Kalenderîlik ya da Kalender’îyye (Qalandar’iyyah, Farsça: قلندریه, Urduca: قلندریہ, Hintçe: क़लन्दरिय्या, Bengalce: ক়লন্দরিয়্য়া) 10. yüzyılda İran'da, Horasan Melametiliği'nden kaynaklanan bir sufilik akımı olarak ortaya çıkan 12. yüzyılın sonunda Cemaleddin-i Savi adlı Safevi Devletinden bir sufinin gayretiyle teşkilatlanarak Orta Doğu'da ve Orta Asya'da geniş taraftarlar toplayan bir tasavvuf akımıdır. Kalenderîler, mala, mülke ve şöhrete önem vermeyen, toplumdan önemli ölçüde kendilerini tecrid etmiş, kanaat anlayışına sahip bir topluluktu. Kalenderilik, yaşadığı toplumun nizamına karşı çıkararak dünyayı kaale almaya değer görmeyen ve bu düşünce tarzının günlük hayat ve davranışlarıyla da açığa vuran tasavvuf akımıdır. Kalenderîlik söz konusu mistik temelini ve sosyal niteliğini tarihî akış içinde İslâm dünyasının çeşitli yerlerinde ve değişik zamanlarda yeni unsurlarla zenginleştirerek geliştirmiş ve hep muhalif bir çevre olarak süregelmiştir.
Kalenderî dervişleri 13. yüzyılda, Moğol istilasından kaçarak kalabalık gruplar halinde Anadolu'ya girdiler. Kalenderîliğin Anadolu’da doğurduğu en büyük ve en önemli sonuç, Bektaşilik gibi, heterodoks halk tasavvufunun en popüler tarikatının doğuşunu hazırlamasıdır. Kalenderilik, daha sonraları Alevilik ve Bektaşîlik etrafında toplanmış ve zaman içerisinde değişmeler göstermiştir. 16. yüzyılda, Kalenderîler’in kalabalık sayıda katıldıkları üç büyük isyan hareketi vardır. Bunlardan ilki, II. Bayezid devrinde vukû bulan Şahkulu İsyanı, ikincisi Yavuz Sultan Selim zamanında gerçekleşen Bozuklu Celal ayaklanması, üçüncüsü ise Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Şah Kalender hareketidir. 15. yüzyılda tamamıyla Kalenderî hüviyetini taşıyan zaviyeler, kısmen 16. yüzyıl, kısmen de 17. yüzyıllarda Bektaşî zaviyelerine dönüştüler. Kalenderîlik Türkiye tarihinde hem dini-tasavvufi açıdan, hem de sosyal ve kültürel, hattâ folklorik açılardan derin izler bırakan Ahmed Yesevi’den başlayarak, Türk halk sûfiliğinin Bektaşilik’le son bulan bütün bir tarihini etkileyen bir tasavvuf akımı ve mektebini oluşturarak derin tesirler bırakmıştır.
Kalender’îyye Tarikâtı'nın doğuşu ve doktrinleri
Kalenderîlik doktrin olarak Hind-İran mistik kültür sâhası ile Melâmiliğin yayılma alanı içinde ortaya çıkmıştır. Ancak Cemâlü’d-Dîn-i Sâvî’den önce Kalenderiyye Tarikatı adıyla, teşkilatlı bir zümrenin olduğunu söylemek doğru değildir. Cemâlü’d-Din-i Sâvî’den en az iki yüzyıl önce yaşamış ve üstelik kendi hakkında bizzat Kalender terimini kullanan Kalenderîler’in varlığı sebebiyle onu ilk Kalender kabul etmek mümkün olamaz. Ancak Cemâlü’d-Din-i Sâvî, Kalenderîliği belli bir takım doktrin esasları ve erkân dahilinde toparlayarak bir teşkilâta kavuşturan kişidir. Bir başka deyişle, Kalenderîlik bir tasavvuf akımı olarak en az 10. yüzyıldan beri mevcut bulunduğu halde, bir Kalenderiyye Tarikatından söz etmek ancak Cemâlü’d-Dîn-i Sâvî’den itibaren mümkün olabilir.
Cemâlü’d-din-i Savi bugün Kazvin’le Tahran arasın da yer alan Sâve şehrinden olup dervişliğe genç yaşlarında heves ederek Şam’a gidip ve Bayezîd-i Bistâmî’nin müridi olan Şeyh Osman-ı Rûmî adlı çok dindar ve büyük bir sûfîye mürid oldu. Bir gün Şam'da Bilâl-i Habeşi mezarlığında Şiraz’lı bir genç olan Gerûbed’e rastlayarak ve onunla dostluk kurmaya başlayıp onun gibi saç, sakal, bıyık ve kaşlarını kazıttı. Cemâlü’d-Dîn’in bu halini duyan eski şeyhi Osman-ı Rûmî, durumunu ıslah etmesi için kendine haber yollasa da hiçbir faydası olmadı. Artık Cemâlü’d-Dîn, esrar kullanan, cavlak adlı, kıldan dokunmuş bir yelek giyen, hiçbir şer’î kaideye aldırış etmeyen, kısaca ibâha yoluna girmiş bir Cavlakî (Kalender) olmuştu. Uzunca bir müddet o mezarlıkta ikamet eden Cemâlü’d-Dîn-i Sâvî’nin yanına katılan müritleri bir müddet sonra onun halifeleri oldular. Onlar da tıpkı şeyhleri gibi saç, sakal, bıyık ve kaşlarını kazıtıp cavlak giyerek Kalenderîliğe girdiler. Ancak gerek Cemâlü’d-Dîn’in gerekse halife ve müridlerin kılık ve kıyafetleri Şam halkı tarafından tepkiyle karşılandığından, Cemâlü’d-Dîn, Dimyat’a geçti. Burada bir zâviye yaptırarak 1071 tarihinde ölünceye kadar burada hayatını sürdürüp pek çok mürid edindi. Bir müddet sonra halifeleri de her biri bir tarafa dağılarak mezheplerini yaydılar. Halifelerinden Ebûbekr-i Niksârî 1205-1206 yıllarında Anadolu Selçuklu Devleti başkenti Konya’ya gidip ve oraya yerleşti. Konya’daki Kalenderân Tâyifesi’ne ait zâviye’nin başında bulunan bu Ebûbekr-i Niksârî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin 1273 yılında vefatında henüz hayatta idi ve o sağken kendiyle yakın ilişki içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kalenderîler Mevlânâ’nın vefatında gülbanklar çekerek ve “Hay huy ederek” üzüntülerini göstermişlerdi.
Kalenderiliğin doktrin yapısı ana eksenini Hint-İran mistisizmi ile tasavvufun sentezi oluşturmaktadır. Bu sentez içinde İran'daki Hurufilik, Melamilik gibi çeşitli unsurlar yer almaktadır. Hayat tarzları ve dış görünüşlerinde gezgin Budist, Zerdüştî ve Manici rahipler gibiydiler. Kalenderî dervişlerinin dizelerinden Vahdet-i Vücud inanışına yakınlık duydukları anlaşılmaktadır. Kimi zaman ibaha, hülul ve tenasühe varan ifadeler de bu dizelerde göze çarpabilmektedir. Melâmîlik anlayışında olduğu gibi, Kalenderîlik akımında da mal-mülk edinme çabaları reddedilmiş, topluma ekonomik açıdan katkı sağlamak yerine gönüllü yoksulluk tercih edilmiştir. Çalışmak ve ev-bark edinmek gibi toplum yapısına uymayı gerektirecek uygulamalar yerilmiş, gezgin ve başıboş şekilde yaşamak temel prensip haline getirilmiştir. Hemen her devir ve her ülkede Kalenderi zümrelerinin ortak vasıfları olan, üç beş kişilik gruplar hâlinde dolaşıp gezmek, günlük yiyeceklerini dilenerek sağlamak, acâip kılıklarda dolaşmak gelmektedir. Cinsel faaliyetler de kutsal olana bağlılık açısından bir engel olarak görüldüğü için evlenmemek tarikatın önemli bir prensibi olarak kabul edilmiştir. Kalenderîlerin görünüşleri toplumun bütünü tarafından yadırganan tuhaflıklar içermekteydi. Bu tarz, muhtemelen Melâmîlik’te vurgulanan toplum tarafından dışlanma felsefesinin bir yansımasıydı. Tuhaf görünüş ile toplumda tiksinti yaratmak ve bu şekilde toplumdan dışlanmayı sağlamak amaçlanmıştı. Bu amaca uygun olarak, çıplak veya yarı çıplak dolaşırlardı. Ayrıca bazıları kıldan dokunmuş ve cavlak adı verilen yün çuvallar giyerlerdi. Bundan dolayı Kalenderîlere cavlakiyye de denilirdi. Kalenderîler saç, sakal, bıyık ve kaşların ustura ile kazındığı çahar darb denilen bir anlayışı benimsemişlerdi. Üzerlerinde dilenci çanağı ve derviş değneği yanında balta, deri torba, büyük tahta kaşıklar ve aşık kemikleri taşırlardı.
Bütün bu özelliklerinden dolayı, Kalenderî dervişlerine karşı toplumun her kesiminden, özellikle ulema tarafından büyük bir tepki gösterilmiştir. Ulema onları şeriatın dışına çıkmakla itham etmiş, bu ithamdan dolayı zındıklık ve mülhitlikle suçlanmışlardı. Kalenderîliğin Islâm dünyasının hemen her tarafına en fazla yayılan, en uzun ömürlü kollan, 13., 14. ve 15. yüzyıllar boyunca İran’da ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında, 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya nüfuz eden ve 17 . yüzyıl sonlarına kadar Osmanlı topraklarında varlığını koruyan Haydarîlik, Câmîlik ve Ni'metullahî Tarikâtı sayılabilir.
Tarih kaynakları Orta Asya’daki bu Türk Kalenderiler’in hiç şüphesiz Moğol istilâsıyla birlikte, 13. yüzyılın ilk çeyreği içinde, bir yandan Çin (Maçin) hudutlarına kadar bütün Doğu Türkistan’a, diğer yandan da Hindistan içlerine yayıldıklarını gösteriyor. Bilhassa Kuzey Hindistan’da ilk Kalenderiler’in Delhi Sultanı Şemsü’d-Dîn iletmiş devrinde (1211-36) göründüklerini çok iyi bilinmektedir. Bunlar, Moğollar’ın önünden kaçarak buralara sığınan göçmen kafileleri arasında gelmişlerdi.
Anadolu'da yayılışı ve kolları
Anadolu’da popüler Kalenderîlik denildiği zaman en belirgin çevreler olarak, Vefâîlik ve Haydarlik gelmektedir. Vefailik Anadolu’ya 13. yüzyıl başlarında, Baba îlyas’ın şeyhi olan ve ileride Bektaşi geleneğinde de önemli bir yer tutacak bulunan Dede Garkın isimli bir Türkmen şeyhi tarafından getirildi. Dede Garkın’ın vefatı ile yerine geçen Baba İlyas tarafından bugünkü Amasya yakınlarında bulunan eski adıyla Çat köyünde kurulan zâviye ile temsil edildi. Vefâılik bu zâviye yoluyla kısa zamanda Türkmenler arasında yayıldı. Vefailik heterodoks yapısı itibarıyla özellikle göçebe Türkmenler arasında çok taraftar toplamıştı ve yalnız 13. yüzyılda değil, 14. yüzyılda da, bir yandan Şeyh Edebalı aracılığıyla Osmanlı Beyliği’nin teşekkülünde, öte yandan Hacı Bektaş-ı Velî kanalıyla da Bektaşîliğin oluşmasında ana rollerden birini oynamıştı.
Baba îlyas-ı Horasânî yönetiminde Anadolu Selçuklu Devleti yönetimine karşı 1240 yılında girişilen Babai Ayaklanmasında başta Kefersud’lu bir Kalenderî şeyhi olan ve Baba İlyas’ın baş halifesi sıfatıyla ayaklanmayı fiilen yöneten Baba İshak olmak üzere Kalenderîler’in önemli bir rol oynadıkları görülmektedir. İsyanından sonra dağıtılan Çat köyü zâviyesinin yerini, Moğol hâkimiyeti döneminde ortaya çıkan iki yeni zâviye aldı. Her ikisi de Baba İlyas’ın ileri gelen halifelerinden olmakla beraber îsyana katılmayan Hacı Bektaş-ı Velî ile Osman Gazi’nin sonradan kayın pederi olacak olan Vefaiye şeyhi Şeyh Edebali tarafından kurulan bu iki zâviyeden birincisi Sulucakarahöyük’te, İkincisi önce Lârende (Karaman), sonra Bilecik’te bulunuyordu. Hacı Bektaş-ı Velî Baba İlyas’a intisap etmeden önce aslında bir Haydari dervişi olduğu için, Sulucakaraöyükteki zâviyesinde bu yön ağırlıkta olmuş ve bir müddet sonra bu zâviye bir Haydarî zâviyesi niteliğine bürünmüştür. Nitekim bu zaviyede yetişen ve sonradan buradan ayrılarak Osmanlı topraklarına giden Abdal Musa bir Haydarî dervişi idi.
Selçuklu devrinde Kalenderî, Cavlakî ve Haydarî olarak isimlendirilen Kalenderî zümreleri Beylikler döneminde bunlara ilâveten Abdâlan-ı Rum yahut Rum Abdalları terimleriyle nitelendirildikleri görülür. Kalenderi dervişlerin Osman Gazi, Orhan Gazi ve I. Murad gibi ilk Osmanlı padişahlarının maiyetinde fetih hareketlerine katıldıkları, onların da dervişlerin hizmetlerine karşılık zâviye açmalarına müsaade ettiklerini, hattâ bununla da kalmayarak bu zâviyeleri zengin vakıflarla güçlendirdikleri bilinmektedir. Ancak Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde yönetim çevrelerinin Kalenderiler’e karşı tavrı, bir yandan bazı imtiyazlarla onları devlet yanında ve yararına kullanmak, bir yandan da mevcut toplum düzenini bozmalarına engel olmak şeklindedir.
Bu siyasetin Fatih Sultan Mehmed devrine kadar bu genel çizgiyi takip ettiğini söylemek mümkündür. Orhan Gazi döneminde Bursa'nın fethine katılan Haydari dervişlerinden Abdal Musa'nın, Yeniçeriliğin kuruluşuna adının karışması bir yana, hem kendi hem de müridi Kaygusuz Abdal'ın Hacı Bektaş-ı Veli kültünü yayarak ve işleyerek ileride Bektaşîliğin teşekkülüne zemin hazırlaması nedeniyle, Kalenderîlik tarihi içinde büyük bir yeri vardır. Aynı şekilde Orhan Gazi'nin, Bursa'nın fethine katılan Vefaiye tarikatına mensup Geyikli Baba ile olan ilişkileri de bunu destekler niteliktedir. Yine de ilk Osmanlı padişahlarının da bu şeyhleri büsbütün kendi hallerine bırakmadıkları da bilinmektedir.
