Antik çağlarda savaş yazılı tarihin başlangıcından antik dönemin sonuna kadar geçen dönemdeki savaş tarzıdır. Avrupa'da Eski Çağ'ın sonu genellikle Batı Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla (476) eş tutulur. Çin'de de aynı şekilde beşinci yüzyılın sonu sayılabilir.
Genel bakış
Tarih öncesi çağda savaş ile antik çağda savaşı birbirinden ayıran, teknolojiden ziyade örgütlenme farklılığıdır. İlk şehir-devletlerin ve imparatorlukların kurulmasıyla savaşlar önemli değişikliklere uğramıştır. Başta Mezopotamya olmak üzere yeteri kadar tarımsal artı değer sağlandığından, tam zamanlı yönetici elitler ve asker sınıfı ortaya çıkmıştır. Askerî kuvvetlerin çoğunluğunu hâlâ çiftçiler oluştursa da, topluluk yılın bir bölümünde bunların tarlada çalışmaktan çok savaşmasını destekleyebiliyordu. Böylece ilk düzenli ordular ortaya çıkmıştır.
Bu yeni ordular devletlerin büyümelerine ve merkezîleşmelerine yardımcı olacak ve Mezopotamya'da ilk imparatorluk olan Akkad İmparatorluğu kurulacaktı. Antik çağdaki ilk ordular, tarih öncesi çağda avlanmak için geliştirilen yayları ve mızrakları silah olarak kullanmaya devam edecekti. Eski Mısır ve Çin'deki ilk ordular da aynı şekilde gelişerek yoğun piyade kuvvetlerini yay ve mızraklarla donatacaklardı.
Antik çağ savaşlarında özellikle atlı orduların yaya ordular karşısındaki üstünlükleri ve bu yüzden atın savaşlarda kullanımı bu dönemde hızla yayılmış olduğu dikkati çekmektedir.
Askerî strateji ve taktikler, beklenenin tersine doğrusal bir gelişme göstermiş değildir. Antik çağları izleyen dönemlerde -erken modern dönem olarak tanımlanan 15. ve 17. yüzyıllar arası- dönemlede bu strateji ve taktikler terk edilmiş görünmektedir. Antik çağ savaş strateji ve taktikleri, (bakınız, altbaşlık (Strateji) 18. yüzyıldan itibaren yeniden uygulamaya girmiştir. Erken modern dönem, müstahkem mevkilerde görülen patlamayla karakterize edilebilir ve dönemin genel çatışma tarzı, birkaç yüz kişilik akınlara dayanır. Bununla birlikte savaşlar daha sık görülür. 18. yüzyıl Avrupasında en uzun barış süresi 16 yıldır. 16. yüzyılda barış dönemleri 10 yıldan azdır ve 17. yüzyılda 4 yıldır.
Antik çağ strateji ve taktiklerine dönüş 18. yüzyıldan itibaren başlamış ve modern dönemlere kadar geliştirilerek sürdürülmüştür. Bu bağlamda bu strateji ve taktikler, özellikle 20. yüzyıl savaşlarının strateji ve taktiğin temel çıkış noktalarını oluşturmuştur. Clausewitz'in düşmanı savaşmaktan vazgeçirmek ya da düşman kuvvetlerini savaş alanında imha etmek tezleri, daha sonra yıldırım savaşı stratejisi ile geliştirilmiştir.
Savaş arabaları
Devletler büyüdükçe askerî hareketlerde hızın önemi de arttı, çünkü merkezî otorite isyanlar hızla bastırılmazsa dizginleri elinde tutamıyordu. Buna getirilen ilk çözüm MÖ 2000 yıllarında Orta Doğu'da kullanılmaya başlanan savaş arabalarıdır. Bunlar önceleri yaban eşekleri, öküzler ve eşekler tarafından çekiliyordu ve Orta Doğu'nun görece düz arazilerinde hızlı yol almayı sağlıyordu. Savaş arabaları nehirleri yüzerek geçecek kadar hafifti. Kuvvetli atların yetiştirilmesiyle savaş arabaları atlar tarafından çekilmeye başlandı. Atların hızı savaş arabalarını daha da etkin hale getirmiştir.
Savaş arabalarının hem ulaşımda hem de savaş alanındaki gücü, MÖ ikinci binyılda Antik Yakın Doğu'daki halklar tarafından ana silah olarak kullanılmasını sağlamıştır. Tipik bir savaş arabasında iki kişi bulunurdu: Biri okçuluk yaparak düşman kuvvetlerine saldırır diğeri de arabayı sürerdi. Zamanla, beş savaşçıyı taşıyacak savaş arabaları geliştirildi. Bu araçların yeterince etkili olup olmadığı hâlâ tartışma konusudur.[]Çin'deyse savaş arabaları Shang Hanedanı'nın ana silahı olmuş ve hanedanın büyük bir alana hâkim olmasına olanak sağlamıştır.
Savaş arabaları savaşlarda oynadıkları rol açısından günümüzün tanklarına benzetilse de, asıl katkıları, yaya okçulara taktik manevra sağlama yeteneğidir. Bu devirlerde generallerin savaş sırasında komuta ve kontrolu elde tutabilmek ve ortak korunmayı sağlamak için seçtiği sık saflı piyade düzenine karşılık uzak mesafeden piyadelere ok yağdıran savaş arabaları bu birliklere karşı koyabiliyordu. Hızları nedeniyle piyade saldırılarından kaçmaları mümkün oluyordu. Öte yandan, oklardan gelen zararı azaltmak için dağınık düzene geçen piyade birlikleri ortak korunma avantajlarını kaybediyor ve savaş arabaları tarafından kolaylıkla ezilebiliyordu.
Taktik açıdan bakılırsa savaş arabalarının karşısına çıkan kuvvetler bir ikilem karşısında kalıyor, bu da savaş arabalarını ordular için elzem kılıyordu. Savaş arabaları bakım için özel zanaatkâr gerektiren karmaşık yapılı araçlardı. Bu da savaş arabalarını pahalı kılıyordu. Savaş arabaları, Homeros'un İlyada'sında görüleceği gibi bir topluluk içindeki bireyler tarafından sahip olunduğunda savaşçı sınıfının ve feodal sistemi destekliyordu. Pahalı olan bu silahlar ancak zengin aristokrat kesim tarafından sahip olunabilecek silahlardı. Kısa sürede aristokrat sınıf tarafından benimsendi ve savaş arabası kullanımı, Bronz Çağı Orta Doğu toplumlarının birçoğunda Mayrannu olarak bilinen bir askerî kastı yarattı. Kamu malı olduğu yerlerde ise, Yeni Mısır Krallığı gibi güçlü merkezî devletlerin kurulmasına olanak sağlıyordu.
Piyade
Savaş arabası çok yararlı olsa da Akdeniz'in kuzey kıyılarında yani Anadolu, Yunanistan ve İtalya'daki engebeli ve dağlık arazide çok etkili değildi. Bu nedenle Eski Yunanlar daha çok piyade taktikleri kullanıyordu. Etrafa kapalı kalan Mısır'ın aksine Yunanistan dışarıdan gelen kuvvetlerin sürekli tehdidi altındaydı. Dağlık arazi, birlik olasılığını azaltıyor ve dolayısıyla da şehir-devletler birbirleri ile sürekli çatışma halinde oluyorlardı. Bu yüksek baskılı ortamda piyade silah ve taktikleri hızla gelişti. Yaratılan falanks düzeni, birlikte hareket eden bir grup insandan oluşan bir duvarın tek başına hareket edenlerden daha etkili olduğunu göstermiştir. Eski Yunanlar daha önce kullanılandan daha uzun mızraklar kullanıyor ve daha çok zırh kuşanıyorlardı. Pers Savaşlarında Perslerin çok sayıda piyadeyi kitlesel olarak kullanma ve dalgalar halinde taarruz etme taktikleriyle karşı karşıya kalan Eski Yunanlar daha az olsalar da bu savaşlardan zaferle çıkmışlardır. Ama Romalılar, Eski Yunanlara benzer Falanks taktikleri kullanan Makedonyalılarla karşılaşınca, Roma Lejyonerlerinin taktik esnekliği, Falankslara kanat açıklarından saldırıp yenmelerine olanak verdi. Falanks Eski Yunan savaşlarında hüküm sürdü ancak daha hareketli bir rakibi yenmek için yeterli esnekliğe sahip değildi.
Pers İmparatorluğunun hâkimiyetinde olan Orta Doğu'da savaş arabaları giderek önemini yitirmeye başladı. Bu arada atlar artık tepeden tırnağa silahlı bir adamı kolaylıkla taşıyabilecek kadar güçlenmişti. Böylece savaş arabalarındaki okçular, at üstündeki okçular ve mızrak taşıyan hafif süvarilerle yer değiştirmişti.
Bu gelişme, düzlüklerde yaşayanlara büyük bir dezavantaj getiriyordu. Yalnızca piyadelerden oluşan bir çatışmada tarımsal bölgelerdeki daha büyük insan gücü her zaman galip çıkabiliyordu. Savaş arabaları için gerekli olan altyapı ve eğitim ise yalnızca şehirlerde bulunuyordu. Yalnız gezen atlı savaşçılar kendilerini tarımsal alanlardan çok bozkırlarda evinde hissediyordu. Daha güçlü atlar ve eyer gibi donanımlar yayıldıkça, tarımın mümkün olmadığı ancak hayvancılıkla uğraşılan yerlerdeki göçebeler tarafından kısa sürede kullanılmaya başlandı. Bu göçebeler zamanlarının çoğunu at sırtında geçirdiklerinden savaş sırasında atları daha etkin kullanabiliyorlardı. Yüzyıllar boyunca, Avrupa, Orta Doğu, Çin ve Güney Asya'daki devletler Avrasya bozkırlarından gelen atlılar tarafından tehdit altında kalacaktı.
Süvari
MÖ 4. yüzyılda II. Filip ve oğlu İskender yönetimindeki Makedonyalılar atlı savaşçılarla kuvvetli Yunan piyade birliklerini başarıyla birleştirerek eşi görülmemiş güçte bir ordu yarattılar. Yunanistanı fetheden İskender dikkatini görkemli Pers İmparatorluğu'na çevirdi.
Bu sırada Persler savaş arabasından tamamen vazgeçmişlerdi ancak İskender'e karşı giriştikleri MÖ 331 yılındaki Gaugamela savaşında tek tük de olsa kullanılmıştı. Savaş arabası sadece imparatorun tören aracı olarak kullanılıyordu ve Pers ordusu piyade ve süvariden oluşan bir karma orduydu ve savaş filleri gibi egzotik birlikler de bulunuyordu. Yine Makedonların saldırı gücü karşısında bu ordu pek işe yaramadı ve arka arkaya yapılan üç savaşta da Persler bozguna uğradılar.
Bu sırada Çin'deki vadi imparatorlukları kuzeyde bulunan Doğu hunlar devletin'deki Türkler ve diğer halklar tarafından gittikçe artan bir şekilde taciz ediliyorlardı. Krallıklarını korumak için insan gücü ve örgütlenme üstünlüklerini kullanan Çinli hükümdarlar süvari güçlerinin önünü kesmek için Büyük Çin Seddini inşa ettiler. Bu bile yeterli olmadığından Çin ordusuna süvari birliklerini de katmak ve doğu hun ordularının savaş yöntemlerini taklit etmek zorunda kaldılar. Doğu hunların saldırılarına karşı daha etkili olabilmek için, Çin'in Zu-dönemi'nin MÖ 325-MÖ 298 yılları arasında hükümdarı olan Wu-ling, ordularına ata binmeyi ve ok atmayı öğretmiş ve hatta onları Doğu hunlar gibi giydirmiştir. Bu gelişme sayesinde bazı başarılar elde etmiş olsalar da, Doğu hunların Hiung-nu devletinin nihai sonunu getirmeyi, daha geç bir zamanda ancak onları entrikalar ile ayırıp, onların bir bölümünü kendileri için savaştırarak başarmışlardır.
Avrasya'nın büyük bölümünde süvari ve piyade karmasından oluşan ordular standart hale gelse de Avrupa ve Kuzey Afrika'da farklı bir savaş tarzı gelişiyordu. Akdeniz bölgesi atların bile kullanımını zorlaştıran dağlarla çevrilidir. Üstüne üstlük piyade deniz yoluyla daha kolay taşınabiliyordu. Dolayısıyla süvari gücünden aşağı kalmayacak bir piyade gücüne sahip olabilen topluluk bölgeyi yönetimi altına alabilecekti.
Bu kuvvet Roma şehrinde geliştirilecek ve Roma daha önce eşi görülmemiş şekilde Akdeniz bölgesinde yayılmaya başlayacaktı. Roma orduları teknolojik yeniliklere sahip değildi, ama yoğun örgütlenme ve eğitim sayesinde başarılı oluyordu. Roma orduları profesyonel askerî güç oldu. Hayatlarını bu yola adayan askerler disiplinleri, yetenekleri, müstahkem bölgeleri ve sayıları ile bölgedeki diğer tüm kuvvetleri yenebiliyordu. Piyadenin yavaş ilerleme hızını çözmek için önemli derecedeki kuvvetlerin hızlı hareket etmesini sağlayan yüksek kaliteli ve düzenli bakılan yollarla tüm imparatorluğu birbirine bağladılar. Süvari sadece izcilik ve destek kuvvetler olarak kullanılıyordu.
Romalıların başarısı imparatorluğun yaygın yapısına ve örgütlenmesine bağlıydı. Bu yapı sallanmaya başladığında ordu da yıkılmaya başladı. Bozkırlardan gelen atlılar olan Hunlar sürekli ilerliyordu. Atlar güçleniyor, yaylar daha ölümcül, sürüş ekipmanları daha etkili oluyordu. 4. yüzyıldan itibaren ordudaki merkezî rolü ağır piyade değil, süvari birlikleri almaya başlamıştı. Destek kuvveti olarak piyade görev yapıyordu.
Deniz savaşları
Tarihte kaydedilmiş ilk deniz savaşı MÖ 1210 yılında geçmiştir. Hitit kralı II. Şuppiluliuma Kıbrıs'tan gelen bir filoyu yenmiş ve tüm gemilerini yakmıştır.
İlk geniş çaplı deniz harekâtları Pers Savaşları sırasında görülmüştür. Yalnızca her iki taraftaki düzinelerce trireme'in birbiriyle mücadelesi değil aynı zamanda kara ve deniz harekâtları da bağlantılı olarak yapılmıştır. Antik çağlarda gemiler yalnızca sakin sularda ve ırmaklarda kullanılabiliyordu. Okyanuslar sınır ötesiydi. Donanmalar kara kuvvetlerine destek veriyor ve erzak taşımacılığı da yapıyordu. Kendi başlarına nadiren saldırıda bulunuyorlardı. Menzili sınırlı silahlar kullanıldığından deniz savaşları da aslında kara savaşları gibiydi ve çarpışmanın çoğu gemiye çıkan gruplar tarafından gerçekleştiriliyordu.
Pön savaşları ile birlikte açık denizlere de çıkılmaya başlandı. Roma o güne kadar daha çok İtalya yarımadası ile ilgilendiğinden deniz savaşlarına çok fazla eğilmemişti. Ticaret uygarlığı olan Kartaca ise geniş bir donanmaya sahipti. Romalılar Kartaca gemilerinin kalıntılarını inceleyerek etkili bir donanma kurmuşlardır. Düşman gemisine borda iskelesini yerleştirmek için corvus adlı bir alet de geliştiren Romalılar büyük avantaj sağladılar. Yakın döğüşte üstün olan Lejyonerler, kolaylıkla Kartaca gemilerine bordalayıp mürettebatı öldürebiliyordu.
Taktikler ve silahlar
Strateji
Antik çağda strateji kabaca iki ana kolda uygulanmıştı: bir stratej, genellikle savaş alanında karşı tarafın ordusunu yenmekten geçiyordu. Ancak karşı tarafın kral ya da imparatoru savaş alanından hazinesiyle birlikte kaçmayı başarabilirse yeni bir ordu düzenleme şansına sahip olacaktır. Bu durumda karşı tarafın ordusunu savaş alanında imha etmek tek başına yeterli olmuyor, tercihan kral ya da imparatoru da, hiç olmazsa hazinesini ele geçirmek gerekiyordu.
Bu strateji en belirgin biçimiyle İskender'in Pers İmparatorluğu'na karşı giriştiği savaşta ortaya çıkmaktadır. Pers ordusunun merkez bölümü üzerinden imparatorun ordugahına yapılan ani akın, Pers hazinesinin ele geçirilmesi yanı sıra ordunun başsız kalarak dağılmasını sağlamıştır. Hemen ardından bir süvari görev kuvveti oluşturularak imparator, ele geçirilinceye kadar izlenmiştir.
İkinci bir strateji ise, savaşa devam etmenin teslim olmaktan daha çok kayba neden olacağına düşmanı inandırmak ve savaştan mümkün olan en büyük kazançla çıkmak. Bu, düşmanı teslim olmaya zorlamanın bir yoludur. Düşman bir kere bozguna uğratıldıktan sonra, kuşatma tehdidi, sivil ölümler ya da köle olarak alınıp götürülmesi ve benzeri tehlikeler, çoğunlukla pazarlık masasına oturmayı sağlıyordu. (örneğin Hitit-Antik Mısır arasındaki savaşlar) Tabii ki bunu sağlamanın başka yolları da vardı. Düşman tarlalarını yakmak, süravi ya da savaş arabalarıyla ezmek, karşı tarafa iki seçenek bırakıyordu: Ya teslim olmak ya da baskı altında savaşmak. Hasat sezonunun başlaması ya da paralı askerlere verecek para kalmaması nedeniyle düşmanın karşısına çıkmayı geciktirmek de aynı seçeneklere itiyordu.
Her iki strateji de ya ayrı ayrı savaşlarda ya da her ikisi birlikte uygulanmıştır.
Her iki strateji de sadece antik çağladaki savaşlara özgü değildir. 18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren de aynı stratejiler uygulanagelmiştir. Clausewitz, Savaş Üzerine adını verdiği çalışmasında her iki stratejiyi de incelemiştir.
Bu savaş kurallarına uyulmadığında ortaya antik çağın istisna çatışmaları çıkmıştır. Spartalılar ve Atinalıların uzun yıllar süren Peloponnez Savaşı'nda neredeyse iflas etmelerine rağmen teslim olmayı kabul etmemesi böyle bir örnektir. Başka bir örnek de II. Pön Savaşları sırasında gerçekleşen Cannae savaşı'ndan sonra Romalıların teslim olmayı reddetmesidir.
Daha kişisel bir amaç da kâr etmekti. Gallilerin yağma kültüründe görüldüğü gibi bu kâr genellikle parasaldı. Başarılı komutanlar hükûmette görev aldıkları için siyasi kârdan da söz edilebilir. Bu "stratejiler" genellikle savaşa katılan devletlerin sağlayacağı fayda ile çatıştığından günümüz anlayışı ile çelişir.
Taktik
Geçerli taktikler bazı kriterlere bağlı olarak değişiyordu:
- Generalin emri altındaki kuvvetin büyüklüğü,
- Karşı kuvvetin büyüklüğü,
- Arazi koşulları,
- Hava durumu.
Eğer general büyük bir güç avantajı olduğunu biliyorsa, sıklıkla piyadeleriyle düşmanın cephesine saldırır ve süvarisini kanatlarda tutardı. Bu manevra piyadenin gerisinde güven altında tutulan okçular ve kuşatma araçları tarafından düşman üstüne birkaç vole atıştan sonra yapılırdı. Bu atışlar düşmanı yumuşattıktan sonra piyade ilerler ve düşman hattına hücum ederdi. Piyade yakın dövüşe girip düşmanın dikkatini üzerine topladıktan sonra sağ-sol kanatlardan saldıran süvari düşmanı kuşatma altına alır ve geri çekilmek için bile olanak vermeden kırıp geçerdi.
Eğer generalin avantajı çok değilse düşmanı bozguna uğratmayı seçebilirdi. Bozguna uğrayan birlikler daha az örgütlü olduğundan öldürülmeleri daha kolay oluyordu. Bunu sağlamak için düşmanın zayıf birliklerine güçlü piyade birlikleri ile saldırılıyor, içlerinden çoğu katlediliyor ve bozguna uğraması sağlanıyordu. Bir birliğin bozguna uğradığını gören diğer birlikler paniğe kapılıp kaçmaya daha meyilli oluyordu. Daha büyük bir başarı ise düşman generalinin iradesini kırmak ve hatta onu öldürmekti. İradesi kırılan düşman generali ve fedaisi kaçmaya başlıyor, geride kalan birliklerine de onu izlemekten başka seçenek kalmıyordu. Bu taktik, domino etkisi başlatarak karşı kuvvetin tamamının savaş alanından kaçmasıyla sonuçlanıyordu. Düşman kuvvetinin tamamı bozguna uğratıldıktan sonra süvari kullanılarak kaçan kuvvetlerin çoğu yok ediliyor ve düşman daha da zayıflatılıyordu.
Silahlar
Antik Çağ silahları arasında ok ve yay, mızrak ve cirit, kılıç, sopa, balta, topuz, gürz ve bıçak sayılabilir. Mancınık ve koçbaşı kuşatmalar sırasında kullanılan araçlardı. Antik Türklerde basit maddelerle çok etkili silahlar geliştirmişlerdir. Örneğin Türklerin keçi bağırsağından üretikleri bir yay ile attıkları okların 800 metre mesafede bile hala öldürücü olmuş olduğu bilinmektedir.
Kuşatmalar
Antik çağda Yakın Asya’da bulunan ilk şehir surları ve müstahkem yerler savunma için gerekliydi. Bu surlar toprak tuğla, taş, odun kullanılarak ya da yörede bulunma imkânlarına göre bunların karışımından yapılıyordu. Bilinen en erken kuşatma savaşları MÖ 3000 yıllarında Eski Mısır’ın hanedanlar öncesi dönemine rastlar. MÖ 24. yüzyıla ait Eski Mısır mezar rölyeflerindeki tekerlekli merdivenler, resmedilmiş ilk kuşatma araçlarıdır. MÖ 9. yüzyıldan 7. yüzyıla kadar olan Asur saray rölyefleri değişik Yakın Asya şehirlerinin kuşatmalarını resmeder. Basit koçbaşları bir önceki binyılda bulunmuş olsa da Asurlular kuşatma savaşlarını çok geliştirdiler. Kuşatma savaşında uygulanan en yaygın uygulama, kuşatmayı başlatmak ve içeride kalan düşmanın teslim olmasını beklemekti. Lojistik problemler nedeniyle az sayıda birlikle yapılan kuşatmalar dışındakiler nadiren sürdürülebiliyordu.
Kültürler
Antik Mısırlılar
Uzun tarihinin büyük bölümünde Antik Mısır uygarlığı tek hükûmet tarafından yönetilmiştir. Ulusun ana askerî hedefi düşman işgalini önlemekti. Mısır’ı çevreleyen kurak topraklarda ve çöllerde yaşayan göçebe kabileler verimli Nil vadisine yerleşmek için sık sık akın ve yağma yapıyordu. Mısırlılar Nil Deltası’nın doğu ve batı sınırları boyunca, Doğu Çölü’nde ve güneydeki Nübye’de kaleler ve ileri karakollar inşa etmişlerdi. Küçük garnizonlar ufak çaplı ayaklanmaları engelleyebiliyordu. Büyük kuvvetler ortaya çıktığında gönderilen mesajlarla asıl ordu kuvveti çağırılıyordu. Birçok Mısır şehrinde şehir surları ve diğer savunma yöntemleri bulunmuyordu.
İlk Mısır askerleri, temreni bakır mızrak ile deri kaplı büyük tahta kalkandan oluşan basit silahlarla donatılmıştı. Eski dönemlerdeki taş topuzun yerine bronz savaş baltası geçmiş ve taş topuzlar sadece törensel amaçlarla kullanılmıştır. Mızrakçılara destek olarak çakmak taşı ya da bakır uç taşıyan okları kullanan ve bileşik yaylara sahip okçular da bulunuyordu. MÖ üçüncü binyıl ile ikinci binyılın başlarında hiç zırh kullanılmamıştır. Silah teknolojisinde ve savaş tarzındaki en önemli gelişme MÖ 1600 yıllarında Mısırlıların kendilerini Aşağı Mısır’ın hâkimi ilan eden Hiksos halkıyla savaşıp yenmesiyle başlamıştır. At ve savaş arabaları bu dönemde Mısır’a girmiştir. Diğer yeni aletlerin arasında orak kılıç, gövde zırhı ve geliştirilmiş bronz döküm sayılabilir. Bir sonraki sıçrama Geç Dönem’de (MÖ 712-332) atlı birliklerin ve demirden yapılmış silahların kullanılmasıyla gerçekleşmiştir. İskender tarafından fethedildikten sonra Mısır Yunanlaştırılmış ve ana askerî güç falanks olmuştur. Eski Mısırlılar silah teknolojisinde büyük yenilik yapmamış, silah konusunda tüm gelişmeler Batı Asya ve Eski Yunan dünyasından alınmıştır.
MÖ ikinci binyılda Mısır toplama ordudan, profesyonel askerlerin oluşturduğu iyi örgütlenmiş orduya geçmiştir. Nübye gibi yabancı toprakların fethi, ülke dışında sürekli bir garnizon tutmayı gerektirmiştir. Mitanniler, Hititler ve sonraları da Asurlular ile Babilliler gibi yakın doğunun güçlü krallıklarıyla olan karşılaşmalar nedeniyle Mısırlılar kendi vatanlarından uzakta sefere çıkma gereksinimi duymuşlardır.
Bu askerlere ailelerinin istihkakı için toprak verilerek ödeme yapılıyordu. Hizmet süresini bitiren kıdemli askerlerin emekliye ayrılmasına izin veriliyordu. Generallerin saray üzerinde büyük nüfuzu olmasına karşılık diğer feodal devletlerin tersine Mısır ordusunun kontrolü tamamen krala aitti. Yabancı paralı askerler de bulunduruluyordu. Bunlar ilk olarak Nübyeliler (Mecay), sonraları da Yeni Krallık'ta Libyalılar ve Sherdenlerdi. Persler döneminde, Eski Yunan paralı askerler başkaldıran firavunların emrine girmiştir. Elefantin'deki Yahudi paralı askerler MÖ 5. yüzyılda Mısır'ın yöneticileri olan Perslere hizmet etmiştir. Aynı paralı askerler MÖ 6. yüzyılda da Mısır Firavunlarına hizmet etmiştir.
O zamanın kraliyet propagandasına bakıldığında Mısır birliklerine savaşa giderken kralın ya da veliaht prensin şahsen önderlik ettiği görülür. Ordu onbinlerce askerden oluşabilir, dolayısıyla 250 askerden oluşan ve bir subay tarafından önderlik edilen küçük taburlar idarenin anahtar noktasını oluşturur. İzlenen taktik, önce yoğun ok atışı ardından bozulan düşman hatlarına piyade ile birlikte savaş arabalarının hücum etmesiydi. Mısır askerî sefer kayıtlarına göre düşman büyük Mısır kuvvetine karşı pusu kurarak ya da yolları bloke ederek şaşırtmaca yapabiliyordu.
Nil vadisinde gemi ve mavnalar önemli askerî elemanlardı. Gemiler askerî birliklere erzak sağlamak için vazgeçilmez unsurlardı. Nil nehrinde sığ geçişler olmadığı için mavnalar kullanılıyordu. Nehirde hüküm sürebilmek için kuşatma yapabilmek gerekliydi, aynı Hiksos başkenti 'in Mısırlılar tarafından fethi gibi. Geç Dönem'den önce Mısırlıların denizde savaşmak için donanmaları yoktu. MÖ 12. yüzyılda III. Ramses ile denizci akıncılar arasında Mısır kıyılarında gemilerin de yer aldığı bir savaş geçmiştir.
Türkler
Bu maddenin konusunda kuşkular bulunmaktadır.Nisan 2009) () ( |
Antik çağın Göktürk toplulukları dünya üzerindeki hakimiyetin Göktanrı tarafından kendi Türk hükümdarlarına buyrulmuş olduğu inancı ile çok kez "gök'ün altındaki bütün topraklara" sahip olmak için harekete geçmiştir ve bu hedeflerine ulaşamamış olsalar da atlı orduları ve iyi gelişmış savaş yöntemleri ile çok kez kısa ömürlü büyük devletler kurmuş ve tarihte önemli rol oynamışlardır.Antik Türklerin hakkında bulunan en eski kalıntılar bile iyi organize edilmiş ordulara sahip olduklarına işaret eder.
Göktürk ve Moğol boyları, bu dönemde ilk olarak Hun Hükümdarı Teoman Yabgu önderliğinde Hiung-nu İmparatorluğu'nu kurarak, büyük bir devlet örgütlenmesine girmişlerdi. Daha önceki İskit ya da Saka yönetimi, daha çok boylar birliği idi.
Sakalar, İran'da Medler ve daha sonra Perslerle sürekli savaş halinde olmuştur. Ayrıca Sakaların, Kuzey Karadeniz kolu da, İllirya, Makedonya ve Yunanistan'a sürekli akınlarda bulundu. Sakaların Medlerle olan savaşları, Türklerde "Alp Er Tunga", İranlılarda ise "Şehname"nin oluşumunu sağlamıştır. Saka Hükümdarı Alp Er Tunga'yı tuzak kurarak öldüren Medlere karşı, onun yerine tahta geçen Tomiris (Demir), Med ülkesini istila ederek, intikamını almıştır. Ayrıca yine Saka Hükümdarı Şu ile Makedonya Hükümdarı İskender arasındaki ilişki de önemlidir. Türkeli'ne yönelen İskender, düşmanının gücünü belirlemek için birkaç öncü birlik göndermiş, ancak iki tarafta, denk olduklarını anlayınca savaşmamışlardır.
Sakaların bölgeden çekilmesinin ardından bölgede çeşitli Türk boyları egemen olmaya başlamıştır. MÖ 1000'li yıllardan beri Çin ile ilişki içinde olan Hunlar, Teoman Yabgu zamanında bir devlet örgütlenmesine girmişlerdir. Her ne kadar, MÖ 1558 yılında Çin'e elçi de göndermiş olsalar, devlet örgütlenmesi çok sonraları olmuştur.
Motun Tanhu (Mete) (MÖ 209-180) zamanında gücünün zirvesine çıkan Hunlar, Çin'i vergiye bağlamış ve bütün Türk boylarına egemenliklerini kabul ettirmişlerdir.
Hunların zayıflaması ile birlikte Çin'in etkisi artmış ve bir süre sonra ikiye bölünmüşlerdir. Kuzey ve Güney Hunları adı ile bölünen Hunlar, daha sonra Çi-çi Yabgu önderliğinde göç etmiş ve bugünkü Aral Gölü bölgesinde Batı Hun Devleti'ni kurmuşlardır. Ancak Çin baskını ile bu devlet de tarihe karışmıştır.
Çinliler
Shang Hanedanı zamanındaki antik çağ Çin'i savaş arabalarından oluşan ordularıyla bir Bronz Çağı uygarlığıydı. Anyang yakınlarındaki Shang sitlerindeki arkeolojik çalışmalarda, çok sayıda savaş arabasına ve bronz silahlara rastlanmıştır. Shang hanedanının Zhou Hanedanı tarafından devrilmesiyle askerî açıdan soylu savaş arabaları savaşçıları (士) sınıfına dayanan bir feodal sosyal düzen kurulmuştur.
İlkbahar ve Sonbahar Döneminde savaşlar önemli derecede artmıştır. Zuo zhuan bu dönemde feodal lordlar arasındaki savaşları tanımlar. Savaş hem daha şiddetli ve kesin sonuca götüren hale gelmiş hem de törensel ögelere bürünmüştür. Askerî hükümran kavramı (霸) ve onun "etkileme tarzı" (霸道) Çin toplumuna egemen olmuştur.
Savaşan Beylikler Dönemi'nde savaş daha da yoğun, acımasız ve kesin hale gelmiştir. Büyük sosyal ve siyasi değişikliklere, savaş arabalarından vazgeçilip yoğun piyade gücünün kurulması eşlik etmiştir. Elbise giyen Çinli erkekler bir kültürel meydan okuma olsa da kuzey sınırlarının etkisiyle süvariler de ortaya çıkmıştır. Askerî strateji artık kandırmaca, haberalma ve Sun Tzu'nun Savaş Sanatı kitabında düzenlendiği üzere savaş hilelerine dönüşmüştü.
Hintler
MÖ 1500-500 yılları arasındaki ’nde “Vedalar” da ve diğer bağlantılı yazılarda savaşlardan bahsedilir. , belirli bir çatışmaya ait ilk kayıttır, Rigveda’nın ’sında bahsedilmektedir. Savaş fillerinin ilk askerî kullanımı da eski Hindistan’da MÖ 1100 yıllarındadır ve birçok ilahisinde bahsi geçer. [].
Hindistan’ın iki büyük destanı Ramayana ve Mahabharata (MÖ 1000-500 yılları) anlaşmazlıklar üzerine kurulmuştur ve askerî düzenlere, savaş teorilerine ve ezoterik silahlara değinir. Valmiki'nin Ramayanası Ayodhya'nın ordusunu, saldırgan olmaktan çok savunmaya yönelik betimler, şehrin çok iyi korunduğundan ve derin bir hendek ile çevrelendiğinden bahseder. Ramayana Ayodhya’yı şu sözlerle tanımlar: "Şehir korkusuz, silah kullanmakta becerikli, dağ inlerindeki aslanlara benzeyen yenilmez savaşçılarla doludur. Mahabharata gibi değişik askerî tekniklerden sözeder.
Savaş filleri Hindistan’dan Pers İmparatorluğu’na geçti. MÖ 331 yılında İskender’e karşı Gaugamela Savaşı’nda Pers kralı III. Darius yaklaşık 50 savaş fili kullanmıştır. Hydaspes Nehri Muharebesi’nde Pencap’ta hüküm süren Hint kral Porus 200 savaş fili, 2.000 süvari ve 20.000 piyadeden oluşan küçük ordusuyla İskender’in 4.000 süvari ve 50.000 piyadeden oluşan güçlü ordusuna büyük zorluk yaşatmış olsa da sonunda Porus yenilmiştir. Aynı zamanlarda daha kuzey ve doğuda bulunan Nanda İmparatorluğu 6.000 savaş fili, 80.000 süvari, 200.000 piyade ve 4.000 silahlı savaş arabası ile muazzam bir orduya sahipti. Eğer İskender Hindistan seferini sürdürmeye karar verseydi bu büyük ordunun güçlü karşı koymasıyla yüz yüze kalacaktı.
Chanakya (MÖ 350-275 yılları) ’nde bir siyasal bilgiler profesörüydü ve sonraları Maurya İmparatorluğu’nun kurucusu imparator Chandragupta Maurya’nın başbakanlığını da yapmıştır. Chanakya Arthashastra adlı, eski Hint savaş tekniklerini ve savaş stratejilerini detaylı anlatan bir kitap yazmıştır. Arasında casusluk ve suikastin ilk örnekleri de bulunan bu teknikler Chanakya’nın öğrencisi olan Chandragupta Maurya ve sonraları da Büyük Asoka (MÖ 304-232) tarafından uygulanmıştır.
Chandragupta Maurya Magadha İmparatorluğu’nu fethetti, sınırları Arap Denizi’nden Bengal Körfezi’ne kadar uzanan ve tüm kuzey Hindistan’ı içine alan Maurya İmparatorluğu’nu kurdu. MÖ 305 yılında Seleukos İmparatorluğu’nu yöneten I. Seleukos Nikatōr’u yenen Chandragupta, İskender'in fethettiği ülkelerin büyük kısmını idaresi altına almıştır. Seleukos sonunda güney Afganistan dahil olmak üzere Güney Asya’daki topraklarının tamamını Chandragupta'ya kaptırmıştır. Seleukos İndus nehrinin batısındaki toprağı 500 savaş fili ile değişmiş ve kızını da Chandragupta ile evlenmek üzere sunmuştur. Bu evlilik ile oluşan ittifak sonucu düşmanlık dostluğa dönüşmüş ve Seleukos, Pataliputra’daki Mauryan tahtına ’i elçi olarak göndermiştir. Bu antlaşmanın sonucunda Maurya İmparatorluğu Eski Yunan Dünyası tarafından büyük bir güç olarak tanınmış ve Mısır ile Suriye kralları da kendi elçilerini göndermiştir. Megasthenes’e göre Chandragupta Maurya 30.000 süvari, 9.000 savaş fili ve 600.000 piyadeden oluşan ve Antik Çağ’da bilinen en büyük orduyu kurmuştur. Büyük Asoka, Maurya İmparatorluğunu genişletmiş, Afganistan ve İran’ın büyük kesimiyle tüm Güney Asya’yı idaresi altına almıştır. Asoka, Budizmi seçtikten sonra savaşmayı bırakmıştır.
Persler
Eski Persler ilk defa Büyük Keyhüsrev zamanında önemli askerî güç olarak ortaya çıkmışlardır. Savaş tarzları, hafif zırhlı piyadenin yoğun saldırısıyla düşmanı hareketsiz kılıp süvarinin ölümcül darbeyi indirmesini sağlamak şeklindeydi. Ağır zırhla donatılmış süvariler muazzam sayıdaydı. İlk dönemlerde kullanılan savaş arabalarının yerini Pers İmparatorluğu’nun son zamanlarında atlılar almıştır. Pers İmparatorluğu’nun zirvede olduğu zamanlarda Kuzey Afrika ve Hindistan’dan gelen savaş filleri de kullanılmıştır. Pers ordusunun seçkin kuvvetleri mızrak, kılıç ve yay ile donatılmış 10.000 profesyonel askerden oluşan ünlü Pers Ölümsüzleridir. Okçular da Pers ordusunun önemli bölümünü oluşturur.
Taktikleri oldukça basitti. Geriden düşman üzerine yoğun ok atışından sonra muazzam sayıda piyade ve süvariyle saldırılırdı. Pers okçularının güneşi kapatacak kadar çok ok attığı söylenir. Bu kadar çok asker kullanılmasının nedeni korku uyandırmaktı. Yüzbinlerce askeri gören düşmanın cesaretini yitirip teslim olması kaçınılmazdı. Eğer düşman teslim olmazsa Pers komutanı herhangi bir gücü yenebilecek sayıda askerden oluşan ilk dalgayı düşman üstüne sürer, eğer bu başarılı olmazsa ikinci dalgada daha kaliteli birlikleri gönderir, bunun da başarısız olması durumunda önderliğini şöhretli Ölümsüzlerin yaptığı üçüncü dalgayı gönderirdi. Bu taktikler Orta Doğu’da genellikle başarılı oluyordu ancak Persler batıya doğru ilerledikçe karşılarına çıkan Eski Yunanların daha iyi eğitilmiş ve daha iyi zırhla donatılmış hoplitleri karşısında epey zorlandılar.
İlliryalılar
İllirya askerî taktikleri hakkında çok az şey bilinmektedir. İllirya kralı MÖ 4. yüzyılda İllirya'yı zorlu bir yerel güç haline getirmiştir. İllirya krallığının başlıca şehirleri ve 'tu. Şiddetli rekabet ve kıskançlık nedeniyle güçleri zamanla yok olmuştur.
Genel olarak hiçbir zaman birleşmeyen ve herhangi bir işbirliğine girmeden dövüşen savaşçı kabileler olarak tanınırlar. Dövüş teknikleri örgütlü bir birlikten çok kişisel başarıya dayanıyordu. MÖ 359 yılında Makedon Kralı III. Perdiccas İlliryalılara saldırırken öldürülmüştür. MÖ 358 yılındaysa İskender'in babası II. Filip İlliryalıları yenmiş ve Ohri Gölü'ne kadar olan toprakları yönetimi altına almıştır.
İllirya uygarlığı Romalılar, Makedonyalılar ve daha sonraları Osmanlılar (artık bu bölge halkına Arnavut deniyordu) tarafından fethedilmiştir.
Eski Yunanlar
Eski Yunan askerî teknolojisi ve taktikleri, tarlalarda ihtiyaç duyulmadığı zaman savaşa gidebilecek olan çiftçi yurttaşlara dayanarak oluşturulmuştur. Bu askerler zırh ve mızrak taşıyarak, birbirine geçen kalkanlarla korunan sık bir düzende savaşmaktaydılar. Bu düzenin adı falankstır.
Çoğu Yunan şehri çok iyi tahkim edilmiş olsa da, Yunan teknolojisi bu korumayı aşmaya yetmediğinden savaşların çoğu açık alanda yapılırdı. Bunun bir diğer nedeni Yunan askerlerin tarlalarına dönmeden önce ancak sınırlı süre için askerlik yapabilmeleriydi. Bir şehri savunanları dışarıya çıkarabilmek için tarlaları yakıp yıkma tehdidi yapılırdı. Kışı kıtlık içinde geçirmek istemeyen savunmacılar teslim olmak ile savaşmayı kabullenmek arasında seçim yapmak zorunda kalırlardı.
Bu tarz (Peloponnez Savaşı) sırasında işe yaramamıştır. Tarlaları yakıp yıkmakla tehdit eden Spartalılara karşı Atinalılar, deniz hâkimiyetine sahip olduklarından, gemilerle Kırım'dan tahıl getirmişlerdir. Bu, anlaşmaya varmaksızın her iki tarafın tekrar eden baskınlarla birbirine saldırmak zorunda kaldığı bir tarza dönüşmüştür. Aynı zamanda deniz savaşını da önemli bir noktaya taşımıştır. Yunan deniz savaşları triremeler arasında geçerdi. Bunlar uzun ve hızlı gemilerdi ve birbirlerine saldırarak bordalama ile savaşırlardı.
Makedonyalılar
Eski Makedonyalılar o zamanlar dünyanın en düzenli ve örgütlü askerî kuvvetine sahipti. İskender'in zaferleriyle tanınsalar da, bu mükemmel dövüş gücünü tasarlayan ve hayata geçiren babası II. Filip'tir. Eğer bu ordu daha önce hazırlanmış olmasaydı, İskender'in fetihlerinin hiçbiri gerçekleşmeyebilirdi.
Filip, Falanks düzenindeki askerlerine 6 metre uzunluğundaki sarissa denen mızrağı verdi. Sarissa, falanksın arka sırasındakiler tarafından (genelde sekiz sıra olurdu) dik bir şekilde yukarıya doğru tutulduğunda gerideki manevralar düşman tarafından görülmezdi. Ön sıradakiler tarafından ileri doğru uzatıldığında ise, uzaktan düşmanı delip geçecek acımasız bir silah oluyordu.
MÖ 358 yılında tekrar örgütlenen Makedonyalı phalanxlarla İlliryalılarla karşılaşan II. Filip, onları yenilgiye uğratmıştır. İlliryalılar, savaş alanında 7.000 ölü (kuvvetlerinin dörtte üçünü) bırakarak kaçtılar. Dolayısıyla, bir gecede sayısal olarak büyümüş gibi görünen Makedonya ordusu tüm İllirya’yı fethetti ve Makedonya’nın sınırları Adriyatik Denizi’ne kadar ilerledi.
İlliryalıların yenilmesinden sonra Makedonya daha da saldırgan davranmaya başladı. Paeonia, Filip zamanında zorla Makedonya yönetimi altına girmişti. MÖ 357 yılında Filip Atinalılarla olan antlaşmayı bozarak iktidara geldikten sonra Yunanlara teslim etmek zorunda kaldığı Amphipolis’e saldırdı. Yoğun bir kuşatmanın ardından şehir tekrar Makedonyalıların eline geçti. Bundan sonra, gelecekteki savaşları finanse edecek olan hemen yakındaki Pangaion Dağı altın madenlerini de güvence altına aldı.
MÖ 356 yılında daha da doğuya ilerleyen Makedonya ordusu günümüzdeki Drama şehrinin yakınlarında Traklar’ın elinde bulunan şehrini ele geçirdi ve Filip kendi ismini şehre vererek adını Filippi olarak değiştirdi. Nestus Nehri artık Makedonya’nın Trakya ile olan sınırıydı.
Filip daha sonra kuzey Yunanistan’a doğru yürüdü. Teselya’de düşmanlarını yendi ve MÖ 352 yılında tüm kuzey Yunan bölgesini kontrolü altına aldı. Makedonya ordusu Yunanistan’ı ikiye ayıran Thermopylae Geçidi'ne kadar ilerledi. Ancak burayı ele geçirmeye çalışmadı çünkü, Atinalılar, Spartalılar ve Akalardan oluşan ortak bir güçle çok sıkı olarak korunmaktaydı.
Makedonya’nın sınır bölgelerini güvence altına aldıktan sonra büyük bir ordu toparlayan Filip uzun sürecek bir fetih seferi için Trakya’ya girdi. Bir dizi savaşta Trakları yenilgiye uğrattıktan sonra MÖ 339 yılında en doğudaki Byzantium ve Perinthus kıyı şehirleri haricinde Trakya’nın tamamı Makedonya’nın kontrolü altına girmişti. Eğer bu iki şehir değişik Yunan şehirlerinden ve Pers İmparatorluğu’ndan destek görmeseydi kesinlikle düşeceklerdi. Pers kralı Makedonların yükselişini ve doğuya doğru yayılışını endişeyle izliyordu. En az bir yüzyıldır Yunanistan’da en nefret edilen halk Persler olmasına rağmen, Yunanlar Makedonya’ya karşı savaşmak üzere Persleri davet edip ittifak teklif etmiştir. Yaklaşık 150 yıl kadar önce Persler tarafından işgal edilmiş olmalarına rağmen Yunanların Makedonlara karşı nefreti bunu unutturmuştur.
Daha sonraları oğlu İskender Yunan savaş tarzını geliştirerek bir süvari savaş tarzı yaratacak ve fetihler yapacaktı. İskender, bu tarzla uzun süre askerlik yapacak insanları toplayarak Perslere karşı seferlerde kullanmıştır. Özellikle elit (süvariler) İskender’in savaş tarzında önemli yer tutmaktadır.
Romalılar
Roma ordusu dünyanın ilk profesyonel ordusudur. Bu ordunun temelinde, Roma için zorunlu hizmet yapan yurttaşların oluşturduğu Roma Cumhuriyeti ordusu yatmaktadır. Gaius Marius'un MÖ 100 yılındaki reformları orduyu profesyonel bir yapıya oturttu. Askerler hâlâ yurttaşlardan oluşuyordu ama ordudan ayrılmadan önce 25 sene hizmet ediyorlardı.
Romalılar aynı zamanda destek kuvvetlerini kullanan ilk ordudur. Bunlar Romalı olmayanlardan oluşan ve geleneksel Roma ordusunun dolduramadığı boşlukları dolduran hafif çarpışma birlikleri ile ağır süvari gibi birliklerdir. İmparatorluğun sonraki dönemlerinde, yabancı paralı askerlerle bu destek birlikleri Roma ordusunun belkemiğini oluşturmuştur. İmparatorluğun son dönemlerinde ise Vizigotlar gibi kavimler paralı asker olarak dövüşmek için ayartılmıştır.
Roma donanması geleneksel olarak pek önemli değildi. Ancak birliklerin ve erzakların taşınmasında önemli rol oynuyordu. MÖ 1. yüzyılda Büyük Pompey tarafından Akdeniz'in korsanlardan arındırılmasında önemli rol oynamıştır. Roma savaşlarının çoğu karada geçiyordu. İmparatorluk zirvede iken Akdeniz bir Roma gölü haline gelmişti, çünkü çevreleyen toprakların hepsine Roma İmparatorluğu hâkimdi.
Dikkate değer istisnalar da vardır. MÖ üçüncü yüzyılda Roma ile Kartaca arasındaki önemli bir çatışma olan I. Pön Savaşı genel olarak bir deniz savaşıdır. da Roma'yı Augustus'un idaresine sokmuştur.
Cermenler
Ren nehrinin doğusu ve Tuna nehrinin batısındaki Cermen kabileleri hakkındaki tarihsel kayıtlar antik dönemin sonlarına doğru başlamıştır ve ancak MÖ 100 yılından sonraki dönem incelenebilmektedir. Açık olan, Cermen savaş tekniklerinin Roma ve Yunan savaş tekniklerinden çok farklı olduğudur. Cermenler daha çok küçük ya da büyük baskın gruplarıyla savaşmayı tercih ediyorlardı.
Bu tarz savaşmanın amacı toprak kazanmak değil kaynakları ele geçirmek ve prestij sağlamaktı. Bu baskınlar 10 kişilik aile gruplarından 1.000 kişilik köy gruplarına kadar düzensiz gruplarla gerçekleştirilirdi. Olağanüstü kişisel güçleriyle uzun süreler etrafında asker toplayabilen liderler vardı, ama ne asker toplamanın ne de eğitmenin sistematik bir yöntemi olmadığı için karizmatik bir liderin ölümü o ordunun yokolması demekti. Ordular sıklıkla yüzde 50 çarpışmaya girmeyenlerden oluşuyordu. Yerlerinden olan yaşlı, kadın ve çocuklar askerlerle birlikte yolculuk ediyorlardı.
Tarih kitaplarında sözü edilen büyük askerî birlikler antik savaş tarzının genel kuralı değil, istisnasıydı. Dolayısıyla tipik bir Cermen kuvveti 100 kişiden oluşurdu ve hedefleri komşu Cermen ya da başka halka ait bir köyü yağmalamaktı. Eski Roma kaynaklarına göre Cermen kabileleri savaşmak zorunda kaldığında, piyadeler genellikle kama düzeninde hareket eder, her kamanın başını bir klan lideri çekerdi.
Romalılar tarafından sıklıkla yenilmiş olsalar da, Cermen kabileleri Roma kayıtlarında vahşi ve acımasız savaşçılar olarak gösterilmiştir. Cermen halkının başarısızlığının sebebi tek komuta altında birleşmiş tek kuvvet oluşturamamış olmalarıdır. Halefleri en sonunda antik dünyayı yenecek ve fethedecek, böylece modern Avrupa'nın ve Orta Çağ savaş tarzının doğmasına önayak olacaklardı.
Japonlar
Yamato döneminin başlarından itibaren Kore yarımadasında sürekli savaşan Japonya sonunda Baekje Krallığı'nın geride kalan kuvvetlerini de alarak çekilmiştir. Bu devirde, İmparatorluğu elde etmek önem kazandıkça birçok savaş olmuştur. Nara dönemi'nde Honshu adası tamamen Yamato klanının kontrolü altına girmişti. Heian döneminin sonlarına doğru samuraylar önemli bir siyasi güç oldular ve böylece feodal dönem başladı.
Önemli antik savaşlar
- Pers-Yunan savaşları MÖ 500 yıllarında başlayıp MÖ 448 yılına kadar süren ve Yunan dünyası ile Pers İmparatorluğu arasında geçen bir dizi çarpışmadan ibarettir.
- Peloponez Savaşı MÖ 431 yılında Atina İmparatorluğu ile Sparta ve Corinth'ten oluşan arasında başlayan savaştır. Savaş Atinalı general Thucydides'in Peloponez Savaşı Tarihi adlı eserinde kaydedilmiştir. Savaş ortasındaki kısa süren ateşkes haricinde 27 yıl sürmüştür.
- Pön Savaşları Roma ile Kartaca şehri (Fenikeliler'in soyundan gelirler) arasında geçen üç savaşa verilen addır. "Pön" (Punic) Savaşları diye bilinmelerinin sebebi Kartacalılara Romalılar tarafından "Punici" denmesidir. ( önceleri ataları Fenikelilere (Phoenician) istinaden "Poeni" denmekteydi.)
- Birinci Pön Savaşı MÖ 264 ile MÖ 241 arasında geçen esas olarak bir deniz savaşıdır.
- İkinci Pön Savaşı Hannibal'in Alpleri geçmesiyle ünlüdür ve MÖ 218 ile MÖ 202 arasında geçmiştir.
- Üçüncü Pön Savaşı sonucunda Kartaca yıkılmıştır ve MÖ 149 ile MÖ 146 arasında geçmiştir.
Önemli antik çarpışmalar
- , y. 1457 MÖ
- , y. 1400 MÖ
- Kadeş Muharebesi, 1274 MÖ
- Muye Muharebesi, 1046 MÖ
- , 853 MÖ
- , 612 MÖ
- , 609 MÖ
- Karkamış Muharebesi, 605 MÖ
- Pteria Muharebesi, 547 MÖ
- Thymbra Muharebesi, 546 MÖ
- Lade Deniz Muharebesi, 494 MÖ
- Maraton Muharebesi, 490 MÖ
- Thermopylae Muharebesi, 480 MÖ
- Artemision Deniz Muharebesi, 480 MÖ
- Salamis Deniz Muharebesi, 480 MÖ
- Platea Muharebesi, 479 MÖ
- Mykale Muharebesi, 479 MÖ
- Aegospotami Muharebesi, 405 MÖ
- Cunaxa Muharebesi, 401 MÖ
- Allia Muharebesi, 387 MÖ
- ,371 MÖ
- Chaeronea Muharebesi, 338 MÖ
- İssos Muharebesi, 333 MÖ
- Gaugamela Muharebesi, 331 MÖ
- Pers Geçidi Muharebesi, 330 MÖ
- Hydaspes Muharebesi, 326 MÖ
- , 317 MÖ
- , 316 MÖ
- İpsos Muharebesi, 301 MÖ
- Korupedyon Muharebesi, 281 MÖ
- Saguntum Kuşatması, 218 MÖ
- Ticinus Muharebesi, 218 MÖ
- Trebia Muharebesi, 218 MÖ
- Trasumennus Gölü Muharebesi, 217 MÖ
- , 217 MÖ
- , 217 MÖ
- , 217 MÖ
- Cannae Muharebesi, 216 MÖ
- , 207 MÖ
- , 204 MÖ
- , 204 MÖ
- , 202 MÖ
- Zama Muharebesi, 202 MÖ
- Pidna Muharebesi, 168 MÖ
- Kinoskefalai Muharebesi, 197 MÖ
- Magnesia Muharebesi, 190 MÖ
- , 129 MÖ
- , 102 MÖ
- Vercellae Muharebesi, 101 MÖ
- Tigranakert Muharebesi, 69 MÖ
- Vosges Muharebesi, 58 MÖ
- Carrhae Muharebesi, 53 MÖ
- Gergovia Muharebesi, 52 MÖ
- Alesia Muharebesi, 52 MÖ
- Pharsalus Muharebesi, 48 MÖ
- Munda Muharebesi, 45 MÖ
- Aktium Muharebesi, 31 MÖ
- Teutoburg Ormanı Muharebesi, 9 AD
- , 60
- Altay Dağları Muharebesi, 89
- Kızıl Kayalar Muharebesi, 208
- , 259
- , 312
- Hadrianapolis Muharebesi, 378
- Fei Nehri Muharebesi, 383
- Katalon Muharebesi, 451
- Roma'nın Yağmalanması, 455
Birlik tipleri
Kaynakça
- Anglim, Simon, and Phyllis G. Jestice. Fighting Techniques of the Ancient World (3000 B.C. to 500 A.D.): Equipment, Combat Skills, and Tactics. Dunne Books: 2003. .
- Bradford, Alfred S. With Arrow, Sword, and Spear: A History of Warfare in the Ancient World. Praeger Publishing: 2001. .
- Connolly, Peter. Greece and Rome at War. Greenhill Books: 1998. .
- Gabriel, Richard A. The Great Armies of Antiquity. Praeger Publishing: 2002.
- Gichon, Mordechai, and Chaim Herzog. Battles of the Bible. Greenhill Books: 2002. .
- Goldsworthy, Adrian. The Complete Roman Army. Thames & Hudson: 2003. .
- Keegan, John. A History of Warfare. Vintage: 1993. .
- Kern, Paul Bentley. Ancient Siege Warfare. Indiana University Press: 1999. .
- Leblanc, Steven A. Prehistoric Warfare in the American Southwest. University of Utah Press: 1999. .
- Mayor, Adrienne. Greek Fire, Poison Arrows & Scorpion Bombs: Biological and Chemical Warfare in the Ancient World. Overlook Press: 2003. .
- Peers, Chris J. Ancient Chinese Armies 1500–200 BC. : 1990. .
- Peers, Chris J., and Michael Perry. Imperial Chinese Armies : 200 BC–589 AD. : 1995. .
- Van Creveld, Martin. "Technology and War: From 2000 B.C. to the Present". Free Press: 1991. .
- Warry, John Gibson, and John Warry. Warfare in the Classical World: An Illustrated Encyclopedia of Weapons, Warriors and Warfare in the Ancient Civilisations of Greece and Rome. University of Oklahoma Press: 1995. .
- Grousset, René. The Empire of the Steppes:A History of Central Asia. Rutgers University Press, İngilizceye çeviri: Naomi Walford. [1] 24 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Dış bağlantılar
- Evolution of Sling Weapons 29 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Antik caglarda savas yazili tarihin baslangicindan antik donemin sonuna kadar gecen donemdeki savas tarzidir Avrupa da Eski Cag in sonu genellikle Bati Roma Imparatorlugu nun yikilmasiyla 476 es tutulur Cin de de ayni sekilde besinci yuzyilin sonu sayilabilir Hoplite lar savasirken MO 560 550 Louvre MuzesiGenel bakisTarih oncesi cagda savas ile antik cagda savasi birbirinden ayiran teknolojiden ziyade orgutlenme farkliligidir Ilk sehir devletlerin ve imparatorluklarin kurulmasiyla savaslar onemli degisikliklere ugramistir Basta Mezopotamya olmak uzere yeteri kadar tarimsal arti deger saglandigindan tam zamanli yonetici elitler ve asker sinifi ortaya cikmistir Askeri kuvvetlerin cogunlugunu hala ciftciler olustursa da topluluk yilin bir bolumunde bunlarin tarlada calismaktan cok savasmasini destekleyebiliyordu Boylece ilk duzenli ordular ortaya cikmistir Bu yeni ordular devletlerin buyumelerine ve merkezilesmelerine yardimci olacak ve Mezopotamya da ilk imparatorluk olan Akkad Imparatorlugu kurulacakti Antik cagdaki ilk ordular tarih oncesi cagda avlanmak icin gelistirilen yaylari ve mizraklari silah olarak kullanmaya devam edecekti Eski Misir ve Cin deki ilk ordular da ayni sekilde geliserek yogun piyade kuvvetlerini yay ve mizraklarla donatacaklardi Antik cag savaslarinda ozellikle atli ordularin yaya ordular karsisindaki ustunlukleri ve bu yuzden atin savaslarda kullanimi bu donemde hizla yayilmis oldugu dikkati cekmektedir Askeri strateji ve taktikler beklenenin tersine dogrusal bir gelisme gostermis degildir Antik caglari izleyen donemlerde erken modern donem olarak tanimlanan 15 ve 17 yuzyillar arasi donemlede bu strateji ve taktikler terk edilmis gorunmektedir Antik cag savas strateji ve taktikleri bakiniz altbaslik Strateji 18 yuzyildan itibaren yeniden uygulamaya girmistir Erken modern donem mustahkem mevkilerde gorulen patlamayla karakterize edilebilir ve donemin genel catisma tarzi birkac yuz kisilik akinlara dayanir Bununla birlikte savaslar daha sik gorulur 18 yuzyil Avrupasinda en uzun baris suresi 16 yildir 16 yuzyilda baris donemleri 10 yildan azdir ve 17 yuzyilda 4 yildir Antik cag strateji ve taktiklerine donus 18 yuzyildan itibaren baslamis ve modern donemlere kadar gelistirilerek surdurulmustur Bu baglamda bu strateji ve taktikler ozellikle 20 yuzyil savaslarinin strateji ve taktigin temel cikis noktalarini olusturmustur Clausewitz in dusmani savasmaktan vazgecirmek ya da dusman kuvvetlerini savas alaninda imha etmek tezleri daha sonra yildirim savasi stratejisi ile gelistirilmistir Savas arabalari Hitit savas arabasi Bir Misir rolyefinden cizim Paul Volz Die biblischen Altertumer 1914 sf 514 Devletler buyudukce askeri hareketlerde hizin onemi de artti cunku merkezi otorite isyanlar hizla bastirilmazsa dizginleri elinde tutamiyordu Buna getirilen ilk cozum MO 2000 yillarinda Orta Dogu da kullanilmaya baslanan savas arabalaridir Bunlar onceleri yaban esekleri okuzler ve esekler tarafindan cekiliyordu ve Orta Dogu nun gorece duz arazilerinde hizli yol almayi sagliyordu Savas arabalari nehirleri yuzerek gececek kadar hafifti Kuvvetli atlarin yetistirilmesiyle savas arabalari atlar tarafindan cekilmeye baslandi Atlarin hizi savas arabalarini daha da etkin hale getirmistir Savas arabalarinin hem ulasimda hem de savas alanindaki gucu MO ikinci binyilda Antik Yakin Dogu daki halklar tarafindan ana silah olarak kullanilmasini saglamistir Tipik bir savas arabasinda iki kisi bulunurdu Biri okculuk yaparak dusman kuvvetlerine saldirir digeri de arabayi surerdi Zamanla bes savasciyi tasiyacak savas arabalari gelistirildi Bu araclarin yeterince etkili olup olmadigi hala tartisma konusudur kaynak belirtilmeli Cin deyse savas arabalari Shang Hanedani nin ana silahi olmus ve hanedanin buyuk bir alana hakim olmasina olanak saglamistir Savas arabalari savaslarda oynadiklari rol acisindan gunumuzun tanklarina benzetilse de asil katkilari yaya okculara taktik manevra saglama yetenegidir Bu devirlerde generallerin savas sirasinda komuta ve kontrolu elde tutabilmek ve ortak korunmayi saglamak icin sectigi sik safli piyade duzenine karsilik uzak mesafeden piyadelere ok yagdiran savas arabalari bu birliklere karsi koyabiliyordu Hizlari nedeniyle piyade saldirilarindan kacmalari mumkun oluyordu Ote yandan oklardan gelen zarari azaltmak icin daginik duzene gecen piyade birlikleri ortak korunma avantajlarini kaybediyor ve savas arabalari tarafindan kolaylikla ezilebiliyordu Taktik acidan bakilirsa savas arabalarinin karsisina cikan kuvvetler bir ikilem karsisinda kaliyor bu da savas arabalarini ordular icin elzem kiliyordu Savas arabalari bakim icin ozel zanaatkar gerektiren karmasik yapili araclardi Bu da savas arabalarini pahali kiliyordu Savas arabalari Homeros un Ilyada sinda gorulecegi gibi bir topluluk icindeki bireyler tarafindan sahip olundugunda savasci sinifinin ve feodal sistemi destekliyordu Pahali olan bu silahlar ancak zengin aristokrat kesim tarafindan sahip olunabilecek silahlardi Kisa surede aristokrat sinif tarafindan benimsendi ve savas arabasi kullanimi Bronz Cagi Orta Dogu toplumlarinin bircogunda Mayrannu olarak bilinen bir askeri kasti yaratti Kamu mali oldugu yerlerde ise Yeni Misir Kralligi gibi guclu merkezi devletlerin kurulmasina olanak sagliyordu Piyade Yunan Falanksi hucum ederken Savas arabasi cok yararli olsa da Akdeniz in kuzey kiyilarinda yani Anadolu Yunanistan ve Italya daki engebeli ve daglik arazide cok etkili degildi Bu nedenle Eski Yunanlar daha cok piyade taktikleri kullaniyordu Etrafa kapali kalan Misir in aksine Yunanistan disaridan gelen kuvvetlerin surekli tehdidi altindaydi Daglik arazi birlik olasiligini azaltiyor ve dolayisiyla da sehir devletler birbirleri ile surekli catisma halinde oluyorlardi Bu yuksek baskili ortamda piyade silah ve taktikleri hizla gelisti Yaratilan falanks duzeni birlikte hareket eden bir grup insandan olusan bir duvarin tek basina hareket edenlerden daha etkili oldugunu gostermistir Eski Yunanlar daha once kullanilandan daha uzun mizraklar kullaniyor ve daha cok zirh kusaniyorlardi Pers Savaslarinda Perslerin cok sayida piyadeyi kitlesel olarak kullanma ve dalgalar halinde taarruz etme taktikleriyle karsi karsiya kalan Eski Yunanlar daha az olsalar da bu savaslardan zaferle cikmislardir Ama Romalilar Eski Yunanlara benzer Falanks taktikleri kullanan Makedonyalilarla karsilasinca Roma Lejyonerlerinin taktik esnekligi Falankslara kanat aciklarindan saldirip yenmelerine olanak verdi Falanks Eski Yunan savaslarinda hukum surdu ancak daha hareketli bir rakibi yenmek icin yeterli esneklige sahip degildi Pers Imparatorlugunun hakimiyetinde olan Orta Dogu da savas arabalari giderek onemini yitirmeye basladi Bu arada atlar artik tepeden tirnaga silahli bir adami kolaylikla tasiyabilecek kadar guclenmisti Boylece savas arabalarindaki okcular at ustundeki okcular ve mizrak tasiyan hafif suvarilerle yer degistirmisti Bu gelisme duzluklerde yasayanlara buyuk bir dezavantaj getiriyordu Yalnizca piyadelerden olusan bir catismada tarimsal bolgelerdeki daha buyuk insan gucu her zaman galip cikabiliyordu Savas arabalari icin gerekli olan altyapi ve egitim ise yalnizca sehirlerde bulunuyordu Yalniz gezen atli savascilar kendilerini tarimsal alanlardan cok bozkirlarda evinde hissediyordu Daha guclu atlar ve eyer gibi donanimlar yayildikca tarimin mumkun olmadigi ancak hayvancilikla ugrasilan yerlerdeki gocebeler tarafindan kisa surede kullanilmaya baslandi Bu gocebeler zamanlarinin cogunu at sirtinda gecirdiklerinden savas sirasinda atlari daha etkin kullanabiliyorlardi Yuzyillar boyunca Avrupa Orta Dogu Cin ve Guney Asya daki devletler Avrasya bozkirlarindan gelen atlilar tarafindan tehdit altinda kalacakti Suvari Attila onderligindeki Hunlar Italya yi isgal ederken V Checa nin bir resminden MO 4 yuzyilda II Filip ve oglu Iskender yonetimindeki Makedonyalilar atli savascilarla kuvvetli Yunan piyade birliklerini basariyla birlestirerek esi gorulmemis gucte bir ordu yarattilar Yunanistani fetheden Iskender dikkatini gorkemli Pers Imparatorlugu na cevirdi Bu sirada Persler savas arabasindan tamamen vazgecmislerdi ancak Iskender e karsi giristikleri MO 331 yilindaki Gaugamela savasinda tek tuk de olsa kullanilmisti Savas arabasi sadece imparatorun toren araci olarak kullaniliyordu ve Pers ordusu piyade ve suvariden olusan bir karma orduydu ve savas filleri gibi egzotik birlikler de bulunuyordu Yine Makedonlarin saldiri gucu karsisinda bu ordu pek ise yaramadi ve arka arkaya yapilan uc savasta da Persler bozguna ugradilar Bu sirada Cin deki vadi imparatorluklari kuzeyde bulunan Dogu hunlar devletin deki Turkler ve diger halklar tarafindan gittikce artan bir sekilde taciz ediliyorlardi Kralliklarini korumak icin insan gucu ve orgutlenme ustunluklerini kullanan Cinli hukumdarlar suvari guclerinin onunu kesmek icin Buyuk Cin Seddini insa ettiler Bu bile yeterli olmadigindan Cin ordusuna suvari birliklerini de katmak ve dogu hun ordularinin savas yontemlerini taklit etmek zorunda kaldilar Dogu hunlarin saldirilarina karsi daha etkili olabilmek icin Cin in Zu donemi nin MO 325 MO 298 yillari arasinda hukumdari olan Wu ling ordularina ata binmeyi ve ok atmayi ogretmis ve hatta onlari Dogu hunlar gibi giydirmistir Bu gelisme sayesinde bazi basarilar elde etmis olsalar da Dogu hunlarin Hiung nu devletinin nihai sonunu getirmeyi daha gec bir zamanda ancak onlari entrikalar ile ayirip onlarin bir bolumunu kendileri icin savastirarak basarmislardir Avrasya nin buyuk bolumunde suvari ve piyade karmasindan olusan ordular standart hale gelse de Avrupa ve Kuzey Afrika da farkli bir savas tarzi gelisiyordu Akdeniz bolgesi atlarin bile kullanimini zorlastiran daglarla cevrilidir Ustune ustluk piyade deniz yoluyla daha kolay tasinabiliyordu Dolayisiyla suvari gucunden asagi kalmayacak bir piyade gucune sahip olabilen topluluk bolgeyi yonetimi altina alabilecekti Bu kuvvet Roma sehrinde gelistirilecek ve Roma daha once esi gorulmemis sekilde Akdeniz bolgesinde yayilmaya baslayacakti Roma ordulari teknolojik yeniliklere sahip degildi ama yogun orgutlenme ve egitim sayesinde basarili oluyordu Roma ordulari profesyonel askeri guc oldu Hayatlarini bu yola adayan askerler disiplinleri yetenekleri mustahkem bolgeleri ve sayilari ile bolgedeki diger tum kuvvetleri yenebiliyordu Piyadenin yavas ilerleme hizini cozmek icin onemli derecedeki kuvvetlerin hizli hareket etmesini saglayan yuksek kaliteli ve duzenli bakilan yollarla tum imparatorlugu birbirine bagladilar Suvari sadece izcilik ve destek kuvvetler olarak kullaniliyordu Romalilarin basarisi imparatorlugun yaygin yapisina ve orgutlenmesine bagliydi Bu yapi sallanmaya basladiginda ordu da yikilmaya basladi Bozkirlardan gelen atlilar olan Hunlar surekli ilerliyordu Atlar gucleniyor yaylar daha olumcul surus ekipmanlari daha etkili oluyordu 4 yuzyildan itibaren ordudaki merkezi rolu agir piyade degil suvari birlikleri almaya baslamisti Destek kuvveti olarak piyade gorev yapiyordu Deniz savaslari Aktium Muharebesi Tarihte kaydedilmis ilk deniz savasi MO 1210 yilinda gecmistir Hitit krali II Suppiluliuma Kibris tan gelen bir filoyu yenmis ve tum gemilerini yakmistir Ilk genis capli deniz harekatlari Pers Savaslari sirasinda gorulmustur Yalnizca her iki taraftaki duzinelerce trireme in birbiriyle mucadelesi degil ayni zamanda kara ve deniz harekatlari da baglantili olarak yapilmistir Antik caglarda gemiler yalnizca sakin sularda ve irmaklarda kullanilabiliyordu Okyanuslar sinir otesiydi Donanmalar kara kuvvetlerine destek veriyor ve erzak tasimaciligi da yapiyordu Kendi baslarina nadiren saldirida bulunuyorlardi Menzili sinirli silahlar kullanildigindan deniz savaslari da aslinda kara savaslari gibiydi ve carpismanin cogu gemiye cikan gruplar tarafindan gerceklestiriliyordu Pon savaslari ile birlikte acik denizlere de cikilmaya baslandi Roma o gune kadar daha cok Italya yarimadasi ile ilgilendiginden deniz savaslarina cok fazla egilmemisti Ticaret uygarligi olan Kartaca ise genis bir donanmaya sahipti Romalilar Kartaca gemilerinin kalintilarini inceleyerek etkili bir donanma kurmuslardir Dusman gemisine borda iskelesini yerlestirmek icin corvus adli bir alet de gelistiren Romalilar buyuk avantaj sagladilar Yakin doguste ustun olan Lejyonerler kolaylikla Kartaca gemilerine bordalayip murettebati oldurebiliyordu Taktikler ve silahlarStrateji Romalilarin bir kaleyi feth etmek icin gelistirdikleri kusatma silahlari Antik cagda strateji kabaca iki ana kolda uygulanmisti bir stratej genellikle savas alaninda karsi tarafin ordusunu yenmekten geciyordu Ancak karsi tarafin kral ya da imparatoru savas alanindan hazinesiyle birlikte kacmayi basarabilirse yeni bir ordu duzenleme sansina sahip olacaktir Bu durumda karsi tarafin ordusunu savas alaninda imha etmek tek basina yeterli olmuyor tercihan kral ya da imparatoru da hic olmazsa hazinesini ele gecirmek gerekiyordu Bu strateji en belirgin bicimiyle Iskender in Pers Imparatorlugu na karsi giristigi savasta ortaya cikmaktadir Pers ordusunun merkez bolumu uzerinden imparatorun ordugahina yapilan ani akin Pers hazinesinin ele gecirilmesi yani sira ordunun bassiz kalarak dagilmasini saglamistir Hemen ardindan bir suvari gorev kuvveti olusturularak imparator ele gecirilinceye kadar izlenmistir Ikinci bir strateji ise savasa devam etmenin teslim olmaktan daha cok kayba neden olacagina dusmani inandirmak ve savastan mumkun olan en buyuk kazancla cikmak Bu dusmani teslim olmaya zorlamanin bir yoludur Dusman bir kere bozguna ugratildiktan sonra kusatma tehdidi sivil olumler ya da kole olarak alinip goturulmesi ve benzeri tehlikeler cogunlukla pazarlik masasina oturmayi sagliyordu ornegin Hitit Antik Misir arasindaki savaslar Tabii ki bunu saglamanin baska yollari da vardi Dusman tarlalarini yakmak suravi ya da savas arabalariyla ezmek karsi tarafa iki secenek birakiyordu Ya teslim olmak ya da baski altinda savasmak Hasat sezonunun baslamasi ya da parali askerlere verecek para kalmamasi nedeniyle dusmanin karsisina cikmayi geciktirmek de ayni seceneklere itiyordu Her iki strateji de ya ayri ayri savaslarda ya da her ikisi birlikte uygulanmistir Her iki strateji de sadece antik cagladaki savaslara ozgu degildir 18 yuzyilin son ceyreginden itibaren de ayni stratejiler uygulanagelmistir Clausewitz Savas Uzerine adini verdigi calismasinda her iki stratejiyi de incelemistir Bu savas kurallarina uyulmadiginda ortaya antik cagin istisna catismalari cikmistir Spartalilar ve Atinalilarin uzun yillar suren Peloponnez Savasi nda neredeyse iflas etmelerine ragmen teslim olmayi kabul etmemesi boyle bir ornektir Baska bir ornek de II Pon Savaslari sirasinda gerceklesen Cannae savasi ndan sonra Romalilarin teslim olmayi reddetmesidir Daha kisisel bir amac da kar etmekti Gallilerin yagma kulturunde goruldugu gibi bu kar genellikle parasaldi Basarili komutanlar hukumette gorev aldiklari icin siyasi kardan da soz edilebilir Bu stratejiler genellikle savasa katilan devletlerin saglayacagi fayda ile catistigindan gunumuz anlayisi ile celisir Taktik Gecerli taktikler bazi kriterlere bagli olarak degisiyordu Generalin emri altindaki kuvvetin buyuklugu Karsi kuvvetin buyuklugu Arazi kosullari Hava durumu Eger general buyuk bir guc avantaji oldugunu biliyorsa siklikla piyadeleriyle dusmanin cephesine saldirir ve suvarisini kanatlarda tutardi Bu manevra piyadenin gerisinde guven altinda tutulan okcular ve kusatma araclari tarafindan dusman ustune birkac vole atistan sonra yapilirdi Bu atislar dusmani yumusattiktan sonra piyade ilerler ve dusman hattina hucum ederdi Piyade yakin dovuse girip dusmanin dikkatini uzerine topladiktan sonra sag sol kanatlardan saldiran suvari dusmani kusatma altina alir ve geri cekilmek icin bile olanak vermeden kirip gecerdi Eger generalin avantaji cok degilse dusmani bozguna ugratmayi secebilirdi Bozguna ugrayan birlikler daha az orgutlu oldugundan oldurulmeleri daha kolay oluyordu Bunu saglamak icin dusmanin zayif birliklerine guclu piyade birlikleri ile saldiriliyor iclerinden cogu katlediliyor ve bozguna ugramasi saglaniyordu Bir birligin bozguna ugradigini goren diger birlikler panige kapilip kacmaya daha meyilli oluyordu Daha buyuk bir basari ise dusman generalinin iradesini kirmak ve hatta onu oldurmekti Iradesi kirilan dusman generali ve fedaisi kacmaya basliyor geride kalan birliklerine de onu izlemekten baska secenek kalmiyordu Bu taktik domino etkisi baslatarak karsi kuvvetin tamaminin savas alanindan kacmasiyla sonuclaniyordu Dusman kuvvetinin tamami bozguna ugratildiktan sonra suvari kullanilarak kacan kuvvetlerin cogu yok ediliyor ve dusman daha da zayiflatiliyordu Silahlar Antik Cag silahlari arasinda ok ve yay mizrak ve cirit kilic sopa balta topuz gurz ve bicak sayilabilir Mancinik ve kocbasi kusatmalar sirasinda kullanilan araclardi Antik Turklerde basit maddelerle cok etkili silahlar gelistirmislerdir Ornegin Turklerin keci bagirsagindan uretikleri bir yay ile attiklari oklarin 800 metre mesafede bile hala oldurucu olmus oldugu bilinmektedir Kusatmalar Antik cagda Yakin Asya da bulunan ilk sehir surlari ve mustahkem yerler savunma icin gerekliydi Bu surlar toprak tugla tas odun kullanilarak ya da yorede bulunma imkanlarina gore bunlarin karisimindan yapiliyordu Bilinen en erken kusatma savaslari MO 3000 yillarinda Eski Misir in hanedanlar oncesi donemine rastlar MO 24 yuzyila ait Eski Misir mezar rolyeflerindeki tekerlekli merdivenler resmedilmis ilk kusatma araclaridir MO 9 yuzyildan 7 yuzyila kadar olan Asur saray rolyefleri degisik Yakin Asya sehirlerinin kusatmalarini resmeder Basit kocbaslari bir onceki binyilda bulunmus olsa da Asurlular kusatma savaslarini cok gelistirdiler Kusatma savasinda uygulanan en yaygin uygulama kusatmayi baslatmak ve iceride kalan dusmanin teslim olmasini beklemekti Lojistik problemler nedeniyle az sayida birlikle yapilan kusatmalar disindakiler nadiren surdurulebiliyordu KulturlerAntik Misirlilar MO 13 yuzyilda Misir in Dapur Kusatmasi Thebes Ramesseum Uzun tarihinin buyuk bolumunde Antik Misir uygarligi tek hukumet tarafindan yonetilmistir Ulusun ana askeri hedefi dusman isgalini onlemekti Misir i cevreleyen kurak topraklarda ve collerde yasayan gocebe kabileler verimli Nil vadisine yerlesmek icin sik sik akin ve yagma yapiyordu Misirlilar Nil Deltasi nin dogu ve bati sinirlari boyunca Dogu Colu nde ve guneydeki Nubye de kaleler ve ileri karakollar insa etmislerdi Kucuk garnizonlar ufak capli ayaklanmalari engelleyebiliyordu Buyuk kuvvetler ortaya ciktiginda gonderilen mesajlarla asil ordu kuvveti cagiriliyordu Bircok Misir sehrinde sehir surlari ve diger savunma yontemleri bulunmuyordu Ilk Misir askerleri temreni bakir mizrak ile deri kapli buyuk tahta kalkandan olusan basit silahlarla donatilmisti Eski donemlerdeki tas topuzun yerine bronz savas baltasi gecmis ve tas topuzlar sadece torensel amaclarla kullanilmistir Mizrakcilara destek olarak cakmak tasi ya da bakir uc tasiyan oklari kullanan ve bilesik yaylara sahip okcular da bulunuyordu MO ucuncu binyil ile ikinci binyilin baslarinda hic zirh kullanilmamistir Silah teknolojisinde ve savas tarzindaki en onemli gelisme MO 1600 yillarinda Misirlilarin kendilerini Asagi Misir in hakimi ilan eden Hiksos halkiyla savasip yenmesiyle baslamistir At ve savas arabalari bu donemde Misir a girmistir Diger yeni aletlerin arasinda orak kilic govde zirhi ve gelistirilmis bronz dokum sayilabilir Bir sonraki sicrama Gec Donem de MO 712 332 atli birliklerin ve demirden yapilmis silahlarin kullanilmasiyla gerceklesmistir Iskender tarafindan fethedildikten sonra Misir Yunanlastirilmis ve ana askeri guc falanks olmustur Eski Misirlilar silah teknolojisinde buyuk yenilik yapmamis silah konusunda tum gelismeler Bati Asya ve Eski Yunan dunyasindan alinmistir MO ikinci binyilda Misir toplama ordudan profesyonel askerlerin olusturdugu iyi orgutlenmis orduya gecmistir Nubye gibi yabanci topraklarin fethi ulke disinda surekli bir garnizon tutmayi gerektirmistir Mitanniler Hititler ve sonralari da Asurlular ile Babilliler gibi yakin dogunun guclu kralliklariyla olan karsilasmalar nedeniyle Misirlilar kendi vatanlarindan uzakta sefere cikma gereksinimi duymuslardir Bu askerlere ailelerinin istihkaki icin toprak verilerek odeme yapiliyordu Hizmet suresini bitiren kidemli askerlerin emekliye ayrilmasina izin veriliyordu Generallerin saray uzerinde buyuk nufuzu olmasina karsilik diger feodal devletlerin tersine Misir ordusunun kontrolu tamamen krala aitti Yabanci parali askerler de bulunduruluyordu Bunlar ilk olarak Nubyeliler Mecay sonralari da Yeni Krallik ta Libyalilar ve Sherdenlerdi Persler doneminde Eski Yunan parali askerler baskaldiran firavunlarin emrine girmistir Elefantin deki Yahudi parali askerler MO 5 yuzyilda Misir in yoneticileri olan Perslere hizmet etmistir Ayni parali askerler MO 6 yuzyilda da Misir Firavunlarina hizmet etmistir O zamanin kraliyet propagandasina bakildiginda Misir birliklerine savasa giderken kralin ya da veliaht prensin sahsen onderlik ettigi gorulur Ordu onbinlerce askerden olusabilir dolayisiyla 250 askerden olusan ve bir subay tarafindan onderlik edilen kucuk taburlar idarenin anahtar noktasini olusturur Izlenen taktik once yogun ok atisi ardindan bozulan dusman hatlarina piyade ile birlikte savas arabalarinin hucum etmesiydi Misir askeri sefer kayitlarina gore dusman buyuk Misir kuvvetine karsi pusu kurarak ya da yollari bloke ederek sasirtmaca yapabiliyordu Nil vadisinde gemi ve mavnalar onemli askeri elemanlardi Gemiler askeri birliklere erzak saglamak icin vazgecilmez unsurlardi Nil nehrinde sig gecisler olmadigi icin mavnalar kullaniliyordu Nehirde hukum surebilmek icin kusatma yapabilmek gerekliydi ayni Hiksos baskenti in Misirlilar tarafindan fethi gibi Gec Donem den once Misirlilarin denizde savasmak icin donanmalari yoktu MO 12 yuzyilda III Ramses ile denizci akincilar arasinda Misir kiyilarinda gemilerin de yer aldigi bir savas gecmistir Turkler Bu maddenin tarafsizligi konusunda kuskular bulunmaktadir Konuya dair fikir alisverisi tartisma sayfasinda bulunabilir Sablonu kaldirmadan once lutfen gerekli sartlarin olustugundan emin olun Nisan 2009 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Antik cagin Gokturk topluluklari dunya uzerindeki hakimiyetin Goktanri tarafindan kendi Turk hukumdarlarina buyrulmus oldugu inanci ile cok kez gok un altindaki butun topraklara sahip olmak icin harekete gecmistir ve bu hedeflerine ulasamamis olsalar da atli ordulari ve iyi gelismis savas yontemleri ile cok kez kisa omurlu buyuk devletler kurmus ve tarihte onemli rol oynamislardir Antik Turklerin hakkinda bulunan en eski kalintilar bile iyi organize edilmis ordulara sahip olduklarina isaret eder Gokturk ve Mogol boylari bu donemde ilk olarak Hun Hukumdari Teoman Yabgu onderliginde Hiung nu Imparatorlugu nu kurarak buyuk bir devlet orgutlenmesine girmislerdi Daha onceki Iskit ya da Saka yonetimi daha cok boylar birligi idi Sakalar Iran da Medler ve daha sonra Perslerle surekli savas halinde olmustur Ayrica Sakalarin Kuzey Karadeniz kolu da Illirya Makedonya ve Yunanistan a surekli akinlarda bulundu Sakalarin Medlerle olan savaslari Turklerde Alp Er Tunga Iranlilarda ise Sehname nin olusumunu saglamistir Saka Hukumdari Alp Er Tunga yi tuzak kurarak olduren Medlere karsi onun yerine tahta gecen Tomiris Demir Med ulkesini istila ederek intikamini almistir Ayrica yine Saka Hukumdari Su ile Makedonya Hukumdari Iskender arasindaki iliski de onemlidir Turkeli ne yonelen Iskender dusmaninin gucunu belirlemek icin birkac oncu birlik gondermis ancak iki tarafta denk olduklarini anlayinca savasmamislardir Sakalarin bolgeden cekilmesinin ardindan bolgede cesitli Turk boylari egemen olmaya baslamistir MO 1000 li yillardan beri Cin ile iliski icinde olan Hunlar Teoman Yabgu zamaninda bir devlet orgutlenmesine girmislerdir Her ne kadar MO 1558 yilinda Cin e elci de gondermis olsalar devlet orgutlenmesi cok sonralari olmustur Motun Tanhu Mete MO 209 180 zamaninda gucunun zirvesine cikan Hunlar Cin i vergiye baglamis ve butun Turk boylarina egemenliklerini kabul ettirmislerdir Hunlarin zayiflamasi ile birlikte Cin in etkisi artmis ve bir sure sonra ikiye bolunmuslerdir Kuzey ve Guney Hunlari adi ile bolunen Hunlar daha sonra Ci ci Yabgu onderliginde goc etmis ve bugunku Aral Golu bolgesinde Bati Hun Devleti ni kurmuslardir Ancak Cin baskini ile bu devlet de tarihe karismistir Cinliler Shang Hanedani zamanindaki antik cag Cin i savas arabalarindan olusan ordulariyla bir Bronz Cagi uygarligiydi Anyang yakinlarindaki Shang sitlerindeki arkeolojik calismalarda cok sayida savas arabasina ve bronz silahlara rastlanmistir Shang hanedaninin Zhou Hanedani tarafindan devrilmesiyle askeri acidan soylu savas arabalari savascilari 士 sinifina dayanan bir feodal sosyal duzen kurulmustur Ilkbahar ve Sonbahar Doneminde savaslar onemli derecede artmistir Zuo zhuan bu donemde feodal lordlar arasindaki savaslari tanimlar Savas hem daha siddetli ve kesin sonuca goturen hale gelmis hem de torensel ogelere burunmustur Askeri hukumran kavrami 霸 ve onun etkileme tarzi 霸道 Cin toplumuna egemen olmustur Savasan Beylikler Donemi nde savas daha da yogun acimasiz ve kesin hale gelmistir Buyuk sosyal ve siyasi degisikliklere savas arabalarindan vazgecilip yogun piyade gucunun kurulmasi eslik etmistir Elbise giyen Cinli erkekler bir kulturel meydan okuma olsa da kuzey sinirlarinin etkisiyle suvariler de ortaya cikmistir Askeri strateji artik kandirmaca haberalma ve Sun Tzu nun Savas Sanati kitabinda duzenlendigi uzere savas hilelerine donusmustu Hintler MO 1500 500 yillari arasindaki nde Vedalar da ve diger baglantili yazilarda savaslardan bahsedilir belirli bir catismaya ait ilk kayittir Rigveda nin sinda bahsedilmektedir Savas fillerinin ilk askeri kullanimi da eski Hindistan da MO 1100 yillarindadir ve bircok ilahisinde bahsi gecer kaynak belirtilmeli Hindistan in iki buyuk destani Ramayana ve Mahabharata MO 1000 500 yillari anlasmazliklar uzerine kurulmustur ve askeri duzenlere savas teorilerine ve ezoterik silahlara deginir Valmiki nin Ramayanasi Ayodhya nin ordusunu saldirgan olmaktan cok savunmaya yonelik betimler sehrin cok iyi korundugundan ve derin bir hendek ile cevrelendiginden bahseder Ramayana Ayodhya yi su sozlerle tanimlar Sehir korkusuz silah kullanmakta becerikli dag inlerindeki aslanlara benzeyen yenilmez savascilarla doludur Mahabharata gibi degisik askeri tekniklerden sozeder Hydaspes Nehri Savasi nda Andre Castaigne in resmi 1898 1899 Savas filleri Hindistan dan Pers Imparatorlugu na gecti MO 331 yilinda Iskender e karsi Gaugamela Savasi nda Pers krali III Darius yaklasik 50 savas fili kullanmistir Hydaspes Nehri Muharebesi nde Pencap ta hukum suren Hint kral Porus 200 savas fili 2 000 suvari ve 20 000 piyadeden olusan kucuk ordusuyla Iskender in 4 000 suvari ve 50 000 piyadeden olusan guclu ordusuna buyuk zorluk yasatmis olsa da sonunda Porus yenilmistir Ayni zamanlarda daha kuzey ve doguda bulunan Nanda Imparatorlugu 6 000 savas fili 80 000 suvari 200 000 piyade ve 4 000 silahli savas arabasi ile muazzam bir orduya sahipti Eger Iskender Hindistan seferini surdurmeye karar verseydi bu buyuk ordunun guclu karsi koymasiyla yuz yuze kalacakti Chanakya MO 350 275 yillari nde bir siyasal bilgiler profesoruydu ve sonralari Maurya Imparatorlugu nun kurucusu imparator Chandragupta Maurya nin basbakanligini da yapmistir Chanakya Arthashastra adli eski Hint savas tekniklerini ve savas stratejilerini detayli anlatan bir kitap yazmistir Arasinda casusluk ve suikastin ilk ornekleri de bulunan bu teknikler Chanakya nin ogrencisi olan Chandragupta Maurya ve sonralari da Buyuk Asoka MO 304 232 tarafindan uygulanmistir Chandragupta Maurya Magadha Imparatorlugu nu fethetti sinirlari Arap Denizi nden Bengal Korfezi ne kadar uzanan ve tum kuzey Hindistan i icine alan Maurya Imparatorlugu nu kurdu MO 305 yilinda Seleukos Imparatorlugu nu yoneten I Seleukos Nikatōr u yenen Chandragupta Iskender in fethettigi ulkelerin buyuk kismini idaresi altina almistir Seleukos sonunda guney Afganistan dahil olmak uzere Guney Asya daki topraklarinin tamamini Chandragupta ya kaptirmistir Seleukos Indus nehrinin batisindaki topragi 500 savas fili ile degismis ve kizini da Chandragupta ile evlenmek uzere sunmustur Bu evlilik ile olusan ittifak sonucu dusmanlik dostluga donusmus ve Seleukos Pataliputra daki Mauryan tahtina i elci olarak gondermistir Bu antlasmanin sonucunda Maurya Imparatorlugu Eski Yunan Dunyasi tarafindan buyuk bir guc olarak taninmis ve Misir ile Suriye krallari da kendi elcilerini gondermistir Megasthenes e gore Chandragupta Maurya 30 000 suvari 9 000 savas fili ve 600 000 piyadeden olusan ve Antik Cag da bilinen en buyuk orduyu kurmustur Buyuk Asoka Maurya Imparatorlugunu genisletmis Afganistan ve Iran in buyuk kesimiyle tum Guney Asya yi idaresi altina almistir Asoka Budizmi sectikten sonra savasmayi birakmistir Persler Eski Persler ilk defa Buyuk Keyhusrev zamaninda onemli askeri guc olarak ortaya cikmislardir Savas tarzlari hafif zirhli piyadenin yogun saldirisiyla dusmani hareketsiz kilip suvarinin olumcul darbeyi indirmesini saglamak seklindeydi Agir zirhla donatilmis suvariler muazzam sayidaydi Ilk donemlerde kullanilan savas arabalarinin yerini Pers Imparatorlugu nun son zamanlarinda atlilar almistir Pers Imparatorlugu nun zirvede oldugu zamanlarda Kuzey Afrika ve Hindistan dan gelen savas filleri de kullanilmistir Pers ordusunun seckin kuvvetleri mizrak kilic ve yay ile donatilmis 10 000 profesyonel askerden olusan unlu Pers Olumsuzleridir Okcular da Pers ordusunun onemli bolumunu olusturur Taktikleri oldukca basitti Geriden dusman uzerine yogun ok atisindan sonra muazzam sayida piyade ve suvariyle saldirilirdi Pers okcularinin gunesi kapatacak kadar cok ok attigi soylenir Bu kadar cok asker kullanilmasinin nedeni korku uyandirmakti Yuzbinlerce askeri goren dusmanin cesaretini yitirip teslim olmasi kacinilmazdi Eger dusman teslim olmazsa Pers komutani herhangi bir gucu yenebilecek sayida askerden olusan ilk dalgayi dusman ustune surer eger bu basarili olmazsa ikinci dalgada daha kaliteli birlikleri gonderir bunun da basarisiz olmasi durumunda onderligini sohretli Olumsuzlerin yaptigi ucuncu dalgayi gonderirdi Bu taktikler Orta Dogu da genellikle basarili oluyordu ancak Persler batiya dogru ilerledikce karsilarina cikan Eski Yunanlarin daha iyi egitilmis ve daha iyi zirhla donatilmis hoplitleri karsisinda epey zorlandilar Illiryalilar Illirya askeri taktikleri hakkinda cok az sey bilinmektedir Illirya krali MO 4 yuzyilda Illirya yi zorlu bir yerel guc haline getirmistir Illirya kralliginin baslica sehirleri ve tu Siddetli rekabet ve kiskanclik nedeniyle gucleri zamanla yok olmustur Genel olarak hicbir zaman birlesmeyen ve herhangi bir isbirligine girmeden dovusen savasci kabileler olarak taninirlar Dovus teknikleri orgutlu bir birlikten cok kisisel basariya dayaniyordu MO 359 yilinda Makedon Krali III Perdiccas Illiryalilara saldirirken oldurulmustur MO 358 yilindaysa Iskender in babasi II Filip Illiryalilari yenmis ve Ohri Golu ne kadar olan topraklari yonetimi altina almistir Illirya uygarligi Romalilar Makedonyalilar ve daha sonralari Osmanlilar artik bu bolge halkina Arnavut deniyordu tarafindan fethedilmistir Eski Yunanlar Eski Yunan askeri teknolojisi ve taktikleri tarlalarda ihtiyac duyulmadigi zaman savasa gidebilecek olan ciftci yurttaslara dayanarak olusturulmustur Bu askerler zirh ve mizrak tasiyarak birbirine gecen kalkanlarla korunan sik bir duzende savasmaktaydilar Bu duzenin adi falankstir Cogu Yunan sehri cok iyi tahkim edilmis olsa da Yunan teknolojisi bu korumayi asmaya yetmediginden savaslarin cogu acik alanda yapilirdi Bunun bir diger nedeni Yunan askerlerin tarlalarina donmeden once ancak sinirli sure icin askerlik yapabilmeleriydi Bir sehri savunanlari disariya cikarabilmek icin tarlalari yakip yikma tehdidi yapilirdi Kisi kitlik icinde gecirmek istemeyen savunmacilar teslim olmak ile savasmayi kabullenmek arasinda secim yapmak zorunda kalirlardi Bu tarz Peloponnez Savasi sirasinda ise yaramamistir Tarlalari yakip yikmakla tehdit eden Spartalilara karsi Atinalilar deniz hakimiyetine sahip olduklarindan gemilerle Kirim dan tahil getirmislerdir Bu anlasmaya varmaksizin her iki tarafin tekrar eden baskinlarla birbirine saldirmak zorunda kaldigi bir tarza donusmustur Ayni zamanda deniz savasini da onemli bir noktaya tasimistir Yunan deniz savaslari triremeler arasinda gecerdi Bunlar uzun ve hizli gemilerdi ve birbirlerine saldirarak bordalama ile savasirlardi Makedonyalilar Sarissa ile Makedonya falanksi Eski Makedonyalilar o zamanlar dunyanin en duzenli ve orgutlu askeri kuvvetine sahipti Iskender in zaferleriyle taninsalar da bu mukemmel dovus gucunu tasarlayan ve hayata geciren babasi II Filip tir Eger bu ordu daha once hazirlanmis olmasaydi Iskender in fetihlerinin hicbiri gerceklesmeyebilirdi Filip Falanks duzenindeki askerlerine 6 metre uzunlugundaki sarissa denen mizragi verdi Sarissa falanksin arka sirasindakiler tarafindan genelde sekiz sira olurdu dik bir sekilde yukariya dogru tutuldugunda gerideki manevralar dusman tarafindan gorulmezdi On siradakiler tarafindan ileri dogru uzatildiginda ise uzaktan dusmani delip gececek acimasiz bir silah oluyordu MO 358 yilinda tekrar orgutlenen Makedonyali phalanxlarla Illiryalilarla karsilasan II Filip onlari yenilgiye ugratmistir Illiryalilar savas alaninda 7 000 olu kuvvetlerinin dortte ucunu birakarak kactilar Dolayisiyla bir gecede sayisal olarak buyumus gibi gorunen Makedonya ordusu tum Illirya yi fethetti ve Makedonya nin sinirlari Adriyatik Denizi ne kadar ilerledi British Museum da bulunan Iskender bustunun Andrew Dunn tarafindan cekilmis fotografi Illiryalilarin yenilmesinden sonra Makedonya daha da saldirgan davranmaya basladi Paeonia Filip zamaninda zorla Makedonya yonetimi altina girmisti MO 357 yilinda Filip Atinalilarla olan antlasmayi bozarak iktidara geldikten sonra Yunanlara teslim etmek zorunda kaldigi Amphipolis e saldirdi Yogun bir kusatmanin ardindan sehir tekrar Makedonyalilarin eline gecti Bundan sonra gelecekteki savaslari finanse edecek olan hemen yakindaki Pangaion Dagi altin madenlerini de guvence altina aldi MO 356 yilinda daha da doguya ilerleyen Makedonya ordusu gunumuzdeki Drama sehrinin yakinlarinda Traklar in elinde bulunan sehrini ele gecirdi ve Filip kendi ismini sehre vererek adini Filippi olarak degistirdi Nestus Nehri artik Makedonya nin Trakya ile olan siniriydi Filip daha sonra kuzey Yunanistan a dogru yurudu Teselya de dusmanlarini yendi ve MO 352 yilinda tum kuzey Yunan bolgesini kontrolu altina aldi Makedonya ordusu Yunanistan i ikiye ayiran Thermopylae Gecidi ne kadar ilerledi Ancak burayi ele gecirmeye calismadi cunku Atinalilar Spartalilar ve Akalardan olusan ortak bir gucle cok siki olarak korunmaktaydi Makedonya nin sinir bolgelerini guvence altina aldiktan sonra buyuk bir ordu toparlayan Filip uzun surecek bir fetih seferi icin Trakya ya girdi Bir dizi savasta Traklari yenilgiye ugrattiktan sonra MO 339 yilinda en dogudaki Byzantium ve Perinthus kiyi sehirleri haricinde Trakya nin tamami Makedonya nin kontrolu altina girmisti Eger bu iki sehir degisik Yunan sehirlerinden ve Pers Imparatorlugu ndan destek gormeseydi kesinlikle duseceklerdi Pers krali Makedonlarin yukselisini ve doguya dogru yayilisini endiseyle izliyordu En az bir yuzyildir Yunanistan da en nefret edilen halk Persler olmasina ragmen Yunanlar Makedonya ya karsi savasmak uzere Persleri davet edip ittifak teklif etmistir Yaklasik 150 yil kadar once Persler tarafindan isgal edilmis olmalarina ragmen Yunanlarin Makedonlara karsi nefreti bunu unutturmustur Daha sonralari oglu Iskender Yunan savas tarzini gelistirerek bir suvari savas tarzi yaratacak ve fetihler yapacakti Iskender bu tarzla uzun sure askerlik yapacak insanlari toplayarak Perslere karsi seferlerde kullanmistir Ozellikle elit suvariler Iskender in savas tarzinda onemli yer tutmaktadir Romalilar Roma ordusu dunyanin ilk profesyonel ordusudur Bu ordunun temelinde Roma icin zorunlu hizmet yapan yurttaslarin olusturdugu Roma Cumhuriyeti ordusu yatmaktadir Gaius Marius un MO 100 yilindaki reformlari orduyu profesyonel bir yapiya oturttu Askerler hala yurttaslardan olusuyordu ama ordudan ayrilmadan once 25 sene hizmet ediyorlardi Romalilar ayni zamanda destek kuvvetlerini kullanan ilk ordudur Bunlar Romali olmayanlardan olusan ve geleneksel Roma ordusunun dolduramadigi bosluklari dolduran hafif carpisma birlikleri ile agir suvari gibi birliklerdir Imparatorlugun sonraki donemlerinde yabanci parali askerlerle bu destek birlikleri Roma ordusunun belkemigini olusturmustur Imparatorlugun son donemlerinde ise Vizigotlar gibi kavimler parali asker olarak dovusmek icin ayartilmistir Roma donanmasi geleneksel olarak pek onemli degildi Ancak birliklerin ve erzaklarin tasinmasinda onemli rol oynuyordu MO 1 yuzyilda Buyuk Pompey tarafindan Akdeniz in korsanlardan arindirilmasinda onemli rol oynamistir Roma savaslarinin cogu karada geciyordu Imparatorluk zirvede iken Akdeniz bir Roma golu haline gelmisti cunku cevreleyen topraklarin hepsine Roma Imparatorlugu hakimdi Dikkate deger istisnalar da vardir MO ucuncu yuzyilda Roma ile Kartaca arasindaki onemli bir catisma olan I Pon Savasi genel olarak bir deniz savasidir da Roma yi Augustus un idaresine sokmustur Cermenler Ren nehrinin dogusu ve Tuna nehrinin batisindaki Cermen kabileleri hakkindaki tarihsel kayitlar antik donemin sonlarina dogru baslamistir ve ancak MO 100 yilindan sonraki donem incelenebilmektedir Acik olan Cermen savas tekniklerinin Roma ve Yunan savas tekniklerinden cok farkli oldugudur Cermenler daha cok kucuk ya da buyuk baskin gruplariyla savasmayi tercih ediyorlardi Bu tarz savasmanin amaci toprak kazanmak degil kaynaklari ele gecirmek ve prestij saglamakti Bu baskinlar 10 kisilik aile gruplarindan 1 000 kisilik koy gruplarina kadar duzensiz gruplarla gerceklestirilirdi Olaganustu kisisel gucleriyle uzun sureler etrafinda asker toplayabilen liderler vardi ama ne asker toplamanin ne de egitmenin sistematik bir yontemi olmadigi icin karizmatik bir liderin olumu o ordunun yokolmasi demekti Ordular siklikla yuzde 50 carpismaya girmeyenlerden olusuyordu Yerlerinden olan yasli kadin ve cocuklar askerlerle birlikte yolculuk ediyorlardi Tarih kitaplarinda sozu edilen buyuk askeri birlikler antik savas tarzinin genel kurali degil istisnasiydi Dolayisiyla tipik bir Cermen kuvveti 100 kisiden olusurdu ve hedefleri komsu Cermen ya da baska halka ait bir koyu yagmalamakti Eski Roma kaynaklarina gore Cermen kabileleri savasmak zorunda kaldiginda piyadeler genellikle kama duzeninde hareket eder her kamanin basini bir klan lideri cekerdi Romalilar tarafindan siklikla yenilmis olsalar da Cermen kabileleri Roma kayitlarinda vahsi ve acimasiz savascilar olarak gosterilmistir Cermen halkinin basarisizliginin sebebi tek komuta altinda birlesmis tek kuvvet olusturamamis olmalaridir Halefleri en sonunda antik dunyayi yenecek ve fethedecek boylece modern Avrupa nin ve Orta Cag savas tarzinin dogmasina onayak olacaklardi JaponlarYamato doneminin baslarindan itibaren Kore yarimadasinda surekli savasan Japonya sonunda Baekje Kralligi nin geride kalan kuvvetlerini de alarak cekilmistir Bu devirde Imparatorlugu elde etmek onem kazandikca bircok savas olmustur Nara donemi nde Honshu adasi tamamen Yamato klaninin kontrolu altina girmisti Heian doneminin sonlarina dogru samuraylar onemli bir siyasi guc oldular ve boylece feodal donem basladi Onemli antik savaslarPers Yunan savaslariPers Yunan savaslari MO 500 yillarinda baslayip MO 448 yilina kadar suren ve Yunan dunyasi ile Pers Imparatorlugu arasinda gecen bir dizi carpismadan ibarettir Peloponez SavasiPeloponez Savasi MO 431 yilinda Atina Imparatorlugu ile Sparta ve Corinth ten olusan arasinda baslayan savastir Savas Atinali general Thucydides in Peloponez Savasi Tarihi adli eserinde kaydedilmistir Savas ortasindaki kisa suren ateskes haricinde 27 yil surmustur Pon SavaslariPon Savaslari Roma ile Kartaca sehri Fenikeliler in soyundan gelirler arasinda gecen uc savasa verilen addir Pon Punic Savaslari diye bilinmelerinin sebebi Kartacalilara Romalilar tarafindan Punici denmesidir onceleri atalari Fenikelilere Phoenician istinaden Poeni denmekteydi Birinci Pon Savasi MO 264 ile MO 241 arasinda gecen esas olarak bir deniz savasidir Ikinci Pon Savasi Hannibal in Alpleri gecmesiyle unludur ve MO 218 ile MO 202 arasinda gecmistir Ucuncu Pon Savasi sonucunda Kartaca yikilmistir ve MO 149 ile MO 146 arasinda gecmistir Onemli antik carpismalarMO 331 yilinda Gaugamela Muharebesi Ressam 1602 y 1457 MO y 1400 MO Kades Muharebesi 1274 MO Muye Muharebesi 1046 MO 853 MO 612 MO 609 MO Karkamis Muharebesi 605 MO Pteria Muharebesi 547 MO Thymbra Muharebesi 546 MO Lade Deniz Muharebesi 494 MO Maraton Muharebesi 490 MO Thermopylae Muharebesi 480 MO Artemision Deniz Muharebesi 480 MO Salamis Deniz Muharebesi 480 MO Platea Muharebesi 479 MO Mykale Muharebesi 479 MO Aegospotami Muharebesi 405 MO Cunaxa Muharebesi 401 MO Allia Muharebesi 387 MO 371 MO Chaeronea Muharebesi 338 MO Issos Muharebesi 333 MO Gaugamela Muharebesi 331 MO Pers Gecidi Muharebesi 330 MO Hydaspes Muharebesi 326 MO 317 MO 316 MO Ipsos Muharebesi 301 MO Korupedyon Muharebesi 281 MO Saguntum Kusatmasi 218 MO Ticinus Muharebesi 218 MO Trebia Muharebesi 218 MO Trasumennus Golu Muharebesi 217 MO 217 MO 217 MO 217 MO Cannae Muharebesi 216 MO 207 MO 204 MO 204 MO 202 MO Zama Muharebesi 202 MO Pidna Muharebesi 168 MO Kinoskefalai Muharebesi 197 MO Magnesia Muharebesi 190 MO 129 MO 102 MO Vercellae Muharebesi 101 MO Tigranakert Muharebesi 69 MO Vosges Muharebesi 58 MO Carrhae Muharebesi 53 MO Gergovia Muharebesi 52 MO Alesia Muharebesi 52 MO Pharsalus Muharebesi 48 MO Munda Muharebesi 45 MO Aktium Muharebesi 31 MO Teutoburg Ormani Muharebesi 9 AD 60 Altay Daglari Muharebesi 89 Kizil Kayalar Muharebesi 208 259 312 Hadrianapolis Muharebesi 378 Fei Nehri Muharebesi 383 Katalon Muharebesi 451 Roma nin Yagmalanmasi 455Birlik tipleriPiyade Okcular Sapancilar Hoplite Falanks Roma lejyonu Lejyonerler Suvari Cataphract Atli okcular Savas arabasi Savas fili Topculuk ve kusatma araclari Katapult Onager Balista Kusatma kulesi KocbasiKaynakcaAnglim Simon and Phyllis G Jestice Fighting Techniques of the Ancient World 3000 B C to 500 A D Equipment Combat Skills and Tactics Dunne Books 2003 ISBN 0 312 30932 5 Bradford Alfred S With Arrow Sword and Spear A History of Warfare in the Ancient World Praeger Publishing 2001 ISBN 0 275 95259 2 Connolly Peter Greece and Rome at War Greenhill Books 1998 ISBN 1 85367 303 X Gabriel Richard A The Great Armies of Antiquity Praeger Publishing 2002 ISBN 0 275 97809 5 Gichon Mordechai and Chaim Herzog Battles of the Bible Greenhill Books 2002 ISBN 1 85367 477 X Goldsworthy Adrian The Complete Roman Army Thames amp Hudson 2003 ISBN 0 500 05124 0 Keegan John A History of Warfare Vintage 1993 ISBN 0 679 73082 6 Kern Paul Bentley Ancient Siege Warfare Indiana University Press 1999 ISBN 0 253 33546 9 Leblanc Steven A Prehistoric Warfare in the American Southwest University of Utah Press 1999 ISBN 0 87480 581 3 Mayor Adrienne Greek Fire Poison Arrows amp Scorpion Bombs Biological and Chemical Warfare in the Ancient World Overlook Press 2003 ISBN 1 58567 348 X Peers Chris J Ancient Chinese Armies 1500 200 BC 1990 ISBN 0 85045 942 7 Peers Chris J and Michael Perry Imperial Chinese Armies 200 BC 589 AD 1995 ISBN 1 85532 514 4 Van Creveld Martin Technology and War From 2000 B C to the Present Free Press 1991 ISBN 0 02 933153 6 Warry John Gibson and John Warry Warfare in the Classical World An Illustrated Encyclopedia of Weapons Warriors and Warfare in the Ancient Civilisations of Greece and Rome University of Oklahoma Press 1995 ISBN 0 8061 2794 5 Grousset Rene The Empire of the Steppes A History of Central Asia Rutgers University Press Ingilizceye ceviri Naomi Walford ISBN 0 8135 1304 9 1 24 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Dis baglantilarEvolution of Sling Weapons 29 Aralik 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakca 23 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Haziran 2021 Snodgrass A M 1967 Arms and Armour of the Greeks Cornell University Press