Uruk dönemi (yaklaşık MÖ 4000-3100; Protoliter dönem olarak da bilinir) Mezopotamya tarihinde protohistorik Kalkolitik dönemden Erken Tunç Çağı dönemine kadar, Obeyd döneminden sonra ve önce var oldu. Adını Sümer kenti Uruk'tan alan bu dönem, Mezopotamya'da kentsel yaşamın ve Sümer uygarlığının ortaya çıkışına tanıklık etti. Geç Uruk dönemi (34-32. yüzyıllar) çivi yazısının kademeli olarak ortaya çıkışına tanıklık etti ve Erken Tunç Çağı'na karşılık gelir; "Protoliter dönem" olarak da tanımlanmıştır.
Çağ | Bakır Çağı |
---|---|
Bölge | Mezopotamya |
Ana sit | Uruk |
Öncül | Obeyd kültürü |
Ardıl |
Bu dönemde bakırın ve silindir mühürlerin popüler olmaya başlamasıyla çanak çömlek boyacılığı geriledi.
Tarihlendirme ve dönemlendirme
Uruk dönemi terimi 1930 yılında Bağdat'ta düzenlenen bir konferansta, önceki Obeyd dönemi ve sonraki ile birlikte kullanıldı. Uruk döneminin kronolojisi oldukça tartışmalı ve hala çok belirsizdir. MÖ 4. binyılın büyük bir bölümünü kapsadığı bilinmektedir. Ancak ne zaman başladığı ya da bittiği konusunda bir fikir birliği yoktur ve dönem içindeki önemli kırılmaları belirlemek zordur. Bunun başlıca nedeni Uruk'un merkez mahallesinin orijinal stratigrafisinin çok eski ve belirsiz olması ve kazıların 1930'larda, birçok modern tarihleme tekniğinin varlığından önce yapılmış olmasıdır. Bu sorunlar büyük ölçüde uzmanların farklı arkeolojik alanlar arasında eşzamanlılık kurmakta ve daha güvenilir bir mutlak kronolojinin geliştirilmesini sağlayacak göreceli bir kronoloji oluşturmakta yaşadıkları zorluklarla bağlantılıdır.
Geleneksel kronoloji çok kesin değildir ve Uruk'taki mahallesinde bulunan bazı önemli sondajlara dayanmaktadır. Bu sondajların en eski tabakaları (XIX-XIII) Ubeyd döneminin sonuna aittir (Ubeyd V, MÖ 4200-3900 veya 3700); Uruk döneminin karakteristik çanak çömlekleri XIV/XIII tabakalarında görülmeye başlar.
Uruk dönemi geleneksel olarak birçok evreye ayrılır. Bunlardan ilk ikisi "Eski Uruk" (XII-IX. tabakalar), sonra da "Orta Uruk "tur (VIII-VI). Bu ilk iki evre çok az bilinmektedir ve kronolojik sınırları çok iyi tanımlanmamıştır; bilim dünyasında pek çok farklı kronolojik sistem bulunmaktadır.
Dördüncü binyılın ortalarından itibaren, yaklaşık MÖ 3200 veya 3100'e kadar devam eden ve en iyi bilinen dönem olan "Geç Uruk" dönemine geçiş yapar. Bu dönemde Uruk dönemi uygarlığının en karakteristik özelliği olarak görülen özellikler ortaya çıkar: yüksek teknolojik gelişme, heybetli anıtsal yapılara sahip önemli kentsel yığılmaların gelişimi (bunların en karakteristik olanı Eanna'nın IV. katıdır), devlet kurumlarının ortaya çıkışı ve Uruk uygarlığının tüm Yakın Doğu'ya yayılması.
Cemdet Nasr dönemi
Bu "Geç Uruk" evresini, Uruk uygarlığının gerilediği ve Yakın Doğu'da bir dizi farklı yerel kültürün geliştiği bir başka evre (Eanna'nın III. evresi) takip eder. Bu dönem, bu adı taşıyan arkeolojik sit alanından dolayı genellikle olarak bilinir. Kesin doğası oldukça tartışmalıdır ve özelliklerini Uruk kültürünün özelliklerinden açıkça ayırt etmek zordur, bu nedenle bazı akademisyenler bunun yerine bu dönemi "Son Uruk" dönemi olarak adlandırmaktadır. MÖ 3000-2900 yılları arasında sürmüştür.
Alternatif kronoloji
2001 yılında Santa Fe'de düzenlenen bir kolokyumun üyeleri tarafından, özellikle Mezopotamya dışındaki bölgelerde yapılan son kazılara dayanarak yeni bir kronoloji önerildi. Uruk dönemini "Geç Kalkolitik" (GK) olarak kabul etmektedirler. Onların GK 1'i Obeyd döneminin sonuna karşılık gelir ve Uruk döneminin ilk aşaması olan GK 2'nin başlangıcı ile MÖ 4200 civarında sona erer. "Eski Uruk"u iki evreye ayırırlar ve ayrım çizgisi MÖ 4000 civarındadır. MÖ 3800 civarında, "Orta Uruk" evresine karşılık gelen GK 3 başlar ve GK 4 tarafından takip edildiği MÖ 3400 civarına kadar devam eder. Hızla MÖ 3000'e kadar devam eden GK 5'e (Geç Uruk) geçiş yapar.
EYDİBK ekibi (Eski Yakın Doğu için İlişkili Bölgesel Kronolojiler) gibi bazı başka kronolojik öneriler de ortaya atılmıştır.
Uruk döneminin kronolojisi belirsizliklerle dolu olsa da MÖ 4000-3000 yılları arasını kapsayan kabaca bin yıllık bir süreye sahip olduğu ve birkaç evreye ayrıldığı genel olarak kabul edilmektedir: Obeyd döneminin sonundan (Eski Uruk) itibaren ilk kentleşme ve Uruk kültürel özelliklerinin detaylandırılması, ardından bir genişleme dönemi (Orta Uruk), 'Uruk uygarlığının' karakteristik özelliklerinin kesin olarak yerleştiği bir zirve (Geç Uruk) ve ardından Uruk etkisinin geri çekilmesi ve 'merkezin' gerilemesiyle birlikte Yakın Doğu'daki kültürel çeşitliliğin artması.
Bazı araştırmacılar bu son aşamayı kökenli yeni halkların (gelecekteki Akadlar) gelişi olarak açıklamaya çalıştılar, ancak bunun kesin bir kanıtı yoktur. Araştırmacılar bunu Aşağı Mezopotamya'da, şüphesiz iktidarın yeniden düzenlenmesinin eşlik ettiği daha yoğun bir yerleşime geçişin görüldüğü Cemdet Nasr dönemi; güneybatı İran'da Proto-Elam dönemi; Yukarı Mezopotamya'da Ninova V (Gavra kültürünü takip eder);Diyala'da "Scarlet Ware" kültürü olarak tanımlamaktadır. Aşağı Mezopotamya'da Erken Hanedan Dönemi MÖ 3. binyılın başlarında başlar ve bu dönemde bu bölge komşuları üzerinde yine önemli bir etkiye sahiptir.
Aşağı Mezopotamya
Aşağı Mezopotamya, Uruk dönemi kültürünün çekirdeğidir ve bölge zamanın kültürel merkezi gibi görünmektedir çünkü başlıca anıtlar burada bulundu ve MÖ 4. binyılın ikinci yarısında gelişen devlet kurumlarına sahip bir kent toplumunun en belirgin izleri, ilk yazı sistemi ve bu dönemde Yakın Doğu'nun geri kalanı üzerinde en fazla etkiye sahip olan bu bölgenin maddi ve sembolik kültürü buradadır. Ancak bu bölge arkeolojik açıdan pek iyi bilinmemektedir, çünkü sadece Uruk'un kendisi bu bölgenin en dinamik ve etkili bölge olarak görülmesini haklı çıkaracak anıtsal mimari ve idari belgelerin izlerini sundu. Diğer bazı yerleşmelerde de bu döneme ait yapılar bulundu, ancak bunlar genellikle sadece sondajlardan bilinmektedir. Mevcut bilgiler ışığında, Uruk yerleşmesinin bu bölgede gerçekten tek olup olmadığını ya da diğerlerinden daha önemli görünmesini sağlayan şeyin sadece bir kazı kazası olup olmadığını belirlemek imkansızdır.
MÖ 4. binyılda gelişen ve arpa (hurma ağacı ve diğer çeşitli meyve ve baklagillerle birlikte) yetiştiriciliği ile yünü için koyun otlatmaya odaklanan sulama sisteminin bir sonucu olarak Yakın Doğu'nun açıdan en verimli bölgesi burasıydı. Maden kaynaklarından yoksun olmasına ve kurak bir bölgede yer almasına rağmen, inkâr edilemez coğrafi ve çevresel avantajlara sahipti: geniş bir deltadan, su yollarıyla kesişen düz bir bölgeden oluşuyordu, bu da nehir veya kara yoluyla iletişimin kolay olduğu potansiyel olarak geniş bir ekilebilir arazi alanı ile sonuçlanıyordu. Ayrıca MÖ 4. binyılda sosyal hiyerarşisi, zanaat faaliyetleri ve uzun mesafeli ticareti ile oldukça kalabalık ve kentleşmiş bir bölge haline gelmiş olabilir. Bölge, Robert McCormick Adams, Jr. tarafından yürütülen arkeolojik araştırmaların odak noktası oldu ve çalışmaları bu bölgede kentsel toplumların ortaya çıkışının anlaşılması için çok önemlidir. MÖ 4. binyıl boyunca önemi gittikçe artan bir dizi yığılmanın hakim olduğu net bir yerleşim hiyerarşisi tespit edildi; bunlardan Uruk açık ara en önemlisi gibi görünmektedir, bu da bilinen en eski vakasıdır, çünkü hinterlandı, dönemin son kısmında komşularının (özellikle kuzeydeki ve Nippur çevresindeki bölge) aleyhine Uruk'un kendisini güçlendirmiş gibi görünmektedir.
Uruk döneminde bu bölgenin etnik yapısı kesin olarak belirlenememektedir. Bu durum Sümerlerin kökenleri ve Aşağı Mezopotamya'da ortaya çıkışlarının (bölgenin yerlileri olarak kabul edilirlerse) ya da gelişlerinin (göç ettikleri düşünülürse) tarihlendirilmesi sorunuyla bağlantılıdır. Bir göçün arkeolojik kanıtları ya da en eski yazı biçiminin zaten belirli bir dili yansıtıp yansıtmadığı konusunda bir anlaşma yoktur. Bazıları bunun aslında Sümerce olduğunu, bu durumda Sümerlerin bu yazının mucitleri olduğunu ve en geç 4. binyılın son yüzyıllarında bölgede zaten var olduklarını savunmaktadır (en yaygın kabul gören görüş bu gibi görünmektedir). Diğer etnik grupların, özellikle de Akadların Sami atalarının ya da bir veya birkaç 'Sümer öncesi' halkın (ne Sümer ne de Sami olan ve bölgede her ikisinden de önce gelen) mevcut olup olmadığı da tartışılmaktadır ve kazılarla çözülememektedir.
Uruk
Bu kentsel yığılmalar arasında, döneme adını veren Uruk, mevcut bilgilere göre açık ara en büyüğüdür ve dönemin kronolojik sıralamasının oluşturulduğu başlıca yerdir. Geç Uruk dönemindeki zirve noktasında 230-500 hektarlık bir alanı kaplıyor olabilir; bu alan çağdaşı olan diğer büyük yerleşimlerden daha büyüktür ve 25.000-50.000 kişilik bir nüfusa sahip olabilir. Alanın mimari profili, 500 metre arayla yerleştirilmiş iki anıtsal gruptan oluşmaktadır.
En dikkat çekici yapılar Eanna olarak adlandırılan sektörde yer almaktadır (sonraki dönemlerde ve muhtemelen bu aşamada burada bulunan tapınaktan sonra). Beşinci kattaki 'Kireçtaşı Tapınağı'ndan sonra dördüncü katta şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir inşaat programı başlatıldı. Bundan sonra binalar öncekilerden çok daha büyük oldu, bazıları yeni tasarımlara sahip oldu ve yapı ve dekorasyon için yeni inşaat teknikleri kullanıldı. Eanna'nın dördüncü katı iki anıtsal gruba ayrılır: batıda, IVB katındaki 'Mozaikli Tapınak' (boyalı kil konilerden yapılmış mozaiklerle süslü) merkezli bir kompleks, daha sonra IVA katındaki başka bir bina ('Riemchen Binası') tarafından örtülmüştür. Doğuda çok önemli bir yapı grubu bulunmaktadır - özellikle 'Kare Yapı' ve 'Riemchen Tapınak Binası', bunların yerini daha sonra 'Sütunlu Salon' ve 'Mozaikli Salon' gibi orijinal planlı diğer yapılar, kare bir 'Büyük Avlu' ve üçlü plana sahip iki çok büyük bina, 'Tapınak C' (54 x 22 m) ve 'Tapınak D' (80 x 50 m, Uruk döneminden bilinen en büyük bina) aldı.
İkinci anıtsal sektör, sit alanını kazanlar tarafından tanrı Anu'ya atfedilmiştir, çünkü yaklaşık 3000 yıl sonra bu tanrı için bir kutsal alanın bulunduğu yerdi. Obeyd döneminden sonra yüksek bir teras üzerine inşa edilen bir dizi tapınak buraya hakimdir. Bunlardan en iyi korunmuş olanı, 17,5 x 22,3 m boyutlarında olan ve adını duvarlarını kaplayan beyaz levhalardan alan dördüncü kattaki "Beyaz Tapınak "tır. Tabanında, 'Taş Bina' olarak adlandırılan labirent planlı bir bina inşa edilmiştir.
- Eanna, VI-V seviyeleri.
- Eanna, seviye IV.
- An Sektörü, seviye IV-III.
Büyüklükleri ve anıtsal gruplar halinde toplanmış olmaları bakımından benzersiz olan bu yapıların işlevi tartışmalıdır. Alanın kazıcıları, tarihi dönemde Eanna'nın tanrıça İnanna'ya, diğer bölümün ise tanrı An'a adanmış alan olmasından etkilenerek bunları 'tapınak' olarak görmek istemişlerdir. Bu, iki savaş arası dönemde moda olan 'tapınak-şehir' teorisine uymaktadır. Burasının aslında kentteki egemen güç tarafından arzulanan ve niteliği hala belirsiz olan farklı biçimlerdeki yapılardan (saray konutları, idari alanlar, saray şapelleri) oluşan bir iktidar mekanı olması mümkündür. Her halükarda, bu binaları inşa etmek için büyük çaba sarf etmek gerekmiştir ki bu da dönemin elitlerinin kapasitelerini göstermektedir. Uruk aynı zamanda, dördüncü ve üçüncü tabakalarda bulunan erken dönem yazı tabletlerinin en önemli keşiflerinin yapıldığı yerdir; bu tabletlerin atılmış olduğu, yani hangi bağlamda oluşturulduklarının bilinmediği bir bağlam söz konusudur. Cemdet Nasr dönemine denk gelen Uruk III'te, Eanna mahallesinin tamamen yeniden düzenlendiği, alandaki binaların yerle bir edildiği ve yerlerine daha önceki binaları yok sayan büyük bir teras inşa edildiği görülmektedir. Temellerinde, dönemin bazı önemli sanatsal eserlerini (büyük kült vazo, silindir mühürler, vb.) içeren, muhtemelen kült niteliğinde bir dolgu (Sammelfund) bulunmuştur.
Aşağı Mezopotamya'daki diğer sitler
Uruk dışında, Güney Mezopotamya'da Uruk dönemiyle çağdaş tabakalara rastlanan çok az yer vardır. Mezopotamya'nın tarihi dönemdeki önemli şehirlerinin çoğunda yapılan sondajlar, bu dönemde iskân edildiklerini ortaya koymuştur (Kiş, Girsu, Nippur, Ur, belki Şuruppag ve Larsa ve daha kuzeyde Diyala'da Eşnunna ve ). Aşağı Mezopotamya'da Obeyd döneminin ana anıtsal yapılarının bulunduğu Eridu'nun kutsal mahallesi, Uruk Dönemi çanak çömleği bulunmasına rağmen Uruk dönemi için çok az bilinmektedir. Uruk dışındaki bölgeden şimdiye kadar bilinen MÖ 4. binyılın sonuna ait tek önemli yapı, Uruk döneminin sonuna ya da belki de Cemdet Nasr dönemine tarihlenen ve kült işlevine sahip olduğu belirlenen yaklaşık 18 x 22 m boyutlarındaki bir yapıyla üst üste bindirilmiş iki terastan oluşan platformundaki 'Boyalı Tapınak'tır. Daha yakın zamanda, ('Uruk Höyüğü') alanının güneydoğusunda, sadece 10 hektarlık bir alanı kaplayan Uruk dönemine ait bir tabaka ortaya çıkarılmıştır. Bu alan, sadece kısmen ortaya çıkarılan bir duvarla çevriliydi ve sadece izleri kalan bir binayı destekleyen bir platform da dahil olmak üzere birkaç yapı gün ışığına çıkarıldı. Uruk döneminden Erken Hanedanlık dönemine geçiş dönemine adını veren Cemdet Nasr yerleşimi ise iki ana anlatıya bölünmüştür ve en önemli yapı gün ışığına çıkarılan ikinci höyüktedir (B Höyüğü); bu höyükte önemli bir idari belge zulası bulunmaktadır - silindir mühür baskılı 200'den fazla tablet.
Komşu bölgeler
Uruk dönemine ilişkin kaynaklar, Mezopotamya'nın tamamını ve Orta İran ile Güneydoğu Anadolu'ya kadar komşu bölgeleri kapsayan geniş bir alana yayılmış bir grup yerleşimden gelmektedir. Uruk kültürünün kendisi kesinlikle Güney Mezopotamya'daki yerleşimlerle ve doğrudan bu bölgeden gelen göçler sonucu oluşmuş gibi görünen ve Uruk kültürünün bir parçası olduğu açık olan diğer yerleşimlerle ('koloniler' ya da 'emporia') karakterize edilir. Ancak Uruk yayılması olarak bilinen olgu, tüm Yakın Doğu'yu kapsayan geniş bir etki alanında yer alan ve aslında Aşağı Mezopotamya ile sınırlı olan Uruk kültürünün bir parçası olmayan bölgelerde tespit edilmiştir. Bu dönemde Basra Körfezi'nin az bilinen kültürleri ve Uruk kültürüyle kesin ilişkileri uzak ve tartışma konusu olan Mısır'ın yanı sıra Güney Mezopotamya'nın etkisinin zar zor hissedildiği Levant bölgesi gibi bazı bölgelerin Uruk kültürüyle ilişkileri çok belirsizdir. Ancak Yukarı Mezopotamya, Kuzey Suriye, Batı İran ve Güneydoğu Anadolu gibi diğer bölgelerde Uruk kültürü daha belirgindir. Bu bölgeler genellikle kentsel kümelenmelerin ve daha büyük siyasi oluşumların gelişmesiyle Aşağı Mezopotamya'dakine benzer bir evrim geçirmiş ve MÖ 3. binyılın başında kendi bölgesel kültürlerinin genel olarak güçlenmesinden önce, dönemin sonlarında (yaklaşık 3400-3200) 'merkezin' kültüründen güçlü bir şekilde etkilenmişlerdir. Uruk kültürünün komşu bölgelere yayılmasının yorumlanması çok sayıda sorun ortaya çıkarmaktadır ve bunu açıklamak için birçok açıklayıcı model (genel ve bölgesel) önerilmiştir.
Susiana ve İran Platosu
Modern İran'ın güneybatısındaki Susa bölgesi, MÖ 5. binyıldan itibaren üzerinde güçlü bir etkisi olan aşağı Mezopotamya'nın hemen yanında yer alır ve MÖ 4. binyılın ikinci yarısında, fetih ya da daha kademeli bir kültürleşme sonucunda Uruk kültürünün bir parçası olduğu düşünülebilir, ancak kendine özgü özelliklerini korumuştur. Susa'daki Uruk dönemi tabakaları Susa I (MÖ 4000-3700 civarı) ve Susa II (MÖ 3700-3100 civarı) olarak adlandırılır ve bu dönemde Susa bir kent yerleşimi haline gelmiştir. Susa I'de, Susa II'de yaklaşık 60 x 45 metre ölçülerine yükseltilen bir "Yüksek Teras"ın inşası ile alanda anıtsal mimarinin başlangıcı görülmüştür. Bu sit alanının en ilginç yönü, Uruk dönemi sanatı ile yönetim ve yazının başlangıcına dair elimizdeki en önemli kanıtlar olan ve burada keşfedilen nesnelerdir. Susa I ve Susa II'nin silindir mühürleri çok zengin bir ikonografiye sahiptir ve özellikle günlük yaşam sahnelerini vurgular, ancak P. Amiet'in Geç Uruk'un 'rahip-kralları'ndan önce gelen bir 'proto-kraliyet figürü' olarak gördüğü bir tür yerel iktidar da vardır. Bu silindir mühürlerin yanı sıra ve kil simgeler, MÖ 4. binyılın ikinci yarısında Susa'da yönetimin ve muhasebe tekniklerinin yükselişine işaret etmektedir. Susa aynı zamanda en eski yazı tabletlerinden bazılarını da ortaya çıkardı, bu da Susa'yı yazının kökenlerini anlamamız için kilit bir yer haline getirmektedir. Susiana'daki ve gibi diğer yerleşimler de bu döneme ait arkeolojik tabakalara sahiptir.
Daha kuzeyde, Zagros'ta, Kengaver Vadisi'ndeki Godin Tepe özellikle önemlidir. Bu alanın beşinci tabakası Uruk dönemine aittir. Merkezi bir avlu etrafında düzenlenmiş birkaç binayı çevreleyen oval bir duvarın kalıntıları ortaya çıkarılmıştır ve kuzeyde kamu binası olabilecek büyük bir yapı bulunmaktadır. Maddi kültür, Geç Uruk ve Susa II ile paylaşılan bazı özelliklere sahiptir. Godin Tepe'nin beşinci tabakası, Susa ve/veya Aşağı Mezopotamya'dan gelen tüccarların, özellikle İran platosu ve Afganistan'daki kalay ve lapis lazuli madenleriyle bağlantılı ticaret yolları üzerindeki konumuyla ilgilenen bir kuruluş olarak yorumlanabilir. Daha doğuda, Kaşan yakınlarındaki kilit yerleşim yeri 'nin üçüncü tabakasında Uruk kültürüyle bağlantılara dair net bir kanıt yoktur, ancak Elbourz'daki Gabristan Tepesi'ne kadar ve daha güneydoğudaki Kirman'daki bazı yerleşim yerlerinde bulundu.
Bu bölgede, Uruk kültürünün geri çekilmesi, ve Susiana bölgesinde merkezlenmiş gibi görünen ve Uruk kültürünün İran platosuyla olan bağlantılarını devralmış gibi görünen uygarlığı gibi özel bir olguyla sonuçlanmıştır.
Yukarı Mezopotamya ve Kuzey Suriye
Orta Fırat bölgesinde, hidroelektrik barajlarının inşasından önceki kurtarma çalışmaları sırasında Uruk dönemine ait birçok önemli yerleşim yeri kazıldı. Büyük ölçüde bu kazılarda elde edilen bulgular sonucunda bir "Uruk genişlemesi" fikri ortaya çıktı.
En iyi bilinen yer, Suriye'de nehrin sağ kıyısında müstahkem bir liman olan 'dır. Yaklaşık 22 hektarlık bir alanı kaplayan şehir, yaklaşık yüzde 10'u ortaya çıkarılan bir savunma duvarıyla çevrilidir. Bu alandaki binaların incelenmesi, buranın önemli araçlar gerektiren planlı bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Alandan elde edilen arkeolojik malzeme Uruk'unkiyle aynıdır; çanak çömlek, silindir mühürler, bulla ve dönemin sonuna ait sayısal tabletlerden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu yeni şehir bir Uruk kolonisi olduğu izlenimini vermektedir. Çeşitli türlerde yaklaşık 20 konut kazıldı. Bunlar, bir iç avluya açılan fuayesi olan bir kabul salonu etrafında düzenlenmiş ve etrafında ek odalar bulunan üçlü bir plana sahiptir. Alanın güneyinde, yapay bir teras üzerinde spekülatif olarak 'tapınak' olarak tanımlanan birkaç yapıdan oluşan anıtsal bir gruba sahip olan Kanas Tepesi adlı bir tepe bulunmaktadır. Alan MÖ 4. binyılın sonunda, Uruk kültürünün geri çekildiği dönemde, görünüşe göre şiddet kullanılmadan terk edilmiştir.
Habuba Kabira, sadece 8 km daha kuzeyde, kayalık bir çıkıntı üzerinde yer alan yakınlardaki
'ya birçok yönden benzemektedir. Habuba Kabira'da olduğu gibi, çeşitli türlerde konutlardan oluşan bir kent merkezi ve iki 'tapınaktan' oluşan merkezi bir anıtsal kompleks vardır. Bu kentin de 'Urukyalılar' tarafından inşa edildiği şüphesizdir. Biraz daha kuzeyde, Fırat'ın ortasında üçüncü bir Uruk kolonisi olan Şeyh Hassan bulunmaktadır. Bu yerlerin güney Mezopotamya'dan gelen insanlar tarafından bölgeye yerleştirilen bir devletin parçası olması ve önemli ticaret yollarından yararlanmak için geliştirilmiş olması mümkündür.Habur Vadisi'nde yer alan , MÖ 5. binyıldan itibaren önemli bir kent merkeziydi ve en yüksek noktasında 110 hektarlık bir alanı kapladığı için Uruk döneminin en büyüklerinden biriydi. Uruk'a özgü çanak çömleklerle birlikte döneme ait bazı konutlar ortaya çıkarılmıştır, ancak en çok dikkat çeken şey, kesinlikle kült amaçlı olan bir dizi anıttır. 'Göz Tapınağı' (son aşaması olarak bilinmektedir), mozaik oluşturan pişmiş toprak koniler ve renkli taş kakmalarla süslenmiş duvarlara ve sunak olabilecek ve altın varak, lapis lazuli, gümüş çiviler ve T şeklindeki merkezi bir odada beyaz mermer ile süslenmiş bir platforma sahiptir. En dikkat çekici buluntu ise yapıya adını veren iki yüzden fazla "göz figürini"dir. Bu figürinler devasa gözlere sahiptir ve kesinlikle adak eşyalarıdır. Brak Tepesi'nde yazıya dair kanıtlar da bulundu: Güney Mezopotamya'dakilere kıyasla bazı benzersiz özellikler gösteren bir sayısal tablet ve iki piktografik tablet, farklı bir yerel yazı geleneği olduğunu göstermektedir. Brak Tepesi'nin biraz doğusunda, 1999 yılında kazıların başladığı yer almaktadır. Bu geniş alan, Yukarı Mezopotamya'da Uruk etkisi altındaki yerlerde bulunan normal kanıtları (çanak çömlek, mühürler) ve Brak Tepesi gibi Uruk döneminde bu bölgede önemli bir kentsel merkezin varlığına dair kanıtlar sağladı. Yine daha doğuda, el-Hava Tepesi yerleşimi de Aşağı Mezopotamya ile temasların kanıtlarını göstermektedir.
Dicle üzerinde yer alan Ninova (Kuyunjik Tepesi, 4. tabaka) bazı önemli ticaret yolları üzerinde bulunuyordu ve aynı zamanda Urukların etki alanı içindeydi. Yerleşim, Kuyunjik Tepesi'nin tüm alanı olan yaklaşık 40 hektarı kaplıyordu. Döneme ait maddi kalıntılar çok sınırlıdır, ancak Geç Uruk dönemine özgü devrik ağızlı kaseler, bir hesap bulla ve bir sayısal tablet bulunmuştur. Yakınlarda, Obeyd döneminde de önemli olan , MÖ 5. binyılın sonu ile 4. binyılın ilk yarısı arasında anıtsal mimarinin ve siyasi oluşumların değişen ölçeğini gösteren önemli bir örnektir (XII. Tabakadan VIII. Tabakaya). Buradaki kazılarda, Gavra Tepesi'nin bölgesel bir siyasi merkez olduğunu gösterebilecek çok zengin mezarlar, farklı türde konutlar, atölyeler ve resmi ya da dini işlevi olan çok büyük binalar (özellikle 'yuvarlak yapı') ortaya çıkarıldı. Ancak Urukların Yukarı Mezopotamya'ya yayılmasından önce gerilemiştir.
Güneydoğu Anadolu
Anadolu'nun güneydoğusundaki Fırat Vadisinde, Orta Fırat'ın Uruk yerleşimleri bölgesine yakın birkaç yerleşim yeri kazıldı.Şanlıurfa'da modern Birecik yakınlarındaki Hacınebi, G. Stein tarafından kazıldı ve bazı önemli ticari yolların kavşağında yer almaktadır. Devrik ağızlı kaseler B1 evresinde (MÖ 3800/3700 civarı) ortaya çıkar ve kil koni mozaikleri, pişmiş toprak orak, silindir mühür desenli muhasebe bulla, yazısız kil tablet gibi Geç Uruk'a özgü diğer nesnelerle birlikte B2 evresinde (MÖ 3700-3300) de mevcuttur. Bu malzeme, baştan sona baskın olan yerel çanak çömlekle bir arada bulunmaktadır. Bölgenin kazı başkanı, bölgede yerel halkın çoğunlukta olduğu bir nüfusun yanı sıra Aşağı Mezopotamya'dan gelen insanların yaşadığı bir yerleşim bölgesi olduğunu düşünmektedir.
Samsat bölgesinde (yine Fırat vadisinde) başka yerleşimler de kazıldı. Samsat'ta, bir hidroelektrik barajının inşası nedeniyle bölge sular altında kalmadan önce yapılan acele bir kurtarma kazısı sırasında bir Uruk yerleşimi ortaya çıkarıldı. Bir duvar mozaiğine ait kil koni parçaları bulundu. Biraz daha güneydeki Kurban Höyük'te de üçlü yapılarda Uruk'a özgü kil koniler ve çanak çömlekler bulundu.
Daha kuzeyde, Malatya'nın banliyölerinde bulunan Arslantepe yerleşimi, dönemin Doğu Anadolu'sundaki en dikkat çekici yerleşimidir. M. Frangipane tarafından kazıldı. MÖ 4. binyılın ilk yarısında bu alana, kazı başkanları tarafından 'Tapınak C' olarak adlandırılan ve bir platform üzerine inşa edilmiş bir yapı hâkimdi. MÖ 3500 civarında terk edilmiş ve yerini bölgesel güç merkezi olduğu anlaşılan anıtsal bir kompleks almıştır. Geç Uruk kültürünün belirgin bir etkisi vardır ve bu etki en açık şekilde alanda bulunan ve birçoğu Güney Mezopotamya tarzında olan çok sayıdaki mühürde görülebilir. MÖ 3000 civarında, alan bir yangınla tahrip olmuştur. Anıtlar restore edilmemiş ve Güney Kafkasya merkezli Karaz kültürü alandaki baskın maddi kültür haline gelmiştir. Daha batıdaki Tepecik'te de Uruk kültüründen etkilenmiş çanak çömlekler bulundu. Ancak bu bölgede, Mezopotamya'dan uzaklaştıkça Uruk etkisi giderek geçici hale gelmektedir.
Uruk genişlemesi
1970'lerde Suriye'de Habuba Kabira ve Cebel Aruda'da bulunan ve Uruk uygarlığının kendi topraklarından uzakta yerleşmiş kolonileri ya da ticaret merkezleri olduğuna hızla karar verilen yerlerin keşfinden sonra, Aşağı Mezopotamya ile komşu bölgeler arasındaki ilişki hakkında sorular ortaya çıktı. Uruk bölgesi kültürünün özelliklerinin bu kadar geniş bir alanda (Kuzey Suriye'den İran platosuna kadar) ve Aşağı Mezopotamya'nın açık bir merkez olarak bulunması, bu dönemi inceleyen arkeologların bu olguyu bir "Uruk genişlemesi" olarak görmelerine yol açtı. Modern Yakın Doğu'daki siyasi durum ve Mezopotamya'da kazı yapmanın imkânsızlığı bu görüşü güçlendirdi. Son zamanlarda yapılan kazılar, Mezopotamya'nın dışındaki alanlara, bir 'çevre' olarak ve paradoksal bir şekilde bu dönemde en az bilinen bölge olan 'merkez' ile nasıl ilişkili olduklarına odaklandı - Uruk anıtlarının izlenimsel keşifleriyle sınırlıdır. Daha sonra, teoriler ve bilgiler, diğer yerlerden ve dönemlerden paralellikler kurarak genel modeller noktasına kadar gelişti, bu da modellerin ve paralelliklerin kazıların ortaya çıkardığı gerçeklere uyması açısından bazı sorunlar yarattı.
, Immanuel Wallerstein'ın dünya sistemi teorisini ve uluslararası ticaret teorilerini benimseyerek Uruk uygarlığını açıklamaya çalışan ilk modeli geliştirdi. Algaze'nin bazı kesimlerce kabul gören ancak birçok eleştirmen de bulan görüşüne göre, 'Urukyalılar' Aşağı Mezopotamya dışında, önce Yukarı Mezopotamya'da (Habuba Kabira ve Cebel Aruda'nın yanı sıra kuzeyde Ninova, Brak Tepesi ve Samsat), ardından Susiana ve İran platosunda bir koloniler topluluğu oluşturmuşlardır. Algaze'ye göre bu faaliyetin motivasyonu bir tür ekonomik emperyalizmdir: Güney Mezopotamya'nın seçkinleri Dicle ve Fırat taşkın yataklarında bulunmayan çok sayıda hammaddeyi elde etmek istemiş ve kolonilerini geniş bir ticari ağı kontrol eden düğüm noktalarında kurmuşlardır (tam olarak neyin değiş tokuş edildiğini belirlemek imkansız olsa da) ve bazı Yunan kolonizasyon modellerinde olduğu gibi buralara mültecileri yerleştirmişlerdir. Aşağı Mezopotamya ile komşu bölgeler arasında kurulan ilişkiler bu nedenle asimetrik bir türdeydi. Aşağı Mezopotamya sakinleri, topraklarının yüksek verimliliğinin bir sonucu olarak komşu bölgelerle olan etkileşimlerinde avantajlıydı ve bu da bölgelerinin hem karşılaştırmalı bir avantaj hem de ile sonuçlanan "kalkışını" ("Sümer kalkışından" bahsediyor) sağladı. En gelişmiş devlet yapılarına sahiptiler ve böylece uzun mesafeli ticari bağlantılar geliştirebildiler, komşuları üzerinde etki kurabildiler ve belki de askeri fetihlere girişebildiler.
Algaze'nin teorisi de diğer alternatif modeller gibi eleştirildi, çünkü özellikle Uruk'ta kazılan iki anıtsal kompleks dışında Aşağı Mezopotamya'da Uruk uygarlığı yeterince bilinmezken sağlam bir model ortaya koymak zordur. Bu nedenle Güney Mezopotamya'nın gelişiminin etkisini değerlendirmek için neredeyse hiç arkeolojik kanıt bulunmuyor. Dahası, bu dönemin kronolojisi oturmuş olmaktan uzaktır ve bu da genişlemeyi tarihlendirmeyi zorlaştırmaktadır. Farklı alanlardaki seviyeleri tek bir döneme atfedecek kadar yakınlaştırmanın zor olduğu kanıtlanmış, bu da göreceli kronolojinin detaylandırılmasını çok karmaşık hale getirmiştir. Uruk yayılmasını açıklamak için ileri sürülen teoriler arasında ticari açıklama sıklıkla yeniden canlandırılmaktadır. Ancak her ne kadar uzun mesafeli ticaret, Güney Mezopotamya devletleri için yerel üretime kıyasla şüphesiz ikincil bir olgu olsa ve artan toplumsal karmaşıklığın nedeni olmaktan ziyade gelişimini takip ediyor gibi görünse de bu bir kolonizasyon sürecini kanıtlamaz. Diğer bazı teoriler, Aşağı Mezopotamya'daki toprak sıkıntısından kaynaklanan bir tür tarımsal kolonizasyon ya da Uruk bölgesinin ekolojik veya siyasi çalkantılara maruz kalmasının ardından yaşanan bir mülteci göçü önermektedir. Bu açıklamalar, küresel teoriler olmaktan ziyade, büyük ölçüde Süryani-Anadolu dünyasının yerleşim yerlerini açıklamak için ileri sürüldü.
Diğer açıklamalar, Uruk yayılmasına uzun vadeli bir kültürel olgu olarak odaklanmak için siyasi ve ekonomik faktörlerden kaçınmakta, söz konusu kültürel bölgelere ve alanlara göre farklılaşmalarını vurgulamak için koini, kültürleşme, ve kültürel öykünme kavramlarını kullanmaktadır. P. Butterlin, bu dönemde Güney Mezopotamya'yı komşularına bağlayan bağların ekonomik bir 'dünya sistemi'nden ziyade bir 'dünya kültürü' olarak görülmesi gerektiğini, Uruk bölgesinin komşularına bir model oluşturduğunu, her birinin daha uyarlanabilir unsurları kendi yöntemleriyle aldığını ve bazı yerel özellikleri temelde değiştirmeden koruduğunu öne sürdü. Bu, farklı etki ya da kültürleşme derecelerini açıklamayı amaçlamaktadır.
Sonuç olarak, Uruk etkisi genellikle belirli yerleşimler ve bölgelerde ayırt edilir ve bu da Uruk kültürünün karakteristiği olarak kabul edilen çok sayıda malzeme tipolojisinin (özellikle çanak çömlek ve devrik ağızlı kaseler) gelişmesine yol açtı. Gerçek Uruk yerleşimleri olabilecek kolonilerden, Uruk yerleşimi olan ticaret noktalarına ve Uruk etkisinin zayıf olduğu ya da hiç olmadığı çoğunlukla yerel olan yerleşimlerden, yerel kültürün yerini almadan temasların az ya da çok güçlü olduğu diğerlerine kadar çok sayıda yerleşimi tanımlamak mümkün oldu. Genellikle Suriye ve Anadolu yerleşimleri üzerinde çalışanlardan farklı akademisyenler tarafından incelenen Susiana ve İran platosu örneği, yerel gelişmelere, özellikle de bazen yayılmanın bir ürünü bazen de bir rakip olarak görülen proto-Elam kültürünün gelişimine dayanan bazı açıklama girişimlerine yol açtı. Güney Levant ve Mısır'ın durumu yine farklıdır ve Uruk kültürünün alıcıları olarak yerel kültürlerin rolünü vurgulamaya yardımcı olurlar. Levant'ta embriyonik şehirlere ve bürokrasiye sahip tabakalı bir toplum yoktu ve bu nedenle Uruk kültürünün yerel aracıları olarak hareket edecek güçlü bir elit yoktu ve sonuç olarak Uruk etkisi özellikle zayıftı. Mısır'da Uruk etkisi, prestijli ya da egzotik olarak görülen birkaç nesneyle (en önemlisi Cebel el-Arak'ın bıçağı) sınırlı görünmektedir ve bu nesneler gelişmekte olan bir devlette güçlerini göstermeleri gereken bir anda seçkinler tarafından seçilmiştir.
Bu dönemdeki ilişkilerin merkez/çevre etkileşimi olarak yorumlanmasının, dönemle çoğu zaman alakalı olsa da araştırmacıları kararları asimetrik ya da yayılmacı bir şekilde görme konusunda önyargılı hale getirme riski taşıdığı ve bunun nüanslı olması gerektiği de eklenebilir. Dolayısıyla, Suriye'deki büyük Brak Tepesi yerleşimi örneğinin gösterdiği gibi, Aşağı Mezopotamya'ya komşu bölgelerin ileri bir sosyal karmaşıklık ya da kentleşme sürecine başlamak için Urukyalıları beklemediği giderek daha fazla ortaya çıkmakta ve bu da bizi olguyu daha 'simetrik' bir açıdan hayal etmeye teşvik etmektedir.
Mısır
MÖ 4. binyıldan itibaren, Mezopotamya için Uruk döneminde ve için okuma yazma öncesi (MÖ 3500-3200 civarı) başlayarak geliştiği görülmektedir. Etkiler Mısır'ın görsel sanatlarında, ithal ürünlerde ve yazının Mezopotamya'dan Mısır'a olası transferinde görülebilir ve her iki kültürün erken dönemlerinde "köklü" paralellikler yaratmıştır.
Toplum ve kültür
Tarih öncesi ile tarihin kesiştiği noktada yer alan Uruk dönemi, birçok açıdan 'devrimci' ve temel olarak kabul edilebilir. Ürettiği yeniliklerin birçoğu Mezopotamya ve hatta dünya tarihinde dönüm noktası olmuştur.Çömlekçi çarkının, yazının, kentin ve devletin genel görünümü bu dönemde ortaya çıkmıştır. Devlet toplumlarının gelişiminde yeni bir ilerleme vardır, öyle ki uzmanlar bunları 'karmaşık' olarak nitelendirmeyi uygun görürler ('basit' olduğu söylenen daha önceki toplumlarla karşılaştırıldığında).
Bu nedenle bilim dünyası bu döneme toplumun evriminde önemli bir adım olarak ilgi duymaktadır - kökleri 6000 yıldan daha önce Neolitik dönemin başlangıcında görülebilen ve Mezopotamya'da önceki Obeyd döneminde hız kazanan uzun ve kümülatif bir süreç. Bu durum, özellikle 1970'lerden bu yana kuramsal yaklaşımların büyük ölçüde antropolojiden esinlendiği ve Uruk dönemini erken devletlerin ortaya çıkışını, genişleyen bir toplumsal hiyerarşiyi, uzun mesafeli ticaretin yoğunlaşmasını vb. analiz ederken 'karmaşıklık' açısından inceleyen İngilizce akademik çalışmalar için geçerlidir.
Bu dönemi antik Yakın Doğu tarihinde çok önemli bir aşama haline getiren kilit gelişmeleri ayırt edebilmek için araştırmalar esas olarak merkeze, Aşağı Mezopotamya'ya ve burada ortaya çıkan uygarlıkla açıkça bütünleşmiş olan komşu bölgelerdeki yerleşimlere (özellikle de Orta Fırat'taki 'kolonilere') odaklanmaktadır. Burada izi sürülen unsurlar çoğunlukla en iyi bilinen ve şüphesiz en hızlı değişimin gerçekleştiği dönem olan Geç Uruk dönemine aittir - eski Mezopotamya uygarlığının karakteristik özelliklerinin oluştuğu andır.
Teknoloji ve ekonomi
MÖ 4. binyıl, onları kullanan toplumlar üzerinde, özellikle de ekonomik alanda önemli etkileri olan yeni aletlerin ortaya çıkışına tanıklık etti. Bunlardan bazıları, önceki dönemde bilinmesine rağmen, ancak bu dönemde büyük ölçekte kullanılmaya başlandı. Bu icatların kullanımı, siyasi yapıların ve idari devletlerin ortaya çıkışıyla birlikte ekonomik ve sosyal değişimler yarattı.
Tarım ve hayvancılık
Tarımsal alanda, Obeyd döneminin sonu ile Uruk dönemi arasında, toplamda 'İkinci Tarım Devrimi' (ilki Neolitik Devrim) olarak adlandırılan birkaç önemli yenilik yapılmıştır. İlk grup gelişme tahıl ekimi alanında gerçekleşmiş, bunu MÖ 4. binyılın sonlarına doğru, toprakta uzun oluklar açılmasını sağlayan ve bir hayvan (eşek ya da öküz) tarafından çekilen ahşap bir saban olan ""ın icadı izlemiştir. Bu da ekim mevsimindeki tarım işlerini, bu işin çapa gibi aletlerle elle yapılması gereken önceki dönemlere kıyasla çok daha basit hale getirmiştir. Obeyd döneminden sonra pişmiş toprak oraklarının yaygınlaşmasıyla hasat daha kolay hale gelmiştir. Sulama teknikleri de Uruk döneminde gelişmiş görünmektedir. Bu farklı buluşlar, antik Aşağı Mezopotamya'nın karakteristik özelliği olan yeni bir tarımsal peyzajın aşamalı olarak gelişmesini sağlamıştır. Bu peyzaj, her biri küçük bir sulama kanalıyla sınırlanmış, karıklarda işlenmeye uygun uzun dikdörtgen tarlalardan oluşuyordu. M. Liverani'ye göre bunlar, elle zahmetli bir şekilde sulanan eski havzaların yerini almıştır.Hurma ağacına gelince, arkeolojik keşiflerden bu meyvelerin MÖ 5. binyılda Aşağı Mezopotamya'da tüketildiğini biliyoruz. İnsanoğlu tarafından ilk yetiştirilme tarihi kesin olarak belirlenememektedir: bu ağacın kültürünün Geç Uruk döneminde geliştiği varsayılmaktadır, ancak metinler bu konuda açık değildir. İki bin yıl boyunca aşamalı olarak gelişen bu sistem daha yüksek verim sağlamış ve tayınları çoğunlukla arpadan oluşan işçiler için öncekinden daha fazla artık bırakmıştır. İnsan, malzeme ve teknik kaynaklar artık ücretli emeğe dayalı tarım için mevcuttu, ancak aile temelli çiftçilik temel birim olarak kalmaya devam etti. Tüm bunlar kuşkusuz nüfus artışına ve dolayısıyla kentleşmeye ve devlet yapılarının gelişmesine yol açtı.
Uruk dönemi aynı zamanda hayvancılık alanında da önemli gelişmelere sahne olmuştur. Her şeyden önce, bu dönemde Asya yaban eşeği nihayet eşek olarak evcilleştirilmiştir. Eşek bölgedeki ilk evcilleştirilmiş atgildir ve Yakın Doğu'daki en önemli çalışan hayvan haline gelmiştir (tek hörgüçlü eşek ancak MÖ 3. binyılda Arabistan'da evcilleştirilmiştir). Yüksek taşıma kapasitesiyle (bir insanın yaklaşık iki katı), kısa ve uzun mesafelerde ticaretin daha da gelişmesini sağladı. Zaten evcilleştirilmiş olan hayvanların (koyun, at, sığır) pastoralizmi de daha da gelişti. Daha önce bu hayvanlar esas olarak et kaynağı olarak yetiştirilirken, artık sağladıkları ürünler (yün, kürk, post, süt) ve yük hayvanı olarak daha önemli hale geldiler. Bu son husus, özellikle ardın ortaya çıkmasıyla tarlalarda çalışmak için gerekli hale gelen sığır ve malların taşınmasında önemli bir rol üstlenen eşekle bağlantılıydı.
El sanatları ve inşaat
Tekstil üretiminde giderek ketenin yerini alan yün işçiliğinin gelişmesinin önemli ekonomik sonuçları olmuştur. yaygınlaşmasının ötesinde, bunlar özellikle kurumsal çerçevedeydi ve bu hayvanlar için tarlalarda, olarak ve Mezopotamya çevresindeki tepelik ve dağlık bölgelerde (bir tür konargöçerliği takiben) otlakların kullanılmaya başlanmasıyla tarımsal uygulamalarda değişikliklere yol açtı. Keten için keten ekiminin göreceli olarak azalması, tahılların yanı sıra bu dönemde Aşağı Mezopotamya'ya getirilen ve susam yağı sağladığı için keten yerine karlı bir ikame olan susamın yetiştirilmesi için araziyi serbest bıraktı. Daha sonra bu durum, birçok silindir mühür baskısıyla kanıtlanan önemli bir tekstil endüstrisinin gelişmesiyle sonuçlandı. Bu da büyük ölçüde kurumsal bir gelişmeydi çünkü yün, arpa ile birlikte işçilere sağlanan bakım tayınlarında temel bir unsur haline geldi. 'Arpa döngüsü' ( tarafından kullanılan terimler) ile birlikte bu 'yün döngüsü'nün kurulması, işleme ve yeniden dağıtımı için aynı sonuçları doğurmuş, eski Mezopotamya ekonomisine iki temel endüstri kazandırmış ve büyük sistemlerin ekonomik gelişimiyle birlikte gitmiştir. Dahası, yün kolayca ihraç edilebilirdi (bozulabilir gıda ürünlerinin aksine), bu da Mezopotamyalıların birincil maddelere daha fazla sahip olan komşularıyla değiş tokuş edebilecekleri bir şeye sahip oldukları anlamına geliyor olabilir.
Çömlekçilik
Çanak çömlek üretimi 4. binyılda çömlekçi çarkının icadıyla devrim yaratmış ve bu çark iki aşamada geliştirilmiştir: önce yavaş, sonra hızlı bir çark. Bunun sonucunda artık seramikleri sadece ellerle şekillendirmek gerekmiyordu ve şekillendirme süreci daha hızlıydı. Çömlekçi fırınları da geliştirildi. Çömlekler yüzeyi pürüzsüzleştirmek için basitçe astarla kaplandı ve dekorasyon temelde hiç kalmayana kadar giderek daha az karmaşık hale geldi. Boyalı çanak çömlekler ikinci plandaydı ve nadir görülen dekorasyon örnekleri çoğunlukla kazımalardı (baklava desenleri ya da ızgara çizgileri). Bu döneme ait arkeolojik alanlar, özellikle büyük idari sistemlerle temas halinde olan şehirlerde, daha büyük bir nüfus için yeni bir seri üretim seviyesine ulaşıldığını gösteren büyük miktarlarda çanak çömlek üretmektedir. Çömlekler çoğunlukla çeşitli tarımsal ürünlerin (arpa, bira, hurma, süt, vs.) saklanması için kullanılmış ve bu nedenle günlük yaşamda yaygın olarak yer almıştır. Bu dönem, büyük miktarlarda çanak çömlek üretiminde uzmanlaşmış çömlekçilerin ortaya çıkışına işaret eder ve bu da topluluklar içinde uzmanlaşmış bölgelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kalite düşük olsa da çömlekçiliğin hizmet ettiği işlevlerin çeşitlenmesiyle şekil ve boyut çeşitliliği eskisinden daha önemli hale gelmiştir. Bu dönemin tüm çanak çömleği çömlekçi çarkında üretilmemiştir: Uruk döneminin en belirgin kapları olan elle kalıplanmıştır.
- Uruk dönemi vazosu. Pişmiş toprak, yaklaşık MÖ 3500-2900. Telloh, Girsu antik kentinden. Louvre Müzesi.
- Vazo. Kırmızı astarlı pişmiş toprak, yaklaşık MÖ 3500-2900. Telloh, Girsu antik kentinden. Louvre Müzesi.
- Vazo. Pişmiş toprak, yaklaşık MÖ 3500-2900. Telloh, Girsu antik kentinden.
- Güney 'dan (Suriye) Uruk dönemi devrik ağızlı kase, yaklaşık 3400-3200. Mainz Üniversitesi, Almanya
Metalurji
Metalürji de bu dönemde daha da gelişmiş gibi görünmektedir, ancak günümüze çok az nesne ulaşmıştı. Önceki Obeyd dönemi, bakır nesnelerin üretiminin başlamasıyla kalkolitik ya da 'bakır çağı' olarak bilinen dönemin başlangıcına işaret eder. Bu nedenle MÖ 4. binyıl yerleşimlerinde bulunan metal nesneler her şeyden önce bakırdan yapılmıştır ve dönemin sonuna doğru bazı alaşımlar ortaya çıkar, en yaygın olanı bakır ve arsenik () alaşımıdır, bakır-kurşun alaşımı da bulunur, kalay tunç ise bir sonraki binyıla kadar yayılmaya başlamaz (Geç Uruk Dönemi'nin 'Tunç Çağı'nın başlangıcı olduğu varsayılır). Metalürjinin gelişmesi aynı zamanda uzun mesafeli metal ticaretinin de gelişmesi anlamına gelir. Mezopotamya'nın İran ya da Anadolu'dan metal ithal etmesi gerekiyordu; bu da MÖ 4. binyılda geliştiğini gördüğümüz uzun mesafeli ticareti motive ediyor ve Mezopotamyalı metal işçilerinin neden ham metal kullanımında çok ekonomik olan teknikleri tercih ettiklerini açıklıyordu.
Mimari
Mimaride de Uruk dönemindeki gelişmeler kayda değerdir. Geç Uruk döneminde Uruk'un bölgesinde inşa edilen, ölçekleri ve yöntemleri açısından daha önce benzeri görülmemiş bir dizi yapı sırasında mimari yeniliklerin patlamasını gösteren yapılar bunu göstermektedir. İnşaatçılar kalıplanmış kerpiç tuğlanın yapı malzemesi olarak kullanımını mükemmelleştirmiş ve daha sağlam pişmiş toprak tuğlaların kullanımı yaygınlaşmıştır. Ayrıca tuğlaları asfaltla su geçirmez hale getirmeye ve harç olarak alçı kullanmaya başladılar. Kil tek yapı malzemesi değildi: bazı yapılar taştan, özellikle de Uruk'un yaklaşık 50 km batısında çıkarılan kireç taşından (alçı taşı ve kumtaşının da bulunduğu) inşa edildi. Uruk'taki Eanna'nın karakteristik özelliği olan mozaiği yapmak için boyalı çömlek külahlarının kullanılması, yarı kenetli sütunlar ve sabitleme saplamaları gibi yeni dekorasyon türleri kullanılmaya başlandı. Uruk'taki bu yapılarda iki standart kalıplanmış kerpiç biçimi görülmektedir: kullanımı kolay küçük kare tuğlalar (Riemchen olarak bilinir) ve teras yapmak için kullanılan büyük tuğlalar (Patzen). Bunlar özellikle Uruk'ta büyük kamu binalarında kullanılmıştır. Daha küçük tuğlaların üretilmesi, daha sonra Mezopotamya mimarisinin karakteristik bir özelliği olacak olan dekoratif nişlerin ve çıkıntıların yaratılmasını sağlamıştır. Binaların düzeni de yeniydi, çünkü Obeyd döneminden miras kalan üçlü planı devam ettirmiyorlardı: bu dönemde Eanna'daki binalar, dikdörtgen bir bina içinde uzun sütun salonları olan labirent planlara sahipti. Bu sitelerde çalışan mimarlar ve zanaatkârlar bu sayede yüksek düzeyde yaratıcılık sergileme fırsatı bulmuşlardır.
Ulaşım aracı
Ulaşım alanında tartışılan bir soru da tekerleğin Uruk döneminde icat edilip edilmediğidir. Uruk döneminin sonlarına doğru, silindir mühürlerde o zamana kadar en yaygın kara ulaşım aracı olan kızaklar giderek daha az tasvir edilmektedir. Tekerlekli gibi görünen ilk araçları göstermeye başlarlar, ancak bunların gerçekten tekerlekleri tasvir ettikleri kesin değildir. Her halükarda tekerlek son derece hızlı bir şekilde yayılmış ve çok daha büyük yüklerin çok daha kolay taşınmasını sağlayan araçların yaratılmasını sağlamıştır. MÖ 3. binyılın başında güney Mezopotamya'da kesinlikle savaş arabaları vardı. Tekerlekleri yekpare bloklardan oluşuyordu; MÖ 2000'lere kadar icat edilmemişti.
Eşeğin evcilleştirilmesi de büyük önem taşıyan bir gelişmeydi, çünkü dağlık bölgelerde ve uzun mesafeli yolculuklarda, parmaklı tekerleğin icadından önce, tekerlekten daha kullanışlı bir ulaşım aracıydı. Eşek, sonraki bin yıl boyunca Yakın Doğu'da ticarete hâkim olacak kervan sistemini mümkün kıldı, ancak bu sisteme Uruk döneminde rastlanmamaktadır.
Aşağı Mezopotamya'da yerel ve bölgesel düzeyde ulaşım için saz ve ahşaptan yapılan tekneler, nehirlerin yerleri birbirine bağlamadaki önemi ve kara taşımacılığından çok daha büyük yükleri taşıyabilmeleri nedeniyle çok önemliydi.
Şehir devletleri
MÖ 4. binyıl, Neolitik dönemden sonra Yakın Doğu toplumunun siyasi gelişiminde yeni bir aşamaya tanıklık etmiştir: siyasi güç daha güçlü, daha organize, daha merkezi hale gelmiş, mekan kullanımı ve sanatta daha görünür olmuş ve dönemin sonunda gerçek bir devletin gelişimiyle sonuçlanmıştır. Bu gelişme başka büyük değişiklikleri de beraberinde getirdi: ilk şehirlerin ve çeşitli faaliyetleri organize edebilen idari sistemlerin ortaya çıkışı. Bu gelişmelerin nedenleri, araçları ve birbirleriyle olan ilişkileri kapsamlı bir tartışma konusudur.
İlk devletler ve kurumları
Uruk dönemi, Yakın Doğu'da devletlerin varlığına dair en erken işaretleri vermektedir. Anıtsal mimari bir önceki döneme göre daha heybetlidir; Eanna'nın 'D Tapınağı' yaklaşık 4600 m2'lik bir alanı kaplamaktadır - Obeyd döneminin bilinen en büyük tapınağı olan ve sadece 280 m2'lik bir alana sahip Eridu'nun altıncı katına kıyasla önemli bir artış - ve Eridu'nun Obeyd tapınağı tek başına bir yapı iken, Eanna kompleksinin diğer binaları 1000 m2'lik bir alanı daha kaplamaktadır. Büyüklükteki değişim, merkezi otoritelerin insan ve maddi kaynakları harekete geçirme kabiliyetindeki bir adım değişikliği yansıtmaktadır. Mezarlar aynı zamanda zenginliğin giderek farklılaştığını ve dolayısıyla, mümkünse ticaret yoluyla prestij malları elde ederek ve giderek uzmanlaşan zanaatkârları istihdam ederek kendilerini nüfusun geri kalanından ayırmaya çalışan, giderek güçlenen bir elit tabakayı göstermektedir. Uruk döneminde ilk şehirlerin ortaya çıkışıyla eşzamanlı olarak gerçek bir devletin ortaya çıktığı fikri (Gordon Childe'ı takip ederek) bilim dünyasında genel olarak kabul görse de özellikle MÖ 24. yüzyıldaki Akad İmparatorluğu'nu ilk gerçek devlet olarak görmeyi tercih eden ve Geç Uruk'u sadece "şehir devletleri" (ki ona göre bunlar tam devlet değildir) olarak değerlendiren J.D. Forest gibi bazı akademisyenler tarafından eleştirilmiştir. Ne olursa olsun, devlet benzeri siyasi yapıların kurulması Uruk döneminin diğer bazı olgularıyla eşzamanlıdır.
Uruk döneminde ne tür bir siyasi örgütlenmenin var olduğu tartışmalıdır. Algaze ve diğerlerinin öne sürdüğü gibi, bu dönemde Uruk merkezli bir tür 'proto-imparatorluğun' geliştiği fikrini destekleyen hiçbir kanıt yoktur. Muhtemelen en iyisi, MÖ 3. binyılda var olanlara benzer 'şehir devletleri' şeklinde bir örgütlenmeyi anlamaktır. Cemdet Nasr döneminde Sümer şehirleri Uruk, Ur, Larsa, vs. sembollerini taşıyan 'şehir mühürleri'nin varlığı bunu destekliyor gibi görünmektedir. Bu sembollerin bir arada bulunması, güney Mezopotamya şehirlerini belki dini amaçlarla, belki de içlerinden birinin (Uruk?) otoritesi altında birleştiren bir tür birlik ya da konfederasyona işaret ediyor olabilir.
Bu dönemde toplumun siyasi örgütlenmesinde büyük değişiklikler olduğu açıktır. İktidar sahiplerinin niteliğini belirlemek kolay değildir çünkü yazılı kaynaklarda tanımlanamazlar ve arkeolojik kanıtlar çok bilgilendirici değildir: iktidarın uygulanması için hiçbir saray veya başka bina kesin olarak tespit edilmemiştir ve bir hükümdar için anıt mezar da bulunmamıştır. Steller ve silindir mühürler üzerindeki resimler biraz daha çağrıştırıcıdır. Bir tür otoriteye sahip olduğu açıkça belli olan önemli bir figür uzun zamandır dikkat çekmektedir: genellikle çan şeklinde bir etek giymiş ya da ritüel olarak çıplak tasvir edilen baş bantlı sakallı bir adam. Genellikle insan düşmanlarla ya da vahşi hayvanlarla savaşan bir savaşçı olarak temsil edilir; örneğin Uruk'ta bulunan ve yayıyla aslanları alt ettiği 'Av Steli'nde. Ayrıca zafer sahnelerinde tutsaklar ya da yapılarla birlikte bulunur. Ayrıca, Cemdet Nasr dönemine ait Uruk'tan bir vazoda olduğu gibi, kült faaliyetlerine liderlik ederken gösterilmiştir; bu vazoda neredeyse kesinlikle İnanna olan bir tanrıçaya doğru bir alaya liderlik ederken gösterilmiştir. Diğer durumlarda ise hayvanları beslerken gösterilir ki bu da kralın halkını bir araya toplayan, onları koruyan ve ihtiyaçlarıyla ilgilenerek krallığın refahını sağlayan bir çoban olduğu fikrini akla getirir. Bu motifler daha sonraki Sümer krallarının işlevleriyle örtüşmektedir: savaş lideri, baş rahip ve inşaatçı. Araştırmacılar bu figürün 'Rahip-Kral' olarak adlandırılmasını önermişlerdir. Bu hükümdar, Uruk III tabletlerinde en unvanıyla belirtilen kişi olabilir. Mezopotamya'da daha sonra var olacak monarşik tipte bir gücü temsil ediyor olabilir.
Devletin daha büyük bir merkezi kontrol ve daha güçlü bir sosyal hiyerarşi ile karakterize edilen görünümünü analiz eden araştırmacılar, bir kişi ve kurumlar ağı üzerindeki güçlerini pekiştirmeye ve organize etmeye ve prestijlerini artırmaya çalışan seçkinlerin rolüyle ilgilenmektedirler. Bu gelişme aynı zamanda ikonografideki değişikliklerle ve yeni bir tür siyasi varlığın inşasını desteklemeyi amaçlayan bir kraliyet ideolojisinin ortaya çıkışıyla da bağlantılıdır. Seçkinler, özellikle kurban ritüellerinde ve düzenledikleri ve toplumsal düzenin temeli olarak sembolik işlevlerini güvence altına alan festivallerde, ilahi dünya ile insan dünyası arasında dini aracılar olarak rol oynamışlardır. Bu yeniden yapılanma, Uruk'un büyük kaymak taşı vazosunun üzerindeki frizlerde ve ritüellerde kullanılacak malların taşınmasından bahseden birçok idari metinde açıkça görülmektedir. Aslında, sonraki dönemde bilinen Mezopotamya ideolojisine göre, insanlar tanrılar tarafından onlara hizmet etmek için yaratılmıştı ve toplumun refahını güvence altına almak için tanrıların iyi niyeti gerekliydi.
Kaynakların daha merkezi bir şekilde kontrol edilmesine yönelik bu gelişmeyle ilgili olarak, Geç Uruk tabletleri toplumda, ekonomide ve şüphesiz çağdaş siyasette önemli bir rol oynayan kurumların varlığını ortaya koymaktadır. Bu kurumların tapınak mı yoksa saray mı olduğu tartışmalıdır. Her durumda, her iki kurum da Aşağı Mezopotamya tarihinin sonraki dönemlerinde baskındı. Bu kurumlarla ve personeliyle ilgili sadece iki isim deşifre edilmiştir: Uruk'ta NUN işaretiyle gösterilen ve bir baş yöneticisi, bir ulağı, bazı işçileri vs. olan büyük bir otorite; Cemdet Nasr'da AB NI+RU işaretleriyle gösterilen ve bir baş rahibi (SANGA), yöneticileri, rahipleri vs. olan başka bir otorite. Bu kurumların kâtipleri toprağın yönetimi, köleler de dâhil olmak üzere işçilerin tayınlarının (arpa, yün, yağ, bira vs.) dağıtımı ve hayvanların başlarının listelenmesiyle ilgili idari belgeler hazırlıyorlardı. Bu kurumlar prestij mallarının üretimini, yeniden dağıtımı, uzun mesafeli ticareti ve bayındırlık işlerinin yönetimini kontrol edebiliyordu. Giderek uzmanlaşan işçileri destekleyebiliyorlardı. En büyük kurumlar tek bir faaliyete (tarlaların ekimi, sürüler, vs.) adanmış birden fazla 'departman' içeriyordu.
Ancak bu kurumların üretimin merkezileştirilmesi sürecinde nüfusun çoğunluğunun denetiminde bir rol oynadığına dair hiçbir kanıt yoktur. Ekonomi, büyük kurumlardan mütevazı aile gruplarına kadar, modern terimlerle 'kamusal' ya da 'özel' olarak sınıflandırılabilecek ve birbirleriyle sürekli etkileşim halinde olan farklı büyüklüklerdeki bir grup alana (ya da Sümercede É, 'evlere' / 'hanelere') dayanıyordu. Bazı arşivler muhtemelen Susa, Habuba Kabira ve Cebel Aruda'daki konutlarda özel bir bağlamda üretilmiştir. Ancak bu belgeler nispeten ilkel bir muhasebeyi temsil etmekte ve daha küçük ölçekli bir ekonomik faaliyete işaret etmektedir. Aşağı Mezopotamya'daki 'te yapılan bir çalışma, üretimin farklı büyüklük, zenginlik ve güce sahip farklı haneler arasında dağıtıldığını ve en tepede büyük kurumların yer aldığını göstermiştir.
Bu siyasi yapıların ortaya çıkış nedenlerine ilişkin araştırmalar, yaygın olarak kabul gören herhangi bir teori üretmemiştir. Açıklamalara yönelik araştırmalar evrimci çerçevelerden büyük ölçüde etkilenmiştir ve aslında daha çok uzun bir sürecin ürünü olan ve 'şefliklerin' ortaya çıkmasından önce gelen devletin ortaya çıkmasından önceki dönemle ilgilenmektedir. Bu süreç doğrusal bir ilerleme olmayıp (arkeolojik kültürlerin 'çöküşü' gibi) büyüme ve gerileme evreleriyle işaretlenmiştir. Kökleri Neolitik dönem toplumlarına uzanan bu süreç, uzun vadede toplumsal eşitsizliğin artmasıyla karakterize edilir ve özellikle de kendisini bir kolektif olarak güçlendiren ve gücünü giderek daha sağlam bir şekilde kullanmayı başaran elit grupların anıtsal mimari ve mezar malzemeleri yaratmasıyla görünür hale gelir. İşlevselci devlet modelinin savunucuları tarafından öne sürülen başlıca nedenler arasında, bir topluluğun demografik büyümesini daha iyi yönetme ya da tarımsal üretim veya ticaret yoluyla kaynak sağlama ihtiyacı gibi pratik sorunlara (özellikle ciddi krizler veya çıkmazların ardından) kolektif bir yanıt yer alırken, alternatif olarak diğerleri bu kaynakları güvence altına alma sürecinden kaynaklanan çatışmaları yatıştırma veya yönlendirme ihtiyacından kaynaklandığını öne sürmektedir. Diğer açıklayıcı modeller ise bireylerin güç ve prestij arayışlarındaki kişisel çıkarlarına daha fazla vurgu yapmaktadır. Bu açıklamalardan birkaçının konuyla ilgili olması muhtemeldir.
Kentleşme
Uruk dönemi, bazı yerleşimlerin yeni bir önem ve nüfus yoğunluğu kazanmasının yanı sıra anıtsal sivil mimarinin gelişimine de tanıklık etmiştir. Bu yerleşimler tam anlamıyla şehir olarak adlandırılabilecek bir seviyeye ulaşmıştır. Buna eşlik eden bir dizi sosyal değişim sonucunda, nüfusun kendi kendini besleyemeyen ve giderek büyüyen kısmına yiyecek sağlayan 'kırsal' toplumdan farklı olarak 'kentsel' toplum olarak adlandırılabilecek bir yapı ortaya çıkmıştır; ancak bu iki grup arasındaki ilişkiyi ve dönemin insanlarının bu ayrıma dair görüşlerini anlamak hâlâ güçtür. Bu olgu, 1950'lerin başında Gordon Childe tarafından 'Neolitik devrim' ile bağlantılı ve ilk devletlerin ortaya çıkışından ayrılamayan bir 'kentsel devrim' olarak nitelendirilmiştir. Maddi kanıtlara dayanan bu model o zamandan beri yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Kentlerin ortaya çıkış nedenleri çok tartışılmıştır. Bazı akademisyenler ilk şehirlerin gelişimini törensel dini merkezler olarak oynadıkları rolle, diğerleri ise uzun mesafeli ticaretin merkezi olmalarıyla açıklamaktadır, ancak en yaygın teori büyük ölçüde Robert McCormick Adams tarafından geliştirilen ve şehirlerin ortaya çıkışını, serveti ve insanları merkezi yerleşimlere çeken ve sakinleri giderek daha fazla uzmanlaşmaya teşvik eden devletin ve kurumlarının ortaya çıkışının bir sonucu olarak gören teoridir. Dolayısıyla bu teori, kentlerin kökeni sorununu devletin ve eşitsizliğin kökeni sorununa geri götürmektedir.
Geç Uruk döneminde, Uruk kentsel yerleşimi diğerlerinin çok ötesindeydi. Yüzölçümü, anıtlarının ölçeği ve burada ortaya çıkarılan idari araçların önemi, buranın önemli bir güç merkezi olduğunu göstermektedir. Bu nedenle sık sık 'ilk şehir' olarak anılır, ancak yüzyıllar önce başlayan ve Aşağı Mezopotamya dışında (Eridu'nun anıtsal yönü dışında) büyük ölçüde kanıtlanmış bir sürecin sonucudur. Önemli proto-kentsel merkezlerin ortaya çıkışı MÖ 4. binyılın başlarında güneybatı İran'da (Çogha Miş, Susa) ve özellikle Cezire'de (Brak Tepesi, Hamoukar, el-Hava Tepesi, Gray Reş) başlamıştır. Son bölgedeki kazılar, kentleşmenin Mezopotamya'da başladığı ve daha sonra komşu bölgelere yayıldığı fikriyle çelişme eğilimindedir; Brak Tepesi'nde bir kent merkezinin ortaya çıkması, daha önce ayrı yaşayan köy topluluklarının aşamalı olarak bir araya gelmesiyle ve herhangi bir güçlü merkezi gücün etkisi olmaksızın (Uruk'taki durumun aksine) yerel bir süreçten kaynaklanmış gibi görünmektedir. Bu nedenle erken kentleşme, MÖ 4. binyılda Yakın Doğu'nun çeşitli bölgelerinde eşzamanlı olarak gerçekleşen bir olgu olarak düşünülmelidir, ancak bu süreci daha net hale getirmek için daha fazla araştırma ve kazı yapılması gerekmektedir.
Bu dönemdeki şehircilik örnekleri hâlâ nadirdir ve Aşağı Mezopotamya'da kazısı yapılmış tek yerleşim alanı, sınırlı büyüklükte bir yerleşim olan 'tir. Nispeten iyi bilinen bir şehircilik örneği için Suriye'ye ve komşu Habuba Kabira ve Cebel Aruda yerleşmelerine dönmek gerekir. Habuba Kabira 22 hektarlık bir alandan oluşuyordu, etrafı bir duvarla çevriliydi ve bazı önemli binalar, ana caddeler ve dar sokaklar ile bir avlu etrafında düzenlenmiş benzer şekilli bir grup konut etrafında organize edilmişti. Köyden kente pasif bir şekilde gelişen bir yığılma değil, açıkça ex nihilo olarak yaratılmış planlı bir şehirdi. Dolayısıyla bu dönemin planlamacıları eksiksiz bir kent planı oluşturma yeteneğine sahipti ve böylece iç organizasyonu ve başlıca anıtları da dahil olmak üzere bir kentin ne olduğuna dair bir fikirleri vardı. Uruk kültürünün etki alanının her yerinde kentleşmeye rastlanmaz; en kuzey ucundaki Arslantepe'de kayda değer büyüklükte bir saray vardı ama etrafı herhangi bir kentsel alanla çevrili değildi.
Habuba Kabira ve Cebel Aruda yerleşimlerindeki evlerin incelenmesi, kentsel toplumun ortaya çıkışına eşlik eden sosyal evrimi ortaya koymuştur. Daha iyi bilinen ilk sit alanında, ortalama 400 m2'lik bir alanı kaplayan farklı boyutlarda evler bulunurken, en büyükleri 1000 m2'den fazla bir alana sahiptir. Kanas Tepesi'nin anıtsal grubunun 'tapınakları' şehrin liderleri için konutlar olabilir. Dolayısıyla bunlar, Geç Uruk döneminin kent merkezlerinde (önceki dönemden çok daha fazla) var olan sosyal farklılaşmayı gösteren oldukça hiyerarşik yaşam alanlarıdır. Yeni oluşmakta olan kent toplumunun bir başka özelliği de evsel mekânın düzenlenişinde ortaya çıkmaktadır. Evler, Obeyd döneminde geçerli olan üçlü plandan geliştirilen, ancak bir kabul alanı ve diğer odaların etrafında düzenlendiği merkezi bir mekânla (belki de gökyüzüne açık) genişletilen yeni bir kat planıyla kendi içlerine katlanıyor gibi görünmektedir. Dolayısıyla bu evler, misafirlerin kabul edilebileceği kamusal bir alandan ayrılmış özel bir alana sahipti. Köy toplumlarından çok daha büyük bir topluluğa sahip olan kent toplumunda, hane dışındaki insanlarla ilişkiler daha mesafeli hale gelmiş ve bu da evin bu şekilde ayrılmasına yol açmıştır. Böylece eski kırsal ev, kentsel toplumun gerçeklerine uyarlandı. Bu merkezi mekânlı ev modeli, sonraki dönemlerde Mezopotamya kentlerinde çok yaygın kaldı, ancak konutların kat planlarının çok çeşitli olduğu ve farklı yerlerdeki şehirciliğin gelişimine bağlı olduğu unutulmamalıdır.
"Sembolik teknoloji", muhasebe ve bürokrasinin gelişimi
Uruk dönemi, özellikle geç evresinde, "sembolik teknoloji"nin patlamasıyla karakterize edilir: daha karmaşık bir insan toplumunu verimli bir şekilde yönetmek için işaretler, imgeler, sembolik tasarımlar ve soyut sayılar kullanılmıştır. Bazı önemli ekonomik işlevlere sahip kurumların ve hanelerin ortaya çıkmasına, idari araçların ve ardından muhasebe araçlarının geliştirilmesi eşlik etmiştir. Bu gerçek bir 'yönetim devrimiydi'. Geç Uruk döneminde bir kâtip sınıfı gelişmiş ve bürokrasinin gelişimine katkıda bulunmuştur, ancak bu sadece büyük kurumlar bağlamında gerçekleşmiştir. Birçok metin, yazmayı öğrenmek için sözcük listelerini de kullanabilen çırak kâtipler için yönetsel metinlerin üretiminde eğitimin varlığına işaret ediyor gibi görünmektedir. Bu, özellikle, kâtibin sorumluluğundaki depolarda stokta bulunan ürünlerin tam sayısını tutmak için ürünlerin geliş ve gidişlerini - bazen alım ve satım olarak sunulan - not ederek ticaret merkezlerini hassasiyetle yönetmelerini sağlamıştır. Bu depolama alanları kapatılır ve sorumlu yöneticinin mührü ile işaretlenirdi. Kâtip sınıfı uzun yıllar boyunca devleti anlama ve yönetme, tarlaların, birliklerin ve zanaatkârların sömürü ve üretim kapasitesiyle ilgilenmiş, bu da envanterlerin üretilmesini gerektirmiş ve bir kurumun ya da onun alt bölümlerinden birinin faaliyetlerinin gerçek arşivlerinin oluşturulmasına yol açmıştır. Bu, daha fazla yönetim aracının, özellikle de gerçek yazının giderek gelişmesi sayesinde mümkün olmuştur.
Mühürler, stoklanan ya da takas edilen malları güvence altına almak, depolama alanlarını emniyete almak ya da bir yöneticiyi veya tüccarı tanımlamak için kullanılmıştır. MÖ 7. binyılın ortalarından itibaren kullanıldıkları kanıtlanmıştır. Kurumların ve uzun mesafeli ticaretin gelişmesiyle birlikte kullanımları yaygınlaşmıştır. Uruk dönemi boyunca silindir mühürler (üzerine bir motif kazınmış silindirler, kilin üzerine yuvarlanarak bir sembol basılabilir) icat edilmiş ve basit mühürlerin yerini almıştır. Kil zarfları ve tabletleri mühürlemek, nesneleri ve malları doğrulamak için kullanıldılar çünkü mührü uygulayan kişi ya da temsil ettikleri kurum için bir imza işlevi görüyorlardı. Bu silindir mühürler birkaç bin yıl boyunca Yakın Doğu medeniyetinin karakteristik bir unsuru olarak kalacaktır. Başarılarının nedeni, bir imge ve dolayısıyla daha ayrıntılı, öyküsel bir yapıya ve belki de bir büyü unsuruna sahip bir mesaj sunma olanaklarında yatıyordu.
Uruk döneminde ayrıca muhasebe araçları olarak görünen simgeler ve simge içeren kil zarflar da geliştirilmiştir. Bunlar üzerine silindir mühür vurulmuş kil toplardır ve içlerinde simgeler (calculi olarak da adlandırılır) bulunur. Bu sonuncular çeşitli biçimlerde olabilir: toplar, koniler, çubuklar, diskler, vs. Bu modellerin her birinin belirli bir sayısal değeri ya da belirli bir mal türünü temsil ettiği belirlenmiştir. Kurumların (malların gelişi ve gidişi) veya ticari işlemlerin yönetimi için bilgi depolamayı ve bu bilgileri başka yerlere göndermeyi mümkün kıldılar. Bu calculi'ler belki de sonraki birkaç bin yıl boyunca Yakın Doğu'daki yerleşimlerde bulunan ve işlevleri belirsizliğini koruyan simgelerle aynı türdendir. Calculi'leri içeren kil topların yüzeyine çentikler atılarak, gerçek yazının geliştirilmesinden önce (bu konuda aşağıya bakınız) yardımcı bir bellek görevi gören sayısal tabletlerin oluşturulduğu düşünülmektedir.
Yazının gelişimi, muhasebe uygulamalarından kaynaklansın ya da kaynaklanmasın, bilgilerin daha kesin ve uzun vadeli olarak not edilmesini mümkün kılan yeni bir yönetim aracını temsil ediyordu. Bu idari uygulamaların gelişimi, neyi ölçeceklerine (hayvanlar, işçiler, yün, tahıl, aletler, çanak çömlek, yüzeyler, vs.) bağlı olarak değişen bir ölçüm sisteminin geliştirilmesini gerektirmiştir. Bu sistemler çok çeşitlidir: bazıları sonraki dönemlerde evrensel sistem haline gelecek olan seksajimal sistemi (60 tabanı) kullanırken, diğerleri ondalık sistemi (10 tabanı) ya da hatta 'biseksajimal' adı verilen karma bir sistemi kullanmaktadır ki tüm bunlar metinlerin anlaşılmasını daha da zorlaştırmaktadır. Zaman sayma sistemi de Geç Uruk dönemindeki kurumların kâtipleri tarafından geliştirilmiştir.
Entelektüel ve sembolik yaşam
Uruk döneminde toplumun yaşadığı gelişmeler, zihinsel ve sembolik alanda bir dizi farklı olgu olarak ortaya çıkan bir etkiye sahipti. İlk olarak, yazının ortaya çıkışı şüphesiz ilk devletin yönetimsel ihtiyaçlarıyla bağlantılı olsa da derin entelektüel değişimlere yol açmıştır. Sanat aynı zamanda siyasi güç tarafından daha fazla şekillendirilen bir toplumu yansıtmış ve dini kültler daha öncekinden daha etkileyici ve gösterişli hale gelmiştir. Bu dönemde dini düşüncenin gelişimi çok az anlaşılmıştır.
Yazı
Yazı, Orta Uruk döneminde çok erken ortaya çıkmış, Geç Uruk ve Cemdet Nasr dönemlerinde daha da gelişmiştir. Kamış kalemle yazılmış ilk kil tabletler Uruk IV'te (Eanna mahallesinde yaklaşık 2000 tablet bulunmuştur) ve bazıları da Susa II'de bulunmuştur ve sadece sayısal işaretlerden oluşmaktadır. Cemdet Nasr dönemi için daha fazla yerden daha fazla kanıt vardır: çoğunluk Uruk III'ten (yaklaşık 3000 tablet), aynı zamanda Cemdet Nasr, Ukair Tepesi, Umma, Hafadce, Eşnunna, Ninova, Brak Tepesi, Habuba Kabira, vb. ve İran'da (özellikle Susa) Yakın Doğu'da geliştirilen ikinci yazı sistemi olan yazıya sahip tabletlerden gelmektedir.
Bu döneme ait metinler çoğunlukla idari tiptedir ve özelden ziyade kamusal gibi görünen bağlamlarda (saraylar veya tapınaklar) bulunur. Ancak bu döneme ait toplam külliyatın çoğunluğunu oluşturan Uruk metinleri, üretildikleri ve kullanıldıkları bağlamdan ziyade bir çöp yığınında bulunmuştur; bu da onları tanımlamayı zorlaştırmaktadır. Arkaik karakterleri nedeniyle yorumlanmaları da aynı derecede sorunludur. Yazı henüz çivi yazısı değildir, ancak çizgiseldir. Bu metinler 1930'larda ilk yayıncıları tarafından yanlış anlaşılmış ve ancak sonraki 20 yıl boyunca Alman araştırmacılar Hans Nissen, Peter Damerow ve Robert Englund'un çalışmaları sayesinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. İdari metinlerin yanı sıra, yazının başlangıcından itibaren, Mezopotamya uygarlığının karakteristiği olan ve farklı temalara göre işaretleri derleyen (zanaat, metal, çanak çömlek, tahıl, yer adları vb. listeleri) bazı edebi metinler, sözcük listeleri, bilimsel türde sözlük çalışmaları keşfedilmiştir. Dikkate değer bir örnek, geç Uruk'taki çok sayıda uzman işçi türünü gösteren çeşitli farklı zanaatkâr türlerinin (çömlekçiler, dokumacılar, marangozlar, vb.) listelendiği Meslekler Listesi'dir (MÖ 3. binyıldan bilinen Lú.A serisinin atası).
Yazının kökenlerinin nedenleri ve seyri tartışmalıdır. Baskın teori, bunların daha eski muhasebe uygulamalarından, özellikle de yukarıda bahsedilen kalkülüslerden türediğine dayanmaktadır. tarafından geliştirilen modelde, simgeler önce kil zarflara, daha sonra kil tabletlere rapor edilmiş ve bu da ilk yazılı işaretlerin, piktogramların, fiziksel bir nesneyi temsil eden çizimlerin (logogramlar, bir işaret = bir kelime) yaratılmasına yol açmıştır. Ancak bu çok tartışmalıdır çünkü simgeler ile onların yerini alan piktogramlar arasında açık bir benzerlik yoktur. Genel olarak, ilk gelişme (MÖ 3300-3100 civarında meydana gelen) muhasebe ve yönetim uygulamalarına dayandığı için korunmuş ve H. Nissen ve R. Englund tarafından daha ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu yazı sistemi piktografiktir ve kamış kalem kullanılarak kil tabletlere kazınmış çizgisel işaretlerden oluşur (hem kamış hem de kil Güney Mezopotamya'da çok kolay erişilebilirdir).
Uruk dönemine ait metinlerin çoğu yönetim ve muhasebe ile ilgilidir; dolayısıyla yazının, daha karmaşık işlemleri kaydetme ve bir arşiv oluşturma imkanı sunduğu için, zaman içinde daha fazla yönetimle uğraşan devlet kurumlarının ihtiyaçlarına yanıt olarak geliştirildiğini düşünmek mantıklıdır. Bu açıdan bakıldığında, MÖ 3400-3200 yılları arasında gelişen yazı öncesi sistem bir yardımcı bellek işlevi görüyordu ve tam cümleleri kaydetme yeteneğine sahip değildi çünkü yalnızca gerçek nesneler, özellikle de mallar ve insanlar için semboller, çok sayıda farklı metrolojik sistem için çok sayıda sayısal işaret ve yalnızca birkaç eylem içeriyordu (Englund bu aşamayı 'sayısal tabletler' ve 'sayısal-ideografik tabletler' olarak adlandırmaktadır). Daha sonra işaretler daha fazla sayıda değer almaya başladı ve idari işlemlerin daha kesin bir şekilde kaydedilmesini mümkün kıldı (yaklaşık MÖ 3200-2900, Englund'un aşaması). Bu dönemde ya da daha sonra (en geç MÖ 2800-2700 civarında), resfebe ilkesi aracılığıyla başka bir anlam türü kaydedildi: piktogramların bir araya gelmesi eylemleri gösterebilirken (örneğin baş + su = içmek), fikirleri temsil etmek için homofoni kullanılabilirdi ('ok' ve 'hayat' Sümercede aynı şekilde telaffuz edilirdi, bu nedenle 'ok' işareti, aksi takdirde resimsel olarak temsil edilmesi zor olan 'hayat'ı belirtmek için kullanılabilirdi). Böylece bazı ideogramlar ortaya çıktı. Aynı prensibi takiben, fonetik işaretler yaratıldı (fonogramlar, bir işaret = bir ses). Örneğin, 'ok' Sümercede TI olarak telaffuz ediliyordu, bu nedenle 'ok' işareti [ti] sesini belirtmek için kullanılabilirdi). MÖ 3. binyılın başlarında, Mezopotamya yazısının temel ilkeleri - logogramlar ve fonogramların ilişkilendirilmesi - yerine oturtulmuştu. Yazı artık dilin gramer unsurlarını ve dolayısıyla tam cümleleri kaydedebiliyordu ki bu olanak birkaç yüzyıl sonrasına kadar doğru düzgün kullanılmamıştı.
tarafından savunulan daha yeni bir teori, yazının başlangıçtan itibaren sadece bir yönetim aracı olmadığını, aynı zamanda kavramları ve dili (örneğin Sümerce) kaydetmek için bir yöntem olduğunu, çünkü icadından itibaren işaretlerin sadece gerçek nesneleri (piktogramlar) değil, aynı zamanda fikirleri (ideogramlar) ve bunlarla ilişkili sesleri (fonogramlar) de temsil ettiğini savunmaktadır. Bu teori, yazıyı radikal bir kavramsal değişim olarak sunmakta ve dünyanın algılanma biçiminde bir değişikliğe yol açmaktadır. Yazının başlangıcından itibaren kâtipler idari belgelerin kenarlarına sözcük listeleri yazmıştır. Bunlar, işaretleri 'ailelerine' göre sınıflandırmada, yeni işaretler icat etmede ve yazı sistemini geliştirmede yazı sisteminin olanaklarını keşfetmelerini sağlayan uygun bilimsel çalışmalardı, ancak daha genel olarak, yaşadıkları dünyayı oluşturan şeylerin bir sınıflandırmasını da üretiyor ve onu anlamalarını geliştiriyorlardı. Glassner'a göre bu, yazının icadının tamamen maddi kaygılarla ilişkilendirilemeyeceğini göstermektedir. Böyle bir sistemin icadı, özellikle soyut olanı temsil etmek için imge ve bir işaretin taşıyabileceği farklı anlamlar üzerine düşünmeyi gerektirmiştir.
Sanat
Uruk dönemi, sembolik alanda önemli değişikliklere eşlik eden kayda değer bir yenilenmeye sahne olmuştur. Bu durum öncelikle sanatsal araçlarda görülür: çömlekçi çarkının geliştirilmesinden sonra çömlek formları daha ilkel hale gelmiş, bu da dekoratif unsurlara odaklanmadan seri üretime olanak sağlamıştır. Boyalı çanak çömlekler önceki dönemlere kıyasla daha az yaygındır; süsleme yoktur ya da sadece çentik veya topaklar vardır. Toplumun daha karmaşık hale gelmesi ve güçlerini daha farklı şekillerde ifade etmek isteyen daha güçlü elitlerin gelişmesi, kendilerini başka araçlarla ifade edebilen sanatçılara yeni fırsatlar sundu. Heykel, ister yuvarlak oyulmuş olsun, ister steller ve özellikle de ilk kez Orta Uruk döneminde ortaya çıkan silindir mühürler üzerine kabartma olarak yapılmış olsun, olağanüstü bir önem kazanmıştır. Bunlar çok sayıda araştırmanın konusu oldu çünkü bu dönem insanlarının zihinsel evrenine dair çok iyi kanıtlardır ve damga mühürlere göre daha karmaşık sahneleri temsil etme olasılığının bir sonucu olarak sembolik mesajların yayılması için bir araçtır, çünkü süresiz olarak yuvarlanabilirler ve damgalardan daha fazla dinamizme sahip bir anlatım yaratırlar.
Dönemin sanatsal kanonları, önceki dönemlere kıyasla açıkça daha gerçekçidir. İnsan bu sanatın merkezinde yer almaktadır. Susa'da (II. tabaka) bulunan silindir mühürler ve silindir mühür baskıları dönemin en gerçekçi örnekleridir: bunlar toplumun merkezi figürü olan hükümdarın yanı sıra gündelik hayatla, tarımla ve zanaatla (çömlekçilik, dokumacılık) uğraşan sıradan insanları da temsil etmektedir. Bu gerçekçilik 'hümanist' olarak adlandırılabilecek gerçek bir değişime işaret eder, çünkü Mezopotamya sanatında bir dönüm noktasına ve daha genel olarak zihinsel evrende insanı ya da en azından insan formunu daha önce hiç olmadığı kadar önemli bir konuma yerleştiren bir değişime işaret eder. Belki de Uruk döneminin sonunda, sonraki dönemlerde norm haline gelen ilahların antropomorfizminin ilk işaretleri ortaya çıkar. Uruk vazosu hiç kuşkusuz tanrıça İnanna'yı insan biçiminde temsil etmektedir. Buna ek olarak, gerçek ve fantastik hayvanlar mühürlerde her zaman yer almış, çoğu zaman sahnenin ana konusu olmuştur. Çok yaygın bir motif, silindir mührün sunduğu yeni olanaklardan yararlanarak, bir dizi hayvanı kesintisiz bir çizgi halinde temsil eden 'döngü' motifidir.
Heykeltıraşlık, mühürlerin tarzını ve temalarını takip etmiştir. Tanrıları ya da 'rahip-kralları' temsil eden küçük heykeller yapılmıştır. Uruk sanatçıları, özellikle Eanna'nın III. tabakasındaki (Cemdet Nasr dönemi) Sammelfund'da (istif) bulunan eserlerle temsil edilen birçok dikkate değer eser yaratmışlardır. 'Av steli' ya da büyük kaymaktaşı vazo gibi steller üzerinde bulunan bazı kabartmalar, bir tanrıçaya, kuşkusuz İnanna'ya sunu sunan bir adam sahnesini temsil etmektedir. Bu eserler aynı zamanda askeri başarılar gerçekleştiren ve dini kültleri yöneten bir otorite figürünü ön plana çıkarır. Bu eserler aynı zamanda bireylerin özelliklerinin tasvirindeki gerçekçilik düzeyleriyle de karakterize edilirler. Uruk III sanatçılarının son dikkat çekici eseri, hasarlı bir halde keşfedilen, ancak muhtemelen orijinalinde bütün bir bedenin parçası olan, gerçekçi oranlara sahip yontulmuş bir kadın başı olan 'dir.
Din
Geç Uruk döneminin dini evrenini anlamak çok zordur. Daha önce de belirtildiği gibi, özellikle Uruk'taki Eanna bölgesinde kült yerlerini arkeolojik olarak tespit etmek çok zordur. Ancak birçok durumda, yapıların kült temelleri, daha sonraki dönemlerde kesinlikle kutsal alan olan yapılarla benzerliklerine dayanarak çok olası görünmektedir: Uruk'un beyaz tapınağı, Eridu tapınakları, Ukair Tepesi. Burada sunak ve leğen gibi bazı dini yapılar bulunmuştur. Tanrılara tapınaklarda tapınıldığı anlaşılmaktadır. 'Ev' (É) işareti ile gösterilen birkaç tapınağı akla getirmektedirler, çünkü bu binalar tanrının dünyevi ikametgâhı olarak görülmüştür. Dini personel ('rahipler') bazı metinlerde iş listeleri gibi görünmektedir.
Tabletlerde en iyi tasvir edilen figür, MÙŠ işaretiyle gösterilen tanrıça, tapınağı Eanna'da bulunan Uruk'un büyük tanrıçası İnanna'dır (daha sonra İştar). Uruk'un diğer büyük tanrısı Anu (Gök) bazı metinlerde yer alıyor gibi görünse de kesin değildir çünkü onu gösteren işaret (bir yıldız) genel anlamda tanrıları da gösterebilir (DINGIR). Bu tanrılar günlük kültlerde ve sonraki dönemlerde olduğu gibi festival törenlerinde çeşitli sunular alırlardı. Uruk'un büyük vazosu da frizde sembolü görülen tanrıça İnanna'ya sunular getiren bir alayı temsil ediyor gibi görünmektedir. MÖ 4. binyılın dini inançları tartışma konusu olmuştur: doğa ve bereket döngüsüyle bağlantılı tanrılara odaklanan bir din görmüştür, ancak bu çok spekülatif kalmıştır.
Diğer analizler, Cemdet Nasr dönemi Sümer şehirlerinde, tanrıça İnanna ve Uruk'taki mabedine odaklanan ve bu nedenle üstün bir konuma sahip olan kolektif bir kültün varlığını ortaya çıkarmıştır. Tanrılar, MÖ 3. binyıldan itibaren Mezopotamya'nın karakteristik özelliği olduğu üzere, belirli doğa güçleriyle bağlantılı olmaktan ziyade belirli şehirlerle ilişkilendirilmiş gibi görünmektedir. Kurumlar ve bürokrasiyle çevrili, zenginlik üretme ya da toplama kapasitelerine dayanan ve görünüşe göre bir kraliyet figürü tarafından kontrol edilen bir kültün varlığı, kaynaklarda görülen dinin, kurban eyleminin insanlar ve tanrılar arasındaki iyi ilişkileri korumak olarak görüldüğü ve böylece ikincisinin birincisinin refahını sağlayacağı resmi bir din olduğunu göstermektedir.
Uruk döneminin sonu
Bazı yorumcular Uruk döneminin sonunu, Holosen dönemi iklim tarihinde ani bir soğuk ve yağışlı dönem olan ile bağlantılı iklim değişiklikleriyle ilişkilendirdi. Yapılan bir diğer açıklama da tarafından temsil edilen kabilelerinin gelişidir.
Wikimedia Commons'ta Uruk dönemi ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
Kaynakça
- ^ Crawford 2004, s. 69
- ^ Crawford 2004, s. 75
- ^ Örneğin, ilk bölümün dönemi kapsadığı Frankfort 1970'de olduğu gibi.
- ^ a b . cdli.ox.ac.uk. 3 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2022.
- ^ Langer 1972, s. 9
- ^ . cartelfr.louvre.fr. 11 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Cooper, Jerrol S. (1996). The Study of the Ancient Near East in the Twenty-first Century: The William Foxwell Albright Centennial Conference (İngilizce). Eisenbrauns. ss. 10-14. ISBN .
- ^ . cartelfr.louvre.fr. 11 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Matthews, Roger (2002), Secrets of the dark mound: Jemdet Nasr 1926–1928, Iraq Archaeological Reports, 6, Warminster: BSAI, ISBN
- ^ Butterlin 2003, ss. 286–297
- ^ Benoit 2003, ss. 57–58
- ^ U. Finkbeiner and W. Röllig, (ed.), Jamdat Nasr: period or regional style ?, Wiesbaden, 1986
- ^ a b c R. Matthews, "Jemdet Nasr: The Site and the Period," The Biblical Archaeologist 55/4 (1992) pp. 196–203
- ^ M. S. Rothman (ed.
- ^ M.-J. Seux in Sumer 1999–2002, col. 342–343
- ^ B. Lafont in Sumer 1999–2002, col. 135–137
- ^ Huot 2004, ss. 94–99 ; Forest 1996, ss. 175–204
- ^ a b Liverani 2006, ss. 32–52 Arkaik devletin farklı ekonomik faaliyetleri ve bunların varsayılan 'karmaşıklık' dereceleri üzerine.
- ^ Algaze 2008, ss. 40–61
- ^ a b Liverani 2006, ss. 19–25
- ^ R. McC.
- ^ Glassner 2000, ss. 66–68
- ^ See thus Englund 1998, ss. 73–81
- ^ For a summary of the debate on this point, see: J. S. Cooper in Sumer 1999–2002, col. 84–91; B. Lafont in Sumer 1999–2002, col. 149–151; M.-J. Seux in Sumer 1999–2002, col. 339–344
- ^ Crüsemann, Nicola; Ess, Margarete van; Hilgert, Markus; Salje, Beate; Potts, Timothy (2019).
- ^ P. Michalowski in Sumer 1999–2002, col. 111
- ^ Convenient summary of the buildings in the levels of Uruk belonging to the Late Uruk period in Englund 1998, ss. 32–41, Huot 2004, ss. 79–89, Benoit 2003, ss. 190–195.
- ^ Forest 1996, ss. 133–137 sees these remains as a palatial complex.
- ^ Lloyd, S., "Uruk Pottery: A Comparative Study in relation to recent Finds at Eridu", Sumer, vol. 4, pp. 39-51, 1948
- ^ Englund 1998, ss. 27–29.
- ^ Summary of the excavations of this level, by S. Pollock, M. Pope and C. Coursey, "Household Production at the Uruk Mound, Abu Salabikh, Iraq," American Journal of Archaeology 100/4, 1996, pp. 683–698
- ^ Englund 1998, ss. 24–27
- ^ Englund 1998, ss. 24–27
- ^ M.-J. Stève, F. Vallat, H. Gasche, C. Jullien et F. Jullien, "Suse," Supplément au Dictionnaire de la Bible fasc. 73, 2002, col. 409–413
- ^ P. Amiet, "Glyptique susienne archaïque," Revue Assyriologique 51, 1957, p. 127
- ^ G. Johnson and H. Wright, "Regional Perspectives on Southwest Iranian State development," Paléorient 11/2, 1985, pp. 25–30
- ^ H. Weiss and T. Cuyler Young Jr., "Merchants of Susa: Godin V and plateau-lowland relations in the late Fourth Millennium B.C.," Iran 10 (1975) pp. 1–17
- ^ Y. Majidzadeh, "Sialk III and the Pottery Sequence at Tepe Ghabristan: The Coherence of the Cultures of the Central Iranian Plateau," Iran 19 (1981) p. 146
- ^ a b Butterlin 2003, ss. 139–150
- ^ P. Amiet, L'âge des échanges inter-iraniens, 3500–1700 av.
- ^ a b Huot 2004, ss. 89–93
- ^ a b E. Strommenger, Habuba Kebira, eine Stadt vor 5000 Jahren, Mayence, 1980
- ^ Butterlin 2003, ss. 347–357
- ^ I. L. Finkel, "Inscriptions from Tell Brak 1984," Iraq 47, 1985, pp. 187–189
- ^ . The Oriental Institute of the University of Chicago (İngilizce). 14 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2013.
- ^ D. Collon and J. Reade, "Archaic Nineveh," Baghdader Mitteilungen 14 (1983) pp. 33–41; G. Algaze, "Habuba on the Tigris: Archaic Nineveh Reconsidered," Journal of Near Eastern Studies 45/2 (1986) pp. 125–137; D. Stronach, "Village to Metropolis: Nineveh and the Beginnings of Urbanism in Northern Mesopotamia," in S. Mazzoni (ed.
- ^ Forest 1996, ss. 91–103; Huot 2004, ss. 75–78.
- ^ Summary of the campaign and interpretation in Paléorient 25/1, 1999.
- ^ B. Helwing, "Cultural interaction at Hassek Höyük, Turkey, New evidence from pottery analysis," Paléorient 25/1, 1999, pp. 91–99
- ^ M. Frangipane (ed.
- ^ Stein, Gil. ""World Systems Theory and Alternative Modes of Interaction in the Archaeology of Culture Contact"". 4 Aralık 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Aralık 2022.
- ^ Pitskhelauri, Konstantine (2012). (PDF). Bulletin of the Georgian National Academy of Sciences. 6 (2). Gürcistan Ulusal Bilimler Akademisi. 7 Ekim 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Aralık 2022.
- ^ a b e.g.
- ^ Debate begun in G. Algaze, "The Uruk Expansion: Cross Cultural Exchange in Early Mesopotamian Civilization," Current Anthropology Volume 30/5 (1989) pp. 571–608; the theory was presented in a more complete fashion in Id., The Uruk World System: The Dynamics of Early Mesopotamian Civilization, Chicago (1993, revised edition in 2005) and revised in Id., "The Prehistory of Imperialism: The case of Uruk Period Mesopotamia," M. S. Rothman (ed.
- ^ Butterlin 2003, ss. 98–107
- ^ G. Algaze, "Initial Social Complexity in Southwestern Asia: The Mesopotamian Advantage," Current Anthropology 42/2 (2001) pp. 199–233; Algaze 2008, ss. 40–63.
- ^ Álvarez-Mon, Javier (2020). The Art of Elam CA. 4200–525 BC (İngilizce). Routledge. s. 101. ISBN .
- ^ . 17 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ . cartelfr.louvre.fr. 12 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Cheng, Jack; Feldman, Marian (2007). Ancient Near Eastern Art in Context: Studies in Honor of Irene J. Winter by her Students (İngilizce). BRILL. s. 48. ISBN .
- ^ J. N. Postgate, "Learning the Lessons of the Future: Trade in Prehistory through a Historian's Lens," Bibliotheca Orientalis 60/1–2, 2004, pp. 5–26.
- ^ Butterlin 2003, ss. 131–137
- ^ Butterlin 2003, ss. 386–390 for the conclusions.
- ^ Butterlin 2003, ss. 232–254, 334–338
- ^ Huot 2004, ss. 102–104; Butterlin 2003, ss. 151–157.
- ^ G. Philip, "Contacts between the 'Uruk' world and the Levant during the fourth millennium BC: evidence and interpretation," J. N. Postgate (ed.
- ^ B. Midant-Reynes, Aux origines de l'Égypte, Du Néolithique à l'émergence de l'État, Paris, 2003, pp. 296–301.
- ^ Redford, Donald B. Egypt, Canaan, and Israel in Ancient Times.
- ^ a b Hartwig, Melinda K. (2014). A Companion to Ancient Egyptian Art (İngilizce). John Wiley & Sons. s. 427. ISBN .
- ^ a b Butterlin 2003, ss. 66–70
- ^ a b J. A. Ur, P. Karsgaard and J. Oates, "Early urban development in the Near East," Science 317/5842, (August 2007)
- ^ Shaw, Ian.
- ^ a b Mitchell, Larkin. . Archaeology. Archaeological Institute of America. 17 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Şubat 2012.
- ^ On the details and range of changes in this foundational period in Mesopotamia in relation to other civilizations, see especially the contributions in M. Lamberg-Karlovsky (ed.
- ^ X. Faivre, "Outils," in Joannès (ed.) 2001, s. 608
- ^ Liverani 2006, ss. 15–19
- ^ M. Paszke, "Date palm and date palm inflorescences in the Late Uruk period (c. 3300 BC): botany and archaic script", in Iraq 81, 2019, pp. 221-239.
- ^ Englund 1998, ss. 181–213
- ^ B. Lafont, "Équidés," in Joannès (dir.) 2001, ss. 299–300
- ^ a b Algaze 2008, ss. 66–68, 141–142
- ^ The 'secondary products revolution' of A. Sherratt "Plough and pastoralism: aspects of the secondary products revolution," in I. Hodder, G. Isaac and N. Hammond (ed.
- ^ Englund 1998, ss. 143–150
- ^ Liverani 2006, ss. 36–40; Algaze 2008, ss. 77–92.
- ^ Benoit 2003, s. 59; X. Faivre, "Céramique," in Joannès (ed.) 2001, s. 171; Butterlin 2003, ss. 71–72.
- ^ M. Yon (ed.
- ^ M. Müller-Karpe, "Aspects of early metallurgy in Mesopotamia", Archeometry 90, 1991, pp. 105-116; Algaze 2008, ss. 74–77
- ^ Forest 1996, s. 132
- ^ C. Castel and F. Joannès, "Pierre," in Joannès (ed.) 2001, s. 652
- ^ M. Sauvage, La brique et sa mise en œuvre en Mésopotamie, Des origines à l'époque achéménide, Paris, 1998, pp. 109–114
- ^ B. Lyonnet, «Véhicules», in Joannès (dir.) 2001, ss. 905–906
- ^ C. Michel, «Caravane», Joannès (dir.) 2001, s. 159
- ^ Algaze 2008, ss. 50–62
- ^ Forest 1996, ss. 160–161, 241–244; followed by J.-L. Huot, "Vers l’apparition de l’État en Mésopotamie.
- ^ a b Butterlin 2003, ss. 92–94.
- ^ Art of the First Cities: The Third Millennium B.C. from the Mediterranean to the Indus (İngilizce). Metropolitan Museum of Art. 2003. s. 481. ISBN .
- ^ . repository.edition-topoi.org. 2 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ . repository.edition-topoi.org. 2 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Benoit 2003, s. 61; D. P. Hansen, "Art of the Early City-States", in J. Aruz (ed.), Art of the First Cities: The Third Millennium B.C. from the Mediterranean to the Indus, New York, 2003, pp. 22-24.
- ^ a b Benoit 2003, ss. 196–197
- ^ a b c Benoit 2003, ss. 208–211
- ^ P. Steinkeller, History, Texts and Art in Early Babylonia, Berlin and Boston, 2017, pp. 82-104
- ^ B. Lafont in Sumer 1999–2002, col. 134–135
- ^ a b Liverani 2006, ss. 63–64; F. Joannès, "Sacrifice," Joannès (dir.) 2001, ss. 743–744
- ^ A. L. Oppenheim, La Mésopotamie, Portrait d'une civilisation, Paris, 1970, pp. 108–122.
- ^ Glassner 2000, ss. 238–250
- ^ Englund 1998, ss. 123–213 is a complete study of all the administrative sectors attested in texts from Late Uruk.
- ^ B. Lafont in Sumer 1999–2002, col. 160–162
- ^ Glassner 2000, ss. 231–238
- ^ S. Pollock, M. Pope and C. Coursey, "Household Production at the Uruk Mound, Abu Salabikh, Iraq," American Journal of Archaeology 100/4 (1996) pp. 683–698
- ^ Demoule, J.-P. (2009). "Naissance des inégalités et prémisses de l'État". Demoule, J.-P. (Ed.). La Révolution néolithique dans le monde (Fransızca). Paris. ss. 411-426.
- ^ J.-D. Forest, "The State: The Process of State Formation as Seen from Mesopotamia," S. Pollock and R. Bernbeck (ed.
- ^ Art of the first cities : the third millennium B.C. from the Mediterranean to the Indus. (İngilizce). s. 25.
- ^ The Looting Of The Iraq Museum Baghdad The Lost Legacy Of Ancient Mesopotamia. 2005. s. viii.
- ^ G. Emberling, "Urban Social Transformations and the Problem of the 'First City': New Research from Mesopotamia," M. L. Smith (ed.
- ^ V. G. Childe, "The Urban Revolution," Town Planning Review 21 (1950) pp. 3–17.
- ^ M. Van de Mieroop, The Ancient Mesopotamian City, Oxford, 1997, pp. 23–28 and following pages.
- ^ Algaze 2008, ss. 117–122 foregrounds the fact that the model of urbanism in northern Mesopotamia proved less durable than that of the south, since it declined at the beginning of the 3rd millennium BC.
- ^ a b R. Vallet, "Habuba Kebira ou la naissance de l'urbanisme," Paléorient, 22/2 (1997) pp. 45–76
- ^ Forest 1996, ss. 154–157
- ^ Conference, William Foxwell Albright Centennial (1996). The Study of the Ancient Near East in the Twenty-first Century: The William Foxwell Albright Centennial Conference (İngilizce). Eisenbrauns. ss. 14-15. ISBN .
- ^ Englund 1998, ss. 106–111
- ^ Forest 1996, ss. 150–154; Liverani 2006, ss. 53–57
- ^ Englund 1998, ss. 43–45; Glassner 2000, ss. 219–223; Butterlin 2003, ss. 48–51, 77–80
- ^ On this evolution, notably demonstrated by the stratigraphy of Elam, see in particular A. Le Brun and F. Vallat, "Les débuts de l'écriture à Suse," Cahiers de la DAFI 8 (1978) pp. 11–59.
- ^ a b , Before Writing, 2 vol., Austin, 1992; Ead., How Writing Came About, Austin, 1996
- ^ a b Discussions in Englund 1998, ss. 46–56 and Glassner 2000, ss. 87–112.
- ^ Glassner 2000, ss. 246–250
- ^ Englund 1998, ss. 111–120
- ^ Englund 1998, ss. 121–127
- ^ "Tablet W 9579,d /VAT 14674 : description on CDLI". 24 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Glassner 2000, ss. 45–68
- ^ B. Lafont in Sumer 1999–2002, col. 141–143
- ^ R. K. Englund (1998). "Elam iii. Proto-Elamite". Encyclopaedia Iranica. 20 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Aralık 2022.
- ^ Publications in the series Archaische Texte aus Uruk (ATU), which was begun in 1936 by Adam Falkenstein, in the series ADFU, Leipzig / Berlin, 5 vol. parus.
- ^ Englund 1998, ss. 82–106; Glassner 2000, ss. 251–256.
- ^ For a quick representation of this tradition account, see J. Bottéro, «De l'aide-mémoire à l'écriture», dans Mésopotamie, l'Écriture, la Raison et les Dieux, Paris, 1997, pp. 132–166.
- ^ Glassner 2000 note pp. 180–215.
- ^ Glassner 2000, ss. 231–239
- ^ Benoit 2003, s. 62
- ^ Huot 2004, s. 75, refers to a 'humanist revolution.'
- ^ E. Rova, "Animali ed ibridni nel repertorio iconografico della glittica del periodico di Uruk," E. Cingano, A. Ghersetti, L. Milano (ed.
- ^ Benoit 2003, ss. 212–213
- ^ . 25 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ J.-C. Margueron, "Sanctuaires sémitiques," Supplément au Dictionnaire de la Bible 64B–65, Paris, 1991, col. 1119–1147
- ^ On this goddess in documents of the Uruk period, see the works of K. Szarzynska, "Offerings for the goddess Inana in archaic Uruk," Revue d'assyriologie et d'archéologie orientale 87/1 (1993) pp. 7–28; Ead., "The Cult of the Goddess Inanna in Archaic Uruk," NIN: Journal of Gender Studies in Antiquity 1 (2000) pp. 63–74
- ^ T. Jacobsen, The Treasures of Darkness: A History of Mesopotamian Religion, New Haven, 1976, pp. 23–73
- ^ Lamb 1995, s. 128
- ^ Lucy Wyatt (16 Ocak 2010). Approaching Chaos: Could an Ancient Archetype Save C21st Civilization?. s. 120. ISBN .
Konuyla ilgili yayınlar
Tarih öncesi ve proto-historik Mezopotamya üzerine genel çalışmalar
- ; , (Ed.) (1999–2002). "Sumer". Supplément au Dictionnaire de la Bible fasc. 72–73 (Fransızca). col. 77–359: Letouzey and Ané. SDB.
- Benoit, Agnès (2003). Art et archéologie : les civilisations du Proche-Orient ancien. Manuels de l'école du Louvre (Fransızca). Paris: RMN. BEN.
- Charvát, Petr (2002). Mesopotamia Before History (İngilizce). London & New York: Routledge. CHA.
- Sumer and the Sumerians (2.2yıl=2004 bas.). Cambridge University Press. ISBN .
- Forest, Jean-Daniel (1996). Mésopotamie: L'apparition de l'État, VIIe-IIIe millénaires (Fransızca). Paris: Paris-Méditerranée. FOR.
- Huot, Jean-Louis (2004). Une archéologie des peuples du Proche-Orient: vol. I, Des peuples villageois aux cités-États (Xe-IIIe millénaire av. J.-C.) (Fransızca). Paris: Errances. Huot.
- Joannès, Francis (2001). Dictionnaire de la civilisation mésopotamienne. Bouquins (Fransızca). Paris: Robert Laffont. DIC.
- Lamb, Hubert H. (1995). Climate, History, and the Modern World. Londra: Routledge. ISBN .
- (1988). The Early History of the Ancient Near East (İngilizce). Chicago: University of Chicago Press. NIS.
Uruk dönemi üzerine çalışmalar
- Algaze, Guillermo (2008). Ancient Mesopotamia at the Dawn of Civilization: The Evolution of an Urban Landscape (İngilizce). Chicago: University of Chicago Press. ALG.
- Algaze, Guillermo (1993). The Uruk world system: the dynamics of expansion of early Mesopotamian civilisation (İngilizce). Chicago; London: The University of Chicago Press.
- Butterlin, Pascal (2003). Les temps proto-urbains de Mésopotamie: Contacts et acculturation à l'époque d'Uruk au Moyen-Orient (Fransızca). Paris: CNRS Éditions. BUT.
- Englund, Robert K. (1998). "Texts from the Late Uruk Period". Bauer, Joseph; Englund, Robert K.; Krebernik, Manfred (Ed.). Mesopotamien: Späturuk-Zeit und Frühdynastische Zeit. Orbis Biblicus et Orientalis (İngilizce). Fribourg et Göttingen: Universitätsverlag Freiburg Schweiz and Vandenhoeck and Ruprecht. ss. 15-233. ENG.
- (2000). Écrire à Sumer: L'invention du cunéiforme. L'Univers historique (Fransızca). Paris: Éditions du Seuil. GLA.
- (2006). Uruk: The First City (İngilizce). Zainab Bahrani and Marc Van de Mieroop tarafından çevrildi. Londra: Equinox. LIV.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Uruk donemi yaklasik MO 4000 3100 Protoliter donem olarak da bilinir Mezopotamya tarihinde protohistorik Kalkolitik donemden Erken Tunc Cagi donemine kadar Obeyd doneminden sonra ve once var oldu Adini Sumer kenti Uruk tan alan bu donem Mezopotamya da kentsel yasamin ve Sumer uygarliginin ortaya cikisina taniklik etti Gec Uruk donemi 34 32 yuzyillar civi yazisinin kademeli olarak ortaya cikisina taniklik etti ve Erken Tunc Cagi na karsilik gelir Protoliter donem olarak da tanimlanmistir Uruk donemi yaklasik MO 4000 3100 CagBakir CagiBolgeMezopotamyaAna sitUrukOnculObeyd kulturuArdil Bu donemde bakirin ve silindir muhurlerin populer olmaya baslamasiyla canak comlek boyaciligi geriledi Tarihlendirme ve donemlendirmeUruk Kral Rahipuzerinde Hayvanlarin Efendisi olarak Mezopotamya krali MO 3300 3200 civarina tarihlenir Abidos Misir Bu sanat eseri erken donem isaret etmekte Mezopotamya nin erken bir tarihte Misir uzerindeki etkisini ve Mezopotamya kraliyet ikonografisinin Uruk donemindeki durumunu gostermektedir Louvre Muzesi Uruk ta kazilan ve MO 3300 e tarihlenen kenarli yuvarlak sapkali ve buyuk sakalli olasi bir Uruk Kral Rahibinin benzer portresi Louvre Muzesi Uruk donemi terimi 1930 yilinda Bagdat ta duzenlenen bir konferansta onceki Obeyd donemi ve sonraki ile birlikte kullanildi Uruk doneminin kronolojisi oldukca tartismali ve hala cok belirsizdir MO 4 binyilin buyuk bir bolumunu kapsadigi bilinmektedir Ancak ne zaman basladigi ya da bittigi konusunda bir fikir birligi yoktur ve donem icindeki onemli kirilmalari belirlemek zordur Bunun baslica nedeni Uruk un merkez mahallesinin orijinal stratigrafisinin cok eski ve belirsiz olmasi ve kazilarin 1930 larda bircok modern tarihleme tekniginin varligindan once yapilmis olmasidir Bu sorunlar buyuk olcude uzmanlarin farkli arkeolojik alanlar arasinda eszamanlilik kurmakta ve daha guvenilir bir mutlak kronolojinin gelistirilmesini saglayacak goreceli bir kronoloji olusturmakta yasadiklari zorluklarla baglantilidir Geleneksel kronoloji cok kesin degildir ve Uruk taki mahallesinde bulunan bazi onemli sondajlara dayanmaktadir Bu sondajlarin en eski tabakalari XIX XIII Ubeyd doneminin sonuna aittir Ubeyd V MO 4200 3900 veya 3700 Uruk doneminin karakteristik canak comlekleri XIV XIII tabakalarinda gorulmeye baslar Uruk donemi geleneksel olarak bircok evreye ayrilir Bunlardan ilk ikisi Eski Uruk XII IX tabakalar sonra da Orta Uruk tur VIII VI Bu ilk iki evre cok az bilinmektedir ve kronolojik sinirlari cok iyi tanimlanmamistir bilim dunyasinda pek cok farkli kronolojik sistem bulunmaktadir Dorduncu binyilin ortalarindan itibaren yaklasik MO 3200 veya 3100 e kadar devam eden ve en iyi bilinen donem olan Gec Uruk donemine gecis yapar Bu donemde Uruk donemi uygarliginin en karakteristik ozelligi olarak gorulen ozellikler ortaya cikar yuksek teknolojik gelisme heybetli anitsal yapilara sahip onemli kentsel yigilmalarin gelisimi bunlarin en karakteristik olani Eanna nin IV katidir devlet kurumlarinin ortaya cikisi ve Uruk uygarliginin tum Yakin Dogu ya yayilmasi Cemdet Nasr donemi Bu Gec Uruk evresini Uruk uygarliginin geriledigi ve Yakin Dogu da bir dizi farkli yerel kulturun gelistigi bir baska evre Eanna nin III evresi takip eder Bu donem bu adi tasiyan arkeolojik sit alanindan dolayi genellikle olarak bilinir Kesin dogasi oldukca tartismalidir ve ozelliklerini Uruk kulturunun ozelliklerinden acikca ayirt etmek zordur bu nedenle bazi akademisyenler bunun yerine bu donemi Son Uruk donemi olarak adlandirmaktadir MO 3000 2900 yillari arasinda surmustur Uruk Krali Rahibi kutsal suruyu besliyorKral rahip ve yardimcisi kutsal suruyu besliyor Uruk donemi yaklasik M O 3200 Uruk donemine ait silindir muhur ve baskisi MO 3100 civari Louvre Muzesi Alternatif kronoloji 2001 yilinda Santa Fe de duzenlenen bir kolokyumun uyeleri tarafindan ozellikle Mezopotamya disindaki bolgelerde yapilan son kazilara dayanarak yeni bir kronoloji onerildi Uruk donemini Gec Kalkolitik GK olarak kabul etmektedirler Onlarin GK 1 i Obeyd doneminin sonuna karsilik gelir ve Uruk doneminin ilk asamasi olan GK 2 nin baslangici ile MO 4200 civarinda sona erer Eski Uruk u iki evreye ayirirlar ve ayrim cizgisi MO 4000 civarindadir MO 3800 civarinda Orta Uruk evresine karsilik gelen GK 3 baslar ve GK 4 tarafindan takip edildigi MO 3400 civarina kadar devam eder Hizla MO 3000 e kadar devam eden GK 5 e Gec Uruk gecis yapar EYDIBK ekibi Eski Yakin Dogu icin Iliskili Bolgesel Kronolojiler gibi bazi baska kronolojik oneriler de ortaya atilmistir Uruk doneminin kronolojisi belirsizliklerle dolu olsa da MO 4000 3000 yillari arasini kapsayan kabaca bin yillik bir sureye sahip oldugu ve birkac evreye ayrildigi genel olarak kabul edilmektedir Obeyd doneminin sonundan Eski Uruk itibaren ilk kentlesme ve Uruk kulturel ozelliklerinin detaylandirilmasi ardindan bir genisleme donemi Orta Uruk Uruk uygarliginin karakteristik ozelliklerinin kesin olarak yerlestigi bir zirve Gec Uruk ve ardindan Uruk etkisinin geri cekilmesi ve merkezin gerilemesiyle birlikte Yakin Dogu daki kulturel cesitliligin artmasi Bazi arastirmacilar bu son asamayi kokenli yeni halklarin gelecekteki Akadlar gelisi olarak aciklamaya calistilar ancak bunun kesin bir kaniti yoktur Arastirmacilar bunu Asagi Mezopotamya da suphesiz iktidarin yeniden duzenlenmesinin eslik ettigi daha yogun bir yerlesime gecisin goruldugu Cemdet Nasr donemi guneybati Iran da Proto Elam donemi Yukari Mezopotamya da Ninova V Gavra kulturunu takip eder Diyala da Scarlet Ware kulturu olarak tanimlamaktadir Asagi Mezopotamya da Erken Hanedan Donemi MO 3 binyilin baslarinda baslar ve bu donemde bu bolge komsulari uzerinde yine onemli bir etkiye sahiptir Asagi MezopotamyaUruk ve Cemdet Nasr donemlerinde Guney Mezopotamya daki ana yerlesimlerin konumu Asagi Mezopotamya Uruk donemi kulturunun cekirdegidir ve bolge zamanin kulturel merkezi gibi gorunmektedir cunku baslica anitlar burada bulundu ve MO 4 binyilin ikinci yarisinda gelisen devlet kurumlarina sahip bir kent toplumunun en belirgin izleri ilk yazi sistemi ve bu donemde Yakin Dogu nun geri kalani uzerinde en fazla etkiye sahip olan bu bolgenin maddi ve sembolik kulturu buradadir Ancak bu bolge arkeolojik acidan pek iyi bilinmemektedir cunku sadece Uruk un kendisi bu bolgenin en dinamik ve etkili bolge olarak gorulmesini hakli cikaracak anitsal mimari ve idari belgelerin izlerini sundu Diger bazi yerlesmelerde de bu doneme ait yapilar bulundu ancak bunlar genellikle sadece sondajlardan bilinmektedir Mevcut bilgiler isiginda Uruk yerlesmesinin bu bolgede gercekten tek olup olmadigini ya da digerlerinden daha onemli gorunmesini saglayan seyin sadece bir kazi kazasi olup olmadigini belirlemek imkansizdir MO 4 binyilda gelisen ve arpa hurma agaci ve diger cesitli meyve ve baklagillerle birlikte yetistiriciligi ile yunu icin koyun otlatmaya odaklanan sulama sisteminin bir sonucu olarak Yakin Dogu nun acidan en verimli bolgesi burasiydi Maden kaynaklarindan yoksun olmasina ve kurak bir bolgede yer almasina ragmen inkar edilemez cografi ve cevresel avantajlara sahipti genis bir deltadan su yollariyla kesisen duz bir bolgeden olusuyordu bu da nehir veya kara yoluyla iletisimin kolay oldugu potansiyel olarak genis bir ekilebilir arazi alani ile sonuclaniyordu Ayrica MO 4 binyilda sosyal hiyerarsisi zanaat faaliyetleri ve uzun mesafeli ticareti ile oldukca kalabalik ve kentlesmis bir bolge haline gelmis olabilir Bolge Robert McCormick Adams Jr tarafindan yurutulen arkeolojik arastirmalarin odak noktasi oldu ve calismalari bu bolgede kentsel toplumlarin ortaya cikisinin anlasilmasi icin cok onemlidir MO 4 binyil boyunca onemi gittikce artan bir dizi yigilmanin hakim oldugu net bir yerlesim hiyerarsisi tespit edildi bunlardan Uruk acik ara en onemlisi gibi gorunmektedir bu da bilinen en eski vakasidir cunku hinterlandi donemin son kisminda komsularinin ozellikle kuzeydeki ve Nippur cevresindeki bolge aleyhine Uruk un kendisini guclendirmis gibi gorunmektedir Uruk doneminde bu bolgenin etnik yapisi kesin olarak belirlenememektedir Bu durum Sumerlerin kokenleri ve Asagi Mezopotamya da ortaya cikislarinin bolgenin yerlileri olarak kabul edilirlerse ya da gelislerinin goc ettikleri dusunulurse tarihlendirilmesi sorunuyla baglantilidir Bir gocun arkeolojik kanitlari ya da en eski yazi biciminin zaten belirli bir dili yansitip yansitmadigi konusunda bir anlasma yoktur Bazilari bunun aslinda Sumerce oldugunu bu durumda Sumerlerin bu yazinin mucitleri oldugunu ve en gec 4 binyilin son yuzyillarinda bolgede zaten var olduklarini savunmaktadir en yaygin kabul goren gorus bu gibi gorunmektedir Diger etnik gruplarin ozellikle de Akadlarin Sami atalarinin ya da bir veya birkac Sumer oncesi halkin ne Sumer ne de Sami olan ve bolgede her ikisinden de once gelen mevcut olup olmadigi da tartisilmaktadir ve kazilarla cozulememektedir Uruk Anu Beyaz Tapinak zigurati lt img gt lt img gt Uruk taki Anu Beyaz Tapinak ziggurati Orijinal piramidal yapi olan Anu Ziggurati MO 4000 lere tarihlenmektedir ve Beyaz Tapinak MO 3500 civarinda uzerine insa edilmistir Bu kentsel yigilmalar arasinda doneme adini veren Uruk mevcut bilgilere gore acik ara en buyugudur ve donemin kronolojik siralamasinin olusturuldugu baslica yerdir Gec Uruk donemindeki zirve noktasinda 230 500 hektarlik bir alani kapliyor olabilir bu alan cagdasi olan diger buyuk yerlesimlerden daha buyuktur ve 25 000 50 000 kisilik bir nufusa sahip olabilir Alanin mimari profili 500 metre arayla yerlestirilmis iki anitsal gruptan olusmaktadir En dikkat cekici yapilar Eanna olarak adlandirilan sektorde yer almaktadir sonraki donemlerde ve muhtemelen bu asamada burada bulunan tapinaktan sonra Besinci kattaki Kirectasi Tapinagi ndan sonra dorduncu katta simdiye kadar benzeri gorulmemis bir insaat programi baslatildi Bundan sonra binalar oncekilerden cok daha buyuk oldu bazilari yeni tasarimlara sahip oldu ve yapi ve dekorasyon icin yeni insaat teknikleri kullanildi Eanna nin dorduncu kati iki anitsal gruba ayrilir batida IVB katindaki Mozaikli Tapinak boyali kil konilerden yapilmis mozaiklerle suslu merkezli bir kompleks daha sonra IVA katindaki baska bir bina Riemchen Binasi tarafindan ortulmustur Doguda cok onemli bir yapi grubu bulunmaktadir ozellikle Kare Yapi ve Riemchen Tapinak Binasi bunlarin yerini daha sonra Sutunlu Salon ve Mozaikli Salon gibi orijinal planli diger yapilar kare bir Buyuk Avlu ve uclu plana sahip iki cok buyuk bina Tapinak C 54 x 22 m ve Tapinak D 80 x 50 m Uruk doneminden bilinen en buyuk bina aldi Ikinci anitsal sektor sit alanini kazanlar tarafindan tanri Anu ya atfedilmistir cunku yaklasik 3000 yil sonra bu tanri icin bir kutsal alanin bulundugu yerdi Obeyd doneminden sonra yuksek bir teras uzerine insa edilen bir dizi tapinak buraya hakimdir Bunlardan en iyi korunmus olani 17 5 x 22 3 m boyutlarinda olan ve adini duvarlarini kaplayan beyaz levhalardan alan dorduncu kattaki Beyaz Tapinak tir Tabaninda Tas Bina olarak adlandirilan labirent planli bir bina insa edilmistir Eanna VI V seviyeleri Eanna seviye IV An Sektoru seviye IV III Buyuklukleri ve anitsal gruplar halinde toplanmis olmalari bakimindan benzersiz olan bu yapilarin islevi tartismalidir Alanin kazicilari tarihi donemde Eanna nin tanrica Inanna ya diger bolumun ise tanri An a adanmis alan olmasindan etkilenerek bunlari tapinak olarak gormek istemislerdir Bu iki savas arasi donemde moda olan tapinak sehir teorisine uymaktadir Burasinin aslinda kentteki egemen guc tarafindan arzulanan ve niteligi hala belirsiz olan farkli bicimlerdeki yapilardan saray konutlari idari alanlar saray sapelleri olusan bir iktidar mekani olmasi mumkundur Her halukarda bu binalari insa etmek icin buyuk caba sarf etmek gerekmistir ki bu da donemin elitlerinin kapasitelerini gostermektedir Uruk ayni zamanda dorduncu ve ucuncu tabakalarda bulunan erken donem yazi tabletlerinin en onemli kesiflerinin yapildigi yerdir bu tabletlerin atilmis oldugu yani hangi baglamda olusturulduklarinin bilinmedigi bir baglam soz konusudur Cemdet Nasr donemine denk gelen Uruk III te Eanna mahallesinin tamamen yeniden duzenlendigi alandaki binalarin yerle bir edildigi ve yerlerine daha onceki binalari yok sayan buyuk bir teras insa edildigi gorulmektedir Temellerinde donemin bazi onemli sanatsal eserlerini buyuk kult vazo silindir muhurler vb iceren muhtemelen kult niteliginde bir dolgu Sammelfund bulunmustur Asagi Mezopotamya daki diger sitler Uzerinde kabartma boga frizi bulunan bir kase parcasi yaklasik MO 3300 2900 Gec Uruk Cemdet Nasr donemleri Guney Mezopotamya Uruk disinda Guney Mezopotamya da Uruk donemiyle cagdas tabakalara rastlanan cok az yer vardir Mezopotamya nin tarihi donemdeki onemli sehirlerinin cogunda yapilan sondajlar bu donemde iskan edildiklerini ortaya koymustur Kis Girsu Nippur Ur belki Suruppag ve Larsa ve daha kuzeyde Diyala da Esnunna ve Asagi Mezopotamya da Obeyd doneminin ana anitsal yapilarinin bulundugu Eridu nun kutsal mahallesi Uruk Donemi canak comlegi bulunmasina ragmen Uruk donemi icin cok az bilinmektedir Uruk disindaki bolgeden simdiye kadar bilinen MO 4 binyilin sonuna ait tek onemli yapi Uruk doneminin sonuna ya da belki de Cemdet Nasr donemine tarihlenen ve kult islevine sahip oldugu belirlenen yaklasik 18 x 22 m boyutlarindaki bir yapiyla ust uste bindirilmis iki terastan olusan platformundaki Boyali Tapinak tir Daha yakin zamanda Uruk Hoyugu alaninin guneydogusunda sadece 10 hektarlik bir alani kaplayan Uruk donemine ait bir tabaka ortaya cikarilmistir Bu alan sadece kismen ortaya cikarilan bir duvarla cevriliydi ve sadece izleri kalan bir binayi destekleyen bir platform da dahil olmak uzere birkac yapi gun isigina cikarildi Uruk doneminden Erken Hanedanlik donemine gecis donemine adini veren Cemdet Nasr yerlesimi ise iki ana anlatiya bolunmustur ve en onemli yapi gun isigina cikarilan ikinci hoyuktedir B Hoyugu bu hoyukte onemli bir idari belge zulasi bulunmaktadir silindir muhur baskili 200 den fazla tablet Komsu bolgelerUruk donemine iliskin kaynaklar Mezopotamya nin tamamini ve Orta Iran ile Guneydogu Anadolu ya kadar komsu bolgeleri kapsayan genis bir alana yayilmis bir grup yerlesimden gelmektedir Uruk kulturunun kendisi kesinlikle Guney Mezopotamya daki yerlesimlerle ve dogrudan bu bolgeden gelen gocler sonucu olusmus gibi gorunen ve Uruk kulturunun bir parcasi oldugu acik olan diger yerlesimlerle koloniler ya da emporia karakterize edilir Ancak Uruk yayilmasi olarak bilinen olgu tum Yakin Dogu yu kapsayan genis bir etki alaninda yer alan ve aslinda Asagi Mezopotamya ile sinirli olan Uruk kulturunun bir parcasi olmayan bolgelerde tespit edilmistir Bu donemde Basra Korfezi nin az bilinen kulturleri ve Uruk kulturuyle kesin iliskileri uzak ve tartisma konusu olan Misir in yani sira Guney Mezopotamya nin etkisinin zar zor hissedildigi Levant bolgesi gibi bazi bolgelerin Uruk kulturuyle iliskileri cok belirsizdir Ancak Yukari Mezopotamya Kuzey Suriye Bati Iran ve Guneydogu Anadolu gibi diger bolgelerde Uruk kulturu daha belirgindir Bu bolgeler genellikle kentsel kumelenmelerin ve daha buyuk siyasi olusumlarin gelismesiyle Asagi Mezopotamya dakine benzer bir evrim gecirmis ve MO 3 binyilin basinda kendi bolgesel kulturlerinin genel olarak guclenmesinden once donemin sonlarinda yaklasik 3400 3200 merkezin kulturunden guclu bir sekilde etkilenmislerdir Uruk kulturunun komsu bolgelere yayilmasinin yorumlanmasi cok sayida sorun ortaya cikarmaktadir ve bunu aciklamak icin bircok aciklayici model genel ve bolgesel onerilmistir Susiana ve Iran Platosu Muhasebe simgeleriKil zarf ve simgeleri Susa Uruk donemiKil muhasebe simgeleri Susa Uruk donemi Modern Iran in guneybatisindaki Susa bolgesi MO 5 binyildan itibaren uzerinde guclu bir etkisi olan asagi Mezopotamya nin hemen yaninda yer alir ve MO 4 binyilin ikinci yarisinda fetih ya da daha kademeli bir kulturlesme sonucunda Uruk kulturunun bir parcasi oldugu dusunulebilir ancak kendine ozgu ozelliklerini korumustur Susa daki Uruk donemi tabakalari Susa I MO 4000 3700 civari ve Susa II MO 3700 3100 civari olarak adlandirilir ve bu donemde Susa bir kent yerlesimi haline gelmistir Susa I de Susa II de yaklasik 60 x 45 metre olculerine yukseltilen bir Yuksek Teras in insasi ile alanda anitsal mimarinin baslangici gorulmustur Bu sit alaninin en ilginc yonu Uruk donemi sanati ile yonetim ve yazinin baslangicina dair elimizdeki en onemli kanitlar olan ve burada kesfedilen nesnelerdir Susa I ve Susa II nin silindir muhurleri cok zengin bir ikonografiye sahiptir ve ozellikle gunluk yasam sahnelerini vurgular ancak P Amiet in Gec Uruk un rahip krallari ndan once gelen bir proto kraliyet figuru olarak gordugu bir tur yerel iktidar da vardir Bu silindir muhurlerin yani sira ve kil simgeler MO 4 binyilin ikinci yarisinda Susa da yonetimin ve muhasebe tekniklerinin yukselisine isaret etmektedir Susa ayni zamanda en eski yazi tabletlerinden bazilarini da ortaya cikardi bu da Susa yi yazinin kokenlerini anlamamiz icin kilit bir yer haline getirmektedir Susiana daki ve gibi diger yerlesimler de bu doneme ait arkeolojik tabakalara sahiptir Daha kuzeyde Zagros ta Kengaver Vadisi ndeki Godin Tepe ozellikle onemlidir Bu alanin besinci tabakasi Uruk donemine aittir Merkezi bir avlu etrafinda duzenlenmis birkac binayi cevreleyen oval bir duvarin kalintilari ortaya cikarilmistir ve kuzeyde kamu binasi olabilecek buyuk bir yapi bulunmaktadir Maddi kultur Gec Uruk ve Susa II ile paylasilan bazi ozelliklere sahiptir Godin Tepe nin besinci tabakasi Susa ve veya Asagi Mezopotamya dan gelen tuccarlarin ozellikle Iran platosu ve Afganistan daki kalay ve lapis lazuli madenleriyle baglantili ticaret yollari uzerindeki konumuyla ilgilenen bir kurulus olarak yorumlanabilir Daha doguda Kasan yakinlarindaki kilit yerlesim yeri nin ucuncu tabakasinda Uruk kulturuyle baglantilara dair net bir kanit yoktur ancak Elbourz daki Gabristan Tepesi ne kadar ve daha guneydogudaki Kirman daki bazi yerlesim yerlerinde bulundu Bu bolgede Uruk kulturunun geri cekilmesi ve Susiana bolgesinde merkezlenmis gibi gorunen ve Uruk kulturunun Iran platosuyla olan baglantilarini devralmis gibi gorunen uygarligi gibi ozel bir olguyla sonuclanmistir Yukari Mezopotamya ve Kuzey Suriye Orta Firat bolgesinde hidroelektrik barajlarinin insasindan onceki kurtarma calismalari sirasinda Uruk donemine ait bircok onemli yerlesim yeri kazildi Buyuk olcude bu kazilarda elde edilen bulgular sonucunda bir Uruk genislemesi fikri ortaya cikti En iyi bilinen yer Suriye de nehrin sag kiyisinda mustahkem bir liman olan dir Yaklasik 22 hektarlik bir alani kaplayan sehir yaklasik yuzde 10 u ortaya cikarilan bir savunma duvariyla cevrilidir Bu alandaki binalarin incelenmesi buranin onemli araclar gerektiren planli bir yerlesim yeri oldugunu gostermektedir Alandan elde edilen arkeolojik malzeme Uruk unkiyle aynidir canak comlek silindir muhurler bulla ve donemin sonuna ait sayisal tabletlerden olusmaktadir Dolayisiyla bu yeni sehir bir Uruk kolonisi oldugu izlenimini vermektedir Cesitli turlerde yaklasik 20 konut kazildi Bunlar bir ic avluya acilan fuayesi olan bir kabul salonu etrafinda duzenlenmis ve etrafinda ek odalar bulunan uclu bir plana sahiptir Alanin guneyinde yapay bir teras uzerinde spekulatif olarak tapinak olarak tanimlanan birkac yapidan olusan anitsal bir gruba sahip olan Kanas Tepesi adli bir tepe bulunmaktadir Alan MO 4 binyilin sonunda Uruk kulturunun geri cekildigi donemde gorunuse gore siddet kullanilmadan terk edilmistir Habuba Kabira sadece 8 km daha kuzeyde kayalik bir cikinti uzerinde yer alan yakinlardaki fr ya bircok yonden benzemektedir Habuba Kabira da oldugu gibi cesitli turlerde konutlardan olusan bir kent merkezi ve iki tapinaktan olusan merkezi bir anitsal kompleks vardir Bu kentin de Urukyalilar tarafindan insa edildigi suphesizdir Biraz daha kuzeyde Firat in ortasinda ucuncu bir Uruk kolonisi olan Seyh Hassan bulunmaktadir Bu yerlerin guney Mezopotamya dan gelen insanlar tarafindan bolgeye yerlestirilen bir devletin parcasi olmasi ve onemli ticaret yollarindan yararlanmak icin gelistirilmis olmasi mumkundur harabeleri Suriye Habur Vadisi nde yer alan MO 5 binyildan itibaren onemli bir kent merkeziydi ve en yuksek noktasinda 110 hektarlik bir alani kapladigi icin Uruk doneminin en buyuklerinden biriydi Uruk a ozgu canak comleklerle birlikte doneme ait bazi konutlar ortaya cikarilmistir ancak en cok dikkat ceken sey kesinlikle kult amacli olan bir dizi anittir Goz Tapinagi son asamasi olarak bilinmektedir mozaik olusturan pismis toprak koniler ve renkli tas kakmalarla suslenmis duvarlara ve sunak olabilecek ve altin varak lapis lazuli gumus civiler ve T seklindeki merkezi bir odada beyaz mermer ile suslenmis bir platforma sahiptir En dikkat cekici buluntu ise yapiya adini veren iki yuzden fazla goz figurini dir Bu figurinler devasa gozlere sahiptir ve kesinlikle adak esyalaridir Brak Tepesi nde yaziya dair kanitlar da bulundu Guney Mezopotamya dakilere kiyasla bazi benzersiz ozellikler gosteren bir sayisal tablet ve iki piktografik tablet farkli bir yerel yazi gelenegi oldugunu gostermektedir Brak Tepesi nin biraz dogusunda 1999 yilinda kazilarin basladigi yer almaktadir Bu genis alan Yukari Mezopotamya da Uruk etkisi altindaki yerlerde bulunan normal kanitlari canak comlek muhurler ve Brak Tepesi gibi Uruk doneminde bu bolgede onemli bir kentsel merkezin varligina dair kanitlar sagladi Yine daha doguda el Hava Tepesi yerlesimi de Asagi Mezopotamya ile temaslarin kanitlarini gostermektedir Dicle uzerinde yer alan Ninova Kuyunjik Tepesi 4 tabaka bazi onemli ticaret yollari uzerinde bulunuyordu ve ayni zamanda Uruklarin etki alani icindeydi Yerlesim Kuyunjik Tepesi nin tum alani olan yaklasik 40 hektari kapliyordu Doneme ait maddi kalintilar cok sinirlidir ancak Gec Uruk donemine ozgu devrik agizli kaseler bir hesap bulla ve bir sayisal tablet bulunmustur Yakinlarda Obeyd doneminde de onemli olan MO 5 binyilin sonu ile 4 binyilin ilk yarisi arasinda anitsal mimarinin ve siyasi olusumlarin degisen olcegini gosteren onemli bir ornektir XII Tabakadan VIII Tabakaya Buradaki kazilarda Gavra Tepesi nin bolgesel bir siyasi merkez oldugunu gosterebilecek cok zengin mezarlar farkli turde konutlar atolyeler ve resmi ya da dini islevi olan cok buyuk binalar ozellikle yuvarlak yapi ortaya cikarildi Ancak Uruklarin Yukari Mezopotamya ya yayilmasindan once gerilemistir Guneydogu Anadolu Anadolu nun guneydogusundaki Firat Vadisinde Orta Firat in Uruk yerlesimleri bolgesine yakin birkac yerlesim yeri kazildi Sanliurfa da modern Birecik yakinlarindaki Hacinebi G Stein tarafindan kazildi ve bazi onemli ticari yollarin kavsaginda yer almaktadir Devrik agizli kaseler B1 evresinde MO 3800 3700 civari ortaya cikar ve kil koni mozaikleri pismis toprak orak silindir muhur desenli muhasebe bulla yazisiz kil tablet gibi Gec Uruk a ozgu diger nesnelerle birlikte B2 evresinde MO 3700 3300 de mevcuttur Bu malzeme bastan sona baskin olan yerel canak comlekle bir arada bulunmaktadir Bolgenin kazi baskani bolgede yerel halkin cogunlukta oldugu bir nufusun yani sira Asagi Mezopotamya dan gelen insanlarin yasadigi bir yerlesim bolgesi oldugunu dusunmektedir Samsat bolgesinde yine Firat vadisinde baska yerlesimler de kazildi Samsat ta bir hidroelektrik barajinin insasi nedeniyle bolge sular altinda kalmadan once yapilan acele bir kurtarma kazisi sirasinda bir Uruk yerlesimi ortaya cikarildi Bir duvar mozaigine ait kil koni parcalari bulundu Biraz daha guneydeki Kurban Hoyuk te de uclu yapilarda Uruk a ozgu kil koniler ve canak comlekler bulundu Daha kuzeyde Malatya nin banliyolerinde bulunan Arslantepe yerlesimi donemin Dogu Anadolu sundaki en dikkat cekici yerlesimidir M Frangipane tarafindan kazildi MO 4 binyilin ilk yarisinda bu alana kazi baskanlari tarafindan Tapinak C olarak adlandirilan ve bir platform uzerine insa edilmis bir yapi hakimdi MO 3500 civarinda terk edilmis ve yerini bolgesel guc merkezi oldugu anlasilan anitsal bir kompleks almistir Gec Uruk kulturunun belirgin bir etkisi vardir ve bu etki en acik sekilde alanda bulunan ve bircogu Guney Mezopotamya tarzinda olan cok sayidaki muhurde gorulebilir MO 3000 civarinda alan bir yanginla tahrip olmustur Anitlar restore edilmemis ve Guney Kafkasya merkezli Karaz kulturu alandaki baskin maddi kultur haline gelmistir Daha batidaki Tepecik te de Uruk kulturunden etkilenmis canak comlekler bulundu Ancak bu bolgede Mezopotamya dan uzaklastikca Uruk etkisi giderek gecici hale gelmektedir Uruk genislemesi Uruk genislemesi merkez ve cevre yi temsil eden sitler 1970 lerde Suriye de Habuba Kabira ve Cebel Aruda da bulunan ve Uruk uygarliginin kendi topraklarindan uzakta yerlesmis kolonileri ya da ticaret merkezleri olduguna hizla karar verilen yerlerin kesfinden sonra Asagi Mezopotamya ile komsu bolgeler arasindaki iliski hakkinda sorular ortaya cikti Uruk bolgesi kulturunun ozelliklerinin bu kadar genis bir alanda Kuzey Suriye den Iran platosuna kadar ve Asagi Mezopotamya nin acik bir merkez olarak bulunmasi bu donemi inceleyen arkeologlarin bu olguyu bir Uruk genislemesi olarak gormelerine yol acti Modern Yakin Dogu daki siyasi durum ve Mezopotamya da kazi yapmanin imkansizligi bu gorusu guclendirdi Son zamanlarda yapilan kazilar Mezopotamya nin disindaki alanlara bir cevre olarak ve paradoksal bir sekilde bu donemde en az bilinen bolge olan merkez ile nasil iliskili olduklarina odaklandi Uruk anitlarinin izlenimsel kesifleriyle sinirlidir Daha sonra teoriler ve bilgiler diger yerlerden ve donemlerden paralellikler kurarak genel modeller noktasina kadar gelisti bu da modellerin ve paralelliklerin kazilarin ortaya cikardigi gerceklere uymasi acisindan bazi sorunlar yaratti Immanuel Wallerstein in dunya sistemi teorisini ve uluslararasi ticaret teorilerini benimseyerek Uruk uygarligini aciklamaya calisan ilk modeli gelistirdi Algaze nin bazi kesimlerce kabul goren ancak bircok elestirmen de bulan gorusune gore Urukyalilar Asagi Mezopotamya disinda once Yukari Mezopotamya da Habuba Kabira ve Cebel Aruda nin yani sira kuzeyde Ninova Brak Tepesi ve Samsat ardindan Susiana ve Iran platosunda bir koloniler toplulugu olusturmuslardir Algaze ye gore bu faaliyetin motivasyonu bir tur ekonomik emperyalizmdir Guney Mezopotamya nin seckinleri Dicle ve Firat taskin yataklarinda bulunmayan cok sayida hammaddeyi elde etmek istemis ve kolonilerini genis bir ticari agi kontrol eden dugum noktalarinda kurmuslardir tam olarak neyin degis tokus edildigini belirlemek imkansiz olsa da ve bazi Yunan kolonizasyon modellerinde oldugu gibi buralara multecileri yerlestirmislerdir Asagi Mezopotamya ile komsu bolgeler arasinda kurulan iliskiler bu nedenle asimetrik bir turdeydi Asagi Mezopotamya sakinleri topraklarinin yuksek verimliliginin bir sonucu olarak komsu bolgelerle olan etkilesimlerinde avantajliydi ve bu da bolgelerinin hem karsilastirmali bir avantaj hem de ile sonuclanan kalkisini Sumer kalkisindan bahsediyor sagladi En gelismis devlet yapilarina sahiptiler ve boylece uzun mesafeli ticari baglantilar gelistirebildiler komsulari uzerinde etki kurabildiler ve belki de askeri fetihlere girisebildiler Susa King priestImprintsReconstitutionYayiyla dusmanlariyla savasan kral rahip sagda boynuzlu tapinak veya Uruk donemi MO 3800 3100 Susa kazilarinda bulundu Louvre Muzesi Algaze nin teorisi de diger alternatif modeller gibi elestirildi cunku ozellikle Uruk ta kazilan iki anitsal kompleks disinda Asagi Mezopotamya da Uruk uygarligi yeterince bilinmezken saglam bir model ortaya koymak zordur Bu nedenle Guney Mezopotamya nin gelisiminin etkisini degerlendirmek icin neredeyse hic arkeolojik kanit bulunmuyor Dahasi bu donemin kronolojisi oturmus olmaktan uzaktir ve bu da genislemeyi tarihlendirmeyi zorlastirmaktadir Farkli alanlardaki seviyeleri tek bir doneme atfedecek kadar yakinlastirmanin zor oldugu kanitlanmis bu da goreceli kronolojinin detaylandirilmasini cok karmasik hale getirmistir Uruk yayilmasini aciklamak icin ileri surulen teoriler arasinda ticari aciklama siklikla yeniden canlandirilmaktadir Ancak her ne kadar uzun mesafeli ticaret Guney Mezopotamya devletleri icin yerel uretime kiyasla suphesiz ikincil bir olgu olsa ve artan toplumsal karmasikligin nedeni olmaktan ziyade gelisimini takip ediyor gibi gorunse de bu bir kolonizasyon surecini kanitlamaz Diger bazi teoriler Asagi Mezopotamya daki toprak sikintisindan kaynaklanan bir tur tarimsal kolonizasyon ya da Uruk bolgesinin ekolojik veya siyasi calkantilara maruz kalmasinin ardindan yasanan bir multeci gocu onermektedir Bu aciklamalar kuresel teoriler olmaktan ziyade buyuk olcude Suryani Anadolu dunyasinin yerlesim yerlerini aciklamak icin ileri suruldu Diger aciklamalar Uruk yayilmasina uzun vadeli bir kulturel olgu olarak odaklanmak icin siyasi ve ekonomik faktorlerden kacinmakta soz konusu kulturel bolgelere ve alanlara gore farklilasmalarini vurgulamak icin koini kulturlesme ve kulturel oykunme kavramlarini kullanmaktadir P Butterlin bu donemde Guney Mezopotamya yi komsularina baglayan baglarin ekonomik bir dunya sistemi nden ziyade bir dunya kulturu olarak gorulmesi gerektigini Uruk bolgesinin komsularina bir model olusturdugunu her birinin daha uyarlanabilir unsurlari kendi yontemleriyle aldigini ve bazi yerel ozellikleri temelde degistirmeden korudugunu one surdu Bu farkli etki ya da kulturlesme derecelerini aciklamayi amaclamaktadir Sonuc olarak Uruk etkisi genellikle belirli yerlesimler ve bolgelerde ayirt edilir ve bu da Uruk kulturunun karakteristigi olarak kabul edilen cok sayida malzeme tipolojisinin ozellikle canak comlek ve devrik agizli kaseler gelismesine yol acti Gercek Uruk yerlesimleri olabilecek kolonilerden Uruk yerlesimi olan ticaret noktalarina ve Uruk etkisinin zayif oldugu ya da hic olmadigi cogunlukla yerel olan yerlesimlerden yerel kulturun yerini almadan temaslarin az ya da cok guclu oldugu digerlerine kadar cok sayida yerlesimi tanimlamak mumkun oldu Genellikle Suriye ve Anadolu yerlesimleri uzerinde calisanlardan farkli akademisyenler tarafindan incelenen Susiana ve Iran platosu ornegi yerel gelismelere ozellikle de bazen yayilmanin bir urunu bazen de bir rakip olarak gorulen proto Elam kulturunun gelisimine dayanan bazi aciklama girisimlerine yol acti Guney Levant ve Misir in durumu yine farklidir ve Uruk kulturunun alicilari olarak yerel kulturlerin rolunu vurgulamaya yardimci olurlar Levant ta embriyonik sehirlere ve burokrasiye sahip tabakali bir toplum yoktu ve bu nedenle Uruk kulturunun yerel aracilari olarak hareket edecek guclu bir elit yoktu ve sonuc olarak Uruk etkisi ozellikle zayifti Misir da Uruk etkisi prestijli ya da egzotik olarak gorulen birkac nesneyle en onemlisi Cebel el Arak in bicagi sinirli gorunmektedir ve bu nesneler gelismekte olan bir devlette guclerini gostermeleri gereken bir anda seckinler tarafindan secilmistir MO 4 binyila ait olasi Mezopotamya Misir ticaret yollari Bu donemdeki iliskilerin merkez cevre etkilesimi olarak yorumlanmasinin donemle cogu zaman alakali olsa da arastirmacilari kararlari asimetrik ya da yayilmaci bir sekilde gorme konusunda onyargili hale getirme riski tasidigi ve bunun nuansli olmasi gerektigi de eklenebilir Dolayisiyla Suriye deki buyuk Brak Tepesi yerlesimi orneginin gosterdigi gibi Asagi Mezopotamya ya komsu bolgelerin ileri bir sosyal karmasiklik ya da kentlesme surecine baslamak icin Urukyalilari beklemedigi giderek daha fazla ortaya cikmakta ve bu da bizi olguyu daha simetrik bir acidan hayal etmeye tesvik etmektedir MisirMO 4 binyildan itibaren Mezopotamya icin Uruk doneminde ve icin okuma yazma oncesi MO 3500 3200 civari baslayarak gelistigi gorulmektedir Etkiler Misir in gorsel sanatlarinda ithal urunlerde ve yazinin Mezopotamya dan Misir a olasi transferinde gorulebilir ve her iki kulturun erken donemlerinde koklu paralellikler yaratmistir Toplum ve kulturUzerinde canavar aslanlar ve aslan basli kartallar bulunan bir silindir muhrun modern kil baskisi Mezopotamya Uruk donemi MO 4100 3000 Louvre Muzesi Tarih oncesi ile tarihin kesistigi noktada yer alan Uruk donemi bircok acidan devrimci ve temel olarak kabul edilebilir Urettigi yeniliklerin bircogu Mezopotamya ve hatta dunya tarihinde donum noktasi olmustur Comlekci carkinin yazinin kentin ve devletin genel gorunumu bu donemde ortaya cikmistir Devlet toplumlarinin gelisiminde yeni bir ilerleme vardir oyle ki uzmanlar bunlari karmasik olarak nitelendirmeyi uygun gorurler basit oldugu soylenen daha onceki toplumlarla karsilastirildiginda Bu nedenle bilim dunyasi bu doneme toplumun evriminde onemli bir adim olarak ilgi duymaktadir kokleri 6000 yildan daha once Neolitik donemin baslangicinda gorulebilen ve Mezopotamya da onceki Obeyd doneminde hiz kazanan uzun ve kumulatif bir surec Bu durum ozellikle 1970 lerden bu yana kuramsal yaklasimlarin buyuk olcude antropolojiden esinlendigi ve Uruk donemini erken devletlerin ortaya cikisini genisleyen bir toplumsal hiyerarsiyi uzun mesafeli ticaretin yogunlasmasini vb analiz ederken karmasiklik acisindan inceleyen Ingilizce akademik calismalar icin gecerlidir Bu donemi antik Yakin Dogu tarihinde cok onemli bir asama haline getiren kilit gelismeleri ayirt edebilmek icin arastirmalar esas olarak merkeze Asagi Mezopotamya ya ve burada ortaya cikan uygarlikla acikca butunlesmis olan komsu bolgelerdeki yerlesimlere ozellikle de Orta Firat taki kolonilere odaklanmaktadir Burada izi surulen unsurlar cogunlukla en iyi bilinen ve suphesiz en hizli degisimin gerceklestigi donem olan Gec Uruk donemine aittir eski Mezopotamya uygarliginin karakteristik ozelliklerinin olustugu andir Teknoloji ve ekonomi MO 4 binyil onlari kullanan toplumlar uzerinde ozellikle de ekonomik alanda onemli etkileri olan yeni aletlerin ortaya cikisina taniklik etti Bunlardan bazilari onceki donemde bilinmesine ragmen ancak bu donemde buyuk olcekte kullanilmaya baslandi Bu icatlarin kullanimi siyasi yapilarin ve idari devletlerin ortaya cikisiyla birlikte ekonomik ve sosyal degisimler yaratti Tarim ve hayvancilik Silindir muhur ve baski ahirdaki sigir surusu Beyaz kirectasi Mezopotamya Uruk donemi MO 4100 3000 Tarimsal alanda Obeyd doneminin sonu ile Uruk donemi arasinda toplamda Ikinci Tarim Devrimi ilki Neolitik Devrim olarak adlandirilan birkac onemli yenilik yapilmistir Ilk grup gelisme tahil ekimi alaninda gerceklesmis bunu MO 4 binyilin sonlarina dogru toprakta uzun oluklar acilmasini saglayan ve bir hayvan esek ya da okuz tarafindan cekilen ahsap bir saban olan in icadi izlemistir Bu da ekim mevsimindeki tarim islerini bu isin capa gibi aletlerle elle yapilmasi gereken onceki donemlere kiyasla cok daha basit hale getirmistir Obeyd doneminden sonra pismis toprak oraklarinin yayginlasmasiyla hasat daha kolay hale gelmistir Sulama teknikleri de Uruk doneminde gelismis gorunmektedir Bu farkli buluslar antik Asagi Mezopotamya nin karakteristik ozelligi olan yeni bir tarimsal peyzajin asamali olarak gelismesini saglamistir Bu peyzaj her biri kucuk bir sulama kanaliyla sinirlanmis kariklarda islenmeye uygun uzun dikdortgen tarlalardan olusuyordu M Liverani ye gore bunlar elle zahmetli bir sekilde sulanan eski havzalarin yerini almistir Hurma agacina gelince arkeolojik kesiflerden bu meyvelerin MO 5 binyilda Asagi Mezopotamya da tuketildigini biliyoruz Insanoglu tarafindan ilk yetistirilme tarihi kesin olarak belirlenememektedir bu agacin kulturunun Gec Uruk doneminde gelistigi varsayilmaktadir ancak metinler bu konuda acik degildir Iki bin yil boyunca asamali olarak gelisen bu sistem daha yuksek verim saglamis ve tayinlari cogunlukla arpadan olusan isciler icin oncekinden daha fazla artik birakmistir Insan malzeme ve teknik kaynaklar artik ucretli emege dayali tarim icin mevcuttu ancak aile temelli ciftcilik temel birim olarak kalmaya devam etti Tum bunlar kuskusuz nufus artisina ve dolayisiyla kentlesmeye ve devlet yapilarinin gelismesine yol acti Uruk donemi ayni zamanda hayvancilik alaninda da onemli gelismelere sahne olmustur Her seyden once bu donemde Asya yaban esegi nihayet esek olarak evcillestirilmistir Esek bolgedeki ilk evcillestirilmis atgildir ve Yakin Dogu daki en onemli calisan hayvan haline gelmistir tek horguclu esek ancak MO 3 binyilda Arabistan da evcillestirilmistir Yuksek tasima kapasitesiyle bir insanin yaklasik iki kati kisa ve uzun mesafelerde ticaretin daha da gelismesini sagladi Zaten evcillestirilmis olan hayvanlarin koyun at sigir pastoralizmi de daha da gelisti Daha once bu hayvanlar esas olarak et kaynagi olarak yetistirilirken artik sagladiklari urunler yun kurk post sut ve yuk hayvani olarak daha onemli hale geldiler Bu son husus ozellikle ardin ortaya cikmasiyla tarlalarda calismak icin gerekli hale gelen sigir ve mallarin tasinmasinda onemli bir rol ustlenen esekle baglantiliydi buyukbas hayvanlari ve bir ahiri gosteriyor MO 3300 3000 civari British MuseumEl sanatlari ve insaat Tekstil uretiminde giderek ketenin yerini alan yun isciliginin gelismesinin onemli ekonomik sonuclari olmustur yayginlasmasinin otesinde bunlar ozellikle kurumsal cercevedeydi ve bu hayvanlar icin tarlalarda olarak ve Mezopotamya cevresindeki tepelik ve daglik bolgelerde bir tur konargocerligi takiben otlaklarin kullanilmaya baslanmasiyla tarimsal uygulamalarda degisikliklere yol acti Keten icin keten ekiminin goreceli olarak azalmasi tahillarin yani sira bu donemde Asagi Mezopotamya ya getirilen ve susam yagi sagladigi icin keten yerine karli bir ikame olan susamin yetistirilmesi icin araziyi serbest birakti Daha sonra bu durum bircok silindir muhur baskisiyla kanitlanan onemli bir tekstil endustrisinin gelismesiyle sonuclandi Bu da buyuk olcude kurumsal bir gelismeydi cunku yun arpa ile birlikte iscilere saglanan bakim tayinlarinda temel bir unsur haline geldi Arpa dongusu tarafindan kullanilan terimler ile birlikte bu yun dongusu nun kurulmasi isleme ve yeniden dagitimi icin ayni sonuclari dogurmus eski Mezopotamya ekonomisine iki temel endustri kazandirmis ve buyuk sistemlerin ekonomik gelisimiyle birlikte gitmistir Dahasi yun kolayca ihrac edilebilirdi bozulabilir gida urunlerinin aksine bu da Mezopotamyalilarin birincil maddelere daha fazla sahip olan komsulariyla degis tokus edebilecekleri bir seye sahip olduklari anlamina geliyor olabilir Comlekcilik Gec Uruk doneminden canak comlekler sagda cark yapimi canak comlekler ve solda devrik agizli kaseler Bergama Muzesi Canak comlek uretimi 4 binyilda comlekci carkinin icadiyla devrim yaratmis ve bu cark iki asamada gelistirilmistir once yavas sonra hizli bir cark Bunun sonucunda artik seramikleri sadece ellerle sekillendirmek gerekmiyordu ve sekillendirme sureci daha hizliydi Comlekci firinlari da gelistirildi Comlekler yuzeyi puruzsuzlestirmek icin basitce astarla kaplandi ve dekorasyon temelde hic kalmayana kadar giderek daha az karmasik hale geldi Boyali canak comlekler ikinci plandaydi ve nadir gorulen dekorasyon ornekleri cogunlukla kazimalardi baklava desenleri ya da izgara cizgileri Bu doneme ait arkeolojik alanlar ozellikle buyuk idari sistemlerle temas halinde olan sehirlerde daha buyuk bir nufus icin yeni bir seri uretim seviyesine ulasildigini gosteren buyuk miktarlarda canak comlek uretmektedir Comlekler cogunlukla cesitli tarimsal urunlerin arpa bira hurma sut vs saklanmasi icin kullanilmis ve bu nedenle gunluk yasamda yaygin olarak yer almistir Bu donem buyuk miktarlarda canak comlek uretiminde uzmanlasmis comlekcilerin ortaya cikisina isaret eder ve bu da topluluklar icinde uzmanlasmis bolgelerin ortaya cikmasina neden olmustur Kalite dusuk olsa da comlekciligin hizmet ettigi islevlerin cesitlenmesiyle sekil ve boyut cesitliligi eskisinden daha onemli hale gelmistir Bu donemin tum canak comlegi comlekci carkinda uretilmemistir Uruk doneminin en belirgin kaplari olan elle kaliplanmistir Uruk donemi vazosu Pismis toprak yaklasik MO 3500 2900 Telloh Girsu antik kentinden Louvre Muzesi Vazo Kirmizi astarli pismis toprak yaklasik MO 3500 2900 Telloh Girsu antik kentinden Louvre Muzesi Vazo Pismis toprak yaklasik MO 3500 2900 Telloh Girsu antik kentinden Guney dan Suriye Uruk donemi devrik agizli kase yaklasik 3400 3200 Mainz Universitesi AlmanyaMetalurji Metalurji de bu donemde daha da gelismis gibi gorunmektedir ancak gunumuze cok az nesne ulasmisti Onceki Obeyd donemi bakir nesnelerin uretiminin baslamasiyla kalkolitik ya da bakir cagi olarak bilinen donemin baslangicina isaret eder Bu nedenle MO 4 binyil yerlesimlerinde bulunan metal nesneler her seyden once bakirdan yapilmistir ve donemin sonuna dogru bazi alasimlar ortaya cikar en yaygin olani bakir ve arsenik alasimidir bakir kursun alasimi da bulunur kalay tunc ise bir sonraki binyila kadar yayilmaya baslamaz Gec Uruk Donemi nin Tunc Cagi nin baslangici oldugu varsayilir Metalurjinin gelismesi ayni zamanda uzun mesafeli metal ticaretinin de gelismesi anlamina gelir Mezopotamya nin Iran ya da Anadolu dan metal ithal etmesi gerekiyordu bu da MO 4 binyilda gelistigini gordugumuz uzun mesafeli ticareti motive ediyor ve Mezopotamyali metal iscilerinin neden ham metal kullaniminda cok ekonomik olan teknikleri tercih ettiklerini acikliyordu Mimari Arkaik dan mozaiklerle suslu sutunlar Pergamon Muzesi Mimaride de Uruk donemindeki gelismeler kayda degerdir Gec Uruk doneminde Uruk un bolgesinde insa edilen olcekleri ve yontemleri acisindan daha once benzeri gorulmemis bir dizi yapi sirasinda mimari yeniliklerin patlamasini gosteren yapilar bunu gostermektedir Insaatcilar kaliplanmis kerpic tuglanin yapi malzemesi olarak kullanimini mukemmellestirmis ve daha saglam pismis toprak tuglalarin kullanimi yayginlasmistir Ayrica tuglalari asfaltla su gecirmez hale getirmeye ve harc olarak alci kullanmaya basladilar Kil tek yapi malzemesi degildi bazi yapilar tastan ozellikle de Uruk un yaklasik 50 km batisinda cikarilan kirec tasindan alci tasi ve kumtasinin da bulundugu insa edildi Uruk taki Eanna nin karakteristik ozelligi olan mozaigi yapmak icin boyali comlek kulahlarinin kullanilmasi yari kenetli sutunlar ve sabitleme saplamalari gibi yeni dekorasyon turleri kullanilmaya baslandi Uruk taki bu yapilarda iki standart kaliplanmis kerpic bicimi gorulmektedir kullanimi kolay kucuk kare tuglalar Riemchen olarak bilinir ve teras yapmak icin kullanilan buyuk tuglalar Patzen Bunlar ozellikle Uruk ta buyuk kamu binalarinda kullanilmistir Daha kucuk tuglalarin uretilmesi daha sonra Mezopotamya mimarisinin karakteristik bir ozelligi olacak olan dekoratif nislerin ve cikintilarin yaratilmasini saglamistir Binalarin duzeni de yeniydi cunku Obeyd doneminden miras kalan uclu plani devam ettirmiyorlardi bu donemde Eanna daki binalar dikdortgen bir bina icinde uzun sutun salonlari olan labirent planlara sahipti Bu sitelerde calisan mimarlar ve zanaatkarlar bu sayede yuksek duzeyde yaraticilik sergileme firsati bulmuslardir Ulasim araci Ulasim alaninda tartisilan bir soru da tekerlegin Uruk doneminde icat edilip edilmedigidir Uruk doneminin sonlarina dogru silindir muhurlerde o zamana kadar en yaygin kara ulasim araci olan kizaklar giderek daha az tasvir edilmektedir Tekerlekli gibi gorunen ilk araclari gostermeye baslarlar ancak bunlarin gercekten tekerlekleri tasvir ettikleri kesin degildir Her halukarda tekerlek son derece hizli bir sekilde yayilmis ve cok daha buyuk yuklerin cok daha kolay tasinmasini saglayan araclarin yaratilmasini saglamistir MO 3 binyilin basinda guney Mezopotamya da kesinlikle savas arabalari vardi Tekerlekleri yekpare bloklardan olusuyordu MO 2000 lere kadar icat edilmemisti Esegin evcillestirilmesi de buyuk onem tasiyan bir gelismeydi cunku daglik bolgelerde ve uzun mesafeli yolculuklarda parmakli tekerlegin icadindan once tekerlekten daha kullanisli bir ulasim araciydi Esek sonraki bin yil boyunca Yakin Dogu da ticarete hakim olacak kervan sistemini mumkun kildi ancak bu sisteme Uruk doneminde rastlanmamaktadir Asagi Mezopotamya da yerel ve bolgesel duzeyde ulasim icin saz ve ahsaptan yapilan tekneler nehirlerin yerleri birbirine baglamadaki onemi ve kara tasimaciligindan cok daha buyuk yukleri tasiyabilmeleri nedeniyle cok onemliydi Sehir devletleri MO 4 binyil Neolitik donemden sonra Yakin Dogu toplumunun siyasi gelisiminde yeni bir asamaya taniklik etmistir siyasi guc daha guclu daha organize daha merkezi hale gelmis mekan kullanimi ve sanatta daha gorunur olmus ve donemin sonunda gercek bir devletin gelisimiyle sonuclanmistir Bu gelisme baska buyuk degisiklikleri de beraberinde getirdi ilk sehirlerin ve cesitli faaliyetleri organize edebilen idari sistemlerin ortaya cikisi Bu gelismelerin nedenleri araclari ve birbirleriyle olan iliskileri kapsamli bir tartisma konusudur Ilk devletler ve kurumlari Rituel olarak ciplak Rahip Kral heykeli Gec Uruk Louvre Uruk donemi Yakin Dogu da devletlerin varligina dair en erken isaretleri vermektedir Anitsal mimari bir onceki doneme gore daha heybetlidir Eanna nin D Tapinagi yaklasik 4600 m2 lik bir alani kaplamaktadir Obeyd doneminin bilinen en buyuk tapinagi olan ve sadece 280 m2 lik bir alana sahip Eridu nun altinci katina kiyasla onemli bir artis ve Eridu nun Obeyd tapinagi tek basina bir yapi iken Eanna kompleksinin diger binalari 1000 m2 lik bir alani daha kaplamaktadir Buyuklukteki degisim merkezi otoritelerin insan ve maddi kaynaklari harekete gecirme kabiliyetindeki bir adim degisikligi yansitmaktadir Mezarlar ayni zamanda zenginligin giderek farklilastigini ve dolayisiyla mumkunse ticaret yoluyla prestij mallari elde ederek ve giderek uzmanlasan zanaatkarlari istihdam ederek kendilerini nufusun geri kalanindan ayirmaya calisan giderek guclenen bir elit tabakayi gostermektedir Uruk doneminde ilk sehirlerin ortaya cikisiyla eszamanli olarak gercek bir devletin ortaya ciktigi fikri Gordon Childe i takip ederek bilim dunyasinda genel olarak kabul gorse de ozellikle MO 24 yuzyildaki Akad Imparatorlugu nu ilk gercek devlet olarak gormeyi tercih eden ve Gec Uruk u sadece sehir devletleri ki ona gore bunlar tam devlet degildir olarak degerlendiren J D Forest gibi bazi akademisyenler tarafindan elestirilmistir Ne olursa olsun devlet benzeri siyasi yapilarin kurulmasi Uruk doneminin diger bazi olgulariyla eszamanlidir Uruk doneminde ne tur bir siyasi orgutlenmenin var oldugu tartismalidir Algaze ve digerlerinin one surdugu gibi bu donemde Uruk merkezli bir tur proto imparatorlugun gelistigi fikrini destekleyen hicbir kanit yoktur Muhtemelen en iyisi MO 3 binyilda var olanlara benzer sehir devletleri seklinde bir orgutlenmeyi anlamaktir Cemdet Nasr doneminde Sumer sehirleri Uruk Ur Larsa vs sembollerini tasiyan sehir muhurleri nin varligi bunu destekliyor gibi gorunmektedir Bu sembollerin bir arada bulunmasi guney Mezopotamya sehirlerini belki dini amaclarla belki de iclerinden birinin Uruk otoritesi altinda birlestiren bir tur birlik ya da konfederasyona isaret ediyor olabilir Uruk Vazosu nda oldugu gibi kamis demetleriyle cercevelenmis iki kocla sembolize edilen tanrica Inanna nin surusunu besleyen kenarli sapkali ve uzun paltolu bir kral rahibi gosteren silindir muhur baskisi Gec Uruk donemi MO 3300 3000 Bergama Muzesi Benzer bir kral rahip de bir geminin uzerinde dururken gorulur Bu donemde toplumun siyasi orgutlenmesinde buyuk degisiklikler oldugu aciktir Iktidar sahiplerinin niteligini belirlemek kolay degildir cunku yazili kaynaklarda tanimlanamazlar ve arkeolojik kanitlar cok bilgilendirici degildir iktidarin uygulanmasi icin hicbir saray veya baska bina kesin olarak tespit edilmemistir ve bir hukumdar icin anit mezar da bulunmamistir Steller ve silindir muhurler uzerindeki resimler biraz daha cagristiricidir Bir tur otoriteye sahip oldugu acikca belli olan onemli bir figur uzun zamandir dikkat cekmektedir genellikle can seklinde bir etek giymis ya da rituel olarak ciplak tasvir edilen bas bantli sakalli bir adam Genellikle insan dusmanlarla ya da vahsi hayvanlarla savasan bir savasci olarak temsil edilir ornegin Uruk ta bulunan ve yayiyla aslanlari alt ettigi Av Steli nde Ayrica zafer sahnelerinde tutsaklar ya da yapilarla birlikte bulunur Ayrica Cemdet Nasr donemine ait Uruk tan bir vazoda oldugu gibi kult faaliyetlerine liderlik ederken gosterilmistir bu vazoda neredeyse kesinlikle Inanna olan bir tanricaya dogru bir alaya liderlik ederken gosterilmistir Diger durumlarda ise hayvanlari beslerken gosterilir ki bu da kralin halkini bir araya toplayan onlari koruyan ve ihtiyaclariyla ilgilenerek kralligin refahini saglayan bir coban oldugu fikrini akla getirir Bu motifler daha sonraki Sumer krallarinin islevleriyle ortusmektedir savas lideri bas rahip ve insaatci Arastirmacilar bu figurun Rahip Kral olarak adlandirilmasini onermislerdir Bu hukumdar Uruk III tabletlerinde en unvaniyla belirtilen kisi olabilir Mezopotamya da daha sonra var olacak monarsik tipte bir gucu temsil ediyor olabilir Devletin daha buyuk bir merkezi kontrol ve daha guclu bir sosyal hiyerarsi ile karakterize edilen gorunumunu analiz eden arastirmacilar bir kisi ve kurumlar agi uzerindeki guclerini pekistirmeye ve organize etmeye ve prestijlerini artirmaya calisan seckinlerin roluyle ilgilenmektedirler Bu gelisme ayni zamanda ikonografideki degisikliklerle ve yeni bir tur siyasi varligin insasini desteklemeyi amaclayan bir kraliyet ideolojisinin ortaya cikisiyla da baglantilidir Seckinler ozellikle kurban rituellerinde ve duzenledikleri ve toplumsal duzenin temeli olarak sembolik islevlerini guvence altina alan festivallerde ilahi dunya ile insan dunyasi arasinda dini aracilar olarak rol oynamislardir Bu yeniden yapilanma Uruk un buyuk kaymak tasi vazosunun uzerindeki frizlerde ve rituellerde kullanilacak mallarin tasinmasindan bahseden bircok idari metinde acikca gorulmektedir Aslinda sonraki donemde bilinen Mezopotamya ideolojisine gore insanlar tanrilar tarafindan onlara hizmet etmek icin yaratilmisti ve toplumun refahini guvence altina almak icin tanrilarin iyi niyeti gerekliydi Ilk devletlerin hizmetkarlari Uruk tan buyuk bir kaymaktasi vazo olan Varka Vazosu uzerinde adak tasiyan hamallar Irak Ulusal Muzesi Kaynaklarin daha merkezi bir sekilde kontrol edilmesine yonelik bu gelismeyle ilgili olarak Gec Uruk tabletleri toplumda ekonomide ve suphesiz cagdas siyasette onemli bir rol oynayan kurumlarin varligini ortaya koymaktadir Bu kurumlarin tapinak mi yoksa saray mi oldugu tartismalidir Her durumda her iki kurum da Asagi Mezopotamya tarihinin sonraki donemlerinde baskindi Bu kurumlarla ve personeliyle ilgili sadece iki isim desifre edilmistir Uruk ta NUN isaretiyle gosterilen ve bir bas yoneticisi bir ulagi bazi iscileri vs olan buyuk bir otorite Cemdet Nasr da AB NI RU isaretleriyle gosterilen ve bir bas rahibi SANGA yoneticileri rahipleri vs olan baska bir otorite Bu kurumlarin katipleri topragin yonetimi koleler de dahil olmak uzere iscilerin tayinlarinin arpa yun yag bira vs dagitimi ve hayvanlarin baslarinin listelenmesiyle ilgili idari belgeler hazirliyorlardi Bu kurumlar prestij mallarinin uretimini yeniden dagitimi uzun mesafeli ticareti ve bayindirlik islerinin yonetimini kontrol edebiliyordu Giderek uzmanlasan iscileri destekleyebiliyorlardi En buyuk kurumlar tek bir faaliyete tarlalarin ekimi suruler vs adanmis birden fazla departman iceriyordu Ancak bu kurumlarin uretimin merkezilestirilmesi surecinde nufusun cogunlugunun denetiminde bir rol oynadigina dair hicbir kanit yoktur Ekonomi buyuk kurumlardan mutevazi aile gruplarina kadar modern terimlerle kamusal ya da ozel olarak siniflandirilabilecek ve birbirleriyle surekli etkilesim halinde olan farkli buyukluklerdeki bir grup alana ya da Sumercede E evlere hanelere dayaniyordu Bazi arsivler muhtemelen Susa Habuba Kabira ve Cebel Aruda daki konutlarda ozel bir baglamda uretilmistir Ancak bu belgeler nispeten ilkel bir muhasebeyi temsil etmekte ve daha kucuk olcekli bir ekonomik faaliyete isaret etmektedir Asagi Mezopotamya daki te yapilan bir calisma uretimin farkli buyukluk zenginlik ve guce sahip farkli haneler arasinda dagitildigini ve en tepede buyuk kurumlarin yer aldigini gostermistir Bu siyasi yapilarin ortaya cikis nedenlerine iliskin arastirmalar yaygin olarak kabul goren herhangi bir teori uretmemistir Aciklamalara yonelik arastirmalar evrimci cercevelerden buyuk olcude etkilenmistir ve aslinda daha cok uzun bir surecin urunu olan ve sefliklerin ortaya cikmasindan once gelen devletin ortaya cikmasindan onceki donemle ilgilenmektedir Bu surec dogrusal bir ilerleme olmayip arkeolojik kulturlerin cokusu gibi buyume ve gerileme evreleriyle isaretlenmistir Kokleri Neolitik donem toplumlarina uzanan bu surec uzun vadede toplumsal esitsizligin artmasiyla karakterize edilir ve ozellikle de kendisini bir kolektif olarak guclendiren ve gucunu giderek daha saglam bir sekilde kullanmayi basaran elit gruplarin anitsal mimari ve mezar malzemeleri yaratmasiyla gorunur hale gelir Islevselci devlet modelinin savunuculari tarafindan one surulen baslica nedenler arasinda bir toplulugun demografik buyumesini daha iyi yonetme ya da tarimsal uretim veya ticaret yoluyla kaynak saglama ihtiyaci gibi pratik sorunlara ozellikle ciddi krizler veya cikmazlarin ardindan kolektif bir yanit yer alirken alternatif olarak digerleri bu kaynaklari guvence altina alma surecinden kaynaklanan catismalari yatistirma veya yonlendirme ihtiyacindan kaynaklandigini one surmektedir Diger aciklayici modeller ise bireylerin guc ve prestij arayislarindaki kisisel cikarlarina daha fazla vurgu yapmaktadir Bu aciklamalardan birkacinin konuyla ilgili olmasi muhtemeldir Kentlesme Sumer ileri geleni Uruk MO 3300 3000 civari Irak Ulusal Muzesi Uruk donemi bazi yerlesimlerin yeni bir onem ve nufus yogunlugu kazanmasinin yani sira anitsal sivil mimarinin gelisimine de taniklik etmistir Bu yerlesimler tam anlamiyla sehir olarak adlandirilabilecek bir seviyeye ulasmistir Buna eslik eden bir dizi sosyal degisim sonucunda nufusun kendi kendini besleyemeyen ve giderek buyuyen kismina yiyecek saglayan kirsal toplumdan farkli olarak kentsel toplum olarak adlandirilabilecek bir yapi ortaya cikmistir ancak bu iki grup arasindaki iliskiyi ve donemin insanlarinin bu ayrima dair goruslerini anlamak hala guctur Bu olgu 1950 lerin basinda Gordon Childe tarafindan Neolitik devrim ile baglantili ve ilk devletlerin ortaya cikisindan ayrilamayan bir kentsel devrim olarak nitelendirilmistir Maddi kanitlara dayanan bu model o zamandan beri yogun bir sekilde tartisilmaktadir Kentlerin ortaya cikis nedenleri cok tartisilmistir Bazi akademisyenler ilk sehirlerin gelisimini torensel dini merkezler olarak oynadiklari rolle digerleri ise uzun mesafeli ticaretin merkezi olmalariyla aciklamaktadir ancak en yaygin teori buyuk olcude Robert McCormick Adams tarafindan gelistirilen ve sehirlerin ortaya cikisini serveti ve insanlari merkezi yerlesimlere ceken ve sakinleri giderek daha fazla uzmanlasmaya tesvik eden devletin ve kurumlarinin ortaya cikisinin bir sonucu olarak goren teoridir Dolayisiyla bu teori kentlerin kokeni sorununu devletin ve esitsizligin kokeni sorununa geri goturmektedir Gec Uruk doneminde Uruk kentsel yerlesimi digerlerinin cok otesindeydi Yuzolcumu anitlarinin olcegi ve burada ortaya cikarilan idari araclarin onemi buranin onemli bir guc merkezi oldugunu gostermektedir Bu nedenle sik sik ilk sehir olarak anilir ancak yuzyillar once baslayan ve Asagi Mezopotamya disinda Eridu nun anitsal yonu disinda buyuk olcude kanitlanmis bir surecin sonucudur Onemli proto kentsel merkezlerin ortaya cikisi MO 4 binyilin baslarinda guneybati Iran da Cogha Mis Susa ve ozellikle Cezire de Brak Tepesi Hamoukar el Hava Tepesi Gray Res baslamistir Son bolgedeki kazilar kentlesmenin Mezopotamya da basladigi ve daha sonra komsu bolgelere yayildigi fikriyle celisme egilimindedir Brak Tepesi nde bir kent merkezinin ortaya cikmasi daha once ayri yasayan koy topluluklarinin asamali olarak bir araya gelmesiyle ve herhangi bir guclu merkezi gucun etkisi olmaksizin Uruk taki durumun aksine yerel bir surecten kaynaklanmis gibi gorunmektedir Bu nedenle erken kentlesme MO 4 binyilda Yakin Dogu nun cesitli bolgelerinde eszamanli olarak gerceklesen bir olgu olarak dusunulmelidir ancak bu sureci daha net hale getirmek icin daha fazla arastirma ve kazi yapilmasi gerekmektedir Bu donemdeki sehircilik ornekleri hala nadirdir ve Asagi Mezopotamya da kazisi yapilmis tek yerlesim alani sinirli buyuklukte bir yerlesim olan tir Nispeten iyi bilinen bir sehircilik ornegi icin Suriye ye ve komsu Habuba Kabira ve Cebel Aruda yerlesmelerine donmek gerekir Habuba Kabira 22 hektarlik bir alandan olusuyordu etrafi bir duvarla cevriliydi ve bazi onemli binalar ana caddeler ve dar sokaklar ile bir avlu etrafinda duzenlenmis benzer sekilli bir grup konut etrafinda organize edilmisti Koyden kente pasif bir sekilde gelisen bir yigilma degil acikca ex nihilo olarak yaratilmis planli bir sehirdi Dolayisiyla bu donemin planlamacilari eksiksiz bir kent plani olusturma yetenegine sahipti ve boylece ic organizasyonu ve baslica anitlari da dahil olmak uzere bir kentin ne olduguna dair bir fikirleri vardi Uruk kulturunun etki alaninin her yerinde kentlesmeye rastlanmaz en kuzey ucundaki Arslantepe de kayda deger buyuklukte bir saray vardi ama etrafi herhangi bir kentsel alanla cevrili degildi Habuba Kabira dan bir evin bir kisminin mobil mulkuyle birlikte yeniden insasi Bergama Muzesi Habuba Kabira ve Cebel Aruda yerlesimlerindeki evlerin incelenmesi kentsel toplumun ortaya cikisina eslik eden sosyal evrimi ortaya koymustur Daha iyi bilinen ilk sit alaninda ortalama 400 m2 lik bir alani kaplayan farkli boyutlarda evler bulunurken en buyukleri 1000 m2 den fazla bir alana sahiptir Kanas Tepesi nin anitsal grubunun tapinaklari sehrin liderleri icin konutlar olabilir Dolayisiyla bunlar Gec Uruk doneminin kent merkezlerinde onceki donemden cok daha fazla var olan sosyal farklilasmayi gosteren oldukca hiyerarsik yasam alanlaridir Yeni olusmakta olan kent toplumunun bir baska ozelligi de evsel mekanin duzenlenisinde ortaya cikmaktadir Evler Obeyd doneminde gecerli olan uclu plandan gelistirilen ancak bir kabul alani ve diger odalarin etrafinda duzenlendigi merkezi bir mekanla belki de gokyuzune acik genisletilen yeni bir kat planiyla kendi iclerine katlaniyor gibi gorunmektedir Dolayisiyla bu evler misafirlerin kabul edilebilecegi kamusal bir alandan ayrilmis ozel bir alana sahipti Koy toplumlarindan cok daha buyuk bir topluluga sahip olan kent toplumunda hane disindaki insanlarla iliskiler daha mesafeli hale gelmis ve bu da evin bu sekilde ayrilmasina yol acmistir Boylece eski kirsal ev kentsel toplumun gerceklerine uyarlandi Bu merkezi mekanli ev modeli sonraki donemlerde Mezopotamya kentlerinde cok yaygin kaldi ancak konutlarin kat planlarinin cok cesitli oldugu ve farkli yerlerdeki sehirciligin gelisimine bagli oldugu unutulmamalidir Sembolik teknoloji muhasebe ve burokrasinin gelisimi Proto civi yazisi piktografik karakterler iceren tablet MO 4 binyil sonu Uruk III Muhasebe simgeleriyle birlikte kil zarf Gec Uruk donemi Susa dan Louvre Uruk donemi ozellikle gec evresinde sembolik teknoloji nin patlamasiyla karakterize edilir daha karmasik bir insan toplumunu verimli bir sekilde yonetmek icin isaretler imgeler sembolik tasarimlar ve soyut sayilar kullanilmistir Bazi onemli ekonomik islevlere sahip kurumlarin ve hanelerin ortaya cikmasina idari araclarin ve ardindan muhasebe araclarinin gelistirilmesi eslik etmistir Bu gercek bir yonetim devrimiydi Gec Uruk doneminde bir katip sinifi gelismis ve burokrasinin gelisimine katkida bulunmustur ancak bu sadece buyuk kurumlar baglaminda gerceklesmistir Bircok metin yazmayi ogrenmek icin sozcuk listelerini de kullanabilen cirak katipler icin yonetsel metinlerin uretiminde egitimin varligina isaret ediyor gibi gorunmektedir Bu ozellikle katibin sorumlulugundaki depolarda stokta bulunan urunlerin tam sayisini tutmak icin urunlerin gelis ve gidislerini bazen alim ve satim olarak sunulan not ederek ticaret merkezlerini hassasiyetle yonetmelerini saglamistir Bu depolama alanlari kapatilir ve sorumlu yoneticinin muhru ile isaretlenirdi Katip sinifi uzun yillar boyunca devleti anlama ve yonetme tarlalarin birliklerin ve zanaatkarlarin somuru ve uretim kapasitesiyle ilgilenmis bu da envanterlerin uretilmesini gerektirmis ve bir kurumun ya da onun alt bolumlerinden birinin faaliyetlerinin gercek arsivlerinin olusturulmasina yol acmistir Bu daha fazla yonetim aracinin ozellikle de gercek yazinin giderek gelismesi sayesinde mumkun olmustur Muhurler stoklanan ya da takas edilen mallari guvence altina almak depolama alanlarini emniyete almak ya da bir yoneticiyi veya tuccari tanimlamak icin kullanilmistir MO 7 binyilin ortalarindan itibaren kullanildiklari kanitlanmistir Kurumlarin ve uzun mesafeli ticaretin gelismesiyle birlikte kullanimlari yayginlasmistir Uruk donemi boyunca silindir muhurler uzerine bir motif kazinmis silindirler kilin uzerine yuvarlanarak bir sembol basilabilir icat edilmis ve basit muhurlerin yerini almistir Kil zarflari ve tabletleri muhurlemek nesneleri ve mallari dogrulamak icin kullanildilar cunku muhru uygulayan kisi ya da temsil ettikleri kurum icin bir imza islevi goruyorlardi Bu silindir muhurler birkac bin yil boyunca Yakin Dogu medeniyetinin karakteristik bir unsuru olarak kalacaktir Basarilarinin nedeni bir imge ve dolayisiyla daha ayrintili oykusel bir yapiya ve belki de bir buyu unsuruna sahip bir mesaj sunma olanaklarinda yatiyordu Uruk doneminde ayrica muhasebe araclari olarak gorunen simgeler ve simge iceren kil zarflar da gelistirilmistir Bunlar uzerine silindir muhur vurulmus kil toplardir ve iclerinde simgeler calculi olarak da adlandirilir bulunur Bu sonuncular cesitli bicimlerde olabilir toplar koniler cubuklar diskler vs Bu modellerin her birinin belirli bir sayisal degeri ya da belirli bir mal turunu temsil ettigi belirlenmistir Kurumlarin mallarin gelisi ve gidisi veya ticari islemlerin yonetimi icin bilgi depolamayi ve bu bilgileri baska yerlere gondermeyi mumkun kildilar Bu calculi ler belki de sonraki birkac bin yil boyunca Yakin Dogu daki yerlesimlerde bulunan ve islevleri belirsizligini koruyan simgelerle ayni turdendir Calculi leri iceren kil toplarin yuzeyine centikler atilarak gercek yazinin gelistirilmesinden once bu konuda asagiya bakiniz yardimci bir bellek gorevi goren sayisal tabletlerin olusturuldugu dusunulmektedir Yazinin gelisimi muhasebe uygulamalarindan kaynaklansin ya da kaynaklanmasin bilgilerin daha kesin ve uzun vadeli olarak not edilmesini mumkun kilan yeni bir yonetim aracini temsil ediyordu Bu idari uygulamalarin gelisimi neyi olceceklerine hayvanlar isciler yun tahil aletler canak comlek yuzeyler vs bagli olarak degisen bir olcum sisteminin gelistirilmesini gerektirmistir Bu sistemler cok cesitlidir bazilari sonraki donemlerde evrensel sistem haline gelecek olan seksajimal sistemi 60 tabani kullanirken digerleri ondalik sistemi 10 tabani ya da hatta biseksajimal adi verilen karma bir sistemi kullanmaktadir ki tum bunlar metinlerin anlasilmasini daha da zorlastirmaktadir Zaman sayma sistemi de Gec Uruk donemindeki kurumlarin katipleri tarafindan gelistirilmistir Entelektuel ve sembolik yasam Uruk doneminde toplumun yasadigi gelismeler zihinsel ve sembolik alanda bir dizi farkli olgu olarak ortaya cikan bir etkiye sahipti Ilk olarak yazinin ortaya cikisi suphesiz ilk devletin yonetimsel ihtiyaclariyla baglantili olsa da derin entelektuel degisimlere yol acmistir Sanat ayni zamanda siyasi guc tarafindan daha fazla sekillendirilen bir toplumu yansitmis ve dini kultler daha oncekinden daha etkileyici ve gosterisli hale gelmistir Bu donemde dini dusuncenin gelisimi cok az anlasilmistir Yazi Uruk tan idari tablet Uruk IV ten MO 3350 3200 civari piktografik formda isaretler Bergama Muzesi Yazi Orta Uruk doneminde cok erken ortaya cikmis Gec Uruk ve Cemdet Nasr donemlerinde daha da gelismistir Kamis kalemle yazilmis ilk kil tabletler Uruk IV te Eanna mahallesinde yaklasik 2000 tablet bulunmustur ve bazilari da Susa II de bulunmustur ve sadece sayisal isaretlerden olusmaktadir Cemdet Nasr donemi icin daha fazla yerden daha fazla kanit vardir cogunluk Uruk III ten yaklasik 3000 tablet ayni zamanda Cemdet Nasr Ukair Tepesi Umma Hafadce Esnunna Ninova Brak Tepesi Habuba Kabira vb ve Iran da ozellikle Susa Yakin Dogu da gelistirilen ikinci yazi sistemi olan yaziya sahip tabletlerden gelmektedir Bu doneme ait metinler cogunlukla idari tiptedir ve ozelden ziyade kamusal gibi gorunen baglamlarda saraylar veya tapinaklar bulunur Ancak bu doneme ait toplam kulliyatin cogunlugunu olusturan Uruk metinleri uretildikleri ve kullanildiklari baglamdan ziyade bir cop yigininda bulunmustur bu da onlari tanimlamayi zorlastirmaktadir Arkaik karakterleri nedeniyle yorumlanmalari da ayni derecede sorunludur Yazi henuz civi yazisi degildir ancak cizgiseldir Bu metinler 1930 larda ilk yayincilari tarafindan yanlis anlasilmis ve ancak sonraki 20 yil boyunca Alman arastirmacilar Hans Nissen Peter Damerow ve Robert Englund un calismalari sayesinde onemli ilerlemeler kaydedilmistir Idari metinlerin yani sira yazinin baslangicindan itibaren Mezopotamya uygarliginin karakteristigi olan ve farkli temalara gore isaretleri derleyen zanaat metal canak comlek tahil yer adlari vb listeleri bazi edebi metinler sozcuk listeleri bilimsel turde sozluk calismalari kesfedilmistir Dikkate deger bir ornek gec Uruk taki cok sayida uzman isci turunu gosteren cesitli farkli zanaatkar turlerinin comlekciler dokumacilar marangozlar vb listelendigi Meslekler Listesi dir MO 3 binyildan bilinen Lu A serisinin atasi Yazinin kokenlerinin nedenleri ve seyri tartismalidir Baskin teori bunlarin daha eski muhasebe uygulamalarindan ozellikle de yukarida bahsedilen kalkuluslerden turedigine dayanmaktadir tarafindan gelistirilen modelde simgeler once kil zarflara daha sonra kil tabletlere rapor edilmis ve bu da ilk yazili isaretlerin piktogramlarin fiziksel bir nesneyi temsil eden cizimlerin logogramlar bir isaret bir kelime yaratilmasina yol acmistir Ancak bu cok tartismalidir cunku simgeler ile onlarin yerini alan piktogramlar arasinda acik bir benzerlik yoktur Genel olarak ilk gelisme MO 3300 3100 civarinda meydana gelen muhasebe ve yonetim uygulamalarina dayandigi icin korunmus ve H Nissen ve R Englund tarafindan daha ayrintili olarak incelenmistir Bu yazi sistemi piktografiktir ve kamis kalem kullanilarak kil tabletlere kazinmis cizgisel isaretlerden olusur hem kamis hem de kil Guney Mezopotamya da cok kolay erisilebilirdir Uruk donemine ait metinlerin cogu yonetim ve muhasebe ile ilgilidir dolayisiyla yazinin daha karmasik islemleri kaydetme ve bir arsiv olusturma imkani sundugu icin zaman icinde daha fazla yonetimle ugrasan devlet kurumlarinin ihtiyaclarina yanit olarak gelistirildigini dusunmek mantiklidir Bu acidan bakildiginda MO 3400 3200 yillari arasinda gelisen yazi oncesi sistem bir yardimci bellek islevi goruyordu ve tam cumleleri kaydetme yetenegine sahip degildi cunku yalnizca gercek nesneler ozellikle de mallar ve insanlar icin semboller cok sayida farkli metrolojik sistem icin cok sayida sayisal isaret ve yalnizca birkac eylem iceriyordu Englund bu asamayi sayisal tabletler ve sayisal ideografik tabletler olarak adlandirmaktadir Daha sonra isaretler daha fazla sayida deger almaya basladi ve idari islemlerin daha kesin bir sekilde kaydedilmesini mumkun kildi yaklasik MO 3200 2900 Englund un asamasi Bu donemde ya da daha sonra en gec MO 2800 2700 civarinda resfebe ilkesi araciligiyla baska bir anlam turu kaydedildi piktogramlarin bir araya gelmesi eylemleri gosterebilirken ornegin bas su icmek fikirleri temsil etmek icin homofoni kullanilabilirdi ok ve hayat Sumercede ayni sekilde telaffuz edilirdi bu nedenle ok isareti aksi takdirde resimsel olarak temsil edilmesi zor olan hayat i belirtmek icin kullanilabilirdi Boylece bazi ideogramlar ortaya cikti Ayni prensibi takiben fonetik isaretler yaratildi fonogramlar bir isaret bir ses Ornegin ok Sumercede TI olarak telaffuz ediliyordu bu nedenle ok isareti ti sesini belirtmek icin kullanilabilirdi MO 3 binyilin baslarinda Mezopotamya yazisinin temel ilkeleri logogramlar ve fonogramlarin iliskilendirilmesi yerine oturtulmustu Yazi artik dilin gramer unsurlarini ve dolayisiyla tam cumleleri kaydedebiliyordu ki bu olanak birkac yuzyil sonrasina kadar dogru duzgun kullanilmamisti tarafindan savunulan daha yeni bir teori yazinin baslangictan itibaren sadece bir yonetim araci olmadigini ayni zamanda kavramlari ve dili ornegin Sumerce kaydetmek icin bir yontem oldugunu cunku icadindan itibaren isaretlerin sadece gercek nesneleri piktogramlar degil ayni zamanda fikirleri ideogramlar ve bunlarla iliskili sesleri fonogramlar de temsil ettigini savunmaktadir Bu teori yaziyi radikal bir kavramsal degisim olarak sunmakta ve dunyanin algilanma biciminde bir degisiklige yol acmaktadir Yazinin baslangicindan itibaren katipler idari belgelerin kenarlarina sozcuk listeleri yazmistir Bunlar isaretleri ailelerine gore siniflandirmada yeni isaretler icat etmede ve yazi sistemini gelistirmede yazi sisteminin olanaklarini kesfetmelerini saglayan uygun bilimsel calismalardi ancak daha genel olarak yasadiklari dunyayi olusturan seylerin bir siniflandirmasini da uretiyor ve onu anlamalarini gelistiriyorlardi Glassner a gore bu yazinin icadinin tamamen maddi kaygilarla iliskilendirilemeyecegini gostermektedir Boyle bir sistemin icadi ozellikle soyut olani temsil etmek icin imge ve bir isaretin tasiyabilecegi farkli anlamlar uzerine dusunmeyi gerektirmistir Sanat Uruk ta kesfedilen bir kadin basi Uruk donemi sembolik alanda onemli degisikliklere eslik eden kayda deger bir yenilenmeye sahne olmustur Bu durum oncelikle sanatsal araclarda gorulur comlekci carkinin gelistirilmesinden sonra comlek formlari daha ilkel hale gelmis bu da dekoratif unsurlara odaklanmadan seri uretime olanak saglamistir Boyali canak comlekler onceki donemlere kiyasla daha az yaygindir susleme yoktur ya da sadece centik veya topaklar vardir Toplumun daha karmasik hale gelmesi ve guclerini daha farkli sekillerde ifade etmek isteyen daha guclu elitlerin gelismesi kendilerini baska araclarla ifade edebilen sanatcilara yeni firsatlar sundu Heykel ister yuvarlak oyulmus olsun ister steller ve ozellikle de ilk kez Orta Uruk doneminde ortaya cikan silindir muhurler uzerine kabartma olarak yapilmis olsun olaganustu bir onem kazanmistir Bunlar cok sayida arastirmanin konusu oldu cunku bu donem insanlarinin zihinsel evrenine dair cok iyi kanitlardir ve damga muhurlere gore daha karmasik sahneleri temsil etme olasiliginin bir sonucu olarak sembolik mesajlarin yayilmasi icin bir aractir cunku suresiz olarak yuvarlanabilirler ve damgalardan daha fazla dinamizme sahip bir anlatim yaratirlar Donemin sanatsal kanonlari onceki donemlere kiyasla acikca daha gercekcidir Insan bu sanatin merkezinde yer almaktadir Susa da II tabaka bulunan silindir muhurler ve silindir muhur baskilari donemin en gercekci ornekleridir bunlar toplumun merkezi figuru olan hukumdarin yani sira gundelik hayatla tarimla ve zanaatla comlekcilik dokumacilik ugrasan siradan insanlari da temsil etmektedir Bu gercekcilik humanist olarak adlandirilabilecek gercek bir degisime isaret eder cunku Mezopotamya sanatinda bir donum noktasina ve daha genel olarak zihinsel evrende insani ya da en azindan insan formunu daha once hic olmadigi kadar onemli bir konuma yerlestiren bir degisime isaret eder Belki de Uruk doneminin sonunda sonraki donemlerde norm haline gelen ilahlarin antropomorfizminin ilk isaretleri ortaya cikar Uruk vazosu hic kuskusuz tanrica Inanna yi insan biciminde temsil etmektedir Buna ek olarak gercek ve fantastik hayvanlar muhurlerde her zaman yer almis cogu zaman sahnenin ana konusu olmustur Cok yaygin bir motif silindir muhrun sundugu yeni olanaklardan yararlanarak bir dizi hayvani kesintisiz bir cizgi halinde temsil eden dongu motifidir Heykeltiraslik muhurlerin tarzini ve temalarini takip etmistir Tanrilari ya da rahip krallari temsil eden kucuk heykeller yapilmistir Uruk sanatcilari ozellikle Eanna nin III tabakasindaki Cemdet Nasr donemi Sammelfund da istif bulunan eserlerle temsil edilen bircok dikkate deger eser yaratmislardir Av steli ya da buyuk kaymaktasi vazo gibi steller uzerinde bulunan bazi kabartmalar bir tanricaya kuskusuz Inanna ya sunu sunan bir adam sahnesini temsil etmektedir Bu eserler ayni zamanda askeri basarilar gerceklestiren ve dini kultleri yoneten bir otorite figurunu on plana cikarir Bu eserler ayni zamanda bireylerin ozelliklerinin tasvirindeki gercekcilik duzeyleriyle de karakterize edilirler Uruk III sanatcilarinin son dikkat cekici eseri hasarli bir halde kesfedilen ancak muhtemelen orijinalinde butun bir bedenin parcasi olan gercekci oranlara sahip yontulmus bir kadin basi olan dir Din Muhasebe tableti Uruk III MO 3200 3000 civari Tanrica Inanna nin bir festivali icin hububat teslimatini listeliyor Bergama Muzesi Gec Uruk doneminin dini evrenini anlamak cok zordur Daha once de belirtildigi gibi ozellikle Uruk taki Eanna bolgesinde kult yerlerini arkeolojik olarak tespit etmek cok zordur Ancak bircok durumda yapilarin kult temelleri daha sonraki donemlerde kesinlikle kutsal alan olan yapilarla benzerliklerine dayanarak cok olasi gorunmektedir Uruk un beyaz tapinagi Eridu tapinaklari Ukair Tepesi Burada sunak ve legen gibi bazi dini yapilar bulunmustur Tanrilara tapinaklarda tapinildigi anlasilmaktadir Ev E isareti ile gosterilen birkac tapinagi akla getirmektedirler cunku bu binalar tanrinin dunyevi ikametgahi olarak gorulmustur Dini personel rahipler bazi metinlerde is listeleri gibi gorunmektedir Tabletlerde en iyi tasvir edilen figur MUS isaretiyle gosterilen tanrica tapinagi Eanna da bulunan Uruk un buyuk tanricasi Inanna dir daha sonra Istar Uruk un diger buyuk tanrisi Anu Gok bazi metinlerde yer aliyor gibi gorunse de kesin degildir cunku onu gosteren isaret bir yildiz genel anlamda tanrilari da gosterebilir DINGIR Bu tanrilar gunluk kultlerde ve sonraki donemlerde oldugu gibi festival torenlerinde cesitli sunular alirlardi Uruk un buyuk vazosu da frizde sembolu gorulen tanrica Inanna ya sunular getiren bir alayi temsil ediyor gibi gorunmektedir MO 4 binyilin dini inanclari tartisma konusu olmustur doga ve bereket dongusuyle baglantili tanrilara odaklanan bir din gormustur ancak bu cok spekulatif kalmistir Diger analizler Cemdet Nasr donemi Sumer sehirlerinde tanrica Inanna ve Uruk taki mabedine odaklanan ve bu nedenle ustun bir konuma sahip olan kolektif bir kultun varligini ortaya cikarmistir Tanrilar MO 3 binyildan itibaren Mezopotamya nin karakteristik ozelligi oldugu uzere belirli doga gucleriyle baglantili olmaktan ziyade belirli sehirlerle iliskilendirilmis gibi gorunmektedir Kurumlar ve burokrasiyle cevrili zenginlik uretme ya da toplama kapasitelerine dayanan ve gorunuse gore bir kraliyet figuru tarafindan kontrol edilen bir kultun varligi kaynaklarda gorulen dinin kurban eyleminin insanlar ve tanrilar arasindaki iyi iliskileri korumak olarak goruldugu ve boylece ikincisinin birincisinin refahini saglayacagi resmi bir din oldugunu gostermektedir Uruk doneminin sonuBazi yorumcular Uruk doneminin sonunu Holosen donemi iklim tarihinde ani bir soguk ve yagisli donem olan ile baglantili iklim degisiklikleriyle iliskilendirdi Yapilan bir diger aciklama da tarafindan temsil edilen kabilelerinin gelisidir Wikimedia Commons ta Uruk donemi ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Kaynakca Crawford 2004 s 69 Crawford 2004 s 75 Ornegin ilk bolumun donemi kapsadigi Frankfort 1970 de oldugu gibi a b cdli ox ac uk 3 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 2 Aralik 2022 Langer 1972 s 9 cartelfr louvre fr 11 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Cooper Jerrol S 1996 The Study of the Ancient Near East in the Twenty first Century The William Foxwell Albright Centennial Conference Ingilizce Eisenbrauns ss 10 14 ISBN 9780931464966 cartelfr louvre fr 11 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Matthews Roger 2002 Secrets of the dark mound Jemdet Nasr 1926 1928 Iraq Archaeological Reports 6 Warminster BSAI ISBN 0 85668 735 9 Butterlin 2003 ss 286 297 Benoit 2003 ss 57 58 U Finkbeiner and W Rollig ed Jamdat Nasr period or regional style Wiesbaden 1986 a b c R Matthews Jemdet Nasr The Site and the Period The Biblical Archaeologist 55 4 1992 pp 196 203 M S Rothman ed M J Seux in Sumer 1999 2002 col 342 343 B Lafont in Sumer 1999 2002 col 135 137 Huot 2004 ss 94 99 Forest 1996 ss 175 204 a b Liverani 2006 ss 32 52 Arkaik devletin farkli ekonomik faaliyetleri ve bunlarin varsayilan karmasiklik dereceleri uzerine Algaze 2008 ss 40 61 a b Liverani 2006 ss 19 25 R McC Glassner 2000 ss 66 68 See thus Englund 1998 ss 73 81 For a summary of the debate on this point see J S Cooper in Sumer 1999 2002 col 84 91 B Lafont in Sumer 1999 2002 col 149 151 M J Seux in Sumer 1999 2002 col 339 344 Crusemann Nicola Ess Margarete van Hilgert Markus Salje Beate Potts Timothy 2019 P Michalowski in Sumer 1999 2002 col 111 Convenient summary of the buildings in the levels of Uruk belonging to the Late Uruk period in Englund 1998 ss 32 41 Huot 2004 ss 79 89 Benoit 2003 ss 190 195 Forest 1996 ss 133 137 sees these remains as a palatial complex Lloyd S Uruk Pottery A Comparative Study in relation to recent Finds at Eridu Sumer vol 4 pp 39 51 1948 Englund 1998 ss 27 29 Summary of the excavations of this level by S Pollock M Pope and C Coursey Household Production at the Uruk Mound Abu Salabikh Iraq American Journal of Archaeology 100 4 1996 pp 683 698 Englund 1998 ss 24 27 Englund 1998 ss 24 27 M J Steve F Vallat H Gasche C Jullien et F Jullien Suse Supplement au Dictionnaire de la Bible fasc 73 2002 col 409 413 P Amiet Glyptique susienne archaique Revue Assyriologique 51 1957 p 127 G Johnson and H Wright Regional Perspectives on Southwest Iranian State development Paleorient 11 2 1985 pp 25 30 H Weiss and T Cuyler Young Jr Merchants of Susa Godin V and plateau lowland relations in the late Fourth Millennium B C Iran 10 1975 pp 1 17 Y Majidzadeh Sialk III and the Pottery Sequence at Tepe Ghabristan The Coherence of the Cultures of the Central Iranian Plateau Iran 19 1981 p 146 a b Butterlin 2003 ss 139 150 P Amiet L age des echanges inter iraniens 3500 1700 av a b Huot 2004 ss 89 93 a b E Strommenger Habuba Kebira eine Stadt vor 5000 Jahren Mayence 1980 Butterlin 2003 ss 347 357 I L Finkel Inscriptions from Tell Brak 1984 Iraq 47 1985 pp 187 189 The Oriental Institute of the University of Chicago Ingilizce 14 Subat 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Nisan 2013 D Collon and J Reade Archaic Nineveh Baghdader Mitteilungen 14 1983 pp 33 41 G Algaze Habuba on the Tigris Archaic Nineveh Reconsidered Journal of Near Eastern Studies 45 2 1986 pp 125 137 D Stronach Village to Metropolis Nineveh and the Beginnings of Urbanism in Northern Mesopotamia in S Mazzoni ed Forest 1996 ss 91 103 Huot 2004 ss 75 78 Summary of the campaign and interpretation in Paleorient 25 1 1999 B Helwing Cultural interaction at Hassek Hoyuk Turkey New evidence from pottery analysis Paleorient 25 1 1999 pp 91 99 M Frangipane ed Stein Gil World Systems Theory and Alternative Modes of Interaction in the Archaeology of Culture Contact 4 Aralik 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Aralik 2022 Pitskhelauri Konstantine 2012 PDF Bulletin of the Georgian National Academy of Sciences 6 2 Gurcistan Ulusal Bilimler Akademisi 7 Ekim 2013 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 3 Aralik 2022 a b e g Debate begun in G Algaze The Uruk Expansion Cross Cultural Exchange in Early Mesopotamian Civilization Current Anthropology Volume 30 5 1989 pp 571 608 the theory was presented in a more complete fashion in Id The Uruk World System The Dynamics of Early Mesopotamian Civilization Chicago 1993 revised edition in 2005 and revised in Id The Prehistory of Imperialism The case of Uruk Period Mesopotamia M S Rothman ed Butterlin 2003 ss 98 107 G Algaze Initial Social Complexity in Southwestern Asia The Mesopotamian Advantage Current Anthropology 42 2 2001 pp 199 233 Algaze 2008 ss 40 63 Alvarez Mon Javier 2020 The Art of Elam CA 4200 525 BC Ingilizce Routledge s 101 ISBN 978 1 000 03485 1 17 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi cartelfr louvre fr 12 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Cheng Jack Feldman Marian 2007 Ancient Near Eastern Art in Context Studies in Honor of Irene J Winter by her Students Ingilizce BRILL s 48 ISBN 978 90 474 2085 9 J N Postgate Learning the Lessons of the Future Trade in Prehistory through a Historian s Lens Bibliotheca Orientalis 60 1 2 2004 pp 5 26 Butterlin 2003 ss 131 137 Butterlin 2003 ss 386 390 for the conclusions Butterlin 2003 ss 232 254 334 338 Huot 2004 ss 102 104 Butterlin 2003 ss 151 157 G Philip Contacts between the Uruk world and the Levant during the fourth millennium BC evidence and interpretation J N Postgate ed B Midant Reynes Aux origines de l Egypte Du Neolithique a l emergence de l Etat Paris 2003 pp 296 301 Redford Donald B Egypt Canaan and Israel in Ancient Times a b Hartwig Melinda K 2014 A Companion to Ancient Egyptian Art Ingilizce John Wiley amp Sons s 427 ISBN 9781444333503 a b Butterlin 2003 ss 66 70 a b J A Ur P Karsgaard and J Oates Early urban development in the Near East Science 317 5842 August 2007 Shaw Ian a b Mitchell Larkin Archaeology Archaeological Institute of America 17 Subat 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 29 Subat 2012 On the details and range of changes in this foundational period in Mesopotamia in relation to other civilizations see especially the contributions in M Lamberg Karlovsky ed X Faivre Outils in Joannes ed 2001 s 608 Liverani 2006 ss 15 19 M Paszke Date palm and date palm inflorescences in the Late Uruk period c 3300 BC botany and archaic script in Iraq 81 2019 pp 221 239 Englund 1998 ss 181 213 B Lafont Equides in Joannes dir 2001 ss 299 300 a b Algaze 2008 ss 66 68 141 142 The secondary products revolution of A Sherratt Plough and pastoralism aspects of the secondary products revolution in I Hodder G Isaac and N Hammond ed Englund 1998 ss 143 150 Liverani 2006 ss 36 40 Algaze 2008 ss 77 92 Benoit 2003 s 59 X Faivre Ceramique in Joannes ed 2001 s 171 Butterlin 2003 ss 71 72 M Yon ed M Muller Karpe Aspects of early metallurgy in Mesopotamia Archeometry 90 1991 pp 105 116 Algaze 2008 ss 74 77 Forest 1996 s 132 C Castel and F Joannes Pierre in Joannes ed 2001 s 652 M Sauvage La brique et sa mise en œuvre en Mesopotamie Des origines a l epoque achemenide Paris 1998 pp 109 114 B Lyonnet Vehicules in Joannes dir 2001 ss 905 906 C Michel Caravane Joannes dir 2001 s 159 Algaze 2008 ss 50 62 Forest 1996 ss 160 161 241 244 followed by J L Huot Vers l apparition de l Etat en Mesopotamie a b Butterlin 2003 ss 92 94 Art of the First Cities The Third Millennium B C from the Mediterranean to the Indus Ingilizce Metropolitan Museum of Art 2003 s 481 ISBN 9781588390431 repository edition topoi org 2 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi repository edition topoi org 2 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Benoit 2003 s 61 D P Hansen Art of the Early City States in J Aruz ed Art of the First Cities The Third Millennium B C from the Mediterranean to the Indus New York 2003 pp 22 24 a b Benoit 2003 ss 196 197 a b c Benoit 2003 ss 208 211 P Steinkeller History Texts and Art in Early Babylonia Berlin and Boston 2017 pp 82 104 B Lafont in Sumer 1999 2002 col 134 135 a b Liverani 2006 ss 63 64 F Joannes Sacrifice Joannes dir 2001 ss 743 744 A L Oppenheim La Mesopotamie Portrait d une civilisation Paris 1970 pp 108 122 Glassner 2000 ss 238 250 Englund 1998 ss 123 213 is a complete study of all the administrative sectors attested in texts from Late Uruk B Lafont in Sumer 1999 2002 col 160 162 Glassner 2000 ss 231 238 S Pollock M Pope and C Coursey Household Production at the Uruk Mound Abu Salabikh Iraq American Journal of Archaeology 100 4 1996 pp 683 698 Demoule J P 2009 Naissance des inegalites et premisses de l Etat Demoule J P Ed La Revolution neolithique dans le monde Fransizca Paris ss 411 426 J D Forest The State The Process of State Formation as Seen from Mesopotamia S Pollock and R Bernbeck ed Art of the first cities the third millennium B C from the Mediterranean to the Indus Ingilizce s 25 The Looting Of The Iraq Museum Baghdad The Lost Legacy Of Ancient Mesopotamia 2005 s viii G Emberling Urban Social Transformations and the Problem of the First City New Research from Mesopotamia M L Smith ed V G Childe The Urban Revolution Town Planning Review 21 1950 pp 3 17 M Van de Mieroop The Ancient Mesopotamian City Oxford 1997 pp 23 28 and following pages Algaze 2008 ss 117 122 foregrounds the fact that the model of urbanism in northern Mesopotamia proved less durable than that of the south since it declined at the beginning of the 3rd millennium BC a b R Vallet Habuba Kebira ou la naissance de l urbanisme Paleorient 22 2 1997 pp 45 76 Forest 1996 ss 154 157 Conference William Foxwell Albright Centennial 1996 The Study of the Ancient Near East in the Twenty first Century The William Foxwell Albright Centennial Conference Ingilizce Eisenbrauns ss 14 15 ISBN 9780931464966 Englund 1998 ss 106 111 Forest 1996 ss 150 154 Liverani 2006 ss 53 57 Englund 1998 ss 43 45 Glassner 2000 ss 219 223 Butterlin 2003 ss 48 51 77 80 On this evolution notably demonstrated by the stratigraphy of Elam see in particular A Le Brun and F Vallat Les debuts de l ecriture a Suse Cahiers de la DAFI 8 1978 pp 11 59 a b Before Writing 2 vol Austin 1992 Ead How Writing Came About Austin 1996 a b Discussions in Englund 1998 ss 46 56 and Glassner 2000 ss 87 112 Glassner 2000 ss 246 250 Englund 1998 ss 111 120 Englund 1998 ss 121 127 Tablet W 9579 d VAT 14674 description on CDLI 24 Temmuz 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Glassner 2000 ss 45 68 B Lafont in Sumer 1999 2002 col 141 143 R K Englund 1998 Elam iii Proto Elamite Encyclopaedia Iranica 20 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Aralik 2022 Publications in the series Archaische Texte aus Uruk ATU which was begun in 1936 by Adam Falkenstein in the series ADFU Leipzig Berlin 5 vol parus Englund 1998 ss 82 106 Glassner 2000 ss 251 256 For a quick representation of this tradition account see J Bottero De l aide memoire a l ecriture dans Mesopotamie l Ecriture la Raison et les Dieux Paris 1997 pp 132 166 Glassner 2000 note pp 180 215 Glassner 2000 ss 231 239 Benoit 2003 s 62 Huot 2004 s 75 refers to a humanist revolution E Rova Animali ed ibridni nel repertorio iconografico della glittica del periodico di Uruk E Cingano A Ghersetti L Milano ed Benoit 2003 ss 212 213 25 Eylul 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi J C Margueron Sanctuaires semitiques Supplement au Dictionnaire de la Bible 64B 65 Paris 1991 col 1119 1147 On this goddess in documents of the Uruk period see the works of K Szarzynska Offerings for the goddess Inana in archaic Uruk Revue d assyriologie et d archeologie orientale 87 1 1993 pp 7 28 Ead The Cult of the Goddess Inanna in Archaic Uruk NIN Journal of Gender Studies in Antiquity 1 2000 pp 63 74 T Jacobsen The Treasures of Darkness A History of Mesopotamian Religion New Haven 1976 pp 23 73 Lamb 1995 s 128 Lucy Wyatt 16 Ocak 2010 Approaching Chaos Could an Ancient Archetype Save C21st Civilization s 120 ISBN 9781846942556 Konuyla ilgili yayinlarTarih oncesi ve proto historik Mezopotamya uzerine genel calismalar Ed 1999 2002 Sumer Supplement au Dictionnaire de la Bible fasc 72 73 Fransizca col 77 359 Letouzey and Ane SDB Benoit Agnes 2003 Art et archeologie les civilisations du Proche Orient ancien Manuels de l ecole du Louvre Fransizca Paris RMN BEN Charvat Petr 2002 Mesopotamia Before History Ingilizce London amp New York Routledge CHA Sumer and the Sumerians 2 2yil 2004 bas Cambridge University Press ISBN 9780521533386 Forest Jean Daniel 1996 Mesopotamie L apparition de l Etat VIIe IIIe millenaires Fransizca Paris Paris Mediterranee FOR Huot Jean Louis 2004 Une archeologie des peuples du Proche Orient vol I Des peuples villageois aux cites Etats Xe IIIe millenaire av J C Fransizca Paris Errances Huot Joannes Francis 2001 Dictionnaire de la civilisation mesopotamienne Bouquins Fransizca Paris Robert Laffont DIC Lamb Hubert H 1995 Climate History and the Modern World Londra Routledge ISBN 0 415 12735 1 1988 The Early History of the Ancient Near East Ingilizce Chicago University of Chicago Press NIS Uruk donemi uzerine calismalar Algaze Guillermo 2008 Ancient Mesopotamia at the Dawn of Civilization The Evolution of an Urban Landscape Ingilizce Chicago University of Chicago Press ALG Algaze Guillermo 1993 The Uruk world system the dynamics of expansion of early Mesopotamian civilisation Ingilizce Chicago London The University of Chicago Press Butterlin Pascal 2003 Les temps proto urbains de Mesopotamie Contacts et acculturation a l epoque d Uruk au Moyen Orient Fransizca Paris CNRS Editions BUT Englund Robert K 1998 Texts from the Late Uruk Period Bauer Joseph Englund Robert K Krebernik Manfred Ed Mesopotamien Spaturuk Zeit und Fruhdynastische Zeit Orbis Biblicus et Orientalis Ingilizce Fribourg et Gottingen Universitatsverlag Freiburg Schweiz and Vandenhoeck and Ruprecht ss 15 233 ENG 2000 Ecrire a Sumer L invention du cuneiforme L Univers historique Fransizca Paris Editions du Seuil GLA 2006 Uruk The First City Ingilizce Zainab Bahrani and Marc Van de Mieroop tarafindan cevrildi Londra Equinox LIV