Anadolu Selçuklu Devleti, Türkiye Selçuklu Devleti veya Rum Sultanlığı (Farsça: سلجوقیان روم, Selcūkiyân-i Rūm, Anadolu Selçukluları), Selçuklu Türklerinden olan Kutalmış oğlu Süleyman Şah tarafından Anadolu’da İznik başkent olmak üzere 1077 yılında kurulmuş olan Türk devletidir.
Anadolu Selçukluları Anadolu Selçuklu Devleti سلجوقیان روم Selcūkiyân-ı Rūm (Farsça) | |||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1077-1308 | |||||||||||||||||||||
Bayrak Arma | |||||||||||||||||||||
1100 yılında sultanlık Danişmentlilerden 1174'e kadar fethedilen yerler Bizanslılardan 1182'ye kadar fethedilen yerler 1243'e kadar diğer fetihler | |||||||||||||||||||||
Başkent | Nikaia (İznik) (1077-1096) İkonyum (Konya) (1096-1308) Sebastia (Sivas) (1211-1220) | ||||||||||||||||||||
Yaygın dil(ler) |
| ||||||||||||||||||||
Resmî din | Sünni İslam (Hanefi) | ||||||||||||||||||||
Hükûmet | Bağımsız Sultanlık | ||||||||||||||||||||
Sultan | |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
|
Türkler, çeşitli sebeplerden ötürü ana vatanları olan Orta Asya’dan göç etmek zorunda kalmışlar ve kendilerine yeni bir vatan aramaya başlamışlardır. Bu yüzden Selçuklu Türkleri, çevre bölgelere akınlar düzenlemeye başlamışlardır. Örneğin Anadolu’ya yapılan ilk akınlar, 1015-1018 yılları arasında gerçekleşmiştir. Büyük Selçuklular, 1040 yılındaki Dandanakan Muharebesi ile Gaznelileri yenmiş ve bağımsız olmuşlardır. Selçukluların bağımsız olmasıyla birlikte çevre bölgelere yapılan akınlar daha sistemli hale gelmiştir. Nitekim bu akınlar sonucunda Anadolu’nun uygun bir bölge olduğu anlaşılmıştır. Anadolu egemenlği için, Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu’yu elinde bulunduran Bizans İmparatorluğu arasındaki ilk savaş, 1048 yılında gerçekleşmiş ve Pasinler Muharebesi olarak bilinen bu savaşla birlikte Anadolu egemenliği için yapılan ilk savaş, Selçuklu zaferiyle noktalanmıştır.
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in ölümünün ardından Büyük Selçuklu tahtına Alp Arslan oturmuş ve Anadolu üzerine yapılan akınları hızlandırmıştır. Bu dönemde Bizans İmparatoru olan Romen Diyojen ise, Anadolu toprakları için oluşan bu büyük tehlikeyi ortadan kaldırmak için yaklaşık 200.000 kişilik ordusuyla başkenti Konstantinopolis’ten ayrılmış ve bugünkü Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’ne doğru ilerlemeye başlamıştır. Sultan Alp Arslan, Bizans’ın büyük bir orduyla Doğu Anadolu’ya geldiğini öğrenince bu orduyu karşılamak için aynı bölgeye bir orduyla ilerlemiştir. Daha sonra iki ordu, 26 Ağustos 1071 tarihinde Muş'un Malazgirt Ovası'nda karşılaşmış ve Malazgirt Meydan Muharebesi, kesin Selçuklu zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu zaferle birlikte İran, Azerbaycan, Horasan gibi bölgelerde bulunan Türkler, kitleler halinde Anadolu’ya göç etmeye başlamıştır.
Selçuklu Hanedanı'ndan olan Kutalmış oğlu Süleyman Şah, Marmara Bölgesi’ndeki askeri faaliyetleri sonunda İznik’i alarak 1075 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurmuştur. I. Haçlı Seferi başlarında İznik’in düşmesi üzerine Selçuklular Anadolu içlerine çekilmiş ve sonunda Konya başkent olmak üzere ayakta kalmayı başarmıştır. 13. yüzyıl başlarında Sultan I. Alaeddin Keykubad ile Anadolu’nun en güçlü devleti durumuna gelen Anadolu Selçuklu, 1243 yılındaki Kösedağ Muharebesi’nde Moğollara yenilmesiyle birlikte İlhanlılara yıllık haraç ödeyen denetim altında bir devlet durumuna gelmiş ve Moğolların devlet yönetimine süreç içinde artan müdahalesiyle, son Anadolu Selçuklu Sultanı II. Mesud’un da ölümüyle birlikte dağılmıştır.
Avrupa’dan birkaç tarihçi, I. Haçlı Seferi sırasında Anadolu’da karşılarına çıkan Türk savaş gücü ve karşılaştıkları Türkmen gruplarına bakarak Anadolu’nun artık Türk diyarı olduğunu görmüşler ve bu topraklara ''Türkiye'' demeye başlamışlardır. Diğer yandan, bu dönemde tüm İslam dünyasının Anadolu için kullandığı ifade ''Diyar-ı Rum''dur. Dolayısıyla ülkeye Rum Sultanlığı da denilmiştir.
Selçuklular öncesi Anadolu
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşu yıllarından önceki yüzyıllarda Anadolu, Bizans – Arap ve Bizans – Sasani mücadelelerinin yaşandığı topraklardır. yüzyıllara yayılan bu savaşlar, ekonomik ilişkileri büyük ölçüde yıpratmış, ticaret daralmış, üretim ve gelir düşmüştür. Hem savaşlar, hem ekonomik çöküntü, nüfusun azalmasına yol açmıştır. Bölgede Bizans merkezi otoritesinin zayıflaması ise yerel otoritelerin bölgeler üzerindeki erkini arttırmış, belirgin bir biçimde kendi başına, keyfi davranmalarına, bunun sonucu halkı daha da ezmelerine neden olmuştur. Uluslararası transit ticaretin Anadolu’dan geçen kuzey – güney ve doğu – batı hatları daha önceden, Orta Doğu’nun ve Levant’ın İslam İmparatorluğu’nun kontrolünde olması dolayısıyla kesilmişti. Bu durum Anadolu’yu transit ticaretin dışında bırakmıştır, ayrıca bir ekonomik daralmaya yol açmıştır.Sasani İmparatorluğu’nun 651 yılında Raşidin Orduları tarafından yıkıldıktan sonra Anadolu yine de politik ve sosyoekonomik olarak rahatlamış değildir. Bu kez de Emeviler ve Abbasiler devrinde Anadolu, İslam dünyasını “gaza sahası haline gelecektir.” Her bahar Müslüman ülkelerden kalkıp gelen dinsel ülküleri uğruna savaşanlar, toplanma yerleri Tarsus ve Malatya’da bir araya gelerek Bizans yerleşimlerine, zaman zaman derinlemesine akınlara çıkıyordu. Bu derinlik birkaç kez Konstantinepolis’e kadar ulaşmış, kenti kuşatmıştır. Bu akınlar sırasında surlarla çevrili kentler kısmen korunabildiyse de kırsal alan ağır biçimde yağmalanmıştır. Sonuç olarak kırsal alan nüfusu bir kez daha boşalmıştır.
Tarihi
Anadolu Selçuklu Devleti tarihi,
- “kuruluş dönemi”, Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın İznik’i aldığı, devleti kurduğu 1075 yılından, III. Kılıç Arslan dönemine, 1204 - 1205 yılına kadar
- “yükseliş dönemi”, hemen ardından Gıyaseddin Keyhüsrev’in ikinci saltanat yıllı 1205 yılından I. Alaeddin Keykubat’ın ölümüne (1237) yılına kadar
- çöküş dönemi 1237’den, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in tahta geçişinden Moğol işgalinin yıkıcı baskısı altında 1308 yılına kadar
üç dönem olarak değerlendirilir. Anadolu’da siyasi birliğin sağlanması ise şu aşamalarla olmuştur. Danişmendli Beyliklerinin ilhakı II. Kılıç Arslan tarafından, Sivas şubesi (1169), Kayseri şubesi (1175) ve Malatya şubesi (1178), II. Süleyman Şah’ın Erzurum Saltuklular’ı ilhakı (1202), I. Alaeddin Keykubat’ın Erzincan Mengüçlü Beyliği’ni ilhakı (1228), Harput Sökmenoğulları Beyliği’ni (1234) ile sağlanmıştır.
I. Süleyman Şah Dönemi (1075-1086)
Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın babası Kutalmış, Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey ile Çağrı Bey'in amcaoğluydu. Kutalmış Büyük Selçuklu Sultanlığı tahtına geçen Alparslan'ın sultanlığını kabul etmemiş ve onun ile başarısız bir çatışmaya girişmiş ve bu sırada, 1064 yılında öldürülmüştür. Daha sonra Anadolu’ya gelen Kutalmışoğulları burada yanlarındaki Türkmen gruplarıyla birlikte kendilerine yurt edinme mücadelesi başlamıştır. Dört kardeşten en son Süleyman Şah hayatta kalmıştır. Bizans sınırlarında yönetimini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Bizanslılarla bazen savaşarak bazen Bizans isyancılarına yardım ederek egemenliği altındaki toprakların sınırlarını büyütmeyi başarmıştır. Bizans İmparatorluğu'nun Anadolu'da bulunan önemli kentlerinden İznik (Nicaea) ile İzmit (Nicomedia)'i 1075'te ele geçirmiştir. Ardından Güney Marmara bölgesine tümüyle egemen olmuş, 1077'de özerkliğini ilan edip İznik merkezli bağımsız bir devlet olarak Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuştur.
Bizans'ın Rumeli orduları komutanı Bryennios 1075 yılında İstanbul üzerine yürümesinden yararlanmak isteyen Bizans Anadolu orduları komutanı, Nikiforos Botaneiates'e karşı Bizans İmparatoru VII. Mihail ile asker yardımı üzerine 1078’de bir anlaşma yapan Süleyman Şah, İznik ile Kütahya arasında asi generalle karşılaşınca, daha uygun koşullar önerilmesi üzerine taraf değiştirip Botaeiates’in yanında yer almış ve onun III. Nikiforos adı ile Bizans İmparatoru olmasına önayak olmuştur. Bu yardım dolayısıyla Bizanslılar göçmen Türkmenlerin Anadolu'da da Boğaz kıyılarına kadar gelip yerleşmelerini kabul etmişlerdir.
Batı sınırlarını güvenliğe alan Süleyman Şah, veziri Ebu'l-Kasım'ı İznik'te yönetici olarak bırakan Süleyman Şah, doğu sınırlarını genişletme planları ile 1084'te Çukurova (Kilikya)'ya (ve belki de Suriye üzerine) bir sefere çıkmıştır. Bu sefer sonucu Tarsus, Adana ve Antakya'yı ele geçirmiştir. Ardından Suriye’ye yönelmiş ve Halep’i kuşatmıştır. Halep emirinin Tutuş’dan yardım istemesi üzerine Tutuş Halep’e doğru yola çıkmış, 4 Haziran 1086 tarihinde Süleyman Şah’la savaşa girmiştir. Ayn Seylem Muharebesi’nde Anadolu Selçuklu kuvvetleri yenilgiye uğramış, Süleyman Şah ölmüştür.
Ebu'l Kasım Dönemi (1086-1092)
Süleyman Şah'ın bu sefere çıkarken, başkent İznik'te yerine vekil olarak bıraktığı Ebu'l-Kasım Süleyman Şah’ın 1086 yılında ölümü ve oğulları I. Kılıç Arslan ve Kulan Arslan’ın Melikşah tarafından hapsedilmesi üzerine İznik tahtına çıkmış ve kardeşi Ebu'l Gazi'yi Kapadokya (Kayseri) valiliğine tayin etmiştir. Ardından kardeşi Ebu'l-Gazi Hasan Bey'le birlikte Marmara kıyılarında Bizanslılarla savaşarak devletin sınırlarını genişletmeye başladı. Sultan gibi hareket etmeye başlamasından rahatsız olan Melikşah, Anadolu’yu boyun eğdirmek için Emir Porsuk’u Anadolu’ya göndermiştir. kardeşi Ebu'l-Gazi Hasan Bey'le birlikte Marmara dolayında Bizanslılarla savaşarak devletin sınırlarını genişletmeye başladı. Bizans imparatoru I. Aleksios’un (h. 1081-1118) buna tepkisi İznik üzerine bir ordu göndermek olmuştur. Bu durum Ebu-l Kasım’ı barış istemek zorunda bırakmıştır. Bu arada Anadolu'yu boyun eğdirmek isteyen Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Melikşah, Emir Porsuk'u Ebu'l-Kasım'ın üzerine yollamıştır. İznik’i üç aylık bir kuşatmaya karşın düşüremeyen Porsuk kuşatmayı kaldırarak geri çekilmiştir. Emir Porsuk’un başarısız olması üzerine Melikşah Emir Bozan’ı göndermiştir. Bozan da kenti alamadı ve geri çekildi. Bu geri çekilmeden yararlanan Ebu-l Kasım, Melikşah’a buyruğunda olduğunu bildirip onayını almak için İsfahan’a gitmiştir. Ancak Melikşah onunda görüşmeyi kabul etmedi. Ebu-l Kasım İznik’e dönüş yolunda Emir Bozan’ın adamları tarafından yakalanıp öldürülmüştür.
I. Kılıç Arslan Dönemi (1092-1107)
Süleyman Şah'ın 1086 yılında Ayn Seylem Savaşı'nda ölümünden sonra oğulları Kılıç Arslan ve Kulan Arslan, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikşah tarafından tutsak alınmıştı. Melikşah’ın ölümü ardından iki kardeş serbest kalarak Anadolu’ya geldiler. İznik’e ulaştıklarında kent Bizans güçleri tarafından kuşatılmıştır. Yine de Ebu’l Gazi tahtı Kılıç Arslan’a vermiştir. Kılıç Arslan önce Bizans ordusu üzerine kendi ordusunu sürüp durumu dengelemiştir. Bunun üzerine ordusuyla 1095 yılında Doğu Anadolu üzerine sefere çıkmış, Malatya’yı kuşatmıştır. Ancak kuşatma uzarken Haçlı güçlerinin İznik’i kuşattığı haberi gelince geri dönmüştür. Kente ulaştığında kent kuşatma altındadır. Dışarıdan saldırıyı denese de başarılı olamamış, kent savunmasını karar konusunda serbest bırakıp çekilmiştir. Bunun üzerine kent savunması, Bizans Kumandanı ile anlaşarak 19 Haziran 1097 tarihinde kenti ona teslim ettiler. Anadolu’dan yeni kuvvetlerin katılmasıyla güçlerini pekiştiren Kılıç Arslan, ilerleyen Haçlı ordusunu Dorileon'da (Şarhöyük / Eskişehir) karşılamış, burada yapılan Dorileon Muharebesi’nde yenilgiye uğrayıp çekilmiştir. Bu yenilgiden sonra I. Kılıç Arslan Haçlıların en çabuk bir biçimde Anadolu'dan geçmesine izin vermeyi ve onlarla doğrudan doğruya çatışmaya girişmemeyi yeğledi. Anadolu'da ilerleyen Haçlı ordusu önündeki insan ve hayvan bakım ve besleme stoklarını önceden yakıp yıkarak, onları uzaktan izleme stratejisini uyguladı. Anadolu’yu geçen Haçlılar sonunda Kudüs’ü ele geçirdiler. 1101 Haçlı Seferi’nde ise strateji değiştiren Kılıç Arslan, bu kez yakıp yıkma taktiği benimsemiş, bu yolla yıprattığı üç Haçlı ordusunu yok etmiştir. Haçlı fırtınası geçtikten sonra Haçlılar tarafından ele geçirilen Antakya'yı geri almak için 1103 yılında sefer düzenledi. Ancak sonra yön değiştirerek Maraş’ı Malatya’yı ve Musul’u aldı. Bu gelişmeler Büyük Selçuklu Devleti’nin tepkisini çekince üzerine ordu gönderildi. Yapılan savaşta Kılıç Arslan yenilmiş, çekilirken Habur Çayı geçişinde atından düşüp boğularak 14 Haziran 1107 tarihinde ölmüştür.
Buhran Devri (1107-1110)
Kılıç Arslan'ın ölümüyle birlikte onun Anadolu'da kurmuş olduğu siyasi birlik hızla bozulmuştur. Danişmendliler Beyliği; Anadolu Selçuklularını gölgede bırakarak Anadolu'nun en güçlü Türk devleti olmuştur. Musul kentinin Emir Çavlı tarafından alındıktan sonra Bozmış Bey, Kılıç Arslan'ın hatunu ve küçük oğlu Tuğrul-Arslan'ı Malatya'ya getirmiştir. Emir Çavlı, Musul'u aldıktan sonra Kılıç Arslan'ın diğer oğullarından Şahin Şah'ı (İbn ül-Esir ve Ebu'l Ferec onun adını Melikşah olarak yazar) yakalayarak Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar'a göndermiştir.
Bozmış Bey, Malatya'ya getirdiği Kılıç Arslan'ın küçük oğlu Tuğrul-Arslan'ı sultan ilan etmiş ancak Kılıç Arslan'ın hatunu, İl Arslan adında bir beyle evlenerek Bozmış'ı öldürmüştür. İl Arslan, Malatya halkını baskı yaparak çok sayıda altın toplamış, ardından da Konya'ya gitmek üzere iken Kılıç Arslan'ın hatunu ve oğlu, İl Arslan'ı hapsetmiş, daha sonra da onu Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar'a göndermişlerdir. Anadolu'nun başsız kaldığını gören Muhammed Tapar, bu durumda elinde bulunan Şahin Şah'ı Malatya'ya göndererek Tuğrul-Arslan'ı tahtan indirtmiş ve yerine Şahin Şah, Konya'da sultanlığını ilan etmiştir. Süryani kaynaklarının bu ayrıntılı anlatımına karşılık bazı kaynaklar da Şahin Şah'ın, Büyük Selçukluların elinden kaçarak Anadolu'ya ulaştığını ve amcazadesini ortadan kaldırarak tahtı elde ettiğini kaydeder.
Şahin Şah'ın Saltanatı (1110-1116)
Anadolu Selçuklu tahtı bir süre boş kaldıktan sonra, I. Kılıç Arslan'ın oğlu Şahin Şah 1110'da başa geçti. Ama kardeşi Rükneddin Mesud onun sultanlığını tanımadı ve Danişmendlilerin desteğiyle iktidarı ele geçirdi. I. Rükneddin Mesud, bir süre Danişmendlilerin denetimi altında kaldı. 1142'de Danişmendli Mehmed Bey’in ölümünün ardından Anadolu Selçuklularının Anadolu'daki üstünlüğünü yeniden kurdu. Bizans ordusunu 1146'da Konya önlerinde yendi. Ertesi yıl II. Haçlı ordusunu Eskişehir yakınlarında bozguna uğrattı.
I. Rükneddin Mesud, geleneğe uyarak ülkesini üç oğlu arasında paylaştırdı ve II. Kılıç Arslan'ı veliaht ilan etti. I. Rükneddin Mesud’un 1155’te ölmesinin ardından oğulları arasında taht kavgaları başladı. Bu sırada Danişmendliler, Bizanslılar, Musul Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi ve Ermeni Derebeyi Toros birleşerek Anadolu Selçuklu Devleti'ne karşı harekete geçtiler. II. Kılıç Arslan devleti ayakta tutabilmek için önce Bizans’la barış yapmanın yollarını aradı ve İstanbul'a giderek bir antlaşma yaptı. Daha sonra, amcası Şahin Şah ile Danişmendlilerin birleşik ordusunu yendi. 1175'te Danişmendlilerin egemenliğine son verdi.
Bir süre sonra II. Kılıç Arslan ile Bizans arasındaki barış bozuldu. Bunun üzerine Bizanslılar büyük bir orduyla Anadolu içlerine girdi. II. Kılıç Arslan 1176'da Denizli / Çivril yakınındaki Düzbel geçidi Miryokefalon Savaşı'nda Bizans ordusunu pusuya düşürdü ve ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu, Türklerin Anadolu’da Bizans karşısında Malazgirt'ten sonraki en büyük zaferdi. Bu yenilginin ardından Bizans, Türkleri Anadolu'dan çıkarma umudunu tümüyle yitirdi.
II. Kılıç Arslan 1186'da ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırdı. Ne var ki, daha kendisi hayattayken oğulları arasında veliahtlık mücadelesi başladı. 1192'de II. Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra oğullarından I. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıktı. Ama 1196'da tahtını ağabeyi II. Süleyman Şah'a bırakmak zorunda kaldı. II. Süleyman Şah, Erzurum'u alarak Saltuklular'ın varlığına son verdi. 1204'te öldüğünde Anadolu Selçuklu Devleti’ni yeniden eski gücüne ulaştırmıştı.
Son parlak yılları
1205’te I. Gıyaseddin Keyhüsrev ikinci kez tahta çıktı. Karadeniz'deki ticaret yollarını kesen Trabzon İmparatorluğu üzerine bir sefer düzenleyerek bu yolu yeniden Türklere açtı. Daha sonra önemli dış ticaret limanı olan Antalya'yı topraklarına kattı. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, sultanın ülke topraklarını, her biri mülkiyeti ve egemenlik hakları kendilerinde olmak üzere oğulları arasında on bir, kendi egemenliğinde kalanla birlikte on iki ülke halinde paylaştırma geleneğine son vererek merkezi yönetimi güçlendirdi. Vilayetleri yönetmekle görevlendirilen şehzadeleri merkezi yönetime bağlı birer vali durumuna getirdi.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev 1211'de öldü. Sultan Keyhüsrev'in üç oğlu (Alaeddin Keykubad, İzzeddin Keykavus, Celaleddin Keyferidun) arasından içlerinden yerine büyük oğlu I. İzzeddin Keykavus tahta çıkmıştır. Önce kendisine karşı ayaklanan kardeşi Alaeddin Keykubad’ı etkisiz hale getiren I. İzzeddin Keykavus, böylece iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra bütün dikkatini Anadolu'da ticaretin canlandırılmasına verdi. Kıbrıs Krallığı’yla bir anlaşma yaparak iki ülke arasındaki ticareti serbest hale getirdi. Kuzey ticaret yolunu açmak için Sinop'u Trabzon İmparatorluğu’ndan aldı. Daha sonra, güney ticaret yolunu engelleyen Ermeni derebeyinin üzerine yürüdü ve Ermenileri yenerek Suriye ticaret yolunu açtı. Böylece Anadolu, ticaret kervanlarının merkezi durumuna geldi.
1220'de Keykavus'un ölünce kardeşi I. Alaeddin Keykubad tahta çıktı. En ünlü Anadolu Selçuklu hükümdarlarından biri olan I. Alaeddin Keykubad, Akdeniz kıyısında önemli bir liman olan Kalonoros'u (bugünkü Alanya) aldı. Kendi adından dolayı daha sonra Alanya olarak anılan bu kentte bir tersane kurdurdu ve kentin kalesini yeniden yaptırdı. Tüccarların karada Ermenilerin, denizde Avrupalı korsanların saldırılarına uğraması üzerine İçel'den Antalya'ya kadar bütün kıyı şeridini topraklarına kattı. Moğolların Anadolu’ya girmesi tehlikesi karşısında 1226'da Eyyubilerle ilişkilerini geliştirdi. Bu arada Trabzon İmparatorluğu’yla ittifak kuran Harzemşahları 1230’da Yassıçemen Muharebesi’nde ağır bir yenilgiye uğrattı. Moğollara karşı komşu devletlerle bir birlik kuramayan I. Alaeddin Keykubad, 1233’te Moğol kağanının egemenliğini tanımak zorunda kaldı.
Alaeddin Keykubad 1237’de ölünce yerine oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıktı. Ama devletin yönetimi fiilen vezir Sadeddin Köpek'in elindeydi. Moğolların önünden kaçarak Anadolu’ya sığınan göçebe Türkmenler Anadolu Selçuklu ülkesini tam bir kargaşaya sürükledi. Anadolu Selçuklu yönetimi bu kargaşayı önlemek için sert önlemlere başvurunca, Anadolu Selçuklu tarihinin en büyük ayaklanması patlak verdi. Baba İshak'ın önderliğindeki ayaklanmacılar başkent Konya üzerine yürüyünce II. Gıyaseddin Keyhüsrev kenti terk etmek zorunda kaldı. Ama sonunda, 1240’ta ayaklanma kanlı biçimde bastırıldı.
Baba İshak ayaklanmasının Anadolu Selçuklu Devleti’ni iyice zayıflattığını gören Moğollar, “fırsat bu fırsat” deyip Anadolu’yu işgal etmeye karar verdiler. Moğol orduları Doğu Anadolu’ya girerek önce Erzurum’u işgal ettiler. Daha sonra, Selçuklu ordusu ve Moğol ordusu Sivas’ın doğusundaki Kösedağ’da karşı karşıya geldiler. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in komutasındaki Selçuklu ordusu, Kösedağ Muharebesiʼnde sayıca çok olmasına karşın, yanlış savaş taktikleri yüzünden ağır bir yenilgi aldı.
Moğollar bu savaştan sonra Erzincan, Sivas ve Kayseri gibi kentleri ele geçirdiler ve yağmaladılar. Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev Moğollarla anlaşma yaptı ve her yıl onlara vergi vermeyi kabul etti. Böylece, Anadolu Selçuklu Devleti Moğollara bağlı bir devlet durumuna geldi.
Kösedağ Savaşı'ndan sonra Moğollar Anadolu’da tam bir baskı kurdular. Koydukları ağır vergiler halkı zor durumda bıraktı. Moğol baskısının yanı sıra, artan Bizans saldırıları, siyasal cinayetler, doğal afetler ve salgın hastalıklar devleti büsbütün sarstı. Anadolu Selçuklu Devleti birkaç kez iki ve üçe bölündü.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin Dağılışı ve Yıkılışı
Kazvini’ye göre Moğol istilasından önce Anadolu Selçuklu maliyesinde devlet gelirleri 27 milyon dinardı. Moğol istilasında sonra büyük ölçüde düşmüştür, 1336 yılında 5 milyon 537 bin dinardır.
Moğolların baskısının iyice artması üzerine, Anadolu Selçukluları birkaç başarısız ayaklanma denemesine giriştiler. Üstelik, bu ayaklanmalardan birinde Memlüklü Sultanı Baybars’tan yardım istediler. Ordusu ile Anadolu’ya gelen Baybars 1277 yılında Elbistan ovasında Moğolları darmadağın etti. Ancak, Sultan Baybars’ın ülkesine geri dönmesinden sonra, Moğolların intikamı acı oldu. Çok sayıda insanı acımasızca öldürdüler. Bundan sonra Anadolu tümüyle Moğol egemenliğine girdi. Anadolu’yu atadıkları valilerle yönettiler. 1308 yılında, son sultan II. Mesud’un ölümünden sonra Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldı.
Türkiye Selçuklu Devleti'nin II. Gıyaseddin Mesud’un 1308'de ölümü ile resmen de son bulduğu genellikle kabul edilen bir görüştür. Ayrıca II. Mesud’un yerine 'ın geçtiği, böylece hanedanın 1318 yılına kadar sürdüğü de ileri sürülmektedir. Sultan Mesud’un 1308'de ölümünden sonra Konya'da Selçuklu tahtına V. Kılıç Arslan b. III. Gıyaseddin Keyhusrev çıkarılmasına karşın, gerek Anadolu halkı, gerekse Moğollar tarafından kabul görmemiştir.
1317 yılında İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır tarafından Anadolu valiliği görevine Timurtaş getirildi. Konya'da o sıralarda Selçuklu tahtında Sultan V. İzzeddin Kılıç Arslan oturuyordu. Timurtaş, Kayseri'yi başkent yaptı ve padişahtan bağımsız olarak Anadolu'yu oradan yönetmeye başladı. V. İzzeddin Kılıç Arslan 1318'de Konya'da öldüğünde, Timurtaş ne ölmüş padişahın oğlu ve yasal varisi Şehzade Alaeddin'in (1365'te öldü) ne de Selçuklu hanedanının herhangi bir temsilcisinin tahta çıkmasına izin vermedi.
O. Turan, Hamdullah Kazvini'nin 1334 yılında yazdığı tarihinden aktarımıyla Selçuklu saltanatı adının artık kalmadığı, onlardan bazılarının da "sahillerde ve uçlarda henüz padişah" olduğu kaydından yola çıkarak, bu durumun uç beyliklerinde bazı Selçuklu şehzadelerinin bir süre daha yaşamış olduğunu doğruladığını söylemektedir. Ona göre 'de yer alan "Sultan Alaeddin bin Süleymanşah bin Melik Rükneddin bin Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev bin Alaeddin Keykubâd'ın 765 Muharrem/Ekim 1363 yılında şehit olduğu" hakkındaki kayıd, hanedan mensubu şehzadelerin, sultan değil ancak şehzade olarak bu tarihe kadar var olduklarını ortaya koymaktadır.
Devlet örgütü
Anadolu Selçuklu Devleti kuruluş döneminde, tümüyle Türkmen beylerinin emrindeki aşiret savaşçılarından oluşan bir orduya ve bu beylerin görev aldığı sivil devlet yönetimine sahiptir. Devletin kuruluş döneminde, yani 11. yüzyılın son çeyreğinden 12. yüzyıl sonlarına kadar orduda olduğu kadar yönetimsel yapıda da Türkmen öğelerin egemen olduğu ileri sürülmektedir. Bununla birlikte ilk Anadolu Selçuklu sultanlarının az sayıda da olsa kendilerine bağlı gulamlardan oluşan bir hassa gücü olduğu kaynaklarda açıktır. Diğer yandan başkent İznik’in Haçlılar tarafından alınması konusunda bilgi veren kaynaklar, İznik Selçuklu sarayında hazine ve devlet memurları olduğunu gösteren bilgiler verirler. Ancak 12. yüzyıl sonlarından itibaren Anadolu Selçuklu ordusu hızla gulam ve ikta askerlerinin egemen olduğu bir orduya, sivil devlet yönetimi ise yine gulamlıktan gelen, İran kültürüne sahip öğelerin büyük ölçüde elinde olan merkezi bir düzene dönüşmüştür. Bu dönüşümle ilgili olarak 1176 yılındaki Miryokefalon Muharebesi’nde sonra bilgiler bulunmaktadır. Bu saptama dikkate değer olmalıdır, Doğan Avcıoğlu gibi araştırmacılar, Miryokefalon’da yenilgi üzerine Konstantinopolis’e çekilen Bizans ordusuna refakat etmek üzere II. Kılıç Arsan tarafından üç komutan yönetiminde üç birliğin görevlendirildiğini yazmaktadır. Ancak Türkmenler yolun bir kısmında Bizans ordusuna saldırırlar. İmparator I. Manuil yakınmalarına II. Kılıç Arslan “Bu Türkmenler benden bağımsız, onları denetleyecek güçte değilim.” karşılığını vermiştir. Gerçekten de sultanın Bizans imparatoruyla anlaştığı haberi duyulunca Türkmenlerin, sultanı hainlikle suçladıkları, sövdükleri ve ganimet paylarının alarak yurtlarına döndükleri, bir kısmının ise geri çekilmekte olan Bizans ordusuna ganimet için saldırılar düzenledikleri kaynaklarda yer almıştır. Bizans ordusuna refaket eden Selçuklu subayları ise Türkmenleri, “Kendilerine bağlı olmayan kaba, asi Türkler” olarak tanımlamışlardır. Miryokefalon Savaşı Anadolu Selçuklu Devleti ordusu ve devlet aygıtı yönünden, kökten bir dönüşümün ilk işaretlerini verir, Türkmenlerin hem devlet aygıtı hem de ordu için artık “güvenilmez” olarak görülmeye başlandığı anlaşılmaktadır. Bu bakış biçemiyle, saltanatın ve merkezi devlet otoritesinin sürekliliği açısından, hükümdarla aynı etnik öğeler, varlıklarını ve yaşam tarzlarını bütün bütün sultana borçlu olan gulamlardan daha “tehlikeli” görülmektedir. Sonuçta ümera arasından Türkmen beyleri büyük ölçüde tasfiye edilmiştir. Yalnızca ümera arasından değil, ümeranın emri altındaki güçleri ve hizmetkarlarının bile gulamlardan oluşması sultanlar tarafından yeğlenmiş ve zorla kabül ettirilmiştir. Onların da hemen hemen tümü gulamlardan oluşmaktadır.
Şehzadelerin tahta çıkışında ise, Türk egemenlik ilkesi egemendir. Türk egemenlik ilkesine göre ülke toprakları hanedanın tüm erkek üyelerinin ortak mülkü olduğu kabul edilir. Buna göre oğullar ve kardeşler tahta geçme hakkı yönünden eşit görülmektedir. Anadolu Selçuklu’da da sultan, oğullarından birini veliaht seçerken diğerleri, sultana bağlı kalmak koşuluyla eyaletlerde yönetim görevi üstlenirlerdi. Türk egemenlik anlayışına göre ülke toprakları hanedanın ortak malı olduğundan, sultan öldüğünde kimin tahta geçeceği bir bakıma belirsiz kalmıştır. Sonuç olarak hanedandan herhangi biri, herhangi bir yoldan tahtı ele geçirdiğinde yasallığı tartışma konusu olamaz. Dolayısıyla bir önceki hükümdar tarafından veliaht atanmış olmanın hiçbir hükmü kalmamaktadır. Farklı bir anlatımla, veliaht tayin edilmesi, diğer şehzadelerin taht üzerinde hak ileri sürmeleri için engel değildir. Sultanın sağlığında onun buyruğuna boyun eğilip veliahta bi’at edilmesi bile, sultan öldüğünde hükümsüz kabul edilir. Şunun altını çizmek gerekir ki, Selçuklu soyundan olmayan bir kismenin tahta çıkması hiçbir biçimde düşünülemez.
Türk devlet anlayışı gereği hükümdar, ülke topraklarının merkezden uzak bölgelerini şehzadeler (melik, yabgu) arasında bölüştürür. Şehzadeler, kendi bölgelerini iç ve dış işlerinde bağımsız olarak yönetirler. Anadolu Selçuklu da bu egemenlik ilkesini izlemiştir. Ne var ki bu ilke zaman zaman melikler arasında kanlı savaşlara ve üstelik ülkenin parçalanmasına yol açmıştır. Bunun en açık örneği II. Kılıç Arslan’ın ülke topraklarını 11 oğlu arasında paylaştırmasıdır. Sonuçta, kendi yaşamı sırasında bile oğulları arasında taht kavgası başlamıştı. Bu konuda çeşitli örnekler vardır. Bir başka örnek, II. Kılıç Arslan’ın I. Gıyaseddin Keyhüsrev’i veliaht atamış olmasına ve tahta geçmesine karşın, en büyük oğlu II. Süleyman Şah’ın, buna karşı çıkarak kardeşlerinden bazılarıyla işbirliği ettikten sonra diğer kardeşlerini öldürttüğü, Konya’yı kuşatarak Gıyaseddin Keyhüsrev’i Bizans’a sığınmaya zorladığı bilinmektedir.
II. Kılıç Arslan dönemine (1156 – 1192) kadar melikler atandıkları eyaletleri bağımsız siyasi / askeri otoritelerine dayanarak yönetmekteydiler, kendi adlarına hutbe okutmakta, sikke kestirmekte, komşu devletlerle sultana danışmadan barış yapabilmekte, savaş ilan edebilmekteydiler. Rükneddin Süleyman Şah ise meliklerin bu erkine son vermek amacıyla şehzadeleri kendilerine ayrılan bölgelerde payitahta bağlı birer vali olarak atamıştır.
Sonuç olarak Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan yıkılışına kadar olan tarihi, zaman zaman saltanat savaşımlarıyla sarsılmıştır. Bununla da kalmamış, bu saltanat savaşımından sonra tahta çıkan sultan, kendileri için tehlikeli olacağını düşündükleri hanedan üyelerini hapsettirmiş, yay kirişiyle boğdurmuş ya da gözlerine mil çektirerek tasfiye etmişlerdir.II. Süleyman Şah döneminde (1196 – 1204) melikler yine eyaletlere atanmakla birlikte kendi başlarına hareket edemeyecek biçimde, sultana bağlı olarak, birer vali olarak yönetmeleri sağlanmıştır. I. Gıyaseddin Keyhüsrev ikinci kez Anadolu Selçuklu tahtına geçtiğinde (1205 – 1211) Türk egemenlik geleneğine uyarak oğulları İzzeddin Keykavus’u Malatya’ya, I. Alaeddin Keykubat’ı Tokat’a göndermiştir. Ancak meliklik statüsü bambaşka bir biçim almıştı. Bu biçimde eyalet artık meliklerin kendi mülkü olarak değerlendirme hakları yoktur. Diğer yandan bağımsız bir hükümdar da değillerdir, yalnızca sultan adına yönetme yetkisine sahiptirler. Melikler, adlarına sikke kestirip hutbe okutamazlar, sultanın onayı olmadan komşularıyla savaşa tutuşamaz ya da barış yapamaz olmuşlardır. Giderlerken yanlarında bu yönetim işini yürütebilecek kadroyu ve sultanın en güvendiği adamlarından birini atabey olarak götürürler. Atabeyin geleneksel görevi şehzadenin eğitimi olmasına karşın bu durumda aynı zamanda, şehzadenin yapıp ettiklerini denetlemek ve gerektiğinde sultana bu konuda rapor vermekle yükümlüdür. Bu biçimde, hanedan üyesi bir erkeğin, ülke yönetimi üzerindeki geleneksel hak iddia etme durumu ortadan kaldırılmıştır.
Bir sultanın ölümünün ardından tahta hangi şehzadenin geleceği çoğu kez devlet ricalinin (ümera, devlet adamları ve komutanlar) toplantısında kararlaştırılmıştır. Ancak bu biçimde alınan kararın değiştirildiği bir istisna vardır ve güce dayanır. Bu konuda örnek şöyledir. ’nin anlatımıyla, II. Süleyman Şah’ın ölümü ardından ümera altı yaşındaki İzzeddin Kılıç Arslan’ı tahta çıkarmıştır. Ancak bazı emirler, Konstantinopolis’teki Gıyaseddin Keyhüsrev’e haber göndererek tahta geçmek üzere gelmesini istemişlerdir. Sonuç itibarıyla Gıyaseddin Keyhüsrev’in yeniden tahta oturması, ümeranın bu koşullar altında ortak kararıyla olmuştur. Bu ve bunun gibi olaylarda rol oynayan güç, parasal güçtür. Bu görüşme meclisinde karar, oy çoğunluğuna değil, maddi güce bağlıdır. Eğer bir şehzade, maddi gücü daha yüksek olan ümeranın onayını kazanmışsa, sultan seçilecek olan odur. Veliaht tayin edilmiş olmak ya da büyük oğul olmak, sultan seçilmekte bir şey ifade etmez. Maddi güç ise ne kadar kalabalık güç besleyebileceğini belirler.
Ümeranın kararıyla tahta geçen sultanlar şunlardır. III. Kılıç Arslan (1204, 6 yaşında), I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1205), I. İzzeddin Keykavus (1211, 11 yaşında), I. Alaeddin Keykubat (1220), II. İzzeddin Keykavus (ilk 1246), II. Alaeddin Keykubad (1249, 7 yaşında), IV. Kılıç Arslan (ilk 1249), III. Gıyaseddin Keyhüsrev (1266, 7 yaşında). Ümera kararı dışında tahta geçen sultanlar ise; II. Kılıç Arslan, babası I. Mesud tarafından veliaht tayin edilmesi ile 1155'te tahta geçmişir. I. Mesud (1116)(1126 yılında Bizans İmparatoru İoannis Çelepis Komninos’dan yüklüce parasal yardım alarak) ve II. Süleyman Şah 1196) güç kullanarak, diğer şehzadeleri tasfiye ederek sultan olmuştur. Kösedağ Muharebesi’nden (1243) hemen sonra Anadolu Selçuklu Devleti İlhanlı egemenliğine girince sultanlar artık İlhanlı Sarayı tarafından belirlenir olmuştur. Yönetim erki bütünüyle, İhlanlı ile işbirliği içindeki, İran kültürüne sahip ümeranın eline geçmiştir. Hatta IV. Kılıç Arslan ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev, İlhanlı sarayının baskısıyle ümera tarafından öldürtülmüştür. Sultanların tahta çıkışı üzerinde ümeranın bu denli etkili olması, sultanla ümera arasında sürekli oynak bir güç çekişmesinin olmasını doğurmaktadır.
Bir sultan değişikliğinde o ana kadar geçerli, yasal olan tüm akit, taahhüt, atama, verilmiş tüm rütbe, makam, mal ve iktalar hükümsüz olmakta, geçerliliğinin sürmesi için yeni sultan tarafından onaylanması ya da yenilenmesi gerekmektedir. Tüm yönetim ve askeri kadrolarda olmamakla birlikte, önemli yerlerdede olan ricalin tüm mesleki kariyeri, baştan aşağı ya da kısmen değişikliğe uğrayabilir dahası, devletin iç ve dış politikasının da değişmesi olanaklıdır. Diğer yandan hiyerarşide değişiklikler olması da mümkündür, ikinci ya da üçüncü kademeden bir yetkilinin sultan değiştikten kısa bir süre sonra en üst makamlara hızla yükselmesi, diğerlerinin azledilmelerine, öldürülmelerine bile neden olacak güce eriştikleri görülebilir.
Sivil devlet yönetimini oluşturan devlet ricali (ümera), kendilerine verilen çok geniş iktalar sayesinde büyük bir parasal güce sahip olmuşlardır. Bu parasal gelire dayanarak emri altında, büyük çoğunluğu gulamlardan oluşan çok kalabalık maiyet kuvvetleri besleyebilmişlerdir. Emirlerin güçlerine dayanan etkileri yalnızca sultan seçimiyle sınırlı kalmayıp devletin iç ve dış politikasının, gidişatının biçimlenmesinde başat rol oynadığı da görülmektedir. Örneğin II. İzzeddin Keykavus’un veziri Şemseddin Muhammed İsfahani, dönemin İlhanlı hanının hoşnutluğunu ve güvenini kazandıktan sonra Anadolu Selçuklu yönetiminde çok geniş yetkileri elinde toplayarak devleti iki yıl yönetmiş, bu süre içinde kendisi için tehlikeli bulduklarını ortadan kaldırmıştır.
Olağanüstü ikta gelirleri ve diğer gelirler sayesinde çok kalabalık koruma gücü beslemek olanaklı olmaktadır. Üstelik bazen sultanın hassa güçleriyle bile boy ölçüşecek kadar büyük bir güce sahip olabiliyorlardı. Böyle büyük bir güç bulundurmak, bir yandan prestij sağlarken temel olarak devlet yönetimi üzerinde bir nüfuza sahip olabilmeyi ve kritik bir durumda yaşamını ve mevkiini koruyabilmesini sağlamaktadır. Kuşkusuz bu koşullarda devlet ricali arasında bir nüfuz savaşımı olması kaçınılmazdır. Bu savaşımda ek güç edinme isteğiyle olanak sağlayabildikleri ölçüde yüksek makamlara kendi akrabalarını getirmeye ve birbirleriyle kan bağı oluşturmaya çalışmışlardır. Diğer yandan yüksek makamların, remi olarak olmasa bile uygulamada kuşaktan kuşağa geçtiğine işaret eden pek çok örnek vardır. Böylece hem yatay olarak, yüksek makamlara akrabaları yerleştirerek ve kan bağı kurarak, hem de dikey olarak, yine yüksek makamları babadan oğla geçecek zorlamayı yaparak, sivil ve askeri yönetim üzerinde uzun süreli bir nüfuz elde etmişlerdir.
Bu durumları belirgin biçimde ortaya koyan bir örnek İzzeddin Keykavus’un ümera tarafından 11 yaşındayken tahta çıkarılması ardından doğal olarak ümera tarafından yeni atamalar yapılmasıdır. Bu atamalarda vezir yerinde kalırken Celâleddin Karatay’ın saltanat naipliğine, Eseddin Ruzbe atabeyliğe, Şemseddin Has Oğuz beylerbeyliğine ve Fahrüddin Attar pervaneliğe getirilmiştir. Son ikisinin arasında kız alıp – vermeden doğan bir akrabalık vardır. Birlikte büyük nüfus kazanmaları diğer ümerayı rahatsız etmiş, bir komplo hazırlayarak ikisini de öldürmüşlerdir.
Ümera arasındaki nüfuz savaşımında rakip ya da rakiplerin ortadan kaldırılması çoğu kez ince hesaplara dayanılarak hile ile bir yere yalnız ve silahsız olarak çekilmesi ya da tuzak kurulması biçiminde yapılırdı. Yalnızca bununla kalınmaz, tüm akrabaları, maiyetindeki hizmetkarlar ve muhafızları da tasfiye edilirdi. Akrabaları ya öldürülür ya da hapsedilir, adamları da ya öldürülür ya da ellerindeki tüm mallar alınarak kendi haline bırakılırdı. Kadınlar ve küçük çocuklar, tıpkı malları gibi yağmalanırdı. Ayrıca tüm mal varlığına el konulurdu. Ya hazineye devredilir ya da bazı hallerde yağmalanırdı. Eğer bu tasfiyede sultanın iradesi varsa hazineye çok büyük miktarlarda para giriyordu.
Gelişkin dönemde devlet örgütü hem kuruluş, hem de işleyiş bakımından merkez ve taşra örgütü olarak iki ana bölümlenme gösterir.
Merkez örgütü
Merkez örgüt temel olarak devlet ricalini ve saray görevlilerini kapsar. Sarayda pek çeşitli işlere bakan hizmetkarlar istihdam edilirdi. Değişik alt bölümlerin, örneğin mutfak, ahırlar, silahhane, şaraphane gibi kendi personeli ve amirleri olurdu. Birçok saray çalışanı daha sonra saray dışında yönetimsel görevler almışlardır. Bunların bir bölümü, gayrımüslüm ailelerin çocuklarıyken tutsak olarak ele geçirilen ve köle (gulam) olarak köklü bir eğitimden geçirilmiş öğeler iken bir bölümü de yine sarayda Türk kültürüyle etkilenmiş tacik öğelerdir.. Örneğin Esededdin Arslan, Şemseddin Hasoğuz, Celâleddin Karatay, Mübarizeddin Ertakuş, Seyfeddin Torumtay, Cemaleddin Ferruh gibi tanınmış devlet görevlileri Müslüman olmayan halklardanken Kemaleddin Kamiyar, Sâhib Ata Fahreddin Ali, Nasireddin Müstevfi gibi İran kökenli insanlardır. Bu saray görevlilerinin farklı görevleri vardır.
Temel örgütlenme askeri, yönetsel, mali, şer’i ve hukuki, tahriri olmak üzere beş kısımdan oluşurdu ve amirleri devlet ricalini oluşturur. Askeri konulara “beylerbeği”, mali ve yönetsel işlere “sahip” ya da “vezir” ve onlara bağlı daire amirler bakarlardı. Şer’i ve hukuki işlerden ise “Kadılkuzat” ve ona bağlı kadılar sorumludur. Her bölümün amirlerince oluşturulan “divan”lar vardır.
Divanlar ve emirler
Anadolu Selçuklu Devleti merkez örgütünün saraydaki temel yönetim organları sultana bağlı çalışan çeşitli divanlardır. Sözcük Arapça olmakla birlikte bir devlet yüksek organı olarak Sasaniler’den alınmadır.
- “Divan-ı Ali”. Ya da “Büyük Divan”. Bu divan, devlet yönetiminin en üst organı olup devlet işlerinin görüşülüp karara varıldığı oluşumdur. Vezirin başkanlık ettiği büyük divanın üyeleri “Sahip-i Azam”, “Naib-i Sultan”, “Atabey”, “Pervane”, “Müstevfi”, “Tuğrai”, “Emir-i Arz”, “Emir-i Dad” ve “Müşrif-i Memalik”, “Emir-i Hacib”tir.
- Vezir ya da “Sahib-i Azam”, “Sahib-i Divan”. Sultandan sonra en yüksek yönetim makamıdır ve doğrudan doğruya sultana karşı sorumludur. Her gün toplanan Divan-ı Ali’ye vezir başkanlık ederdi. Devlet gelirlerinin toplanmasından üst sorumludur ve olağanüstü giderler için ihtiyat akçesi adıyla ayrıca bir hazine oluşturmaktadır. Yargı yetkisini de sultanın vekili olarak kullanır, sultanın katılamadığı hallerde “Divan-ı Mezalim”e başkanlık ederdi. Pervane Sâhib Ata Fahreddin Ali’nin 1285'te ölümünden sonra vezirler artık İlhanlı sarayı tarafından atanmaya başlanmıştır.
- “Naib-i Sultan” ya da “Niyabet-i Saltanat”. Vezirden sonra gelen bu makam, sultanın yokluğunda devlet işlerinin üstlenilmesi, sultana vekalet edilmesi gibi son derece önemli bir makamdır. Diğer yandan askeri seferlere katılarak orduya kumanda etmek de bir diğer görevidir. Moğol baskısı altında ister istemez Moğol emir ve yönergelerine göre hareket etmiştir. Bu dönemde Naib-i Sultan’ın (“Niyabet-i Hazret”) yanı sıra bir de İlhanlı sarayı tarafından görevlendirilen “Niyab-ı Hazret” bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu’daki her konuda İlhanlı sarayına rapor vermesi gerekmektedir.
- “Atabey”. Şehzadelerin eğitiminden sorumlu bir devlet adamıdır. Bazen eğitimi üstlendikleri şehzadenin sultan olması üzerine vezirliğe kadar yükselen atabeyler olmuştur.
- “Pervane”. Mülk, iktâ ve arazi işleriyle uğraşır, bunlarla ilgili tayin, temlik, tahrir işlerini yapar, menşur ve beratları hazırlar, defterleri tutar, yönlendirilmiş olan bağışları dağıtırdı. Ayrıca sultan için haber alma etkinliklerini yürütürdü. Pervânelere sultan tarafından siyasi ya da askerî bir görev verilebilirdi.
- “Müstevfi”. Divan-i İstifa’nın amiridir. Divan-ı İstifa, başta saray giderleri olmak üzere devletin maliyesinin yönetim ve izlenmesinden sorumlu divandır. Saray giderleriyle ilgili ödeme emirler, devlet ricalinden on iki kişinin imzasını taşıması gerekmektedir.
- “Tuğrai”. “Divan-ı Tuğra”nın amiridir. Tüm atama, berat ve mektupların yazılmasından, üzerlerine sultanın tuğrasının çekilmesinden sorumludur.
- “Emir-i Arz”. Divan-ı Arz’ın amiridir. Ordunun gereksinimlerine bakan, maaşları ödeyen, kayıt defterlerini düzenli tutarak yoklamaları yapan dairenin amiridir.
- “Emir-i Dad”. “Divan-ı Mezalim”in amiridir. Başta devlete karşı işlenen suçlar olmak üzere tüm üst düzeydeki örfi davalara sultan adına bakan görevlilerin amiridir.Dinsel ilkelere ters düşmeyecek biçimde hukuki davalara ise kadılar bakmaktadır. Sultanlığın ilk evrelerinde bu davalara sultan başkanlık ederdi. Daha sonraları ülke ve devlet örgütü büyüdüğünden sultan yerine Emir-i Dad bu davalara başkanlık eder olmuştur. Hem kendilerinin, hem de kadıların verdikleri hükümlerin yerine getirilmesinde görevlidirler. Çok güçlü emirleri üstelik vezirleri bile, sultanın emriyle tutukladıkları biliniyor.
- “Müşrif-i Memalik” ya da “Müşrif-i Mülk”. “Divan-ı İşraf-ı Memalik”in amiridir. Devletin mali ve yönetsel işlerine üst denetimini yapar, mali kayıtları tutar, hanedana ilişkin mallara ve giderlere bakardı.
- “Emir-i Hacib” ya da “Melikü’l-Hüccab”. Devlet ricali hiyerarşisinde sultan ve vezirden sonra üçüncü kademe, saray görevlileri hiyerarşisinde ise sultandan sonra ikinci kademe görevlilerdir. Sultan ile Divan-ı Ali ve uyruk arasındaki ilişkiyi sağlamakla görevlidirler. Halkın istek ve yakınmalarını sultana iletir, halka sonuçlar hakkında bilgi verirler. Fuat Köprülü’ye göre günümüzde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği makamına karşılık gelmektedir. Sultana gelen konuklara hizmet etmek protokolü düzenlemek görevlerindendir.
Divan-ı Ali dışında ikinci derecedeki divanlar, günümüz parlamenter rejimlerdeki bakanlıklara denk gelen kurullardır. Bunlar içinde Niyabet-i Saltanat, Divan-ı Tuğra, Divan-ı İstifa, Divan-ı Arz ve Divan-ı İşraf-ı Memalik amirleri, Divan-ı Ali toplantılarında hazır bulunurlar. Bunların dışında yine ikinci derecede divanlar ve amirleri de vardır.
- “Emir-i Candar”. Candar, sultanı ve sarayı korumayla görevli hassa askerleri olup komutanları Emir-i Candardır. Görev sınıfları olarak gece nöbetçileri pasbanan, gündüz nöbetçileri nevbetiyan kapı nöbetçileri ise derbanan’dır. Saray dışında ise öbür hassa güçleriyle birlikte görev yaparlardı. I. Alaeddin Keykubat’ın bazı emirleri öldürmesinde candarlar görev yapmışlardır.
- “Emir-i Çaşnigir”. Sultanın mutfak görevlileridir. Yemekleri ve sofrayı hazırlayan, sofrada hizmet eden ve tüm yiyecekleri sultan yemeden önce tadarak zehirli olmadıklarını garantileyen görevlilerdir. Sultanın düzenlediği şölenlerde hizmet görenlerdir. En güvenilir hizmetkarlar arasından seçilir, sultan gerek gördüğünde devlet yönetimi konusunda bunların görüşlerini dönem dönem aldığı bilinmektedir.
- “Emir-i silah”. Sultanın silahhanesinin yönetiminden, buradaki silahların bakımından, seferlerde taşınmasından ve korunmasından sorumlu görevlilerdir. Amirlerine Emir-i Silah adı verilmektedir.
- “Şarabdar-ı has”. Sultanın içeceklerinden sorumlu görevlilerdir. Sarayda yalnızca sultana özgü bir şarabhane-i sultan odası bulunurdu. Askeri seferler gibi saray dışındaki görevlerde de yer alırlardı.
- “Alemdar” ya da Emir-i Alem. Sancak ya da bayraktan sorumludurlar. Sultanın saray dışına çıkmalarında sancak ya da bayrağı taşıyanlardır.
- “Emir-i Ahur”. Sarayın ve sultanın binek hayvanlarının bakımından sorumludur. Sultana ait ahırlar yalnızca sarayda değil, büyük tüm vilayet merkezlerinde bulunurdu. Bunların binek takımlarını üreten saraçlar da Emir-i Ahur’un emrindeydiler.
Bu saray görevlilerinin dışında protokolde görece daha düşük makamdaki saray görevlileri ise Camedar (Sultanın kendi giysilerinin ve ödüllendirme olarak verilecek eşyanın, görevlilere özgü giysilerin dikildiği ve saklanıp korunduğu camehanenin ve burada çalışanların şefi), Emir-i Hares (zindan görevlisi), Üstadüddar (tüm saray hizmetkarlarının amiri), Emir-i Şikar (sultanın katıldığı avları, bu avlarda kullanılan köpek ve kuşların bakımınında çalışanların amiri gibi görevliler vardır.
Taşra örgütü
Anadolu Selçuklu egemenlik alanı, merkeze bağlı eyaletlerle bağımlı devletlerden (vassal) oluşmaktadır. Merkeze bağlı eyaletler yine merkezden atanan valilerle yönetilirken bağımlı devletler kendi hanedanlıklarınca özerk olarak yönetilmektedir. Bağımlı devletler Kilikya Ermeni Krallığı, Mardin, Hasankeyf ve Amid Artuklu Beyliği, Erzincan ve Divriği Mengüçlü Beyliği, Sümeysat (günümüzde Samsat ve Halep Eyyubileri ile dönem dönem Musul Atabeyliği’dir. Yine de sultan bağımlı devletlerin hükümdarlarını onaylıyor ya da görevinden alarak yerine başka birini atayabiliyordu. Eyaletlerde de merkezdeki divanlara benzer divanlar ve Divan-ı Ali benzeri bir “Eyalet Divanı” vardır. Eyalet Divanı’na vali başkanlık ederdi. Eyaletlerde de merkezdekine benzer bir vezir olmakla birlikte merkezden atanan bu vezir, merkeze karşı sorumlu olmasıyla, merkezin eyaletler üzerindeki erkini, dolayısıyla denetimini temsil etmektedir. Özellikle eyalet valisi bir melikse, meliklerin merkezce denetiminde bu vezirler baş rol oynamaktadır. Valinin emri altında yerleştirilen memurlara “Reis” denmektedir ve bunların da başkanlık ettiği, “Divan-ı Riyaset” adı ile bilinen divanlar vardır. Reisler “soylu” ailelerden seçilirdi ve babadan oğla geçerdi. Eyaletin iç işleri, mali, adli, asayiş, belediye işleri ile vakıfların denetimi reislerin görevleri arasındadır, ilgili divanlarda alınan kararlara göre yürütülürdü. Eyaletlerdeki askeri konular ise subaşı olarak adlandırılan komutanlar sorumludur. Eyaletlerdeki hukuki anlaşmazlıklara merkezden atanan kadılar bakmaktadır, ancak tebaa ve askerler arasındaki anlaşmazlıklara ayrı kadılar bakmaktadırlar. Askeri davalara ve miras işlerine “kadı-i leşker” adı verilen askeri kadılar bakmaktadır.
Eyalet valileri, 12. yüzyıl sonlarına kadar, Büyük Selçuklularda olduğu gibi eyaletlerde geniş iktalara sahipken, bu geniş iktaların valilere bağımsız hareket etme olanağı vermesiyle, merkezi otorite için sakıncalı bulunmuş, sonradan terk edilmiştir. Valilere, yönettikleri eyalet dışında parça parça iktalar verilmiştir. Bununla birlikte işlenebilen toprakların büyük bölümü sultanın kullanım yetkisindedir ve askeri ikta olarak, belirlenmiş bir askeri görevin yerine getirilmesi koşuluyla ikta askerlerine ayrılmıştır.
Uçlarda ise durum değişiktir. Anadolu Selçuklu yönetiminin ülke toprakları üzerinde kurduğu ve yönettiği sosyoekonomik düzen, Türkmenlerin hâlen göçebe ya da yarı-göçebe yaşam sürdüren topluluklarının sürdüregeldiği yaşam biçemiyle bir arada var olabilecek bir yaşam biçemi olamamıştır. Bu yüzden merkezi yönetim bu toplulukları elden geldiğince sınır boylarına, tercihan Hristiyan komşuların sınırlarıyla ilişkili olan bölgelere, ılımlı bir söyleyişle göndermiştir.Bu topluluklar buralarda, kendi şeflerinin yönetiminde yarı bağımsız olarak varlıklarını sürdürmektedir. Doğudan sürekli yeni Türkmen grupları geldiği için süreç içinde uçlardaki Türkmen nüfus artmıştır. Hristiyan Bizans yerleşimleri yakın olduğu için de dönem dönem Bizans topraklarına yağma akınları yapıyorlar, Müslüman topluluğa zararları dokunmuyordu.
Ordu
Anadolu Selçuklu ordusunda kuruluş döneminde, sultanların özel bir muhafız kuvveti olarak hassa birlikleri olmasına karşın ordu esas olarak Türkmen aşiretlerinin savaşçılarına dayanmaktadır. Anadolu Selçuklu Devleti başlangıçta, hem ordu, hem idare, hem de günlük yaşamda bütünüyle askeri esaslara dayanmaktaydı. Ordu neredeyse bütünüyle Türkmen beylerinin yönetimindeki aşiret savaşçılarından oluşmaktadır. Devlet idaresi de bu beylerin sorumluluğundaydı. Fakat zamanla devlet, klasik Türk – İslam devletleri modeline yaklaştı, sivil bir devlet kadrosu, buna uygun sivil bir devlet teşkilatı oluşturuldu. Bu şekilde Anadolu Selçuklu’da bir “payitaht düzeni”, merkeziyetçi bir devlet cihazı, “İran karakterli İslami sistem” gelişmiştir. Önce devlet kadroları sivilleşirken Türkmen beyleri buradan çekildiler. Daha sonra Türkmen savaşçılarından oluşan ordu, bu sivil teşkilata uyacak, onun gereksinimlerini karşılayacak bir yapıya dönüştü. Bu dönüşüm zorunluydu ancak sivil devlet teşkilatı, tümüyle Türkmen savaşçılarından oluşan bir orduya uymazdı, Türkmen savaşçıların yanı sıra, çeşitli etnik unsurlardan oluşan gulamlara ve ikta sahiplerine doğru bir dönüşüm oluşmuştur. Sivil kadrolar, gulamlıktan gelen çoğu İranlı unsurlardı. Devlet yönetiminin en önemli mevkilerini bunlar doldurduğu gibi merkezde ve eyaletlerde askeri teşkilatın önemli rütbelerine atanıyorlardı.
Gelişme döneminde ise zaman içinde bu bileşim, Türkmen savaşçılarını kapsayan bileşim, sayıca olmasa bile ana bileşenin Türkmen savaşçıları olması anlamında büyük ölçüde tasfiye edilmiştir. En belirgin olarak Alaeddin Keykubat, iktidarı için tehlikeli bulduğu neredeyse iki düzine kadar Türkmen beyini ordudan tasfiye etmiştir. Olgun dönemde Anadolu Selçuklu ordusu, sarayı ve sultanı korumak için gulamlardan oluşan güçlü bir hassa kuvveti, ikta askerleri, emirlerin yine gulamlardan oluşan özel kuvvetleri, şehir kuvvetleri, gönüllüler ile paralı askerlerden ve savaş ya da sefer durumlarına mahsus olmak üzere bağlı devletlerden gelen kuvvetler ve yine savaş durumuna bağlı olarak Türkmen savaşçılarından oluşmaktadır.Harzemşahlar’ın dağılmasıyla gelen çok sayıda Kıpçak asker olmakla birlikte yine de Anadolu Selçuklu ordusunda çok sayıda Türk olmayan unsur seferber edilebilmektedir. Ordunun üçte birinin ise Türkmen olmadığı ileri sürülmektedir.
Bütünüyle Türkmen savaşçılarından oluşan ordudan, yukarıda unsurları belirtilen orduya dönüşüm, aynı nedenlerin yarattığı problemlere karşı, aynı çözüm yollarının, hemen hemen aynı tarzda uygulanmasıyla, Büyük Selçuklu Devleti’nde de yaşanmıştı. Olayların akışı, her iki devletin tarihinde neredeyse tümüyle benzer çizgide yürümüştür. Büyük Selçuklu da, Türkmen grupların, yerleşik – tarımcı topluluklara karşı tutumlarından ve devlet otoritesine her fırsatta karşı çıkmasından duyulan rahatsızlıklara karşılık olarak Türkmenleri “uçlar”a, büyük kısmıyla Anadolu’ya itmişler, askeri seferlerin hemen öncesinde seferber ettikleri tümüyle Türkmenlerden oluşan ordu yerine, sürekli silah altında tutulan güçlü bir ordu oluşturmuşlardır. Bu ordunun bileşimi de her iki devlette çok benzerdir.
Orduda başkomutan “Beylerbeyi”dir, arapça “Emirü’l-ümera” ya da “Melikü’l-ümera” unvanlarının yerine ilk kez Anadolu Selçuklu’da yer yer kullanılan Türkçe bir sözcüktür. Beylerbeyi, hükümdarlığın ordularının başkomutanlarıdır. Anadolu Selçuklu Devleti’nde merkez ve uç (batı) olmak üzere iki beylerbeyi bulunurdu. Uç beylerbeyi ise Türk askeri geleneğine uygun olarak sağ ve sol kol olarak iki komutanlıktır. Sağ Kol Uç Beylerbeyi merkezi Kastomonu, Sol Kol Uç Beylerbeyi’nin merkezi ise Ankara’dır. Uç Beyleri, bölgedeki Türkmen kabile şefleri arasından merkez yönetimce atanırdı.
Gulam
Anadolu Selçuklu Devleti kuruluş döneminde tümüyle Türkmen savaşçılarından oluşan bir orduya sahiptir. Bu aşiret savaşçıları kendi beylerinin emrinde savaşa gelirlerdi. Devletin sivil yöneticileri de bu Türkmen beylerinden oluşmaktaydı. Anadolu Selçuklu Devleti, II. Süleyman Şah’tan (1196 – 1204) itibaren, önce ağır ağır, sonra hızla Türk aşiret yapılanışını tasfiye ederek, bütünlük gösteren merkezi bir devlet yapısını esas almıştır. Anadolu Selçuklu ordusunun ve sivil devlet yönetiminin ne zaman dönüştüğü konusu günümüzde hâlen açık değildir. Devletin kuruluş döneminde, yani 11. yüzyıl sonlarından 12. yüzyıl sonlarına kadar orduda olduğu kadar idari yapıda da Türkmen unsurların hakim olduğu ileri sürülmektedir. Buna göre gulam istihdamı 12. yüzyıl sonlarından itibaren gelişmiştir. Bu bir yüzyıllık dönem hakkında bilgi veren kaynaklarda gulamlara ilişkin hiçbir bilgi bulunmaz, 1176 yılındaki Miryokefalon Muharebesi’nde sonra bu konuda bilgiler bulunmaktadır. Bu tespit dikkate değer olmalıdır, Doğan Avcıoğlu, Miryokefalon’da yenilgi üzerine Konstantinopolis’e çekilen Bizans ordusuna refakat etmek üzere üç komutan idaresinde üç birliğin görevlendirildiğini yazmaktadır. Ancak Türkmenler yolun bir kısmında Bizans ordusuna saldırırlar. İmparator I. Manuil yakınmalarına II. Kılıç Arslan “Bu Türkmenler benden bağımsız, onları kontrol edecek güçte değilim.” karşılığını vermiştir. Gerçekten de sultanın Bizans imparatoruyla anlaştığı haberi duyulunca Türkmenlerin, sultanı hainlikle suçladıkları, küfrettikleri ve ganimet paylarının alarak yurtlarına döndükleri, bir kısmının ise geri çekilmekte olan Bizans ordusuna ganimet için saldırılar düzenledikleri kaynaklarda yer almıştır. Bizans ordusuna refakat eden Selçuklu subayları ise Türkmenleri, “Kendilerine tabi olmayan kaba, asi Türkler” olarak tanımlamışlardır. Miryakefalon Muharebesi Anadolu Selçuklu Devleti ordusu ve devlet cihazı yönünden, kökten bir dönüşümün ilk işaretlerini verir, Türkmenlerin hem devlet cihazı hem de ordu için artık “güvenilmez” olduğunu göstermektedir. Kuşkusuz bu dönüşümün tek nedeni Türkmenlerin bu anlamda güvenilmez görülmesi değildir. Değişen silah bileşimleri ve askeri donanım, hafif süvarinin kullanımını sınırlamaktadır. Türkmen hafif süvarisi hızlı ve okçulukta son derece becerikli olmakla birlikte müstahkem mevkilerini kuşatılmasında yetersiz kalmaktadır. Üstelik ağır süvari birlikleri karşısında uygun donanıma sahip değillerdir. Bununla birlikte Türkmen savaşçıları Anadolu Selçuklu ordusunda daha sonraları da görülmeye devam edilmiştir. Ancak başlarda, kabile şeflerinin emri gereği ya da gönüllü olarak sultanın askeri seferlerine katılan ve sadece ganimetten pay almakla yetinen Türkmenlerin II. Süleyman Şah’ın 1202 yılındaki Gürcistan seferinde paralı asker olarak yer aldıkları ileri sürülmektedir. Daha sonraki tarihlerde paralı Türkmen askerleriyle ilgili kayıtlara rastlanır.
Görünürde sultana tabi oldukları üstün körü ileri sürülen Türkmenlerin esasen kendi kabile şeflerine itaat ettikleri kabul edilirse, merkezi devlet düzenine uyum sağlamalarının beklenemeyeceği ortadadır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin klasik İslam devletlerinin merkezi devlet düzenini alması sırasında Türkmenlerle payitaht arasındaki uyumun ve bağın giderek yıpranması kaçınılmaz olacaktır. Merkezi devleti tanımlayan prensiplerin, Türkmenlerin göçebe ya da yarı-göçebe bir yaşam tazına aykırı gelecektir.
Gulamların ana kaynağı askeri seferler sırasında alınan esirlerdir. Savaş esirleriyle ilgili kayıtlar Miryokefalon Muharebesi’nden sonra büyük ölçüde artmıştır. İbn Bibi, II. Kılıç Arslan’ın oğullarının çevre ülkelere yaptıkları yağma seferlerinde her yıl yüz binin üzerinde esir getirildiğini belirtmiştir. I. İzzeddin Keykavus’un (h.y. 1211 – 1220) Çinçin Kalesi’nin ele geçirilmesinden sonra köle pazarlarına o denli çok köle sürülmüştür ki, fiyatlar ciddi biçimde düşmüştür. Tarihi kaynaklar, bu esirler arasında normal olarak kadın ve çocukların da olduğunu kaydetmiştir. Asi Türkmenlerden de hayli esir alınmaktadır. Diğer yandan Selçuklu sultanlarına hatırı sayılır çoklukta gulam hediye edildiği belgelerden görülmektedir. Sultanların da çeşitli hükümdarlara, devlet ricaline, hatta dönemin halifesine gulam ve cariyeler hediye gönderdiği bilinmektedir. Sonuç olarak gulam olarak yetiştirilmek üzere çok sayıda ergenlik çağına ulaşmamış oğlan çocuğu vardır. İbn Bibi’ye göre, Selçuklu sarayında Rum, Ermeni, Gürcü, Rus, Frank, Deylemli, Kazvinli, Kürt, Tacik, Hitaylı, Keşmirli, Kıpçak ve Türk vardır. Esasen gulamlar da maaş alırlardı, yılda dört kez, “bişegani” adı verilen bir maaş almaktaydılar.
Gulamlar, sultanın eli altında olduğu kadar, hatta bazen daha yüksek sayılarda olmak üzere, emirin maddi gücüne bağlı sayıda onların maiyetinde de bulunmaktadır. Öyle ki I. Alaeddin Keykubat’ın öldürttüğü 24 emirin maiyetindeki gulamların, sarayın ve sultanın güvenliğini tehdit edebilecek kadar yüksek sayıda olduğu anlaşılmaktadır. Sultanın konuya dikkati Naib Hokkabazoğlu Emir Seyfeddin tarafından çekilmiş, öldürülen emirlerin gulamlarının, kölelerinin ve hizmetkarlarının da öldürülmesini tavsiye edilmiş, sultan da bu emri vermiştir. Akabinde, sultanın kayınpederi olan Emir Komnenos’un adabınca uyarısı üzerine emir geri alınmıştır. İbn Bibi’nin anlatımından anlaşıldığı kadarıyla, birinci gruptakiler yaşça ileri, ikinci gruptakiler küçük yaşta olanlar olmak üzere iki kategori gulam vardır. Birinci gruptakilerin malları hazineye alındıktan sonra serbest bırakılmasına, ikinci gruptakilerin ise saraya taştdar olarak alınması ya da gulamhanelere gönderilmesi emrolunmuştur.
Saray gulamları içinde bir alt sınıf olarak “gulam-ı hass”, saray gulamları içinden seçilen ve sadece sultana bağlı bir kıt’a vardır. Bu sınıf, kendi içinde de çeşitli alt sınıflara ayrılarak sultanın tüm özel hizmetlerini ve muhafızlığını üstlendikleri anlaşılmaktadır. Sadece sultanın katıldığı savaşlarda değil, zaman zaman sultanın katılmadığı askeri seferlere de katıldıkları biliniyor. Sultanın emri üzerine devlet ricali ve emirlerin tutuklanması ya da kim olursa olsun birinin sultanın huzuruna çağrılması işlerini doğal olarak yerine getirmektedirler.
İkta askerleri
Anadol Selçuklu Devleti’nde askeri ikta, 12. yüzyılın sonları itibarıyla yaygın uygulama haline gelmeye başlamıştır. En belirgin olarak II. Kılıç Arslan’dan sonra subaşıların yetkilerinin sınırlandığı, böylece askeri iktaların küçültüldüğü, subaşlarının ise kendilerine bağlanan maaşlarla gelir elde ettikleri ileri sürülmektedir. İkta sahibi olan birçok bey belirlenmiş bir sayıda asker beslemekle yükümlüdür. Diğer yandan devlet ricali de maddi gücüne göre asker yetiştirirdi. I. Alaeddin Keykubat döneminde ikta askerlerinin sayısı 100 bine ulaşmıştır. Anadolu Selçuklu’nun gelişme döneminde ordunun en büyük bileşeni ikta askerleridir.
Paralı askerler
Paralı askerler daimi ordu içinde değil, askeri seferler öncesinde, bu sefer için tutulan askerlerdir. Anadolu Selçuklu ordusunda paralı askerlerin istihdam edildiğine dair en eski kayıtlar II. Süleyman Şah’ın 1202 yılındaki Gürcistan seferine ilişkindir. Çok farklı etnik unsurlar arasından alınan paralı askerlere örnek olarak Gotlar, Germenler, Normanlar, Franklar, Ermeniler, Ruslar, İskandinavlar, Sırplar, Kıpçaklar, Uzlar, Peçenekler, diğer Türkopoller sayılmaktadır.
Ekonomi ve maliye
Köyler tarımsal üretimin merkezleriyken, kalabalık kent nüfusunun çoğunluğunu zanaatçılar ve işçiler oluşturmaktadır. Bu nüfusun kentlerde toplanabilmesini sağlayan ise ticarettir. Uluslararası transit ticaret yollarının uzağındaki bile hatırı sayılır bir ticaret hacmi görülmektedir.
Anadolu Selçukluları ticarete ve yol güvenliğine büyük önem verdiler. Kervan yollarının güvenliğinin sağlanmasına bağlı olarak Anadolu'da ticaret çok gelişti. Karadeniz ve Akdeniz'deki limanlar önemli birer dış ticaret merkezi durumuna geldi. Ticareti güvence altına alan devlet, karada haydutların, denizde korsanların saldırısına uğrayarak malları yağmalanan tüccarların zararlarını karşılıyordu. Gerek yolculukları sırasında, gerekse kervansaray ve hanlarda konakladıklarında tüccar ve yolcuların güvenliği ve ihtiyaçları sağlanıyordu. Anadolu Selçuklularında özellikle dokumacılık çok gelişmişti. Ayrıca Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki demir, bakır, gümüş gibi madenler işletiliyordu.
Şehirlerin sağladığı vergi gelirleri içinde en büyük toplam tutan ticari emtiadan alınan vergilerdir. Ayrıca pazarlardan “bac” adı altında bir harç alınırdı. Ticaretten alınan vergileri toplayan ve denetleyen, maaşlı ya da iltizam usulü çalışan “şahne” adı verilen görevlilerdir. Gayrımüslim halktan alınan cizyeyi “muhassılan-ı harac” adı verilen görevliler tahsil etmektedir. Cizye, Anadolu Selçuklu hazinesi içinde en büyük gelir kalemidir.
Toprak kullanımı
Anadolu Selçuklu Devleti’nde uygulanan şekliyle toprak kullanımı rejiminde mevcut tarım yapılan arazi, miri topraklar ve bir kısım koşullara göre özel topraklar olarak iki farklı statüdedir. Miri topraklar, mülkiyeti sultana ait olmak üzere, has arazi, ikta ve vakıf arazileri olarak kategorilenmektedir. Esasen, mülkiyeti uygulamada sultana ait görünmekle birlikte gerçekte devlete ait arazilerdir, sultan değiştiğinde mülkiyet hakları yeni sultana devrolmaktadır. Has arazilerin vergi gelirleri sultana ve hanedan üyelerine ait olan topraklardır. İkta arazileri ise mülkiyet hakların yine devlete ait olmak üzere, vergi gelirlerinin tümü ya da bir kısmı devlete verilen belirlenmiş bir hizmet karşılığı olmak üzere şahıslara tahsis edilen arazilerdir. Bu şahıslar ümera, yani devlet bürokrasisinde bir makam işgal eden ve o makama bağlanan hizmetleri yerine getiren devlet ricali ya da ikta askerleridir.
İkta sistemi
Anadolu Selçuklu Devleti’nde toprak mülkiyeti düzeni “Miri toprak düzeni”dir. Mülkiyet esas olarak devlete aittir ve devlet toprağı işlemek üzere vergi ödemek karşılığında köylülere bir bakıma kiraya vermiştir. Bu toprakların vergisini toplama hakkı ikta sahiplerine verilmiştir. İkta sahibinin aldığı bu vergiler onun, belirlenmiş bir devlet hizmetini yerine getirmek karşılığında alacağı maaş yerine geçmektedir. Yönetimi ve mali durumu özerktir, devlet tahsildar gönderemez. Anadolu Selçuklu’da hemen hemen bütün topraklar miri rejime tabidir. Devlet ricali de ikta sahibi kılınmıştır. Ama çoğunluğu askeri iktadır. İktalar verasete tabi olmadığı gibi kaydi hayat şartı da yoktur, verilen hizmet süresi için verilmiştir. Devlet riacali de çok büyük arazilerden ikta olarak yararlanıyor olmasına karşın aynı stadüdedir.
İkta sisteminin sonucu olarak tarımdan alınan vergiler hazineye değil ikta sahibine ödenirdi. Devlet zekatın onda birini ürün vergisi olarak toplardı. Vergiye esas olan toprak birimi “çift-i avamil”dir, bir çift hayvanla sürülebilecek genişlikteki tarımsal arazidir ve yıllık vergisi nakden ödenmek üzere bir dinardır.
Mülk arazi
Mülk arazisi, çoğu kez devlete önemli hizmeti geçmiş kişilere mülkiyet hakkıyla birlikte verilen arazidir. Mül arazisi sahibi, mülkiyetin getirdiği tüm haklara, kullanma, miras bırakma, bağışlama, kiraya verme vs. sahiptir.
Vakıf arazisi
Çeşitli vakıfların faaliyetlerini sürdürmek için gereken geliri sağlayan gayrimenkul varlıklarıdır. Bu arazilerin vergi ya da kira gelirleri doğrudan doğruya vakıflara kalmaktadır.
Uluslararası transit ticaret
Uluslararası transit ticaretin gelişmesiyle birlikte yeni yeni pazar alanları oluştu, var olanlar genişledi. Özellikle Kayseri’de 13. yüzyılda yazları çalışan ve yabancı tüccarın büyük rağbet ettiği geniş bir pazar ün kazandı. Yabancı tüccarın büyük ölçüde faaliyette bulunduğu bu pazar “Yabanlu Pazarı” olarak bilinmektedir.
Sosyal teşekküller
Anadolu Selçukluları döneminde ülkenin hemen her yerinde imarethaneler vardı. Buralarda yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek verilirdi. Başlıca eğitim kurumları medreselerdi. Başta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu. Darüşşifa denen hastaneler daha çok Divriği, Sivas, Tokat, Amasra, Kayseri, Konya ve Kastamonu gibi kent merkezlerinde yoğunlaşmışlardı. Kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray denen konaklama yerleri vardı. Ulaşım ve ticaretin gelişmesine bağlı olarak bu tür konaklama yerlerinin sayısı gittikçe arttı. Bu kurumların giderleri vakıflarca karşılanırdı.
Kültür
Anadolu Selçuklu Devleti’nde kültürel yapı, iki yüzyıl süreye yayılan Oğuz göçleriyle, Orta Asya Türk kültürünün, sıkı ya da gevşek bir İslam anlayışı süzgecinden geçmiş yapıları, İran kültürü ve yerli Bizans kültürünün bir bileşkesi olarak şekillenmiştir. Sonuçta ortaya çıkan, orijinal, benzersiz bir kültürel sentezdir. Doğal olarak Anadolu’nun bütününde aynı kültürel yapıların görülmesi beklenemez. Orta Asya ve Horasan’dan gelen göçebe – sürücü Türkmen topluluklarının yoğun olduğu Danişmend illeri olan Tokat, Niksar, Sivas ve Kayseri bölgelerinde Orta Asya kültürünün, Artuklu bölgesinde İslam önce Iran kültürünün, siyasi merkez olan Konya ve çevresi açılımında ise Orta Asya birikiminden kopuk, Bizans – İslam sentezlemesi denilebilecek bir kültürel yapılanış görülmektedir. Öyle ki bu durum oğullara verilen adlarda belirtin olarak izlenmektedir. Hanedan ailesi, eski Türk adlarını kısa sürede terk ederek oğullarına Keykavus, Keykubat, Keyhüsrev gibi tarihi İran efsanevi kahraman ya da hükümdar adları vermeyi yeğlemiştir. Türkler yönünden ise, henüz Orta Asya yaşam biçimini, kültürel ögelerini ve inançlarını taşımaya devam eden, İslam kültür ve inançlarını bütünleştirememiş görünüm vardır. Köy ya da kente yerleşenler İran ve İslam kültürlerinin etkisine girerken, hâlen yarı göçebe geçim ekonomisini sürdüren gruplar ise yerleşim yerlerinde uzak, bol yağış alan bölgeleri, ya da “uçları” tercih etmişlerdir.
Dil
Anadolu'nun yeni sahipleri Oğuzlar, 11. ve 12. yüzyıllarda Türkçeyi sadece konuşma dilinde ve sözlü edebiyat geleneklerinde yaşatmaktaydılar. Bu döneme ait Anadolu'da Türkçe yazılmış hiçbir eserin olmayışı, bize Oğuzların yazı dillerinin bulunmadığını, hatta Kutadgu Bilig gibi dev bir eserin dilini, yani Türkistan yazı dilini bilmediklerini düşündürmektedir. Büyük Selçuklu Devletine hakim olan dil anlayışı, Anadolu'da da değişmemiş ve iki yüz yıl, yazı dili ihtiyacına Arapça ve Farsça cevap vermiştir. Bu süre içinde Anadolu Selçuklularının resmi ve edebi dili Farsça, ilim dili Arapçadır.İbn Bibi, Anadolu Selçuklu döneminde Anadolu’da beş dil konuşulduğunu belirtmektedir. Bunlar muhtemelen Rumca, Türkçe, Farsça, Ermenice ve Süryanice’dir.
Toplumsal yapı
Anadolu’ya kabaca 1075 civarından itibaren büyük sayıda Oğuz göçü gerçekleşmişti. Anadolu Selçuklu Devleti bu göç hareketinin sağladığı nüfus şartlarında doğmuştur. Ancak Anadolu nüfusu hâlen seyrektir. Hele 11. yüzyıl boyunca Haçlı Seferleri’nin ve iç çatışmaların soncu nüfus daha da seyrelmişti. Bununla birlikte I. Mesud’un hükümdarlık döneminde (116 -115) imar çalışmaları başlatılırken Anadolu Türkmenler için çok daha güvenli bir hal almıştı. Yine de Türkmen nüfus çok büyük ölçüde göçebe – sürücü olduğundan ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve devlet gelirlerinin artırılabilmesi için daha fazla yerleşik – tarımcı nüfus gerekmektedir. Oysa zaten önceki yüzyıllarda yaşanan Bizans – Sasani ve Bizans – Arap savaşları Anadolu ekonomisini bir hayli daraltmıştı. Arap akınlarının ardından gelen Selçuklu akınları da, tarımdan beslenen Bizans kentlerini büsbütün daraltmıştır. Sonuçta Anadolu, tarımsal nüfusun ekonomiyi döndüremediği bir duruma gelmiş, tarımsal nüfusun büyütülmesi gerekmiştir.Bu gereksinimle I. Mesud, II. Kılıç Arslan, I. Gıyaseddin Keyhüsrev ve bazı Danişmendli, Artuklu yöneticiler civar bölgelerden nüfus getirerek toprak, tarım hayvanları, tarım aletleri, tohumluk vs. vermişler, çalışan – üreten nüfusu genişletmeye çalışmışlardır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluş döneminden Moğol istilasına kadar olan varoluş süresi boyunca nüfus yapısını söyleyecek yeterlilikte kaynak bulunmamaktadır. Anadolu’ya ilk Türk akınlarında Rumların doğu bölgelerinden batıya doğru iskan değiştirdikleri, bu bölgelere zamanla daha büyük Türk nüfusu geldiği bilinmektedir. Bu Türkmen nüfusun bir bölümü, sultanlar tarafından ele geçirilen kentlerin yerli halkı tahliye edilerek onların yerlerine yerleştirilmesiyle yerleşik yaşama geçmişlerdir. Bu konuda çeşitli örnekler vardır. Örneğin Muhiddin Mesud Şah, 1197’de Kastamonu’ya bağlı Zalifre’yi (günümüzde Safranbolu) aldıktan sonra yerli Hristiyanların vergi ödeyerek şehirde kalma taleplerini kabul etmeyerek onları sürmüş, yerlerine Türkmenleri yerleştirmiştir. Bu tarz uygulamalar, Anadolu Selçuklu Devleti’nin ilk dönemlerindeki uygulamadır. Daha sonra Türkmenlerin iskanı, parçalara ayrılarak “uç”lara yerleştirilmesi şeklindedir. Böylelikle hem sınır boylarında bir düşman tecavüzüne karşı devletin ordusunun müdahalesinden önce karşı koyacak kuvvetler bulundurulmuş oluyordu, hem de ülke içinde çeşitli sorunlara yol açabilecek Türkmen nüfusu değişken ve otoritenin zayıf olduğu bölgelere gönderiliyordu.
Bu ve daha sonraki dönemlerde Anadolu’ya gelen Türklerin tümü göçebe – sürücü değildir, bir kısmı geldikleri yerlerde yerleşik hayata uyum sağlamış ailelerdir. Yine de Türklerin çoğunluğu hayvancılık, halı ve kilimcilikle geçim sağlayan unsurlardı. Yarı göçebe Türkmenler gruplarının çoğunluğu Batı, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde toplanmıştır. Orta Anadolu’da çoğunluk yerleşik köy ve şehir topluluklarıdır. Yine de yerleşik toplulukları Anadolu nüfusunun çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bunun sonucu olarak devlet, yerleşik tarımcıları, zanaatçıları ve tüccarları, üretimin ve dolaşımın gereği olarak himaye etmektedir. Diğer yandan yarı göçebe Türkmen toplulukları bu himayenin dışında yer alır. Bu durum yerleşik halk ve sonuçta devlet için üstesinden gelinmesi güç sorunlar da yaratmıştır. Yarı göçebe Türk topluluklarının yazlak – kışlak arasındaki mevsimlik göçlerinde tarlalara, bağ ve bahçelere zarar verdikleri, bu yüzden köylülerle aralarında zaman zaman da olsa sürtüşmeler yaşandığı, devletin zarara uğrayan köylerin o yılki vergi borçlarını iptal ettiği, hatta tohumluk ve hayvan vermek zorunda kaldığı ileri sürülmektedir. Sonuçta o devirlerden günümüze ulaşan belgelerde Türkmenlerle ilgili ağır ithamlar görülür. Benzer sorunlar Büyük Selçuklu Devleti’yle kendi topraklarındaki Türkmen grupları arasında da yaşanmış, sultanlar Türkmenleri Anadolu’ya sevk etmeye çalışmışlardır. Sarayın yönetim prensiplerine göre şekillenen yönetim tarzı, Türkmen grupların henüz yerleşik yaşama geçmemiş olan büyük kısmıyla uzlaşamasının yol açtığı bu durum karşısında merkezi yönetim, bu Türkmen gruplarının yerleşik yaşamın süregeldiği alanların dışına, ama Hristiyan sınır boylarına sürmüştür. Bu bölgelerde, yine saray tarafından kendi aralarından belirlenerek atanan bir uç beyinin yönetiminde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu beyler dışında kalan ve saraya hakim İran kültürü ile etkilenmiş ve sarayın yönetim tarzıyla uyum sağlayabilmiş Türkmen seçkinler ise, buna rağmen geleneksel yaşam görüşlerini inatla, bilinçli bir direnme göstererek sürdürmüş görünmektedirler.
Selçuklular Devleti’nde edebiyat ve düşüncede büyük gelişmeler oldu. , , Sadreddin Konevi, Mevlana Celaleddin Rumi gibi bilgin ve yazarlar yetişti.
Mimari
Anadolu Selçukluları ülkenin pek çok yerinde cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çeşme ve medreseler yaptırdılar. Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camisi (1296), Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan en önemli örneklerden biridir. Ağaç direkler üzerine kurulan, içi çini mozaik ve ağaç oyma işleriyle süslenen tip camilerin başka örnekleri de vardır.
Anadolu Selçuklu sultanları adına yapılan kervansaraylar "Sultan Han" ya da "Han" olarak adlandırılırdı. Hanlar çok büyük boyutlu yapılardı, bir bakıma sultanın ihtişamını yansıtmaktaydılar.
Anadolu Selçuklu mimarisinin günümüze kalan en önemli örnekleri arasında, Konya'da Alâeddin Camii, Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Beyşehir'de Kubadabad Sarayı, Niğde'de Alâeddin Camii, Ankara'da , Kayseri'de Huand Hatun Camii ve Külliyesi, Afyonkarahisar'da Ulucami, Erzurum'da Çifte Minareli Medrese, Sivas'ta Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kırşehir'de Melik Gazi Kümbeti, Ahlat'ta ve ile Nevşehir'de (, ) ve diğer yapılar (Nevşehir Kalesi vb), Çankırı'da gösterilebilir.
Anadolu Selçuklu büyük mimari yapıtlarının hepsi de emirler, komutanlar gibi devlet ricali ya da sultanlar tarafından yaptırılmıştır. Bu inşa girişimlerindeki birincil amaç, politik yaşamın gereklerine göre şekillenmiş bir araç ve politik kariyerin bir unsur olmalarıdır. Bu konuda en belirgin örnek, I. Alaeddin Keykubat’ın ele geçirdiği Alanya’nın son Bizans beyinin kızı olan ilk eşi Mahperi Hatun’un eşinin ölümünün hemen ardından Müslüman olması ve bir külliye yaptırmış olmasıdır. Mahperi Hatun eşinin ölümünde Sadeddin Köpek’le anlaşarak oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’i devlet ricaline sultan seçtirmiş olması, kocasının ikinci eşi Gaziye Hatun’u ve iki oğlunu, ki bunlardan İzzeddin Kılıçarslan Alaeddin Keykubad tarafından veliaht gösterilmişti, öldürtmesi, iki kızını ülke dışına sürdürmesi ile bilinir. Dahası oğlu tahta çıktığında henüz 16 yaşındadır ve annesinin onun vasiliğini üstlenmesi gerekecektir. Bunların sonucunda Müslüman olmasının zorunlu olduğu ileri sürülür. Daha sonra politik durumunu pekiştirmek amaçlı olduğu ileri sürülen bir külliye ve dört kervansaray yaptırmıştır.
Anadolu’daki değişim
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulması ve genişlemesi, Anadolu’da kendi düzenini kurması, Anadolu toplumlarını, bir bütün olarak büyük ölçüde değiştirmiş, dönüştürmüştür. Yukarıda da belirtildiği gibi, Türkler’in Anadolu’ya büyük kitleler halinde, bu kez yurt edinmek için gelmeye başladıkları 1075'ten önce, Anadolu’da hem toplumsal yapı, hem nüfus yoğunluğu, hem de ekonomik ilişkiler ağır bir gerilemenin sonuç tablosunu göstermekteydi. Anadolu Selçuklu’nun kuruluş dönemi bu durum daha da sarsılmıştır. Hele I. Haçlı Seferi’nin yol açtığı çalkantılarla bütün bu yönlerden durum kötüleşmiştir. Ancak siyasi ve toplumsal çalkantılar, Konya Sultanlığı halindeki Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu’da görece bir siyasi birlik sağlaması, merkezi bir devlet cihazı oluşturmasıyla gelişme yönüne girmiştir.
Anadolu Selçuklu’nun sarsıntılı kuruluş dönemi ve öncesinde, bazıları bütün bütün terk edilmiş ya da nüfusları büyük ölçüde azalmış kentlerin, devletin gelişme döneminde yeniden canlandığı, yeni yeni kentlerin kurulduğu anlaşılmaktadır. Arap coğrafyacı İbn Said, Anadolu’da gelişkin 24 şehrin bulunduğunu belirtmektedir. Ticaret yollarıyla birbirine bağlı olan bu kentlerden bazılarında nüfus 100 binin üzerindedir. İlhanlı Devleti’nin yıkılması ve Anadolu üzerindeki Moğol baskısının kalmasıyla ortaya çıkan (Anadolu Beylikleri Dönemi)’nde Anadolu Selçuklu’nun iç politika prensiplerinin esasen sürdürülmesi sayesinde sosyoekonomik ve kültürel gelişme sürdürülmüştür. Arap gezgin İbn Batuta, 14. yüzyılın ilk yarısında Anadolu için “refah ve şefkat ülkesi” diye yazmaktadır.
Doğuda Moğol yayılması ve onların önünden çekilen Kıpçaklar’ın etkisi yanında Anadolu’daki belirtilen sosyoekonomik gelişmeler, kalabalık Oğuz topluluklarının Anadolu’ya gelip yerleşmesine yol açmıştır. Günümüzde Osmanlı Tahrir Defterleri üzerinde yapılan bir araştırma, Anadolu’da Oğuz boylarının adını taşıyan 890 köy olduğunu göstermektedir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Özel
- ^ Encyclopedia Britannica: "Modern Turkish is the descendant of Ottoman Turkish and its predecessor, so-called Old Anatolian Turkish, which was introduced into Anatolia by the Seljuq Turks in the late 11th century ad." [1] 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Bernard Lewis, Istanbul and the Civilization of the Ottoman Empire, 29; "Even when the land of Rum became politically independent, it remained a colonial extension of Turco-Persian culture which had its centers in Iran and Central Asia","The literature of Seljuk Anatolia was almost entirely in Persian ..."
- ^ "Institutionalisation of Science in the Medreses of pre-Ottoman and Ottoman Turkey", Ekmeleddin Ihsanoglu, Turkish Studies in the History and Philosophy of Science, ed. Gürol Irzik, Güven Güzeldere, (Springer, 2005), 266; "Thus, in many of the cities where the Seljuks had settled, Iranian culture became dominant."
- ^ Andrew Peacock and Sara Nur Yildiz, The Seljuks of Anatolia: Court and Society in the Medieval Middle East, (I.B. Tauris, 2013), 71-72
- ^ Turko-Persia in Historical Perspective, ed. Robert L. Canfield, (Cambridge University Press, 1991), 13.
- ^ Metin Bozkuş, Anadolu Selçuklularında Sosyal, Dini ve Merkezi Yapı 22 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 4
- ^ Grousset, Rene, The Empire of the Steppes: A History of Central Asia, (Rutgers University Press, 2002), 157; "...the Seljuk court at Konya adopted Persian as its official language.".
- ^ Bernard Lewis, Istanbul and the Civilization of the Ottoman Empire, (University of Oklahoma Press, 1963), 29; "The literature of Seljuk Anatolia was almost entirely in Persian...".
- ^ Andrew Peacock and Sara Nur Yildiz, The Seljuks of Anatolia: Court and Society in the Medieval Middle East, (I.B. Tauris, 2013), 132; "The official use of the Greek language by the Seljuk chancery is well known".
- ^ Osman Turan, Selçuklular Tarihi
- ^ Osman Turan, Türkiye Selçukluları Tarihi Ansiklopedisi, sh.: 64
- ^ Osman Turan, Türkiye Selçukluları Tarihi Ansiklopedisi, sh.: 60-65
- ^ Cem Boz, “Saltana Naibi Eminüddin Mikail’in Hayatı ve Türkiye Selçuklu Devleti Tarihindeki Yeri” sh.: 17 ve dipnot
- ^ Salim Koca, “Diyar-ı Rum”un (Roma Ülkesi = Anadolu) “Türkiye” Haline Gelmesinde Türk Kültürünün Rolü, sh.: 7
- ^ Salih Özbaran, Bir Osmanlı kimliği: 14.-17. yüzyıllarda Rûm/Rûmi Aidiyet ve İmgeleri, Kitap Yayınevi, 2004, , p. 55.
- ^ Sezgin Güçlüay, “Anadolu Selçuklu Devleti’nin Ticaret Politikası” 3 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Mustafa Kafalı, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri” 28 Mart 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 22
- ^ a b c Yasemin Aktaş, “Anadolu Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev ve Saltanatının İlk Yılları” 29 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 198
- ^ Salim Koca, “Diyar-ı Rum”un (Roma Ülkesi = Anadolu) “Türkiye” Haline Gelmesinde Türk Kültürünün Rolü, sh.: 14
- ^ a b Claude Cahen, sh.: 73, 74
- ^ Claude Cahen (İng. çev.:J. Jones-Williams) (1968), Pre-Ottoman Turkey: a general survey of the material and spiritual culture and history c. 1071-1330, New York: Taplinger, (İngilizce) say.. 73-4.
- ^ Osman Turan, Türkiye Selçukluları Tarihi Ansiklopedisi,sh.:84
- ^ Azimi,sh.:361, A'lak ul-hatira, British Museum, DD. 23334,sh.:34b
- ^ Anonim Selçuk-name,sh.:36
- ^ Osman Turan, Türkiye Selçukluları Tarihi Ansiklopedisi,sh.:75-80
- ^ John Julius Norwich (1991), Byzantium: The Apogee, Londra:Penguin -3 (İngilizce)s.1081
- ^ Vryonis, Speros (1972) The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization from the Eleventh through the Fifteenth Century University of California Press, say. 112-3.
- ^ Osman Turan, Türkiye Selçukluları Tarihi Ansiklopedisi,sh.:98-102
- ^ Anna Komnini, Aleksiad, II, s.63, 67
- ^ Demirkent, Işın (2014). Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ISBN .
- ^ Aleksiad, II, s.80-81
- ^ Edessalı Mateos, s.211; Süryani Mihail, s.185-187; Ebu'l Ferec, s.233; Aleksiad, II, s.79
- ^ Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.128
- ^ İznik 27 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
- ^ Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.130-131
- ^ Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.175-176
- ^ İbn ül-Esir, Kahire 1303, X, s.151
- ^ Süryani Mihail, III, s.194-195
- ^ Aleksiad, Fr. trc. B. Leib, Paris 1945, III, s.154
- ^ Sıbt ibn ül- Cevzi, Mir'at uz-zaman, Topkapı, III. Ahmed, no: 2907 (XIII), 150a
- ^ Süryani Mihail, III, s.194
- ^ Ebu'l Ferec, s.243
- ^ İbnü'l Kalanisi, Zeyl Tarih Dımaşk, Beyrut 1908, s.158
- ^ Nejdet Kaymaz, sh.: 111
- ^ a b c d e f g h i İsmail Mazgit
- ^ "SELÇUKLULAR". TDV İslâm Ansiklopedisi. 20 Ocak 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Mart 2024.
- ^ Sevim, Merçil, Selçuklu Devletleri, s. 488-493.
- ^ Muharrem Kesik, “Mesud II”, s. 343-344.
- ^ Запорожец В. М. Сельджуки 4 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. — М.: Воениздат, 2011. — 294 с. — ISBN 5203021252, Глава VII, § 2.
- ^ Öden, Zerrin Günal (20 Aralık 2000). "Kadı Burhaneddin Karşısında Bir Selçuklu Şehzadesi Kılıç Arslan". BELLETEN. 64 (241): 847-862. doi:10.37879/belleten.2000.847. ISSN 0041-4255. 12 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Mart 2024.
- ^ a b c d e f g Nejat Kaymaz, sh.: 102, 104
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 34 - 37
- ^ a b Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarhi, 5. kitap Tekin Yayınevi 2015 sh.: 1959
- ^ a b Hüseyin Kayhan, sh.: 104
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 39
- ^ a b Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 38 – 42, 118, 119
- ^ Hüseyin Kayhan, sh.: 100
- ^ Aydın Taneri, sh.: 133
- ^ Mustafa Safran, Alaeddin Keykubat’ın Otorite Anlayışı ve Ümera Katli Meselesi 2 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 97
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 99
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 101
- ^ Aydın Taneri, sh.: 133, 134
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 97 – 99, 133
- ^ Mevlüt Günler, sh.: v
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Tekin, sh.: 99
- ^ Nejdet Kaymaz, sh.: 120
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 132, 133
- ^ Aydın Taneri, sh.: 134
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 100 - 133
- ^ Abdullah Burgu, II. Kılıçarslan’ın Bizans Politikası 13 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 287
- ^ Ahmet Tabakoğlu, sh.: 4
- ^ Salim Koca, “Selçuklu İktidarının Belirlenmesinde Rol Oynayan Güçler ve Alaeddin Keykubat’ın Türkiye Selçuklu Tahtına Çıkışı” sh.: 3, 4, dipnot
- ^ Yasemin Aktaş, sh.: 199
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 101, 102
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Tekin, sh.: 100, 101
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 105, 106
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 101
- ^ Derviş Küçükyıldırım, “Mevlâna’nın ve Pervâne Mu’înü’d-Dîn Süleyman İle İlişkileri” 13 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 5
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 106 dipnot
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 107, 108
- ^ a b Rukiye Çevik, sh.: 58 - 59
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 117
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 75, 76
- ^ Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Kültür ve Medeniyet” – Genel Türk Tarihi, cilt 4 - sh.: 366, 367
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 122
- ^ a b c Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 121
- ^ a b Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 110
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 123, 124
- ^ Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Kültür ve Medeniyet” – Genel Türk Tarihi, cilt 4 - sh.: 371
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 63, 64
- ^ Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Kültür ve Medeniyet” – Genel Türk Tarihi, cilt 4 - sh.: 370
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 124
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 107, 108
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 59, 60
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 60, 61
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 62
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 62, 63
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 63
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 65 - 68
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 137
- ^ Rukiye Çevik, sh.: 83
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 126, 127, 134
- ^ a b c Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 136
- ^ a b Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 130
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 124 dipnot
- ^ Nevzat kaymaz, sh.: 110
- ^ a b Hüseyin Kayhan, sh.: 106
- ^ Züriye Çelik, “Moğol İstilası ve Türkiye Selçuklu Devleti” 2 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.:
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 20 - 23
- ^ Salim Koca, “Selçuklu İktidarının Belirlenmesinde Rol Oynayan Güçler ve Alaeddin Keykubat’ın Türkiye Selçuklu Tahtına Çıkışı” sh.: 6 dipnot
- ^ Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beyliklerinde Teşkilat” sh.: 159
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 34, 35
- ^ Erkan Göksu, sh.: 124
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 38
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 67, 68
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 72, 73
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 75
- ^ a b Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Kültür ve Medeniyet” sh.: 374
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklu Devletinde Gulam Eğitimi ve Gulamhaneler” sh.: 69, 70
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklu Devletinde Ordu”, sh.: 45, 46
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 94, 95
- ^ Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu” sh.: 110
- ^ Erkan Göksu, sh.: 122
- ^ Bizans ordusunda 11. yüzyıldan itibaren görev yapmış hristiyan Türkler ve bunların Rum kadınlardan olan oğulları – Yılmaz Daşçıoğlu, “Savaş ve Edebiyat” 2. cilt 19 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 95
- ^ Erkan Göksu, sh.: 110, 111
- ^ Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Kültür ve Medeniyet” – Genel Türk Tarihi, cilt 4 - sh.: 373
- ^ İlhan Erdem, “Türkiye Selçuklu-İlhanlı İktisadi, Ticari İlişkileri ve Sonuçları 22 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 55
- ^ Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 129
- ^ Nejat Kaymaz, sh.: 98
- ^ a b Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, sh.: 132
- ^ Rıdvan Çolak, sh.: 28
- ^ a b Tuncay Baykara
- ^ a b c Koray Özcan, sh.: 21 –“
- ^ Hilmi Ziya Ülken, “Türkiye Tarihinde Sosyal Kuruluş ve Toprak Rejiminin Gelişmesi” 2 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 43
- ^ Leyla KARAHAN,"“Anadolu’da Türk Yazı Dilinin Gelişimi”[]
- ^ Ahmet Tabakoğlu sh.: 3 4
- ^ Tuncer Baykara, “Türkiye Selçuklu Döneminde Toplum ve Ekonomi” 13 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . sh.: 29
- ^ a b Nihal Taşçı, sh.: 5
- ^ Refik Çolak, sh.: 24, 25
- ^ Salim Koca, “Diyar-ı Rum”un (Roma Ülkesi = Anadolu) “Türkiye” Haline Gelmesinde Türk Kültürünün Rolü, sh.: 8
- ^ Alptekin Yavaş, sh.: 414, 415
- ^ Salim Koca, “Diyar-ı Rum”un (Roma Ülkesi = Anadolu) “Türkiye” Haline Gelmesinde Türk Kültürünün Rolü, sh.: 28, 29
- ^ Salim Koca, “Diyar-ı Rum”un (Roma Ülkesi = Anadolu) “Türkiye” Haline Gelmesinde Türk Kültürünün Rolü, sh.: 32
- Genel
- Ahmet Tabakoğlu, “Bin Yıllık Türkiye İktidadı Tarhi”21 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Alptekin Yavaş,
- Aydın Taneri, “Müsameretü’l – Ahbar’ın Türkiye Selçukluları Devlet Teşkilatı Bakımından Değeri”2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklularında Ordu”19 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Erkan Göksu, “Türkiye Selçuklu Devletinde Gulam Eğitimi ve Gulamhaneler”2 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Fazlı Konuş, (2006) Selçuklular Bibliyografyası (Temel kaynakların Açıklaması ile Beraber), Erciyeş Üniversitesi (Yüksek Lisans Tezi) Konya: Çizgi Kitabevi
- Hüseyin Kayhan,
- İsmail Mazgit, “İktisat Tarihi – I”2 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beyliklerinde Teşkilat”2 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Refik Turan, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Kültür ve Medeniyet” – Genel Türk Tarihi, cilt 4
- Rıdvan Çolak, “Selçuklular Döneminde Mevlana Ailesinin Devlet Bürokratları ile İlişkileri”19 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Rukiye Çevik, “Alaeddin Keykubat Devri Türkiye Selçuklularında Devlet ve Sosyal Hayat”9 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Koray Özcan, “Anadolu’da Selçuklu Kentler Sistemi ve Mekansal Kademelenme (1)”5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Mevlüt Günler,
- Mustafa Lamba, Hüseyin Metin, “Hititlerden Türkiye Cumhuriyeti’ne Anadolu Uygarlıklarında Yönetim”
- Nihal Taşçı,
- Nejat Kaymaz, “Anadolu Selçuklu Devletinin İnhitatında İdare Mekanizmasının Rolü”28 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul:Ötüken Neşriyat, , 2010 (son baskı 2014)
- Özden Süslü, (1989) Tasvirlere Göre Anadolu Selçuklu Kıyafetleri, Ankara:Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara
- Salim Koca, “Diyar-ı Rum”un (Roma Ülkesi = Anadolu) “Türkiye” Haline Gelmesinde Türk Kültürünün Rolü8 Mart 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Salim Koca,
- Tuncer Baykara, “Türkiye Selçuklu Döneminde Toplum ve Ekonomi”13 Şubat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Ülker Erginsoy, (1988) Anadolu Selçuklu Mimari Süslemesi ve El Sanatları, Ankara: İş Bankası Kültür Yayınları
- Züriye Çelik,
Dış bağlantılar
- "Türkiye Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud Hakkında Bazı Görüşler". 9 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 11 Ağustos 2023.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Anadolu Selcuklu Devleti Turkiye Selcuklu Devleti veya Rum Sultanligi Farsca سلجوقیان روم Selcukiyan i Rum Anadolu Selcuklulari Selcuklu Turklerinden olan Kutalmis oglu Suleyman Sah tarafindan Anadolu da Iznik baskent olmak uzere 1077 yilinda kurulmus olan Turk devletidir Anadolu Selcuklulari Anadolu Selcuklu Devletiسلجوقیان روم Selcukiyan i Rum Farsca 1077 1308Bayrak Arma 1100 yilinda sultanlik Danismentlilerden 1174 e kadar fethedilen yerler Bizanslilardan 1182 ye kadar fethedilen yerler 1243 e kadar diger fetihlerBaskentNikaia Iznik 1077 1096 Ikonyum Konya 1096 1308 Sebastia Sivas 1211 1220 Yaygin dil ler Eski Anadolu Turkcesi ana dil ve ordu dili Farsca resmi mahkeme ve edebiyat Rumca mahkemelerde Resmi dinSunni Islam Hanefi HukumetBagimsiz SultanlikSultan 1077 1086I Suleyman Sah ilk 1092 1107I Kilic Arslan 1116 1155I Mesud 1155 1192II Kilic Arslan 1192 1196 1205 1211I Giyaseddin Keyhusrev 1196 1204II Suleyman Sah 1211 1220I Izzeddin Keykavus 1220 1237I Alaeddin Keykubad 1237 1246II Giyaseddin Keyhusrev 1302 1308II Mesud son Tarihce Kurulusu1077 Haclilarin Nikaia yi Iznik isgali ve Dorileon Savasi1097 Miryokefalon Savasi1176 I Keyhusrev in Iznik Imparatorlugu tarafindan yenilerek oldurulmesi1211 Yassicemen Muharebesi1230 Kosedag Muharebesi1243 Dagilisi1308Onculler ArdillarBuyuk Selcuklu Devleti Anadolu beylikleri Turkler cesitli sebeplerden oturu ana vatanlari olan Orta Asya dan goc etmek zorunda kalmislar ve kendilerine yeni bir vatan aramaya baslamislardir Bu yuzden Selcuklu Turkleri cevre bolgelere akinlar duzenlemeye baslamislardir Ornegin Anadolu ya yapilan ilk akinlar 1015 1018 yillari arasinda gerceklesmistir Buyuk Selcuklular 1040 yilindaki Dandanakan Muharebesi ile Gaznelileri yenmis ve bagimsiz olmuslardir Selcuklularin bagimsiz olmasiyla birlikte cevre bolgelere yapilan akinlar daha sistemli hale gelmistir Nitekim bu akinlar sonucunda Anadolu nun uygun bir bolge oldugu anlasilmistir Anadolu egemenlgi icin Buyuk Selcuklu Devleti ile Anadolu yu elinde bulunduran Bizans Imparatorlugu arasindaki ilk savas 1048 yilinda gerceklesmis ve Pasinler Muharebesi olarak bilinen bu savasla birlikte Anadolu egemenligi icin yapilan ilk savas Selcuklu zaferiyle noktalanmistir Buyuk Selcuklu Sultani Tugrul Bey in olumunun ardindan Buyuk Selcuklu tahtina Alp Arslan oturmus ve Anadolu uzerine yapilan akinlari hizlandirmistir Bu donemde Bizans Imparatoru olan Romen Diyojen ise Anadolu topraklari icin olusan bu buyuk tehlikeyi ortadan kaldirmak icin yaklasik 200 000 kisilik ordusuyla baskenti Konstantinopolis ten ayrilmis ve bugunku Turkiye nin Dogu Anadolu Bolgesi ne dogru ilerlemeye baslamistir Sultan Alp Arslan Bizans in buyuk bir orduyla Dogu Anadolu ya geldigini ogrenince bu orduyu karsilamak icin ayni bolgeye bir orduyla ilerlemistir Daha sonra iki ordu 26 Agustos 1071 tarihinde Mus un Malazgirt Ovasi nda karsilasmis ve Malazgirt Meydan Muharebesi kesin Selcuklu zaferiyle sonuclanmistir Bu zaferle birlikte Iran Azerbaycan Horasan gibi bolgelerde bulunan Turkler kitleler halinde Anadolu ya goc etmeye baslamistir Selcuklu Hanedani ndan olan Kutalmis oglu Suleyman Sah Marmara Bolgesi ndeki askeri faaliyetleri sonunda Iznik i alarak 1075 yilinda Anadolu Selcuklu Devleti ni kurmustur I Hacli Seferi baslarinda Iznik in dusmesi uzerine Selcuklular Anadolu iclerine cekilmis ve sonunda Konya baskent olmak uzere ayakta kalmayi basarmistir 13 yuzyil baslarinda Sultan I Alaeddin Keykubad ile Anadolu nun en guclu devleti durumuna gelen Anadolu Selcuklu 1243 yilindaki Kosedag Muharebesi nde Mogollara yenilmesiyle birlikte Ilhanlilara yillik harac odeyen denetim altinda bir devlet durumuna gelmis ve Mogollarin devlet yonetimine surec icinde artan mudahalesiyle son Anadolu Selcuklu Sultani II Mesud un da olumuyle birlikte dagilmistir Avrupa dan birkac tarihci I Hacli Seferi sirasinda Anadolu da karsilarina cikan Turk savas gucu ve karsilastiklari Turkmen gruplarina bakarak Anadolu nun artik Turk diyari oldugunu gormusler ve bu topraklara Turkiye demeye baslamislardir Diger yandan bu donemde tum Islam dunyasinin Anadolu icin kullandigi ifade Diyar i Rum dur Dolayisiyla ulkeye Rum Sultanligi da denilmistir Selcuklular oncesi AnadoluAnadolu Selcuklu Devleti nin kurulusu yillarindan onceki yuzyillarda Anadolu Bizans Arap ve Bizans Sasani mucadelelerinin yasandigi topraklardir yuzyillara yayilan bu savaslar ekonomik iliskileri buyuk olcude yipratmis ticaret daralmis uretim ve gelir dusmustur Hem savaslar hem ekonomik cokuntu nufusun azalmasina yol acmistir Bolgede Bizans merkezi otoritesinin zayiflamasi ise yerel otoritelerin bolgeler uzerindeki erkini arttirmis belirgin bir bicimde kendi basina keyfi davranmalarina bunun sonucu halki daha da ezmelerine neden olmustur Uluslararasi transit ticaretin Anadolu dan gecen kuzey guney ve dogu bati hatlari daha onceden Orta Dogu nun ve Levant in Islam Imparatorlugu nun kontrolunde olmasi dolayisiyla kesilmisti Bu durum Anadolu yu transit ticaretin disinda birakmistir ayrica bir ekonomik daralmaya yol acmistir Sasani Imparatorlugu nun 651 yilinda Rasidin Ordulari tarafindan yikildiktan sonra Anadolu yine de politik ve sosyoekonomik olarak rahatlamis degildir Bu kez de Emeviler ve Abbasiler devrinde Anadolu Islam dunyasini gaza sahasi haline gelecektir Her bahar Musluman ulkelerden kalkip gelen dinsel ulkuleri ugruna savasanlar toplanma yerleri Tarsus ve Malatya da bir araya gelerek Bizans yerlesimlerine zaman zaman derinlemesine akinlara cikiyordu Bu derinlik birkac kez Konstantinepolis e kadar ulasmis kenti kusatmistir Bu akinlar sirasinda surlarla cevrili kentler kismen korunabildiyse de kirsal alan agir bicimde yagmalanmistir Sonuc olarak kirsal alan nufusu bir kez daha bosalmistir TarihiAnadolu Selcuklu Devleti tarihi kurulus donemi Kutalmisoglu Suleyman Sah in Iznik i aldigi devleti kurdugu 1075 yilindan III Kilic Arslan donemine 1204 1205 yilina kadar yukselis donemi hemen ardindan Giyaseddin Keyhusrev in ikinci saltanat yilli 1205 yilindan I Alaeddin Keykubat in olumune 1237 yilina kadar cokus donemi 1237 den II Giyaseddin Keyhusrev in tahta gecisinden Mogol isgalinin yikici baskisi altinda 1308 yilina kadar uc donem olarak degerlendirilir Anadolu da siyasi birligin saglanmasi ise su asamalarla olmustur Danismendli Beyliklerinin ilhaki II Kilic Arslan tarafindan Sivas subesi 1169 Kayseri subesi 1175 ve Malatya subesi 1178 II Suleyman Sah in Erzurum Saltuklular i ilhaki 1202 I Alaeddin Keykubat in Erzincan Menguclu Beyligi ni ilhaki 1228 Harput Sokmenogullari Beyligi ni 1234 ile saglanmistir I Suleyman Sah Donemi 1075 1086 Kutalmisoglu Suleyman Sah in babasi Kutalmis Selcuklu Sultani Tugrul Bey ile Cagri Bey in amcaogluydu Kutalmis Buyuk Selcuklu Sultanligi tahtina gecen Alparslan in sultanligini kabul etmemis ve onun ile basarisiz bir catismaya girismis ve bu sirada 1064 yilinda oldurulmustur Daha sonra Anadolu ya gelen Kutalmisogullari burada yanlarindaki Turkmen gruplariyla birlikte kendilerine yurt edinme mucadelesi baslamistir Dort kardesten en son Suleyman Sah hayatta kalmistir Bizans sinirlarinda yonetimini kuran Kutalmisoglu Suleyman Sah Bizanslilarla bazen savasarak bazen Bizans isyancilarina yardim ederek egemenligi altindaki topraklarin sinirlarini buyutmeyi basarmistir Bizans Imparatorlugu nun Anadolu da bulunan onemli kentlerinden Iznik Nicaea ile Izmit Nicomedia i 1075 te ele gecirmistir Ardindan Guney Marmara bolgesine tumuyle egemen olmus 1077 de ozerkligini ilan edip Iznik merkezli bagimsiz bir devlet olarak Anadolu Selcuklu Devleti ni kurmustur Bizans in Rumeli ordulari komutani Bryennios 1075 yilinda Istanbul uzerine yurumesinden yararlanmak isteyen Bizans Anadolu ordulari komutani Nikiforos Botaneiates e karsi Bizans Imparatoru VII Mihail ile asker yardimi uzerine 1078 de bir anlasma yapan Suleyman Sah Iznik ile Kutahya arasinda asi generalle karsilasinca daha uygun kosullar onerilmesi uzerine taraf degistirip Botaeiates in yaninda yer almis ve onun III Nikiforos adi ile Bizans Imparatoru olmasina onayak olmustur Bu yardim dolayisiyla Bizanslilar gocmen Turkmenlerin Anadolu da da Bogaz kiyilarina kadar gelip yerlesmelerini kabul etmislerdir Bati sinirlarini guvenlige alan Suleyman Sah veziri Ebu l Kasim i Iznik te yonetici olarak birakan Suleyman Sah dogu sinirlarini genisletme planlari ile 1084 te Cukurova Kilikya ya ve belki de Suriye uzerine bir sefere cikmistir Bu sefer sonucu Tarsus Adana ve Antakya yi ele gecirmistir Ardindan Suriye ye yonelmis ve Halep i kusatmistir Halep emirinin Tutus dan yardim istemesi uzerine Tutus Halep e dogru yola cikmis 4 Haziran 1086 tarihinde Suleyman Sah la savasa girmistir Ayn Seylem Muharebesi nde Anadolu Selcuklu kuvvetleri yenilgiye ugramis Suleyman Sah olmustur Ebu l Kasim Donemi 1086 1092 Suleyman Sah in bu sefere cikarken baskent Iznik te yerine vekil olarak biraktigi Ebu l Kasim Suleyman Sah in 1086 yilinda olumu ve ogullari I Kilic Arslan ve Kulan Arslan in Meliksah tarafindan hapsedilmesi uzerine Iznik tahtina cikmis ve kardesi Ebu l Gazi yi Kapadokya Kayseri valiligine tayin etmistir Ardindan kardesi Ebu l Gazi Hasan Bey le birlikte Marmara kiyilarinda Bizanslilarla savasarak devletin sinirlarini genisletmeye basladi Sultan gibi hareket etmeye baslamasindan rahatsiz olan Meliksah Anadolu yu boyun egdirmek icin Emir Porsuk u Anadolu ya gondermistir kardesi Ebu l Gazi Hasan Bey le birlikte Marmara dolayinda Bizanslilarla savasarak devletin sinirlarini genisletmeye basladi Bizans imparatoru I Aleksios un h 1081 1118 buna tepkisi Iznik uzerine bir ordu gondermek olmustur Bu durum Ebu l Kasim i baris istemek zorunda birakmistir Bu arada Anadolu yu boyun egdirmek isteyen Buyuk Selcuklu Devleti hukumdari Meliksah Emir Porsuk u Ebu l Kasim in uzerine yollamistir Iznik i uc aylik bir kusatmaya karsin dusuremeyen Porsuk kusatmayi kaldirarak geri cekilmistir Emir Porsuk un basarisiz olmasi uzerine Meliksah Emir Bozan i gondermistir Bozan da kenti alamadi ve geri cekildi Bu geri cekilmeden yararlanan Ebu l Kasim Meliksah a buyrugunda oldugunu bildirip onayini almak icin Isfahan a gitmistir Ancak Meliksah onunda gorusmeyi kabul etmedi Ebu l Kasim Iznik e donus yolunda Emir Bozan in adamlari tarafindan yakalanip oldurulmustur I Kilic Arslan Donemi 1092 1107 Suleyman Sah in 1086 yilinda Ayn Seylem Savasi nda olumunden sonra ogullari Kilic Arslan ve Kulan Arslan Buyuk Selcuklu Devleti Sultani Meliksah tarafindan tutsak alinmisti Meliksah in olumu ardindan iki kardes serbest kalarak Anadolu ya geldiler Iznik e ulastiklarinda kent Bizans gucleri tarafindan kusatilmistir Yine de Ebu l Gazi tahti Kilic Arslan a vermistir Kilic Arslan once Bizans ordusu uzerine kendi ordusunu surup durumu dengelemistir Bunun uzerine ordusuyla 1095 yilinda Dogu Anadolu uzerine sefere cikmis Malatya yi kusatmistir Ancak kusatma uzarken Hacli guclerinin Iznik i kusattigi haberi gelince geri donmustur Kente ulastiginda kent kusatma altindadir Disaridan saldiriyi denese de basarili olamamis kent savunmasini karar konusunda serbest birakip cekilmistir Bunun uzerine kent savunmasi Bizans Kumandani ile anlasarak 19 Haziran 1097 tarihinde kenti ona teslim ettiler Anadolu dan yeni kuvvetlerin katilmasiyla guclerini pekistiren Kilic Arslan ilerleyen Hacli ordusunu Dorileon da Sarhoyuk Eskisehir karsilamis burada yapilan Dorileon Muharebesi nde yenilgiye ugrayip cekilmistir Bu yenilgiden sonra I Kilic Arslan Haclilarin en cabuk bir bicimde Anadolu dan gecmesine izin vermeyi ve onlarla dogrudan dogruya catismaya girismemeyi yegledi Anadolu da ilerleyen Hacli ordusu onundeki insan ve hayvan bakim ve besleme stoklarini onceden yakip yikarak onlari uzaktan izleme stratejisini uyguladi Anadolu yu gecen Haclilar sonunda Kudus u ele gecirdiler 1101 Hacli Seferi nde ise strateji degistiren Kilic Arslan bu kez yakip yikma taktigi benimsemis bu yolla yiprattigi uc Hacli ordusunu yok etmistir Hacli firtinasi gectikten sonra Haclilar tarafindan ele gecirilen Antakya yi geri almak icin 1103 yilinda sefer duzenledi Ancak sonra yon degistirerek Maras i Malatya yi ve Musul u aldi Bu gelismeler Buyuk Selcuklu Devleti nin tepkisini cekince uzerine ordu gonderildi Yapilan savasta Kilic Arslan yenilmis cekilirken Habur Cayi gecisinde atindan dusup bogularak 14 Haziran 1107 tarihinde olmustur Buhran Devri 1107 1110 Kilic Arslan in olumuyle birlikte onun Anadolu da kurmus oldugu siyasi birlik hizla bozulmustur Danismendliler Beyligi Anadolu Selcuklularini golgede birakarak Anadolu nun en guclu Turk devleti olmustur Musul kentinin Emir Cavli tarafindan alindiktan sonra Bozmis Bey Kilic Arslan in hatunu ve kucuk oglu Tugrul Arslan i Malatya ya getirmistir Emir Cavli Musul u aldiktan sonra Kilic Arslan in diger ogullarindan Sahin Sah i Ibn ul Esir ve Ebu l Ferec onun adini Meliksah olarak yazar yakalayarak Buyuk Selcuklu sultani Muhammed Tapar a gondermistir Bozmis Bey Malatya ya getirdigi Kilic Arslan in kucuk oglu Tugrul Arslan i sultan ilan etmis ancak Kilic Arslan in hatunu Il Arslan adinda bir beyle evlenerek Bozmis i oldurmustur Il Arslan Malatya halkini baski yaparak cok sayida altin toplamis ardindan da Konya ya gitmek uzere iken Kilic Arslan in hatunu ve oglu Il Arslan i hapsetmis daha sonra da onu Buyuk Selcuklu sultani Muhammed Tapar a gondermislerdir Anadolu nun bassiz kaldigini goren Muhammed Tapar bu durumda elinde bulunan Sahin Sah i Malatya ya gondererek Tugrul Arslan i tahtan indirtmis ve yerine Sahin Sah Konya da sultanligini ilan etmistir Suryani kaynaklarinin bu ayrintili anlatimina karsilik bazi kaynaklar da Sahin Sah in Buyuk Selcuklularin elinden kacarak Anadolu ya ulastigini ve amcazadesini ortadan kaldirarak tahti elde ettigini kaydeder Sahin Sah in Saltanati 1110 1116 Anadolu Selcuklu tahti bir sure bos kaldiktan sonra I Kilic Arslan in oglu Sahin Sah 1110 da basa gecti Ama kardesi Rukneddin Mesud onun sultanligini tanimadi ve Danismendlilerin destegiyle iktidari ele gecirdi I Rukneddin Mesud bir sure Danismendlilerin denetimi altinda kaldi 1142 de Danismendli Mehmed Bey in olumunun ardindan Anadolu Selcuklularinin Anadolu daki ustunlugunu yeniden kurdu Bizans ordusunu 1146 da Konya onlerinde yendi Ertesi yil II Hacli ordusunu Eskisehir yakinlarinda bozguna ugratti I Rukneddin Mesud gelenege uyarak ulkesini uc oglu arasinda paylastirdi ve II Kilic Arslan i veliaht ilan etti I Rukneddin Mesud un 1155 te olmesinin ardindan ogullari arasinda taht kavgalari basladi Bu sirada Danismendliler Bizanslilar Musul Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi ve Ermeni Derebeyi Toros birleserek Anadolu Selcuklu Devleti ne karsi harekete gectiler II Kilic Arslan devleti ayakta tutabilmek icin once Bizans la baris yapmanin yollarini aradi ve Istanbul a giderek bir antlasma yapti Daha sonra amcasi Sahin Sah ile Danismendlilerin birlesik ordusunu yendi 1175 te Danismendlilerin egemenligine son verdi Bir sure sonra II Kilic Arslan ile Bizans arasindaki baris bozuldu Bunun uzerine Bizanslilar buyuk bir orduyla Anadolu iclerine girdi II Kilic Arslan 1176 da Denizli Civril yakinindaki Duzbel gecidi Miryokefalon Savasi nda Bizans ordusunu pusuya dusurdu ve agir bir yenilgiye ugratti Bu Turklerin Anadolu da Bizans karsisinda Malazgirt ten sonraki en buyuk zaferdi Bu yenilginin ardindan Bizans Turkleri Anadolu dan cikarma umudunu tumuyle yitirdi II Kilic Arslan 1186 da ulkesini 11 oglu arasinda paylastirdi Ne var ki daha kendisi hayattayken ogullari arasinda veliahtlik mucadelesi basladi 1192 de II Kilic Arslan in olumunden sonra ogullarindan I Giyaseddin Keyhusrev tahta cikti Ama 1196 da tahtini agabeyi II Suleyman Sah a birakmak zorunda kaldi II Suleyman Sah Erzurum u alarak Saltuklular in varligina son verdi 1204 te oldugunde Anadolu Selcuklu Devleti ni yeniden eski gucune ulastirmisti Son parlak yillari 1097 yilinda Avrupa Bati Anadolu da Anadolu Selcuklulari gorulmektedir 1205 te I Giyaseddin Keyhusrev ikinci kez tahta cikti Karadeniz deki ticaret yollarini kesen Trabzon Imparatorlugu uzerine bir sefer duzenleyerek bu yolu yeniden Turklere acti Daha sonra onemli dis ticaret limani olan Antalya yi topraklarina katti I Giyaseddin Keyhusrev sultanin ulke topraklarini her biri mulkiyeti ve egemenlik haklari kendilerinde olmak uzere ogullari arasinda on bir kendi egemenliginde kalanla birlikte on iki ulke halinde paylastirma gelenegine son vererek merkezi yonetimi guclendirdi Vilayetleri yonetmekle gorevlendirilen sehzadeleri merkezi yonetime bagli birer vali durumuna getirdi I Giyaseddin Keyhusrev 1211 de oldu Sultan Keyhusrev in uc oglu Alaeddin Keykubad Izzeddin Keykavus Celaleddin Keyferidun arasindan iclerinden yerine buyuk oglu I Izzeddin Keykavus tahta cikmistir Once kendisine karsi ayaklanan kardesi Alaeddin Keykubad i etkisiz hale getiren I Izzeddin Keykavus boylece iktidarini saglamlastirdiktan sonra butun dikkatini Anadolu da ticaretin canlandirilmasina verdi Kibris Kralligi yla bir anlasma yaparak iki ulke arasindaki ticareti serbest hale getirdi Kuzey ticaret yolunu acmak icin Sinop u Trabzon Imparatorlugu ndan aldi Daha sonra guney ticaret yolunu engelleyen Ermeni derebeyinin uzerine yurudu ve Ermenileri yenerek Suriye ticaret yolunu acti Boylece Anadolu ticaret kervanlarinin merkezi durumuna geldi 1220 de Keykavus un olunce kardesi I Alaeddin Keykubad tahta cikti En unlu Anadolu Selcuklu hukumdarlarindan biri olan I Alaeddin Keykubad Akdeniz kiyisinda onemli bir liman olan Kalonoros u bugunku Alanya aldi Kendi adindan dolayi daha sonra Alanya olarak anilan bu kentte bir tersane kurdurdu ve kentin kalesini yeniden yaptirdi Tuccarlarin karada Ermenilerin denizde Avrupali korsanlarin saldirilarina ugramasi uzerine Icel den Antalya ya kadar butun kiyi seridini topraklarina katti Mogollarin Anadolu ya girmesi tehlikesi karsisinda 1226 da Eyyubilerle iliskilerini gelistirdi Bu arada Trabzon Imparatorlugu yla ittifak kuran Harzemsahlari 1230 da Yassicemen Muharebesi nde agir bir yenilgiye ugratti Mogollara karsi komsu devletlerle bir birlik kuramayan I Alaeddin Keykubad 1233 te Mogol kaganinin egemenligini tanimak zorunda kaldi Sultan Keykubad devri Alaeddin Keykubad 1237 de olunce yerine oglu II Giyaseddin Keyhusrev tahta cikti Ama devletin yonetimi fiilen vezir Sadeddin Kopek in elindeydi Mogollarin onunden kacarak Anadolu ya siginan gocebe Turkmenler Anadolu Selcuklu ulkesini tam bir kargasaya surukledi Anadolu Selcuklu yonetimi bu kargasayi onlemek icin sert onlemlere basvurunca Anadolu Selcuklu tarihinin en buyuk ayaklanmasi patlak verdi Baba Ishak in onderligindeki ayaklanmacilar baskent Konya uzerine yuruyunce II Giyaseddin Keyhusrev kenti terk etmek zorunda kaldi Ama sonunda 1240 ta ayaklanma kanli bicimde bastirildi Baba Ishak ayaklanmasinin Anadolu Selcuklu Devleti ni iyice zayiflattigini goren Mogollar firsat bu firsat deyip Anadolu yu isgal etmeye karar verdiler Mogol ordulari Dogu Anadolu ya girerek once Erzurum u isgal ettiler Daha sonra Selcuklu ordusu ve Mogol ordusu Sivas in dogusundaki Kosedag da karsi karsiya geldiler II Giyaseddin Keyhusrev in komutasindaki Selcuklu ordusu Kosedag Muharebesiʼnde sayica cok olmasina karsin yanlis savas taktikleri yuzunden agir bir yenilgi aldi Mogollar bu savastan sonra Erzincan Sivas ve Kayseri gibi kentleri ele gecirdiler ve yagmaladilar Sultan II Giyaseddin Keyhusrev Mogollarla anlasma yapti ve her yil onlara vergi vermeyi kabul etti Boylece Anadolu Selcuklu Devleti Mogollara bagli bir devlet durumuna geldi Kosedag Savasi ndan sonra Mogollar Anadolu da tam bir baski kurdular Koyduklari agir vergiler halki zor durumda birakti Mogol baskisinin yani sira artan Bizans saldirilari siyasal cinayetler dogal afetler ve salgin hastaliklar devleti busbutun sarsti Anadolu Selcuklu Devleti birkac kez iki ve uce bolundu Anadolu Selcuklu Devleti nin Dagilisi ve Yikilisi Kazvini ye gore Mogol istilasindan once Anadolu Selcuklu maliyesinde devlet gelirleri 27 milyon dinardi Mogol istilasinda sonra buyuk olcude dusmustur 1336 yilinda 5 milyon 537 bin dinardir Mogollarin baskisinin iyice artmasi uzerine Anadolu Selcuklulari birkac basarisiz ayaklanma denemesine giristiler Ustelik bu ayaklanmalardan birinde Memluklu Sultani Baybars tan yardim istediler Ordusu ile Anadolu ya gelen Baybars 1277 yilinda Elbistan ovasinda Mogollari darmadagin etti Ancak Sultan Baybars in ulkesine geri donmesinden sonra Mogollarin intikami aci oldu Cok sayida insani acimasizca oldurduler Bundan sonra Anadolu tumuyle Mogol egemenligine girdi Anadolu yu atadiklari valilerle yonettiler 1308 yilinda son sultan II Mesud un olumunden sonra Anadolu Selcuklu Devleti yikildi Turkiye Selcuklu Devleti nin II Giyaseddin Mesud un 1308 de olumu ile resmen de son buldugu genellikle kabul edilen bir gorustur Ayrica II Mesud un yerine in gectigi boylece hanedanin 1318 yilina kadar surdugu de ileri surulmektedir Sultan Mesud un 1308 de olumunden sonra Konya da Selcuklu tahtina V Kilic Arslan b III Giyaseddin Keyhusrev cikarilmasina karsin gerek Anadolu halki gerekse Mogollar tarafindan kabul gormemistir 1317 yilinda Ilhanli hukumdari Ebu Said Bahadir tarafindan Anadolu valiligi gorevine Timurtas getirildi Konya da o siralarda Selcuklu tahtinda Sultan V Izzeddin Kilic Arslan oturuyordu Timurtas Kayseri yi baskent yapti ve padisahtan bagimsiz olarak Anadolu yu oradan yonetmeye basladi V Izzeddin Kilic Arslan 1318 de Konya da oldugunde Timurtas ne olmus padisahin oglu ve yasal varisi Sehzade Alaeddin in 1365 te oldu ne de Selcuklu hanedaninin herhangi bir temsilcisinin tahta cikmasina izin vermedi O Turan Hamdullah Kazvini nin 1334 yilinda yazdigi tarihinden aktarimiyla Selcuklu saltanati adinin artik kalmadigi onlardan bazilarinin da sahillerde ve uclarda henuz padisah oldugu kaydindan yola cikarak bu durumun uc beyliklerinde bazi Selcuklu sehzadelerinin bir sure daha yasamis oldugunu dogruladigini soylemektedir Ona gore de yer alan Sultan Alaeddin bin Suleymansah bin Melik Rukneddin bin Sultan Giyaseddin Keyhusrev bin Alaeddin Keykubad in 765 Muharrem Ekim 1363 yilinda sehit oldugu hakkindaki kayid hanedan mensubu sehzadelerin sultan degil ancak sehzade olarak bu tarihe kadar var olduklarini ortaya koymaktadir Devlet orgutuAnadolu Selcuklu Devleti kurulus doneminde tumuyle Turkmen beylerinin emrindeki asiret savascilarindan olusan bir orduya ve bu beylerin gorev aldigi sivil devlet yonetimine sahiptir Devletin kurulus doneminde yani 11 yuzyilin son ceyreginden 12 yuzyil sonlarina kadar orduda oldugu kadar yonetimsel yapida da Turkmen ogelerin egemen oldugu ileri surulmektedir Bununla birlikte ilk Anadolu Selcuklu sultanlarinin az sayida da olsa kendilerine bagli gulamlardan olusan bir hassa gucu oldugu kaynaklarda aciktir Diger yandan baskent Iznik in Haclilar tarafindan alinmasi konusunda bilgi veren kaynaklar Iznik Selcuklu sarayinda hazine ve devlet memurlari oldugunu gosteren bilgiler verirler Ancak 12 yuzyil sonlarindan itibaren Anadolu Selcuklu ordusu hizla gulam ve ikta askerlerinin egemen oldugu bir orduya sivil devlet yonetimi ise yine gulamliktan gelen Iran kulturune sahip ogelerin buyuk olcude elinde olan merkezi bir duzene donusmustur Bu donusumle ilgili olarak 1176 yilindaki Miryokefalon Muharebesi nde sonra bilgiler bulunmaktadir Bu saptama dikkate deger olmalidir Dogan Avcioglu gibi arastirmacilar Miryokefalon da yenilgi uzerine Konstantinopolis e cekilen Bizans ordusuna refakat etmek uzere II Kilic Arsan tarafindan uc komutan yonetiminde uc birligin gorevlendirildigini yazmaktadir Ancak Turkmenler yolun bir kisminda Bizans ordusuna saldirirlar Imparator I Manuil yakinmalarina II Kilic Arslan Bu Turkmenler benden bagimsiz onlari denetleyecek gucte degilim karsiligini vermistir Gercekten de sultanin Bizans imparatoruyla anlastigi haberi duyulunca Turkmenlerin sultani hainlikle sucladiklari sovdukleri ve ganimet paylarinin alarak yurtlarina dondukleri bir kisminin ise geri cekilmekte olan Bizans ordusuna ganimet icin saldirilar duzenledikleri kaynaklarda yer almistir Bizans ordusuna refaket eden Selcuklu subaylari ise Turkmenleri Kendilerine bagli olmayan kaba asi Turkler olarak tanimlamislardir Miryokefalon Savasi Anadolu Selcuklu Devleti ordusu ve devlet aygiti yonunden kokten bir donusumun ilk isaretlerini verir Turkmenlerin hem devlet aygiti hem de ordu icin artik guvenilmez olarak gorulmeye baslandigi anlasilmaktadir Bu bakis bicemiyle saltanatin ve merkezi devlet otoritesinin surekliligi acisindan hukumdarla ayni etnik ogeler varliklarini ve yasam tarzlarini butun butun sultana borclu olan gulamlardan daha tehlikeli gorulmektedir Sonucta umera arasindan Turkmen beyleri buyuk olcude tasfiye edilmistir Yalnizca umera arasindan degil umeranin emri altindaki gucleri ve hizmetkarlarinin bile gulamlardan olusmasi sultanlar tarafindan yeglenmis ve zorla kabul ettirilmistir Onlarin da hemen hemen tumu gulamlardan olusmaktadir Sehzadelerin tahta cikisinda ise Turk egemenlik ilkesi egemendir Turk egemenlik ilkesine gore ulke topraklari hanedanin tum erkek uyelerinin ortak mulku oldugu kabul edilir Buna gore ogullar ve kardesler tahta gecme hakki yonunden esit gorulmektedir Anadolu Selcuklu da da sultan ogullarindan birini veliaht secerken digerleri sultana bagli kalmak kosuluyla eyaletlerde yonetim gorevi ustlenirlerdi Turk egemenlik anlayisina gore ulke topraklari hanedanin ortak mali oldugundan sultan oldugunde kimin tahta gececegi bir bakima belirsiz kalmistir Sonuc olarak hanedandan herhangi biri herhangi bir yoldan tahti ele gecirdiginde yasalligi tartisma konusu olamaz Dolayisiyla bir onceki hukumdar tarafindan veliaht atanmis olmanin hicbir hukmu kalmamaktadir Farkli bir anlatimla veliaht tayin edilmesi diger sehzadelerin taht uzerinde hak ileri surmeleri icin engel degildir Sultanin sagliginda onun buyruguna boyun egilip veliahta bi at edilmesi bile sultan oldugunde hukumsuz kabul edilir Sunun altini cizmek gerekir ki Selcuklu soyundan olmayan bir kismenin tahta cikmasi hicbir bicimde dusunulemez Turk devlet anlayisi geregi hukumdar ulke topraklarinin merkezden uzak bolgelerini sehzadeler melik yabgu arasinda bolusturur Sehzadeler kendi bolgelerini ic ve dis islerinde bagimsiz olarak yonetirler Anadolu Selcuklu da bu egemenlik ilkesini izlemistir Ne var ki bu ilke zaman zaman melikler arasinda kanli savaslara ve ustelik ulkenin parcalanmasina yol acmistir Bunun en acik ornegi II Kilic Arslan in ulke topraklarini 11 oglu arasinda paylastirmasidir Sonucta kendi yasami sirasinda bile ogullari arasinda taht kavgasi baslamisti Bu konuda cesitli ornekler vardir Bir baska ornek II Kilic Arslan in I Giyaseddin Keyhusrev i veliaht atamis olmasina ve tahta gecmesine karsin en buyuk oglu II Suleyman Sah in buna karsi cikarak kardeslerinden bazilariyla isbirligi ettikten sonra diger kardeslerini oldurttugu Konya yi kusatarak Giyaseddin Keyhusrev i Bizans a siginmaya zorladigi bilinmektedir II Kilic Arslan donemine 1156 1192 kadar melikler atandiklari eyaletleri bagimsiz siyasi askeri otoritelerine dayanarak yonetmekteydiler kendi adlarina hutbe okutmakta sikke kestirmekte komsu devletlerle sultana danismadan baris yapabilmekte savas ilan edebilmekteydiler Rukneddin Suleyman Sah ise meliklerin bu erkine son vermek amaciyla sehzadeleri kendilerine ayrilan bolgelerde payitahta bagli birer vali olarak atamistir Sonuc olarak Anadolu Selcuklu Devleti nin kurulusundan yikilisina kadar olan tarihi zaman zaman saltanat savasimlariyla sarsilmistir Bununla da kalmamis bu saltanat savasimindan sonra tahta cikan sultan kendileri icin tehlikeli olacagini dusundukleri hanedan uyelerini hapsettirmis yay kirisiyle bogdurmus ya da gozlerine mil cektirerek tasfiye etmislerdir II Suleyman Sah doneminde 1196 1204 melikler yine eyaletlere atanmakla birlikte kendi baslarina hareket edemeyecek bicimde sultana bagli olarak birer vali olarak yonetmeleri saglanmistir I Giyaseddin Keyhusrev ikinci kez Anadolu Selcuklu tahtina gectiginde 1205 1211 Turk egemenlik gelenegine uyarak ogullari Izzeddin Keykavus u Malatya ya I Alaeddin Keykubat i Tokat a gondermistir Ancak meliklik statusu bambaska bir bicim almisti Bu bicimde eyalet artik meliklerin kendi mulku olarak degerlendirme haklari yoktur Diger yandan bagimsiz bir hukumdar da degillerdir yalnizca sultan adina yonetme yetkisine sahiptirler Melikler adlarina sikke kestirip hutbe okutamazlar sultanin onayi olmadan komsulariyla savasa tutusamaz ya da baris yapamaz olmuslardir Giderlerken yanlarinda bu yonetim isini yurutebilecek kadroyu ve sultanin en guvendigi adamlarindan birini atabey olarak gotururler Atabeyin geleneksel gorevi sehzadenin egitimi olmasina karsin bu durumda ayni zamanda sehzadenin yapip ettiklerini denetlemek ve gerektiginde sultana bu konuda rapor vermekle yukumludur Bu bicimde hanedan uyesi bir erkegin ulke yonetimi uzerindeki geleneksel hak iddia etme durumu ortadan kaldirilmistir Bir sultanin olumunun ardindan tahta hangi sehzadenin gelecegi cogu kez devlet ricalinin umera devlet adamlari ve komutanlar toplantisinda kararlastirilmistir Ancak bu bicimde alinan kararin degistirildigi bir istisna vardir ve guce dayanir Bu konuda ornek soyledir nin anlatimiyla II Suleyman Sah in olumu ardindan umera alti yasindaki Izzeddin Kilic Arslan i tahta cikarmistir Ancak bazi emirler Konstantinopolis teki Giyaseddin Keyhusrev e haber gondererek tahta gecmek uzere gelmesini istemislerdir Sonuc itibariyla Giyaseddin Keyhusrev in yeniden tahta oturmasi umeranin bu kosullar altinda ortak karariyla olmustur Bu ve bunun gibi olaylarda rol oynayan guc parasal guctur Bu gorusme meclisinde karar oy cogunluguna degil maddi guce baglidir Eger bir sehzade maddi gucu daha yuksek olan umeranin onayini kazanmissa sultan secilecek olan odur Veliaht tayin edilmis olmak ya da buyuk ogul olmak sultan secilmekte bir sey ifade etmez Maddi guc ise ne kadar kalabalik guc besleyebilecegini belirler Umeranin karariyla tahta gecen sultanlar sunlardir III Kilic Arslan 1204 6 yasinda I Giyaseddin Keyhusrev 1205 I Izzeddin Keykavus 1211 11 yasinda I Alaeddin Keykubat 1220 II Izzeddin Keykavus ilk 1246 II Alaeddin Keykubad 1249 7 yasinda IV Kilic Arslan ilk 1249 III Giyaseddin Keyhusrev 1266 7 yasinda Umera karari disinda tahta gecen sultanlar ise II Kilic Arslan babasi I Mesud tarafindan veliaht tayin edilmesi ile 1155 te tahta gecmisir I Mesud 1116 1126 yilinda Bizans Imparatoru Ioannis Celepis Komninos dan yukluce parasal yardim alarak ve II Suleyman Sah 1196 guc kullanarak diger sehzadeleri tasfiye ederek sultan olmustur Kosedag Muharebesi nden 1243 hemen sonra Anadolu Selcuklu Devleti Ilhanli egemenligine girince sultanlar artik Ilhanli Sarayi tarafindan belirlenir olmustur Yonetim erki butunuyle Ihlanli ile isbirligi icindeki Iran kulturune sahip umeranin eline gecmistir Hatta IV Kilic Arslan ve III Giyaseddin Keyhusrev Ilhanli sarayinin baskisiyle umera tarafindan oldurtulmustur Sultanlarin tahta cikisi uzerinde umeranin bu denli etkili olmasi sultanla umera arasinda surekli oynak bir guc cekismesinin olmasini dogurmaktadir Bir sultan degisikliginde o ana kadar gecerli yasal olan tum akit taahhut atama verilmis tum rutbe makam mal ve iktalar hukumsuz olmakta gecerliliginin surmesi icin yeni sultan tarafindan onaylanmasi ya da yenilenmesi gerekmektedir Tum yonetim ve askeri kadrolarda olmamakla birlikte onemli yerlerdede olan ricalin tum mesleki kariyeri bastan asagi ya da kismen degisiklige ugrayabilir dahasi devletin ic ve dis politikasinin da degismesi olanaklidir Diger yandan hiyerarside degisiklikler olmasi da mumkundur ikinci ya da ucuncu kademeden bir yetkilinin sultan degistikten kisa bir sure sonra en ust makamlara hizla yukselmesi digerlerinin azledilmelerine oldurulmelerine bile neden olacak guce eristikleri gorulebilir Sivil devlet yonetimini olusturan devlet ricali umera kendilerine verilen cok genis iktalar sayesinde buyuk bir parasal guce sahip olmuslardir Bu parasal gelire dayanarak emri altinda buyuk cogunlugu gulamlardan olusan cok kalabalik maiyet kuvvetleri besleyebilmislerdir Emirlerin guclerine dayanan etkileri yalnizca sultan secimiyle sinirli kalmayip devletin ic ve dis politikasinin gidisatinin bicimlenmesinde basat rol oynadigi da gorulmektedir Ornegin II Izzeddin Keykavus un veziri Semseddin Muhammed Isfahani donemin Ilhanli haninin hosnutlugunu ve guvenini kazandiktan sonra Anadolu Selcuklu yonetiminde cok genis yetkileri elinde toplayarak devleti iki yil yonetmis bu sure icinde kendisi icin tehlikeli bulduklarini ortadan kaldirmistir Olaganustu ikta gelirleri ve diger gelirler sayesinde cok kalabalik koruma gucu beslemek olanakli olmaktadir Ustelik bazen sultanin hassa gucleriyle bile boy olcusecek kadar buyuk bir guce sahip olabiliyorlardi Boyle buyuk bir guc bulundurmak bir yandan prestij saglarken temel olarak devlet yonetimi uzerinde bir nufuza sahip olabilmeyi ve kritik bir durumda yasamini ve mevkiini koruyabilmesini saglamaktadir Kuskusuz bu kosullarda devlet ricali arasinda bir nufuz savasimi olmasi kacinilmazdir Bu savasimda ek guc edinme istegiyle olanak saglayabildikleri olcude yuksek makamlara kendi akrabalarini getirmeye ve birbirleriyle kan bagi olusturmaya calismislardir Diger yandan yuksek makamlarin remi olarak olmasa bile uygulamada kusaktan kusaga gectigine isaret eden pek cok ornek vardir Boylece hem yatay olarak yuksek makamlara akrabalari yerlestirerek ve kan bagi kurarak hem de dikey olarak yine yuksek makamlari babadan ogla gececek zorlamayi yaparak sivil ve askeri yonetim uzerinde uzun sureli bir nufuz elde etmislerdir Bu durumlari belirgin bicimde ortaya koyan bir ornek Izzeddin Keykavus un umera tarafindan 11 yasindayken tahta cikarilmasi ardindan dogal olarak umera tarafindan yeni atamalar yapilmasidir Bu atamalarda vezir yerinde kalirken Celaleddin Karatay in saltanat naipligine Eseddin Ruzbe atabeylige Semseddin Has Oguz beylerbeyligine ve Fahruddin Attar pervanelige getirilmistir Son ikisinin arasinda kiz alip vermeden dogan bir akrabalik vardir Birlikte buyuk nufus kazanmalari diger umerayi rahatsiz etmis bir komplo hazirlayarak ikisini de oldurmuslerdir Umera arasindaki nufuz savasiminda rakip ya da rakiplerin ortadan kaldirilmasi cogu kez ince hesaplara dayanilarak hile ile bir yere yalniz ve silahsiz olarak cekilmesi ya da tuzak kurulmasi biciminde yapilirdi Yalnizca bununla kalinmaz tum akrabalari maiyetindeki hizmetkarlar ve muhafizlari da tasfiye edilirdi Akrabalari ya oldurulur ya da hapsedilir adamlari da ya oldurulur ya da ellerindeki tum mallar alinarak kendi haline birakilirdi Kadinlar ve kucuk cocuklar tipki mallari gibi yagmalanirdi Ayrica tum mal varligina el konulurdu Ya hazineye devredilir ya da bazi hallerde yagmalanirdi Eger bu tasfiyede sultanin iradesi varsa hazineye cok buyuk miktarlarda para giriyordu Geliskin donemde devlet orgutu hem kurulus hem de isleyis bakimindan merkez ve tasra orgutu olarak iki ana bolumlenme gosterir Merkez orgutu Merkez orgut temel olarak devlet ricalini ve saray gorevlilerini kapsar Sarayda pek cesitli islere bakan hizmetkarlar istihdam edilirdi Degisik alt bolumlerin ornegin mutfak ahirlar silahhane saraphane gibi kendi personeli ve amirleri olurdu Bircok saray calisani daha sonra saray disinda yonetimsel gorevler almislardir Bunlarin bir bolumu gayrimuslum ailelerin cocuklariyken tutsak olarak ele gecirilen ve kole gulam olarak koklu bir egitimden gecirilmis ogeler iken bir bolumu de yine sarayda Turk kulturuyle etkilenmis tacik ogelerdir Ornegin Esededdin Arslan Semseddin Hasoguz Celaleddin Karatay Mubarizeddin Ertakus Seyfeddin Torumtay Cemaleddin Ferruh gibi taninmis devlet gorevlileri Musluman olmayan halklardanken Kemaleddin Kamiyar Sahib Ata Fahreddin Ali Nasireddin Mustevfi gibi Iran kokenli insanlardir Bu saray gorevlilerinin farkli gorevleri vardir Temel orgutlenme askeri yonetsel mali ser i ve hukuki tahriri olmak uzere bes kisimdan olusurdu ve amirleri devlet ricalini olusturur Askeri konulara beylerbegi mali ve yonetsel islere sahip ya da vezir ve onlara bagli daire amirler bakarlardi Ser i ve hukuki islerden ise Kadilkuzat ve ona bagli kadilar sorumludur Her bolumun amirlerince olusturulan divan lar vardir Divanlar ve emirler Anadolu Selcuklu Devleti merkez orgutunun saraydaki temel yonetim organlari sultana bagli calisan cesitli divanlardir Sozcuk Arapca olmakla birlikte bir devlet yuksek organi olarak Sasaniler den alinmadir Divan i Ali Ya da Buyuk Divan Bu divan devlet yonetiminin en ust organi olup devlet islerinin gorusulup karara varildigi olusumdur Vezirin baskanlik ettigi buyuk divanin uyeleri Sahip i Azam Naib i Sultan Atabey Pervane Mustevfi Tugrai Emir i Arz Emir i Dad ve Musrif i Memalik Emir i Hacib tir Vezir ya da Sahib i Azam Sahib i Divan Sultandan sonra en yuksek yonetim makamidir ve dogrudan dogruya sultana karsi sorumludur Her gun toplanan Divan i Ali ye vezir baskanlik ederdi Devlet gelirlerinin toplanmasindan ust sorumludur ve olaganustu giderler icin ihtiyat akcesi adiyla ayrica bir hazine olusturmaktadir Yargi yetkisini de sultanin vekili olarak kullanir sultanin katilamadigi hallerde Divan i Mezalim e baskanlik ederdi Pervane Sahib Ata Fahreddin Ali nin 1285 te olumunden sonra vezirler artik Ilhanli sarayi tarafindan atanmaya baslanmistir Naib i Sultan ya da Niyabet i Saltanat Vezirden sonra gelen bu makam sultanin yoklugunda devlet islerinin ustlenilmesi sultana vekalet edilmesi gibi son derece onemli bir makamdir Diger yandan askeri seferlere katilarak orduya kumanda etmek de bir diger gorevidir Mogol baskisi altinda ister istemez Mogol emir ve yonergelerine gore hareket etmistir Bu donemde Naib i Sultan in Niyabet i Hazret yani sira bir de Ilhanli sarayi tarafindan gorevlendirilen Niyab i Hazret bulunmaktadir Anadolu Selcuklu daki her konuda Ilhanli sarayina rapor vermesi gerekmektedir Atabey Sehzadelerin egitiminden sorumlu bir devlet adamidir Bazen egitimi ustlendikleri sehzadenin sultan olmasi uzerine vezirlige kadar yukselen atabeyler olmustur Pervane Mulk ikta ve arazi isleriyle ugrasir bunlarla ilgili tayin temlik tahrir islerini yapar mensur ve beratlari hazirlar defterleri tutar yonlendirilmis olan bagislari dagitirdi Ayrica sultan icin haber alma etkinliklerini yuruturdu Pervanelere sultan tarafindan siyasi ya da askeri bir gorev verilebilirdi Mustevfi Divan i Istifa nin amiridir Divan i Istifa basta saray giderleri olmak uzere devletin maliyesinin yonetim ve izlenmesinden sorumlu divandir Saray giderleriyle ilgili odeme emirler devlet ricalinden on iki kisinin imzasini tasimasi gerekmektedir Tugrai Divan i Tugra nin amiridir Tum atama berat ve mektuplarin yazilmasindan uzerlerine sultanin tugrasinin cekilmesinden sorumludur Emir i Arz Divan i Arz in amiridir Ordunun gereksinimlerine bakan maaslari odeyen kayit defterlerini duzenli tutarak yoklamalari yapan dairenin amiridir Emir i Dad Divan i Mezalim in amiridir Basta devlete karsi islenen suclar olmak uzere tum ust duzeydeki orfi davalara sultan adina bakan gorevlilerin amiridir Dinsel ilkelere ters dusmeyecek bicimde hukuki davalara ise kadilar bakmaktadir Sultanligin ilk evrelerinde bu davalara sultan baskanlik ederdi Daha sonralari ulke ve devlet orgutu buyudugunden sultan yerine Emir i Dad bu davalara baskanlik eder olmustur Hem kendilerinin hem de kadilarin verdikleri hukumlerin yerine getirilmesinde gorevlidirler Cok guclu emirleri ustelik vezirleri bile sultanin emriyle tutukladiklari biliniyor Musrif i Memalik ya da Musrif i Mulk Divan i Israf i Memalik in amiridir Devletin mali ve yonetsel islerine ust denetimini yapar mali kayitlari tutar hanedana iliskin mallara ve giderlere bakardi Emir i Hacib ya da Meliku l Huccab Devlet ricali hiyerarsisinde sultan ve vezirden sonra ucuncu kademe saray gorevlileri hiyerarsisinde ise sultandan sonra ikinci kademe gorevlilerdir Sultan ile Divan i Ali ve uyruk arasindaki iliskiyi saglamakla gorevlidirler Halkin istek ve yakinmalarini sultana iletir halka sonuclar hakkinda bilgi verirler Fuat Koprulu ye gore gunumuzde Cumhurbaskanligi Genel Sekreterligi makamina karsilik gelmektedir Sultana gelen konuklara hizmet etmek protokolu duzenlemek gorevlerindendir Divan i Ali disinda ikinci derecedeki divanlar gunumuz parlamenter rejimlerdeki bakanliklara denk gelen kurullardir Bunlar icinde Niyabet i Saltanat Divan i Tugra Divan i Istifa Divan i Arz ve Divan i Israf i Memalik amirleri Divan i Ali toplantilarinda hazir bulunurlar Bunlarin disinda yine ikinci derecede divanlar ve amirleri de vardir Emir i Candar Candar sultani ve sarayi korumayla gorevli hassa askerleri olup komutanlari Emir i Candardir Gorev siniflari olarak gece nobetcileri pasbanan gunduz nobetcileri nevbetiyan kapi nobetcileri ise derbanan dir Saray disinda ise obur hassa gucleriyle birlikte gorev yaparlardi I Alaeddin Keykubat in bazi emirleri oldurmesinde candarlar gorev yapmislardir Emir i Casnigir Sultanin mutfak gorevlileridir Yemekleri ve sofrayi hazirlayan sofrada hizmet eden ve tum yiyecekleri sultan yemeden once tadarak zehirli olmadiklarini garantileyen gorevlilerdir Sultanin duzenledigi solenlerde hizmet gorenlerdir En guvenilir hizmetkarlar arasindan secilir sultan gerek gordugunde devlet yonetimi konusunda bunlarin goruslerini donem donem aldigi bilinmektedir Emir i silah Sultanin silahhanesinin yonetiminden buradaki silahlarin bakimindan seferlerde tasinmasindan ve korunmasindan sorumlu gorevlilerdir Amirlerine Emir i Silah adi verilmektedir Sarabdar i has Sultanin iceceklerinden sorumlu gorevlilerdir Sarayda yalnizca sultana ozgu bir sarabhane i sultan odasi bulunurdu Askeri seferler gibi saray disindaki gorevlerde de yer alirlardi Alemdar ya da Emir i Alem Sancak ya da bayraktan sorumludurlar Sultanin saray disina cikmalarinda sancak ya da bayragi tasiyanlardir Emir i Ahur Sarayin ve sultanin binek hayvanlarinin bakimindan sorumludur Sultana ait ahirlar yalnizca sarayda degil buyuk tum vilayet merkezlerinde bulunurdu Bunlarin binek takimlarini ureten saraclar da Emir i Ahur un emrindeydiler Bu saray gorevlilerinin disinda protokolde gorece daha dusuk makamdaki saray gorevlileri ise Camedar Sultanin kendi giysilerinin ve odullendirme olarak verilecek esyanin gorevlilere ozgu giysilerin dikildigi ve saklanip korundugu camehanenin ve burada calisanlarin sefi Emir i Hares zindan gorevlisi Ustaduddar tum saray hizmetkarlarinin amiri Emir i Sikar sultanin katildigi avlari bu avlarda kullanilan kopek ve kuslarin bakimininda calisanlarin amiri gibi gorevliler vardir Tasra orgutu Anadolu Selcuklu egemenlik alani merkeze bagli eyaletlerle bagimli devletlerden vassal olusmaktadir Merkeze bagli eyaletler yine merkezden atanan valilerle yonetilirken bagimli devletler kendi hanedanliklarinca ozerk olarak yonetilmektedir Bagimli devletler Kilikya Ermeni Kralligi Mardin Hasankeyf ve Amid Artuklu Beyligi Erzincan ve Divrigi Menguclu Beyligi Sumeysat gunumuzde Samsat ve Halep Eyyubileri ile donem donem Musul Atabeyligi dir Yine de sultan bagimli devletlerin hukumdarlarini onayliyor ya da gorevinden alarak yerine baska birini atayabiliyordu Eyaletlerde de merkezdeki divanlara benzer divanlar ve Divan i Ali benzeri bir Eyalet Divani vardir Eyalet Divani na vali baskanlik ederdi Eyaletlerde de merkezdekine benzer bir vezir olmakla birlikte merkezden atanan bu vezir merkeze karsi sorumlu olmasiyla merkezin eyaletler uzerindeki erkini dolayisiyla denetimini temsil etmektedir Ozellikle eyalet valisi bir melikse meliklerin merkezce denetiminde bu vezirler bas rol oynamaktadir Valinin emri altinda yerlestirilen memurlara Reis denmektedir ve bunlarin da baskanlik ettigi Divan i Riyaset adi ile bilinen divanlar vardir Reisler soylu ailelerden secilirdi ve babadan ogla gecerdi Eyaletin ic isleri mali adli asayis belediye isleri ile vakiflarin denetimi reislerin gorevleri arasindadir ilgili divanlarda alinan kararlara gore yurutulurdu Eyaletlerdeki askeri konular ise subasi olarak adlandirilan komutanlar sorumludur Eyaletlerdeki hukuki anlasmazliklara merkezden atanan kadilar bakmaktadir ancak tebaa ve askerler arasindaki anlasmazliklara ayri kadilar bakmaktadirlar Askeri davalara ve miras islerine kadi i lesker adi verilen askeri kadilar bakmaktadir Eyalet valileri 12 yuzyil sonlarina kadar Buyuk Selcuklularda oldugu gibi eyaletlerde genis iktalara sahipken bu genis iktalarin valilere bagimsiz hareket etme olanagi vermesiyle merkezi otorite icin sakincali bulunmus sonradan terk edilmistir Valilere yonettikleri eyalet disinda parca parca iktalar verilmistir Bununla birlikte islenebilen topraklarin buyuk bolumu sultanin kullanim yetkisindedir ve askeri ikta olarak belirlenmis bir askeri gorevin yerine getirilmesi kosuluyla ikta askerlerine ayrilmistir Uclarda ise durum degisiktir Anadolu Selcuklu yonetiminin ulke topraklari uzerinde kurdugu ve yonettigi sosyoekonomik duzen Turkmenlerin halen gocebe ya da yari gocebe yasam surduren topluluklarinin surduregeldigi yasam bicemiyle bir arada var olabilecek bir yasam bicemi olamamistir Bu yuzden merkezi yonetim bu topluluklari elden geldigince sinir boylarina tercihan Hristiyan komsularin sinirlariyla iliskili olan bolgelere ilimli bir soyleyisle gondermistir Bu topluluklar buralarda kendi seflerinin yonetiminde yari bagimsiz olarak varliklarini surdurmektedir Dogudan surekli yeni Turkmen gruplari geldigi icin surec icinde uclardaki Turkmen nufus artmistir Hristiyan Bizans yerlesimleri yakin oldugu icin de donem donem Bizans topraklarina yagma akinlari yapiyorlar Musluman topluluga zararlari dokunmuyordu OrduSelcuklu zirhlari Varka ve Gulsah tan bir sahne Anadolu Selcuklu ordusunda kurulus doneminde sultanlarin ozel bir muhafiz kuvveti olarak hassa birlikleri olmasina karsin ordu esas olarak Turkmen asiretlerinin savascilarina dayanmaktadir Anadolu Selcuklu Devleti baslangicta hem ordu hem idare hem de gunluk yasamda butunuyle askeri esaslara dayanmaktaydi Ordu neredeyse butunuyle Turkmen beylerinin yonetimindeki asiret savascilarindan olusmaktadir Devlet idaresi de bu beylerin sorumlulugundaydi Fakat zamanla devlet klasik Turk Islam devletleri modeline yaklasti sivil bir devlet kadrosu buna uygun sivil bir devlet teskilati olusturuldu Bu sekilde Anadolu Selcuklu da bir payitaht duzeni merkeziyetci bir devlet cihazi Iran karakterli Islami sistem gelismistir Once devlet kadrolari sivillesirken Turkmen beyleri buradan cekildiler Daha sonra Turkmen savascilarindan olusan ordu bu sivil teskilata uyacak onun gereksinimlerini karsilayacak bir yapiya donustu Bu donusum zorunluydu ancak sivil devlet teskilati tumuyle Turkmen savascilarindan olusan bir orduya uymazdi Turkmen savascilarin yani sira cesitli etnik unsurlardan olusan gulamlara ve ikta sahiplerine dogru bir donusum olusmustur Sivil kadrolar gulamliktan gelen cogu Iranli unsurlardi Devlet yonetiminin en onemli mevkilerini bunlar doldurdugu gibi merkezde ve eyaletlerde askeri teskilatin onemli rutbelerine ataniyorlardi Gelisme doneminde ise zaman icinde bu bilesim Turkmen savascilarini kapsayan bilesim sayica olmasa bile ana bilesenin Turkmen savascilari olmasi anlaminda buyuk olcude tasfiye edilmistir En belirgin olarak Alaeddin Keykubat iktidari icin tehlikeli buldugu neredeyse iki duzine kadar Turkmen beyini ordudan tasfiye etmistir Olgun donemde Anadolu Selcuklu ordusu sarayi ve sultani korumak icin gulamlardan olusan guclu bir hassa kuvveti ikta askerleri emirlerin yine gulamlardan olusan ozel kuvvetleri sehir kuvvetleri gonulluler ile parali askerlerden ve savas ya da sefer durumlarina mahsus olmak uzere bagli devletlerden gelen kuvvetler ve yine savas durumuna bagli olarak Turkmen savascilarindan olusmaktadir Harzemsahlar in dagilmasiyla gelen cok sayida Kipcak asker olmakla birlikte yine de Anadolu Selcuklu ordusunda cok sayida Turk olmayan unsur seferber edilebilmektedir Ordunun ucte birinin ise Turkmen olmadigi ileri surulmektedir Butunuyle Turkmen savascilarindan olusan ordudan yukarida unsurlari belirtilen orduya donusum ayni nedenlerin yarattigi problemlere karsi ayni cozum yollarinin hemen hemen ayni tarzda uygulanmasiyla Buyuk Selcuklu Devleti nde de yasanmisti Olaylarin akisi her iki devletin tarihinde neredeyse tumuyle benzer cizgide yurumustur Buyuk Selcuklu da Turkmen gruplarin yerlesik tarimci topluluklara karsi tutumlarindan ve devlet otoritesine her firsatta karsi cikmasindan duyulan rahatsizliklara karsilik olarak Turkmenleri uclar a buyuk kismiyla Anadolu ya itmisler askeri seferlerin hemen oncesinde seferber ettikleri tumuyle Turkmenlerden olusan ordu yerine surekli silah altinda tutulan guclu bir ordu olusturmuslardir Bu ordunun bilesimi de her iki devlette cok benzerdir Orduda baskomutan Beylerbeyi dir arapca Emiru l umera ya da Meliku l umera unvanlarinin yerine ilk kez Anadolu Selcuklu da yer yer kullanilan Turkce bir sozcuktur Beylerbeyi hukumdarligin ordularinin baskomutanlaridir Anadolu Selcuklu Devleti nde merkez ve uc bati olmak uzere iki beylerbeyi bulunurdu Uc beylerbeyi ise Turk askeri gelenegine uygun olarak sag ve sol kol olarak iki komutanliktir Sag Kol Uc Beylerbeyi merkezi Kastomonu Sol Kol Uc Beylerbeyi nin merkezi ise Ankara dir Uc Beyleri bolgedeki Turkmen kabile sefleri arasindan merkez yonetimce atanirdi Gulam Anadolu Selcuklu Devleti kurulus doneminde tumuyle Turkmen savascilarindan olusan bir orduya sahiptir Bu asiret savascilari kendi beylerinin emrinde savasa gelirlerdi Devletin sivil yoneticileri de bu Turkmen beylerinden olusmaktaydi Anadolu Selcuklu Devleti II Suleyman Sah tan 1196 1204 itibaren once agir agir sonra hizla Turk asiret yapilanisini tasfiye ederek butunluk gosteren merkezi bir devlet yapisini esas almistir Anadolu Selcuklu ordusunun ve sivil devlet yonetiminin ne zaman donustugu konusu gunumuzde halen acik degildir Devletin kurulus doneminde yani 11 yuzyil sonlarindan 12 yuzyil sonlarina kadar orduda oldugu kadar idari yapida da Turkmen unsurlarin hakim oldugu ileri surulmektedir Buna gore gulam istihdami 12 yuzyil sonlarindan itibaren gelismistir Bu bir yuzyillik donem hakkinda bilgi veren kaynaklarda gulamlara iliskin hicbir bilgi bulunmaz 1176 yilindaki Miryokefalon Muharebesi nde sonra bu konuda bilgiler bulunmaktadir Bu tespit dikkate deger olmalidir Dogan Avcioglu Miryokefalon da yenilgi uzerine Konstantinopolis e cekilen Bizans ordusuna refakat etmek uzere uc komutan idaresinde uc birligin gorevlendirildigini yazmaktadir Ancak Turkmenler yolun bir kisminda Bizans ordusuna saldirirlar Imparator I Manuil yakinmalarina II Kilic Arslan Bu Turkmenler benden bagimsiz onlari kontrol edecek gucte degilim karsiligini vermistir Gercekten de sultanin Bizans imparatoruyla anlastigi haberi duyulunca Turkmenlerin sultani hainlikle sucladiklari kufrettikleri ve ganimet paylarinin alarak yurtlarina dondukleri bir kisminin ise geri cekilmekte olan Bizans ordusuna ganimet icin saldirilar duzenledikleri kaynaklarda yer almistir Bizans ordusuna refakat eden Selcuklu subaylari ise Turkmenleri Kendilerine tabi olmayan kaba asi Turkler olarak tanimlamislardir Miryakefalon Muharebesi Anadolu Selcuklu Devleti ordusu ve devlet cihazi yonunden kokten bir donusumun ilk isaretlerini verir Turkmenlerin hem devlet cihazi hem de ordu icin artik guvenilmez oldugunu gostermektedir Kuskusuz bu donusumun tek nedeni Turkmenlerin bu anlamda guvenilmez gorulmesi degildir Degisen silah bilesimleri ve askeri donanim hafif suvarinin kullanimini sinirlamaktadir Turkmen hafif suvarisi hizli ve okculukta son derece becerikli olmakla birlikte mustahkem mevkilerini kusatilmasinda yetersiz kalmaktadir Ustelik agir suvari birlikleri karsisinda uygun donanima sahip degillerdir Bununla birlikte Turkmen savascilari Anadolu Selcuklu ordusunda daha sonralari da gorulmeye devam edilmistir Ancak baslarda kabile seflerinin emri geregi ya da gonullu olarak sultanin askeri seferlerine katilan ve sadece ganimetten pay almakla yetinen Turkmenlerin II Suleyman Sah in 1202 yilindaki Gurcistan seferinde parali asker olarak yer aldiklari ileri surulmektedir Daha sonraki tarihlerde parali Turkmen askerleriyle ilgili kayitlara rastlanir Gorunurde sultana tabi olduklari ustun koru ileri surulen Turkmenlerin esasen kendi kabile seflerine itaat ettikleri kabul edilirse merkezi devlet duzenine uyum saglamalarinin beklenemeyecegi ortadadir Anadolu Selcuklu Devleti nin klasik Islam devletlerinin merkezi devlet duzenini almasi sirasinda Turkmenlerle payitaht arasindaki uyumun ve bagin giderek yipranmasi kacinilmaz olacaktir Merkezi devleti tanimlayan prensiplerin Turkmenlerin gocebe ya da yari gocebe bir yasam tazina aykiri gelecektir Gulamlarin ana kaynagi askeri seferler sirasinda alinan esirlerdir Savas esirleriyle ilgili kayitlar Miryokefalon Muharebesi nden sonra buyuk olcude artmistir Ibn Bibi II Kilic Arslan in ogullarinin cevre ulkelere yaptiklari yagma seferlerinde her yil yuz binin uzerinde esir getirildigini belirtmistir I Izzeddin Keykavus un h y 1211 1220 Cincin Kalesi nin ele gecirilmesinden sonra kole pazarlarina o denli cok kole surulmustur ki fiyatlar ciddi bicimde dusmustur Tarihi kaynaklar bu esirler arasinda normal olarak kadin ve cocuklarin da oldugunu kaydetmistir Asi Turkmenlerden de hayli esir alinmaktadir Diger yandan Selcuklu sultanlarina hatiri sayilir coklukta gulam hediye edildigi belgelerden gorulmektedir Sultanlarin da cesitli hukumdarlara devlet ricaline hatta donemin halifesine gulam ve cariyeler hediye gonderdigi bilinmektedir Sonuc olarak gulam olarak yetistirilmek uzere cok sayida ergenlik cagina ulasmamis oglan cocugu vardir Ibn Bibi ye gore Selcuklu sarayinda Rum Ermeni Gurcu Rus Frank Deylemli Kazvinli Kurt Tacik Hitayli Kesmirli Kipcak ve Turk vardir Esasen gulamlar da maas alirlardi yilda dort kez bisegani adi verilen bir maas almaktaydilar Gulamlar sultanin eli altinda oldugu kadar hatta bazen daha yuksek sayilarda olmak uzere emirin maddi gucune bagli sayida onlarin maiyetinde de bulunmaktadir Oyle ki I Alaeddin Keykubat in oldurttugu 24 emirin maiyetindeki gulamlarin sarayin ve sultanin guvenligini tehdit edebilecek kadar yuksek sayida oldugu anlasilmaktadir Sultanin konuya dikkati Naib Hokkabazoglu Emir Seyfeddin tarafindan cekilmis oldurulen emirlerin gulamlarinin kolelerinin ve hizmetkarlarinin da oldurulmesini tavsiye edilmis sultan da bu emri vermistir Akabinde sultanin kayinpederi olan Emir Komnenos un adabinca uyarisi uzerine emir geri alinmistir Ibn Bibi nin anlatimindan anlasildigi kadariyla birinci gruptakiler yasca ileri ikinci gruptakiler kucuk yasta olanlar olmak uzere iki kategori gulam vardir Birinci gruptakilerin mallari hazineye alindiktan sonra serbest birakilmasina ikinci gruptakilerin ise saraya tastdar olarak alinmasi ya da gulamhanelere gonderilmesi emrolunmustur Saray gulamlari icinde bir alt sinif olarak gulam i hass saray gulamlari icinden secilen ve sadece sultana bagli bir kit a vardir Bu sinif kendi icinde de cesitli alt siniflara ayrilarak sultanin tum ozel hizmetlerini ve muhafizligini ustlendikleri anlasilmaktadir Sadece sultanin katildigi savaslarda degil zaman zaman sultanin katilmadigi askeri seferlere de katildiklari biliniyor Sultanin emri uzerine devlet ricali ve emirlerin tutuklanmasi ya da kim olursa olsun birinin sultanin huzuruna cagrilmasi islerini dogal olarak yerine getirmektedirler Ikta askerleri Anadol Selcuklu Devleti nde askeri ikta 12 yuzyilin sonlari itibariyla yaygin uygulama haline gelmeye baslamistir En belirgin olarak II Kilic Arslan dan sonra subasilarin yetkilerinin sinirlandigi boylece askeri iktalarin kucultuldugu subaslarinin ise kendilerine baglanan maaslarla gelir elde ettikleri ileri surulmektedir Ikta sahibi olan bircok bey belirlenmis bir sayida asker beslemekle yukumludur Diger yandan devlet ricali de maddi gucune gore asker yetistirirdi I Alaeddin Keykubat doneminde ikta askerlerinin sayisi 100 bine ulasmistir Anadolu Selcuklu nun gelisme doneminde ordunun en buyuk bileseni ikta askerleridir Parali askerler Parali askerler daimi ordu icinde degil askeri seferler oncesinde bu sefer icin tutulan askerlerdir Anadolu Selcuklu ordusunda parali askerlerin istihdam edildigine dair en eski kayitlar II Suleyman Sah in 1202 yilindaki Gurcistan seferine iliskindir Cok farkli etnik unsurlar arasindan alinan parali askerlere ornek olarak Gotlar Germenler Normanlar Franklar Ermeniler Ruslar Iskandinavlar Sirplar Kipcaklar Uzlar Pecenekler diger Turkopoller sayilmaktadir Ekonomi ve maliyeKoyler tarimsal uretimin merkezleriyken kalabalik kent nufusunun cogunlugunu zanaatcilar ve isciler olusturmaktadir Bu nufusun kentlerde toplanabilmesini saglayan ise ticarettir Uluslararasi transit ticaret yollarinin uzagindaki bile hatiri sayilir bir ticaret hacmi gorulmektedir Anadolu Selcuklulari ticarete ve yol guvenligine buyuk onem verdiler Kervan yollarinin guvenliginin saglanmasina bagli olarak Anadolu da ticaret cok gelisti Karadeniz ve Akdeniz deki limanlar onemli birer dis ticaret merkezi durumuna geldi Ticareti guvence altina alan devlet karada haydutlarin denizde korsanlarin saldirisina ugrayarak mallari yagmalanan tuccarlarin zararlarini karsiliyordu Gerek yolculuklari sirasinda gerekse kervansaray ve hanlarda konakladiklarinda tuccar ve yolcularin guvenligi ve ihtiyaclari saglaniyordu Anadolu Selcuklularinda ozellikle dokumacilik cok gelismisti Ayrica Anadolu nun cesitli bolgelerindeki demir bakir gumus gibi madenler isletiliyordu Sehirlerin sagladigi vergi gelirleri icinde en buyuk toplam tutan ticari emtiadan alinan vergilerdir Ayrica pazarlardan bac adi altinda bir harc alinirdi Ticaretten alinan vergileri toplayan ve denetleyen maasli ya da iltizam usulu calisan sahne adi verilen gorevlilerdir Gayrimuslim halktan alinan cizyeyi muhassilan i harac adi verilen gorevliler tahsil etmektedir Cizye Anadolu Selcuklu hazinesi icinde en buyuk gelir kalemidir Toprak kullanimi Anadolu Selcuklu Devleti nde uygulanan sekliyle toprak kullanimi rejiminde mevcut tarim yapilan arazi miri topraklar ve bir kisim kosullara gore ozel topraklar olarak iki farkli statudedir Miri topraklar mulkiyeti sultana ait olmak uzere has arazi ikta ve vakif arazileri olarak kategorilenmektedir Esasen mulkiyeti uygulamada sultana ait gorunmekle birlikte gercekte devlete ait arazilerdir sultan degistiginde mulkiyet haklari yeni sultana devrolmaktadir Has arazilerin vergi gelirleri sultana ve hanedan uyelerine ait olan topraklardir Ikta arazileri ise mulkiyet haklarin yine devlete ait olmak uzere vergi gelirlerinin tumu ya da bir kismi devlete verilen belirlenmis bir hizmet karsiligi olmak uzere sahislara tahsis edilen arazilerdir Bu sahislar umera yani devlet burokrasisinde bir makam isgal eden ve o makama baglanan hizmetleri yerine getiren devlet ricali ya da ikta askerleridir Ikta sistemi Anadolu Selcuklu Devleti nde toprak mulkiyeti duzeni Miri toprak duzeni dir Mulkiyet esas olarak devlete aittir ve devlet topragi islemek uzere vergi odemek karsiliginda koylulere bir bakima kiraya vermistir Bu topraklarin vergisini toplama hakki ikta sahiplerine verilmistir Ikta sahibinin aldigi bu vergiler onun belirlenmis bir devlet hizmetini yerine getirmek karsiliginda alacagi maas yerine gecmektedir Yonetimi ve mali durumu ozerktir devlet tahsildar gonderemez Anadolu Selcuklu da hemen hemen butun topraklar miri rejime tabidir Devlet ricali de ikta sahibi kilinmistir Ama cogunlugu askeri iktadir Iktalar verasete tabi olmadigi gibi kaydi hayat sarti da yoktur verilen hizmet suresi icin verilmistir Devlet riacali de cok buyuk arazilerden ikta olarak yararlaniyor olmasina karsin ayni stadudedir Ikta sisteminin sonucu olarak tarimdan alinan vergiler hazineye degil ikta sahibine odenirdi Devlet zekatin onda birini urun vergisi olarak toplardi Vergiye esas olan toprak birimi cift i avamil dir bir cift hayvanla surulebilecek genislikteki tarimsal arazidir ve yillik vergisi nakden odenmek uzere bir dinardir Mulk arazi Mulk arazisi cogu kez devlete onemli hizmeti gecmis kisilere mulkiyet hakkiyla birlikte verilen arazidir Mul arazisi sahibi mulkiyetin getirdigi tum haklara kullanma miras birakma bagislama kiraya verme vs sahiptir Vakif arazisi Cesitli vakiflarin faaliyetlerini surdurmek icin gereken geliri saglayan gayrimenkul varliklaridir Bu arazilerin vergi ya da kira gelirleri dogrudan dogruya vakiflara kalmaktadir Uluslararasi transit ticaret Uluslararasi transit ticaretin gelismesiyle birlikte yeni yeni pazar alanlari olustu var olanlar genisledi Ozellikle Kayseri de 13 yuzyilda yazlari calisan ve yabanci tuccarin buyuk ragbet ettigi genis bir pazar un kazandi Yabanci tuccarin buyuk olcude faaliyette bulundugu bu pazar Yabanlu Pazari olarak bilinmektedir Sosyal tesekkuller Anadolu Selcuklulari doneminde ulkenin hemen her yerinde imarethaneler vardi Buralarda yoksul halka ogrencilere ve yolculara parasiz yemek verilirdi Baslica egitim kurumlari medreselerdi Basta Konya Sivas Tokat ve Amasya olmak uzere bircok kentte medreseler kurulmustu Darussifa denen hastaneler daha cok Divrigi Sivas Tokat Amasra Kayseri Konya ve Kastamonu gibi kent merkezlerinde yogunlasmislardi Kent ve kasabalari birbirine baglayan yollar uzerinde han ve kervansaray denen konaklama yerleri vardi Ulasim ve ticaretin gelismesine bagli olarak bu tur konaklama yerlerinin sayisi gittikce artti Bu kurumlarin giderleri vakiflarca karsilanirdi KulturAnadolu Selcuklu Devleti nde kulturel yapi iki yuzyil sureye yayilan Oguz gocleriyle Orta Asya Turk kulturunun siki ya da gevsek bir Islam anlayisi suzgecinden gecmis yapilari Iran kulturu ve yerli Bizans kulturunun bir bileskesi olarak sekillenmistir Sonucta ortaya cikan orijinal benzersiz bir kulturel sentezdir Dogal olarak Anadolu nun butununde ayni kulturel yapilarin gorulmesi beklenemez Orta Asya ve Horasan dan gelen gocebe surucu Turkmen topluluklarinin yogun oldugu Danismend illeri olan Tokat Niksar Sivas ve Kayseri bolgelerinde Orta Asya kulturunun Artuklu bolgesinde Islam once Iran kulturunun siyasi merkez olan Konya ve cevresi aciliminda ise Orta Asya birikiminden kopuk Bizans Islam sentezlemesi denilebilecek bir kulturel yapilanis gorulmektedir Oyle ki bu durum ogullara verilen adlarda belirtin olarak izlenmektedir Hanedan ailesi eski Turk adlarini kisa surede terk ederek ogullarina Keykavus Keykubat Keyhusrev gibi tarihi Iran efsanevi kahraman ya da hukumdar adlari vermeyi yeglemistir Turkler yonunden ise henuz Orta Asya yasam bicimini kulturel ogelerini ve inanclarini tasimaya devam eden Islam kultur ve inanclarini butunlestirememis gorunum vardir Koy ya da kente yerlesenler Iran ve Islam kulturlerinin etkisine girerken halen yari gocebe gecim ekonomisini surduren gruplar ise yerlesim yerlerinde uzak bol yagis alan bolgeleri ya da uclari tercih etmislerdir DilAnadolu nun yeni sahipleri Oguzlar 11 ve 12 yuzyillarda Turkceyi sadece konusma dilinde ve sozlu edebiyat geleneklerinde yasatmaktaydilar Bu doneme ait Anadolu da Turkce yazilmis hicbir eserin olmayisi bize Oguzlarin yazi dillerinin bulunmadigini hatta Kutadgu Bilig gibi dev bir eserin dilini yani Turkistan yazi dilini bilmediklerini dusundurmektedir Buyuk Selcuklu Devletine hakim olan dil anlayisi Anadolu da da degismemis ve iki yuz yil yazi dili ihtiyacina Arapca ve Farsca cevap vermistir Bu sure icinde Anadolu Selcuklularinin resmi ve edebi dili Farsca ilim dili Arapcadir Ibn Bibi Anadolu Selcuklu doneminde Anadolu da bes dil konusuldugunu belirtmektedir Bunlar muhtemelen Rumca Turkce Farsca Ermenice ve Suryanice dir Toplumsal yapiAnadolu ya kabaca 1075 civarindan itibaren buyuk sayida Oguz gocu gerceklesmisti Anadolu Selcuklu Devleti bu goc hareketinin sagladigi nufus sartlarinda dogmustur Ancak Anadolu nufusu halen seyrektir Hele 11 yuzyil boyunca Hacli Seferleri nin ve ic catismalarin soncu nufus daha da seyrelmisti Bununla birlikte I Mesud un hukumdarlik doneminde 116 115 imar calismalari baslatilirken Anadolu Turkmenler icin cok daha guvenli bir hal almisti Yine de Turkmen nufus cok buyuk olcude gocebe surucu oldugundan ekonomik iliskilerin gelismesi ve devlet gelirlerinin artirilabilmesi icin daha fazla yerlesik tarimci nufus gerekmektedir Oysa zaten onceki yuzyillarda yasanan Bizans Sasani ve Bizans Arap savaslari Anadolu ekonomisini bir hayli daraltmisti Arap akinlarinin ardindan gelen Selcuklu akinlari da tarimdan beslenen Bizans kentlerini busbutun daraltmistir Sonucta Anadolu tarimsal nufusun ekonomiyi donduremedigi bir duruma gelmis tarimsal nufusun buyutulmesi gerekmistir Bu gereksinimle I Mesud II Kilic Arslan I Giyaseddin Keyhusrev ve bazi Danismendli Artuklu yoneticiler civar bolgelerden nufus getirerek toprak tarim hayvanlari tarim aletleri tohumluk vs vermisler calisan ureten nufusu genisletmeye calismislardir Anadolu Selcuklu Devleti nin kurulus doneminden Mogol istilasina kadar olan varolus suresi boyunca nufus yapisini soyleyecek yeterlilikte kaynak bulunmamaktadir Anadolu ya ilk Turk akinlarinda Rumlarin dogu bolgelerinden batiya dogru iskan degistirdikleri bu bolgelere zamanla daha buyuk Turk nufusu geldigi bilinmektedir Bu Turkmen nufusun bir bolumu sultanlar tarafindan ele gecirilen kentlerin yerli halki tahliye edilerek onlarin yerlerine yerlestirilmesiyle yerlesik yasama gecmislerdir Bu konuda cesitli ornekler vardir Ornegin Muhiddin Mesud Sah 1197 de Kastamonu ya bagli Zalifre yi gunumuzde Safranbolu aldiktan sonra yerli Hristiyanlarin vergi odeyerek sehirde kalma taleplerini kabul etmeyerek onlari surmus yerlerine Turkmenleri yerlestirmistir Bu tarz uygulamalar Anadolu Selcuklu Devleti nin ilk donemlerindeki uygulamadir Daha sonra Turkmenlerin iskani parcalara ayrilarak uc lara yerlestirilmesi seklindedir Boylelikle hem sinir boylarinda bir dusman tecavuzune karsi devletin ordusunun mudahalesinden once karsi koyacak kuvvetler bulundurulmus oluyordu hem de ulke icinde cesitli sorunlara yol acabilecek Turkmen nufusu degisken ve otoritenin zayif oldugu bolgelere gonderiliyordu Bu ve daha sonraki donemlerde Anadolu ya gelen Turklerin tumu gocebe surucu degildir bir kismi geldikleri yerlerde yerlesik hayata uyum saglamis ailelerdir Yine de Turklerin cogunlugu hayvancilik hali ve kilimcilikle gecim saglayan unsurlardi Yari gocebe Turkmenler gruplarinin cogunlugu Bati Guney ve Guneydogu Anadolu bolgelerinde toplanmistir Orta Anadolu da cogunluk yerlesik koy ve sehir topluluklaridir Yine de yerlesik topluluklari Anadolu nufusunun cogunlugunu olusturmaktadir Bunun sonucu olarak devlet yerlesik tarimcilari zanaatcilari ve tuccarlari uretimin ve dolasimin geregi olarak himaye etmektedir Diger yandan yari gocebe Turkmen topluluklari bu himayenin disinda yer alir Bu durum yerlesik halk ve sonucta devlet icin ustesinden gelinmesi guc sorunlar da yaratmistir Yari gocebe Turk topluluklarinin yazlak kislak arasindaki mevsimlik goclerinde tarlalara bag ve bahcelere zarar verdikleri bu yuzden koylulerle aralarinda zaman zaman da olsa surtusmeler yasandigi devletin zarara ugrayan koylerin o yilki vergi borclarini iptal ettigi hatta tohumluk ve hayvan vermek zorunda kaldigi ileri surulmektedir Sonucta o devirlerden gunumuze ulasan belgelerde Turkmenlerle ilgili agir ithamlar gorulur Benzer sorunlar Buyuk Selcuklu Devleti yle kendi topraklarindaki Turkmen gruplari arasinda da yasanmis sultanlar Turkmenleri Anadolu ya sevk etmeye calismislardir Sarayin yonetim prensiplerine gore sekillenen yonetim tarzi Turkmen gruplarin henuz yerlesik yasama gecmemis olan buyuk kismiyla uzlasamasinin yol actigi bu durum karsisinda merkezi yonetim bu Turkmen gruplarinin yerlesik yasamin suregeldigi alanlarin disina ama Hristiyan sinir boylarina surmustur Bu bolgelerde yine saray tarafindan kendi aralarindan belirlenerek atanan bir uc beyinin yonetiminde varliklarini surdurmuslerdir Bu beyler disinda kalan ve saraya hakim Iran kulturu ile etkilenmis ve sarayin yonetim tarziyla uyum saglayabilmis Turkmen seckinler ise buna ragmen geleneksel yasam goruslerini inatla bilincli bir direnme gostererek surdurmus gorunmektedirler Selcuklular Devleti nde edebiyat ve dusuncede buyuk gelismeler oldu Sadreddin Konevi Mevlana Celaleddin Rumi gibi bilgin ve yazarlar yetisti MimariI Giyaseddin Keyhusrev zamaninda yapilan Gok Medrese Anadolu Selcuklulari ulkenin pek cok yerinde cami han kervansaray imaret kopru cesme ve medreseler yaptirdilar Beysehir deki Esrefoglu Camisi 1296 Anadolu Selcuklu mimarisinin ozelliklerini tasiyan en onemli orneklerden biridir Agac direkler uzerine kurulan ici cini mozaik ve agac oyma isleriyle suslenen tip camilerin baska ornekleri de vardir Anadolu Selcuklu sultanlari adina yapilan kervansaraylar Sultan Han ya da Han olarak adlandirilirdi Hanlar cok buyuk boyutlu yapilardi bir bakima sultanin ihtisamini yansitmaktaydilar Anadolu Selcuklu mimarisinin gunumuze kalan en onemli ornekleri arasinda Konya da Alaeddin Camii Karatay Medresesi Ince Minareli Medrese Beysehir de Kubadabad Sarayi Nigde de Alaeddin Camii Ankara da Kayseri de Huand Hatun Camii ve Kulliyesi Afyonkarahisar da Ulucami Erzurum da Cifte Minareli Medrese Sivas ta Gok Medrese Buruciye Medresesi ve Cifte Minareli Medrese Kirsehir de Melik Gazi Kumbeti Ahlat ta ve ile Nevsehir de ve diger yapilar Nevsehir Kalesi vb Cankiri da gosterilebilir Anadolu Selcuklu buyuk mimari yapitlarinin hepsi de emirler komutanlar gibi devlet ricali ya da sultanlar tarafindan yaptirilmistir Bu insa girisimlerindeki birincil amac politik yasamin gereklerine gore sekillenmis bir arac ve politik kariyerin bir unsur olmalaridir Bu konuda en belirgin ornek I Alaeddin Keykubat in ele gecirdigi Alanya nin son Bizans beyinin kizi olan ilk esi Mahperi Hatun un esinin olumunun hemen ardindan Musluman olmasi ve bir kulliye yaptirmis olmasidir Mahperi Hatun esinin olumunde Sadeddin Kopek le anlasarak oglu II Giyaseddin Keyhusrev i devlet ricaline sultan sectirmis olmasi kocasinin ikinci esi Gaziye Hatun u ve iki oglunu ki bunlardan Izzeddin Kilicarslan Alaeddin Keykubad tarafindan veliaht gosterilmisti oldurtmesi iki kizini ulke disina surdurmesi ile bilinir Dahasi oglu tahta ciktiginda henuz 16 yasindadir ve annesinin onun vasiligini ustlenmesi gerekecektir Bunlarin sonucunda Musluman olmasinin zorunlu oldugu ileri surulur Daha sonra politik durumunu pekistirmek amacli oldugu ileri surulen bir kulliye ve dort kervansaray yaptirmistir Anadolu daki degisimAnadolu Selcuklu Devleti nin kurulmasi ve genislemesi Anadolu da kendi duzenini kurmasi Anadolu toplumlarini bir butun olarak buyuk olcude degistirmis donusturmustur Yukarida da belirtildigi gibi Turkler in Anadolu ya buyuk kitleler halinde bu kez yurt edinmek icin gelmeye basladiklari 1075 ten once Anadolu da hem toplumsal yapi hem nufus yogunlugu hem de ekonomik iliskiler agir bir gerilemenin sonuc tablosunu gostermekteydi Anadolu Selcuklu nun kurulus donemi bu durum daha da sarsilmistir Hele I Hacli Seferi nin yol actigi calkantilarla butun bu yonlerden durum kotulesmistir Ancak siyasi ve toplumsal calkantilar Konya Sultanligi halindeki Anadolu Selcuklu Devleti nin Anadolu da gorece bir siyasi birlik saglamasi merkezi bir devlet cihazi olusturmasiyla gelisme yonune girmistir Anadolu Selcuklu nun sarsintili kurulus donemi ve oncesinde bazilari butun butun terk edilmis ya da nufuslari buyuk olcude azalmis kentlerin devletin gelisme doneminde yeniden canlandigi yeni yeni kentlerin kuruldugu anlasilmaktadir Arap cografyaci Ibn Said Anadolu da geliskin 24 sehrin bulundugunu belirtmektedir Ticaret yollariyla birbirine bagli olan bu kentlerden bazilarinda nufus 100 binin uzerindedir Ilhanli Devleti nin yikilmasi ve Anadolu uzerindeki Mogol baskisinin kalmasiyla ortaya cikan Anadolu Beylikleri Donemi nde Anadolu Selcuklu nun ic politika prensiplerinin esasen surdurulmesi sayesinde sosyoekonomik ve kulturel gelisme surdurulmustur Arap gezgin Ibn Batuta 14 yuzyilin ilk yarisinda Anadolu icin refah ve sefkat ulkesi diye yazmaktadir Doguda Mogol yayilmasi ve onlarin onunden cekilen Kipcaklar in etkisi yaninda Anadolu daki belirtilen sosyoekonomik gelismeler kalabalik Oguz topluluklarinin Anadolu ya gelip yerlesmesine yol acmistir Gunumuzde Osmanli Tahrir Defterleri uzerinde yapilan bir arastirma Anadolu da Oguz boylarinin adini tasiyan 890 koy oldugunu gostermektedir Ayrica bakinizAnadolu Selcuklu Sultanlari RumKaynakcaOzel Encyclopedia Britannica Modern Turkish is the descendant of Ottoman Turkish and its predecessor so called Old Anatolian Turkish which was introduced into Anatolia by the Seljuq Turks in the late 11th century ad 1 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Bernard Lewis Istanbul and the Civilization of the Ottoman Empire 29 Even when the land of Rum became politically independent it remained a colonial extension of Turco Persian culture which had its centers in Iran and Central Asia The literature of Seljuk Anatolia was almost entirely in Persian Institutionalisation of Science in the Medreses of pre Ottoman and Ottoman Turkey Ekmeleddin Ihsanoglu Turkish Studies in the History and Philosophy of Science ed Gurol Irzik Guven Guzeldere Springer 2005 266 Thus in many of the cities where the Seljuks had settled Iranian culture became dominant Andrew Peacock and Sara Nur Yildiz The Seljuks of Anatolia Court and Society in the Medieval Middle East I B Tauris 2013 71 72 Turko Persia in Historical Perspective ed Robert L Canfield Cambridge University Press 1991 13 Metin Bozkus Anadolu Selcuklularinda Sosyal Dini ve Merkezi Yapi 22 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 4 Grousset Rene The Empire of the Steppes A History of Central Asia Rutgers University Press 2002 157 the Seljuk court at Konya adopted Persian as its official language Bernard Lewis Istanbul and the Civilization of the Ottoman Empire University of Oklahoma Press 1963 29 The literature of Seljuk Anatolia was almost entirely in Persian Andrew Peacock and Sara Nur Yildiz The Seljuks of Anatolia Court and Society in the Medieval Middle East I B Tauris 2013 132 The official use of the Greek language by the Seljuk chancery is well known Osman Turan Selcuklular Tarihi Osman Turan Turkiye Selcuklulari Tarihi Ansiklopedisi sh 64 Osman Turan Turkiye Selcuklulari Tarihi Ansiklopedisi sh 60 65 Cem Boz Saltana Naibi Eminuddin Mikail in Hayati ve Turkiye Selcuklu Devleti Tarihindeki Yeri sh 17 ve dipnot Salim Koca Diyar i Rum un Roma Ulkesi Anadolu Turkiye Haline Gelmesinde Turk Kulturunun Rolu sh 7 Salih Ozbaran Bir Osmanli kimligi 14 17 yuzyillarda Rum Rumi Aidiyet ve Imgeleri Kitap Yayinevi 2004 ISBN 9789758704798 p 55 Sezgin Gucluay Anadolu Selcuklu Devleti nin Ticaret Politikasi 3 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mustafa Kafali Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri 28 Mart 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 22 a b c Yasemin Aktas Anadolu Selcuklu Sultani III Giyaseddin Keyhusrev ve Saltanatinin Ilk Yillari 29 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 198 Salim Koca Diyar i Rum un Roma Ulkesi Anadolu Turkiye Haline Gelmesinde Turk Kulturunun Rolu sh 14 a b Claude Cahen sh 73 74 Claude Cahen Ing cev J Jones Williams 1968 Pre Ottoman Turkey a general survey of the material and spiritual culture and history c 1071 1330 New York Taplinger Ingilizce say 73 4 Osman Turan Turkiye Selcuklulari Tarihi Ansiklopedisi sh 84 Azimi sh 361 A lak ul hatira British Museum DD 23334 sh 34b Anonim Selcuk name sh 36 Osman Turan Turkiye Selcuklulari Tarihi Ansiklopedisi sh 75 80 John Julius Norwich 1991 Byzantium The Apogee Londra Penguin ISBN 0 140011448 3 Ingilizce s 1081 Vryonis Speros 1972 The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization from the Eleventh through the Fifteenth Century University of California Press say 112 3 Osman Turan Turkiye Selcuklulari Tarihi Ansiklopedisi sh 98 102 Anna Komnini Aleksiad II s 63 67 Demirkent Isin 2014 Turkiye Selcuklu Hukumdari Sultan I Kilic Arslan Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 978 975 16 2673 8 Aleksiad II s 80 81 Edessali Mateos s 211 Suryani Mihail s 185 187 Ebu l Ferec s 233 Aleksiad II s 79 Osman Turan Selcuklular Zamaninda Turkiye s 128 Iznik 27 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Turk Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi Osman Turan Selcuklular Zamaninda Turkiye s 130 131 Osman Turan Selcuklular Zamaninda Turkiye s 175 176 Ibn ul Esir Kahire 1303 X s 151 Suryani Mihail III s 194 195 Aleksiad Fr trc B Leib Paris 1945 III s 154 Sibt ibn ul Cevzi Mir at uz zaman Topkapi III Ahmed no 2907 XIII 150a Suryani Mihail III s 194 Ebu l Ferec s 243 Ibnu l Kalanisi Zeyl Tarih Dimask Beyrut 1908 s 158 Nejdet Kaymaz sh 111 a b c d e f g h i Ismail Mazgit SELCUKLULAR TDV Islam Ansiklopedisi 20 Ocak 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Mart 2024 Sevim Mercil Selcuklu Devletleri s 488 493 Muharrem Kesik Mesud II s 343 344 Zaporozhec V M Seldzhuki 4 Ekim 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde M Voenizdat 2011 294 s ISBN 5203021252 Glava VII 2 Oden Zerrin Gunal 20 Aralik 2000 Kadi Burhaneddin Karsisinda Bir Selcuklu Sehzadesi Kilic Arslan BELLETEN 64 241 847 862 doi 10 37879 belleten 2000 847 ISSN 0041 4255 12 Agustos 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Mart 2024 a b c d e f g Nejat Kaymaz sh 102 104 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 34 37 a b Dogan Avcioglu Turklerin Tarhi 5 kitap Tekin Yayinevi 2015 sh 1959 a b Huseyin Kayhan sh 104 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 39 a b Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 38 42 118 119 Huseyin Kayhan sh 100 Aydin Taneri sh 133 Mustafa Safran Alaeddin Keykubat in Otorite Anlayisi ve Umera Katli Meselesi 2 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 97 Nejat Kaymaz sh 99 Nejat Kaymaz sh 101 Aydin Taneri sh 133 134 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 97 99 133 Mevlut Gunler sh v Mustafa Lamba Huseyin Tekin sh 99 Nejdet Kaymaz sh 120 Nejat Kaymaz sh 132 133 Aydin Taneri sh 134 Nejat Kaymaz sh 100 133 Abdullah Burgu II Kilicarslan in Bizans Politikasi 13 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 287 Ahmet Tabakoglu sh 4 Salim Koca Selcuklu Iktidarinin Belirlenmesinde Rol Oynayan Gucler ve Alaeddin Keykubat in Turkiye Selcuklu Tahtina Cikisi sh 3 4 dipnot Yasemin Aktas sh 199 Nejat Kaymaz sh 101 102 Mustafa Lamba Huseyin Tekin sh 100 101 Nejat Kaymaz sh 105 106 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 101 Dervis Kucukyildirim Mevlana nin ve Pervane Mu inu d Din Suleyman Ile Iliskileri 13 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 5 Nejat Kaymaz sh 106 dipnot Nejat Kaymaz sh 107 108 a b Rukiye Cevik sh 58 59 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 117 Rukiye Cevik sh 75 76 Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri Doneminde Kultur ve Medeniyet Genel Turk Tarihi cilt 4 sh 366 367 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 122 a b c Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 121 a b Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 110 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 123 124 Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri Doneminde Kultur ve Medeniyet Genel Turk Tarihi cilt 4 sh 371 Rukiye Cevik sh 63 64 Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri Doneminde Kultur ve Medeniyet Genel Turk Tarihi cilt 4 sh 370 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 124 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 107 108 Rukiye Cevik sh 59 60 Rukiye Cevik sh 60 61 Rukiye Cevik sh 62 Rukiye Cevik sh 62 63 Rukiye Cevik sh 63 Rukiye Cevik sh 65 68 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 137 Rukiye Cevik sh 83 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 126 127 134 a b c Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 136 a b Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 130 Nejat Kaymaz sh 124 dipnot Nevzat kaymaz sh 110 a b Huseyin Kayhan sh 106 Zuriye Celik Mogol Istilasi ve Turkiye Selcuklu Devleti 2 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 20 23 Salim Koca Selcuklu Iktidarinin Belirlenmesinde Rol Oynayan Gucler ve Alaeddin Keykubat in Turkiye Selcuklu Tahtina Cikisi sh 6 dipnot Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beyliklerinde Teskilat sh 159 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 34 35 Erkan Goksu sh 124 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 38 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 67 68 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 72 73 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 75 a b Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri Doneminde Kultur ve Medeniyet sh 374 Erkan Goksu Turkiye Selcuklu Devletinde Gulam Egitimi ve Gulamhaneler sh 69 70 Erkan Goksu Turkiye Selcuklu Devletinde Ordu sh 45 46 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 94 95 Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu sh 110 Erkan Goksu sh 122 Bizans ordusunda 11 yuzyildan itibaren gorev yapmis hristiyan Turkler ve bunlarin Rum kadinlardan olan ogullari Yilmaz Dascioglu Savas ve Edebiyat 2 cilt 19 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 95 Erkan Goksu sh 110 111 Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri Doneminde Kultur ve Medeniyet Genel Turk Tarihi cilt 4 sh 373 Ilhan Erdem Turkiye Selcuklu Ilhanli Iktisadi Ticari Iliskileri ve Sonuclari 22 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 55 Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 129 Nejat Kaymaz sh 98 a b Mustafa Lamba Huseyin Metin sh 132 Ridvan Colak sh 28 a b Tuncay Baykara a b c Koray Ozcan sh 21 Hilmi Ziya Ulken Turkiye Tarihinde Sosyal Kurulus ve Toprak Rejiminin Gelismesi 2 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 43 Leyla KARAHAN Anadolu da Turk Yazi Dilinin Gelisimi olu kirik baglanti Ahmet Tabakoglu sh 3 4 Tuncer Baykara Turkiye Selcuklu Doneminde Toplum ve Ekonomi 13 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde sh 29 a b Nihal Tasci sh 5 Refik Colak sh 24 25 Salim Koca Diyar i Rum un Roma Ulkesi Anadolu Turkiye Haline Gelmesinde Turk Kulturunun Rolu sh 8 Alptekin Yavas sh 414 415 Salim Koca Diyar i Rum un Roma Ulkesi Anadolu Turkiye Haline Gelmesinde Turk Kulturunun Rolu sh 28 29 Salim Koca Diyar i Rum un Roma Ulkesi Anadolu Turkiye Haline Gelmesinde Turk Kulturunun Rolu sh 32 GenelAhmet Tabakoglu Bin Yillik Turkiye Iktidadi Tarhi 21 Aralik 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Alptekin Yavas Aydin Taneri Musameretu l Ahbar in Turkiye Selcuklulari Devlet Teskilati Bakimindan Degeri 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Erkan Goksu Turkiye Selcuklularinda Ordu 19 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Erkan Goksu Turkiye Selcuklu Devletinde Gulam Egitimi ve Gulamhaneler 2 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Fazli Konus 2006 Selcuklular Bibliyografyasi Temel kaynaklarin Aciklamasi ile Beraber Erciyes Universitesi Yuksek Lisans Tezi Konya Cizgi Kitabevi Huseyin Kayhan Ismail Mazgit Iktisat Tarihi I 2 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beyliklerinde Teskilat 2 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Refik Turan Turkiye Selcuklulari ve Anadolu Beylikleri Doneminde Kultur ve Medeniyet Genel Turk Tarihi cilt 4 Ridvan Colak Selcuklular Doneminde Mevlana Ailesinin Devlet Burokratlari ile Iliskileri 19 Aralik 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Rukiye Cevik Alaeddin Keykubat Devri Turkiye Selcuklularinda Devlet ve Sosyal Hayat 9 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Koray Ozcan Anadolu da Selcuklu Kentler Sistemi ve Mekansal Kademelenme 1 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mevlut Gunler Mustafa Lamba Huseyin Metin Hititlerden Turkiye Cumhuriyeti ne Anadolu Uygarliklarinda Yonetim Nihal Tasci Nejat Kaymaz Anadolu Selcuklu Devletinin Inhitatinda Idare Mekanizmasinin Rolu 28 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Osman Turan Selcuklular Zamaninda Turkiye Istanbul Otuken Nesriyat ISBN 9754374834 2010 son baski 2014 Ozden Suslu 1989 Tasvirlere Gore Anadolu Selcuklu Kiyafetleri Ankara Ataturk Kultur Merkezi Yayini Ankara Salim Koca Diyar i Rum un Roma Ulkesi Anadolu Turkiye Haline Gelmesinde Turk Kulturunun Rolu8 Mart 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Salim Koca Tuncer Baykara Turkiye Selcuklu Doneminde Toplum ve Ekonomi 13 Subat 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ulker Erginsoy 1988 Anadolu Selcuklu Mimari Suslemesi ve El Sanatlari Ankara Is Bankasi Kultur Yayinlari Zuriye Celik Dis baglantilar Turkiye Selcuklu Sultani II Giyaseddin Mesud Hakkinda Bazi Gorusler 9 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 11 Agustos 2023