Genetik ya da kalıtım bilimi,biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve genetik varyasyonu inceleyen bir dalıdır.Türkçeye Almancadan geçengenetik sözcüğü 1831 yılında Yunanca γενετικός - genetikos ("genitif") sözcüğünden türetildi. Bu sözcüğün kökeni ise γένεσις - genesis ("köken") sözcüğüne dayanmaktadır.
Canlıların özelliklerinin kalıtsal olduğunun bilinci ile tarih öncesi çağlardan beri bitki ve hayvanlar ıslah edilmiştir. Bununla birlikte, kalıtımsal aktarım mekanizmalarını anlamaya çalışan modern genetik bilimi ancak 19. yüzyılın ortalarında, Gregor Mendel’in çalışmasıyla başlamıştır. Mendel, kalıtımın fiziksel temelini bilemediyse de, bu özelliklerin ayrık (kesikli) bir tarzda aktarıldığını gözlemlemiştir; günümüzde bu kalıtım birimlerine "gen" adı verilmektedir.
Genler DNA'da belli bölgelere karşılık gelir. DNA dört tip nükleotitten oluşan bir zincir moleküldür. Bu zincir üzerinde nükleotitlerin dizisi, organizmaların kalıt aldığı genetik bilgidir (enformasyon). Doğada DNA, iki zincirli bir yapıya sahiptir. DNA'daki her "iplikçik"teki nükleotitler birbirini tamamlar, yani her iplikçik, kendine eş yeni bir iplikçik oluşturmak için bir kalıp olabilme özelliğine sahiptir. Bu, genetik bilginin kopyalanması ve kalıtımı için işleyen fiziksel mekanizmadır.
Nükleotitlerin DNA’daki dizilişi, hücre tarafından aminoasit zincirleri üretmek için kullanılır. Bunlardan protein oluşur. Bir proteindeki amino asitlerin sırası, gendeki nükleotitlerin sırasına karşılık gelir. Aradaki bu ilişkiye genetik kod denir. Amino asitlerin bir proteindeki dizilişi, proteinin nasıl bir üç boyutlu şekil alacağını belirler. Bu yapının şekli de proteinin fonksiyonundan sorumludur. Hücrelerin yaşamaları ve üremeleri için gerekli hemen hemen tüm fonksiyonları proteinler icra ederler. DNA dizisindeki bir değişim, bir proteinin amino asit dizisini ve dolayısıyla onun şekli ve fonksiyonunu değiştirir: Bu, hücrede ve onun bağlı bulunduğu canlıda önemli sonuçlara yol açabilir.
Genetik, organizmaların görünüşünün ve davranışının belirlenmesinde önemli bir rol oynuyorsa da, sonucun oluşmasında, organizmanın çevre ile etkileşimi ve genetik birlikte etki eder. Örneğin genler kişinin boyunun uzunluğunda bir rol oynuyorsa da, kişinin çocukluk çağındaki beslenmesinin ve sağlığının da büyük bir etkisi vardır.
Tarihçe
Genetik bilimi 1800'lü yılların ortalarında Gregor Mendel'in uygulamalı ve teorik çalışmalarıyla başladıysa da, kalıtım ile ilgili başka teoriler Mendel'den önce mevcuttu. Mendel'in zamanında popüler olan bir teori, karışmalı kalıtım kavramıydı: Bireylerin, ebeveyninin özelliklerinin homojen bir karışımını kalıt aldığı fikriydi bu. Mendel'in çalışmaları bunu yanlışladı, özelliklerin ayrık genlerin birleşimi olduğunu, sürekli özelliklerin bir karışımı olmadığını gösterdi. (Örneğin, kırmızı ve beyaz gözlü sinekler çiftleştiğinde yavruları ya kırmızı ya beyaz gözlü olur, ama pembe gözlü olmaz.) O devirde geçerli olan bir diğer teori, edinilmiş özelliklerin kalıtımı idi: kişilerin ebeveyninin kuvvetlendirdiği özellikleri taşıdığı inancıydı. Bu fikrin (genelde Jean-Baptiste Lamarck'a atfedilir) bugün yanlış olduğu bilinmektedir.
Kişilerin deneyimleri, yavrularına aktardıkları genleri değiştirmez. Diğer teoriler arasında Charles Darwin'in (Pangenezis) fikri (ki bu hem kalıtsal hem de edinilmiş özellikler öne sürer) ve Francis Galton'un Pangenezis'e getirdiği yeni bir yorum olarak, kalıtımın hem tanecikli hem de kalıtsal olduğu fikriydi.
İlk genetik deneyi, Mendel ve Klasik Genetik
Modern genetik biliminin kökü, Avusturyalı (Alman-Çek) bir Augustin’ci keşiş ve bir botanikçi olan Gregor Johann Mendel’in gözlemlerine dayanır.
Günümüzün bu popüler biliminin babası olarak kabul edilen Mendel, bitkilerde kalıtım özellikleri üzerine ayrıntılı çalışmalar yapmıştır. Mendel 1856 yılından itibaren çeşitli bezelye (Pisum sativum) varyetelerine ait tohumları toplamaya ve onları manastır bahçesinde yetiştirerek aralarındaki farkları incelemeye başladı. 10 yıl süren gözlem ve deneylerinin ardından, bu çalışmasının önemli bulgularını “Versuche Über Pflanzenhybriden” (“Bitki melezleri üzerinde denemeler”) adlı ünlü inceleme yazısıyla yayımladı ve bu yazıyı 1865’te Brunn Doğa Tarihi Derneğine sundu. Mendel, bezelye bitkilerindeki bazı özelliklerin kalıtımsal tekrarını izlemiş ve bunların matematiksel olarak tanımlanabileceğini göstermiştir. Mendel'in çalışması kalıtımın edinilmiş değil, tanecikli olduğunu ve pek çok özelliğin kalıtımının basit kural ve orantılar ile açıklanabileceğini öne sürmüştür.
O tarihlerde DNA, kromozom, mayoz bölünme gibi kavramların henüz ortaya konmamış olduğu ve bilinmediği göz önüne alınırsa, Mendel’in sadece fenotipik (gözlenebilen) karakter ayrılıklarına göre yapmış olduğu değerlendirmelerin son derece başarılı olduğu söylenebilir.
Mendel'in ölümünden sonra gelen 1890'lara kadar, onun çalışmasının önemi geniş çaplı olarak anlaşılamadı. O dönemde benzer problemler üzerinde çalışan başka bilimciler onun çalışmalarını tekrar keşfettiler. Ölümünden 16 yıl sonra Hollanda’da Hugo De Vries, Almanya’da Correns ve Avusturya’da E. Von Tschermak adlı üç biyolog, çeşitli bitki türlerinde, birbirlerinden habersiz yaptıkları araştırmalarda, Mendel yasalarının geçerliliğini gösterdiler ve tüm sonuçları "Mendel yasaları" adı altında toparladılar. Mendel'in çalışması aynı zamanda, kalıtım çalışmalarında istatistik yönteminin kullanımını önermekteydi.
"Genetik" terimi, 1905’te Mendel’in çalışmasının önemli savunucularından William Bateson tarafından Adam Sedgwick’e gönderilen bir mektupta ortaya atılmıştır. Bateson 1906’da Londra’da yapılan Üçüncü Uluslararası Bitki Melezleri Konferansı’nda yaptığı açış konuşmasında kalıtım çalışmasını tanımlarken “genetik” terimini kullanarak, bu terimin yaygınlaşmasını sağlamıştır. (bir sıfat olarak genetik, Yunanca genesis - γένεσις ("kaynak")'tan türemiştir, o da genno - γεννώ ("doğurmak")'tan; biyolojik anlamıyla bu sıfat, isim hâliyle 'genetik'ten daha önce, ilk defa 1860'ta kullanılmıştır))
Mendel’in çalışmasının yeniden keşfinin ve popüler hâle gelişinin ardından, DNA moleküler temelini gün ışığına çıkarmaya yönelik birçok deney yapılmıştır. Beyaz gözlü Drosophila (meyve sineği) üzerindeki gözlemlerinden yola çıkan Thomas Hunt Morgan 1910’da genlerin kromozomlarda yer aldığını ileri sürmüş ve 1911’de mutasyonların varlığını ortaya koymuştur. Morgan'ın öğrencisi Alfred Sturtevant ise genetik bağlantı fenomenini kullanmış ve 1913’te genlerin kromozom boyunca birbirini izleyen dizilişi ve düzenini gösteren, ilk “genetik harita”yı yayımlamıştır.
Moleküler genetik
Önceleri, kromozomların genleri içerdiği ve protein ile DNA’dan oluştuğu bilinmekteyse de, kalıtımdan hangisinin sorumlu olduğu bilinmiyordu. 1928’de Frederick Griffith, yayımladığı makalesinde, keşfettiği transformasyon fenomenini açıkladı. Bundan 16 yıl sonra da, 1944'te, Oswald Theodore Avery, Colin McLeod ve Maclyn McCarty bu transformasyondan sorumlu molekülün DNA olduğunu gösterdiler. 1952'deki Hershey-Chase deneyi de, DNA'nın (proteinden farklı olarak) virüslerin genetik malzemesi olduğunu, diğer molekülün kalıtımdan sorumlu olamayacağını kanıtladı.
James D. Watson ve Francis Crick 1953'te DNA'nın yapısını çözdüler ve Rosalind Franklin'in çalışması olan X ışını kırınım çalışması sonuçlarını kullanarak DNA molekülünün sarmal bir yapısı olduğunu gösterdiler. Onların ikili sarmal modeli, nükleotit dizisinin diğer iplikçikte tamamlayıcı eşleri olduğunu gösterdi. Bu yapı, nükleotitlerin sıralanmalarıyla genetik bilginin saklanabileceğini göstermekle kalmadı, aynı zamanda ikileşme için fiziksel mekanizmasını gösterdi: iki iplikçik birbirinden ayrışınca, her iplikçik kendine eş olacak yeni bir iplikçiğin oluşumu için kendi dizisini bir kalıp olarak kullanabilirdi.
Bu yapı, kalıtım sürecini açıklamaktaysa da; DNA’nın hücre davranışlarını nasıl etkilediği henüz bilinmiyordu. Sonraki yıllarda, bazı bilim insanları, DNA'nın, ribozomlardaki protein üretim süreçlerini kontrol mekanizmasını anlamaya çalıştılar ve DNA'nın genetik kodunun mesajcı RNA (mRNA) ile okunduğunu ve çözüldüğünü buldular. RNA, DNA'ya benzer, nükleotitlerden oluşmuş bir moleküldür; mRNA'nın nükleotit dizisi proteinlerdeki amino asit dizisini oluşturmak için kullanılır. Nükleotit dizisinin amino asit dizisine çevirisi genetik kod aracılığıyla gerçekleşir.
Kalıtım konusunda yapılan bu moleküler düzeydeki buluşlar, DNA'nın moleküler yapısının anlaşılmasını ve biyolojideki yeni bilgilere uygulanan bir araştırma patlamasını sağlamıştı. 1977’de Frederick Sanger'in zincir sonlandırmalı DNA dizileme yöntemi önemli bir gelişme olmuştur; bu teknoloji bilimcilerin DNA moleküllerini okumasını sağlamıştır. 1983'te Kary Mullis tarafından geliştirilen polimeraz zincir tepkimesi ise, DNA izolasyonunu ve DNA parçalarının istenen bölgelerinin kolayca çoğaltılmasını sağladı. Bu ve diğer teknikler ve bir yandan İnsan Genom Projesi’nin ekip çalışması, diğer yandan Celera Genomics’in özel çalışması sonucunda, 2003’te insan genomu dizileri tümüyle gün ışığına çıkarılmıştır.
Kalıtım özellikleri
Kesikli kalıtım ve Mendel yasaları
En temel düzeyde, organizmalardaki kalıtım, günümüzde genler adını verdiğimiz ayrık özellikler aracılığıyla meydana gelir. (Bir özelliğin büyüklüğü iki, veya birkaç değer etrafında toplanmışsa bu özellik ayrıktır; eğer sürekli bir değerler dağılımı gösteriyorsa, süreklidir) Bu konuda gözlemde bulunan ilk kişi, bezelye bitkisi de kalıtımsal özelliklerinin ayrışımı üzerinde çalışmış Gregor Mendel olmuştur. Çiçek rengi üzerine yaptığı araştırmalarda, Mendel her bir çiçeğin ya mor ya beyaz olduğunu, ara bir renk olmadığını gözlemledi. Aynı genin farklı, birbirinden ayrık versiyonları alel olarak adlandırılır.
Mendel farklı bitki çeşitlerinin her birinden tohumlar toplayarak bahçesinde ekti. Bezelye bitkilerini düzenli “tozlaşma”lara tabi tutan Mendel, bunlarda 7 özelliğin değişmediğini keşfetti ve bezelyelerdeki bu 7 özelliğin (tanelerin biçimi, rengi, bitkilerin boyu vs.) dölden döle nasıl aktarıldığını gözlemledi. Her dölde elde ettiği bireyleri, birbirlerine ve ebeveynine benzeyip benzemediklerine göre ayrıma tâbi tuttu. Böylece özellikleri farklı 7 saf döl elde etti. Bunlarla yaptığı çaprazlamalarda bazı belirli özelliklerin değişmediğini saptadı. Bu özelliklerin her birine “saf özellik” adını verdi. İki eş "saf özellik" çaprazlandığında, sadece bu saf özellik ortaya çıkmaktaydı ki, Mendel yasalarının esasını teşkil eden de bu husustur.
Mendel, ayrıca, yaptığı çaprazlamalarda bazı özelliklerin baskın olduğunu gözlemledi. Örneğin, uzunluk karakteri, kısalık karakterine baskın olduğundan, melez bireyler uzun görünümdeydi. İki uzun melezin çaprazlanması sonucunda ise %25 oranında saf uzun, %25 saf kısa, %50 melez uzun çıkmaktaydı.
Mendel, bezelye bitkisinin çiçeklerinin rengi üzerindeki deneme çalışmasında, rengin ya mor ya da beyaz olduğunu ve asla bu iki rengin karışımı bir rengin oluşmadığını gözlemledi. Aynı genin bu farklı versiyonlarına alel adı verilir.
Bezelye bitkilerinde her organizma her genin iki aleline sahiptir. İnsan da dahil olmak üzere birçok organizmada bu kalıtım modeli geçerlidir. (Genetikte böyle bir organizmadaki genin iki alelinden birinin anneden, diğerinin babadan geçtiği kabul edilir.) Aynı alelin iki kopyasını içeren organizmalara homozigot, iki farklı alele sahip organizmalara ise heterozigot adı verilir.
Bir organizmadaki alellerden oluşan genetik yapısına genotip denir. Organizmanın sahip olduğu gözlemlenebilir özelliklere ise fenotip adı verilir.
Heterozigot organizmalarda genellikle, alellerden birinin nitelikleri diğerininkileri bastıracak şekilde organizmanın fenotipini belirler; alellerden nitelikleri organizmanın fenotipine hakim olanına (baskın çıkana) "baskın" (dominant), niteliklerinin fenotipe hakim olmadığı gözlemlenen öteki alele ise "çekinik" (resesif) adı verilir. Bununla birlikte, bazen bir alelin tam anlamıyla baskın olmadığı görülmüştür ki, bu duruma “eksik baskınlık” adı verilir. Bazen de her iki alelin niteliklerinin birden etkili olduğu gözlemlenir ki, bu duruma da “eşbaskınlık” (kodominans) adı verilir.
Bir çift organizma çiftleştiğinde, döl (yavru), rastgele bir biçimde, iki alelinden birini anneden, diğerini babadan miras (kalıt) alır. Ayrık kalıtım ve alellerin ayrışımı üzerine yapılmış bütün bu gözlemler, toplu olarak, Mendel’in birinci yasası veya Ayrışma Yasası adıyla bilinir.
Sembolik gösterim sistemi ve şemalar
Genetikçiler kalıtımı betimlemede şema ve semboller kullanırlar. Bir gen bir veya birkaç harfle temsil edilir. Bu temsilde büyük harf baskın aleli, küçük harf çekinik aleli temsil eder. Genellikle bir “+” sembolü bir gen için normal, mutant olmayan aleli temsil etmede kullanılır. Döllenmede ve Mendel’le ilgili üretme deneylerinde ebeveyn, "parent" sözcüğünün başharfi olan “P” ile, döl (yavru) F1 ile (“F” "filial" sözcüğünün başharfi, “1” de birinci nesil anlamında) temsil edilir. F1 neslindeki döller birbiriyle çiftleşince meydana gelen yeni nesildeki döller F2 olarak temsil edilir. Çaprazlamanın sonucunu öngörmede kullanılan yaygın şemalardan biri "Punnett karesi" olarak bilinir.
Genetikçiler insandaki genetik hastalıkları incelerken genellikle, özelliklerin kalıtımını temsil etmede soyağacı çizelgesi kullanırlar.
Genlerin etkileşimi
Organizmalar binlerce gen içerir ve cinsel çiftleşmeyle üreyen organizmalarda bu genlerin birlikte bulunmaları (tertiplenmeleri) genellikle birbirlerinden bağımsızdır. Yani, örneğin, sarı veya yeşil renkli bir bezelye alelinin kalıtımı (aktarımı), çiçeklerin beyaz veya mor oluşunu belirleyen alellerin kalıtımıyla ilişkisizdir. “Mendelin ikinci yasası” veya “Bağımsız Tertiplenme Yasası” olarak bilinen bu olguda, ebeveynin her ikisinden gelerek karışan farklı genlerin alellerinin, dölü oluştururken farklı pek çok kombinasyonla bir araya gelebileceği anlamına gelir. (Ancak "Genetik bağlantı" gösteren bazı genler bağımsız olarak bir araya gelmezler edilmezler, bu konu aşağıda daha ayrıntılı işlenecektir.)
Sıkça görüldüğü gibi, farklı genler aynı özelliği (fenotipi) oluşmasını sağlayacak tarzda birbirlerini etkileyebilirler. Avrupa kökenli Omphalodes verna bitkisinin genleri bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu bitkide, çiçeklerin renginin mavi ya da magenta olmasını sağlayan iki alelli bir gen vardır. Fakat bu bitkide bir de, çiçeklerin renkli olup olmayacağını, yani renkli veya beyaz olacağını denetleyen, iki alelli bir başka gen daha vardır. Bitki bu ikinci genin beyaz alelinin iki kopyasına sahip olduğu zaman, birinci gendeki mavi ile magenta rengi alellerden birinin bitkide etkili olmasına meydan verilmeksizin, çiçekler beyaz olur. Genler arasındaki bu etkileşime "epistasis" adı verilir, sıfat olarak da, birinci genin ikincisi üzerinde "episatik" olduğu söylenir.
Birçok özellik ayrık özellik (beyaz ya da mor çiçekler örneğinde olduğu gibi) olmak yerine sürekli özelliktir (insan boyu ve deri rengi gibi). Bu karmaşık özellikler birçok genin ürünüdür. Bu genlerin etkisi, organizmanın deneyimlerde bulunduğu çevrenin etkileriyle çeşitli derecelerde dengelenir. Bir organizmanın genlerinin böyle bir karmaşık özelliğe katkıda bulunma derecesine “kalıtsallık” adı verilir. Bir özelliğin kalıtsallık ölçüsü, çevrenin o özellik üzerindeki değişen etkilerine bağlı olarak görecelidir. Örneğin insanın boyu dediğimiz karma özelliğin kalıtsallığı A.B.D.’nde %89 olarak belirlenmişken, beslenme ve sağlık sorunlarının bulunduğu Nijerya gibi yoksul bir ülkede çevrenin etkisi daha büyük olduğundan, bu oran ancak %62 olarak belirlenmiştir.
Kalıtımın moleküler temeli
DNA ve kromozomlar
Genlerin moleküler temeli deoksiribonükleik asittir (DNA). DNA da 4 tipteki bir nükleotitler zincirinden oluşur: adenin (A), sitozin (C), guanin (G) ve timin (T). Genetik enformasyon (kalıtım bilgisi) nükleotitlerin dizilişinde bulunmakta olup, genler DNA zinciri boyunca uzanan diziler olarak mevcuttur. Bu kuralın dışında kalabilen tek istisna virüslerdir; virüsler bazen DNA yerine benzeri olan RNA molekülü kullanırlar; çünkü virüslerin genetik malzemesi RNA’dır.
DNA, normal olarak, ikili sarmal biçimde dolanan iki iplikçikli bir moleküldür. DNA’nın iki iplikçiğinden birindeki her nükleotit, karşıt iplikteki nükleotit partneriyle bir çift oluşturur; yani A, T ile bir çift oluşturur, C de G ile. Dolayısıyla iki iplikçikten her biri, tüm gerekli enformasyona sahip bulunur, diğer iplikçikte de bu enformasyonun yedeği bulunur. DNA’nın bu yapısı, kalıtımın fiziksel temelidir. DNA ikileşmesinde, iplikçiklerin ayrışması ve her iplikçiğin yeni iplikçik eşinin bir kalıbı olarak kullanılmasıyla, genetik enformasyon kopyalanır.
Genler, kromozom denen DNA dizisi zincirleri boyunca doğrusal bir düzende sıralanmışlardır. Bakterilerde her hücrenin, basit bir dairesel kromozoma sahip olmasına karşılık, bitki ve hayvanların da dahil bulunduğu ökaryot organizmalar, çoklu doğrusal kromozomlar halinde düzenlenmiş DNA’lara sahiptirler. Bu DNA zincirleri son derece uzundur; örneğin en uzun insan kromozomu 247 milyon baz çiftini içerecek uzunluktadır.
Bir kromozomdaki DNA, onu düzenleyen, sıkıştıran ve ona erişimi kontrol eden yapısal proteinlerle beraber, kromatin denen bir yapı oluşturur. Ökaryotlarda kromatin genellikle nükleozomlardan oluşur, bunlar DNA üzerinde düzenli aralıklarla yer alan, DNA'nın etrafında sarılı olduğu, histon proteinlerinden oluşmuş yapılardır. Bir organizmadaki kalıtımsal malzemenin bütününe (yani, genelde, tüm kromozomlarındaki DNA dizilerinin tamamına) genom adı verilir.
Haploit organizmaların her kromozomdan yalnızca bir kopyaya sahip olmalarına karşın, hayvanların çoğu ve birçok bitkinin dahil olduğu diploitlerde, her kromozomdan iki kopya ve dolayısıyla her genden iki kopya bulunur. Bir genin iki aleli, kardeş kromozomlardalerde aynı “lokus”larda (konumlarda) yer alır; bu alellerin her biri bir ebeveynden (biri anneden, biri babadan) alınmıştır.
Bunun bir istisnası, organizmanın cinsiyetinin belirlenmesinde rol oynayan, cinsiyeti belirleyen eşey kromozomlarında söz konusudur. Bu kromozomlardan (örneğin insandaki 23. kromozom çiftinden), insanlarda ve memelilerde çok az gene sahip olan Y kromozomu erkeklik özelliklerinin gelişimini başlatmasına karşın, diğeri, X kromozomu, öteki kromozomlara benzemekte olup, cinsel belirlenmeyle ilgili olmayan birkaç gen içerir. Dişiler X kromozomundan iki kopyaya sahip olurlarken, erkekler bir X, bir de Y kromozomuna sahip olurlar. Dolayısıyla, cinsiyetle bağlantılı hastalıklar olarak ortaya çıkan alışılmadık kalıtım örnekleri de X kromozomunun kopyasındaki bu sayısal farklılıktan ileri gelir.
Üreme
Hücreler bölündüğünde, onların tüm genomu kopyalanır ve her yavru hücre onun bir kopyasını miras alır (kalıt alır). Mitoz adı verilen bu süreç, en sade üreme biçimi olup, “eşeysiz üreme”nin temelidir. Eşeysiz üreme, bazı çok hücreli organizmalarda da, anne veya babadan birinin genomunu miras alan bir yavru (döl) üremesini sağlayacak şekilde, oluşabilir. Genetik olarak, ebeveyninin tıpkısı olan döllere klon denir.
Ökaryotik organizmalarda ise genellikle “eşeyli üreme” olur. Eşeyli üremede ebeveynlerin her ikisinden gelen kalıtımsal materyalin karışımını içeren bir döl üretilir. Eşeyli üreme sürecinde, haploit ve diploit hücre tipleri arasında almaşık bir sıralama olur. Haploit hücreler birbirleriyle kaynaşarak genetik materyalleri birleştirir ve çift kromozomlu bir diploit hücre yaratırlar. Diploit organizmalar, DNA ikileşmesi olmadan bölünerek haploit hücreler meydana getirirler. Bu yolla meydana gelen yavru haploit hücreler her kromozom çiftinden birini ya da diğerini rastlantısal olarak kalıt (miras) almışlardır. Hayvan ve bitkilerin çoğu, yaşamlarının hemen tamamını diploit olarak geçirirler, haploit biçimleri sadece, tek hücreli gametlerden ibarettir.
Bakteriler eşeyli üremenin bu haploit/diploit yöntemini kullanmasalar da, yeni kalıtımsal enformasyonun edinilmesinde birçok yöntem kullanırlar. Örneğin, bazı bakteriler konjugasyon denilen yolla, dairesel bir DNA parçasını bir bakteriden diğerine aktarırlar. Bakteriler aynı zamanda, çevrelerinde bulunan DNA parçalarını alıp genomlarına dahil edebilirler ki, bu fenomen, transformasyon olarak bilinir. Bu süreçler sonucunda “yatay gen aktarımı” denen, birbiriyle ilişkisiz organizmalar arasında kalıtımsal enformasyon parçalarının nakli meydana gelir.
Kromozomal parça değişimi ve genetik bağlantı
Kromozomların diploit tabiatı, farklı kromozomlardaki genlere, eşeyli üreme sırasında, yeni gen kombinasyonları oluşturacak şekilde "bağımsız ayrışım" olanağı sağlar. Genlerin yeni gen kombinasyonları oluşturacak şekilde bu birleşmelerinde (rekombinasyonda), eğer kromozomların parça değiştirdiği krosover denilen süreç olmasaydı, aynı kromozomdaki genler teorik olarak asla birleşmezlerdi. Bu süreç sırasında kromozomlar, DNA parçalarını değiş tokuş yaparak, gen alellerinin değişmesini sağlarlar. Bu kromozomal parça değişimi süreci genellikle mayoz bölünme sırasında, yani gametin haploit ""ni yaratan bir dizi hücre bölünmesi sırasında meydana gelir. (Bu germ hücreler de daha sonra birleşerek yavru organizmayı meydana getirirler.)
Kromozomdaki belirli iki nokta arasında meydana gelebilecek rekombinasyon olasılığı bu iki nokta arasındaki uzaklığa bağlıdır. Yeterince uzak olan genler arasında hep rekombinasyon olacağından bu genlerin alleleri rastgele bir şekilde dağılırlar. Nispeten yakın genler durumunda, krosover olma olasılığının düşük olması, bu genlerin genetik bağlantı göstermesi anlamına gelir; her iki genin alelleri birlikte kalıt olmaya eğilimlidir. Genlerin dizileri arasındaki bağlantı miktarı çizgisel bir bağlantı haritası oluşturur ki, bu harita genlerin kromozom boyunca düzenlenişine kabaca karşılık gelir.
Gen ifadesi
Genetik kod
Genler, fonksiyonel etkilerini, genellikle, hücredeki fonksiyonların çoğundan sorumlu, proteinlerin üretimiyle ifade ederler. Proteinler amino asit zincirleridir ve bir genin DNA dizisi (bir RNA aracılığıyla) bir proteinin kendine has dizisini üretmede kullanılır. Yazılım (transkripsiyon) denilen bu süreç, genin DNA dizisine kaşılık gelen bir diziye sahip bir RNA molekülü üretimiyle başlar. Ardından, bu mesajcı RNA molekülü translasyon denilen bir süreçle, RNA dizisindeki enformasyona karşılık gelen bir amino asit dizisi üretmede kullanılır. RNA dizisindeki her üç nükleotitlik grup bir kodon olarak adlandırılır, bu kodonların her biri proteinleri oluşturan 20 amino asitten birine karşılık gelir. RNA dizisi ile amino asitler arasındaki bu ilişkiye genetik kod adı verilir. Bu enformasyon akışı tek yönlü olur; yani enformasyon nükleotit dizilerinden proteinlerin amino asit dizisine aktarılır, proteinden DNA dizisine aktarılmaz. Bu olgu Francis Crick tarafından “moleküler biyolojinin merkezî dogması” olarak adlandırılmıştır.
Bir proteini amino asit dizisi, o proteinin üç boyutlu yapısını oluşturur ki, bu da proteinin fonsiyonuyla yakından ilişkilidir. Bunlardan bazıları, kollajen proteinince oluşturulmuş lifler gibi, basit yapılı moleküllerdir. Enzim denen proteinler başka proteinlere ve basit moleküllere bağlanabilirler, bağlandıkları moleküllerdeki kimyasal reaksiyonları kolaylaştırarak (proteinin kendi yapısını değiştirmeksizin) katalizör rolü oynarlar. Proteinin yapısı dinamiktir; örneğin hemoglobin proteini, memeli kanında oksijen moleküllerinin alınması, taşınması ve salınmasını kolaylaştırırken eğilip bükülerek farklı biçimler alır.
DNA’daki tek bir nükleotitin farkı bile, bir proteinin amino asit dizisinde bir değişikliğin olmasına neden olabilir. Proteinlerin yapıları kendi amino asit dizilerinin sonucu olduğu için de, böyle bir değişiklik o proteinin özelliklerini değiştirebilir; örneğin proteinin özelliklerini, o proteinin yapısında istikrarın bozulmasına veya o proteinin diğer protein ve moleküllerle etkileşiminde değişiklikler olmasına yol açacak şekilde, değiştirebilir. İnsanlardaki kalıtımsal hastalıklardan orak hücre anemisi adlı kan hastalığı bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu hastalık, hemoglobinin β-globin bölümünü belirleyen kodlama bölgesindeki tek bir baz farklılığından kaynaklanır; bu bir bazın farklı olması, hemoglobinin fiziksel özelliklerinin değişmesine yol açan bir amino asiti değişikliğine neden olur. Fiziksel özelliklerinin değişmesinin sonucunda ortaya çıkan hemoglobinin “orak hücre” versiyonları, birbirlerine yapışırlar, üst üste yığılarak lifler oluştururlar. Bu lifler proteini nakleden alyuvarların biçiminin bozulmasına yol açar. Orak biçimli hücreler kan damarları içinde rahat akamazlar, parçalanma veya damarı tıkama eğilimlidirler. Bu sorunlar sonunda kişide bu hastalıkla ilgili tıbbi rahatsızlıklara yol açar.
Bazı genler RNA’da kopyalanmakla birlikte proteine çevrilmezler ki, bunlara “kodlamayan RNA” molekülleri denir. Bu ürünler, bazı durumlarda, kritik hücre fonksiyonlar ile ilgili yapılarda rol alırlar (Ribozomal RNA, taşıyıcı RNA gibi). RNA aynı zamanda, diğer RNA molekülleriyle "hibridizasyon" etkileşimleri yoluyla düzenleyici etki rolüne sahip olabilir. (Örneğin mikroRNA)
Doğuştan gelenler - sonradan kazanılanlar
Genler, bir organizmanın işleyişiyle ilgili bütün enformasyonu içermekteyse de, çevre, nihai fenotipin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Genetik faktör ile çevre faktörü ikilemi, “doğuştan gelenler ile sonradan kazanılanlar” anlamında kullanılan, İngilizce “nature versus nurture” (kısaca, nature vs. nurture, doğa ve yetişme ikilemi) deyişiyle ifade edilir. Bir organizmanın fenotipi kalıtım ile çevrenin etkileşimine bağlıdır. “Isıya duyarlı mutasyonlar” olgusu bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Genellikle, bir protein dizisi içinde değişen bir amino asit, onun davranışını ve diğer moleküllerle etkileşimini değiştirmez; fakat yapının istikrarını bozar. Yüksek sıcaklıkta moleküller daha hızlı hareket ettikleri ve birbirleriyle çarpıştıkları için, böylesi bir amino asit değişimi, proteinde yapısının bozulmasıyla (denatürasyon) ve işleyişinin zayıflamasıyla kendini gösteren bozukluklara yol açar. Düşük sıcaklıklı ortamlarda ise proteinin yapısı istikrarlı kalır ve işleyişi normal halde devam eder. Bu mutasyon türü siyam kedisinin kürkünde renk bakımından gözle görülür halde kendini gösterir: Pigment üretiminden sorumlu bir enzimdeki mutasyon, derideki yüksek sıcaklıklı bölgelerde yapısal istikrarının bozulmasına ve işleyişinin zayıflamasına yol açmaktayken bacak, kulak, kuyruk gibi daha soğuk bölgelerde protein, işleyişini zayıflatmadan sürdürür; böylece kedi, uç bölgeleri koyu renkli bir kürke sahip olur.
Gen düzenlemesi
Bir organizmanın genomu binlerce gen içermekle birlikte, bu genlerin hepsinin de belirli bir anda aktif olmaları gerekmez. Bir gen, mRNA transkripsiyonu gerçekleştiğinde (ve proteine çevrildiğinde) “ifade olmuş” demektir. Genlerin ifadesini denetleyen birçok hücre yöntemi vardır. Mesela proteinler yalnızca hücre ihtiyaç duyduğunda üretilirler. Transkripsiyon faktörleri genin transkripsiyonunu ya teşvik etmek ya da engellemek suretiyle düzenleyen proteinlerdir. Örneğin, Escherichia coli bakterisinin genomunda triptofan amino asitinin sentezi için gerekli bir seri gen vardır; fakat triptofanın hücrede kullanıma hazır hale gelmesinden sonra, bu genlere artık ihtiyaç kalmaz. Triptofanın varlığı genlerin faaliyetini doğrudan etkiler; triptofan molekülleri “triptofan represörü”ne (bir transkripsiyon faktörü) bağlanırlar, bağlanınca represörlerin yapısını öyle değiştirir ki, represörler genlere bağlanır. Triptofan represörü genlerin transkripsiyonu ve ifadesini durdurur ve dolayısıyla, triptofan sentezi sürecinin “olumsuz geri beslemeli” (negative feedback) düzenlemesini sağlamış olur.
Gen ifadesindeki farklılıklar, özellikle çok hücreli organizmalarda belirgindir, bu tip canlılarda hücrelerin hepsi aynı genomu içermelerine karşın, farklı gen kümelerinin ifadesinden kaynaklanan çok farklı yapı ve davranışlara sahiptirler. Çok hücreli bir organizmadaki tüm hücreler, tek bir hücreden türerler. Bu tek hücrenin farklı hücre tiplerine farklılaştığı süreç sırasında, dış ve hücreler arası sinyallere tepki verir, aşamalı olarak farklı gen ifade şekilleri kurarak farklı davranış tipleri oluşturur. Çok hücreli organizmalarda yapıların gelişiminden tek bir gen sorumlu değildir; bu farklı davranış tipleri birçok hücre arasındaki karmaşık etkileşimlerden doğar.
Ökaryotlarda kromatinde yapısal özellikler genlerin transkripsiyonunu etkiler. Bu özellikler “epigenetik”tir (üst-kalıtsal); çünkü etkileri DNA dizisinin üzerinde yer alır ve bir hücre kuşağından diğerine aktarılan kalıta haizdir. Epigenetik özelliklerden olayı, aynı ortamda oluşan farklı hücre tipleri çok farklı özelliklere sahip olabilirler.
Genetik değişim
Mutasyonlar
DNA ikileşmesi süreci sırasında ikinci iplikçiğin polimerizasyonunda rastlantısal yanlışlıklar gerçekleşir. Mutasyon ya da değişinim adı verilen bu hatalar, özellikle bir genin protein kodlama dizisinde oluşmaları durumunda organizmanın fenotipi üzerinde güçlü bir etkide bulunabilirler. Fakat DNA polimeraz enziminin, hataları düzeltme yeteneği sayesinde bu hataların oranı son derece düşüktür; hata oranı, her 10-100 milyon bazda 1 hata olarak gözlemlenmiştir. DNA’daki değişim oranını arttıran süreçlerin mutajenik olduğu söylenir. Mutajenik kimyasallar genellikle baz eşleşmesine müdahale ederek, DNA ikileşmesinde hatalara yol açarlar. Morötesi ışınım ise, DNA yapısına zarar vermek suretiyle mutasyonlara neden olur. DNA’daki kimyasal zarar doğal yolla meydana gelmekteyse de, hücreler uyumsuzlukları ve bozulmaları tamir etmek üzere “DNA tamir” mekanizmalarını kullanırlar. Ancak, tamir bazen DNA’yı -dizisi bakımından- orijinal haline geri döndüremeyebilir.
Krosover ile kromozomal parça değişimi yapan ve genleri yeniden birleştiren (rekombine eden) organizmalarda mayoz bölünme esnasındaki hizalanma (iki kromozomdaki benzer dizilerin yan yana gelmesi) hataları da mutasyonlara neden olabilir. Bu hatalar, benzer dizilerin neden oldukları, partner kromozomların hatalı hizalanması sonucu olması özellikle muhtemeldir; bu da genomlardaki bazı bölgeleri mutasyona daha eğilimli kılar. Bu hatalar DNA dizisinde büyük yapısal değişiklikler yaratır; kromozomda geniş bölgelerde duplikasyonlar (ikilenmeler), inversiyonlar (evirmeler), delesyonlar (çıkarmalar) veya farklı kromozomlar arasında parçaların kazara aktarılması (translokasyon) söz konusu olabilir.
İnsan DNA sında yaklaşık 25.000 gen bulunur ve bu genlerde meydana gelen mutasyonlar sonucu 6.000 in üzerinde genetik hastalık tespit edilmiş ve tedavisi aranmaktadır. Mutasyonların, başta kanser olmak üzere, zeka geriliği, erken yaşlanma ve daha binlerce hastalığa yol açtığı bilinmektedir.
Doğal seçilim ve evrim
Mutasyonlar farklı genotipli organizmaların ortaya çıkmasına neden olur ve bu farklılıklar da farklı fenotiplerin oluşmasıyla sonuçlanır. Birçok mutasyonun organizmanın fenotipi, sağlığı ve (doğal seçilimle ilgili) üreme uyumu (İng. fitness) üzerinde az bir etkisi vardır. Etkisi olan mutasyonlar genelde zararlıdırlar ama bazen, organizmanın içinde bulunduğu çevre koşulları bağlamında yararlı denebilecek mutasyonlar da olur.
Popülasyon genetiği popülasyonlardaki bu genetik farklılıkların kaynaklarını, dağılımlarını ve bu dağılımların zamanla nasıl değiştiğini araştıran bir genetik altdalıdır. Bir alelin bir popülasyondaki sıklığı doğal seçilimle etkilenebilir; belirli bir aleli taşıyan bireylerin hayatta kalma ve üremesindeki yüksek oran, o alelin zamanla o popülasyonda daha sık olmasına neden olabilir. Aynı zamanda, “genetik sürüklenme” denilen, şans faktörünün etkisiyle, yani olayların tesadüfi akışıyla da, allel sıklığında değişimler olabilir. Genetik sürüklenme bir popülasyonun gen havuzunda, doğal seçilimden farklı olarak, uygun genlerin seçilmesi gibi bir yönlendirmeyle değil de, tamamen rastlantı eseri sayılan, kuşaktan kuşağa ortaya çıkan değişiklikler şeklinde tanımlanır.
Organizmaların genomları, birçok kuşak boyunca, evrim denilen olgu ile sonuçlanmak üzere, değişebilirler. Mutasyonlar ve mutasyonların yararlı olanları için olan seçilim sonucunda, bir canlı türün çevresine daha uyumlu biçimlere dönüşerek evrimine neden olabilir. Bu sürece adaptasyon denir. Yeni türler, türleşme denilen süreçle oluşur. Türleşme genellikle, farklı popülasyonların coğrafi olarak ayrı düşmelerinin neden olduğu genetik farklılaşmadan ortaya çıkar.
Evrim esnasında DNA dizileri birbirinden uzaklaştığı ve değiştiği için, diziler arasındaki bu farklılıklar, aralarındaki evrimsel uzaklığı hesaplamada bir “moleküler saat” gibi kullanılabilir. Genetik kıyaslamalar genellikle, türler arasındaki evrimsel akrabalığı nitelemede en doğru yöntem olarak kabul edilir, bu yöntem, fenotipik kıyaslamalarla edinilmiş bazı yanıltıcı değerlendirmeleri de düzeltir. Türler arasındaki evrimsel uzaklıklar “evrim ağacı” ya da “filogenetik ağaç” denilen şemalarla temsil edilir, bu şemalarla türlerin ortak bir atadan inişini ve zaman boyunca türlerin birbirinden uzaklaşmalarını gösterir. Ancak, bu ağaç şemaları türler arasındaki yatay gen transferi olaylarını gösteremez.
Araştırma ve teknoloji
Model organizmalar
Genetikçiler başlangıçta genetiği geniş bir organizma yelpazesi üzerinde çalışmışlarsa da, sonraları araştırmacılar organizmaların bir altkümesi üzerinde özelleşmeye başlamıştır. Belli bir organizma hakkında önemli miktarda araştırma yapılmış olması yeni araştırmacıların da aynı organizmayı daha derinlemesine icelemeye teşvik etmiştir. Böylece birkaç model organizma günümüzdeki genetik araştırmaların önemli bir kısmı için temel oluşturmuştur. Model organizmalar genetiğindeki başlıca araştırma konuları, gen düzenlemesi, morfogeneze ilişkin gelişim genleri ve kanserdir.
Model organizmalar kısmen kullanımlarının pratik olması nedeniyle seçilmiştir; kısa üretim süreleri, genetik manipülasyonun kolay olması bazı organizmaların genetik araştırmalarda popüler olmasına neden olmuştur. Yaygın olarak kullanılan model organizmalar arasında, bağırsak bakterisi Escherichia coli, turpgiller familyasından Arabidopsis thaliana bitkisi, bir maya türü olan Saccharomyces cerevisiae, iplik kurdu Caenorhabditis elegans, yaygın meyve sineği ve ev faresi Mus musculus sayılabilir.
Farklı araştırma alanları
Genetik bilimindeki gelişmelerin yanı sıra, araştırmaların gitgide farklı alanlarda özelleşmeye başlaması bu bilim dalının altdallarının oluşmasına neden olmuştur. Genetiğin altdallarından bazıları şunlardır:
- Evrimsel gelişim genetiği: Döllenmiş tekhücreli yumurta aşamasından başlayarak organizmanın oluşmasındaki tüm moleküler etkenleri ve dolayısıyla onları kodlayan genleri inceler. Yoğun olarak, özellikle iki taraflı simetri düzenlenmesiyle ve basit bir biyolojik sistemden (tekhücreliler, ışınsal simetri) karmaşık bir organizmaya (çokhücreli, genellikle metamerize ve özelleşmiş organlar halinde yapılaşmış organizmalar) geçişi sağlayan mekanizmalarla ilgilenir. Organizmanın oluşum mekanizmalarını incelemek için model organizma türleri (Drosophila, yuvarlak solucanlar, zebra balığı, tavuk vs.) kullanır. Fransızcada evrimsel gelişim genetiği adıyla bilinen bu dal, İngilizcede evrimsel gelişim biyolojisi olarak bilinir.
- Medikal genetik
- Genomik: İnsan genomunun (kromozomlarda yapılanmış üç milyar baz çiftinin, DNA bütününün) yapısını, bileşimini ve evrimini inceler ve DNA’da biyolojik bir anlamı olabilecek birimleri (genler, çevrilmeyen transkripsiyon birimleri, mikroRNA’lar, düzenleme üniteleri, transkripsiyon faktörleri olan promotörler, CNG alfa ve beta kanalları vs.) tanımlamaya çalışır.
- Kantitatif genetik : Genetik bileşenleri, niceliksel özelliklerin (boy, tüy rengi, büyüme hızı vs.) varyasyonunu (değişme, çeşitlenme) ve kalıtsallıklarını açıklayarak inceler.
- Evrim genetiği : Türlerin genomlarında doğal seçilimin izlerini inceler ve türlerin değişen çevrelerde (ortamlarda) hayatta kalmasında ve adaptasyonunda baş rolü oynayan genleri tanımlamaya çalışır.
- Popülasyon genetiği: Popülasyonların ve türlerin çeşitliliğini etkileyen güçleri (ve etki ya da sonuçlarını) matematiksel ve istatistikî yöntemler geliştirerek inceler. Bir başka deyişle popülasyonlardaki fertlerin benzerlik ve farklılıklarının kaynaklarını araştıran bir genetik altdalıdır. Dört ana madde üzerinden yola çıkarak araştırmalar yapar: Bunlar doğal seçilim, gen havuzu, mutasyonlar ve gen devamlılığıdır.
- Moleküler genetik: Canlıların kalıtım materyali olan genlerin yapılarını ve işlevlerini moleküler düzeyde inceleyen bir genetik altdalıdır. Moleküler genetik, moleküler biyolojinin ve genetiğin yöntemlerini kullanarak çalışır.
- Ekolojik genetik: Genetik çalışmaları ekolojik alanda sürdüren bir genetik altdalıdır. Ekolojik genetik, canlıların oluşturduğu popülasyonları "popülasyon genetiği" ile yakından ilişkili olarak araştırır.
Medikal genetik araştırmaları
Medikal genetik, genetik çeşitliliğin, insan sağlığı ve hastalıklarıyla ilişkilerini araştırmaktadır. Bir hastalığa neden olabilecek bilinmeyen bir gen araştırıldığında, araştırmacılar, hastalıkla ilgili genomun konumunu saptamada genellikle “genetik bağlantı” ve genetik soyağacı çizelgesinden yararlanırlar. Popülasyon düzeyindeki araştırmalarda, araştırmacılar genomdaki, hastalıklarla ilgili genlerin konumlarını saptamada “Mendelci rastgeleleştirme” yönteminden yararlanmaktadır; bu teknik bilhassa, yalnızca tek bir genle kesin olarak belirlenemeyen, birkaç gene ilişkin (çok genli) özelliklerde yararlı olmaktadır. Hastalık geni olabilecek herhangi bir gen aday olarak saptanınca, artık sonraki araştırmalar genellikle, bu genin bir model organizmadaki dengi olan gen (ortolog gen) üzerinde yapılır. Genotipleme teknikleri, kalıtımsal hastalık çalışmalarının yanı sıra, genotipin ilaca cevabı nasıl etkilediğini araştıran farmakogenetik alanının gelişmesini de sağlamıştır.
Kanser kuşaktan kuşağa kalıtım yoluyla geçen bir hastalık olmasa da, günümüzde genetik bir hastalık olarak ele alınmaktadır. Kanserin vücuttaki gelişim süreci çeşitli olayların bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Bazen vücuttaki hücreler bölünürken mutasyonlar olur. Bu hücrelerdeki mutasyonlar bir çocuğa aktarılmasa da, hücrelerin davranışını etkileyebilmekte ve kimi zaman onların büyümelerine ve daha hızlı bölünmelerine neden olmaktadırlar. Hücrelerin bu anormal ve uygunsuz bölünmelerini engelleyen mekanizmalar vardır; uygunsuz bölünmekte olan hücrelerin ölmesi için sinyaller yolanır. Ama bazen başka mutasyonlar çoğalan hücrelerin bu sinyallere uymamasına neden olabilir. Vücutta, bir çeşit dahili bir doğal seçilim süreci meydana gelir; hücrenin bölünmeye devamını sağlayan mutasyonlara hücrelerde birikir, sonunda bir kanser tümörü meydana gelir. Tümör büyüyüp gelişerek vücudun çeşitli dokularını istila eder.
. E. coli rekombinant DNA teknolojisinde sıkça kullanılır.
Araştırma teknikleri
Günümüzde DNA, laboratuvarda birçok bakımdan istenildiği gibi değiştirilebilmektedir. Laboratuvar çalışmalarında kullanılan restriksiyon enzimleri DNA’yı belli dizilerde keserek arzu edilen parçaları üretmek için kullanılır.Ligasyon enzimleri ise, elde edilen bu parçaları yeniden birleştirme, yani birbirine bağlama olanağı sağlamaktadır ve böylece, araştırmacılar, farklı kaynaklardan (biyolojik türlerden) alınan DNA parçalarını birleştirerek “rekombinant DNA” yaratabilmektedirler. Genellikle “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la (İngilizce kısaltmasıyla GMO) ilgili çalışmalarda yararlanılan rekombinant DNA bilhassa, plazmidler (üzerlerinde birkaç gen bulunan dairesel DNA parçaları) bağlamında kullanılmaktadır. Bakterilerin içine plazmidlerin sokulması ve bu bakterilerin “agar” tabaklarında (bakteri hücrelerinin klonlarını izole etmek için) büyütülmesiyle araştırmacılar, eklenen DNA parçalarını klonal olarak çoğaltabilmektedirler ki bu, moleküler klonlama olarak bilinen bir işlemdir. (Klonlama terimi, aynı zamanda çeşitli teknikler kullanarak klonal organizmalar yaratmak için de kullanılır.)
DNA aynı zamanda polimeraz zincir tepkimesi (PCR) denilen bir süreç kullanılarak da çoğaltılabilir. PCR, özel kısa DNA dizileri kullanılarak, DNA’nın hedef seçilen bir bölgesini izole edebilir ve onu aşırı derecede büyütebilir. DNA’nın son derece küçük parçalarını aşırı ölçüde çoğaltabildiğinden, PCR genellikle spesifik DNA dizilerinin varlığını saptamakta kullanılır.
DNA dizilemesi ve genomik
Genetik çalışmalarında geliştirilmiş en temel teknolojilerden biri olan DNA dizilemesi araştırmacılara DNA parçalarındaki nükleotit dizisini belirleme olanağı sağlamaktadır. 1977’de Frederick Sanger ve çalışma arkadaşlarınca geliştirilen bir DNA dizileme yöntemi (zincir sonlandırma dizilemesi) DNA parçalarını dizilemede artık rutin bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu teknoloji sayesinde araştırmacılar, birçok insan hastalığıyla ilgili moleküler dizileri inceleme olanağına kavuşmuşlardır.
DNA dizilemesi ucuzlaştıkça ve bilgisayarların da yardımıyla araştırmacılar, birçok organizmanın genomunu dizilemişlerdir. Bunu yapmak için dizilenmiş DNA parçaları, dizilerinin aynı olduğu bölgeleri çakıştırılarak, daha büyük bölgelerin dizileri belirlenir (genom inşası süreci) dizilemişlerdir. Bu teknolojiler, insan genomu için de kullanılmış, insan genomunun dizileme projesi 2003 yılında tamamlanmıştır. Yeni yüksek hacimli dizileme teknolojileri DNA dizileme maliyetini hızla düşürmektedir, çoğu araştırmacı bir insan genomunun dizilenme maliyetinin yakın gelecekte bin dolara inmesini beklemektedir.
DNA dizileme yöntemleriyle belirlemeler sonucunda edinilen, işe yarar dizilemelerin miktarının gitgide artması, organizmaların genom bütünlerindeki araştırmalarda hesaplama aletleri ve analiz örnekleri kullanan, genomik adlı araştırma alanını doğurmuştur. Genomik aynı zamanda, biyoenformatik bilimsel disiplininin bir altalanı olarak da kabul edilebilir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Özel:
- ^ a b "genetik." Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu. Erişim: 2 Ağustos 2012
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 1 (Genetics and the Organism): Introduction
- ^ Hartl D, Jones E (2005)
- ^ "genetic." 23 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Online Etimology Dictionary. Erişim: 2 Ağustos 2012.
- ^ Weiling F (1991). "Historical study: Johann Gregor Mendel 1822–1884". American Journal of Medical Genetics 40 (1): 1–25; discussion 26. PMID 1887835.
- ^ Mendel, GJ (1866). "Versuche über Pflanzen-Hybriden]". Verhandlungen des naturforschenden Vereins Brünn 4: 3–47. (in English in 1901, J. R. Hortic. Soc. 26: 1–32) English translation available online 11 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ . 17 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2008... 11 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2008... 24 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2008.."Physiology or Medicine 1933". 31 Aralık 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Aralık 2008.."The Mathematics of Inheritance". 19 Eylül 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Aralık 2008.
- ^ Genetics, n., Oxford English Dictionary, 3rd ed.
- ^ Bateson W. Letter from William Bateson to Alan Sedgwick in 1905 13 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. The John Innes Centre. Retrieved on 2008-03-15.
- ^ Bateson, W (1907). "The Progress of Genetic Research". Wilks, W (editor) Report of the Third 1906 International Conference on Genetics: Hybridization (the cross-breeding of genera or species), the cross-breeding of varieties, and general plant breeding, London: Royal Horticultural Society.
- ^ genetic, adj., Oxford English Dictionary, 3rd ed.
- ^ Moore JA (1983). "Thomas Hunt Morgan—The Geneticist 4 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". American Zoologist 23 (4): 855–865.
- ^ Sturtevant AH (1913). "The linear arrangement of six sex-linked factors in Drosophila, as shown by their mode of association". Journal of Experimental Biology 14: 43–59. pdf from Electronic Scholarly Publishing 3 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Avery OT, MacLeod CM, and McCarty M (1944). "Studies on the Chemical Nature of the Substance Inducing Transformation of Pneumococcal Types: Induction of Transformation by a Desoxyribonucleic Acid Fraction Isolated from Pneumococcus Type III". Journal of Experimental Medicine 79 (1): 137–158. 35th anniversary reprint available 20 Eylül 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Hershey AD, Chase M (1952). "Independent functions of viral protein and nucleic acid in growth of bacteriophage". The Journal of General Physiology 36: 39–56. doi:[1][]
- ^ Judson, Horace (1979). The Eighth Day of Creation: Makers of the Revolution in Biology. Cold Spring Harbor Laboratory Press, 51–169. .
- ^ Watson JD, Crick FHC (1953). "Molecular structure of Nucleic Acids: A Structure for Deoxyribose Nucleic Acid" (PDF). Nature 171 (4356): 737–738.
- ^ Watson JD, Crick FHC (1953). "Genetical Implications of the Structure of Deoxyribonucleic Acid 19 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ." (PDF). Nature 171 (4361): 964–967.
- ^ .Discoverer of the genetic code.. .
- ^ Sanger F, Nicklen S, and Coulson AR (1977). "DNA sequencing with chain-terminating inhibitors". Nature 74 (12): 5463–5467. doi:10.1073/pnas.74.12.5463. 2 Nisan 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Saiki RK, Scharf S, Faloona F, Mullis KB, Horn GT, Erlich HA, Arnheim N (1985). "Enzymatic Amplification of β-Globin Genomic Sequences and Restriction Site Analysis for Diagnosis of Sickle Cell Anemia". Science 230 (4732): 1350–1354. PMID 2999980. 6 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b Human Genome Project Information 15 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Human Genome Project. Retrieved on 2008-03-15.
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Introduction 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Mendel, GJ (1866). "Versuche über Pflanzen-Hybriden". Verhandlungen des naturforschenden Vereins Brünn 4: 3–47. (in English in 1901, J. R. Hortic. Soc. 26: 1–32) English translation available online 11 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Mendel's experiments 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Çaprazlama (cross-breed, cross-breeding, cross-fertilize) 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Ayrıca bkz. Monohibrit çaprazlama
- ^ a b c Griffiths et al. (2000), Chapter 3 (Chromosomal Basis of Heredity): Mendelian genetics in eukaryotic life cycles 19 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 4 (Gene Interaction): Interactions between the alleles of one gene 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Richard W. Cheney.Genetic Notation 3 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Retrieved on 2008-03-18.
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Human Genetics 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 4 (Gene Interaction): Gene interaction and modified dihybrid ratios 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Mayeux R (2005). "Mapping the new frontier: complex genetic disorders". The Journal of Clinical Investigation 115 (6): 1404–1407. doi:10.1172/JCI25421. PMID 15931374.
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 25 (Quantitative Genetics): Quantifying heritability 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Luke A, Guo X, Adeyemo AA, Wilks R, Forrester T, Lowe W Jr, Comuzzie AG, Martin LJ, Zhu X, Rotimi CN, Cooper RS (2001). "Heritability of obesity-related traits among Nigerians, Jamaicans and US black people". Int J Obes Relat Metab Disord 25 (7): 1034–1041. Abstract from NCBI 20 Eylül 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Pearson H (2006). "Genetics: what is a gene?". Nature 441 (7092): 398–401. PMID 16724031.
- ^ Prescott, L (1993). Microbiology. Wm. C. Brown Publishers. 0-697-01372-3.
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 8 (The Structure and Replication of DNA): Mechanism of DNA Replication 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Gregory SG et al. (2006). "The DNA sequence and biological annotation of human chromosome 1". Nature 441. doi: 10.1038/nature04727 7 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. free full text available 26 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Alberts et al. (2002), DNA and chromosomes: Chromosomal DNA and Its Packaging in the Chromatin Fiber
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Sex chromosomes and sex-linked inheritance 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 7 (Gene Transfer in Bacteria and Their Viruses): Bacterial conjugation 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 7 (Gene Transfer in Bacteria and Their Viruses): Bacterial transformation 23 Kasım 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 5 (Basic Eukaryotic Chromosome Mapping): Nature of crossing-over 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000), Chapter 5 (Basic Eukaryotic Chromosome Mapping): Linkage maps 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Berg JM, Tymoczko JL, Stryer L, Clarke ND (2002). Biochemistry, 5th edition, New York: W. H. Freeman and Company. I. 5. DNA, RNA, and the Flow of Genetic Information: Amino Acids Are Encoded by Groups of Three Bases Starting from a Fixed Point 11 Nisan 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Crick, F (1970): Central Dogma of Molecular Biology (PDF) 26 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Nature 227, 561–563. PMID 4913914 8 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Alberts et al. (2002), Proteins: The Shape and Structure of Proteins .Alberts et al. (2002), Proteins: Protein Function
- ^ How Does Sickle Cell Cause Disease? 23 Eylül 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Brigham and Women's Hospital: Information Center for Sickle Cell and Thalassemic Disorders (2002-04-11). Retrieved on 2007-07-23.
- ^ Imes DL, Geary LA, Grahn RA, Lyons LA (2006). "Albinism in the domestic cat (Felis catus) is associated with a tyrosinase (TYR) mutation[]" (Short Communication). Animal Genetics 37 (2): 175. doi:10.1111/j.1365-2052.2005.01409.x.[] Retrieved on 2006-05-29.
- ^ Brivanlou AH, Darnell JE Jr (2002). "Signal transduction and the control of gene expression". Science 295 (5556): 813–818.PMID 11823631. 4 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Alberts et al. (2002),Control of Gene Expression - The Tryptophan Repressor Is a Simple Switch That Turns Genes On and Off in Bacteria
- ^ Griffiths et al. (2000),Chapter 16 (Mechanisms of Gene Mutation): Spontaneous mutations 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Kunkel TA (2004). "DNA Replication Fidelity". Journal of Biological Chemistry 279 (17): 16895–16898. doi:10.1038/sj.emboj.7600158. 12 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000),Chapter 16 (Mechanisms of Gene Mutation): Induced mutations 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000),Chapter 17 (Chromosome Mutation I: Changes in Chromosome Structure): Introduction 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Nicholas Wright Gillham, Genes Chromosomes and Disease 2011, Sf.19
- ^ Griffiths et al. (2000),Chapter 24 (Population Genetics): Variation and its modulation 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000),Chapter 24 (Population Genetics): Selection 23 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Griffiths et al. (2000),Chapter 24 (Population Genetics): Random events
- ^ On the Origin of Species 13 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., 1st, John Murray, 1. . Related earlier ideas were acknowledged in Darwin, Charles (1861).On the Origin of Species 14 Aralık 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., 3rd, John Murray, xiii.
- ^ Gavrilets S (2003). "Perspective: models of speciation: what have we learned in 40 years?". Evolution 57 (10): 2197–2215. doi:10.1554/02-727 24 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..PMID 14628909. 4 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Wolf YI, Rogozin IB, Grishin NV, Koonin EV (2002). "Genome trees and the tree of life". Trends Genet. 18 (9): 472–479.PMID 12175808. 4 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ The Use of Model Organisms in Instruction 13 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. University of Wisconsin: Wisconsin Outreach Research Modules. Retrieved on 2008-03-15.
- ^ NCBI: Genes and Disease 18 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. NIH: National Center for Biotechnology Information. Retrieved on 2008-03-15.
- ^ Davey Smith, G; Ebrahim, S (2003)."‘Mendelian randomization’: can genetic epidemiology contribute to understanding environmental determinants of disease?" 11 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. International Journal of Epidemiology 32: 1–22.
- ^ Pharmacogenetics Fact Sheet 12 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. NIH: National Institute of General Medical Sciences. Retrieved on 2008-03-15.
- ^ Strachan T, Read AP (1999). Human Molecular Genetics 2, second edition, John Wiley & Sons Inc.. Chapter 18: Cancer Genetics 26 Eylül 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Lodish et al. (2000),Chapter 7: 7.1. DNA Cloning with Plasmid Vectors 27 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Lodish et al. (2000),Chapter 7: 7.7. Polymerase Chain Reaction: An Alternative to Cloning 27 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Brown TA (2002). Genomes 2, 2nd edition. ISBN . Section 2, Chapter 6: 6.1. The Methodology for DNA Sequencing 1 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Brown (2002),Section 2, Chapter 6: 6.2. Assembly of a Contiguous DNA Sequence 8 Şubat 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Genel:
- Alberts B, Johnson A, Lewis J, Raff M, Roberts K, and Walter P (2002). Molecular Biology of the Cell, 4th edition. .
- Griffiths AJF, Miller JH, Suzuki DT, Lewontin RC, and Gelbart WM (2000). An Introduction to Genetic Analysis. New York: W.H. Freeman and Company. .
- Hartl D, Jones E (2005). Genetics: Analysis of Genes and Genomes, 6th edition. Jones & Bartlett. .
- Lodish H, Berk A, Zipursky LS, Matsudaira P, Baltimore D, and Darnell J (2000). Molecular Cell Biology, 4th edition. .
- Salt, Alparslan. Geleceğin Felaketleri, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1997
- Asimov,I. İnsanlığın Geleceği, Cep Kitapları, İstanbul,1984
- Naisbitt,J. ve Aburden,P. Megatrends 2000,Form Yayınları,1990
- Cumhuriyet gazetesi, Bilim ve Teknik ilave dergileri, 1992-1995 yılları arasındaki sayılar.
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Genetik ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Genetics-225 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Genetics Education Center21 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Free database on the human genetics24 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Database of the genomes sequences, as well as the projects in progress12 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Discovered in 2007, the zones of instability of the genome in the mouse.20 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Biological weapons,genetics and social analysis
- Genetic engineering and biological weapons
- Genetic Bullets - Ethnically Specific Bioweapons13 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Biological warfare, bioterrorism, biodefence and the biological and toxin weapons convention8 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Ethnic Specific Weapons21 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- (Fransızca) Glossaire de la biotechnologie de la FAO25 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- (Fransızca)
- (Fransızca) Du gène à la compréhension de la molécule qu'elle code dans l'organisme. Une vidéo éducative en partenariat avec l'Institut Pasteur25 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- (Fransızca)
- (Fransızca) Génétique dans l'élevage chiens de race: consanguinité, retrempe, gènes codant la couleur de la robe, la longueur de la queue.7 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Genetik ya da kalitim bilimi biyolojinin organizmalardaki kalitim ve genetik varyasyonu inceleyen bir dalidir Turkceye Almancadan gecengenetik sozcugu 1831 yilinda Yunanca genetikos genetikos genitif sozcugunden turetildi Bu sozcugun kokeni ise genesis genesis koken sozcugune dayanmaktadir DNA molekulunden canli hucreye dogru Canlilarin ozelliklerinin kalitsal oldugunun bilinci ile tarih oncesi caglardan beri bitki ve hayvanlar islah edilmistir Bununla birlikte kalitimsal aktarim mekanizmalarini anlamaya calisan modern genetik bilimi ancak 19 yuzyilin ortalarinda Gregor Mendel in calismasiyla baslamistir Mendel kalitimin fiziksel temelini bilemediyse de bu ozelliklerin ayrik kesikli bir tarzda aktarildigini gozlemlemistir gunumuzde bu kalitim birimlerine gen adi verilmektedir Genler DNA da belli bolgelere karsilik gelir DNA dort tip nukleotitten olusan bir zincir molekuldur Bu zincir uzerinde nukleotitlerin dizisi organizmalarin kalit aldigi genetik bilgidir enformasyon Dogada DNA iki zincirli bir yapiya sahiptir DNA daki her iplikcik teki nukleotitler birbirini tamamlar yani her iplikcik kendine es yeni bir iplikcik olusturmak icin bir kalip olabilme ozelligine sahiptir Bu genetik bilginin kopyalanmasi ve kalitimi icin isleyen fiziksel mekanizmadir Nukleotitlerin DNA daki dizilisi hucre tarafindan aminoasit zincirleri uretmek icin kullanilir Bunlardan protein olusur Bir proteindeki amino asitlerin sirasi gendeki nukleotitlerin sirasina karsilik gelir Aradaki bu iliskiye genetik kod denir Amino asitlerin bir proteindeki dizilisi proteinin nasil bir uc boyutlu sekil alacagini belirler Bu yapinin sekli de proteinin fonksiyonundan sorumludur Hucrelerin yasamalari ve uremeleri icin gerekli hemen hemen tum fonksiyonlari proteinler icra ederler DNA dizisindeki bir degisim bir proteinin amino asit dizisini ve dolayisiyla onun sekli ve fonksiyonunu degistirir Bu hucrede ve onun bagli bulundugu canlida onemli sonuclara yol acabilir Genetik organizmalarin gorunusunun ve davranisinin belirlenmesinde onemli bir rol oynuyorsa da sonucun olusmasinda organizmanin cevre ile etkilesimi ve genetik birlikte etki eder Ornegin genler kisinin boyunun uzunlugunda bir rol oynuyorsa da kisinin cocukluk cagindaki beslenmesinin ve sagliginin da buyuk bir etkisi vardir Kalitimin temel molekulu olan DNA molekulunun uc boyutlu yapisi DNA nin ikili bir merdivenin basamaklari gibi baz ciftleriyle ortadan birbirine tutturulmus iki sarmal ipliginden her biri bir nukleotitler zinciridir TarihceGenetik bilimi 1800 lu yillarin ortalarinda Gregor Mendel in uygulamali ve teorik calismalariyla basladiysa da kalitim ile ilgili baska teoriler Mendel den once mevcuttu Mendel in zamaninda populer olan bir teori karismali kalitim kavramiydi Bireylerin ebeveyninin ozelliklerinin homojen bir karisimini kalit aldigi fikriydi bu Mendel in calismalari bunu yanlisladi ozelliklerin ayrik genlerin birlesimi oldugunu surekli ozelliklerin bir karisimi olmadigini gosterdi Ornegin kirmizi ve beyaz gozlu sinekler ciftlestiginde yavrulari ya kirmizi ya beyaz gozlu olur ama pembe gozlu olmaz O devirde gecerli olan bir diger teori edinilmis ozelliklerin kalitimi idi kisilerin ebeveyninin kuvvetlendirdigi ozellikleri tasidigi inanciydi Bu fikrin genelde Jean Baptiste Lamarck a atfedilir bugun yanlis oldugu bilinmektedir Kisilerin deneyimleri yavrularina aktardiklari genleri degistirmez Diger teoriler arasinda Charles Darwin in Pangenezis fikri ki bu hem kalitsal hem de edinilmis ozellikler one surer ve Francis Galton un Pangenezis e getirdigi yeni bir yorum olarak kalitimin hem tanecikli hem de kalitsal oldugu fikriydi Ilk genetik deneyi Mendel ve Klasik Genetik Gregor MendelBaskin ve cekinik gametlerle caprazlama ve Punnet karesi ile sonucun gosterimi Baskin kirmizi ve cekinik beyaz ozelliklerin kalitim sekilleri Ebeveynler 1 baskin veya cekinik ozellik icin homozigot olunca F1 neslinin tum uyeleri 2 heterozigottur ve ayni baskin fenotipe sahiptir F1 neslindeki bireylerin birbiriyle ciftlesmesi sonucu olusan F2 nesli uyeleri 3 ise baskin ve cekinik fenotipi 3 1 oraninda sergilerler Modern genetik biliminin koku Avusturyali Alman Cek bir Augustin ci kesis ve bir botanikci olan Gregor Johann Mendel in gozlemlerine dayanir Gunumuzun bu populer biliminin babasi olarak kabul edilen Mendel bitkilerde kalitim ozellikleri uzerine ayrintili calismalar yapmistir Mendel 1856 yilindan itibaren cesitli bezelye Pisum sativum varyetelerine ait tohumlari toplamaya ve onlari manastir bahcesinde yetistirerek aralarindaki farklari incelemeye basladi 10 yil suren gozlem ve deneylerinin ardindan bu calismasinin onemli bulgularini Versuche Uber Pflanzenhybriden Bitki melezleri uzerinde denemeler adli unlu inceleme yazisiyla yayimladi ve bu yaziyi 1865 te Brunn Doga Tarihi Dernegine sundu Mendel bezelye bitkilerindeki bazi ozelliklerin kalitimsal tekrarini izlemis ve bunlarin matematiksel olarak tanimlanabilecegini gostermistir Mendel in calismasi kalitimin edinilmis degil tanecikli oldugunu ve pek cok ozelligin kalitiminin basit kural ve orantilar ile aciklanabilecegini one surmustur O tarihlerde DNA kromozom mayoz bolunme gibi kavramlarin henuz ortaya konmamis oldugu ve bilinmedigi goz onune alinirsa Mendel in sadece fenotipik gozlenebilen karakter ayriliklarina gore yapmis oldugu degerlendirmelerin son derece basarili oldugu soylenebilir Mendel in olumunden sonra gelen 1890 lara kadar onun calismasinin onemi genis capli olarak anlasilamadi O donemde benzer problemler uzerinde calisan baska bilimciler onun calismalarini tekrar kesfettiler Olumunden 16 yil sonra Hollanda da Hugo De Vries Almanya da Correns ve Avusturya da E Von Tschermak adli uc biyolog cesitli bitki turlerinde birbirlerinden habersiz yaptiklari arastirmalarda Mendel yasalarinin gecerliligini gosterdiler ve tum sonuclari Mendel yasalari adi altinda toparladilar Mendel in calismasi ayni zamanda kalitim calismalarinda istatistik yonteminin kullanimini onermekteydi Genetik terimi 1905 te Mendel in calismasinin onemli savunucularindan William Bateson tarafindan Adam Sedgwick e gonderilen bir mektupta ortaya atilmistir Bateson 1906 da Londra da yapilan Ucuncu Uluslararasi Bitki Melezleri Konferansi nda yaptigi acis konusmasinda kalitim calismasini tanimlarken genetik terimini kullanarak bu terimin yayginlasmasini saglamistir bir sifat olarak genetik Yunanca genesis genesis kaynak tan turemistir o da genno gennw dogurmak tan biyolojik anlamiyla bu sifat isim haliyle genetik ten daha once ilk defa 1860 ta kullanilmistir Mendel in calismasinin yeniden kesfinin ve populer hale gelisinin ardindan DNA molekuler temelini gun isigina cikarmaya yonelik bircok deney yapilmistir Beyaz gozlu Drosophila meyve sinegi uzerindeki gozlemlerinden yola cikan Thomas Hunt Morgan 1910 da genlerin kromozomlarda yer aldigini ileri surmus ve 1911 de mutasyonlarin varligini ortaya koymustur Morgan in ogrencisi Alfred Sturtevant ise genetik baglanti fenomenini kullanmis ve 1913 te genlerin kromozom boyunca birbirini izleyen dizilisi ve duzenini gosteren ilk genetik harita yi yayimlamistir Molekuler genetik Onceleri kromozomlarin genleri icerdigi ve protein ile DNA dan olustugu bilinmekteyse de kalitimdan hangisinin sorumlu oldugu bilinmiyordu 1928 de Frederick Griffith yayimladigi makalesinde kesfettigi transformasyon fenomenini acikladi Bundan 16 yil sonra da 1944 te Oswald Theodore Avery Colin McLeod ve Maclyn McCarty bu transformasyondan sorumlu molekulun DNA oldugunu gosterdiler 1952 deki Hershey Chase deneyi de DNA nin proteinden farkli olarak viruslerin genetik malzemesi oldugunu diger molekulun kalitimdan sorumlu olamayacagini kanitladi James D Watson ve Francis Crick 1953 te DNA nin yapisini cozduler ve Rosalind Franklin in calismasi olan X isini kirinim calismasi sonuclarini kullanarak DNA molekulunun sarmal bir yapisi oldugunu gosterdiler Onlarin ikili sarmal modeli nukleotit dizisinin diger iplikcikte tamamlayici esleri oldugunu gosterdi Bu yapi nukleotitlerin siralanmalariyla genetik bilginin saklanabilecegini gostermekle kalmadi ayni zamanda ikilesme icin fiziksel mekanizmasini gosterdi iki iplikcik birbirinden ayrisinca her iplikcik kendine es olacak yeni bir iplikcigin olusumu icin kendi dizisini bir kalip olarak kullanabilirdi Bu yapi kalitim surecini aciklamaktaysa da DNA nin hucre davranislarini nasil etkiledigi henuz bilinmiyordu Sonraki yillarda bazi bilim insanlari DNA nin ribozomlardaki protein uretim sureclerini kontrol mekanizmasini anlamaya calistilar ve DNA nin genetik kodunun mesajci RNA mRNA ile okundugunu ve cozuldugunu buldular RNA DNA ya benzer nukleotitlerden olusmus bir molekuldur mRNA nin nukleotit dizisi proteinlerdeki amino asit dizisini olusturmak icin kullanilir Nukleotit dizisinin amino asit dizisine cevirisi genetik kod araciligiyla gerceklesir Kalitim konusunda yapilan bu molekuler duzeydeki buluslar DNA nin molekuler yapisinin anlasilmasini ve biyolojideki yeni bilgilere uygulanan bir arastirma patlamasini saglamisti 1977 de Frederick Sanger in zincir sonlandirmali DNA dizileme yontemi onemli bir gelisme olmustur bu teknoloji bilimcilerin DNA molekullerini okumasini saglamistir 1983 te Kary Mullis tarafindan gelistirilen polimeraz zincir tepkimesi ise DNA izolasyonunu ve DNA parcalarinin istenen bolgelerinin kolayca cogaltilmasini sagladi Bu ve diger teknikler ve bir yandan Insan Genom Projesi nin ekip calismasi diger yandan Celera Genomics in ozel calismasi sonucunda 2003 te insan genomu dizileri tumuyle gun isigina cikarilmistir Kalitim ozellikleriKesikli kalitim ve Mendel yasalari Mor B ve beyaz b cicek rengi genleri icin heterozigot olan iki bezelye bitkisinin caprazlanmasini gosteren bir bir Punnett karesi En temel duzeyde organizmalardaki kalitim gunumuzde genler adini verdigimiz ayrik ozellikler araciligiyla meydana gelir Bir ozelligin buyuklugu iki veya birkac deger etrafinda toplanmissa bu ozellik ayriktir eger surekli bir degerler dagilimi gosteriyorsa sureklidir Bu konuda gozlemde bulunan ilk kisi bezelye bitkisi de kalitimsal ozelliklerinin ayrisimi uzerinde calismis Gregor Mendel olmustur Cicek rengi uzerine yaptigi arastirmalarda Mendel her bir cicegin ya mor ya beyaz oldugunu ara bir renk olmadigini gozlemledi Ayni genin farkli birbirinden ayrik versiyonlari alel olarak adlandirilir Mendel farkli bitki cesitlerinin her birinden tohumlar toplayarak bahcesinde ekti Bezelye bitkilerini duzenli tozlasma lara tabi tutan Mendel bunlarda 7 ozelligin degismedigini kesfetti ve bezelyelerdeki bu 7 ozelligin tanelerin bicimi rengi bitkilerin boyu vs dolden dole nasil aktarildigini gozlemledi Her dolde elde ettigi bireyleri birbirlerine ve ebeveynine benzeyip benzemediklerine gore ayrima tabi tuttu Boylece ozellikleri farkli 7 saf dol elde etti Bunlarla yaptigi caprazlamalarda bazi belirli ozelliklerin degismedigini saptadi Bu ozelliklerin her birine saf ozellik adini verdi Iki es saf ozellik caprazlandiginda sadece bu saf ozellik ortaya cikmaktaydi ki Mendel yasalarinin esasini teskil eden de bu husustur Yumusakcalar turunun Donax variabilis uyeleri farkli renkleri ve motifleri iceren fenotiplere sahip olabilirler Mendel ayrica yaptigi caprazlamalarda bazi ozelliklerin baskin oldugunu gozlemledi Ornegin uzunluk karakteri kisalik karakterine baskin oldugundan melez bireyler uzun gorunumdeydi Iki uzun melezin caprazlanmasi sonucunda ise 25 oraninda saf uzun 25 saf kisa 50 melez uzun cikmaktaydi Mendel bezelye bitkisinin ciceklerinin rengi uzerindeki deneme calismasinda rengin ya mor ya da beyaz oldugunu ve asla bu iki rengin karisimi bir rengin olusmadigini gozlemledi Ayni genin bu farkli versiyonlarina alel adi verilir Bezelye bitkilerinde her organizma her genin iki aleline sahiptir Insan da dahil olmak uzere bircok organizmada bu kalitim modeli gecerlidir Genetikte boyle bir organizmadaki genin iki alelinden birinin anneden digerinin babadan gectigi kabul edilir Ayni alelin iki kopyasini iceren organizmalara homozigot iki farkli alele sahip organizmalara ise heterozigot adi verilir Bir organizmadaki alellerden olusan genetik yapisina genotip denir Organizmanin sahip oldugu gozlemlenebilir ozelliklere ise fenotip adi verilir Heterozigot organizmalarda genellikle alellerden birinin nitelikleri digerininkileri bastiracak sekilde organizmanin fenotipini belirler alellerden nitelikleri organizmanin fenotipine hakim olanina baskin cikana baskin dominant niteliklerinin fenotipe hakim olmadigi gozlemlenen oteki alele ise cekinik resesif adi verilir Bununla birlikte bazen bir alelin tam anlamiyla baskin olmadigi gorulmustur ki bu duruma eksik baskinlik adi verilir Bazen de her iki alelin niteliklerinin birden etkili oldugu gozlemlenir ki bu duruma da esbaskinlik kodominans adi verilir Bir cift organizma ciftlestiginde dol yavru rastgele bir bicimde iki alelinden birini anneden digerini babadan miras kalit alir Ayrik kalitim ve alellerin ayrisimi uzerine yapilmis butun bu gozlemler toplu olarak Mendel in birinci yasasi veya Ayrisma Yasasi adiyla bilinir Genetik soyagaci cizelgesi ozelliklerin kalitimsal orneklerinin izlenmesine yardimci olur Sembolik gosterim sistemi ve semalar Genetikciler kalitimi betimlemede sema ve semboller kullanirlar Bir gen bir veya birkac harfle temsil edilir Bu temsilde buyuk harf baskin aleli kucuk harf cekinik aleli temsil eder Genellikle bir sembolu bir gen icin normal mutant olmayan aleli temsil etmede kullanilir Dollenmede ve Mendel le ilgili uretme deneylerinde ebeveyn parent sozcugunun basharfi olan P ile dol yavru F1 ile F filial sozcugunun basharfi 1 de birinci nesil anlaminda temsil edilir F1 neslindeki doller birbiriyle ciftlesince meydana gelen yeni nesildeki doller F2 olarak temsil edilir Caprazlamanin sonucunu ongormede kullanilan yaygin semalardan biri Punnett karesi olarak bilinir Genetikciler insandaki genetik hastaliklari incelerken genellikle ozelliklerin kalitimini temsil etmede soyagaci cizelgesi kullanirlar Genlerin etkilesimi Insanin boyu karma bir ozelliktir Francis Galton un 1889 verileri anne ve babanin ortalamasi olan boy ile evladin boyu arasindaki iliskiyi gostermektedir Arada bir korelasyon olmasina ragmen cocukalrin boylarindaki cesitlilik bu ozellikte cevrenin de etkisi oldugunu gostermektedir Organizmalar binlerce gen icerir ve cinsel ciftlesmeyle ureyen organizmalarda bu genlerin birlikte bulunmalari tertiplenmeleri genellikle birbirlerinden bagimsizdir Yani ornegin sari veya yesil renkli bir bezelye alelinin kalitimi aktarimi ciceklerin beyaz veya mor olusunu belirleyen alellerin kalitimiyla iliskisizdir Mendelin ikinci yasasi veya Bagimsiz Tertiplenme Yasasi olarak bilinen bu olguda ebeveynin her ikisinden gelerek karisan farkli genlerin alellerinin dolu olustururken farkli pek cok kombinasyonla bir araya gelebilecegi anlamina gelir Ancak Genetik baglanti gosteren bazi genler bagimsiz olarak bir araya gelmezler edilmezler bu konu asagida daha ayrintili islenecektir Sikca goruldugu gibi farkli genler ayni ozelligi fenotipi olusmasini saglayacak tarzda birbirlerini etkileyebilirler Avrupa kokenli Omphalodes verna bitkisinin genleri bu duruma ornek olarak gosterilebilir Bu bitkide ciceklerin renginin mavi ya da magenta olmasini saglayan iki alelli bir gen vardir Fakat bu bitkide bir de ciceklerin renkli olup olmayacagini yani renkli veya beyaz olacagini denetleyen iki alelli bir baska gen daha vardir Bitki bu ikinci genin beyaz alelinin iki kopyasina sahip oldugu zaman birinci gendeki mavi ile magenta rengi alellerden birinin bitkide etkili olmasina meydan verilmeksizin cicekler beyaz olur Genler arasindaki bu etkilesime epistasis adi verilir sifat olarak da birinci genin ikincisi uzerinde episatik oldugu soylenir Bircok ozellik ayrik ozellik beyaz ya da mor cicekler orneginde oldugu gibi olmak yerine surekli ozelliktir insan boyu ve deri rengi gibi Bu karmasik ozellikler bircok genin urunudur Bu genlerin etkisi organizmanin deneyimlerde bulundugu cevrenin etkileriyle cesitli derecelerde dengelenir Bir organizmanin genlerinin boyle bir karmasik ozellige katkida bulunma derecesine kalitsallik adi verilir Bir ozelligin kalitsallik olcusu cevrenin o ozellik uzerindeki degisen etkilerine bagli olarak gorecelidir Ornegin insanin boyu dedigimiz karma ozelligin kalitsalligi A B D nde 89 olarak belirlenmisken beslenme ve saglik sorunlarinin bulundugu Nijerya gibi yoksul bir ulkede cevrenin etkisi daha buyuk oldugundan bu oran ancak 62 olarak belirlenmistir Kalitimin molekuler temeliDNA ve kromozomlar Buyukten kucuge dogru sirasiyla birimler Hucre hucre cekirdegi kromatit kromozom DNA cift sarmali histon baz ciftleri Genlerin molekuler temeli deoksiribonukleik asittir DNA DNA da 4 tipteki bir nukleotitler zincirinden olusur adenin A sitozin C guanin G ve timin T Genetik enformasyon kalitim bilgisi nukleotitlerin dizilisinde bulunmakta olup genler DNA zinciri boyunca uzanan diziler olarak mevcuttur Bu kuralin disinda kalabilen tek istisna viruslerdir virusler bazen DNA yerine benzeri olan RNA molekulu kullanirlar cunku viruslerin genetik malzemesi RNA dir DNA normal olarak ikili sarmal bicimde dolanan iki iplikcikli bir molekuldur DNA nin iki iplikciginden birindeki her nukleotit karsit iplikteki nukleotit partneriyle bir cift olusturur yani A T ile bir cift olusturur C de G ile Dolayisiyla iki iplikcikten her biri tum gerekli enformasyona sahip bulunur diger iplikcikte de bu enformasyonun yedegi bulunur DNA nin bu yapisi kalitimin fiziksel temelidir DNA ikilesmesinde iplikciklerin ayrismasi ve her iplikcigin yeni iplikcik esinin bir kalibi olarak kullanilmasiyla genetik enformasyon kopyalanir Genler kromozom denen DNA dizisi zincirleri boyunca dogrusal bir duzende siralanmislardir Bakterilerde her hucrenin basit bir dairesel kromozoma sahip olmasina karsilik bitki ve hayvanlarin da dahil bulundugu okaryot organizmalar coklu dogrusal kromozomlar halinde duzenlenmis DNA lara sahiptirler Bu DNA zincirleri son derece uzundur ornegin en uzun insan kromozomu 247 milyon baz ciftini icerecek uzunluktadir Bir kromozomdaki DNA onu duzenleyen sikistiran ve ona erisimi kontrol eden yapisal proteinlerle beraber kromatin denen bir yapi olusturur Okaryotlarda kromatin genellikle nukleozomlardan olusur bunlar DNA uzerinde duzenli araliklarla yer alan DNA nin etrafinda sarili oldugu histon proteinlerinden olusmus yapilardir Bir organizmadaki kalitimsal malzemenin butunune yani genelde tum kromozomlarindaki DNA dizilerinin tamamina genom adi verilir Haploit organizmalarin her kromozomdan yalnizca bir kopyaya sahip olmalarina karsin hayvanlarin cogu ve bircok bitkinin dahil oldugu diploitlerde her kromozomdan iki kopya ve dolayisiyla her genden iki kopya bulunur Bir genin iki aleli kardes kromozomlardalerde ayni lokus larda konumlarda yer alir bu alellerin her biri bir ebeveynden biri anneden biri babadan alinmistir Bunun bir istisnasi organizmanin cinsiyetinin belirlenmesinde rol oynayan cinsiyeti belirleyen esey kromozomlarinda soz konusudur Bu kromozomlardan ornegin insandaki 23 kromozom ciftinden insanlarda ve memelilerde cok az gene sahip olan Y kromozomu erkeklik ozelliklerinin gelisimini baslatmasina karsin digeri X kromozomu oteki kromozomlara benzemekte olup cinsel belirlenmeyle ilgili olmayan birkac gen icerir Disiler X kromozomundan iki kopyaya sahip olurlarken erkekler bir X bir de Y kromozomuna sahip olurlar Dolayisiyla cinsiyetle baglantili hastaliklar olarak ortaya cikan alisilmadik kalitim ornekleri de X kromozomunun kopyasindaki bu sayisal farkliliktan ileri gelir Ureme Hucrelerin uc tip bolunme bicimi Basit bolunme mitoz bolunme mayoz bolunme Hucreler bolundugunde onlarin tum genomu kopyalanir ve her yavru hucre onun bir kopyasini miras alir kalit alir Mitoz adi verilen bu surec en sade ureme bicimi olup eseysiz ureme nin temelidir Eseysiz ureme bazi cok hucreli organizmalarda da anne veya babadan birinin genomunu miras alan bir yavru dol uremesini saglayacak sekilde olusabilir Genetik olarak ebeveyninin tipkisi olan dollere klon denir Okaryotik organizmalarda ise genellikle eseyli ureme olur Eseyli uremede ebeveynlerin her ikisinden gelen kalitimsal materyalin karisimini iceren bir dol uretilir Eseyli ureme surecinde haploit ve diploit hucre tipleri arasinda almasik bir siralama olur Haploit hucreler birbirleriyle kaynasarak genetik materyalleri birlestirir ve cift kromozomlu bir diploit hucre yaratirlar Diploit organizmalar DNA ikilesmesi olmadan bolunerek haploit hucreler meydana getirirler Bu yolla meydana gelen yavru haploit hucreler her kromozom ciftinden birini ya da digerini rastlantisal olarak kalit miras almislardir Hayvan ve bitkilerin cogu yasamlarinin hemen tamamini diploit olarak gecirirler haploit bicimleri sadece tek hucreli gametlerden ibarettir Bakteriler eseyli uremenin bu haploit diploit yontemini kullanmasalar da yeni kalitimsal enformasyonun edinilmesinde bircok yontem kullanirlar Ornegin bazi bakteriler konjugasyon denilen yolla dairesel bir DNA parcasini bir bakteriden digerine aktarirlar Bakteriler ayni zamanda cevrelerinde bulunan DNA parcalarini alip genomlarina dahil edebilirler ki bu fenomen transformasyon olarak bilinir Bu surecler sonucunda yatay gen aktarimi denen birbiriyle iliskisiz organizmalar arasinda kalitimsal enformasyon parcalarinin nakli meydana gelir Thomas Hunt Morgan dan krosover ya da kromozomal parca degisimi cizimi Evrim Teorisinin bir Elestirisi 1916 Kromozomal parca degisimi ve genetik baglanti Kromozomlarin diploit tabiati farkli kromozomlardaki genlere eseyli ureme sirasinda yeni gen kombinasyonlari olusturacak sekilde bagimsiz ayrisim olanagi saglar Genlerin yeni gen kombinasyonlari olusturacak sekilde bu birlesmelerinde rekombinasyonda eger kromozomlarin parca degistirdigi krosover denilen surec olmasaydi ayni kromozomdaki genler teorik olarak asla birlesmezlerdi Bu surec sirasinda kromozomlar DNA parcalarini degis tokus yaparak gen alellerinin degismesini saglarlar Bu kromozomal parca degisimi sureci genellikle mayoz bolunme sirasinda yani gametin haploit ni yaratan bir dizi hucre bolunmesi sirasinda meydana gelir Bu germ hucreler de daha sonra birleserek yavru organizmayi meydana getirirler Kromozomdaki belirli iki nokta arasinda meydana gelebilecek rekombinasyon olasiligi bu iki nokta arasindaki uzakliga baglidir Yeterince uzak olan genler arasinda hep rekombinasyon olacagindan bu genlerin alleleri rastgele bir sekilde dagilirlar Nispeten yakin genler durumunda krosover olma olasiliginin dusuk olmasi bu genlerin genetik baglanti gostermesi anlamina gelir her iki genin alelleri birlikte kalit olmaya egilimlidir Genlerin dizileri arasindaki baglanti miktari cizgisel bir baglanti haritasi olusturur ki bu harita genlerin kromozom boyunca duzenlenisine kabaca karsilik gelir Gen ifadesiGenetik kod Tek bir aminoasit degisikligi hemoglobinin lifler olusturmasina yol acabilir Genler fonksiyonel etkilerini genellikle hucredeki fonksiyonlarin cogundan sorumlu proteinlerin uretimiyle ifade ederler Proteinler amino asit zincirleridir ve bir genin DNA dizisi bir RNA araciligiyla bir proteinin kendine has dizisini uretmede kullanilir Yazilim transkripsiyon denilen bu surec genin DNA dizisine kasilik gelen bir diziye sahip bir RNA molekulu uretimiyle baslar Ardindan bu mesajci RNA molekulu translasyon denilen bir surecle RNA dizisindeki enformasyona karsilik gelen bir amino asit dizisi uretmede kullanilir RNA dizisindeki her uc nukleotitlik grup bir kodon olarak adlandirilir bu kodonlarin her biri proteinleri olusturan 20 amino asitten birine karsilik gelir RNA dizisi ile amino asitler arasindaki bu iliskiye genetik kod adi verilir Bu enformasyon akisi tek yonlu olur yani enformasyon nukleotit dizilerinden proteinlerin amino asit dizisine aktarilir proteinden DNA dizisine aktarilmaz Bu olgu Francis Crick tarafindan molekuler biyolojinin merkezi dogmasi olarak adlandirilmistir Genetik kod DNA bir mesajci RNA araciligiyla protein kodlamak icin uclu bir kod kullanir Bir proteini amino asit dizisi o proteinin uc boyutlu yapisini olusturur ki bu da proteinin fonsiyonuyla yakindan iliskilidir Bunlardan bazilari kollajen proteinince olusturulmus lifler gibi basit yapili molekullerdir Enzim denen proteinler baska proteinlere ve basit molekullere baglanabilirler baglandiklari molekullerdeki kimyasal reaksiyonlari kolaylastirarak proteinin kendi yapisini degistirmeksizin katalizor rolu oynarlar Proteinin yapisi dinamiktir ornegin hemoglobin proteini memeli kaninda oksijen molekullerinin alinmasi tasinmasi ve salinmasini kolaylastirirken egilip bukulerek farkli bicimler alir DNA daki tek bir nukleotitin farki bile bir proteinin amino asit dizisinde bir degisikligin olmasina neden olabilir Proteinlerin yapilari kendi amino asit dizilerinin sonucu oldugu icin de boyle bir degisiklik o proteinin ozelliklerini degistirebilir ornegin proteinin ozelliklerini o proteinin yapisinda istikrarin bozulmasina veya o proteinin diger protein ve molekullerle etkilesiminde degisiklikler olmasina yol acacak sekilde degistirebilir Insanlardaki kalitimsal hastaliklardan orak hucre anemisi adli kan hastaligi bu duruma ornek olarak gosterilebilir Bu hastalik hemoglobinin b globin bolumunu belirleyen kodlama bolgesindeki tek bir baz farkliligindan kaynaklanir bu bir bazin farkli olmasi hemoglobinin fiziksel ozelliklerinin degismesine yol acan bir amino asiti degisikligine neden olur Fiziksel ozelliklerinin degismesinin sonucunda ortaya cikan hemoglobinin orak hucre versiyonlari birbirlerine yapisirlar ust uste yigilarak lifler olustururlar Bu lifler proteini nakleden alyuvarlarin biciminin bozulmasina yol acar Orak bicimli hucreler kan damarlari icinde rahat akamazlar parcalanma veya damari tikama egilimlidirler Bu sorunlar sonunda kiside bu hastalikla ilgili tibbi rahatsizliklara yol acar Bazi genler RNA da kopyalanmakla birlikte proteine cevrilmezler ki bunlara kodlamayan RNA molekulleri denir Bu urunler bazi durumlarda kritik hucre fonksiyonlar ile ilgili yapilarda rol alirlar Ribozomal RNA tasiyici RNA gibi RNA ayni zamanda diger RNA molekulleriyle hibridizasyon etkilesimleri yoluyla duzenleyici etki rolune sahip olabilir Ornegin mikroRNA Dogustan gelenler sonradan kazanilanlar Siyam kedilerinin pigment uretiminde isiya duyarli bir mutasyonlari vardir Genler bir organizmanin isleyisiyle ilgili butun enformasyonu icermekteyse de cevre nihai fenotipin belirlenmesinde onemli bir rol oynar Genetik faktor ile cevre faktoru ikilemi dogustan gelenler ile sonradan kazanilanlar anlaminda kullanilan Ingilizce nature versus nurture kisaca nature vs nurture doga ve yetisme ikilemi deyisiyle ifade edilir Bir organizmanin fenotipi kalitim ile cevrenin etkilesimine baglidir Isiya duyarli mutasyonlar olgusu bu duruma ornek olarak gosterilebilir Genellikle bir protein dizisi icinde degisen bir amino asit onun davranisini ve diger molekullerle etkilesimini degistirmez fakat yapinin istikrarini bozar Yuksek sicaklikta molekuller daha hizli hareket ettikleri ve birbirleriyle carpistiklari icin boylesi bir amino asit degisimi proteinde yapisinin bozulmasiyla denaturasyon ve isleyisinin zayiflamasiyla kendini gosteren bozukluklara yol acar Dusuk sicaklikli ortamlarda ise proteinin yapisi istikrarli kalir ve isleyisi normal halde devam eder Bu mutasyon turu siyam kedisinin kurkunde renk bakimindan gozle gorulur halde kendini gosterir Pigment uretiminden sorumlu bir enzimdeki mutasyon derideki yuksek sicaklikli bolgelerde yapisal istikrarinin bozulmasina ve isleyisinin zayiflamasina yol acmaktayken bacak kulak kuyruk gibi daha soguk bolgelerde protein isleyisini zayiflatmadan surdurur boylece kedi uc bolgeleri koyu renkli bir kurke sahip olur Gen duzenlemesi Transkripsiyon faktorleri DNA ya