Büyük Selçuklu İmparatorluğu veya Selçuklu Devleti (Eski Anadolu Türkçesi: سلچوقلو دولتی, romanize: Selçuklu Devleti), Orta Çağ'da Oğuz Türklerinin Kınık boyu tarafından kurulan Türk, Sünni Müslüman bir imparatorluk. Selçuklular Hindukuş Dağları'ndan Batı Anadolu'ya ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alanı kontrol ettiler. Aral Gölü yakınında güç kazandıktan sonra ilk olarak Horasan'ı ele geçiren Selçuklular, buradan İran içlerine doğru ilerledi ve ardından Anadolu'daki şehirleri kontrol altına aldı.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu سلچوقلو دولتی (Eski Anadolu Türkçesi) Selçuklu Devleti | |||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1037-1157 | |||||||||||||||||||||||||
Arma | |||||||||||||||||||||||||
Melikşah'ın ölümünden sonra, 1090 dolaylarında, Selçuklu İmparatorluğu. Dönem ismiyle Küçük Asya, Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Süleyman Kutalmış'ın bağımsız yönetimi altındaydı ve Bizans İmparatorluğu ile savaş halindeydi. Doğuda Karahanlı Devleti, yarım yüzyıl boyunca, vassal bir devlet oldu. | |||||||||||||||||||||||||
Başkent | |||||||||||||||||||||||||
Yaygın dil(ler) |
| ||||||||||||||||||||||||
Resmî din | Sünni İslam (Hanefi) | ||||||||||||||||||||||||
Hükûmet | Bağımsız Sultanlık | ||||||||||||||||||||||||
Sultan | |||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||||||||||||||||
1080 tah. | 3.900.000 km2 | ||||||||||||||||||||||||
|
Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Tuğrul Bey (1016–63) tarafından 1037'de kuruldu. Tuğrul'u büyüten dedesi ve Oğuz Yabgu Devleti'nde yüksek makam sahibi olan Selçuk Bey, adını hem ülkeyi yöneten hanedana hem de imparatorluğa verdi. Devlet kurulduktan kısa süre sonra İslam dünyasının merkezi otoriteden yoksun parçalanmış siyasi haritasını birleştirdi ve daha sonra Haçlı Seferlerinin birinci ve ikincisinde kilit rol oynadı. Dili ve kültürüyle yoğun bir şekilde İranlılaşan Selçuklular,Türk-İran geleneğinde büyük bir gelişme sağladı ve İran kültürünü Anadolu'ya taşıdı. Türk boylarının ele geçirilen yerlerde devlet otoritesini artırmak gibi siyasi amaçlar doğrultusunda devlet yöneticileri tarafından ülkenin kuzeybatısına yerleştirilmesi ile bu bölgelerde Türkleştirme süreci başladı. Gittikleri bölgelere Türk kültürünü yayanSelçuklular beraberinde İslam dinini de Anadoluya yaydı.
Kökeni
Kınık boyu, Orta Asya'daki 24 Oğuz boylarından biridir. Bu boyun, Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun çekirdeğini oluşturan boy olduğu konusunda tarihçiler ittifak halindedir. Devlete ve hanedana adını veren Selçuk Bey'in bilinen en eski atası babası Dukak'dır. Dukak Oğuz Yabguluğu'nda sü-başı (ordu/birlik komutanı) olarak görev yapmış ve daha sonra adı kaynaklarda "Salcuk", "Salçuk", "Selcük", "Sarçuk" gibi farklı şekillerde yazılan oğlu Selçuk bu göreve gelmiştir. Selçuk Bey'in torunları Tuğrul ve Çağrı Bey'in kurduğu devlet devrin kaynakları tarafından, onun adına nisbetle Selçukıyân, Salâcıka veya Â-li Selçuk (Yüce Selçuklu) olarak verilir. Yusuf Yınal ve Arslan Yabgu'ya tabi Türkmenler ise Yınallılar (Yınâliyân) ve Yabgulular olarak kayıtlara geçmiştir. Oğuz Yabgularının Hazar Kağanlığı veya Karahanlılar'a bağlı oldukları ileri sürülür. Oğuzların Karahanlılar ile bazen mücadele bazen de ittifak halinde bulundukları ve onlara paralı asker olarak hizmet ettikleri tespit edilmiştir. Selçuk Bey'in oğullarına Mikail, İsrail, Musa, Yusuf gibi isimler vermesi nedeniyle de Hazarlara bağlı ve Musevi oldukları ileri sürülmektedir, fakat günümüzde genel kabul gören görüş bu isimlerin Hazarlar ile yapılan ticari ve kültürel ilişkilerin bir sonucu olduğudur.
Kuruluş
10. yüzyılın ikinci yarısında, Kıtaylar Moğolistan'dan çıkartılınca Kıpçak boy birliği dağıldı ve Oğuzlar kuzey komşuları olan Türk boylarının birleşmesi ve göçleri sebebiyle ciddi baskıya maruz kaldılar. Bu da Yabguların otorite ve güçlerini etkilemeye başladı. Bu etki ve belki de bazı kaynaklarda belirtilen Selçuk Bey'in iktidar mücadelesine girdiği Yabgu karşısında başarılı olamaması sonucu (tahminen 960~985) Selçuk Bey boyu ile beraber Maveraünnehir yönüne göç ettiler ve yine bir Yabgu'ya bağlı Cend'e yerleştiler. Bu bölge o sıralarda özellikle Samaniler tarafından yoğun biçimde islam propagandası uygulanan bir bölgeydi ve Selçuk Bey de ailesi ile İslamiyeti seçti. İslamiyeti seçmesinden kısa süre sonra etrafındakiler ve özellikle silahlı Oğuzlar onun önderliğinde toplandılar. Bu göçebe topluluk Karahanlılara ve Samanîlere savaşlarda asker vererek karşılığında geniş otlaklar elde etti ve Samanîler Devleti'nin yönetiminde söz sahibi oldu. Samanîler Devleti yıkılınca Selçuk Bey, Müslüman halkıyla birlikte Horasan bölgesine yerleşti. Selçuk Bey'in 1009'da ölümünden sonra daha da güneye indiler.
Selçuk Bey'in oğlu Arslan Bey'in yönetiminde, Karahanlıları ve Gaznelileri endişelendirecek kadar güçlendiler. Arslan Bey'in Gaznelilerce tutuklanması ve 1032'de ölmesinden sonra, Selçuk Bey'in torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey bağımsızlıklarını elde etmeye giriştiler. Selçukluların teşkilatlı devlet düzenine girmesi bu dönemde oldu. Devletin ilk yöneticisi Tuğrul Bey'di. Selçuklular 1035'te büyük bir Gazneli ordusunu yenerek Horasan içlerine doğru ilerlediler. 1037'de de, bugünkü Türkmenistan'da yer alan Merv kentini ele geçirdiler. 1040'da Dandanakan Muharebesi'nde Gaznelileri ikinci kez yendiler ve Nişabur kentine girerek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tuğrul Bey sultan sanıyla hükümdar ilan edildi ve Büyük Selçuklu Devleti de böylece kurulmuş oldu.
Ordu
Devletin temeli olan ordu, hassa ordusu ve tımarlı sipahilerden meydana geliyordu. Sarayda özel olarak yetiştirilip doğrudan sultana bağlı olan askerleri çeşitli milletlerden seçilirdi. Bunlar senede dört defa maaş alırlardı. Selçuklular, askerî iktalar sayesinde maaş ödemeden bir orduyu beslemiş, mühim bir Türkmen nüfusunu toprağa ve devlete bağlayarak iskân etmişti. Bu sayede üretimin artmasını, halk ile hükûmet arasında yeni askerî ve idari bir kadronun kurulmasını temin etmişti. Bin süvariden fazla asker besleyen ikta sahipleri vardı. Büyük Selçuklularda ordu mevcudu 400.000'e kadar çıktı. Bunun 46.000'i merkezde, geri kalanı devletin diğer bölgelerine dağılmış durumdaydı. İkta sistemiyle ülke menfaatlerini ahenkleştirip kudretli askerî ve idari teşkilata sahip oldular. Aynı sistem Osmanlıları da etkiledi. Halk arasından Haşer denilen ücretli askerler de alınırdı. Ayrıca gönüllü Gâziyân ve çeşitli askerî sınıflar da vardı.
Hassa ordusu
melik, vali, vezir ve diğer yüksek rütbeli devlet memurlarının emri altında, her an harekete hazır askerler olup maaş alan ordu mensuplarıdır.
Sipahiler
Tımarlı Sipahiler, süvari kuvvetlerinden oluşan sipahi ordusu mensuplarından her biri, ülkenin çeşitli bölgelerinde kendilerine tahsis edilen toprakların (ikta=dirlik) gelirlerinden geçimlerini sağlıyordu.
Tarihi
Dandanakan'ın muzaffer başkumandanlarından Çağrı Bey, zafer sonrasında verilen toy yâni büyük ziyafette üstün idarecilik vasfı ve keskin siyâsî zekâsını takdir ettiği kardeşi Tuğrul Bey'i Büyük Selçuklu Devleti Sultânı îlân etti. Merv başşehir yapıldı. Toplanan kurultayda feth edilecek yerlerle idareciler tespit edildi. Ceyhun ile Gazne arasındaki bölge Çağrı Bey'e, Bust-Sistan havalisi Mûsâ Yabgu'ya, Nişâbur'dan îtibâren bütün batı bölgeleri Tuğrul Bey'e verildi. Çağrı Bey'in oğlu Yâkutî ile İbrahim Yınal, batı cephesinde vazife aldılar. Hanedandan Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış, Gürcan ve Damgan'a, Çağrı Bey'in oğlu Kara Arslan Kavurd ise, Kirman havalisine tâyin olundular. Vazife taksiminin ardından kısa zamanda; kuzeyde Hârezm dâhil, Mâverâünnehr, Sistân, Mekrân bölgesi, Kirman ve civarı, Hürmüz Emirliği, hattâ Arabistan Yarımadası'nda Umman ve dolayları ile Gürcan, Bâdgis, Huttalân tamamen zapt edildi. Tuğrul Bey, Taberistân, Kazvin, Dehistân, İsfehan, Nihâvend, Rey ve Şehrezur'u alarak devletin sınırlarını genişletti. Büyük Selçuklu Devleti Gence ve Ani şehirlerini ele geçirmeden önce bölgeyi Şeddâdîler hakimiyeti altında tutuyordu. 1046'da Gence, 1048'de Erzen, Karaz, Hasankale, Erzurum ve havalisindeki Gürcü, Ermeni ve Bizans orduları mağlûbiyete uğratıldı.
Henüz yeni kurulan devlet kısa zamanda, Büveyhîlerin işgalindeki Bağdâd hâriç, bölgedeki bütün İslâm topraklarına hâkim oldu. Sultan Tuğrul, Büveyhîlerin işgalindeki halifelik merkezi olan Bağdâd'ı kurtarmak için Abbasî halîfesi el-Kâim bi-Emrillah'ın daveti ile 17 Ocak 1055'te Bağdat'a girdi. Halîfenin, âlimlerin ve sünnî müslümanların büyük hüsn-i kabulüyle karşılanan Tuğrul Bey, Büveyhî hükümdarlığını yıkarak Abbasî halifeliğini yeniden ihya etti. İslâm âleminin takdirini kazanıp, büyük iltifatlara kavuştu. Halîfeliğe karşı yapılan Fatımî saldırılarını bertaraf etti. Halîfelik makamına ve Bağdâd şehrine hizmetinden dolayı 25 Ocak 1058'de Tuğrul Bey'e iki altın kılıç kuşatan halîfe, onu; doğunun ve batının hükümdarı îlân etti. Selçuklu sultânının, halîfe tarafından "Dünyâ hakanı" îlân edilmesi, Türklere büyük itibâr kazandırdığı gibi, Alplik ruhunu okşayarak islam dîninin cihâd emrine daha fazla sarılmalarına yol açtı. Aynı sene Tuğrul Bey, tahrikler sebebiyle isyan eden üvey kardeşi İbrahim Yınal'ı cezalandırdı. Çağrı Bey, yetmiş yaşlarında 1060'ta, Tuğrul Bey ise, 1063'te yetmiş yaşında öldü. Tuğrul Bey, devletini sağlam temeller üzerine oturtarak, sınırlarını Ceyhun'dan Fırat'a kadar genişletti. Anadolu üzerine yaptırdığı akınlarla, Bizans idaresinde bulunan bölgenin Türk yurdu olması için ilk harcı koydu.
Tuğrul Bey'in oğlu olmadığından, Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan Selçuklu Devleti sultânı oldu. Başa geçer geçmez amcasının veziri Amîd-ül-mülk'ü görevden alarak, yerine Nizâm-ül-mülk'ü tâyin etti. Sultan Alp Arslan, tahta geçmek iddiasında bulunan diğer rakiplerini bertaraf ettikten sonra, batıya yönelerek fetihlere başladı. Kafkaslardan dolaşıp mahallî küçük krallıkları itaati altına aldı. Doğu Anadolu'nun Kuzeydoğu ucundaki meşhûr 1064'te feth ederek, 16 Ağustos 1064'te Kars'a girdi. 1067'de bölgenin kontrolünü elinde tutan Şeddadiler hanedanı Selçukluların işgaline uğramış ve 1174'e kadar Selçukluya bağımlı bir hanedan olarak devam etmiştir.Ani, Hristiyan âleminin kutsal yerlerinden biri idi. Bu fetihler İslâm âleminde büyük sevinç kaynağı oldu ve Halîfe Kâim bil-Emrillah, Sultan'a, fetihler babası yâni çok feth eden mânâsına gelen Ebü'l-Feth lakabını verdi. Sultan, 1065 senesi sonlarında doğuya yönelerek Üstyurd ve Mangışlak taraflarına yürüdü. Başarı ile biten seferin sonunda; ticâret yollarını vuran Kıpçak ve Türkmenler itaat altına alındı.
Alp Arslan, 1067 senesinde Kirman melîki olan kardeşi Kavurd'un isyanı ile karşılaştı. Bu isyanı kısa sürede bastırdı (Bkz. Kirman Selçukluları). Öncelikle Müslümanlar arasında birliğin te'minini arzu eden Sultan Alp Arslan, Bahreyn taraflarındaki Karmatî sapıkları ve Önasya'daki Şiî-Fâtımî kalıntılarını temizlemek için harekete geçti. Şiî-Fâtımî sultanının İslâm ülkeleri üzerinden kalkmakta olduğunu gören Mekke şerîfi, Alp Arslan'a itaatini arz ederek, hutbeyi Abbasî halîfesi ve Sultan Alp Arslan adına okumaya başladı. Doğu ve Batıda sistemli bir şekilde yapılan fetih hareketleri; 1067 senesinde Anadolu'da başlatılan yıpratma ve yıldırma akınları, 26 Ağustos 1071'deki Malazgirt muharebesine kadar devam etti. Malazgirt zaferiyle Büyük Selçuklulara kapıları açılan Anadolu, Türkiye Türklerinin istikbâldeki yurdu durumuna girdi. Malazgirt Zaferi sonrasında, Bizans imparatoru Diogenes ile yapılan antlaşma, tahttan indirildiği için tatbik edilemedi. Sultan Alp Arslan, antlaşmanın silah zoruyla tatbikini kumandan ve beylerine emrederek, bütün Anadolu'nun fethini istedi. Selçuklu emrindeki Türkmen boyları, Orta Asya'dan batıya sevk edilerek, Doğu Anadolu'daki Bizans hududuna gönderildi. Selçukluların gaza akınlarına mukavemet edemeyen Bizans kale ve garnizonları Türklerin eline geçti. Türk akınları Marmara Denizi sahillerine kadar uzandı ve fethedilen Anadolu, iskân edildi. Anadolu'nun Türkleşip, İslâmlaşması için gerekli bütün tedbirler alındı. Sultan Alp Arslan, çıktığı Mâverâünnehr seferinde, esir alınan bir kale kumandanı tarafından şehîd edildi. Türk târihinin büyük sultanlarından olan Alp Arslan, enerjisi, disiplini, yiğitliği ve adaleti ile temayüz etmişti.
Sultan Alp Arslan öldüğünde, devlet toprakları, doğuda Yaşgar'dan, batıda Ege kıyıları ve İstanbul boğazına, kuzeyde Hazar-Aral arasından, güneyde Yemen'e kadar olan bir bölgeye yayılmıştı.
Alp Arslan'ın yerine oğlu ve veliahdı Melikşâh, Büyük Selçuklu Devleti sultânı oldu. Sultanlığını tanımayan amcası Kavurd ile Kerez'de yapılan savaşı kazanan Melikşâh birkaç gün sonra Kavurd'un ölümü ile devlet içinde asayişi kısa sürede sağladı. İçişlerini hâlleden Melikşâh, taht mücâdelesinden faydalanarak Selçuklu hudutlarına hücûm eden Gazneliler ile Karahanlılara karşı sefere çıktı. Bu sırada Karahanlı 'ın mektubunu aldı ve elçisini kabul etti ise de, hareketinden vazgeçmedi. Tirmiz'i muhasaraya başladı. Emir Savtiğin'in ikmâl yollarını kesmesi, şehrin düşerek Sultan'ın başarıya ulaşmasına ve Şemsülmülk'ün sulhu kabul etmesine sebep oldu. Gaznelilere karşı, Emîr Gümüştiğin ve Anuştiğin'i gönderdi. Gazneli hükümdarı İbrahim bin Mes'ûd, Melikşâh'ın başarılarının artması üzerine itaate mecbur oldu. Gönderdiği elçilik heyeti ve hediyelerle iyi münâsebetler te'sis edildi. Sultan'ın kızı Gevher Hâtun'un, Gazneli veliahdı Mes'ûd bin İbrahim ile evlendirilmesi, iki devlet arasında çıkması muhtemel anlaşmazlığı önledi.
Doğu sınırlarını garantiye alan Sultan Melikşâh, babasının vezîri ve kendisinin de hocası olan sapık ve bâtınî akımlara karşı Sünnîliğin müdâfaası için [] Nizâmiyye medreselerini kuran Nizâm-ül-mülk'den vezîrliğe devam etmesini istedi. Bu sayede Selçuklu Devletine ve İslâm dînine çok hizmet etmesine sebep oldu. Sultan Melikşâh çok hâlim-selîm, affedici, fakat devlet ve millet işlerinde ciddî, müstesna bir şahsiyetti. Devrinde bozkırlardaki Türk boylarını, bütün İran'ı, Arabistan'ı, Suriye ve Filistin'i, idaresi altına aldı. Anadolu'nun fethi üzerinde hassasiyetle durup, babasının vazifelendirdiği amcazadesi Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Türkmen beylerinden Alb İlig, Artuk Bey, Mansur, Dolat gibi komutanlarla fütuhatı sürdürdü. Selçuklu kumandanları, Bizans'ın Türklere karşı kurduğu ölmezler adlı askerî birlikleri mağlûb etti. Artuk Bey, Bizans kuvvetlerini 1074'te Sapanca çevresinde mağlûb ederek, yüz binden fazla Türk, İzmit'ten Üsküdar'a kadar olan sahaya yerleşti. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, güneydoğu harekâtıyla, Adana dolaylarını feth etmekle meşguldü. Fırat'ı geçerek Çukurova, Maraş, Tarsus, Antep ve Urfa'ya dağılan Ermeni ve ücretli frank askerlerini Antakya'da, Gümüştiğin de Nizip, Âmid ve Urfa civarında Bizans kuvvetlerini mağlûb ettiler. Artuk Bey, Sultan Melikşâh'ın emriyle Doğu harekâtını idare etti. 1074-1077 seneleri arasında Sivas, Tokat, Çorum havalisini, Yeşilırmak ve Kelkit havzalarını ele geçirdi. Artuk Bey'den sonra yerine Danişmend Gazi geçerek, Amasya ve civarını Karadeniz'e kadar aldı. Mengücük Gazi, Şarkî Karahisar, Erzincan ve Divriği havalisini; Ebü'l-Kâsım da, Erzurum ve Çoruh bölgesini fethetti. Orta, Kuzeybatı ve Batı harekâtını Süleyman Şah idare edip, Bizanslılar ile mücâdele ve onların âsî kumandanları ile ittifak yaptı. Bizanslılar, Balkanlar'daki iktidar mücâdelesi ve iç hâdiseler üzerine Selçuklulardan yardım istediler. Yardım talepleri Selçukluların menfaatleri doğrultusunda karşılandı. Süleyman Şah, İznik'e yerleşerek, bu şehri Türkiye Selçukluları Devleti'nin merkezi yaptı. Selçuklular, Anadolu'da sahil şehirleri dışında Toroslar ve Çukurova'dan Üsküdar'a kadar bütün bölgeye yerleştiler. Bu durum karşısında Avrupalılar Çin'e elçilik hey'eti göndererek, Selçukluların doğudan tazyik edilmesini istediler. Ancak müracaatları netîcesiz kaldı. Süleyman Şah, 1082-1083 senelerinde Bizanslıların elinde olan Adana ile Tarsus, Misis, Anazarba ve bölgedeki diğer yerleri zapt etti. 1085'te Suriye'nin kilit şehri Antakya'yı bir baskınla fethetti. Antakya'nın en büyük kilisesini camiye çevirip, fetih şükrânesi olarak yüz yirmi müezzinin okuduğu ezandan sonra Cum'a namazını burada kıldı. Diyarbekir bölgesinin fethi için Selçuklu seferleri, Fahrüddevle Cüheyr'in İsfehân'a gelmesiyle başladı. Fahrüddevle, buradaki şiî îtikâdlı Karmatîlerin yola sokulması için hareket eden Artuk Bey ve bağlı kuvvetlerle beraber Diyarbekir'e doğru yola çıktı. Şehrin muhasarası sırasında Selçuklu ordusundaki Arab unsurların şehrin müdâfilerinin içindeki Araplarla savaşmaya yanaşmamaları, ordudaki Türkmen beylerini güç durumda bıraktı ise de, Arablardan müteşekkil kısım, bölgede bulunan diğer şehirlerin fethine me'mûr edildi. Fahrüddevle'nin kumandanlığındaki birlikler, çevredeki Mardin, Hasankeyf, Cizre ve daha otuz kadar kaleyi ele geçirdi. Diyarbekir, Fahrüddevle'nin oğlu Zaimüddevle ve emrindeki kuvvetlerin 4 Mayıs 1085'te şehre girmesiyle düştü ve Mervânîler Devleti ortadan kalktı.
Musul'un fethine me'mûr edilen Aksungur ve diğer Türkmen emirleri şehre harpsiz girdiler. Fethi müteakip Musul'a gelen Melikşâh, büyük bir merasimle karşılandı. Musul emîrliğine Şerefüddevle'yi tâyin etti.
Sultan Alp Arslan zamanından beri Suriye ve daha güneye yürüyen Selçuklu kumandanlarından Atsız, seferlerini Melikşâh zamanında da sürdürdü. Uzun süre muhasara ettiği Dımaşk'ı 1076 Mart'ında Selçuklu topraklarına kattı. Dımaşk'ın alınmasından sonra camilerde okunan Şiî-Fâtımî ezanını yasaklayarak Cum'a hutbesini Halîfe Muktedî ve Sultan Melikşâh adına okuttu. Daha sonra Selçuklu Devleti'nin "Fatımî Devleti'nin ortadan kaldırılması" politikasına uygun olarak, Mısır'a doğru sefere devam etti. Fakat muvaffak olamadı ve başarısızlığı Suriye emirliğinden alınmasına sebep oldu. Yerine Melikşâh'ın kardeşi Tâcüddevle Tutuş getirildi.
Sultan Melikşâh, Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile kardeşi Tutuş'un Suriye'deki mücâdelesi üzerine 1086'da İsfehan'dan bölgeye hareket ederek bölgede asayişi yeniden te'sis etti. Haleb valiliğini Aksungur'a, Urfa'yı Bozan'a, Antakya'yı da Yağısıyan'a verdi. 1087 senesinde Sultan Melikşâh, Süveydiye kıyılarından Akdeniz'e ulaştı. Böylece Uzakdoğudan Ortadoğuya kadar hâkimiyet kurdu. Dönüşte hilâfet merkezi olan Bağdâd'ı ziyaret etti. Halîfe Müktedî tarafından iki kılıç kuşatıldı ve 25 Nisan 1087'de "Dünyâ hükümdarı" îlân edildi.
Selçukluların İslâm'a ve insanlığa hizmeti sayesinde kısa zamanda genişlemesi, düşmanlarını hızlı bir faaliyet içine soktu. Bizanslılar ve sapık fırkalara karşı mücâdele eden âlim ve kumandanlar suikastla öldürülüyordu. 1092 senesinde, önce Selçukluların meşhûr vezîri Nizâm-ül-mülk, Hasen Sabbah'ın fedailerinden bir bâtınî tarafından; arkasından Sultan Melikşâh Bağdâd'da zehirlenerek şehîd edildiler.
Melikşâh'ın ölümü ile başlayan saltanat mücâdelesinde Şam Meliki Tutuş, derhal sultanlığını îlân etti. Bu arada Melikşâh'ın hanımı Terken Hâtûnda küçük oğlu Mahmûd'u sultan ve torunu Ca'fer'i halîfenin veliahdı yapmak için bütün kuvvetiyle uğraştı ve 1092'de Mahmûd'un saltanatını îlân ederek, nâmına hutbe okutmaya muvaffak oldu. Yine bu arada taraftarlarıyla Rey'e çekilen Berkyaruk da sultanlığını îlân etti ve Terken Hâtun'un üzerine gönderdiği orduyu Burucerd'de bozguna uğrattı. Terken Hâtun'un Gence meliki İsmail'i tarafına çekmesi de bir fayda sağlamadı.
Terken Hâtun'un bir suikast neticesinde öldürülmesiyle saltanat mücâdelesi Tutuş'la Berkyaruk arasında kaldı. Tutuş, Rey üzerine yürüdü ise de 1093 yılında vuku bulan uzun mücâdeleler esnasında birçok emir Berkyaruk tarafına geçti. Bu sayede Berkyaruk karşısındaki orduyu bozguna uğrattı. Ayrıca Tutuş'un ölümü ile bütün rakiplerini bertaraf ederek adına Bağdâd'da hutbe okundu.
Sultan Berkyaruk zamanında Selçuklu Devleti; a-Irak ve Horasan, b-Sûriye, c-Kirman, d-Türkiye Selçukluları olmak üzere dörde bölündü. Ayrıca Doğu Anadolu'nun çeşitli yerlerinde Türkmen beylikleri ve Atabeglikler ortaya çıktı. Berkyaruk, parçalanan Selçuklu İmparatorluğu'nu toplamaya başladığı bir sırada haçlı orduları da Suriye'ye geldiler. Berkyaruk, haçlılara ve onların Antakya muhasarasına karşı Kürboğa'yı ve Artuklu beylerini sefere me'mûr etti. Anadolu'dan geçen haçlılar, Suriye'ye vardıkları zaman sayıları oldukça azalmıştı. Ancak İslâm dâvasına ihanet eden Şiî-Fâtımîlerin, sünnî müslümanlara karşı haçlılarla ittifak etmeleri, ayrıca Suriye emirleri arasındaki emniyetsizlik ve rekabetler, Tutuş'un oğlu Dukak ile birlikte Suriye kuvvetlerinin haber vermeden çekilmesi, Frenklerin taarruza geçerek, Türkleri bozguna uğratmalarına sebep oldu. Netîcede ilerlemeye devam eden haçlılar, Antakya'dan bir sene sonra da Kudüs'ü işgal edip şehirde meskun olan yetmiş bin müslüman ve yahûdiyi hunharca katlettiler.
Bu arada Gence meliki ve kardeşi Muhammed Tapar, Berkyaruk'a saltanat iddiasıyla isyan etti. Berkyaruk, 1100 senesinde Sefîdrûd'da mağlûb olmasına rağmen, Muhammed Tapar'ı arka arkaya dört defa bozguna uğrattı. Ahlat'a sığınan Muhammed Tapar, buranın hükümdarı Sülemen'i ve Ani emîri Menuçehr'i hizmetine alarak yeniden savaşa hazırlandı ise de, Sultan Berkyaruk çok kan aktığını, memleketin harap, emir ve askerlerin yorgun olduğunu, hazînenin boş kaldığını, vergilerin tahsil edilemez bir hâle geldiğini ve nihayet İslâm düşmanlarına fırsat verildiğini beyân ederek, gönderdiği bir elçi ile, kardeşini barışa ikna etti. Böylece 1104'te Azerbaycan'da Sefîdrûd hudud olmak üzere Kafkasya'dan Suriye'ye kadar bütün vilâyetlerde Muhammed Tapar sultan tanındı. Bağdâd, Rey, Cibâl, Taberistan, Fars, Huzistan, Azerbaycan, Mekke ve Medîne'nin idaresi de Berkyaruk'da kaldı.
Selçuklu İmparatorluğu iki devlete ayrılmak suretiyle Türkiye ile birlikte üç Selçuklu sultânı ortaya çıktı. Lâkin bu durum çok sürmedi. Çünkü, Berkyaruk hastalıklı olduğu için 1104 senesinde yirmi altı yaşında iken öldüi. Sultan Berkyaruk, ülkesini düşünen ve milletinin refahı için çalışan bir kimse idi. Ancak kardeş kavgalarının, memleketin birlik ve beraberliğe en muhtaç olduğu bir döneme rastlaması Berkyaruk'u çok üzdü. Buna rağmen fırsat buldukça haçlı kuvvetleri üzerine asker sevk etmekten ve darbeler vurmaktan geri kalmadı.
Berkyaruk'un vefatıyla oğlu Melikşâh ile Muhammed Tapar saltanat mücâdelesine başladılar. Muhammed Tapar, Bağdat üzerine yürüyerek fazla zorluk çekmeden 1105'te tek başına sultan oldu. Önce kendisine karşı isyan eden amcasının oğlu Mengübars hâdisesini bastırdı. Daha sonra ülkede uzun zamandır karışıklık çıkaran, anarşiyi tahrik eden bâtınîlere karşı mücâdele etti. 1107'de bâtınîlerin merkezi olan Alamut kalesi kuşatıldı ve çok sayıda bâtınî öldürüldü. Selçuklular arasındaki karışıklıklardan istifade eden haçlılar, Birinci Haçlı Seferi sonunda Suriye'de haçlı devletleri kurmaya başladılar. Sultan Muhammed Tapar, bunların üzerine ordular gönderdi ise de, kumandanlar arasında tam anlaşma sağlanamadığından kesin sonuca gidilemedi. Sefer kumandanı Emir Mevdud, Şam Emevî Camii'nde bir bâtınî tarafından öldürüldü. Sultan, haçlılara karşı Aksungur'u kumandanlığa getirdi. Bu arada kardeşi Sencer'i Suriye ve Horasan'daki bâtınîlere karşı mücâdele etmekle vazifelendirdi. Alamut üzerine de bir ordu gönderdi. Sultan Muhammed Tapar'ın 1118'de vefatı sebebiyle bu fesad ocağı ortadan kaldırılamadı. Sultan Muhammed Tapar, ilim ve imar işleri ile de uğraşma fırsatı buldu. İsfahan'da yaptırdığı medresenin bahçesine defnedildi. İleri gelen devlet adamları, Muhammed Tapar'ın henüz küçük yaştaki oğlu Mahmud'u tahta geçirdilerse de, Melikşah'ın oğlu ve Horasan meliki olan Sencer, yeğeni Mahmûd'un sultanlığını kabul etmeyerek, saltanat iddiasında bulundu. 14 Ağustos 1119 tarihinde yapılan Save savaşını kazanarak sultanlığını ilan eden Sencer, yeğenine evlat muamelesi yaptı ve kendi hâkimiyetini tanımak şartı ile Rey hâriç, batı ülkelerinin hâkimiyetini ona bıraktı (Bkz. Irak Selçukluları). Sultan Sencer, batı işlerinden çok doğu ile uğraştı. Gaznelilerle savaştı. Karahanlıları kendisine bağladı. Zamanı, Selçukluların son parlak devri idi. Bu arada Selçuklu Devleti'ni iki büyük tehlike tehdid ediyordu. Bunlardan birisi batıdan Anadolu ve Suriye'ye saldırmakta olan haçlılar, diğeri doğudan gelen ve devletin doğu sınırlarını zorlayan Karahitaylar idi. Sultan yalnız bu ikinci tehlike ile uğraştı. Doğu Karahanlılar Devleti'ni yıkarak Seyhun boylarını zorlayan Karahitaylarla çarpışan Sencer, onlarla 10 Eylül 1141 senesinde yaptığı Katvan meydan muharebesini kaybetti. Bu muharebeden sonra Seyhun nehrine kadar olan topraklar Karahitayların eline geçti. Katvan meydan muharebesiyle Büyük Selçuklu Devleti tarihinde yeni bir devir başladı ve Selçuklu ülkesi müslüman olmayan Türk ve Moğol birliklerinin istilâsına uğradı.
Sultan Sencer'in bu mağlûbiyetinden istifade etmek isteyen Gûr hükümdarı Alâeddîn Hüseyin, yıllık vergiyi vermemek, sultanlık peşinde koşmak gibi davranışlarla Sencer'e olan tâbiliğinden kurtulmaya çalışıyordu. Zaten sınırlarını fazla genişletmesi, bölgenin kuvvet dengesini bozmakta ve bu durum Sultan Sencer'i endişeye düşürmekte idi. Büyük kuvvetlere sahib olan Gûrlular üzerine yürüyen Sultan Sencer, Haziran 1152'de yaptığı muharebede Gûr ordusunu mağlup ederek Katvan'da kaybedilen itibârı yeniden sağladı.
Gerileme ve Dağılma Dönemi
Melikşah'tan sonra sırasıyla başa geçen I. Mahmud (1092-1094), Berkyaruk (1094-1105), Müizzeddin Melikşah (1105-1105) ve Mehmed Tapar (1105-1118) dönemlerinde Büyük Selçuklu Devleti gücünü ve eyaletlerdeki merkezi denetimini giderek yitirdi. 1118'de tahta çıkan Ahmed Sencer'in ülke topraklarını yeniden birleştirme çabası da başarılı olduysa da devlet hiçbir zaman Melikşah dönemindeki sınırlarına ve otoritesine kavuşamadı. 1128 yılında Doğudaki Doğu ve Batı Karahanlı Devletine boyun eğdiren Karahitaylar Büyük Selçuklu Devleti ile komşu oldular ve Selçuklulara baskı yaratmaya başladılar. 1141 yılında Karahitay ve Selçuklu orduları arasındaki Katvan Savaşı'nda yenilgiye uğrayan Büyük Selçuklu Devleti hızlı bir dağılma sürecine girdi. Karahitayların devletin en verimli toprakları olan Maveraünnehir'i işgal etmeleri Büyük Selçuklu Devleti'nin ekonomisini ve ordusunu iyice sıkıntıya soktu. Sultan Sencer, giderek artan ekonomik buhran nedeniyle ayaklanan göçebe Oğuzlara 1153'te tutsak düştü. İki yıl sonra kaçarak kurtulduysa da ülkede iktidarını yeniden sağlayamadan 1157'de öldü. Büyük Selçuklu Devleti böylece sona erdi. Bu tarihten sonra Büyük Selçukluların toprakları büyük ölçüde Harzemşahların denetimi altına girdi.
Hanedan üyeleri yönettikleri bölgelerde bağımsız davranmaya başladılar. Daha önce bağımsızlıklarını ilan etmiş olan Selçuklu hanedanın kurduğu devletlerden yalnızca Anadolu Selçuklu Devleti, yüz yılı aşkın bir süre daha ayakta kalabildi. Ayrıca devletin gerilemesinin sebepleri arasında Haçlı Seferleri, Fâtımîler ile olan çatışmalar, Hasan Sabbah'ın Bâtınîlik propagandaları ve Oğuz boylarının ayaklanmaları sayılabilir. Bunun sonucunda ise Abbâsî halifeleri Selçuklu egemenliğinden kurtulmak için bir takım çalışmalar yürütmüştür. Bunlar Selçuklu Devleti'nin yıkılmasına neden olan etkenler ve nedenlerdir.
Devlet Yapısı ve Yönetimi
Büyük Selçuklu Devleti'nin örgütlenme biçimi, kendisinden önceki İslam devletlerine benziyordu. Hint-İran devlet anlayışını yansıtan bu örgütlenmede, eski Türk devlet geleneğinin de belirgin etkisi vardı. Eski Türk devlet geleneğinde olduğu gibi, Büyük Selçuklu Devleti'nde de ülke toprakları hanedanın ortak malı sayılıyordu. Bundan dolayı Büyük Selçuklu toprakları eyaletlere bölünmüştü. Eyaletlerin yönetimi de Melik olarak adlandırılan hanedanın erkek üyelerine bırakılmıştı. Tuğrul Bey'den önce boy başkanına Oğuz geleneğine göre Yabgu deniyordu. İslam dininin benimsenmesinden sonra, hükümdarlar İslam devletlerindeki geleneğe uyarak "sultan" unvanı ile anıldılar. Suriye Selçukluları ile Kirman Selçukluları'na Irak Selçukluları da katıldı. Büyük Selçuklu topraklarına göçen yeni Oğuz boyları da iç düzeni büyük ölçüde sarstılar. Bu karışıklık döneminde Harzemşahlar, Büyük Selçuklu toprakların büyük bölümünü ele geçirdiler. Bir süre daha direnen Kirman Selçukluları 1175'te, Irak Selçukluları da 1194'te Oğuzlar ve Harzemşahlar tarafından yıkıldı.
Başkentte oturan sultan, devletin mutlak egemeniydi. Bütün atamalar ve toprak dağıtımı sultanın buyruğuyla yapılıyordu. Ayrıca sultan yüksek yargı kurullarına da başkanlık ediyordu. Hükümdarların "danışman"ı konumundaki kişiler yönetimde önemli rol oynuyorlardı. Alp Arslan döneminde bu göreve getirilen Nizamülmülk, İslam geleneği uyarınca vezir unvanı aldı ve devlet yönetiminde köklü değişiklikler yaptı. Nizamülmülk, devlet yönetimine ilişkin anlayışını Siyasetname adlı kitabında da anlatmıştır. Büyük Selçuklu Devleti'nde devlet işleri "Divan-ı Âlâ" adı verilen bir kurulda görüşülür ve karara bağlanırdı. Ayrıca maliye, askerlik ve adalet işleriyle uğraşan başka divanlar da vardı. Meliklerin yönetimindeki eyaletlerde de büyük ölçüde merkezdeki örgütlenme örnek alınmıştı.
Selçuklularda Önemli Divan Teşkilatları
1. Divan-ı Âli/ Divan-ı Saltanat: Devlet işlerinin görüşüldüğü divandır. Sultandan sonra en yetkili kişi olan 'Vezir' tarafından yönetilir.
2. Divan-ı İstifa: Maliye işlerinden sorumludur. Yöneticisi 'Müstevfi'dir.
3. Divan-ı Arz: Ordunun ikmal ve lojistik desteğini veren divandır. Ayrıca hassa askerlerinin maaşlarını da bu divan öder. Yöneticisi 'Arız'dır.
4. Divan-ı İnşa: İç ve dış yazışmalardan sorumludur. Yöneticisi Tuğrai'dir.
5. Divan-ı İşraf: Devletin idari ve mali işlerini denetlerdi. Yöneticisi 'Müşrif'tir.
6. Niyabet-i Saltanat: Hükümdar başkentte yokken devleti idare eden divandır. Başında 'Naib' bulunur.
Toprak Yönetimi ve Ordu
Büyük Selçuklu ülkesinde tarım yapılan topraklar ikta denen bölümlere ayrılmıştı ve iktalar hizmet karşılığında belirli süre için ileri gelenlere veriliyordu. Bu usulle verilen topraklar has, ikta ve olarak üçe ayrılıyordu. Has toprakların geliri doğrudan sultan ailesine veriliyordu. İkta sahipleri ise, toprakları işleme karşılığında belli sayıda asker besliyor ve savaş zamanlarında orduya katılıyorlardı. Haraci olarak adlandırılan toprakların geliri de doğrudan devlet hazinesine aktarılıyordu.
Alp Arslan dönemine kadar beylere bağlı göçebe Türkmenlerden oluşan ordu Nizamülmülk tarafından yeniden yapılandırıldı. Nizamülmülk, aylıklı askerlerden oluşan sürekli bir ordu kurdu. Bu aylıklı askerlere "gulam" deniyordu ve bunlar temel olarak başkentte iktidarı korumakla görevliydi. Savaş sırasında asıl ordu ise ikta sahiplerinin yönetimindeki atlı askerlerden oluşurdu. Ayrıca bağlı devletler de savaş zamanlarında sultanın ordusuna asker gönderiyorlardı. Melikşah döneminde orduda 50 bin kadar atlı asker olduğu bilinmektedir.
Toplumsal ve Ekonomik Yaşam
Büyük Selçuklu Devleti'ndeki Oğuz boyları ve başka bazı topluluklar göçebeydiler. Oğuz boylarının başında bir bey bulunuyordu. Bu göçebe topluluklar geçimlerini hayvancılıkla sağlıyorlardı ve otlak bulmak için de mevsimlere göre yer değiştiriyorlardı. Devlet göçebe topluluklardan otlak vergisi alıyordu. Yerleşik nüfus ise çiftçilik, zanaatçılık ve ticaretle uğraşıyordu. Kentlerdeki tüccar ve esnaf, işkollarına göre loncalar biçiminde örgütlenmişti. Merkezi devlette görevli memurlar ile sürekli ordudaki askerler maaş alıyorlardı.
Eğitim, Bilim ve Sanat
Büyük Selçuklular, kendilerinden önce var olan medreselerde öğretimi sürdürdüler, ama bununla yetinmediler. Vezir Nizamülmülk'ün öncülüğünde ve onun adını taşıyan yeni medreseler kurdular. Nizamiye medreselerinin ilki 1067'de Bağdat'ta açıldı. Daha sonra İsfahan, Rey, Merv (selçukluların başkenti), Belh, Herat, Basra, Musul gibi kentlerde yeni Nizamiye medreseleri kuruldu. Medrese sisteminde programlı ve belli bir yönteme dayanan eğitim ilk kez bu medreselerde verildi. Medreselerde din konularının yanı sıra matematik, felsefe, dil ve edebiyat gibi dersler de okutuluyordu ve medreselerde zengin kitaplıklar vardı. Medreselerin dışında da ülkenin çeşitli yerlerinde kurulmuş kitaplıklar bulunuyordu. Melikşah döneminde önce İsfahan'da, sonra Bağdat'ta birer gözlemevi kuruldu. Büyük Selçuklular Arapçayı din ve bilim dili, Farsçayı edebiyat ve devlet dili, Türkçeyi ise saray ve orduda günlük konuşma dili olarak kullanıyorlardı.
Büyük Selçuklular, var olan kentleri bayındır hale getirirken yeni kentler de kurdular. Ülkenin pek çok yerinde yeni kurumlar ve yapılar inşa ettiler. Bunlar cami, medrese, kervansaray, hastane, köprü, çeşme, imaret, han, hamam, türbe ve kümbet gibi yapılardı.
Büyük Selçuklular, ince ve uzun minarelerle cami mimarisine yeni bir anlayış getirdiler. İsfahan'daki Mescid-i Cuma bu anlayışla yapılmış en eski örnektir. Büyük Selçuklu anıtmezarları olan kümbetler de yaygın mimari yapılardır. Kümbetler içten kubbe, dıştan ise piramit ya da konik bir çatıyla örtülüyordu. Dört köşeli, çok köşeli ya da yuvarlak formdaki Büyük Selçuklu kümbetleri genellikle iki katlı olarak yapılıyordu. Bu kümbetlerin alt kat mezar, üst kat ise mescit olarak kullanılıyordu.
Büyük Selçuklu sanatında hat (yazı), minyatür, ahşap ve taş oymacılığı, çinicilik, maden işleme, ve çeşitli süsleme sanatları da gelişmişti. Zamanla yayıldığı bölgelerdeki Farsi kültürü benimsediği yönünde görüşler de vardır.
Ayrıca bakınız
Notlar
- ^ "Büyük" ifadesi, devleti tarih yazımında Anadolu Selçuklu Devleti'nden ayırt etmek için tarihçiler tarafından tercih edilir.
Kaynakça
- ^ Barraclough, Geoffrey (1997). The Times Atlas of World History (İngilizce). Times Books. ISBN . 26 Mart 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Nisan 2023.
- ^ Malazgirt Muharebesi, Carole Hillenbrand, s. 180
- ^ a b Savory, R. M. and Roger Savory, Introduction to Islamic civilisation, (Cambridge University Press, 1976 ), 82.
- ^ Black, Edwin, Banking on Baghdad: inside Iraq's 7,000-year history of war, profit and conflict, (John Wiley and sons, 2004), 38.
- ^ a b c C.E. Bosworth, "Turkish Expansion towards the west" in UNESCO History of Humanity, Volume IV, titled "From the Seventh to the Sixteenth Century", UNESCO Publishing / Routledge, p. 391: "While the Arabic language retained its primacy in such spheres as law, theology and science, the culture of the Seljuk court and secular literature within the sultanate became largely Persianized; this is seen in the early adoption of Persian epic names by the Seljuk rulers (Qubād, Kay Khusraw and so on) and in the use of Persian as a literary language (Turkish must have been essentially a vehicle for everyday speech at this time)."
- ^ ** "Aḥmad of Niǧde's al-Walad al-Shafīq and the Seljuk Past", A. C. S. Peacock, Anatolian Studies, Vol. 54, (2004), 97; "With the growth of Seljuk power in Rum, a more highly developed Muslim cultural life, based on the Persianate culture of the Seljuk court, was able to take root in Anatolia."
- Meisami, Julie Scott, Persian Historiography to the End of the Twelfth Century, (Edinburgh University Press, 1999), 143; "Nizam al-Mulk also attempted to organise the Saljuq administration according to the Persianate Ghaznavid model k..."
- Encyclopaedia Iranica, "Šahrbānu 17 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", Online Edition: "here one might bear in mind that non-Persian dynasties such as the Ghaznavids, Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkish heroes or Muslim saints ..."
- Meri, Josef W. (2006). Medieval Islamic Civilization: An Encyclopedia (İngilizce). Psychology Press. s. 399. ISBN .
(Isfahan) has served as the political and cultural center of the Persianate world: during the reign of the Seljuks (1038-1194) and that of the Safavids (1501-1722)
. - Mandelbaum, Michael (1994). Central Asia and the World: Kazakhstan, Uzbekistan, Tajikistan, Kyrgyzstan, and Turkmenistan (İngilizce). Council on Foreign Relations. s. 79. ISBN .
Persianate zone (...) The rise of Persianized Turks to administrative control (...) The Turko-Persian tradition developed during the Seljuk period (1040-1118) (...) In the Persianate zone, Turkophones ruled and Iranians administered
- Jonathan Dewald, Europe 1450 to 1789: Encyclopedia of the Early Modern World, Charles Scribner's Sons, 2004, p. 24: "Turcoman armies coming from the East had driven the Byzantines out of much of Asia Minor and established the Persianized sultanate of the Seljuks."
- Grousset, Rene, The Empire of the Steppes, (Rutgers University Press, 1991), 161, 164; "renewed the Seljuk attempt to found a great Turko-Persian empire in eastern Iran.."," "It is to be noted that the Seljuks, those Turkomans who became sultans of Persia, did not Turkify Persia-no doubt because they did not wish to do so. On the contrary, it was they who voluntarily became Persians and who, in the manner of the great old Sassanid kings, strove to protect the Iranian populations from the plundering of Ghuzz bands and save Iranian culture from the Turkoman menace."
- Shaw, Wendy (12 Haziran 2003). Possessors and Possessed: Museums, Archaeology, and the Visualization of History in the Late Ottoman Empire (İngilizce). University of California Press. s. 5. ISBN .
In the tenth century, these and other nomadic tribes, often collectively referred to as Turkomans, migrated out of Central Asia and into Iran. Turkish tribes initially served as mercenary soldiers for local rulers but soon set up their own kingdoms in Iran, some of which grew into Empires - most notably the Great Seljuk Empire. In the meantime, many Turkic rulers and tribespeople eventually converted to Islam.
- ^ Rāvandī, Muḥammad (1385). Rāḥat al-ṣudūr va āyat al-surūr dar tārīkh-i āl-i saljūq. Tihrān: Intishārāt-i Asāṭīr. ISBN .
- ^ . İnsan Bilimleri Dergisi. 14 Nisan 2006. 12 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2010.
- ^ Concise encyclopedia of languages of the world, Ed. Keith Brown, Sarah Ogilvie, (Elsevier Ltd., 2009), 1110; "Oghuz Turkic is first represented by Old Anatolian Turkish which was a subordinate written medium until the end of the Seljuk rule."
- ^ * Jackson, P. (2002). "Review: The History of the Seljuq Turkmens: The History of the Seljuq Turkmens". Journal of Islamic Studies. 13 (1). . ss. 75-76. doi:10.1093/jis/13.1.75.
- Bosworth, C. E. (2001). Notes on Some Turkish Names in Abu 'l-Fadl Bayhaqi's Tarikh-i Mas'udi. Oriens, Vol. 36, 2001 (2001), pp. 299–313.
- Dani, A. H., Masson, V. M. (Eds), Asimova, M. S. (Eds), Litvinsky, B. A. (Eds), Boaworth, C. E. (Eds). (1999). History of Civilizations of Central Asia. (Pvt. Ltd).
- (2006). ON ROMANI ORIGINS AND IDENTITY. The Romani Archives and Documentation Center. .
- Asimov, M. S., Bosworth, C. E. (eds.). (1998). History of Civilizations of Central Asia, Vol. IV: The Age of Achievement: AD 750 to the End of the Fifteenth Century, Part One: The Historical, Social and Economic Setting. Multiple History Series. Paris: UNESCO Publishing.
- Dani, A. H., Masson, V. M. (Eds), Asimova, M. S. (Eds), Litvinsky, B. A. (Eds), Boaworth, C. E. (Eds). (1999). History of Civilizations of Central Asia. Motilal Banarsidass Publishers (Pvt. Ltd).
- ^ . BELLETEN. 25 Eylül 2022. 1 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2022.
- ^ Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti. 1965. s. 321. Erişim tarihi: 25 Eylül 2022.
- ^ Selçuklular ve Konya. s. 113. Erişim tarihi: 25 Eylül 2022.
- ^ Turchin, Peter; Adams, Jonathan M.; Hall, Thomas D (Aralık 2006). . Journal of world-systems research. 12 (2). s. 223. ISSN 1076-156X. 20 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2016.
- ^ (Eylül 1997). "Expansion and Contraction Patterns of Large Polities: Context for Russia". . 41 (3). s. 496. doi:10.1111/0020-8833.00053. 27 Ekim 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Eylül 2016.
- ^ Peacock, A. C. S.; Yildiz, Sara Nur; Yildiz, Dr Sara Nur (6 Kasım 2012). The Seljuks of Anatolia: Court and Society in the Medieval Middle East (İngilizce). Bloomsbury Publishing. s. 6. ISBN . 14 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Nisan 2023.
- ^ * , "Šahrbānu 17 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", Online Edition: "... here one might bear in mind that non-Persian dynasties such as the Ghaznavids, Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkmen heroes or Muslim saints ..."
- Josef W. Meri, "Medieval Islamic Civilization: An Encyclopedia", Routledge, 2005, p. 399
- Michael Mandelbaum, "Central Asia and the World", Council on Foreign Relations (May 1994), p. 79
- Jonathan Dewald, "Europe 1450 to 1789: Encyclopedia of the Early Modern World", Charles Scribner's Sons, 2004, p. 24: "Turcoman armies coming from the East had driven the Byzantines out of much of Asia Minor and established the Persianized sultanate of the Seljuks."
- ^ * C.E. Bosworth, "Turkmen Expansion towards the west" in UNESCO History of Humanity, Volume IV, titled "From the Seventh to the Sixteenth Century", UNESCO Publishing / Routledge, p. 391: "While the Arabic language retained its primacy in such spheres as law, theology and science, the culture of the Seljuk court and secular literature within the sultanate became largely Persianized; this is seen in the early adoption of Persian epic names by the Seljuk rulers (Qubād, Kay Khusraw and so on) and in the use of Persian as a literary language (Turkmen must have been essentially a vehicle for everyday speech at this time). The process of Persianization accelerated in the thirteenth century with the presence in Konya of two of the most distinguished refugees fleeing before the Mongols, Bahā' al-Dīn Walad and his son Mawlānā Jalāl al-Dīn Rūmī, whose Mathnawī, composed in Konya, constitutes one of the crowning glories of classical Persian literature."
- Mehmed Fuad Köprülü, "Early Mystics in Turkish Literature", Translated by Gary Leiser and Robert Dankoff, Routledge, 2006, pg 149: "If we wish to sketch, in broad outline, the civilization created by the Seljuks of Anatolia, we must recognize that the local—i.e., non-Muslim, element was fairly insignificant compared to the Turkish and Arab-Persian elements, and that the Persian element was paramount. The Seljuk rulers, to be sure, who were in contact with not only Muslim Persian civilization, but also with the Arab civilizations in al-jazlra and Syria—indeed, with all Muslim peoples as far as India—also had connections with {various} Byzantine courts. Some of these rulers, like the great 'Ala' al-Dln Kai-Qubad I himself, who married Byzantine princesses and thus strengthened relations with their neighbors to the west, lived for many years in Byzantium and became very familiar with the customs and ceremonial at the Byzantine court. Still, this close contact with the ancient Greco-Roman and Christian traditions only resulted in their adoption of a policy of tolerance toward art, aesthetic life, painting, music, independent thought—in short, toward those things that were frowned upon by the narrow and piously ascetic views {of their subjects}. The contact of the common people with the Greeks and Armenians had basically the same result. {Before coming to Anatolia,} the Turkmens had been in contact with many nations and had long shown their ability to synthesize the artistic elements that thev had adopted from these nations. When they settled in Anatolia, they encountered peoples with whom they had not yet been in contact and immediately established relations with them as well. Ala al-Din Kai-Qubad I established ties with the Genoese and, especially, the Venetians at the ports of Sinop and Antalya, which belonged to him, and granted them commercial and legal concessions. Meanwhile, the Mongol invasion, which caused a great number of scholars and artisans to flee from Turkmenistan, Iran, and Khwarazm and settle within the Empire of the Seljuks of Anatolia, resulted in a reinforcing of Persian influence on the Anatolian Turks. Indeed, despite all claims to the contrary, there is no question that Persian influence was paramount among the Seljuks of Anatolia. This is clearly revealed by the fact that the sultans who ascended the throne after Ghiyath al-Din Kai-Khusraw I assumed titles taken from ancient Persian mythology, like Kai-Khusraw, Kai-Ka us, and Kai-Qubad; and that. Ala' al-Din Kai-Qubad I had some passages from the Shahname inscribed on the walls of Konya and Sivas. When we take into consideration domestic life in the Konya courts and the sincerity of the favor and attachment of the rulers to Persian poets and Persian literature, then this fact {i.e., the importance of Persian influence} is undeniable. With- regard to the private lives of the rulers, their amusements, and palace ceremonial, the most definite influence was also that of Iran, mixed with the early Turkish traditions, and not that of Byzantium."
- Stephen P. Blake, : The Sovereign City in Mughal India, 1639–1739. Cambridge University Press, 1991. pg 123: "For the Seljuks and Il-Khanids in Iran it was the rulers rather than the conquered who were "Persianized and Islamicized"
- ^ * , "Šahrbānu 17 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", Online Edition: "... here one might bear in mind that non-Persian dynasties such as the Ghaznavids, Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkmen heroes or Muslim saints ..."
- O.Özgündenli, "Persian Manuscripts in Ottoman and Modern Turkish Libraries 22 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", , Online Edition
- Encyclopædia Britannica, "Seljuq 19 Aralık 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", Online Edition: "... Because the Turkish Seljuqs had no Islamic tradition or strong literary heritage of their own, they adopted the cultural language of their Persian instructors in Islam. Literary Persian thus spread to the whole of Iran, and the Arabic language disappeared in that country except in works of religious scholarship ..."
- M. Ravandi, "The Seljuq court at Konya and the Persianisation of Anatolian Cities", in Mesogeios (Mediterranean Studies), vol. 25-6 (2005), pp. 157–69
- F. Daftary, "Sectarian and National Movements in Iran, Khorasan, and Trasoxania during Umayyad and Early Abbasid Times", in History of Civilizations of Central Asia, Vol 4, pt. 1; edited by M.S. Asimov and C.E. Bosworth; UNESCO Publishing, : "... Not only did the inhabitants of Khurasan not succumb to the language of the nomadic invaders, but they imposed their own tongue on them. The region could even assimilate the Turkic Ghaznavids and Seljuks (eleventh and twelfth centuries), the Timurids (fourteenth–fifteenth centuries), and the Qajars (nineteenth–twentieth centuries) ..."
- ^ "The features Persian culture patronized by Turkic rulers." See Daniel Pipes: "The Event of Our Era: Former Soviet Muslim Republics Change the Middle East" in Michael Mandelbaum, "Central Asia and the World: Kazakhstan, Uzbekistan, Tajikistan, Kyrgyzstan, Turkemenistan and the World", Council on Foreign Relations, p. 79. Exact statement: "In Short, the Turko-Persian tradition featured Persian culture patronized by Turcophone rulers."
- ^ Grousset, Rene, The Empire of the Steppes, (Rutgers University Press, 1991), 574.
- ^ Bingham, Woodbridge, Hilary Conroy and Frank William Iklé, History of Asia, Vol.1, (Allyn and Bacon, 1964), 98.
- ^ *An Introduction to the History of the Turkic Peoples (Peter B. Golden. Otto Harrasowitz, 1992). pg 386: "Turkic penetration probably began in the Hunnic era and its aftermath. Steady pressure from Turkic nomads was typical of the Khazar era, although there are no unambiguous references to permanent settlements. These most certainly occurred with the arrival of the Oguz in the 11th century. The Turkicization of much of Azarbayjan, according to Soviet scholars, was completed largely during the Ilxanid period if not by late Seljuk times. Sumer, placing a slightly different emphasis on the data (more correct in my view), posts three periods which Turkicization took place: Seljuk, Mongol and Post-Mongol (Qara Qoyunlu, Aq Qoyunlu and Safavid). In the first two, Oguz Turkic tribes advanced or were driven to the western frontiers (Anatolia) and Northern Azarbaijan (Arran, the Mugan steppe). In the last period, the Turkic elements in Iran (derived from Oguz, with lesser admixture of Uygur, Qipchaq, Qaluq and other Turks brought to Iran during the Chinggisid era, as well as Turkicized Mongols) were joined now by Anatolian Turks migrating back to Iran. This marked the final stage of Turkicization. Although there is some evidence for the presence of Qipchaqs among the Turkic tribes coming to this region, there is little doubt that the critical mass which brought about this linguistic shift was provided by the same Oguz-Turkmen tribes that had come to Anatolia. The Azeris of today are an overwhelmingly sedentary, detribalized people. Anthropologically, they are little distinguished from the Iranian neighbors."
- John Perry:
- According to C.E. Bosworth:
- According to Fridrik Thordarson:
- ^ Savaş Yücel Sipahioğlu (30 Nisan 2013). . 6 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2022.
- ^ Anadolu'nun Fethi ve Türkleşmesi. Mustafa Kafalı. 24 Eylül 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Eylül 2022.
- ^ Okunma: 3, 19 Ağustos 2021 | Toplam; 816. . Türk Tarihi. 19 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2022.
- ^ Selçukluların, fethedilen şehirlerin Türkleştirilmesi ve İslâmlaştırılması için, yerli halkı başka yerlere tehcir ile onlardan boşalan yerlere Türk ve Müslüman unsuru iskân etme politikasını Osmanlılar da aynen devam ettirmişlerdir. Fatih’in, Trabzon’u fethedince, yerli Hıristiyanlardan bir kısmını hizmete alması, bir kısmını İstanbul’a göndermesi, geride kalanlardan çoğunu da surların dışına çıkarması ve buna mukabil Rumlardan boşalan yerlere, Samsun, Çorum, Amasya, Tokat gibi civar şehirlerden Müslüman aileler getirterek Trabzon’a yerleştirmesi bunu gösterir. (Bk., Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İÜİFM, XV, 209-237; Ş. Tekindağ, “Trabzon”, İA, XII1).
- ^ İbn Bibi, a.g.e., s. 154; O. Turan, “Keykâvüs”, I, İA, VI, 635-636; H. F. Turgal, Anadolu Selçûkîleri (Müneccimbaşı’ya Göre), s. 35.
- ^ Osman Çetin, Selçuklu Müesseseleri ve Anadolu’da İslâmiyet’in Yayılışı, İstanbul, 1981.
- ^ Karadaş, Yrd. Doç. Dr. Cağfer. . 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2022.
- ^ Prof. Dr. Osman Turan (1965). Selçuklular Tarihi Ve Türk–İslam Medeniyeti. Ötüken Neşriyat Yayınları. s. 54. ISBN .
- ^ . TDV İslam Ansiklopedisi. 20 Ocak 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2021.
- ^ Prof. Dr. Osman Turan (1965). Selçuklular Tarihi Ve Türk–İslam Medeniyeti. Ötüken Neşriyat Yayınları. s. 60-61. ISBN .
- ^ Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer (2019). Büyük Selçuklu Tarihi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. s. 6. ISBN .
- ^ . Araştırma yazısı,Yönetmen Tekin Gün. Mootol,Kültür Sanat.Mart 2020. 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Solmaz, Gürsoy (1997). "Selçuklular'dan Osmanlılar'dan Gence" (PDF). Atatürk Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü tarih anabilim dalı. s. 24. 5 Nisan 2024 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 5 Nisan 2024.
- ^ Erdal, Zekai (Aralık 2019). "Şeddadiler'den Bahseden Kitabeler". Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2024.
- ^ Shaddadids, C.E. Bosworth, The Encyclopedia of Islam, Vol.IX, sayfa 169
- ^ Andrew C. S. Peacock, Nomadic Society and the Seljūq Campaigns in Caucasia, sayfa 216
- ^ "Standing Figure with Jeweled Headdress". 24 Nisan 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Ağustos 2018.
- ^ * "Aḥmad of Niǧde's al-Walad al-Shafīq and Borj-toghrul.jpg the Seljuk Past", A. C. S. Peacock, Anatolian Studies, Vol. 54, (2004), 97; "With the growth of Seljuk power in Rum, a more highly developed Muslim cultural life, based on the Persianate culture of the Great Seljuk court, was able to take root in Anatolia."
- Meisami, Julie Scott, Persian Historiography to the End of the Twelfth Century, (Edinburgh University Press, 1999), 143; "Nizam al-Mulk also attempted to organise the Saljuq administration according to the Persianate Ghaznavid model..."
- , "Šahrbānu 17 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .", Online Edition: "... here one might bear in mind that non-Persian dynasties such as the Ghaznavids, Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkmen heroes or Muslim saints ..."
- Josef W. Meri, Medieval Islamic Civilization: An Encyclopedia, Routledge, 2005, p. 399
- Michael Mandelbaum, Central Asia and the World, Council on Foreign Relations (May 1994), p. 79
- Jonathan Dewald, Europe 1450 to 1789: Encyclopedia of the Early Modern World, Charles Scribner's Sons, 2004, p. 24: "Turcoman armies coming from the East had driven the Byzantines out of much of Asia Minor and established the Persianized sultanate of the Seljuks."
- Grousset, Rene, The Empire of the Steppes, (Rutgers University Press, 1991), 161, 164; "renewed the Seljuk attempt to found a great Turko-Persian empire in eastern Iran." "It is to be noted that the Seljuks, those Turkomans who became sultans of Persia, did not Turkify Persia-no doubt because they did not wish to do so. On the contrary, it was they who voluntarily became Persians and who, in the manner of the great old Sassanid kings, strove to protect the Iranian populations from the plundering of Ghuzz bands and save Iranian culture from the Turkoman menace."
- Possessors and possessed: museums, archaeology, and the visualization of history in the late Ottoman Empire; By Wendy M. K. Shaw; Published by University of California Press, 2003, , 9780520233355; p. 5.
- ^ Roux, Jean Paul (1984). Türklerin Tarihi (Historie des Turks). Ad. .
Dış bağlantılar
- Byzantium and the Turks in the Thirteenth Century, Dimitri Korobeĭnikov (Oxford University Press)
- Turkish Myth and Muslim Symbol: The Battle of Manzikert By Carole Hillenbrand (Edinburgh)
- Köymen, Mehmet Altay, (2004), Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları .
- Köymen, Mehmet Altay, (2011) Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi. 2. Cilt. İkinci İmparatorluk Devri, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları .
- Köymen, Mehmet Altay, (2001), Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi. Cilt 3. Alp Arslan ve Zamanı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları .
- Koymen, Mehmet Altay, (1963), Selçuklu Devri Türk Tarihi, İstanbul: Ayyıldız Matbaası
- Kafesoğlu, İbrahim (1972), Selçuklu Tarihi, İstanbul: Millî Eğitim Basımevi
- Demir, Mustafa (2004), Büyük Selçuklular tarihi, Ankara: Sakarya Kitabevi
- Ankara Millî Kütüphane Genel Müdürlüğü (1971), Selçuklu Tarihi, Alparslan ve Malazgirt Bibliyografyası, İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
- Sevim, Ali ve Erdoğan Merçil (1995), Selçuklu Devletleri Tarihi: Siyaset, Teşkilât ve Kültür, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları No.19 .
- Bosworth, Clifford, "The Political and Dynastic History of the Iranian World (1000-1217)," ed. John A. Boyle, (1968) Cambridge History of Iran V, Cambridge:Cambridge University Press, s.1-202. (İngilizce)
- Peacock, Andrew.C.S. (2015) The Great Seljuk Empire (Edinburgh History of the Islamic Empires Eup), Edinburgh: Edinburgh University Press (İngilizce) ISBN:(Ciltli: 9780748638253; Karton kapakli: 9780748638260; EBook (PDF): 9780748638277, EBook (ePub): 9780748698073)
- Lastivertli Aristakes'in Tarihi - Bizans ve Türkler Arasında Ermeniler, çev: Engin ÖZTÜRK, İstanbul: Urzen, 2020.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Buyuk Selcuklu Imparatorlugu veya Selcuklu Devleti Eski Anadolu Turkcesi سلچوقلو دولتی romanize Selcuklu Devleti Orta Cag da Oguz Turklerinin Kinik boyu tarafindan kurulan Turk Sunni Musluman bir imparatorluk Selcuklular Hindukus Daglari ndan Bati Anadolu ya ve Orta Asya dan Basra Korfezi ne kadar uzanan genis bir alani kontrol ettiler Aral Golu yakininda guc kazandiktan sonra ilk olarak Horasan i ele geciren Selcuklular buradan Iran iclerine dogru ilerledi ve ardindan Anadolu daki sehirleri kontrol altina aldi Buyuk Selcuklu Imparatorluguسلچوقلو دولتی Eski Anadolu Turkcesi Selcuklu Devleti1037 1157ArmaMeliksah in olumunden sonra 1090 dolaylarinda Selcuklu Imparatorlugu Donem ismiyle Kucuk Asya Anadolu Selcuklu Devleti hukumdari Suleyman Kutalmis in bagimsiz yonetimi altindaydi ve Bizans Imparatorlugu ile savas halindeydi Doguda Karahanli Devleti yarim yuzyil boyunca vassal bir devlet oldu BaskentNisabur 1037 1043 Rey 1043 1074 Isfahan 1074 1118 Merv 1118 1157 Yaygin dil ler Farsca resmi amp hukuki dil lingua franca Ana Oguz Turkcesi ordu dili ve ana dil Eski Anadolu Turkcesi Anadolu Selcuklu hakimiyetine girdikten sonra Arapca medrese dili Resmi dinSunni Islam Hanefi HukumetBagimsiz SultanlikSultan 1037 1063I Tugrul ilk 1117 1118 1157Ahmet Sencer son Tarihce Kurulusu1037 Tugrul Bey in devlet sistemini olusturmasi1037 Dandanakan Muharebesi1040 Malazgirt Meydan Muharebesi1071 I Hacli Seferi1095 99 Dagilisi1157Yuzolcumu1080 tah 3 900 000 km2Onculler ArdillarOguz YabguluguBizans ImparatorluguGazne DevletiBuveyhilerMervaniler Anadolu SelcuklulariIrak SelcuklulariKirman SelcuklulariHarezmsahlarSalgurlular Buyuk Selcuklu Imparatorlugu Tugrul Bey 1016 63 tarafindan 1037 de kuruldu Tugrul u buyuten dedesi ve Oguz Yabgu Devleti nde yuksek makam sahibi olan Selcuk Bey adini hem ulkeyi yoneten hanedana hem de imparatorluga verdi Devlet kurulduktan kisa sure sonra Islam dunyasinin merkezi otoriteden yoksun parcalanmis siyasi haritasini birlestirdi ve daha sonra Hacli Seferlerinin birinci ve ikincisinde kilit rol oynadi Dili ve kulturuyle yogun bir sekilde Iranlilasan Selcuklular Turk Iran geleneginde buyuk bir gelisme sagladi ve Iran kulturunu Anadolu ya tasidi Turk boylarinin ele gecirilen yerlerde devlet otoritesini artirmak gibi siyasi amaclar dogrultusunda devlet yoneticileri tarafindan ulkenin kuzeybatisina yerlestirilmesi ile bu bolgelerde Turklestirme sureci basladi Gittikleri bolgelere Turk kulturunu yayanSelcuklular beraberinde Islam dinini de Anadoluya yaydi KokeniKinik boyu Orta Asya daki 24 Oguz boylarindan biridir Bu boyun Buyuk Selcuklu Imparatorlugu nun cekirdegini olusturan boy oldugu konusunda tarihciler ittifak halindedir Devlete ve hanedana adini veren Selcuk Bey in bilinen en eski atasi babasi Dukak dir Dukak Oguz Yabgulugu nda su basi ordu birlik komutani olarak gorev yapmis ve daha sonra adi kaynaklarda Salcuk Salcuk Selcuk Sarcuk gibi farkli sekillerde yazilan oglu Selcuk bu goreve gelmistir Selcuk Bey in torunlari Tugrul ve Cagri Bey in kurdugu devlet devrin kaynaklari tarafindan onun adina nisbetle Selcukiyan Salacika veya A li Selcuk Yuce Selcuklu olarak verilir Yusuf Yinal ve Arslan Yabgu ya tabi Turkmenler ise Yinallilar Yinaliyan ve Yabgulular olarak kayitlara gecmistir Oguz Yabgularinin Hazar Kaganligi veya Karahanlilar a bagli olduklari ileri surulur Oguzlarin Karahanlilar ile bazen mucadele bazen de ittifak halinde bulunduklari ve onlara parali asker olarak hizmet ettikleri tespit edilmistir Selcuk Bey in ogullarina Mikail Israil Musa Yusuf gibi isimler vermesi nedeniyle de Hazarlara bagli ve Musevi olduklari ileri surulmektedir fakat gunumuzde genel kabul goren gorus bu isimlerin Hazarlar ile yapilan ticari ve kulturel iliskilerin bir sonucu oldugudur KurulusDandanakan Savasi 10 yuzyilin ikinci yarisinda Kitaylar Mogolistan dan cikartilinca Kipcak boy birligi dagildi ve Oguzlar kuzey komsulari olan Turk boylarinin birlesmesi ve gocleri sebebiyle ciddi baskiya maruz kaldilar Bu da Yabgularin otorite ve guclerini etkilemeye basladi Bu etki ve belki de bazi kaynaklarda belirtilen Selcuk Bey in iktidar mucadelesine girdigi Yabgu karsisinda basarili olamamasi sonucu tahminen 960 985 Selcuk Bey boyu ile beraber Maveraunnehir yonune goc ettiler ve yine bir Yabgu ya bagli Cend e yerlestiler Bu bolge o siralarda ozellikle Samaniler tarafindan yogun bicimde islam propagandasi uygulanan bir bolgeydi ve Selcuk Bey de ailesi ile Islamiyeti secti Islamiyeti secmesinden kisa sure sonra etrafindakiler ve ozellikle silahli Oguzlar onun onderliginde toplandilar Bu gocebe topluluk Karahanlilara ve Samanilere savaslarda asker vererek karsiliginda genis otlaklar elde etti ve Samaniler Devleti nin yonetiminde soz sahibi oldu Samaniler Devleti yikilinca Selcuk Bey Musluman halkiyla birlikte Horasan bolgesine yerlesti Selcuk Bey in 1009 da olumunden sonra daha da guneye indiler Selcuk Bey in oglu Arslan Bey in yonetiminde Karahanlilari ve Gaznelileri endiselendirecek kadar guclendiler Arslan Bey in Gaznelilerce tutuklanmasi ve 1032 de olmesinden sonra Selcuk Bey in torunlari Tugrul Bey ve Cagri Bey bagimsizliklarini elde etmeye giristiler Selcuklularin teskilatli devlet duzenine girmesi bu donemde oldu Devletin ilk yoneticisi Tugrul Bey di Selcuklular 1035 te buyuk bir Gazneli ordusunu yenerek Horasan iclerine dogru ilerlediler 1037 de de bugunku Turkmenistan da yer alan Merv kentini ele gecirdiler 1040 da Dandanakan Muharebesi nde Gaznelileri ikinci kez yendiler ve Nisabur kentine girerek bagimsizliklarini ilan ettiler Tugrul Bey sultan saniyla hukumdar ilan edildi ve Buyuk Selcuklu Devleti de boylece kurulmus oldu Ordu Devletin temeli olan ordu hassa ordusu ve timarli sipahilerden meydana geliyordu Sarayda ozel olarak yetistirilip dogrudan sultana bagli olan askerleri cesitli milletlerden secilirdi Bunlar senede dort defa maas alirlardi Selcuklular askeri iktalar sayesinde maas odemeden bir orduyu beslemis muhim bir Turkmen nufusunu topraga ve devlete baglayarak iskan etmisti Bu sayede uretimin artmasini halk ile hukumet arasinda yeni askeri ve idari bir kadronun kurulmasini temin etmisti Bin suvariden fazla asker besleyen ikta sahipleri vardi Buyuk Selcuklularda ordu mevcudu 400 000 e kadar cikti Bunun 46 000 i merkezde geri kalani devletin diger bolgelerine dagilmis durumdaydi Ikta sistemiyle ulke menfaatlerini ahenklestirip kudretli askeri ve idari teskilata sahip oldular Ayni sistem Osmanlilari da etkiledi Halk arasindan Haser denilen ucretli askerler de alinirdi Ayrica gonullu Gaziyan ve cesitli askeri siniflar da vardi Hassa ordusu melik vali vezir ve diger yuksek rutbeli devlet memurlarinin emri altinda her an harekete hazir askerler olup maas alan ordu mensuplaridir Sipahiler Timarli Sipahiler suvari kuvvetlerinden olusan sipahi ordusu mensuplarindan her biri ulkenin cesitli bolgelerinde kendilerine tahsis edilen topraklarin ikta dirlik gelirlerinden gecimlerini sagliyordu TarihiDandanakan in muzaffer baskumandanlarindan Cagri Bey zafer sonrasinda verilen toy yani buyuk ziyafette ustun idarecilik vasfi ve keskin siyasi zekasini takdir ettigi kardesi Tugrul Bey i Buyuk Selcuklu Devleti Sultani ilan etti Merv bassehir yapildi Toplanan kurultayda feth edilecek yerlerle idareciler tespit edildi Ceyhun ile Gazne arasindaki bolge Cagri Bey e Bust Sistan havalisi Musa Yabgu ya Nisabur dan itibaren butun bati bolgeleri Tugrul Bey e verildi Cagri Bey in oglu Yakuti ile Ibrahim Yinal bati cephesinde vazife aldilar Hanedandan Arslan Yabgu nun oglu Kutalmis Gurcan ve Damgan a Cagri Bey in oglu Kara Arslan Kavurd ise Kirman havalisine tayin olundular Vazife taksiminin ardindan kisa zamanda kuzeyde Harezm dahil Maveraunnehr Sistan Mekran bolgesi Kirman ve civari Hurmuz Emirligi hatta Arabistan Yarimadasi nda Umman ve dolaylari ile Gurcan Badgis Huttalan tamamen zapt edildi Tugrul Bey Taberistan Kazvin Dehistan Isfehan Nihavend Rey ve Sehrezur u alarak devletin sinirlarini genisletti Buyuk Selcuklu Devleti Gence ve Ani sehirlerini ele gecirmeden once bolgeyi Seddadiler hakimiyeti altinda tutuyordu 1046 da Gence 1048 de Erzen Karaz Hasankale Erzurum ve havalisindeki Gurcu Ermeni ve Bizans ordulari maglubiyete ugratildi Henuz yeni kurulan devlet kisa zamanda Buveyhilerin isgalindeki Bagdad haric bolgedeki butun Islam topraklarina hakim oldu Sultan Tugrul Buveyhilerin isgalindeki halifelik merkezi olan Bagdad i kurtarmak icin Abbasi halifesi el Kaim bi Emrillah in daveti ile 17 Ocak 1055 te Bagdat a girdi Halifenin alimlerin ve sunni muslumanlarin buyuk husn i kabuluyle karsilanan Tugrul Bey Buveyhi hukumdarligini yikarak Abbasi halifeligini yeniden ihya etti Islam aleminin takdirini kazanip buyuk iltifatlara kavustu Halifelige karsi yapilan Fatimi saldirilarini bertaraf etti Halifelik makamina ve Bagdad sehrine hizmetinden dolayi 25 Ocak 1058 de Tugrul Bey e iki altin kilic kusatan halife onu dogunun ve batinin hukumdari ilan etti Selcuklu sultaninin halife tarafindan Dunya hakani ilan edilmesi Turklere buyuk itibar kazandirdigi gibi Alplik ruhunu oksayarak islam dininin cihad emrine daha fazla sarilmalarina yol acti Ayni sene Tugrul Bey tahrikler sebebiyle isyan eden uvey kardesi Ibrahim Yinal i cezalandirdi Cagri Bey yetmis yaslarinda 1060 ta Tugrul Bey ise 1063 te yetmis yasinda oldu Tugrul Bey devletini saglam temeller uzerine oturtarak sinirlarini Ceyhun dan Firat a kadar genisletti Anadolu uzerine yaptirdigi akinlarla Bizans idaresinde bulunan bolgenin Turk yurdu olmasi icin ilk harci koydu Iran da bulunan bir Buyuk Selcuklu Devleti askeri Figuru Metropolitan Muzesi Tugrul Bey in oglu olmadigindan Cagri Bey in oglu Alp Arslan Selcuklu Devleti sultani oldu Basa gecer gecmez amcasinin veziri Amid ul mulk u gorevden alarak yerine Nizam ul mulk u tayin etti Sultan Alp Arslan tahta gecmek iddiasinda bulunan diger rakiplerini bertaraf ettikten sonra batiya yonelerek fetihlere basladi Kafkaslardan dolasip mahalli kucuk kralliklari itaati altina aldi Dogu Anadolu nun Kuzeydogu ucundaki meshur 1064 te feth ederek 16 Agustos 1064 te Kars a girdi 1067 de bolgenin kontrolunu elinde tutan Seddadiler hanedani Selcuklularin isgaline ugramis ve 1174 e kadar Selcukluya bagimli bir hanedan olarak devam etmistir Ani Hristiyan aleminin kutsal yerlerinden biri idi Bu fetihler Islam aleminde buyuk sevinc kaynagi oldu ve Halife Kaim bil Emrillah Sultan a fetihler babasi yani cok feth eden manasina gelen Ebu l Feth lakabini verdi Sultan 1065 senesi sonlarinda doguya yonelerek Ustyurd ve Mangislak taraflarina yurudu Basari ile biten seferin sonunda ticaret yollarini vuran Kipcak ve Turkmenler itaat altina alindi Alp Arslan 1067 senesinde Kirman meliki olan kardesi Kavurd un isyani ile karsilasti Bu isyani kisa surede bastirdi Bkz Kirman Selcuklulari Oncelikle Muslumanlar arasinda birligin te minini arzu eden Sultan Alp Arslan Bahreyn taraflarindaki Karmati sapiklari ve Onasya daki Sii Fatimi kalintilarini temizlemek icin harekete gecti Sii Fatimi sultaninin Islam ulkeleri uzerinden kalkmakta oldugunu goren Mekke serifi Alp Arslan a itaatini arz ederek hutbeyi Abbasi halifesi ve Sultan Alp Arslan adina okumaya basladi Dogu ve Batida sistemli bir sekilde yapilan fetih hareketleri 1067 senesinde Anadolu da baslatilan yipratma ve yildirma akinlari 26 Agustos 1071 deki Malazgirt muharebesine kadar devam etti Malazgirt zaferiyle Buyuk Selcuklulara kapilari acilan Anadolu Turkiye Turklerinin istikbaldeki yurdu durumuna girdi Malazgirt Zaferi sonrasinda Bizans imparatoru Diogenes ile yapilan antlasma tahttan indirildigi icin tatbik edilemedi Sultan Alp Arslan antlasmanin silah zoruyla tatbikini kumandan ve beylerine emrederek butun Anadolu nun fethini istedi Selcuklu emrindeki Turkmen boylari Orta Asya dan batiya sevk edilerek Dogu Anadolu daki Bizans hududuna gonderildi Selcuklularin gaza akinlarina mukavemet edemeyen Bizans kale ve garnizonlari Turklerin eline gecti Turk akinlari Marmara Denizi sahillerine kadar uzandi ve fethedilen Anadolu iskan edildi Anadolu nun Turklesip Islamlasmasi icin gerekli butun tedbirler alindi Sultan Alp Arslan ciktigi Maveraunnehr seferinde esir alinan bir kale kumandani tarafindan sehid edildi Turk tarihinin buyuk sultanlarindan olan Alp Arslan enerjisi disiplini yigitligi ve adaleti ile temayuz etmisti Sultan Alp Arslan oldugunde devlet topraklari doguda Yasgar dan batida Ege kiyilari ve Istanbul bogazina kuzeyde Hazar Aral arasindan guneyde Yemen e kadar olan bir bolgeye yayilmisti Alp Arslan in yerine oglu ve veliahdi Meliksah Buyuk Selcuklu Devleti sultani oldu Sultanligini tanimayan amcasi Kavurd ile Kerez de yapilan savasi kazanan Meliksah birkac gun sonra Kavurd un olumu ile devlet icinde asayisi kisa surede sagladi Icislerini halleden Meliksah taht mucadelesinden faydalanarak Selcuklu hudutlarina hucum eden Gazneliler ile Karahanlilara karsi sefere cikti Bu sirada Karahanli in mektubunu aldi ve elcisini kabul etti ise de hareketinden vazgecmedi Tirmiz i muhasaraya basladi Emir Savtigin in ikmal yollarini kesmesi sehrin duserek Sultan in basariya ulasmasina ve Semsulmulk un sulhu kabul etmesine sebep oldu Gaznelilere karsi Emir Gumustigin ve Anustigin i gonderdi Gazneli hukumdari Ibrahim bin Mes ud Meliksah in basarilarinin artmasi uzerine itaate mecbur oldu Gonderdigi elcilik heyeti ve hediyelerle iyi munasebetler te sis edildi Sultan in kizi Gevher Hatun un Gazneli veliahdi Mes ud bin Ibrahim ile evlendirilmesi iki devlet arasinda cikmasi muhtemel anlasmazligi onledi Dogu sinirlarini garantiye alan Sultan Meliksah babasinin veziri ve kendisinin de hocasi olan sapik ve batini akimlara karsi Sunniligin mudafaasi icin kaynak belirtilmeli Nizamiyye medreselerini kuran Nizam ul mulk den vezirlige devam etmesini istedi Bu sayede Selcuklu Devletine ve Islam dinine cok hizmet etmesine sebep oldu Sultan Meliksah cok halim selim affedici fakat devlet ve millet islerinde ciddi mustesna bir sahsiyetti Devrinde bozkirlardaki Turk boylarini butun Iran i Arabistan i Suriye ve Filistin i idaresi altina aldi Anadolu nun fethi uzerinde hassasiyetle durup babasinin vazifelendirdigi amcazadesi Kutalmisoglu Suleyman Sah ve Turkmen beylerinden Alb Ilig Artuk Bey Mansur Dolat gibi komutanlarla futuhati surdurdu Selcuklu kumandanlari Bizans in Turklere karsi kurdugu olmezler adli askeri birlikleri maglub etti Artuk Bey Bizans kuvvetlerini 1074 te Sapanca cevresinde maglub ederek yuz binden fazla Turk Izmit ten Uskudar a kadar olan sahaya yerlesti Kutalmisoglu Suleyman Sah guneydogu harekatiyla Adana dolaylarini feth etmekle mesguldu Firat i gecerek Cukurova Maras Tarsus Antep ve Urfa ya dagilan Ermeni ve ucretli frank askerlerini Antakya da Gumustigin de Nizip Amid ve Urfa civarinda Bizans kuvvetlerini maglub ettiler Artuk Bey Sultan Meliksah in emriyle Dogu harekatini idare etti 1074 1077 seneleri arasinda Sivas Tokat Corum havalisini Yesilirmak ve Kelkit havzalarini ele gecirdi Artuk Bey den sonra yerine Danismend Gazi gecerek Amasya ve civarini Karadeniz e kadar aldi Mengucuk Gazi Sarki Karahisar Erzincan ve Divrigi havalisini Ebu l Kasim da Erzurum ve Coruh bolgesini fethetti Orta Kuzeybati ve Bati harekatini Suleyman Sah idare edip Bizanslilar ile mucadele ve onlarin asi kumandanlari ile ittifak yapti Bizanslilar Balkanlar daki iktidar mucadelesi ve ic hadiseler uzerine Selcuklulardan yardim istediler Yardim talepleri Selcuklularin menfaatleri dogrultusunda karsilandi Suleyman Sah Iznik e yerleserek bu sehri Turkiye Selcuklulari Devleti nin merkezi yapti Selcuklular Anadolu da sahil sehirleri disinda Toroslar ve Cukurova dan Uskudar a kadar butun bolgeye yerlestiler Bu durum karsisinda Avrupalilar Cin e elcilik hey eti gondererek Selcuklularin dogudan tazyik edilmesini istediler Ancak muracaatlari neticesiz kaldi Suleyman Sah 1082 1083 senelerinde Bizanslilarin elinde olan Adana ile Tarsus Misis Anazarba ve bolgedeki diger yerleri zapt etti 1085 te Suriye nin kilit sehri Antakya yi bir baskinla fethetti Antakya nin en buyuk kilisesini camiye cevirip fetih sukranesi olarak yuz yirmi muezzinin okudugu ezandan sonra Cum a namazini burada kildi Diyarbekir bolgesinin fethi icin Selcuklu seferleri Fahruddevle Cuheyr in Isfehan a gelmesiyle basladi Fahruddevle buradaki sii itikadli Karmatilerin yola sokulmasi icin hareket eden Artuk Bey ve bagli kuvvetlerle beraber Diyarbekir e dogru yola cikti Sehrin muhasarasi sirasinda Selcuklu ordusundaki Arab unsurlarin sehrin mudafilerinin icindeki Araplarla savasmaya yanasmamalari ordudaki Turkmen beylerini guc durumda birakti ise de Arablardan mutesekkil kisim bolgede bulunan diger sehirlerin fethine me mur edildi Fahruddevle nin kumandanligindaki birlikler cevredeki Mardin Hasankeyf Cizre ve daha otuz kadar kaleyi ele gecirdi Diyarbekir Fahruddevle nin oglu Zaimuddevle ve emrindeki kuvvetlerin 4 Mayis 1085 te sehre girmesiyle dustu ve Mervaniler Devleti ortadan kalkti Buyuk Selcuklu Sultani ve Onur Kaftaninin verilisi Jami al tawarih 1314 Edinburgh Universitesi Musul un fethine me mur edilen Aksungur ve diger Turkmen emirleri sehre harpsiz girdiler Fethi muteakip Musul a gelen Meliksah buyuk bir merasimle karsilandi Musul emirligine Serefuddevle yi tayin etti Sultan Alp Arslan zamanindan beri Suriye ve daha guneye yuruyen Selcuklu kumandanlarindan Atsiz seferlerini Meliksah zamaninda da surdurdu Uzun sure muhasara ettigi Dimask i 1076 Mart inda Selcuklu topraklarina katti Dimask in alinmasindan sonra camilerde okunan Sii Fatimi ezanini yasaklayarak Cum a hutbesini Halife Muktedi ve Sultan Meliksah adina okuttu Daha sonra Selcuklu Devleti nin Fatimi Devleti nin ortadan kaldirilmasi politikasina uygun olarak Misir a dogru sefere devam etti Fakat muvaffak olamadi ve basarisizligi Suriye emirliginden alinmasina sebep oldu Yerine Meliksah in kardesi Tacuddevle Tutus getirildi Sultan Meliksah Kutalmisoglu Suleyman Sah ile kardesi Tutus un Suriye deki mucadelesi uzerine 1086 da Isfehan dan bolgeye hareket ederek bolgede asayisi yeniden te sis etti Haleb valiligini Aksungur a Urfa yi Bozan a Antakya yi da Yagisiyan a verdi 1087 senesinde Sultan Meliksah Suveydiye kiyilarindan Akdeniz e ulasti Boylece Uzakdogudan Ortadoguya kadar hakimiyet kurdu Donuste hilafet merkezi olan Bagdad i ziyaret etti Halife Muktedi tarafindan iki kilic kusatildi ve 25 Nisan 1087 de Dunya hukumdari ilan edildi Selcuklularin Islam a ve insanliga hizmeti sayesinde kisa zamanda genislemesi dusmanlarini hizli bir faaliyet icine soktu Bizanslilar ve sapik firkalara karsi mucadele eden alim ve kumandanlar suikastla olduruluyordu 1092 senesinde once Selcuklularin meshur veziri Nizam ul mulk Hasen Sabbah in fedailerinden bir batini tarafindan arkasindan Sultan Meliksah Bagdad da zehirlenerek sehid edildiler Meliksah in olumu ile baslayan saltanat mucadelesinde Sam Meliki Tutus derhal sultanligini ilan etti Bu arada Meliksah in hanimi Terken Hatunda kucuk oglu Mahmud u sultan ve torunu Ca fer i halifenin veliahdi yapmak icin butun kuvvetiyle ugrasti ve 1092 de Mahmud un saltanatini ilan ederek namina hutbe okutmaya muvaffak oldu Yine bu arada taraftarlariyla Rey e cekilen Berkyaruk da sultanligini ilan etti ve Terken Hatun un uzerine gonderdigi orduyu Burucerd de bozguna ugratti Terken Hatun un Gence meliki Ismail i tarafina cekmesi de bir fayda saglamadi Terken Hatun un bir suikast neticesinde oldurulmesiyle saltanat mucadelesi Tutus la Berkyaruk arasinda kaldi Tutus Rey uzerine yurudu ise de 1093 yilinda vuku bulan uzun mucadeleler esnasinda bircok emir Berkyaruk tarafina gecti Bu sayede Berkyaruk karsisindaki orduyu bozguna ugratti Ayrica Tutus un olumu ile butun rakiplerini bertaraf ederek adina Bagdad da hutbe okundu Sultan Berkyaruk Sultan Berkyaruk zamaninda Selcuklu Devleti a Irak ve Horasan b Suriye c Kirman d Turkiye Selcuklulari olmak uzere dorde bolundu Ayrica Dogu Anadolu nun cesitli yerlerinde Turkmen beylikleri ve Atabeglikler ortaya cikti Berkyaruk parcalanan Selcuklu Imparatorlugu nu toplamaya basladigi bir sirada hacli ordulari da Suriye ye geldiler Berkyaruk haclilara ve onlarin Antakya muhasarasina karsi Kurboga yi ve Artuklu beylerini sefere me mur etti Anadolu dan gecen haclilar Suriye ye vardiklari zaman sayilari oldukca azalmisti Ancak Islam davasina ihanet eden Sii Fatimilerin sunni muslumanlara karsi haclilarla ittifak etmeleri ayrica Suriye emirleri arasindaki emniyetsizlik ve rekabetler Tutus un oglu Dukak ile birlikte Suriye kuvvetlerinin haber vermeden cekilmesi Frenklerin taarruza gecerek Turkleri bozguna ugratmalarina sebep oldu Neticede ilerlemeye devam eden haclilar Antakya dan bir sene sonra da Kudus u isgal edip sehirde meskun olan yetmis bin musluman ve yahudiyi hunharca katlettiler Bu arada Gence meliki ve kardesi Muhammed Tapar Berkyaruk a saltanat iddiasiyla isyan etti Berkyaruk 1100 senesinde Sefidrud da maglub olmasina ragmen Muhammed Tapar i arka arkaya dort defa bozguna ugratti Ahlat a siginan Muhammed Tapar buranin hukumdari Sulemen i ve Ani emiri Menucehr i hizmetine alarak yeniden savasa hazirlandi ise de Sultan Berkyaruk cok kan aktigini memleketin harap emir ve askerlerin yorgun oldugunu hazinenin bos kaldigini vergilerin tahsil edilemez bir hale geldigini ve nihayet Islam dusmanlarina firsat verildigini beyan ederek gonderdigi bir elci ile kardesini barisa ikna etti Boylece 1104 te Azerbaycan da Sefidrud hudud olmak uzere Kafkasya dan Suriye ye kadar butun vilayetlerde Muhammed Tapar sultan tanindi Bagdad Rey Cibal Taberistan Fars Huzistan Azerbaycan Mekke ve Medine nin idaresi de Berkyaruk da kaldi Selcuklu Imparatorlugu iki devlete ayrilmak suretiyle Turkiye ile birlikte uc Selcuklu sultani ortaya cikti Lakin bu durum cok surmedi Cunku Berkyaruk hastalikli oldugu icin 1104 senesinde yirmi alti yasinda iken oldui Sultan Berkyaruk ulkesini dusunen ve milletinin refahi icin calisan bir kimse idi Ancak kardes kavgalarinin memleketin birlik ve beraberlige en muhtac oldugu bir doneme rastlamasi Berkyaruk u cok uzdu Buna ragmen firsat buldukca hacli kuvvetleri uzerine asker sevk etmekten ve darbeler vurmaktan geri kalmadi Berkyaruk un vefatiyla oglu Meliksah ile Muhammed Tapar saltanat mucadelesine basladilar Muhammed Tapar Bagdat uzerine yuruyerek fazla zorluk cekmeden 1105 te tek basina sultan oldu Once kendisine karsi isyan eden amcasinin oglu Mengubars hadisesini bastirdi Daha sonra ulkede uzun zamandir karisiklik cikaran anarsiyi tahrik eden batinilere karsi mucadele etti 1107 de batinilerin merkezi olan Alamut kalesi kusatildi ve cok sayida batini olduruldu Selcuklular arasindaki karisikliklardan istifade eden haclilar Birinci Hacli Seferi sonunda Suriye de hacli devletleri kurmaya basladilar Sultan Muhammed Tapar bunlarin uzerine ordular gonderdi ise de kumandanlar arasinda tam anlasma saglanamadigindan kesin sonuca gidilemedi Sefer kumandani Emir Mevdud Sam Emevi Camii nde bir batini tarafindan olduruldu Sultan haclilara karsi Aksungur u kumandanliga getirdi Bu arada kardesi Sencer i Suriye ve Horasan daki batinilere karsi mucadele etmekle vazifelendirdi Alamut uzerine de bir ordu gonderdi Sultan Muhammed Tapar in 1118 de vefati sebebiyle bu fesad ocagi ortadan kaldirilamadi Sultan Muhammed Tapar ilim ve imar isleri ile de ugrasma firsati buldu Isfahan da yaptirdigi medresenin bahcesine defnedildi Ileri gelen devlet adamlari Muhammed Tapar in henuz kucuk yastaki oglu Mahmud u tahta gecirdilerse de Meliksah in oglu ve Horasan meliki olan Sencer yegeni Mahmud un sultanligini kabul etmeyerek saltanat iddiasinda bulundu 14 Agustos 1119 tarihinde yapilan Save savasini kazanarak sultanligini ilan eden Sencer yegenine evlat muamelesi yapti ve kendi hakimiyetini tanimak sarti ile Rey haric bati ulkelerinin hakimiyetini ona birakti Bkz Irak Selcuklulari Sultan Sencer bati islerinden cok dogu ile ugrasti Gaznelilerle savasti Karahanlilari kendisine bagladi Zamani Selcuklularin son parlak devri idi Bu arada Selcuklu Devleti ni iki buyuk tehlike tehdid ediyordu Bunlardan birisi batidan Anadolu ve Suriye ye saldirmakta olan haclilar digeri dogudan gelen ve devletin dogu sinirlarini zorlayan Karahitaylar idi Sultan yalniz bu ikinci tehlike ile ugrasti Dogu Karahanlilar Devleti ni yikarak Seyhun boylarini zorlayan Karahitaylarla carpisan Sencer onlarla 10 Eylul 1141 senesinde yaptigi Katvan meydan muharebesini kaybetti Bu muharebeden sonra Seyhun nehrine kadar olan topraklar Karahitaylarin eline gecti Katvan meydan muharebesiyle Buyuk Selcuklu Devleti tarihinde yeni bir devir basladi ve Selcuklu ulkesi musluman olmayan Turk ve Mogol birliklerinin istilasina ugradi Sultan Sencer in bu maglubiyetinden istifade etmek isteyen Gur hukumdari Alaeddin Huseyin yillik vergiyi vermemek sultanlik pesinde kosmak gibi davranislarla Sencer e olan tabiliginden kurtulmaya calisiyordu Zaten sinirlarini fazla genisletmesi bolgenin kuvvet dengesini bozmakta ve bu durum Sultan Sencer i endiseye dusurmekte idi Buyuk kuvvetlere sahib olan Gurlular uzerine yuruyen Sultan Sencer Haziran 1152 de yaptigi muharebede Gur ordusunu maglup ederek Katvan da kaybedilen itibari yeniden sagladi Gerileme ve Dagilma Donemi Meliksah tan sonra sirasiyla basa gecen I Mahmud 1092 1094 Berkyaruk 1094 1105 Muizzeddin Meliksah 1105 1105 ve Mehmed Tapar 1105 1118 donemlerinde Buyuk Selcuklu Devleti gucunu ve eyaletlerdeki merkezi denetimini giderek yitirdi 1118 de tahta cikan Ahmed Sencer in ulke topraklarini yeniden birlestirme cabasi da basarili olduysa da devlet hicbir zaman Meliksah donemindeki sinirlarina ve otoritesine kavusamadi 1128 yilinda Dogudaki Dogu ve Bati Karahanli Devletine boyun egdiren Karahitaylar Buyuk Selcuklu Devleti ile komsu oldular ve Selcuklulara baski yaratmaya basladilar 1141 yilinda Karahitay ve Selcuklu ordulari arasindaki Katvan Savasi nda yenilgiye ugrayan Buyuk Selcuklu Devleti hizli bir dagilma surecine girdi Karahitaylarin devletin en verimli topraklari olan Maveraunnehir i isgal etmeleri Buyuk Selcuklu Devleti nin ekonomisini ve ordusunu iyice sikintiya soktu Sultan Sencer giderek artan ekonomik buhran nedeniyle ayaklanan gocebe Oguzlara 1153 te tutsak dustu Iki yil sonra kacarak kurtulduysa da ulkede iktidarini yeniden saglayamadan 1157 de oldu Buyuk Selcuklu Devleti boylece sona erdi Bu tarihten sonra Buyuk Selcuklularin topraklari buyuk olcude Harzemsahlarin denetimi altina girdi Hanedan uyeleri yonettikleri bolgelerde bagimsiz davranmaya basladilar Daha once bagimsizliklarini ilan etmis olan Selcuklu hanedanin kurdugu devletlerden yalnizca Anadolu Selcuklu Devleti yuz yili askin bir sure daha ayakta kalabildi Ayrica devletin gerilemesinin sebepleri arasinda Hacli Seferleri Fatimiler ile olan catismalar Hasan Sabbah in Batinilik propagandalari ve Oguz boylarinin ayaklanmalari sayilabilir Bunun sonucunda ise Abbasi halifeleri Selcuklu egemenliginden kurtulmak icin bir takim calismalar yurutmustur Bunlar Selcuklu Devleti nin yikilmasina neden olan etkenler ve nedenlerdir Devlet Yapisi ve YonetimiBuyuk Selcuklu Devleti nin orgutlenme bicimi kendisinden onceki Islam devletlerine benziyordu Hint Iran devlet anlayisini yansitan bu orgutlenmede eski Turk devlet geleneginin de belirgin etkisi vardi Eski Turk devlet geleneginde oldugu gibi Buyuk Selcuklu Devleti nde de ulke topraklari hanedanin ortak mali sayiliyordu Bundan dolayi Buyuk Selcuklu topraklari eyaletlere bolunmustu Eyaletlerin yonetimi de Melik olarak adlandirilan hanedanin erkek uyelerine birakilmisti Tugrul Bey den once boy baskanina Oguz gelenegine gore Yabgu deniyordu Islam dininin benimsenmesinden sonra hukumdarlar Islam devletlerindeki gelenege uyarak sultan unvani ile anildilar Suriye Selcuklulari ile Kirman Selcuklulari na Irak Selcuklulari da katildi Buyuk Selcuklu topraklarina gocen yeni Oguz boylari da ic duzeni buyuk olcude sarstilar Bu karisiklik doneminde Harzemsahlar Buyuk Selcuklu topraklarin buyuk bolumunu ele gecirdiler Bir sure daha direnen Kirman Selcuklulari 1175 te Irak Selcuklulari da 1194 te Oguzlar ve Harzemsahlar tarafindan yikildi Baskentte oturan sultan devletin mutlak egemeniydi Butun atamalar ve toprak dagitimi sultanin buyruguyla yapiliyordu Ayrica sultan yuksek yargi kurullarina da baskanlik ediyordu Hukumdarlarin danisman i konumundaki kisiler yonetimde onemli rol oynuyorlardi Alp Arslan doneminde bu goreve getirilen Nizamulmulk Islam gelenegi uyarinca vezir unvani aldi ve devlet yonetiminde koklu degisiklikler yapti Nizamulmulk devlet yonetimine iliskin anlayisini Siyasetname adli kitabinda da anlatmistir Buyuk Selcuklu Devleti nde devlet isleri Divan i Ala adi verilen bir kurulda gorusulur ve karara baglanirdi Ayrica maliye askerlik ve adalet isleriyle ugrasan baska divanlar da vardi Meliklerin yonetimindeki eyaletlerde de buyuk olcude merkezdeki orgutlenme ornek alinmisti Selcuklularda Onemli Divan Teskilatlari Metropolitan Sanat Muzesi nde sergilenen Buyuk Selcuklular dan kalma bir figur 1 Divan i Ali Divan i Saltanat Devlet islerinin gorusuldugu divandir Sultandan sonra en yetkili kisi olan Vezir tarafindan yonetilir 2 Divan i Istifa Maliye islerinden sorumludur Yoneticisi Mustevfi dir 3 Divan i Arz Ordunun ikmal ve lojistik destegini veren divandir Ayrica hassa askerlerinin maaslarini da bu divan oder Yoneticisi Ariz dir 4 Divan i Insa Ic ve dis yazismalardan sorumludur Yoneticisi Tugrai dir 5 Divan i Israf Devletin idari ve mali islerini denetlerdi Yoneticisi Musrif tir 6 Niyabet i Saltanat Hukumdar baskentte yokken devleti idare eden divandir Basinda Naib bulunur Toprak Yonetimi ve OrduAliabad Dogu Azerbaycan Selcuklu Kervansarayi Buyuk Selcuklu ulkesinde tarim yapilan topraklar ikta denen bolumlere ayrilmisti ve iktalar hizmet karsiliginda belirli sure icin ileri gelenlere veriliyordu Bu usulle verilen topraklar has ikta ve olarak uce ayriliyordu Has topraklarin geliri dogrudan sultan ailesine veriliyordu Ikta sahipleri ise topraklari isleme karsiliginda belli sayida asker besliyor ve savas zamanlarinda orduya katiliyorlardi Haraci olarak adlandirilan topraklarin geliri de dogrudan devlet hazinesine aktariliyordu Alp Arslan donemine kadar beylere bagli gocebe Turkmenlerden olusan ordu Nizamulmulk tarafindan yeniden yapilandirildi Nizamulmulk aylikli askerlerden olusan surekli bir ordu kurdu Bu aylikli askerlere gulam deniyordu ve bunlar temel olarak baskentte iktidari korumakla gorevliydi Savas sirasinda asil ordu ise ikta sahiplerinin yonetimindeki atli askerlerden olusurdu Ayrica bagli devletler de savas zamanlarinda sultanin ordusuna asker gonderiyorlardi Meliksah doneminde orduda 50 bin kadar atli asker oldugu bilinmektedir Toplumsal ve Ekonomik Yasam Buyuk Selcuklu Devleti ndeki Oguz boylari ve baska bazi topluluklar gocebeydiler Oguz boylarinin basinda bir bey bulunuyordu Bu gocebe topluluklar gecimlerini hayvancilikla sagliyorlardi ve otlak bulmak icin de mevsimlere gore yer degistiriyorlardi Devlet gocebe topluluklardan otlak vergisi aliyordu Yerlesik nufus ise ciftcilik zanaatcilik ve ticaretle ugrasiyordu Kentlerdeki tuccar ve esnaf iskollarina gore loncalar biciminde orgutlenmisti Merkezi devlette gorevli memurlar ile surekli ordudaki askerler maas aliyorlardi Egitim Bilim ve Sanat Iran in Rey kentinde bulunan Selcuklu devletinin kurucusu Tugrul Bey in anit mezari Buyuk Selcuklular kendilerinden once var olan medreselerde ogretimi surdurduler ama bununla yetinmediler Vezir Nizamulmulk un onculugunde ve onun adini tasiyan yeni medreseler kurdular Nizamiye medreselerinin ilki 1067 de Bagdat ta acildi Daha sonra Isfahan Rey Merv selcuklularin baskenti Belh Herat Basra Musul gibi kentlerde yeni Nizamiye medreseleri kuruldu Medrese sisteminde programli ve belli bir yonteme dayanan egitim ilk kez bu medreselerde verildi Medreselerde din konularinin yani sira matematik felsefe dil ve edebiyat gibi dersler de okutuluyordu ve medreselerde zengin kitapliklar vardi Medreselerin disinda da ulkenin cesitli yerlerinde kurulmus kitapliklar bulunuyordu Meliksah doneminde once Isfahan da sonra Bagdat ta birer gozlemevi kuruldu Buyuk Selcuklular Arapcayi din ve bilim dili Farscayi edebiyat ve devlet dili Turkceyi ise saray ve orduda gunluk konusma dili olarak kullaniyorlardi Buyuk Selcuklular var olan kentleri bayindir hale getirirken yeni kentler de kurdular Ulkenin pek cok yerinde yeni kurumlar ve yapilar insa ettiler Bunlar cami medrese kervansaray hastane kopru cesme imaret han hamam turbe ve kumbet gibi yapilardi Buyuk Selcuklular ince ve uzun minarelerle cami mimarisine yeni bir anlayis getirdiler Isfahan daki Mescid i Cuma bu anlayisla yapilmis en eski ornektir Buyuk Selcuklu anitmezarlari olan kumbetler de yaygin mimari yapilardir Kumbetler icten kubbe distan ise piramit ya da konik bir catiyla ortuluyordu Dort koseli cok koseli ya da yuvarlak formdaki Buyuk Selcuklu kumbetleri genellikle iki katli olarak yapiliyordu Bu kumbetlerin alt kat mezar ust kat ise mescit olarak kullaniliyordu Buyuk Selcuklu sanatinda hat yazi minyatur ahsap ve tas oymaciligi cinicilik maden isleme ve cesitli susleme sanatlari da gelismisti Zamanla yayildigi bolgelerdeki Farsi kulturu benimsedigi yonunde gorusler de vardir Ayrica bakinizOguz Yabgulugu Buyuk Selcuklu sultanlari listesi Anadolu Selcuklu Devleti Suriye Selcuklu Devleti Irak Selcuklu Devleti Kirman Selcuklu Devleti Horasan Selcuklu Devleti Atabeylikler Zengiler Boriler Ildenizliler Salgurlular Beyteginliler Gurcistan KipcaklariNotlar Buyuk ifadesi devleti tarih yaziminda Anadolu Selcuklu Devleti nden ayirt etmek icin tarihciler tarafindan tercih edilir Kaynakca Barraclough Geoffrey 1997 The Times Atlas of World History Ingilizce Times Books ISBN 978 0 7230 0906 1 26 Mart 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Nisan 2023 Malazgirt Muharebesi Carole Hillenbrand s 180 a b Savory R M and Roger Savory Introduction to Islamic civilisation Cambridge University Press 1976 82 Black Edwin Banking on Baghdad inside Iraq s 7 000 year history of war profit and conflict John Wiley and sons 2004 38 a b c C E Bosworth Turkish Expansion towards the west in UNESCO History of Humanity Volume IV titled From the Seventh to the Sixteenth Century UNESCO Publishing Routledge p 391 While the Arabic language retained its primacy in such spheres as law theology and science the culture of the Seljuk court and secular literature within the sultanate became largely Persianized this is seen in the early adoption of Persian epic names by the Seljuk rulers Qubad Kay Khusraw and so on and in the use of Persian as a literary language Turkish must have been essentially a vehicle for everyday speech at this time Aḥmad of Niǧde s al Walad al Shafiq and the Seljuk Past A C S Peacock Anatolian Studies Vol 54 2004 97 With the growth of Seljuk power in Rum a more highly developed Muslim cultural life based on the Persianate culture of the Seljuk court was able to take root in Anatolia Meisami Julie Scott Persian Historiography to the End of the Twelfth Century Edinburgh University Press 1999 143 Nizam al Mulk also attempted to organise the Saljuq administration according to the Persianate Ghaznavid model k Encyclopaedia Iranica Sahrbanu 17 Mayis 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Edition here one might bear in mind that non Persian dynasties such as the Ghaznavids Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkish heroes or Muslim saints Meri Josef W 2006 Medieval Islamic Civilization An Encyclopedia Ingilizce Psychology Press s 399 ISBN 978 0 415 96690 0 Isfahan has served as the political and cultural center of the Persianate world during the reign of the Seljuks 1038 1194 and that of the Safavids 1501 1722 Mandelbaum Michael 1994 Central Asia and the World Kazakhstan Uzbekistan Tajikistan Kyrgyzstan and Turkmenistan Ingilizce Council on Foreign Relations s 79 ISBN 978 0 87609 167 8 Persianate zone The rise of Persianized Turks to administrative control The Turko Persian tradition developed during the Seljuk period 1040 1118 In the Persianate zone Turkophones ruled and Iranians administered Jonathan Dewald Europe 1450 to 1789 Encyclopedia of the Early Modern World Charles Scribner s Sons 2004 p 24 Turcoman armies coming from the East had driven the Byzantines out of much of Asia Minor and established the Persianized sultanate of the Seljuks Grousset Rene The Empire of the Steppes Rutgers University Press 1991 161 164 renewed the Seljuk attempt to found a great Turko Persian empire in eastern Iran It is to be noted that the Seljuks those Turkomans who became sultans of Persia did not Turkify Persia no doubt because they did not wish to do so On the contrary it was they who voluntarily became Persians and who in the manner of the great old Sassanid kings strove to protect the Iranian populations from the plundering of Ghuzz bands and save Iranian culture from the Turkoman menace Shaw Wendy 12 Haziran 2003 Possessors and Possessed Museums Archaeology and the Visualization of History in the Late Ottoman Empire Ingilizce University of California Press s 5 ISBN 978 0 520 92856 5 In the tenth century these and other nomadic tribes often collectively referred to as Turkomans migrated out of Central Asia and into Iran Turkish tribes initially served as mercenary soldiers for local rulers but soon set up their own kingdoms in Iran some of which grew into Empires most notably the Great Seljuk Empire In the meantime many Turkic rulers and tribespeople eventually converted to Islam Ravandi Muḥammad 1385 Raḥat al ṣudur va ayat al surur dar tarikh i al i saljuq Tihran Intisharat i Asaṭir ISBN 9643313662 Insan Bilimleri Dergisi 14 Nisan 2006 12 Ocak 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Mart 2010 Concise encyclopedia of languages of the world Ed Keith Brown Sarah Ogilvie Elsevier Ltd 2009 1110 Oghuz Turkic is first represented by Old Anatolian Turkish which was a subordinate written medium until the end of the Seljuk rule Jackson P 2002 Review The History of the Seljuq Turkmens The History of the Seljuq Turkmens Journal of Islamic Studies 13 1 ss 75 76 doi 10 1093 jis 13 1 75 Bosworth C E 2001 Notes on Some Turkish Names in Abu l Fadl Bayhaqi s Tarikh i Mas udi Oriens Vol 36 2001 2001 pp 299 313 Dani A H Masson V M Eds Asimova M S Eds Litvinsky B A Eds Boaworth C E Eds 1999 History of Civilizations of Central Asia Pvt Ltd 2006 ON ROMANI ORIGINS AND IDENTITY The Romani Archives and Documentation Center Asimov M S Bosworth C E eds 1998 History of Civilizations of Central Asia Vol IV The Age of Achievement AD 750 to the End of the Fifteenth Century Part One The Historical Social and Economic Setting Multiple History Series Paris UNESCO Publishing Dani A H Masson V M Eds Asimova M S Eds Litvinsky B A Eds Boaworth C E Eds 1999 History of Civilizations of Central Asia Motilal Banarsidass Publishers Pvt Ltd BELLETEN 25 Eylul 2022 1 Mayis 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Eylul 2022 Selcuklular Tarihi ve Turk Islam Medeniyeti 1965 s 321 Erisim tarihi 25 Eylul 2022 Selcuklular ve Konya s 113 Erisim tarihi 25 Eylul 2022 Turchin Peter Adams Jonathan M Hall Thomas D Aralik 2006 Journal of world systems research 12 2 s 223 ISSN 1076 156X 20 Mayis 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Eylul 2016 Eylul 1997 Expansion and Contraction Patterns of Large Polities Context for Russia 41 3 s 496 doi 10 1111 0020 8833 00053 27 Ekim 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Eylul 2016 Peacock A C S Yildiz Sara Nur Yildiz Dr Sara Nur 6 Kasim 2012 The Seljuks of Anatolia Court and Society in the Medieval Middle East Ingilizce Bloomsbury Publishing s 6 ISBN 978 0 85773 346 7 14 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Nisan 2023 Sahrbanu 17 Mayis 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Edition here one might bear in mind that non Persian dynasties such as the Ghaznavids Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkmen heroes or Muslim saints Josef W Meri Medieval Islamic Civilization An Encyclopedia Routledge 2005 p 399 Michael Mandelbaum Central Asia and the World Council on Foreign Relations May 1994 p 79 Jonathan Dewald Europe 1450 to 1789 Encyclopedia of the Early Modern World Charles Scribner s Sons 2004 p 24 Turcoman armies coming from the East had driven the Byzantines out of much of Asia Minor and established the Persianized sultanate of the Seljuks C E Bosworth Turkmen Expansion towards the west in UNESCO History of Humanity Volume IV titled From the Seventh to the Sixteenth Century UNESCO Publishing Routledge p 391 While the Arabic language retained its primacy in such spheres as law theology and science the culture of the Seljuk court and secular literature within the sultanate became largely Persianized this is seen in the early adoption of Persian epic names by the Seljuk rulers Qubad Kay Khusraw and so on and in the use of Persian as a literary language Turkmen must have been essentially a vehicle for everyday speech at this time The process of Persianization accelerated in the thirteenth century with the presence in Konya of two of the most distinguished refugees fleeing before the Mongols Baha al Din Walad and his son Mawlana Jalal al Din Rumi whose Mathnawi composed in Konya constitutes one of the crowning glories of classical Persian literature Mehmed Fuad Koprulu Early Mystics in Turkish Literature Translated by Gary Leiser and Robert Dankoff Routledge 2006 pg 149 If we wish to sketch in broad outline the civilization created by the Seljuks of Anatolia we must recognize that the local i e non Muslim element was fairly insignificant compared to the Turkish and Arab Persian elements and that the Persian element was paramount The Seljuk rulers to be sure who were in contact with not only Muslim Persian civilization but also with the Arab civilizations in al jazlra and Syria indeed with all Muslim peoples as far as India also had connections with various Byzantine courts Some of these rulers like the great Ala al Dln Kai Qubad I himself who married Byzantine princesses and thus strengthened relations with their neighbors to the west lived for many years in Byzantium and became very familiar with the customs and ceremonial at the Byzantine court Still this close contact with the ancient Greco Roman and Christian traditions only resulted in their adoption of a policy of tolerance toward art aesthetic life painting music independent thought in short toward those things that were frowned upon by the narrow and piously ascetic views of their subjects The contact of the common people with the Greeks and Armenians had basically the same result Before coming to Anatolia the Turkmens had been in contact with many nations and had long shown their ability to synthesize the artistic elements that thev had adopted from these nations When they settled in Anatolia they encountered peoples with whom they had not yet been in contact and immediately established relations with them as well Ala al Din Kai Qubad I established ties with the Genoese and especially the Venetians at the ports of Sinop and Antalya which belonged to him and granted them commercial and legal concessions Meanwhile the Mongol invasion which caused a great number of scholars and artisans to flee from Turkmenistan Iran and Khwarazm and settle within the Empire of the Seljuks of Anatolia resulted in a reinforcing of Persian influence on the Anatolian Turks Indeed despite all claims to the contrary there is no question that Persian influence was paramount among the Seljuks of Anatolia This is clearly revealed by the fact that the sultans who ascended the throne after Ghiyath al Din Kai Khusraw I assumed titles taken from ancient Persian mythology like Kai Khusraw Kai Ka us and Kai Qubad and that Ala al Din Kai Qubad I had some passages from the Shahname inscribed on the walls of Konya and Sivas When we take into consideration domestic life in the Konya courts and the sincerity of the favor and attachment of the rulers to Persian poets and Persian literature then this fact i e the importance of Persian influence is undeniable With regard to the private lives of the rulers their amusements and palace ceremonial the most definite influence was also that of Iran mixed with the early Turkish traditions and not that of Byzantium Stephen P Blake The Sovereign City in Mughal India 1639 1739 Cambridge University Press 1991 pg 123 For the Seljuks and Il Khanids in Iran it was the rulers rather than the conquered who were Persianized and Islamicized Sahrbanu 17 Mayis 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Edition here one might bear in mind that non Persian dynasties such as the Ghaznavids Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkmen heroes or Muslim saints O Ozgundenli Persian Manuscripts in Ottoman and Modern Turkish Libraries 22 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Edition Encyclopaedia Britannica Seljuq 19 Aralik 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Edition Because the Turkish Seljuqs had no Islamic tradition or strong literary heritage of their own they adopted the cultural language of their Persian instructors in Islam Literary Persian thus spread to the whole of Iran and the Arabic language disappeared in that country except in works of religious scholarship M Ravandi The Seljuq court at Konya and the Persianisation of Anatolian Cities in Mesogeios Mediterranean Studies vol 25 6 2005 pp 157 69 F Daftary Sectarian and National Movements in Iran Khorasan and Trasoxania during Umayyad and Early Abbasid Times in History of Civilizations of Central Asia Vol 4 pt 1 edited by M S Asimov and C E Bosworth UNESCO Publishing Not only did the inhabitants of Khurasan not succumb to the language of the nomadic invaders but they imposed their own tongue on them The region could even assimilate the Turkic Ghaznavids and Seljuks eleventh and twelfth centuries the Timurids fourteenth fifteenth centuries and the Qajars nineteenth twentieth centuries The features Persian culture patronized by Turkic rulers See Daniel Pipes The Event of Our Era Former Soviet Muslim Republics Change the Middle East in Michael Mandelbaum Central Asia and the World Kazakhstan Uzbekistan Tajikistan Kyrgyzstan Turkemenistan and the World Council on Foreign Relations p 79 Exact statement In Short the Turko Persian tradition featured Persian culture patronized by Turcophone rulers Grousset Rene The Empire of the Steppes Rutgers University Press 1991 574 Bingham Woodbridge Hilary Conroy and Frank William Ikle History of Asia Vol 1 Allyn and Bacon 1964 98 An Introduction to the History of the Turkic Peoples Peter B Golden Otto Harrasowitz 1992 pg 386 Turkic penetration probably began in the Hunnic era and its aftermath Steady pressure from Turkic nomads was typical of the Khazar era although there are no unambiguous references to permanent settlements These most certainly occurred with the arrival of the Oguz in the 11th century The Turkicization of much of Azarbayjan according to Soviet scholars was completed largely during the Ilxanid period if not by late Seljuk times Sumer placing a slightly different emphasis on the data more correct in my view posts three periods which Turkicization took place Seljuk Mongol and Post Mongol Qara Qoyunlu Aq Qoyunlu and Safavid In the first two Oguz Turkic tribes advanced or were driven to the western frontiers Anatolia and Northern Azarbaijan Arran the Mugan steppe In the last period the Turkic elements in Iran derived from Oguz with lesser admixture of Uygur Qipchaq Qaluq and other Turks brought to Iran during the Chinggisid era as well as Turkicized Mongols were joined now by Anatolian Turks migrating back to Iran This marked the final stage of Turkicization Although there is some evidence for the presence of Qipchaqs among the Turkic tribes coming to this region there is little doubt that the critical mass which brought about this linguistic shift was provided by the same Oguz Turkmen tribes that had come to Anatolia The Azeris of today are an overwhelmingly sedentary detribalized people Anthropologically they are little distinguished from the Iranian neighbors John Perry We should distinguish two complementary ways in which the advent of the Turks affected the language map of Iran First since the Turkish speaking rulers of most Iranian polities from the Ghaznavids and Seljuks onward were already Iranized and patronized Persian literature in their domains the expansion of Turk ruled empires served to expand the territorial domain of written Persian into the conquered areas notably Anatolia and Central and South Asia Secondly the influx of massive Turkish speaking populations culminating with the rank and file of the Mongol armies and their settlement in large areas of Iran particularly in Azerbaijan and the northwest progressively turkicized local speakers of Persian Kurdish and other Iranian languages John Perry The Historical Role of Turkish in Relation to Persian of Iran Iran amp the Caucasus Vol 5 2001 pp 193 200 According to C E Bosworth The eastern Caucasus came under Saljuq control in the middle years of the 5th 11th century and in ca 468 1075 56 Sultan Alp Arslan sent his slave commander ʿEmad al din Savtigin as governor of Azerbaijan and Arran displacing the last Shaddadids From this period begins the increasing Turkicization of Arran under the Saljuqs and then under the line of Eldiguzid or Ildenizid Atabegs who had to defend eastern Transcaucasia against the attacks of the resurgent Georgian kings The influx of Oghuz and other Turkmens was accentuated by the Mongol invasions Bardaʿa had never revived fully after the Rus sacking and is little mentioned in the sources C E Bsowrth Arran in Encyclopedia Iranica According to Fridrik Thordarson Iranian influence on Caucasian languages There is general agreement that Iranian languages predominated in Azerbaijan from the 1st millennium b c until the advent of the Turks in a d the 11th century see Menges pp 41 42 Camb Hist Iran IV pp 226 28 and VI pp 950 52 The process of Turkicization was essentially complete by the beginning of the 16th century and today Iranian languages are spoken in only a few scattered settlements in the area Savas Yucel Sipahioglu 30 Nisan 2013 6 Mayis 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Eylul 2022 Anadolu nun Fethi ve Turklesmesi Mustafa Kafali 24 Eylul 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Eylul 2022 Okunma 3 19 Agustos 2021 Toplam 816 Turk Tarihi 19 Agustos 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 24 Eylul 2022 Selcuklularin fethedilen sehirlerin Turklestirilmesi ve Islamlastirilmasi icin yerli halki baska yerlere tehcir ile onlardan bosalan yerlere Turk ve Musluman unsuru iskan etme politikasini Osmanlilar da aynen devam ettirmislerdir Fatih in Trabzon u fethedince yerli Hiristiyanlardan bir kismini hizmete almasi bir kismini Istanbul a gondermesi geride kalanlardan cogunu da surlarin disina cikarmasi ve buna mukabil Rumlardan bosalan yerlere Samsun Corum Amasya Tokat gibi civar sehirlerden Musluman aileler getirterek Trabzon a yerlestirmesi bunu gosterir Bk O L Barkan Osmanli Imparatorlugu nda Bir Iskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Surgunler IUIFM XV 209 237 S Tekindag Trabzon IA XII1 Ibn Bibi a g e s 154 O Turan Keykavus I IA VI 635 636 H F Turgal Anadolu Selcukileri Muneccimbasi ya Gore s 35 Osman Cetin Selcuklu Muesseseleri ve Anadolu da Islamiyet in Yayilisi Istanbul 1981 Karadas Yrd Doc Dr Cagfer 25 Mart 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Eylul 2022 Prof Dr Osman Turan 1965 Selcuklular Tarihi Ve Turk Islam Medeniyeti Otuken Nesriyat Yayinlari s 54 ISBN 9789754374704 TDV Islam Ansiklopedisi 20 Ocak 2019 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 30 Mayis 2021 Prof Dr Osman Turan 1965 Selcuklular Tarihi Ve Turk Islam Medeniyeti Otuken Nesriyat Yayinlari s 60 61 ISBN 9789754374704 Prof Dr Gulay Ogun Bezer 2019 Buyuk Selcuklu Tarihi Eskisehir Anadolu Universitesi s 6 ISBN 9789750630040 Arastirma yazisi Yonetmen Tekin Gun Mootol Kultur Sanat Mart 2020 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Solmaz Gursoy 1997 Selcuklular dan Osmanlilar dan Gence PDF Ataturk Universitesi sosyal bilimler enstitusu tarih anabilim dali s 24 5 Nisan 2024 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 5 Nisan 2024 Erdal Zekai Aralik 2019 Seddadiler den Bahseden Kitabeler Bingol Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi Erisim tarihi 5 Nisan 2024 Shaddadids C E Bosworth The Encyclopedia of Islam Vol IX sayfa 169 Andrew C S Peacock Nomadic Society and the Seljuq Campaigns in Caucasia sayfa 216 Standing Figure with Jeweled Headdress 24 Nisan 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Agustos 2018 Aḥmad of Niǧde s al Walad al Shafiq and Borj toghrul jpg the Seljuk Past A C S Peacock Anatolian Studies Vol 54 2004 97 With the growth of Seljuk power in Rum a more highly developed Muslim cultural life based on the Persianate culture of the Great Seljuk court was able to take root in Anatolia Meisami Julie Scott Persian Historiography to the End of the Twelfth Century Edinburgh University Press 1999 143 Nizam al Mulk also attempted to organise the Saljuq administration according to the Persianate Ghaznavid model Sahrbanu 17 Mayis 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Online Edition here one might bear in mind that non Persian dynasties such as the Ghaznavids Saljuqs and Ilkhanids were rapidly to adopt the Persian language and have their origins traced back to the ancient kings of Persia rather than to Turkmen heroes or Muslim saints Josef W Meri Medieval Islamic Civilization An Encyclopedia Routledge 2005 p 399 Michael Mandelbaum Central Asia and the World Council on Foreign Relations May 1994 p 79 Jonathan Dewald Europe 1450 to 1789 Encyclopedia of the Early Modern World Charles Scribner s Sons 2004 p 24 Turcoman armies coming from the East had driven the Byzantines out of much of Asia Minor and established the Persianized sultanate of the Seljuks Grousset Rene The Empire of the Steppes Rutgers University Press 1991 161 164 renewed the Seljuk attempt to found a great Turko Persian empire in eastern Iran It is to be noted that the Seljuks those Turkomans who became sultans of Persia did not Turkify Persia no doubt because they did not wish to do so On the contrary it was they who voluntarily became Persians and who in the manner of the great old Sassanid kings strove to protect the Iranian populations from the plundering of Ghuzz bands and save Iranian culture from the Turkoman menace Possessors and possessed museums archaeology and the visualization of history in the late Ottoman Empire By Wendy M K Shaw Published by University of California Press 2003 ISBN 0520233352 9780520233355 p 5 Roux Jean Paul 1984 Turklerin Tarihi Historie des Turks Ad ISBN 975 506 018 9 Dis baglantilarByzantium and the Turks in the Thirteenth Century Dimitri Korobeĭnikov Oxford University Press Turkish Myth and Muslim Symbol The Battle of Manzikert By Carole Hillenbrand Edinburgh Koymen Mehmet Altay 2004 Selcuklu Devri Turk Tarihi Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 9789751601193 Koymen Mehmet Altay 2011 Buyuk Selcuklu Imparatorlugu Tarihi 2 Cilt Ikinci Imparatorluk Devri Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 9789751603555 Koymen Mehmet Altay 2001 Buyuk Selcuklu Imparatorlugu Tarihi Cilt 3 Alp Arslan ve Zamani Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 9799751604797 Koymen Mehmet Altay 1963 Selcuklu Devri Turk Tarihi Istanbul Ayyildiz Matbaasi Kafesoglu Ibrahim 1972 Selcuklu Tarihi Istanbul Milli Egitim Basimevi Demir Mustafa 2004 Buyuk Selcuklular tarihi Ankara Sakarya Kitabevi Ankara Milli Kutuphane Genel Mudurlugu 1971 Selcuklu Tarihi Alparslan ve Malazgirt Bibliyografyasi Istanbul Milli Egitim Basimevi Sevim Ali ve Erdogan Mercil 1995 Selcuklu Devletleri Tarihi Siyaset Teskilat ve Kultur Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari No 19 ISBN 9789751606907 Bosworth Clifford The Political and Dynastic History of the Iranian World 1000 1217 ed John A Boyle 1968 Cambridge History of Iran V Cambridge Cambridge University Press s 1 202 Ingilizce Peacock Andrew C S 2015 The Great Seljuk Empire Edinburgh History of the Islamic Empires Eup Edinburgh Edinburgh University Press Ingilizce ISBN Ciltli 9780748638253 Karton kapakli 9780748638260 EBook PDF 9780748638277 EBook ePub 9780748698073 Lastivertli Aristakes in Tarihi Bizans ve Turkler Arasinda Ermeniler cev Engin OZTURK Istanbul Urzen 2020