi olan Ali yi kullanmak istedi Ayrica cesitli gazete ve dergilerde yayimlanan siir ve hikayelerinde Sabahattin Ali imzasini kullandi Yazar soyadini bu yonde degistirebilmek icin nufus mudurluge gitti fakat Ali ismini soyadi olarak kullanmasina izin verilmedi Kendisi de buna karsilik olarak O halde Ali olsun seklinde beyanat bildirdi 1936 Ramazan Korkmaz cesitli sikintilar yasamis ailenin Senyuva soyadini almasina yazarin tahammul edemedigini belirterek Ali tercihinin babasina duydugu sevgiden oldugunu belirtti Aliye Ali ise Ali soyadini Ali tercihi icin bilincli bir gerekce oldugunu soyledi Askerlik sonrasi yasami Yazar askerliginin bitiminde Ankara daki Musiki Muallim Mektebine Turkce ogretmeni olarak atanmistir Yazar otuz yasina gelince Istanbul Eski Harbiye de askerlige basladi ve 2 ay er 6 ay da yedek subay ogrencisi olarak egitim gordu Esi Aliye Ali yi de askerlik suresince bulundugu sehirlere goturdu Istanbul da askerlik yaptigi donemde kizlari Filiz Ali 1937 dogdu Askerlik bitiminde ise Musiki Muallim Mektebi ne Turkce ogretmeni olarak atandi ve Ankara ya yerlesti Ankara da gecirdigi donemlerde Sabahattin Eyuboglu Azra Erhat Mediha Berkes Esenel ve Niyazi Agirnasli gibi isimlerle yakin iliskiler kurdu Ilerleyen donemlerde Devlet Konservatuvari na atanarak Carl Ebert in asistanligini yapti Cevresindeki hareketliligin azalmasi sonrasinda edebi calismalari yogunlasti ve Icimizdeki Seytan adli eserini 1939 yazdi Bu roman yayimlandiktan sonra siyasi tartisma konusu haline geldi Nihal Atsiz bu romana karsilik olarak Sabahattin Ali nin hayati hakkinda cesitli bilgiler de iceren Icimizdeki Seytanlar adli eserini yayinladi II Dunya Savasi oncesinde cikarilan seferberlik sonrasinda tekrar askere alindi ve dort ay Istanbul da askerlik yapti Ikinci kez askere alindigi bu donemde Kurk Mantolu Madonna yi yazdi ve gazetesinde tefrika ettirdi 18 Aralik 1940 8 Subat 1941 Ankara daki cevresi genisleyen yazar donemin siyasileriyle de yakin iliskiler kurdu Aliye Ali esinin Sukru Saracoglu ile siyasi dusunceleri farkli olmasina ragmen iyi anlastigini ve bazen de ailecek gorustuklerini belirtti Yasamina yonelik elestiriler Sabahatin Ali 1940 1943 yillari arasinda Adelbert von Chamisso Ludwig Tieck Heinrich von Kleist ve Friedrich Hebbel gibi isimlerden ceviriler yapti Yine bu donemlerde cesitli dergilere yazilar gonderen yazar ayrica Milli Egitim Bakanligi na bagli Turk Dil Kurumu ve Tercume Odasi gibi yerlerde gorev yapti Ekonomik anlamda rahatlamasi cevresi tarafindan luks bir yasam surmesi ve savundugu fikirlere aykiri olmasi gibi dusunceler dogrultusunda elestirildi Samet Agaoglu yazarin olumunden sonra Boylece hicbir zaman gercek bir komunist olamadi Hikayelerinin aksine realitede burjuva manzarasi gosteriyordu ifadelerini kullandi Arkadasi Emin Turk de yazari savundugu dusuncelere aykiri olmakla itham ederek bencil ve gosteris duskunu olmakla sucladi Adalet Cimcoz un esi Mehmet Ali Cimcoz ise yazarin yasam tarzina yonelik olarak gosterisi seven alkisi seven bir insan bugun anladigimiz gibi bir komunist degildi seklinde ifadeler kullandi Tartismali yillari Yazar sag ve sol kesim tarafindan birtakim elestirilere maruz kaldi Ulkenin sol kesimi kendisini luks ve burjuva gorunumlu yasantisindan dolayi daha radikal tavirlar almaya zorlarken sag kesim de sosyalist misyon yuklenmek istenen birisinin Dil Kurumu azaligi gibi gorevlere getirilmesini dogru bulmuyordu Sag kesimin elestirilerinin baslica kaynaklarindan birisi de Sabahattin Ali nin Almanya dan donen ogrenci grubundaki kisilerden daha once ve daha etkili gorevlere getirilmesiydi Nihal Atsiz Orhun dergisinde Sukru Saracoglu na atfen yazdigi yazida 1 Nisan 1944 Sabahattin Ali nin herkesce bilinen bir komunist oldugunu Hasan Ali Yucel in sahsi sempatisi yuzunden goreve getirildigini ve daha onceden Mustafa Kemal Ataturk Ismet Inonu ve Ali Cetinkaya gibi isimlere hakaret ettigini soyleyerek yazari vatan haini olarak niteledi ve devlet tarafindan korunmasini kinadi Bu mektup universite ogrencileri ve halk arasinda etki uyandirdi Nihal Atsiz ise gorevden alindi Sabahattin Ali mektup sonrasinda Nihal Atsiz a hakaret davasi acti ve ilk durusma 2 Nisan 1946 da yapildi Dava oncesinde adliye sarayi onunde toplanan ve cogunlugu Siyasal Bilgiler ve Tip Fakultesi ogrencisi olan kisiler yazarin aleyhinde gosteri yapti Davaya Sabahattin Ali avukatsiz olarak katilirken Nihal Atsiz i ise Hamit Sevket Ince baskanligindaki avukatlar savundu Dava gorulurken iceride ve adliye onunde Istiklal Marsi okundu ortam gerilince de dava baska bir tarihe ertelendi Ilk durusmadan sonra konservatuvarda Ismet Inonu ile gorusen yazar Inonu nun Nasilsin sorusuna Sag olun iyim pasam seklinde cevap verdi ve Ismet Inonu den Daha iyi olacaksin cevabini aldi Ilerleyen donemlerde Hamit Sevket Ince Nihal Atsiz in avukatligindan istifa etti Yine bu donemde Falih Rifki Atay Ulus gazetesinde Sabahattin Ali lehinde seri yazilar yazdi Ikinci durusmada savci Nihal Atsiz in Sabahattin Ali ye vatan haini diyerek hakaret ettigini soyledi ve cezalandirilmasini talep etti Ucuncu durusmada ise Nihal Atsiz alti ay ceza aldi fakat mazisinin temiz olmasi ve milli tahrik gibi gerekcelerle bu ceza dort ay indirilerek tecil edildi Dava sonrasinda konservatuvardaki gorevine bir sure devam etti ardindan da ucuncu kez askere cagrildi Cankiri da bir bucuk ay gorev yapan yazar meslegine geri dondu Daha sonra ise bakanlik emrine alinarak konservatuvardan ayrildi 4 Aralik 1945 gunu Istanbul da cikan komunizm karsiti gosterilerde Sabahattin Ali nin de faaliyet gosterdigi bazi kurumlara cesitli saldirilar oldu 1944 sonrasinda Markopasa Malum Pasa veya Ali Baba gibi yerlerdeki yazilarinda daha sert ve daha elestirel bir dil kullandi Zekeriya Sertel e 1946 yilinda soyledigine gore siyaset ve politikayla daha fazla ilgilenmek istiyordu Yine ayni yil ailesini Ankara da birakarak Istanbul a geldi ve Aziz Nesin le beraber Markopasa dergisini cikardi Markopasa ilk uc sayisinda tirajini artirarak yayin hayatina devam etti Daha sonra da mizahi yonunden cok siyasi yonuyle tartismalara neden oldu Ilerleyen donemlerde dergide cikan ve cogu imzasiz olan yazilardan oturu derginin sorumlulugunu ustlenen Sabahattin Ali ye davalar acildi Davaya konu olan yazilardan biri disindaki yazilar Aziz Nesin ve Rifat Ilgaz a aitti fakat derginin sorumlusu oldugu icin Sabahattin Ali hapis cezasina carptirildi Istanbul ve nde bir sure yatan yazar 10 Eylul 1947 tarihinde tahliye oldu Yine bu donemlerde Markopasa kapatildi bunu takiben de Merhum Pasa ve Malum Pasa gazeteleri cikartildi Ilerleyen donemlerde yazar hakkinda tekrar tutuklama karari cikartildi fakat tutuklama islemi gerceklesmedi Bu donemlerde Ali Baba dergisini cikardi ve Sirca Kosk adli oykusunu yayinladi Bu oyku Bakanlar Kurulu karariyla toplatildi kendisi de Sultanahmet Cezaevi ne gonderildi 31 Aralik 1947 tarihinde serbest kalan yazar ekonomik sikintilar cekti ve Ali Baba dergisi kapatildi Daha sonra nakliyecilik yapmak istedi ve Adalet Cimcoz un da yardimlariyla bir kamyon aldi Yazarin M Ali Cimcoz a anlattiklarina gore bu meslege baslamasinda sehirlerin sikici etkisinden kurtulmak yeni insanlar tanimak ve edebi eserleri icin malzeme toplamak gibi amaclar gutmesi etkiliydi Esi Aliye Ali bu donemler icin 1947 de Markopasa nin cikmasiyla hayatimiz bozuldu Yurt disina gitmek istiyordu Ingiltere veya Fransa ya falan ifadelerini kullanmistir Niyazi Berkes in aktardigi bilgiler Sabahattin Ali nin Fransa ya gitmek istedigini fakat kendisine pasaport verilmedigi yonundedir Nihayetinde Sabahattin Ali 1948 yili Mart ayi sonlarinda arabasinin tamirini yaptirdi ve Edirne ye peynir goturecegim diyerek M Ali Cimcoz la sabah bes civari vedalasarak ayrildi OlumuYazarin Egridere deki bustu Sabahattin Ali nin Edirne ye gitmekteki amaci peynir tasimak degil Bulgaristan sinirini asarak Avrupa ya ulasmakti Kendisine yasal yollardan pasaport verilmedigi icin kacak yollarla bu amacina ulasmaya calisti Bulgaristan sinirini denemeden once de Suriye sinirindan kacmak istedi fakat basarili olamadi Avrupa ya gitmek istedigi donemler ise hakkindaki davalarin aleyhinde seyrettigi zamanlardi Evinde kaldigi Mehmet Ali Cimcoz la vedalasirken asil amacini soylemedi Cunku Cimzoz un Milli Emniyet Hizmetleri MAH ajani oldugundan suphelenmekteydi Avrupa ya kacis icin kendisine yardim edecek kisi Uskudar Pasakapisi Cezaevi nden Berber Hasan di Berber Hasan Sabahattin Ali yi Ali Ertekin le tanistirdi Sabahattin Ali ye rehberlik edecek Ali Ertekin eski bir subaydi ve silah calmak sucundan ordudan ihrac edilmisti Sabahattin Ali ve Ali Ertekin tanistiktan bir sure sonra Kirklareli ne dogru kamyonla yol aldilar Kamyonda baslangicta uc kisi olsalar da sonradan sofor Salim i birakip yola devam ettiler Ali Ertekin Kirklareli Cumhuriyet Savciligina verdigi ifadede Sabahattin Ali nin siniri gectikten sonra Bulgaristan ve Rusya da calismalar yaparak Turkiye de komunist bir ihtilal cikaracagini soyledigi ve konusmalarindan onun kotu bir insan oldugunu dusundugu yer aldi Nokta dergisindeki bir roportajinda ise yol boyunca Sabahattin Ali yle tartistiklarini ifade etti Ilerleyen vakitlerde Ertekin Sabahattin Ali yi kitap okudugu sirada elindeki bir sopayla kafasina defalarca vurarak oldurdu Oldurmesine gerekce olarak da milli hislerini tahrik ettigini one surdu Ayrica Ali Ertekin in Milli Istihbarat Teskilati mensubu oldugu da iddia edilegeldi Sabahattin Ali nin bedenini bir coban buldu ve 16 Haziran 1948 gunu jandarmaya giderek durumu bildirdi Yapilan incelemeler sonucunda olunun kimligi teshis edilemedi Bu donemlerde Istanbul polisi Bulgaristan a adam kaciran bir sebekeyi yakaladi Sabahattin Ali yi olduren Ali Ertekin de bu sebekenin mensubuydu ve yakalaninca Sabahattin Ali yi oldurdugunu itiraf etti Ali Ertekin idam cezasiyla yargilanmasina ragmen dort yila hukum giydi kisa sure sonra da serbest kaldi Sabahattin Ali nin cesedi uzerinden cikan giysilerle Ali Ertekin in verdigi bilgiler dogrultusunda ele gecirilen esyalari yakin cevresi tarafindan teshis edildi Olumu uzerine farkli spekulasyonlar yapildi ve yazili medyada yasayip yasamadigina dair iddialar yer aldi Ayrica olum sekli ve olum yerine yonelik olarak da cesitli iddialar mevcuttur Rasuh Nuri Ileri Sabahattin Ali nin siniri gectigini sandigini bir yerde yakalanip ardindan da Kirklareli nde yargilandigi sirada iskenceden oldugunu one surdu Yalcin Kucuk ise Rasih Nuri Ileri ve Kemal Bayram Cukurkavakli nin iskencede oldu iddiasinin kahrolasi bir koylu ideolojisi ile one suruldugunu belirterek Sabahattin Ali nin kacakci sebekesine karsi emniyetle isbirligi yaptigini ve sinirda cikan bir catismada oldugunu iddia etti Yalcin Kucuk un diger bir iddiasi ise Sabahattin Ali yi Ali Ertekin in oldurmedigi ve sucun onun uzerine kaldigi yonundeydi Sabahattin Ali nin olumunun siyasi nedenlerden oldugunu savunanlar da vardir Arkadasi Aziz Nesin ise Sabahattin Ali yi MIT in oldurmedigini iddia ederek Ali nin kisisel kusurlari yuzunden olume gittigini soyledi Siyasal gorusleriSabahattin Ali dusunce hayatina Turkculuk dusuncesiyle basladi ve Ziya Gokalp i Milliyet askini gonullere serpen nebi diye niteledi Nihal Atsiz Sabahattin Ali nin Turk Ocaklari na gittigini ve oradaki ortama uygun siirler yazdigini soyledi Kendisinin komunizmle tanismasinin Almanya da oldugunu ve propaganda yaptigi iddiasiyla Turkiye ye geri gonderildigini iddia edenler vardir Fakat Nihal Atsiz in anlattigina gore Turkluge hakaret eden bir Alman i dovdugu icin Almanya dan geri gonderilmisti Sabahattin Ali Almanya donusunde hem Resimli Ay dergisinde hem de Atsiz Mecmua da siir ve yazilar yazdi Ayrica romantik karakterli oykuler yerine toplumsal icerikli oykulere yoneldi Kendisinin toplumcu gercekci yonuyle yazdigi oykuler Resimli Ay da takdir ve kabul gordu Bu durum Nazim Hikmet in Turk edebiyatinda oykucu olarak yalniz sen varsin tepkisiyle karsilik buldu Turk devlet buyuklerine hakaret ettigi iddiasiyla tutuklanmasinin ardindan tek parti yonetimine karsi daha sert ve elestirel bir uslup kullandi Hasan Izzettin Dinamo Sabahattin Ali nin tutuklulugu hakkinda Konya daki bu siir ihbari olmasaydi onun solculugu tatli bir gevezelik olarak kalacakti ifadelerini kullandi Nazim Hikmet ise 1952 yilinda Novoye Vremya gazetesinde yayinlanan bir yazisinda Sabahattin Ali nin Sovyetler Birligi ne derin bir sevgi besledigini iddia etti Sabahattin Ali Markopasa gibi yerlerde yazdigi yazilarinda yabanci sermayelerin Turkiye de ikinci kapitulasyonlar donemini baslatacagini ve ulke bagimsizligini etkileyecegini niteliksiz yoneticiler ve yari aydinlarin kendi cikarlari icin ulkeyi Amerikan ve Ingiliz emperyalizmine peskes cekecegini ve bunun tehlikeli sonuclar doguracagini soyleyerek millet idaresine dayali nitelikli siyasetler uretilmesi gerektigine degindi Bu konudaki bir gorusu su sekildedir Biz istiyoruz ki bu memlekette yapilan her is uc bes kisinin cikarina degil bu topraklari dolduran milyonlarin yararina olsun Biz istiyoruz ki bu topraklar ve onun uzerinde yasayan insanlar hicbir yabanci devletin oyuncagi olmasin Dunya islerinde politikamiz sunun bunun kolesi gibi pesinden gidilerek degil bu milletin selametini en iyi saglatacak yollari mustakil olarak secmek seklinde kendini gostersin Genel olarak tek parti yonetimine karsi sert ve elestirel bir tutum sergileyen Sabahattin Ali partinin calismalarini da baskici seklinde nitelendirdi Ayrica Bakanlar Kurulu tarafindan toplatilan Sirca Kosk adli eseri bu tutumundan izler tasimaktaydi Kendisinin irkcilik ve Turancilik gibi fikirler ile yozlasmis dini kaliplara yonelik yazilari da vardir Sabahattin Ali nin Marksist yonu de edebi eserlerine yansidi ancak bu dusunceleri bir yasam tarzi olarak gormemekteydi Kendisi bu yonu hakkinda cesitli elestirilerle karsi karsiya kaldi Girmek istedigi bir isci partisi ise kendisini guvenilir kabul etmeyerek onu parti uyeligine almadi Arkadasi Emir Turker de Sabahattin Ali yi oykuleri disinda Marksist bir yonunun olmamasini gerekce gostererek elestirdi Ayrica Samet Agaoglu ve M Ali Cimcoz da kendisini bu yonde elestiren diger isimlerdir Sanati ve edebi gorusleriSabahattin Ali ilk yillarinda sanati Icinde yasanan cemiyet sartlarinin suurlu veya suursuz bir ifadesi olarak yorumlamaktaydi Daha sonra da sanatin yalin bir yansitma isi olmasina karsi cikarak sanatin bir maksadi olmali degerlendirmesinde bulundu Bir mulakatinda ise sanatin insani yukseltmek ve daha iyiye goturmek disinda bir maksadinin olmadigini vurguladi Donemin sanatkarlarini eski gazelhanlar ve sahib i mezak olarak degerlendirdi halktan yana olmayan eserler verdiklerini yuksek zumreye hitap ettiklerini ve zamanla unutulup gideceklerinden bahsetti Yeni edebiyatcilarin da kalici olabilmeleri icin realist olmalari gerektigini soyledi 1938 yilinda kendisiyle yapilan bir soyleside ise siir hakkinda Bence siirin eskisi yenisi yoktur Iyi siir muhakkak ki insana bir sey ilave eder bu sey bazen tez olur bazen bizim manen daha genislememizi temin eden bir heyecan olur ifadelerini kullandi Sabahattin Ali oyku ve roman gibi turlerde kalici olabilmek icin secilen karakterlerin canli olmasini ve konularin guncelligini yitirmeyecek turden olmasi gerektigini savundu Edebi eserler uzerine yapilan eski yeni tartismasini ise luzumsuz olarak degerlendirdi eserlerin iyi kotu olceginde degerlendirilmesi onerisinde bulundu Bu onerisine ornek olarak da yeni ve kalitesiz yazarlar yerine eski ve kaliteli yazarlarin okunacagini hatta kendisinin Fuzuli ve Seyh Galip gibi isimleri okudugunu belirtti Yasar Nabi Nayir a gonderdigi bir mektubunda ise Orhan Veli Kanik in onculugunu yaptigi Garip hareketini halktan uzak luzumsuz ve anlasilmaz olarak degerlendirdi Dilde sadelige de buyuk onem veren Sabahattin Ali bu dusuncesini eserlerine de yansitti Dergide yazdigi bazi oykulerinin kitap olarak toplatilmasindan sonraki hali daha sade bir gorunume sahiptir Bir mektubunda da bazi hikayelerini sadelestirme geregi duydugunu yazdi Dilde sadelesmeyi desteklemekle beraber Oz Turkcede asiriya gidilmesine de karsi cikti dile yerlesen ve kaliplasan kelimelerin kullanilmasinin gerektigini dusundu Romanlari Sabahattin Ali nin uc romani once tefrika edildi ardindan da kitap olarak yayimlandi Ilk romani olan Kuyucakli Yusuf un gazetelerdeki tefrikasi zaman zaman kesintiye ugradi Roman Tan gazetesinde tamami tefrika edildikten sonra kitap olarak ilk kez 1937 yilinda basildi Icimizdeki Seytan adli romani Ulus gazetesinde seksen yedi bolum seklinde tefrika edildi 1940 yilinda ise kitap olarak basildi Hakikat gazetesinde tefrika edilen Kurk Mantolu Madonna romani ise Buyuk Hikaye basligi altinda toplamda elli gun olmak uzere kirk sekiz sayi seklinde yayimlandi Sabahattin Ali bu romanina Istanbul da bulunan Buyukdere asker cadirinda basladi ve romanini gunu gunune yazip gazeteye gonderdi Yedi Mesaleci Cevdet Kudret Solok Sabahattin Ali nin bu romani icin Luzumsuz Adam basligini dusunup sonra da vazgectigini dile getirdi Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali nin Kurk Mantolu Madonna yi ilk once bir oyku olarak yazdigini dile getirip basligini da Yirmi Sekiz seklinde koydugunu ve oykunun ilk sayfasini da kendisine gosterdigini dile getirdi Sabahattin Ali ye ait romanlarda ilk olarak bireysel temalar on plana cikar Isledigi bireysel konular sevgi ve ask kavramlaridir Bu kavramlardan sonra ikinci olarak evlilik temasi uzerinde yogunlasir Eserlerinde diger one cikan konular ise sosyal sorunlar iletisimsizlik ve yalnizliktir Sosyal ve toplumsal konulari islerken koylu isci mesai arkadasi esnaf ve memur gibi sifatlara sahip olan karakterler yer alir Aydin kesim insanlarina degindigi romanlarinda ise elestirel ve realist bir tavir sergiler Icimizdeki Seytan aydin kesime yonelik elestirel ifadelerinden izler tasimaktadir Kuyucakli Yusuf romaninda ask temasi on plana cikar Evlilik ile Anadolu nun sosyal ve ekonomik yapisi diger ana temalardir Icimizdeki Seytan ve Kurk Mantolu Madonna romanlarinda da one cikan tema ask ve evliliktir Bu evlilikler genelde saglikli bir seklide yurumedikleri gorunumunu verir Yazara ait uc romanin sonu birbirlerine benzemektedir Kurk Mantolu Madonna da Maria Puder ve Kuyucakli Yusuf da Muazzez karakteri romanin sonunda olen kisiler olurken Icimizdeki Seytan da ise Macide son olarak Bedri ye yonelir Romanlarindaki yozlasma konusu ise daha cok kirsal kesimde ele alinir Kuyucakli Yusuf taki Sahinde Haci Etem Sakir ve Hilmi Bey bir tur toplumsal yozlasmanin ornegidir Aydin kesimdeki yozlasmalara ise Icimizdeki Seytan romaninda deginir Romanda Omer in yakin cevresi belirli bir egitim gormus ve cesitli sifatlara sahip kisilerdir fakat davranislari sahip olduklari egitim ve sifatlari golgelemektedir Sabahattin Ali romanlarindaki kisileri konunun gectigi mekanlara gore secer Kuyucakli Yusuf ta koyluler kasabalilar memurlar Icimizdeki Seytan da yazar ogretmen ve profesor gibi sifatlara sahip kisiler Kurk Mantolu Madonna da ise Raif Bey in calistigi yerdeki arkadaslari Almanya da tanistigi kisiler ve asik oldugu Maria Puder roman kadrosunu olusturur Kuyucakli Yusuf romani en genis karakter kadrosuna sahip romanidir Uc romaninda Yusuf Omer ve Raif Efendi ana erkek kahramanlardir Sabahattin Ali romanlarinda erkek karakterler daha on plandadirlar fakat bu kisiler guclu ve etkin bir gorunume sahip degillerdir Ana erkek kahramanlarin ortak ozellikleri bulunduklari cevreye uyum saglayamamis kisiler olmalaridir Kisa surede ciddi degisimler yasayan bu karakterler olaylari yonlendirmede gucluk cekmektedirler Buna ornek olarak Yusuf karakterinin cozumu yakin cevresindekileri oldurmekte bulmasi veya Raif Bey karakterinin soguk havalarda saatlerce sokaklarda gezmesi verilebilir Romanlarin kapsadigi zaman dilimi farkliliklar gostermektedir Kuyucakli Yusuf ve Kurk Mantolu Madonna romanlarinda on iki ila on bes yillik bir zaman diliminde yasanan olaylar anlatilmaktadir Kuyucakli Yusuf ta olaylar ileriye dogru anlatilir ve ozet yontemiyle de zamanlar arasinda gecis yapilir Kurk Mantolu Madonna ise ileriye dogru yazilmamis olup geriye dogru giden bir anlatima sahiptir Icimizdeki Seytan romanindaki gelismeler ise yaklasik uc ile bes ay arasinda gerceklesir Romanlarindaki olaylarin gectigi mekanlar birbirlerine gore farklilik gostermektedir Kuyucakli Yusuf romanindaki mekan bir kasabayken Icimizdeki Seytan romaninda ise Istanbul dur Bu romanda deniz kenari ve cadde kaldirimlari da secilen mekanlardandir Roman karakterlerinden Macide nin Balikesirli olmasindan dolayi bu sehirden de kisaca soz edilmektedir Kurk Mantolu Madonna romaninda ise mekan olarak Berlin secilmistir Romanin sonlarina dogru ise olaylar Ankara da gecmektedir Ilk romani olan Kuyucakli Yusuf ta ise olaylar Kuyucak koyunde baslayip Edremit te devam eder Bu romanindaki diger mekanlar ise Burhaniye ilcesi ve Yusuf un tahsildarlik yaptigi koylerdir Kuyucakli Yusuf romani kirsal kesimde gectigi icin doga da mekan olarak kullanilmistir romanda bag ve bahceler karakterlerin toplu olarak bulundugu yerlerdir Oykuleri Sabahattin Ali nin 1935 te cikardigi ilk oyku kitabi Degirmen de on alti 1936 daki Kagni da on uc 1937 deki Ses de bes 1943 teki Yeni Dunya da on uc ve 1947 deki Sirca Kosk te on uc oyku olmak uzere toplamda altmis oykuye sahiptir Ardindan da son kitaplarinda dort oyku daha yayinlayarak bu sayiyi altmis dorde cikardi Romanlarinda oldugu gibi oykulerinde de donemin siyasi ve sosyal ozelliklerini gormek mumkundur Oykulerindeki temel kavramlar sevgi ask ve kirsal kesim sorunlaridir Kirsal kesimi isledigi oykulerinde cesitli toprak ve miras kavgalari gibi nedenlerden dolayi islenen cinayetlere de yer verir Sabahattin Ali oykulerinde one cikan konulardan birisi de hapishanelerdir Cesitli donemlerde farkli sebeplerden dolayi hapse atilan Sabahattin Ali bu yasantisini oykulerine de yansitir Bir Saka Candarma Bekir Duvar Kazlar ve Katil Osman adli oykulerinde hapishane yasami ve mahkumlar konusu uzerine durur Turk edebiyatinda toplumcu gercekci kisilerin basinda gelen Sabahattin Ali oykulerindeki karakterleri tasvir yoluyla anlatarak iyi veya kotu yanlarini ortaya koyar Oykulerindeki tasvirler romanlarinda oldugu gibi uzun ve ayrintili degildir Oykulerindeki karakterler ilk zamanlar hayvanlar olurken daha sonra cesitli insan tiplerini karakter olarak secer Kirlangiclar ve Bahtiyar Kopek adli oykulerinde karakter olarak hayvanlar daha agir basmaktadir Kirlangiclar adli oykusunde hicbir insan karakteri bulunmaz Sabahattin Ali bu eserinde birbirine asik olan iki kirlangicin hikayesini anlatir Bahtiyar Kopek adli eserinde insanlar bulunsa bile asil onemli rolu kopek karakterine verir Insanlari ve insan iliskilerini on plana cikardigi oykulerinde agirlikli olan karakterler erkektir Eserlerindeki erkek karakterleri daha hirsli ve daha yogun dusunen tipler olup genellikle issiz durumdadirlar Oyku karakterlerde en fazla ortaya cikan meslek grubu memurlardir Koyde gecen oykulerinde daha cok aga imam muhtar ve koylu insani gibi karakterler one cikar Kirsal kesimi anlattigi oykulerinde halkin tarlasini ve mahsullerini yoneten koyun agalari bulunur Agalar gerekirse cinayet isletir ve sucu baska birisinin uzerine yikar Hapishane oykulerinde ise cezaevi muduru jandarma ve gardiyan gibi karakterler on plandadir Oykulerinde kadin karakter sayisi azdir ve genellikle kadinlar ikinci plandadir Oykulerindeki kadinlar tarlada ve bahcede calisan camasirla ve ev hizmetiyle ugrasan tiplerdir Koy oykulerindeki kadinlar evlerine ve eslerine baglidir Sabahattin Ali Kazlar oykusunde hapiste olan esini rahat ettirebilmek icin komsusunun kazini calan kadinin hapse dusmesi olayini anlatir Oykulerinde guclu ve cekici gorunen kadin sayisi az da olsa vardir Bu kadinlar genellikle toplumca yadirganan yonleriyle ele alinir Istanbul da gecen oykulerinde ise guzel ve varlikli kadinlara rastlanir Oykulerindeki cocuklar ise genellikle bir fon degerindedir Oykulerindeki memur karakterleri genellikle yoksul gecim sikintisi yasayan silik ve etrafinca fazla onemsenmeyen insanlardir Memurlar genel olarak durust ve adil olmayan bir sekilde davranir Bir donem Almanca ogretmenligi de yapan Sabahattin Ali oykulerinde ogretmenlere de yer verir Ogretmenlerin iyi yanlarini daha cok gostermekle beraber olumsuz yanlarina da deginir Doktor karakterleri ise genellikle cikarci ve duyarsiz bir gorunum verir Oykulerindeki mekanlar agirlikli olarak Anadolu ve Istanbul dur Yurt disinda gecen oykulerine ornek olarak Kostence Guzellik Kralicesi adli yapiti verilebilir Bu yapit Romanya da baslar ve Berlin de devam eder Bir Gemici Hikayesi adli yapitinda ise mekan olarak Kizildeniz Sap Denizi ve Akdeniz kiyisinda bulunan Port Said kentinin adi gecmektedir Viyolonsel adli oykusu bir gemi kazasi sonucunda gelisir ve Afrika nin sig bir ormaninda gecer Sabahattin Ali nin Anadolu anlayisi genellikle Orta Anadolu ve Ege Bolgesi ile sinirlidir Bu sinirlamayi Kuyucakli Yusuf romaninda da gormek mumkundur Bazi oykulerinde mekan olarak doga one cikar Kapali mekanlara ise hastane otel han ve cezaevleri ornek gosterilebilir Oykulerinde yalin bir dili tercih eder Romanlarinda sik rastlanan ve gunumuzde cok kullanilmayan ifadelere oykulerinde daha az rastlanir Karakterleri konustururken yerel ifadeler ve sive ozelliklerini vermek zaman zaman tercih edilir Karakterlerin yerel agizlarini yansitirken olculu bir uslubu tercih eder Oykulerinde yerel olarak ifade edilebilecek argo sozcukler de bulunur Sabahattin Ali nin yazinsal olarak etkin oldugu doneminde Turkiye de harf inkilabi gerceklesmistir Turk dilindeki degisimler onun eserlerine de zamanla yansir Sabahattin Ali kendi siir ve oykuculugu hakkinda su ifadeleri kullanmistir Siir ve hikayelerim arasinda yazmis olmaktan utanacagim kadar kotuleri oldugunu biliyorum Bunlarin bir kisminin cocuk denecek bir yasta yazilmis olmalari bence bir mazeret degildir cunku bu cesit bir yaziyi bugun herhangi bir imzanin ustunde gorsem sahibini islah olmaz bir zevksizlik ve tam istidatsizlikla suclandirmakta tereddut etmem Bunlarin benim san at hayatimin gelismesini gostermesi bakimindan sadece kendim icin bir ehemmiyeti vardir ki bu da onlari baskalarina okutmak icin bir sebep olamaz Bir kere okuyucuyu onune sermis oldugum taraflarimi sonradan ortbas etmeye hakkim olmadigi kanaatindeyim ama boylece belki de eski bir hatayi devem ettirmekten baska bir sey yapmiyorum Iyiden kotuden ayirmak kulfetini okuyucuya biraktigim icin ozur dilerim Siir ve oyunlari Sabahattin Ali nin toplamda yetmisten fazla siiri bulunur Bu siirlerinden 28 tanesini Daglar ve Ruzgar adli kitabinda yayimladi Bu kitap yazarin 1931 1934 yillari arasinda yazdigi siirlerden olusmaktadir Ayrica kitabin on sozu de ona aittir Kitapta bulunan bes siir daha onceden dergilerde yayimlanmis olan siirleridir Diger siirler ise ilk kez bu kitapta yayinlandi 1926 1928 yillari arasinda yazdigi siirlerden 21 tanesini ise Kurbaganin Serenadi adli defterde topladi Almanya da eski harflerle yazilan bu defter zamanla el degistirmis olup son olarak da Asim Bezirci tarafindan muhafaza edildi Bu defterdeki sekiz siir daha onceden yayinlanmamis olan siirleridir Siirlerindeki temalar ise tipki romanlarinda oldugu gibi sevgi ve ask kavramlaridir Hapishaneleri konu edinen siirlerinde hapishane yasaminin zorlugu uzerinde dururken ask temasina ise tekrar deginir Karamsarlik bireysel yalnizlik bunalma ve kacis gibi konular da siirlerinin diger temalaridir Kisileri konu edinen siirlere de sahiptir bu kisiler babasi Selahattin Bey Mustafa Kemal Ataturk Abdulkadir Geylani ve Ziya Gokalp tir Sinop Hapishanesi ndeyken Hapishane Sarkisi adiyla olusturdugu bes parcalik bir siir butunu bulunur Bu siirler birden bese kadar numaralandirilmis sekildedir ve ilerleyen yillarda ise Ahmet Kaya Zulfu Livaneli ve Edip Akbayram gibi isimler tarafindan bestelenmistir Sabahattin Ali siirleri ucluk dortluk ve daha degisik sayida dizeden olusan bentlerden olusur Bazi siirleri duz uyak biciminde yazilmistir Gazel Naziresi Terkib i Bend Risalesi Mesnevi baslikli siirlerindeyse Divan siiri gelenekleri gorulur Ucluklerle kurulan siir sayisi dokuz dortluklerle kurulan siir sayisi elli serbest olcudeki siirlerinin sayisi dokuzdur fakat bu dokuz siirden sadece Sokakta Kalan Adam adli siir olcusuz ve uyaksiz olarak yazilmistir Gazel Naziresi Terkib i Benci Risalesi ve Mesnevi adli siirlerinde aruz olcusu kullanirken diger yetmis iki siirinde ise hece olcusunu tercih etmistir Genellikle hecenin sekizli kalibiyla siirler yazmistir Daglar ve Ruzgar adli kitapta bulunan siirlerden biri haric geriye kalan siirlerin cogu hecenin sekizli kalibiyla yazilmistir Sabahattin Ali nin tercih ettigi siir kaliplarindan bir digeri ise on dortlu kaliptir bu tarzda ise yirmi siir yazmistir Bu kaliplarin disinda bazi siirlerinde yedili on birli on uclu kaliplari kullanmistir Kurbaga adli iki dizeden olusan siirde ise on yedili kalibi tercih etmistir Sabahattin Ali ye ait Esirler adinda yayimlanmis tek bir oyun mevcuttur Bu oyun bir tablo ve uc perdeden olusmaktadir ve Turk tarihindeki Kursad Ihtilali nden esinlenilerek yazilmistir Sabahattin Ali Ayse Sitki Ihlal e yazdigi mektuplarinda bu oyundan sikca soz eder Mektuplarinda oyunu bitirdigini ve Ayse Sitki Ihlal e okumasi icin gonderecegini belirtir Bir baska mektubunda Esirler oyununu Pertev Naili Boratav araciligi ile Muhsin Ertugrul a verilmesini ister 15 Ocak 1934 tarihli bir mektubunda ise oyunun Ulvi Cemal Erkin tarafindan bestelendigini ve muzik ogretmenligi ogrencileri ile oynanmasinin kararlastirildigi yazar EtkisiSabahattin Ali Turk edebiyatinin onde gelen yazarlarindan biridir Sait Faik Abasiyanik ile beraber kendisinden sonraki Turk oykuculugune yon vermistir bu iki yazarin dogrultusunda iki oykuculuk gelenegi gelismistir Sabahattin Ali cizgisinde yazan yazarlar arasinda Yasar Kemal Orhan Kemal Kemal Tahir Kemal Bilbasar Samim Kocagoz Ilhan Tarus gosterilir Genel olarak toplumcu gercekci yazarlar kategorisine dahil edilmektedir Kurk Mantolu Madonna Icimizdeki Seytan ve Kuyucakli Yusuf romanlari Turk edebiyatinin onemli yapi taslarindandir Ozellikle Kurk Mantolu Madonna Turkiye de en cok okunan kitaplarin basinda gelmektedir Turk Kutuphaneciler Dernegi nin yayimladigi istatistiklere gore 2015 yilinda Turkiye de en cok okunan kitaptir Romanin bu denli populer olmasinin altinda okullarda ogrencilere onerilmesi ve sosyal medyada cok fazla paylasim almasi gibi nedenler vardir Almanca Arapca Rusca Ingilizce Ispanyolca ve Italyanca gibi cesitli dillere cevirilen Kurk Mantolu MadonnaIran gibi Islamist ulkelerde bazi kisimlarinda sansure ugramistir Ingilizce cevirisi Maureen Freely ve Alexander Dawe tarafindan yapilan ve onsozu David Selim Sayers tarafindan yazilan roman Ahmet Hamdi Tanpinar in Saatleri Ayarlama Enstitusu disinda Penguin Classics serisinden yayimlanan tek Turk romanidir Kuyucakli Yusuf romaniysa aralarinda Yasar Kemal ve Fakir Baykurt un da bulundugu koy cevresini konu edinen roman yazarlari uzerinde etki sahibi olmustur Samim Kocagoz un Onbinlerin Donusu romani da Icimizdeki Seytanlar etkisinde yazilmistir Kocagoz lisedeyken Sabahattin Ali nin eserlerini okumus yazarin bambaska bir acidan baktigini ve eserlerinin edebiyatimizin gecmisi icinde gelip durulan buyuk bir asama teskil ettigini dusunmus ve etkisi altinda kalmistir Turkiye Cumhuriyeti Milli Egitim Bakanligi tarafindan ortaogretim ogrencilerine tavsiye edilen ve MEB 100 temel eserden biri olan Kuyucakli Yusuf ile yazarin Hanende Melek Hasanboguldu Komik i Sehir Kagni Ses Gramofon Avrat ve Ayran gibi hikayeleri Metin Erksan Yilmaz Duru ve Feyzi Tuna gibi yonetmenlerce sinema ve televizyona uyarlandi Aldirma Gonul Leylim Ley Cocuklar Gibi Kiz Kaciran ve Goklerde Kartal Gibiyim adli siirleri ise Ahmet Kaya Sezen Aksu Nukhet Duru Volkan Konak Edip Akbayram ve Zulfu Livaneli gibi sanatcilarca bestelendi Surec icerisinde populer kulturun bir ogesi olan yazarin hayati ve eserleri akademik olarak bircok kez incelendi Ramazan Korkmaz 1991 tarihli Sabahattin Ali Insan ve Eser adindaki doktora tezini daha sonra kitaplastirdi Sevengul Sonmez A dan Z ye Sabahattin Ali kitabi ile genis capli bir calisma yayimladi Hifzi Topuz ise yazar hakkindaki Basin One Egilmesin adli eseriyle Orhan Kemal Roman Armagani odulunu kazandi Ayrica yazarin yakin cevresinden Kemal Bayram Cukurkavakli Asim Bezirci ve kizi Filiz Ali nin de benzer calismalari mevcuttur Turk Kutuphaneciler Dernegi nin 2017 yilinda universite kutuphanelerinden en cok odunc alinan kitaplar listesinde yazarin Kurk Mantolu Madonna si ikinci sirada yer aldi Eser 2018 yilinda da hem universite kutuphanelerinden hem de bin 146 halk kutuphanesinden Resat Nuri Guntekin in Calikusu romani ile beraber en cok odunc alinan kitap oldu Hece dergisi 2018 Ocak sayisinda Susturulamayan Ses Sabahattin Ali baslikli bir ozel sayi cikardi Ozel sayinin editorlugunu Ramazan Korkmaz ve Ibrahim Tuzer yapti Yapi Kredi Yayinlari 14 Subat 2018 27 Nisan 2018 tarihleri arasinda Istanbul da Sehirlere Alisamadi Sabahattin Ali nin Sehirleri adli sergiyi organize etti Kuratorlugunu Sevengul Sonmez in yaptigi sergide Ali nin hayatindan kesitler yasadigi sehirler bu sehirlere dair gorusleri ve cesitli fotograflar gosterildi Sergi de Sabahattin Ali Arsivi nden cikan yeni belgeler Tarih Vakfi Arsivi ve Omer M Koc Koleksiyonu ndaki belgeler kullanildi Eylul 2023 te Gokcer Tahincioglu nun yazari oldugu Sabahattin Ali yi Ben Oldurdum adli roman Iletisim Yayinlari tarafindan yayimlandi Eserde Sabahattin Ali cinayetine iliskin muhtelif fisleme belgeleri ve cinayete iliskin belgeler yayimlandi Yazar bu eserinde bir cesit gazeteci metodolojisini edebi kurguyla birlestirdi Yayin haklari tartismasi Ali nin eserleri olumunu takiben gecen 70 yilin ardindan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu da ilgili madde geregince kamu mali oldu Olum tarihinin kesin olarak bilinmemesi kayitlara daha ileri bir tarihte girilen olum tarihi ve eserlerinin bir donem yasakli olmasi nedeniyle yazarin ailesi ilgili yasanin degismesi ve bu ozel duruma bir istisna uygulanmasi talebinde bulundular Onk Ajans araciligiyla Yapi Kredi Yayinlari nda bulunan yayin haklarinin kamu mali olmasinin ardindan 26 yayinevi Sabahattin Ali kitaplarini basmaya basladi Bu basimlarda yazarin ailesinden izin alinmadan kullanilan fotograflar kapak tasarimlari biyografi sunumu yayin kalitesi gibi konular tartisma konusu oldu EserleriVikipedi nin kardes projelerinden Sabahattin Ali hakkinda daha fazla bilgi edininCommons ta dosyalarVikisoz de alintilarVikikaynak ta belgeler Roman1937 Kuyucakli Yusuf 1940 Icimizdeki Seytan 1943 Kurk Mantolu MadonnaOyku1935 Degirmen 1936 Kagni 1937 Ses 1943 Yeni Dunya 1947 Sirca KoskSiir1934 Daglar ve Ruzgar 1937 Kurbaganin Serenadi 1937 Oteki SiirlerOyun1936 EsirlerNotlar Osmanli Imparatorlugu nda bir alayin hesap islerine bakan kisi Nihal Atsiz ve Sabahattin Ali nin ortak tanidigi Ayse Sitki Sabahattin Ali nin yakin cevresinden olan bir tarih ogretmenidir ve Ali ona bir donem ilgi duymustur Ali nin kendisine gonderdigi 67 mektubun tamami eski harflidir Ilhan bu mektuplari Oktay Akbal in onerisi ile yeni harflere cevirerek yayimlamistir bkz 1 1 Aralik 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde 2 8 Agustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kursad Ihtilali Turklerin Cin esaretinde oldugu yillarda Kursad ve 40 kusur arkadasinin Cin sarayini basarak imparatoru esir almalari ve sonrasinda carpisarak olmelerini iceren basarisiz olmasina karsin sonraki donemlerde bagimsizlik fikrini atesleyen bir efsanedir KaynakcaOzel Govsa Ibrahim Alaettin 1946 Turk Meshurlari Ansiklopedisi Yedigun Nesriyat s 332 OCLC 7193074 a b Laslo Filiz Ali Ozkirimli Atilla 1979 Sabahattin Ali Istanbul Cem Yayinlari s 320 Korkmaz Ramazan 1991 Sabahattin Ali Insan ve Eser Doktora Elazig Firat Universitesi s 3 a b Nesin Aziz 11 Subat 1949 Sabahattin Ali Bibliyografyasi Gelincik 1 s 12 Atsiz Nihal 1940 Icimizdeki Seytanlar Istanbul Arkadas Kitabevi s 4 5 OCLC 75618403 Korkmaz 1997 s 4 Korkmaz 1997 s 5 Ertuzun 1985 s 20 Korkmaz 1997 s 6 Ali Sabahattin Hep Genc Kalacagim 2008 bas Yapi Kredi Yayinlari s 361 ISBN 9789750814099 Yazar Mehmet Behcet 1938 Edebiyatcilarimiz ve Turk edebiyati Istanbul Istanbul Kanaat Kitabevi s 372 OCLC 20773697 Solok Cevdet Kudret 1 Haziran 1966 Sabahattin Ali Konusunda Aydinliga Dogru Varlik 671 s 7 Korkmaz 1997 s 7 Laslo Filiz Ali Ozkirimli Atilla 1979 a g e s 321 Bezirci Asim 1987 Sabahattin Ali Istanbul Cinar Yayinlari s 15 ISBN 978 9753480352 Bezirci 1987 s 15 Akpak Unsal Mart 1973 Sabah Yildizi Yansima 15 s 187 Boratav Pertev Naili 1982 Folklar ve Edebiyat I Istanbul s 440 ISBN 9789944795890 Laslo Filiz Ali Ozkirimli Atilla 1979 a g e s 304 Korkmaz 1997 s 11 12 Bezirci 1987 s 18 19 Aksel Malik 1977 Istanbul un Ortasi Istanbul Kultur ve Turizm Bakanligi Yayinlari s 250 ISBN 9751724198 Bozdag Erdal PDF Dicle Universitesi Edebiyat Fakultesi Turk Dili ve Edebiyati Bolumu s 1080 1081 7 Mayis 2017 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 20 Nisan 2017 Korkmaz 1997 s 13 14 Ertuzun Resit Mazhar 1985 Sabahattin Ali Olayinin Gercegi Benim Bildigim Sabahattin Ali Istanbul Gur Yayinlari s 13 OCLC 13990468 Bezirci 1987 s 23 24 Bezirci 1987 s 25 Korkmaz 1997 s 15 16 Korkmaz 1997 s 17 a b c d Togar Melahat Ali Filiz Ozkirimli Atilla 1979 Arkadasim Sabahattin Ali Istanbul s 60 61 62 63 Korkmaz 1997 s 18 Bezirci 1987 s 29 a b Atsiz 1940 s 5 Yigit Mehmet Fatih 2014 Erken Donem Cumhuriyet Turkiye sinde Ulus Insa Sureci ve Atsiz Mecmua Ornegi Yuksek Lisans Istanbul Istanbul Universitesi s 78 Korkmaz 1997 s 19 20 Bezirci 1987 s 55 Vakit 25 Mayis 1931 s 1 Vakit 27 Mayis 1931 s 1 Korkmaz 1997 s 20 21 Radikal 4 Agustos 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 31 Mayis 2016 BirGun 8 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 4 Eylul 2016 Ali Kocatepe 7 Nisan 2013 Yeni Asir 22 Subat 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 4 Eylul 2016 Ertuzun 1985 s 40 Boratav Pertev Naili 1982 Folklar ve Edebiyat II Istanbul Adam Yayincilik s 445 ISBN 9754181055 Korkmaz 1997 s 21 soL 11 Subat 2012 21 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 19 Nisan 2017 Korkmaz 1997 s 22 Ilhan Ayse Sitki Akin Dogan Iki Gozum Ayse Bilgi Yayinevi s 55 56 ISBN 975494637X Tasan Berin Ocak 1976 Sabahattin Ali Sinop ta Soyut 87 s 45 45 a b Korkmaz 1997 s 24 Ali 2005 s 140 a b Korkmaz 1997 s 25 27 Ali Sabahattin 15 Ocak 1934 Benim Askim siir Varlik 13 s 201 Ali 2005 s 140 41 42 43 44 45 Cukurkavakli Kemal Bayram 1978 Sabahattin Ali Olayi Bir Devletin Faili Malum Cinayeti Ankara s 182 204 ISBN 9786056296604 Korkmaz 1997 s 27 28 a b Korkmaz 1997 s 29 Korkmaz 1997 s 30 Bezirci 1987 s 30 Sertel Sabiha 1966 Roman Gibi istanbul Belge Yayinlari s 240 241 ISBN 9789750727054 Atsiz 1940 s 1 16 Ali Aliye Ali Filiz Ozkirimli Atilla Ed Birlikte Oldugumuz Gunler s 36 37 Cukurkavakli 2012 s 301 Cukurkavakli 2012 s 164 a b Cukurkavakli 2012 s 360 Atsiz Nihal 1 Nisan 1944 Basvekil Saracoglu Sukru ye Ikinci Acik Mektup Orhun 16 s 2 3 ulkuocaklari org tr 9 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 27 Eylul 2016 Erer Tekin 1985 Basinda Kavgalar Istanbul Rek Tur Kitap Servisi s 94 95 OCLC 23553339 a b Cukurkavakli 2012 s 150 151 Aydin Uzerine Tezler IV Istanbul Mizrak 1986 s 223 224 ISBN 6054339044 Erer 1985 s 105 Sertkaya Osman F 1987 PDF Ankara Kultur ve Turizm Bakanligi Yayinlari s 8 ISBN 9751701252 14 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 20 Nisan 2017 Erer 1985 s 109 Basaran M Aralik 1968 Sabahattin Ali Hasanoglan da Yeni Ufuklar 211 s 20 22 Erer 1985 s 174 Sertel Zekeriya 1978 Hatirladiklarim Istanbul Remzi Kitabevi s 276 ISBN 9751407699 Korkmaz 1997 s 37 38 Adatepe M Kemal PDF s 1 5 20 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 20 Nisan 2017 Sirca Kosk Bakanlar Kurulu Karariyla Toplatildi Basdan 31 Agustos 1948 s 1 Korkmaz 1997 s 39 40 Ababey Durin Sen Can Ed 23 Mart 1986 Sabahattin Ali nin Son Saatleri Karanlikta Iki Golge Katil ve Kurban Nokta 11 s 53 Muradoglu Abdullah Kasim 2011 Muhalif Sabahattin Ali ye sinirda devlet iskencesi Yeni Safak 22 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 20 Nisan 2017 a b Sabahattin Ali nin Katili Araniyor Yeni Sabah 13 Ocak 1949 s 1 3 Aksam 26 Haziran 1949 s 2 Korkmaz 1997 s 42 43 Sabahattin Ali nin Katili Anlatiyor Yeni Sabah 13 Ocak 1949 s 3 Sabahattin Ali Olduruldu Hergun 12 Ocak 1949 s 1 3 Hergun 29 Mart 1949 s 1 Korkmaz 1997 s 42 43 44 Rasuh Nuri Ileri 13 Mart 1978 Sabahattin Ali Nasil Olduruldu Vatan s 2 Kucuk Yalcin 1985 Bilim ve Edebiyat Istanbul Ithaki Yayinlari s 269 304 ISBN 9758725750 Cukurkavakli 2012 s 354 Atsiz 1940 s 4 Korkmaz 1997 s 50 51 Cukurkavakli 2012 s 73 Nazim Hikmet 1952 Savas Eri ve Yazar Sabahattin Ali Novoye Vremya Korkmaz 1997 s 53 Ali Sabahattin Ne Istiyoruz Markopasa 10 s 1 Cukurkavakli 2012 s 55 Korkmaz 1997 s 53 54 a b Resit Muzaffer 15 Mart 1936 Sabahattin Ali Ile Bir Konusma Varlik 651 s 264 a b Aygun Ihsan Gencler Diyorlar ki Anket Yucel 8 I Tesrin 1935 s 57 Korkmaz 1997 s 48 Nazif Umran 1 Kanun 1938 Sabahattin Ali Ile Bir Konusma Varlik 108 s 566 Nazif Umran 1938 a g y s 566 Nayir Yasar Nabi 1972 Dost Mektuplar Mektuplariyla Edebiyatcilarimiz Istanbul s 85 OCLC 581846052 Korkmaz 1997 s 49 Sonmez Sevengul 12 Mart 2013 Radikal Kitap 7 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 20 Nisan 2017 a b c d e Korkmaz 1997 s 223 286 Gunes Zeliha PDF Anadolu Universitesi Edebiyat Fakultesi Sosyal Bilimler Dergisi 2000 2001 s 1 21 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 12 Nisan 2017 Aydogan Bedri 2014 PDF Adana ISBN 978975487196 8 4 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 22 Mayis 2016 a b c d e f g Korkmaz 1997 s 64 222 Gur Bensu Funda Sabahattin Ali Oykuculugu Ankara Hacettepe Universitesi 9 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Karaca Alaattin PDF s 1 12 3 Haziran 2018 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 18 Haziran 2016 Sabahattin Ali 2002 Degirmen Istanbul Yapi Kredi Yayinlari s 9 ISBN 9750806603 a b c d e f Korkmaz 1997 s 288 310 Gumus Semih Oykunun Kedi Gozu Can Yayinlari 1 Aralik 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Kasim 2017 Sukran Kurdakul 1994 Cagdas Turk edebiyati Cumhuriyet donemi Oyku roman deneme elestiri edebiyat tarihi tiyatro dusun 4 cilt Bilgi Yayinevi s 177 Sonmez Sevengul Ed 2008 Kamyon Secme Oykuler Yapi Kredi Yayinlari s 125 Mehmet Onur Hasdenoglu Eylul 2008 PDF IKU 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi erisim tarihi 20 Nisan 2017 Ozen Burcu 3 Haziran 2016 Sozcu 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 12 Nisan 2017 Kurk Mantolu Madonna hakkinda bilinmesi gereken 10 sey NTV 2 Nisan 2017 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 20 Nisan 2017 Kurk Mantolu Madonna ya opusmek yasak Hurriyet 2 Nisan 2017 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 20 Nisan 2017 Ali Sabahattin Madonna in a Fur Coat Ingilizce 4 Ocak 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Ocak 2023 Ertop Konur Nisan 1977 Sabahattin Ali Toplumcu gercekci hikaye ve romanin gelisimine katkida bulunan usta yazar 70 dogum yildonumunde PDF Milliyet Sanat ss 7 10 1 Aralik 2017 tarihinde kaynagindan PDF erisim tarihi 20 Kasim 2017 Tas Songul 1998 Samim Kocagoz yazar eser uslup Turkiye Cumhuriyeti Kultur Bakanligi s 13 100 Temel Eser 3 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Azap yolu 1967 imdb com 22 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Kuyucakli Yusuf imdb com 22 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Hanende Melek 1975 imdb com 22 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Sabahattin Ali siiri oldugunu bilmediginiz 10 bilinen sarki t24 17 Ekim 2016 20 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Muratpasa da Populer Kultur Konusmalari Basladi Milliyet 19 Ekim 2016 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 Dogu Pinar Sabahattin Ali yi seviyorsak sebebi var t24 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Nisan 2017 a b Korkmaz 1997 s 389 397 idefix 13 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 12 Nisan 2017 Evrennsel 9 Nisan 2017 15 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi erisim tarihi 12 Nisan 2017 Orhan Kemal Roman Armagani Hifzi Topuz a verildi Milliyet 1 Haziran 2007 3 Haziran 2007 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 12 Kasim 2012 Milliyet Sanat 18 Temmuz 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Temmuz 2018 Gecen yil en cok Sabahattin Ali ve Resat Nuri Guntekin okundu Anadolu Ajansi 16 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Nisan 2018 Hizlan Dogan Sabahattin Ali ozel sayisi Hurriyet 18 Temmuz 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Temmuz 2018 CNN Turk 30 Nisan 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 30 Nisan 2018 Hizlan Dogan Sabahattin Ali nin sehirleri Hurriyet 30 Nisan 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Nisan 2018 Akgemci Esra 21 Eylul 2023 K24 28 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Eylul 2023 Gazete Duvar 11 Eylul 2023 28 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Eylul 2023 Sabahattin Ali icin istisna yapilmali Milliyet 12 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Subat 2019 Diken 12 Subat 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 12 Subat 2019 Semercioglu Can Kafeinsiz kahve ve Sabahattin Ali siz Kurk Mantolu Madonna T24 12 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Subat 2019 GenelKorkmaz Ramazan 1997 Sabahattin Ali Insan ve Eser Elazig Firat Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Yayimlanmis Doktora Tezi s 372 Bezirci Asim 1987 Sabahattin Ali Istanbul Cinar Yayinlari s 280 ISBN 9789757837831 Ertuzun Resit Mazhar 1985 Sabahattin Ali Olayinin Gercegi Benim Bildigim Sabahattin Ali Istanbul Gur Yayinlari s 175 OCLC 13990468 Ali Sabahattin 2005 Iki Gozum Ayse Sabahattin Ali nin Ozel Mektuplari Istanbul Bilgi Yayinevi s 320 ISBN 975494637X Erer Tekin 1985 Basinda Kavgalar Istanbul Rek Tur Kitap Servisi s 300 Atsiz Nihal 1940 Icimizdeki Seytanlar Istanbul Irfan Yayinlari s 16 ISBN 975371064X Cukurkavakli Kemal Bayram 2012 Sabahattin Ali Olayi Bir Devletin Faili Malum Cinayeti Istanbul Tanyeri Kitap s 394 OCLC 833404405