baglanarak ilgili genlerin transkripsiyonuna etkide bulunur Bir organizmanin genomu binlerce gen icermekle birlikte bu genlerin hepsinin de belirli bir anda aktif olmalari gerekmez Bir gen mRNA transkripsiyonu gerceklestiginde ve proteine cevrildiginde ifade olmus demektir Genlerin ifadesini denetleyen bircok hucre yontemi vardir Mesela proteinler yalnizca hucre ihtiyac duydugunda uretilirler Transkripsiyon faktorleri genin transkripsiyonunu ya tesvik etmek ya da engellemek suretiyle duzenleyen proteinlerdir Ornegin Escherichia coli bakterisinin genomunda triptofan amino asitinin sentezi icin gerekli bir seri gen vardir fakat triptofanin hucrede kullanima hazir hale gelmesinden sonra bu genlere artik ihtiyac kalmaz Triptofanin varligi genlerin faaliyetini dogrudan etkiler triptofan molekulleri triptofan represoru ne bir transkripsiyon faktoru baglanirlar baglaninca represorlerin yapisini oyle degistirir ki represorler genlere baglanir Triptofan represoru genlerin transkripsiyonu ve ifadesini durdurur ve dolayisiyla triptofan sentezi surecinin olumsuz geri beslemeli negative feedback duzenlemesini saglamis olur Gen ifadesindeki farkliliklar ozellikle cok hucreli organizmalarda belirgindir bu tip canlilarda hucrelerin hepsi ayni genomu icermelerine karsin farkli gen kumelerinin ifadesinden kaynaklanan cok farkli yapi ve davranislara sahiptirler Cok hucreli bir organizmadaki tum hucreler tek bir hucreden turerler Bu tek hucrenin farkli hucre tiplerine farklilastigi surec sirasinda dis ve hucreler arasi sinyallere tepki verir asamali olarak farkli gen ifade sekilleri kurarak farkli davranis tipleri olusturur Cok hucreli organizmalarda yapilarin gelisiminden tek bir gen sorumlu degildir bu farkli davranis tipleri bircok hucre arasindaki karmasik etkilesimlerden dogar Okaryotlarda kromatinde yapisal ozellikler genlerin transkripsiyonunu etkiler Bu ozellikler epigenetik tir ust kalitsal cunku etkileri DNA dizisinin uzerinde yer alir ve bir hucre kusagindan digerine aktarilan kalita haizdir Epigenetik ozelliklerden olayi ayni ortamda olusan farkli hucre tipleri cok farkli ozelliklere sahip olabilirler Genetik degisimGen duplikasyonu gereksiz gen kopyalari yaratarak genetik cesitlenme getirir Genin kopyalarindan biri mutasyona ugrayabilir ve organizmaya zarar vermeksizin orijinal fonksiyonunu yitirebilir Mutasyonlar DNA ikilesmesi sureci sirasinda ikinci iplikcigin polimerizasyonunda rastlantisal yanlisliklar gerceklesir Mutasyon ya da degisinim adi verilen bu hatalar ozellikle bir genin protein kodlama dizisinde olusmalari durumunda organizmanin fenotipi uzerinde guclu bir etkide bulunabilirler Fakat DNA polimeraz enziminin hatalari duzeltme yetenegi sayesinde bu hatalarin orani son derece dusuktur hata orani her 10 100 milyon bazda 1 hata olarak gozlemlenmistir DNA daki degisim oranini arttiran sureclerin mutajenik oldugu soylenir Mutajenik kimyasallar genellikle baz eslesmesine mudahale ederek DNA ikilesmesinde hatalara yol acarlar Morotesi isinim ise DNA yapisina zarar vermek suretiyle mutasyonlara neden olur DNA daki kimyasal zarar dogal yolla meydana gelmekteyse de hucreler uyumsuzluklari ve bozulmalari tamir etmek uzere DNA tamir mekanizmalarini kullanirlar Ancak tamir bazen DNA yi dizisi bakimindan orijinal haline geri donduremeyebilir Krosover ile kromozomal parca degisimi yapan ve genleri yeniden birlestiren rekombine eden organizmalarda mayoz bolunme esnasindaki hizalanma iki kromozomdaki benzer dizilerin yan yana gelmesi hatalari da mutasyonlara neden olabilir Bu hatalar benzer dizilerin neden olduklari partner kromozomlarin hatali hizalanmasi sonucu olmasi ozellikle muhtemeldir bu da genomlardaki bazi bolgeleri mutasyona daha egilimli kilar Bu hatalar DNA dizisinde buyuk yapisal degisiklikler yaratir kromozomda genis bolgelerde duplikasyonlar ikilenmeler inversiyonlar evirmeler delesyonlar cikarmalar veya farkli kromozomlar arasinda parcalarin kazara aktarilmasi translokasyon soz konusu olabilir Insan DNA sinda yaklasik 25 000 gen bulunur ve bu genlerde meydana gelen mutasyonlar sonucu 6 000 in uzerinde genetik hastalik tespit edilmis ve tedavisi aranmaktadir Mutasyonlarin basta kanser olmak uzere zeka geriligi erken yaslanma ve daha binlerce hastaliga yol actigi bilinmektedir Dogal secilim ve evrim Mutasyonlar farkli genotipli organizmalarin ortaya cikmasina neden olur ve bu farkliliklar da farkli fenotiplerin olusmasiyla sonuclanir Bircok mutasyonun organizmanin fenotipi sagligi ve dogal secilimle ilgili ureme uyumu Ing fitness uzerinde az bir etkisi vardir Etkisi olan mutasyonlar genelde zararlidirlar ama bazen organizmanin icinde bulundugu cevre kosullari baglaminda yararli denebilecek mutasyonlar da olur Cesitli ortolog gen dizilerinin karsilastirilmalariyla hazirlanmis okaryotik organizmalarin bir evrim agaci Populasyon genetigi populasyonlardaki bu genetik farkliliklarin kaynaklarini dagilimlarini ve bu dagilimlarin zamanla nasil degistigini arastiran bir genetik altdalidir Bir alelin bir populasyondaki sikligi dogal secilimle etkilenebilir belirli bir aleli tasiyan bireylerin hayatta kalma ve uremesindeki yuksek oran o alelin zamanla o populasyonda daha sik olmasina neden olabilir Ayni zamanda genetik suruklenme denilen sans faktorunun etkisiyle yani olaylarin tesadufi akisiyla da allel sikliginda degisimler olabilir Genetik suruklenme bir populasyonun gen havuzunda dogal secilimden farkli olarak uygun genlerin secilmesi gibi bir yonlendirmeyle degil de tamamen rastlanti eseri sayilan kusaktan kusaga ortaya cikan degisiklikler seklinde tanimlanir Organizmalarin genomlari bircok kusak boyunca evrim denilen olgu ile sonuclanmak uzere degisebilirler Mutasyonlar ve mutasyonlarin yararli olanlari icin olan secilim sonucunda bir canli turun cevresine daha uyumlu bicimlere donuserek evrimine neden olabilir Bu surece adaptasyon denir Yeni turler turlesme denilen surecle olusur Turlesme genellikle farkli populasyonlarin cografi olarak ayri dusmelerinin neden oldugu genetik farklilasmadan ortaya cikar Evrim esnasinda DNA dizileri birbirinden uzaklastigi ve degistigi icin diziler arasindaki bu farkliliklar aralarindaki evrimsel uzakligi hesaplamada bir molekuler saat gibi kullanilabilir Genetik kiyaslamalar genellikle turler arasindaki evrimsel akrabaligi nitelemede en dogru yontem olarak kabul edilir bu yontem fenotipik kiyaslamalarla edinilmis bazi yaniltici degerlendirmeleri de duzeltir Turler arasindaki evrimsel uzakliklar evrim agaci ya da filogenetik agac denilen semalarla temsil edilir bu semalarla turlerin ortak bir atadan inisini ve zaman boyunca turlerin birbirinden uzaklasmalarini gosterir Ancak bu agac semalari turler arasindaki yatay gen transferi olaylarini gosteremez Arastirma ve teknolojiYaygin meyve sinegi sik kullanilan bir model organizmadir Model organizmalar Genetikciler baslangicta genetigi genis bir organizma yelpazesi uzerinde calismislarsa da sonralari arastirmacilar organizmalarin bir altkumesi uzerinde ozellesmeye baslamistir Belli bir organizma hakkinda onemli miktarda arastirma yapilmis olmasi yeni arastirmacilarin da ayni organizmayi daha derinlemesine icelemeye tesvik etmistir Boylece birkac model organizma gunumuzdeki genetik arastirmalarin onemli bir kismi icin temel olusturmustur Model organizmalar genetigindeki baslica arastirma konulari gen duzenlemesi morfogeneze iliskin gelisim genleri ve kanserdir Model organizmalar kismen kullanimlarinin pratik olmasi nedeniyle secilmistir kisa uretim sureleri genetik manipulasyonun kolay olmasi bazi organizmalarin genetik arastirmalarda populer olmasina neden olmustur Yaygin olarak kullanilan model organizmalar arasinda bagirsak bakterisi Escherichia coli turpgiller familyasindan Arabidopsis thaliana bitkisi bir maya turu olan Saccharomyces cerevisiae iplik kurdu Caenorhabditis elegans yaygin meyve sinegi ve ev faresi Mus musculus sayilabilir Farkli arastirma alanlari Genetik bilimindeki gelismelerin yani sira arastirmalarin gitgide farkli alanlarda ozellesmeye baslamasi bu bilim dalinin altdallarinin olusmasina neden olmustur Genetigin altdallarindan bazilari sunlardir Evrimsel gelisim genetigi Dollenmis tekhucreli yumurta asamasindan baslayarak organizmanin olusmasindaki tum molekuler etkenleri ve dolayisiyla onlari kodlayan genleri inceler Yogun olarak ozellikle iki tarafli simetri duzenlenmesiyle ve basit bir biyolojik sistemden tekhucreliler isinsal simetri karmasik bir organizmaya cokhucreli genellikle metamerize ve ozellesmis organlar halinde yapilasmis organizmalar gecisi saglayan mekanizmalarla ilgilenir Organizmanin olusum mekanizmalarini incelemek icin model organizma turleri Drosophila yuvarlak solucanlar zebra baligi tavuk vs kullanir Fransizcada evrimsel gelisim genetigi adiyla bilinen bu dal Ingilizcede evrimsel gelisim biyolojisi olarak bilinir Medikal genetik Genomik Insan genomunun kromozomlarda yapilanmis uc milyar baz ciftinin DNA butununun yapisini bilesimini ve evrimini inceler ve DNA da biyolojik bir anlami olabilecek birimleri genler cevrilmeyen transkripsiyon birimleri mikroRNA lar duzenleme uniteleri transkripsiyon faktorleri olan promotorler CNG alfa ve beta kanallari vs tanimlamaya calisir Kantitatif genetik Genetik bilesenleri niceliksel ozelliklerin boy tuy rengi buyume hizi vs varyasyonunu degisme cesitlenme ve kalitsalliklarini aciklayarak inceler Evrim genetigi Turlerin genomlarinda dogal secilimin izlerini inceler ve turlerin degisen cevrelerde ortamlarda hayatta kalmasinda ve adaptasyonunda bas rolu oynayan genleri tanimlamaya calisir Populasyon genetigi Populasyonlarin ve turlerin cesitliligini etkileyen gucleri ve etki ya da sonuclarini matematiksel ve istatistiki yontemler gelistirerek inceler Bir baska deyisle populasyonlardaki fertlerin benzerlik ve farkliliklarinin kaynaklarini arastiran bir genetik altdalidir Dort ana madde uzerinden yola cikarak arastirmalar yapar Bunlar dogal secilim gen havuzu mutasyonlar ve gen devamliligidir Molekuler genetik Canlilarin kalitim materyali olan genlerin yapilarini ve islevlerini molekuler duzeyde inceleyen bir genetik altdalidir Molekuler genetik molekuler biyolojinin ve genetigin yontemlerini kullanarak calisir Ekolojik genetik Genetik calismalari ekolojik alanda surduren bir genetik altdalidir Ekolojik genetik canlilarin olusturdugu populasyonlari populasyon genetigi ile yakindan iliskili olarak arastirir Medikal genetik arastirmalari Medikal genetik genetik cesitliligin insan sagligi ve hastaliklariyla iliskilerini arastirmaktadir Bir hastaliga neden olabilecek bilinmeyen bir gen arastirildiginda arastirmacilar hastalikla ilgili genomun konumunu saptamada genellikle genetik baglanti ve genetik soyagaci cizelgesinden yararlanirlar Populasyon duzeyindeki arastirmalarda arastirmacilar genomdaki hastaliklarla ilgili genlerin konumlarini saptamada Mendelci rastgelelestirme yonteminden yararlanmaktadir bu teknik bilhassa yalnizca tek bir genle kesin olarak belirlenemeyen birkac gene iliskin cok genli ozelliklerde yararli olmaktadir Hastalik geni olabilecek herhangi bir gen aday olarak saptaninca artik sonraki arastirmalar genellikle bu genin bir model organizmadaki dengi olan gen ortolog gen uzerinde yapilir Genotipleme teknikleri kalitimsal hastalik calismalarinin yani sira genotipin ilaca cevabi nasil etkiledigini arastiran farmakogenetik alaninin gelismesini de saglamistir Kanser kusaktan kusaga kalitim yoluyla gecen bir hastalik olmasa da gunumuzde genetik bir hastalik olarak ele alinmaktadir Kanserin vucuttaki gelisim sureci cesitli olaylarin bir araya gelmesiyle olusmaktadir Bazen vucuttaki hucreler bolunurken mutasyonlar olur Bu hucrelerdeki mutasyonlar bir cocuga aktarilmasa da hucrelerin davranisini etkileyebilmekte ve kimi zaman onlarin buyumelerine ve daha hizli bolunmelerine neden olmaktadirlar Hucrelerin bu anormal ve uygunsuz bolunmelerini engelleyen mekanizmalar vardir uygunsuz bolunmekte olan hucrelerin olmesi icin sinyaller yolanir Ama bazen baska mutasyonlar cogalan hucrelerin bu sinyallere uymamasina neden olabilir Vucutta bir cesit dahili bir dogal secilim sureci meydana gelir hucrenin bolunmeye devamini saglayan mutasyonlara hucrelerde birikir sonunda bir kanser tumoru meydana gelir Tumor buyuyup geliserek vucudun cesitli dokularini istila eder Hucresel klonlamaya bir ornek olarak bir agar tabaginda E coli kolonileri E coli rekombinant DNA teknolojisinde sikca kullanilir Arastirma teknikleri Gunumuzde DNA laboratuvarda bircok bakimdan istenildigi gibi degistirilebilmektedir Laboratuvar calismalarinda kullanilan restriksiyon enzimleri DNA yi belli dizilerde keserek arzu edilen parcalari uretmek icin kullanilir Ligasyon enzimleri ise elde edilen bu parcalari yeniden birlestirme yani birbirine baglama olanagi saglamaktadir ve boylece arastirmacilar farkli kaynaklardan biyolojik turlerden alinan DNA parcalarini birlestirerek rekombinant DNA yaratabilmektedirler Genellikle genetik yapisi degistirilmis organizmalar la Ingilizce kisaltmasiyla GMO ilgili calismalarda yararlanilan rekombinant DNA bilhassa plazmidler uzerlerinde birkac gen bulunan dairesel DNA parcalari baglaminda kullanilmaktadir Bakterilerin icine plazmidlerin sokulmasi ve bu bakterilerin agar tabaklarinda bakteri hucrelerinin klonlarini izole etmek icin buyutulmesiyle arastirmacilar eklenen DNA parcalarini klonal olarak cogaltabilmektedirler ki bu molekuler klonlama olarak bilinen bir islemdir Klonlama terimi ayni zamanda cesitli teknikler kullanarak klonal organizmalar yaratmak icin de kullanilir DNA ayni zamanda polimeraz zincir tepkimesi PCR denilen bir surec kullanilarak da cogaltilabilir PCR ozel kisa DNA dizileri kullanilarak DNA nin hedef secilen bir bolgesini izole edebilir ve onu asiri derecede buyutebilir DNA nin son derece kucuk parcalarini asiri olcude cogaltabildiginden PCR genellikle spesifik DNA dizilerinin varligini saptamakta kullanilir DNA dizilemesi ve genomik Bir DNA profilini inceleyen bir bilim insani Genetik calismalarinda gelistirilmis en temel teknolojilerden biri olan DNA dizilemesi arastirmacilara DNA parcalarindaki nukleotit dizisini belirleme olanagi saglamaktadir 1977 de Frederick Sanger ve calisma arkadaslarinca gelistirilen bir DNA dizileme yontemi zincir sonlandirma dizilemesi DNA parcalarini dizilemede artik rutin bir yontem olarak kullanilmaktadir Bu teknoloji sayesinde arastirmacilar bircok insan hastaligiyla ilgili molekuler dizileri inceleme olanagina kavusmuslardir DNA dizilemesi ucuzlastikca ve bilgisayarlarin da yardimiyla arastirmacilar bircok organizmanin genomunu dizilemislerdir Bunu yapmak icin dizilenmis DNA parcalari dizilerinin ayni oldugu bolgeleri cakistirilarak daha buyuk bolgelerin dizileri belirlenir genom insasi sureci dizilemislerdir Bu teknolojiler insan genomu icin de kullanilmis insan genomunun dizileme projesi 2003 yilinda tamamlanmistir Yeni yuksek hacimli dizileme teknolojileri DNA dizileme maliyetini hizla dusurmektedir cogu arastirmaci bir insan genomunun dizilenme maliyetinin yakin gelecekte bin dolara inmesini beklemektedir DNA dizileme yontemleriyle belirlemeler sonucunda edinilen ise yarar dizilemelerin miktarinin gitgide artmasi organizmalarin genom butunlerindeki arastirmalarda hesaplama aletleri ve analiz ornekleri kullanan genomik adli arastirma alanini dogurmustur Genomik ayni zamanda biyoenformatik bilimsel disiplininin bir altalani olarak da kabul edilebilir Ayrica bakinizMendel Mendel genetigi Genler ve Alleller Monohibrit caprazlama Dihibrit caprazlama Genotip Fenotip Mutasyonlar Esey saptanmasi Hucre bolunmesi Kromozomlar Klonlama Gen aktarimi Genetik tani merkeziKaynakcaOzel a b genetik Guncel Turkce Sozluk Turk Dil Kurumu Erisim 2 Agustos 2012 Griffiths et al 2000 Chapter 1 Genetics and the Organism Introduction Hartl D Jones E 2005 genetic 23 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Etimology Dictionary Erisim 2 Agustos 2012 Weiling F 1991 Historical study Johann Gregor Mendel 1822 1884 American Journal of Medical Genetics 40 1 1 25 discussion 26 PMID 1887835 Mendel GJ 1866 Versuche uber Pflanzen Hybriden Verhandlungen des naturforschenden Vereins Brunn 4 3 47 in English in 1901 J R Hortic Soc 26 1 32 English translation available online 11 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde 17 Ocak 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Aralik 2008 11 Mart 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Aralik 2008 24 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Aralik 2008 Physiology or Medicine 1933 31 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Aralik 2008 The Mathematics of Inheritance 19 Eylul 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Aralik 2008 Genetics n Oxford English Dictionary 3rd ed Bateson W Letter from William Bateson to Alan Sedgwick in 1905 13 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde The John Innes Centre Retrieved on 2008 03 15 Bateson W 1907 The Progress of Genetic Research Wilks W editor Report of the Third 1906 International Conference on Genetics Hybridization the cross breeding of genera or species the cross breeding of varieties and general plant breeding London Royal Horticultural Society genetic adj Oxford English Dictionary 3rd ed Moore JA 1983 Thomas Hunt Morgan The Geneticist 4 Eylul 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde American Zoologist 23 4 855 865 Sturtevant AH 1913 The linear arrangement of six sex linked factors in Drosophila as shown by their mode of association Journal of Experimental Biology 14 43 59 pdf from Electronic Scholarly Publishing 3 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Avery OT MacLeod CM and McCarty M 1944 Studies on the Chemical Nature of the Substance Inducing Transformation of Pneumococcal Types Induction of Transformation by a Desoxyribonucleic Acid Fraction Isolated from Pneumococcus Type III Journal of Experimental Medicine 79 1 137 158 35th anniversary reprint available 20 Eylul 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hershey AD Chase M 1952 Independent functions of viral protein and nucleic acid in growth of bacteriophage The Journal of General Physiology 36 39 56 doi 1 olu kirik baglanti Judson Horace 1979 The Eighth Day of Creation Makers of the Revolution in Biology Cold Spring Harbor Laboratory Press 51 169 ISBN 0 87969 477 7 Watson JD Crick FHC 1953 Molecular structure of Nucleic Acids A Structure for Deoxyribose Nucleic Acid PDF Nature 171 4356 737 738 Watson JD Crick FHC 1953 Genetical Implications of the Structure of Deoxyribonucleic Acid 19 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde PDF Nature 171 4361 964 967 Discoverer of the genetic code Sanger F Nicklen S and Coulson AR 1977 DNA sequencing with chain terminating inhibitors Nature 74 12 5463 5467 doi 10 1073 pnas 74 12 5463 2 Nisan 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Saiki RK Scharf S Faloona F Mullis KB Horn GT Erlich HA Arnheim N 1985 Enzymatic Amplification of b Globin Genomic Sequences and Restriction Site Analysis for Diagnosis of Sickle Cell Anemia Science 230 4732 1350 1354 PMID 2999980 6 Aralik 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Human Genome Project Information 15 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Human Genome Project Retrieved on 2008 03 15 Griffiths et al 2000 Chapter 2 Patterns of Inheritance Introduction 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mendel GJ 1866 Versuche uber Pflanzen Hybriden Verhandlungen des naturforschenden Vereins Brunn 4 3 47 in English in 1901 J R Hortic Soc 26 1 32 English translation available online 11 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 2 Patterns of Inheritance Mendel s experiments 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Caprazlama cross breed cross breeding cross fertilize 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ayrica bkz Monohibrit caprazlama a b c Griffiths et al 2000 Chapter 3 Chromosomal Basis of Heredity Mendelian genetics in eukaryotic life cycles 19 Aralik 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 4 Gene Interaction Interactions between the alleles of one gene 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Richard W Cheney Genetic Notation 3 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Retrieved on 2008 03 18 Griffiths et al 2000 Chapter 2 Patterns of Inheritance Human Genetics 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 4 Gene Interaction Gene interaction and modified dihybrid ratios 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mayeux R 2005 Mapping the new frontier complex genetic disorders The Journal of Clinical Investigation 115 6 1404 1407 doi 10 1172 JCI25421 PMID 15931374 Griffiths et al 2000 Chapter 25 Quantitative Genetics Quantifying heritability 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Luke A Guo X Adeyemo AA Wilks R Forrester T Lowe W Jr Comuzzie AG Martin LJ Zhu X Rotimi CN Cooper RS 2001 Heritability of obesity related traits among Nigerians Jamaicans and US black people Int J Obes Relat Metab Disord 25 7 1034 1041 Abstract from NCBI 20 Eylul 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Pearson H 2006 Genetics what is a gene Nature 441 7092 398 401 PMID 16724031 Prescott L 1993 Microbiology Wm C Brown Publishers 0 697 01372 3 Griffiths et al 2000 Chapter 8 The Structure and Replication of DNA Mechanism of DNA Replication 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Gregory SG et al 2006 The DNA sequence and biological annotation of human chromosome 1 Nature 441 doi 10 1038 nature04727 7 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde free full text available 26 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Alberts et al 2002 DNA and chromosomes Chromosomal DNA and Its Packaging in the Chromatin Fiber Griffiths et al 2000 Chapter 2 Patterns of Inheritance Sex chromosomes and sex linked inheritance 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 7 Gene Transfer in Bacteria and Their Viruses Bacterial conjugation 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 7 Gene Transfer in Bacteria and Their Viruses Bacterial transformation 23 Kasim 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 5 Basic Eukaryotic Chromosome Mapping Nature of crossing over 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 5 Basic Eukaryotic Chromosome Mapping Linkage maps 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Berg JM Tymoczko JL Stryer L Clarke ND 2002 Biochemistry 5th edition New York W H Freeman and Company I 5 DNA RNA and the Flow of Genetic Information Amino Acids Are Encoded by Groups of Three Bases Starting from a Fixed Point 11 Nisan 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Crick F 1970 Central Dogma of Molecular Biology PDF 26 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Nature 227 561 563 PMID 4913914 8 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Alberts et al 2002 Proteins The Shape and Structure of Proteins Alberts et al 2002 Proteins Protein Function How Does Sickle Cell Cause Disease 23 Eylul 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Brigham and Women s Hospital Information Center for Sickle Cell and Thalassemic Disorders 2002 04 11 Retrieved on 2007 07 23 Imes DL Geary LA Grahn RA Lyons LA 2006 Albinism in the domestic cat Felis catus is associated with a tyrosinase TYR mutation olu kirik baglanti Short Communication Animal Genetics 37 2 175 doi 10 1111 j 1365 2052 2005 01409 x olu kirik baglanti Retrieved on 2006 05 29 Brivanlou AH Darnell JE Jr 2002 Signal transduction and the control of gene expression Science 295 5556 813 818 PMID 11823631 4 Eylul 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Alberts et al 2002 Control of Gene Expression The Tryptophan Repressor Is a Simple Switch That Turns Genes On and Off in Bacteria Griffiths et al 2000 Chapter 16 Mechanisms of Gene Mutation Spontaneous mutations 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kunkel TA 2004 DNA Replication Fidelity Journal of Biological Chemistry 279 17 16895 16898 doi 10 1038 sj emboj 7600158 12 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 16 Mechanisms of Gene Mutation Induced mutations 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 17 Chromosome Mutation I Changes in Chromosome Structure Introduction 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Nicholas Wright Gillham Genes Chromosomes and Disease 2011 Sf 19 Griffiths et al 2000 Chapter 24 Population Genetics Variation and its modulation 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 24 Population Genetics Selection 23 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Griffiths et al 2000 Chapter 24 Population Genetics Random events On the Origin of Species 13 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde 1st John Murray 1 Related earlier ideas were acknowledged in Darwin Charles 1861 On the Origin of Species 14 Aralik 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde 3rd John Murray xiii Gavrilets S 2003 Perspective models of speciation what have we learned in 40 years Evolution 57 10 2197 2215 doi 10 1554 02 727 24 Subat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde PMID 14628909 4 Eylul 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Wolf YI Rogozin IB Grishin NV Koonin EV 2002 Genome trees and the tree of life Trends Genet 18 9 472 479 PMID 12175808 4 Eylul 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde The Use of Model Organisms in Instruction 13 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde University of Wisconsin Wisconsin Outreach Research Modules Retrieved on 2008 03 15 NCBI Genes and Disease 18 Eylul 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde NIH National Center for Biotechnology Information Retrieved on 2008 03 15 Davey Smith G Ebrahim S 2003 Mendelian randomization can genetic epidemiology contribute to understanding environmental determinants of disease 11 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde International Journal of Epidemiology 32 1 22 Pharmacogenetics Fact Sheet 12 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde NIH National Institute of General Medical Sciences Retrieved on 2008 03 15 Strachan T Read AP 1999 Human Molecular Genetics 2 second edition John Wiley amp Sons Inc Chapter 18 Cancer Genetics 26 Eylul 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lodish et al 2000 Chapter 7 7 1 DNA Cloning with Plasmid Vectors 27 Mayis 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lodish et al 2000 Chapter 7 7 7 Polymerase Chain Reaction An Alternative to Cloning 27 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Brown TA 2002 Genomes 2 2nd edition ISBN ISBN 1 85996 228 9 Section 2 Chapter 6 6 1 The Methodology for DNA Sequencing 1 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Brown 2002 Section 2 Chapter 6 6 2 Assembly of a Contiguous DNA Sequence 8 Subat 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Genel Alberts B Johnson A Lewis J Raff M Roberts K and Walter P 2002 Molecular Biology of the Cell 4th edition ISBN 0 8153 3218 1 Griffiths AJF Miller JH Suzuki DT Lewontin RC and Gelbart WM 2000 An Introduction to Genetic Analysis New York W H Freeman and Company ISBN 0 7167 3520 2 Hartl D Jones E 2005 Genetics Analysis of Genes and Genomes 6th edition Jones amp Bartlett ISBN 0 7637 1511 5 Lodish H Berk A Zipursky LS Matsudaira P Baltimore D and Darnell J 2000 Molecular Cell Biology 4th edition ISBN 0 7167 3136 3 Salt Alparslan Gelecegin Felaketleri Ruh ve Madde Yayinlari Istanbul 1997 Asimov I Insanligin Gelecegi Cep Kitaplari Istanbul 1984 Naisbitt J ve Aburden P Megatrends 2000 Form Yayinlari 1990 Cumhuriyet gazetesi Bilim ve Teknik ilave dergileri 1992 1995 yillari arasindaki sayilar Dis baglantilarWikimedia Commons ta Genetik ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Genetics 225 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Genetics Education Center21 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Free database on the human genetics24 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Database of the genomes sequences as well as the projects in progress12 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Discovered in 2007 the zones of instability of the genome in the mouse 20 Nisan 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Biological weapons genetics and social analysis Genetic engineering and biological weapons Genetic Bullets Ethnically Specific Bioweapons13 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Biological warfare bioterrorism biodefence and the biological and toxin weapons convention8 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ethnic Specific Weapons21 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Fransizca Glossaire de la biotechnologie de la FAO25 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Fransizca Fransizca Du gene a la comprehension de la molecule qu elle code dans l organisme Une video educative en partenariat avec l Institut Pasteur25 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Fransizca Fransizca Genetique dans l elevage chiens de race consanguinite retrempe genes codant la couleur de la robe la longueur de la queue 7 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde