Siyaset veya politika, gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti ifade eder. Siyaset ve hükümeti inceleyen sosyal bilim dalı ise siyaset bilimi olarak adlandırılır.
Siyaset terimi, olumlu bir bağlamda "siyasi bir çözüm" olarak kullanılabileceği gibi uzlaşmacı ve şiddetsiz bir anlam taşırken, tanımlayıcı bir anlamda "hükümetin sanatı veya bilimi" olarak da kullanılabilir. Ancak sıklıkla olumsuz bir çağrışım taşır. Bu kavram çeşitli şekillerde tanımlanmıştır ve farklı yaklaşımlar, siyasetin yaygın veya sınırlı bir şekilde kullanılması gerekip gerekmediği, deneysel veya normatif bir şekilde ele alınıp alınmaması gerektiği ve çatışmanın mı yoksa işbirliğinin mi daha temel olduğu konularında temel farklı görüşlere sahiptir.
Politikada bir dizi yöntem kullanılır, bunlar arasında kişinin kendi siyasi görüşlerini halk arasında tanıtması, diğer siyasi öznelerle müzakere, yasalar çıkarma ve içsel ve dışsal güç kullanma, rakiplere karşı savaş da dahil olmak üzere bulunur. Politika, geleneksel toplumların kabilelerinden ve kabilelerinden modern yerel hükûmetlere, şirketlere ve kurumlara kadar geniş bir sosyal seviyede icra edilir ve uluslararası seviyeye kadar uzanır.
Modern ulus devletlerde insanlar genellikle fikirlerini temsil etmek için siyasi partiler kurarlar. Bir partinin üyeleri genellikle birçok konuda aynı pozisyonu almaya ve aynı yasa değişikliklerini ve aynı liderleri desteklemek üzerine uzlaşmışlardır. Seçim ise genellikle farklı siyasi partiler arasında bir yarışmadır.
Bir siyasi sistem, bir toplum içinde kabul edilebilir siyasi yöntemleri tanımlayan bir çerçevedir. Siyasi düşünce tarihi antik çağlara kadar izlenebilir ve bu alandaki önemli eserler arasında Plato'nun "Devlet", Aristoteles'in "Politika", Konfüçyüs'ün siyasi yazıları ve Çanakya'nın "Arthashastra" gibi eserleri bulunur.
Terimin kökeni
Osmanlıca üzerinden Türkçeye geçen Siyaset sözcüğü Arapça Seyis (At Bakıcısı) kelimesi ile bağlantılıdır. Türk dilleri içerisinde yer alan ve -At- kökünden türemiş olan "Atkarma" (siyaset, idare) ve "Atkarmak" (siyaset yapmak, idare etmek, icra etmek, muvaffak olmak) sözcükleri de benzer anlamları karşılamaktadır. Bu bağlamda "Siyaset" (ve "Atkarma") sözcüğü aslında atın idare edilmesi manasına gelmektedir.
Osmanlıcada ise bu anlamlara ilaveten padişahın hükmettiği ölüm cezası anlamında kullanılır. Esasen İslam kamu hukukunun önemli bir unsuru olan “siyaseten katl”, Türk – İslam devlet nazariyesinde hükümdarın yetkisine bağlı olarak şekillenmiştir. Buna göre siyaseten katl, en genel tanımıyla İslam hükümdarının mutlak otoritesine dayanarak verdiği en ağır cezadır. Kavram bu haliyle, bir hükümdarın ülke idaresi ve politika zorunlulukları gereği hükmettiği ölüm cezasıdır. Kavram, İslam kamu hukukunda, özellikle de Osmanlı devlet düzeninde o denli yerleşmiştir ki siyaset sözcüğü tek başına, esas anlamının yanında ve pek çok kullanımda hükümdarın verdiği ölüm cezasını ifade eder.
Yunan siyasal yaşamında ise siyaset, "polis"'e veya devlete ait etkinlikler biçiminde tanımlanmıştır.Politika bilimi (politoloji) politik hareketler ve güç edinilmesi ve kullanımı konusunu inceler.
Politika, toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir. (Aristoteles)
Tanımlar
- : "kim neyi, ne zaman, nasıl elde eder."
- David Easton: "bir toplum için otoriter değerlerin tahsis edilmesi."
- Vladimir Lenin: "ekonominin en yoğun ifadesi."
- Otto von Bismarck: "her an değişen durumlarda her zaman en az zararlı, en faydalı olanı seçme yeteneği."
- : "insanların farklılıkları çözmek için kurumsallaşmış prosedürler aracılığıyla bir arada hareket ettiği özgün bir yönetim biçimi."
- : "toplumlar arasında ve içinde işbirliği, müzakere ve çatışma faaliyetlerini kapsar."
Tarihçe
Siyasetin tarihi, insanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar olan bir süreci kapsar ve modern hükûmet kurumları ile sınırlı değildir.
Tarih öncesi
Frans de Waal, şempanzelerin "etkili pozisyonlarını güvence altına almak ve sürdürmek için toplumsal manipülasyon" yoluyla politika yürüttüğünü savundu. Erken insan toplumsal organizasyon formlarında (bkz. kabileler ve aşiretler) merkezi politik yapılar eksikti. Bu durum devletsiz toplumlar olarak adlandırılır.
İlk devletler
Antik dönemde, medeniyetler günümüz devletlerinin sahip olduğu kesin sınırlara sahip değildi ve sınırları daha doğru bir şekilde sınır bölgeleri olarak tanımlanabilirdi. Antik dönem Sümer ve erken dönem Mısır, sınırlarını tanımlayan ilk medeniyetlerdi. Ayrıca, 12. yüzyıla kadar birçok insan devlet dışı topluluklarda yaşıyordu. İnsanlığın yönetimi bu dönemlerde, göreceli olarak eşitlikçi gruplardan karmaşık ve yüksek derecede tabakalaşmış şefliklere kadar uzanmaktadır.
Devlet oluşumu
Devlet oluşumunun neden bazı yerlerde geliştiğini ancak bazılarında gelişmediğini açıklamak için genellemeleri açıklamaya çalışan birçok farklı teori ve hipotez bulunmaktadır. Diğer bilim insanları ise genellemelerin yararlı olmadığını ve her ilk devlet oluşumunun kendi başına ele alınması gerektiğine inanmaktadır.
Gönüllü teoriler, çeşitli grupların, ortak bir rasyonel çıkar sonucunda devletler oluşturmak üzere bir araya geldiğini iddia eder. Bu teoriler genellikle tarımın gelişimine odaklanır ve bunun sonucunda ortaya çıkan nüfus ve organizasyonel baskıyı, devlet oluşumuna yol açtığını vurgular. Erken ve temel devlet oluşumunun en önemli teorilerinden biri, hidrolik hipotezdir ve devletin büyük ölçekli sulama projeleri inşa etme ve sürdürme ihtiyacının bir sonucu olduğunu savunur.
Devlet oluşumunun tartışma teorileri, devletlerin oluşumunda bir nüfusun diğer bir nüfus üzerindeki çatışma ve egemenliği nüfuzlu bir faktör olarak kabul eder. Gönüllü teorilere karşı, bu argümanlar, insanların faydaları en üst düzeye çıkarmak için devlet oluşturmayı gönüllü olarak kabul etmediklerini, ancak devletlerin bir grubun diğerleri üzerinde bir tür baskısı nedeniyle oluştuğuna inanır. Bazı teoriler ise devlet oluşumu için savaşın kritik olduğunu savunur.
Antik tarih
İlk devletler, yaklaşık M.Ö. 3000 civarında ortaya çıkan Sümerler ve Antik Mısır'ın devletleriydi. Antik Mısır, Kuzeydoğu Afrika'da Nil Nehri etrafında kurulmuş olup, krallığın sınırları Nil çevresine dayanmaktaydı ve vaha alanlarını da içermekteydi. Sümerler ise Güney Mezopotamya'da bulunuyor ve sınırları Basra Körfezi'nden Fırat ve Dicle nehirlerinin bazı bölgelerine kadar uzanıyordu.
Mısırlılar, Romalılar ve Yunanlılar, devletin siyasi bir felsefesini açıkça oluşturan ve siyasi kurumları rasyonel olarak analiz eden ilk insanlar olarak bilinirler. Buna kadar devletler, dini mitlerle tanımlanmış ve haklı çıkarılmıştır.
Klasik Antikçağ'ın birçok önemli siyasi yeniliği, Yunan şehir-devletleri (polis) ve Roma Cumhuriyeti'nden gelmiştir. M.Ö. 4. yüzyıldan önce Yunan şehir-devletleri, özgür nüfuslarına vatandaşlık hakları tanımışlardır; Atina'da bu haklar, doğrudan demokratik bir hükûmet biçimi ile birleştirilmiştir ve siyasi düşünce ve tarih boyunca uzun bir ömre sahiptir.
Modern devletler
1648 yılındaki Vestfalya Anlaşması, siyaset bilimcileri tarafından modern uluslararası sistem başlangıcı olarak kabul edilir ve dış güçlerin başka bir ülkenin iç işlerine müdahale etmekten kaçınması gerektiği prensibi ile tanınır. Başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme ilkesi, İsviçre hukukçusu Emer de Vattel tarafından 18. yüzyılın ortalarında ortaya konmuştur. Devletler, uluslararası ilişkilerin devletler arasında bir sistem içindeki başlıca kurumsal temsilcileri haline geldi. Vestfalya Barışı, Avrupa devletlerine üst ulusal otorite dayatma girişimlerinin sona erdiğine dair bir işaret olarak kabul edilir. "Vestfalya" doktrini, devletleri bağımsız aktörler olarak tanıyan 19. yüzyıl düşüncesinin yükselmesiyle güçlenmiştir; bu düşünceye göre meşru devletler, dil ve kültürle birleşen insan gruplarına karşılık gelir.
Avrupa'da, 18. yüzyıl boyunca klasik ulusal olmayan devletler çok uluslu imparatorluklardı: Avusturya İmparatorluğu, Fransız Krallığı, Macaristan Krallığı, Rus İmparatorluğu, İspanyol İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Britanya İmparatorluğu. Benzer imparatorluklar Asya, Afrika ve Amerika'da da mevcuttu; Müslüman dünyasında ise, Muhammed'in 632 yılındaki ölümünün hemen ardından Halifelikler kurulmuş ve bunlar çok etnikli çok uluslu imparatorluklara dönüşmüştür. Çok uluslu imparatorluklar, genellikle bir kral, imparator veya sultan tarafından yönetilen mutlak bir monarşiydi. Nüfus birçok etnik gruba aitti ve birçok dil konuşuyorlardı. İmparatorluk, genellikle bir etnik grubun egemenliğindeydi ve onların dili genellikle kamusal idarenin diliydi. Hükûmet ailesi genellikle, ancak her zaman, o gruptan geliyordu. Bazı daha küçük Avrupa devletleri etnik açıdan o kadar farklı değildi, ancak onlar da krallık tarafından yönetilen hanedan devletleriydi. Bazı daha küçük devletler hayatta kaldı, örneğin Liechtenstein, Andorra, Monako ve San Marino cumhuriyeti gibi bağımsız prenslikler.
Çoğu teori, ulus devleti 19. yüzyıl Avrupa olayı olarak görür ve devlet tarafından zorunlu kılınan eğitim, kitlesel okur yazarlık ve kitle iletişimi gibi gelişmelerin bu olgunun ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını öne sürer. Ancak, tarihçiler ayrıca Portekiz ve Hollanda Cumhuriyeti'nde nispeten birleşik bir devlet ve kimlik ortaya çıkmasını da belirtirler. Steven Weber, David Woodward, Michel Foucault ve Jeremy Black gibi bilim adamları, ulus devletin politik bir zeka veya bilinmeyen belirsiz bir kaynak sonucu olmadığını, aynı zamanda tarihsel bir tesadüf veya politik bir buluş olmadığını savunmuşlardır. Bunun yerine, ulus devlet, 15. yüzyıl politik ekonomi, kapitalizm, merkantilizm, siyasi coğrafya ve coğrafyanın yanı sıra kartografya ve harita yapım teknolojilerindeki ilerlemelerin tesadüfi bir yan ürünüdür.
Almanya ve İtalya gibi bazı ulus devletler, 19. yüzyılda milliyetçilerin politik varlığının bir sonucu olarak varlığını sürdürdü. Her iki durumda da, toprak daha önce diğer devletler arasında bölünmüştü, bazıları çok küçüktü. Serbest ticaretin liberal fikirleri, Alman birliğine yol açan bir gümrük birliği olan Zollverein'de rol oynadı. Ulusların kendi kaderlerini belirleme fikri ABD Başkanı Woodrow Wilson'ın On Dört Maddesi'nin temel bir yönüydü ve bu da Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı, Rus İmparatorluğu ise Rus İç Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği haline geldi. Sömürgecilik, günümüzde çok uluslu imparatorlukların yerine yeni ulus devletlerin oluşturulmasına yol açtı.
Küreselleşme
Siyasi küreselleşme, 20. yüzyılda hükûmetlerarası organizasyonlar ve uluslararası birlikler aracılığıyla başladı. Milletler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı sonrasında kuruldu ve II. Dünya Savaşı sonrasında yerini Birleşmiş Milletler'e bıraktı. Çeşitli uluslararası anlaşmalar bu yolla imzalandı. Bölgesel entegrasyon, Afrika Birliği, ASEAN, Avrupa Birliği ve Mercosur tarafından sürdürülmüştür. Askeri entegrasyon ve sivil güvenlik NATO ile sağlanmıştır. Uluslararası siyasi kuruluşlar arasında Uluslararası Ceza Mahkemesi, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü bulunur.
Siyasi analiz
Düşünsel gelenek
Eflatun veya Aristo'nun kurucuları olarak kabul edildiği bu gelenekte etik sorunları incelemek önceliklidir. Olması gerekenle ilgilenir. Günümüzde ise bu gelenek, "bireysel özgürlüğün sınırları ne olmalıdır?" "Devlete neden itaat etmeliyim?" gibi uğraşır.
Deneyci gelenek
Deneyci geleneğin izlerini Aristo'dan, Montesquieu'ye kadar birçok siyaset bilimcide görürüz. Günümüzde özellikle Amerikalı siyaset bilimciler tarafından kullanılan bir çözümleme geleneğidir. Var olanı, işleyiş sisteminin ne olduğunu anlamaya çalışır. John Locke ve David Hume'un çalışmaları sayesinde yaygınlaşan Deneycilik Auguste Comte'un çalışmalarına bağlı olarak pozitivist şekilde değişmiştir. Deneycilik, sosyal bilimlerde de doğa bilimlerinin yöntemlerinin kullanılması gerektiğini savunur.
Bilimsel gelenek
Siyaseti bilimsel olarak ele alan ilk kişi Karl Marx'tır. 1870'lerde Avrupa şehirlerindeki üniversitelerde siyaset alanında kürsüler açılmıştır. Bu dönemde diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi siyaset biliminde de davranışsalcı akım kendini göstermiş ve 1970'lere kadar bilimsel gelenek etkisini ağırlıklı olarak göstermiştir.
Yönetim
Siyaset, belli bir toplumda çatışma halinde olan düşüncelerin uzlaştırılması faaliyetidir. Bu uzlaştırma faaliyeti ise yönetim erkinin elde bulunması ile gerçekleşir.
Siyaset tarihine bakıldığında insanın ortaya çıkışı ile birlikte siyaset; yönetim sanatı da sahnede yerini almış ve binlerce yıl yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ile yönetsel gücün elde tutulması davranışlarına yön vermiştir.
Tüm medeni toplumlarda Antik Çağ'dan beri toplum yönetimi üzerine çalışma yapan düşünürler hep kendi çağlarının bir ütopyasının (mükemmel veya sadece daha iyi bir toplum oluşturmak için verilen çabaları tanımlamak için kullanılan bir terim) mücadelesini vermişlerdir.
Devlet
Tarım ve din toplumlarında modern anlamda devlet yoktu. Egemenlik kralın, hükümdarın, dini liderindi. Avrupa ve Amerika devrimleriyle mutlakıyetten meşrutiyete ve cumhuriyete yönelen devlet gücünü toplumsal sözleşmeye dayandırdı. Hukukiliği kabul ederek, bağımsız yargının denetimine izin verdi, meclis iradesini halkın iradesiyle bütünleştirdi. Kutsaldan bireye, vesayetçilikten özerkliğe, merkeziyetçilikten ademimerkeziyetçiliğe, devletçilikten piyasacılığa, ırkçılıktan çoğulculuğa, gizlilikten şeffaflığa doğru gelişti.
Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atan Montesquieu 20 yıl üzerinde çalıştığı De l'esprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargıyı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.
Farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs., göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara, "yasaların ruhu" adını veren Montesquieu bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir. Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir; demokrasinin yönetici ilkesi erdemdir.
Feodalizm
Feodal düzenin siyâsî yapısı bir piramit gibidir. En üstte kral (veya imparator), altında ise kendisine bağlı soylular bulunur. Bu soyluların altında daha alt soylular olur. Bu hiyerarşik düzenin en alt ve en geniş tabakasını serfler oluşturur.
Feodal sistemde sadece üretim araçları değil, askerî güç de feodal beyler arasında paylaşılmıştır. Donanımlı askerlerden oluşan merkezî bir ordunun kurulması kral açısından pahalı olduğundan, bu ihtiyacı feodal beyler karşılamıştır. Bu sebeple kralın savaşta başarılı olması, feodalitenin desteğine bağlıdır.
İktidar, meşruiyet ve egemenlik
İktidar kavramı birey veya topluluğun başka birey veya topluluk üzerinde kendi istediklerini yapabilme veya yaptırabilme gücüdür. Siyaset disiplini içerisinde iktidar daha genel bir anlam yüklenmiş ve bir devletin içindeki tüm birey ve gruplar üzerindeki hakimiyeti kapsamıştır. Siyâsî iktidarı diğer iktidar unsurlarından ayıran en önemli özellik ise meşru olma gücüdür.
Meşruiyet siyasi iktidarı, yönetilenler için makul seviyede olması için, halkın rızasına dayandırmasıdır.Bir diğer deyişle iktidar ile toplum arasında karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmedir.
Egemenlik kavramı Latince superanus olup "en üstün iktidar" anlamına gelmektedir. Siyaset disiplini literatürüne sokan Bodin'dir. Jean Bodin egemenlik için 'birçok ailenin ortak çıkarlarının, egemen bir güçle yönetilmesi', Thomas Hobbes;'bireysel kudretlerin toplamını egemenin kendi iradesine göre kullanmak yetkisi' olarak tanımlarlar. Günümüzde ise egemenlik anayasalar aracılığıyla sınırlanmakta, güçler ayrılığı ilkesiyle bölünmekte ve seçimler aracılığıyla devredilmektedir.
Siyaset kuramları
İdeoloji siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükûmetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü. En basit tabirle bir ideoloji, düzenlenmiş, yapılanmış bir fikirler bütünüdür. Bu fikirler bütünü de siyasetin temeli olan siyâsî ideolojileri oluşturmuştur.
Muhafazakârlık (Tutuculuk)
Muhafazakârlık, var olan durumu koruma amacını güden düşünce tarzı. Toplumun değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan sağ kanat siyasi ideoloji.
Muhafazakârlığın değişime karşı direniş olarak tanımlanması, özellikle değişim isteyen sol ideolojiler tarafından eleştirilir. Muhafazakârlığın var olan kazanımları ve değerleri korumak şeklinde bir yanı da vardır. Bu açıdan bakıldığında, herkes, solcular dahil, istedikleri toplumsal düzen gerçekleştiğinde muhafazakârlaşabilirler. Nitekim Sovyetler Birliği'ndeki solcu rejime karşı olanlar (örneğin Troçkistler) bu rejimi tutuculaşmakla suçladılar. Bu suçlamanın ardından zaten rejim karşıtları ayaklanma çıkardılar.
Sosyalizm
Sosyalizm, sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahı devlet kararlarının getireceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin toplumlara ait olduğunu savunan, işçilerin yönetime katılmalarına ağırlık veren, özgür girişimi devletin ve sendikaların baskısı altında tutmaya çalışan, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir ideolojidir.
Komünizm
Komünizm, sosyal örgütlenme üzerine bir kuramsal sistem ve üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı bir politik harekettir. Komün sınıfsız bir toplum yaratma amacındadır. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Manifesto ile birlikte anılır.
Liberalizm
Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır. Genel anlamda liberalizm, bireylerin ifade özgürlüğüne sahip olduğu, din, devlet ve kimi zaman kurumların gücünün sınırlandırıldığı, düşüncenin serbest bir şekilde dolaştığı, özel teşebbüse olanak sağlayan bir serbest piyasa ekonomisinin olduğu, hukukun üstünlüğünü geçerli kılan şeffaf bir devlet modeli ve toplumsal hayat düzeni hedefler. Devleti bir gece bekçisi modeli olarak görmektedir. Devlet sadece bireylerin güvenliğini korumakla ve onların refahını sağlamakla yükümlüdür. Ekonomik anlamda kapital ekonomiyi benimser. Mülk edinme esasına dayanır. Devletin ekonomiye müdahalesi sadece bir görünmez eldir. Devlet müdahalesindeki temel amaç rekabet edilebilir ortamı sağlamaktır. Ekonomi ve maliye politikalarına gerek yoktur. Zaten serbest piyasa ekonomisi kendiliğinden ekonomi dengesini sağlar. Liberallerin en büyük korkusu devletin birey karşısında güçlü konuma gelmesidir. "Bırakınız gitsinler, bırakınız yapsınlar" genel sloganıdır.
Kapitalizm
Kapitalizm üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Kapitalizmin merkezindeki özellikler özel mülkiyet, sermaye birikimi, ücretli emek, gönüllü takas, bir fiyat sistemi ve rekabetçi pazarları içerir. Kapitalist piyasa ekonomisinde, karar verme ve yatırım finansal ve sermaye piyasalarındaki üretim faktörleri sahipleri tarafından belirlenir. Malların fiyatları ve dağıtımı ağırlıklı olarak piyasadaki rekabet tarafından belirlenir.
Anarşizm
Anarşizm kavramı Yunanca anarchaiadan (hükûmetin olmaması durumu) gelir. İnsan özgürlüğünü kısıtlayan tüm otoritelerin ortadan kaldırılmasını ve barış, uyum ve iş birliği ilkelerine dayanan yeni bir toplumsal düzen yaratma düşüncesindedir. Anarşistlere göre devlet ve devletin kurumları toplumu sömürmek için güç odakları tarafından yaratılmış bir araçtır. Anarşizm, bireyci anarşizm ve anarşist komünizm şeklinde tasnif edilmektedir.
Faşizm
Faşizm pek çok açıdan, Fransız İhtilali sonrasında serpilip büyüyen akılcılık, ilerleme, özgürlük ve eşitlik gibi değerlerden mürekkep Batı siyasal düşüncesine karşı bir tepki olarak görülebilir. Bu değerlerin yerini faşizmde birlik, mücadele, liderlik ve güç gibi olgular almıştır. Bu bakımdan İtalyan faşistlerin kullandığı "1789 öldü" sloganı oldukça anlamlıdır. Faşizm genel olarak seçilmiş bir ulus olma bilinci, demokrasinin reddi ve yayılmacı dış politika temellerine dayanır.
Siyasal sistemler
Siyasal sistem, sosyal sistemin bir dalı olduğu için toplumlar arasında farklı sistemler ortaya çıkmıştır. Siyasal sistem genel olarak devlete bağlı olan kurumların birbirleri arasındaki ilişkiler ve yöneten ile yönetilenler arasındaki ilişkilerin bütünüdür. Siyasal sistemler yöneten ve yönetilenin sayılarına göre kategorilendirilir.
Eflatun'a göre ilk siyasi sistem patriarşidir. Bu küçük toplumlardaki daha çok aileler içinde uygulandığı varsayılan bir sistemdir ve yöneten pozisyonunda, erkek ve en yaşlı olan kişi bulunmaktadır. Ailelerin birleşmesiyle büyüyen toplumlarda, bir ailenin yönetimde bulunması ile monarşi birden fazla ailenin bulunması halinde ise aristokrasi sistemleri ortaya çıkmıştır. Sistemin bilgelikten çok şan ve şöhrete önem vermesinden dolayı bozulması timokrasiyi ortaya çıkarmış ilerleyen dönemlerde yöneticiler, erdem ve bilgelikten yoksun oldukları sebebiyle, zenginlik ihtirasına bürünmüş ve oligarşi ortaya çıkmıştır. Oligarşide ortaya çıkan düzensizlikle meydana gelen çatışma sonucu yoksulun zengini yenmesi ile demokrasi oluşmuştur. Fakat Eflatun, halkın tamamının siyasete karışmasının toplumu bozacağını ileri sürer. Bu durumda ise toplum Tiranlık sistemine teslim olur ve köleleşir. Eflatun bütün siyasi sistemleri bu şekilde tasnif eder ve özetler.
Aristo sınıflandırması
Eflatun'un bu bilgileri ışığında Aristo'nun siyasi sistem sınıflandırması siyaset bilimciler tarafından genel kabul görmüştür.
- Ortak iyiliği amaçlayan tekin yönetimi: Monarşi
- Ortak iyiliği amaçlayan azınlığın yönetimi: Aristokrasi
- Ortak iyiliği amaçlayan çoğunluğun yönetimi: Politeia
- Tekin çıkarını amaçlayan tekin yönetimi: Tiranlık
- Zenginlerin çıkarını amaçlayan azınlık yönetimi: Oligarşi
- Yoksulların çıkarlarını amaçlayan çoğunluğun yönetimi: ''Demokrasi''
Modern dünya sistemleri
1950'ler ve 1960'larda sistemlerin sınıflandırılması çabaları, değişen sistemlerle birlikte devam etti. Soğuk Savaş'ın keskin karşıtlığı ile birlikte "üç dünya" yaklaşımı ortaya çıktı. Buna göre dünya üç ayrı blok halinde bölünebilirdi.
- Kapitalist "birinci" dünya
- Komünist "ikinci" dünya
- Gelişmekte olan "üçüncü" dünya
Ancak 1970'lerde başlayan ve günümüzde hâlâ devam eden, Afrika ve Latin Amerika demokratikleşme çabaları "üçüncü" dünya, 1990'ların başındaki Doğu Avrupa devrimleriyle de "ikinci" dünya rejimleri çökme dönemine girdiler.
Notlar
- ^ Hague & Harrop 2013, s. 1.
- ^ Leftwich 2015, s. 68.
- ^ Hammarlund 1985, s. 8.
- ^ Brady 2017, s. 47.
- ^ Hawkesworth & Kogan 2013, s. 299.
- ^ Taylor 2012, s. 130.
- ^ Blanton & Kegley 2016, s. 199.
- ^ Kabashima & White III 1986
- ^ Ana Türkçede Zetasizm ve Sigmatizm1, Talât Tekin, Zetacism and Sigmatism in Proto-Turkic” Acta Orientalia Hungaricae XXII-1, 1969: 51-80
- ^ İbrayım Yusupov'un "Belgigindi Buzba Sen" Adlı Şiir Kitabındaki Şiirlerin Dil ve Üslup Bakımından İncelenmesi, İsmail Yıldız, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Tesz Danışmanı: Prof. Dr. Ceyhun Vedat UYGUR, Temmuz 2012, Denizli (Şiirler içerisindeki örneklerle birlikte Sayfa 189'da Karakalpak Türkçesi içerisindeki "atqar-, f. ağırlamak; kendisine verilen işi yerine getirmek, çalışmak" manalarına da yer verilmiştir.)
- ^ Ahmet Mumcu, “Osmanlı Devletinde Siyaseten Katl” 20 Nisan 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 2
- ^ Temel Britannica ansiklopedisi, 10. Basım, Ana Yayıncılık, İstanbul, 1993; 15. Cilt, s. 288. ISBN 975-7760-02-01
- ^ Lasswell 1963.
- ^ Easton 1981.
- ^ Lenin 1965.
- ^ Reichstag speech by Bismarck, January 29, 1886, in: Bismarck, The Collected Works. Friedrichsruher edition, vol. 13: Speeches. Edited by Wilhelm Schüßler, Berlin 1930, p. 177.
- ^ Crick 1972.
- ^ Leftwich 2004.
- ^ "Constitutional Rights Foundation". Crf-usa.org. 16 Şubat 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Şubat 2022.
- ^ de Waal, Frans (2007). Chimpanzee politics power and sex among apes. Johns Hopkins University Press. ISBN . OCLC 493546705.
- ^ Fukuyama, Francis (2012). The origins of political order : from prehuman times to the French Revolution. Farrar, Straus and Giroux. s. 56. ISBN . OCLC 1082411117.
- ^ Spencer, Charles S.; Redmond, Elsa M. (15 Eylül 2004). "Primary State Formation in Mesoamerica". Annual Review of Anthropology. 33 (1). ss. 173-199. doi:10.1146/annurev.anthro.33.070203.143823. ISSN 0084-6570.
- ^ Origins of the state : the anthropology of political evolution. Philadelphia : Institute for the Study of Human Issues. 1978. s. 30 – Internet Archive vasıtasıyla.
- ^ a b c Carneiro 1970, ss. 733–738.
- ^ a b Daniel 2003, s. xiii.
- ^ Daniel 2003, ss. 9–11.
- ^ Nelson & Nelson 2006, s. 17.
- ^ Kumar, Sanjay (2021). A Handbook of Political Geography (İngilizce). K.K. Publications. 24 Mart 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Şubat 2023.
- ^ "From Westphalia, with love – Indian Express". archive.indianexpress.com. 6 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Temmuz 2020.
- ^ Osiander 2001, s. 251.
- ^ Gross 1948, ss. 20–41.
- ^ Jackson, R. H. 2005. "The Evolution of World Society" in : An Introduction to International Relations, edited by . and S. Smith. Oxford: Oxford University Press. p. 53. .[]
- ^ Krasner, Stephen D. (2010). "The durability of organized hypocrisy". Kalmo, Hent; Skinner, Quentin (Ed.). Sovereignty in Fragments: The Past, Present and Future of a Contested Concept. Cambridge University Press.
- ^ Kissinger 2014.
- ^ ^ Eric Hobsbawm, Nations and Nationalism since 1780 : programme, myth, reality (Cambridge Univ. Press, 1990; ) chapter II "The popular protonationalism", pp. 80–81 French edition (Gallimard, 1992). According to Hobsbawm, the main source for this subject is Ferdinand Brunot (ed.), Histoire de la langue française, Paris, 1927–1943, 13 volumes, in particular volume IX. He also refers to Michel de Certeau, Dominique Julia, Judith Revel, Une politique de la langue: la Révolution française et les patois: l'enquête de l'abbé Grégoire, Paris, 1975. For the problem of the transformation of a minority official language into a widespread national language during and after the French Revolution, see Renée Balibar, L'Institution du français: essai sur le co-linguisme des Carolingiens à la République, Paris, 1985 (also Le co-linguisme, PUF, Que sais-je?, 1994, but out of print) The Institution of the French language: essay on colinguism from the Carolingian to the Republic. Finally, Hobsbawm refers to Renée Balibar and Dominique Laporte, Le Français national: politique et pratique de la langue nationale sous la Révolution, Paris, 1974.
- ^ Al-Rasheed, Madawi; Kersten, Carool; Shterin, Marat (2012). Demystifying the Caliphate: Historical Memory and Contemporary Contexts. Oxford University Press. s. 3. ISBN . 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Mayıs 2020.
- ^ Branch 2011.
- ^ Richards, Howard (2004). Understanding the Global Economy (İngilizce). Peace Education Books. ISBN . 21 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Ekim 2020.
- ^ Mikhailova, E. V. 2013. "Appearance and Appliance of the Twin-Cities Concept on the Russian-Chinese Border 26 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." 40-4(W3):105–110. DOI:10.5194/isprsarchives-XL-4-W3-105-2013
- ^ Pickering, S. 2013. "Borderlines: Maps and the spread of the Westphalian state from Europe to Asia Part One – The European Context 26 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." 40-4(W3):111–116. DOI:10.5194/isprsarchives-XL-4-W3-111-2013
- ^ Black, Jeremy.1998. . pp. 59–98, 100–147.
- ^ Foucault, Michel. [1977–1978] 2007. : Lectures at the Collège de France.
- ^ Rizaldy, Aldino, and Wildan Firdaus. 2012. "Direct Georeferencing: A New Standard in Photogrammetry for High Accuracy Mapping 26 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." 39(B1):5–9. DOI:10.5194/isprsarchives-XXXIX-B1-5-2012
- ^ Bellezza, Giuliano. 2013. "On Borders: From Ancient to Postmodern Times 26 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .." 40-4(W3):1–7. DOI:10.5194/isprsarchives-XL-4-W3-1-2013
- ^ Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus Yayınevi s:133
- ^ Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus yayınları s:153
- ^ Andrew Heywood, 'Siyaset', Liberte yayınları, 2006, s:38
Kaynakça
- Mümtaz'er Türköne, Siyaset, Lotus Yayınevi, Eylül 2005 Ankara
- Andrew Heywood, Siyaset, Liberte Yayınları, Şubat 2006
- Eflatun, Devlet
- Aristoteles Siyasi Ahlak
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Siyaset veya politika gruplar arasinda kararlarin alindigi veya bireyler arasindaki guc iliskilerinin kaynaklarin dagitimi veya statu gibi diger etkilesim bicimlerinin iliskilendirildigi bir dizi faaliyeti ifade eder Siyaset ve hukumeti inceleyen sosyal bilim dali ise siyaset bilimi olarak adlandirilir Siyaset terimi olumlu bir baglamda siyasi bir cozum olarak kullanilabilecegi gibi uzlasmaci ve siddetsiz bir anlam tasirken tanimlayici bir anlamda hukumetin sanati veya bilimi olarak da kullanilabilir Ancak siklikla olumsuz bir cagrisim tasir Bu kavram cesitli sekillerde tanimlanmistir ve farkli yaklasimlar siyasetin yaygin veya sinirli bir sekilde kullanilmasi gerekip gerekmedigi deneysel veya normatif bir sekilde ele alinip alinmamasi gerektigi ve catismanin mi yoksa isbirliginin mi daha temel oldugu konularinda temel farkli goruslere sahiptir Politikada bir dizi yontem kullanilir bunlar arasinda kisinin kendi siyasi goruslerini halk arasinda tanitmasi diger siyasi oznelerle muzakere yasalar cikarma ve icsel ve dissal guc kullanma rakiplere karsi savas da dahil olmak uzere bulunur Politika geleneksel toplumlarin kabilelerinden ve kabilelerinden modern yerel hukumetlere sirketlere ve kurumlara kadar genis bir sosyal seviyede icra edilir ve uluslararasi seviyeye kadar uzanir Modern ulus devletlerde insanlar genellikle fikirlerini temsil etmek icin siyasi partiler kurarlar Bir partinin uyeleri genellikle bircok konuda ayni pozisyonu almaya ve ayni yasa degisikliklerini ve ayni liderleri desteklemek uzerine uzlasmislardir Secim ise genellikle farkli siyasi partiler arasinda bir yarismadir Bir siyasi sistem bir toplum icinde kabul edilebilir siyasi yontemleri tanimlayan bir cercevedir Siyasi dusunce tarihi antik caglara kadar izlenebilir ve bu alandaki onemli eserler arasinda Plato nun Devlet Aristoteles in Politika Konfucyus un siyasi yazilari ve Canakya nin Arthashastra gibi eserleri bulunur Terimin kokeniOsmanlica uzerinden Turkceye gecen Siyaset sozcugu Arapca Seyis At Bakicisi kelimesi ile baglantilidir Turk dilleri icerisinde yer alan ve At kokunden turemis olan Atkarma siyaset idare ve Atkarmak siyaset yapmak idare etmek icra etmek muvaffak olmak sozcukleri de benzer anlamlari karsilamaktadir Bu baglamda Siyaset ve Atkarma sozcugu aslinda atin idare edilmesi manasina gelmektedir Osmanlicada ise bu anlamlara ilaveten padisahin hukmettigi olum cezasi anlaminda kullanilir Esasen Islam kamu hukukunun onemli bir unsuru olan siyaseten katl Turk Islam devlet nazariyesinde hukumdarin yetkisine bagli olarak sekillenmistir Buna gore siyaseten katl en genel tanimiyla Islam hukumdarinin mutlak otoritesine dayanarak verdigi en agir cezadir Kavram bu haliyle bir hukumdarin ulke idaresi ve politika zorunluluklari geregi hukmettigi olum cezasidir Kavram Islam kamu hukukunda ozellikle de Osmanli devlet duzeninde o denli yerlesmistir ki siyaset sozcugu tek basina esas anlaminin yaninda ve pek cok kullanimda hukumdarin verdigi olum cezasini ifade eder Yunan siyasal yasaminda ise siyaset polis e veya devlete ait etkinlikler biciminde tanimlanmistir Politika bilimi politoloji politik hareketler ve guc edinilmesi ve kullanimi konusunu inceler Politika toplumun halka dair yaptigi tum etkinliklerdir Aristoteles Tanimlar kim neyi ne zaman nasil elde eder David Easton bir toplum icin otoriter degerlerin tahsis edilmesi Vladimir Lenin ekonominin en yogun ifadesi Otto von Bismarck her an degisen durumlarda her zaman en az zararli en faydali olani secme yetenegi insanlarin farkliliklari cozmek icin kurumsallasmis prosedurler araciligiyla bir arada hareket ettigi ozgun bir yonetim bicimi toplumlar arasinda ve icinde isbirligi muzakere ve catisma faaliyetlerini kapsar TarihceAristoteles Platon un fikirlerinin cogunu uygulanamaz olmakla elestirdi ancak Platon gibi o da dengeden ve ilimliliktan yanadir ve hukukun ustunlugu altinda uyumlu bir sehir hedeflemektedir Siyasetin tarihi insanlik tarihinin baslangicindan gunumuze kadar olan bir sureci kapsar ve modern hukumet kurumlari ile sinirli degildir Tarih oncesi Frans de Waal sempanzelerin etkili pozisyonlarini guvence altina almak ve surdurmek icin toplumsal manipulasyon yoluyla politika yuruttugunu savundu Erken insan toplumsal organizasyon formlarinda bkz kabileler ve asiretler merkezi politik yapilar eksikti Bu durum devletsiz toplumlar olarak adlandirilir Ilk devletler Antik donemde medeniyetler gunumuz devletlerinin sahip oldugu kesin sinirlara sahip degildi ve sinirlari daha dogru bir sekilde sinir bolgeleri olarak tanimlanabilirdi Antik donem Sumer ve erken donem Misir sinirlarini tanimlayan ilk medeniyetlerdi Ayrica 12 yuzyila kadar bircok insan devlet disi topluluklarda yasiyordu Insanligin yonetimi bu donemlerde goreceli olarak esitlikci gruplardan karmasik ve yuksek derecede tabakalasmis sefliklere kadar uzanmaktadir Devlet olusumu Devlet olusumunun neden bazi yerlerde gelistigini ancak bazilarinda gelismedigini aciklamak icin genellemeleri aciklamaya calisan bircok farkli teori ve hipotez bulunmaktadir Diger bilim insanlari ise genellemelerin yararli olmadigini ve her ilk devlet olusumunun kendi basina ele alinmasi gerektigine inanmaktadir Gonullu teoriler cesitli gruplarin ortak bir rasyonel cikar sonucunda devletler olusturmak uzere bir araya geldigini iddia eder Bu teoriler genellikle tarimin gelisimine odaklanir ve bunun sonucunda ortaya cikan nufus ve organizasyonel baskiyi devlet olusumuna yol actigini vurgular Erken ve temel devlet olusumunun en onemli teorilerinden biri hidrolik hipotezdir ve devletin buyuk olcekli sulama projeleri insa etme ve surdurme ihtiyacinin bir sonucu oldugunu savunur Devlet olusumunun tartisma teorileri devletlerin olusumunda bir nufusun diger bir nufus uzerindeki catisma ve egemenligi nufuzlu bir faktor olarak kabul eder Gonullu teorilere karsi bu argumanlar insanlarin faydalari en ust duzeye cikarmak icin devlet olusturmayi gonullu olarak kabul etmediklerini ancak devletlerin bir grubun digerleri uzerinde bir tur baskisi nedeniyle olustuguna inanir Bazi teoriler ise devlet olusumu icin savasin kritik oldugunu savunur Antik tarih Ilk devletler yaklasik M O 3000 civarinda ortaya cikan Sumerler ve Antik Misir in devletleriydi Antik Misir Kuzeydogu Afrika da Nil Nehri etrafinda kurulmus olup kralligin sinirlari Nil cevresine dayanmaktaydi ve vaha alanlarini da icermekteydi Sumerler ise Guney Mezopotamya da bulunuyor ve sinirlari Basra Korfezi nden Firat ve Dicle nehirlerinin bazi bolgelerine kadar uzaniyordu Misirlilar Romalilar ve Yunanlilar devletin siyasi bir felsefesini acikca olusturan ve siyasi kurumlari rasyonel olarak analiz eden ilk insanlar olarak bilinirler Buna kadar devletler dini mitlerle tanimlanmis ve hakli cikarilmistir Klasik Antikcag in bircok onemli siyasi yeniligi Yunan sehir devletleri polis ve Roma Cumhuriyeti nden gelmistir M O 4 yuzyildan once Yunan sehir devletleri ozgur nufuslarina vatandaslik haklari tanimislardir Atina da bu haklar dogrudan demokratik bir hukumet bicimi ile birlestirilmistir ve siyasi dusunce ve tarih boyunca uzun bir omre sahiptir Modern devletler Kadin secmen destegi 1935 1648 yilindaki Vestfalya Anlasmasi siyaset bilimcileri tarafindan modern uluslararasi sistem baslangici olarak kabul edilir ve dis guclerin baska bir ulkenin ic islerine mudahale etmekten kacinmasi gerektigi prensibi ile taninir Baska ulkelerin ic islerine mudahale etmeme ilkesi Isvicre hukukcusu Emer de Vattel tarafindan 18 yuzyilin ortalarinda ortaya konmustur Devletler uluslararasi iliskilerin devletler arasinda bir sistem icindeki baslica kurumsal temsilcileri haline geldi Vestfalya Barisi Avrupa devletlerine ust ulusal otorite dayatma girisimlerinin sona erdigine dair bir isaret olarak kabul edilir Vestfalya doktrini devletleri bagimsiz aktorler olarak taniyan 19 yuzyil dusuncesinin yukselmesiyle guclenmistir bu dusunceye gore mesru devletler dil ve kulturle birlesen insan gruplarina karsilik gelir Avrupa da 18 yuzyil boyunca klasik ulusal olmayan devletler cok uluslu imparatorluklardi Avusturya Imparatorlugu Fransiz Kralligi Macaristan Kralligi Rus Imparatorlugu Ispanyol Imparatorlugu Osmanli Imparatorlugu ve Britanya Imparatorlugu Benzer imparatorluklar Asya Afrika ve Amerika da da mevcuttu Musluman dunyasinda ise Muhammed in 632 yilindaki olumunun hemen ardindan Halifelikler kurulmus ve bunlar cok etnikli cok uluslu imparatorluklara donusmustur Cok uluslu imparatorluklar genellikle bir kral imparator veya sultan tarafindan yonetilen mutlak bir monarsiydi Nufus bircok etnik gruba aitti ve bircok dil konusuyorlardi Imparatorluk genellikle bir etnik grubun egemenligindeydi ve onlarin dili genellikle kamusal idarenin diliydi Hukumet ailesi genellikle ancak her zaman o gruptan geliyordu Bazi daha kucuk Avrupa devletleri etnik acidan o kadar farkli degildi ancak onlar da krallik tarafindan yonetilen hanedan devletleriydi Bazi daha kucuk devletler hayatta kaldi ornegin Liechtenstein Andorra Monako ve San Marino cumhuriyeti gibi bagimsiz prenslikler Cogu teori ulus devleti 19 yuzyil Avrupa olayi olarak gorur ve devlet tarafindan zorunlu kilinan egitim kitlesel okur yazarlik ve kitle iletisimi gibi gelismelerin bu olgunun ortaya cikmasini kolaylastirdigini one surer Ancak tarihciler ayrica Portekiz ve Hollanda Cumhuriyeti nde nispeten birlesik bir devlet ve kimlik ortaya cikmasini da belirtirler Steven Weber David Woodward Michel Foucault ve Jeremy Black gibi bilim adamlari ulus devletin politik bir zeka veya bilinmeyen belirsiz bir kaynak sonucu olmadigini ayni zamanda tarihsel bir tesaduf veya politik bir bulus olmadigini savunmuslardir Bunun yerine ulus devlet 15 yuzyil politik ekonomi kapitalizm merkantilizm siyasi cografya ve cografyanin yani sira kartografya ve harita yapim teknolojilerindeki ilerlemelerin tesadufi bir yan urunudur Almanya ve Italya gibi bazi ulus devletler 19 yuzyilda milliyetcilerin politik varliginin bir sonucu olarak varligini surdurdu Her iki durumda da toprak daha once diger devletler arasinda bolunmustu bazilari cok kucuktu Serbest ticaretin liberal fikirleri Alman birligine yol acan bir gumruk birligi olan Zollverein de rol oynadi Uluslarin kendi kaderlerini belirleme fikri ABD Baskani Woodrow Wilson in On Dort Maddesi nin temel bir yonuydu ve bu da Birinci Dunya Savasi ndan sonra Avusturya Macaristan Imparatorlugu ve Osmanli Imparatorlugu nun cokusune yol acti Rus Imparatorlugu ise Rus Ic Savasi ndan sonra Sovyetler Birligi haline geldi Somurgecilik gunumuzde cok uluslu imparatorluklarin yerine yeni ulus devletlerin olusturulmasina yol acti Kuresellesme Siyasi kuresellesme 20 yuzyilda hukumetlerarasi organizasyonlar ve uluslararasi birlikler araciligiyla basladi Milletler Cemiyeti I Dunya Savasi sonrasinda kuruldu ve II Dunya Savasi sonrasinda yerini Birlesmis Milletler e birakti Cesitli uluslararasi anlasmalar bu yolla imzalandi Bolgesel entegrasyon Afrika Birligi ASEAN Avrupa Birligi ve Mercosur tarafindan surdurulmustur Askeri entegrasyon ve sivil guvenlik NATO ile saglanmistir Uluslararasi siyasi kuruluslar arasinda Uluslararasi Ceza Mahkemesi Uluslararasi Para Fonu ve Dunya Ticaret Orgutu bulunur Siyasi analizAvrupa ParlamentosuDusunsel gelenek Eflatun veya Aristo nun kuruculari olarak kabul edildigi bu gelenekte etik sorunlari incelemek onceliklidir Olmasi gerekenle ilgilenir Gunumuzde ise bu gelenek bireysel ozgurlugun sinirlari ne olmalidir Devlete neden itaat etmeliyim gibi ugrasir Deneyci gelenek Deneyci gelenegin izlerini Aristo dan Montesquieu ye kadar bircok siyaset bilimcide goruruz Gunumuzde ozellikle Amerikali siyaset bilimciler tarafindan kullanilan bir cozumleme gelenegidir Var olani isleyis sisteminin ne oldugunu anlamaya calisir John Locke ve David Hume un calismalari sayesinde yayginlasan Deneycilik Auguste Comte un calismalarina bagli olarak pozitivist sekilde degismistir Deneycilik sosyal bilimlerde de doga bilimlerinin yontemlerinin kullanilmasi gerektigini savunur Bilimsel gelenek Siyaseti bilimsel olarak ele alan ilk kisi Karl Marx tir 1870 lerde Avrupa sehirlerindeki universitelerde siyaset alaninda kursuler acilmistir Bu donemde diger sosyal bilimlerde oldugu gibi siyaset biliminde de davranissalci akim kendini gostermis ve 1970 lere kadar bilimsel gelenek etkisini agirlikli olarak gostermistir YonetimSiyaset belli bir toplumda catisma halinde olan dusuncelerin uzlastirilmasi faaliyetidir Bu uzlastirma faaliyeti ise yonetim erkinin elde bulunmasi ile gerceklesir Siyaset tarihine bakildiginda insanin ortaya cikisi ile birlikte siyaset yonetim sanati da sahnede yerini almis ve binlerce yil yoneten ve yonetilen arasindaki iliskilerin duzenlenmesi ile yonetsel gucun elde tutulmasi davranislarina yon vermistir Tum medeni toplumlarda Antik Cag dan beri toplum yonetimi uzerine calisma yapan dusunurler hep kendi caglarinin bir utopyasinin mukemmel veya sadece daha iyi bir toplum olusturmak icin verilen cabalari tanimlamak icin kullanilan bir terim mucadelesini vermislerdir Devlet Tarim ve din toplumlarinda modern anlamda devlet yoktu Egemenlik kralin hukumdarin dini liderindi Avrupa ve Amerika devrimleriyle mutlakiyetten mesrutiyete ve cumhuriyete yonelen devlet gucunu toplumsal sozlesmeye dayandirdi Hukukiligi kabul ederek bagimsiz yarginin denetimine izin verdi meclis iradesini halkin iradesiyle butunlestirdi Kutsaldan bireye vesayetcilikten ozerklige merkeziyetcilikten ademimerkeziyetcilige devletcilikten piyasaciliga irkciliktan cogulculuga gizlilikten seffafliga dogru gelisti Kuvvetler ayrimi esasini ortaya atan Montesquieu 20 yil uzerinde calistigi De l esprit des lois adli kitabinda yasama yurutme ve yargiyi birbirlerinden ayirmanin onemini vurgulamistir Farkli politik toplumlardaki farkli pozitif hukuk sistemlerinin cok cesitli faktorlere ornegin halkin karakterine ekonomik kosullarla iklime vs goreli oldugunu soylemistir O iste butun bu temel kosullara yasalarin ruhu adini veren Montesquieu bu baglamda uc tur yonetim tarzini birbirinden ayirmis ve bu devletlere uygun dusen yonetici ilke iklim ve topraktan soz etmistir Buna gore despotizm buyuk devletlere sicak iklimlere uygun duser ve korkuya dayanir Britanya orneginde oldugu gibi ne soguk ve ne de sicak olan bir iklimin hukum surdugu orta buyuklukteki devletlere uygun dusen yonetim bicimi monarsidir soz konusu yonetim bicimi san ve serefe dayanir Buna karsin soguk iklimlere ve kucuk devletlere uygun dusen rejim demokrasidir demokrasinin yonetici ilkesi erdemdir Feodalizm Feodal duzenin siyasi yapisi bir piramit gibidir En ustte kral veya imparator altinda ise kendisine bagli soylular bulunur Bu soylularin altinda daha alt soylular olur Bu hiyerarsik duzenin en alt ve en genis tabakasini serfler olusturur Feodal sistemde sadece uretim araclari degil askeri guc de feodal beyler arasinda paylasilmistir Donanimli askerlerden olusan merkezi bir ordunun kurulmasi kral acisindan pahali oldugundan bu ihtiyaci feodal beyler karsilamistir Bu sebeple kralin savasta basarili olmasi feodalitenin destegine baglidir Iktidar mesruiyet ve egemenlikIktidar kavrami birey veya toplulugun baska birey veya topluluk uzerinde kendi istediklerini yapabilme veya yaptirabilme gucudur Siyaset disiplini icerisinde iktidar daha genel bir anlam yuklenmis ve bir devletin icindeki tum birey ve gruplar uzerindeki hakimiyeti kapsamistir Siyasi iktidari diger iktidar unsurlarindan ayiran en onemli ozellik ise mesru olma gucudur Mesruiyet siyasi iktidari yonetilenler icin makul seviyede olmasi icin halkin rizasina dayandirmasidir Bir diger deyisle iktidar ile toplum arasinda karsilikli riza ile yapilan sozlesmedir Egemenlik kavrami Latince superanus olup en ustun iktidar anlamina gelmektedir Siyaset disiplini literaturune sokan Bodin dir Jean Bodin egemenlik icin bircok ailenin ortak cikarlarinin egemen bir gucle yonetilmesi Thomas Hobbes bireysel kudretlerin toplamini egemenin kendi iradesine gore kullanmak yetkisi olarak tanimlarlar Gunumuzde ise egemenlik anayasalar araciligiyla sinirlanmakta gucler ayriligi ilkesiyle bolunmekte ve secimler araciligiyla devredilmektedir Siyaset kuramlariIdeoloji siyasal ya da toplumsal bir ogreti olusturan bir hukumetin bir partinin bir toplumsal sinifin davranislarina yon veren politik hukuksal bilimsel felsefi dinsel moral estetik dusunceler butunu En basit tabirle bir ideoloji duzenlenmis yapilanmis bir fikirler butunudur Bu fikirler butunu de siyasetin temeli olan siyasi ideolojileri olusturmustur Muhafazakarlik Tutuculuk Muhafazakarlik var olan durumu koruma amacini guden dusunce tarzi Toplumun degismesine karsi direnc gosteren toplumsal kulturel degerlerin korunmasini savunan sag kanat siyasi ideoloji Muhafazakarligin degisime karsi direnis olarak tanimlanmasi ozellikle degisim isteyen sol ideolojiler tarafindan elestirilir Muhafazakarligin var olan kazanimlari ve degerleri korumak seklinde bir yani da vardir Bu acidan bakildiginda herkes solcular dahil istedikleri toplumsal duzen gerceklestiginde muhafazakarlasabilirler Nitekim Sovyetler Birligi ndeki solcu rejime karsi olanlar ornegin Trockistler bu rejimi tutuculasmakla sucladilar Bu suclamanin ardindan zaten rejim karsitlari ayaklanma cikardilar Sosyalizm Sosyalizm sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahi devlet kararlarinin getirecegini ve uretim araclarinin hakimiyetinin toplumlara ait oldugunu savunan iscilerin yonetime katilmalarina agirlik veren ozgur girisimi devletin ve sendikalarin baskisi altinda tutmaya calisan telkin ve propagandalarini egitim tarim ve vergi reformlari uzerinde yogunlastiran ekonomik ve siyasi bir ideolojidir Komunizm Lenin Komunizm sosyal orgutlenme uzerine bir kuramsal sistem ve uretim araclarinin ortak mulkiyetine dayali bir politik harekettir Komun sinifsiz bir toplum yaratma amacindadir 20 yuzyilin basindan beri dunya siyasetindeki buyuk guclerden biri olarak modern komunizm genellikle Karl Marx in ve Friedrich Engels in kaleme aldigi Komunist Manifesto ile birlikte anilir Liberalizm Liberalizm ozgurlugu birincil politik deger olarak ele alan bir ideoloji politika gelenegi ve dusunce akimidir Genel anlamda liberalizm bireylerin ifade ozgurlugune sahip oldugu din devlet ve kimi zaman kurumlarin gucunun sinirlandirildigi dusuncenin serbest bir sekilde dolastigi ozel tesebbuse olanak saglayan bir serbest piyasa ekonomisinin oldugu hukukun ustunlugunu gecerli kilan seffaf bir devlet modeli ve toplumsal hayat duzeni hedefler Devleti bir gece bekcisi modeli olarak gormektedir Devlet sadece bireylerin guvenligini korumakla ve onlarin refahini saglamakla yukumludur Ekonomik anlamda kapital ekonomiyi benimser Mulk edinme esasina dayanir Devletin ekonomiye mudahalesi sadece bir gorunmez eldir Devlet mudahalesindeki temel amac rekabet edilebilir ortami saglamaktir Ekonomi ve maliye politikalarina gerek yoktur Zaten serbest piyasa ekonomisi kendiliginden ekonomi dengesini saglar Liberallerin en buyuk korkusu devletin birey karsisinda guclu konuma gelmesidir Birakiniz gitsinler birakiniz yapsinlar genel sloganidir Kapitalizm Kapitalizm uretim araclarinin ozel mulkiyetine ve bunlarin kar amaciyla isletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir Kapitalizmin merkezindeki ozellikler ozel mulkiyet sermaye birikimi ucretli emek gonullu takas bir fiyat sistemi ve rekabetci pazarlari icerir Kapitalist piyasa ekonomisinde karar verme ve yatirim finansal ve sermaye piyasalarindaki uretim faktorleri sahipleri tarafindan belirlenir Mallarin fiyatlari ve dagitimi agirlikli olarak piyasadaki rekabet tarafindan belirlenir Anarsizm Anarsizm kavrami Yunanca anarchaiadan hukumetin olmamasi durumu gelir Insan ozgurlugunu kisitlayan tum otoritelerin ortadan kaldirilmasini ve baris uyum ve is birligi ilkelerine dayanan yeni bir toplumsal duzen yaratma dusuncesindedir Anarsistlere gore devlet ve devletin kurumlari toplumu somurmek icin guc odaklari tarafindan yaratilmis bir aractir Anarsizm bireyci anarsizm ve anarsist komunizm seklinde tasnif edilmektedir Fasizm Mussolini ve Hitler Fasizm pek cok acidan Fransiz Ihtilali sonrasinda serpilip buyuyen akilcilik ilerleme ozgurluk ve esitlik gibi degerlerden murekkep Bati siyasal dusuncesine karsi bir tepki olarak gorulebilir Bu degerlerin yerini fasizmde birlik mucadele liderlik ve guc gibi olgular almistir Bu bakimdan Italyan fasistlerin kullandigi 1789 oldu slogani oldukca anlamlidir Fasizm genel olarak secilmis bir ulus olma bilinci demokrasinin reddi ve yayilmaci dis politika temellerine dayanir Siyasal sistemlerSiyasal sistem sosyal sistemin bir dali oldugu icin toplumlar arasinda farkli sistemler ortaya cikmistir Siyasal sistem genel olarak devlete bagli olan kurumlarin birbirleri arasindaki iliskiler ve yoneten ile yonetilenler arasindaki iliskilerin butunudur Siyasal sistemler yoneten ve yonetilenin sayilarina gore kategorilendirilir Platon Eflatun a gore ilk siyasi sistem patriarsidir Bu kucuk toplumlardaki daha cok aileler icinde uygulandigi varsayilan bir sistemdir ve yoneten pozisyonunda erkek ve en yasli olan kisi bulunmaktadir Ailelerin birlesmesiyle buyuyen toplumlarda bir ailenin yonetimde bulunmasi ile monarsi birden fazla ailenin bulunmasi halinde ise aristokrasi sistemleri ortaya cikmistir Sistemin bilgelikten cok san ve sohrete onem vermesinden dolayi bozulmasi timokrasiyi ortaya cikarmis ilerleyen donemlerde yoneticiler erdem ve bilgelikten yoksun olduklari sebebiyle zenginlik ihtirasina burunmus ve oligarsi ortaya cikmistir Oligarside ortaya cikan duzensizlikle meydana gelen catisma sonucu yoksulun zengini yenmesi ile demokrasi olusmustur Fakat Eflatun halkin tamaminin siyasete karismasinin toplumu bozacagini ileri surer Bu durumda ise toplum Tiranlik sistemine teslim olur ve kolelesir Eflatun butun siyasi sistemleri bu sekilde tasnif eder ve ozetler Aristo siniflandirmasi Aristo Eflatun un bu bilgileri isiginda Aristo nun siyasi sistem siniflandirmasi siyaset bilimciler tarafindan genel kabul gormustur Ortak iyiligi amaclayan tekin yonetimi Monarsi Ortak iyiligi amaclayan azinligin yonetimi Aristokrasi Ortak iyiligi amaclayan cogunlugun yonetimi Politeia Tekin cikarini amaclayan tekin yonetimi Tiranlik Zenginlerin cikarini amaclayan azinlik yonetimi Oligarsi Yoksullarin cikarlarini amaclayan cogunlugun yonetimi Demokrasi Modern dunya sistemleri 1950 ler ve 1960 larda sistemlerin siniflandirilmasi cabalari degisen sistemlerle birlikte devam etti Soguk Savas in keskin karsitligi ile birlikte uc dunya yaklasimi ortaya cikti Buna gore dunya uc ayri blok halinde bolunebilirdi Kapitalist birinci dunya Komunist ikinci dunya Gelismekte olan ucuncu dunya Ancak 1970 lerde baslayan ve gunumuzde hala devam eden Afrika ve Latin Amerika demokratiklesme cabalari ucuncu dunya 1990 larin basindaki Dogu Avrupa devrimleriyle de ikinci dunya rejimleri cokme donemine girdiler Notlar Hague amp Harrop 2013 s 1 Leftwich 2015 s 68 Hammarlund 1985 s 8 Brady 2017 s 47 Hawkesworth amp Kogan 2013 s 299 Taylor 2012 s 130 Blanton amp Kegley 2016 s 199 Kabashima amp White III 1986 Ana Turkcede Zetasizm ve Sigmatizm1 Talat Tekin Zetacism and Sigmatism in Proto Turkic Acta Orientalia Hungaricae XXII 1 1969 51 80 Ibrayim Yusupov un Belgigindi Buzba Sen Adli Siir Kitabindaki Siirlerin Dil ve Uslup Bakimindan Incelenmesi Ismail Yildiz Pamukkale Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Yuksek Lisans Tezi Tesz Danismani Prof Dr Ceyhun Vedat UYGUR Temmuz 2012 Denizli Siirler icerisindeki orneklerle birlikte Sayfa 189 da Karakalpak Turkcesi icerisindeki atqar f agirlamak kendisine verilen isi yerine getirmek calismak manalarina da yer verilmistir Ahmet Mumcu Osmanli Devletinde Siyaseten Katl 20 Nisan 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 2 Temel Britannica ansiklopedisi 10 Basim Ana Yayincilik Istanbul 1993 15 Cilt s 288 ISBN 975 7760 02 01 Lasswell 1963 Easton 1981 Lenin 1965 Reichstag speech by Bismarck January 29 1886 in Bismarck The Collected Works Friedrichsruher edition vol 13 Speeches Edited by Wilhelm Schussler Berlin 1930 p 177 Crick 1972 Leftwich 2004 Constitutional Rights Foundation Crf usa org 16 Subat 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Subat 2022 de Waal Frans 2007 Chimpanzee politics power and sex among apes Johns Hopkins University Press ISBN 978 0 8018 8656 0 OCLC 493546705 Fukuyama Francis 2012 The origins of political order from prehuman times to the French Revolution Farrar Straus and Giroux s 56 ISBN 978 0 374 53322 9 OCLC 1082411117 Spencer Charles S Redmond Elsa M 15 Eylul 2004 Primary State Formation in Mesoamerica Annual Review of Anthropology 33 1 ss 173 199 doi 10 1146 annurev anthro 33 070203 143823 ISSN 0084 6570 Origins of the state the anthropology of political evolution Philadelphia Institute for the Study of Human Issues 1978 s 30 Internet Archive vasitasiyla a b c Carneiro 1970 ss 733 738 a b Daniel 2003 s xiii Daniel 2003 ss 9 11 Nelson amp Nelson 2006 s 17 Kumar Sanjay 2021 A Handbook of Political Geography Ingilizce K K Publications 24 Mart 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Subat 2023 From Westphalia with love Indian Express archive indianexpress com 6 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Temmuz 2020 Osiander 2001 s 251 Gross 1948 ss 20 41 Jackson R H 2005 The Evolution of World Society in An Introduction to International Relations edited by and S Smith Oxford Oxford University Press p 53 1 56584 727 X dogrulama gerekli Krasner Stephen D 2010 The durability of organized hypocrisy Kalmo Hent Skinner Quentin Ed Sovereignty in Fragments The Past Present and Future of a Contested Concept Cambridge University Press Kissinger 2014 Eric Hobsbawm Nations and Nationalism since 1780 programme myth reality Cambridge Univ Press 1990 0 521 43961 2 chapter II The popular protonationalism pp 80 81 French edition Gallimard 1992 According to Hobsbawm the main source for this subject is Ferdinand Brunot ed Histoire de la langue francaise Paris 1927 1943 13 volumes in particular volume IX He also refers to Michel de Certeau Dominique Julia Judith Revel Une politique de la langue la Revolution francaise et les patois l enquete de l abbe Gregoire Paris 1975 For the problem of the transformation of a minority official language into a widespread national language during and after the French Revolution see Renee Balibar L Institution du francais essai sur le co linguisme des Carolingiens a la Republique Paris 1985 also Le co linguisme PUF Que sais je 1994 but out of print The Institution of the French language essay on colinguism from the Carolingian to the Republic Finally Hobsbawm refers to Renee Balibar and Dominique Laporte Le Francais national politique et pratique de la langue nationale sous la Revolution Paris 1974 Al Rasheed Madawi Kersten Carool Shterin Marat 2012 Demystifying the Caliphate Historical Memory and Contemporary Contexts Oxford University Press s 3 ISBN 978 0 19 932795 9 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Mayis 2020 Branch 2011 Richards Howard 2004 Understanding the Global Economy Ingilizce Peace Education Books ISBN 978 0 9748961 0 6 21 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Ekim 2020 Mikhailova E V 2013 Appearance and Appliance of the Twin Cities Concept on the Russian Chinese Border 26 Eylul 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde 40 4 W3 105 110 DOI 10 5194 isprsarchives XL 4 W3 105 2013 Pickering S 2013 Borderlines Maps and the spread of the Westphalian state from Europe to Asia Part One The European Context 26 Eylul 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde 40 4 W3 111 116 DOI 10 5194 isprsarchives XL 4 W3 111 2013 Black Jeremy 1998 pp 59 98 100 147 Foucault Michel 1977 1978 2007 Lectures at the College de France Rizaldy Aldino and Wildan Firdaus 2012 Direct Georeferencing A New Standard in Photogrammetry for High Accuracy Mapping 26 Eylul 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde 39 B1 5 9 DOI 10 5194 isprsarchives XXXIX B1 5 2012 Bellezza Giuliano 2013 On Borders From Ancient to Postmodern Times 26 Eylul 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde 40 4 W3 1 7 DOI 10 5194 isprsarchives XL 4 W3 1 2013 Mumtaz er Turkone Siyaset Lotus Yayinevi s 133 Mumtaz er Turkone Siyaset Lotus yayinlari s 153 Andrew Heywood Siyaset Liberte yayinlari 2006 s 38KaynakcaMumtaz er Turkone Siyaset Lotus Yayinevi Eylul 2005 Ankara ISBN 975 6665 06 8 Andrew Heywood Siyaset Liberte Yayinlari Subat 2006 ISBN 975 250015 3 Eflatun Devlet Aristoteles Siyasi Ahlak