Baasçılık (; Arapça: البعثية, romanize: al-Baʽthīyah Arapça telaffuz: , baas "rönesans" veya "diriliş" anlamına gelir),ilerici bir devrimci hükûmet üzerinde öncü bir partinin liderliği aracılığıyla birleşik bir Arap devletinin gelişmesini ve yaratılmasını destekleyen bir Arap milliyetçiliği ideolojisidir. İdeoloji resmi olarak Suriyeli entelektüeller Mişel Eflak (Irak liderliğindeki Baas Partisine göre), Zeki el-Arsuzi (Suriye liderliğindeki Baas Partisine göre) ve Selahaddin el-Bitar'ın teorilerine dayanmaktadır. Modern çağın Baasçı liderleri arasında Irak'ın eski lideri Saddam Hüseyin ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad yer almaktadır.
Baasçılık | |
---|---|
İdeoloji | Anti emperyalizm Arap milliyetçiliği Arap sosyalizmi Pan Arabizm Cumhuriyetçilik Antisiyonizm İlerlemecilik Sekülerizm |
Siyasi pozisyon | Bölüngü: Sol ve Sağ |
Baas ideolojisi "Arapların aydınlanmasını" ve , değerlerinin ve toplumlarının rönesansını savunmaktadır. Aynı zamanda tek partili devletlerin kurulmasını savunur ve siyasi çoğulculuğu reddeder - Baas Partisi teorik olarak "aydınlanmış" bir Arap toplumu geliştirmek için belirsiz bir süre kullanır. Baasçılık sekülerizm, Arap milliyetçiliği, pan Arabizm ve Arap sosyalizmi ilkelerine dayanmaktadır. Marksistler gibi Baasçılar da dini, geleneksel elitler tarafından toplumun zayıf kesimlerini ezmek ve muhafazakâr toplumsal düzenlerini pekiştirmek için kullanılan bir araç olarak görür.
Baasçılık, doğal kaynakların devlet mülkiyetinde olması, korumacılık, toprakların köylülere dağıtılması ve planlı ekonomi gibi sosyalist ekonomi politikalarını savunmaktadır. Batılı sosyalist düşünürlerden esinlenmiş olsalar da ilk Baas teorisyenleri Marksist sınıf mücadelesi kavramını Arap birliğini engellediği gerekçesiyle reddetmişlerdir. Baasçılar modern Arap toplumunu geliştirmenin ve birleştirmenin tek yolunun sosyalizm olduğunu iddia etmektedirler.
Var olan iki Baas devleti (Irak ve Suriye) otoriter yönetim biçimleriyle ideolojilerinin eleştirilmesini engellemiştir. Baasçı Suriye, "Baasçı" yerine "neo-Baasçı" olarak adlandırıldı çünkü Suriye Baas Partisi liderliği tarafından geliştirilen Baasçılık biçimi, Eflak ve Bitar'ın hakkında yazdığı Baasçılıktan oldukça farklıydı.
Tarihi
Baasçılığın kökenleri, Mişel Eflak, Selahaddin el-Bitar ve Zeki el-Arsuzi tarafından geliştirilen siyasi düşünce ile başlamıştır. Eflak, Bitar ve Arsuzi hiçbir zaman aynı örgüte üye olmayıp farklı partiler kurarken, bir yanda Eflak ve Bitar, diğer yanda Arsuzi farklı ideolojik katkılarda bulunsalar da Baasçılığın kurucuları olarak kabul edilirler. Aynı örgüte üye olmaya en yakın oldukları zaman, bu üçünün Mişel Kuzman, Şakir el-As ve İlyas Kandalaft ile birlikte bir parti kurmaya çalıştıkları 1939 yılıydı. Ancak bu girişim, Arsuzi'nin Eflak'tan şahsen hoşlanmadığı için gerçekleşmedi.
Arsuzi, 1940'ta Arap Baas Partisini kurdu ve görüşleri, küçük ortak Selahaddin el-Bitar ile birlikte 1940'ta Arap İhya Hareketini kuran ve daha sonra 1943'te Arap Baas Hareketi adını alan Eflak'ı etkiledi. Eflak ondan etkilenmiş olsa da Arsuzi başlangıçta Eflak'ın hareketiyle iş birliği yapmadı. Arsuzi, 1941'de ara sıra kendisine "Arap Baası" adını veren Arap İhya Hareketinin varlığının, aynı adı taşıyan bir hareket yaratarak Araplar üzerindeki etkisini engellemek için emperyalist bir komplonun parçası olduğundan şüpheleniyordu.
Arsuzi, savaşlar arası dönemde Arap milliyetçisi siyasetiyle ilişkilendirilen İskenderunlu bir Araptı. Fransız Devrimi'nden, Alman ve İtalyan birleşme hareketlerinden ve Japon ekonomik "mucizesinden" ilham aldı. Görüşleri, aralarında Georg Hegel, Karl Marx, Friedrich Nietzsche ve Oswald Spengler'in de bulunduğu bir dizi önde gelen Avrupalı felsefi ve politik figürden etkilenmiştir.
Arsuzi, 1939'da popüler lideri öldükten ve parti kargaşaya düştükten sonra Milliyetçi Hareket Birliği (MHB) partisinden ayrıldığında, 1939'da kısa ömürlü Arap Ulusal Partisini kurdu ve partiyi aynı yıl içinde feshetti. 29 Kasım 1940'ta Arsuzi Arap Baasını kurdu. Baasçılığın gelişiminde önemli bir çatışma ve dönüm noktası, Arsuzi ve Eflak'ın hareketleri, Raşid Ali el-Geylani'nin 1941 darbesi ve ardından gelen İngiliz-Irak Savaşı konusunda fikir ayrılığına düştüğünde meydana geldi. Eflak'ın hareketi, Geylani hükûmetini ve Irak hükûmetinin İngilizlere karşı savaşını destekledi ve Irak'a gidip Irak hükûmeti için savaşmak üzere gönüllüler örgütledi. Ancak Arsuzi, darbenin kötü planlanmış ve başarısız olduğunu düşünerek el-Geylani hükûmetine karşı çıktı. Bu noktada Arsuzi'nin partisi üyelerini ve Eflak hareketine aktarılan desteği kaybetti.
Daha sonra, Arsuzi'nin Arap siyasetindeki doğrudan etkisi, Vichy Fransası yetkililerinin onu 1941'de Suriye'den sürmesinden sonra çöktü. Eflak'ın Arap Baas Hareketinin bir sonraki büyük siyasi eylemi, Lübnan'ın 1943'te Fransa'dan bağımsızlık savaşını desteklemesiydi. Arap Baas Hareketi, 1947'de Arsuzi'nin Arap Baas Partisi ile resmen birleştiği ilk parti kongresini düzenleyene kadar yıllarca katılaşmadı. Her iki Baas hareketinde de başlangıcından itibaren sosyalist değerler mevcut olsa da, parti 1953'te Ekrem el-Havrani'nin Arap Sosyalist Hareketi ile birleşene kadar vurgulanmadı.
1966'da Baas hareketi biri Suriye, diğeri Irak ağırlıklı olmak üzere ikiye bölündü. Ofra Bengio, bölünmenin bir sonucu olarak, Arsuzi'nin Suriye yanlısı Baas hareketinde Baasçı düşüncenin resmi babası olarak Eflak'ın yerini aldığını, oysa Irak yanlısı Baas hareketinde Eflak'ın Baasçı düşüncenin de jure babası olarak kabul edildiğini iddia ediyor.
Tanım
Eflak, bugün Baas hareketinin kurucusu veya en azından onun en önemli katkıcısı olarak kabul ediliyor. Ancak Arsuzi ve Selahaddin el-Bitar gibi başka önemli ideologlar da vardır. Arap Baas Hareketinin kuruluşundan 1950'lerin ortalarına kadar Suriye'de ve 1960'ların başına kadar, Baas Partisinin ideolojisi büyük ölçüde Eflak'ınkiyle eş anlamlıydı. Eflak'ın Arap milliyetçiliği hakkındaki görüşü, Orta Doğu Enstitüsünden tarihçi Paul Salem gibi bazıları tarafından romantik ve şiirsel olarak değerlendiriliyor.
Entelektüel anlamda Eflak, muhafazakar Arap milliyetçi düşüncelerini yeniden şekillendirdi ve onları, Arap dünyasında meydana gelen dekolonizasyon ve diğer olaylarla uyum içinde gelişen güçlü bir devrimci ve ilerici eğilimi yansıtacak şekilde değiştirdi. Eski yönetici sınıfların devrilmesinde ısrar etti ve İslam'ı devletten ayırarak laik bir toplumun yaratılmasını destekledi. Bütün bu fikirler onun değildi, ama bu inançları ulus ötesi bir harekete dönüştürmeyi başaran Eflak'tı. Baasçılığın temeli, uluslararası sosyalist hareket ile ilişkili olmayan ve pan-Arap özelliklerine sahip bir sosyalizm olan Arap sosyalizmidir.
Eflak ve Bitar tarafından geliştirilen Baasçılık, benzersiz bir Arap merkezli solcu ideolojiydi. İdeoloji kendisini "materyalist komünizme karşı Arap ruhunu" ve "ölü gericiliğe karşı Arap tarihini" temsil ediyor olarak sundu.Cevahirlal Nehru, Cemal Abdünnasır ve Josip Broz Tito'nun Bağlantısızlar Hareketi siyasetine ideolojik benzerliğe sahipti. Tarihsel olarak Soğuk Savaş döneminde ABD liderliğindeki Batı Bloku ile veya Sovyetler Birliği liderliğindeki Doğu Bloku ile ilişkiler kurmaya karşı çıktı.
Kavramlar
Arap ulusu
Eflak, Satı el-Husri'nin dilin Arap ulusunun başlıca tanımlayıcı birleştirici faktörü olduğu görüşünü destekledi, çünkü dil düşünce, norm ve ideallerin birliğine yol açar. Tarih de "bilincimizin şekillendiği verimli toprak" olduğu için birleştirici bir özellikti. Eflak'ın Baasçı düşüncesinin merkezi özelliği baas idi (kelimenin tam anlamıyla "rönesans").
Bu rönesansa ancak Arap devletlerinin birleştirilmesiyle ulaşılabilir ve Arap dünyasını siyasi, ekonomik, entelektüel ve ahlaki olarak dönüştürebilirdi. Eflak'a göre, ilk Arap rönesansı İslam'ın yedinci yüzyılda ortaya çıkışı olurken, bu "gelecekteki rönesans" bir "yeniden doğuş" olacaktı. Yeni "rönesans", Baas partisinin "Ebedi Bir Mesaj Taşıyan Tek Millet" sloganında özetlenen başka bir Arap mesajı getirecekti.
Arap ulusu bu "rönesansa" ancak "birlik, özgürlük ve sosyalizm" hedeflerine yönelik devrimci bir süreçle ulaşabilirdi. Eflak'ın görüşüne göre, bir ulus yalnızca "ilerleyebilir" veya "gerileyebilir". Zamanının Arap devletleri, hastalıkları "feodalizm, , bölgeselcilik, entelektüel gericilik" nedenleriyle ancak kademeli olarak "gerileyebilirdi". Eflak, bu sorunların ancak devrimci bir süreçle çözülebileceğine inanıyordu. Bir devrim ancak devrimciler safsa ve neredeyse dinsel olarak göreve bağlıysa başarılı olabilirdi. Eflak, "kaçınılmaz bir sonuç" olarak başarılı bir devrim için öncü bir partinin gerekliliğine ilişkin Leninist görüşü destekledi. Baas ideolojisinde öncü, Baas Partisiydi.
Eflak, gençliğin başarılı bir devrimin anahtarı olduğuna inanıyordu. Gençlik, henüz başka görüşlerle aşılanmadıkları için değişime ve aydınlanmaya açıktı. Eflak'a göre, Arap gençliğinin hayal kırıklığı büyük bir sorundu. Bu hayal kırıklığı ise bireyciliğe yol açtı ve gelişmiş ülkelerin aksine az gelişmiş bir ülkede bireycilik sağlıklı bir işaret değildi.
Partinin devrimden önceki ana görevi, halka aydınlanmış fikirleri yaymak ve toplumdaki gerici ve muhafazakar unsurlara meydan okumaktı. Eflak'a göre bir Baas Partisi, parti liderliği aydınlanma düşünceleriyle aydınlanıncaya kadar eğitimsiz kitleleri partinin dışında tutacak bir politikası sağlayacaktı. Ancak, parti aynı zamanda siyasi bir örgüttü ve Eflak'ın belirttiği gibi siyaset "bu aşamadaki meselelerin en ciddisi" idi. Baasçılık, öncü bir partinin "yeni bir toplum" inşa etmek için belirsiz bir süre hüküm sürmesi bakımından Leninist düşünceye benziyordu.
Eflak Leninist modeline dayalı kararlı bir aktivist devrimci partinin fikrini destekledi, pratikte bu durum demokratik merkeziyetçiliğe dayanıyordu. Devrimci parti siyasi iktidarı ele geçirecek ve bundan sonra toplumu daha iyiye dönüştürecekti. Devrimci parti sayıca azınlıktayken, nüfusun çoğunluğu ona karşı olsa bile bir politika başlatma hakkına ve mutlak güce sahip bir kurumdu. Baas Partisi, Leninist modelde olduğu gibi, neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyordu, çünkü halk bir bütün olarak henüz bunu bilmiyordu. Çünkü halk hâlâ eski değer ve ahlaki sistemin etkisindeydi.
Gerici sınıflar
Eflak'a göre, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı çıkarılan Arap İsyanı (1916-1918), gerici bir sınıf tarafından yönetildiği için Arap dünyasını birleştirmeyi başaramadı. Arap İsyanı liderlerinin yaptığı gibi monarşiyi destekleyen yönetici sınıfın gerici bir sınıfla eş anlamlı olduğuna inanıyordu. Baas ideolojisinde yönetici sınıfın yerini devrimci ilerici bir sınıf alacaktı. Eflak, her türlü monarşiye şiddetle karşıydı ve Arap İsyanı'nı "birliği geriliğin geriliğe, sömürünün sömürüye ve sayıların koyunlar gibi sayılara karşı toplanması olarak anlayan kralların ve feodal beylerin yanılsamaları" olarak nitelendirdi.
Arap İsyanı'nı "kansız ve sinirsiz birlik mücadelesi" içinde bırakan, gerici sınıfın Arap birliği görüşüydü. Eflak, Alman birliğini bunun kanıtı olarak gördü. Bu görüş, Eflak'ı Almansever olan bazı Arap milliyetçileriyle karşı karşıya getirdi. Eflak'a göre, Bismarck'ın Almanya'yı birleştirmesi ile dünyanın gördüğü en baskıcı ulusu kuruldu; bu da büyük ölçüde mevcut monarşiye ve gerici sınıfa yüklenebilecek bir gelişmeydi. Eflak'a göre, Alman örneğini kopyalamak felaket olurdu ve Arap halkının köleleştirilmesine yol açardı.
Gerici sınıflarla savaşmanın tek yolu, merkezinde birlik mücadelesi olan "ilerici" devrimde yatmaktadır. Bu mücadele, toplumsal devrimden ayrı tutulamaz –bu ikisini ayırmak hareketi zayıflatmakla aynı şey olurdu– .Statükodan memnun olan gerici sınıflar, "ilerici" devrime karşı çıkacaklardı. Devrim bir "bölgede" (ülkede) başarılı olsa bile, kaynak kısıtlamaları, küçük nüfuslar ve diğer Arap liderlerin elindeki devrim karşıtı güçler nedeniyle o bölge gelişemezdi. Bir devrimin başarılı olması için Arap dünyasının "organik bir bütün" (kelimenin tam anlamıyla bir olması) haline gelmesi gerekir. Kısacası Arap birliği, "ilerici" devrimin hem nedeni hem de sonucudur.
Devrimin başarısının önündeki en büyük engel Arap Birliğidir. Eflak, Arap Birliğinin hem bölgesel çıkarları hem de gerici sınıfları güçlendirdiğine ve böylece bir Arap ulusu kurma şansını zayıflattığına inanıyordu. Arap devletlerinin çoğunluğunun gerici sınıfların egemenliği altında olduğu dünya durumu nedeniyle, Eflak ideolojisini gerçeğe uyacak şekilde revize etti. Arap Dünyası çapında ilerici bir devrim yoluyla bir Arap ulusu yaratmak yerine, asıl görev, devrimi bir Arap ülkesinden diğerine yayan ilerici devrimciler olacaktır. Başarılı bir şekilde dönüştürüldüğünde, yaratılan ilerici devrimci ülkeler, Arap dünyası tek bir Arap ulusuna dönüşene kadar birer birer birleşecektir. İlerici devrimci hükûmetler devrimin yayılmasına katkıda bulunmaz ise devrim başarılı olamayacaktır.
Özgürlük
“ | "Özgürlük, milletin hayatında bir lüks değil; temeli, özü ve anlamıdır". | ” |
—Eflak'ın 1959'da yaptığı bir konuşma |
Temelde, Eflak özgürlük konusunda otoriter bir bakış açısına sahipti. Liberal demokratik özgürlük kavramının aksine, Eflak'ın vizyonunda özgürlük, partinin kalbinde ortak iyi olduğu için halk tarafından seçilmeyen bir Baas partisi tarafından sağlanacaktır. Tarihçi Paul Salem, böyle bir sistemin zayıflığını "oldukça açık" olarak değerlendirdi.
Eflak, özgürlüğü Baasçılığın tanımlayıcı özelliklerinden biri olarak gördü. Düşüncelerin dile getirilmesi ve bireyler arasındaki etkileşim, yeni bir toplum inşa etmenin bir yoluydu. Eflak'a göre, yeni değerler ve düşünceler yaratan şey özgürlüktü. Eflak, fikirlerin insan etkileşimi yoluyla aşağıdan değil yukarıdan geldiği için emperyalizm, sömürgecilik, dini veya aydınlanmamış bir diktatörlük altında yaşamanın özgürlüğü zayıflattığına inanıyordu. Eflak'a göre Baas partisinin ana önceliklerinden biri, yeni fikir ve düşünceleri yaymak; bireylere, partinin kendisini Arap halkı ile hem onların yabancı emperyalist baskıcıları hem de Arap toplumu içinde ortaya çıkan bu tiranlık biçimleri arasına kendisini yerleştireceği için, bireylere fikirlerin peşinden gitmeleri için ihtiyaç duydukları özgürlüğü vermektir.
Özgürlük kavramı Eflak için önemli bir ideal olsa da, Leninist sürekli bir devrimci mücadele modelini tercih etti ve özgürlüğün bir dizi kurum ve kural tarafından korunduğu bir toplum için kavramlar geliştirmedi. Baas tarafından yönetilen ve halka bilgi yayan tek partili bir devlet vizyonu, bireysel etkileşimler konusundaki görüşüne birçok yönden aykırıydı. Baas partisi, üstünlüğü sayesinde "özgürlüğü" tesis edecekti. Eflak'a göre özgürlük, gerçekten özgür bir toplum yaratmak için aydınlanmış bir ilerici gruba ihtiyaç duyduğundan, hiçbir yerden gelemezdi.
Sosyalizm
“ | "Sosyalizmi kitaplardan, soyutlamalardan, hümanizmden ya da acımadan değil, ihtiyaçtan dolayı benimsedik [...] çünkü Arap işçi sınıfı bu dönemde tarihin hareket ettiricisidir". | ” |
—Eflak'ın sosyalizmin gerekliliği hakkındaki görüşü |
Eflak, bazı Marksist ilkeleri derinden destekledi ve Marksist "yaşamdaki maddi ekonomik koşulların önemi" kavramını modern insanlığın en büyük keşiflerinden biri olarak gördü. Bununla birlikte Eflak, Marksizm'in insan maneviyatını unutmuş olduğuna inandığı için, diyalektik materyalizmin tek gerçek olduğuna dair Marksist görüşe katılmadı. Kavramın küçük ve zayıf toplumlar için işe yarayacağına inanmakla birlikte, Arap gelişimindeki tek gerçek olarak diyalektik materyalizm kavramı yanlıştı.
Araplar kadar ruhani bir halk için işçi sınıfı, Arap ulusunu özgürleştirmeye yönelik çok daha büyük bir harekette en önemli grup olsa da sadece bir gruptu. Karl Marx'ın aksine Eflak, işçi sınıfının tarihteki yerinin ne olduğundan emin değildi. Marx'ın aksine, Eflak milliyetçiliğe de inanıyordu ve Arap dünyasında sadece işçi sınıfının değil tüm sınıfların "yabancı güçlerin kapitalist egemenliğine" karşı çalıştığına inanıyordu. Batı'da çeşitli sınıflar arasındaki mücadele, Arap dünyasında siyasi ve ekonomik bağımsızlık mücadelesiydi.
Sosyalizm Eflak için bir Arap "rönesans" dönemini başka bir deyişle bir modernleşme dönemini başlatma hedefini gerçekleştirmek için gerekli bir araçtır. Birliktelik Arap dünyasını bir araya getirirken ve özgürlük Arap halkına özgürlük sağlarken; sosyalizm birlik ve özgürlüğü mümkün kılan temel taştır; çünkü sosyalizmin olmadığı devrim, devrim demek değildir. Eflak'a göre, anayasal demokratik bir sistem, Suriye gibi, köylülerin bastırılmasının halkın siyasi özgürlüğünü geçersiz kıldığı "sözde-feodal" bir ekonomik sistemin egemen olduğu bir ülkede başarılı olamazdı. Özgürlük, Suriye'nin genel olarak yoksulluk çeken halkı için neredeyse hiçbir şey ifade etmiyordu ve Eflak, sosyalizmi onların kötü durumuna çözüm olarak gördü.
Eflak'a göre sosyalizmin nihai amacı, devlet kontrolünün veya ekonomik eşitliğin ne kadar gerekli olduğu sorusuna cevap vermek değildi. Bunun yerine sosyalizm, "insanın hayvani ihtiyaçlarını karşılamanın bir aracıydı, böylece bir insan görevlerini yerine getirmekte özgür olabilirdi". Başka bir deyişle sosyalizm, nüfusu kölelikten kurtaran ve bağımsız bireyler yaratan bir sistemdi. Bununla birlikte, ekonomik eşitlik Baas ideolojisinde temel bir ilkeydi, çünkü eşitsizliğin ortadan kaldırılması "bir grubun diğeri üzerindeki tüm ayrıcalık, sömürü ve tahakkümünü ortadan kaldıracaktı". Kısacası, eğer özgürlük başarılı olacaksa, Arap halkının sosyalizme ihtiyacı vardı.
Eflak, bu sosyalizm biçimini Arap sosyalizmi ile uyum içinde var olduğunu ve bazı yönlerden Arap milliyetçiliğine tabi olduğunu belirtmek için etiketledi. Bir Hristiyan olan Eflak'a göre, İslam peygamberi Muhammed'in öğretileri ve reformları, sosyalizme gerçek bir Arap ifadesi kazandırmıştı. Sosyalizm, Eflak tarafından adalet olarak görülüyordu ve Muhammed'in reformları hem adil hem de akıllıcaydı. Modern zamanlarda Baasçılar, tıpkı Muhammed'in yedinci yüzyılda yaptığı gibi adil ve radikal biçimlerin başka bir yolunu başlatacaklardı.
İslam'ın rolü
“ | "Avrupa geçmişte olduğu kadar bugün de İslam'dan korkuyor. Artık İslam'ın gücünün (geçmişte Araplarınkiyle ifade ediliyordu) yeniden doğduğunu ve yeni bir biçimde ortaya çıktığını biliyor: Arap milliyetçiliği". | ” |
—Eflak'ın İslam'ın karakteriyle ilgili 1943'e kadar uzanan çalışmalarından birinden |
Bir Hristiyan olmasına rağmen, Eflak, İslam'ın yaratılmasını Arap dehasının, kültürünün, değerlerinin ve düşüncesinin bir kanıtı olarak gördü. Eflak'a göre, İslam'ın özü onun devrimci nitelikleriydi. Eflak, hem Müslüman hem de gayrimüslim tüm Arapları, İslam'ın bir Arap karakteri yaratmada oynadığı role hayran kalmaya çağırdı, ancak İslam'a bakışı tamamen maneviydi ve Eflak, bunun devlete ve topluma "empoze edilmemesi gerektiğini" vurguladı. Eflak, Baas partisinin ateizme karşı olduğunu, aynı zamanda köktendincilerin "sığ, sahte bir inancı" temsil ettiği için köktendinciliğe de karşı olduğunu defalarca vurguladı.
Baas ideolojisine göre tüm dinler eşitti. Ateist karşıtı duruşuna rağmen, Eflak laik hükûmetin güçlü bir destekçisiydi ve Baasçı bir devletin dini "bir temele, Arap milliyetçiliğine ve ahlaki bir özgürlüğe dayalı" bir devletle değiştireceğini belirtti. 1970'lerin sonlarında Irak Baas hükûmetine karşı Şii isyanları sırasında Eflak, Saddam Hüseyin'i isyancılara herhangi bir taviz vermemesi konusunda uyardı ve Baas Partisi'nin "[dini] inançlı olduğunu, ancak dini bir parti olmadığını ve olmaması gerektiğini" söyledi. Başkan yardımcılığı sırasında Şii isyanları sırasında Saddam, nüfusun geniş kesimlerini din konusundaki tutumuna geçmeye ikna etme ihtiyacını tartıştı.
Eflak 1989'da öldüğünde, Irak Bölge Komutanlığı tarafından yapılan resmi bir duyuruda Eflak'ın ölümünden önce İslam'ı seçtiğini belirtti, ancak Irak'taki isimsiz bir Batılı diplomat, William Harris'e Eflak'ın ailesinin onun herhangi bir dini dönüşüm geçirdiğinden haberdar olmadığını söyledi.Körfez Savaşı öncesinde, sırasında ve sonrasında hükûmet giderek daha İslami hale geldi ve 1990'ların başında Saddam, Baas Partisini "Arapçı ve İslam" partisi olarak ilan etti.
Neo-Baasçılık
Abraham Ben-Tzur, Suriye'de 8 Mart Devrimi'nde ve Irak'ta iktidara gelen Baas Partisi'ni, Baas Partisi'nin pan-Arap ideolojik temellerinin dışına çıkması ve askeri aygıtın üstünlüğünü vurgulaması nedenleriyle "Neo-Baas" olarak nitelendirdi. Anahtar parti belgesi Bazı Teorik Önermeler'de, "[s]osyalizm Arap birliğinin gerçek hedefidir... Arap birliği, sosyalist bir toplum inşa etmenin zorunlu temelidir." ifadesi geçer. Kısacası, pan-Arabizm hem ekonomik hem de sosyal dönüşümün sonuna ulaşmanın aracı oldu. John F. Devlin bu konuda hemfikirdir ve "toplumda sosyal adalet isteyen çeşitli Orta Doğu siyasi sistemleri içinde çalışmaya hazırlanan, ezici bir öncelik olarak birlik fikri ile yola çıkan Baas Partisi, 1960'ların başından itibaren yok oldu. Onun yerine, öncelikle kendi bölgelerine odaklanan, mümkün olan yerlerde ağırlıklı olarak askeri güce dayanan, diğer sosyalist hareketlere çok yakın olan, daha az belirgin Baasçı olan otoriter merkezi hükûmetleri savunan ve yaratan Baas örgütleri yükseldi" şeklinde bir açıklamada bulunur.Üniter Baas Partisi Ulusal Komutanlığı eski Genel Sekreteri Münif er-Razzaz, bu teoriye katıldı ve 1961'den itibaren iki Baas partisinin var olduğunu belirtti: "Askeri Baas Parti ile Baas Partisi ve gerçek güç eski partidedir". Ayrıca, askeri Baasın (Martin Seymour tarafından yorumlandığı gibi) "yalnızca isim olarak Baasçı olduğunu ve öyle kalacağını; bunun sivil askılara sahip bir askeri klikten biraz daha fazlası olduğunu" belirtti. 1959'da Kahire'ye sürgüne gönderilen hoşnutsuz Suriyeli subaylar tarafından kurulan Askeri Komitenin kararının ardından olaylar zincirinin ve Baasçılığın topyekûn yozlaşmasının tahammül edilemez bir mantıkla ilerlediğini savundu.Selahaddin el-Bitar, 1966 Suriye Darbesi'nin "Suriye'deki Baas siyasetinin sonunu işaret ettiğini" belirterek bu düşünceyi kabul etti. Eflak, "Partimi artık tanımıyorum!" diyerek aynı duyguyu paylaştı.
Salah Cedid'in hükûmeti, geleneksel pan-Arap birliği hedefini terk etti ve onun yerine radikal bir Batı sosyalizmi biçimi getirdi. Bu, hükûmet terminolojisinde ortaya çıkan "halk savaşı" (Altı Gün Savaşı'nın İsrail'e karşı bir "halk savaşı" olarak ilan edilmesinden dolayı kendisi Maoist bir terimdir) ve sınıf mücadelesi gibi terimler sıklıkla kullanıldı.Suriye Komünist Partisi, bazı komünistlerin bakanlık görevlerinde bulunması ve Cedid'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi ile "oldukça yakın ilişkiler" kurması nedeniyle Cedid'in hükûmetinde önemli bir rol oynadı. Hükûmet, daha radikal bir ekonomik programı, sanayi ve dış ticaret üzerinde devlet mülkiyetini desteklerken, aynı zamanda tarımsal ilişkileri ve üretimi yeniden yapılandırmaya çalışıyordu. 1968'de el-Bitar, Baas hareketinden ayrıldı ve "bu partilerin kurdukları şey olmaktan çıktıklarını, sadece isimlerini koruduklarını, bölgesel ve diktatörlük hükûmetlerinin araçları olarak hareket ettiklerini" iddia etti. Beklentilerin aksine Eflak, Baas hareketinde kaldı ve Irak'ın hakim olduğu Baas hareketinin ideologu oldu. İdeolojik görüşleri aşağı yukarı aynı kaldı, ancak Irak'ta siyasi olarak dışlandı.
Esadizm
Hafız Esad'ın iktidara geldiği 1970 yılından itibaren Suriye, Esad ailesinin kontrolü altındadır. Esad hükûmeti, lidere dayanan ve onun etrafında dönen bir hükûmet anlamına gelen kişisel bir hükûmetti ve “Esadizm” terimi, Esad'ın liderliğinin Suriye siyasetine nasıl hakim olduğunu açıklamak için ortaya çıktı. Yetkililer, Esad'ın bilgeliğini "ortalama bir vatandaşın kavrayışının ötesinde" olarak tasvir etmeye çalıştılar. Esadizm ve şu anda Suriye'yi yöneten neo-Baasçı hükûmet, hem adam kayırma hem de etnik kayırmacılık üzerine kuruludur – partinin ve ordunun Nusayrileştirilmesini başlatan Esad'dı ve ayrıca liderin ailesine bağlılığa dayalı bir hükûmet kurmaya başladı.Zeki el-Arsuzi'nin Arap Baas Partisi'nin eski kurucularından ve daha sonra Suriyeli muhalif olan Cemal el-Etâsi, "Esadizm sahte bir milliyetçiliktir. Bu bir azınlığın egemenliğidir ve sadece toplumun sinir sistemini kontrol eden Nusayrilerden bahsetmiyorum. Orduyu ve muhaberatı da dahil ediyorum. [. . . ] Ve sosyalist sloganlarına rağmen devlet, katkıda bulunmadan servet kazanmış bir sınıf tarafından yönetiliyor - yeni bir burjuvazi parazit" şeklinde açıklamada bulundu. Buna rağmen Esadizm bir ideoloji değil, bir kişi kültüdür. Ancak hem Baasçı hem de Arap milliyetçisi inançlar, hükûmetin popülist itibarını zedelemeyecek kadar sulandırılmış olduğundan, Suriye'nin her şeyi kapsayan bir inanç sistemine en yakın olduğu şeydir. Dahası Esad hükûmeti, Sovyetler Birliği tarafından yoğun bir şekilde desteklendiği ve ikinci dünya ülkesi olarak kabul edildiği için Baasçıların bağlantısızlık ilkesine meydan okumuştur. Suriye'nin İran-Irak Savaşı'nda daha köktenci bir Şii hükûmeti olan İran İslam Cumhuriyeti'ne verdiği destek, Suriye'yi Baasçı Irak'ı tanımlayan Sünni ideolojiden ayırdı.
Saddamizm
Saddamizm (Saddamiya) Saddam Hüseyin ile ilgili ve onun izlediği siyasete dayanan bir siyasi ideolojidir. Ayrıca Saddamcı Baasçılık (Al-Ba'thiya Al-Saddamiyya) olarak da Irak siyasetçileri tarafından ifade edilmiştir. Resmi olarak Baasçılığın farklı bir varyasyonu olarak tanımlanır., Arap ülkelerini Saddamist Irak siyasi söylemini benimsemeye ve 1967'den sonra çöktüğünü iddia ettiği "Nasırcı söylemi" reddetmeye çağıran Irak merkezli bir Arap dünyasını benimser.Militaristtir ve siyasi anlaşmazlıkları ve çatışmaları askeri bir şekilde "muharebe", "seferberlik", "savaş alanları", "burçlar" ve "siperler" gerektiren "savaşlar" olarak görür. Saddamizm, Saddam hükûmeti tarafından ve Saddam'ın oğlu Uday Hüseyin'in sahibi olduğu Irak günlük gazetesi Babil tarafından desteklendi.
Saddam ve ideologları, eski Babillilerin ve Asurluların Arapların ataları olduğunu iddia ederek, Irak'taki eski Babil ve Asur uygarlığı ile Arap milliyetçiliği arasındaki bağlantıyı birleştirmeye çalıştılar. Böylece Saddam ve yandaşları, Mezopotamya mirası ile Arap milliyetçiliği arasında bir çatışma olmadığını iddia ettiler.
Saddam hükûmeti ortodoks Marksizmi eleştiriyordu ve ortodoks Marksist sınıf çatışması, proletarya diktatörlüğü ve devlet ateizmi kavramlarına ve ayrıca Marksizm-Leninizm'in Marksist-Leninist olmayan partilerin doğaları gereği otomatik olarak burjuva olduğu iddiasına karşı çıkıyordu. İddialarına göre Baas Partisi halkçı bir devrimci harekettir ve bu nedenle halk küçük burjuva siyasetini reddetmiştir. Saddam, Arap ulusunun diğer uluslarda var olan sınıf yapısına sahip olmadığını ve sınıf bölünmelerinin Arap toplumu içinde değil, Araplar ve Arap olmayanlar arasında daha çok ulusal hatlar boyunca olduğunu iddia etti. Bununla birlikte, Vladimir Lenin'den sevgiyle söz etti ve Rus Marksizmine, Marx'ın tek başına yapamadığı benzersiz bir Rus özgüllüğü kazandırdığı için Lenin'i övdü. Ayrıca Fidel Castro, Hồ Chí Minh ve Josip Broz Tito gibi diğer komünist liderlere komünizmlerinden ziyade ulusal bağımsızlık iddia etme ruhları nedeniyle hayranlığını dile getirdi.
Tartışmalar
Faşizm iddiaları
Cyprian Blamires, "Baasçılık, Eflak ve diğer Baas liderleri belirli faşist fikirleri ve uygulamaları eleştirmesine rağmen faşizmin Orta Doğu'daki bir çeşidi olabilir" iddiasında bulunur. Ona göre, Baas hareketi Avrupa faşist hareketleriyle radikal, liberal olmayan milliyetçilik ile Marksist olmayan sosyalizmi sentezleme girişimi, romantik, mitopoetik ve elitist bir devrimci vizyon, yaratma arzusu gibi birçok özelliği paylaştı. 'Yeni bir insan' ve geçmiş büyüklüğü geri getirme, 'sağ kanat' ve 'sol kanat' hiziplere bölünmüş merkezi bir otoriter parti ve benzeri bunlara örnektir. Birkaç yakın arkadaşı daha sonra Eflak'ın bazı faşist ve Nazi teorisyenlerinden doğrudan ilham aldığını kabul etti. Eflak'ın faşist kimliğine karşı bir argüman, onun Suriye-Lübnan Komünist Partisinin aktif bir üyesi olması, Fransa'da kaldığı süre boyunca Fransız Komünist Partisinin faaliyetlerine katılması ve Karl Marx'ın bazı fikirlerinden etkilenmesidir.
Zeki el-Arsuzi tarafından kurulan Arap Baas Partisinin kurucularından Sami el-Cundi'ye göre, partinin amblemi kaplandı çünkü "gençlerin hayal gücünü nazizm ve faşizm gibi heyecanlandıracaktı ancak Arap'ın doğası gereği pagan sembollerinden - gamalı haç gibi - uzak olduğu gerçeği dikkate alınmalıydı". Arsuzi'nin Baas Partisi "tek liderin" erdemlerine inanıyordu ve Arsuzi'nin kendisi bizzat Arapların ırksal üstünlüğüne inanıyordu. Parti üyeleri On Dokuzuncu Yüzyılın Temelleri gibi birçok Nazi literatürü okudular, Mein Kampf'ın Arapça'ya tercümesini planlayan ilk gruplardan biriydiler ve ayrıca Yirminci Yüzyılın Efsanesi'nin bir nüshasını da aktif olarak aradılar - Moshe Ma'oz'a göre, tek nüshası Şam'daydı ve Eflak'a aitti. Arsuzi Mihver Devletleri'ni desteklemedi ve İtalya'nın partiden partiye ilişkiler konusundaki ilerlemelerini reddetti, ama aynı zamanda Houston Stewart Chamberlain'in ırksal teorilerinden de etkilendi. Arsuzi, tarihsel olarak İslam'ın ve Muhammed'in Arapların asaletini ve saflığını pekiştirdiğini ve her ikisinin de İslam'ın diğer halklar tarafından benimsenmesi nedeniyle yozlaştığını iddia etti. Arsuzi, 1932'den 1939'a kadar Suriye'de var olan paramiliter "Demir Gömlekliler" ile kanıtlandığı üzere faşizm ve nazizmden güçlü bir şekilde etkilenen bir siyasi parti olan Milliyetçi Hareket Birliği ile ilişkiliydi.
Barzan İbrahim et-Tikriti ile röportaj yapan bir İngiliz gazeteciye göre, Irak istihbarat servislerinin başı Saddam Hüseyin, Irak'ın nasıl yönetileceği konusunda Josef Stalin ve Adolf Hitler'den ilham almış ve bir keresinde Barzan'dan eserlerinin kopyalarını temin etmesini istemişti. Bu isteğinin sebebi ırkçı veya antisemitik amaçlar için değil, "ulusal hedeflere ulaşmak için tüm toplumun devlet tarafından başarılı bir şekilde örgütlenmesinin bir örneği" olmaktı.
Irkçılık iddiaları
Fred Halliday tarafından yapılan açıklamaya göre, Irak'taki Baasçılar, söyleminde pan-Arabizm ve bulunan Satı el-Husri'den ilham aldılar. Baas Partisinin iktidara gelmesinden sonraki on buçuk yılda, 200.000 Kürt Irak'tan sürüldü. Halliday, Baas'ın "Arapçılığın savunucuları" olduğunu iddia ederek, Basra Körfezi bölgesindeki Fars göçmenleri ve toplulukları efsanesini desteklediğini iddia ediyor.
Irak Baas Partisi ile bağları bulunan Ulusal Öncü Parti, Moritanya hükûmeti ve bazı siyasi gruplar tarafından ırkçılıkla suçlandı.
Irak Bölgesel Şubesi, parti üyeleri arasındaki evlilikleri onaylayabilir veya onaylamayabilir ve bir parti belgesinde, parti şubelerine Arap kökenli olmayan biriyle evlenmeyi planlayanlar için "sadece müstakbel eşin değil, aynı zamanda ailesinin de Arap kökenini iyice kontrol etmeleri ve üyelere onay verilmemesi" emredildi.İran ile savaş sırasında parti, Arap olmayan, özellikle İran kökenli üyelerle yüzleşmeye başladı. Parti sekreterliğinden Saddam'a doğrudan gönderilen bir notta "parti, gelecekte parti için bir tehlike oluşturabileceğinden, aslen Arap olmayan üyelerin varlığından zarar görüyor" yazıyordu. Sekreterlik, İran kökenli kişilerin parti üyesi olmasına izin verilmemesini tavsiye etti. Saddam belgeye verdiği yanıtta şunları yazdı: "1) [I] Parti Sekreterliği'nin görüşüne katılıyorum; 2) [Bölgesel] Komutanlık toplantısında görüşülecek". Üyeliği reddedilenlerin ve üyelikleri iptal edilenlerin tümü sadık Baasçılardı. Örneğin, üyeliği iptal edilen İran asıllı bir Baasçı 1958'den beri partinin üyesiydi, Ramazan Devrimi'ne de katılmış ve hatta Kasım 1963 Irak Darbesinden sonra Baas davasını desteklediği için yetkililer tarafından hapse atılmıştı. Daha sonra, yetkililer özellikle Irak kökenli kişileri aramaya başladılar ve İran ve/veya İranlılarla kurdukları her türlü temas, onların parti üyeliğini reddetmek için yeterince iyi bir neden olarak işlev gördü.
Kaynakça
Özel
- ^ Alan John Day, (Ed.) (1983). Political Dissent An International Guide to Dissident, Extra-parliamentary, Guerrilla, and Illegal Political Movements. . s. 223. ISBN .
- ^ Alekseĭ Mikhaĭlovich Vasilʹev, Alexei Vassiliev 1993, ss. 63.
- ^ A. I. Dawisha 1976, ss. 56.
- ^ "Mawrid Reader". ejtaal.net. s. 80. 1 Haziran 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Ekim 2023.
- ^ (PDF). ss. 364-365. 23 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2013.
- ^ (PDF). ss. 364, 365. 23 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2013.
In practice, the economic doctrine of the Ba’th eschewed private enterprise and called for a state directed economy, much like the USSR. According to the basic documents of the party: the national wealth is the property of the state; the traditional distribution (i.e. the holding of most arable land by absentee landowners who leaded the land out to the peasants) is unjust and therefore it must be corrected; farming land should be allocated according to the capability to husband it; factories will be cooperative; trade will be controlled by the state.
- ^ a b c d e Devlin 1975.
- ^ a b c d e f g h i j k l Curtis 1971.
- ^ a b Choueiri 2000.
- ^ a b c d e Bengio 1998.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag Salem 1994.
- ^ Jones 2007.
- ^ Ginat 2010.
- ^ a b c Blamires 2006.
- ^ Ghareeb & Dougherty 2004.
- ^ Hinnebusch 2002.
- ^ Ruthven 2006, s. 319.
- ^ Mackey 2003.
- ^ Hannah & Gardner 1969.
- ^ a b c d e f Harris 1997.
- ^ Ben-Tzur 1968.
- ^ a b c d e Pipes 1992.
- ^ Walt 1987.
- ^ Laqueur 1969.
- ^ Commins 2004.
- ^ a b Hopwood 1988.
- ^ a b Korany & Dessouki 2010.
- ^ Viorst 1995.
- ^ Perthes 1997.
- ^ a b c d e f Niblock 1982.
- ^ al-Marashi & Salama 2008.
- ^ Ali 2003.
- ^ a b Maʻoz 2005.
- ^ Coughlin 2005.
- ^ Halliday 2000.
- ^ Seddon 2006.
- ^ a b c d Sassoon 2012.
Genel
- Ali, Tariq (2003). The Clash of Fundamentalisms: Crusades, Jihads and Modernity. . ISBN .
- Bengio, Ofra (1998). Saddam's Word: Political Discourse in Iraq. Oxford University Press. ISBN .
- Ben-Tzur, Avraham (1968). "The Neo-Ba'th Party of Syria". Journal of Contemporary History. 3 (3): 161-181. doi:10.1177/002200946800300310.
- Blamires, Cyprian (2006). World Fascism: A Historical Encyclopedia. 1. ABC-CLIO. ISBN .
- Choueiri, Youssef (2000). Arab nationalism: a History: Nation and State in the Arab World. . ISBN .
- Commins, David Dean (2004). Historical Dictionary of Syria (2. bas.). Scarecrow Press. ISBN .
- (2005). Saddam: His Rise and Fall. . ISBN .
- Curtis, Michel (1971). People and Politics in the Middle East. . ISBN .
- Devlin, John F. (1975). The Ba'th Party: A History from its origins to 1966 (2. bas.). . ISBN .
- Ghareeb, Edmund; Dougherty, Beth (2004). Historical Dictionary of Iraq. . ISBN .
- Ginat, Rami (2010). Syria and the Doctrine of Arab Neutralism: From Independence to Dependence (2 bas.). Sussex Academic Press. ISBN .
- Hannah, Sami; Gardner, George (1969). Arab Socialism: A Documentary Survey. Brill Archive. ASIN B0007DTQ2S.
- Harris, William (1997). Challenges to Democracy in the Middle East. Markus Wiener Publishers. ISBN .
- Hinnebusch, Raymond (2002). Syria: Revolution from Above. Routledge. ISBN .
- Hopwood, Derek (1988). Syria 1945–1986: Politics and Society. Routledge. ISBN .
- Korany, Baghat; Dessouki, Ali (2010). The Foreign Policies of Arab States: The Challenge of Globalization. . ISBN .
- Laqueur, Walter (1969). The Struggle for the Middle East: The Soviet Union and the Middle East, 1958-68. Routledge. ISBN .
- Jones, Jeremy (2007). Negotiating Change: The New Politics of the Middle East. I.B. Tauris. ISBN .
- Maʻoz, Moshe (2005). Arab-Jewish Relations: From Conflict to Resolution?: Essays in Honour of Moshe Maʻoz. Sussex Academic Press. ISBN .
- al-Marashi, Ibrahim; Salama, Sammy (2008). Iraq's Armed Forces: an Analytical History. Routledge. ISBN .
- Niblock, Tim (1982). Iraq, the contemporary state. Croom Helm, Ltd. ISBN .
- Perthes, Volker (1997). The Political Economy of Syria under Asad. I.B.Tauris. ISBN .
- Pipes, Daniel (1992). Greater Syria: The History of an Ambition. Oxford University Press. ISBN .
- Mackey, Sandra (2003). The Reckoning: Iraq and the Legacy of Saddam Hussein. W. W. Norton and Co. ISBN .
- Ruthven, Malise (2006). Islam in the World. Oxford University Press. ISBN .
- Salem, Paul (1994). Bitter Legacy: Ideology and Politics in the Arab World. . ISBN .
- Sassoon, Joseph (2012). Saddam Hussein's Ba'th Party: Inside an Authoritarian Regime (1. bas.). Cambridge University Press. ISBN .
- Seddon, David (2006). A Political and Economic Dictionary of Africa. . ISBN .
- Viorst, Milton (1995). Sandcastles: The Arabs in Search of the Modern World. . ISBN .
- Walt, Stephen (1987). The Origins of Alliances. Cornell University Press. ISBN .
Dış bağlantılar
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Baascilik ˈ b ɑː 8 ɪ z m Arapca البعثية romanize al Baʽthiyah Arapca telaffuz albaʕˈ8ijja baas ronesans veya dirilis anlamina gelir ilerici bir devrimci hukumet uzerinde oncu bir partinin liderligi araciligiyla birlesik bir Arap devletinin gelismesini ve yaratilmasini destekleyen bir Arap milliyetciligi ideolojisidir Ideoloji resmi olarak Suriyeli entelektueller Misel Eflak Irak liderligindeki Baas Partisine gore Zeki el Arsuzi Suriye liderligindeki Baas Partisine gore ve Selahaddin el Bitar in teorilerine dayanmaktadir Modern cagin Baasci liderleri arasinda Irak in eski lideri Saddam Huseyin ve Suriye Devlet Baskani Bessar Esad yer almaktadir BaascilikArap Isyani bayragi temelli Baas Partisi bayragiIdeolojiAnti emperyalizm Arap milliyetciligi Arap sosyalizmi Pan Arabizm Cumhuriyetcilik Antisiyonizm Ilerlemecilik SekulerizmSiyasi pozisyonBolungu Sol ve Sag Baas ideolojisi Araplarin aydinlanmasini ve degerlerinin ve toplumlarinin ronesansini savunmaktadir Ayni zamanda tek partili devletlerin kurulmasini savunur ve siyasi cogulculugu reddeder Baas Partisi teorik olarak aydinlanmis bir Arap toplumu gelistirmek icin belirsiz bir sure kullanir Baascilik sekulerizm Arap milliyetciligi pan Arabizm ve Arap sosyalizmi ilkelerine dayanmaktadir Marksistler gibi Baascilar da dini geleneksel elitler tarafindan toplumun zayif kesimlerini ezmek ve muhafazakar toplumsal duzenlerini pekistirmek icin kullanilan bir arac olarak gorur Baascilik dogal kaynaklarin devlet mulkiyetinde olmasi korumacilik topraklarin koylulere dagitilmasi ve planli ekonomi gibi sosyalist ekonomi politikalarini savunmaktadir Batili sosyalist dusunurlerden esinlenmis olsalar da ilk Baas teorisyenleri Marksist sinif mucadelesi kavramini Arap birligini engelledigi gerekcesiyle reddetmislerdir Baascilar modern Arap toplumunu gelistirmenin ve birlestirmenin tek yolunun sosyalizm oldugunu iddia etmektedirler Var olan iki Baas devleti Irak ve Suriye otoriter yonetim bicimleriyle ideolojilerinin elestirilmesini engellemistir Baasci Suriye Baasci yerine neo Baasci olarak adlandirildi cunku Suriye Baas Partisi liderligi tarafindan gelistirilen Baascilik bicimi Eflak ve Bitar in hakkinda yazdigi Baasciliktan oldukca farkliydi TarihiBaas dusuncesini etkileyen ve Baas Partisi nin dagilmasinin ardindan Suriye nin hakim oldugu Baas Partisi nin bas ideologu Zeki el Arsuzi oldu Baasciligin kokenleri Misel Eflak Selahaddin el Bitar ve Zeki el Arsuzi tarafindan gelistirilen siyasi dusunce ile baslamistir Eflak Bitar ve Arsuzi hicbir zaman ayni orgute uye olmayip farkli partiler kurarken bir yanda Eflak ve Bitar diger yanda Arsuzi farkli ideolojik katkilarda bulunsalar da Baasciligin kuruculari olarak kabul edilirler Ayni orgute uye olmaya en yakin olduklari zaman bu ucunun Misel Kuzman Sakir el As ve Ilyas Kandalaft ile birlikte bir parti kurmaya calistiklari 1939 yiliydi Ancak bu girisim Arsuzi nin Eflak tan sahsen hoslanmadigi icin gerceklesmedi Arsuzi 1940 ta Arap Baas Partisini kurdu ve gorusleri kucuk ortak Selahaddin el Bitar ile birlikte 1940 ta Arap Ihya Hareketini kuran ve daha sonra 1943 te Arap Baas Hareketi adini alan Eflak i etkiledi Eflak ondan etkilenmis olsa da Arsuzi baslangicta Eflak in hareketiyle is birligi yapmadi Arsuzi 1941 de ara sira kendisine Arap Baasi adini veren Arap Ihya Hareketinin varliginin ayni adi tasiyan bir hareket yaratarak Araplar uzerindeki etkisini engellemek icin emperyalist bir komplonun parcasi oldugundan supheleniyordu Arsuzi savaslar arasi donemde Arap milliyetcisi siyasetiyle iliskilendirilen Iskenderunlu bir Arapti Fransiz Devrimi nden Alman ve Italyan birlesme hareketlerinden ve Japon ekonomik mucizesinden ilham aldi Gorusleri aralarinda Georg Hegel Karl Marx Friedrich Nietzsche ve Oswald Spengler in de bulundugu bir dizi onde gelen Avrupali felsefi ve politik figurden etkilenmistir Arsuzi 1939 da populer lideri oldukten ve parti kargasaya dustukten sonra Milliyetci Hareket Birligi MHB partisinden ayrildiginda 1939 da kisa omurlu Arap Ulusal Partisini kurdu ve partiyi ayni yil icinde feshetti 29 Kasim 1940 ta Arsuzi Arap Baasini kurdu Baasciligin gelisiminde onemli bir catisma ve donum noktasi Arsuzi ve Eflak in hareketleri Rasid Ali el Geylani nin 1941 darbesi ve ardindan gelen Ingiliz Irak Savasi konusunda fikir ayriligina dustugunde meydana geldi Eflak in hareketi Geylani hukumetini ve Irak hukumetinin Ingilizlere karsi savasini destekledi ve Irak a gidip Irak hukumeti icin savasmak uzere gonulluler orgutledi Ancak Arsuzi darbenin kotu planlanmis ve basarisiz oldugunu dusunerek el Geylani hukumetine karsi cikti Bu noktada Arsuzi nin partisi uyelerini ve Eflak hareketine aktarilan destegi kaybetti Daha sonra Arsuzi nin Arap siyasetindeki dogrudan etkisi Vichy Fransasi yetkililerinin onu 1941 de Suriye den surmesinden sonra coktu Eflak in Arap Baas Hareketinin bir sonraki buyuk siyasi eylemi Lubnan in 1943 te Fransa dan bagimsizlik savasini desteklemesiydi Arap Baas Hareketi 1947 de Arsuzi nin Arap Baas Partisi ile resmen birlestigi ilk parti kongresini duzenleyene kadar yillarca katilasmadi Her iki Baas hareketinde de baslangicindan itibaren sosyalist degerler mevcut olsa da parti 1953 te Ekrem el Havrani nin Arap Sosyalist Hareketi ile birlesene kadar vurgulanmadi 1966 da Baas hareketi biri Suriye digeri Irak agirlikli olmak uzere ikiye bolundu Ofra Bengio bolunmenin bir sonucu olarak Arsuzi nin Suriye yanlisi Baas hareketinde Baasci dusuncenin resmi babasi olarak Eflak in yerini aldigini oysa Irak yanlisi Baas hareketinde Eflak in Baasci dusuncenin de jure babasi olarak kabul edildigini iddia ediyor TanimEflak bugun Baas hareketinin kurucusu veya en azindan onun en onemli katkicisi olarak kabul ediliyor Ancak Arsuzi ve Selahaddin el Bitar gibi baska onemli ideologlar da vardir Arap Baas Hareketinin kurulusundan 1950 lerin ortalarina kadar Suriye de ve 1960 larin basina kadar Baas Partisinin ideolojisi buyuk olcude Eflak inkiyle es anlamliydi Eflak in Arap milliyetciligi hakkindaki gorusu Orta Dogu Enstitusunden tarihci Paul Salem gibi bazilari tarafindan romantik ve siirsel olarak degerlendiriliyor Entelektuel anlamda Eflak muhafazakar Arap milliyetci dusuncelerini yeniden sekillendirdi ve onlari Arap dunyasinda meydana gelen dekolonizasyon ve diger olaylarla uyum icinde gelisen guclu bir devrimci ve ilerici egilimi yansitacak sekilde degistirdi Eski yonetici siniflarin devrilmesinde israr etti ve Islam i devletten ayirarak laik bir toplumun yaratilmasini destekledi Butun bu fikirler onun degildi ama bu inanclari ulus otesi bir harekete donusturmeyi basaran Eflak ti Baasciligin temeli uluslararasi sosyalist hareket ile iliskili olmayan ve pan Arap ozelliklerine sahip bir sosyalizm olan Arap sosyalizmidir Eflak ve Bitar tarafindan gelistirilen Baascilik benzersiz bir Arap merkezli solcu ideolojiydi Ideoloji kendisini materyalist komunizme karsi Arap ruhunu ve olu gericilige karsi Arap tarihini temsil ediyor olarak sundu Cevahirlal Nehru Cemal Abdunnasir ve Josip Broz Tito nun Baglantisizlar Hareketi siyasetine ideolojik benzerlige sahipti Tarihsel olarak Soguk Savas doneminde ABD liderligindeki Bati Bloku ile veya Sovyetler Birligi liderligindeki Dogu Bloku ile iliskiler kurmaya karsi cikti KavramlarArap ulusu Baas Partisi nin dagilmasindan sonra Irak hakimiyetindeki Baas Partisi nin bas ideologu olan Baasci dusuncenin kurucusu Misel Eflak Eflak Sati el Husri nin dilin Arap ulusunun baslica tanimlayici birlestirici faktoru oldugu gorusunu destekledi cunku dil dusunce norm ve ideallerin birligine yol acar Tarih de bilincimizin sekillendigi verimli toprak oldugu icin birlestirici bir ozellikti Eflak in Baasci dusuncesinin merkezi ozelligi baas idi kelimenin tam anlamiyla ronesans Bu ronesansa ancak Arap devletlerinin birlestirilmesiyle ulasilabilir ve Arap dunyasini siyasi ekonomik entelektuel ve ahlaki olarak donusturebilirdi Eflak a gore ilk Arap ronesansi Islam in yedinci yuzyilda ortaya cikisi olurken bu gelecekteki ronesans bir yeniden dogus olacakti Yeni ronesans Baas partisinin Ebedi Bir Mesaj Tasiyan Tek Millet sloganinda ozetlenen baska bir Arap mesaji getirecekti Arap ulusu bu ronesansa ancak birlik ozgurluk ve sosyalizm hedeflerine yonelik devrimci bir surecle ulasabilirdi Eflak in gorusune gore bir ulus yalnizca ilerleyebilir veya gerileyebilir Zamaninin Arap devletleri hastaliklari feodalizm bolgeselcilik entelektuel gericilik nedenleriyle ancak kademeli olarak gerileyebilirdi Eflak bu sorunlarin ancak devrimci bir surecle cozulebilecegine inaniyordu Bir devrim ancak devrimciler safsa ve neredeyse dinsel olarak goreve bagliysa basarili olabilirdi Eflak kacinilmaz bir sonuc olarak basarili bir devrim icin oncu bir partinin gerekliligine iliskin Leninist gorusu destekledi Baas ideolojisinde oncu Baas Partisiydi Eflak gencligin basarili bir devrimin anahtari olduguna inaniyordu Genclik henuz baska goruslerle asilanmadiklari icin degisime ve aydinlanmaya acikti Eflak a gore Arap gencliginin hayal kirikligi buyuk bir sorundu Bu hayal kirikligi ise bireycilige yol acti ve gelismis ulkelerin aksine az gelismis bir ulkede bireycilik saglikli bir isaret degildi Partinin devrimden onceki ana gorevi halka aydinlanmis fikirleri yaymak ve toplumdaki gerici ve muhafazakar unsurlara meydan okumakti Eflak a gore bir Baas Partisi parti liderligi aydinlanma dusunceleriyle aydinlanincaya kadar egitimsiz kitleleri partinin disinda tutacak bir politikasi saglayacakti Ancak parti ayni zamanda siyasi bir orguttu ve Eflak in belirttigi gibi siyaset bu asamadaki meselelerin en ciddisi idi Baascilik oncu bir partinin yeni bir toplum insa etmek icin belirsiz bir sure hukum surmesi bakimindan Leninist dusunceye benziyordu Eflak Leninist modeline dayali kararli bir aktivist devrimci partinin fikrini destekledi pratikte bu durum demokratik merkeziyetcilige dayaniyordu Devrimci parti siyasi iktidari ele gecirecek ve bundan sonra toplumu daha iyiye donusturecekti Devrimci parti sayica azinliktayken nufusun cogunlugu ona karsi olsa bile bir politika baslatma hakkina ve mutlak guce sahip bir kurumdu Baas Partisi Leninist modelde oldugu gibi neyin dogru neyin yanlis oldugunu biliyordu cunku halk bir butun olarak henuz bunu bilmiyordu Cunku halk hala eski deger ve ahlaki sistemin etkisindeydi Gerici siniflar Eflak a gore Osmanli Imparatorlugu na karsi cikarilan Arap Isyani 1916 1918 gerici bir sinif tarafindan yonetildigi icin Arap dunyasini birlestirmeyi basaramadi Arap Isyani liderlerinin yaptigi gibi monarsiyi destekleyen yonetici sinifin gerici bir sinifla es anlamli olduguna inaniyordu Baas ideolojisinde yonetici sinifin yerini devrimci ilerici bir sinif alacakti Eflak her turlu monarsiye siddetle karsiydi ve Arap Isyani ni birligi geriligin gerilige somurunun somuruye ve sayilarin koyunlar gibi sayilara karsi toplanmasi olarak anlayan krallarin ve feodal beylerin yanilsamalari olarak nitelendirdi Arap Isyani ni kansiz ve sinirsiz birlik mucadelesi icinde birakan gerici sinifin Arap birligi gorusuydu Eflak Alman birligini bunun kaniti olarak gordu Bu gorus Eflak i Almansever olan bazi Arap milliyetcileriyle karsi karsiya getirdi Eflak a gore Bismarck in Almanya yi birlestirmesi ile dunyanin gordugu en baskici ulusu kuruldu bu da buyuk olcude mevcut monarsiye ve gerici sinifa yuklenebilecek bir gelismeydi Eflak a gore Alman ornegini kopyalamak felaket olurdu ve Arap halkinin kolelestirilmesine yol acardi Gerici siniflarla savasmanin tek yolu merkezinde birlik mucadelesi olan ilerici devrimde yatmaktadir Bu mucadele toplumsal devrimden ayri tutulamaz bu ikisini ayirmak hareketi zayiflatmakla ayni sey olurdu Statukodan memnun olan gerici siniflar ilerici devrime karsi cikacaklardi Devrim bir bolgede ulkede basarili olsa bile kaynak kisitlamalari kucuk nufuslar ve diger Arap liderlerin elindeki devrim karsiti gucler nedeniyle o bolge gelisemezdi Bir devrimin basarili olmasi icin Arap dunyasinin organik bir butun kelimenin tam anlamiyla bir olmasi haline gelmesi gerekir Kisacasi Arap birligi ilerici devrimin hem nedeni hem de sonucudur Devrimin basarisinin onundeki en buyuk engel Arap Birligidir Eflak Arap Birliginin hem bolgesel cikarlari hem de gerici siniflari guclendirdigine ve boylece bir Arap ulusu kurma sansini zayiflattigina inaniyordu Arap devletlerinin cogunlugunun gerici siniflarin egemenligi altinda oldugu dunya durumu nedeniyle Eflak ideolojisini gercege uyacak sekilde revize etti Arap Dunyasi capinda ilerici bir devrim yoluyla bir Arap ulusu yaratmak yerine asil gorev devrimi bir Arap ulkesinden digerine yayan ilerici devrimciler olacaktir Basarili bir sekilde donusturuldugunde yaratilan ilerici devrimci ulkeler Arap dunyasi tek bir Arap ulusuna donusene kadar birer birer birlesecektir Ilerici devrimci hukumetler devrimin yayilmasina katkida bulunmaz ise devrim basarili olamayacaktir Ozgurluk Ozgurluk milletin hayatinda bir luks degil temeli ozu ve anlamidir Eflak in 1959 da yaptigi bir konusma Temelde Eflak ozgurluk konusunda otoriter bir bakis acisina sahipti Liberal demokratik ozgurluk kavraminin aksine Eflak in vizyonunda ozgurluk partinin kalbinde ortak iyi oldugu icin halk tarafindan secilmeyen bir Baas partisi tarafindan saglanacaktir Tarihci Paul Salem boyle bir sistemin zayifligini oldukca acik olarak degerlendirdi Eflak ozgurlugu Baasciligin tanimlayici ozelliklerinden biri olarak gordu Dusuncelerin dile getirilmesi ve bireyler arasindaki etkilesim yeni bir toplum insa etmenin bir yoluydu Eflak a gore yeni degerler ve dusunceler yaratan sey ozgurluktu Eflak fikirlerin insan etkilesimi yoluyla asagidan degil yukaridan geldigi icin emperyalizm somurgecilik dini veya aydinlanmamis bir diktatorluk altinda yasamanin ozgurlugu zayiflattigina inaniyordu Eflak a gore Baas partisinin ana onceliklerinden biri yeni fikir ve dusunceleri yaymak bireylere partinin kendisini Arap halki ile hem onlarin yabanci emperyalist baskicilari hem de Arap toplumu icinde ortaya cikan bu tiranlik bicimleri arasina kendisini yerlestirecegi icin bireylere fikirlerin pesinden gitmeleri icin ihtiyac duyduklari ozgurlugu vermektir Ozgurluk kavrami Eflak icin onemli bir ideal olsa da Leninist surekli bir devrimci mucadele modelini tercih etti ve ozgurlugun bir dizi kurum ve kural tarafindan korundugu bir toplum icin kavramlar gelistirmedi Baas tarafindan yonetilen ve halka bilgi yayan tek partili bir devlet vizyonu bireysel etkilesimler konusundaki gorusune bircok yonden aykiriydi Baas partisi ustunlugu sayesinde ozgurlugu tesis edecekti Eflak a gore ozgurluk gercekten ozgur bir toplum yaratmak icin aydinlanmis bir ilerici gruba ihtiyac duydugundan hicbir yerden gelemezdi Sosyalizm Sosyalizmi kitaplardan soyutlamalardan humanizmden ya da acimadan degil ihtiyactan dolayi benimsedik cunku Arap isci sinifi bu donemde tarihin hareket ettiricisidir Eflak in sosyalizmin gerekliligi hakkindaki gorusu Eflak bazi Marksist ilkeleri derinden destekledi ve Marksist yasamdaki maddi ekonomik kosullarin onemi kavramini modern insanligin en buyuk kesiflerinden biri olarak gordu Bununla birlikte Eflak Marksizm in insan maneviyatini unutmus olduguna inandigi icin diyalektik materyalizmin tek gercek olduguna dair Marksist goruse katilmadi Kavramin kucuk ve zayif toplumlar icin ise yarayacagina inanmakla birlikte Arap gelisimindeki tek gercek olarak diyalektik materyalizm kavrami yanlisti Araplar kadar ruhani bir halk icin isci sinifi Arap ulusunu ozgurlestirmeye yonelik cok daha buyuk bir harekette en onemli grup olsa da sadece bir gruptu Karl Marx in aksine Eflak isci sinifinin tarihteki yerinin ne oldugundan emin degildi Marx in aksine Eflak milliyetcilige de inaniyordu ve Arap dunyasinda sadece isci sinifinin degil tum siniflarin yabanci guclerin kapitalist egemenligine karsi calistigina inaniyordu Bati da cesitli siniflar arasindaki mucadele Arap dunyasinda siyasi ve ekonomik bagimsizlik mucadelesiydi Sosyalizm Eflak icin bir Arap ronesans donemini baska bir deyisle bir modernlesme donemini baslatma hedefini gerceklestirmek icin gerekli bir aractir Birliktelik Arap dunyasini bir araya getirirken ve ozgurluk Arap halkina ozgurluk saglarken sosyalizm birlik ve ozgurlugu mumkun kilan temel tastir cunku sosyalizmin olmadigi devrim devrim demek degildir Eflak a gore anayasal demokratik bir sistem Suriye gibi koylulerin bastirilmasinin halkin siyasi ozgurlugunu gecersiz kildigi sozde feodal bir ekonomik sistemin egemen oldugu bir ulkede basarili olamazdi Ozgurluk Suriye nin genel olarak yoksulluk ceken halki icin neredeyse hicbir sey ifade etmiyordu ve Eflak sosyalizmi onlarin kotu durumuna cozum olarak gordu Eflak a gore sosyalizmin nihai amaci devlet kontrolunun veya ekonomik esitligin ne kadar gerekli oldugu sorusuna cevap vermek degildi Bunun yerine sosyalizm insanin hayvani ihtiyaclarini karsilamanin bir araciydi boylece bir insan gorevlerini yerine getirmekte ozgur olabilirdi Baska bir deyisle sosyalizm nufusu kolelikten kurtaran ve bagimsiz bireyler yaratan bir sistemdi Bununla birlikte ekonomik esitlik Baas ideolojisinde temel bir ilkeydi cunku esitsizligin ortadan kaldirilmasi bir grubun digeri uzerindeki tum ayricalik somuru ve tahakkumunu ortadan kaldiracakti Kisacasi eger ozgurluk basarili olacaksa Arap halkinin sosyalizme ihtiyaci vardi Eflak bu sosyalizm bicimini Arap sosyalizmi ile uyum icinde var oldugunu ve bazi yonlerden Arap milliyetciligine tabi oldugunu belirtmek icin etiketledi Bir Hristiyan olan Eflak a gore Islam peygamberi Muhammed in ogretileri ve reformlari sosyalizme gercek bir Arap ifadesi kazandirmisti Sosyalizm Eflak tarafindan adalet olarak goruluyordu ve Muhammed in reformlari hem adil hem de akillicaydi Modern zamanlarda Baascilar tipki Muhammed in yedinci yuzyilda yaptigi gibi adil ve radikal bicimlerin baska bir yolunu baslatacaklardi Islam in rolu Avrupa gecmiste oldugu kadar bugun de Islam dan korkuyor Artik Islam in gucunun gecmiste Araplarinkiyle ifade ediliyordu yeniden dogdugunu ve yeni bir bicimde ortaya ciktigini biliyor Arap milliyetciligi Eflak in Islam in karakteriyle ilgili 1943 e kadar uzanan calismalarindan birinden Bir Hristiyan olmasina ragmen Eflak Islam in yaratilmasini Arap dehasinin kulturunun degerlerinin ve dusuncesinin bir kaniti olarak gordu Eflak a gore Islam in ozu onun devrimci nitelikleriydi Eflak hem Musluman hem de gayrimuslim tum Araplari Islam in bir Arap karakteri yaratmada oynadigi role hayran kalmaya cagirdi ancak Islam a bakisi tamamen maneviydi ve Eflak bunun devlete ve topluma empoze edilmemesi gerektigini vurguladi Eflak Baas partisinin ateizme karsi oldugunu ayni zamanda koktendincilerin sig sahte bir inanci temsil ettigi icin koktendincilige de karsi oldugunu defalarca vurguladi Baas ideolojisine gore tum dinler esitti Ateist karsiti durusuna ragmen Eflak laik hukumetin guclu bir destekcisiydi ve Baasci bir devletin dini bir temele Arap milliyetciligine ve ahlaki bir ozgurluge dayali bir devletle degistirecegini belirtti 1970 lerin sonlarinda Irak Baas hukumetine karsi Sii isyanlari sirasinda Eflak Saddam Huseyin i isyancilara herhangi bir taviz vermemesi konusunda uyardi ve Baas Partisi nin dini inancli oldugunu ancak dini bir parti olmadigini ve olmamasi gerektigini soyledi Baskan yardimciligi sirasinda Sii isyanlari sirasinda Saddam nufusun genis kesimlerini din konusundaki tutumuna gecmeye ikna etme ihtiyacini tartisti Eflak 1989 da oldugunde Irak Bolge Komutanligi tarafindan yapilan resmi bir duyuruda Eflak in olumunden once Islam i sectigini belirtti ancak Irak taki isimsiz bir Batili diplomat William Harris e Eflak in ailesinin onun herhangi bir dini donusum gecirdiginden haberdar olmadigini soyledi Korfez Savasi oncesinde sirasinda ve sonrasinda hukumet giderek daha Islami hale geldi ve 1990 larin basinda Saddam Baas Partisini Arapci ve Islam partisi olarak ilan etti Neo BaascilikSalah Cedid resimde yaygin olarak ilk neo Baasci lider olarak kabul edilir Abraham Ben Tzur Suriye de 8 Mart Devrimi nde ve Irak ta iktidara gelen Baas Partisi ni Baas Partisi nin pan Arap ideolojik temellerinin disina cikmasi ve askeri aygitin ustunlugunu vurgulamasi nedenleriyle Neo Baas olarak nitelendirdi Anahtar parti belgesi Bazi Teorik Onermeler de s osyalizm Arap birliginin gercek hedefidir Arap birligi sosyalist bir toplum insa etmenin zorunlu temelidir ifadesi gecer Kisacasi pan Arabizm hem ekonomik hem de sosyal donusumun sonuna ulasmanin araci oldu John F Devlin bu konuda hemfikirdir ve toplumda sosyal adalet isteyen cesitli Orta Dogu siyasi sistemleri icinde calismaya hazirlanan ezici bir oncelik olarak birlik fikri ile yola cikan Baas Partisi 1960 larin basindan itibaren yok oldu Onun yerine oncelikle kendi bolgelerine odaklanan mumkun olan yerlerde agirlikli olarak askeri guce dayanan diger sosyalist hareketlere cok yakin olan daha az belirgin Baasci olan otoriter merkezi hukumetleri savunan ve yaratan Baas orgutleri yukseldi seklinde bir aciklamada bulunur Uniter Baas Partisi Ulusal Komutanligi eski Genel Sekreteri Munif er Razzaz bu teoriye katildi ve 1961 den itibaren iki Baas partisinin var oldugunu belirtti Askeri Baas Parti ile Baas Partisi ve gercek guc eski partidedir Ayrica askeri Baasin Martin Seymour tarafindan yorumlandigi gibi yalnizca isim olarak Baasci oldugunu ve oyle kalacagini bunun sivil askilara sahip bir askeri klikten biraz daha fazlasi oldugunu belirtti 1959 da Kahire ye surgune gonderilen hosnutsuz Suriyeli subaylar tarafindan kurulan Askeri Komitenin kararinin ardindan olaylar zincirinin ve Baasciligin topyekun yozlasmasinin tahammul edilemez bir mantikla ilerledigini savundu Selahaddin el Bitar 1966 Suriye Darbesi nin Suriye deki Baas siyasetinin sonunu isaret ettigini belirterek bu dusunceyi kabul etti Eflak Partimi artik tanimiyorum diyerek ayni duyguyu paylasti Irakli ve Suriyeli Baasci liderler merkezi Bagdat ta bulunan Baas Partisi ne mensup 1989 da Misel Eflak in cenazesi sirasinda Salah Cedid in hukumeti geleneksel pan Arap birligi hedefini terk etti ve onun yerine radikal bir Bati sosyalizmi bicimi getirdi Bu hukumet terminolojisinde ortaya cikan halk savasi Alti Gun Savasi nin Israil e karsi bir halk savasi olarak ilan edilmesinden dolayi kendisi Maoist bir terimdir ve sinif mucadelesi gibi terimler siklikla kullanildi Suriye Komunist Partisi bazi komunistlerin bakanlik gorevlerinde bulunmasi ve Cedid in Sovyetler Birligi Komunist Partisi ile oldukca yakin iliskiler kurmasi nedeniyle Cedid in hukumetinde onemli bir rol oynadi Hukumet daha radikal bir ekonomik programi sanayi ve dis ticaret uzerinde devlet mulkiyetini desteklerken ayni zamanda tarimsal iliskileri ve uretimi yeniden yapilandirmaya calisiyordu 1968 de el Bitar Baas hareketinden ayrildi ve bu partilerin kurduklari sey olmaktan ciktiklarini sadece isimlerini koruduklarini bolgesel ve diktatorluk hukumetlerinin araclari olarak hareket ettiklerini iddia etti Beklentilerin aksine Eflak Baas hareketinde kaldi ve Irak in hakim oldugu Baas hareketinin ideologu oldu Ideolojik gorusleri asagi yukari ayni kaldi ancak Irak ta siyasi olarak dislandi Esadizm Hafiz Esad in iktidara geldigi 1970 yilindan itibaren Suriye Esad ailesinin kontrolu altindadir Esad hukumeti lidere dayanan ve onun etrafinda donen bir hukumet anlamina gelen kisisel bir hukumetti ve Esadizm terimi Esad in liderliginin Suriye siyasetine nasil hakim oldugunu aciklamak icin ortaya cikti Yetkililer Esad in bilgeligini ortalama bir vatandasin kavrayisinin otesinde olarak tasvir etmeye calistilar Esadizm ve su anda Suriye yi yoneten neo Baasci hukumet hem adam kayirma hem de etnik kayirmacilik uzerine kuruludur partinin ve ordunun Nusayrilestirilmesini baslatan Esad di ve ayrica liderin ailesine bagliliga dayali bir hukumet kurmaya basladi Zeki el Arsuzi nin Arap Baas Partisi nin eski kurucularindan ve daha sonra Suriyeli muhalif olan Cemal el Etasi Esadizm sahte bir milliyetciliktir Bu bir azinligin egemenligidir ve sadece toplumun sinir sistemini kontrol eden Nusayrilerden bahsetmiyorum Orduyu ve muhaberati da dahil ediyorum Ve sosyalist sloganlarina ragmen devlet katkida bulunmadan servet kazanmis bir sinif tarafindan yonetiliyor yeni bir burjuvazi parazit seklinde aciklamada bulundu Buna ragmen Esadizm bir ideoloji degil bir kisi kultudur Ancak hem Baasci hem de Arap milliyetcisi inanclar hukumetin populist itibarini zedelemeyecek kadar sulandirilmis oldugundan Suriye nin her seyi kapsayan bir inanc sistemine en yakin oldugu seydir Dahasi Esad hukumeti Sovyetler Birligi tarafindan yogun bir sekilde desteklendigi ve ikinci dunya ulkesi olarak kabul edildigi icin Baascilarin baglantisizlik ilkesine meydan okumustur Suriye nin Iran Irak Savasi nda daha koktenci bir Sii hukumeti olan Iran Islam Cumhuriyeti ne verdigi destek Suriye yi Baasci Irak i tanimlayan Sunni ideolojiden ayirdi Saddamizm Saddam Huseyin sagda 1988 de Eflak solda ile konusuyor Saddamizm Saddamiya Saddam Huseyin ile ilgili ve onun izledigi siyasete dayanan bir siyasi ideolojidir Ayrica Saddamci Baascilik Al Ba thiya Al Saddamiyya olarak da Irak siyasetcileri tarafindan ifade edilmistir Resmi olarak Baasciligin farkli bir varyasyonu olarak tanimlanir Arap ulkelerini Saddamist Irak siyasi soylemini benimsemeye ve 1967 den sonra coktugunu iddia ettigi Nasirci soylemi reddetmeye cagiran Irak merkezli bir Arap dunyasini benimser Militaristtir ve siyasi anlasmazliklari ve catismalari askeri bir sekilde muharebe seferberlik savas alanlari burclar ve siperler gerektiren savaslar olarak gorur Saddamizm Saddam hukumeti tarafindan ve Saddam in oglu Uday Huseyin in sahibi oldugu Irak gunluk gazetesi Babil tarafindan desteklendi Saddam ve ideologlari eski Babillilerin ve Asurlularin Araplarin atalari oldugunu iddia ederek Irak taki eski Babil ve Asur uygarligi ile Arap milliyetciligi arasindaki baglantiyi birlestirmeye calistilar Boylece Saddam ve yandaslari Mezopotamya mirasi ile Arap milliyetciligi arasinda bir catisma olmadigini iddia ettiler Saddam hukumeti ortodoks Marksizmi elestiriyordu ve ortodoks Marksist sinif catismasi proletarya diktatorlugu ve devlet ateizmi kavramlarina ve ayrica Marksizm Leninizm in Marksist Leninist olmayan partilerin dogalari geregi otomatik olarak burjuva oldugu iddiasina karsi cikiyordu Iddialarina gore Baas Partisi halkci bir devrimci harekettir ve bu nedenle halk kucuk burjuva siyasetini reddetmistir Saddam Arap ulusunun diger uluslarda var olan sinif yapisina sahip olmadigini ve sinif bolunmelerinin Arap toplumu icinde degil Araplar ve Arap olmayanlar arasinda daha cok ulusal hatlar boyunca oldugunu iddia etti Bununla birlikte Vladimir Lenin den sevgiyle soz etti ve Rus Marksizmine Marx in tek basina yapamadigi benzersiz bir Rus ozgullugu kazandirdigi icin Lenin i ovdu Ayrica Fidel Castro Hồ Chi Minh ve Josip Broz Tito gibi diger komunist liderlere komunizmlerinden ziyade ulusal bagimsizlik iddia etme ruhlari nedeniyle hayranligini dile getirdi TartismalarFasizm iddialari Cyprian Blamires Baascilik Eflak ve diger Baas liderleri belirli fasist fikirleri ve uygulamalari elestirmesine ragmen fasizmin Orta Dogu daki bir cesidi olabilir iddiasinda bulunur Ona gore Baas hareketi Avrupa fasist hareketleriyle radikal liberal olmayan milliyetcilik ile Marksist olmayan sosyalizmi sentezleme girisimi romantik mitopoetik ve elitist bir devrimci vizyon yaratma arzusu gibi bircok ozelligi paylasti Yeni bir insan ve gecmis buyuklugu geri getirme sag kanat ve sol kanat hiziplere bolunmus merkezi bir otoriter parti ve benzeri bunlara ornektir Birkac yakin arkadasi daha sonra Eflak in bazi fasist ve Nazi teorisyenlerinden dogrudan ilham aldigini kabul etti Eflak in fasist kimligine karsi bir arguman onun Suriye Lubnan Komunist Partisinin aktif bir uyesi olmasi Fransa da kaldigi sure boyunca Fransiz Komunist Partisinin faaliyetlerine katilmasi ve Karl Marx in bazi fikirlerinden etkilenmesidir Zeki el Arsuzi tarafindan kurulan Arap Baas Partisinin kurucularindan Sami el Cundi ye gore partinin amblemi kaplandi cunku genclerin hayal gucunu nazizm ve fasizm gibi heyecanlandiracakti ancak Arap in dogasi geregi pagan sembollerinden gamali hac gibi uzak oldugu gercegi dikkate alinmaliydi Arsuzi nin Baas Partisi tek liderin erdemlerine inaniyordu ve Arsuzi nin kendisi bizzat Araplarin irksal ustunlugune inaniyordu Parti uyeleri On Dokuzuncu Yuzyilin Temelleri gibi bircok Nazi literaturu okudular Mein Kampf in Arapca ya tercumesini planlayan ilk gruplardan biriydiler ve ayrica Yirminci Yuzyilin Efsanesi nin bir nushasini da aktif olarak aradilar Moshe Ma oz a gore tek nushasi Sam daydi ve Eflak a aitti Arsuzi Mihver Devletleri ni desteklemedi ve Italya nin partiden partiye iliskiler konusundaki ilerlemelerini reddetti ama ayni zamanda Houston Stewart Chamberlain in irksal teorilerinden de etkilendi Arsuzi tarihsel olarak Islam in ve Muhammed in Araplarin asaletini ve safligini pekistirdigini ve her ikisinin de Islam in diger halklar tarafindan benimsenmesi nedeniyle yozlastigini iddia etti Arsuzi 1932 den 1939 a kadar Suriye de var olan paramiliter Demir Gomlekliler ile kanitlandigi uzere fasizm ve nazizmden guclu bir sekilde etkilenen bir siyasi parti olan Milliyetci Hareket Birligi ile iliskiliydi Barzan Ibrahim et Tikriti ile roportaj yapan bir Ingiliz gazeteciye gore Irak istihbarat servislerinin basi Saddam Huseyin Irak in nasil yonetilecegi konusunda Josef Stalin ve Adolf Hitler den ilham almis ve bir keresinde Barzan dan eserlerinin kopyalarini temin etmesini istemisti Bu isteginin sebebi irkci veya antisemitik amaclar icin degil ulusal hedeflere ulasmak icin tum toplumun devlet tarafindan basarili bir sekilde orgutlenmesinin bir ornegi olmakti Irkcilik iddialari Fred Halliday tarafindan yapilan aciklamaya gore Irak taki Baascilar soyleminde pan Arabizm ve bulunan Sati el Husri den ilham aldilar Baas Partisinin iktidara gelmesinden sonraki on bucuk yilda 200 000 Kurt Irak tan suruldu Halliday Baas in Arapciligin savunuculari oldugunu iddia ederek Basra Korfezi bolgesindeki Fars gocmenleri ve topluluklari efsanesini destekledigini iddia ediyor Irak Baas Partisi ile baglari bulunan Ulusal Oncu Parti Moritanya hukumeti ve bazi siyasi gruplar tarafindan irkcilikla suclandi Irak Bolgesel Subesi parti uyeleri arasindaki evlilikleri onaylayabilir veya onaylamayabilir ve bir parti belgesinde parti subelerine Arap kokenli olmayan biriyle evlenmeyi planlayanlar icin sadece mustakbel esin degil ayni zamanda ailesinin de Arap kokenini iyice kontrol etmeleri ve uyelere onay verilmemesi emredildi Iran ile savas sirasinda parti Arap olmayan ozellikle Iran kokenli uyelerle yuzlesmeye basladi Parti sekreterliginden Saddam a dogrudan gonderilen bir notta parti gelecekte parti icin bir tehlike olusturabileceginden aslen Arap olmayan uyelerin varligindan zarar goruyor yaziyordu Sekreterlik Iran kokenli kisilerin parti uyesi olmasina izin verilmemesini tavsiye etti Saddam belgeye verdigi yanitta sunlari yazdi 1 I Parti Sekreterligi nin gorusune katiliyorum 2 Bolgesel Komutanlik toplantisinda gorusulecek Uyeligi reddedilenlerin ve uyelikleri iptal edilenlerin tumu sadik Baascilardi Ornegin uyeligi iptal edilen Iran asilli bir Baasci 1958 den beri partinin uyesiydi Ramazan Devrimi ne de katilmis ve hatta Kasim 1963 Irak Darbesinden sonra Baas davasini destekledigi icin yetkililer tarafindan hapse atilmisti Daha sonra yetkililer ozellikle Irak kokenli kisileri aramaya basladilar ve Iran ve veya Iranlilarla kurduklari her turlu temas onlarin parti uyeligini reddetmek icin yeterince iyi bir neden olarak islev gordu KaynakcaOzel Alan John Day Ed 1983 Political Dissent An International Guide to Dissident Extra parliamentary Guerrilla and Illegal Political Movements s 223 ISBN 9780810320505 Alekseĭ Mikhaĭlovich Vasilʹev Alexei Vassiliev 1993 ss 63 A I Dawisha 1976 ss 56 Mawrid Reader ejtaal net s 80 1 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Ekim 2023 PDF ss 364 365 23 Temmuz 2011 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 8 Mart 2013 PDF ss 364 365 23 Temmuz 2011 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 8 Mart 2013 In practice the economic doctrine of the Ba th eschewed private enterprise and called for a state directed economy much like the USSR According to the basic documents of the party the national wealth is the property of the state the traditional distribution i e the holding of most arable land by absentee landowners who leaded the land out to the peasants is unjust and therefore it must be corrected farming land should be allocated according to the capability to husband it factories will be cooperative trade will be controlled by the state a b c d e Devlin 1975 a b c d e f g h i j k l Curtis 1971 a b Choueiri 2000 a b c d e Bengio 1998 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag Salem 1994 Jones 2007 Ginat 2010 a b c Blamires 2006 Ghareeb amp Dougherty 2004 Hinnebusch 2002 Ruthven 2006 s 319 Mackey 2003 Hannah amp Gardner 1969 a b c d e f Harris 1997 Ben Tzur 1968 a b c d e Pipes 1992 Walt 1987 Laqueur 1969 Commins 2004 a b Hopwood 1988 a b Korany amp Dessouki 2010 Viorst 1995 Perthes 1997 a b c d e f Niblock 1982 al Marashi amp Salama 2008 Ali 2003 a b Maʻoz 2005 Coughlin 2005 Halliday 2000 Seddon 2006 a b c d Sassoon 2012 Genel Ali Tariq 2003 The Clash of Fundamentalisms Crusades Jihads and Modernity ISBN 978 1859844571 Bengio Ofra 1998 Saddam s Word Political Discourse in Iraq Oxford University Press ISBN 978 0195151855 Ben Tzur Avraham 1968 The Neo Ba th Party of Syria Journal of Contemporary History 3 3 161 181 doi 10 1177 002200946800300310 Blamires Cyprian 2006 World Fascism A Historical Encyclopedia 1 ABC CLIO ISBN 9781576079409 Choueiri Youssef 2000 Arab nationalism a History Nation and State in the Arab World ISBN 978 0631217299 Commins David Dean 2004 Historical Dictionary of Syria 2 bas Scarecrow Press ISBN 978 0810849341 2005 Saddam His Rise and Fall ISBN 978 0060505431 Curtis Michel 1971 People and Politics in the Middle East ISBN 978 0878555000 Devlin John F 1975 The Ba th Party A History from its origins to 1966 2 bas ISBN 978 0817965617 Ghareeb Edmund Dougherty Beth 2004 Historical Dictionary of Iraq ISBN 978 0810843301 Ginat Rami 2010 Syria and the Doctrine of Arab Neutralism From Independence to Dependence 2 bas Sussex Academic Press ISBN 978 1845193966 Hannah Sami Gardner George 1969 Arab Socialism A Documentary Survey Brill Archive ASIN B0007DTQ2S Harris William 1997 Challenges to Democracy in the Middle East Markus Wiener Publishers ISBN 978 1 55876 149 0 Hinnebusch Raymond 2002 Syria Revolution from Above Routledge ISBN 978 0415267793 Hopwood Derek 1988 Syria 1945 1986 Politics and Society Routledge ISBN 978 0 04 445046 7 Korany Baghat Dessouki Ali 2010 The Foreign Policies of Arab States The Challenge of Globalization ISBN 978 977 416 360 9 Laqueur Walter 1969 The Struggle for the Middle East The Soviet Union and the Middle East 1958 68 Routledge ISBN 9780710066367 Jones Jeremy 2007 Negotiating Change The New Politics of the Middle East I B Tauris ISBN 978 1845112707 Maʻoz Moshe 2005 Arab Jewish Relations From Conflict to Resolution Essays in Honour of Moshe Maʻoz Sussex Academic Press ISBN 9781903900680 al Marashi Ibrahim Salama Sammy 2008 Iraq s Armed Forces an Analytical History Routledge ISBN 978 0 415 40078 7 Niblock Tim 1982 Iraq the contemporary state Croom Helm Ltd ISBN 978 0 7099 1810 3 Perthes Volker 1997 The Political Economy of Syria under Asad I B Tauris ISBN 978 1860641923 Pipes Daniel 1992 Greater Syria The History of an Ambition Oxford University Press ISBN 978 0195060225 Mackey Sandra 2003 The Reckoning Iraq and the Legacy of Saddam Hussein W W Norton and Co ISBN 978 0 393 32428 0 Ruthven Malise 2006 Islam in the World Oxford University Press ISBN 978 0195138412 Salem Paul 1994 Bitter Legacy Ideology and Politics in the Arab World ISBN 978 0 8156 2628 2 Sassoon Joseph 2012 Saddam Hussein s Ba th Party Inside an Authoritarian Regime 1 bas Cambridge University Press ISBN 978 0521149150 Seddon David 2006 A Political and Economic Dictionary of Africa Taylor amp Francis ISBN 1 85743 212 6 Viorst Milton 1995 Sandcastles The Arabs in Search of the Modern World ISBN 978 0224033237 Walt Stephen 1987 The Origins of Alliances Cornell University Press ISBN 978 0801494185 Dis baglantilar