Meselâ Orhan Gazi’nin zaman zaman Kalenderîler’i teftiş ettirdiğine, herhangi bir karışıklık veya Ehl-i Sünnet dışı inanç ve tavırları halk arasmda yayma gibi bir durum tespit olunduğunda derhal beylik arazisinin dışına çıkarıldıklarına dair bazı kayıtlara rastlanmaktadır. Hattâ Abdal Musa’nın Bursa’daki zaviyesini terkedip önce Denizli, oradan da Elmalı yakınlarına gidip yerleşmesi, muhtemelen böyle bir sınır dışı edilme olayı ile ilgili olabilir.
Orhan Gazi zamanında sebebiyet verdikleri bazı ufak tefek hâdiseler istisnâ edilirse 15. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Kalenderîler’in katıldıkları başka bir hareket bilinmemektedir. Ama 1416 yılında vukû bulan ünlü Şeyh Bedreddin isyanı, Babaîler isyanından sonra Kalenderî zümrelerin düzenleyip yönettikleri ikinci büyük ayaklanma hareketidir. Bu sefer Torlaklar baş roldedir. 1453 yılında İstanbul kuşatması başladığı zaman, diğer tarikat mensupları arasında Kalenderi zümreleride, tıpkı kuruluş devrindeki gibi, ülkenin dört bir yanından kuşatmaya katılmak üzere buraya geldiler.
Fetihten hemen sonra, şimdiki Şehzadebaşı semtindeki Akataleptos Manastırı’nın bizzat sultan tarafından zâviye olarak Kalenderilere tahsis edildi. Böylece, daha sonraki yıllarda sayılan artacak olan İstanbul Kalenderhâne'lerinin ilki kurulmuş oluyordu. Fatih devrinde Kalenderîler’e mümkün olabildiğince müsama gösterildiği bu sûretle onların yönetimle ilişkilerinin sertleşmeden sürdürülmesine çalışıldığı söylelenebilir.
Veziriazam Mahmud Paşa ile pek anlaşamayan Otman Baba ve dervişlerinin, sultanla giderek sıkı bir dostluk tesis ettikleri görülmektedir. Buna rağmen, bazı sancak beyleri, uygunsuz davrandıkları, tenâsüh ve hulul inancını savundukları, ibadet yapmadıkları şeklindeki ihbarlar üzerine sık sık gerek Otman Baba, gerekse dervişleri aleyhinde dâvalar açmaktan geri kalmamışlardır. Yine de I. Mehmed Çelebi zamanında Şeyh Bedreddin ve Torlak Kemal isyanları dolayısıyla uğratıldıkları baskı ve takibat istisna edilirse, Osmanlı yönetiminin hiç olmazsa II. Bayezid devri başlarına kadar Kalenderîler’e karşı genellikle ılımlı bir siyaset uygulamıştır. II. Bayezid devri ise bu ılımlı siyasetin tersine döndüğü bir dönemi belirler.
15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu’da yoğun bir faaliyet gösteren ve kısa zamanda Rumeli’ye sıçrayan Hurûfîlik cereyanı ile temasa geçen Kalenderî zümrelerin, zaten resmî ideolojiye, yani Osmanlı Sünnîliğine muhalif olmaları, hiç şüphe yokki, Şîî-Safevî propaganda için çok uygun bir zemin oluşturuyordu. Üstelik II. Bayezid’in sıkı takip siyaseti dolayısıyla artık merkezî yönetimin resmen kendi aleyhlerine döndüğünü anlamış bulunan Kalenderîler’in, kendilerine yeni bir siyasi dayanak aramaları kadar tabii bir şey olamazdı. Bu da onları Safevî yandaşlığına itmişti.
Bu sebeple, II. Bayezid’in Kalenderîler’i 1492’ de Anadolu’ya sürdürmesi, hiç de şaşırtıcı değildir. Zira böylece Safevî propagandası Anadolu’da kendiyle işbirliği yapmaya hazır, küçümsenmeyecek sayıda bir kitle bulmuş oluyor, ayrıca buradaki Kalenderî zâviyeleri de hazır propaganda üsleri haline geliyordu.
II. Bayezid’in 1492 yılın daki Arnavutluk seferi esnasında bir Kalenderî veya Haydari ya da Torlak tarafından gerçekleştirilmek istenen suikast girişimi sonrasında sultan olayı tahkik ettirmiş ve sonunda Otman Baba dervişleri suçlu bulunarak idam olunmuştur. Ancak bununla yetinmeyen sultan, muhtemelen etrafındakilerin de telkinleriyle Rumeli topraklarındaki bütün Kalenderî dervişlerinin bir ceza olarak Anadolu’ya sürülmelerini emretmiştir. Böylece Rumeli’de gerçek anlamda bir “ Kalenderî Avı” başlamış ve ele geçirilenler Anadolu’ya sürgün edilmiştir.
16. yüzyılda katıldıkları isyanlar
Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu topraklarında Safevî propagandası başladığı zaman, Şah İsmail’in halifeleri özellikle yan göçebe ve köylü reâyâ arasında faaliyet gösteriyorlardı. Bunlardan biri olan, Şahkulu Baba Tekeli lâkabıyla ünlü, Tekeli aşiretine mensup bir Türkmen babası, 1511 yılında oldukça geniş çaplı bir isyan çıkardı ve bu isyan kısa zamanda yayılma istidadı gösterdi. Şahkulu, Allah’ın gökten kendine semavî bir kılıç indirdiğini, bununla İlâhî iradeyi gerçekleştireceğini, Osmanlı sultanı Bayezid’in son günlerini yaşamakta olduğunu halifeleri vâsıtasıyla propaganda ediyordu. Her kim kendine karşı gelirse semavî kılıcıyla hayatına son verecekti. Onun bu sözleri hem Kızılbaş Türkmenler’i hem de geniş çapta Torlaklar’ı etkilemişti. Bu yüzden onun emrine girdiler ve ayaklanmaya katıldılar. Sonuçta Osmanlı kuvvetleri uzun mücadeleden sonra, kendilerinin de ağır kayıplar vermesi pahasına Şahkulu’nu yenerek İran’a kaçırmışlardı. Torlaklar yakalanmış ve II. Bayezid’in hışmından kurtulamıyarak cezalarını hayatlarıyla ödemişlerdi.
16. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı merkezî yönetiminin Kalenderîler’e karşı sertleşmesinin önemli bir sebebi ise, Anadolu’da bu sıralarda baş gösteren Şîî -Safevi propagandası olmuştur. 15. yüzyılda Anadolu’ da Kalenderi zümreler arasında belirgin Şîî tesirler olarak nitelendirebileceğimiz yaygın bir Ali kültürüne, Hüseyin ve Kerbela ile ilgili matem geleneklerine ve buna bağlı olarak da Hüseyin kültüne rastlanabilmektedir. Ancak 16. yüzyılın ilk üç çeyreği boyunca Safevî propagandası daha da yaygın ve belirgin bir şekilde Ali ve On İki İmam kültünü, Muharrem mâtemini, tevella ve teberra prensibini ve bilhassa Hak - Muhammed - Ali şeklinde, zahirde üçlü bir görünüm arzeden, ama gerçekte yalnız Ali’nin temel oluşturduğu, eski hulûl inançları içine çok râhat bir biçimde yerleşen ulûhiyet telâkkisini Kalenderîler’in doktrinine ekledi.
Yavuz Sultan Selim döneminde 1519'da Bozok mıntakasında yaşamakta olan bir Kalenderî şeyhi olan Bozoklu Celal Şah Velî lâkabıyla isyan ederek Bozok’tan kalkıp Tokat taraflarına gitmiş, burada bir mağarada uzunca bir müddet inzivâya çekildikten sonra, kendisini “ halife-i zaman ve mehdî-i devran” ilân ederek etrafına pek çok kişi toplamıştı. Muhtelif rivayetlere göre 20.000 civarında bir miktara bâliğ olan taraftarlarıyla faaliyete geçince, hareketi bastırmak için Rumeli Beylerbeği Ferhat Paşa görevlendirilmiş, Dulkadırlı Şehsuvaroğlu Ali Bey’den de yardımcı olması istenmişti. Ancak 1519 yılında çıkan bu isyanı Şehsuvaroğlu Ali Bey bastırmıştır. Osmanlı kaynaklan Bozoklu Celal’in bir Kalenderî şeyhi olduğunu ima ederler. Müneccimbaşı ise onun hakkında açıkça “ Kalender” demektedir.
Kanûnî Sultan Süleyman’ın ilk saltanat yıllarında, 1527’de vukûa gelen Şah Kalender isyanının ise, en az Şahkulu’nunki ka dar geniş çaplı ve önemli bir ayaklanma olduğunu söylemek gerekir. Kaynaklar, bu isyanı tertipleyen Şah Kalender (veya Kalender Çelebi)’nin, Balım Sultan’ın torunu olduğunun söylendiğini belirtirler. Kendisi o tarihlerde Hacı Bektaş Zâviyesi’nin şeyhi idi ve lâkabının da gösterdiği gibi bir Kalenderî olup etrafındaki müridleri Kalenderîler’den, yanı Işıklar’dan ve Abdallar’dan oluşuyordu. Şah Kalender önce üstüne gelen Osmanlı kuvvetlerini yenmeyi başardı. Fakat sonunda Veziriazam İbrahim Paşa tarafından yenilgiye uğratıldı; kendi de yakalanıp idam olundu. Osmanlı kaynakları, onunla birlikte savaş alanında kanının son damlasına kadar savaşmakta diretenlerin bizzat kendi müridleri yani Işıkar ve Abdallar olduğunu yazarlar. 15. yüzyılda tamamıyla Kalenderî hüviyetini taşıyan zaviyeler, kısmen 16. yüzyıl, kısmen de 17. yüzyıllarda Bektaşî zaviyelerine dönüştüler. Kalenderilik, daha sonraları Anadolu Aleviliği ve Bektaşîlik etrafında toplanmış ve zaman içerisinde değişmeler göstermiştir.
Konuyla ilgili bazı eserler
- Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sûfîlik: Kalenderîler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999
- Ahmet T. Karamustafa, Tanrının Kuraltanımaz Kulları: İslam Dünyasında Derviş Toplulukları (1200 - 1550), çev. , Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2007
- Abdülbaki Gölpınarlı, Türk Ansiklopedisi "Kalenderiyye" maddesi
- M. Fuad Köprülü, Anadolu'da İslamiyet
- M. Fuad Köprülü, İlk Mutasavvıflar
Kalender’îyye Tarikâtı'nın Şiîlik mezhepleri arasındaki konumu
Ayrıca bakınız
- Kalender
- Bayezid-ı Bistami
- Sufilik
- Yusuf Hemedani
- Horasan Melametîliği
- Hoca Ahmed Yesevî
- Yesevîlik
- Baba Haydar
- Hacı Bektaş-ı Veli
- Taptuk Emre
- Yunus Emre
- Hacı Bektaş-ı Veli 2 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- ^ a b Tahir Harimî Balcıoğlu: Türk tarihinde mezhep cereyanları – Yedinci ve Sekizinci Hicret asırlarında Anadolu’da Şiîlik, Sayfa 163, Ahmet Said Baskısı, 1940.
- ^ Diyânet İslâm Ansiklopedisi, Cilt 16, Sahife 426, TDV 1997. (Dinî konularda akıl yürütmeyi reddeden, nass'ların zâhirine bağlı kalmak suretiyle teşbih ve tescîme kadar varan telakkileri benimseyenlere verilen ad.)
- ^ Diyânet İslâm Ansiklopedisi, Cilt 16, Sahife 426, TDV 1997. (Dinî konularda akıl yürütmeyi reddeden, nassların zâhirine bağlı kalmak suretiyle teşbih ve tecsîme kadar varan telakkileri benimseyenlere verilen ad.)
- ^ Muhammed Ebû Zehra: Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (Câ’bir, i’tikad ve imân esasları konusunda Câ’fer-i Sâdık’tan ders almış ve onun i’tikadını benimsemiştir. Câ’bir bin Hayyân, Câf’er-i Sadık’ın îlmini topladığı beşyüz risâlesini bir araya getirerek tek bir kitâp halinde yayınlamıştır. Câ’bir bu risâlelerin, kendisinin Câf’er-i Sadık’tan edindiği feyz ve ilhâmlar sayesinde teşekkül ettiğini belirtmiştir.)
- ^ Muhammed Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (İmâm Câ’fer’in Allah’ın mevcûdiyetini bilme gayesi için Kozmoloji ilmiyle uğraştığını bildiren deliller vardır. Elde ettiği bilgileri Allah’ın vahdaniyetini ispat etmek amacıyla kullanmıştır. Bu konuda, İmâm Câ’fer-i Sadık, Kur'an’in evren ve tabiât hakkında bilgiler vererek insanları düşündürme methodunu uygulamıştır. Mufaddal bin Amra’ya yazdırdığı “Risalet-ût Tevhîd” adlı kitabında tabiât olaylarının insanın hizmetine sunulmuş olduğunu öne sürerek, hepsinin bir yaratıcının eseri olması gerekliliği hakkında yürüttüğü fikirlerini savunmuştur.)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Kalenderilik ya da Kalender iyye Qalandar iyyah Farsca قلندریه Urduca قلندریہ Hintce क लन दर य य Bengalce ক লন দর য য 10 yuzyilda Iran da Horasan Melametiligi nden kaynaklanan bir sufilik akimi olarak ortaya cikan 12 yuzyilin sonunda Cemaleddin i Savi adli Safevi Devletinden bir sufinin gayretiyle teskilatlanarak Orta Dogu da ve Orta Asya da genis taraftarlar toplayan bir tasavvuf akimidir Kalenderiler mala mulke ve sohrete onem vermeyen toplumdan onemli olcude kendilerini tecrid etmis kanaat anlayisina sahip bir topluluktu Kalenderilik yasadigi toplumun nizamina karsi cikararak dunyayi kaale almaya deger gormeyen ve bu dusunce tarzinin gunluk hayat ve davranislariyla da aciga vuran tasavvuf akimidir Kalenderilik soz konusu mistik temelini ve sosyal niteligini tarihi akis icinde Islam dunyasinin cesitli yerlerinde ve degisik zamanlarda yeni unsurlarla zenginlestirerek gelistirmis ve hep muhalif bir cevre olarak suregelmistir Kalenderi dervisleri 13 yuzyilda Mogol istilasindan kacarak kalabalik gruplar halinde Anadolu ya girdiler Kalenderiligin Anadolu da dogurdugu en buyuk ve en onemli sonuc Bektasilik gibi heterodoks halk tasavvufunun en populer tarikatinin dogusunu hazirlamasidir Kalenderilik daha sonralari Alevilik ve Bektasilik etrafinda toplanmis ve zaman icerisinde degismeler gostermistir 16 yuzyilda Kalenderiler in kalabalik sayida katildiklari uc buyuk isyan hareketi vardir Bunlardan ilki II Bayezid devrinde vuku bulan Sahkulu Isyani ikincisi Yavuz Sultan Selim zamaninda gerceklesen Bozuklu Celal ayaklanmasi ucuncusu ise Kanuni Sultan Suleyman devrindeki Sah Kalender hareketidir 15 yuzyilda tamamiyla Kalenderi huviyetini tasiyan zaviyeler kismen 16 yuzyil kismen de 17 yuzyillarda Bektasi zaviyelerine donustuler Kalenderilik Turkiye tarihinde hem dini tasavvufi acidan hem de sosyal ve kulturel hatta folklorik acilardan derin izler birakan Ahmed Yesevi den baslayarak Turk halk sufiliginin Bektasilik le son bulan butun bir tarihini etkileyen bir tasavvuf akimi ve mektebini olusturarak derin tesirler birakmistir Kalender iyye Tarikati nin dogusu ve doktrinleriKalenderilik doktrin olarak Hind Iran mistik kultur sahasi ile Melamiligin yayilma alani icinde ortaya cikmistir Ancak Cemalu d Din i Savi den once Kalenderiyye Tarikati adiyla teskilatli bir zumrenin oldugunu soylemek dogru degildir Cemalu d Din i Savi den en az iki yuzyil once yasamis ve us telik kendi hakkinda bizzat Kalender terimini kullanan Kalenderi ler in varligi sebebiyle onu ilk Kalender kabul etmek mumkun ola maz Ancak Cemalu d Din i Savi Kalenderiligi belli bir takim dokt rin esaslari ve erkan dahilinde toparlayarak bir teskilata kavusturan kisidir Bir baska deyisle Kalenderilik bir tasavvuf akimi olarak en az 10 yuzyildan beri mevcut bulundugu halde bir Kalenderiyye Tarikatindan soz etmek ancak Cemalu d Din i Savi den itibaren mumkun olabilir Cemalu d din i Savi bugun Kazvin le Tahran arasin da yer alan Save sehrinden olup dervislige genc yaslarinda heves ederek Sam a gidip ve Bayezid i Bistami nin muridi olan Seyh Osman i Rumi adli cok dindar ve buyuk bir sufiye murid oldu Bir gun Sam da Bilal i Habesi mezarliginda Siraz li bir genc olan Gerubed e rastlayarak ve onunla dostluk kurmaya baslayip onun gibi sac sakal bi yik ve kaslarini kazitti Cemalu d Din in bu halini duyan eski seyhi Osman i Rumi durumunu islah etmesi icin kendine haber yol lasa da hicbir faydasi olmadi Artik Cemalu d Din esrar kullanan cavlak adli kildan dokunmus bir yelek giyen hicbir ser i kaideye aldiris etmeyen kisaca ibaha yoluna girmis bir Cavlaki Kalender olmustu Uzunca bir muddet o mezarlikta ikamet eden Cemalu d Din i Savi nin yanina katilan muritleri bir muddet sonra onun halifeleri oldular On lar da tipki seyhleri gibi sac sakal biyik ve kaslarini kazitip cavlak giyerek Kalenderilige girdiler Ancak gerek Cemalu d Din in gerekse halife ve muridlerin kilik ve kiyafetleri Sam halki tara findan tepkiyle karsilandigindan Cemalu d Din Dimyat a gecti Burada bir zaviye yaptirarak 1071 tarihinde olunceye kadar burada hayatini surdurup pek cok murid edindi Bir muddet sonra halifeleri de her biri bir tarafa dagilarak mezheplerini yaydilar Halifelerinden Ebubekr i Niksari 1205 1206 yillarinda Anadolu Selcuklu Devleti baskenti Konya ya gidip ve oraya yerlesti Konya daki Kalenderan Tayifesi ne ait zaviye nin basinda bulunan bu Ebubekr i Niksari Mevlana Celaleddin i Rumi nin 1273 yilinda vefatinda henuz hayatta idi ve o sagken kendiyle yakin iliski icinde bulundugu anlasilmaktadir Nitekim Kalenderiler Mevlana nin vefatinda gulbanklar cekerek ve Hay huy ederek uzuntulerini gostermislerdi Kalenderiligin doktrin yapisi ana eksenini Hint Iran mistisizmi ile tasavvufun sentezi olusturmaktadir Bu sentez icinde Iran daki Hurufilik Melamilik gibi cesitli unsurlar yer almaktadir Hayat tarzlari ve dis gorunuslerinde gezgin Budist Zerdusti ve Manici rahipler gibiydiler Kalenderi dervislerinin dizelerinden Vahdet i Vucud inanisina yakinlik duyduklari anlasilmaktadir Kimi zaman ibaha hulul ve tenasuhe varan ifadeler de bu dizelerde goze carpabilmektedir Melamilik anlayisinda oldugu gibi Kalenderilik akiminda da mal mulk edinme cabalari reddedilmis topluma ekonomik acidan katki saglamak yerine gonullu yoksulluk tercih edilmistir Calismak ve ev bark edinmek gibi toplum yapisina uymayi gerektirecek uygulamalar yerilmis gezgin ve basibos sekilde yasamak temel prensip haline getirilmistir Hemen her devir ve her ulkede Kalenderi zumrelerinin ortak vasiflari olan uc bes kisilik gruplar halinde dolasip gezmek gunluk yiyeceklerini dilenerek saglamak acaip kiliklarda dolasmak gelmektedir Cinsel faaliyetler de kutsal olana baglilik acisindan bir engel olarak goruldugu icin evlenmemek tarikatin onemli bir prensibi olarak kabul edilmistir Kalenderilerin gorunusleri toplumun butunu tarafindan yadirganan tuhafliklar icermekteydi Bu tarz muhtemelen Melamilik te vurgulanan toplum tarafindan dislanma felsefesinin bir yansimasiydi Tuhaf gorunus ile toplumda tiksinti yaratmak ve bu sekilde toplumdan dislanmayi saglamak amaclanmisti Bu amaca uygun olarak ciplak veya yari ciplak dolasirlardi Ayrica bazilari kildan dokunmus ve cavlak adi verilen yun cuvallar giyerlerdi Bundan dolayi Kalenderilere cavlakiyye de denilirdi Kalenderiler sac sakal biyik ve kaslarin ustura ile kazindigi cahar darb denilen bir anlayisi benimsemislerdi Uzerlerinde dilenci canagi ve dervis degnegi yaninda balta deri torba buyuk tahta kasiklar ve asik kemikleri tasirlardi Butun bu ozelliklerinden dolayi Kalenderi dervislerine karsi toplumun her kesiminden ozellikle ulema tarafindan buyuk bir tepki gosterilmistir Ulema onlari seriatin disina cikmakla itham etmis bu ithamdan dolayi zindiklik ve mulhitlikle suclanmislardi Kalenderiligin Islam dunyasinin hemen her tarafina en fazla yayilan en uzun omurlu kollan 13 14 ve 15 yuzyillar boyunca Iran da ortaya cikmistir Bunlar arasinda 13 yuzyildan itibaren Anadolu ya nufuz eden ve 17 yuzyil sonlarina kadar Osmanli topraklarinda varligini koruyan Haydarilik Camilik ve Ni metullahi