Bu maddenin daha doğru ve güvenilir bilgi sunması için güncellenmesi gerekmektedir. Daha fazla bilgi için bakınız. |
Şizofreni (Yunanca: σχίζειν s’chizein "bölünmek, yarılmak, ayrılmak, parçalanmak" ve φρήν phrēn "akıl, ruh, huy, hissiyat"), benzer belirtilere sahip birtakım ruhsal hastalıklardır.
Şizofreni | |
---|---|
Şizofreni teşhisi konulmuş bir kişinin işlemeli kumaşı | |
Uzmanlık | Psikiyatri, klinik psikoloji |
Belirtiler | Çoğunlukla işitsel halüsinasyonlar, delüzyonlar, paranoya, düşüncenin bulanıklaşması |
Komplikasyon | İntihar, kalp hastalıkları, yaşam tarzı bozuklukları |
Süre | Kronik |
Nedenleri | Çevresel ve kalıtsal etkenler |
Risk faktörü | Aile öyküsü, ergenlikte Cannabis kullanımı, kış sonu veya erken baharda doğanlar, gebelik sorunlarıyla doğanlar, normalden yaşlı babaların çocukları, kentte doğup büyüyenler |
Ayırıcı tanı | Madde kullanımı, Huntington's hastalığı, bipolar bozukluk, otizm, borderline kişilik bozukluğu |
Tedavi | Antipsikotikler |
Sıklık | ~0.5% |
Ölüm | yaklaşık 17000 (2015) |
Hastalık, algılama ve düşünme yetilerinde meydana gelen bozukluklara bağlı olarak kişinin davranışlarında da değişime, bozulmalara yol açar. Bu bozulmalar, şizofreni hastasının kendisini rahatsız etmeye başlayan dış dünyadan bağımsız, kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi kendine yeni bir dünya kurmasına neden olur.
Diğer yaygın belirtiler arasında halüsinasyonlar (tipik olarak sesler duymak), sanrılar (yani paranoya), düşünce bozukluğu, tecrit ve duygusal küntlük yer alır. Şizofreni hastalarının çoğunda, özellikle madde kullanım bozuklukları, duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi ruhsal bozukluklar da vardır.
Şizofreni kelimesi, Yunanca ayrık veya bölünmüş anlamına gelen "şizo" (schizein, Yunanca: σχίζειν) ve akıl anlamına gelen "frenos" (phrēn, phren- Yunanca: φρήν, φρεν-) sözcüklerinin birleşiminden gelir. Anlatılmak istenen kişinin iki kişilikli olması değil, aynı anda iki farklı gerçekliğe inanmasıdır. "Gerçek gerçeklik" normal, sıradan bir insanın algılamasına denk düşerken, "ikinci gerçeklik" sağlıklı bir insanın anlayamayacağı, çoğu kez belli bir sisteme dayalı bir gerçekliktir.
Şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı genel nüfusta %0,5-1'dir. Ancak kan bağı olan akrabaları arasında şizofreni hastaları bulunanlarda, şizofreni görülme sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. Tamamen aynı genetiğe sahip tek yumurta ikizleri üzerindeki çalışmalar, bir kardeşte hastalığın var oluşunda, diğer kardeşte de %83 oranında hastalığın görüldüğünü ortaya koymuştur. Yapılan çalışma tek yumurta ikizi kardeşlerin aynı kültürel ve çevresel faktörlerle yetiştiği yönüyle eleştiri almıştır. Ayrıca aynı çalışmada vakaların teşhis edildiği ortalama yaş 28,9 olarak saptanmıştır.
Şizofrenide genetik faktörlerin rolü iyi tanımlanmış olmakla beraber, bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesi ile oluşur. Yani şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı bir hastalıktır.
Günümüzde şizofreni tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım yararlı bulunmaktadır. Güncel tedavide temelde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra psikoterapiler ve diğer psikososyal yaklaşımlara da başvurulmaktadır. Antipsikotik ilaçların şizofrenide dopamin varsayımını doğrular biçimde dopamin üzerinden etki ettikleri düşünülmektedir. Hastalığın özellikle akut döneminde hastaların hastanede yatarak tedavi görmesi gerekebilir.
Birçok alt tipi bulunan şizofreni çok değişik gidiş ve sonlanış gösteren süreğen bir bozukluktur. Şizofrenide hastalığın gidişi her birey için farklı biçimde gelişebilir. Hastalığın popüler kültürdeki olumsuz imajına rağmen, hastaların çok büyük kısmı tedaviden fayda görebilirler. Buna karşılık şizofreni hastalarının yaklaşık %25-30'unda, ne tür sağaltım yapılırsa yapılsın, belirgin bir iyileşme görülmez ve bu hastalarda ciddi ölçüde yetiyitimi olabilir.
Tarihçe
20. yüzyılın başlarına kadar henüz psikolojik hastalıkların tasnif edildiği sistematik bir düzenleme yapılmamıştı. Hastalık ilk olarak 1853 yılında Bénédict Morel tarafından, genç erişkin ve gençleri etkileyen bir sendrom olarak tanımlanmış ve démence précoce (Fransızca: "erken bunama") ismiyle adlandırıldı. Bu kavram, 1891'de Arnold Pick tarafından psikozu olan bir hastanın vaka raporunda kullanıldı. Yine 19'uncu yüzyılda hebefreni ve katatoni gibi şizofreni türleri de tanımlanmıştır.
1893'te Alman ruh hekimi Emil Kraepelin, duygudurum bozuklukları ve démence précoce ve benzeri zihinsel hastalıkların sınıflandırılmasında yeni bir yaklaşım geliştirdi. Kraepelin, dementia praecox'ın esasen bir beyin hastalığı olduğuna ve bilhassa dementia yani bunamanın ileri yaşta gelişen diğer formlarından farklı bir çeşidi olduğuna inanıyordu. Ayrıca, Kraepelin paranoid ve basit tiplerini de eklemiş ve hepsini bir tanı altında toplamıştır. Bu tanıya göre hastalıkta erken başlama ve bunama olması gerekmektedir. Ancak bu tanım hastalığı erken başlama ve bunama gerektiren dar bir alanda sınırlamaktadır. 20. yüzyılda İsviçreli Eugen Bleuler hastalığın erken yaşlarda başlamasının ve bunamayla sonuçlanmasının zorunlu olmadığını ortaya koymuştur. Bu hastalıkta hastanın ruhsal hayatındaki yarılmaya önem veren Bleuler, schizophrenia (şizofreni) terimini önermiştir. Günümüzde şizofreni tek bir hastalık türü olarak görülmemekte; bir bozukluklar kümesi olarak kabul edilmektedir.
Şizofreni terimi ilk olarak 1908 yılında İsviçreli Eugen Bleuler tarafından kişilik, düşünce, hafıza ve algılamadaki fonksiyonel ayrılmayı tarif etmek için kullanılmıştır. Bleuler, Kraepelin'in ileri sürdüğü gibi her hastada yıkımın ("detoriorasyon"un) olmadığını; duygu, düşünce ve davranışta yarılmayı (skizis) ortaya atmıştır. Bleuler, hastalığın etkilerini temel ve ikincil belirtiler olmak üzere iki kümeye ayırmıştır. Şizofrenide çağrışımlarda (Assosiasyonda) enkoherans (çağrışımlarda sapma, parçalanma ve yarılma), duygulanımda (Affektivitede) kısıtlılık (küntlük), duygu düşünce ve davranışta ikilemler (Ambivalans), kişinin dış alemden çekilerek kendi iç alemine dönmesi (Autism) 4A belirtisinin olduğu birincil; hezeyan, halüsinasyonlar ve diğer belirtileri ikincil belirtiler olarak değerlendirmiştir. Bleuler'e göre temel belirtiler her şizofreni hastasında bulunması gereken belirtilerdir. İkincil belirtiler ise temel belirtilerin üzerine eklenen belirtilerdir ve başka ruhsal hastalıklarda da görülebilmektedir.
Alman psikiyatr Kurt Schneider şizofreninin tanısı ve bu hastalığı anlama ile ilgili birçok çalışma yaptı ve şizofreni hastalığını diğer psikoz türlerinden ayırmaya çalıştı. Çalışmaları sonucunda hastalığın belirtilerini birincil ve ikincil dereceden semptomlar olmak üzere ikiye ayırdı. Günümüzde bu tanımların yerini DSM-IV ve ICD-10 tarafından yapılan tanımlamalar almıştır.
Önleme
Şizofreninin önlenmesi zordur çünkü bozukluğun daha sonraki gelişimi için güvenilir belirteçler yoktur. 2011 yılı itibarıyla şizofreninin prodrom aşamasındaki hastaların tedavi edilmesinin fayda sağlayıp sağlamadığı belirsizdir. Psikoza yönelik erken müdahale programlarının uygulanmasındaki artış ile altta yatan ampirik kanıtlar arasında bir tutarsızlık var.
2009 yılı itibarıyla, ilk dönem psikozu olan kişilere erken müdahalenin kısa vadeli sonuçları iyileştirebileceğine dair bazı kanıtlar vardır, ancak beş yıl sonra bu önlemlerin çok az faydası vardır.Bilişsel davranışçı terapi, yüksek risk altındaki kişilerde bir yıl sonra psikoz riskini azaltabilir ve bu grupta Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmelliği Enstitüsü (NICE) tarafından önerilmektedir. Bir başka önleyici tedbir, esrar, kokain ve amfetaminler de dahil olmak üzere bozukluğun gelişimiyle ilişkilendirilen ilaçlardan kaçınmaktır.
İlk atak psikozdan sonra antipsikotikler reçete edilir ve remisyondan sonra nüksetmeyi önlemek için koruyucu bakım kullanımına devam edilir. Ancak bazı kişilerin tek bir atak sonrasında iyileşebildiği ve uzun süreli antipsikotik kullanımına gerek kalmayacağı kabul edilmektedir ancak bu grubu tanımlamanın bir yolu yoktur.
Hastalığın görülme sıklığı ve yaygınlığı
Şizofrenin ömür boyu görülme sıklığı -hayatlarının herhangi bir evresinde başlamak üzere- genel nüfusta %0,5-1'dir. Şizofreni her toplumda ve her türlü sosyo-ekonomik sınıfta görülmektedir. Kadın-erkek arasında sıklık bakımından önemli bir fark görülmemekle beraber kadınlarda başlangıç yaşı (26-32), erkeklerdeki başlangıç yaşından (20-28) daha geç olmakta ve genellikle erkeklere göre daha iyi bir gidiş göstermektedir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde sıklığı gelişmiş ülkelere göre daha düşüktür. Son yıllarda çok geç yaşlarda başlangıçlı şizofreni üzerine yayınlar görülse de, hastalığın genellikle gençlik çağında başladığı kabul edilmektedir. Geç ya da çok geç başlayan şizofreniler üzerinde araştırma yapan bir grubun görüş birliğini içeren son rapora göre 40 yaşından sonra başlayan şizofreni hastalığının geç-başlangıçlı şizofreni; 60 yaşından sonra başlayanların ise çok geç-başlangıçlı şizofreni-benzeri psikoz olarak tanımlanması önerilmektedir. Erken başlangıçlılarda (çocukluk dönemi başlangıçlı) ise kalıtımın görece daha önemli etken olduğu sanılmaktadır. Ayrıca çocukluk çağında başlayan şizofreniyi ayrı bir hastalık türü olan çocukluk şizofrenisinden ayırt etmek gerekmektedir.
Belirti ve bulgular
Hastalık öncesi kişilik ve uyum
Şizofrenik hastalar hastalık öncesi sessiz, arkadaşı az, yalnızlığı seven, tuhaf, güvensiz kişilerdir. Bu özellikler ayırıcı tanıda yardımcı olmaktadır. Aileler genelde çocuklarının hastalık başlamadan önce hep çalışan, sessiz, uyumlu, arkadaşsız olduklarını anlatırlar. Şayet hasta bu özelliklere uymuyorsa tanı için duygudurum bozuklukları gibi diğer hastalıklar düşünülmelidir. Şizofreni, daha önce de belirtildiği gibi, çoğunlukla 18-25 yaşlarında her çeşit psikolojik stresle başlayabilir. Kişinin benliğine darbeler, delikanlılık çağında dürtülerin aşırı şiddet kazanması, cinsel ya da saldırgan dürtülere karşı denetim zayıflığı gibi durumlara, psikozun başlamasından önce sık rastlanmaktadır.
Klinik belirti ve bulgular
Şizofrenide bilinç ve yönelim genellikle yerindedir. Zekâ seviyesinde belirgin bir gerileme olmasa da, soyutlama yetisinde zayıflamanın ve belirgin bir yıkımın görüldüğü kimi süreğen hastalarda zekâ seviyesinde de eksilme, gerileme, azalma olduğu izlenimi edinilebilir. Örneğin hastanın ilgisi kolayca dağılabilir, sorulara yanıtları geç ya da yanlış olabilir. Son yıllarda temelde var olan negatif belirtilerin baskın olduğu şizofreni türlerinde bir eksiklik sendromundan söz edilmekte ve bu türlerde beyin patolojisinin incelenmesine ağırlık verilmektedir. Eksiklik sendromu, bilişsel yetilerdeki eksikliklerdir. Bu sendrom, "kalıcı ve başka nedenlere bağlı olmayan, özgün, olumsuz belirtiler" olarak tanımlanmaktadır.
Şizofrenide; içgörü, düşüncelerin içeriği ve oluşturulması, duyguların deneyimlenmesi ve ifade edilmesi, algılama, davranışlar ve bilişsel işlevler gibi birçok alanda belirtiler ortaya çıkabilir. Şizofreni heterojen görünümlü bir hastalık olduğu için tipik bir genel görünüme sahip değildir; bazı hastalarda bazı belirtiler ortaya çıkarken, diğerlerinde başka belirtiler olabilir.
- Düşünce akışı ve içeriği ile ilişkili belirti ve bulgular: Şizofrenide düşünce içeriği ile ilişkili olarak ortaya çıkan belirtilerin en önemlisi hezeyanlardır. Hezeyanlar aksine kanıtlarla ve mantık yoluyla çürütülmesine rağmen kişinin inanmayı sürdürdüğü, kişinin kültürü, dini ve eğitimi ile ilişkili olarak normal kabul edilemeyecek türden yanlış inanışlardır. Şizofrenide ortaya çıkan hezeyanlar arasında referans (üzerine alınma), etkilenme, kıskançlık, perseküsyon (kişiye zarar verileceği), büyüklük, erotomani (başkalarının kendisine âşık olduğu), düşüncelerinin değiştirildiği, çalındığı veya yayınlandığı temalı olanlar sayılabilir. Düşüncenin oluşturulması ve akışındaki değişiklikler arasında düşüncelerde azalma, düşünce blokları (düşünce akışının aniden kesintiye uğraması), çağrışımlarda dağınıklık, konuşma yapısının tümüyle kaybolması gibi belirtiler bulunur.
- Algı ile ilişkili belirti ve bulgular: Şizofrenide sıklıkla ortaya çıkan belirtiler arasında varsanı (halüsinasyon) ve yanılsama (illüzyon) sayılabilir. Şizofrenide halüsinasyonlar en sık işitsel olmakla birlikte beş duyunun da varsanısı olabilir. Şizofrenide, işitsel halüsinasyonlardan özellikle kişinin davranışları hakkında yorumlarda bulunan konuşmalar duyma ve iki kişinin yine hastanın davranışları hakkında konuştuğunu duyma şeklinde olanlar sıktır.
- Duyguların deneyimlenmesi ve ifade edilmesi ile ilişkili belirti ve bulgular: Kişinin duygusal yaşantısındaki çeşitliliğin azalması olarak ifade edilebilecek affektif veya duygusal küntlük ve kişinin hezeyanlarla ilişkili bir duygudurum içinde olması şizofrenide görülebilecek duygusal değişiklikler arasında sayılabilir.
- Bilişsel işlevlerle ilişkili belirti ve bulgular: Özellikle kronik gidişli hastalarda bilişsel işlevlerle ilgili bozulmalar, hastalığın ilk tanımlandığı yıllarda "dementia preacox" (erken bunama) ismi ile anılmasına sebep olacak kadar belirgin olabilir.
Hastaların çoğunda içgörü yoksunluğu da görülen belirtiler arasında yer alır. Kısıtlı anlamıyla içgörü kişinin içinde bulunduğu hastalık ve bunun belirtileri hakkında gerçekçi bir kavrayışa sahip olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü'nün 1979'da yayınladığı verilere göre akut şizofrenide en sık görülen belirti içgörü yoksunluğudur. Bu durumdaki hastalar hasta olduklarını düşünmezler. Tedavide büyük handikapa yol açtığından, içgörü yoksunluğu büyük öneme sahiptir.
Pozitif ve negatif semptomlar
Şizofreninin seyri sırasında ortaya çıkan belirtiler ayrıca negatif ve pozitif olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. Pozitif belirtiler normalin dışında fazlalık, aşırılık ve sapmalar olarak ortaya çıkan belirtilerdir. Negatifler ise normal işlevlerde azalma, eksiklik gösteren belirtilerdir. Şizofreni heterojen görünümlü bir hastalık olduğu için tipik bir genel görünüme sahip değildir.
- Pozitif semptomlar: Varsanı, sanrı, sürekli ağlama ya da gülme, evham, kendini tanıyamamak, heyecan, sıkıntı, kuşku, güvensizlik, düşmanca düşünceler, her şeyi üstüne alınma, sese ve renklere aşırı duyarlılık, aşırı derecede konuşma, kafiyeli konuşma ve anlatma isteği, anlatımda kopukluk gibi normalin üstünde aşırı semptomlardır.
- Negatif semptomlar: Güçsüzlük, Duyarsızlık, Apragmatizm, spontane olamama, insanlardan kaçma, konuşmada bozukluk, duygulanımda eksiklik, yaşamdan zevk alamama (anhedoni), uğraştığı işe kayıtsızlık, dış görünüşü önemsememe, bakımsızlık, kendini bulunduğu ortamdan ya da insanlardan yalıtılmışlık hissi gibi normal işlevlerde azalma ile giden semptomlardır.
Teşhis
Bleuler'a göre temel ve ikincil belirtiler
Hastalığın etkilerini temel ve ikincil belirtiler olmak üzere iki kümeye ayırmıştır. Temel belirtiler her şizofrenikte bulunması gereken belirtilerdir. İkincil belirtiler temel belirtilerin üzerine eklenen belirtilerdir. İkincil belirtiler başka ruhsal hastalıklarda da görülebilmektedir.
- Temel belirtiler (4 A belirtisi olarak bilinir);
- Duygulanımda bozukluk (Affect)
- Ambivalans (Ambivalance; karşıt duyguların birlikte yaşanması)
- Otizm (Autism)
- Çağrışımlarda (Association) bozukluk
- Bilinç, yönelim ve bellekte temel bozuklukların olmayışı
- İkincil belirtiler;
- Sanrılar, yanılsamalar
- Varsanılar
- Devinim (hareket) bozuklukları
Kurt Schneider'e göre birinci sıra belirtiler
- Somatik pasivite (bedensel edilgenlik olgusu).
- Düşünce çalınması, düşünce sokulması, düşünce yayınlanması (düşüncelerin başkalarınca okunması, çevreye yayılması),
- Sanrısal algılama.
- Duygu, düşünce ve dürtülerin dış güçlerce etkilenip denetlendiği duygusu
- Genel olarak gerçeklikten uzaklaşma, farkındalık yetisini kaybetme.
- İşitme varsanıları
- Kendi düşüncelerinin yüksek sesle söylendiğini işitme.
- Kendisine emir veren, yönlendiren seslerin işitilmesi.
- Kendisiyle kavga eden, tartışan seslerin işitilmesi.
Bu belirtiler daha çok ABCD semptomları olarak hatırlanır. İşitme halüsinasyonları (İng. Auditory hallucinations), düşünce yayınlanması (Broadcasting of thought), düşüncelerinin kontrol edildiği düşüncesi (Controlled thought (delusions of control)), sanrısal algılama (Delusional perception).
DSM IV'e göre tanımlama
Amerikan Psikiyatri Derneği'nin Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-IV kılavuzuna göre şizofreni tanısını koyabilmek için;
- Tipik semptomlar: 2 veya daha fazla bulunmalı, her biri bir aydan uzun sürmeli (şayet semptomlar tedavi ile geriledi ise daha az sürse de kabul edilebilir)
- Duygulanımda küntleşme
- Varsanı (halüsinasyonlar)
- Sanrı
- Dezorganize konuşma (konuşmada düzen bozukluğu)
- Dezorganize (çok dağınık) davranış (ör; uygunsuz giyinme, sık sık ağlama) veya katatonik davranış
- Negatif semptomlar (konuşmanın ve istencin azalması gibi)
- Toplumsal ve iş uyumunda bozukluk
Bunlardan iki ya da daha fazlasının hastada bulunması zorunludur. Bu belirtiler en az bir ay sürmüş olmalıdır.
Şizofreni tanısı koyabilmek için tipik semptomlara ek olarak;
- Toplumsal ve iş yaşamında bozukluk
- Süre: Hastalık belirtileri en az 6 ay sürmeli
- Şizoaffektif bozukluk ve duygudurum bozukluğu olmaması
- Fiziksel tıbbi bir duruma ya da madde/ilaç kullanmaya bağlı olmaması
- Yaygın gelişimsel bozukluk öyküsü olduğunda varsanıların, sanrıların en az bir ay devam etmesi gerekmektedir.
Şizofreni tipleri
DSM-IV sınıflamasına göre şizofreni beş alt tip ihtiva etmektedir:
- Paranoid tür: Bazen dine aşırı düşkünlük, metafizik, filozofik ya da cinsel uğraşlar görülür. Rahatsızlığı kabul etmez, belirtileri gizlemeye çalışır, sanrıları yüzünden savunmaya geçer ve toplumdan uzaklaşırlar. Düşünce bozuklukları baskındır. Kötülük görme sanrıları, büyüklük sanrıları, etkilenme fikir ve sanrıları, alınganlık, kuşkuculuk bu türde sık görülen düşünce bozukluklarıdır. Başlangıcı genellikle yavaş ve daha geç yaştadır. (DSM kodu 295.3/ICD kodu F20.0)
- Dezorganize (Hebefrenik) tür: Düşünce ve devinim bozuklukları baskındır. Kişilikte dağılma ve yıkım hızlıdır. Hasta kendi özel dünyasında yaşar. Davranışlar ilkel ve çocuksudur. Kısa zamanda duygusal tepkilerde oynamalar (labilite), yüzeysellik, uygunsuzluk, sözcük uydurma (neolojizm), tutarsız sanrılar, yineleyici basmakalıp konuşmalar, ayrıca varsanılar daha sonra ortaya çıkmaktadır. Başlangıcı genç yaşta akut, renkli pozitif belirtilerle başlamaktadır. DSM kodlamasında dezorganize; ICD kodlamasında ise hebefrenik şizofreni olarak geçer. (DSM kodu 295.1/ICD kodu F20.1)
- Katatonik tür: Devinim (hareket) bozuklukları baskındır. Dış çevre ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de çevrede olup bitenleri tanımakta ve kaydetmektedir. Hastalar belli bir duruşta uzun süre kalır ve dışarıdan gelen tepkilere yanıt vermez (donakalma), katatonik dalgınlık, katatonik taşkınlık, karşıtçılık gibi belirtiler görülmektedir. Başlangıcı çoğunlukla 15-25 yaş arasında ve aniden olmaktadır. (DSM kodu 295.2/ICD kodu F20.2)
- Ayrışmamış tür: Paranoid, dezorganize ve katatonik tür ayrışmamıştır. (DSM kodu 295.9/ICD kodu F20.3)
- Kalıntı (Rezidüel) tür: Daha çok negatif belirtilerin baskın olduğu süreğen şizofrenik bozukluktur. Değişmeye karşı istek ve ilgi azdır. Duygu küntlüğü, vurdumduymazlık, girişim ve eylem azlığı, toplumdan kopukluk, düşüncede somutlaşma ve fakirleşme, kendine iyi bakmama gibi negatif belirtiler gözlenir. Bir ya da birkaç aktif şizofrenik depreşmeden sonra başlamaktadır. (DSM kodu 295.6/ICD kodu F20.5)
ICD-10 sınıflama sisteminde ise bu türlere ek olarak iki alt tip daha vardır.
- Şizofreni-ardı çökkünlük: Şizofrenik depreşmenin ardından hasta çok belirgin çökkünlüğe girebilir. Daha çok negatif belirtiler bulunmakla birlikte pozitif belirtiler de gözlenir. Kalıntı şizofreniden ayırmak zor olabilir. Ayırıcı tanı için hasta öyküsü önemlidir. (ICD kodu F20.4)
- Basit şizofreni: Sinsi ve yavaş başlayan ve daha çok negatif belirtilerin baskın olduğu şizofreni türüdür. Genellikle sanrılar, varsanılar, hareket bozuklukları görülmez. Kalıntı şizofreniden ayrımı öykü ile yapılır. (ICD kodu F20.6)
Ayırıcı tanı
- Belli Organik Nedenli Psikozlar: Genellikle belli fiziksel ve yerel bulgu vermeyen organik beyin sendromlarında önemli belirtiler bilişsel yetilerdeki bozukluklarla ilgilidir. Oysa şizofrenide genellikle bilinç, yönelim, bellek, zeka alanında çok belirgin bozukluk olmaz. Epilepsi ve toksik etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kimi beyin hastalıklarında, şizofreniye özgü düşünce ve davranış biçiminin uzun sürmemesi ayırıcı tanıda önemlidir. Toksik etkenlerle ortaya çıkan ve şizofreniden ayırt edilmesi gereken psikozlarda asıl ayırıcı tanı ilaç alışkanlığı öyküsüdür.
- Şizofreniye Benzer Psikozlar:
- Psödo-psikoz'da genellikle başlangıç ağır, akut ruhsal travmayla birden kısa sürede olur ve klinik görünüm çok renklidir. Hastanın belirtilerinde yapaylık, delilik oyunu oynadığı izlenim, belirgin birincil ve ikincil kazançların bulunması, kısa sürmesi ve aileden alınan bilgide içine kapanık olmayan bir kişilik yapısı ve uyum biçimi gibi ipuçları ayırıcı tanıya yardımcı olmaktadır.
- Şizofreniye benzediği bildirilen ve kimi toplumlara özgü ruhsal bozukluklar olarak tanımlanan Amok, Latah, Wihtiko çılgınlıkları ağır, akut psikoz durumlardır.
- Yaygın gelişimsel bozukluklar olarak bilinen otizm ve Asperger sendromu gibi hastalıklar çocukluğun erken dönemlerinde başlarlar ve yetişkin yaşa dek kendilerine özgü belirtileri taşırlar.
- Kimi orta veya hafif zeka geriliklerinde varsanılar, sanrılar ve acayip davranışlarda akut çılgınlık durumları ortaya çıkabilir ve bunlar kronikleşebilir. Zeka geriliği durumunun saptanmasıyla şizofreniden ayrılır.
- Paranoid Bozukluklar: Sanrıları çoğu kez oldukça düzenli hatta inandırıcı gibidir. Şizofrenide ise sanrılar dağınık, tutarsız, acayiptir.
- Duygudurum Bozuklukları: Bu bozukluklarda temel olarak şizofrenideki dereistik düşünce yapısı, otistik yaşam biçimi görülmez.
- Psikonevrozlar: Genellikle gerçeği değerlendirme yetisi bozulmaz ve şizofrenide görülen ağır dereistik düşünce görülmez.
Gidiş ve sonlanış
Şizofreni çok değişik gidiş ve sonlanış gösteren süreğen bir bozukluktur. Gidiş ve sonlanışın değerlendirilebilmesi için genellikle şu ölçütler kullanılır: hastalığın belirtileri, iş uyumu, toplumsal uyumu, hastaneye yatış sayısı ve süresi, bilişsel yetileri, genel sağlığı, özkıyım (intihar).
Olumlu gidiş göstergeleri:
- Başlangıcın birden, renkli pozitif belirtilerle gelişmesi.
- Hastalığın ortaya çıkmasında ağır çevresel stres etkenlerinin fazlalığı.
- Hastalığın türünün katatonik veya şizo-affektif olması.
- Aile ortamının düzenli, duygu dışavurumunun düşük olması.
- Sağaltıma erken dönemde başlanan, düzenli devam eden durumlar.
- Gelişmekte olan ülkelerde şizofreni prognozu gelişmiş ülkelere göre daha iyidir.
Olumsuz gidiş göstergeleri:
- Hastalığın erken yaşta başlaması ve gelişmesi.
- Hastalık öncesi kişiliğin şizoid ya da şizotipal oluşu, belirtilerin sinsi ve yavaş ortaya çıkışı.
- Hastaneye yatma sayısının çok, yatma sürelerinin uzun, iyileşme durumlarının kısa olması.
- Negatif belirtilerin baskın olması.
- Ailede kalıtımsal yükümlülüğün (kalıtımsal yatkınlık, ailede hasta birey olması) yüksek olması.
- Aile ortamının bozuk, duygu dışavurumunun yüksek oluşu.
- Hastanın kendisinden, ailenin ve çevrenin hastadan beklentilerinin yüksek ve aşırı baskılı olması.
Beklentiler yükseldikçe ve hastalar bunu karşılayamadıkça düş kırıklarına bağlı öfke ve üzüntü tepkilerinin daha şiddetli olması beklenir. Bu nedenle ailenin hasta hakkındaki emellerini daha gerçekçi, alçak gönüllü bir düzeye çekmesi sağlanmalıdır. Bunun sağaltımda da önemli bir yeri vardır.
Şizofreniklerde intihar akut dönemlerde hiç beklenmedik anda birden olabilir. Bazı ağır negatif belirtili, yetiyitimli süreğen hastalar planlayarak kendilerine kıyabilir. Şizofreniklerde özkıyım riskini artıran faktörler arasında; erkek olma, bekarlık, işsizlik, toplumdan yalıtılmış olmak, çökkünlük, çaresizlik, önemli bir yitim ve ilaç/madde bağımlılığı sayılabilir.
Hastalığın oluşum nedenleri
Şizofreni araştırmalarında büyük ilerlemelere rağmen hastalık için spesifik etiyolojik faktörler veya patogenik süreçler kesin olarak tanımlanamamıştır. Etiyoloji üzerindeki görüşler eskiden beri organik ve psikososyal olmak üzere iki ana kümede tartışılmış olsa da, 20-30 yıldan beri şizofreni giderek artan bir yaygınlıkla beynin bir gelişim bozukluğu olarak kabul edilmektedir. Hastalığın asıl nedeninin henüz kanıtlanamamış bir beyin bozukluğu olduğu görüşü kesinlik kazansa bile, bu rahatsızlığın ortaya çıkışında ve zaman zaman görülen alevlenmelerde çevresel-zihinsel etkenlerin varlığı da önemsenmektedir. Şizofreni tek tip bir hastalık değildir. Böyle bir hastalıkta çok değişik oluş nedenlerinin bulunması doğaldır. Organik yönden yapılan araştırmaların yanı sıra psikolojik ve çevresel etkenlerin araştırılması da önemli bir konu olmuştur. Organik bir etiyolojinin gösterilmeyişi, nedenin psikososyal olduğunu kanıtlamaz ancak, çevresel etkenler açık biçimde gösterilebildiği zaman anlam kazanabilir.
Psikososyal etkenler
Sinaptik bağlantıların budanması, öğrenme ve beyin yoğrulması gibi önemli biyolojik oluşumlarda erken dönemde yaşanan psikososyal olayların önemli bir rolü vardır. Şizofreninin temelini teşkil ettiği farz edilen nörobiyolojik hasarların biraz olsun düzeltilmesinde hatta iyileştirilmesinde rehabilitasyonun çok önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. Günümüzde şizofreninin oluş nedeni hakkında Nörodejeneratif ve Nörogelişimsel olmak üzere iki önemli kuram vardır. Son zamanlarda nörogelişimsel kuram giderek güçlenmektedir.
Şizofreninin her şeyden önce biyolojik bir hastalık olduğuna inanılmaktadır. Bununla beraber şizofreni, oluşumunda hem çevresel hem de kalıtımın rol oynadığı kompleks bir hastalıktır. Tek bir nedeni yoktur, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi ile oluşur. Şizofreniye yatkınlık kalıtımsal olmakla birlikte, bozukluğun akut krizler halinde su yüzüne çıkmasında en önemli etkenler şunlardır;[]
- LSD gibi halüsinojen maddelerin kullanımı.[]
- Concerta ve Ritalin gibi DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların etken maddesi olan Metilfenidat, aşırı doz kullanımı veya doktor kontrolü dışında kullanımı ile şizofreniye zemin hazırlamaktadır.
- Hamilelikte komplikasyonlar.
- Duygusal anlamda etkileyebilecek olaylar (Kazalar, kayıplar).
- Evlilik, hamilelik dönemi.
- Stres, travma ya da aşırı derecede mutlu edebilecek olaylar.
Genetik faktörler
Aile araştırmaları
Genel nüfusta %0,5-1 arasında bulunan şizofreni sıklık oranı, şizofreni hastası kişinin birinci derecedeki akrabalarında yaklaşık %10’dur, yani hastanın birinci derecedeki akrabaları için risk genel popülasyon için olanın 10-20 katı kadardır. Akrabalık uzaklaştıkça bu oran düşmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalardan elde edilen veriler şizofrenide kalıtımsal bir etkenin bulunduğu görüşünü desteklemektedir. Fakat aile araştırmalarından elde edilen veriler, hem genetik mekanizmayı hem de yakın çevrenin neden olabileceği etkiyi içermektedir. Bu etkileri birbirinden ayırabilmek için evlat edinme araştırmaları ve ikiz araştırmaları yapılmıştır.
İkiz araştırmaları
Değişik ülkelerde yapılan araştırmalar, tek yumurta ikizlerindeki konkordansın çift yumurta ikizlerinden çok daha yüksek olduğunu göstermiştir. Örneğin; konkordans oranı yaklaşık %50 olan tek yumurta ikizleri (monozigotik ikizler) ve %10-14 olan çift yumurta ikizleri (dizigotik ikizlerle) yapılan araştırmada, kalıtılabilirlik %80 olarak gösterilmektedir.
Evlat edinme araştırmaları
Kalıtımın yanı sıra çevrenin de hastalık üzerine etkisini anlatmak için evlat edinme araştırmaları yapılmıştır. Bu araştırmalarda biyolojik ana-babası şizofrenik olan ve başkalarına evlat olarak verilen çocuklarda şizofreni oranı belirgin olarak yüksek bulunmuştur.
Moleküler genetik
Günümüzde yapılan çalışmalarla artık bir risk etkeni olarak kalıtımın yeri kesinleşmiştir. Fakat hastalığın hassas bölgedeki basit bir pozisyon değişikliğinden mi, eksik penetransa sahip tek bir genden mi, değişik genlerden mi kaynaklandığı henüz açıklığa kavuşmamıştır. Nonmendelian kalıtıma uyan bu hastalıkta eksik penetrans ve çoklu gen kuramı olasıdır.
Klasik aile, ikiz, evlat edinme çalışmalarının yanı sıra son yıllarda moleküler genetik çalışmaları da gitgide artmaktadır. Genetik belirleyiciler üzerinde yapılan çalışmalarda 5. kromozom, 11. kromozomda bulunan DRD2 (Dopamin-2) reseptörünün yerleşme noktası ve X kromozomları incelenmiş, fakat çalışmalar henüz bir sonuç vermemiştir. Bağlantı dengesizliği üzerinde yapılan çalışmalar ise şizofrenide birden çok genin etkili olabileceği görüşüne dayanmaktadır. Bu çalışmalarda özellikle, sinaptik yayılım ve postsinaptik reseptör kontrolünü etkileyen DTNBP1, nöronal migrasyon ve beyin gelişiminde önemli rolleri olan NRG1, 1q42.1 bölgesinde bulunan DISC1 ve DISC2 (dısrupted ın schizopherenia) genleri ve ayrıca 22q11 silme sendromunun şizofreni için oldukça yüksek bir riske sahip olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca dopaminin salınımını kontrol eden COMT (Katekol-O-metiltransferaz) kodlanmasını sağlayan gen üzerinde de çalışmalar vardır. Bütün bu genler nörogelişimsel süreç, anormal sinaptik bağlantılar ve bozuk nörotransmitter salınımı ile ilişkilidir.
Biyokimyasal faktörler
Hücresel iletişim ve antipsikotik ilaçların farmokolojik işlevleri hakkındaki bu bilgiler; dopamin, noradrenalin, seratonin, asetilkolin, glutamat, nöromodülatör proteinler ve bunların reseptörleri hakkında biyokimyasal hipotezlerin ortaya atılmasına katkıda bulunmuştur.
Dopamin varsayımı
Şizofreninin fizyopatolojisinde dopamin varsayımı 1960-1970'lerden bu yana sayısız araştırmaya konu olmuştur. Bunun nedeni üç önemli bulguya dayanmaktadır:
- Amfetamin, kokain, levodopa ve metilfenidat gibi dopamin aktivitesini artıran maddeler şizofreninin bazı yönlerine benzeyen paranoid psikoza yol açarlar.
- Şizofreniklerin tedavisinde kullanılan nöroleptiklerin antipsikotik etkisiyle bunların DA2 reseptörlerine bağlanma gücü arasında ilişki görülmüştür.
- Şizofreni hastalarının ölüm ardı (post-mortem) ve PET (Pozitron emisyon tomografisi) incelemelerinde beyinde DA2 benzeri reseptörlerin yoğunluğunda artma olduğu gösterilmiştir.
Dopamin varsayımının altında yatan gözlem, kimi şizofreni hastalarında; mezolimbik, mezokortikal ya da nigrostriatal dopaminerjik nöronlarda göreceli bir etkinlik artmasıdır. Şizofrenide görülen sanrı, varsanı, düşünce bozukluğu, düzensiz davranışlar gibi pozitif belirtiler bu artma ile açıklanmaya çalışılmıştır. Etkili nöroleptikler özellikle DA2reseptörlerine ket vurarak (inhibe ederek) dopamin artımını önler ve bu yolla pozitif belirtileri düzeltirler. Fakat duygularda küntleşme, ilgisizlik, aldırmazlık, toplumdan çekilme, düşünce fakirliği gibi negatif belirtileri daha yoğun olan hastalar nöroleptiklerden fazla yararlanamamaktadır. Bunun nedeni, bu hastalarda beyin neokorteksinde negatif belirtilere yol açan dopamin reseptör sayısı ve aktivitesinde azalmalardır. Bu konuda yapılan çalışmalarla prefrontal kortekste dopamin salınımını sağlayan COMT (katekol-O-metiltransferaz) enziminde kalıtımsal bir bozukluk olduğu gözlemlenmeye çalışılmıştır.
Glutamat varsayımı
Glutamat beyinde en fazla işlevi olan nörotransmitterlerden biridir. Araştırmalar bir uyarıcı aminoasit olan glutamat aracılığıyla beyinde gerçekleştirilen nöral iletimin şizofreniklerde bozuk olabileceğini göstermektedir. Bazı araştırmalarda şizofrenide hipokampustaki N-metil-D-aspartat reseptörlerinde glutamerjik etkinlikte bir eksiklik olduğu görülmüştür. Bu konuda araştırmalar henüz kesin bir sonuca ulaşmış değildir.
Glutamat hipotezine göre; glutamatın şizofreni patofizyolojisindeki yeri majör glutaminerjik reseptör olan N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptör kompleksinde glutaminerjik etkinlikte bir eksiklik; glutaminerjik, dopaminerjik, GABA sistemleri arasındaki ilişkiler; fensiklidinin neden olduğu akut ve kronik etkilere dayanmaktadır. NMDA'nın antogonisti olan fensiklidinin kısa dönemli uygulanımı şizofrenide görülen pozitif ve negatif belirtilere yol açmakta, kronik uygulanımı ise prefrontal kortekste hipodopaminerjik durumu doğurmakta ve negatif belirtilere neden olmaktadır.
Serotonin ve Noradrenalin varsayımları
Şizofreniklerin bir kesiminde beyinde ve beyin-omurilik sıvısında noradrenalin arttığı ve bu yolla dopaminerjik yayılımın çoğaldığı bildirilmiştir. Fakat noradrenalin yıkım ürünü olan MHPG üzerindeki çalışmalar bir sonuç vermemektedir.
Serotonin reseptörlerini bloke edici etkisi yüksek olan klozapin süregen şizofrenik hastalarda olumlu etki göstermektedir. Dopaminerjik ve serotonerjik dizgeler anatomik olarak birbirine bağlantılıdır ve işlevsel olarak birbirleriyle etkileşim içindedirler. Henüz serotoninin şizofrenideki yeri aydınlatılamamıştır.
Noradrenalin ve serotonin üzerine yapılan araştırmalar dopamin varsayımına karşı değil, onu tamamlamaya yöneliktir. Bu araştırmalar kesin bir sonuca ulaşamamıştır.
Beyinde yapısal ve işlevsel bozukluklar
Beynin belli bir ya da birkaç bölgesinde birinci derece sorumlu özgül bir bozukluk henüz saptanamamıştır. Araştırmalar şizofreninin daha çok beynin iletim devrelerinde bir bozukluk olabileceğini göstermektedir. Şizofreniklerde genel beyin hacminde küçülme bulunmuştur. Bu eksilmenin nedeninin nörodejeneratif bir bozukluk mu, nöro-gelişimsel bir bozukluk mu olduğu tartışılmaktadır. Son yıllardaki incelemelerin çoğu, nörodejeneratif bozukluktan ziyâde nörogelişimsel bozukluk görüşünü desteklemektedir.
Araştırma verilerine göre; frontal lobda küçülme, talamusun algıları süzme ve ayıklama işlevinde bozukluk, prefrontal korteks ve serebellum arasındaki devrelerde bozukluk vardır. Yapılan araştırmalarla süregen şizofrenik hastalarda uyaranların beyne ulaşırken karşılaştıkları süzgeçte ve girdi ayarlamasında bir yetersizlik olduğu, bu nedenle beyne çok fazla bilgi iletildiği, ama hastanın bu bilgileri uyum amacıyla ayıklayamadığı ve bütünleştiremediği anlaşılmaktadır. Şizofreniklerde temelde bir bilgi-işleme kusuru olabileceği görüşü giderek ağırlık kazanmaktadır. Şizofreni bilgi-işleme kuramları başlangıçta daha çok uyaranların süzülmesinde bir bozukluk olduğu varsayımına dayanmaktaydı. Son yıllarda daha çok nörofizyolojik temelli bilgi işleme kuramları öne çıkmaktadır. Bazı araştırmalara göre şizofrenide temel bozukluk istenç eksikliğidir. Niyetlenme ve harekete geçme işlevleri frontal korteks ile ilgilidir. Şizofrenide bir niyetin harekete geçirilmesi için gerekli olan istenç eksikliği frontostriatal bir patolojiyle bağlantılıdır. Son yıllarda "eksiklik sendromu" giderek artan biçimde ilgi çekmektedir.
Beyin görüntüleme yöntemleri
Günümüzde şizofrenide beyindeki yapısal anormalliklerinin araştırılmasında çoğunlukla manyetik rezonans (MR) teknikleri kullanılmaktadır. Birçok beyin MR incelemesi; lateral ventrikülerin hacminde artma, beynin tümünde az da olsa azalma (%2-3 arasında), ayrıca hipokampus, talamus ve frontal lobların bölgesel hacminde azalma olduğunu göstermektedir. Bununla beraber, şizofrenlerdeki ventriküler genişlemenin ilerleyici olmadığına ve hastalık ortaya çıkmadan önce de var olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır.
Çocukluk-başlangıçlı şizofrenlerin anatomik MR araştırmaları, gri cevherde azalma ve ventriküler büyümenin yetişkinliklerinde tipik olarak görüldüğünü göstermektedir. Buna zıt olarak yetişkinlik-başlangıçlı şizofrenide temporal lobda yapısal değişiklikler bulunmuştur.
Şizofrenide pozitron emisyon tomografisi (PET) araştırmaları ise frontal loblar, bazal gangliyonlar, talamus ve temporal loblar üzerine yoğunlaşmış ve bunların her biri ile ilgili birtakım anormallikler gösterilmişse de henüz beynin belli bir ya da birkaç bölgesinde birinci derecede sorumlu özgül bir bozukluk saptanamamıştır. Şizofrenide genel olarak frontal lobda küçülme, talamusun algıları süzme ve ayıklama işlevinde bozukluk, prefrontal korteks ve serebellum arasındaki devrelerde bozukluk olduğu bilinmektedir.
Şizofrenlerin beyin büyüklükleri sağlıklı kontrol grupları ile karşılaştırıldığında yaklaşık olarak %5-8 daha hafif ve %4 daha küçüktür. Ayrıca Nelson ve arkadaşları, bir manyetik rezonans (MR) meta-analiz çalışmasında, şizofreni ile bilateral hipokampus ve amigdala küçülmesi arasında pozitif ilişki olduğunu kanıtlamıştır.
Şizofrenide güncel kuramlar
1990'lara kadar uzun yıllar bilim çevrelerince sıklıkla kabul edilen hipotez nörodejeneratif kuramdır. Ancak bu hipotez hastalığın patofizyolojisini açıklamakta yeterli olamamıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalar neticesinde, artık günümüzde yaygın kabul gören görüş, nörogelişimsel kuramdır.
Yıllar boyunca şizofreninin, hastalık ortaya çıkmadan kısa bir süre önce meydana gelen patolojik süreçlerden kaynaklandığı düşünülmüştür. Günümüzde ise yaygın olarak şizofreninin erken beyin gelişiminde meydana gelen bir anormallikten kaynaklandığı kabul edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında şizofreni beyin gelişiminden kaynaklanan ensefalopatiler gibi kabul edilmektedir.
Nörogelişimsel kuram
Nörogelişimsel kuram, şizofreninin yaşamın erken dönemlerine ait gelişim basamakları ile ilgili sabit ve yapısal bir noksanlıktan kaynaklandığını öne sürmektedir. Bu gelişim basamakları; nöronal öncülleri, glial proliferasyonu ve migrasyonu, aksonal ve dentritik proliferasyonu, aksonların miyelinizasyonunu, programlı hücre ölümünü ve sinaptik budanmayı kapsamaktadır. Yaygın olarak kabul gören bir model, nörogelişimsel bir kusurun morfolojide ve hücre mimarisinde değişikliğe yol açarak nöronların modulatuar kapasitelerinde bir noksanlık meydana getirdiğini öne sürmektedir. Bununla birlikte ergenlik ve erken erişkinlik dönemlerinde bu nörogelişimsel kusurun stres gibi çevresel tetikçilerle birlikte belirgin semptomlara yol açtığı düşünülmektedir. Bozukluğu kompanse eden sinaptik bağlantıların budanma sonucu yok olmalarının belirtilerden sorumlu olduğu düşünülmektedir.
Hastalığın erken gelişim döneminde oluşan bir lezyondan köken almasına rağmen klinik belirtilerin ergenlik çağının sonlarında ortaya çıkması, ergenlik döneminde gerçekleşen olgunlaşma süreçlerinin psikozu ortaya çıkarttığı yönünde yorumlanmaktadır. İnsan beyninin, yaklaşık olarak yetişkin beyin büyüklüğüne ilkokul yıllarında ulaştığı bilinmektedir ve bu büyüme beyaz cevherden değil gri cevherden olur. Ayrıca nöral bağlantıların özgül olarak düzenlenmesi ve serebral yapılardaki özel küçülmeler de erken serebral olgunlaşmada gerçekleşmektedir. Erken dönemde oluşmuş bir lezyon ile hastalığın ortaya çıkması arasındaki gecikme, ergenlikte meydana gelen kortikal budanma gibi bazı olgunlaşma mekanizmalarında meydana gelen genetik değişikliklerle açıklanmaktadır.
Gecikmiş başlangıcın nedenleri
Günümüzde hastalığın klinik olarak başlamasına neden olan ek bir patolojinin ortaya çıkması ya da tetikleyici psikostresör bir etkenin varlığı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Şizofrenide, erken beyin gelişimindeki hasarla bozulmuş nöronal sistemler aslında geç olgunlaşan nöronal sistemlerdir. Bu nedenle, bunlara ait bir fonksiyonel bozukluk, postnatal olgunlaşmanın tamamlandığı döneme dek görülmeyebilir. Diğer bir deyişle postnatal beyin gelişimi tamamlanıncaya dek -ki bu durum geç adölesan ve hatta erken erişkinlik dönemlerine kadar devam eder- hem hatalı fonksiyon belirti vermez hem de diğer sistemler bu hatalı fonksiyonu kompanse ederler. Bunun nedeni -Kennard prensibi- genç beynin daha fazla kompansasyon (Kompansasyon; tıp biliminde dengeleme, yerine koyma, telafi etme manasında kullanılmaktadır.Kompanzasyon ile karıştırılmamalıdır) kapasitesine sahip olmasıdır.
Nöropsikolojik testler ve fonksiyonel beyin görüntüleme tekniklerini kullanan çalışmalar; kortikal disfonksiyonun, prefrontal ve temporal loblar arasındaki fonksiyonel ilişkiyi içerdiği gösterilmiştir ki bu şizofreninin karakteristik bulgusudur. Beynin en geç olgunlaşan bölümü prefrontal-temporal bölgedir. Nörogelişimsel kurama göre, bu nedenle bu bölge ile ilgili fonksiyonel bozukluk belirtileri geç ortaya çıkar. Prefrontal-temporal bölge çevresel şartlar yetersiz olduğunda maksatlı davranışa rehberlik etmek için geçmiş deneyimlerin kullanımını kolaylaştıran bölgedir. Sonuçta yeni çevresel şartlar ile geçmiş deneyimler arasında bağlantı kurarak yeni tepkilerin verilebilmesi ve uyumlu bir davranış modeli gösterilebilmesinde rehberlik yapar. Yeni bir stresör ile karşılaşan kişi, prefrontal-temporal bölgenin işlevi sayesinde bu stresör ile başa çıkabilir. Bu nedenle prefrontal-temporal bölgenin henüz gelişmekte olduğu erken çocukluk dönemlerinde bu fonksiyon işlev görmediğinden, diğer bölgelerin kompansasyonu yardımıyla stresör etkenlerle başa çıkıldığından bu bölgedeki bozukluk olgunlaşma tamamlandıktan sonra ortaya çıkacaktır. Çünkü bu dönemde diğer olgun bölgelerin kompansasyon işlevi de son bulmuştur.
Nörogelişimsel anormalliklerle şizofreni arasındaki ilişkinin kanıtları
Konuşmada gecikme, okuma ve motor becerilerde yetersizlik gibi nörogelişimsel bozukluklar genellikle ilerleyici değildirler ve yaşamın ilk on yılında görülmektedirler. Serebral morfolojik değişiklikler; mikrosefaliyi, hidrosefaliyi, anormal hücre migrasyonunu ve bazı beyin bölgelerinin asimetrisini içermektedir. Şizofreni hastaları nörogelişimsel bozukluklukların birçok karakteristik özelliğini taşımalarına rağmen çok farklı klinik bulgular sergilemektedirler. Bu nedenle bu bozukluklar hakkında genel bir yargıya ulaşmakta güçlükler yaşanmaktadır. Nörogelişimsel kuram göz önüne alındığında, hastalığın gizli, belirti vermeyen bir süreci olduğu ve lezyon ile bazı nörogelişimsel anormalliklerin tanı konulmadan önce gözlenebileceği düşünülmektedir. Şizofrenideki nörogelişimsel anormalliklerle ilgili yapılan çalışmaların çoğu olumsuz sonuçlansa da bazı çalışmalar şizofreni için risk sayılan birtakım davranışsal ve bilişsel anormallikler tanımlamaktadır.
Nörodejeneratif kuram
Nörodejeneratif kuram, gelişimsel evrelerde herhangi bir sorun olmaksızın, sonradan nöronal dejenerasyon sonrasında hastalığın ortaya çıktığı görüşünü destekler. Hastalığın seyri sırasında nöron fonksiyonlarında progresif kayba yol açan, bir nörodejeneratif sürecin devam ettiğini iddia eder. Hastalığın genellikle ileri (yetişkin) yaşlarda ortaya çıkması ise yaşlı nöronların bu bozuklukların dejenerasyonuna daha duyarlı olduğuna bağlanmaktadır.
1990'lara kadar uzun yıllar bilim çevrelerince sıklıkla kabul edilen hipotez nörodejeneratif kuramdır. Buna göre genç erişkin dönemde klinik semptomatoloji başlayıncaya kadar birçok olguda ya beyin gelişiminin normal olduğu ya da sonradan gelişen metabolik, enfeksiyöz veya dejeneratif hastalıklar nedeniyle hasara uğrayan beynin bozuk işlevleri sonucu şizofreni ortaya çıktığı ileri sürülmüştür. Bu çerçevede viroimmünolojik hipotez gibi görüşler de ileri sürülmüştür.
Ancak son yıllarda yapılan araştırmaların neticesinde; şizofreni kliniği arasında bağlantıların olduğunu gösterebilen nörobiyolojik modellerin bulunması nörodejeneratif hipotezden ziyade nörogelişimsel modelin şizofreni kliniğine uygun olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bir grup araştırmacı ise bazı şizofrenlerin, nörogelişimsel modelden çok nörodejeneratif modele uygun klinik tablolar sergilediğini öne sürmektedir. Bu tablolar, önceden sağlıklı olan insanlarda meydana gelen ve başlarda giderek kötüleşirken sonra hafifleyen ya da psikotik ve/veya negatif belirtilerle devam eden hastalık durumunu ve hastalık öncesi haline dönen çok küçük bir grubu içermektedir.
Şizofrenide risk etkenleri
Şizofreni için annenin kötü beslenmesi, zehirlenmesi, strese maruz kalması, enfeksiyonlar, gebelikte ve doğumda karşılaşılan olumsuzluklar ve genetik etkenler dahil sayısız risk etkeni tanımlanmıştır. Yapılan bir araştırmada; şizofreni ile doğumda erken membran ruptürü, forsepsle doğum ve 2,500 gramdan düşük doğum ağırlığı arasında belirgin ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca erkeklerin gebelik ve doğum sorunlarına, serebral olgunlaşma zamanlarının farklı olmasından sebep daha hassas oldukları öne sürülmektedir. Annenin beslenmesi üzerinde birçok araştırma yapılmasına rağmen, sadece gebeliğin ilk üç ayında yetersiz folik asit alımı ile nöral tüp defektleri (spina bifida, hidrosefali, anensefali) arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur.
Ilıman iklime sahip ülkelerdeki epidemiyolojik çalışmalar kış sonu ve ilkbahar başlarındaki doğumlarda şizofreni prevalansının yüksekliğine dikkat çekmektedir. Şizofreni ile doğum mevsimi arasındaki ilişkiyi açıklayan çevresel etkenler enfeksiyon ajanlarına, beslenme faktörlerine ve çevre sıcaklığındaki değişikliklere işaret etmektedir. Ayrıca şizofreni üzerine yapılan epidemiyolojik çalışmalar annenin gebeliğin ikinci üç aylık döneminde maruz kaldığı grip ve diğer virüslerin bebeğin ileriki yaşlarında şizofreni için risk teşkil edebileceğini göstermektedir.
Tedavi
Bu güne kadar şizofreninin ana kökeni ve tam tedavisi bulunamamıştır. Aşağıdaki tedavi şekilleri semptom tedavisinde, akut krizlerin tekrar ortaya çıkmasını engellemek ve kişinin bozukluğa rağmen kişilik gelişimini desteklemek içindir. Şizofreni tedavisi dört önemli başlık altında özetlenebilir;
- İlaçla Tedavi
- Psiko- ve Sosyoterapi
- Psiko-bilgilendirme
- Aile Desteği
İlaçla tedavi
Şizofreninin ilaçla tedavisinde nöroleptikler kullanılmaktadır. Nöroleptiklere; Clozapin, Risperidon, Zotepin, Sulpirid, Olanzapin, Sertindol, Amisulprid, Quetiapin, Ziprasidon örnek verilebilir. Nöroleptik (antipsikotik) ilaçlar 1950'lerde ilk olarak klorpromazin ile kullanıma girmiş ve şizofreni tedavisinde çığır açmıştır. İlaçların kullanımı hastadan hastaya ve türden türe değişiklik göstermektedir. İlaçların etki süresi de hastadan hastaya değişiklik gösterir ve kullanılan ilacın türüne bağlı değişik yan etkiler görülebilir. Sıkça görülen yan etkiler arasında yorgunluk, hareket bozuklukları, yerinde oturamama, susuzluk, terleme, bulanık görme, iştah artması, kilo alma sayılabilir. Özellikle eski tip antipsikotiklerin uzun süreli kullanımına bağlı olarak tardiv diskinezi adı verilen, istemsiz hareketlerle karakterize bir hareket bozukluğu ortaya çıkabilir.
Akut dönemlerinde zorunlu olmak üzere şizofrenide ilaçlar başta gelen tedavi yöntemidir. İlaçsız sağaltım yöntemleri süreğenleşme riskini artırır. İlaçların özellikle pozitif belirtileri yatıştırdığı bilinmektedir. İlaçlara yanıt ve duyarlılık bireyden bireye farklılıklar göstermektedir. Negatif belirtilerin baskın olduğu hastalarda yatıştırıcı etkisi daha az olan nöroleptiklerin kullanımı araştırmalarla desteklenmiştir. Uzun süre verilen ilaçlar bazen hastalarda negatif belirtilerin artmasına neden olabilmektedir.
Psikoterapi
Şizofreni hastalarının tedavisinde kullanılmak üzere çeşitli psikoterapi yaklaşımları (bilişsel-davranışçı terapiler, destekleyici psikoterapi, ilaç uyum terapisi, “kişisel” terapi, kabullenme ve bağlılık terapisi vb.) geliştirilmiştir. Bu yaklaşımlar arasından etkinliği konusunda hakkında en fazla kanıt bulunan tür, bilişsel-davranışçı terapi olarak adlandırılan terapi çeşididir. Bu tür bir terapinin, ilaç tedavisinden sonra geride şikayetleri kalan hastalarda yararlı olduğu düşünülmektedir.
Psiko-bilgilendirme
Psiko-bilgilendirmenin şizofreni hastalarının tedavisinde uygulanacak programa dahil edilmesinin yararlı olduğuna dair kanıtlar vardır ve bazı ülkelerde bu tür programlara rutin olarak dahil edilmiştir.
Alternatif yaklaşımlar (Beslenme)
Şizofrenide ilaçla tedavi yanında bir beslenme planı da bazı yazarlarca önerilmiştir. Bu yazarlara göre alkol, kahve, et ve şekerin mümkün olduğunca az alınması gerekir. Omega-3 bağı içeren yağların (balık, her türlü deniz ürünleri, tofu, soya, badem, ceviz), omega-6 bağı içeren yağlar (ayçiçeği, susam, mısır), folik asitler (taze portakal suyu, ıspanak, fıstık, kuru fasulye, nohut), B3 vitamini (balık, patates, avokado, kahverengi pirinç), B6 vitamini (tavuk, karnabahar, domates) ve C vitamini (brokoli, turunçgiller, lahana, kivi) tüketimi yine bazı yazarlar tarafından önerilmiştir. Bir diğer öneri ise çölyak hastalığının da tedavi şekli olan glutensiz ve kazeinsiz diyet'tir.
Toplum ve kültür
Sosyal stigmata, şizofreni hastalarının tedavisinde en büyük engel olarak tanımlanmıştır.
1999 yılında yapılan geniş bir örnekleme sahip bir çalışmada, Amerikalıların şizofreni konusundaki inanışları incelenmiştir. Bu çalışmada, şizofrenlerin başkalarına zarar verici davranışlarda bulunmasını Amerikalıların %12,8'i oldukça muhtemel olduğuna inanırken, %48,1'inin ise bunun bir miktar muhtemel olduğuna inandığı bulunmuştur. Aynı çalışmada, şizofrenlerin kendi tedavileri hakkında karar verme yetileri olup olmadığı konusunda bir başka soruya ise %74'ün üzerinde kişi pek muktedir değil veya hiç muktedir değil diye cevaplamıştır. Aynı şekilde para idaresi konusunda karar verme yetileri olup olmadığı konusundaki soruya da %70,2'si pek muktedir değil veya hiç muktedir değil diye cevaplamıştır. Yapılan bir çalışmada, psikoz hastalarının şiddete meyilli oldukları inancının 1950'lerden bu yana iki katından fazla arttığını gösterilmiştir.
Ruhsal hastalıklarda damgalamadan en çok şizofreni etkileniyor. Sanrıların ve duyulduğu sanılan seslerin şizofreni hastasını korkutabildiğini belirten uzmanlar, aynı zamanda içe kapanmaya ya da uygunsuz davranışlar sergilemesine de neden olabildiğini ifade ediyor.
Akıl Oyunları adlı kitap ve filmde, şizofreni tanısı konmuş Nobel ödüllü matematikçi John Forbes Nash'ın hayatı konu edilmiştir. Marathi dilindeki Devrai adlı filmde bir şizofreni hastası konu edilmiştir. Hastaların davranış şekli, düşünce yapısı ve hastalıkla mücadelesi konu edildiği film, Hindistan'ın batısında yer alan Maharashtra'ın Konkan bölgesinde çekilmiştir. Ayrıca, hastaların tedavide kullandıkları ilaçlar ve aile üyelerinin gösterdikleri büyük sabır da filmde konu edilen diğer konulardır. Şizofrenlerin aile üyeleri tarafından kaleme alınan gerçek olaylara dayanan kitaplardan bir diğeri ise, Avustralyalı gazeteci Anne Deveson'un oğlunun şizofreni ile mücadelesini kaleme aldığı Tell me I'm Here adlı kitaptır. Bu kitap sonradan beyaz perdeye de uyarlanmıştır.
Mark Vonnegut tarafından kaleme alınan The Eden Express adlı kitapta bir şizofreni hastasının, hastalıkla mücadelesi ve tedavi süreci konu edilmiştir. Şizofreninin konu edildiği bir diğer kitap ise, Mikhail Bulgakov'un 1975 tarihli Usta ile Margarita adlı eseridir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;WHO2019
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ a b . www.nimh.nih.gov. May 2020. 21 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Aralık 2020.
- ^ "Medicinal treatment of psychosis/schizophrenia". (SBU). 21 Kasım 2012. 29 Haziran 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 26 Haziran 2017.
- ^ a b c Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Lancet2016
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Gruebner O, Rapp MA, Adli M (February 2017). "Cities and mental health". Deutsches Ärzteblatt International. 114 (8): 121-127. doi:10.3238/arztebl.2017.0121. (PMC) 5374256 $2. (PMID) 28302261.
- ^ Ferri FF (2010). Ferri's differential diagnosis : a practical guide to the differential diagnosis of symptoms, signs, and clinical disorders (2. bas.). Philadelphia, PA: Elsevier/Mosby. s. Chapter S. ISBN .
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Paris
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Ferri2019
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;GDB2015
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ a b Kuhn R (2004). Eugen Bleuler's concepts of psychopathology. Hist Psychiatry 15 (3): 361–6. doi:10.1177/0957154X04044603. PMID 15386868
- ^ a b Goldner EM, Hsu L, Waraich P, Somers JM (2002). Prevalence and incidence studies of schizophrenic disorders: a systematic review of the literature. Canadian Journal of Psychiatry 47 (9): 833–43. PMID 12500753. Retrieved on 2008-07-05
- ^ a b c d e f g h i Carpenter WT Jr & Buchanan RW (1995) Schizophrenia: Introduction and overview. In: Kaplan HI & Sadock BJ (eds) Comprehensive textbook of psychiatry/VI. Williams & Wilkins, Baltimore. 6th Edition, 889-1018.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x Öztürk MO (2001). Şizofreni, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, yenilenmiş 8. basım, Ankara, bölüm 16, 217-286.
- ^ "İkizler Üzerinde Yapılan Büyük Bir Çalışmaya Göre Şizofreni %80 Genetik". Popular Science. 15 Ekim 2017. 2 Kasım 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Kasım 2021.
- ^ Kraepelin E (1907) Text book of psychiatry (7th ed) (trans. A.R. Diefendorf). London: Macmillan
- ^ Hansen RA, Atchison B (2000). Conditions in occupational therapy: effect on occupational performance. Hagerstown, MD: Lippincott Williams & Wilkins.
- ^ Stotz-Ingenlath G (2000). "Epistemological aspects of Eugen Bleuler's conception of schizophrenia in 1911" (PDF). Medicine, Health Care and Philosophy 3 (2): 153–9. doi:10.1023/A:1009919309015. PMID 11079343. Retrieved on 2008-07-03
- ^ Bertelsen A. Schizophrenia and related disorders: experience with current diagnostic systems. Psychopathology. 2002 Mar-Jun;35(2-3):89-93. PMID 12145490 4 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ . 24 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ a b . 15 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ . linkinghub.elsevier.com. 12 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ . 12 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ (PDF). web.archive.org. 17 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ . 20 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ . 9 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2023.
- ^ Castle D, Wesseley S, Der G, Murray RM (1991). The incidence of operationally defined schizophrenia in Camberwell 1965–84. British Journal of Psychiatry 159: 790–794. PMID 1790446 20 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Hafner H, an der Heiden W, Behrens S, Gattaz WF ve ark. (1998). Causes and Consequences of the Gender difference in Age at Onset of Schizophrenia. Schiz. Bull. 24(1):99-113. PMID 9502549 23 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Howard RH, Rabins PV ve ark. (2000). Late-onset Schizophrenia and Very-late-onset Schizophrenia-like Psychosis: An International Concensus. Am J Psychiatry 157: 172-178 PMID 10671383 19 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Girard C, Simard M. Clinical characterization of late- and very late-onset first psychotic episode in psychiatric inpatients. Am J Geriatr Psychiatry. 2008 Jun;16(6):478-87. PMID 18515692 20 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Kumra S, Shaw M, Merka P, Nakayama E, Augustin R (2001). Childhood-onset schizophrenia: research update. Canadian Journal of Psychiatry 46 (10): 923–30. PMID 11816313
- ^ Hassett A, Ames D, Chiu E (eds) (2005) Psychosis in the Elderly. London: Taylor and Francis.
- ^ Suvisaari JM, Haukka J ve ark. (1998) Age at Onset and Outcome in Schizophrenia are Related to the Degree of Familial Loading. Brit J Psychiatry, 173:494-500. PMID 9926078 23 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Hollis C. Adult outcomes of child- and adolescent-onset schizophrenia: diagnostic stability and predictive validity. Am J Psychiatry. 2000 Oct;157(10):1652-9. PMID 11007720 19 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Röpcke B, Eggers C. Early-onset schizophrenia: a 15-year follow-up. Eur Child Adolesc Psychiatry. 2005 Sep;14(6):341-50. PMID 16220219 19 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Andreasen NC, Black DW (1991) Introductory Textbook of Psychiatry. Washington, DC: American Psychiatric Press.
- ^ World Health Organization (1973). Report of the International Pilot Study of Schizophrenia Vol. 1, World Health Organization, Geneva
- ^ American Psychiatric Association (2000). Schizophrenia; Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-IV. Washington, DC: American Psychiatric Publishing, Inc.. . Retrieved on 2008-07-04
- ^ a b c d e f Miyamoto S, LaMantia AS, Duncan GE, Sullivan P, Gilmore JH, Lieberman JA. Recent Advances in the Neurobiology of Schizophrenia. Mol Interv. 2003 Feb;3(1):27-39. PMID 14993436
- ^ Meyer-Lindenberg A (2002). "Reduced prefrontal activity predicts exaggerated striatal dopaminergic function in schizophrenia". Nature Neuroscience. Cilt 5. ss. 267-71. doi:10.1038/nn804. (PMID) 11865311.
- ^ McGrath JJ, Féron FP, Burne TH, Mackay-Sim A, Eyles DW. The neurodevelopmental hypothesis of schizophrenia: a review of recent developments. Ann Med. 2003;35(2):86-93. PMID 12795338
- ^ a b c Kornhuber J, Wiltfang J, Bleich S. The etiopathogenesis of schizophrenias. Pharmacopsychiatry. 2004 Nov;37 Suppl 2:S103-12. PMID 15546061 31 Aralık 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Farmer AE, McGuffin P, Gottesman II. Twin concordance for DSM-III schizophrenia. Scrutinizing the validity of the definition. Arch Gen Psychiatry. 1987 Jul;44(7):634-41. PMID 3606329 30 Aralık 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Gottesman II ve asistanları Wolfgram DL, Freeman WH (1991). Schizophrenia Genesis: Origins of Madness, San Francisco,
- ^ McGuffin P, Owen MJ, Farmer AE. Genetic basis of schizophrenia. Lancet. 1995 Sep 9;346(8976):678-82. PMID 7658823 31 Aralık 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Beckmann H, Franzek E, Stöber G. Genetic heterogeneity in catatonic schizophrenia: a family study. Am J Med Genet. 1996 May 31;67(3):289-300. PMID 8725746
- ^ Straub RE, Jiang Y, MacLean CJ, Ma Y, Webb BT, Myakishev MV, Harris-Kerr C, Wormley B, Sadek H, Kadambi B, Cesare AJ, Gibberman A, Wang X, O'Neill FA, Walsh D, Kendler KS. Genetic variation in the 6p22.3 gene DTNBP1, the human ortholog of the mouse dysbindin gene, is associated with schizophrenia. Am J Hum Genet. 2002 Aug;71(2):337-48. Epub 2002 Jul 3. PMID 12098102
- ^ Grady RM, Zhou H, Cunningham JM, Henry MD, Campbell KP, Sanes JR. Maturation and maintenance of the neuromuscular synapse: genetic evidence for roles of the dystrophin--glycoprotein complex. Neuron. 2000 Feb;25(2):279-93. PMID 10719885
- ^ Stefansson H, Steinthorsdottir V, Thorgeirsson TE, Gulcher JR, Stefansson K. Neuregulin 1 and schizophrenia. Ann Med. 2004;36(1):62-71. PMID 15000348
- ^ Maynard TM, Haskell GT, Lieberman JA, LaMantia AS. 22q11 DS: genomic mechanisms and gene function in DiGeorge/velocardiofacial syndrome. Int J Dev Neurosci. 2002 Jun-Aug;20(3-5):407-19. PMID 12175881
- ^ Wong DF, Wagner HN Jr, Tune LE, Dannals RF, Pearlson GD, Links JM, Tamminga CA, Broussolle EP, Ravert HT, Wilson AA, Toung JK, Malat J, Williams JA, O'Tuama LA, Snyder SH, Kuhar MJ, Gjedde A. Positron emission tomography reveals elevated D2 dopamine receptors in drug-naive schizophrenics. Science. 1986 Dec 19;234(4783):1558-63. PMID 2878495
- ^ Lewis DA, Lieberman JA. Catching up on schizophrenia: natural history and neurobiology. Neuron. 2000 Nov;28(2):325-34. PMID 11144342
- ^ Weinberger DR, Egan MF, Bertolino A, Callicott JH, Mattay VS, Lipska BK, Berman KF, Goldberg TE. Prefrontal neurons and the genetics of schizophrenia. Biol Psychiatry. 2001 Dec 1;50(11):825-44. PMID 11743939
- ^ Gogos JA, Morgan M, Luine V, Santha M, Ogawa S, Pfaff D, Karayiorgou M. Catechol-O-methyltransferase-deficient mice exhibit sexually dimorphic changes in catecholamine levels and behavior. Proc Natl Acad Sci U S A. 1998 Aug 18;95(17):9991-6. PMID 9707588 10 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Hirayasu Y, Tanaka S, Shenton ME, Salisbury DF, DeSantis MA, Levitt JJ, Wible C, Yurgelun-Todd D, Kikinis R, Jolesz FA, McCarley RW. Prefrontal gray matter volume reduction in first episode schizophrenia. Cereb Cortex. 2001 Apr;11(4):374-81. PMID 11278200
- ^ Hazlett EA, Buchsbaum MS, Byne W, Wei TC, Spiegel-Cohen J, Geneve C, Kinderlehrer R, Haznedar MM, Shihabuddin L, Siever LJ. Three-dimensional analysis with MRI and PET of the size, shape, and function of the thalamus in the schizophrenia spectrum. Am J Psychiatry. 1999 Aug;156(8):1190-9. PMID 10450259
- ^ a b c d Rapoport JL, Addington AM, Frangou S, Psych MR. The neurodevelopmental model of schizophrenia: update 2005. Mol Psychiatry. 2005 May;10(5):434-49. PMID 15700048
- ^ a b Lawrie SM, Abukmeil SS. Brain abnormality in schizophrenia. A systematic and quantitative review of volumetric magnetic resonance imaging studies. Br J Psychiatry. 1998 Feb;172:110-20. PMID 9519062
- ^ Shenton ME, Dickey CC, Frumin M, McCarley RW. A review of MRI findings in schizophrenia. Schizophr Res. 2001 Apr 15;49(1-2):1-52. PMID 11343862 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Wright IC, Rabe-Hesketh S, Woodruff PW, David AS, Murray RM, Bullmore ET. Meta-analysis of regional brain volumes in schizophrenia. Am J Psychiatry. 2000 Jan;157(1):16-25. PMID 10618008 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b Nelson MD, Saykin AJ, Flashman LA, Riordan HJ. Hippocampal volume reduction in schizophrenia as assessed by magnetic resonance imaging: a meta-analytic study. Arch Gen Psychiatry. 1998 May;55(5):433-40. PMID 9596046 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Konick LC, Friedman L (2001). Meta-analysis of thalamic size in schizophrenia. Biol Psychiatry. 2001 Jan 1;49(1):28-38. PMID 11163777 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Davidson LL, Heinrichs RW. Quantification of frontal and temporal lobe brain-imaging findings in schizophrenia: a meta-analysis. Psychiatry Res. 2003 Feb 15;122(2):69-87. PMID 12714172 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Abreu P, Busnello E, Chaves M, Ilha D, Baron A, Camozzatto A, Lobato M & Schestatsky G (1995). Case-control study of tomographic alterations in schizophrenia. Revista de Psiquiatria do Rio Grande do Sul, 17: 112-120.
- ^ Illowsky BP, Juliano DM, Bigelow LB, Weinberger DR. Stability of CT scan findings in schizophrenia: results of an 8 year follow-up study. J Neurol Neurosurg Psychiatry. 1988 Feb;51(2):209-13. PMID 3346684 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Frazier JA, Giedd JN, Hamburger SD, Albus KE, Kaysen D, Vaituzis AC, Rajapakse JC, Lenane MC, McKenna K, Jacobsen LK, Gordon CT, Breier A, Rapoport JL. Brain anatomic magnetic resonance imaging in childhood-onset schizophrenia. Arch Gen Psychiatry. 1996 Jul;53(7):617-24. PMID 8660128 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Matsumoto H, Simmons A, Williams S, Pipe R, Murray R, Frangou S. Structural magnetic imaging of the hippocampus in early onset schizophrenia. Biol Psychiatry. 2001 May 15;49(10):824-31. PMID 11343679 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Levitt JG, Blanton RE, Caplan R, Asarnow R, Guthrie D, Toga AW, Capetillo-Cunliffe L, McCracken JT. Medial temporal lobe in childhood-onset schizophrenia. Psychiatry Res. 2001 Nov 5;108(1):17-27. PMID 11677064 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Benes FM (1998). Model Generation and Testing to Probe Neural Circuitry in the Cingulate Cortex of Postmortem Schizophrenic Brain. Schizophr Bull. 24(2): 219-230. PMID 9613622 22 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Buchsbaum MS, Hazlett EA (1998). Positron emission tomography studies of abnormal glucose metabolism in schizophrenia.. Schizophr Bull. ;24(3):343-64. PMID 9718628 22 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c d O'Connell P, Woodruff PW, Wright I, Jones P, Muray RM (1997). Developmental insanity or dementia praecox: was the wrong concept adopted? Schizophr Res. 1997 Feb 7;23(2):97-106. PMID 9061806 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Powchik P, Davidson M, Haroutunian V, Gabriel SM, Purohit DP, Perl DP, Harvey PD, Davis KL (1998). Postmortem studies in schizophrenia. Schizophr Bull. 24(3):325-41. PMID 9718627 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c d e Gürsu Hariri A, Uzuner Özer G, Ceylan ME, Ceylan N, Yazan B, Önal AO. Şizofreni etyolojisinde nörogelişimsel hipotez. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 1999; 9(2):99-103.
- ^ a b Lieberman JA. Is schizophrenia a neurodegenerative disorder? A clinical and neurobiological perspective. Biol Psychiatry. 1999 Sep 15;46(6):729-39. PMID 10494440 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Duncan GE, Sheitman BB, Liebarman JA. An integrated view of pathophysiological models of schizophrenia. Brain Res Brain Res Rev. 1999 Apr;29(2-3):250-64. PMID 10209235 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Cannon TD, Mednick SA, Parnas J (1989). Genetic and perinatal determinants of structural brain deficits in schizophrenia. Arch Gen Psychiatry. 1989 Oct;46(10):883-9. PMID 2802928 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c Stevens JR (1997). Anotomy of schizophrenia revisited. Schizophr Bull, 23(3):373-83. PMID 9327504 22 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Rakic P (1988). Defects of neuronal migration and the pathogenesis of cortical malformations. Prog Brain Res; 73:15-37. PMID 3047794 22 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Rakic P (1988). Defects of neuronal migration and the pathogenesis of cortical malformations. Prog Brain Res. 73: 15-37.
- ^ "Kompansasyon Nedir? Kompansasyon Ne Demek? • Doktordan Haberler". doktordanhaberler.com. 23 Ağustos 2016. 27 Şubat 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 27 Şubat 2023.
- ^ a b Ceylan ME (1996). Araştırma ve klinik uygulamada biyolojik psikiyatri: Şizofreni. İstanbul, Nobel yayınevi.
- ^ a b Işık E (1997). Şizofreni. 3. Bölüm: Şizofreni Etyolojisi. Ankara Genişletilmiş 2. Baskı. s: 6-47.
- ^ Stevens JR. Abnormal reinnervation as a basis for schizophrenia: a hypothesis. Arch Gen Psychiatry. 1992 Mar;49(3):238-43. PMID 1567277 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Crow TJ, Ball J, Bloom SR, Brown R, Bruton CJ, Colter N, Frith CD, Johnstone EC, Owens DG, Roberts GW. Schizophrenia as an anomaly of development of cerebral asymmetry. A postmortem study and a proposal concerning the genetic basis of the disease. Arch Gen Psychiatry. 1989 Dec;46(12):1145-50. PMID 2589928 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Csernansky JG, Bardgett ME. Limbic-cortical neuronal damage and the pathophysiology of schizophrenia. Schizophr Bull. 1998;24(2):231-48. PMID 9613623 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Aylward E, Walker E, Bettes B. Intelligence in schizophrenia: meta-analysis of the research. Schizophr Bull. 1984;10(3):430-59. PMID 6382590 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Davidson M, Reichenberg A, Rabinowitz J, Weiser M, Kaplan Z, Mark M. Behavioral and intellectual markers for schizophrenia in apparently healthy male adolescents. Am J Psychiatry. 1999 Sep;156(9):1328-35. PMID 10484941 22 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Torrey EF. Are we overestimating the genetic contribution to schizophrenia? Schizophr Bull. 1992;18(2):159-70. PMID 1621064 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Geddes JR, Verdoux H, Takei N, Lawrie SM, Bovet P, Eagles JM, Heun R, McCreadie RG, McNeil TF, O'Callaghan E, Stöber G, Willinger U, Murray RM. Schizophrenia and complications of pregnancy and labor: an individual patient data meta-analysis. Schizophr Bull. 1999;25(3):413-23. PMID 10478777 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Cantor-Grae E, McNeil TF, Rickler KC, Sjöström K, Rawlings R, Higgins ES, Hyde TM (1994). Are neurological abnormalities in well discordant monozygotic co-twins of schizophrenic subjects the results of perinatal trauma? American Journal Of Psychiatry, 1994 Aug;151(8):1194-9. PMID 8037255 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Goodman AB (1996). Congenital anomalies in relatives of schizophrenic probands may indicate a retinoid pathology. Schizophr Res. 1996 May;19(2-3):163-70. PMID 8789914 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Goodman AB (1998). Three independent lines of evidence suggest retinoids as causal to schizophrenia. Proc Natl Acad Sci U S A. 1998 Jun 23;95(13):7240-4. PMID 9636132 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Torrey EF, Rawlings RR (1996). Fluctuations in schizophrenic births by year. British Journal of Psychiatry, 1996 Dec 169(6): 772-775. PMID 8968637 21 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Huttunen MO, Machon RA, Mednick AS (1994). Prenatal factors in the pathogenesis of schizophrenia. British Journal of Psychiatry, 158: 615-623. PMID 8037896
- ^ Cannon M, Cotter D, Coffey VP, Sham P, Takei N, Larkin C, Murray RM, O’Callaghan E (1996). Prenatal exposure to the 1957 influenza epidemic and adult schizophrenia: a follow-up study. British Journal of Psychiatry. 168: 368-371. PMID 8833694
- ^ Adams W, Kendell RE, Hare EH, Munk-Jurgonsen P (1993). Epidemiological evidence that maternal influenza contributes to the etiology of schizophrenia. An analysis of Scottish, English and Danish data. British Journal of Psychiatry. 163: 522-534. PMID 8252293 13 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Barr CE, Mednick SA, Munk-Jongersen P (1990). Exposure to influenza contributes during gestation and adult schizophrenia. Archieves of General Psychiatry. 47:869-874. PMID 2393346
- ^ Wright T, Takei N, Rifkin L, Murray RM (1995). Maternal influenza, obstetric complications and schizophrenia. American Journal of Psychiatry, 152: 1714-1720. PMID 8526235
- ^ Kunugi H, Nanko S, Takei N, Saito K, Hayashi N, Kazamatsuri H (1995). Schizophrenia following in utero exposure to the 1957 influenza epidemics in Japan. American Journal of Psychiatry, 152: 450-452. PMID 7864276
- ^ Takei N, Lewis S, Jones P, Harvey I, Murray RM (1996). Prenatal exposure to influenza and increased cerebrospinal fluid spaces in schizophrenia. Schizophrenia Bulletin, 22:521-534. PMID 8873302
- ^ Turner T. Chlorpromazine: unlocking psychosis. BMJ. 2007 Jan 6;334 Suppl 1:s7. PMID 17204765
- ^ Dickerson FB, Lehman FA (2006). Evidence-based psychotherapy for schizophrenia The Journal of Nervous and Mental Disease 194 (1): 3-9. PMID 16462548. Retrieved on 2009-01-10
- ^ Pekkala E, Merinder L (2002). Psychoeducation for schizophrenia. Cochrane Database of Systematic Reviews (Online). CD002831 PMID 12076455 Retrieved on 2009-01-15
- ^ American Psychiatric Association. Guidelines for Treatment of Schizophrenia 2004 Washington, DC: American Psychiatric Association.
- ^ DGPPN. S-3-Behandlungsleitlinie Schizophrenie 2006 Darmstadt, Germany: Steinkopff.
- ^ Lakhan SE, Vieira KF (2008). Nutritional therapies for mental disorders. Nutr J 7: 2. doi:10.1186/1475-2891-7-2. PMID 18208598
- ^ Walker M, Hoffer A (1978). Orthomolecular nutrition: new lifestyle for super good health. Los Angeles: Keats Publishing. .
- ^ Pfeiffer, Carl C. Nutrition and Mental Illness: An Orthomolecular Approach to Balancing Body Chemistry. Healing Art Press. .
- ^ Peleg R, Ben-Zion ZI, Peleg A, et al (August 2004). Bread madness revisited: screening for specific celiac antibodies among schizophrenia patients. European Psychiatry 19 (5): 311–4. doi:10.1016/j.eurpsy.2004.06.003. PMID 15276666. Retrieved on 2008-07-03.
- ^ Dohan FC (April 1970). Coeliac disease and schizophrenia. Lancet 1 (7652): 897–8. PMID 4191543. Retrieved on 2008-07-03.
- ^ Dohan FC (July 1973). Coeliac disease and schizophrenia. Br Med J 3 (5870): 51–2. PMID 4740433. Retrieved on 2008-07-03.
- ^ Dohan FC (May 1979). Celiac-type diets in schizophrenia. Am J Psychiatry 136 (5): 732–3. PMID 434265.
- ^ McGorry, Patrick (2003). "The Influence of Stigma on Preventive Efforts in Psychotic Disorders," in Schizophrenia (WPA Series in Evidence & Experience in Psychiatry), p. 292.
- ^ Pescosolido BA, Monahan J, Link BG, Stueve A, Kikuzawa S. The public's view of the competence, dangerousness, and need for legal coercion of persons with mental health problems. Am J Public Health. 1999 Sep;89(9):1339-45. PMID 10474550
- ^ Phelan JC, Link BG, Stueve A, Pescosolido BA (Haziran 2000). "Public Conceptions of Mental Illness in 1950 and 1996: What Is Mental Illness and Is It to be Feared?". Journal of Health and Social Behavior. 41 (2). ss. 188-207. doi:10.2307/2676305.
- ^ Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Yağmur Zorbozan (Mart 2023). "Damgalamadan en çok şizofreni hastaları etkileniyor…". Yeni Manşet Sitesi. 0 (1). ss. 164-. 12 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2023.
- ^ Anne Deveson. Tell Me I'm Here. Penguin, 1991.
Ek kaynaklar
- İzolasyondan kurtulma yolları, Janssen Cilag Yayıncılık
- Şizofreni Danışmanı, Kurt Hahlweg, Matthias Dose, Hogrefe Yayıncılık
- Şizofreni ve tedavi Yolları Asmus Finzen, Psychiatrie Yayıncılık
- Psikolojik hastalarla yaşam, BApK e.V., Balance Yayıncılık, Psikoterapinin yararları, Josef Baeuml
- Şizofreni, Machleidt, Garlipp, Haltenhof, Schattauer Yayıncılık
Dış bağlantılar
- Eugen Bleuler: Dementia praecox oder Gruppe der Schizophrenien (1911) 16 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Şizofreni hakkında detaylı bilgi 13 Şubat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Şizofreni ve Genetik 25 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Haber Portali Medicalnewstoday 11 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Haber Portali Sciencedaily 8 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Şizofreni Hastalığı 20 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Sınıflandırma | D |
---|---|
Dış kaynaklar |
|
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddenin daha dogru ve guvenilir bilgi sunmasi icin guncellenmesi gerekmektedir Daha fazla bilgi icin tartisma sayfasina bakiniz Sizofreni Yunanca sxizein s chizein bolunmek yarilmak ayrilmak parcalanmak ve frhn phren akil ruh huy hissiyat benzer belirtilere sahip birtakim ruhsal hastaliklardir SizofreniSizofreni teshisi konulmus bir kisinin islemeli kumasiUzmanlikPsikiyatri klinik psikoloji BelirtilerCogunlukla isitsel halusinasyonlar deluzyonlar paranoya dusuncenin bulaniklasmasiKomplikasyonIntihar kalp hastaliklari yasam tarzi bozukluklariSureKronikNedenleriCevresel ve kalitsal etkenlerRisk faktoruAile oykusu ergenlikte Cannabis kullanimi kis sonu veya erken baharda doganlar gebelik sorunlariyla doganlar normalden yasli babalarin cocuklari kentte dogup buyuyenlerAyirici taniMadde kullanimi Huntington s hastaligi bipolar bozukluk otizm borderline kisilik bozukluguTedaviAntipsikotiklerSiklik 0 5 Olumyaklasik 17000 2015 Hastalik algilama ve dusunme yetilerinde meydana gelen bozukluklara bagli olarak kisinin davranislarinda da degisime bozulmalara yol acar Bu bozulmalar sizofreni hastasinin kendisini rahatsiz etmeye baslayan dis dunyadan bagimsiz kisiler arasi iliskilerden ve gerceklerden uzaklasarak kendi kendine yeni bir dunya kurmasina neden olur Diger yaygin belirtiler arasinda halusinasyonlar tipik olarak sesler duymak sanrilar yani paranoya dusunce bozuklugu tecrit ve duygusal kuntluk yer alir Sizofreni hastalarinin cogunda ozellikle madde kullanim bozukluklari duygudurum bozuklugu anksiyete bozuklugu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi ruhsal bozukluklar da vardir Sizofreni kelimesi Yunanca ayrik veya bolunmus anlamina gelen sizo schizein Yunanca sxizein ve akil anlamina gelen frenos phren phren Yunanca frhn fren sozcuklerinin birlesiminden gelir Anlatilmak istenen kisinin iki kisilikli olmasi degil ayni anda iki farkli gerceklige inanmasidir Gercek gerceklik normal siradan bir insanin algilamasina denk duserken ikinci gerceklik saglikli bir insanin anlayamayacagi cogu kez belli bir sisteme dayali bir gercekliktir Sizofreninin omur boyu gorulme sikligi genel nufusta 0 5 1 dir Ancak kan bagi olan akrabalari arasinda sizofreni hastalari bulunanlarda sizofreni gorulme sikligi genel toplumdan daha yuksektir Tamamen ayni genetige sahip tek yumurta ikizleri uzerindeki calismalar bir kardeste hastaligin var olusunda diger kardeste de 83 oraninda hastaligin goruldugunu ortaya koymustur Yapilan calisma tek yumurta ikizi kardeslerin ayni kulturel ve cevresel faktorlerle yetistigi yonuyle elestiri almistir Ayrica ayni calismada vakalarin teshis edildigi ortalama yas 28 9 olarak saptanmistir Sizofrenide genetik faktorlerin rolu iyi tanimlanmis olmakla beraber bu hastalik yalnizca kalitimsal faktorlerin degil bircok kosulun bir araya gelmesi ile olusur Yani sizofreni genetik ve cevresel faktorlerin rol aldigi bir hastaliktir Gunumuzde sizofreni tedavisinde cok yonlu bir yaklasim yararli bulunmaktadir Guncel tedavide temelde antipsikotik ilaclar kullanilmaktadir Bunun yani sira psikoterapiler ve diger psikososyal yaklasimlara da basvurulmaktadir Antipsikotik ilaclarin sizofrenide dopamin varsayimini dogrular bicimde dopamin uzerinden etki ettikleri dusunulmektedir Hastaligin ozellikle akut doneminde hastalarin hastanede yatarak tedavi gormesi gerekebilir Bircok alt tipi bulunan sizofreni cok degisik gidis ve sonlanis gosteren suregen bir bozukluktur Sizofrenide hastaligin gidisi her birey icin farkli bicimde gelisebilir Hastaligin populer kulturdeki olumsuz imajina ragmen hastalarin cok buyuk kismi tedaviden fayda gorebilirler Buna karsilik sizofreni hastalarinin yaklasik 25 30 unda ne tur sagaltim yapilirsa yapilsin belirgin bir iyilesme gorulmez ve bu hastalarda ciddi olcude yetiyitimi olabilir TarihceEmil Kraepelin 1856 1926 20 yuzyilin baslarina kadar henuz psikolojik hastaliklarin tasnif edildigi sistematik bir duzenleme yapilmamisti Hastalik ilk olarak 1853 yilinda Benedict Morel tarafindan genc eriskin ve gencleri etkileyen bir sendrom olarak tanimlanmis ve demence precoce Fransizca erken bunama ismiyle adlandirildi Bu kavram 1891 de Arnold Pick tarafindan psikozu olan bir hastanin vaka raporunda kullanildi Yine 19 uncu yuzyilda hebefreni ve katatoni gibi sizofreni turleri de tanimlanmistir 1893 te Alman ruh hekimi Emil Kraepelin duygudurum bozukluklari ve demence precoce ve benzeri zihinsel hastaliklarin siniflandirilmasinda yeni bir yaklasim gelistirdi Kraepelin dementia praecox in esasen bir beyin hastaligi olduguna ve bilhassa dementia yani bunamanin ileri yasta gelisen diger formlarindan farkli bir cesidi olduguna inaniyordu Ayrica Kraepelin paranoid ve basit tiplerini de eklemis ve hepsini bir tani altinda toplamistir Bu taniya gore hastalikta erken baslama ve bunama olmasi gerekmektedir Ancak bu tanim hastaligi erken baslama ve bunama gerektiren dar bir alanda sinirlamaktadir 20 yuzyilda Isvicreli Eugen Bleuler hastaligin erken yaslarda baslamasinin ve bunamayla sonuclanmasinin zorunlu olmadigini ortaya koymustur Bu hastalikta hastanin ruhsal hayatindaki yarilmaya onem veren Bleuler schizophrenia sizofreni terimini onermistir Gunumuzde sizofreni tek bir hastalik turu olarak gorulmemekte bir bozukluklar kumesi olarak kabul edilmektedir Sizofreni terimi ilk olarak 1908 yilinda Isvicreli Eugen Bleuler tarafindan kisilik dusunce hafiza ve algilamadaki fonksiyonel ayrilmayi tarif etmek icin kullanilmistir Bleuler Kraepelin in ileri surdugu gibi her hastada yikimin detoriorasyon un olmadigini duygu dusunce ve davranista yarilmayi skizis ortaya atmistir Bleuler hastaligin etkilerini temel ve ikincil belirtiler olmak uzere iki kumeye ayirmistir Sizofrenide cagrisimlarda Assosiasyonda enkoherans cagrisimlarda sapma parcalanma ve yarilma duygulanimda Affektivitede kisitlilik kuntluk duygu dusunce ve davranista ikilemler Ambivalans kisinin dis alemden cekilerek kendi ic alemine donmesi Autism 4A belirtisinin oldugu birincil hezeyan halusinasyonlar ve diger belirtileri ikincil belirtiler olarak degerlendirmistir Bleuler e gore temel belirtiler her sizofreni hastasinda bulunmasi gereken belirtilerdir Ikincil belirtiler ise temel belirtilerin uzerine eklenen belirtilerdir ve baska ruhsal hastaliklarda da gorulebilmektedir Alman psikiyatr Kurt Schneider sizofreninin tanisi ve bu hastaligi anlama ile ilgili bircok calisma yapti ve sizofreni hastaligini diger psikoz turlerinden ayirmaya calisti Calismalari sonucunda hastaligin belirtilerini birincil ve ikincil dereceden semptomlar olmak uzere ikiye ayirdi Gunumuzde bu tanimlarin yerini DSM IV ve ICD 10 tarafindan yapilan tanimlamalar almistir OnlemeSizofreninin onlenmesi zordur cunku bozuklugun daha sonraki gelisimi icin guvenilir belirtecler yoktur 2011 yili itibariyla sizofreninin prodrom asamasindaki hastalarin tedavi edilmesinin fayda saglayip saglamadigi belirsizdir Psikoza yonelik erken mudahale programlarinin uygulanmasindaki artis ile altta yatan ampirik kanitlar arasinda bir tutarsizlik var 2009 yili itibariyla ilk donem psikozu olan kisilere erken mudahalenin kisa vadeli sonuclari iyilestirebilecegine dair bazi kanitlar vardir ancak bes yil sonra bu onlemlerin cok az faydasi vardir Bilissel davranisci terapi yuksek risk altindaki kisilerde bir yil sonra psikoz riskini azaltabilir ve bu grupta Ulusal Saglik ve Bakim Mukemmelligi Enstitusu NICE tarafindan onerilmektedir Bir baska onleyici tedbir esrar kokain ve amfetaminler de dahil olmak uzere bozuklugun gelisimiyle iliskilendirilen ilaclardan kacinmaktir Ilk atak psikozdan sonra antipsikotikler recete edilir ve remisyondan sonra nuksetmeyi onlemek icin koruyucu bakim kullanimina devam edilir Ancak bazi kisilerin tek bir atak sonrasinda iyilesebildigi ve uzun sureli antipsikotik kullanimina gerek kalmayacagi kabul edilmektedir ancak bu grubu tanimlamanin bir yolu yoktur Hastaligin gorulme sikligi ve yayginligiSizofrenin omur boyu gorulme sikligi hayatlarinin herhangi bir evresinde baslamak uzere genel nufusta 0 5 1 dir Sizofreni her toplumda ve her turlu sosyo ekonomik sinifta gorulmektedir Kadin erkek arasinda siklik bakimindan onemli bir fark gorulmemekle beraber kadinlarda baslangic yasi 26 32 erkeklerdeki baslangic yasindan 20 28 daha gec olmakta ve genellikle erkeklere gore daha iyi bir gidis gostermektedir Ayrica gelismekte olan ulkelerde sikligi gelismis ulkelere gore daha dusuktur Son yillarda cok gec yaslarda baslangicli sizofreni uzerine yayinlar gorulse de hastaligin genellikle genclik caginda basladigi kabul edilmektedir Gec ya da cok gec baslayan sizofreniler uzerinde arastirma yapan bir grubun gorus birligini iceren son rapora gore 40 yasindan sonra baslayan sizofreni hastaliginin gec baslangicli sizofreni 60 yasindan sonra baslayanlarin ise cok gec baslangicli sizofreni benzeri psikoz olarak tanimlanmasi onerilmektedir Erken baslangiclilarda cocukluk donemi baslangicli ise kalitimin gorece daha onemli etken oldugu sanilmaktadir Ayrica cocukluk caginda baslayan sizofreniyi ayri bir hastalik turu olan cocukluk sizofrenisinden ayirt etmek gerekmektedir Belirti ve bulgularHastalik oncesi kisilik ve uyum Sizofrenik hastalar hastalik oncesi sessiz arkadasi az yalnizligi seven tuhaf guvensiz kisilerdir Bu ozellikler ayirici tanida yardimci olmaktadir Aileler genelde cocuklarinin hastalik baslamadan once hep calisan sessiz uyumlu arkadassiz olduklarini anlatirlar Sayet hasta bu ozelliklere uymuyorsa tani icin duygudurum bozukluklari gibi diger hastaliklar dusunulmelidir Sizofreni daha once de belirtildigi gibi cogunlukla 18 25 yaslarinda her cesit psikolojik stresle baslayabilir Kisinin benligine darbeler delikanlilik caginda durtulerin asiri siddet kazanmasi cinsel ya da saldirgan durtulere karsi denetim zayifligi gibi durumlara psikozun baslamasindan once sik rastlanmaktadir Klinik belirti ve bulgular Sizofrenide bilinc ve yonelim genellikle yerindedir Zeka seviyesinde belirgin bir gerileme olmasa da soyutlama yetisinde zayiflamanin ve belirgin bir yikimin goruldugu kimi suregen hastalarda zeka seviyesinde de eksilme gerileme azalma oldugu izlenimi edinilebilir Ornegin hastanin ilgisi kolayca dagilabilir sorulara yanitlari gec ya da yanlis olabilir Son yillarda temelde var olan negatif belirtilerin baskin oldugu sizofreni turlerinde bir eksiklik sendromundan soz edilmekte ve bu turlerde beyin patolojisinin incelenmesine agirlik verilmektedir Eksiklik sendromu bilissel yetilerdeki eksikliklerdir Bu sendrom kalici ve baska nedenlere bagli olmayan ozgun olumsuz belirtiler olarak tanimlanmaktadir Sizofrenide icgoru dusuncelerin icerigi ve olusturulmasi duygularin deneyimlenmesi ve ifade edilmesi algilama davranislar ve bilissel islevler gibi bircok alanda belirtiler ortaya cikabilir Sizofreni heterojen gorunumlu bir hastalik oldugu icin tipik bir genel gorunume sahip degildir bazi hastalarda bazi belirtiler ortaya cikarken digerlerinde baska belirtiler olabilir Dusunce akisi ve icerigi ile iliskili belirti ve bulgular Sizofrenide dusunce icerigi ile iliskili olarak ortaya cikan belirtilerin en onemlisi hezeyanlardir Hezeyanlar aksine kanitlarla ve mantik yoluyla curutulmesine ragmen kisinin inanmayi surdurdugu kisinin kulturu dini ve egitimi ile iliskili olarak normal kabul edilemeyecek turden yanlis inanislardir Sizofrenide ortaya cikan hezeyanlar arasinda referans uzerine alinma etkilenme kiskanclik persekusyon kisiye zarar verilecegi buyukluk erotomani baskalarinin kendisine asik oldugu dusuncelerinin degistirildigi calindigi veya yayinlandigi temali olanlar sayilabilir Dusuncenin olusturulmasi ve akisindaki degisiklikler arasinda dusuncelerde azalma dusunce bloklari dusunce akisinin aniden kesintiye ugramasi cagrisimlarda daginiklik konusma yapisinin tumuyle kaybolmasi gibi belirtiler bulunur Algi ile iliskili belirti ve bulgular Sizofrenide siklikla ortaya cikan belirtiler arasinda varsani halusinasyon ve yanilsama illuzyon sayilabilir Sizofrenide halusinasyonlar en sik isitsel olmakla birlikte bes duyunun da varsanisi olabilir Sizofrenide isitsel halusinasyonlardan ozellikle kisinin davranislari hakkinda yorumlarda bulunan konusmalar duyma ve iki kisinin yine hastanin davranislari hakkinda konustugunu duyma seklinde olanlar siktir Duygularin deneyimlenmesi ve ifade edilmesi ile iliskili belirti ve bulgular Kisinin duygusal yasantisindaki cesitliligin azalmasi olarak ifade edilebilecek affektif veya duygusal kuntluk ve kisinin hezeyanlarla iliskili bir duygudurum icinde olmasi sizofrenide gorulebilecek duygusal degisiklikler arasinda sayilabilir Bilissel islevlerle iliskili belirti ve bulgular Ozellikle kronik gidisli hastalarda bilissel islevlerle ilgili bozulmalar hastaligin ilk tanimlandigi yillarda dementia preacox erken bunama ismi ile anilmasina sebep olacak kadar belirgin olabilir Hastalarin cogunda icgoru yoksunlugu da gorulen belirtiler arasinda yer alir Kisitli anlamiyla icgoru kisinin icinde bulundugu hastalik ve bunun belirtileri hakkinda gercekci bir kavrayisa sahip olmasidir Dunya Saglik Orgutu nun 1979 da yayinladigi verilere gore akut sizofrenide en sik gorulen belirti icgoru yoksunlugudur Bu durumdaki hastalar hasta olduklarini dusunmezler Tedavide buyuk handikapa yol actigindan icgoru yoksunlugu buyuk oneme sahiptir Pozitif ve negatif semptomlar Sizofreninin seyri sirasinda ortaya cikan belirtiler ayrica negatif ve pozitif olmak uzere iki baslik altinda incelenebilir Pozitif belirtiler normalin disinda fazlalik asirilik ve sapmalar olarak ortaya cikan belirtilerdir Negatifler ise normal islevlerde azalma eksiklik gosteren belirtilerdir Sizofreni heterojen gorunumlu bir hastalik oldugu icin tipik bir genel gorunume sahip degildir Pozitif semptomlar Varsani sanri surekli aglama ya da gulme evham kendini taniyamamak heyecan sikinti kusku guvensizlik dusmanca dusunceler her seyi ustune alinma sese ve renklere asiri duyarlilik asiri derecede konusma kafiyeli konusma ve anlatma istegi anlatimda kopukluk gibi normalin ustunde asiri semptomlardir Negatif semptomlar Gucsuzluk Duyarsizlik Apragmatizm spontane olamama insanlardan kacma konusmada bozukluk duygulanimda eksiklik yasamdan zevk alamama anhedoni ugrastigi ise kayitsizlik dis gorunusu onemsememe bakimsizlik kendini bulundugu ortamdan ya da insanlardan yalitilmislik hissi gibi normal islevlerde azalma ile giden semptomlardir TeshisBleuler a gore temel ve ikincil belirtiler Hastaligin etkilerini temel ve ikincil belirtiler olmak uzere iki kumeye ayirmistir Temel belirtiler her sizofrenikte bulunmasi gereken belirtilerdir Ikincil belirtiler temel belirtilerin uzerine eklenen belirtilerdir Ikincil belirtiler baska ruhsal hastaliklarda da gorulebilmektedir Temel belirtiler 4 A belirtisi olarak bilinir Duygulanimda bozukluk Affect Ambivalans Ambivalance karsit duygularin birlikte yasanmasi Otizm Autism Cagrisimlarda Association bozukluk Bilinc yonelim ve bellekte temel bozukluklarin olmayisiIkincil belirtiler Sanrilar yanilsamalar Varsanilar Devinim hareket bozukluklariKurt Schneider e gore birinci sira belirtiler Somatik pasivite bedensel edilgenlik olgusu Dusunce calinmasi dusunce sokulmasi dusunce yayinlanmasi dusuncelerin baskalarinca okunmasi cevreye yayilmasi Sanrisal algilama Duygu dusunce ve durtulerin dis guclerce etkilenip denetlendigi duygusu Genel olarak gerceklikten uzaklasma farkindalik yetisini kaybetme Isitme varsanilari Kendi dusuncelerinin yuksek sesle soylendigini isitme Kendisine emir veren yonlendiren seslerin isitilmesi Kendisiyle kavga eden tartisan seslerin isitilmesi Bu belirtiler daha cok ABCD semptomlari olarak hatirlanir Isitme halusinasyonlari Ing Auditory hallucinations dusunce yayinlanmasi Broadcasting of thought dusuncelerinin kontrol edildigi dusuncesi Controlled thought delusions of control sanrisal algilama Delusional perception DSM IV e gore tanimlama Amerikan Psikiyatri Dernegi nin Diagnostic and statistical manual of mental disorders DSM IV kilavuzuna gore sizofreni tanisini koyabilmek icin Tipik semptomlar 2 veya daha fazla bulunmali her biri bir aydan uzun surmeli sayet semptomlar tedavi ile geriledi ise daha az surse de kabul edilebilir Duygulanimda kuntlesme Varsani halusinasyonlar Sanri Dezorganize konusma konusmada duzen bozuklugu Dezorganize cok daginik davranis or uygunsuz giyinme sik sik aglama veya katatonik davranis Negatif semptomlar konusmanin ve istencin azalmasi gibi Toplumsal ve is uyumunda bozukluk Bunlardan iki ya da daha fazlasinin hastada bulunmasi zorunludur Bu belirtiler en az bir ay surmus olmalidir Sizofreni tanisi koyabilmek icin tipik semptomlara ek olarak Toplumsal ve is yasaminda bozukluk Sure Hastalik belirtileri en az 6 ay surmeli Sizoaffektif bozukluk ve duygudurum bozuklugu olmamasi Fiziksel tibbi bir duruma ya da madde ilac kullanmaya bagli olmamasi Yaygin gelisimsel bozukluk oykusu oldugunda varsanilarin sanrilarin en az bir ay devam etmesi gerekmektedir Sizofreni tipleri DSM IV siniflamasina gore sizofreni bes alt tip ihtiva etmektedir Paranoid tur Bazen dine asiri duskunluk metafizik filozofik ya da cinsel ugraslar gorulur Rahatsizligi kabul etmez belirtileri gizlemeye calisir sanrilari yuzunden savunmaya gecer ve toplumdan uzaklasirlar Dusunce bozukluklari baskindir Kotuluk gorme sanrilari buyukluk sanrilari etkilenme fikir ve sanrilari alinganlik kuskuculuk bu turde sik gorulen dusunce bozukluklaridir Baslangici genellikle yavas ve daha gec yastadir DSM kodu 295 3 ICD kodu F20 0 Dezorganize Hebefrenik tur Dusunce ve devinim bozukluklari baskindir Kisilikte dagilma ve yikim hizlidir Hasta kendi ozel dunyasinda yasar Davranislar ilkel ve cocuksudur Kisa zamanda duygusal tepkilerde oynamalar labilite yuzeysellik uygunsuzluk sozcuk uydurma neolojizm tutarsiz sanrilar yineleyici basmakalip konusmalar ayrica varsanilar daha sonra ortaya cikmaktadir Baslangici genc yasta akut renkli pozitif belirtilerle baslamaktadir DSM kodlamasinda dezorganize ICD kodlamasinda ise hebefrenik sizofreni olarak gecer DSM kodu 295 1 ICD kodu F20 1 Katatonik tur Devinim hareket bozukluklari baskindir Dis cevre ile iliskisini kesmis gibi gorunse de cevrede olup bitenleri tanimakta ve kaydetmektedir Hastalar belli bir durusta uzun sure kalir ve disaridan gelen tepkilere yanit vermez donakalma katatonik dalginlik katatonik taskinlik karsitcilik gibi belirtiler gorulmektedir Baslangici cogunlukla 15 25 yas arasinda ve aniden olmaktadir DSM kodu 295 2 ICD kodu F20 2 Ayrismamis tur Paranoid dezorganize ve katatonik tur ayrismamistir DSM kodu 295 9 ICD kodu F20 3 Kalinti Reziduel tur Daha cok negatif belirtilerin baskin oldugu suregen sizofrenik bozukluktur Degismeye karsi istek ve ilgi azdir Duygu kuntlugu vurdumduymazlik girisim ve eylem azligi toplumdan kopukluk dusuncede somutlasma ve fakirlesme kendine iyi bakmama gibi negatif belirtiler gozlenir Bir ya da birkac aktif sizofrenik depresmeden sonra baslamaktadir DSM kodu 295 6 ICD kodu F20 5 ICD 10 siniflama sisteminde ise bu turlere ek olarak iki alt tip daha vardir Sizofreni ardi cokkunluk Sizofrenik depresmenin ardindan hasta cok belirgin cokkunluge girebilir Daha cok negatif belirtiler bulunmakla birlikte pozitif belirtiler de gozlenir Kalinti sizofreniden ayirmak zor olabilir Ayirici tani icin hasta oykusu onemlidir ICD kodu F20 4 Basit sizofreni Sinsi ve yavas baslayan ve daha cok negatif belirtilerin baskin oldugu sizofreni turudur Genellikle sanrilar varsanilar hareket bozukluklari gorulmez Kalinti sizofreniden ayrimi oyku ile yapilir ICD kodu F20 6 Ayirici tani Belli Organik Nedenli Psikozlar Genellikle belli fiziksel ve yerel bulgu vermeyen organik beyin sendromlarinda onemli belirtiler bilissel yetilerdeki bozukluklarla ilgilidir Oysa sizofrenide genellikle bilinc yonelim bellek zeka alaninda cok belirgin bozukluk olmaz Epilepsi ve toksik etkenlere bagli olarak ortaya cikan kimi beyin hastaliklarinda sizofreniye ozgu dusunce ve davranis biciminin uzun surmemesi ayirici tanida onemlidir Toksik etkenlerle ortaya cikan ve sizofreniden ayirt edilmesi gereken psikozlarda asil ayirici tani ilac aliskanligi oykusudur Sizofreniye Benzer Psikozlar Psodo psikoz da genellikle baslangic agir akut ruhsal travmayla birden kisa surede olur ve klinik gorunum cok renklidir Hastanin belirtilerinde yapaylik delilik oyunu oynadigi izlenim belirgin birincil ve ikincil kazanclarin bulunmasi kisa surmesi ve aileden alinan bilgide icine kapanik olmayan bir kisilik yapisi ve uyum bicimi gibi ipuclari ayirici taniya yardimci olmaktadir Sizofreniye benzedigi bildirilen ve kimi toplumlara ozgu ruhsal bozukluklar olarak tanimlanan Amok Latah Wihtiko cilginliklari agir akut psikoz durumlardir Yaygin gelisimsel bozukluklar olarak bilinen otizm ve Asperger sendromu gibi hastaliklar cocuklugun erken donemlerinde baslarlar ve yetiskin yasa dek kendilerine ozgu belirtileri tasirlar Kimi orta veya hafif zeka geriliklerinde varsanilar sanrilar ve acayip davranislarda akut cilginlik durumlari ortaya cikabilir ve bunlar kroniklesebilir Zeka geriligi durumunun saptanmasiyla sizofreniden ayrilir Paranoid Bozukluklar Sanrilari cogu kez oldukca duzenli hatta inandirici gibidir Sizofrenide ise sanrilar daginik tutarsiz acayiptir Duygudurum Bozukluklari Bu bozukluklarda temel olarak sizofrenideki dereistik dusunce yapisi otistik yasam bicimi gorulmez Psikonevrozlar Genellikle gercegi degerlendirme yetisi bozulmaz ve sizofrenide gorulen agir dereistik dusunce gorulmez Gidis ve sonlanisSizofreni cok degisik gidis ve sonlanis gosteren suregen bir bozukluktur Gidis ve sonlanisin degerlendirilebilmesi icin genellikle su olcutler kullanilir hastaligin belirtileri is uyumu toplumsal uyumu hastaneye yatis sayisi ve suresi bilissel yetileri genel sagligi ozkiyim intihar Olumlu gidis gostergeleri Baslangicin birden renkli pozitif belirtilerle gelismesi Hastaligin ortaya cikmasinda agir cevresel stres etkenlerinin fazlaligi Hastaligin turunun katatonik veya sizo affektif olmasi Aile ortaminin duzenli duygu disavurumunun dusuk olmasi Sagaltima erken donemde baslanan duzenli devam eden durumlar Gelismekte olan ulkelerde sizofreni prognozu gelismis ulkelere gore daha iyidir Olumsuz gidis gostergeleri Hastaligin erken yasta baslamasi ve gelismesi Hastalik oncesi kisiligin sizoid ya da sizotipal olusu belirtilerin sinsi ve yavas ortaya cikisi Hastaneye yatma sayisinin cok yatma surelerinin uzun iyilesme durumlarinin kisa olmasi Negatif belirtilerin baskin olmasi Ailede kalitimsal yukumlulugun kalitimsal yatkinlik ailede hasta birey olmasi yuksek olmasi Aile ortaminin bozuk duygu disavurumunun yuksek olusu Hastanin kendisinden ailenin ve cevrenin hastadan beklentilerinin yuksek ve asiri baskili olmasi Beklentiler yukseldikce ve hastalar bunu karsilayamadikca dus kiriklarina bagli ofke ve uzuntu tepkilerinin daha siddetli olmasi beklenir Bu nedenle ailenin hasta hakkindaki emellerini daha gercekci alcak gonullu bir duzeye cekmesi saglanmalidir Bunun sagaltimda da onemli bir yeri vardir Sizofreniklerde intihar akut donemlerde hic beklenmedik anda birden olabilir Bazi agir negatif belirtili yetiyitimli suregen hastalar planlayarak kendilerine kiyabilir Sizofreniklerde ozkiyim riskini artiran faktorler arasinda erkek olma bekarlik issizlik toplumdan yalitilmis olmak cokkunluk caresizlik onemli bir yitim ve ilac madde bagimliligi sayilabilir Hastaligin olusum nedenleriSizofreni arastirmalarinda buyuk ilerlemelere ragmen hastalik icin spesifik etiyolojik faktorler veya patogenik surecler kesin olarak tanimlanamamistir Etiyoloji uzerindeki gorusler eskiden beri organik ve psikososyal olmak uzere iki ana kumede tartisilmis olsa da 20 30 yildan beri sizofreni giderek artan bir yayginlikla beynin bir gelisim bozuklugu olarak kabul edilmektedir Hastaligin asil nedeninin henuz kanitlanamamis bir beyin bozuklugu oldugu gorusu kesinlik kazansa bile bu rahatsizligin ortaya cikisinda ve zaman zaman gorulen alevlenmelerde cevresel zihinsel etkenlerin varligi da onemsenmektedir Sizofreni tek tip bir hastalik degildir Boyle bir hastalikta cok degisik olus nedenlerinin bulunmasi dogaldir Organik yonden yapilan arastirmalarin yani sira psikolojik ve cevresel etkenlerin arastirilmasi da onemli bir konu olmustur Organik bir etiyolojinin gosterilmeyisi nedenin psikososyal oldugunu kanitlamaz ancak cevresel etkenler acik bicimde gosterilebildigi zaman anlam kazanabilir PET Pozitron emisyon tomografisi uzerine bir calismada calisan hafizada frontal lob aktivitesinin kirmizi daha az oldugu striatumda anormal dopamin aktivitesinin buyuk oranda arttigi gosterilmis yesil bunun sizofrenide norobilissel hasarla iliskili olabilecegi one surulmustur Psikososyal etkenler Sinaptik baglantilarin budanmasi ogrenme ve beyin yogrulmasi gibi onemli biyolojik olusumlarda erken donemde yasanan psikososyal olaylarin onemli bir rolu vardir Sizofreninin temelini teskil ettigi farz edilen norobiyolojik hasarlarin biraz olsun duzeltilmesinde hatta iyilestirilmesinde rehabilitasyonun cok onemli bir rolu oldugu dusunulmektedir Gunumuzde sizofreninin olus nedeni hakkinda Norodejeneratif ve Norogelisimsel olmak uzere iki onemli kuram vardir Son zamanlarda norogelisimsel kuram giderek guclenmektedir Sizofreninin her seyden once biyolojik bir hastalik olduguna inanilmaktadir Bununla beraber sizofreni olusumunda hem cevresel hem de kalitimin rol oynadigi kompleks bir hastaliktir Tek bir nedeni yoktur cesitli faktorlerin bir araya gelmesi ile olusur Sizofreniye yatkinlik kalitimsal olmakla birlikte bozuklugun akut krizler halinde su yuzune cikmasinda en onemli etkenler sunlardir kaynak belirtilmeli LSD gibi halusinojen maddelerin kullanimi kaynak belirtilmeli Concerta ve Ritalin gibi DEHB tedavisinde kullanilan ilaclarin etken maddesi olan Metilfenidat asiri doz kullanimi veya doktor kontrolu disinda kullanimi ile sizofreniye zemin hazirlamaktadir Hamilelikte komplikasyonlar Duygusal anlamda etkileyebilecek olaylar Kazalar kayiplar Evlilik hamilelik donemi Stres travma ya da asiri derecede mutlu edebilecek olaylar Genetik faktorler Aile arastirmalari Genel nufusta 0 5 1 arasinda bulunan sizofreni siklik orani sizofreni hastasi kisinin birinci derecedeki akrabalarinda yaklasik 10 dur yani hastanin birinci derecedeki akrabalari icin risk genel populasyon icin olanin 10 20 kati kadardir Akrabalik uzaklastikca bu oran dusmektedir Bu konuda yapilan arastirmalardan elde edilen veriler sizofrenide kalitimsal bir etkenin bulundugu gorusunu desteklemektedir Fakat aile arastirmalarindan elde edilen veriler hem genetik mekanizmayi hem de yakin cevrenin neden olabilecegi etkiyi icermektedir Bu etkileri birbirinden ayirabilmek icin evlat edinme arastirmalari ve ikiz arastirmalari yapilmistir Ikiz arastirmalari Degisik ulkelerde yapilan arastirmalar tek yumurta ikizlerindeki konkordansin cift yumurta ikizlerinden cok daha yuksek oldugunu gostermistir Ornegin konkordans orani yaklasik 50 olan tek yumurta ikizleri monozigotik ikizler ve 10 14 olan cift yumurta ikizleri dizigotik ikizlerle yapilan arastirmada kalitilabilirlik 80 olarak gosterilmektedir Evlat edinme arastirmalari Kalitimin yani sira cevrenin de hastalik uzerine etkisini anlatmak icin evlat edinme arastirmalari yapilmistir Bu arastirmalarda biyolojik ana babasi sizofrenik olan ve baskalarina evlat olarak verilen cocuklarda sizofreni orani belirgin olarak yuksek bulunmustur Molekuler genetik Gunumuzde yapilan calismalarla artik bir risk etkeni olarak kalitimin yeri kesinlesmistir Fakat hastaligin hassas bolgedeki basit bir pozisyon degisikliginden mi eksik penetransa sahip tek bir genden mi degisik genlerden mi kaynaklandigi henuz acikliga kavusmamistir Nonmendelian kalitima uyan bu hastalikta eksik penetrans ve coklu gen kurami olasidir Klasik aile ikiz evlat edinme calismalarinin yani sira son yillarda molekuler genetik calismalari da gitgide artmaktadir Genetik belirleyiciler uzerinde yapilan calismalarda 5 kromozom 11 kromozomda bulunan DRD2 Dopamin 2 reseptorunun yerlesme noktasi ve X kromozomlari incelenmis fakat calismalar henuz bir sonuc vermemistir Baglanti dengesizligi uzerinde yapilan calismalar ise sizofrenide birden cok genin etkili olabilecegi gorusune dayanmaktadir Bu calismalarda ozellikle sinaptik yayilim ve postsinaptik reseptor kontrolunu etkileyen DTNBP1 noronal migrasyon ve beyin gelisiminde onemli rolleri olan NRG1 1q42 1 bolgesinde bulunan DISC1 ve DISC2 disrupted in schizopherenia genleri ve ayrica 22q11 silme sendromunun sizofreni icin oldukca yuksek bir riske sahip oldugu ortaya konmustur Ayrica dopaminin salinimini kontrol eden COMT Katekol O metiltransferaz kodlanmasini saglayan gen uzerinde de calismalar vardir Butun bu genler norogelisimsel surec anormal sinaptik baglantilar ve bozuk norotransmitter salinimi ile iliskilidir Biyokimyasal faktorler Hucresel iletisim ve antipsikotik ilaclarin farmokolojik islevleri hakkindaki bu bilgiler dopamin noradrenalin seratonin asetilkolin glutamat noromodulator proteinler ve bunlarin reseptorleri hakkinda biyokimyasal hipotezlerin ortaya atilmasina katkida bulunmustur Dopamin varsayimi Sizofreninin fizyopatolojisinde dopamin varsayimi 1960 1970 lerden bu yana sayisiz arastirmaya konu olmustur Bunun nedeni uc onemli bulguya dayanmaktadir Amfetamin kokain levodopa ve metilfenidat gibi dopamin aktivitesini artiran maddeler sizofreninin bazi yonlerine benzeyen paranoid psikoza yol acarlar Sizofreniklerin tedavisinde kullanilan noroleptiklerin antipsikotik etkisiyle bunlarin DA2 reseptorlerine baglanma gucu arasinda iliski gorulmustur Sizofreni hastalarinin olum ardi post mortem ve PET Pozitron emisyon tomografisi incelemelerinde beyinde DA2 benzeri reseptorlerin yogunlugunda artma oldugu gosterilmistir Dopamin varsayiminin altinda yatan gozlem kimi sizofreni hastalarinda mezolimbik mezokortikal ya da nigrostriatal dopaminerjik noronlarda goreceli bir etkinlik artmasidir Sizofrenide gorulen sanri varsani dusunce bozuklugu duzensiz davranislar gibi pozitif belirtiler bu artma ile aciklanmaya calisilmistir Etkili noroleptikler ozellikle DA2reseptorlerine ket vurarak inhibe ederek dopamin artimini onler ve bu yolla pozitif belirtileri duzeltirler Fakat duygularda kuntlesme ilgisizlik aldirmazlik toplumdan cekilme dusunce fakirligi gibi negatif belirtileri daha yogun olan hastalar noroleptiklerden fazla yararlanamamaktadir Bunun nedeni bu hastalarda beyin neokorteksinde negatif belirtilere yol acan dopamin reseptor sayisi ve aktivitesinde azalmalardir Bu konuda yapilan calismalarla prefrontal kortekste dopamin salinimini saglayan COMT katekol O metiltransferaz enziminde kalitimsal bir bozukluk oldugu gozlemlenmeye calisilmistir Glutamat varsayimi Glutamat beyinde en fazla islevi olan norotransmitterlerden biridir Arastirmalar bir uyarici aminoasit olan glutamat araciligiyla beyinde gerceklestirilen noral iletimin sizofreniklerde bozuk olabilecegini gostermektedir Bazi arastirmalarda sizofrenide hipokampustaki N metil D aspartat reseptorlerinde glutamerjik etkinlikte bir eksiklik oldugu gorulmustur Bu konuda arastirmalar henuz kesin bir sonuca ulasmis degildir Glutamat hipotezine gore glutamatin sizofreni patofizyolojisindeki yeri major glutaminerjik reseptor olan N metil D aspartat NMDA reseptor kompleksinde glutaminerjik etkinlikte bir eksiklik glutaminerjik dopaminerjik GABA sistemleri arasindaki iliskiler fensiklidinin neden oldugu akut ve kronik etkilere dayanmaktadir NMDA nin antogonisti olan fensiklidinin kisa donemli uygulanimi sizofrenide gorulen pozitif ve negatif belirtilere yol acmakta kronik uygulanimi ise prefrontal kortekste hipodopaminerjik durumu dogurmakta ve negatif belirtilere neden olmaktadir Serotonin ve Noradrenalin varsayimlari Sizofreniklerin bir kesiminde beyinde ve beyin omurilik sivisinda noradrenalin arttigi ve bu yolla dopaminerjik yayilimin cogaldigi bildirilmistir Fakat noradrenalin yikim urunu olan MHPG uzerindeki calismalar bir sonuc vermemektedir Serotonin reseptorlerini bloke edici etkisi yuksek olan klozapin suregen sizofrenik hastalarda olumlu etki gostermektedir Dopaminerjik ve serotonerjik dizgeler anatomik olarak birbirine baglantilidir ve islevsel olarak birbirleriyle etkilesim icindedirler Henuz serotoninin sizofrenideki yeri aydinlatilamamistir Noradrenalin ve serotonin uzerine yapilan arastirmalar dopamin varsayimina karsi degil onu tamamlamaya yoneliktir Bu arastirmalar kesin bir sonuca ulasamamistir Beyinde yapisal ve islevsel bozukluklar Beynin belli bir ya da birkac bolgesinde birinci derece sorumlu ozgul bir bozukluk henuz saptanamamistir Arastirmalar sizofreninin daha cok beynin iletim devrelerinde bir bozukluk olabilecegini gostermektedir Sizofreniklerde genel beyin hacminde kuculme bulunmustur Bu eksilmenin nedeninin norodejeneratif bir bozukluk mu noro gelisimsel bir bozukluk mu oldugu tartisilmaktadir Son yillardaki incelemelerin cogu norodejeneratif bozukluktan ziyade norogelisimsel bozukluk gorusunu desteklemektedir Arastirma verilerine gore frontal lobda kuculme talamusun algilari suzme ve ayiklama islevinde bozukluk prefrontal korteks ve serebellum arasindaki devrelerde bozukluk vardir Yapilan arastirmalarla suregen sizofrenik hastalarda uyaranlarin beyne ulasirken karsilastiklari suzgecte ve girdi ayarlamasinda bir yetersizlik oldugu bu nedenle beyne cok fazla bilgi iletildigi ama hastanin bu bilgileri uyum amaciyla ayiklayamadigi ve butunlestiremedigi anlasilmaktadir Sizofreniklerde temelde bir bilgi isleme kusuru olabilecegi gorusu giderek agirlik kazanmaktadir Sizofreni bilgi isleme kuramlari baslangicta daha cok uyaranlarin suzulmesinde bir bozukluk oldugu varsayimina dayanmaktaydi Son yillarda daha cok norofizyolojik temelli bilgi isleme kuramlari one cikmaktadir Bazi arastirmalara gore sizofrenide temel bozukluk istenc eksikligidir Niyetlenme ve harekete gecme islevleri frontal korteks ile ilgilidir Sizofrenide bir niyetin harekete gecirilmesi icin gerekli olan istenc eksikligi frontostriatal bir patolojiyle baglantilidir Son yillarda eksiklik sendromu giderek artan bicimde ilgi cekmektedir Beyin goruntuleme yontemleriManyetik rezonans goruntuleme ve diger beyin goruntuleme tekniklerinde teknolojinin gelisimini takiben sizofreni tanisi almis kisilerde beyin aktivitesindeki farkliliklar uzerine calismalar vardir Gunumuzde sizofrenide beyindeki yapisal anormalliklerinin arastirilmasinda cogunlukla manyetik rezonans MR teknikleri kullanilmaktadir Bircok beyin MR incelemesi lateral ventrikulerin hacminde artma beynin tumunde az da olsa azalma 2 3 arasinda ayrica hipokampus talamus ve frontal loblarin bolgesel hacminde azalma oldugunu gostermektedir Bununla beraber sizofrenlerdeki ventrikuler genislemenin ilerleyici olmadigina ve hastalik ortaya cikmadan once de var olduguna dair kanitlar bulunmaktadir Cocukluk baslangicli sizofrenlerin anatomik MR arastirmalari gri cevherde azalma ve ventrikuler buyumenin yetiskinliklerinde tipik olarak goruldugunu gostermektedir Buna zit olarak yetiskinlik baslangicli sizofrenide temporal lobda yapisal degisiklikler bulunmustur Sizofrenide pozitron emisyon tomografisi PET arastirmalari ise frontal loblar bazal gangliyonlar talamus ve temporal loblar uzerine yogunlasmis ve bunlarin her biri ile ilgili birtakim anormallikler gosterilmisse de henuz beynin belli bir ya da birkac bolgesinde birinci derecede sorumlu ozgul bir bozukluk saptanamamistir Sizofrenide genel olarak frontal lobda kuculme talamusun algilari suzme ve ayiklama islevinde bozukluk prefrontal korteks ve serebellum arasindaki devrelerde bozukluk oldugu bilinmektedir Sizofrenlerin beyin buyuklukleri saglikli kontrol gruplari ile karsilastirildiginda yaklasik olarak 5 8 daha hafif ve 4 daha kucuktur Ayrica Nelson ve arkadaslari bir manyetik rezonans MR meta analiz calismasinda sizofreni ile bilateral hipokampus ve amigdala kuculmesi arasinda pozitif iliski oldugunu kanitlamistir Sizofrenide guncel kuramlar1990 lara kadar uzun yillar bilim cevrelerince siklikla kabul edilen hipotez norodejeneratif kuramdir Ancak bu hipotez hastaligin patofizyolojisini aciklamakta yeterli olamamistir Son yillarda yapilan calismalar neticesinde artik gunumuzde yaygin kabul goren gorus norogelisimsel kuramdir Yillar boyunca sizofreninin hastalik ortaya cikmadan kisa bir sure once meydana gelen patolojik sureclerden kaynaklandigi dusunulmustur Gunumuzde ise yaygin olarak sizofreninin erken beyin gelisiminde meydana gelen bir anormallikten kaynaklandigi kabul edilmektedir Bu acidan bakildiginda sizofreni beyin gelisiminden kaynaklanan ensefalopatiler gibi kabul edilmektedir Norogelisimsel kuram Norogelisimsel kuram sizofreninin yasamin erken donemlerine ait gelisim basamaklari ile ilgili sabit ve yapisal bir noksanliktan kaynaklandigini one surmektedir Bu gelisim basamaklari noronal onculleri glial proliferasyonu ve migrasyonu aksonal ve dentritik proliferasyonu aksonlarin miyelinizasyonunu programli hucre olumunu ve sinaptik budanmayi kapsamaktadir Yaygin olarak kabul goren bir model norogelisimsel bir kusurun morfolojide ve hucre mimarisinde degisiklige yol acarak noronlarin modulatuar kapasitelerinde bir noksanlik meydana getirdigini one surmektedir Bununla birlikte ergenlik ve erken eriskinlik donemlerinde bu norogelisimsel kusurun stres gibi cevresel tetikcilerle birlikte belirgin semptomlara yol actigi dusunulmektedir Bozuklugu kompanse eden sinaptik baglantilarin budanma sonucu yok olmalarinin belirtilerden sorumlu oldugu dusunulmektedir Hastaligin erken gelisim doneminde olusan bir lezyondan koken almasina ragmen klinik belirtilerin ergenlik caginin sonlarinda ortaya cikmasi ergenlik doneminde gerceklesen olgunlasma sureclerinin psikozu ortaya cikarttigi yonunde yorumlanmaktadir Insan beyninin yaklasik olarak yetiskin beyin buyuklugune ilkokul yillarinda ulastigi bilinmektedir ve bu buyume beyaz cevherden degil gri cevherden olur Ayrica noral baglantilarin ozgul olarak duzenlenmesi ve serebral yapilardaki ozel kuculmeler de erken serebral olgunlasmada gerceklesmektedir Erken donemde olusmus bir lezyon ile hastaligin ortaya cikmasi arasindaki gecikme ergenlikte meydana gelen kortikal budanma gibi bazi olgunlasma mekanizmalarinda meydana gelen genetik degisikliklerle aciklanmaktadir Gecikmis baslangicin nedenleri Gunumuzde hastaligin klinik olarak baslamasina neden olan ek bir patolojinin ortaya cikmasi ya da tetikleyici psikostresor bir etkenin varligi uzerinde yogunlasilmistir Sizofrenide erken beyin gelisimindeki hasarla bozulmus noronal sistemler aslinda gec olgunlasan noronal sistemlerdir Bu nedenle bunlara ait bir fonksiyonel bozukluk postnatal olgunlasmanin tamamlandigi doneme dek gorulmeyebilir Diger bir deyisle postnatal beyin gelisimi tamamlanincaya dek ki bu durum gec adolesan ve hatta erken eriskinlik donemlerine kadar devam eder hem hatali fonksiyon belirti vermez hem de diger sistemler bu hatali fonksiyonu kompanse ederler Bunun nedeni Kennard prensibi genc beynin daha fazla kompansasyon Kompansasyon tip biliminde dengeleme yerine koyma telafi etme manasinda kullanilmaktadir Kompanzasyon ile karistirilmamalidir kapasitesine sahip olmasidir Noropsikolojik testler ve fonksiyonel beyin goruntuleme tekniklerini kullanan calismalar kortikal disfonksiyonun prefrontal ve temporal loblar arasindaki fonksiyonel iliskiyi icerdigi gosterilmistir ki bu sizofreninin karakteristik bulgusudur Beynin en gec olgunlasan bolumu prefrontal temporal bolgedir Norogelisimsel kurama gore bu nedenle bu bolge ile ilgili fonksiyonel bozukluk belirtileri gec ortaya cikar Prefrontal temporal bolge cevresel sartlar yetersiz oldugunda maksatli davranisa rehberlik etmek icin gecmis deneyimlerin kullanimini kolaylastiran bolgedir Sonucta yeni cevresel sartlar ile gecmis deneyimler arasinda baglanti kurarak yeni tepkilerin verilebilmesi ve uyumlu bir davranis modeli gosterilebilmesinde rehberlik yapar Yeni bir stresor ile karsilasan kisi prefrontal temporal bolgenin islevi sayesinde bu stresor ile basa cikabilir Bu nedenle prefrontal temporal bolgenin henuz gelismekte oldugu erken cocukluk donemlerinde bu fonksiyon islev gormediginden diger bolgelerin kompansasyonu yardimiyla stresor etkenlerle basa cikildigindan bu bolgedeki bozukluk olgunlasma tamamlandiktan sonra ortaya cikacaktir Cunku bu donemde diger olgun bolgelerin kompansasyon islevi de son bulmustur Norogelisimsel anormalliklerle sizofreni arasindaki iliskinin kanitlari Konusmada gecikme okuma ve motor becerilerde yetersizlik gibi norogelisimsel bozukluklar genellikle ilerleyici degildirler ve yasamin ilk on yilinda gorulmektedirler Serebral morfolojik degisiklikler mikrosefaliyi hidrosefaliyi anormal hucre migrasyonunu ve bazi beyin bolgelerinin asimetrisini icermektedir Sizofreni hastalari norogelisimsel bozuklukluklarin bircok karakteristik ozelligini tasimalarina ragmen cok farkli klinik bulgular sergilemektedirler Bu nedenle bu bozukluklar hakkinda genel bir yargiya ulasmakta guclukler yasanmaktadir Norogelisimsel kuram goz onune alindiginda hastaligin gizli belirti vermeyen bir sureci oldugu ve lezyon ile bazi norogelisimsel anormalliklerin tani konulmadan once gozlenebilecegi dusunulmektedir Sizofrenideki norogelisimsel anormalliklerle ilgili yapilan calismalarin cogu olumsuz sonuclansa da bazi calismalar sizofreni icin risk sayilan birtakim davranissal ve bilissel anormallikler tanimlamaktadir Norodejeneratif kuram Norodejeneratif kuram gelisimsel evrelerde herhangi bir sorun olmaksizin sonradan noronal dejenerasyon sonrasinda hastaligin ortaya ciktigi gorusunu destekler Hastaligin seyri sirasinda noron fonksiyonlarinda progresif kayba yol acan bir norodejeneratif surecin devam ettigini iddia eder Hastaligin genellikle ileri yetiskin yaslarda ortaya cikmasi ise yasli noronlarin bu bozukluklarin dejenerasyonuna daha duyarli olduguna baglanmaktadir 1990 lara kadar uzun yillar bilim cevrelerince siklikla kabul edilen hipotez norodejeneratif kuramdir Buna gore genc eriskin donemde klinik semptomatoloji baslayincaya kadar bircok olguda ya beyin gelisiminin normal oldugu ya da sonradan gelisen metabolik enfeksiyoz veya dejeneratif hastaliklar nedeniyle hasara ugrayan beynin bozuk islevleri sonucu sizofreni ortaya ciktigi ileri surulmustur Bu cercevede viroimmunolojik hipotez gibi gorusler de ileri surulmustur Ancak son yillarda yapilan arastirmalarin neticesinde sizofreni klinigi arasinda baglantilarin oldugunu gosterebilen norobiyolojik modellerin bulunmasi norodejeneratif hipotezden ziyade norogelisimsel modelin sizofreni klinigine uygun oldugu gorusu agirlik kazanmaktadir Bir grup arastirmaci ise bazi sizofrenlerin norogelisimsel modelden cok norodejeneratif modele uygun klinik tablolar sergiledigini one surmektedir Bu tablolar onceden saglikli olan insanlarda meydana gelen ve baslarda giderek kotulesirken sonra hafifleyen ya da psikotik ve veya negatif belirtilerle devam eden hastalik durumunu ve hastalik oncesi haline donen cok kucuk bir grubu icermektedir Sizofrenide risk etkenleriSizofreni icin annenin kotu beslenmesi zehirlenmesi strese maruz kalmasi enfeksiyonlar gebelikte ve dogumda karsilasilan olumsuzluklar ve genetik etkenler dahil sayisiz risk etkeni tanimlanmistir Yapilan bir arastirmada sizofreni ile dogumda erken membran rupturu forsepsle dogum ve 2 500 gramdan dusuk dogum agirligi arasinda belirgin iliski oldugu tespit edilmistir Ayrica erkeklerin gebelik ve dogum sorunlarina serebral olgunlasma zamanlarinin farkli olmasindan sebep daha hassas olduklari one surulmektedir Annenin beslenmesi uzerinde bircok arastirma yapilmasina ragmen sadece gebeligin ilk uc ayinda yetersiz folik asit alimi ile noral tup defektleri spina bifida hidrosefali anensefali arasinda bir iliski oldugu bulunmustur Iliman iklime sahip ulkelerdeki epidemiyolojik calismalar kis sonu ve ilkbahar baslarindaki dogumlarda sizofreni prevalansinin yuksekligine dikkat cekmektedir Sizofreni ile dogum mevsimi arasindaki iliskiyi aciklayan cevresel etkenler enfeksiyon ajanlarina beslenme faktorlerine ve cevre sicakligindaki degisikliklere isaret etmektedir Ayrica sizofreni uzerine yapilan epidemiyolojik calismalar annenin gebeligin ikinci uc aylik doneminde maruz kaldigi grip ve diger viruslerin bebegin ileriki yaslarinda sizofreni icin risk teskil edebilecegini gostermektedir TedaviBu gune kadar sizofreninin ana kokeni ve tam tedavisi bulunamamistir Asagidaki tedavi sekilleri semptom tedavisinde akut krizlerin tekrar ortaya cikmasini engellemek ve kisinin bozukluga ragmen kisilik gelisimini desteklemek icindir Sizofreni tedavisi dort onemli baslik altinda ozetlenebilir Ilacla Tedavi Psiko ve Sosyoterapi Psiko bilgilendirme Aile DestegiIlacla tedavi 1950 lerde sizofreni tedavisinde kullanilmasiyla cigir acan klorpromazin molekulu Sizofreninin ilacla tedavisinde noroleptikler kullanilmaktadir Noroleptiklere Clozapin Risperidon Zotepin Sulpirid Olanzapin Sertindol Amisulprid Quetiapin Ziprasidon ornek verilebilir Noroleptik antipsikotik ilaclar 1950 lerde ilk olarak klorpromazin ile kullanima girmis ve sizofreni tedavisinde cigir acmistir Ilaclarin kullanimi hastadan hastaya ve turden ture degisiklik gostermektedir Ilaclarin etki suresi de hastadan hastaya degisiklik gosterir ve kullanilan ilacin turune bagli degisik yan etkiler gorulebilir Sikca gorulen yan etkiler arasinda yorgunluk hareket bozukluklari yerinde oturamama susuzluk terleme bulanik gorme istah artmasi kilo alma sayilabilir Ozellikle eski tip antipsikotiklerin uzun sureli kullanimina bagli olarak tardiv diskinezi adi verilen istemsiz hareketlerle karakterize bir hareket bozuklugu ortaya cikabilir Akut donemlerinde zorunlu olmak uzere sizofrenide ilaclar basta gelen tedavi yontemidir Ilacsiz sagaltim yontemleri suregenlesme riskini artirir Ilaclarin ozellikle pozitif belirtileri yatistirdigi bilinmektedir Ilaclara yanit ve duyarlilik bireyden bireye farkliliklar gostermektedir Negatif belirtilerin baskin oldugu hastalarda yatistirici etkisi daha az olan noroleptiklerin kullanimi arastirmalarla desteklenmistir Uzun sure verilen ilaclar bazen hastalarda negatif belirtilerin artmasina neden olabilmektedir Psikoterapi Sizofreni hastalarinin tedavisinde kullanilmak uzere cesitli psikoterapi yaklasimlari bilissel davranisci terapiler destekleyici psikoterapi ilac uyum terapisi kisisel terapi kabullenme ve baglilik terapisi vb gelistirilmistir Bu yaklasimlar arasindan etkinligi konusunda hakkinda en fazla kanit bulunan tur bilissel davranisci terapi olarak adlandirilan terapi cesididir Bu tur bir terapinin ilac tedavisinden sonra geride sikayetleri kalan hastalarda yararli oldugu dusunulmektedir Psiko bilgilendirme Psiko bilgilendirmenin sizofreni hastalarinin tedavisinde uygulanacak programa dahil edilmesinin yararli olduguna dair kanitlar vardir ve bazi ulkelerde bu tur programlara rutin olarak dahil edilmistir Alternatif yaklasimlar Beslenme Sizofrenide ilacla tedavi yaninda bir beslenme plani da bazi yazarlarca onerilmistir Bu yazarlara gore alkol kahve et ve sekerin mumkun oldugunca az alinmasi gerekir Omega 3 bagi iceren yaglarin balik her turlu deniz urunleri tofu soya badem ceviz omega 6 bagi iceren yaglar aycicegi susam misir folik asitler taze portakal suyu ispanak fistik kuru fasulye nohut B3 vitamini balik patates avokado kahverengi pirinc B6 vitamini tavuk karnabahar domates ve C vitamini brokoli turuncgiller lahana kivi tuketimi yine bazi yazarlar tarafindan onerilmistir Bir diger oneri ise colyak hastaliginin da tedavi sekli olan glutensiz ve kazeinsiz diyet tir Toplum ve kulturSosyal stigmata sizofreni hastalarinin tedavisinde en buyuk engel olarak tanimlanmistir John Forbes Nash universite yillarinda paranoid sizofreni semptomlari gostermeye baslayan Amerikali matematikci 1994 yilinda Nobel Odulu kazandi 2001 yilinda hayati Akil Oyunlari adli filmde betimlendi 1999 yilinda yapilan genis bir ornekleme sahip bir calismada Amerikalilarin sizofreni konusundaki inanislari incelenmistir Bu calismada sizofrenlerin baskalarina zarar verici davranislarda bulunmasini Amerikalilarin 12 8 i oldukca muhtemel olduguna inanirken 48 1 inin ise bunun bir miktar muhtemel olduguna inandigi bulunmustur Ayni calismada sizofrenlerin kendi tedavileri hakkinda karar verme yetileri olup olmadigi konusunda bir baska soruya ise 74 un uzerinde kisi pek muktedir degil veya hic muktedir degil diye cevaplamistir Ayni sekilde para idaresi konusunda karar verme yetileri olup olmadigi konusundaki soruya da 70 2 si pek muktedir degil veya hic muktedir degil diye cevaplamistir Yapilan bir calismada psikoz hastalarinin siddete meyilli olduklari inancinin 1950 lerden bu yana iki katindan fazla arttigini gosterilmistir Ruhsal hastaliklarda damgalamadan en cok sizofreni etkileniyor Sanrilarin ve duyuldugu sanilan seslerin sizofreni hastasini korkutabildigini belirten uzmanlar ayni zamanda ice kapanmaya ya da uygunsuz davranislar sergilemesine de neden olabildigini ifade ediyor Akil Oyunlari adli kitap ve filmde sizofreni tanisi konmus Nobel odullu matematikci John Forbes Nash in hayati konu edilmistir Marathi dilindeki Devrai adli filmde bir sizofreni hastasi konu edilmistir Hastalarin davranis sekli dusunce yapisi ve hastalikla mucadelesi konu edildigi film Hindistan in batisinda yer alan Maharashtra in Konkan bolgesinde cekilmistir Ayrica hastalarin tedavide kullandiklari ilaclar ve aile uyelerinin gosterdikleri buyuk sabir da filmde konu edilen diger konulardir Sizofrenlerin aile uyeleri tarafindan kaleme alinan gercek olaylara dayanan kitaplardan bir digeri ise Avustralyali gazeteci Anne Deveson un oglunun sizofreni ile mucadelesini kaleme aldigi Tell me I m Here adli kitaptir Bu kitap sonradan beyaz perdeye de uyarlanmistir Mark Vonnegut tarafindan kaleme alinan The Eden Express adli kitapta bir sizofreni hastasinin hastalikla mucadelesi ve tedavi sureci konu edilmistir Sizofreninin konu edildigi bir diger kitap ise Mikhail Bulgakov un 1975 tarihli Usta ile Margarita adli eseridir Ayrica bakinizSizofreni hastasi kisiler listesi Apragmatizm Ambivalenz Uyumsuz hayal kurma Dezorganize sizofreni Insulin sok tedavisi Sizofreniform bozukluk Sizotipal kisilik bozuklugu Tipik antipsikotik Paranoya Obsesif kompulsif bozukluk Bipolar Psikoloji PsikiyatriKaynakca Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi WHO2019 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme a b www nimh nih gov May 2020 21 Eylul 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Aralik 2020 Medicinal treatment of psychosis schizophrenia SBU 21 Kasim 2012 29 Haziran 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 26 Haziran 2017 a b c Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Lancet2016 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Gruebner O Rapp MA Adli M February 2017 Cities and mental health Deutsches Arzteblatt International 114 8 121 127 doi 10 3238 arztebl 2017 0121 PMC 5374256 2 PMID 28302261 Ferri FF 2010 Ferri s differential diagnosis a practical guide to the differential diagnosis of symptoms signs and clinical disorders 2 bas Philadelphia PA Elsevier Mosby s Chapter S ISBN 978 0 323 07699 9 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Paris isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Ferri2019 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi GDB2015 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme a b Kuhn R 2004 Eugen Bleuler s concepts of psychopathology Hist Psychiatry 15 3 361 6 doi 10 1177 0957154X04044603 PMID 15386868 a b Goldner EM Hsu L Waraich P Somers JM 2002 Prevalence and incidence studies of schizophrenic disorders a systematic review of the literature Canadian Journal of Psychiatry 47 9 833 43 PMID 12500753 Retrieved on 2008 07 05 a b c d e f g h i Carpenter WT Jr amp Buchanan RW 1995 Schizophrenia Introduction and overview In Kaplan HI amp Sadock BJ eds Comprehensive textbook of psychiatry VI Williams amp Wilkins Baltimore 6th Edition 889 1018 ISBN 0 683 04532 6 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x Ozturk MO 2001 Sizofreni Ruh Sagligi ve Bozukluklari yenilenmis 8 basim Ankara bolum 16 217 286 ISBN 975 503 017 4 Ikizler Uzerinde Yapilan Buyuk Bir Calismaya Gore Sizofreni 80 Genetik Popular Science 15 Ekim 2017 2 Kasim 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Kasim 2021 Kraepelin E 1907 Text book of psychiatry 7th ed trans A R Diefendorf London Macmillan Hansen RA Atchison B 2000 Conditions in occupational therapy effect on occupational performance Hagerstown MD Lippincott Williams amp Wilkins ISBN 0 683 30417 8 Stotz Ingenlath G 2000 Epistemological aspects of Eugen Bleuler s conception of schizophrenia in 1911 PDF Medicine Health Care and Philosophy 3 2 153 9 doi 10 1023 A 1009919309015 PMID 11079343 Retrieved on 2008 07 03 Bertelsen A Schizophrenia and related disorders experience with current diagnostic systems Psychopathology 2002 Mar Jun 35 2 3 89 93 PMID 12145490 4 Kasim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde 24 Mayis 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 a b 15 Subat 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 linkinghub elsevier com 12 Subat 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 12 Mayis 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 PDF web archive org 17 Mayis 2017 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 20 Ocak 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 9 Mart 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Eylul 2023 Castle D Wesseley S Der G Murray RM 1991 The incidence of operationally defined schizophrenia in Camberwell 1965 84 British Journal of Psychiatry 159 790 794 PMID 1790446 20 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hafner H an der Heiden W Behrens S Gattaz WF ve ark 1998 Causes and Consequences of the Gender difference in Age at Onset of Schizophrenia Schiz Bull 24 1 99 113 PMID 9502549 23 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Howard RH Rabins PV ve ark 2000 Late onset Schizophrenia and Very late onset Schizophrenia like Psychosis An International Concensus Am J Psychiatry 157 172 178 PMID 10671383 19 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Girard C Simard M Clinical characterization of late and very late onset first psychotic episode in psychiatric inpatients Am J Geriatr Psychiatry 2008 Jun 16 6 478 87 PMID 18515692 20 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kumra S Shaw M Merka P Nakayama E Augustin R 2001 Childhood onset schizophrenia research update Canadian Journal of Psychiatry 46 10 923 30 PMID 11816313 Hassett A Ames D Chiu E eds 2005 Psychosis in the Elderly London Taylor and Francis ISBN 1 84184 394 6 Suvisaari JM Haukka J ve ark 1998 Age at Onset and Outcome in Schizophrenia are Related to the Degree of Familial Loading Brit J Psychiatry 173 494 500 PMID 9926078 23 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hollis C Adult outcomes of child and adolescent onset schizophrenia diagnostic stability and predictive validity Am J Psychiatry 2000 Oct 157 10 1652 9 PMID 11007720 19 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ropcke B Eggers C Early onset schizophrenia a 15 year follow up Eur Child Adolesc Psychiatry 2005 Sep 14 6 341 50 PMID 16220219 19 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Andreasen NC Black DW 1991 Introductory Textbook of Psychiatry Washington DC American Psychiatric Press ISBN 0 88048 705 4 World Health Organization 1973 Report of the International Pilot Study of Schizophrenia Vol 1 World Health Organization Geneva American Psychiatric Association 2000 Schizophrenia Diagnostic and statistical manual of mental disorders DSM IV Washington DC American Psychiatric Publishing Inc ISBN 0 89042 024 6 Retrieved on 2008 07 04 a b c d e f Miyamoto S LaMantia AS Duncan GE Sullivan P Gilmore JH Lieberman JA Recent Advances in the Neurobiology of Schizophrenia Mol Interv 2003 Feb 3 1 27 39 PMID 14993436 Meyer Lindenberg A 2002 Reduced prefrontal activity predicts exaggerated striatal dopaminergic function in schizophrenia Nature Neuroscience Cilt 5 ss 267 71 doi 10 1038 nn804 PMID 11865311 McGrath JJ Feron FP Burne TH Mackay Sim A Eyles DW The neurodevelopmental hypothesis of schizophrenia a review of recent developments Ann Med 2003 35 2 86 93 PMID 12795338 a b c Kornhuber J Wiltfang J Bleich S The etiopathogenesis of schizophrenias Pharmacopsychiatry 2004 Nov 37 Suppl 2 S103 12 PMID 15546061 31 Aralik 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Farmer AE McGuffin P Gottesman II Twin concordance for DSM III schizophrenia Scrutinizing the validity of the definition Arch Gen Psychiatry 1987 Jul 44 7 634 41 PMID 3606329 30 Aralik 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Gottesman II ve asistanlari Wolfgram DL Freeman WH 1991 Schizophrenia Genesis Origins of Madness San Francisco ISBN 0 7167 2147 3 McGuffin P Owen MJ Farmer AE Genetic basis of schizophrenia Lancet 1995 Sep 9 346 8976 678 82 PMID 7658823 31 Aralik 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Beckmann H Franzek E Stober G Genetic heterogeneity in catatonic schizophrenia a family study Am J Med Genet 1996 May 31 67 3 289 300 PMID 8725746 Straub RE Jiang Y MacLean CJ Ma Y Webb BT Myakishev MV Harris Kerr C Wormley B Sadek H Kadambi B Cesare AJ Gibberman A Wang X O Neill FA Walsh D Kendler KS Genetic variation in the 6p22 3 gene DTNBP1 the human ortholog of the mouse dysbindin gene is associated with schizophrenia Am J Hum Genet 2002 Aug 71 2 337 48 Epub 2002 Jul 3 PMID 12098102 Grady RM Zhou H Cunningham JM Henry MD Campbell KP Sanes JR Maturation and maintenance of the neuromuscular synapse genetic evidence for roles of the dystrophin glycoprotein complex Neuron 2000 Feb 25 2 279 93 PMID 10719885 Stefansson H Steinthorsdottir V Thorgeirsson TE Gulcher JR Stefansson K Neuregulin 1 and schizophrenia Ann Med 2004 36 1 62 71 PMID 15000348 Maynard TM Haskell GT Lieberman JA LaMantia AS 22q11 DS genomic mechanisms and gene function in DiGeorge velocardiofacial syndrome Int J Dev Neurosci 2002 Jun Aug 20 3 5 407 19 PMID 12175881 Wong DF Wagner HN Jr Tune LE Dannals RF Pearlson GD Links JM Tamminga CA Broussolle EP Ravert HT Wilson AA Toung JK Malat J Williams JA O Tuama LA Snyder SH Kuhar MJ Gjedde A Positron emission tomography reveals elevated D2 dopamine receptors in drug naive schizophrenics Science 1986 Dec 19 234 4783 1558 63 PMID 2878495 Lewis DA Lieberman JA Catching up on schizophrenia natural history and neurobiology Neuron 2000 Nov 28 2 325 34 PMID 11144342 Weinberger DR Egan MF Bertolino A Callicott JH Mattay VS Lipska BK Berman KF Goldberg TE Prefrontal neurons and the genetics of schizophrenia Biol Psychiatry 2001 Dec 1 50 11 825 44 PMID 11743939 Gogos JA Morgan M Luine V Santha M Ogawa S Pfaff D Karayiorgou M Catechol O methyltransferase deficient mice exhibit sexually dimorphic changes in catecholamine levels and behavior Proc Natl Acad Sci U S A 1998 Aug 18 95 17 9991 6 PMID 9707588 10 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hirayasu Y Tanaka S Shenton ME Salisbury DF DeSantis MA Levitt JJ Wible C Yurgelun Todd D Kikinis R Jolesz FA McCarley RW Prefrontal gray matter volume reduction in first episode schizophrenia Cereb Cortex 2001 Apr 11 4 374 81 PMID 11278200 Hazlett EA Buchsbaum MS Byne W Wei TC Spiegel Cohen J Geneve C Kinderlehrer R Haznedar MM Shihabuddin L Siever LJ Three dimensional analysis with MRI and PET of the size shape and function of the thalamus in the schizophrenia spectrum Am J Psychiatry 1999 Aug 156 8 1190 9 PMID 10450259 a b c d Rapoport JL Addington AM Frangou S Psych MR The neurodevelopmental model of schizophrenia update 2005 Mol Psychiatry 2005 May 10 5 434 49 PMID 15700048 a b Lawrie SM Abukmeil SS Brain abnormality in schizophrenia A systematic and quantitative review of volumetric magnetic resonance imaging studies Br J Psychiatry 1998 Feb 172 110 20 PMID 9519062 Shenton ME Dickey CC Frumin M McCarley RW A review of MRI findings in schizophrenia Schizophr Res 2001 Apr 15 49 1 2 1 52 PMID 11343862 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Wright IC Rabe Hesketh S Woodruff PW David AS Murray RM Bullmore ET Meta analysis of regional brain volumes in schizophrenia Am J Psychiatry 2000 Jan 157 1 16 25 PMID 10618008 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Nelson MD Saykin AJ Flashman LA Riordan HJ Hippocampal volume reduction in schizophrenia as assessed by magnetic resonance imaging a meta analytic study Arch Gen Psychiatry 1998 May 55 5 433 40 PMID 9596046 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Konick LC Friedman L 2001 Meta analysis of thalamic size in schizophrenia Biol Psychiatry 2001 Jan 1 49 1 28 38 PMID 11163777 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Davidson LL Heinrichs RW Quantification of frontal and temporal lobe brain imaging findings in schizophrenia a meta analysis Psychiatry Res 2003 Feb 15 122 2 69 87 PMID 12714172 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Abreu P Busnello E Chaves M Ilha D Baron A Camozzatto A Lobato M amp Schestatsky G 1995 Case control study of tomographic alterations in schizophrenia Revista de Psiquiatria do Rio Grande do Sul 17 112 120 Illowsky BP Juliano DM Bigelow LB Weinberger DR Stability of CT scan findings in schizophrenia results of an 8 year follow up study J Neurol Neurosurg Psychiatry 1988 Feb 51 2 209 13 PMID 3346684 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Frazier JA Giedd JN Hamburger SD Albus KE Kaysen D Vaituzis AC Rajapakse JC Lenane MC McKenna K Jacobsen LK Gordon CT Breier A Rapoport JL Brain anatomic magnetic resonance imaging in childhood onset schizophrenia Arch Gen Psychiatry 1996 Jul 53 7 617 24 PMID 8660128 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Matsumoto H Simmons A Williams S Pipe R Murray R Frangou S Structural magnetic imaging of the hippocampus in early onset schizophrenia Biol Psychiatry 2001 May 15 49 10 824 31 PMID 11343679 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Levitt JG Blanton RE Caplan R Asarnow R Guthrie D Toga AW Capetillo Cunliffe L McCracken JT Medial temporal lobe in childhood onset schizophrenia Psychiatry Res 2001 Nov 5 108 1 17 27 PMID 11677064 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Benes FM 1998 Model Generation and Testing to Probe Neural Circuitry in the Cingulate Cortex of Postmortem Schizophrenic Brain Schizophr Bull 24 2 219 230 PMID 9613622 22 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Buchsbaum MS Hazlett EA 1998 Positron emission tomography studies of abnormal glucose metabolism in schizophrenia Schizophr Bull 24 3 343 64 PMID 9718628 22 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c d O Connell P Woodruff PW Wright I Jones P Muray RM 1997 Developmental insanity or dementia praecox was the wrong concept adopted Schizophr Res 1997 Feb 7 23 2 97 106 PMID 9061806 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Powchik P Davidson M Haroutunian V Gabriel SM Purohit DP Perl DP Harvey PD Davis KL 1998 Postmortem studies in schizophrenia Schizophr Bull 24 3 325 41 PMID 9718627 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c d e Gursu Hariri A Uzuner Ozer G Ceylan ME Ceylan N Yazan B Onal AO Sizofreni etyolojisinde norogelisimsel hipotez Klinik Psikofarmakoloji Bulteni 1999 9 2 99 103 a b Lieberman JA Is schizophrenia a neurodegenerative disorder A clinical and neurobiological perspective Biol Psychiatry 1999 Sep 15 46 6 729 39 PMID 10494440 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Duncan GE Sheitman BB Liebarman JA An integrated view of pathophysiological models of schizophrenia Brain Res Brain Res Rev 1999 Apr 29 2 3 250 64 PMID 10209235 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Cannon TD Mednick SA Parnas J 1989 Genetic and perinatal determinants of structural brain deficits in schizophrenia Arch Gen Psychiatry 1989 Oct 46 10 883 9 PMID 2802928 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c Stevens JR 1997 Anotomy of schizophrenia revisited Schizophr Bull 23 3 373 83 PMID 9327504 22 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Rakic P 1988 Defects of neuronal migration and the pathogenesis of cortical malformations Prog Brain Res 73 15 37 PMID 3047794 22 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Rakic P 1988 Defects of neuronal migration and the pathogenesis of cortical malformations Prog Brain Res 73 15 37 Kompansasyon Nedir Kompansasyon Ne Demek Doktordan Haberler doktordanhaberler com 23 Agustos 2016 27 Subat 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 27 Subat 2023 a b Ceylan ME 1996 Arastirma ve klinik uygulamada biyolojik psikiyatri Sizofreni Istanbul Nobel yayinevi a b Isik E 1997 Sizofreni 3 Bolum Sizofreni Etyolojisi Ankara Genisletilmis 2 Baski s 6 47 Stevens JR Abnormal reinnervation as a basis for schizophrenia a hypothesis Arch Gen Psychiatry 1992 Mar 49 3 238 43 PMID 1567277 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Crow TJ Ball J Bloom SR Brown R Bruton CJ Colter N Frith CD Johnstone EC Owens DG Roberts GW Schizophrenia as an anomaly of development of cerebral asymmetry A postmortem study and a proposal concerning the genetic basis of the disease Arch Gen Psychiatry 1989 Dec 46 12 1145 50 PMID 2589928 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Csernansky JG Bardgett ME Limbic cortical neuronal damage and the pathophysiology of schizophrenia Schizophr Bull 1998 24 2 231 48 PMID 9613623 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Aylward E Walker E Bettes B Intelligence in schizophrenia meta analysis of the research Schizophr Bull 1984 10 3 430 59 PMID 6382590 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Davidson M Reichenberg A Rabinowitz J Weiser M Kaplan Z Mark M Behavioral and intellectual markers for schizophrenia in apparently healthy male adolescents Am J Psychiatry 1999 Sep 156 9 1328 35 PMID 10484941 22 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Torrey EF Are we overestimating the genetic contribution to schizophrenia Schizophr Bull 1992 18 2 159 70 PMID 1621064 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Geddes JR Verdoux H Takei N Lawrie SM Bovet P Eagles JM Heun R McCreadie RG McNeil TF O Callaghan E Stober G Willinger U Murray RM Schizophrenia and complications of pregnancy and labor an individual patient data meta analysis Schizophr Bull 1999 25 3 413 23 PMID 10478777 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Cantor Grae E McNeil TF Rickler KC Sjostrom K Rawlings R Higgins ES Hyde TM 1994 Are neurological abnormalities in well discordant monozygotic co twins of schizophrenic subjects the results of perinatal trauma American Journal Of Psychiatry 1994 Aug 151 8 1194 9 PMID 8037255 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Goodman AB 1996 Congenital anomalies in relatives of schizophrenic probands may indicate a retinoid pathology Schizophr Res 1996 May 19 2 3 163 70 PMID 8789914 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Goodman AB 1998 Three independent lines of evidence suggest retinoids as causal to schizophrenia Proc Natl Acad Sci U S A 1998 Jun 23 95 13 7240 4 PMID 9636132 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Torrey EF Rawlings RR 1996 Fluctuations in schizophrenic births by year British Journal of Psychiatry 1996 Dec 169 6 772 775 PMID 8968637 21 Subat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde Huttunen MO Machon RA Mednick AS 1994 Prenatal factors in the pathogenesis of schizophrenia British Journal of Psychiatry 158 615 623 PMID 8037896 Cannon M Cotter D Coffey VP Sham P Takei N Larkin C Murray RM O Callaghan E 1996 Prenatal exposure to the 1957 influenza epidemic and adult schizophrenia a follow up study British Journal of Psychiatry 168 368 371 PMID 8833694 Adams W Kendell RE Hare EH Munk Jurgonsen P 1993 Epidemiological evidence that maternal influenza contributes to the etiology of schizophrenia An analysis of Scottish English and Danish data British Journal of Psychiatry 163 522 534 PMID 8252293 13 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Barr CE Mednick SA Munk Jongersen P 1990 Exposure to influenza contributes during gestation and adult schizophrenia Archieves of General Psychiatry 47 869 874 PMID 2393346 Wright T Takei N Rifkin L Murray RM 1995 Maternal influenza obstetric complications and schizophrenia American Journal of Psychiatry 152 1714 1720 PMID 8526235 Kunugi H Nanko S Takei N Saito K Hayashi N Kazamatsuri H 1995 Schizophrenia following in utero exposure to the 1957 influenza epidemics in Japan American Journal of Psychiatry 152 450 452 PMID 7864276 Takei N Lewis S Jones P Harvey I Murray RM 1996 Prenatal exposure to influenza and increased cerebrospinal fluid spaces in schizophrenia Schizophrenia Bulletin 22 521 534 PMID 8873302 Turner T Chlorpromazine unlocking psychosis BMJ 2007 Jan 6 334 Suppl 1 s7 PMID 17204765 Dickerson FB Lehman FA 2006 Evidence based psychotherapy for schizophrenia The Journal of Nervous and Mental Disease 194 1 3 9 PMID 16462548 Retrieved on 2009 01 10 Pekkala E Merinder L 2002 Psychoeducation for schizophrenia Cochrane Database of Systematic Reviews Online CD002831 PMID 12076455 Retrieved on 2009 01 15 American Psychiatric Association Guidelines for Treatment of Schizophrenia 2004 Washington DC American Psychiatric Association DGPPN S 3 Behandlungsleitlinie Schizophrenie 2006 Darmstadt Germany Steinkopff Lakhan SE Vieira KF 2008 Nutritional therapies for mental disorders Nutr J 7 2 doi 10 1186 1475 2891 7 2 PMID 18208598 Walker M Hoffer A 1978 Orthomolecular nutrition new lifestyle for super good health Los Angeles Keats Publishing ISBN 0 87983 154 5 Pfeiffer Carl C Nutrition and Mental Illness An Orthomolecular Approach to Balancing Body Chemistry Healing Art Press ISBN 0 89281 226 5 Peleg R Ben Zion ZI Peleg A et al August 2004 Bread madness revisited screening for specific celiac antibodies among schizophrenia patients European Psychiatry 19 5 311 4 doi 10 1016 j eurpsy 2004 06 003 PMID 15276666 Retrieved on 2008 07 03 Dohan FC April 1970 Coeliac disease and schizophrenia Lancet 1 7652 897 8 PMID 4191543 Retrieved on 2008 07 03 Dohan FC July 1973 Coeliac disease and schizophrenia Br Med J 3 5870 51 2 PMID 4740433 Retrieved on 2008 07 03 Dohan FC May 1979 Celiac type diets in schizophrenia Am J Psychiatry 136 5 732 3 PMID 434265 McGorry Patrick 2003 The Influence of Stigma on Preventive Efforts in Psychotic Disorders in Schizophrenia WPA Series in Evidence amp Experience in Psychiatry p 292 Pescosolido BA Monahan J Link BG Stueve A Kikuzawa S The public s view of the competence dangerousness and need for legal coercion of persons with mental health problems Am J Public Health 1999 Sep 89 9 1339 45 PMID 10474550 Phelan JC Link BG Stueve A Pescosolido BA Haziran 2000 Public Conceptions of Mental Illness in 1950 and 1996 What Is Mental Illness and Is It to be Feared Journal of Health and Social Behavior 41 2 ss 188 207 doi 10 2307 2676305 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Psikiyatri Uzmani Dr Emine Yagmur Zorbozan Mart 2023 Damgalamadan en cok sizofreni hastalari etkileniyor Yeni Manset Sitesi 0 1 ss 164 12 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2023 Anne Deveson Tell Me I m Here Penguin 1991 ISBN 0 14 027257 7 Ek kaynaklar Izolasyondan kurtulma yollari Janssen Cilag Yayincilik Sizofreni Danismani Kurt Hahlweg Matthias Dose Hogrefe Yayincilik Sizofreni ve tedavi Yollari Asmus Finzen Psychiatrie Yayincilik Psikolojik hastalarla yasam BApK e V Balance Yayincilik Psikoterapinin yararlari Josef Baeuml Sizofreni Machleidt Garlipp Haltenhof Schattauer YayincilikDis baglantilarEugen Bleuler Dementia praecox oder Gruppe der Schizophrenien 1911 16 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Sizofreni hakkinda detayli bilgi 13 Subat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sizofreni ve Genetik 25 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Haber Portali Medicalnewstoday 11 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Haber Portali Sciencedaily 8 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sizofreni Hastaligi 20 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde SiniflandirmaDICD 10 F 1 ICD 9 CM 295OMIM 181500MeSH D012559DiseasesDB 11890Dis kaynaklarMedlinePlus 000928eMedicine med 2072 emerg 520Patient UK Sizofreni