Lidya (Lidce: 𐤮𐤱𐤠𐤭𐤣𐤠 Śfarda, Grekçe: Λυδία Lȳdíā), Anadolu'da Tunç Çağı'nın sonlarından başlayarak MÖ 6. yüzyıla kadar hüküm süren Lidya medeniyetinin merkezini oluşturan tarihî bölge. Esas olarak Gediz Nehri ve Küçük Menderes vadilerini kapsayan, günümüzde yaklaşık olarak Manisa ve Uşak illerine denk gelen bölgedir. Lidya medeniyetinin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra da Roma İmparatorluğu dönemine kadar bu isimle anılmıştır. Kuzeyinde Misya, güneyinde Karya, doğusunda Frigya, batısında ise İyonya bölgeleri bulunmaktadır.
Lidya 𐤮𐤱𐤠𐤭𐤣𐤠 Śfarda | |||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
c. MÖ 1300-MÖ 546 | |||||||||||||||
Kraliyet sembolü olan aslan başının işlendiği bir sikke. | |||||||||||||||
Lidya'nın MÖ 6. yüzyıldaki yayılımını gösteren harita. | |||||||||||||||
Başkent | Sardis | ||||||||||||||
Yaygın dil(ler) | Lidce, | ||||||||||||||
Hükûmet | Irsî monarşi | ||||||||||||||
| |||||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||||
| |||||||||||||||
Para birimi | Elektron, tetradrahmi | ||||||||||||||
| |||||||||||||||
Günümüzdeki durumu | Türkiye |
Tarihçe
Köken ve ilk yıllar
Herodot MÖ 7. yüzyıl öncesinde Lidya Krallığı'nın iki ayrı hanedanlık tarafından yönetildiğini bildirir. Bu hanedanlıklardan ilki olan Heraklesoğulları, Herakles tarafından kurulmuştur. Yine Herodot, MÖ 1185'ten 680'e kadar 22 nesil, yani 505 yıl boyunca hüküm süren Heraklesoğullarından bahseder. MÖ 12. yüzyılın başlarında başa geçen bu hanedanın gerçekten tam Hitit ve Miken krallıklarının yıkıldığı politik olarak istikrarsız bir döneme rastladığı görülür. Heraklesoğulları krallarından birkaçının adı bilinse de bunlarla ilgili hikâyeler oldukça gerçek dışıdır ve soyağaçları ya da kronolojileri oluşturulamamaktadır.
Bir sonraki yönetim değişikliği de Yunan mitolojisinde yer alır. Heraklesoğullarına mensup son kralın adı kaynaklarda , Mirsilos ya da daha az olarak Sadyattis olarak geçer. Herodot'a göre Kandaulis karısını o kadar çok sevmektedir ki koruması Gigis'ten onun güzelliğini takdir etmesi için karısını çıplakken izlemesini ister. Gigis ilk başta bu öneriye karşı çıkmasına rağmen ısrarlarına dayanamaz ve kralın yatak odasına saklanır. Gigis'in odasındaki varlığını fark eden kralın karısı ona bir kesin uyarı vererek ya kendisinin öleceğini ya da kocasını öldürüp onun yerine tahta geçip bu durumdan kurtulabileceğini söyler. Gigis, Kral Kandaulis'i öldürmeyi tercih edip tahta geçer ve böylelikle yaklaşık beş kuşak sonra hanedanlığın bu yüzden cezalandırılacağı bir suç işlenmiş olur.
Mermnadlar idaresi
Antik kaynaklar, krallığın Mermnadlar sülalesinden önce hüküm süren sülaleleri hakkında fazla bilgi vermezler. Elde edilen bilgilerin çoğunluğu Mermnadlar sülalesinin ilk kralı Gigis'in hüküm sürdüğü yıllar ve haleflerinin dönemlerine aittir. Gigis tarafından kurulan hanedanlık Mermnadlar adıyla bilinir. Hanedanlığın egemen olduğu dönemde tahta geçen beş kral topraklarını genişletme politikası izler ve bunda başarılı olur. Lidya artık yerel bir Anadolu krallığı olmaktan çıkarak dönemin en önemli ve büyük imparatorlukları arasına girer.
Arkeolojik kaynaklar Lidya bölgesindeki en erken kalıntıların Neolitik'ten kaldığını gösterir. Daha gelişmiş kültürlerin varlığı ise MÖ 3. ve 2. bin yıllarında Tunç Çağı'nda çıkar. Bu buluntular Sardis kentinde ve Marmara Denizi'nin güney kıyısındaki , Ahlatlı Tepecik ve kıyı boyunca dikkati çeken diğer birkaç yerleşimde görülmektedir.
Batı Anadolu'nun diğer kesimlerinde olduğu gibi, Lidya bölgesi de Santorini'de MÖ 2. binyılda meydana gelen yanardağ patlaması sonucu volkanik külle kaplanmıştır. Herodot, Lidya'da meydana gelen açlık sonucunda Lidyalıların İtalya'ya göç ettiklerinden ve bu halkın Etrüsklerin atası olduğundan bahseder. Volkan patlaması ve İtalya'ya yapılan göç arasında bir bağlantı olduğu düşünülmektedir.
MÖ 7. yüzyılın ilk yarısı krallığın önemli bir devlet olarak ortaya çıktığı ve yoğun dış ilişkilerin olduğu bir dönemdir. Antik yazar Gaius Plinius Secundus, Lidya'nın İyonya'nın ötesine yayıldığını, doğusunda Frigia, kuzeyinde Propontis ile komşu olduğunu ve güneyinde ise Karya'nın bulunduğundan söz eder.
Strabon, Gigis zamanında Lidya'nın kontrolünün Biga Yarımadası'na kadar uzandığından ve yöredeki Gigis isimli bir burnun varlığından bahsetmektedir. Lidya Krallığı'nın ilgisi sadece kuzeyde değildir. Batı Anadolu'da yer alan İyonya bölgesindeki Yunan kentlerine olan ilgi Gigis zamanında başlar. Gigis döneminde Milet, Smirni, Kolofon ve Magnesia'ya saldırılar düzenlenmiştir. Bu kral zamanında Mısır ve Asur devletleriyle müttefik olunur. Gigis'in halefleri olan Ardis ve Alyattis, Yunan kentlerine saldırılara devam ederler. Alyattis'in büyük oğlu Kroisos zamanında Lidler, Likya ve Kilikya dışında, Kızılırmak'ın batısında kalan bütün bölgeleri egemenlikleri altına alabilmeyi başarmışlardır.
Lidlerin doğuya yayılımları aynı zamanda göçebe Kimmerlerin MÖ 8. yüzyılın sonları ile 7. yüzyılın başlarında Anadolu'ya girip büyük bir yıkıma yol açmaları ile bağlantılıdır. MÖ 665 yılına doğru ise Kimmerler Sardis'e ulaşmayı başarır. Göçebe kabilelerin bu baskısı altında kalan Gigis, Asur Kralı Asurbanipal'a bir elçi yollayarak yardımını ister. Böylelikle, daha önce Asur'a haraç yollayarak ve kızlarını krala cariye olarak sunan Asurlulardan Kimmerlere karşı yardım uman Taballı ve Hilakkulu adlı diğer iki Anadolulu krala katılmış olur. Fakat Gigis haraç veya kızını cariye olarak yollamak yerine Asur'a hediyeler ve selamlarını yollar. Böylelikle, Lidya üzerindeki herhangi bir Asur egemenliğini reddetmiş olur. Asur tabletlerinde belirtildiğine göre, Lidya ülkesi o zamanlar Asur etki alanının dışında kalıyordu. Yine aynı tabletlerde Lidlerin Asurlara yakın diğer Anadolu halklarından çok daha farklı bir dili konuştukları, Lidya kralının ismini bile daha önce hiç duymadıklarını hatta bu dili konuşan bir çevirmen bulamadıklarından yakınılmaktadır. Kimmerler sürekli geliştirdikleri ataklar sonucunda Lidya'yı ele geçirirler ve Gigis'i öldürürler. Oğlu Ardis, Asur otoritesini kabul etmek zorunda kalır. Buna rağmen Kimmer saldırıları devam eder ve sonunda Sardis kentinin akropolis dışında kalan bölümünü ele geçirirler. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan bazı verilerin bu kuşatmaya ait olduğu düşünülse de tam olarak kanıtlanamadığı için bu izlerin tarihsel olarak bilinmeyen bir savaşa ait oldukları kabul edilmektedir.
Alyattis'in, Lidlerin Orta Anadolu'ya yayılmalarında etkin rol oynadığı kral olduğu tahmin edilmektedir. Herodot'a göre, yalnızca Lidya'dan değil Anadolu'nun bütününü büyük bir seferin sonunda Kimmerlerin elinden kurtaran Alyattis'tir. Alyattis yönetimindeki Lidya'nın doğuya yayılımı, onları İran topraklarında gitgide daha da yükselen bir güç oluşturmaya başlayan Medler ile karşı karşıya getirir. Böylelikle Orta Anadolu'da gerçekleşecek olan uzun süreli bir savaş başlar. MÖ 28 Mayıs 585 tarihinde gerçekleşen güneş tutulması, savaşı sona erdirir. Kızılırmak, Lidya ve Med imparatorlukları arasındaki sınırları belirleyici nehir olur.
Bu bölgede yürütülen diğer askerî seferler konusunda ayrıntılı bilgi yoksa da MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Lidlerin, Frig ve diğer komşu Anadolu krallıklarını alt ederek Gordion gibi önemli merkezlerde askerî garnizonlar kurdukları bilinmektedir.
Pers, Helenistik ve Roma dönemleri
Medlerin MÖ yaklaşık 550 yılında, Pers Kralı II. Kiros tarafından bölgeden çıkarılmaları Lidler için doğu sınırlarında yeni bir tehlikenin doğmasına neden olur. Bunun üzerine Kroisos, Persler saldırmadan onların üzerine gidip aynı zamanda da topraklarını Kızılırmak'ın ötesinde de genişletmek ister. Fakat bunu yapmadan önce Yunanistan'ın önde gelen kâhinlerine bu konuda danışma kararı alır. Yunan söylencesine göre kâhinlerden eğer Perslere saldırırsa büyük bir imparatorluğu yıkacağı yanıtını alır. Bu yanıt üzerine cesaretlenen Kroisos Perslerle karşılaşmak için hazırlıklara koyulur. Kerkenes'te karşı karşıya gelen iki ordu birbirlerine üstünlük sağlayamaz. Kroisos'un orduları sayıca fazla olmasına rağmen geriye dönüş kararı alınır. Kroisos askerlerini evlerine yollayarak Sardis'e döner ve Perslere karşı bir sonraki sene düzenleyeceği sefer için Mısır ve Sparta'da kendisine müttefik aramaya başlar. Ancak, geri çekilmeyen II. Kiros Lidya ordusunu beklenmedik ve çok hızlı bir şekilde izleyerek kendi kent duvarlarının önünde ani saldırıya geçer. Lidya ordusu tamamıyla bozguna uğramadan zor da olsa şehir duvarları içerisine sığınır. Kent iki hafta süren kuşatmadan sonra düşer ve Kroisos esir alınır. Lidya Krallığı, Ahameniş İmparatorluğu'nun bir eyaleti halini alarak egemenliğini bütünüyle kaybeder.
MÖ 546 yılında gerçekleşen Pers hâkimiyeti bağımsız Lidya devletinin sonunu getirmiştir. Son kral Kroisos büyük zenginliği ve gücü ile Kârûn olarak tanınmıştır. Gigis'in soyundan gelen ve Alyattis'in oğlu olan Kroisos tahtında, Miletli filozof Thales ve Atinalı devlet adamı Solon gibi önemli ve ünlü Yunan konukları ağırlamıştır.
Pers Kralı II. Kiros'un Lidya Krallığı'na son vermesinin ardından Kroisos önce Kiros'un daha sonra da II. Kambises'in danışmanı olmuştur. Pers egemenliğinde Lidya'nın zenginliği devam etmiştir.
Perslerin Anadolu'yu egemenlikleri altında tuttuğu dönem boyunca, Lidya bölgesi imparatorluğun stratejik açıdan çok önemli bir eyaleti haline gelmiş ve bölgenin valisi de bu öneminden satraplık merkezini Sardis'te kurmuştur. Anadolu ve Mezopotamya'dan geçerek Susa'ya ulaşan Kral Yolu'nun ana durağını Lidya oluşturmaktaydı. Burası aynı zamanda Pers ordularının batıya, özellikle Trakya ve Yunanistan'a karşı düzenlediği askerî seferlerin de başlangıç noktasıydı. MÖ 499'da gerçekleşen İyon Ayaklanması sırasında kentin yakılması, MÖ 490 ve 480 yıllarında Yunanistan'a seferler düzenlenmesi ile sonuçlanan ve I. Serhas'ın MÖ 480 yılında Atina akropolisini yakması için bir bahane olmuştu. Pers egemenliğine rağmen Lidler zenginliklerinden pek bir şey kaybetmemişlerdi. Kroisos'un torunu olduğu düşünülen Pithios, büyük kral Serhas'tan sonra dünyanın en zengin insanıydı. Serhas'a savaş karşılığında yaklaşık 50 bin kilogram kadar gümüş ve 33 bin 541 kilogram kadar da altın sikke vermişti. Güre ve çevresine dağılmış o döneme ait Lidya tümülüs mezarlarında bulunan ve şu anda Uşak Arkeoloji Müzesinde sergilenen altın ve gümüş vazolar ile çok sayıda diğer lüks nesneler bu zenginliği yansıtmaktadırlar.
İskender'in MÖ 334 yılında Sardis'i ele geçirmesiyle Pers egemenliği sona erer. Kentin son valisi hiçbir direnişte bulunmadan kenti, İskender'e teslim eder. İskender Lidlere özgürlüklerini iade ederek eski kanunları devam ettirmelerine izin verir.
Helenistik Dönem'de de Lidya stratejik önemini korumaya devam eder. Ancak çok büyük bir imparatorluğun ve sistemin küçük bir parçası halindedir. Lidya ve Pers dönemlerindeki ekonomik ve politik gücünün arkasında yatan en büyük neden olan altın ve gümüş kaynakları artık azalmaya başlamıştır. Strabon zamanında, Sart Çayı ve diğer nehirler yüzyıllardır ürettikleri elektronu artık üretemez hale gelmişlerdir. Lidya, MÖ 280 yılında Suriye ve Mezopotamya topraklarını yöneten Seleukos İmparatorluğu'na katılır. MÖ 214 yılında, Seleukos Kralı III. Antiohos'un amcası Ahaios ayaklanarak Sardis'e sığınır. Bunun üzerine Antiohos kente bir sefer düzenleyerek aşağı şehri ele geçirir ve yıkıma uğratır. İki yıl süren kuşatmadan sonra bile kenti tam olarak ele geçiremez. Giritli iki askerin Ahaios'a ihanet etmesi sonucunda gelişen olaylarda kent düşer. Bu olay Yunan tarihçi Polibios tarafından ayrıntılı bir şekilde aktarılır. Savaştan sonraki gelişmeler aynı zamanda Sardis'teki Kibele Tapınağ'ında bulunan mektup ve belgelerde anlatılmaktadır.
Antiohos'un bölgede kısa süren egemenliği Romalılar ve onların Pergamonlu müttefikleri tarafından MÖ 189 yılında, Magnesia Muharebesi ile sona erer ve Lidya Pergamon Krallığı'na verilir. Pergamon Kralı III. Attalos'un vasiyeti üzerine tüm bölge Romalıların Anadolu'daki yeni bir eyaleti haline dönüştürülen Asya eyaleti altında yer alır. Roma İmparatorluğu'nun yönetiminde Sardis en geniş sınırlarını ulaşır ve yine bu dönemde günümüzde örenyerinde görünen birçok anıtsal yapının inşası tamamlanır. MS 17 yılında büyük bir deprem sonucunda yıkılan kent Roma imparatorluk bütçesinden ayrılan para ile yeniden inşa edilir.
Diocletianus devrinde imparatorluğun yeniden yapılanmasıyla Lidya tekrar başkenti Sardis olan ayrı bir eyalet haline gelir. MÖ 4. ve 5. yüzyıllar görece zengin dönemlerdir ve Sardis'te belli başlı kamu binalarının inşa edildiği görülür. Ne var ki bunu takip eden dönemde Batı Anadolu'nun tümünde yaşanan ekonomik çöküş Lidya'yı da etkisi altına alır ve zamanla kentin ve çevresindeki yerleşimlerin MÖ 7. yüzyıl civarında terk edilmesine neden olur.
Coğrafya
Lidya, Batı Anadolu'daki yerli antik krallıkların en önemlilerindendir. Bu krallık tarihteki yerini zengin maden yatakları, verimli toprakları ve Kroisos gibi ünlü kralları ile almıştır. Ancak Lidya uygarlığı sadece bu özellikleri ile değil aynı zamanda mimarisi ve sanat eserleri ile de dikkat çekmektedir. Coğrafi konumundan dolayı hem kıyı Ege'deki komşu Yunan kentleriyle, hem de doğudaki komşusu Frigya ile yakın ilişkilerde bulunan Lidya uygarlığı bu iki farklı kültürden de etkilenmiş ve bunu sanat eserlerine yansıtmıştır. Lidya ülkesi, sahip olduğu oldukça büyük tarımsal potansiyelin ve zengin yeraltı kaynaklarının yanı sıra geniş ormanlara ve yaylalara sahipti. Anadolu platosundan Ege kıyısına uzanan ticaret yolları buradan geçmekteydi.
Ege kıyısına yakın ve iç kesimde bulunan Lidya bölgesi, dağlık bir alan ve aralarından nehir akan vadiler içerisinde konumlanmıştır. Gediz ve Küçük Menderes nehirleri Lidya'nın önemli su kaynaklarıdır. Bakırçay ve Büyük Menderes nehirleri Lidya bölgesinin kuzey ve güney sınırlarını oluşturmaktadır.
Lidya'ya komşu bölgeler güneyde Karya, doğuda Frigya, kuzeyde Misya ve batıda onu Ege kıyı şeridinden ayıran İyon ve Aiol kent devletleridir. Krallık sınırlarının en azından bir bölümü son kral Kroisos tarafından Lidya-Frig sınırında Kidrara'ya dikilen yazılı sınır taşı ile kesinleşmişti. Strabon, "bu bölgeden Toroslar'a kadar ulaşan yöreler öylesine iç içe geçmiştir ki artık Frig'i Karya'dan, Misya'yı Lidya'dan ayırmak olası değildir." şeklinde bahsetmektedir. Anadolu'nun bu yöresi kültürel ve etnik açıdan o kadar çeşitlidir ki kültürel sınırlar ile politik sınırlar örtüşmemektedir.
Doğu-batı doğrultulu iki dağ sırası Lidya'nın güney bölümünden geçer. Bunlar güneyde Aydın Dağları ve Bozdağlar'dır. Kuzeyde uzantıları ve onların alçak tepeleri ile yamaçlarındaki nehirler ile kaplıdır. Adı geçen dağ sıralarının arasında Ege kıyıları ile iç kesimler arasındaki iletişimi kolaylaştıran vadiler ve tarıma oldukça uygun alanlar vardır. MÖ 4. yüzyıla kadar bölgenin güney sınırını Aydın Dağlarının oluşturduğu bilinmektedir. Ancak Diodoros ve Strabon sınırın Büyük Menderes tarafından çizildiği görüşündedirler.
Küçük Menderes, Aydın Dağları ile Bozdağların arasından akarak Efes yakınlarında Ege Denizi'ne dökülür. Öte yandan, Gediz Vadisi Bozdağlar uzantısının kuzeyinde yer almakta ve Lidya ülkesi ile onun başkenti Sardis'in çekirdeğini oluşturmaktadır. Daha kuzeyde bulunan ve Pergamon'dan geçen Bakırçay ise olasılıkla Lidya ile Misya arasındaki sınırı oluşturur.
Yaylalar ve verimli ovalara ek olarak Lidya önemli yeraltı kaynaklarına da sahipti. Bunlardan en ünlüsü, Sardis yakınlarından geçen Sart Çayı ve diğer çaylarda bulunan bir altın-gümüş alaşımı elektrondur. Elektron, MÖ 7. ve 6. yüzyıllarda Lidya krallarına zenginlik getirdiği gibi ülkenin en çok anılan özelliğidir. Herodot'un anlattığı hikâyeyi şu şekilde aktarmaktadır:
“ | "Kroisos, Delfi Kehanet Merkezi'ne danışmak üzere Sardis'ten Lidya elçilerini gönderdiği zaman, orada bulunan Atinalı onlara yardım için elinden geleni yapmıştı. Kroisos, kendilerine bu kadar yardımda bulunanın kim olduğunu öğrenmiş ve onu Sardis'e davet etmişti. Ödül olarak, üzerinde bir seferde taşıyabileceği kadar altın alabileceğini söylemişti. Alkmaion, bu cömertlikten mümkün olduğunca fazla yararlanabilmek için üzerine çok büyük bir gömlek giymiş, ayaklarına en büyük çizmeleri geçirmiş ve öylece kılavuzların peşinden peşinde hazine dairesine gitmişti. Bir altın tozu kümesinin önünde çömelerek çizmelerinin içerisine alabildiğince doldurmuş, sonra da iple belinden sıktığı gömleğinin içini doldurmuş, bir avuç da ağzına atmış ve hazineden çıkmış. Onun ağır aksak, çizmelerini yerde sürüyerek yürüdüğünü gören Kroisos gülmekten bayılmış, üstündekilerden başka bir o kadar daha vermiş. Böylece Alkmaion ailesi çok zengin olmuş, hara kurup atlar yetiştirmiş ve hatta Olimpiyat Oyunlarında birinci olmuştur. | „ |
MÖ 7. ve 6. yüzyıllarda Lidler kıyı şeridindeki bazı Yunan kentlerine saldırmış ve bunlardan savaş ganimeti toplamış olsa da kıyıda kurulu bir Lidya yerleşmesine dair herhangi bir bilgi yoktur. Herodot'un aktardığı diğer bir olay Lidlerin iç bölgelere olan yatkınlıklarını gösterir. Rivayete göre Kral Kroisos İyonya ve Aiolis'i fethinden sonra Yunan adalarına saldırmak üzere hazırlanmaktadır. Bu sırada Sardis'e gelen ya da olduğu düşünülen bir Yunan filozofu Kroisos'a adalıların atlı birlikler hazırladığını iletir. Bunu duyan kral çok memnun olur çünkü adalılarla Lidya usulünde savaşacağını ve kesinlikle kazanacağını düşünür. Sonradan filozofun bu hikâyeyi uydurduğu ortaya çıkar. Oysa filozof Yunanların karşılarında nasıl bir düşman beklemesi gerektiğini anlatmaya çalışmakta, böylece Lidlerin deniz savaşındaki deneyimsizliğine değinmektedir. Bunun üzerine Kroisos, adaları fethetme yönündeki hırsını bir kenara bırakır. Bu hikâye gerçek bir olayı yansıtmasa da Lidlerin İç Batı Anadolu'daki egemenliğini ve Ege Denizi'ne yayılmadaki isteksizliğini gösterir.
Dil ve yazı
Hint-Avrupa kökenli olan Lidceyi konuşan Lidyalılar yerli Anadolu halkıdır. Lidyalıların kültürü, yine yerli Anadolu halkları olan komşuları Frigler ve Karyalılar ile benzeştiği gibi diğer komşusu Doğu Yunanları ile de benzerlik göstermektedir. Antik çağ yazarlarına göre, Karia, Mysia ve Phryglerle akrabadırlar. Hint-Avrupalı bir dilleri olan Lydialılar’ın MÖ 2.Binde Batı Anadolu’da yaşadıklarıbilinmektedir. Diller hakkında yapılan çalışmalar sonucunda Lidyalılar’ın kökeninin Anadolu’da Tunç Çağlarına kadar uzandığı görülmektedir.
MÖ 6. yüzyılın başlarından itibaren Lidlerin de yazılı eserler vermeye başladıkları görülmektedir. Bu dil ve yazının çözümlenmesi -Aramice, Ludca-Grekçe gibi çift dilde yazılmış kitabeler aracılığı ile gerçekleşir. Hint-Avrupa kökenli bu dil, dil bilgisi özellikleri ve sözcük yapısı ile Eski Anadolu grubunda sınıflandırılır. Yine de pek çok sözcüğün anlamı hala bilinmeyen bu yazı 26 harften oluşmaktadır. Frig ve Likya yazılarına benzerlik gösteren Lidya dilindeki bu benzerlikleri Fenike ve Friglerle ilişkilere değil, o çağda Batı Anadolu'da oluşmaya başlayan yükselen düşünce sistemine bağlamak gerektiği düşünülmektedir.
Lidlerin MÖ 2. binyıl kökenleri hakkındaki araştırmalar henüz bir sonuca ulaşamamıştır. Adları Anadolu kökenli değildir ve "insanlar, halk" anlamına gelen Almanca "leute", Slavca "ljudije" gibi sözcükleri bünyesinde barındıran Hint-Avrupa kökenli eski Anadolu dil gruplarıyla onomastik etimoloji açısından ilişkilendirilebilir. Diğer taraftan dillerindeki Luvice etkisi Demir Çağı'nda şekillenmiş olabilir.
Lidce ile yazılmış belgeler azdır. Bunlar çoğunlukla mezar ve adak taşlarında, seramikler, mühürler ve sikkeler üzerindeki çizimlerde görülmektedir. Lidyalıların yazısı MÖ 3. yüzyıla kadar, Lidce ise MÖ 1. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür.
Din
Lidya'nın erken tarihi tümüyle efsanelerle örülüdür. Gigis ve Kroisos gibi tarihî karakterler bile fantastik öykülerin parçası hâline gelmiştir. Lidya ile ilgili efsanelerde Tantalos, Pelops, Midas, Arakne ve gibi karakterlere rastlanır. Yunan mitolojisine göre, Tantalos'un oğlu Pelops Lidyalıdır. Pelops Yunanistan'a kaçar ve orada Olimpia yakınlarındaki 'nın kralı olarak adını bu bölgeye verir. "Peloponez" adı buradan gelir. Pelops'un soyundan gelenler arasında Atreus, , Agamemnon ve Menelaos gibi Yunan mitolojisinin önemli karakterleri vardır. Frig Kralı Midas kendisinde bulunan altın yapma özelliğini Sart Çayı'nda yıkanarak nehre aktarmıştır. Lidya kadınları Yunan mitolojisinde sık sık karşımıza çıkar. Arakne adlı Lidyalı kadın kendi dokuduğu kumaşlarla o kadar çok gurur duyar ki tanrıça Athena ile aşık atmaya kalkar. Buna sinirlenen Athena onun dokuduğu bütün kumaşları parçalayıp kadını da bir örümceğe çevirir. Bu efsane Lidya'nın dokumacılıktaki üstünlüğüne işaret eder.
Sanat
MÖ 7. ve 6. yüzyıllardaki Lidya kültürünün köklü bir şekilde Yunan etkisinde, özellikle de Ege kıyısında yaşayan Doğu Yunanlarının etkisi altında kaldığı anlaşılmaktadır. Yunan etkileri temel olarak seramikte, mimaride (taş işçiliği ve pişmiş toprak süslemelerinde), yazı sisteminde ve heykel sanatında belirgindir. Anadolu etkileri olarak yığma toprakla örtülü tümülüs tipi mezarlar, kaya mezarlar ve bazı seramik tiplerini örnek gösterilebilir.
Gigis zamanından itibaren izlenen ticaretin ve refah düzeyinin artışı hem Lidya, hem de İyonya'yı yoğun bir ticaret ağı içerisine yerleştirmiştir. Yunanlar iç bölgedeki ürünleri alıp kendi endüstrilerinin ihtiyacı olan ticaret ürünlerini getirmekteydiler. Yunan yazılı kaynaklarında belirtilen önemli Lidya ürünleri arasında tekstil (kilim, altın iplikle dokunmuş kumaş ve sandikis olarak adlandırılan ince ve şeffaf dokulu elbise), kırmızı boya ve kozmetik maddeler (bakkaris ve brenthiori) yer almaktadır. Kozmetik maddelerin konduğu kap bugün lidion olarak adlandırılmaktadır. Pişmiş topraktan yapılan şişkin gövdeli bu kap Lidyalı seramik ustalarının icat ettiği en ünlü Lidya kap formu olarak bilinmekte ve Anadolu dışına (Yunanistan ve adalar, İtalya, İspanya ve Fransa) ihraç edilen ve yerel olarak üretilen tek Lidya seramik türü olarak dikkati çekmektedir. Lidya seramiğinin genel özelliklerine bakıldığında kap formları olarak daha çok Yunan seramiklerinden ve az olsa da komşu Frig seramiklerinden etkilenildiği görülmektedir. Lidya seramiğine has diğer bir öge de "mermer taklidi bezeme" olarak adlandırılan boyama tekniğidir. Bezemelerde kullanılan temel renkler beyaz, kırmızı-turuncu ve kahverengi-siyah tonlarından oluşmaktadır.
Lidya'nın en ünlü zenginlik kaynağı değerli metaldir. Lidya Krallığı, Sardis yakınlarında kolaylıkla elde edilebilen elektron alaşımının kaynağına sahip bulunmaktaydı. Hayatta olduğu dönem boyunca zenginliği ile ön plana çıkan Gigis'ten sonraki nesillerde elektron para basımı icat edilmiş ve para Lidya ile İyonya arasındaki ticaretin ihtiyaçlarına hizmet etmiştir.
Herodot Lidyalıların ilk parayı basan ve daha sonra da hem altın, hem gümüş para basan halk ve ilk "perakende tüccarlar" olduğundan bahsetmektedir. Sardis kentinde Sart Çayı'nın kuzeyinde 1960'lı yıllarda yapılan kazılar altının arıtıldığı işliğin varlığına işaret etmektedir. MÖ 6. yüzyılda kullanılmış olan bu işlik belki de dünyada bilinen en erken altın arıtma merkezidir.
Lidya Krallığı zamanında yaşayan ve güçlü sur duvarlarıyla korunan insanlar, öldükten sonra sosyal sınıfına göre farklı yerlerde gömülmekteydi. Temel gömü geleneği inhumasyon, diğer bir deyişle ölünün yakılmadan direkt gömülmesidir. Basit taş lahit mezarlardan kaliteli taş işçiliğine sahip oda mezarları ve görkemli tümülüs tipi mezarlara kadar çeşitlilik göstermektedir. Lidya kralları ve kraliyet ailesi mensupları anıtsal, görkemli ve üzeri yığma tepeyle örtülü mezarlar yaptırma ayrıcalığına sahiptiler. Lidya tümülüsleri Frig tümülüslerinden farklılık göstermektedirler. Frig tümülüslerinde mezar odaları ahşaptan yapılırken Lidya'da taştan yapılmaktadır, Lidya'da mezar odaları bir ya da iki odalı ve dromoslu (giriş koridoru) tavansız olabilmektedir. Tümülüslerin tepesinde genellikle fallos şeklinde bir taş işaret bulunmaktadır. Bu tip mezarlar Sardis kentinde, Marmara yakınlarındaki Bintepeler mezarlık alanında ve Uşak sınırındaki Güre'de yer almaktadır. Bintepeler'deki tümülüslerin en büyüğü Herodot tarafından da anlatılmış olan, Kroisos'un babası Alyattis'e ait tümülüstür. Taban çapı 350, yüksekliği ise 60 metre olan mezara Roma döneminde mezar soyguncuları tarafından tüneller açılmıştır.
Sikke basımı
Madenî paranın ne zaman icat edildiği Antik Çağ'da bile tam anlamıyla kesinlik kazanmış bir olgu değildi. Yine de gerek antik kaynaklar, gerekse bulunan ilkel formdaki elektron sikkeler sikkenin icadının Anadolu'nun batısıyla, Lidya Krallığı ve İyonya bölgesi ile ilişkili olduğunu gösterir. Herodot bu konuda şunları aktarmaktadır:
“ | Bizim bildiklerimiz içinde ilk olarak altın ve gümüş sikke basan ve kullanan ve ilk olarak ufak tefek ticaret işlerine girişenler bunlardır [Lidlerdir]. | „ |
MÖ 2. yüzyılda yaşayan ise sikkenin icadıyla ilgili kişi ve halkları sıralar:
“ | Bazıları sikkeyi ilk kez kimin bastığı konusunun araştırılmasını bir heves olarak görebilir: Argoslu mu, Frigyalı Midas'ın karısı Kimeli Demodike mi, Atinalı Erihthonios ile Likos mu, Ksenofanes'in iddia ettiği gibi Lidler mi yoksa 'in görüşüne göre Naksoslular mı? | „ |
Polideukis, kendisinden birkaç yüzyıl önce yaşayan Ksenofanes'in ilk sikkenin Lidler tarafından bastırıldığına dair sözlerini aktarır. Ksenofanes'in MÖ 6. yüzyıl gibi erken bir tarihte yaşadığı göz önüne alınırsa verdiği bilgiyi göz ardı etmemek gerekir. Keza Herodot da ilk kez altın ve gümüş sikke basanların Lidler olduğunu bildirir. İlk örnekler olasılıkla Kral Alyattis zamanında basılır. Sikkeler önceleri yalnızca elektrondan (altın-gümüş alaşımı) basılırken bir süre sonra, Kroisos elektron sikke darbını bırakarak hem altın ve hem de gümüşten, iki ayrı metalden sikkeler bastırır. Herodot, ilk kez altın ve gümüş sikke basanların Lidler olduğunu söylerken olasılılıkla bu olayı anlatmak ister. Her iki yazar da sikkenin ortaya çıkışını ve ilk aşamalarını Lidler ile ilişkili görmektedir.
Krallığın başkenti Sardis'te, Sart Çayı'nın kuzeyindeki kazı alanının kuzeybatı kesiminde MÖ 6. yüzyılın ortalarına tarihlenen arıtma atölyeleri açığa çıkarıldı. Bu atölyelerde elektron ayrıştırılarak saf altın ve saf gümüş elde ediliyor, altının içinde bulunan bakır gibi adi metaller küpelasyon (bir tür fırınlama) yöntemiyle altından ayrıştırılıyordu. Rafineri alanında çok sayıda ocak çukuru (küpel) ve hava üflemede kullanılan pişmiş topraktan körük ağzı bulunmuştur. Elektronda bulunan altın ve gümüşü birbirinden ayırmak için ise sementasyon yöntemi kullanılırdı. Sardis altın atölyeleri yılda birkaç yüz kilo altının ayrıştırılıp sikke basımı için hazır hale getirilmesine imkân verecek kapasitedeydi.
Sikkenin ortaya çıkışı ile ilgili antik kaynakların verdiği bilgiler Lidya ve İyonya'da yapılan kazı çalışmaları ile de doğrulanır. 1904-1905 yıllarında British Museum adına David George Hogarth başkanlığında Artemis Tapınağı'nda yürütülen kazılarda çeşitli çömlek, fildişi heykelcik ve mücevher parçalarıyla beraber yaklaşık 93 adet elektron sikke de bulundu. Eski olanlarının üzerinde herhangi bir işaret ya da resim yoktu, düz bırakılmışlardı. Biraz daha gelişkin örneklerin üzerinde ise artık bazı işaret veya tasvirler yer almaktaydı. Bazılarında aslan başı betimi basılmıştı. Bu tür sikkelere Anadolu'nun batısında oldukça geniş bir alanda rastlanması ve aslanın Lidya Krallığı'nın arması olması, bunların Lidya krallarının ilk sikkeleri olduğunu göstermektedir. Nitekim Herodot, Kroisos'un Delfi'deki Apollon Tapınağı'na som altından 10 talanton (yaklaşık 250 kilogram) ağırlığınca aslan heykelciği armağan ettiğini söyler. Bu da aslanın Lidya Krallığı için taşıdığı önemi ve onun kralî bir sembol olduğunu gösterir.
Lidya Krallığı'nda ilk darphane Mermnadlar sülalesinin ilk kralları döneminde açılmış olmalıdır. Daha çok bakla şeklindeki bu sikkeler, kaynağı Bozdağlarda bulunan ve başkentin içinden geçen Sart Çayı alüvyonlarında doğal halde bulunan elektrondandı. Ancak yapılan son analizler, elektronun içindeki altın miktarının düşürülerek gümüş ilavesiyle basılmış olduklarını ortaya koydu. Sart Çayı'nın alüvyonlarından elde edilen elektrondaki gümüş miktarı %20-30, altın miktarı %70-80 olduğu halde bu elektrondan basılan sikkelerde altın oranı %55, gümüş oranı %45'tir. Ayrıca bu sikkeler %1-2 oranında bakır da içerir. Buradan Lidlerin doğal elektron alaşımına müdahale ederek içerdiği altın miktarını düşürdükleri, buna karşılık gümüş miktarını arttırdıkları anlaşılır.
Krallar
Kaynakça
- ^ Yüksel, Ece (2012). 17.yy Sonu,18.yy ortası ve 19.yy başındayabancı seyyahların gözünden batı Anadolu antik kentleri (PDF). Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 11. 6 Eylül 2021 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Eylül 2021.
Wikimedia Commons'ta Lidya ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Akurgal, Ekrem (1961). Die Kunst Anatoliens von Homer bis Alexander (Almanca). Berlin: Verlag de Gruyter.
- Akurgal, Ekrem (2002). Ancient Civilizations and Ruins of Turkey (İngilizce) (2 bas.). Kegan Paul. ISBN .
- Akurgal, Ekrem (2005). Anadolu Kültür Tarihi (17 bas.). Ankara: TÜBİTAK. ISBN .
- Bakır, Tomris (Mayıs 2003). "Anadolu Pers dönemi ve sanatı". Toplumsal Tarih, 113. Ankara: Tarih Vakfı Yayınları. ss. 90-93. ISSN 1300-7025.
- Gültekin Demir, Gül (Mayıs 2003). "Bereketin, zenginliğin ve paranın krallığı: Lydia uygarlığı". Toplumsal Tarih, 113. Ankara: Tarih Vakfı Yayınları. ss. 86-89. ISSN 1300-7025.
İşbu madde Görkem Kökdemir tarafından CC BY-SA 3.0 lisansı altında yayımlanan metin içermektedir.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Lidya Lidce 𐤮𐤱𐤠𐤭𐤣𐤠 Sfarda Grekce Lydia Lȳdia Anadolu da Tunc Cagi nin sonlarindan baslayarak MO 6 yuzyila kadar hukum suren Lidya medeniyetinin merkezini olusturan tarihi bolge Esas olarak Gediz Nehri ve Kucuk Menderes vadilerini kapsayan gunumuzde yaklasik olarak Manisa ve Usak illerine denk gelen bolgedir Lidya medeniyetinin tarih sahnesinden cekilmesinden sonra da Roma Imparatorlugu donemine kadar bu isimle anilmistir Kuzeyinde Misya guneyinde Karya dogusunda Frigya batisinda ise Iyonya bolgeleri bulunmaktadir Lidya𐤮𐤱𐤠𐤭𐤣𐤠 Sfardac MO 1300 MO 546Kraliyet sembolu olan aslan basinin islendigi bir sikke Lidya nin MO 6 yuzyildaki yayilimini gosteren harita BaskentSardisYaygin dil ler Lidce HukumetIrsi monarsi MO 1300 Herakles ilk MO 560 546Kroisos son Tarihce Kurulusuc MO 1300 DagilisiMO 546Para birimiElektron tetradrahmiOnculler ArdillarHititlerArzava AhamenisMakedonyaRomaGunumuzdeki durumuTurkiyeTarihceKoken ve ilk yillar Herodot MO 7 yuzyil oncesinde Lidya Kralligi nin iki ayri hanedanlik tarafindan yonetildigini bildirir Bu hanedanliklardan ilki olan Heraklesogullari Herakles tarafindan kurulmustur Yine Herodot MO 1185 ten 680 e kadar 22 nesil yani 505 yil boyunca hukum suren Heraklesogullarindan bahseder MO 12 yuzyilin baslarinda basa gecen bu hanedanin gercekten tam Hitit ve Miken kralliklarinin yikildigi politik olarak istikrarsiz bir doneme rastladigi gorulur Heraklesogullari krallarindan birkacinin adi bilinse de bunlarla ilgili hikayeler oldukca gercek disidir ve soyagaclari ya da kronolojileri olusturulamamaktadir Bir sonraki yonetim degisikligi de Yunan mitolojisinde yer alir Heraklesogullarina mensup son kralin adi kaynaklarda Mirsilos ya da daha az olarak Sadyattis olarak gecer Herodot a gore Kandaulis karisini o kadar cok sevmektedir ki korumasi Gigis ten onun guzelligini takdir etmesi icin karisini ciplakken izlemesini ister Gigis ilk basta bu oneriye karsi cikmasina ragmen israrlarina dayanamaz ve kralin yatak odasina saklanir Gigis in odasindaki varligini fark eden kralin karisi ona bir kesin uyari vererek ya kendisinin olecegini ya da kocasini oldurup onun yerine tahta gecip bu durumdan kurtulabilecegini soyler Gigis Kral Kandaulis i oldurmeyi tercih edip tahta gecer ve boylelikle yaklasik bes kusak sonra hanedanligin bu yuzden cezalandirilacagi bir suc islenmis olur Mermnadlar idaresi Gigis in i oldurmesinin resmedildigi bir Orta Cag tezhibi Antik kaynaklar kralligin Mermnadlar sulalesinden once hukum suren sulaleleri hakkinda fazla bilgi vermezler Elde edilen bilgilerin cogunlugu Mermnadlar sulalesinin ilk krali Gigis in hukum surdugu yillar ve haleflerinin donemlerine aittir Gigis tarafindan kurulan hanedanlik Mermnadlar adiyla bilinir Hanedanligin egemen oldugu donemde tahta gecen bes kral topraklarini genisletme politikasi izler ve bunda basarili olur Lidya artik yerel bir Anadolu kralligi olmaktan cikarak donemin en onemli ve buyuk imparatorluklari arasina girer Arkeolojik kaynaklar Lidya bolgesindeki en erken kalintilarin Neolitik ten kaldigini gosterir Daha gelismis kulturlerin varligi ise MO 3 ve 2 bin yillarinda Tunc Cagi nda cikar Bu buluntular Sardis kentinde ve Marmara Denizi nin guney kiyisindaki Ahlatli Tepecik ve kiyi boyunca dikkati ceken diger birkac yerlesimde gorulmektedir Bati Anadolu nun diger kesimlerinde oldugu gibi Lidya bolgesi de Santorini de MO 2 binyilda meydana gelen yanardag patlamasi sonucu volkanik kulle kaplanmistir Herodot Lidya da meydana gelen aclik sonucunda Lidyalilarin Italya ya goc ettiklerinden ve bu halkin Etrusklerin atasi oldugundan bahseder Volkan patlamasi ve Italya ya yapilan goc arasinda bir baglanti oldugu dusunulmektedir MO 7 yuzyilin ilk yarisi kralligin onemli bir devlet olarak ortaya ciktigi ve yogun dis iliskilerin oldugu bir donemdir Antik yazar Gaius Plinius Secundus Lidya nin Iyonya nin otesine yayildigini dogusunda Frigia kuzeyinde Propontis ile komsu oldugunu ve guneyinde ise Karya nin bulundugundan soz eder Strabon Gigis zamaninda Lidya nin kontrolunun Biga Yarimadasi na kadar uzandigindan ve yoredeki Gigis isimli bir burnun varligindan bahsetmektedir Lidya Kralligi nin ilgisi sadece kuzeyde degildir Bati Anadolu da yer alan Iyonya bolgesindeki Yunan kentlerine olan ilgi Gigis zamaninda baslar Gigis doneminde Milet Smirni Kolofon ve Magnesia ya saldirilar duzenlenmistir Bu kral zamaninda Misir ve Asur devletleriyle muttefik olunur Gigis in halefleri olan Ardis ve Alyattis Yunan kentlerine saldirilara devam ederler Alyattis in buyuk oglu Kroisos zamaninda Lidler Likya ve Kilikya disinda Kizilirmak in batisinda kalan butun bolgeleri egemenlikleri altina alabilmeyi basarmislardir Lidlerin doguya yayilimlari ayni zamanda gocebe Kimmerlerin MO 8 yuzyilin sonlari ile 7 yuzyilin baslarinda Anadolu ya girip buyuk bir yikima yol acmalari ile baglantilidir MO 665 yilina dogru ise Kimmerler Sardis e ulasmayi basarir Gocebe kabilelerin bu baskisi altinda kalan Gigis Asur Krali Asurbanipal a bir elci yollayarak yardimini ister Boylelikle daha once Asur a harac yollayarak ve kizlarini krala cariye olarak sunan Asurlulardan Kimmerlere karsi yardim uman Taballi ve Hilakkulu adli diger iki Anadolulu krala katilmis olur Fakat Gigis harac veya kizini cariye olarak yollamak yerine Asur a hediyeler ve selamlarini yollar Boylelikle Lidya uzerindeki herhangi bir Asur egemenligini reddetmis olur Asur tabletlerinde belirtildigine gore Lidya ulkesi o zamanlar Asur etki alaninin disinda kaliyordu Yine ayni tabletlerde Lidlerin Asurlara yakin diger Anadolu halklarindan cok daha farkli bir dili konustuklari Lidya kralinin ismini bile daha once hic duymadiklarini hatta bu dili konusan bir cevirmen bulamadiklarindan yakinilmaktadir Kimmerler surekli gelistirdikleri ataklar sonucunda Lidya yi ele gecirirler ve Gigis i oldururler Oglu Ardis Asur otoritesini kabul etmek zorunda kalir Buna ragmen Kimmer saldirilari devam eder ve sonunda Sardis kentinin akropolis disinda kalan bolumunu ele gecirirler Arkeolojik kazilarda ortaya cikan bazi verilerin bu kusatmaya ait oldugu dusunulse de tam olarak kanitlanamadigi icin bu izlerin tarihsel olarak bilinmeyen bir savasa ait olduklari kabul edilmektedir Alyattis in Lidlerin Orta Anadolu ya yayilmalarinda etkin rol oynadigi kral oldugu tahmin edilmektedir Herodot a gore yalnizca Lidya dan degil Anadolu nun butununu buyuk bir seferin sonunda Kimmerlerin elinden kurtaran Alyattis tir Alyattis yonetimindeki Lidya nin doguya yayilimi onlari Iran topraklarinda gitgide daha da yukselen bir guc olusturmaya baslayan Medler ile karsi karsiya getirir Boylelikle Orta Anadolu da gerceklesecek olan uzun sureli bir savas baslar MO 28 Mayis 585 tarihinde gerceklesen gunes tutulmasi savasi sona erdirir Kizilirmak Lidya ve Med imparatorluklari arasindaki sinirlari belirleyici nehir olur Bu bolgede yurutulen diger askeri seferler konusunda ayrintili bilgi yoksa da MO 6 yuzyilin ilk yarisinda Lidlerin Frig ve diger komsu Anadolu kralliklarini alt ederek Gordion gibi onemli merkezlerde askeri garnizonlar kurduklari bilinmektedir Pers Helenistik ve Roma donemleri Medlerin MO yaklasik 550 yilinda Pers Krali II Kiros tarafindan bolgeden cikarilmalari Lidler icin dogu sinirlarinda yeni bir tehlikenin dogmasina neden olur Bunun uzerine Kroisos Persler saldirmadan onlarin uzerine gidip ayni zamanda da topraklarini Kizilirmak in otesinde de genisletmek ister Fakat bunu yapmadan once Yunanistan in onde gelen kahinlerine bu konuda danisma karari alir Yunan soylencesine gore kahinlerden eger Perslere saldirirsa buyuk bir imparatorlugu yikacagi yanitini alir Bu yanit uzerine cesaretlenen Kroisos Perslerle karsilasmak icin hazirliklara koyulur Kerkenes te karsi karsiya gelen iki ordu birbirlerine ustunluk saglayamaz Kroisos un ordulari sayica fazla olmasina ragmen geriye donus karari alinir Kroisos askerlerini evlerine yollayarak Sardis e doner ve Perslere karsi bir sonraki sene duzenleyecegi sefer icin Misir ve Sparta da kendisine muttefik aramaya baslar Ancak geri cekilmeyen II Kiros Lidya ordusunu beklenmedik ve cok hizli bir sekilde izleyerek kendi kent duvarlarinin onunde ani saldiriya gecer Lidya ordusu tamamiyla bozguna ugramadan zor da olsa sehir duvarlari icerisine siginir Kent iki hafta suren kusatmadan sonra duser ve Kroisos esir alinir Lidya Kralligi Ahamenis Imparatorlugu nun bir eyaleti halini alarak egemenligini butunuyle kaybeder MO 546 yilinda gerceklesen Pers hakimiyeti bagimsiz Lidya devletinin sonunu getirmistir Son kral Kroisos buyuk zenginligi ve gucu ile Karun olarak taninmistir Gigis in soyundan gelen ve Alyattis in oglu olan Kroisos tahtinda Miletli filozof Thales ve Atinali devlet adami Solon gibi onemli ve unlu Yunan konuklari agirlamistir Pers Krali II Kiros un Lidya Kralligi na son vermesinin ardindan Kroisos once Kiros un daha sonra da II Kambises in danismani olmustur Pers egemenliginde Lidya nin zenginligi devam etmistir Satraplik halini alan Lidya nin sinirlarini gosteren harita Perslerin Anadolu yu egemenlikleri altinda tuttugu donem boyunca Lidya bolgesi imparatorlugun stratejik acidan cok onemli bir eyaleti haline gelmis ve bolgenin valisi de bu oneminden satraplik merkezini Sardis te kurmustur Anadolu ve Mezopotamya dan gecerek Susa ya ulasan Kral Yolu nun ana duragini Lidya olusturmaktaydi Burasi ayni zamanda Pers ordularinin batiya ozellikle Trakya ve Yunanistan a karsi duzenledigi askeri seferlerin de baslangic noktasiydi MO 499 da gerceklesen Iyon Ayaklanmasi sirasinda kentin yakilmasi MO 490 ve 480 yillarinda Yunanistan a seferler duzenlenmesi ile sonuclanan ve I Serhas in MO 480 yilinda Atina akropolisini yakmasi icin bir bahane olmustu Pers egemenligine ragmen Lidler zenginliklerinden pek bir sey kaybetmemislerdi Kroisos un torunu oldugu dusunulen Pithios buyuk kral Serhas tan sonra dunyanin en zengin insaniydi Serhas a savas karsiliginda yaklasik 50 bin kilogram kadar gumus ve 33 bin 541 kilogram kadar da altin sikke vermisti Gure ve cevresine dagilmis o doneme ait Lidya tumulus mezarlarinda bulunan ve su anda Usak Arkeoloji Muzesinde sergilenen altin ve gumus vazolar ile cok sayida diger luks nesneler bu zenginligi yansitmaktadirlar Iskender in MO 334 yilinda Sardis i ele gecirmesiyle Pers egemenligi sona erer Kentin son valisi hicbir direniste bulunmadan kenti Iskender e teslim eder Iskender Lidlere ozgurluklerini iade ederek eski kanunlari devam ettirmelerine izin verir Helenistik Donem de de Lidya stratejik onemini korumaya devam eder Ancak cok buyuk bir imparatorlugun ve sistemin kucuk bir parcasi halindedir Lidya ve Pers donemlerindeki ekonomik ve politik gucunun arkasinda yatan en buyuk neden olan altin ve gumus kaynaklari artik azalmaya baslamistir Strabon zamaninda Sart Cayi ve diger nehirler yuzyillardir urettikleri elektronu artik uretemez hale gelmislerdir Lidya MO 280 yilinda Suriye ve Mezopotamya topraklarini yoneten Seleukos Imparatorlugu na katilir MO 214 yilinda Seleukos Krali III Antiohos un amcasi Ahaios ayaklanarak Sardis e siginir Bunun uzerine Antiohos kente bir sefer duzenleyerek asagi sehri ele gecirir ve yikima ugratir Iki yil suren kusatmadan sonra bile kenti tam olarak ele geciremez Giritli iki askerin Ahaios a ihanet etmesi sonucunda gelisen olaylarda kent duser Bu olay Yunan tarihci Polibios tarafindan ayrintili bir sekilde aktarilir Savastan sonraki gelismeler ayni zamanda Sardis teki Kibele Tapinag inda bulunan mektup ve belgelerde anlatilmaktadir Antiohos un bolgede kisa suren egemenligi Romalilar ve onlarin Pergamonlu muttefikleri tarafindan MO 189 yilinda Magnesia Muharebesi ile sona erer ve Lidya Pergamon Kralligi na verilir Pergamon Krali III Attalos un vasiyeti uzerine tum bolge Romalilarin Anadolu daki yeni bir eyaleti haline donusturulen Asya eyaleti altinda yer alir Roma Imparatorlugu nun yonetiminde Sardis en genis sinirlarini ulasir ve yine bu donemde gunumuzde orenyerinde gorunen bircok anitsal yapinin insasi tamamlanir MS 17 yilinda buyuk bir deprem sonucunda yikilan kent Roma imparatorluk butcesinden ayrilan para ile yeniden insa edilir Diocletianus devrinde imparatorlugun yeniden yapilanmasiyla Lidya tekrar baskenti Sardis olan ayri bir eyalet haline gelir MO 4 ve 5 yuzyillar gorece zengin donemlerdir ve Sardis te belli basli kamu binalarinin insa edildigi gorulur Ne var ki bunu takip eden donemde Bati Anadolu nun tumunde yasanan ekonomik cokus Lidya yi da etkisi altina alir ve zamanla kentin ve cevresindeki yerlesimlerin MO 7 yuzyil civarinda terk edilmesine neden olur CografyaLidya merkez bolgesini ve yayilim alanini gosteren Anadolu haritasi Lidya Bati Anadolu daki yerli antik kralliklarin en onemlilerindendir Bu krallik tarihteki yerini zengin maden yataklari verimli topraklari ve Kroisos gibi unlu krallari ile almistir Ancak Lidya uygarligi sadece bu ozellikleri ile degil ayni zamanda mimarisi ve sanat eserleri ile de dikkat cekmektedir Cografi konumundan dolayi hem kiyi Ege deki komsu Yunan kentleriyle hem de dogudaki komsusu Frigya ile yakin iliskilerde bulunan Lidya uygarligi bu iki farkli kulturden de etkilenmis ve bunu sanat eserlerine yansitmistir Lidya ulkesi sahip oldugu oldukca buyuk tarimsal potansiyelin ve zengin yeralti kaynaklarinin yani sira genis ormanlara ve yaylalara sahipti Anadolu platosundan Ege kiyisina uzanan ticaret yollari buradan gecmekteydi Ege kiyisina yakin ve ic kesimde bulunan Lidya bolgesi daglik bir alan ve aralarindan nehir akan vadiler icerisinde konumlanmistir Gediz ve Kucuk Menderes nehirleri Lidya nin onemli su kaynaklaridir Bakircay ve Buyuk Menderes nehirleri Lidya bolgesinin kuzey ve guney sinirlarini olusturmaktadir Lidya ya komsu bolgeler guneyde Karya doguda Frigya kuzeyde Misya ve batida onu Ege kiyi seridinden ayiran Iyon ve Aiol kent devletleridir Krallik sinirlarinin en azindan bir bolumu son kral Kroisos tarafindan Lidya Frig sinirinda Kidrara ya dikilen yazili sinir tasi ile kesinlesmisti Strabon bu bolgeden Toroslar a kadar ulasan yoreler oylesine ic ice gecmistir ki artik Frig i Karya dan Misya yi Lidya dan ayirmak olasi degildir seklinde bahsetmektedir Anadolu nun bu yoresi kulturel ve etnik acidan o kadar cesitlidir ki kulturel sinirlar ile politik sinirlar ortusmemektedir Dogu bati dogrultulu iki dag sirasi Lidya nin guney bolumunden gecer Bunlar guneyde Aydin Daglari ve Bozdaglar dir Kuzeyde uzantilari ve onlarin alcak tepeleri ile yamaclarindaki nehirler ile kaplidir Adi gecen dag siralarinin arasinda Ege kiyilari ile ic kesimler arasindaki iletisimi kolaylastiran vadiler ve tarima oldukca uygun alanlar vardir MO 4 yuzyila kadar bolgenin guney sinirini Aydin Daglarinin olusturdugu bilinmektedir Ancak Diodoros ve Strabon sinirin Buyuk Menderes tarafindan cizildigi gorusundedirler Kucuk Menderes Aydin Daglari ile Bozdaglarin arasindan akarak Efes yakinlarinda Ege Denizi ne dokulur Ote yandan Gediz Vadisi Bozdaglar uzantisinin kuzeyinde yer almakta ve Lidya ulkesi ile onun baskenti Sardis in cekirdegini olusturmaktadir Daha kuzeyde bulunan ve Pergamon dan gecen Bakircay ise olasilikla Lidya ile Misya arasindaki siniri olusturur Yaylalar ve verimli ovalara ek olarak Lidya onemli yeralti kaynaklarina da sahipti Bunlardan en unlusu Sardis yakinlarindan gecen Sart Cayi ve diger caylarda bulunan bir altin gumus alasimi elektrondur Elektron MO 7 ve 6 yuzyillarda Lidya krallarina zenginlik getirdigi gibi ulkenin en cok anilan ozelligidir Herodot un anlattigi hikayeyi su sekilde aktarmaktadir Kroisos Delfi Kehanet Merkezi ne danismak uzere Sardis ten Lidya elcilerini gonderdigi zaman orada bulunan Atinali onlara yardim icin elinden geleni yapmisti Kroisos kendilerine bu kadar yardimda bulunanin kim oldugunu ogrenmis ve onu Sardis e davet etmisti Odul olarak uzerinde bir seferde tasiyabilecegi kadar altin alabilecegini soylemisti Alkmaion bu comertlikten mumkun oldugunca fazla yararlanabilmek icin uzerine cok buyuk bir gomlek giymis ayaklarina en buyuk cizmeleri gecirmis ve oylece kilavuzlarin pesinden pesinde hazine dairesine gitmisti Bir altin tozu kumesinin onunde comelerek cizmelerinin icerisine alabildigince doldurmus sonra da iple belinden siktigi gomleginin icini doldurmus bir avuc da agzina atmis ve hazineden cikmis Onun agir aksak cizmelerini yerde suruyerek yurudugunu goren Kroisos gulmekten bayilmis ustundekilerden baska bir o kadar daha vermis Boylece Alkmaion ailesi cok zengin olmus hara kurup atlar yetistirmis ve hatta Olimpiyat Oyunlarinda birinci olmustur Herodot Tarih 6 kitap 125 bap MO 7 ve 6 yuzyillarda Lidler kiyi seridindeki bazi Yunan kentlerine saldirmis ve bunlardan savas ganimeti toplamis olsa da kiyida kurulu bir Lidya yerlesmesine dair herhangi bir bilgi yoktur Herodot un aktardigi diger bir olay Lidlerin ic bolgelere olan yatkinliklarini gosterir Rivayete gore Kral Kroisos Iyonya ve Aiolis i fethinden sonra Yunan adalarina saldirmak uzere hazirlanmaktadir Bu sirada Sardis e gelen ya da oldugu dusunulen bir Yunan filozofu Kroisos a adalilarin atli birlikler hazirladigini iletir Bunu duyan kral cok memnun olur cunku adalilarla Lidya usulunde savasacagini ve kesinlikle kazanacagini dusunur Sonradan filozofun bu hikayeyi uydurdugu ortaya cikar Oysa filozof Yunanlarin karsilarinda nasil bir dusman beklemesi gerektigini anlatmaya calismakta boylece Lidlerin deniz savasindaki deneyimsizligine deginmektedir Bunun uzerine Kroisos adalari fethetme yonundeki hirsini bir kenara birakir Bu hikaye gercek bir olayi yansitmasa da Lidlerin Ic Bati Anadolu daki egemenligini ve Ege Denizi ne yayilmadaki isteksizligini gosterir Dil ve yaziLidce yazilmis bir metin Hint Avrupa kokenli olan Lidceyi konusan Lidyalilar yerli Anadolu halkidir Lidyalilarin kulturu yine yerli Anadolu halklari olan komsulari Frigler ve Karyalilar ile benzestigi gibi diger komsusu Dogu Yunanlari ile de benzerlik gostermektedir Antik cag yazarlarina gore Karia Mysia ve Phryglerle akrabadirlar Hint Avrupali bir dilleri olan Lydialilar in MO 2 Binde Bati Anadolu da yasadiklaribilinmektedir Diller hakkinda yapilan calismalar sonucunda Lidyalilar in kokeninin Anadolu da Tunc Caglarina kadar uzandigi gorulmektedir MO 6 yuzyilin baslarindan itibaren Lidlerin de yazili eserler vermeye basladiklari gorulmektedir Bu dil ve yazinin cozumlenmesi Aramice Ludca Grekce gibi cift dilde yazilmis kitabeler araciligi ile gerceklesir Hint Avrupa kokenli bu dil dil bilgisi ozellikleri ve sozcuk yapisi ile Eski Anadolu grubunda siniflandirilir Yine de pek cok sozcugun anlami hala bilinmeyen bu yazi 26 harften olusmaktadir Frig ve Likya yazilarina benzerlik gosteren Lidya dilindeki bu benzerlikleri Fenike ve Friglerle iliskilere degil o cagda Bati Anadolu da olusmaya baslayan yukselen dusunce sistemine baglamak gerektigi dusunulmektedir Lidlerin MO 2 binyil kokenleri hakkindaki arastirmalar henuz bir sonuca ulasamamistir Adlari Anadolu kokenli degildir ve insanlar halk anlamina gelen Almanca leute Slavca ljudije gibi sozcukleri bunyesinde barindiran Hint Avrupa kokenli eski Anadolu dil gruplariyla onomastik etimoloji acisindan iliskilendirilebilir Diger taraftan dillerindeki Luvice etkisi Demir Cagi nda sekillenmis olabilir Lidce ile yazilmis belgeler azdir Bunlar cogunlukla mezar ve adak taslarinda seramikler muhurler ve sikkeler uzerindeki cizimlerde gorulmektedir Lidyalilarin yazisi MO 3 yuzyila kadar Lidce ise MO 1 yuzyila kadar varligini surdurmustur DinLidya nin erken tarihi tumuyle efsanelerle oruludur Gigis ve Kroisos gibi tarihi karakterler bile fantastik oykulerin parcasi haline gelmistir Lidya ile ilgili efsanelerde Tantalos Pelops Midas Arakne ve gibi karakterlere rastlanir Yunan mitolojisine gore Tantalos un oglu Pelops Lidyalidir Pelops Yunanistan a kacar ve orada Olimpia yakinlarindaki nin krali olarak adini bu bolgeye verir Peloponez adi buradan gelir Pelops un soyundan gelenler arasinda Atreus Agamemnon ve Menelaos gibi Yunan mitolojisinin onemli karakterleri vardir Frig Krali Midas kendisinde bulunan altin yapma ozelligini Sart Cayi nda yikanarak nehre aktarmistir Lidya kadinlari Yunan mitolojisinde sik sik karsimiza cikar Arakne adli Lidyali kadin kendi dokudugu kumaslarla o kadar cok gurur duyar ki tanrica Athena ile asik atmaya kalkar Buna sinirlenen Athena onun dokudugu butun kumaslari parcalayip kadini da bir orumcege cevirir Bu efsane Lidya nin dokumaciliktaki ustunlugune isaret eder SanatTopragin pisirilmesi yoluyla imal edilen bir Lidya seramigi ornegi MO 7 ve 6 yuzyillardaki Lidya kulturunun koklu bir sekilde Yunan etkisinde ozellikle de Ege kiyisinda yasayan Dogu Yunanlarinin etkisi altinda kaldigi anlasilmaktadir Yunan etkileri temel olarak seramikte mimaride tas isciligi ve pismis toprak suslemelerinde yazi sisteminde ve heykel sanatinda belirgindir Anadolu etkileri olarak yigma toprakla ortulu tumulus tipi mezarlar kaya mezarlar ve bazi seramik tiplerini ornek gosterilebilir Gigis zamanindan itibaren izlenen ticaretin ve refah duzeyinin artisi hem Lidya hem de Iyonya yi yogun bir ticaret agi icerisine yerlestirmistir Yunanlar ic bolgedeki urunleri alip kendi endustrilerinin ihtiyaci olan ticaret urunlerini getirmekteydiler Yunan yazili kaynaklarinda belirtilen onemli Lidya urunleri arasinda tekstil kilim altin iplikle dokunmus kumas ve sandikis olarak adlandirilan ince ve seffaf dokulu elbise kirmizi boya ve kozmetik maddeler bakkaris ve brenthiori yer almaktadir Kozmetik maddelerin kondugu kap bugun lidion olarak adlandirilmaktadir Pismis topraktan yapilan siskin govdeli bu kap Lidyali seramik ustalarinin icat ettigi en unlu Lidya kap formu olarak bilinmekte ve Anadolu disina Yunanistan ve adalar Italya Ispanya ve Fransa ihrac edilen ve yerel olarak uretilen tek Lidya seramik turu olarak dikkati cekmektedir Lidya seramiginin genel ozelliklerine bakildiginda kap formlari olarak daha cok Yunan seramiklerinden ve az olsa da komsu Frig seramiklerinden etkilenildigi gorulmektedir Lidya seramigine has diger bir oge de mermer taklidi bezeme olarak adlandirilan boyama teknigidir Bezemelerde kullanilan temel renkler beyaz kirmizi turuncu ve kahverengi siyah tonlarindan olusmaktadir Lidya nin en unlu zenginlik kaynagi degerli metaldir Lidya Kralligi Sardis yakinlarinda kolaylikla elde edilebilen elektron alasiminin kaynagina sahip bulunmaktaydi Hayatta oldugu donem boyunca zenginligi ile on plana cikan Gigis ten sonraki nesillerde elektron para basimi icat edilmis ve para Lidya ile Iyonya arasindaki ticaretin ihtiyaclarina hizmet etmistir Herodot Lidyalilarin ilk parayi basan ve daha sonra da hem altin hem gumus para basan halk ve ilk perakende tuccarlar oldugundan bahsetmektedir Sardis kentinde Sart Cayi nin kuzeyinde 1960 li yillarda yapilan kazilar altinin aritildigi isligin varligina isaret etmektedir MO 6 yuzyilda kullanilmis olan bu islik belki de dunyada bilinen en erken altin aritma merkezidir Lidya Kralligi zamaninda yasayan ve guclu sur duvarlariyla korunan insanlar oldukten sonra sosyal sinifina gore farkli yerlerde gomulmekteydi Temel gomu gelenegi inhumasyon diger bir deyisle olunun yakilmadan direkt gomulmesidir Basit tas lahit mezarlardan kaliteli tas isciligine sahip oda mezarlari ve gorkemli tumulus tipi mezarlara kadar cesitlilik gostermektedir Lidya krallari ve kraliyet ailesi mensuplari anitsal gorkemli ve uzeri yigma tepeyle ortulu mezarlar yaptirma ayricaligina sahiptiler Lidya tumulusleri Frig tumuluslerinden farklilik gostermektedirler Frig tumuluslerinde mezar odalari ahsaptan yapilirken Lidya da tastan yapilmaktadir Lidya da mezar odalari bir ya da iki odali ve dromoslu giris koridoru tavansiz olabilmektedir Tumuluslerin tepesinde genellikle fallos seklinde bir tas isaret bulunmaktadir Bu tip mezarlar Sardis kentinde Marmara yakinlarindaki Bintepeler mezarlik alaninda ve Usak sinirindaki Gure de yer almaktadir Bintepeler deki tumuluslerin en buyugu Herodot tarafindan da anlatilmis olan Kroisos un babasi Alyattis e ait tumulustur Taban capi 350 yuksekligi ise 60 metre olan mezara Roma doneminde mezar soygunculari tarafindan tuneller acilmistir Sikke basimi Madeni paranin ne zaman icat edildigi Antik Cag da bile tam anlamiyla kesinlik kazanmis bir olgu degildi Yine de gerek antik kaynaklar gerekse bulunan ilkel formdaki elektron sikkeler sikkenin icadinin Anadolu nun batisiyla Lidya Kralligi ve Iyonya bolgesi ile iliskili oldugunu gosterir Herodot bu konuda sunlari aktarmaktadir Bizim bildiklerimiz icinde ilk olarak altin ve gumus sikke basan ve kullanan ve ilk olarak ufak tefek ticaret islerine girisenler bunlardir Lidlerdir MO 2 yuzyilda yasayan ise sikkenin icadiyla ilgili kisi ve halklari siralar Bazilari sikkeyi ilk kez kimin bastigi konusunun arastirilmasini bir heves olarak gorebilir Argoslu mu Frigyali Midas in karisi Kimeli Demodike mi Atinali Erihthonios ile Likos mu Ksenofanes in iddia ettigi gibi Lidler mi yoksa in gorusune gore Naksoslular mi Polideukis kendisinden birkac yuzyil once yasayan Ksenofanes in ilk sikkenin Lidler tarafindan bastirildigina dair sozlerini aktarir Ksenofanes in MO 6 yuzyil gibi erken bir tarihte yasadigi goz onune alinirsa verdigi bilgiyi goz ardi etmemek gerekir Keza Herodot da ilk kez altin ve gumus sikke basanlarin Lidler oldugunu bildirir Ilk ornekler olasilikla Kral Alyattis zamaninda basilir Sikkeler onceleri yalnizca elektrondan altin gumus alasimi basilirken bir sure sonra Kroisos elektron sikke darbini birakarak hem altin ve hem de gumusten iki ayri metalden sikkeler bastirir Herodot ilk kez altin ve gumus sikke basanlarin Lidler oldugunu soylerken olasililikla bu olayi anlatmak ister Her iki yazar da sikkenin ortaya cikisini ve ilk asamalarini Lidler ile iliskili gormektedir Elektronun hammaddeleri altin ile gumusun toplandigi Sart Cayi ndan bir gorunum Kralligin baskenti Sardis te Sart Cayi nin kuzeyindeki kazi alaninin kuzeybati kesiminde MO 6 yuzyilin ortalarina tarihlenen aritma atolyeleri aciga cikarildi Bu atolyelerde elektron ayristirilarak saf altin ve saf gumus elde ediliyor altinin icinde bulunan bakir gibi adi metaller kupelasyon bir tur firinlama yontemiyle altindan ayristiriliyordu Rafineri alaninda cok sayida ocak cukuru kupel ve hava uflemede kullanilan pismis topraktan koruk agzi bulunmustur Elektronda bulunan altin ve gumusu birbirinden ayirmak icin ise sementasyon yontemi kullanilirdi Sardis altin atolyeleri yilda birkac yuz kilo altinin ayristirilip sikke basimi icin hazir hale getirilmesine imkan verecek kapasitedeydi Sikkenin ortaya cikisi ile ilgili antik kaynaklarin verdigi bilgiler Lidya ve Iyonya da yapilan kazi calismalari ile de dogrulanir 1904 1905 yillarinda British Museum adina David George Hogarth baskanliginda Artemis Tapinagi nda yurutulen kazilarda cesitli comlek fildisi heykelcik ve mucevher parcalariyla beraber yaklasik 93 adet elektron sikke de bulundu Eski olanlarinin uzerinde herhangi bir isaret ya da resim yoktu duz birakilmislardi Biraz daha geliskin orneklerin uzerinde ise artik bazi isaret veya tasvirler yer almaktaydi Bazilarinda aslan basi betimi basilmisti Bu tur sikkelere Anadolu nun batisinda oldukca genis bir alanda rastlanmasi ve aslanin Lidya Kralligi nin armasi olmasi bunlarin Lidya krallarinin ilk sikkeleri oldugunu gostermektedir Nitekim Herodot Kroisos un Delfi deki Apollon Tapinagi na som altindan 10 talanton yaklasik 250 kilogram agirliginca aslan heykelcigi armagan ettigini soyler Bu da aslanin Lidya Kralligi icin tasidigi onemi ve onun krali bir sembol oldugunu gosterir Lidya Kralligi nda ilk darphane Mermnadlar sulalesinin ilk krallari doneminde acilmis olmalidir Daha cok bakla seklindeki bu sikkeler kaynagi Bozdaglarda bulunan ve baskentin icinden gecen Sart Cayi aluvyonlarinda dogal halde bulunan elektrondandi Ancak yapilan son analizler elektronun icindeki altin miktarinin dusurulerek gumus ilavesiyle basilmis olduklarini ortaya koydu Sart Cayi nin aluvyonlarindan elde edilen elektrondaki gumus miktari 20 30 altin miktari 70 80 oldugu halde bu elektrondan basilan sikkelerde altin orani 55 gumus orani 45 tir Ayrica bu sikkeler 1 2 oraninda bakir da icerir Buradan Lidlerin dogal elektron alasimina mudahale ederek icerdigi altin miktarini dusurdukleri buna karsilik gumus miktarini arttirdiklari anlasilir KrallarKaynakca Yuksel Ece 2012 17 yy Sonu 18 yy ortasi ve 19 yy basindayabanci seyyahlarin gozunden bati Anadolu antik kentleri PDF Adnan Menderes Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 11 6 Eylul 2021 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Eylul 2021 Wikimedia Commons ta Lidya ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Akurgal Ekrem 1961 Die Kunst Anatoliens von Homer bis Alexander Almanca Berlin Verlag de Gruyter Akurgal Ekrem 2002 Ancient Civilizations and Ruins of Turkey Ingilizce 2 bas Kegan Paul ISBN 9780710307767 Akurgal Ekrem 2005 Anadolu Kultur Tarihi 17 bas Ankara TUBITAK ISBN 975403107X Bakir Tomris Mayis 2003 Anadolu Pers donemi ve sanati Toplumsal Tarih 113 Ankara Tarih Vakfi Yayinlari ss 90 93 ISSN 1300 7025 Gultekin Demir Gul Mayis 2003 Bereketin zenginligin ve paranin kralligi Lydia uygarligi Toplumsal Tarih 113 Ankara Tarih Vakfi Yayinlari ss 86 89 ISSN 1300 7025 Isbu madde Gorkem Kokdemir tarafindan CC BY SA 3 0 lisansi altinda yayimlanan metin icermektedir