Bu maddenin konusunda kuşkular bulunmaktadır.Ocak 2017) () ( |
Tengricilik veya Tengrizm, Avrasya stepleri'nde ortaya çıkan, şamanizm ve animizme dayanan dinî bir inançtır. Türk ve Moğol toplumlarının inandığı dinlerden biridir. Tengri'ye tapınmanın yanında Animizm ve Totemlik bu inancın ana kısımlarını oluşturmaktadır.
Tengricilik damgası | |
Toplam nüfus | |
---|---|
2.000.000 - 5.000.000 (Tahmini)[] | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
Türkistan | bilinmiyor |
Moğolistan | bilinmiyor |
Totemizm, animizm ve tapınmanın izlerini taşıyan şaman dini |
Bu inanca göre Gök'ün ulu Tini Tengri'ydi. Kişiler kendilerini gök ata Tengri, toprak ana Ötüken ve insanları koruyan atalarının tinleri arasında güven sezip onlara ve diğer doğa tinlerine yalkarırlardı. Büyük dağların, ağaçların ve kimi göllerin güçlü tinleri barındırdıklarına inanarak yalkarılarını kimileyin bu nesnelere yöneltseler de, bu nesneler tanrı kabul edilmezdi. Sadece onun yeryüzündeki varlığının bir göstergesiydi. Göğün ve yer altının "yedi" katı olduğuna, her katta çeşitli tinlerin var olduğuna inanılırdı. Türkler doğaya ve tinlere saygılı davranıp belli kurallara uyarak, dünyalarını dengede tutmaları ile kişisel güçlerinin doruğuna ulaşıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü tinlerin saldırısı veya bir yıkımdan dolayı bozulursa, bir kamın yardımı ya da Tengri'ye verilen bir adak ile yeniden düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.
İnancın kültürel mirasını günümüzde Moğollarda (Lamaizmle birleşmiş şekilde) ve kimi şimdiye dek doğaya bağlı göçebe yaşam biçimi sürdüren Türk halklarında, örneğin Altay Türkleri, Çuvaşlar (Vattisen Yalı) ve Sahalarda; ayrıca da Finlandiya ve Macaristan'da bulmak mümkündür. Ancak Tengriciliği çoktan bırakmış toplumlarda da bu inancın birçok parçası İslâm, Hristiyanlık, Budizm, Musevilik ya da Taoizm ile birlikte geleneksel ekin olarak günümüze dek sürmektedir. Örnek olarak ağaca çaput bağlama gibi gelenekler ve Türkiye Türkçesindeki "Utançtan yedi kat yerin dibine girdim" deyimi gösterilebilir. Yine ölen birisin ardından yapılan mevlid törenleri (haftası, kırkı, elli ikisi ve yılı diye de bilinir) Tengricilik dininden bugünkü Türklere geçmiş bir gelenektir. Yalnızca Müslüman Türklerde ve Müslüman Boşnaklarda mevlid okutulur. Müslüman Boşnaklar ise bu geleneği Osmanlı döneminde Müslüman Türklerden edinmiştir. Genel olarak dini ne olursa olsun tüm Türk uluslarında Tengri dönemi gelenekleri görmek mümkündür.
Tengri, bugünkü Türkçedeki Tanrı sözcüğünün eski söyleniş şeklidir.Orhun Yazıtları'ndaki çözülen ilk sözcük olup yazılışı "𐱅𐰭𐰼𐰃" şeklindedir.
Tengrizm ve Türk mitolojisi
Eski Türklerin ve Moğolların bugün Tengricilik adıyla bilinen geleneksel inancı, kısa zaman öncesine kadar Türk şamanizmi diye adlandırılıyordu. Ancak Şamanizm terimi artık yalnızca Sibirya'daki inanç sistemi için değil, bütün dünyadaki ilkel inançlar için kullanıldığından 1990'lardan beri Türklerin ve Moğolların geleneksel inancı için Batılı bilimciler arasında Tengrizm adı giderek yaygınlaşmaktadır.
Julie Stewart "Moğol Şamanizmi" adlı makalesinde şunları belirtiyor:Batılı bilim adamları bu inanç için gitgide daha sık Tengrizm adını kullanıyor. Bu ad bu inanç için çok daha isabetli, çünkü bu inanç tamamen Tengri'nin etrafına inşa edilmiştir ve insanların günlük ibadetleri için bir Şaman (Kam)'a ihtiyaçları yoktur.
Tarih
Tengricilik, Tengri’nin etrafından oluşmuş olan ve Macaristan’dan Büyük Okyanus’a kadar olan bölgede yayılmış olan bir inanç sisteminin adıdır. Tengri kültünün en eski kanıtları 3000 yıllık Çin kaynaklarında Hiung-nu (Doğu Hunlar) ve Tue'kue halklarını anlatan yazılarda bulunmuştur ((bkz. En eski kanıtlar)).
Hun (Çincede Hiung-nu) hükümdarlarının kanlarının Tengri tarafından kutlandırılmış olduğuna inanırlardı. Destanlarında, Tengri'nin yolladığı bir dişi ya da erkek kurdun tanrısal kanının çiftleşme yoluyla hükümdarlarının sülalesine karışmış olduğuna inandıkları çeşitli yollarla belirtilmektedir. En eskisi ve en yaygın olanı kutsal dişi kurt Asena hakkındaki söylencenin ayrı sürümleridir. Birçok eski Türk topluluğunda, Göktürklerde ve Orta Çağ'a kadar var olmuş Türk devletlerinde, kendi köklerinin kutsal Asena boyuna dayandığını vurgulayan ve bu yüzden halkı tarafından yaşayan bir yarı tanrı olarak görülmüş olan Türk hükümdarlarına rastlayabiliriz. Bu hükümdarlar, Tengri'yi yeryüzünde temsil eden Tengri'nin oğulları olarak kabul edilmiştir. Tengri'nin bu hükümdarlara verdiği kudretli hükümdar ruhu olan kut'u elde etmiş olduklarına inanılarak adlarına Tengrikut ya da kutluğ gibi eklemeler yapılmıştır.
Yine de günümüzde, özellikle Türkiye'de, birçok araştırmacı ve tarihçi, Tengriciliği tek tanrılı bir inanç gibi kabul etmektedir.[] Prof. Dr. Hikmet Tanyu başta olmak üzere birçok tarihçi bu görüştedir.[] Özellikle Hikmet Tanyu, “İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı Dini” adlı yazıtında, bu konu üzerinde durmaktadır. Tanyu, bu yazıtında genel olarak İslâm üzerinden çıkarımlar da yapmakta ve Tengri'nin tek olduğunu, diğerlerinin ise cin, melek ya da ruh olduğunu savlamaktadır.
Göktürkler
Göktürkler, Türk toplulukları arasında inançları, kültürleri ve politikaları hakkında değerli bilgiler içeren yazılı kanıtlar bırakan ilk ulus olmuştur. Orhun Yazıtları'nda Bilge Kağan eski Türk inancını yalnızca bir söz ile açıklamaktadır:„üzä kök tänri asra yağız yer kılıntıkda, ekin ara kişi oğlı kılınmış.“
- (Üstte mavi gök, aşağıda yağız yer kılındığında, ikisinin arasında insan oğlu kılınmış.)
Göktürk hükümdarlarının unvanları sürekli Tengri ile olan bağlantılarına değinir; mesela "kök tengri yaratmış" ya da „tänri täg tänri yaratmış Türk bilge kağan“
Göktürk Kağanlığı'nda Tengricilik tek tanrıcı bir din olarak görünmektedir ve kesin olarak birçok başka inançları da barındırmış olan bu kültürde en büyük rolü oynamış ve hatta bu dönemde en parlak zamanlarından birini yaşamıştır. Göktürk hükümdarları, halkları tarafından tanrının seçtiği elçi olarak kabul edilmiştir. Dört 'il'e ayrılmış olan devletin bu illerinin yönetimi dört il han'ca temsil edilmiş ve bu ilhanlar da halkları tarafından tanrısal davranış görmüşlerdir. Ölen bir han ya da kağanın ölümden sonra da tanrısal varlığını sürdürdüğüne inanılmış ve halkına destek olmaya devam etmesi için her sene ölüm gününde onun için bir kurban kesilmiştir.
Ancak bunların yanında Göktürklere Doğu Hunlar'dan miras kalmış olan Çin etkileri de bulmak mümkündür: 'nun dağılmasından sonra son hükümdarların oğullarının birbirlerine düşman olmaları sağlanmış, güneyde kalan bölümü Han Çinlileri ile birlik olmuş ve onların kültüründen etkilenmiştir. Bu dönemde ve sonraki yüzyıllarda Tabgaçlar gibi birçok Türk topluluğunun Çinilerin arasında erimiş olduğu tahmin edilir. Bilge Kağan, atalarının yaptığı bu yanlışları yazılarında ayrıntılı olarak ele almış ve halkını Çinlilerden gelen tehlikeye karşı uyarmıştır. Bu yüzden Göktürkler'de halkın bütünlüğünü korumak için etkili şekilde vurgulanan bir Türk ulusçuluğunda ve Tengriciliğe büyük önem verilmiştir. Buna rağmen 12 hayvanlı Çin takvimi ve göğün yönlerini hayvan adları ile tanımlamak gibi bazı etkiler kalmıştır. Böylece Göktürk Kağanlığı topraklarının bölündüğü dört il, göğün hayvan adlarıyla adlandırılmasından dolayı Kartal ili, Domuz ili, Kaplan ili ve İt ili olarak adlandırılmıştır.
Göktürk Yazıtları'nda bulunan diğer bir cümle, Tengricilikteki mahşer günü hakkında bir fikir verir:
- Üze Tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?
- (Üstte gök yıkılmazsa, altta yağız yer delinmezse (çökmezse), Türk milleti, senin ilini, senin töreni kim bozabilir?)
Böylece Göktürkler'de Dünya'nın sonunun 'gök'ün yıkılması ve yerin çökmesi ile gerçekleşeceğine inanıldığı söylenebilir.
Kalıntılardan birinde, Budizm'in Türklerin arasında yayılmaması için uyarıcı bir yazı bulunmaktadır. yazıda Büyük Kağan'ın kardeşi, Budizmin Türkleri umursamaz, tembel ve edilgin yaptığını ve bunun önlenmesi gerektiğini kaydetmektedir.
Tengriciliğin diğer inançlara karşı anlayışının ve hoşgörüsünün kanıtlarını bulmak mümkündür. Mesela Karadeniz'in kuzeyinde yapılan kazılarda Tengrici oldukları bilinen Ön Bulgarların kalıntıları arasında Mûsevî, Hristiyan ve Budistlerin de olduğuna dair kanıtlar bulunmuştur.
Moğollar
Moğolların ve birçok Türk boylarının önderi olan Cengiz Han'ın da diğer inançlara karşı düşmanca bir tutumu yoktu. Savaş olmayan zamanlarda, hatta bazen savaşlardan sonra Budist manastırlarında dinlenir, meditasyon ve oruç ile "ruhunu arıtırdı". Tengrici toplumları birleştirip insanlık tarihinin en büyük imparatorluğunu kurmuş olan hükümdar, konuşmalarına daima Sonsuz "Kök Tengri'nin" (Mavi Gök'ün) dileğiyle sözü ile başlardı. Cengiz Han'ın döneminde Tengricilik, Hunlar'dan ve Göktürkler'den sonra, tekrar ve son kez büyük bir ün kazanmıştı.
Kubilay Kağan, Çin'i ele geçirdikten sonra oradaki yaygın dinlerle de ilgilenmeye başlamıştır. Mesela Tengricilik ile zaten akrabalığı olan Çinliler'e ait "tek bir gök felsefesi" 'i taklit etmiştir. Ama özellikle Budist Uygur-Türk rahiplerinin bilgilerine ve eğitimlerine hayran kalmış ve onlardan bir heyeti Buda'nın felsefesini Moğolların arasında da yaymak ve yeni bir Buda tapınağı kurmak görevi ile Karakurum'a göndermiştir. Bu rahipler sadece bugüne kadar Moğolistan'da var olan Lamaizmi değil, Uygurlar'ın kendi dillerine göre şekillendirdikleri Sanskrit alfabesini de Moğolistan'a taşımışlardır.
Ama Budizme rağmen Tengricilik Moğolistan'daki ağırlığını sürdürmüş, Budizm, Tengriciliğin içine ilave edilmiştir. Bugünkü Moğollar'ın Budizmi, küçük bir Buda heykelini boylarının Ongun'u ve ulu ataları Cengiz Han'ın resmi ile birlikte çadırın kutsal sayılan kuzey köşesine yerleştirmekten ibarettir.
Avrupa'da Tengricilik
Tengricilik Hunlar, Avarlar, Ön Bulgarlar, Kumanlar ve antik çağın bâzı diğer savaşçı Türk ve Moğol toplulukları ve daha sonra da Cengiz Han'ın Altın Ordusu tarafından Avrupa'ya da taşınmıştır.
"Tudomany" sözcüğü, eski Macarcada "sihir" ya da "esrarengiz bilgi" anlamına gelirdi (günümüzde "bilim" demektir). "Taltos" denilen Macar şamanları günlerce sürebilen bir baygınlıktan sonra "tudomany"yi elde ederlerdi. "Taltos" sözcüğü Eski Türkçe "tal-" ya da "talt-"'dan (günümüz Türkçesi: "dalmak") kaynaklanır ve "bayılmak" ya da "bilincini kaybetmek" anlamına gelir. Şaman olma işlemi, şaman olacak kişinin kendinden geçmiş bir vaziyette "Gök'e kadar uzanan ağaca" (Macarca "Tetejetlen nagy fa") tırmanması ile gerçekleşirdi. Bu "Dünyalar Ağacı", bu halkların inancının bir parçasıydı.
Ön Bulgarlar, Gök tanrısı Tengri'ye "Tangra" derlerdi ve Tengricilik için tipik olan dağların kutsallığına inanma kapsamında Balkan'ın en yüksek dağına "Tangra" adını verdiler. Bu dağın adı Osmanlılar tarafından 15. yüzyılda "Maaşallah"'a çevrilene kadar böyle kalmıştır. Bugünkü Bulgarcada bu dağın adı Maaşallah'tan türetilmiş şekilde "Musala"'dır.
Ayrıca şimdiye kadar bulunan 80 civarında eski Bulgar Run yazıtının neredeyse hepsinde "Tangra"nın adı geçmektedir. Bulgarlar'dan önce de Trakyalılar ve Yunanlarca kutsal sayılmış olan ve eteklerinde eski Yunan tapınakları bulunan 'nın en yüksek doruğunda ki dikili taşa, eski verimlilik tanrıçası olan Umay'ın resmi kazınmıştır.
Bulgarların Tengriciliği 864 yılında Han I. Boris (Mihail)'in Hristiyanlığı kabul etmesi ile sona ermiştir.
Avrupa'ya göç etmiş olan göçebe Tengrici kavimler, yerli olmaları ile birlikte zamanla eski inançlarını unutmuş ve yerli Slav, Cermen ve Romen toplumlarıyla karışmışlardır.
Diğer Türkler
10. yüzyıl öncesinde Araplar ve Farslar'la temasa girip İslam'ı kabul etmiş olan Türk boyları vardır. Ama İslam'ı toplu şekilde kabul etmiş olan ilk büyük Türk topluluğu, Saltuk Buğra Karahan emri altındaki Karahanlılar olmuşlardır (920). Bundan sonra İslam, Orta Asya'nın güneybatısındaki Türk kavimleri arasında süratle yayılmıştır.
Bâzı Türk kavimlerinin İslam'a katılmadan evvel Nestoryan Hristiyanları oldukları hakkında da kanıtlar bulmak mümkündür. 581 yılından kalma bir Farsça yazıda bir savaştan sonra esir düşen Türk askerlerinin yüzlerinde Haç dövmeleri bulunduğundan söz edilir.
762 yılında Bögü Kağan, Göktürk Ülkesi'nin parçalanmasından doğmuş olan Uygur Ülkesi'nde, Mani dinini ülkenin resmî inancı olarak ilan etmiştir. Ancak Farslar'dan alınmış olan Mani dini, eski Türkler'in Tengricilik ilkeleriyle kesinlikle bağdaşmadığından Uygur halkının tümüyle bu dini kabul ettiğine inanmak zordur.
Bundan yüz yıl kadar sonra Uygurların çoğunluğu Budizm'i kabul edip bu temelin üzerine ilk "yerleşik Türk kültürünü" geliştirmişlerdir. Hatta Budizmin öncüleri olup dini diğer halkların arasında yaymaya başlamışlar, binlerce Çince ve Sanskritçe Budist yazısını özenle Türkçeye çevirmişlerdir. Budizmi kendi kültürlerine göre şekillendirmiş ve hatta ilk kez kadınlar için bir manastır inşa ederek "Budist rahibeler" geleneğini başlatmışlardır. Kırgızlar'ın saldırısından sonra bir süre göçebeliğe geri dönmek zorunda kalmışlardır. Bugünkü Uygurlar çoğunlukla Müslümandır. Uygurlar, bâzı gelenekleri Budizmden İslâm'a taşımışlardır. Mesela kendini ruhsallığa adamış, maddî varlığı olmayan göçmen rahip geleneğini İslâm'da da devam ettirerek kapı kapı dolaşarak iyilik duaları ile geçimini sağlayan ve bazen ermiş olarak görülen derviş geleneğini çıkarmışlardır. İslâm'daki tüm derviş şekilleri buradan kaynaklanmıştır.
16. yüzyıldan sonra, Sibirya'nın Türk kavimleri Ruslar tarafından gitgide Hristiyanlaştırılmış ve Slavlaştırılmıştır. Ancak bu toplulukların Hristiyanlığında günümüzde Tengricilik kalıntılarını bulmak mümkündür. Şimdi bile şaman geleneği sürdürülmekte ve köylerdeki şamanlara olan güven, köyün papazına ya da doktoruna olan güvenden daha çoktur. Bugün Tengricilik, artık sadece Moğollarda Lamaizm ile karışmış bir şekilde ve hâlâ doğaya bağlı ve göçebe yaşam sürdüren bâzı Sibiryalı küçük Türk kavimlerinde görülmektedir.
Tengriciliği bugüne kadar korumuş olan kavimler daima göçebe olmuşlardır. Kimi Müslüman Türkmen ve Kırgız boyları hâlâ tamamen veya kısmen göçebe bir yaşam sürdürmektedirler. Bu boylarda eski dinî törelerini İslâmî dualar ile karışık şekilde uygulayan şamanlara rastlamak mümkündür.
Son yüzyıllarda birkaç kez Tengriciliği modernleştirme ve canlandırma denemeleri yapılmıştır. Bu çabalardan biri, Altay bölgesinde doğmuş olan ve Batılı bilimcilerin Burkhanism dedikleri Burhancılık ya da Ak Yang (Ak Din)'dır. 1902 yılından 1930 yılına dek süren Ak Din'in en önemli özelliği, şamanlara ve Ruslar'a karşı düşmanlığıdır. Onlara göre şamanlar, yüzyıllar boyunca diğer dinlerin ritüellerini taklit etmiş ve saçma sapan şeyler yapmaya başlamışlardır. Ak Din, şamanların Gök'ün (yani Tengri'nin) değil, yer altının, yani kötülüğün temsilcileri olduklarını vurgulamış ve şamanları yok etmeye çağırmıştır. Ak Din için vaaz verilen toplantılarda şaman elbiseleri, şaman davulları ve hatta Rusların şeytanlığı olarak görülen Rus kâğıt paraları bile yakılmıştır. Bu uygulamalara 1930 yılında Ruslarca şiddetli ve kanlı bir şekilde son verilmiştir.
Gökteki kutsal nesneler
Güneş, Ay, ateş ve su, Tengri'nin gücünün simgeleridir. İnsanların göğe yakararak elde ettiklerine inandıkları "buyan" adlı güç, güneşin göğün neresinde durduğuna bağlı olarak değişir. En çok buyanın yeni ay ve dolunayda elde edilebildiğine inanılır. Yılın en uzun gününün yaşandığı ve gündüz ile gecenin eşit olduğu günler, en önemli bayramlardır.
Yılbaşı, 21 Aralık'tan sonra gelen ilk yeni ayda, "Kızıl Güneş Bayramı" 21 Haziran'dan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır.
Venüs gezegeninin Türklerdeki adı "Erklik" Moğollardaki adı "Tsolman"dır. "Ateşli ok" denilen yıldız kaymalarını ve yeryüzüne düşen akan yıldızları Erklik Han'ın gönderdiğine inanılır (Erlik Han ile karıştırılmamalı). Büyük ayı yıldızlarına Moğollarda Doolon Obdog ("Yedi Yaş Damlalı Adam") derler. Gök'ün Ülker yıldızlarına bağlı olduğuna ve Ülker'in etrafında döndüğüne inanılır.
Ak Ay bayramında 14 adet tütsü yakılır. Bunların ilk yedisi "Yedi Yaş Damlalı Adam" ve diğer yedisi Ülker içindir.
Üç-Dünya kozmolojisi
Çoğu eski inançlardaki gibi Tengricilikte de gerçek âlemin yanında bir "gök âlemi, " bir de "yer altı âlemi" vardır. Bu âlemlerin arasındaki tek bağlantı, dünyanın merkezinde duran "Dünyalar Ağacı"dır.
Gök âlemi ve yer altı âleminin yedişer katları vardır (bazen yer altı dokuz, gök de 17 kat olarak geçmektedir). Şamanlar bu âlemlere yolculuk yapmak için birçok girişler tanırlar. Bu âlemlerin katlarında, aynı yeryüzündeki insanlar gibi bir hayat sürdüren varlıklar vardır. Onların da kendi saygı gösterdikleri ruhları ve şamanları vardır. Kimileyin bu varlıklar yeryüzünü ziyaret ederler ama insanlara görünmezler. Sadece ateşin garip bir cızırtısında ya da bir tilkinin havlamasında kendilerini belli ederler ve şamana görünürler.
Yer altı âlemi ("Yerlik"/Cehennem-Göktürklerde:Tamağ Moğollarda:"Tam")
Yer altı âleminin yeryüzü ile çok benzerlikleri varsa da yer altı halkının insanlarda olduğuna inanıldığı gibi üç yerine sadece iki ruhu vardır. Onlarda vücut ısısını üreten ve nefes alınmasını sağlayan "ami ruhu" eksiktir. Bu yüzden çok beyaz tenlilerdir ve kanları çok koyu renklidir. Yer altı âleminin güneşi ve ayı çok daha az ışık verir. Yer altında da ormanlar, ırmaklar ve yerleşim yerleri vardır.
Yer altı âleminin efendisi Erlik Han'dır (Moğolca: Erleg Han). Erlik, Tengri'nin bir oğludur. Yer altında yeniden doğmayı bekleyen ruhları da Erlik Han kontrol eder. Eğer hasta bir insanın "süne ruhu" daha ölmeden yer altı âlemine kayarsa bir şaman, Erlik Han ile pazarlık yaparak onu tekrar geri getirebilir. Eğer bunu başaramazsa hasta ölür.
Gök âlemi (Cennet/Uçmak)
Gök âleminin de yer altı âlemi gibi yeryüzü ile benzerlikleri varsa da bu âlemde insanların ruhları bulunmaz. Bu âlem, yeryüzünden çok daha aydınlıktır. Kimi rivayetlere göre yedi tane güneşi vardır. Yeryüzündeki şamanlar bu âlemi ziyaret edebilirler. Burada sağlıklı, hiç dokunulmamış bir doğa vardır ve buranın yerlileri atalarının geleneklerinden hiçbir zaman sapmamışlardır. Bu âlem Tengri'nin himayesi altıdadır.
Kimi günlerde Gök âleminin kapısı aralanır ve ışığı bulutların arasından parlar. Bu anlar, şaman dualarının en tesirli olduğu anlardır. Bir şaman, kendisini gök âlemine götüren hayalî yolculuğunu bir kuşun, geyiğin ya da atın sırtına binerek ya da bu hayvanların şekline girerek gerçekleştirir.
Bir Tengricinin dünyayı görüşü
Bir tengriciye göre Dünya sadece üç boyutlu bir ortam değil, aynı zamanda durmadan dönen bir çemberdir. Her şey bu çemberin içine bağlıdır ve çember durmadan eskir ve yenilenir. Dünya'nın üç boyutu, Güneş'in hareketi, durmadan hareket halinde olan mevsimler ve bütün yaratıkların ölümden sonra tekrar doğan ruhlarından oluşur.
İnsanların üç ruhu
Tengricilikte insan ve hayvanların birden çok ruha sahip olduklarına inanılır. Genelde her insanın üç ruha sahip olduğu kabul edilir ancak ruhların adları, nitelikleri ve sayıları kimi kavimlerde farklı olabilir: mesela Sibirya'nın kuzeyinde yaşayan ve bir Ural halkı olan Samoyetler, kadınların dört, erkeklerin beş ruha sahip olduklarına inanmaktadırlar.
Ruh türleri
Kuzey Amerika'da, Orta ve Kuzey Asya'da araştırmalarda bulunmuş olan Paulsen ve Hultkratz, bu ruh inancının bütün halklarda aynı olan iki ruhunu şöyle açıklamışlardır:
- Nefes, hayat ya da beden ruhu
- Gölge ruhu/serbest ruh
Bunların yanında kavimden kavime değişen "kısmet ruhu", "koruyucu ruh" ve bir de "çocuk ruhu" inancını tarif etmişlerdir. Yeni doğan bir çocuğun "Omi ruhu" olduğuna ve bu çocuk, bir yaşına girdiğinde bu ruhun "Ergen ruhu"na dönüştüğüne inanılır. Ayrıca aynı kavme ait olan insanların bir "toplu ruh"a sahip olduklarına inandıkları saptanmıştır. Bu "kolektif ruh" inancı, aynı türe ait olan hayvanlara da yansıtılır. Yani aynı türe ait olan hayvanların büyük bir toplu ruha bağlı olduklarına inanılır.
Ruh adları
Türklerde ve Moğollarda insan ruhları için birçok farklı adlar bulunur ancak bunların özellikleri ve anlamları henüz yeterince araştırılmış değildir.
- Türklerde: Özüt, (Süne), Kut, (Sür), Salkin, Tin, Körmös, Yula
- Moğollarda: (Sünesün), Amin, Kut, (Sülde)
Jean Paul Roux, bu ruhların yanında bir de Uygurların Budist dönemlerinden kalan yazılarda sözü edilen "Özkonuk" ruhuna dikkati çeker.
Moğolistan'a araştırmalar yapmak için gidip sonunda hayatını Tengriciliğe adamış ve "Sarangel Odigen" adlı Şamaniçe olarak Moğolistan'da vefat eden bilimci Julie Stewart, Tengricilik hakkında yazdığı makalelerinden birinde ruh inancını şöyle tarif etmiştir:
- Amin ruhu: Nefes almayı ve vücut ısısını sağlar. Amin ruhu tekrar canlandırır. (Bu ruhun Türklerdeki adı "Özüt" olsa gerek. Kaşgarlı Mahmud, yazdığı Divânu Lügati't-Türk adlı eserinde "Özüt ruhu"nu nefes ruhu olarak tarif etmiştir).
- Sünesün ruhu: Vücudun dışında suya gider, suyun içinde hareket eder. Tabiattaki su çemberi gibi bir varlık sürdürür. İnsan ölünce yer altı dünyasına iner. Tekrar dünyaya gelmesi gerektiğinde bir kaynaktan çıkar ve bebeğin içine girer. (Türklerde "Süne ruhu").
- Sülde ruhu: Bir insana kişiliğini veren benlik ruhudur. Diğer ruhlar insan vücudunu terk ederse sadece baygınlığa, benliğini yitirmeye ya da komaya yol açarlar. Fakat bu ruh vücudu terk ederse insan ölür. İnsan ölünce doğada bir cisme girer ve Yer Su ruhu olur. Tekrar dünyaya gelmez.
Hayvanların iki ruhu vardır. Hayvan öldüğünde bunlardan birisi tekrar dünyaya gelir ve diğeri doğaya yerleşir. Hayvanlar, yeniden dirilebilen bir ruha sahip oldukları için onlara da saygılı davranmak ve eziyet etmemek gerekir.
Kut ve Iduk
"Kut", Tengri'nin sadece hükümdarlara verdiği güçlü bir ruhtur. Tengri, bu ruhu bir kağana uygun gördüğü zaman verir ve yine uygun gördüğü zaman geri alır. Bu ruha sahip olan bir kağanın unvanına "Tengrikut" eklenir. Kut'un kelime anlamı "mutluluk" olarak bilinse de bu ikincil anlamı olarak kabul edilir, keza, bu kelimenin Moğolca karşılığı olan "su", "kader" şeklinde çevrilmiştir. Aynı şekilde, Moğol devrinin belgeleri de bu ruhun Cengiz Han ve soyuna özgü olduğunu söyler. Ancak bu kut'a sadece kağanlar sahip olacak diye bir kaide yoktur. Irk Bitig'de, herhalde halktan birisi, sürünerek gittiğinde Tengri'ye rastladı ve kendi kut'u için ona yalvardı. Tengri, onun kut'unu verdi ve dedi ki: "Otlaklığında genç hayvanlar olsun ve hayatın uzun olsun." Aynı kitap hayvanlar için onu işin içine şöyle katıyor: "Bir küçük kuş, bir küçük geyik, bir küçük insan kaybolmuş, ancak Tengri'nin kut'u sayesinde hepsi güvenlikte ve canlı olarak bulunmuştur."
Metinlerden, kut'un hayat için gerekli olduğu ama yalnızca tek bir defa verilmediği anlaşılmaktadır. Kut, "devam etmekte", yerleşmekte veya Orhon yazıtlarında denildiği gibi "onaylanmaktadır." Türk inancında eskiden bunun dağıtıcısının bizzat Tengri olmasına karşın, bu ruh başka üçüncü güçler tarafından da insanlara taşınabilir. Muhtemelen Bay Ülgen ismini, kendisine ait olan bu rolden almıştır. Ülgen ül-, "paylaşmak", "bölmek"in durum ortacıdır ve dolayısıyla anlamı "zengin bölüştüren"dir.
"Iduk" ise, ıd- gövdesinden hareketle fiilden yapılmış bir isim olup, "kutsanmış" olarak tercüme edilmiştir; bu yanlış değilse de yetersizdir ve kelimenin ikincil anlamını yansıtmaktadır. Id-, eski Türk yazıtlarında bile yer almaktadır. Anlamıysa, yenilgiye uğramış bir halkı "serbest bırakmak", daha yaygın olan anlamı ise "göndermek"tir. Kâşgarlı Mahmud bu ifadeyi "göndermek, serbest bırakmak" şeklinde yorumlamaktadır. Yazar, "şans getiren ve kutsal olan her şey" ıduk'tur" diye açıklar ve şöyle devam eder: "Rahatsız edilmeyen, kendi halinde huzur içinde bırakılan her hayvan bu niteleme sıfatını taşır. Bu hayvana ne yük taşıtılabilir, ne sütü sağılabilir ve ne de yünü kırpılabilir. Sahibinin vermiş olduğu sözden ötürü, bu hayvan güdülür ve korunur." Ayrıca, hayvanların dışında, belirli coğrafi bölgeler de ıduk sayılmıştır. Ötüken Ormanı ve bunlara örnektir. Bu demektir ki, bu yerlerde orada dünyevî hiçbir eylemde bulunulamaz; orada yaşayan hayvanlar öldürülemez ve orada yaşayan bitkiler koparılamaz.
Tengri'nin yanındaki diğer kutsal varlıklar
Tengricilikte ataların kutsal sayılması ve hatta kimi büyük hükümdarların ölümlerinden sonra tanrı olarak kabul edilmesinden dolayı kabileden kabileye farklı tanrısal varlıklar bulunur. Bu yüzden Tengriciliğin bütün kutsal varlıklarını bir araya toplanması imkânsız gibidir. Mesela Altaylarda çok yüksek bir tanrı olarak görülen Kara Han'ın Oğuz Han'ın babası olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Macar bilimcilere göre Macarcadaki "tanrı" anlamına gelen "İsten" kelimesi İstemi Kağan'a ölümünden sonra tanrı olarak tapılmasından kaynaklanmaktadır.
Tengriciliğin bir tek-tanrı dini olup olmadığı hakkında farklı görüşler var olduğu için bu kutsal varlıkların gerçekten "tanrı" olarak mı, yoksa sadece "güçlü ruhlar" olarak mı adlandırılması gerektiği kesin olarak söylenememektedir. Bu konu hakkında bilimcilerin farklı görüşleri, aşağıda Tek-Tanrı Kuramı başlığı altında ele alınmıştır.
En tanınmış kutsal varlıklar
Tengri'nin yanında Tengriciliğin coğrafyasında en yaygın ve en tanınmış kutsal varlıklar şunlardır:
- Umay (Iduk Umay ya da Tenger Ninyan): Bereket tanrıçası olup Tengri'nin kızıdır.
- Ülgen (Altaylar'da Adakutay, Yakutlar'da Ak Toyun): Tengri'nin oğlu ve Gök âleminin (Cennet'in) efendisidir.
- Erlik Han (Yer altı âlemi=Yerlik/Erlik): Tengri'nin oğlu ve yer altı âleminin kağanıdır.
Sibirya Türklerinde
Günümüzdeki Yakutlar ve Altaylar, yukarıda sayılan dört tanrısal varlığın yanında ayrıca şu kutsal varlıkları tanımaktadırlar:
- Kayra Han: Altaylılarda yüksek derecede bir tanrı. Gök'ün en yüksek katında, altın bir sarayda, altın bir tahtta oturduğu anlatılır. Altayların yaratılış efsanesinde hatta insanların yaratıcısı olarak gösterilir.
- Ayzıt ya da Aykız: Aşk, güzellik ve Ay tanrıçası. Gök'ün 3. katında oturur. Kamlar alkışlarında (alkış = dua) inanılmaz güzelliğini methederler.
- Gün Ana: Güneş tanrıçası. Güneş ile birlikte Gök'ün 7., yani en yüksek katında oturur.
- Ay ata ya da Ay dede: Ay tanrısı. Ay ile birlikte Gök'ün 6. katında oturur.
- Alasbatır: Ev hayvanlarının koruyucusu.
- Ancasın: Yıldırımların efendisi.
- Su İyesi: Suda yaşayan güzel peri kızlarıdır. Kendilerini yılana ya da kuşa çevirebilme yetenekleri vardır.
- Taş Gaşıt: Kısmet tanrısı.
- Andarkan: Ateşin efendisi. Eski Kırgızlarda bir bitki tanrıçası aynı isimi taşıyordu.
- Satılay: Kötülük tanrıçası. İnsanların dengesini bozar, yoldan çıkarır ve ruh hastalıkları getirir. Çaresiz insanları intihar etmeye ikna eder.
- Kış Han: Kışın efendisi.
- Arah, Toyer, Tarila, Sabıray: Yer altı âleminde insanların ruhları hakkında kararlar veren hakim derecesindeki ruhlar.
- Gölpön Ata: Koyunların koruyucusu.
- : Haberci. Tanrıların insanlara bildirmek istedikleri iyi kararları insanlara ileten ruh.
- Kambar Ata: Atların koruyucusu.
- Od Ana: Ateşin ve ocağın tanrıçası.
- Mutluluk ve/ veya yol tanrısı []
Doğa ruhları
Tengricilikte tabiat ruhlarla doludur. Bu ruhlar bulundukları yerlere ve özelliklerine göre kategorilere ayrılırlar. Bunların adları Tengrici halkların farklı dilleri ve lehçelerine göre değişebilir. Ancak bunlar, genel olarak iki büyük gruba ayrılabilirler:
- Gök ile bağlantısı olan ruhlar: Bunların adlarına çoğunlukla "kök-" (mavi) ya da "-tengri" (gök) kelimeleri eklenir.
- Yer ile bağlantısı olan ruhlar: Bunlar toplu olarak Türklerde "Yer su" ve Moğollarda "Gazriin ezen" olarak adlandırılırlar.
yazdığı "Tengrianizm: Religion of Turks and Mongols" adlı kitabında Türklerde 17 kutsal varlığın (Tengri, Umay, Erlik, Ülgen vs.), Moğollarda ise 99 "Gök ruhları"nın 77 "Yer ruhları" ile karşı karşıya durduklarını ortaya koymaktadır. Ayrıca çoğunlukla Tengri ile bağlantılı olarak kullanılan "kök" (mavi) kelimesinin, bir "gök ruhu" taşıdığı inanılan yaratıklara da eklendiğine dikkati çeker;
- ‘Kuk’ lakabı ayrıca at, koç, boğa, geyik, köpek ve kurt gibi bâzı hayvanlara da verilmektedir. Bu yakıştırma, hayvanın rengine (alaca) değil, Gök'e ait olmasına dair verilirdi: Kuk – Tengre, yani kutsal öze sahip."
Şamanlar, birçok ruhu kontrol edebilir ancak kimi gök ruhları o kadar güçlüdür ki bir şaman onları etkileyemez. Bir ruh, sadece denge bozulduysa ve düzeltilmesi gerekliyse rahatsız edilebilir. Önemsiz meseleler veya sırf merak için rahatsız edilmemeleri gerekir.
Moğollarda Tengri'nin yanındaki en güçlü kutsal varlıklar Gök'ün ayrı yönlerinde bulunduklarına inanılan dört kudretli gök ruhudur. Moğollar bunların adlarına da "-tenger" (gök) eklerler:
- Erleg Han (Erlik Han), yer altının efendisi. Doğu-"tenger"i.
- Usan Han, su ruhlarının efendisi. Güney-tengeri.
- Tatay Tenger, kuzeyden çağrılır. Fırtınaların, yıldırımların ve hortumların efendisi.
Moğolların bu gök ruhları çok güçlüdür ve etkilenemezler. Şamanlar, onlardan sadece bir âyinde yardımcı olmalarını rica edebilir. Bu ruh gruplarının dışında bir de Çor (Moğolca: Çotgor), Ozor, Ongun, Körmöz ve Burhan ruhları vardır.
- Yer su (Moğolca: Gazriin Ezen, Yakutca: Ayy): Yer ile bağlantısı olan doğa ruhlarıdır. Bir dağın, gölün, ırmağın, kayanın, ağacın, köyün, binanın; hatta bütün bir ülkenin ruhu olabilirler.
- Çor (Moğolca: Çotgor): Dengeyi bozan, bedensel ve ruhsal hastalıklar getiren kötülük ruhları. Bâzı Çor'lar ölmüş insanların, yer altı âleminin yolunu bulamamış olan Süne ruhlarıdır. Bu takdirde bir şamanın bu ruhu tekrar yola getirmesi gerekir. Diğer kötülük ruhları tekrar canlandırma çemberinin dışında dururlar ve sonsuza kadar tabiatta dolaşırlar. Şamanlar bu ruhları etkileyip iyi bir yardımcı ruh haline getirebilirler.
- Ozor ruhları, Ongun ruhları ve Burhan ruhları çoğunlukla iyi ruhlardır, ama zaman zaman sorun da yaratabilirler. Ozor ve Ongun ruhları bâzı ataların bir süre boyunca doğada dolaşan Sülde ruhlarıdır. Bu ruhlar, şamanların törenlerinde en önemli yardımcılarıdır.
- Körmöz (Moğolca: Utha): Ölmüş şamanların ruhlarıdırlar. Körmözler, daima canlı şamanların yanında bulunur, onlara yol gösterip yardımcı olurlar. Körmözler, birçok şaman kuşaklarının tecrübesine sahiplerdir. İyi ve kötü Körmözler vardır. Ayrıca Körmözler, yeni ölen insanların ruhlarına yol gösterirler ve onları gitmeleri gereken yere götürürler.
- Burhan: Burhanlar çok güçlüdürler ve bir şaman onları etkileyemez. Eğer bir insanı hasta ettilerse, sadece hastayı rahat bırakmalarını rica edilebilirler. Sadece çok güçlü bir yardımcı ruhu olan bir şaman, Burhan ruhunu kontrol edebilir. Bu uygulamadan sonra o Burhan, bir Ongun'un içinde tutulan Ongun ruhu olur.
Altaylıların bâzı güçlü doğa-ruhları
- Altay Han: Altay dağlarının efendisi. Altay dağlarının zirvesinde oturduğuna inanılan çok güçlü bir ruh.
- : Buzul Toyun ile birlikte gök âleminin en yüksek katında büyük Kara Han'ın sarayına giden yolun bekçiliğini yapar.
- Demir Han: Güçlü bir dağ ruhu.
- Talay Han: Güçlü bir dağ ruhu.
- Okto Han: Yer Su kategorisinden güçlü bir dağ ruhu.
Kutsal dağlar, göller ve ağaçlar
Tengrici bir insanın doğaya karşı büyük saygısı vardır, çünkü doğa ruhlarla doludur. Büyük bir dağın, görkemli yaşlı bir ağacın, bir gölün ya da bir vahşî hayvanın bir ruhu ve böylece bir kişiliği vardır. İnsan doğadan sadece kendine ve ailesine lazım olduğu kadarını alır, savurganlık Tengri'yi ve Yer suları öfkelendirir. Eğer insan doğadan bir şey alabildiyse bu salt doğa ruhlarının rızası ile olmuştur. Bu yüzden onlara minnettar olması gerekir.
Çin'in Tang döneminden kaldığı düşünülen Göç destanında Türkler, 40 kuşaktan beri kutsal saydıkları ve ondan güç aldıkları bir kayayı Çinlilere bırakırlar. Gök, âniden garip sarımsı bir renge bürünür, kuş ötüşleri ve doğadaki diğer sesler kesilir, bozkırlar sararmaya, solmaya başlar, Türklerin ve sürülerinin arasında salgın hastalıklar çıkar ve doğadan Yer suların sesleri duyulur "gööç gööç" diye. Yer su ruhları bu şekilde kendilerine ihanet eden Türkleri memleketlerinden kovar ve cezalandırırlar.
Dağ ruhlarının çok güçlü olduklarına inanılır ve bereket için onlara dua edilir. Her Tengrici halk, yaşadığı bölgenin en yüksek dağına hitap eder. Böylece günümüze kadar tüm Avrasya'da kimi dağ adları, bu eski inancın kalıntıları olarak muhafaza edilmiştir. Bir dağ ruhuna edilen dua, bir "Oba"ya yöneltilir. Bu oba, dağın yakınında bulunan ve o dağı temsil eden, 2-3 metre yüksekliğinde dallardan oluşan bir yığıntıdır, yanından geçen kimse üç kez etrafında dolanır ve sonunda obanın tepesine bir taş koyar. Böylece yolculuğunun devamı için uğur ve kendisi için güç aldığına inanır.
Kimi kavimlerde dağa verilecek kurban, dağda bulunan bir gölün içine atılır.
Kimi kutsal dağlar ve göller
- Han Tengri (Kazakistan)
- Altay dağları; zirvesinde Altay Han'ın oturduğuna inanılır.
- Issık Kul: Kırgızların mitolojilerinde güçlü bir ruhu barındıran kutsal göl.
- Musala (Bulgaristan) Bu dağ, Balkanların en yüksek dağıdır ve 15. yüzyıla kadar bir Türk kavmi olarak yaşayan Ön Bulgarların verdiği Tangra (Tengri) adı ile tanımlanmıştır. Daha sonra Osmanlılar bu dağa Arapçadan gelen "Maaşallah" adını vermiştir. Günümüzdeki Bulgarlar, maaşallahtan türetilmiş olarak "Musala" derler.
- Tanrı Dağları - (Uygurca: Tengri Tav): Orta Asya'da bulunan büyük dağ sistemlerinden birini oluşturan sıradağlardır. Tengri'nin Türk adını burada verdiği iddia edilir.
Adak, kurban geleneği
Tengricilikte iki türlü adak vardır; (kanlı adak) ve (kansız adaklar).
Kanlı adaklar
En çok makbule geçtiğine inanılan adak hayvanları beyaz atlardır. Atların dışında koyun, keçi ve sığır da kurban edilir. Tengricilikte bir hayvanı kurban ederken dikkate alınması gereken birçok kural vardır. Bir hayvanın tekrar doğacak olan bir ruhu olduğu için ona karşı saygı duyulur ve hayvana gereksiz acı vermemeye çalışılır. Kurban hayvanının başı kesilmez, çünkü ruhu kafasında, boynunda ve solunum yollarında bulunur ve bu yüzden bölünmemesi gerekir. Ayrıca kanının akmaması, kemiklerinin kırılmaması ve hayvanın, postun karın kısmında bulunan bir yırtığın dışında tek parça kalması gerekir. Hayvanın karın kısmından bir kısım kesilerek buradan hayvanın içine el sokulup can damarı bölünür. Moğolistan'da hâlâ bu şekilde yapılmaktadır. Daha sonra hayvan ikiye bölünür ve iki ayrı ateşin üstüne asılır. Hangisinin dumanı dik bir şekilde göğe doğru çıkarsa o bölümü kül olana kadar ateşin üzerinde bırakılır. Çünkü o bölümün kokusunun Tengri'nin hoşuna gittiğine inanılır. Günümüzün Müslüman Kırgızları, kurban bayramında da at kurban ederler.
Kansız adaklar
Kansız adak olarak özel seçilmiş çeşitli gıda malzemeleri, içki, tütün, silah, ev eşyaları ve at yarışları ile güreş gibi farklı şeyler kullanılır. Mesela gök gürüldediğinde bir tas kımız, yoğurt ya da ayran ile üç kez çadırın etrafında dolanılır. Yıldırımın düştüğü noktada gençler, Tengri'nin hoşnutluğunu tekrar kazanmak için güreşler ederler. Ama her gün yapılan ve en sık rastlanan adak, bir tas kımızdan Gök'ün dört yönüne doğru biraz sıçratarak o içkiyi böylece Tengri'ye, Ötüken'e, atalara adayıp gerisini bir dikişte içmektir. Bu gelenek, günümüze kadar tüm Sibirya'da ve özellikle Moğolistan'da yaygındır. Kimileyin votka ile de yapılmaktadır.
Atalar Kültü
Eski Türklerde atalar kültü mevcuttu. Atalar, eski Türk toplumlarında ikiye ayrılırlar: Biri kavmin, imparatorluğun kurucuları olan atalar ya da büyük hükümdarların soy kütüğü; diğeri ise boyun kurucusu, neslinden geldikleri ataların soy kütüğü.
En eski Çin kaynakları, Doğu Türklerinin kendilerine kurban sunmak üzere her yıl atalarının mağara mezarlarını ziyaret etmek gibi bir geleneğe sahip olduklarını aktarırlar. Bu ziyareti bizzat hanın kendisi yapmakta ve kendisine en üst düzey yetkililer de eşlik etmekteydi. Batı Türklerinde de bu gelenek ölmüş değildi, han bu törene katılamayacak olsa bile tören için üst düzey bir yetkili görevlendirilirdi. Diğer göçer gruplar, örneğin T'o-palar da aynı prensibe uyarlardı. Atalar kültü kesin olarak, o soyun beşiği olduğu varsayılan bir bölgeye ait bir kültle ilintilidir.
Bu gelenekte mutlaka bir kurban adanırdı, bu bazen insan da olabilirdi. Olaya ritüel açıdan bakıldığında, bunun Tengri'ye adanan kurban ile eşdeğer bir anlamı olması gerekir. Bu geleneğe Bulgarlarda rastlanır oluşu, bize bunun yalnız belli bir yöreye özgü olmayıp bozkırların bir ucundan diğer ucuna kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Bazı belgeler, bu kurban törenlerinin önemli astrolojik olaylarla aynı zamanda gerçekleşebildiğini göstermektedir. (Yaz gündönümü, sonbahar başlangıcı, gece-gündüz eşitliği vs.)
Hükümdarların mezarları gizli tutulabilirdi. Bundaki amaç, mezar yerinin kutsiyetinin ihlal edilmesini önlemekti. Bu, İskitli göçerlerden miras kalmış eski bir gelenektir. Herodotos, İskitlerin, atalarının mezarları bulunmadığı sürece Darius'la çarpışmak istemediklerini anlatır. Türklerin ve Moğolların, ölmüş düşman hükümdarlarının mezarlarını açtırıp kemiklerini yaktırmasının ya da düşman askerlerinin mezarlarını tahrip etmesinin sebebi bu külttür. Böyle yapmış olmaları, onların, hem iskeletin içinde bir gücün yaşamaya devam ettiğine inandıklarını hem de bir atalar kültünün varlığını kanıtlamaktadır.
Ailenin atalarına ilişkin bir kültün varlığına ise daha az kesin kanıt mevcuttur. Şüphesiz bu kült, hareketli heykelciklerde ya da Çin örneğine uygun olarak, üzerinde yazı veya resimler bulunan levhalarda ortaya çıkmaktadır. Ebu'l Gazi Bahadır Han'ın putperestliğin ortaya çıkışına ilişkin açıklaması daha yakın döneme ait olmasına rağmen, göreceli olarak arkaik bir durumu yansıtabilir. Ebu'l Gazi Bahadır Han bu konuda şöyle der: "Sevdikleri bir kimse öldüğünde, bir gelenek halini aldığı üzere o çağdaki insanlar bir tür bebek yapar ve onu evde muhafaza ederlerdi. 'Bu bizim bilmem kimin figürü' diyerek, onu sevmekten hoşlanırlardı. Yiyecekleri yemeğin ilk lokmasını bu bebeğin önüne koyarlardı; bebeğin yüzünü ve gözlerini titiz bir biçimde sildikten sonra, önünde secdeye kapanırlardı." Bütün bunlar, her ne kadar çok güvenilir kaynaklar tarafından değilse de, başka kaynaklarca da teyit edilmektedir.
Eski Türklerde cenaze törenleri
Tengricilikte bir insanın birden fazla ruha sahip olduğuna ve bu ruhların farklı özellikleri olduğuna inanılması, dönemlik ve bölgesel farklı cenaze merasimlerine yol açmıştır.
Jean Paul Roux'a göre, eski Çin yazılarında Usunların cenazelerini erken dönemlerinde yaktıkları ve daha geç dönemlerde gömdükleri hakkında kanıtlar bulunmaktadır. Kimi başka kaynaklara göre gömülecek cenazeler için mezarın konumu bir akarsunun yakınında seçilir ve bu, vücudun dışında akarsular yolu ile hareket eden süne ruhunun dikkate alındığına işaret eder. Diğer kaynaklarda mezarların konumu yüksek tepelerde seçildiğine kanıtlar bulunur ve bu, gök ile ilişkisi olan nefes ruhunun dikkate alındığına işaret eder.
Kaşgarlı Mahmud da eski Türklerin cenaze gelenekleri hakkında çok faydalı bilgiler aktarmıştır. Yukarıda saydığımız geleneklerin yanı sıra ağaçların üstünde sergilenen cenazeler olduğunu, cenaze merasimlerinde geride kalan yakınların kendilerine tırnakları ve bıçaklar ile zarar verdiklerini yazmaktadır. Cenaze merasiminde özellikle yüzlerini yaralayıp kan gelmesini sağlamaya önem verilmiştir. Çünkü göz yaşlarının kan ile karışıp akmasının derin bir anlamı vardır. Dikkate alınan geleneklerden cenaze çıkan bir evden 40 gün boyunca hiçbir şey alınıp bu eve hiçbir şey verilmemesidir. Kimi kavimlerde 40 gün boyunca ölünün adı anılmaz, aksi takdirde ölünün ruhu o evi terk etmeyeceğine ve gitmesi gereken yola çıkmayacağına inanılır.
Jean-Paul Roux'nun Türklerin ve Moğolların Eski Dini başlıklı çalışmasından:“Ölümü izleyen dönemde bazen birdenbire ortaya çıkan, bazen önceden düzenlenen ağlayıp sızlamalar ile cenaze törenlerinde yer alan ritüele dayalı dövünmeleri birbirine karıştırmamak gerekir. Çinliler, bu ayrımı gayet iyi yapmıştır. Konuyla ilgili tanımlamaları klâsik niteliktedir: ‘Onlar, cenazenin içinde olduğu çadırın kapısı önüne gelir gelmez kanlarının gözyaşlarıyla birlikte aktığının görülmesi için yüzlerini bir bıçakla kesmektedirler.’ Jordanes bunun Hunlar tarafından da yapıldığını belirtmiştir. Diğer gözlemciler arasında İbn Faldan, ‘korkunç ve vahşi bir şekilde bağırıp ağlayan’ erkekler olduğunu açıklamaktadır. Aynı zamanda at yarışları düzenlenmekte, yani ölünün çevresinde düzensiz şekilde dönülmekte, ayrıca koyunlar ve atlar kurban edilerek ‘çadırın önüne serilmektedir’. Ölünün seyredilmesi için açıkta bırakıldığı süreyle ilgili olarak dikkat çeken yedi rakamına, çoğu kez değişik faaliyetler söz konusu olduğunda da rastlanmaktadır: yedi yara, yedi kez çevresinde dönüş…
- Gömülme tarihi geldiğinde ceset, Herodot tarafından belirtildiği ve Pazırık kazılarında da görüldüğü gibi en azından İskitlerde ve Moğollarda mezarına kadar taşınmak için araba üzerine konmaktadır. Tukiulerde, Vuhuanlarda, Huan-Huanlarda ve diğer Türk kabilelerinde bunlara bir cenaze alayı eşlik etmektedir. Cenaze törenleri bir araya gelmek için büyük nedenlerden birini oluşturduğu için eskiden olduğu gibi günümüzde de halk toplanmakta ve bunun için uzak yerlerden gelinmekte, yabancı heyetler davet edilmektedir.”:“Hâlen ölüme uçan ruhun shungkur, sungur şeklinde algılanmış olup olmadığını tespit etme imkânımız yok, ancak ‘öldü’ demek yerine shungkur boldi, ‘sungur hâline geldi’ deyiminin İslam dinini kabul ettikten sonra bile Batı Türklerinde kullanıldığı görülmektedir.”
Emel Esin'in Türklerde Maddî Kültürün Oluşumu adlı eserinden:
“Kök Türkler hakkındaki Çin rivayetlerinden anlaşıldığına göre ceset, kubbeli ve yuvarlak biçimli olan Türk çadırına yatırılıyordu. Takvimde uygun bir gün seçerek yuğ merasiminin iki safhası icra edilirdi. Kök Türk beylerinin mezar taşlarında yuğ tarihleri verildiğine göre, gün belirlenirken bâzı astrolojik düşüncelerin varlığından da söz edilebilir. Esasen görüleceği gibi mezar taşlarında astrolojik simgeler de bulunuyordu. Merasim için seçilen günde ceset, at üzerine bindirilip bazen çadır şeklinde bir köşk içinde silahları ve madenî ayna gibi kıymetli eşyaları yakılıyor ve başka bir mevsimde küller gömülüyordu. Türk kağanlarının mezar abideleri dağ şeklindeydi. Daha sonra Kök Türklerde ve Oğuz Türklerinde olduğu gibi ceset yakılmadan gömülüyorsa giyimli ve zırhlı olarak, silahları ve elinde bir kadeh içki bulunan ceset, atıyla mezara yerleştiriliyordu. Mezar âbidesi olarak ölenin bir portresi ve hayatı sırasında giriştiği savaşlardan sahneler tasvir ediliyordu.
Ölen kimsenin hayattayken savaşta öldürdüğü kişilerin simgesi olan taşlar veya heykellere balbal deniyor ve bunlar da mezarın etrafına dikiliyordu. Balballar ve ölene kurban edilen hayvanlar, öbür dünyada hizmete tahsis edilmiş sayılıyordu. J. R. Hamilton ve E. Tryjarski tarafından yeni okunan geyikli bir Kök Türk mezar taşı yazısından anlaşıldığı üzere kurban edilen hayvanların da tasviri yapılıyordu.
Ölenin, onun maiyetinin ve balballar ile kurbanlık hayvanların tasvirleri dikili taşa oyulmuş bir heykel veya kabartma olmaktaydı. Ölenin hayat safhalarını temsil eden levhalar da taşa naklediliyor veya az kabartmalı şekilde oyuluyor ya da kırmızı boyayla çiziliyordu. Bu eserlerin üslubu ilkel, fakat çarpıcı bir ifade biçimiyle kendini gösteriyordu. İnsan tasvirlerinin hiçbiri diğerine benzememekte, kaynaklarda ölenin portresinin yapıldığı hakkındaki bilgi teyit edilmiş bulunmaktadır. Sin adı verilen bu mezar âbidelerinin bazısında Türk sanatkârlarının adları da okunmuştur.”
Jean Paul Roux'nun Altay Türklerinde Ölüm başlıklı araştırmasından:“Aksine bir kanıt bulunmadığı sürece tarihsel çağdaki Altay toplumlarının cenaze töreni geleneklerinin Orta Asya’nın tarih öncesi (Paleo-Asya, Altay veya Hint-Avrupa) geleneklerinin bir devamı olduğunu söyleyebiliriz.”:“Sonuç olarak, Altaylıların cenaze törenleri için kullandıkları değişik yöntemleri aşağıdaki şemayla özetlemek mümkündür:
- Ağaçlar üzerinde sergilenen ceset
- Hayvanlara terk edilen ceset
- Yakılan ceset
- Mumyalama uygulanan ceset
- Gömülen ceset
- Bu beş durumda 2. ve 3. sıradaki işlemlerden sonra hemen hemen her zaman bir gömme işlemi gerçekleştirilmektedir.”: Yakma işlemini anlayabilmek için kavramını anlamamız gerekir. Ateş kültü, ateşe tapmak değil; ateş'i Tengri'ye erişmek için bir araç olarak kullanmaktır. Bu sebeple Tengrici törenleri incelediğimizde "Buğ'un bedeni yakılır, canı uçar ve Tengri'ye erişir" sonucuna ulaşabiliriz. Mumyalama işlemi, Qağan için yapılacak yuğ âyinine uzak ülkelerin davet edilmesi, davete cevap alınması ve bu uzak ülke temsilcilerinin gelebilmeleri için cesedin birkaç yıl bekletilmesi zorunluluğundan kaynaklanmıştır. Mumyalama için gerekli malzemeler, uçsuz bucaksız ormanlardan sağlanabiliyordu.
- “Çok sayıdaki metinden ölünün çadıra yerleştirildiğini öğrenmekteyiz. Şüphesiz söz konusu olan çadır, ölenin hayattayken sahip olduğu çadır değildir. Bu çadır, genellikle cenaze törenleri için kullanılan ya da bu vesileyle kurulan özel bir yer, bir cenaze yeridir.”:“Türklerin eski tarihlerden beri kefen kullandıkları kanıtlanmıştır.”:“Genel olarak ölünün etler ve içeceklerle birlikte gömüldüğünü öne sürebilecek yeterli bilgimiz vardır.”:“Özetle, öteki dünyada ihtiyacı olan her türlü nesneyi gömmekteler.”
Tengricilikte din adamları: Kam ve Bakşi
Tengricilikte Kam (Şaman) kutsal birisi değildir. Sadece ruhlar ile iletişim kurabildiği için toplum ona saygı gösterir. Bu yüzden diğer dinlerden tanılan din adamları ile karşılaştırılması doğru olmaz. Kamın en önemli görevleri bozulan dengeyi tekrar yerine getirmek ve hastaları iyileştirmektir. İnsanların günlük ibadetleri için bir kama ihtiyaçları yoktur.
Kimi kamlar daha güçlü ruhlar ile iletişim kurabilir ve diğer kamlardan daha güçlü olur. Ak ve Kara kamlar vardır. Bunların görevleri ve hünerleri farklıdır. Ak kamlar Gök'e bağlı ruhlar ile, kara kamlar ise yere ve yer altı âlemine bağlı ruhlar ile iletişim kurarlar. Kamların giysilerine manyak denir. Kamın manyağına asılı bir sürü kendisine güç veren ya da kendisini kötü ruhlara karşı koruyan eşyalar vardır.
Kamların ateşle arınması
- “Her şeyin ateşle arındırıldığına inanıyorlar. Dolayısıyla elçilerin veya prenslerin veya diğer herhangi bir yabancı kişinin gelmesi hâlinde bu kişilerin ve getirdikleri hediyelerin tehlikeli olması, büyü yapmaları, zehir getirmeleri veya herhangi bir kötülük yapmaları ihtimaline karşı arınmalarını sağlamak için ateş arasından geçmeleri gerekmektedir.”
Kamların doğaya verdikleri önem
- “Daha önce belirlediğimiz gibi hayvan türlerinin yitirilmesi kaygısı, yani doğaya saygı, çevreyi koruma, ihtiyaçtan fazlasını tüketmeme veya şaman dininde hâkim-sahipleri incitmeme endişesi, oldukça iyi bilinen birçok töre ve geleneğin kaynağını oluşturur. En iyi şekilde Moğol çağında tespit ettiğimiz bu gelenekler, herhâlde o çağdan çok önce ortaya çıkmış, ama ancak Cengiz Han döneminde yasak altında yasalaştırılmışlardır.”
Kamların uygulamaları
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta Asya Şamanizminin temelleri Göktanrı, Güneş, Yer Su, atalar ve ocak (ateş) kültleridir. Bu bağlamda Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ile beraberliği ve uyumu düşüncesi yer alır.
“İbn-i Sina görünüşe göre Türkmenlerin, yani göçebe Türklerin bir kabilesinde gerçekleşen bir şaman seansına katılmıştır: ‘Bir kehanet elde edebilmek için başvurulduğunda kâhin her yönde koşmaya koyuluyor ve bayılıncaya kadar nefes nefese kalıyor. Bu durumdayken hayalinin kendisine gösterdiği şeyleri dile getiriyor ve orada hazır bulunanlar, gereğini yapmak için sözlerini dikkatle dinliyorlar.’ Yine aynı 11. yüzyılda Kaşgarlı kam kelimesini dört kez kullanıyor. Bunu ‘kâhin’ şeklinde çeviriyor ve niteliğini üç örnekle açıklıyor: ‘Şamanlar, anlaşılmayan çok sayıda kelime söylediler.’ ‘Şaman büyü yaptı.’ ‘Şaman bir kehanette bulundu.’”:“Belki de bir tür kutsal kabul işlemi veya bu aşamaya erişmeyi kutlayan herhangi bir tören sonucunda gereği gibi hazırlanan ve gerekli aletleri kuşanan şaman, müzik eşliğinde kendi etrafında dönerek çıkardığı hayvan seslerinden, uçma taklitlerinden, hayvan gibi zıplama veya sürünmelerinden, kendi varlığının bilincini unutacak kadar sarhoş hale gelebilecektir. Bu durumda tecrübesini, öte dünyaya yolculuğunu, zorlu yükselişini veya tehlikeli düşüşünü, hayvan biçimli ruhlarla olan savaşlarını, bitkin olarak kuvvetten düşünceye kadar mimiklerle canlandıracaktır. … Burada esas olarak amaç, tinleri bildikleri sırlar hakkında sorguya çekmek, yani gelecek hakkında bilgi edinmek; hatta kişilerin ruhunu, görünmez veya serseri yaratıklar tarafından çalınan ve onlar tarafından kaçırılmakla tehdit edilen ruhları aramak, yani büyü aracılığıyla tedavi etmektir.”
Rüzgâr tayı ve Buyanhışıg
Tengriciliğin günümüze kadar çok canlı kalmış olan Moğolistan'da insanların kişisel gücü "Rüzgâr tayı" olarak tanımlanır. Rüzgâr tayının gücü, insanın dünyasını dengede tutması ile bağlantılıdır. Çok güçlü bir rüzgâr tayı, insanın sağlam bir mantığa sahip olmasını, kişisel gücünü dışarıya yansıtmasını ve daima doğru kararlar vermesini sağlar. Eğer bir insan gücünü kötü niyetleri için kullanır ve böylece dengeyi bozarsa bu, onun rüzgâr tayını zayıflatır. Böylece kötülük yapan insanların kendilerine de zarar verdiklerine inanılır (Karma felsefesinde olduğu gibi).
İnanışa göre rüzgâr tayı her gün yapılabilen ufak uygulamalar ile güçlendirilebilir. Mesela kıymetlı bir içecekten göğün dört yönüne doğru sıçratılarak, Gök'e (Tengri'ye), yere ve atalara adak verilir ve dua edilir.
Buyanhışıg ya da kısaca Buyan da rüzgâr tayına benzeyen bir kavramdır. Bir insanın davranışları ile güçlenir ya da zayıflar. Tabulara dikkat edilmediğinde, atalara karşı saygısızlık yapıldığında ve gereksiz yere doğaya zarar verilip hayvanlar öldürüldüğünde doğadaki ruhlar öfkelenir ve insanın Buyanı zayıflar. Rüzgâr tayında farklı olarak Buyan, daha çok toplumsal bir enerji kaynağı olarak görülür. Bir kavime ait olan tek bir kişinin yaptığı hata ile tüm kavimin Buyanı zayıflayabilir. Bu yüzden insanlar, birbirlerine karşı da hata yapmamaları için dikkat ederler. Bir kavimin Buyanını güçlendirmek için bir şaman tarafından yönetilen törenler yapılır.
Rüzgâr tayı ve Buyan inanışları, insanların bâzı kurallara uyarak birbirleri ve çevreleri ile geçinmelerini sağlar.
Bilim
Eski Türklerin daima hareket hâlinde olmuş olmaları, bu yüzden yeterince kazı yapılabilecek yerleşim yerleri bulunamaması, yazı kullanmaya çok geç başlamış olmaları (6. yüzyıl) ve sık sık yabancı kültürlerin etkisi altında kalmış olmaları, antik Türkleri araştırmayı çok zor bir mesele hâline getirir.
Ancak 6. yüzyıldan itibaren kendi yazdıkları dikili taşlar eski Türklerin neye inandıklarını kanıtlamakta ise de yabancı halkların kalıntılarında Türkleri tarif eden çok daha eski yazılar bulunmaktadır. En mühim bilgiler Çin, Arap, Fars ve Bizans kitâbelerinde bulunur. Ancak bu halklar, Türkleri çoğunlukla düşman olarak görmüş oldukları için yazdıkları da neredeyse hiç olumlu değildir. Bu yüzden yabancı kaynaklarda Tengrici Türkler 'iki ayak üstünde yürüyen köpekler', 'insanlık dışı barbarlar', 'kurt ya da köpek kafalılar' gibi adlandırılmışlardır. Buna rağmen bu kaynaklarda da faydalı bilgiler bulmak mümkündür.
Orta Çağ'ın Türk araştırmacısı Kaşgarlı Mahmud'un 11. yüzyılda tamamladığı Divân-ı Lügati't-Türk adlı sözlüğü, Tengriciliği araştırmak açısından en kıymetli kaynaktır. Kendisi Müslüman olan Kaşgarlı Mahmud, kâfirler diye adlandırdığı Tengrici Türklerin yaptıklarını beğenmediğini her fırsatta belirtmiştir. Buna rağmen yazdığı eseri günümüze kadar, İslâm öncesi Türkleri araştıran bütün bilimciler arasında en güvenilir kaynak olarak kabul edilir.
Günümüzde antik Türkleri ve onların inançlarını araştıran bilimcilerin sayıları artmıştır. Ancak birçok önemli noktada tartışmaları hâlâ devam eden farklı görüşler yaygındır.
Tek tanrı kuramı
Eski Türk inancının tek tanrıcı mı, çok tanrıcı mı olduğu hakkında farklı fikirler vardır. Bu noktada en mühim tartışma konusu Tengri kelimesinin hangi zamanda Gök ve hangi zamanda Tanrı anlamında kullanılmış olduğudur. Her iki anlamı da her kaynakta mantıklı bir telaffuz oluşturur. Bu sorunun cevabını bulmak, emin olabilmek için çok mühimdir.
Viyana Üniversitesi'nin bir makalesinde eski Türk inancı hakkında iki genel fikir olduğu şöyle açıklanmaktadır: 1) Türklerde Şamanizm de, Totemizm de yoktu. Türk dini tek tanrıcı bir dindi: Bu fikir özellikle Türk bilimcileri tarafından temsil edilmektedir.
- 2) Türklerde hem Şamanizm hem Totemizm vardı: Eski dikili taş yazılarında Şamanların sözü edilmese de daha geç yüzyıllarda var olduğu kanıtlanmış ve birçok kuzey Türk dillerinde kam kelimesi hâlâ bulunmaktadır. Türklerin Şamanist olduğu, örneğin bâzı antik Çin yazıları ile de kanıtlanabilmektedir. Türklerdeki Totemizm hakkında pek fazla bilgi olmasa da bâzı deliller buna işaret etmektedir. Scharlipp'e göre en mühim delil, Türklerin türeyiş efsanesidir. Bu efsanede Türklerin kurtlardan türedikleri anlatılır. Ayrıca Türk orduları kurt kafası resmi olan bayraklarla savaşa gitmiş ve hatta ordunun yüksek düzeydeki önderlerine doğrudan Böri (Kurt) adını vermişlerdir.
Jean Paul Roux, bu konuya da diğerlerinden daha çok açıklık getirmektedir:
- Tek tanrıcı bir din olan eski Türk dininin yanı sıra çok tanrıcı bir yüzü de vardır. Türklerin güçlü bir hükümdarın egemenliği altında büyük topluluklar oluşturup büyük imparatorluklar kurdukları dönemlerde tek tanrıcılık ön plâna çıkmış, çok tanrıcılık daha çok ayak takımını oluşturan halk arasında veya ancak kavimler tekrar dağılıp anarşi içinde kaldıklarında yüzeye çıkmıştır. Gök tanrısı Tengri'nin yeryüzündeki oğlu olan hükümdar ile yakın bir bağı vardır. Hükümdar, Tengri'nin yeryüzündeki temsilcisidir. Tengri, pantürkçü bir tanrı olsa da aynı zamanda millî ve hükümdar özelliklerine sahiptir. Nasıl herkes yeryüzünde kağan'a kulluk ediyorsa, göğe, yani bütün kâinatın tanrısına da kulluk etmesi gerekiyor. Ancak bunlara rağmen, hatta Tüe'küe devletinin kalıntılarında bile Tengri'nin yanında başka tanrısal varlıklarla da karşılaşmaktayız. Bu varlıklar, bazen Tanrının kendisi için kullanılan Tengri kelimesi ile ya da aziz kılınmış anlamına gelen İduk kelimesi ile tanımlanmaktadırlar. İduk, daha çok kağanın eşi olan Hatun ile bağlantılıdır.
Günümüzdeki yeni Tengricilik
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bu rejimin baskısından kurtulmuş olan Türk halkları, tekrar kendi köklerini ve millî kişiliklerini aramaya başlamışlardır. Bu gelişme, 1990'lı yıllarda ilk başta Tataristan'da, sonradan Rusya'da ve Kırgızistan'da belli olmuştur. Tataristan'da bu hareketin ismi ilk başlarda "Bizneng yul" (Bizim yol) iken sonradan "Tengirçilik" (Tengricilik) daha sık duyulur olmuştur. Zamanla Tengricilik, halkın arasında yaygın olan bir heves olmaktan çıkmış, devlet tarafından desteklenmeye ve enstitüleri kurulmaya başlanmıştır. Böylece 1997 yılında Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te Tengrici bir topluluk kurulmuş ve en son verilere göre 500.000 resmî üyeye sahiptir. Tengriciliğin Kırgızistan'da bulunan başka önemli bir kuruluşu da "Tengir Ordo" (Tengri'nin Ordusu)'dur. Bu kuruluş, Kırgızistan'ın parlamentosunda milletvekili olan Dastan Sarygulov tarafından kurulmuş ve yine kendisi tarafından yönetilmektedir. Ayrıca Tengricilik araştırma merkezidir. Bu kuruluş, İstanbul Üniversitesi'nin ile bir işbirliği yapmaktadır. Tengir Ordo'nun çalışmalarına zamanla diğer Türk halklarının da ilgisi artmış ve Orta Asya'da çok kez basına yansımıştır.
Kazakistan'ın Başbakanı Nursultan Nazarbayev ve Kırgızistan'ın Başbakanı Askar Akayev, yaptıkları konuşmalarında Tengriciliğin Türk halklarının ortak millî ve geleneksel inancı olduğunu vurgulamaktadırlar.
Tengriciliğin Moğolistan'daki organizasyonu "Golomt Center for Shamanist Studies" (Golomt Şamanist Çalışmalar Merkezi)'dir. Bu kurum, Tengriciliği araştırmanın yanı sıra bu inancı Batılı ülkelere de tanıtıp yayma amacıyla bir İngilizce İnternet sitesi yayınlamaktadır.
Ayrıca Prof. Dr. Schagdaryn ve Dr. Sendenjaviin Dulam gibi bâzı Moğol bilimcileri, Dünya'nın birçok yerinde yüksekokullarda konuşmalar yapmaktadırlar.
'80'lerin sonu ve '90'ların başında, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, Çuvaşistan'da Vattisen Yaly adı verilen ve Çuvaş Toplumunun etnik dinini yeniden canladırmayı hedefleyen bir Tengricilik şekli ortaya çıkmıştır. Vattisen Yaly'i takip edenler "Doğru Çuvaş" olarak tanımlanmaktadır.Çuvaş Ulusal Kongresi, 1990'lar boyunca boyunca bu Ulusal Din düşüncesini sürdürmüştür.Ülkenin aydınları, bu inanışın izini sürerek, eski ritüelleri yeniden uygulayarak topluma kazandırmışlardır.Vattisen Yaly üzerine teolojik tartışmalar sürdürülmüş ve bazı aydınlar tarafından, Katolik Kilisesi inancına benzer şekilde teslis formunda, bazı aydınlarca da tektanrıcı formda olması gerektiği belirtilmiştir.
Bu gelişmelerin yanında Orta Asya ülkelerinin bayraklarında ve armalarında Tenğricilikle alakası olan sembollerin geriye döndüğü dikkati çekmektedir. Özellikle Gök'ün mavi rengi ve kurt sembolleri günümüzün Türk Cumhuriyetleri'nin bayraklarında yer almaktadırlar.
2022 yılında Burhanettin Mumcuoğlu ismindeki avukat, kimliğindeki din bilgisini 'Tenğri' olarak değiştirerek Türkiye'de resmi olarak Tenğricilik inancını benimseyen ilk kişi oldu.
Tenğricilik günümüz dünyasındaki Türk ve diger halklar tarafından da inanılmaktadır.
Türkiyedeki ilk tengrist Türk de mevcuttur
https://www.youtube.com/watch?v=ftRIYDuudk0 10 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Kazakistan bayrağındaki gök mavisi rengi
- Gagavuz bayrağında, hem kurt hem mavi renk.
- Gökbayrak: Uygurlar'ın bayrağı ve Türkçülüğün sembollerinden birisi.
- Tuva bayrağındaki gök mavisi ve Yenisey akarsuyun kolları ile sarı renkli Türk bozkırı.
- Azerbaycan bayrağındaki mavi renk.
Tengriciliğin esasları
- Çok tanrılı gibi gözükmesine rağmen aslında tek tanrılı bir dindir. Bu inanca göre Tengri tektir, en üstündür ve her şeyin yaratıcısıdır. Yine de bu konuda bir söz birliğine varılmış değildir.
- Tengriciler, kendi dinlerinin kitaplı dinlerden önce var olduğuna inanırlar.
- Umay, Ülgen, Erlik Han gibi tanrı ve tanrıçalar, Gök-Tengri'nin özel melekleri olarak da kabul edilebilir.
- Tengriciler doğaya çok önem verirler. Doğada bir dengenin olduğuna, bu dengenin değiştirilmesi durumunda insanların ve diğer canlıların zarar göreceklerine inanılır.
- Tengriciler, hayvanların ve bitkilerin de ruhları olduğuna inanırlar.
- Tengriciler, doğadaki diğer maddelerin de ruhları olduğuna inanırlar. (bkz. Yer-Su İnancı)
- Bâzı dağlara, ormanlara ve ırmaklara kutsal değerler yüklerler.
- Tengriciler bâzı gezegenleri, uyduları, yıldızları, yıldız kümelerini ve diğer astronomik cisimleri kutsal sayarlar.
- Tengricilik'de erkeğin toplumdaki statüsü, kadınınkinden üstün değildir.
Tengricilik teriminin farklı şekilleri
Tengrizm kelimesi henüz yayılmak üzere olduğundan farklı kavramlara da rastlamak mümkündür.
- Tengrizm, Tänriizm, Tengrianity
- Tengerizm (Moğollar'da)
- Tangriizm ya da Tangrizm (eski Bulgarların Tengri için "Tangra" kelimesini kullanması)
- Tengrianizm (Rafael Bezertinov'un kitabında)
- Tengricilik, Gök Tanrı Dini, Gök Tengri Dini (Türkiye'de)
- Tengirçilik (Kırgızlarda, Tatarlarda, Kazaklarda ve Altaylarda)
Günümüzde devam eden Tengricilik âdetleri
- Gidenin ardından su dökmek
- Tahtaya üç kere vurma
- Kurşun dökme (Seğirleme)
- Nazar boncuğu
- Mezar ve Türbe hazırlamak
- Türbede mum yakma
- Mezarların ayak ucuna suluk koyma
- Loğusa kadının başına kırmızı kurdele bağlama
- Düğünlerde gelinin başı üzerinden kuruyemiş, pirinç türü gıdalar atmak
- Elleri yukarı doğru açarak dua etmek
- Ölen, evlenen, doğan çocuk için 40 gün beklenmesi
- Semah
- Gelinlerin başına ayna koymak
- Ağaca çaput bağlamak
Kitaplar
- Türklerin ve Moğolların Eski Dini / Jean-Paul Roux,
- Altay Türklerinde Ölüm / Jean-Paul Roux,
- Tengrianism: Religion of Türks and Mongols (Tengrianizm: Türklerin ve Moğolların Dini) / Rafael Bezertinov (Kitaptan bölümler (İngilizce)5 Ocak 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
- Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu / Emel ESİN,
- Türk Mitolojisi, Yazar:Murat Uraz,
- Fuzuli Bayat, Hoca Ahmed Yesevi ve Halk Sufizminin Bâzı Problemleri, Ağrıdağ, Baku, 1997
- Fuzuli Bayat, Türk Şaman Metinleri, Efsaneler ve Memoratlar, Piramit, Ankara, 2004.
- Fuzuli Bayat, "Anadolu Halk Sufizminin Oluşmasında Şamanlığın Rolü", Uluslararası Anadolu İnançları KongresiBildirileri, 23-28 Ekim 2000, Ürgüp/Nevşehir, Ankara, 2001
- Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Türk Tarih Kurumu, 2000.
- Esat Korkmaz, Eski Türk İnançları Ve Şamanizm Terimleri Sözlüğü, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2003
- Bruno J. Richtsfeld: Rezente ostmongolische Schöpfungs-, Ursprungs- und Weltkatastrophenerzählungen und ihre innerasiatischen Motiv- und Sujetparallelen; in: Münchner Beiträge zur Völkerkunde. Jahrbuch des Staatlichen Museums für Völkerkunde München 9 (2004), S. 225–274.
- Yusuf Ziya Yörükan, Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri. Şamanizm. Ankara, 2005
- Fuzuli Bayat, Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2006.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b c d e f g h i j k l m Dr. Peter Laut: Vielfalt türkischer Religionen: Tänriismus, Universität Freiburg [1] 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Almanca: Türklerde dinlerin çeşitliliği/ Freiburg Üniversitesi'nden Dr. Peter Laut)
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w "Julie Stewart - Mongolian Shamanism (İng.)". 25 Aralık 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2007.
- ^ a b "Tengricilik (Dr. Yaşar Kalafat)". 5 Haziran 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2006.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 25 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2017.
- ^ a b c d e f g Götter und Mythen in Zentralasien und Nordeurasien Käthe Uray-Kőhalmi, Jean-Paul Roux, Pertev N. Boratav, Edith Vertes: İçinden: Jean-Paul Roux: Die alttürkische Mythologie (Eski Türk mitolojisi)
- ^ Günnur Yücekal Arpacı (2015). Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri. Çatı Kitapları. s. 24. ISBN . 17 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2017.
- ^ Günnur Yücekal Arpacı (2015). Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri. Çatı Kitapları. s. 36. ISBN . 17 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2017.
- ^ a b c d e f g h Türk Mitolojisi, Murat Uraz,
- ^ "Bulgaria Illustrated History" Bojidar Dimitrov, Şubat'94
- ^ a b www.eurasischesmagazin.de 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Tengriciliğin küreselleşmede olası rolü adlı makaleyi yazan Prof.Dr.Schagdaryn Bira ile bir röportaj
- ^ Wörterbuch der Mythologie, Band 2, Stuttgart 1973, Hsg. Norbert Reiter, S. 249, M. de Ferdinandy adlı yazarın, Die Mythologie der Ungarn Macarların mitolojisi adlı makalesi
- ^ "Tangrist sanctuaries". 27 Ocak 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2006.
- ^ University of Saskatchewan, Andrei Vinogradov, Din bilimi ve Antropoloji bölümü, Kasım 2003 Sayfa 78 27 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ "Volksreligion in der Mongolei. (Moğolistan'da din)/Prof.Dr.Käthe Uray-Kőhalmi" (PDF). 3 Mart 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2007.
- ^ Roux, Jean-Paul (1994). Türklerin ve Moğolların eski dini. 1. baskı. İstanbul: İşaret. ISBN . OCLC 34220850.
- ^ a b Roux, Jean-Paul (2011). Eski Türk mitolojisi. 1. baskı. Ankara. ISBN . OCLC 770108583.
- ^ "Proto-Magyar texts from the middle of 1st millenium, B. Lukács". 29 Aralık 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2007.
- ^ a b Rafael Bezertinov, "Tengrianizm: Türklerin ve Moğolların Dini" (Tengrianism: Religion of Turks and Mongols)
- ^ a b c d e f g ^ Türklerin ve Moğolların Eski Dini / Jean-Paul Roux (s. 268)
- ^ a b ^ Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu / Emel ESİN. (s.252-253)
- ^ a b c d e f ^ Altay Türklerinde Ölüm / Jean-Paul Roux (s.219)
- ^ Altay Türklerinde Ölüm / Jean-Paul Roux (s.288)
- ^ Viyana Üniversitesi'nin Einführung in die Ethnologie Zentralasiens (Orta Asyanın Etnolojisi) adlı makalesinde Religion der frühen Türken und Mongolen (Eski Türklerin ve Moğolların Dini) adlı bölüm, S.110 (Almanca) [2] 9 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ a b c Tengrismus:Auf der Suche nach den geistigen Wurzeln Zentralasiens/Marlene Laruelle 7 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.(ingilizce) Marlene Laruelle/ Tengricilik: Orta Asya ruhani köklerinin arayışında. PDF
- ^ Sergei Filatov, Aleksandr Shchipkov. Religious Developments among the Volga Nations as a Model for the Russian Federation. Religion, State & Society, Vol. 23, No. 3, 1995. pp. 239-243
- ^ "Türkiye'de din değiştirme... Burhi, kimlikteki dini bilgisini değiştirdi". yurtgazetesi.com.tr. 13 Haziran 2022. 13 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2022.
- ^ "Türkiye'de ilk: Din hanesine 'Tengri' yazdırdı". gazeteduvar.com.tr. 14 Haziran 2022. 14 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2022.
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
- Yeni Tengricilik5 Haziran 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Tengricilik/ Dr. Yaşar Kalafat20 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Batı ve Doğu Türk halk inançlarında Dua/ Dr. Yaşar Kalafat
- Doç. Dr. İsmet Çetin/Türk mitinde Iyeler2 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Anadolu Halk Sufizminin Oluşmasında Şamanlığın Rolü
Yabancı dillerdeki siteler
- Tengianizm:Religion of Turks and Mongols, Naberezhnye Chelny'nin Kitabı3 Şubat 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Tengrianizm1 Aralık 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Avar Tengrism in Croatia
- Tengrianism
- Tengerismus9 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Tengri on Mars14 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddenin tarafsizligi konusunda kuskular bulunmaktadir Konuya dair fikir alisverisi tartisma sayfasinda bulunabilir Sablonu kaldirmadan once lutfen gerekli sartlarin olustugundan emin olun Ocak 2017 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Tengricilikveya Tengrizm Avrasya stepleri nde ortaya cikan samanizm ve animizme dayanan dini bir inanctir Turk ve Mogol toplumlarinin inandigi dinlerden biridir Tengri ye tapinmanin yaninda Animizm ve Totemlik bu inancin ana kisimlarini olusturmaktadir TengricilikTengricilik damgasiToplam nufus2 000 000 5 000 000 Tahmini kaynak belirtilmeli Onemli nufusa sahip bolgelerTurkistanbilinmiyorMogolistanbilinmiyorTotemizm animizm ve tapinmanin izlerini tasiyan saman dini Bu inanca gore Gok un ulu Tini Tengri ydi Kisiler kendilerini gok ata Tengri toprak ana Otuken ve insanlari koruyan atalarinin tinleri arasinda guven sezip onlara ve diger doga tinlerine yalkarirlardi Buyuk daglarin agaclarin ve kimi gollerin guclu tinleri barindirdiklarina inanarak yalkarilarini kimileyin bu nesnelere yoneltseler de bu nesneler tanri kabul edilmezdi Sadece onun yeryuzundeki varliginin bir gostergesiydi Gogun ve yer altinin yedi kati olduguna her katta cesitli tinlerin var olduguna inanilirdi Turkler dogaya ve tinlere saygili davranip belli kurallara uyarak dunyalarini dengede tutmalari ile kisisel guclerinin doruguna ulasip disariya yansidigina inanirlardi Eger bu denge kotu tinlerin saldirisi veya bir yikimdan dolayi bozulursa bir kamin yardimi ya da Tengri ye verilen bir adak ile yeniden duzene sokulmasi gerektigine inanilirdi Inancin kulturel mirasini gunumuzde Mogollarda Lamaizmle birlesmis sekilde ve kimi simdiye dek dogaya bagli gocebe yasam bicimi surduren Turk halklarinda ornegin Altay Turkleri Cuvaslar Vattisen Yali ve Sahalarda ayrica da Finlandiya ve Macaristan da bulmak mumkundur Ancak Tengriciligi coktan birakmis toplumlarda da bu inancin bircok parcasi Islam Hristiyanlik Budizm Musevilik ya da Taoizm ile birlikte geleneksel ekin olarak gunumuze dek surmektedir Ornek olarak agaca caput baglama gibi gelenekler ve Turkiye Turkcesindeki Utanctan yedi kat yerin dibine girdim deyimi gosterilebilir Yine olen birisin ardindan yapilan mevlid torenleri haftasi kirki elli ikisi ve yili diye de bilinir Tengricilik dininden bugunku Turklere gecmis bir gelenektir Yalnizca Musluman Turklerde ve Musluman Bosnaklarda mevlid okutulur Musluman Bosnaklar ise bu gelenegi Osmanli doneminde Musluman Turklerden edinmistir Genel olarak dini ne olursa olsun tum Turk uluslarinda Tengri donemi gelenekleri gormek mumkundur Tengri bugunku Turkcedeki Tanri sozcugunun eski soylenis seklidir Orhun Yazitlari ndaki cozulen ilk sozcuk olup yazilisi 𐱅𐰭𐰼𐰃 seklindedir Tengrizm ve Turk mitolojisiEski Turklerin ve Mogollarin bugun Tengricilik adiyla bilinen geleneksel inanci kisa zaman oncesine kadar Turk samanizmi diye adlandiriliyordu Ancak Samanizm terimi artik yalnizca Sibirya daki inanc sistemi icin degil butun dunyadaki ilkel inanclar icin kullanildigindan 1990 lardan beri Turklerin ve Mogollarin geleneksel inanci icin Batili bilimciler arasinda Tengrizm adi giderek yayginlasmaktadir Julie Stewart Mogol Samanizmi adli makalesinde sunlari belirtiyor Batili bilim adamlari bu inanc icin gitgide daha sik Tengrizm adini kullaniyor Bu ad bu inanc icin cok daha isabetli cunku bu inanc tamamen Tengri nin etrafina insa edilmistir ve insanlarin gunluk ibadetleri icin bir Saman Kam a ihtiyaclari yoktur TarihHiung nu lar dan kalma altin kemer kilidi M O 3 ila 2 yuzyil Orta Asya da bulunan eski Turk yazitlarindan birisi Tengricilik Tengri nin etrafindan olusmus olan ve Macaristan dan Buyuk Okyanus a kadar olan bolgede yayilmis olan bir inanc sisteminin adidir Tengri kultunun en eski kanitlari 3000 yillik Cin kaynaklarinda Hiung nu Dogu Hunlar ve Tue kue halklarini anlatan yazilarda bulunmustur bkz En eski kanitlar Hun Cincede Hiung nu hukumdarlarinin kanlarinin Tengri tarafindan kutlandirilmis olduguna inanirlardi Destanlarinda Tengri nin yolladigi bir disi ya da erkek kurdun tanrisal kaninin ciftlesme yoluyla hukumdarlarinin sulalesine karismis olduguna inandiklari cesitli yollarla belirtilmektedir En eskisi ve en yaygin olani kutsal disi kurt Asena hakkindaki soylencenin ayri surumleridir Bircok eski Turk toplulugunda Gokturklerde ve Orta Cag a kadar var olmus Turk devletlerinde kendi koklerinin kutsal Asena boyuna dayandigini vurgulayan ve bu yuzden halki tarafindan yasayan bir yari tanri olarak gorulmus olan Turk hukumdarlarina rastlayabiliriz Bu hukumdarlar Tengri yi yeryuzunde temsil eden Tengri nin ogullari olarak kabul edilmistir Tengri nin bu hukumdarlara verdigi kudretli hukumdar ruhu olan kut u elde etmis olduklarina inanilarak adlarina Tengrikut ya da kutlug gibi eklemeler yapilmistir Yine de gunumuzde ozellikle Turkiye de bircok arastirmaci ve tarihci Tengriciligi tek tanrili bir inanc gibi kabul etmektedir kaynak belirtilmeli Prof Dr Hikmet Tanyu basta olmak uzere bircok tarihci bu gorustedir kaynak belirtilmeli Ozellikle Hikmet Tanyu Islamliktan Once Turklerde Tek Tanri Dini adli yazitinda bu konu uzerinde durmaktadir Tanyu bu yazitinda genel olarak Islam uzerinden cikarimlar da yapmakta ve Tengri nin tek oldugunu digerlerinin ise cin melek ya da ruh oldugunu savlamaktadir Gokturkler Gokturkler Turk topluluklari arasinda inanclari kulturleri ve politikalari hakkinda degerli bilgiler iceren yazili kanitlar birakan ilk ulus olmustur Orhun Yazitlari nda Bilge Kagan eski Turk inancini yalnizca bir soz ile aciklamaktadir uza kok tanri asra yagiz yer kilintikda ekin ara kisi ogli kilinmis Ustte mavi gok asagida yagiz yer kilindiginda ikisinin arasinda insan oglu kilinmis Gokturk hukumdarlarinin unvanlari surekli Tengri ile olan baglantilarina deginir mesela kok tengri yaratmis ya da tanri tag tanri yaratmis Turk bilge kagan Gokturk Kaganligi nda Tengricilik tek tanrici bir din olarak gorunmektedir ve kesin olarak bircok baska inanclari da barindirmis olan bu kulturde en buyuk rolu oynamis ve hatta bu donemde en parlak zamanlarindan birini yasamistir Gokturk hukumdarlari halklari tarafindan tanrinin sectigi elci olarak kabul edilmistir Dort il e ayrilmis olan devletin bu illerinin yonetimi dort il han ca temsil edilmis ve bu ilhanlar da halklari tarafindan tanrisal davranis gormuslerdir Olen bir han ya da kaganin olumden sonra da tanrisal varligini surdurdugune inanilmis ve halkina destek olmaya devam etmesi icin her sene olum gununde onun icin bir kurban kesilmistir Ancak bunlarin yaninda Gokturklere Dogu Hunlar dan miras kalmis olan Cin etkileri de bulmak mumkundur nun dagilmasindan sonra son hukumdarlarin ogullarinin birbirlerine dusman olmalari saglanmis guneyde kalan bolumu Han Cinlileri ile birlik olmus ve onlarin kulturunden etkilenmistir Bu donemde ve sonraki yuzyillarda Tabgaclar gibi bircok Turk toplulugunun Cinilerin arasinda erimis oldugu tahmin edilir Bilge Kagan atalarinin yaptigi bu yanlislari yazilarinda ayrintili olarak ele almis ve halkini Cinlilerden gelen tehlikeye karsi uyarmistir Bu yuzden Gokturkler de halkin butunlugunu korumak icin etkili sekilde vurgulanan bir Turk ulusculugunda ve Tengricilige buyuk onem verilmistir Buna ragmen 12 hayvanli Cin takvimi ve gogun yonlerini hayvan adlari ile tanimlamak gibi bazi etkiler kalmistir Boylece Gokturk Kaganligi topraklarinin bolundugu dort il gogun hayvan adlariyla adlandirilmasindan dolayi Kartal ili Domuz ili Kaplan ili ve It ili olarak adlandirilmistir Gokturk Yazitlari nda bulunan diger bir cumle Tengricilikteki mahser gunu hakkinda bir fikir verir Uze Tengri basmasar asra yir telinmeser Turk budun ilingin torungun kim artati udaci erti Ustte gok yikilmazsa altta yagiz yer delinmezse cokmezse Turk milleti senin ilini senin toreni kim bozabilir Boylece Gokturkler de Dunya nin sonunun gok un yikilmasi ve yerin cokmesi ile gerceklesecegine inanildigi soylenebilir Kalintilardan birinde Budizm in Turklerin arasinda yayilmamasi icin uyarici bir yazi bulunmaktadir yazida Buyuk Kagan in kardesi Budizmin Turkleri umursamaz tembel ve edilgin yaptigini ve bunun onlenmesi gerektigini kaydetmektedir Tengriciligin diger inanclara karsi anlayisinin ve hosgorusunun kanitlarini bulmak mumkundur Mesela Karadeniz in kuzeyinde yapilan kazilarda Tengrici olduklari bilinen On Bulgarlarin kalintilari arasinda Musevi Hristiyan ve Budistlerin de olduguna dair kanitlar bulunmustur Mogollar Mogollarin ve bircok Turk boylarinin onderi olan Cengiz Han in da diger inanclara karsi dusmanca bir tutumu yoktu Savas olmayan zamanlarda hatta bazen savaslardan sonra Budist manastirlarinda dinlenir meditasyon ve oruc ile ruhunu aritirdi Tengrici toplumlari birlestirip insanlik tarihinin en buyuk imparatorlugunu kurmus olan hukumdar konusmalarina daima Sonsuz Kok Tengri nin Mavi Gok un dilegiyle sozu ile baslardi Cengiz Han in doneminde Tengricilik Hunlar dan ve Gokturkler den sonra tekrar ve son kez buyuk bir un kazanmisti Kubilay Kagan Cin i ele gecirdikten sonra oradaki yaygin dinlerle de ilgilenmeye baslamistir Mesela Tengricilik ile zaten akrabaligi olan Cinliler e ait tek bir gok felsefesi i taklit etmistir Ama ozellikle Budist Uygur Turk rahiplerinin bilgilerine ve egitimlerine hayran kalmis ve onlardan bir heyeti Buda nin felsefesini Mogollarin arasinda da yaymak ve yeni bir Buda tapinagi kurmak gorevi ile Karakurum a gondermistir Bu rahipler sadece bugune kadar Mogolistan da var olan Lamaizmi degil Uygurlar in kendi dillerine gore sekillendirdikleri Sanskrit alfabesini de Mogolistan a tasimislardir Ama Budizme ragmen Tengricilik Mogolistan daki agirligini surdurmus Budizm Tengriciligin icine ilave edilmistir Bugunku Mogollar in Budizmi kucuk bir Buda heykelini boylarinin Ongun u ve ulu atalari Cengiz Han in resmi ile birlikte cadirin kutsal sayilan kuzey kosesine yerlestirmekten ibarettir Avrupa da Tengricilik Suslu On Bulgar runlari ile yazili bir mezar tasi Tengricilik Hunlar Avarlar On Bulgarlar Kumanlar ve antik cagin bazi diger savasci Turk ve Mogol topluluklari ve daha sonra da Cengiz Han in Altin Ordusu tarafindan Avrupa ya da tasinmistir Tudomany sozcugu eski Macarcada sihir ya da esrarengiz bilgi anlamina gelirdi gunumuzde bilim demektir Taltos denilen Macar samanlari gunlerce surebilen bir bayginliktan sonra tudomany yi elde ederlerdi Taltos sozcugu Eski Turkce tal ya da talt dan gunumuz Turkcesi dalmak kaynaklanir ve bayilmak ya da bilincini kaybetmek anlamina gelir Saman olma islemi saman olacak kisinin kendinden gecmis bir vaziyette Gok e kadar uzanan agaca Macarca Tetejetlen nagy fa tirmanmasi ile gerceklesirdi Bu Dunyalar Agaci bu halklarin inancinin bir parcasiydi Hun ordusu Italya ya girerken On Bulgarlar Gok tanrisi Tengri ye Tangra derlerdi ve Tengricilik icin tipik olan daglarin kutsalligina inanma kapsaminda Balkan in en yuksek dagina Tangra adini verdiler Bu dagin adi Osmanlilar tarafindan 15 yuzyilda Maasallah a cevrilene kadar boyle kalmistir Bugunku Bulgarcada bu dagin adi Maasallah tan turetilmis sekilde Musala dir Ayrica simdiye kadar bulunan 80 civarinda eski Bulgar Run yazitinin neredeyse hepsinde Tangra nin adi gecmektedir Bulgarlar dan once de Trakyalilar ve Yunanlarca kutsal sayilmis olan ve eteklerinde eski Yunan tapinaklari bulunan nin en yuksek dorugunda ki dikili tasa eski verimlilik tanricasi olan Umay in resmi kazinmistir Bulgarlarin Tengriciligi 864 yilinda Han I Boris Mihail in Hristiyanligi kabul etmesi ile sona ermistir Avrupa ya goc etmis olan gocebe Tengrici kavimler yerli olmalari ile birlikte zamanla eski inanclarini unutmus ve yerli Slav Cermen ve Romen toplumlariyla karismislardir Diger Turkler 10 yuzyil oncesinde Araplar ve Farslar la temasa girip Islam i kabul etmis olan Turk boylari vardir Ama Islam i toplu sekilde kabul etmis olan ilk buyuk Turk toplulugu Saltuk Bugra Karahan emri altindaki Karahanlilar olmuslardir 920 Bundan sonra Islam Orta Asya nin guneybatisindaki Turk kavimleri arasinda suratle yayilmistir Bazi Turk kavimlerinin Islam a katilmadan evvel Nestoryan Hristiyanlari olduklari hakkinda da kanitlar bulmak mumkundur 581 yilindan kalma bir Farsca yazida bir savastan sonra esir dusen Turk askerlerinin yuzlerinde Hac dovmeleri bulundugundan soz edilir 762 yilinda Bogu Kagan Gokturk Ulkesi nin parcalanmasindan dogmus olan Uygur Ulkesi nde Mani dinini ulkenin resmi inanci olarak ilan etmistir Ancak Farslar dan alinmis olan Mani dini eski Turkler in Tengricilik ilkeleriyle kesinlikle bagdasmadigindan Uygur halkinin tumuyle bu dini kabul ettigine inanmak zordur Bundan yuz yil kadar sonra Uygurlarin cogunlugu Budizm i kabul edip bu temelin uzerine ilk yerlesik Turk kulturunu gelistirmislerdir Hatta Budizmin onculeri olup dini diger halklarin arasinda yaymaya baslamislar binlerce Cince ve Sanskritce Budist yazisini ozenle Turkceye cevirmislerdir Budizmi kendi kulturlerine gore sekillendirmis ve hatta ilk kez kadinlar icin bir manastir insa ederek Budist rahibeler gelenegini baslatmislardir Kirgizlar in saldirisindan sonra bir sure gocebelige geri donmek zorunda kalmislardir Bugunku Uygurlar cogunlukla Muslumandir Uygurlar bazi gelenekleri Budizmden Islam a tasimislardir Mesela kendini ruhsalliga adamis maddi varligi olmayan gocmen rahip gelenegini Islam da da devam ettirerek kapi kapi dolasarak iyilik dualari ile gecimini saglayan ve bazen ermis olarak gorulen dervis gelenegini cikarmislardir Islam daki tum dervis sekilleri buradan kaynaklanmistir 16 yuzyildan sonra Sibirya nin Turk kavimleri Ruslar tarafindan gitgide Hristiyanlastirilmis ve Slavlastirilmistir Ancak bu topluluklarin Hristiyanliginda gunumuzde Tengricilik kalintilarini bulmak mumkundur Simdi bile saman gelenegi surdurulmekte ve koylerdeki samanlara olan guven koyun papazina ya da doktoruna olan guvenden daha coktur Bugun Tengricilik artik sadece Mogollarda Lamaizm ile karismis bir sekilde ve hala dogaya bagli ve gocebe yasam surduren bazi Sibiryali kucuk Turk kavimlerinde gorulmektedir Tengriciligi bugune kadar korumus olan kavimler daima gocebe olmuslardir Kimi Musluman Turkmen ve Kirgiz boylari hala tamamen veya kismen gocebe bir yasam surdurmektedirler Bu boylarda eski dini torelerini Islami dualar ile karisik sekilde uygulayan samanlara rastlamak mumkundur Son yuzyillarda birkac kez Tengriciligi modernlestirme ve canlandirma denemeleri yapilmistir Bu cabalardan biri Altay bolgesinde dogmus olan ve Batili bilimcilerin Burkhanism dedikleri Burhancilik ya da Ak Yang Ak Din dir 1902 yilindan 1930 yilina dek suren Ak Din in en onemli ozelligi samanlara ve Ruslar a karsi dusmanligidir Onlara gore samanlar yuzyillar boyunca diger dinlerin rituellerini taklit etmis ve sacma sapan seyler yapmaya baslamislardir Ak Din samanlarin Gok un yani Tengri nin degil yer altinin yani kotulugun temsilcileri olduklarini vurgulamis ve samanlari yok etmeye cagirmistir Ak Din icin vaaz verilen toplantilarda saman elbiseleri saman davullari ve hatta Ruslarin seytanligi olarak gorulen Rus kagit paralari bile yakilmistir Bu uygulamalara 1930 yilinda Ruslarca siddetli ve kanli bir sekilde son verilmistir Gokteki kutsal nesnelerGunes Ay ates ve su Tengri nin gucunun simgeleridir Insanlarin goge yakararak elde ettiklerine inandiklari buyan adli guc gunesin gogun neresinde durduguna bagli olarak degisir En cok buyanin yeni ay ve dolunayda elde edilebildigine inanilir Yilin en uzun gununun yasandigi ve gunduz ile gecenin esit oldugu gunler en onemli bayramlardir Yilbasi 21 Aralik tan sonra gelen ilk yeni ayda Kizil Gunes Bayrami 21 Haziran dan sonra gelen ilk dolunayda kutlanir Venus gezegeninin Turklerdeki adi Erklik Mogollardaki adi Tsolman dir Atesli ok denilen yildiz kaymalarini ve yeryuzune dusen akan yildizlari Erklik Han in gonderdigine inanilir Erlik Han ile karistirilmamali Buyuk ayi yildizlarina Mogollarda Doolon Obdog Yedi Yas Damlali Adam derler Gok un Ulker yildizlarina bagli olduguna ve Ulker in etrafinda dondugune inanilir Ak Ay bayraminda 14 adet tutsu yakilir Bunlarin ilk yedisi Yedi Yas Damlali Adam ve diger yedisi Ulker icindir Uc Dunya kozmolojisiCogu eski inanclardaki gibi Tengricilikte de gercek alemin yaninda bir gok alemi bir de yer alti alemi vardir Bu alemlerin arasindaki tek baglanti dunyanin merkezinde duran Dunyalar Agaci dir Gok alemi ve yer alti aleminin yediser katlari vardir bazen yer alti dokuz gok de 17 kat olarak gecmektedir Samanlar bu alemlere yolculuk yapmak icin bircok girisler tanirlar Bu alemlerin katlarinda ayni yeryuzundeki insanlar gibi bir hayat surduren varliklar vardir Onlarin da kendi saygi gosterdikleri ruhlari ve samanlari vardir Kimileyin bu varliklar yeryuzunu ziyaret ederler ama insanlara gorunmezler Sadece atesin garip bir cizirtisinda ya da bir tilkinin havlamasinda kendilerini belli ederler ve samana gorunurler Yer alti alemi Yerlik Cehennem Gokturklerde Tamag Mogollarda Tam Yer alti aleminin yeryuzu ile cok benzerlikleri varsa da yer alti halkinin insanlarda olduguna inanildigi gibi uc yerine sadece iki ruhu vardir Onlarda vucut isisini ureten ve nefes alinmasini saglayan ami ruhu eksiktir Bu yuzden cok beyaz tenlilerdir ve kanlari cok koyu renklidir Yer alti aleminin gunesi ve ayi cok daha az isik verir Yer altinda da ormanlar irmaklar ve yerlesim yerleri vardir Yer alti aleminin efendisi Erlik Han dir Mogolca Erleg Han Erlik Tengri nin bir ogludur Yer altinda yeniden dogmayi bekleyen ruhlari da Erlik Han kontrol eder Eger hasta bir insanin sune ruhu daha olmeden yer alti alemine kayarsa bir saman Erlik Han ile pazarlik yaparak onu tekrar geri getirebilir Eger bunu basaramazsa hasta olur Gok alemi Cennet Ucmak Gok aleminin de yer alti alemi gibi yeryuzu ile benzerlikleri varsa da bu alemde insanlarin ruhlari bulunmaz Bu alem yeryuzunden cok daha aydinliktir Kimi rivayetlere gore yedi tane gunesi vardir Yeryuzundeki samanlar bu alemi ziyaret edebilirler Burada saglikli hic dokunulmamis bir doga vardir ve buranin yerlileri atalarinin geleneklerinden hicbir zaman sapmamislardir Bu alem Tengri nin himayesi altidadir Kimi gunlerde Gok aleminin kapisi aralanir ve isigi bulutlarin arasindan parlar Bu anlar saman dualarinin en tesirli oldugu anlardir Bir saman kendisini gok alemine goturen hayali yolculugunu bir kusun geyigin ya da atin sirtina binerek ya da bu hayvanlarin sekline girerek gerceklestirir Bir Tengricinin dunyayi gorusu Bir tengriciye gore Dunya sadece uc boyutlu bir ortam degil ayni zamanda durmadan donen bir cemberdir Her sey bu cemberin icine baglidir ve cember durmadan eskir ve yenilenir Dunya nin uc boyutu Gunes in hareketi durmadan hareket halinde olan mevsimler ve butun yaratiklarin olumden sonra tekrar dogan ruhlarindan olusur Insanlarin uc ruhuTengricilikte insan ve hayvanlarin birden cok ruha sahip olduklarina inanilir Genelde her insanin uc ruha sahip oldugu kabul edilir ancak ruhlarin adlari nitelikleri ve sayilari kimi kavimlerde farkli olabilir mesela Sibirya nin kuzeyinde yasayan ve bir Ural halki olan Samoyetler kadinlarin dort erkeklerin bes ruha sahip olduklarina inanmaktadirlar Ruh turleri Kuzey Amerika da Orta ve Kuzey Asya da arastirmalarda bulunmus olan Paulsen ve Hultkratz bu ruh inancinin butun halklarda ayni olan iki ruhunu soyle aciklamislardir Nefes hayat ya da beden ruhu Golge ruhu serbest ruh Bunlarin yaninda kavimden kavime degisen kismet ruhu koruyucu ruh ve bir de cocuk ruhu inancini tarif etmislerdir Yeni dogan bir cocugun Omi ruhu olduguna ve bu cocuk bir yasina girdiginde bu ruhun Ergen ruhu na donustugune inanilir Ayrica ayni kavme ait olan insanlarin bir toplu ruh a sahip olduklarina inandiklari saptanmistir Bu kolektif ruh inanci ayni ture ait olan hayvanlara da yansitilir Yani ayni ture ait olan hayvanlarin buyuk bir toplu ruha bagli olduklarina inanilir Ruh adlari Turklerde ve Mogollarda insan ruhlari icin bircok farkli adlar bulunur ancak bunlarin ozellikleri ve anlamlari henuz yeterince arastirilmis degildir Turklerde Ozut Sune Kut Sur Salkin Tin Kormos Yula Mogollarda Sunesun Amin Kut Sulde Jean Paul Roux bu ruhlarin yaninda bir de Uygurlarin Budist donemlerinden kalan yazilarda sozu edilen Ozkonuk ruhuna dikkati ceker Mogolistan a arastirmalar yapmak icin gidip sonunda hayatini Tengricilige adamis ve Sarangel Odigen adli Samanice olarak Mogolistan da vefat eden bilimci Julie Stewart Tengricilik hakkinda yazdigi makalelerinden birinde ruh inancini soyle tarif etmistir Amin ruhu Nefes almayi ve vucut isisini saglar Amin ruhu tekrar canlandirir Bu ruhun Turklerdeki adi Ozut olsa gerek Kasgarli Mahmud yazdigi Divanu Lugati t Turk adli eserinde Ozut ruhu nu nefes ruhu olarak tarif etmistir Sunesun ruhu Vucudun disinda suya gider suyun icinde hareket eder Tabiattaki su cemberi gibi bir varlik surdurur Insan olunce yer alti dunyasina iner Tekrar dunyaya gelmesi gerektiginde bir kaynaktan cikar ve bebegin icine girer Turklerde Sune ruhu Sulde ruhu Bir insana kisiligini veren benlik ruhudur Diger ruhlar insan vucudunu terk ederse sadece bayginliga benligini yitirmeye ya da komaya yol acarlar Fakat bu ruh vucudu terk ederse insan olur Insan olunce dogada bir cisme girer ve Yer Su ruhu olur Tekrar dunyaya gelmez Hayvanlarin iki ruhu vardir Hayvan oldugunde bunlardan birisi tekrar dunyaya gelir ve digeri dogaya yerlesir Hayvanlar yeniden dirilebilen bir ruha sahip olduklari icin onlara da saygili davranmak ve eziyet etmemek gerekir Kut ve Iduk Kut Tengri nin sadece hukumdarlara verdigi guclu bir ruhtur Tengri bu ruhu bir kagana uygun gordugu zaman verir ve yine uygun gordugu zaman geri alir Bu ruha sahip olan bir kaganin unvanina Tengrikut eklenir Kut un kelime anlami mutluluk olarak bilinse de bu ikincil anlami olarak kabul edilir keza bu kelimenin Mogolca karsiligi olan su kader seklinde cevrilmistir Ayni sekilde Mogol devrinin belgeleri de bu ruhun Cengiz Han ve soyuna ozgu oldugunu soyler Ancak bu kut a sadece kaganlar sahip olacak diye bir kaide yoktur Irk Bitig de herhalde halktan birisi surunerek gittiginde Tengri ye rastladi ve kendi kut u icin ona yalvardi Tengri onun kut unu verdi ve dedi ki Otlakliginda genc hayvanlar olsun ve hayatin uzun olsun Ayni kitap hayvanlar icin onu isin icine soyle katiyor Bir kucuk kus bir kucuk geyik bir kucuk insan kaybolmus ancak Tengri nin kut u sayesinde hepsi guvenlikte ve canli olarak bulunmustur Metinlerden kut un hayat icin gerekli oldugu ama yalnizca tek bir defa verilmedigi anlasilmaktadir Kut devam etmekte yerlesmekte veya Orhon yazitlarinda denildigi gibi onaylanmaktadir Turk inancinda eskiden bunun dagiticisinin bizzat Tengri olmasina karsin bu ruh baska ucuncu gucler tarafindan da insanlara tasinabilir Muhtemelen Bay Ulgen ismini kendisine ait olan bu rolden almistir Ulgen ul paylasmak bolmek in durum ortacidir ve dolayisiyla anlami zengin bolusturen dir Iduk ise id govdesinden hareketle fiilden yapilmis bir isim olup kutsanmis olarak tercume edilmistir bu yanlis degilse de yetersizdir ve kelimenin ikincil anlamini yansitmaktadir Id eski Turk yazitlarinda bile yer almaktadir Anlamiysa yenilgiye ugramis bir halki serbest birakmak daha yaygin olan anlami ise gondermek tir Kasgarli Mahmud bu ifadeyi gondermek serbest birakmak seklinde yorumlamaktadir Yazar sans getiren ve kutsal olan her sey iduk tur diye aciklar ve soyle devam eder Rahatsiz edilmeyen kendi halinde huzur icinde birakilan her hayvan bu niteleme sifatini tasir Bu hayvana ne yuk tasitilabilir ne sutu sagilabilir ve ne de yunu kirpilabilir Sahibinin vermis oldugu sozden oturu bu hayvan gudulur ve korunur Ayrica hayvanlarin disinda belirli cografi bolgeler de iduk sayilmistir Otuken Ormani ve bunlara ornektir Bu demektir ki bu yerlerde orada dunyevi hicbir eylemde bulunulamaz orada yasayan hayvanlar oldurulemez ve orada yasayan bitkiler koparilamaz Tengri nin yanindaki diger kutsal varliklarTengricilikte atalarin kutsal sayilmasi ve hatta kimi buyuk hukumdarlarin olumlerinden sonra tanri olarak kabul edilmesinden dolayi kabileden kabileye farkli tanrisal varliklar bulunur Bu yuzden Tengriciligin butun kutsal varliklarini bir araya toplanmasi imkansiz gibidir Mesela Altaylarda cok yuksek bir tanri olarak gorulen Kara Han in Oguz Han in babasi oldugu dusunulmektedir Ayrica Macar bilimcilere gore Macarcadaki tanri anlamina gelen Isten kelimesi Istemi Kagan a olumunden sonra tanri olarak tapilmasindan kaynaklanmaktadir Tengriciligin bir tek tanri dini olup olmadigi hakkinda farkli gorusler var oldugu icin bu kutsal varliklarin gercekten tanri olarak mi yoksa sadece guclu ruhlar olarak mi adlandirilmasi gerektigi kesin olarak soylenememektedir Bu konu hakkinda bilimcilerin farkli gorusleri asagida Tek Tanri Kurami basligi altinda ele alinmistir En taninmis kutsal varliklar Tengri nin yaninda Tengriciligin cografyasinda en yaygin ve en taninmis kutsal varliklar sunlardir Umay Iduk Umay ya da Tenger Ninyan Bereket tanricasi olup Tengri nin kizidir Ulgen Altaylar da Adakutay Yakutlar da Ak Toyun Tengri nin oglu ve Gok aleminin Cennet in efendisidir Erlik Han Yer alti alemi Yerlik Erlik Tengri nin oglu ve yer alti aleminin kaganidir Sibirya Turklerinde Gunumuzdeki Yakutlar ve Altaylar yukarida sayilan dort tanrisal varligin yaninda ayrica su kutsal varliklari tanimaktadirlar Kayra Han Altaylilarda yuksek derecede bir tanri Gok un en yuksek katinda altin bir sarayda altin bir tahtta oturdugu anlatilir Altaylarin yaratilis efsanesinde hatta insanlarin yaraticisi olarak gosterilir Ayzit ya da Aykiz Ask guzellik ve Ay tanricasi Gok un 3 katinda oturur Kamlar alkislarinda alkis dua inanilmaz guzelligini methederler Gun Ana Gunes tanricasi Gunes ile birlikte Gok un 7 yani en yuksek katinda oturur Ay ata ya da Ay dede Ay tanrisi Ay ile birlikte Gok un 6 katinda oturur Alasbatir Ev hayvanlarinin koruyucusu Ancasin Yildirimlarin efendisi Su Iyesi Suda yasayan guzel peri kizlaridir Kendilerini yilana ya da kusa cevirebilme yetenekleri vardir Tas Gasit Kismet tanrisi Andarkan Atesin efendisi Eski Kirgizlarda bir bitki tanricasi ayni isimi tasiyordu Satilay Kotuluk tanricasi Insanlarin dengesini bozar yoldan cikarir ve ruh hastaliklari getirir Caresiz insanlari intihar etmeye ikna eder Kis Han Kisin efendisi Arah Toyer Tarila Sabiray Yer alti aleminde insanlarin ruhlari hakkinda kararlar veren hakim derecesindeki ruhlar Golpon Ata Koyunlarin koruyucusu Haberci Tanrilarin insanlara bildirmek istedikleri iyi kararlari insanlara ileten ruh Kambar Ata Atlarin koruyucusu Od Ana Atesin ve ocagin tanricasi Mutluluk ve veya yol tanrisi kaynak belirtilmeli Doga ruhlari Tengricilikte tabiat ruhlarla doludur Bu ruhlar bulunduklari yerlere ve ozelliklerine gore kategorilere ayrilirlar Bunlarin adlari Tengrici halklarin farkli dilleri ve lehcelerine gore degisebilir Ancak bunlar genel olarak iki buyuk gruba ayrilabilirler Gok ile baglantisi olan ruhlar Bunlarin adlarina cogunlukla kok mavi ya da tengri gok kelimeleri eklenir Yer ile baglantisi olan ruhlar Bunlar toplu olarak Turklerde Yer su ve Mogollarda Gazriin ezen olarak adlandirilirlar yazdigi Tengrianizm Religion of Turks and Mongols adli kitabinda Turklerde 17 kutsal varligin Tengri Umay Erlik Ulgen vs Mogollarda ise 99 Gok ruhlari nin 77 Yer ruhlari ile karsi karsiya durduklarini ortaya koymaktadir Ayrica cogunlukla Tengri ile baglantili olarak kullanilan kok mavi kelimesinin bir gok ruhu tasidigi inanilan yaratiklara da eklendigine dikkati ceker Kuk lakabi ayrica at koc boga geyik kopek ve kurt gibi bazi hayvanlara da verilmektedir Bu yakistirma hayvanin rengine alaca degil Gok e ait olmasina dair verilirdi Kuk Tengre yani kutsal oze sahip Samanlar bircok ruhu kontrol edebilir ancak kimi gok ruhlari o kadar gucludur ki bir saman onlari etkileyemez Bir ruh sadece denge bozulduysa ve duzeltilmesi gerekliyse rahatsiz edilebilir Onemsiz meseleler veya sirf merak icin rahatsiz edilmemeleri gerekir Mogollarda Tengri nin yanindaki en guclu kutsal varliklar Gok un ayri yonlerinde bulunduklarina inanilan dort kudretli gok ruhudur Mogollar bunlarin adlarina da tenger gok eklerler Erleg Han Erlik Han yer altinin efendisi Dogu tenger i Usan Han su ruhlarinin efendisi Guney tengeri Tatay Tenger kuzeyden cagrilir Firtinalarin yildirimlarin ve hortumlarin efendisi Mogollarin bu gok ruhlari cok gucludur ve etkilenemezler Samanlar onlardan sadece bir ayinde yardimci olmalarini rica edebilir Bu ruh gruplarinin disinda bir de Cor Mogolca Cotgor Ozor Ongun Kormoz ve Burhan ruhlari vardir Yer su Mogolca Gazriin Ezen Yakutca Ayy Yer ile baglantisi olan doga ruhlaridir Bir dagin golun irmagin kayanin agacin koyun binanin hatta butun bir ulkenin ruhu olabilirler Cor Mogolca Cotgor Dengeyi bozan bedensel ve ruhsal hastaliklar getiren kotuluk ruhlari Bazi Cor lar olmus insanlarin yer alti aleminin yolunu bulamamis olan Sune ruhlaridir Bu takdirde bir samanin bu ruhu tekrar yola getirmesi gerekir Diger kotuluk ruhlari tekrar canlandirma cemberinin disinda dururlar ve sonsuza kadar tabiatta dolasirlar Samanlar bu ruhlari etkileyip iyi bir yardimci ruh haline getirebilirler Ozor ruhlari Ongun ruhlari ve Burhan ruhlari cogunlukla iyi ruhlardir ama zaman zaman sorun da yaratabilirler Ozor ve Ongun ruhlari bazi atalarin bir sure boyunca dogada dolasan Sulde ruhlaridir Bu ruhlar samanlarin torenlerinde en onemli yardimcilaridir Kormoz Mogolca Utha Olmus samanlarin ruhlaridirlar Kormozler daima canli samanlarin yaninda bulunur onlara yol gosterip yardimci olurlar Kormozler bircok saman kusaklarinin tecrubesine sahiplerdir Iyi ve kotu Kormozler vardir Ayrica Kormozler yeni olen insanlarin ruhlarina yol gosterirler ve onlari gitmeleri gereken yere gotururler Burhan Burhanlar cok gucludurler ve bir saman onlari etkileyemez Eger bir insani hasta ettilerse sadece hastayi rahat birakmalarini rica edilebilirler Sadece cok guclu bir yardimci ruhu olan bir saman Burhan ruhunu kontrol edebilir Bu uygulamadan sonra o Burhan bir Ongun un icinde tutulan Ongun ruhu olur Altaylilarin bazi guclu doga ruhlari Altay Han Altay daglarinin efendisi Altay daglarinin zirvesinde oturduguna inanilan cok guclu bir ruh Buzul Toyun ile birlikte gok aleminin en yuksek katinda buyuk Kara Han in sarayina giden yolun bekciligini yapar Demir Han Guclu bir dag ruhu Talay Han Guclu bir dag ruhu Okto Han Yer Su kategorisinden guclu bir dag ruhu Kutsal daglar goller ve agaclarHan Tengri daginin gunbatimindaki gorunumu Tengrici bir insanin dogaya karsi buyuk saygisi vardir cunku doga ruhlarla doludur Buyuk bir dagin gorkemli yasli bir agacin bir golun ya da bir vahsi hayvanin bir ruhu ve boylece bir kisiligi vardir Insan dogadan sadece kendine ve ailesine lazim oldugu kadarini alir savurganlik Tengri yi ve Yer sulari ofkelendirir Eger insan dogadan bir sey alabildiyse bu salt doga ruhlarinin rizasi ile olmustur Bu yuzden onlara minnettar olmasi gerekir Cin in Tang doneminden kaldigi dusunulen Goc destaninda Turkler 40 kusaktan beri kutsal saydiklari ve ondan guc aldiklari bir kayayi Cinlilere birakirlar Gok aniden garip sarimsi bir renge burunur kus otusleri ve dogadaki diger sesler kesilir bozkirlar sararmaya solmaya baslar Turklerin ve surulerinin arasinda salgin hastaliklar cikar ve dogadan Yer sularin sesleri duyulur gooc gooc diye Yer su ruhlari bu sekilde kendilerine ihanet eden Turkleri memleketlerinden kovar ve cezalandirirlar Dag ruhlarinin cok guclu olduklarina inanilir ve bereket icin onlara dua edilir Her Tengrici halk yasadigi bolgenin en yuksek dagina hitap eder Boylece gunumuze kadar tum Avrasya da kimi dag adlari bu eski inancin kalintilari olarak muhafaza edilmistir Bir dag ruhuna edilen dua bir Oba ya yoneltilir Bu oba dagin yakininda bulunan ve o dagi temsil eden 2 3 metre yuksekliginde dallardan olusan bir yigintidir yanindan gecen kimse uc kez etrafinda dolanir ve sonunda obanin tepesine bir tas koyar Boylece yolculugunun devami icin ugur ve kendisi icin guc aldigina inanir Kimi kavimlerde daga verilecek kurban dagda bulunan bir golun icine atilir Kimi kutsal daglar ve goller Han Tengri Kazakistan Altay daglari zirvesinde Altay Han in oturduguna inanilir Issik Kul Kirgizlarin mitolojilerinde guclu bir ruhu barindiran kutsal gol Musala Bulgaristan Bu dag Balkanlarin en yuksek dagidir ve 15 yuzyila kadar bir Turk kavmi olarak yasayan On Bulgarlarin verdigi Tangra Tengri adi ile tanimlanmistir Daha sonra Osmanlilar bu daga Arapcadan gelen Maasallah adini vermistir Gunumuzdeki Bulgarlar maasallahtan turetilmis olarak Musala derler Tanri Daglari Uygurca Tengri Tav Orta Asya da bulunan buyuk dag sistemlerinden birini olusturan siradaglardir Tengri nin Turk adini burada verdigi iddia edilir Adak kurban gelenegiTengricilikte iki turlu adak vardir kanli adak ve kansiz adaklar Kanli adaklar En cok makbule gectigine inanilan adak hayvanlari beyaz atlardir Atlarin disinda koyun keci ve sigir da kurban edilir Tengricilikte bir hayvani kurban ederken dikkate alinmasi gereken bircok kural vardir Bir hayvanin tekrar dogacak olan bir ruhu oldugu icin ona karsi saygi duyulur ve hayvana gereksiz aci vermemeye calisilir Kurban hayvaninin basi kesilmez cunku ruhu kafasinda boynunda ve solunum yollarinda bulunur ve bu yuzden bolunmemesi gerekir Ayrica kaninin akmamasi kemiklerinin kirilmamasi ve hayvanin postun karin kisminda bulunan bir yirtigin disinda tek parca kalmasi gerekir Hayvanin karin kismindan bir kisim kesilerek buradan hayvanin icine el sokulup can damari bolunur Mogolistan da hala bu sekilde yapilmaktadir Daha sonra hayvan ikiye bolunur ve iki ayri atesin ustune asilir Hangisinin dumani dik bir sekilde goge dogru cikarsa o bolumu kul olana kadar atesin uzerinde birakilir Cunku o bolumun kokusunun Tengri nin hosuna gittigine inanilir Gunumuzun Musluman Kirgizlari kurban bayraminda da at kurban ederler Kansiz adaklar Kansiz adak olarak ozel secilmis cesitli gida malzemeleri icki tutun silah ev esyalari ve at yarislari ile gures gibi farkli seyler kullanilir Mesela gok guruldediginde bir tas kimiz yogurt ya da ayran ile uc kez cadirin etrafinda dolanilir Yildirimin dustugu noktada gencler Tengri nin hosnutlugunu tekrar kazanmak icin guresler ederler Ama her gun yapilan ve en sik rastlanan adak bir tas kimizdan Gok un dort yonune dogru biraz sicratarak o ickiyi boylece Tengri ye Otuken e atalara adayip gerisini bir dikiste icmektir Bu gelenek gunumuze kadar tum Sibirya da ve ozellikle Mogolistan da yaygindir Kimileyin votka ile de yapilmaktadir Atalar KultuEski Turklerde atalar kultu mevcuttu Atalar eski Turk toplumlarinda ikiye ayrilirlar Biri kavmin imparatorlugun kuruculari olan atalar ya da buyuk hukumdarlarin soy kutugu digeri ise boyun kurucusu neslinden geldikleri atalarin soy kutugu En eski Cin kaynaklari Dogu Turklerinin kendilerine kurban sunmak uzere her yil atalarinin magara mezarlarini ziyaret etmek gibi bir gelenege sahip olduklarini aktarirlar Bu ziyareti bizzat hanin kendisi yapmakta ve kendisine en ust duzey yetkililer de eslik etmekteydi Bati Turklerinde de bu gelenek olmus degildi han bu torene katilamayacak olsa bile toren icin ust duzey bir yetkili gorevlendirilirdi Diger gocer gruplar ornegin T o palar da ayni prensibe uyarlardi Atalar kultu kesin olarak o soyun besigi oldugu varsayilan bir bolgeye ait bir kultle ilintilidir Bu gelenekte mutlaka bir kurban adanirdi bu bazen insan da olabilirdi Olaya rituel acidan bakildiginda bunun Tengri ye adanan kurban ile esdeger bir anlami olmasi gerekir Bu gelenege Bulgarlarda rastlanir olusu bize bunun yalniz belli bir yoreye ozgu olmayip bozkirlarin bir ucundan diger ucuna kadar yaygin oldugunu gostermektedir Bazi belgeler bu kurban torenlerinin onemli astrolojik olaylarla ayni zamanda gerceklesebildigini gostermektedir Yaz gundonumu sonbahar baslangici gece gunduz esitligi vs Hukumdarlarin mezarlari gizli tutulabilirdi Bundaki amac mezar yerinin kutsiyetinin ihlal edilmesini onlemekti Bu Iskitli gocerlerden miras kalmis eski bir gelenektir Herodotos Iskitlerin atalarinin mezarlari bulunmadigi surece Darius la carpismak istemediklerini anlatir Turklerin ve Mogollarin olmus dusman hukumdarlarinin mezarlarini actirip kemiklerini yaktirmasinin ya da dusman askerlerinin mezarlarini tahrip etmesinin sebebi bu kulttur Boyle yapmis olmalari onlarin hem iskeletin icinde bir gucun yasamaya devam ettigine inandiklarini hem de bir atalar kultunun varligini kanitlamaktadir Ailenin atalarina iliskin bir kultun varligina ise daha az kesin kanit mevcuttur Suphesiz bu kult hareketli heykelciklerde ya da Cin ornegine uygun olarak uzerinde yazi veya resimler bulunan levhalarda ortaya cikmaktadir Ebu l Gazi Bahadir Han in putperestligin ortaya cikisina iliskin aciklamasi daha yakin doneme ait olmasina ragmen goreceli olarak arkaik bir durumu yansitabilir Ebu l Gazi Bahadir Han bu konuda soyle der Sevdikleri bir kimse oldugunde bir gelenek halini aldigi uzere o cagdaki insanlar bir tur bebek yapar ve onu evde muhafaza ederlerdi Bu bizim bilmem kimin figuru diyerek onu sevmekten hoslanirlardi Yiyecekleri yemegin ilk lokmasini bu bebegin onune koyarlardi bebegin yuzunu ve gozlerini titiz bir bicimde sildikten sonra onunde secdeye kapanirlardi Butun bunlar her ne kadar cok guvenilir kaynaklar tarafindan degilse de baska kaynaklarca da teyit edilmektedir Eski Turklerde cenaze torenleriTengricilikte bir insanin birden fazla ruha sahip olduguna ve bu ruhlarin farkli ozellikleri olduguna inanilmasi donemlik ve bolgesel farkli cenaze merasimlerine yol acmistir Jean Paul Roux a gore eski Cin yazilarinda Usunlarin cenazelerini erken donemlerinde yaktiklari ve daha gec donemlerde gomdukleri hakkinda kanitlar bulunmaktadir Kimi baska kaynaklara gore gomulecek cenazeler icin mezarin konumu bir akarsunun yakininda secilir ve bu vucudun disinda akarsular yolu ile hareket eden sune ruhunun dikkate alindigina isaret eder Diger kaynaklarda mezarlarin konumu yuksek tepelerde secildigine kanitlar bulunur ve bu gok ile iliskisi olan nefes ruhunun dikkate alindigina isaret eder Kasgarli Mahmud da eski Turklerin cenaze gelenekleri hakkinda cok faydali bilgiler aktarmistir Yukarida saydigimiz geleneklerin yani sira agaclarin ustunde sergilenen cenazeler oldugunu cenaze merasimlerinde geride kalan yakinlarin kendilerine tirnaklari ve bicaklar ile zarar verdiklerini yazmaktadir Cenaze merasiminde ozellikle yuzlerini yaralayip kan gelmesini saglamaya onem verilmistir Cunku goz yaslarinin kan ile karisip akmasinin derin bir anlami vardir Dikkate alinan geleneklerden cenaze cikan bir evden 40 gun boyunca hicbir sey alinip bu eve hicbir sey verilmemesidir Kimi kavimlerde 40 gun boyunca olunun adi anilmaz aksi takdirde olunun ruhu o evi terk etmeyecegine ve gitmesi gereken yola cikmayacagina inanilir Jean Paul Roux nun Turklerin ve Mogollarin Eski Dini baslikli calismasindan Olumu izleyen donemde bazen birdenbire ortaya cikan bazen onceden duzenlenen aglayip sizlamalar ile cenaze torenlerinde yer alan rituele dayali dovunmeleri birbirine karistirmamak gerekir Cinliler bu ayrimi gayet iyi yapmistir Konuyla ilgili tanimlamalari klasik niteliktedir Onlar cenazenin icinde oldugu cadirin kapisi onune gelir gelmez kanlarinin gozyaslariyla birlikte aktiginin gorulmesi icin yuzlerini bir bicakla kesmektedirler Jordanes bunun Hunlar tarafindan da yapildigini belirtmistir Diger gozlemciler arasinda Ibn Faldan korkunc ve vahsi bir sekilde bagirip aglayan erkekler oldugunu aciklamaktadir Ayni zamanda at yarislari duzenlenmekte yani olunun cevresinde duzensiz sekilde donulmekte ayrica koyunlar ve atlar kurban edilerek cadirin onune serilmektedir Olunun seyredilmesi icin acikta birakildigi sureyle ilgili olarak dikkat ceken yedi rakamina cogu kez degisik faaliyetler soz konusu oldugunda da rastlanmaktadir yedi yara yedi kez cevresinde donus Gomulme tarihi geldiginde ceset Herodot tarafindan belirtildigi ve Pazirik kazilarinda da goruldugu gibi en azindan Iskitlerde ve Mogollarda mezarina kadar tasinmak icin araba uzerine konmaktadir Tukiulerde Vuhuanlarda Huan Huanlarda ve diger Turk kabilelerinde bunlara bir cenaze alayi eslik etmektedir Cenaze torenleri bir araya gelmek icin buyuk nedenlerden birini olusturdugu icin eskiden oldugu gibi gunumuzde de halk toplanmakta ve bunun icin uzak yerlerden gelinmekte yabanci heyetler davet edilmektedir Halen olume ucan ruhun shungkur sungur seklinde algilanmis olup olmadigini tespit etme imkanimiz yok ancak oldu demek yerine shungkur boldi sungur haline geldi deyiminin Islam dinini kabul ettikten sonra bile Bati Turklerinde kullanildigi gorulmektedir Emel Esin in Turklerde Maddi Kulturun Olusumu adli eserinden Kok Turkler hakkindaki Cin rivayetlerinden anlasildigina gore ceset kubbeli ve yuvarlak bicimli olan Turk cadirina yatiriliyordu Takvimde uygun bir gun secerek yug merasiminin iki safhasi icra edilirdi Kok Turk beylerinin mezar taslarinda yug tarihleri verildigine gore gun belirlenirken bazi astrolojik dusuncelerin varligindan da soz edilebilir Esasen gorulecegi gibi mezar taslarinda astrolojik simgeler de bulunuyordu Merasim icin secilen gunde ceset at uzerine bindirilip bazen cadir seklinde bir kosk icinde silahlari ve madeni ayna gibi kiymetli esyalari yakiliyor ve baska bir mevsimde kuller gomuluyordu Turk kaganlarinin mezar abideleri dag seklindeydi Daha sonra Kok Turklerde ve Oguz Turklerinde oldugu gibi ceset yakilmadan gomuluyorsa giyimli ve zirhli olarak silahlari ve elinde bir kadeh icki bulunan ceset atiyla mezara yerlestiriliyordu Mezar abidesi olarak olenin bir portresi ve hayati sirasinda giristigi savaslardan sahneler tasvir ediliyordu Olen kimsenin hayattayken savasta oldurdugu kisilerin simgesi olan taslar veya heykellere balbal deniyor ve bunlar da mezarin etrafina dikiliyordu Balballar ve olene kurban edilen hayvanlar obur dunyada hizmete tahsis edilmis sayiliyordu J R Hamilton ve E Tryjarski tarafindan yeni okunan geyikli bir Kok Turk mezar tasi yazisindan anlasildigi uzere kurban edilen hayvanlarin da tasviri yapiliyordu Olenin onun maiyetinin ve balballar ile kurbanlik hayvanlarin tasvirleri dikili tasa oyulmus bir heykel veya kabartma olmaktaydi Olenin hayat safhalarini temsil eden levhalar da tasa naklediliyor veya az kabartmali sekilde oyuluyor ya da kirmizi boyayla ciziliyordu Bu eserlerin uslubu ilkel fakat carpici bir ifade bicimiyle kendini gosteriyordu Insan tasvirlerinin hicbiri digerine benzememekte kaynaklarda olenin portresinin yapildigi hakkindaki bilgi teyit edilmis bulunmaktadir Sin adi verilen bu mezar abidelerinin bazisinda Turk sanatkarlarinin adlari da okunmustur Jean Paul Roux nun Altay Turklerinde Olum baslikli arastirmasindan Aksine bir kanit bulunmadigi surece tarihsel cagdaki Altay toplumlarinin cenaze toreni geleneklerinin Orta Asya nin tarih oncesi Paleo Asya Altay veya Hint Avrupa geleneklerinin bir devami oldugunu soyleyebiliriz Sonuc olarak Altaylilarin cenaze torenleri icin kullandiklari degisik yontemleri asagidaki semayla ozetlemek mumkundur Agaclar uzerinde sergilenen ceset Hayvanlara terk edilen ceset Yakilan ceset Mumyalama uygulanan ceset Gomulen cesetBu bes durumda 2 ve 3 siradaki islemlerden sonra hemen hemen her zaman bir gomme islemi gerceklestirilmektedir Yakma islemini anlayabilmek icin kavramini anlamamiz gerekir Ates kultu atese tapmak degil ates i Tengri ye erismek icin bir arac olarak kullanmaktir Bu sebeple Tengrici torenleri inceledigimizde Bug un bedeni yakilir cani ucar ve Tengri ye erisir sonucuna ulasabiliriz Mumyalama islemi Qagan icin yapilacak yug ayinine uzak ulkelerin davet edilmesi davete cevap alinmasi ve bu uzak ulke temsilcilerinin gelebilmeleri icin cesedin birkac yil bekletilmesi zorunlulugundan kaynaklanmistir Mumyalama icin gerekli malzemeler ucsuz bucaksiz ormanlardan saglanabiliyordu Cok sayidaki metinden olunun cadira yerlestirildigini ogrenmekteyiz Suphesiz soz konusu olan cadir olenin hayattayken sahip oldugu cadir degildir Bu cadir genellikle cenaze torenleri icin kullanilan ya da bu vesileyle kurulan ozel bir yer bir cenaze yeridir Turklerin eski tarihlerden beri kefen kullandiklari kanitlanmistir Genel olarak olunun etler ve iceceklerle birlikte gomuldugunu one surebilecek yeterli bilgimiz vardir Ozetle oteki dunyada ihtiyaci olan her turlu nesneyi gommekteler Tengricilikte din adamlari Kam ve BaksiTengricilikte Kam Saman kutsal birisi degildir Sadece ruhlar ile iletisim kurabildigi icin toplum ona saygi gosterir Bu yuzden diger dinlerden tanilan din adamlari ile karsilastirilmasi dogru olmaz Kamin en onemli gorevleri bozulan dengeyi tekrar yerine getirmek ve hastalari iyilestirmektir Insanlarin gunluk ibadetleri icin bir kama ihtiyaclari yoktur Kimi kamlar daha guclu ruhlar ile iletisim kurabilir ve diger kamlardan daha guclu olur Ak ve Kara kamlar vardir Bunlarin gorevleri ve hunerleri farklidir Ak kamlar Gok e bagli ruhlar ile kara kamlar ise yere ve yer alti alemine bagli ruhlar ile iletisim kurarlar Kamlarin giysilerine manyak denir Kamin manyagina asili bir suru kendisine guc veren ya da kendisini kotu ruhlara karsi koruyan esyalar vardir Kamlarin atesle arinmasi Tuvali bir Samanice atesli bir ayin sirasinda Tuva halkinda samanizm hala cok canlidir Her seyin atesle arindirildigina inaniyorlar Dolayisiyla elcilerin veya prenslerin veya diger herhangi bir yabanci kisinin gelmesi halinde bu kisilerin ve getirdikleri hediyelerin tehlikeli olmasi buyu yapmalari zehir getirmeleri veya herhangi bir kotuluk yapmalari ihtimaline karsi arinmalarini saglamak icin ates arasindan gecmeleri gerekmektedir Kamlarin dogaya verdikleri onem Daha once belirledigimiz gibi hayvan turlerinin yitirilmesi kaygisi yani dogaya saygi cevreyi koruma ihtiyactan fazlasini tuketmeme veya saman dininde hakim sahipleri incitmeme endisesi oldukca iyi bilinen bircok tore ve gelenegin kaynagini olusturur En iyi sekilde Mogol caginda tespit ettigimiz bu gelenekler herhalde o cagdan cok once ortaya cikmis ama ancak Cengiz Han doneminde yasak altinda yasalastirilmislardir Kamlarin uygulamalari Cin kaynaklarindan anlasildigina gore eski Orta Asya Samanizminin temelleri Goktanri Gunes Yer Su atalar ve ocak ates kultleridir Bu baglamda Asya halklarinin inandigi Samanligin temelinde insan ve doganin birlik ile beraberligi ve uyumu dusuncesi yer alir Ibn i Sina gorunuse gore Turkmenlerin yani gocebe Turklerin bir kabilesinde gerceklesen bir saman seansina katilmistir Bir kehanet elde edebilmek icin basvuruldugunda kahin her yonde kosmaya koyuluyor ve bayilincaya kadar nefes nefese kaliyor Bu durumdayken hayalinin kendisine gosterdigi seyleri dile getiriyor ve orada hazir bulunanlar geregini yapmak icin sozlerini dikkatle dinliyorlar Yine ayni 11 yuzyilda Kasgarli kam kelimesini dort kez kullaniyor Bunu kahin seklinde ceviriyor ve niteligini uc ornekle acikliyor Samanlar anlasilmayan cok sayida kelime soylediler Saman buyu yapti Saman bir kehanette bulundu Belki de bir tur kutsal kabul islemi veya bu asamaya erismeyi kutlayan herhangi bir toren sonucunda geregi gibi hazirlanan ve gerekli aletleri kusanan saman muzik esliginde kendi etrafinda donerek cikardigi hayvan seslerinden ucma taklitlerinden hayvan gibi ziplama veya surunmelerinden kendi varliginin bilincini unutacak kadar sarhos hale gelebilecektir Bu durumda tecrubesini ote dunyaya yolculugunu zorlu yukselisini veya tehlikeli dususunu hayvan bicimli ruhlarla olan savaslarini bitkin olarak kuvvetten dusunceye kadar mimiklerle canlandiracaktir Burada esas olarak amac tinleri bildikleri sirlar hakkinda sorguya cekmek yani gelecek hakkinda bilgi edinmek hatta kisilerin ruhunu gorunmez veya serseri yaratiklar tarafindan calinan ve onlar tarafindan kacirilmakla tehdit edilen ruhlari aramak yani buyu araciligiyla tedavi etmektir Ruzgar tayi ve BuyanhisigTengriciligin gunumuze kadar cok canli kalmis olan Mogolistan da insanlarin kisisel gucu Ruzgar tayi olarak tanimlanir Ruzgar tayinin gucu insanin dunyasini dengede tutmasi ile baglantilidir Cok guclu bir ruzgar tayi insanin saglam bir mantiga sahip olmasini kisisel gucunu disariya yansitmasini ve daima dogru kararlar vermesini saglar Eger bir insan gucunu kotu niyetleri icin kullanir ve boylece dengeyi bozarsa bu onun ruzgar tayini zayiflatir Boylece kotuluk yapan insanlarin kendilerine de zarar verdiklerine inanilir Karma felsefesinde oldugu gibi Inanisa gore ruzgar tayi her gun yapilabilen ufak uygulamalar ile guclendirilebilir Mesela kiymetli bir icecekten gogun dort yonune dogru sicratilarak Gok e Tengri ye yere ve atalara adak verilir ve dua edilir Buyanhisig ya da kisaca Buyan da ruzgar tayina benzeyen bir kavramdir Bir insanin davranislari ile guclenir ya da zayiflar Tabulara dikkat edilmediginde atalara karsi saygisizlik yapildiginda ve gereksiz yere dogaya zarar verilip hayvanlar olduruldugunde dogadaki ruhlar ofkelenir ve insanin Buyani zayiflar Ruzgar tayinda farkli olarak Buyan daha cok toplumsal bir enerji kaynagi olarak gorulur Bir kavime ait olan tek bir kisinin yaptigi hata ile tum kavimin Buyani zayiflayabilir Bu yuzden insanlar birbirlerine karsi da hata yapmamalari icin dikkat ederler Bir kavimin Buyanini guclendirmek icin bir saman tarafindan yonetilen torenler yapilir Ruzgar tayi ve Buyan inanislari insanlarin bazi kurallara uyarak birbirleri ve cevreleri ile gecinmelerini saglar BilimEski Turklerin daima hareket halinde olmus olmalari bu yuzden yeterince kazi yapilabilecek yerlesim yerleri bulunamamasi yazi kullanmaya cok gec baslamis olmalari 6 yuzyil ve sik sik yabanci kulturlerin etkisi altinda kalmis olmalari antik Turkleri arastirmayi cok zor bir mesele haline getirir Ancak 6 yuzyildan itibaren kendi yazdiklari dikili taslar eski Turklerin neye inandiklarini kanitlamakta ise de yabanci halklarin kalintilarinda Turkleri tarif eden cok daha eski yazilar bulunmaktadir En muhim bilgiler Cin Arap Fars ve Bizans kitabelerinde bulunur Ancak bu halklar Turkleri cogunlukla dusman olarak gormus olduklari icin yazdiklari da neredeyse hic olumlu degildir Bu yuzden yabanci kaynaklarda Tengrici Turkler iki ayak ustunde yuruyen kopekler insanlik disi barbarlar kurt ya da kopek kafalilar gibi adlandirilmislardir Buna ragmen bu kaynaklarda da faydali bilgiler bulmak mumkundur Orta Cag in Turk arastirmacisi Kasgarli Mahmud un 11 yuzyilda tamamladigi Divan i Lugati t Turk adli sozlugu Tengriciligi arastirmak acisindan en kiymetli kaynaktir Kendisi Musluman olan Kasgarli Mahmud kafirler diye adlandirdigi Tengrici Turklerin yaptiklarini begenmedigini her firsatta belirtmistir Buna ragmen yazdigi eseri gunumuze kadar Islam oncesi Turkleri arastiran butun bilimciler arasinda en guvenilir kaynak olarak kabul edilir Gunumuzde antik Turkleri ve onlarin inanclarini arastiran bilimcilerin sayilari artmistir Ancak bircok onemli noktada tartismalari hala devam eden farkli gorusler yaygindir Tek tanri kurami Eski Turk inancinin tek tanrici mi cok tanrici mi oldugu hakkinda farkli fikirler vardir Bu noktada en muhim tartisma konusu Tengri kelimesinin hangi zamanda Gok ve hangi zamanda Tanri anlaminda kullanilmis oldugudur Her iki anlami da her kaynakta mantikli bir telaffuz olusturur Bu sorunun cevabini bulmak emin olabilmek icin cok muhimdir Viyana Universitesi nin bir makalesinde eski Turk inanci hakkinda iki genel fikir oldugu soyle aciklanmaktadir 1 Turklerde Samanizm de Totemizm de yoktu Turk dini tek tanrici bir dindi Bu fikir ozellikle Turk bilimcileri tarafindan temsil edilmektedir 2 Turklerde hem Samanizm hem Totemizm vardi Eski dikili tas yazilarinda Samanlarin sozu edilmese de daha gec yuzyillarda var oldugu kanitlanmis ve bircok kuzey Turk dillerinde kam kelimesi hala bulunmaktadir Turklerin Samanist oldugu ornegin bazi antik Cin yazilari ile de kanitlanabilmektedir Turklerdeki Totemizm hakkinda pek fazla bilgi olmasa da bazi deliller buna isaret etmektedir Scharlipp e gore en muhim delil Turklerin tureyis efsanesidir Bu efsanede Turklerin kurtlardan turedikleri anlatilir Ayrica Turk ordulari kurt kafasi resmi olan bayraklarla savasa gitmis ve hatta ordunun yuksek duzeydeki onderlerine dogrudan Bori Kurt adini vermislerdir Jean Paul Roux bu konuya da digerlerinden daha cok aciklik getirmektedir Tek tanrici bir din olan eski Turk dininin yani sira cok tanrici bir yuzu de vardir Turklerin guclu bir hukumdarin egemenligi altinda buyuk topluluklar olusturup buyuk imparatorluklar kurduklari donemlerde tek tanricilik on plana cikmis cok tanricilik daha cok ayak takimini olusturan halk arasinda veya ancak kavimler tekrar dagilip anarsi icinde kaldiklarinda yuzeye cikmistir Gok tanrisi Tengri nin yeryuzundeki oglu olan hukumdar ile yakin bir bagi vardir Hukumdar Tengri nin yeryuzundeki temsilcisidir Tengri panturkcu bir tanri olsa da ayni zamanda milli ve hukumdar ozelliklerine sahiptir Nasil herkes yeryuzunde kagan a kulluk ediyorsa goge yani butun kainatin tanrisina da kulluk etmesi gerekiyor Ancak bunlara ragmen hatta Tue kue devletinin kalintilarinda bile Tengri nin yaninda baska tanrisal varliklarla da karsilasmaktayiz Bu varliklar bazen Tanrinin kendisi icin kullanilan Tengri kelimesi ile ya da aziz kilinmis anlamina gelen Iduk kelimesi ile tanimlanmaktadirlar Iduk daha cok kaganin esi olan Hatun ile baglantilidir Gunumuzdeki yeni TengricilikKirgiz yazar Choyon Omuraliev tarafindan yazilan Tengircilik adli Kitabin kapagi Baslik eski Turk yazilarina benzetilmis kiril alfabesi ile yazilmistir Sovyetler Birligi nin dagilmasindan sonra bu rejimin baskisindan kurtulmus olan Turk halklari tekrar kendi koklerini ve milli kisiliklerini aramaya baslamislardir Bu gelisme 1990 li yillarda ilk basta Tataristan da sonradan Rusya da ve Kirgizistan da belli olmustur Tataristan da bu hareketin ismi ilk baslarda Bizneng yul Bizim yol iken sonradan Tengircilik Tengricilik daha sik duyulur olmustur Zamanla Tengricilik halkin arasinda yaygin olan bir heves olmaktan cikmis devlet tarafindan desteklenmeye ve enstituleri kurulmaya baslanmistir Boylece 1997 yilinda Kirgizistan in baskenti Biskek te Tengrici bir topluluk kurulmus ve en son verilere gore 500 000 resmi uyeye sahiptir Tengriciligin Kirgizistan da bulunan baska onemli bir kurulusu da Tengir Ordo Tengri nin Ordusu dur Bu kurulus Kirgizistan in parlamentosunda milletvekili olan Dastan Sarygulov tarafindan kurulmus ve yine kendisi tarafindan yonetilmektedir Ayrica Tengricilik arastirma merkezidir Bu kurulus Istanbul Universitesi nin ile bir isbirligi yapmaktadir Tengir Ordo nun calismalarina zamanla diger Turk halklarinin da ilgisi artmis ve Orta Asya da cok kez basina yansimistir Kazakistan in Basbakani Nursultan Nazarbayev ve Kirgizistan in Basbakani Askar Akayev yaptiklari konusmalarinda Tengriciligin Turk halklarinin ortak milli ve geleneksel inanci oldugunu vurgulamaktadirlar Tengriciligin Mogolistan daki organizasyonu Golomt Center for Shamanist Studies Golomt Samanist Calismalar Merkezi dir Bu kurum Tengriciligi arastirmanin yani sira bu inanci Batili ulkelere de tanitip yayma amaciyla bir Ingilizce Internet sitesi yayinlamaktadir Ayrica Prof Dr Schagdaryn ve Dr Sendenjaviin Dulam gibi bazi Mogol bilimcileri Dunya nin bircok yerinde yuksekokullarda konusmalar yapmaktadirlar 80 lerin sonu ve 90 larin basinda Sovyetler Birliginin dagilmasiyla Cuvasistan da Vattisen Yaly adi verilen ve Cuvas Toplumunun etnik dinini yeniden canladirmayi hedefleyen bir Tengricilik sekli ortaya cikmistir Vattisen Yaly i takip edenler Dogru Cuvas olarak tanimlanmaktadir Cuvas Ulusal Kongresi 1990 lar boyunca boyunca bu Ulusal Din dusuncesini surdurmustur Ulkenin aydinlari bu inanisin izini surerek eski rituelleri yeniden uygulayarak topluma kazandirmislardir Vattisen Yaly uzerine teolojik tartismalar surdurulmus ve bazi aydinlar tarafindan Katolik Kilisesi inancina benzer sekilde teslis formunda bazi aydinlarca da tektanrici formda olmasi gerektigi belirtilmistir Bu gelismelerin yaninda Orta Asya ulkelerinin bayraklarinda ve armalarinda Tengricilikle alakasi olan sembollerin geriye dondugu dikkati cekmektedir Ozellikle Gok un mavi rengi ve kurt sembolleri gunumuzun Turk Cumhuriyetleri nin bayraklarinda yer almaktadirlar 2022 yilinda Burhanettin Mumcuoglu ismindeki avukat kimligindeki din bilgisini Tengri olarak degistirerek Turkiye de resmi olarak Tengricilik inancini benimseyen ilk kisi oldu Tengricilik gunumuz dunyasindaki Turk ve diger halklar tarafindan da inanilmaktadir Turkiyedeki ilk tengrist Turk de mevcuttur https www youtube com watch v ftRIYDuudk0 10 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Kazakistan bayragindaki gok mavisi rengi Gagavuz bayraginda hem kurt hem mavi renk Gokbayrak Uygurlar in bayragi ve Turkculugun sembollerinden birisi Tuva bayragindaki gok mavisi ve Yenisey akarsuyun kollari ile sari renkli Turk bozkiri Azerbaycan bayragindaki mavi renk Tengriciligin esaslariCok tanrili gibi gozukmesine ragmen aslinda tek tanrili bir dindir Bu inanca gore Tengri tektir en ustundur ve her seyin yaraticisidir Yine de bu konuda bir soz birligine varilmis degildir Tengriciler kendi dinlerinin kitapli dinlerden once var olduguna inanirlar Umay Ulgen Erlik Han gibi tanri ve tanricalar Gok Tengri nin ozel melekleri olarak da kabul edilebilir Tengriciler dogaya cok onem verirler Dogada bir dengenin olduguna bu dengenin degistirilmesi durumunda insanlarin ve diger canlilarin zarar goreceklerine inanilir Tengriciler hayvanlarin ve bitkilerin de ruhlari olduguna inanirlar Tengriciler dogadaki diger maddelerin de ruhlari olduguna inanirlar bkz Yer Su Inanci Bazi daglara ormanlara ve irmaklara kutsal degerler yuklerler Tengriciler bazi gezegenleri uydulari yildizlari yildiz kumelerini ve diger astronomik cisimleri kutsal sayarlar Tengricilik de erkegin toplumdaki statusu kadininkinden ustun degildir Tengricilik teriminin farkli sekilleriTengrizm kelimesi henuz yayilmak uzere oldugundan farkli kavramlara da rastlamak mumkundur Tengrizm Tanriizm Tengrianity Tengerizm Mogollar da Tangriizm ya da Tangrizm eski Bulgarlarin Tengri icin Tangra kelimesini kullanmasi Tengrianizm Rafael Bezertinov un kitabinda Tengricilik Gok Tanri Dini Gok Tengri Dini Turkiye de Tengircilik Kirgizlarda Tatarlarda Kazaklarda ve Altaylarda Gunumuzde devam eden Tengricilik adetleriGidenin ardindan su dokmek Tahtaya uc kere vurma Kursun dokme Segirleme Nazar boncugu Mezar ve Turbe hazirlamak Turbede mum yakma Mezarlarin ayak ucuna suluk koyma Logusa kadinin basina kirmizi kurdele baglama Dugunlerde gelinin basi uzerinden kuruyemis pirinc turu gidalar atmak Elleri yukari dogru acarak dua etmek Olen evlenen dogan cocuk icin 40 gun beklenmesi Semah Gelinlerin basina ayna koymak Agaca caput baglamakKitaplarTurklerin ve Mogollarin Eski Dini Jean Paul Roux ISBN 975 8240 70 6 Altay Turklerinde Olum Jean Paul Roux ISBN 975 997 091 0 Tengrianism Religion of Turks and Mongols Tengrianizm Turklerin ve Mogollarin Dini Rafael Bezertinov Kitaptan bolumler Ingilizce 5 Ocak 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Turklerde Maddi Kulturun Olusumu Emel ESIN ISBN 975 997 029 5 Turk Mitolojisi Yazar Murat Uraz ISBN 9759792359 Fuzuli Bayat Hoca Ahmed Yesevi ve Halk Sufizminin Bazi Problemleri Agridag Baku 1997 Fuzuli Bayat Turk Saman Metinleri Efsaneler ve Memoratlar Piramit Ankara 2004 ISBN 975 8854 37 2 Fuzuli Bayat Anadolu Halk Sufizminin Olusmasinda Samanligin Rolu Uluslararasi Anadolu Inanclari KongresiBildirileri 23 28 Ekim 2000 Urgup Nevsehir Ankara 2001 Abdulkadir Inan Tarihte ve Bugun Samanizm Turk Tarih Kurumu 2000 Esat Korkmaz Eski Turk Inanclari Ve Samanizm Terimleri Sozlugu Anahtar Kitaplar Yayinevi Istanbul 2003 Bruno J Richtsfeld Rezente ostmongolische Schopfungs Ursprungs und Weltkatastrophenerzahlungen und ihre innerasiatischen Motiv und Sujetparallelen in Munchner Beitrage zur Volkerkunde Jahrbuch des Staatlichen Museums fur Volkerkunde Munchen 9 2004 S 225 274 Yusuf Ziya Yorukan Muslumanliktan Evvel Turk Dinleri Samanizm Ankara 2005 Fuzuli Bayat Ana Hatlariyla Turk Samanligi Otuken Nesriyat Istanbul 2006 Ayrica bakinizSamanizm Neosamanizm Burhancilik Tenrikyo Turk mitolojisi Sinto Taoizm Bengu tas Ongun Tamga Turk Boylarinin TamugKaynakca a b c d e f g h i j k l m Dr Peter Laut Vielfalt turkischer Religionen Tanriismus Universitat Freiburg 1 30 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Almanca Turklerde dinlerin cesitliligi Freiburg Universitesi nden Dr Peter Laut a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w Julie Stewart Mongolian Shamanism Ing 25 Aralik 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Mart 2007 a b Tengricilik Dr Yasar Kalafat 5 Haziran 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Mayis 2006 a b Arsivlenmis kopya 25 Mart 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 24 Mart 2017 a b c d e f g Gotter und Mythen in Zentralasien und Nordeurasien Kathe Uray Kohalmi Jean Paul Roux Pertev N Boratav Edith Vertes ISBN 3 12 909870 4 Icinden Jean Paul Roux Die altturkische Mythologie Eski Turk mitolojisi Gunnur Yucekal Arpaci 2015 Gok Tanri Inancinin Bilinmeyenleri Cati Kitaplari s 24 ISBN 9786054337880 17 Kasim 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Kasim 2017 Gunnur Yucekal Arpaci 2015 Gok Tanri Inancinin Bilinmeyenleri Cati Kitaplari s 36 ISBN 9786054337880 17 Kasim 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Kasim 2017 a b c d e f g h Turk Mitolojisi Murat Uraz ISBN 9759792359 Bulgaria Illustrated History Bojidar Dimitrov Subat 94 a b www eurasischesmagazin de 27 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Tengriciligin kuresellesmede olasi rolu adli makaleyi yazan Prof Dr Schagdaryn Bira ile bir roportaj Worterbuch der Mythologie Band 2 Stuttgart 1973 Hsg Norbert Reiter S 249 M de Ferdinandy adli yazarin Die Mythologie der Ungarn Macarlarin mitolojisi adli makalesi Tangrist sanctuaries 27 Ocak 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Temmuz 2006 University of Saskatchewan Andrei Vinogradov Din bilimi ve Antropoloji bolumu Kasim 2003 Sayfa 78 27 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Volksreligion in der Mongolei Mogolistan da din Prof Dr Kathe Uray Kohalmi PDF 3 Mart 2007 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 18 Mart 2007 Roux Jean Paul 1994 Turklerin ve Mogollarin eski dini 1 baski Istanbul Isaret ISBN 975 350 043 2 OCLC 34220850 a b Roux Jean Paul 2011 Eski Turk mitolojisi 1 baski Ankara ISBN 978 9944 795 34 0 OCLC 770108583 Proto Magyar texts from the middle of 1st millenium B Lukacs 29 Aralik 2006 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Mart 2007 a b Rafael Bezertinov Tengrianizm Turklerin ve Mogollarin Dini Tengrianism Religion of Turks and Mongols a b c d e f g Turklerin ve Mogollarin Eski Dini Jean Paul Roux s 268 ISBN 975 8240 70 6 a b Turklerde Maddi Kulturun Olusumu Emel ESIN s 252 253 a b c d e f Altay Turklerinde Olum Jean Paul Roux s 219 Altay Turklerinde Olum Jean Paul Roux s 288 Viyana Universitesi nin Einfuhrung in die Ethnologie Zentralasiens Orta Asyanin Etnolojisi adli makalesinde Religion der fruhen Turken und Mongolen Eski Turklerin ve Mogollarin Dini adli bolum S 110 Almanca 2 9 Eylul 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi a b c Tengrismus Auf der Suche nach den geistigen Wurzeln Zentralasiens Marlene Laruelle 7 Aralik 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi ingilizce Marlene Laruelle Tengricilik Orta Asya ruhani koklerinin arayisinda PDF Sergei Filatov Aleksandr Shchipkov Religious Developments among the Volga Nations as a Model for the Russian Federation Religion State amp Society Vol 23 No 3 1995 pp 239 243 Turkiye de din degistirme Burhi kimlikteki dini bilgisini degistirdi yurtgazetesi com tr 13 Haziran 2022 13 Haziran 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Haziran 2022 Turkiye de ilk Din hanesine Tengri yazdirdi gazeteduvar com tr 14 Haziran 2022 14 Haziran 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Haziran 2022 Ayrica bakinizTengricilik teriminin farkli sekilleriDis baglantilarYeni Tengricilik5 Haziran 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Tengricilik Dr Yasar Kalafat20 Eylul 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Bati ve Dogu Turk halk inanclarinda Dua Dr Yasar Kalafat Doc Dr Ismet Cetin Turk mitinde Iyeler2 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Anadolu Halk Sufizminin Olusmasinda Samanligin RoluYabanci dillerdeki siteler Tengianizm Religion of Turks and Mongols Naberezhnye Chelny nin Kitabi3 Subat 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Tengrianizm1 Aralik 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Avar Tengrism in Croatia Tengrianism Tengerismus9 Eylul 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Tengri on Mars14 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi