Yıldız, ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan oluşan, karanlık uzayda ışık saçan, gökyüzünde bir nokta olarak görünen plazma küresidir. Bir araya toplanan yıldızların oluşturduğu galaksiler, gözlemlenebilir evrenin hâkimidir. Dünya'dan çıplak gözle görülebilen yaklaşık 6 bin dolayında yıldız vardır. Dünya'ya en yakın yıldız, aynı zamanda Dünya üzerindeki yaşamın gerçekleşmesi için gerekli olan ısı ve ışığın kaynağı da olan Güneş'tir.
Güneş ışığı dâhil olmak üzere Dünya üzerindeki enerjinin çoğunun kaynağı Güneş'tir. Diğer yıldızlar, yeryüzünden bakıldığında Güneş’in ışığı altında kalmadıkları zaman, yani geceleri gökyüzünde görünürler. Yıldızların parlamasının nedeni ise, çekirdeklerinde meydana gelen çekirdek kaynaşması (füzyon) tepkimelerinde açığa çıkan nükleer enerjinin yıldızın içinden geçtikten sonra dış uzaya radyasyon (ışınım) ile yayılmasıdır.
Astronomlar bir yıldızın tayfını, parlaklığını ve uzaydaki hareketini gözlemleyerek o yıldızın kütlesi, yaşı, kimyasal bileşimi ve bunun gibi birçok özelliğini belirleyebilir. Bir yıldızın toplam kütlesi, yıldızın gelişiminin ve sonunun ana belirleyicisidir. Kütlelerine bakılarak bir yıldızın yaşam süresi tahmin edilebilir: Büyük yıldızlar az, Güneş gibi küçük yıldızlar ise çok yaşar.
Bir yıldızın gelişim süreci, içinde bulunduğu aşamaya göre çapı, dönüşü, hareketi ve sıcaklığı ile belirlenir. Sıcaklık ve parlaklık durumuna göre işaretlendikleri Hertzsprung-Russell diyagramı (H-R diyagramı), yıldızların güncel yaşını ve gelişim sürecindeki aşamasını belirlemek için kullanılır.
Yıldız gelişiminin ilk halkası; hidrojen, bir miktar helyum ve çok az miktarda daha ağır elementlerden oluşan ve içe doğru çökmeye başlayan bir madde bulutudur. Yıldız çekirdeği yeteri kadar yoğunlaştıktan sonra içinde bulunan hidrojenin bir kısmı sürekli olarak çekirdek kaynaşması tepkimesiyle helyuma çevrilir. Yıldızın geri kalan kısmı, açığa çıkan enerjiyi, ışınım ve konveksiyon birleşimiyle çekirdekten uzağa taşır. Bu süreçler yıldızın kendi içine doğru çökmesini engeller ve enerji, yıldız yüzeyinde bir yıldız rüzgârı yaratarak dış uzaya doğru ışınım yoluyla yayılır.
Çekirdekteki hidrojen yakıtı bittikten sonra, en azından Güneş'in kütlesinin beşte ikisi kadar bir kütleye sahip olan yıldız genişleyerek, daha ağır olan elementler çekirdekte ya da çekirdeğin etrafında kabuk hâlinde kaynaşarak kırmızı bir dev hâline gelir. Daha sonra maddenin bir kısmı yıldızlararası ortama salınarak, ağır elementlerin daha yoğun olacağı yeni bir yıldız nesli yaratacak şekle dönüşür. Küçük yıldızlar, yaşamlarının sonuna geldiğinde sakin bir patlamayla ölürler. Ancak Güneş'ten milyonlarca kat daha büyük olan yıldızlar, ömürlerinin sonunda büyük ve korkunç bir patlamayla ölürler ve enerjilerini uzaya salarlar. Bu patlamaya süpernova patlaması denir. Bir süpernova patlaması sırasındaki yıldızın parlaklığı, bulunduğu galaksideki tüm yıldızların toplam parlaklığına yaklaşır. Güneş'ten en az 20 kat daha ağır olan yıldızlar, süpernova patlamasından sonra bir kara deliğe dönüşürler.
İki ya da daha fazla yıldızdan oluşan sistemlerde birbirine kütleçekim gücüyle bağlanmış olan ve genellikle birbirinin çevresinde düzenli yörüngelerde dönen yıldızlar bulunur. Birbirine çok yakın bir yörünge izleyen yıldızların kütleçekim gücü ile etkileşimlerinin evrimsel gelişimlerinde önemli etkisi vardır.
Etimoloji
Bir görüşe göre Türkçede yer alan yıldız, yıldırım, ışık, ışın, alev, yalım, yalın, alaz/yalaz kelimeleri *ya- fiil kökünden türemiştir. Bu kelimeler "ışık saçmak, parlamak, aydınlatmak" anlamına gelmektedir. Kimi eski metinlerde farklı bir anlamda kullanıldığı görülür örneğin ’da yıltız ve Kutadgu Bilig'de yıldız biçiminde, “kök, esas” anlamında kullanılmıştır. Dîvânu Lugâti't-Türk'te ise yine yıldız biçiminde ancak "ağaç kökü" anlamında kullanılmıştır. Birçok Türki dilde de benzer kelimelere rastlanır: Gagavuzca ve Türkmence Yıldıs, Kazakça Juldız, Özbekçe ve Uygurca Yulduz, Yakutça Sulus.
Gözlem tarihçesi
Tarih boyunca yıldızlar, medeniyetler için büyük bir anlam ifade etmiştir. Dini uygulamaların bir parçası olabildikleri gibi göksel seyir ve yön bulma amacıyla da kullanılmışlardır. Birçok eski astronom yıldızların Dünya'nın etrafını saran gök küreye kalıcı olarak sabitlendiğine ve değişmez olduklarına inanıyordu. Genel kanıya göre, astronomlar yıldızları takımyıldızlara ayırdılar ve onları gezegenlerin hareketlerini ve Güneş'in bu takımyıldızlar üzerindeki hareketini anlamak için kullandılar. Güneş'in arka plan yıldızlarına (ve ufka) karşı hareketi, tarımsal uygulamaları düzenlemek için kullanılabilecek takvimler oluşturmak için kullanıldı. Dünya'nın hemen hemen her yerinde kullanılan Miladi takvim, en yakın yıldız olan Güneş’e göre dönme ekseninin açısını temel alan bir güneş takvimidir.
Kesin olarak tarihlendirilen en eski yıldız haritası, M.Ö 1534'te Antik Mısır'lı astronomlar tarafından oluşturulmuştur. Bilinen en eski yıldız katalogları ise, Kassite Dönemi'nde (M.Ö. 1531-1155) Mezopotamya'nın tarafından derlenmiştir.
Yunan astronomisindeki ilk yıldız kataloğu M.Ö 300'lerde Aristillus tarafından Timocharis'in yardımlarıyla oluşturulmuştur.Hipparkos'un (M.Ö. 2. yüzyıl) yıldız kataloğu ise 1020 yıldız içeriyordu ve Batlamyus kendi kataloğunu oluştururken buradan fazlasıyla yararlanmıştır. Hipparkos tarihte kaydedilen ilk nova (yeni yıldız)'yı keşfetmesiyle tanınır. Bugün kullanılan takımyıldız ve yıldız isimlerinin büyük bir kısmı Yunan astronomlar tarafından verilmiştir.
Göklerin göründüğü kadarıyla değişmediği düşünülse de, yeni yıldızların keşfedilebileceğinin farkındaydılar. M.S 185'te, şimdilerde SN 185 olarak bilinen bir süpernova hakkında ilk gözlemi yapan ve hakkında yazanlar onlardı. Bilinen en parlak süpernova ise 1006'da Mısırlı astronom Ali bin Ridvan ve birkaç Çinli astronom tarafından gözlemlenen SN 1006 adlı süpernova idi.Yengeç Bulutsusunu doğuran SN 1054 adlı süpernova da Çinli ve Müslüman astronomlar tarafından gözlemlenebilmiştir.
Ortaçağ'ın Müslüman astronomları, günümüzde halen kullanılan birçok yıldıza Arapça isimler verdiler ve yıldızların pozisyonlarını hesaplayabilecek çok sayıda astronomik alet icat ettiler. Zic diye adlandırılan yıldız katalogları oluşturmak amacıyla ilk büyük gözlemevi araştırma enstitülerini kurdular. Bunların arasında bir dizi yıldızı, yıldız kümesini (Omicron Velorum ve Brocchi'nin Kümeleri dahil) ve galaksileri (Andromeda Gökadası dahil) gözlemleyen İranlı astronom Abdurrahman es-Sufî tarafından yazılan 'dır (964).
Josep Puig'e göre, Endülüslü astronom İbn Bacce, Samanyolu'nun neredeyse birbirine temas eden binlerce yıldızdan meydana geldiğini ve bunun nedeninin Dünya atmosferindeki kırılımdan kaynaklanıyor olabileceğini ileri sürdü, M.S 1106-1107 yıllarında yaşanan Mars-Jüpiter kavuşumunu da buna kanıt olarak gösterdi. Tycho Brahe gibi ilk Avrupalı astronomlar, gece gökyüzünde (daha sonra nova olarak adlandırılacak) yeni yıldızlar tanımlayıp gökyüzünün değişmez olduğunu önerdi. 1584 yılında Giordano Bruno diğer yıldızların aslında diğer güneşler olduğunu, onların yörüngesinde dönen başka gezegenler olabileceğini ve bir kısmının Dünya’ya benzeyebileceğini önerdi. Bu düşünce daha önceden antik Yunan düşünürler Demokritos ve Epikür ve Fahreddin er-Râzî gibi Orta Çağ tarafından dile getirilmiştir. Sonraki yüzyılda yıldızların uzak güneşler olduğu görüşü astronomlar arasında ortak kabul gören bir düşünce olmuştur. Bu yıldızların Güneş Sistemi üzerinde neden çekimsel bir etki göstermediğini açıklamak için Isaac Newton ve ilahiyatçı Richard Bentley öne sürülen düşüncelerden yararlanarak yıldızların her yönde eşit olarak dağıldığını önerdiler.
İtalyan astronom Geminiano Montanari 1667 yılında Umacı yıldızının parlaklığındaki değişimleri gözlemleyerek kaydetti. Edmond Halley, yakınımızda bulunan bir çift "duran" yıldızın özdevinim hareketinin ilk ölçümlerini yayımlayarak, bu yıldızların Antik Yunan astronomlar Batlamyus ve İparhos zamanından beri konumlarını değiştirdiğini kanıtlamıştır.
Gökyüzündeki yıldızların dağılımını keşfetmeye karar veren ilk astronom William Herschel’dir. 1780’lerde bir dizi ölçü aygıtı yardımıyla 600 yönde bakış doğrultusu boyunca gözlemlediği yıldızları saydı. Bu çalışmayla yıldız sayısının gökyüzünde Samanyolu’nun merkezine doğru gittikçe arttığı sonucuna ulaşmıştır. Aynı çalışmayı güney yarımkürede tekrarlayan oğlu John Herschel de aynı yöndeki artışı tespit etmiştir. William Herschel diğer başarılarının ötesinde, bazı yıldızların yalnızca aynı bakış doğrultusunda yer almalarının yanı sıra çift yıldız sistemi oluşturan fiziksel eşler olduğunu bulmasıyla da tanınır.
Joseph von Fraunhofer ve Angelo Secchi yıldız tayf ölçümünün öncüleridir. Sirius gibi yıldızların tayfını Güneş ile kıyaslayarak soğurma çizgilerinin (yıldız ışığı tayfının atmosferden geçerken belli frekanslarda soğurumu nedeniyle oluşan koyu çizgiler) sayı ve kuvvetlerindeki farklılıkları buldular. 1865 yılında Secchi yıldızları tayf tiplerine göre sınıflamaya başladı. Ancak günümüzde kullanılan yıldız sınıflandırması Annie J. Cannon tarafından 1900’lerde geliştirilmiştir.
Bir yıldıza olan mesafenin ilk doğrudan ölçümü (11.4 ışık yılı uzaklıktaki 61 Cygni) 1838'de paralaks tekniği kullanılarak Friedrich Bessel tarafından yapıldı. Paralaks ölçümleri göklerdeki yıldızların geniş bir şekilde ayrıldığını gösterdi. Çift yıldızların gözlemlenmesi 19. yüzyılda giderek artan bir önem kazanmıştır. 1834 yılında Friedrich Bessel, Sirius yıldızının özdevinim hareketindeki değişiklikleri gözlemleyerek görünmeyen bir eş yıldızın var olduğu sonucuna vardı. Edward Pickering 1899 yılında ilk olarak tayf üzerinde çift yıldızı bulduğunda, Mizar yıldızının 104 günlük periyotlarda ortaya çıkan tayf çizgilerindeki periyodik ayrılmayı gözlemliyordu. William Struve ve S. W. Burnham gibi astronomların birçok çift yıldız sistemini gözlemlerinin detayları yörünge özelliklerinin hesaplanmasıyla yıldızların kütlelerinin belirlenmesine olanak sağlamıştır. Teleskop ile yapılan gözlemlerden çift yıldızların yörüngelerinin hesaplanması problemi ilk olarak Felix Savary tarafından 1827’de çözülmüştür. Yirminci yüzyılda yıldızların bilimsel incelemesi alanında hızlı gelişmeler yaşandı. Fotoğraf önemli bir astronomik araç oldu. Karl Schwarzschild bir yıldızın renginin ve dolayısıyla sıcaklığının görünen kadir derecesi ile derecesinin karşılaştırılması sonucunda belirlenebileceğini buldu. Fotoelektrik ışıkölçerin (fotometrenin) geliştirilmesi birçok dalga boyu aralığında çok hassas kadir ölçümüne olanak verdi. 1921 yılında Albert A. Michelson, Wilson Dağı Gözlemevi'ndeki Hooker teleskobunda interferometri kullanarak yıldız çapının ilk ölçümlerini yapmıştır.
Yirminci yüzyılın başlarında yıldızların fiziksel temeli üzerine önemli çalışmalar yapılmıştır. 1913 yılında geliştirilen Hertzsprung-Russell diyagramı, yıldızların astrofiziği üzerine çalışmaların ilerlemesini sağlamıştır. Yıldızların içini ve evrimini açıklayacak başarılı geliştirilmiştir. İlk olarak 1925 yılında Cecilia Payne-Gaposchkin yazdığı bir doktora tezinde yıldızların ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan oluştuğunu önermiştir.Kuantum fiziğindeki gelişmelerle birlikte yıldız ışığının tayfları başarı ile açıklanabilmiştir. Bu sayede yıldızların atmosferlerinin kimyasal bileşimi de belirlenebilmiştir.
Süpernovalar hariç, tek yıldız sistemleri çoğunlukla Yerel Grup'ta ve özellikle Samanyolu'nun görünür kısmında (galaksimiz için mevcut detaylı yıldız kataloglarında gösterildiği gibi) gözlemlenmiştir. Ancak kimileri Dünya'dan yaklaşık 100 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan Başak Kümesi'nin M100 adlı galaksisinde de gözlemlenebilmiştir.Başak Süperkümesi'nde yıldız kümelerini görmek mümkündür ve mevcut teleskoplar prensipte Yerel Gruptaki zayıf ışığa sahip tek yıldız sistemlerini gözlemleyebilir (bkz. Sefeidler). Ancak galaksilerin Yerel Üstkümesi dışında ne tek yıldız sistemleri ne de yıldız kümeleri gözlemlenebilmiştir. Bunun tek istisnası, bir milyar ışık yılı uzaklıkta yer alan ve yüz binlerce yıldız içeren büyük bir yıldız kümesinin zayıf bir görüntüsüdür (daha önce gözlemlenen en uzak yıldız kümesinden çok daha fazla yıldıza sahiptir).
Şubat 2018'de, ilk kez astronomlar, reiyonizasyon döneminde (Büyük Patlama'dan yaklaşık 180 milyon yıl sonrasında) ilk oluşan yıldız formlarından dolaylı olarak ışık tespit ettiler.
Nisan 2018'de, astronomlar Icarus (resmi adıyla MACS J1149 Lensed Star 1) adında en uzakta yer alan (Dünya'dan yaklaşık 9 milyar ışık yılı uzaklıkta) bir anakol yıldızı tespit etmiştir.
Mayıs 2018'de, astronomlar, Atacama Large Millimeter Array ve Very Large Telescope adlı iki teleskobu kullanarak evren henüz 250 milyon yıl yaşındayken oluşmuş; 13,3 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir galaksi keşfetti ve bu galaksi oksijenin tespit edildiği en uzak yerdir.
Yıldızların adlandırılması
Takımyıldız kavramının Babilliler döneminde varolduğu bilinmektedir. Eski gökyüzü gözlemcileri yıldızların belirgin düzenlerinin bir resim oluşturduğunu hayal etmiş ve bunu da kendi mitleriyle ve doğada gördükleriyle özdeşleştirmişlerdir. Tutulum (ekliptik) çemberi üzerinde yer alan on iki takımyıldızı astrolojinin temelini oluşturmuştur. Belirgin olan birçok yıldıza da genelde Arapça ya da Latince isimler verilmiştir.
Takımyıldızların bazılarının ve Güneş’in kendi mitleri bulunur. Bunların ölülerin ruhu ya da tanrılar oldukları düşünülürdü. Örneğin Umacı yıldızının Gorgon Medusa’nın gözünü temsil ettiğine inanılırdı.
Eski Yunan dininde, sonradan gezegen olarak tanımlanan bazı "yıldızlar" önemli tanrıları temsil ederdi. Gezegenlerin adı da bu tanrılardan gelir: Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn. (Uranüs ve Neptün de Yunan ve Roma tanrılarıdır; ancak her ikisi de eski çağlarda düşük parlaklıkları yüzünden bilinmiyordu. Bu gezegenlerin isimleri daha sonraki astronomlar tarafından verilmiştir.
1600'lerde takımyıldızların isimleri gökyüzünün o bölgesindeki yıldızları adlandırmak için kullanılıyordu. Alman astronom Johann Bayer’in bir dizi yıldız haritası yaratarak her takımyıldızdaki yıldızı Yunan harfleriyle tanımlamasıyla Bayer belirtmesini oluşmuştur. Daha sonraları İngiliz astronom John Flamsteed’in kullandığı rakamlardan oluşan sisteme de Flamsteed belirtmesi adı verilmiştir. Yıldız katalogları çıktıktan sonra da birçok ek belirtme sistemi hazırlanmıştır.
Yıldızları ve diğer gökcisimlerini adlandırma konusunda bilimsel toplulukta tek yetkili kurum Uluslararası Astronomi Birliği’dir ("International Astronomical Union - IAU"). Bazı özel şirketler yıldızlara isim sattıklarını iddia eder ancak bunlar ne bilim topluluğu tarafından tanınır ne de kullanılır. Astronomi ile ilgilenenler bu tip davranışları, yıldızların adlandırılma prosedürünü bilmeyen insanları hedef seçen bir tür dolandırıcılık olarak görür.
Ölçü birimleri
Yıldız değişkenlerinin çoğu MKS ölçüm sistemi ile belirtilse de bazen cgs ölçüm sistemi de kullanılır (örneğin parlaklığın erg/saniye olarak belirtilmesi gibi.) Kütle, aydınlatma gücü ve yarıçap genel olarak Güneş’in özelliklerinin temel alındığı birimlerle ifade edilir. 2015 yılında IAU, yıldız değişkenlerini belirtebilmek için kullanılabilecek bir dizi nominal güneş değeri (belirsizlikler olmadan SI sabitleri olarak tanımlanmıştır) tanımladı:
nominal güneş aydınlatma gücü: L⊙ = 3.828 × 1026 W nominal güneş yarıçapı: R⊙ = 6.957 × 108 m
Güneş kütlesi M⊙, Newton yerçekimi sabiti G'nin büyük bağıl belirsizliği (10 −4) nedeniyle IAU tarafından açıkça tanımlanmadı. Bununla birlikte, Newton yerçekimi sabiti ve güneş kütlesi (GM⊙) çarpıldığında elde edilen sonucun çok daha hassas olduğu bilindiğinden, IAU nominal güneş kütlesi değişkenini şu şekilde tanımlamıştır:
nominal güneş kütlesi değişkeni: GM⊙ = 1.3271244 × 1020 m3 s−2
Bununla birlikte, CODATA'nın en güncel Newton yerçekimi sabiti tahmini (2014) kullanılarak nominal güneş değişkeni yaklaşık 1.9885 × 1030 kg olarak ölçülebilir. Parlaklık, yarıçap, kütle değişkeni ve kütle için kesin değerler, gözlemsel belirsizlikler nedeniyle gelecekte biraz değişecekse de 2015 IAU nominal sabitleri, yıldız değişkenlerini belirtmek için oldukça yararlı olduklarından aynı SI değerlerinde kalacaktır.
Dev bir yıldızın yarıçapı ya da bir çift yıldız sisteminin ana ekseni gibi büyük uzunluklar genellikle astronomik birim (AU) ile belirtilir. Bir AU yaklaşık olarak Dünya ile Güneş arasındaki ortalama uzaklığa eşittir. (150 milyon km veya yaklaşık 93 milyon mil). IAU 2012'de, tam 149.597.870.700 m olarak tanımladı.
Oluşum ve gelişim
Yıldızlar, uzayda bulunan yüksek yoğunluktaki (yine de Dünya üzerindeki bir vakum odasından daha az yoğun olan) madde bulutlarının içlerinde doğar. Moleküler bulutlar olarak bilinen bu bölgeler, çoğunlukla hidrojenden oluşmakla birlikte yaklaşık %23–28 helyum ve az miktarda daha ağır elementleri içerir. Orion Bulutsusu bu yıldız doğumhanelerine bir örnektir. Çoğu yıldız düzinelerce ilâ yüz binlerce yıldızı içerebilen yıldız gruplarının içinde doğar. Bu bulutlardan oluştukça, içinde bulundukları bulutları güçlü bir şekilde ışıklandırıp iyonlaştırırlar ve bir H II bölgesi yaratırlar. Yıldız oluşumundan kaynaklanan bu tür etkiler nihayetinde bulutu bozabilir ve yeni yıldız oluşumunu engelleyebilir.
Tüm yıldızlar ömürlerinin büyük çoğunluğunu çekirdeklerindeki hidrojeni helyuma dönüştürdükleri anakol evresinde geçirirler. Bununla birlikte yıldızlar kütlelerinin büyüklüğüne göre gelişimlerinin çeşitli aşamalarında farklı yollar izlerler. Daha büyük yıldızların nihai kaderi, göreli olarak kendilerinden daha az kütleye sahip yıldızlardan farklıdır. Buna göre, astronomlar genellikle yıldızları kütlelerine göre gruplandırırlar:
- Kütleleri 0,5 M☉ altında olan çok düşük kütleli yıldızlar, sahip oldukları helyumu anakol evresinde iken tüm yıldız boyunca yayarlar. Bu nedenle, asla kabuk yanmasına maruz kalmazlar veya kırmızı deve dönüşmezler, onlar helyumu kaynaştıracak büyüklüğe sahip olmadıklarından bir helyum beyaz cücesine dönüşecek ve yavaşça hidrojenlerini tüketerek soğuyacaklardır. Ancak bu kütledeki yıldızların ömrü evrenin yaşından daha büyük olduğundan şu ana kadar herhangi bir helyum beyaz cücesi bulunmamaktadır.
- Kütlesi 0.5 M⊙ ilâ 1.8–2.5 M⊙ olan düşük kütleli yıldızlar (Güneş buraya dahildir), çekirdeklerindeki hidrojen tükendiğinde kırmızı dev haline gelir ve çekirdeklerindeki helyum ani bir parlamayla yanmaya başlar; girdikleri asimptotik dev kol devresinde karbon-oksijen içerikli bir çekirdek geliştirirler; nihayetinde dış katmanlarını uzaya salarak gezegensel bir bulutsu oluştururlar ve geriye kalan çekirdekleri de artık bir beyaz cücedir.
- Kütlesi 1.8–2.5 M⊙ ila 5–10 M⊙ olan Orta kütleli yıldızlar, düşük kütleli yıldızlara benzer evrimsel aşamalardan geçer; ancak nispeten kısa bir süre sonra helyum parlama olmadan kaynaşmaya başlar ve dejenere karbon-oksijen çekirdeği oluşturmadan önce kırmızı dev evresinde uzun bir süre geçirir.
- Dev yıldızlar genellikle minimum 7–10 M⊙ kütleye sahiptir (azami 5–6 M⊙). Çekirdeğin içindeki hidrojeni tükettikten sonra bu yıldızlar üstdev haline gelir ve helyumdan daha ağır elementleri oluşturmaya başlar. Ömürlerinin sonuna geldiklerinde çekirdekleri çöker ve süpernova patlamasıyla son bulurlar.
Yıldız oluşumu
Bir yıldızın oluşumu, bir moleküler bulutun içinde oluşan ve sıklıkla bir süpernovanın (büyük yıldız patlamaları) ya da iki galaksinin çarpışmasından oluşan şok dalgalarının tetiklediği kütleçekimsel bir kararsızlık ile başlar.Jeans Kararsızlığı kriterlerini sağlayacak kadar bir madde yoğunluğuna erişen bölge kendi kütleçekimsel kuvveti altında çökmeye başlar.
Bulut çöktükçe, Bart damlacığı adı verilen ve yoğun toz ile gazdan oluşan ayrık kümelenmeler oluşur. Bunların içinde 50 güneş kütlesine kadar madde bulunabilir. Yuvar çöktükçe ve yoğunluk arttıkça kütleçekimsel enerji ısıya dönüşür ve sıcaklık artar. Önyıldız bulutu hidrostatik denge durumunda dengeli bir duruma yaklaştığında, bulutun merkezinde bir önyıldız oluşur. Bu anakol öncesi yıldızlar genelde bir ön gezegen diskiyle çevrelenmiştir. kütleçekimsel büzülme dönemi 10–15 milyon yıl kadar sürer.
İki Güneş kütlesinden az kütleye sahip genç yıldızlara T Tauri yıldızı, daha yüksek kütleye sahip olan yıldızlara da (Herbig Ae/Be yıldızları) denir. Bu yeni doğan yıldızlar dönme ekseni boyunca gaz jetleri yayar, bu da çöken yıldızın açısal momentumunu azaltabilir ve Herbig-Haro nesneleri olarak bilinen küçük bulutlar oluşabilir. Bu jetler, yakındaki devasa yıldızlardan gelen radyasyon ile birlikte, yıldızın oluştuğu çevreleyen bulutun uzaklaştırılmasına yardımcı olabilir.
Gelişmelerinin başlarında T Tauri yıldızları kabaca sıcaklarının aynı kalıp parlaklıklarının azaldığı Hayashi evresindedirler. Daha az kütleli T Tauri yıldızları anakol evresine kadar burada kalırken daha kütleli yıldızlar Henyey evresine geçerler.
Anakol evresi
Yıldızlar yaşam sürelerinin %90’ında çekirdekleri yakınında yüksek sıcaklık ve basınç altında gerçekleşen nükleer füzyonla hidrojeni helyuma çevirir. Anakolun başlangıcından itibaren yıldız çekirdeğindeki helyum oranı düzenli olarak artar ve bu da çekirdekteki nükleer füzyonu arttırarak yıldızın daha parlak ve sıcak olmasına yol açar. Örneğin yaklaşık 4,6 milyar yıl önce anakola giren Güneş’in o zamandan beri parlaklığının %40 arttığı tahmin edilmektedir.
Her yıldız sürekli olarak gazın uzaya akmasına neden olan bir yıldız rüzgârı üretir. Yıldızların çoğu için kaybedilen bu kütle miktarı kayda değer değildir. Güneş her yıl 10−14 Güneş kütlesi kadar ya da diğer bir deyişle tüm hayatı boyunca kütlesinin %0,01’i kadar bir kütle kaybeder. Ancak çok büyük yıldızlar gelişimlerini önemli derecede etkileyecek olan 10−7 ile 10−5 Güneş kütlesi arasında madde kaybeder. 50 güneş kütlesinden daha büyük bir kütle ile hayatlarına başlayan yıldızlar anakolda kaldıkları süre boyunca toplam kütlelerinin yarısını kaybedebilirler.
Bir yıldızın anakolda bulunacağı süreyi yakılacak yakıtın miktarı ve yanma hızı, başka bir deyişle başlangıçtaki kütlesi ve parlaklığı belirler. Güneş için bu sürenin yaklaşık 1010 yıl olduğu tahmin edilmektedir. Büyük yıldızlar yakıtlarını çok hızlı yakarlar ve ömürleri kısa olur. Kırmızı cüce adı verilen küçük yıldızlar ise büyük yıldızların aksine yakıtlarını çok yavaş yakar ve on ile yüz milyar yıl arasında yaşamlarını sürdürürler. Yaşamlarının sonuna doğru gittikçe parlaklıklarını kaybederler ve kara cüceye dönüşürler. Böyle yıldızların yaşam süreleri evrenin şimdiki yaşından (13,7 milyar yıl) daha büyük olduğu için kara cücelerin var olması henüz beklenmemektedir.
Kütlenin yanı sıra helyumdan daha ağır elementlerin miktarı da yıldızların gelişiminde önemli rol oynar. Astronomide helyumdan ağır elementlerin tamamı "metal" olarak değerlendirilir ve bu elementlerin kimyasal derişimine metallik denir. Yıldızın metalliği, yakıtını yakacağı süreyi etkiler ve mıknatıssal alanların oluşumunu kontrol eder ve yıldız rüzgârının gücünü değiştirir. Daha yaşlı öbek II yıldızlar oluştukları moleküler bulutların bileşimi nedeniyle daha genç olan öbek I yıldızlara göre önemli oranda az metalliğe sahiptirler. Bu bulutlar zaman geçip yaşlı yıldızlar öldükçe atmosferlerinin bir kısmından gelen metallerle zenginleşmiştir.
Anakol sonrası
En az 0.4 güneş kütlesine sahip yıldızlar çekirdeklerindeki hidrojeni tükettiklerinde geriye kalan hidrojeni artık helyumdan ibaret çekirdeğinin dışındaki bir kabukta kaynaştırmaya başlar. Kırmızı dev formunu aldıkça dış katmanları genişlemeye ve soğumaya başlar. Yaklaşık 5 milyar yıl sonra Güneş helyumu kaynaştırma aşamasına gelecek ve yarıçapı 1 astronomik birime ve mevcut boyutu da 250 katına çıkacak fakat mevcut kütlesinin %30'unu kaybedecektir.
Hidrojen kabuğu yanması daha fazla helyumu ortaya çıkarttığından çekirdeğin kütlesi ve sıcaklığı artar. 2.25 güneş kütlesine sahip bir kırmızı devin helyum çekirdeği helyum füzyonundan önce dejenere olur. Son olarak, sıcaklık yeterince arttığında helyum füzyonu helyum parlaması adı verilen bir olayla aniden başlar ve yıldızın yarıçapı hızla küçülüp yüzey sıcaklığı artar ve yıldız HR diyagramının geçer. Daha büyük yıldızlarda helyum çekirdeğinin füzyonu çekirdek dejenere olmadan başlar ve yıldız, dış konvektif zarf çökmeden ve yıldız yatay dala geçmeden önce helyumu yavaşça yaktığı biraz zaman harcar.
Yıldız çekirdeğindeki helyumu kaynaştırdığında açığa çıkan karbon, dışı helyum kabuğu ile örtülü çok daha sıcak bir çekirdeği meydana getirir. Yıldız asimptotik dev dal (ADD) adı verilen bir döneme girer fakat açıklanan diğer kırmızı devlere göre daha parlaktır. Daha büyük ADD yıldızları, çekirdek dejenere hale gelmeden önce kısa bir karbon füzyonu sürecine girebilir.
Büyük yıldızlar
Dokuz güneş kütlesinden daha fazla kütleye sahip olan yıldızlar önce mavi ve sonra da kırmızı bir üstdev olacak şekilde genişler. Özellikle büyük yıldızlar, güçlü konveksiyon akım ve yoğun kütle kaybı nedeniyle yüzeye ulaşan hidrojenden daha ağır elementlerin emisyon çizgilerinin hakim olduğu spektrumlarla karakterize olan bir Wolf-Rayet yıldızına dönüşebilir.
Helyum büyük bir yıldızın çekirdeğinde tükendiğinde, çekirdek kasılır ve sıcaklık ve basınç karbonu kaynaştıracak kadar yükselir (bkz. Karbon yakma işlemi). Bu süreç, oksijen (bkz. Oksijen yakma işlemi), neon (bkz. Neon yakma işlemi) ve silikon'un (silikon yakma işlemi) yakılmasıyla devam eder. Yıldızın yaşamının sonuna kadar füzyon, çekirdekte tıpkı soğan kabukları gibi tabakalar oluşturarak devam eder. Her kabukta farklı bir element çekirdek kaynaşmasına uğrar. En dışta hidrojen, içeri doğru helyum ve sonra diğer ağır elementler diye devam eder.
Son aşamaya, yıldız demir üretmeye başlayınca ulaşılır. Demir atomu çekirdeği diğer ağır elementlerin çekirdeklerinden daha sıkıca bağlandığı için demir ötesi elementlerden yeterli füzyon enerjisi açığa çıkmaz. Çok sınırlı bir ölçüde böyle bir süreç devam eder; ancak enerji tüketir. Benzer şekilde tüm hafif çekirdeklerden daha sıkı bağlandıkları için, bu enerji fisyonla serbest bırakılamaz.
Çöküş
Gelişiminin sonunda, ortalama büyüklükte bir yıldız artık dış katmanlarını kaybederek bir gezegenimsi bulutsuya dönüşür. Eğer dış atmosferi döküldükten sonra kalan kütle 1,4 güneş kütlesinden az ise görece oldukça küçük bir nesne (yaklaşık Dünya kadar) hâline gelene kadar küçülür. Daha fazla sıkışmanın oluşması için yeterince büyük olmayan bu yıldızlara beyaz cüce denir. Her ne kadar yıldızlar plazma yuvarları olarak tanımlansalar da beyaz cücenin içindeki elektron yozlaşmış madde artık plazma değildir. Beyaz cüceler oldukça uzun zaman sonra kara cücelere dönüşeceklerdir.
Daha büyük yıldızlarda demir çekirdek artık kendi kütlesini destekleyemeyecek kadar, yani 1,4 güneş kütlesinden daha fazla büyüyene kadar çekirdek kaynaşması devam eder. Çekirdeğin içindeki elektron proton yönlendirilince ve ters beta bozunması ya da elektron yakalanması ile patlayıp nötron ve nötrinolar oluşturunca çekirdek birdenbire çöker. Bu çökmenin oluşturduğu şok dalgaları yıldızın geri kalanının bir süpernova olarak patlar. Süpernovalar o kadar parlaktır ki kısa süre içinde bulunduğu galaksinın tamamından daha parlaktır. Samanyolunda oluştuklarında, tarih boyunca daha önce yıldız görülemeyen yerlerde ortaya çıkan "yeni yıldızlar" olarak gözlemlenmişlerdir.
Yıldızın maddesinin çoğu, süpernova patlamasıyla uzaya kaçar ve Yengeç Bulutsusu gibi bulutlar oluşturur. Geri kalan bir Nötron yıldızı hâline gelir (kendilerini bazen Pulsar ya da X ışını patlaması şeklinde gösterir) ya da dört güneş kütlesine eşdeğer bir kalıntı bırakacak kadar büyük bir yıldız ise kara delik olur. Bir nötron yıldızında madde, denilen hâlde bulunur ve çekirdekte de Kuark maddesi denen daha da egzotik bir yozlaşmış madde bulunur. Karadeliğin içindeki maddenin hâli henüz anlaşılamamıştır.
Ölen yıldızların kaçan dış katmanları yeni yıldız oluşumunda kullanılabilecek ağır elementleri de içerir. Bu ağır elementler kayalık gezegenlerin oluşumuna izin verir. Süpernovalardan ve yıldız rüzgârlarından çıkan akış, yıldızlararası ortamın şekillendirilmesinde önemli rol oynar.
Çift yıldızlar
Çift yıldız sistemlerinin anakol sonrası gelişimleri kendileriyle aynı kütledeki tek yıldızlardan önemli ölçüde farklı olabilir. İkili sistemdeki yıldızlar yeterince yakınsa, yıldızlardan biri kırmızı bir dev olmak için genişlediğinde, taşar ise kendi kütlesinin bir kısmını diğer yıldıza aktarabilir. Roche lobu taştığında ise felaket değişkenleri ve tip Ia süpernovaları dahil olmak üzere çeşitli fenomenler ortaya çıkabilir.
Yaygınlık
Yıldızların çoğunluğunun kütleçekimi ile birbirine bağlı çoklu yıldız sistemlerinde çift yıldızları oluşturduğu çok uzun zamandır kabul görmüş bir varsayımdır. Bu özellikle çok büyük olan O ve B sınıfı yıldızlar için özellikle doğrudur ve %80’i çoklu sistemdir. Ancak daha küçük yıldızlarda tek yıldız sistemlerinin oranı artar; kırmızı cücelerin yalnızca %25’inin bir eşi olduğu bilinmektedir. Tüm yıldızların %85’i kırmızı cüce olduğuna göre Samanyolu’ndaki yıldızları çoğu doğuştan tektirler.
Daha geniş kümelere yıldız kümesi denir. Bunlar birkaç yıldızlık yıldız topluluklarından yüzlerce, binlerce yıldızdan oluşan devasa küresel kümelere kadar sıralanırlar.
Yıldızlar evrende düzenli bir şekilde dağılmamış ve normalde yıldızlararası gaz ve tozla birlikte galaksilerde toplanmışlardır. Sıradan bir galaksiiçinde yüzlerce milyar yıldız bulunur ve gözlemlenebilir evrende 100 milyardan (1011) daha fazla galaksivardır. Genelde yıldızların sadece galaksilerde olduğuna inanılsa da galaksilerarası yıldızlar da bulunmuştur.
Astronomlar gözlemlenebilir evrende en azından 70 seksilyon (7×1022) yıldız olduğunu tahmin etmektedir. Bu Samanyolumuzda bulunan 300 milyar yıldızın 230 milyar katıdır.
Güneş’ten sonra Dünya’ya en yakın yıldız 39,9 trilyon (1012) kilometre ya da 4,2 ışık yılı uzaklıkta olan Proxima Centauri’dir. Bu yıldızın ışığının dünyaya ulaşması için 4,2 yıl gerekmektedir. Uzay Mekiği’nin yörünge hızıyla (saniyede 8 kilometre — yaklaşık saatte 30,000 kilometre) yolculuk edersek Proxima Centauri’ye ulaşmak için 150.000 yıl gerekecektir. Buna benzer uzaklıklar galaksitekerlerinde, Güneş’in çevresi de dahil olmak üzere tipik uzaklıklardır. Yıldızlar galaksilerin merkezinde ve küresel kümelerde birbirlerine çok daha yakın olabildikleri gibi, galaksi halesinde çok daha uzak olabilirler.
Düşük yoğunlukları nedeniyle galaksilerde yıldızların birbiriyle çarpışmasının oldukça nadir olduğu düşünülür. Ancak galaksimerkezi ile küresel kümenin çekirdeği gibi daha yoğun bölgelerde bu çarpışmalara daha sık rastlanır. Bu tür çarpışmalar sonucunda mavi başıboşlar diye bilinen oluşumlar olur. Bunlar anakolda aynı parlaklığa sahip yıldızlardan daha yüksek yüzey sıcaklığına sahip anormal yıldızlardır.
Özellikler
Yıldızların hemen hemen tüm özelliklerini başlangıçtaki kütlesi belirler. Bu özelliklerin arasında parlaklık, büyüklük, yıldızın gelişimi, yaşam süresi ve kaçınılmaz sonu da bulunur.
Yaş
Yıldızların çoğu 1 milyar ile 10 milyar yıl arasında yaşa sahiptir. Bazı yıldızlar gözlemlenen evrenin yaşı olan 13,7 milyar yaşına yakındır. Yıldız ne kadar büyük olursa yaşam süresi de o kadar kısa olur çünkü büyük yıldızların çekirdeklerinde daha büyük olan basınç hidrojenin daha hızlı yanmasına neden olur. En büyük yıldızlar ortalama bir milyon yıl yaşarlarken minimum kütleye sahip olan kırmızı cüceler yakıtlarını çok yavaş yaktıklarından on ile yüz milyar yıl arasında yaşarlar.
Kütle | Anakol | Altdev | Kırmızı dev | Çekirdekte Helyum yanması |
---|---|---|---|---|
1.0 | 7.41 | 2.63 | 1.45 | 0.95 |
1.5 | 1.72 | 0.41 | 0.18 | 0.26 |
2.0 | 0.67 | 0.11 | 0.04 | 0.10 |
Kimyasal bileşim
Yıldızlar oluştuklarında yaklaşık kütlelerinin %71’i hidrojen, %27’i helyum, geri kalanı da metallerdir. Genel olarak metallerin oranı yıldız atmosferlerinde bulunan demir içeriğiyle belirlenir çünkü demir hem sık bulunan bir metaldir hem de soğurma çizgileri görece daha kolay ölçülür. Yıldızların oluştuğu moleküler bulutlar süpernova patlamalarıyla sürekli olarak metallerle zenginleştiğinden bir yıldızın kimyasal bileşimi yaşını belirlemek için kullanılır. Metallerin oranı ayrıca yıldızın bir gezegen sisteminin olması olasılığının da bir göstergesi olabilir. Daha ağır elementlerin varlığı, yıldızın bir gezegen sistemine sahip olma olasılığını arttırır.
Bugüne kadar ölçülen en düşük demir içeriğine sahip olan yıldız HE1327-2326 no.lu cücedir. Güneş’in demir içeriğinin 200.000'de birine sahiptir. Bunun aksine demir zengini Güneş'in sahip olduğunun iki katı kadar demir içeriğine sahipken bir gezegene sahip olan bunun üç katı kadarına sahiptir. Spektrumlarında, belirli elementlerin (özellikle krom ve nadir toprak elementleri) olağan dışı bolluklarını gösteren kimyasal açıdan tuhaf olarak tanımlanabilecek yıldızlar da vardır. Güneş de dahil olmak üzere daha soğuk dış atmosfere sahip yıldızlar çeşitli iki ve çok atomlu moleküller oluşturabilir.
Çap
Dünya’ya olan büyük uzaklıkları nedeniyle Güneş dışındaki tüm yıldızlar, Dünya’nın atmosferinin etkisiyle gece gökyüzünde göz kırpan parlak noktalar olarak insan gözüne görünürler. Yıldız tekerleri yeryüzündeki optik teleskoplar tarafından gözlemlenemeyecek kadar küçük açısal boyutlarda olduklarından bu nesnelerin resimlerini alabilmek için interferometri içeren teleskoplar gerekir. Güneş de bir yıldızdır ancak teker olarak görünecek ve gün ışığı sağlayacak kadar Dünya’ya yakındır. Güneşten sonra en büyük görünen boyuttaki yıldız yalnızca 0,057 SOA’lık açısal çapı olan R Doradus yıldızıdır.
Yıldızlar bir şehirden daha büyük olmayan nötron yıldızlarından Orion takımyıldızında bulunan ve Güneş’in 1.000 katı büyük olan yaklaşık 1,6 milyar kilometrelik çapı olan Betelgeuse gibi üstdevlere kadar sıralanırlar. Ancak Betelgeuse’ün yoğunluğu Güneş'inkinden çok daha azdır.
Devinim
Bir yıldızın Güneş’e göre hareketi yıldızın kaynağı ve yaşı için olduğu kadar yapısı ve bulunduğu galaksinin gelişimi hakkında da önemli bilgiler sağlayabilir.
Bir yıldızın özdevinimi teğetsel hızıdır. Bunun belirlenmesi için yılda mas (mili SOA) birimi kullanılarak çok hassas gökölçümleri yapılır. Bir yıldızın ıraklık açısını belirleyerek bir yıldızın özdevinimi hız birimlerine çevrilebilir. Yüksek özdevinimi olan yıldızlar Güneş’e görece daha yakın olan yıldızlardır ve ıraklık açısı ölçümü için oldukça iyi adaylardır.
Dikeyhız yıldızın Güneş'e doğru ya da Güneş'ten uzağa olan hızıdır. Bu hız tayf çizgilerindeki doppler kayması ile belirlenir ve birimi kilometre/saniyedir.
Her iki hareket hızı da belirlendikten sonra bir yıldızın Güneş’e ya da galaksiye göre olan uzay hızı belirlenebilir. Yakın yıldızlar arasında öbek I yıldızların daha yaşlı olan öbek II yıldızlara göre daha düşük hızlara sahip oldukları bulunmuştur. Öbek II yıldızların galaksidüzlemine eğik olan eliptik yörüngeleri bulunur. Yakındaki yıldızların devinimlerinin karşılaştırılması sonucunda yıldız toplulukları da tanımlandı. Bunlar büyük bir olasılıkla oluşumlarının kaynağında aynı dev moleküler bulutları paylaşıyorlardı.
Manyetik alan
Bir yıldızın manyetik alanı, konvektif dolaşımın meydana geldiği iç kısımlarda oluşur. İletken plazmanın bu hareketi, bir dinamo gibi işlev görür, buradaki elektrik yüklerinin hareketi, mekanik bir dinamo gibi manyetik alanları uyarır. Bu manyetik alanlar yıldız boyunca ve ötesinde geniş bir yelpazeye sahiptir. Manyetik alanın gücü yıldızın kütlesine ve bileşimine göre değişir ve yüzey manyetik aktivitesinin miktarı yıldızın dönüş hızına bağlıdır. Bu yüzey aktivitesi, manyetik alanın güçlü olduğu ve yüzey sıcaklığının normalden düşük olduğu yerlerde oluşturur. Koronal döngüler, bir yıldızın yüzeyinden dış atmosferine yani koronasına kadar yükselen kemer şeklinde hareket eden manyetik alan akımı çizgileridir. Koronal döngüler, aldıkları yol boyunca sürükledikleri plazma nedeniyle görülebilir. Güneş püskürtüsü, aynı manyetik aktivite nedeniyle yayılan yüksek enerjili parçacıkların patlamasıdır.
Hızlı dönen genç yıldızlar, manyetik alanları nedeniyle yüksek yüzey aktivitesine sahip olma eğilimindedir. Manyetik alan, yıldız rüzgarı üzerinde hareket edebilir ve zaman içinde dönme hızını yavaş yavaş düşürmek için bir fren işlevi görür. Bu nedenle, Güneş gibi yaşlı yıldızlar çok daha yavaş dönme hızına ve daha düşük bir yüzey aktivitesine sahiptir. Yavaşça dönen yıldızların aktivite seviyeleri döngüsel olarak değişme eğilimindedir ve belirli bir süre boyunca tamamen durabilirler. Örneğin, 70 yıl süren dönemi boyunca hiç güneş lekesi oluşmamıştır.
Kütle
Bilinen en büyük yıldızlardan biri, Güneş’in kütlesinin 100 – 150 katı büyük olan ve birkaç milyon yıllık çok kısa bir yaşam süresine sahip olan Eta Carinae yıldızıdır. Yakın geçmişte yapılan Arches kümesindeki bir çalışma evrenin içinde bulunduğu dönem içinde 150 güneş kütlesinin üst sınır olduğunu önermektedir. Bu sınırlamanın nedeni kesin olarak bilinmese de kısmen bir yıldızın atmosferinden gazları kaçırmadan geçebilecek olan en yüksek aydınlatma gücü miktarını belirleyen Eddington aydınlatma gücü nedeniyle olduğu düşünülmektedir.
Big Bang’ten hemen sonra oluşan yıldızlar, bileşimlerinde lityumdan daha ağır metal bulunmaması nedeniyle 300 güneş kütlesi ya da daha büyük olabilirler. Bu aşırı büyük Öbek III yıldızların soyu çok uzun zamandır tükenmiştir ve ancak teorik olarak bulunurlar.
Jüpiter gezegeninin kütlesinin 93 katı bir kütleye sahip olan ve AB Doradus A yıldızının eşi olan AB Doradus C yıldızı, çekirdeğinde çekirdek kaynaşması süren bilinen en küçük yıldızdır. Güneş’e benzer metallikte olan ve teorik olarak çekirdeğinde hâlâ çekirdek kaynaşması sürebilecek olan minimum kütle yaklaşık olarak Jüpiter’in 75 katı olarak tahmin edilmektedir. Ama metallik düşük olduğunda, sönük yıldızlar üzerine yapılan bir çalışma minimum yıldız boyutunun Güneş'in %8,3’ü yani Jüpiter’in kütlesinin yaklaşık 87 katı olduğunu göstermektedir. Bundan daha küçük boyutta olan yıldızlara kahverengi cüceler denir ve yıldızlar ile gaz devleri arasında çok iyi tanımlanamamış bölgede yer alırlar.
Yıldızın yarıçapı ve kütlesi yüzeydeki kütleçekimini belirler. Dev yıldızlar anakoldaki yıldızlardan daha düşük bir yüzey kütleçekimine sahip iken beyaz cüceler gibi yozlaşmış yoğun yıldızların yüzey kütleçekimi daha büyüktür. Yüzey kütleçekimi yıldız ışığının tayfını etkiler; daha yüksek kütleçekimi soğurma çizgilerini genişletir.
Dönme
Yıldızların dönme hızı tayf ölçümü ile yaklaşık olarak tahmin edilebilir ya da yıldız lekelerinin dönme hızının izlenmesiyle daha kesin olarak belirlenebilir. Genç yıldızlar ekvatorlarında 100 km/s’yi geçen büyük dönme hızlarına sahiptir. Örneğin B sınıfı yıldız Achernar kutuplar arasındaki uzaklıktan %50 daha büyük bir eşlek çapına yol açan yaklaşık 225 km/s’lik ya da daha büyük bir eşlek dönme hızına sahiptir. Bu hız ulaşıldığında yıldızın parçalanacağı dönüşül (kritik) hız olan 300 km/s’den çok az düşük olan bir hızdır. Karşılaştırıldığında Güneş ancak her 25 – 35 günde bir döner ve ekvator dönme hızı 1.994 km/s’dir. Bir yıldız anakol üzerinde gelişimini sürdürürken, mıknatıssal alanı ve yıldız rüzgârı dönme hızını önemli miktarda azaltmaktadır.
Sıkışık yıldız yoğun bir kütleye sıkıştıklarından yüksek bir dönme hızına sahiptirler. Ancak açısal momentum korunumundan (dönen bir cismin boyutundaki küçülmeye karşın dönme hızını arttırması) beklendiği hıza nazaran oldukça düşük dönme hızlarına sahiptir. Yıldızın açısal devinirliğinin önemli bir kısmı yıldız rüzgârının sonucunda oluşan kütle kaybıyla dağılır. Bunun yanı sıra bir pulsarın (atarca) dönme hızı oldukça yüksektir. Örneğin Yengeç bulutsusunun merkezindeki atarca saniyede 30 kere döner. Atarcanın dönme hızı ışınım nedeniyle giderek yavaşlayacaktır.
Sıcaklık
Anakoldaki bir yıldızın yüzey sıcaklığı çekirdekteki enerji üretim hızı ve yıldızın yarıçapı ile belirlenir ve genellikle yıldızın renk ölçeğinden hesap edilir. Sıcaklık normalde, yüzey alanı başına yıldız ile aynı parlaklığa sahip ideal bir kara cismin saçtığı enerji miktarına eş olan etkin sıcaklık değerinde verilir. Sıcaklık çekirdeğe doğru arttıkça, etkin sıcaklığın sadece yüzey hakkında bilgi verdiği de unutulmamalıdır. Bir yıldızın çekirdeğindeki sıcaklık birkaç milyon kelvine ulaşabilir.
Yıldız sıcaklığı değişik elementlerin enerji kazanma ya da iyonlaşma hızını belirleyebileceğinden tayf üzerinde karakteristik soğurma çizgileri olarak belirirler. Bir yıldızın yüzey sıcaklığı, mutlak parlaklığı ve soğurma özellikleri ile yıldızın sınıflandırılmasında kullanılır. (aşağıdaki sınıflandırma bölümüne bakın).
Anakolda yer alan büyük yıldızlar 50,000 K’e varan yüzey sıcaklıklarına sahip olabilirler. Güneş gibi daha küçük olan yıldızların yüzey sıcaklıkları birkaç bin K.'dir. Kırmızı devler 3,600 K gibi görece düşük bir yüzey sıcaklığına sahip olmalarına rağmen çok geniş dış yüzey alanları nedeniyle yüksek parlaklığa sahiptirler.
Işınım
Çekirdek kaynaşmasının bir ürünü olarak yıldızlar tarafından üretilen enerji hem elektromanyetik radyasyon hem de parçacık ışınımı olarak uzaya yayılır. Yıldız tarafında yayılan parçacık ışınımı yıldız rüzgârı (yıldızın dış katmanlarından yayılan serbest Proton, alfa parçacığı ve beta parçacığı gibi elektrikle yüklü parçacıkların düzenli akışı olarak görülür) ve yıldız çekirdeğinden çıkan düzenli bir nötrino akışı olarak kendini gösterir.
Çekirdekteki enerji üretimi yıldızların bu kadar çok parlak olmasının nedenidir. Ne zaman bir elementin iki ya da daha fazla atom çekirdeği birleşerek daha ağır bir elementin atom çekirdeğini oluşturmak için kaynaşsa oluşan çekirdek kaynaşması tepkimesinden gama ışını foton salınır. Bu enerji yıldızın dış katmanlarına ulaştığında görünür ışığın da dahil olduğu diğer elektromanyetik enerjiye dönüşür.
Bir yıldızın görünür ışığının doruk titreşim sayısınca belirlenen (frekansı) rengi yıldızın fotosferini de içeren dış katmanlarına bağlıdır. Görünür ışığın yanı sıra yıldızlar insan gözünün göremediği elektromanyetik radyasyon türleri de yayar. Aslında yıldızların elektromanyetik radyasyonu elektromanyetik spektrumun en uzun dalga boyu olan radyo dalgaları ve kızılötesiden en kısa dalga boyu olan morötesi, X ışını ve gama ışınına kadar tamamını kapsar. Yıldızların elektromanyetik radyasyonunun görünür ya da görünmez tüm bileşenleri özellikleri ayırt etmede önem taşır.
Yıldız tayfını kullanan astronomlar yıldızın yüzey sıcaklığını, yüzey kütle çekimini, metalliğini ve dönme hızını belirleyebilirler. Paralaks ölçümüyle yıldızın uzaklığı da biliniyorsa parlaklığı da belirlenebilir. Daha sonra yıldız modellemelerine bakılarak kütle, yarıçap, yüzey kütleçekimi ve dönme sıklığı (frekansı) tahmin edilebilir. Çift yıldız sistemlerindeki yıldızların kütlesi doğrudan ölçülebilir. kütleçekimsel mikromercekleme yöntemi de bir yıldızın kütlesini belirler.) Bu değişkenleri kullanan astronomları yıldızın yaşını da tahmin edebilir.
Parlaklık
Astronomideparlaklık, bir yıldızın birim zamanda yaydığı ışığın ya da diğer ışınım enerjisinin miktarıdır. Bir yıldızın parlaklığı yarıçapı ve yüzey sıcaklığı ile belirlenir. Çoğu yıldız yüzeyi boyunca her yerden eşit olarak ışıma yaymaz. Örneğin, kendi etrafında hızlıca dönen Vega yıldızının kutuplarında, ekvatorunda olduğundan daha fazla enerji akısı (birim alan başına güç) gerçekleşir.
Yüzeyde görülen ve ortalamadan düşük sıcaklık ile parlaklığa sahip olan bölgelere yıldız lekesi denir. Güneş gibi küçük, cüce yıldızlar genel olarak çok az miktarda küçük yıldız lekesi olan tekerlere sahiptir. Daha büyük dev yıldızlar daha büyük ve bariz yıldız lekelerine sahiptir ve güçlü yıldız kenar kararması gösterirler. Bu yıldız tekerinin kenarlarına doğru parlaklığın azalmasıdır.UV Ceti gibi kırmızı cüce parıltılı yıldızlarda oldukça belirgin yıldız lekesi oluşumları gösterebilirler.
Kadir sınıfı
Bir yıldızın görünür parlaklığı, kadir ile ölçülür. Bu kavram Dünya’dan uzaklığı, yıldızlararası toz ve gazın söndürücü etkisi ve atmosferden geçerken uğradığı değişime göre yıldızın parlaklığını belirler. Mutlak kadir yıldız ile Dünya arasındaki mesafe 10 parsek (32,6 ışık yılı) olsa kadir sınıfının ne olacağıdır ve doğrudan yıldızın parlaklığına bağlıdır.
Kadir sınıfı (m) | Yıldız Sayısı |
---|---|
0 | 4 |
1 | 15 |
2 | 48 |
3 | 171 |
4 | 513 |
5 | 1,602 |
6 | 4,800 |
7 | 14,000 |
Hem görünür hem de mutlak kadir sınıfı ölçeği logaritmik sayılarından oluşur. Kadir sınıfındaki bir sayı değişikliği yaklaşık olarak parlaklığın 2,5 katı (100’ün beşinci kökü yaklaşık olarak 2,512) artmasına eşdeğerdir Yani birinci kadir sınıfındaki (+1.00) bir yıldız ikinci kadir sınıfındaki (+2.00) bir yıldızdan 2,5 kat daha parlaktır ve altıncı kadir sınıfından (+6.00) bir yıldızdan 100 kat daha fazla parlaktır. Uygun gözlem koşullarında gözle görülebilen en sönük yıldızlar yaklaşık +6 kadir sınıfındadır.
Hem görünür hem de mutlak kadir sınıfı ölçeğinde kadir sınıfı sayısı küçüldükçe yıldızlar daha parlak olur. Her iki ölçekte de en parlak yıldızlar eksi kadir sınıfında yer alır. İki yıldız arasındaki parlaklık farkını hesaplamak için parlak yıldızın kadir sınıfı (mb) daha sönük olan yıldızın kadir sınıfından (mf) çıkarılır ve aradaki fark 2,512 sayısının üssü olarak alınır; yani:
- parlaklıktaki değişim
Hem parlaklığa hem de Dünya’dan uzaklığa bağlı olarak bir yıldızın mutlak kadir sınıfı (M) ile görünür kadir sınıfı (m) tam olarak birbirlerine eş değildir. örneğin parlak bir yıldız olan Sirius’un görünür kadir sınıfı −1,44’tür ancak mutlak kadir sınıfı yalnızca +1,41’dir.
Güneş’in görünür kadir sınıfı −26,7’dir ama mutlak kadir sınıfı yalnızca +4.83. Geceleri gökyüzünde görülen en parlak yıldız olan Sirius Güneş’ten yaklaşık olarak 23 kat daha fazla parlaktır, gece gökyüzündeki ikinci en parlak yıldız olan Canopus −5,53’lük mutlak büyüklüğü ile Güneş’ten 14.000 kat daha fazla parlaktır. Canopus, Sirius’tan daha fazla parlak olmasına rağmen, Sirius daha parlak olarak görünür. Bunun nedeni Sirius’un Dünya’dan yalnızca 8,6 ışıkyılı uzakta olmasına karşın Canopus’un 310 ışıkyılı uzakta olmasıdır.
2006 yılı itibarıyla bilinen en yüksek mutlak kadir sınıfına sahip olan yıldız −14,2 ile LBV 1806-20 yıldızıdır. Bu yıldız Güneş’ten 38 milyon kat daha parlaktır. Bilinen en az parlaklığa sahip yıldızlar NGC 6397 kümesinde yer alırlar. BU kümedeki en sönük kırmızı cücelerin kadir sınıfı 26’dır ama 28 kadir sınıfına sahip bir beyaz cüce de bulunmuştur. Bu yıldızlar o kadar sönük bir ışığa sahiptirler ki ışıkları Ay üstünde yakılan bir mum ışığının Dünya’dan görünüşü kadardır.
Sınıflandırma
Sıcaklık | Örnek yıldız | |
---|---|---|
O | 33,000 K ya da daha fazla | Zeta Ophiuchi |
B | 10,500–30,000 K | Rigel |
A | 7,500–10,000 K | Altair |
F | 6,000–7,200 K | Procyon A |
G | 5,500–6,000 K | Güneş |
K | 4,000–5,250 K | Epsilon Indi |
M | 2,600–3,850 K | Proxima Centauri |
Mevcut yıldız sınıflandırma sistemi, yıldızların hidrojen çizgi gücüne göre A'dan Q'ya kadar sınıflandırıldığı 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Hidrojen çizgisi gücünün, sıcaklığa ait doğrusal bir fonksiyon olduğu düşünülmüştür. Ancak bu görünenden daha karmaşıktı: sıcaklık arttırıldığında 9000 K'e yaklaşıldı ve sıcaklığın daha da artmasıyla fonksiyon bozuldu. Sınıflandırmalar o zamandan beri yıldızların sıcaklığına göre yapılmakta ve şu an kullanılan sistem de buna dayanmaktadır.
Yıldızlar, tayflarına göre, çok sıcak olan O sınıfı yıldızlardan, atmosferlerinde moleküllerin oluşabileceği kadar soğuk olan M sınıfı yıldızlara kadar tek harfli sisteme göre sınıflandırılır. Azalan yüzey sıcaklıklarına göre ana sınıflandırmalar şunlardır: O, B, A, F, G, K ve M. Nadir bulunan tayf özelliklerine sahip yıldızlara özel sınıflandırmalar da bulunur. Bu tiplerin içinde en çok rastlananlar en soğuk düşük kütleli yıldızlar için L sınıfı ve kahverengi cüceler için de T sınıfıdır. Her harfin 0 ‘dan 9 ‘a (en sıcaktan en soğuğa) sıralanan 10 alt sınıfı bulunur. Ancak, O0 ve O1 sınıfları olmayabileceğinden, bu sistem aşırı yüksek sıcaklıklarda bozulur.
Bunlara ek olarak yıldızlar, uzaysal boyutlarına karşılık gelen ve yüzey kütleçekimlerine göre belirlenen spektral çizgilerindeki "parlaklık etkilerine" göre de sınıflandırılabilir. Bu ölçekteki yıldızlar 0 sınıfından (üstündevler) III sınıfına (devler), V sınıfından (anakol cüceleri) kimi yazarlarca dahil edilen VII sınıfına (beyaz cüceler) kadar sıralanır. Anakol yıldızları, mutlak kadir sınıflarına ve tayf tiplerine göre sınıflandırıldıklarında dar bir bandın üzerinde yer alırlar. Güneş orta sıcaklığa ve sıradan büyüklüğe sahip anakolda yer alan G2V tipi bir sarı cücedir.
Spektral tipin sonuna eklenen küçük harfler spektrumun kendine özgü özelliklerini belirtmek için kullanılır. Örneğin "e" harfi yayım çizgilerinin (emisyon çizgileri) varlığını belirtirken "m" harfi normal ötesi yüksek metal düzeyini belirtir. "var" ise tayf tipinde değişiklikler olduğunu belirtir.
Beyaz cücelerin kendilerine özgü D harfi ile başlayan sınıflandırmaları vardır. Tayfta belirgin olan çizgilerin tipine göre DA, DB, DC, DO, DZ ve DQ diye alt sınıflarına ayrılırlar. Bunları, sıcaklığı gösteren sayısal bir değer izler.
Değişen yıldızlar
Değişen yıldızlar, içsel veya dışsal özellikleri nedeniyle parlaklıklarında sıralı ya da rastgele değişiklikler gösteren yıldızlardır. İçsel özellikleri nedeniyle değişen yıldızlar üç ana gruba ayrılabilirler.
Zonklayan değişen yıldızlar, yıldızın yaşlanma süreci nedeniyle zaman içinde büyüyerek ya da küçülerek yarıçapı değişen yıldızlardır. Sefe ve sefe benzeri yıldızlar ile Tansık gibi uzun dönemli yıldızları içerir.
Patlayan değişen yıldızlar kütle fırlatma ya da püskürtme olayları nedeniyle parlaklıklarında ani yükselmeler gösteren yıldızlardır. Bu grubun içinde önyıldızlar, Wolf-Rayet yıldızları ve Parıltılı yıldızlar ile dev ve üstdev yıldızlar da bulunur.
Afet ya da patlama değişken yıldızlarının özelliklerinde oldukça dramatik değişiklikler olur. Bu grubun içinde novalar ve süpernovalar bulunur. Yakınında beyaz cüce bulunan bazı çift yıldız sistemleri nova ve Tip 1a süpernova gibi olağanüstü yıldız patlamalarına neden olabilir. Beyaz cüce eş yıldızından hidrojen alarak çekirdek kaynaşması olana kadar kütlesinin artmasıyla patlama oluşur. Bazı novaların tekrar eden hatta sıralı orta ölçekte patlamaları olur.
Çift yıldızlarda yıldız tutulması gibi dışsal nedenlerle de yıldızların parlaklığı değişebilir. Ayrıca dönen yıldızlarda oluşan aşırı yıldız lekeleri nedeniyle de parlaklık değişebilir. Yıldız tutulmasına örnek verilebilecek olan çift yıldız sistemi Umacı'dır; parlaklığı düzenli olarak 2,87 gün içinde 2,3 ile 3,5 kadir sınıfı arasında değişir.
Yapı
Kararlı, anakol yıldızının içi kuvvetlerin birbirini sürekli karşıladığı sürekli bir denge hâlindedir. Birbirini dengeleyen kuvvetler içeri doğru yönelen kütleçekim kuvveti ve bunu karşılayan plazma gazının ısı enerjisidir. Bu kuvvetlerin birbirini dengelemesi için tipik bir yıldızın çekirdeğindeki sıcaklık 107K ya da daha yüksek olmalıdır. Bir anakol yıldızının hidrojen yakan çekirdeğinde ortaya çıkan sıcaklık ve basınç çekirdek kaynaşmasının oluşması ve yıldızın daha fazla çökmesini önleyecek kadar yeterli enerji üretir.
Element çekirdekleri yıldızın çekirdeğinde kaynaştıkça gama ışınları şeklinde enerji yayarlar. Bu fotonların çevresini saran plazma ile etkileşime girerek çekirdeğe ısı enerjisi eklerler. Anakoldaki yıldızlar hidrojeni helyuma çevirerek yavaş ama düzenli artan bir oran da çekirdekteki helyumu artırırlar. Sonunda helyum oranı baskın hâle gelir ve çekirdekteki enerji üretimi durur. Bunun yerine 0,4 güneş kütlesinden büyük yıldızlarda yozlaşmış helyum çekirdeğin çevresinde yavaşça genişleyen kabukta çekirdek kaynaşması oluşur.
Hidrostatik dengenin dışında kararlı bir yıldızın içinde enerji dengesini sağlayacak ısıl denge de bulunur. İçeride bulunan ışınsal sıcaklık eğimi sonucunda dışarıya doğru sürekli olarak bir enerji akışı oluşur. Yıldızın herhangi bir katmanından dışa doğru akan enerji akışı, yukarıdan içeriye doğru gelen enerji akışına tam olarak denktir.
Işınım bölgesi yıldızın içinde enerji akışını sağlayacak kadar verimli bir ışınım aktarımı olan bölgedir. Bu bölgede plazma hareketsizdir ve herhangi bir kütle hareketi sönümlenir. Eğer böyle olmazsa plazma dengesiz hâle gelir ve konveksiyon bölge oluşturacak şekilde konveksiyon (ısı yayım) oluşur. Bu çekirdeğin yakınında ya da dış katmanın yüksek opaklık olan bölgelerinde, çok yüksek enerji akışının ortaya çıktığı yerlerde ortaya çıkar.
Anakol yıldızının dış katmanlarında ısıyayımı oluşması tayf tipine bağlıdır. Güneş’in birkaç katı kütlesi olan yıldızların içlerinde ısıyayımsal, dış katmanlarında da ışınım bölgeleri bulunur. Güneş gibi küçük yıldızlar da ise tam tersi ısıyayım dış katmanlarda yer alır. 0,4 güneş kütlesinden daha az kütleye sahip olan kırmızı cücelerin tamamında ısıyayım bulunur dolayısıyla da çekirdekte helyum birikmesi olmaz. Yıldızların çoğunda yıldız yaşlandıkça ve içinin oluşumu değiştikçe ısıyayım bölgeleri de değişir.
Anakol yıldızının gözlemci tarafından görülebilen kısmına fotosfer denir. Bu katmanda yıldızın plazma gazı ışığın fotonlarına karşı saydamlaşır. Çekirdekte üretilen enerji fotosferden uzaya doğru yayılır. Yıldız lekeleri ya da ortalamadan düşük sıcaklığa sahip bölgelere fotosferde ortaya çıkar.
Işık yuvarın üzerinde yıldız atmosferi bulunur. Güneş gibi anakol yıldızlarında asmosferin en alt düzeyi içinde iğnelerin bulunduğu ve yıldız püskürtüleri başladığı ince kromosferdir. Bunu 100 km. içinde çok hızlı bir şekilde sıcaklığın arttığı geçiş bölgesi çevreler. Bunun ötesinde milyonlarca kilometre dışarıya uzanabilen aşırı ısıtılmış plazma olan güneş tacı bulunur. Bir tacın oluşumu yıldızın dış katmanlarında ısıyayımın oluşumuna bağlıdır. Çok yüksek ısısına rağmen taç çok az ışık yayar. Güneş’in tacı yalnızca güneş tutulmasında görünür hâle gelir.
Taçtan sonra plazma parçacıklarından oluşan bir yıldız rüzgârı, yıldızlararası ortam ile etkileşecek şekilde dışarı doğru yayılır.
Çekirdek kaynaşması tepkime yolları
Yıldız nükleosentezinin bir parçası olarak, yıldızın kütlesine ve bileşimine bağlı olarak yıldız çekirdeklerinde birkaç dizi farklı çekirdek tepkimesi yer alır. Kaynaşan atom çekirdeğinin net kütlesi tepkimeye giren kütlenin toplamından azdır. Kaybolan bu kütle E=mc² kütle-enerji bağıntısına göre enerjiye çevrilir.
Hidrojen çekirdek kaynaşma süreci sıcaklıktan etkilenir, çekirdek sıcaklığındaki orta derece bir artış kaynaşma hızını oldukça önemli derecede artırır. Sonuç olarak anakol yıldızlarının çekirdek sıcaklıkları küçük bir M-sınıfı yıldızda 4 milyon °K ‘den büyük bir O-sınıfı yıldızdaki 40 milyon °K’ya kadar değişkenlik gösterir.
Güneşin 107 °K’lik sıcaklıktaki çekirdeğinde hidrojen proton-proton zincirleme reaksiyonu ile helyuma dönüşür.:: 4(1H) → 22H + 2e+ + 2νe(2 x 0.4 MeV)
Bu tepkimeler genel olarak şu tepkimede toplanır:
- 41H → 4He + 2e+ + 2γ + 2νe (26,7 MeV)
e+ bir Pozitron, γ gama ışını Foton, νe ise bir nötrinodur. H ve He hidrojen ile helyumun izotoplarıdır. Bu tepkime sonucu salınan enerji milyonlarca elektronvolttur, yani oldukça küçük bir miktar enerjidir. Ancak devasa sayıda tepkimenin aynı anda oluşmasıyla yıldızın ışınım çıktısını sağlayacak kadar enerji üretilir. Buna karşılık, iki hidrojen gazı molekülünün bir oksijen gazı molekülü ile yanması sadece 5.7 eV salmaktadır.
Element | Kütle |
---|---|
Hidrojen | 0.01 |
Helyum | 0.4 |
Karbon | 5 |
Neon | 8 |
Daha büyük yıldızlarda karbonun katalist olduğu karbon-azot-oksijen çevrimi ile helyum üretilir.
108 °K’lik çekirdek sıcaklıklarına sahip olan ve kütlesi 0,5 ile 10 güneş kütlesi arasında değişen daha gelişmiş yıldızlarda ara metal olarak berilyumu kullanan üçlü alfa süreci ile helyum karbona dönüştürülebilir:4He + 4He + 92 keV → 8*Be
- 4He + 8*Be + 67 keV → 12*C
- 12*C → 12C + γ + 7,4 MeV
Yani toplam tepkime:
- 34He → 12C + γ + 7,2 MeV
Daha büyük yıldızlarda büzülen çekirdeklerde daha ağır elementlerde Neon yanma süreci ve Oksijen yanma süreci ile yakılabilir. Yıldız nükleosentezinin son aşaması kararlı demir-56 izotopunu üreten Silisyum yanma sürecidir. Endotermik süreç haricinde artık çekirdek kaynaşması olamayacağından daha fazla enerji ancak kütleçekimsel çöküş ile üretilebilir.
Aşağıdaki örnek 20 güneş kütlesine sahip bir yıldızın tüm yakıtını tüketmesi için gereken zamanı gösterir. O-sınıfı bir anakol yıldızı olarak 8 güneş yarıçapına ve Güneş’in parlaklığının 62.000 katına sahip olacaktır.
Yakıt malzemesi | Sıcaklık (milyon Kelvin) | Yoğunluk (kg/cm³) | Yanma süresi ? |
---|---|---|---|
H | 37 | 0.0045 | 8.1 milyon yıl |
He | 188 | 0.97 | 1.2 milyon yıl |
C | 870 | 170 | 976 yıl |
Ne | 1,570 | 3,100 | 0.6 yıl |
O | 1,980 | 5,550 | 1.25 yıl |
S/Si | 3,340 | 33,400 | 11.5 gün |
Ayrıca bakınız
- Güneş dışı gezegenler listesi
- Yıldız dizinleri
- Büyük yıldızlar listesi
- Yıldız günü
- (Yıldız astronomisi)
Kaynakça
- ^ a b "star." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
- ^ a b Sunay, Çağlar, Astronotlar Üşür mü, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017
- ^ a b Bahcall, John N. (29 Haziran 2000). "How the Sun Shines". Nobel Foundation. 16 Haziran 2013 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Ağustos 2006.
- ^ a b c "Late stages of evolution for low-mass stars". Rochester Institute of Technology. 20 Ekim 2003 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ağustos 2006.
- ^ . NASA Observatorium. 10 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
- ^ a b c Iben, Icko, Jr. (1991). "Single and binary star evolution". Astrophysical Journal Supplement Series. Cilt 76. ss. 55-114. 11 Ekim 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ Özkan, Fatma (1 Aralık 2003). "Işın ve Işık Kelimeleri Nereden Geliyor?", 157. DergiPark. ss. 157 - 178. JA79HY22KY. Erişim tarihi: 13 Ekim 2023.
- ^ Çalışkan, Burçin (30 Eylül 2022). "YILDIZ KELİMESİNİN KÖKENBİLİM AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ", 4. DergiPark. ss. 12-21. Erişim tarihi: 13 Ekim 2023.
- ^ a b Forbes, George (1909). History of Astronomy. Londra: Watts & Co. ISBN . 28 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ Hevelius, Johannis (1690). Firmamentum Sobiescianum, sive Uranographia. Gdansk.
- ^ "Other ancient calendars". WebExhibits. 9 Şubat 2001 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Aralık 2006.
- ^ von Spaeth (2000). "Dating the Oldest Egyptian Star Map". . 42 (3). ss. 159-179. 26 Ocak 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Ekim 2007.
- ^ The Norton history of astronomy and cosmology. ISBN .
- ^ Murdin, P. (2000). "Aristillus (c. 200 BC)". Encyclopedia of Astronomy and Astrophysics. Bibcode:2000eaa..bookE3440.. doi:10.1888/0333750888/3440. ISBN .
- ^ Grasshoff, Gerd (1990). The history of Ptolemy's star catalogue. Springer. ss. 1-5. ISBN .
- ^ Pinotsis, Antonios D. "Astronomy in Ancient Rhodes". Section of Astrophysics, Astronomy and Mechanics, Department of Physics, University of Athens. 15 Kasım 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Haziran 2009.
- ^ Zhao (2006). "The Guest Star of AD185 Must Have Been a Supernova". Chinese Journal of Astronomy and Astrophysics. 6 (5). ss. 635-640.
- ^ "Astronomers Peg Brightness of History's Brightest Star". NAOA News. 5 Mart 2003. 2 Nisan 2003 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
- ^ "Supernova 1054 – Creation of the Crab Nebula". SEDS. University of Arizona. 30 Ağustos 2006. 17 Ekim 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ Duyvendak (Nisan 1942). "Further Data Bearing on the Identification of the Crab Nebula with the Supernova of 1054 A.D. Part I. The Ancient Oriental Chronicles". Publications of the Astronomical Society of the Pacific. 54 (318). ss. 91-94.
Mayall (Nisan 1942). "Further Data Bearing on the Identification of the Crab Nebula with the Supernova of 1054 A.D. Part II. The Astronomical Aspects". Publications of the Astronomical Society of the Pacific. 54 (318). ss. 95-104. - ^ Brecher (1983). "Ancient records and the Crab Nebula supernova". The Observatory. Cilt 103. ss. 106-113.
- ^ Kennedy (1962). "Review: The Observatory in Islam and Its Place in the General History of the Observatory by Aydin Sayili". Isis. 53 (2). ss. 237-239.
- ^ Messier's Nebulae and Star Clusters. ISBN . 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ a b c "A Brief History of High-Energy (X-ray & Gamma-Ray) Astronomy". NASA HEASARC. 17 Ağustos 2006. 19 Ocak 1998 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Ağustos 2006.
- ^ "Exoplanets". ESO. 24 Temmuz 2006. 10 Ekim 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Haziran 2012.
- ^ Ahmad (1995). "The impact of the Qur'anic conception of astronomical phenomena on Islamic civilization". Vistas in Astronomy. 39 (4). ss. 395-403 [402].
- ^ Setia (2004). "Fakhr Al-Din Al-Razi on Physics and the Nature of the Physical World: A Preliminary Survey" (PDF). Islam & Science. 2 (2). 9 Ocak 2020 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ Hoskin (1998). "The Value of Archives in Writing the History of Astronomy". Library and Information Services in Astronomy III. Cilt 153. s. 207. 3 Ekim 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Ağustos 2006.
- ^ Proctor (1870). "Are any of the nebulæ star-systems?". Nature. 1 (13). ss. 331-333. 29 Eylül 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ . . 21 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2006.
- ^ Aitken, Robert G. (1964). The Binary Stars. New York: Dover Publications Inc. s. 66. ISBN .
- ^ Michelson (1921). "Measurement of the diameter of Alpha Orionis with the interferometer". Astrophysical Journal. 53 (5). ss. 249-259.
- ^ . University of California. 10 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2013.
- ^ a b c Unsöld, Albrecht (2001). The New Cosmos (5 bas.). New York: Springer. ss. 180-185, 215-216. ISBN .
- ^ Battinelli (2003). "Carbon Star Survey in the Local Group. V. The Outer Disk of M31". The Astronomical Journal. 125 (3). ss. 1298-1308. 9 Nisan 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ "Millennium Star Atlas marks the completion of ESA's Hipparcos Mission". ESA. 8 Aralık 1997. 9 Haziran 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Ağustos 2007.
- ^ "Hubble Space Telescope Measures Precise Distance to the Most Remote Galaxy Yet". Hubble Site. 26 Ekim 1994. 2 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Ağustos 2007.
- ^ "Hubble Completes Eight-Year Effort to Measure Expanding Universe". Hubble Site. 25 Mayıs 1999. 19 Aralık 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Ağustos 2007.
- ^ "UBC Prof., alumnus discover most distant star clusters: a billion light-years away". UBC Public Affairs. 8 Ocak 2007. 30 Haziran 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Haziran 2015.
- ^ Gibney (28 Şubat 2018). "Astronomers detect light from the Universe's first stars – Surprises in signal from cosmic dawn also hint at presence of dark matter". Nature. 1 Mart 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Şubat 2018.
- ^ Kelly, Patrick L. (2 Nisan 2018). "Extreme magnification of an individual star at redshift 1.5 by a galaxy-cluster lens". Nature. 2 (4). ss. 334-342. 14 Haziran 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ . . 2 Nisan 2018. 3 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Nisan 2018.
- ^ Hashimoto (Mayıs 2018). "The onset of star formation 250 million years after Big Bang" (PDF). Nature. 20 (7705). ss. 75-83. 20 Ekim 2020 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020.
- ^ a b Coleman, Leslie S. . Frosty Drew Observatory. 4 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ a b . National Maritime Museum. 29 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ Adams, Cecil (1 Nisan 1998). "Can you pay $35 to get a star named after you?". The Straight Dope. 12 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ a b c d Prsa, A.; Harmanec, P.; Torres, G.; Mamajek, E. (2016). "Nominal values for selected solar and planetary quantities: IAU 2015 Resolution B3". Astronomical Journal. 152 (2): 41. arXiv:1605.09788 $2. Bibcode:2016AJ....152...41P. doi:10.3847/0004-6256/152/2/41.
- ^ Woodward (1978). "Theoretical models of star formation". Annual Review of Astronomy and Astrophysics. 16 (1). ss. 555-584.
- ^ Lada (2003). "Embedded Clusters in Molecular Clouds". Annual Review of Astronomy and Astrophysics. 41 (1). ss. 57-115.
- ^ The origin and evolution of planetary nebulae. ISBN .
- ^ Elmegreen (1977). "Sequential formation of subgroups in OB associations". Astrophysical Journal, Part 1. Cilt 214. ss. 725-741.
- ^ Getman (2012). "The Elephant Trunk Nebula and the Trumpler 37 cluster: contribution of triggered star formation to the total population of an H II region". Monthly Notices of the Royal Astronomical Society. 426 (4). ss. 2917-2943.
- ^ The Origin of Stars. Imperial College Press. 2004. ss. 57-68.
- ^ . Self-published. 23 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2006.
- ^ The origin of stars. Imperial College Press. 2004. s. 176.
- ^ Megeath (11 Mayıs 2010). "Herschel finds a hole in space". ESA. 20 Ekim 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Mayıs 2010.
- ^ Mengel (1979). "Stellar evolution from the zero-age main sequence". Astrophysical Journal Supplement Series. Cilt 40. ss. 733-791.
- ^ a b Sackmann (1993). "Our Sun. III. Present and Future". Astrophysical Journal. Cilt 418. s. 457.
- ^ Wood (2002). "Measured Mass-Loss Rates of Solar-like Stars as a Function of Age and Activity". The Astrophysical Journal. 574 (1). ss. 412-425.
- ^ de Loore (1977). "Evolution of massive stars with mass loss by stellar wind". Astronomy and Astrophysics. 61 (2). ss. 251-259.
- ^ . Royal Greenwich Observatory. 18 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.
- ^ Pizzolato (2001). "Subphotospheric convection and magnetic activity dependence on metallicity and age: Models and tests". Astronomy & Astrophysics. 373 (2). ss. 597-607.
- ^ . UCL Astrophysics Group. 18 Haziran 2004. 22 Kasım 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2006.
- ^ Schröder (2008). "Distant future of the Sun and Earth revisited". . 386 (1). ss. 155-163. See also Palmer (22 Şubat 2008). "Hope dims that Earth will survive Sun's death". NewScientist.com news service. 15 Nisan 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Mart 2008.
- ^ . Penn Stats College of Science. 24 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2016.
- ^ Sneden (8 Şubat 2001). "Astronomy: The age of the Universe". Nature. 409 (6821). ss. 673-675.
- ^ Liebert, J. (1980). "White dwarf stars". Annual Review of Astronomy and Astrophysics. 18 (2). ss. 363-398. Bibcode:1980ARA&A..18..363L. doi:10.1146/annurev.aa.18.090180.002051.
- ^ a b c . Goddard Space Flight Center. 6 Nisan 2006. 19 Ekim 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2006.
- ^ Fryer (2003). "Black-hole formation from stellar collapse". Classical and Quantum Gravity. 20 (10). ss. S73-S80.
- ^ "Most Milky Way Stars Are Single" (Basın açıklaması). Harvard-Smithsonian Center for Astrophysics. 30 Ocak 2006. 6 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Temmuz 2003.
- ^ . Royal Greenwich Observatory. 10 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Temmuz 2006.
- ^ "Hubble Finds Intergalactic Stars". Hubble News Desk. 14 Ocak 1997. 2 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Kasım 2006.
- ^ "Astronomers count the stars". BBC News. 22 Temmuz 2003. 18 Nisan 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Temmuz 2006.
- ^ 3.99 × 1013 km / (3 × 104 km/h × 24 × 365.25) = 1.5 × 105 yıl.
- ^ J. Holmberg, C. Flynn (2000). "The local density of matter mapped by Hipparcos". Monthly Notices of the Royal Astronomical Society. Cilt 313 (2 bas.). ss. 209-216. 11 Ekim 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Temmuz 2006.
- ^ "Astronomers: Star collisions are rampant, catastrophic". CNN News. 2 Haziran 2000. 7 Ocak 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Temmuz 2006.
- ^ J. C. Lombardi, Jr., J. S. Warren, F. A. Rasio, A. Sills, A. R. Warren (2002). "Stellar Collisions and the Interior Structure of Blue Stragglers". The Astrophysical Journal. Cilt 568. ss. 939-953. 20 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ Whitehouse, Dr. David (31 Ekim 2002). "'Oldest' star found in galaxy". BBC News. 14 Mart 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ Lopez, Bruno; Schneider, Jean; Danchi, William C. (Temmuz 2005). "Can Life Develop in the Expanded Habitable Zones around Red Giant Stars?". The Astrophysical Journal. 627 (2). ss. 974-985. arXiv:astro-ph/0503520 $2. Bibcode:2005ApJ...627..974L. doi:10.1086/430416. See Table 1.
- ^ Irwin, Judith A. (2007). Astrophysics: Decoding the Cosmos. John Wiley and Sons. s. 78. Bibcode:2007adc..book.....I. ISBN .
- ^ . ESO. 12 Eylül 2006. 6 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2006.
- ^ D. A. Fischer, J. Valenti (2005). "The Planet-Metallicity Correlation". The Astrophysical Journal. Cilt 622 (2 bas.). ss. 1102-1117. 25 Ekim 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ Fischer, D.A.; Valenti, J. (2005). "The Planet-Metallicity Correlation". The Astrophysical Journal. 622 (2): 1102–1117. Bibcode:2005ApJ...622.1102F. doi:10.1086/428383.
- ^ "Signatures Of The First Stars". ScienceDaily. 17 Nisan 2005. 12 Haziran 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Ekim 2006.
- ^ ; Gonzalez, G. (2000). "The nature of super-metal-rich stars: Detailed abundance analysis of 8 super-metal-rich star candidates" (PDF). Astronomy & Astrophysics. 367 (1): 253-265. Bibcode:2001A&A...367..253F. doi:10.1051/0004-6361:20000477. 30 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 21 Mayıs 2020.
- ^ Jørgensen, Uffe G. (1997). "Cool Star Models". van Dishoeck, Ewine F. (Ed.). Molecules in Astrophysics: Probes and Processes. International Astronomical Union Symposia. Molecules in Astrophysics: Probes and Processes. 178. Springer Science & Business Media. s. 446. ISBN .
- ^ . ESO. 11 Mart 1997. 21 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2006.
- ^ Dolan, Michelle M.; Mathews, Grant J.; Lam, Doan Duc; Lan, Nguyen Quynh; Herczeg, Gregory J.; Dearborn, David S. P. (2017). "Evolutionary Tracks for Betelgeuse". The Astrophysical Journal. 819 (1): 7. arXiv:1406.3143 $2. Bibcode:2016ApJ...819....7D. doi:10.3847/0004-637X/819/1/7.
- ^ Graham M. Harper; Brown, Alexander; Guinan, Edward F. (2008). "A New VLA-HIPPARCOS Distance to Betelgeuse and Its Implications". The Astronomical Journal. 135 (4): 1430-1440. Bibcode:2008AJ....135.1430H. doi:10.1088/0004-6256/135/4/1430.
- ^ Davis, Kate (1 Aralık 2000). "Variable Star of the Month — December, 2000: Alpha Orionis". AAVSO. 15 Haziran 2010 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ Loktin, A. V. (Eylül 2006). "Kinematics of stars in the Pleiades open cluster". Astronomy Reports. 50 (9): 714-721. Bibcode:2006ARep...50..714L. doi:10.1134/S1063772906090058.
- ^ . ESA. 10 Eylül 1999. 24 Nisan 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2006.
- ^ Johnson, Hugh M. (1957). "The Kinematics and Evolution of Population I Stars". Publications of the Astronomical Society of the Pacific. Cilt 69 (406 bas.). s. 54. 11 Ekim 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ . The Astrophysics Spectator. 6 Haziran 2005. 25 Şubat 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2007.
- ^ Berdyugina (2005). "Starspots: A Key to the Stellar Dynamo". Living Reviews in Solar Physics. 2 (1). s. 8. 14 Haziran 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Haziran 2007.
- ^ Nathan, Smith (1998). . Astronomical Society of the Pacific. 18 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ "NASA's Hubble Weighs in on the Heaviest Stars in the Galaxy". NASA News. 3 Mart 2005. 3 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ağustos 2006.
- ^ . Harvard-Smithsonian Center for Astrophysics. 22 Eylül 2005. 7 Eylül 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2006.
- ^ . ESO. 1 Ocak 2005. 20 Ağustos 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ Boss, Alan (3 Nisan 2001). . Carnegie Institution of Washington. 14 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
- ^ a b Shiga, David (17 Ağustos 2006). "Mass cut-off between stars and brown dwarfs revealed". New Scientist. 2 Eylül 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Ağustos 2006.
- ^ "Hubble glimpses faintest stars". BBC. 18 Ağustos 2006. 21 Ağustos 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ağustos 2006.
- ^ . ESO. 11 Haziran 2003. 7 Ekim 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2006.
- ^ Fitzpatrick, Richard (16 Şubat 2006). . The University of Texas at Austin. 8 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2006.
- ^ Villata, Massimo (1992). "Angular momentum loss by a stellar wind and rotational velocities of white dwarfs". Monthly Notices of the Royal Astronomical Society. Cilt 257 (3 bas.). ss. 450-454. 11 Ekim 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ "A History of the Crab Nebula". ESO. 30 Mayıs 1996. 28 Eylül 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Ekim 2006.
- ^ . Astronomy Notes. Primis/McGraw-Hill, Inc. 20 Ağustos 2007. 26 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2007.
- ^ "Review of Heat Flow Inside Stars". Self-published. 8 Haziran 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Temmuz 2007.
- ^ "Main Sequence Stars". The Astrophysics Spectator. 16 Şubat 2005. 25 Şubat 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Ekim 2006.
- ^ Introductory Astronomy & Astrophysics. 4th. Saunders College Publishing. 1998. s. 321. ISBN .
- ^ Roach, John (27 Ağustos 2003). "Astrophysicist Recognized for Discovery of Solar Wind". National Geographic News. 29 Haziran 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Haziran 2006.
- ^ . Australian Telescope Outreach and Education. 3 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ "Astronomers Measure Mass of a Single Star — First Since the Sun". Hubble News Desk. 15 Temmuz 2004. 2 Mart 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Mayıs 2006.
- ^ D. R. Garnett, H. A. Kobulnicky (2000). "Distance Dependence in the Solar Neighborhood Age-Metallicity Relation". The Astrophysical Journal. Cilt 532. ss. 1192-1196.[]
- ^ Staff (10 Ocak 2006). . National Optical Astronomy Observatory. 24 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2007.
- ^ A. A. Michelson, F. G. Pease (2005). . Living Reviews in Solar Physics. Max Planck Society. 13 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
- ^ A. Manduca, R. A. Bell, B. Gustafsson (1977). "Limb darkening coefficients for late-type giant model atmospheres". Astronomy and Astrophysics. Cilt 61 (6 bas.). ss. 809-813. 5 Ekim 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
- ^ P. F. Chugainov (1971). "On the Cause of Periodic Light Variations of Some Red Dwarf Stars". Information Bulletin on Variable Stars. Cilt 520. ss. 1-3. 5 Ekim 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
- ^ . National Solar Observatory — Sacramento Peak. 6 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ağustos 2006.
- ^ a b . Australian Telescope Outreach and Education. 3 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2006.
- ^ Aaron Hoover (5 Ocak 2004). . HubbleSite. 7 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
- ^ "Faintest Stars in Globular Cluster NGC 6397". HubbleSite. 17 Ağustos 2006. 2 Eylül 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
- ^ Smith, Gene (16 Nisan 1999). "Stellar Spectra". University of California, San Diego. 3 Nisan 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Ekim 2006.
- ^ Fowler (Şubat 1891). "The Draper Catalogue of Stellar Spectra". Nature. 45 (1166): 427-428.
- ^ The Classification of Stars. Cambridge University Press. 1990. ss. 31-48. ISBN .
- ^ a b c . Sky and Telescope. 7 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2006.
- ^ . White Dwarf Research Corporation. 8 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2006.
- ^ a b c d "Types of Variable Stars". AAVSO. 23 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 20 Temmuz 2006.
- ^ . NASA Goddard Space Flight Center. 1 Kasım 2004. 30 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2006.
- ^ a b c Schwarzschild, Martin (1958). Structure and Evolution of the Stars. Princeton University Press. .
- ^ "Formation of the High Mass Elements". Smoot Group. 3 Ekim 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 11 Temmuz 2006.
- ^ a b . NASA. 1 Eylül 2006. 19 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2006.
- ^ (Basın açıklaması). ESO. 1 Ağustos 2001. 25 Haziran 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2006.
- ^ . The Astrophysics Spectator. 16 Şubat 2005. 14 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2006.
- ^ a b c d Wallerstein, G.; Iben Jr., I.; Parker, P.; Boesgaard, A. M.; Hale, G. M.; Champagne, A. E.; Barnes, C. A.; KM-dppeler, F.; Smith, V. V.; Hoffman, R. D.; Timmes, F. X.; Sneden, C.; Boyd, R. N.; Meyer, B. S.; Lambert, D. L. (1999). "Synthesis of the elements in stars: forty years of progress" (PDF). Reviews of Modern Physics. 69 (4): 995-1084. Bibcode:1997RvMP...69..995W. doi:10.1103/RevModPhys.69.995. hdl:2152/61093. 13 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 4 Ağustos 2006.
- ^ Girardi, L.; Bressan, A.; Bertelli, G.; Chiosi, C. (2000). "Evolutionary tracks and isochrones for low- and intermediate-mass stars: From 0.15 to 7 Msun, and from Z=0.0004 to 0.03". Astronomy and Astrophysics Supplement. 141 (3). ss. 371-383. arXiv:astro-ph/9910164 $2. Bibcode:2000A&AS..141..371G. doi:10.1051/aas:2000126.
- ^ S. E. Woosley, A. Heger, T. A. Weaver (2002). "The evolution and explosion of massive stars". Reviews of Modern Physics. Cilt 74 (4 bas.). ss. 1015-1071. 20 Ocak 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Kasım 2006.
Konuyla ilgili yayınlar
- Pickover, Cliff (2001). The Stars of Heaven. Oxford University Press. .
- (2001). Stardust: Supernovae and Life — The Cosmic Connection. Yale University Press. .
- Hawking, Stephen (1988). A Brief History in Time. Bantam Books. .
Dış bağlantılar
Vikisözlük'te yıldız ile ilgili tanım bulabilirsiniz. |
Wikimedia Commons'ta Yıldız ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Tanımlayıcılarına, konsayılarına ve kaynak kodlarına göre yıldız arama (koordinat) Query star by identifier, coordinates or reference code 27 Kasım 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Centre de Données astronomiques de Strasbourg – Strasbourg Gökbilim Bilgi Merkezi
- Yıldız, Dünya Kitabı @ NASA8 Mayıs 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- . Illinois Üniversitesi
- Sınıflandırma Kodlarını Nasıl Deşifre Etmeli 3 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Astronomical Society of South Australia – Güney Avustralya Gökbilim Topluluğu
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Yildiz agirlikli olarak hidrojen ve helyumdan olusan karanlik uzayda isik sacan gokyuzunde bir nokta olarak gorunen plazma kuresidir Bir araya toplanan yildizlarin olusturdugu galaksiler gozlemlenebilir evrenin hakimidir Dunya dan ciplak gozle gorulebilen yaklasik 6 bin dolayinda yildiz vardir Dunya ya en yakin yildiz ayni zamanda Dunya uzerindeki yasamin gerceklesmesi icin gerekli olan isi ve isigin kaynagi da olan Gunes tir Dunya ya en yakin G tipi bir ana kol yildizi olan Gunes in yapay olarak renklendirilmis goruntusu Gunes isigi dahil olmak uzere Dunya uzerindeki enerjinin cogunun kaynagi Gunes tir Diger yildizlar yeryuzunden bakildiginda Gunes in isigi altinda kalmadiklari zaman yani geceleri gokyuzunde gorunurler Yildizlarin parlamasinin nedeni ise cekirdeklerinde meydana gelen cekirdek kaynasmasi fuzyon tepkimelerinde aciga cikan nukleer enerjinin yildizin icinden gectikten sonra dis uzaya radyasyon isinim ile yayilmasidir Astronomlar bir yildizin tayfini parlakligini ve uzaydaki hareketini gozlemleyerek o yildizin kutlesi yasi kimyasal bilesimi ve bunun gibi bircok ozelligini belirleyebilir Bir yildizin toplam kutlesi yildizin gelisiminin ve sonunun ana belirleyicisidir Kutlelerine bakilarak bir yildizin yasam suresi tahmin edilebilir Buyuk yildizlar az Gunes gibi kucuk yildizlar ise cok yasar Bir yildizin gelisim sureci icinde bulundugu asamaya gore capi donusu hareketi ve sicakligi ile belirlenir Sicaklik ve parlaklik durumuna gore isaretlendikleri Hertzsprung Russell diyagrami H R diyagrami yildizlarin guncel yasini ve gelisim surecindeki asamasini belirlemek icin kullanilir Ulker yildiz kumesi Boga takimyildizinda yer alan bir acik yildiz kumesidir Yildiz gelisiminin ilk halkasi hidrojen bir miktar helyum ve cok az miktarda daha agir elementlerden olusan ve ice dogru cokmeye baslayan bir madde bulutudur Yildiz cekirdegi yeteri kadar yogunlastiktan sonra icinde bulunan hidrojenin bir kismi surekli olarak cekirdek kaynasmasi tepkimesiyle helyuma cevrilir Yildizin geri kalan kismi aciga cikan enerjiyi isinim ve konveksiyon birlesimiyle cekirdekten uzaga tasir Bu surecler yildizin kendi icine dogru cokmesini engeller ve enerji yildiz yuzeyinde bir yildiz ruzgari yaratarak dis uzaya dogru isinim yoluyla yayilir Cekirdekteki hidrojen yakiti bittikten sonra en azindan Gunes in kutlesinin beste ikisi kadar bir kutleye sahip olan yildiz genisleyerek daha agir olan elementler cekirdekte ya da cekirdegin etrafinda kabuk halinde kaynasarak kirmizi bir dev haline gelir Daha sonra maddenin bir kismi yildizlararasi ortama salinarak agir elementlerin daha yogun olacagi yeni bir yildiz nesli yaratacak sekle donusur Kucuk yildizlar yasamlarinin sonuna geldiginde sakin bir patlamayla olurler Ancak Gunes ten milyonlarca kat daha buyuk olan yildizlar omurlerinin sonunda buyuk ve korkunc bir patlamayla olurler ve enerjilerini uzaya salarlar Bu patlamaya supernova patlamasi denir Bir supernova patlamasi sirasindaki yildizin parlakligi bulundugu galaksideki tum yildizlarin toplam parlakligina yaklasir Gunes ten en az 20 kat daha agir olan yildizlar supernova patlamasindan sonra bir kara delige donusurler Iki ya da daha fazla yildizdan olusan sistemlerde birbirine kutlecekim gucuyle baglanmis olan ve genellikle birbirinin cevresinde duzenli yorungelerde donen yildizlar bulunur Birbirine cok yakin bir yorunge izleyen yildizlarin kutlecekim gucu ile etkilesimlerinin evrimsel gelisimlerinde onemli etkisi vardir EtimolojiBir goruse gore Turkcede yer alan yildiz yildirim isik isin alev yalim yalin alaz yalaz kelimeleri ya fiil kokunden turemistir Bu kelimeler isik sacmak parlamak aydinlatmak anlamina gelmektedir Kimi eski metinlerde farkli bir anlamda kullanildigi gorulur ornegin da yiltiz ve Kutadgu Bilig de yildiz biciminde kok esas anlaminda kullanilmistir Divanu Lugati t Turk te ise yine yildiz biciminde ancak agac koku anlaminda kullanilmistir Bircok Turki dilde de benzer kelimelere rastlanir Gagavuzca ve Turkmence Yildis Kazakca Juldiz Ozbekce ve Uygurca Yulduz Yakutca Sulus Gozlem tarihcesiInsanlar eski zamanlardan beri yildizlarin olusturdugu desenlerden bir anlam cikarmaya calistilar Resimde Aslan takimyildizinin 1690 yilinda Johannes Hevelius tarafindan cizilmis bir tasviri yer almaktadir Ciplak gozle gorulebildigi haliyle Aslan takimyildizi Cizgiler sonradan eklenmistir Tarih boyunca yildizlar medeniyetler icin buyuk bir anlam ifade etmistir Dini uygulamalarin bir parcasi olabildikleri gibi goksel seyir ve yon bulma amaciyla da kullanilmislardir Bircok eski astronom yildizlarin Dunya nin etrafini saran gok kureye kalici olarak sabitlendigine ve degismez olduklarina inaniyordu Genel kaniya gore astronomlar yildizlari takimyildizlara ayirdilar ve onlari gezegenlerin hareketlerini ve Gunes in bu takimyildizlar uzerindeki hareketini anlamak icin kullandilar Gunes in arka plan yildizlarina ve ufka karsi hareketi tarimsal uygulamalari duzenlemek icin kullanilabilecek takvimler olusturmak icin kullanildi Dunya nin hemen hemen her yerinde kullanilan Miladi takvim en yakin yildiz olan Gunes e gore donme ekseninin acisini temel alan bir gunes takvimidir Kesin olarak tarihlendirilen en eski yildiz haritasi M O 1534 te Antik Misir li astronomlar tarafindan olusturulmustur Bilinen en eski yildiz kataloglari ise Kassite Donemi nde M O 1531 1155 Mezopotamya nin tarafindan derlenmistir Yunan astronomisindeki ilk yildiz katalogu M O 300 lerde Aristillus tarafindan Timocharis in yardimlariyla olusturulmustur Hipparkos un M O 2 yuzyil yildiz katalogu ise 1020 yildiz iceriyordu ve Batlamyus kendi katalogunu olustururken buradan fazlasiyla yararlanmistir Hipparkos tarihte kaydedilen ilk nova yeni yildiz yi kesfetmesiyle taninir Bugun kullanilan takimyildiz ve yildiz isimlerinin buyuk bir kismi Yunan astronomlar tarafindan verilmistir Goklerin gorundugu kadariyla degismedigi dusunulse de yeni yildizlarin kesfedilebileceginin farkindaydilar M S 185 te simdilerde SN 185 olarak bilinen bir supernova hakkinda ilk gozlemi yapan ve hakkinda yazanlar onlardi Bilinen en parlak supernova ise 1006 da Misirli astronom Ali bin Ridvan ve birkac Cinli astronom tarafindan gozlemlenen SN 1006 adli supernova idi Yengec Bulutsusunu doguran SN 1054 adli supernova da Cinli ve Musluman astronomlar tarafindan gozlemlenebilmistir Ortacag in Musluman astronomlari gunumuzde halen kullanilan bircok yildiza Arapca isimler verdiler ve yildizlarin pozisyonlarini hesaplayabilecek cok sayida astronomik alet icat ettiler Zic diye adlandirilan yildiz kataloglari olusturmak amaciyla ilk buyuk gozlemevi arastirma enstitulerini kurdular Bunlarin arasinda bir dizi yildizi yildiz kumesini Omicron Velorum ve Brocchi nin Kumeleri dahil ve galaksileri Andromeda Gokadasi dahil gozlemleyen Iranli astronom Abdurrahman es Sufi tarafindan yazilan dir 964 Josep Puig e gore Enduluslu astronom Ibn Bacce Samanyolu nun neredeyse birbirine temas eden binlerce yildizdan meydana geldigini ve bunun nedeninin Dunya atmosferindeki kirilimdan kaynaklaniyor olabilecegini ileri surdu M S 1106 1107 yillarinda yasanan Mars Jupiter kavusumunu da buna kanit olarak gosterdi Tycho Brahe gibi ilk Avrupali astronomlar gece gokyuzunde daha sonra nova olarak adlandirilacak yeni yildizlar tanimlayip gokyuzunun degismez oldugunu onerdi 1584 yilinda Giordano Bruno diger yildizlarin aslinda diger gunesler oldugunu onlarin yorungesinde donen baska gezegenler olabilecegini ve bir kisminin Dunya ya benzeyebilecegini onerdi Bu dusunce daha onceden antik Yunan dusunurler Demokritos ve Epikur ve Fahreddin er Razi gibi Orta Cag tarafindan dile getirilmistir Sonraki yuzyilda yildizlarin uzak gunesler oldugu gorusu astronomlar arasinda ortak kabul goren bir dusunce olmustur Bu yildizlarin Gunes Sistemi uzerinde neden cekimsel bir etki gostermedigini aciklamak icin Isaac Newton ve ilahiyatci Richard Bentley one surulen dusuncelerden yararlanarak yildizlarin her yonde esit olarak dagildigini onerdiler Italyan astronom Geminiano Montanari 1667 yilinda Umaci yildizinin parlakligindaki degisimleri gozlemleyerek kaydetti Edmond Halley yakinimizda bulunan bir cift duran yildizin ozdevinim hareketinin ilk olcumlerini yayimlayarak bu yildizlarin Antik Yunan astronomlar Batlamyus ve Iparhos zamanindan beri konumlarini degistirdigini kanitlamistir Gokyuzundeki yildizlarin dagilimini kesfetmeye karar veren ilk astronom William Herschel dir 1780 lerde bir dizi olcu aygiti yardimiyla 600 yonde bakis dogrultusu boyunca gozlemledigi yildizlari saydi Bu calismayla yildiz sayisinin gokyuzunde Samanyolu nun merkezine dogru gittikce arttigi sonucuna ulasmistir Ayni calismayi guney yarimkurede tekrarlayan oglu John Herschel de ayni yondeki artisi tespit etmistir William Herschel diger basarilarinin otesinde bazi yildizlarin yalnizca ayni bakis dogrultusunda yer almalarinin yani sira cift yildiz sistemi olusturan fiziksel esler oldugunu bulmasiyla da taninir Joseph von Fraunhofer ve Angelo Secchi yildiz tayf olcumunun onculeridir Sirius gibi yildizlarin tayfini Gunes ile kiyaslayarak sogurma cizgilerinin yildiz isigi tayfinin atmosferden gecerken belli frekanslarda sogurumu nedeniyle olusan koyu cizgiler sayi ve kuvvetlerindeki farkliliklari buldular 1865 yilinda Secchi yildizlari tayf tiplerine gore siniflamaya basladi Ancak gunumuzde kullanilan yildiz siniflandirmasi Annie J Cannon tarafindan 1900 lerde gelistirilmistir Saturn un halkalari ustunde gorunen Alfa Centauri A ve B Bir yildiza olan mesafenin ilk dogrudan olcumu 11 4 isik yili uzakliktaki 61 Cygni 1838 de paralaks teknigi kullanilarak Friedrich Bessel tarafindan yapildi Paralaks olcumleri goklerdeki yildizlarin genis bir sekilde ayrildigini gosterdi Cift yildizlarin gozlemlenmesi 19 yuzyilda giderek artan bir onem kazanmistir 1834 yilinda Friedrich Bessel Sirius yildizinin ozdevinim hareketindeki degisiklikleri gozlemleyerek gorunmeyen bir es yildizin var oldugu sonucuna vardi Edward Pickering 1899 yilinda ilk olarak tayf uzerinde cift yildizi buldugunda Mizar yildizinin 104 gunluk periyotlarda ortaya cikan tayf cizgilerindeki periyodik ayrilmayi gozlemliyordu William Struve ve S W Burnham gibi astronomlarin bircok cift yildiz sistemini gozlemlerinin detaylari yorunge ozelliklerinin hesaplanmasiyla yildizlarin kutlelerinin belirlenmesine olanak saglamistir Teleskop ile yapilan gozlemlerden cift yildizlarin yorungelerinin hesaplanmasi problemi ilk olarak Felix Savary tarafindan 1827 de cozulmustur Yirminci yuzyilda yildizlarin bilimsel incelemesi alaninda hizli gelismeler yasandi Fotograf onemli bir astronomik arac oldu Karl Schwarzschild bir yildizin renginin ve dolayisiyla sicakliginin gorunen kadir derecesi ile derecesinin karsilastirilmasi sonucunda belirlenebilecegini buldu Fotoelektrik isikolcerin fotometrenin gelistirilmesi bircok dalga boyu araliginda cok hassas kadir olcumune olanak verdi 1921 yilinda Albert A Michelson Wilson Dagi Gozlemevi ndeki Hooker teleskobunda interferometri kullanarak yildiz capinin ilk olcumlerini yapmistir Yirminci yuzyilin baslarinda yildizlarin fiziksel temeli uzerine onemli calismalar yapilmistir 1913 yilinda gelistirilen Hertzsprung Russell diyagrami yildizlarin astrofizigi uzerine calismalarin ilerlemesini saglamistir Yildizlarin icini ve evrimini aciklayacak basarili gelistirilmistir Ilk olarak 1925 yilinda Cecilia Payne Gaposchkin yazdigi bir doktora tezinde yildizlarin agirlikli olarak hidrojen ve helyumdan olustugunu onermistir Kuantum fizigindeki gelismelerle birlikte yildiz isiginin tayflari basari ile aciklanabilmistir Bu sayede yildizlarin atmosferlerinin kimyasal bilesimi de belirlenebilmistir NASA nin kizilotesi isinlari algilayan Spitzer Uzay Teleskobu ile cekilmis Samanyolu galaksisi fotografinda yuz binlerce yildiz gorunuyor Supernovalar haric tek yildiz sistemleri cogunlukla Yerel Grup ta ve ozellikle Samanyolu nun gorunur kisminda galaksimiz icin mevcut detayli yildiz kataloglarinda gosterildigi gibi gozlemlenmistir Ancak kimileri Dunya dan yaklasik 100 milyon isik yili uzaklikta bulunan Basak Kumesi nin M100 adli galaksisinde de gozlemlenebilmistir Basak Superkumesi nde yildiz kumelerini gormek mumkundur ve mevcut teleskoplar prensipte Yerel Gruptaki zayif isiga sahip tek yildiz sistemlerini gozlemleyebilir bkz Sefeidler Ancak galaksilerin Yerel Ustkumesi disinda ne tek yildiz sistemleri ne de yildiz kumeleri gozlemlenebilmistir Bunun tek istisnasi bir milyar isik yili uzaklikta yer alan ve yuz binlerce yildiz iceren buyuk bir yildiz kumesinin zayif bir goruntusudur daha once gozlemlenen en uzak yildiz kumesinden cok daha fazla yildiza sahiptir Subat 2018 de ilk kez astronomlar reiyonizasyon doneminde Buyuk Patlama dan yaklasik 180 milyon yil sonrasinda ilk olusan yildiz formlarindan dolayli olarak isik tespit ettiler Nisan 2018 de astronomlar Icarus resmi adiyla MACS J1149 Lensed Star 1 adinda en uzakta yer alan Dunya dan yaklasik 9 milyar isik yili uzaklikta bir anakol yildizi tespit etmistir Mayis 2018 de astronomlar Atacama Large Millimeter Array ve Very Large Telescope adli iki teleskobu kullanarak evren henuz 250 milyon yil yasindayken olusmus 13 3 milyar isik yili uzakliktaki bir galaksi kesfetti ve bu galaksi oksijenin tespit edildigi en uzak yerdir Yildizlarin adlandirilmasiTakimyildiz kavraminin Babilliler doneminde varoldugu bilinmektedir Eski gokyuzu gozlemcileri yildizlarin belirgin duzenlerinin bir resim olusturdugunu hayal etmis ve bunu da kendi mitleriyle ve dogada gordukleriyle ozdeslestirmislerdir Tutulum ekliptik cemberi uzerinde yer alan on iki takimyildizi astrolojinin temelini olusturmustur Belirgin olan bircok yildiza da genelde Arapca ya da Latince isimler verilmistir Takimyildizlarin bazilarinin ve Gunes in kendi mitleri bulunur Bunlarin olulerin ruhu ya da tanrilar olduklari dusunulurdu Ornegin Umaci yildizinin Gorgon Medusa nin gozunu temsil ettigine inanilirdi Eski Yunan dininde sonradan gezegen olarak tanimlanan bazi yildizlar onemli tanrilari temsil ederdi Gezegenlerin adi da bu tanrilardan gelir Merkur Venus Mars Jupiter ve Saturn Uranus ve Neptun de Yunan ve Roma tanrilaridir ancak her ikisi de eski caglarda dusuk parlakliklari yuzunden bilinmiyordu Bu gezegenlerin isimleri daha sonraki astronomlar tarafindan verilmistir 1600 lerde takimyildizlarin isimleri gokyuzunun o bolgesindeki yildizlari adlandirmak icin kullaniliyordu Alman astronom Johann Bayer in bir dizi yildiz haritasi yaratarak her takimyildizdaki yildizi Yunan harfleriyle tanimlamasiyla Bayer belirtmesini olusmustur Daha sonralari Ingiliz astronom John Flamsteed in kullandigi rakamlardan olusan sisteme de Flamsteed belirtmesi adi verilmistir Yildiz kataloglari ciktiktan sonra da bircok ek belirtme sistemi hazirlanmistir Yildizlari ve diger gokcisimlerini adlandirma konusunda bilimsel toplulukta tek yetkili kurum Uluslararasi Astronomi Birligi dir International Astronomical Union IAU Bazi ozel sirketler yildizlara isim sattiklarini iddia eder ancak bunlar ne bilim toplulugu tarafindan taninir ne de kullanilir Astronomi ile ilgilenenler bu tip davranislari yildizlarin adlandirilma prosedurunu bilmeyen insanlari hedef secen bir tur dolandiricilik olarak gorur Olcu birimleriYildiz degiskenlerinin cogu MKS olcum sistemi ile belirtilse de bazen cgs olcum sistemi de kullanilir ornegin parlakligin erg saniye olarak belirtilmesi gibi Kutle aydinlatma gucu ve yaricap genel olarak Gunes in ozelliklerinin temel alindigi birimlerle ifade edilir 2015 yilinda IAU yildiz degiskenlerini belirtebilmek icin kullanilabilecek bir dizi nominal gunes degeri belirsizlikler olmadan SI sabitleri olarak tanimlanmistir tanimladi nominal gunes aydinlatma gucu L 3 828 1026 Wnominal gunes yaricapi R 6 957 108 m Gunes kutlesi M Newton yercekimi sabiti G nin buyuk bagil belirsizligi 10 4 nedeniyle IAU tarafindan acikca tanimlanmadi Bununla birlikte Newton yercekimi sabiti ve gunes kutlesi GM carpildiginda elde edilen sonucun cok daha hassas oldugu bilindiginden IAU nominal gunes kutlesi degiskenini su sekilde tanimlamistir nominal gunes kutlesi degiskeni GM 1 3271244 1020 m3 s 2 Bununla birlikte CODATA nin en guncel Newton yercekimi sabiti tahmini 2014 kullanilarak nominal gunes degiskeni yaklasik 1 9885 1030 kg olarak olculebilir Parlaklik yaricap kutle degiskeni ve kutle icin kesin degerler gozlemsel belirsizlikler nedeniyle gelecekte biraz degisecekse de 2015 IAU nominal sabitleri yildiz degiskenlerini belirtmek icin oldukca yararli olduklarindan ayni SI degerlerinde kalacaktir Dev bir yildizin yaricapi ya da bir cift yildiz sisteminin ana ekseni gibi buyuk uzunluklar genellikle astronomik birim AU ile belirtilir Bir AU yaklasik olarak Dunya ile Gunes arasindaki ortalama uzakliga esittir 150 milyon km veya yaklasik 93 milyon mil IAU 2012 de tam 149 597 870 700 m olarak tanimladi Olusum ve gelisimDusuk kutleli sol dongu ve yuksek kutleli sag dongu yildizlarin evrimi Yildizlar uzayda bulunan yuksek yogunluktaki yine de Dunya uzerindeki bir vakum odasindan daha az yogun olan madde bulutlarinin iclerinde dogar Molekuler bulutlar olarak bilinen bu bolgeler cogunlukla hidrojenden olusmakla birlikte yaklasik 23 28 helyum ve az miktarda daha agir elementleri icerir Orion Bulutsusu bu yildiz dogumhanelerine bir ornektir Cogu yildiz duzinelerce ila yuz binlerce yildizi icerebilen yildiz gruplarinin icinde dogar Bu bulutlardan olustukca icinde bulunduklari bulutlari guclu bir sekilde isiklandirip iyonlastirirlar ve bir H II bolgesi yaratirlar Yildiz olusumundan kaynaklanan bu tur etkiler nihayetinde bulutu bozabilir ve yeni yildiz olusumunu engelleyebilir Tum yildizlar omurlerinin buyuk cogunlugunu cekirdeklerindeki hidrojeni helyuma donusturdukleri anakol evresinde gecirirler Bununla birlikte yildizlar kutlelerinin buyuklugune gore gelisimlerinin cesitli asamalarinda farkli yollar izlerler Daha buyuk yildizlarin nihai kaderi goreli olarak kendilerinden daha az kutleye sahip yildizlardan farklidir Buna gore astronomlar genellikle yildizlari kutlelerine gore gruplandirirlar Kutleleri 0 5 M altinda olan cok dusuk kutleli yildizlar sahip olduklari helyumu anakol evresinde iken tum yildiz boyunca yayarlar Bu nedenle asla kabuk yanmasina maruz kalmazlar veya kirmizi deve donusmezler onlar helyumu kaynastiracak buyukluge sahip olmadiklarindan bir helyum beyaz cucesine donusecek ve yavasca hidrojenlerini tuketerek soguyacaklardir Ancak bu kutledeki yildizlarin omru evrenin yasindan daha buyuk oldugundan su ana kadar herhangi bir helyum beyaz cucesi bulunmamaktadir Kutlesi 0 5 M ila 1 8 2 5 M olan dusuk kutleli yildizlar Gunes buraya dahildir cekirdeklerindeki hidrojen tukendiginde kirmizi dev haline gelir ve cekirdeklerindeki helyum ani bir parlamayla yanmaya baslar girdikleri asimptotik dev kol devresinde karbon oksijen icerikli bir cekirdek gelistirirler nihayetinde dis katmanlarini uzaya salarak gezegensel bir bulutsu olustururlar ve geriye kalan cekirdekleri de artik bir beyaz cucedir Kutlesi 1 8 2 5 M ila 5 10 M olan Orta kutleli yildizlar dusuk kutleli yildizlara benzer evrimsel asamalardan gecer ancak nispeten kisa bir sure sonra helyum parlama olmadan kaynasmaya baslar ve dejenere karbon oksijen cekirdegi olusturmadan once kirmizi dev evresinde uzun bir sure gecirir Dev yildizlar genellikle minimum 7 10 M kutleye sahiptir azami 5 6 M Cekirdegin icindeki hidrojeni tukettikten sonra bu yildizlar ustdev haline gelir ve helyumdan daha agir elementleri olusturmaya baslar Omurlerinin sonuna geldiklerinde cekirdekleri coker ve supernova patlamasiyla son bulurlar Yildiz olusumu Bir yildizin olusumu bir molekuler bulutun icinde olusan ve siklikla bir supernovanin buyuk yildiz patlamalari ya da iki galaksinin carpismasindan olusan sok dalgalarinin tetikledigi kutlecekimsel bir kararsizlik ile baslar Jeans Kararsizligi kriterlerini saglayacak kadar bir madde yogunluguna erisen bolge kendi kutlecekimsel kuvveti altinda cokmeye baslar Yogun bir molekuler bulut icerisinde bir yildizin dogusunun bir ressam tarafindan yapilan tasviri Bulut coktukce Bart damlacigi adi verilen ve yogun toz ile gazdan olusan ayrik kumelenmeler olusur Bunlarin icinde 50 gunes kutlesine kadar madde bulunabilir Yuvar coktukce ve yogunluk arttikca kutlecekimsel enerji isiya donusur ve sicaklik artar Onyildiz bulutu hidrostatik denge durumunda dengeli bir duruma yaklastiginda bulutun merkezinde bir onyildiz olusur Bu anakol oncesi yildizlar genelde bir on gezegen diskiyle cevrelenmistir kutlecekimsel buzulme donemi 10 15 milyon yil kadar surer Yakindaki yildiz dogumhanesinde yaklasik 500 genc yildizdan olusan bir kume bulunmaktadir Iki Gunes kutlesinden az kutleye sahip genc yildizlara T Tauri yildizi daha yuksek kutleye sahip olan yildizlara da Herbig Ae Be yildizlari denir Bu yeni dogan yildizlar donme ekseni boyunca gaz jetleri yayar bu da coken yildizin acisal momentumunu azaltabilir ve Herbig Haro nesneleri olarak bilinen kucuk bulutlar olusabilir Bu jetler yakindaki devasa yildizlardan gelen radyasyon ile birlikte yildizin olustugu cevreleyen bulutun uzaklastirilmasina yardimci olabilir Gelismelerinin baslarinda T Tauri yildizlari kabaca sicaklarinin ayni kalip parlakliklarinin azaldigi Hayashi evresindedirler Daha az kutleli T Tauri yildizlari anakol evresine kadar burada kalirken daha kutleli yildizlar Henyey evresine gecerler Anakol evresi Yildizlar yasam surelerinin 90 inda cekirdekleri yakininda yuksek sicaklik ve basinc altinda gerceklesen nukleer fuzyonla hidrojeni helyuma cevirir Anakolun baslangicindan itibaren yildiz cekirdegindeki helyum orani duzenli olarak artar ve bu da cekirdekteki nukleer fuzyonu arttirarak yildizin daha parlak ve sicak olmasina yol acar Ornegin yaklasik 4 6 milyar yil once anakola giren Gunes in o zamandan beri parlakliginin 40 arttigi tahmin edilmektedir Her yildiz surekli olarak gazin uzaya akmasina neden olan bir yildiz ruzgari uretir Yildizlarin cogu icin kaybedilen bu kutle miktari kayda deger degildir Gunes her yil 10 14 Gunes kutlesi kadar ya da diger bir deyisle tum hayati boyunca kutlesinin 0 01 i kadar bir kutle kaybeder Ancak cok buyuk yildizlar gelisimlerini onemli derecede etkileyecek olan 10 7 ile 10 5 Gunes kutlesi arasinda madde kaybeder 50 gunes kutlesinden daha buyuk bir kutle ile hayatlarina baslayan yildizlar anakolda kaldiklari sure boyunca toplam kutlelerinin yarisini kaybedebilirler Hertzsprung Russell cizenegi ornegi Gunes ortada yer almaktadir Bir yildizin anakolda bulunacagi sureyi yakilacak yakitin miktari ve yanma hizi baska bir deyisle baslangictaki kutlesi ve parlakligi belirler Gunes icin bu surenin yaklasik 1010 yil oldugu tahmin edilmektedir Buyuk yildizlar yakitlarini cok hizli yakarlar ve omurleri kisa olur Kirmizi cuce adi verilen kucuk yildizlar ise buyuk yildizlarin aksine yakitlarini cok yavas yakar ve on ile yuz milyar yil arasinda yasamlarini surdururler Yasamlarinin sonuna dogru gittikce parlakliklarini kaybederler ve kara cuceye donusurler Boyle yildizlarin yasam sureleri evrenin simdiki yasindan 13 7 milyar yil daha buyuk oldugu icin kara cucelerin var olmasi henuz beklenmemektedir Kutlenin yani sira helyumdan daha agir elementlerin miktari da yildizlarin gelisiminde onemli rol oynar Astronomide helyumdan agir elementlerin tamami metal olarak degerlendirilir ve bu elementlerin kimyasal derisimine metallik denir Yildizin metalligi yakitini yakacagi sureyi etkiler ve miknatissal alanlarin olusumunu kontrol eder ve yildiz ruzgarinin gucunu degistirir Daha yasli obek II yildizlar olustuklari molekuler bulutlarin bilesimi nedeniyle daha genc olan obek I yildizlara gore onemli oranda az metallige sahiptirler Bu bulutlar zaman gecip yasli yildizlar oldukce atmosferlerinin bir kismindan gelen metallerle zenginlesmistir Anakol sonrasi Atacama Large Millimeter ALMA telekobu tarafindan fotografi cekilmis bu turuncu cisim Betelgeuse yildizidir ALMA bir yildizin yuzeyini ilk kez gozlemledi ve bu ilk ayni zamanda Betelgeuse un mevcut en yuksek cozunurluklu goruntusudur En az 0 4 gunes kutlesine sahip yildizlar cekirdeklerindeki hidrojeni tukettiklerinde geriye kalan hidrojeni artik helyumdan ibaret cekirdeginin disindaki bir kabukta kaynastirmaya baslar Kirmizi dev formunu aldikca dis katmanlari genislemeye ve sogumaya baslar Yaklasik 5 milyar yil sonra Gunes helyumu kaynastirma asamasina gelecek ve yaricapi 1 astronomik birime ve mevcut boyutu da 250 katina cikacak fakat mevcut kutlesinin 30 unu kaybedecektir Hidrojen kabugu yanmasi daha fazla helyumu ortaya cikarttigindan cekirdegin kutlesi ve sicakligi artar 2 25 gunes kutlesine sahip bir kirmizi devin helyum cekirdegi helyum fuzyonundan once dejenere olur Son olarak sicaklik yeterince arttiginda helyum fuzyonu helyum parlamasi adi verilen bir olayla aniden baslar ve yildizin yaricapi hizla kuculup yuzey sicakligi artar ve yildiz HR diyagraminin gecer Daha buyuk yildizlarda helyum cekirdeginin fuzyonu cekirdek dejenere olmadan baslar ve yildiz dis konvektif zarf cokmeden ve yildiz yatay dala gecmeden once helyumu yavasca yaktigi biraz zaman harcar Yildiz cekirdegindeki helyumu kaynastirdiginda aciga cikan karbon disi helyum kabugu ile ortulu cok daha sicak bir cekirdegi meydana getirir Yildiz asimptotik dev dal ADD adi verilen bir doneme girer fakat aciklanan diger kirmizi devlere gore daha parlaktir Daha buyuk ADD yildizlari cekirdek dejenere hale gelmeden once kisa bir karbon fuzyonu surecine girebilir Buyuk yildizlar Dokuz gunes kutlesinden daha fazla kutleye sahip olan yildizlar once mavi ve sonra da kirmizi bir ustdev olacak sekilde genisler Ozellikle buyuk yildizlar guclu konveksiyon akim ve yogun kutle kaybi nedeniyle yuzeye ulasan hidrojenden daha agir elementlerin emisyon cizgilerinin hakim oldugu spektrumlarla karakterize olan bir Wolf Rayet yildizina donusebilir Helyum buyuk bir yildizin cekirdeginde tukendiginde cekirdek kasilir ve sicaklik ve basinc karbonu kaynastiracak kadar yukselir bkz Karbon yakma islemi Bu surec oksijen bkz Oksijen yakma islemi neon bkz Neon yakma islemi ve silikon un silikon yakma islemi yakilmasiyla devam eder Yildizin yasaminin sonuna kadar fuzyon cekirdekte tipki sogan kabuklari gibi tabakalar olusturarak devam eder Her kabukta farkli bir element cekirdek kaynasmasina ugrar En dista hidrojen iceri dogru helyum ve sonra diger agir elementler diye devam eder Son asamaya yildiz demir uretmeye baslayinca ulasilir Demir atomu cekirdegi diger agir elementlerin cekirdeklerinden daha sikica baglandigi icin demir otesi elementlerden yeterli fuzyon enerjisi aciga cikmaz Cok sinirli bir olcude boyle bir surec devam eder ancak enerji tuketir Benzer sekilde tum hafif cekirdeklerden daha siki baglandiklari icin bu enerji fisyonla serbest birakilamaz Cokus Gelisiminin sonunda ortalama buyuklukte bir yildiz artik dis katmanlarini kaybederek bir gezegenimsi bulutsuya donusur Eger dis atmosferi dokuldukten sonra kalan kutle 1 4 gunes kutlesinden az ise gorece oldukca kucuk bir nesne yaklasik Dunya kadar haline gelene kadar kuculur Daha fazla sikismanin olusmasi icin yeterince buyuk olmayan bu yildizlara beyaz cuce denir Her ne kadar yildizlar plazma yuvarlari olarak tanimlansalar da beyaz cucenin icindeki elektron yozlasmis madde artik plazma degildir Beyaz cuceler oldukca uzun zaman sonra kara cucelere donuseceklerdir Yengec Bulutsusu Dunya dan 4 Temmuz 1054 tarihinde gorulen bir supernova patlamasinin geriye kalan kirintilardir Daha buyuk yildizlarda demir cekirdek artik kendi kutlesini destekleyemeyecek kadar yani 1 4 gunes kutlesinden daha fazla buyuyene kadar cekirdek kaynasmasi devam eder Cekirdegin icindeki elektron proton yonlendirilince ve ters beta bozunmasi ya da elektron yakalanmasi ile patlayip notron ve notrinolar olusturunca cekirdek birdenbire coker Bu cokmenin olusturdugu sok dalgalari yildizin geri kalaninin bir supernova olarak patlar Supernovalar o kadar parlaktir ki kisa sure icinde bulundugu galaksinin tamamindan daha parlaktir Samanyolunda olustuklarinda tarih boyunca daha once yildiz gorulemeyen yerlerde ortaya cikan yeni yildizlar olarak gozlemlenmislerdir Yildizin maddesinin cogu supernova patlamasiyla uzaya kacar ve Yengec Bulutsusu gibi bulutlar olusturur Geri kalan bir Notron yildizi haline gelir kendilerini bazen Pulsar ya da X isini patlamasi seklinde gosterir ya da dort gunes kutlesine esdeger bir kalinti birakacak kadar buyuk bir yildiz ise kara delik olur Bir notron yildizinda madde denilen halde bulunur ve cekirdekte de Kuark maddesi denen daha da egzotik bir yozlasmis madde bulunur Karadeligin icindeki maddenin hali henuz anlasilamamistir Olen yildizlarin kacan dis katmanlari yeni yildiz olusumunda kullanilabilecek agir elementleri de icerir Bu agir elementler kayalik gezegenlerin olusumuna izin verir Supernovalardan ve yildiz ruzgarlarindan cikan akis yildizlararasi ortamin sekillendirilmesinde onemli rol oynar Cift yildizlar Cift yildiz sistemlerinin anakol sonrasi gelisimleri kendileriyle ayni kutledeki tek yildizlardan onemli olcude farkli olabilir Ikili sistemdeki yildizlar yeterince yakinsa yildizlardan biri kirmizi bir dev olmak icin genislediginde tasar ise kendi kutlesinin bir kismini diger yildiza aktarabilir Roche lobu tastiginda ise felaket degiskenleri ve tip Ia supernovalari dahil olmak uzere cesitli fenomenler ortaya cikabilir YayginlikBeyaz cuce yildiz Sirius B nin Sirius A cevresindeki yorungede donusunun bir ressam tarafindan tasviri NASA resmi Yildizlarin cogunlugunun kutlecekimi ile birbirine bagli coklu yildiz sistemlerinde cift yildizlari olusturdugu cok uzun zamandir kabul gormus bir varsayimdir Bu ozellikle cok buyuk olan O ve B sinifi yildizlar icin ozellikle dogrudur ve 80 i coklu sistemdir Ancak daha kucuk yildizlarda tek yildiz sistemlerinin orani artar kirmizi cucelerin yalnizca 25 inin bir esi oldugu bilinmektedir Tum yildizlarin 85 i kirmizi cuce olduguna gore Samanyolu ndaki yildizlari cogu dogustan tektirler Daha genis kumelere yildiz kumesi denir Bunlar birkac yildizlik yildiz topluluklarindan yuzlerce binlerce yildizdan olusan devasa kuresel kumelere kadar siralanirlar Yildizlar evrende duzenli bir sekilde dagilmamis ve normalde yildizlararasi gaz ve tozla birlikte galaksilerde toplanmislardir Siradan bir galaksiicinde yuzlerce milyar yildiz bulunur ve gozlemlenebilir evrende 100 milyardan 1011 daha fazla galaksivardir Genelde yildizlarin sadece galaksilerde olduguna inanilsa da galaksilerarasi yildizlar da bulunmustur Astronomlar gozlemlenebilir evrende en azindan 70 seksilyon 7 1022 yildiz oldugunu tahmin etmektedir Bu Samanyolumuzda bulunan 300 milyar yildizin 230 milyar katidir Gunes ten sonra Dunya ya en yakin yildiz 39 9 trilyon 1012 kilometre ya da 4 2 isik yili uzaklikta olan Proxima Centauri dir Bu yildizin isiginin dunyaya ulasmasi icin 4 2 yil gerekmektedir Uzay Mekigi nin yorunge hiziyla saniyede 8 kilometre yaklasik saatte 30 000 kilometre yolculuk edersek Proxima Centauri ye ulasmak icin 150 000 yil gerekecektir Buna benzer uzakliklar galaksitekerlerinde Gunes in cevresi de dahil olmak uzere tipik uzakliklardir Yildizlar galaksilerin merkezinde ve kuresel kumelerde birbirlerine cok daha yakin olabildikleri gibi galaksi halesinde cok daha uzak olabilirler Dusuk yogunluklari nedeniyle galaksilerde yildizlarin birbiriyle carpismasinin oldukca nadir oldugu dusunulur Ancak galaksimerkezi ile kuresel kumenin cekirdegi gibi daha yogun bolgelerde bu carpismalara daha sik rastlanir Bu tur carpismalar sonucunda mavi basiboslar diye bilinen olusumlar olur Bunlar anakolda ayni parlakliga sahip yildizlardan daha yuksek yuzey sicakligina sahip anormal yildizlardir OzelliklerYildizlarin hemen hemen tum ozelliklerini baslangictaki kutlesi belirler Bu ozelliklerin arasinda parlaklik buyukluk yildizin gelisimi yasam suresi ve kacinilmaz sonu da bulunur Yas Yildizlarin cogu 1 milyar ile 10 milyar yil arasinda yasa sahiptir Bazi yildizlar gozlemlenen evrenin yasi olan 13 7 milyar yasina yakindir Yildiz ne kadar buyuk olursa yasam suresi de o kadar kisa olur cunku buyuk yildizlarin cekirdeklerinde daha buyuk olan basinc hidrojenin daha hizli yanmasina neden olur En buyuk yildizlar ortalama bir milyon yil yasarlarken minimum kutleye sahip olan kirmizi cuceler yakitlarini cok yavas yaktiklarindan on ile yuz milyar yil arasinda yasarlar Kutlelerine gore yildizlarin her bir evrede gecirdikleri sure Kutle Anakol Altdev Kirmizi dev Cekirdekte Helyum yanmasi1 0 7 41 2 63 1 45 0 951 5 1 72 0 41 0 18 0 262 0 0 67 0 11 0 04 0 10Kimyasal bilesim Yildizlar olustuklarinda yaklasik kutlelerinin 71 i hidrojen 27 i helyum geri kalani da metallerdir Genel olarak metallerin orani yildiz atmosferlerinde bulunan demir icerigiyle belirlenir cunku demir hem sik bulunan bir metaldir hem de sogurma cizgileri gorece daha kolay olculur Yildizlarin olustugu molekuler bulutlar supernova patlamalariyla surekli olarak metallerle zenginlestiginden bir yildizin kimyasal bilesimi yasini belirlemek icin kullanilir Metallerin orani ayrica yildizin bir gezegen sisteminin olmasi olasiliginin da bir gostergesi olabilir Daha agir elementlerin varligi yildizin bir gezegen sistemine sahip olma olasiligini arttirir Bugune kadar olculen en dusuk demir icerigine sahip olan yildiz HE1327 2326 no lu cucedir Gunes in demir iceriginin 200 000 de birine sahiptir Bunun aksine demir zengini Gunes in sahip oldugunun iki kati kadar demir icerigine sahipken bir gezegene sahip olan bunun uc kati kadarina sahiptir Spektrumlarinda belirli elementlerin ozellikle krom ve nadir toprak elementleri olagan disi bolluklarini gosteren kimyasal acidan tuhaf olarak tanimlanabilecek yildizlar da vardir Gunes de dahil olmak uzere daha soguk dis atmosfere sahip yildizlar cesitli iki ve cok atomlu molekuller olusturabilir Cap Gorunen renkleri ve goreceli boyutlari ile bilindik yildizlardan bazilari Dunya ya olan buyuk uzakliklari nedeniyle Gunes disindaki tum yildizlar Dunya nin atmosferinin etkisiyle gece gokyuzunde goz kirpan parlak noktalar olarak insan gozune gorunurler Yildiz tekerleri yeryuzundeki optik teleskoplar tarafindan gozlemlenemeyecek kadar kucuk acisal boyutlarda olduklarindan bu nesnelerin resimlerini alabilmek icin interferometri iceren teleskoplar gerekir Gunes de bir yildizdir ancak teker olarak gorunecek ve gun isigi saglayacak kadar Dunya ya yakindir Gunesten sonra en buyuk gorunen boyuttaki yildiz yalnizca 0 057 SOA lik acisal capi olan R Doradus yildizidir Yildizlar bir sehirden daha buyuk olmayan notron yildizlarindan Orion takimyildizinda bulunan ve Gunes in 1 000 kati buyuk olan yaklasik 1 6 milyar kilometrelik capi olan Betelgeuse gibi ustdevlere kadar siralanirlar Ancak Betelgeuse un yogunlugu Gunes inkinden cok daha azdir Devinim Ulker Boga takimyildizinda yer alan bir acik yildiz kumesi Bu yildizlar uzayda ortak hareket etmektedir Bir yildizin Gunes e gore hareketi yildizin kaynagi ve yasi icin oldugu kadar yapisi ve bulundugu galaksinin gelisimi hakkinda da onemli bilgiler saglayabilir Bir yildizin ozdevinimi tegetsel hizidir Bunun belirlenmesi icin yilda mas mili SOA birimi kullanilarak cok hassas gokolcumleri yapilir Bir yildizin iraklik acisini belirleyerek bir yildizin ozdevinimi hiz birimlerine cevrilebilir Yuksek ozdevinimi olan yildizlar Gunes e gorece daha yakin olan yildizlardir ve iraklik acisi olcumu icin oldukca iyi adaylardir Dikeyhiz yildizin Gunes e dogru ya da Gunes ten uzaga olan hizidir Bu hiz tayf cizgilerindeki doppler kaymasi ile belirlenir ve birimi kilometre saniyedir Her iki hareket hizi da belirlendikten sonra bir yildizin Gunes e ya da galaksiye gore olan uzay hizi belirlenebilir Yakin yildizlar arasinda obek I yildizlarin daha yasli olan obek II yildizlara gore daha dusuk hizlara sahip olduklari bulunmustur Obek II yildizlarin galaksiduzlemine egik olan eliptik yorungeleri bulunur Yakindaki yildizlarin devinimlerinin karsilastirilmasi sonucunda yildiz topluluklari da tanimlandi Bunlar buyuk bir olasilikla olusumlarinin kaynaginda ayni dev molekuler bulutlari paylasiyorlardi Manyetik alan yildizinin T Tauri tipinde genc bir yildiz yuzey manyetik alani ile yeniden yaratilmistir Bir yildizin manyetik alani konvektif dolasimin meydana geldigi ic kisimlarda olusur Iletken plazmanin bu hareketi bir dinamo gibi islev gorur buradaki elektrik yuklerinin hareketi mekanik bir dinamo gibi manyetik alanlari uyarir Bu manyetik alanlar yildiz boyunca ve otesinde genis bir yelpazeye sahiptir Manyetik alanin gucu yildizin kutlesine ve bilesimine gore degisir ve yuzey manyetik aktivitesinin miktari yildizin donus hizina baglidir Bu yuzey aktivitesi manyetik alanin guclu oldugu ve yuzey sicakliginin normalden dusuk oldugu yerlerde olusturur Koronal donguler bir yildizin yuzeyinden dis atmosferine yani koronasina kadar yukselen kemer seklinde hareket eden manyetik alan akimi cizgileridir Koronal donguler aldiklari yol boyunca surukledikleri plazma nedeniyle gorulebilir Gunes puskurtusu ayni manyetik aktivite nedeniyle yayilan yuksek enerjili parcaciklarin patlamasidir Hizli donen genc yildizlar manyetik alanlari nedeniyle yuksek yuzey aktivitesine sahip olma egilimindedir Manyetik alan yildiz ruzgari uzerinde hareket edebilir ve zaman icinde donme hizini yavas yavas dusurmek icin bir fren islevi gorur Bu nedenle Gunes gibi yasli yildizlar cok daha yavas donme hizina ve daha dusuk bir yuzey aktivitesine sahiptir Yavasca donen yildizlarin aktivite seviyeleri dongusel olarak degisme egilimindedir ve belirli bir sure boyunca tamamen durabilirler Ornegin 70 yil suren donemi boyunca hic gunes lekesi olusmamistir Kutle Eta Carinae bilinen en buyuk yildizlardan biridir kutlesi Gunes in kutlesinin 100 150 katidir ve birkac milyon yillik astronomik olcekte cok kisa bir yasam suresine sahiptir Bilinen en buyuk yildizlardan biri Gunes in kutlesinin 100 150 kati buyuk olan ve birkac milyon yillik cok kisa bir yasam suresine sahip olan Eta Carinae yildizidir Yakin gecmiste yapilan Arches kumesindeki bir calisma evrenin icinde bulundugu donem icinde 150 gunes kutlesinin ust sinir oldugunu onermektedir Bu sinirlamanin nedeni kesin olarak bilinmese de kismen bir yildizin atmosferinden gazlari kacirmadan gecebilecek olan en yuksek aydinlatma gucu miktarini belirleyen Eddington aydinlatma gucu nedeniyle oldugu dusunulmektedir Big Bang ten hemen sonra olusan yildizlar bilesimlerinde lityumdan daha agir metal bulunmamasi nedeniyle 300 gunes kutlesi ya da daha buyuk olabilirler Bu asiri buyuk Obek III yildizlarin soyu cok uzun zamandir tukenmistir ve ancak teorik olarak bulunurlar Jupiter gezegeninin kutlesinin 93 kati bir kutleye sahip olan ve AB Doradus A yildizinin esi olan AB Doradus C yildizi cekirdeginde cekirdek kaynasmasi suren bilinen en kucuk yildizdir Gunes e benzer metallikte olan ve teorik olarak cekirdeginde hala cekirdek kaynasmasi surebilecek olan minimum kutle yaklasik olarak Jupiter in 75 kati olarak tahmin edilmektedir Ama metallik dusuk oldugunda sonuk yildizlar uzerine yapilan bir calisma minimum yildiz boyutunun Gunes in 8 3 u yani Jupiter in kutlesinin yaklasik 87 kati oldugunu gostermektedir Bundan daha kucuk boyutta olan yildizlara kahverengi cuceler denir ve yildizlar ile gaz devleri arasinda cok iyi tanimlanamamis bolgede yer alirlar Yildizin yaricapi ve kutlesi yuzeydeki kutlecekimini belirler Dev yildizlar anakoldaki yildizlardan daha dusuk bir yuzey kutlecekimine sahip iken beyaz cuceler gibi yozlasmis yogun yildizlarin yuzey kutlecekimi daha buyuktur Yuzey kutlecekimi yildiz isiginin tayfini etkiler daha yuksek kutlecekimi sogurma cizgilerini genisletir Donme Yildizlarin donme hizi tayf olcumu ile yaklasik olarak tahmin edilebilir ya da yildiz lekelerinin donme hizinin izlenmesiyle daha kesin olarak belirlenebilir Genc yildizlar ekvatorlarinda 100 km s yi gecen buyuk donme hizlarina sahiptir Ornegin B sinifi yildiz Achernar kutuplar arasindaki uzakliktan 50 daha buyuk bir eslek capina yol acan yaklasik 225 km s lik ya da daha buyuk bir eslek donme hizina sahiptir Bu hiz ulasildiginda yildizin parcalanacagi donusul kritik hiz olan 300 km s den cok az dusuk olan bir hizdir Karsilastirildiginda Gunes ancak her 25 35 gunde bir doner ve ekvator donme hizi 1 994 km s dir Bir yildiz anakol uzerinde gelisimini surdururken miknatissal alani ve yildiz ruzgari donme hizini onemli miktarda azaltmaktadir Sikisik yildiz yogun bir kutleye sikistiklarindan yuksek bir donme hizina sahiptirler Ancak acisal momentum korunumundan donen bir cismin boyutundaki kuculmeye karsin donme hizini arttirmasi beklendigi hiza nazaran oldukca dusuk donme hizlarina sahiptir Yildizin acisal devinirliginin onemli bir kismi yildiz ruzgarinin sonucunda olusan kutle kaybiyla dagilir Bunun yani sira bir pulsarin atarca donme hizi oldukca yuksektir Ornegin Yengec bulutsusunun merkezindeki atarca saniyede 30 kere doner Atarcanin donme hizi isinim nedeniyle giderek yavaslayacaktir Sicaklik Anakoldaki bir yildizin yuzey sicakligi cekirdekteki enerji uretim hizi ve yildizin yaricapi ile belirlenir ve genellikle yildizin renk olceginden hesap edilir Sicaklik normalde yuzey alani basina yildiz ile ayni parlakliga sahip ideal bir kara cismin sactigi enerji miktarina es olan etkin sicaklik degerinde verilir Sicaklik cekirdege dogru arttikca etkin sicakligin sadece yuzey hakkinda bilgi verdigi de unutulmamalidir Bir yildizin cekirdegindeki sicaklik birkac milyon kelvine ulasabilir Yildiz sicakligi degisik elementlerin enerji kazanma ya da iyonlasma hizini belirleyebileceginden tayf uzerinde karakteristik sogurma cizgileri olarak belirirler Bir yildizin yuzey sicakligi mutlak parlakligi ve sogurma ozellikleri ile yildizin siniflandirilmasinda kullanilir asagidaki siniflandirma bolumune bakin Anakolda yer alan buyuk yildizlar 50 000 K e varan yuzey sicakliklarina sahip olabilirler Gunes gibi daha kucuk olan yildizlarin yuzey sicakliklari birkac bin K dir Kirmizi devler 3 600 K gibi gorece dusuk bir yuzey sicakligina sahip olmalarina ragmen cok genis dis yuzey alanlari nedeniyle yuksek parlakliga sahiptirler IsinimCekirdek kaynasmasinin bir urunu olarak yildizlar tarafindan uretilen enerji hem elektromanyetik radyasyon hem de parcacik isinimi olarak uzaya yayilir Yildiz tarafinda yayilan parcacik isinimi yildiz ruzgari yildizin dis katmanlarindan yayilan serbest Proton alfa parcacigi ve beta parcacigi gibi elektrikle yuklu parcaciklarin duzenli akisi olarak gorulur ve yildiz cekirdeginden cikan duzenli bir notrino akisi olarak kendini gosterir Cekirdekteki enerji uretimi yildizlarin bu kadar cok parlak olmasinin nedenidir Ne zaman bir elementin iki ya da daha fazla atom cekirdegi birleserek daha agir bir elementin atom cekirdegini olusturmak icin kaynassa olusan cekirdek kaynasmasi tepkimesinden gama isini foton salinir Bu enerji yildizin dis katmanlarina ulastiginda gorunur isigin da dahil oldugu diger elektromanyetik enerjiye donusur Bir yildizin gorunur isiginin doruk titresim sayisinca belirlenen frekansi rengi yildizin fotosferini de iceren dis katmanlarina baglidir Gorunur isigin yani sira yildizlar insan gozunun goremedigi elektromanyetik radyasyon turleri de yayar Aslinda yildizlarin elektromanyetik radyasyonu elektromanyetik spektrumun en uzun dalga boyu olan radyo dalgalari ve kizilotesiden en kisa dalga boyu olan morotesi X isini ve gama isinina kadar tamamini kapsar Yildizlarin elektromanyetik radyasyonunun gorunur ya da gorunmez tum bilesenleri ozellikleri ayirt etmede onem tasir Yildiz tayfini kullanan astronomlar yildizin yuzey sicakligini yuzey kutle cekimini metalligini ve donme hizini belirleyebilirler Paralaks olcumuyle yildizin uzakligi da biliniyorsa parlakligi da belirlenebilir Daha sonra yildiz modellemelerine bakilarak kutle yaricap yuzey kutlecekimi ve donme sikligi frekansi tahmin edilebilir Cift yildiz sistemlerindeki yildizlarin kutlesi dogrudan olculebilir kutlecekimsel mikromercekleme yontemi de bir yildizin kutlesini belirler Bu degiskenleri kullanan astronomlari yildizin yasini da tahmin edebilir Parlaklik Astronomideparlaklik bir yildizin birim zamanda yaydigi isigin ya da diger isinim enerjisinin miktaridir Bir yildizin parlakligi yaricapi ve yuzey sicakligi ile belirlenir Cogu yildiz yuzeyi boyunca her yerden esit olarak isima yaymaz Ornegin kendi etrafinda hizlica donen Vega yildizinin kutuplarinda ekvatorunda oldugundan daha fazla enerji akisi birim alan basina guc gerceklesir Yuzeyde gorulen ve ortalamadan dusuk sicaklik ile parlakliga sahip olan bolgelere yildiz lekesi denir Gunes gibi kucuk cuce yildizlar genel olarak cok az miktarda kucuk yildiz lekesi olan tekerlere sahiptir Daha buyuk dev yildizlar daha buyuk ve bariz yildiz lekelerine sahiptir ve guclu yildiz kenar kararmasi gosterirler Bu yildiz tekerinin kenarlarina dogru parlakligin azalmasidir UV Ceti gibi kirmizi cuce pariltili yildizlarda oldukca belirgin yildiz lekesi olusumlari gosterebilirler Kadir sinifi Bir yildizin gorunur parlakligi kadir ile olculur Bu kavram Dunya dan uzakligi yildizlararasi toz ve gazin sondurucu etkisi ve atmosferden gecerken ugradigi degisime gore yildizin parlakligini belirler Mutlak kadir yildiz ile Dunya arasindaki mesafe 10 parsek 32 6 isik yili olsa kadir sinifinin ne olacagidir ve dogrudan yildizin parlakligina baglidir Kadir sinifina gore yildiz sayilari Kadir sinifi m Yildiz Sayisi0 41 152 483 1714 5135 1 6026 4 8007 14 000 Hem gorunur hem de mutlak kadir sinifi olcegi logaritmik sayilarindan olusur Kadir sinifindaki bir sayi degisikligi yaklasik olarak parlakligin 2 5 kati 100 un besinci koku yaklasik olarak 2 512 artmasina esdegerdir Yani birinci kadir sinifindaki 1 00 bir yildiz ikinci kadir sinifindaki 2 00 bir yildizdan 2 5 kat daha parlaktir ve altinci kadir sinifindan 6 00 bir yildizdan 100 kat daha fazla parlaktir Uygun gozlem kosullarinda gozle gorulebilen en sonuk yildizlar yaklasik 6 kadir sinifindadir Hem gorunur hem de mutlak kadir sinifi olceginde kadir sinifi sayisi kuculdukce yildizlar daha parlak olur Her iki olcekte de en parlak yildizlar eksi kadir sinifinda yer alir Iki yildiz arasindaki parlaklik farkini hesaplamak icin parlak yildizin kadir sinifi mb daha sonuk olan yildizin kadir sinifindan mf cikarilir ve aradaki fark 2 512 sayisinin ussu olarak alinir yani Dm mf mb displaystyle Delta m m f m b 2 512Dm displaystyle 2 512 Delta m parlakliktaki degisim Hem parlakliga hem de Dunya dan uzakliga bagli olarak bir yildizin mutlak kadir sinifi M ile gorunur kadir sinifi m tam olarak birbirlerine es degildir ornegin parlak bir yildiz olan Sirius un gorunur kadir sinifi 1 44 tur ancak mutlak kadir sinifi yalnizca 1 41 dir Gunes in gorunur kadir sinifi 26 7 dir ama mutlak kadir sinifi yalnizca 4 83 Geceleri gokyuzunde gorulen en parlak yildiz olan Sirius Gunes ten yaklasik olarak 23 kat daha fazla parlaktir gece gokyuzundeki ikinci en parlak yildiz olan Canopus 5 53 luk mutlak buyuklugu ile Gunes ten 14 000 kat daha fazla parlaktir Canopus Sirius tan daha fazla parlak olmasina ragmen Sirius daha parlak olarak gorunur Bunun nedeni Sirius un Dunya dan yalnizca 8 6 isikyili uzakta olmasina karsin Canopus un 310 isikyili uzakta olmasidir 2006 yili itibariyla bilinen en yuksek mutlak kadir sinifina sahip olan yildiz 14 2 ile LBV 1806 20 yildizidir Bu yildiz Gunes ten 38 milyon kat daha parlaktir Bilinen en az parlakliga sahip yildizlar NGC 6397 kumesinde yer alirlar BU kumedeki en sonuk kirmizi cucelerin kadir sinifi 26 dir ama 28 kadir sinifina sahip bir beyaz cuce de bulunmustur Bu yildizlar o kadar sonuk bir isiga sahiptirler ki isiklari Ay ustunde yakilan bir mum isiginin Dunya dan gorunusu kadardir SiniflandirmaFarkli Yildiz Siniflari Icin Yuzey Sicakligi Olcekleri Sinif Sicaklik Ornek yildizO 33 000 K ya da daha fazla Zeta OphiuchiB 10 500 30 000 K RigelA 7 500 10 000 K AltairF 6 000 7 200 K Procyon AG 5 500 6 000 K GunesK 4 000 5 250 K Epsilon IndiM 2 600 3 850 K Proxima Centauri Mevcut yildiz siniflandirma sistemi yildizlarin hidrojen cizgi gucune gore A dan Q ya kadar siniflandirildigi 20 yuzyilin baslarinda ortaya cikti Hidrojen cizgisi gucunun sicakliga ait dogrusal bir fonksiyon oldugu dusunulmustur Ancak bu gorunenden daha karmasikti sicaklik arttirildiginda 9000 K e yaklasildi ve sicakligin daha da artmasiyla fonksiyon bozuldu Siniflandirmalar o zamandan beri yildizlarin sicakligina gore yapilmakta ve su an kullanilan sistem de buna dayanmaktadir Yildizlar tayflarina gore cok sicak olan O sinifi yildizlardan atmosferlerinde molekullerin olusabilecegi kadar soguk olan M sinifi yildizlara kadar tek harfli sisteme gore siniflandirilir Azalan yuzey sicakliklarina gore ana siniflandirmalar sunlardir O B A F G K ve M Nadir bulunan tayf ozelliklerine sahip yildizlara ozel siniflandirmalar da bulunur Bu tiplerin icinde en cok rastlananlar en soguk dusuk kutleli yildizlar icin L sinifi ve kahverengi cuceler icin de T sinifidir Her harfin 0 dan 9 a en sicaktan en soguga siralanan 10 alt sinifi bulunur Ancak O0 ve O1 siniflari olmayabileceginden bu sistem asiri yuksek sicakliklarda bozulur Bunlara ek olarak yildizlar uzaysal boyutlarina karsilik gelen ve yuzey kutlecekimlerine gore belirlenen spektral cizgilerindeki parlaklik etkilerine gore de siniflandirilabilir Bu olcekteki yildizlar 0 sinifindan ustundevler III sinifina devler V sinifindan anakol cuceleri kimi yazarlarca dahil edilen VII sinifina beyaz cuceler kadar siralanir Anakol yildizlari mutlak kadir siniflarina ve tayf tiplerine gore siniflandirildiklarinda dar bir bandin uzerinde yer alirlar Gunes orta sicakliga ve siradan buyukluge sahip anakolda yer alan G2V tipi bir sari cucedir Spektral tipin sonuna eklenen kucuk harfler spektrumun kendine ozgu ozelliklerini belirtmek icin kullanilir Ornegin e harfi yayim cizgilerinin emisyon cizgileri varligini belirtirken m harfi normal otesi yuksek metal duzeyini belirtir var ise tayf tipinde degisiklikler oldugunu belirtir Beyaz cucelerin kendilerine ozgu D harfi ile baslayan siniflandirmalari vardir Tayfta belirgin olan cizgilerin tipine gore DA DB DC DO DZ ve DQ diye alt siniflarina ayrilirlar Bunlari sicakligi gosteren sayisal bir deger izler Degisen yildizlarSalinimli degisen bir yildiz olan in bakisimsiz asimetrik gorunumu NASA Hubble Uzay Teleskopu goruntusu Degisen yildizlar icsel veya dissal ozellikleri nedeniyle parlakliklarinda sirali ya da rastgele degisiklikler gosteren yildizlardir Icsel ozellikleri nedeniyle degisen yildizlar uc ana gruba ayrilabilirler Zonklayan degisen yildizlar yildizin yaslanma sureci nedeniyle zaman icinde buyuyerek ya da kuculerek yaricapi degisen yildizlardir Sefe ve sefe benzeri yildizlar ile Tansik gibi uzun donemli yildizlari icerir Patlayan degisen yildizlar kutle firlatma ya da puskurtme olaylari nedeniyle parlakliklarinda ani yukselmeler gosteren yildizlardir Bu grubun icinde onyildizlar Wolf Rayet yildizlari ve Pariltili yildizlar ile dev ve ustdev yildizlar da bulunur Afet ya da patlama degisken yildizlarinin ozelliklerinde oldukca dramatik degisiklikler olur Bu grubun icinde novalar ve supernovalar bulunur Yakininda beyaz cuce bulunan bazi cift yildiz sistemleri nova ve Tip 1a supernova gibi olaganustu yildiz patlamalarina neden olabilir Beyaz cuce es yildizindan hidrojen alarak cekirdek kaynasmasi olana kadar kutlesinin artmasiyla patlama olusur Bazi novalarin tekrar eden hatta sirali orta olcekte patlamalari olur Cift yildizlarda yildiz tutulmasi gibi dissal nedenlerle de yildizlarin parlakligi degisebilir Ayrica donen yildizlarda olusan asiri yildiz lekeleri nedeniyle de parlaklik degisebilir Yildiz tutulmasina ornek verilebilecek olan cift yildiz sistemi Umaci dir parlakligi duzenli olarak 2 87 gun icinde 2 3 ile 3 5 kadir sinifi arasinda degisir YapiKararli anakol yildizinin ici kuvvetlerin birbirini surekli karsiladigi surekli bir denge halindedir Birbirini dengeleyen kuvvetler iceri dogru yonelen kutlecekim kuvveti ve bunu karsilayan plazma gazinin isi enerjisidir Bu kuvvetlerin birbirini dengelemesi icin tipik bir yildizin cekirdegindeki sicaklik 107K ya da daha yuksek olmalidir Bir anakol yildizinin hidrojen yakan cekirdeginde ortaya cikan sicaklik ve basinc cekirdek kaynasmasinin olusmasi ve yildizin daha fazla cokmesini onleyecek kadar yeterli enerji uretir Element cekirdekleri yildizin cekirdeginde kaynastikca gama isinlari seklinde enerji yayarlar Bu fotonlarin cevresini saran plazma ile etkilesime girerek cekirdege isi enerjisi eklerler Anakoldaki yildizlar hidrojeni helyuma cevirerek yavas ama duzenli artan bir oran da cekirdekteki helyumu artirirlar Sonunda helyum orani baskin hale gelir ve cekirdekteki enerji uretimi durur Bunun yerine 0 4 gunes kutlesinden buyuk yildizlarda yozlasmis helyum cekirdegin cevresinde yavasca genisleyen kabukta cekirdek kaynasmasi olusur Hidrostatik dengenin disinda kararli bir yildizin icinde enerji dengesini saglayacak isil denge de bulunur Iceride bulunan isinsal sicaklik egimi sonucunda disariya dogru surekli olarak bir enerji akisi olusur Yildizin herhangi bir katmanindan disa dogru akan enerji akisi yukaridan iceriye dogru gelen enerji akisina tam olarak denktir Bu resim Gunes tipi bir yildizin kesitini gosterir NASA resmi Isinim bolgesi yildizin icinde enerji akisini saglayacak kadar verimli bir isinim aktarimi olan bolgedir Bu bolgede plazma hareketsizdir ve herhangi bir kutle hareketi sonumlenir Eger boyle olmazsa plazma dengesiz hale gelir ve konveksiyon bolge olusturacak sekilde konveksiyon isi yayim olusur Bu cekirdegin yakininda ya da dis katmanin yuksek opaklik olan bolgelerinde cok yuksek enerji akisinin ortaya ciktigi yerlerde ortaya cikar Anakol yildizinin dis katmanlarinda isiyayimi olusmasi tayf tipine baglidir Gunes in birkac kati kutlesi olan yildizlarin iclerinde isiyayimsal dis katmanlarinda da isinim bolgeleri bulunur Gunes gibi kucuk yildizlar da ise tam tersi isiyayim dis katmanlarda yer alir 0 4 gunes kutlesinden daha az kutleye sahip olan kirmizi cucelerin tamaminda isiyayim bulunur dolayisiyla da cekirdekte helyum birikmesi olmaz Yildizlarin cogunda yildiz yaslandikca ve icinin olusumu degistikce isiyayim bolgeleri de degisir Anakol yildizinin gozlemci tarafindan gorulebilen kismina fotosfer denir Bu katmanda yildizin plazma gazi isigin fotonlarina karsi saydamlasir Cekirdekte uretilen enerji fotosferden uzaya dogru yayilir Yildiz lekeleri ya da ortalamadan dusuk sicakliga sahip bolgelere fotosferde ortaya cikar Isik yuvarin uzerinde yildiz atmosferi bulunur Gunes gibi anakol yildizlarinda asmosferin en alt duzeyi icinde ignelerin bulundugu ve yildiz puskurtuleri basladigi ince kromosferdir Bunu 100 km icinde cok hizli bir sekilde sicakligin arttigi gecis bolgesi cevreler Bunun otesinde milyonlarca kilometre disariya uzanabilen asiri isitilmis plazma olan gunes taci bulunur Bir tacin olusumu yildizin dis katmanlarinda isiyayimin olusumuna baglidir Cok yuksek isisina ragmen tac cok az isik yayar Gunes in taci yalnizca gunes tutulmasinda gorunur hale gelir Tactan sonra plazma parcaciklarindan olusan bir yildiz ruzgari yildizlararasi ortam ile etkilesecek sekilde disari dogru yayilir Cekirdek kaynasmasi tepkime yollariProton proton zincirleme reaksiyonuna bakisKarbon azot oksijen dongusu Yildiz nukleosentezinin bir parcasi olarak yildizin kutlesine ve bilesimine bagli olarak yildiz cekirdeklerinde birkac dizi farkli cekirdek tepkimesi yer alir Kaynasan atom cekirdeginin net kutlesi tepkimeye giren kutlenin toplamindan azdir Kaybolan bu kutle E mc kutle enerji bagintisina gore enerjiye cevrilir Hidrojen cekirdek kaynasma sureci sicakliktan etkilenir cekirdek sicakligindaki orta derece bir artis kaynasma hizini oldukca onemli derecede artirir Sonuc olarak anakol yildizlarinin cekirdek sicakliklari kucuk bir M sinifi yildizda 4 milyon K den buyuk bir O sinifi yildizdaki 40 milyon K ya kadar degiskenlik gosterir Gunesin 107 K lik sicakliktaki cekirdeginde hidrojen proton proton zincirleme reaksiyonu ile helyuma donusur 41H 22H 2e 2ne 2 x 0 4 MeV 2e 2e 2g 2 x 1 0 MeV 21H 22H 23He 2g 2 x 5 5 MeV 23He 4He 21H 12 9 MeV Bu tepkimeler genel olarak su tepkimede toplanir 41H 4He 2e 2g 2ne 26 7 MeV e bir Pozitron g gama isini Foton ne ise bir notrinodur H ve He hidrojen ile helyumun izotoplaridir Bu tepkime sonucu salinan enerji milyonlarca elektronvolttur yani oldukca kucuk bir miktar enerjidir Ancak devasa sayida tepkimenin ayni anda olusmasiyla yildizin isinim ciktisini saglayacak kadar enerji uretilir Buna karsilik iki hidrojen gazi molekulunun bir oksijen gazi molekulu ile yanmasi sadece 5 7 eV salmaktadir Fuzyon icin gerekli yildiz kutlesi Element KutleHidrojen 0 01Helyum 0 4Karbon 5Neon 8 Daha buyuk yildizlarda karbonun katalist oldugu karbon azot oksijen cevrimi ile helyum uretilir 108 K lik cekirdek sicakliklarina sahip olan ve kutlesi 0 5 ile 10 gunes kutlesi arasinda degisen daha gelismis yildizlarda ara metal olarak berilyumu kullanan uclu alfa sureci ile helyum karbona donusturulebilir 4He 4He 92 keV 8 Be 4He 8 Be 67 keV 12 C 12 C 12C g 7 4 MeV Yani toplam tepkime 34He 12C g 7 2 MeV Buyuk yildizlarda ardisik fuzyon islemlerine genel bir bakis dd Daha buyuk yildizlarda buzulen cekirdeklerde daha agir elementlerde Neon yanma sureci ve Oksijen yanma sureci ile yakilabilir Yildiz nukleosentezinin son asamasi kararli demir 56 izotopunu ureten Silisyum yanma surecidir Endotermik surec haricinde artik cekirdek kaynasmasi olamayacagindan daha fazla enerji ancak kutlecekimsel cokus ile uretilebilir Asagidaki ornek 20 gunes kutlesine sahip bir yildizin tum yakitini tuketmesi icin gereken zamani gosterir O sinifi bir anakol yildizi olarak 8 gunes yaricapina ve Gunes in parlakliginin 62 000 katina sahip olacaktir Yakit malzemesi Sicaklik milyon Kelvin Yogunluk kg cm Yanma suresi H 37 0 0045 8 1 milyon yilHe 188 0 97 1 2 milyon yilC 870 170 976 yilNe 1 570 3 100 0 6 yilO 1 980 5 550 1 25 yilS Si 3 340 33 400 11 5 gunAyrica bakinizGunes disi gezegenler listesi Yildiz dizinleri Buyuk yildizlar listesi Yildiz gunu Yildiz astronomisiKaynakca a b star Oxford Dictionary of English 2e Oxford University Press 2003 a b Sunay Caglar Astronotlar Usur mu Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari 2017 a b Bahcall John N 29 Haziran 2000 How the Sun Shines Nobel Foundation 16 Haziran 2013 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Agustos 2006 a b c Late stages of evolution for low mass stars Rochester Institute of Technology 20 Ekim 2003 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Agustos 2006 NASA Observatorium 10 Subat 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Haziran 2006 a b c Iben Icko Jr 1991 Single and binary star evolution Astrophysical Journal Supplement Series Cilt 76 ss 55 114 11 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 Ozkan Fatma 1 Aralik 2003 Isin ve Isik Kelimeleri Nereden Geliyor 157 DergiPark ss 157 178 JA79HY22KY Erisim tarihi 13 Ekim 2023 Caliskan Burcin 30 Eylul 2022 YILDIZ KELIMESININ KOKENBILIM ACISINDAN DEGERLENDIRILMESI 4 DergiPark ss 12 21 Erisim tarihi 13 Ekim 2023 a b Forbes George 1909 History of Astronomy Londra Watts amp Co ISBN 978 1 153 62774 0 28 Agustos 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Mayis 2020 Hevelius Johannis 1690 Firmamentum Sobiescianum sive Uranographia Gdansk Other ancient calendars WebExhibits 9 Subat 2001 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Aralik 2006 von Spaeth 2000 Dating the Oldest Egyptian Star Map 42 3 ss 159 179 26 Ocak 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Ekim 2007 The Norton history of astronomy and cosmology ISBN 978 0 393 03656 5 Murdin P 2000 Aristillus c 200 BC Encyclopedia of Astronomy and Astrophysics Bibcode 2000eaa bookE3440 doi 10 1888 0333750888 3440 ISBN 978 0 333 75088 9 Grasshoff Gerd 1990 The history of Ptolemy s star catalogue Springer ss 1 5 ISBN 978 0 387 97181 0 Pinotsis Antonios D Astronomy in Ancient Rhodes Section of Astrophysics Astronomy and Mechanics Department of Physics University of Athens 15 Kasim 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Haziran 2009 Zhao 2006 The Guest Star of AD185 Must Have Been a Supernova Chinese Journal of Astronomy and Astrophysics 6 5 ss 635 640 Astronomers Peg Brightness of History s Brightest Star NAOA News 5 Mart 2003 2 Nisan 2003 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Haziran 2006 Supernova 1054 Creation of the Crab Nebula SEDS University of Arizona 30 Agustos 2006 17 Ekim 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Mayis 2020 Duyvendak Nisan 1942 Further Data Bearing on the Identification of the Crab Nebula with the Supernova of 1054 A D Part I The Ancient Oriental Chronicles Publications of the Astronomical Society of the Pacific 54 318 ss 91 94 Mayall Nisan 1942 Further Data Bearing on the Identification of the Crab Nebula with the Supernova of 1054 A D Part II The Astronomical Aspects Publications of the Astronomical Society of the Pacific 54 318 ss 95 104 Brecher 1983 Ancient records and the Crab Nebula supernova The Observatory Cilt 103 ss 106 113 Kennedy 1962 Review The Observatory in Islam and Its Place in the General History of the Observatory by Aydin Sayili Isis 53 2 ss 237 239 Messier s Nebulae and Star Clusters ISBN 978 0 521 37079 0 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Mayis 2020 a b c A Brief History of High Energy X ray amp Gamma Ray Astronomy NASA HEASARC 17 Agustos 2006 19 Ocak 1998 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Agustos 2006 Exoplanets ESO 24 Temmuz 2006 10 Ekim 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Haziran 2012 Ahmad 1995 The impact of the Qur anic conception of astronomical phenomena on Islamic civilization Vistas in Astronomy 39 4 ss 395 403 402 Setia 2004 Fakhr Al Din Al Razi on Physics and the Nature of the Physical World A Preliminary Survey PDF Islam amp Science 2 2 9 Ocak 2020 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Mayis 2020 Hoskin 1998 The Value of Archives in Writing the History of Astronomy Library and Information Services in Astronomy III Cilt 153 s 207 3 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Agustos 2006 Proctor 1870 Are any of the nebulae star systems Nature 1 13 ss 331 333 29 Eylul 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 21 Temmuz 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 2 Ekim 2006 Aitken Robert G 1964 The Binary Stars New York Dover Publications Inc s 66 ISBN 978 0 486 61102 0 Michelson 1921 Measurement of the diameter of Alpha Orionis with the interferometer Astrophysical Journal 53 5 ss 249 259 University of California 10 Ekim 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Subat 2013 a b c Unsold Albrecht 2001 The New Cosmos 5 bas New York Springer ss 180 185 215 216 ISBN 978 3 540 67877 9 Battinelli 2003 Carbon Star Survey in the Local Group V The Outer Disk of M31 The Astronomical Journal 125 3 ss 1298 1308 9 Nisan 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Mayis 2020 Millennium Star Atlas marks the completion of ESA s Hipparcos Mission ESA 8 Aralik 1997 9 Haziran 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Agustos 2007 Hubble Space Telescope Measures Precise Distance to the Most Remote Galaxy Yet Hubble Site 26 Ekim 1994 2 Agustos 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Agustos 2007 Hubble Completes Eight Year Effort to Measure Expanding Universe Hubble Site 25 Mayis 1999 19 Aralik 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Agustos 2007 UBC Prof alumnus discover most distant star clusters a billion light years away UBC Public Affairs 8 Ocak 2007 30 Haziran 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Haziran 2015 Gibney 28 Subat 2018 Astronomers detect light from the Universe s first stars Surprises in signal from cosmic dawn also hint at presence of dark matter Nature 1 Mart 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Subat 2018 Kelly Patrick L 2 Nisan 2018 Extreme magnification of an individual star at redshift 1 5 by a galaxy cluster lens Nature 2 4 ss 334 342 14 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Mayis 2020 2 Nisan 2018 3 Nisan 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 2 Nisan 2018 Hashimoto Mayis 2018 The onset of star formation 250 million years after Big Bang PDF Nature 20 7705 ss 75 83 20 Ekim 2020 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Mayis 2020 a b Coleman Leslie S Frosty Drew Observatory 4 Subat 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Agustos 2006 a b National Maritime Museum 29 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Agustos 2006 Adams Cecil 1 Nisan 1998 Can you pay 35 to get a star named after you The Straight Dope 12 Mayis 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Agustos 2006 a b c d Prsa A Harmanec P Torres G Mamajek E 2016 Nominal values for selected solar and planetary quantities IAU 2015 Resolution B3 Astronomical Journal 152 2 41 arXiv 1605 09788 2 Bibcode 2016AJ 152 41P doi 10 3847 0004 6256 152 2 41 Woodward 1978 Theoretical models of star formation Annual Review of Astronomy and Astrophysics 16 1 ss 555 584 Lada 2003 Embedded Clusters in Molecular Clouds Annual Review of Astronomy and Astrophysics 41 1 ss 57 115 The origin and evolution of planetary nebulae ISBN 978 0 521 62313 1 Elmegreen 1977 Sequential formation of subgroups in OB associations Astrophysical Journal Part 1 Cilt 214 ss 725 741 Getman 2012 The Elephant Trunk Nebula and the Trumpler 37 cluster contribution of triggered star formation to the total population of an H II region Monthly Notices of the Royal Astronomical Society 426 4 ss 2917 2943 The Origin of Stars Imperial College Press 2004 ss 57 68 Self published 23 Haziran 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Eylul 2006 The origin of stars Imperial College Press 2004 s 176 Megeath 11 Mayis 2010 Herschel finds a hole in space ESA 20 Ekim 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Mayis 2010 Mengel 1979 Stellar evolution from the zero age main sequence Astrophysical Journal Supplement Series Cilt 40 ss 733 791 a b Sackmann 1993 Our Sun III Present and Future Astrophysical Journal Cilt 418 s 457 Wood 2002 Measured Mass Loss Rates of Solar like Stars as a Function of Age and Activity The Astrophysical Journal 574 1 ss 412 425 de Loore 1977 Evolution of massive stars with mass loss by stellar wind Astronomy and Astrophysics 61 2 ss 251 259 Royal Greenwich Observatory 18 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Kasim 2015 Pizzolato 2001 Subphotospheric convection and magnetic activity dependence on metallicity and age Models and tests Astronomy amp Astrophysics 373 2 ss 597 607 UCL Astrophysics Group 18 Haziran 2004 22 Kasim 2004 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Agustos 2006 Schroder 2008 Distant future of the Sun and Earth revisited 386 1 ss 155 163 See also Palmer 22 Subat 2008 Hope dims that Earth will survive Sun s death NewScientist com news service 15 Nisan 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Mart 2008 Penn Stats College of Science 24 Mayis 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Ocak 2016 Sneden 8 Subat 2001 Astronomy The age of the Universe Nature 409 6821 ss 673 675 Liebert J 1980 White dwarf stars Annual Review of Astronomy and Astrophysics 18 2 ss 363 398 Bibcode 1980ARA amp A 18 363L doi 10 1146 annurev aa 18 090180 002051 a b c Goddard Space Flight Center 6 Nisan 2006 19 Ekim 2000 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Temmuz 2006 Fryer 2003 Black hole formation from stellar collapse Classical and Quantum Gravity 20 10 ss S73 S80 Most Milky Way Stars Are Single Basin aciklamasi Harvard Smithsonian Center for Astrophysics 30 Ocak 2006 6 Temmuz 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Temmuz 2003 Royal Greenwich Observatory 10 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Temmuz 2006 Hubble Finds Intergalactic Stars Hubble News Desk 14 Ocak 1997 2 Agustos 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Kasim 2006 Astronomers count the stars BBC News 22 Temmuz 2003 18 Nisan 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Temmuz 2006 3 99 1013 km 3 104 km h 24 365 25 1 5 105 yil J Holmberg C Flynn 2000 The local density of matter mapped by Hipparcos Monthly Notices of the Royal Astronomical Society Cilt 313 2 bas ss 209 216 11 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Temmuz 2006 Astronomers Star collisions are rampant catastrophic CNN News 2 Haziran 2000 7 Ocak 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Temmuz 2006 J C Lombardi Jr J S Warren F A Rasio A Sills A R Warren 2002 Stellar Collisions and the Interior Structure of Blue Stragglers The Astrophysical Journal Cilt 568 ss 939 953 20 Agustos 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Whitehouse Dr David 31 Ekim 2002 Oldest star found in galaxy BBC News 14 Mart 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Agustos 2006 Lopez Bruno Schneider Jean Danchi William C Temmuz 2005 Can Life Develop in the Expanded Habitable Zones around Red Giant Stars The Astrophysical Journal 627 2 ss 974 985 arXiv astro ph 0503520 2 Bibcode 2005ApJ 627 974L doi 10 1086 430416 See Table 1 Irwin Judith A 2007 Astrophysics Decoding the Cosmos John Wiley and Sons s 78 Bibcode 2007adc book I ISBN 978 0 470 01306 9 ESO 12 Eylul 2006 6 Temmuz 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Ekim 2006 D A Fischer J Valenti 2005 The Planet Metallicity Correlation The Astrophysical Journal Cilt 622 2 bas ss 1102 1117 25 Ekim 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 Fischer D A Valenti J 2005 The Planet Metallicity Correlation The Astrophysical Journal 622 2 1102 1117 Bibcode 2005ApJ 622 1102F doi 10 1086 428383 Signatures Of The First Stars ScienceDaily 17 Nisan 2005 12 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Ekim 2006 Gonzalez G 2000 The nature of super metal rich stars Detailed abundance analysis of 8 super metal rich star candidates PDF Astronomy amp Astrophysics 367 1 253 265 Bibcode 2001A amp A 367 253F doi 10 1051 0004 6361 20000477 30 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 21 Mayis 2020 Jorgensen Uffe G 1997 Cool Star Models van Dishoeck Ewine F Ed Molecules in Astrophysics Probes and Processes International Astronomical Union Symposia Molecules in Astrophysics Probes and Processes 178 Springer Science amp Business Media s 446 ISBN 978 0792345381 ESO 11 Mart 1997 21 Mayis 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Temmuz 2006 Dolan Michelle M Mathews Grant J Lam Doan Duc Lan Nguyen Quynh Herczeg Gregory J Dearborn David S P 2017 Evolutionary Tracks for Betelgeuse The Astrophysical Journal 819 1 7 arXiv 1406 3143 2 Bibcode 2016ApJ 819 7D doi 10 3847 0004 637X 819 1 7 Graham M Harper Brown Alexander Guinan Edward F 2008 A New VLA HIPPARCOS Distance to Betelgeuse and Its Implications The Astronomical Journal 135 4 1430 1440 Bibcode 2008AJ 135 1430H doi 10 1088 0004 6256 135 4 1430 Davis Kate 1 Aralik 2000 Variable Star of the Month December 2000 Alpha Orionis AAVSO 15 Haziran 2010 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Agustos 2006 Loktin A V Eylul 2006 Kinematics of stars in the Pleiades open cluster Astronomy Reports 50 9 714 721 Bibcode 2006ARep 50 714L doi 10 1134 S1063772906090058 ESA 10 Eylul 1999 24 Nisan 2005 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Ekim 2006 Johnson Hugh M 1957 The Kinematics and Evolution of Population I Stars Publications of the Astronomical Society of the Pacific Cilt 69 406 bas s 54 11 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 The Astrophysics Spectator 6 Haziran 2005 25 Subat 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Haziran 2007 Berdyugina 2005 Starspots A Key to the Stellar Dynamo Living Reviews in Solar Physics 2 1 s 8 14 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Haziran 2007 Nathan Smith 1998 Astronomical Society of the Pacific 18 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Agustos 2006 NASA s Hubble Weighs in on the Heaviest Stars in the Galaxy NASA News 3 Mart 2005 3 Mayis 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Agustos 2006 Harvard Smithsonian Center for Astrophysics 22 Eylul 2005 7 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Eylul 2006 ESO 1 Ocak 2005 20 Agustos 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Agustos 2006 Boss Alan 3 Nisan 2001 Carnegie Institution of Washington 14 Agustos 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Haziran 2006 a b Shiga David 17 Agustos 2006 Mass cut off between stars and brown dwarfs revealed New Scientist 2 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Agustos 2006 Hubble glimpses faintest stars BBC 18 Agustos 2006 21 Agustos 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Agustos 2006 ESO 11 Haziran 2003 7 Ekim 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Ekim 2006 Fitzpatrick Richard 16 Subat 2006 The University of Texas at Austin 8 Mart 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Ekim 2006 Villata Massimo 1992 Angular momentum loss by a stellar wind and rotational velocities of white dwarfs Monthly Notices of the Royal Astronomical Society Cilt 257 3 bas ss 450 454 11 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 A History of the Crab Nebula ESO 30 Mayis 1996 28 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Ekim 2006 Astronomy Notes Primis McGraw Hill Inc 20 Agustos 2007 26 Haziran 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Ekim 2007 Review of Heat Flow Inside Stars Self published 8 Haziran 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Temmuz 2007 Main Sequence Stars The Astrophysics Spectator 16 Subat 2005 25 Subat 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Ekim 2006 Introductory Astronomy amp Astrophysics 4th Saunders College Publishing 1998 s 321 ISBN 978 0 03 006228 5 Roach John 27 Agustos 2003 Astrophysicist Recognized for Discovery of Solar Wind National Geographic News 29 Haziran 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Haziran 2006 Australian Telescope Outreach and Education 3 Aralik 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Agustos 2006 Astronomers Measure Mass of a Single Star First Since the Sun Hubble News Desk 15 Temmuz 2004 2 Mart 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Mayis 2006 D R Garnett H A Kobulnicky 2000 Distance Dependence in the Solar Neighborhood Age Metallicity Relation The Astrophysical Journal Cilt 532 ss 1192 1196 olu kirik baglanti Staff 10 Ocak 2006 National Optical Astronomy Observatory 24 Mayis 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Kasim 2007 A A Michelson F G Pease 2005 Living Reviews in Solar Physics Max Planck Society 13 Aralik 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Kasim 2006 A Manduca R A Bell B Gustafsson 1977 Limb darkening coefficients for late type giant model atmospheres Astronomy and Astrophysics Cilt 61 6 bas ss 809 813 5 Ekim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Subat 2021 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link P F Chugainov 1971 On the Cause of Periodic Light Variations of Some Red Dwarf Stars Information Bulletin on Variable Stars Cilt 520 ss 1 3 5 Ekim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Subat 2021 National Solar Observatory Sacramento Peak 6 Subat 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Agustos 2006 a b Australian Telescope Outreach and Education 3 Subat 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Agustos 2006 Aaron Hoover 5 Ocak 2004 HubbleSite 7 Agustos 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Haziran 2006 Faintest Stars in Globular Cluster NGC 6397 HubbleSite 17 Agustos 2006 2 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Haziran 2006 Smith Gene 16 Nisan 1999 Stellar Spectra University of California San Diego 3 Nisan 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Ekim 2006 Fowler Subat 1891 The Draper Catalogue of Stellar Spectra Nature 45 1166 427 428 The Classification of Stars Cambridge University Press 1990 ss 31 48 ISBN 978 0 521 38996 9 a b c Sky and Telescope 7 Agustos 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Temmuz 2006 White Dwarf Research Corporation 8 Ekim 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Temmuz 2006 a b c d Types of Variable Stars AAVSO 23 Mayis 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 20 Temmuz 2006 NASA Goddard Space Flight Center 1 Kasim 2004 30 Temmuz 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Haziran 2006 a b c Schwarzschild Martin 1958 Structure and Evolution of the Stars Princeton University Press ISBN 0 691 08044 5 Formation of the High Mass Elements Smoot Group 3 Ekim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 11 Temmuz 2006 a b NASA 1 Eylul 2006 19 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 11 Temmuz 2006 Basin aciklamasi ESO 1 Agustos 2001 25 Haziran 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Temmuz 2006 The Astrophysics Spectator 16 Subat 2005 14 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Ekim 2006 a b c d Wallerstein G Iben Jr I Parker P Boesgaard A M Hale G M Champagne A E Barnes C A KM dppeler F Smith V V Hoffman R D Timmes F X Sneden C Boyd R N Meyer B S Lambert D L 1999 Synthesis of the elements in stars forty years of progress PDF Reviews of Modern Physics 69 4 995 1084 Bibcode 1997RvMP 69 995W doi 10 1103 RevModPhys 69 995 hdl 2152 61093 13 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 4 Agustos 2006 Girardi L Bressan A Bertelli G Chiosi C 2000 Evolutionary tracks and isochrones for low and intermediate mass stars From 0 15 to 7 Msun and from Z 0 0004 to 0 03 Astronomy and Astrophysics Supplement 141 3 ss 371 383 arXiv astro ph 9910164 2 Bibcode 2000A amp AS 141 371G doi 10 1051 aas 2000126 S E Woosley A Heger T A Weaver 2002 The evolution and explosion of massive stars Reviews of Modern Physics Cilt 74 4 bas ss 1015 1071 20 Ocak 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Kasim 2006 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Konuyla ilgili yayinlarPickover Cliff 2001 The Stars of Heaven Oxford University Press ISBN 0 19 514874 6 2001 Stardust Supernovae and Life The Cosmic Connection Yale University Press ISBN 0 300 09097 8 Hawking Stephen 1988 A Brief History in Time Bantam Books ISBN 0 553 17521 1 Dis baglantilarVikisozluk te yildiz ile ilgili tanim bulabilirsiniz Wikimedia Commons ta Yildiz ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Tanimlayicilarina konsayilarina ve kaynak kodlarina gore yildiz arama koordinat Query star by identifier coordinates or reference code 27 Kasim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Centre de Donnees astronomiques de Strasbourg Strasbourg Gokbilim Bilgi Merkezi Yildiz Dunya Kitabi NASA8 Mayis 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde Illinois Universitesi Siniflandirma Kodlarini Nasil Desifre Etmeli 3 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Astronomical Society of South Australia Guney Avustralya Gokbilim Toplulugu