Güneş, Güneş Sistemi'nin merkezinde yer alan yıldızdır. Güneş kendi etrafında dönme hareketini yaparken Samanyolu Galaksisi etrafında dolanır. Orta büyüklükte bir yıldız olan Güneş, tek başına Güneş Sistemi kütlesinin % 99,8'ini oluşturur. Geriye kalan kütle Güneş'in çevresinde dönen gezegenler, asteroitler, gök taşları, kuyruklu yıldızlar ve kozmik tozlardan oluşur. Gün ışığı şeklinde Güneş'ten yayılan enerji Dünya üzerindeki hayatın hemen hemen tamamının var olmasını sağlar ve Dünya'nın iklimi ile hava durumunun üzerinde önemli etkilerde bulunur.
Dünya atmosferi dışından çıplak gözle görünen rengi ile Güneş. Kör edici ışığından dolayı güneş filtresi kullanılmıştır. | |
Gözlem bilgileri | |
---|---|
Ortalama uzaklık (Dünya'dan) | 1,496×108 km 8,31 dakika ışık yılı olarak |
Görünen kadir (V) | −26,74m |
Mutlak kadir | 4,83m |
Yıldız sınıflandırma | G2V |
Metallik | Z = 0,0177 |
Açısal çap | 31,6' - 32,7' |
Yörünge özellikleri | |
Ortalama uzaklık (Samanyolu merkezinden) | ~2,5×1020 m 26.000 ışık yılı |
Galaktik periyot | 2,25-2,50×108 yıl |
Hız | ~2,20×105 m/s (Gökada merkezinin çevresinde yörünge üzerinde) ~2×104 m/s (yakınlarda bulunan yıldızların ortalama hızına göreceli olarak) |
Fiziksel özellikler | |
Ekvatoral yarıçap | 695.700 km Dünya'nın 109 katı |
Ekvator çevresi | 4,379×106 km |
Basıklık | 9×10−6 |
Yüzey alanı | 6,088×1018 m² Dünya'nın 11.900 katı |
Hacim | 1,4122×1027 m³ Dünya'nın 1.300.000 katı |
Kütle | 1,9891 ×1030 kg Dünya'nın 332.946 katı |
Ortalama yoğunluk | ≈1,409 ×103 kg/m³ |
Değişik yoğunluklar | Çekirdek: 1,5×105 kg/m³ Aşağı Fotosfer: 2×10-4 kg/m³ Aşağı Kromosfer: 5×10-6 kg/m³ Ortalama Corona: 10×10-12kg/m³ |
Ekvator'da yüzey çekimi | 274,0 m/s² 27,94 g |
Kaçış hızı (yüzeyden) | 617,7 km/s Dünya'nın 55 katı |
Etkin yüzey sıcaklığı | 5.778 K |
Corona sıcaklığı | ~5×106 K |
Çekirdek sıcaklığı | ~15,7×106 K |
Işınım gücü (Lsol) | 3,846×1026 W ~3,75×1028 lm ~98 lm/W etkin lüminozite |
Ortalama radyans (Isol) | 2,009×107 W m−2 sr−1 |
Dönme özellikleri | |
Eksenel eğiklik | 7,25° (tutulum düzlemine) 67,23° (gökada düzlemine) |
Sağ açıklık (Kuzey kutbunun) | 286,13° 19 s 4 d 30 sn |
Dik açıklık (Kuzey kutbunun) | +63,87° 63°52' Kuzey |
Yıldız dönme periyotu (16° enlemde) | 25,38 gün 25 g 9 s 7 dk 13 sn |
(ekvatorda) | 25,05 gün |
(kutuplarda) | 34,3 gün |
Dönme hızı (ekvatorda) | 7,284 ×103 km/s |
Fotosfer bileşimi (kütlesel olarak) | |
Hidrojen | % 73,46 |
Helyum | % 24,85 |
Oksijen | % 0,77 |
Karbon | % 0,29 |
Demir | % 0,16 |
Kükürt | % 0,12 |
Neon | % 0,12 |
Nitrojen | % 0,09 |
Silikon | % 0,07 |
Magnezyum | % 0,05 |
Samanyolu Gökadasında tahmin edilen yaklaşık 200 milyar yıldızdan birisi olan Güneş'in kütlesi sıcak gazlardan oluşur ve çevresine ısı ve ışık şeklinde radyasyon yayar. Güneş, yaklaşık olarak, Dünya'nın çapının 109 katına (1,5 milyon km), hacminin 1,3 milyon katına ve kütlesinin 333 bin katına sahiptir. Yoğunluğu ise Dünya'nın yoğunluğunun ¼’ü kadardır. Güneş'in Samanyolu galaksisi etrafında yörüngesi vardır, bu yörüngede 828.000 km/s hızda hareket eder, yörüngede hareket ederken kendi sistemindeki gezegen, meteor, vs. tüm parçalar güneş ile birlikte Samanyolu etrafında dönmektedir. Bu hızı, bir uzay aracı güneş sisteminden komple çıktıktan sonra fark eder, güneş ve güneş sistemi kendisinden 1 saatte 828.000 km olarak uzaklaşacaktır. Oort bulutuna göre Güneş Sistemi'nin çapı: 15 trilyon km, 100 bin AU, yaklaşık 2 ışık yılıdır. Bize en yakın yıldızın uzaklığı: 4,3 ışık yılı. Güneş kendi ekseni etrafında saatte 7.000 km hızla döner ve bir tam turunu yaklaşık ortalama 27 günde tamamlar. Güneşin yüzey sıcaklığı 5500 °C ve çekirdeğinin sıcaklığıysa 15,6 milyon °C’dir. Güneş'ten çıkan enerjinin 2,2 milyarda 1'i yeryüzüne ulaşır. Geriye kalan enerjisi uzayda kaybolur. Güneş’in üç günde yaymış olduğu enerji, Dünya'daki tüm petrol, ağaç, doğalgaz vb. yakıta eşdeğerdir. Güneş ışınları 8,44 dakikada yeryüzüne ulaşır. Güneş, Dünya'ya en yakın yıldızdır. Çekim kuvveti Dünya yer çekiminin 28 katıdır.
Güneş yüzeyi kütlesinin %74'ünü ve hacminin %92'sini oluşturan hidrojen, kütlesinin %24-25'ünü ve hacminin % 7'sini oluşturan helyum ile Fe, Ni, O, Si, S, Mg, C, Ne, Ca ve Cr gibi diğer elementlerden oluşur. Güneş'in yıldız sınıfı G2V'dir. G2 Güneş'in yüzey sıcaklığının yaklaşık 5.780 K olduğu, dolayısıyla beyaz renge sahip olduğu anlamına gelir. Günışığının atmosferden geçerken kırılması sonucu sarı gibi görünür. Bu mavi fotonların Rayleigh saçılımının sonucunda yeteri kadar mavi ışığın kırılmasıyla geride sarı olarak algılanan kırmızılığın kalmasıdır.
Tayfı içinde iyonize ve nötr metaller olduğu kadar çok zayıf hidrojen çizgileri de bulunur. V eki (Roma rakamıyla beş) çoğu yıldız gibi Güneş'in de ana dizi üzerinde olduğunu gösterir. Enerjisini hidrojen çekirdeklerinin füzyonla helyuma dönüşmesinden elde eder ve hidrostatik denge içindedir, yani zaman içinde ne genişler ne de küçülür. Saniyede 600 milyon ton hidrojen, helyuma dönüşür. Bu da, Güneş'in her geçen saniye 4,5 milyon ton hafiflemesine yol açar. Güneş'teki füzyon olayı sonucunda kızıl kırmızımsı bir alev 15-20 bin km yükselir ve Güneş Fırtınası meydana gelir. Galaksimizde 100 milyondan fazla G2 sınıfı yıldız bulunur. Güneş, galaksimiz içinde bulunan yıldızların % 85'inden daha parlaktır, Güneş'ten daha sönük olan bu yıldızların çoğu kırmızı cücelerdir.
Güneş, Samanyolu merkezinin çevresinde yaklaşık 26.000 ışık yılı uzaklıkta döner. Galaktik merkez çevresinde bir dönüşünü yaklaşık 225-250 milyon yılda bir tamamlar. Yaklaşık yörünge hızı saniyede 220 kilometredir (+/-20 km/s). Bu da her 1.400 yılda bir 1 ışık yılıdır. Bu galaktik uzaklık ve hız bilgileri şu anda sahip olduğumuz en doğru bilgilerdir. Ancak bilimde her zaman olduğu gibi bilgi arttıkça bunlar da değişebilir.
Güneş günümüzde Samanyolu'nun daha büyük olan Kahraman kolu ve Yay kolu arasında kalan Orion kolu'nun iç kısmında, Yerel Yıldızlararası Bulut içinde yüksek sıcaklıkta dağınık gaz bölgesi olan yerel kabarcık içinden geçmektedir. Dünya'ya 17 ışık yılı uzaklıkta yer alan en yakın 50 yıldız içinde Güneş, mutlak kadir olarak dördüncü sıradadır. (M=4,83)
Etimoloji
Güneş kelimesi, Orta Türkçede yer alan ve aynı anlama gelen küneş sözcüğünden evrilmiştir. Bu kelime ise Eski Türkçede yer aldığı tahmin edilen ancak yazılı örneği bulunmayan, "gün ışımak, aydınlanmak" anlamındaki *küne- sözüne +Iş ekinin eklenmesiyle türetilmiştir. Sözcüğün tarihte geçtiği en eski kaynak 1310 yılından önceye tarihlenen 'nın adlı eseri olmaktadır.
Şems, güneş kelimesinin eş anlamlısı olup, Arapça şms kökünden gelen ve aynı anlama sahip şams (شمس) sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice aynı anlamdaki şimşā (שִׁמְשָׁא) sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcükler ise Akadca'da yer alan ve aynı manaya gelen şamşu, şamaş sözcüğü ile eş kökenlidir.
Yaşam çevrimi
Güneş'in yıldız gelişimi bilgisayar modellemesi ve nükleokozmokronoloji yöntemleri kullanılarak ana dizi üzerinde hesaplanan yaşının 4,57 milyar yıl olduğu düşünülmektedir.Hidrojen moleküler bulutun hızla kendi içine çökmesi sonucu üçüncü nesil, Öbek I, T Tauri yıldızı olan Güneş'in doğduğu düşünülmektedir. Bu doğan yıldızın Samanyolu gök adasının çekirdeğinden 26.000 ışık yılı uzakta hemen hemen dairesel bir yörüngeye girdiği varsayılmaktadır.
Yıldız ana dizi üzerinde yıldız evrimi aşamasının yarı yolundadır. Bu aşamada çekirdekte oluşan nükleer füzyon reaksiyonları hidrojeni helyuma dönüştürür. Her saniye Güneş'in çekirdeğinde 4 milyon ton madde enerjiye çevrilir ve ortaya nötrinolarla radyasyon çıkar. Bu hızla günümüze kadar 100 Dünya kütlesi kadar madde enerjiye çevrilmiştir. Güneş yaklaşık olarak 10 milyar yıl ana kol yıldızı olarak yaşamına devam edecektir.
Güneş süpernova olarak patlayacak kadar fazla kütleye sahip değildir. Bunun yerine 5-6 milyar yıl içinde kırmızı dev aşamasına girecektir. Çekirdekte bulunan hidrojen yakıtı tükendikçe dış katmanları genişleyecek, çekirdeği büzüşerek ısınacaktır. Çekirdek sıcaklığı 100 MK civarına ulaştığında helyum füzyonu tetiklenecek ve karbon ile oksijen üretmeye başlayacaktır. Böylece 7,8 milyar yıl içinde gezegen bulutsu aşamasının dev koluna girerek iç sıcaklığında oluşan kararsızlıklar nedeniyle yüzeyinden kütle kaybetmeye başlayacaktır. Güneş'in dış katmanlarının genişleyerek Dünya'nın yörüngesinin bulunduğu noktaya kadar gelmesi olasıdır ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar, Güneş'ten kırmızı dev aşamasının başlarında kaybolan kütle nedeniyle Dünya'nın yörüngesinin daha uzaklaşacağını, dolayısıyla da Güneş'in dış katmanları tarafından yutulmayacağını önermektedir. Ancak Dünya'nın üstündeki suyun tamamı kaynayacak ve atmosferinin çoğu uzaya kaçacaktır. Bu dönemde oluşan Güneş sıcaklıklarının sonucunda 900 milyon yıl sonra Dünya yüzeyi bildiğimiz yaşamı destekleyemeyecek kadar ısınacaktır. Birkaç milyar yıl sonra da yüzeyde bulunan su tamamen yok olacaktır.
Kırmızı dev aşamasının ardından yoğun termal titreşimler Güneş'in dış katmanlarından kurtularak bir gezegensel bulutsu oluşturmasına neden olacaktır. Geride kalan tek cisim aşırı derecede sıcak olan yıldız çekirdeği olacaktır. Bu çekirdek milyarlarca yıl boyunca yavaş yavaş soğuyup beyaz cüce olarak yok olacaktır. Bu yıldız evrimi senaryosu düşük ve orta kütleli yıldızların tipik gelişim senaryosudur.
Yapısı
Güneş, G2 tipinden bir sarı cücedir. Güneş Sistemi'nin toplam kütlesinin yaklaşık %99'unu oluşturur. Güneş hemen hemen mükemmel bir küre şeklindedir, basıklığı yalnızca 9 milyonda birdir, yani kutuplararası çapı ile ekvator çapı arasında bulunan fark yalnızca 10 km.'dir. Güneş plazma hâlindedir ve katı değildir; dolayısıyla kendi ekseni etrafında dönerken kademeli olarak döner, yani ekvatorda kutuplarda olduğundan daha hızlı döner. Bu gerçek dönüşün periyodu ekvatorda 25 gün, kutuplarda 35 gündür. Ancak Dünya Güneş'in etrafında dönerken gözlem noktamız sürekli değiştiği için Güneş'in görünür dönüşü ekvatorda yaklaşık 28 gün kadardır. Bu yavaş dönüşün merkezkaç etkisi Güneş'in ekvatorunda yüzey çekiminden 18 milyon kat daha güçsüzdür. Aynı zamanda gezegenlerden kaynaklanan gelgit etkisi Güneş'in şeklini belirgin derecede etkilemez.
Kayalık gezegenlerde olduğu gibi Güneş'in belirli sınırları yoktur. Dış katmanlarında, merkezinden uzaklaştıkça gaz yoğunluğu üstel olarak azalır. Ancak aşağıda açıklandığı gibi Güneş'in belirgin bir iç yapısı bulunur. Güneş'in yarıçapı merkezinden ışık küresinin (fotosfer) kenarına kadar ölçülür. Bu hemen yukarısında gazların önemli miktarda ışık saçamayacak kadar çok soğuk ya da çok ince olduğu katmandır. Işık yuvarı çıplak gözle görülen yüzeydir. Güneş çekirdeği toplam hacminin yüzde 10'una ama toplam kütlesinin yüzde 40'ına sahiptir.
Güneş'in içi doğrudan gözlemlenemez ve Güneş elektromanyetik ışımaya karşı opaktır. Ancak nasıl sismoloji deprem tarafından üretilen dalgaları kullanarak Dünya'nın iç yapısını ortaya çıkarıyorsa helyosismoloji de Güneş'in içinden geçen basınç dalgalarını kullanarak iç yapısını ölçmeye ve görüntülemeye çalışır. Güneş'in bilgisayar modellemesi de iç katmanları araştırmak amacıyla kuramsal bir araç olarak kullanılır.
Çekirdek
Güneş çekirdeği merkezden 0,2 Güneş yarıçapına kadar uzanır. Yoğunluğu 150.000 kg/m³ (Yeryüzünde suyun yoğunluğunun 150 katı) civarında, sıcaklığı da 13.600.000 kelvin kadardır (yüzey sıcaklığı yaklaşık 5.800 kelvindir). Yakın zamandaki SOHO (Solar and Heliospheric Observatory) misyonunun getirdiği bilgiler çekirdekte ışınsal bölgeye doğru daha hızlı bir dönme hızı olduğunu belirtmektedir. Güneş'in yaşamının çoğunda enerji, proton-proton zincirleme tepkimesi diye adlandırılan aşamalardan oluşan ve hidrojeni helyuma çeviren nükleer füzyon ile oluşur. Çekirdek, füzyon ile önemli derecede ısı oluşturulan tek yerdir. Yıldızın geri kalanı çekirdekten dışarıya doğru transfer edilen enerjiyle ısınır. Çekirdekte füzyonla oluşan tüm enerji arka arkaya gelen katmanlardan geçerek Güneş ışık küresine ulaşır ve buradan uzaya gün ışığı ve parçacıkların kinetik enerjisi olarak yayılır.
Güneş'te serbest olarak bulunan toplam ~8.9×1056proton (hidrojen çekirdeği) her saniye 3,4×1038 kadarı helyum çekirdeğine dönüşür, saniyede 4,26 milyon ton madde-enerji dönüşüm oranıyla saniyede 383 yottawatt (3,83×1026 W) ya da 9,15×1010megaton TNT enerji açığa çıkar. Bu aslında Güneş çekirdeğinde 0,3 µW/cm³ ya da 6 µW/kg madde gibi oldukça düşük bir enerji üretimi oranına karşılık gelir. Örneğin insan vücudu yaklaşık olarak 1,2 W/kg ısı üretir, yani bu da Güneş'in birim kütle başına milyonlarca katı demektir. Dünya üzerinde benzer parametreler kullanılarak plazma ile enerji üretilmesi tamamen mantıksız olacaktır çünkü orta kapasitede 1 GW'lık bir füzyon güç santralı bir küp mil hacminde 170 milyar tonluk plazmaya ihtiyaç duyacaktır. Dolayısıyla yeryüzünde bulunan füzyon reaktörleri, Güneş'in içindekinden çok daha yüksek plazma sıcaklıkları kullanmaktadır.
Nükleer füzyon hızı, yoğunluk ve sıcaklığa çok yakından bağlıdır, dolayısıyla çekirdekteki füzyon hızı kendi kendini düzenleyen bir dengeye sahiptir. Biraz yüksek bir füzyon hızı sonucunda çekirdek ısınarak dış katmanlara doğru hafifçe genişleyecek, füzyon hızını azaltacak ve kendini düzenleyecektir. Biraz düşük bir füzyon hızı da çekirdeğin soğumasına ve daralmasına dolayısıyla da füzyon hızının artmasına neden olacaktır.
Nükleer füzyon tepkimeleri sonucunda açığa çıkan yüksek enerjili fotonlar (kozmik, gama ve X ışınları) Güneş plazmasının yalnızca birkaç milimetresi tarafında emilir ve tekrar rastgele yönlerde çok az enerji kaybederek tekrar yayılır, bu nedenle de ışımanın Güneş'in yüzeyine ulaşması uzun zaman alır. "Foton yolculuk zamanı" 10.000 ila 170.000 yıl kadar sürer.
Konveksiyonel dış katmandan şeffaf "yüzey" ışık küreye doğru son bir yolculuktan sonra fotonlar görünür ışık olarak kaçar. Güneş'in merkezinde bulunan her gama ışını uzaya kaçmadan önce birkaç milyon görünür ışık fotonuna dönüşür. Nötrinolar da çekirdekteki tepkimelerde oluşur ama fotonların aksine nadiren madde ile etkileşime girer, dolayısıyla hemen hemen hepsi Güneş'ten hemen kaçabilir. Çok uzun yıllar, Güneş'te üretilen nötrinoların ölçümü kuramlar sonucu tahmin edilenden üç kat daha düşüktü. Bu tutarsızlık yakın zamanda nötrino salınım etkilerinin keşfiyle çözüldü. Güneş gerçekten de kuramlarca önerilen miktarda nötrinoyu açığa çıkarmakta, ancak nötrino algılayıcıları bunların üçte ikisini kaçırmaktadır. Bunun sebebi, nötrinoların kuantum sayılarını değiştirmeleridir.
Işınsal bölge
Yaklaşık 0,2 Güneş yarıçapından 0,7 Güneş yarıçapına kadar bulunan madde, çekirdekteki yoğun ısıyı dışarı doğru termal radyasyonla taşıyacak kadar sıcak ve yoğundur. Bu bölgede ısı yayımı yoktur, yükseklik arttıkça madde soğusa da sıcaklık düşümü adyabatik sapma oranından düşük olduğu için ısı yayımı oluşamaz. Isı ışınım yoluyla iletilir. Hidrojen ve helyum iyonları foton açığa çıkarır. Fotonlar diğer iyonlar tarafından emilmeden bir miktar yol alır. Bu şekilde enerji dışarı doğru çok yavaş bir hızla ilerler.
Işınsal ile ısıyayımsal bölge arasında "tachocline" adı verilen bir geçiş katmanı bulunur. Burada ışınsal bölgenin tekdüze dönüşüyle ısıyayımsal bölgenin kademeli dönüşü arasında oluşan ani değişiklik büyük bir kırılmaya neden olur.
Isıyayımsal bölge
Güneş'in dış katmanında, yani yarıçapının %70 aşağısına kadar olan bölgede plazma ısıyı dışarıya doğru ışıma yoluyla iletecek kadar yoğun ve sıcak değildir. Sonuç olarak sıcak sütunların yüzeye yani ışık küreye doğru madde taşıdığı oluşur. Yüzeye çıkan madde soğuyunca tekrar ısıyayımsal bölgenin başladığı yere çökerek ışınsal bölgenin üst kısmından daha fazla ısı alır.
Isıyayımsal bölgede bulunan termal sütunlar Güneş'in yüzeyinde belirli bir iz bırakır. Güneş'in iç bölgesinin dış katmanı olan bu bölgedeki türbülanslı ısı yayımı küçük ölçekli bir dinamo yaratarak Güneş'in yüzeyinin tamamında manyetik kuzey ve güney kutuplar yaratır.
Işık küre
Işık küre, Güneş'in görünen yüzeyi, hemen altında görünen ışığa opak olduğu katmandır. Işık kürenin üzerinde görünen gün ışığı uzaya serbestçe yayılır ve enerjisi Güneş'ten uzaklaşır. Opaklıkta olan değişiklik görünen ışığı kolayca soğuran H- iyonlarının miktarlarının azalmasıdır. Buna karşın görünen ışık elektronların hidrojen atomlarıyla H- iyonu oluşturmak için tepkimeye girmesiyle oluşur. Işık küre on ile yüz kilometre arasındaki kalınlığıyla Dünya üzerinde bulunan havadan daha az opaktır. Işık kürenin üst kısmının alt kısmından soğuk olması nedeniyle Güneş ortada kenarlara nazaran daha parlakmış gibi görünür. Güneş'in kara cisim ışınımı 6.000 K sıcaklığında olduğunu gösterir. Işık kürenin parçacık yoğunluğu yaklaşık 1023 m−3'dir. Bu da Dünya hava yuvarının deniz düzeyindeki parçacık yoğunluğunun %1'i kadardır.
Işık kürenin ilk optik tayf incelemeleri sırasında bazı soğurma çizgilerinin o zamanlar Dünya üzerinde bilinen hiçbir elemente ait olmadığı anlaşıldı. 1868 yılında Norman Lockyer bunun yeni bir elemente ait olduğu varsayımını öne sürdü ve adını Yunan Güneş tanrısı Helios'tan esinlenerek "helyum" koydu. Bundan ancak 25 yıl sonra helyum yeryüzünde izole edilebildi.
Gaz yuvar
Güneş'in ışık küre üzerinde bulunan bölümlerine topluca Güneş gaz yuvarı denir. Radyo dalgalarından görünür ışığa ve gama ışınlarına kadar olan elektromanyetik spektrumda çalışan teleskoplarlarla görünebilir ve başlıca beş bölgeden oluşur: Sıcaklık ineci, renk yuvarı, geçiş bölgesi, korona ve gün yuvarı. Güneş'in dış gaz yuvarı sayılan gün yuvarı Plüton'un yörüngesinin çok ötesine gündurguna kadar uzanır. Gündurgunda yıldızlararası ortam ile şok dalgası şeklinde bir sınır oluşturur. Renk yuvarı, geçiş bölgesi ve korona Güneş'in yüzeyinden daha sıcaktır. Sebebi tamamen kanıtlanmasa da kanıtlar Alfvén dalgalarının koronayı ısıtabilecek kadar enerjiye sahip olabileceğini göstermektedir.
Güneş'in en soğuk bölgesi ışık kürenin yaklaşık 500 km üzerindeki sıcaklık ineci bölgesidir. Sıcaklık yaklaşık 4.000 K'dir. Bu bölge karbonmonoksit ve su gibi basit moleküllerin soğurma tayflarıyla fark edilebileceği kadar soğuktur.
Sıcaklık ineci bölgenin hemen üzerinde 2.000 km kalınlığında, yayılım ve soğurma çizgilerinin egemen olduğu ince bir katman bulunur. Adının renk yuvarı olmasının nedeni, Güneş tutulmalarının başında ve sonunda bu bölgenin renkli bir ışık olarak görülmesidir. Renk yuvarının sıcaklığı yükseldikçe artar ve en üst bölgede 100.000 K'e erişir.
Işık kürenin üzerinde, sıcaklığın çok hızla 100.000 K'den bir milyon K'e çıktığı geçiş bölgesi yer alır. Sıcaklık artışının nedeni bölgede bulunan helyumun yüksek sıcaklıklar nedeniyle tamamen iyonize olarak faz geçişidir. Geçiş bölgesi kesin belirli bir yükseklikte oluşmaz. Daha çok renk yuvarıda bulunan iğnemsi ve ipliksi yapıların çevresinde bir ayça oluşturur ve sürekli kaotik bir hareket içindedir. Geçiş bölgesi yeryüzünden kolay görülmez ama uzaydan, elektromanyetik spektrumun morötesi bölümüne kadar hassas cihazlar tarafından kolayca gözlemlenebilir.
Korona hacim olarak Güneş'ten çok daha büyük olan dış gaz yuvarı katmanıdır. Korona tüm Güneş Sistemi'ni ve gün yuvarınını kaplayan Güneş rüzgârına pürüzsüzce geçiş yapar. Korona'nın Güneş yüzeyine yakın olan alt katmanlarının parçacık yoğunluğu 1014–1016 m−3'dur. Sıcaklığı birkaç milyon kelvin civarındadır.
Gün yuvarı ise yaklaşık 20 Güneş yarıçapından (0,1 GB) Güneş Sistemi'nin en son noktasına kadar uzanır. İç sınırlarının tanımı Güneş rüzgârının süperalfvénik akışa sahip olması yani bu akışın Alfvén dalgalarının hızından daha fazla olması ile belirlenir. Bu sınırın dışındaki türbülans ya da dinamik kuvvetler Güneş koronasının şeklini etkilemez çünkü bilgi ancak Alfvén dalgalarının hızıyla yayılabilir. Güneş rüzgârı, sürekli olarak gün yuvarı boyunca dışa doğru akar, Güneş'ten 50 GB ötede gündurguna çarpana kadar Güneş manyetik alanını spiral bir şekle sokar. Aralık 2004'te Voyager 1 uzay sondasının, gündurgun olduğuna inanılan bir şok dalgası cephesini geçtiği bildirildi. Her iki Voyager sondası da sınıra yaklaştıkça daha yüksek düzeyde enerji yüklü parçacıkların varlığını kaydetti.
Kimyasal bileşimi
Güneş, atomdan büyük her nesne gibi kimyasal elementlerden oluşmuştur. Birçok bilim insanı bu elementlerin bolluklarını, gezegenlerdeki elementlerle olan bağlantılarını ve Güneş'in içindeki dağılımlarını araştırmıştır[].
Element bollukları
Bazı elementlerin karakteristik kütle oranları şöyledir:
1968 yılında Belçikalı bir bilim insanı lityum, berilyum ve bor bolluklarının önceden düşünüldüğünden daha fazla olduğunu bulmuştur. 2005 yılında üç bilim insanı neon bolluğunun önceden düşünüldüğünden daha fazla olabileceğini helyosismolojik gözlemlere dayanarak önermişlerdir. 1986'ya kadar Güneş'in helyum içeriğinin Y=0,25 olduğu genel kabul görmüştü ancak bu tarihte iki bilim insanı Y=0,279 değerinin daha doğru olduğunu iddia etmiştir. 1970'lerde birçok araştırma Güneş'te bulunan demir grubu elementlerin bolluğuna odaklandı. Tek iyonlu demir grubu elementlerinin gf değerlerinin ilk 1962'de bulunmuş ve geliştirilmiş f değerleri 1976'da hesaplanmıştır.Kobalt ve mangan gibi bazı demir grubu elementlerinin bolluk tespitleri, çok ince yapıya sahip olmalarından ötürü zordur.
Element dağılımları
Güneş içinde bulunan elementlerin dağılımı birçok değişkene bağlıdır, örneğin kütleçekimi nedeniyle ağır elementler (örneğin helyum) Güneş kütlesinin merkezine yakın dururken, ağır olmayan elementler (örneğin hidrojen) Güneş'in dış katmanlarına doğru yayılır. Özellikle Güneş'in içinde helyumun dağılımı özel olarak ilgi çekmektedir. Helyumun dağılma sürecinin zamanla hızlandığı ortaya çıkarılmıştır. Güneş'in dış katmanını oluşturan ışık kürenin bileşimi, içinde bulunan döteryum, lityum, bor ve berilyum dışında, Güneş Sistemi'nin oluşumundaki kimyasal bileşime örnek olarak alınmaktadır.
Güneş döngüleri
Güneş lekeleri ve Güneş lekesi döngüsü
Uygun filtrelemeyle Güneş gözlemlendiğinde ilk dikkati çeken etrafına göre daha soğuk olması nedeniyle daha koyu gözüken belirli sınırlara sahip Güneş lekeleridir. Güneş lekeleri, güçlü manyetik kuvvetlerin ısı yayımını engellediği ve sıcak iç bölgeden yüzeye doğru enerji transferinin azaldığı yoğun manyetik etkinliğin olduğu bölgelerdir. Manyetik alan koronanın aşırı ısınmasına neden olur ve yoğun Güneş püskürtüleri ile koronada kütle fırlatılmasına neden olan etkin bölgeler oluşturur.
Güneş'in üzerinde görünür Güneş lekelerinin sayısı sabit değildir ama Güneş döngüsü denen 11 yıllık bir döngü içinde değişiklik gösterir. Döngünün tipik minimum döneminde çok az Güneş lekesi görünür ve hatta bazen hiç görünmez. Gözükenler yüksek enlemlerde bulunur. Güneş döngüsü ilerledikçe Spörer yasasının açıkladığı gibi Güneş lekelerinin sayısı artar ve ekvatora doğru yaklaşır. Güneş lekeleri genelde zıt manyetik kutuplara sahip çiftler olarak bulunur. Ana Güneş lekesinin manyetik polaritesi her Güneş döngüsünde değişir, dolayısıyla bir döngüde kuzey manyetik kutba sahip olan leke bir sonraki döngüde güney manyetik kutba sahip olur.
Güneş döngüsünün uzayın durumu üzerinde büyük etkisi vardır ve Dünya'nın iklimi üzerinde de önemli bir etki yapar. Güneş etkinliğinin minimumda olduğu dönemler soğuk hava sıcaklıklarıyla, normalden daha uzun süren Güneş döngüleri de daha sıcak hava sıcaklıklarıyla ilişkilendirilir. 17. yüzyılda Güneş döngüsünün birkaç on yıl boyunca tamamen durduğu gözlemlenmiştir; bu dönemde çok az Güneş lekesi görülmüştür. Küçük Buz Çağı ya da Maunder minimumu diye bilinen bu dönemde Avrupa'da çok soğuk hava sıcaklıklarıyla karşılaşılmıştır. Daha da önceleri benzer minimum dönemler ağaç halkalarının analiziyle ortaya konmuştur ve bu dönemler normalden daha düşük global hava sıcaklıklarıyla eşleşmektedir.
Fışkırmalar
Güneş fışkırmaları, yanan hidrojen gazının, Güneş’in magnetik alan kuvvetleri tarafından desteklenerek, taçtan dışarı yay gibi uzanmasıdır. Bazıları uzaya, saniyede 400 m hızla fırlarlar.[]
Olası uzun dönem döngü
Çok yeni bir teori Güneş'in çekirdeğindeki manyetik kararsızlıkların 41.000 ya da 100.000 yıllık periyotlarda değişikliklere sebep olduğunu öne sürmektedir. Bu kuram, buzul çağlarını Milankovitch döngülerinden daha iyi açıklayabilir. Astrofizik alanındaki birçok kuram gibi bu da doğrudan test edilemez.
Kuramsal sorunlar
Güneş nötrino problemi
Uzun yıllar boyunca Dünya üzerinde tespit edilen Güneş'ten gelen nötrinoların sayısı standart Güneş modeline göre tahmin edilenin yarısı ile üçte biri arasında değişmekteydi. Bu aykırı sonuç Güneş nötrino problemi olarak bilinir. Problemi çözmek için öne sürülen kuramlar ya Güneş'in iç sıcaklığını azaltarak daha düşük bir nötrino akısını açıklamaya çalışıyordu ya da nötrinoların Güneş'ten Dünya'ya gelirken salınıma uğradığını yani varlığı tespit edilemeyen tau ve muon nötrino parçacıklarına dönüştüğünü öneriyordu. 1980'lerde nötrino akısını olabildiğince tam olarak ölçebilmek için Sudbury Nötrino Gözlemevi ve Kamiokande gibi birkaç nötrino gözlemevi kuruldu. Bu gözlemevlerinden gelen sonuçlar sonunda nötrinoların çok küçük durak kütlesi ("rest mass") olduğunu ve gerçekten de salındıklarını gösterdi. Hatta, 2001 yılında Sudbury Nötrino Gözlemevi doğrudan üç tip nötrinoyu da tespit etmeyi başardı ve Güneş'in toplam nötrino ışıma oranının standart Güneş modeli ile uyumlu olduğunu ortaya çıkardı. Nötrino enerjisine bağlı olarak Dünya'da görünen nötrinoların üçte biri elektron nötrino tipindedir. Bu oran maddede nötrino salınımını açıklayan, madde etkisi diye de bilinen Mikheyev-Smirnov-Wolfenstein (MSW) etkisi ile tahmin edilen oranla uyumludur. Dolayısıyla problem artık çözülmüştür.
Korona ısınma problemi
Güneş'in optik yüzeyi ışık küre yaklaşık 6.000 K'lik bir sıcaklığa sahiptir. Bunun üzerinde 1.000.000 K'lik Güneş koronası bulunur. Koronanın bu aşırı yüksek sıcaklığı, ışık küreden doğrudan ısı iletimi dışında başka bir kaynaktan ısıtıldığını gösterir.
Koronayı ısıtmak için gerekli olan enerjinin ışık kürenin altında bulunan ısıyayımsal bölgedeki türbülanslı hareketten kaynaklandığı düşünülmüş ve koronanın nasıl ısındığına dair iki ana işleyiş önerilmiştir. Bunlardan birincisi dalga ısınmasıdır. Isıyayımsal bölgedeki türbülanslı hareket ses, kütleçekim ve manyetohidrodinamik dalgalar üretir. Bu dalgalar yukarı doğru hareket eder ve koronada dağılarak enerjilerini ortamdaki gaza ısı olarak verir. İkincisi ise manyetik ısınmadır. Işık küresinde hareketin sürekli olarak oluşturduğu manyetik enerji Güneş püskürtüsü gibi büyük ve buna benzer birçok küçük olayla yayılır.
Şu anda dalgaların etkin bir ısı yayma işleyişi olup olmadığı çok açık değildir. Alfvén dalgaları dışında tüm dalgaların koronaya ulaşmadan önce dağıldıkları ortaya çıkarılmıştır. Alfvén dalgaları da korona da kolayca dağılmamaktadır. Günümüzde araştırma daha çok püskürtü yolu ile ısınma işleyişine doğru yönelmiştir. Korona ısınmasını açıklamak için olası bir görüş sürekli küçük ölçekli püskürtülerdir ve hâlâ araştırılmaktadır.
Sönük genç Güneş problemi
Güneş gelişiminin kuramsal modelleri 3,8 ile 2,5 milyar yıl önce Arkeyan Devir'de Güneş'in bugünkünden % 75 daha az parlak olduğunu önerir. Bu kadar zayıf bir yıldız Dünya üzerinde su varlığını destekleyemeyeceğinden hayatın da gelişememesi gerekirdi. Ancak jeolojik kayıtlar Dünya'nın tarihi boyunca oldukça sabit bir sıcaklıkta kaldığını gösterir, hatta genç Dünya bugünden biraz daha sıcaktır. Bilim insanları arasında varılan görüş birliği genç Dünyanın atmosferinde oldukça fazla miktarda sera gazlarının (karbon dioksit, metan ve/veya amonyak) bulunması nedeniyle Güneş'ten gelen az enerjiyi atmosferde hapsettikleri fazla ısıyla dengelediğidir.
Manyetik alan
Güneş içinde bulunan tüm madde yüksek sıcaklıklardan ötürü gaz ve plazma hâlindedir. Bu nedenle Güneş ekvatorda yukarı enlemlerde olduğundan daha hızlı döner. Ekvatorda dönüş hızı 25 gün iken kutuplarda 35 günde kendi etrafında döner. Bu kademeli dönüş sonucunda manyetik alan çizgilerinin zamanla kıvrılarak manyetik alan halkaları oluşturması Güneş'in yüzeyinden patlamalarla ayrılarak Güneş lekeleri ve Güneş püskürtüleri oluşumuna neden olur. Bu kıvrılma hareketi solar dinamonun oluşmasına ve 11 yıllık Güneş döngüsü ile Güneş'in manyetik alanının yön değiştirmesine neden olur.
Güneş'in dönen manyetik alanının gezegenlerarası ortamda bulunan plazma üzerindeki etkisi gün yuvarı akım katmanını oluşturur. Bu katman farklı yönleri gösteren manyetik alanları ayırır. Gezegenlerarası ortamda bulunan plazma aynı zamanda Dünya'nın yörüngesinde Güneş'in manyetik alanının kuvvetinden de sorumludur. Eğer uzay bir vakum olsaydı Güneş'in10−4tesla manyetik dipol alanı uzaklığın kübüyle azalarak 10−11 tesla olacaktı. Ancak uydu gözlemleri bunun 100 kat daha fazla kuvvetli olduğunu ve 10−9 tesla civarında olduğunu göstermektedir. Manyetohidrodinamik (MHD) kuram manyetik alan içindeki iletken bir akışkanın (örneğin gezegenlerarası ortam) yine manyetik alan yaratan elektrik akımları indüklediğini söyler, dolayısıyla bir MHD dinamo gibi hareket eder.
Güneş gözleminin tarihçesi
İlk çağlarda Güneş
Gökyüzü'nde bulunan parlak bir disk olan Güneş, ufuğun üzerindeyken gün, ortada yokken de gece olur kavrayışı İnsanoğlu'nun Güneş hakkındaki en temel görüşüdür. Tarihöncesi ve antik çağ dönemi kültürlerde Güneş'in bir tanrı olduğuna ya da diğer doğaüstü olaylara neden olduğuna inanılırdı. Güney Amerika'daki İnka ve günümüz Meksika'sındaki Aztek uygarlıklarının merkezinde Güneş'e tapınma bulunmaktadır. Birçok antik anıt Güneş ile ilgili fenomenlere göre yapılmıştır. Örneğin taş megalitler oldukça doğru bir şekilde gündönümünü işaret eder. En tanınmış megalitler Nabta Playa, Mısır, İngiltere'de Stonehenge'dedir. Meksika'da Chichén Itzá'da bulunan El Castillo piramidi, ilkbahar ve sonbahar ekinokslarında merdivenlerden yukarı yılanların çıktığını gösteren gölgeler verecek şekilde tasarlanmıştır. Sabit yıldızlara göre Güneş tutulum boyunca zodyaktan geçerek bir yıl içinde tam tur atıyormuş gibi görünür, dolayısıyla da Yunan gök bilimciler tarafından yedi gezegenden biri olarak sayılırdı. Haftanın günlerine de bu yedi gezegenin adı verilmiştir.
Bilimsel bakışla Güneş
Güneş hakkında ilk bilimsel açıklamayı yapan insanlardan birisi Yunan filozof Anaxagoras Güneş'in tanrı Helios'un arabası olmadığını Peloponnez'den bile büyük devasa yanan bir metal top olduğunu söylemiştir. Bu düşünce iktidardakiler tarafından sapkın olarak görülmüş, Anaxagoras bu düşünceyi öğretme girişimleri sebebiyle tutuklanmış ve ölüm cezasına çarptırılmıştır ancak Perikles'in araya girmesiyle daha sonra serbest bırakılmıştır. Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığı tam olarak ilk hesaplayan insan 3. yüzyılda Eratosthenes olmuştur. Bulduğu 149 milyon km uzaklık günümüzde kabul edilen uzaklık ile aynıdır.
Gezegenlerin Güneş'in etrafında döndüğü kuramı Yunan Samoslu Aristarchus ve Hintler tarafından önerilmiştir. Bu görüş 16. yüzyılda Mikolaj Kopernik tarafından tekrar ele alınmıştır. 17. yüzyılın başında teleskobun bulunuşuyla Güneş lekeleri Thomas Harriot, Galileo Galilei ve diğer gök bilimcileri tarafından detaylı olarak gözlemlenebilmiştir. Galileo, Güneş lekelerinin Batı uygarlığında bilinen ilk gözlemlerini yapmış ve bunların Güneş ile Dünya arasında dolaşan küçük gökcisimleri olmadığını aksine Güneş'in yüzeyinde olduğunu varsaymıştır. Güneş lekeleri Han hanedanından beri gözlemlenmekte ve Çinli gök bilimciler tarafından yüzyıllardır kayıtları tutulmaktaydı. 1672'de Giovanni Cassini ve Jean Richer mars olan uzaklığı belirledi, dolayısıyla da Güneş'e olan uzaklığı hesap edebildiler. Isaac Newton bir prizma kullanarak gün ışığını inceledi ve ışığın birçok renkten oluştuğunu gösterdi. 1800'de William Herschel Güneş tayfının kırmızı bölümünün ötesinde kızılötesi ışımayı keşfetti. 1800'lerde Güneş'in spektroskopik incelenmesinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Joseph von Fraunhofer tayf üstünde soğurma çizgilerinin ilk gözlemlerini gerçekleştirmiştir. Tayf üzerindeki en kuvvetli soğurma çizgilerinin adı günümüzde Fraunhofer çizgileri olarak bilinir. Güneş'ten gelen ışığı tayfı genişletildiğinde kayıp birçok renk bulunabilir.
Modern bilimsel dönemin başlarında Güneş enerjisinin kaynağı hâlâ bir bilmeceydi. Lord Kelvin, Güneş'in içerisinde barındırdığı ısıyı ışıyan, soğuyan sıvı bir nesne olduğunu önerdi. Kelvin ve Hermann von Helmholtz daha sonra enerji çıktısını açıklamak için Kelvin-Helmholtz işleyişini önerdi. Ortaya çıkan yaş tahmini jeolojik kanıtların önerdiği birkaç milyon yıldan çok daha az olan 20 milyon yıl kadardı. 1890'da Güneş tayfında helyumu keşfeden Joseph Norman Lockyer, Güneş'in oluşumu ve gelişimi için kuyruklu yıldızlara dayanan bir varsayım öne sürdü.
1904 yılına kadar kanıtlanmış bir çözüm getirilemedi. Ernest Rutherford Güneş'in enerji çıktısının iç ısı kaynağıyla devam ettirilebileceğini ve bunun da radyoaktif bozulma olabileceğini önerdi. Ancak Güneş enerjisinin kaynağı hakkındaki en önemli ipucunu sağlayan kişi ünlü kütle-enerji denkliği bağıntısı E = mc² ile Albert Einstein olmuştur.
1920'de Arthur Eddington Güneş'in çekirdeğinde bulunan basınç ve sıcaklıkların hidrojeni helyuma dönüştürecek bir nükleer füzyon tepkimesi için yeterli olduğunu, kütledeki net değişiklikten de enerji oluşacağını önermiştir. Güneş'te bulunan hidrojenin baskınlığı 1925 yılında Cecilia Payne-Gaposchkin tarafından doğrulanmıştır. Kuramsal füzyon kavramı 1930'larda astrofizikçiler Subrahmanyan Chandrasekhar ve Hans Bethe tarafından geliştirilmiştir. Hans Bethe, Güneş'in enerjisini sağlayan iki ana nükleer tepkimeyi hesaplamıştır.
1957 yeni ufuklar açan, "Yıldızlarda Elementlerin Sentezi" başlıklı bir bilimsel makale Margaret Burbridge tarafından yayımlandı Makale evrende bulunan elementlerin Güneş gibi yıldızların içinde sentezlendiğini kanıtlarıyla gösterdi. Bu açıklamalar günümüzde bilimin önemli ilerlemelerinden biri olarak sayılmaktadır.
Güneş uzay görevleri
Güneş'i gözlemlemek için tasarlanmış ilk uydular NASA'nın 1959 ile 1968 yılları arasında fırlatılan Pioneer 5, 6, 7, 8 ve 9 uzay sondalarıdır. Bu sondalar, Dünya'nınkine benzer bir uzaklıkta Güneş'in yörüngesinde kaldılar ve Güneş rüzgârı ile Güneş manyetik alanının ilk detaylı ölçümlerini gerçekleştirdiler. Pioneer 9, özellikle uzun bir zaman çalışır durumda kaldı ve 1987'ye kadar veri göndermeye devam etti.
1970'lerde uzay sondası ve Skylab Apollo Teleskobu bilim insanlarına Güneş rüzgârı ve korona hakkında yeni bilgiler sağladılar. ABD - Almanya ortak girişimi olan Helios 1 uzay sondası, günberi rotasında Merkür'ün yörüngesine giren bir yörüngedeydi. NASA tarafından 1973'te fırlatılan Skylab uzay istasyonunun içinde Apollo Teleskobu denen bir Güneş gözlem modülü de bulunmaktaydı. Skylab Güneş geçiş bölgesinin ve koronanın morötesi ışınımının ilk zamanlamalı gözlemlerini gerçekleştirdi. Buluşlar arasında koronodan kütle fırlatılması ve şimdilerde Güneş rüzgârıyla yakın ilişkisi olduğu bilinen korona delikleri olmuştur.
1980'de NASA tarafından Solar Maksimum uzay uydusu fırlatıldı. Bu uzay aracı yüksek Güneş etkinliği sırasında Güneş püskürtülerinde ortaya çıkan gamma ışını, X ışını ve UV ışımasını gözlemlemek için tasarlanmıştı. Ancak fırlatmadan bir iki ay sonra bir elektronik hata sonucu sonda bekleme moduna girdi ve sonraki üç yılını bu şekilde geçirdi. 1984 yılında uzay mekiği Challenger STS-41C görevi uyduyu bularak onardı. Haziran 1989'da Dünya atmosferine girene kadar Solar Maximum sondası binlerce korona görseli çekebildi.
Japonya'nın 1991'de fırlatılan Yohkoh (Günışığı) uydusu X ışını dalgaboyunda Güneş püskürtülerini gözlemledi. Sondadan gelen veriler sayesinde bilim insanları değişik tipte Güneş püskürtülerini tanımlayabildiler. Ayrıca doruk etkinlik bmlgelerinden uzakta olan koronanın da eskiden düşünüldüğünün aksine daha dinamik ve etkin olduğu ortaya çıkarıldı. Yohkoh tam bir Güneş döngüsünü gözlemledi ancak 2001'de Güneş tutulması sırasında bekleme moduna girdi ve Güneş ile olan bağlantısını yitirdi. 2005 yılında atmosfere yeniden girerken yok oldu.
Günümüze kadar en önemli Güneş uzay görevlerinden biri Avrupa Uzay Ajansı ile NASA ortak projesi olan ve 2 Aralık 1995'te fırlatılan SOHO (Solar and Heliospheric Observatory) görevidir. Başlangıcında iki yıllık bir görev için planlanan SOHO 2007 itibarıyla on yılı aşkın bir süre etkinlik göstermiştir. Çok yararlı olduğunu kanıtlamasından 2008'de fırlatılacak devam görevi Solar Dynamics Observatory planlanmıştır. Dünya ile Güneş arasında Lagrange noktasına yerleştirilen SOHO fırlatıldığından beri değişik dalgaboylarında Güneş'in görüntüsünü sürekli olarak iletmektedir. Doğrudan Güneş'i gözlemleyebilmesinin yanı sıra SOHO özellikle Güneş'in yanından geçerken yanan birçok küçük kuyruklu yıldız dahil birçok kuyruklu yıldızın keşfine yaradı.
Tüm bu uydular Güneş'i tutulum düzlemi üzerinden gözlemlemiştir, yani yalnızca ekvator bölgelerinin detayları mevcuttur. 1990 yılında Güneş'in kutup bölgelerini incelemek için Ulysses uzay sondası fırlatıldı. Önce Jüpiter'e kadar giderek burada 'sapan' etkisinden faydalanarak tutulum düzleminin üstünde bir yörüngeye oturdu. Tesadüfen çok yakından 1994 yılında Shoemaker-Levy 9 kuyruklu yıldızının Jüpiter ile çarpışmasını izleyebildi. Ulysses planlanan yörüngesine girdikten sonra Güneş rüzgârını gözlemlemeye ve yüksek enlemlerde manyetik alan kuvvetini belirlemeye başladı. Yüksek enlemlerden çıkan Güneş rüzgârının beklenenden daha düşük olarak 750 km/s hızla hareket ettiğini buldu. Ayrıca yüksek enlemlerden çıkan, galaktik kozmik ışınlar saçan büyük manyetik dalgaların varlığını keşfetti.
Işık kürede bulunan elementlerin bolluğu gün ışığı tayflarından çok iyi bilinmektedir ancak Güneş'in içinin bileşimi çok iyi anlaşılamamıştır. Bir Güneş rüzgârı örnek getirme görevi için kullanılan Genesis uzay aracı, gök bilimcilerinin Güneş maddesi bileşimini doğrudan ölçebilmesi için tasarlanmıştı. Genesis 2004 yılında Dünya'ya döndü ancak iniş sırasında paraşütlerinden biri açılmadığı için zarar gördü. Aşırı derecede zarara rağmen bazı işe yarar örnekler ele geçirildi ve analizleri devam etmektedir.
STEREO (The Solar Terrestrial Relations Observatory) görevi Ekim 2006'da fırlatılmıştır. İki eşlenik uzay aracı Güneş'in ve koronadan kütle fırlatımı gibi olayların stereoskopik fotoğrafını çekebilecek şekilde yörüngeye sokulmuşlardır.
Güneş gözlemi ve göze gelen zararlar
Günışığı çok parlaktır ve çıplak gözle kısa süreler için Güneş'e bakmak acı verici olabilir ama özel olarak normal gözler için zararlı değildir. Güneş'e doğrudan bakıldığında gözde yıldız gibi parlamalar oluşur ve geçici olarak yarı körlüğe sebep olur. Aynı zamanda retinaya 4 milliwatt gün ışığı düşmesine, böylece retinanın hafifçe ısınarak, potansiyel olarak gözlerin zarar görmesine neden olur.UV ışınlarına maruz kalma sonucu aşamalı olarak gözün lensi yıllar sonra sararır ve katarakt oluşumuna neden olabilir. Doğrudan Güneş'e bakıldığında yaklaşık 100 dakika sonra UV kaynaklı Güneş yanığı benzeri lezyonlar retina üzerinde oluşur, özellikle morötesi ışınlar yoğun ise. Gözler yaşlı ise durum daha da kötüleşir, çünkü yaşlanan gözlerden daha fazla UV'den etkilenir.
Güneş'i dürbün gibi ışığı yoğunlaştıran optik cihazlarla izlemek eğer UV ışınları filtre edecek uygun bir filtre yoksa çok zararlıdır. Filtresiz dürbünler çıplak gözün aldığından 500 kat daha fazla enerjinin retinaya gelmesini sağlayacağından retina hücrelerinin hemen ölmesine neden olur. Öğlen güneşine filtresiz dürbünle çok kısa bir süre bakmak bile kalıcı körlüğe neden olur. Güneş'i izlemenin güvenli bir yolu teleskop kullanarak görüntüsünü bir ekrana yansıtmaktır.
Kısmî Güneş tutulmalarını izlemek zararlıdır, çünkü göz bebekleri aşırı yüksek kontrasta uyumlu değildir. Göz bebeği ortamda bulunan toplam ışık miktarına göre genişler, ortamda bulunan en parlak nesneye göre değil. Kısmî tutulmalarda gün ışığının çoğunluğu Güneş'in önünden geçen Ay tarafından engellenir ama ışık kürenin örtülmemiş kısımlarının yüzey parlaklığı normal günlerdeki ile aynıdır. Ortamın loş olması nedeniyle göz bebeği ~2 mm'den ~6 mm'ye büyür ve gün ışığına maruz kalan her retina hücresi tutulmayan normalin on katı ışık alacaktır. Bu gözlemcinin gözünde kalıcı kör noktalara neden olacak şekilde hücreleri öldürebilir ya da hücrelere zarar verebilir. Hemen acı oluşmadığı için tecrübesiz gözlemciler ve çocuklar bu zararın farkına varamaz, bir kişinin görüşünün bozulması hemen fark edilmez.
Gün doğumu ve gün batımı esnasında gün ışığı Rayleigh saçılımı ve Mie saçılımı nedeniyle azalır. Dünya atmosferinden geçerken aldığı uzun yol nedeniyle çıplak gözle rahat bir şekilde seyredilebilecek kadar sönüktür. Pus, duman, toz ve yüksek nem ışığın azalmasına yardımcı olur.
Güneş'i izlemek için kullanılan ışık azaltıcı filtreler bu nedenle tasarlanır. Uydurularak yapılan filtreler UV ve IR ışınları geçirebilir dolayısıyla yüksek parlaklık düzeylerinde göze zararlı olabilir. Teleskoplarda kullanılan filtreler lensin ya da açıklığın üzerinde olmalı ama oküler mercekte olmamalıdır. Çünkü emilen gün ışığından kaynaklanan aşırı ısı bu filtrelerin aniden çatlamasına neden olabilir. 14 numaralı kaynak camı kabul edilebilir bir Güneş filtresidir ama negatif siyah fotoğraf filmi değildir çünkü çok fazla kızılötesi ışını geçirir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l m "Sun Fact Sheet". 11 Mart 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 29 Eylül 2020.
- ^ Montalban, Miglio, Noels, Grevesse, DiMauro (3 Ağustos 2004). "Solar model with CNO revised abundances". 26 Aralık 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Kasım 2004.
- ^ National Aeronautics and Space Administration. . 7 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2015.
- ^ a b c d e Sun:Facts & figures 2 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . NASA Solar System Exploration page
- ^ The Physics Factbook™ 13 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Glenn Elert yayına hazırlanmış.
- ^ Michigan Üniversitesi 18 Mayıs 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Astronomi Bölümü.
- ^ a b Seidelmann, P. K. (2000). . 7 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ a b c d e f g h i j Eddy, John (1979). A New Sun: The Solar Results From Skylab. Washington, D.C: NASA SP-402. s. 37. 14 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2008.
- ^ Basu, Sarbani (2007). . Physics Reports. 27 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Aralık 2007.
- ^ Manuel O. K. and Hwaung Golden (1983), Meteoritics, Cilt 18, Sayı 3, 30 Eylül 1983, s: 209-222. Çevrimiçi:[ http://web.umr.edu/~om/archive/SolarAbundances.pdf 1 Mart 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde .] (7 Aralık 2007'de erişildi ).
- ^ Than, Ker (30 Ocak 2006). . SPACE.com. 25 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2007.
- ^ Kerr, F. J. (1986). "Review of galactic constants" (PDF). Monthly Notices of the Royal Astronomical Society. Cilt 221. ss. 1023-1038. 2 Eylül 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
- ^ . Nişanyan Sözlük. 26 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ . Nişanyan Sözlük. 22 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Bonanno, A. (2002). "The age of the Sun and the relativistic corrections in the EOS" (PDF). Astronomy and Astrophysics. Cilt 390. ss. 1115-1118.
- ^ a b Pogge, Richard W. (1997). "The Once and Future Sun" (lecture notes). New Vistas in Astronomy. The Ohio State University (Department of Astronomy). 6 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Aralık 2005.
- ^ Guillemot, H.; Greffoz, V. (Mart 2002). "Ce que sera la fin du monde". Science et Vie (Fransızca). Cilt N° 1014.
- ^ Carrington, Damian (21 Şubat 2000). "Date set for desert Earth". BBC News. 12 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 31 Mart 2007.
- ^ Sackmann, I.-Juliana (Kasım 1993). "Our Sun. III. Present and Future". Astrophysical Journal. Cilt 418. s. 457. 5 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Şubat 2008.
- ^ Godier, S. (2000). (PDF). Astronomy and Astrophysics. Cilt 355. ss. 365-374. 10 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Şubat 2008.
- ^ Hannah Cohen (16 Mayıs 2007). . Princeton Plasma Physics Laboratory (PPPL). 1 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Garcia R. A. et al. "Tracking Solar Gravity Modes: The Dynamics of the Solar Core 9 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", Science, 316, 5831, 1591 - 1593 (2007)
- ^ . 22 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Gibson, Edward G. (1973). The Quiet Sun. NASA.
- ^ Shu, Frank H. (1991). The Physics of Astrophysics. University Science Books.
- ^ "Discovery of Helium". Solar and Magnetospheric MHD Theory Group. University of St Andrews. 7 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ De Pontieu, Bart (7 Aralık 2007). "Chromospheric Alfvénic Waves Strong Enough to Power the Solar Wind". Science. 318 (5856). ss. 1574 - 77. doi:10.1126/science.1151747. 7 Şubat 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Ocak 2008.
- ^ European Space Agency (15 Mart 2005). "The Distortion of the Heliosphere: our Interstellar Magnetic Compass". 11 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ Bahcall, J. N. 1990, Neutrino Astrophysics (Cambridge University Press, Cambridge)
- ^ a b Thoul et al 1993: http://arxiv.org/abs/astro-ph/9304005 13 Şubat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Nicolas Grevesse 1968, Solar abundances of lithium, beryllium and boron, Solar Physics Journal, Volume 5, Number 2 / October, 1968, DOI 10.1007/BF00147963, pp 159-180, Springer Netherlands, ISSN 0038-0938 (Print) ISSN 1573-093X (Online), http://www.springerlink.com/content/l37qghqnm7345247/ []
- ^ Bahcall John N., Basu Sarbani, Sereneli Aldo M. 2005: What Is the Neon Abundance of the Sun?, The Astrophysical Journal, 631:1281–1285, 2005 October 1, DOI: 10.1086/431926, The American Astronomical Society (USA), http://www.journals.uchicago.edu/doi/abs/10.1086/431926[]
- ^ Lebreton, Y. & Maeder, A. (1986), The evolution and helium content of the sun, Astronomy and Astrophysics (ISSN 0004-6361), vol. 161, no. 1, June 1986, p. 119-124., http://articles.adsabs.harvard.edu//full/1986A%26A...161..119L/0000119.000.html 24 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c d e Biemont Emile, 1978: Abundances of singly-ionized elements of the iron group in the sun, Royal Astronomical Society, Monthly Notices, vol. 184, Sept. 1978, p. 683-694, http://adsabs.harvard.edu/abs/1978MNRAS.184..683B 24 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Noerdlinger, P. D., Diffusion of helium in the Sun, Astronomy and Astrophysics, vol. 57, no. 3, May 1977, p. 407-415, online: http://adsabs.harvard.edu/full/1977A&A....57..407N 3 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Aller L. H. (1968): The chemical composition of the Sun and the solar system, Proceedings of the Astronomical Society of Australia, Vol. 1, p.133, http://adsabs.harvard.edu/full/1968PASAu...1..133A 24 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Lean, J. (1992). "Estimating the Sun's radiative output during the Maunder Minimum". Geophysical Research Letters. Cilt 19. ss. 1591-1594.
- ^ . 28 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2019.
- ^ Ehrlich, Robert (2007). "Solar Resonant Diffusion Waves as a Driver of Terrestrial Climate Change". Journal of Atmospheric and Solar-Terrestrial Physics. 10 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Şubat 2008.
- ^ . New Scientist. Cilt 2588. 27 Ocak 2007. s. 12. 6 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Şubat 2008.
- ^ Haxton, W. C. (1995). "The Solar Neutrino Problem" (PDF). Annual Review of Astronomy and Astrophysics. Cilt 33. ss. 459-504.
- ^ Schlattl, H. (2001). "Three-flavor oscillation solutions for the solar neutrino problem". Physical Review D. 64 (1).
- ^ Alfvén, H. (1947). "Magneto-hydrodynamic waves, and the heating of the solar corona". Monthly Notices of the Royal Astronomical Society. Cilt 107. s. 211.
- ^ Sturrock, P. A. (1981). "Coronal heating by stochastic magnetic pumping" (PDF). Astrophysical Journal. Cilt 246. s. 331. 1 Eylül 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
- ^ Parker, E. N. (1988). "Nanoflares and the solar X-ray corona" (PDF). Astrophysical Journal. Cilt 330. s. 474. 2 Eylül 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
- ^ Kasting, J. F. (1986). "Climatic Consequences of Very High Carbon Dioxide Levels in the Earth's Early Atmosphere". Science. Cilt 234. ss. 1383-1385.
- ^ "The Mean Magnetic Field of the Sun". The Wilcox Solar Observatory. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Ağustos 2007.
- ^ "Galileo Galilei (1564–1642)". BBC. 7 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ "Sir Isaac Newton (1643–1727)". BBC. 10 Mart 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ . Cool Cosmos. 7 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ Thomson, Sir William (1862). "On the Age of the Sun's Heat". Macmillan's Magazine. Cilt 5. ss. 288-293. 25 Eylül 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Şubat 2008.
- ^ Lockyer, Joseph Norman (1890). The meteoritic hypothesis; a statement of the results of a spectroscopic inquiry into the origin of cosmical systems. London and New York: Macmillan and Co. 18 Ocak 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Şubat 2008.
- ^ Darden, Lindley (1998). "The Nature of Scientific Inquiry". 17 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından .
- ^ "Studying the stars, testing relativity: Sir Arthur Eddington". ESA Space Science. 15 Haziran 2005. 20 Ekim 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Ağustos 2007.
- ^ Bethe, H. (1938). "On the Formation of Deuterons by Proton Combination". Physical Review. Cilt 54. ss. 862-862.
- ^ Bethe, H. (1939). "Energy Production in Stars". Physical Review. Cilt 55. ss. 434-456.
- ^ E. Margaret Burbidge; G. R. Burbidge; William A. Fowler; F. Hoyle (1957). "Synthesis of the Elements in Stars". Reviews of Modern Physics. 29 (4). ss. 547-650. 27 Şubat 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Şubat 2008.
- ^ . Encyclopedia Astronautica. 7 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ St. Cyr, Chris (1998). . 15 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ Japan Aerospace Exploration Agency (2005). . 10 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ "SOHO Comets". Large Angle and Spectrometric Coronagraph Experiment (LASCO). U.S. Naval Research Laboratory. 25 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ . NASA. 10 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
- ^ T.J. White, M.A. Mainster, P.W. Wilson, and J.H.Tips (1971). "Chorioretinal temperature increases from solar observation". Bulletin of Mathematical Biophysics. Cilt 33. s. 1.
- ^ "M.O.M. Tso and F.G. La Piana (1975). "The Human Fovea After Sungazing". Transactions of the American Academy of Ophthalmology & Otolaryngology. Cilt 79. ss. OP-788.
- ^ Hopeross, M. W. (1993). "Ultrastructural findings in solar retinopathy". Cilt 7. s. 29.
- ^ Schatz, H. & Mendelbl, F. (1973). "Solar Retinopathy from Sun-Gazing Under Influence of LSD". Cilt 57 (4). British Journal of Ophthalmology. s. 270.
- ^ Chou, B. Ralph, MSc, OD (Nisan 1997). "Eye Safety During Solar Eclipses". NASA RP 1383: Total Solar Eclipse of 1999 August 11. s. 19. 16 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2008.
- ^ W.T. Ham Jr., H.A. Mueller, and D.H. Sliney. "Retinal sensitivity to damage from short wavelength light". Nature. Cilt 260. s. 153.
- ^ W.T. Ham Jr., H.A. Mueller, J.J. Ruffolo Jr., and D. Guerry III (1980). "Solar Retinopathy as a function of Wavelength: its Significance for Protective Eyewear". "The Effects of Constant Light on Visual Processes", edited by T.P. Williams and B.N. Baker. Plenum Press, New York. ss. 319-346.
- ^ Marsh, J. C. D. (1982). "Observing the Sun in Safety" (PDF). J. Brit. Ast. Assoc. Cilt 92. s. 6. 2 Eylül 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 6 Şubat 2021.
- ^ Espenak, F. . NASA. 18 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2006.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Gunes Gunes Sistemi nin merkezinde yer alan yildizdir Gunes kendi etrafinda donme hareketini yaparken Samanyolu Galaksisi etrafinda dolanir Orta buyuklukte bir yildiz olan Gunes tek basina Gunes Sistemi kutlesinin 99 8 ini olusturur Geriye kalan kutle Gunes in cevresinde donen gezegenler asteroitler gok taslari kuyruklu yildizlar ve kozmik tozlardan olusur Gun isigi seklinde Gunes ten yayilan enerji Dunya uzerindeki hayatin hemen hemen tamaminin var olmasini saglar ve Dunya nin iklimi ile hava durumunun uzerinde onemli etkilerde bulunur Gunes Dunya atmosferi disindan ciplak gozle gorunen rengi ile Gunes Kor edici isigindan dolayi gunes filtresi kullanilmistir Gozlem bilgileriOrtalama uzaklik Dunya dan 1 496 108 km 8 31 dakika isik yili olarakGorunen kadir V 26 74mMutlak kadir 4 83mYildiz siniflandirma G2VMetallik Z 0 0177Acisal cap 31 6 32 7 Yorunge ozellikleriOrtalama uzaklik Samanyolu merkezinden 2 5 1020 m 26 000 isik yiliGalaktik periyot 2 25 2 50 108 yilHiz 2 20 105 m s Gokada merkezinin cevresinde yorunge uzerinde 2 104 m s yakinlarda bulunan yildizlarin ortalama hizina goreceli olarak Fiziksel ozelliklerEkvatoral yaricap 695 700 km Dunya nin 109 katiEkvator cevresi 4 379 106 kmBasiklik 9 10 6Yuzey alani 6 088 1018 m Dunya nin 11 900 katiHacim 1 4122 1027 m Dunya nin 1 300 000 katiKutle 1 9891 1030 kg Dunya nin 332 946 katiOrtalama yogunluk 1 409 103 kg m Degisik yogunluklar Cekirdek 1 5 105 kg m Asagi Fotosfer 2 10 4 kg m Asagi Kromosfer 5 10 6 kg m Ortalama Corona 10 10 12kg m Ekvator da yuzey cekimi 274 0 m s 27 94 gKacis hizi yuzeyden 617 7 km s Dunya nin 55 katiEtkin yuzey sicakligi 5 778 KCorona sicakligi 5 106 KCekirdek sicakligi 15 7 106 KIsinim gucu Lsol 3 846 1026 W 3 75 1028 lm 98 lm W etkin luminoziteOrtalama radyans Isol 2 009 107 W m 2 sr 1Donme ozellikleriEksenel egiklik 7 25 tutulum duzlemine 67 23 gokada duzlemine Sag aciklik Kuzey kutbunun 286 13 19 s 4 d 30 snDik aciklik Kuzey kutbunun 63 87 63 52 KuzeyYildiz donme periyotu 16 enlemde 25 38 gun 25 g 9 s 7 dk 13 sn ekvatorda 25 05 gun kutuplarda 34 3 gunDonme hizi ekvatorda 7 284 103 km sFotosfer bilesimi kutlesel olarak Hidrojen 73 46Helyum 24 85Oksijen 0 77Karbon 0 29Demir 0 16Kukurt 0 12Neon 0 12Nitrojen 0 09Silikon 0 07Magnezyum 0 05 Samanyolu Gokadasinda tahmin edilen yaklasik 200 milyar yildizdan birisi olan Gunes in kutlesi sicak gazlardan olusur ve cevresine isi ve isik seklinde radyasyon yayar Gunes yaklasik olarak Dunya nin capinin 109 katina 1 5 milyon km hacminin 1 3 milyon katina ve kutlesinin 333 bin katina sahiptir Yogunlugu ise Dunya nin yogunlugunun u kadardir Gunes in Samanyolu galaksisi etrafinda yorungesi vardir bu yorungede 828 000 km s hizda hareket eder yorungede hareket ederken kendi sistemindeki gezegen meteor vs tum parcalar gunes ile birlikte Samanyolu etrafinda donmektedir Bu hizi bir uzay araci gunes sisteminden komple ciktiktan sonra fark eder gunes ve gunes sistemi kendisinden 1 saatte 828 000 km olarak uzaklasacaktir Oort bulutuna gore Gunes Sistemi nin capi 15 trilyon km 100 bin AU yaklasik 2 isik yilidir Bize en yakin yildizin uzakligi 4 3 isik yili Gunes kendi ekseni etrafinda saatte 7 000 km hizla doner ve bir tam turunu yaklasik ortalama 27 gunde tamamlar Gunesin yuzey sicakligi 5500 C ve cekirdeginin sicakligiysa 15 6 milyon C dir Gunes ten cikan enerjinin 2 2 milyarda 1 i yeryuzune ulasir Geriye kalan enerjisi uzayda kaybolur Gunes in uc gunde yaymis oldugu enerji Dunya daki tum petrol agac dogalgaz vb yakita esdegerdir Gunes isinlari 8 44 dakikada yeryuzune ulasir Gunes Dunya ya en yakin yildizdir Cekim kuvveti Dunya yer cekiminin 28 katidir Gunes yuzeyi kutlesinin 74 unu ve hacminin 92 sini olusturan hidrojen kutlesinin 24 25 unu ve hacminin 7 sini olusturan helyum ile Fe Ni O Si S Mg C Ne Ca ve Cr gibi diger elementlerden olusur Gunes in yildiz sinifi G2V dir G2 Gunes in yuzey sicakliginin yaklasik 5 780 K oldugu dolayisiyla beyaz renge sahip oldugu anlamina gelir Gunisiginin atmosferden gecerken kirilmasi sonucu sari gibi gorunur Bu mavi fotonlarin Rayleigh saciliminin sonucunda yeteri kadar mavi isigin kirilmasiyla geride sari olarak algilanan kirmiziligin kalmasidir Tayfi icinde iyonize ve notr metaller oldugu kadar cok zayif hidrojen cizgileri de bulunur V eki Roma rakamiyla bes cogu yildiz gibi Gunes in de ana dizi uzerinde oldugunu gosterir Enerjisini hidrojen cekirdeklerinin fuzyonla helyuma donusmesinden elde eder ve hidrostatik denge icindedir yani zaman icinde ne genisler ne de kuculur Saniyede 600 milyon ton hidrojen helyuma donusur Bu da Gunes in her gecen saniye 4 5 milyon ton hafiflemesine yol acar Gunes teki fuzyon olayi sonucunda kizil kirmizimsi bir alev 15 20 bin km yukselir ve Gunes Firtinasi meydana gelir Galaksimizde 100 milyondan fazla G2 sinifi yildiz bulunur Gunes galaksimiz icinde bulunan yildizlarin 85 inden daha parlaktir Gunes ten daha sonuk olan bu yildizlarin cogu kirmizi cucelerdir Gunes Samanyolu merkezinin cevresinde yaklasik 26 000 isik yili uzaklikta doner Galaktik merkez cevresinde bir donusunu yaklasik 225 250 milyon yilda bir tamamlar Yaklasik yorunge hizi saniyede 220 kilometredir 20 km s Bu da her 1 400 yilda bir 1 isik yilidir Bu galaktik uzaklik ve hiz bilgileri su anda sahip oldugumuz en dogru bilgilerdir Ancak bilimde her zaman oldugu gibi bilgi arttikca bunlar da degisebilir Gunes gunumuzde Samanyolu nun daha buyuk olan Kahraman kolu ve Yay kolu arasinda kalan Orion kolu nun ic kisminda Yerel Yildizlararasi Bulut icinde yuksek sicaklikta daginik gaz bolgesi olan yerel kabarcik icinden gecmektedir Dunya ya 17 isik yili uzaklikta yer alan en yakin 50 yildiz icinde Gunes mutlak kadir olarak dorduncu siradadir M 4 83 EtimolojiGunes kelimesi Orta Turkcede yer alan ve ayni anlama gelen kunes sozcugunden evrilmistir Bu kelime ise Eski Turkcede yer aldigi tahmin edilen ancak yazili ornegi bulunmayan gun isimak aydinlanmak anlamindaki kune sozune Is ekinin eklenmesiyle turetilmistir Sozcugun tarihte gectigi en eski kaynak 1310 yilindan onceye tarihlenen nin adli eseri olmaktadir Sems gunes kelimesinin es anlamlisi olup Arapca sms kokunden gelen ve ayni anlama sahip sams شمس sozcugunden alintidir Bu sozcuk Aramice Suryanice ayni anlamdaki simsa ש מ ש א sozcugu ile es kokenlidir Bu sozcukler ise Akadca da yer alan ve ayni manaya gelen samsu samas sozcugu ile es kokenlidir Yasam cevrimiGunes in yildiz gelisimi bilgisayar modellemesi ve nukleokozmokronoloji yontemleri kullanilarak ana dizi uzerinde hesaplanan yasinin 4 57 milyar yil oldugu dusunulmektedir Hidrojen molekuler bulutun hizla kendi icine cokmesi sonucu ucuncu nesil Obek I T Tauri yildizi olan Gunes in dogdugu dusunulmektedir Bu dogan yildizin Samanyolu gok adasinin cekirdeginden 26 000 isik yili uzakta hemen hemen dairesel bir yorungeye girdigi varsayilmaktadir Yildiz ana dizi uzerinde yildiz evrimi asamasinin yari yolundadir Bu asamada cekirdekte olusan nukleer fuzyon reaksiyonlari hidrojeni helyuma donusturur Her saniye Gunes in cekirdeginde 4 milyon ton madde enerjiye cevrilir ve ortaya notrinolarla radyasyon cikar Bu hizla gunumuze kadar 100 Dunya kutlesi kadar madde enerjiye cevrilmistir Gunes yaklasik olarak 10 milyar yil ana kol yildizi olarak yasamina devam edecektir Gunes supernova olarak patlayacak kadar fazla kutleye sahip degildir Bunun yerine 5 6 milyar yil icinde kirmizi dev asamasina girecektir Cekirdekte bulunan hidrojen yakiti tukendikce dis katmanlari genisleyecek cekirdegi buzuserek isinacaktir Cekirdek sicakligi 100 MK civarina ulastiginda helyum fuzyonu tetiklenecek ve karbon ile oksijen uretmeye baslayacaktir Boylece 7 8 milyar yil icinde gezegen bulutsu asamasinin dev koluna girerek ic sicakliginda olusan kararsizliklar nedeniyle yuzeyinden kutle kaybetmeye baslayacaktir Gunes in dis katmanlarinin genisleyerek Dunya nin yorungesinin bulundugu noktaya kadar gelmesi olasidir ancak son zamanlarda yapilan arastirmalar Gunes ten kirmizi dev asamasinin baslarinda kaybolan kutle nedeniyle Dunya nin yorungesinin daha uzaklasacagini dolayisiyla da Gunes in dis katmanlari tarafindan yutulmayacagini onermektedir Ancak Dunya nin ustundeki suyun tamami kaynayacak ve atmosferinin cogu uzaya kacacaktir Bu donemde olusan Gunes sicakliklarinin sonucunda 900 milyon yil sonra Dunya yuzeyi bildigimiz yasami destekleyemeyecek kadar isinacaktir Birkac milyar yil sonra da yuzeyde bulunan su tamamen yok olacaktir Kirmizi dev asamasinin ardindan yogun termal titresimler Gunes in dis katmanlarindan kurtularak bir gezegensel bulutsu olusturmasina neden olacaktir Geride kalan tek cisim asiri derecede sicak olan yildiz cekirdegi olacaktir Bu cekirdek milyarlarca yil boyunca yavas yavas soguyup beyaz cuce olarak yok olacaktir Bu yildiz evrimi senaryosu dusuk ve orta kutleli yildizlarin tipik gelisim senaryosudur YapisiGunes in ic yapisi Gunes G2 tipinden bir sari cucedir Gunes Sistemi nin toplam kutlesinin yaklasik 99 unu olusturur Gunes hemen hemen mukemmel bir kure seklindedir basikligi yalnizca 9 milyonda birdir yani kutuplararasi capi ile ekvator capi arasinda bulunan fark yalnizca 10 km dir Gunes plazma halindedir ve kati degildir dolayisiyla kendi ekseni etrafinda donerken kademeli olarak doner yani ekvatorda kutuplarda oldugundan daha hizli doner Bu gercek donusun periyodu ekvatorda 25 gun kutuplarda 35 gundur Ancak Dunya Gunes in etrafinda donerken gozlem noktamiz surekli degistigi icin Gunes in gorunur donusu ekvatorda yaklasik 28 gun kadardir Bu yavas donusun merkezkac etkisi Gunes in ekvatorunda yuzey cekiminden 18 milyon kat daha gucsuzdur Ayni zamanda gezegenlerden kaynaklanan gelgit etkisi Gunes in seklini belirgin derecede etkilemez Kayalik gezegenlerde oldugu gibi Gunes in belirli sinirlari yoktur Dis katmanlarinda merkezinden uzaklastikca gaz yogunlugu ustel olarak azalir Ancak asagida aciklandigi gibi Gunes in belirgin bir ic yapisi bulunur Gunes in yaricapi merkezinden isik kuresinin fotosfer kenarina kadar olculur Bu hemen yukarisinda gazlarin onemli miktarda isik sacamayacak kadar cok soguk ya da cok ince oldugu katmandir Isik yuvari ciplak gozle gorulen yuzeydir Gunes cekirdegi toplam hacminin yuzde 10 una ama toplam kutlesinin yuzde 40 ina sahiptir Gunes in ici dogrudan gozlemlenemez ve Gunes elektromanyetik isimaya karsi opaktir Ancak nasil sismoloji deprem tarafindan uretilen dalgalari kullanarak Dunya nin ic yapisini ortaya cikariyorsa helyosismoloji de Gunes in icinden gecen basinc dalgalarini kullanarak ic yapisini olcmeye ve goruntulemeye calisir Gunes in bilgisayar modellemesi de ic katmanlari arastirmak amaciyla kuramsal bir arac olarak kullanilir Cekirdek Gunes tipi bir yildizin kesiti NASA Gunes cekirdegi merkezden 0 2 Gunes yaricapina kadar uzanir Yogunlugu 150 000 kg m Yeryuzunde suyun yogunlugunun 150 kati civarinda sicakligi da 13 600 000 kelvin kadardir yuzey sicakligi yaklasik 5 800 kelvindir Yakin zamandaki SOHO Solar and Heliospheric Observatory misyonunun getirdigi bilgiler cekirdekte isinsal bolgeye dogru daha hizli bir donme hizi oldugunu belirtmektedir Gunes in yasaminin cogunda enerji proton proton zincirleme tepkimesi diye adlandirilan asamalardan olusan ve hidrojeni helyuma ceviren nukleer fuzyon ile olusur Cekirdek fuzyon ile onemli derecede isi olusturulan tek yerdir Yildizin geri kalani cekirdekten disariya dogru transfer edilen enerjiyle isinir Cekirdekte fuzyonla olusan tum enerji arka arkaya gelen katmanlardan gecerek Gunes isik kuresine ulasir ve buradan uzaya gun isigi ve parcaciklarin kinetik enerjisi olarak yayilir Gunes te serbest olarak bulunan toplam 8 9 1056proton hidrojen cekirdegi her saniye 3 4 1038 kadari helyum cekirdegine donusur saniyede 4 26 milyon ton madde enerji donusum oraniyla saniyede 383 yottawatt 3 83 1026 W ya da 9 15 1010megaton TNT enerji aciga cikar Bu aslinda Gunes cekirdeginde 0 3 µW cm ya da 6 µW kg madde gibi oldukca dusuk bir enerji uretimi oranina karsilik gelir Ornegin insan vucudu yaklasik olarak 1 2 W kg isi uretir yani bu da Gunes in birim kutle basina milyonlarca kati demektir Dunya uzerinde benzer parametreler kullanilarak plazma ile enerji uretilmesi tamamen mantiksiz olacaktir cunku orta kapasitede 1 GW lik bir fuzyon guc santrali bir kup mil hacminde 170 milyar tonluk plazmaya ihtiyac duyacaktir Dolayisiyla yeryuzunde bulunan fuzyon reaktorleri Gunes in icindekinden cok daha yuksek plazma sicakliklari kullanmaktadir Nukleer fuzyon hizi yogunluk ve sicakliga cok yakindan baglidir dolayisiyla cekirdekteki fuzyon hizi kendi kendini duzenleyen bir dengeye sahiptir Biraz yuksek bir fuzyon hizi sonucunda cekirdek isinarak dis katmanlara dogru hafifce genisleyecek fuzyon hizini azaltacak ve kendini duzenleyecektir Biraz dusuk bir fuzyon hizi da cekirdegin sogumasina ve daralmasina dolayisiyla da fuzyon hizinin artmasina neden olacaktir Nukleer fuzyon tepkimeleri sonucunda aciga cikan yuksek enerjili fotonlar kozmik gama ve X isinlari Gunes plazmasinin yalnizca birkac milimetresi tarafinda emilir ve tekrar rastgele yonlerde cok az enerji kaybederek tekrar yayilir bu nedenle de isimanin Gunes in yuzeyine ulasmasi uzun zaman alir Foton yolculuk zamani 10 000 ila 170 000 yil kadar surer Konveksiyonel dis katmandan seffaf yuzey isik kureye dogru son bir yolculuktan sonra fotonlar gorunur isik olarak kacar Gunes in merkezinde bulunan her gama isini uzaya kacmadan once birkac milyon gorunur isik fotonuna donusur Notrinolar da cekirdekteki tepkimelerde olusur ama fotonlarin aksine nadiren madde ile etkilesime girer dolayisiyla hemen hemen hepsi Gunes ten hemen kacabilir Cok uzun yillar Gunes te uretilen notrinolarin olcumu kuramlar sonucu tahmin edilenden uc kat daha dusuktu Bu tutarsizlik yakin zamanda notrino salinim etkilerinin kesfiyle cozuldu Gunes gercekten de kuramlarca onerilen miktarda notrinoyu aciga cikarmakta ancak notrino algilayicilari bunlarin ucte ikisini kacirmaktadir Bunun sebebi notrinolarin kuantum sayilarini degistirmeleridir Isinsal bolge Yaklasik 0 2 Gunes yaricapindan 0 7 Gunes yaricapina kadar bulunan madde cekirdekteki yogun isiyi disari dogru termal radyasyonla tasiyacak kadar sicak ve yogundur Bu bolgede isi yayimi yoktur yukseklik arttikca madde sogusa da sicaklik dusumu adyabatik sapma oranindan dusuk oldugu icin isi yayimi olusamaz Isi isinim yoluyla iletilir Hidrojen ve helyum iyonlari foton aciga cikarir Fotonlar diger iyonlar tarafindan emilmeden bir miktar yol alir Bu sekilde enerji disari dogru cok yavas bir hizla ilerler Isinsal ile isiyayimsal bolge arasinda tachocline adi verilen bir gecis katmani bulunur Burada isinsal bolgenin tekduze donusuyle isiyayimsal bolgenin kademeli donusu arasinda olusan ani degisiklik buyuk bir kirilmaya neden olur Isiyayimsal bolge Gunes in dis katmaninda yani yaricapinin 70 asagisina kadar olan bolgede plazma isiyi disariya dogru isima yoluyla iletecek kadar yogun ve sicak degildir Sonuc olarak sicak sutunlarin yuzeye yani isik kureye dogru madde tasidigi olusur Yuzeye cikan madde soguyunca tekrar isiyayimsal bolgenin basladigi yere cokerek isinsal bolgenin ust kismindan daha fazla isi alir Isiyayimsal bolgede bulunan termal sutunlar Gunes in yuzeyinde belirli bir iz birakir Gunes in ic bolgesinin dis katmani olan bu bolgedeki turbulansli isi yayimi kucuk olcekli bir dinamo yaratarak Gunes in yuzeyinin tamaminda manyetik kuzey ve guney kutuplar yaratir Isik kure Isik kure Gunes in gorunen yuzeyi hemen altinda gorunen isiga opak oldugu katmandir Isik kurenin uzerinde gorunen gun isigi uzaya serbestce yayilir ve enerjisi Gunes ten uzaklasir Opaklikta olan degisiklik gorunen isigi kolayca soguran H iyonlarinin miktarlarinin azalmasidir Buna karsin gorunen isik elektronlarin hidrojen atomlariyla H iyonu olusturmak icin tepkimeye girmesiyle olusur Isik kure on ile yuz kilometre arasindaki kalinligiyla Dunya uzerinde bulunan havadan daha az opaktir Isik kurenin ust kisminin alt kismindan soguk olmasi nedeniyle Gunes ortada kenarlara nazaran daha parlakmis gibi gorunur Gunes in kara cisim isinimi 6 000 K sicakliginda oldugunu gosterir Isik kurenin parcacik yogunlugu yaklasik 1023 m 3 dir Bu da Dunya hava yuvarinin deniz duzeyindeki parcacik yogunlugunun 1 i kadardir Isik kurenin ilk optik tayf incelemeleri sirasinda bazi sogurma cizgilerinin o zamanlar Dunya uzerinde bilinen hicbir elemente ait olmadigi anlasildi 1868 yilinda Norman Lockyer bunun yeni bir elemente ait oldugu varsayimini one surdu ve adini Yunan Gunes tanrisi Helios tan esinlenerek helyum koydu Bundan ancak 25 yil sonra helyum yeryuzunde izole edilebildi Gaz yuvar Tam Gunes tutulmasi sirasinda Gunes koronasi ciplak gozle goruebilir 2015 Gunes in isik kure uzerinde bulunan bolumlerine topluca Gunes gaz yuvari denir Radyo dalgalarindan gorunur isiga ve gama isinlarina kadar olan elektromanyetik spektrumda calisan teleskoplarlarla gorunebilir ve baslica bes bolgeden olusur Sicaklik ineci renk yuvari gecis bolgesi korona ve gun yuvari Gunes in dis gaz yuvari sayilan gun yuvari Pluton un yorungesinin cok otesine gundurguna kadar uzanir Gundurgunda yildizlararasi ortam ile sok dalgasi seklinde bir sinir olusturur Renk yuvari gecis bolgesi ve korona Gunes in yuzeyinden daha sicaktir Sebebi tamamen kanitlanmasa da kanitlar Alfven dalgalarinin koronayi isitabilecek kadar enerjiye sahip olabilecegini gostermektedir Gunes in en soguk bolgesi isik kurenin yaklasik 500 km uzerindeki sicaklik ineci bolgesidir Sicaklik yaklasik 4 000 K dir Bu bolge karbonmonoksit ve su gibi basit molekullerin sogurma tayflariyla fark edilebilecegi kadar soguktur Sicaklik ineci bolgenin hemen uzerinde 2 000 km kalinliginda yayilim ve sogurma cizgilerinin egemen oldugu ince bir katman bulunur Adinin renk yuvari olmasinin nedeni Gunes tutulmalarinin basinda ve sonunda bu bolgenin renkli bir isik olarak gorulmesidir Renk yuvarinin sicakligi yukseldikce artar ve en ust bolgede 100 000 K e erisir Hinode un Gunes Optik Teleskobuyla 12 Ocak 2007 tarihinde cekilen bu Gunes gorselinde degisik manyetik polariteye sahip olan bolgeleri baglayan plazmanin ipliksi yapisi gorunmektedir Isik kurenin uzerinde sicakligin cok hizla 100 000 K den bir milyon K e ciktigi gecis bolgesi yer alir Sicaklik artisinin nedeni bolgede bulunan helyumun yuksek sicakliklar nedeniyle tamamen iyonize olarak faz gecisidir Gecis bolgesi kesin belirli bir yukseklikte olusmaz Daha cok renk yuvarida bulunan ignemsi ve ipliksi yapilarin cevresinde bir ayca olusturur ve surekli kaotik bir hareket icindedir Gecis bolgesi yeryuzunden kolay gorulmez ama uzaydan elektromanyetik spektrumun morotesi bolumune kadar hassas cihazlar tarafindan kolayca gozlemlenebilir Korona hacim olarak Gunes ten cok daha buyuk olan dis gaz yuvari katmanidir Korona tum Gunes Sistemi ni ve gun yuvarinini kaplayan Gunes ruzgarina puruzsuzce gecis yapar Korona nin Gunes yuzeyine yakin olan alt katmanlarinin parcacik yogunlugu 1014 1016 m 3 dur Sicakligi birkac milyon kelvin civarindadir Gun yuvari ise yaklasik 20 Gunes yaricapindan 0 1 GB Gunes Sistemi nin en son noktasina kadar uzanir Ic sinirlarinin tanimi Gunes ruzgarinin superalfvenik akisa sahip olmasi yani bu akisin Alfven dalgalarinin hizindan daha fazla olmasi ile belirlenir Bu sinirin disindaki turbulans ya da dinamik kuvvetler Gunes koronasinin seklini etkilemez cunku bilgi ancak Alfven dalgalarinin hiziyla yayilabilir Gunes ruzgari surekli olarak gun yuvari boyunca disa dogru akar Gunes ten 50 GB otede gundurguna carpana kadar Gunes manyetik alanini spiral bir sekle sokar Aralik 2004 te Voyager 1 uzay sondasinin gundurgun olduguna inanilan bir sok dalgasi cephesini gectigi bildirildi Her iki Voyager sondasi da sinira yaklastikca daha yuksek duzeyde enerji yuklu parcaciklarin varligini kaydetti Kimyasal bilesimiGunes atomdan buyuk her nesne gibi kimyasal elementlerden olusmustur Bircok bilim insani bu elementlerin bolluklarini gezegenlerdeki elementlerle olan baglantilarini ve Gunes in icindeki dagilimlarini arastirmistir kaynak belirtilmeli Element bolluklari Bazi elementlerin karakteristik kutle oranlari soyledir Hidrojen 75 Helyum 24 Metaller 1 1968 yilinda Belcikali bir bilim insani lityum berilyum ve bor bolluklarinin onceden dusunuldugunden daha fazla oldugunu bulmustur 2005 yilinda uc bilim insani neon bollugunun onceden dusunuldugunden daha fazla olabilecegini helyosismolojik gozlemlere dayanarak onermislerdir 1986 ya kadar Gunes in helyum iceriginin Y 0 25 oldugu genel kabul gormustu ancak bu tarihte iki bilim insani Y 0 279 degerinin daha dogru oldugunu iddia etmistir 1970 lerde bircok arastirma Gunes te bulunan demir grubu elementlerin bolluguna odaklandi Tek iyonlu demir grubu elementlerinin gf degerlerinin ilk 1962 de bulunmus ve gelistirilmis f degerleri 1976 da hesaplanmistir Kobalt ve mangan gibi bazi demir grubu elementlerinin bolluk tespitleri cok ince yapiya sahip olmalarindan oturu zordur Element dagilimlari Gunes icinde bulunan elementlerin dagilimi bircok degiskene baglidir ornegin kutlecekimi nedeniyle agir elementler ornegin helyum Gunes kutlesinin merkezine yakin dururken agir olmayan elementler ornegin hidrojen Gunes in dis katmanlarina dogru yayilir Ozellikle Gunes in icinde helyumun dagilimi ozel olarak ilgi cekmektedir Helyumun dagilma surecinin zamanla hizlandigi ortaya cikarilmistir Gunes in dis katmanini olusturan isik kurenin bilesimi icinde bulunan doteryum lityum bor ve berilyum disinda Gunes Sistemi nin olusumundaki kimyasal bilesime ornek olarak alinmaktadir Gunes donguleriGunes lekeleri ve Gunes lekesi dongusu Son 30 yilda olusan Gunes dongusu degisiklikleri olcumleri Uygun filtrelemeyle Gunes gozlemlendiginde ilk dikkati ceken etrafina gore daha soguk olmasi nedeniyle daha koyu gozuken belirli sinirlara sahip Gunes lekeleridir Gunes lekeleri guclu manyetik kuvvetlerin isi yayimini engelledigi ve sicak ic bolgeden yuzeye dogru enerji transferinin azaldigi yogun manyetik etkinligin oldugu bolgelerdir Manyetik alan koronanin asiri isinmasina neden olur ve yogun Gunes puskurtuleri ile koronada kutle firlatilmasina neden olan etkin bolgeler olusturur Gunes in uzerinde gorunur Gunes lekelerinin sayisi sabit degildir ama Gunes dongusu denen 11 yillik bir dongu icinde degisiklik gosterir Dongunun tipik minimum doneminde cok az Gunes lekesi gorunur ve hatta bazen hic gorunmez Gozukenler yuksek enlemlerde bulunur Gunes dongusu ilerledikce Sporer yasasinin acikladigi gibi Gunes lekelerinin sayisi artar ve ekvatora dogru yaklasir Gunes lekeleri genelde zit manyetik kutuplara sahip ciftler olarak bulunur Ana Gunes lekesinin manyetik polaritesi her Gunes dongusunde degisir dolayisiyla bir dongude kuzey manyetik kutba sahip olan leke bir sonraki dongude guney manyetik kutba sahip olur Son 250 yilda gozlemlenen Gunes lekelerinin tarihi 11 yillik Gunes dongusu gorulebilmektedir Gunes dongusunun uzayin durumu uzerinde buyuk etkisi vardir ve Dunya nin iklimi uzerinde de onemli bir etki yapar Gunes etkinliginin minimumda oldugu donemler soguk hava sicakliklariyla normalden daha uzun suren Gunes donguleri de daha sicak hava sicakliklariyla iliskilendirilir 17 yuzyilda Gunes dongusunun birkac on yil boyunca tamamen durdugu gozlemlenmistir bu donemde cok az Gunes lekesi gorulmustur Kucuk Buz Cagi ya da Maunder minimumu diye bilinen bu donemde Avrupa da cok soguk hava sicakliklariyla karsilasilmistir Daha da onceleri benzer minimum donemler agac halkalarinin analiziyle ortaya konmustur ve bu donemler normalden daha dusuk global hava sicakliklariyla eslesmektedir Fiskirmalar Gunes fiskirmalari yanan hidrojen gazinin Gunes in magnetik alan kuvvetleri tarafindan desteklenerek tactan disari yay gibi uzanmasidir Bazilari uzaya saniyede 400 m hizla firlarlar daha iyi kaynak gerekli Olasi uzun donem dongu Cok yeni bir teori Gunes in cekirdegindeki manyetik kararsizliklarin 41 000 ya da 100 000 yillik periyotlarda degisikliklere sebep oldugunu one surmektedir Bu kuram buzul caglarini Milankovitch dongulerinden daha iyi aciklayabilir Astrofizik alanindaki bircok kuram gibi bu da dogrudan test edilemez Kuramsal sorunlarGunes notrino problemi Uzun yillar boyunca Dunya uzerinde tespit edilen Gunes ten gelen notrinolarin sayisi standart Gunes modeline gore tahmin edilenin yarisi ile ucte biri arasinda degismekteydi Bu aykiri sonuc Gunes notrino problemi olarak bilinir Problemi cozmek icin one surulen kuramlar ya Gunes in ic sicakligini azaltarak daha dusuk bir notrino akisini aciklamaya calisiyordu ya da notrinolarin Gunes ten Dunya ya gelirken salinima ugradigini yani varligi tespit edilemeyen tau ve muon notrino parcaciklarina donustugunu oneriyordu 1980 lerde notrino akisini olabildigince tam olarak olcebilmek icin Sudbury Notrino Gozlemevi ve Kamiokande gibi birkac notrino gozlemevi kuruldu Bu gozlemevlerinden gelen sonuclar sonunda notrinolarin cok kucuk durak kutlesi rest mass oldugunu ve gercekten de salindiklarini gosterdi Hatta 2001 yilinda Sudbury Notrino Gozlemevi dogrudan uc tip notrinoyu da tespit etmeyi basardi ve Gunes in toplam notrino isima oraninin standart Gunes modeli ile uyumlu oldugunu ortaya cikardi Notrino enerjisine bagli olarak Dunya da gorunen notrinolarin ucte biri elektron notrino tipindedir Bu oran maddede notrino salinimini aciklayan madde etkisi diye de bilinen Mikheyev Smirnov Wolfenstein MSW etkisi ile tahmin edilen oranla uyumludur Dolayisiyla problem artik cozulmustur Korona isinma problemi Gunes in optik yuzeyi isik kure yaklasik 6 000 K lik bir sicakliga sahiptir Bunun uzerinde 1 000 000 K lik Gunes koronasi bulunur Koronanin bu asiri yuksek sicakligi isik kureden dogrudan isi iletimi disinda baska bir kaynaktan isitildigini gosterir Koronayi isitmak icin gerekli olan enerjinin isik kurenin altinda bulunan isiyayimsal bolgedeki turbulansli hareketten kaynaklandigi dusunulmus ve koronanin nasil isindigina dair iki ana isleyis onerilmistir Bunlardan birincisi dalga isinmasidir Isiyayimsal bolgedeki turbulansli hareket ses kutlecekim ve manyetohidrodinamik dalgalar uretir Bu dalgalar yukari dogru hareket eder ve koronada dagilarak enerjilerini ortamdaki gaza isi olarak verir Ikincisi ise manyetik isinmadir Isik kuresinde hareketin surekli olarak olusturdugu manyetik enerji Gunes puskurtusu gibi buyuk ve buna benzer bircok kucuk olayla yayilir Su anda dalgalarin etkin bir isi yayma isleyisi olup olmadigi cok acik degildir Alfven dalgalari disinda tum dalgalarin koronaya ulasmadan once dagildiklari ortaya cikarilmistir Alfven dalgalari da korona da kolayca dagilmamaktadir Gunumuzde arastirma daha cok puskurtu yolu ile isinma isleyisine dogru yonelmistir Korona isinmasini aciklamak icin olasi bir gorus surekli kucuk olcekli puskurtulerdir ve hala arastirilmaktadir Sonuk genc Gunes problemi Gunes gelisiminin kuramsal modelleri 3 8 ile 2 5 milyar yil once Arkeyan Devir de Gunes in bugunkunden 75 daha az parlak oldugunu onerir Bu kadar zayif bir yildiz Dunya uzerinde su varligini destekleyemeyeceginden hayatin da gelisememesi gerekirdi Ancak jeolojik kayitlar Dunya nin tarihi boyunca oldukca sabit bir sicaklikta kaldigini gosterir hatta genc Dunya bugunden biraz daha sicaktir Bilim insanlari arasinda varilan gorus birligi genc Dunyanin atmosferinde oldukca fazla miktarda sera gazlarinin karbon dioksit metan ve veya amonyak bulunmasi nedeniyle Gunes ten gelen az enerjiyi atmosferde hapsettikleri fazla isiyla dengeledigidir Manyetik alanGunes in donen manyetik alaninin gezegenlerarasi ortamda bulunan plazma uzerindeki etkisinden kaynaklanan gun yuvari akim katmani Gunes Sistemi nin en uc noktalarina kadar uzanir Gunes icinde bulunan tum madde yuksek sicakliklardan oturu gaz ve plazma halindedir Bu nedenle Gunes ekvatorda yukari enlemlerde oldugundan daha hizli doner Ekvatorda donus hizi 25 gun iken kutuplarda 35 gunde kendi etrafinda doner Bu kademeli donus sonucunda manyetik alan cizgilerinin zamanla kivrilarak manyetik alan halkalari olusturmasi Gunes in yuzeyinden patlamalarla ayrilarak Gunes lekeleri ve Gunes puskurtuleri olusumuna neden olur Bu kivrilma hareketi solar dinamonun olusmasina ve 11 yillik Gunes dongusu ile Gunes in manyetik alaninin yon degistirmesine neden olur Gunes in donen manyetik alaninin gezegenlerarasi ortamda bulunan plazma uzerindeki etkisi gun yuvari akim katmanini olusturur Bu katman farkli yonleri gosteren manyetik alanlari ayirir Gezegenlerarasi ortamda bulunan plazma ayni zamanda Dunya nin yorungesinde Gunes in manyetik alaninin kuvvetinden de sorumludur Eger uzay bir vakum olsaydi Gunes in10 4tesla manyetik dipol alani uzakligin kubuyle azalarak 10 11 tesla olacakti Ancak uydu gozlemleri bunun 100 kat daha fazla kuvvetli oldugunu ve 10 9 tesla civarinda oldugunu gostermektedir Manyetohidrodinamik MHD kuram manyetik alan icindeki iletken bir akiskanin ornegin gezegenlerarasi ortam yine manyetik alan yaratan elektrik akimlari indukledigini soyler dolayisiyla bir MHD dinamo gibi hareket eder Gunes gozleminin tarihcesiIlk caglarda Gunes Iskandinav Bronz Cag mitolojisinin onemli bir parcasi olduguna inanilan bir at tarafindan cekilen Trundholm Gunes arabasi heykeli Megrelya da bulunan bir Gunes diski MO 8 veya 7 yuzyil Gokyuzu nde bulunan parlak bir disk olan Gunes ufugun uzerindeyken gun ortada yokken de gece olur kavrayisi Insanoglu nun Gunes hakkindaki en temel gorusudur Tarihoncesi ve antik cag donemi kulturlerde Gunes in bir tanri olduguna ya da diger dogaustu olaylara neden olduguna inanilirdi Guney Amerika daki Inka ve gunumuz Meksika sindaki Aztek uygarliklarinin merkezinde Gunes e tapinma bulunmaktadir Bircok antik anit Gunes ile ilgili fenomenlere gore yapilmistir Ornegin tas megalitler oldukca dogru bir sekilde gundonumunu isaret eder En taninmis megalitler Nabta Playa Misir Ingiltere de Stonehenge dedir Meksika da Chichen Itza da bulunan El Castillo piramidi ilkbahar ve sonbahar ekinokslarinda merdivenlerden yukari yilanlarin ciktigini gosteren golgeler verecek sekilde tasarlanmistir Sabit yildizlara gore Gunes tutulum boyunca zodyaktan gecerek bir yil icinde tam tur atiyormus gibi gorunur dolayisiyla da Yunan gok bilimciler tarafindan yedi gezegenden biri olarak sayilirdi Haftanin gunlerine de bu yedi gezegenin adi verilmistir Bilimsel bakisla Gunes Gunes hakkinda ilk bilimsel aciklamayi yapan insanlardan birisi Yunan filozof Anaxagoras Gunes in tanri Helios un arabasi olmadigini Peloponnez den bile buyuk devasa yanan bir metal top oldugunu soylemistir Bu dusunce iktidardakiler tarafindan sapkin olarak gorulmus Anaxagoras bu dusunceyi ogretme girisimleri sebebiyle tutuklanmis ve olum cezasina carptirilmistir ancak Perikles in araya girmesiyle daha sonra serbest birakilmistir Dunya ile Gunes arasindaki uzakligi tam olarak ilk hesaplayan insan 3 yuzyilda Eratosthenes olmustur Buldugu 149 milyon km uzaklik gunumuzde kabul edilen uzaklik ile aynidir Gezegenlerin Gunes in etrafinda dondugu kurami Yunan Samoslu Aristarchus ve Hintler tarafindan onerilmistir Bu gorus 16 yuzyilda Mikolaj Kopernik tarafindan tekrar ele alinmistir 17 yuzyilin basinda teleskobun bulunusuyla Gunes lekeleri Thomas Harriot Galileo Galilei ve diger gok bilimcileri tarafindan detayli olarak gozlemlenebilmistir Galileo Gunes lekelerinin Bati uygarliginda bilinen ilk gozlemlerini yapmis ve bunlarin Gunes ile Dunya arasinda dolasan kucuk gokcisimleri olmadigini aksine Gunes in yuzeyinde oldugunu varsaymistir Gunes lekeleri Han hanedanindan beri gozlemlenmekte ve Cinli gok bilimciler tarafindan yuzyillardir kayitlari tutulmaktaydi 1672 de Giovanni Cassini ve Jean Richer mars olan uzakligi belirledi dolayisiyla da Gunes e olan uzakligi hesap edebildiler Isaac Newton bir prizma kullanarak gun isigini inceledi ve isigin bircok renkten olustugunu gosterdi 1800 de William Herschel Gunes tayfinin kirmizi bolumunun otesinde kizilotesi isimayi kesfetti 1800 lerde Gunes in spektroskopik incelenmesinde ilerlemeler kaydedilmistir Joseph von Fraunhofer tayf ustunde sogurma cizgilerinin ilk gozlemlerini gerceklestirmistir Tayf uzerindeki en kuvvetli sogurma cizgilerinin adi gunumuzde Fraunhofer cizgileri olarak bilinir Gunes ten gelen isigi tayfi genisletildiginde kayip bircok renk bulunabilir Modern bilimsel donemin baslarinda Gunes enerjisinin kaynagi hala bir bilmeceydi Lord Kelvin Gunes in icerisinde barindirdigi isiyi isiyan soguyan sivi bir nesne oldugunu onerdi Kelvin ve Hermann von Helmholtz daha sonra enerji ciktisini aciklamak icin Kelvin Helmholtz isleyisini onerdi Ortaya cikan yas tahmini jeolojik kanitlarin onerdigi birkac milyon yildan cok daha az olan 20 milyon yil kadardi 1890 da Gunes tayfinda helyumu kesfeden Joseph Norman Lockyer Gunes in olusumu ve gelisimi icin kuyruklu yildizlara dayanan bir varsayim one surdu 1904 yilina kadar kanitlanmis bir cozum getirilemedi Ernest Rutherford Gunes in enerji ciktisinin ic isi kaynagiyla devam ettirilebilecegini ve bunun da radyoaktif bozulma olabilecegini onerdi Ancak Gunes enerjisinin kaynagi hakkindaki en onemli ipucunu saglayan kisi unlu kutle enerji denkligi bagintisi E mc ile Albert Einstein olmustur 1920 de Arthur Eddington Gunes in cekirdeginde bulunan basinc ve sicakliklarin hidrojeni helyuma donusturecek bir nukleer fuzyon tepkimesi icin yeterli oldugunu kutledeki net degisiklikten de enerji olusacagini onermistir Gunes te bulunan hidrojenin baskinligi 1925 yilinda Cecilia Payne Gaposchkin tarafindan dogrulanmistir Kuramsal fuzyon kavrami 1930 larda astrofizikciler Subrahmanyan Chandrasekhar ve Hans Bethe tarafindan gelistirilmistir Hans Bethe Gunes in enerjisini saglayan iki ana nukleer tepkimeyi hesaplamistir 1957 yeni ufuklar acan Yildizlarda Elementlerin Sentezi baslikli bir bilimsel makale Margaret Burbridge tarafindan yayimlandi Makale evrende bulunan elementlerin Gunes gibi yildizlarin icinde sentezlendigini kanitlariyla gosterdi Bu aciklamalar gunumuzde bilimin onemli ilerlemelerinden biri olarak sayilmaktadir Gunes uzay gorevleri Gunes bazi yildizlar ve gezegenlerin buyukluk karsilastirmasi Gunes i gozlemlemek icin tasarlanmis ilk uydular NASA nin 1959 ile 1968 yillari arasinda firlatilan Pioneer 5 6 7 8 ve 9 uzay sondalaridir Bu sondalar Dunya ninkine benzer bir uzaklikta Gunes in yorungesinde kaldilar ve Gunes ruzgari ile Gunes manyetik alaninin ilk detayli olcumlerini gerceklestirdiler Pioneer 9 ozellikle uzun bir zaman calisir durumda kaldi ve 1987 ye kadar veri gondermeye devam etti 1970 lerde uzay sondasi ve Skylab Apollo Teleskobu bilim insanlarina Gunes ruzgari ve korona hakkinda yeni bilgiler sagladilar ABD Almanya ortak girisimi olan Helios 1 uzay sondasi gunberi rotasinda Merkur un yorungesine giren bir yorungedeydi NASA tarafindan 1973 te firlatilan Skylab uzay istasyonunun icinde Apollo Teleskobu denen bir Gunes gozlem modulu de bulunmaktaydi Skylab Gunes gecis bolgesinin ve koronanin morotesi isiniminin ilk zamanlamali gozlemlerini gerceklestirdi Buluslar arasinda koronodan kutle firlatilmasi ve simdilerde Gunes ruzgariyla yakin iliskisi oldugu bilinen korona delikleri olmustur 1980 de NASA tarafindan Solar Maksimum uzay uydusu firlatildi Bu uzay araci yuksek Gunes etkinligi sirasinda Gunes puskurtulerinde ortaya cikan gamma isini X isini ve UV isimasini gozlemlemek icin tasarlanmisti Ancak firlatmadan bir iki ay sonra bir elektronik hata sonucu sonda bekleme moduna girdi ve sonraki uc yilini bu sekilde gecirdi 1984 yilinda uzay mekigi Challenger STS 41C gorevi uyduyu bularak onardi Haziran 1989 da Dunya atmosferine girene kadar Solar Maximum sondasi binlerce korona gorseli cekebildi Japonya nin 1991 de firlatilan Yohkoh Gunisigi uydusu X isini dalgaboyunda Gunes puskurtulerini gozlemledi Sondadan gelen veriler sayesinde bilim insanlari degisik tipte Gunes puskurtulerini tanimlayabildiler Ayrica doruk etkinlik bmlgelerinden uzakta olan koronanin da eskiden dusunuldugunun aksine daha dinamik ve etkin oldugu ortaya cikarildi Yohkoh tam bir Gunes dongusunu gozlemledi ancak 2001 de Gunes tutulmasi sirasinda bekleme moduna girdi ve Gunes ile olan baglantisini yitirdi 2005 yilinda atmosfere yeniden girerken yok oldu Gunumuze kadar en onemli Gunes uzay gorevlerinden biri Avrupa Uzay Ajansi ile NASA ortak projesi olan ve 2 Aralik 1995 te firlatilan SOHO Solar and Heliospheric Observatory gorevidir Baslangicinda iki yillik bir gorev icin planlanan SOHO 2007 itibariyla on yili askin bir sure etkinlik gostermistir Cok yararli oldugunu kanitlamasindan 2008 de firlatilacak devam gorevi Solar Dynamics Observatory planlanmistir Dunya ile Gunes arasinda Lagrange noktasina yerlestirilen SOHO firlatildigindan beri degisik dalgaboylarinda Gunes in goruntusunu surekli olarak iletmektedir Dogrudan Gunes i gozlemleyebilmesinin yani sira SOHO ozellikle Gunes in yanindan gecerken yanan bircok kucuk kuyruklu yildiz dahil bircok kuyruklu yildizin kesfine yaradi Gunes in guney kutbu STEREO Gunes gozlem misyonu tarafindan cekilmistir Gorselin sag alt kisminda firlatilan madde gorunuyor Tum bu uydular Gunes i tutulum duzlemi uzerinden gozlemlemistir yani yalnizca ekvator bolgelerinin detaylari mevcuttur 1990 yilinda Gunes in kutup bolgelerini incelemek icin Ulysses uzay sondasi firlatildi Once Jupiter e kadar giderek burada sapan etkisinden faydalanarak tutulum duzleminin ustunde bir yorungeye oturdu Tesadufen cok yakindan 1994 yilinda Shoemaker Levy 9 kuyruklu yildizinin Jupiter ile carpismasini izleyebildi Ulysses planlanan yorungesine girdikten sonra Gunes ruzgarini gozlemlemeye ve yuksek enlemlerde manyetik alan kuvvetini belirlemeye basladi Yuksek enlemlerden cikan Gunes ruzgarinin beklenenden daha dusuk olarak 750 km s hizla hareket ettigini buldu Ayrica yuksek enlemlerden cikan galaktik kozmik isinlar sacan buyuk manyetik dalgalarin varligini kesfetti Isik kurede bulunan elementlerin bollugu gun isigi tayflarindan cok iyi bilinmektedir ancak Gunes in icinin bilesimi cok iyi anlasilamamistir Bir Gunes ruzgari ornek getirme gorevi icin kullanilan Genesis uzay araci gok bilimcilerinin Gunes maddesi bilesimini dogrudan olcebilmesi icin tasarlanmisti Genesis 2004 yilinda Dunya ya dondu ancak inis sirasinda parasutlerinden biri acilmadigi icin zarar gordu Asiri derecede zarara ragmen bazi ise yarar ornekler ele gecirildi ve analizleri devam etmektedir STEREO The Solar Terrestrial Relations Observatory gorevi Ekim 2006 da firlatilmistir Iki eslenik uzay araci Gunes in ve koronadan kutle firlatimi gibi olaylarin stereoskopik fotografini cekebilecek sekilde yorungeye sokulmuslardir Gunes gozlemi ve goze gelen zararlarGunisigi cok parlaktir ve ciplak gozle kisa sureler icin Gunes e bakmak aci verici olabilir ama ozel olarak normal gozler icin zararli degildir Gunes e dogrudan bakildiginda gozde yildiz gibi parlamalar olusur ve gecici olarak yari korluge sebep olur Ayni zamanda retinaya 4 milliwatt gun isigi dusmesine boylece retinanin hafifce isinarak potansiyel olarak gozlerin zarar gormesine neden olur UV isinlarina maruz kalma sonucu asamali olarak gozun lensi yillar sonra sararir ve katarakt olusumuna neden olabilir Dogrudan Gunes e bakildiginda yaklasik 100 dakika sonra UV kaynakli Gunes yanigi benzeri lezyonlar retina uzerinde olusur ozellikle morotesi isinlar yogun ise Gozler yasli ise durum daha da kotulesir cunku yaslanan gozlerden daha fazla UV den etkilenir Gunes i durbun gibi isigi yogunlastiran optik cihazlarla izlemek eger UV isinlari filtre edecek uygun bir filtre yoksa cok zararlidir Filtresiz durbunler ciplak gozun aldigindan 500 kat daha fazla enerjinin retinaya gelmesini saglayacagindan retina hucrelerinin hemen olmesine neden olur Oglen gunesine filtresiz durbunle cok kisa bir sure bakmak bile kalici korluge neden olur Gunes i izlemenin guvenli bir yolu teleskop kullanarak goruntusunu bir ekrana yansitmaktir Kismi Gunes tutulmalarini izlemek zararlidir cunku goz bebekleri asiri yuksek kontrasta uyumlu degildir Goz bebegi ortamda bulunan toplam isik miktarina gore genisler ortamda bulunan en parlak nesneye gore degil Kismi tutulmalarda gun isiginin cogunlugu Gunes in onunden gecen Ay tarafindan engellenir ama isik kurenin ortulmemis kisimlarinin yuzey parlakligi normal gunlerdeki ile aynidir Ortamin los olmasi nedeniyle goz bebegi 2 mm den 6 mm ye buyur ve gun isigina maruz kalan her retina hucresi tutulmayan normalin on kati isik alacaktir Bu gozlemcinin gozunde kalici kor noktalara neden olacak sekilde hucreleri oldurebilir ya da hucrelere zarar verebilir Hemen aci olusmadigi icin tecrubesiz gozlemciler ve cocuklar bu zararin farkina varamaz bir kisinin gorusunun bozulmasi hemen fark edilmez Gun dogumu ve gun batimi esnasinda gun isigi Rayleigh sacilimi ve Mie sacilimi nedeniyle azalir Dunya atmosferinden gecerken aldigi uzun yol nedeniyle ciplak gozle rahat bir sekilde seyredilebilecek kadar sonuktur Pus duman toz ve yuksek nem isigin azalmasina yardimci olur Gunes i izlemek icin kullanilan isik azaltici filtreler bu nedenle tasarlanir Uydurularak yapilan filtreler UV ve IR isinlari gecirebilir dolayisiyla yuksek parlaklik duzeylerinde goze zararli olabilir Teleskoplarda kullanilan filtreler lensin ya da acikligin uzerinde olmali ama okuler mercekte olmamalidir Cunku emilen gun isigindan kaynaklanan asiri isi bu filtrelerin aniden catlamasina neden olabilir 14 numarali kaynak cami kabul edilebilir bir Gunes filtresidir ama negatif siyah fotograf filmi degildir cunku cok fazla kizilotesi isini gecirir Ayrica bakinizGunes Sistemi Yildiz Kurguda GunesKaynakca a b c d e f g h i j k l m Sun Fact Sheet 11 Mart 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 29 Eylul 2020 Montalban Miglio Noels Grevesse DiMauro 3 Agustos 2004 Solar model with CNO revised abundances 26 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Kasim 2004 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link National Aeronautics and Space Administration 7 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Ekim 2015 a b c d e Sun Facts amp figures 2 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde NASA Solar System Exploration page The Physics Factbook 13 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Glenn Elert yayina hazirlanmis Michigan Universitesi 18 Mayis 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Astronomi Bolumu a b Seidelmann P K 2000 7 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006 a b c d e f g h i j Eddy John 1979 A New Sun The Solar Results From Skylab Washington D C NASA SP 402 s 37 14 Ekim 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 12 Subat 2008 Basu Sarbani 2007 Physics Reports 27 Ocak 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Aralik 2007 Manuel O K and Hwaung Golden 1983 Meteoritics Cilt 18 Sayi 3 30 Eylul 1983 s 209 222 Cevrimici http web umr edu om archive SolarAbundances pdf 1 Mart 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde 7 Aralik 2007 de erisildi Than Ker 30 Ocak 2006 SPACE com 25 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Agustos 2007 Kerr F J 1986 Review of galactic constants PDF Monthly Notices of the Royal Astronomical Society Cilt 221 ss 1023 1038 2 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Subat 2021 Nisanyan Sozluk 26 Haziran 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Nisanyan Sozluk 22 Agustos 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Bonanno A 2002 The age of the Sun and the relativistic corrections in the EOS PDF Astronomy and Astrophysics Cilt 390 ss 1115 1118 a b Pogge Richard W 1997 The Once and Future Sun lecture notes New Vistas in Astronomy The Ohio State University Department of Astronomy 6 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Aralik 2005 Guillemot H Greffoz V Mart 2002 Ce que sera la fin du monde Science et Vie Fransizca Cilt N 1014 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Carrington Damian 21 Subat 2000 Date set for desert Earth BBC News 12 Temmuz 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 31 Mart 2007 Sackmann I Juliana Kasim 1993 Our Sun III Present and Future Astrophysical Journal Cilt 418 s 457 5 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Subat 2008 Godier S 2000 PDF Astronomy and Astrophysics Cilt 355 ss 365 374 10 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 13 Subat 2008 Hannah Cohen 16 Mayis 2007 Princeton Plasma Physics Laboratory PPPL 1 Ocak 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Garcia R A et al Tracking Solar Gravity Modes The Dynamics of the Solar Core 9 Subat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Science 316 5831 1591 1593 2007 22 Haziran 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Gibson Edward G 1973 The Quiet Sun NASA Shu Frank H 1991 The Physics of Astrophysics University Science Books Discovery of Helium Solar and Magnetospheric MHD Theory Group University of St Andrews 7 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mart 2006 De Pontieu Bart 7 Aralik 2007 Chromospheric Alfvenic Waves Strong Enough to Power the Solar Wind Science 318 5856 ss 1574 77 doi 10 1126 science 1151747 7 Subat 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Ocak 2008 European Space Agency 15 Mart 2005 The Distortion of the Heliosphere our Interstellar Magnetic Compass 11 Mayis 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mart 2006 Bahcall J N 1990 Neutrino Astrophysics Cambridge University Press Cambridge a b Thoul et al 1993 http arxiv org abs astro ph 9304005 13 Subat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Nicolas Grevesse 1968 Solar abundances of lithium beryllium and boron Solar Physics Journal Volume 5 Number 2 October 1968 DOI 10 1007 BF00147963 pp 159 180 Springer Netherlands ISSN 0038 0938 Print ISSN 1573 093X Online http www springerlink com content l37qghqnm7345247 olu kirik baglanti Bahcall John N Basu Sarbani Sereneli Aldo M 2005 What Is the Neon Abundance of the Sun The Astrophysical Journal 631 1281 1285 2005 October 1 DOI 10 1086 431926 The American Astronomical Society USA http www journals uchicago edu doi abs 10 1086 431926 olu kirik baglanti Lebreton Y amp Maeder A 1986 The evolution and helium content of the sun Astronomy and Astrophysics ISSN 0004 6361 vol 161 no 1 June 1986 p 119 124 http articles adsabs harvard edu full 1986A 26A 161 119L 0000119 000 html 24 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c d e Biemont Emile 1978 Abundances of singly ionized elements of the iron group in the sun Royal Astronomical Society Monthly Notices vol 184 Sept 1978 p 683 694 http adsabs harvard edu abs 1978MNRAS 184 683B 24 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Noerdlinger P D Diffusion of helium in the Sun Astronomy and Astrophysics vol 57 no 3 May 1977 p 407 415 online http adsabs harvard edu full 1977A amp A 57 407N 3 Eylul 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Aller L H 1968 The chemical composition of the Sun and the solar system Proceedings of the Astronomical Society of Australia Vol 1 p 133 http adsabs harvard edu full 1968PASAu 1 133A 24 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lean J 1992 Estimating the Sun s radiative output during the Maunder Minimum Geophysical Research Letters Cilt 19 ss 1591 1594 28 Ekim 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Ekim 2019 Ehrlich Robert 2007 Solar Resonant Diffusion Waves as a Driver of Terrestrial Climate Change Journal of Atmospheric and Solar Terrestrial Physics 10 Agustos 2013 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Subat 2008 New Scientist Cilt 2588 27 Ocak 2007 s 12 6 Eylul 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 14 Subat 2008 Haxton W C 1995 The Solar Neutrino Problem PDF Annual Review of Astronomy and Astrophysics Cilt 33 ss 459 504 Schlattl H 2001 Three flavor oscillation solutions for the solar neutrino problem Physical Review D 64 1 Alfven H 1947 Magneto hydrodynamic waves and the heating of the solar corona Monthly Notices of the Royal Astronomical Society Cilt 107 s 211 Sturrock P A 1981 Coronal heating by stochastic magnetic pumping PDF Astrophysical Journal Cilt 246 s 331 1 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Subat 2021 Parker E N 1988 Nanoflares and the solar X ray corona PDF Astrophysical Journal Cilt 330 s 474 2 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Subat 2021 Kasting J F 1986 Climatic Consequences of Very High Carbon Dioxide Levels in the Earth s Early Atmosphere Science Cilt 234 ss 1383 1385 The Mean Magnetic Field of the Sun The Wilcox Solar Observatory 22 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Agustos 2007 Galileo Galilei 1564 1642 BBC 7 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mart 2006 Sir Isaac Newton 1643 1727 BBC 10 Mart 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mart 2006 Cool Cosmos 7 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006 Thomson Sir William 1862 On the Age of the Sun s Heat Macmillan s Magazine Cilt 5 ss 288 293 25 Eylul 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Subat 2008 Lockyer Joseph Norman 1890 The meteoritic hypothesis a statement of the results of a spectroscopic inquiry into the origin of cosmical systems London and New York Macmillan and Co 18 Ocak 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Subat 2008 Darden Lindley 1998 The Nature of Scientific Inquiry 17 Agustos 2012 tarihinde kaynagindan Studying the stars testing relativity Sir Arthur Eddington ESA Space Science 15 Haziran 2005 20 Ekim 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Agustos 2007 Bethe H 1938 On the Formation of Deuterons by Proton Combination Physical Review Cilt 54 ss 862 862 Bethe H 1939 Energy Production in Stars Physical Review Cilt 55 ss 434 456 E Margaret Burbidge G R Burbidge William A Fowler F Hoyle 1957 Synthesis of the Elements in Stars Reviews of Modern Physics 29 4 ss 547 650 27 Subat 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Subat 2008 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Encyclopedia Astronautica 7 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006 St Cyr Chris 1998 15 Aralik 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006 Japan Aerospace Exploration Agency 2005 10 Agustos 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006 SOHO Comets Large Angle and Spectrometric Coronagraph Experiment LASCO U S Naval Research Laboratory 25 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mart 2006 NASA 10 Temmuz 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006 T J White M A Mainster P W Wilson and J H Tips 1971 Chorioretinal temperature increases from solar observation Bulletin of Mathematical Biophysics Cilt 33 s 1 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link M O M Tso and F G La Piana 1975 The Human Fovea After Sungazing Transactions of the American Academy of Ophthalmology amp Otolaryngology Cilt 79 ss OP 788 Hopeross M W 1993 Ultrastructural findings in solar retinopathy Cilt 7 s 29 Schatz H amp Mendelbl F 1973 Solar Retinopathy from Sun Gazing Under Influence of LSD Cilt 57 4 British Journal of Ophthalmology s 270 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Chou B Ralph MSc OD Nisan 1997 Eye Safety During Solar Eclipses NASA RP 1383 Total Solar Eclipse of 1999 August 11 s 19 16 Temmuz 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 15 Subat 2008 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link W T Ham Jr H A Mueller and D H Sliney Retinal sensitivity to damage from short wavelength light Nature Cilt 260 s 153 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link W T Ham Jr H A Mueller J J Ruffolo Jr and D Guerry III 1980 Solar Retinopathy as a function of Wavelength its Significance for Protective Eyewear The Effects of Constant Light on Visual Processes edited by T P Williams and B N Baker Plenum Press New York ss 319 346 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Marsh J C D 1982 Observing the Sun in Safety PDF J Brit Ast Assoc Cilt 92 s 6 2 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 6 Subat 2021 Espenak F NASA 18 Subat 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2006