İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla (üst çene) ya da mandibula (alt çene) içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.
insan dişi | |
---|---|
Latince isim | dens |
Sistem | Dentisyon, , |
Tanımlayıcılar | |
Microsoft Academic | 2908871853 2781112085, 2908871853 |
TA | 914 |
Dişler, memelilerin en özgün (ve kalıcı) özellikleri arasındadır. İnsanlar, tıpkı diğer memeliler gibi, difiyodonttur, yani iki takım diş sürerler. İlk takım ("bebek", "süt", "birincil" ya da "geçici" takım da denir) genellikle altı aylıkken görünmeye başlar, ancak bazı bebekler natal diş diye bilinen bir veya birden fazla diş ile doğar. Altı aylıkken normal diş sürmesi, diş çıkarma olarak da bilinir ve acılı olabilir.
Anatomi
Diş anatomisi diş yapısı ile ilgilenen anatominin bir alanıdır. Dişin gelişimi, görünümü ve sınıflandırması çalışma alanı içerisine girmekte olup dişlerin kapanışı veya dişler arası temas girmez. Diş anatomisi, dişlerin isimlendirilmesi ve yapıları ile ilgilendiğinden aynı zamanda sınıflandırıcı (taksonomik) bir bilimdir. Bu bilgiler, tedavi sırasında dişleri ve yapılarını kolayca tanımalarına imkân sağladığından diş hekimleri için pratik bir amaca hizmet eder.
Mine-sement sınırı (MSS) ya da dişin "boynu" üzerinde yer alan dişin anatomik tacı, mine ile kaplı bir bölgedir. Tacın büyük bir kısmı, içerisinde pulpa odası barındıran dentin ile kaplıdır. Diş sürmeden önce taç, kemiğin içerisindedir. Diş sürdükten sonra taç neredeyse tamamen görünürdür. Anatomik kök, MSS'nin altında bulunur ve sement ile kaplıdır. Taçta olduğu gibi dentin, pulpa kanalları barındıran kökün büyük bir kısmının yapısına katılır. Bir dişin birden fazla ya da yalnızca bir tane kökü (tek-kanallı diş) olabilir. Köpek dişleri ve maksiller birinci küçük azı dişleri dışındaki küçük azı dişlerinin genellikle bir kökü vardır. Maksiller birinci küçük azı dişleri ve mandibular azı dişlerinin iki kökü vardır. Maksiller azı dişlerinin genellikle üç kökü vardır. Fazladan köklere süpernümerer kökler denir.
İnsanların genellikle 20 süt (birincil, "bebek" ya da "geçici") ve 32 kalıcı (yetişkin) dişleri vardır. Dişler, kesici dişler, köpek dişleri, küçük azı dişleri ve azı dişleri olarak sınıflandırılırlar. Kesici dişler öncelikle çiğ havuç veya elma veya soyulmuş ama kesilmemiş muz gibi besinlerden parçalar ısırmada kullanılır. Azı dişler ise ısırılıp ağız içerisinde lokma boyutuna getirildikten sonra besinleri öğütmekte kullanılır.
Çoğu dişin onu diğerlerinden farklı kılan özellikleri vardır. Her bir dişi ayrı ayrı belirtmek için kullanılan numaralandırma sistemleri vardır. En yaygın kullanılan sistemler, FDI Dünya Diş Hekimleri Birliği numaralandırması, üniversal numaralandırma sistemi ve Palmer numaralandırma yöntemi. FDI sistem dünya çapında, üniversal ise Birleşik Devletler'de geniş çapta kullanılır.
Süt dişleri
Toplamda 20 tane olan süt (birincil) dişleri, on adet maksillada (üst çene) ve on adet mandibulada (alt çene) bulunur. Süt dişleri için diş formülü şöyle gösterilir: 2.1.0.22.1.0.2.
Süt dişi takımında, iki tip kesici diş - orta ve yan kesiciler, iki tip azı dişi - birinci ve ikinci azı dişleri bulunur. Tüm süt dişleri genellikle daha sonradan yerini kalıcı dişlere bırakır.
Kalıcı (sürekli) dişler
Toplamda 32 tane olan kalıcı dişler, 16 adet maksillada ve 16 adet mandibulada bulunur. Diş formülü şöyledir: 2.1.2.32.1.2.3.
Maksiller dişler; maksiller orta kesici diş, maksiller yan kesici diş, maksiller köpek dişi, maksiller birinci küçük azı dişi, maksiller ikinci küçük azı dişi, maksiller birinci azı dişi, maksiller ikinci azı dişi, maksiller üçüncü azı dişidir. Mandibular dişler; mandibular orta kesici diş, mandibular yan kesici diş, mandibular köpek dişi, mandibular birinci küçük azı dişi, mandibular ikinci küçük azı dişi, mandibular birinci azı dişi, mandibular ikinci azı dişi, mandibular üçüncü azı dişidir. Üçüncü azı dişleri çoğunlukla "yirmi yaş dişi" olarak anılır ve ağza hiç sürmeyebilir ya da hiç oluşmayabilir. Eğer herhangi bir fazladan diş oluşursa, örneğin, dördüncü beşinci azı dişleri gibi ki çok nadirdir, bunlara süpernümere dişler (hiperdonti) adı verilir. Her zamankinden az sayıda diş gelişmesine ise hipodonti adı verilir.
Bölümler
Mine
Mine, vücuttaki en sert ve en yüksek derecede mineralize maddedir. Dişi meydana getiren dört büyük dokudan - dentin, sement ve pulpa - biridir. Genellikle görünürdür ve altında yatan dentin ile desteklenir. Minenin %96'sı mineralden ve geri kalanı su ve organik maddelerden meydana gelir. Minenin normal rengi ışığa göre sarı ile grimsi beyaz arasında değişebilir. Dişlerin kenarlarında - buralarda minenin altında dentin bulunmaz - renk bazen mavi tonlarında olabilir. Mine yarı-saydam olduğundan, dentinin rengi ve minenin altında bulunan herhangi restoratif diş malzemesi dişin görünüşünü son derece etkiler. Minenin kalınlığı dişin yüzeyine göre değişebilir ve tüberkül tepelerinde en kalındır, 2.5mm'ye kadar çıkabilir ve sınırında en incedir, burası klinikte MSS olarak görülür. Minenin yıpranma oranı, atrisyon (aşınma) denir, normal şartlar altında yılda 8 mikrometredir.
Minenin temel minerali kristal yapıda kalsiyum fosfat olan hidroksiapatittir. Minedeki yüksek miktarlardaki mineraller yalnızca gücünü açıklamakla kalmayıp kırılganlığını da açıklar. Daha az mineralize ve daha az kırılgan olan dentin, mineyi tazmin eder ve bir dayanak olarak gereklidir. Dentin ve kemiğin aksine, mine kollojen içermez. Mine gelişiminde önemli proteinler arasında ameloblastin, amelojenin, enamelin ve tuftelinler bulunur. Diğer işlevlerinin yanında çerçeve desteği vererek mine gelişimine katkıda bulundukları da düşünülmektedir.
Dentin
Dentin, mine ya da sement ile pulpa odası arasındaki maddedir. Pulpanın odontoblastları tarafından salgılanırlar. Dentinin oluşumu dentinogenez olarak bilinir. Gözenekli, sarı-renkli olan bu maddenin ağırlığının %70'i inorganik maddeler, %20'si organik maddeler ve %10'u sudur. Mineden daha yumuşak olduğundan, daha hızlı çürür ve uygun şekilde tedavi edilmezse birçok çürüğün sorumlusu olur ama dentin her şeye rağmen koruyucu katman olarak görevini yapar ve dişin tacına destek olur.
Dentin kollojen proteinlerden oluşan organik matriksten meydana gelen mineralize bağ dokudur. Dentin, pulpa çürüğünü dentin içerisinden dış semente veya mine sınırına yayan, dentin tübülleri denilen, mikroskopik kanallara sahiptir. Bu tübüllerin çapı, pulpa civarında 2.5 μm, orta kısımda 1.2 μm ve mine-dentin sınırında 900 nm şeklinde değişebilir. Tübüllerin incecik yan-dalları olsa da, birbirleri ile kesişmezler. Uzunlukları dişin yarıçapına bağlıdır. Dentin tübüllerinin üç boyutlu konfigürasyonları genetik olarak belirlenir.
Sement
Sement, dişin kökünü kaplayan özelleşmiş kemik benzeri bir maddedir. Yaklaşık olarak %45 inorganik maddelerden (çoğu hidroksiapatit), %33 organik maddelerden (çoğu kollojen) ve %22 sudan oluşur. Sement, kökün içerisinde sementoblastlar tarafından salgılanır ve kök ucunda en kalındır. Rengi sarımsıdır ve dentin ve mineden daha yumuşaktır. Sementin başlıca görevi sabitlik için dişe tutunan periodontal ligamentlere bir araç olarak hizmet etmektir. Mine-sement sınırında, sement hücresel bileşenlerin olmaması sebebiyle hücresizdir (aselüler) ve bu hücresiz tip kökün ⅔'ünü kaplar. Sementin daha geçirgen bir şekli olan hücreli (selüler) sement ise kök ucunun ⅓'ünü kaplar.
Pulpa
Pulpa, içi yumuşak bağ doku ile dolu dişin merkezi bölmesidir. Bu doku kök ucundaki delikten dişe giren kan damalarını ve sinirleri barındırır. Dentin ve pulpa arasındaki sınır boyunca dentin oluşumunu başlatan odontoblastlar bulunur. Pulpadaki diğer hücreler; fibroblastlar, preodontoblastlar, makrofajlar ve T lenfositleridir. Pulpaya çoğunlukla dişin "siniri" denir.
Gelişim
Diş gelişimi, dişin embriyonik hücrelerden oluşup büyüdüğü ve ağız içerisine sürdüğü karmaşık bir süreçtir. Birçok farklı türün dişleri olsa da, gelişimleri büyük oranda insanınkiyle aynıdır. İnsan dişinin sağlıklı ağız ortamında olması için, mine, dentin, sement ve periodonsiyumun, hepsinin birden uygun doğum öncesi gelişim aşamalarında gelişmesi gerekir. Süt dişleri altı ve sekiz hafta arası embriyo gelişiminde ve kalıcı dişler yirminci haftada şekil almaya başlar. Eğer dişler yaklaşık olarak bu zamanlarda gelişmeye başlamamışsa, hiç gelişmeyecektir.
Hatırı sayılır miktarda araştırma diş gelişimini başlatan işlemleri belirlemeye odaklanmıştır. Birinci faringeal arkın dokuları içerisindeki bir faktörün diş gelişiminde gerekli olduğu geniş kitlelerce kabul görmüştür.
Diş gelişimi çoğunlukla şu aşamalara bölünmüştür; tomurcuk, takke, çan ve son olarak olgunlaşma. Diş gelişimini aşamalara ayırma bir süreç içerisindeki değişimleri kategorilendirme çabasıdır; sıklıkla hangi aşamanın hangi gelişen dişe atanması gerektiği zordur. Bu saptama, aynı gelişen dişin farklı histolojik kesitlerinin görünüşü değiştiğinden ve böylece farklı aşamalarda gibi gözükebileceğinden daha da karmaşıklaşır.
(bazen diş germi de denir) sonunda bir dişi oluşturacak olacak hücrelerin toplanmasıdır. Üç kısımda organize olur: , ve . Mine organı , , , oluşur. Bu hücreler mine ve üreten ameloblastları meydana getirir. hücrelerinin daha derin dokulara doğru gelişimi dişin kökünün şeklini veren oluşturur. Diş papillası, dentin-yapan hücreler olan odontoblastlara gelişecek hücreleri barındırır. Ek olarak, diş papillası ile iç mine epitel hücreleri arasındaki sınır, dişin tacının şeklini belirler. Diş folikülü üç önemli hücreyi meydana getirir; sementoblast, osteoblast ve fibroblast. Sementoblastlar dişin sementini oluşturur. Osteoblastlar dişin kökleri etrafındaki şekillendirir. Fibroblastlar sement boyunca alveol kemiği ile dişi birbirine bağlayan periodontal ligamentleri geliştirir.
Sürme
İnsanlarda diş sürmesi, diş gelişim aşamalarından olup dişlerin ağza girip görünür hale gelme sürecidir. Şimdiki araştırmalar periodontal ligamentlerin diş sürmesinde önemli bir rol aldığını gösteriyor. Süt dişleri altı aylıkken sürmeye başlayıp iki yaşına kadar devam eder. Bu dişler kişi altı yaşına gelene kadar ağızda bulunan tek dişlerdir. Altı yaşında, ilk kalıcı diş sürer. Bu aşama, kişinin ağzında hem süt dişleri hem kalıcı dişleri bulunduğundan, karma aşama olarak bilinir. Karma aşama en son süt dişi dökülene ve kalan kalıcı dişlerin hepsi ağza sürene kadar devam eder.
Diş sürmesinin nedeni hakkında birçok teori vardır. Bir teoriye göre, dişin gelişen kökü dişi ağza iter. Bir diğeri olan yastıklı hamak teorisine, kökün etrafında bir ligament gösterdiği düşünülen mikroskobik incelemeler sonucu ulaşılmıştır. Sonradan lamın hazırlanma sürecindeki bir hatadan dolayı böyle göründüğü keşfedilmiştir. Şu anda genel kabul gören düşünce, bu süreç için ana itici kuvvetin peridontal ligamentler tarafından sağlandığıdır.
Süt dişlerinin dökülmeye başlamasının, okula hazır olmanın fiziksel ve psikolojik ölçütü olduğuna ilişkin sıkı bağlantılar bulunmuştur.
Destek yapılar
Periodonsiyum, dişin, çevresindeki dokulara tutunmasına yardım eden ve dokunma ve basınç duyuları almasını sağlayan dişin destek dokusudur. Sement, periodontal ligamentler, ve dişetinden oluşur. Bunlardan dişin bir bölümü olan yalnızca sementtir. Periodontal ligamentler sementi alveol kemiğine bağlar. Alveol kemiği, destek sağlamak ve çoğunlukla ya da "soket" denilen yapıyı oluşturmak üzere dişlerin kökünü çepeçevre sarar. Kemiğin üzerini, kolayca ağızda görülebilen, diş eti ya da gingiva örter.
Periodontal ligamentler
Periodontal ligament, dişin sementini alveol kemiğine bağlayan özelleşmiş bağ dokudur. Bu doku kemiğin içerisinde yer alan dişin kökünü sarar. Her bir ligament 0.15 - 0.38 mm kalınlığındadır ancak bu kalınlık zamanla azalır. Periodontal ligamentlerin fonksiyonları arasında dişin kemiğe tutturulması, diş için desteklik, diş hareketi sırasında kemiğin yapımı ve yıkımı, duyu ve sürme yer alır. Periodontal ligamentlerin hücrelerinde osteoblastlar, osteoklastlar, fibroblastlar, makrofajlar, sementoblastlar ve bulunur. Çoğunlukla Tip I ve III kollojen içermekte olup, bu fiberler demetler halinde gruplanmış ve konumlarına göre isim almıştır. Fiber demetleri alveolar kret, horizontal, oblik, periapikal, interradikular fiberler olarak isimlendirilir. Sinir kaynağı genellikle dişin apikalinde yer alan kemikten girer ve dişin etrafında sinir ağı örerek diş eti kretine kadar ilerler. Dişin üzerine bir basınç uygulandığında, çiğnemek veya ısırmak gibi, diş, soketi içerisinde hafiften hareket eder ve periodontal ligamentleri gerer. Sonrasında sinir fiberleri bu bilgiyi merkezi sinir sistemine yorumlaması için gönderebilirler.
Alveol kemiği
dişin etrafında alveolus oluşturan çene kemiğidir. İnsan vücudundaki diğer herhangi bir kemik gibi, alveol kemiği de tüm yaşam boyunca değişime uğrar. Osteoblastlar kemik yapar, osteoklastlar yıkar, özellikle de dişin üzerine bir kuvvet uygulanıyorsa. Ortodontide dişlerin hareketi bu durumda olduğu gibi sağlanmaya çalışılır, kemiğin, dişin üzerine gelmesinden dolayı kuvvet altında kalan bölgesinde osteoklast seviyesi yükselir ve ile sonuçlanır. Kemiğin, dişin uzaklaşmasından dolayı dişe bağlı periodontal ligamentlerin gerginliğinin algılandığı bölgelerinde osteoblast sayısı artar ve kemik yapımı ile sonuçlanır.
Dişeti
Dişeti (gingiva) çenelerin üzerini örten mukozal dokudur. Diş eti ile ilişkili üç fark tipte epitel vardır; gingival, birleşim (junctional) ve sulkular epitel. Bu üç tip diş ile ağız arasında bulunan epitelyal manşet (ya da epitelyal ataşman) olarak bilinen epitelyal hücre yığını tarafından oluşturulur. Gingival epitel hücreler doğrudan diş ile bağlanmakla ilişkili değildir ve ağızda görülebilir. Birleşim epitel hücreleri, bazal lamina ve hemidesmozomlardan oluşur ve dişe bağlanmayı sağlar. Sulkular epitel hücreler ise dişe dokunan ama bağlanmayan dişeti üzerindeki dokudur.
Diş çürüğü
Plak
Plak, dişin üzerinde oluşmuş, çok yüksek miktarlarda çeşitli bakteriler içeren bir biyofilmdir. Düzenli olarak uzaklaştırılmazsa, plak gibi periodontal problemlere yol açabilir. Zamanla plak diş eti boyunca mineralize olur ve oluşturur. Biyofilmi oluşturan mikroorganizmalar neredeyse tamamen ağzın çeşitli yerlerinde bulunan bakterilerden (başlıca streptokok ve anaerob bakteriler) meydana gelir.Streptococcus mutans diş çürüklerinden sorumlu en önemli bakteridir.
Ağızdaki bazı bakteriler besin kalıntılarında yaşar özellikle şeker ve nişastada. Oksijenin varlığında minedeki kalsiyumu ve fosforu çözen laktik asit üretirler. Bu süreç "demineralizasyon" olarak bilinir ve diş tahribatına yol açabilir. Tükürük (ya da salya) kademeli olarak asitleri nötralize eder ve bu genelde 5.5 olarak kabul edilen diş yüzeyindeki kritik pH seviyesinin yükselmesini sağlar. Buna "" denir ve çözünmüş minerallerin mineye geri dönmesi demektir. Eğer besin alımları arasında yeteri kadar zaman varsa bu etki düşüktür ve dişler kendilerini onarabilir. Ancak tükürük bakteri tarafından üretilen asidi nötralize etmek için plağı delemez.
Çürükler (kaviteler)
Diş çürükleri (kaviteleri), dişlerin yapısına hasar veren bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık, ağrıya, ve enfeksiyona yol açabilir. Diş çürüklerinin, hastalığın tunç, demir ve orta çağ ile bitmekle kalmayıp neolitik çağın öncesinde bile var olduğunu gösteren kanıtlarla birlikte uzun bir geçmişi vardır. Çürüklerin yaygınlaşmasındaki en büyük artış diyet değişimi ile ilişkilidir. Günümüzde, çürükler dünya üzerindeki en yaygın hastalıklardan biridir. Birleşik Devletler'de, diş çürükleri astımdan beş kat daha yaygın olup en yaygın kronik çocukluk hastalığıdır. Diş çürüğü vakalarında büyük bir düşüş tecrübe etmiş ülkeler hastalığın dağılımındaki kendilerine düşen küçük payı almaya devam ederler. Birleşik Devletler'deki ve Avrupa'daki çocuklar arasında, diş çürüğü vakalarının %60-80'ı nüfusun %20'sinde görülüyor.
Diş çürüğü, sükroz, fruktoz ve glikoz gibi varlığında büyük hasar veren, belli başlı asit-üreten bakteri tiplerinden kaynaklanır. Ağızda ortaya çıkan asit seviyeleri, dişin düşük pH'lara hassas özel mineral içeriği sebebiyle dişi etkileyebilir. Diş tahribatının boyutuna göre, çeşitli tedaviler dişi uygun biçimde, işlevde ve estetikte etmek için kullanılabilir ancak büyük miktarlarda diş yapısını tekrar üretecek bilinen bir yöntem yoktur. Bunun yerine diş sağlığı örgütleri, diş çürüklerinden kaçınmak için düzenli ve diyet değişimleri gibi koruyucu ve önleyici tedbirleri savunuyor.
Diş bakımı
Ağız hijyeni
Ağız hijyeni, ağzı temiz tutma alışkanlığıdır ve bu alışkanlık; diş çürüklerini, gingivitisi, periodontal hastalıkları, kötü nefesi ve diğer diş rahatsızlıklarını önlemek anlamına gelir. Profesyonel ve kişisel bakımı içerir. Düzenli temizlikler, diş hekimleri tarafından yapılan, titiz bir şekilde fırçalanıp diş ipi kullanılsa bile oluşabilen (mineralize plak) temizlenmesidir. Profesyonel temizlik ve içerebilir bu işlemler için dişlerin üzerindeki tortuları çözmek ve uzaklaştırmak üzere çeşitli aletler ve cihazlar kullanılabilir.
Dişleri temizlemenin amacı çoğunlukla bakterilerden oluşan plağı uzaklaştırmaktır. Sağlık uzmanları plak ve tartar oluşumunu önlemek için düzenli olarak günde iki kez (sabah ve akşam veya yemeklerden sonra) diş fırçalamayı öneriyor. Diş fırçası dişlerin arasındaki plaklar hariç çoğu plağı temizleyebilir. Sonuç olarak, diş ipi kullanmak ağız hijyenini korumak açısından bir gereklilik olarak görülür. Doğru ve düzenli kullanıldığında diş ipi, periodontal hastalıkların çoğunlukla başladığı ve çürüklere yol açtığı yerler olan dişler ve diş eti sınırındaki plakları temizleyebilir.
Elektronik diş fırçaları popüler, ağız hijyenine yardımcı aletlerdir. El fırçalarında gerekli olan eğitimi almış, iyi motive olmuş, engelsiz bir kullanıcı el fırçaları ile en az en iyi elektronik fırçalar kadar tatmin edici ağız hijyeni standartlarına ulaşabilir ancak eğitimsiz kullanıcılar çok nadiren bir sonuç alabilirler. Tüm elektronik diş fırçaları aynı miktarda etkili değildir ve en iyi tasarımlarda bile en iyi sonucun alınması için doğru kullanılması gerekmektedir, ama: "Elektronik diş fırçaları dişleri fırçalama konusunda iyi olmayan ve sonucunda ağız hijyeni problemleri yaşayan insanlara yardımcı olmayı amaçlar." Elektronik diş fırçalarının en önemli avantajı romatoid artrit hastaları gibi el becerisi zorlukları yaşayan insanlara yardım etme yeteneğine sahip olmasıdır.
Koruyucu tedaviler
Diş çürüklerine karşı çoğunlukla florür terapisi önerilir. ve florür ek besinleri diş çürüğü oranlarını düşürür. Florür minedeki hidroksiapatit kristallerine bağlanarak diş çürüklerini önlemeye yardımcı olur. Alınan florür, mineyi demineralizasyona ve böylece çürüklere karşı daha dirençli kılar. Dişlerin yüzeylerini korumak için diş macunu ve gibi topikal florürler önerilir. Birçok diş hekimi düzenli temizliklerin bir bölümünde topikal florür çözelti uygulaması yapar.
, dişlerin yüzeyinde bakteri ve çürük arasında bir bariyer görevi gören ve sıklıkla kullanılan diğer bir koruyucu terapidir. On yıla kadar dayanabilen örtücüler, çocuklarda ve özellikle etkili fırçalama ve ip kullanma zorluğu yaşayan yetişkinlerde en çok azı dişlerin ısırma yüzeylerinde kullanılır. Örtücüler, muayenehanesinde bir diş hekimi tarafından, florür uygulamasına benzer teknik ve maliyet içeren bir yöntemle uygulanır.
Restorasyonlar
Bir diş hasar aldığında kaybedilen yapının çeşitli tedavilerle geri kazandırılmasına denir. Restorasyonlar birçok malzemeden yapılabilir; , amalgam, altın, porselen ve gibi. Dişin içerisindeki küçük restorasyonlara "intrakoronal restorasyonlar" denir. Bu restorasyonlar doğrudan ağız içinde şekillendirilebilir ya da bazı restorasyonlarda olduğu gibi kullanılarak dökülebilir. Dişin daha büyük kısımları kaybedilirse, ilgili dişi restore etmek için yapay taç ya da gibi "ekstrakoronal restorasyonlar" üretilebilir.
Bir diş kaybedildiğinde yerine protezler, veya implantlar gelebilir. Protezler genelde en düşük maliyete sahipken implantların maliyetleri yüksektir. Protezler ağzın tüm arkının ya da birkaç dişin yerini alabilir. Köprüler dişler arasındaki daha küçük boşlukları doldurur ve restorasyonu desteklemek için komşu dişi kullanır. Diş implantları bir ya da birkaç dişin yerine geçmesi için kullanılabilir. En pahalı tedavi seçeneği olsalar da, estetik ve işlevsel özellikleri yüzünden en istenen restorasyondur. Protezlerin işlevlerini geliştirmek için, implantlar destek olarak kullanılabilir.
Anomaliler
Diş anomalileri çevresel veya gelişimsel etkenlerden kaynaklanmasına göre sınıflandırılabilir. Çevresel anomaliler açık bir vaka olarak kendini gösterse de, bazı gelişimsel anomaliler için bilinen bir sebep bulunamayabilir. Çevresel güçler, dişi gelişimi sırasında etkileyebilir, gelişimden sonra dişi tahrip edebilir, gelişim aşamasında dişin rengini bozabilir veya diş sürme sürecini değiştirebilir. Gelişimsel anomaliler en yaygın olarak dişin sayısını, boyutunu, şeklini veya yapısını etkiler.
Çevresel
Diş gelişimi sırasında değişiklik
Diş gelişimi sırasında çevresel faktörlerden kaynaklanan diş anomalilerinin kalıcı etkileri olabilir. Mine ve dentin, ilk kez oluşurken mineralize olduktan sonra, tekrar üretilemeyebilir. , oluşan mine miktarının yetersiz olması durumudur. Bu dişin üzerinde çukur ya da oluklarla veya büyük miktarda mine kaybı ile sonuçlanır. Minenin yayılmış opasiteleri mine miktarını etkilemez ancak görünüşünü değiştirir. Etkilenmiş mine, dişin geri kalanından farklı bir saydamlığa sahiptir. Minenin sınırlı opasiteleri, saydamlığın azaldığı ve beyaz, krem, sarı veya kahverengi rengin görüldüğü keskin sınırlara sahiptir. Tüm bunlar beslenme ile ilgili etmenler, hastalıkları (suçiçeği, konjenital sifiliz), teşhis ya da tedavi edilmemiş çölyak hastalığı,hipokalsemi, , , erken doğum ya da süt dişi travmasından kaynaklanıyor olabilir. Dental florozis aşırı miktarlarda florür tüketmeye bağlı ve benekli, sarı, kahverengi, siyah ya da bazen çukurlu diş olarak kendini gösteren bir durumdur. Birçok vakada, çölyak hastalığı kaynaklı mine kusuru - ki bazen hastalığın diğer semptomları ve işaretleri yoktur ve bu hastalığın tek göstergesi olabilir - olduğunun farkına varılmaz ve yanlışlıkla florozis gibi yanlış sebeplere atfedilebilir.Frengi kaynaklı mine hipoplazisi, Hutchinson triadının yalnızca bir parçası olan olarak bilinir., yanındaki süt dişin daha önceki bir enfeksiyonundan kaynaklanan, kalıcı diş üzerindeki eksik ya da incelmiş mine bölümüdür. Hipoplazi aynı zamanda kemoterapiden de kaynaklanıyor olabilir.
Gelişim sonrası tahribat
Diş çürükleri kaynaklı olmayan diş tahribatı normal bir fizyolojik süreç sayılır ancak patolojik bir duruma dönüşecek kadar ağrılı olabilir. , karşı dişlerden gelen mekanik kuvvetlerin etkisiyle diş aşınmasıdır. Atrisyon öncelikle mineyi etkiler ama eğer kontrolsüz ise altına yatan dentine ilerleyebilir. , yabancı maddelerden kaynaklanan diş aşınmasıdır. Eğer bu kuvvet mine-sement sınırına uygulanıyorsa, diş aşınması süreci çok hızlı olabilir çünkü bu sınırda mine çok incedir. Bu tipte bir diş aşınmasının başka bir yaygın sebebi diş fırçalarken aşırı kuvvet uygulamaktır. , bakteriler sebebiyle olmayıp asit ile kimyasal çözünmeye bağlı diş aşınmasıdır. Erozyona bağlı diş tahribatının belirtileri bulimiya hastası insanların ağzındaki yaygın karakteristik özelliklerdendir çünkü dişler kusmaya bağlı olarak gastrik asite maruz kalır. Diğer bir önemli aşındırıcı asit kaynağı belirtileri sıklıkla limon suyu somuran hastalarda görülür. , esneme kuvvetlerine bağlı diş aşınmalarıdır. Dişler basınç altında esnediğinden, oklüzyon olarak bilinen dişlerin birbirine dokunma düzeni dişin bir tarafında gerilmeye sebep olurken diğer bir tarafında sıkışmaya sebep olur. Bunun gerilim altındaki tarafta V-şeklinde girintilere ve sıkışan tarafta ise U-şeklinde girintilere sebep olduğu düşünülmektedir. Dişlerin kökünde bir diş tahribatı olursa bu olaya; pulpa içerisindeki hücreler sorumlu ise , periodontal ligamentteki hücreler sorumlu ise denir.
Renk değişimi
Dişlerdeki renk değişimi; bakteri lekeleri, tütün, çay, kahve, bol klorofilli besinler, restoratif malzemeler ve ilaçlardan kaynaklanıyor olabilir. Bakteri lekeleri yeşil, siyah, turuncu gibi çeşitli renklenmelere sebep olabilir. Yeşil lekeler aynı zamanda klorofilli besinlerin ya da aşırı miktarda bakır veya nikel alınmasının sonucudur. Amalgam, yaygın bir diş restorasyon malzemesi, çevresindeki bölgeleri siyah veya gri renge çevirebilir. Uzun süreli , bir gargara, kullanımı diş eti çevresinde ekstrinsik leke oluşumuna sebebiyet verebilir. Bunun bir diş hekimi tarafından temizlenmesi kolaydır. Sistemik rahatsızlıklar da dişte renk değişimine sebep olabilir. , porfirinlerin dişlerde tortulaşmasına sebep olur ve kırmızı-kahverengi renklenme meydana gelir. Mavi renk değişimi ile ya da nadiren Parkinson hastalığı kaynaklıdır. Erythroblastosis fetalis ve , tortulaşması sebebiyle dişin yeşil görünmesine sebep olan hastalıklardır. Ayrıca travmalar dişin rengini pembe, sarı veya koyu gri renklerine dönüştürebilir. Pembe ve kırmızı renklenmeler hastaları ile ilişkilidir. Bazı ilaçlar,tetrasiklin anbitiyotikler gibi, dişin yapısına katılabilir ve dişlerde intrinsik lekelere sebep olabilir.
Sürmenin değişmesi
Diş sürmesi bazı çevresel faktörler tarafından değiştirilebilir. Sürme zamanından önce durursa, diş denilir. Dişin gömülü kalmasının en yaygın sebebi ağızda diş için yer olmamasıdır. Diğer sebepler; tümörler, kistler, travmalar ve kalınlaşmış kemik veya yumuşak doku olabilir. , dişin ağza sürdüğü ancak sement veya dentinin alveol kemiği ile kaynaştığı duruma verilen isimdir. Bu, kişinin süt dişinin hiç dökülmeyeceği ve asla kalıcı dişine sahip olamayacağı anlamına gelebilir.
Sürmenin doğal sürecini değiştirme tekniği; yer ayarlama ya da diğer bir deyişle boşluk açma ve/ya kapatma amacıyla dişlerin sürmesini hızlandırmak ya da yavaşlatmak isteyen ortodontistler tarafından kullanılır. Eğer kalıcı dişin kökü toplam uzunluğunun ⅓'üne ulaşmadan süt dişi çekilirse, kalıcı dişin sürüşü gecikecektir. Tersine, eğer kalıcı dişin kökünün ⅔'ünden fazlası tamamlanmışsa, kalıcı dişin sürüşü hızlanacaktır. ⅓ ve ⅔ arasında bir uzunluk tamamlanmışsa, sürüş hızının nasıl olacağı tamamen bilinmemektedir.
Gelişimsel
Sayı anomalileri
- Anadonti, tümden diş gelişimi eksikliğidir.
- Hiperdonti, normalden fazla sayıda diş olmasıdır.
- Hipodonti, bir ya da daha fazla sayıda diş gelişimi eksikliğidir.
- Oligodonti, 6 ya da daha fazla sayıda diş eksikliğini tanımlamak için kullanılabilir.
Hiperdonti ile sonuçlanan sistemik bozukluklardan bazıları; Apert sendromu, kleidokraniyal disostoz, , Ehlers-Danlos sendromu, ve Sturge-Weber sendromudur. Hipodonti ile sonuçlanan sistemik bozukluklardan bazıları; Crouzon sendromu, Ektodermal displazi, Ehlers-Danlos sendromu ve Gorlin sendromudur.
Boyut anomalileri
- Mikrodonti, dişlerin normal boyutlarından küçük olması durumudur.
- Makrodonti, dişlerin normal boyutlarından büyük olması durumudur.
Tek dişte mikrodontinin, üstçene yan kesicide olma ihtimali en fazladır. Sonraki mikrodonti olma ihtimali en fazla olan diş üçüncü azı dişidir. Tüm dişlerde makrodontinin, hipofizer gigantizm'de görülür. Aynı zamanda konjenital hemihipertrofi vakalarında yüzün bir tarafında makrodonti vardır.
Şekil anomalileri
- Geminasyon: Gelişen dişin, iki eksik diş oluşturacak şekilde ikiye ayrılmasına denir.
- Füzyon: Gelişim sırasında ayrı olan iki dişin kaynaşmasıdır.
- Konkresans: iki ayrı dişin birbirine yalnızca sementten kaynamasıdır.
- Aksesuar tüberküller: Bir dişteki fazladan tüberküllerdir ve , veya olarak kendini gösterebilir.
- Dens invaginatus: "Dens in dente" olarak da bilinir; bir dişin, diş içinde diş görüntüsü oluşturacak şekilde kendi içine kıvrılmasıdır.
- Ektopik mine: Dişin kökü gibi, olağandışı konumda bulunan, küre biçiminde mine dokusudur (mine incisi).
- Taurodontizm: dişin ve pulpa odasının genişlemesi durumudur ve Klinefelter sendromu, , ve XYY sendromu ile ilişkilidir.
- Hipersementozis: Aşırı sement oluşumudur ve travma, inflamasyon, akromegali, romatizmal ateş ve Kemiğin Paget hastalığı sonucu ortaya çıkmış olabilir.
- Dilaserasyon: Oluşum sürecindeki bir dişin travmaya uğramasından kaynaklı kökteki eğilmelerdir.
- Süpernümerer kökler: Dişin beklenenden daha fazla sayıda köke sahip olmasıdır.
Dudak damak yarığı ve diş anomalileri ile ilişkisi
Dudak damak yarığı (DDY) hastalarında birçok diş anomalisi görülür. Her iki dentisyon da etkilenmekle birlikte anomaliler genellikle yalnızca etkilenmiş tarafta görülür. Eksik, süpernümerer ve renklenmiş dişlerin yanı sıra mine displazisi, renk değişimleri ve kök gelişiminde gecikmeler yaygındır. Dudak damak yarığı olan çocuklarda alveolar yarık bölgesindeki yan kesici diş en yüksek diş gelişim bozukluğu gösterme prevalansına sahiptir. Fonksiyon ve estetik bakımından düşünüldüğünde bu durum tedavi planlaması yapılırken göz önünde bulundurulmalıdır. Doğru bir koordinasyon ile başarılı koruyucu tedaviler sonucunda invaziv yöntemlerden kaçınılabilir.
DDY popülasyonlarında belirli diş anomalilerinin prevalansını hesaplamak için birçok araştırma yapılmış olsa da çok farklı sonuçlar elde edilmiştir.
Brazilyalı erkek yarık hastalarında diş anomalilerini hesaplamak üzere yapılan çalışmalarda erkeklerde kadınlara göre daha fazla DDY, agenezis ve süpernümere kök insidansı görülmüştür. Tam DDY olgularında en sık sol maksiller yan kesici dişin eksik olduğu bulunmuştur. Süpernümerer dişler genelde yarığın distaline yerleşmiştir. Ürdünlü bireylerde yapılan çalışmalarda, DDY hastalarında diş anomalisi prevalansının sağlıklı bireylere göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Hastaların %66.7'sinde eksik diş gözlenirken bundan en çok maksiller yan kesici dişler etkilenmiştir. Hastaların %16.7'sinde süpernümerer dişler, %37'sinde , %70.5'inde , %30.8'inde transpoze yahut ektopik diş, %19.2'sinde , %30.8'inde hipoplazi bulunmuştur. Mikrodonti, dilaserasyon ve hipoplazi insidansı unilateral DDY hastalarına kıyasla bilateral DDY hastalarında daha yüksek olduğu görülmüş olup bu anomalilerden hiçbiri eşeysel dimorfizm göstermemiştir.
Böylece dudak damak yarığı hastalarında çeşitli diş anomalileri görüldüğü açıktır. Diş sorunlarının önüne geçmek veya doğru bir biçimde tedavisini yapmak için hastayı klinik ve radyografik olarak değerlendirmek şarttır. Ayrıca dudak damak yarığı hastalarının IOTN (ortodontik tedavi ihtiyaç indeksi) skoru 5 olup ortodontik tedavi için uygundurlar. Başarılı bir tedavi planı hazırlamak için bir ortodontist ile temasa geçmek hayati önem taşımaktadır.
Yapı anomalileri
- Amelogenesis imperfecta, minenin doğru şekillenmediği ya da hiç oluşmadığı durumdur.
- Dentinogenesis imperfecta, osteogenesis imperfecta ile ilişkili olup dentinin doğru şekillenmediği durumdur.
- : dişin köklerinin ve pulpanın etkilenebileceği bir rahatsızlıktır.
- : dişlerin röntgende "hayalet gibi" görünmesine sebep olan ve mine, dentin ve pulpayı etkileyen bir rahatsızlıktır.
- Diastema, çene ile dişlerin boyutu arasındaki ilişkinin orantısız olması sebebiyle iki diş arasında boşluk olması durumudur.
Kaynakça
Notlar
- ^ Clemente, Carmine (1987). Anatomy, a regional atlas of the human body. Baltimore: Urban & Schwarzenberg. ISBN .
- ^ Ash 2003, s. 6
- ^ Cate 1998, s. 3
- ^ Ash 2003, s. 9
- ^ Kokten G, Balcioglu H, Buyukertan M (2003). . Journal of Contemporary Dental Practice. 4 (4). ss. 67-76. (PMID) 14625596. 21 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2018.
- ^ Ross 2002, s. 441
- ^ Cate 1998, s. 1
- ^ a b Cate 1998, s. 219
- ^ Johnson, Clarke (1998). "Biology of the Human Dentition 30 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .". uic.edu.
- ^ Cate 1998, s. 198
- ^ a b c Ross 2002, s. 448
- ^ a b c Cate 1998, s. 150
- ^ Ross 2002, s. 450
- ^ Cate 1998, s. 152
- ^ Cate 1998, s. 236
- ^ Cate 1998, s. 241
- ^ Ross 2002, s. 451
- ^ Walton, Richard E. and Mahmoud Torabinejad. Principles and Practice of Endodontics. 3rd ed. 2002. pp. 11–13. .
- ^ Cate 1998, s. 95
- ^ a b Cate 1998, s. 81
- ^ a b c . University of Texas Medical Branch.
- ^ Cate 1998, ss. 86 and 102.
- ^ a b c d Ross 2002, s. 453
- ^ Kranich, Ernst-Michael (1990) "Anthropologie", in F. Bohnsack and E-M Kranich (eds.), Erziehungswissenschaft und Waldorfpädagogik, Reihe Pädagogik Beltz, Weinheim, p. 126, citing F. Ilg and L. Ames (Gesell Institute), School Readiness, p. 236 ff
- ^ Silvestro, JR (1977). "Second Dentition and School Readiness". New York State Dental Journal. 43 (3). ss. 155-8. (PMID) 264640.
...the loss of the first deciduous tooth can serve as a definite indicator of a male child's readiness for reading and schoolwork
- ^ a b Ross 2002, s. 452
- ^ Cate 1998, s. 256
- ^ Cate 1998, s. 260
- ^ Listgarten, Max A. "," University of Pennsylvania and Temple University. Created May 8, 1999, revised 16 January 2007.
- ^ Cate 1998, s. 270
- ^ Cate 1998, s. 274
- ^ Cate, 1998, ss. 247 and 248
- ^ Cate 1998, s. 280
- ^ , American Dental Association.
- ^ Introduction to dental plaque 9 Ağustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Leeds Dental Institute.
- ^ Ophardt, Charles E. "", Elmhurst College.
- ^ Dental Cavities 5 Temmuz 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., MedlinePlus Medical Encyclopedia.
- ^ Seiler R, Spielman AI, Zink A, Rühli F (2013). "Oral pathologies of the Neolithic Iceman, c.3,300 BC". Eur J Oral Sci (Historical Article. Research Support, Non-U.S. Gov't). 121 (3 Pt 1). ss. 137-41. doi:10.1111/eos.12037. (PMID) 23659234.
- ^ Suddick RP, Harris NO (1990). "Historical perspectives of oral biology: a series". Crit. Rev. Oral Biol. Med. 1 (2). ss. 135-51. doi:10.1177/10454411900010020301. (PMID) 2129621.
- ^ . Healthy People.gov.
- ^ "Dental caries 14 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", from the Disease Control Priorities Project.
- ^ Touger-Decker R, van Loveren C (2003). "Sugars and dental caries". Am. J. Clin. Nutr. 78 (4). ss. 881S-892S. (PMID) 14522753.
- ^ Hardie JM (1982). "The microbiology of dental caries". Dent Update. 9 (4). ss. 199-200, 202-4, 206-8. (PMID) 6959931.
- ^ Moore WJ; Moore, W.J. (1983). "The role of sugar in the aetiology of dental caries. 1. Sugar and the antiquity of dental caries". J Dent. 11 (3). ss. 189-90. doi:10.1016/0300-5712(83)90182-3. (PMID) 6358295.
- ^ a b . American Dental Association.
- ^ Introduction to Dental Plaque 9 Ağustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Leeds Dental Institute.
- ^ Thumbs down for electric toothbrush 29 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., BBC News, January 21, 2003.
- ^ Cate 1998, s. 223
- ^ "". ada.org.
- ^ "", The American College of Prosthodontists.
- ^ "", American Association of Oral and Maxillofacial Surgeons.
- ^ Neville 2002, s. 50.
- ^ Ash 2003, s. 31
- ^ a b c Kanchan T, Machado M, Rao A, Krishan K, Garg AK (Apr 2015). "Enamel hypoplasia and its role in identification of individuals: A review of literature". Indian J Dent (Revisión). 6 (2). ss. 99-102. doi:10.4103/0975-962X.155887. (PMC) 4455163 $2. (PMID) 26097340.
- ^ Neville 2002, s. 51
- ^ a b Dental Enamel Defects and Celiac Disease 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . National Institute of Health (NIH)
- ^ Ferraz EG, Campos Ede J, Sarmento VA, Silva LR (2012). "The oral manifestations of celiac disease: information for the pediatric dentist". Pediatr Dent (Review). 34 (7). ss. 485-8. (PMID) 23265166.
- ^ Giuca MR, Cei G, Gigli F, Gandini P (2010). "Oral signs in the diagnosis of celiac disease: review of the literature". Minerva Stomatol (Review). 59 (1–2). ss. 33-43. (PMID) 20212408.
- ^ Syphilis: Complications 9 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Mayo Clinic.
- ^ "Loss of Tooth Structure 27 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", American Dental Hygiene Association.
- ^ "", University of Missouri-Kansas City School of Dentistry.
- ^ Yip, KH; Smales, RJ; Kaidonis, JA (2003). (PDF). General dentistry. 51 (4). ss. 350-3; quiz 354. (PMID) 15055615. 7 Eylül 2006 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2018.
- ^ Neville 2002, s. 63
- ^ Neville, 2002, s. 66
- ^ Neville 2002, s. 70
- ^ Neville 2002, s. 69
- ^ a b Neville 2002, s. 85
- ^ Tortora C, Meazzini MC, Garattini G, Brusati R (Mart 2008). "Prevalence of abnormalities in dental structure, position and eruption pattern in population of unilateral and bilateral cleft lip and palate patients". The Cleft Palate-Craniofacial Journal. 45 (2). ss. 154-162. doi:10.1597/06-218.1. (PMID) 18333651.
- ^ Luciane Macedo de Menezes; Susana Maria Deon Rizzatto; Fabiane Azeredo; Diogo Antunes Vargas (2010). "Characteristics and distribution of dental anomalies in a Brazilian cleft population". Revista Odonto Ciência. 25 (2). ss. 137-141. doi:10.1590/S1980-65232010000200006.
- ^ Al Jamal GA, Hazza'a AM, Rawashdeh MA (2010). "Prevalence of dental anomalies in a population of cleft lip and palate patients". The Cleft Palate-Craniofacial Journal. 47 (4). ss. 413-420. doi:10.1597/08-275.1. (PMID) 20590463.
- ^ Amelogenesis imperfecta 8 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Genetics Home Reference, a service of the U.S. National Library of Medicine.
- ^ Dentinogenesis imperfecta 14 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Genetics Home Reference, a service of the U.S. National Library of Medicine.
- ^ Cho, Shiu-yin (2006). (PDF). J Can Dent Assoc. 72 (8). ss. 735-8. (PMID) 17049109. 23 Aralık 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2018.
- ^ ASDC Journal of Dentistry for Children, Volume 48. American Society of Dentistry for Children, 1980. p. 266
Kaynakça
- Ash, Major M.; Nelson, Stanley J. (2003). Wheeler’s Dental Anatomy, Physiology, and Occlusion (8. bas.). ISBN .
- Cate, A.R. Ten. (1998). Oral Histology: development, structure, and function (5. bas.). Mosby. ISBN .
- Neville, B.W.; Damm, D.; Allen, C.; Bouquot, J. (2002). Oral & Maxillofacial Pathology (2. bas.). W.B. Saunders. ISBN .
- Ross, Michael H.; Kaye, Gordon I. and Pawlina, Wojciech (2002). Histology: a Text and Atlas (4. bas.). Baltimore: Lippincott Williams & Wilkins. ISBN .
Dış bağlantılar
- Dişlerin sürme tablosu21 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Insan disi besinleri yutmaya ve sindirmeye hazirlik asamasinda keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yikiminda gorev yapar Insanlarda her birinin belirli bir islevinin oldugu kesici dis kopek disi kucuk azi disi ve azi disi olmak uzere dort tip dis vardir Kesici disler besini keser kopek disleri besini koparir ve kucuk azi ve azi disleri besini ezer Dislerin kokleri maksilla ust cene ya da mandibula alt cene icerisine yerlesmis ve dis eti ile kaplanmistir Disler yogunlugu ve sertligi farkli cesitli dokulardan yapilmistir insan disiLatince isimdensSistemDentisyon TanimlayicilarMicrosoft Academic2908871853 2781112085 2908871853TA914 Disler memelilerin en ozgun ve kalici ozellikleri arasindadir Insanlar tipki diger memeliler gibi difiyodonttur yani iki takim dis surerler Ilk takim bebek sut birincil ya da gecici takim da denir genellikle alti aylikken gorunmeye baslar ancak bazi bebekler natal dis diye bilinen bir veya birden fazla dis ile dogar Alti aylikken normal dis surmesi dis cikarma olarak da bilinir ve acili olabilir AnatomiDis anatomisi dis yapisi ile ilgilenen anatominin bir alanidir Disin gelisimi gorunumu ve siniflandirmasi calisma alani icerisine girmekte olup dislerin kapanisi veya disler arasi temas girmez Dis anatomisi dislerin isimlendirilmesi ve yapilari ile ilgilendiginden ayni zamanda siniflandirici taksonomik bir bilimdir Bu bilgiler tedavi sirasinda disleri ve yapilarini kolayca tanimalarina imkan sagladigindan dis hekimleri icin pratik bir amaca hizmet eder Mine sement siniri MSS ya da disin boynu uzerinde yer alan disin anatomik taci mine ile kapli bir bolgedir Tacin buyuk bir kismi icerisinde pulpa odasi barindiran dentin ile kaplidir Dis surmeden once tac kemigin icerisindedir Dis surdukten sonra tac neredeyse tamamen gorunurdur Anatomik kok MSS nin altinda bulunur ve sement ile kaplidir Tacta oldugu gibi dentin pulpa kanallari barindiran kokun buyuk bir kisminin yapisina katilir Bir disin birden fazla ya da yalnizca bir tane koku tek kanalli dis olabilir Kopek disleri ve maksiller birinci kucuk azi disleri disindaki kucuk azi dislerinin genellikle bir koku vardir Maksiller birinci kucuk azi disleri ve mandibular azi dislerinin iki koku vardir Maksiller azi dislerinin genellikle uc koku vardir Fazladan koklere supernumerer kokler denir Insanlarin genellikle 20 sut birincil bebek ya da gecici ve 32 kalici yetiskin disleri vardir Disler kesici disler kopek disleri kucuk azi disleri ve azi disleri olarak siniflandirilirlar Kesici disler oncelikle cig havuc veya elma veya soyulmus ama kesilmemis muz gibi besinlerden parcalar isirmada kullanilir Azi disler ise isirilip agiz icerisinde lokma boyutuna getirildikten sonra besinleri ogutmekte kullanilir Cogu disin onu digerlerinden farkli kilan ozellikleri vardir Her bir disi ayri ayri belirtmek icin kullanilan numaralandirma sistemleri vardir En yaygin kullanilan sistemler FDI Dunya Dis Hekimleri Birligi numaralandirmasi universal numaralandirma sistemi ve Palmer numaralandirma yontemi FDI sistem dunya capinda universal ise Birlesik Devletler de genis capta kullanilir Sut disleri Toplamda 20 tane olan sut birincil disleri on adet maksillada ust cene ve on adet mandibulada alt cene bulunur Sut disleri icin dis formulu soyle gosterilir 2 1 0 2 2 1 0 2 Sut disi takiminda iki tip kesici dis orta ve yan kesiciler iki tip azi disi birinci ve ikinci azi disleri bulunur Tum sut disleri genellikle daha sonradan yerini kalici dislere birakir Kalici surekli disler Toplamda 32 tane olan kalici disler 16 adet maksillada ve 16 adet mandibulada bulunur Dis formulu soyledir 2 1 2 3 2 1 2 3 Maksiller disler maksiller orta kesici dis maksiller yan kesici dis maksiller kopek disi maksiller birinci kucuk azi disi maksiller ikinci kucuk azi disi maksiller birinci azi disi maksiller ikinci azi disi maksiller ucuncu azi disidir Mandibular disler mandibular orta kesici dis mandibular yan kesici dis mandibular kopek disi mandibular birinci kucuk azi disi mandibular ikinci kucuk azi disi mandibular birinci azi disi mandibular ikinci azi disi mandibular ucuncu azi disidir Ucuncu azi disleri cogunlukla yirmi yas disi olarak anilir ve agza hic surmeyebilir ya da hic olusmayabilir Eger herhangi bir fazladan dis olusursa ornegin dorduncu besinci azi disleri gibi ki cok nadirdir bunlara supernumere disler hiperdonti adi verilir Her zamankinden az sayida dis gelismesine ise hipodonti adi verilir BolumlerMine Mine vucuttaki en sert ve en yuksek derecede mineralize maddedir Disi meydana getiren dort buyuk dokudan dentin sement ve pulpa biridir Genellikle gorunurdur ve altinda yatan dentin ile desteklenir Minenin 96 si mineralden ve geri kalani su ve organik maddelerden meydana gelir Minenin normal rengi isiga gore sari ile grimsi beyaz arasinda degisebilir Dislerin kenarlarinda buralarda minenin altinda dentin bulunmaz renk bazen mavi tonlarinda olabilir Mine yari saydam oldugundan dentinin rengi ve minenin altinda bulunan herhangi restoratif dis malzemesi disin gorunusunu son derece etkiler Minenin kalinligi disin yuzeyine gore degisebilir ve tuberkul tepelerinde en kalindir 2 5mm ye kadar cikabilir ve sinirinda en incedir burasi klinikte MSS olarak gorulur Minenin yipranma orani atrisyon asinma denir normal sartlar altinda yilda 8 mikrometredir Minenin temel minerali kristal yapida kalsiyum fosfat olan hidroksiapatittir Minedeki yuksek miktarlardaki mineraller yalnizca gucunu aciklamakla kalmayip kirilganligini da aciklar Daha az mineralize ve daha az kirilgan olan dentin mineyi tazmin eder ve bir dayanak olarak gereklidir Dentin ve kemigin aksine mine kollojen icermez Mine gelisiminde onemli proteinler arasinda ameloblastin amelojenin enamelin ve tuftelinler bulunur Diger islevlerinin yaninda cerceve destegi vererek mine gelisimine katkida bulunduklari da dusunulmektedir Dentin Dentin mine ya da sement ile pulpa odasi arasindaki maddedir Pulpanin odontoblastlari tarafindan salgilanirlar Dentinin olusumu dentinogenez olarak bilinir Gozenekli sari renkli olan bu maddenin agirliginin 70 i inorganik maddeler 20 si organik maddeler ve 10 u sudur Mineden daha yumusak oldugundan daha hizli curur ve uygun sekilde tedavi edilmezse bircok curugun sorumlusu olur ama dentin her seye ragmen koruyucu katman olarak gorevini yapar ve disin tacina destek olur Dentin kollojen proteinlerden olusan organik matriksten meydana gelen mineralize bag dokudur Dentin pulpa curugunu dentin icerisinden dis semente veya mine sinirina yayan dentin tubulleri denilen mikroskopik kanallara sahiptir Bu tubullerin capi pulpa civarinda 2 5 mm orta kisimda 1 2 mm ve mine dentin sinirinda 900 nm seklinde degisebilir Tubullerin incecik yan dallari olsa da birbirleri ile kesismezler Uzunluklari disin yaricapina baglidir Dentin tubullerinin uc boyutlu konfigurasyonlari genetik olarak belirlenir Sement Sement disin kokunu kaplayan ozellesmis kemik benzeri bir maddedir Yaklasik olarak 45 inorganik maddelerden cogu hidroksiapatit 33 organik maddelerden cogu kollojen ve 22 sudan olusur Sement kokun icerisinde sementoblastlar tarafindan salgilanir ve kok ucunda en kalindir Rengi sarimsidir ve dentin ve mineden daha yumusaktir Sementin baslica gorevi sabitlik icin dise tutunan periodontal ligamentlere bir arac olarak hizmet etmektir Mine sement sinirinda sement hucresel bilesenlerin olmamasi sebebiyle hucresizdir aseluler ve bu hucresiz tip kokun unu kaplar Sementin daha gecirgen bir sekli olan hucreli seluler sement ise kok ucunun unu kaplar Pulpa Pulpa ici yumusak bag doku ile dolu disin merkezi bolmesidir Bu doku kok ucundaki delikten dise giren kan damalarini ve sinirleri barindirir Dentin ve pulpa arasindaki sinir boyunca dentin olusumunu baslatan odontoblastlar bulunur Pulpadaki diger hucreler fibroblastlar preodontoblastlar makrofajlar ve T lenfositleridir Pulpaya cogunlukla disin siniri denir GelisimFarkli gelisim asamalarinda bulunan alt ucuncu ikinci ve birinci azi dislerinin rontgen filmi Dis gelisimi disin embriyonik hucrelerden olusup buyudugu ve agiz icerisine surdugu karmasik bir surectir Bircok farkli turun disleri olsa da gelisimleri buyuk oranda insaninkiyle aynidir Insan disinin saglikli agiz ortaminda olmasi icin mine dentin sement ve periodonsiyumun hepsinin birden uygun dogum oncesi gelisim asamalarinda gelismesi gerekir Sut disleri alti ve sekiz hafta arasi embriyo gelisiminde ve kalici disler yirminci haftada sekil almaya baslar Eger disler yaklasik olarak bu zamanlarda gelismeye baslamamissa hic gelismeyecektir Hatiri sayilir miktarda arastirma dis gelisimini baslatan islemleri belirlemeye odaklanmistir Birinci faringeal arkin dokulari icerisindeki bir faktorun dis gelisiminde gerekli oldugu genis kitlelerce kabul gormustur Dis gelisimi cogunlukla su asamalara bolunmustur tomurcuk takke can ve son olarak olgunlasma Dis gelisimini asamalara ayirma bir surec icerisindeki degisimleri kategorilendirme cabasidir siklikla hangi asamanin hangi gelisen dise atanmasi gerektigi zordur Bu saptama ayni gelisen disin farkli histolojik kesitlerinin gorunusu degistiginden ve boylece farkli asamalarda gibi gozukebileceginden daha da karmasiklasir bazen dis germi de denir sonunda bir disi olusturacak olacak hucrelerin toplanmasidir Uc kisimda organize olur ve Mine organi olusur Bu hucreler mine ve ureten ameloblastlari meydana getirir hucrelerinin daha derin dokulara dogru gelisimi disin kokunun seklini veren olusturur Dis papillasi dentin yapan hucreler olan odontoblastlara gelisecek hucreleri barindirir Ek olarak dis papillasi ile ic mine epitel hucreleri arasindaki sinir disin tacinin seklini belirler Dis folikulu uc onemli hucreyi meydana getirir sementoblast osteoblast ve fibroblast Sementoblastlar disin sementini olusturur Osteoblastlar disin kokleri etrafindaki sekillendirir Fibroblastlar sement boyunca alveol kemigi ile disi birbirine baglayan periodontal ligamentleri gelistirir SurmeYedi yasinda birinin alt disleri sut disleri solda dokulmus bir sut disi ortada ve kalici bir dis sagda gorulebiliyor Insanlarda dis surmesi dis gelisim asamalarindan olup dislerin agza girip gorunur hale gelme surecidir Simdiki arastirmalar periodontal ligamentlerin dis surmesinde onemli bir rol aldigini gosteriyor Sut disleri alti aylikken surmeye baslayip iki yasina kadar devam eder Bu disler kisi alti yasina gelene kadar agizda bulunan tek dislerdir Alti yasinda ilk kalici dis surer Bu asama kisinin agzinda hem sut disleri hem kalici disleri bulundugundan karma asama olarak bilinir Karma asama en son sut disi dokulene ve kalan kalici dislerin hepsi agza surene kadar devam eder Dis surmesinin nedeni hakkinda bircok teori vardir Bir teoriye gore disin gelisen koku disi agza iter Bir digeri olan yastikli hamak teorisine kokun etrafinda bir ligament gosterdigi dusunulen mikroskobik incelemeler sonucu ulasilmistir Sonradan lamin hazirlanma surecindeki bir hatadan dolayi boyle gorundugu kesfedilmistir Su anda genel kabul goren dusunce bu surec icin ana itici kuvvetin peridontal ligamentler tarafindan saglandigidir Sut dislerinin dokulmeye baslamasinin okula hazir olmanin fiziksel ve psikolojik olcutu olduguna iliskin siki baglantilar bulunmustur Destek yapilarAgza suren bir disin histolojik preparati A dis B dis eti C kemik D periodontal ligamentler Periodonsiyum disin cevresindeki dokulara tutunmasina yardim eden ve dokunma ve basinc duyulari almasini saglayan disin destek dokusudur Sement periodontal ligamentler ve disetinden olusur Bunlardan disin bir bolumu olan yalnizca sementtir Periodontal ligamentler sementi alveol kemigine baglar Alveol kemigi destek saglamak ve cogunlukla ya da soket denilen yapiyi olusturmak uzere dislerin kokunu cepecevre sarar Kemigin uzerini kolayca agizda gorulebilen dis eti ya da gingiva orter Periodontal ligamentler Periodontal ligament disin sementini alveol kemigine baglayan ozellesmis bag dokudur Bu doku kemigin icerisinde yer alan disin kokunu sarar Her bir ligament 0 15 0 38 mm kalinligindadir ancak bu kalinlik zamanla azalir Periodontal ligamentlerin fonksiyonlari arasinda disin kemige tutturulmasi dis icin desteklik dis hareketi sirasinda kemigin yapimi ve yikimi duyu ve surme yer alir Periodontal ligamentlerin hucrelerinde osteoblastlar osteoklastlar fibroblastlar makrofajlar sementoblastlar ve bulunur Cogunlukla Tip I ve III kollojen icermekte olup bu fiberler demetler halinde gruplanmis ve konumlarina gore isim almistir Fiber demetleri alveolar kret horizontal oblik periapikal interradikular fiberler olarak isimlendirilir Sinir kaynagi genellikle disin apikalinde yer alan kemikten girer ve disin etrafinda sinir agi orerek dis eti kretine kadar ilerler Disin uzerine bir basinc uygulandiginda cignemek veya isirmak gibi dis soketi icerisinde hafiften hareket eder ve periodontal ligamentleri gerer Sonrasinda sinir fiberleri bu bilgiyi merkezi sinir sistemine yorumlamasi icin gonderebilirler Alveol kemigi disin etrafinda alveolus olusturan cene kemigidir Insan vucudundaki diger herhangi bir kemik gibi alveol kemigi de tum yasam boyunca degisime ugrar Osteoblastlar kemik yapar osteoklastlar yikar ozellikle de disin uzerine bir kuvvet uygulaniyorsa Ortodontide dislerin hareketi bu durumda oldugu gibi saglanmaya calisilir kemigin disin uzerine gelmesinden dolayi kuvvet altinda kalan bolgesinde osteoklast seviyesi yukselir ve ile sonuclanir Kemigin disin uzaklasmasindan dolayi dise bagli periodontal ligamentlerin gerginliginin algilandigi bolgelerinde osteoblast sayisi artar ve kemik yapimi ile sonuclanir Diseti Diseti gingiva cenelerin uzerini orten mukozal dokudur Dis eti ile iliskili uc fark tipte epitel vardir gingival birlesim junctional ve sulkular epitel Bu uc tip dis ile agiz arasinda bulunan epitelyal manset ya da epitelyal atasman olarak bilinen epitelyal hucre yigini tarafindan olusturulur Gingival epitel hucreler dogrudan dis ile baglanmakla iliskili degildir ve agizda gorulebilir Birlesim epitel hucreleri bazal lamina ve hemidesmozomlardan olusur ve dise baglanmayi saglar Sulkular epitel hucreler ise dise dokunan ama baglanmayan diseti uzerindeki dokudur Dis curuguPlak Plak disin uzerinde olusmus cok yuksek miktarlarda cesitli bakteriler iceren bir biyofilmdir Duzenli olarak uzaklastirilmazsa plak gibi periodontal problemlere yol acabilir Zamanla plak dis eti boyunca mineralize olur ve olusturur Biyofilmi olusturan mikroorganizmalar neredeyse tamamen agzin cesitli yerlerinde bulunan bakterilerden baslica streptokok ve anaerob bakteriler meydana gelir Streptococcus mutans dis curuklerinden sorumlu en onemli bakteridir Agizdaki bazi bakteriler besin kalintilarinda yasar ozellikle seker ve nisastada Oksijenin varliginda minedeki kalsiyumu ve fosforu cozen laktik asit uretirler Bu surec demineralizasyon olarak bilinir ve dis tahribatina yol acabilir Tukuruk ya da salya kademeli olarak asitleri notralize eder ve bu genelde 5 5 olarak kabul edilen dis yuzeyindeki kritik pH seviyesinin yukselmesini saglar Buna denir ve cozunmus minerallerin mineye geri donmesi demektir Eger besin alimlari arasinda yeteri kadar zaman varsa bu etki dusuktur ve disler kendilerini onarabilir Ancak tukuruk bakteri tarafindan uretilen asidi notralize etmek icin plagi delemez Curukler kaviteler Bir kucuk azida ileri derecede dis curugu Dis curukleri kaviteleri dislerin yapisina hasar veren bulasici bir hastaliktir Hastalik agriya ve enfeksiyona yol acabilir Dis curuklerinin hastaligin tunc demir ve orta cag ile bitmekle kalmayip neolitik cagin oncesinde bile var oldugunu gosteren kanitlarla birlikte uzun bir gecmisi vardir Curuklerin yayginlasmasindaki en buyuk artis diyet degisimi ile iliskilidir Gunumuzde curukler dunya uzerindeki en yaygin hastaliklardan biridir Birlesik Devletler de dis curukleri astimdan bes kat daha yaygin olup en yaygin kronik cocukluk hastaligidir Dis curugu vakalarinda buyuk bir dusus tecrube etmis ulkeler hastaligin dagilimindaki kendilerine dusen kucuk payi almaya devam ederler Birlesik Devletler deki ve Avrupa daki cocuklar arasinda dis curugu vakalarinin 60 80 i nufusun 20 sinde goruluyor Dis curugu sukroz fruktoz ve glikoz gibi varliginda buyuk hasar veren belli basli asit ureten bakteri tiplerinden kaynaklanir Agizda ortaya cikan asit seviyeleri disin dusuk pH lara hassas ozel mineral icerigi sebebiyle disi etkileyebilir Dis tahribatinin boyutuna gore cesitli tedaviler disi uygun bicimde islevde ve estetikte etmek icin kullanilabilir ancak buyuk miktarlarda dis yapisini tekrar uretecek bilinen bir yontem yoktur Bunun yerine dis sagligi orgutleri dis curuklerinden kacinmak icin duzenli ve diyet degisimleri gibi koruyucu ve onleyici tedbirleri savunuyor Dis bakimiAgiz hijyeni Dis fircalari disleri temizleye yardimci olmak uzere yaygin olarak kullanir Agiz hijyeni agzi temiz tutma aliskanligidir ve bu aliskanlik dis curuklerini gingivitisi periodontal hastaliklari kotu nefesi ve diger dis rahatsizliklarini onlemek anlamina gelir Profesyonel ve kisisel bakimi icerir Duzenli temizlikler dis hekimleri tarafindan yapilan titiz bir sekilde fircalanip dis ipi kullanilsa bile olusabilen mineralize plak temizlenmesidir Profesyonel temizlik ve icerebilir bu islemler icin dislerin uzerindeki tortulari cozmek ve uzaklastirmak uzere cesitli aletler ve cihazlar kullanilabilir Disleri temizlemenin amaci cogunlukla bakterilerden olusan plagi uzaklastirmaktir Saglik uzmanlari plak ve tartar olusumunu onlemek icin duzenli olarak gunde iki kez sabah ve aksam veya yemeklerden sonra dis fircalamayi oneriyor Dis fircasi dislerin arasindaki plaklar haric cogu plagi temizleyebilir Sonuc olarak dis ipi kullanmak agiz hijyenini korumak acisindan bir gereklilik olarak gorulur Dogru ve duzenli kullanildiginda dis ipi periodontal hastaliklarin cogunlukla basladigi ve curuklere yol actigi yerler olan disler ve dis eti sinirindaki plaklari temizleyebilir Elektronik dis fircalari populer agiz hijyenine yardimci aletlerdir El fircalarinda gerekli olan egitimi almis iyi motive olmus engelsiz bir kullanici el fircalari ile en az en iyi elektronik fircalar kadar tatmin edici agiz hijyeni standartlarina ulasabilir ancak egitimsiz kullanicilar cok nadiren bir sonuc alabilirler Tum elektronik dis fircalari ayni miktarda etkili degildir ve en iyi tasarimlarda bile en iyi sonucun alinmasi icin dogru kullanilmasi gerekmektedir ama Elektronik dis fircalari disleri fircalama konusunda iyi olmayan ve sonucunda agiz hijyeni problemleri yasayan insanlara yardimci olmayi amaclar Elektronik dis fircalarinin en onemli avantaji romatoid artrit hastalari gibi el becerisi zorluklari yasayan insanlara yardim etme yetenegine sahip olmasidir Koruyucu tedaviler Dis curuklerine karsi cogunlukla florur terapisi onerilir ve florur ek besinleri dis curugu oranlarini dusurur Florur minedeki hidroksiapatit kristallerine baglanarak dis curuklerini onlemeye yardimci olur Alinan florur mineyi demineralizasyona ve boylece curuklere karsi daha direncli kilar Dislerin yuzeylerini korumak icin dis macunu ve gibi topikal florurler onerilir Bircok dis hekimi duzenli temizliklerin bir bolumunde topikal florur cozelti uygulamasi yapar dislerin yuzeyinde bakteri ve curuk arasinda bir bariyer gorevi goren ve siklikla kullanilan diger bir koruyucu terapidir On yila kadar dayanabilen ortuculer cocuklarda ve ozellikle etkili fircalama ve ip kullanma zorlugu yasayan yetiskinlerde en cok azi dislerin isirma yuzeylerinde kullanilir Ortuculer muayenehanesinde bir dis hekimi tarafindan florur uygulamasina benzer teknik ve maliyet iceren bir yontemle uygulanir RestorasyonlarRestore edilmis bir kucuk azi Bir dis hasar aldiginda kaybedilen yapinin cesitli tedavilerle geri kazandirilmasina denir Restorasyonlar bircok malzemeden yapilabilir amalgam altin porselen ve gibi Disin icerisindeki kucuk restorasyonlara intrakoronal restorasyonlar denir Bu restorasyonlar dogrudan agiz icinde sekillendirilebilir ya da bazi restorasyonlarda oldugu gibi kullanilarak dokulebilir Disin daha buyuk kisimlari kaybedilirse ilgili disi restore etmek icin yapay tac ya da gibi ekstrakoronal restorasyonlar uretilebilir Bir dis kaybedildiginde yerine protezler veya implantlar gelebilir Protezler genelde en dusuk maliyete sahipken implantlarin maliyetleri yuksektir Protezler agzin tum arkinin ya da birkac disin yerini alabilir Kopruler disler arasindaki daha kucuk bosluklari doldurur ve restorasyonu desteklemek icin komsu disi kullanir Dis implantlari bir ya da birkac disin yerine gecmesi icin kullanilabilir En pahali tedavi secenegi olsalar da estetik ve islevsel ozellikleri yuzunden en istenen restorasyondur Protezlerin islevlerini gelistirmek icin implantlar destek olarak kullanilabilir AnomalilerPembe pulpayi gosteren kirik bir ust on dis Dis anomalileri cevresel veya gelisimsel etkenlerden kaynaklanmasina gore siniflandirilabilir Cevresel anomaliler acik bir vaka olarak kendini gosterse de bazi gelisimsel anomaliler icin bilinen bir sebep bulunamayabilir Cevresel gucler disi gelisimi sirasinda etkileyebilir gelisimden sonra disi tahrip edebilir gelisim asamasinda disin rengini bozabilir veya dis surme surecini degistirebilir Gelisimsel anomaliler en yaygin olarak disin sayisini boyutunu seklini veya yapisini etkiler Cevresel Dis gelisimi sirasinda degisiklik Dis gelisimi sirasinda cevresel faktorlerden kaynaklanan dis anomalilerinin kalici etkileri olabilir Mine ve dentin ilk kez olusurken mineralize olduktan sonra tekrar uretilemeyebilir olusan mine miktarinin yetersiz olmasi durumudur Bu disin uzerinde cukur ya da oluklarla veya buyuk miktarda mine kaybi ile sonuclanir Minenin yayilmis opasiteleri mine miktarini etkilemez ancak gorunusunu degistirir Etkilenmis mine disin geri kalanindan farkli bir saydamliga sahiptir Minenin sinirli opasiteleri saydamligin azaldigi ve beyaz krem sari veya kahverengi rengin goruldugu keskin sinirlara sahiptir Tum bunlar beslenme ile ilgili etmenler hastaliklari sucicegi konjenital sifiliz teshis ya da tedavi edilmemis colyak hastaligi hipokalsemi erken dogum ya da sut disi travmasindan kaynaklaniyor olabilir Dental florozis asiri miktarlarda florur tuketmeye bagli ve benekli sari kahverengi siyah ya da bazen cukurlu dis olarak kendini gosteren bir durumdur Bircok vakada colyak hastaligi kaynakli mine kusuru ki bazen hastaligin diger semptomlari ve isaretleri yoktur ve bu hastaligin tek gostergesi olabilir oldugunun farkina varilmaz ve yanlislikla florozis gibi yanlis sebeplere atfedilebilir Frengi kaynakli mine hipoplazisi Hutchinson triadinin yalnizca bir parcasi olan olarak bilinir yanindaki sut disin daha onceki bir enfeksiyonundan kaynaklanan kalici dis uzerindeki eksik ya da incelmis mine bolumudur Hipoplazi ayni zamanda kemoterapiden de kaynaklaniyor olabilir Gelisim sonrasi tahribat Dis curukleri kaynakli olmayan dis tahribati normal bir fizyolojik surec sayilir ancak patolojik bir duruma donusecek kadar agrili olabilir karsi dislerden gelen mekanik kuvvetlerin etkisiyle dis asinmasidir Atrisyon oncelikle mineyi etkiler ama eger kontrolsuz ise altina yatan dentine ilerleyebilir yabanci maddelerden kaynaklanan dis asinmasidir Eger bu kuvvet mine sement sinirina uygulaniyorsa dis asinmasi sureci cok hizli olabilir cunku bu sinirda mine cok incedir Bu tipte bir dis asinmasinin baska bir yaygin sebebi dis fircalarken asiri kuvvet uygulamaktir bakteriler sebebiyle olmayip asit ile kimyasal cozunmeye bagli dis asinmasidir Erozyona bagli dis tahribatinin belirtileri bulimiya hastasi insanlarin agzindaki yaygin karakteristik ozelliklerdendir cunku disler kusmaya bagli olarak gastrik asite maruz kalir Diger bir onemli asindirici asit kaynagi belirtileri siklikla limon suyu somuran hastalarda gorulur esneme kuvvetlerine bagli dis asinmalaridir Disler basinc altinda esnediginden okluzyon olarak bilinen dislerin birbirine dokunma duzeni disin bir tarafinda gerilmeye sebep olurken diger bir tarafinda sikismaya sebep olur Bunun gerilim altindaki tarafta V seklinde girintilere ve sikisan tarafta ise U seklinde girintilere sebep oldugu dusunulmektedir Dislerin kokunde bir dis tahribati olursa bu olaya pulpa icerisindeki hucreler sorumlu ise periodontal ligamentteki hucreler sorumlu ise denir Renk degisimi Renklenmis disler Dislerdeki renk degisimi bakteri lekeleri tutun cay kahve bol klorofilli besinler restoratif malzemeler ve ilaclardan kaynaklaniyor olabilir Bakteri lekeleri yesil siyah turuncu gibi cesitli renklenmelere sebep olabilir Yesil lekeler ayni zamanda klorofilli besinlerin ya da asiri miktarda bakir veya nikel alinmasinin sonucudur Amalgam yaygin bir dis restorasyon malzemesi cevresindeki bolgeleri siyah veya gri renge cevirebilir Uzun sureli bir gargara kullanimi dis eti cevresinde ekstrinsik leke olusumuna sebebiyet verebilir Bunun bir dis hekimi tarafindan temizlenmesi kolaydir Sistemik rahatsizliklar da diste renk degisimine sebep olabilir porfirinlerin dislerde tortulasmasina sebep olur ve kirmizi kahverengi renklenme meydana gelir Mavi renk degisimi ile ya da nadiren Parkinson hastaligi kaynaklidir Erythroblastosis fetalis ve tortulasmasi sebebiyle disin yesil gorunmesine sebep olan hastaliklardir Ayrica travmalar disin rengini pembe sari veya koyu gri renklerine donusturebilir Pembe ve kirmizi renklenmeler hastalari ile iliskilidir Bazi ilaclar tetrasiklin anbitiyotikler gibi disin yapisina katilabilir ve dislerde intrinsik lekelere sebep olabilir Surmenin degismesi Dis surmesi bazi cevresel faktorler tarafindan degistirilebilir Surme zamanindan once durursa dis denilir Disin gomulu kalmasinin en yaygin sebebi agizda dis icin yer olmamasidir Diger sebepler tumorler kistler travmalar ve kalinlasmis kemik veya yumusak doku olabilir disin agza surdugu ancak sement veya dentinin alveol kemigi ile kaynastigi duruma verilen isimdir Bu kisinin sut disinin hic dokulmeyecegi ve asla kalici disine sahip olamayacagi anlamina gelebilir Surmenin dogal surecini degistirme teknigi yer ayarlama ya da diger bir deyisle bosluk acma ve ya kapatma amaciyla dislerin surmesini hizlandirmak ya da yavaslatmak isteyen ortodontistler tarafindan kullanilir Eger kalici disin koku toplam uzunlugunun une ulasmadan sut disi cekilirse kalici disin surusu gecikecektir Tersine eger kalici disin kokunun unden fazlasi tamamlanmissa kalici disin surusu hizlanacaktir ve arasinda bir uzunluk tamamlanmissa surus hizinin nasil olacagi tamamen bilinmemektedir Gelisimsel Sayi anomalileri Anadonti tumden dis gelisimi eksikligidir Hiperdonti normalden fazla sayida dis olmasidir Hipodonti bir ya da daha fazla sayida dis gelisimi eksikligidir Oligodonti 6 ya da daha fazla sayida dis eksikligini tanimlamak icin kullanilabilir Hiperdonti ile sonuclanan sistemik bozukluklardan bazilari Apert sendromu kleidokraniyal disostoz Ehlers Danlos sendromu ve Sturge Weber sendromudur Hipodonti ile sonuclanan sistemik bozukluklardan bazilari Crouzon sendromu Ektodermal displazi Ehlers Danlos sendromu ve Gorlin sendromudur Boyut anomalileri Mikrodonti dislerin normal boyutlarindan kucuk olmasi durumudur Makrodonti dislerin normal boyutlarindan buyuk olmasi durumudur Tek diste mikrodontinin ustcene yan kesicide olma ihtimali en fazladir Sonraki mikrodonti olma ihtimali en fazla olan dis ucuncu azi disidir Tum dislerde makrodontinin hipofizer gigantizm de gorulur Ayni zamanda konjenital hemihipertrofi vakalarinda yuzun bir tarafinda makrodonti vardir Sekil anomalileri Iki sut disin kaynasmasi Geminasyon Gelisen disin iki eksik dis olusturacak sekilde ikiye ayrilmasina denir Fuzyon Gelisim sirasinda ayri olan iki disin kaynasmasidir Konkresans iki ayri disin birbirine yalnizca sementten kaynamasidir Aksesuar tuberkuller Bir disteki fazladan tuberkullerdir ve veya olarak kendini gosterebilir Dens invaginatus Dens in dente olarak da bilinir bir disin dis icinde dis goruntusu olusturacak sekilde kendi icine kivrilmasidir Ektopik mine Disin koku gibi olagandisi konumda bulunan kure biciminde mine dokusudur mine incisi Taurodontizm disin ve pulpa odasinin genislemesi durumudur ve Klinefelter sendromu ve XYY sendromu ile iliskilidir Hipersementozis Asiri sement olusumudur ve travma inflamasyon akromegali romatizmal ates ve Kemigin Paget hastaligi sonucu ortaya cikmis olabilir Dilaserasyon Olusum surecindeki bir disin travmaya ugramasindan kaynakli kokteki egilmelerdir Supernumerer kokler Disin beklenenden daha fazla sayida koke sahip olmasidir Dudak damak yarigi ve dis anomalileri ile iliskisi Dudak damak yarigi DDY hastalarinda bircok dis anomalisi gorulur Her iki dentisyon da etkilenmekle birlikte anomaliler genellikle yalnizca etkilenmis tarafta gorulur Eksik supernumerer ve renklenmis dislerin yani sira mine displazisi renk degisimleri ve kok gelisiminde gecikmeler yaygindir Dudak damak yarigi olan cocuklarda alveolar yarik bolgesindeki yan kesici dis en yuksek dis gelisim bozuklugu gosterme prevalansina sahiptir Fonksiyon ve estetik bakimindan dusunuldugunde bu durum tedavi planlamasi yapilirken goz onunde bulundurulmalidir Dogru bir koordinasyon ile basarili koruyucu tedaviler sonucunda invaziv yontemlerden kacinilabilir DDY populasyonlarinda belirli dis anomalilerinin prevalansini hesaplamak icin bircok arastirma yapilmis olsa da cok farkli sonuclar elde edilmistir Brazilyali erkek yarik hastalarinda dis anomalilerini hesaplamak uzere yapilan calismalarda erkeklerde kadinlara gore daha fazla DDY agenezis ve supernumere kok insidansi gorulmustur Tam DDY olgularinda en sik sol maksiller yan kesici disin eksik oldugu bulunmustur Supernumerer disler genelde yarigin distaline yerlesmistir Urdunlu bireylerde yapilan calismalarda DDY hastalarinda dis anomalisi prevalansinin saglikli bireylere gore daha yuksek oldugu bulunmustur Hastalarin 66 7 sinde eksik dis gozlenirken bundan en cok maksiller yan kesici disler etkilenmistir Hastalarin 16 7 sinde supernumerer disler 37 sinde 70 5 inde 30 8 inde transpoze yahut ektopik dis 19 2 sinde 30 8 inde hipoplazi bulunmustur Mikrodonti dilaserasyon ve hipoplazi insidansi unilateral DDY hastalarina kiyasla bilateral DDY hastalarinda daha yuksek oldugu gorulmus olup bu anomalilerden hicbiri eseysel dimorfizm gostermemistir Boylece dudak damak yarigi hastalarinda cesitli dis anomalileri goruldugu aciktir Dis sorunlarinin onune gecmek veya dogru bir bicimde tedavisini yapmak icin hastayi klinik ve radyografik olarak degerlendirmek sarttir Ayrica dudak damak yarigi hastalarinin IOTN ortodontik tedavi ihtiyac indeksi skoru 5 olup ortodontik tedavi icin uygundurlar Basarili bir tedavi plani hazirlamak icin bir ortodontist ile temasa gecmek hayati onem tasimaktadir Yapi anomalileri Amelogenesis imperfecta minenin dogru sekillenmedigi ya da hic olusmadigi durumdur Dentinogenesis imperfecta osteogenesis imperfecta ile iliskili olup dentinin dogru sekillenmedigi durumdur disin koklerinin ve pulpanin etkilenebilecegi bir rahatsizliktir dislerin rontgende hayalet gibi gorunmesine sebep olan ve mine dentin ve pulpayi etkileyen bir rahatsizliktir Diastema cene ile dislerin boyutu arasindaki iliskinin orantisiz olmasi sebebiyle iki dis arasinda bosluk olmasi durumudur KaynakcaNotlar Clemente Carmine 1987 Anatomy a regional atlas of the human body Baltimore Urban amp Schwarzenberg ISBN 0 8067 0323 7 Ash 2003 s 6 Cate 1998 s 3 Ash 2003 s 9 Kokten G Balcioglu H Buyukertan M 2003 Journal of Contemporary Dental Practice 4 4 ss 67 76 PMID 14625596 21 Kasim 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Ocak 2018 Ross 2002 s 441 Cate 1998 s 1 a b Cate 1998 s 219 Johnson Clarke 1998 Biology of the Human Dentition 30 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde uic edu Cate 1998 s 198 a b c Ross 2002 s 448 a b c Cate 1998 s 150 Ross 2002 s 450 Cate 1998 s 152 Cate 1998 s 236 Cate 1998 s 241 Ross 2002 s 451 Walton Richard E and Mahmoud Torabinejad Principles and Practice of Endodontics 3rd ed 2002 pp 11 13 0 7216 9160 9 Cate 1998 s 95 a b Cate 1998 s 81 a b c University of Texas Medical Branch Cate 1998 ss 86 and 102 a b c d Ross 2002 s 453 Kranich Ernst Michael 1990 Anthropologie in F Bohnsack and E M Kranich eds Erziehungswissenschaft und Waldorfpadagogik Reihe Padagogik Beltz Weinheim p 126 citing F Ilg and L Ames Gesell Institute School Readiness p 236 ff Silvestro JR 1977 Second Dentition and School Readiness New York State Dental Journal 43 3 ss 155 8 PMID 264640 the loss of the first deciduous tooth can serve as a definite indicator of a male child s readiness for reading and schoolwork a b Ross 2002 s 452 Cate 1998 s 256 Cate 1998 s 260 Listgarten Max A University of Pennsylvania and Temple University Created May 8 1999 revised 16 January 2007 Cate 1998 s 270 Cate 1998 s 274 Cate 1998 ss 247 and 248 Cate 1998 s 280 American Dental Association Introduction to dental plaque 9 Agustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Leeds Dental Institute Ophardt Charles E Elmhurst College Dental Cavities 5 Temmuz 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde MedlinePlus Medical Encyclopedia Seiler R Spielman AI Zink A Ruhli F 2013 Oral pathologies of the Neolithic Iceman c 3 300 BC Eur J Oral Sci Historical Article Research Support Non U S Gov t 121 3 Pt 1 ss 137 41 doi 10 1111 eos 12037 PMID 23659234 Suddick RP Harris NO 1990 Historical perspectives of oral biology a series Crit Rev Oral Biol Med 1 2 ss 135 51 doi 10 1177 10454411900010020301 PMID 2129621 Healthy People gov Dental caries 14 Subat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde from the Disease Control Priorities Project Touger Decker R van Loveren C 2003 Sugars and dental caries Am J Clin Nutr 78 4 ss 881S 892S PMID 14522753 Hardie JM 1982 The microbiology of dental caries Dent Update 9 4 ss 199 200 202 4 206 8 PMID 6959931 Moore WJ Moore W J 1983 The role of sugar in the aetiology of dental caries 1 Sugar and the antiquity of dental caries J Dent 11 3 ss 189 90 doi 10 1016 0300 5712 83 90182 3 PMID 6358295 a b American Dental Association Introduction to Dental Plaque 9 Agustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Leeds Dental Institute Thumbs down for electric toothbrush 29 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde BBC News January 21 2003 Cate 1998 s 223 ada org The American College of Prosthodontists American Association of Oral and Maxillofacial Surgeons Neville 2002 s 50 Ash 2003 s 31 a b c Kanchan T Machado M Rao A Krishan K Garg AK Apr 2015 Enamel hypoplasia and its role in identification of individuals A review of literature Indian J Dent Revision 6 2 ss 99 102 doi 10 4103 0975 962X 155887 PMC 4455163 2 PMID 26097340 Neville 2002 s 51 a b Dental Enamel Defects and Celiac Disease 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde National Institute of Health NIH Ferraz EG Campos Ede J Sarmento VA Silva LR 2012 The oral manifestations of celiac disease information for the pediatric dentist Pediatr Dent Review 34 7 ss 485 8 PMID 23265166 Giuca MR Cei G Gigli F Gandini P 2010 Oral signs in the diagnosis of celiac disease review of the literature Minerva Stomatol Review 59 1 2 ss 33 43 PMID 20212408 Syphilis Complications 9 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mayo Clinic Loss of Tooth Structure 27 Aralik 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde American Dental Hygiene Association University of Missouri Kansas City School of Dentistry Yip KH Smales RJ Kaidonis JA 2003 PDF General dentistry 51 4 ss 350 3 quiz 354 PMID 15055615 7 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 1 Ocak 2018 Neville 2002 s 63 Neville 2002 s 66 Neville 2002 s 70 Neville 2002 s 69 a b Neville 2002 s 85 Tortora C Meazzini MC Garattini G Brusati R Mart 2008 Prevalence of abnormalities in dental structure position and eruption pattern in population of unilateral and bilateral cleft lip and palate patients The Cleft Palate Craniofacial Journal 45 2 ss 154 162 doi 10 1597 06 218 1 PMID 18333651 Luciane Macedo de Menezes Susana Maria Deon Rizzatto Fabiane Azeredo Diogo Antunes Vargas 2010 Characteristics and distribution of dental anomalies in a Brazilian cleft population Revista Odonto Ciencia 25 2 ss 137 141 doi 10 1590 S1980 65232010000200006 Al Jamal GA Hazza a AM Rawashdeh MA 2010 Prevalence of dental anomalies in a population of cleft lip and palate patients The Cleft Palate Craniofacial Journal 47 4 ss 413 420 doi 10 1597 08 275 1 PMID 20590463 Amelogenesis imperfecta 8 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Genetics Home Reference a service of the U S National Library of Medicine Dentinogenesis imperfecta 14 Nisan 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Genetics Home Reference a service of the U S National Library of Medicine Cho Shiu yin 2006 PDF J Can Dent Assoc 72 8 ss 735 8 PMID 17049109 23 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 1 Ocak 2018 ASDC Journal of Dentistry for Children Volume 48 American Society of Dentistry for Children 1980 p 266 Kaynakca Ash Major M Nelson Stanley J 2003 Wheeler s Dental Anatomy Physiology and Occlusion 8 bas ISBN 0 7216 9382 2 Cate A R Ten 1998 Oral Histology development structure and function 5 bas Mosby ISBN 0815129521 Neville B W Damm D Allen C Bouquot J 2002 Oral amp Maxillofacial Pathology 2 bas W B Saunders ISBN 0 7216 9003 3 Ross Michael H Kaye Gordon I and Pawlina Wojciech 2002 Histology a Text and Atlas 4 bas Baltimore Lippincott Williams amp Wilkins ISBN 0683302426 Dis baglantilarDislerin surme tablosu21 Aralik 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde