Antakya (Grekçe: Ἀντιόχεια Antiócheia, Süryanice: ܐܢܛܝܘܟܝܐ Anṭiokia, İbranice: אנטיוכיה, antiyokhya, Gürcüce: ანტიოქია, Ermenice: Անտիոք Antiok, Latince: Antiochia ad Orontem, Arapça :انطاکیه Anṭākiya), Asi Nehri kıyısına kurulmuş bir antik kent. Kalıntıları günümüz Antakya şehrinde bulunur ve modern şehre ismini verir.
Ἀντιόχεια ἡ ἐπὶ Ὀρόντου (Antik Yunanca) | |
Antakya'nın Roma ve Erken Bizans Dönemine ait haritası | |
Antioch Günümüz Türkiye'sinde Konumu | |
Konum | Hatay, Türkiye |
---|---|
Yüzölçümü | 15 km2 (5,8 sq mi) |
Tarihçe | |
Kurucu | I. Seleukos |
Kuruluş | M.Ö. 300 |
Devir(ler) | Helenistik Dönem ve Orta Çağ arası |
Kültür(ler) | Yunan, Roma, Ermeni, Arap, Türk |
Olay(lar) | 115 Antakya Depremi Birinci Haçlı Seferi |
Sit ayrıntıları | |
Kazı tarihleri | 1932-1939 |
Durum | Büyük bölümü toprak altında |
Antakya Büyük İskender'in generallerinden I. Seleukos tarafından milattan önce dördüncü yüzyılın sonunda kuruldu. Şehrin gelişmesinde coğrafi, askeri ve ekonomik konumu büyük bir etken olmuştur. Şehrin Baharat Yolu, İpek Yolu ve Kral Yolu'nun yakınlarında bulunması ekonomik olarak gelişmesini hızlandırmış ve yakın doğunun başkenti olma yolunda İskenderiye'ye rakip olmasını sağlamıştır. Şehir ayrıca Helenistik Yahudiliğin ve Yahudiliğinin ana merkezlerinden biridir. Antakya'nın şehirleşmesinin büyük bir bölümünü Roma İmparatorluğu topraklarının Doğu Akdeniz bölgesindeki en önemli şehirlerden biri olduğunda yaşamıştır.
Antakya, hem uzun tarihi hem de Helenistik Yahudiliğin ve Erken Hristiyanlığın ortaya çıkmasında oynadığı kilit rolü sebebi ile "Hristiyanlığın Beşiği" olarak adlandırılır. Hristiyan Yeni Ahit, "Hristiyan" isminin ilk olarak Antakya'da ortaya çıktığını ileri sürer.
Şehir, Suriye Tetrapolisi olarak bilinen (Antioch, Seleucia Pieria, Epemiye, Laodicea) şehirlerden birisidir.
Şehir, Augustus zamanında yarım milyon nüfusa sahip bir metropoldü ancak, Orta Çağ'da yaşanan savaşlar, sık yaşanan depremler ve Moğol istilaları ardından Antakya'dan geçmeyi bırakan ticaret yollarının değişmesi sebebi ile önemini kaybetmiştir.
Tarihçe
Tarihöncesi
Antakya'dan önce aynı bölgede Meroe adlı bir yerleşim bulunmaktaydı. Burada Herodot'un "Pers Artemis'i" olarak adlandırdığı, Semitik tanrılardan Anat'a ait bir tapınak bulunmaktaydı. Bu tapınak Antakya'nın Doğu mahallesinde bulunuyordu.
Silpius Dağı (Habib-i Neccar Dağı)'nın eteklerinde Io veya Iopolis adında bir yerleşim yeri bulunmaktaydı. Bu isim kendilerini Attik İyonyalılarla bağdaştırmak isteyen Antakyalılar tarafından kullanılrdı. Io'nun küçük bir tüccar Yunan kolonisi olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca Antakyalı Yunan Tarihçi İoannis Malalas ova içinde Asi Nehri kenarında Bottia adında ilkel bir yerleşimin de olduğunu belirtmektedir.
I. Seleukos Nikator tarafından kuruluşu
Milattan sonra 4. yüzyılda yaşamış Antakyalı bir hatip olan Libanios'un yazılarındaBüyük İskender'in Antakya mevkiinde kamp kurduğu ve Antakya'nın kuzeybatısında Zeus'a bir sunak yaptırdığını belirtmiştir. Bu olay sadece Libanios'un yazılarında geçmektedir. Muhtemelen Antakya'nın statüsüne yükseltmek amacı ile yapılmış olabileceği düşünülse de gerçek olmaması için bir sebep bulunmamaktadır.
Milattan önce 323 yılında Büyük İskender'in ölümünden sonra, generalleri işgal ettikleri bölgeleri kendi aralarında paylaşmıştır. I. Seleukos Nikator Milattan önce 301 yılında, İpsos Savaşı'nın ardından Suriye topraklarının hakimiyetini kazanmış ve Suriye'nin kuzeybatısında dört "kardeş" şehir kurmaya başlamıştır. Bunlardan biri babası Antiochus'un şerefine kurduğu Antakya'dır. Suda'ya göre de şehrin adı I. Seleukos Nikotor'un oğlu I. Antiohos'tan gelmektedir. I. Seleukos'un onaltı Antioch kurduğu düşünülmektedir.
I. Seleukos Antakya'nın kurulacağı yeri dini bir törenle seçmiştir. Zeus'un hayvanı olduğuna inanılan kartala bir parça kurban eti verilmiş ve kartalın bu adağı taşıdığı yere şehir kurulmuştur. Seleukos bu dini töreni saltanatının 12. yılında Kadim Makedon Takviminin Artemisos (MÖ Mayıs 300 yılı) ayının 22. gününde gerçekleştirmiştir. Antakya kısa zamanda Seleucia Pieria'nın üstüne çıkarak Suriye'nin başkenti olmuştur.
Helenistik Çağ
Orijinal Selevkos şehri, mimar Xenarius tarafından İskenderiye'nin ızgara planı taklit edilerek yapılmıştır. Libanios bu şehrin ilk binasını ve yerleşim planını şu şekilde anlatır. Kalesi Habib-i Neccar dağının üstünde bulunuyordu ve şehrin geneli dağın kuzeyinde, nehrin saçaklandığı yerde dağın yamaçlarında yerleşmışti. Şehir merkezinde iki büyük sütunlu yol kesişiyordu. Kısa bir süre sonra şehrin doğusuna Antiochus I tarafından ikinci bir mahalle kuruldu. Kendine ait surları bulunan bu mahalle, Strabon'nun tabirine göre Yunan şehrinin aksine yerel kültüre sahipti.
Asi nehrinin içinde şehrin kuzeyinde büyük bir ada bulunmaktaydı. II. Seleukos Kallinikos bu ada üzerinde 3. bir "şehir" kurmaya başladı bu şehir III. Antiohos tarafından tamamlandı. IV. Antiokhos Epiphanēs tarafından M.Ö. 175-164 yılları arasında dördüncü ve son mahalle eklendi. Bu mahallenin eklenmesi ile Antakya, Tetrapolis olarak bilinmeye başladı. Şehrin çapı Batı'dan Doğu'ya 6 Kilometre Kuzey'den Güney'e bundan biraz daha az uzunluktaydı. Bu alanın içinde birçok büyük bahçe bulunmaktaydı.
Yeni şehir Atinalıların yakınlarda bulunan Antigonia şehrinden getirdiği göçmenler, Makedonyalılar ve Yahudiler (Kuruluştan itibaren tüm hakları verilmiş olan)'in karışımından oluşmaktaydı. Antakya'nın kuruluştaki özgür nüfusu 17.000 ve 25.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayıya köleler ve yerel göçmenler dahil değildir. Antakya'nın nüfusu geç Helenistik dönem ve erken Roma döneminde 500.000 kişiyi geçerek zirve noktasına ulaşmış ve Roma İmparatorluğu içinde Roma ve İskenderiye'den sonra en büyük üçüncü şehir olmuştur. 4. Yüzyılın ikinci yarısında Libanios'a göre nüfus 150.000 ve İoannis Hrisostomos'a göre de 200.000'dir (çocuklar ve köleler bu sayıya dahil değildir.).
Şehrin Heraclea mahallesinin yaklaşık 6 kilometre batısında, ortasında Büyük Apollon Tapınağı bulunan bol ağaçlıklı ve su kaynaklı cennetten bir köşe Daphne (Defne) bulunmaktaydı. Bu tapınak I. Seleukos tarafından yaptırılmış ve Apollon'u Müzlerin başı olan Musagetes formunda tasvir eden, heykeltıraş Bryaxis tarafından yapılmış görkemli bir heykelle zenginleştirilmiştir. Daha sonra Diocletianus tarafından yer altına bu tapınağa eşlik edecek bir Hekate tapınağı yapılmıştır. Daphne'nin doğal güzelliği ve gevşek ahlakı tüm batı dünyasında ün salmıştı ve doğal olarak Antakya' da bu üne ortak oluyordu.
Antakya I. Antiohos döneminde Selevkos İmparatorluğu'nun başkenti ve mahkeme şehri olmuştur, fakat asıl önem kazanması Ankyra Muharebesi sonucu Selevkos İmparatorluğu'nun Anadolu'da hakimiyeti kaybetmesi ve güç merkezinin Anadolu'dan kaymasına dayanır. Aynı şekilde bu savaş, dolaylı yoldan Pergamon Krallığı'nın yükselişine sebep olmuştur. Bu savaş sonrası Selevkoslar Antakya'da yaşamış ve başkentlerine de en iyi şekilde bakmışlardır. Helenistik Dönem ile alakalı bilgiler geç Roma döneminde yaşamış yazarlardan geldiği için Suriye dışında kalan bölgelerle alakalı bilinenler çok sınırlıdır. Romalı yazarlar şehirde Yunanlar tarafından yapılmış önemli binalar arasında sadece günümüzde de hala Habib-i Neccar dağının eteklerinde kalıntıları bulunan tiyatrodan ve Asi nehrinin içindeki adada bulunan saraydan bahsetmektedir. Cicero, 'da Antakya'dan "En bilge insanların bulunduğu ve en özgürlükçü araştırmaların yapılabildiği kalabalık bir şehir." olarak bahseder. Selevkos döneminden bu arayışlarda bulunan ve günümüze gelen kayda değer isimler Stoacı Felsefeci ve yazar Phoebus'tur.
Şehrin nüfusunun büyük bir bölümü yüzeysel olarak Helenik'ti ve resmi olmayan hayatta Aramice konuşuluyordu. Krallara verilen lakaplar genelde Aramice oluyordu. Kuzey Suriye'nin büyük tanrıları olan Dafni ve Apollon dışında büyük oranda Meroe'nun , Hierapolis Bambyce'in Atargatis'i gibi yerel tanrılara inanılıyordu.
"Altın Şehir" sıfatından şehrin görünümünün çok görkemli olduğu çıkarımını yapabiliriz. Fakat şehir, bulunduğu bölgenin sismik hareketliliğe çok sık maruz kalması sebebiyle bu görkemi koruyabilmek için sürekli bir bakım-onarıma ihtiyaç duyuyordu. Kayıtlı ilk büyük depremin, şehir ile ilgili bildiklerimizin büyük bir bölümünün kaynağı olan yerel tarihçi İoannis Malalas, M.Ö.148 yılında meydana geldiğini ve çok büyük bir yıkıma sebep olduğu'nu yazmıştır.
Şehrin sakinleri isyana yatkın, dönek ve sefahat düşkünlüğü dillere düşmüş bir haldeydi. Selevkos hanedanının M.Ö.147'de I. Aleksandros'a karşı ve M.Ö.129'da 'a karşı çıkan isyanları gibi iç anlaşmazlıklarında şehir sakinleri, şiddet içeren bir tutumla isyanlarda rol alıyorlardı. Öyle ki, M.Ö.129'daki isyanda II. Dimitrios'u sarayında kuşatan Antakyalılara karşı, Yahudilerden oluşan askerî birliğini göndererek şehrin kontrolünü ciddi kıyımla ve büyük bir bölümü yanmış olarak geri ele alabilmiştir. Antakya halkı Selevkos hanedanı'nın son dönemlerinde zayıf hükümdarlarının açık bir şekilde aleyhine dönmüş ve M.Ö. 83 yılında II. Tigran'ı şehri ilhak etmesi için davet etmiş, M.Ö. 65 yılında 'u tahttan indirmeye çalışmış ve ertesi yıl Roma Cumhuriyeti'ne katılmayı talep etmiştir. Bu istekleri M.Ö. 64 yılında kabul görmüş ve Suriye ile birlikte civitas libera (serbest şehir) olarak Roma Cumhuriyeti hükmü altına girmiştir.
Roma Dönemi
Romalılar "melez" Antakyalılara sınırsız bir aşağılama ile bakıyorlardı. Fakat, İmparatorluğun Doğusuna başkent olmak için çok uzakta ve ücrada kalan İskenderiye'nin aksine, çok daha merkezi bir yerde ve ticaret yolları üstünde bulunan Antakya en başından itibaren İmparatorları için değerli bir şehirdi. Şehri belli bir dereceye kadar Doğu'daki Roma yapmaya çalıştılar. M.Ö. 47 yılında Jül Sezar şehri ziyaret etmiş ve özgürlüğünü onaylamıştır. Silpius dağı'nın üstünde muhtemelen şehirin benimsenmesini sağlayan Augustus tarafından yaptırılmış Büyük bir Jüpiter Tapınağı bulunuyordu. Roma tipi bir forum yapılmış ve Tiberius Güneyde Silpius'a doğru iki uzun sütunlu yol yaptırmıştır. Agrippa ve Tiberius tiyatroyu büyütmüş ve Trajan onların başlattığı işi bitirmiştir. Antoninus Pius Doğu-Batı ana yolunu granitle kaplatmıştır. İmparatorların adını taşıyan bir circus, yeni sütunlu yollar, çok sayıda hamam ve bu hamamları besleyecek su kemerleri yapıldı bu su kemerlerinin en iyilerinden birisi Hadrianus adına yaptırılandır. Roma müvekkili Kral Hirodes şehirin doğusuna uzun bir stoa inşa etti ve Agrippa bunun güneyinde yeni bir kenar mahalle yapılmasını teşvik etti.
Antakya'ya Romalılar tarafından yapılan en önemli eklenti, nüfusu yarım milyondan fazla iken, muhtemelen Augustus döneminde yaptırılan Antakya Circus'uydu. Bir roma hipodromu olan Antakya Circus'u At arabası yarışları için kullanılmıştır. Tasarımını Roma'daki Circus Maximus ve imparatorluğun diğer yerlerindeki circuslardan almıştır. Uzunluğu 490 metreden fazla, genişliği 30 metreydi ve 80.000 izleyici kapasitesine sahipti.
Strabon ve Cassius Dio'ya göre Hindistan'ın geleneğinin keşişi , M.S. 13 yılında Şamlı Nikolaos ile Antakya'da tanışmıştır.
Germanicus M.S. 19 Yılında Antakya'da ölmüş ve bedeni forumda yakılmıştır.
İmparatorluk döneminde, Antakya'dan genel olarak şehri sık sık sarsan depremler sayesinde bahsedilmektedir. Bu depremlerden bazıları: Caligula'nın kentin durumunu kontrol etmek için iki senatör göndermesine neden olan M.Ö. 37 yılında yaşanan deprem. Bir sonraki saltanatta, Trajan'ın Part İmparatorluğu'na karşı çıktığı seferde ordusuyla Antakya'da kışı geçirmek için konakladığı sırada gerçekleşen, tüm zemini sarsan, araziyi değiştiren ve imparatoru birkaç gün boyunca hipodrom'da sığınmaya mecbur bırakan yaklaşık 260.000 kişinin ölümüne sebep olan M.S.115 yılında yaşanan deprem. Depremden hemen sonra Trajan kentin tekrar inşasına başladı ve halefi Hadrianus zamanında onarımlar bitirildi, ancak kentin nüfusu 400.000'den aza düşmüştü ve pek çok bölümü terk edilmişti. Trajan kentin tekrar inşasının anısına heykeltraş Eutychides tarafından yapılan heykelini yeni yapılan tiyatro içine diktirmiştir. Tekrar inşa edilen şehir, küçük depremlerin ardından M.S. 520'de tekrar aynı felaketi yaşadı ve çoğunluğu büyük bir kilise meclisinde toplanan Hristiyanlar'dan olmak üzere binlerce insan hayatını kaybetti. Ayrıca 29 Kasım 528 ve 31 Ekim 588'de de çok ciddi depremler olduğu kayıt altına alınmıştır.
Commodus Antakya'da Olimpiyat Oyunlarını kutlamıştır.
M.S. 256 Yılında şehir aniden I.Şapur komutasındaki Persler tarafından basıldı ve tiyatroda insanların çoğu öldürüldü. Ertesi yıl Roma imparatoru Valerianus tarafından yeniden ele geçirildi.
Julianus ve Valens Çağı
İmparator Julianus 362 yılında Perslere karşı yaptığı bir seferde yol üstünde olan Antakya'ya uğramıştır. imparatorluk başkenti olması için Konstantinopolis'e rakip olarak gördüğü Antakya için büyük umutları vardı. Antakya Ammianus Marcellinus'un bahsettiği üzere oldukça uyumlu bir şekilde beraber yaşayan karışık bir pagan ve Hristiyan nüfusa sahipti. Ancak Julianus'un ziyareti, Afrodit'in mahkûm sevgilisi Adonis için bir yakınma festivali olan ile aynı zamana denk geldiğinde uğursuz bir şekilde başladı. Bu yüzden Ammianus, İmparator ve askerlerin şehire kutlama ve tezahürat sesleriyle değil, yas, feryat ve çığlık sesleri ile girdiğini yazmıştır.
3. yüzyıl şehit piskoposu Babylas'ın kemiklerinin Daphne'deki Apollon kahinini bastırdığı söylendikten sonra tapınak çevresindeki kemiklerin yerinden kaldırılması emrini vererek bir halkla ilişkiler hatası yaptı ve bunun sonucundan büyük bir Hristiyan eylemi başladı. Bundan kısa bir süre sonra tapınak, çıkan bir yangın sonucu yıkıldı. Julianus Hristiyanlardan şüphelendi ve her zamankinden daha sıkı soruşturmalar yapılmasını emretti. Ayrıca şehrin baş Hristiyan kilisesini, soruşturmalar yangının bir kaza sonucu olduğunu kanıtlamadan önce susturdu.
Julianus, Antakyalıları eleştirecek başka birçok şey buldu; Julianus, imparatorluğun şehirlerinin, yaklaşık 200 yıl önce olduğu gibi, kendi kendini yönetmesini istiyordu. Ancak, Antakya şehir meclis üyeleri, Antakya'nın gıda kıtlığını kendi kaynakları ile gidermeye isteksiz olduklarını gösterdiler fakat imparatora o kadar bağımlıydılar. Ammianus, meclis üyelerinin işlerini kendileri için yapmaları için pazardaki her şeyden habersiz erkeklere rüşvet vererek görevlerinden kaçtıklarını yazdı.
Julianus, şehrin eski dine saygısızlığını her yıl düzenlenen Apollon şölenine katıldığında yalnızca elinde bir kaz tutan yaşlı bir rahip gördüğünde farkına vardı.
Ammianus'un yazdıklarında göre Antakyalılar, konaklayan askerlerinin yiyecek kıtlığını daha kötü hale getirmesinden dolayı Julianus karşı bir nefret duyuyorlardı. Antakya'nın aç vatandaşları, tıka basa kurban etiyle doymuş, sokaklarda sarhoş dolaşıp etrafa rahatsızlık veren Julianus'un askerlerine tiksinti ile bakıyordu. Ayrıca, Hristiyan Antakyalılar Julianus'un pagan Galyalı askerleri ile hiçbir zaman anlaşamıyorlardı.
Julianus'un dindarlığı, eski dini koruyan Antakyalılar için bile antipatik geliyordu. Julianus'un paganlığı en eğitimli Yeni Platoncu çevrelerin dışında çok az desteklenen kendine has bir türdeydi. Julianus'un büyük ölçekli hayvan kurban etme hevesinin ironisi, aç Antakyalıların gözünden kaçmıyordu. Julianus'un, kurban merasimlerine kişisel katılımları halkta hiçbir hayranlık uyandırmıyordu. Ammianus kendisine "Baltacı" lakabı verildiğini yazar. İmparatorun, sert yöntemleri ve katı yönetimi, diğer şeylerin yanı sıra, Julianus'un modaya uygun olmayan sivri sakalları nedeniyle Antakyalıların hicivlerine konu oldu.
Julianus'un halefi Valens, Antakya'ya içinde Valentinian'ın heykelinin bulunduğu yeni bir forum bahşetti ve 538 yılında I. Hüsrev'in komutasındaki Persler tarafından yağmalanana kadar ayakta kalan Büyük Konstantin Kilisesini açtı.
Hristiyanlık
Antakya, Roma döneminde erken Hristiyanlığın önemli bir merkeziydi. Şehir, adlı bir mahallede büyük bir Yahudi kökenli nüfusa sahipti ve bu nedenle ilk misyonerlerin bir çekim merkezine dönüşmüştü. Şehir, birçok diğerleri gibi önce Petrus daha sonra Barnabas ve Paul tarafından Antakya Patriğinin üstünlük iddiasını hala dayandırdığı geleneğe göre Hristiyanlaştırılmıştır. İlk olarak Hristiyan adını alanlar Antakyalı inananlardı. Bu, Barnabas ve Paul'ün daha sonra seyahat ettikleri Pisidya'daki Antakya ile karıştırılmamalıdır.
Şehri çevreleyen bir dizi Rum, Suriye, Ermeni ve Latin manastırı vardı. MS 252 ile 300 yılları arasında, Antakya'da kilisenin on toplantısı yapıldı ve Konstantinopolis, Kudüs, İskenderiye ve Roma ile birlikte beş orijinal patrikhaneden birinin merkezi oldu (bkz. Pentarşi).
İoannis Hrisostomos, Antakyalı Ignatius şehirde piskopos olduğu sırada, dêmos'un (Şehir halkının), muhtemelen çocukları ve köleleri saymadan özgür yetişkin erkek ve kadınların sayısının, 200.000 olduğunu yazmıştır. Libanius 363'te yazdığı bir mektupta, şehirde 150.000 anthrôpoi (bu kelime, normalde herhangi bir yaş, cinsiyet veya sosyal statüdeki tüm insanları ifade eder) bulunduğunu yazmıştır ve bu durum 1. Yüzyıldan bu yana nüfusta bir düşüş olduğuna işaret eder.Hrisostomos ayrıca 386 ile 393 arasında Matta İncili üstüne yazdığı vaazlar kitabından birinde Antakya'da 100.000 Hristiyan olduğunu söyler bu Büyük Kilise'ye bağlı olan ortodoks Hristiyanlara veya herhangi bir inanca sahip tüm Hristiyanlara atıfta bulunabilecek bir rakamdır.
Maruni Katolik Kilisesi'nin patriğine Antakya ve tüm Doğu Patriği denir. Halen Bkerke - Lübnan'da ikamet etmektedir. Maronitler, Antakya ayin geleneğini ve ayinlerinde Suriye-Aramice (Syro-Aramice veya Batı Aramice) dilini kullanmaya devam etmektedir. Kanonik Doğu Ortodoks kiliselerinden biri, birkaç yüzyıl önce merkezini Antakya'dan Şam, Suriye'ye taşımış olmasına ve baş piskoposu "Patrik" unvanını elinde tutmasına rağmen, hala Antakya Rum Ortodoks Kilisesi olarak anılmaktadır.
Antakya ve Tüm Doğu Süryani Ortodoks Patrikhanesi,1. yüzyılda Aziz Petrus ve Aziz Paul tarafından kurulan otosefal patrikhaneli bir Doğu Ortodoks Kilisesi'dir. Süryani Ortodoks Kilisesi, 451'de Kadıköy Konsili'ni izleyen bölünmeden önce patristik ve Apostolik Kristolojiyi sürdürdüğünü iddia eden ayrı bir kilise topluluğu olan Doğu Ortodoksluğunun bir parçasıdır.
I. Theodosius ve Sonrası
MS 387'de I. Theodosius'un emriyle alınan yeni bir vergi nedeniyle büyük bir isyan çıktı ve şehir metropol statüsünü kaybetmekle cezalandırıldı. I.Theodosius İmparatorluğu doğu-batı olarak böldü ve o zamandan itibaren Antakya, Konstantinopolis'in yönetimi altına girdi.
Antakya ve limanı Seleucia Pieria, 526'daki büyük depremde ağır hasar gördü. Sürekli alüvyonla dolmaya karşı zaten kaybedilmiş bir mücadele içinde olan Seleucia Pieria, asla toparlanamadı. I. Justinianus, Antakya'yı Theopolis ("Tanrının Şehri") olarak yeniden adlandırdı ve birçok kamu binasını restore etti. ancak yıkımı, Pers kralı I. Hüsrev on iki yıl sonra, şehir nüfusunu İran Mezopotamya'sında yeni inşa edilmiş bir şehir olan 'a sürerek tamamladı. Antakya 300.000 kadar insanı kaybetti. I. Justinianus şehri canlandırmak için çaba sarf etti. Procopius, duvarları tamir ettiğini anlatır fakat şehrin ihtişamı artık geçmişte kalmıştı.
602-628 Bizans-Sasani Savaşı sırasında İmparator Herakleios, 613'te Antakya dışında II. Hüsrev'in işgalci Pers ordusuyla karşı karşıya geldi. Bizanslılar, Antakya Muharebesi'nde Şehrbârâz ve Şahin Vahmanzadegan komutasındaki kuvvetler tarafından mağlup edildi ve ardından şehir, Suriye ve Doğu Anadolu'nun çoğuyla birlikte Sasanilerin eline geçti.
Antakya, Kutsal Yazıtların gerçek anlamlarında harfi harfine yorumlanması ve İsa'nın insani sınırları ve tanrısal doğaları arasındaki farka vurgu yapan bir Hristiyan düşünce okulu olan Antakya Kateşistik Okulu'na adını verdi. Tarsuslu Diodorus ve Mopsuestialı Theodor bu okulun liderlerindendi. Başlıca yerel aziz, Antakya'nın yaklaşık 65 kilometre doğusunda 40 yıl boyunca bir sütunun üzerinde son derece münzevi bir hayat yaşayan Simeon Stylites'ti. Cenazesi şehre getirilmiş ve İmparator II.Leo'nun emrinde inşa edilen bir binaya gömülmüştür. Bizans döneminde Konstantinopolis ve Antakya gibi merkez şehirlerde büyük hamamlar inşa edilmiştir.
Arap fethi ve Bizans yeniden fethi
Kaynakça
- ^ "The mixture of Roman, Greek, and Jewish elements admirably adapted Antioch for the great part it played in the early history of Christianity. The city was the cradle of the church." — "Antioch,"[1]
- ^ "Acts of The Apostles 11:26". 16 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Eylül 2018.
- ^ "Rockwell 1911, p. 130". 13 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Eylül 2018.
- ^ Libanius (2000). Antioch as a Centre of Hellenic Culture as Observed by Libanius
- ^ Glanville Downey, Ancient Antioch (Princeton, Princeton University Press, 1963).
- ^ "At the Suda On Line project of the Stoa Consortium". 20 Kasım 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Eylül 2018.
- ^ John Malalas, Book 8, pp.199–202 4 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Humphrey, John H. (1 Ocak 1986). Roman Circuses: Arenas for Chariot Racing (İngilizce). University of California Press. ISBN .
- ^ The Eerdmans encyclopedia of early Christian art and archaeology. Paul Corby Finney. Grand Rapids, Michigan. 2017. ISBN . OCLC 951948534.
- ^ Sullivan, Denis; Fisher, Elizabeth A.; Papaioannou, Stratis (1 Ocak 2012). Byzantine Religious Culture. BRILL. ISBN .
- ^ "The Size of the Population of Antioch". Johns Hopkins University Press. 1958. 20 Aralık 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Aralık 2022.
- ^ Jones, A. H. M. (1986). The later Roman Empire, 284-602 : a social economic and administrative survey. Baltimore, Md.: Johns Hopkins University Press. ISBN . OCLC 12837564.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Antakya Grekce Ἀntioxeia Antiocheia Suryanice ܐܢܛܝܘܟܝܐ Anṭiokia Ibranice אנטיוכיה antiyokhya Gurcuce ანტიოქია Ermenice Անտիոք Antiok Latince Antiochia ad Orontem Arapca انطاکیه Anṭakiya Asi Nehri kiyisina kurulmus bir antik kent Kalintilari gunumuz Antakya sehrinde bulunur ve modern sehre ismini verir Antakya Antioch Ἀntioxeia ἡ ἐpὶ Ὀrontoy Antik Yunanca Antakya nin Roma ve Erken Bizans Donemine ait haritasiAntiochGunumuz Turkiye sinde KonumuKonumHatay TurkiyeYuzolcumu15 km2 5 8 sq mi TarihceKurucuI SeleukosKurulusM O 300Devir ler Helenistik Donem ve Orta Cag arasiKultur ler Yunan Roma Ermeni Arap TurkOlay lar 115 Antakya Depremi Birinci Hacli SeferiSit ayrintilariKazi tarihleri1932 1939DurumBuyuk bolumu toprak altinda Antakya Buyuk Iskender in generallerinden I Seleukos tarafindan milattan once dorduncu yuzyilin sonunda kuruldu Sehrin gelismesinde cografi askeri ve ekonomik konumu buyuk bir etken olmustur Sehrin Baharat Yolu Ipek Yolu ve Kral Yolu nun yakinlarinda bulunmasi ekonomik olarak gelismesini hizlandirmis ve yakin dogunun baskenti olma yolunda Iskenderiye ye rakip olmasini saglamistir Sehir ayrica Helenistik Yahudiligin ve Yahudiliginin ana merkezlerinden biridir Antakya nin sehirlesmesinin buyuk bir bolumunu Roma Imparatorlugu topraklarinin Dogu Akdeniz bolgesindeki en onemli sehirlerden biri oldugunda yasamistir Antakya hem uzun tarihi hem de Helenistik Yahudiligin ve Erken Hristiyanligin ortaya cikmasinda oynadigi kilit rolu sebebi ile Hristiyanligin Besigi olarak adlandirilir Hristiyan Yeni Ahit Hristiyan isminin ilk olarak Antakya da ortaya ciktigini ileri surer Sehir Suriye Tetrapolisi olarak bilinen Antioch Seleucia Pieria Epemiye Laodicea sehirlerden birisidir Sehir Augustus zamaninda yarim milyon nufusa sahip bir metropoldu ancak Orta Cag da yasanan savaslar sik yasanan depremler ve Mogol istilalari ardindan Antakya dan gecmeyi birakan ticaret yollarinin degismesi sebebi ile onemini kaybetmistir TarihceTarihoncesi Hatay Arkeoloji Muzesi nde Orta ve Gec Tunc Cagi na ait bir eser MO 2000 1200 Antakya dan once ayni bolgede Meroe adli bir yerlesim bulunmaktaydi Burada Herodot un Pers Artemis i olarak adlandirdigi Semitik tanrilardan Anat a ait bir tapinak bulunmaktaydi Bu tapinak Antakya nin Dogu mahallesinde bulunuyordu Silpius Dagi Habib i Neccar Dagi nin eteklerinde Io veya Iopolis adinda bir yerlesim yeri bulunmaktaydi Bu isim kendilerini Attik Iyonyalilarla bagdastirmak isteyen Antakyalilar tarafindan kullanilrdi Io nun kucuk bir tuccar Yunan kolonisi oldugu dusunulmektedir Hatay Arkeoloji Muzesi nde Hitit Krali Suppiluliuma heykeli Ayrica Antakyali Yunan Tarihci Ioannis Malalas ova icinde Asi Nehri kenarinda Bottia adinda ilkel bir yerlesimin de oldugunu belirtmektedir I Seleukos Nikator tarafindan kurulusu I Seleukos Yunan orijinalinin Herkulaneum da bulunan Roma kopyasi Milattan sonra 4 yuzyilda yasamis Antakyali bir hatip olan Libanios un yazilarindaBuyuk Iskender in Antakya mevkiinde kamp kurdugu ve Antakya nin kuzeybatisinda Zeus a bir sunak yaptirdigini belirtmistir Bu olay sadece Libanios un yazilarinda gecmektedir Muhtemelen Antakya nin statusune yukseltmek amaci ile yapilmis olabilecegi dusunulse de gercek olmamasi icin bir sebep bulunmamaktadir Milattan once 323 yilinda Buyuk Iskender in olumunden sonra generalleri isgal ettikleri bolgeleri kendi aralarinda paylasmistir I Seleukos Nikator Milattan once 301 yilinda Ipsos Savasi nin ardindan Suriye topraklarinin hakimiyetini kazanmis ve Suriye nin kuzeybatisinda dort kardes sehir kurmaya baslamistir Bunlardan biri babasi Antiochus un serefine kurdugu Antakya dir Suda ya gore de sehrin adi I Seleukos Nikotor un oglu I Antiohos tan gelmektedir I Seleukos un onalti Antioch kurdugu dusunulmektedir I Seleukos Antakya nin kurulacagi yeri dini bir torenle secmistir Zeus un hayvani olduguna inanilan kartala bir parca kurban eti verilmis ve kartalin bu adagi tasidigi yere sehir kurulmustur Seleukos bu dini toreni saltanatinin 12 yilinda Kadim Makedon Takviminin Artemisos MO Mayis 300 yili ayinin 22 gununde gerceklestirmistir Antakya kisa zamanda Seleucia Pieria nin ustune cikarak Suriye nin baskenti olmustur Helenistik Cag Orijinal Selevkos sehri mimar Xenarius tarafindan Iskenderiye nin izgara plani taklit edilerek yapilmistir Libanios bu sehrin ilk binasini ve yerlesim planini su sekilde anlatir Kalesi Habib i Neccar daginin ustunde bulunuyordu ve sehrin geneli dagin kuzeyinde nehrin sacaklandigi yerde dagin yamaclarinda yerlesmisti Sehir merkezinde iki buyuk sutunlu yol kesisiyordu Kisa bir sure sonra sehrin dogusuna Antiochus I tarafindan ikinci bir mahalle kuruldu Kendine ait surlari bulunan bu mahalle Strabon nun tabirine gore Yunan sehrinin aksine yerel kulture sahipti Asi nehrinin icinde sehrin kuzeyinde buyuk bir ada bulunmaktaydi II Seleukos Kallinikos bu ada uzerinde 3 bir sehir kurmaya basladi bu sehir III Antiohos tarafindan tamamlandi IV Antiokhos Epiphanes tarafindan M O 175 164 yillari arasinda dorduncu ve son mahalle eklendi Bu mahallenin eklenmesi ile Antakya Tetrapolis olarak bilinmeye basladi Sehrin capi Bati dan Dogu ya 6 Kilometre Kuzey den Guney e bundan biraz daha az uzunluktaydi Bu alanin icinde bircok buyuk bahce bulunmaktaydi Yeni sehir Atinalilarin yakinlarda bulunan Antigonia sehrinden getirdigi gocmenler Makedonyalilar ve Yahudiler Kurulustan itibaren tum haklari verilmis olan in karisimindan olusmaktaydi Antakya nin kurulustaki ozgur nufusu 17 000 ve 25 000 arasinda oldugu tahmin edilmektedir Bu sayiya koleler ve yerel gocmenler dahil degildir Antakya nin nufusu gec Helenistik donem ve erken Roma doneminde 500 000 kisiyi gecerek zirve noktasina ulasmis ve Roma Imparatorlugu icinde Roma ve Iskenderiye den sonra en buyuk ucuncu sehir olmustur 4 Yuzyilin ikinci yarisinda Libanios a gore nufus 150 000 ve Ioannis Hrisostomos a gore de 200 000 dir cocuklar ve koleler bu sayiya dahil degildir Sehrin Heraclea mahallesinin yaklasik 6 kilometre batisinda ortasinda Buyuk Apollon Tapinagi bulunan bol agaclikli ve su kaynakli cennetten bir kose Daphne Defne bulunmaktaydi Bu tapinak I Seleukos tarafindan yaptirilmis ve Apollon u Muzlerin basi olan Musagetes formunda tasvir eden heykeltiras Bryaxis tarafindan yapilmis gorkemli bir heykelle zenginlestirilmistir Daha sonra Diocletianus tarafindan yer altina bu tapinaga eslik edecek bir Hekate tapinagi yapilmistir Daphne nin dogal guzelligi ve gevsek ahlaki tum bati dunyasinda un salmisti ve dogal olarak Antakya da bu une ortak oluyordu Antakya I Antiohos doneminde Selevkos Imparatorlugu nun baskenti ve mahkeme sehri olmustur fakat asil onem kazanmasi Ankyra Muharebesi sonucu Selevkos Imparatorlugu nun Anadolu da hakimiyeti kaybetmesi ve guc merkezinin Anadolu dan kaymasina dayanir Ayni sekilde bu savas dolayli yoldan Pergamon Kralligi nin yukselisine sebep olmustur Bu savas sonrasi Selevkoslar Antakya da yasamis ve baskentlerine de en iyi sekilde bakmislardir Helenistik Donem ile alakali bilgiler gec Roma doneminde yasamis yazarlardan geldigi icin Suriye disinda kalan bolgelerle alakali bilinenler cok sinirlidir Romali yazarlar sehirde Yunanlar tarafindan yapilmis onemli binalar arasinda sadece gunumuzde de hala Habib i Neccar daginin eteklerinde kalintilari bulunan tiyatrodan ve Asi nehrinin icindeki adada bulunan saraydan bahsetmektedir Cicero da Antakya dan En bilge insanlarin bulundugu ve en ozgurlukcu arastirmalarin yapilabildigi kalabalik bir sehir olarak bahseder Selevkos doneminden bu arayislarda bulunan ve gunumuze gelen kayda deger isimler Stoaci Felsefeci ve yazar Phoebus tur Sehrin nufusunun buyuk bir bolumu yuzeysel olarak Helenik ti ve resmi olmayan hayatta Aramice konusuluyordu Krallara verilen lakaplar genelde Aramice oluyordu Kuzey Suriye nin buyuk tanrilari olan Dafni ve Apollon disinda buyuk oranda Meroe nun Hierapolis Bambyce in Atargatis i gibi yerel tanrilara inaniliyordu Altin Sehir sifatindan sehrin gorunumunun cok gorkemli oldugu cikarimini yapabiliriz Fakat sehir bulundugu bolgenin sismik hareketlilige cok sik maruz kalmasi sebebiyle bu gorkemi koruyabilmek icin surekli bir bakim onarima ihtiyac duyuyordu Kayitli ilk buyuk depremin sehir ile ilgili bildiklerimizin buyuk bir bolumunun kaynagi olan yerel tarihci Ioannis Malalas M O 148 yilinda meydana geldigini ve cok buyuk bir yikima sebep oldugu nu yazmistir Sehrin sakinleri isyana yatkin donek ve sefahat duskunlugu dillere dusmus bir haldeydi Selevkos hanedaninin M O 147 de I Aleksandros a karsi ve M O 129 da a karsi cikan isyanlari gibi ic anlasmazliklarinda sehir sakinleri siddet iceren bir tutumla isyanlarda rol aliyorlardi Oyle ki M O 129 daki isyanda II Dimitrios u sarayinda kusatan Antakyalilara karsi Yahudilerden olusan askeri birligini gondererek sehrin kontrolunu ciddi kiyimla ve buyuk bir bolumu yanmis olarak geri ele alabilmistir Antakya halki Selevkos hanedani nin son donemlerinde zayif hukumdarlarinin acik bir sekilde aleyhine donmus ve M O 83 yilinda II Tigran i sehri ilhak etmesi icin davet etmis M O 65 yilinda u tahttan indirmeye calismis ve ertesi yil Roma Cumhuriyeti ne katilmayi talep etmistir Bu istekleri M O 64 yilinda kabul gormus ve Suriye ile birlikte civitas libera serbest sehir olarak Roma Cumhuriyeti hukmu altina girmistir Roma Donemi I Constantius Doneminde Antakya darphanesinde basilmis bir Argenteus Arka yuzunde Tetrarklarin Sarmatlar a karsi kazanilan zaferi kutlamak icin kestirdikleri kurbanlari tasvir etmektedir Antakya darphanesi nin tipik bir ozelligi olan gercekci portreye sahip Sadece 23 bilinen ornegi olan Antakya Darphanesi nde basilmis nadir bir Domitianus donemi Tetradrahmi Romalilar melez Antakyalilara sinirsiz bir asagilama ile bakiyorlardi Fakat Imparatorlugun Dogusuna baskent olmak icin cok uzakta ve ucrada kalan Iskenderiye nin aksine cok daha merkezi bir yerde ve ticaret yollari ustunde bulunan Antakya en basindan itibaren Imparatorlari icin degerli bir sehirdi Sehri belli bir dereceye kadar Dogu daki Roma yapmaya calistilar M O 47 yilinda Jul Sezar sehri ziyaret etmis ve ozgurlugunu onaylamistir Silpius dagi nin ustunde muhtemelen sehirin benimsenmesini saglayan Augustus tarafindan yaptirilmis Buyuk bir Jupiter Tapinagi bulunuyordu Roma tipi bir forum yapilmis ve Tiberius Guneyde Silpius a dogru iki uzun sutunlu yol yaptirmistir Agrippa ve Tiberius tiyatroyu buyutmus ve Trajan onlarin baslattigi isi bitirmistir Antoninus Pius Dogu Bati ana yolunu granitle kaplatmistir Imparatorlarin adini tasiyan bir circus yeni sutunlu yollar cok sayida hamam ve bu hamamlari besleyecek su kemerleri yapildi bu su kemerlerinin en iyilerinden birisi Hadrianus adina yaptirilandir Roma muvekkili Kral Hirodes sehirin dogusuna uzun bir stoa insa etti ve Agrippa bunun guneyinde yeni bir kenar mahalle yapilmasini tesvik etti Antakya ya Romalilar tarafindan yapilan en onemli eklenti nufusu yarim milyondan fazla iken muhtemelen Augustus doneminde yaptirilan Antakya Circus uydu Bir roma hipodromu olan Antakya Circus u At arabasi yarislari icin kullanilmistir Tasarimini Roma daki Circus Maximus ve imparatorlugun diger yerlerindeki circuslardan almistir Uzunlugu 490 metreden fazla genisligi 30 metreydi ve 80 000 izleyici kapasitesine sahipti Strabon ve Cassius Dio ya gore Hindistan in geleneginin kesisi M S 13 yilinda Samli Nikolaos ile Antakya da tanismistir Germanicus M S 19 Yilinda Antakya da olmus ve bedeni forumda yakilmistir Ayaginin altindaki erkek figuru ile Asi Nehri ni temsil eden Antakya nin servet ve sans tanricasi Tike Vatikan Muzeleri ndeki asli Eutychides tarafindan yapilmis kopyasi Imparatorluk doneminde Antakya dan genel olarak sehri sik sik sarsan depremler sayesinde bahsedilmektedir Bu depremlerden bazilari Caligula nin kentin durumunu kontrol etmek icin iki senator gondermesine neden olan M O 37 yilinda yasanan deprem Bir sonraki saltanatta Trajan in Part Imparatorlugu na karsi ciktigi seferde ordusuyla Antakya da kisi gecirmek icin konakladigi sirada gerceklesen tum zemini sarsan araziyi degistiren ve imparatoru birkac gun boyunca hipodrom da siginmaya mecbur birakan yaklasik 260 000 kisinin olumune sebep olan M S 115 yilinda yasanan deprem Depremden hemen sonra Trajan kentin tekrar insasina basladi ve halefi Hadrianus zamaninda onarimlar bitirildi ancak kentin nufusu 400 000 den aza dusmustu ve pek cok bolumu terk edilmisti Trajan kentin tekrar insasinin anisina heykeltras Eutychides tarafindan yapilan heykelini yeni yapilan tiyatro icine diktirmistir Tekrar insa edilen sehir kucuk depremlerin ardindan M S 520 de tekrar ayni felaketi yasadi ve cogunlugu buyuk bir kilise meclisinde toplanan Hristiyanlar dan olmak uzere binlerce insan hayatini kaybetti Ayrica 29 Kasim 528 ve 31 Ekim 588 de de cok ciddi depremler oldugu kayit altina alinmistir Commodus Antakya da Olimpiyat Oyunlarini kutlamistir M S 256 Yilinda sehir aniden I Sapur komutasindaki Persler tarafindan basildi ve tiyatroda insanlarin cogu olduruldu Ertesi yil Roma imparatoru Valerianus tarafindan yeniden ele gecirildi Julianus ve Valens Cagi Imparator Julianus 362 yilinda Perslere karsi yaptigi bir seferde yol ustunde olan Antakya ya ugramistir imparatorluk baskenti olmasi icin Konstantinopolis e rakip olarak gordugu Antakya icin buyuk umutlari vardi Antakya Ammianus Marcellinus un bahsettigi uzere oldukca uyumlu bir sekilde beraber yasayan karisik bir pagan ve Hristiyan nufusa sahipti Ancak Julianus un ziyareti Afrodit in mahkum sevgilisi Adonis icin bir yakinma festivali olan ile ayni zamana denk geldiginde ugursuz bir sekilde basladi Bu yuzden Ammianus Imparator ve askerlerin sehire kutlama ve tezahurat sesleriyle degil yas feryat ve ciglik sesleri ile girdigini yazmistir 3 yuzyil sehit piskoposu Babylas in kemiklerinin Daphne deki Apollon kahinini bastirdigi soylendikten sonra tapinak cevresindeki kemiklerin yerinden kaldirilmasi emrini vererek bir halkla iliskiler hatasi yapti ve bunun sonucundan buyuk bir Hristiyan eylemi basladi Bundan kisa bir sure sonra tapinak cikan bir yangin sonucu yikildi Julianus Hristiyanlardan suphelendi ve her zamankinden daha siki sorusturmalar yapilmasini emretti Ayrica sehrin bas Hristiyan kilisesini sorusturmalar yanginin bir kaza sonucu oldugunu kanitlamadan once susturdu Julianus Antakyalilari elestirecek baska bircok sey buldu Julianus imparatorlugun sehirlerinin yaklasik 200 yil once oldugu gibi kendi kendini yonetmesini istiyordu Ancak Antakya sehir meclis uyeleri Antakya nin gida kitligini kendi kaynaklari ile gidermeye isteksiz olduklarini gosterdiler fakat imparatora o kadar bagimliydilar Ammianus meclis uyelerinin islerini kendileri icin yapmalari icin pazardaki her seyden habersiz erkeklere rusvet vererek gorevlerinden kactiklarini yazdi Julianus sehrin eski dine saygisizligini her yil duzenlenen Apollon solenine katildiginda yalnizca elinde bir kaz tutan yasli bir rahip gordugunde farkina vardi Ammianus un yazdiklarinda gore Antakyalilar konaklayan askerlerinin yiyecek kitligini daha kotu hale getirmesinden dolayi Julianus karsi bir nefret duyuyorlardi Antakya nin ac vatandaslari tika basa kurban etiyle doymus sokaklarda sarhos dolasip etrafa rahatsizlik veren Julianus un askerlerine tiksinti ile bakiyordu Ayrica Hristiyan Antakyalilar Julianus un pagan Galyali askerleri ile hicbir zaman anlasamiyorlardi Julianus un dindarligi eski dini koruyan Antakyalilar icin bile antipatik geliyordu Julianus un paganligi en egitimli Yeni Platoncu cevrelerin disinda cok az desteklenen kendine has bir turdeydi Julianus un buyuk olcekli hayvan kurban etme hevesinin ironisi ac Antakyalilarin gozunden kacmiyordu Julianus un kurban merasimlerine kisisel katilimlari halkta hicbir hayranlik uyandirmiyordu Ammianus kendisine Baltaci lakabi verildigini yazar Imparatorun sert yontemleri ve kati yonetimi diger seylerin yani sira Julianus un modaya uygun olmayan sivri sakallari nedeniyle Antakyalilarin hicivlerine konu oldu Julianus un halefi Valens Antakya ya icinde Valentinian in heykelinin bulundugu yeni bir forum bahsetti ve 538 yilinda I Husrev in komutasindaki Persler tarafindan yagmalanana kadar ayakta kalan Buyuk Konstantin Kilisesini acti Hristiyanlik Antakya Roma doneminde erken Hristiyanligin onemli bir merkeziydi Sehir adli bir mahallede buyuk bir Yahudi kokenli nufusa sahipti ve bu nedenle ilk misyonerlerin bir cekim merkezine donusmustu Sehir bircok digerleri gibi once Petrus daha sonra Barnabas ve Paul tarafindan Antakya Patriginin ustunluk iddiasini hala dayandirdigi gelenege gore Hristiyanlastirilmistir Ilk olarak Hristiyan adini alanlar Antakyali inananlardi Bu Barnabas ve Paul un daha sonra seyahat ettikleri Pisidya daki Antakya ile karistirilmamalidir Sehri cevreleyen bir dizi Rum Suriye Ermeni ve Latin manastiri vardi MS 252 ile 300 yillari arasinda Antakya da kilisenin on toplantisi yapildi ve Konstantinopolis Kudus Iskenderiye ve Roma ile birlikte bes orijinal patrikhaneden birinin merkezi oldu bkz Pentarsi Ioannis Hrisostomos Antakyali Ignatius sehirde piskopos oldugu sirada demos un Sehir halkinin muhtemelen cocuklari ve koleleri saymadan ozgur yetiskin erkek ve kadinlarin sayisinin 200 000 oldugunu yazmistir Libanius 363 te yazdigi bir mektupta sehirde 150 000 anthropoi bu kelime normalde herhangi bir yas cinsiyet veya sosyal statudeki tum insanlari ifade eder bulundugunu yazmistir ve bu durum 1 Yuzyildan bu yana nufusta bir dusus olduguna isaret eder Hrisostomos ayrica 386 ile 393 arasinda Matta Incili ustune yazdigi vaazlar kitabindan birinde Antakya da 100 000 Hristiyan oldugunu soyler bu Buyuk Kilise ye bagli olan ortodoks Hristiyanlara veya herhangi bir inanca sahip tum Hristiyanlara atifta bulunabilecek bir rakamdir Maruni Katolik Kilisesi nin patrigine Antakya ve tum Dogu Patrigi denir Halen Bkerke Lubnan da ikamet etmektedir Maronitler Antakya ayin gelenegini ve ayinlerinde Suriye Aramice Syro Aramice veya Bati Aramice dilini kullanmaya devam etmektedir Kanonik Dogu Ortodoks kiliselerinden biri birkac yuzyil once merkezini Antakya dan Sam Suriye ye tasimis olmasina ve bas piskoposu Patrik unvanini elinde tutmasina ragmen hala Antakya Rum Ortodoks Kilisesi olarak anilmaktadir Antakya ve Tum Dogu Suryani Ortodoks Patrikhanesi 1 yuzyilda Aziz Petrus ve Aziz Paul tarafindan kurulan otosefal patrikhaneli bir Dogu Ortodoks Kilisesi dir Suryani Ortodoks Kilisesi 451 de Kadikoy Konsili ni izleyen bolunmeden once patristik ve Apostolik Kristolojiyi surdurdugunu iddia eden ayri bir kilise toplulugu olan Dogu Ortodokslugunun bir parcasidir I Theodosius ve Sonrasi MS 387 de I Theodosius un emriyle alinan yeni bir vergi nedeniyle buyuk bir isyan cikti ve sehir metropol statusunu kaybetmekle cezalandirildi I Theodosius Imparatorlugu dogu bati olarak boldu ve o zamandan itibaren Antakya Konstantinopolis in yonetimi altina girdi Antakya ve limani Seleucia Pieria 526 daki buyuk depremde agir hasar gordu Surekli aluvyonla dolmaya karsi zaten kaybedilmis bir mucadele icinde olan Seleucia Pieria asla toparlanamadi I Justinianus Antakya yi Theopolis Tanrinin Sehri olarak yeniden adlandirdi ve bircok kamu binasini restore etti ancak yikimi Pers krali I Husrev on iki yil sonra sehir nufusunu Iran Mezopotamya sinda yeni insa edilmis bir sehir olan a surerek tamamladi Antakya 300 000 kadar insani kaybetti I Justinianus sehri canlandirmak icin caba sarf etti Procopius duvarlari tamir ettigini anlatir fakat sehrin ihtisami artik gecmiste kalmisti 602 628 Bizans Sasani Savasi sirasinda Imparator Herakleios 613 te Antakya disinda II Husrev in isgalci Pers ordusuyla karsi karsiya geldi Bizanslilar Antakya Muharebesi nde Sehrbaraz ve Sahin Vahmanzadegan komutasindaki kuvvetler tarafindan maglup edildi ve ardindan sehir Suriye ve Dogu Anadolu nun coguyla birlikte Sasanilerin eline gecti Antakya Kutsal Yazitlarin gercek anlamlarinda harfi harfine yorumlanmasi ve Isa nin insani sinirlari ve tanrisal dogalari arasindaki farka vurgu yapan bir Hristiyan dusunce okulu olan Antakya Katesistik Okulu na adini verdi Tarsuslu Diodorus ve Mopsuestiali Theodor bu okulun liderlerindendi Baslica yerel aziz Antakya nin yaklasik 65 kilometre dogusunda 40 yil boyunca bir sutunun uzerinde son derece munzevi bir hayat yasayan Simeon Stylites ti Cenazesi sehre getirilmis ve Imparator II Leo nun emrinde insa edilen bir binaya gomulmustur Bizans doneminde Konstantinopolis ve Antakya gibi merkez sehirlerde buyuk hamamlar insa edilmistir Arap fethi ve Bizans yeniden fethi 16 Yuzyilda Abraham Ortelius un cizimiyle Antakya Kaynakca The mixture of Roman Greek and Jewish elements admirably adapted Antioch for the great part it played in the early history of Christianity The city was the cradle of the church Antioch 1 Acts of The Apostles 11 26 16 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Eylul 2018 Rockwell 1911 p 130 13 Eylul 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Eylul 2018 Libanius 2000 Antioch as a Centre of Hellenic Culture as Observed by Libanius Glanville Downey Ancient Antioch Princeton Princeton University Press 1963 At the Suda On Line project of the Stoa Consortium 20 Kasim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Eylul 2018 John Malalas Book 8 pp 199 202 4 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Humphrey John H 1 Ocak 1986 Roman Circuses Arenas for Chariot Racing Ingilizce University of California Press ISBN 978 0 520 04921 5 The Eerdmans encyclopedia of early Christian art and archaeology Paul Corby Finney Grand Rapids Michigan 2017 ISBN 978 0 8028 3811 7 OCLC 951948534 Sullivan Denis Fisher Elizabeth A Papaioannou Stratis 1 Ocak 2012 Byzantine Religious Culture BRILL ISBN 978 90 04 21244 2 The Size of the Population of Antioch Johns Hopkins University Press 1958 20 Aralik 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Aralik 2022 Jones A H M 1986 The later Roman Empire 284 602 a social economic and administrative survey Baltimore Md Johns Hopkins University Press ISBN 0 8018 3284 5 OCLC 12837564