Doğu Blok'undan göç ve iltica Soğuk Savaş döneminin en çok tartışma yaratan konularından birisiydi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Doğu Bloku'na bağlı ülkelerde göç ve göçmenlik konusunda kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar Sovyetler Birliği ile onun Orta ve Doğu Avrupa'daki tüm uydu devletlerinde uygulamaya konuldu. Oysa yasal yollardan yapılmakta olan göçler ve yer değiştirmeler, savaş sebebiyle parçalanan aileleri birleştirmenin ya da terk etmek zorunda kaldıkları topraklarına dönme arzusunda olan etnik azınlıkların yegane umuduydu.
Varşova Paktı (Varşova Antlaşması Örgütü) Организация Варшавского договора | |
---|---|
Kuruluş | 14 Mayıs 1955 |
Kapanış | 1 Temmuz 1991 |
Tür | Askeri ve Siyasal Ortaklık |
Merkez | Moskova, SSCB |
Üyeler | 8 üye
|
Resmî diller | |
Genel Sekreter | Viktor Kulikov (son) |
Doğu Bloku hükûmetleri, uyguladıkları katı sınırlamaların, beyin göçünün önüne geçebilmek için gerekli olduğunu savunurken, ABD ve Batı Avrupa ülkeleri ise bu tip uygulamaların insan haklarına aykırı olduğunu iddia ediyorlardı. Tüm kısıtlamalara rağmen, Doğu'dan Batı'ya ilticalar da devam ediyordu.
Doğu Almanya, Batı Almanya ile arasındaki bölgesel işgal sınırlarında kontrolü sıkılaştırdı. Doğu Berlin ve Batı Berlin arasındaki sınır ise, ilticacıların kolaylıkla geçtiği bir kaçış noktası haline geldi. Berlin Duvarı bu kaçışları engellemek üzere 1961 senesinde inşa edildi. Bundan sonra Doğu Bloku'ndan Batı'ya göç ve yasa dışı kaçışlar, ikili anlaşmalar ve birkaç istisnai durum dışında, etkili bir şekilde engellendi.
Geri plan
Doğu Blok'unun ortaya çıkması
Devrim sonrası Rusya'da Bolşevikler yönetimi ele geçirmişti. İç savaş sırasında, 1919 yılında Kızıl Ordu Minsk şehrine girdi. 1920 yılında da Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilan edildi. Polonya-Ukrayna Savaşı Ukrayna'nın mağlubiyetiyle sonuçlanmıştı. Sonrasında çıkan Sovyet-Polonya Savaşı'nı bitiren, 1921'de imzalanan 'na göre, Ukrayna'nın orta ve doğu bölümleri Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla Sovyetler Birliği'ne bağlandı. 1922 yılında, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti bir araya gelerek SSCB'yi ortaya çıkartan imzaladılar.
Sovyetler Birliği II. Dünya Savaşı'nın sonlarında, savaştan evvel Nazi Almanyası ile imzaladığı Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı ile gizlice kendisine verilmesi öngörülen bölgeleri ilhak ederek, adeta hükmü kalmayan bu anlaşmayı hayata geçiriyor ve Doğu Bloku'nu oluşturuyordu. Polonya'nın doğu bölgesi üç ayrı farklı () Sovyet Cumhuriyeti'ne dönüşecekti.Letonya (Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi),Estonya (Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi), ve Litvanya (Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi).Finlandiya'nın doğusunda, Karelya bölgesi Karelo-Fin Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi ve sonrasında da Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile birleşti. Doğu Romanya bölgesi ise, Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi 1945'e kadar ilhak edilen bu toprakların büyüklüğü, Doğu ve Batı Almanya ile Avusturya'nın toplamından daha fazla bir alanı kaplamaktaydı.
İlhak edilmeyen diğer ülkeler ise, Sovyetler Birliği'nin uydu devletleri haline getirildi. Bu ülkeler Polonya Halk Cumhuriyeti, Macaristan Halk Cumhuriyeti,Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti,Romanya Sosyalist Cumhuriyeti, Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti ve Doğu Almanya idi.Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti de bu blokun parçası olarak kabul ediliyordu. Ancak 1948 yılında ortaya çıkan Tito-Stalin ayrılığından sonra,Yugoslavya, Bağlantısızlar Hareketi'nin oluşmasına önayak oldu.
Doğu Blok'unda genel durum
Sovyetler Birliği'nde ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde, Sovyet cumhuriyetlerine ayrıcalık tanınmaktaydı. Bu durum naibolee vydajuščajasja nacija (en çok kayrılan ülke) ve rukovodjaščij narod (en çok kayrılan halk) tabirleriyle ifade edilmekteydi.SSCB, müttefiklerine kendi komünist hiyerarşik yapısını ve kendisine ait diğer siyasal ve sosyal kurumları empoze ediyordu.
Doğu Bloku'nda uygulanan komünist yönetimin en belirleyici özelliği, devletin tüm toplumsal katmanlara nüfus etmesi ve devlet aygıtının ekonomik yapıyla iç içe geçmiş olmasıydı.Stalin, en başından beri Batı'nın tüm kurumlarına karşı çıkıyor, burjuva demokrasisi olarak adlandırdığı bu siyasal yapıyı ve piyasa ekonomisini tümden reddediyordu. Özel mülkiyete izin verilmemekteydi. Her şey kamulaştırılmış, tüm üretim araçları devlet kontrolüne geçmişti.
Doğu Bloku'nun Stalin'i her yönüyle taklit eden rejimleri, onun sadece güdümlü ekonomi modelini değil, aynı zamanda siyasi açıdan baskıcı özelliklerini de benimsemişlerdi. En ufak bir muhalif hareket, gizli polis teşkilatları da kullanılarak bertaraf edilmekteydi. En marjinal entelektüel gruplara bile potansiyel tehlike gözüyle bakılıyor ve korkuluyordu. Baskının boyutu ülkeden ülkeye yahut dönemsel olarak değişiklik gösterse de, rejime muhalif fikirlerin bastırılması ve her tür muhalefetin yok edilmesi, Komünist rejimin ve devletin bekasının olmaza olmaz ön koşuluydu.
Doğu Bloku'nda yazılı, görsel her türlü medya aracı devlet güdümündeydi. Tüm radyo ve televizyon kanalları devlete aitti. Gazete ve dergilerin yönetimi de, genellikle iktidardaki komünist partilere veya diğer siyasi organizasyonlara aitti. Ayrıca Doğu Bloku ekonomileri, merkezi planlama adı verilen yöntemle, devlet eliyle yönlendirilmekteydi. Alınan yanlış kararlar, ekonomik gelişmeyi olumsuz yönde etkiliyordu. Doğu Alman marketlerindeki boş raflar, ekonominin hiç de iddia edildiği gibi olmadığını, "göz alıcı ekonomik büyüme" safsatasını yalanlar gibiydi.
Göçmenlik konusunda kısıtlamalar
SSCB'de durum
Bolşevik hareket, başlarda seyahat özgürlüğünden bahsediyordu. Ancak Devrim'den sadece iki ay sonra, yeni pasaport kontrolleri uygulanmaya konularak, insanların ülkelerinden dışarı çıkması yasaklandı. Bolşevikler bu yasakları getirirken, biraz da ülkelerinden göç ederek gideceklerin rejim karşıtı güçlere katılmasından ve rakip orduların kuvvetlenmesinden korkuyorlardı. 1918 yılında imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması hükümleri uyarınca Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti, Rus etnik kökenli olmayan tebaasından, dileyenlerin Alman vatandaşı olmasına izin verecekti. Ancak göç akınının önüne geçmek amacıyla, anlaşmanın bu hükmünün uygulanmasına sadece bir ay boyunca izin verdi. 1919 yılından başlamak üzere ülke dışına seyahat edecekler için, NKVD'den izin almak zorunlu hale getirilmişti. 1920'de ise ayrıca Çeka'ya bağlı özel bir bölümden de izin alınmak zorunluydu. imzalandıktan sonra, 1922 yılında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti yasal yollardan göç etmenin önünü tamamen kapattılar. Ancak Sovyetler Birliği tam anlamıyla sınırlarını kontrol altına alıp, sınır güvenliğini tam anlamıyla sağlayamamıştı. Bu amaçla, 1928 yılında, gizli polis ve istihbarat örgütü GPU'ya (Gosudarstvennoye Politicheskoye Upravlenie) bağlı, özel bir sınır güvenlik kuvveti dışı yollardan dahi ülke dışına çıkış neredeyse imkânsız hale getirilmişti.
1929 yılında kısıtlamalar daha da sertleşti. Batı ülkelerine ("işçi ve köylü sınıfların düşmanı olan Batı Bloku") görevli olarak giden devlet görevlileri, ülkeye geri çağrıldıklarında derhal bu emri uygulamak zorundaydı. Aksi takdirde ele geçirilmeleri halinde yirmi dört saat içinde idam edileceklerine dair yasal düzenleme mevcuttu. 1932 yılında Stalin tarafından ilk uygulamaya konuldu. Üretim faktörlerinin ortak kullanımı (Kolektivizasyon) zorunlu hale getirildi. Konut sorununa çare bulmak ve üretken olmayan üretim faktörlerini ayıklamak amacıyla yürürlüğe sokuldu.SSCB vatandaşlarına adı verilen bir şahsi ikamet belgesi verilmişti. Bu belge olmadan, insanların bir bölgede devletten ev kiralayabilmesi yahut iş bulması mümkün değildi. Ayrıca halk arasında kanunu olarak bilinen ve insanların ülke içinde serbestçe seyahatine mani olan yasal düzenleme, çok kısa mesafeler arasında bile özgürce gidip gelmeyi imkânsız hale getirmişti. 1936 Sovyet Anayasası yürürlüğe girdikten sonra, birkaç istisna dışında (bölünmüş aileleri birleştirmek üzere bazı kişilere izin verilmesi ve sınırdaşı edilen SSCB vatandaşları hariç) yasal yollardan ülke dışına herhangi bir göç olayı yaşanmadı. Çok az sayıda insan, Romanya, İran ve Mançurya'ya gizlice kaçmayı başardı. Kalanlar, kendi ülkelerinde adeta tutsak gibi kaldılar. Ülkeden ayrılmak isteyenler sadece "kaçak" olarak etiketlenmiyor, "vatan haini" olarak da görülüyorlardı. Çok daha sonra, gazetesi bu durumu "insanları diri diri gömmeye benzeyen, anormal uygulamalar" olarak tanımlamıştır Ülkeden ayrılmak isteyenler sadece "kaçak" olarak etiketlenmiyor, "vatan haini" olarak görülüyorlardı.
SSCB'de, emekçilerin yaşam kalitesinin ve çalışma koşullarının kötü olduğu bölgelerden, daha iyi çalışma ve yaşam olanağı bulacakları bölgeye gitmelerine izin verilmediğinden, fizibl bir "emek mobilizasyonundan" söz etmek mümkün değildi. Sovyetler Birliği Başbakanı Nikita Khrushchev konuyla ilgili daha sonra şu yorumu yapacaktı. "Korkuyorduk. Gerçekten çok korkuyorduk. Çözülmenin bir sel gibi bizi de önüne katarak sürüklemesinden, kontrol edemeyeceğimiz bu güçlü akıntının bizi de boğmasından korkuyorduk. Bizi nasıl mı boğacaktı? Yatağından taşarak, Sovyet toplumunun dayandığı tüm koruyucu duvarları ve bariyerleri aşan dev bir dalga misali, her şeyi silip süperebilecek güçlü bir toplumsal hareketin korkusunu duyuyorduk."
Göçmenlik konusundaki bu kısıtlamalar, aynı zamanda Sovyetler Birliği'nde olup bitenleri, buradaki yaşantıyı, dış dünya için muamma haline getirmişti. Hiçbir yabancıya ülke içinde seyahat izni verilmediğinden, SSCB'deki politik gelişmelerden, burada olup biten olaylardan dış dünyanın haberi olmuyordu.Joseph Stalin 1935 yılından başlamak üzere, yabancıların ülkeye girişini etkin şekilde yasaklamıştı. Bu yasak onun ölümüne kadar devam etti. Bu dönem boyunca, hatta Stalin'in ölümünden sonra geçen 25 yıl boyunca, çok az diplomat ve gazeteciye ülke içinde seyahat izni verildi. Seyahat edenlerin de, sadece Moskova'nın biraz dışına kadar gidebilmelerine izin vardı. Bu kişilerin istedikleri yerde konaklamalarına izin verilmiyor, tüm hareketleri devlet görevlileri tarafından takip ediliyor, tüm telefon görüşmeleri de izleniyordu. Yabancılarla görüşmeye çalışan muhalifler derhal tutuklanıyordu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, en iyi istihbarata sahip kişi veya kuruluşlar bile, kaç kişinin idam edildiği, kaç kişinin tutuklandığı veya SSCB ekonomisinin gerçekte ne durumda olduğu gibi konularda sağlam bilgiye sahip değildiler.
Doğu Blok'undan sürgün edilen ya da kaçmak zorunda kalan Alman asıllı etnik gruplar
II. Dünya Savaşı sonunda ve savaşı takip eden dönemde, Volksdeutsche (Diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Alman kökenli insanlar) ve (Alman vatandaşları) adı verilen, sayıları on iki milyona ulaşan Alman kökenli insan, yaşadıkları yerleri terk etmeye zorlanarak, kaçmak zorunda bırakıldılar yahut sürgün edildiler. Bunların büyük çoğunluğu SSCB'de ya da SSCB'nin işgal ettiği, sonradan Doğu Bloku adını alacak ülkelerde yaşamaktaydı. Bu zorunlu göç, yakın tarihimizin en büyük nüfus hareketidir.Müttefik Devletler daha savaş sona ermeden, bu konu hakkında mutabakata varmışlardı. Sürgün edilen insanların iki milyonu yolculuk esnasında, dört yüz ila altı yüz bin kadarı da, gçö esnasında uygulanan fiziksel şiddet nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Tüm bu olaylar, 1944 ve 1948 yılları arasında meydana geldi. Göç edenlerin büyük kısmı, Almanya'nın içlerine doğru hareket eden Kızıl Ordu'dan kaçan, sınır bölgelerinde yaşayan Almanlardı ve Rusların kendilerinden intikam almak istediklerinin farkındaydılar. Kızıl Ordu askerlerinin karıştığı şiddet ve tecavüz olaylarından bahsediliyordu. Kızıl Ordu'nun 'de Almanlara katliam uyguladığı yönünde çıkan haberler, araçlarıyla daha da abartılarak halka duyuruluyordu. Alman kökenli bu insanlar hızla, daha sonra Doğu Almanya olacak bölgelere kaçtılar.
1945-1950 yılları arasında Doğu Avrupa'dan Batı'ya toplu göçler
II. Dünya Savaşı sonrasında, SSCB tarafından işgal edilen Doğu Avrupa ülkelerinde, halkın büyük kısmı Sovyet işgalinin bir an önce sona ermesini ve Rus askerlerinin çekilmesini arzu ediyordu. Milyonlarca Alman, yaşadıkları Doğu Avrupa topraklarından edilirken, dört milyon kadarı da, Stalin'in Alman kökenli insanlara karşı izlediği politikanın neticesi olarak, Sovyetler Birliği'nin uzak bölgelerine gönderildiler.
Savaş sonrası, 1950'ye kadar olan beş yıllık sürede, SSCB'nin işgal ettiği Doğu Avrupa topraklarından, 15 milyondan fazla insan, Batı'ya göç etti. 1950'li yılların başına kadar, Alman işgal bölgeleri arasındaki sınırdan kolayca geçiş yapılabiliyordu Bu kolay geçiş noktasını kullanarak, 1950 yılında 197,000, 1951 yılında 165,000, 1952 yılında 182,000 ve 1953 yılında da 331,000 kişi siyasi sığınma talebinde bulunmuştu. 1953 yılındaki rakamdaki keskin artış, Stalin'in uyguladığı Sovyetleştirme politikalarının 1952'nin sonu 1953'ün başında had noktalara ulaşmış olmasındandır. 1953 yılının ilk altı ayında, Sovyet rejiminden kaçanların sayısı 226,000 kişiye ulaşmıştı. Batı Almanya'nın tüm göçmenleri kabul edecek kaynağı yoktu. Bu sebeple 1952 yılında, Başkan Truman'ın talebiyle, ABD'nin göçmenler için koyduğu kota esnetildi. 1956 Macar Devrimi'nden sonra 171.000 kişi sınırı geçerek Avusturya'ya kaçarken, 20,000 kişi de Yugoslavya'ya sığındı.
1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ilan edilmeden önce Birleşmiş Milletler'de tartışılmaktayken, SSCB bildirgedeki Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeden ayrılma ve o ülkeye dönme hakkına sahiptir yazan maddeye itiraz etti. Bu maddenin göç hareketlerini arttıracağını ve cesaretlendireceğini söyleyerek, bu ibarenin "herkes kendi ülkesi tarafından konulan kanunlara uygun olarak göç etme hakkına sahiptir" şeklinde değiştirilmesini istemiş, bu talep sadece Polonya ve Suudi Arabistan tarafından desteklenmiştir.
Göçmenlik kısıtlamaları ve Alman sınır bölgesi
Soğuk Savaş sırasında uygulanan sınırlamalar, Doğu-Batı arasındaki göç hareketlerine engel olmuştu. 1950-1990 arasındaki zaman diliminde 13.3 milyon kişi Batı'ya göç etmişti. 1950'li yıllara gelindiğinde, SSCB'nin nüfus hareketlerini engellemek için başlattığı ve göçmenliği tamamen yasaklayan uygulamalar, tüm Doğu Bloku ülkelerinde de (Çin, Moğolistan ve Kuzey Kore de dahil) taklit edilmekteydi. Bir Macar ekonomist, konuyla ilgili şu yorumu yapıyordu "Sosyalist ülkeler, tüm diğer ülkeler gibi, yetiştirdikleri, eğittikleri insanların, kendi ülkeleri yerine başka ülkeleri zenginleştirmek için çalışmalarını istemiyorlardı." Doğu Avrupalı yetkililer ise, Batı'ya göç edenlerin kültürel uyumsuzluk çekeceklerini ve dil problemi yaşayacaklarını söylüyorlar, ayrıca her bir ferdin, onu yetiştiren ve eğiten sosyalist devlete borçlu olduğunu söyleyerek, aksi yönde propaganda yapıyorlardı. Hatta göçmenlik konusundaki sınırlamaların, bir "eğitim vergisi" olarak düşünülebileceğini ve "devletin yaptığı yatırımı geri almasının" gayet doğal olduğunu savunuyorlardı. Sınırların açılması halinde, beyin göçünün önüne geçilemeyecek, devlet ücret düzenlemesini, ancak diğer ekonomik önceliklerinden vazgeçerek yapabilecekti. Bulgar ve Rumenler ise, Batı'daki ücret seviyesiyle rekabet edemeyeceklerini söyleyerek, tüm eğitimli bireylerini kaybederek, az gelişmiş Afrika ülkeleri seviyesine düşeceklerini söylüyorlardı. Ancak nüfus hareketleri üzerindeki bu sınırlamalar, ekonomik olarak SSCB'den daha gelişmiş ve daha açık fikirli bazı Sosyalist ülkelerde bir ikilem yaratmaktaydı. Bir müddet önce Batı Almanya ile aralarında sınır bulunmayan Doğu Alman halkı için, sınırın öteki tarafına geçip Batı'ya gitmek, çok daha olağan bir olay olarak görülmekteydi.
1952 yılına kadar, Sovyet işgali altındaki Doğu Almanya'dan, Batı işgalindeki Almanya'yı birbirinden ayıran sınır, pek çok bölgede kolayca geçilebilmekteydi. Bu yüzden 1961 yılına kadar ilticaların çoğu, Doğu ve Batı Almanya arasında gerçekleşmekteydi. Bu tarihe kadar yaklaşık 3.5 milyon Doğu Alman, Batı Almanya'ya iltica etmişti. 1950-1959 yılları arasında, Orta ve Doğu Avrupa'dan Batıya giden göçmenlerin toplam sayısı ise 4 milyondu. Bu kaçışlara engel olmak için SSCB, Doğu Almanya ile Batı Almanya'yı ayıran bölgelerinde kontrol önlemlerini arttırdı. 1955 yılında Sovyetler Birliği bir yasal düzenleme ile, sivil nüfus hareketleri üzerindeki kontrol yetkisini, Batı tarafından tanınmayan Doğu Almanya'ya devrederek, tüm sorumluluğu üzerinden attı. Birçok Doğu Alman, "ziyaret" bahanesiyle Batı Almanya'ya geçerek kaçtıkları için, yeni kurulan Doğu Almanya devleti, 1956 yılında Batı'ya geçişi tümden yasakladı.SSCB'nin Doğu Almanya Büyükelçisi şu yorumu yapmaktaydı "Berlin'de sosyalist ve kapitalist dünyayı, ciddi anlamda birbirinden ayıran, görünür bir sınır olmadan yaşamak, ister istemez insanları mukayese yapmaya zorluyordu. Bu mukayesinin sonuçlarının, pek de Doğu Almanya lehine olduğu söylenemezdi."
1952 yılında Almanya'yı dahili bir , resmen ikiye böldükten sonra bile, Berlin'deki sınır bölgesi hala Batı'ya kaçış için en uygun noktaydı. Zira dört ayrı işgal kuvveti tarafından kontrol edilmekteydi. Böylelikle Berlin şehri, Doğu'dan Batı'ya geçişin ana rotası haline geldi. Doğu Almanya 11 Aralık 1957 tarihinde, yeni pasaport kanununu yürürlüğe soktu. Bu yasayla birlikte, Doğu Almanya'dan Batı'ya göç edenlerin toplam sayısında büyük bir azalma görüldü. Fakat 1958'in sonuna kadar Doğu'dan Batı'ya Berlin üstünden kaçanların oranı %60'tan %90'a fırladı. Doğu Berlin'i terk etmeye çalışırken yakalananlar, çok ağır cezalara çarptırılıyorlardı. Bununla birlikte herhangi yasal ya da fiziksel engel, Doğu'dan Batı'ya kaçan insanları durdurmak için yetersiz kalıyordu.Berlin sınır bölgesi, Doğu Bloku vatandaşlarının Batı'ya kaçmak için kullandıkları "sıçrama tahtası" haline gelmişti. 1961 yılına kadar Doğu Almanya nufusunun %20 kadarı, yani 3.5 milyon kişi ülkeyi terk etti.
"Beyin göçü"
Kaçanların çoğunluğunun genç ve iyi eğitimli kişiler olması, Doğu Alman yetkilileri arasında, bir "beyin göçü" dalgası oluşması endişesi yarattı.Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin (SBKP) diğer sosyalist ülkelerdeki komünist ve işçi partileriyle ilişkilerinden sorumlu olan Yuri Andropov, 28 Ağustos 1958 tarihinde SBKP Merkez komitesi'ne yazdığı "acil" ibareli mektubunda, göçmenler arasında, Doğu Alman entelijansiyasından olanların oranında %50'lik artış olduğunu söyleyerek, bu noktaya dikkat çekmekteydi. Andrapov beyin göçünün sebebinin, Doğu Alman yetkililerinin zannettiği gibi maddi sebeplerle olmadığını, bu insanların sorgulanmasından elde edilen bilgilere göre, Batı'nın maddi olanaklarından ziyade politik sebeplerin ağır bastığı belirtmekte ayrıca ülkeyi terk eden aydınların sayısının, kritik bir noktaya ulaştığını belirtmekteydiAlmanya Sosyalist Birlik Partisi lideri Walter Ulbricht ise, yegane sorunun beyin göçü olmadığını, Grenzgänger adı verilen ve sınırın öbür tarafına, günübirlik çalışmaya giden kişilerin sayısının 50,000'e ulaştığını belirtiyor, bunun da başlı başına bir sorun teşkil ettiğini söylüyordu.Kolektivizasyon kampanyaları da, kırsal bölgelerde, çiftçiler arasında hoşnutsuzluk yaratmış ve aralarında eski varlıklı toprak sahibi çiftçilerin 1/3'ünün de bulunduğu on binlercesinin, ülkenin tüm ekilebilir tarım arazilerinin %10'nu boş bırakarak göç etmesine sebep olmuş, gıda sıkıntısı baş göstermişti. Kalan çiftçiler ise, ihtiyaçlarından daha fazla üretim yapmak için istek duymuyorlardı. Zira getirilen sebebiyle, çiftçilerin kâr etmesi olanaksız hale gelmişti. Kısa zamanda devlet çiftlikleri verimsiz işletmeler haline geldi. Göçler, içindeki ülkeyi daha da kötü hale getirdi.
II Dünya Savaşı'nda yitirdiği genç nüfusun yanı sıra, 1960 yılına kadar olan dış göçler, Doğu Almanya'nın savaştan evvel %70.5 olan oranını, %61'e geriletti. İş gücündeki kayıp, mühendislik, teknikerlik, doktorluk, öğretmenlik, avukatlık gibi yetenek ve eğitim gerektiren meslek gruplarında, orantısız bir şekilde çok yıkıcı olmuştu. Göç yüzünden oluşan iş gücü kaybının, parasal büyüklüğünün 7 ila 9 milyar USD civarında olduğu tahmin edilmektedir. Almanya Sosyalist Birlik Partisi lideri Walter Ulbricht, Batı Almanya'nın kendilerine, iş gücü kaybından oluşan zararın telafisi için, 17 milyar USD borçlu olduğunu iddia etmişti. Beyin göçünün, Doğu Almanya'nın yaklaşık olarak 22.5 milyar marklık eğitim yatırımına mal olduğu düşünülmektedir. Doğu Almanya için, Beyin göçünün siyasi ve ekonomik etkileri o kadar yıkıcı olmuştu ki, sınır güvenliğinin mutlaka tesis edilmesi hayati bir hale gelmişti. Bu göçün faydalı yönleri de yok değildi. Göç edenlerin büyük kısmı ve anti-sovyet ve rejim muhalifi kişilerdi. Rejim karşıtlarının ülkeden kaçmış olması, Doğu Almanya'da da, Polonya ve Çekoslovakya'da olduğu gibi, siyasi çalkantılar olmasını engellemişti.
Berlin Duvarı inşa edildikten sonra
'nın güçlendirilmesi bile, Berlin üzerinden kaçışların hızını kesmeye yetmedi. 1949'da 144,000, 1960'ta 199,000 olan rakam, 1960 yılının sadece ilk yedi ayında 207,000 kişiye ulaşmıştı. Göç o kadar yoğundu ki, tıp doktoru sayısı yetersiz hale gelmişti. Ürünleri hasat edecek kimse yoktu, toplu taşıma araçları 65 yaşında insanlar tarafından kullanılır hale gelmişti. Düzgün bir planlama yapmanın imkânı kalmamıştı, üretim çarkları işleyemez hale gelmişti. Ekonomi çökme noktasında idi. Doğu Alman lider Walter Ulbricht, olası protesto eylemlerinden çekindiği için, 15 Temmuz 1961 tarihinde, nadiren düzenlediği basın konferanslarından birini yaptı ve kimsenin bir duvar inşa etmek niyetinde olmadığının altını çizerken, bu kaçışlar mutlaka durdurulacak demekteydiSöylemeye gerek yok. Batı Berlin'de bulunan ve Batı'ya kaçış amacıyla kullanılan, sözde mülteci kampları da kapatılacak diye ilave etmişti.
13 Ağustos 1961 tarihinde, Doğu Berlin ve Batı Berlin arasındaki sınır, ayrıldı. İki gün sonra Doğu Almanya'nın ordu mühendisleri, polis eşliğinde, daha kalıcı betonarme yapının, Berlin Duvarı'nın inşaasına başladılar. Bu yapının bir silahlı çatışma doğuracak krize dönüşmesinden korkulmuştu. Berlin'de sadece 11,000 Batı askeri bulunurken, Doğu Almanya'da konuşlu 500,000 Sovyet askeri bulunuyordu. 830 mil uzunluğundaki , Berlin Duvarı'na ulaştığında, bazı yerlerde 3,5 mil genişliğine varan, kaçakları engellemek için, mayın tarlaları, hendekler ve çelik hasırlarla donatılmış bir "ölüm bandına" dönüşüyordu.
Duvarın inşaatından 1989'a kadar geçen dönemde, sadece 5,000 kişi Berlin Duvarı'nı geçerek iltica edebildi. Duvar ortaya çıktıktan sonra, Orta ve Doğu Avrupa'dan Bat'ya göç edenlerin sayısı, 1960-1969 arasında 1.9 milyon kişiye, 1970-1979 yılları arasında ise 1.1 milyon kişiye düştü.SSCB'de Mikhail Gorbachev 1985 yılında göreve geldi. Onun göreve başlamasıyla, artan etnik göçler sebebiyle, 1980-1989 döneminde göçmen sayısı 2.3 milyon kişiye ulaştı. Yukarıda bahsedilen, 1950-1990 yılları arasında gerçekleşen tüm bu göçlerin %75'i, "etnik göç" konusunda yapılan çift taraflı anlaşmalarla göre yapılmaktaydı, ya da bazı dinsel azınlık grupların yer değiştirmesinden kaynaklanmaktaydı. Bulgaristan'da (azınlık Türklerin ve diğer Müslüman gruplar), Polonya'da (etnik Almanlar, etnik Macarlar ve Yahudiler), Romanya'da (etnik Almanlar, etnik Macarlar, Yahudiler) ve Yugoslavya'da (etnik Türkler ve diğer Müslümanlar) görülen göç olaylarını buna örnek olarak gösterebiliriz. 1970'lerde yaşanan bir dizi utanç verici iltica olayından sonra, birçok Doğu Bloku ülkesi, sınırl sayıda da olsa, Yahudi azınlığın İsrail'e göç etmesine izin verdi.. Göçmenlerin %10'luk kısmı, 'na göre "mülteci" statüsündeydi.Doğu Bloku'ndan göç rakamları aşağıda gösterilmiştir:
|
Arnavutluk, yurt dışına çıkışı çok sıkı güvenlik önlemleriyle engellemiş, neredeyse imkânsız hale getirmişti. Doğu Almanya'dan gerçekleşen göçlerin, hemen hemen tamamı Berlin Duvarı'nın yapılmasından önce gerçekleşmişti. Doğu Almanya'nın Batı Almanya ile olan akrabalığı ve kültürel yakınlığının yanı sıra, bu ülkeden Batı Alman televizyonlarının da seyredilebiliyor olması, onlara Batı'daki gündelik yaşamla, kendi yaşamları arasında mukayese imkânı veriyordu. Böyle olunca da, en fazla göçün Doğu Almanya'dan olması kaçınılmazdı.
1960'lardan sonra, Doğu ile Batı arasında ekonomik gelişmişlik düzeyindeki fark giderek açılmaya başlamıştı. Bu da Doğunun göçleri önlemek amacıyla daha fazla daha baskı yapmasına yol açmıştı. Günlük yaşamdaki sıkıntılar, tüketim mallarının kalitesi, ücretlerin düşüklüğü gibi sebepler, insanları ister istemez kendilerini, Batı ile mukayeseye itiyordu. Devlet tarafından sunulan ürünlerin kalitesizliği, adı verilen (, , ve adı verilen mağazalar da mevcuttu), Doğu Alman vatandaşlarının giremediği ve sadece yabancılara dövizle kaliteli malların satışının yapıldığı mağazaların mevcudiyeti, Doğu Avrupa ülke vatandaşlarının, kendilerine ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığını hissettiriyor, ekonomik durumun, ekonomik düzenlemelerin sorgulanmasına sebep oluyordu. Leipzig Enstitü'sü başkanı Walter Freidrich konuyla ilgili şunları söylüyordu "Ekonomimizin zayıflığı ve toplumun iktisadi taleplerinin karşılanamıyor olması, artan bir şekilde sistemin sorgulanması ve beraberinde sert eleştirileri de getirmektedir. Böyle olunca da "sosyalist sistemin" her açıdan üstün olduğu tezine gölge düşürmektedir"Stasi raporlarında, Batı ülkelerine çalışmak üzere giden şanslı Doğu Almanların, ülkeye döndüklerinde Batı'daki ürün çeşitliliğini ve zenginliğini anlata anlata bitiremediklerinden ve buralarda satılan Doğu Alman ihraç mallarının fiyatının yerlerde gezdiğinden bahsettiklerinden yakınıyordu."
Yasal sınırlamalar
Göç ve iltica konusu hakkında SSCB'de iki ayrı yasal düzenleme bulunmaktaydı.[]: (i) Doğu Bloku ülkelerinden birine dahi olsa, pasaportsuz olarak ülke dışına çıkmak, bir yılla üç yıl arasında hapis cezası gerektiriyordu. (ii) Doğu Bloku'na dahil olmayan ülkelerden birine iltica ederek, geri dönmeyi reddeden kişiler ise, "vatana ihanet" suçunu işlemiş sayılıyorlardı. İnsanları yasa dışı kaçışlardan alıkoymak ve caydırmak amacıyla, SSCB devleti sınırlarda çok sıkı güvenlik tedbirleri aldı ve, sınır bölgelerine yaklaşmayı yasaklayan ve cezai yaptırım getiren, bir dizi yasal düzenleme yaptı. 1950-1960 arasında, Ermenistan'a dönmelerine izin verilen Ermeniler dışında, neredeyse hiçbir göç olayı görülmedi.[]. 1973'te, ABD Kongresi, SSCBden gelecek göçleri kabul etmek için, ön koşul olarak belirttiği "ticari bariyerin kaldırılması" talebinden vazgeçince, çoğunluğu Yahudi asıllı 370,000 kişi ABD'ye göç etti.Mikhail Gorbachev'un göreve başlamasından, 1986-1987 yıllarında ikinci dalga göç başladı. Bu furyada gö edenler ise, çoğunlukla Yahudiler, Alman kökenliler, Ermeniler, Rumlar ve Pentekostallardı.
uluslararası anlaşmalardaki taahhüdleri nedeniyle, Sovyetler Birliği eksenindeki Doğu Bloku ülkeleri, açıkça göçmenliği yasaklayamıyorlardı. Bu sebeple göç etme arzusunda olan vatandaşlarına, pasaport müracaatlarında, yerel polisten, işverenlerinden, iskan müdürlüklerinden gibi yerlerden de izin alınması gerektiği yönünde, onlarca bürokratik engel çıkartıyorlardı. Bu bürokratik engelleri aşanların başvuruları da, kimi yönetmeliklere uygun olmamak, yahut "ulusal çıkarlara aykırılık" veya "devlet güvenliği" gibi soyut nedenlerle reddediliyordu. Ayrıca başvuruların çoğu, sonunda gene de kamu yöneticilerinin,ya da hiç kamuoyuna duyurulmamış iç yönetmeliklerin inisiyatifine bırakılıyordu.SSCB'de olduğu gibi, birçok Doğu Bloku ülkesinde de, BAtı ülkelerine iltica etmek vatan hainliği ile bir tutulmakta, Romanya ve Arnavutluk gibi ülkelerde idamla cezalandırılmaktaydı. Çekoslovak yetkililer, 1968 Sovyet işgalinden sonra, aileleri sığınmacı olarak başka ülkelere kaçmış olan vatandaşlarının, ailelerinin yanına gitme isteklerini bile geri çevirdiler. Gerekçe olarak da, Çekoslovakya vatandaşlarının, iltica etmek bir yana, geçici süreyle olsa dahi yurt dışında kalmasının devletin çıkarına aykırı olmasını gösterdiler. However, emigration was also used as a sort of release valve to hasten the departure of limited prominent vocal dissenters.
Yugoslavya 1964 yılında, Avrupa'da sosyalist rejimle yönetilip de, vatandaşlarının başka ülkelere göç etmesine izin veren tek ülke oldu. Diğer sosyalist ülkeler, Varşova Paktı'nın Çekoslovakya'yı İşgalinden, Macar Devrimi'nden, Polonya'da Solidarność olaylarından, Arnavutluk ve Doğu Almanya'da 1980'den sonra meydana gelen bazı olaylardan sonra ülkelerinden kaçanları, asla "mülteci" ya da "göçmen" olarak tanımlamAdılar. Onlara göre bu insanlar, sadece kaçaktı.
Helsinki Nihai Senedi hükümlerini engelleme çabaları
1975 yılında, Avupa devletlerinin (Doğu Bloku ülkeleri dahil) çoğu ile Kanada ve ABD tarafından imzalanan Helsinki Nihai Senedi, soğu savaş döneminin en önemli anlaşmalarından birisidir. Değişik bölgesel anlaşmalar, sınır anlaşmazlıkları, insan hakları, caydırıcı güç kullanımı gibi birçok konuyu içermektedir. Bu anlaşmanın bir kısmı, uluslararası seyahat özgürlüğü, parçalanmış aileler, bilgi alışverişi, kültürel değişimin teşvik edilmesi gibi konuları kapsıyordu. Doğu Almanya'da hükûmet, anlaşmada yer alan, göçmenlik ile ilgili hükümleri, medya aracılığıyla önemsiz gibi göstermeye çalıştıysa da, halk durumdan haberdar olarak, yasal yollarla ülke dışına göç edebilmenin mümkün olduğunu kavradı. 1970'lerin sonuna gelindiğinde 7,200 Doğu Alman, çıkış vizesi için başvurdu.
Alman kökenli kişilerin Polonya'dan çıkabilmesi karşılığında, Batı Almanya, Polonya'ya bazı finansal yardımların yanı sıra hatırı sayılır bir tutarda borç vermeyi de vadediyordu. Benzer bir şekilde, Romanya'ya, ülkeden göç etmesine izin verdiği her Alman kökenli Romanya vatandaşı için 5,000 Alman Markı (DM) önerilmişti. Bu rakam 1983 yılında 7,800 DM, 1988 senesinde ise 11,000 DM'ye yükseltildi. Doğu Almanya, adam başı 70,000 DM karşılığında, 70,000 siyasi tutukluyu Batı Almanya'ya teslim etti. Ekonomik kriz içindeki Doğu Almanya hükûmeti bu yolla 3.4 milyar DM gelir elde etmişti. Doğu Almanya aldığı paranın "fidye" olmadığını söylüyordu. Onlara göre alınan bu para, bu kişilerin sosyalist düzene verdikleri zararın telafisi ve bu kişilerin eğitilip yetiştirilmesi için yüklenilen masrafların karşılığıydı. Fakat bazı kişilerin yasal yollardan özgürce ülke dışına çıkış yapmalarına izin vermek, halkın kalanı için kötü bir emsal teşkil etmekteydi.Merkez komitesi 1988 yılında yaptığı açıklamada; göçleri önlemek için yeterli kararlığın gösterilmediğini ve geri önlemlerin alınmadığını, muhalefetin dile getirdiği uygun atmosferin oluşmadığını, sendika liderlerinin, işçi birlikleri önderlerinin, göçmenliğin neden yasaklanması gerektiğini anlamadıklarını, dile getirmekteydi.
Rejimin göçmenlik başvurularıyla ilgili izlediği strateji, başvuruları mümkün olduğunca ince eleyip sık dokuyarak işleme almak, sonrasında da başvuru sahibini yıllarca oyalayarak, sonuçlanmadan sürüncemede bırakmaktı. Tüm bunlara ilave olarak, başvuru sahibi günlük yaşantısında negatif ayrımcılığa maruz kalıyordu. İşten çıkartılıyor ya da tenzili rütbeye tabi tutuluyor, üniversite başvurusu reddediliyor, pasaportlarından vazgeçmeye zorlanıyor, yaşadıkları bölgeye bile ziyaret izni verilmiyordu. 1984 yılında yirmi beş Çekoslovak, yedi Doğu Alman vatandaşının Berlin'deki ABD büyükelçiliği kütüphanesinde yaptıkları gibi, Batı Almanya Büyükelçiliğini işgal ederek siyasi sığınma hakkı talep ettiler. Bu dönemde hükûmetlerde de yumuşama emareleri görülmekteydi. yasal yollardan göç edenlerin sayısında büyük artış meydana geldi. Göç için müracaat edenlerin sayısı 57,600 kişiye ulaştı. Bunların 29,800'üne müspet yanıt verildi. Göçmenlik için başvuruda bulunmuş, organize olmuş küçük gruplar, 1970'lerden beri yasal göçe izin verilmesi için seslerini duyurmaya çalışmaktaydı. Bu yönde yapılan çalışmalar ve başvuru sayısındaki artış, 1980'lere gelindiğinde zirve yapmıştı. Doğu ile Batı arasındaki refah farkı büyüdükçe, Batı Almanya vatandaşlığı birçokları için çok cazip hale gelmişti. Doğulu yetkililer çığ gibi artan göç talebi karşısında ne yapacaklarını bilmez haldeydiler. 1980!li yıllarda vize alabilenlerin sayısındaki artış, 1988'de protestolara katılanlara tanınan öncelik, göçmenlik hareketlerini daha da hızlandırdı. İktidardaki Doğu Almanya Sosyalist Birlik Partisi "verdiğimiz dış göç Doğu Almanya'nın gelişmesinde karşılaştığımız en hayati sorun haline geldi. Bu da parti politikalarımızın sorgulanmasına yol açarak, güvenilirliğimizin altını oyuyor" şeklinde itirafta bulunmuştu. Tüm bunlar büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Sosyalist rejimin devam edip etmeyeceği, sistemin geleceği tartışılır oldu.
1980'lerin sonunda Macaristan vatandaşları, çok daha fazla seyahat özgürlüğüne sahip hale geldiler. 55 yaşını aşmış yurttaşlarının başka ülkelere göç etmesine, parçalanan ailelerin birleşmesi amacıyla yapılan göçlere izin verildi. Romanya da, parçalanan ailelerin birleşmesi konusunda yapılan göçlerde daha müsamahakar tavır takınıyordu. 1980'lerin ortasında, Doğu Almanya da, aile birleşmeleri konusunda göçlere izin verdiği gibi, para karşılığında siyasi mahkûmlarının Batı'ya geçmesine müsaade etti. Siyasi hükümlülerin para karşılığı serbest bırakılması sonucu elde edilen gelir o kadar büyüdü ki, önemli bir bütçe gelir kalemi haline geldi. 1989 yılında, göçmenlik yasalarındaki gevşeme, 1989 Devrimleri sonrasında Batı Almanya'ya, Macaristan, Çekoslovakya ve Polonya gibi üçüncü ülkeler üzerinden yeni bir göç dalgası başlattı. Doğu Alman hükûmeti sınırları kapattığı zaman yapılan protestolar, Doğu Almanya'nın yok oluşunun habercisi gibiydi.
Sığınmacılar
Sınır geçişleri çok sıkı önlemlerle kontrol altına alınmaya çalışılsa da, sığınmacılar akla hayale gelmeyen yöntemler kullanarak, sınır güvenliğini atlatmayı başarıyorlardı. Doğu Almanya'da (Cumhuriyet'ten kaçan) kelimesi, sosyalist olmayan herhangi bir ülkeye gitmeye çalışan kişiler için kullanılmaktaydı. Yakalanmaları halinde, bu kaçaklar çok ağır yasal yaptırımlara maruz kalmaktaydılar. Bu yasakların amacını halka anlatmak amacıyla Sosyalist Birlik Partisi tarafından, partinin propaganda elemanları ve ajitatörleri tarafından kullanılmak üzere, 1955 yılında bastırılan kitapçıkta şu ifadeler yer almaktaydı: "Ülkeden kaçmaya çalışmak büyük bir ahlaksızlık ve gericiliğin işaretidir. Alman işçi sınıfı, elbette ki bu kaçakların cezalandırılmasını talep edecektir. Barış için mücadele eden ülkemizi terk etmek demek, Alman halkının ezeli düşmanları olan ve savaş isteyen emperyalistlere hizmet etmekten başka bir şey değildir". Doğu Almanya'nın tahkim edilmiş ve sıkı biçimde kontrol altındaki sınırlarından kaçmaya çalışmanın ölüm ve yaralanmalara yol açan sonuçları da vardı. Kaçmaya çalışırken öldürülen insanların sayısının 136 ila 200 kişi arasında olduğu tahmin edilmektedir. 75,000 kişi de, kaçma girişimi esnasında yakalanarak hapse atılmıştır.
SSCB'den kaçan ünlü sığınmacıların arasında, Stalin'in kızı Svetlana Alliluyeva (1984'te ülkesine geri döndü), Mig-25 pilotu , B.M. Genel Sekreter Yardımcısı General , satranç büyük ustası Viktor Korchnoi ve bale sanatçıları Mikhail Baryshnikov, Natalia Makarova, gibi kişiler sayılabilir. Yazar , Berlin Duvarı henüz inşa aşamasında iken, çitlerin üzerinden zıplayarak kaçarken fotoğrafı çekilen, Doğu Alman asker Conrad Schumann ve gibi birçokları da, Doğu Almanya'dan kaçan ünlülere örnek gösterilebilir.
Yazılı ve görsel basın, genellikle iltica eden ünlü kişilerle ilgilenmiş, sıradan mültecilerin haberlerine pek yer vermemiştir. Bu sığınmacıların toplam sayısı bilinememektedir. 15 Haziran 1970 tarihinde, çoğunluğu Yahudi asıllı on iki kişi, Sovyetler Birliği'nden bulunurken yakalandılar. Grubun iki liderine idam cezası verilirken, diğer üyeler de ağır hapis cezalarına çarptırıldılar (ölüm cezaları daha sonra "çalışma kamplarında 15 yıl hapis cezasına" çevrildi). 1970-1971 arasında, Ermenistan'dan, Litvanya'dan ve Rus Cumhuriyeti'nden, en az altı uçak kaçırma girişimi daha gerçekleşti. Doğu Allman vatandaşları, Batı Almanya'ya kaçmak için, üç farklı uçak kaçırma girişiminde bulundular. Bunların en çok ses getireni, 1978 yılında, Polonya Hava Yollarına ait, 165 sefer sayılı uçağın kaçırılmasıdır.
Daha kapsamlı bilgi edinmek için Doğu Bloku'ndan Batı'ya iltica eden kişiler listesine bakılabilir.
Kısıtlamaların sona ermesi
1985 yılında, hemen sonrasında, reformist lider Mikhail Gorbachev daha büyük liberalizasyonların sinyalini vermeye başlamıştı. 1986 yılındaki özgürleştirici uygulamaların hayata geçmesinden sonra, göç olaylarında büyük artış yaşandı. Örneğin 1986 yılında, Doğu Bloku'ndan göç eden Alman asıllıların sayısı 42,786 iken, bu rakam 1988'de 202,673'e ulaştı. Bu dönemde Sovyetler Birliği, ciddi bir ekonomik çöküş yaşıyor ve Batı'nın teknolojisine ihtiyaç duyuyordu. Diğer sosyalist ülkelere vermekte olduğu sübvansiyonlar, can çekişmekte olan Sovyet ekonomisini daha da kötü duruma itiyordu.
Büyük reformların sinyali, Mikhail Gorbachev'un 1986 yılında, glasnost (açıklık) politikasını ortaya koyması ve perestroyka (ekonomik yeniden yapılanma) ihtiyacının önemini vurgulamasıyla başladı. Her ne kadar "glasnost" açıklık ve siyasi eleştirilere daha fazla müsahama anlamına da gelmekyeyse de, bu ancak hala yönetim kademelerinde yüksek sesle dile getirilebilmekteydi. Halkın büyük kısmı hala gizli polis takibine ve baskı altındaydı.
Gorbachev'un bu girişimlerinin, reformlarının kısa ömürlü olacağına inan, Erich Honecker, Todor Zhivkov, ve Nicolae Ceauşescu gibi ortodoks komünist inanışa sahip diğer sosyalist liderler, reform ve değişim çağrılarına kulaklarını kapattılar. Bir Doğu Alman politbüro üyesi "Komşularınızın duvar kağıdını yenilemesi, sizin de duvar kağıdınızı yenilemeniz gerektiği anlmaına gelmez" diyerek, kendince durumu açıklıyordu.
1989'a gelindiğinde Sovyetler Birliği, Varşova Paktı'na üye müttefiklerinin içişlerine karışma politikasından, yani Brejnev Doktrini'nden vazgeçti. Artık (Frank Sinatra'nın My Way şarkısına gönderme yapılarak üretilmiş terim) kimsenin içişlerine karışmayacakları Sinatra Doktrini dönemine geçilmişti. 1989 Devrimleri, yahut "Ulusların Sonbaharı" adı verilen bir dalga, Doğu Bloku ülkelerini kasıp kavuruyordu. 1989 yılının Nisan ayında, Polonya Halk Cumhuriyeti'nde, işçi örgütlenmesi Solidarność legal hale getirildi. Parlamento seçimlerine girmesi izin verildi ve şaşırtıcı bir sonuç alarak, 100 sandalyenin 99'unu kazanmayı başardı. Kalan bir sandalyeyi de, bağımsız bir aday kazandı. 1980'lerde Macaristan'da da bazı ekonomik reformlar yapılmış ve sınırlı da olsa politik özgürlükler konusunda adımlar atılmıştı. Fakat asıl reformlar, János Kádár'ın 1988 yılında Komünist Parti Genel Sekreterliği'nden ayrıldıktan sonra gerçekleştirildi.
Ağustos 1989'da, Macaristan Halk Cumhuriyeti, Avusturya ile arasındaki . Bir ay sonra, Macaristan'da bulunan 13,000 Doğu Alman turist, Avusturya'ya iltica etti. Macaristan, daha fazla Doğu Alman'ın Avusturya'ya geçmesini engelledi. Onları Budapeşte'ye geri gönderdi. The (Almanca: Montagsdemonstrationen) başladı. Göstericiler, özgürce ülke dışına seyahat edebilmeyi ve daha demokratik bir hükûmetin işbaşına gelmesini talep ediyorlardı. Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti'nde bulunan Doğu Alman vatandaşları iltica talep etmişler, Batı Almanya Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher yaptığı pazarlıklar neticesinde, bu kişilerin Batı'ya gitmelerine izin verildi. Ancak, seyahat edecekleri tren, ilk olarak Doğu Alman topraklarından geçiyordu. Ekim ayı başında tren Dresden yakınlarında polis tarafından durduruldu ve içindekiler zor kullanarak indirildi.
9 Ekim 1989 tarihinde, Doğu Almanya'nın kuruluşunun 40. yıl dönümünden hemen sonra, binlerce protestocu, daha önce Doğu Berlin Nikolai Kilisesi'nde toplanan cemaatin attığı sloganı, "Wir sind das Volk!" ("Biz halkız!") sloganını hep bir ağızdan haykırıyorlardı. Bazı göstericiler tutuklanmaış olsa bile, bu gösteriyle ilgili yasal bir soruşturma yürütülmedi. with Sosyalist Birlik Partisi lideri ve diğerleri, böyle bir protesto karşısında ne yapacaklarını bilemez haldeydiler ve hiçbir talimat da almamışlardı. Bir sonraki hafta en az 300,000 kişinin katıldığı daha büyük bir gösteri yapıldı. Doğu Alman lider Erich Honecker hala reformlara karşı çıkıyordu. Hatta "yıkıcı" olarak değerlendirdiği Sovyet yayınlarını yasaklayacak kadar işi ileriye götürmüştü. Sonu gelmez halk eylemleri sonunda, iktidardaki Sosyalist Birlik Partisi Honecker'i görevden alarak, Ekim ayı ortasında onun yerine Egon Krenz'i getirdi.
Çekoslovakya üzerinden Batı'ya hareket eden yeni bir göç dalgasına, Krenz'in başında olduğu hükûmet izin verdi. Hatta bu göç için Komünist Çekoslovak hükûmeti ile uzlaşmaya varılmıştı. 9 Kasım'da, Krenz'in başında bulunduğu politbüro, sorunları azaltmak amacıyla, Doğu Almanların doğrudan Batı Almanya'ya geçmesine izin veren bir düzenleme yaptılar. Fakat bunun duyulması üzerine, bu düzenleme daha yürürlüğe girmediği halde, 9 Kasım gecesi binlerce Doğu Alman Checkpoint Charlie başta olmak üzere ve Berlin'deki sınır kapılarına dayandılar. Duvardaki muhafızlar, çaresizce, ne yapmaları gerektiği konusunda amirlerinden telefon talimatı bekledilerse de, şüphesiz hiçbir yetkili, askerlerden katbekat fazla kalabalığa karşı silah ve zor kullanılması emrini vererek olası bir facianın sorumluluğunu almak istemiyordu. Kaldı ki, askerlerden sayıca çok fazla olan kitleyi zor kullanarak durdurmak da, pek mümkün görünmüyordu.
Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti'nde, Prag'daki öğrenci gösterileri bastırıldıktan sonra, protesto gösterileri yoğunlaşarak artmaya devam etti. Sokaklara dökülen yaklaşık yarım milyon insan, özgürlük talep ediyordu. 27 Kasım 1989'da, ülke çapında tüm herkresin katıldığı iki saatlik iş bırakma eylemi yapıldı. Aralık başında, Batı Almanya ve Avusturya sınırlarında bulunan tüm dikenli teller ve diğer engeller söküldü. Ertesi gün Çekoslovakya Komünist Partisi, iktidardan feragat ettiğini ve tek parti rejiminin kaldırıldığını duyuruyordu. 10 Aralık'ta Başkan , komünist olmayan bir hükûmet atadıktan sonra istifa etti. 1948'den bu yana ilk kez komünist olmayan hükûmet göreve gelmişti. Bu durum Kadife Devrim olarak tanımlanacaktı.
Binlerce Doğu Alman, Berlin Duvarı'nı aştıktan bir gün sonra, 10 Kasım 1989 tarihinde, Bulgaristan'ın uzun yıllardan beri devlet başkanlığını yapmakta olan Todor Zhivkov, politbüro tarafından görevden alınarak, yerine Petar Mladenov getirildi. Şubat 1990'da, Komünist Parti gönüllü olarak iktidarı terk ettiğini açıkladı. Haziran 1990'da yapılan genel seçim, 1931'den bu yana yapılan ilk serbest seçimdi. Seçimi, kendilerini Bulgaristan Sosyalist Partisi olarak tanımlayarak yenilenen, Komünist Parti'nin ılımlı kanadı kazandı.
Diğer Doğu Bloku ülkelerindeki gelişmeler Romanya Sosyalist Cumhuriyeti'ne pek uğramamış gibi duruyordu. Hatta destalinizasyona bile maruz kalmamıştı. Kasım 1989'da, Nikolay Çavuşesku 71 yaşında iken, bir beş yıl için daha Romanya Komünist Partisi'nin lideri olarak seçildi. Doğu Avrupa ülkelerini kasıp kavuran antikomünist ayaklanmaları, ülkesine sokmamaya kararlı görünüyordu. Çavuşesku 16 Aralık 1989 tarihinde İran'a devlet ziyaretine gitme üzereyken, gizli polis teşkilatı Securitate, Macar asıllı Kalvinist din adamı László Tőkés'i, vaazlarında rejimi eleştirdiği için sınır dışı etmek üzere tutukladı. Bu tutuklama üzerine halk ayaklandı. İran'dan dönen Çavuşesku, kendisini desteklemek üzere, halkı Bükreş'teki Komünist Parti önünde toplanmaya çağırdı. Gerçekten de istediği gibi halk meydanda toplandı. Ancak konuşmasını yapmaya başladığında, halk aleyhinde tezahürata başladı. Bunu büyük protestolar takip etti. Bükreş'te Opera Meydanı'nı işgal eden 100,000 kadar hükûmet karşıtı protestocu; "Noi suntem poporul!" ("Biz halkız!"), "Armata e cu noi!" ("Ordu. Halkın yanına!"), "Nu vă fie frică, Ceauşescu pică!" ("Korkumuz yok. Çavuşesku gidecek") sloganları atıyordu. Romanya ordusu taraf değiştirerek, Çavuşesku'ya cephe aldı. Üç gün sonra Çavuşesku, kısa bir yargılamanın ardından idam edildi.
Arnavutluk Halk Cumhuriyeti'nde de 3 Temmuz 1990 tarihinde yurt dışına çıkışta getirilen sınırlamalar kaldırılmaktaydı. Yeni düzenlemeye göre, 16 yaşını geçmiş her Arnavutluk vatandaşı pasaport sahibi olabilecekti. Bu arada yüzlerce Arnavutluk vatandaşı, Batı ülkelerinin büyükelçilikleri önünde toplanmış, siyasi iltica talep etmekteydiler.
Berlin Duvarı 9 Kasım tarihinden sonra da teknik olarak güvenlik kuvvetlerince korunmaktaydı. Doğu Alman güvenlik görevlileri hala devriye gezmekteydi. Fakat güvenlik tedbirleri günden güne seyrekleşti. 13 Temmuz 1990 tarihinde, Doğu Alman askerleri Bernauer Straße'den başlayarak duvarı yıkmaya başladılar. Duvar resmen tarih olmaktaydı. 1 Temmuz tarihinde Doğu Almanya resmen Batı Almanya'nın para birimini kullanmaya başladı. Tüm sınır kontrolleri kaldırıldı. Doğu Almanya ile Batı Almanya arasındaki sınır anlamsız hale gelmişti. Aynı ay içinde, iki Almanya'nın birleşmesi önündeki son engel de kaldırıldı. Batı Almanya Şansölyesi Helmut Kohl, Batı Bloku ve Nato içinde yer alacak birleşik Almanya oluşmasına, Gorbachev'dan gelecek olası itirazı, Sovyetler Birliği'ne hatırı sayılır bir ekonomik yardım yaparak engelledi.
Ayrıca bakınız
Notlar
- ^ Roberts 2006, s. 43
- ^ a b c Wettig 2008, s. 21
- ^ a b c Senn, Alfred Erich, Lithuania 1940 : revolution from above, Amsterdam, New York, Rodopi, 2007
- ^ Kennedy-Pipe, Caroline, Stalin's Cold War, New York : Manchester University Press, 1995,
- ^ Roberts 2006, s. 55
- ^ Shirer 1990, s. 794
- ^ a b c Graubard 1991, s. 150
- ^ Granville, Johanna, The First Domino: International Decision Making during the Hungarian Crisis of 1956, Texas A&M University Press, 2004.
- ^ Grenville 2005, ss. 370–71
- ^ Cook 2001, s. 17
- ^ Wettig 2008, ss. 96–100
- ^ Crampton 1997, ss. 216–7
- ^ Eastern bloc, The American Heritage New Dictionary of Cultural Literacy, Third Edition. Houghton Mifflin Company, 2005.
- ^ Wettig 2008, s. 156
- ^ Hardt & Kaufman 1995, s. 11
- ^ Hardt & Kaufman 1995, s. 12
- ^ a b Roht-Arriaza 1995, s. 83
- ^ a b Pollack & Wielgohs 2004, s. xiv
- ^ O'Neil, Patrick (1997), Post-communism and the Media in Eastern Europe, Routledge, ss. 15-25, ISBN
- ^ Hardt & Kaufman 1995, ss. 15–17
- ^ a b c Dale 2005, s. 17
- ^ Dowty 1989, s. 67
- ^ a b c d Dowty 1989, s. 68
- ^ a b Dowty 1989, s. 69
- ^ a b c d Dowty 1989, s. 70
- ^ Dowty 1989, s. 71
- ^ a b c d Dowty 1989, s. 74
- ^ Dowty 1989, s. 73
- ^ a b c Laqueur 1994, s. 23
- ^ a b Laqueur 1994, s. 22
- ^ Jürgen Weber, Germany, 1945–1990: A Parallel History, Central European University Press, 2004, p.2,
- ^ a b Arie Marcelo Kacowicz, Pawel Lutomski, Population resettlement in international conflicts: a comparative study, Lexington Books, 2007, p.100, ISBN 073911607: "...largest movement of any European people in modern history" [1] 16 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Peter H. Schuck, Rainer Münz, Paths to Inclusion: The Integration of Migrants in the United States and Germany, Berghahn Books, 1997, p.156,
- ^ The Expulsion of 'German' Communities from Eastern Europe at the end of the Second World War 1 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Steffen Prauser and Arfon Rees, European University Institute, Florense. HEC No. 2004/1. p.4
- ^ Barbara Marshall estimates that the number of ethnic Germans fleeing or expelled from the Eastern Bloc was "about fifteen million."Marshall 2000, s. 6
- ^ Bernard Wasserstein, Barbarism and civilization: a history of Europe in our time, Oxford University Press, 2007, p.419: "largest population movement between European countries in the twentieth century and one of the largest of all time."
- ^ Text of Churchill Speech in Commons on Soviet=Polish Frontier, The United Press, 15 Aralık 1944.
- ^ Detlef Brandes, Der Weg zur Vertreibung 1938–1945: Pläne und Entscheidungen zum "Transfer" der Deutschen aus der Tschechoslowakei und aus Polen, Oldenbourg Wissenschaftsverlag, 2005, pp.398ff, [2] 29 Ağustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Klaus Rehbein, Die westdeutsche Oder/Neisse-Debatte: Hintergründe, Prozess und Ende des Bonner Tabus, LIT Verlag Berlin-Hamburg-Münster, 2005, pp.19,20, [3] 29 Ağustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Overy (1996), The Penguin Historical Atlas of the Third Reich, s. 111
- ^ Christoph Bergner, Secretary of State in Almanya's Bureau for Inner Affairs, outlines the stance of the respective governmental institutions in Deutschlandfunk on 29 November 2006, [4] 13 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Foundation , data and sources, [5] 2 Ağustos 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Statistisches Bundesamt, Die deutschen Vertreibungsverluste, Wiesbaden, Kohlhammer Verlag, Stuttgart 1958, pp.38,45,46.
- ^ Matthew J. Gibney, Randall Hansen, Immigration and Asylum: From 1900 to the Present, 2005, pp.197,198, ,
- ^ a b c Matthew J. Gibney, Randall Hansen, Immigration and Asylum: From 1900 to the Present, 2005, p.198, ,
- ^ Earl R. Beck, Under the Bombs: The German Home Front, 1942–1945, University Press of Kentucky, 1999, p.176,
- ^ a b Thackeray 2004, s. 188
- ^ a b Marshall 2000, s. 8
- ^ Böcker 1998, s. 207
- ^ a b c Loescher 2001, s. 60
- ^ Loescher 2001, s. 68
- ^ Loescher 2001, s. 82
- ^ a b Dowty 1989, s. 111
- ^ a b c Böcker 1998, s. 209
- ^ a b Dowty 1989, s. 114
- ^ a b Dowty 1989, s. 115
- ^ a b c d e f Dowty 1989, s. 117
- ^ a b c d Dowty 1989, s. 116
- ^ a b c d Dowty 1989, s. 121
- ^ Mynz 1995, s. 2.2.1
- ^ Senate Chancellery, Governing Mayor of Berlin, The construction of the Berlin Wall 2 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde . states "Between 1945 and 1961, around 3.6 million people left the Soviet zone and East Berlin"
- ^ a b c d e Mynz 1995, s. 3.2.1
- ^ Harrison 2003, s. 98
- ^ a b c d Harrison 2003, s. 99
- ^ Paul Maddrell, Spying on Science: Western Intelligence in Divided Germany 1945–1961, p. 56. Oxford University Press, 2006
- ^ a b c d e Dowty 1989, s. 122
- ^ a b c d Harrison 2003, s. 100
- ^ a b Crampton 1997, s. 278
- ^ Volker Rolf Berghahn, Modern Germany: Society, Economy and Politics in the Twentieth Century, p. 227. Cambridge University Press, 1987
- ^ a b Pearson 1998, s. 75
- ^ Dowty 1989, s. 126
- ^ a b c d Dowty 1989, s. 123
- ^ a b Dowty 1989, s. 124
- ^ Harrison 2003, s. 102
- ^ Black et al. 2000, s. 141
- ^ . Official site of the capital of Germany. 3 Ocak 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2006.
- ^ Mynz 1995, ss. 3.2.1–2
- ^ Krasnov 1985, s. 1&126
- ^ a b Council of Europe 1992, s. 15
- ^ a b c Council of Europe 1992, s. 22
- ^ Council of Europe 1992, s. 16
- ^ Council of Europe 1992, s. 17
- ^ Council of Europe 1992, s. 20
- ^ Council of Europe 1992, s. 25
- ^ Council of Europe 1992, s. 23
- ^ a b c d Turnock 1997, s. 19
- ^ a b c Dale 2005, s. 85
- ^ a b Dale 2005, s. 86
- ^ a b Dowty 1989, s. 75
- ^ a b c Mynz 1995, s. 3.2.2
- ^ Dowty 1989, s. 118
- ^ Dowty 1989, s. 119
- ^ a b c d e f g h Dale 2005, s. 87
- ^ a b c d Marshall 2000, s. 9
- ^ a b c Dowty 1989, s. 125
- ^ a b c Dale 2005, s. 88
- ^ a b c d Dale 2005, s. 89
- ^ a b Dowty 1989, s. 120
- ^ "Wer die Deutsche Demokratische Republik verläßt, stellt sich auf die Seite der Kriegstreiber ("He Who Leaves the German Democratic Republic Joins the Warmongers")". Notizbuch des Agitators ("Agitator's Notebook"). , Agitation Department, Berlin District. Kasım 1955. 26 Mart 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Şubat 2008.
- ^ Chronik der Mauer: Todesopfer an der Berliner Mauer 6 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (in German)
- ^ http://www.chronik-der-mauer.de/index.php/de/Start/Index/id/593792 6 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Center for Contemporary Historical Research (Zentrum für Zeithistorische Forschung Potsdam e.V) in German
- ^ a b Krasnov 1985, s. 2
- ^ Krasnov 1985, s. 5
- ^ a b Krasnov 1985, ss. 124–5
- ^ (PDF). 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Nisan 2014.
- ^ Romania - Soviet Union and Eastern Europe 5 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., U.S. Library of Congress
- ^ Steele, Jonathan. Eternal Russia: Yeltsin, Gorbachev and the Mirage of Democracy. Boston: Faber, 1994.
- ^ See various uses of this term in the following publications 9 Kasım 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. The term is a play on a more widely used term for 1848 revolutions, the .
- ^ E. Szafarz, "The Legal Framework for Political Cooperation in Europe" in The Changing Political Structure of Europe: Aspects of International Law, Martinus Nijhoff Publishers. . p.221 8 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
Kaynakça
- Black, Cyril E.; English, Robert D.; Helmreich, Jonathan E.; McAdams, James A. (2000), Rebirth: A Political History of Europe since World War II, Westview Press, ISBN
- Böcker, Anita (1998), Regulation of Migration: International Experiences, Het Spinhuis, ISBN
- Cook, Bernard A. (2001), Europe Since 1945: An Encyclopedia, Taylor & Francis, ISBN
- Crampton, R. J. (1997), Eastern Europe in the twentieth century and after, Routledge, ISBN
- Council of Europe (1992), People on the move: new migration flows in Europe, Council of Europe, ISBN
- Dale, Gareth (2005), Popular Protest in East Germany, 1945–1989: Judgements on the Street, Routledge, ISBN
- Dowty, Alan (1989), Closed Borders: The Contemporary Assault on Freedom of Movement, Yale University Press, ISBN
- Dowty, Alan (1988), "The Assault on Freedom of Emigration", World Affairs, 151 (2)
- Graubard, Stephen R. (1991), Eastern Europe, Central Europe, Europe, Westview Press, ISBN
- Grenville, John Ashley Soames (2005), A History of the World from the 20th to the 21st Century, Routledge, ISBN
- Hardt, John Pearce; Kaufman, Richard F. (1995), East-Central European Economies in Transition, M.E. Sharpe, ISBN
- Harrison, Hope Millard (2003), Driving the Soviets Up the Wall: Soviet-East German Relations, 1953–1961, Princeton University Press, ISBN
- (1985), Soviet Defectors: The KGB Wanted List, Hoover Press, ISBN
- Laqueur, Walter (1994), The dream that failed: reflections on the Soviet Union, Oxford University Press, ISBN
- Lipschitz, Leslie; McDonald, Donogh (1990), German unification: economic issues, International Monetary Fund, ISBN
- Loescher, Gil (2001), GThe UNHCR and World Politics: A Perilous Path, Oxford University Press, ISBN
- Miller, Roger Gene (2000), To Save a City: The Berlin Airlift, 1948–1949, Texas A&M University Press, ISBN
- Nekrich, Aleksandr Moiseevich; Ulam, Adam Bruno; Freeze, Gregory L. (1997), Pariahs, Partners, Predators: German–Soviet Relations, 1922–1941, Columbia University Press, ISBN
- Marshall, Barbara (2000), The new Germany and migration in Europe, Manchester University Press, ISBN
- Mynz, Rainer (1995), Where Did They All Come From? Typology and Geography of European Mass Migration In the Twentieth Century; EUROPEAN POPULATION CONFERENCE CONGRESS EUROPEAN DE DEMOGRAPHE, United Nations Population Division
- O'Neil, Patrick (1997), Post-communism and the Media in Eastern Europe, Routledge, ISBN
- Pearson, Raymond (1998), The Rise and Fall of the Soviet Empire, Macmillan, ISBN
- Pollack, Detlef; Wielgohs, Jan (2004), Dissent and Opposition in Communist Eastern Europe: Origins of Civil Society and Democratic Transition, Ashgate Publishing, Ltd., ISBN
- Puddington, Arch (2003), Broadcasting Freedom: The Cold War Triumph of Radio Free Europe and Radio Liberty, University Press of Kentucky, ISBN
- (2006), Stalin's Wars: From World War to Cold War, 1939–1953, Yale University Press, ISBN
- Roht-Arriaza, Naomi (1995), Impunity and human rights in international law and practice, Oxford University Press, ISBN
- Thackeray, Frank W. (2004), Events that changed Germany, Greenwood Publishing Group, ISBN
- Turnock, David (1997), The East European economy in context: communism and transition, Routledge, ISBN
- Wegner, Bernd (1997), From Peace to War: Germany, Soviet Russia, and the World, 1939–1941, Berghahn Books, ISBN
- Weinberg, Gerhard L. (1995), A World at Arms: A Global History of World War II, Cambridge University Press, ISBN
- Wettig, Gerhard (2008), Stalin and the Cold War in Europe, Rowman & Littlefield, ISBN
Dış bağlantılar
- Retracing the Berlin Wall 27 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- The Lost Border: Photographs of the Iron Curtain 29 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Comprehensive Gallery (1961 to 1990) from the website Chronicle of the Wall 17 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Virtual e-Tours "The Wall" 23 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Shockwave Player required
- The Lost Border: Photographs of the Iron Curtain 29 Eylül 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- (İtalyanca) 2007 BW photo gallery.
- Information about the Iron Curtain with a detailed map and how to make it by bike 5 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Dogu Blok undan goc ve iltica Soguk Savas doneminin en cok tartisma yaratan konularindan birisiydi II Dunya Savasi ndan sonra Dogu Bloku na bagli ulkelerde goc ve gocmenlik konusunda kisitlamalar getirildi Bu kisitlamalar Sovyetler Birligi ile onun Orta ve Dogu Avrupa daki tum uydu devletlerinde uygulamaya konuldu Oysa yasal yollardan yapilmakta olan gocler ve yer degistirmeler savas sebebiyle parcalanan aileleri birlestirmenin ya da terk etmek zorunda kaldiklari topraklarina donme arzusunda olan etnik azinliklarin yegane umuduydu Varsova Pakti Varsova Antlasmasi Orgutu Organizaciya Varshavskogo dogovoraKurulus14 Mayis 1955Kapanis1 Temmuz 1991TurAskeri ve Siyasal OrtaklikMerkezMoskova SSCBUyeler8 uye Arnavutluk 1968 e dek BulgaristanCekoslovakyaDogu Almanya 1990 a dek MacaristanPolonyaRomanyaSovyetler BirligiResmi diller9 dil Almanca Arnavutca Bulgarca Cekce Lehce Macarca Rumence Rusca SlovakcaGenel SekreterViktor Kulikov son Berlin Duvari ustunden el sallayan kadin Yil 1961 Dogu Bloku hukumetleri uyguladiklari kati sinirlamalarin beyin gocunun onune gecebilmek icin gerekli oldugunu savunurken ABD ve Bati Avrupa ulkeleri ise bu tip uygulamalarin insan haklarina aykiri oldugunu iddia ediyorlardi Tum kisitlamalara ragmen Dogu dan Bati ya ilticalar da devam ediyordu Dogu Almanya Bati Almanya ile arasindaki bolgesel isgal sinirlarinda kontrolu sikilastirdi Dogu Berlin ve Bati Berlin arasindaki sinir ise ilticacilarin kolaylikla gectigi bir kacis noktasi haline geldi Berlin Duvari bu kacislari engellemek uzere 1961 senesinde insa edildi Bundan sonra Dogu Bloku ndan Bati ya goc ve yasa disi kacislar ikili anlasmalar ve birkac istisnai durum disinda etkili bir sekilde engellendi Geri planDogu Blok unun ortaya cikmasi Orta Avrupa daki Dogu Bloku ulkelerini gosteren harita Devrim sonrasi Rusya da Bolsevikler yonetimi ele gecirmisti Ic savas sirasinda 1919 yilinda Kizil Ordu Minsk sehrine girdi 1920 yilinda da Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti nin kuruldugu ilan edildi Polonya Ukrayna Savasi Ukrayna nin maglubiyetiyle sonuclanmisti Sonrasinda cikan Sovyet Polonya Savasi ni bitiren 1921 de imzalanan na gore Ukrayna nin orta ve dogu bolumleri Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adiyla Sovyetler Birligi ne baglandi 1922 yilinda Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti bir araya gelerek SSCB yi ortaya cikartan imzaladilar Sovyetler Birligi II Dunya Savasi nin sonlarinda savastan evvel Nazi Almanyasi ile imzaladigi Alman Sovyet Saldirmazlik Pakti ile gizlice kendisine verilmesi ongorulen bolgeleri ilhak ederek adeta hukmu kalmayan bu anlasmayi hayata geciriyor ve Dogu Bloku nu olusturuyordu Polonya nin dogu bolgesi uc ayri farkli Sovyet Cumhuriyeti ne donusecekti Letonya Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi Estonya Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi ve Litvanya Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi Finlandiya nin dogusunda Karelya bolgesi Karelo Fin Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi ve sonrasinda da Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile birlesti Dogu Romanya bolgesi ise Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline geldi 1945 e kadar ilhak edilen bu topraklarin buyuklugu Dogu ve Bati Almanya ile Avusturya nin toplamindan daha fazla bir alani kaplamaktaydi Ilhak edilmeyen diger ulkeler ise Sovyetler Birligi nin uydu devletleri haline getirildi Bu ulkeler Polonya Halk Cumhuriyeti Macaristan Halk Cumhuriyeti Cekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti Romanya Sosyalist Cumhuriyeti Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti ve Dogu Almanya idi Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti de bu blokun parcasi olarak kabul ediliyordu Ancak 1948 yilinda ortaya cikan Tito Stalin ayriligindan sonra Yugoslavya Baglantisizlar Hareketi nin olusmasina onayak oldu Dogu Blok unda genel durum Yemeklik yag kuyrugunda bekleyen insanlar Bukres Romanya Mayis 1986 Sovyetler Birligi nde ve diger Dogu Avrupa ulkelerinde Sovyet cumhuriyetlerine ayricalik taninmaktaydi Bu durum naibolee vydajuscajasja nacija en cok kayrilan ulke ve rukovodjascij narod en cok kayrilan halk tabirleriyle ifade edilmekteydi SSCB muttefiklerine kendi komunist hiyerarsik yapisini ve kendisine ait diger siyasal ve sosyal kurumlari empoze ediyordu Dogu Bloku nda uygulanan komunist yonetimin en belirleyici ozelligi devletin tum toplumsal katmanlara nufus etmesi ve devlet aygitinin ekonomik yapiyla ic ice gecmis olmasiydi Stalin en basindan beri Bati nin tum kurumlarina karsi cikiyor burjuva demokrasisi olarak adlandirdigi bu siyasal yapiyi ve piyasa ekonomisini tumden reddediyordu Ozel mulkiyete izin verilmemekteydi Her sey kamulastirilmis tum uretim araclari devlet kontrolune gecmisti Dogu Bloku nun Stalin i her yonuyle taklit eden rejimleri onun sadece gudumlu ekonomi modelini degil ayni zamanda siyasi acidan baskici ozelliklerini de benimsemislerdi En ufak bir muhalif hareket gizli polis teskilatlari da kullanilarak bertaraf edilmekteydi En marjinal entelektuel gruplara bile potansiyel tehlike gozuyle bakiliyor ve korkuluyordu Baskinin boyutu ulkeden ulkeye yahut donemsel olarak degisiklik gosterse de rejime muhalif fikirlerin bastirilmasi ve her tur muhalefetin yok edilmesi Komunist rejimin ve devletin bekasinin olmaza olmaz on kosuluydu Dogu Bloku nda yazili gorsel her turlu medya araci devlet gudumundeydi Tum radyo ve televizyon kanallari devlete aitti Gazete ve dergilerin yonetimi de genellikle iktidardaki komunist partilere veya diger siyasi organizasyonlara aitti Ayrica Dogu Bloku ekonomileri merkezi planlama adi verilen yontemle devlet eliyle yonlendirilmekteydi Alinan yanlis kararlar ekonomik gelismeyi olumsuz yonde etkiliyordu Dogu Alman marketlerindeki bos raflar ekonominin hic de iddia edildigi gibi olmadigini goz alici ekonomik buyume safsatasini yalanlar gibiydi Gocmenlik konusunda kisitlamalarSSCB de durum SSCB tarafindan nadir olarak verilen kisinin vatandasliktan cikarak ulke disina cikmasina izin veren 2 tip vize isimli izin belgesi Bolsevik hareket baslarda seyahat ozgurlugunden bahsediyordu Ancak Devrim den sadece iki ay sonra yeni pasaport kontrolleri uygulanmaya konularak insanlarin ulkelerinden disari cikmasi yasaklandi Bolsevikler bu yasaklari getirirken biraz da ulkelerinden goc ederek gideceklerin rejim karsiti guclere katilmasindan ve rakip ordularin kuvvetlenmesinden korkuyorlardi 1918 yilinda imzalanan Brest Litovsk Baris Antlasmasi hukumleri uyarinca Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Rus etnik kokenli olmayan tebaasindan dileyenlerin Alman vatandasi olmasina izin verecekti Ancak goc akininin onune gecmek amaciyla anlasmanin bu hukmunun uygulanmasina sadece bir ay boyunca izin verdi 1919 yilindan baslamak uzere ulke disina seyahat edecekler icin NKVD den izin almak zorunlu hale getirilmisti 1920 de ise ayrica Ceka ya bagli ozel bir bolumden de izin alinmak zorunluydu imzalandiktan sonra 1922 yilinda Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti yasal yollardan goc etmenin onunu tamamen kapattilar Ancak Sovyetler Birligi tam anlamiyla sinirlarini kontrol altina alip sinir guvenligini tam anlamiyla saglayamamisti Bu amacla 1928 yilinda gizli polis ve istihbarat orgutu GPU ya Gosudarstvennoye Politicheskoye Upravlenie bagli ozel bir sinir guvenlik kuvveti disi yollardan dahi ulke disina cikis neredeyse imkansiz hale getirilmisti 1929 yilinda kisitlamalar daha da sertlesti Bati ulkelerine isci ve koylu siniflarin dusmani olan Bati Bloku gorevli olarak giden devlet gorevlileri ulkeye geri cagrildiklarinda derhal bu emri uygulamak zorundaydi Aksi takdirde ele gecirilmeleri halinde yirmi dort saat icinde idam edileceklerine dair yasal duzenleme mevcuttu 1932 yilinda Stalin tarafindan ilk uygulamaya konuldu Uretim faktorlerinin ortak kullanimi Kolektivizasyon zorunlu hale getirildi Konut sorununa care bulmak ve uretken olmayan uretim faktorlerini ayiklamak amaciyla yururluge sokuldu SSCB vatandaslarina adi verilen bir sahsi ikamet belgesi verilmisti Bu belge olmadan insanlarin bir bolgede devletten ev kiralayabilmesi yahut is bulmasi mumkun degildi Ayrica halk arasinda kanunu olarak bilinen ve insanlarin ulke icinde serbestce seyahatine mani olan yasal duzenleme cok kisa mesafeler arasinda bile ozgurce gidip gelmeyi imkansiz hale getirmisti 1936 Sovyet Anayasasi yururluge girdikten sonra birkac istisna disinda bolunmus aileleri birlestirmek uzere bazi kisilere izin verilmesi ve sinirdasi edilen SSCB vatandaslari haric yasal yollardan ulke disina herhangi bir goc olayi yasanmadi Cok az sayida insan Romanya Iran ve Mancurya ya gizlice kacmayi basardi Kalanlar kendi ulkelerinde adeta tutsak gibi kaldilar Ulkeden ayrilmak isteyenler sadece kacak olarak etiketlenmiyor vatan haini olarak da goruluyorlardi Cok daha sonra gazetesi bu durumu insanlari diri diri gommeye benzeyen anormal uygulamalar olarak tanimlamistir Ulkeden ayrilmak isteyenler sadece kacak olarak etiketlenmiyor vatan haini olarak goruluyorlardi SSCB de emekcilerin yasam kalitesinin ve calisma kosullarinin kotu oldugu bolgelerden daha iyi calisma ve yasam olanagi bulacaklari bolgeye gitmelerine izin verilmediginden fizibl bir emek mobilizasyonundan soz etmek mumkun degildi Sovyetler Birligi Basbakani Nikita Khrushchev konuyla ilgili daha sonra su yorumu yapacakti Korkuyorduk Gercekten cok korkuyorduk Cozulmenin bir sel gibi bizi de onune katarak suruklemesinden kontrol edemeyecegimiz bu guclu akintinin bizi de bogmasindan korkuyorduk Bizi nasil mi bogacakti Yatagindan tasarak Sovyet toplumunun dayandigi tum koruyucu duvarlari ve bariyerleri asan dev bir dalga misali her seyi silip superebilecek guclu bir toplumsal hareketin korkusunu duyuyorduk Gocmenlik konusundaki bu kisitlamalar ayni zamanda Sovyetler Birligi nde olup bitenleri buradaki yasantiyi dis dunya icin muamma haline getirmisti Hicbir yabanciya ulke icinde seyahat izni verilmediginden SSCB deki politik gelismelerden burada olup biten olaylardan dis dunyanin haberi olmuyordu Joseph Stalin 1935 yilindan baslamak uzere yabancilarin ulkeye girisini etkin sekilde yasaklamisti Bu yasak onun olumune kadar devam etti Bu donem boyunca hatta Stalin in olumunden sonra gecen 25 yil boyunca cok az diplomat ve gazeteciye ulke icinde seyahat izni verildi Seyahat edenlerin de sadece Moskova nin biraz disina kadar gidebilmelerine izin vardi Bu kisilerin istedikleri yerde konaklamalarina izin verilmiyor tum hareketleri devlet gorevlileri tarafindan takip ediliyor tum telefon gorusmeleri de izleniyordu Yabancilarla gorusmeye calisan muhalifler derhal tutuklaniyordu II Dunya Savasi ndan sonra en iyi istihbarata sahip kisi veya kuruluslar bile kac kisinin idam edildigi kac kisinin tutuklandigi veya SSCB ekonomisinin gercekte ne durumda oldugu gibi konularda saglam bilgiye sahip degildiler Dogu Blok undan surgun edilen ya da kacmak zorunda kalan Alman asilli etnik gruplar II Dunya Savasi ndan sonra surgun edilen II Dunya Savasi sonunda ve savasi takip eden donemde Volksdeutsche Diger Avrupa ulkelerinde yasayan Alman kokenli insanlar ve Alman vatandaslari adi verilen sayilari on iki milyona ulasan Alman kokenli insan yasadiklari yerleri terk etmeye zorlanarak kacmak zorunda birakildilar yahut surgun edildiler Bunlarin buyuk cogunlugu SSCB de ya da SSCB nin isgal ettigi sonradan Dogu Bloku adini alacak ulkelerde yasamaktaydi Bu zorunlu goc yakin tarihimizin en buyuk nufus hareketidir Muttefik Devletler daha savas sona ermeden bu konu hakkinda mutabakata varmislardi Surgun edilen insanlarin iki milyonu yolculuk esnasinda dort yuz ila alti yuz bin kadari da gco esnasinda uygulanan fiziksel siddet nedeniyle hayatlarini kaybettiler Tum bu olaylar 1944 ve 1948 yillari arasinda meydana geldi Goc edenlerin buyuk kismi Almanya nin iclerine dogru hareket eden Kizil Ordu dan kacan sinir bolgelerinde yasayan Almanlardi ve Ruslarin kendilerinden intikam almak istediklerinin farkindaydilar Kizil Ordu askerlerinin karistigi siddet ve tecavuz olaylarindan bahsediliyordu Kizil Ordu nun de Almanlara katliam uyguladigi yonunde cikan haberler araclariyla daha da abartilarak halka duyuruluyordu Alman kokenli bu insanlar hizla daha sonra Dogu Almanya olacak bolgelere kactilar 1945 1950 yillari arasinda Dogu Avrupa dan Bati ya toplu gocler II Dunya Savasi sonrasinda SSCB tarafindan isgal edilen Dogu Avrupa ulkelerinde halkin buyuk kismi Sovyet isgalinin bir an once sona ermesini ve Rus askerlerinin cekilmesini arzu ediyordu Milyonlarca Alman yasadiklari Dogu Avrupa topraklarindan edilirken dort milyon kadari da Stalin in Alman kokenli insanlara karsi izledigi politikanin neticesi olarak Sovyetler Birligi nin uzak bolgelerine gonderildiler Savas sonrasi 1950 ye kadar olan bes yillik surede SSCB nin isgal ettigi Dogu Avrupa topraklarindan 15 milyondan fazla insan Bati ya goc etti 1950 li yillarin basina kadar Alman isgal bolgeleri arasindaki sinirdan kolayca gecis yapilabiliyordu Bu kolay gecis noktasini kullanarak 1950 yilinda 197 000 1951 yilinda 165 000 1952 yilinda 182 000 ve 1953 yilinda da 331 000 kisi siyasi siginma talebinde bulunmustu 1953 yilindaki rakamdaki keskin artis Stalin in uyguladigi Sovyetlestirme politikalarinin 1952 nin sonu 1953 un basinda had noktalara ulasmis olmasindandir 1953 yilinin ilk alti ayinda Sovyet rejiminden kacanlarin sayisi 226 000 kisiye ulasmisti Bati Almanya nin tum gocmenleri kabul edecek kaynagi yoktu Bu sebeple 1952 yilinda Baskan Truman in talebiyle ABD nin gocmenler icin koydugu kota esnetildi 1956 Macar Devrimi nden sonra 171 000 kisi siniri gecerek Avusturya ya kacarken 20 000 kisi de Yugoslavya ya sigindi 1948 yilinda Insan Haklari Evrensel Bildirisi ilan edilmeden once Birlesmis Milletler de tartisilmaktayken SSCB bildirgedeki Herkes kendi ulkesi de dahil herhangi bir ulkeden ayrilma ve o ulkeye donme hakkina sahiptir yazan maddeye itiraz etti Bu maddenin goc hareketlerini arttiracagini ve cesaretlendirecegini soyleyerek bu ibarenin herkes kendi ulkesi tarafindan konulan kanunlara uygun olarak goc etme hakkina sahiptir seklinde degistirilmesini istemis bu talep sadece Polonya ve Suudi Arabistan tarafindan desteklenmistir Gocmenlik kisitlamalari ve Alman sinir bolgesi Checkpoint Charlie de Sovyet ve Amerikan tanklari 1961Duvar ve gozcu kulesi Soguk Savas sirasinda uygulanan sinirlamalar Dogu Bati arasindaki goc hareketlerine engel olmustu 1950 1990 arasindaki zaman diliminde 13 3 milyon kisi Bati ya goc etmisti 1950 li yillara gelindiginde SSCB nin nufus hareketlerini engellemek icin baslattigi ve gocmenligi tamamen yasaklayan uygulamalar tum Dogu Bloku ulkelerinde de Cin Mogolistan ve Kuzey Kore de dahil taklit edilmekteydi Bir Macar ekonomist konuyla ilgili su yorumu yapiyordu Sosyalist ulkeler tum diger ulkeler gibi yetistirdikleri egittikleri insanlarin kendi ulkeleri yerine baska ulkeleri zenginlestirmek icin calismalarini istemiyorlardi Dogu Avrupali yetkililer ise Bati ya goc edenlerin kulturel uyumsuzluk cekeceklerini ve dil problemi yasayacaklarini soyluyorlar ayrica her bir ferdin onu yetistiren ve egiten sosyalist devlete borclu oldugunu soyleyerek aksi yonde propaganda yapiyorlardi Hatta gocmenlik konusundaki sinirlamalarin bir egitim vergisi olarak dusunulebilecegini ve devletin yaptigi yatirimi geri almasinin gayet dogal oldugunu savunuyorlardi Sinirlarin acilmasi halinde beyin gocunun onune gecilemeyecek devlet ucret duzenlemesini ancak diger ekonomik onceliklerinden vazgecerek yapabilecekti Bulgar ve Rumenler ise Bati daki ucret seviyesiyle rekabet edemeyeceklerini soyleyerek tum egitimli bireylerini kaybederek az gelismis Afrika ulkeleri seviyesine duseceklerini soyluyorlardi Ancak nufus hareketleri uzerindeki bu sinirlamalar ekonomik olarak SSCB den daha gelismis ve daha acik fikirli bazi Sosyalist ulkelerde bir ikilem yaratmaktaydi Bir muddet once Bati Almanya ile aralarinda sinir bulunmayan Dogu Alman halki icin sinirin oteki tarafina gecip Bati ya gitmek cok daha olagan bir olay olarak gorulmekteydi 1952 yilina kadar Sovyet isgali altindaki Dogu Almanya dan Bati isgalindeki Almanya yi birbirinden ayiran sinir pek cok bolgede kolayca gecilebilmekteydi Bu yuzden 1961 yilina kadar ilticalarin cogu Dogu ve Bati Almanya arasinda gerceklesmekteydi Bu tarihe kadar yaklasik 3 5 milyon Dogu Alman Bati Almanya ya iltica etmisti 1950 1959 yillari arasinda Orta ve Dogu Avrupa dan Batiya giden gocmenlerin toplam sayisi ise 4 milyondu Bu kacislara engel olmak icin SSCB Dogu Almanya ile Bati Almanya yi ayiran bolgelerinde kontrol onlemlerini arttirdi 1955 yilinda Sovyetler Birligi bir yasal duzenleme ile sivil nufus hareketleri uzerindeki kontrol yetkisini Bati tarafindan taninmayan Dogu Almanya ya devrederek tum sorumlulugu uzerinden atti Bircok Dogu Alman ziyaret bahanesiyle Bati Almanya ya gecerek kactiklari icin yeni kurulan Dogu Almanya devleti 1956 yilinda Bati ya gecisi tumden yasakladi SSCB nin Dogu Almanya Buyukelcisi su yorumu yapmaktaydi Berlin de sosyalist ve kapitalist dunyayi ciddi anlamda birbirinden ayiran gorunur bir sinir olmadan yasamak ister istemez insanlari mukayese yapmaya zorluyordu Bu mukayesinin sonuclarinin pek de Dogu Almanya lehine oldugu soylenemezdi 1952 yilinda Almanya yi dahili bir resmen ikiye boldukten sonra bile Berlin deki sinir bolgesi hala Bati ya kacis icin en uygun noktaydi Zira dort ayri isgal kuvveti tarafindan kontrol edilmekteydi Boylelikle Berlin sehri Dogu dan Bati ya gecisin ana rotasi haline geldi Dogu Almanya 11 Aralik 1957 tarihinde yeni pasaport kanununu yururluge soktu Bu yasayla birlikte Dogu Almanya dan Bati ya goc edenlerin toplam sayisinda buyuk bir azalma goruldu Fakat 1958 in sonuna kadar Dogu dan Bati ya Berlin ustunden kacanlarin orani 60 tan 90 a firladi Dogu Berlin i terk etmeye calisirken yakalananlar cok agir cezalara carptiriliyorlardi Bununla birlikte herhangi yasal ya da fiziksel engel Dogu dan Bati ya kacan insanlari durdurmak icin yetersiz kaliyordu Berlin sinir bolgesi Dogu Bloku vatandaslarinin Bati ya kacmak icin kullandiklari sicrama tahtasi haline gelmisti 1961 yilina kadar Dogu Almanya nufusunun 20 kadari yani 3 5 milyon kisi ulkeyi terk etti Beyin gocu Kacanlarin cogunlugunun genc ve iyi egitimli kisiler olmasi Dogu Alman yetkilileri arasinda bir beyin gocu dalgasi olusmasi endisesi yaratti Sovyetler Birligi Komunist Partisi nin SBKP diger sosyalist ulkelerdeki komunist ve isci partileriyle iliskilerinden sorumlu olan Yuri Andropov 28 Agustos 1958 tarihinde SBKP Merkez komitesi ne yazdigi acil ibareli mektubunda gocmenler arasinda Dogu Alman entelijansiyasindan olanlarin oraninda 50 lik artis oldugunu soyleyerek bu noktaya dikkat cekmekteydi Andrapov beyin gocunun sebebinin Dogu Alman yetkililerinin zannettigi gibi maddi sebeplerle olmadigini bu insanlarin sorgulanmasindan elde edilen bilgilere gore Bati nin maddi olanaklarindan ziyade politik sebeplerin agir bastigi belirtmekte ayrica ulkeyi terk eden aydinlarin sayisinin kritik bir noktaya ulastigini belirtmekteydiAlmanya Sosyalist Birlik Partisi lideri Walter Ulbricht ise yegane sorunun beyin gocu olmadigini Grenzganger adi verilen ve sinirin obur tarafina gunubirlik calismaya giden kisilerin sayisinin 50 000 e ulastigini belirtiyor bunun da basli basina bir sorun teskil ettigini soyluyordu Kolektivizasyon kampanyalari da kirsal bolgelerde ciftciler arasinda hosnutsuzluk yaratmis ve aralarinda eski varlikli toprak sahibi ciftcilerin 1 3 unun de bulundugu on binlercesinin ulkenin tum ekilebilir tarim arazilerinin 10 nu bos birakarak goc etmesine sebep olmus gida sikintisi bas gostermisti Kalan ciftciler ise ihtiyaclarindan daha fazla uretim yapmak icin istek duymuyorlardi Zira getirilen sebebiyle ciftcilerin kar etmesi olanaksiz hale gelmisti Kisa zamanda devlet ciftlikleri verimsiz isletmeler haline geldi Gocler icindeki ulkeyi daha da kotu hale getirdi II Dunya Savasi nda yitirdigi genc nufusun yani sira 1960 yilina kadar olan dis gocler Dogu Almanya nin savastan evvel 70 5 olan oranini 61 e geriletti Is gucundeki kayip muhendislik teknikerlik doktorluk ogretmenlik avukatlik gibi yetenek ve egitim gerektiren meslek gruplarinda orantisiz bir sekilde cok yikici olmustu Goc yuzunden olusan is gucu kaybinin parasal buyuklugunun 7 ila 9 milyar USD civarinda oldugu tahmin edilmektedir Almanya Sosyalist Birlik Partisi lideri Walter Ulbricht Bati Almanya nin kendilerine is gucu kaybindan olusan zararin telafisi icin 17 milyar USD borclu oldugunu iddia etmisti Beyin gocunun Dogu Almanya nin yaklasik olarak 22 5 milyar marklik egitim yatirimina mal oldugu dusunulmektedir Dogu Almanya icin Beyin gocunun siyasi ve ekonomik etkileri o kadar yikici olmustu ki sinir guvenliginin mutlaka tesis edilmesi hayati bir hale gelmisti Bu gocun faydali yonleri de yok degildi Goc edenlerin buyuk kismi ve anti sovyet ve rejim muhalifi kisilerdi Rejim karsitlarinin ulkeden kacmis olmasi Dogu Almanya da da Polonya ve Cekoslovakya da oldugu gibi siyasi calkantilar olmasini engellemisti Berlin Duvari insa edildikten sonra Berlin Duvari 1975 nin guclendirilmesi bile Berlin uzerinden kacislarin hizini kesmeye yetmedi 1949 da 144 000 1960 ta 199 000 olan rakam 1960 yilinin sadece ilk yedi ayinda 207 000 kisiye ulasmisti Goc o kadar yogundu ki tip doktoru sayisi yetersiz hale gelmisti Urunleri hasat edecek kimse yoktu toplu tasima araclari 65 yasinda insanlar tarafindan kullanilir hale gelmisti Duzgun bir planlama yapmanin imkani kalmamisti uretim carklari isleyemez hale gelmisti Ekonomi cokme noktasinda idi Dogu Alman lider Walter Ulbricht olasi protesto eylemlerinden cekindigi icin 15 Temmuz 1961 tarihinde nadiren duzenledigi basin konferanslarindan birini yapti ve kimsenin bir duvar insa etmek niyetinde olmadiginin altini cizerken bu kacislar mutlaka durdurulacak demekteydiSoylemeye gerek yok Bati Berlin de bulunan ve Bati ya kacis amaciyla kullanilan sozde multeci kamplari da kapatilacak diye ilave etmisti 13 Agustos 1961 tarihinde Dogu Berlin ve Bati Berlin arasindaki sinir ayrildi Iki gun sonra Dogu Almanya nin ordu muhendisleri polis esliginde daha kalici betonarme yapinin Berlin Duvari nin insaasina basladilar Bu yapinin bir silahli catisma doguracak krize donusmesinden korkulmustu Berlin de sadece 11 000 Bati askeri bulunurken Dogu Almanya da konuslu 500 000 Sovyet askeri bulunuyordu 830 mil uzunlugundaki Berlin Duvari na ulastiginda bazi yerlerde 3 5 mil genisligine varan kacaklari engellemek icin mayin tarlalari hendekler ve celik hasirlarla donatilmis bir olum bandina donusuyordu Duvarin insaatindan 1989 a kadar gecen donemde sadece 5 000 kisi Berlin Duvari ni gecerek iltica edebildi Duvar ortaya ciktiktan sonra Orta ve Dogu Avrupa dan Bat ya goc edenlerin sayisi 1960 1969 arasinda 1 9 milyon kisiye 1970 1979 yillari arasinda ise 1 1 milyon kisiye dustu SSCB de Mikhail Gorbachev 1985 yilinda goreve geldi Onun goreve baslamasiyla artan etnik gocler sebebiyle 1980 1989 doneminde gocmen sayisi 2 3 milyon kisiye ulasti Yukarida bahsedilen 1950 1990 yillari arasinda gerceklesen tum bu goclerin 75 i etnik goc konusunda yapilan cift tarafli anlasmalarla gore yapilmaktaydi ya da bazi dinsel azinlik gruplarin yer degistirmesinden kaynaklanmaktaydi Bulgaristan da azinlik Turklerin ve diger Musluman gruplar Polonya da etnik Almanlar etnik Macarlar ve Yahudiler Romanya da etnik Almanlar etnik Macarlar Yahudiler ve Yugoslavya da etnik Turkler ve diger Muslumanlar gorulen goc olaylarini buna ornek olarak gosterebiliriz 1970 lerde yasanan bir dizi utanc verici iltica olayindan sonra bircok Dogu Bloku ulkesi sinirl sayida da olsa Yahudi azinligin Israil e goc etmesine izin verdi Gocmenlerin 10 luk kismi na gore multeci statusundeydi Dogu Bloku ndan goc rakamlari asagida gosterilmistir Dogu Bloku ndan 1982 yilina kadar gerceklesen goclerUlke Toplam goc Nufusa orani AciklamaArnavutluk 1 000 den az 0 0 1946 1982 goc yokBulgaristan 431 000 5 3 1946 1982 Turk asilli 300 000 kisi Turkiye ye goc ettiCekoslovakya 1 973 000 14 0 1946 1982 arasi 1 57 milyon Alman 1946 da sinir disi edildi 1968 Sovyet isgalinde 200 000 Cek ve Slovak ulke disina kactiDogu Almanya 3 365 000 19 8 1948 1982 tamamina yakini Berlin Duvari nin 1961 de insa edilmesinden once gerceklestiMacaristan 332 000 3 3 1946 1982 Macar Devrimi sirasinda 200 000 kisi ulke disina kactiPolonya 1 877 000 6 0 1946 1982 1 3 milyon Alman asilli insan ana vatanlarina dondulerRomanya 424 000 2 2 1946 1982 Cogu Alman asilli kimselerdi Ana vatanlarina dondulerSovyetler Birligi 500 000 0 2 1948 1982 Hepsine yakini Yahudi Alman ve Ermeni asilli insanlardi Diger irklarin etnik ya da ailevi sebeplerle goc edebilmesi mumkun degildi Arnavutluk yurt disina cikisi cok siki guvenlik onlemleriyle engellemis neredeyse imkansiz hale getirmisti Dogu Almanya dan gerceklesen goclerin hemen hemen tamami Berlin Duvari nin yapilmasindan once gerceklesmisti Dogu Almanya nin Bati Almanya ile olan akrabaligi ve kulturel yakinliginin yani sira bu ulkeden Bati Alman televizyonlarinin da seyredilebiliyor olmasi onlara Bati daki gundelik yasamla kendi yasamlari arasinda mukayese imkani veriyordu Boyle olunca da en fazla gocun Dogu Almanya dan olmasi kacinilmazdi Polonya da 1983 te halkin sut alabilmesi icin verilmis yiyecek karnesi 1960 lardan sonra Dogu ile Bati arasinda ekonomik gelismislik duzeyindeki fark giderek acilmaya baslamisti Bu da Dogunun gocleri onlemek amaciyla daha fazla daha baski yapmasina yol acmisti Gunluk yasamdaki sikintilar tuketim mallarinin kalitesi ucretlerin dusuklugu gibi sebepler insanlari ister istemez kendilerini Bati ile mukayeseye itiyordu Devlet tarafindan sunulan urunlerin kalitesizligi adi verilen ve adi verilen magazalar da mevcuttu Dogu Alman vatandaslarinin giremedigi ve sadece yabancilara dovizle kaliteli mallarin satisinin yapildigi magazalarin mevcudiyeti Dogu Avrupa ulke vatandaslarinin kendilerine ikinci sinif insan muamelesi yapildigini hissettiriyor ekonomik durumun ekonomik duzenlemelerin sorgulanmasina sebep oluyordu Leipzig Enstitu su baskani Walter Freidrich konuyla ilgili sunlari soyluyordu Ekonomimizin zayifligi ve toplumun iktisadi taleplerinin karsilanamiyor olmasi artan bir sekilde sistemin sorgulanmasi ve beraberinde sert elestirileri de getirmektedir Boyle olunca da sosyalist sistemin her acidan ustun oldugu tezine golge dusurmektedir Stasi raporlarinda Bati ulkelerine calismak uzere giden sansli Dogu Almanlarin ulkeye donduklerinde Bati daki urun cesitliligini ve zenginligini anlata anlata bitiremediklerinden ve buralarda satilan Dogu Alman ihrac mallarinin fiyatinin yerlerde gezdiginden bahsettiklerinden yakiniyordu Yasal sinirlamalar Goc ve iltica konusu hakkinda SSCB de iki ayri yasal duzenleme bulunmaktaydi kaynak belirtilmeli i Dogu Bloku ulkelerinden birine dahi olsa pasaportsuz olarak ulke disina cikmak bir yilla uc yil arasinda hapis cezasi gerektiriyordu ii Dogu Bloku na dahil olmayan ulkelerden birine iltica ederek geri donmeyi reddeden kisiler ise vatana ihanet sucunu islemis sayiliyorlardi Insanlari yasa disi kacislardan alikoymak ve caydirmak amaciyla SSCB devleti sinirlarda cok siki guvenlik tedbirleri aldi ve sinir bolgelerine yaklasmayi yasaklayan ve cezai yaptirim getiren bir dizi yasal duzenleme yapti 1950 1960 arasinda Ermenistan a donmelerine izin verilen Ermeniler disinda neredeyse hicbir goc olayi gorulmedi kaynak belirtilmeli 1973 te ABD Kongresi SSCBden gelecek gocleri kabul etmek icin on kosul olarak belirttigi ticari bariyerin kaldirilmasi talebinden vazgecince cogunlugu Yahudi asilli 370 000 kisi ABD ye goc etti Mikhail Gorbachev un goreve baslamasindan 1986 1987 yillarinda ikinci dalga goc basladi Bu furyada go edenler ise cogunlukla Yahudiler Alman kokenliler Ermeniler Rumlar ve Pentekostallardi uluslararasi anlasmalardaki taahhudleri nedeniyle Sovyetler Birligi eksenindeki Dogu Bloku ulkeleri acikca gocmenligi yasaklayamiyorlardi Bu sebeple goc etme arzusunda olan vatandaslarina pasaport muracaatlarinda yerel polisten isverenlerinden iskan mudurluklerinden gibi yerlerden de izin alinmasi gerektigi yonunde onlarca burokratik engel cikartiyorlardi Bu burokratik engelleri asanlarin basvurulari da kimi yonetmeliklere uygun olmamak yahut ulusal cikarlara aykirilik veya devlet guvenligi gibi soyut nedenlerle reddediliyordu Ayrica basvurularin cogu sonunda gene de kamu yoneticilerinin ya da hic kamuoyuna duyurulmamis ic yonetmeliklerin inisiyatifine birakiliyordu SSCB de oldugu gibi bircok Dogu Bloku ulkesinde de BAti ulkelerine iltica etmek vatan hainligi ile bir tutulmakta Romanya ve Arnavutluk gibi ulkelerde idamla cezalandirilmaktaydi Cekoslovak yetkililer 1968 Sovyet isgalinden sonra aileleri siginmaci olarak baska ulkelere kacmis olan vatandaslarinin ailelerinin yanina gitme isteklerini bile geri cevirdiler Gerekce olarak da Cekoslovakya vatandaslarinin iltica etmek bir yana gecici sureyle olsa dahi yurt disinda kalmasinin devletin cikarina aykiri olmasini gosterdiler However emigration was also used as a sort of release valve to hasten the departure of limited prominent vocal dissenters Yugoslavya 1964 yilinda Avrupa da sosyalist rejimle yonetilip de vatandaslarinin baska ulkelere goc etmesine izin veren tek ulke oldu Diger sosyalist ulkeler Varsova Pakti nin Cekoslovakya yi Isgalinden Macar Devrimi nden Polonya da Solidarnosc olaylarindan Arnavutluk ve Dogu Almanya da 1980 den sonra meydana gelen bazi olaylardan sonra ulkelerinden kacanlari asla multeci ya da gocmen olarak tanimlamAdilar Onlara gore bu insanlar sadece kacakti Helsinki Nihai Senedi hukumlerini engelleme cabalari Berlin Duvari ustunden gorunen nobetci kulesiBerlin Duvari nin dogu tarafi Olum bolgesi olarak adlandirilan bu bolgede mayin tarlalari ve diger engeller bulunmaktaydi 1975 yilinda Avupa devletlerinin Dogu Bloku ulkeleri dahil cogu ile Kanada ve ABD tarafindan imzalanan Helsinki Nihai Senedi sogu savas doneminin en onemli anlasmalarindan birisidir Degisik bolgesel anlasmalar sinir anlasmazliklari insan haklari caydirici guc kullanimi gibi bircok konuyu icermektedir Bu anlasmanin bir kismi uluslararasi seyahat ozgurlugu parcalanmis aileler bilgi alisverisi kulturel degisimin tesvik edilmesi gibi konulari kapsiyordu Dogu Almanya da hukumet anlasmada yer alan gocmenlik ile ilgili hukumleri medya araciligiyla onemsiz gibi gostermeye calistiysa da halk durumdan haberdar olarak yasal yollarla ulke disina goc edebilmenin mumkun oldugunu kavradi 1970 lerin sonuna gelindiginde 7 200 Dogu Alman cikis vizesi icin basvurdu Alman kokenli kisilerin Polonya dan cikabilmesi karsiliginda Bati Almanya Polonya ya bazi finansal yardimlarin yani sira hatiri sayilir bir tutarda borc vermeyi de vadediyordu Benzer bir sekilde Romanya ya ulkeden goc etmesine izin verdigi her Alman kokenli Romanya vatandasi icin 5 000 Alman Marki DM onerilmisti Bu rakam 1983 yilinda 7 800 DM 1988 senesinde ise 11 000 DM ye yukseltildi Dogu Almanya adam basi 70 000 DM karsiliginda 70 000 siyasi tutukluyu Bati Almanya ya teslim etti Ekonomik kriz icindeki Dogu Almanya hukumeti bu yolla 3 4 milyar DM gelir elde etmisti Dogu Almanya aldigi paranin fidye olmadigini soyluyordu Onlara gore alinan bu para bu kisilerin sosyalist duzene verdikleri zararin telafisi ve bu kisilerin egitilip yetistirilmesi icin yuklenilen masraflarin karsiligiydi Fakat bazi kisilerin yasal yollardan ozgurce ulke disina cikis yapmalarina izin vermek halkin kalani icin kotu bir emsal teskil etmekteydi Merkez komitesi 1988 yilinda yaptigi aciklamada gocleri onlemek icin yeterli kararligin gosterilmedigini ve geri onlemlerin alinmadigini muhalefetin dile getirdigi uygun atmosferin olusmadigini sendika liderlerinin isci birlikleri onderlerinin gocmenligin neden yasaklanmasi gerektigini anlamadiklarini dile getirmekteydi Rejimin gocmenlik basvurulariyla ilgili izledigi strateji basvurulari mumkun oldugunca ince eleyip sik dokuyarak isleme almak sonrasinda da basvuru sahibini yillarca oyalayarak sonuclanmadan suruncemede birakmakti Tum bunlara ilave olarak basvuru sahibi gunluk yasantisinda negatif ayrimciliga maruz kaliyordu Isten cikartiliyor ya da tenzili rutbeye tabi tutuluyor universite basvurusu reddediliyor pasaportlarindan vazgecmeye zorlaniyor yasadiklari bolgeye bile ziyaret izni verilmiyordu 1984 yilinda yirmi bes Cekoslovak yedi Dogu Alman vatandasinin Berlin deki ABD buyukelciligi kutuphanesinde yaptiklari gibi Bati Almanya Buyukelciligini isgal ederek siyasi siginma hakki talep ettiler Bu donemde hukumetlerde de yumusama emareleri gorulmekteydi yasal yollardan goc edenlerin sayisinda buyuk artis meydana geldi Goc icin muracaat edenlerin sayisi 57 600 kisiye ulasti Bunlarin 29 800 une muspet yanit verildi Gocmenlik icin basvuruda bulunmus organize olmus kucuk gruplar 1970 lerden beri yasal goce izin verilmesi icin seslerini duyurmaya calismaktaydi Bu yonde yapilan calismalar ve basvuru sayisindaki artis 1980 lere gelindiginde zirve yapmisti Dogu ile Bati arasindaki refah farki buyudukce Bati Almanya vatandasligi bircoklari icin cok cazip hale gelmisti Dogulu yetkililer cig gibi artan goc talebi karsisinda ne yapacaklarini bilmez haldeydiler 1980 li yillarda vize alabilenlerin sayisindaki artis 1988 de protestolara katilanlara taninan oncelik gocmenlik hareketlerini daha da hizlandirdi Iktidardaki Dogu Almanya Sosyalist Birlik Partisi verdigimiz dis goc Dogu Almanya nin gelismesinde karsilastigimiz en hayati sorun haline geldi Bu da parti politikalarimizin sorgulanmasina yol acarak guvenilirligimizin altini oyuyor seklinde itirafta bulunmustu Tum bunlar buyuk bir hayal kirikligina yol acti Sosyalist rejimin devam edip etmeyecegi sistemin gelecegi tartisilir oldu 1980 lerin sonunda Macaristan vatandaslari cok daha fazla seyahat ozgurlugune sahip hale geldiler 55 yasini asmis yurttaslarinin baska ulkelere goc etmesine parcalanan ailelerin birlesmesi amaciyla yapilan goclere izin verildi Romanya da parcalanan ailelerin birlesmesi konusunda yapilan goclerde daha musamahakar tavir takiniyordu 1980 lerin ortasinda Dogu Almanya da aile birlesmeleri konusunda goclere izin verdigi gibi para karsiliginda siyasi mahkumlarinin Bati ya gecmesine musaade etti Siyasi hukumlulerin para karsiligi serbest birakilmasi sonucu elde edilen gelir o kadar buyudu ki onemli bir butce gelir kalemi haline geldi 1989 yilinda gocmenlik yasalarindaki gevseme 1989 Devrimleri sonrasinda Bati Almanya ya Macaristan Cekoslovakya ve Polonya gibi ucuncu ulkeler uzerinden yeni bir goc dalgasi baslatti Dogu Alman hukumeti sinirlari kapattigi zaman yapilan protestolar Dogu Almanya nin yok olusunun habercisi gibiydi SiginmacilarJoseph Stalin in kizi Svetlana Alliluyeva Fotografta babasiyla birlikte goruluyor Yil 1935 Alliluyeva 1967 yilinda Hindistan uzerinden kacarak siginmaci oldu Kactiktan sonra babasin ve rejimi karalayan sozler soyledi 1984 yilinda tekrar SSCB vatandasi oldu Sinir gecisleri cok siki onlemlerle kontrol altina alinmaya calisilsa da siginmacilar akla hayale gelmeyen yontemler kullanarak sinir guvenligini atlatmayi basariyorlardi Dogu Almanya da Cumhuriyet ten kacan kelimesi sosyalist olmayan herhangi bir ulkeye gitmeye calisan kisiler icin kullanilmaktaydi Yakalanmalari halinde bu kacaklar cok agir yasal yaptirimlara maruz kalmaktaydilar Bu yasaklarin amacini halka anlatmak amaciyla Sosyalist Birlik Partisi tarafindan partinin propaganda elemanlari ve ajitatorleri tarafindan kullanilmak uzere 1955 yilinda bastirilan kitapcikta su ifadeler yer almaktaydi Ulkeden kacmaya calismak buyuk bir ahlaksizlik ve gericiligin isaretidir Alman isci sinifi elbette ki bu kacaklarin cezalandirilmasini talep edecektir Baris icin mucadele eden ulkemizi terk etmek demek Alman halkinin ezeli dusmanlari olan ve savas isteyen emperyalistlere hizmet etmekten baska bir sey degildir Dogu Almanya nin tahkim edilmis ve siki bicimde kontrol altindaki sinirlarindan kacmaya calismanin olum ve yaralanmalara yol acan sonuclari da vardi Kacmaya calisirken oldurulen insanlarin sayisinin 136 ila 200 kisi arasinda oldugu tahmin edilmektedir 75 000 kisi de kacma girisimi esnasinda yakalanarak hapse atilmistir SSCB den kacan unlu siginmacilarin arasinda Stalin in kizi Svetlana Alliluyeva 1984 te ulkesine geri dondu Mig 25 pilotu B M Genel Sekreter Yardimcisi General satranc buyuk ustasi Viktor Korchnoi ve bale sanatcilari Mikhail Baryshnikov Natalia Makarova gibi kisiler sayilabilir Yazar Berlin Duvari henuz insa asamasinda iken citlerin uzerinden ziplayarak kacarken fotografi cekilen Dogu Alman asker Conrad Schumann ve gibi bircoklari da Dogu Almanya dan kacan unlulere ornek gosterilebilir Yazili ve gorsel basin genellikle iltica eden unlu kisilerle ilgilenmis siradan multecilerin haberlerine pek yer vermemistir Bu siginmacilarin toplam sayisi bilinememektedir 15 Haziran 1970 tarihinde cogunlugu Yahudi asilli on iki kisi Sovyetler Birligi nden bulunurken yakalandilar Grubun iki liderine idam cezasi verilirken diger uyeler de agir hapis cezalarina carptirildilar olum cezalari daha sonra calisma kamplarinda 15 yil hapis cezasina cevrildi 1970 1971 arasinda Ermenistan dan Litvanya dan ve Rus Cumhuriyeti nden en az alti ucak kacirma girisimi daha gerceklesti Dogu Allman vatandaslari Bati Almanya ya kacmak icin uc farkli ucak kacirma girisiminde bulundular Bunlarin en cok ses getireni 1978 yilinda Polonya Hava Yollarina ait 165 sefer sayili ucagin kacirilmasidir Daha kapsamli bilgi edinmek icin Dogu Bloku ndan Bati ya iltica eden kisiler listesine bakilabilir Kisitlamalarin sona ermesiDogu Alman sinir muhafizlari Berlin Duvari na acilan delikten bakiyorlar Yil 1990Dogu Alman sinir muhafizi Berlin Duvari na acilmis delikten Bati ya bakiyorDuvardaki delikten merakla Dogu Alman tarafini seyreden Bati Alman vatandaslari 1985 yilinda hemen sonrasinda reformist lider Mikhail Gorbachev daha buyuk liberalizasyonlarin sinyalini vermeye baslamisti 1986 yilindaki ozgurlestirici uygulamalarin hayata gecmesinden sonra goc olaylarinda buyuk artis yasandi Ornegin 1986 yilinda Dogu Bloku ndan goc eden Alman asillilarin sayisi 42 786 iken bu rakam 1988 de 202 673 e ulasti Bu donemde Sovyetler Birligi ciddi bir ekonomik cokus yasiyor ve Bati nin teknolojisine ihtiyac duyuyordu Diger sosyalist ulkelere vermekte oldugu subvansiyonlar can cekismekte olan Sovyet ekonomisini daha da kotu duruma itiyordu Buyuk reformlarin sinyali Mikhail Gorbachev un 1986 yilinda glasnost aciklik politikasini ortaya koymasi ve perestroyka ekonomik yeniden yapilanma ihtiyacinin onemini vurgulamasiyla basladi Her ne kadar glasnost aciklik ve siyasi elestirilere daha fazla musahama anlamina da gelmekyeyse de bu ancak hala yonetim kademelerinde yuksek sesle dile getirilebilmekteydi Halkin buyuk kismi hala gizli polis takibine ve baski altindaydi Gorbachev un bu girisimlerinin reformlarinin kisa omurlu olacagina inan Erich Honecker Todor Zhivkov ve Nicolae Ceausescu gibi ortodoks komunist inanisa sahip diger sosyalist liderler reform ve degisim cagrilarina kulaklarini kapattilar Bir Dogu Alman politburo uyesi Komsularinizin duvar kagidini yenilemesi sizin de duvar kagidinizi yenilemeniz gerektigi anlmaina gelmez diyerek kendince durumu acikliyordu 1989 a gelindiginde Sovyetler Birligi Varsova Pakti na uye muttefiklerinin icislerine karisma politikasindan yani Brejnev Doktrini nden vazgecti Artik Frank Sinatra nin My Way sarkisina gonderme yapilarak uretilmis terim kimsenin icislerine karismayacaklari Sinatra Doktrini donemine gecilmisti 1989 Devrimleri yahut Uluslarin Sonbahari adi verilen bir dalga Dogu Bloku ulkelerini kasip kavuruyordu 1989 yilinin Nisan ayinda Polonya Halk Cumhuriyeti nde isci orgutlenmesi Solidarnosc legal hale getirildi Parlamento secimlerine girmesi izin verildi ve sasirtici bir sonuc alarak 100 sandalyenin 99 unu kazanmayi basardi Kalan bir sandalyeyi de bagimsiz bir aday kazandi 1980 lerde Macaristan da da bazi ekonomik reformlar yapilmis ve sinirli da olsa politik ozgurlukler konusunda adimlar atilmisti Fakat asil reformlar Janos Kadar in 1988 yilinda Komunist Parti Genel Sekreterligi nden ayrildiktan sonra gerceklestirildi Agustos 1989 da Macaristan Halk Cumhuriyeti Avusturya ile arasindaki Bir ay sonra Macaristan da bulunan 13 000 Dogu Alman turist Avusturya ya iltica etti Macaristan daha fazla Dogu Alman in Avusturya ya gecmesini engelledi Onlari Budapeste ye geri gonderdi The Almanca Montagsdemonstrationen basladi Gostericiler ozgurce ulke disina seyahat edebilmeyi ve daha demokratik bir hukumetin isbasina gelmesini talep ediyorlardi Cekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti nde bulunan Dogu Alman vatandaslari iltica talep etmisler Bati Almanya Disisleri Bakani Hans Dietrich Genscher yaptigi pazarliklar neticesinde bu kisilerin Bati ya gitmelerine izin verildi Ancak seyahat edecekleri tren ilk olarak Dogu Alman topraklarindan geciyordu Ekim ayi basinda tren Dresden yakinlarinda polis tarafindan durduruldu ve icindekiler zor kullanarak indirildi 9 Ekim 1989 tarihinde Dogu Almanya nin kurulusunun 40 yil donumunden hemen sonra binlerce protestocu daha once Dogu Berlin Nikolai Kilisesi nde toplanan cemaatin attigi slogani Wir sind das Volk Biz halkiz sloganini hep bir agizdan haykiriyorlardi Bazi gostericiler tutuklanmais olsa bile bu gosteriyle ilgili yasal bir sorusturma yurutulmedi with Sosyalist Birlik Partisi lideri ve digerleri boyle bir protesto karsisinda ne yapacaklarini bilemez haldeydiler ve hicbir talimat da almamislardi Bir sonraki hafta en az 300 000 kisinin katildigi daha buyuk bir gosteri yapildi Dogu Alman lider Erich Honecker hala reformlara karsi cikiyordu Hatta yikici olarak degerlendirdigi Sovyet yayinlarini yasaklayacak kadar isi ileriye goturmustu Sonu gelmez halk eylemleri sonunda iktidardaki Sosyalist Birlik Partisi Honecker i gorevden alarak Ekim ayi ortasinda onun yerine Egon Krenz i getirdi Cekoslovakya uzerinden Bati ya hareket eden yeni bir goc dalgasina Krenz in basinda oldugu hukumet izin verdi Hatta bu goc icin Komunist Cekoslovak hukumeti ile uzlasmaya varilmisti 9 Kasim da Krenz in basinda bulundugu politburo sorunlari azaltmak amaciyla Dogu Almanlarin dogrudan Bati Almanya ya gecmesine izin veren bir duzenleme yaptilar Fakat bunun duyulmasi uzerine bu duzenleme daha yururluge girmedigi halde 9 Kasim gecesi binlerce Dogu Alman Checkpoint Charlie basta olmak uzere ve Berlin deki sinir kapilarina dayandilar Duvardaki muhafizlar caresizce ne yapmalari gerektigi konusunda amirlerinden telefon talimati bekledilerse de suphesiz hicbir yetkili askerlerden katbekat fazla kalabaliga karsi silah ve zor kullanilmasi emrini vererek olasi bir facianin sorumlulugunu almak istemiyordu Kaldi ki askerlerden sayica cok fazla olan kitleyi zor kullanarak durdurmak da pek mumkun gorunmuyordu Cekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti nde Prag daki ogrenci gosterileri bastirildiktan sonra protesto gosterileri yogunlasarak artmaya devam etti Sokaklara dokulen yaklasik yarim milyon insan ozgurluk talep ediyordu 27 Kasim 1989 da ulke capinda tum herkresin katildigi iki saatlik is birakma eylemi yapildi Aralik basinda Bati Almanya ve Avusturya sinirlarinda bulunan tum dikenli teller ve diger engeller sokuldu Ertesi gun Cekoslovakya Komunist Partisi iktidardan feragat ettigini ve tek parti rejiminin kaldirildigini duyuruyordu 10 Aralik ta Baskan komunist olmayan bir hukumet atadiktan sonra istifa etti 1948 den bu yana ilk kez komunist olmayan hukumet goreve gelmisti Bu durum Kadife Devrim olarak tanimlanacakti Binlerce Dogu Alman Berlin Duvari ni astiktan bir gun sonra 10 Kasim 1989 tarihinde Bulgaristan in uzun yillardan beri devlet baskanligini yapmakta olan Todor Zhivkov politburo tarafindan gorevden alinarak yerine Petar Mladenov getirildi Subat 1990 da Komunist Parti gonullu olarak iktidari terk ettigini acikladi Haziran 1990 da yapilan genel secim 1931 den bu yana yapilan ilk serbest secimdi Secimi kendilerini Bulgaristan Sosyalist Partisi olarak tanimlayarak yenilenen Komunist Parti nin ilimli kanadi kazandi Diger Dogu Bloku ulkelerindeki gelismeler Romanya Sosyalist Cumhuriyeti ne pek ugramamis gibi duruyordu Hatta destalinizasyona bile maruz kalmamisti Kasim 1989 da Nikolay Cavusesku 71 yasinda iken bir bes yil icin daha Romanya Komunist Partisi nin lideri olarak secildi Dogu Avrupa ulkelerini kasip kavuran antikomunist ayaklanmalari ulkesine sokmamaya kararli gorunuyordu Cavusesku 16 Aralik 1989 tarihinde Iran a devlet ziyaretine gitme uzereyken gizli polis teskilati Securitate Macar asilli Kalvinist din adami Laszlo Tokes i vaazlarinda rejimi elestirdigi icin sinir disi etmek uzere tutukladi Bu tutuklama uzerine halk ayaklandi Iran dan donen Cavusesku kendisini desteklemek uzere halki Bukres teki Komunist Parti onunde toplanmaya cagirdi Gercekten de istedigi gibi halk meydanda toplandi Ancak konusmasini yapmaya basladiginda halk aleyhinde tezahurata basladi Bunu buyuk protestolar takip etti Bukres te Opera Meydani ni isgal eden 100 000 kadar hukumet karsiti protestocu Noi suntem poporul Biz halkiz Armata e cu noi Ordu Halkin yanina Nu vă fie frică Ceausescu pică Korkumuz yok Cavusesku gidecek sloganlari atiyordu Romanya ordusu taraf degistirerek Cavusesku ya cephe aldi Uc gun sonra Cavusesku kisa bir yargilamanin ardindan idam edildi Arnavutluk Halk Cumhuriyeti nde de 3 Temmuz 1990 tarihinde yurt disina cikista getirilen sinirlamalar kaldirilmaktaydi Yeni duzenlemeye gore 16 yasini gecmis her Arnavutluk vatandasi pasaport sahibi olabilecekti Bu arada yuzlerce Arnavutluk vatandasi Bati ulkelerinin buyukelcilikleri onunde toplanmis siyasi iltica talep etmekteydiler Berlin Duvari 9 Kasim tarihinden sonra da teknik olarak guvenlik kuvvetlerince korunmaktaydi Dogu Alman guvenlik gorevlileri hala devriye gezmekteydi Fakat guvenlik tedbirleri gunden gune seyreklesti 13 Temmuz 1990 tarihinde Dogu Alman askerleri Bernauer Strasse den baslayarak duvari yikmaya basladilar Duvar resmen tarih olmaktaydi 1 Temmuz tarihinde Dogu Almanya resmen Bati Almanya nin para birimini kullanmaya basladi Tum sinir kontrolleri kaldirildi Dogu Almanya ile Bati Almanya arasindaki sinir anlamsiz hale gelmisti Ayni ay icinde iki Almanya nin birlesmesi onundeki son engel de kaldirildi Bati Almanya Sansolyesi Helmut Kohl Bati Bloku ve Nato icinde yer alacak birlesik Almanya olusmasina Gorbachev dan gelecek olasi itirazi Sovyetler Birligi ne hatiri sayilir bir ekonomik yardim yaparak engelledi Ayrica bakinizDemir Perde Bati dunyasi Dogu Bloku ndan Bati ya iltica eden kisiler listesiNotlar Roberts 2006 s 43 a b c Wettig 2008 s 21 a b c Senn Alfred Erich Lithuania 1940 revolution from above Amsterdam New York Rodopi 2007 ISBN 978 90 420 2225 6 Kennedy Pipe Caroline Stalin s Cold War New York Manchester University Press 1995 ISBN 0 7190 4201 1 Roberts 2006 s 55 Shirer 1990 s 794 a b c Graubard 1991 s 150 Granville Johanna The First Domino International Decision Making during the Hungarian Crisis of 1956 Texas A amp M University Press 2004 ISBN 1 58544 298 4 Grenville 2005 ss 370 71 Cook 2001 s 17 Wettig 2008 ss 96 100 Crampton 1997 ss 216 7 Eastern bloc The American Heritage New Dictionary of Cultural Literacy Third Edition Houghton Mifflin Company 2005 Wettig 2008 s 156 Hardt amp Kaufman 1995 s 11 Hardt amp Kaufman 1995 s 12 a b Roht Arriaza 1995 s 83 a b Pollack amp Wielgohs 2004 s xiv O Neil Patrick 1997 Post communism and the Media in Eastern Europe Routledge ss 15 25 ISBN 0 7146 4765 9 Hardt amp Kaufman 1995 ss 15 17 a b c Dale 2005 s 17 Dowty 1989 s 67 a b c d Dowty 1989 s 68 a b Dowty 1989 s 69 a b c d Dowty 1989 s 70 Dowty 1989 s 71 a b c d Dowty 1989 s 74 Dowty 1989 s 73 a b c Laqueur 1994 s 23 a b Laqueur 1994 s 22 Jurgen Weber Germany 1945 1990 A Parallel History Central European University Press 2004 p 2 ISBN 963 9241 70 9 a b Arie Marcelo Kacowicz Pawel Lutomski Population resettlement in international conflicts a comparative study Lexington Books 2007 p 100 ISBN 073911607 largest movement of any European people in modern history 1 16 Aralik 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Peter H Schuck Rainer Munz Paths to Inclusion The Integration of Migrants in the United States and Germany Berghahn Books 1997 p 156 ISBN 1 57181 092 7 The Expulsion of German Communities from Eastern Europe at the end of the Second World War 1 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Steffen Prauser and Arfon Rees European University Institute Florense HEC No 2004 1 p 4 Barbara Marshall estimates that the number of ethnic Germans fleeing or expelled from the Eastern Bloc was about fifteen million Marshall 2000 s 6 Bernard Wasserstein Barbarism and civilization a history of Europe in our time Oxford University Press 2007 p 419 largest population movement between European countries in the twentieth century and one of the largest of all time ISBN 0 19 873074 8 Text of Churchill Speech in Commons on Soviet Polish Frontier The United Press 15 Aralik 1944 Detlef Brandes Der Weg zur Vertreibung 1938 1945 Plane und Entscheidungen zum Transfer der Deutschen aus der Tschechoslowakei und aus Polen Oldenbourg Wissenschaftsverlag 2005 pp 398ff ISBN 3 486 56731 4 2 29 Agustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Klaus Rehbein Die westdeutsche Oder Neisse Debatte Hintergrunde Prozess und Ende des Bonner Tabus LIT Verlag Berlin Hamburg Munster 2005 pp 19 20 ISBN 3 8258 9340 5 3 29 Agustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Overy 1996 The Penguin Historical Atlas of the Third Reich s 111 Christoph Bergner Secretary of State in Almanya s Bureau for Inner Affairs outlines the stance of the respective governmental institutions in Deutschlandfunk on 29 November 2006 4 13 Kasim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Foundation data and sources 5 2 Agustos 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Statistisches Bundesamt Die deutschen Vertreibungsverluste Wiesbaden Kohlhammer Verlag Stuttgart 1958 pp 38 45 46 Matthew J Gibney Randall Hansen Immigration and Asylum From 1900 to the Present 2005 pp 197 198 ISBN 1 57607 796 9 ISBN 978 1 57607 796 2 a b c Matthew J Gibney Randall Hansen Immigration and Asylum From 1900 to the Present 2005 p 198 ISBN 1 57607 796 9 ISBN 978 1 57607 796 2 Earl R Beck Under the Bombs The German Home Front 1942 1945 University Press of Kentucky 1999 p 176 ISBN 0 8131 0977 9 a b Thackeray 2004 s 188 a b Marshall 2000 s 8 Bocker 1998 s 207 a b c Loescher 2001 s 60 Loescher 2001 s 68 Loescher 2001 s 82 a b Dowty 1989 s 111 a b c Bocker 1998 s 209 a b Dowty 1989 s 114 a b Dowty 1989 s 115 a b c d e f Dowty 1989 s 117 a b c d Dowty 1989 s 116 a b c d Dowty 1989 s 121 Mynz 1995 s 2 2 1 Senate Chancellery Governing Mayor of Berlin The construction of the Berlin Wall 2 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde states Between 1945 and 1961 around 3 6 million people left the Soviet zone and East Berlin a b c d e Mynz 1995 s 3 2 1 Harrison 2003 s 98 a b c d Harrison 2003 s 99 Paul Maddrell Spying on Science Western Intelligence in Divided Germany 1945 1961 p 56 Oxford University Press 2006 a b c d e Dowty 1989 s 122 a b c d Harrison 2003 s 100 a b Crampton 1997 s 278 Volker Rolf Berghahn Modern Germany Society Economy and Politics in the Twentieth Century p 227 Cambridge University Press 1987 a b Pearson 1998 s 75 Dowty 1989 s 126 a b c d Dowty 1989 s 123 a b Dowty 1989 s 124 Harrison 2003 s 102 Black et al 2000 s 141 Official site of the capital of Germany 3 Ocak 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Mart 2006 Mynz 1995 ss 3 2 1 2 Krasnov 1985 s 1 amp 126 a b Council of Europe 1992 s 15 a b c Council of Europe 1992 s 22 Council of Europe 1992 s 16 Council of Europe 1992 s 17 Council of Europe 1992 s 20 Council of Europe 1992 s 25 Council of Europe 1992 s 23 a b c d Turnock 1997 s 19 a b c Dale 2005 s 85 a b Dale 2005 s 86 a b Dowty 1989 s 75 a b c Mynz 1995 s 3 2 2 Dowty 1989 s 118 Dowty 1989 s 119 a b c d e f g h Dale 2005 s 87 a b c d Marshall 2000 s 9 a b c Dowty 1989 s 125 a b c Dale 2005 s 88 a b c d Dale 2005 s 89 a b Dowty 1989 s 120 Wer die Deutsche Demokratische Republik verlasst stellt sich auf die Seite der Kriegstreiber He Who Leaves the German Democratic Republic Joins the Warmongers Notizbuch des Agitators Agitator s Notebook Agitation Department Berlin District Kasim 1955 26 Mart 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Subat 2008 Chronik der Mauer Todesopfer an der Berliner Mauer 6 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde in German http www chronik der mauer de index php de Start Index id 593792 6 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Center for Contemporary Historical Research Zentrum fur Zeithistorische Forschung Potsdam e V in German a b Krasnov 1985 s 2 Krasnov 1985 s 5 a b Krasnov 1985 ss 124 5 PDF 24 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 11 Nisan 2014 Romania Soviet Union and Eastern Europe 5 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde U S Library of Congress Steele Jonathan Eternal Russia Yeltsin Gorbachev and the Mirage of Democracy Boston Faber 1994 See various uses of this term in the following publications 9 Kasim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde The term is a play on a more widely used term for 1848 revolutions the E Szafarz The Legal Framework for Political Cooperation in Europe in The Changing Political Structure of Europe Aspects of International Law Martinus Nijhoff Publishers ISBN 0 7923 1379 8 p 221 8 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde KaynakcaBlack Cyril E English Robert D Helmreich Jonathan E McAdams James A 2000 Rebirth A Political History of Europe since World War II Westview Press ISBN 0 8133 3664 3 Bocker Anita 1998 Regulation of Migration International Experiences Het Spinhuis ISBN 90 5589 095 2 Cook Bernard A 2001 Europe Since 1945 An Encyclopedia Taylor amp Francis ISBN 0 8153 4057 5 Crampton R J 1997 Eastern Europe in the twentieth century and after Routledge ISBN 0 415 16422 2 Council of Europe 1992 People on the move new migration flows in Europe Council of Europe ISBN 92 871 2021 8 Dale Gareth 2005 Popular Protest in East Germany 1945 1989 Judgements on the Street Routledge ISBN 0714654086 Dowty Alan 1989 Closed Borders The Contemporary Assault on Freedom of Movement Yale University Press ISBN 0 300 04498 4 Dowty Alan 1988 The Assault on Freedom of Emigration World Affairs 151 2 Graubard Stephen R 1991 Eastern Europe Central Europe Europe Westview Press ISBN 0 8133 1189 6 Grenville John Ashley Soames 2005 A History of the World from the 20th to the 21st Century Routledge ISBN 0 415 28954 8 Hardt John Pearce Kaufman Richard F 1995 East Central European Economies in Transition M E Sharpe ISBN 1 56324 612 0 Harrison Hope Millard 2003 Driving the Soviets Up the Wall Soviet East German Relations 1953 1961 Princeton University Press ISBN 0 691 09678 3 1985 Soviet Defectors The KGB Wanted List Hoover Press ISBN 0 8179 8231 0 Laqueur Walter 1994 The dream that failed reflections on the Soviet Union Oxford University Press ISBN 0 19 510282 7 Lipschitz Leslie McDonald Donogh 1990 German unification economic issues International Monetary Fund ISBN 1 55775 200 1 Loescher Gil 2001 GThe UNHCR and World Politics A Perilous Path Oxford University Press ISBN 0 19 829716 5 Miller Roger Gene 2000 To Save a City The Berlin Airlift 1948 1949 Texas A amp M University Press ISBN 0 89096 967 1 Nekrich Aleksandr Moiseevich Ulam Adam Bruno Freeze Gregory L 1997 Pariahs Partners Predators German Soviet Relations 1922 1941 Columbia University Press ISBN 0 231 10676 9 Marshall Barbara 2000 The new Germany and migration in Europe Manchester University Press ISBN 0 7190 4336 0 Mynz Rainer 1995 Where Did They All Come From Typology and Geography of European Mass Migration In the Twentieth Century EUROPEAN POPULATION CONFERENCE CONGRESS EUROPEAN DE DEMOGRAPHE United Nations Population Division O Neil Patrick 1997 Post communism and the Media in Eastern Europe Routledge ISBN 0 7146 4765 9 Pearson Raymond 1998 The Rise and Fall of the Soviet Empire Macmillan ISBN 0 312 17407 1 Pollack Detlef Wielgohs Jan 2004 Dissent and Opposition in Communist Eastern Europe Origins of Civil Society and Democratic Transition Ashgate Publishing Ltd ISBN 0 7546 3790 5 Puddington Arch 2003 Broadcasting Freedom The Cold War Triumph of Radio Free Europe and Radio Liberty University Press of Kentucky ISBN 0 8131 9045 2 2006 Stalin s Wars From World War to Cold War 1939 1953 Yale University Press ISBN 0 300 11204 1 Roht Arriaza Naomi 1995 Impunity and human rights in international law and practice Oxford University Press ISBN 0 19 508136 6 Thackeray Frank W 2004 Events that changed Germany Greenwood Publishing Group ISBN 0 313 32814 5 Turnock David 1997 The East European economy in context communism and transition Routledge ISBN 0 415 08626 4 Wegner Bernd 1997 From Peace to War Germany Soviet Russia and the World 1939 1941 Berghahn Books ISBN 1 57181 882 0 Weinberg Gerhard L 1995 A World at Arms A Global History of World War II Cambridge University Press ISBN 0 521 55879 4 Wettig Gerhard 2008 Stalin and the Cold War in Europe Rowman amp Littlefield ISBN 0 7425 5542 9 Dis baglantilarRetracing the Berlin Wall 27 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde The Lost Border Photographs of the Iron Curtain 29 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Comprehensive Gallery 1961 to 1990 from the website Chronicle of the Wall 17 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Virtual e Tours The Wall 23 Eylul 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Shockwave Player required The Lost Border Photographs of the Iron Curtain 29 Eylul 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Italyanca 2007 BW photo gallery Information about the Iron Curtain with a detailed map and how to make it by bike 5 Eylul 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde