Ahmed-i Hani (Kürtçe: Ehmedê Xanî, ئەهمەدێ خانی; 03 Ocak 1651, Doğubayazıt, Ağrı - 1707, Doğubayazıt, Ağrı). Ahmed-i Hani, 17. Yüzyılda Osmanlı'da yaşamış bir Kürt şair, yazar, sosyolog, dilbilimci, edebiyatçı, astronom ve filozof gibi çok yönlü bir şahsiyet olduğu gibi kelam ilminde de mahir bir alimdir.
Ahmed-i Hani | |
---|---|
![]() Ahmed-i Hani Tasviri | |
Doğum | Ehmedê Xanî 03 Ocak 1651 Ağrı, Doğubeyazıt, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 1707 Ağrı, Doğubeyazıt, Osmanlı İmparatorluğu |
Milliyet | Kürt |
Vatandaşlık | Osmanlı İmparatorluğu |
Eğitim | Doğubayazıt, Van, Bitlis, Ahlat, Cizre, Urfa Mısır, İran, Bağdat, Şam, Halep, Suriye ve Buhara |
Din | İslam |
Kariyeri | |
Dalı | Fıkıh, Astronomi, Tarih, Kürt Edebiyatı |
Çalıştığı kurumlar | İshak Paşa Sarayı |
Etkilendikleri | Aristoteles, Hipokrat, Şihabeddin Sühreverdî, Firdevsî, Farabi, İbn-i Arabî, Ömer Hayyam, Ali Hariri, Melayê Cizirî, Faki Tayran |
Etkiledikleri | Mahmud Beyazidi, Hejar, Kanate Kurdo, Haci Kadir Koyi, Mehmed Emin Zeki |
Ahmed-i Hani 1651 senesinde Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde dünyaya gelir. Ailesi köken olarak Hakkâri'nin Hân köyünden olup daha sonra Doğubeyazıt'a yerleştikleri için hayatı boyunca "Hânî" mahlası ile tanınmıştır. Hânî ilk eğitimini babası Molla İlyas'tan alır. Ancak henüz küçük yaşlarda iken babasını kaybetmesi üzerine eğitimiyle ağabeyi Molla Kasım ilgilenmeye başlar. Doğubayazıt başta olmak üzere Van, Bitlis, Ahlat, Cizre ve Urfa'da ilim görmüştür. Van'da kaldığı süreçte müderrisi 'den icazet almıştır. Ahmed-i Hani, ilim tahsilinde Anadolu ile yetinmemiş buradaki eğitiminin haricinde Mısır, İran, Bağdat, Şam, Halep, Suriye ve Buhara gibi yerlerde de tahsilini sürdürmüştür.Dinî ilimlerin yanında müspet ilimler'e de ilgi gösteren Ahmed-i Hani özellikle astronomi ve edebiyat alanların özel bir ilgi ve yaklaşım sergiler. Nûbehara Biçûkan, Eqîdeya Îmanê, Mem û Zîn ve Dîvan gibi eserlerini Kürtçe kaleme alır. Ahmed-i Hani'nin Tarikat geleneğine bir bağlılığı olmamasının yanı sıra eserlerinde sıkça tasavvufî kavramlara yer vermiştir. Ahmed-i Hani'ye göre insan yeryüzünde Allah'ın aynasıdır ve nefsine değil sadece ilahi aşka teslim olmalı ve günahlardan sakınarak “İnsan-ı Kâmil’’ olmalıdır. Hayatı boyunca pek çok eser ortaya koyan Ahmed-i Hani 1707 senesinde Doğubayazıt'ta vefat etmiştir. Türbesi, İshak Paşa Sarayı'nın 500 metre doğusunda yer almaktadır.
Ahmed-i Hani Hayatı ve İlmî Kişiliği
Ahmed-i Hani, Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesin'de 03 Ocak 1651 senesinde “Dîzesor’’ (Kırmızı Kale ya da Kızıl Kale) köyünde dünyaya gelmiştir. Bir Kürt Edebiyatı geleneği olarak dönem şairleri ve yazarları eserlerinin başında veyahut sonunda mahlaslarına ve kendileriyle ilgili bilgilere yer verirler. Örneğin Ahmed-i Hani ünlü eserlerinden "Mem û Zîn" adlı eserinin son kısmında şu beytle de doğum tarihine yer verir;
Kürtçe: | |
Bu beyitte yer alan tarih Hicri 1061 senesidir yani Miladi takvime göre 1651 senesine denk gelmektedir. Hânîyân Aşiret'ine mensup olmasından ötürü ya da ailesi Hakkârî'nin Çukurca ilçesine "Hân" köyünden Doğubayazıt'a yerleştiğinden "Hânî" mahlası ile şöhret bulmuştur. Ancak bu mahlasın yanı sıra kullandığı mahlaslar; "Mela", "Pepuk", "Xânî" (Hânî) ve "Kurdî" dir. Lakin Ahmed-i Hani'nin, "Hânî" mahlası ile şöhret bulmasının sebebi en fazla kullandığı mahlasının "Hânî" mahlası olmasından ötürüdür.
Ahmed-i Hani'nin babası medresede müderrislik yapan Molla İlyas, annesi ise Gülizar Hanımdır.İlk eğitimini babasından alan Hani, babasının vefatı üzerine eğitimine yine müderris olan ağabeyi Molla Kasım'ın yanında devam eder. İlk eğitimini babası ve ağabeyinden alan Ahmed-i Hani eğitimine Doğubayazıt'ta yer alan dönemin Muradiye Gulgûn Medresesi’nde devam etmiştir. Bu medreseye ait 1661 senesine ait olan talebe kayıtlarında Ahmed-i Hani'nin de ismi yer alır. Ardından Bitlis ve Ahlat medreselerine gitmiştir. Bundan sonra öğrencilik yıllarını Bağdat, Şam, Halep ve İran’daki medreselerde geçiren Hânî, Kürdistan ve İran coğrafyasında tasavvuf, astronomi, şiir ve sanat teknikleri üzerine derinleşmiş; Suriye’de ise antik Yunan felsefesi üzerine yoğunlaşmıştır. Ayrıca Buhara, Halep, Şam ve Tebriz’de eğitim gördüğüne ve ünlü mutasavvıf şair Nizâmî-i Gencevî’den etkilendiğine dair rivayetler bulunmaktadır. İlim yolculuğunun bir parçası olarak Anadolu’nun da çeşitli bölgelerinde bulunmuş, burada Arapça, belagat ve dini ilimlerle ilgili eğitim almıştır. Bunun yanı sıra astronomiye de özel bir ilgi göstermiştir. Eğitimini tamamladıktan sonra Doğubayazıt’a dönmüş, ardından bir süre Botan Emirliği'nin merkezi olan Cizre’de kalmıştır. Kürt beyliklerinden Behdinan ve Serhedan’ı ziyaret etmiş, Bağdat ve Mısır’da ilmini pekiştirmiştir. Ayrıca hac görevini yerine getirmek için Hicaz’a gitmiş, Osmanlı padişahlarıyla temas kurmak amacıyla İstanbul’a seyahat etmiştir.Hoşap’ta bulunan Ataiyye Medresesi’nde Molla Camiî’nin yanında eğitimini tamamlayarak icazet almış ve sonrasında Doğubayazıt’a dönerek kendi medresesini kurmuştur. Müderris olarak görev yaptığı bu eğitim kurumunda, Kürtçeyi zorunlu eğitim dili olarak belirlemiş, ilmin toplum tarafından anlaşılmasını sağlamak amacıyla eserlerini Kürtçe olarak kaleme almıştır. Hayatının sonuna kadar bu medresede ders vermeye devam etmiştir.
Bürokratik alanda da görev üstlenen Ahmed-i Hânî, babası Molla İlyas ve ağabeyi Molla Kasım gibi resmi yazıcılıkla meşgul olmuştur. Henüz 14 yaşında iken Doğubayazıt Beyi Mîr Muhammed Purbelali’nin divanında kâtip olarak görev yapmış, böylece hem ilmi hem de devlet yönetimi alanında deneyim kazanmıştır. Ahmed-i Hânî’nin, Ağrı Mîri Muhammed Beg’in desteğiyle İshak Paşa Sarayı’nın yakınında bir kütüphane kurduğu söylenmektedir. Bu kütüphanenin 1926 yılına kadar açık kaldığı, ancak daha sonra Cumhuriyet rejimi tarafından yakıldığına dair iddialar bulunmaktadır. Ayrıca, İshak Paşa Sarayı’nın inşası sırasında, 1674 yılında temel atılırken dua ettiği yönünde çeşitli anlatımlar mevcuttur. Sarayda bir süre kâtip olarak görev yaptığı bilinmekle birlikte, bu görevinin tam olarak ne kadar sürdüğü netlik kazanmamıştır.
İlmi Kişiliği
Ahmed-i Hânî, yalnızca bir şair ya da mutasavvıf değil, aynı zamanda derin bir düşünür, eğitimci ve toplum lideriydi. Onun entelektüel kimliği, geniş bir yelpazeye yayılan bilgisiyle şekillenmişti. Felsefi metinleri yalnızca okuyup ezberlemekle kalmayıp, onları eleştirel bir gözle değerlendirerek yorumlamış; içinde bulunduğu toplumun sosyo-kültürel yapısını eserlerine yansıtmıştır. Hânî’nin, halkının yaşamını gözlemleyip edebi bir üslupla resmetmesi, onun sanatı ile düşüncesi arasındaki dengeyi gösterir. Şiir onun için sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda hakikati anlatmanın bir aracıydı.
Çok yönlü bir şahsiyet olan Hânî, yalnızca mistik ve edebi kimliğiyle değil, aynı zamanda bir hukukçu, filozof, siyasetçi ve sosyolog olarak da dikkat çeker. Halkına duyduğu derin sevgiyle toplumsal kalkınma projelerine öncülük etmiş, eğitim ve kültür alanında önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Onun ilmi derinliği, kısa sürede büyük bir saygınlık kazanmasını sağlamış ve henüz 14 yaşındayken eserler kaleme almaya başlamıştır. 1686 yılında inşa ettirdiği cami ve medrese, yalnızca bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda eğitim ve düşünce merkezi olmuştur.
Ahmed-i Hânî, Nakşibendiyye ve Kadiriyye gibi tarikatların etkisini hissederek tasavvuf ve irfan alanında derinlik içeren şiirler kaleme almış, bu yönüyle bir mürşid-i kâmil olarak kabul görmüş ve “Şeyh” unvanıyla anılmıştır. Ancak, kendisi geleneksel bir tarikat kurmamış, aksine ilmin önceliğini vurgulamıştır.
Tasavvufi yönü güçlü olmasına rağmen, klasik anlamda bir tarikat kurmamış; ilmi her şeyin üstünde tutmuştur. "Şeyhlik, Sûfîlik ve kerâmet, ilim öğrenmek ve onu uygulamaktır. Senin halvet yerin okuduğun hücre, tarikatın ise şeriattır.” dizeleriyle, bilginin kendisi için en büyük yol gösterici olduğunu açıkça dile getirmiştir. Eğitime verdiği önem doğrultusunda, öğrencilerinin Kürtçe ve Arapçayı iyi öğrenmelerini sağlarken, ayrıca Farsça ve Osmanlı Türkçesi gibi dillerin de bilinmesini teşvik etmiştir.
Ahmed-i Hânî, yalnızca yaşadığı dönemin değil, yüzyıllar boyunca farklı coğrafyalarda iz bırakan büyük düşünürlerin fikirlerinden beslenmiştir. Şehâbeddin Sühreverdî’nin mistik felsefesinden, Fârâbî’nin akılcı yaklaşımına; Feqiyê Teyran ve Molla Ahmed-i Cezirî’nin şiirlerinden, Platon ve Aristoteles’in düşünsel temellerine; Muhyiddin İbnü'l-Arabî’nin tasavvufi derinliğinden, Ali Hariri, Firdevsî ve Ömer Hayyam’ın edebi mirasına kadar geniş bir bilgi yelpazesine sahiptir. Bu entelektüel birikimini sadece bir dilde değil, dört farklı dilde Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçesi ve Kürtçe ifade etme yetkinliğine ulaşarak ortaya koymuştur. Onu farklı kılan sadece bilgiyi edinmiş olması değil, aynı zamanda onu özümseyip kendi kültürel ve toplumsal bağlamına uyarlayarak özgün fikirler geliştirmesidir. Eğitime olan tutkusu, onu yalnızca bir şair veya filozof değil, aynı zamanda usta bir eğitimci ve dil bilimci haline getirmiştir. Felsefe, tarih, dinler tarihi, Kürt edebiyatı ve folklor gibi pek çok alanda derin bir kavrayışa sahip olan Hânî, hem teorik hem de pratik anlamda ilmi toplumla buluşturmayı amaçlamıştır.
Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesine hâkimiyeti sayesinde, döneminin bilimsel ve kültürel tartışmalarına aktif olarak katılmış; Kürtçeyi ise sadece bir halk dili olarak görmeyip, onu akademik ve edebi bir zemin üzerine oturtarak değerli eserler vermiştir. Bilgiyi sadece medreselerde aktarmakla yetinmeyen Hânî, kaleme aldığı eserler aracılığıyla kuşaklar boyunca sürecek bir entelektüel miras bırakmış, ilmi rehberliğini yaşadığı çağın ötesine taşımıştır.
Onun ilmi mirası, kendisinden sonra birçok düşünürü etkilemiş, eserleri nesilden nesile aktarılmıştır. , ve gibi isimler, Ahmed-i Hânî’nin fikirlerinden esinlenerek kendi dönemlerinde önemli çalışmalar ortaya koymuşlardır. Hânî, yalnızca yaşadığı döneme değil, kendisinden sonraki kuşaklara da yön vermiş, düşünceleriyle kalıcı bir iz bırakmıştır.
Yaşadığı Dönemde Sosyal ve Siyasal Ortam
Ahmed-i Hânî’nin yaşadığı 17. yüzyıl, Kürt coğrafyasının siyasi ve sosyal açıdan en çalkantılı dönemlerinden birine denk düşmektedir. Bu yüzyıl, Osmanlı ve Safevîler arasında süregelen güç mücadelesinin en yoğun yaşandığı dönemlerden biridir. Kürtlerin yaşadığı bölgeler, yalnızca iki büyük imparatorluğun sınır hattı olmanın ötesinde, stratejik ticaret yolları ve doğal kaynakları barındırması nedeniyle sürekli olarak çatışmaların merkezinde yer almıştır. Osmanlılar ve Safevîler, Kürt coğrafyasını kendi egemenlik alanlarına dahil etmek için bitmek bilmeyen savaşlara girişirken, yerel Kürt beyleri ise bölgesel hakimiyetlerini korumakta zorlanmışlardır. Güçlü bir merkezi otoritenin yokluğu, Kürtlerin siyasi ve askeri açıdan bir denge unsuru olmalarını engellemiş ve onları iki büyük güç arasındaki rekabetin bir parçası haline getirmiştir. Bu durum, sınırların sürekli değişmesine, yerel halkın istikrarsız bir yönetim yapısı içinde yaşamasına ve savaşların yarattığı yıkımla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.
Ahmed-i Hânî, işte bu karmaşa içinde yetişmiş; tanık olduğu siyasi çalkantıları, halkının içinde bulunduğu belirsizlikleri ve bu durumun yarattığı sosyo-kültürel etkileri eserlerine ustalıkla yansıtmıştır. Onun edebi ve düşünsel mirası, sadece sanatsal bir derinlik sunmakla kalmamış, aynı zamanda dönemin Kürt toplumunun içinde bulunduğu durumu anlamak açısından da önemli bir tarihi belge niteliği taşımaktadır. Halkının içinde bulunduğu bu siyasi ve toplumsal belirsizlik, onun düşüncelerini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olmuştur. Ahmed-i Hânî, eserlerinde bu durumu yalnızca bir gözlemci olarak aktarmakla kalmamış, aynı zamanda çözüm önerileri sunarak Kürt toplumunun birlik içinde olmasının önemine vurgu yapmıştır. Nitekim bu ruh hâlini, kaleme aldığı şu dizelerinde açıkça dile getirmiştir:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî’nin eserleri incelendiğinde, onun yalnızca bir şair veya düşünür değil, aynı zamanda derin bir duyarlılığa sahip bir aydın olduğu görülmektedir. Halkının yaşadığı sıkıntıları kendi derdi gibi benimseyen Hânî, çevresinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalmamış ve bunları eserlerine güçlü bir şekilde yansıtmıştır. Onun bakış açısı, bireysel kaygıların ötesinde, toplumun refahını ve geleceğini düşünen bir sorumluluk bilinciyle şekillenmiştir. Hânî, içinde bulunduğu zor koşullara rağmen, ilme ve sanata olan inancını hiçbir zaman yitirmemiştir. Savaşların, yıkımların ve siyasi istikrarsızlığın hâkim olduğu bir çağda yaşamış olmasına rağmen, bu durumu kaderci bir anlayışa bağlamamıştır. Aksine, insanın kendi kaderini şekillendirebileceğini, yaşanan olumsuzlukların üstesinden ancak bireylerin sorumluluk alarak gelebileceğini savunmuştur. Ona göre, toplumun yaşadığı sıkıntılar bir yazgı değil, insanların eylemleriyle değiştirebileceği bir gerçekliktir. Bu düşünce yapısı, onun eserlerinde açıkça hissedilir. Hânî, bireyin ve toplumun içinde bulunduğu durumu değiştirme gücüne sahip olduğunu vurgulayarak, halkını bilinçlenmeye, birlik olmaya ve aktif sorumluluk almaya teşvik etmiştir. Bu yönüyle, yalnızca bir edebiyatçı değil, aynı zamanda bir toplum önderi ve bir fikir insanı olarak değerlendirilmektedir. Ahmed-i Hânî, daima gelecek nesilleri önemseyen, zorluklar içinde bile ilim ve sanattan vazgeçmeyen bir düşünürdür. Savaşların ve toplumsal çalkantıların ortasında bile eğitim ve öğretimi ön planda tutarak, halkını bilinçlendirme çabası içinde olmuştur. Onun eserlerinde dile getirdiği sıkıntılar, yaşadığı dönemin acı gerçeklerinin bir yansımasıdır. En büyük ideali, Kürt halkını bir araya getirmek ve Müslüman toplumlar arasında birlik bilincini güçlendirmekti. Ancak, iç çatışmalar ve bölünmüşlükler onu derinden üzerken, bu durumu aşmanın yolunun bilinçlenme ve ortak bir ruh oluşturmak olduğunu savunmuştur. Tüm zorluklara rağmen, Hânî geleceğe daima umutla bakmış ve halkına bu umudu aşılamaya çalışmıştır.
Ahmed-i Hânî’nin yaşamını sürdürdüğü Doğubayazıt, tarih boyunca stratejik konumu ve doğal yapısıyla önemli bir merkez olmuştur. Günümüzde Ağrı’nın ilçelerinden biri olan bu şehir, Osmanlı ve Safevîler arasındaki sınır hattında yer alması nedeniyle tarih boyunca birçok siyasi ve askeri çatışmanın odağında kalmıştır. 17. ve 18. yüzyıllarda ’nin yönetiminde olan Doğubayazıt, özellikle İshak Paşa döneminde bilimsel ve kültürel açıdan büyük bir gelişme göstermiştir. Bu dönemde inşa edilen ve günümüzde bölgenin en önemli tarihî yapılarından biri olarak kabul edilen İshak Paşa Sarayı, bu kalkınmanın en somut göstergelerinden biridir. Osmanlı egemenliğine girdikten sonra ekonomik ve sosyal olarak büyük bir ilerleme kaydeden Doğubayazıt, Osmanlı’nın zayıflamasıyla birlikte Fars saldırılarının hedefi olmuş ve ciddi zararlar görmüştür. Bu yıkımın en temel nedeni, şehrin sınır bölgesinde bulunması ve sürekli güç mücadelesine sahne olmasıdır.
Daha önce de belirtildiği gibi Ahmed-i Hânî, Osmanlı yönetimi altında yaşamış bir alim ve düşünürdü. Ancak onun yaşadığı dönem, Osmanlı Devleti’nin gücünü kaybetmeye başladığı ve sınır bölgelerinin sık sık istilalara maruz kaldığı bir zamana denk gelmiştir. Bu durum, Doğubayazıt gibi stratejik şehirleri savunmasız bırakmış ve bölge halkını büyük sıkıntılara sürüklemiştir. Hânî, bu istilalar karşısında Kürt halkının yaşadığı acıları ve karşılaştığı zorlukları eserlerine yansıtmış, yaşanan çaresizliği ve toplumsal çöküşü şu dizeleriyle dile getirmiştir:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî’nin eserlerinde kullandığı semboller, onun derin tarihsel ve siyasi bilincini yansıtmaktadır. Şiirlerinde geçen "Kulzumê", Mısır ile Hicaz arasındaki Kızıldeniz bölgesini ifade eden bir terimdir. Hânî, Osmanlı Devleti’ni Batı’da yer alması nedeniyle "Kulzume Rûm", yani Kızıldeniz ile özdeşleştirmektedir. Bununla birlikte, "Behrê Tacîk" ifadesiyle ise Basra Körfezi’ni kastederek Safevîler’i (Farslar) simgelemektedir.
Hânî’nin bakış açısına göre, Osmanlı ve Safevîler arasındaki güç mücadelesi, sürekli olarak Kürt halkını savaşın ortasında bırakmıştır. Bu iki imparatorluk her harekete geçtiğinde, arada kalan Kürtler büyük acılar çekmiş, toprakları savaş alanına dönüşmüştür. Onun anlatımında Kürtler, bu iki büyük gücü birbirinden ayıran bir berzah (engel) gibi konumlanmakta ve kaderleri bu güçlerin çekişmesiyle şekillenmektedir. Ancak Hânî, Kürt halkının yalnızca pasif bir unsur olmadığını, aksine cesaret, metanet ve adalet duygusuyla öne çıkan bir topluluk olduğunu vurgulamaktadır. Kürtleri, "himmet kılıcıyla adaleti yaymaya çalışan, fakat hiçbir şekilde minnete boyun eğmeyen bir halk" olarak tasvir etmektedir.
Ayrıca, "Burada girer hepsi kılıç bahsine" şeklinde tercüme edilen kısmın eksik olduğu görülmektedir. Çünkü metinde geçen "dad" kelimesi, "adalet" anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, çeviri yapılırken yalnızca savaş ve mücadele vurgusu yapmak yerine, Hânî’nin adalet kavramına verdiği önemi de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Dolayısıyla, en doğru çeviri şu şekilde olmalıdır: "Burada girer hepsi himmet kılıcıyla adalet bahsine." Bu yorum, Hânî’nin Kürtleri yalnızca savaşan bir halk olarak değil, aynı zamanda adaletin savunucusu olarak gördüğünü de ortaya koymaktadır. Ahmed-i Hânî, yaşamı boyunca Osmanlı tahtına geçen beş farklı padişaha tanıklık etmiştir: IV. Mehmet (ö. 1693), II. Süleyman (ö. 1691), II. Ahmet (ö. 1695), II. Mustafa (ö. 1703) ve III. Ahmet (ö. 1736). Bu dönem, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve askeri açıdan çalkantılı bir süreçten geçtiği, yönetimde istikrarsızlığın hâkim olduğu bir zaman dilimidir.
Hânî, yaşadığı coğrafyada devlet otoritesinin sağlanamamasını yakından gözlemlemiş ve bu durum üzerine düşünceler geliştirmiştir. Mem û Zîn adlı eserinde, bir devletin nasıl inşa edilmesi gerektiğine dair görüşlerini dile getirmiştir. Onun devlet anlayışı, özellikle İtalyan düşünür Niccolò Machiavelli (ö. 1527) ve İngiliz siyaset adamı Thomas More (ö. 1535) ile benzerlikler taşımaktadır. Hânî’nin devlet kavramına yaklaşımı, yalnızca bir yönetim biçimi arayışından ibaret olmayıp, aynı zamanda halkın refahı, adaletin sağlanması ve güçlü bir toplumsal yapı oluşturulması üzerine temellenmiştir.
Edebî Kişiliği
Klasik Kürt edebiyatının en bilinen ve halk arasında en çok adı geçen şairlerinden biri şüphesiz Ahmed-i Hani’dir. Onun ismi, Kürt edebi mirasının en parlak simalarından biri olarak hafızalarda yer edinmiştir. Mem û Zîn eserini okuyanlar, Hani’nin Kürt edebiyatındaki etkisini ve Kürt kültüründeki derin izlerini görmektedir. Onun kalemi, yalnızca bir sanat aracı değil, aynı zamanda toplumsal bilinç ve edebi kimlik inşasının önemli bir unsuru olmuştur. Ahmed-i Hani’nin yaşadığı dönemde, ilim ve kültür dünyasında dört dil büyük önem taşıyordu: Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçesi ve Kürtçe. Medrese eğitimi sayesinde Arapça'ya derinlemesine hakim olmuş, edebi yetkinliğiyle Farsça'yı ustalıkla kullanmış, sarayda katip olarak görev yapması Osmanlı Türkçesine olan hakimiyetini güçlendirmiştir. Ana dili Kürtçe ise onun edebi kimliğinin en temel unsurlarından biri olmuştur. Hani, bu dört dili yalnızca bilmekle kalmamış, aynı zamanda her birini sanatsal ve akademik anlamda etkili bir şekilde kullanarak eserlerinde çok yönlü bir dil ve düşünce dünyası oluşturmuştur.
Ahmed-i Hânî’nin dil konusundaki ustalığını gösteren en dikkat çekici örneklerden biri, "Çarkûşe" adlı eserinde yer alan, "Fate ‘umrî" (Ömrüm geçti) dizeleriyle başlayan şiiridir. Dörder mısralık beş bentten oluşan bu mülemma tarzındaki eser, onun aynı anda dört dili Kürtçe, Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi kullanma becerisini sergileyen nadide örneklerden biridir. Ahmed-i Hânî, bu şiirinde diller arasında ustaca geçişler yaparak hem sanatsal hem de düşünsel derinliği yansıtmış, çok dilli bir edebi miras bırakmıştır:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî, Osmanlı Türkçesinde yalnızca yetkin değil, aynı zamanda bu dili sanatsal bir incelikle kullanabilen bir edebiyatçıdır. Onun Osmanlıca konusundaki ustalığı, Divan’ında yer alan ve tamamı Osmanlı Türkçesiyle yazılmış yedi beyitlik bir şiirinde kendini açıkça göstermektedir. Bu şiir, Hânî’nin sadece çok dilli bir entelektüel değil, aynı zamanda Osmanlı edebiyat geleneğini de derinlemesine kavramış bir şair olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle üçüncü beytinde, dil işçiliğinin ve edebi gücünün çarpıcı bir örneğini sunmaktadır:
“ | Bu bağ-ı içre acep nahl-ı belayım Başımda bela berg ve meşakkat semerimdir | ” |
Ahmed-i Hânî, başyapıtı Mem û Zîn’de yalnızca anadili olan Kürtçeye yer vermekle kalmamış, aynı zamanda dönemin kültürel ve bilimsel dünyasında önemli yere sahip olan Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesinden de yararlanmıştır. Eserde, Kur’an dili olan Arapça’nın derinliği, Farsça’nın edebi zarafeti ve Osmanlı Türkçesi’nin bürokratik ve kültürel etkisi, Kürtçeyle birlikte uyum içinde işlenmiştir. Hânî’nin bu diller arasında nasıl ustalıkla geçiş yaptığını ve eserine nasıl çok katmanlı bir anlam kazandırdığını, Mem û Zîn’de geçen şu beyit açıkça ortaya koymaktadır:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî’nin Mem û Zîn adlı eseri, içerdiği çok dilli yapı itibarıyla döneminin kültürel ve entelektüel mirasını yansıtan önemli bir edebi eserdir. Yaklaşık 26.560 kelimeden oluşan bu metinde, Kürtçe 19.601 kelimeyle açık ara en baskın dil olarak öne çıkarken, Arapça 6.015 kelime ile özellikle dini ve felsefi ifadelerin aktarımında önemli bir yer tutmaktadır. Farsça, 918 kelimeyle edebi ve estetik incelik kazandıran bir işlev üstlenirken, Osmanlı Türkçesi ise 26 kelimeyle eserde oldukça sınırlı bir kullanım alanına sahiptir.
Bu dağılım, Mem û Zîn’in yalnızca bir aşk hikâyesi olmanın ötesinde, Kürtçe'nin edebi ve akademik bir dil olarak kullanılmasına yönelik bilinçli bir çabanın ürünü olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Arapça ve Farsçanın geleneksel ilim ve edebiyat dili olarak eserde nasıl konumlandığını, Osmanlı Türkçesinin ise daha çok yönetim ve idari terimler düzeyinde sınırlı bir yer tuttuğunu ortaya koymaktadır. Ahmed-i Hânî’nin çok dilli yaklaşımı, onun dil bilinci ve farklı kültürel akımları harmanlayan bir düşünce yapısına sahip olduğunu göstermesi bakımından da dikkat çekicidir.
Ahmed-i Hânî, Mem û Zîn’de Kürtçeyi sadece bir iletişim aracı olarak değil, aynı zamanda kültürel ve edebi bir köprü olarak kullanmıştır. Eserin 2480. beytinden de anlaşıldığı üzere, Kurmancî lehçesinin Bohtî, Mehmedî ve ağızlarına geniş yer vermiştir. Bununla birlikte, Sorani lehçesinden de yer yer faydalanarak, Kürtçe'nin farklı varyantları arasında doğal bir bağ kurmuştur.
Ahmed-i Hânî’nin dil tercihi, belirli bir lehçeyi öne çıkarmaktan ziyade, Kürtçe'nin farklı sözel miraslarını harmanlama yönünde bilinçli bir yaklaşımın ürünüdür. O, dilde bölünmeye yol açabilecek lehçe farklılıklarına karşı, bunları bir araya getirerek ortak bir edebi dil geliştirme çabasına girişmiştir. Bu bağlamda, Mem û Zîn sadece Kürt edebiyatının başyapıtlarından biri olmanın ötesinde, Kürtçe'nin çok lehçeli yapısına yönelik bilimsel ve bütünleştirici bir dilbilimsel model olarak da değerlendirilebilir. Ahmed-i Hânî’nin bu yaklaşımı, Kürtçe'nin yazılı geleneğini güçlendirerek, dilin hem edebi hem de akademik alanda gelişmesine önemli bir katkı sağlamıştır.
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî’nin 1683 yılında kaleme aldığı "Nûbehara Biçûkan", onun dil ve edebiyat anlayışını yansıtan önemli eserlerinden biridir. Söz konusu eseri manzum olarak yazması, dil öğretimini estetik bir yapıyla buluşturma niyetinde olduğunu göstermektedir. Ayrıca eserde sıralamanın bazen Arapça-Kürtçe, bazen de Kürtçe-Arapça şeklinde olması, Ahmed-i Hânî’nin çok dilli yaklaşımını ve pedagojik yöntemler konusundaki farkındalığını ortaya koymaktadır.
Eserin girişinde, Kürt edebiyatında erken örneklerine rastlanan pend türünü kullanması, onun edebî geleneğe katkı sunma çabasını gözler önüne sermektedir. Benzer şekilde, "Eqîdeya Îmanê"’yi manzum olarak yazması ve "Mem û Zîn’i "mesnevi türünde kaleme alması, onun yalnızca bir şair değil, aynı zamanda klasik edebi formları benimseyen ve geliştiren bir edebiyatçı olduğunu kanıtlamaktadır.
Bunun yanı sıra, "Divan’ı" ve çok dilli şiirler içeren "Mülemma’sı" gibi eserleri, Hânî’nin hem manzum anlatımda hem de mesnevi ve pend türlerinde güçlü bir yetkinliğe sahip olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, Hânî yalnızca Kürtçenin yazılı geleneğine katkı sunmakla kalmamış, aynı zamanda edebi türleri sistemli bir şekilde işleyerek Kürt edebiyatını daha geniş bir çerçeveye oturtmuştur.
Ahmed-i Hânî, hem Doğu hem de Batı edebiyatının büyük şairleriyle aynı entelektüel düzlemde değerlendirilebilecek güçlü bir edebi kimliğe sahiptir. Batı edebiyatında Dante, Goethe ve Shakespeare nasıl öne çıkıyorsa; Doğu edebiyatında da İmruʾu’l-Kays, , Sadî-i Şîrâzî, Firdevsî ve Fuzulî gibi şairlerle aynı seviyede anılabilecek bir ediptir.
Özellikle , Hânî’yi İranlı Firdevsî ve Gürcü edebiyatının önemli isimlerinden ile birlikte Doğu’nun en büyük üç şairinden biri olarak tanımlamaktadır. Bu değerlendirme, Hânî’nin yalnızca Kürt edebiyatında değil, aynı zamanda Doğu’nun klasik edebi mirasında da önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Eserlerinde işlediği derin felsefi, tasavvufi ve edebi unsurlar, onu döneminin sıradan bir şairi olmaktan çıkarıp, evrensel bir edebi figür haline getirmiştir.
Tasavvufî Kişiliği
Ahmed-i Hânî, tasavvufa yaklaşımında klasik çizginin ötesine geçerek, kendi ruh dünyasına ve içsel deneyimlerine dayalı özgün bir anlayış geliştirmiştir. Önceki mutasavvıfların eserlerini okumuş ve onların düşüncelerinden haberdar olmuştur, ancak bu etkileşim onun tamamen onların gölgesinde kaldığı anlamına gelmez. Aksine, şiirleri dikkatlice incelendiğinde, aldığı tasavvufi terbiyenin ve içsel yolculuğunun eserlerine nasıl yansıdığı açıkça görülebilmektedir.
Ahmed-i Hânî, tasavvufi geleneğe ne bütünüyle bağlı kalmış ne de onu tamamen reddetmiştir. O, geçmiş mutasavvıfların düşüncelerinden ilham almakla birlikte, kendi gönül dünyasında şekillenen ilahi tecellileri ve rabbanî bilgiyi merkezine alan, kişisel bir tasavvuf anlayışı oluşturmuştur. Onun tasavvufu, yalnızca geçmişin mirasını taşımakla kalmamış, aynı zamanda ilahi feyzin kendi gönül atmosferinde şekillendiği, derin bir marifet yolculuğu olarak yorumlanmıştır. Bu yönüyle Hânî, yalnızca bir mutasavvıf değil, aynı zamanda tasavvufu kendi içsel deneyimleriyle harmanlayarak yorumlayan özgün bir düşünce adamı olarak değerlendirilmelidir.
Ahmed-i Hânî, tasavvufi derinliğini ve gönül dünyasına nüfuz eden düşüncelerini, başyapıtı Mem û Zîn’de sanatsal bir üslupla dile getirmiştir. Onun içsel dünyasını ve ruhani yolculuğunu yansıtan bu dizeler, tasavvuf anlayışını anlamak açısından önemli ipuçları sunmaktadır. Hânî, ilahi aşk, hakikate ulaşma arzusu ve insanın manevi yolculuğu gibi konuları, mistik bir anlatımla işlediği şu beyitlerde açıkça ortaya koymaktadır:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî’nin tasavvuf anlayışı, klasik mistik anlayıştan ayrışarak daha bilinçli ve ilim temelli bir yaklaşım sergilemektedir. O, dünyayı tamamen terk edip yalnızca ahireti merkeze alan bir tasavvufi anlayışı benimsememiştir. Aksine, ilim ile tasavvufu iç içe geçiren, bilgi ve amel ile desteklenen bir manevi yolculuğu esas almıştır. Hânî’nin düşünce dünyasında tasavvuf, sadece ruhsal bir deneyim değil, aynı zamanda akıl, bilgi ve ahlakla beslenmesi gereken bir olgunluk sürecidir.
Onun bu bakış açısı, eserlerinde açık bir şekilde kendini göstermektedir. Özellikle Nûbehara Bîçûkan’ın 7. kıtasında, şeyhliğin ve sûfîliğin yalnızca ilim ve eylemle bir anlam kazanabileceğini vurgular. Hânî’ye göre gerçek keramet; bilgi edinmek, bu bilgiyi hayatın merkezine yerleştirmek ve ahlaki erdemlerle yaşamakla mümkündür. O, ilmi temel almayan, sadece keramet iddialarıyla varlık gösteren sahte sûfîleri eleştirmiş, hurafelerle yoğrulmuş bir tasavvuf anlayışını kesin bir şekilde reddetmiştir. Ayrıca, tarikatların İslam’ın temel ilkelerine uygun bir çizgide olması gerektiğini savunmuş ve ilmi, ahlaki ve sosyal sorumluluk bilinciyle harmanlanan bir tasavvuf anlayışını benimsemiştir. Ona göre tasavvuf, insanı hem bireysel anlamda geliştiren hem de toplumun iyiliği için çalışmaya yönlendiren bir ilimdir. Bu yönüyle Hânî, yalnızca bir mutasavvıf değil, aynı zamanda aklı, bilimi ve maneviyatı birleştiren özgün bir düşünce adamı olarak öne çıkmaktadır.
Ahmed-i Hânî’nin Nakşibendî Tarikatı’na mensup olduğuna dair çeşitli rivayetler bulunmakla birlikte, eserleri dikkatlice incelendiğinde, onu kesin olarak belirli bir tarikata veya şeyhe bağlı kılacak açık bir delile rastlanmamaktadır. Onun düşünsel dünyasını şekillendiren unsurlar arasında tasavvuf önemli bir yer tutsa da, doğrudan bir tarikat mensubiyeti içinde olup olmadığını söylemek güçtür. Bununla birlikte, Hânî’nin eserlerinde kullandığı semboller, metaforlar ve tasavvufi terminoloji, onun irfani bir derinliğe sahip olduğunu açıkça göstermektedir. O, tasavvufu yalnızca bir mistik gelenek olarak değil, bireyin içsel olgunlaşmasını ve hakikate ulaşmasını sağlayan bir düşünce sistemi olarak ele almıştır. Mem û Zîn ve Dîvan’ındaki ifadeler, onun varlık, marifet ve ilahi aşk kavramlarını tasavvufi bir perspektiften ele aldığını ortaya koymaktadır.
Özellikle “” eksenli varlık anlayışı, onun düşünsel çerçevesinin temel unsurlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Hânî, insanın varoluşunu ve ilahi hakikati keşfetme sürecini şiir diliyle ustalıkla işlerken, metafiziksel konulara dair derin bir sezgiye sahip olduğunu hissettirmektedir. Onun tasavvuf anlayışı, yalnızca kuru bir doktriner bağlılıktan ibaret olmayıp, bireyin bilgi, ahlak ve ruhsal olgunlaşmayla hakikati idrak etmesini temel alan özgün bir bakış açısı sunmaktadır. Sonuç olarak, Ahmed-i Hânî, belirli bir tarikata sıkı sıkıya bağlı bir mutasavvıf olarak değil, tasavvufu akıl, ilim ve sezgiyle harmanlayan, onu bireyin hakikat yolculuğunun bir parçası olarak ele alan derinlikli bir düşünür olarak değerlendirilmeyi hak etmektedir.
Ahmed-i Hânî’nin herhangi bir tarikata mensup olup olmadığı kesin olarak bilinmese de, eserlerinde kullandığı dil ve tasavvufi ifadeler, onun derin bir irfani bakış açısına sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Üslubu ve fikir dünyası incelendiğinde, Nakşibendiyye Tarikatı’nın tasavvufi anlayışıyla örtüşen yönleri dikkat çekmektedir. Tarih boyunca Kürt mutasavvıfları ve âlimleri arasında Nakşibendîlik önemli bir yer edinmiştir. Bunun başlıca sebepleri arasında, bu tarikatın ilmi ve medrese geleneğine verdiği önem, bid’at ve hurafelere kapalı bir anlayışa sahip olması ve Vahdet-i Vücûd ile görüşlerine yakın durması bulunmaktadır. Hânî’nin düşünsel yaklaşımı da benzer biçimde ilim, ahlak ve irfanı bir araya getiren, mistisizmi akıl ve bilgiyle harmanlayan bir çizgiye sahiptir. Ancak, Hânî’nin tasavvufi bakışı herhangi bir tarikata sıkı sıkıya bağlı olmaktan öte, daha geniş bir çerçeveye oturmaktadır. Onun için tasavvuf, yalnızca bir tarikata mensubiyet meselesi değil; bireyin kendini bilme, hakikate ulaşma ve toplumsal bir bilinç geliştirme sürecidir. O, geleneksel tasavvufi kalıpları aşarak, maneviyatı akıl, bilgi ve etik değerlerle yoğuran bir perspektif geliştirmiştir. Ahmed-i Hânî’nin eserleri bir bütün olarak ele alındığında, onun birçok Kürt âlimi gibi fıkıhta Şafiî, itikatta Sünnî/Eş’arî çizgiyi takip ettiği görülmektedir. Tasavvufi yönü incelendiğinde ise Nakşibendiyye Tarikatı’nın ilkeleriyle örtüşen bir anlayış benimsediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, onun tasavvufî düşüncesinin merkezinde Vahdet-i Şuhûd anlayışı yer almaktadır. Hânî’nin eserlerinde, bireyin hakikati idrak sürecinde bilgi, amel ve ahlakın ayrılmaz bir bütün olduğu sıkça vurgulanmaktadır. Onun tasavvuf anlayışı, metafizik bir mistisizmden ziyade, insanın ruhsal gelişimini ve içsel farkındalığını esas alan bir perspektife sahiptir. Vahdet-i Şuhûd yaklaşımı çerçevesinde, varlığın hakikatini algılamanın doğrudan keşif ve sezgiyle mümkün olduğunu ifade eden düşünceleri, onun derin bir tasavvufi bilinçle hareket ettiğini göstermektedir. Ancak Hânî’yi sadece belirli bir tarikat veya mezhep çerçevesinde değerlendirmek yeterli değildir. O, geleneksel düşünce sistemlerini benimsemiş olmakla birlikte, bunları kendi yorumuyla şekillendirmiş ve tasavvufu, bireysel idrak ve toplumsal bilinç düzeyinde bir olgunlaşma süreci olarak ele almıştır.
Divan adlı eserinde yer alan bazı ifadeler nedeniyle, Ahmed-i Hânî’nin Nakşibendiyye Tarikatı’na mensup olduğunu kesin bir dille savunanlar bulunmaktadır. Hatta bazı kaynaklar, onun yalnızca bu tarikata bağlı bir derviş değil, aynı zamanda bir Nakşî şeyhi olduğunu da iddia etmektedir. Bu görüşlerin temel dayanağı, Hânî’nin Divan’ında geçen şu dizelerdir:
Kürtçe: | |
Bu dizeler, Ahmed-i Hânî’nin Nakşibendiyye Tarikatı’na mensup zatlar vesilesiyle ruhsal bir dönüşüm yaşadığını ve manevi bağlarını güçlendirdiğini ima etmektedir. Ona göre, insanın içsel prangalarından kurtulması, ancak hakikat yolunda rehberlik eden bu zatların sohbetleriyle mümkün olmuştur. Kalbinde meydana gelen manevi açılımın, Nakşibendî geleneği içindeki şahsiyetlerle kurduğu ilişki sayesinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hânî, bu ifadesiyle Allah’a ulaşmanın yolunun, bu tasavvufi şahsiyetlerin rehberliğiyle daha kolay ve hızlı bir şekilde kat edilebileceğini dile getirmektedir. Ancak, bu durumu yalnızca belirli bir tarikata sıkı sıkıya bağlanmak olarak değil, irfan yolculuğunda hakikati idrak etme sürecinin bir parçası olarak ele almak gerekir. Ahmed-i Hânî’nin çok yönlü kimliği incelendiğinde, onun tasavvufi bir eğitimden geçtiği, nefis tezkiyesi ve ruh tasfiyesini gerçekleştirdiği görülmektedir. Aynı zamanda, insanları bu yolda irşad etmek üzere icazet almış olabileceği ve Nakşibendiyye ekolüne yakın duran, gönül ehli bir Allah dostu olduğu söylenebilir. Ancak Hânî, tarikat geleneklerine katı bir bağlılık göstermemiş, mistik düşüncelerini daha özgür bir perspektiften ele almıştır. Mürşidlik misyonunu, doğrudan kendisi üstlenmek yerine, Mem û Zîn eserindeki kahramanlar üzerinden sembolik bir anlatımla işlemeyi tercih etmiştir. Onun tasavvuf anlayışında, Nakşibendiyye ekolüne olan eğilimi ve meşrep bir çizgide şekillenen manevi bağı hissedilse de, mutlak olarak belli bir tarikatın sınırları içinde kalmadığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, Ahmed-i Hânî, tasavvufu şeriat ile uyumlu bir biçimde ele alan, hurafelerden uzak, ilim ve irfan eksenli bir yol izleyen, özgün bir sûfî düşünür olarak değerlendirilebilir.
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî ve Kelâm İlmi
Ahmed-i Hânî, birçok ilim dalıyla ilgilenmiş olmakla birlikte, onun entelektüel kimliğinde edebiyat, felsefe ve kelâm ilmi ön plana çıkmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, fıkıhta Şâfiî, itikatta ise Eş‘arî mezhebine mensup olduğu bilinmektedir. Ancak Hânî’yi klasik medrese âlimlerinden ayıran en önemli özellik, eğitim anlayışındaki yenilikçi yaklaşımıdır. O, dönemin geleneksel eğitim metodlarını sorgulamış ve eğitimin ana dilde verilmesi gerektiğini savunarak, kendi eserlerinde Kürtçeyi ilmi bir ifade aracı olarak kullanmıştır. Eserleri incelendiğinde, Hânî’nin düşüncelerini belirli aşamalar doğrultusunda inşa ettiği görülmektedir. Nûbehara Biçûkan ile dilin temel taşlarını oluşturmuş, Akîdeya Îmanê ile kelâm ve akaid alanında önemli bilgiler sunmuş, Divan’ında kelâmî ve felsefi görüşlerinin omurgasını ortaya koymuş ve nihayet Mem û Zîn’de edebiyat, kelâm, felsefe ve tasavvufu bir araya getirerek düşünsel bir sentez oluşturmuştur. Hânî’nin yazım dili de zamanla evrilmiştir. İlk eserlerinde daha sade bir dil kullanırken, zamanla daha derinlikli ve felsefi bir üsluba yönelmiştir. Kelâm ilmiyle Ehl-i Sünnet düşüncesini kendi ana dilinde ifade etmeye öncülük etmiş, bu yönüyle kendisinden sonraki nesillere örnek olmuştur. İlk eserlerinde akaid, kelâm ve edebiyata ağırlık vermişken, ilerleyen yıllarda tasavvufa daha fazla yönelmiştir. Ancak bu yönelim, onun kelâm ilminden uzaklaştığı anlamına gelmemektedir. Nitekim Mem û Zîn’de, Allah’ın varlığı ve birliği konularını işlerken hem aklî hem de naklî delillerden yararlanması, onun düşünce sisteminde akıl ve iman arasında güçlü bir denge kurduğunu göstermektedir. Ahmed-i Hânî, kelâmî düşünceyi felsefi kavramlarla harmanlayan, akılcı yöntemlerle analiz eden ve bunu Kürtçe ifade eden öncü bir isimdir. Kelâm alanında Kürtçede eser veren ilk âlimlerden biri olması, onun bu alanda çığır açtığını göstermektedir. Arapça ve Kürtçe arasında bir köprü kurarak, İslam düşüncesini kendi diliyle aktarmıştır. Eleştirel bir bakış açısına sahip olan Hânî, Mu‘tezile ve Cebriye gibi mezhepleri zaman zaman eleştirmiş, ancak dogmatik bir yaklaşım sergilememiştir. Taklitçiliğe karşı durmuş, sürekli çözüm arayışında olmuş ve eleştirdiği her görüşe alternatif sunmuştur. Bu, onun yalnızca bir mutasavvıf veya edebiyatçı değil, aynı zamanda güçlü bir kelâm âlimi olduğunu kanıtlamaktadır. Ahmed-i Hânî, kelâmî düşüncelerini eserlerinin içine ustaca yerleştirmiş, ancak bu alandaki en belirgin çalışmalarını Akîdeya Îmanê ve Mem û Zîn adlı eserlerinde sistematik bir şekilde işlemiştir. Eş‘arî mezhebinin görüşlerini manzum bir üslupla ele aldığı Akîdeya Îmanê, onun kendi dilinde yazdığı ilk kelâmî eserlerden biri olmasıyla dikkat çeker.
Hânî, eserini kaleme alırken çevresindeki insanların ihtiyaçlarını gözetmiş, kelâm kavramlarını açık bir şekilde kullanarak bunları anlaşılır kılmıştır. Tevhid konusundaki görüşleri yalnızca Akîdeya Îmanê ile sınırlı kalmamış, Mem û Zîn, Nûbehara Biçûkan ve Divan gibi eserlerinde de kelâmî düşüncelerini işlemeye devam etmiştir. Bu, onun yalnızca bir edebiyatçı değil, aynı zamanda İslamî ilimleri kendi diliyle aktaran güçlü bir düşünür olduğunu göstermektedir.
Etkilediği Şahsiyetler
Ahmed-i Hânî, düşünce ve edebiyat dünyasında derin izler bırakmış, hem etkilenen hem de etkileyen bir şahsiyettir. Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, , Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Sadî-i Şîrâzî ve Nizâmî-i Gencevî gibi büyük isimlerden ilham almış, ancak kendine özgü üslubuyla yeni bir edebi gelenek inşa etmiştir.
Onun etkisi yalnızca çağdaşı olan şairlerle sınırlı kalmamış, dört dilde mülemma yazan , , Pîremerd, , , , , Cegerxwîn, Celadet Ali Bedirhan, , , Osman Sabrî, Qedrîcan, gibi birçok Kürt edebiyatçısını derinden etkilemiştir. Onun mirası, yalnızca bir edebi ekol değil, aynı zamanda Kürt kültürünü ve düşüncesini şekillendiren güçlü bir ilham kaynağı olmuştur.
Ahmed-i Hânî’nin eserleri, kendisinden sonra gelen Kürt aydınları ve şairleri için güçlü bir ilham kaynağı olmuştur. Onun eserleri, farklı dönemlerde çeşitli yorumlara tabi tutulmuş; kimi zaman latinize edilmiş, kimi zaman ise Arap harfleriyle basılarak yaygınlaştırılmıştır. Hânî’nin düşüncelerinden etkilenen isimler arasında , , , , , ve gibi önemli âlimler ve mutasavvıflar yer almaktadır. Onun eserleri, yalnızca edebiyat alanında değil, aynı zamanda tasavvuf ve ilmi düşüncede de derin bir yankı uyandırmıştır.
Ahmed-i Hânî, yalnızca eserleriyle değil, aynı zamanda divanındaki şiirleriyle de kendisinden sonra gelen yazar ve şairler için önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Onun etkilediği isimlerden biri de hakkında fazla bilgi bulunmayan Kürt şair Şewqî’dir. Şewqî, Hânî’nin izinden giderek dört dilde (mülemma) şiirler kaleme almış ve kendisini "Hânî nesepli" olarak tanımlamıştır. Tıpkı Hânî gibi, şiirlerinde Arapça, Farsça, Türkçe ve Kürtçe'yi ustalıkla kullanarak duygularını ifade etmiştir. Özellikle onun mülemma tarzındaki şiirleri, hem içerik hem de biçim açısından Hânî’nin etkisini açıkça yansıtmaktadır. Ahmed-i Hânî’nin etkilediği önemli şahsiyetlerden biri de Bediüzzaman Said Nursî’dir. Halk arasında velî olarak kabul edilen Hânî’nin kabrini ziyaret eden Said Nursî’nin, ondan feyiz aldığı rivayet edilmektedir. Said Nursî, bu ziyareti ve Hânî’ye olan ilgisini Tarihçe-i Hayat adlı eserinde de dile getirmiştir.
Ahmed-i Hânî'nin Eserleri
Ahmed-i Hânî’nin eserleri, kendisine kesin olarak ait olanlar ve aidiyeti tartışmalı olanlar şeklinde iki gruba ayrılabilir. Tespit edilebildiği kadarıyla, Hânî’nin kesin olarak kendisine ait beş eseri bulunmaktadır. Bunlardan dördü Kürtçe kaleme alınmıştır: Nûbehara Biçûkan, Eqîdeya Îmanê, Divan ve en meşhur eseri Mem û Zîn. İlk iki eser, yüzyıllar boyunca medreselerde ders kitabı olarak okutulmuş; Divan, tasavvufi şiirleri içeren bir derleme olarak sonradan kitaplaştırılmıştır. Mem û Zîn ise tamamen tasavvufi bir perspektifle yazılmış olup, Hânî’nin ismiyle özdeşleşen ve ona ün kazandıran en önemli eserdir.Bunların yanı sıra, dört dilde yazılmış adlı mülemma eseri de ona ait olup, beş beyitlik kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Aidiyeti tartışmalı olan eserleri arasında ise Yûsuf û Zelîxa, Leyla û Mecnûn, , , , Coğrafya Kitabı, , ‘Eqîdeya Îslamê, Nehcu'l-Enâm ve Tarih kitapları bulunmaktadır. Ayrıca, bazı kaynaklar onun fıkıh, mantık ve dil üzerine kayıp bir eserinin olduğundan da bahsetmektedir.
Hânî’ye Ait Olduğu Kesin Olan Eserler
Mem û Zîn
Ahmed-i Hânî, bölgesinde bilinen Mem û Zîn destanını manzum bir esere dönüştürerek Kürtçe'nin edebi gücünü zirveye taşımıştır. Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin tarzında yazılmış bu tasavvufi eser, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda Allah’ın varlığı ve birliğini anlatan tevhid eksenli bir itikadi ve edebi metindir. Yaklaşık 3000 beyitten oluşan bu mesnevi, yer yer kelâmî konulara da değinmektedir. Hânî, bu eseri kaleme alırken amacını şu dizeleriyle dile getirmiştir:
Kürtçe: | |
Bu dizelerden Hânî’nin, eserini iç dünyasındaki fikir ve düşünceleri ortaya çıkarmak için yazdığı anlaşılmaktadır.
Ahmed-i Hânî, bu eserinde siyasi, ulusal, sosyal ve dini düşüncelerini tasavvufi bir perspektifle dile getirmiştir. destanından ilhamla kaleme aldığı Mem û Zîn, Kürt edebiyatında mesnevi türünde yazılmış ilk eser olma özelliğine sahiptir. Daha önce Kürtçe bir mesnevi yazılmamış olması, bu eserin hem divan edebiyatı hem de genel Kürt edebiyatı açısından taşıdığı önemi artırmaktadır. Bu yönüyle Mem û Zîn, yalnızca edebi değil, aynı zamanda kültürel bir dönüm noktasıdır. Mem û Zîn, Ahmed-i Hânî’nin en önemli eseri olup, onun adıyla özdeşleşmiştir. Tasavvufi bir mesnevi olarak kaleme alınan bu eser, mecazî aşkla başlayıp ilahi aşka ulaşan bir hikâyeyi anlatırken, toplumsal ve ahlaki meselelere de ışık tutmaktadır. Hânî, bu eserde toplumun ilmi, sosyo-kültürel ve idari sorunlarına kayıtsız kalmamış, Kur’ân ve Sünnet rehberliğinde çözümler aramıştır. Ömrünü ilme ve irfana adayan Ahmed-i Hânî, yalnızca kendi toplumunun değil, tüm insanlığın kurtuluşunu Allah’a ve Peygamber’in rehberliğine uymakta görmüş ve bu mesajı son nefesine kadar aktarmaya devam etmiştir.
Nûbehara Biçûkan
Eserin adıyla ilgili farklı görüşler bulunsa da, Nûbehara Biçûkan (Küçüklerin İlkbaharı) adını taşıyan bu eser, Ahmed-i Hânî tarafından 1683 yılında, 33 yaşındayken kaleme alınmıştır. Kürt edebiyatında, özellikle de Kurmancî lehçesinde yazılmış ilk Kürtçe eserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Eser, kısa bir önsöz, 13 kıta, yaklaşık 220 beyit ve 1000 civarında Arapça kelime ile bunların Kürtçe karşılıklarından oluşmaktadır. Hânî, önsözde besmele, hamdele ve salveleden sonra, bu eseri seçkin kişiler için değil, küçük Kürt çocuklarının eğitimine katkı sunmak amacıyla yazdığını şu sözlerle ifade etmektedir:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî, Nûbehara Biçûkan eserinde eğitimin özgür bir ortamda yapılması gerektiğini vurgulamış ve eğitimin temel ilkelerini şu şekilde sıralamıştır:
- Zorlukların ardından mutlaka bir mükâfat gelir.
- Bilgi, tekrar edildikçe daha kalıcı hale gelir.
- Akıl iradenin, kalp ise duyguların merkezidir.
- Çalışma ve üretimde akıl, sevgi ve ilişkilerde kalp esas alınmalıdır.
- Başarı, azim ve çabayla mümkündür.
- Zaman, en güçlü silahtır ve iyi değerlendirilmelidir.
- Kaos ve düzensizlikten kaçınılmalıdır.
- Sabır ve hoşgörü temel yaşam ilkeleri olmalıdır.
- Cehaletten kaçınıp bilgiye yönelmek gerekir.
- Bilgi, hem dünyada hem de ahirette insanın değerini artırır.
- Her işin estetik ve cazip olması önemlidir.
- Devletin gücü, ilim sahiplerine dayanır.
- Hayattan asla ümit kesilmemelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda, Hânî çocuklara ilim ve irfanın önemini anlatmış, yaşadıkları çağın bilimini ve dilini öğrenmeleri gerektiğini öğütlemiştir.
Eqîdeya Îmanê
Akaid, İslam’ın temel inanç esaslarını konu alan ilim dalıdır. Ahmed-i Hânî, bu alandaki en önemli eserlerinden biri olan Eqîdeya Îmanê ’yi, medrese öğrencileri için kaleme almıştır. Günümüz Türkçesinde İman Esasları olarak çevrilebilecek bu eser, akaid ve kelâm ilminin temel konularını ele almaktadır. Hânî, bu eseri Nûbehara Biçûkan’dan dört yıl sonra, 1687’de tamamlamıştır. Nüsha farklılıklarına göre 70 ila 73 beyitten oluşan eser, mesnevi tarzında yazılmıştır. Klasik kelâm kitaplarında olduğu gibi üç temel bölüme ayrılmıştır: İlâhiyat (Allah’ın varlığı ve sıfatları), Nübüvvet (peygamberlik) ve Sem‘iyyat (gayba dair konular).
Divan
Dîvan, Ahmed-i Hânî’nin farklı dönemlerde yazdığı şiirlerin derlenerek oluşturulduğu bir eserdir. Sağlığında divan hâline getirilmemiş olsa da, şiirleri ilim ve edebiyat çevrelerinde el yazmalarıyla korunmuş ve daha sonra yayımlanmıştır. Eserde tasavvuf başta olmak üzere, gazel, kaside, kıta, mülemma ve müstezad gibi birçok nazım şekli yer almaktadır. Hânî, şiirlerinde güçlü bir vatan sevgisi ve derin bir edebi üslup sergilemiş, Kürtçe, Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler kaleme almıştır. Dîvan’da yalnızca Kürtçe değil, Türkçe ve Farsça gazellerin de bulunması, onun yalnızca Kürt edebiyatının değil, tüm İslam dünyasının şairi olduğunu göstermektedir. Eser, Rusya, Almanya ve Suriye’de basılarak geniş bir coğrafyada okuyuculara ulaşmıştır. Zamanla, bölgenin âlimleri tarafından Ahmed-i Hânî’nin şiirleri toplanmış ve basılmıştır. Nitekim, kendisi de bu şiirlerin derlenmesini arzu etmiş ve bunu bir vasiyet niteliğinde şu dizeleriyle dile getirmiştir:
Kürtçe: | |
Çârkûşe
Ahmed-i Hânî’nin eserlerinden biri de Çarkûşe’dir. Bu eser, mülemma tarzında, yani her mısraı dört farklı dilde (Arapça, Farsça, Türkçe ve Kürtçe) yazılmış rubâilerden oluşmaktadır. İçeriğinde aşk, ayrılık ve kavuşma temalarının işlendiği bu rubâilerden günümüze yalnızca beş tanesi ulaşmıştır. Hânî’nin, ana dili Kürtçe'nin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçeye de ileri düzeyde hâkim olması ve bu dillerde üstün edebi eserler verebilmesi, onun dil ve belâgat konusundaki derinliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle, günümüze ulaşan rubâileri anlamlarıyla birlikte aşağıda sunulmaktadır:
Kürtçe: | |
Hânî’ye Aidiyeti Kesin Olmayan Eserler
Yusuf û Züleyha
Her ne kadar Yûsuf û Züleyha eseri Ahmed-i Hânî’ye atfedilse de, aidiyeti belirsizdir. Rus yazar M. Rudenko tarafından yayımlanan bu eserin edisyon kritiğini yapmıştır., küçükken evlerinde bu kitabın bulunduğunu ve babasının Hânî’ye ait olduğunu söylediğini aktarsa da, kendisi bu görüşe katılmamaktadır. Ayrıca, eserin siyasi baskılar nedeniyle yok edildiğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra, eser Selim bin ’ye de nispet edilmektedir.
Leyla û Mecnûn
Leyla û Mecnun’un asıl yazarı olarak öne çıkmaktadır. Eserde sıkça geçen “” mahlası, onun bilinen lakabı olduğundan, bu durum eserin Ahmed-i Hânî’ye aidiyetini şüpheli hale getirmektedir. Hânî’yi konu edinen klasik kaynaklar, bölgedeki medrese gelenekleri ve yaygın rivayetler, onun yalnızca Nûbehara Biçûkan, Eqîdeya Îmanê, Mem û Zîn ve beş mülemma şiiriyle tanındığını göstermektedir. Bu nedenle, Leyla û Mecnun’un Haris Bitlisî’ye ait olma olasılığı daha yüksek kabul edilmektedir.
Sîseban
Toplam 40 bölüm ve 1635 mısradan oluşan adlı destan, İslam peygamberi Muhammed ve sahabelerinin ehl-i küffara karşı verdiği mücadeleleri konu almaktadır. Eser, Ahmed-i Hânî’ye nispet edilmekle birlikte, ve Feqiyê Teyran’a da atfedilmektedir. Araştırmacı yazar Tahsin İbrahim Doskî, destanın sade bir üslupla yazılmış olması nedeniyle, Hânî’ye ait olamayacağını savunmaktadır. Ona göre, Hânî’nin derin edebi üslubu düşünüldüğünde, bu destanın onun kaleminden çıkmış olması düşük bir ihtimaldir.
Buna karşılık, araştırmacı yazar , destanın kesinlikle Hânî’ye ait olduğunu iddia etmektedir. "Dîwan û Gobîdeyê Ehmedê Xanî Yêd Mayîn" adlı eserinde, Sîseban’ın bir nüshasının 1886 yılında Hacî oğlu İbrahim tarafından istinsah edildiğini ve bu nüshayı baz aldığını belirtmiştir. Varlı, eserin son beyitlerinde "Ehmedê Xanî" isminin ve mahlasının geçmesini, eserin Hânî’ye aidiyetini güçlendiren önemli bir delil olarak sunmaktadır. Bu tartışmalar, eserin kesin aidiyeti konusunda farklı görüşlerin varlığını ortaya koymakta ve metnin kime ait olduğu konusunda akademik araştırmaların devam etmesi gerektiğini göstermektedir.
Kürtçe: | |
Tuhfetu’l-Ewam
Araştırmacı Abdurrahman Durre’ye göre, Yusuf Bayezîdî’ye ait olduğu bilinen ve ilk olarak , daha sonra adıyla basılan eser, aslında Ahmed-i Hânî’nin kaleme aldığı olabilir. Durre, bu iddiayı araştırmak amacıyla Doğubayazıt’ın ünlü âlimlerinden Molla Musa Celalî ile görüşmüş ve Celalî onu başka bir mollaya yönlendirmiştir.
29 Temmuz 1998’de Durre’ye gönderilen bir faksta, Yusuf’un oğlu Şeyh Muhammed, babasının kitabını önce Kifayetu’l-Avam olarak adlandırdığını, daha sonra Tuhfetu’l-Amilîn ismiyle bastırdığını ve son olarak bazı eklemeler yaparak Îrşadu’l-Îbad adıyla Ankara’da yeniden yayımladığını aktarmıştır. Bu bilgiye dayanarak, söz konusu eserin Halife Yusuf’a ait olma ihtimali daha yüksek görülmektedir. Bu durumda, her ne kadar bazı kaynaklar eseri Ahmed-i Hânî’ye nispet etse de, mevcut bulgular onun Yusuf b. Bayezîdî’ye ait olduğunu göstermektedir
Erdê Xuda
Doğu Anadolu’nun birçok bölgesini dolaşarak ilmi seyahatlerde bulunan Ahmed-i Hânî, Arapça, belagat ve dinî ilimlerin yanı sıra astronomiyle de ilgilenmiştir. Araştırmacı yazar H. Mem, Hânî’nin coğrafya ve astronomi üzerine Erdê Xuda adlı bir eser yazdığına dair yaygın bir kanaatin olduğunu belirtir. Ancak bu eserin kasıtlı olarak yok edildiği ve günümüze ulaşmadığı iddia edilmektedir.
Celadet Ali Bedirhan da Hânî’nin coğrafya ve astronomi üzerine bir eser yazdığını duyduğunu, ancak ne kadar arasa da bu kitaba ulaşamadığını ifade etmiştir. Mem û Zîn ve diğer şiirleri incelendiğinde, Hânî’nin gök cisimleri, burçlar ve gezegenler üzerine güçlü tasvirler yaptığı görülmektedir. Bu, onun astronomi ve coğrafya bilgisine sahip olduğunu gösterse de, söz konusu eserin ona aidiyeti kesin olarak doğrulanamamaktadır.
Sekerata Mirinê
Araştırmacı Abdullah Varlı, Ahmed-i Hânî’nin adlı bir eserinin bulunduğunu belirtse de, bu eserle ilgili herhangi bir alıntı paylaşmamaktadır. Tahsin İbrahim Doskî ise bu ismin halk arasında yaygın olan folklorik bir manzumeye ait olduğunu, ancak eserin ’ye ait olarak bilindiğini kaydetmektedir. Bu nedenle, Sekerata Mirinê’nin Hânî’ye ait olup olmadığı belirsizliğini korumaktadır.
Nehcu’l-Enam ve Tarih
Araştırmacı Abdullah Varlı, Ahmed-i Hânî’nin eserleri arasında Tarih adlı bir eseri de saymaktadır. Varlı’ya göre bu eser, Mahmudî, Dumbulî ve Pisyanî aşiretlerini konu almaktadır. Ancak, eserin Hânî’ye ait olup olmadığı kesinlik taşımamakta ve aidiyeti tartışmalı kalmaktadır.
Eqîdeya İslâmê
Nûbehara Biçûkan’ın 1887’de Molla Mahmut Vanî tarafından yazılan ve 1903’te Almanya’da basılan bir el yazması nüshasının sonunda, Eqîdeya Îslamê adlı bir eserin Ahmed-i Hânî’ye ait olduğu belirtilmiştir. Bazı medreselerde, Eqîdeya Îmanê gibi ders kitabı olarak okutulan bu eser, genellikle anonim bir metin olarak kabul edilmektedir. İçeriğinde, İslam’ın beş rüknü (kelime-i şehadet, namaz, zekât, oruç, hac) ve imanın altı şartı (Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kadere iman) özet bir şekilde ele alınmıştır. Ancak eserin kesin olarak Hânî’ye ait olup olmadığı netlik kazanmamıştır.
Vefatı
Ahmed-i Hânî’nin vefat tarihi, "Târe Hânî ila Rabbihî" (Hânî Rabbine Doğru Uçtu) ifadesinden yola çıkılarak ebced hesabıyla hicri 1119 (miladi 1707) olarak hesaplanmıştır. Bu tarih, birçok araştırmacı tarafından da kabul edilmektedir. Bazı araştırmacılar, Hânî’nin üç farklı şiirinde vefat tarihini ebced hesabıyla verdiğini ve bu tarihin mezar taşındaki yazıtla örtüştüğünü belirtmektedir. Bu görüşe delil olarak sunulan beyitlerden biri şöyledir:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî’nin vefat tarihi, eserlerinde verdiği ebced hesaplamalarına dayandırılarak belirlenmiştir. "Roj ki reş hat" ifadesi, ebced hesabına göre mezar taşındaki 1121 (1707-1709) tarihine denk gelmektedir. Ayrıca, Dilber Mislê Baye Seba adlı şiirinin son beytinde geçen "Muşterî kemumsaye" ifadesi de araştırmacılar tarafından onun vefat tarihine işaret eden bir ipucu olarak değerlendirilmiştir. Çoğu araştırmacı, Hânî’nin bu beyitte hayatını “dilber”e adadığını ve burada geçen kelimelerin ebced hesabıyla vefat tarihini doğruladığını belirtmektedir. Söz konusu beyit şöyledir:
Kürtçe: | |
Ahmed-i Hânî, doğup büyüdüğü Doğubayazıt’ta ölmüş ve vasiyeti üzerine ders verdiği medrese ve imamlık yaptığı caminin yanına defnedilmiştir. Kimi kaynaklara göre, defni Emir Abdulfettah tarafından gerçekleştirilmiştir. Türbesi, İshak Paşa Sarayı’nın 500 metre doğusunda yer almaktadır. Halk arasında velî kabul edildiği için 1990-1991 yıllarında Doğubayazıt Belediyesi ve halkın katkılarıyla mezarının üzerine bir kümbet inşa edilerek çevresi bahçeyle düzenlenmiştir. Günümüzde, türbe hem bir ziyaret hem de mesire alanı olarak kullanılmaktadır.
Notlar
- ^ Hânî, ‘’Mela’’ mahlasını karşılaştığımız kadarıyla iki yerde kullanmıştır. Hânî’nin kendisi hakkında çok nadiren kullandığı bir lakaptır.
- ^ Pepûk: Zavallı, perişan gibi anlamlara gelmekte olan bu kavram, Hânî’nin mütevazı bir şahsiyet ve zâhidane bir hayat tarzı sahibi olduğunu bize göstermektedir. Bunun yanında sadece Hânî bu lakabı kullanmamış; takvâ ve zühd sahibi birçok âlim buna benzer lakaplar kullanmışlardır.
- ^ Yad: “Yabancı, Rum ve Farslar.”
- ^ Fakir halk kastedilmiştir.
- ^ Tacîk ile kastedilen Farslar’dır.
- ^ Bu eserin üç tane şerhi yapılmıştır; 1. Ahmet Hilmi el-Kuği: Rehber-i Sanî Şerha Akida Hanî, 2. Molla Musa Geçit: Feyzu’l-Kadiri’l-Mennân Şerhu Akîdeti’l-îmân, 3. Kadri Yıldırım: Ehmede Xânî Külliyâtı
Kaynakça
- Özel
- ^ a b c Yaşın, Abdullah (2012). Kürt filozofu Șeyh Ehmedê Xanî hazretleri. Lis Yayınları. s. 70. ISBN .
- ^ a b c d e f g Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 16. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Karabey, Dr. Turgut (2006). "Ahmed‐i Hâni (1651‐1707) Hayâtı, Eserleri ve Mem o Zîn Mesnevisi", 30. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. ss. 57-64. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Kavak, Doç. Dr. Abdulcebbar (2018). Uluslararası Ehmedê Xanî Sempozyumu. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayınları. s. 21. ISBN .
- ^ a b c Yaşın, Abdullah (2012). Kürt filozofu Șeyh Ehmedê Xanî hazretleri. Lis Yayınları. s. 13. ISBN .
- ^ a b c Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 2. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Kaya, Hakan (2022). "Ahmed-i Hanî'nin Eserlerinde Yöneticilik Algısı ve Yöneticilere Bakışı", 24. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. ss. 526-540. 1 Mart 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Turgut, Hüsnü. Ahmed-i Hânî ve Kelam İlmindeki Yeri (PDF). 2014 (Tez). Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 3. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b c d Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 2. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Öcek, Nezir (2016). Edebiyata Kurdî (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 245. ISBN .
- ^ Turgut, Hüsnü. Ahmed-i Hânî ve Kelam İlmindeki Yeri (PDF). 2014 (Tez). Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 3. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 512. ISBN .
- ^ Çağmar, Prof.Dr.Edip (2012). Büyük Âlim ve Mutasavvıf Ahmed-i Hanî (Panel Bildirileri). İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayınları. s. 22.
- ^ a b c d e f g h Dündar, Mahmut (2020). "Ahmed-i Hânî'nin İlmi Faaliyetleri", 2. Kurdiyat. ss. 63-72. 1 Mart 2025 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b c d Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 24. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Resul, İzeddin Mustafa (2007). Ehmede Xani ve Mem u Zin. Avesta Yayınları. s. 42. ISBN .
- ^ Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 12. 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 25. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b c d e f Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 26. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Resul, İzeddin Mustafa (2007). Ehmede Xani ve Mem u Zin. Avesta Yayınları. ISBN .
- ^ Salım, Goran Alı. Rengdana folklorê dı Destana Mem û Zîn ya Ehmedê Xanî da (PDF). 2017 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. s. 28. Erişim tarihi: 3 Mart 2025.
- ^ a b Bulut, Faik (2011). Ehmede Xani'nin Kaleminden Kürtlerin Bilinmeyen Dünyası. Berfin Yayınları. s. 76. ISBN .
- ^ a b Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 30. 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 57. ISBN .
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 56-57. ISBN .
- ^ a b Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 31. 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Tuncel, Metin. "Doğubayazıt". islamansiklopedisi.org.tr.
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 60. ISBN .
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 60-61. ISBN .
- ^ a b c Geçit, Molla Mûsâ. Faydu’l-Kadir’l-Metîn: Şerhâ Kitab Mem û Zîn. ed. Mehmet Salih Geçit. İstanbul: İhvan Neşriyat, 2018.s.170
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 61. ISBN .
- ^ Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 33. 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 34. 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Mem, H. (2002). Üçüncü Öğretmen Xanî. İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınları. s. 24. ISBN .
- ^ Kadri Yıldırım, ‘’Eserleri Bağlamında Ahmed-i Hanî’nin Dil ve Edebiyat Yönü’’ Büyük Âlim ve Mutasavvıf Ahmed-i Hanî (Panel Bildirileri), Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yay., Ağrı, 2009, 43.
- ^ a b c Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 404. ISBN .
- ^ a b Kadri Yıldırım, ‘’Eserleri Bağlamında Ahmed-i Hanî’nin Dil ve Edebiyat Yönü’’ Büyük Âlim ve Mutasavvıf Ahmed-i Hanî (Panel Bildirileri), Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yay., Ağrı, 2009, 44.
- ^ Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 29. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Kadri Yıldırım, ‘’Eserleri Bağlamında Ahmed-i Hanî’nin Dil ve Edebiyat Yönü’’ Büyük Âlim ve Mutasavvıf Ahmed-i Hanî (Panel Bildirileri), Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yay., Ağrı, 2009, s.48-52.
- ^ Yaşın, Abdullah (2012). Kürt filozofu Șeyh Ehmedê Xanî hazretleri. Lis Yayınları. s. 72. ISBN .
- ^ Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 30. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Tenik, Ali (2019). Kürt Coğrafyasında Tasavvuf ve Tarikatlar. Nubahar Yayınları. s. 238. ISBN .
- ^ a b Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 31. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 168. ISBN .
- ^ a b Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 32. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 20. ISBN .
- ^ Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 33. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Tenik, Ali (2019). Kürt Coğrafyasında Tasavvuf ve Tarikatlar. Nubahar Yayınları. s. 234. ISBN .
- ^ Yıldırım, Prof.Dr.Kadri (2011). Ehmedê Xanî’nin Fikir Dünyası. Ağrı Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği. s. 77.
- ^ Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. s. 20. ISBN .
- ^ a b c Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 34. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 118-119. ISBN .
- ^ Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 227. ISBN .
- ^ a b c d Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 38.
- ^ a b c Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 40.
- ^ a b Adak, Doç.Dr.Abdurrahman (2014). Destpêka Edebiyata Kurdî ya Klasîk. Nubihar Yayınları. s. 259-260. ISBN .
- ^ Dost, Can (2014). Ed-Durru’s-Semîn Fî Şerhi Mem û Zîn (Kürtçe). Spirez Yayınları. s. 68-76. ISBN .
- ^ Nursî, Said (2012). Tarihçe-i Hayat. Söz Yayınları. s. 53. ISBN .
- ^ Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 50. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b c Fazıl Yılmaz & Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi 2019, s. 57.
- ^ a b Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 17.
- ^ Resul, İzeddin Mustafa (2007). Ehmede Xani ve Mem u Zin. Avesta Yayınları. ISBN . Bilinmeyen parametre
|Sayfa=
görmezden gelindi (|sayfa=
kullanımı öneriliyor) () - ^ Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 10. ISBN .
- ^ Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 51. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 39. ISBN .
- ^ Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 22. 29 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- ^ a b Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 22.
- ^ a b c Fazıl Yılmaz & Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi 2019, s. 55.
- ^ a b c d Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 23.
- ^ Xanî, Ahmed (2014). Divan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 228. ISBN .
- ^ Xanî, Ahmed (2014). Divan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 185-186. ISBN .
- ^ a b Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 53. ISBN .
- ^ a b Fazıl Yılmaz & Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi 2019, s. 26.
- ^ a b c d e Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 71.
- ^ Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 55. ISBN .
- ^ a b Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 72-73.
- ^ Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 73-74.
- ^ Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 74.
- ^ a b Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 75.
- ^ Mücahit Tenekeci & Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı 2022, s. 75-76.
- ^ a b c d Fazıl Yılmaz & Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi 2019, s. 49.
- ^ Fazıl Yılmaz & Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi 2019, s. 50.
- Genel
- Yılmaz, Fazıl. Ahmed-i Hânî'nin Hayatı Eserleri ve Tasavvufî düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi. 2019 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- Yaşın, Abdullah (2012). Kürt filozofu Șeyh Ehmedê Xanî hazretleri. Lis Yayınları. ISBN .
- Tenekeci, Mücahit. Ahmed-i Hânî'nin Tevhid Anlayışı. 2022 (Tez). Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- Kavak, Doç. Dr. Abdulcebbar (2018). Uluslararası Ehmedê Xanî Sempozyumu. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayınları. ISBN .
- Kaya, Hakan (2022). "Ahmed-i Hanî'nin Eserlerinde Yöneticilik Algısı ve Yöneticilere Bakışı", 24. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. ss. 526-540. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- Dündar, Mahmut (2020). "Ahmed-i Hânî'nin İlmi Faaliyetleri", 2. Kurdiyat. ss. 63-72. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- Karabey, Dr. Turgut (2006). "Ahmed‐i Hâni (1651‐1707) Hayâtı, Eserleri ve Mem o Zîn Mesnevisi", 30. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. ss. 57-64. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- Turgut, Hüsnü. Ahmed-i Hânî ve Kelam İlmindeki Yeri (PDF). 2014 (Tez). Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erişim tarihi: 1 Mart 2025.
- Xanî, Ahmed (2018). Mem û Zîn (Kürtçe). Sîtav Yayınları. ISBN .
- Öcek, Nezir (2016). Edebiyata Kurdî (Kürtçe). Sîtav Yayınları. ISBN .
- Çağmar, Prof.Dr.Edip (2009). Büyük Âlim ve Mutasavvıf Ahmed-i Hanî (Panel Bildirileri). İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayınları.
- Resul, İzeddin Mustafa (2007). Ehmede Xani ve Mem u Zin. Avesta Yayınları. ISBN .
- Salım, Goran Alı. Rengdana folklorê dı Destana Mem û Zîn ya Ehmedê Xanî da (PDF). 2017 (Tez). Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Erişim tarihi: 3 Mart 2025.
- Mem, H. (2002). Üçüncü Öğretmen Xanî. İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınları. ISBN .
- Bulut, Faik (2011). Ehmede Xani'nin Kaleminden Kürtlerin Bilinmeyen Dünyası. Berfin Yayınları. ISBN .
- Tuncel, Metin. "Doğubayazıt". islamansiklopedisi.org.tr.
- Tenik, Ali (2019). Kürt Coğrafyasında Tasavvuf ve Tarikatlar. Nubahar Yayınları. ISBN .
- Xanî, Ahmed (2008). Nûbehara Bîçûkan (Kürtçe). Avesta Yayınları. ISBN .
- Yıldırım, Prof.Dr.Kadri (2011). Ehmedê Xanî’nin Fikir Dünyası. Ağrı Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği. s. 77.
- Adak, Doç.Dr.Abdurrahman (2014). Destpêka Edebiyata Kurdî ya Klasîk. Nubihar Yayınları. s. 259-260. ISBN .
- Dost, Can (2014). Ed-Durru’s-Semîn Fî Şerhi Mem û Zîn (Kürtçe). Spirez Yayınları. s. 68-76. ISBN .
- Nursî, Said (2012). Tarihçe-i Hayat. Söz Yayınları. s. 53. ISBN .
- Xanî, Ahmed (2014). Divan (Kürtçe). Avesta Yayınları. s. 228. ISBN .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ahmed i Hani Kurtce Ehmede Xani ئەهمەدێ خانی 03 Ocak 1651 Dogubayazit Agri 1707 Dogubayazit Agri Ahmed i Hani 17 Yuzyilda Osmanli da yasamis bir Kurt sair yazar sosyolog dilbilimci edebiyatci astronom ve filozof gibi cok yonlu bir sahsiyet oldugu gibi kelam ilminde de mahir bir alimdir Ahmed i HaniAhmed i Hani TasviriDogumEhmede Xani 03 Ocak 1651 Agri Dogubeyazit Osmanli ImparatorluguOlum1707 Agri Dogubeyazit Osmanli ImparatorluguMilliyetKurtVatandaslikOsmanli ImparatorluguEgitimDogubayazit Van Bitlis Ahlat Cizre Urfa Misir Iran Bagdat Sam Halep Suriye ve BuharaDinIslamKariyeriDaliFikih Astronomi Tarih Kurt EdebiyatiCalistigi kurumlarIshak Pasa SarayiEtkilendikleriAristoteles Hipokrat Sihabeddin Suhreverdi Firdevsi Farabi Ibn i Arabi Omer Hayyam Ali Hariri Melaye Ciziri Faki TayranEtkiledikleriMahmud Beyazidi Hejar Kanate Kurdo Haci Kadir Koyi Mehmed Emin Zeki Ahmed i Hani 1651 senesinde Agri nin Dogubeyazit ilcesinde dunyaya gelir Ailesi koken olarak Hakkari nin Han koyunden olup daha sonra Dogubeyazit a yerlestikleri icin hayati boyunca Hani mahlasi ile taninmistir Hani ilk egitimini babasi Molla Ilyas tan alir Ancak henuz kucuk yaslarda iken babasini kaybetmesi uzerine egitimiyle agabeyi Molla Kasim ilgilenmeye baslar Dogubayazit basta olmak uzere Van Bitlis Ahlat Cizre ve Urfa da ilim gormustur Van da kaldigi surecte muderrisi den icazet almistir Ahmed i Hani ilim tahsilinde Anadolu ile yetinmemis buradaki egitiminin haricinde Misir Iran Bagdat Sam Halep Suriye ve Buhara gibi yerlerde de tahsilini surdurmustur Dini ilimlerin yaninda muspet ilimler e de ilgi gosteren Ahmed i Hani ozellikle astronomi ve edebiyat alanlarin ozel bir ilgi ve yaklasim sergiler Nubehara Bicukan Eqideya Imane Mem u Zin ve Divan gibi eserlerini Kurtce kaleme alir Ahmed i Hani nin Tarikat gelenegine bir bagliligi olmamasinin yani sira eserlerinde sikca tasavvufi kavramlara yer vermistir Ahmed i Hani ye gore insan yeryuzunde Allah in aynasidir ve nefsine degil sadece ilahi aska teslim olmali ve gunahlardan sakinarak Insan i Kamil olmalidir Hayati boyunca pek cok eser ortaya koyan Ahmed i Hani 1707 senesinde Dogubayazit ta vefat etmistir Turbesi Ishak Pasa Sarayi nin 500 metre dogusunda yer almaktadir Ahmed i Hani Hayati ve Ilmi KisiligiAhmed i Hani Agri nin Dogubayazit ilcesin de 03 Ocak 1651 senesinde Dizesor Kirmizi Kale ya da Kizil Kale koyunde dunyaya gelmistir Bir Kurt Edebiyati gelenegi olarak donem sairleri ve yazarlari eserlerinin basinda veyahut sonunda mahlaslarina ve kendileriyle ilgili bilgilere yer verirler Ornegin Ahmed i Hani unlu eserlerinden Mem u Zin adli eserinin son kisminda su beytle de dogum tarihine yer verir Kurtce Lewra dema ku ji xeybe fek bu Tarix hezar u sest u yek bu Onun icin gayb aleminden ayrildigi an bin altmis bir yil gecmisti tarihten Bu beyitte yer alan tarih Hicri 1061 senesidir yani Miladi takvime gore 1651 senesine denk gelmektedir Haniyan Asiret ine mensup olmasindan oturu ya da ailesi Hakkari nin Cukurca ilcesine Han koyunden Dogubayazit a yerlestiginden Hani mahlasi ile sohret bulmustur Ancak bu mahlasin yani sira kullandigi mahlaslar Mela Pepuk Xani Hani ve Kurdi dir Lakin Ahmed i Hani nin Hani mahlasi ile sohret bulmasinin sebebi en fazla kullandigi mahlasinin Hani mahlasi olmasindan oturudur Ahmed i Hani nin babasi medresede muderrislik yapan Molla Ilyas annesi ise Gulizar Hanimdir Ilk egitimini babasindan alan Hani babasinin vefati uzerine egitimine yine muderris olan agabeyi Molla Kasim in yaninda devam eder Ilk egitimini babasi ve agabeyinden alan Ahmed i Hani egitimine Dogubayazit ta yer alan donemin Muradiye Gulgun Medresesi nde devam etmistir Bu medreseye ait 1661 senesine ait olan talebe kayitlarinda Ahmed i Hani nin de ismi yer alir Ardindan Bitlis ve Ahlat medreselerine gitmistir Bundan sonra ogrencilik yillarini Bagdat Sam Halep ve Iran daki medreselerde geciren Hani Kurdistan ve Iran cografyasinda tasavvuf astronomi siir ve sanat teknikleri uzerine derinlesmis Suriye de ise antik Yunan felsefesi uzerine yogunlasmistir Ayrica Buhara Halep Sam ve Tebriz de egitim gordugune ve unlu mutasavvif sair Nizami i Gencevi den etkilendigine dair rivayetler bulunmaktadir Ilim yolculugunun bir parcasi olarak Anadolu nun da cesitli bolgelerinde bulunmus burada Arapca belagat ve dini ilimlerle ilgili egitim almistir Bunun yani sira astronomiye de ozel bir ilgi gostermistir Egitimini tamamladiktan sonra Dogubayazit a donmus ardindan bir sure Botan Emirligi nin merkezi olan Cizre de kalmistir Kurt beyliklerinden Behdinan ve Serhedan i ziyaret etmis Bagdat ve Misir da ilmini pekistirmistir Ayrica hac gorevini yerine getirmek icin Hicaz a gitmis Osmanli padisahlariyla temas kurmak amaciyla Istanbul a seyahat etmistir Hosap ta bulunan Ataiyye Medresesi nde Molla Camii nin yaninda egitimini tamamlayarak icazet almis ve sonrasinda Dogubayazit a donerek kendi medresesini kurmustur Muderris olarak gorev yaptigi bu egitim kurumunda Kurtceyi zorunlu egitim dili olarak belirlemis ilmin toplum tarafindan anlasilmasini saglamak amaciyla eserlerini Kurtce olarak kaleme almistir Hayatinin sonuna kadar bu medresede ders vermeye devam etmistir Burokratik alanda da gorev ustlenen Ahmed i Hani babasi Molla Ilyas ve agabeyi Molla Kasim gibi resmi yazicilikla mesgul olmustur Henuz 14 yasinda iken Dogubayazit Beyi Mir Muhammed Purbelali nin divaninda katip olarak gorev yapmis boylece hem ilmi hem de devlet yonetimi alaninda deneyim kazanmistir Ahmed i Hani nin Agri Miri Muhammed Beg in destegiyle Ishak Pasa Sarayi nin yakininda bir kutuphane kurdugu soylenmektedir Bu kutuphanenin 1926 yilina kadar acik kaldigi ancak daha sonra Cumhuriyet rejimi tarafindan yakildigina dair iddialar bulunmaktadir Ayrica Ishak Pasa Sarayi nin insasi sirasinda 1674 yilinda temel atilirken dua ettigi yonunde cesitli anlatimlar mevcuttur Sarayda bir sure katip olarak gorev yaptigi bilinmekle birlikte bu gorevinin tam olarak ne kadar surdugu netlik kazanmamistir Suleymaniye de yer alan Ahmed i Hani yi tasvir eden heykeli Ilmi Kisiligi Ahmed i Hani yalnizca bir sair ya da mutasavvif degil ayni zamanda derin bir dusunur egitimci ve toplum lideriydi Onun entelektuel kimligi genis bir yelpazeye yayilan bilgisiyle sekillenmisti Felsefi metinleri yalnizca okuyup ezberlemekle kalmayip onlari elestirel bir gozle degerlendirerek yorumlamis icinde bulundugu toplumun sosyo kulturel yapisini eserlerine yansitmistir Hani nin halkinin yasamini gozlemleyip edebi bir uslupla resmetmesi onun sanati ile dusuncesi arasindaki dengeyi gosterir Siir onun icin sadece bir ifade bicimi degil ayni zamanda hakikati anlatmanin bir araciydi Cok yonlu bir sahsiyet olan Hani yalnizca mistik ve edebi kimligiyle degil ayni zamanda bir hukukcu filozof siyasetci ve sosyolog olarak da dikkat ceker Halkina duydugu derin sevgiyle toplumsal kalkinma projelerine onculuk etmis egitim ve kultur alaninda onemli calismalar gerceklestirmistir Onun ilmi derinligi kisa surede buyuk bir sayginlik kazanmasini saglamis ve henuz 14 yasindayken eserler kaleme almaya baslamistir 1686 yilinda insa ettirdigi cami ve medrese yalnizca bir ibadet mekani degil ayni zamanda egitim ve dusunce merkezi olmustur Ahmed i Hani Naksibendiyye ve Kadiriyye gibi tarikatlarin etkisini hissederek tasavvuf ve irfan alaninda derinlik iceren siirler kaleme almis bu yonuyle bir mursid i kamil olarak kabul gormus ve Seyh unvaniyla anilmistir Ancak kendisi geleneksel bir tarikat kurmamis aksine ilmin onceligini vurgulamistir Tasavvufi yonu guclu olmasina ragmen klasik anlamda bir tarikat kurmamis ilmi her seyin ustunde tutmustur Seyhlik Sufilik ve keramet ilim ogrenmek ve onu uygulamaktir Senin halvet yerin okudugun hucre tarikatin ise seriattir dizeleriyle bilginin kendisi icin en buyuk yol gosterici oldugunu acikca dile getirmistir Egitime verdigi onem dogrultusunda ogrencilerinin Kurtce ve Arapcayi iyi ogrenmelerini saglarken ayrica Farsca ve Osmanli Turkcesi gibi dillerin de bilinmesini tesvik etmistir Ahmed i Hani yalnizca yasadigi donemin degil yuzyillar boyunca farkli cografyalarda iz birakan buyuk dusunurlerin fikirlerinden beslenmistir Sehabeddin Suhreverdi nin mistik felsefesinden Farabi nin akilci yaklasimina Feqiye Teyran ve Molla Ahmed i Ceziri nin siirlerinden Platon ve Aristoteles in dusunsel temellerine Muhyiddin Ibnu l Arabi nin tasavvufi derinliginden Ali Hariri Firdevsi ve Omer Hayyam in edebi mirasina kadar genis bir bilgi yelpazesine sahiptir Bu entelektuel birikimini sadece bir dilde degil dort farkli dilde Arapca Farsca Osmanli Turkcesi ve Kurtce ifade etme yetkinligine ulasarak ortaya koymustur Onu farkli kilan sadece bilgiyi edinmis olmasi degil ayni zamanda onu ozumseyip kendi kulturel ve toplumsal baglamina uyarlayarak ozgun fikirler gelistirmesidir Egitime olan tutkusu onu yalnizca bir sair veya filozof degil ayni zamanda usta bir egitimci ve dil bilimci haline getirmistir Felsefe tarih dinler tarihi Kurt edebiyati ve folklor gibi pek cok alanda derin bir kavrayisa sahip olan Hani hem teorik hem de pratik anlamda ilmi toplumla bulusturmayi amaclamistir Arapca Farsca ve Osmanli Turkcesine hakimiyeti sayesinde doneminin bilimsel ve kulturel tartismalarina aktif olarak katilmis Kurtceyi ise sadece bir halk dili olarak gormeyip onu akademik ve edebi bir zemin uzerine oturtarak degerli eserler vermistir Bilgiyi sadece medreselerde aktarmakla yetinmeyen Hani kaleme aldigi eserler araciligiyla kusaklar boyunca surecek bir entelektuel miras birakmis ilmi rehberligini yasadigi cagin otesine tasimistir Onun ilmi mirasi kendisinden sonra bircok dusunuru etkilemis eserleri nesilden nesile aktarilmistir ve gibi isimler Ahmed i Hani nin fikirlerinden esinlenerek kendi donemlerinde onemli calismalar ortaya koymuslardir Hani yalnizca yasadigi doneme degil kendisinden sonraki kusaklara da yon vermis dusunceleriyle kalici bir iz birakmistir Yasadigi Donemde Sosyal ve Siyasal OrtamAhmed i Hani nin yasadigi 17 yuzyil Kurt cografyasinin siyasi ve sosyal acidan en calkantili donemlerinden birine denk dusmektedir Bu yuzyil Osmanli ve Safeviler arasinda suregelen guc mucadelesinin en yogun yasandigi donemlerden biridir Kurtlerin yasadigi bolgeler yalnizca iki buyuk imparatorlugun sinir hatti olmanin otesinde stratejik ticaret yollari ve dogal kaynaklari barindirmasi nedeniyle surekli olarak catismalarin merkezinde yer almistir Osmanlilar ve Safeviler Kurt cografyasini kendi egemenlik alanlarina dahil etmek icin bitmek bilmeyen savaslara girisirken yerel Kurt beyleri ise bolgesel hakimiyetlerini korumakta zorlanmislardir Guclu bir merkezi otoritenin yoklugu Kurtlerin siyasi ve askeri acidan bir denge unsuru olmalarini engellemis ve onlari iki buyuk guc arasindaki rekabetin bir parcasi haline getirmistir Bu durum sinirlarin surekli degismesine yerel halkin istikrarsiz bir yonetim yapisi icinde yasamasina ve savaslarin yarattigi yikimla karsi karsiya kalmasina neden olmustur Ahmed i Hani iste bu karmasa icinde yetismis tanik oldugu siyasi calkantilari halkinin icinde bulundugu belirsizlikleri ve bu durumun yarattigi sosyo kulturel etkileri eserlerine ustalikla yansitmistir Onun edebi ve dusunsel mirasi sadece sanatsal bir derinlik sunmakla kalmamis ayni zamanda donemin Kurt toplumunun icinde bulundugu durumu anlamak acisindan da onemli bir tarihi belge niteligi tasimaktadir Halkinin icinde bulundugu bu siyasi ve toplumsal belirsizlik onun dusuncelerini sekillendiren en onemli unsurlardan biri olmustur Ahmed i Hani eserlerinde bu durumu yalnizca bir gozlemci olarak aktarmakla kalmamis ayni zamanda cozum onerileri sunarak Kurt toplumunun birlik icinde olmasinin onemine vurgu yapmistir Nitekim bu ruh halini kaleme aldigi su dizelerinde acikca dile getirmistir Kurtce Halib nedibu li ser me ev Rum Ned bune herabeye di dest bum Mehkumu elehi u se alik Mehlub u muti e Turk u Tacik Emma Ji ezel Xude wesa kir Ev Rum u Ecem di ser me ra kir Teb iyete van eger ci ar e Ev are li helqe namidar e Namus e li hakim u emiran Tavan ci ye sai r fekiran O vakit bes para etmezdi Rum istilasi Yurdumuz olmazdi baykus yuvasi Surgun edilirdi keder de gam da Bize bas egerdi Acem de Rum da Bahtin kotu olmasi Allah tan oldu Yadlar yurdumuza hukumran oldu Bizi rusvay etti asili kalmak Bu cekilmez derdi ceker necip halk Utansin isinden sahlar agalar Kitlenin sairin ne te siri var Ahmed i Hani nin eserleri incelendiginde onun yalnizca bir sair veya dusunur degil ayni zamanda derin bir duyarliliga sahip bir aydin oldugu gorulmektedir Halkinin yasadigi sikintilari kendi derdi gibi benimseyen Hani cevresinde meydana gelen olaylara kayitsiz kalmamis ve bunlari eserlerine guclu bir sekilde yansitmistir Onun bakis acisi bireysel kaygilarin otesinde toplumun refahini ve gelecegini dusunen bir sorumluluk bilinciyle sekillenmistir Hani icinde bulundugu zor kosullara ragmen ilme ve sanata olan inancini hicbir zaman yitirmemistir Savaslarin yikimlarin ve siyasi istikrarsizligin hakim oldugu bir cagda yasamis olmasina ragmen bu durumu kaderci bir anlayisa baglamamistir Aksine insanin kendi kaderini sekillendirebilecegini yasanan olumsuzluklarin ustesinden ancak bireylerin sorumluluk alarak gelebilecegini savunmustur Ona gore toplumun yasadigi sikintilar bir yazgi degil insanlarin eylemleriyle degistirebilecegi bir gercekliktir Bu dusunce yapisi onun eserlerinde acikca hissedilir Hani bireyin ve toplumun icinde bulundugu durumu degistirme gucune sahip oldugunu vurgulayarak halkini bilinclenmeye birlik olmaya ve aktif sorumluluk almaya tesvik etmistir Bu yonuyle yalnizca bir edebiyatci degil ayni zamanda bir toplum onderi ve bir fikir insani olarak degerlendirilmektedir Ahmed i Hani daima gelecek nesilleri onemseyen zorluklar icinde bile ilim ve sanattan vazgecmeyen bir dusunurdur Savaslarin ve toplumsal calkantilarin ortasinda bile egitim ve ogretimi on planda tutarak halkini bilinclendirme cabasi icinde olmustur Onun eserlerinde dile getirdigi sikintilar yasadigi donemin aci gerceklerinin bir yansimasidir En buyuk ideali Kurt halkini bir araya getirmek ve Musluman toplumlar arasinda birlik bilincini guclendirmekti Ancak ic catismalar ve bolunmuslukler onu derinden uzerken bu durumu asmanin yolunun bilinclenme ve ortak bir ruh olusturmak oldugunu savunmustur Tum zorluklara ragmen Hani gelecege daima umutla bakmis ve halkina bu umudu asilamaya calismistir Ahmed i Hani nin yasamini surdurdugu Dogubayazit tarih boyunca stratejik konumu ve dogal yapisiyla onemli bir merkez olmustur Gunumuzde Agri nin ilcelerinden biri olan bu sehir Osmanli ve Safeviler arasindaki sinir hattinda yer almasi nedeniyle tarih boyunca bircok siyasi ve askeri catismanin odaginda kalmistir 17 ve 18 yuzyillarda nin yonetiminde olan Dogubayazit ozellikle Ishak Pasa doneminde bilimsel ve kulturel acidan buyuk bir gelisme gostermistir Bu donemde insa edilen ve gunumuzde bolgenin en onemli tarihi yapilarindan biri olarak kabul edilen Ishak Pasa Sarayi bu kalkinmanin en somut gostergelerinden biridir Osmanli egemenligine girdikten sonra ekonomik ve sosyal olarak buyuk bir ilerleme kaydeden Dogubayazit Osmanli nin zayiflamasiyla birlikte Fars saldirilarinin hedefi olmus ve ciddi zararlar gormustur Bu yikimin en temel nedeni sehrin sinir bolgesinde bulunmasi ve surekli guc mucadelesine sahne olmasidir Daha once de belirtildigi gibi Ahmed i Hani Osmanli yonetimi altinda yasamis bir alim ve dusunurdu Ancak onun yasadigi donem Osmanli Devleti nin gucunu kaybetmeye basladigi ve sinir bolgelerinin sik sik istilalara maruz kaldigi bir zamana denk gelmistir Bu durum Dogubayazit gibi stratejik sehirleri savunmasiz birakmis ve bolge halkini buyuk sikintilara suruklemistir Hani bu istilalar karsisinda Kurt halkinin yasadigi acilari ve karsilastigi zorluklari eserlerine yansitmis yasanan caresizligi ve toplumsal cokusu su dizeleriyle dile getirmistir Kurtce Ciwameri u himmet u sehawet Merini u hiret u celadet Ew hetme ji bo kebile Ekrad Van dane bi sir u himmete dad Ev kulzume Rum u behre Tacik Hindi ku biken huruc u tehrik Kurmanci diben bi hun mueltteh Van jek vedikin misale berzeh Kahramanlik kudret mertlik sehavet Beylik resadet yigitlik kuvvet Hastir Kurd un her bir kabilesine Burda girer hepsi kilic bahsine Ne vakit Tacik deryasi dalgalansa Kaldirirdi cosan dalgayi saha Kurtler kana bulanirdi her gah Sanki onlari bolerdi berzah Ahmed i Hani nin eserlerinde kullandigi semboller onun derin tarihsel ve siyasi bilincini yansitmaktadir Siirlerinde gecen Kulzume Misir ile Hicaz arasindaki Kizildeniz bolgesini ifade eden bir terimdir Hani Osmanli Devleti ni Bati da yer almasi nedeniyle Kulzume Rum yani Kizildeniz ile ozdeslestirmektedir Bununla birlikte Behre Tacik ifadesiyle ise Basra Korfezi ni kastederek Safeviler i Farslar simgelemektedir Hani nin bakis acisina gore Osmanli ve Safeviler arasindaki guc mucadelesi surekli olarak Kurt halkini savasin ortasinda birakmistir Bu iki imparatorluk her harekete gectiginde arada kalan Kurtler buyuk acilar cekmis topraklari savas alanina donusmustur Onun anlatiminda Kurtler bu iki buyuk gucu birbirinden ayiran bir berzah engel gibi konumlanmakta ve kaderleri bu guclerin cekismesiyle sekillenmektedir Ancak Hani Kurt halkinin yalnizca pasif bir unsur olmadigini aksine cesaret metanet ve adalet duygusuyla one cikan bir topluluk oldugunu vurgulamaktadir Kurtleri himmet kiliciyla adaleti yaymaya calisan fakat hicbir sekilde minnete boyun egmeyen bir halk olarak tasvir etmektedir Ayrica Burada girer hepsi kilic bahsine seklinde tercume edilen kismin eksik oldugu gorulmektedir Cunku metinde gecen dad kelimesi adalet anlamina gelmektedir Bu baglamda ceviri yapilirken yalnizca savas ve mucadele vurgusu yapmak yerine Hani nin adalet kavramina verdigi onemi de goz onunde bulundurmak gerekmektedir Dolayisiyla en dogru ceviri su sekilde olmalidir Burada girer hepsi himmet kiliciyla adalet bahsine Bu yorum Hani nin Kurtleri yalnizca savasan bir halk olarak degil ayni zamanda adaletin savunucusu olarak gordugunu de ortaya koymaktadir Ahmed i Hani yasami boyunca Osmanli tahtina gecen bes farkli padisaha taniklik etmistir IV Mehmet o 1693 II Suleyman o 1691 II Ahmet o 1695 II Mustafa o 1703 ve III Ahmet o 1736 Bu donem Osmanli Devleti nin siyasi ve askeri acidan calkantili bir surecten gectigi yonetimde istikrarsizligin hakim oldugu bir zaman dilimidir Hani yasadigi cografyada devlet otoritesinin saglanamamasini yakindan gozlemlemis ve bu durum uzerine dusunceler gelistirmistir Mem u Zin adli eserinde bir devletin nasil insa edilmesi gerektigine dair goruslerini dile getirmistir Onun devlet anlayisi ozellikle Italyan dusunur Niccolo Machiavelli o 1527 ve Ingiliz siyaset adami Thomas More o 1535 ile benzerlikler tasimaktadir Hani nin devlet kavramina yaklasimi yalnizca bir yonetim bicimi arayisindan ibaret olmayip ayni zamanda halkin refahi adaletin saglanmasi ve guclu bir toplumsal yapi olusturulmasi uzerine temellenmistir Edebi KisiligiKlasik Kurt edebiyatinin en bilinen ve halk arasinda en cok adi gecen sairlerinden biri suphesiz Ahmed i Hani dir Onun ismi Kurt edebi mirasinin en parlak simalarindan biri olarak hafizalarda yer edinmistir Mem u Zin eserini okuyanlar Hani nin Kurt edebiyatindaki etkisini ve Kurt kulturundeki derin izlerini gormektedir Onun kalemi yalnizca bir sanat araci degil ayni zamanda toplumsal bilinc ve edebi kimlik insasinin onemli bir unsuru olmustur Ahmed i Hani nin yasadigi donemde ilim ve kultur dunyasinda dort dil buyuk onem tasiyordu Arapca Farsca Osmanli Turkcesi ve Kurtce Medrese egitimi sayesinde Arapca ya derinlemesine hakim olmus edebi yetkinligiyle Farsca yi ustalikla kullanmis sarayda katip olarak gorev yapmasi Osmanli Turkcesine olan hakimiyetini guclendirmistir Ana dili Kurtce ise onun edebi kimliginin en temel unsurlarindan biri olmustur Hani bu dort dili yalnizca bilmekle kalmamis ayni zamanda her birini sanatsal ve akademik anlamda etkili bir sekilde kullanarak eserlerinde cok yonlu bir dil ve dusunce dunyasi olusturmustur Ahmed i Hani nin dil konusundaki ustaligini gosteren en dikkat cekici orneklerden biri Carkuse adli eserinde yer alan Fate umri Omrum gecti dizeleriyle baslayan siiridir Dorder misralik bes bentten olusan bu mulemma tarzindaki eser onun ayni anda dort dili Kurtce Arapca Farsca ve Osmanli Turkcesi kullanma becerisini sergileyen nadide orneklerden biridir Ahmed i Hani bu siirinde diller arasinda ustaca gecisler yaparak hem sanatsal hem de dusunsel derinligi yansitmis cok dilli bir edebi miras birakmistir Kurtce Tale xemmi zade hemmi sa e sirri fi l mela Arapca Tesne i came wisal im cun sehide Kerbela Farsca Yoksa sen divane oldin nice halin ey dila Osmanli Turkcesi Yan ji nu ve isweyek da min hebiba cav xezal Kurtce Gamim uzadi derdim artti sirrim toplum icinde yayildi Kerbela Sehidi gibi dudaklarim vuslat kadehine susadi Yoksa divane mi oldun ey gonlum seni nasil bir hal sardi Yoksa o ahu gozlu sevgilim bana yine isveli mi davrandi Ahmed i Hani Osmanli Turkcesinde yalnizca yetkin degil ayni zamanda bu dili sanatsal bir incelikle kullanabilen bir edebiyatcidir Onun Osmanlica konusundaki ustaligi Divan inda yer alan ve tamami Osmanli Turkcesiyle yazilmis yedi beyitlik bir siirinde kendini acikca gostermektedir Bu siir Hani nin sadece cok dilli bir entelektuel degil ayni zamanda Osmanli edebiyat gelenegini de derinlemesine kavramis bir sair oldugunu ortaya koymaktadir Ozellikle ucuncu beytinde dil isciliginin ve edebi gucunun carpici bir ornegini sunmaktadir Bu bag i icre acep nahl i belayim Basimda bela berg ve mesakkat semerimdir Bu cihan bahcesinin icinde acayip bir hurma agaciyim ben Yapraklarim basimdaki belalar meyvem cektigim cefalardir Ahmed i Hani basyapiti Mem u Zin de yalnizca anadili olan Kurtceye yer vermekle kalmamis ayni zamanda donemin kulturel ve bilimsel dunyasinda onemli yere sahip olan Arapca Farsca ve Osmanli Turkcesinden de yararlanmistir Eserde Kur an dili olan Arapca nin derinligi Farsca nin edebi zarafeti ve Osmanli Turkcesi nin burokratik ve kulturel etkisi Kurtceyle birlikte uyum icinde islenmistir Hani nin bu diller arasinda nasil ustalikla gecis yaptigini ve eserine nasil cok katmanli bir anlam kazandirdigini Mem u Zin de gecen su beyit acikca ortaya koymaktadir Kurtce Kurdi u Erebi u Deri u Tazi Terkibi kirin bi hezl u bazi Kurtce Arapca Farsca ve Taziceyi Nazim ve kelime oyunuyla birlestirdi Britanya Kutuphanesi nde yer alan Ahmed i Hani nin Mem u Zin adli eserinin el yazmasi Ahmed i Hani nin Mem u Zin adli eseri icerdigi cok dilli yapi itibariyla doneminin kulturel ve entelektuel mirasini yansitan onemli bir edebi eserdir Yaklasik 26 560 kelimeden olusan bu metinde Kurtce 19 601 kelimeyle acik ara en baskin dil olarak one cikarken Arapca 6 015 kelime ile ozellikle dini ve felsefi ifadelerin aktariminda onemli bir yer tutmaktadir Farsca 918 kelimeyle edebi ve estetik incelik kazandiran bir islev ustlenirken Osmanli Turkcesi ise 26 kelimeyle eserde oldukca sinirli bir kullanim alanina sahiptir Bu dagilim Mem u Zin in yalnizca bir ask hikayesi olmanin otesinde Kurtce nin edebi ve akademik bir dil olarak kullanilmasina yonelik bilincli bir cabanin urunu oldugunu gostermektedir Ayni zamanda Arapca ve Farscanin geleneksel ilim ve edebiyat dili olarak eserde nasil konumlandigini Osmanli Turkcesinin ise daha cok yonetim ve idari terimler duzeyinde sinirli bir yer tuttugunu ortaya koymaktadir Ahmed i Hani nin cok dilli yaklasimi onun dil bilinci ve farkli kulturel akimlari harmanlayan bir dusunce yapisina sahip oldugunu gostermesi bakimindan da dikkat cekicidir Ahmed i Hani Mem u Zin de Kurtceyi sadece bir iletisim araci olarak degil ayni zamanda kulturel ve edebi bir kopru olarak kullanmistir Eserin 2480 beytinden de anlasildigi uzere Kurmanci lehcesinin Bohti Mehmedi ve agizlarina genis yer vermistir Bununla birlikte Sorani lehcesinden de yer yer faydalanarak Kurtce nin farkli varyantlari arasinda dogal bir bag kurmustur Ahmed i Hani nin dil tercihi belirli bir lehceyi one cikarmaktan ziyade Kurtce nin farkli sozel miraslarini harmanlama yonunde bilincli bir yaklasimin urunudur O dilde bolunmeye yol acabilecek lehce farkliliklarina karsi bunlari bir araya getirerek ortak bir edebi dil gelistirme cabasina girismistir Bu baglamda Mem u Zin sadece Kurt edebiyatinin basyapitlarindan biri olmanin otesinde Kurtce nin cok lehceli yapisina yonelik bilimsel ve butunlestirici bir dilbilimsel model olarak da degerlendirilebilir Ahmed i Hani nin bu yaklasimi Kurtce nin yazili gelenegini guclendirerek dilin hem edebi hem de akademik alanda gelismesine onemli bir katki saglamistir Kurtce Bohti u Mehmedi u Silivi Hin le l in hinik ji zer u zivi Bohti Mehmedi ve Silivi agizlari Bazisi inci altin ve gumustur bazilari Ahmed i Hani nin 1683 yilinda kaleme aldigi Nubehara Bicukan onun dil ve edebiyat anlayisini yansitan onemli eserlerinden biridir Soz konusu eseri manzum olarak yazmasi dil ogretimini estetik bir yapiyla bulusturma niyetinde oldugunu gostermektedir Ayrica eserde siralamanin bazen Arapca Kurtce bazen de Kurtce Arapca seklinde olmasi Ahmed i Hani nin cok dilli yaklasimini ve pedagojik yontemler konusundaki farkindaligini ortaya koymaktadir Eserin girisinde Kurt edebiyatinda erken orneklerine rastlanan pend turunu kullanmasi onun edebi gelenege katki sunma cabasini gozler onune sermektedir Benzer sekilde Eqideya Imane yi manzum olarak yazmasi ve Mem u Zin i mesnevi turunde kaleme almasi onun yalnizca bir sair degil ayni zamanda klasik edebi formlari benimseyen ve gelistiren bir edebiyatci oldugunu kanitlamaktadir Bunun yani sira Divan i ve cok dilli siirler iceren Mulemma si gibi eserleri Hani nin hem manzum anlatimda hem de mesnevi ve pend turlerinde guclu bir yetkinlige sahip oldugunu gostermektedir Bu baglamda Hani yalnizca Kurtcenin yazili gelenegine katki sunmakla kalmamis ayni zamanda edebi turleri sistemli bir sekilde isleyerek Kurt edebiyatini daha genis bir cerceveye oturtmustur Ahmed i Hani hem Dogu hem de Bati edebiyatinin buyuk sairleriyle ayni entelektuel duzlemde degerlendirilebilecek guclu bir edebi kimlige sahiptir Bati edebiyatinda Dante Goethe ve Shakespeare nasil one cikiyorsa Dogu edebiyatinda da Imruʾu l Kays Sadi i Sirazi Firdevsi ve Fuzuli gibi sairlerle ayni seviyede anilabilecek bir ediptir Ozellikle Hani yi Iranli Firdevsi ve Gurcu edebiyatinin onemli isimlerinden ile birlikte Dogu nun en buyuk uc sairinden biri olarak tanimlamaktadir Bu degerlendirme Hani nin yalnizca Kurt edebiyatinda degil ayni zamanda Dogu nun klasik edebi mirasinda da onemli bir yere sahip oldugunu gostermektedir Eserlerinde isledigi derin felsefi tasavvufi ve edebi unsurlar onu doneminin siradan bir sairi olmaktan cikarip evrensel bir edebi figur haline getirmistir Tasavvufi KisiligiAhmed i Hani tasavvufa yaklasiminda klasik cizginin otesine gecerek kendi ruh dunyasina ve icsel deneyimlerine dayali ozgun bir anlayis gelistirmistir Onceki mutasavviflarin eserlerini okumus ve onlarin dusuncelerinden haberdar olmustur ancak bu etkilesim onun tamamen onlarin golgesinde kaldigi anlamina gelmez Aksine siirleri dikkatlice incelendiginde aldigi tasavvufi terbiyenin ve icsel yolculugunun eserlerine nasil yansidigi acikca gorulebilmektedir Ahmed i Hani tasavvufi gelenege ne butunuyle bagli kalmis ne de onu tamamen reddetmistir O gecmis mutasavviflarin dusuncelerinden ilham almakla birlikte kendi gonul dunyasinda sekillenen ilahi tecellileri ve rabbani bilgiyi merkezine alan kisisel bir tasavvuf anlayisi olusturmustur Onun tasavvufu yalnizca gecmisin mirasini tasimakla kalmamis ayni zamanda ilahi feyzin kendi gonul atmosferinde sekillendigi derin bir marifet yolculugu olarak yorumlanmistir Bu yonuyle Hani yalnizca bir mutasavvif degil ayni zamanda tasavvufu kendi icsel deneyimleriyle harmanlayarak yorumlayan ozgun bir dusunce adami olarak degerlendirilmelidir Ahmed i Hani tasavvufi derinligini ve gonul dunyasina nufuz eden dusuncelerini basyapiti Mem u Zin de sanatsal bir uslupla dile getirmistir Onun icsel dunyasini ve ruhani yolculugunu yansitan bu dizeler tasavvuf anlayisini anlamak acisindan onemli ipuclari sunmaktadir Hani ilahi ask hakikate ulasma arzusu ve insanin manevi yolculugu gibi konulari mistik bir anlatimla isledigi su beyitlerde acikca ortaya koymaktadir Kurtce Le min ji rezan nekir temettu Manende dizan bi kes tetebbu Elfaz u me ani u ibarat Insa u mebani u isarat Mewdu u meqasid u hikayet Mermuz u menaqib u dirayet Uslub u sifat u me ne u lefz Esla nekirin me yek ji wan kerz Bilcumle netaice di fikr in Dusize u erus u bikr in Fakat ben kimsenin bagindan yararlanmadim Hirsiz gibi birini takip edip eserini calmadim Hem eserdeki kelime ve anlam ve cumleler Hem yazi ekiplerin yapilari hem de isaretler Hem konu ve maksatlar hem hikayenin kendisi Hem rumuzlari hem de menkibeleri ve bilgisi Hem uslup ve anlatimi hem anlam ve kelimeleri Biz asla odunc almadik kimseden bu tur seyleri Bunlarin hepsi de benim dusuncemin urunleridir El degmemis kiz yeni gelin bakire gibidir Ahmed i Hani nin tasavvuf anlayisi klasik mistik anlayistan ayrisarak daha bilincli ve ilim temelli bir yaklasim sergilemektedir O dunyayi tamamen terk edip yalnizca ahireti merkeze alan bir tasavvufi anlayisi benimsememistir Aksine ilim ile tasavvufu ic ice geciren bilgi ve amel ile desteklenen bir manevi yolculugu esas almistir Hani nin dusunce dunyasinda tasavvuf sadece ruhsal bir deneyim degil ayni zamanda akil bilgi ve ahlakla beslenmesi gereken bir olgunluk surecidir Onun bu bakis acisi eserlerinde acik bir sekilde kendini gostermektedir Ozellikle Nubehara Bicukan in 7 kitasinda seyhligin ve sufiligin yalnizca ilim ve eylemle bir anlam kazanabilecegini vurgular Hani ye gore gercek keramet bilgi edinmek bu bilgiyi hayatin merkezine yerlestirmek ve ahlaki erdemlerle yasamakla mumkundur O ilmi temel almayan sadece keramet iddialariyla varlik gosteren sahte sufileri elestirmis hurafelerle yogrulmus bir tasavvuf anlayisini kesin bir sekilde reddetmistir Ayrica tarikatlarin Islam in temel ilkelerine uygun bir cizgide olmasi gerektigini savunmus ve ilmi ahlaki ve sosyal sorumluluk bilinciyle harmanlanan bir tasavvuf anlayisini benimsemistir Ona gore tasavvuf insani hem bireysel anlamda gelistiren hem de toplumun iyiligi icin calismaya yonlendiren bir ilimdir Bu yonuyle Hani yalnizca bir mutasavvif degil ayni zamanda akli bilimi ve maneviyati birlestiren ozgun bir dusunce adami olarak one cikmaktadir Ahmed i Hani nin Naksibendi Tarikati na mensup olduguna dair cesitli rivayetler bulunmakla birlikte eserleri dikkatlice incelendiginde onu kesin olarak belirli bir tarikata veya seyhe bagli kilacak acik bir delile rastlanmamaktadir Onun dusunsel dunyasini sekillendiren unsurlar arasinda tasavvuf onemli bir yer tutsa da dogrudan bir tarikat mensubiyeti icinde olup olmadigini soylemek guctur Bununla birlikte Hani nin eserlerinde kullandigi semboller metaforlar ve tasavvufi terminoloji onun irfani bir derinlige sahip oldugunu acikca gostermektedir O tasavvufu yalnizca bir mistik gelenek olarak degil bireyin icsel olgunlasmasini ve hakikate ulasmasini saglayan bir dusunce sistemi olarak ele almistir Mem u Zin ve Divan indaki ifadeler onun varlik marifet ve ilahi ask kavramlarini tasavvufi bir perspektiften ele aldigini ortaya koymaktadir Ozellikle eksenli varlik anlayisi onun dusunsel cercevesinin temel unsurlarindan biri olarak karsimiza cikmaktadir Hani insanin varolusunu ve ilahi hakikati kesfetme surecini siir diliyle ustalikla islerken metafiziksel konulara dair derin bir sezgiye sahip oldugunu hissettirmektedir Onun tasavvuf anlayisi yalnizca kuru bir doktriner bagliliktan ibaret olmayip bireyin bilgi ahlak ve ruhsal olgunlasmayla hakikati idrak etmesini temel alan ozgun bir bakis acisi sunmaktadir Sonuc olarak Ahmed i Hani belirli bir tarikata siki sikiya bagli bir mutasavvif olarak degil tasavvufu akil ilim ve sezgiyle harmanlayan onu bireyin hakikat yolculugunun bir parcasi olarak ele alan derinlikli bir dusunur olarak degerlendirilmeyi hak etmektedir Ahmed i Hani nin herhangi bir tarikata mensup olup olmadigi kesin olarak bilinmese de eserlerinde kullandigi dil ve tasavvufi ifadeler onun derin bir irfani bakis acisina sahip oldugunu acikca ortaya koymaktadir Uslubu ve fikir dunyasi incelendiginde Naksibendiyye Tarikati nin tasavvufi anlayisiyla ortusen yonleri dikkat cekmektedir Tarih boyunca Kurt mutasavviflari ve alimleri arasinda Naksibendilik onemli bir yer edinmistir Bunun baslica sebepleri arasinda bu tarikatin ilmi ve medrese gelenegine verdigi onem bid at ve hurafelere kapali bir anlayisa sahip olmasi ve Vahdet i Vucud ile goruslerine yakin durmasi bulunmaktadir Hani nin dusunsel yaklasimi da benzer bicimde ilim ahlak ve irfani bir araya getiren mistisizmi akil ve bilgiyle harmanlayan bir cizgiye sahiptir Ancak Hani nin tasavvufi bakisi herhangi bir tarikata siki sikiya bagli olmaktan ote daha genis bir cerceveye oturmaktadir Onun icin tasavvuf yalnizca bir tarikata mensubiyet meselesi degil bireyin kendini bilme hakikate ulasma ve toplumsal bir bilinc gelistirme surecidir O geleneksel tasavvufi kaliplari asarak maneviyati akil bilgi ve etik degerlerle yoguran bir perspektif gelistirmistir Ahmed i Hani nin eserleri bir butun olarak ele alindiginda onun bircok Kurt alimi gibi fikihta Safii itikatta Sunni Es ari cizgiyi takip ettigi gorulmektedir Tasavvufi yonu incelendiginde ise Naksibendiyye Tarikati nin ilkeleriyle ortusen bir anlayis benimsedigi anlasilmaktadir Bununla birlikte onun tasavvufi dusuncesinin merkezinde Vahdet i Suhud anlayisi yer almaktadir Hani nin eserlerinde bireyin hakikati idrak surecinde bilgi amel ve ahlakin ayrilmaz bir butun oldugu sikca vurgulanmaktadir Onun tasavvuf anlayisi metafizik bir mistisizmden ziyade insanin ruhsal gelisimini ve icsel farkindaligini esas alan bir perspektife sahiptir Vahdet i Suhud yaklasimi cercevesinde varligin hakikatini algilamanin dogrudan kesif ve sezgiyle mumkun oldugunu ifade eden dusunceleri onun derin bir tasavvufi bilincle hareket ettigini gostermektedir Ancak Hani yi sadece belirli bir tarikat veya mezhep cercevesinde degerlendirmek yeterli degildir O geleneksel dusunce sistemlerini benimsemis olmakla birlikte bunlari kendi yorumuyla sekillendirmis ve tasavvufu bireysel idrak ve toplumsal bilinc duzeyinde bir olgunlasma sureci olarak ele almistir Divan adli eserinde yer alan bazi ifadeler nedeniyle Ahmed i Hani nin Naksibendiyye Tarikati na mensup oldugunu kesin bir dille savunanlar bulunmaktadir Hatta bazi kaynaklar onun yalnizca bu tarikata bagli bir dervis degil ayni zamanda bir Naksi seyhi oldugunu da iddia etmektedir Bu goruslerin temel dayanagi Hani nin Divan inda gecen su dizelerdir Kurtce Me di neqsek ji neqse neqsibendan Vebu bende di min yek yek ji zendan Gusada dil ji bom in ra muyesser Nebu be suhbeta suretlewendan Li min kurt bu re ya Ke ba wisale Ji sekle qameta balabilindan Naksibendilerin nakislarindan bir nakis gordum ben Ellerin baglari cozuluverdi teker teker bileklerden Kalbin inkisaf etmesi benim icin muyesser olmazdi Eger yuzleri guzel o insanlarin sohbeti olmasaydi Benim icin Vuslat Kabesine gitmekte olan yol kisaldi Bu kisalma yuksek boylu sevgililerin endamiylaydi Bu dizeler Ahmed i Hani nin Naksibendiyye Tarikati na mensup zatlar vesilesiyle ruhsal bir donusum yasadigini ve manevi baglarini guclendirdigini ima etmektedir Ona gore insanin icsel prangalarindan kurtulmasi ancak hakikat yolunda rehberlik eden bu zatlarin sohbetleriyle mumkun olmustur Kalbinde meydana gelen manevi acilimin Naksibendi gelenegi icindeki sahsiyetlerle kurdugu iliski sayesinde gerceklestigi anlasilmaktadir Hani bu ifadesiyle Allah a ulasmanin yolunun bu tasavvufi sahsiyetlerin rehberligiyle daha kolay ve hizli bir sekilde kat edilebilecegini dile getirmektedir Ancak bu durumu yalnizca belirli bir tarikata siki sikiya baglanmak olarak degil irfan yolculugunda hakikati idrak etme surecinin bir parcasi olarak ele almak gerekir Ahmed i Hani nin cok yonlu kimligi incelendiginde onun tasavvufi bir egitimden gectigi nefis tezkiyesi ve ruh tasfiyesini gerceklestirdigi gorulmektedir Ayni zamanda insanlari bu yolda irsad etmek uzere icazet almis olabilecegi ve Naksibendiyye ekolune yakin duran gonul ehli bir Allah dostu oldugu soylenebilir Ancak Hani tarikat geleneklerine kati bir baglilik gostermemis mistik dusuncelerini daha ozgur bir perspektiften ele almistir Mursidlik misyonunu dogrudan kendisi ustlenmek yerine Mem u Zin eserindeki kahramanlar uzerinden sembolik bir anlatimla islemeyi tercih etmistir Onun tasavvuf anlayisinda Naksibendiyye ekolune olan egilimi ve mesrep bir cizgide sekillenen manevi bagi hissedilse de mutlak olarak belli bir tarikatin sinirlari icinde kalmadigi anlasilmaktadir Sonuc olarak Ahmed i Hani tasavvufu seriat ile uyumlu bir bicimde ele alan hurafelerden uzak ilim ve irfan eksenli bir yol izleyen ozgun bir sufi dusunur olarak degerlendirilebilir Kurtce Seyx u sufiti keramet ilm i xwendin hem emel Xilwet e hucre teriqa te seri et be xelel Seyhlik Sufilik ve keramet ilim okumak ve onunla amel etmektir Kuskusuz halvet yerin okudugun hucren tarikatin ise seriattirBritanya Kutuphanesinde yer alan Akideya Imane adli eserinin el yazmasiAhmed i Hani ve Kelam IlmiAhmed i Hani bircok ilim daliyla ilgilenmis olmakla birlikte onun entelektuel kimliginde edebiyat felsefe ve kelam ilmi on plana cikmaktadir Daha once de belirtildigi gibi fikihta Safii itikatta ise Es ari mezhebine mensup oldugu bilinmektedir Ancak Hani yi klasik medrese alimlerinden ayiran en onemli ozellik egitim anlayisindaki yenilikci yaklasimidir O donemin geleneksel egitim metodlarini sorgulamis ve egitimin ana dilde verilmesi gerektigini savunarak kendi eserlerinde Kurtceyi ilmi bir ifade araci olarak kullanmistir Eserleri incelendiginde Hani nin dusuncelerini belirli asamalar dogrultusunda insa ettigi gorulmektedir Nubehara Bicukan ile dilin temel taslarini olusturmus Akideya Imane ile kelam ve akaid alaninda onemli bilgiler sunmus Divan inda kelami ve felsefi goruslerinin omurgasini ortaya koymus ve nihayet Mem u Zin de edebiyat kelam felsefe ve tasavvufu bir araya getirerek dusunsel bir sentez olusturmustur Hani nin yazim dili de zamanla evrilmistir Ilk eserlerinde daha sade bir dil kullanirken zamanla daha derinlikli ve felsefi bir usluba yonelmistir Kelam ilmiyle Ehl i Sunnet dusuncesini kendi ana dilinde ifade etmeye onculuk etmis bu yonuyle kendisinden sonraki nesillere ornek olmustur Ilk eserlerinde akaid kelam ve edebiyata agirlik vermisken ilerleyen yillarda tasavvufa daha fazla yonelmistir Ancak bu yonelim onun kelam ilminden uzaklastigi anlamina gelmemektedir Nitekim Mem u Zin de Allah in varligi ve birligi konularini islerken hem akli hem de nakli delillerden yararlanmasi onun dusunce sisteminde akil ve iman arasinda guclu bir denge kurdugunu gostermektedir Ahmed i Hani kelami dusunceyi felsefi kavramlarla harmanlayan akilci yontemlerle analiz eden ve bunu Kurtce ifade eden oncu bir isimdir Kelam alaninda Kurtcede eser veren ilk alimlerden biri olmasi onun bu alanda cigir actigini gostermektedir Arapca ve Kurtce arasinda bir kopru kurarak Islam dusuncesini kendi diliyle aktarmistir Elestirel bir bakis acisina sahip olan Hani Mu tezile ve Cebriye gibi mezhepleri zaman zaman elestirmis ancak dogmatik bir yaklasim sergilememistir Taklitcilige karsi durmus surekli cozum arayisinda olmus ve elestirdigi her goruse alternatif sunmustur Bu onun yalnizca bir mutasavvif veya edebiyatci degil ayni zamanda guclu bir kelam alimi oldugunu kanitlamaktadir Ahmed i Hani kelami dusuncelerini eserlerinin icine ustaca yerlestirmis ancak bu alandaki en belirgin calismalarini Akideya Imane ve Mem u Zin adli eserlerinde sistematik bir sekilde islemistir Es ari mezhebinin goruslerini manzum bir uslupla ele aldigi Akideya Imane onun kendi dilinde yazdigi ilk kelami eserlerden biri olmasiyla dikkat ceker Hani eserini kaleme alirken cevresindeki insanlarin ihtiyaclarini gozetmis kelam kavramlarini acik bir sekilde kullanarak bunlari anlasilir kilmistir Tevhid konusundaki gorusleri yalnizca Akideya Imane ile sinirli kalmamis Mem u Zin Nubehara Bicukan ve Divan gibi eserlerinde de kelami dusuncelerini islemeye devam etmistir Bu onun yalnizca bir edebiyatci degil ayni zamanda Islami ilimleri kendi diliyle aktaran guclu bir dusunur oldugunu gostermektedir Etkiledigi SahsiyetlerAhmed i Hani dusunce ve edebiyat dunyasinda derin izler birakmis hem etkilenen hem de etkileyen bir sahsiyettir Melaye Ciziri Feqiye Teyran Mevlana Celaleddin i Rumi Sadi i Sirazi ve Nizami i Gencevi gibi buyuk isimlerden ilham almis ancak kendine ozgu uslubuyla yeni bir edebi gelenek insa etmistir Onun etkisi yalnizca cagdasi olan sairlerle sinirli kalmamis dort dilde mulemma yazan Piremerd Cegerxwin Celadet Ali Bedirhan Osman Sabri Qedrican gibi bircok Kurt edebiyatcisini derinden etkilemistir Onun mirasi yalnizca bir edebi ekol degil ayni zamanda Kurt kulturunu ve dusuncesini sekillendiren guclu bir ilham kaynagi olmustur Ahmed i Hani nin eserleri kendisinden sonra gelen Kurt aydinlari ve sairleri icin guclu bir ilham kaynagi olmustur Onun eserleri farkli donemlerde cesitli yorumlara tabi tutulmus kimi zaman latinize edilmis kimi zaman ise Arap harfleriyle basilarak yayginlastirilmistir Hani nin dusuncelerinden etkilenen isimler arasinda ve gibi onemli alimler ve mutasavviflar yer almaktadir Onun eserleri yalnizca edebiyat alaninda degil ayni zamanda tasavvuf ve ilmi dusuncede de derin bir yanki uyandirmistir Ahmed i Hani yalnizca eserleriyle degil ayni zamanda divanindaki siirleriyle de kendisinden sonra gelen yazar ve sairler icin onemli bir ilham kaynagi olmustur Onun etkiledigi isimlerden biri de hakkinda fazla bilgi bulunmayan Kurt sair Sewqi dir Sewqi Hani nin izinden giderek dort dilde mulemma siirler kaleme almis ve kendisini Hani nesepli olarak tanimlamistir Tipki Hani gibi siirlerinde Arapca Farsca Turkce ve Kurtce yi ustalikla kullanarak duygularini ifade etmistir Ozellikle onun mulemma tarzindaki siirleri hem icerik hem de bicim acisindan Hani nin etkisini acikca yansitmaktadir Ahmed i Hani nin etkiledigi onemli sahsiyetlerden biri de Bediuzzaman Said Nursi dir Halk arasinda veli olarak kabul edilen Hani nin kabrini ziyaret eden Said Nursi nin ondan feyiz aldigi rivayet edilmektedir Said Nursi bu ziyareti ve Hani ye olan ilgisini Tarihce i Hayat adli eserinde de dile getirmistir Ahmed i Hani nin EserleriAhmed i Hani nin eserleri kendisine kesin olarak ait olanlar ve aidiyeti tartismali olanlar seklinde iki gruba ayrilabilir Tespit edilebildigi kadariyla Hani nin kesin olarak kendisine ait bes eseri bulunmaktadir Bunlardan dordu Kurtce kaleme alinmistir Nubehara Bicukan Eqideya Imane Divan ve en meshur eseri Mem u Zin Ilk iki eser yuzyillar boyunca medreselerde ders kitabi olarak okutulmus Divan tasavvufi siirleri iceren bir derleme olarak sonradan kitaplastirilmistir Mem u Zin ise tamamen tasavvufi bir perspektifle yazilmis olup Hani nin ismiyle ozdeslesen ve ona un kazandiran en onemli eserdir Bunlarin yani sira dort dilde yazilmis adli mulemma eseri de ona ait olup bes beyitlik kismi gunumuze ulasabilmistir Aidiyeti tartismali olan eserleri arasinda ise Yusuf u Zelixa Leyla u Mecnun Cografya Kitabi Eqideya Islame Nehcu l Enam ve Tarih kitaplari bulunmaktadir Ayrica bazi kaynaklar onun fikih mantik ve dil uzerine kayip bir eserinin oldugundan da bahsetmektedir Hani ye Ait Oldugu Kesin Olan Eserler Mem u Zin Ahmed i Hani bolgesinde bilinen Mem u Zin destanini manzum bir esere donusturerek Kurtce nin edebi gucunu zirveye tasimistir Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Sirin tarzinda yazilmis bu tasavvufi eser yalnizca bir ask hikayesi degil ayni zamanda Allah in varligi ve birligini anlatan tevhid eksenli bir itikadi ve edebi metindir Yaklasik 3000 beyitten olusan bu mesnevi yer yer kelami konulara da deginmektedir Hani bu eseri kaleme alirken amacini su dizeleriyle dile getirmistir Kurtce Saze dile kul bi zir u bem bit Sazendeye esqe Zin u Mem bit Serha xeme dil bikem fesane Zine u Meme bikem bahane Gonul sazi bazen zil bazen de bem84 olsun Her sozun basinda Zin ile Mem olsun Kalbin gamlarini sanmis efsane Zin ile Mem i etmis bahane Bu dizelerden Hani nin eserini ic dunyasindaki fikir ve dusunceleri ortaya cikarmak icin yazdigi anlasilmaktadir Ahmed i Hani bu eserinde siyasi ulusal sosyal ve dini dusuncelerini tasavvufi bir perspektifle dile getirmistir destanindan ilhamla kaleme aldigi Mem u Zin Kurt edebiyatinda mesnevi turunde yazilmis ilk eser olma ozelligine sahiptir Daha once Kurtce bir mesnevi yazilmamis olmasi bu eserin hem divan edebiyati hem de genel Kurt edebiyati acisindan tasidigi onemi artirmaktadir Bu yonuyle Mem u Zin yalnizca edebi degil ayni zamanda kulturel bir donum noktasidir Mem u Zin Ahmed i Hani nin en onemli eseri olup onun adiyla ozdeslesmistir Tasavvufi bir mesnevi olarak kaleme alinan bu eser mecazi askla baslayip ilahi aska ulasan bir hikayeyi anlatirken toplumsal ve ahlaki meselelere de isik tutmaktadir Hani bu eserde toplumun ilmi sosyo kulturel ve idari sorunlarina kayitsiz kalmamis Kur an ve Sunnet rehberliginde cozumler aramistir Omrunu ilme ve irfana adayan Ahmed i Hani yalnizca kendi toplumunun degil tum insanligin kurtulusunu Allah a ve Peygamber in rehberligine uymakta gormus ve bu mesaji son nefesine kadar aktarmaya devam etmistir Nubehara Bicukan Eserin adiyla ilgili farkli gorusler bulunsa da Nubehara Bicukan Kucuklerin Ilkbahari adini tasiyan bu eser Ahmed i Hani tarafindan 1683 yilinda 33 yasindayken kaleme alinmistir Kurt edebiyatinda ozellikle de Kurmanci lehcesinde yazilmis ilk Kurtce eserlerden biri olarak kabul edilmektedir Eser kisa bir onsoz 13 kita yaklasik 220 beyit ve 1000 civarinda Arapca kelime ile bunlarin Kurtce karsiliklarindan olusmaktadir Hani onsozde besmele hamdele ve salveleden sonra bu eseri seckin kisiler icin degil kucuk Kurt cocuklarinin egitimine katki sunmak amaciyla yazdigini su sozlerle ifade etmektedir Kurtce Ne ji bo sahip revacan Belki ji bo bicuked Kurmancan Bu eser seckin kisiler icin degildir Belki kucuk Kurt cocuklari icindir Ahmed i Hani Nubehara Bicukan eserinde egitimin ozgur bir ortamda yapilmasi gerektigini vurgulamis ve egitimin temel ilkelerini su sekilde siralamistir Zorluklarin ardindan mutlaka bir mukafat gelir Bilgi tekrar edildikce daha kalici hale gelir Akil iradenin kalp ise duygularin merkezidir Calisma ve uretimde akil sevgi ve iliskilerde kalp esas alinmalidir Basari azim ve cabayla mumkundur Zaman en guclu silahtir ve iyi degerlendirilmelidir Kaos ve duzensizlikten kacinilmalidir Sabir ve hosgoru temel yasam ilkeleri olmalidir Cehaletten kacinip bilgiye yonelmek gerekir Bilgi hem dunyada hem de ahirette insanin degerini artirir Her isin estetik ve cazip olmasi onemlidir Devletin gucu ilim sahiplerine dayanir Hayattan asla umit kesilmemelidir Bu ilkeler dogrultusunda Hani cocuklara ilim ve irfanin onemini anlatmis yasadiklari cagin bilimini ve dilini ogrenmeleri gerektigini ogutlemistir Eqideya Imane Akaid Islam in temel inanc esaslarini konu alan ilim dalidir Ahmed i Hani bu alandaki en onemli eserlerinden biri olan Eqideya Imane yi medrese ogrencileri icin kaleme almistir Gunumuz Turkcesinde Iman Esaslari olarak cevrilebilecek bu eser akaid ve kelam ilminin temel konularini ele almaktadir Hani bu eseri Nubehara Bicukan dan dort yil sonra 1687 de tamamlamistir Nusha farkliliklarina gore 70 ila 73 beyitten olusan eser mesnevi tarzinda yazilmistir Klasik kelam kitaplarinda oldugu gibi uc temel bolume ayrilmistir Ilahiyat Allah in varligi ve sifatlari Nubuvvet peygamberlik ve Sem iyyat gayba dair konular Divan Britanya Kutuphanesi nde yer alan Ahmed i Hani nin Nubihara Bicukan adli eserinin el yazmasi Divan Ahmed i Hani nin farkli donemlerde yazdigi siirlerin derlenerek olusturuldugu bir eserdir Sagliginda divan haline getirilmemis olsa da siirleri ilim ve edebiyat cevrelerinde el yazmalariyla korunmus ve daha sonra yayimlanmistir Eserde tasavvuf basta olmak uzere gazel kaside kita mulemma ve mustezad gibi bircok nazim sekli yer almaktadir Hani siirlerinde guclu bir vatan sevgisi ve derin bir edebi uslup sergilemis Kurtce Arapca Farsca ve Turkce siirler kaleme almistir Divan da yalnizca Kurtce degil Turkce ve Farsca gazellerin de bulunmasi onun yalnizca Kurt edebiyatinin degil tum Islam dunyasinin sairi oldugunu gostermektedir Eser Rusya Almanya ve Suriye de basilarak genis bir cografyada okuyuculara ulasmistir Zamanla bolgenin alimleri tarafindan Ahmed i Hani nin siirleri toplanmis ve basilmistir Nitekim kendisi de bu siirlerin derlenmesini arzu etmis ve bunu bir vasiyet niteliginde su dizeleriyle dile getirmistir Kurtce Zinhar ey dostan weqte dikim ez hicrete Van du misra an kitabet kin li perge kaxete Aman ha ey dostlar ben goctukten sonra acele edin Benim soyledigim bu birkac dizeyi yazarak kaydedinCarkuse Ahmed i Hani nin eserlerinden biri de Carkuse dir Bu eser mulemma tarzinda yani her misrai dort farkli dilde Arapca Farsca Turkce ve Kurtce yazilmis rubailerden olusmaktadir Iceriginde ask ayrilik ve kavusma temalarinin islendigi bu rubailerden gunumuze yalnizca bes tanesi ulasmistir Hani nin ana dili Kurtce nin yani sira Arapca Farsca ve Turkceye de ileri duzeyde hakim olmasi ve bu dillerde ustun edebi eserler verebilmesi onun dil ve belagat konusundaki derinligini ortaya koymaktadir Bu nedenle gunumuze ulasan rubaileri anlamlariyla birlikte asagida sunulmaktadir Kurtce Fate umri fi hewake ya habibi kulle hal Ah u nalim hemdemem sod der firaqet mah u sal Ger benim kanim dilersen cokten olmisdir helal Mest u serxwos im ji isqe min nema eql u kemal Ente fikri fi fuadi ente ruhi fi l cesed Leskere xemhay i to milke dilim wiran kerd Dade geldim isq elinden senden isterim meded Van Teteran kirne talan eql u din u milk u mal Tale xemmi zade hemmi sa e sirri fi l mela Tesne i came wisal im cun sehide Kerbela Yoksa sen divane oldin nice halin ey dila Yan ji nu ve isweyek da min hebiba cavxezal Bittu mehcuren hebibi lesti minni alimen Murda ez derd i firaqet xafil i ez hal i men Can u dilden erzi kildim halimi canane ben Erdehala min tu xafil qet napirsi erdihal Hel lena min ni meti l wesli hebibi min nesib Uftadem ber deret bicare sergerdan xerib Derdimin cok oldugundan ona yoktur hic tabip Ey tebibe min Dewaye derde xani her wisal Ey sevgilim Senin askin ile gecti omrumden butun anlar Senin ayriliginla gecen ay ve yillarda yoldasim oldu acilar Eger dilegin kanim ise o kan coktan beridir sana olmus helal Ask elinden sarhos ve mestim kalmadi bende akil ve kemal Kalbimdeki dusunce sensin tenimdeki ruhum sensin Gam ordularinla gonul saltanatimi viran eyleyensin Ask elinden adalet istemeye geldim ki yardim edesin Bu Tatarlar birakmadilar bende akil mulk mal ve dii Gamim uzadi derdim artti sirrim toplum icinde yayildi Kerbela Sehidi gibi dudaklarim vuslat kadehine susadi Yoksa divane mi oldun ey gonlum seni nasil nbir hal sardi Yoksa o ahu gozlu sevgilim bana yine isveli mi davrandi Terk edilmis durumdayim sevgilim Halimi bilmiyorsun Ayriliginin elinden oldum halimden habersiz duruyorsun Can u gonulden halimi arzettim sevgiliye ben Arzuhalimden habersizsin arzettigim hali sormuyorsun Bizim de bir payimiz var midir kavusma nimetinden Kapinin yaninda dustum caresiz saskin ve garip ben Derdim o kadar buyuk ki yok onun icin tabip hepten Ey tabibim Xani nin dermani hep vuslattir bu derttenHani ye Aidiyeti Kesin Olmayan Eserler Yusuf u Zuleyha Her ne kadar Yusuf u Zuleyha eseri Ahmed i Hani ye atfedilse de aidiyeti belirsizdir Rus yazar M Rudenko tarafindan yayimlanan bu eserin edisyon kritigini yapmistir kucukken evlerinde bu kitabin bulundugunu ve babasinin Hani ye ait oldugunu soyledigini aktarsa da kendisi bu goruse katilmamaktadir Ayrica eserin siyasi baskilar nedeniyle yok edildigini belirtmistir Bunun yani sira eser Selim bin ye de nispet edilmektedir Leyla u Mecnun Leyla u Mecnun un asil yazari olarak one cikmaktadir Eserde sikca gecen mahlasi onun bilinen lakabi oldugundan bu durum eserin Ahmed i Hani ye aidiyetini supheli hale getirmektedir Hani yi konu edinen klasik kaynaklar bolgedeki medrese gelenekleri ve yaygin rivayetler onun yalnizca Nubehara Bicukan Eqideya Imane Mem u Zin ve bes mulemma siiriyle tanindigini gostermektedir Bu nedenle Leyla u Mecnun un Haris Bitlisi ye ait olma olasiligi daha yuksek kabul edilmektedir Siseban Toplam 40 bolum ve 1635 misradan olusan adli destan Islam peygamberi Muhammed ve sahabelerinin ehl i kuffara karsi verdigi mucadeleleri konu almaktadir Eser Ahmed i Hani ye nispet edilmekle birlikte ve Feqiye Teyran a da atfedilmektedir Arastirmaci yazar Tahsin Ibrahim Doski destanin sade bir uslupla yazilmis olmasi nedeniyle Hani ye ait olamayacagini savunmaktadir Ona gore Hani nin derin edebi uslubu dusunuldugunde bu destanin onun kaleminden cikmis olmasi dusuk bir ihtimaldir Buna karsilik arastirmaci yazar destanin kesinlikle Hani ye ait oldugunu iddia etmektedir Diwan u Gobideye Ehmede Xani Yed Mayin adli eserinde Siseban in bir nushasinin 1886 yilinda Haci oglu Ibrahim tarafindan istinsah edildigini ve bu nushayi baz aldigini belirtmistir Varli eserin son beyitlerinde Ehmede Xani isminin ve mahlasinin gecmesini eserin Hani ye aidiyetini guclendiren onemli bir delil olarak sunmaktadir Bu tartismalar eserin kesin aidiyeti konusunda farkli goruslerin varligini ortaya koymakta ve metnin kime ait oldugu konusunda akademik arastirmalarin devam etmesi gerektigini gostermektedir Kurtce Wezin kir Ahmed Xani goti kelam mewzun e Ahmed e Xani vezinli soyledi soz vezinlidir dediTuhfetu l Ewam Arastirmaci Abdurrahman Durre ye gore Yusuf Bayezidi ye ait oldugu bilinen ve ilk olarak daha sonra adiyla basilan eser aslinda Ahmed i Hani nin kaleme aldigi olabilir Durre bu iddiayi arastirmak amaciyla Dogubayazit in unlu alimlerinden Molla Musa Celali ile gorusmus ve Celali onu baska bir mollaya yonlendirmistir 29 Temmuz 1998 de Durre ye gonderilen bir faksta Yusuf un oglu Seyh Muhammed babasinin kitabini once Kifayetu l Avam olarak adlandirdigini daha sonra Tuhfetu l Amilin ismiyle bastirdigini ve son olarak bazi eklemeler yaparak Irsadu l Ibad adiyla Ankara da yeniden yayimladigini aktarmistir Bu bilgiye dayanarak soz konusu eserin Halife Yusuf a ait olma ihtimali daha yuksek gorulmektedir Bu durumda her ne kadar bazi kaynaklar eseri Ahmed i Hani ye nispet etse de mevcut bulgular onun Yusuf b Bayezidi ye ait oldugunu gostermektedir Erde Xuda Dogu Anadolu nun bircok bolgesini dolasarak ilmi seyahatlerde bulunan Ahmed i Hani Arapca belagat ve dini ilimlerin yani sira astronomiyle de ilgilenmistir Arastirmaci yazar H Mem Hani nin cografya ve astronomi uzerine Erde Xuda adli bir eser yazdigina dair yaygin bir kanaatin oldugunu belirtir Ancak bu eserin kasitli olarak yok edildigi ve gunumuze ulasmadigi iddia edilmektedir Celadet Ali Bedirhan da Hani nin cografya ve astronomi uzerine bir eser yazdigini duydugunu ancak ne kadar arasa da bu kitaba ulasamadigini ifade etmistir Mem u Zin ve diger siirleri incelendiginde Hani nin gok cisimleri burclar ve gezegenler uzerine guclu tasvirler yaptigi gorulmektedir Bu onun astronomi ve cografya bilgisine sahip oldugunu gosterse de soz konusu eserin ona aidiyeti kesin olarak dogrulanamamaktadir Sekerata Mirine Arastirmaci Abdullah Varli Ahmed i Hani nin adli bir eserinin bulundugunu belirtse de bu eserle ilgili herhangi bir alinti paylasmamaktadir Tahsin Ibrahim Doski ise bu ismin halk arasinda yaygin olan folklorik bir manzumeye ait oldugunu ancak eserin ye ait olarak bilindigini kaydetmektedir Bu nedenle Sekerata Mirine nin Hani ye ait olup olmadigi belirsizligini korumaktadir Dogubayazit Ahmed i Hani Turbesi Nehcu l Enam ve Tarih Arastirmaci Abdullah Varli Ahmed i Hani nin eserleri arasinda Tarih adli bir eseri de saymaktadir Varli ya gore bu eser Mahmudi Dumbuli ve Pisyani asiretlerini konu almaktadir Ancak eserin Hani ye ait olup olmadigi kesinlik tasimamakta ve aidiyeti tartismali kalmaktadir Eqideya Islame Nubehara Bicukan in 1887 de Molla Mahmut Vani tarafindan yazilan ve 1903 te Almanya da basilan bir el yazmasi nushasinin sonunda Eqideya Islame adli bir eserin Ahmed i Hani ye ait oldugu belirtilmistir Bazi medreselerde Eqideya Imane gibi ders kitabi olarak okutulan bu eser genellikle anonim bir metin olarak kabul edilmektedir Iceriginde Islam in bes ruknu kelime i sehadet namaz zekat oruc hac ve imanin alti sarti Allah a meleklere kitaplara peygamberlere ahiret gunune ve kadere iman ozet bir sekilde ele alinmistir Ancak eserin kesin olarak Hani ye ait olup olmadigi netlik kazanmamistir VefatiAhmed i Hani nin vefat tarihi Tare Hani ila Rabbihi Hani Rabbine Dogru Uctu ifadesinden yola cikilarak ebced hesabiyla hicri 1119 miladi 1707 olarak hesaplanmistir Bu tarih bircok arastirmaci tarafindan da kabul edilmektedir Bazi arastirmacilar Hani nin uc farkli siirinde vefat tarihini ebced hesabiyla verdigini ve bu tarihin mezar tasindaki yazitla ortustugunu belirtmektedir Bu goruse delil olarak sunulan beyitlerden biri soyledir Kurtce Xani beske were wisal pir zede kir te ewqa sal Roj xwe tul u daye isal bexte xasi roj ki res hat Xani artik yeter gel ulas bunca yil sen fazla bekledin Bu yil gunun geldi guzel bahtin gunun karardi Ahmed i Hani nin vefat tarihi eserlerinde verdigi ebced hesaplamalarina dayandirilarak belirlenmistir Roj ki res hat ifadesi ebced hesabina gore mezar tasindaki 1121 1707 1709 tarihine denk gelmektedir Ayrica Dilber Misle Baye Seba adli siirinin son beytinde gecen Musteri kemumsaye ifadesi de arastirmacilar tarafindan onun vefat tarihine isaret eden bir ipucu olarak degerlendirilmistir Cogu arastirmaci Hani nin bu beyitte hayatini dilber e adadigini ve burada gecen kelimelerin ebced hesabiyla vefat tarihini dogruladigini belirtmektedir Soz konusu beyit soyledir Kurtce Serbeta wesla xwe daye Xani bu sems u duhaye Umre bori xwe wi daye go musteri kemunmsaye Vuslat serbetini kendi vermis Xani gunes ve kusluk vakti olmus Gecen omru veren odur dedi musteri kemumsaye dir Ahmed i Hani dogup buyudugu Dogubayazit ta olmus ve vasiyeti uzerine ders verdigi medrese ve imamlik yaptigi caminin yanina defnedilmistir Kimi kaynaklara gore defni Emir Abdulfettah tarafindan gerceklestirilmistir Turbesi Ishak Pasa Sarayi nin 500 metre dogusunda yer almaktadir Halk arasinda veli kabul edildigi icin 1990 1991 yillarinda Dogubayazit Belediyesi ve halkin katkilariyla mezarinin uzerine bir kumbet insa edilerek cevresi bahceyle duzenlenmistir Gunumuzde turbe hem bir ziyaret hem de mesire alani olarak kullanilmaktadir Notlar Hani Mela mahlasini karsilastigimiz kadariyla iki yerde kullanmistir Hani nin kendisi hakkinda cok nadiren kullandigi bir lakaptir Pepuk Zavalli perisan gibi anlamlara gelmekte olan bu kavram Hani nin mutevazi bir sahsiyet ve zahidane bir hayat tarzi sahibi oldugunu bize gostermektedir Bunun yaninda sadece Hani bu lakabi kullanmamis takva ve zuhd sahibi bircok alim buna benzer lakaplar kullanmislardir Yad Yabanci Rum ve Farslar Fakir halk kastedilmistir Tacik ile kastedilen Farslar dir Bu eserin uc tane serhi yapilmistir 1 Ahmet Hilmi el Kugi Rehber i Sani Serha Akida Hani 2 Molla Musa Gecit Feyzu l Kadiri l Mennan Serhu Akideti l iman 3 Kadri Yildirim Ehmede Xani KulliyatiKaynakcaOzel a b c Yasin Abdullah 2012 Kurt filozofu Șeyh Ehmede Xani hazretleri Lis Yayinlari s 70 ISBN 9786054497355 a b c d e f g Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 16 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Karabey Dr Turgut 2006 Ahmed i Hani 1651 1707 Hayati Eserleri ve Mem o Zin Mesnevisi 30 Ataturk Universitesi Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Dergisi ss 57 64 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Kavak Doc Dr Abdulcebbar 2018 Uluslararasi Ehmede Xani Sempozyumu Agri Ibrahim Cecen Universitesi Yayinlari s 21 ISBN 978 605 81711 4 5 a b c Yasin Abdullah 2012 Kurt filozofu Șeyh Ehmede Xani hazretleri Lis Yayinlari s 13 ISBN 9786054497355 a b c Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 2 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Kaya Hakan 2022 Ahmed i Hani nin Eserlerinde Yoneticilik Algisi ve Yoneticilere Bakisi 24 Bingol Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi ss 526 540 1 Mart 2025 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 Turgut Husnu Ahmed i Hani ve Kelam Ilmindeki Yeri PDF 2014 Tez Harran Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 3 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b c d Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 2 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Ocek Nezir 2016 Edebiyata Kurdi Kurtce Sitav Yayinlari s 245 ISBN 9786056652004 Turgut Husnu Ahmed i Hani ve Kelam Ilmindeki Yeri PDF 2014 Tez Harran Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 3 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 512 ISBN 978 605 5081 41 6 Cagmar Prof Dr Edip 2012 Buyuk Alim ve Mutasavvif Ahmed i Hani Panel Bildirileri Ibrahim Cecen Universitesi Yayinlari s 22 a b c d e f g h Dundar Mahmut 2020 Ahmed i Hani nin Ilmi Faaliyetleri 2 Kurdiyat ss 63 72 1 Mart 2025 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b c d Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 24 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Resul Izeddin Mustafa 2007 Ehmede Xani ve Mem u Zin Avesta Yayinlari s 42 ISBN 9789944382243 Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 12 29 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 25 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b c d e f Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 26 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Resul Izeddin Mustafa 2007 Ehmede Xani ve Mem u Zin Avesta Yayinlari ISBN 9789944382243 Salim Goran Ali Rengdana folklore di Destana Mem u Zin ya Ehmede Xani da PDF 2017 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Yasayan Diller Enstitusu Yuksek Lisans Tezi s 28 Erisim tarihi 3 Mart 2025 a b Bulut Faik 2011 Ehmede Xani nin Kaleminden Kurtlerin Bilinmeyen Dunyasi Berfin Yayinlari s 76 ISBN 9789756680391 a b Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 30 29 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 57 ISBN 978 605 5081 41 6 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 56 57 ISBN 978 605 5081 41 6 a b Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 31 29 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 Tuncel Metin Dogubayazit islamansiklopedisi org tr Arsivlenmesi gereken baglantiya sahip kaynak sablonu iceren maddeler link Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 60 ISBN 978 605 5081 41 6 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 60 61 ISBN 978 605 5081 41 6 a b c Gecit Molla Musa Faydu l Kadir l Metin Serha Kitab Mem u Zin ed Mehmet Salih Gecit Istanbul Ihvan Nesriyat 2018 s 170 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 61 ISBN 978 605 5081 41 6 Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 33 29 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 34 29 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 Mem H 2002 Ucuncu Ogretmen Xani Istanbul Kurt Enstitusu Yayinlari s 24 ISBN 9789756282342 Kadri Yildirim Eserleri Baglaminda Ahmed i Hani nin Dil ve Edebiyat Yonu Buyuk Alim ve Mutasavvif Ahmed i Hani Panel Bildirileri Agri Ibrahim Cecen Universitesi Yay Agri 2009 43 a b c Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 404 ISBN 978 605 5081 41 6 a b Kadri Yildirim Eserleri Baglaminda Ahmed i Hani nin Dil ve Edebiyat Yonu Buyuk Alim ve Mutasavvif Ahmed i Hani Panel Bildirileri Agri Ibrahim Cecen Universitesi Yay Agri 2009 44 Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 29 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Kadri Yildirim Eserleri Baglaminda Ahmed i Hani nin Dil ve Edebiyat Yonu Buyuk Alim ve Mutasavvif Ahmed i Hani Panel Bildirileri Agri Ibrahim Cecen Universitesi Yay Agri 2009 s 48 52 Yasin Abdullah 2012 Kurt filozofu Șeyh Ehmede Xani hazretleri Lis Yayinlari s 72 ISBN 9786054497355 Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 30 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Tenik Ali 2019 Kurt Cografyasinda Tasavvuf ve Tarikatlar Nubahar Yayinlari s 238 ISBN 9786055053659 a b Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 31 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 168 ISBN 978 605 5081 41 6 a b Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 32 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 20 ISBN 9789944382496 Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 33 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Tenik Ali 2019 Kurt Cografyasinda Tasavvuf ve Tarikatlar Nubahar Yayinlari s 234 ISBN 9786055053659 Yildirim Prof Dr Kadri 2011 Ehmede Xani nin Fikir Dunyasi Agri Kultur Yardimlasma ve Dayanisma Dernegi s 77 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari s 20 ISBN 978 605 5081 41 6 a b c Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 34 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 118 119 ISBN 9789944382496 Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 227 ISBN 9789944382496 a b c d Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 38 a b c Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 40 a b Adak Doc Dr Abdurrahman 2014 Destpeka Edebiyata Kurdi ya Klasik Nubihar Yayinlari s 259 260 ISBN 9786055053048 Dost Can 2014 Ed Durru s Semin Fi Serhi Mem u Zin Kurtce Spirez Yayinlari s 68 76 ISBN 978 605 89373 1 4 Nursi Said 2012 Tarihce i Hayat Soz Yayinlari s 53 ISBN 9786054590155 Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 50 Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b c Fazil Yilmaz amp Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi 2019 s 57 a b Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 17 Resul Izeddin Mustafa 2007 Ehmede Xani ve Mem u Zin Avesta Yayinlari ISBN 9789944382243 Bilinmeyen parametre Sayfa gormezden gelindi sayfa kullanimi oneriliyor yardim Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 10 ISBN 9789944382496 Yilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 51 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 39 ISBN 9789944382496 Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 22 29 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mart 2025 a b Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 22 a b c Fazil Yilmaz amp Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi 2019 s 55 a b c d Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 23 Xani Ahmed 2014 Divan Kurtce Avesta Yayinlari s 228 ISBN 9786055279875 Xani Ahmed 2014 Divan Kurtce Avesta Yayinlari s 185 186 ISBN 9786055279875 a b Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 53 ISBN 9789944382496 a b Fazil Yilmaz amp Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi 2019 s 26 a b c d e Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 71 Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari s 55 ISBN 9789944382496 a b Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 72 73 Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 73 74 Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 74 a b Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 75 Mucahit Tenekeci amp Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 s 75 76 a b c d Fazil Yilmaz amp Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi 2019 s 49 Fazil Yilmaz amp Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi 2019 s 50 GenelYilmaz Fazil Ahmed i Hani nin Hayati Eserleri ve Tasavvufi dusuncesi Yuksek Lisans Tezi 2019 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Erisim tarihi 1 Mart 2025 Yasin Abdullah 2012 Kurt filozofu Șeyh Ehmede Xani hazretleri Lis Yayinlari ISBN 9786054497355 Tenekeci Mucahit Ahmed i Hani nin Tevhid Anlayisi 2022 Tez Zonguldak Bulent Ecevit Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Erisim tarihi 1 Mart 2025 Kavak Doc Dr Abdulcebbar 2018 Uluslararasi Ehmede Xani Sempozyumu Agri Ibrahim Cecen Universitesi Yayinlari ISBN 978 605 81711 4 5 Kaya Hakan 2022 Ahmed i Hani nin Eserlerinde Yoneticilik Algisi ve Yoneticilere Bakisi 24 Bingol Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi ss 526 540 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Dundar Mahmut 2020 Ahmed i Hani nin Ilmi Faaliyetleri 2 Kurdiyat ss 63 72 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Karabey Dr Turgut 2006 Ahmed i Hani 1651 1707 Hayati Eserleri ve Mem o Zin Mesnevisi 30 Ataturk Universitesi Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Dergisi ss 57 64 Erisim tarihi 1 Mart 2025 Turgut Husnu Ahmed i Hani ve Kelam Ilmindeki Yeri PDF 2014 Tez Harran Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Erisim tarihi 1 Mart 2025 Xani Ahmed 2018 Mem u Zin Kurtce Sitav Yayinlari ISBN 978 605 5081 41 6 Ocek Nezir 2016 Edebiyata Kurdi Kurtce Sitav Yayinlari ISBN 9786056652004 Cagmar Prof Dr Edip 2009 Buyuk Alim ve Mutasavvif Ahmed i Hani Panel Bildirileri Ibrahim Cecen Universitesi Yayinlari Resul Izeddin Mustafa 2007 Ehmede Xani ve Mem u Zin Avesta Yayinlari ISBN 9789944382243 Salim Goran Ali Rengdana folklore di Destana Mem u Zin ya Ehmede Xani da PDF 2017 Tez Van Yuzuncu Yil Universitesi Yasayan Diller Enstitusu Yuksek Lisans Tezi Erisim tarihi 3 Mart 2025 Mem H 2002 Ucuncu Ogretmen Xani Istanbul Kurt Enstitusu Yayinlari ISBN 9789756282342 Bulut Faik 2011 Ehmede Xani nin Kaleminden Kurtlerin Bilinmeyen Dunyasi Berfin Yayinlari ISBN 9789756680391 Tuncel Metin Dogubayazit islamansiklopedisi org tr Arsivlenmesi gereken baglantiya sahip kaynak sablonu iceren maddeler link Tenik Ali 2019 Kurt Cografyasinda Tasavvuf ve Tarikatlar Nubahar Yayinlari ISBN 9786055053659 Xani Ahmed 2008 Nubehara Bicukan Kurtce Avesta Yayinlari ISBN 9789944382496 Yildirim Prof Dr Kadri 2011 Ehmede Xani nin Fikir Dunyasi Agri Kultur Yardimlasma ve Dayanisma Dernegi s 77 Adak Doc Dr Abdurrahman 2014 Destpeka Edebiyata Kurdi ya Klasik Nubihar Yayinlari s 259 260 ISBN 9786055053048 Dost Can 2014 Ed Durru s Semin Fi Serhi Mem u Zin Kurtce Spirez Yayinlari s 68 76 ISBN 978 605 89373 1 4 Nursi Said 2012 Tarihce i Hayat Soz Yayinlari s 53 ISBN 9786054590155 Xani Ahmed 2014 Divan Kurtce Avesta Yayinlari s 228 ISBN 9786055279875 Wikimedia Commons ta Ahmed i Hani ile ilgili ortam dosyalari mevcuttur