Bu maddede birçok sorun bulunmaktadır. Lütfen sayfayı geliştirin veya bu sorunlar konusunda bir yorum yapın.
|
Arkeoloji, arkeolojik yöntemlerle ortaya çıkarılmış kültürleri, sosyoloji, coğrafya, tarih, etnoloji, antropoloji, nümizmatik, filoloji, gibi birçok bilim dalından yararlanarak araştıran ve inceleyen bilim dalıdır. Türkçeye yanlış bir şekilde "kazıbilim" olarak çevrilmiş olsa da kazı, arkeolojik araştırma yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Arkeoloji asıl olarak insanlığın kültürel geçmişini, kültürlerin değişimini ve birbirleriyle ilişkilerini inceler.
Arkeoloji, Yunancadaki ἀρχé ar(ch)ke: eski, eskiden kalma ve ό λόγος logos: bilgi, bilim, öğreti, öğretme, tanımlama, ortaya koyma kelimelerinden türemiştir. Kelime anlamı olarak da "Eskinin -Bilgisi, -Bilimi, - Öğretisi, -Tanımlanması ve -Ortaya Çıkarılması" anlamlarına gelebilmektedir.
Arkeoloji, kendi içinde birçok farklı bilim dalını barındırmaktadır. Bunlar arasında Tarihöncesi (Prehistorya) arkeolojisi, Klasik arkeoloji, Protohistorya ve Önasya arkeolojisi, Mısır arkeolojisi, Tevrat arkeolojisi ve Orta Çağ arkeolojisi sayılabilir.
Arkeoloji, yazılı tarihten önce ve sonra yaşamış insanlara ilişkin bilgi edinme olanağı sağlaması açısından özellikle önemlidir. Bu bilim dalının uzmanları olan arkeologlar araç, eşya, sikke ve yapı kalıntılarını inceleyerek, eski insanların nasıl yaşadıklarını anlayabilirler.
Arkeologlar çalışmalarını çoğunlukla eskiden insanların yaşadığı varsayılan yerleşimleri gün yüzüne çıkararak yürütürler. Yıkılan bir kentin üstüne yenisi yapıldığından eski kentler genellikle toprağın altında kalır ve üst üste kurulan yerleşmelerin mimari (özellikle kerpiç) yıkıntıları zamanla bir tepe oluşturur. Bu tür tepeler Türkiye'de höyük, Yunanistan'da "Magula", Yakındoğu'da "Tell", İran'da "Teppe" olarak adlandırılır.
Türkiye'deki Alacahöyük, Yalıhüyük ve Çatalhöyük gibi eski yerleşmeler höyük türünü oluşturmaktadır. Ancak her arkeolojik buluntu yeri bir höyük değildir. İnler, düz yerleşme yerleri, antik kentler de arkeolojinin araştırma alanları arasında yer almaktadır.
Tarih öncesi arkeolojisi () yazının ortaya çıkmasından önceki dönemleri inceler. Bu incelemede kazılar çok büyük bir dikkatle yürütülür. Tarih öncesi dönemden günümüze kalan çanak çömlek parçaları, , mimari kalıntılar ya da organik kalıntılar çok önem taşımaktadır.
Arkeolojinin gelişimi
Arkeolojinin ilk örnekleri
Antik Mezopotamya'da, Akad İmparatorluğu hükümdarı Naram-Sin'in tapınağı (MÖ. yaklaşık 2200) son Babil kralı Nabonidus tarafından MÖ. yaklaşık 550 yılında keşfedildi ve analiz edildi, bu nedenle Nabonidus ilk arkeolog olarak bilinmektedir. Nabonidus, sadece güneş tanrısı Šamaš'ın, savaşçı tanrıça Anunitu'nun (her ikisi de Sippar'da bulunan) tapınaklarının ve Naram-Sin'in Ay tanrısı için inşa ettiği tapınağın temel kalıntılarını bulacak olan ilk kazılara liderlik etmekle kalmayıp, Harran'ı da eski ihtişamına kavuşturmuştu. Ayrıca Naram-Sin'in tapınağını ararken arkeolojik bir eserin tarihini belirleyen ilk kişi o olmuştur. Tahmini yaklaşık 1.500 yıl hatalı olmasına rağmen, o dönemde doğru tarihleme teknolojisinin eksikliği göz önüne alındığında, bu yine de çok iyi bir tahmin olarak kabul edilmektedir.
Antikacılar
Arkeoloji bilimi (Grekçe: ἀρχαιολογία, arkeoloji, Grekçe: ἀρχαῖος, arkhaios, "antik" ve Grekçe: -λογία, -logia, " -logy ") antikacılık olarak bilinen eski ve çok disiplinli çalışmadan doğmuştur. Antika meraklıları, tarihi alanların yanı sıra antik eserlere ve el yazmalarına özellikle dikkat ederek tarihi incelemişlerdir. Antikacılık, 18. yüzyılın sloganında özetlenen, geçmişin anlaşılması için var olan ampirik kanıtlara odaklanmıştır. 18. yüzyıl antikacısı Sir Richard Colt Hoare: "Teoriden değil gerçeklerden konuşuyoruz" demiştir. Arkeolojinin bir bilim olarak sistemleştirilmesine yönelik deneme niteliğindeki adımlar, 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa'da Aydınlanma döneminde gerçekleşti.
Song hanedanlığı döneminde (MS. 960–1279) Çin İmparatorluğu'nda, Ouyang Xiu ve Zhao Mingcheng gibi kişiler, Shang ve Zhou dönemlerine ait eski Çin bronz yazıtlarını araştırarak, koruyarak ve analiz ederek Çin epigrafisi geleneğini kurmuşlardır. 1088'de yayınlanan kitabında Shen Kuo, çağdaş Çinli bilim adamlarını, antik bronz kapları halktan zanaatkârlar yerine ünlü bilgelerin eserleri olarak nitelendirdikleri, orijinal işlevlerini ve üretim amaçlarını ayırt etmeden bunları ritüel kullanım için canlandırmaya çalıştıkları için eleştirmiştir. Bu tür antika arayışları Song döneminden sonra azalmış, 17. yüzyılda Qing hanedanlığı döneminde yeniden canlandırılmış, ancak her zaman ayrı bir arkeoloji disiplini yerine Çin tarih yazımının bir dalı olarak kabul edilmiştir.
Rönesans Avrupa'sında Greko - Romen uygarlığının kalıntılarına ve klasik kültürün yeniden keşfine yönelik felsefi ilgi, Orta Çağ'ın sonlarında hümanizmle başladı.
Ancona'lı Cyriacus, Adriyatik'teki bir deniz cumhuriyeti olan Ancona'nın önde gelen İtalyan bir tüccar aileye mensup gezgin, hümanist ve antikacıydı. Çağdaşları tarafından pater antiquitatis ("antik çağın babası") ve bugün "klasik arkeolojinin babası" olarak anılmıştır: "Anconalı Cyriac, on beşinci yüzyılda Yunan ve Roma antik eserlerinin, özellikle de yazıtların en girişimci ve üretken kayıtçısıydı ve kayıtlarının genel doğruluğu ona modern klasik arkeolojinin kurucu babası olarak anılma hakkını veriyor." Antik binalar, heykeller ve yazıtlar hakkındaki bulgularını kaydetmek için Yunanistan'ı ve tüm Doğu Akdeniz'i dolaştı; bunlar arasında Parthenon, Delphi, Mısır piramitleri ve hiyeroglifler gibi kendi zamanına kadar bilinmeyen arkeolojik kalıntılar da vardı. Arkeolojik keşiflerini günlüğü Commentaria'ya (altı cilt halinde) kaydetmiştir.
İtalyan Rönesans hümanist tarihçisi Flavio Biondo, 15. yüzyılın başlarında antik Roma'nın kalıntıları ve topografyasına ilişkin sistematik bir rehber oluşturmuştur ve bu nedenle arkeolojinin kurucusu olarak anılmaktadır.
Aralarında John Leland ve William Camden'in de bulunduğu 16. yüzyılın antika meraklıları, İngiliz kırsalında araştırmalar yürütmüşler, karşılaştıkları anıtları çizmişler, tanımlamışlar ve yorumlamışlardır.
Oxford English Dictionary'de ilk kez 1824'te "arkeolog"dan bahsedilmektedir. Bu kısa süre sonra antikacılık faaliyetinin önemli bir dalı için olağan terim haline gelmiş bulunuyordu. "Arkeoloji", 1607'den itibaren, başlangıçta genel olarak "antik tarih" dediğimiz şey anlamına geliyordu; daha modern anlamıyla ilk kez 1837'de görülmüştür. Bununla birlikte, 1685 yılında, kendinin de dahil olduğu antik çağ çalışmalarını tanımlamak için "arkeoloji" nin en eski tanımlarından birini, Roma yazıtlarının transkripsiyonlarından oluşan bir koleksiyonun önsözünde sunan kişi Jacob Spon'du. Miscellanea eruditae antiquitatis adlı seyahat yıllarını anlattığı bir eseri vardır.
On ikinci yüzyıl Hintli bilim adamı Kalhana'nın yazıları, yerel geleneklerin kaydedilmesini, arkeolojinin en eski izlerinden biri olarak tanımlanan el yazmaları, yazıtlar, madeni paralar ve mimarilerin incelenmesini içermektedir. Dikkate değer eserlerinden biri, MÖ. yaklaşık 1150'de tamamlanan Rajatarangini'dir. Ve Hindistan'ın ilk tarih kitaplarından biri olarak bilinmektedir.
İlk kazılar
Arkeolojik kazı yapılan ilk yerlerden biri Stonehenge ve İngiltere'deki diğer megalitik anıtlardır. John Aubrey (1626–1697), İngiltere'nin güneyindeki çok sayıda megalitik ve diğer arazi anıtlarını kaydeden öncü bir arkeologdu. Bulgularının analizinde de zamanının ilerisindeydi. El yazısının, Orta Çağ mimarisinin, kostümün ve kalkan şekillerinin kronolojik üslup gelişiminin haritasını çıkarmaya çalışmıştı.
MS 79'da Vezüv Yanardağı'nın patlaması sırasında her ikisi de külle kaplanan antik Pompeii ve Herculaneum kentlerinde de İspanyol askeri mühendis Roque Joaquín de Alcubierre tarafından kazılar yapılmıştır. Bu kazılar 1748 yılında Pompeii'de, Herculaneum'da ise 1738 yılında başlamıştır. Mutfak eşyaları ve hatta insan şekilleriyle tamamlanmış kasabaların keşfi ve fresklerin gün yüzüne çıkarılması, Avrupa çapında büyük bir etki yaratmıştı.
Ancak modern tekniklerin gelişmesinden önce kazılar gelişigüzel yapılıyordu; tabakalaşma ve bağlam gibi kavramların önemi gözden kaçırılmıştı.
18. yüzyılın ortalarında, Alman Johann Joachim Winckelmann Roma'da yaşadı, kendini Roma antik eserlerinin incelenmesine adadı ve yavaş yavaş antik sanata dair rakipsiz bir bilgi birikimi edindi. Daha sonra Pompeii ve Herculaneum'da yürütülen arkeolojik kazıları gezdi. Winckelmann, bilimsel arkeolojinin kurucularından biridir ve stil kategorilerini geniş, sistematik bir temelde sanat tarihine uygulayan ilk kişidir. Aynı zamanda Yunan sanatını dönemlere ve zaman sınıflandırmalarına ayıran ilk kişilerden biridir. Winckelmann, hem "Modern arkeolojinin peygamberi ve kurucu kahramanı" hem de sanat tarihi disiplininin babası olarak adlandırılmıştır.
Arkeolojik yöntemin gelişimi
Arkeolojik kazıların babası William Cunnington'du (1754–1810). 1798'deWiltshire'da Sir Richard Colt Hoare tarafından finanse edilen kazıları üstlenmişti. Cunnington, Neolitik ve Tunç Çağı höyüklerinin titizlikle kayıtlarını yapmıştır. Bunları kategorize etmek ve tanımlamak için kullandığı terimler bugün hâlâ arkeologlar tarafından kullanılmaktadır. Bununla birlikte, gelecekteki ABD Başkanı Thomas Jefferson'un da 1784 yılında Virginia'daki birkaç Kızılderili mezar höyüğünde hendek yöntemini kullanarak kendi kazılarını yapmaya başladığı kaydedilmiştir. Kazılarına "Höyük İnşa Edenler" sorusu yol açmıştır, ancak dikkatli yöntemleri ona, günümüz Yerli Amerikalılarının atalarının bu tümsekleri neden yükseltememeleri için hiçbir neden göremediğini kabul edecek kadar içgörü sağladı.
19. yüzyıl arkeolojisinin en büyük başarılarından biri stratigrafinin gelişmesiydi. Birbirini takip eden dönemlere uzanan katmanların örtüşmesi fikri, William Smith, James Hutton ve Charles Lyell gibi bilim adamlarının yeni jeolojik ve paleontolojik çalışmalarından ödünç alınmıştır. Stratigrafinin arkeolojiye sistematik olarak uygulanması ilk olarak tarih öncesi ve Tunç Çağı yerleşimlerinde yapılan kazılarla gerçekleşti. 19. yüzyılın üçüncü ve dördüncü onyıllarında Jacques Boucher de Perthes ve Christian Jürgensen Thomsen gibi arkeologlar buldukları eserleri kronolojik sıraya koymaya başladılar.
Arkeolojinin titiz bir bilime dönüşmesinde önemli bir figür, 1880'lerde İngiltere'deki topraklarında kazılara başlayan ordu subayı ve etnolog Augustus Pitt Rivers idi. Yaklaşımı, zamanın standartlarına göre son derece metodikti ve yaygın olarak ilk bilimsel arkeolog olarak kabul edilmektedir. Eserlerini türe göre veya " tipolojik" olarak, türler içinde ise tarihe göre veya "kronolojik" olarak düzenlemiştir. İnsan yapımı eserlerdeki evrimsel eğilimleri vurgulamak için tasarlanan bu düzenleme tarzı, nesnelerin doğru tarihlendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Onun en önemli metodolojik yeniliği, sadece güzel veya benzersiz olanların değil, tüm eserlerin toplanıp kataloglanması konusundaki ısrarıydı.
William Flinders Petrie, meşru olarak "Arkeolojinin Babası" olarak adlandırılabilecek bir başka insandır. Hem Mısır'da hem de daha sonra Filistin'de yaptığı özenli kayıtlar ve eserler üzerindeki çalışmaları, modern arkeolojik kayıt yöntemlerinin arkasındaki fikirlerin çoğunu ortaya koydu; "Gerçek araştırma çizgisinin en küçük ayrıntıların not edilmesi ve karşılaştırılmasında yattığına inanıyorum" demiştir. Petrie, Mısırbilimin kronolojik temelinde devrim yaratan çanak çömlek ve seramik bulgularına dayalı katmanların tarihlendirilmesi sistemini geliştirmiştir ve kendi, 1880'lerde Mısır'daki Büyük Piramit'i bilimsel olarak araştıran ilk kişidir. Aynı zamanda, MÖ 14. yüzyıl firavunu Tutankhamun'un mezarını keşfederek şöhrete kavuşan Howard Carter da dahil olmak üzere, tüm Mısır bilimci nesline danışmanlık ve eğitim vermekten sorumluydu.
Halkın ilgisini çeken ilk stratigrafik kazı, 1870'lerde Heinrich Schliemann, Frank Calvert ve Wilhelm Dörpfeld tarafından antik Truva'nın bulunduğu Hisarlık kazısıydı. Bu bilim adamları, tarih öncesinden Helenistik döneme kadar birbiriyle örtüşen ve katmanlardan oluşan dokuz farklı şehri tespit ettiler. Bu arada Sir Arthur Evans'ın Girit'te Knossos'taki çalışması, aynı derecede gelişmiş bir Minos uygarlığının kadim varlığını ortaya çıkarmıştır.
Arkeolojinin gelişimindeki bir sonraki önemli isim, 1920'lerde ve 1930'larda kazılara son derece disiplinli yaklaşımı ve sistematik kapsamıyla bilimin hızla ilerlemesini sağlayan Sir Mortimer Wheeler'dı. Wheeler, öğrencisi Kathleen Kenyon tarafından da geliştirilen ızgaralı kazı sisteminin mucididir.
Arkeoloji 20. yüzyılın ilk yarısında mesleki bir faaliyet haline geldi ve arkeolojinin üniversitelerde ve hatta okullarda ders olarak okunması mümkün hale geldi. 20. yüzyılın sonunda profesyonel arkeologların neredeyse tamamı (en azından gelişmiş ülkelerde), mezun olmuşlardı. Deniz arkeolojisi ve kent arkeolojisinin daha yaygın hale geldiği ve artan ticari gelişme sonucunda kurtarma arkeolojisinin de geliştiği bu dönemde arkeolojiye daha fazla adapte olundu ve yenilikler devam etti.
Tarihler ve çağlar
Arkeologların yapması gereken en önemli işlerden biri, ulaştıkları buluntuların hangi dönemden kaldığını saptamaktır. Bu buluntular arasında ele geçen yazılı belgeler, bu işi kolaylaştırır; ama yazılı bir belge yoksa, örneğin binlerce yıl öncesinden kaldığı tahmin edilen bir eşyanın kesin yapım tarihini bulmak çok zordur. Arkeolojinin eski yerleşmeleri ve buluntuları tarihlendirmede yararlandığı yazılı tarih öncesi dönemleri, ilk kez Danimarkalı bir arkeolog sınıflandırmıştır. Bu yazılı tarih öncesi döneme, Prehistorya ya da Tarihöncesi olarak adlandırılır. İnsanların çok sert bir taş olan çakmak taşı ve obsidyenden mikrolit adı verilen alet ve silah yaptıkları ilk dönem Taş Devri ya da Paleolitik Çağ'dır. (MÖ. 2.000.000 - 10.000) 2. devir olarak Mezolitik Çağ, ise MÖ. 10.000 - 8.000 arası iki bin yıllık bir dönemi kapsar. Neolitik Çağ, 3. devir olarak sayılır ve MÖ. 8.000 - 5.500 yıllarını kapsar. Taş-bakır kullanımının arttığı 4. devir ise Kalkolitik Çağ'dır ve MÖ. 5.500 - 3.000 arası yılları kapsamaktadır. Kalkolitik Çağ kendi içinde Bakır Çağı, Tunç Çağı ve Demir Çağı olmak üzere üçe ayrılır. Bakır Çağı, alet ve eşya yapımında bakır madeninin kullanıldığı devirdir. Tunç Çağı ise alet ve silahların bakır ve kalay karışımı ile elde edilen tunçtan yapıldığı bir sonraki dönemdir. Tunçtan daha sert ve dayanıklı olan demirin kullanılmaya başlandığı Kalkolitik Çağ'ın son dönemi ise Demir Çağı'dır. Çağdaş arkeologlar Paleolitik ve Kalkolitik arasındaki çağları kendi içinde daha kısa süreli dönemlere ayırırlar.
Bir arkeolog, ortaya çıkardığı aygıtların hangi çağdan kaldığını saptasa bile bu aygıtların yapıldıkları tarihe ilişkin bilgi edinmesi her zaman kolay olmaz; çünkü bir bölgede yaşayan insanlar taştan aygıtlar kullanırken aynı dönemde başka bir bölgede insanların tunçtan aygıtlar kullandığı bilinmektedir.
Ortadoğu'daki buluntular
Arkeolojinin en zengin kaynakları Orta Doğu'da bulunmaktadır. Mezopotamya, İran, Irak, Suriye ve Mısır'ı kapsayan Ortadoğu'yu Protohistorya ve Önasya arkeolojisi incelemektedir.
Örneğin; Antik Mısır yazısı olan hiyeroglifin 1822'de arkeologlar ve yazı uzmanları tarafından çözülmesi, arkeoloji için bir dönüm noktası oldu. Hiyeroglifin çözülmesinde kilit rol oynayan Rosetta Taşı’nda aynı sözcükler hem hiyeroglif hem de Antik Yunan yazısı ve başka bir tür Mısır yazısıyla yinelenmişti. Bu gelişme çok sayıda arkeoloğun Mısır'a ilgi göstermesine yol açtı. Yapılan kazılarla Antik Mısır’daki yaşama ilişkin yeni bilgilere ulaşıldı. Arkeolojinin en önemli buluşlarından olan Rosetta Taşı, günümüzde Londra'da British Müzesi'nde sergilenmektedir.
Truva ve Girit
Eski Yunan şairi Homeros şiirlerinden birinde, 10 yıllık bir kuşatmadan sonra ele geçirilen Troya kentinin öyküsünü anlatır. Ama bu kentin nerede olduğu kesin olarak bilinmiyordu. Troya’nın gerçek yerini 1871'de Alman arkeolog Heinrich Schliemann saptadı. Schliemann, kazılarda ortaya çıkardığı buluntuları gizlice yurtdışına kaçırmasına karşın Osmanlı hükûmetinden 1876'da yeniden kazı izni aldı ve ile birlikte Troya’daki kazıları sürdürdü. Eski krallıklara ilişkin bir başka önemli kazının yapıldığı yer Akdeniz'deki Girit Adası'ydı. Arkeolog Sir Arthur Evans, 1900'da Knossos'ta yaptığı kazılarda eski Girit krallarının yaşadığı büyük bir sarayı ortaya çıkardı. O tarihe kadar yalnızca Yunan mitolojisinin bir kahramanı sanılan Minos'un gerçek bir kral olduğu anlaşıldı. Bulunan sarayın duvarları, boğa güreşlerinin, çiçeklerin ve hayvanların sanki 3.000 yıl önce değil de, bir gün önce yapılmış gibi duran parlak renkli resimleriyle bezenmişti.
Su altındaki kalıntılar
Toprak altındaki eski kentler, binlerce yıl dayanmış ve kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Su da toprak gibi Tarih Öncesinde yaşamış olan insanların evlerini ve eşyasını zamana karşı korumuştur. Bundan dolayı suyun altında da arkeoloji için pek çok zengin malzeme bulunmaktadır. Arkeolojinin su altındaki kalıntılarını incelen dalı sualtı arkeolojisi olarak adlandırılır. 1854'te, İsviçre'nin Zürih kentindeki gölün suları çok azalınca, dibindeki eski ev kalıntıları ortaya çıktı. Arkeologlar evlerin bulundukları katmanları inceleyerek yapıldıkları dönemleri saptadılar. Bulunan tahta aygıtlar, keçeler, sepetler ve hatta elma, armut ve ekmek artıkları o insanların günlük yaşamlarına ilişkin önemli bilgiler sağladı. Türkiye'de de Bodrum ve Antalya yöresinde su altı çalışmaları yapılmış ve çok sayıda buluntu ortaya çıkarılmıştır ki bunlar Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Arkeolojinin amacı
Arkeolojinin amacı geçmiş toplumlar ve insan ırkının gelişimi hakkında daha fazla bilgi edinmektir. İnsanlığın gelişiminin %99'undan fazlası, yazıyı kullanmayan tarih öncesi kültürlerde meydana gelmiştir, dolayısıyla çalışma amaçlı hiçbir yazılı kayıt mevcut değildir. Bu tür yazılı kaynaklar olmadan tarih öncesi toplumları anlamanın tek yolu arkeolojiden geçer. Arkeoloji geçmiş insan etkinliklerinin incelenmesi olduğundan, yaklaşık 2,5 yıl milyon öncesine, ilk taş aletlerin bulunduğu zamana kadar uzanır. İnsanlık tarihindeki pek çok önemli gelişme, tarih öncesi dönemde meydana gelmiştir; örneğin, homininlerin Afrika'daki Australopithecus'lardan modern Homo sapiens'e dönüştüğü Paleolitik dönemdeki insanlığın evrimi gibi. Arkeoloji aynı zamanda insanlığın birçok teknolojik ilerlemesine de ışık tutar; örneğin ateş kullanma yeteneği, taş aletlerin geliştirilmesi, metalurjinin keşfi, dinin başlangıcı ve tarımın yaratılması. Arkeoloji olmasaydı, yazının öncesine dayanan maddi kültürün insanlık tarafından kullanımına ilişkin çok az şey bilinebilir veya hiçbir şey bilinemezdi.
Ancak, arkeoloji kullanılarak yalnızca tarih öncesi, okuryazarlık öncesi kültürler değil, aynı zamanda tarih dönemlerini arkeolojinin alt disiplinleri aracılığıyla yazının keşfi sonrası dönemler ve okuryazar kültürler de incelenebilir. Antik Yunan ve Mezopotamya gibi pek çok okuryazar kültürün hayatta kalan kayıtları genellikle eksik ve bir dereceye kadar önyargılıdır. Pek çok toplumda okuryazarlık, din adamları, saray ya da tapınak bürokrasisi gibi elit sınıflarla sınırlı olmuştur. Aristokratların okuryazarlığı bazen tapu ve sözleşmelerle sınırlı kalmıştır. Elitlerin çıkarları ve dünya görüşleri çoğu zaman halkın yaşamlarından ve çıkarlarından oldukça farklıdır. Bu yüzden genel nüfusu daha iyi temsil eden insanlar tarafından üretilen yazıların kütüphanelere girmesi ve gelecek nesiller için orada saklanması pek mümkün değildi. Bu nedenle, yazılı kayıtlar sınırlı sayıda bireyin, genellikle de daha büyük nüfusun küçük bir kısmının önyargılarını, varsayımlarını, kültürel değerlerini ve muhtemelen aldatmacalarını yansıtma eğilimindedir. Bu nedenle yazılı kayıtlara tek kaynak olarak güvenip, sadece bu kaynaklar ile bir görüş belirtmek her zaman doğru bir yargı olmayabilir. Maddi kayıtlar ise, örnekleme yanlılığı ve farklı koruma gibi kendi önyargılarına tabi olmasına rağmen, toplumun adil bir temsiline daha yakın olabilmektedir.
Çoğu zaman arkeoloji, geçmişteki insanların varlığını ve davranışlarını öğrenmenin tek yoludur. Binlerce yıl boyunca binlerce kültür, toplum ve milyarlarca insan gelip gitmiştir; bunlar hakkında çok az yazılı kayıt vardır veya hiç yazılı kayıt yoktur ya da mevcut kayıtlar için yanlış beyanda bulunuluyordur veya bu kaynaklar eksiktir. Bugün bilindiği şekliyle yazı, MÖ. 4. bin yıla kadar insan uygarlığında mevcut değildi. Buna karşılık Homo sapiens en az 200.000 yıldır vardır. Bunun yanında diğer Homo türleri de milyonlarca yıldır varolmuştur (bkz. İnsanın evrimi). Bu uygarlıkların en çok bilinenleri tesadüf değildir; yüzyıllardır tarihçilerin araştırmasına açıkken, tarih öncesi kültürlerin incelenmesi ancak son zamanlarda ortaya çıkmıştır. Birçok olay ve önemli insan uygulamaları, okuryazar bir medeniyette resmi olarak kaydedilmemiş olabilir. İnsan uygarlığının ilk yıllarına (tarımın gelişimi, halk dininin kült uygulamaları, ilk şehirlerin doğuşu) ilişkin her türlü bilginin arkeoloji ile öğrenilmesi ve bilinmesi gerekir.
Bilimsel önemlerinin yanı sıra, arkeolojik kalıntılar bazen onları üreten insanların torunları için politik veya kültürel öneme, koleksiyoncular için parasal değere veya güçlü bir estetik çekiciliğe sahiptir. Pek çok kişi arkeolojiyi geçmiş toplumların yeniden inşası yerine bu tür estetik, dini, politik veya ekonomik hazinelerin kurtarılmasıyla özdeşleştirmektedir.
Bu görüş genellikle Raiders of the Lost Ark, The Mummy ve gibi popüler kurgu eserlerin insanlar arasında yarattığı etki ile benimsenmektedir. Gerçekçi olmayan konular daha ciddi bir şekilde ele alındığında, sahte bilim suçlamaları her zaman bunların savunucularına yöneltilmektedir (bkz. Sahte Arkeoloji). Ancak gerçek ya da kurgusal bu çabalar modern arkeolojiyi temsil etmemektedir.
Teori
Arkeolojik teoriye ilişkin tüm arkeologların bağlı olduğu tek bir yaklaşım yoktur. 19. yüzyılın sonlarında arkeoloji gelişmeye başladığında, arkeolojik teoriye uygulanacak ilk yaklaşım, kültürlerin neden değiştiğini ve uyarlandığını vurgulamaktan ziyade neden değiştiğini ve uyarlandığını açıklama hedefini benimseyen, dolayısıyla tarihi vurgulayan kültür-tarih arkeolojisi ve ayrıntıcılıktı. 20. yüzyılın başlarında, mevcut toplumlarla (Yerli Amerikalılar, Sibiryalılar, Mezoamerikalılar vb. gibi) doğrudan devam eden bağları olan geçmiş toplumları inceleyen birçok arkeolog, doğrudan tarihsel yaklaşımı izlemiş ve geçmiş ile çağdaş etnik ve kültürel gruplar arasındaki sürekliliği karşılaştırmıştır.
1960'larda, büyük ölçüde Lewis Binford ve Kent Flannery gibi Amerikalı arkeologların önderlik ettiği, yerleşik kültürel tarih arkeolojisine isyan eden bir arkeolojik hareket ortaya çıkmıştır. Flannery ve Binford, daha "bilimsel" ve "antropolojik" olacak, hipotez testi ve bilimsel yöntemin süreçsel arkeoloji olarak bilinen şeyin çok önemli kısımları olan bir "Yeni Arkeoloji" önerdiler.
1980'lerde İngiliz arkeologlar Michael Shanks, Christopher Tilley, Daniel Miller ve Ian Hodder'ın önderliğinde yeni bir postmodern hareket ortaya çıkmıştır. Bu süreç sonrası arkeoloji olarak bilinir hale geldi. Süreççiliğin bilimsel pozitivizme ve tarafsızlığa çağrısını sorguladı ve daha özeleştirel bir teorik düşünümselliğin önemini vurguladı. Ancak bu yaklaşım, süreççiler tarafından bilimsel titizlikten yoksun olduğu gerekçesiyle eleştirilmiştir ve hem süreççiliğin hem de süreç sonrası yaklaşımın geçerliliği hâlâ tartışılmaktadır. Bu arada, olarak bilinen başka bir teori, süreç ve süreç sonrası arkeolojinin yansıma ve tarih vurgusunu birleştirmeye çalışan bir teori ortaya çıkmıştır.
Arkeolojik teori artık neo-evrimci düşünce, [35] fenomenoloji, postmodernizm, vekalet teorisi, bilişsel bilim, yapısal işlevselcilik, cinsiyet temelli ve feminist arkeoloji ve sistem teorisi dahil olmak üzere çok çeşitli etkilerden faydalanmaktadır.
Günümüzde arkeoloji
Eskiden zengin hazineler, saraylar ve tapınaklar bulma umuduyla kaçak kazılar yapılırdı. Sıradan insanların yaşadıkları yerler definecileri ilgilendirmiyordu. Oysa arkeologlar geçmişi iyi anlayabilmenin yolunun, bulunabilen her şeyi incelemekten geçtiğini bilirler. Arkeologlar buluntuları incelerken, o topluluğun ekonomisini, değişik işleri ve görevleri olan insanlar arasındaki ilişkileri ve dinsel inanışlarını da araştırıyorlar. Yetiştirdikleri bitkilere ve hayvanlara bakarak insanların çevrelerini nasıl değiştirdiklerini, kendilerinin de çevreden nasıl etkilendiğini anlamaya çalışıyorlar.
Ortadoğu'da bazı arkeologlar çöllerde araştırmalar yaparak, kentlerin henüz kurulmadığı ve uygarlıkların yerleşmediği dönemlerdeki göçebe topluluklara ilişkin bilgi edinmeye çalışıyorlar. Çok kısa bir süre öncesine kadar kitaplarda, elyazmalarında ve iyi korunmuş yapılarda Orta Çağa ilişkin yeterince bilgi bulunduğu sanılıyordu. Yakın tarihlerde bu alanda da yepyeni gelişmeler oldu. Birçok araştırmacı son 200 yılda yapılmış kanalları, demiryollarını, fabrikaları konu alan sanayi arkeolojisi alanında çalışıyor. Günümüzde kısaca, geçmişe ilişkin her şey arkeolojinin kapsamına girmektedir.
Alan araştırması
Havadan çekilen fotoğraflar arkeologların çalışmalarına büyük katkı sağlamaktadır. Bu fotoğraflar, araştırılacak alanı yere serilmiş bir harita gibi gösterir. Örneğin, birbirine bağlı kısa, düzenli yollar ya da setler Roma dönemini işaret eder. Güneş ışınlarının eğik olduğu saatlerde çekilmiş fotoğraflarda görülen hafif tümsekler ve çukurlar ise buralarda eski yerleşmelerin izlerini gösterir. Bunlar hisar, hendek ve yapı kalıntıları olabilir.
Yılın belli zamanlarında çimenlerin ya da ekinlerin renginde ve boyunda gözlenen bazı değişiklikler de arkeologlara önemli ipuçları verir. Örneğin, bir tarlanın genelinde tahıllar yeşilken bir bölümü kısa zamanda olgunlaşıp sararmış olması, o toprağın altında taştan dayanakların bulunduğunu gösterir. Eğer tarlanın altında doldurulmuş çukurlar ya da hendekler varsa, buralarda su birikeceği için, ekili ürünün olgunlaşması gecikir. Bu yerler fotoğraflarda yeşil çizgiler ya da noktalar olarak göze çarpar. Bu tür belirtilerden birçok eski yerleşme yeri saptanmış ve gün ışığına çıkartılmıştır.
Toprak altında kalmış çanak çömlek ocakları, pişmiş kilde bulunan magnetik güçten dolayı, duyarlı (magnetik güç ölçme aleti) saptanabilir. Bir zamanlar canlıların yaşamış olduğu ve organik maddelerin bulunduğu yerlerde de, çevrelerine göre daha çok magnetizma vardır. Arkeologlar magnetometreyle çanak çömlek ya da çini gibi eşyanın bulunduğu ve insanların yaşadığı yerleri kolayca saptayabilirler.
Alan araştırmasında kullanılan bir başka yöntem de, topraktaki direncin elektrikle ölçülmesidir. İçi nemli toprakla dolu bir hendek daha az, taş duvarlar ya da sert zeminler daha çok direnç gösterir.
Ekili tarlalarda toprak sürülürken ortaya çıkmış bir çömlek ya da çini parçası ile tümsek ya da çukurlar, bir arkeoloğun buradaki eski kalıntıları bulmasına yardımcı olur. Ayrıca, eski haritalardan, belgelerden, yer adlarından ve yerel geleneklerden de yeni ipuçları çıkarılabilir ve dünya da pek çok yerleşme kalıntısı bu yolla bulunmuştur.
Kazı nasıl yapılır?
Çağdaş kazıların nasıl yürütüldüğünü daha iyi anlayabilmek için, Roma dönemi bir evin yapılış öyküsünü örnek almak iyi bir yol olabilir. Çünkü arkeologlar günümüzde Roma dönemi bir evi ortaya çıkarmak üzere kazıya başladığında, bu öyküyü sondan başa doğru yeniden kurmaktadır. Roma dönemin yapı ustası, bir evi yapmaya giriştiğinde önce toprağı temizler, ardından temel çukurlarını kazar. Sonra, mozaiklerle resimler ya da motifler yaparak zemini döşer. Duvarları örüp üstünü bir çatıyla kapatır.
Ev artık oturulacak hale gelmiştir ve insanlar gelip yerleşirler. Ustanın cebinden düşen bir metal para evin temelinde kalabilir. Evde yaşayanlar bazı küçük eşyasını evde yitirebilir. Kırılan çanak çömlek parçaları çöp çukuruna atılır. Böylece evde yaşayanların öteberileri kıyıda köşede kalabilir. Arkeolojide bu süreç yerleşme dönemi olarak adlandırılır. Daha sonra bir savaştan dolayı insanlar yaşardığı evi terk etmek zorunda kalabilir, ev bir depremde çökebilir. Artık içinde insanın yaşamadığı evin zamanla tamamen çöker; ahşap kısımları çürür, duvarlar yıkılır. Aradan uzun yıllar geçince de ev bütünüyle toprağın altında kalır. Aradan yüzyıllar geçince üzerindeki toprak dümdüz olur. Burası ekili bir alan haline gelebilir ya da üzerine yine bir ev yapılabilir.
Arkeologlar önce toprak altında böyle bir evin varlığını saptar. Kazı alanının tümünü ya da çevresini ince çelik çubuklarla çevirir. Bu, kazı boyunca yapılacak ölçümlerin doğruluğu, çıkarılacak plan ve sonuçların güvenilirliği için gereklidir. Artık sıra, çatıdan temele doğru bütün tabakaları tek tek özenle kaldırmaya gelmiştir.
İlk tabakaya ulaşıncaya değin kazı makineleri kullanılabilir. Ama ilk tabaka kaldırılınca, artık kazıda yalnızca sivri uçlu mala, kürek ve kova kullanılır. Kazı sırasında ortaya çıkarılan duvarlar, ocaklar, fırınlar ve insan yapımı öbür yapılar örselenmeden birbirinden ayrılır. Arkeologlar bütün bunları inceler ve ayrıntılı notlar tutar. Ele geçen eşya tek tek özenle temizlenir ve bulundukları tabakayı belirtecek biçimde numaralanır. Eşyaların üzerinde o dönemin hükümdarının resimleri varsa, bu eşyanın yapılış tarihini saptamayı kolaylaştırır. Ama buluntular daha eski dönemlerden kalmış, yazısız ve resimsiz de olabilir. Ayrıca başka döneme ait eşya o tabakadaki eşyayla karışmış olabilir. Böyle durumlarda kesin tarihlendirme yapılırken, bir üst tabakaya hiç dokunulmamış olması gerekir.
Kazıyı yapan kişi, bu evin yapıldığı, değiştirildiği ya da yıkılmaya bırakıldığı tarihleri saptar. Ayrıca evde yaşamış olanların ne gibi özellikleri olduğunu ve yaşam biçimlerini ortaya çıkarabilir. Örneğin bir çiftlik eviyse, çevresinde tarlalar, otlaklar ve korular bulunacağını bilir. Buradaki bitki, tohum, polen ve tahıl kalıntıları, çevrenin o zamanki bitki örtüsünü gösterir. Hayvan kemikleri, burada yaşamış insanların yedikleri etin cinsini anlamamızı sağlar. Kullandıkları araç gereçler insanların günlük yaşamları hakkında bilgi verir.
Kentlerde kazı çalışmaları, açık alanlardaki kazılardan daha zor ve karmaşıktır. İnsanların yüzyıllardır yaşamakta oldukları kentlerde kazılar yıllarca sürebilir. Öte yandan bir kalıntının varlığı saptansa bile, bu mevcut yapıların ya da sokakların altında bulunacağından kazı yapma olanağı da yoktur. Bunun gibi nedenlerden dolayı büyük kentlerde daha az kazı yapılmaktadır. Yapıların ortaya çıkarılmasında kullanılan yöntemler, Roma yolları, kanallar, surlar gibi öteki alanlarda yapılan arkeolojik kazılarda kullanılmaz. Bu tür kazılarda birbiri üzerine binen bütün katmanların görülebileceği bir kesit elde edilmeye çalışılır.
Bilimsel yöntemler
Arkeolojide günümüzde tarihlendirmede çeşitli bilimsel yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan biri olan radyokarbonla tarihlendirme yönteminin bulunması, arkeolojide büyük bir gelişme sağladı. Bu yöntemle odunun, kömürün ve eski yerleşim bölgelerinde bulunan kemiklerin yaşlarını saptamak olanaklı hale geldi. Her canlının yapısında karbon bulunmaktadır ve bunun neredeyse tamamı karbon-12'dir. Belli bir oranda da radyoaktif ve "ağır" olan karbon-14 vardır. Örneğin bir ağaç kesilince, artık yeni karbon-14 atomları alamaz ve var olan radyoaktif karbon atomları da belli bir hızla yok olmaya başlar. Böylece yaklaşık 5.500 yıl sonra bu atomların yarısı karbon-12 atomlarına dönüşür. Radyoaktif karbonun karbon-12'ye oranı ölçülerek, canlının ne kadar zaman önce öldüğü saptanabilmektedir. Ne var ki bu yöntem, tarihi belli olan Antik Mısır buluntularına uygulandığında, saptanan tarihlerin çok kesin olmadığı anlaşılmıştır.
Bir başka tarihlendirme yöntemi de ısıyla ışıldamadır (). Bu yöntem yalnızca pişmiş kile uygulanabilmektedir. Kilde radyoaktif atomlar içeren elementler vardır. Kil pişirilmeden önce bunlar çevrelerine ışık biçiminde parçacıklar saçarlar. Pişme işleminin sonunda, atomların saçtığı bu parçacıklar kristalleşmiş yapının içinde hapsolur. Isıyla ışıldama yönteminde çömlekten alınan bir örnek, parçaların yeniden serbest kalacağı noktaya kadar ısıtılır. Bu parçacıklar ışık biçiminde (ışıldayarak) açığa çıktıkları için fotometre aygıtıyla ölçülür. Çömlek ne kadar çok ışık verirse, o kadar eskidir.
Bir ağacın yaşının, gövdesindeki yıllık büyüme halkalarına göre saptanmasına dendrokronoloji denir. Ağaç gövdesinin kesitinde iç içe ince ve kalın halkalar görülür. Havaların iyi gittiği yıllarda ağaç daha çabuk büyüyeceğinden halkaların kalınlığı artar. Bu yöntemle ağacın yaşadığı dönemdeki iklim koşulları bile anlaşılabilir. Bir çam türünün 4.000 yıl önceki ve günümüzde yaşamakta olan örnekleri bu yöntemle karşılaştırılmıştır.
Ayrıca bakınız
Arkeoloji kuramları
Arkeolojinin alt dalları
- Klasik Arkeoloji
- Hristiyan Arkeolojisi
- Çevresel arkeoloji
- Peyzaj arkeolojisi
- Zooarkeoloji
- Arkeobotanik
- Denizcilik arkeolojisi
- Gemicilik arkeolojisi
- Cinsiyet arkeolojisi
- Yerleşim arkeolojisi
Arkeolojinin araştırma yöntemleri
- Hava fotoğrafı arkeolojisi
- Sualtı arkeolojisi
- Arkeometri
- Arkeometalurji
- Harris matrix
- Serileme
- Arkeojeofizik
Diğer
Dış bağlantılar
- Orta Anadolu’daki İtalyan Arkeolojik Misyonu22 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- ^ . 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ . 17 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ (PDF). 16 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
- ^ a b c d Silverberg, Robert (1997). (İngilizce). University of Nebraska Press. s. viii. ISBN . 11 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2020.
- ^ a b c Kelly, Robert L.; Thomas, David Hurst (2013). (İngilizce). Cengage Learning. s. 2. ISBN . 10 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2020.
- ^ Watrall, Ethan. (PDF). History of Archaeology (ANP203). Anthropology.msu.edu. 8 Nisan 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2014.
- ^ Ebrey, Patricia Buckley (1999). The Cambridge Illustrated History of China. paperback. Cambridge, UK: Cambridge University Press. s. 148. ISBN .
- ^ Rudolph, R.C. (1963). "Preliminary notes on Sung archaeology". The Journal of Asian Studies. 22 (2): 169-177, esp. 171. doi:10.2307/2050010.
- ^ Trigger, Bruce G. (2006). A History of Archaeological Thought. 2nd. New York: Cambridge University Press. ISBN .
- ^ Clunas, Craig (2004). Superfluous Things: Material culture and social status in early modern China. Honolulu: University of Hawaii Press. ISBN .
- ^ Fraser, Julius Thomas; Haber, Francis C. (1986). Time, Science, and Society in China and the West. Amherst, MA: University of Massachusetts Press. s. 227. ISBN .
- ^ Edward W. Bodnar, Later travels, with Clive Foss, introduction (pp. ix-xxiii)
- ^ E.W. Bodnar, Cyriacus of Ancona and Athens, Bruxelles-Berchem, 1960.
- ^ . Encyclopaedia Britannica. Online. 31 Mayıs 2021. 27 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2021.
- ^ . Encyclopaedia Britannica. Online. 14 Nisan 2021. 22 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2021.
- ^ . Encyclopaedia Britannica. Online. 28 Nisan 2021. 27 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2021.
- ^ Singh, Upinder (2009). . PB. Pearson Education. s. 13. ISBN . 31 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mayıs 2022.
- ^ Ucko, P.J. (2005). . Taylor & Francis. s. 192. ISBN . 10 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2022.
- ^ Cunliffe, B.W.; Colin Renfrew, B.W.C.; Cunliffe, P.; Davies, W.; Renfrew, C.; Davies, P.; ve diğerleri. (2002). . British Academy centenary monographs. British Academy. s. 309. ISBN . 10 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2022.
- ^ Hunter, Michael (1975). John Aubrey and the Realm of Learning. Londra: Duckworth. ss. 156-57, 162-66, 181. ISBN .
- ^ King, D. (2006). The Elgin Marbles. Hutchinson.
- ^ Sime, James; Mitchell, John Malcolm (1911). "Winckelmann, Johann Joachim". In Chisholm, Hugh (ed.). Encyclopædia Britannica. Vol. 28 (11th ed.). Cambridge University Press. p. 707
- ^ David Irwin, Winckelmann: Writings on Art (London: Phaidon) 1972.
- ^ Winckelmann, Johann Joachim (2006). History of the art of antiquity. Potts, Alex. Los Angeles: Getty Research Institute. ISBN . OCLC 59818023.
- ^ , 584
- ^ Robinson, Walter (1995). "Introduction". Instant Art History. Random House Publishing Group. s. 240. ISBN .
The father of official art history was a German named Johann Joachim Winckelmann (1717–68).
- ^ Everill, P. (2010). "The Parkers of Heytesbury: Archaeological pioneers". Antiquaries Journal. 90: 441-453. doi:10.1017/S000358151000003X.
- ^ Everill, P. (2009). "Invisible pioneers". British Archaeology. 108: 40-43.
- ^ Renfrew, Colin; Bahn, Paul G. (2015). Archaeology essentials: theories, methods, practice. 3. Londra: Thames & Hudson. ss. 17-18. ISBN .
- ^ Bowden, Mark (1984). General Pitt Rivers: The father of scientific archaeology. . ISBN .
- ^ Hicks, Dan (2013). . Stevenson, Alice (Ed.). World Archaeology at the Pitt Rivers Museum: A characterization. Oxford: Archaeopress. ISBN . 19 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2018. r eksik
|soyadı1=
() - ^ MacGillivray, Joseph Alexander (2000). Minotaur: Sir Arthur Evans and the Archaeology of the Minoan Myth. New York, NY: Hill and Wang (Farrar, Straus and Giroux).
- ^ Renfrew, Colin; Bahn, Paul G. (2015). Archaeology essentials: theories, methods, practice. 3. Londra: Thames & Hudson. ss. 24. ISBN .
- ^ Renfrew and Bahn (2004 [1991]):33–35
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Binford1962
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Flannery1967
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Shanks and Tilley (1987)
- ^ Shanks and Tilley (1988)
- ^ Shanks (1991)
- ^ Shanks (1993)
- ^ Sillet et al. (2006)
- ^ Hodder (1982)
- ^ Hodder (1985)
- ^ Hodder (1987)
- ^ Hodder (1990)
- ^ Hodder (1991)
- ^ Hodder (1992)
- ^ Hodge (1937)
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Pauketat2001
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
Arkeoloji ile ilgili bu madde seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddede bircok sorun bulunmaktadir Lutfen sayfayi gelistirin veya bu sorunlar konusunda tartisma sayfasinda bir yorum yapin Bu maddenin veya maddenin bir bolumunun gelisebilmesi icin tarih konusunda uzman kisilere gereksinim duyulmaktadir Ayrintilar icin lutfen tartisma sayfasini inceleyin veya yeni bir tartisma baslatin Konu hakkinda uzman birini bulmaya yardimci olarak ya da maddeye gerekli bilgileri ekleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Mayis 2020 Arkeoloji arkeolojik yontemlerle ortaya cikarilmis kulturleri sosyoloji cografya tarih etnoloji antropoloji numizmatik filoloji gibi bircok bilim dalindan yararlanarak arastiran ve inceleyen bilim dalidir Turkceye yanlis bir sekilde kazibilim olarak cevrilmis olsa da kazi arkeolojik arastirma yontemlerinden sadece bir tanesidir Arkeoloji asil olarak insanligin kulturel gecmisini kulturlerin degisimini ve birbirleriyle iliskilerini inceler Keops Piramidi Misir Arkeoloji Yunancadaki ἀrxe ar ch ke eski eskiden kalma ve o logos logos bilgi bilim ogreti ogretme tanimlama ortaya koyma kelimelerinden turemistir Kelime anlami olarak da Eskinin Bilgisi Bilimi Ogretisi Tanimlanmasi ve Ortaya Cikarilmasi anlamlarina gelebilmektedir Arkeoloji kendi icinde bircok farkli bilim dalini barindirmaktadir Bunlar arasinda Tarihoncesi Prehistorya arkeolojisi Klasik arkeoloji Protohistorya ve Onasya arkeolojisi Misir arkeolojisi Tevrat arkeolojisi ve Orta Cag arkeolojisi sayilabilir Arkeoloji yazili tarihten once ve sonra yasamis insanlara iliskin bilgi edinme olanagi saglamasi acisindan ozellikle onemlidir Bu bilim dalinin uzmanlari olan arkeologlar arac esya sikke ve yapi kalintilarini inceleyerek eski insanlarin nasil yasadiklarini anlayabilirler Arkeologlar calismalarini cogunlukla eskiden insanlarin yasadigi varsayilan yerlesimleri gun yuzune cikararak yuruturler Yikilan bir kentin ustune yenisi yapildigindan eski kentler genellikle topragin altinda kalir ve ust uste kurulan yerlesmelerin mimari ozellikle kerpic yikintilari zamanla bir tepe olusturur Bu tur tepeler Turkiye de hoyuk Yunanistan da Magula Yakindogu da Tell Iran da Teppe olarak adlandirilir Turkiye deki Alacahoyuk Yalihuyuk ve Catalhoyuk gibi eski yerlesmeler hoyuk turunu olusturmaktadir Ancak her arkeolojik buluntu yeri bir hoyuk degildir Inler duz yerlesme yerleri antik kentler de arkeolojinin arastirma alanlari arasinda yer almaktadir Tarih oncesi arkeolojisi yazinin ortaya cikmasindan onceki donemleri inceler Bu incelemede kazilar cok buyuk bir dikkatle yurutulur Tarih oncesi donemden gunumuze kalan canak comlek parcalari mimari kalintilar ya da organik kalintilar cok onem tasimaktadir Arkeolojinin gelisimiArkeolojinin ilk ornekleri Nabonidus Kazilari MO yaklasik 550 Sippar daki Nabonidus SilindiriKaziyi anlatan alintiKral Nabonidus tarafindan Akkadli Naram Sin e ait bir temel dolgusunun kazilmasinin civi yazili anlatimi Antik Mezopotamya da Akad Imparatorlugu hukumdari Naram Sin in tapinagi MO yaklasik 2200 son Babil krali Nabonidus tarafindan MO yaklasik 550 yilinda kesfedildi ve analiz edildi bu nedenle Nabonidus ilk arkeolog olarak bilinmektedir Nabonidus sadece gunes tanrisi Samas in savasci tanrica Anunitu nun her ikisi de Sippar da bulunan tapinaklarinin ve Naram Sin in Ay tanrisi icin insa ettigi tapinagin temel kalintilarini bulacak olan ilk kazilara liderlik etmekle kalmayip Harran i da eski ihtisamina kavusturmustu Ayrica Naram Sin in tapinagini ararken arkeolojik bir eserin tarihini belirleyen ilk kisi o olmustur Tahmini yaklasik 1 500 yil hatali olmasina ragmen o donemde dogru tarihleme teknolojisinin eksikligi goz onune alindiginda bu yine de cok iyi bir tahmin olarak kabul edilmektedir Antikacilar Arkeologlar Roma Italya da kazi yapiyorAncona Cyriacus Benozzo Gozzoli nin fresk eseri Arkeoloji bilimi Grekce ἀrxaiologia arkeoloji Grekce ἀrxaῖos arkhaios antik ve Grekce logia logia logy antikacilik olarak bilinen eski ve cok disiplinli calismadan dogmustur Antika meraklilari tarihi alanlarin yani sira antik eserlere ve el yazmalarina ozellikle dikkat ederek tarihi incelemislerdir Antikacilik 18 yuzyilin sloganinda ozetlenen gecmisin anlasilmasi icin var olan ampirik kanitlara odaklanmistir 18 yuzyil antikacisi Sir Richard Colt Hoare Teoriden degil gerceklerden konusuyoruz demistir Arkeolojinin bir bilim olarak sistemlestirilmesine yonelik deneme niteligindeki adimlar 17 ve 18 yuzyillarda Avrupa da Aydinlanma doneminde gerceklesti Song hanedanligi doneminde MS 960 1279 Cin Imparatorlugu nda Ouyang Xiu ve Zhao Mingcheng gibi kisiler Shang ve Zhou donemlerine ait eski Cin bronz yazitlarini arastirarak koruyarak ve analiz ederek Cin epigrafisi gelenegini kurmuslardir 1088 de yayinlanan kitabinda Shen Kuo cagdas Cinli bilim adamlarini antik bronz kaplari halktan zanaatkarlar yerine unlu bilgelerin eserleri olarak nitelendirdikleri orijinal islevlerini ve uretim amaclarini ayirt etmeden bunlari rituel kullanim icin canlandirmaya calistiklari icin elestirmistir Bu tur antika arayislari Song doneminden sonra azalmis 17 yuzyilda Qing hanedanligi doneminde yeniden canlandirilmis ancak her zaman ayri bir arkeoloji disiplini yerine Cin tarih yaziminin bir dali olarak kabul edilmistir Ronesans Avrupa sinda Greko Romen uygarliginin kalintilarina ve klasik kulturun yeniden kesfine yonelik felsefi ilgi Orta Cag in sonlarinda humanizmle basladi Ancona li Cyriacus Adriyatik teki bir deniz cumhuriyeti olan Ancona nin onde gelen Italyan bir tuccar aileye mensup gezgin humanist ve antikaciydi Cagdaslari tarafindan pater antiquitatis antik cagin babasi ve bugun klasik arkeolojinin babasi olarak anilmistir Anconali Cyriac on besinci yuzyilda Yunan ve Roma antik eserlerinin ozellikle de yazitlarin en girisimci ve uretken kayitcisiydi ve kayitlarinin genel dogrulugu ona modern klasik arkeolojinin kurucu babasi olarak anilma hakkini veriyor Antik binalar heykeller ve yazitlar hakkindaki bulgularini kaydetmek icin Yunanistan i ve tum Dogu Akdeniz i dolasti bunlar arasinda Parthenon Delphi Misir piramitleri ve hiyeroglifler gibi kendi zamanina kadar bilinmeyen arkeolojik kalintilar da vardi Arkeolojik kesiflerini gunlugu Commentaria ya alti cilt halinde kaydetmistir Italyan Ronesans humanist tarihcisi Flavio Biondo 15 yuzyilin baslarinda antik Roma nin kalintilari ve topografyasina iliskin sistematik bir rehber olusturmustur ve bu nedenle arkeolojinin kurucusu olarak anilmaktadir Aralarinda John Leland ve William Camden in de bulundugu 16 yuzyilin antika meraklilari Ingiliz kirsalinda arastirmalar yurutmusler karsilastiklari anitlari cizmisler tanimlamislar ve yorumlamislardir Oxford English Dictionary de ilk kez 1824 te arkeolog dan bahsedilmektedir Bu kisa sure sonra antikacilik faaliyetinin onemli bir dali icin olagan terim haline gelmis bulunuyordu Arkeoloji 1607 den itibaren baslangicta genel olarak antik tarih dedigimiz sey anlamina geliyordu daha modern anlamiyla ilk kez 1837 de gorulmustur Bununla birlikte 1685 yilinda kendinin de dahil oldugu antik cag calismalarini tanimlamak icin arkeoloji nin en eski tanimlarindan birini Roma yazitlarinin transkripsiyonlarindan olusan bir koleksiyonun onsozunde sunan kisi Jacob Spon du Miscellanea eruditae antiquitatis adli seyahat yillarini anlattigi bir eseri vardir On ikinci yuzyil Hintli bilim adami Kalhana nin yazilari yerel geleneklerin kaydedilmesini arkeolojinin en eski izlerinden biri olarak tanimlanan el yazmalari yazitlar madeni paralar ve mimarilerin incelenmesini icermektedir Dikkate deger eserlerinden biri MO yaklasik 1150 de tamamlanan Rajatarangini dir Ve Hindistan in ilk tarih kitaplarindan biri olarak bilinmektedir Ilk kazilar Stonehenge in Temmuz 1877 de cekilen ilk fotografiJohann Joachim Winckelmann 1755 ten sonra Raphael Mengs Arkeolojik kazi yapilan ilk yerlerden biri Stonehenge ve Ingiltere deki diger megalitik anitlardir John Aubrey 1626 1697 Ingiltere nin guneyindeki cok sayida megalitik ve diger arazi anitlarini kaydeden oncu bir arkeologdu Bulgularinin analizinde de zamaninin ilerisindeydi El yazisinin Orta Cag mimarisinin kostumun ve kalkan sekillerinin kronolojik uslup gelisiminin haritasini cikarmaya calismisti MS 79 da Vezuv Yanardagi nin patlamasi sirasinda her ikisi de kulle kaplanan antik Pompeii ve Herculaneum kentlerinde de Ispanyol askeri muhendis Roque Joaquin de Alcubierre tarafindan kazilar yapilmistir Bu kazilar 1748 yilinda Pompeii de Herculaneum da ise 1738 yilinda baslamistir Mutfak esyalari ve hatta insan sekilleriyle tamamlanmis kasabalarin kesfi ve fresklerin gun yuzune cikarilmasi Avrupa capinda buyuk bir etki yaratmisti Ancak modern tekniklerin gelismesinden once kazilar gelisiguzel yapiliyordu tabakalasma ve baglam gibi kavramlarin onemi gozden kacirilmisti 18 yuzyilin ortalarinda Alman Johann Joachim Winckelmann Roma da yasadi kendini Roma antik eserlerinin incelenmesine adadi ve yavas yavas antik sanata dair rakipsiz bir bilgi birikimi edindi Daha sonra Pompeii ve Herculaneum da yurutulen arkeolojik kazilari gezdi Winckelmann bilimsel arkeolojinin kurucularindan biridir ve stil kategorilerini genis sistematik bir temelde sanat tarihine uygulayan ilk kisidir Ayni zamanda Yunan sanatini donemlere ve zaman siniflandirmalarina ayiran ilk kisilerden biridir Winckelmann hem Modern arkeolojinin peygamberi ve kurucu kahramani hem de sanat tarihi disiplininin babasi olarak adlandirilmistir Arkeolojik yontemin gelisimi Sir Richard Colt Hoare ve William Cunnington tarafindan 1808 Bush Barrow kazisinda kesfedilen eserler Arkeolojik kazilarin babasi William Cunnington du 1754 1810 1798 deWiltshire da Sir Richard Colt Hoare tarafindan finanse edilen kazilari ustlenmisti Cunnington Neolitik ve Tunc Cagi hoyuklerinin titizlikle kayitlarini yapmistir Bunlari kategorize etmek ve tanimlamak icin kullandigi terimler bugun hala arkeologlar tarafindan kullanilmaktadir Bununla birlikte gelecekteki ABD Baskani Thomas Jefferson un da 1784 yilinda Virginia daki birkac Kizilderili mezar hoyugunde hendek yontemini kullanarak kendi kazilarini yapmaya basladigi kaydedilmistir Kazilarina Hoyuk Insa Edenler sorusu yol acmistir ancak dikkatli yontemleri ona gunumuz Yerli Amerikalilarinin atalarinin bu tumsekleri neden yukseltememeleri icin hicbir neden goremedigini kabul edecek kadar icgoru sagladi 19 yuzyil arkeolojisinin en buyuk basarilarindan biri stratigrafinin gelismesiydi Birbirini takip eden donemlere uzanan katmanlarin ortusmesi fikri William Smith James Hutton ve Charles Lyell gibi bilim adamlarinin yeni jeolojik ve paleontolojik calismalarindan odunc alinmistir Stratigrafinin arkeolojiye sistematik olarak uygulanmasi ilk olarak tarih oncesi ve Tunc Cagi yerlesimlerinde yapilan kazilarla gerceklesti 19 yuzyilin ucuncu ve dorduncu onyillarinda Jacques Boucher de Perthes ve Christian Jurgensen Thomsen gibi arkeologlar bulduklari eserleri kronolojik siraya koymaya basladilar Arkeolojinin titiz bir bilime donusmesinde onemli bir figur 1880 lerde Ingiltere deki topraklarinda kazilara baslayan ordu subayi ve etnolog Augustus Pitt Rivers idi Yaklasimi zamanin standartlarina gore son derece metodikti ve yaygin olarak ilk bilimsel arkeolog olarak kabul edilmektedir Eserlerini ture gore veya tipolojik olarak turler icinde ise tarihe gore veya kronolojik olarak duzenlemistir Insan yapimi eserlerdeki evrimsel egilimleri vurgulamak icin tasarlanan bu duzenleme tarzi nesnelerin dogru tarihlendirilmesi acisindan buyuk onem tasimaktadir Onun en onemli metodolojik yeniligi sadece guzel veya benzersiz olanlarin degil tum eserlerin toplanip kataloglanmasi konusundaki israriydi Aland Saltvik teki Langbergsoda koyundeki Glamilders te 1906 da bir Tas Devri yerlesiminin arkeolojik kazisi William Flinders Petrie mesru olarak Arkeolojinin Babasi olarak adlandirilabilecek bir baska insandir Hem Misir da hem de daha sonra Filistin de yaptigi ozenli kayitlar ve eserler uzerindeki calismalari modern arkeolojik kayit yontemlerinin arkasindaki fikirlerin cogunu ortaya koydu Gercek arastirma cizgisinin en kucuk ayrintilarin not edilmesi ve karsilastirilmasinda yattigina inaniyorum demistir Petrie Misirbilimin kronolojik temelinde devrim yaratan canak comlek ve seramik bulgularina dayali katmanlarin tarihlendirilmesi sistemini gelistirmistir ve kendi 1880 lerde Misir daki Buyuk Piramit i bilimsel olarak arastiran ilk kisidir Ayni zamanda MO 14 yuzyil firavunu Tutankhamun un mezarini kesfederek sohrete kavusan Howard Carter da dahil olmak uzere tum Misir bilimci nesline danismanlik ve egitim vermekten sorumluydu Mortimer Wheeler 20 yuzyilin baslarinda sistematik kazilara onculuk etti Resimde Ekim 1937 de Dorset teki Kiz Kalesi nde yapilan kazilar goruluyor Halkin ilgisini ceken ilk stratigrafik kazi 1870 lerde Heinrich Schliemann Frank Calvert ve Wilhelm Dorpfeld tarafindan antik Truva nin bulundugu Hisarlik kazisiydi Bu bilim adamlari tarih oncesinden Helenistik doneme kadar birbiriyle ortusen ve katmanlardan olusan dokuz farkli sehri tespit ettiler Bu arada Sir Arthur Evans in Girit te Knossos taki calismasi ayni derecede gelismis bir Minos uygarliginin kadim varligini ortaya cikarmistir Arkeolojinin gelisimindeki bir sonraki onemli isim 1920 lerde ve 1930 larda kazilara son derece disiplinli yaklasimi ve sistematik kapsamiyla bilimin hizla ilerlemesini saglayan Sir Mortimer Wheeler di Wheeler ogrencisi Kathleen Kenyon tarafindan da gelistirilen izgarali kazi sisteminin mucididir Arkeoloji 20 yuzyilin ilk yarisinda mesleki bir faaliyet haline geldi ve arkeolojinin universitelerde ve hatta okullarda ders olarak okunmasi mumkun hale geldi 20 yuzyilin sonunda profesyonel arkeologlarin neredeyse tamami en azindan gelismis ulkelerde mezun olmuslardi Deniz arkeolojisi ve kent arkeolojisinin daha yaygin hale geldigi ve artan ticari gelisme sonucunda kurtarma arkeolojisinin de gelistigi bu donemde arkeolojiye daha fazla adapte olundu ve yenilikler devam etti Tarihler ve caglarArkeologlarin yapmasi gereken en onemli islerden biri ulastiklari buluntularin hangi donemden kaldigini saptamaktir Bu buluntular arasinda ele gecen yazili belgeler bu isi kolaylastirir ama yazili bir belge yoksa ornegin binlerce yil oncesinden kaldigi tahmin edilen bir esyanin kesin yapim tarihini bulmak cok zordur Arkeolojinin eski yerlesmeleri ve buluntulari tarihlendirmede yararlandigi yazili tarih oncesi donemleri ilk kez Danimarkali bir arkeolog siniflandirmistir Bu yazili tarih oncesi doneme Prehistorya ya da Tarihoncesi olarak adlandirilir Insanlarin cok sert bir tas olan cakmak tasi ve obsidyenden mikrolit adi verilen alet ve silah yaptiklari ilk donem Tas Devri ya da Paleolitik Cag dir MO 2 000 000 10 000 2 devir olarak Mezolitik Cag ise MO 10 000 8 000 arasi iki bin yillik bir donemi kapsar Neolitik Cag 3 devir olarak sayilir ve MO 8 000 5 500 yillarini kapsar Tas bakir kullaniminin arttigi 4 devir ise Kalkolitik Cag dir ve MO 5 500 3 000 arasi yillari kapsamaktadir Kalkolitik Cag kendi icinde Bakir Cagi Tunc Cagi ve Demir Cagi olmak uzere uce ayrilir Bakir Cagi alet ve esya yapiminda bakir madeninin kullanildigi devirdir Tunc Cagi ise alet ve silahlarin bakir ve kalay karisimi ile elde edilen tunctan yapildigi bir sonraki donemdir Tunctan daha sert ve dayanikli olan demirin kullanilmaya baslandigi Kalkolitik Cag in son donemi ise Demir Cagi dir Cagdas arkeologlar Paleolitik ve Kalkolitik arasindaki caglari kendi icinde daha kisa sureli donemlere ayirirlar Bir arkeolog ortaya cikardigi aygitlarin hangi cagdan kaldigini saptasa bile bu aygitlarin yapildiklari tarihe iliskin bilgi edinmesi her zaman kolay olmaz cunku bir bolgede yasayan insanlar tastan aygitlar kullanirken ayni donemde baska bir bolgede insanlarin tunctan aygitlar kullandigi bilinmektedir Ortadogu daki buluntular Arkeolojinin en zengin kaynaklari Orta Dogu da bulunmaktadir Mezopotamya Iran Irak Suriye ve Misir i kapsayan Ortadogu yu Protohistorya ve Onasya arkeolojisi incelemektedir Ornegin Antik Misir yazisi olan hiyeroglifin 1822 de arkeologlar ve yazi uzmanlari tarafindan cozulmesi arkeoloji icin bir donum noktasi oldu Hiyeroglifin cozulmesinde kilit rol oynayan Rosetta Tasi nda ayni sozcukler hem hiyeroglif hem de Antik Yunan yazisi ve baska bir tur Misir yazisiyla yinelenmisti Bu gelisme cok sayida arkeologun Misir a ilgi gostermesine yol acti Yapilan kazilarla Antik Misir daki yasama iliskin yeni bilgilere ulasildi Arkeolojinin en onemli buluslarindan olan Rosetta Tasi gunumuzde Londra da British Muzesi nde sergilenmektedir Truva ve Girit Eski Yunan sairi Homeros siirlerinden birinde 10 yillik bir kusatmadan sonra ele gecirilen Troya kentinin oykusunu anlatir Ama bu kentin nerede oldugu kesin olarak bilinmiyordu Troya nin gercek yerini 1871 de Alman arkeolog Heinrich Schliemann saptadi Schliemann kazilarda ortaya cikardigi buluntulari gizlice yurtdisina kacirmasina karsin Osmanli hukumetinden 1876 da yeniden kazi izni aldi ve ile birlikte Troya daki kazilari surdurdu Eski kralliklara iliskin bir baska onemli kazinin yapildigi yer Akdeniz deki Girit Adasi ydi Arkeolog Sir Arthur Evans 1900 da Knossos ta yaptigi kazilarda eski Girit krallarinin yasadigi buyuk bir sarayi ortaya cikardi O tarihe kadar yalnizca Yunan mitolojisinin bir kahramani sanilan Minos un gercek bir kral oldugu anlasildi Bulunan sarayin duvarlari boga gureslerinin ciceklerin ve hayvanlarin sanki 3 000 yil once degil de bir gun once yapilmis gibi duran parlak renkli resimleriyle bezenmisti Su altindaki kalintilar Toprak altindaki eski kentler binlerce yil dayanmis ve kalintilari gunumuze ulasmistir Su da toprak gibi Tarih Oncesinde yasamis olan insanlarin evlerini ve esyasini zamana karsi korumustur Bundan dolayi suyun altinda da arkeoloji icin pek cok zengin malzeme bulunmaktadir Arkeolojinin su altindaki kalintilarini incelen dali sualti arkeolojisi olarak adlandirilir 1854 te Isvicre nin Zurih kentindeki golun sulari cok azalinca dibindeki eski ev kalintilari ortaya cikti Arkeologlar evlerin bulunduklari katmanlari inceleyerek yapildiklari donemleri saptadilar Bulunan tahta aygitlar keceler sepetler ve hatta elma armut ve ekmek artiklari o insanlarin gunluk yasamlarina iliskin onemli bilgiler sagladi Turkiye de de Bodrum ve Antalya yoresinde su alti calismalari yapilmis ve cok sayida buluntu ortaya cikarilmistir ki bunlar Bodrum Sualti Arkeoloji Muzesi nde sergilenmektedir Arkeolojinin amaciGuney Afrika da ortaya cikarilan Taung cocugunun kafatasinin dokumu Cocuk homininlerin erken bir formu olan Australopithecus africanus turunun bir bebegi Arkeolojinin amaci gecmis toplumlar ve insan irkinin gelisimi hakkinda daha fazla bilgi edinmektir Insanligin gelisiminin 99 undan fazlasi yaziyi kullanmayan tarih oncesi kulturlerde meydana gelmistir dolayisiyla calisma amacli hicbir yazili kayit mevcut degildir Bu tur yazili kaynaklar olmadan tarih oncesi toplumlari anlamanin tek yolu arkeolojiden gecer Arkeoloji gecmis insan etkinliklerinin incelenmesi oldugundan yaklasik 2 5 yil milyon oncesine ilk tas aletlerin bulundugu zamana kadar uzanir Insanlik tarihindeki pek cok onemli gelisme tarih oncesi donemde meydana gelmistir ornegin homininlerin Afrika daki Australopithecus lardan modern Homo sapiens e donustugu Paleolitik donemdeki insanligin evrimi gibi Arkeoloji ayni zamanda insanligin bircok teknolojik ilerlemesine de isik tutar ornegin ates kullanma yetenegi tas aletlerin gelistirilmesi metalurjinin kesfi dinin baslangici ve tarimin yaratilmasi Arkeoloji olmasaydi yazinin oncesine dayanan maddi kulturun insanlik tarafindan kullanimina iliskin cok az sey bilinebilir veya hicbir sey bilinemezdi Ancak arkeoloji kullanilarak yalnizca tarih oncesi okuryazarlik oncesi kulturler degil ayni zamanda tarih donemlerini arkeolojinin alt disiplinleri araciligiyla yazinin kesfi sonrasi donemler ve okuryazar kulturler de incelenebilir Antik Yunan ve Mezopotamya gibi pek cok okuryazar kulturun hayatta kalan kayitlari genellikle eksik ve bir dereceye kadar onyargilidir Pek cok toplumda okuryazarlik din adamlari saray ya da tapinak burokrasisi gibi elit siniflarla sinirli olmustur Aristokratlarin okuryazarligi bazen tapu ve sozlesmelerle sinirli kalmistir Elitlerin cikarlari ve dunya gorusleri cogu zaman halkin yasamlarindan ve cikarlarindan oldukca farklidir Bu yuzden genel nufusu daha iyi temsil eden insanlar tarafindan uretilen yazilarin kutuphanelere girmesi ve gelecek nesiller icin orada saklanmasi pek mumkun degildi Bu nedenle yazili kayitlar sinirli sayida bireyin genellikle de daha buyuk nufusun kucuk bir kisminin onyargilarini varsayimlarini kulturel degerlerini ve muhtemelen aldatmacalarini yansitma egilimindedir Bu nedenle yazili kayitlara tek kaynak olarak guvenip sadece bu kaynaklar ile bir gorus belirtmek her zaman dogru bir yargi olmayabilir Maddi kayitlar ise ornekleme yanliligi ve farkli koruma gibi kendi onyargilarina tabi olmasina ragmen toplumun adil bir temsiline daha yakin olabilmektedir Cogu zaman arkeoloji gecmisteki insanlarin varligini ve davranislarini ogrenmenin tek yoludur Binlerce yil boyunca binlerce kultur toplum ve milyarlarca insan gelip gitmistir bunlar hakkinda cok az yazili kayit vardir veya hic yazili kayit yoktur ya da mevcut kayitlar icin yanlis beyanda bulunuluyordur veya bu kaynaklar eksiktir Bugun bilindigi sekliyle yazi MO 4 bin yila kadar insan uygarliginda mevcut degildi Buna karsilik Homo sapiens en az 200 000 yildir vardir Bunun yaninda diger Homo turleri de milyonlarca yildir varolmustur bkz Insanin evrimi Bu uygarliklarin en cok bilinenleri tesaduf degildir yuzyillardir tarihcilerin arastirmasina acikken tarih oncesi kulturlerin incelenmesi ancak son zamanlarda ortaya cikmistir Bircok olay ve onemli insan uygulamalari okuryazar bir medeniyette resmi olarak kaydedilmemis olabilir Insan uygarliginin ilk yillarina tarimin gelisimi halk dininin kult uygulamalari ilk sehirlerin dogusu iliskin her turlu bilginin arkeoloji ile ogrenilmesi ve bilinmesi gerekir Bilimsel onemlerinin yani sira arkeolojik kalintilar bazen onlari ureten insanlarin torunlari icin politik veya kulturel oneme koleksiyoncular icin parasal degere veya guclu bir estetik cekicilige sahiptir Pek cok kisi arkeolojiyi gecmis toplumlarin yeniden insasi yerine bu tur estetik dini politik veya ekonomik hazinelerin kurtarilmasiyla ozdeslestirmektedir Bu gorus genellikle Raiders of the Lost Ark The Mummy ve gibi populer kurgu eserlerin insanlar arasinda yarattigi etki ile benimsenmektedir Gercekci olmayan konular daha ciddi bir sekilde ele alindiginda sahte bilim suclamalari her zaman bunlarin savunucularina yoneltilmektedir bkz Sahte Arkeoloji Ancak gercek ya da kurgusal bu cabalar modern arkeolojiyi temsil etmemektedir Teori Arkeolojik teoriye iliskin tum arkeologlarin bagli oldugu tek bir yaklasim yoktur 19 yuzyilin sonlarinda arkeoloji gelismeye basladiginda arkeolojik teoriye uygulanacak ilk yaklasim kulturlerin neden degistigini ve uyarlandigini vurgulamaktan ziyade neden degistigini ve uyarlandigini aciklama hedefini benimseyen dolayisiyla tarihi vurgulayan kultur tarih arkeolojisi ve ayrinticilikti 20 yuzyilin baslarinda mevcut toplumlarla Yerli Amerikalilar Sibiryalilar Mezoamerikalilar vb gibi dogrudan devam eden baglari olan gecmis toplumlari inceleyen bircok arkeolog dogrudan tarihsel yaklasimi izlemis ve gecmis ile cagdas etnik ve kulturel gruplar arasindaki surekliligi karsilastirmistir 1960 larda buyuk olcude Lewis Binford ve Kent Flannery gibi Amerikali arkeologlarin onderlik ettigi yerlesik kulturel tarih arkeolojisine isyan eden bir arkeolojik hareket ortaya cikmistir Flannery ve Binford daha bilimsel ve antropolojik olacak hipotez testi ve bilimsel yontemin surecsel arkeoloji olarak bilinen seyin cok onemli kisimlari olan bir Yeni Arkeoloji onerdiler 1980 lerde Ingiliz arkeologlar Michael Shanks Christopher Tilley Daniel Miller ve Ian Hodder in onderliginde yeni bir postmodern hareket ortaya cikmistir Bu surec sonrasi arkeoloji olarak bilinir hale geldi Surecciligin bilimsel pozitivizme ve tarafsizliga cagrisini sorguladi ve daha ozelestirel bir teorik dusunumselligin onemini vurguladi Ancak bu yaklasim surecciler tarafindan bilimsel titizlikten yoksun oldugu gerekcesiyle elestirilmistir ve hem surecciligin hem de surec sonrasi yaklasimin gecerliligi hala tartisilmaktadir Bu arada olarak bilinen baska bir teori surec ve surec sonrasi arkeolojinin yansima ve tarih vurgusunu birlestirmeye calisan bir teori ortaya cikmistir Arkeolojik teori artik neo evrimci dusunce 35 fenomenoloji postmodernizm vekalet teorisi bilissel bilim yapisal islevselcilik cinsiyet temelli ve feminist arkeoloji ve sistem teorisi dahil olmak uzere cok cesitli etkilerden faydalanmaktadir Gunumuzde arkeolojiEskiden zengin hazineler saraylar ve tapinaklar bulma umuduyla kacak kazilar yapilirdi Siradan insanlarin yasadiklari yerler definecileri ilgilendirmiyordu Oysa arkeologlar gecmisi iyi anlayabilmenin yolunun bulunabilen her seyi incelemekten gectigini bilirler Arkeologlar buluntulari incelerken o toplulugun ekonomisini degisik isleri ve gorevleri olan insanlar arasindaki iliskileri ve dinsel inanislarini da arastiriyorlar Yetistirdikleri bitkilere ve hayvanlara bakarak insanlarin cevrelerini nasil degistirdiklerini kendilerinin de cevreden nasil etkilendigini anlamaya calisiyorlar Ortadogu da bazi arkeologlar collerde arastirmalar yaparak kentlerin henuz kurulmadigi ve uygarliklarin yerlesmedigi donemlerdeki gocebe topluluklara iliskin bilgi edinmeye calisiyorlar Cok kisa bir sure oncesine kadar kitaplarda elyazmalarinda ve iyi korunmus yapilarda Orta Caga iliskin yeterince bilgi bulundugu saniliyordu Yakin tarihlerde bu alanda da yepyeni gelismeler oldu Bircok arastirmaci son 200 yilda yapilmis kanallari demiryollarini fabrikalari konu alan sanayi arkeolojisi alaninda calisiyor Gunumuzde kisaca gecmise iliskin her sey arkeolojinin kapsamina girmektedir Alan arastirmasi Havadan cekilen fotograflar arkeologlarin calismalarina buyuk katki saglamaktadir Bu fotograflar arastirilacak alani yere serilmis bir harita gibi gosterir Ornegin birbirine bagli kisa duzenli yollar ya da setler Roma donemini isaret eder Gunes isinlarinin egik oldugu saatlerde cekilmis fotograflarda gorulen hafif tumsekler ve cukurlar ise buralarda eski yerlesmelerin izlerini gosterir Bunlar hisar hendek ve yapi kalintilari olabilir Yilin belli zamanlarinda cimenlerin ya da ekinlerin renginde ve boyunda gozlenen bazi degisiklikler de arkeologlara onemli ipuclari verir Ornegin bir tarlanin genelinde tahillar yesilken bir bolumu kisa zamanda olgunlasip sararmis olmasi o topragin altinda tastan dayanaklarin bulundugunu gosterir Eger tarlanin altinda doldurulmus cukurlar ya da hendekler varsa buralarda su birikecegi icin ekili urunun olgunlasmasi gecikir Bu yerler fotograflarda yesil cizgiler ya da noktalar olarak goze carpar Bu tur belirtilerden bircok eski yerlesme yeri saptanmis ve gun isigina cikartilmistir Toprak altinda kalmis canak comlek ocaklari pismis kilde bulunan magnetik gucten dolayi duyarli magnetik guc olcme aleti saptanabilir Bir zamanlar canlilarin yasamis oldugu ve organik maddelerin bulundugu yerlerde de cevrelerine gore daha cok magnetizma vardir Arkeologlar magnetometreyle canak comlek ya da cini gibi esyanin bulundugu ve insanlarin yasadigi yerleri kolayca saptayabilirler Alan arastirmasinda kullanilan bir baska yontem de topraktaki direncin elektrikle olculmesidir Ici nemli toprakla dolu bir hendek daha az tas duvarlar ya da sert zeminler daha cok direnc gosterir Ekili tarlalarda toprak surulurken ortaya cikmis bir comlek ya da cini parcasi ile tumsek ya da cukurlar bir arkeologun buradaki eski kalintilari bulmasina yardimci olur Ayrica eski haritalardan belgelerden yer adlarindan ve yerel geleneklerden de yeni ipuclari cikarilabilir ve dunya da pek cok yerlesme kalintisi bu yolla bulunmustur Kazi nasil yapilir Herkulaneum kentinden mozaik detaylari Cagdas kazilarin nasil yurutuldugunu daha iyi anlayabilmek icin Roma donemi bir evin yapilis oykusunu ornek almak iyi bir yol olabilir Cunku arkeologlar gunumuzde Roma donemi bir evi ortaya cikarmak uzere kaziya basladiginda bu oykuyu sondan basa dogru yeniden kurmaktadir Roma donemin yapi ustasi bir evi yapmaya giristiginde once topragi temizler ardindan temel cukurlarini kazar Sonra mozaiklerle resimler ya da motifler yaparak zemini doser Duvarlari orup ustunu bir catiyla kapatir Ev artik oturulacak hale gelmistir ve insanlar gelip yerlesirler Ustanin cebinden dusen bir metal para evin temelinde kalabilir Evde yasayanlar bazi kucuk esyasini evde yitirebilir Kirilan canak comlek parcalari cop cukuruna atilir Boylece evde yasayanlarin oteberileri kiyida kosede kalabilir Arkeolojide bu surec yerlesme donemi olarak adlandirilir Daha sonra bir savastan dolayi insanlar yasardigi evi terk etmek zorunda kalabilir ev bir depremde cokebilir Artik icinde insanin yasamadigi evin zamanla tamamen coker ahsap kisimlari curur duvarlar yikilir Aradan uzun yillar gecince de ev butunuyle topragin altinda kalir Aradan yuzyillar gecince uzerindeki toprak dumduz olur Burasi ekili bir alan haline gelebilir ya da uzerine yine bir ev yapilabilir Bir kazi alani Arkeologlar once toprak altinda boyle bir evin varligini saptar Kazi alaninin tumunu ya da cevresini ince celik cubuklarla cevirir Bu kazi boyunca yapilacak olcumlerin dogrulugu cikarilacak plan ve sonuclarin guvenilirligi icin gereklidir Artik sira catidan temele dogru butun tabakalari tek tek ozenle kaldirmaya gelmistir Ilk tabakaya ulasincaya degin kazi makineleri kullanilabilir Ama ilk tabaka kaldirilinca artik kazida yalnizca sivri uclu mala kurek ve kova kullanilir Kazi sirasinda ortaya cikarilan duvarlar ocaklar firinlar ve insan yapimi obur yapilar orselenmeden birbirinden ayrilir Arkeologlar butun bunlari inceler ve ayrintili notlar tutar Ele gecen esya tek tek ozenle temizlenir ve bulunduklari tabakayi belirtecek bicimde numaralanir Esyalarin uzerinde o donemin hukumdarinin resimleri varsa bu esyanin yapilis tarihini saptamayi kolaylastirir Ama buluntular daha eski donemlerden kalmis yazisiz ve resimsiz de olabilir Ayrica baska doneme ait esya o tabakadaki esyayla karismis olabilir Boyle durumlarda kesin tarihlendirme yapilirken bir ust tabakaya hic dokunulmamis olmasi gerekir Kaziyi yapan kisi bu evin yapildigi degistirildigi ya da yikilmaya birakildigi tarihleri saptar Ayrica evde yasamis olanlarin ne gibi ozellikleri oldugunu ve yasam bicimlerini ortaya cikarabilir Ornegin bir ciftlik eviyse cevresinde tarlalar otlaklar ve korular bulunacagini bilir Buradaki bitki tohum polen ve tahil kalintilari cevrenin o zamanki bitki ortusunu gosterir Hayvan kemikleri burada yasamis insanlarin yedikleri etin cinsini anlamamizi saglar Kullandiklari arac gerecler insanlarin gunluk yasamlari hakkinda bilgi verir Kentlerde kazi calismalari acik alanlardaki kazilardan daha zor ve karmasiktir Insanlarin yuzyillardir yasamakta olduklari kentlerde kazilar yillarca surebilir Ote yandan bir kalintinin varligi saptansa bile bu mevcut yapilarin ya da sokaklarin altinda bulunacagindan kazi yapma olanagi da yoktur Bunun gibi nedenlerden dolayi buyuk kentlerde daha az kazi yapilmaktadir Yapilarin ortaya cikarilmasinda kullanilan yontemler Roma yollari kanallar surlar gibi oteki alanlarda yapilan arkeolojik kazilarda kullanilmaz Bu tur kazilarda birbiri uzerine binen butun katmanlarin gorulebilecegi bir kesit elde edilmeye calisilir Bilimsel yontemler Arkeolojide gunumuzde tarihlendirmede cesitli bilimsel yontemler kullanilmaktadir Bunlardan biri olan radyokarbonla tarihlendirme yonteminin bulunmasi arkeolojide buyuk bir gelisme sagladi Bu yontemle odunun komurun ve eski yerlesim bolgelerinde bulunan kemiklerin yaslarini saptamak olanakli hale geldi Her canlinin yapisinda karbon bulunmaktadir ve bunun neredeyse tamami karbon 12 dir Belli bir oranda da radyoaktif ve agir olan karbon 14 vardir Ornegin bir agac kesilince artik yeni karbon 14 atomlari alamaz ve var olan radyoaktif karbon atomlari da belli bir hizla yok olmaya baslar Boylece yaklasik 5 500 yil sonra bu atomlarin yarisi karbon 12 atomlarina donusur Radyoaktif karbonun karbon 12 ye orani olculerek canlinin ne kadar zaman once oldugu saptanabilmektedir Ne var ki bu yontem tarihi belli olan Antik Misir buluntularina uygulandiginda saptanan tarihlerin cok kesin olmadigi anlasilmistir Bir baska tarihlendirme yontemi de isiyla isildamadir Bu yontem yalnizca pismis kile uygulanabilmektedir Kilde radyoaktif atomlar iceren elementler vardir Kil pisirilmeden once bunlar cevrelerine isik biciminde parcaciklar sacarlar Pisme isleminin sonunda atomlarin sactigi bu parcaciklar kristallesmis yapinin icinde hapsolur Isiyla isildama yonteminde comlekten alinan bir ornek parcalarin yeniden serbest kalacagi noktaya kadar isitilir Bu parcaciklar isik biciminde isildayarak aciga ciktiklari icin fotometre aygitiyla olculur Comlek ne kadar cok isik verirse o kadar eskidir Bir agacin yasinin govdesindeki yillik buyume halkalarina gore saptanmasina dendrokronoloji denir Agac govdesinin kesitinde ic ice ince ve kalin halkalar gorulur Havalarin iyi gittigi yillarda agac daha cabuk buyuyeceginden halkalarin kalinligi artar Bu yontemle agacin yasadigi donemdeki iklim kosullari bile anlasilabilir Bir cam turunun 4 000 yil onceki ve gunumuzde yasamakta olan ornekleri bu yontemle karsilastirilmistir Efes kutuphanesiAyrica bakinizArkeoloji kuramlari Surecsel arkeoloji Yorumsal arkeoloji Marksist arkeolojiArkeolojinin alt dallari Klasik Arkeoloji Hristiyan Arkeolojisi Cevresel arkeoloji Peyzaj arkeolojisi Zooarkeoloji Arkeobotanik Denizcilik arkeolojisi Gemicilik arkeolojisi Cinsiyet arkeolojisi Yerlesim arkeolojisiArkeolojinin arastirma yontemleri Hava fotografi arkeolojisi Sualti arkeolojisi Arkeometri Arkeometalurji Harris matrix Serileme ArkeojeofizikDiger Kurtarma arkeolojisi Turkiye de arkeoloji Staffordshire definesi Arkeolojide Cografi Bilgi SistemleriDis baglantilarOrta Anadolu daki Italyan Arkeolojik Misyonu22 Aralik 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakca 29 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi 17 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF 16 Agustos 2022 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi a b c d Silverberg Robert 1997 Ingilizce University of Nebraska Press s viii ISBN 978 0 8032 9247 5 11 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Haziran 2020 a b c Kelly Robert L Thomas David Hurst 2013 Ingilizce Cengage Learning s 2 ISBN 978 1 133 60864 6 10 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Haziran 2020 Watrall Ethan PDF History of Archaeology ANP203 Anthropology msu edu 8 Nisan 2014 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 7 Nisan 2014 Ebrey Patricia Buckley 1999 The Cambridge Illustrated History of China paperback Cambridge UK Cambridge University Press s 148 ISBN 0 521 66991 X Rudolph R C 1963 Preliminary notes on Sung archaeology The Journal of Asian Studies 22 2 169 177 esp 171 doi 10 2307 2050010 Trigger Bruce G 2006 A History of Archaeological Thought 2nd New York Cambridge University Press ISBN 0 521 84076 7 Clunas Craig 2004 Superfluous Things Material culture and social status in early modern China Honolulu University of Hawaii Press ISBN 0 8248 2820 8 Fraser Julius Thomas Haber Francis C 1986 Time Science and Society in China and the West Amherst MA University of Massachusetts Press s 227 ISBN 0 87023 495 1 Edward W Bodnar Later travels with Clive Foss introduction pp ix xxiii E W Bodnar Cyriacus of Ancona and Athens Bruxelles Berchem 1960 Encyclopaedia Britannica Online 31 Mayis 2021 27 Ekim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Ekim 2021 Encyclopaedia Britannica Online 14 Nisan 2021 22 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Ekim 2021 Encyclopaedia Britannica Online 28 Nisan 2021 27 Ekim 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Ekim 2021 Singh Upinder 2009 PB Pearson Education s 13 ISBN 978 9332569966 31 Temmuz 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 11 Mayis 2022 Ucko P J 2005 Taylor amp Francis s 192 ISBN 978 1 134 84346 6 10 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Mayis 2022 Cunliffe B W Colin Renfrew B W C Cunliffe P Davies W Renfrew C Davies P ve digerleri 2002 British Academy centenary monographs British Academy s 309 ISBN 978 0 19 726255 9 10 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Mayis 2022 Hunter Michael 1975 John Aubrey and the Realm of Learning Londra Duckworth ss 156 57 162 66 181 ISBN 978 0 7156 0818 0 King D 2006 The Elgin Marbles Hutchinson Sime James Mitchell John Malcolm 1911 Winckelmann Johann Joachim In Chisholm Hugh ed Encyclopaedia Britannica Vol 28 11th ed Cambridge University Press p 707 David Irwin Winckelmann Writings on Art London Phaidon 1972 Winckelmann Johann Joachim 2006 History of the art of antiquity Potts Alex Los Angeles Getty Research Institute ISBN 978 0892366682 OCLC 59818023 584 Robinson Walter 1995 Introduction Instant Art History Random House Publishing Group s 240 ISBN 0 449 90698 1 The father of official art history was a German named Johann Joachim Winckelmann 1717 68 Everill P 2010 The Parkers of Heytesbury Archaeological pioneers Antiquaries Journal 90 441 453 doi 10 1017 S000358151000003X Everill P 2009 Invisible pioneers British Archaeology 108 40 43 Renfrew Colin Bahn Paul G 2015 Archaeology essentials theories methods practice 3 Londra Thames amp Hudson ss 17 18 ISBN 978 0 500 29159 7 Bowden Mark 1984 General Pitt Rivers The father of scientific archaeology ISBN 0 947535 00 4 Hicks Dan 2013 Stevenson Alice Ed World Archaeology at the Pitt Rivers Museum A characterization Oxford Archaeopress ISBN 978 1 905739 58 5 19 Kasim 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Nisan 2018 r eksik soyadi1 yardim MacGillivray Joseph Alexander 2000 Minotaur Sir Arthur Evans and the Archaeology of the Minoan Myth New York NY Hill and Wang Farrar Straus and Giroux Renfrew Colin Bahn Paul G 2015 Archaeology essentials theories methods practice 3 Londra Thames amp Hudson ss 24 ISBN 978 0 500 29159 7 Renfrew and Bahn 2004 1991 33 35 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Binford1962 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Flannery1967 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Shanks and Tilley 1987 Shanks and Tilley 1988 Shanks 1991 Shanks 1993 Sillet et al 2006 Hodder 1982 Hodder 1985 Hodder 1987 Hodder 1990 Hodder 1991 Hodder 1992 Hodge 1937 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Pauketat2001 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Arkeoloji ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir Madde icerigini genisleterek Vikipedi ye katki saglayabilirsiniz