Bizans ikonoklazmı (Grekçe: Εἰκονομαχία, İkonomahia), Bizans İmparatorluğu'nda ikonaların tahrip edildiği ve ikonalarla ilişkili her türlü dinî pratiğin yasaklandığı dönemdir. Grekçe bir terim olan ikonoklazm, "tasvir kırıcılık" anlamına gelmekle beraber kültürel değer taşıyan çeşitli maddi ögelerin siyasi ya da dinî sebeplerle bilinçli olarak imha edilmesini tanımlamaktadır. Bu düşünceye sahip olan insanlara ikonoklast, karşıtlarına ise ikonolatrai denmekteydi. İki farklı dönem hâlinde cereyan eden Bizans ikonoklazmının ilk devresi III. Leon'un 726 yılında Halki Kapısı üzerinde bulunan İsa heykelini indirmesi ile başlayıp 787'de İkinci İznik Konsili'nin ikonoklazmı lanetlemesi ile son bulurken ikinci devre ise 814'te V. Leon tarafından yine Halki İsası'nın yerinden indirilmesi ile başlayarak 843'te yine bir konsilin ikonoklazm karşıtı kararları ile sonlanmıştır.
Bizans ikonoklazmı | |
---|---|
VII. İoannis'in ucuna sünger bağlanmış bir sopa ile İsa ikonasını tahrip eder hâlde tasvir edildiği 9. yüzyıl tezhibi. | |
İkonoklazmın başlamasından dokuz yıl önceki Bizans sınırları. 726 yılında ikonoklazm başladığında da sınırlar aynı şekildeydi. | |
Orijinal adı | Εἰκονομαχία (İkonomahia) |
Tarih | İlk dönem: 726-787 İkinci dönem: 814-843 |
Konum | Bizans İmparatorluğu |
Neden | İkonoklazm politikası |
Etken | İkona putperestlikle bağdaştırılması |
Amaç | İkona kültünü sonlandırmak |
Düzenleyen | III. Leon, V. Konstantinos, IV. Leon, VI. Konstantinos, V. Leon, II. Mihail, Theofilos |
Sonuç | İkonoklazm lağvedildi |
Roma paganizmindeki pratiklerden kaynağını aldığı düşünülen ikonalar, sipariş eden kişinin durumuna göre değerli taşlar ya da sıradan ahşaptan imal edilen iki boyutlu tasvirler iken zaman içerisinde bu anlayış değişmeye başlamış ve elbiselere dahi tasvirler işlenmeye başlanmıştır. Özellikle Hristiyanlığın yasallaşmasıyla birlikte hızlı bir şekilde dinde yer edinmeye başlayan ikonaların etrafında hastalık iyileştirme, bela defetme gibi inançlar gelişmeye başlayarak ikonaların kanaması ve konuşması gibi doğaüstü özellikler atfedilmeye başlanmıştır. Bu inançlar On Emir'in "oyma put yapmayacaksın ve onlara tapınmayacaksın" buyruğuna karşıtlık olarak görülüp putperestlikle bağdaştırılarak 4. yüzyılda tepki çekmeye başlamış, bu tepki 8. yüzyıla gelindiğinde ikona karşıtı hareketin doğmasını sağlayacak kadar olgunlaşmıştır.
İkonoklazmın başlamasında Hristiyanlığın kendi öğretilerinin yanı sıra Yahudilik ve İslam geleneklerinin de etkili olduğuna dair düşünceler olmakla birlikte yalnızca dinî değil aynı zamanda askerî, sosyal, ekonomik ve siyasi sebeplerin de akımın başlamasında etkili olduğu öne sürülmektedir. Örneğin manastırların vergiden muaf olması sebebiyle ekonomik, asker kaçaklarının sığınma noktası olması sebebiyle askerî, kamu görevinde çalışması gereken işgücünün keşiş olmak üzere yine manastırlara kapanması sebebiyle sosyal açıdan imparatorların ikonaları hedef seçtiği iddia edilmektedir zira manastırlar ikonaların hürmet gördüğü ve imal edildiği en önemli yerlerdi. Arap sınırındaki Bizans tebaasının ikonalar konusunda Müslüman Araplarla benzer düşüncelere sahip olduğu ve Araplara sempati duymasının bölgenin elde tutulması açısından bir sorun olarak görüldüğü, bu halkların devlete sadakatini artırmak amacıyla ikonoklazmın başlatıldığına dair sav da akımın askerî ve siyasi olası nedenlerine dikkat çekmektedir.
90 yıl bilfiil uygulanan ve imparatorluğu yüzyıldan fazla bir süre karmaşa içerisinde bırakan ikonoklazm henüz 8. yüzyılın ilk yarısında dahi İtalya'nın merkezî idareden kopmasına ve Roma Kilisesi ile ilişkilerin gerilmesine sebep olmuştur. Bunun bir sonucu olarak Roma Kilisesinin Bizans'tan uzaklaşarak Franklar ile yakınlık kurması Papalık Devleti'nin ortaya çıkmasına ve (Roma imparatorluk mirasının bölünmesine) neden olarak Orta Çağ tarihinde yeni bir dönemin açılmasını sağlamıştır. Buna mukabil siyasi ve dinî etki sahası daralan imparatorluk kendine yeni nüfuz sahaları yaratmak adına misyonerlik faaliyetleri yürüterek özellikle Kiril ve Methodios'un Ortodokslaştırdığı Slavlar vasıtasıyla Roma Kilisesi ve Franklara karşı elini güçlendirmeye çalışmıştır. İkonoklazm aynı zamanda Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasında da önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilmektedir.
İkonoklazm döneminde Bizans sanatı değişim geçirmiş, dinî sanat haç gibi imgeler etrafında şekillenerek din dışı tasvirler önem kazanmış, heykel sanatı tamamen yok olmuştur. Ayrıca sanat anlayışının belirli pratikler etrafında şekillenmeye başlaması da bu dönemde görülmüştür. İkonoklazmın tasfiye edilmesiyle yeniden canlanan ikona sanatında resmedilen kişilerin görünümleri, sanatçıların kutsal kişilerin tasvirleri üzerinde oynama yapma hakkı olmadığı görüşü ağırlık kazandığından gerçekte nasıl görüldüğünden bağımsız olarak standart hâle getirilmiştir. Örneğin İsa'nın daha öncesinde tasvir edildiği sakalsız ve kısa saçlı görünümü bu dönemden itibaren terk edilerek yalnızca sakallı ve uzun saçlı şekilde resmedilmeye başlanmıştır. İbadethanelerin hangi kısımlarında hangi ikonaların nasıl bir kompozisyonla işleneceği de yine kurallarla belirlenmiş, kurumsallaşan Bizans sanatı Orta Çağ sanatı hüviyetine bürünmüştür.
Etimoloji
Grekçede "imge" ve "tasvir" anlamlarında gelen ikon (Grekçe: εἰκών) kelimesinden türeyen ikona, Hristiyanlıkta yüce dinî kişilerin tahta üzerine balmumu ile işlenerek ve boyanarak yapılan iki boyutlu tasvirleri olmakla birlikte konu ve amaç bakımından uygun olduğu sürece fresk, mozaik gibi diğer sanat biçimleriyle ortaya konan eserler de bu kapsamda kabul edilmektedir.İkon kelimesinin, yine Grekçe klao (Grekçe: κλάω) yani "kırmak" kelimesiyle birleştirilmesi sonucu oluşturulan ikonoklasia (Grekçe: εἰκονοκλασία), kelime anlamı itibarıyla "tasvir kırıcılık" manasını taşıyan bir cins isim olup sonraki yüzyıllarda tarihçilerin ikona karşıtı dönemi adlandırmak adına kullandığı genel bir terim olarak ortaya çıkmıştır.Bizanslılar tarafından dönemin adlandırılmasında kullanılan orijinal özel isim İkonomahia (Grekçe: Εἰκονομαχία) olup ikon kelimesine "savaş" anlamına gelen mahia (Grekçe: μαχία) kelimesinin eklenmesiyle elde edilmiştir ve "ikona çatışması", "ikona mücadelesi" veya "ikona savaşı" anlamlarına gelmektedir. Bu hareketin destekçilerine ikonoklast (Grekçe: εἰκονοκλάστης, ikonoklastis) yani "tasvir kırıcı" denirken karşıtlarına ise ikonolatr (Grekçe: εἰκονολάτρης, ikonolatris) yani "ikonaperest" denmekteydi. Modern tarihçilikte ikona taraftarlarını tanımlamak için kullanılan terimler "tasvirsever" anlamına gelen ikonofil (Grekçe: εἰκονόφιλοι, ikonofiloi) ve "tasvir hizmetkârı" anlamına gelen ikonodül (Grekçe: εἰκονόδουλοι, ikonoduloi) olup yine sonraki yüzyıllarda ortaya atılmışlardır.
Bizans'ta ikona anlayışı
İkonaların kökeni ve yayılması
İkona tapınımının temelleri Roma paganizmindeki tanrı ve tanrıça kültüne dayanmaktadır. Çoğu yerde şehirlerin önemli noktalarına inşa edilen tanrı ve tanrıça heykelleri özel törenlerde buhur yakmak, kandil ile aydınlatmak gibi çeşitli şekillerde ululanmaktaydı ve bu yol antik dünyada saygı göstermenin en yaygın yoluydu. Daha küçük boyutlu heykeller ise festivaller sırasında yıkanıyor, giydiriliyor ve şehirlerde gezdiriliyor, çiçeklerden yapılma çelenklerle süsleniyor, sunaklara yerleştirilerek tapınılıyordu. Tanrı kültleri günlük hayatta da oldukça yaygındı. Örneğin şifa arayışında olanlar sağlık tanrısı Asklepios'a adanan tapınaklarda tanrının heykeline yakın uyur ve dualar ederlerdi. Evlerdeyse bir köşe aile tanrılarına adanır, bu alanlara tanrılara ait semboller konarak hediyeler sunulur ve dua edilirdi.Hristiyanlığın hâkim inanç durumuna gelmesi sürecinde bu gibi dinî pagan gelenekleri zaman içerisinde Hristiyanlaşan halklar tarafından terk edilmemiş ve Bacchanalia'nın yerini hasat kutlamalarının almasında olduğu gibi heykel ve resim sanatı da yerini ikonalara bırakarak değişime uğramıştı. Paganlıktan Hristiyanlığa geçenlerin bu süreçte eski adetlerini yeni inançlarına aktararak eskiden evlerindeki aile tanrılarına ayrılan alanları artık cam kapaklı küçük bir ahşap dolap içerisinde İsa, Meryem ve azizlerin resimleriyle doldurmaya başladıkları düşünülmektedir. Ayrıcalıklı sınıflara mensup kişiler haricinde kimse evlerinde kutsal emanet bulunduramamaktaydı ancak emanetlere atfedilen mucizevi kudret sıradan halk nazarında bu ev ikonalarına da atfedilmişti.
İlk ikonanın elle yapılmamış olan, bizzat İsa'nın kendi yüz hatlarını üzerine çıkardığı Kutsal Mendil olduğu kabul edilmektedir. Hikâyeye göre cüzzam hastalığına yakalanan Osroene Kralı V. Abgar, Kudüs'te yaşayan İsa'nın insanları iyileştirdiğini duymuşsa da hastalığı sebebiyle seyahat edememektedir. Hannan adındaki ulağı ile gönderdiği mektup aracılığıyla ona inandığını belirterek İsa'yı başkent Edessa'ya davet eder. Aynı zamanda resim yeteneği de bulunan Hannan, mektubu ulaştırdıktan sonraki zaman içerisinde İsa'nın resmini çizmeye gayret eder ancak buna muvaffak olamaz. Bunu sezen İsa yüzünü yıkar, kendisine uzatılan mendil ile yüzünü siler ve yüz hatları mendilin üzerine çıkar. Bu mendili de cevaben yazdığı mektup ile birlikte Abgar'a gönderir. Kendisine ulaştırılan mendili yüzüne süren Abgar mucizevi şekilde iyileşir. İsa'nın Abgar'a cevaben gönderdiği mektup Şanlıurfa civarındaki Kırkmağara mevkiinde bir mağaranın içerisinde Grekçe olarak yazılmış bir yazıta işlenmiş olarak bulunmuş ve Max von Oppenheim tarafından 1914 yılında çevrilerek yayınlanmıştır:
“ | Ne mutlu sana Abgar ve Edessa adındaki kentine! Ne mutlu beni görmeden bana inanmış olan sana! Çünkü sana devamlı sağlık bahşedilecektir. Senin yanına gelmem konusunda bana yazdıklarına gelince; bilesin ki, görevlendirilmiş olduğum her şeyi burada tamamlamak ve bu işi bitirdikten sonra beni göndermiş olana, Baba'ya dönmem gereklidir. Sana ıstıraplarını iyileştirmek, sana ve seninle beraber olanlara ebedi yaşam bahşetmek, ayrıca kentine dünyanın sonuna kadar düşmanlar tarafından boyun eğdirilmemeyi sağlamak üzere havarilerimden birisini, Thomas da denilen Adday'ı göndereceğim. Âmin, efendimiz İsa'nın mektubu. | „ |
Abgar, şifa bulduktan sonra mendili Edessa şehrinin kapısının üzerindeki bir nişe yerleştirmiştir. Zaman içerisinde yörede yeniden pagan inanışın hakim olması üzerine mendili korumak amacıyla bir piskopos nişin önüne duvar örmüş ve mendil yüzyıllarca bu şekilde saklı kalmış, 544'te Sasanilerin şehri kuşattığı sırada nişin önündeki duvarı açan Hristiyanlar mendili aynı yerde bulmuşlardır. Anlatının devamına göre mendilin hizasında bulunan kiremidin üzerine de mendildeki tasvirin aynısı çıkmıştır.
Hristiyanlığın erken dönemlerinde tasvir âdeti bulunmamaktaydı ve kiliselerin içerisinde tasvir bulundurmak da yasaktı. Hristiyan sanatı haç ve kuzu gibi simgesel bir anlayışa sahipti. Antik Çağ sanatının etkisiyle, didaktik değeri de göz önünde tutularak Hristiyanlığın yasallaşmasıyla birlikte yaygınlaşmaya başlayan ikona anlayışı, 5. yüzyılın ortalarından itibaren günlük yaşamın bir parçası hâline gelerek süratle simgesel tasvirlerin ve hristogramların yerlerini aldı. Özellikle 6. yüzyılın ikinci yarısında ikonalara olan rağbet gerek dinî gerekse de siyasi liderlerin güç gösterileri nedeniyle gittikçe arttı. Hatta 692 yılında toplanan Trullo Konsili'nde İsa'nın sembolik tasvirlerinin yerine cismani görünümüyle resmedilmesi zorunlu tutulmuştu. Konsilin imge yerine tasviri ön plana çıkartan 82 numaralı bu kararına göre gerçek ve inayet, İsa'nın cismani formunda mevcuttu. Cismani Hristiyan imgeleri, 692'de II. Justinianos'un İsa'nın hem uzun hem de kısa saçlı tasvirleriyle altın sikkeler bastırmasına kadar para üzerinde kullanılmamıştı. Bu tarihten sonra İsa, Meryem ve azizler korumalarını temin etmek için sikkeler üzerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Bu kültür Patrik I. Fotios’un kendi mühründe bir ikonanın resmini kullanmasından da anlaşılacağı üzere Bizans'ta ikonaların ne denli önemli hâle geldiğini göstermektedir. 8. ve 9. yüzyıllara gelindiğindeyse ikonalar, Bizans sanatının asli unsuru olmuş ve sanat ile zanaat alanlarının yanı sıra sosyal hayatın her alanına tesir etmişti. Üzerleri nakışlı aziz tasvirleri Bizans yüksek zümresinin merasim kıyafetlerini süslemekte ve İsa'nın hayatına dair tasvirler senatörlerin togalarında resmedilmekteydi. Hatta bazen ikonalar çocuklar için vaftiz baba olarak seçilmekteydi.
İkona zanaatı ve sanatı
Değerli metaller ve fildişi, yontulmamış değerli taşlar, mine ve Necef taşı gibi pahalı malzemeleri oyma konusundaki antik becerilerin sürdüğü Orta Çağ'da ikona anlayışı değişmişti.Antik Roma'dan süregelen din dışı konuların resmedildiği iki yapraklı fildişi tabletlerin imalatı Senatonun varlığı ile birlikte 6. yüzyılda sonlanmış, yalnızca imparatorlar tahta çıkışlarını ya da evliliklerini anlatan fildişi panolar yaptırmayı sürdürmüştür. Orta Çağ'dan günümüze ulaşmış fildişi plaketlerin çoğu, Hristiyan temalarını yansıtan iki ya da üç yapraklı tabletlerdir.Üç yapraklı tabletlerin bazılarında iki yapraklı olanlardan farklı olarak tüm iç ve dış yüzeyler oyularak süsleniyordu. Fildişi çok pahalı olmaya başladığında taraklar, iğneler ve deniz aygırı dişleri ya da başka kemiklerden yararlanılıyordu. Batı'da ise bu tabletler, parşömenleri koruma amacıyla bir nevi kitap kapağı olarak kullanılmaktaydı.Mücevherler ve işlemeli akiklerle süslenmiş metal çerçeveler üzerine oturtulmuş fildişleri, parşömen el yazmalarının her iki yanında parıldayan altın koruyucular olarak işlev görmekteydi.
Geç Antik Çağda evlerde pagan tanrıların tasvirlerine ayrılan alanların bazıları basit bazıları da oldukça özenliydi. Bazı evlerde tasvirler çerçeveletilerek duvara asılıyorken bazı evlerde ise tasvirleri kapatan menteşeli yan paneller ya da tasvirlerin üzerine örtülen kapaklar bulunabiliyordu. Tasvir yapımında kullanılan teknikler, gerçeğe en yakın görünümü elde etmek üzere gelişmişti. Bunun için tahta parçalar kullanılarak yapılan portreler ankostik teknikle renklendiriliyordu. Bu portreler Mısır'daki Feyyum mumya portrelerinde olduğu gibi çoğu kez cenaze törenlerinde de kullanılmakta, ölünün başı üzerine konmakta ve ölüyle birlikte gömülmekteydi. Bu pagan portrelerin, Hristiyan ikonalarının aynı teknik kullanılarak boyanan öncülleri olduğu ve hatta tanrı tasvirlerinin İsa ile Meryem'in ilk tasvirlerine örnek oluşturduğu ileri sürülmektedir. İsa'yı Zeus gibi resmetmeye çalışan ressamın elinin geçici olarak kuruduğu antik ceza anlatısı da bu iddiayı destekler niteliktedir.
İlk dönem ikonaları teknik ve biçim olarak antik sanatın izlerini taşımaktadır.II. Justinianos tarafından 6. yüzyılda Azize Katerina Manastırı'na yollanan; akostik teknikle ciddi bir yüz ifadesi ile resmedilen Pantokrator İsa ikonası, antik izler taşıyan ikona sanatının en önemli eserlerinden biri olarak gösterilmektedir. 9. yüzyıl, o zamana dek süregelen ikona tekniği birikimi ikonografik temaların zenginleşmesi ve sanatsal dildeki yenilenme ile birlikte yeni biçimsel eğilimlerin ortaya çıktığı bir dönem olmuştur.Ayasofya'nın yarım apsisindeki tahtta oturan ve kucağında çocuk İsa bulunan, iki tarafında da meleklerin yer aldığı Meryem teması özellikle öne çıkmaktadır.
11. yüzyıldan itibaren templonun ve sonrasında ikonostasisin mimari birer element olarak ortaya çıkmaları ikonaların formlarının yayılmasında etkili olmuştur. Sütunlu bir bariyer olan bu formun merkezinde genellikle İsa, Meryem ve dua eden azizlerin büyükçe ikonaları bulunmaktadır.Arşitrav adı verilen üst kısımda daha küçük ebatlarda İsa'ya dua eden on iki havarinin, dodekaorthonun ve Meryem yahut bir azizin hayatından sahnelerin yer aldığı ikonalar bulunmaktadır.
Balmumundan imal edilenlerin yanında mozaik ikonalar da Bizans sanatında önemli yer tutmaktadır. Mozaikler, tekniğine göre büyük parçaların bir araya getirilerek oluşturulduğu büyük ebatlı mozaikler ve toplu iğne başı kadar büyüklükte parçaların bir araya getirilerek oluşturulduğu daha küçük ebatlardaki mozaikler olmak üzere iki farklı şekilde imal edilmekteydi.Pammakaristos Kilisesi'ndeki lacivert maforion giymiş ve ağırbaşlı bir duruşla resmedilen Meryem ve çocuk İsa ikonası, büyük boylu ikonaların ince işçilikli örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.
İkona sanatında en çok resmedilen sahne, İsa'nın sağ eli ile takdis işareti yaparken resmedildiği Pantokrator İsa olmakla beraber Meryem tasvirleri olan odigitria, panagia, agiosoritisa ve glikofilusa temaları da oldukça yaygın olarak görülmektedir. 12. yüzyıldan itibaren bu klasik temaların yanında özellikle Sina bölgesinde Filipus, Nikolaos, İoannis Klimakos, İsa'nın çarmıha gerilişi ve müjde gibi temalar daha sık olarak yer almıştır. Bununla beraber tapınma aracı olarak görüldüğünden dolayı sembolik olarak gelişen ikonalarda hiyerarşik sıralama önem arz etmektedir. Örneğin bir kilise süslenirken kubbede Pantokrator İsa ve Meryem ile melekler, üst duvarlarda İsa'nın yaşamından sahneler, alt duvarlarda ise azizler ile diğer dünyevi kişiler yer alır.
- İsa'nın sol elinde Kitâb-ı Mukaddes tutarken sağ eliyle de takdis işareti yapar hâlde sahnelendiği tipik bir Pantokrator İsa tasviri.
-
- Meryem'in doğrudan karşıya bakar hâlde pozisyonunda olduğu ve göğsünde çocuk İsa'nın ayrı bir yuvarlak içerisinde sahnelendiği tipik bir panagia tasviri.
- Meryem'in ellerini göğe doğru açarak dua eder hâlde sahnelendiği tipik bir agiosoritisa tasviri.
- Meryem'in kucağındaki çocuk İsa'yı yanağına yaklaştırır hâlde sahnelendiği tipik bir glikofilusa tasviri.
13. yüzyılın sonundan imparatorluğun dağılmasına dek Paleologos Hanedanı yönetimindeki dönemde devlet her bakımdan sorunlu bir dönem yaşamış olsa da ikona sanatı gelişimini sürdürerek doruk noktasına ulaşmıştır. Ayasofya'daki deisis sahnesi ile Aziz Theodoros Kilisesi'ndeki, Pammakaristos Kilisesi'ndeki ve Hora Kilisesi'ndeki tasvirler dönemin "zarif ve duyguları güçlü bir şekilde ileten" yeni sanat biçimini ortaya koyan önemli örneklerindendir.II. Andronikos tarafından Peribleptos Manastırı'na bağışlanan, arka planında Meryem'in ve İoannis'in acı bakışlarla çarmıha gerilmiş İsa'ya baktıkları sahnenin bulunduğu İsa ikonası ile arka planında müjde sahnesi bulunan Meryem ikonası da dönemin sanatı açısından kayda değer örnekleri arasındadır.
İkonaların manevi anlamı
İmparatorluğun erken dönemlerinde önemli bir felsefi öğreti olarak taraftar bulan Yeni Platonculuk, zaman içerisinde Hristiyan kültürü ile iç içe geçerek ikona kültünün ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. İkonaların kutsiyeti, tasvir edilen kutsal kişinin benliğini bir şekilde yakaladığı ve o kişiyle ikona aracılığı ile iletişim kurulabileceği inancına dayanıyor ve ilahi güçlerle insanoğlu arasındaki mesafeyi kapatmaya yarayan araçlar olarak görülüyorlardı. Dolayısıyla ikonalara edilen dualar doğrudan tasvir edilen kutsal kişiye yöneltilmiş oluyordu. İkonalardaki tasvirler de bu inanca uygun olarak cepheden iri gözlerle dua eden kişiye bakar biçimde yapılarak duygu belirtmeyen bir ifade büründürülüyor ve manevi bir hava katılarak belli bir ölçüde iletişimin iki yönlü olması, ilahi ve dünyevi hayat arasında bağlantının kurulması amaçlanıyordu. Hristiyanlar, kutsal kişilerin özünü taşıyan bu tasvirlere buna uygun biçimde bütün sadakatlerini veriyor ve oldukça saygılı yaklaşıyorlardı. Çocuğu olmayan Elisabet ve Zekeriya çiftinin Herakleia'daki Aziz Glikeria Kilisesi'ni ziyaretleri sırasında bir ikonadaki azizin kendilerine görünerek onlara çocukları olacağını müjdelemesinin ardından Yahya'nın doğduğunun anlatıldığı öykü ikonalar ile resmedilen kutsal kişi arasındaki özdeşleştirmenin boyutunu göstermektedir. Bu öyküde olduğu gibi ikonalar, bir papaz ya da piskopos aracılığı bulunmaksızın ilahi iletişim sağlıyor ve bağlılıklarını özel olarak gösteren bireylere özel teselli kaynağı olarak bu anlamda pagan ev tanrılarının yerine getirdiği işlevi yerine getiriyordu.
İkona kelimesi, başlarda herhangi bir tasvir anlamına gelmekteyken 4. yüzyıla gelindiğinde özellikle İsa, Meryem, azizler, şehitler, piskoposlar ve keşişlerin balmumu tekniği ile yapılan portreleri için kullanılan bir tabir hâle gelmiştir. İkonalar Noel gibi dinî bayramlarda şehirlerde dolaştırılıyor, Kutsal Cumartesi gibi dinî günlerdeyse kutsal kişilerin tasvirleri mozaik ve renkli freskler şeklinde canlandırılarak teşhir ediliyordu. Boyanan paneller metal, mozaik, mine gibi çeşitli maddeler üzerine kopya edilip çerçeveleniyor, değerli taşlarla bezenmiş gümüş örtülerle örtülüyor ve boyalı yüzü korumak için önlerine gümüşten peçeler takılıyordu. İkonalar, şehirlerin koruyucusu olarak görülüyor ve işgal tehlikesi belirdiğinde koruma sağlaması amacıyla kale duvarları üzerinde gezdiriliyordu. İlk olarak Kamulianai'de bir kadının kuyuda kuru hâlde bulduğuna inanılan İsa tasviri işlenmiş bez parçası ile gerçekleştirilen bu adet, daha sonraları tüm imparatorluğa yayılmıştır. Aynı şekilde Birinci İznik Konsili'nin resmedildiği 318 papazın tasviri Nikaia'da, Meryem'in ikonası ise Konstantinopolis'te aynı önemli görevi yerine getirmekteydi. Bu inanç yalnızca sıradan halk arasında değil; I. Sergios ve Filippikos örneklerinden görüleceği üzere üst derece devlet erkanında da yaygındı. İkona kültü Konstantinopolis'te öyle yer edinmişti ki şehre Theotokos'un koruduğu şehir anlamına gelen Theotokopolis adı konmuş, II. Mehmed'in şehri kuşattığı sırada son kez şehri koruması amacıyla gezdirilen Meryem ikonasının yere düşmesi halkın moralini son derece bozmuştu.
Antik tanrıların kültlerinin heykel ve resim yoluyla yayılmasına benzer şekilde azizlerin öykülerinin yayılmasında da ikonalar aynı işlevi yerine getirdiler. Hristiyan hacılar gittikleri yerlerde azizlerin tasvirleriyle süslenmiş kiliseler buluyorlar, bu kiliselerde bulunan bazı ikonalar şifa kaynağı olduğu kanıtlanan güçlü bir sağaltıcı sıvı yayıyorlardı. Bu yolla iyileştiğine inanan hacıların sağaltıcının tasvirini taşıyan kilden ya da gümüşten mataralar, kapaklı portatif ikonalar ve kolyelere takılan ikonalar gibi eşyalar azizlerin öyküleriyle birlikte farklı diyarlara yayılmıştır.
İkonoklazm döneminin kaynakları
İkonoklastların imparatorluk fermanları, ikonoklast konsillerin kararları, ikonoklastların teolojik ilmi eserleri gibi bütün çalışmalar ikonofiller tarafından yok edilmiştir. Bu yapıtlardan günümüze ulaşan metinlerse ikonofillerin, ikonoklastların tezlerini çürütmek adına kaleme aldıkları eserlerdeki alıntılardan ibarettir.
İlk ikonoklazm döneminin temel kaynakları 769 yılına dek Patrik I. Nikiforos ve 813'e kadar da Theofanis'in kronikleridir. Her iki kronik yazarı da ikonofil görüşe mensup olduğundan eserlerinde yanlı bir anlatım söz konusudur.I. Germanos'un mektupları ile İoannis'in Logoi Apologitikoi Pros tus Diavallontas tas Agias İkonas adlı eseri de ilk dönemin önemli kaynaklarındandır. Aynı zamanda İoannis, Kudüs Patriği İoannis ve Georgios Kiprios'tan yararlanılarak oluşturulan ve Adversus Constantinum Cabalinum adı ile bilinen anonim eser de yine döneme ait başvuru kaynağıdır.
İlk dönem kaynaklarında görülen yanlı anlatıma dair eğilim, ikinci ikonoklazm dönemine ait eserlerde de mevcuttur. Bu döneme ait olan Georgios Amartolos'un kroniğinin yalnız 813'ten 842'ye kadar olan bölümü özgün kaynak olarak değer taşımakta olup daha önceki döneme ait olan kısmı ağırlıklı olarak Theofanis'ten kopya edilmiştir. 10. yüzyılın ortalarına ait olan ve Theofanis'in ele aldığı dönemin hemen sonrasından itibaren başlayan Simeon Metafrastis'in kroniği, yine 10. yüzyılda eser veren İosif Genesios'un ilk üç kitabı, daha sonraları Oi meta Theofanin adıyla bilinecek olan çok yazarlı eserin ilk üç kitabı ve 11. yüzyıl devlet tarihçisi Leon Grammatikos'un kroniği ikinci ikonoklazm döneminin kaynakları olarak önem arz etmektedir. Teolojik açıdansa döneme ait en önemli eserler Studios Manastırı İgumenosu Theodoros'un yazı ve mektuplarıyla yine Nikiforos'un yazılarıdır.Theofilos'a ikonoklast politikalara son verilmesine yönelik istekleri içeren ve Doğu patrikleri tarafından gönderilen mektuplar da dönem kaynakları arasında bulunmaktadırlar.İkinci İznik Konsili'nin toplantı tutanakları da içerdiği Hieria Konsili'nin tebliğleri nedeniyle ilgi çeken başvuru noktalarındandır. Aynı şekilde Konstantinopolis Konsili'nin kararları ise Patrik Nikiforos'un aktarımı sayesinde günümüze ulaşmış durumdadır.
Bir şehide ithaf edilerek yazılan hagiografik eserler de doğaları gereği taraflı bir dille yazılmış olmalarına rağmen başvurulan kaynaklar arasında yer almakta olup aynı zamanda pek çok azizin hayatına dair bilgiler yine bu eserlerden öğrenilmektedir. Örneğin V. Konstantinos devrine ait olan ve ikonofillere yönelik takibata dair bilgiler içeren Ayasofya Diakonosu Stefanos'un Vita Stephani Iunioris adlı eseri ile Medikion Manastırı İgumenosu Nikitas'ın 824'teki ölümünün ardından öğrencisi Theosteriktos'un kaleme aldığı biyografik eser hagiografik yapıdadırlar. Filaretos Eliimon'un 822 yılına tarihlenen hagiografik biyografisi de Bizans iç meseleleri konusunda kayda değer eserlerdendir. Gothia Piskoposu İoannis'in biyografisi ile Amorion'un 42 Şehidi'nin anlatıldığı eser de bu türde kaleme alınan kıymetli yapıtlardır.
Bulgarlar ile olan ilişkiler üzerine Diigesis ve Monemvasia Kroniği önemli kaynak eserler olmakla birlikte, Emevîler ile olan ilişkilerde Taberî'nin aktarımları önem arz etmektedir. Ayrıca dönem Bizans idari yapısı üzerine bilgi veren Arap bilginler İbn Hurdâzbih, İbn Kudâme ve İbn'ül-Fakîh özellikle ordunun yapısı ve thema sistemi konusunda öne çıkan kaynaklardır. Ayrıca Digenis Akritas'tan da Emevîler ile ilişkiler bağlamında yararlanılmaktadır. Papalık ile Bizans arasındaki ilişkiler bakımındansa Vita Gregorii III, doğruluğuna dair şüpheler olsa da II. Gregorius'un III. Leon'a yazdığı mektuplar ile II. Gregorius'un I. Germanos'a yazdığı mektuplar birincil kaynaklardır. Batı dünyasının ikonoklazma bakış açısı konusunda da Libri Carolini ile I. Hadrianus'un Şarlman ve Bizans imparatorlarına yazdığı mektuplar önemlidir.
İkona tartışmaları ve ikonoklazmın nedenleri
Kilise Babalarının doktrinlerine göre ikona, kavranabilir dünyanın somut bir suretidir. Buna paralel olarak gerçek dünyanın bir yansımasından ibarettir ve asıl surete benzerlikleri nedeniyle özel bir öneme haizdirler. Bu temel teorinin yanı sıra erken Hristiyanlık dönemine ait Luka anlatısı da ikonaların kutsiyetine dair önemli bir referans noktasıdır. Anlatıya göre Luka, Meryem ve çocuk İsa'nın resmini yapmış, bu tür ikonalar ve daha sonraki bütün kopyaları kutsal niteliklerini Luka'nın bu resminden almıştır. Öykünün öznesinin "hem bir şehit hem de bir aziz olan Luka olması" ikonaların kutsiyetini ve meşruiyetini tartışılmaz kılmaktaydı. Bir başka anlatıda ise Luka henüz Meryem hayattayken onun bir tasvirini yapar ve Meryem bundan memnun kalır. İkonoklazm araştırmacılarına göre, tasvir yapılmasının Meryem gibi kutsal bir kişi tarafından memnuniyetle karşılandığı bu öykü de ikonofiller için önemli referanslardan biri olmuş olmalıdır.
İkonofillerin öne sürdüğü bir diğer yaklaşım tasvirlerin didaktik amaçlı kullanımına ilişkin olandır.Okuryazarlık oranının düşük olduğu Geç Antik Çağ ve Orta Çağ'da Kitâb-ı Mukaddes'in içeriğinin okuma yazma bilmeyenlerce anlaşılmasını sağlamak amacıyla görselleştirilmesi Batı Hristiyanlığında benimsenmiş ve Papa I. Gregorius'un vaazlarında kutsal metinlerin tasvirler yoluyla insanlara aktarılmasını teşvik etmesi bu konuda önemli bir eşik olmuştur. 6. yüzyılın sonlarında Marsilya piskoposu bütün ikonaların kiliselerden çıkartılıp yok edilmelerini emretmişti. Papa I. Gregorius mektubunda, beşeri hiçbir şeye aşırı sevgi beslenemeyeceğinden bahsederek buna dair çabasından dolayı Marsilya piskoposunu övmüş ancak tasvirleri tahrip etmesinden dolayı da kınamıştır. Çünkü piskopos böyle yaparak tarih eğitimi alacak imkânı ve okuma yazması olmayanları, okuyarak öğrenemeyecekleri şeyleri duvarlardaki resimlere bakarak öğrenme fırsatından mahrum bırakmıştı. I. Gregorius'un ve diğer pek çok diğer kişinin gözünde bu tasvirler halkın eğitimi hususunda birer araçtılar. Batı'daki ikona sanatı da bu nedenle öyküleyici olarak gelişmişti fakat Bizans sanatında görülen ikonalar sembolikti. Buna rağmen papa gibi önemli birinin bu yaklaşımı öne sürmesi, ikonaların her reddedildiği dönemde bir dayanak noktası olarak kullanılmıştır.
5. yüzyıldan itibaren olağan duruma gelen ikona kullanımı, 6. ve 7. yüzyıllarda kutsal kişiler ile ilahi iletişim kurmanın bir aracısı olarak görülmekten çıkmış, kendi başına ilahi ve cismani nitelik taşıyan kutsallar olarak tapınılır hâle gelmiş; buna uygun olarak ikonaların ağladığına, kanadığına, konuştuğuna dair rivayetler oluşmuştu. Bacağına ok atılan Meryem ikonasının çığlık atması, göğsüne bıçak saplanan İsa ikonasının durmaksızın kanaması gibi rivayetler halk arasında yaygındı. Aynı şekilde ikonalar şifa arayışında da önemli hâle gelmiş, insanlar ikonaların önünde secde edip onlara yüz sürerek, ikonalardan kazıdıkları parçaları su ile karıştırıp içerek şifa arar olmuşlardı. Bu rivayetlerin dilden dile aktarılması, zamanla iç içe geçmiş farklı rivayetler de ortaya çıkarmaktaydı. Filistin'de bir Yahudi'nin İsa ikonasına mızrak saplamasına dair olan rivayet buna örnektir. Anlatıya göre Yahudi kişi, İsa ikonasına mızrağını sapladığı anda ikonadan kan akmaya başlar; bu kanı yüzüne süren körler görmeye başlar, sakatlar ilgili uzvuna sürdükten sonra iyileşir. İnanışa göre bu mızrak, Birinci Haçlı Seferi sırasında bulunmuş, daha öncesinde Berkyaruk'a mağlup olarak geri çekilen Haçlı kuvvetleri Kutsal Mızrak sayesinde kuvvetlenerek düşmanlarını alt etmiş ve daha sonrasında emaneti I. Aleksios'a göndermişlerdir.
İkonoklastların savlarını hangi sebepler üzerine inşa ettikleri, bu fikri savunan yazmaların yok edilmesi nedeniyle günümüzde net olarak bilinmemekle birlikte birçok varsayım türetilmiştir. Bu konuyu irdeleyen kimi araştırmacılar ikonoklazm politikasının temelinde dinî sebeplerin yattığını belirtirken diğer bir kısım ise sebeplerin siyasi ve sosyal yönüne de dikkat çekmişlerdir. Yunan Bizans tarihçisi Konstandinos Paparrigopulos'a göre kutsiyet atfedilen eşyaları yasaklayan, manastırların sayılarını düşürürken temel Hristiyan öğretilerine dokunmayan dinî reformun yanında sosyal ve siyasi nedenler de bulunmaktaydı. İkonoklast imparatorların amacı halkın eğitimini din insanlarının elinden almaktı ve bu imparatorlar, toplumun en aydın kesimini oluşturan yüksek seviyedeki dinî kişiler ile ordu tarafından desteklenmekteydiler. İkonoklast reformların en nihayetinde başarısız olmasının sebebi halkın sıradan insanlar, özellikle de kadınlar ve keşişlerden oluşan çoğunluğunun ikonalara bağlı olması ve reformlara aşırı derecede düşmanlık beslemelerine dayandırılmalıdır. Görüşlerini bu şekilde özetleyen Paparrigopulos, konuyu çok yönlü olarak irdelemesi ile bunu gerçekleştiren ilk tarihçi olmuştur.
İkonoklazma dinî bakış açısından yaklaşan varsayımlardan birine göre ikonoklastlar inançları gereği tasvirlere ibadeti yasak olan ve bu tarz teşebbüslere karşı çıkan Yahudilikten etkilenmiştir.Musa'nın halkına duyurduğu On Emir, "Oyma putlar yapmayacaksın ve onlara tapınmayacaksın." diye emretmekteydi ve yukarıda sözü edilen ikonalardan şifa dileme, ikonaların konuşması ve kanaması gibi inançlar bu emir gereğince putperestlik olarak yorumlanmıştır. Bu yasak, Eski Ahit'in Çıkış kitabı 20. babındaki "Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, tanrın Rab, kıskanç bir tanrıyım." ayetinde açıkça belirtilmekte ve Tesniye kitabının 4. ile 5. bablarında da çok kez tekrarlanmaktaydı. Ayrıca Pavlus'un Romalılara mektubunda da "Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. Ölümsüz Tanrı'nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler." denilerek tasvir yapmanın yanlışlığı üzerinde durulmaktaydı.
Kitâb-ı Mukaddes'tekine benzer bir etki, 7. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Müslümanlar tarafından gelmiştir.Kur'an'ın Mâide suresinin 93. ayetindeki "Ey iman edenler! [Aklı örten] içki [ve benzeri şeyler], kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz." ifadesinden ve tasvir karşıtı bazı hadislerden hareketle Müslümanlarca tasvirlere hürmet göstermek hoş görülmemekte, hatta bazı durumlarda putperestlik olarak nitelenmekteydi.Theofanis'in "Sarazen kafalı" betimlemesinden yola çıkan Jean-Claude Cheynet ve John Julius Norwich gibi bazı tarihçiler, Emevî Halifesi II. Yezîd'in kendisini ölümcül bir hastalıktan kurtaran Yahudi bir büyücünün iknası ve kendi inancı uyarınca, ikonoklazmın başlamasından üç yıl önce, Hristiyan tebaasına ait kiliselerdeki ikonaların yok edilmesini emretmesinin III. Leon'a ilham olduğuna dair görüş belirtseler de çoğu tarihçi bu türden bir etkinin olanaksız olduğu fikrindedir.İkinci İznik Konsili'ne Doğu piskoposlarını temsilen katılan İoannis adlı din adamının konsil kararları arasında yer bulan bu anlatısı, ikonoklazm ile İslam arasında ilişki kuran en eski teoridir.
İslam etkisi eksenli diğer bir teoriye göreyse özellikle Ortodoks Kilisesi tarafından kâfir olarak kabul edilen, imparatorluğun doğu topraklarında oldukça yaygın olan monofizitizm ve Pavlusçuluk mezheplerine mensup halkların Araplarla olan ilişkileri sırasında İslam'daki tasvir yasağından etkilendiği yönündedir. Bu mezhepler Kalkedon Konsili'nin İsa'nın kişiliğini ikiye bölen kararını reddetmekte ve İsa'nın iki niteliğe sahip tek bir kişilik olduğunu savunmaktaydılar. Ayrıca ikonalar başta olmak üzere her türlü dinî külte karşı çıkmakta ve ruhban sınıfını "şeytan işi" olarak görmekteydiler. İkonoklazmı başlatan III. Leon ve hanedanı Kuzey Suriye kökenli, 9. yüzyılda ikonoklazmı tekrar başlatan V. Leon Ermeni, II. Mihail ve onun oğlu Theofilos ise Frigia eyaleti doğumluydu. Yani tüm ikonoklast imparatorlar doğu eyaletlerinden gelmekteydi ve doğudaki İslami ile Yahudi bakış açılarından etkilenen bu dinî bakış açıları kendileri için oldukça tanıdıktı. Bu dinî gelenek içerisinde büyümüşlerdi ve imparator olmaları üzerine paganizmin dirilmesini durdurmayı ve gerçek kabul ettikleri inancın yeniden tesis edilmesini amaçlayan tamamen dinî amaçlı bir reform gerçekleştirmiş olabilirlerdi. Bir başka bakış açısıyla ise klasik dönemdeki merkezî otorite tarafından sapkınlık olarak görülen kendi dinî görüşlerini politikalarının merkezine koyarak bunu bir hesaplaşma olarak görmüş olmalarıdır. Bu yönüyle olay, "semitik" Doğu dünyası ile Yunan sanatı geleneğine dayanan Batı dünyasının bir çekişmesi olarak farklı anlam kazanmaktadır. İmparatorluğun iç siyasetinde uzun zamandır karmaşanın hakim olması, doğu sınırının Araplar ve batı sınırının Bulgarlar ile Slavlar tarafından tehdit altında olması, Thira Adası'nda büyük bir yanardağ patlamasının gerçekleşmesi; ikonoklastların üst üste yaşanan bu felaketler yoluyla Tanrı'nın kendilerini cezalandırdığı şeklinde yorumda bulunmalarına yol açmıştır. Özellikle yanardağ patlamasının yarattığı dehşet Theofanis ve Nikiforos'un kroniklerinde geniş bir yer tutmaktadır. Bu felaketlerin defedilmesi içinse canlanan putperest adetlere yani ikona kültüne Tanrı'nın buyruğu uyarınca son verilmesi gerektiğini düşünmeleri olasılıklar dahilinde görülmektedir.
Siyasi saiklere yönelik bakış açısına göre otokratik eğilimli bir lider olan III. Leon'un nihai amacı ikonaları yasaklayarak halkı dinî kurumların etkisinden kurtarmak ve dinî bakımdan yekvücut olan halk üzerinde sınırsız bir güce sahip olarak eline geçirdiği dinî gücü siyasi düşüncelerini gerçekleştirmede yardımcı olmak üzere kullanmak istemesidir. Buna göre 7. ve 8. yüzyıllarda ikonaların halk üzerindeki tesirinin gitgide artması, buna bağlı olarak ikonaların koruma altında tutulduğu manastırların etkisinin de güçlenmesi başrahip olan imparatorun dinî otoritesinin sarsılmasının yanı sıra devletin idari gücünün de erimesine sebebiyet vermekteydi. Örneğin halkın 626'da Avarların, 674 ve 717'de Arapların Konstantinopolis kuşatmalarının püskürtülmesini Meryem ikonasına bağlamaları imparatorun askerî ve siyasi liderliğinin göz ardı edildiğini göstermektedir. İmparatorun otoritesini sarsan diğer bir ögeyse kendilerini dünyevi hayattan soyutlayan kilise denetimi dışındaki bir hareket olanManastırcılığı takip eden ve spudaioi (hevesli kişi) ya da filoponoi (gayretli kişi) denen keşişlerin etkisiydi. C. N. Uspenski'nin teorisine göre kutsal addedilen bu yaşam tarzından etkilenen insanlar sosyal ve ekonomik hayata katılmak yerine manastırlara kapanıyordu. Bu yaşam tarzının ve manastırların gittikçe yaygınlaşması erkeklerin tarım yapmak, kamu hizmetlerini sağlamak, askerlik yapmak gibi ekonomik, sosyal ve askerî görevlerini ifa etmek; kadınların ise çocuk doğurarak nüfusun artmasını sağlamak yerine inzivaya çekilmeleri nedeniyle merkezî hükûmeti ettiği kadar kadar kiliseyi de rahatsız etmekteydi zira bu bağımsız manastırlar kilisenin dinî etkisini de törpülemekteydiler. Manastırların kaçak askerlerin sığınma yeri hâline gelmesi ve ibadet evlerinin dokunulmazlığı yüzünden sığınan bu kaçaklara herhangi bir yaptırım gerçekleştirilememesi ise mevcut asker sayısının erimesine yol açmaktaydı.Küçük Asya'daki nüfusun iki yüzyıldır süren iskân politikaları sonucu halen merkezî hükûmetin arzu ettiği noktaya gelmemesi, üzerine 740'ların ikinci yarısında baş gösteren hıyarcıklı veba salgını ile nüfusun iyice azalmasına ek olarak var olan nüfusun da manastırlara sığınması ayrı bir sorun teşkil etmekteydi. Aslında gündelik yaşamın yüklerinden kaçmak için manastırlara sığınma olayı 1. yüzyıldan itibaren görülmekteyse de 8. yüzyıla gelindiğinde imparatorluğun darboğaza girmesiyle bu durum göze batmaya başlamıştır. 775 yılında 7 milyon olan Bizans toplam nüfusunun yanında aynı sıralarda ikonoklazmın 35 yıldır uygulanıyor olmasına rağmen keşiş sayısının 100 bine kadar çıkmış olması manastır hayatının sosyal düzeni ne şekilde etkilediğini göstermektedir. Bir başka siyasi neden olarak da tasvirleri yok etmek suretiyle, tasvirleri kabul etmeyen Yahudiler ve Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında daha yakın ilişkiler kurulmasının önünde duran başlıca engellerden birisinin kaldırılarak dinî yakınlaşmanın bu iki zümrenin imparatorluğa tabi olmalarını kolaylaştırması ve kendileri gibi tasvir karşıtı olan Müslüman Araplarla yakınlaşarak siyasi etkileri altına girmelerini engellemek gösterilmektedir.
İkonoklazmın nedenini ekonomik bakış açısıyla açıklayan teori de yine manastırlarla ilgilidir. Manastırlar yüzyıllar içerisinde halktan aldığı her türlü bağışla oldukça zenginleşmişlerdi. Değerli eşya ve paraların yanı sıra çok sayıda araziye de sahip olan manastırlar, 7. yüzyıla gelindiğinde imparatorluktaki tarıma elverişli arazilerin neredeyse üçte birini ellerinde tutmaktaydı. Aynı zamanda dinî kurum olmaları dolayısıyla vergiden muaf tutuluyorlardı. Böylelikle devlet hem manastır denetimindeki arazilerden elde edebileceği mahsulleri hem de bu mahsuller üzerinden alınabileceği vergi gelirini elinden kaçırıyordu. Bu gibi nedenler dolayısıyla imparatorluğun 8. yüzyılda içine düştüğü askerî, ekonomik, dinî, siyasi ve sosyal sıkıntıların kaynağı görülen manastırlar tüm bunlara ek olarak her türlü ikonanın üretim merkezleri olmaları dolayısıyla da merkezî otoritenin hedefi hâline gelmiştir.
4. yüzyıl içerisinde Bizans sınırları içerisinde kiliseler tasvirlerle süslenmeye başlanmış, o ve sonraki yüzyılda bu eğilim giderek artmış ve kilise içerisinde de gelişmeye devam etmiştir. Bu durum en başından beri kendi muhaliflerini yaratmış, henüz 310-312 yılları arasında toplanan Elvira Sinodu'nda kiliselerde ikona bulundurulmaması ve duvarlara işlenmemesi karara bağlanmıştır. Aynı yüzyıl içerisinde yazdığı bir eserde kilise tarihçisi Eusebios; İsa, Pavlus ve Petrus'a ait ikonalara ibadet edilmesini "putperestlerin bir alışkanlığı" şeklinde yorumlayarak Kitâb-ı Mukaddes'in ikonaları yasakladığını belirtmekteydi. Ayrıca aynı yüzyılda Epifanios, üzerinde İsa'nın ya da azizlerinden birisinin tasvirinin bulunduğu bir perdeyi "kiliseyi kirlettiği" için paramparça ettiğini yazmaktaydı ve I. Theodosius'tan ikonaların yasaklanmasını istemekteydi. 5. yüzyılda Suriyeli bir piskopos da makamına atanmadan önce ikonaları lanetlemişti. 6. yüzyılda Antiohia'da patlak veren ciddi bir ayaklanma ikonofilliğe karşı bir tavra dönüşmüş, Edessa'da ayaklanan askerler İsa'nın mucizelerini gösteren tasvirleri taşa tutmuşlardı. 7. yüzyılda da tasvirlere karşıt eğilim artarak devam etmiş, 8. yüzyılın başında Nakoleia Piskoposu Konstantinos ile Klaudiopolis Metropoliti Thomas öncülüğünde ikona karşıtı bir akım başlamıştır.
İkonofillerin ikonalara gösterdikleri alaka, bazı seferler resmedilen kişi ve olaya saygı göstermenin ötesinde o tasvirin bizzat kendisini ya da yapıldığı malzemeyi ön plana çıkartıyordu. Dindar Hristiyanların gözünde ikona kültü bu minvalde paganizmin uygulamaları ile bağdaştırılmaktaydı ve cansız varlıklara gösterilen bu tavır da bunun bir delili olarak gösterilmekteydi. Bu durum ise pek çok dindarın gözünde büyük bir günahtı. Onların gözünde cansız varlıklara gösterilen hürmet bunların pagan pratikleri ile olan benzerliklerine delildi. Gittikçe yaygınlaşan ve taraftar toplayan bu fikir 8. ile 9. yüzyıllara gelindiğinde ikonalara karşıt hareketin doğması için yeteri kadar olgunlaşmıştı.
İkonoklazm öncesi durum
Bizans'ta dinî bir çatışma ortamının gelişmekte olduğu, monotelit inanca bağlı olan Filippikos'un girişimlerinden görülmektedir. İktidara gelmeden 30 yıl önceki Üçüncü Konstantinopolis Konsili'nde inancı mahkûm edilen Filippikos, iktidarının ikinci yılında konsilin bu kararını kaldırmış; monotelitizmi resmen kabul edilen tek inanç hâline getirmiş ve saraydaki konsil oturumunun resmedildiği tablo ile yine sarayın Milion Kapısı'ndaki konsille ilgili kitabeyi yerinden indirterek yerine Patrik I. Sergios'un resmini koydurtmuştur. Bunu yaparken aralarında daha sonra patrik olacak olan Germanos da dahil olmak üzere ruhani sınıftan da destekçi bulmuştur. Buna karşın II. Justinianos ile dost olan ve onu bir isyan ile tahtından indiren Filippikos'a karşı düşmanlık besleyen Papa Constantinus, imparatoru tanımayarak konsilin Aziz Petrus Bazilikası'nın duvarlarında özel olarak resmedilmesi emrini vermiş ve imparatorun adının sikkeler, dualar ve kronikler dahil olmak üzere hiçbir yerde anılmamasına dair bir karar çıkartmıştır. Filippikos her ne kadar ikona kültünün dinî manasına yönelik bir tavır takınmamış olsa da papa ile arasındaki çekişmede tasvirin sembolik önemini bir tartışma konusu olarak ortaya koymuş, bu durum tasvirin iki görüş arasında kabulü yahut reddi olarak vuku bulmuş ve kristolojik tartışmaları yeniden canlandırmış olması nedeniyle ikonoklazmın habercisi olarak görülmüştür.
Filippikos'un ardından onun protasekretisliğini yapan Artemios, II. Anastasios adıyla tahta oturmuş ve selefinin monotelit fermanını iptal ederek tablo ile kitabenin yerine konmasını sağlamıştır. II. Anastasios'un ardından 715 yılının sonlarına doğru tahta oturanIII. Theodosios'un yaklaşık iki yıllık iktidarı dönemindeki olaylar daha sonra imparator olacak olan Anatolikon Stratigosu Leon'un etrafında cereyan etmiştir.
İlk ikonoklazm dönemi
III. Leon devri
25 Mart 717'de III. Leon tahta oturduğunda, son 22 yılda yedi hükümdar değiştiren, hem Arap hem Bulgar tehdidi altında olan ve dinî tartışmalar yaşayan bir Bizans İmparatorluğu mevcuttu ve imparatorluk, Yirmi Yıllık Anarşi adı verilen tarihinin en istikrarsız döneminde bulunmaktaydı.
III. Leon, tahta oturur oturmaz ilk olarak savunma sorunları üzerine eğilmiş, yaklaşmakta olduğu düşünülen Arap saldırısına karşı II. Anastasios'un başkent surlarını güçlendirme işini yeniden gündeme almıştır. Araplar, beklendiği gibi 15 Ağustos 717'de Mesleme komutasındaki 80 bin kişilik orduyla Konstantinopolis'i kuşatmıştır. Bu kara ordusuna 1 Eylül günü Süleyman'ın komutasındaki 1.800 parçalık donanma kuvveti de dahil olmuştur. Bizans savunmasına ek olarak çetin kış şartları ve buna bağlı olarak Arap ordugâhında baş gösteren kıtlık ile birlikte Arap donanmasındaki kürek mahkûmlarının firar etmesi ve Arap ordusunun Bizans ile ittifak yapan Bulgarlar tarafından da saldırıya uğrayarak hesap edilenin dışında büyük kayıplar vermeleri 15 Ağustos 718’de kuşatmanın kaldırılmasına neden olmuştur.
Başkent kuşatmasının püskürtülmesi ile birlikte dikkatini iç meselelere veren III. Leon thema sistemini yeniden ele almış, 726 yılında yeni bir temel kanun olarak Ekloga'yı oluşturmuştur. Yirmi Yıllık Anarşi döneminden sonra devlete istikrar getirmeye yönelik bu idari ve hukuki reformları dinî reform takip etmiştir.
İmparatorluğun yüzyılı aşkın bir süre iç karışıklıklar yaşamasına sebep olan ikonoklazm hareketi, 726 yılında kendisini Tanrı'nın temsilcisi ve başrahip olarak addeden ve başkentin kuşatıldığı sıralarda Meryem ikonasının şehir surlarında gezdirilmesini bizzat emreden III. Leon'un ikonalara karşı yaptığı konuşmalar ile başlamıştır. İmparatora göre ikonalar, kiliseler ve manastırların zenginleşmesini sağlayan büyülü muskalardan ibaretti. Bu konuşmalar 730 yılında yerini eyleme bırakmış, Büyük Saray'ın ana girişi olan Ayasofya'nın karşısında Augustaion'un önünde bulunan Halki Kapısı'nın üzerindeki İsa tasvirinin söktürülmesiyle ikonalara karşı ilk fiili karşıtlık gösterilmiştir.Nika Ayaklanması sırasında yıkıldıktan sonra I. Justinianus tarafından yeniden inşa edilen kapı farklı renklerdeki mermerlerle kaplı olup I. Justinianus ile Belisarius'un askerî zaferlerini tasvir eden çeşitli mozaiklerle süslenmiş durumdaydı. Tunç kapının üzerinde yükselen altından yapılmış olan İsa ikonası da şehirdeki muhtemelen en büyük ve en bilinen heykeldi. Bu önemli ikonaya karşı girişilen hareket sonrası galeyana gelen ve çoğu kadınlardan teşkil halk heykeli yerinden indirmekle görevli subayı linç etmiş, Greko-Romen kültür havzasında karışıklar çıkmış, haberin ulaştığı İtalya'da isyan çıkmış, Hellas themasından yola çıkan donanma yeni bir imparator başa getirmek amacıyla Konstantinopolis'e hareket etmiştir. Ayaklanmalar ne kadar bastırılmış olsa da imparatorluğun batısında kendini gösteren bu ikonofil hassasiyet ikonalara karşı girişilen her eylemde kendisini gösterecekti.
Karşılaşılan direnç sonrası daha diplomatik bir yol izlemeye karar veren III. Leon kilise içerisinde kendisine destek aramaya başlayarak papanın ve patriğin konu hakkında izin vermesi adına müzakereler yürütmüştür. Patrik I. Germanos, ikonoklast tutuma karşı durmuş, Papa II. Gregorius ise bu tutumu sert bir dille kınamasına rağmen imparatora karşı siyasi bir tutum almamış hatta o günlerde İtalya'da imparatorluk aleyhindeki isyanların bastırılması için özel çaba harcamıştır. Patrik ile papanın yanı sıra yaşadığı çağın en büyük din bilgini olarak kabul edilen ve bir aziz olan İoannis de imparatorun bu tutumunu şiddetle eleştirmekteydi.Damakos'ta yüksek rütbeli bir memurken sonraları keşiş olarak Kudüs'teki Sabbas Manastırı'nda inzivaya çekilen bir Grek olan İoannis, Logoi Apologitikoi Pros tus Diavallontas tas Agias İkonas adlı eserinde ikonalara karşı hürmet göstermenin putperestliğin dirilmesi olduğu görüşünü toptan reddetmekte, Yeni Platonculuk çerçevesinde ikonaların bir araç olarak görülmesi gerektiğini belirtmekte ve ikonoklast görüşü Maniheist sapkınlık olarak nitelemektedir:
“ | Maddi varlığı olmayan ve sınırlandırılamaz Tanrı hiçbir zaman resmedilememiştir. Şimdiyse, Tanrı bir bedene büründüğünde ve insanlarla konuştuğunda gördüğüm Tanrı'nın resmini yapabiliyorum. Bir maddeye ibadet etmiyorum, benim için maddeleşen, madde olmaya tenezzül eden ve bu madde aracılığıyla kurtuluşum için çabalayan maddenin Tanrısına ibadet ediyorum. Kurtuluşum için çalışan maddeye ibadet etmekten vazgeçmeyeceğim. Tanrı kadar olmasa da ona saygı duyacağım. Kutsanmış haç bir madde değil miydi? Kutsal Golgotha tepesi bir madde değil mi? Hayat veren taş, kutsal kabir, yeniden dirilişimizin kaynağı, onlar da madde değil mi? Kutsal Kitap madde değil miydi? Sunaktaki tabak ve kadehin yapıldığı altın ve gümüş madde değil miydi? Tüm bunların yanında efendimizin bedeni ve kanı madde değil mi? Ya saygıyı ve ibadeti tasfiye edin ya da kilisenin tasvirlere ibadet geleneğine, Tanrı'yı ve dostlarını şereflendirerek ve Kutsal Ruh'un erdemini takip ederek boyun eğin. Maddeyi küçümsemeyin, küçümsenecek bir şey değildir. Tanrı'nın yarattığı hiçbir şey değersiz değildir. Bu Maniheist sapkınlıktır. | „ |
III. Leon, dinî çevrelerden destek bulamaması sonrasında ikonoklast fikirlerinden geri adım atmayarak eylemlerini daha da ileri götürmüş, 17 Ocak 730 tarihinde bütün aziz ikonalarının yok edilmesini öngören emirnâmeyi imzalamayı reddeden I. Germanos'u azlederek kendisiyle aynı görüşleri paylaşan protosinkellos makamındaki Anastasios'u 20 Ocak günü patrik olarak atanmıştır. I. Germanos'la birlikte imparatora direnen az sayıdaki din adamı da cezalandırılmıştır. Yeni patriğin onayıyla birlikte yürürlüğe giren emirnâme ile birlikte ikonoklast hareket resmî devlet ve kilise politikası hâline gelerek meşruiyet bulmuştur.
İmparatorluğun doğusunda ciddi bir nüfusa sahip olan ikonoklastlarca memnuniyetle karşılanan bu durum, batı topraklarında tam tersi şekilde tepki çekmiştir. Başkent Konstantinopolis'in etkisinin güçlü hissedildiği Trakya gibi bölgelerde bu tepki kontrol altında tutulabilmesine karşın daha uzakta bulunan İtalya'da aynı kontrol sağlanamamıştır.III. Gregorius, ikonoklast hareketi topladığı bir konsilde lanetlemiş ve mahkûm etmiş, bunun üzerine III. Leon papanın dinî konuları ehline bırakmayı teklif ettiği mektubunu ileten papalık temsilcilerini hapse atmıştır. Ardından papanın tutuklanması amacıyla denizyolu üzerinden birlikler yollasa da gemilerin Adriyatik Denizi'nde batmasıyla bu mümkün olmamış, papa da bir müddet sonra ölmüştür. III. Gregorius, selefi II. Gregorius'un aksine siyasi olarak da imparatorluğa karşı tavır alarak Kasım 731'de topladığı mecliste ikonalara karşı harekete geçenlerin aforoz edilmesini karara bağlamış, böylece merkezî idarenin İtalya'daki nüfuzunu ciddi derecede sarsmış ve Orta İtalya ile Kuzey İtalya tamamen papa tarafından kontrol edilir hâle gelmiştir.
741 yılında ölen III. Leon'un 24 yıl süren sezaropapist hükümdarlığı, imparatorluğa siyasi istikrar getirmiş olsa da dinî tabanda ileride ikonoklazm adı verilecek olan yeni bir iç çatışma meselesi ortaya koymuştur.
V. Konstantinos devri
III. Leon tarafından iki yaşında iken tahta ortak edilmiş olan ve babasının ölümünden sonra yönetimi tek başına eline alan V. Konstantinos saltanatının ilk iki yılını iktidarını sağlama almakla geçirmiştir. Henüz imparatorluğunun ilk yılı içerisindeyken 742 yılında Araplar üzerine sefere çıktığı sırada babasının tahta oturmasında önemli katkıları olan ve kardeşi ile evli bulunan Opsikion Komisi Artabasdos'un saldırısına uğramış ve mağlup edilerek Amorion'a çekilmek zorunda kalmıştır. Başkente yürüyen Artabasdos, burada taht naibi olarak bulunan Theofanis Monutes'in ve diğer yöneticilerin kendi safına geçmesiyle imparatorluk tahtına oturmuştur. Ostrogorski, bir ikonofil olduğu bilinen Artabasdos'un direnç görmeden şehri teslim almasını imparatorun yakınındaki çevrenin dahi ikonoklast politikalardan hoşnut olmadığı şeklinde yorumlamaktadır zira Artabasdos tahta oturmasının hemen ardından ikona inancını serbest bırakmıştır. Artabasdos başkentte hakimiyetini kurmakta iken V. Konstantinos de babasının bir zamanlar kumandanlık merkezi olan ve ikonoklast fikirlere meyleden Amorion'da coşku ile karşılanmış, Anatolikon themasının bölünmesiyle oluşturulan Thrakesion theması da kendisine tabiiyetini bildirmişti. Buna mukabil Artabasdos'u Trakion theması desteklese de Armeniakon ve Opsikion halkı ikonofil imparatora mesafeli bir görüntü çizmekteydi.
743 Mayısında Sardis'te yapılan muharebede Artabasdos'u alt ederek muzaffer olan V. Konstantinos, kısa süreli bir kuşatmadan sonra 2 Ekim'de Konstantinopolis'e girmiş ve ikonoklazmı tekrar canlandırmakla kalmayıp ileride ikonofilliğin tekrar canlanmasını önleyebilmek adına çok sert bir politika uygulamıştır. Artabasdos ile iki oğlu halk içerisinde teşhir edildikten sonra hipodromda gözlerine mil çekilmiş, destekçilerinden bir kısmı idam edilmiş, bir kısmı da elleri ve ayakları kesilmek suretiyle sakat bırakılmıştır. Artabasdos'a taç giydiren Patrik Anastasios ise kırbaçlandıktan ya da sopayla dövüldükten sonra çırılçıplak şekilde hipodromda bir eşeğe ters bindirilerek aşağılansa da makamında kalmasına müsaade edilmiştir.
V. Konstantinos, otoritesini kurduğu vakitlerde imparatorluğun doğu topraklarını uzunca bir süre tehdit etmekte olan Araplar arasında ihtilaf bulunmaktaydı. Bunu fırsat olarak gören V. Konstantinos Theodosiopolis ve Melitini şehirlerini ele geçirerek buradaki halkı Trakion themasına, Bulgar sınırına, yerleştirilerek buradaki sınırın müstahkem yapılar ile koruma altına alınmasını sağlamıştır. Araplar, Theodosiopolis ve Melitini'yi kısa süre içerisinde tekrar ele geçirse de bu başarılar o zamana dek süregelen dengeyi bozması nedeniyle önemlidir. Arapların fetih hareketleri bundan böyle sonlanacak, Arap-Bizans askerî ilişkileri geniş fetih hareketlerinden ziyade sınır çatışmaları olarak vuku bulacaktır.
Arap tehlikesinin büyük oranda bertaraf edilmiş olmasını takiben Bulgarlarla olan sorunlar yeniden baş göstermiş, V. Konstantinos'un Bulgar sınırında aldığı iskân ve savunma yapısı gibi tedbirlere cevap olarak 756'da Bizans topraklarına saldırılar başlamış ve iki devlet arasındaki çatışma dönemi yeniden açılmıştır. V. Konstantinos saltanatı boyunca bu sorun ile uğraşmak zorunda kalarak dokuz kez sefer düzenlemiştir.
Araplar ve Bulgarlara karşı yaptığı seferler ile halk nezdinde oldukça sevilen bir kişi olan V. Konstantinos, babasının ikonoklast politikasını sürdürmek niyetindeydi ve bu yolda piskopos olarak kendi görüşlerine yakın kişileri tayin etmekte, yeni piskoposluklar açarak kendisine yakın piskoposları buralarda görevlendirmekte, her iki görüşün de katıldığı halka açık toplantılar düzenleyerek halkın tepkisini ölçmekte ve bizzat ikonoklazmı destekleyici dinî metinler kaleme almaktaydı. Babasının aksine felsefi ve dinî konularda oldukça yetkin olan V. Konstantinos, Peuseis'inde İsa'nın gerçek imgesinin kominyon, Hristiyan'ın gerçek imgesininse haç olduğunu vurgulamaktaydı. Ayrıca İsa'nın ruhunu geçici olarak barındıran fiziki bedenini doğuran Meryem'in kültünü kesin olarak reddetmekte, aziz kavramının batıl inancın bir sonucu olduğunu nitelendirmekte; Aziz Petrus yerine Havari Petrus, Azize Meryem yerine de yalnızca Meryem denmesi gerektiğini savunmaktaydı. Yazdığı 13 metnin günümüze ulaşan parçalarından anlaşıldığı kadarıyla bir monofizit olan V. Konstantinos, kristolojik zeminde putperestliğin yeniden doğuşu olan ikonanın resmedilen kişinin esasından ayrıldığı görüşünü ve bu minvalde tanrısal tabiatı nedeniyle özellikle İsa tasvirinin mümkün olduğunu reddetmektedir.
Hazırlık aşamaları neticesinde V. Konstantinos'un ikonoklast politikasının ilk fiili adımı bir konsil toplamak oldu. III. Leon kendi politikasına patriğin onayını alarak meşruiyet sağlamıştı; halefi olan oğluysa bunu 338 ikonoklast piskoposun katılımıyla 10 Şubat 754'te Hieria Sarayı'nda topladığı Hieria Konsili ile gerçekleştirdi.Konstantinopolis'teki patriklik makamının boş olması ve Antiohia, İerusalim ile Aleksandria patriklerinin konsile katılmayı reddetmeleri nedeniyle hiçbir patriğin konsilde olmamasının yanı sıra papa da temsilci yollamamıştı. İlk yedi oturumu Efesos Piskoposu Theodosios'un başkanlığında Hieria Sarayı'nda toplanan konsilin son oturumu, aynı zamanda yeni patrik seçimi için toplanılan Konstantinopolis'teki Blaherne Kilisesi'nde gerçekleşmiştir. İsa'nın tasvir edilebilirliği konusunu ele alan konsil sonucunda ikonofillerin İsa'nın ilahi tabiatını bir tarafa koyup yalnızca beşeri tabiatını tasvir ederek monofizit veya birbirine karıştırılamaz olan her iki tabiatını birlikte tasvir ederek Nestûrî sapkınlığına düşmüş olduğu iddia edilmiştir. Buna ek olarak aperigraptos olan doğasının bir tasvirin sınırları içerisine alınamayacağı öne sürülerek Meryem ve azizler de dahil olmak üzere her türlü ikonalar lanetlenmiş, herhangi bir ikonayı gizlice bulunduran din görevlilerinin görevden uzaklaştırılacağı, sıradan kişilerin ise aforoz edilip inanç ve devlet düşmanı sıfatlarıyla yargılanacağı ilan edilmiştir. Ayrıca, konsilin tebliğinde ikona uğraşının şeytani bir uğraş olduğu belirtilmekle birlikte III. Leon tarafından ikonoklazma karşıt olması nedeniyle azledilen "ağaçlara tapan" Germanos ile birlikte "İslam'a meyleden dinsizliğin öğreticisi" İoannis'in aforoz edildiği duyurulmuştur. Oybirliği ile duyurulan konsil kararları her ne kadar hiçbir patriğin katılmaması nedeniyle ekümenikliği açısından kuşkulu olsa da halk üzerinde önemli bir etki göstermiştir.
Konsille birlikte politikasının meşru zeminini hazırlayan V. Konstantinos, ikonalara karşı geniş ölçüde eyleme girişmiş, her yerde ikonalar kırılıp yakılmış ve hakaretlere maruz kalmıştır. Bu tahrip evresinde çok fazla sayıda mozaik, fresk, heykel yok edilmiş ve resimle süslenmiş pek çok yazma eser de bundan nasibini almıştır. Kilise duvarlarındaki çizimler ise yerlerini kuş, ağaç, hayvan ve imparatoru yücelten savaş sahneleri gibi dünyevi çizimlere bırakmıştır. İkonaların yanı sıra, III. Leon devrinin aksine, ikonofiller de hedef olmuştur. Takibata uğrayan ikonofillerden ikonalara bağlılık gösterdiği tespit edilenler işkence görmüş, hapse atılmış, mallarına el konularak mülksüz bırakılmış ve uzak eyaletlere sürgüne gönderilmişlerdir. V. Konstantinos'un bu cezalarına rağmen inancından vazgeçmek istemeyen ikonoklazm karşıtı bir kesim de bulunmaktaydı. Auksentios Manastırı İgumenosu Stefanos'un etrafında toplanan bu muhalefet, birçok suçla hedef gösterilen Stefanos'un Kasım 767'de Konstantinopolis sokaklarında kışkırtılan halk tarafından taşlanarak öldürülmesinden sonra dahi tamamen sindirilememiştir. Zaman içerisinde 19 yüksek memur ve subayın, protostratorun, logothetisin, Opsikion komisinin ve Trakion ile Sikelias stratigoslarının idam edilmesi bu muhalefetin geniş bir kitle içerisine yayıldığını göstermektedir.
V. Konstantinos'un ikonoklazma yeni bir çehre getiren asıl eylemi, kendisine en sert muhalefeti gerçekleştiren manastırlara karşı 760'lardan itibaren aldığı tavırdır. İkonoklast politika zamanla "putperest yuvası ve gerçek inancın düşmanı" olarak nitelenen manastırlara karşı bir savaş niteliği kazandı. Manastırlara yönelik ağır yaptırımlar nedeniyle kimi tarihçiler bu evreyi "monoklazm" yani manastırların yok edilmesi olarak adlandırmaktadır. Bu dönemde manastır erbapları olan keşişler dinî kimliklerini temsil etmeyen sıradan elbiseler giymeye, kimileri ise evlenmeye ve manastırlardan ayrılmaya zorlandılar. Keşişlere yönelik yönelik ağır yaptırımları en iyi özetleyen olay, bir kadının elini tutturarak izleyicilerin hakaretleri ve alayları arasında hipodromda yürümeye zorlanmasıdır. Theofanis'in aktardığı bir olaydaysa Thrakesion Stratigosu Mihail Lahanodrakon, bölgesindeki bütün keşiş ve rahipleri Efesos'ta toplayıp evlenmek ya da kör edilerek Kipros'a sürülmek arasında bir tercih yapmalarını istemiştir. Ayrıca kendisine karşı çıkan keşişlerin sakallarını yağa bulayıp tutuşturmuş, manastır kütüphanelerini yaktırmış, değerli madenlerden hazırlanan takdis kapılarını satarak gelirini imparatora göndermiştir. V. Konstantinos, Lahanodrakon'u bu eylemleri sonucu özel bir mektupla tebrik etmiştir.
Keşişlerden alınarak boşaltılan manastırlar kışla, kamu binası ve depo gibi çeşitli amaçlara tahsis edilmiş ve manastırlara ait mülklere de devlet tarafından el konulmuştur. Ayrıca insanların manastırlara sığınarak keşiş hayatı yaşaması da yasaklanmıştır. Bu yaptırımlar nedeniyle dinî hayatları kısıtlanan ve bazı yerlerde hayatları dahi tehlike altına giren keşişlerin pek çoğu, özellikle İtalya gibi merkezî idarenin etkisinin zayıf olduğu yörelere göç etmişlerdir.Aleksandr Vasilyev ve İvan Dmitriyeviç Andreyev gibi bazı araştırmacılara göre III. Leon ve V. Konstantinos devirlerinde sadece İtalya'da 50 binden fazla göçmen keşiş bulunmaktaydı. Buna rağmen Grigorios Dekapolitis'in Hidrus piskoposu tarafından derdest edilmesinden anlaşılacağı üzere keşişler ikonoklazmdan tamamen kaçamamışlardır. Küçük Asya'dan İtalya'ya gerçekleşen bu göç dalgasının bir diğer yönü ise Latince ve Katolikliğin baskın olduğu topraklarda Yunanca ve Ortodoksluğun etkisinin artması olmuştur. Ayrıca çok sayıda keşiş yüzyılların birikimiyle manastırlar arasında oldukça geniş bir bağlantı ağı geliştirilmiş olduğundanKaradeniz'in kuzey sahillerine, Suriye kıyılarına ve imparatorluk topraklarının dışındaki Filistin'e kadar göç etme imkânına sahip olmuştur. 34 yıllık iktidarının üçte birlik kısmında ikonoklazm politikasını bilfiil uygulayan V. Konstantinos'un devrinde çok sayıda manastır boşalmış, uzun süreli bir politika neticesinde oradan oraya sürülen keşişlerin sayısı zaman içerisinde oldukça artmıştır.
Araplar ve Bulgarlara karşı başarılı muharebeler gerçekleştiren V. Konstantinos imparatorluğun batı toprakları üzerinde aynı otoriteyi sağlayamamıştır. III. Leon devrinden beri süregelen papalık ile Bizans arasındaki ikonoklazm ayrılığı V. Konstantinos'un eylemleriyle birlikte gittikçe derinleşmekte, buna karşın Lombardlara karşı Bizans'ın askerî desteğine muhtaç olan papalık bu anlaşmazlığı su yüzüne çıkarmamaktaydı. Bu durum Bizans'ın İtalya topraklarındaki yönetim üssü olan Ravenna Eksarhlığı'nın 751 yılında Lombard Kralı Aistulf tarafından ele geçirilmesiyle birlikte son buldu. Bizans'ın kendisini koruma gücünün olmadığını gören papalık o sıralarda Frank Krallığı ile yakınlaştı. Hieria Konsili'nden bir ay önce, 6 Ocak 754'te, Frank Kralı III. Pepin ile Papa II. Stephanus'un Ponthion'daki görüşmesi sonucunda papanın III. Pepin'e patrikios unvanını verip Frank kralı olarak kutsaması karşılığında Franklar Lombardlar'a saldırarak 756'da Ravenna, Perugia ile Roma'yı papanın denetimine verdi ve bunun üzerine Papalık Devleti kuruldu.Friedrich Engels'e göre böylece Roma'da kilise, "tüm feodal Batı Avrupa'yı hem Ortodoks Yunan hem de Müslüman alemiyle çatışan dev bir siyasal birlik olarak birleştiren feodal sistemin uluslararası merkezi" konumuna gelmeye başlamış ve Bizans'ın Orta ve Kuzey İtalya topraklarındaki hakimiyetine son vermiştir. V. Konstantinos, bu gelişmeler üzerine İtalya'nın güneyindeki Grek kültürünün baskın olduğu ve vergi gelirinin papaya aktarıldığı Kalabrias, Sikelias ve İllirias'ı patrikliğe bağlamıştır. Çizilen bu sınırla birlikte Hristiyanlığın, Grek Doğu ve Latin Batı arasında bölünmesine giden yol açılmıştır.
IV. Leon devri
V. Konstantinos'un 14 Eylül 775'te Bulgar seferi sırasında bacaklarının iltihaplanması nedeniyle ölmesinin ardından tahta oturan IV. Leon, doğumuyla birlikte eş imparator olarak tahta ortak olmuş olsa da 775'te tek başına tahta oturduğunda ilk olarak üvey kardeşlerinin kendisine karşı suikast girişimini bertaraf etmiştir. Hükmü zamanında imparatorluğun genel durumu babasının devrine göre sakindi. Bu ılımlı devir ikonoklazmın tasfiyesine doğru bir geçiş devri olarak görülmektedir. İkonoklast görüşlere sahip olan IV. Leon'un beş yıl süren imparatorluğu süresince ikona inancı serbest bırakılmamışsa da yeni bir tahrip ve takibat dalgası da yaşanmamış, hatta babası tarafından sert muameleye maruz kalan keşişlerin yeniden piskoposluk makamlarına dönmesi sağlanmış, manastırlar da yeniden dolmaya başlamıştır. Ayrıca Meryem kültü serbest bırakılmıştır. IV. Leon buna rağmen ikona kültünün tam anlamıyla yeniden tesis edilmesine müsaade etmemiş, çok sayıda saray görevlisini ikonofil olmaları yüzünden teşhir ederek kırbaçlatmış ve hapse attırmıştır. Gregory, Ostrogorski, Norwich ve Vasilyev gibi bazı tarihçiler, IV. Leon'un halefine görece ılımlı tutumunda Atinalı bir ikonofil olan eşi İrini'nin etkisinin bulunduğunu düşünmektedir.
VI. Konstantinos ve İrini devri
IV. Leon, 8 Eylül 780'de Bulgar seferi sırasında yüksek ateş nedeniyle öldüğünde tahtın varisi 10 yaşındaki oğlu VI. Konstantinos'tu. Ancak imparatorluğun başına geçemeyecek kadar küçük yaşta olması nedeniyle IV. Leon'un eşi ve çocuk imparatorun annesi olan İrini taht naibi olarak imparatorluğun yönetimini eline almıştır. Bir ikonofil olan Atinalı İrini, naipliğinin ilk üç yılını tahtta hak iddia eden isyancılara karşı iç ve Hellas'ta yaşayan Slavlara karşı dış mücadele ile geçirmiş, bu süre zarfında ikona mevzusuna yönelik bir adım atmamıştır. İsyan bastırıldıktan sonra taht iddiası bulunan IV. Leon'un beş kardeşi zorla papaz yapılarak 781 Noelinde Ayasofya'daki ayini yönetmeleri sağlanmış ve taht hakları ellerinden alınmıştır. Bu olayların yanı sıra ordunun önemli bir kısmı ikonoklazm yanlısı olmakla birlikte Hieria Konsili'nin aldığı kararlar dinî açıdan halk üzerindeki, idari açıdansa devlet görevlileri üzerindeki etkisini hâlen sürdürmekteydi. Ayrıca yarım yüzyıldan beri süregelen ikonoklazm süresince bütün dinî teşkilat bu görüşe sahip din adamlarınca doldurulmuştu. Bu dezavantajlı durumlar hasebiyle İrini yavaş ve dikkatli bir politika ile ikonoklazmı sonlandırmak niyetindeydi.
İsyanın bastırılmasının ardından orduda tasfiyeye girişen İrini, ordunun en deneyimli mensuplarını azlettiğinde bu durum orduda büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmış ve askerlerin kendisine sadakatleri sarsılmıştır. Sikelias stratigosunun bağımsızlığını ilan ederek Araplara tabiiyetini bildirmesi, 782'de 100.000 kişilik ordusuyla Bizans üzerine yürüyen Hârûnürreşîd'in ancak üç yıl boyunca yıllık 70.000 altın dinar ödemek suretiyle ateşkes imzalanarak durdurulabilmesi İrini'nin hükmünün ilk yıllarında Bizans'ın V. Konstantinos tarafından bölgede kurulan otoritesini sarsmıştı. Batıda ise İrini döneminin en önemli devlet adamlarından Stavrakios komutasındaki ordu ile Makedonias themasındaki ve Teselya bölgesindeki Slav isyanları bastırılarak Peloponnessos içlerine dek ilerlenmiş, bu bölgelerde devlet otoritesi yeniden sağlanmıştır.
Stavrakios'un zaferinin ardından 31 Ağustos 784 tarihinde ikonoklast olan Patrik IV. Pavlos'a sağlık durumunu öne sürerek el çektiren ve böylece ikonoklast harekete karşı ilk hamlesini yapan İrini, aynı yıl sonunda Magnaura'da yeni patriğin tayinine halkı davet ederek duruma geniş katılımlı bir seçim havası verdi. Neticede Konstantinopolis patrikliğine, ikona kültünün yeniden tahsis edilmesine ve yeni bir konsil toplanması kaydıyla Hieria Konsili'nin mahkûm edilmesine yönelik görüşleri bulunan Tarasios getirildi. Ruhban sınıfından olmaması nedeniyle patrik olarak atanmasına şiddetle karşı çıkılması üzerine öncelikle papaz yapılan ve 25 Aralık 784'te patrik olan kutsanan Tarasios, Papa I. Hadrianus'un da davet edildiği bir konsil toplama kararı almış ve 31 Temmuz 786 yılında Agioi Apostoloi'de konsil toplanmıştır. Tarasios'un yanı sıra diğer üç patrik ve papalık temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantı sırasında ikonoklast düşünceye sahip Konstantinopolis muhafız alayı mensubu askerler, kiliseye saldırmak suretiyle konsili zor kullanarak bazı piskoposların memnuniyet nidaları eşliğinde dağıtmıştır. Bu saldırı başarıya ulaşmış, karşı harekete geçen İrini asi birlikleri Araplara karşı sefer bahanesi ile Küçük Asya'ya geçirerek tasfiye etmiş, tasvir yanlısı Trakion themasından bazı birlikleri de Konstantinopolis'e getirerek başkentin muhafazasını bu birliklere vermiştir.
Başarısız konsil denemesinin ertesi yılı mayıs ayında ilk konsilin yapıldığı Nikaia'da sıkı güvenlik önlemleri altında yeni bir konsil toplanmış, konsilin yedi oturumu imparator ve imparatoriçe olmaksızın Tarasios başkanlığında Ayasofya'da 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katılımıyla gerçekleşmiştir. 24 Eylül'den 13 Ekim'e dek süren bu yedi oturum sırasında ikonoklastların tövbe ettiklerini kamuya açıklamaları suretiyle yeniden cemaate kabul edilmesi özellikle keşişler tarafından oldukça eleştirilmiş ve şiddetli tartışmalar yaşanmıştır. Devletin sonuna dek sürüp gidecek olan görüş ayrılığı da bu konsil sırasında ortaya çıktı: "Katı bir şekilde din kurallarına tabi olmayı ve her ne suretle olursa olsun din kurallarına karşı tutuma taviz vermeyi reddeden manastır ve keşişlerin dünya görüşü ile Ortodoks kaldığı müddetçe siyasi koşullara uygun tavizler vermekten imtina etmeyen devletin ve kilisenin dünya görüşü." Bu ayrılık haricindeki konularda konsil görüş birliği içerisindeydi. 23 Ekim günü Magnaura'da yapılan son oturumda Kitâb-ı Mukaddes ve patristik metinlerden derlenerek oluşturulan ikonoklazm karşıtı deliller ile Tarasios'un Hieria Konsili'nin kararlarını çürüten yazısı bağlamında kutsal ikonalara iade-i itibar yapılmış ve konsil kararlarını tanımayanlar lanetlenmiştir. Ayrıca ikonaları put olarak niteleyenler ile kilisenin put tapınımını onayladığını iddia edenler de sapıklıkla suçlanarak aforoz edilmiş, gösterilen saygının (proskinisis) ikonaya değil tasvir edilen şahsiyete olduğunu ancak bunun da yalnız Tanrı'ya yönelik tapınma (latreia) ile ilgisi olmadığının üzerinde özellikle durulmuştur. Bunların yanı sıra kiliselerde kutsal emanet bulundurulması zorunlu kılınmış, manastırların amacı dışında kullanılan yerler hâline dönüştürülmesi özellikle kınanarak manastırların tekrar ihdas edilmesi emredilmiştir. Konsil ayrıca kilise görevlilerinin rüşvet alması ve dinî makamların para karşılığında satılması gibi konular üzerinde de durmuş, manastırlarda erkeklerin ve kadınların birlikte kalması da yasaklanmıştır. Ortodoksların kabul ettiği son konsil olan İkinci İznik Konsili'nin ikonalar lehine olan bütün argümanları, ikonoklastlarla ileride vuku bulması muhtemel tartışmalarda kullanılmak üzere bir araya getirmesi de ayrıca bir önem taşımaktaysa da ikonoklastların bütün eserlerinin Konstantinopolis'teki patrikhaneye teslim edilmesi kararı (ve daha sonra bu eserlerin yok edilmesi) aynı bu öneme eşit derecede bir talihsizliktir. Konsil kararnamesinin bir kısmı şu şekildedir:
“ | Özetle, bize yazılı ya da sözlü olarak verilen tüm kilise geleneklerini aynen muhafaza ediyoruz. Bunlardan bir tanesi de İncil'in kelamına uygun resimler yapma geleneğinin pek çok açıdan faydalı olduğudur ve bu Tanrı Kelâmı'nı yalnızca gerçek dışı değil gerçek gibi gösterildiği takdirde de geçerlidir, çünkü işaret ettikleri ortak anlamlar olduğu şüphesizdir. Bizler, kraliyet yolunu, Kutsal Pederlerin ilahi otoritesini ve Katolik Kilisesinin (hepimizin bildiği gibi Kutsal Ruh'un bulunduğu yer) geleneklerini izleyerek resim ya da mozaik olsun, Kutsal Haç gibi diğer kutsal suretlerin Tanrımıza, Hz. İsa'ya, lekesiz Anamıza, meleklere, tüm azizlere ve diğer tüm kutsal kişiliklere tanıklık etmemiz için Tanrı'nın kutsal kiliselerinde kutsal kutuların ya da evlerin içine ya da yollara asılan kumaşların üzerine yerleştirilmeleri gerektiğini hükmediyoruz. Sanatsal kaygılarla resmedildiklerinden bu gerçek bir ibadet (latreia) değil bir selamlama (proskinisis) olmalıdır. Kutsal Haç, İncil ve diğer kutsal şeyler için buhur ya da mum sunulabilir. Tasvirlerin önünden geçilirken resimde temsil edilen selamlanır; resme gösterilen saygı temsil edilene gösterilmektedir. Böylelikle kutsal pederlerimizin öğretileri güçlenir. Bizler, bu nedenle Hz. İsa'yla ve kutsal havarilerle konuşan Pavlus'un izinden gidiyoruz. Bu nedenle Kilise'nin ilahilerini söylüyoruz: "Sevin, Sion'un kızı; haykır, Kudüs'ün kızı. Sevin ve mesut ot tüm kalbinle. Tanrı seni sana karşı olanlardan ve düşmanlarının elinden kurtardı, Tanrı senin içindeki kraldır; artık kötü olanla karşılaşmayacaksın ve sonsuza dek huzur içinde olacaksın." Farklı düşünenlerin ya da öğretenlerin, Kilise'nin geleneklerini reddederek yenilikler icat eden muhaliflerin ya da Kilise'nin aldıklarına (örn. İncil, haç ya da resmedilmiş ikonalar) karşı gelenlerin ve Katolik Kilisesinin adil geleneklerini tahrip etmeyi planlayanların ya da kutsal araçtan ya da manastırları ortak kullanıma açmak isteyenlerin, piskopos ya da ruhban sınıfındansa azledilmelerini, dindar ya da sıradan kişilerse cemaatle ilişkilerinin kesilmesini emrediyoruz. | „ |
Norwich, konsil kararında ikona taraftarı delil olarak gösterilen bazı anlatıları "saçmalık" olarak tanımlamış, Gibbon konsili "batıl inanç ve cehaletin, yalancılık ve deliliğin tuhaf anıtı" olarak betimlemiş, Edward James Martin ise "Kendi içinde abes olmakla birlikte Hristiyanlık tarihinin dönüm noktalarından biriydi zira Hristiyanlık Greko-Romen kültür ile özdeşleşme sürecini tamamladı." yorumunda bulunmuştur. Papanın konsile gönderdiği mektupta Tarasios'un aslen din değil devlet adamı olmasından dolayı konsilin ekümenik olma iddiasına karşı argüman sunduğu kısımların sansürlenmesi ve daha öncesinde papalıktan alınarak patrikliğe bağlanan piskoposluk bölgeleri konusunda bir gelişme olmaması konsilin papalık tarafından tam bir memnuniyetle karşılanmasına engel olmuştur.
İkinci İznik Konsili ile birlikte ikona kültü serbest bırakılmış olsa da ikonoklast hizip tamamıyla yok edilememiş, bu durum İrini ile oğlu arasındaki uyuşmazlık evresinde ayyuka çıkmıştır. VI. Konstantinos idareyi ele alabilecek yaşa gelmesine rağmen İrini'nin iktidarı bırakmaya yanaşmaması oğluyla arasının açılmasına sebep olmuş, başta Mihail Lahanodrakon olmak üzere ikonoklastlar VI. Konstantinos'un etrafında toplanmıştır. Durumu sezen ve 790 yılında kendisine karşı düzenlenen entrikayı önleyen İrini o zamana dek fiilen sürdürdüğü imparatoriçeliğini hukuki zemine oturtmak amacıyla daha öncesinde kendisinin göreve getirdiği başkent muhafız alayından kendisini birinci hükümdar, VI. Konstantinos'u ise taht ortağı olarak tanıma yemini istemiş ve bunda başarılı olmuştur. Ancak bu durum hâlihazırda İrini'nin hükümranlığına karşı olan Armeniakon ordusunun, daha sonrasında ise diğer Küçük Asya themalarının ordularının isyan etmesine yol açtı ve 790 Ekiminde İrini tahttan uzaklaştırılarak VI. Konstantinos tek başına imparator ilan edildi. Başta Stavrakios olmak üzere İrini'ye yakın olan üst düzey devlet insanları zorla papaz yapılarak Küçük Asya'ya gönderildi, İrini ise Eleutherios Sarayı'na kapatıldı.
İrini'nin yandaşlarının bitmek bilmeyen telkinleri sonucunda Ocak 792'de eski düzene geri dönülerek taht tekrar anne ve oğul arasında bölündü. Kendisini tek başına tahta oturtan ikonoklastların arasında memnuniyetsizlik yaratan bu durum 781'de Arapların imparatorluk topraklarının içine girip Thrakesion topraklarında Bizans ordusunu bozguna uğratması ve VI. Konstantinos'un haraç vermeyi kabul etmesi ancak buna rağmen Arap akınlarının durdurulamaması üzerine 789'da Bulgarlara karşı çok sınırlı başarılar sağlanması ve nihayet Temmuz 792'de Markellai civarındaki muharebe sırasında arkasında nüfuzlu kumandanları savaş esiri olarak bırakıp savaş meydanından kaçması gibi askerî başarısızlıklar ile üst üste eklendiğinde VI. Konstantinos'a karşı bir hizip oluşmasına yol açtı. V. Konstantinos'un askerî başarılarının yalnızca otuz yıl sonrasında bu denli bir çöküşün yaşanması oldukça göze batmaktaydı.
Annesi İrini'nin kendisine karşı giriştiği gizli eylemlerin de etkisiyle hem askerî hem idari hem de dinî çevrelerin kendisine olan desteğini kaybeden VI. Konstantinos, 15 Ağustos 797'de hayatta kalamaması amacıyla İrini'nin emri üzerine özellikle gözleri yuvalarından çıkarılarak tahttan uzaklaştırıldı ve İrini hanedanın erkek mirasçısı olmaması nedeniyle tek başına tahta hâkim oldu. İrini, 31 Ekim 802'de üst kademe memurlar ile subayların başarılı bir ayaklanması ile tahttan indirilmişse de ikonoklazm bir süre daha canlanamamıştır.
İki ikonoklazm arası dönem
I. Nikiforos devri
İrini'nin ardından tahta çıkan ve 802 ile 811 yılları arasında hüküm süren I. Nikiforos alışılmışın dışında ordu mensubu olmayan bir kişi olarak tahta oturmuştur. Hükümdarlığında dinî idare anlayışı, kilise üzerinde otorite kurmakla birlikte hoşgörü gösterme esasına dayanmaktaydı. Bir ikonofil olarak İkinci İznik Konsili'nin kararlarını kabul etmekte ancak siyasi yönü olmadıkça ya da otoritesini tehdit etmedikçe dinî tartışmalara ilgi göstermemekteydi. Bu minvalde 806 yılında Patrik Tarasios'un yerine kilise dışından bir kimse olan adaşı I. Nikiforos'u patrik olarak ataması özellikle Studios Manastırı İgumenosu Theodoros'un muhalefetiyle karşılandığında manastır hareketine karşı sert önlemler almıştır.
İmparatorluk hazinesini iyileştirmek adına İrini'nin vergi indirimlerini kaldırarak ve önceki duruma kıyasla artırarak vergi reformu yapan I. Nikiforos ayrıca hayır kurumlarını ve şimdiye dek bundan muaf tutulmuş köylüleri de ocak vergisine bağlamıştır. İrini tarafından kiliselere bağışlanan araziler de tekrar devlet idaresi altına alınmıştır.
I. Mihail devri
26 Temmuz 811 tarihinde Bulgar Hanı Krum tarafından yapılan muharebede öldürülen I. Nikiforos'un oğlu Stavrakios savaşta ağır bir yara alsa da Adrianopolis'e kaçabilmiş ve burada imparator olarak taç giymiştir. Aldığı yara nedeniyle ölümü kesin olan Stavrakios'un birini seçerek onun lehine tahttan çekilmesi beklenirken eniştesi olan Kuropalatis Mihail, 2 Ekim 811 günü hipodromda ordu ve Senato tarafından imparator ilan edilerek taç giymiş; Stavrakios ise manastıra çekilerek üç ay sonra ölmüştür.
Yeni imparator I. Mihail, yönetimde zayıf kalarak patrik ile keşişlerin etkisi altına girmiş, kendisinin siyasetini de bu kesim belirlemiştir. I. Nikiforos'un mali siyasetini bir kenara bırakarak kilise ile manastırlara devlet hazinesinden bol miktarda bağış yapmış, sürgüne gönderilmiş bulunan Theodoros ile takipçilerini affetmiştir. Theodoros, bu dönemde oldukça nüfuz edinerek savaş ve barış kararlarına dahi karar verir duruma gelmiştir.
812 yılında yeniden Bizans topraklarına giren Krum, 813'te meydana gelen Versinikia Muharebesi'nde tekrar Bizans ordusu karşısında muzaffer olmuştur. Bu yenilgi sonrası I. Mihail tahttan indirilerek Anatolikon birliklerini idare eden Leon, 11 Temmuz 813 tarihinde V. Leon olarak tahta oturtulmuştur.
İkinci ikonoklazm dönemi
V. Leon devri
İkonoklazmın başlatıcısı III. Leon gibi bir Doğulu olan ve onun gibi imparator olmadan önce Anatolikon stratigosu olan V. Leon, temel politikasını devletin askerî gücünü yeniden sağlamlaştırmak ve ikonoklazmı bir kez daha ihya etmek olarak belirledi. İkonoklazmın lağvedildiği kısa dönemde yaşanılan askerî hezimetleri putperestliğe dönüşe bağlamaktaydı.
V. Leon, Versinikia'daki zaferinden sonra Adrianopolis'i ele geçiren ve başkenti kuşatma altına alan Krum'un seferi nedeniyle ilk olarak askerî sorunlara eğilmek zorunda kaldı. Ordusunun Konstantinopolis'in surlarını aşamaması üzerine imparatora şahsi bir görüşme ile barış çağrısında bulunan ancak bu görüşme sırasında suikast girişimine uğrayan Krum, başkentin çevre yerleşimlerini talan ederek Adrianopolis'e girmiş ve hem şehirdeki hem de çevre yerleşimlerdeki halkı Tuna'nın ötesine tehcir etmiştir. V. Leon, 813 yılının sonbaharında Mesimbria'da Bulgarlara karşı zafer kazanmış olsa da Krum yeniden Konstantinopolis'i kuşatmak üzere sefere çıkmış fakat 13 Nisan 814 tarihindeki kan boşanması nedeniyle beklenmedik ölümü bir süreliğine Bizans'ın Bulgar tehdidinden kurtulmasını sağlamıştır.Omurtag'ın Bulgar hanı olmasıyla da 30 yıllık bir barış antlaşması yapılmış ve iki devlet arasında bir barış devri başlamıştır.
Studios Manastırı İgumenosu Theodoros'un V. Leon'a sözleri
Bulgarlar ile barış yapılmasına ek olarak Hârûnürreşîd'in ölümünden sonra iç karışıklık içerisine düşen Arapların da Bizans topraklarını tehdit edemeyecek durumda olması V. Leon'un iç politikaya eğilmesini sağlamıştır. O zamana dek ikonoklast düşüncelerini saklayan, 814 Haziranında ikinci ikonoklazm döneminin fikri altyapısını oluşturacak olan Aziz Sergios ve Bakhos Manastırı İgumenosu İoannis Grammatikos'a toplamayı planladığı yeni bir ikonoklast konsil için teolojik kanıtlar toplama emri veren V. Leon, aralık ayında bu çalışmanın sonlanmasından sonra yalnızca alçak yerlerde asılı olan ikonaları indirmeyi düşünmüş ancak Patrik I. Nikiforos tarafından muhalefetle karşılanmasının ardından hedef olarak Halki Kapısı üzerindeki İsa ikonasını seçmiştir. İlk ikonoklazm dönemi, III. Leon tarafından bu kapı üzerindeki İsa ikonasının indirilmesiyle başlamış ancak daha sonrasında İrini ikonanın bir benzerini yeniden kapı üzerine koydurmuştu. İkinci ikonoklazm dönemi de yine aynı yerde başlamış, V. Leon'un gönderdiği askerler imparatorun emri ile kapı önünde kargaşa çıkararak ikonaya beddualar yağdırıp taş ve çamurlarla saldırmış, imparator da sözde duruma el koyarak ikonanın zarar görmemesi adına yerinden indirilmesi emrini vermiştir. Bu plan başarıyla uygulanmış, durumu bilen I. Nikiforos din adamlarını İkinci İznik Konsili'nin kararlarına sadık kalmaları konusunda uyarmıştır. Ardından imparatorla görüşen patrik kilise öğretilerinde köklü değişiklikler yapılmamasını rica ederek istenirse görevden çekilebileceğini belirtmiş, V. Leon patriğe güvence vererek ikisini de yapmaya niyetinin olmadığı konusunda güvence vermiştir. Bu olaydan kısa süre sonra başkente ikonoklazm destekçisi din adamlarını davet eden V. Leon, İoannis Grammatikos'a hazırlattığı çalışmaları din adamlarına dağıtarak patriği saraya çağırmış, patrik beraberinde Studios Manastırı İgumenosu Theodoros ve birkaç ikonofil din adamıyla gelmiş, iki hizip arasında sert tartışmalar yaşanmıştır. Nihayetinde Theodoros'un imparatora sert sözlerle meydan okuması ile ikonofil din adamları görevlerinden azledilerek halka açık yerlerde konuşma yapmaları yasaklanmıştır.
İlk ikonoklazm döneminin aksine ikonofiller inançlarına karşı bir harekete hazırlıklıydılar. Elli yıldan fazla süren ilk dönemde inançlarına daha sıkı bağlanarak yeni mücadele yöntemleri geliştirmiş ve olası bir tartışma sırasında kullanmak için argümanlarını zenginleştirmişlerdi. Bu minvalde henüz V. Leon'un ilk eylemine karşı tasvir kültünü savunan çok sayıda eser kaleme alan Theodoros ile takipçileri tekrar sürgüne gönderilmiş, I. Nikiforos'un yerine Paskalya günü 1 Nisan 815'te V. Konstantinos ile akrabalık bağı bulunan I. Theodotos atanmıştır. V. Leon'un bu hamlesi o tarihlerde birbiriyle çekişmekte olan kilise ve manastır hiziplerini birleştirerek imparatorun kiliseye boyun eğdirmek üzere yürüttüğü politika dirençle karşılaşmıştır.
Paskalya'nın ertesinde İkinci İznik Konsili'nin kararlarını iptal ederek Hieria Konsili'nin kararlarına bağlılık bildiren Konstantinopolis Konsili toplanmış ve ikonoklazm yeniden Bizans'ta hâkim siyaset hâline gelmiştir. İrini'ye atıfla kadınca bir saflık neticesinde "ölü tasvirlere" ve "cansız ikonalara" tapınma, mum ile tütsü yakma gibi boş inançların yeniden ortaya çıktığının belirtildiği konsil kararında ikonalara tapınma reddedilerek mum, tütsü ya da kandil yakma uygulamaları lanetlenmiştir. Konsilin karar metni kısaltılmış şekliyle şöyledir:
“ | İmparatorlar Konstantinos ve Leon, imparatorluğun güvenliğinin Ortodoksluğa bağlı olduğu düşüncesiyle, çok sayıda rahip ve piskoposu bir araya toplamış ve manevi tapınma yerine, geleneklerde yeri olmayan ikonalar yapılması ve onlara tapılmasını uygunsuz bulmuşlardır. Uzun yıllar Tanrı'nın kilisesi barış içinde varlığını sürdürmüş, ancak hakimiyetin kadından erkeğe geçtiği andan itibaren kilise kadınlara özgü basitliğin kurbanı hâline gelmiştir. Cahil piskoposların dediğini yapan bu kadın, manasız bir toplantı düzenlemiş ve Oğul ile Tanrı'nın Sözü'nün resmedilmesi öğretisi ve Kutsal Meryem ve azizlerin cansız tasvirlerle temsil edilmesini yasal hâle getirmek suretiyle, kilisenin esas öğretisine düşüncesizce karşı gelmiştir. Böylece, sadece Tanrı'ya tapmamıza da leke sürmüş ve sadece ona gösterilmesi gereken saygının cansız ikonalara gösterilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu da yetmiyormuş gibi kutsal inayetle dolu olduklarını söyleyerek, onların önünde mum ve tütsü yakılmasını da özendirmiş ve büyük bir günah işlemiştir. Bu yüzden şimdi biz Ortodoks Kilisesi olarak, ikonaların yapılmasını yasaklıyor ve Tarasios'un tasvir ettiği tapınma şeklini reddediyoruz. Tasvirlere hak etmedikleri bir saygınlık getirmeleri nedeniyle, bu meclisin aldığı kararları iptal ediyor ve mum ve tütsü yakılmasını da yasaklıyoruz. Bunun yanı sıra, Konstantinos ve Leon dönemlerinde Blaherne'de Bakire Meryem Kilisesi'nde toplanan Kutsal Meclis'i, Kilise Babalarının öğretisine dayanarak yapıldığı için memnuniyetle tanıdığımızı ve ikona (biz bunlara idol demekten kaçınıyoruz) üretiminin ne kutsal ne de faydalı olmadığını bildiririz. | „ |
Ortaya yeni bir kristolojik tartışma ya da fikir koymayan konsil kararları Hieria Konsili'nin kararlarının bir tekrarı niteliğindedir. Buna karşın "kötülüğün bir kademesi oldukları için ikonaları put olarak isimlendirmekten kaçınması" sebebiyle yeni konsilin kararlarının Hieria Konsili'nden daha ılımlı ve Ostrogorski'nin değerlendirmesi ile "manen daha fakir" olduğu düşünülmektedir.
8. yüzyılda Doğu eyaletlerinde ikonoklazma büyük ölçüde destek varken aynı durum 9. yüzyılda vuku bulan ikinci ikonoklazm döneminde mevcut değildi. Bu dönemde ikonoklastik fikir zayıflamış ve hareket tükenme noktasına gelmiştir. Buna karşın İtalya ve Yunanistan dahil olmak üzere Batı coğrafyası tamamen ikona inancına sadık kalmışlardı. Bu nedenle evvelki ikonoklast imparatorlar gibi geniş bir destekçi kitlesine sahip olamayan V. Leon, aslen dinî değil pragmatik nedenlerden ötürü ikonoklazmı uyguladığından dolayı ikonofillere karşı kendisine alenen karşı koyanlar haricinde ciddi bir önlem almamıştır. Bununla beraber konsilden itibaren ikonoklazm gerçek manasıyla başlamış, ikonalara karşı muazzam bir yok etme operasyonuna girişilmiştir.
II. Mihail devri
Eski silah arkadaşı V. Leon'un 820 yılı Noelinde Ayasofya'daki ayin sırasında kendi adamları tarafından öldürülmesinden sonra II. Mihail adıyla tahta oturan yeni imparator dinî alanda I. Nikiforos'a benzer bir siyaset gütmüştür. Öncelikle sürgüne gönderilen Theodoros ile eski patrik Nikiforos geri çağrılmış, ikonofilleri takibat sona ermiş ancak ikonoklazm uygulaması devam etmiştir. İkonalar üzerine her türlü tartışmayı yasaklayarak her iki hizbi de pasivize etmeyi amaçlayan II. Mihail dinî tartışmalara mesafeli yaklaşmışsa daI. Ludwig'e yolladığı bir mektubun içeriğinden ikonoklast düşünceye sahip olduğu bilinmektedir. Oğlu ve veliahtı Theofilos'un eğitimini İoannis Grammatikos'a emanet etmesi ve I. Theodotos'un ölümünden sonra patrik olarak 815'teki konsilin önemli din adamlarından Silaion Piskoposu Antonios'u ataması da ikonoklast olduğunu göstermektedir. II. Mihail'e karşı hareket eden tek ikonofil olan Methodios, 821 yılında imparatora ikona kültü lehine papalıktan bir uyarı iletmesi üzerine Bizanslı ikonofiller ile papalık arasında bir bağlantı kurulması ihtimali nedeniyle dinî değil ancak siyasi nedenlerle işkenceye maruz bırakılarak hapsedilmiştir.
II. Mihail'in saltanatının en önemli olayı, kendisinin eski silah arkadaşı Slav Thomas'ın yaklaşık üç yıl süren isyanıdır. Araplar tarafından da destek gören Thomas henüz V. Leon devrinden itibaren Küçük Asya'daki etnik karışıklılıktan faydalanarak Arapların, Farsların, Ermenilerin, Gürcülerin ve diğer Kafkas kabilelerinin; batıda ise Hunların, Gotların, Slavların ve Alanların tabiiyetini kazanmıştı. Özellikle merkezî idarenin ikonoklast politikasından memnun olmayan önemli sayıda kitlenin desteğini almıştı ve hatta annesi İrini'nin kendisini kör etme emrinden mucizevi şekilde kurtulan VI. Konstantinos olduğunu iddia etmekteydi. Yüksek vergilerin düşürülmesi ve devlet memurlarının halka yönelik zulümlerinin durdurulması gerektiğine yönelik fikirleriyle fakir halkı da yanına alan Thomas'ın hareketi devrimci bir harekete dönüşmüş, Oi meta Theofanin'de geçen ifadeye göre "köle efendisine, asker kumandanına karşı öldürücü ellerini kaldırmıştır." 821'de başlayarak kısa sürede büyüyen isyana Küçük Asya'daki altı themadan yalnızca Armeniakon ve Opsikion themaları katılmamıştır. Antiohia patriği tarafından imparator olarak ilan edilen Thomas, Kibirreoton themasının donanması ile imparatorluğun batı tarafına geçerek buradaki halkları da kendisine katılmaya ikna etmiş ve Aralık 821'de başkenti kuşatma altına almıştır. Bir yıldan uzun süren kuşatma Bulgar Hanı Omurtag'ın, Bizans sınırını aşarak Thomas'ın askerî disiplinden uzak birliklerini Keduktos Ovası'nda dağıtması ile son bulmuş, mahiyeti ile Arkadiopolis'e çekilen Thomas 823 yılının ilkbaharında ele geçirilerek elleri ile ayakları kesilmek suretiyle işkenceye tabi tutulmuş ve sonunda kazığa geçirilerek idam edilmiştir.
Halife, Thomas'ın isyanını tüm imkânlarıyla desteklemiş, her ne kadar kendi ülkesindeki iç karışıklıklar sebebiyle Bizans'a doğrudan bir saldırı gerçekleştiremese de bu sefer diğer Arap devletleri Bizans sınırlarını tehdit eder hâle gelmiştir. Abbâsî Hanedanı'nın Emevî Hanedanı'nı yönetimden uzaklaştırmasından sonra Mısır'da bağımsız bir Arap topluluğu ortaya çıkmış ve bu Mısır Arapları halifenin kendilerini bu coğrafyadan kovmasının ardından Bizans'ın Emevî Hanedanı'ndan sonra donanmasını ihmal etmesini de lehlerine kullanarak 823-828 arası bir tarihte Kriti'yi ele geçirmişlerdir. Akdeniz denizyolu açısından stratejik bir ada olan Kriti, 150 yıl boyunca bu Arapların çevredeki yağma akınlarının üssü olmuştur. 827'den itibaren de Mısır Araplarıyla ilgisi olmayan başka bir Arap grubunun istilası ile Skelias'ın da elden çıkmasıyla Bizans'ın Akdeniz ve Adriyatik Denizi'ndeki otoritesi sarsılmıştır.
Theofilos devri
Ekim 829'da böbrek rahatsızlığı nedeniyle ölen babası tarafından 821 yılında tahta ortak edilmiş olan ve onun ölümünün ardından tek başına imparator olan Theofilos babasının aksine iyi eğitimli, saraya adabına haiz; aynı zamanda sanata ve ilme de oldukça ilgili bir entelektüeldi. Akıl hocası İoannis Grammatikos'un etkisiyle sıkı bir ikonoklast olan yeni imparator Arap sanatına hayranlık duymaktaydı ve 829-842 arasındaki saltanatı da Arap etkisinin Bizans topraklarında en belirgin görüldüğü dönem olmuştur.
Thema sistemini ele alarak yeni bir düzen oluşturan Theofilos'un döneminde Araplar, Dazimon yakınlarındaki muharebede bizzat imparatorun başında bulunduğu orduyu bozguna uğratmış ve 12 Ağustos 838'de surlardaki zayıf bir noktada gedik açarak Amorion'u ele geçirmiştir. Amorion'un aynı zamanda mevcut imparatorun mensubu olduğu hanedanın çıktığı şehir olması ve Amorion'un 42 Şehidi olayı nedeniyle Bizanslılar açısından oldukça yıkıcı bir etki yaratmış, Theofilos Franklar ile Venedik'ten Araplara karşı yardım istemek zorunda kalmıştır.
Amorion'un düştüğü yıl ikinci ikonoklazm döneminin başlatıcıları arasında yer alan İoannis Grammatikos, Theofilos tarafından VII. İoannis olarak patrikliğe atanmış ve ikonofillere karşı yeni bir takibat dalgası başlamıştır. V. Konstantinos devrinde olduğu gibi manastırlar kapatılmış, keşişlere karşı yeniden mücadele başlamış ve çok ağır cezalar verilmiştir. Örneğin bir ikona ressamı olan Lazaros Zografos'un avuç içleri kızgın çivilerle dağlanırken ikonaları koruma gayretleri nedeniyle Theodoros ve Theofanis'in alınlarına kızgın demirle hakaret dolu ikonoklast mısralar dağlanmıştır. Theofilos ve VII. İoannis'in kararlığına rağmen ikonoklast hareketin başkent Konstantinopolis dışındaki halk arasında eskisi kadar destekçisi bulunmamaktaydı ve bu nedenle Theofilos'un yaptırımlarının başkent ile çevresiyle sınırlı kaldığı düşünülmektedir.
III. Mihail ve Theodora devri
Theofilos'un 20 Ocak 842 tarihinde dizanteriden ölümüyle birlikte oğlu III. Mihail'in imparator olmasına karşın henüz üç yaşında olması sebebiyle annesi Theodora naip olarak idareyi eline almıştır. Esasında Theofilos ve Theodora'nın en büyük kızı Thekla da resmî olarak naip olmakla birlikte devlet işlerine karışmamış, Theodora yönetimi kendisinin yanı sıra naip heyetinde bulunan iki kardeşi Bardas ile Petronas, dayısı ya da amcası olan (Magistros) Sergios Nikitiatis ve Logothetis tu Dromu Theoktistos ile sürdürmüştür. Bu heyet ilk olarak ikona kültü meselesine eğilerek VII. İoannis'i biraz sorunlu da olsa azletmiş ve patriklik makamına Theofilos tarafından işkence ettirilen I. Methodios'u atamıştır. Hemen ardından 11 Mart 843'te toplanan yeni bir konsil ile İkinci İznik Konsili'nin kararları teyit edilerek ikona kültü bir kez daha serbest bırakılmış ve Bizans İmparatorluğu'nda ikonoklazm devresi tamamen sona ermiştir. İrini'nin bir konsil toplamak için yedi yıl beklemek zorunda kaldığı düşünüldüğünde ve Theodora'nın bir buçuk yıl içerisinde ikona kültünü yeniden serbest bırakabilmesi göz önüne alındığında ikinci ikonoklazm döneminde ikonoklast muhalefetin oldukça azalmış olduğu görülmektedir.
Günümüzde Doğu Ortodoks Kilisesi ve Doğu Katolik Kiliseleri tarafından Büyük Perhiz'in ilk pazar gününde Ortodoksluk Bayramı olarak kutlanan ikona kültünün serbest bırakılmasıyla birlikte Bizans İmparatorluğu'nda dinî mücadeleler dönemi sona ermiştir. Bununla birlikte ikonoklast hareketin amaçlarından biri olan kilisenin tamamen devlet yönetiminin güdümüne girmesi siyaseti de iflas etmiş ancak kilise eskiden olduğu gibi büyük oranda devletin vesayetinde kalmıştır. İrini devrine nazaran ikonoklast muhalefet çok daha az olsa da sorun yaşanmaması adına ılımlı bir geçiş dönemi yaşanmış, ikonoklastların devlet ve kilise hiyerarşisinden azledilmeleri yavaş bir şekilde gerçekleşmiştir. Örneğin ikonoklazmın sembolü olan Halki Kapısı'ndaki İsa ikonasının yeniden yerine konması için birkaç yıl beklenmiştir. Bu sefer de ikonoklastların daha ivedi bir şekilde temizlenmesini ve ikonaların inançtaki yerinin süratle yeniden tesis edilmesi gerektiğini savunan radikal keşişlerin muhalefeti ortaya çıkmış, artan gerilimli ortam muhalif keşişlerin aforoz edilmesine dek varmıştır.
Etkileri
İkonoklast hizip, destekçilerini saraylılardan ve çoğunluğu Doğulu halklardan oluşan ordudan ve subaylardan bulmuştur; III. Leon, V. Leon ve II. Mihail de bunlardan biriydi. İkonoklazm boyunca devlet görevlilerinin ve piskoposların ekserisi kendi görüşlerini dile getirmekten ziyade korkuları nedeniyle durumu kabullenir bir tavır takınmışsa da başkent halkının ve din adamlarının çoğunluğu ikona inancını desteklemiştir. Buna karşın ikonoklast imparatorların askerî alandaki zaferleri ve idari konulardaki başarılı hamleleri, ikona konusundaki tutumları ayrı kalmakla beraber kendilerinin kurtarıcı olarak görülmesini sağlamıştır. İkonalara karşı girişilen mücadele imparatorluğu büyük bir karmaşa içerisine sevk etmiş, askerî zaferlere rağmen imparatorluk siyaseten zayıflamıştır. Özellikle İtalya'nın aşamalı olarak Bizans hakimiyetinden kopması ve Roma Kilisesi ile ilişkilerin bozulması ikonoklazmın siyasi alandaki en büyük başarısızlığı olmuş, Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasına giden tarihî süreçte önemli bir eşik olmuştur. İkonoklazm döneminde evrensel devlet ve tek imparatorluk anlayışı Şarlman'ın 800'de augustus sanıyla taç giymesiyle (ciddi bir zarar görmüş), Bizans'ın Batı dünyası ile ilişkileri kopmaya başlamıştır. Ayrıca imparatorluğun antik kültürden Orta Çağ kültürüne dönüşümü ikonoklazm döneminde gerçekleşmiştir. Bizans'ın evrensel devlet idealinin zarar görmesine mukabil Roma'daki kilisenin evrensellik iddiası ikonoklazmın sonlanmasından sonra karşısında Konstantinopolis patrikliğini bulmuştur.
Pers ve Arap istilalarına karşı verilen mücadele bir devlet olarak Bizans İmparatorluğu'nun kaderini belirlediği gibi ikonoklast evre de bir manevi değer olarak Bizans kültürünün geleceğini şekillendirmiştir.Georgi Ostrogorski'ye göre ikonoklast hareketin sonlanması, Doğu dünyasının fikirlerine karşı Grek-Ortodoks kültürün zaferi manasına gelmekteydi.
İkonoklazmın son zamanlarında Doğu Hristiyanlığının etkisi genişlemiş ve barbar olarak nitelenen kavimler arasında yayılmaya başlamıştır. 863'te Bulgar-Frank ittifakına karşı müttefik arayan Büyük Moravya Dükü Rastislav'ın isteğiyle Kiril ve Methodios, misyonerlik faaliyetleri yürüterek Slavların havarileri hâline gelmişlerdir. Özellikle Kiril, Slav diline uyumlu Glagol alfabesini hazırlayarak Slavların yazılı kültürlerinde önemli bir kilometre taşı olmuş, Kitâb-ı Mukaddes ile Kilise Babalarının yapıtlarını bu dile çevirmiş ve kendi dillerinde okuyarak Hristiyanlığı öğrenebilmelerini sağlamış, aynı zamanda bu halka Konstantinopolis Patrikliğini dinî merkez olarak tanıtmıştır. Bu gelişmeler ile Slavların Hristiyanlaştırılması ve büyük bir coğrafyaya Bizans nüfuzunun yayılması sağlanmıştır. Bulgar Hanı I. Boris de 864'te Konstantinopolis'te kendini vaftiz ettirerek Mihail adını almış ve halkını Hristiyanlaştırmaya başlamıştır. Bir ara Bulgar patriğinin başında olduğu bağımsız bir kilise kurmak istese de Bizans tarafından engellenmiş, Roma Kilisesinden de umduğu yardımı alamayınca tekrar Konstantinopolis Patrikliğinin egemenliğini kabul etmiştir.
Yüzyıllardır bu tür bir misyonerlik faaliyeti yürütmeyen Bizans'ın özellikle böyle bir siyaset izlemesinin sebebi, V. Konstantinos devrinden bu yana kendi aleyhine gelişen Frank-Papalık ittifakının etkisini kırabilmekti. Ayrıca Balkanlardaki misyonerlik başarısı 8. ve 9. yüzyıllarda Araplara karşı kaybedilen topraklar ile batıda İtalya ve Dalmaçya'nın elden çıkmasından sonra Bizans için yeni bir nüfuz alanı yaratmıştır. Ancak Batı ve Doğu kiliselerinin Balkanlardaki çekişmesi ilişkileri ciddi bir şekilde gererek kiliseleri ayırma noktasına dek getirmişse de Kiril ve Methodios'un 867 yılında Papa II. Hadrianus'u ziyaretleri sırasında Hersonisos'ta yanlarına aldıkları Papa I. Clemens'in kemiklerini hediye olarak sunmaları gerginliği azaltmış ve papa kardeşlerin Moravya'daki faaliyetlerini kutsamıştır. Rastislav'ın ölümünün ardından Frank yanlısı düklerin hükümdar olmasıyla Moravya'daki Bizans misyonerleri faaliyetlerini Bulgar topraklarına kaydırarak buraları Slavlaştırmış, daha sonraları ise özellikle Rusya toprakları olmak üzere diğer Slav ülkelerine dağılmışlardır. Böylece Bizans kültürü ve dini Slavların yaşadığı geniş coğrafyada hakim olmuştur.
Sanat anlayışındaki değişim
İkonoklazm boyunca ikonaların imhası yaygın olarak görülmüştür. Taşınabilir heykel, tablo gibi ikonalar yakılmış, fresk ve mozaik gibi süslemeler kazınmış ya da badana ile kapatılmış, tepsi gibi madenî eşyalar eritilmiş, yazmalar ise yırtılmıştır. Bunun yanında kutsal şahsiyetlerin heykel sanatı ile temsili yasaklanmamasına rağmen bu sanat dalı kendiliğinden yok olmuştur. Bu tahrip dalgası her yerde aynı şekilde yaşanmamıştır. Örneğin başkentteki patriklik sarayındaki ikonaların ancak 768 yılında yani ikonoklazmın üzerinden kırk yıldan fazla bir süre sonra geçtikten sonra kaldırıldığı tarihî kaynaklar tarafından aktarılırken Küçük Asya'daki ikonaların hemen hemen ikonoklazmın başlangıcıyla birlikte tahrip edilmeye başlandığı bilinmektedir. Genel itibarıyla Küçük Asya gibi merkezî hükûmetin gücünü tüm kuvvetiyle gösterebildiği yerlerde ikonoklazm şiddetli olarak yaşanmışken batıya doğru gidildiğinde ikonoklazmın etkisinin azaldığı görülmektedir.
İkonoklazm döneminde dönüşüme uğrayan sanat anlayışı 4. yüzyıldaki sanat anlayışına benzer şekilde gelişmiş ve ağaç, kuş, kuzu, tavus gibi betimlemeler kilise duvarlarında yer bulmaya başlamıştır.Haç imgesi de bu dönemde özel önem kazanmış olup 740'ta inşa edilen Aya İrini ile Selanik ve İznik'teki Ayasofyaların apsisinde haç motifleri bulunmaktaydı. İkonoklazmın sonlanmasından sonra Ayasofyalardaki haç motifleri yerini odigitria tasvirlerine bırakmıştır. Ayrıca ikonoklastik döneme atfedilen Kapadokya ve bazı diğer kırsal bölgelerdeki şapellerde de haç, hayvan ve bitki temaları görülmektedir. Bu dönemde dekoratif sanat tamamen yok olmamakla birlikte derecesi ve kapsamı kısıtlanmıştır.
Dinî manada insan tasvirlerine karşı olunmasına rağmen av, at yarışı gibi din dışı konularda insan betimlemelerinin ikonoklast imparatorlar V. Konstantinos ve Theofilos tarafından bizzat teşvik edildiği görülmektedir. Aynı eğilim Emevî Hanedanı yönetimindeki Arap devletinde de görülmektedir. Her türlü dinî tasvir Arap hakimiyetindeki bölgelerde yasaklanmış olmasına karşın halifelerin ve oğullarının hayatlarının mozaiklerde işlendiği, saray eşrafının av sahnelerinin tasvirlerinin yapıldığı ve çıplak kadınların dahi betimlendiği bilinmektedir. Buradan yola çıkan Cyril Mango, Emevî Hanedanı ile İsauria Hanedanı'nın tasvirler konusunda aynı yaklaşıma sahip olduğunu belirterek ikonoklazmın Araplardan etkilenerek uygulandığı görüşüne atıfta bulunmaktadır. İkonoklazmın tasfiyesinden sonraysa din dışı tasvirler dine saygısızlık gerekçesiyle kazınarak yerlerini tekrar ikonalara bırakmıştır.
İkonoklastik dönemin Bizans sanatına en büyük katkısı dinî sanatın kuramsallaştırılması olmuştur. Bir yüzyıl boyunca süren ikonoklazm tartışmaları sırasında Hristiyan dünyanın en önemli fikir insanları kaçınılmaz olarak konu ile ilgili fikirler yürütmüşler ve imge-arketip, İsa'nın ruhani doğası-İsa'nın insani doğası gibi konularda gerek felsefi gerek teolojik tabanda eserler vermişlerdir. Tüm tartışmalar sonucunda cismani olarak insanların karşısına çıkmış olan kutsal kişilerin resmedilmesinin mümkün olduğu görüşü ağırlık kazanmış; buna göre İsa, azizler ve kendilerini çeşitli durumlarda insan biçiminde gösterdikleri için meleklerin tasvirleri serbest bırakılmış ancak hiçbir cismani biçimi olmayan Tanrı ve Kutsal Ruh bu bağlamın dışında bırakılmıştır. İmge, töz olarak arketipinden farklı ancak sonuç olarak kutsal kişi ile özdeş olarak kabul edilmekte ve ikona sahih portre olarak kabul edilmekteydi. Buna bağlı olarak kutsal addedilen kişilerin ikonaları üzerinde kimsenin değişiklik yapma hakkı bulunmamaktaydı. Bu nedenle tasvir edilen kişilerin görünümü bir standarda bağlanmıştır. Örneğin İoannis Hrisostomos'un 10., 11., 12. ve 14. yüzyıllara ait çalışmalarda alnı açık, ince yüzlü ve ince sakallı olarak tasvir edildiği farklı portrelerden görülmektedir. İkonoklazm sonrası sanattaki kaygı, tasvirin kişinin gerçek görünümüne benzemesi değil kişiyi temsil etmesi ve görüldüğünde kim olduğunun hemen anlaşılabilmesidir.III. Gregorios'un Ferrara'daki bir kiliseyi ziyaret ettikten sonra yaşadığı tecrübeyi "Bir Latin kilisesine girdiğimde oradaki azizlerin hiçbirine saygı gösterisinde bulunamıyorum, çünkü tanıyamıyorum. Bu nedenle haç işareti yapıyor ve kendi yaptığım bu işarete saygı gösterisinde bulunuyorum, kilisede gördüğüm başka hiçbir şeye değil." sözleriyle özetlemesi bu anlayışın Bizanslılar üzerinden ne denli etkili olduğunu göstermektedir.
İkonoklazmın tamamen tasfiye edilmesiyle birlikte ikonaların restorasyonuna girişilmiş ve bunlar üzerine çalışacak sanatçı ihtiyacı hasıl olmuştur. Zengin aileler gerek kendi hanelerini gerekse de kamusal alanlardaki binaları süsleyecek ressam ve mozaikçilere hamilik yapmak için birbirleriyle yarışa girmişlerdir. Bizans sanatı bu dönemde Orta Çağ sanatı olarak kimliklenerek ana biçimlerini ve temel ilkelerini ortaya koymuş, devletin yıkılışına kadar da bir Orta Çağ sanatı olarak kalmıştır. İkonoklazm öncesi kilise ikonalarında biçimsel ve manevi yönden bir tutarlılık görülmemekteyken bu dönem sonrasında ikonografik bir program geliştirilmiş ve standart yakalanmıştır. Örneğin artık erken dönemde görülen uzun saçlı ve sakalsız genç İsa tasviri tamamen yok olmuş, kilisenin ibadet alanında imparator ve imparatoriçe gibi din dışı kişilerin tasvir edilmesi de bırakılmıştır. Bu yeni dönemde kilisenin neresinde, nasıl bir şekilde, kimin tasvir edileceği kurallarla takip edilmeye başlanmıştır.
Popüler kültüre etkileri
Bilge Karasu'nun 1970 yılında yayınlanan ve Sait Faik Hikâye Armağanı kazanan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı adlı öykü kitabındaki ilk iki uzun öyküde Bizans ikonoklazmının toplumsal, psikolojik ve felsefi etkileri işlenmiştir.
Notlar
Bizans ikonoklazmı hakkında daha fazla bilgi edinin | |
Commons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar |
- ^ Norwich, V. Konstantinos'un konsilde kendi isteği dışında bir karar çıkmaması için ikonoklazma açıkça muhalefet eden Antiohia, İerusalim ve Aleksandria patrikleri ile papalığa katılma çağrısı yapmadığını öne sürmektedir.
- ^ Bu tedbirin III. Leon tarafından 730'lu yıllarda alındığı kabul edilmesine karşın son araştırmalar bunu V. Konstantinos'un gerçekleştirdiğini göstermektedir.
- ^ Katolik Kilisesi terimi ikonoklastların kilisesinden ayrıştırılmak amacıyla "evrensel kilise" anlamında kullanılmıştır.
- ^ Bunlardan birine göre Ankira Piskoposu Basileios, İshak'ın kurban edilme hikayesini defalarca okumasına rağmen etkilenmediğini ancak tasvir edilmiş hâlini gördüğünde ağlamaktan kendini alamadığını anlatmış ve bu anlatı kendine konsil kararları arasında delil olarak yer bulmuştur.
- ^ Bu konuda Paul Julius Alexander konsil kararlarında bazı yeni öğretilerin yer aldığını öne sürmüş, Ostrogorski ise bahsedilen öğretilerin Basileios'a ait olduğunu belirterek konsili "taklitçi" olarak nitelemiştir.
- ^ Ostrogorski bunun nedenini konuya ilgi duymamasına değil imparatorun artık ikonoklast hareketin duraklama noktasına gelmiş olduğunu fark etmesine bağlamaktadır.
Kaynakça
- Özel
- ^ a b Spieser 2014, s. 313.
- ^ a b c d e Lee, Jung Hye (2004). Bizans siyasi ve sosyal tarihinde tasvir kırıcılık (ikonoklazma) hareketinin başlangıç dönemi (Yüksek lisans). İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
- ^ a b Talbot Rice 1998, s. 81.
- ^ a b Barker 1995, s. 72.
- ^ a b c Luhovitskiy, L. V. (2013). "Εἰκονολάτραι – pravoslavnye ili yeretiki?". İndoevropeyskoe Yazıkoznaniye I Klassiheskaya Filologiya - XVII (Rusça). Sankt Peterburg: Rusya Bilimler Akademisi. ss. 546-558. ISSN 2306-9015.
- ^ Aydın, Mehmet (Bahar 2002). . Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 13. Konya: Selçuk Üniversitesi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi. ss. 5-15. ISSN 1300-5057. 18 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2017.
- ^ . Merriam-Webster (İngilizce). 15 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2017.
- ^ "iconolatry". Oxford Living Dictionaries (İngilizce). 16 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2017.
- ^ a b c Kırbay, Ayça (2010). S.Ü. Edebiyat Fakültesi koleksiyonunda bulunan dini bir tuvalin ikona imajında yorumlanması (Yüksek lisans). Konya: Selçuk Üniversitesi.
- ^ a b c d e f g h Herrin 2016, s. 151.
- ^ a b Talbot Rice 1998, s. 72.
- ^ Spieser 2014, s. 296.
- ^ a b c d e Kaplan 2008, s. 119.
- ^ a b c d e f Herrin 2016, s. 153.
- ^ a b c Flusin 2014, s. 247.
- ^ Arslan, Aytuğ (Eylül 2015). "Anadolu İnanç Söylenceleri: Egeria'nın Anlatılarında Balıklıgöl ve Kral Abgar". Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 13 (3). Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 147. doi:10.18026/cbusos.93134. ISSN 2146-2844. 18 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Ağustos 2017.
- ^ "M.Ö. 132 - M.S. 639". ekitap.kulturturizm.gov.tr. 26 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2017.
- ^ a b c Lemerle 1994, s. 74.
- ^ a b c d e Barker 1995, s. 74.
- ^ a b c Gombrich 2009, s. 135.
- ^ a b c Gregory 2008, s. 187.
- ^ a b c d e Gregory 2008, s. 188.
- ^ a b Mango 2008, s. 285.
- ^ Talbot Rice 1998, s. 71.
- ^ a b c d Herrin 2016, s. 157.
- ^ a b c d e f g h i Vasiliev 2016, s. 298.
- ^ a b c d e f Vasiliev 2016, s. 297.
- ^ a b c d Norwich 2013a, s. 288.
- ^ a b c d e f Herrin 2016, s. 155.
- ^ a b c d Herrin 2016, s. 152.
- ^ a b c d Chatzidakis 2011, s. 221.
- ^ a b c Chatzidakis 2011, s. 224.
- ^ Küçük, Mehmet Alparslan (Mart 2015). "Kuran'daki 'Renk' Algısına 'Mitolojik ve İkonografik Açıdan' Karşılaştırmalı Bir Bakış" (PDF). Türk ve İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2. ss. 19-54. doi:10.16989/TIDSAD.27. ISSN 2149-083X. 11 Kasım 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 18 Ağustos 2017.
- ^ Chatzidakis 2011, s. 230.
- ^ a b c Chatzidakis 2011, s. 231.
- ^ a b c Chatzidakis 2011, s. 234.
- ^ a b c Akyürek 1997, s. 77.
- ^ a b Akyürek 1997, s. 79.
- ^ Chatzidakis 2011, s. 235.
- ^ Ronchey 2014, s. 179.
- ^ Akyürek 1997, s. 78.
- ^ a b c d e Herrin 2016, s. 154.
- ^ "Luka 1:13". Yeni Ahit. incil.info. 13 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2017.
- ^ Spieser 2014, s. 315.
- ^ Spieser 2014, s. 314.
- ^ Emeksiz, Abdülkadir (Mayıs 2007). "Efsanelerin İstanbul'u, Fetih ve Fatih". 2005-2006 Fatih Sempozyumları I-II Tebliğler. İstanbul: Fatih Belediyesi Kültür Yayınları. s. 152.
- ^ a b c Herrin 2016, s. 156.
- ^ a b c d e f Vasiliev 2016, s. 292.
- ^ a b c Cheynet 2008, s. 60.
- ^ a b c d e f Ostrogorsky 2015, s. 137.
- ^ Levtchenko 1999, s. 138.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 139.
- ^ (PDF) (İngilizce). documentacatholicaomnia.eu. 19 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2017.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 140.
- ^ Vasiliev 2016, s. 338.
- ^ a b Vasiliev 2016, s. 337.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 138.
- ^ Levtchenko 1999, s. 137.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 141.
- ^ a b c d e f Ostrogorsky 2015, s. 142.
- ^ a b Chatzidakis 2011, s. 220.
- ^ Spieser 2014, s. 316.
- ^ a b Herrin 2016, s. 160.
- ^ a b c d Cheynet 2008, s. 61.
- ^ a b c d e f g h Vasiliev 2016, s. 296.
- ^ a b Lemerle 1994, s. 72.
- ^ Müverrih Vardan (2017). Türk Fetihleri Tarihi. Hrand Der Andreasyan, çev. İstanbul: Post Kitap. s. 51. ISBN .
- ^ a b c d e Vasiliev 2016, s. 293.
- ^ a b c d Ronchey 2014, s. 178.
- ^ Avcı 2003, s. 163.
- ^ "Mısır'dan Çıkış 20:4". Eski Ahit. incil.info. 26 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2017.
- ^ "Yasa'nın Tekrarı 4:18". Eski Ahit. incil.info. 26 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2017.
- ^ "Yasa'nın Tekrarı 5:8". Eski Ahit. incil.info. 26 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2017.
- ^ "Romalılar 1:22/23". Yeni Ahit. incil.info. 14 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mayıs 2017.
- ^ . Kur'an. kuran.diyanet.gov.tr. 10 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2017.
- ^ Avcı 2003, s. 170.
- ^ Konak, Ruhi (Ocak 2013). "İslam'da Tasvir Yasağı Sorunu ve Minyatür Sanatı". The Journal of Academic Social Science Studies. 6 (1). Elazığ: Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü. ss. 967-988. doi:10.9761/JASSS_537. ISSN 2147-2971.
- ^ a b Ostrogorsky 2015, s. 150.
- ^ a b c Gregory 2008, s. 190.
- ^ a b Avcı 2003, s. 166.
- ^ Baskıcı 2009, s. 168.
- ^ Mango 2008, s. 108.
- ^ a b Avcı 2003, s. 165.
- ^ Avcı 2003, s. 173.
- ^ a b c d e f g h Vasiliev 2016, s. 299.
- ^ a b Flusin 2014, s. 246.
- ^ Avcı 2003, s. 154.
- ^ a b Vasiliev 2016, s. 294.
- ^ a b c d Levtchenko 1999, s. 125.
- ^ a b c d Barker 1995, s. 75.
- ^ a b c d e f g h i Lee, Jung Hye (2010). Bizans siyasî ve sosyal tarihinde tasvir kırıcılık: İkonoklazma dönemi (787-843) (Doktora). İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
- ^ a b c Baskıcı 2009, s. 157.
- ^ Mango 2008, s. 119.
- ^ Kaplan 2008, s. 122.
- ^ Baskıcı 2009, s. 158.
- ^ a b c Norwich 2013a, s. 294.
- ^ Mango 2008, s. 122.
- ^ Mango 2008, s. 120.
- ^ Treadgold, Warren (2002). A Concise History of Byzantium (İngilizce). Basingstoke: Palgrave. s. 236. ISBN .
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 149.
- ^ a b Lemerle 1994, s. 75.
- ^ a b c Cheynet 2008, s. 63.
- ^ Baskıcı 2009, s. 160.
- ^ Akyürek 1997, s. 76.
- ^ a b Seidler 1980, s. 59.
- ^ Diehl 2006, s. 67.
- ^ a b c Vasiliev 2016, s. 295.
- ^ a b Avcı 2003, s. 152.
- ^ a b Avcı 2003, s. 153.
- ^ a b Norwich 2013a, s. 282.
- ^ Norwich 2013a, s. 283.
- ^ Norwich 2013a, s. 284.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 144.
- ^ "Khalke İsa'sı ve Meryem Ana Panosu". kariye.muze.gov.tr. 14 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2017.
- ^ Herrin 2016, s. 161.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 145.
- ^ a b Herrin 2016, s. 162.
- ^ Gregory 2008, s. 183.
- ^ a b Vasiliev 2016, s. 275.
- ^ a b c Levtchenko 1999, s. 124.
- ^ a b c Norwich 2013a, s. 286.
- ^ a b c Lemerle 1994, s. 70.
- ^ Barker 1995, s. 70.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 146.
- ^ Vasiliev 2016, s. 291.
- ^ Diehl 2006, s. 65.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 148.
- ^ Barker 1995, s. 98.
- ^ a b c d Ostrogorsky 2015, s. 151.
- ^ Seidler 1980, s. 31.
- ^ a b c d Herrin 2016, s. 163.
- ^ a b Gregory 2008, s. 189.
- ^ a b c d Norwich 2013a, s. 289.
- ^ a b Diehl 2006, s. 68.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 152.
- ^ a b c d e Levtchenko 1999, s. 126.
- ^ Gregory 2008, s. 185.
- ^ Barker 1995, s. 99.
- ^ Halsall, Paul (Ekim 1998). "St. John of Damascus: Apologia Against Those Who Decry Holy Images" (İngilizce). sourcebooks.fordham.edu. 8 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2017.
- ^ Halsall, Paul (Şubat 1996). "Medieval Sourcebook: John of Damascus: In Defense of Icons, c. 730" (İngilizce). sourcebooks.fordham.edu. 8 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2017.
- ^ Gregory 2008, s. 186.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 153.
- ^ Mango 2008, s. 111.
- ^ a b Herrin 2016, s. 164.
- ^ a b c d e Norwich 2013a, s. 290.
- ^ a b c d Barker 1995, s. 73.
- ^ Vasiliev 2016, s. 300.
- ^ Vasiliev 2016, s. 301.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 154.
- ^ a b c d Norwich 2013a, s. 291.
- ^ a b c d e Vasiliev 2016, s. 302.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 155.
- ^ a b c Gregory 2008, s. 193.
- ^ Levtchenko 1999, s. 128.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 156.
- ^ a b c Barker 1995, s. 71.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 159.
- ^ a b c d e Norwich 2013a, s. 292.
- ^ a b c d Ostrogorsky 2015, s. 160.
- ^ a b c d e f Gregory 2008, s. 194.
- ^ Herrin 2016, s. 165.
- ^ Halsall, Paul (Şubat 1996). (İngilizce). sourcebooks.fordham.edu. 20 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2017.
- ^ a b c d e Norwich 2013a, s. 293.
- ^ a b c d e f Vasiliev 2016, s. 303.
- ^ a b c d e f Ostrogorsky 2015, s. 161.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 162.
- ^ a b Mango 2008, s. 129.
- ^ a b Diehl 2006, s. 69.
- ^ a b c d e Vasiliev 2016, s. 304.
- ^ a b c d Levtchenko 1999, s. 127.
- ^ a b c d e f g h i j k Vasiliev 2016, s. 305.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 158.
- ^ a b Norwich 2013a, s. 295.
- ^ a b Diehl 2006, s. 70.
- ^ a b Cheynet 2008, s. 65.
- ^ Norwich 2013a, s. 296.
- ^ a b c d e Barker 1995, s. 76.
- ^ Levtchenko 1999, s. 129.
- ^ Talbot Rice 1998, s. 76.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 157.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 163.
- ^ Levtchenko 1999, s. 131.
- ^ a b c d e f g h i j k Norwich 2013a, s. 298.
- ^ a b c Norwich 2013a, s. 297.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 164.
- ^ a b c d e f Vasiliev 2016, s. 306.
- ^ a b c d e Gregory 2008, s. 195.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 165.
- ^ a b Herrin 2016, s. 166.
- ^ a b c Norwich 2013a, s. 299.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 166.
- ^ a b c d Norwich 2013a, s. 300.
- ^ a b c Halsall, Paul (Şubat 1996). (İngilizce). sourcebooks.fordham.edu. 20 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2017.
- ^ a b Gregory 2008, s. 196.
- ^ a b Norwich 2013a, s. 301.
- ^ Gombrich 2009, s. 138.
- ^ Vasiliev 2016, s. 307.
- ^ a b Herrin 2016, s. 167.
- ^ a b Ostrogorsky 2015, s. 170.
- ^ Norwich 2013a, s. 306.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 167.
- ^ a b c d e f Norwich 2013a, s. 302.
- ^ Gregory 2008, s. 197.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 169.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 168.
- ^ Norwich 2013a, s. 304.
- ^ Diehl 2006, s. 71.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 173.
- ^ a b c Vasiliev 2016, s. 315.
- ^ Vasiliev 2016, s. 327.
- ^ Gregory 2008, s. 200.
- ^ a b c Diehl 2006, s. 73.
- ^ a b c d e f g Vasiliev 2016, s. 328.
- ^ a b Ostrogorksy 2015, s. 175.
- ^ a b c Ostrogorksy 2015, s. 183.
- ^ Ostrogorksy 2015, s. 184.
- ^ Gregory 2008, s. 201.
- ^ a b Ostrogorksy 2015, s. 187.
- ^ a b c d e f g Gregory 2008, s. 202.
- ^ a b Ostrogorsky 2015, s. 187.
- ^ a b c d e f Ostrogorsky 2015, s. 188.
- ^ Cheynet 2008, s. 62.
- ^ a b c d Levtchenko 1999, s. 133.
- ^ Norwich 2013b, s. 32.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 33.
- ^ a b c d e Norwich 2013b, s. 34.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 189.
- ^ a b c d Vasiliev 2016, s. 329.
- ^ a b Levtchenko 1999, s. 134.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 35.
- ^ Alexander, Paul Julius (1953). "The Iconoclastic Council of St. Sophia (815) and Its Definition (Horos)". Dumbarton Oaks Papers (İngilizce), 7. Cambridge: Harvard University Press. ss. 35-66. doi:10.2307/1291055.
- ^ a b c d e f g Ostrogorsky 2015, s. 190.
- ^ a b c d e f Vasiliev 2016, s. 333.
- ^ a b c d e Vasiliev 2016, s. 334.
- ^ a b c d e f Gregory 2008, s. 203.
- ^ Norwich 2013b, s. 36.
- ^ a b Vasiliev 2016, s. 330.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 46.
- ^ a b c d Vasiliev 2016, s. 331.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 191.
- ^ Norwich 2013b, s. 45.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 41.
- ^ a b c Norwich 2013b, s. 40.
- ^ a b c d e f Ostrogorsky 2015, s. 192.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 43.
- ^ a b c d e f Gregory 2008, s. 204.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 44.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 193.
- ^ Gregory 2008, s. 206.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 194.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 195.
- ^ Norwich 2013b, s. 52.
- ^ Norwich 2013b, s. 53.
- ^ Ronchey 2014, s. 181.
- ^ Gregory 2008, s. 205.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 196.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 54.
- ^ Norwich 2013b, s. 55.
- ^ a b c d e f Vasiliev 2016, s. 332.
- ^ a b c Ostrogorsky 2015, s. 204.
- ^ a b Gregory 2008, s. 207.
- ^ a b c d e Ostrogorsky 2015, s. 205.
- ^ Norwich 2013b, s. 56.
- ^ a b c Norwich 2013b, s. 57.
- ^ Diehl 2006, s. 74.
- ^ a b c Herrin 2016, s. 168.
- ^ a b Ostrogorsky 2015, s. 206.
- ^ a b Norwich 2013b, s. 58.
- ^ a b Akyürek 1997, s. 72.
- ^ a b Ostrogorsky 2015, s. 203.
- ^ a b Cheynet 2008, s. 66.
- ^ a b Diehl 2006, s. 76.
- ^ Diehl 2006, s. 77.
- ^ a b c d Mango 2008, s. 286.
- ^ a b c d e Mango 2008, s. 287.
- ^ a b c Gregory 2008, s. 209.
- ^ a b Diehl 2006, s. 72.
- ^ a b c d e f g h Mango 2008, s. 288.
- ^ Herrin 2016, s. 169.
- ^ a b c Akyürek 1997, s. 81.
- ^ a b c Akyürek 1997, s. 80.
- ^ Gombrich 2009, s. 136.
- ^ Özkırımlı, Atilla (Temmuz 1971). "Kitaplar-Tenkitler: Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı". Türk Dili. 24 (238). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. ss. 312-314.
- ^ Onart, Ülker (Nisan 1978). "Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı Üzerine". Türk Dili. 37 (319). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. ss. 252-265.
- Genel
- Akyürek, Engin (1997), "Bir Ortaçağ Sanatı Olarak Bizans Sanatı", Akyürek, Engin (Ed.), Sanatın Ortaçağı: Türk, Bizans ve Batı Sanatı Üzerine Yazılar, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, ISBN
- Avcı, Casim (2003), İslâm-Bizans İlişkileri, İstanbul: Klasik Yayınları, ISBN
- (1995), Bizans Toplumsal ve Siyasal Düşünüşü, Mete Tunçay, çev. (2 bas.), İstanbul: İmge Kitabevi Yayınları, ISBN
- Baskıcı, M. Murat (2009), Bizans Döneminde Anadolu: İktisadi ve Sosyal Yapı (900-1261), Ankara: Phoenix Yayınevi, ISBN
- Chatzidakis, Nano (2011), "Konstantinopolis'in İkonaları", Pralong, Annie (Ed.), Bizans: Yapılar, Meydanlar, Yaşamlar, Buket Kitapçı Bayrı, çev., İstanbul: Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü&Kitap Yayınevi, ISBN
- Cheynet, Jean-Claude (2008), Bizans Tarihi, İsmail Yerguz, çev., Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, ISBN
- Diehl, Charles (2006), Bizans İmparatorluğu Tarihi, A. Göke Bozkurt, çev., İstanbul: İlgi Yayınları, ISBN
- Flusin, Bernard (2014), "Dini Hayat", (Ed.), Bizans Dünyası, Aslı Bilge, çev., İstanbul: Ayrıntı Yayınları, ISBN
- Gombrich, E. H. (2009), Sanatın Öyküsü, Erol Erduran; Ömer Erduran, çev. (5 bas.), İstanbul: Remzi Kitabevi, ISBN
- Gregory, Timothy (2008), Bizans Tarihi, Esra Ermert, çev., İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, ISBN
- (2016), Bizans: Bir Ortaçağ İmparatorluğunun Şaşırtıcı Yaşamı, Uygur Kocabaşoğlu, çev. (4 bas.), İstanbul: İletişim Yayınları, ISBN
- (2006), Bizans'ın Altınları, İhsan Batur, çev. (4 bas.), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, ISBN
- Lemerle, Paul (1994), Bizans Tarihi, Galip Üstün, çev., İstanbul: İletişim Yayınları, ISBN
- (1999), Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, Maide Selen, çev., İstanbul: Özne Yayınları, ISBN
- Mango, Cyril (2008), Bizans: Yeni Roma İmparatorluğu, Gül Çağalı Güven, çev., İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, ISBN
- Norwich, John Julius (2013a), Bizans: Erken Dönem (MS 323-802), 1, Hamide Koyukan, çev., İstanbul: Kabalcı Yayınevi, ISBN
- Norwich, John Julius (2013b), Bizans: Yükseliş Dönemi (MS 803-1081), 2, Selen Hırçın Riegel, çev., İstanbul: Kabalcı Yayınevi, ISBN
- Ostrogorsky, Georg (2015), Bizans Devleti Tarihi, Fikret Işıltan, çev. (8 bas.), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, ISBN
- (2014), "İmparatorlar ve İkonoklazm", Eco, Umberto (Ed.), Ortaçağ: Barbarlar, Hıristiyanlar, Müslümanlar, Leyla Tonguç Basmacı, çev. (2 bas.), İstanbul: Alfa Yayınları, ISBN
- (1980), Bizans Siyasal Düşüncesi, Mete Tunçay, çev., Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları
- Spieser, Jean-Michel (2014), "İmparatorluk ve Hıristiyan Sanatı: Benzerlik ve Farklılıklar", Morrisson, Cécile (Ed.), Bizans Dünyası, Aslı Bilge, çev., İstanbul: Ayrıntı Yayınları, ISBN
- (1998), Bizans'ta Günlük Yaşam, Bilgi Altınok, çev., İstanbul: Göçebe Yayınları, ISBN
- Vasiliev, Alexander A. (2016), Bizans İmparatorluğu Tarihi, Tevabil Alkaç, çev., İstanbul: Alfa Yayınları, ISBN
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bizans ikonoklazmi Grekce Eἰkonomaxia Ikonomahia Bizans Imparatorlugu nda ikonalarin tahrip edildigi ve ikonalarla iliskili her turlu dini pratigin yasaklandigi donemdir Grekce bir terim olan ikonoklazm tasvir kiricilik anlamina gelmekle beraber kulturel deger tasiyan cesitli maddi ogelerin siyasi ya da dini sebeplerle bilincli olarak imha edilmesini tanimlamaktadir Bu dusunceye sahip olan insanlara ikonoklast karsitlarina ise ikonolatrai denmekteydi Iki farkli donem halinde cereyan eden Bizans ikonoklazminin ilk devresi III Leon un 726 yilinda Halki Kapisi uzerinde bulunan Isa heykelini indirmesi ile baslayip 787 de Ikinci Iznik Konsili nin ikonoklazmi lanetlemesi ile son bulurken ikinci devre ise 814 te V Leon tarafindan yine Halki Isasi nin yerinden indirilmesi ile baslayarak 843 te yine bir konsilin ikonoklazm karsiti kararlari ile sonlanmistir Bizans ikonoklazmiVII Ioannis in ucuna sunger baglanmis bir sopa ile Isa ikonasini tahrip eder halde tasvir edildigi 9 yuzyil tezhibi Ikonoklazmin baslamasindan dokuz yil onceki Bizans sinirlari 726 yilinda ikonoklazm basladiginda da sinirlar ayni sekildeydi Orijinal adiEἰkonomaxia Ikonomahia TarihIlk donem 726 787 Ikinci donem 814 843KonumBizans ImparatorluguNedenIkonoklazm politikasiEtkenIkona putperestlikle bagdastirilmasiAmacIkona kultunu sonlandirmakDuzenleyenIII Leon V Konstantinos IV Leon VI Konstantinos V Leon II Mihail TheofilosSonucIkonoklazm lagvedildi Roma paganizmindeki pratiklerden kaynagini aldigi dusunulen ikonalar siparis eden kisinin durumuna gore degerli taslar ya da siradan ahsaptan imal edilen iki boyutlu tasvirler iken zaman icerisinde bu anlayis degismeye baslamis ve elbiselere dahi tasvirler islenmeye baslanmistir Ozellikle Hristiyanligin yasallasmasiyla birlikte hizli bir sekilde dinde yer edinmeye baslayan ikonalarin etrafinda hastalik iyilestirme bela defetme gibi inanclar gelismeye baslayarak ikonalarin kanamasi ve konusmasi gibi dogaustu ozellikler atfedilmeye baslanmistir Bu inanclar On Emir in oyma put yapmayacaksin ve onlara tapinmayacaksin buyruguna karsitlik olarak gorulup putperestlikle bagdastirilarak 4 yuzyilda tepki cekmeye baslamis bu tepki 8 yuzyila gelindiginde ikona karsiti hareketin dogmasini saglayacak kadar olgunlasmistir Ikonoklazmin baslamasinda Hristiyanligin kendi ogretilerinin yani sira Yahudilik ve Islam geleneklerinin de etkili olduguna dair dusunceler olmakla birlikte yalnizca dini degil ayni zamanda askeri sosyal ekonomik ve siyasi sebeplerin de akimin baslamasinda etkili oldugu one surulmektedir Ornegin manastirlarin vergiden muaf olmasi sebebiyle ekonomik asker kacaklarinin siginma noktasi olmasi sebebiyle askeri kamu gorevinde calismasi gereken isgucunun kesis olmak uzere yine manastirlara kapanmasi sebebiyle sosyal acidan imparatorlarin ikonalari hedef sectigi iddia edilmektedir zira manastirlar ikonalarin hurmet gordugu ve imal edildigi en onemli yerlerdi Arap sinirindaki Bizans tebaasinin ikonalar konusunda Musluman Araplarla benzer dusuncelere sahip oldugu ve Araplara sempati duymasinin bolgenin elde tutulmasi acisindan bir sorun olarak goruldugu bu halklarin devlete sadakatini artirmak amaciyla ikonoklazmin baslatildigina dair sav da akimin askeri ve siyasi olasi nedenlerine dikkat cekmektedir 90 yil bilfiil uygulanan ve imparatorlugu yuzyildan fazla bir sure karmasa icerisinde birakan ikonoklazm henuz 8 yuzyilin ilk yarisinda dahi Italya nin merkezi idareden kopmasina ve Roma Kilisesi ile iliskilerin gerilmesine sebep olmustur Bunun bir sonucu olarak Roma Kilisesinin Bizans tan uzaklasarak Franklar ile yakinlik kurmasi Papalik Devleti nin ortaya cikmasina ve Roma imparatorluk mirasinin bolunmesine neden olarak Orta Cag tarihinde yeni bir donemin acilmasini saglamistir Buna mukabil siyasi ve dini etki sahasi daralan imparatorluk kendine yeni nufuz sahalari yaratmak adina misyonerlik faaliyetleri yuruterek ozellikle Kiril ve Methodios un Ortodokslastirdigi Slavlar vasitasiyla Roma Kilisesi ve Franklara karsi elini guclendirmeye calismistir Ikonoklazm ayni zamanda Dogu ve Bati kiliselerinin ayrilmasinda da onemli bir kilometre tasi olarak kabul edilmektedir Ikonoklazm doneminde Bizans sanati degisim gecirmis dini sanat hac gibi imgeler etrafinda sekillenerek din disi tasvirler onem kazanmis heykel sanati tamamen yok olmustur Ayrica sanat anlayisinin belirli pratikler etrafinda sekillenmeye baslamasi da bu donemde gorulmustur Ikonoklazmin tasfiye edilmesiyle yeniden canlanan ikona sanatinda resmedilen kisilerin gorunumleri sanatcilarin kutsal kisilerin tasvirleri uzerinde oynama yapma hakki olmadigi gorusu agirlik kazandigindan gercekte nasil goruldugunden bagimsiz olarak standart hale getirilmistir Ornegin Isa nin daha oncesinde tasvir edildigi sakalsiz ve kisa sacli gorunumu bu donemden itibaren terk edilerek yalnizca sakalli ve uzun sacli sekilde resmedilmeye baslanmistir Ibadethanelerin hangi kisimlarinda hangi ikonalarin nasil bir kompozisyonla islenecegi de yine kurallarla belirlenmis kurumsallasan Bizans sanati Orta Cag sanati huviyetine burunmustur EtimolojiGrekcede imge ve tasvir anlamlarinda gelen ikon Grekce eἰkwn kelimesinden tureyen ikona Hristiyanlikta yuce dini kisilerin tahta uzerine balmumu ile islenerek ve boyanarak yapilan iki boyutlu tasvirleri olmakla birlikte konu ve amac bakimindan uygun oldugu surece fresk mozaik gibi diger sanat bicimleriyle ortaya konan eserler de bu kapsamda kabul edilmektedir Ikon kelimesinin yine Grekce klao Grekce klaw yani kirmak kelimesiyle birlestirilmesi sonucu olusturulan ikonoklasia Grekce eἰkonoklasia kelime anlami itibariyla tasvir kiricilik manasini tasiyan bir cins isim olup sonraki yuzyillarda tarihcilerin ikona karsiti donemi adlandirmak adina kullandigi genel bir terim olarak ortaya cikmistir Bizanslilar tarafindan donemin adlandirilmasinda kullanilan orijinal ozel isim Ikonomahia Grekce Eἰkonomaxia olup ikon kelimesine savas anlamina gelen mahia Grekce maxia kelimesinin eklenmesiyle elde edilmistir ve ikona catismasi ikona mucadelesi veya ikona savasi anlamlarina gelmektedir Bu hareketin destekcilerine ikonoklast Grekce eἰkonoklasths ikonoklastis yani tasvir kirici denirken karsitlarina ise ikonolatr Grekce eἰkonolatrhs ikonolatris yani ikonaperest denmekteydi Modern tarihcilikte ikona taraftarlarini tanimlamak icin kullanilan terimler tasvirsever anlamina gelen ikonofil Grekce eἰkonofiloi ikonofiloi ve tasvir hizmetkari anlamina gelen ikonodul Grekce eἰkonodoyloi ikonoduloi olup yine sonraki yuzyillarda ortaya atilmislardir Bizans ta ikona anlayisiIkonalarin kokeni ve yayilmasi Ikona tapiniminin temelleri Roma paganizmindeki tanri ve tanrica kultune dayanmaktadir Cogu yerde sehirlerin onemli noktalarina insa edilen tanri ve tanrica heykelleri ozel torenlerde buhur yakmak kandil ile aydinlatmak gibi cesitli sekillerde ululanmaktaydi ve bu yol antik dunyada saygi gostermenin en yaygin yoluydu Daha kucuk boyutlu heykeller ise festivaller sirasinda yikaniyor giydiriliyor ve sehirlerde gezdiriliyor ciceklerden yapilma celenklerle susleniyor sunaklara yerlestirilerek tapiniliyordu Tanri kultleri gunluk hayatta da oldukca yaygindi Ornegin sifa arayisinda olanlar saglik tanrisi Asklepios a adanan tapinaklarda tanrinin heykeline yakin uyur ve dualar ederlerdi Evlerdeyse bir kose aile tanrilarina adanir bu alanlara tanrilara ait semboller konarak hediyeler sunulur ve dua edilirdi Hristiyanligin hakim inanc durumuna gelmesi surecinde bu gibi dini pagan gelenekleri zaman icerisinde Hristiyanlasan halklar tarafindan terk edilmemis ve Bacchanalia nin yerini hasat kutlamalarinin almasinda oldugu gibi heykel ve resim sanati da yerini ikonalara birakarak degisime ugramisti Paganliktan Hristiyanliga gecenlerin bu surecte eski adetlerini yeni inanclarina aktararak eskiden evlerindeki aile tanrilarina ayrilan alanlari artik cam kapakli kucuk bir ahsap dolap icerisinde Isa Meryem ve azizlerin resimleriyle doldurmaya basladiklari dusunulmektedir Ayricalikli siniflara mensup kisiler haricinde kimse evlerinde kutsal emanet bulunduramamaktaydi ancak emanetlere atfedilen mucizevi kudret siradan halk nazarinda bu ev ikonalarina da atfedilmisti Ilk ikona olarak kabul edilen Kutsal Mendil in Thaddeus tarafindan V Abgar a verilmesini sahneleyen ve 10 yuzyila tarihlenen ikona Ilk ikonanin elle yapilmamis olan bizzat Isa nin kendi yuz hatlarini uzerine cikardigi Kutsal Mendil oldugu kabul edilmektedir Hikayeye gore cuzzam hastaligina yakalanan Osroene Krali V Abgar Kudus te yasayan Isa nin insanlari iyilestirdigini duymussa da hastaligi sebebiyle seyahat edememektedir Hannan adindaki ulagi ile gonderdigi mektup araciligiyla ona inandigini belirterek Isa yi baskent Edessa ya davet eder Ayni zamanda resim yetenegi de bulunan Hannan mektubu ulastirdiktan sonraki zaman icerisinde Isa nin resmini cizmeye gayret eder ancak buna muvaffak olamaz Bunu sezen Isa yuzunu yikar kendisine uzatilan mendil ile yuzunu siler ve yuz hatlari mendilin uzerine cikar Bu mendili de cevaben yazdigi mektup ile birlikte Abgar a gonderir Kendisine ulastirilan mendili yuzune suren Abgar mucizevi sekilde iyilesir Isa nin Abgar a cevaben gonderdigi mektup Sanliurfa civarindaki Kirkmagara mevkiinde bir magaranin icerisinde Grekce olarak yazilmis bir yazita islenmis olarak bulunmus ve Max von Oppenheim tarafindan 1914 yilinda cevrilerek yayinlanmistir Ne mutlu sana Abgar ve Edessa adindaki kentine Ne mutlu beni gormeden bana inanmis olan sana Cunku sana devamli saglik bahsedilecektir Senin yanina gelmem konusunda bana yazdiklarina gelince bilesin ki gorevlendirilmis oldugum her seyi burada tamamlamak ve bu isi bitirdikten sonra beni gondermis olana Baba ya donmem gereklidir Sana istiraplarini iyilestirmek sana ve seninle beraber olanlara ebedi yasam bahsetmek ayrica kentine dunyanin sonuna kadar dusmanlar tarafindan boyun egdirilmemeyi saglamak uzere havarilerimden birisini Thomas da denilen Adday i gonderecegim Amin efendimiz Isa nin mektubu Abgar sifa bulduktan sonra mendili Edessa sehrinin kapisinin uzerindeki bir nise yerlestirmistir Zaman icerisinde yorede yeniden pagan inanisin hakim olmasi uzerine mendili korumak amaciyla bir piskopos nisin onune duvar ormus ve mendil yuzyillarca bu sekilde sakli kalmis 544 te Sasanilerin sehri kusattigi sirada nisin onundeki duvari acan Hristiyanlar mendili ayni yerde bulmuslardir Anlatinin devamina gore mendilin hizasinda bulunan kiremidin uzerine de mendildeki tasvirin aynisi cikmistir Hristiyanligin erken donemlerinde tasvir adeti bulunmamaktaydi ve kiliselerin icerisinde tasvir bulundurmak da yasakti Hristiyan sanati hac ve kuzu gibi simgesel bir anlayisa sahipti Antik Cag sanatinin etkisiyle didaktik degeri de goz onunde tutularak Hristiyanligin yasallasmasiyla birlikte yayginlasmaya baslayan ikona anlayisi 5 yuzyilin ortalarindan itibaren gunluk yasamin bir parcasi haline gelerek suratle simgesel tasvirlerin ve hristogramlarin yerlerini aldi Ozellikle 6 yuzyilin ikinci yarisinda ikonalara olan ragbet gerek dini gerekse de siyasi liderlerin guc gosterileri nedeniyle gittikce artti Hatta 692 yilinda toplanan Trullo Konsili nde Isa nin sembolik tasvirlerinin yerine cismani gorunumuyle resmedilmesi zorunlu tutulmustu Konsilin imge yerine tasviri on plana cikartan 82 numarali bu kararina gore gercek ve inayet Isa nin cismani formunda mevcuttu Cismani Hristiyan imgeleri 692 de II Justinianos un Isa nin hem uzun hem de kisa sacli tasvirleriyle altin sikkeler bastirmasina kadar para uzerinde kullanilmamisti Bu tarihten sonra Isa Meryem ve azizler korumalarini temin etmek icin sikkeler uzerinde yaygin bir sekilde kullanilmaya baslandi Bu kultur Patrik I Fotios un kendi muhrunde bir ikonanin resmini kullanmasindan da anlasilacagi uzere Bizans ta ikonalarin ne denli onemli hale geldigini gostermektedir 8 ve 9 yuzyillara gelindigindeyse ikonalar Bizans sanatinin asli unsuru olmus ve sanat ile zanaat alanlarinin yani sira sosyal hayatin her alanina tesir etmisti Uzerleri nakisli aziz tasvirleri Bizans yuksek zumresinin merasim kiyafetlerini suslemekte ve Isa nin hayatina dair tasvirler senatorlerin togalarinda resmedilmekteydi Hatta bazen ikonalar cocuklar icin vaftiz baba olarak secilmekteydi Ikona zanaati ve sanati Konsul Theodorus Philoxenus Sotericus adina 525 yilinda Konstantinopolis te fildisinden imal edilmis din disi bir iki yaprakli tablet 11 yuzyilda Konstantinopolis te fildisinden imal edilmis dini bir uc yaprakli tablet Degerli metaller ve fildisi yontulmamis degerli taslar mine ve Necef tasi gibi pahali malzemeleri oyma konusundaki antik becerilerin surdugu Orta Cag da ikona anlayisi degismisti Antik Roma dan suregelen din disi konularin resmedildigi iki yaprakli fildisi tabletlerin imalati Senatonun varligi ile birlikte 6 yuzyilda sonlanmis yalnizca imparatorlar tahta cikislarini ya da evliliklerini anlatan fildisi panolar yaptirmayi surdurmustur Orta Cag dan gunumuze ulasmis fildisi plaketlerin cogu Hristiyan temalarini yansitan iki ya da uc yaprakli tabletlerdir Uc yaprakli tabletlerin bazilarinda iki yaprakli olanlardan farkli olarak tum ic ve dis yuzeyler oyularak susleniyordu Fildisi cok pahali olmaya basladiginda taraklar igneler ve deniz aygiri disleri ya da baska kemiklerden yararlaniliyordu Bati da ise bu tabletler parsomenleri koruma amaciyla bir nevi kitap kapagi olarak kullanilmaktaydi Mucevherler ve islemeli akiklerle suslenmis metal cerceveler uzerine oturtulmus fildisleri parsomen el yazmalarinin her iki yaninda parildayan altin koruyucular olarak islev gormekteydi Gec Antik Cagda evlerde pagan tanrilarin tasvirlerine ayrilan alanlarin bazilari basit bazilari da oldukca ozenliydi Bazi evlerde tasvirler cerceveletilerek duvara asiliyorken bazi evlerde ise tasvirleri kapatan menteseli yan paneller ya da tasvirlerin uzerine ortulen kapaklar bulunabiliyordu Tasvir yapiminda kullanilan teknikler gercege en yakin gorunumu elde etmek uzere gelismisti Bunun icin tahta parcalar kullanilarak yapilan portreler ankostik teknikle renklendiriliyordu Bu portreler Misir daki Feyyum mumya portrelerinde oldugu gibi cogu kez cenaze torenlerinde de kullanilmakta olunun basi uzerine konmakta ve oluyle birlikte gomulmekteydi Bu pagan portrelerin Hristiyan ikonalarinin ayni teknik kullanilarak boyanan onculleri oldugu ve hatta tanri tasvirlerinin Isa ile Meryem in ilk tasvirlerine ornek olusturdugu ileri surulmektedir Isa yi Zeus gibi resmetmeye calisan ressamin elinin gecici olarak kurudugu antik ceza anlatisi da bu iddiayi destekler niteliktedir Ilk donem ikonalari teknik ve bicim olarak antik sanatin izlerini tasimaktadir II Justinianos tarafindan 6 yuzyilda Azize Katerina Manastiri na yollanan akostik teknikle ciddi bir yuz ifadesi ile resmedilen Pantokrator Isa ikonasi antik izler tasiyan ikona sanatinin en onemli eserlerinden biri olarak gosterilmektedir 9 yuzyil o zamana dek suregelen ikona teknigi birikimi ikonografik temalarin zenginlesmesi ve sanatsal dildeki yenilenme ile birlikte yeni bicimsel egilimlerin ortaya ciktigi bir donem olmustur Ayasofya nin yarim apsisindeki tahtta oturan ve kucaginda cocuk Isa bulunan iki tarafinda da meleklerin yer aldigi Meryem temasi ozellikle one cikmaktadir 11 yuzyildan itibaren templonun ve sonrasinda ikonostasisin mimari birer element olarak ortaya cikmalari ikonalarin formlarinin yayilmasinda etkili olmustur Sutunlu bir bariyer olan bu formun merkezinde genellikle Isa Meryem ve dua eden azizlerin buyukce ikonalari bulunmaktadir Arsitrav adi verilen ust kisimda daha kucuk ebatlarda Isa ya dua eden on iki havarinin dodekaorthonun ve Meryem yahut bir azizin hayatindan sahnelerin yer aldigi ikonalar bulunmaktadir Balmumundan imal edilenlerin yaninda mozaik ikonalar da Bizans sanatinda onemli yer tutmaktadir Mozaikler teknigine gore buyuk parcalarin bir araya getirilerek olusturuldugu buyuk ebatli mozaikler ve toplu igne basi kadar buyuklukte parcalarin bir araya getirilerek olusturuldugu daha kucuk ebatlardaki mozaikler olmak uzere iki farkli sekilde imal edilmekteydi Pammakaristos Kilisesi ndeki lacivert maforion giymis ve agirbasli bir durusla resmedilen Meryem ve cocuk Isa ikonasi buyuk boylu ikonalarin ince iscilikli orneklerinden biri olarak gosterilmektedir Ikona sanatinda en cok resmedilen sahne Isa nin sag eli ile takdis isareti yaparken resmedildigi Pantokrator Isa olmakla beraber Meryem tasvirleri olan odigitria panagia agiosoritisa ve glikofilusa temalari da oldukca yaygin olarak gorulmektedir 12 yuzyildan itibaren bu klasik temalarin yaninda ozellikle Sina bolgesinde Filipus Nikolaos Ioannis Klimakos Isa nin carmiha gerilisi ve mujde gibi temalar daha sik olarak yer almistir Bununla beraber tapinma araci olarak goruldugunden dolayi sembolik olarak gelisen ikonalarda hiyerarsik siralama onem arz etmektedir Ornegin bir kilise suslenirken kubbede Pantokrator Isa ve Meryem ile melekler ust duvarlarda Isa nin yasamindan sahneler alt duvarlarda ise azizler ile diger dunyevi kisiler yer alir Isa nin sol elinde Kitab i Mukaddes tutarken sag eliyle de takdis isareti yapar halde sahnelendigi tipik bir Pantokrator Isa tasviri Meryem in cocuk Isa yi kucaginda tutar halde ve yol gosterici bir rol bicilerek sahnelendigi tipik bir odigitria tasviri Meryem in dogrudan karsiya bakar halde pozisyonunda oldugu ve gogsunde cocuk Isa nin ayri bir yuvarlak icerisinde sahnelendigi tipik bir panagia tasviri Meryem in ellerini goge dogru acarak dua eder halde sahnelendigi tipik bir agiosoritisa tasviri Meryem in kucagindaki cocuk Isa yi yanagina yaklastirir halde sahnelendigi tipik bir glikofilusa tasviri 13 yuzyilin sonundan imparatorlugun dagilmasina dek Paleologos Hanedani yonetimindeki donemde devlet her bakimdan sorunlu bir donem yasamis olsa da ikona sanati gelisimini surdurerek doruk noktasina ulasmistir Ayasofya daki deisis sahnesi ile Aziz Theodoros Kilisesi ndeki Pammakaristos Kilisesi ndeki ve Hora Kilisesi ndeki tasvirler donemin zarif ve duygulari guclu bir sekilde ileten yeni sanat bicimini ortaya koyan onemli orneklerindendir II Andronikos tarafindan Peribleptos Manastiri na bagislanan arka planinda Meryem in ve Ioannis in aci bakislarla carmiha gerilmis Isa ya baktiklari sahnenin bulundugu Isa ikonasi ile arka planinda mujde sahnesi bulunan Meryem ikonasi da donemin sanati acisindan kayda deger ornekleri arasindadir Ikonalarin manevi anlami Imparatorlugun erken donemlerinde onemli bir felsefi ogreti olarak taraftar bulan Yeni Platonculuk zaman icerisinde Hristiyan kulturu ile ic ice gecerek ikona kultunun ortaya cikmasinda onemli rol oynamistir Ikonalarin kutsiyeti tasvir edilen kutsal kisinin benligini bir sekilde yakaladigi ve o kisiyle ikona araciligi ile iletisim kurulabilecegi inancina dayaniyor ve ilahi guclerle insanoglu arasindaki mesafeyi kapatmaya yarayan araclar olarak goruluyorlardi Dolayisiyla ikonalara edilen dualar dogrudan tasvir edilen kutsal kisiye yoneltilmis oluyordu Ikonalardaki tasvirler de bu inanca uygun olarak cepheden iri gozlerle dua eden kisiye bakar bicimde yapilarak duygu belirtmeyen bir ifade burunduruluyor ve manevi bir hava katilarak belli bir olcude iletisimin iki yonlu olmasi ilahi ve dunyevi hayat arasinda baglantinin kurulmasi amaclaniyordu Hristiyanlar kutsal kisilerin ozunu tasiyan bu tasvirlere buna uygun bicimde butun sadakatlerini veriyor ve oldukca saygili yaklasiyorlardi Cocugu olmayan Elisabet ve Zekeriya ciftinin Herakleia daki Aziz Glikeria Kilisesi ni ziyaretleri sirasinda bir ikonadaki azizin kendilerine gorunerek onlara cocuklari olacagini mujdelemesinin ardindan Yahya nin dogdugunun anlatildigi oyku ikonalar ile resmedilen kutsal kisi arasindaki ozdeslestirmenin boyutunu gostermektedir Bu oykude oldugu gibi ikonalar bir papaz ya da piskopos araciligi bulunmaksizin ilahi iletisim sagliyor ve bagliliklarini ozel olarak gosteren bireylere ozel teselli kaynagi olarak bu anlamda pagan ev tanrilarinin yerine getirdigi islevi yerine getiriyordu Ikona kelimesi baslarda herhangi bir tasvir anlamina gelmekteyken 4 yuzyila gelindiginde ozellikle Isa Meryem azizler sehitler piskoposlar ve kesislerin balmumu teknigi ile yapilan portreleri icin kullanilan bir tabir hale gelmistir Ikonalar Noel gibi dini bayramlarda sehirlerde dolastiriliyor Kutsal Cumartesi gibi dini gunlerdeyse kutsal kisilerin tasvirleri mozaik ve renkli freskler seklinde canlandirilarak teshir ediliyordu Boyanan paneller metal mozaik mine gibi cesitli maddeler uzerine kopya edilip cerceveleniyor degerli taslarla bezenmis gumus ortulerle ortuluyor ve boyali yuzu korumak icin onlerine gumusten peceler takiliyordu Ikonalar sehirlerin koruyucusu olarak goruluyor ve isgal tehlikesi belirdiginde koruma saglamasi amaciyla kale duvarlari uzerinde gezdiriliyordu Ilk olarak Kamulianai de bir kadinin kuyuda kuru halde bulduguna inanilan Isa tasviri islenmis bez parcasi ile gerceklestirilen bu adet daha sonralari tum imparatorluga yayilmistir Ayni sekilde Birinci Iznik Konsili nin resmedildigi 318 papazin tasviri Nikaia da Meryem in ikonasi ise Konstantinopolis te ayni onemli gorevi yerine getirmekteydi Bu inanc yalnizca siradan halk arasinda degil I Sergios ve Filippikos orneklerinden gorulecegi uzere ust derece devlet erkaninda da yaygindi Ikona kultu Konstantinopolis te oyle yer edinmisti ki sehre Theotokos un korudugu sehir anlamina gelen Theotokopolis adi konmus II Mehmed in sehri kusattigi sirada son kez sehri korumasi amaciyla gezdirilen Meryem ikonasinin yere dusmesi halkin moralini son derece bozmustu Antik tanrilarin kultlerinin heykel ve resim yoluyla yayilmasina benzer sekilde azizlerin oykulerinin yayilmasinda da ikonalar ayni islevi yerine getirdiler Hristiyan hacilar gittikleri yerlerde azizlerin tasvirleriyle suslenmis kiliseler buluyorlar bu kiliselerde bulunan bazi ikonalar sifa kaynagi oldugu kanitlanan guclu bir sagaltici sivi yayiyorlardi Bu yolla iyilestigine inanan hacilarin sagalticinin tasvirini tasiyan kilden ya da gumusten mataralar kapakli portatif ikonalar ve kolyelere takilan ikonalar gibi esyalar azizlerin oykuleriyle birlikte farkli diyarlara yayilmistir Ikonoklazm doneminin kaynaklariIkonoklastlarin imparatorluk fermanlari ikonoklast konsillerin kararlari ikonoklastlarin teolojik ilmi eserleri gibi butun calismalar ikonofiller tarafindan yok edilmistir Bu yapitlardan gunumuze ulasan metinlerse ikonofillerin ikonoklastlarin tezlerini curutmek adina kaleme aldiklari eserlerdeki alintilardan ibarettir Ilk ikonoklazm doneminin temel kaynaklari 769 yilina dek Patrik I Nikiforos ve 813 e kadar da Theofanis in kronikleridir Her iki kronik yazari da ikonofil goruse mensup oldugundan eserlerinde yanli bir anlatim soz konusudur I Germanos un mektuplari ile Ioannis in Logoi Apologitikoi Pros tus Diavallontas tas Agias Ikonas adli eseri de ilk donemin onemli kaynaklarindandir Ayni zamanda Ioannis Kudus Patrigi Ioannis ve Georgios Kiprios tan yararlanilarak olusturulan ve Adversus Constantinum Cabalinum adi ile bilinen anonim eser de yine doneme ait basvuru kaynagidir Ilk donem kaynaklarinda gorulen yanli anlatima dair egilim ikinci ikonoklazm donemine ait eserlerde de mevcuttur Bu doneme ait olan Georgios Amartolos un kroniginin yalniz 813 ten 842 ye kadar olan bolumu ozgun kaynak olarak deger tasimakta olup daha onceki doneme ait olan kismi agirlikli olarak Theofanis ten kopya edilmistir 10 yuzyilin ortalarina ait olan ve Theofanis in ele aldigi donemin hemen sonrasindan itibaren baslayan Simeon Metafrastis in kronigi yine 10 yuzyilda eser veren Iosif Genesios un ilk uc kitabi daha sonralari Oi meta Theofanin adiyla bilinecek olan cok yazarli eserin ilk uc kitabi ve 11 yuzyil devlet tarihcisi Leon Grammatikos un kronigi ikinci ikonoklazm doneminin kaynaklari olarak onem arz etmektedir Teolojik acidansa doneme ait en onemli eserler Studios Manastiri Igumenosu Theodoros un yazi ve mektuplariyla yine Nikiforos un yazilaridir Theofilos a ikonoklast politikalara son verilmesine yonelik istekleri iceren ve Dogu patrikleri tarafindan gonderilen mektuplar da donem kaynaklari arasinda bulunmaktadirlar Ikinci Iznik Konsili nin toplanti tutanaklari da icerdigi Hieria Konsili nin tebligleri nedeniyle ilgi ceken basvuru noktalarindandir Ayni sekilde Konstantinopolis Konsili nin kararlari ise Patrik Nikiforos un aktarimi sayesinde gunumuze ulasmis durumdadir Bir sehide ithaf edilerek yazilan hagiografik eserler de dogalari geregi tarafli bir dille yazilmis olmalarina ragmen basvurulan kaynaklar arasinda yer almakta olup ayni zamanda pek cok azizin hayatina dair bilgiler yine bu eserlerden ogrenilmektedir Ornegin V Konstantinos devrine ait olan ve ikonofillere yonelik takibata dair bilgiler iceren Ayasofya Diakonosu Stefanos un Vita Stephani Iunioris adli eseri ile Medikion Manastiri Igumenosu Nikitas in 824 teki olumunun ardindan ogrencisi Theosteriktos un kaleme aldigi biyografik eser hagiografik yapidadirlar Filaretos Eliimon un 822 yilina tarihlenen hagiografik biyografisi de Bizans ic meseleleri konusunda kayda deger eserlerdendir Gothia Piskoposu Ioannis in biyografisi ile Amorion un 42 Sehidi nin anlatildigi eser de bu turde kaleme alinan kiymetli yapitlardir Bulgarlar ile olan iliskiler uzerine Diigesis ve Monemvasia Kronigi onemli kaynak eserler olmakla birlikte Emeviler ile olan iliskilerde Taberi nin aktarimlari onem arz etmektedir Ayrica donem Bizans idari yapisi uzerine bilgi veren Arap bilginler Ibn Hurdazbih Ibn Kudame ve Ibn ul Fakih ozellikle ordunun yapisi ve thema sistemi konusunda one cikan kaynaklardir Ayrica Digenis Akritas tan da Emeviler ile iliskiler baglaminda yararlanilmaktadir Papalik ile Bizans arasindaki iliskiler bakimindansa Vita Gregorii III dogruluguna dair supheler olsa da II Gregorius un III Leon a yazdigi mektuplar ile II Gregorius un I Germanos a yazdigi mektuplar birincil kaynaklardir Bati dunyasinin ikonoklazma bakis acisi konusunda da Libri Carolini ile I Hadrianus un Sarlman ve Bizans imparatorlarina yazdigi mektuplar onemlidir Ikona tartismalari ve ikonoklazmin nedenleriNurnberg Kronigi nde yer alan ve Luka nin odigitria tasvirini yaparken resmedildigi bir cizim Kilise Babalarinin doktrinlerine gore ikona kavranabilir dunyanin somut bir suretidir Buna paralel olarak gercek dunyanin bir yansimasindan ibarettir ve asil surete benzerlikleri nedeniyle ozel bir oneme haizdirler Bu temel teorinin yani sira erken Hristiyanlik donemine ait Luka anlatisi da ikonalarin kutsiyetine dair onemli bir referans noktasidir Anlatiya gore Luka Meryem ve cocuk Isa nin resmini yapmis bu tur ikonalar ve daha sonraki butun kopyalari kutsal niteliklerini Luka nin bu resminden almistir Oykunun oznesinin hem bir sehit hem de bir aziz olan Luka olmasi ikonalarin kutsiyetini ve mesruiyetini tartisilmaz kilmaktaydi Bir baska anlatida ise Luka henuz Meryem hayattayken onun bir tasvirini yapar ve Meryem bundan memnun kalir Ikonoklazm arastirmacilarina gore tasvir yapilmasinin Meryem gibi kutsal bir kisi tarafindan memnuniyetle karsilandigi bu oyku de ikonofiller icin onemli referanslardan biri olmus olmalidir Ikonofillerin one surdugu bir diger yaklasim tasvirlerin didaktik amacli kullanimina iliskin olandir Okuryazarlik oraninin dusuk oldugu Gec Antik Cag ve Orta Cag da Kitab i Mukaddes in iceriginin okuma yazma bilmeyenlerce anlasilmasini saglamak amaciyla gorsellestirilmesi Bati Hristiyanliginda benimsenmis ve Papa I Gregorius un vaazlarinda kutsal metinlerin tasvirler yoluyla insanlara aktarilmasini tesvik etmesi bu konuda onemli bir esik olmustur 6 yuzyilin sonlarinda Marsilya piskoposu butun ikonalarin kiliselerden cikartilip yok edilmelerini emretmisti Papa I Gregorius mektubunda beseri hicbir seye asiri sevgi beslenemeyeceginden bahsederek buna dair cabasindan dolayi Marsilya piskoposunu ovmus ancak tasvirleri tahrip etmesinden dolayi da kinamistir Cunku piskopos boyle yaparak tarih egitimi alacak imkani ve okuma yazmasi olmayanlari okuyarak ogrenemeyecekleri seyleri duvarlardaki resimlere bakarak ogrenme firsatindan mahrum birakmisti I Gregorius un ve diger pek cok diger kisinin gozunde bu tasvirler halkin egitimi hususunda birer aractilar Bati daki ikona sanati da bu nedenle oykuleyici olarak gelismisti fakat Bizans sanatinda gorulen ikonalar sembolikti Buna ragmen papa gibi onemli birinin bu yaklasimi one surmesi ikonalarin her reddedildigi donemde bir dayanak noktasi olarak kullanilmistir 5 yuzyildan itibaren olagan duruma gelen ikona kullanimi 6 ve 7 yuzyillarda kutsal kisiler ile ilahi iletisim kurmanin bir aracisi olarak gorulmekten cikmis kendi basina ilahi ve cismani nitelik tasiyan kutsallar olarak tapinilir hale gelmis buna uygun olarak ikonalarin agladigina kanadigina konustuguna dair rivayetler olusmustu Bacagina ok atilan Meryem ikonasinin ciglik atmasi gogsune bicak saplanan Isa ikonasinin durmaksizin kanamasi gibi rivayetler halk arasinda yaygindi Ayni sekilde ikonalar sifa arayisinda da onemli hale gelmis insanlar ikonalarin onunde secde edip onlara yuz surerek ikonalardan kazidiklari parcalari su ile karistirip icerek sifa arar olmuslardi Bu rivayetlerin dilden dile aktarilmasi zamanla ic ice gecmis farkli rivayetler de ortaya cikarmaktaydi Filistin de bir Yahudi nin Isa ikonasina mizrak saplamasina dair olan rivayet buna ornektir Anlatiya gore Yahudi kisi Isa ikonasina mizragini sapladigi anda ikonadan kan akmaya baslar bu kani yuzune suren korler gormeye baslar sakatlar ilgili uzvuna surdukten sonra iyilesir Inanisa gore bu mizrak Birinci Hacli Seferi sirasinda bulunmus daha oncesinde Berkyaruk a maglup olarak geri cekilen Hacli kuvvetleri Kutsal Mizrak sayesinde kuvvetlenerek dusmanlarini alt etmis ve daha sonrasinda emaneti I Aleksios a gondermislerdir Ikonoklastlarin savlarini hangi sebepler uzerine insa ettikleri bu fikri savunan yazmalarin yok edilmesi nedeniyle gunumuzde net olarak bilinmemekle birlikte bircok varsayim turetilmistir Bu konuyu irdeleyen kimi arastirmacilar ikonoklazm politikasinin temelinde dini sebeplerin yattigini belirtirken diger bir kisim ise sebeplerin siyasi ve sosyal yonune de dikkat cekmislerdir Yunan Bizans tarihcisi Konstandinos Paparrigopulos a gore kutsiyet atfedilen esyalari yasaklayan manastirlarin sayilarini dusururken temel Hristiyan ogretilerine dokunmayan dini reformun yaninda sosyal ve siyasi nedenler de bulunmaktaydi Ikonoklast imparatorlarin amaci halkin egitimini din insanlarinin elinden almakti ve bu imparatorlar toplumun en aydin kesimini olusturan yuksek seviyedeki dini kisiler ile ordu tarafindan desteklenmekteydiler Ikonoklast reformlarin en nihayetinde basarisiz olmasinin sebebi halkin siradan insanlar ozellikle de kadinlar ve kesislerden olusan cogunlugunun ikonalara bagli olmasi ve reformlara asiri derecede dusmanlik beslemelerine dayandirilmalidir Goruslerini bu sekilde ozetleyen Paparrigopulos konuyu cok yonlu olarak irdelemesi ile bunu gerceklestiren ilk tarihci olmustur Ikonoklazma dini bakis acisindan yaklasan varsayimlardan birine gore ikonoklastlar inanclari geregi tasvirlere ibadeti yasak olan ve bu tarz tesebbuslere karsi cikan Yahudilikten etkilenmistir Musa nin halkina duyurdugu On Emir Oyma putlar yapmayacaksin ve onlara tapinmayacaksin diye emretmekteydi ve yukarida sozu edilen ikonalardan sifa dileme ikonalarin konusmasi ve kanamasi gibi inanclar bu emir geregince putperestlik olarak yorumlanmistir Bu yasak Eski Ahit in Cikis kitabi 20 babindaki Kendine yukarida gokyuzunde asagida yeryuzunde ya da yer altindaki sularda yasayan herhangi bir canliya benzer put yapmayacaksin Putlarin onunde egilmeyecek onlara tapmayacaksin Cunku ben tanrin Rab kiskanc bir tanriyim ayetinde acikca belirtilmekte ve Tesniye kitabinin 4 ile 5 bablarinda da cok kez tekrarlanmaktaydi Ayrica Pavlus un Romalilara mektubunda da Akilli olduklarini ileri surerken akilsiz olup ciktilar Olumsuz Tanri nin yuceligi yerine olumlu insana kuslara dort ayaklilara surungenlere benzeyen putlari yeglediler denilerek tasvir yapmanin yanlisligi uzerinde durulmaktaydi Kitab i Mukaddes tekine benzer bir etki 7 yuzyilin ikinci yarisindan itibaren Muslumanlar tarafindan gelmistir Kur an in Maide suresinin 93 ayetindeki Ey iman edenler Akli orten icki ve benzeri seyler kumar dikili taslar ve fal oklari ancak seytan isi birer pisliktir Onlardan kacinin ki kurtulusa eresiniz ifadesinden ve tasvir karsiti bazi hadislerden hareketle Muslumanlarca tasvirlere hurmet gostermek hos gorulmemekte hatta bazi durumlarda putperestlik olarak nitelenmekteydi Theofanis in Sarazen kafali betimlemesinden yola cikan Jean Claude Cheynet ve John Julius Norwich gibi bazi tarihciler Emevi Halifesi II Yezid in kendisini olumcul bir hastaliktan kurtaran Yahudi bir buyucunun iknasi ve kendi inanci uyarinca ikonoklazmin baslamasindan uc yil once Hristiyan tebaasina ait kiliselerdeki ikonalarin yok edilmesini emretmesinin III Leon a ilham olduguna dair gorus belirtseler de cogu tarihci bu turden bir etkinin olanaksiz oldugu fikrindedir Ikinci Iznik Konsili ne Dogu piskoposlarini temsilen katilan Ioannis adli din adaminin konsil kararlari arasinda yer bulan bu anlatisi ikonoklazm ile Islam arasinda iliski kuran en eski teoridir Islam etkisi eksenli diger bir teoriye goreyse ozellikle Ortodoks Kilisesi tarafindan kafir olarak kabul edilen imparatorlugun dogu topraklarinda oldukca yaygin olan monofizitizm ve Pavlusculuk mezheplerine mensup halklarin Araplarla olan iliskileri sirasinda Islam daki tasvir yasagindan etkilendigi yonundedir Bu mezhepler Kalkedon Konsili nin Isa nin kisiligini ikiye bolen kararini reddetmekte ve Isa nin iki nitelige sahip tek bir kisilik oldugunu savunmaktaydilar Ayrica ikonalar basta olmak uzere her turlu dini kulte karsi cikmakta ve ruhban sinifini seytan isi olarak gormekteydiler Ikonoklazmi baslatan III Leon ve hanedani Kuzey Suriye kokenli 9 yuzyilda ikonoklazmi tekrar baslatan V Leon Ermeni II Mihail ve onun oglu Theofilos ise Frigia eyaleti dogumluydu Yani tum ikonoklast imparatorlar dogu eyaletlerinden gelmekteydi ve dogudaki Islami ile Yahudi bakis acilarindan etkilenen bu dini bakis acilari kendileri icin oldukca tanidikti Bu dini gelenek icerisinde buyumuslerdi ve imparator olmalari uzerine paganizmin dirilmesini durdurmayi ve gercek kabul ettikleri inancin yeniden tesis edilmesini amaclayan tamamen dini amacli bir reform gerceklestirmis olabilirlerdi Bir baska bakis acisiyla ise klasik donemdeki merkezi otorite tarafindan sapkinlik olarak gorulen kendi dini goruslerini politikalarinin merkezine koyarak bunu bir hesaplasma olarak gormus olmalaridir Bu yonuyle olay semitik Dogu dunyasi ile Yunan sanati gelenegine dayanan Bati dunyasinin bir cekismesi olarak farkli anlam kazanmaktadir Imparatorlugun ic siyasetinde uzun zamandir karmasanin hakim olmasi dogu sinirinin Araplar ve bati sinirinin Bulgarlar ile Slavlar tarafindan tehdit altinda olmasi Thira Adasi nda buyuk bir yanardag patlamasinin gerceklesmesi ikonoklastlarin ust uste yasanan bu felaketler yoluyla Tanri nin kendilerini cezalandirdigi seklinde yorumda bulunmalarina yol acmistir Ozellikle yanardag patlamasinin yarattigi dehset Theofanis ve Nikiforos un kroniklerinde genis bir yer tutmaktadir Bu felaketlerin defedilmesi icinse canlanan putperest adetlere yani ikona kultune Tanri nin buyrugu uyarinca son verilmesi gerektigini dusunmeleri olasiliklar dahilinde gorulmektedir Siyasi saiklere yonelik bakis acisina gore otokratik egilimli bir lider olan III Leon un nihai amaci ikonalari yasaklayarak halki dini kurumlarin etkisinden kurtarmak ve dini bakimdan yekvucut olan halk uzerinde sinirsiz bir guce sahip olarak eline gecirdigi dini gucu siyasi dusuncelerini gerceklestirmede yardimci olmak uzere kullanmak istemesidir Buna gore 7 ve 8 yuzyillarda ikonalarin halk uzerindeki tesirinin gitgide artmasi buna bagli olarak ikonalarin koruma altinda tutuldugu manastirlarin etkisinin de guclenmesi basrahip olan imparatorun dini otoritesinin sarsilmasinin yani sira devletin idari gucunun de erimesine sebebiyet vermekteydi Ornegin halkin 626 da Avarlarin 674 ve 717 de Araplarin Konstantinopolis kusatmalarinin puskurtulmesini Meryem ikonasina baglamalari imparatorun askeri ve siyasi liderliginin goz ardi edildigini gostermektedir Imparatorun otoritesini sarsan diger bir ogeyse kendilerini dunyevi hayattan soyutlayan kilise denetimi disindaki bir hareket olanManastirciligi takip eden ve spudaioi hevesli kisi ya da filoponoi gayretli kisi denen kesislerin etkisiydi C N Uspenski nin teorisine gore kutsal addedilen bu yasam tarzindan etkilenen insanlar sosyal ve ekonomik hayata katilmak yerine manastirlara kapaniyordu Bu yasam tarzinin ve manastirlarin gittikce yayginlasmasi erkeklerin tarim yapmak kamu hizmetlerini saglamak askerlik yapmak gibi ekonomik sosyal ve askeri gorevlerini ifa etmek kadinlarin ise cocuk dogurarak nufusun artmasini saglamak yerine inzivaya cekilmeleri nedeniyle merkezi hukumeti ettigi kadar kadar kiliseyi de rahatsiz etmekteydi zira bu bagimsiz manastirlar kilisenin dini etkisini de torpulemekteydiler Manastirlarin kacak askerlerin siginma yeri haline gelmesi ve ibadet evlerinin dokunulmazligi yuzunden siginan bu kacaklara herhangi bir yaptirim gerceklestirilememesi ise mevcut asker sayisinin erimesine yol acmaktaydi Kucuk Asya daki nufusun iki yuzyildir suren iskan politikalari sonucu halen merkezi hukumetin arzu ettigi noktaya gelmemesi uzerine 740 larin ikinci yarisinda bas gosteren hiyarcikli veba salgini ile nufusun iyice azalmasina ek olarak var olan nufusun da manastirlara siginmasi ayri bir sorun teskil etmekteydi Aslinda gundelik yasamin yuklerinden kacmak icin manastirlara siginma olayi 1 yuzyildan itibaren gorulmekteyse de 8 yuzyila gelindiginde imparatorlugun darbogaza girmesiyle bu durum goze batmaya baslamistir 775 yilinda 7 milyon olan Bizans toplam nufusunun yaninda ayni siralarda ikonoklazmin 35 yildir uygulaniyor olmasina ragmen kesis sayisinin 100 bine kadar cikmis olmasi manastir hayatinin sosyal duzeni ne sekilde etkiledigini gostermektedir Bir baska siyasi neden olarak da tasvirleri yok etmek suretiyle tasvirleri kabul etmeyen Yahudiler ve Muslumanlar ile Hristiyanlar arasinda daha yakin iliskiler kurulmasinin onunde duran baslica engellerden birisinin kaldirilarak dini yakinlasmanin bu iki zumrenin imparatorluga tabi olmalarini kolaylastirmasi ve kendileri gibi tasvir karsiti olan Musluman Araplarla yakinlasarak siyasi etkileri altina girmelerini engellemek gosterilmektedir Ikonoklazmin nedenini ekonomik bakis acisiyla aciklayan teori de yine manastirlarla ilgilidir Manastirlar yuzyillar icerisinde halktan aldigi her turlu bagisla oldukca zenginlesmislerdi Degerli esya ve paralarin yani sira cok sayida araziye de sahip olan manastirlar 7 yuzyila gelindiginde imparatorluktaki tarima elverisli arazilerin neredeyse ucte birini ellerinde tutmaktaydi Ayni zamanda dini kurum olmalari dolayisiyla vergiden muaf tutuluyorlardi Boylelikle devlet hem manastir denetimindeki arazilerden elde edebilecegi mahsulleri hem de bu mahsuller uzerinden alinabilecegi vergi gelirini elinden kaciriyordu Bu gibi nedenler dolayisiyla imparatorlugun 8 yuzyilda icine dustugu askeri ekonomik dini siyasi ve sosyal sikintilarin kaynagi gorulen manastirlar tum bunlara ek olarak her turlu ikonanin uretim merkezleri olmalari dolayisiyla da merkezi otoritenin hedefi haline gelmistir 4 yuzyil icerisinde Bizans sinirlari icerisinde kiliseler tasvirlerle suslenmeye baslanmis o ve sonraki yuzyilda bu egilim giderek artmis ve kilise icerisinde de gelismeye devam etmistir Bu durum en basindan beri kendi muhaliflerini yaratmis henuz 310 312 yillari arasinda toplanan Elvira Sinodu nda kiliselerde ikona bulundurulmamasi ve duvarlara islenmemesi karara baglanmistir Ayni yuzyil icerisinde yazdigi bir eserde kilise tarihcisi Eusebios Isa Pavlus ve Petrus a ait ikonalara ibadet edilmesini putperestlerin bir aliskanligi seklinde yorumlayarak Kitab i Mukaddes in ikonalari yasakladigini belirtmekteydi Ayrica ayni yuzyilda Epifanios uzerinde Isa nin ya da azizlerinden birisinin tasvirinin bulundugu bir perdeyi kiliseyi kirlettigi icin paramparca ettigini yazmaktaydi ve I Theodosius tan ikonalarin yasaklanmasini istemekteydi 5 yuzyilda Suriyeli bir piskopos da makamina atanmadan once ikonalari lanetlemisti 6 yuzyilda Antiohia da patlak veren ciddi bir ayaklanma ikonofillige karsi bir tavra donusmus Edessa da ayaklanan askerler Isa nin mucizelerini gosteren tasvirleri tasa tutmuslardi 7 yuzyilda da tasvirlere karsit egilim artarak devam etmis 8 yuzyilin basinda Nakoleia Piskoposu Konstantinos ile Klaudiopolis Metropoliti Thomas onculugunde ikona karsiti bir akim baslamistir Ikonofillerin ikonalara gosterdikleri alaka bazi seferler resmedilen kisi ve olaya saygi gostermenin otesinde o tasvirin bizzat kendisini ya da yapildigi malzemeyi on plana cikartiyordu Dindar Hristiyanlarin gozunde ikona kultu bu minvalde paganizmin uygulamalari ile bagdastirilmaktaydi ve cansiz varliklara gosterilen bu tavir da bunun bir delili olarak gosterilmekteydi Bu durum ise pek cok dindarin gozunde buyuk bir gunahti Onlarin gozunde cansiz varliklara gosterilen hurmet bunlarin pagan pratikleri ile olan benzerliklerine delildi Gittikce yayginlasan ve taraftar toplayan bu fikir 8 ile 9 yuzyillara gelindiginde ikonalara karsit hareketin dogmasi icin yeteri kadar olgunlasmisti Ikonoklazm oncesi durumBizans ta dini bir catisma ortaminin gelismekte oldugu monotelit inanca bagli olan Filippikos un girisimlerinden gorulmektedir Iktidara gelmeden 30 yil onceki Ucuncu Konstantinopolis Konsili nde inanci mahkum edilen Filippikos iktidarinin ikinci yilinda konsilin bu kararini kaldirmis monotelitizmi resmen kabul edilen tek inanc haline getirmis ve saraydaki konsil oturumunun resmedildigi tablo ile yine sarayin Milion Kapisi ndaki konsille ilgili kitabeyi yerinden indirterek yerine Patrik I Sergios un resmini koydurtmustur Bunu yaparken aralarinda daha sonra patrik olacak olan Germanos da dahil olmak uzere ruhani siniftan da destekci bulmustur Buna karsin II Justinianos ile dost olan ve onu bir isyan ile tahtindan indiren Filippikos a karsi dusmanlik besleyen Papa Constantinus imparatoru tanimayarak konsilin Aziz Petrus Bazilikasi nin duvarlarinda ozel olarak resmedilmesi emrini vermis ve imparatorun adinin sikkeler dualar ve kronikler dahil olmak uzere hicbir yerde anilmamasina dair bir karar cikartmistir Filippikos her ne kadar ikona kultunun dini manasina yonelik bir tavir takinmamis olsa da papa ile arasindaki cekismede tasvirin sembolik onemini bir tartisma konusu olarak ortaya koymus bu durum tasvirin iki gorus arasinda kabulu yahut reddi olarak vuku bulmus ve kristolojik tartismalari yeniden canlandirmis olmasi nedeniyle ikonoklazmin habercisi olarak gorulmustur Filippikos un ardindan onun protasekretisligini yapan Artemios II Anastasios adiyla tahta oturmus ve selefinin monotelit fermanini iptal ederek tablo ile kitabenin yerine konmasini saglamistir II Anastasios un ardindan 715 yilinin sonlarina dogru tahta oturanIII Theodosios un yaklasik iki yillik iktidari donemindeki olaylar daha sonra imparator olacak olan Anatolikon Stratigosu Leon un etrafinda cereyan etmistir Ilk ikonoklazm donemiIII Leon devri Hora Kilisesi nin duvarlarina islenen bu Isa ikonasi Halki Kapisi nin uzerinde bulunan Isa heykeli ile ayni gorunume sahip oldugu dusunuldugunden Halki Isasi olarak anilmaktadir 25 Mart 717 de III Leon tahta oturdugunda son 22 yilda yedi hukumdar degistiren hem Arap hem Bulgar tehdidi altinda olan ve dini tartismalar yasayan bir Bizans Imparatorlugu mevcuttu ve imparatorluk Yirmi Yillik Anarsi adi verilen tarihinin en istikrarsiz doneminde bulunmaktaydi III Leon tahta oturur oturmaz ilk olarak savunma sorunlari uzerine egilmis yaklasmakta oldugu dusunulen Arap saldirisina karsi II Anastasios un baskent surlarini guclendirme isini yeniden gundeme almistir Araplar beklendigi gibi 15 Agustos 717 de Mesleme komutasindaki 80 bin kisilik orduyla Konstantinopolis i kusatmistir Bu kara ordusuna 1 Eylul gunu Suleyman in komutasindaki 1 800 parcalik donanma kuvveti de dahil olmustur Bizans savunmasina ek olarak cetin kis sartlari ve buna bagli olarak Arap ordugahinda bas gosteren kitlik ile birlikte Arap donanmasindaki kurek mahkumlarinin firar etmesi ve Arap ordusunun Bizans ile ittifak yapan Bulgarlar tarafindan da saldiriya ugrayarak hesap edilenin disinda buyuk kayiplar vermeleri 15 Agustos 718 de kusatmanin kaldirilmasina neden olmustur Baskent kusatmasinin puskurtulmesi ile birlikte dikkatini ic meselelere veren III Leon thema sistemini yeniden ele almis 726 yilinda yeni bir temel kanun olarak Ekloga yi olusturmustur Yirmi Yillik Anarsi doneminden sonra devlete istikrar getirmeye yonelik bu idari ve hukuki reformlari dini reform takip etmistir Imparatorlugun yuzyili askin bir sure ic karisikliklar yasamasina sebep olan ikonoklazm hareketi 726 yilinda kendisini Tanri nin temsilcisi ve basrahip olarak addeden ve baskentin kusatildigi siralarda Meryem ikonasinin sehir surlarinda gezdirilmesini bizzat emreden III Leon un ikonalara karsi yaptigi konusmalar ile baslamistir Imparatora gore ikonalar kiliseler ve manastirlarin zenginlesmesini saglayan buyulu muskalardan ibaretti Bu konusmalar 730 yilinda yerini eyleme birakmis Buyuk Saray in ana girisi olan Ayasofya nin karsisinda Augustaion un onunde bulunan Halki Kapisi nin uzerindeki Isa tasvirinin sokturulmesiyle ikonalara karsi ilk fiili karsitlik gosterilmistir Nika Ayaklanmasi sirasinda yikildiktan sonra I Justinianus tarafindan yeniden insa edilen kapi farkli renklerdeki mermerlerle kapli olup I Justinianus ile Belisarius un askeri zaferlerini tasvir eden cesitli mozaiklerle suslenmis durumdaydi Tunc kapinin uzerinde yukselen altindan yapilmis olan Isa ikonasi da sehirdeki muhtemelen en buyuk ve en bilinen heykeldi Bu onemli ikonaya karsi girisilen hareket sonrasi galeyana gelen ve cogu kadinlardan teskil halk heykeli yerinden indirmekle gorevli subayi linc etmis Greko Romen kultur havzasinda karisiklar cikmis haberin ulastigi Italya da isyan cikmis Hellas themasindan yola cikan donanma yeni bir imparator basa getirmek amaciyla Konstantinopolis e hareket etmistir Ayaklanmalar ne kadar bastirilmis olsa da imparatorlugun batisinda kendini gosteren bu ikonofil hassasiyet ikonalara karsi girisilen her eylemde kendisini gosterecekti Karsilasilan direnc sonrasi daha diplomatik bir yol izlemeye karar veren III Leon kilise icerisinde kendisine destek aramaya baslayarak papanin ve patrigin konu hakkinda izin vermesi adina muzakereler yurutmustur Patrik I Germanos ikonoklast tutuma karsi durmus Papa II Gregorius ise bu tutumu sert bir dille kinamasina ragmen imparatora karsi siyasi bir tutum almamis hatta o gunlerde Italya da imparatorluk aleyhindeki isyanlarin bastirilmasi icin ozel caba harcamistir Patrik ile papanin yani sira yasadigi cagin en buyuk din bilgini olarak kabul edilen ve bir aziz olan Ioannis de imparatorun bu tutumunu siddetle elestirmekteydi Damakos ta yuksek rutbeli bir memurken sonralari kesis olarak Kudus teki Sabbas Manastiri nda inzivaya cekilen bir Grek olan Ioannis Logoi Apologitikoi Pros tus Diavallontas tas Agias Ikonas adli eserinde ikonalara karsi hurmet gostermenin putperestligin dirilmesi oldugu gorusunu toptan reddetmekte Yeni Platonculuk cercevesinde ikonalarin bir arac olarak gorulmesi gerektigini belirtmekte ve ikonoklast gorusu Maniheist sapkinlik olarak nitelemektedir Maddi varligi olmayan ve sinirlandirilamaz Tanri hicbir zaman resmedilememistir Simdiyse Tanri bir bedene burundugunde ve insanlarla konustugunda gordugum Tanri nin resmini yapabiliyorum Bir maddeye ibadet etmiyorum benim icin maddelesen madde olmaya tenezzul eden ve bu madde araciligiyla kurtulusum icin cabalayan maddenin Tanrisina ibadet ediyorum Kurtulusum icin calisan maddeye ibadet etmekten vazgecmeyecegim Tanri kadar olmasa da ona saygi duyacagim Kutsanmis hac bir madde degil miydi Kutsal Golgotha tepesi bir madde degil mi Hayat veren tas kutsal kabir yeniden dirilisimizin kaynagi onlar da madde degil mi Kutsal Kitap madde degil miydi Sunaktaki tabak ve kadehin yapildigi altin ve gumus madde degil miydi Tum bunlarin yaninda efendimizin bedeni ve kani madde degil mi Ya saygiyi ve ibadeti tasfiye edin ya da kilisenin tasvirlere ibadet gelenegine Tanri yi ve dostlarini sereflendirerek ve Kutsal Ruh un erdemini takip ederek boyun egin Maddeyi kucumsemeyin kucumsenecek bir sey degildir Tanri nin yarattigi hicbir sey degersiz degildir Bu Maniheist sapkinliktir III Leon dini cevrelerden destek bulamamasi sonrasinda ikonoklast fikirlerinden geri adim atmayarak eylemlerini daha da ileri goturmus 17 Ocak 730 tarihinde butun aziz ikonalarinin yok edilmesini ongoren emirnameyi imzalamayi reddeden I Germanos u azlederek kendisiyle ayni gorusleri paylasan protosinkellos makamindaki Anastasios u 20 Ocak gunu patrik olarak atanmistir I Germanos la birlikte imparatora direnen az sayidaki din adami da cezalandirilmistir Yeni patrigin onayiyla birlikte yururluge giren emirname ile birlikte ikonoklast hareket resmi devlet ve kilise politikasi haline gelerek mesruiyet bulmustur Imparatorlugun dogusunda ciddi bir nufusa sahip olan ikonoklastlarca memnuniyetle karsilanan bu durum bati topraklarinda tam tersi sekilde tepki cekmistir Baskent Konstantinopolis in etkisinin guclu hissedildigi Trakya gibi bolgelerde bu tepki kontrol altinda tutulabilmesine karsin daha uzakta bulunan Italya da ayni kontrol saglanamamistir III Gregorius ikonoklast hareketi topladigi bir konsilde lanetlemis ve mahkum etmis bunun uzerine III Leon papanin dini konulari ehline birakmayi teklif ettigi mektubunu ileten papalik temsilcilerini hapse atmistir Ardindan papanin tutuklanmasi amaciyla denizyolu uzerinden birlikler yollasa da gemilerin Adriyatik Denizi nde batmasiyla bu mumkun olmamis papa da bir muddet sonra olmustur III Gregorius selefi II Gregorius un aksine siyasi olarak da imparatorluga karsi tavir alarak Kasim 731 de topladigi mecliste ikonalara karsi harekete gecenlerin aforoz edilmesini karara baglamis boylece merkezi idarenin Italya daki nufuzunu ciddi derecede sarsmis ve Orta Italya ile Kuzey Italya tamamen papa tarafindan kontrol edilir hale gelmistir 741 yilinda olen III Leon un 24 yil suren sezaropapist hukumdarligi imparatorluga siyasi istikrar getirmis olsa da dini tabanda ileride ikonoklazm adi verilecek olan yeni bir ic catisma meselesi ortaya koymustur V Konstantinos devri III Leon tarafindan iki yasinda iken tahta ortak edilmis olan ve babasinin olumunden sonra yonetimi tek basina eline alan V Konstantinos saltanatinin ilk iki yilini iktidarini saglama almakla gecirmistir Henuz imparatorlugunun ilk yili icerisindeyken 742 yilinda Araplar uzerine sefere ciktigi sirada babasinin tahta oturmasinda onemli katkilari olan ve kardesi ile evli bulunan Opsikion Komisi Artabasdos un saldirisina ugramis ve maglup edilerek Amorion a cekilmek zorunda kalmistir Baskente yuruyen Artabasdos burada taht naibi olarak bulunan Theofanis Monutes in ve diger yoneticilerin kendi safina gecmesiyle imparatorluk tahtina oturmustur Ostrogorski bir ikonofil oldugu bilinen Artabasdos un direnc gormeden sehri teslim almasini imparatorun yakinindaki cevrenin dahi ikonoklast politikalardan hosnut olmadigi seklinde yorumlamaktadir zira Artabasdos tahta oturmasinin hemen ardindan ikona inancini serbest birakmistir Artabasdos baskentte hakimiyetini kurmakta iken V Konstantinos de babasinin bir zamanlar kumandanlik merkezi olan ve ikonoklast fikirlere meyleden Amorion da cosku ile karsilanmis Anatolikon themasinin bolunmesiyle olusturulan Thrakesion themasi da kendisine tabiiyetini bildirmisti Buna mukabil Artabasdos u Trakion themasi desteklese de Armeniakon ve Opsikion halki ikonofil imparatora mesafeli bir goruntu cizmekteydi 743 Mayisinda Sardis te yapilan muharebede Artabasdos u alt ederek muzaffer olan V Konstantinos kisa sureli bir kusatmadan sonra 2 Ekim de Konstantinopolis e girmis ve ikonoklazmi tekrar canlandirmakla kalmayip ileride ikonofilligin tekrar canlanmasini onleyebilmek adina cok sert bir politika uygulamistir Artabasdos ile iki oglu halk icerisinde teshir edildikten sonra hipodromda gozlerine mil cekilmis destekcilerinden bir kismi idam edilmis bir kismi da elleri ve ayaklari kesilmek suretiyle sakat birakilmistir Artabasdos a tac giydiren Patrik Anastasios ise kirbaclandiktan ya da sopayla dovuldukten sonra cirilciplak sekilde hipodromda bir esege ters bindirilerek asagilansa da makaminda kalmasina musaade edilmistir V Konstantinos otoritesini kurdugu vakitlerde imparatorlugun dogu topraklarini uzunca bir sure tehdit etmekte olan Araplar arasinda ihtilaf bulunmaktaydi Bunu firsat olarak goren V Konstantinos Theodosiopolis ve Melitini sehirlerini ele gecirerek buradaki halki Trakion themasina Bulgar sinirina yerlestirilerek buradaki sinirin mustahkem yapilar ile koruma altina alinmasini saglamistir Araplar Theodosiopolis ve Melitini yi kisa sure icerisinde tekrar ele gecirse de bu basarilar o zamana dek suregelen dengeyi bozmasi nedeniyle onemlidir Araplarin fetih hareketleri bundan boyle sonlanacak Arap Bizans askeri iliskileri genis fetih hareketlerinden ziyade sinir catismalari olarak vuku bulacaktir Arap tehlikesinin buyuk oranda bertaraf edilmis olmasini takiben Bulgarlarla olan sorunlar yeniden bas gostermis V Konstantinos un Bulgar sinirinda aldigi iskan ve savunma yapisi gibi tedbirlere cevap olarak 756 da Bizans topraklarina saldirilar baslamis ve iki devlet arasindaki catisma donemi yeniden acilmistir V Konstantinos saltanati boyunca bu sorun ile ugrasmak zorunda kalarak dokuz kez sefer duzenlemistir Araplar ve Bulgarlara karsi yaptigi seferler ile halk nezdinde oldukca sevilen bir kisi olan V Konstantinos babasinin ikonoklast politikasini surdurmek niyetindeydi ve bu yolda piskopos olarak kendi goruslerine yakin kisileri tayin etmekte yeni piskoposluklar acarak kendisine yakin piskoposlari buralarda gorevlendirmekte her iki gorusun de katildigi halka acik toplantilar duzenleyerek halkin tepkisini olcmekte ve bizzat ikonoklazmi destekleyici dini metinler kaleme almaktaydi Babasinin aksine felsefi ve dini konularda oldukca yetkin olan V Konstantinos Peuseis inde Isa nin gercek imgesinin kominyon Hristiyan in gercek imgesininse hac oldugunu vurgulamaktaydi Ayrica Isa nin ruhunu gecici olarak barindiran fiziki bedenini doguran Meryem in kultunu kesin olarak reddetmekte aziz kavraminin batil inancin bir sonucu oldugunu nitelendirmekte Aziz Petrus yerine Havari Petrus Azize Meryem yerine de yalnizca Meryem denmesi gerektigini savunmaktaydi Yazdigi 13 metnin gunumuze ulasan parcalarindan anlasildigi kadariyla bir monofizit olan V Konstantinos kristolojik zeminde putperestligin yeniden dogusu olan ikonanin resmedilen kisinin esasindan ayrildigi gorusunu ve bu minvalde tanrisal tabiati nedeniyle ozellikle Isa tasvirinin mumkun oldugunu reddetmektedir Hazirlik asamalari neticesinde V Konstantinos un ikonoklast politikasinin ilk fiili adimi bir konsil toplamak oldu III Leon kendi politikasina patrigin onayini alarak mesruiyet saglamisti halefi olan ogluysa bunu 338 ikonoklast piskoposun katilimiyla 10 Subat 754 te Hieria Sarayi nda topladigi Hieria Konsili ile gerceklestirdi Konstantinopolis teki patriklik makaminin bos olmasi ve Antiohia Ierusalim ile Aleksandria patriklerinin konsile katilmayi reddetmeleri nedeniyle hicbir patrigin konsilde olmamasinin yani sira papa da temsilci yollamamisti Ilk yedi oturumu Efesos Piskoposu Theodosios un baskanliginda Hieria Sarayi nda toplanan konsilin son oturumu ayni zamanda yeni patrik secimi icin toplanilan Konstantinopolis teki Blaherne Kilisesi nde gerceklesmistir Isa nin tasvir edilebilirligi konusunu ele alan konsil sonucunda ikonofillerin Isa nin ilahi tabiatini bir tarafa koyup yalnizca beseri tabiatini tasvir ederek monofizit veya birbirine karistirilamaz olan her iki tabiatini birlikte tasvir ederek Nesturi sapkinligina dusmus oldugu iddia edilmistir Buna ek olarak aperigraptos olan dogasinin bir tasvirin sinirlari icerisine alinamayacagi one surulerek Meryem ve azizler de dahil olmak uzere her turlu ikonalar lanetlenmis herhangi bir ikonayi gizlice bulunduran din gorevlilerinin gorevden uzaklastirilacagi siradan kisilerin ise aforoz edilip inanc ve devlet dusmani sifatlariyla yargilanacagi ilan edilmistir Ayrica konsilin tebliginde ikona ugrasinin seytani bir ugras oldugu belirtilmekle birlikte III Leon tarafindan ikonoklazma karsit olmasi nedeniyle azledilen agaclara tapan Germanos ile birlikte Islam a meyleden dinsizligin ogreticisi Ioannis in aforoz edildigi duyurulmustur Oybirligi ile duyurulan konsil kararlari her ne kadar hicbir patrigin katilmamasi nedeniyle ekumenikligi acisindan kuskulu olsa da halk uzerinde onemli bir etki gostermistir Konsille birlikte politikasinin mesru zeminini hazirlayan V Konstantinos ikonalara karsi genis olcude eyleme girismis her yerde ikonalar kirilip yakilmis ve hakaretlere maruz kalmistir Bu tahrip evresinde cok fazla sayida mozaik fresk heykel yok edilmis ve resimle suslenmis pek cok yazma eser de bundan nasibini almistir Kilise duvarlarindaki cizimler ise yerlerini kus agac hayvan ve imparatoru yucelten savas sahneleri gibi dunyevi cizimlere birakmistir Ikonalarin yani sira III Leon devrinin aksine ikonofiller de hedef olmustur Takibata ugrayan ikonofillerden ikonalara baglilik gosterdigi tespit edilenler iskence gormus hapse atilmis mallarina el konularak mulksuz birakilmis ve uzak eyaletlere surgune gonderilmislerdir V Konstantinos un bu cezalarina ragmen inancindan vazgecmek istemeyen ikonoklazm karsiti bir kesim de bulunmaktaydi Auksentios Manastiri Igumenosu Stefanos un etrafinda toplanan bu muhalefet bircok sucla hedef gosterilen Stefanos un Kasim 767 de Konstantinopolis sokaklarinda kiskirtilan halk tarafindan taslanarak oldurulmesinden sonra dahi tamamen sindirilememistir Zaman icerisinde 19 yuksek memur ve subayin protostratorun logothetisin Opsikion komisinin ve Trakion ile Sikelias stratigoslarinin idam edilmesi bu muhalefetin genis bir kitle icerisine yayildigini gostermektedir V Konstantinos in emriyle bir manastirin yikilmasini sahneleyen 14 yuzyil tezhibi V Konstantinos un ikonoklazma yeni bir cehre getiren asil eylemi kendisine en sert muhalefeti gerceklestiren manastirlara karsi 760 lardan itibaren aldigi tavirdir Ikonoklast politika zamanla putperest yuvasi ve gercek inancin dusmani olarak nitelenen manastirlara karsi bir savas niteligi kazandi Manastirlara yonelik agir yaptirimlar nedeniyle kimi tarihciler bu evreyi monoklazm yani manastirlarin yok edilmesi olarak adlandirmaktadir Bu donemde manastir erbaplari olan kesisler dini kimliklerini temsil etmeyen siradan elbiseler giymeye kimileri ise evlenmeye ve manastirlardan ayrilmaya zorlandilar Kesislere yonelik yonelik agir yaptirimlari en iyi ozetleyen olay bir kadinin elini tutturarak izleyicilerin hakaretleri ve alaylari arasinda hipodromda yurumeye zorlanmasidir Theofanis in aktardigi bir olaydaysa Thrakesion Stratigosu Mihail Lahanodrakon bolgesindeki butun kesis ve rahipleri Efesos ta toplayip evlenmek ya da kor edilerek Kipros a surulmek arasinda bir tercih yapmalarini istemistir Ayrica kendisine karsi cikan kesislerin sakallarini yaga bulayip tutusturmus manastir kutuphanelerini yaktirmis degerli madenlerden hazirlanan takdis kapilarini satarak gelirini imparatora gondermistir V Konstantinos Lahanodrakon u bu eylemleri sonucu ozel bir mektupla tebrik etmistir Kesislerden alinarak bosaltilan manastirlar kisla kamu binasi ve depo gibi cesitli amaclara tahsis edilmis ve manastirlara ait mulklere de devlet tarafindan el konulmustur Ayrica insanlarin manastirlara siginarak kesis hayati yasamasi da yasaklanmistir Bu yaptirimlar nedeniyle dini hayatlari kisitlanan ve bazi yerlerde hayatlari dahi tehlike altina giren kesislerin pek cogu ozellikle Italya gibi merkezi idarenin etkisinin zayif oldugu yorelere goc etmislerdir Aleksandr Vasilyev ve Ivan Dmitriyevic Andreyev gibi bazi arastirmacilara gore III Leon ve V Konstantinos devirlerinde sadece Italya da 50 binden fazla gocmen kesis bulunmaktaydi Buna ragmen Grigorios Dekapolitis in Hidrus piskoposu tarafindan derdest edilmesinden anlasilacagi uzere kesisler ikonoklazmdan tamamen kacamamislardir Kucuk Asya dan Italya ya gerceklesen bu goc dalgasinin bir diger yonu ise Latince ve Katolikligin baskin oldugu topraklarda Yunanca ve Ortodokslugun etkisinin artmasi olmustur Ayrica cok sayida kesis yuzyillarin birikimiyle manastirlar arasinda oldukca genis bir baglanti agi gelistirilmis oldugundanKaradeniz in kuzey sahillerine Suriye kiyilarina ve imparatorluk topraklarinin disindaki Filistin e kadar goc etme imkanina sahip olmustur 34 yillik iktidarinin ucte birlik kisminda ikonoklazm politikasini bilfiil uygulayan V Konstantinos un devrinde cok sayida manastir bosalmis uzun sureli bir politika neticesinde oradan oraya surulen kesislerin sayisi zaman icerisinde oldukca artmistir Araplar ve Bulgarlara karsi basarili muharebeler gerceklestiren V Konstantinos imparatorlugun bati topraklari uzerinde ayni otoriteyi saglayamamistir III Leon devrinden beri suregelen papalik ile Bizans arasindaki ikonoklazm ayriligi V Konstantinos un eylemleriyle birlikte gittikce derinlesmekte buna karsin Lombardlara karsi Bizans in askeri destegine muhtac olan papalik bu anlasmazligi su yuzune cikarmamaktaydi Bu durum Bizans in Italya topraklarindaki yonetim ussu olan Ravenna Eksarhligi nin 751 yilinda Lombard Krali Aistulf tarafindan ele gecirilmesiyle birlikte son buldu Bizans in kendisini koruma gucunun olmadigini goren papalik o siralarda Frank Kralligi ile yakinlasti Hieria Konsili nden bir ay once 6 Ocak 754 te Frank Krali III Pepin ile Papa II Stephanus un Ponthion daki gorusmesi sonucunda papanin III Pepin e patrikios unvanini verip Frank krali olarak kutsamasi karsiliginda Franklar Lombardlar a saldirarak 756 da Ravenna Perugia ile Roma yi papanin denetimine verdi ve bunun uzerine Papalik Devleti kuruldu Friedrich Engels e gore boylece Roma da kilise tum feodal Bati Avrupa yi hem Ortodoks Yunan hem de Musluman alemiyle catisan dev bir siyasal birlik olarak birlestiren feodal sistemin uluslararasi merkezi konumuna gelmeye baslamis ve Bizans in Orta ve Kuzey Italya topraklarindaki hakimiyetine son vermistir V Konstantinos bu gelismeler uzerine Italya nin guneyindeki Grek kulturunun baskin oldugu ve vergi gelirinin papaya aktarildigi Kalabrias Sikelias ve Illirias i patriklige baglamistir Cizilen bu sinirla birlikte Hristiyanligin Grek Dogu ve Latin Bati arasinda bolunmesine giden yol acilmistir IV Leon devri V Konstantinos un 14 Eylul 775 te Bulgar seferi sirasinda bacaklarinin iltihaplanmasi nedeniyle olmesinin ardindan tahta oturan IV Leon dogumuyla birlikte es imparator olarak tahta ortak olmus olsa da 775 te tek basina tahta oturdugunda ilk olarak uvey kardeslerinin kendisine karsi suikast girisimini bertaraf etmistir Hukmu zamaninda imparatorlugun genel durumu babasinin devrine gore sakindi Bu ilimli devir ikonoklazmin tasfiyesine dogru bir gecis devri olarak gorulmektedir Ikonoklast goruslere sahip olan IV Leon un bes yil suren imparatorlugu suresince ikona inanci serbest birakilmamissa da yeni bir tahrip ve takibat dalgasi da yasanmamis hatta babasi tarafindan sert muameleye maruz kalan kesislerin yeniden piskoposluk makamlarina donmesi saglanmis manastirlar da yeniden dolmaya baslamistir Ayrica Meryem kultu serbest birakilmistir IV Leon buna ragmen ikona kultunun tam anlamiyla yeniden tesis edilmesine musaade etmemis cok sayida saray gorevlisini ikonofil olmalari yuzunden teshir ederek kirbaclatmis ve hapse attirmistir Gregory Ostrogorski Norwich ve Vasilyev gibi bazi tarihciler IV Leon un halefine gorece ilimli tutumunda Atinali bir ikonofil olan esi Irini nin etkisinin bulundugunu dusunmektedir VI Konstantinos ve Irini devri IV Leon 8 Eylul 780 de Bulgar seferi sirasinda yuksek ates nedeniyle oldugunde tahtin varisi 10 yasindaki oglu VI Konstantinos tu Ancak imparatorlugun basina gecemeyecek kadar kucuk yasta olmasi nedeniyle IV Leon un esi ve cocuk imparatorun annesi olan Irini taht naibi olarak imparatorlugun yonetimini eline almistir Bir ikonofil olan Atinali Irini naipliginin ilk uc yilini tahtta hak iddia eden isyancilara karsi ic ve Hellas ta yasayan Slavlara karsi dis mucadele ile gecirmis bu sure zarfinda ikona mevzusuna yonelik bir adim atmamistir Isyan bastirildiktan sonra taht iddiasi bulunan IV Leon un bes kardesi zorla papaz yapilarak 781 Noelinde Ayasofya daki ayini yonetmeleri saglanmis ve taht haklari ellerinden alinmistir Bu olaylarin yani sira ordunun onemli bir kismi ikonoklazm yanlisi olmakla birlikte Hieria Konsili nin aldigi kararlar dini acidan halk uzerindeki idari acidansa devlet gorevlileri uzerindeki etkisini halen surdurmekteydi Ayrica yarim yuzyildan beri suregelen ikonoklazm suresince butun dini teskilat bu goruse sahip din adamlarinca doldurulmustu Bu dezavantajli durumlar hasebiyle Irini yavas ve dikkatli bir politika ile ikonoklazmi sonlandirmak niyetindeydi Isyanin bastirilmasinin ardindan orduda tasfiyeye girisen Irini ordunun en deneyimli mensuplarini azlettiginde bu durum orduda buyuk bir hosnutsuzluga yol acmis ve askerlerin kendisine sadakatleri sarsilmistir Sikelias stratigosunun bagimsizligini ilan ederek Araplara tabiiyetini bildirmesi 782 de 100 000 kisilik ordusuyla Bizans uzerine yuruyen Harunurresid in ancak uc yil boyunca yillik 70 000 altin dinar odemek suretiyle ateskes imzalanarak durdurulabilmesi Irini nin hukmunun ilk yillarinda Bizans in V Konstantinos tarafindan bolgede kurulan otoritesini sarsmisti Batida ise Irini doneminin en onemli devlet adamlarindan Stavrakios komutasindaki ordu ile Makedonias themasindaki ve Teselya bolgesindeki Slav isyanlari bastirilarak Peloponnessos iclerine dek ilerlenmis bu bolgelerde devlet otoritesi yeniden saglanmistir Stavrakios un zaferinin ardindan 31 Agustos 784 tarihinde ikonoklast olan Patrik IV Pavlos a saglik durumunu one surerek el cektiren ve boylece ikonoklast harekete karsi ilk hamlesini yapan Irini ayni yil sonunda Magnaura da yeni patrigin tayinine halki davet ederek duruma genis katilimli bir secim havasi verdi Neticede Konstantinopolis patrikligine ikona kultunun yeniden tahsis edilmesine ve yeni bir konsil toplanmasi kaydiyla Hieria Konsili nin mahkum edilmesine yonelik gorusleri bulunan Tarasios getirildi Ruhban sinifindan olmamasi nedeniyle patrik olarak atanmasina siddetle karsi cikilmasi uzerine oncelikle papaz yapilan ve 25 Aralik 784 te patrik olan kutsanan Tarasios Papa I Hadrianus un da davet edildigi bir konsil toplama karari almis ve 31 Temmuz 786 yilinda Agioi Apostoloi de konsil toplanmistir Tarasios un yani sira diger uc patrik ve papalik temsilcilerinin de hazir bulundugu toplanti sirasinda ikonoklast dusunceye sahip Konstantinopolis muhafiz alayi mensubu askerler kiliseye saldirmak suretiyle konsili zor kullanarak bazi piskoposlarin memnuniyet nidalari esliginde dagitmistir Bu saldiri basariya ulasmis karsi harekete gecen Irini asi birlikleri Araplara karsi sefer bahanesi ile Kucuk Asya ya gecirerek tasfiye etmis tasvir yanlisi Trakion themasindan bazi birlikleri de Konstantinopolis e getirerek baskentin muhafazasini bu birliklere vermistir Basarisiz konsil denemesinin ertesi yili mayis ayinda ilk konsilin yapildigi Nikaia da siki guvenlik onlemleri altinda yeni bir konsil toplanmis konsilin yedi oturumu imparator ve imparatorice olmaksizin Tarasios baskanliginda Ayasofya da 350 piskopos ve cok sayida kesisin katilimiyla gerceklesmistir 24 Eylul den 13 Ekim e dek suren bu yedi oturum sirasinda ikonoklastlarin tovbe ettiklerini kamuya aciklamalari suretiyle yeniden cemaate kabul edilmesi ozellikle kesisler tarafindan oldukca elestirilmis ve siddetli tartismalar yasanmistir Devletin sonuna dek surup gidecek olan gorus ayriligi da bu konsil sirasinda ortaya cikti Kati bir sekilde din kurallarina tabi olmayi ve her ne suretle olursa olsun din kurallarina karsi tutuma taviz vermeyi reddeden manastir ve kesislerin dunya gorusu ile Ortodoks kaldigi muddetce siyasi kosullara uygun tavizler vermekten imtina etmeyen devletin ve kilisenin dunya gorusu Bu ayrilik haricindeki konularda konsil gorus birligi icerisindeydi 23 Ekim gunu Magnaura da yapilan son oturumda Kitab i Mukaddes ve patristik metinlerden derlenerek olusturulan ikonoklazm karsiti deliller ile Tarasios un Hieria Konsili nin kararlarini curuten yazisi baglaminda kutsal ikonalara iade i itibar yapilmis ve konsil kararlarini tanimayanlar lanetlenmistir Ayrica ikonalari put olarak niteleyenler ile kilisenin put tapinimini onayladigini iddia edenler de sapiklikla suclanarak aforoz edilmis gosterilen sayginin proskinisis ikonaya degil tasvir edilen sahsiyete oldugunu ancak bunun da yalniz Tanri ya yonelik tapinma latreia ile ilgisi olmadiginin uzerinde ozellikle durulmustur Bunlarin yani sira kiliselerde kutsal emanet bulundurulmasi zorunlu kilinmis manastirlarin amaci disinda kullanilan yerler haline donusturulmesi ozellikle kinanarak manastirlarin tekrar ihdas edilmesi emredilmistir Konsil ayrica kilise gorevlilerinin rusvet almasi ve dini makamlarin para karsiliginda satilmasi gibi konular uzerinde de durmus manastirlarda erkeklerin ve kadinlarin birlikte kalmasi da yasaklanmistir Ortodokslarin kabul ettigi son konsil olan Ikinci Iznik Konsili nin ikonalar lehine olan butun argumanlari ikonoklastlarla ileride vuku bulmasi muhtemel tartismalarda kullanilmak uzere bir araya getirmesi de ayrica bir onem tasimaktaysa da ikonoklastlarin butun eserlerinin Konstantinopolis teki patrikhaneye teslim edilmesi karari ve daha sonra bu eserlerin yok edilmesi ayni bu oneme esit derecede bir talihsizliktir Konsil kararnamesinin bir kismi su sekildedir Ozetle bize yazili ya da sozlu olarak verilen tum kilise geleneklerini aynen muhafaza ediyoruz Bunlardan bir tanesi de Incil in kelamina uygun resimler yapma geleneginin pek cok acidan faydali oldugudur ve bu Tanri Kelami ni yalnizca gercek disi degil gercek gibi gosterildigi takdirde de gecerlidir cunku isaret ettikleri ortak anlamlar oldugu suphesizdir Bizler kraliyet yolunu Kutsal Pederlerin ilahi otoritesini ve Katolik Kilisesinin hepimizin bildigi gibi Kutsal Ruh un bulundugu yer geleneklerini izleyerek resim ya da mozaik olsun Kutsal Hac gibi diger kutsal suretlerin Tanrimiza Hz Isa ya lekesiz Anamiza meleklere tum azizlere ve diger tum kutsal kisiliklere taniklik etmemiz icin Tanri nin kutsal kiliselerinde kutsal kutularin ya da evlerin icine ya da yollara asilan kumaslarin uzerine yerlestirilmeleri gerektigini hukmediyoruz Sanatsal kaygilarla resmedildiklerinden bu gercek bir ibadet latreia degil bir selamlama proskinisis olmalidir Kutsal Hac Incil ve diger kutsal seyler icin buhur ya da mum sunulabilir Tasvirlerin onunden gecilirken resimde temsil edilen selamlanir resme gosterilen saygi temsil edilene gosterilmektedir Boylelikle kutsal pederlerimizin ogretileri guclenir Bizler bu nedenle Hz Isa yla ve kutsal havarilerle konusan Pavlus un izinden gidiyoruz Bu nedenle Kilise nin ilahilerini soyluyoruz Sevin Sion un kizi haykir Kudus un kizi Sevin ve mesut ot tum kalbinle Tanri seni sana karsi olanlardan ve dusmanlarinin elinden kurtardi Tanri senin icindeki kraldir artik kotu olanla karsilasmayacaksin ve sonsuza dek huzur icinde olacaksin Farkli dusunenlerin ya da ogretenlerin Kilise nin geleneklerini reddederek yenilikler icat eden muhaliflerin ya da Kilise nin aldiklarina orn Incil hac ya da resmedilmis ikonalar karsi gelenlerin ve Katolik Kilisesinin adil geleneklerini tahrip etmeyi planlayanlarin ya da kutsal aractan ya da manastirlari ortak kullanima acmak isteyenlerin piskopos ya da ruhban sinifindansa azledilmelerini dindar ya da siradan kisilerse cemaatle iliskilerinin kesilmesini emrediyoruz Ikinci Iznik Konsili nin tasvir edildigi 17 yuzyila tarihlenen ikona Norwich konsil kararinda ikona taraftari delil olarak gosterilen bazi anlatilari sacmalik olarak tanimlamis Gibbon konsili batil inanc ve cehaletin yalancilik ve deliligin tuhaf aniti olarak betimlemis Edward James Martin ise Kendi icinde abes olmakla birlikte Hristiyanlik tarihinin donum noktalarindan biriydi zira Hristiyanlik Greko Romen kultur ile ozdeslesme surecini tamamladi yorumunda bulunmustur Papanin konsile gonderdigi mektupta Tarasios un aslen din degil devlet adami olmasindan dolayi konsilin ekumenik olma iddiasina karsi arguman sundugu kisimlarin sansurlenmesi ve daha oncesinde papaliktan alinarak patriklige baglanan piskoposluk bolgeleri konusunda bir gelisme olmamasi konsilin papalik tarafindan tam bir memnuniyetle karsilanmasina engel olmustur Ikinci Iznik Konsili ile birlikte ikona kultu serbest birakilmis olsa da ikonoklast hizip tamamiyla yok edilememis bu durum Irini ile oglu arasindaki uyusmazlik evresinde ayyuka cikmistir VI Konstantinos idareyi ele alabilecek yasa gelmesine ragmen Irini nin iktidari birakmaya yanasmamasi ogluyla arasinin acilmasina sebep olmus basta Mihail Lahanodrakon olmak uzere ikonoklastlar VI Konstantinos un etrafinda toplanmistir Durumu sezen ve 790 yilinda kendisine karsi duzenlenen entrikayi onleyen Irini o zamana dek fiilen surdurdugu imparatoriceligini hukuki zemine oturtmak amaciyla daha oncesinde kendisinin goreve getirdigi baskent muhafiz alayindan kendisini birinci hukumdar VI Konstantinos u ise taht ortagi olarak tanima yemini istemis ve bunda basarili olmustur Ancak bu durum halihazirda Irini nin hukumranligina karsi olan Armeniakon ordusunun daha sonrasinda ise diger Kucuk Asya themalarinin ordularinin isyan etmesine yol acti ve 790 Ekiminde Irini tahttan uzaklastirilarak VI Konstantinos tek basina imparator ilan edildi Basta Stavrakios olmak uzere Irini ye yakin olan ust duzey devlet insanlari zorla papaz yapilarak Kucuk Asya ya gonderildi Irini ise Eleutherios Sarayi na kapatildi Irini nin yandaslarinin bitmek bilmeyen telkinleri sonucunda Ocak 792 de eski duzene geri donulerek taht tekrar anne ve ogul arasinda bolundu Kendisini tek basina tahta oturtan ikonoklastlarin arasinda memnuniyetsizlik yaratan bu durum 781 de Araplarin imparatorluk topraklarinin icine girip Thrakesion topraklarinda Bizans ordusunu bozguna ugratmasi ve VI Konstantinos un harac vermeyi kabul etmesi ancak buna ragmen Arap akinlarinin durdurulamamasi uzerine 789 da Bulgarlara karsi cok sinirli basarilar saglanmasi ve nihayet Temmuz 792 de Markellai civarindaki muharebe sirasinda arkasinda nufuzlu kumandanlari savas esiri olarak birakip savas meydanindan kacmasi gibi askeri basarisizliklar ile ust uste eklendiginde VI Konstantinos a karsi bir hizip olusmasina yol acti V Konstantinos un askeri basarilarinin yalnizca otuz yil sonrasinda bu denli bir cokusun yasanmasi oldukca goze batmaktaydi Annesi Irini nin kendisine karsi giristigi gizli eylemlerin de etkisiyle hem askeri hem idari hem de dini cevrelerin kendisine olan destegini kaybeden VI Konstantinos 15 Agustos 797 de hayatta kalamamasi amaciyla Irini nin emri uzerine ozellikle gozleri yuvalarindan cikarilarak tahttan uzaklastirildi ve Irini hanedanin erkek mirascisi olmamasi nedeniyle tek basina tahta hakim oldu Irini 31 Ekim 802 de ust kademe memurlar ile subaylarin basarili bir ayaklanmasi ile tahttan indirilmisse de ikonoklazm bir sure daha canlanamamistir Iki ikonoklazm arasi donemI Nikiforos devri Irini nin ardindan tahta cikan ve 802 ile 811 yillari arasinda hukum suren I Nikiforos alisilmisin disinda ordu mensubu olmayan bir kisi olarak tahta oturmustur Hukumdarliginda dini idare anlayisi kilise uzerinde otorite kurmakla birlikte hosgoru gosterme esasina dayanmaktaydi Bir ikonofil olarak Ikinci Iznik Konsili nin kararlarini kabul etmekte ancak siyasi yonu olmadikca ya da otoritesini tehdit etmedikce dini tartismalara ilgi gostermemekteydi Bu minvalde 806 yilinda Patrik Tarasios un yerine kilise disindan bir kimse olan adasi I Nikiforos u patrik olarak atamasi ozellikle Studios Manastiri Igumenosu Theodoros un muhalefetiyle karsilandiginda manastir hareketine karsi sert onlemler almistir Imparatorluk hazinesini iyilestirmek adina Irini nin vergi indirimlerini kaldirarak ve onceki duruma kiyasla artirarak vergi reformu yapan I Nikiforos ayrica hayir kurumlarini ve simdiye dek bundan muaf tutulmus koyluleri de ocak vergisine baglamistir Irini tarafindan kiliselere bagislanan araziler de tekrar devlet idaresi altina alinmistir I Mihail devri 26 Temmuz 811 tarihinde Bulgar Hani Krum tarafindan yapilan muharebede oldurulen I Nikiforos un oglu Stavrakios savasta agir bir yara alsa da Adrianopolis e kacabilmis ve burada imparator olarak tac giymistir Aldigi yara nedeniyle olumu kesin olan Stavrakios un birini secerek onun lehine tahttan cekilmesi beklenirken enistesi olan Kuropalatis Mihail 2 Ekim 811 gunu hipodromda ordu ve Senato tarafindan imparator ilan edilerek tac giymis Stavrakios ise manastira cekilerek uc ay sonra olmustur Yeni imparator I Mihail yonetimde zayif kalarak patrik ile kesislerin etkisi altina girmis kendisinin siyasetini de bu kesim belirlemistir I Nikiforos un mali siyasetini bir kenara birakarak kilise ile manastirlara devlet hazinesinden bol miktarda bagis yapmis surgune gonderilmis bulunan Theodoros ile takipcilerini affetmistir Theodoros bu donemde oldukca nufuz edinerek savas ve baris kararlarina dahi karar verir duruma gelmistir 812 yilinda yeniden Bizans topraklarina giren Krum 813 te meydana gelen Versinikia Muharebesi nde tekrar Bizans ordusu karsisinda muzaffer olmustur Bu yenilgi sonrasi I Mihail tahttan indirilerek Anatolikon birliklerini idare eden Leon 11 Temmuz 813 tarihinde V Leon olarak tahta oturtulmustur Ikinci ikonoklazm donemiV Leon devri Ikonoklazmin baslaticisi III Leon gibi bir Dogulu olan ve onun gibi imparator olmadan once Anatolikon stratigosu olan V Leon temel politikasini devletin askeri gucunu yeniden saglamlastirmak ve ikonoklazmi bir kez daha ihya etmek olarak belirledi Ikonoklazmin lagvedildigi kisa donemde yasanilan askeri hezimetleri putperestlige donuse baglamaktaydi V Leon Versinikia daki zaferinden sonra Adrianopolis i ele geciren ve baskenti kusatma altina alan Krum un seferi nedeniyle ilk olarak askeri sorunlara egilmek zorunda kaldi Ordusunun Konstantinopolis in surlarini asamamasi uzerine imparatora sahsi bir gorusme ile baris cagrisinda bulunan ancak bu gorusme sirasinda suikast girisimine ugrayan Krum baskentin cevre yerlesimlerini talan ederek Adrianopolis e girmis ve hem sehirdeki hem de cevre yerlesimlerdeki halki Tuna nin otesine tehcir etmistir V Leon 813 yilinin sonbaharinda Mesimbria da Bulgarlara karsi zafer kazanmis olsa da Krum yeniden Konstantinopolis i kusatmak uzere sefere cikmis fakat 13 Nisan 814 tarihindeki kan bosanmasi nedeniyle beklenmedik olumu bir sureligine Bizans in Bulgar tehdidinden kurtulmasini saglamistir Omurtag in Bulgar hani olmasiyla da 30 yillik bir baris antlasmasi yapilmis ve iki devlet arasinda bir baris devri baslamistir Kiliseyi papazlar ile ustatlara birak ve devlet isleri ile orduyla ugras Eger dedigimi yapmaz ve inancimizi mahvetmeye yeltenirsen bil ki bizi dogru yoldan ayirmak icin gokten melek bile inse onun dedigini yapmayiz Hele senin dedigini hic yapmayiz Studios Manastiri Igumenosu Theodoros un V Leon a sozleri Bulgarlar ile baris yapilmasina ek olarak Harunurresid in olumunden sonra ic karisiklik icerisine dusen Araplarin da Bizans topraklarini tehdit edemeyecek durumda olmasi V Leon un ic politikaya egilmesini saglamistir O zamana dek ikonoklast dusuncelerini saklayan 814 Haziraninda ikinci ikonoklazm doneminin fikri altyapisini olusturacak olan Aziz Sergios ve Bakhos Manastiri Igumenosu Ioannis Grammatikos a toplamayi planladigi yeni bir ikonoklast konsil icin teolojik kanitlar toplama emri veren V Leon aralik ayinda bu calismanin sonlanmasindan sonra yalnizca alcak yerlerde asili olan ikonalari indirmeyi dusunmus ancak Patrik I Nikiforos tarafindan muhalefetle karsilanmasinin ardindan hedef olarak Halki Kapisi uzerindeki Isa ikonasini secmistir Ilk ikonoklazm donemi III Leon tarafindan bu kapi uzerindeki Isa ikonasinin indirilmesiyle baslamis ancak daha sonrasinda Irini ikonanin bir benzerini yeniden kapi uzerine koydurmustu Ikinci ikonoklazm donemi de yine ayni yerde baslamis V Leon un gonderdigi askerler imparatorun emri ile kapi onunde kargasa cikararak ikonaya beddualar yagdirip tas ve camurlarla saldirmis imparator da sozde duruma el koyarak ikonanin zarar gormemesi adina yerinden indirilmesi emrini vermistir Bu plan basariyla uygulanmis durumu bilen I Nikiforos din adamlarini Ikinci Iznik Konsili nin kararlarina sadik kalmalari konusunda uyarmistir Ardindan imparatorla gorusen patrik kilise ogretilerinde koklu degisiklikler yapilmamasini rica ederek istenirse gorevden cekilebilecegini belirtmis V Leon patrige guvence vererek ikisini de yapmaya niyetinin olmadigi konusunda guvence vermistir Bu olaydan kisa sure sonra baskente ikonoklazm destekcisi din adamlarini davet eden V Leon Ioannis Grammatikos a hazirlattigi calismalari din adamlarina dagitarak patrigi saraya cagirmis patrik beraberinde Studios Manastiri Igumenosu Theodoros ve birkac ikonofil din adamiyla gelmis iki hizip arasinda sert tartismalar yasanmistir Nihayetinde Theodoros un imparatora sert sozlerle meydan okumasi ile ikonofil din adamlari gorevlerinden azledilerek halka acik yerlerde konusma yapmalari yasaklanmistir Ilk ikonoklazm doneminin aksine ikonofiller inanclarina karsi bir harekete hazirlikliydilar Elli yildan fazla suren ilk donemde inanclarina daha siki baglanarak yeni mucadele yontemleri gelistirmis ve olasi bir tartisma sirasinda kullanmak icin argumanlarini zenginlestirmislerdi Bu minvalde henuz V Leon un ilk eylemine karsi tasvir kultunu savunan cok sayida eser kaleme alan Theodoros ile takipcileri tekrar surgune gonderilmis I Nikiforos un yerine Paskalya gunu 1 Nisan 815 te V Konstantinos ile akrabalik bagi bulunan I Theodotos atanmistir V Leon un bu hamlesi o tarihlerde birbiriyle cekismekte olan kilise ve manastir hiziplerini birlestirerek imparatorun kiliseye boyun egdirmek uzere yuruttugu politika direncle karsilasmistir Paskalya nin ertesinde Ikinci Iznik Konsili nin kararlarini iptal ederek Hieria Konsili nin kararlarina baglilik bildiren Konstantinopolis Konsili toplanmis ve ikonoklazm yeniden Bizans ta hakim siyaset haline gelmistir Irini ye atifla kadinca bir saflik neticesinde olu tasvirlere ve cansiz ikonalara tapinma mum ile tutsu yakma gibi bos inanclarin yeniden ortaya ciktiginin belirtildigi konsil kararinda ikonalara tapinma reddedilerek mum tutsu ya da kandil yakma uygulamalari lanetlenmistir Konsilin karar metni kisaltilmis sekliyle soyledir Imparatorlar Konstantinos ve Leon imparatorlugun guvenliginin Ortodoksluga bagli oldugu dusuncesiyle cok sayida rahip ve piskoposu bir araya toplamis ve manevi tapinma yerine geleneklerde yeri olmayan ikonalar yapilmasi ve onlara tapilmasini uygunsuz bulmuslardir Uzun yillar Tanri nin kilisesi baris icinde varligini surdurmus ancak hakimiyetin kadindan erkege gectigi andan itibaren kilise kadinlara ozgu basitligin kurbani haline gelmistir Cahil piskoposlarin dedigini yapan bu kadin manasiz bir toplanti duzenlemis ve Ogul ile Tanri nin Sozu nun resmedilmesi ogretisi ve Kutsal Meryem ve azizlerin cansiz tasvirlerle temsil edilmesini yasal hale getirmek suretiyle kilisenin esas ogretisine dusuncesizce karsi gelmistir Boylece sadece Tanri ya tapmamiza da leke surmus ve sadece ona gosterilmesi gereken sayginin cansiz ikonalara gosterilmesi gerektigini soylemistir Bu da yetmiyormus gibi kutsal inayetle dolu olduklarini soyleyerek onlarin onunde mum ve tutsu yakilmasini da ozendirmis ve buyuk bir gunah islemistir Bu yuzden simdi biz Ortodoks Kilisesi olarak ikonalarin yapilmasini yasakliyor ve Tarasios un tasvir ettigi tapinma seklini reddediyoruz Tasvirlere hak etmedikleri bir sayginlik getirmeleri nedeniyle bu meclisin aldigi kararlari iptal ediyor ve mum ve tutsu yakilmasini da yasakliyoruz Bunun yani sira Konstantinos ve Leon donemlerinde Blaherne de Bakire Meryem Kilisesi nde toplanan Kutsal Meclis i Kilise Babalarinin ogretisine dayanarak yapildigi icin memnuniyetle tanidigimizi ve ikona biz bunlara idol demekten kaciniyoruz uretiminin ne kutsal ne de faydali olmadigini bildiririz Ortaya yeni bir kristolojik tartisma ya da fikir koymayan konsil kararlari Hieria Konsili nin kararlarinin bir tekrari niteligindedir Buna karsin kotulugun bir kademesi olduklari icin ikonalari put olarak isimlendirmekten kacinmasi sebebiyle yeni konsilin kararlarinin Hieria Konsili nden daha ilimli ve Ostrogorski nin degerlendirmesi ile manen daha fakir oldugu dusunulmektedir 8 yuzyilda Dogu eyaletlerinde ikonoklazma buyuk olcude destek varken ayni durum 9 yuzyilda vuku bulan ikinci ikonoklazm doneminde mevcut degildi Bu donemde ikonoklastik fikir zayiflamis ve hareket tukenme noktasina gelmistir Buna karsin Italya ve Yunanistan dahil olmak uzere Bati cografyasi tamamen ikona inancina sadik kalmislardi Bu nedenle evvelki ikonoklast imparatorlar gibi genis bir destekci kitlesine sahip olamayan V Leon aslen dini degil pragmatik nedenlerden oturu ikonoklazmi uyguladigindan dolayi ikonofillere karsi kendisine alenen karsi koyanlar haricinde ciddi bir onlem almamistir Bununla beraber konsilden itibaren ikonoklazm gercek manasiyla baslamis ikonalara karsi muazzam bir yok etme operasyonuna girisilmistir II Mihail devri Eski silah arkadasi V Leon un 820 yili Noelinde Ayasofya daki ayin sirasinda kendi adamlari tarafindan oldurulmesinden sonra II Mihail adiyla tahta oturan yeni imparator dini alanda I Nikiforos a benzer bir siyaset gutmustur Oncelikle surgune gonderilen Theodoros ile eski patrik Nikiforos geri cagrilmis ikonofilleri takibat sona ermis ancak ikonoklazm uygulamasi devam etmistir Ikonalar uzerine her turlu tartismayi yasaklayarak her iki hizbi de pasivize etmeyi amaclayan II Mihail dini tartismalara mesafeli yaklasmissa daI Ludwig e yolladigi bir mektubun iceriginden ikonoklast dusunceye sahip oldugu bilinmektedir Oglu ve veliahti Theofilos un egitimini Ioannis Grammatikos a emanet etmesi ve I Theodotos un olumunden sonra patrik olarak 815 teki konsilin onemli din adamlarindan Silaion Piskoposu Antonios u atamasi da ikonoklast oldugunu gostermektedir II Mihail e karsi hareket eden tek ikonofil olan Methodios 821 yilinda imparatora ikona kultu lehine papaliktan bir uyari iletmesi uzerine Bizansli ikonofiller ile papalik arasinda bir baglanti kurulmasi ihtimali nedeniyle dini degil ancak siyasi nedenlerle iskenceye maruz birakilarak hapsedilmistir II Mihail in saltanatinin en onemli olayi kendisinin eski silah arkadasi Slav Thomas in yaklasik uc yil suren isyanidir Araplar tarafindan da destek goren Thomas henuz V Leon devrinden itibaren Kucuk Asya daki etnik karisikliliktan faydalanarak Araplarin Farslarin Ermenilerin Gurculerin ve diger Kafkas kabilelerinin batida ise Hunlarin Gotlarin Slavlarin ve Alanlarin tabiiyetini kazanmisti Ozellikle merkezi idarenin ikonoklast politikasindan memnun olmayan onemli sayida kitlenin destegini almisti ve hatta annesi Irini nin kendisini kor etme emrinden mucizevi sekilde kurtulan VI Konstantinos oldugunu iddia etmekteydi Yuksek vergilerin dusurulmesi ve devlet memurlarinin halka yonelik zulumlerinin durdurulmasi gerektigine yonelik fikirleriyle fakir halki da yanina alan Thomas in hareketi devrimci bir harekete donusmus Oi meta Theofanin de gecen ifadeye gore kole efendisine asker kumandanina karsi oldurucu ellerini kaldirmistir 821 de baslayarak kisa surede buyuyen isyana Kucuk Asya daki alti themadan yalnizca Armeniakon ve Opsikion themalari katilmamistir Antiohia patrigi tarafindan imparator olarak ilan edilen Thomas Kibirreoton themasinin donanmasi ile imparatorlugun bati tarafina gecerek buradaki halklari da kendisine katilmaya ikna etmis ve Aralik 821 de baskenti kusatma altina almistir Bir yildan uzun suren kusatma Bulgar Hani Omurtag in Bizans sinirini asarak Thomas in askeri disiplinden uzak birliklerini Keduktos Ovasi nda dagitmasi ile son bulmus mahiyeti ile Arkadiopolis e cekilen Thomas 823 yilinin ilkbaharinda ele gecirilerek elleri ile ayaklari kesilmek suretiyle iskenceye tabi tutulmus ve sonunda kaziga gecirilerek idam edilmistir Halife Thomas in isyanini tum imkanlariyla desteklemis her ne kadar kendi ulkesindeki ic karisikliklar sebebiyle Bizans a dogrudan bir saldiri gerceklestiremese de bu sefer diger Arap devletleri Bizans sinirlarini tehdit eder hale gelmistir Abbasi Hanedani nin Emevi Hanedani ni yonetimden uzaklastirmasindan sonra Misir da bagimsiz bir Arap toplulugu ortaya cikmis ve bu Misir Araplari halifenin kendilerini bu cografyadan kovmasinin ardindan Bizans in Emevi Hanedani ndan sonra donanmasini ihmal etmesini de lehlerine kullanarak 823 828 arasi bir tarihte Kriti yi ele gecirmislerdir Akdeniz denizyolu acisindan stratejik bir ada olan Kriti 150 yil boyunca bu Araplarin cevredeki yagma akinlarinin ussu olmustur 827 den itibaren de Misir Araplariyla ilgisi olmayan baska bir Arap grubunun istilasi ile Skelias in da elden cikmasiyla Bizans in Akdeniz ve Adriyatik Denizi ndeki otoritesi sarsilmistir Theofilos devri Ekim 829 da bobrek rahatsizligi nedeniyle olen babasi tarafindan 821 yilinda tahta ortak edilmis olan ve onun olumunun ardindan tek basina imparator olan Theofilos babasinin aksine iyi egitimli saraya adabina haiz ayni zamanda sanata ve ilme de oldukca ilgili bir entelektueldi Akil hocasi Ioannis Grammatikos un etkisiyle siki bir ikonoklast olan yeni imparator Arap sanatina hayranlik duymaktaydi ve 829 842 arasindaki saltanati da Arap etkisinin Bizans topraklarinda en belirgin goruldugu donem olmustur Thema sistemini ele alarak yeni bir duzen olusturan Theofilos un doneminde Araplar Dazimon yakinlarindaki muharebede bizzat imparatorun basinda bulundugu orduyu bozguna ugratmis ve 12 Agustos 838 de surlardaki zayif bir noktada gedik acarak Amorion u ele gecirmistir Amorion un ayni zamanda mevcut imparatorun mensubu oldugu hanedanin ciktigi sehir olmasi ve Amorion un 42 Sehidi olayi nedeniyle Bizanslilar acisindan oldukca yikici bir etki yaratmis Theofilos Franklar ile Venedik ten Araplara karsi yardim istemek zorunda kalmistir Amorion un dustugu yil ikinci ikonoklazm doneminin baslaticilari arasinda yer alan Ioannis Grammatikos Theofilos tarafindan VII Ioannis olarak patriklige atanmis ve ikonofillere karsi yeni bir takibat dalgasi baslamistir V Konstantinos devrinde oldugu gibi manastirlar kapatilmis kesislere karsi yeniden mucadele baslamis ve cok agir cezalar verilmistir Ornegin bir ikona ressami olan Lazaros Zografos un avuc icleri kizgin civilerle daglanirken ikonalari koruma gayretleri nedeniyle Theodoros ve Theofanis in alinlarina kizgin demirle hakaret dolu ikonoklast misralar daglanmistir Theofilos ve VII Ioannis in kararligina ragmen ikonoklast hareketin baskent Konstantinopolis disindaki halk arasinda eskisi kadar destekcisi bulunmamaktaydi ve bu nedenle Theofilos un yaptirimlarinin baskent ile cevresiyle sinirli kaldigi dusunulmektedir III Mihail ve Theodora devri III Mihail Theodora I Methodios ve 843 yilindaki konsile katilan diger din ile devlet adamlarinin sahnelendigi Ortodokslugun Zaferi adli 14 yuzyil ikonasi Theofilos un 20 Ocak 842 tarihinde dizanteriden olumuyle birlikte oglu III Mihail in imparator olmasina karsin henuz uc yasinda olmasi sebebiyle annesi Theodora naip olarak idareyi eline almistir Esasinda Theofilos ve Theodora nin en buyuk kizi Thekla da resmi olarak naip olmakla birlikte devlet islerine karismamis Theodora yonetimi kendisinin yani sira naip heyetinde bulunan iki kardesi Bardas ile Petronas dayisi ya da amcasi olan Magistros Sergios Nikitiatis ve Logothetis tu Dromu Theoktistos ile surdurmustur Bu heyet ilk olarak ikona kultu meselesine egilerek VII Ioannis i biraz sorunlu da olsa azletmis ve patriklik makamina Theofilos tarafindan iskence ettirilen I Methodios u atamistir Hemen ardindan 11 Mart 843 te toplanan yeni bir konsil ile Ikinci Iznik Konsili nin kararlari teyit edilerek ikona kultu bir kez daha serbest birakilmis ve Bizans Imparatorlugu nda ikonoklazm devresi tamamen sona ermistir Irini nin bir konsil toplamak icin yedi yil beklemek zorunda kaldigi dusunuldugunde ve Theodora nin bir bucuk yil icerisinde ikona kultunu yeniden serbest birakabilmesi goz onune alindiginda ikinci ikonoklazm doneminde ikonoklast muhalefetin oldukca azalmis oldugu gorulmektedir Gunumuzde Dogu Ortodoks Kilisesi ve Dogu Katolik Kiliseleri tarafindan Buyuk Perhiz in ilk pazar gununde Ortodoksluk Bayrami olarak kutlanan ikona kultunun serbest birakilmasiyla birlikte Bizans Imparatorlugu nda dini mucadeleler donemi sona ermistir Bununla birlikte ikonoklast hareketin amaclarindan biri olan kilisenin tamamen devlet yonetiminin gudumune girmesi siyaseti de iflas etmis ancak kilise eskiden oldugu gibi buyuk oranda devletin vesayetinde kalmistir Irini devrine nazaran ikonoklast muhalefet cok daha az olsa da sorun yasanmamasi adina ilimli bir gecis donemi yasanmis ikonoklastlarin devlet ve kilise hiyerarsisinden azledilmeleri yavas bir sekilde gerceklesmistir Ornegin ikonoklazmin sembolu olan Halki Kapisi ndaki Isa ikonasinin yeniden yerine konmasi icin birkac yil beklenmistir Bu sefer de ikonoklastlarin daha ivedi bir sekilde temizlenmesini ve ikonalarin inanctaki yerinin suratle yeniden tesis edilmesi gerektigini savunan radikal kesislerin muhalefeti ortaya cikmis artan gerilimli ortam muhalif kesislerin aforoz edilmesine dek varmistir EtkileriIkonoklast hizip destekcilerini saraylilardan ve cogunlugu Dogulu halklardan olusan ordudan ve subaylardan bulmustur III Leon V Leon ve II Mihail de bunlardan biriydi Ikonoklazm boyunca devlet gorevlilerinin ve piskoposlarin ekserisi kendi goruslerini dile getirmekten ziyade korkulari nedeniyle durumu kabullenir bir tavir takinmissa da baskent halkinin ve din adamlarinin cogunlugu ikona inancini desteklemistir Buna karsin ikonoklast imparatorlarin askeri alandaki zaferleri ve idari konulardaki basarili hamleleri ikona konusundaki tutumlari ayri kalmakla beraber kendilerinin kurtarici olarak gorulmesini saglamistir Ikonalara karsi girisilen mucadele imparatorlugu buyuk bir karmasa icerisine sevk etmis askeri zaferlere ragmen imparatorluk siyaseten zayiflamistir Ozellikle Italya nin asamali olarak Bizans hakimiyetinden kopmasi ve Roma Kilisesi ile iliskilerin bozulmasi ikonoklazmin siyasi alandaki en buyuk basarisizligi olmus Dogu ve Bati kiliselerinin ayrilmasina giden tarihi surecte onemli bir esik olmustur Ikonoklazm doneminde evrensel devlet ve tek imparatorluk anlayisi Sarlman in 800 de augustus saniyla tac giymesiyle ciddi bir zarar gormus Bizans in Bati dunyasi ile iliskileri kopmaya baslamistir Ayrica imparatorlugun antik kulturden Orta Cag kulturune donusumu ikonoklazm doneminde gerceklesmistir Bizans in evrensel devlet idealinin zarar gormesine mukabil Roma daki kilisenin evrensellik iddiasi ikonoklazmin sonlanmasindan sonra karsisinda Konstantinopolis patrikligini bulmustur Pers ve Arap istilalarina karsi verilen mucadele bir devlet olarak Bizans Imparatorlugu nun kaderini belirledigi gibi ikonoklast evre de bir manevi deger olarak Bizans kulturunun gelecegini sekillendirmistir Georgi Ostrogorski ye gore ikonoklast hareketin sonlanmasi Dogu dunyasinin fikirlerine karsi Grek Ortodoks kulturun zaferi manasina gelmekteydi Ikonoklazmin son zamanlarinda Dogu Hristiyanliginin etkisi genislemis ve barbar olarak nitelenen kavimler arasinda yayilmaya baslamistir 863 te Bulgar Frank ittifakina karsi muttefik arayan Buyuk Moravya Duku Rastislav in istegiyle Kiril ve Methodios misyonerlik faaliyetleri yuruterek Slavlarin havarileri haline gelmislerdir Ozellikle Kiril Slav diline uyumlu Glagol alfabesini hazirlayarak Slavlarin yazili kulturlerinde onemli bir kilometre tasi olmus Kitab i Mukaddes ile Kilise Babalarinin yapitlarini bu dile cevirmis ve kendi dillerinde okuyarak Hristiyanligi ogrenebilmelerini saglamis ayni zamanda bu halka Konstantinopolis Patrikligini dini merkez olarak tanitmistir Bu gelismeler ile Slavlarin Hristiyanlastirilmasi ve buyuk bir cografyaya Bizans nufuzunun yayilmasi saglanmistir Bulgar Hani I Boris de 864 te Konstantinopolis te kendini vaftiz ettirerek Mihail adini almis ve halkini Hristiyanlastirmaya baslamistir Bir ara Bulgar patriginin basinda oldugu bagimsiz bir kilise kurmak istese de Bizans tarafindan engellenmis Roma Kilisesinden de umdugu yardimi alamayinca tekrar Konstantinopolis Patrikliginin egemenligini kabul etmistir Yuzyillardir bu tur bir misyonerlik faaliyeti yurutmeyen Bizans in ozellikle boyle bir siyaset izlemesinin sebebi V Konstantinos devrinden bu yana kendi aleyhine gelisen Frank Papalik ittifakinin etkisini kirabilmekti Ayrica Balkanlardaki misyonerlik basarisi 8 ve 9 yuzyillarda Araplara karsi kaybedilen topraklar ile batida Italya ve Dalmacya nin elden cikmasindan sonra Bizans icin yeni bir nufuz alani yaratmistir Ancak Bati ve Dogu kiliselerinin Balkanlardaki cekismesi iliskileri ciddi bir sekilde gererek kiliseleri ayirma noktasina dek getirmisse de Kiril ve Methodios un 867 yilinda Papa II Hadrianus u ziyaretleri sirasinda Hersonisos ta yanlarina aldiklari Papa I Clemens in kemiklerini hediye olarak sunmalari gerginligi azaltmis ve papa kardeslerin Moravya daki faaliyetlerini kutsamistir Rastislav in olumunun ardindan Frank yanlisi duklerin hukumdar olmasiyla Moravya daki Bizans misyonerleri faaliyetlerini Bulgar topraklarina kaydirarak buralari Slavlastirmis daha sonralari ise ozellikle Rusya topraklari olmak uzere diger Slav ulkelerine dagilmislardir Boylece Bizans kulturu ve dini Slavlarin yasadigi genis cografyada hakim olmustur Sanat anlayisindaki degisim Ikonoklazm boyunca ikonalarin imhasi yaygin olarak gorulmustur Tasinabilir heykel tablo gibi ikonalar yakilmis fresk ve mozaik gibi suslemeler kazinmis ya da badana ile kapatilmis tepsi gibi madeni esyalar eritilmis yazmalar ise yirtilmistir Bunun yaninda kutsal sahsiyetlerin heykel sanati ile temsili yasaklanmamasina ragmen bu sanat dali kendiliginden yok olmustur Bu tahrip dalgasi her yerde ayni sekilde yasanmamistir Ornegin baskentteki patriklik sarayindaki ikonalarin ancak 768 yilinda yani ikonoklazmin uzerinden kirk yildan fazla bir sure sonra gectikten sonra kaldirildigi tarihi kaynaklar tarafindan aktarilirken Kucuk Asya daki ikonalarin hemen hemen ikonoklazmin baslangiciyla birlikte tahrip edilmeye baslandigi bilinmektedir Genel itibariyla Kucuk Asya gibi merkezi hukumetin gucunu tum kuvvetiyle gosterebildigi yerlerde ikonoklazm siddetli olarak yasanmisken batiya dogru gidildiginde ikonoklazmin etkisinin azaldigi gorulmektedir Ikonoklazmin ikinci doneminde Naksa da insa edilen Azize Kiriaki Kilisesi ndeki dogal hayati sahneleyen fresklerden bir detay 9 yuzyilda Konstantinopolis te insa edilen Aya Irini nin apsisindeki ikonoklast donem sanat orneklerinden basit hac motifi Ikonoklazm doneminde donusume ugrayan sanat anlayisi 4 yuzyildaki sanat anlayisina benzer sekilde gelismis ve agac kus kuzu tavus gibi betimlemeler kilise duvarlarinda yer bulmaya baslamistir Hac imgesi de bu donemde ozel onem kazanmis olup 740 ta insa edilen Aya Irini ile Selanik ve Iznik teki Ayasofyalarin apsisinde hac motifleri bulunmaktaydi Ikonoklazmin sonlanmasindan sonra Ayasofyalardaki hac motifleri yerini odigitria tasvirlerine birakmistir Ayrica ikonoklastik doneme atfedilen Kapadokya ve bazi diger kirsal bolgelerdeki sapellerde de hac hayvan ve bitki temalari gorulmektedir Bu donemde dekoratif sanat tamamen yok olmamakla birlikte derecesi ve kapsami kisitlanmistir Dini manada insan tasvirlerine karsi olunmasina ragmen av at yarisi gibi din disi konularda insan betimlemelerinin ikonoklast imparatorlar V Konstantinos ve Theofilos tarafindan bizzat tesvik edildigi gorulmektedir Ayni egilim Emevi Hanedani yonetimindeki Arap devletinde de gorulmektedir Her turlu dini tasvir Arap hakimiyetindeki bolgelerde yasaklanmis olmasina karsin halifelerin ve ogullarinin hayatlarinin mozaiklerde islendigi saray esrafinin av sahnelerinin tasvirlerinin yapildigi ve ciplak kadinlarin dahi betimlendigi bilinmektedir Buradan yola cikan Cyril Mango Emevi Hanedani ile Isauria Hanedani nin tasvirler konusunda ayni yaklasima sahip oldugunu belirterek ikonoklazmin Araplardan etkilenerek uygulandigi gorusune atifta bulunmaktadir Ikonoklazmin tasfiyesinden sonraysa din disi tasvirler dine saygisizlik gerekcesiyle kazinarak yerlerini tekrar ikonalara birakmistir Ikonoklastik donemin Bizans sanatina en buyuk katkisi dini sanatin kuramsallastirilmasi olmustur Bir yuzyil boyunca suren ikonoklazm tartismalari sirasinda Hristiyan dunyanin en onemli fikir insanlari kacinilmaz olarak konu ile ilgili fikirler yurutmusler ve imge arketip Isa nin ruhani dogasi Isa nin insani dogasi gibi konularda gerek felsefi gerek teolojik tabanda eserler vermislerdir Tum tartismalar sonucunda cismani olarak insanlarin karsisina cikmis olan kutsal kisilerin resmedilmesinin mumkun oldugu gorusu agirlik kazanmis buna gore Isa azizler ve kendilerini cesitli durumlarda insan biciminde gosterdikleri icin meleklerin tasvirleri serbest birakilmis ancak hicbir cismani bicimi olmayan Tanri ve Kutsal Ruh bu baglamin disinda birakilmistir Imge toz olarak arketipinden farkli ancak sonuc olarak kutsal kisi ile ozdes olarak kabul edilmekte ve ikona sahih portre olarak kabul edilmekteydi Buna bagli olarak kutsal addedilen kisilerin ikonalari uzerinde kimsenin degisiklik yapma hakki bulunmamaktaydi Bu nedenle tasvir edilen kisilerin gorunumu bir standarda baglanmistir Ornegin Ioannis Hrisostomos un 10 11 12 ve 14 yuzyillara ait calismalarda alni acik ince yuzlu ve ince sakalli olarak tasvir edildigi farkli portrelerden gorulmektedir Ikonoklazm sonrasi sanattaki kaygi tasvirin kisinin gercek gorunumune benzemesi degil kisiyi temsil etmesi ve goruldugunde kim oldugunun hemen anlasilabilmesidir III Gregorios un Ferrara daki bir kiliseyi ziyaret ettikten sonra yasadigi tecrubeyi Bir Latin kilisesine girdigimde oradaki azizlerin hicbirine saygi gosterisinde bulunamiyorum cunku taniyamiyorum Bu nedenle hac isareti yapiyor ve kendi yaptigim bu isarete saygi gosterisinde bulunuyorum kilisede gordugum baska hicbir seye degil sozleriyle ozetlemesi bu anlayisin Bizanslilar uzerinden ne denli etkili oldugunu gostermektedir Ikonoklazmin tamamen tasfiye edilmesiyle birlikte ikonalarin restorasyonuna girisilmis ve bunlar uzerine calisacak sanatci ihtiyaci hasil olmustur Zengin aileler gerek kendi hanelerini gerekse de kamusal alanlardaki binalari susleyecek ressam ve mozaikcilere hamilik yapmak icin birbirleriyle yarisa girmislerdir Bizans sanati bu donemde Orta Cag sanati olarak kimliklenerek ana bicimlerini ve temel ilkelerini ortaya koymus devletin yikilisina kadar da bir Orta Cag sanati olarak kalmistir Ikonoklazm oncesi kilise ikonalarinda bicimsel ve manevi yonden bir tutarlilik gorulmemekteyken bu donem sonrasinda ikonografik bir program gelistirilmis ve standart yakalanmistir Ornegin artik erken donemde gorulen uzun sacli ve sakalsiz genc Isa tasviri tamamen yok olmus kilisenin ibadet alaninda imparator ve imparatorice gibi din disi kisilerin tasvir edilmesi de birakilmistir Bu yeni donemde kilisenin neresinde nasil bir sekilde kimin tasvir edilecegi kurallarla takip edilmeye baslanmistir Populer kulture etkileri Bilge Karasu nun 1970 yilinda yayinlanan ve Sait Faik Hikaye Armagani kazanan Uzun Surmus Bir Gunun Aksami adli oyku kitabindaki ilk iki uzun oykude Bizans ikonoklazminin toplumsal psikolojik ve felsefi etkileri islenmistir NotlarVikipedi nin kardes projelerinden Bizans ikonoklazmi hakkinda daha fazla bilgi edininCommons ta dosyalarVikisoz de alintilar Norwich V Konstantinos un konsilde kendi istegi disinda bir karar cikmamasi icin ikonoklazma acikca muhalefet eden Antiohia Ierusalim ve Aleksandria patrikleri ile papaliga katilma cagrisi yapmadigini one surmektedir Bu tedbirin III Leon tarafindan 730 lu yillarda alindigi kabul edilmesine karsin son arastirmalar bunu V Konstantinos un gerceklestirdigini gostermektedir Katolik Kilisesi terimi ikonoklastlarin kilisesinden ayristirilmak amaciyla evrensel kilise anlaminda kullanilmistir Bunlardan birine gore Ankira Piskoposu Basileios Ishak in kurban edilme hikayesini defalarca okumasina ragmen etkilenmedigini ancak tasvir edilmis halini gordugunde aglamaktan kendini alamadigini anlatmis ve bu anlati kendine konsil kararlari arasinda delil olarak yer bulmustur Bu konuda Paul Julius Alexander konsil kararlarinda bazi yeni ogretilerin yer aldigini one surmus Ostrogorski ise bahsedilen ogretilerin Basileios a ait oldugunu belirterek konsili taklitci olarak nitelemistir Ostrogorski bunun nedenini konuya ilgi duymamasina degil imparatorun artik ikonoklast hareketin duraklama noktasina gelmis oldugunu fark etmesine baglamaktadir KaynakcaOzel a b Spieser 2014 s 313 a b c d e Lee Jung Hye 2004 Bizans siyasi ve sosyal tarihinde tasvir kiricilik ikonoklazma hareketinin baslangic donemi Yuksek lisans Istanbul Istanbul Universitesi a b Talbot Rice 1998 s 81 a b Barker 1995 s 72 a b c Luhovitskiy L V 2013 Eἰkonolatrai pravoslavnye ili yeretiki Indoevropeyskoe Yazikoznaniye I Klassiheskaya Filologiya XVII Rusca Sankt Peterburg Rusya Bilimler Akademisi ss 546 558 ISSN 2306 9015 Aydin Mehmet Bahar 2002 Selcuk Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi 13 Konya Selcuk Universitesi Universitesi Ilahiyat Fakultesi ss 5 15 ISSN 1300 5057 18 Agustos 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Agustos 2017 Merriam Webster Ingilizce 15 Temmuz 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 15 Temmuz 2017 iconolatry Oxford Living Dictionaries Ingilizce 16 Temmuz 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 16 Temmuz 2017 a b c Kirbay Ayca 2010 S U Edebiyat Fakultesi koleksiyonunda bulunan dini bir tuvalin ikona imajinda yorumlanmasi Yuksek lisans Konya Selcuk Universitesi a b c d e f g h Herrin 2016 s 151 a b Talbot Rice 1998 s 72 Spieser 2014 s 296 a b c d e Kaplan 2008 s 119 a b c d e f Herrin 2016 s 153 a b c Flusin 2014 s 247 Arslan Aytug Eylul 2015 Anadolu Inanc Soylenceleri Egeria nin Anlatilarinda Balikligol ve Kral Abgar Celal Bayar Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi 13 3 Celal Bayar Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu s 147 doi 10 18026 cbusos 93134 ISSN 2146 2844 18 Agustos 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Agustos 2017 M O 132 M S 639 ekitap kulturturizm gov tr 26 Mart 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Mart 2017 a b c Lemerle 1994 s 74 a b c d e Barker 1995 s 74 a b c Gombrich 2009 s 135 a b c Gregory 2008 s 187 a b c d e Gregory 2008 s 188 a b Mango 2008 s 285 Talbot Rice 1998 s 71 a b c d Herrin 2016 s 157 a b c d e f g h i Vasiliev 2016 s 298 a b c d e f Vasiliev 2016 s 297 a b c d Norwich 2013a s 288 a b c d e f Herrin 2016 s 155 a b c d Herrin 2016 s 152 a b c d Chatzidakis 2011 s 221 a b c Chatzidakis 2011 s 224 Kucuk Mehmet Alparslan Mart 2015 Kuran daki Renk Algisina Mitolojik ve Ikonografik Acidan Karsilastirmali Bir Bakis PDF Turk ve Islam Dunyasi Sosyal Arastirmalar Dergisi 2 ss 19 54 doi 10 16989 TIDSAD 27 ISSN 2149 083X 11 Kasim 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 18 Agustos 2017 Chatzidakis 2011 s 230 a b c Chatzidakis 2011 s 231 a b c Chatzidakis 2011 s 234 a b c Akyurek 1997 s 77 a b Akyurek 1997 s 79 Chatzidakis 2011 s 235 Ronchey 2014 s 179 Akyurek 1997 s 78 a b c d e Herrin 2016 s 154 Luka 1 13 Yeni Ahit incil info 13 Temmuz 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Temmuz 2017 Spieser 2014 s 315 Spieser 2014 s 314 Emeksiz Abdulkadir Mayis 2007 Efsanelerin Istanbul u Fetih ve Fatih 2005 2006 Fatih Sempozyumlari I II Tebligler Istanbul Fatih Belediyesi Kultur Yayinlari s 152 a b c Herrin 2016 s 156 a b c d e f Vasiliev 2016 s 292 a b c Cheynet 2008 s 60 a b c d e f Ostrogorsky 2015 s 137 Levtchenko 1999 s 138 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 139 PDF Ingilizce documentacatholicaomnia eu 19 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 20 Nisan 2017 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 140 Vasiliev 2016 s 338 a b Vasiliev 2016 s 337 Ostrogorsky 2015 s 138 Levtchenko 1999 s 137 Ostrogorsky 2015 s 141 a b c d e f Ostrogorsky 2015 s 142 a b Chatzidakis 2011 s 220 Spieser 2014 s 316 a b Herrin 2016 s 160 a b c d Cheynet 2008 s 61 a b c d e f g h Vasiliev 2016 s 296 a b Lemerle 1994 s 72 Muverrih Vardan 2017 Turk Fetihleri Tarihi Hrand Der Andreasyan cev Istanbul Post Kitap s 51 ISBN 9786059444293 a b c d e Vasiliev 2016 s 293 a b c d Ronchey 2014 s 178 Avci 2003 s 163 Misir dan Cikis 20 4 Eski Ahit incil info 26 Mart 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Mart 2017 Yasa nin Tekrari 4 18 Eski Ahit incil info 26 Mart 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Mart 2017 Yasa nin Tekrari 5 8 Eski Ahit incil info 26 Mart 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Mart 2017 Romalilar 1 22 23 Yeni Ahit incil info 14 Mayis 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 14 Mayis 2017 Kur an kuran diyanet gov tr 10 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Nisan 2017 Avci 2003 s 170 Konak Ruhi Ocak 2013 Islam da Tasvir Yasagi Sorunu ve Minyatur Sanati The Journal of Academic Social Science Studies 6 1 Elazig Firat Universitesi Egitim Fakultesi Turkce Egitimi Bolumu ss 967 988 doi 10 9761 JASSS 537 ISSN 2147 2971 a b Ostrogorsky 2015 s 150 a b c Gregory 2008 s 190 a b Avci 2003 s 166 Baskici 2009 s 168 Mango 2008 s 108 a b Avci 2003 s 165 Avci 2003 s 173 a b c d e f g h Vasiliev 2016 s 299 a b Flusin 2014 s 246 Avci 2003 s 154 a b Vasiliev 2016 s 294 a b c d Levtchenko 1999 s 125 a b c d Barker 1995 s 75 a b c d e f g h i Lee Jung Hye 2010 Bizans siyasi ve sosyal tarihinde tasvir kiricilik Ikonoklazma donemi 787 843 Doktora Istanbul Istanbul Universitesi a b c Baskici 2009 s 157 Mango 2008 s 119 Kaplan 2008 s 122 Baskici 2009 s 158 a b c Norwich 2013a s 294 Mango 2008 s 122 Mango 2008 s 120 Treadgold Warren 2002 A Concise History of Byzantium Ingilizce Basingstoke Palgrave s 236 ISBN 9780333718308 Ostrogorsky 2015 s 149 a b Lemerle 1994 s 75 a b c Cheynet 2008 s 63 Baskici 2009 s 160 Akyurek 1997 s 76 a b Seidler 1980 s 59 Diehl 2006 s 67 a b c Vasiliev 2016 s 295 a b Avci 2003 s 152 a b Avci 2003 s 153 a b Norwich 2013a s 282 Norwich 2013a s 283 Norwich 2013a s 284 Ostrogorsky 2015 s 144 Khalke Isa si ve Meryem Ana Panosu kariye muze gov tr 14 Temmuz 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 14 Temmuz 2017 Herrin 2016 s 161 a b c Ostrogorsky 2015 s 145 a b Herrin 2016 s 162 Gregory 2008 s 183 a b Vasiliev 2016 s 275 a b c Levtchenko 1999 s 124 a b c Norwich 2013a s 286 a b c Lemerle 1994 s 70 Barker 1995 s 70 Ostrogorsky 2015 s 146 Vasiliev 2016 s 291 Diehl 2006 s 65 Ostrogorsky 2015 s 148 Barker 1995 s 98 a b c d Ostrogorsky 2015 s 151 Seidler 1980 s 31 a b c d Herrin 2016 s 163 a b Gregory 2008 s 189 a b c d Norwich 2013a s 289 a b Diehl 2006 s 68 a b c Ostrogorsky 2015 s 152 a b c d e Levtchenko 1999 s 126 Gregory 2008 s 185 Barker 1995 s 99 Halsall Paul Ekim 1998 St John of Damascus Apologia Against Those Who Decry Holy Images Ingilizce sourcebooks fordham edu 8 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Nisan 2017 Halsall Paul Subat 1996 Medieval Sourcebook John of Damascus In Defense of Icons c 730 Ingilizce sourcebooks fordham edu 8 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 8 Nisan 2017 Gregory 2008 s 186 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 153 Mango 2008 s 111 a b Herrin 2016 s 164 a b c d e Norwich 2013a s 290 a b c d Barker 1995 s 73 Vasiliev 2016 s 300 Vasiliev 2016 s 301 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 154 a b c d Norwich 2013a s 291 a b c d e Vasiliev 2016 s 302 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 155 a b c Gregory 2008 s 193 Levtchenko 1999 s 128 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 156 a b c Barker 1995 s 71 a b c Ostrogorsky 2015 s 159 a b c d e Norwich 2013a s 292 a b c d Ostrogorsky 2015 s 160 a b c d e f Gregory 2008 s 194 Herrin 2016 s 165 Halsall Paul Subat 1996 Ingilizce sourcebooks fordham edu 20 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Nisan 2017 a b c d e Norwich 2013a s 293 a b c d e f Vasiliev 2016 s 303 a b c d e f Ostrogorsky 2015 s 161 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 162 a b Mango 2008 s 129 a b Diehl 2006 s 69 a b c d e Vasiliev 2016 s 304 a b c d Levtchenko 1999 s 127 a b c d e f g h i j k Vasiliev 2016 s 305 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 158 a b Norwich 2013a s 295 a b Diehl 2006 s 70 a b Cheynet 2008 s 65 Norwich 2013a s 296 a b c d e Barker 1995 s 76 Levtchenko 1999 s 129 Talbot Rice 1998 s 76 Ostrogorsky 2015 s 157 a b c Ostrogorsky 2015 s 163 Levtchenko 1999 s 131 a b c d e f g h i j k Norwich 2013a s 298 a b c Norwich 2013a s 297 Ostrogorsky 2015 s 164 a b c d e f Vasiliev 2016 s 306 a b c d e Gregory 2008 s 195 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 165 a b Herrin 2016 s 166 a b c Norwich 2013a s 299 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 166 a b c d Norwich 2013a s 300 a b c Halsall Paul Subat 1996 Ingilizce sourcebooks fordham edu 20 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 20 Nisan 2017 a b Gregory 2008 s 196 a b Norwich 2013a s 301 Gombrich 2009 s 138 Vasiliev 2016 s 307 a b Herrin 2016 s 167 a b Ostrogorsky 2015 s 170 Norwich 2013a s 306 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 167 a b c d e f Norwich 2013a s 302 Gregory 2008 s 197 Ostrogorsky 2015 s 169 Ostrogorsky 2015 s 168 Norwich 2013a s 304 Diehl 2006 s 71 Ostrogorsky 2015 s 173 a b c Vasiliev 2016 s 315 Vasiliev 2016 s 327 Gregory 2008 s 200 a b c Diehl 2006 s 73 a b c d e f g Vasiliev 2016 s 328 a b Ostrogorksy 2015 s 175 a b c Ostrogorksy 2015 s 183 Ostrogorksy 2015 s 184 Gregory 2008 s 201 a b Ostrogorksy 2015 s 187 a b c d e f g Gregory 2008 s 202 a b Ostrogorsky 2015 s 187 a b c d e f Ostrogorsky 2015 s 188 Cheynet 2008 s 62 a b c d Levtchenko 1999 s 133 Norwich 2013b s 32 a b Norwich 2013b s 33 a b c d e Norwich 2013b s 34 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 189 a b c d Vasiliev 2016 s 329 a b Levtchenko 1999 s 134 a b Norwich 2013b s 35 Alexander Paul Julius 1953 The Iconoclastic Council of St Sophia 815 and Its Definition Horos Dumbarton Oaks Papers Ingilizce 7 Cambridge Harvard University Press ss 35 66 doi 10 2307 1291055 a b c d e f g Ostrogorsky 2015 s 190 a b c d e f Vasiliev 2016 s 333 a b c d e Vasiliev 2016 s 334 a b c d e f Gregory 2008 s 203 Norwich 2013b s 36 a b Vasiliev 2016 s 330 a b Norwich 2013b s 46 a b c d Vasiliev 2016 s 331 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 191 Norwich 2013b s 45 a b Norwich 2013b s 41 a b c Norwich 2013b s 40 a b c d e f Ostrogorsky 2015 s 192 a b Norwich 2013b s 43 a b c d e f Gregory 2008 s 204 a b Norwich 2013b s 44 a b c Ostrogorsky 2015 s 193 Gregory 2008 s 206 Ostrogorsky 2015 s 194 a b c Ostrogorsky 2015 s 195 Norwich 2013b s 52 Norwich 2013b s 53 Ronchey 2014 s 181 Gregory 2008 s 205 a b c Ostrogorsky 2015 s 196 a b Norwich 2013b s 54 Norwich 2013b s 55 a b c d e f Vasiliev 2016 s 332 a b c Ostrogorsky 2015 s 204 a b Gregory 2008 s 207 a b c d e Ostrogorsky 2015 s 205 Norwich 2013b s 56 a b c Norwich 2013b s 57 Diehl 2006 s 74 a b c Herrin 2016 s 168 a b Ostrogorsky 2015 s 206 a b Norwich 2013b s 58 a b Akyurek 1997 s 72 a b Ostrogorsky 2015 s 203 a b Cheynet 2008 s 66 a b Diehl 2006 s 76 Diehl 2006 s 77 a b c d Mango 2008 s 286 a b c d e Mango 2008 s 287 a b c Gregory 2008 s 209 a b Diehl 2006 s 72 a b c d e f g h Mango 2008 s 288 Herrin 2016 s 169 a b c Akyurek 1997 s 81 a b c Akyurek 1997 s 80 Gombrich 2009 s 136 Ozkirimli Atilla Temmuz 1971 Kitaplar Tenkitler Uzun Surmus Bir Gunun Aksami Turk Dili 24 238 Ankara Turk Dil Kurumu Yayinlari ss 312 314 Onart Ulker Nisan 1978 Uzun Surmus Bir Gunun Aksami Uzerine Turk Dili 37 319 Ankara Turk Dil Kurumu Yayinlari ss 252 265 GenelAkyurek Engin 1997 Bir Ortacag Sanati Olarak Bizans Sanati Akyurek Engin Ed Sanatin Ortacagi Turk Bizans ve Bati Sanati Uzerine Yazilar Istanbul Kabalci Yayinevi ISBN 9757942634 Avci Casim 2003 Islam Bizans Iliskileri Istanbul Klasik Yayinlari ISBN 9758740067 1995 Bizans Toplumsal ve Siyasal Dusunusu Mete Tuncay cev 2 bas Istanbul Imge Kitabevi Yayinlari ISBN 9755331344 Baskici M Murat 2009 Bizans Doneminde Anadolu Iktisadi ve Sosyal Yapi 900 1261 Ankara Phoenix Yayinevi ISBN 9786055738112 Chatzidakis Nano 2011 Konstantinopolis in Ikonalari Pralong Annie Ed Bizans Yapilar Meydanlar Yasamlar Buket Kitapci Bayri cev Istanbul Fransiz Anadolu Arastirmalari Enstitusu amp Kitap Yayinevi ISBN 9786051050720 Cheynet Jean Claude 2008 Bizans Tarihi Ismail Yerguz cev Ankara Dost Kitabevi Yayinlari ISBN 9789752983526 Diehl Charles 2006 Bizans Imparatorlugu Tarihi A Goke Bozkurt cev Istanbul Ilgi Yayinlari ISBN 9944978140 Flusin Bernard 2014 Dini Hayat Ed Bizans Dunyasi Asli Bilge cev Istanbul Ayrinti Yayinlari ISBN 9789755398235 Gombrich E H 2009 Sanatin Oykusu Erol Erduran Omer Erduran cev 5 bas Istanbul Remzi Kitabevi ISBN 9789751406958 Gregory Timothy 2008 Bizans Tarihi Esra Ermert cev Istanbul Yapi Kredi Yayinlari ISBN 9789750815072 2016 Bizans Bir Ortacag Imparatorlugunun Sasirtici Yasami Uygur Kocabasoglu cev 4 bas Istanbul Iletisim Yayinlari ISBN 9789750507496 2006 Bizans in Altinlari Ihsan Batur cev 4 bas Istanbul Yapi Kredi Yayinlari ISBN 9750801342 Lemerle Paul 1994 Bizans Tarihi Galip Ustun cev Istanbul Iletisim Yayinlari ISBN 9754704333 1999 Kurulusundan Yikilisina Kadar Bizans Tarihi Maide Selen cev Istanbul Ozne Yayinlari ISBN 975814345X Mango Cyril 2008 Bizans Yeni Roma Imparatorlugu Gul Cagali Guven cev Istanbul Yapi Kredi Yayinlari ISBN 9789750814105 Norwich John Julius 2013a Bizans Erken Donem MS 323 802 1 Hamide Koyukan cev Istanbul Kabalci Yayinevi ISBN 9786055093013 Norwich John Julius 2013b Bizans Yukselis Donemi MS 803 1081 2 Selen Hircin Riegel cev Istanbul Kabalci Yayinevi ISBN 9786055093020 Ostrogorsky Georg 2015 Bizans Devleti Tarihi Fikret Isiltan cev 8 bas Ankara Turk Tarih Kurumu Yayinlari ISBN 9789751603487 2014 Imparatorlar ve Ikonoklazm Eco Umberto Ed Ortacag Barbarlar Hiristiyanlar Muslumanlar Leyla Tonguc Basmaci cev 2 bas Istanbul Alfa Yayinlari ISBN 9786051066233 1980 Bizans Siyasal Dusuncesi Mete Tuncay cev Ankara Ankara Universitesi Siyasal Bilgiler Fakultesi Yayinlari Spieser Jean Michel 2014 Imparatorluk ve Hiristiyan Sanati Benzerlik ve Farkliliklar Morrisson Cecile Ed Bizans Dunyasi Asli Bilge cev Istanbul Ayrinti Yayinlari ISBN 9789755398235 1998 Bizans ta Gunluk Yasam Bilgi Altinok cev Istanbul Gocebe Yayinlari ISBN 9758143182 Vasiliev Alexander A 2016 Bizans Imparatorlugu Tarihi Tevabil Alkac cev Istanbul Alfa Yayinlari ISBN 9786051712659