Tarikati sayilabilir Tarih kaynaklari Orta Asya daki bu Turk Kalenderiler in hic suphesiz Mogol istilasiyla birlikte 13 yuzyilin ilk ceyregi icinde bir yandan Cin Macin hudutlarina kadar butun Dogu Turkistan a diger yandan da Hindistan iclerine yayildiklarini gosteriyor Bilhassa Kuzey Hindistan da ilk Kalenderiler in Delhi Sultani Semsu d Din iletmis devrinde 1211 36 gorunduklerini cok iyi bilinmektedir Bunlar Mogollar in onunden kacarak buralara siginan gocmen kafileleri arasinda gelmislerdi Anadolu da yayilisi ve kollari Anadolu da populer Kalen derilik denildigi zaman en belirgin cevreler olarak Vefailik ve Haydarlik gelmektedir Vefailik Anadolu ya 13 yuzyil baslarinda Baba ilyas in seyhi olan ve ileride Bektasi geleneginde de onemli bir yer tutacak bulunan Dede Garkin isimli bir Turkmen seyhi tarafindan getiril di Dede Garkin in vefati ile yerine gecen Baba Ilyas tarafindan bugunku Amasya yakinla rinda bulunan eski adiyla Cat koyunde kurulan za viye ile temsil edildi Vefailik bu zaviye yoluyla kisa zamanda Turkmenler arasinda yayildi Vefailik heterodoks yapisi itibariyla ozel likle gocebe Turkmenler arasinda cok taraftar toplamisti ve yalniz 13 yuzyilda degil 14 yuzyilda da bir yandan Seyh Edebali araciligiyla Osmanli Beyligi nin tesekkulunde ote yandan Haci Bektas i Veli kanaliyla da Bektasiligin olusmasinda ana rollerden birini oynamisti Baba ilyas i Horasani yonetiminde Anadolu Selcuklu Devleti yonetimine karsi 1240 yilinda girisilen Babai Ayaklanmasinda basta Kefersud lu bir Kalenderi seyhi olan ve Baba Ilyas in bas halifesi sifatiyla ayaklanmayi fiilen yoneten Baba Ishak olmak uzere Kalenderiler in onemli bir rol oynadiklari gorulmektedir Isyanindan sonra dagitilan Cat koyu zaviyesinin yerini Mogol ha kimiyeti doneminde ortaya cikan iki yeni zaviye aldi Her ikisi de Baba Ilyas in ileri gelen halifelerinden olmakla beraber isyana ka tilmayan Haci Bektas i Veli ile Osman Gazi nin sonradan kayin pederi olacak olan Vefaiye seyhi Seyh Edebali tarafindan kurulan bu iki zaviyeden birincisi Sulucakarahoyuk te Ikincisi once Larende Ka raman sonra Bilecik te bulunuyordu Haci Bektas i Veli Baba Ilyas a intisap etmeden once aslinda bir Haydari dervisi oldugu icin Sulucakaraoyukteki zaviyesinde bu yon agirlikta olmus ve bir muddet sonra bu zaviye bir Haydari zavi yesi niteligine burunmustur Nitekim bu zaviyede yetisen ve sonradan buradan ayrilarak Osmanli topraklarina giden Abdal Musa bir Haydari dervisi idi Selcuklu devrinde Kalenderi Cavlaki ve Haydari olarak isimlendirilen Kalenderi zumreleri Beylikler doneminde bunlara ilaveten Abdalan i Rum yahut Rum Abdallari terimleriyle nitelendirildikleri gorulur Kalenderi dervislerin Osman Gazi Orhan Gazi ve I Murad gibi ilk Osmanli padisahlarinin maiyetinde fetih hareketlerine katildiklari onlarin da dervislerin hizmetlerine karsilik zaviye acmalarina musaade ettiklerini hatta bununla da kalmayarak bu zaviyeleri zengin vakiflarla guclendirdikleri bilinmektedir Ancak Osmanli Devleti nin kurulus doneminde yonetim cevrelerinin Kalenderiler e karsi tavri bir yandan bazi imtiyaz larla onlari devlet yaninda ve yararina kullanmak bir yandan da mevcut toplum duzenini bozmalarina engel olmak seklindedir Bu siyasetin Fatih Sultan Mehmed devrine kadar bu genel cizgiyi takip ettigini soylemek mumkundur Orhan Gazi doneminde Bursa nin fethine katilan Haydari dervislerinden Abdal Musa nin Yeniceriligin kurulusuna adinin karismasi bir yana hem kendi hem de muridi Kaygusuz Abdal in Haci Bektas i Veli kultunu yayarak ve isleyerek ileride Bektasiligin tesekkulune zemin hazirlamasi nedeniyle Kalenderilik tarihi icinde buyuk bir yeri vardir Ayni sekilde Orhan Gazi nin Bursa nin fethine katilan Vefaiye tarikatina mensup Geyikli Baba ile olan iliskileri de bunu destekler niteliktedir Yine de ilk Osmanli padisahlarinin da bu seyhleri bus butun kendi hallerine birakmadiklari da bilinmektedir Mesela Or han Gazi nin zaman zaman Kalenderiler i teftis ettirdigine her hangi bir karisiklik veya Ehl i Sunnet disi inanc ve tavirlari halk arasmda yayma gibi bir durum tespit olundugunda derhal beylik arazisinin disina cikarildiklarina dair bazi kayitlara rastlanmaktadir Hatta Abdal Musa nin Bursa daki zaviyesi ni terkedip once Denizli oradan da Elmali yakinlarina gidip yer lesmesi muhtemelen boyle bir sinir disi edilme olayi ile ilgili olabilir Orhan Gazi zamaninda sebebiyet verdikleri bazi ufak tefek hadiseler istisna edilirse 15 yuzyilin ilk ceyregine kadar Ka lenderiler in katildiklari baska bir hareket bilinmemektedir Ama 1416 yilinda vuku bulan unlu Seyh Bedreddin isyani Babailer isyanindan sonra Kalenderi zumrelerin duzenleyip yonettikleri ikinci buyuk ayaklanma hareketi dir Bu sefer Torlaklar bas roldedir 1453 yilinda Istanbul kusatmasi basladigi zaman diger tarikat mensuplari arasinda Kalenderi zumreleride tipki kurulus devrindeki gibi ulkenin dort bir yanindan kusatmaya katilmak uzere buraya geldiler Fetihten hemen sonra simdiki Sehzadebasi semtindeki Akataleptos Manastiri nin biz zat sultan tarafindan zaviye olarak Kalenderilere tahsis edildi Boylece daha sonraki yillarda sayilan artacak olan Istanbul Kalenderhane lerinin ilki kurulmus oluyordu Fatih devrinde Kalenderiler e mumkun olabildigince musama gosterildigi bu suretle onlarin yonetimle iliskilerinin sertlesmeden surdurulmesine cali sildigi soylelenebilir Veziriazam Mahmud Pasa ile pek anlasamayan Otman Baba ve dervislerinin sultanla giderek siki bir dostluk tesis ettikleri gorulmektedir Buna ragmen bazi sancak beyleri uygunsuz davrandiklari tenasuh ve hulul inancini savunduklari ibadet yapmadiklari sek lindeki ihbarlar uzerine sik sik gerek Otman Baba gerekse dervis leri aleyhinde davalar acmaktan geri kalmamislardir Yine de I Mehmed Celebi zamaninda Seyh Bedreddin ve Torlak Kemal isyanlari dolayisiyla ugratildiklari baski ve takibat istisna edilirse Osmanli yonetiminin hic olmazsa II Bayezid devri baslarina kadar Kalenderiler e karsi genellikle ilimli bir siyaset uygulamistir II Bayezid devri ise bu ilimli siyasetin tersine dondugu bir donemi belirler 15 yuzyilin ikinci yarisindan itibaren Anadolu da yogun bir faaliyet gosteren ve kisa zamanda Rumeli ye sicrayan Hurufilik cereyani ile temasa gecen Kalenderi zumrelerin zaten resmi ide olojiye yani Osmanli Sunniligine muhalif olmalari hic suphe yokki Sii Safevi propaganda icin cok uygun bir zemin olusturuyor du Ustelik II Bayezid in siki takip siyaseti dolayisiyla artik mer kezi yonetimin resmen kendi aleyhlerine dondugunu anlamis bulu nan Kalenderiler in kendilerine yeni bir siyasi dayanak arama lari kadar tabii bir sey olamazdi Bu da onlari Safevi yandasligina itmisti Bu sebeple II Bayezid in Kalenderiler i 1492 de Anadolu ya surdurmesi hic de sasirtici degildir Zira boylece Safevi propagandasi Anado lu da kendiyle isbirligi yapmaya hazir kucumsenmeyecek sayida bir kitle bulmus oluyor ayrica buradaki Kalenderi zaviyeleri de hazir propaganda usleri haline geliyordu II Bayezid in 1492 yilin daki Arnavutluk seferi esnasinda bir Kalenderi veya Hay dari ya da Torlak tarafindan gerceklestirilmek istenen suikast girisimi sonrasinda sultan olayi tahkik ettirmis ve sonunda Otman Baba dervisleri suclu bulunarak idam olunmustur Ancak bununla yetinmeyen sultan muhtemelen etrafindakilerin de telkinleriyle Rumeli topraklarindaki butun Kalen deri dervislerinin bir ceza olarak Anadolu ya surulmelerini emret mistir Boylece Rumeli de gercek anlamda bir Kalenderi Avi baslamis ve ele gecirilenler Anadolu ya surgun edilmistir 16 yuzyilda katildiklari isyanlar Osmanli Imparatorlugu nun Anadolu top raklarinda Safevi propagandasi basladigi zaman Sah Ismail in ha lifeleri ozellikle yan gocebe ve koylu reaya arasinda faaliyet gos teriyorlardi Bunlardan biri olan Sahkulu Baba Tekeli lakabiyla unlu Tekeli asiretine mensup bir Turkmen babasi 1511 yilinda oldukca genis capli bir isyan cikardi ve bu isyan kisa zamanda ya yilma istidadi gosterdi Sahkulu Allah in gokten kendine semavi bir kilic indirdigini bununla Ilahi iradeyi gerceklestirecegini Osmanli sultani Bayezid in son gunlerini yasamakta oldugunu hali feleri vasitasiyla propaganda ediyordu Her kim kendine karsi ge lirse semavi kiliciyla hayatina son verecekti Onun bu sozleri hem Kizilbas Turkmenler i hem de genis capta Torlaklar i etkilemisti Bu yuzden onun emrine girdiler ve ayaklanmaya katildilar Sonucta Osmanli kuvvetleri uzun mucadeleden sonra kendileri nin de agir kayiplar vermesi pahasina Sahkulu nu yenerek Iran a kacirmislardi Torlaklar yakalanmis ve II Bayezid in hismindan kurtulamiyarak cezalarini hayatlariyla odemislerdi 16 yuzyil baslarindan itibaren Osmanli merkezi yonetiminin Kalenderiler e karsi sertlesmesinin onemli bir sebebi ise Anadolu da bu siralarda bas gosteren Sii Safevi propagandasi olmustur 15 yuzyilda Anadolu da Kalenderi zumreler arasinda belirgin Sii tesirler olarak nitelendirebilecegimiz yaygin bir Ali kulturu ne Huseyin ve Kerbela ile ilgili matem geleneklerine ve buna bagli olarak da Huseyin kultune rastlanabilmektedir Ancak 16 yuzyilin ilk uc ceyregi boyunca Safevi propagandasi daha da yaygin ve belirgin bir sekilde Ali ve On Iki Imam kultunu Muharrem matemini tevella ve teberra prensibini ve bilhassa Hak Muhammed Ali seklinde zahirde uclu bir gorunum arzeden ama ger cekte yalniz Ali nin temel olusturdugu eski hulul inanclari icine cok rahat bir bicimde yerlesen uluhiyet telakkisini Kalenderiler in doktrinine ekledi Yavuz Sultan Selim doneminde 1519 da Bozok mintakasinda yasamakta olan bir Kalenderi seyhi olan Bozoklu Celal Sah Veli lakabiyla isyan ederek Bozok tan kalkip Tokat taraflarina gitmis burada bir magarada uzunca bir muddet inzivaya cekildikten sonra ken disini halife i zaman ve mehdi i devran ilan ederek etrafina pek cok kisi toplamisti Muhtelif rivayetlere gore 20 000 civarinda bir miktara balig olan taraftarlariyla faaliyete gecince hareketi bas tirmak icin Rumeli Beylerbegi Ferhat Pasa gorevlendirilmis Dulkadirli Sehsuvaroglu Ali Bey den de yardimci olmasi istenmisti Ancak 1519 yilinda cikan bu isyani Sehsuvaroglu Ali Bey bastirmistir Osmanli kaynaklan Bozoklu Celal in bir Kalenderi seyhi ol dugunu ima ederler Muneccimbasi ise onun hakkinda acikca Kalender demektedir Kanuni Sultan Suleyman in ilk saltanat yillarinda 1527 de vukua gelen Sah Kalender isyaninin ise en az Sahkulu nunki ka dar genis capli ve onemli bir ayaklanma oldugunu soylemek gere kir Kaynaklar bu isyani tertipleyen Sah Kalender veya Ka lender Celebi nin Balim Sultan in torunu oldugunun soylendi gini belirtirler Kendisi o tarihlerde Haci Bektas Zaviyesi nin sey hi idi ve lakabinin da gosterdigi gibi bir Kalenderi olup etrafindaki muridleri Kalenderiler den yani Isiklar dan ve Abdallar dan olusu yordu Sah Kalender once ustune gelen Osmanli kuvvetlerini yen meyi basardi Fakat sonunda Veziriazam Ibrahim Pasa tarafindan yenilgiye ugratildi kendi de yakalanip idam olundu Osmanli kaynaklari onunla birlikte savas alaninda kaninin son damlasina kadar savasmakta diretenlerin bizzat kendi muridleri yani Isikar ve Abdallar oldugunu yazarlar 15 yuzyilda tamamiyla Kalenderi huviyetini tasiyan zaviyeler kismen 16 yuzyil kismen de 17 yuzyillarda Bektasi zaviyelerine donustuler Kalenderilik daha sonralari Anadolu Aleviligi ve Bektasilik etrafinda toplanmis ve zaman icerisinde degismeler gostermistir Konuyla ilgili bazi eserlerAhmet Yasar Ocak Osmanli Imparatorlugunda Marjinal Sufilik Kalenderiler Turk Tarih Kurumu Yayinlari Ankara 1999 Ahmet T Karamustafa Tanrinin Kuraltanimaz Kullari Islam Dunyasinda Dervis Topluluklari 1200 1550 cev Yapi Kredi Yayinlari Istanbul 2007 Abdulbaki Golpinarli Turk Ansiklopedisi Kalenderiyye maddesi M Fuad Koprulu Anadolu da Islamiyet M Fuad Koprulu Ilk MutasavviflarKalender iyye Tarikati nin Siilik mezhepleri arasindaki konumu Hasim bin ʿAbd Menaf Hasimogullari ʿAbd el Muttalib bin Hasim Amine bint Vehb ʿAbd Allah bin ʿAbd el Muttalib Ebu Talib Ez Zubeyr Hamza Abbas binʿAbd el Muttalib Hatice bint Huveylid Muhammed ʿAbd Allah bin Abbas Fatima Ali Havlet bint Ca fer Ali bin ʿAbd Allah Selman i Farisi Hasan bin Ali Huseyin Seyyid es Suheda Muhammed bin Hanefiyye Abbasiler Muhammed el Imam bin Ali bin el Abbas Hasan bin Zeyyid Zeyyid bin Hasan Hasan el Mu tena Zeynelabidin Keysanilik Bu Muslim iyye Mazdekcilik Taberistan Alavileri Hasan bin Zeyd ʿAbd Allah el Kamil Muhammed el Bakir Zeyd bin Ali es Sehid Sinbad Neo Mazdekcilik Ibrahim bin ʿAbd Allah Muhammed bin ʿAbd Allah Muhammed bin Abdullah el Mehdi Idrisiler Zeyd iyye Imamet Zeydilik El Mukanna iyye Hurremiyye Babek Hurremi Yahya bin ʿAbd Allah Zu n Nun el Misri Ca bir bin Hayyan Caʿfer es Sadik Hasan bin Zeyd ul Alevi Kizilbas Gnostisizm Beyazid i Bestami ʿAbd Allah el Eftah bin Caʿfer i Sadik Ismail bin Ca fer es Sadik Musa el Kazim Cepniler Tahtacilar Fethilik Eftah iyye Vafi Ahmed ʿAbd Allah bin Muhammed bin Isma il el Vafi Muhammed bin Isma il es Sakir Yediciler Ali er Riza Taberistan Zeydi Alaviler Emirligi Melamilik Muhammed bin ʿAbd Allah el Eftah Taki Muhammed ʿAhmed bin ʿAbd Allah bin Muhammed et Taki Ismaililik Isma il iyye Yedicilik Muhammed el Cevad Tavvusilik Tavvus iyye Alticilik Batinilik Isma il iyye Ezoterizm Tasavvuf Razi ʿAbd Allah Huseyin bin ʿAhmed bin ʿAbd Allah ez Zeki Kufeli Hamdan Karmat Karmatiyye Yediciler Ali el Hadi Vakifilik Vakif iyye Mitraizm Sabiilik Mehdi Fatimi Ebu Saʿid Hasan bin Behram Cennabi Bahreyn Hasan el Askeri Muhammed bin Ali en Naki Muhammedilik Muhammed iyye Muhammed ed Derezi Fatimi Devleti Karmatilik Yediciler elʿBakl iyye Muhammed el Mehdi FazlʿAllah Esterabadi Hurufilik Muhammad bin Nusayr Durzilik Mustalilik Nizarilik On Iki Imam Hurufilik Nusayrilik Mecid iyye Hafiz iyye Tayyib iyye Turkistan Aleviligi Kabbalah Sunni Buhra DavudiʿBuhra 1094 Alamut Kalesi Sabbahiyye Muhammed Kebir Arizi Mahmud Pasikhani Caʿferi Buhra 1426 Patani Buhra 1538 SuleymaniʿBuhra 1591 Alavi Buhra 1625 Tacu l Arifin Ebu l Vefa Vefailik Vefa iyye Nuktavilik Hurufilik Hebtiahs Buhra 1754 Etbei MelekʿBuhra 1840 Ileri Davudi Buhra 1977 Tac ed Din Geylani Halvet iyye Zahid iyye Ebu l Beka Baba Ilyas Babailik Baba iyye Seyyid Nesimi Huruf iyye Yusuf Hemedani Melamet iyye Kalender iyye Uveys bin Amir i Kareni Uveys iyye Imamet Isnaaseriyye ogretisi Safi ud Din Ishak Safev iyye Baba Ishak Ishak iyye Dedebabalik Bektas iyye Ahmed Yesevi Yesevilik Melamet iyye Hallac i Mansur En el Hak Cuneyd El Bagdadi Sadr ed Din Musa Hoca Ala ed Din Ali Hamid ud Din i Veli Haci Bayram i Veli Ahmed er Rifai Kutb ud Din Haydar Kalenderilik Yesevilik Muhy ud Din i Arabi Sufi metafizigi Abdulkadir Geylani Kadir iyye Seyh Ibrahim Cuneyd Haydar Bayram iyye Celvet iyye Aziz Mahmud Hudayi Rifa iyye Haci Bektas i Veli Haydarilik Ekberilik Sadr ed Din Konevi Ekber iyye Yefa i Sah Ni metullah i Veli Sultan Ali MirzaSafevi Devleti I Ismail Sari Saltik Dede Saltuk iyye Galip Hasan Kuscuoglu Ahi Evran Ahilik Kizilbas Ni metullah iyye Isna aser iyye Barak iyyun Galibi Tarikati Taptuk Emre Abdal Musa Burhan ed Din Halil ullah Alevilik Kurt Aleviligi Yunus Emre Balim Sultan Nadir Sah Sultan Sahak Adiyy bin Musafir Kaygusuz Abdal Bektasilik Nurbaks iyye Caʿfer iyye Yaresaniler Ezidiler Ali iyye Harabat iyye Usuli Ahbari Pir Sultan Abdal Celal iyye Afsarlar Luviler Kabalizm Kul Himmet Kacar Hanedani Isik Aleviligi Seyhilik Babilik Velayet i Fakih ya Hukumet i Islami Ezeli Babiler Bahailik Iran Ayrica bakinizKalender Bayezid i Bistami Sufilik Yusuf Hemedani Horasan Melametiligi Hoca Ahmed Yesevi Yesevilik Baba Haydar Haci Bektas i Veli Taptuk Emre Yunus Emre Haci Bektas i Veli 2 Eylul 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakca a b Tahir Harimi Balcioglu Turk tarihinde mezhep cereyanlari Yedinci ve Sekizinci Hicret asirlarinda Anadolu da Siilik Sayfa 163 Ahmet Said Baskisi 1940 Diyanet Islam Ansiklopedisi Cilt 16 Sahife 426 TDV 1997 Dini konularda akil yurutmeyi reddeden nass larin zahirine bagli kalmak suretiyle tesbih ve tescime kadar varan telakkileri benimseyenlere verilen ad Diyanet Islam Ansiklopedisi Cilt 16 Sahife 426 TDV 1997 Dini konularda akil yurutmeyi reddeden nasslarin zahirine bagli kalmak suretiyle tesbih ve tecsime kadar varan telakkileri benimseyenlere verilen ad Muhammed Ebu Zehra Mezhepler Tarihi Sayfa 225 Dusun Yayincilik Istanbul 2011 Ca bir i tikad ve iman esaslari konusunda Ca fer i Sadik tan ders almis ve onun i tikadini benimsemistir Ca bir bin Hayyan Caf er i Sadik in ilmini topladigi besyuz risalesini bir araya getirerek tek bir kitap halinde yayinlamistir Ca bir bu risalelerin kendisinin Caf er i Sadik tan edindigi feyz ve ilhamlar sayesinde tesekkul ettigini belirtmistir Muhammed Ebu Zehra Mezhepler Tarihi Sayfa 225 Dusun Yayincilik Istanbul 2011 Imam Ca fer in Allah in mevcudiyetini bilme gayesi icin Kozmoloji ilmiyle ugrastigini bildiren deliller vardir Elde ettigi bilgileri Allah in vahdaniyetini ispat etmek amaciyla kullanmistir Bu konuda Imam Ca fer i Sadik Kur an in evren ve tabiat hakkinda bilgiler vererek insanlari dusundurme methodunu uygulamistir Mufaddal bin Amra ya yazdirdigi Risalet ut Tevhid adli kitabinda tabiat olaylarinin insanin hizmetine sunulmus oldugunu one surerek hepsinin bir yaraticinin eseri olmasi gerekliligi hakkinda yuruttugu fikirlerini savunmustur