Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Mart 2022) () ( |
Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya ile güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul'u zapt etmek suretiyle Almanya'nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletleri'ni zayıflatma amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
Çanakkale Savaşı | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
I. Dünya Savaşı Osmanlı Cephesi | |||||||
Saat yönünde: Anafartalar Cephesi'nde Mustafa Kemal ve silah arkadaşları; Gelibolu'ya çıkarma yapan Anzaklar; Gelibolu sırtlarındaki Anzak askerleri; Osmanlı askerlerinin bulunduğu bir siper ve Çanakkale Boğazı'ndan çekilen İtilaf Devletleri'ne ait donanma | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Fransa | Osmanlı İmparatorluğu Alman İmparatorluğu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Horatio Herbert Kitchener Ian Hamilton John de Robeck Aylmer Hunter-Weston William Birdwood Alexander Godley Winston Churchill Henri Gouraud Maurice Bailloud | Enver Paşa Otto Liman von Sanders Cevat Paşa Mehmet Esat Paşa Kaçı Vehip Paşa Çolak Faik Paşa Erich Weber Fevzi Paşa Cafer Tayyar Bey Ahmet Fevzi Bey Halil Sami Bey Selahattin Adil Bey Mustafa Kemal Bey Cemil Conk Yakup Şevki Bey Kâzım Karabekir Bey | ||||||
Çatışan birlikler | |||||||
MEF Anzaklar Doğu Seferi Kuvvetleri | 5. Ordu | ||||||
Güçler | |||||||
Britanya İmparatorluğu: 489.000 Fransa: 79.000 | Osmanlı İmparatorluğu: 315.500 | ||||||
Kayıplar | |||||||
45.000-50.000 ölü bütün İtilaf Devletleri : 205.000 zayiat : 47.000 zayiat Toplam zayiat İtilaf Devletleri: 252.000 | 56.000 muharebede ölen 21.000 hastanede ölen Toplam ölü: 77.000 97.000 yaralı 11.000 kayıp 64.000 savaş dışı veya hasta Toplam zayiat: 250.000 |
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun kesin olarak Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de Britanya donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Birleşik Krallık Savaş Konseyi sekreteri Winston Churchill'in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.
Deniz harekâtıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Britanya ve Fransa çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe-Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.
Harekat öncesi
I. Dünya Savaşı
Sanayi Devrimi'nden itibaren giderek büyüyen üretim bir yandan ham madde gereksinimini sürekli artırırken diğer yandan yeni pazarları gerektiriyordu. Diğer yandan giderek büyüyen sermaye birikimi, yeni yatırım alanları bulmaya yöneliyordu. Avrupa'nın büyük devletleri 19. yüzyıl boyunca farklı hızlarda gelişmişlerdi ve gelişmelerini sürdürebilmek için etki alanlarını genişletmek için sıkı bir rekabet içindeydiler. Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Rusya farklı ilgi alanlarına sahip olsalar da bu alanlar çok yerde iç içe girmektedir. Sonuçta bu rekabet, 20. yüzyılın başlarında bir savaşı kaçınılmaz olarak gündeme getirmişti. Bu ülkeler arasında süreç içinde oluşan ittifaklar da olası savaşın Avrupa çapında bir savaş olmasına yol açacaktır. Bu dönemde netleşen bu ittifaklar, Birleşik Krallık, Fransa ve Çarlık Rusyası'nın oluşturduğu İtilaf Devletleri ile Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya'nın oluşturduğu İttifak Devletleri bloklarıdır. Bu şekilde bir bloklaşma 1882 yılında Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya arasındaki bir ittifakla, bir bloku oluşturmuştu. Kısa süre sonra 1894 yılında Fransa-Rusya, 1904 yılında Birleşik Krallık-Fransa, 1907 yılında da Birleşik Krallık-Rusya arasında antlaşmalar yapılarak diğer blok şekillenmiştir. Birleşik Krallık ve Fransa arasındaki 1904 yılı antlaşması ilginçtir. Birleşik Krallık, Fransa'nın "Kuzey Afrika'nın en iyi parçalarını" almasına göz yumuyordu, Fransa ise Mısır'daki Britanya varlığına karışmayacaktı. Birleşik Krallık ile 1907 yılında Çarlık Rusyası arasındaki antlaşma da 1904 antlaşmasına benzer biçimde, esas olarak tarafların Avrupa dışı ilgi alanlarını düzenliyordu. İran, Afganistan, Çin ve Tibet'teki iki ülkenin çıkarları arasındaki çekişmelere çözüm getiriyordu. Tüm bunların ortaya koyduğu haliyle Avrupa'daki bu bloklaşmalar, esas olarak Avrupa dışı paylaşımı konu almaktaydı. Dolayısıyla bu bloklaşmanın sonunda ortaya çıkacak olan Avrupa çapındaki topyekün savaş, esas itibarıyla Avrupalı büyük güçlerin, Avrupa dışını yeniden paylaşımı mücadelesi olarak görülmektedir.
I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Balkanlar da iki kampa ayrılmıştı. Bir bakıma İtilaf Devletleri'nin himayesinden olan Yunanistan, Romanya ve Sırbistan bir tarafı oluştururken İttifak Devletleri'ne daha eğilimli görünen Bulgaristan diğer tarafı oluşturuyordu. Dolayısıyla bu bölgeyle ilgili hesaplarda Bulgaristan'ın durumu hesaba katılmak zorundaydı. Nitekim 1914 yılının Haziran ayında Bulgaristan yüklüce bir borç anlaşmasıyla de facto İttifak Devletleri safına kaymıştır. Sonuç olarak özellikle Avrupalı büyük devletler arasında oluşan bu bloklaşma, yerel bir çatışmanın bile Avrupa'nın en azından dört büyük devletinin işe karışmasını gerektirecekti.
Sonuçta ortaya çıkan da bu oldu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Franz Ferdinand 28 Haziran 1914 günü bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırbistan'a 48 saat süreli bir ültimatom vermiştir. Sırbistan'ın tüm oyalama çabalarına karşın 28 Temmuz Belgrad'ı bombalamaya başlayarak bu ülkeye savaş ilan etti. Ardından Çarlık Rusyası genel seferberliğe gitti. Ancak Almanya daha önce Rusya'nın seferberlik ilanını, savaş ilanı olarak kabul edeceğini tüm devletler nezdinde deklare etmiştir. Bunun üzerine 1 Ağustos'ta Rusya'ya, 3 Ağustos'ta da Fransa'ya savaş ilan etti. Bu savaş ilanlarının ardından İtalya tarafsızlığını ilan ederek Almanya-Avusturya blokundan ayrılmış, bir yıl sonra yeniden katılmıştır.
Almanya, geçmişten beri, daha net olarak Bismarck'tan beri iki cepheli bir savaştan kaçınmaktaydı ancak bu değişmez kaderi gibi görünüyordu. Doğuda Çarlık Rusyası, batıda ise Fransa gibi iki güçlü devlet vardı. Alman İmparatorluğu'nun 1891-1905 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığını üstlenen Schlieffen, bu tehlikeli durum için bir plan geliştirmişti ve doğal olarak Schlieffen Planı olarak biliniyordu. Bu plan, Rusya'nın seferberliğini bir ay içinde tamamlayabileceği hesabına dayanmaktadır. Almanya, tüm gücüyle batıya saldırarak kesin sonuç elde edecek ve bunun üzerine seferberliğini anca tamamlamış olan Rusya'ya saldıracaktı. Böylelikle iki cephede savaşma durumunda düşmekten kaçınacaktı. Almanya bu stratejiyi uygulamak için 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan eder etmez hiç vakit kaybetmeden, bu ülkeye Belçika üzerinden saldırı hazırlığına girişmiştir. Belçika'dan geçiş için izin istendiyse de olumlu yanıt alınmadı ve bunun üzerine Alman orduları 4 Ağustos'ta Belçika'ya saldırdı. Ancak kısa süre içinde bu stratejinin uygulaması başarısız oldu ve Alman Orduları Marne'de Fransa-Britanya savunmasını aşamadı ve 12 Eylül'de Marne hattında durduruldular. Artık Schlieffen Planı işlemeyecekti. Bu durumda Almanya yine iki cepheli savaşla karşı karşıyaydı. Doğuda Rusya ile, batıda da Britanya ve Fransa kuvvetleriyle çarpışmak durumundaydı. Ancak iki cephede de güçlü olamazdı, bir tarafa öncelik vermeliydi. Güçlü olmayı seçtiği cephe Batı Cephesi'ydi, doğuda zayıf kuvvetlerle oyalama muharebesi verecek, diğer deyişle savunmada kalacak, kuvvetlerinin büyük kısmını Batı'da kullanarak burada kesin sonuç elde ettikten sonra esas kuvvetlerini Rusya Cephesi'ne aktaracaktı.
Avrupa içlerindeki bu gelişmeler, Birleşik Krallık ve Fransa’yı müttefikleri Rusya’yı desteklemek zorunda bırakmıştı. Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla Britanya ve Fransa desteğine gerek duyuyordu. Ancak Almanya'yı yenilgiye uğratabilmek için Rusya'nın muazzam insan kaynaklarından yararlanmak gerekiyordu. Bunun için de Rusya mühimmat, silah ve mali olarak desteklenmeliydi. Özellikle mühimmat yönünden bu zorunluydu. Çünkü Rus ordusu mühimmat stoklarını büyük ölçüde tüketmiş durumdadır. Bu durumda ondan taarruzi bir hareket beklenemezdi. Fransa ve Birleşik Krallık'ın bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır. Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır. Arktik Okyanusu, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanmasının denetimindedir. Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir. Olası dördüncü yol ise Osmanlı İmparatorluğu’nun denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur. Sonuçta Rusya ile müttefiklerinin irtibatı kesilmiştir. Sadece Rusya'ya yardım konusu değil, Rus buğdayının ve petrolünün Avrupa'ya getirilmesi de artık olanaksızdır. Sonuç olarak Rusya ile tek bağlantı boğazlardır. İtilaf Devletleri'nin Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya olarak doğu-batı parçaları arasındaki tek ulaşım hattı boğazlardı. Üstelik Rus savaş sanayi, savaş sırasındaki mühimmat sarfiyatını karşılayacak kapasitede değildi ve mühimmat açığı her geçen gün büyümekteydi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ittifak arayışı
Osmanlı İmparatorluğu, 20. yüzyılın başlarında neredeyse 200 yıldır Gerileme Dönemi'ndeydi. Bu süre boyunca uğranılan askeri yenilgilere 1912-13 yıllarında yaşanan Balkan Savaşı eklenmiş, Balkanlar'daki toprakların bütünüyle elden çıkmış olmasının ötesinde en iyi eğitimli ve en iyi teçhiz edilmiş ordular bu savaşta kaybedilmişti. Dahası büyük miktarda silah ve mühimmat da terk edilmişti.
Avrupa devletleri I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun tarafsız kalacağını varsayıyorlardı. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu savaşın ilk aylarında "savaş dışı" durum ilan etmiştir. Bu durum İtilaf Devletleri arasında olumlu karşılanmıştır. Bu sayede Boğazlar ticari deniz trafiğine açık kalacaktır. Osmanlı İmparatorluğu açısından da I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde en doğru politika tarafsız kalmak gibi görünüyordu. Ancak "bu yeterli bir çözüm müydü? Bir de mümkün müydü?" Avrupalı devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki niyetleri biliniyordu. Rusya, yüzyıllardır sıcak denizlere inebilmek için Boğazlar'ı istiyordu. Birleşik Krallık, Hindistan yolunun güvenliği için Filistin'i, petrolü için de Irak'ı istiyordu. Fransa, Lübnan, Suriye ve Kilikya'yı, İtalya ise Antalya'yı istemektedir. Bunları bilen Osmanlı yöneticileri, söz konusu devletlerin bu emellerine ulaşmak için, savaş sırasında ya da savaştan hemen sonra Osmanlıyı rahat bırakmayacaklarını rahatlıkla seziyorlardı. Gerçekten de Avrupa'nın büyük devletleri arasındaki gerginliklerin bir Avrupa savaşına varmasının nedenlerinden biri de Osmanlı toprakları üzerindeki emelleriydi ve İmparatorluğun parçalanması sorunuydu. Diğer deyişle her devlet, kendi ilgi alanının rakiplerinden önce kontrol altına almak istiyordu.
Fakat Osmanlı İmparatorluğu için en vahim tehlike Rusya'nın durumuydu. Çarlık, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa katılması durumunda, savaş sonrasında İstanbul'u terk etmek zorunda kalacaklarını hesaplıyor, şimdiden durumu sağlama bağlamayı gerekli görüyordu. Bunun için dönemin Dışişleri Bakanı Sergey Sazonov, 1914 yılı ilkbaharında İngiliz ve Fransız hükûmetleriyle görüşmeler yaptı. Birleşik Krallık Hükûmeti'nin yanıtı oldukça açıktır.
Eğer savaş zaferle bitecek olursa İngiltere, kendilerinin Osmanlı İmparatorluğu arazisine ya da başka yerlerdeki arazilere (özellikle İran) yapacakları taleplerinin olumlu karşılanması kaydı ile İstanbul ve Boğazlar hakkındaki Rus taleplerini tasvip edecektir.
Fransa ise bir süre Rus talebine karşı tutum takınmıştır. Ancak Akdeniz'de Alman tehdidi ortaya çıktıktan sonra karşı çıkmaktan vazgeçmiştir. Osmanlı topraklarının İtilaf Devletleri arasında gizli antlaşmalarla, savaşın sona ermesinden önce paylaşılmasının bir diğer örneğini Fransa vermiştir. Fransa'nın Suriye ve Adana bölgesini alması, Birleşik Krallık ve Rusya tarafından prensip olarak kabul edilmiştir. Daha sonraki görüşmelerde Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Batı Karadeniz Bölgesi'nin Rusya'ya bırakılmasında anlaşma sağlandı. Fransa'ya verilecek toprakların çerçevesi de genişletildi. Paylaşmanın bir diğer uzantısı Britanya ile Haşimi Ailesi'nden Şerif Hüseyin arasında yapılan anlaşmadır. Birleşik Krallık yönünden Şerif Hüseyin önemli bir kozdu, çünkü Peygamber ailesinden kabul ediliyordu. Böylelikle Osmanlı Halifesi'nin İslam dünyası üzerindeki otoritesini sarsacak güçte kabul ediliyordu. Şerif Hüseyin de Arap Yarımadası'nı ve tüm Ortadoğu'yu içine alacak bir krallığı olsun istiyordu. Görüşmeler sonunda Arap Yarımadası, Irak ve Suriye'yi kapsayan bir krallık kurması üzerinde 1916 yılı Ocak ayında anlaşma sağlanmıştır. Ancak bu durum Fransa'yı harekete geçirdi. Birleşik Krallık ile Fransa arasıda 9-16 Mayıs 1916 tarihlerindeki bir dizi resmi mektuplaşmanın ardından Fransa'nın hakimiyet alanı yeniden belirlendi. Bu mutabakat, 29 Nisan 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması ile resmileştirilmiştir.
Diğer tarafta Osmanlı yöneticileri de Batılı devletlerin bu emellerini seziyor ve Rusya'nın en büyük tehlike olduğunu görüyorlardı. Bu durumda Osmanlı yöneticilerinin, imparatorluğun güvenliği için bir desteğe ihtiyaçları vardı. En mantıklı görünen, hem savaşta Rusya'nın ittifakı içinde olmak, hem de aynı ittifak içinde yer almakla Birleşik Krallık ve Fransa'nın desteğini sağlamak gibi görünüyordu. Bu amaçla Maliye Bakanı Cavit Bey Britanya makamlarıyla, Bahriye Nazırı Cemal Paşa ise Fransız makamlarıyla bir süredir temas halindedir. Ancak ne Britanya tarafı ne de Fransız tarafı bu ittifak yaklaşmasına sıcak bakmadılar. Rusya'nın da bu işe kesin olarak karşı olmasının da bu durumda payı olduğu kabul edilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Britanya ile ittifak girişimine olumlu yaklaşılmamasında, Jön Türk yönetiminin kısa sürede çökeceği yönündeki öngörü etkili olmuştur. Jön Türkler yerine Alman yanlısı olmayan bir iktidarın Almanya'nın Orta Doğu'daki tehdidini ortadan kaldıracağı hesap edilmektedir. Diğer yandan Almanya ve Avusturya–Macaristan İmparatorluğu da savaş öncesinde Osmanlıyı ittifaka almaya yakın değillerdi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun dış politikası, İkinci Meşrutiyet'in ilk yıllarından (1908) itibaren Almanya'dan yavaş yavaş uzaklaşırken Birleşik Krallık'a yaklaşmıştır. Hatta Birleşik Krallık ile bir ittifak kurulması yönünde İttihat Terakki Merkez Komitesi'nden Ahmet Rıza Bey ve Nazım Bey, 1908 yılı içinde Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey ile bir görüşme yapmışlardır. İzleyen yıllarda bir dizi olayın da etkisiyle, artık şekillenmeye başlayan İtilaf Devletleri'ne yakınlaşma sürmüştür. İtilaf Devletleri'yle bir yakınlaşma arayışlarının bir başka örneği de 1914 Mayıs ayında Mehmet Talat Paşa'nın Kırım'da Çar II. Nikolay ve Dışişleri bakanı Sazanov'la görüşmesidir. Ancak Çarlık Rusyası, diğer müttefiklerinden ayrı bir antlaşmaya yanaşmamıştır. Diğer yandan Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın Fransa görüşmeleri de bir sonuç vermemiştir.
Almanya ile ilişkiler ise Balkan Harbi sonrasında bir kesiti dönemi geçirmiştir. Balkan Harbi öncesinde bir dönem Osmanlı Ordusu Alman generali Von der Goltz düzenleme desteğini alıyordu. Ancak yenilgi sonrasında Alman desteğine güven hırpalandı ve Osmanlı Ordusu Kurmay Başkanlığı Yardımcısı görevinden ayrıldı. Bu ayrılmadan 1913 yılı Aralık ayına kadar geçen süre içinde İstanbul'da etkili olacak bir Alman politik - askeri varlığı olmamıştır. Bu ayda Liman von Sanders başkanlığında bir Alman subay grubu İstanbul'a gelmiştir. Bu grubun yetkileri oldukça geniştir. Liman von Sanders bu yetkilere dayanarak üç ay içinde Osmanlı Ordusu içinde büyük ölçüde hakim duruma gelmiştir.
Ancak İttihat Terakki'nin 1913 yılı Ocak ayında iktidara gelmesiyle Osmanlı dış politikası yeniden Almanya'ya yakınlaşmaya başlamıştır. Zaten İtilaf Devletleri ile yapılan tüm ittifak görüşmeleri boşa çıkmıştır. Bu durumda Osmanlı İmparatorluğu'nun, eğer Avrupa Savaşı öncesinde bir ittifaka girmesine zorunluluk gözüyle bakılıyorsa, tek seçenek Almanya'dır. Bir başka açıdan bakıldığında Enver Paşa'nın, Almanya'nın Avrupa'nın en güçlü askerî gücüne sahip olduğu ve bir Avrupa Savaşı'nda kesin olarak kazanan taraf olacağına güçlü bir inanç beslediği, genellikle kabul edilmektedir. Fakat esas önemlisi 1890'lı yıllardan itibaren Osmanlı ekonomisinde Alman sermayesinin etkinliğinin artıyor olmasıdır. Özellikle Bağdat Demiryolu inşaasının bir Alman firmasına ihale edilmesi, Osmanlı topraklarında Alman sermayesinin Yakındoğu'ya uzanan güçlü bir rekabet durumu yaratmıştır. Bu arada Almanya'nın özellikle İstanbul'daki Türkçülük hareketini, Osmanlı'nın Rusya ile yakınlaşmasının önleyici bir manevra olarak desteklediği bilinmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa katılması
Sadrazam (Başbakan) ve Hariciye Nazırı Sait Halim Paşa Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Sırbistan'a savaş ilanından bir gün önce 27 Temmuz akşamı geç saatlerde Alman Büyükelçisi'ni çağırtmış, iki devlet arasında Rusya'ya karşı bir savunma antlaşması yapma teklifinde bulunmuştur. Yirmi dört saate kalmadan Almanya bu teklife olumlu yanıt vermiştir. Bu mutabakat üzerine Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan etmesinden bir gün sonra, 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Eylül sonları ve Ağustos başlarında İstanbul'daki Birleşik Krallık Büyükelçisi izin kullanmaktaydı. Dolayısıyla Britanya'nın bu olaylar üzerine müdahalesi oldukça sınırlı kalmış olmalıdır. Antlaşmadan sadece Sadrazam (Başbakan) ve Hariciye Nazırı Sait Halim Paşa'nın, Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın, Dahiliye Nazırı Talat Paşa'nın ve Meclis-i Mebusan Başkanı Halil Bey haberdardır. Diğer meclis ve hükûmet üyelerinin, dahası Sultan Mehmet Reşat'ın dahi haberi yoktur.
Antlaşmanın imzalanmasında Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş hazırlıkları tamamlanana kadar tarafsız görünmesine karar verilmiştir. Diğer deyişle antlaşma gizli tutuldu, Osmanlı "silahlı tarafsızlık" ilan etti. Ertesi gün ise seferberlik hazırlıklarına başlanmıştır.
Antlaşmanın ana teması Osmanlı İmparatorluğu'nun Avusturya ve Sırbistan arasındaki çekişmede tarafsız kalması, bu çatışma Almanya ve Çarlık Rusyası arasında bir savaşa yol açarsa Almanya yanında savaşa girmekti. Diğer yandan Almanya, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü korumayı kabul etmektedir. Aslında bu antlaşma imzalandığında Almanya ile Çarlık Rusyası zaten savaş durumuna geçmiş bulunmaktaydılar.
Ekim ayı başlarında Almanya'nın savaşta kısa süre içinde kesin sonuç alma umutları sönmeye başlamıştı. Alman ordularının Batı Cephesi'nde durdurulmaları, Çarlık ordularının Galiçya'da başarılı harekâtları durumu sıkışık hale getirdi. Bu durumda Almanya, kilitlenmiş durumu başka bir bölgedeki girişimlerle çözmenin yollarını aramıştır. Bu girişimlerin ip uçları Yakın Doğu'da aranmaya başlandı. Alman İmparatoru Alman Üst Komutanlığı'na emri, Osmanlı Kabinesi'nin oluru alınamazsa bile durum bir oldubittiye getirilerek Osmanlı İmparatorluğu'nun fiilen savaşa çekilmesinin sağlanması yönündedir. Sonuç olarak Almanya ile ittifak antlaşması imzalandıktan hemen sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir an önce fiilen savaşa girmesi konusunda Alman baskıları başlamıştı. Bu baskılar aralıksız sürmüştü. Örneğin Alman Krupp Fabrikaları'nda hazırlanan dört adet 28 cm’lik sahil topuna Alman Denizcilik Bakanlığı el koyduğu 11 Eylül 1914 tarihli telgrafla İstanbul'a bildirilmiştir. Alman Denizcilik Bakan Vekili'nin Berlin ataşemiliteri Cemil Bey'le bir görüşmesindeki sözleri çok nettir, "Süveyş'e hareket ediniz, sahil toplarını alırsınız"
Almanya'nın, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir an önce savaşa fiilen girmesi yönünde baskısının bir taktik nedeni de Kafkasya Cephesi'ndeki Osmanlı askeri tehdidinin Almanya'nın Galiçya Cephesi kuvvetleri karşısındaki baskıyı hafifleteceğinin hesaplanmasıdır. Ekim ayına gelindiğinde Birleşik Krallık ve Rusya'nın seferberlik hazırlıkları tamamlandığı ve cepheye daha fazla kuvvet getirdikleri görülmektedir. Almanya'nın kısa sürede Batı'da kesin sonuç elde etme planı bütünüyle başarısız olmuştur. Buna bağlı olarak Osmanlı'nın savaşa girmesi yönünde baskılar artıyordu. Öte yandan Britanya Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü garanti ediyor, kapitülasyonlar'ın kaldırılmasına olumlu yaklaşıyor ve mali yardım öneriyordu. Osmanlı İmparatorluğu zaten 17 Ağustos'ta kapitülasyonları kaldırdığını ilan etmişti.
Almanya'dan, bir an önce savaşa fiilen girilmesi yönündeki baskılar, Enver Paşa tarafından savaş hazırlıklarının henüz tamamlanmadığı gerekçesiyle oyalanıyordu. Ancak iki Alman savaş gemisinin girişimi, bir oldubitti durumu yaratarak Osmanlı İmparatorluğu'nun fiilen savaşın içine çekmiştir.
Goeben ve Breslau harekatı
Almanya ile Osmanlı arasında ittifak antlaşması imzalandığında Alman Akdeniz Filosu (tümeni) Komutanı Wilhelm Souchon elinde iki yeni, hızlı ve muharebe gücü yüksek gemi vardır. Bunlar ağır kruvazör Goeben ile hafif kruvazör Breslau'dur. Antlaşmadan iki gün sonra, 4 Ağustos'ta Amiral Souchon'a iletilen şifreli telgraf mesajında İstanbul'a hareket etmesi emredilmiştir. Almanya, 4 Ağustos'ta Belçika'ya saldırmıştı ve Akdeniz'de bu iki gemi, Britanya kontrolündeki Cebelitarık'tan ya da Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz dışına çıkamazdı. İki gemiden açıkça daha güçlü olan Britanya ve Fransız filoları karşısında zor durumdaydı. Ancak iki gün sonra İstanbul'a gitme emri iptal edildi. Buna karşın Britanya zırhlılarının yakın durumundan endişelenen Amiral 8 Ağustos'ta İstanbul'a gitmeye karar vermiştir. Emrindeki bir gemiyle İzmir'deki Alman deniz ateşesine, İstanbul'a giriş için izin istenmesini bildirdi. Akdeniz'deki dokuz günlük bir kovalamanın sonunda gemiler 10 Ağustos'ta Çanakkale Boğazı önlerinde gelmiştir.Enver Paşa, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na "Akdenizde bulunan Alman zırhlılarının, İngiliz filosu ile muharebeye girmiş olması muhtemeldir. Söz konusu Alman Zırhlılarının boğazdan geçişini sağlayınız." talimatını vermiştir. Talimatın verilişi, bir bakıma alınışı, Başkomutanlık Vekaleti'nde göre yapan Alman subayı Baron Kress von Kressenstein tarafından kaleme alınan anılarında anlatılmaktadır. Baron von Kressenstein, Çanakkale Müstahkem Mevkii'nden gelen telgrafı Enver Paşa'ya ilettiğini, Enver Paşa'nın gemilerin Çanakkale Boğazına girmesi için karar verme yetkisi olmadığını ifade ettiğini anlatmaktadır. Bunun üzerine von Kressenstein itiraz etmiş ve "gemiler içeri alınsın" talimatını almıştır. Daha sonra takipteki Britanya gemileri Boğaz'a girmeye çalışırsa sahil bataryaları tarafından ateşle karşılanması yönünde emir istemiş, Enver Paşa yine yetkisi olmadığını ileri sürünce yine itiraz etmiş ve ateş açılması talimatını almıştır.
Uluslararası antlaşmalar gereği ya gemiler 24 saat içinde Osmanlı karasuları dışına çıkacak ya da silahtan arındırılarak enterne edilecektir. Ancak Alman büyük elçisinin şiddetle karşı çıkışı üzerine gemilerin Osmanlı İmparatorluğu'nca satın alındığının ilan edilmesi gibi bir çözüme gidilmiştir. Gemilerin 80 milyon marka satın alındığı 11 Ağustos'ta ilan edilmiştir. Gemilere Osmanlı bayrağı çekilir. Goeben'in adı Yavuz, Breslau'nun adı da Midilli olmuştur. Bu iki Alman gemisi, bir bakıma Birleşik Krallık'ın el koyduğu Sultan Osman ve Reşadiye'nin yerine alınmış olmaktadır.
Abluka
Sonuç olarak Almanya, ileride Karadeniz'deki Rus limanlarına karşı kullanacağı ve Osmanlı İmparatorluğu'nu bir oldubitti ile fiilen savaşa sokacağı bu iki güçlü silahını Karadeniz'e atmış bulunmaktadır. Bu durum İtilaf Devletleri nezdinde bir bakıma alarma yol açacaktır.
Bu tarihe kadar Malta Üs Komutanı olan İngiliz Amiral Carden, 20 Eylül'de Abluka Filosu Komutanlığı'na atanmıştır. Emrinde Britanya Indomitable ve Indefatigable muharebe kruvazörleri, Dublin ile Glochester hafif kruvazörleri, Verite ve Suffren Fransız muharebe gemileri ve 12 muhrip, üç denizaltı bulunmaktadır. Denizaltı sayısı daha sonra üçü Britanya ve üçü Fransız olmak üzere altıya çıkmıştır.
Çanakkale Boğazı'nı ablukaya alan Britanya filosu, 27 Eylül'de Boğazdan çıkan Akhisar torpido botunun yolunu keserek Osmanlı savaş gemilerine ateş açılacağını bildirmiştir. Bunun üzerine boğazlar tüm yabancı gemilere kapatılmıştır. Artık ticari gemiler de boğazları kullanamayacaktır.
Yavuz ve Midilli Gemisi Olayı
Bu iki güçlü savaş gemisinin Osmanlı Donanmasına katılması bir süredir zaten Donanma'nın ve Osmanlı halkının hayaliydi. Osmanlı İmparatorluğu, halktan toplanan yardım paralarıyla finanse edilen iki savaş gemisini Birleşik Krallık tersanelerine sipariş etmişti. "Sultan Osman" adı verilen geminin inşası mayıs ayında tamamlandığında, parası ödenmiş olan bu geminin teslimi, "Reşadiye" adı verilen diğer geminin teslimine ertelenmişti. Ağustos ayına kadar ertelenen teslim, 3 Ağustos günü tümüyle iptal edilmiştir. Esasen bu iki gemi Ege Denizi'nde Yunan deniz üstünlüğünü ortadan kaldıracağı gibi Karadeniz'de de Rus Karadeniz Donanmasına karşı belirgin bir üstünlük sağlayacaktı. Britanya resmî tarihine göre Türkler tarafından "haydutluk" olarak nitelendirilmiş olan bu Britanya tutumu, bir bakıma askeri zorunluluktu, bu denli güçlü gemilerin "düşman eline geçmesine kesinlikle müsaade edilemezdi". Sonuç olarak gemiler, Britanya'ya kadar gitmiş olan Osmanlı deniz müfrezesine teslim edilmedi. İlginç bir denk geliştir ki aynı gün, 3 Ağustos'ta Goeben ve Braslau İstanbul önlerine gelmiş bulunmaktadır.
Esasen Goeben ve Breslau, Almanya ile ittifak antlaşması imzalandığı 2 Ağustos'tan kısa bir süre sonra, 10 Ağustos'ta Osmanlı karasularına girmişti ve hemen hemen aynı tarihlerde Alman Üst Komutanlığı bu gemileri Karadeniz'de kullanmayı istediğini Osmanlı makamlarına iletmeye başlamış, dahası baskı yapmıştır. Berlin ataşemiliteri Cemil Bey'in 12 Ağustos 1914 tarihli şifreli telgrafından bu konu belirtilmektedir. Bir sonraki gün Enver Paşa'nın Cemil Bey'e söyledikleri ise, "seferberlik bitmeden, Bulgaristan'la tamamiyle anlaşmadan" diğer deyişle Çanakkale Boğazı savunması hazırlanmadan bu gemilerin Karadeniz'e çıkmasına izin verilmeyeceği yönündedir. Enver Paşa, bu durumda Britanya Donanması'nın Boğazı geçeceğini düşünmektedir. Enver Paşa'nın Bulgaristan konusundaki tutumu da Berlin-Viyana-İstanbul ulaşım hattıyla ilişkilidir.
Bu oyalamalara karşın Amiral Souchon 9 Eylül 1914 tarihinde Osmanlı Donanma Komutanlığı'na atanmıştır. Hemen ertesinde Marmara'da atış talimleri ve manevralar başlatıldı. Öte yandan Karadeniz'de, İstanbul açıklarında Rus Donanması'na bağlı gemiler, Çanakkale Boğazı dışında da Birleşik Krallık ve Fransa gemileri devriye gezmektedir. Bu arada Amiral Souchon, tatbikatlara Karadeniz'de devam etmek üzere Osmanlı yetkililerine baskı yapmaktadır.
Yavuz ve Midilli’nin de içinde bulunduğu on bir parça gemiden oluşan bir Osmanlı filosunun Amiral Souchon komutasında 29 Ekim 1914 günü Karadeniz'e açılması, Osmanlı'nın fiilen savaşa girmesi sonucunu doğurmuştur. Bu gemiler İstanbul Boğazı açıklarındaki Rus gemilerine ateş açtıktan sonra Karadeniz'in kuzey kıyılarındaki Odessa, Sivastopol, (29-30 Ekim gecesi) Norvosiski ve Feodosya limanlarını bombalamışlardır. Bu taarruz, Enver Paşa'nın 25 Ekim'de Amiral'e verdiği yazılı emre dayanmaktadır. Esasen Bakanlar Kurulu'nun aynı tarihli kararına aykırı olan bu emirde "Bütün filo Karadeniz'de manevra yapmalıdır. Vaziyeti uygun bulduğunuz anda, Rus filosuna hücum ediniz. Çarpışmaya başlamadan evvel, bu sabah size verdiğim gizli emri açınız." Gizli emirde ise "Türk filosu Karadeniz'de zorla üstünlük sağlamalıdır. Rus filosunu arayınız. Nerede bulursanız, harp ilan etmeksizin hücum ediniz."
Rusya'nın askeri tepkisi 1 Kasım 1914 günü Kafkasya üzerinden Osmanlı topraklarına taarruz etmek olmuştur. Aynı gün Britanya gemileri İzmir ve Kızıldeniz'deki Akabe limanlarını bombaladılar. İki gün sonra 3 Kasım'da Britanya birlikleri Basra Körfezi'nde Osmanlı topraklarına çıkarıldılar. Aynı gün iki Britanya ve iki Fransız savaş gemisi Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı istihkâmlarını ateş altına aldılar.
Esasen Osmanlı Donanması'nın Karadeniz Rus limanlarını bombalaması, fiilen savaşa girme yönündeki baskılara direnen Enver Paşa'yı bir oldubittiye getirme manevrası olarak görülmesi gerekir. Sonuç olarak Yavuz ve Midilli Olayı, Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa sokan olaydır.
Harekât
İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı'na karşı bir askerî harekât kararı almalarına varacak kilometre taşlarından biri Çar II. Nikola'nın Birleşik Krallık'a yönelik talebidir. Çar bu talebinde -Boğazlar'dan söz etmeden- Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir askeri hareket ve askeri malzeme yardımı talep etmiştir. Birleşik Krallık Savaş Bakanı Lord Kitchener bu soruların askerî harekât yanıtına olumlu yanıt vermişti. Çarlık'ın böyle bir askeri hareketten beklentisi Osmanlı'nın Kafkasya'dan bir kısım birliğini çekmek zorunda bırakılması, bunun da Rusya'nın bu cephedeki yükünü hafifleteceğidir. Diğer önemli bir kilometre taşı ise Yunanistan Başbakanı Venizelos'un, bir çıkarma yapılması durumundan Yunanistan'ın bu harekâta askeri olarak katılabileceğini Britanya'ya bildirmesiydi. Venizelos, 19 Ağustos 1914 tarihinde Çanakkale Boğazı'na taarruz etmeye dayanan ayrıntılı bir planı Britanyalı yetkililere iletmiş, bu taarruza Yunanistan'ın da birlik verebileceğini belirtmişti. Ancak Venizelos'un planında Bulgaristan'ın da İstanbul'a saldırması koşulu vardı. Britanya askerî makamları planı incelemiş ve fazla şarta bağlı olması dolayısıyla uygulanmasının olanaksız olduğu yönünde rapor vermişti. Bulgaristan meselesi son derece akıllıca seçilmiş bir koşuldur. Osmanlı Ordusu'na her türlü Alman desteği için kullanılabilir tek ulaşım yolu olan demiryolu Bulgaristan üzerinden geçmektedir. Bu destek hattının kesilmesi, ancak Bulgaristan'ın İtilaf Devletleri tarafına geçmesiyle olanaklıdır. Diğer yandan Birleşik Krallık'ın İstanbul Büyükelçisi Sir Louis Mallet, Ağustos ayında Boğazların yabancı savaş gemilerine kapatılmasının ardından Boğazların zorla geçilmesi yönünde bir öneriyi rapor etmiştir. Mallet, donanmanın geçmesinden sonra Boğazların kara birliklerince işgal edilmesi gerektiği görüşünü öne sürmekteydi. Bir yandan bu savaş planları yapılırken Birleşik Krallık Hükûmeti Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşın dışında tutmaya çabalıyordu. Osmanlı savaşa girdiğinde ilk askerî harekâtının Süveyş Kanalı üzerine olacağı tahmin ediliyordu. Bu bölgeye Batı Cephesi'nden o sıralarda birlik kaydırılmasına olanak yoktu. Müstemlekelerden kuvvet aktarmak ise aylar alırdı. Diğer yandan müslüman ülkelerin, ki birçoğu İngiliz müstemlekesiydi, Müslüman halkında ayaklanmalar olmasından ciddi biçimde çekiniliyordu. Bu endişelerin boşuna olduğunu zaman göstermiştir, Osmanlı davası uğruna müslüman ülkelerden, hatta kendi tebaasından dahi kayda değer bir destek olmamıştır. Bütün bu endişelerle Birleşik Krallık Hükûmeti, Osmanlı'nın savaş dışı kalması şartıyla bir kısım öneri getirmiştir. Bu önerilere Fransa'nın, hatta Rusya'nın da desteği sağlanmıştı. Öneriler, Çanakkale Boğazı'nın ticari gemilere açılması ve Alman askerî personelinin sınırdışı edilmesi şartlarını içermektedir. Goeben ve Breslau üzerinde ısrar ediliyordu. Bu gemilere, Ege'ye çıktıkları takdirde, eğer Alman askerî personeli taşıyorlarsa, Alman savaş gemisi işlemi uygulanacaktı, yani ateş açılacaktı.
Çanakkale Boğazı'nın geçilerek İstanbul'un zorlanması fikrinin Birleşik Krallık Parlamentosu'nda ilk olarak 25 Kasım 1914 tarihindeki Birleşik Krallık Başbakanlık Toplantı Salonu'ndaki olağan toplantıda Churchill tarafından ortaya sürüldüğü kabul edilmektedir. Mısır'ın savunulması konusunda alınacak ek önlemlerin konuşulmasının hemen ardından söz alan Deniz Bakanı (Denizcilik Birinci Lordu) Churchill, Mısır ve Süveyş Kanalı'nı yerinde savunmanın pasif bir tutum olacağını öne sürerek konuşmasına başlamıştır. Bu bölgedeki kuvvetlerin büyük bölümünü, Avrupa'dan bir kısım kuvvetle takviye ederek Osmanlı İmparatorluğu'nun en zayıf noktasında saldırmanın daha uygun olacağını belirtmiş ve bu noktayı, başkent İstanbul olarak işaret etmiş, Böylesi bir harekâttan Churchill'in beklediği amaçlar, Rusya'ya yardım edilmesi, Bulgaristan ve Romanya gibi tarafsız ülkeleri, hatta Almanya yanında savaşa girmeye yaklaşan İtalya'yı ve taraf konusunda kararsız Yunanistan'ı etkilemek, Fransa ve Rusya cephelerinde kilitlenmiş görülen savaşa, Balkanlar üzerinden bir kuşatma ile çözüm bulmaktı. Diğer yandan Churchill, bol silah ve mühimmatla desteklenecek Rus Çarı'nın, milyonluk nüfusunu savaşa sürerek, Almanya'yı bu insan seli karşısında yıkacağını belirtmektedir. Bu ifadelere karşın o günkü toplantıda bu konu üzerinde bir görüşme açılmamıştır. Sonraki toplantılarda Savaş Bakanı Lord Kitchener, Fransa Cephesi'nin durumu nedeniyle Çanakkale için asker veremeyeceğini kesin olarak ifade etmiştir. Fransız orduları Başkomutanlığı da Batı Cephesi'nden başka bir yer için asker alınmasına şiddetle karşıdır.
Bu durumda Churchill Çanakkale Boğazı'nı kendi komutasında olan donanmayla geçmenin yollarını aramıştır. Bunun üzerine 3 Ocak 1915'te Akdeniz'deki Amiral Sackville Carden'e "Boğazları sadece deniz kuvvetleriyle zorlama" konusunda görüş soran bir mesaj göndermiştir. Mesajda, mayın hatlarına kömür gemileri sürerek durumun değerlendirilebileceği notu vardır. Ancak Amiral Carden bunu mümkün görmediğini, bunun için büyük bir kuvvet gerekeceğini bildirmiştir. Churchill, bu kez "Tasarladığınız harekatın niteliğini, istediğiniz kuvvetin miktarını ve bunu nasıl kullanmayı düşündüğünüzü lütfen bildiriniz" içeriğinden bir mesaj göndermiştir. Amiral'in 11 Ocak'taki yanıtı ile bir görev kuvveti şekillenmeye başlamıştır. İki gün sonraki, 13 Ocak'taki Yüksek Savunma Konseyi toplantısında, Çanakkale Boğazı'nın sadece donanmayla zorlanması konusunda Deniz Bakanlığı'na ön yetki verilmiştir. Churchill hazırlıklarını sürdürürken Fransız Hükûmeti tarafından, harekât için Amiral Guépratte komutasında dördü zırhlı, dördü denizaltı olmak üzere 26 parçalık bir filo tahsis edileceği bildirildi. Churchill de Britanya gemilerini Amiral Carden komutası altına girmek üzere bölgeye hareket ettirmiştir. Harekât için kesin karar ise Konsey'in 28 Ocak 1915 tarihli toplantısında alınmıştır.
Harekat planı ve amaçlananlar
Sonuç olarak denizden ya da karadan hareketle İstanbul'un alınması planlarının dayandığı bir dizi amaç ortaya çıkmıştır. Bu amaçlar ana başlıklar halinde şu şekilde görünmektedir.
- Rusya'nın silah ve mühimmat gereksinimini karşılamak,
- Rus petrolünü boğazlar üzerinden Avrupa'ya taşımak,
- Balkanlar'daki devletleri İtilaf Devletleri safına çekmek,
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Mısır'a yönelik tehdidini ortadan kaldırmak,
- Avrupa'daki savaşın, kanlı çatışmalara karşın kesin sonuç vermemesinin, Almanya'nın müttefiklerinden birine saldırma fikrini çekici hale getirmesi
- Osmanlı İmparatorluğu'nun savaştan çekilmesi ve İstanbul'un Britanya kuvvetlerince işgal edilmesiyle Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu bloku güneyden kuşatılmış olacaktı.
- Birleşik Krallık savaşın sona ermesinden önce İstanbul'u fiilen ele geçirmekle, Rusya'nın boğazlar üzerindeki istekleri karşısında güçlü bir durumda olacaktı.
- İstanbul işgal edilerek Rusya'nın Almanya ile tek başına hareket ederek bir antlaşma yapmasını güçleştirmek
- Osmanlı'nın Kafkasya Cephesi'ne daha fazla kuvvet aktarmasının önüne geçilerek Rus ordusunun tüm gücüyle Almanya üzerine yüklenebilmesine olanak vermek
- Teşkilât-ı Mahsusa'nın Müslüman ülkelerde yürüttüğü "İttihad-ı İslam" propagandasını durdurmak.
Esasen Birleşik Krallık'ın hesabı Rus petrol ve buğdayıdır. Karadeniz limanlarında toplam 350 bin ton taşıma kapasiteli ticaret gemileri hareketsiz kalmıştır. Boğazlar açıldığı takdirde bu gemiler Rus buğdayını ve petrolünü Avrupa'ya rahatlıkla taşıyacaktır.
Planlar ve kuvvetler
İtilaf Devletleri
İtilaf Devletleri ordusu değişik etnik ve dinsel gruplardan gelen askerlerden oluşmaktadır. Bu orduda İngiliz, İskoç, İrlandalı, Fransız, Hint, Kuzey Afrikalı (Cezayirliler, Zuaveler), Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerle Rum ve Yahudi gönüllüler bulunmaktadır. Anzak askerleri her ne kadar gönüllü olarak orduya yazılmışlarsa da Birleşik Krallık ile dominyonları arasında yapılan antlaşmaya göre bu askerlere günde altı şilinden hesaplanarak ayda dokuz pound maaş ödeniyordu. Bu haliyle Anzak askerleri gönüllüden çok paralı asker sayılmaktadır. Anzak birlikleri içinde başta Polinezya Adaları'ndan Maoriler olmak üzere Okyanusya adaları yerlilerinden unsurlar da bulunmaktadır. Bu unsurlar da Gurkalar gibi savaşçı gelenekleriyle lanse edilmiştir. Tüm bu unsurlar üzerinde, Türklerin esirleri kestiği imajının, bir propaganda hedefi olarak uyandırılmış olduğu, savaş esirlerinin kayda geçirilen ifadelerinden anlaşılmaktadır. Açıkça kafalara sokulan "teslim olmaktansa intihar edin"dir.
Askeri tarihte II. Dünya Savaşı'na kadar görülen en büyük çıkarma harekâtıdır.
Savaşın aşamaları
Deniz harekâtları
Su üstü harekâtları
İngilizler, boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanıyorlardı. Bahriye Nazırı Churchill’in planları Akdeniz filosu komutanı Amiral Sackville Carden tarafından da desteklenince, Birleşik Krallık Donanması Komutanı başarısını şüpheli gördüğü bu harekatın donanma ile yapılmasına karar verildi. Fisher, kara harekatınca desteklenmeden deniz kuvvetlerinin "böyle bir maceraya atılmasının" hatalı olduğu görüşündedir. İtilaf Devletleri Savaş Konseyi'nin 28 Ocak 1915 tarihli oturumunda harekât karara bağlanmıştır. Konsey tutanağında harekât amacı şu şekilde tanımlanmıştı,
Bahriye Nazırlığı hedef İstanbul olmak üzere, Gelibolu Yarımadası'nı döve döve zaptedecek bir deniz harekatına Şubat ayında başlayacaktır.
Zaten Birleşik Krallık Donanması'nın önemli bir kısmı Amiral Carden emrinde olmak üzere Ege Denizi'nde toplanmaya 13 Ocak kararının hemen sonrasında başlamıştır. Harekâta geçme meselesi, Savaş Konseyi'nin kararına bağlıydı. Askeri tarihçi İbrahim Artuç, Çanakkale Deniz Harekatları'nın "hemen hemen yalnız bir kişinin, Churchill'in yorulmaz gayretlerinin eseri" olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte Savaş Konseyi kararındaki, bir karanın, deniz topçusunca "döve döve" nasıl zaptedilebileceği çok açık değildir. Deneyimli ve yetenekli Amiral Fisher'in de karşı çıktığı budur. İtilaf Devletleri’nin deniz harekâtı 19 Şubat 1915'te başladı. 13 Mart 1915'e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti.[]
İtilaf devletleri, kısa bir aranın ardından bir sonraki saldırıyı 18 Mart'ta gerçekleştirmişlerdir. Hedef, Çanakkale Boğazı'nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasıdır. Amiral John de Robeck komutasındaki aşağı yukarı en az 16 savaş gemilik dev donanma Çanakkale'yi geçmeye kalkmıştır. Ancak her gemi Nusret Mayın Gemisi adlı Osmanlı mayın gemisinin boğazın Asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almıştır. Bazı balıkçılar, İngilizler tarafından mayın toplama işiyle görevlendirilmiştir; ama Osmanlı ordusunun açtığı top atışlarıyla korkarak kaçmışlar, mayınlara dokunulmamıştır. Yerinde kalmış bu mayınlar İngiliz HMS Ocean, HMS Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç zırhlıyı batırmıştır. Ayrıca İngiliz Inflexible ve Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois çok ağır bir şekilde hasar almıştır. 18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ileride olacaklar belirsizdi. Sonuç olarak, 18 Mart 1915'te, deniz mayınları ve kıyılardaki Osmanlı topçu bataryalarının isabetli atışları denizden geçişin mümkün olmayacağını göstermiş, İtilaf Devletleri Gelibolu Yarımadası'na asker çıkararak Boğaz topçu bataryalarını etkisiz hale getirmeyi hedeflemiştir. 18 Mart 1915 sabahı geldiğinde kimse günün sonunda neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Gelibolu Yarımadasında Müttefik çıkarmaları yarımadanın güney bölümündeki altı kumsala, iki cephede yapılmıştır. Seddülbahir Cephesi’ne Britanya 29. Tümeni ile Fransız Kolordusu (Fransız Doğu Sefer Kuvveti) çıkarma yaparken Arıburnu Cephesi’nde ise Anzaklar Kolordusu çıkarma yapmıştır. Bu beş tümene ek olarak bir hafta içinde İskenderiye'den getirilecek olan Hint Tugayı, muhtemelen Seddülbahir Cephesi'nde kullanılmak üzere ordu ihtiyatını oluşturacaktı. Plana göre; 18 Mart sabahı 2 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi. Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1. Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu.
Birleşik Krallık Kraliyet Donanması'na ait HMS Queen Elizabeth, HMS Agamemnon, HMS Lord Nelson muharebe gemileri ve HMS Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan ilk tümen, saat 10:30'da boğazdan içeri girdi. Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı. Planlanan noktaya ulaşıldığında HMS Queen Elizabeth'in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, HMS Lord Nelson'un hedefi Namazgah Tabyası, HMS İnflexible'nin hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyasıydı. "A Savaş Hattı" olarak adlandırılan bu plan 11.30'da uygulanmaya başlandı ve merkez tabyalarına ateş başlatılmıştı.[]
Bu arada İtilaf Devletleri gemileri Kumkale'den gelen tedirgin edici ateş hattına da girmişlerdi. Obüslerden üstlerine ateş yağıyordu. Yine de mesafe uzak olduğundan Türk bataryaları savaş gemilerine karşılık veremiyordu. Saat 12.00 sularında Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ateş almıştı. B Hattı diye adlandırılan Amiral Guepratte komutasındaki 3. Tümen Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adlı dört Fransız gemisiyle Triumph ve Prince George adlı iki Britanya muharebe gemisinden oluşuyordu. Plana göre bu tümen 1. Tümenin arkasından hareket geçti ve B hattı önündeki yerini aldı. Yavaş yavaş yaklaşan gemiler Türk bataryalarından düşen mermi ateşi altında B hattına vardılar. Şiddetli yapılan karşılıklı çatışmalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar ateşe devam ediyorlardı. 900 yarda kadar içeri sokulduklarından şiddetli ateş bu gemilerin üzerine yağıyordu. 3. Tümene ait olan iki Britanya gemisi Triumph ve Prince George A hattının kıç omuzluklarında yerlerini almış Rumeli Mesudiye ve Yıldız Tabyalarını hedeflemişlerdi. Rumeli merkez bataryaları çok yoğun bir ateş altındaydı. Mermilerin çoğu tabyalar içine düşmüş, telefon hatlarını bozmuş, yangınlar çıkarmıştı. Rumeli Mecidiye tabyası, topçuların ölmesi ile devre dışı kalmıştı.[]
Planın ikinci aşamasında Türk bataryaları üzerinde yeteri kadar üstünlük sağlanabilirse Albay Hayes Sadler komutasındaki 2. Tümen devreye girecekti. Ocean, İrresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun ve Majestic’ten oluşan 2. Tümen, 3. Tümenin yerini alacak ve B Hattından son olarak yakın muharebe yapılarak Tabyalar içinde olmayıp mayın hatlarını savunan toplar tahrip edilerek bombardımandan hemen sonra mayın tarama işlemlerine başlanacaktı. Fakat 3. Tümenin yerini alacak 2. Tümen gelmeden önce beklenmedik bir şey oldu. Saat 14:00’e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvet’de onu izlemekteydi. A hattını geçmek üzereyken Fransız gemisi Bouvet’de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasınca ateş altındayken 3 dakikada suların altına gömüldü. Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu. Queen Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kestiler. Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kişi kurtarılabilmiş, 603 kişi sulara gömülmüştü. Bu arada 12.30 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk ediyordu. 15.30 sularında mayına çarpan Inflexible'ın durumu kötüydü ama yoğun çabayla Bozcaada’ya ulaştı. 2. Tümen Britanya gemileri, 3. Tümenin yerini aldığında bu manzara ile karşılaşmıştı. Saat 14.30’da ateşe başlayarak 10 yardaya kadar yaklaştılar. Namazgah tabyasını bombardıman ediyordu. Saat 15.00’te Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldığı isabetle savaş dışına kalmıştı. Anadolu Hamidiye tabyası hasar görmemişti ve İrrisistible’a ateş ediyordu. Saat 15.14'te İrrisistible’ın yanında korkunç bir patlama duyuldu. Saat 16.15’te tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. Bu bölgede bir gece önce Nusret’in döktüğü mayınlar hiç hesapta yokken can alıyordu. Bölgenin mayınlı olduğunu anlayan Amiral de Robeck 2. Tümenin geri çekilmesi için emir verdi. 18.05’te geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı. Güçlü top ateşine rağmen Ocean’ın personeli muhripler tarafından boşaltıldı.[]
18 Mart'ta yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı. HMS Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söyleyenler haklı çıkıyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbul'a çıkılabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu.[]
Denizaltı harekâtları
Kara muharebeleri
Bu madde, uygun değildir.bölüm) ( |
Çanakkale Savaşı'nda Deniz Harekâtı'nın başarısızlığı, umutları Kara Harekâtı’na çevirmişti. Daha 1 Mart’ta Yunanistan, Gelibolu yarımadasını işgal etmek, mümkün olduğu takdirde İstanbul üzerine yürümek üzere Birleşik Krallık'a üç tümenlik bir kuvvet önermişti. İngiliz ve Fransızlara kalsa öneri kabul edilebilirdi. Ancak Rus Çarı, Birleşik Krallık Büyükelçisi'ne hiçbir şart altında Yunan askerinin İstanbul’a girmesine izin vermeyeceğini bildirerek, bu tasarıyı önledi.[]
Askeri durumu incelemek için Çanakkale'ye gönderilen General Sir William Birdwood, 5 Mart'ta Kitchener'a gönderdiği raporda, donanmanın tek başına Boğaz'dan geçemeyeceğine inandığını, kuvvetli bir ordunun karadan donanmayı desteklemesi gerektiğini bildiriyordu. Bu rapor Kitchener'in bütün tereddütlerini giderdi. 10 Mart'ta 29'uncu Tümenin Ege'ye gönderileceğini açıkladı. Ayrıca, bir tümen de kendilerinin göndermeleri için Fransızları ikna edeceğini ilave ediyordu. Böylece, Mısır'daki Anzak Tümenleri ile birlikte 70 bin kişilik bir kolordu bu işe ayrılmış oluyordu.[]
Birdwood'un raporuna rağmen, hâla donanmanın tek başına Boğazı geçebileceğini düşünenler vardı. Bu karışıklık içinde Kara kuvveti hazır olana kadar Donanmanın harekâtını geri bırakmasını, bu suretle Kara ve Deniz Kuvvetlerinin müşterek harekâta başlamasının en iyisi olacağını hiç kimse aklına getiremiyordu.[]
O sıralarda Londra’ya hakim olan bu kargaşalık ve belirsizliği, ne yapacağı belli olmayan Sefer Kuvveti’nin Komutanlığına yapılan atamadan anlamak mümkündür. Bu komutan, Kitchener’in Güney Afrika savaşlarından eski bir arkadaşı General Sir Ian Hamilton'du.[]
Donanma asıl saldırısını yapana kadar, Hamilton’un birlikleri işe karışmayacaktı. Eğer deneme başarıya ulaşmazsa Hamilton Gelibolu yarımadasına çıkarma yapacak, başarıya ulaşırsa yarımadaya zayıf bir kuvvet bırakıp doğrudan doğruya İstanbul üzerine yürüyecekti. Oradan İstanbul Boğazına çıkarılmış bir Rus Birliği ile birleşmesi umuluyordu.[]
Türk tarafı ise, 18 Mart’ta kazandığı zaferden dolayı kendisine olan güvenini tazelemiş, Çanakkale’nin Boğazlar’dan geçilemeyeceğini tüm dünyaya göstermişti. Bu zaferin ardından, İtilafların kaçınılmaz kara harekâtına karşı Türk tarafı da son sürat hazırlıklara başlamıştı. Gelibolu'da 5. Ordu oluşturulmuş başına da Mareşal Liman von Sanders getirilmişti. Kıyılara dikenli tellerle çevriliyor, birlikler önemli yerlere yerleştiriliyor, müttefiklerin her hareketi gözleniyordu. Müttefik çıkarmasını bekleyen bir başka kişi ise 19. İhtiyat Tümeni’nin başında bulunan yarbay Mustafa Kemal Bey'di.[]
Planlar ve kuvvetler
İtilaf Devletleri
General Hamilton emrine verilen kuvvetler ve savaşçı mevcutları şöyledir:
- Anzak Kolordusu 25.700
- Britanya 29. Tümeni 17.000
- Fransa 1. Tümeni 16.700
- Britanya Kraliyet Deniz Tümeni 10.800
- Anzak Tugayı 4.800
Böylece harekât için 75 bin kişilik bir kuvvet oluşturulmuştur.
General Hamilton, Gelibolu Yarımadasındaki çeşitli çıkarma alanlarına kuvvet çıkartarak yarımadanın denetimini, böylece Osmanlı kıyı topçusunu etkisiz hale getirmeyi amaçlamıştır. Bunun için iki ana çıkarma bölgesi belirlenmiştir. Bunlardan biri, yarımadanın en güney ucu olan ve Seddülbahir olarak bilinen bölge, diğeri ise daha kuzeydeki Kabatepe-Küçük Arıburnu arasındaki kumsaldır. Bu iki çıkarma bölgesinden Seddülbahir’e ağırlık verilmiştir. Seddülbahir bölgesine ağırlık verilmesi üç taraftan da donanma topçu ateşiyle desteklenebilir bir bölge olmasındandı.
General Hamilton Seddülbahir Cephesi çıkartmaları için Seddülbahir bölgesinde beş ayrı kumsal belirlemişti.
- Sığırini (Morto) koyu – Hisarlık Burnu
- Ertuğrul Koyu
- Tekekoyu
- İkizkoyu
- Zığındere
Bu kumsallar için iki İngiliz, bir Fransız tümeni ile bir Hint tugayı tahsis etmiştir.
Arıburnu Çıkarması için ise iki tümenden oluşan Anzak Kolordusu tahsis edilmiştir.
Seddülbahir Cephesi’ne çıkarılan birliklerin hedefi, Gelibolu Yarımadası’nın güney bölgesinin taktik derinliğindeki Alçıtepe blokunun ele geçirilmesidir. Bu birliklerin ileri harekâtı derinlikte birleşerek Kirte Köyü hattından Alçıtepe bloku ele geçirilecek, Arıburnu Cephesi’ne çıkan birlikler ise Conkbayırı-Kocaçimentepe hattından Maltepe bölgesinin ele geçirilmesiyle Seddülbahir Cephesi’nin Osmanlı kuvvetlerince takviyesi önlenecektir. Alçıtepe, ilk günün hedefi olarak belirlenmiştir, Seddülbahir’den 10 km. ve Zığındere’den 5 km. mesafededir.
Arıburnu Cephesi kuvvetlerine verilen taktik hedef ise Kocaçimen tepe üzerinden Eceabat'ta sahile ulaşarak Seddülbahir Cephesi'ndeki Osmanlı kuvvetlerinin geri bağlantısını kesmektir.
İttifak Devletleri
Deniz harekâtının başarısızlığı ardından (18 Mart 1915) bir kara harekâtına girişileceği ve bu harekâtın Gelibolu Yarımadası’nı hedef alacağını öngörüsü, mantık gereği olarak bile neredeyse kesinlik kazanmıştır. Kaldı ki 1915 yılının Nisan ayı başlarından itibaren Hamilton’un kuvvetleri Mısır’da toplanmaya başladığında bölgedeki Osmanlı istihbaratı, birliklerin mevcutları, komutanları, silah ve donanımları hakkında ayrıntılı bilgiler edinmeye başlamıştır.
14 Aralık 1914 tarihinde 42 kişilik bir subay grubuyla İstanbul’a gelen ve Enver Paşa tarafından 1. Ordu Komutanlığı’na atanmış olan Alman Danışma Kurulu Başkanı Mareşal Liman Von Sanders, yeni teşkil edilen ve bölgeyi savunmakla görevli 5. Ordu komutanlığına 24 Mart 1915 tarihinde atanmıştır. Dolayısıyla bölgenin savunmasından sorumlu olan 3. Kolordu da Mareşalin emrine girmiştir.
Mareşal Sanders’in savunma planı, Hamilton’un taarruz planıyla örtüşmemektedir. Mareşal Sanders, çıkarmaların Saros Körfezi kıyılarına yapılacağını hesaplamaktadır ve 5. Ordu’nun ana kuvvetlerini bu bölgede toplamıştır. Saros Körfezi, Gelibolu Yarımadası’nın en dar bölgesidir. Buradan yapılacak bir çıkarmanın, yarımadayı savunan Osmanlı birliklerinin geri çekilme ve kara ikmal hattını kesmesi olasıdır. Ayrıca Mareşal Sanders’in savunma planı, elindeki kuvvetlerin önemli bir bölümünü geride, yedekte tutarak çıkarma kuvvetlerine ileri harekâtları sırasında taarruz etmeyi öngören, savunma ağırlıklı, temkinli bir plandır. Osmanlı komutanları ise, çıkarmadan sonra, çıkarma kuvvetlerinin sahillerde elde edecekleri köprübaşlarıyla yoğun olarak takviye alacaklarını, gerekli tahkimatı yapacakları, dolayısıyla bu tahkimatlardan sökülüp atılmalarının çok güç olacağını düşünmektedirler. Onlara göre etkin bir savunma, hemen sahilde, daha çıkarma harekâtı sırasında yapılmalı, karşı tarafın kıyıda bir köprübaşı oluşturması önlenmelidir.
5. Ordu, üç tümenli 3. ve iki tümenli 15. kolordulardan oluşmaktadır. Ayrıca ordu karargâhına bağlı 19. Fırka, 1. Süvari Tugayı, bir piyade alayı ve dört Jandarma taburu bulunmaktadır. Toplam savaşçı sayısı 84 bindir. Bu kolorduların bünyesindeki tümenler ve komutanları şöyledir:
- 3. Kolordu: Komutanı Esat Paşa.
- 5. Fırka: Saros bölgesi. Komutanı Yarbay Hasan Basri Bey.
- 7. Fırka: Bolayır bölgesi. Komutanı Albay Halil Bey.
- 9. Fırka: Gelibolu Yarımadası’nın güney bölümü. Seddülbahir ve Arıburnu Cepheleri. Komutanı Albay Halil Sami Bey.
- 15. Kolordu: Komutanı General Weber.
- 3. Fırka: Kumkale bölgesi. Komutanı Albay Nicolai.
- 11. Fırka: Beşige bölgesi. Komutanı Albay Refet Bey.
- 19. Fırka: Eceabat bölgesi. Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey. Bu birliğe ilk komutan olduğunda görev yeri cepheden uzaktır. 25 Şubat 1915 günü birlik cepheye gönderilir. Bunun nedeni, işin çok ciddiye bindiğinin fark edilmesi olmalıdır.
Gelibolu Yarımadası’ndaki Osmanlı savunma kuvvetlerinin, Çanakkale Savaşları süresince, kara ve deniz olmak üzere iki ana ikmal hattı vardır. Kara ikmal hattı, İstanbul’dan bölgeye en yakın olan Uzunköprü’ye kadar yaklaşık 250 km’lik bir demiryolu hattı ve devamında 165 km’lik bir stabilize yoldur. Osmanlı tarafına yeterli motorlu nakliye aracı olmadığından, personel bu yolu yaya olarak geçmek durumundadır. Her türlü ikmal malzemesi de öküz ya da at arabalarıyla taşınacaktır. Ayrıca bu yolun bir bölümü gündüz saatlerinde Saros Körfezi’ndeki Birleşik Donanma’nın ateşi altına alınabilmektedir. Bu nedenle yolun bu bölümü ancak günün karanlık saatlerinde geçilebilmektedir. Deniz ikmal hattı ise Marmara Denizi’nden geçen 150 deniz millik bir hattır. Kara ikmal hattına oranla çok daha kısa sürede geçilebilen bu ikmal hattı, Birleşik Donanma’nın suüstü gemileri yönünden tehdit altında değildir. Ancak denizaltı faaliyetlerinin tehdidine açıktır. Nitekim 25 Nisan 1915 tarihinden itibaren Marmara’da en az bir denizaltı faaliyet halinde bulunmuştur. Mayıs 1915 ortalarından itibaren ise deniz ikmal yolu, artan denizaltı faaliyetleri yüzünden bütünüyle kullanım dışı kalmış, ikmal ve takviye kara ulaşım hattına bağımlı olmuştur.
Çıkarmalar
Kalıcı olarak asker çıkartılan kumsallar, Seddülbahir bölgesindeki beş kumsalla, Kabatepe kuzeyindeki Arıburnu bölgesidir.
General Sir Ian Hamilton, asıl çıkarmalar dışında iki farklı biçimde yanıltıcı operasyonlar planlamıştı. Göstermelik çıkarmalar yapıldığı gibi, çıkarma yapılacak izlenimi uyandırmak üzere sadece deniz topçusunun hazırlık ateşi açacağı hedefler de belirlenmişti.
25 Nisan sabahı Saros Körfezi açıklarına gelen Birleşik Donanma’ya bağlı Canopus ön-dretnotu, Dartmouth ve Doris Kruvazörleri ile iki destroyer, Bolayır sırtlarını top ateşine tutmuşlardır. Gün boyu süren bu ateşin ardından havanın kararmasına çok az bir süre kalan içleri asker dolu sekiz büyük filika sahile doğru hareket ettiler. Sahile ulaşmadan hava kararmıştı ve karanlıktan yararlanarak gemilere döndüler. Donanma ateşi ve geceye doğru yapılan bu manevra, Osmanlı tarafına bu bölgede gece boyunca çıkarma yapılacağı izlenimi vermiş, bu bölgedeki kuvvetlerini kaydırmaları en azından 24 saat engellenmişti. Esasen planlanan harekât bu kadardı. Fakat gece yarısından sonra gönüllü bir İngiliz Yüzbaşı, sahile iki km. kadar yaklaşan bir filikadan sahile kadar yüzmüş, üç ayrı noktada aydınlatma fişeği ateşleyerek geri dönmüştür.
Seddülbahir Cephesi
Seddülbahir Cephesi'ndeki Britanya ve Fransa birliklerinin ilk hedefi Kirte Köyü ve hemen kuzeyindeki Alçıtepe olmuştur.
Birinci Kirte Muharebesi
Bu hedeflerin ele geçirilmesi için ilk müttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi, 28 Nisan 1915 sabahı başlamıştır. Taarruzun sol kanadında iki Britanya tümeni, sağ kanadında ise bir Fransız tugayı taarruza katılmıştır. Osmanlı savunması Britanya taarruzları karşısında tutunurken Fransız kesiminde yarılma noktasına gelmiştir. Cephe komutanı Albay Halil Sami Bey, hatların geri çekilmesi emri vermişken, iki bölüklük bir kuvvet, donanma topçusunun ateşinde bir gedik bularak hatları takviye etmiştir. Bunun üzerine geri çekilme emri derhal geri alınmıştır. Öğleden sonra Yarbay Sabri Bey, iki taburluk bir kuvvetle karşı taarruza geçerek müttefiklerin taarruz gücünü kırmıştır. Gün sonunda müttefikler, taarruz başlangıç hatlarına geri çekilmişlerdir. Toplam zayiat Osmanlı tarafında 2.380, Britanya ve Fransa tarafında ise 3.000 kadardır.
İkinci Kirte Muharebesi
Müttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu, 6 Mayıs 1915 sabahı başlayan İkinci Kirte Muharebesi'dir. 8 Mayıs'a kadar süren çatışmalarda Müttefik kuvvetlerin "bağlantı noktası", en soldan taarruz edecek olan bir Britanya tugayıdır. Bu tugay, ilk günkü taarruzunda yoğun bir ateşle karşılaşmış ve ilerleyememiştir. Taarruz hattı, en sol kenardan başlayan bu engelle, en sağa kadar durmak zorunda kalmıştır. Sol uç, ilerleyemeyince diğer birlikler de planlanan ileri harekâta girişememişlerdir. Osmanlı ateşinin en yoğun olduğu rapor edilen tepe, donanma ve sahildeki top bataryaları tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığı halde, Osmanlı tarafının ateş gücünde bir değişiklik olmamıştır. Balonlarla yapılan hava keşfi de Osmanlı mevzilerinin yerini saptayamamıştır. İkinci gün merkez kesimden, üçüncü gün tekrar sol kanattan yapılan taarruzlar da aynı ateşle karşılaşarak durmuştur. Üç günlük muharebelerin sonunda müttefik kuvvetler, en fazla 500 metre ilerleme sağlayabilmişlerdi. Müttefik kaybı yaklaşık 7000, Osmanlı kaybı ise 2.000'dir.
Üçüncü Kirte Muharebesi
Müttefik kuvvetlerin üçüncü taarruzu, 4 Haziran 1915 tarihli Üçüncü Kirte Muharebesi’dir. Donanma topçusunun üç yönden, kara topçusunun ise cepheden geliştirdiği hazırlık ateşi ardından başlayan savaşta, Osmanlı cephesinin sol kanadından taarruz eden Fransız birlikleri yer yer Osmanlı siperlerine girmişlerdir. Yarbay Selahattin Adil komutasındaki Osmanlı 12. Tümeni’nin karşı taarruzluyla bu siperlerden çekilmişlerdir. Sağ kanatta ise Britanya birlikleri Osmanlı siperlerine girmiştir. İkinci Topçu Bataryası komutanı Teğmen Arif Tanyeri’nin, 150 askeriyle ileri çıkıp cepheyi tutmasıyla Osmanlı hatlarının kırılması önlenmiştir. Osmanlı cephesi, Kirte Köyü’ne bir kilometre mesafede sabitlenmiştir. İzleyen 5 Haziran günü Osmanlı 9. Tümeni’nin saldırısı başarılı olmamış, akşam saatlerinde Arıburnu Cephesi’nden kaydırılan Yarbay komutasındaki Osmanlı 2. Tümeni'nin taarruzu ise birkaç yüz metre ilerlemiştir. 6 Haziran günü ise küçük çaplı çatışmalarla geçmiştir. Üçüncü Kirte Muharebesi’nde Britanya kayıpları 4500, Fransız kayıpları 2000, Osmanlı kayıpları ise 4.965 yaralı, 52 ölüdür.
Her üç taarruzun başarısız olması üzerine cephe komutanları, İngiliz komutan H. Weston ve Fransız komutan Gouraund, tüm cephe hattında değil de, daha sınırlı bir hattan taarruzu gerekli görmüşlerdir. Böylece gerek piyade, gerekse de topçu unsurları daha dar bir cephede kuvvet merkezi (siklet merkezi) oluşturulacaktı. Planın ilk operasyonu, cephenin en sağ (doğu) bölgesi olan Kerevizdere’de uygulamaya konulmuştur. 18 Haziran’da başlayan topçu ateşi üç gün boyunca sürdürülmüştür. 21 Haziran günü Fransız birliklerinin taarruzuyla başlayan Birinci Kerevizdere Muharebesi’nde Fransız birlikleri, hedefleri olan tepeyi ele geçirmeyi başarmıştır. Muharebelerde Fransız kayıpları 3200, Osmanlı kayıpları ise 6.000 kişidir.
Zığındere Muharebesi
Bir sonraki Zığındere Harekâtı, bu kez cephenin sol kanadından taarruzu öngörmektedir. Zığındere ile sahil arasındaki Zığın sırtı boyunca üç tugayla ve Zığındere’nin karşı yamaçlarından iki tugayla taarruz etmektir. Zığın sırtı Albay Refet Bey’in komutasındaki Osmanlı 11. Tümeni’in savunma bölgesidir. Zığındere ile Kanlıdere arasındaki bölge ise Albay Halil Bey’in Osmanlı 7. Tümen’i tarafından savunulmaktadır. Her iki tümen de tek tugaylıdır. Deniz ve kara topçusunun 26 Haziran’da başlayan bombardımanı üç gün sürmüştür. 28 Haziran’da iki saatlik hazırlık ateşi ardından başlayan taarruz, sağ kesimde Osmanlı siperlerinin tümünde başarılı olmuştur. Bombardıman sonrasında Osmanlı ön hat siperlerinde sağ kalanların tümü yaralı subay ve erattır. 800 metre mesafedeki Kirte Köyü’ne yapılan ileri hareket, topçu ateşiyle durdurulmuş, hemen ardından Osmanlı karşı taarruzları başlamıştır. siperler 30 Haziran 1915 günü sabahına kadar birçok kez el değiştirmiş, sonunda İngilizlerde kalmıştır. Zığın sırtının kuzeyinden 1 Temmuz 1915 günü iki kez yenilenen Osmanlı taarruzu, yoğun topçu ateşi altında etkisiz kalmıştır. 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey’in Osmanlı 5. Tümen’inin Zığın sırtına ve Albay Nicolai’nin komutasındaki Osmanlı 3. Tümen’inin Zığındere’nin doğu yamaçlarına giriştikleri taarruz ise sonuç alamamıştı.
Her iki kanattan yapılan taarruzların ardından bu kez cephenin merkez bölümünde taarruza geçilmiştir. Üç saat süren ve 60.000 bin top mermisinin kullanıldığı hazırlık ateşi ardından 12 Temmuz 1915 sabahı başlayan İkinci Kerevizdere Muharebesi iki gün sürmüştür. Hazırlık ateşi ardından başlayan Britanya taarruzu, hiçbir savunmacının sağ kalmadığı ilk hat siperlerini almış, ikinci hat siperlerinde ise ağır kayba uğrayarak geri çekilmiştir. Öğleden sonra yedekteki İngiliz tugayının giriştiği saldırı, üçüncü hat siperlerine girmişse de Osmanlı karşı taarruzlarıyla yeniden eski konumuna çekilmiştir. İkinci girişilen Britanya taarruzu, Osmanlı topçusunun ateşiyle geri çekilmiştir. Savaş sonunda cephenin en sol yanındaki birkaç siper parçası işgal edilebilmiş, sağ kesimde ise Fransız birlikleri Osmanlı siperlerinde tutunmayı başarmışlardır. İki günlük muharebelerin sonucunda müttefik kayıpları 5.800, Osmanlı kayıpları ise 9.700’dür.
Bu muharebeler sonunda Seddülbahir Cephesi’nde Osmanlı kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksız olduğu ortaya çıkmıştı. Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton, takviye kuvvetlerle Suvla Koyu’nda bir çıkarma yapmayı planlamıştır. Bu çıkarma harekâtının, Anzak Kolordusu komutanı General W. Birdwood’un önerdiği Sarı Bayır Harekâtı ile aynı tarihte uygulanmasına karar verilmiştir. Ayrıca Osmanlı savunmasının dikkatini yarımadanın güney ucuna çekmek için Seddülbahir Cephesi’nde yanıltıcı bir taarruz planlanmıştı. Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen bu taarruz, 6 Ağustos sabahı Britanya birliklerinin taarruzuyla başlamıştır. İngilizler, ilk hat siperlerine girmiş, ancak karşı taarruzla geri atılmışlardır. Taarruzun ikinci günü girişilen Britanya taarruzları, Kirte Köyü’nün güney batısındaki bir bağ alanının bir bölümünde tutunabilmiştir.
Sınırlı hedeflere yönelik, üstelik de bir yanıltma operasyonu olan Britanya taarruzunun bu denli kayba rağmen başarısız olması üzerine General Sır Ian Hamilton, Seddülbahir Cephesi'nde hiçbir askerî harekâta girişilmemesi emrini vermiştir.
Arıburnu Cephesi
Daha önce yabancı kaynaklardan ve Anzakların anılarından yapılan aktarmalarla nasıl başlandığı ve ilk günleri açıklanan Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusunun Nisan’da yaptığı çıkarmanın temel amacı önce, Kabatepe ile KüçükArıburnu arasındaki kumsallık bölgeye çıkmaktı. İlk aşamada Conkbayırı-Kocaçimentepe çizgisi denetim altına alınıp oradan Maltepe bölgesi ele geçirilecek, böylece, kuzeydeki Türk kuvvetlerinin Güneyde, Seddülbahir bölgesindeki Türk birliklerine yardımı engellenmiş olacaktı.
25 Nisan sabahı savaş gemilerinin, Türk mevzilerini sürekli vuran koruyucu ateş altında, Anzak Kolordusu’nun 1. Tugayından 1500 kişilik ilk hücum dalgası, çıkarma botlarının bir şekilde kuzeye kayması sonucu, saat 05.00’te, Kabatepe bölgesi yerine Arıburnu kesimine çıkmak zorunda kalır. Bu noktada kıyı gözetlemesi yapan bir Türk takımının direnişine karşın, karaya çıkan Anzak birlikleri belirli bir noktaya kadar ilerler. Diğer taraftan, Bigalı’da bulunan ordu yedeği 19. Tümen, 24-25 Nisan gecesi Conkbayırı yönünde tatbikat yapmakta idi. Gün ağarırken, Arıburnu yönünden top seslerinin gelmesi üzerine, 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, bir çıkarma yapıldığını anlayıp durumu Ordu Komutanına bildirir, ancak bir yanıt alamaz. Durum çok kritiktir. Mustafa Kemal, kıyıda çok zayıf gözetleme ve koruma birlikleri olduğunu düşünerek ve geniş bir sahile yayılmış olan 27. Alayın da, ağır kayıplar verdiği haberini alınca, düşmanın Conkbayırı-Kocaçimentepe çizgisi ve uzantısını ele geçirmesi durumunda, onarılamayacak durumlarla karşılaşacağını kavrar. Ordudan emir gelmemiş olmasına karşın girişimi ele alıp tüm sorumluluğu yüklenerek, 57. Alayı bir batarya ile Kocaçimentepe yönünde harekete geçirir. Kendisi de durumu izlemek üzere Conkbayırı’na çıktığında, Arıburnu kesiminden bazı askerlerin çekilmekte olduklarını ve düşman birliklerinin de bunları izlediklerini görür.
O anı Mustafa Kemal, Ruşen Eşref Ünaydın ile yaptığı görüşme sırasında şöyle anlatmaktadır:
“...Bu esnada Conkbayırı’nın güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahilin gözetleme ve korunmasıyla görevli olarak orada bulunan bir müfreze askerin Conkbayırına doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm... Bu askerlerin önüne kendim çıkarak:
— ‘Niçin kaçıyorsunuz?’ dedim.
— ‘Efendim, düşman!’ dediler.
— Nerede?
— ‘İşte!’ diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı kuvveti 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve tam bir serbestlik içinde ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün. Ben kuvvetleri (geride) bırakmışım, askerler on dakika istirahat etsin diye... Düşman da bu tepeye gelmiş... Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman benim yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir duruma düşecekti. O zaman artık bilemiyorum, bilinçli bir düşünme ile midir, yoksa önsezi ile midir, bilmiyorum. Kaçan askerlere:
— Düşmandan kaçılmaz, dedim.
— ‘Cephanemiz kalmadı,’ dediler.
— Cephaneniz yoksa süngünüz var, dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile dağ bataryasının yetişebilen askerlerinin ‘marş marşla’ benim bulunduğum yere gelmeleri için, yanımdaki emir subayını geriye yolladım. Bu askerler süngü takıp yere yatınca, düşman askerleri de yere yattı. Kazandığımız an, bu andır...”
Gerçekten de, çekilen Türk askerleri mevzi alınca, karşı taraf da mevzi alıp duraklar. Böylece, 57. Alay Öncü Bölüğü'nün Conkbayırı’na yerleşmesi için gereken süre kazanılmış olur. İşte bu an, Gelibolu Savaşı’nın kaderini belirleyen önemli anlardan birisidir. Bu husus, Çanakkale Savaşları tarihiyle uğraşan Türk ve yabancı bütün uzmanlar tarafından doğrulanıp vurgulanmaktadır.
Daha sonra, Kolordu Komutanı Esat Paşa'nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan birlikleri de emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek üzere 57. Alay'a şu emri verir:
“Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.”
25 Nisan 1915 günü, vakit ikindiye yaklaşırken, ilk çıkarma kademesi olan tümenin sahile çıkışı da tamamlanmıştır. Ne var ki, 27. Alayın birlikleri ve 57. Alayın yaptığı karşı saldırı ile süngü hücumları sonucu Anzaklar çok sayıda kayıp vermiş ve sahile çekilmişler, kritik ve endişeli anlar yaşamaktadırlar. Gene de gün batarken, Anzak Kolordusu’nun sahile çıkan Tümeni, Arıburnu’nun sarp yamaç ve tepelerinde yerleşme olanağı bulur. Bu tarihten başlayarak harekât, 1915'in Ağustos ayına kadar dört ay boyunca, Conkbayırı-Kocaçimentepe-kabatepe bölgelerinde, tarafların karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü hücumlarıyla, yakın boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir. Bu çarpışmalar sırasında Türkler de, Anzaklar da ağır kayıplar vermişlerdir. Ağustos ile birlikte ise savaş şiddetli çarpışmalara dönüşür. Tıpkı Seddülbahir’de olduğu gibi, Anzak ordusu da taarruz hedeflerine varamamış, çıktıkları yerlerde 3–4 km'lik bir mesafe ilerleyip boşaltmaya kadar da o noktada kalmışlardır.
Anafartalar Cephesi
Birinci Anafartalar Muharebesi
Her iki cephedeki kanlı çatışmalar ardından 1915 yılının Temmuz ayı sonlarında cepheler kilitlenmiş, çatışmalar mevzi harbine dönüşmüştü. Gelibolu Yarımadasında bir sonuç elde edebilmek için İngiliz General Sir Ian Hamilton, daha kuzeyde üçüncü bir cephe açmak gereği duymuştur. Burada amaç, sert direnme gösteren her iki cephedeki Osmanlı kuvvetlerinin geri hattını kuşatmaktır. Hamilton, üçüncü cepheyi Küçük ve Büyük Kemikli burunları arasındaki Suvla kumsalına, takviye olarak gelen Britanya 9. Kolordusu’nu çıkartarak açmıştır. 6 Ağustos 1915 tarihinde Suvla Koyu'na yapılan çıkarmayla Gelibolu Savaşı bu bölgeye kaymış, Arıburnu'ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla çıkarma kuvvetleri, dolayısıyla bu iki cephe birleşmiştir. Gelibolu Yarımadası'nın Müttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asıl çatışmalar bu bölgede olmuş, yarımadanın güneyindeki Seddülbahir Cephesi, kayda değer bir çatışmaya sahne olmamıştır.
5-6 Ağustos gecesi başlayan çıkartma gün boyu sürmüştür. Suvla/Anafartalar Ovası’na hakim ilk kademe sırtlardaki üç Osmanlı taburu, çıkarma birliklerinin ileri harekâtını durdurmayı başarmıştır.
İngiliz 9. Kolordusu’nun genel bir taarruz için düzen alması, 8 Ağustos tarihini bulmuştur. 9. Kolordunun kaybettiği bu zaman içerisinde Osmanlı 7. ve 12. Tümenleri cepheye yetişerek stratejik noktaları tutmuş, 9 Ağustos 1915 günü şafakta iki Britanya tümeni taarruz için ilerlemeye başladığı sırada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey’in de taarruzu başlamıştı. Osmanlı taarruzu, önlerindeki Britanya kollarını atarak ilerlemiş, öğleden hemen sonra Britanya 9. Kolordusu komutanı General Stopford, ihtiyatta tuttuğu tümeni ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.
Birinci Anafartalar Savaşı’nın hemen ertesi günü, 10 Ağustos 1915 sabahı Albay Mustafa Kemal, Kocaçimen Tepesi-Conk Bayırı hattına giderek burada yeni bir taarruz yapmıştır. Albay Ali Rıza Bey komutasındaki 8. Tümen ve Yarbay Cemil Bey komutasındaki 9. Tümen’in taarruzlarıyla müttefik cephesi 500-1.000 metre geri atılmıştır.
Bu bölgedeki Osmanlı taarruzunun başladığı saatlerde daha kuzeyde, Britanya 53. Tümen’i Yusufçuk Tepe ve daha kuzeydeki Küçük Anafartalar Sırtı yönünde taarruza geçmişti. Yoğun topçu ateşleri ardından dört kez yenilenen taarruzlar gün boyu sürmüş olup iki Osmanlı taburunun savunması, mevzileri korumayı başarmıştır.
Tekketepe Muharebesi
Son muharebeler sonunda Arıburnu Cephesi'nde Anzak kuvvetleri eski hatlarına çekilmiş, Anafartalar Cephesi'nde ise Suvla Ovası'nın sahil bandından kalmışlardı. Özellikle bu bölgede, hakim sırtlardaki Osmanlı mevzilerinin ateşi altında kalmakta idiler. Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, bu sırtların en azından kuzey kesimini oluşturan Tekketepe yükseltilerinin bir an önce ele geçirilmesinin gerekliliğini bilmektedir. Bu amaçla sahile yeni çıkartılmış olan 54. Tümen ile bu sırtlara taarruz kararı vermiştir. Bu tümenin bir taburunca 12 Ağustos 1915 tarihinde girişilen ve Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz, Osmanlı savunması önünde ağır kayba uğrayarak sonuçsuz kalmıştır.
Bu taarruzun başarısızlığı üzerine General Hamilton, taarruzu daha kuzeye kaydırarak 12. Tümen'i sağ yandan çevirmeyi amaçlayan bir taarruz planlamıştır. Bu taarruz Kireçtepe ve Kireçtepe sırtlarının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Böylece 12. Tümen kanat kırarak Tekketepe'den çekilmek zorunda kalacak, bu yükselti bu suretle Britanya kuvvetlerinin eline düşecektir.
Kireçtepe sırtları, Suvla Koyu'na çıkarma yapıldığı 6 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Bursa Jandarma Taburu ve Yüzbaşı Kadri Bey komutasındaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafından tutulmaktadır. Üç tugaydan oluşan Britanya birlikleri 15 Ağustos 1915 günü taarruza geçmiştir. Ağır kayıplara Yüzbaşı Kadri Bey'in ağır şekilde yaralanması da eklenince tabur geri çekilmiş, Kanlıtepe-Havantepe hattında yeniden mevzi almıştır. Akşam saatleri bölgeye ulaşan bir taburluk takviye ile karşı Osmanlı kuvvetleri karşı taarruza geçmiştir. Çatışmalar gece boyu sürmüş, 16 Ağustos sabahı bölgeye gelen Mustafa Kemal, taarruzu kendisi yönetmiştir. Kısa süre sonra Britanya birlikleri eski hatlarına geri çekilmişlerdir.
Aynı gün, başarısız bulunan Britanya 9. Kolordusu komutanı General Stopford ve iki tabur komutanı, General Hamilton tarafından görevden alınmıştır.
Hemen ardından Seddülbahir Cephesi’ndeki Britanya 29. Tümeni Anafartalar Cephesi’ne aktarıldı. Mısır’da bulunan 5.000 kişilik bir tümen de aynı cepheye getirildi. Bu şekilde içerden ve dışarıdan takviye edilen Anafartalar Cephesi’ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandı. Müttefik taarruzu, Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in sorumluluk bölgesinde, 12. ve 7. Tümenlerin mevzilerine yönelmiştir.
İkinci Anafartalar Muharebesi
Bu kuvvetler 21 Ağustos 1915 sabahı İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepelerine genel bir taarruza geçtiler. Aynı anda Anzak Kolordusu ve İngiliz 29. Tümeni'ne bağlı birlikler de Bomba Tepe’ye (Hill 60) taarruz etmiştir. İsmailoğlu ve Yusufçuk Tepeleri’ne yönelik taarruz aynı gün, kesin bir başarısızlıkla son bulmuştur. Bomba Tepe’deki çatışmalar ise 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş, İngiliz ve Anzak birliklerinin bazı Osmanlı siperlerini ele geçirmiş olmasına rağmen tepenin zirvesi Osmanlı savunmasının elinde kalmıştır.
Kayacık Ağılı Muharebeleri olarak da bilinen Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşının son büyük muharebesidir. Yarımada'da bu tarihten sonra ciddi bir çarpışma yaşanmamış, muharebeler siper savaşı şeklinde devam etmiştir.
Tahliye
Savaş, İkinci Anafartalar Muharebesinden sonraki aylarda siper savaşları şeklinde sürmüştür. İki tarafın da taarruz gücü kalmamıştı. Müttefikler açısından bu dönem bir kararsızlık dönemidir. Onca kayıptan sonra Gelibolu’yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar değildir. Taarruz için de General Ian Hamilton’un değerlendirmelerine göre en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir. Ancak 14 Ekim 1915 günü Bulgaristan, İttifak Devletleri safında savaşa girerek Sırbistan’a saldırmıştır. Bu gelişme müttefiklerin Çanakkale seferinin varoluş nedenlerinden birinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Çünkü bu sefere kalkışılmasının nedenlerinden biri de Balkan ülkelerinin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini teşvik etmekti. Üstelik Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti ile Müttefik olması, Alman İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasında kara bağlantısını, dolayısıyla savaş malzemesi nakliyatını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Nitekim 29 Ekim 1915'te İstanbul’la Almanya arasındaki demiryolu hattı İttifak Devletleri’nin kontrolüne geçmiştir. Bu demiryolu bağlantısının ilk en acı belirtisi de Avusturya’dan gönderilen ve cephede 15 Kasım 1915 tarihinde ateşe başlayan 240 mm’lik top bataryasıdır.
Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915'te Birleşik Krallık Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak bir karar değildir. 6 Kasım 1915 günü Birleşik Krallık Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir. 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Gelibolu Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.
Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi’ne kaydırılacak, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalacaktı.
Tahliye işlemleri 10 Aralık 1915 tarihinde başladı. Gizlilik sağlanması amacıyla tahliye sadece geceleri yapılmıştır. Bir grup asker gündüzleri sahile çıkarılıyor, cepheye doğru yürüyüşe geçiyorlardı, bu askerler geceleyin tahliye ediliyor ertesi gün yine sahile çıkarılıyordu. Sahile indirilen boş cephane sandıkları katırlarla siperlere taşınıyordu. Son birlikler, postallarının üstüne çorap giyerek siperlerinden ayrılıp sahile yürüdüler. Götürülemeyen malzemeler sahilde ateşe verildi. Osmanlı siperleri altına kadar uzanan tünellerde toplam bir ton kadar dinamit yerleştirildi ancak birkaç yer haricinde bu lağımlar ateşlenmedi. 19 Aralık 1915 akşamı son asker de cepheden ayrıldı.
Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardından Lord Kitchener’in, Seddülbahir Cephesi’ndeki birliklerin yerinde kalması yönündeki kararı, “ne amaçla kalması” açısından sorgulanmaya başlanacaktır. Sonuçta, 27 Aralık 1915 tarihinde bu bölgenin de boşaltılmasına karar verilir. Kuşkusuz bu hatalı bir gecikmeydi. 20 Aralık’tan itibaren Osmanlı tarafı, hiç olmazsa Seddülbahir Cephesi’ndeki Müttefik askeri varlığını elden kaçırmamak için mevcut kuvvetleri güney hattına kaydırmaya başlamıştır. özellikle 240 mm’lik ve daha sonra gelen 150 mm’lik top bataryaları Seddülbahir Cephesi’nde konuşlanıp ateşe başlamışlardı. Yine de büyük bir ustalıkla sürdürülen tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı, saat 03:20’de tamamlanmıştır. 36 bin asker, 4 bin nakliye hayvanı -gemilere alınamayan yüzlerce at, kuzeyde olduğu gibi, öldürülmüştü- 127 top ve 2 bin ton ikmal malzemesinden taşınabilenler, gemilere yüklenmişti. Taşınamayan malzeme ise yine kuzeyde olduğu gibi sahilde büyük yığınlar halinde ateşe verilmişti.
Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde, 6 Kasım 1918’de İngilizler Gelibolu’yu işgal ederek Merkez Tahkimatı’na el koymuşlardır.
Mareşal Liman Von Sanders, 25 Nisan akşamından itibaren diğer bölgelerdeki Osmanlı birliklerini Arıburnu ve Seddülbahir Cephelerine kaydırmaya başlamıştı. 28 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir Cephesi’nde de tüm Müttefik askeri karaya çıkartılmıştı ve ileri hareketleri Osmanlı birlikleri tarafından durdurulmuştu. General Sır Ian Hamilton’un elindeki tüm kuvvet budur ve ihtiyatı da yoktur. Osmanlılar ise diğer bölgelerden kaydırdıkları kuvvetlerce takviye edilmektedirler. Her geçen gün, Hamilton’un harekâtı başarıyla sonuçlandırma olanağını sınırlamaktadır. Gerek İngiliz gerek Fransız üst rütbeli subayları, Batı cephesinden kuvvet aktarılmasına karşı çıkmaktadırlar. Gelibolu harekât alanına, ikinci öncelik verilmektedir. Ancak Lord Kitchener Gelibolu’daki birlikleri takviye etmeye karar vermiştir. Mısır’daki 42. Tümen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye başlandı. Fransızlar da 30 Nisan’da General Bailloud komutasındaki 156. Tümen’i, Doğu Sefer Kolordusu’nun 2. Tümen’i olarak Gelibolu’ya gönderme kararı almıştır. Oysa Alman Amiral von Tirpitz daha gerçekçi değerlendirmelerde bulunmakta, “Çanakkale Boğazı düşecek olursa savaş aleyhimize sonuçlanmış olacaktır” demektedir.
Müttefiklerin Gelibolu Seferi'ne eklenen yeni takviyelerle üçüncü bir cephe açılmasına karşın kara harekâtı Müttefikler açısından bir sonuç getirmemiş, Osmanlı kuvvetlerinin direnci karşısında cepheler yeniden kilitlenmiştir. Bulgaristan'ın 14 Ekim 1915 tarihinde İttifak Devletlerine katılmıştır. Almanya ile Osmanlı arasında Balkanlar üzerinden bir demiryolu hattı 29 Ekim tarihinde işlemeye başlamıştır.
Bu tarihten üç gün sonra General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915'te Birleşik Krallık Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, “Gelibolu tahliye edilmelidir” şeklinde bildirmiştir. Bu kolay alınacak bir karar değildir. 6 Kasım 1915 günü Birleşik Krallık Savaş Bakanı Lord Kitchener Gelibolu’ya gelmiştir. 15 Kasım’da Lord Kitchener’in kararı Seddülbahir Cephesi dışındaki diğer iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yönündedir. Ertesi gün 16 Kasım’da Müttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro’ya bağlanmıştır. General Birdwood, General Monro’ya bağlı olmak üzere Gelibolu Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı.
Kesin karar 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler tahliye edilerek Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır. Bu cephedeki kuvvetlerin tahliyesine 27 Aralık 1915 tarihinde karar verilmiştir. Tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı tamamlanmıştır. Böylece Gelibolu Muharebeleri Osmanlı kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Savaşın sonuçları
Çanakkale Cephesi'nin deniz harekâtı, kuşkusuz sıradan bir askerî harekât ya da muharebe olayı değildir. Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibarıyla, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir. Her iki boğaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz’i Karadeniz’e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz’in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerinden Atlas okyanusu ve Hint Okyanusu gibi büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bugün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.
Tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ülkeleri ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur. Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler, kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır. Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa, bir göz atılmasını gerektirir Yine Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanya’nın, "Drang Nach Osten" (Doğuya gidiş) politikası, Rusya’nın ılık denizlere ulaşma emelleri; Birleşik Krallık'ın, “denizlere egemen olan dünyaya hakim olur” teorisine dayanarak, özellikle XIX. yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya’nın Akdeniz’e çıkmasını engelleme siyaseti, hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir.
Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon "İstanbul bir anahtardır. İstanbul'a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazı’nı ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır" demekle, Fransa’nın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır. Rusya’nın görüşüyse, Genelkurmay Başkanı Pyotr Kropotkin'in bir raporunda; XX. yüzyılda Rusya’nın en önemli işinin, İstanbul Boğazı’nı ele geçirmek olduğuna işaretle, Osmanlı Devleti’ni, boğazı Rusya’ya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdır” şeklinde ifadesini bulmaktadır. Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri, onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir. Nitekim, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; “Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya’nın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidir” demekte ve bu durumun önlenmesi için, İstanbul’un alınmasını önermektedir. Öte yandan Kasım 1911’de Rusya’nın, Osmanlı Hükûmeti’ne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen İngiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmişlerdir. Keza Rusya’nın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu. İşte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki, İngiliz ve Fransızlar’ı İstanbul’u almaya ve Ruslar’dan önce Karadeniz Boğazı’na el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesi’nin açılmasında başlıca etken olmuştur. Ruslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa, savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur.
Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden İngiltere’nin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olur. Nitekim İngiliz Donanma Bakanı Churchill, cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuştur.Gerçekten o, bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş, Türklerin askerî gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece “sınırlı bir cezalandırma hareketi” olarak görmüştü. En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz’da görünüvermesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı. Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı. İngilizler, Çanakkale’deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar. Böylece onlar, zaferi Boğaz’da, Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler. Anlaşma Devletleri’nin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur.
Savaşın sonrası ve etkileri
Toplumsal etkileri
Çanakkale Savaşları, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir. Savaşın sonlandığı gün olan 18 Mart günü Türkiye'de 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü olarak anılmakla birlikte her yıl çıkarmanın yıldönümü olarak 25 Nisan'da Anzak Günü adıyla anma törenleri düzenlenir ve o gün Avustralya ile Yeni Zelanda'da ulusal tatildir. Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzakların (ANZAC: Australian and New Zealand Army Company) çıkarma yaptıkları Anzak Koyu'na gelerek atalarının savaştıkları bu yeri ziyaret ederler.
Çanakkale Savaşları, özellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda'yı etkilemiştir. Bu savaştan önce bu iki ülkenin vatandaşları Britanya İmparatorluğu'nun yenilmez üstünlüğünden emindiler ve böyle bir imparatorluğun onları askeri seferlere çağrısından büyük onur duymuşlardı. Ancak Gelibolu Savaşı onların bu büyük güvenini derinden sarsmıştır. Anzaklar için Gelibolu Savaşı'nın önemi çok büyüktür, Gelibolu'dan ayrılan Anzaklar savaşın başka cephelerinde savaşmaya gönderilmişler ve gittikleri her yeri Gelibolu'yla karşılaştırmışlardır. Avustralya Federasyonu 1 Ocak 1901'de kurulmuş, Avustralyalılar on yıllık bir süreçte seçme ve seçilme ile temsil edilme haklarını elde etmişlerse de ülkenin gerçek psikolojik bağımsızlığı Gelibolu olarak görülür.
Canberra'da Kemal Atatürk Memorial ve Yeni Zelanda'nın Wellington'un Tarakina Koyu'nda Atatürk Memorial adında anıtlar dikilidir. Yine Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Britanya ve Fransa donanmalarının geri püskürtüldüğü 18 Mart tarihi, "Çanakkale Şehitlerini Anma Günü" olarak ilan edilmiştir. Dünyada ise bu savaş, askeri beceriksizlik ve felaket sembolü olarak sayılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1934 Anzak törenleri sebebiyle gönderdiği mesaj ülkeler arası dostluğu pekiştirmiştir:
"Bu Memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
100. yıl törenleri
2015 yılında Çanakkale savaşının 100. yılı dolasıyla birçok etkinlik ve törenler düzenlendi. 24 Nisan 2015 tarihinde 17 yabancı devlet başkanı ve 5 başbakanın da katıldığı törenler düzenlendi. 1 Ağustos 2015 tarihinde 750 sporcunun katıldığı etkinlikte Anzak Koyu'nun 1915 metre açığından kıyıya Dünya barışı için yüzdüler.
- Çanakkale Savaşı'nın 100. yılı anma etkinlikleri çerçevesinde Anıtkabir'de gerçekleştirilen törenden bir enstantane.
- Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. yılı dolayısıyla hazırlanan resmi logo
- Çanakkale Savaşı'nı anlatan ya da Çanakkale'de hayatını kaybeden Türkler anısına bestelenen türkülerden birisi de sözlerinde Aynalı Çarşı'nın da geçtiği Çanakkale Türküsü'dür.
Kültür alanına yansımaları
Edebî eserler
- Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı "Çanakkale Şehitlerine" isimli şiiri
- Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Çanakkale'de Savaşanlar Dediler ki" eseri
- Ruşen Eşref Ünaydın'ın eseri
- Turgut Özakman'ın yazdığı savaşı anlatan Diriliş - Çanakkale 1915 kitabı
- Mehmed Niyazi Özdemir'in yazdığı savaşı anlatana Çanakkale Mahşeri kitabı
- Adalet Ağaoğlu'nun "Dar Zamanlar" serisinin ilk romanı Ölmeye Yatmak
- İhsan Ozanoğlu tarafından sözleri yazılan Çanakkale Türküsü
- Tokat yöresine ait anonim halk türküsü Hey Onbeşli
- Samih Rifat tarafından sözleri yazılan Gelibolu Marşı
- Ersin Burak tarafından hazırlanan "Çanakkale Geçilmez" çizgi romanı
Medya
Müzik
- Çanakkale Savaşı hakkında yazılan şiirlerden oluşan Çanakkale Zaferin Yüzüncü Yılı saygı albümü.
- Eric Bolge tarafından yazılan savaş karşıtı şarkısı "And The Band Played Waltzing Matilda" bu savaşla ilgilidir.
- Sabaton'un "Cliffs of Gallipoli" şarkısı
Filmler ve belgeseller
- Gelibolu: Çanakkale Savaşı'nı konu alan, Peter Weir'ın yönettiği 1981 yapımı film.
- : Çanakkale Savaşı'nı konu alan, Eşref Kolçak'ın yönettiği 2003 yapımı film.
- : Çanakkale Savaşı'nı konu alan, Tolga Örnek'in yönettiği 2005 yapımı belgesel film.
- Çanakkale 1915: Çanakkale Savaşı'nı konu alan, 'in yönettiği 2012 yapımı film.
- Çanakkale: Yolun Sonu: Çanakkale Savaşı'nı konu alan, Kemal Uzun'un yönettiği 2012 yapımı film.
- Gallipoli: Çanakkale Savaşı'nı konu alan, Avustralya'da çekilen 7 bölümlük 2015 yapımı mini dizi.
- Son Umut (The Water Diviner): Çanakkale Savaşı'na 3 oğlunu gönderen bir Avustralyalının, savaştan 4 yıl sonra oğullarını bulmak için Türkiye'ye gelmesini anlatan 2013 yapımı film.
- Son Mektup: Özhan Eren tarafından yazılıp yönetilmiş 2015 yapımı sinema filmidir. Osmanlının ilk pilotlarından olan Salih Ekrem Yüzbaşını konu alan bir filmdir.
- Seddülbahir 32 Saat: Çanakkale Savaşı'nda, Seddülbahir Cephesinde yaşanan olayların anlatıldığı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun TRT1 kanalında yayımlanan 4 bölümlük mini dizi.
Ayrıca bakınız
Açıklayıcı notlar
- ^ Çoğu İngiliz, Avustralyalı ve Amerikan kaynakları Osmanlı'nın asker sayısını 500.000 olarak gösterir fakat bu sayı İtilaf Devletleri tarafından kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için verilir. Liman von Sanders ve Türk kayıtlarına göre İtilaf Devletleri asker sayısı açısından Osmanlı İmparatorluğu'na karşı hep üstünlük sağlamıştır. Çanakkale'de Osmanlı İmparatorluğu'nun seferber edebildiği en yüksek asker sayısı Ekim 1915'te 310.000 er ve 5.500 subaya ulaşmıştır. (Kaynak bkz. yukarıda: Edward J. Erickson: Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War; sayfalar 94-95)
- ^ Askerlik görevi yapamayacak durumda olanlar. Bir uzvunu kaybeden ya da zihnen sakatlananlar. Ağır bombardımanın (özellikle donanma topçusunun) yarattığı şok dalgalarından dolayı sağır olan ya da kalıcı olarak belleğini kaybedenler gibi.
- ^ Harp Dairesi Başkanlığı kayıtları esas alınmıştır.
- ^ Liman von Sanders'e göre Osmanlı zayiatı: 218.000 (66.000'i ölü). Zayiatlardan yaralı olan ortalama 42.000 asker tedaviden sonra muharebeye geri dönmüş.(bkz. yukarıda: Edward J. Erickson: Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War; sayfalar 94-95)
- ^ I. Dünya Savaşı üzerine öngörüleri her ne kadar yanlış çıkmış olsa da Türkçe yayınların tersine, Batılı kaynaklar Enver Paşa hakkında oldukça saygı ve takdir dolu ifadeler kullanırlar. Birleşik Krallık resmî tarihi dahi Enver'den "büyük bir seciye kudreti ve hudutsuz bir kavrayış kabiliyeti..." sahibi olarak söz etmektedir. Oglander, Sh.: 22
- ^ Bazı kaynaklarda (Açasam 10 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .) Osmanlı İmparatorluğu'nun bu tarihten itibaren seferberlik ilan ettiği kaydedilmektedir.
- ^ Maori savaşçıları inanılmaz derecede acımasız olarak tanıtılmıştır. Savaş tarzları, eğer düşman hatlarını bozarlarsa kaçan düşmanlarından birini amaçlayıp peşinden ayrılmaksızın koşmak, bir yerde yaralayıp yeni bir hedefin peşinden koşmaktı. Yaralanan düşmanın işi geriden gelenlerce bitirilirdi. Burhan Sayılır, Sh.: 321 dipnot
Dipnotlar
- ^ a b c d e f g h i j k l m Edward J. Erickson, Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Westport, CT: Greenwood Publishing, , sayfa 94-95
- ^ a b [1] 11 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . gallipoli-1915.org; Zayiat bölümü
- ^ [2] 13 Mart 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde . ANZAC Day 2010 - The Gallipoli Campaign; Australian Department of Veterans' Affairs (İngilizce)
- ^ [3] 14 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Maurice Larcher: La guerre turque dans la guerre Mondiale, (1926), Kitap sayfa 236 (Pdf sayfa 156)
- ^ a b c . 14 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2020.
- ^ [4] 17 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Dr. İsmet Görgülü:ÇANAKKALE ZAFERİ VE ATATÜRK; Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi Cilt: 4 Sayı: 16 Yayın Tarihi: 1995; Sayfa 492 (Pdf sayfa 2)
- ^ [5] 2 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde . canakkale1915.com; Önder Yılmaz: ÇANAKKALE SAVAŞINDA 57000 ASKERİMİZ ŞEHİT DÜŞTÜ
- ^ [6] 14 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Travers, Gallipoli 2004, S. 311; Pope/Wheal: Dictionary 2003, S. 184; (Pdf sayfa 156)
- ^ Çanakkale Savaşları hakkında bilgi[]
- ^
- ^ Oral Sander, Siyasi Tarih (İlkçağlardan 1918'e) Sh.: 346
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 14
- ^ . 10 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2012.
- ^ J. M. Roberts, Yirminci Yüzyıl Tarihi Sh.: 179
- ^ Roberts, Sh.: 182
- ^ a b Oral Sander, Sh.: 366
- ^ Roberts, Sh.: 222
- ^ Oral Sander, Sh.: 354
- ^ a b Oral Sander, Sh.: 355
- ^ a b Oral Sander, Sh.: 347
- ^ Oral Sander, Sh.: 356
- ^ Oral Sander, Sh.: 359
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 21
- ^ a b General C.F. Aspinall - Oglander, Sh.: 68
- ^ Burhan Sayılır, Sh.: 23.
- ^ a b c d e İ. Artuç, Sh.: 47
- ^ Burhan Sayılır, Sh.: 24
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 30
- ^ Carl Mühlman, Çanakkale Savaşı, Bir Alman Subayının Anıları Sh.: 38
- ^ İ. Artuç, Sh.: 17
- ^ İ. Artuç, Sh.: 16
- ^ a b Yaşar Semiz, 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı: Sebepleri, Gelişimi ve Sonuçları] Sh.: 222
- ^ a b Oral Sander, Sh.: 369
- ^ a b c d İ. Artuç, Sh.: 18
- ^ a b Ahmet Eyicil, Çanakkale Savaşları] Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2009 8 – Sh.: 318
- ^ Oral Sander, Sh.: 350
- ^ Yaşar Semiz, Sh.: 222-223
- ^ a b c d e f g h "Osmanlı Devleti ve I. Dünya Savaşı" (PDF). 27 Ekim 2011 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 24 Eylül 2012.
- ^ Alan Moorehead, Gelibolu Sh.: 8
- ^ Alan Moorehead, Sh.: 9
- ^ a b Birinci Dünya Savaşı'na Giden Yol 23 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Ankara Üniversitesi Açık Ders Malzemeleri – Sh.: 3
- ^ Birinci Dünya Savaşı'na Giden Yol, Sh.: 4
- ^ a b c Birinci Dünya Savaşı'na Giden Yol, Sh.: 6
- ^ Oglander, 1. Cilt, sh. 22
- ^ Oral Sander, Sh.: 367
- ^ a b c d Oral Sander, Sh.: 368
- ^ Oglander, Cilt 1, Sh.: 24-25
- ^ İ. Artuç, Sh.: 15
- ^ Oglander, Sh.: 24
- ^ İ. Artuç, Sh.: 19
- ^ İ. Artuç, Sh.: 20
- ^ Oglander, Cilt 1, Sh.: 35
- ^ a b c d Vahdet Keleşyılmaz, Belgelerle Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşına Giriş Süreci]
- ^ İ. Artuç, Sh.: 26
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 29
- ^ a b c Günesen F., Çanakkale Savaşları, Kastaş, 1986,
- ^ Oral Sander, Sh.: 370
- ^ Oral Sander, Sh.: 371
- ^ Çanakkale Deniz Savaşları, Sh.: 51
- ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 51-52
- ^ İ. Artuç, Sh.: 23
- ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 52
- ^ Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Sh.: 5
- ^ a b c Oglander, Sh.: 30
- ^ Oglander, Sh.: 31
- ^ a b c d İ. Artuç, Sh.: 25
- ^ İ. Artuç, Sh.: 30-31
- ^ İ. Artuç, Sh.: 32
- ^ Yaşar Semiz, Sh.: 223
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 41
- ^ İ. Artuç, Sh.: 39-40
- ^ Oglander, Sh.: 27
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 40
- ^ a b c Oglander, Sh.: 33
- ^ Oglander, Sh. 33-34
- ^ Oglander, Sh.:34
- ^ a b c d İ. Artuç, Sh.: 10
- ^ İ. Artuç, Sh.: 10-11
- ^ İ. Artuç, Sh.: 12
- ^ i. Artuç, Sh.: 42
- ^ a b İ. Artuç, Sh.: 45-46
- ^ a b c d e f g Ahmet Eyicil, Sh.: 319
- ^ J. M. Roberts, Sh.: 242
- ^ Rahmi Doğanay, Çanakkale Zaferinin Türk ve Dünya Tarihi Açısından Sonuçları 24 Ocak 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sh.: 385
- ^ a b Ahmet Eyicil, Sh.: 320
- ^ Burhan Sayılır, Çanakkale Savaşları'nda Yer Alan İtilaf Askerlerinin Dini-Etnik Yapısı ve Sahip Oldukları Türk İmajı] Sh.: 320
- ^ Burhan Sayılır, Sh.: 321
- ^ Burhan Sayılır, Sh.: 324
- ^ The Encycklopedia of World War I 24 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sh.: 461
- ^ İ. Artuç, Sh.: 43
- ^ İ. Artuç, Sh.: 46
- ^ Çanakkale Yabancı Harekat Plan ve Haritaları
- ^ Philip J. Haythornthwaite (1991). Gallipoli, 1915: frontal assault on Turkey. Osprey Publishing. s. 37-39. ISBN . 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından .
- ^ a b Alan Moorehead (1998). Gallipoli. Wordsworth Editions. s. 199. ISBN . 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Şubat 2011.
- ^ Tom McGowen (2002). Assault from the sea: amphibious invasions in the twentieth century. Twenty-First Century Books. s. 10. ISBN . 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Mart 2022.
- ^ 19 Şubat ve 25 Şubat günleri art arda yapılan iki deniz saldırısıyla 19 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Beneath the Dardanelles: The Australian Submarine at Gallipoli; Allen & Unwin (September 1, 2008); Vecihi Başarın(Author), Hatice Hürmüz Başarın(Author); Avustralya denizaltısı HMAS AE2 Osmanlı torpido gemisi Sultanhisar tarafından batırılmış, mürettebatı kurtarılıp I. Dünya Savaşının kalan süresini Afyonda tutsak olarak geçirmiştir. Bu kitap iki geminin kaptanları Stoker ve Ali Rıza'nın hatıralarını karşılaştırarak olayı anlatır.
- ^ Henry Stoker. . 23 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2011.
- ^ Kadrolar ve harekat planları
- ^ Philip J. Haythornthwaite (1991). Gallipoli, 1915: frontal assault on Turkey. Osprey Publishing. s. 45. ISBN . 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Şubat 2011.
- ^ The Encyclopedia Americana: a library of universal knowledge, Volume 28. Encyclopedia Americana Corp. 2007. s. 430.
- ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 204
- ^ Genkur Harp Tarihi Bşk. - Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi. V. Cilt, 2. Kitap
- ^ David W. Cameron (2009). Sorry, Lads, But the Order Is to Go: The August Offensive, Gallipoli: 1915. UNSW Press. s. 5. ISBN .
- ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 2219
- ^ a b J. F. C. Fuller (1987). A Military History Of The Western World, Vol. III: From The American Civil War To The End Of World War II. Da Capo Press. s. 244. ISBN . 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından .
- ^ Edward J. Erickson (2001). Ordered to die: a history of the Ottoman army in the First World War. Greenwood Publishing Group. s. 88. ISBN . 20 Mart 2015 tarihinde kaynağından .
- ^ a b Altay Atlı (26 Eylül 2008). . 18 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2010.
- ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 247
- ^ 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç. Kastaş Yayınevi. 2004. Sh: 250
- ^ Mustafa Kemal Arıburnu'nda Prof. D.Uğur
- ^ Damian McDonald, Kemal Ataturk Memorial 22 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Anzac Parade, Canberra, 2002
- ^ "Yeni Zelanda Kraliyet Hava Kuvvetleri resmî web sitesi National Library of Australia". 18 Ekim 2008 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Şubat 2010.
- ^ . 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2010.
- ^ . Hürriyet. 24 Nisan 2015. 23 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2015.
- ^ . Youtube - TRT kanalı. 24 Nisan 2015. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Nisan 2015.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Eylül 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Ağustos 2015.
- ^ (PDF). 9 Haziran 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2010.
- ^ "İsveç'in ünlü metal grubundan "Gelibolu Kayalıkları" adlı etkileyici şarkı Düşmanların bakış açısıyla Çanakkale". Yeniçağ Gazetesi. 18 Mart 2022. 12 Ekim 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Ekim 2022.
Kaynakça
- 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç
- Büyük Harbin Tarihi: Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı - General C. F. Aspinall - Oglander (General Ian Hamilton'un karargâh subaylarından)
- Türk Kurmay Subaylarının Gözüyle Çanakkale Savaşı - Burhan Sayılır
- Alçıtepe'den Anafartalar'a Çanakkale Kara Muharebeleri - Tuncay Yılmazer
- Çanakkale Savaşı Üzerine Bir İnceleme - Emekli Korgeneral, eski içişleri bakanı Selahattin Çetiner
- Mustafa Kemal - Anafartalar Muhaberatı'na Ait Tarihçe - Uluğ İğdemir - Türk Tarih Kurumu Yayınları
- Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi - 5. Cilt, Çanakkale Cephesi - Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Harp Tarihi Yayınları
- Çanakkale Deniz Savaşları 1915 - Çanakkale Boğaz Komutanlığı 2008 Deniz Basımevi Müdürlüğü
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Çanakkale Savaşı ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Çanakkale Şehitleri Listesi 1 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Çanakkale Savaşı Müzesi 27 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- A Digger History Associate 24 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Çanakkale Şehitleri Tanıtım ve Araştırma Derneği 4 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Scanned PDF volumes from the Australian War Memorial of the Official History of Australia in the War of 1914-1918: Vol. I 28 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . / Vol. II 1 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- , includes previously unpublished photographs, artworks and documents from Government archives.
- Digger History 29 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Gallipoli Despatches 15 Aralık 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Guide to Gallipoli on www.anzac.govt.nz. Includes interactive panoramas 19 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Five Months at Anzac 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., by Joseph Lievesley Beeston
- Memoirs & Diaries: The Evacuation of Suvla Bay 20 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Poems from Anzac Cove by Gunner F.E. Westbrook 1915 8 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Royal Engineers and the Gallipoli Expedition (1915-16)
- Gallipoli pages in Turkey in the First World War Web Site 1 Kasım 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Canakkale Savasi haber gazete kitap akademik JSTOR Mart 2022 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Canakkale Savasi veya Canakkale Muharebeleri I Dunya Savasi sirasinda 1915 1916 yillari arasinda Gelibolu Yarimadasi nda Osmanli Imparatorlugu ile Itilaf Devletleri arasinda yapilan deniz ve kara muharebeleridir Itilaf Devletleri Osmanli Imparatorlugu nun baskenti Istanbul u alarak Istanbul ve Canakkale bogazlarinin kontrolunu ele gecirmek Rusya ile guvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu acmak baskent Istanbul u zapt etmek suretiyle Almanya nin muttefiklerinden birini savas disi birakarak Ittifak Devletleri ni zayiflatma amaclari ile ilk hedef olarak Canakkale Bogazi ni secmislerdir Ancak saldirilari basarisiz olmus ve geri cekilmek zorunda kalmislardir Kara ve deniz savasi sonucunda iki taraf da cok agir kayiplar vermistir Canakkale SavasiI Dunya Savasi Osmanli CephesiSaat yonunde Anafartalar Cephesi nde Mustafa Kemal ve silah arkadaslari Gelibolu ya cikarma yapan Anzaklar Gelibolu sirtlarindaki Anzak askerleri Osmanli askerlerinin bulundugu bir siper ve Canakkale Bogazi ndan cekilen Itilaf Devletleri ne ait donanmaTarihDeniz 19 Subat 1915 18 Mart 1915 Kara 25 Nisan 1915 9 Ocak 1916BolgeGelibolu YarimadasiSonucKesin Osmanli zaferi Itilaf Devletleri donanmasinin geri cekilmesi Itilaf Devletleri birliklerinin geri cekilmesi Anzak Devletleri nin ilk yenilgisiTaraflarBritanya Imparatorlugu Birlesik Krallik Avustralya Yeni Zelanda Britanya Hindistani Newfoundland FransaOsmanli Imparatorlugu Alman Imparatorlugu Avusturya Macaristan ImparatorluguKomutanlar ve liderlerHoratio Herbert Kitchener Ian Hamilton John de Robeck Aylmer Hunter Weston William Birdwood Alexander Godley Winston Churchill Henri Gouraud Maurice BailloudEnver Pasa Otto Liman von Sanders Cevat Pasa Mehmet Esat Pasa Kaci Vehip Pasa Colak Faik Pasa Erich Weber Fevzi Pasa Cafer Tayyar Bey Ahmet Fevzi Bey Halil Sami Bey Selahattin Adil Bey Mustafa Kemal Bey Cemil Conk Yakup Sevki Bey Kazim Karabekir BeyCatisan birliklerMEF Anzaklar Dogu Seferi Kuvvetleri5 OrduGuclerBritanya Imparatorlugu 489 000 Fransa 79 000Osmanli Imparatorlugu 315 500Kayiplar45 000 50 000 olu butun Itilaf Devletleri 205 000 zayiat 47 000 zayiat Toplam zayiat Itilaf Devletleri 252 00056 000 muharebede olen 21 000 hastanede olen Toplam olu 77 000 97 000 yarali 11 000 kayip 64 000 savas disi veya hasta Toplam zayiat 250 000 Osmanli Imparatorlugu Almanya nin Rusya ya savas ilan ettigi 1 Agustos 1914 un hemen ertesi gunu Almanya ile bir ittifak antlasmasi imzalamistir Bu antlasma imparatorlugun kesin olarak Almanya nin ana gucunu olusturdugu Ittifak Devletleri safinda fiilen savasa girecegi anlamina gelmektedir Enver Pasa fiilen savasa girmeyi seferberligin tamamlanmamis olmasi ve Canakkale Bogazi savunmasinin tamamlanmamasi gibi gerekcelerle ertelemeye calismistir Ancak Almanya bir an once savasa fiilen girilmesi icin baskilarini surdurmustur Bu baskilar Akdeniz de Britanya donanmasi onunden cekilen Goeben ve Breslau savas gemilerinin Istanbul a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmisti Daha sonra Osmanli Donanmasi na bagli bir grup gemiyle Karadeniz e acilan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarini bombalayinca Rusya Osmanli Imparatorlugu na savas ilan etmistir Birlesik Krallik Savas Konseyi sekreteri Winston Churchill in de destegiyle 1914 yili Eylul ayinda Canakkale Bogazi nin donanmayla gecilerek Istanbul un isgalini ongoren bir plani savas konseyine sunmustur Plan cesitli evrelerden gecerek uygulamaya kondu ve Birlesik Krallik ve Fransa gemilerinden olusan bir donanmanin Bogaz a genis capli saldirilari 1915 Subat ayinda baslatildi Ozellikle 19 Subat 1915 ve 25 Subat 1915 bombardimanlari sonucu Mustahkem Mevki Komutani Cevat Cobanli giris tabyalarinin geri hatta cekilmesi emrini uygulatmistir En guclu saldiri ise 18 Mart 1915 gunu uygulamaya konuldu Ancak Birlesik Donanma agir kayiplara ugradi ve deniz harekatindan vazgecmek zorunda kalindi Deniz harekatiyla Istanbul a ulasilamayacagi anlasilinca bir kara harekatiyla Canakkale Bogazi ndaki Osmanli sahil topcu bataryalarini ele gecirmek plani gundeme getirilmistir Bu plan cercevesinde hazirlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 safaginda Gelibolu Yarimadasi nin guneyinde bes noktada karaya cikarilmistir Britanya ve Fransa cikarma kuvvetleri her ne kadar Seddulbahir ve Ariburnu sahillerinde koprubaslari olusturmayi basardilarsa da Osmanli kuvvetlerinin inatci savunmalari ve zaman zaman giristikleri karsi taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarimadasi ni isgalde basarili olamadilar Bunun uzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek icin Ariburnu nun kuzeyinde Suvla Koyu na 6 Agustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir ucuncu cikarma yapilmistir Ancak 9 Agustos ta Kurmay Albay Mustafa Kemal in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karsi taarruzunda Ingiliz Komutanligi ihtiyat tumenini ates hattina surerek sahilde tutunmayi ancak basarabilmistir Mustafa Kemal ertesi gun Kocacimentepe Conk Bayiri hattinda yeni bir karsi taarruz gerceklestirmisti bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmistir Britanya ve Anzak kuvvetlerinin Ikinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzlari ise Osmanli savunmasini asamamistir Tum bu gelismelerin sonrasinda Ingiliz Anzak ve Fransiz kuvvetleri Gelibolu Yarimadasini 1915 yili Aralik ayi icinde tahliye etmistir Harekat oncesiI Dunya Savasi Sanayi Devrimi nden itibaren giderek buyuyen uretim bir yandan ham madde gereksinimini surekli artirirken diger yandan yeni pazarlari gerektiriyordu Diger yandan giderek buyuyen sermaye birikimi yeni yatirim alanlari bulmaya yoneliyordu Avrupa nin buyuk devletleri 19 yuzyil boyunca farkli hizlarda gelismislerdi ve gelismelerini surdurebilmek icin etki alanlarini genisletmek icin siki bir rekabet icindeydiler Birlesik Krallik Fransa Almanya Avusturya Macaristan Imparatorlugu ve Rusya farkli ilgi alanlarina sahip olsalar da bu alanlar cok yerde ic ice girmektedir Sonucta bu rekabet 20 yuzyilin baslarinda bir savasi kacinilmaz olarak gundeme getirmisti Bu ulkeler arasinda surec icinde olusan ittifaklar da olasi savasin Avrupa capinda bir savas olmasina yol acacaktir Bu donemde netlesen bu ittifaklar Birlesik Krallik Fransa ve Carlik Rusyasi nin olusturdugu Itilaf Devletleri ile Almanya Avusturya Macaristan Imparatorlugu ve Italya nin olusturdugu Ittifak Devletleri bloklaridir Bu sekilde bir bloklasma 1882 yilinda Almanya Avusturya Macaristan Imparatorlugu ve Italya arasindaki bir ittifakla bir bloku olusturmustu Kisa sure sonra 1894 yilinda Fransa Rusya 1904 yilinda Birlesik Krallik Fransa 1907 yilinda da Birlesik Krallik Rusya arasinda antlasmalar yapilarak diger blok sekillenmistir Birlesik Krallik ve Fransa arasindaki 1904 yili antlasmasi ilginctir Birlesik Krallik Fransa nin Kuzey Afrika nin en iyi parcalarini almasina goz yumuyordu Fransa ise Misir daki Britanya varligina karismayacakti Birlesik Krallik ile 1907 yilinda Carlik Rusyasi arasindaki antlasma da 1904 antlasmasina benzer bicimde esas olarak taraflarin Avrupa disi ilgi alanlarini duzenliyordu Iran Afganistan Cin ve Tibet teki iki ulkenin cikarlari arasindaki cekismelere cozum getiriyordu Tum bunlarin ortaya koydugu haliyle Avrupa daki bu bloklasmalar esas olarak Avrupa disi paylasimi konu almaktaydi Dolayisiyla bu bloklasmanin sonunda ortaya cikacak olan Avrupa capindaki topyekun savas esas itibariyla Avrupali buyuk guclerin Avrupa disini yeniden paylasimi mucadelesi olarak gorulmektedir I Dunya Savasi nin hemen oncesinde Balkanlar da iki kampa ayrilmisti Bir bakima Itilaf Devletleri nin himayesinden olan Yunanistan Romanya ve Sirbistan bir tarafi olustururken Ittifak Devletleri ne daha egilimli gorunen Bulgaristan diger tarafi olusturuyordu Dolayisiyla bu bolgeyle ilgili hesaplarda Bulgaristan in durumu hesaba katilmak zorundaydi Nitekim 1914 yilinin Haziran ayinda Bulgaristan yukluce bir borc anlasmasiyla de facto Ittifak Devletleri safina kaymistir Sonuc olarak ozellikle Avrupali buyuk devletler arasinda olusan bu bloklasma yerel bir catismanin bile Avrupa nin en azindan dort buyuk devletinin ise karismasini gerektirecekti Sonucta ortaya cikan da bu oldu Avusturya Macaristan Imparatorlugu veliahti Franz Ferdinand 28 Haziran 1914 gunu bir Sirp milliyetcisi tarafindan olduruldu Bunun uzerine Avusturya Macaristan Imparatorlugu Sirbistan a 48 saat sureli bir ultimatom vermistir Sirbistan in tum oyalama cabalarina karsin 28 Temmuz Belgrad i bombalamaya baslayarak bu ulkeye savas ilan etti Ardindan Carlik Rusyasi genel seferberlige gitti Ancak Almanya daha once Rusya nin seferberlik ilanini savas ilani olarak kabul edecegini tum devletler nezdinde deklare etmistir Bunun uzerine 1 Agustos ta Rusya ya 3 Agustos ta da Fransa ya savas ilan etti Bu savas ilanlarinin ardindan Italya tarafsizligini ilan ederek Almanya Avusturya blokundan ayrilmis bir yil sonra yeniden katilmistir Almanya gecmisten beri daha net olarak Bismarck tan beri iki cepheli bir savastan kacinmaktaydi ancak bu degismez kaderi gibi gorunuyordu Doguda Carlik Rusyasi batida ise Fransa gibi iki guclu devlet vardi Alman Imparatorlugu nun 1891 1905 yillari arasinda Genelkurmay Baskanligini ustlenen Schlieffen bu tehlikeli durum icin bir plan gelistirmisti ve dogal olarak Schlieffen Plani olarak biliniyordu Bu plan Rusya nin seferberligini bir ay icinde tamamlayabilecegi hesabina dayanmaktadir Almanya tum gucuyle batiya saldirarak kesin sonuc elde edecek ve bunun uzerine seferberligini anca tamamlamis olan Rusya ya saldiracakti Boylelikle iki cephede savasma durumunda dusmekten kacinacakti Almanya bu stratejiyi uygulamak icin 3 Agustos ta Fransa ya savas ilan eder etmez hic vakit kaybetmeden bu ulkeye Belcika uzerinden saldiri hazirligina girismistir Belcika dan gecis icin izin istendiyse de olumlu yanit alinmadi ve bunun uzerine Alman ordulari 4 Agustos ta Belcika ya saldirdi Ancak kisa sure icinde bu stratejinin uygulamasi basarisiz oldu ve Alman Ordulari Marne de Fransa Britanya savunmasini asamadi ve 12 Eylul de Marne hattinda durduruldular Artik Schlieffen Plani islemeyecekti Bu durumda Almanya yine iki cepheli savasla karsi karsiyaydi Doguda Rusya ile batida da Britanya ve Fransa kuvvetleriyle carpismak durumundaydi Ancak iki cephede de guclu olamazdi bir tarafa oncelik vermeliydi Guclu olmayi sectigi cephe Bati Cephesi ydi doguda zayif kuvvetlerle oyalama muharebesi verecek diger deyisle savunmada kalacak kuvvetlerinin buyuk kismini Bati da kullanarak burada kesin sonuc elde ettikten sonra esas kuvvetlerini Rusya Cephesi ne aktaracakti Avrupa iclerindeki bu gelismeler Birlesik Krallik ve Fransa yi muttefikleri Rusya yi desteklemek zorunda birakmisti Zaten Rusya Almanya uzerinde yeterince guclu bir baski yapamamaktaydi Kisitli endustriyel kapasitesi dolayisiyla Britanya ve Fransa destegine gerek duyuyordu Ancak Almanya yi yenilgiye ugratabilmek icin Rusya nin muazzam insan kaynaklarindan yararlanmak gerekiyordu Bunun icin de Rusya muhimmat silah ve mali olarak desteklenmeliydi Ozellikle muhimmat yonunden bu zorunluydu Cunku Rus ordusu muhimmat stoklarini buyuk olcude tuketmis durumdadir Bu durumda ondan taarruzi bir hareket beklenemezdi Fransa ve Birlesik Krallik in bu destegi saglamasi icin olasi dort yol vardir Kuzey ulasim hatlarindan ikisi olanaksizdir Arktik Okyanusu yilin cok buyuk bolumunde donmus oldugundan deniz ulasimina olanak vermemektedir Baltik Denizi ise Alman Donanmasinin denetimindedir Orta ulasim yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir Olasi dorduncu yol ise Osmanli Imparatorlugu nun denetiminde bulunan Canakkale ve Istanbul bogazlarinin olusturdugu denizyoludur Sonucta Rusya ile muttefiklerinin irtibati kesilmistir Sadece Rusya ya yardim konusu degil Rus bugdayinin ve petrolunun Avrupa ya getirilmesi de artik olanaksizdir Sonuc olarak Rusya ile tek baglanti bogazlardir Itilaf Devletleri nin Birlesik Krallik Fransa ve Rusya olarak dogu bati parcalari arasindaki tek ulasim hatti bogazlardi Ustelik Rus savas sanayi savas sirasindaki muhimmat sarfiyatini karsilayacak kapasitede degildi ve muhimmat acigi her gecen gun buyumekteydi Osmanli Imparatorlugu nun ittifak arayisi Osmanli Imparatorlugu 20 yuzyilin baslarinda neredeyse 200 yildir Gerileme Donemi ndeydi Bu sure boyunca ugranilan askeri yenilgilere 1912 13 yillarinda yasanan Balkan Savasi eklenmis Balkanlar daki topraklarin butunuyle elden cikmis olmasinin otesinde en iyi egitimli ve en iyi techiz edilmis ordular bu savasta kaybedilmisti Dahasi buyuk miktarda silah ve muhimmat da terk edilmisti Avrupa devletleri I Dunya Savasi nin hemen oncesinde Osmanli Imparatorlugu nun tarafsiz kalacagini varsayiyorlardi Nitekim Osmanli Imparatorlugu savasin ilk aylarinda savas disi durum ilan etmistir Bu durum Itilaf Devletleri arasinda olumlu karsilanmistir Bu sayede Bogazlar ticari deniz trafigine acik kalacaktir Osmanli Imparatorlugu acisindan da I Dunya Savasi patlak verdiginde en dogru politika tarafsiz kalmak gibi gorunuyordu Ancak bu yeterli bir cozum muydu Bir de mumkun muydu Avrupali devletlerin Osmanli topraklari uzerindeki niyetleri biliniyordu Rusya yuzyillardir sicak denizlere inebilmek icin Bogazlar i istiyordu Birlesik Krallik Hindistan yolunun guvenligi icin Filistin i petrolu icin de Irak i istiyordu Fransa Lubnan Suriye ve Kilikya yi Italya ise Antalya yi istemektedir Bunlari bilen Osmanli yoneticileri soz konusu devletlerin bu emellerine ulasmak icin savas sirasinda ya da savastan hemen sonra Osmanliyi rahat birakmayacaklarini rahatlikla seziyorlardi Gercekten de Avrupa nin buyuk devletleri arasindaki gerginliklerin bir Avrupa savasina varmasinin nedenlerinden biri de Osmanli topraklari uzerindeki emelleriydi ve Imparatorlugun parcalanmasi sorunuydu Diger deyisle her devlet kendi ilgi alaninin rakiplerinden once kontrol altina almak istiyordu Fakat Osmanli Imparatorlugu icin en vahim tehlike Rusya nin durumuydu Carlik Osmanli Imparatorlugu nun savasa katilmasi durumunda savas sonrasinda Istanbul u terk etmek zorunda kalacaklarini hesapliyor simdiden durumu saglama baglamayi gerekli goruyordu Bunun icin donemin Disisleri Bakani Sergey Sazonov 1914 yili ilkbaharinda Ingiliz ve Fransiz hukumetleriyle gorusmeler yapti Birlesik Krallik Hukumeti nin yaniti oldukca aciktir Eger savas zaferle bitecek olursa Ingiltere kendilerinin Osmanli Imparatorlugu arazisine ya da baska yerlerdeki arazilere ozellikle Iran yapacaklari taleplerinin olumlu karsilanmasi kaydi ile Istanbul ve Bogazlar hakkindaki Rus taleplerini tasvip edecektir Fransa ise bir sure Rus talebine karsi tutum takinmistir Ancak Akdeniz de Alman tehdidi ortaya ciktiktan sonra karsi cikmaktan vazgecmistir Osmanli topraklarinin Itilaf Devletleri arasinda gizli antlasmalarla savasin sona ermesinden once paylasilmasinin bir diger ornegini Fransa vermistir Fransa nin Suriye ve Adana bolgesini almasi Birlesik Krallik ve Rusya tarafindan prensip olarak kabul edilmistir Daha sonraki gorusmelerde Dogu Anadolu Guneydogu Anadolu Bati Karadeniz Bolgesi nin Rusya ya birakilmasinda anlasma saglandi Fransa ya verilecek topraklarin cercevesi de genisletildi Paylasmanin bir diger uzantisi Britanya ile Hasimi Ailesi nden Serif Huseyin arasinda yapilan anlasmadir Birlesik Krallik yonunden Serif Huseyin onemli bir kozdu cunku Peygamber ailesinden kabul ediliyordu Boylelikle Osmanli Halifesi nin Islam dunyasi uzerindeki otoritesini sarsacak gucte kabul ediliyordu Serif Huseyin de Arap Yarimadasi ni ve tum Ortadogu yu icine alacak bir kralligi olsun istiyordu Gorusmeler sonunda Arap Yarimadasi Irak ve Suriye yi kapsayan bir krallik kurmasi uzerinde 1916 yili Ocak ayinda anlasma saglanmistir Ancak bu durum Fransa yi harekete gecirdi Birlesik Krallik ile Fransa arasida 9 16 Mayis 1916 tarihlerindeki bir dizi resmi mektuplasmanin ardindan Fransa nin hakimiyet alani yeniden belirlendi Bu mutabakat 29 Nisan 1916 tarihli Sykes Picot Anlasmasi ile resmilestirilmistir Diger tarafta Osmanli yoneticileri de Batili devletlerin bu emellerini seziyor ve Rusya nin en buyuk tehlike oldugunu goruyorlardi Bu durumda Osmanli yoneticilerinin imparatorlugun guvenligi icin bir destege ihtiyaclari vardi En mantikli gorunen hem savasta Rusya nin ittifaki icinde olmak hem de ayni ittifak icinde yer almakla Birlesik Krallik ve Fransa nin destegini saglamak gibi gorunuyordu Bu amacla Maliye Bakani Cavit Bey Britanya makamlariyla Bahriye Naziri Cemal Pasa ise Fransiz makamlariyla bir suredir temas halindedir Ancak ne Britanya tarafi ne de Fransiz tarafi bu ittifak yaklasmasina sicak bakmadilar Rusya nin da bu ise kesin olarak karsi olmasinin da bu durumda payi oldugu kabul edilmektedir Osmanli Imparatorlugu nun Britanya ile ittifak girisimine olumlu yaklasilmamasinda Jon Turk yonetiminin kisa surede cokecegi yonundeki ongoru etkili olmustur Jon Turkler yerine Alman yanlisi olmayan bir iktidarin Almanya nin Orta Dogu daki tehdidini ortadan kaldiracagi hesap edilmektedir Diger yandan Almanya ve Avusturya Macaristan Imparatorlugu da savas oncesinde Osmanliyi ittifaka almaya yakin degillerdi Osmanli Imparatorlugu nun dis politikasi Ikinci Mesrutiyet in ilk yillarindan 1908 itibaren Almanya dan yavas yavas uzaklasirken Birlesik Krallik a yaklasmistir Hatta Birlesik Krallik ile bir ittifak kurulmasi yonunde Ittihat Terakki Merkez Komitesi nden Ahmet Riza Bey ve Nazim Bey 1908 yili icinde Birlesik Krallik Disisleri Bakani Sir Edward Grey ile bir gorusme yapmislardir Izleyen yillarda bir dizi olayin da etkisiyle artik sekillenmeye baslayan Itilaf Devletleri ne yakinlasma surmustur Itilaf Devletleri yle bir yakinlasma arayislarinin bir baska ornegi de 1914 Mayis ayinda Mehmet Talat Pasa nin Kirim da Car II Nikolay ve Disisleri bakani Sazanov la gorusmesidir Ancak Carlik Rusyasi diger muttefiklerinden ayri bir antlasmaya yanasmamistir Diger yandan Bahriye Naziri Cemal Pasa nin Fransa gorusmeleri de bir sonuc vermemistir Almanya ile iliskiler ise Balkan Harbi sonrasinda bir kesiti donemi gecirmistir Balkan Harbi oncesinde bir donem Osmanli Ordusu Alman generali Von der Goltz duzenleme destegini aliyordu Ancak yenilgi sonrasinda Alman destegine guven hirpalandi ve Osmanli Ordusu Kurmay Baskanligi Yardimcisi gorevinden ayrildi Bu ayrilmadan 1913 yili Aralik ayina kadar gecen sure icinde Istanbul da etkili olacak bir Alman politik askeri varligi olmamistir Bu ayda Liman von Sanders baskanliginda bir Alman subay grubu Istanbul a gelmistir Bu grubun yetkileri oldukca genistir Liman von Sanders bu yetkilere dayanarak uc ay icinde Osmanli Ordusu icinde buyuk olcude hakim duruma gelmistir Ancak Ittihat Terakki nin 1913 yili Ocak ayinda iktidara gelmesiyle Osmanli dis politikasi yeniden Almanya ya yakinlasmaya baslamistir Zaten Itilaf Devletleri ile yapilan tum ittifak gorusmeleri bosa cikmistir Bu durumda Osmanli Imparatorlugu nun eger Avrupa Savasi oncesinde bir ittifaka girmesine zorunluluk gozuyle bakiliyorsa tek secenek Almanya dir Bir baska acidan bakildiginda Enver Pasa nin Almanya nin Avrupa nin en guclu askeri gucune sahip oldugu ve bir Avrupa Savasi nda kesin olarak kazanan taraf olacagina guclu bir inanc besledigi genellikle kabul edilmektedir Fakat esas onemlisi 1890 li yillardan itibaren Osmanli ekonomisinde Alman sermayesinin etkinliginin artiyor olmasidir Ozellikle Bagdat Demiryolu insaasinin bir Alman firmasina ihale edilmesi Osmanli topraklarinda Alman sermayesinin Yakindogu ya uzanan guclu bir rekabet durumu yaratmistir Bu arada Almanya nin ozellikle Istanbul daki Turkculuk hareketini Osmanli nin Rusya ile yakinlasmasinin onleyici bir manevra olarak destekledigi bilinmektedir Osmanli Imparatorlugu nun savasa katilmasi Sadrazam Basbakan ve Hariciye Naziri Sait Halim Pasa Avusturya Macaristan Imparatorlugu nun Sirbistan a savas ilanindan bir gun once 27 Temmuz aksami gec saatlerde Alman Buyukelcisi ni cagirtmis iki devlet arasinda Rusya ya karsi bir savunma antlasmasi yapma teklifinde bulunmustur Yirmi dort saate kalmadan Almanya bu teklife olumlu yanit vermistir Bu mutabakat uzerine Osmanli Imparatorlugu Almanya nin Rusya ya savas ilan etmesinden bir gun sonra 2 Agustos 1914 gunu Almanya ile bir ittifak antlasmasi imzalamistir Eylul sonlari ve Agustos baslarinda Istanbul daki Birlesik Krallik Buyukelcisi izin kullanmaktaydi Dolayisiyla Britanya nin bu olaylar uzerine mudahalesi oldukca sinirli kalmis olmalidir Antlasmadan sadece Sadrazam Basbakan ve Hariciye Naziri Sait Halim Pasa nin Harbiye Naziri Enver Pasa nin Dahiliye Naziri Talat Pasa nin ve Meclis i Mebusan Baskani Halil Bey haberdardir Diger meclis ve hukumet uyelerinin dahasi Sultan Mehmet Resat in dahi haberi yoktur Antlasmanin imzalanmasinda Osmanli Imparatorlugu nun savas hazirliklari tamamlanana kadar tarafsiz gorunmesine karar verilmistir Diger deyisle antlasma gizli tutuldu Osmanli silahli tarafsizlik ilan etti Ertesi gun ise seferberlik hazirliklarina baslanmistir Antlasmanin ana temasi Osmanli Imparatorlugu nun Avusturya ve Sirbistan arasindaki cekismede tarafsiz kalmasi bu catisma Almanya ve Carlik Rusyasi arasinda bir savasa yol acarsa Almanya yaninda savasa girmekti Diger yandan Almanya Osmanli Imparatorlugu nun toprak butunlugunu korumayi kabul etmektedir Aslinda bu antlasma imzalandiginda Almanya ile Carlik Rusyasi zaten savas durumuna gecmis bulunmaktaydilar Ekim ayi baslarinda Almanya nin savasta kisa sure icinde kesin sonuc alma umutlari sonmeye baslamisti Alman ordularinin Bati Cephesi nde durdurulmalari Carlik ordularinin Galicya da basarili harekatlari durumu sikisik hale getirdi Bu durumda Almanya kilitlenmis durumu baska bir bolgedeki girisimlerle cozmenin yollarini aramistir Bu girisimlerin ip uclari Yakin Dogu da aranmaya baslandi Alman Imparatoru Alman Ust Komutanligi na emri Osmanli Kabinesi nin oluru alinamazsa bile durum bir oldubittiye getirilerek Osmanli Imparatorlugu nun fiilen savasa cekilmesinin saglanmasi yonundedir Sonuc olarak Almanya ile ittifak antlasmasi imzalandiktan hemen sonra Osmanli Imparatorlugu nun bir an once fiilen savasa girmesi konusunda Alman baskilari baslamisti Bu baskilar araliksiz surmustu Ornegin Alman Krupp Fabrikalari nda hazirlanan dort adet 28 cm lik sahil topuna Alman Denizcilik Bakanligi el koydugu 11 Eylul 1914 tarihli telgrafla Istanbul a bildirilmistir Alman Denizcilik Bakan Vekili nin Berlin atasemiliteri Cemil Bey le bir gorusmesindeki sozleri cok nettir Suveys e hareket ediniz sahil toplarini alirsiniz Almanya nin Osmanli Imparatorlugu nun bir an once savasa fiilen girmesi yonunde baskisinin bir taktik nedeni de Kafkasya Cephesi ndeki Osmanli askeri tehdidinin Almanya nin Galicya Cephesi kuvvetleri karsisindaki baskiyi hafifleteceginin hesaplanmasidir Ekim ayina gelindiginde Birlesik Krallik ve Rusya nin seferberlik hazirliklari tamamlandigi ve cepheye daha fazla kuvvet getirdikleri gorulmektedir Almanya nin kisa surede Bati da kesin sonuc elde etme plani butunuyle basarisiz olmustur Buna bagli olarak Osmanli nin savasa girmesi yonunde baskilar artiyordu Ote yandan Britanya Osmanli Imparatorlugu nun toprak butunlugunu garanti ediyor kapitulasyonlar in kaldirilmasina olumlu yaklasiyor ve mali yardim oneriyordu Osmanli Imparatorlugu zaten 17 Agustos ta kapitulasyonlari kaldirdigini ilan etmisti Almanya dan bir an once savasa fiilen girilmesi yonundeki baskilar Enver Pasa tarafindan savas hazirliklarinin henuz tamamlanmadigi gerekcesiyle oyalaniyordu Ancak iki Alman savas gemisinin girisimi bir oldubitti durumu yaratarak Osmanli Imparatorlugu nun fiilen savasin icine cekmistir Goeben ve Breslau harekati Almanya ile Osmanli arasinda ittifak antlasmasi imzalandiginda Alman Akdeniz Filosu tumeni Komutani Wilhelm Souchon elinde iki yeni hizli ve muharebe gucu yuksek gemi vardir Bunlar agir kruvazor Goeben ile hafif kruvazor Breslau dur Antlasmadan iki gun sonra 4 Agustos ta Amiral Souchon a iletilen sifreli telgraf mesajinda Istanbul a hareket etmesi emredilmistir Almanya 4 Agustos ta Belcika ya saldirmisti ve Akdeniz de bu iki gemi Britanya kontrolundeki Cebelitarik tan ya da Suveys Kanali uzerinden Akdeniz disina cikamazdi Iki gemiden acikca daha guclu olan Britanya ve Fransiz filolari karsisinda zor durumdaydi Ancak iki gun sonra Istanbul a gitme emri iptal edildi Buna karsin Britanya zirhlilarinin yakin durumundan endiselenen Amiral 8 Agustos ta Istanbul a gitmeye karar vermistir Emrindeki bir gemiyle Izmir deki Alman deniz atesesine Istanbul a giris icin izin istenmesini bildirdi Akdeniz deki dokuz gunluk bir kovalamanin sonunda gemiler 10 Agustos ta Canakkale Bogazi onlerinde gelmistir Enver Pasa Canakkale Mustahkem Mevkii Komutanligi na Akdenizde bulunan Alman zirhlilarinin Ingiliz filosu ile muharebeye girmis olmasi muhtemeldir Soz konusu Alman Zirhlilarinin bogazdan gecisini saglayiniz talimatini vermistir Talimatin verilisi bir bakima alinisi Baskomutanlik Vekaleti nde gore yapan Alman subayi Baron Kress von Kressenstein tarafindan kaleme alinan anilarinda anlatilmaktadir Baron von Kressenstein Canakkale Mustahkem Mevkii nden gelen telgrafi Enver Pasa ya ilettigini Enver Pasa nin gemilerin Canakkale Bogazina girmesi icin karar verme yetkisi olmadigini ifade ettigini anlatmaktadir Bunun uzerine von Kressenstein itiraz etmis ve gemiler iceri alinsin talimatini almistir Daha sonra takipteki Britanya gemileri Bogaz a girmeye calisirsa sahil bataryalari tarafindan atesle karsilanmasi yonunde emir istemis Enver Pasa yine yetkisi olmadigini ileri surunce yine itiraz etmis ve ates acilmasi talimatini almistir Uluslararasi antlasmalar geregi ya gemiler 24 saat icinde Osmanli karasulari disina cikacak ya da silahtan arindirilarak enterne edilecektir Ancak Alman buyuk elcisinin siddetle karsi cikisi uzerine gemilerin Osmanli Imparatorlugu nca satin alindiginin ilan edilmesi gibi bir cozume gidilmistir Gemilerin 80 milyon marka satin alindigi 11 Agustos ta ilan edilmistir Gemilere Osmanli bayragi cekilir Goeben in adi Yavuz Breslau nun adi da Midilli olmustur Bu iki Alman gemisi bir bakima Birlesik Krallik in el koydugu Sultan Osman ve Resadiye nin yerine alinmis olmaktadir Abluka Sonuc olarak Almanya ileride Karadeniz deki Rus limanlarina karsi kullanacagi ve Osmanli Imparatorlugu nu bir oldubitti ile fiilen savasa sokacagi bu iki guclu silahini Karadeniz e atmis bulunmaktadir Bu durum Itilaf Devletleri nezdinde bir bakima alarma yol acacaktir Bu tarihe kadar Malta Us Komutani olan Ingiliz Amiral Carden 20 Eylul de Abluka Filosu Komutanligi na atanmistir Emrinde Britanya Indomitable ve Indefatigable muharebe kruvazorleri Dublin ile Glochester hafif kruvazorleri Verite ve Suffren Fransiz muharebe gemileri ve 12 muhrip uc denizalti bulunmaktadir Denizalti sayisi daha sonra ucu Britanya ve ucu Fransiz olmak uzere altiya cikmistir Canakkale Bogazi ni ablukaya alan Britanya filosu 27 Eylul de Bogazdan cikan Akhisar torpido botunun yolunu keserek Osmanli savas gemilerine ates acilacagini bildirmistir Bunun uzerine bogazlar tum yabanci gemilere kapatilmistir Artik ticari gemiler de bogazlari kullanamayacaktir Yavuz ve Midilli Gemisi Olayi Bu iki guclu savas gemisinin Osmanli Donanmasina katilmasi bir suredir zaten Donanma nin ve Osmanli halkinin hayaliydi Osmanli Imparatorlugu halktan toplanan yardim paralariyla finanse edilen iki savas gemisini Birlesik Krallik tersanelerine siparis etmisti Sultan Osman adi verilen geminin insasi mayis ayinda tamamlandiginda parasi odenmis olan bu geminin teslimi Resadiye adi verilen diger geminin teslimine ertelenmisti Agustos ayina kadar ertelenen teslim 3 Agustos gunu tumuyle iptal edilmistir Esasen bu iki gemi Ege Denizi nde Yunan deniz ustunlugunu ortadan kaldiracagi gibi Karadeniz de de Rus Karadeniz Donanmasina karsi belirgin bir ustunluk saglayacakti Britanya resmi tarihine gore Turkler tarafindan haydutluk olarak nitelendirilmis olan bu Britanya tutumu bir bakima askeri zorunluluktu bu denli guclu gemilerin dusman eline gecmesine kesinlikle musaade edilemezdi Sonuc olarak gemiler Britanya ya kadar gitmis olan Osmanli deniz mufrezesine teslim edilmedi Ilginc bir denk gelistir ki ayni gun 3 Agustos ta Goeben ve Braslau Istanbul onlerine gelmis bulunmaktadir Esasen Goeben ve Breslau Almanya ile ittifak antlasmasi imzalandigi 2 Agustos tan kisa bir sure sonra 10 Agustos ta Osmanli karasularina girmisti ve hemen hemen ayni tarihlerde Alman Ust Komutanligi bu gemileri Karadeniz de kullanmayi istedigini Osmanli makamlarina iletmeye baslamis dahasi baski yapmistir Berlin atasemiliteri Cemil Bey in 12 Agustos 1914 tarihli sifreli telgrafindan bu konu belirtilmektedir Bir sonraki gun Enver Pasa nin Cemil Bey e soyledikleri ise seferberlik bitmeden Bulgaristan la tamamiyle anlasmadan diger deyisle Canakkale Bogazi savunmasi hazirlanmadan bu gemilerin Karadeniz e cikmasina izin verilmeyecegi yonundedir Enver Pasa bu durumda Britanya Donanmasi nin Bogazi gececegini dusunmektedir Enver Pasa nin Bulgaristan konusundaki tutumu da Berlin Viyana Istanbul ulasim hattiyla iliskilidir Bu oyalamalara karsin Amiral Souchon 9 Eylul 1914 tarihinde Osmanli Donanma Komutanligi na atanmistir Hemen ertesinde Marmara da atis talimleri ve manevralar baslatildi Ote yandan Karadeniz de Istanbul aciklarinda Rus Donanmasi na bagli gemiler Canakkale Bogazi disinda da Birlesik Krallik ve Fransa gemileri devriye gezmektedir Bu arada Amiral Souchon tatbikatlara Karadeniz de devam etmek uzere Osmanli yetkililerine baski yapmaktadir Yavuz ve Midilli nin de icinde bulundugu on bir parca gemiden olusan bir Osmanli filosunun Amiral Souchon komutasinda 29 Ekim 1914 gunu Karadeniz e acilmasi Osmanli nin fiilen savasa girmesi sonucunu dogurmustur Bu gemiler Istanbul Bogazi aciklarindaki Rus gemilerine ates actiktan sonra Karadeniz in kuzey kiyilarindaki Odessa Sivastopol 29 30 Ekim gecesi Norvosiski ve Feodosya limanlarini bombalamislardir Bu taarruz Enver Pasa nin 25 Ekim de Amiral e verdigi yazili emre dayanmaktadir Esasen Bakanlar Kurulu nun ayni tarihli kararina aykiri olan bu emirde Butun filo Karadeniz de manevra yapmalidir Vaziyeti uygun buldugunuz anda Rus filosuna hucum ediniz Carpismaya baslamadan evvel bu sabah size verdigim gizli emri aciniz Gizli emirde ise Turk filosu Karadeniz de zorla ustunluk saglamalidir Rus filosunu arayiniz Nerede bulursaniz harp ilan etmeksizin hucum ediniz Rusya nin askeri tepkisi 1 Kasim 1914 gunu Kafkasya uzerinden Osmanli topraklarina taarruz etmek olmustur Ayni gun Britanya gemileri Izmir ve Kizildeniz deki Akabe limanlarini bombaladilar Iki gun sonra 3 Kasim da Britanya birlikleri Basra Korfezi nde Osmanli topraklarina cikarildilar Ayni gun iki Britanya ve iki Fransiz savas gemisi Canakkale Bogazi ndaki Osmanli istihkamlarini ates altina aldilar Esasen Osmanli Donanmasi nin Karadeniz Rus limanlarini bombalamasi fiilen savasa girme yonundeki baskilara direnen Enver Pasa yi bir oldubittiye getirme manevrasi olarak gorulmesi gerekir Sonuc olarak Yavuz ve Midilli Olayi Osmanli Imparatorlugu nu savasa sokan olaydir HarekatItilaf Devletleri nin Canakkale Bogazi na karsi bir askeri harekat karari almalarina varacak kilometre taslarindan biri Car II Nikola nin Birlesik Krallik a yonelik talebidir Car bu talebinde Bogazlar dan soz etmeden Osmanli Imparatorlugu na karsi bir askeri hareket ve askeri malzeme yardimi talep etmistir Birlesik Krallik Savas Bakani Lord Kitchener bu sorularin askeri harekat yanitina olumlu yanit vermisti Carlik in boyle bir askeri hareketten beklentisi Osmanli nin Kafkasya dan bir kisim birligini cekmek zorunda birakilmasi bunun da Rusya nin bu cephedeki yukunu hafifletecegidir Diger onemli bir kilometre tasi ise Yunanistan Basbakani Venizelos un bir cikarma yapilmasi durumundan Yunanistan in bu harekata askeri olarak katilabilecegini Britanya ya bildirmesiydi Venizelos 19 Agustos 1914 tarihinde Canakkale Bogazi na taarruz etmeye dayanan ayrintili bir plani Britanyali yetkililere iletmis bu taarruza Yunanistan in da birlik verebilecegini belirtmisti Ancak Venizelos un planinda Bulgaristan in da Istanbul a saldirmasi kosulu vardi Britanya askeri makamlari plani incelemis ve fazla sarta bagli olmasi dolayisiyla uygulanmasinin olanaksiz oldugu yonunde rapor vermisti Bulgaristan meselesi son derece akillica secilmis bir kosuldur Osmanli Ordusu na her turlu Alman destegi icin kullanilabilir tek ulasim yolu olan demiryolu Bulgaristan uzerinden gecmektedir Bu destek hattinin kesilmesi ancak Bulgaristan in Itilaf Devletleri tarafina gecmesiyle olanaklidir Diger yandan Birlesik Krallik in Istanbul Buyukelcisi Sir Louis Mallet Agustos ayinda Bogazlarin yabanci savas gemilerine kapatilmasinin ardindan Bogazlarin zorla gecilmesi yonunde bir oneriyi rapor etmistir Mallet donanmanin gecmesinden sonra Bogazlarin kara birliklerince isgal edilmesi gerektigi gorusunu one surmekteydi Bir yandan bu savas planlari yapilirken Birlesik Krallik Hukumeti Osmanli Imparatorlugu nu savasin disinda tutmaya cabaliyordu Osmanli savasa girdiginde ilk askeri harekatinin Suveys Kanali uzerine olacagi tahmin ediliyordu Bu bolgeye Bati Cephesi nden o siralarda birlik kaydirilmasina olanak yoktu Mustemlekelerden kuvvet aktarmak ise aylar alirdi Diger yandan musluman ulkelerin ki bircogu Ingiliz mustemlekesiydi Musluman halkinda ayaklanmalar olmasindan ciddi bicimde cekiniliyordu Bu endiselerin bosuna oldugunu zaman gostermistir Osmanli davasi ugruna musluman ulkelerden hatta kendi tebaasindan dahi kayda deger bir destek olmamistir Butun bu endiselerle Birlesik Krallik Hukumeti Osmanli nin savas disi kalmasi sartiyla bir kisim oneri getirmistir Bu onerilere Fransa nin hatta Rusya nin da destegi saglanmisti Oneriler Canakkale Bogazi nin ticari gemilere acilmasi ve Alman askeri personelinin sinirdisi edilmesi sartlarini icermektedir Goeben ve Breslau uzerinde israr ediliyordu Bu gemilere Ege ye ciktiklari takdirde eger Alman askeri personeli tasiyorlarsa Alman savas gemisi islemi uygulanacakti yani ates acilacakti Canakkale Bogazi nin gecilerek Istanbul un zorlanmasi fikrinin Birlesik Krallik Parlamentosu nda ilk olarak 25 Kasim 1914 tarihindeki Birlesik Krallik Basbakanlik Toplanti Salonu ndaki olagan toplantida Churchill tarafindan ortaya suruldugu kabul edilmektedir Misir in savunulmasi konusunda alinacak ek onlemlerin konusulmasinin hemen ardindan soz alan Deniz Bakani Denizcilik Birinci Lordu Churchill Misir ve Suveys Kanali ni yerinde savunmanin pasif bir tutum olacagini one surerek konusmasina baslamistir Bu bolgedeki kuvvetlerin buyuk bolumunu Avrupa dan bir kisim kuvvetle takviye ederek Osmanli Imparatorlugu nun en zayif noktasinda saldirmanin daha uygun olacagini belirtmis ve bu noktayi baskent Istanbul olarak isaret etmis Boylesi bir harekattan Churchill in bekledigi amaclar Rusya ya yardim edilmesi Bulgaristan ve Romanya gibi tarafsiz ulkeleri hatta Almanya yaninda savasa girmeye yaklasan Italya yi ve taraf konusunda kararsiz Yunanistan i etkilemek Fransa ve Rusya cephelerinde kilitlenmis gorulen savasa Balkanlar uzerinden bir kusatma ile cozum bulmakti Diger yandan Churchill bol silah ve muhimmatla desteklenecek Rus Cari nin milyonluk nufusunu savasa surerek Almanya yi bu insan seli karsisinda yikacagini belirtmektedir Bu ifadelere karsin o gunku toplantida bu konu uzerinde bir gorusme acilmamistir Sonraki toplantilarda Savas Bakani Lord Kitchener Fransa Cephesi nin durumu nedeniyle Canakkale icin asker veremeyecegini kesin olarak ifade etmistir Fransiz ordulari Baskomutanligi da Bati Cephesi nden baska bir yer icin asker alinmasina siddetle karsidir Canakkale Bogazi ve Gelibolu Yarimadasi ni gosteren askeri harita Bu durumda Churchill Canakkale Bogazi ni kendi komutasinda olan donanmayla gecmenin yollarini aramistir Bunun uzerine 3 Ocak 1915 te Akdeniz deki Amiral Sackville Carden e Bogazlari sadece deniz kuvvetleriyle zorlama konusunda gorus soran bir mesaj gondermistir Mesajda mayin hatlarina komur gemileri surerek durumun degerlendirilebilecegi notu vardir Ancak Amiral Carden bunu mumkun gormedigini bunun icin buyuk bir kuvvet gerekecegini bildirmistir Churchill bu kez Tasarladiginiz harekatin niteligini istediginiz kuvvetin miktarini ve bunu nasil kullanmayi dusundugunuzu lutfen bildiriniz iceriginden bir mesaj gondermistir Amiral in 11 Ocak taki yaniti ile bir gorev kuvveti sekillenmeye baslamistir Iki gun sonraki 13 Ocak taki Yuksek Savunma Konseyi toplantisinda Canakkale Bogazi nin sadece donanmayla zorlanmasi konusunda Deniz Bakanligi na on yetki verilmistir Churchill hazirliklarini surdururken Fransiz Hukumeti tarafindan harekat icin Amiral Guepratte komutasinda dordu zirhli dordu denizalti olmak uzere 26 parcalik bir filo tahsis edilecegi bildirildi Churchill de Britanya gemilerini Amiral Carden komutasi altina girmek uzere bolgeye hareket ettirmistir Harekat icin kesin karar ise Konsey in 28 Ocak 1915 tarihli toplantisinda alinmistir Harekat plani ve amaclananlarSonuc olarak denizden ya da karadan hareketle Istanbul un alinmasi planlarinin dayandigi bir dizi amac ortaya cikmistir Bu amaclar ana basliklar halinde su sekilde gorunmektedir Rusya nin silah ve muhimmat gereksinimini karsilamak Rus petrolunu bogazlar uzerinden Avrupa ya tasimak Balkanlar daki devletleri Itilaf Devletleri safina cekmek Osmanli Imparatorlugu nun Misir a yonelik tehdidini ortadan kaldirmak Avrupa daki savasin kanli catismalara karsin kesin sonuc vermemesinin Almanya nin muttefiklerinden birine saldirma fikrini cekici hale getirmesi Osmanli Imparatorlugu nun savastan cekilmesi ve Istanbul un Britanya kuvvetlerince isgal edilmesiyle Almanya ve Avusturya Macaristan Imparatorlugu bloku guneyden kusatilmis olacakti Birlesik Krallik savasin sona ermesinden once Istanbul u fiilen ele gecirmekle Rusya nin bogazlar uzerindeki istekleri karsisinda guclu bir durumda olacakti Istanbul isgal edilerek Rusya nin Almanya ile tek basina hareket ederek bir antlasma yapmasini guclestirmek Osmanli nin Kafkasya Cephesi ne daha fazla kuvvet aktarmasinin onune gecilerek Rus ordusunun tum gucuyle Almanya uzerine yuklenebilmesine olanak vermek Teskilat i Mahsusa nin Musluman ulkelerde yuruttugu Ittihad i Islam propagandasini durdurmak Esasen Birlesik Krallik in hesabi Rus petrol ve bugdayidir Karadeniz limanlarinda toplam 350 bin ton tasima kapasiteli ticaret gemileri hareketsiz kalmistir Bogazlar acildigi takdirde bu gemiler Rus bugdayini ve petrolunu Avrupa ya rahatlikla tasiyacaktir Planlar ve kuvvetlerItilaf Devletleri Itilaf Devletleri ordusu degisik etnik ve dinsel gruplardan gelen askerlerden olusmaktadir Bu orduda Ingiliz Iskoc Irlandali Fransiz Hint Kuzey Afrikali Cezayirliler Zuaveler Avustralyali ve Yeni Zelandali askerlerle Rum ve Yahudi gonulluler bulunmaktadir Anzak askerleri her ne kadar gonullu olarak orduya yazilmislarsa da Birlesik Krallik ile dominyonlari arasinda yapilan antlasmaya gore bu askerlere gunde alti silinden hesaplanarak ayda dokuz pound maas odeniyordu Bu haliyle Anzak askerleri gonulluden cok parali asker sayilmaktadir Anzak birlikleri icinde basta Polinezya Adalari ndan Maoriler olmak uzere Okyanusya adalari yerlilerinden unsurlar da bulunmaktadir Bu unsurlar da Gurkalar gibi savasci gelenekleriyle lanse edilmistir Tum bu unsurlar uzerinde Turklerin esirleri kestigi imajinin bir propaganda hedefi olarak uyandirilmis oldugu savas esirlerinin kayda gecirilen ifadelerinden anlasilmaktadir Acikca kafalara sokulan teslim olmaktansa intihar edin dir Askeri tarihte II Dunya Savasi na kadar gorulen en buyuk cikarma harekatidir Savasin asamalariDeniz harekatlari Su ustu harekatlari Birlesik Krallik denizaltisi E11 Istanbul Bogazinda Osmanli nakliye gemisi Stamboul a torpidoyla saldirirken 25 Mayis 1915 Illustrated London News Ingilizler bogazlari ele gecirmek icin donanmanin yeterli olacagina inaniyorlardi Bahriye Naziri Churchill in planlari Akdeniz filosu komutani Amiral Sackville Carden tarafindan da desteklenince Birlesik Krallik Donanmasi Komutani basarisini supheli gordugu bu harekatin donanma ile yapilmasina karar verildi Fisher kara harekatinca desteklenmeden deniz kuvvetlerinin boyle bir maceraya atilmasinin hatali oldugu gorusundedir Itilaf Devletleri Savas Konseyi nin 28 Ocak 1915 tarihli oturumunda harekat karara baglanmistir Konsey tutanaginda harekat amaci su sekilde tanimlanmisti Bahriye Nazirligi hedef Istanbul olmak uzere Gelibolu Yarimadasi ni dove dove zaptedecek bir deniz harekatina Subat ayinda baslayacaktir Zaten Birlesik Krallik Donanmasi nin onemli bir kismi Amiral Carden emrinde olmak uzere Ege Denizi nde toplanmaya 13 Ocak kararinin hemen sonrasinda baslamistir Harekata gecme meselesi Savas Konseyi nin kararina bagliydi Askeri tarihci Ibrahim Artuc Canakkale Deniz Harekatlari nin hemen hemen yalniz bir kisinin Churchill in yorulmaz gayretlerinin eseri oldugunu belirtmektedir Bununla birlikte Savas Konseyi kararindaki bir karanin deniz topcusunca dove dove nasil zaptedilebilecegi cok acik degildir Deneyimli ve yetenekli Amiral Fisher in de karsi ciktigi budur Itilaf Devletleri nin deniz harekati 19 Subat 1915 te basladi 13 Mart 1915 e kadar dusman gemileri tabyalari top atesine tuttu mayin tarama gemileri olabildigince yol acti Bogazlari zorlayarak gecebileceklerine inanan dusman kuvvetlerinin kararli ve direncli bir karsilik almalari bu isin o kadar da kolay olmadigini gosteriyordu Bir ay boyunca yapilan binlerce mermi atisinin ardindan cok da buyuk bir gelisme elde edilememisti kaynak belirtilmeli Itilaf devletleri kisa bir aranin ardindan bir sonraki saldiriyi 18 Mart ta gerceklestirmislerdir Hedef Canakkale Bogazi nin sadece 1 mil genisligindeki en dar noktasidir Amiral John de Robeck komutasindaki asagi yukari en az 16 savas gemilik dev donanma Canakkale yi gecmeye kalkmistir Ancak her gemi Nusret Mayin Gemisi adli Osmanli mayin gemisinin bogazin Asya tarafina yerlestirdigi deniz mayinlari tarafindan hasar almistir Bazi balikcilar Ingilizler tarafindan mayin toplama isiyle gorevlendirilmistir ama Osmanli ordusunun actigi top atislariyla korkarak kacmislar mayinlara dokunulmamistir Yerinde kalmis bu mayinlar Ingiliz HMS Ocean HMS Irresistible ve Fransiz Bouvet adli uc zirhliyi batirmistir Ayrica Ingiliz Inflexible ve Fransiz savas gemileri Suffren ve Gaulois cok agir bir sekilde hasar almistir 18 Mart a kadar gecen bu donemde bogazin girisinde bulunan Rumeli yakasindaki Seddulbahir ve Ertugrul tabyalari ile Anadolu yakasindaki Kumkale ve Orhaniye tabyalari tahrip edilmisti Bogaza giris kapilari aralanmis ama hala ileride olacaklar belirsizdi Sonuc olarak 18 Mart 1915 te deniz mayinlari ve kiyilardaki Osmanli topcu bataryalarinin isabetli atislari denizden gecisin mumkun olmayacagini gostermis Itilaf Devletleri Gelibolu Yarimadasi na asker cikararak Bogaz topcu bataryalarini etkisiz hale getirmeyi hedeflemistir 18 Mart 1915 sabahi geldiginde kimse gunun sonunda neyle karsilasacagini bilmiyordu Gelibolu Yarimadasinda Muttefik cikarmalari yarimadanin guney bolumundeki alti kumsala iki cephede yapilmistir Seddulbahir Cephesi ne Britanya 29 Tumeni ile Fransiz Kolordusu Fransiz Dogu Sefer Kuvveti cikarma yaparken Ariburnu Cephesi nde ise Anzaklar Kolordusu cikarma yapmistir Bu bes tumene ek olarak bir hafta icinde Iskenderiye den getirilecek olan Hint Tugayi muhtemelen Seddulbahir Cephesi nde kullanilmak uzere ordu ihtiyatini olusturacakti Plana gore 18 Mart sabahi 2 deniz tumeninden olusan dusman filosu bogazda belirdi Filonun en guclu gemilerinden olusan 1 Tumen bizzat Amiral de Robeck tarafindan kumanda ediliyordu Birlesik Krallik Kraliyet Donanmasi na ait HMS Queen Elizabeth HMS Agamemnon HMS Lord Nelson muharebe gemileri ve HMS Inflexible muharebe kruvazorunde olusan ilk tumen saat 10 30 da bogazdan iceri girdi Filonun onundeki muhripler savas alanini taniyorlardi Planlanan noktaya ulasildiginda HMS Queen Elizabeth in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyasi HMS Lord Nelson un hedefi Namazgah Tabyasi HMS Inflexible nin hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyasiydi A Savas Hatti olarak adlandirilan bu plan 11 30 da uygulanmaya baslandi ve merkez tabyalarina ates baslatilmisti kaynak belirtilmeli Birlesik Krallik a ait HMS Ocean zirhlisini alabora eden Seyit Ali Cabuk Bu arada Itilaf Devletleri gemileri Kumkale den gelen tedirgin edici ates hattina da girmislerdi Obuslerden ustlerine ates yagiyordu Yine de mesafe uzak oldugundan Turk bataryalari savas gemilerine karsilik veremiyordu Saat 12 00 sularinda Cimenlik Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ates almisti B Hatti diye adlandirilan Amiral Guepratte komutasindaki 3 Tumen Suffren Bouvet Goulois Charlemagne adli dort Fransiz gemisiyle Triumph ve Prince George adli iki Britanya muharebe gemisinden olusuyordu Plana gore bu tumen 1 Tumenin arkasindan hareket gecti ve B hatti onundeki yerini aldi Yavas yavas yaklasan gemiler Turk bataryalarindan dusen mermi atesi altinda B hattina vardilar Siddetli yapilan karsilikli catismalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar atese devam ediyorlardi 900 yarda kadar iceri sokulduklarindan siddetli ates bu gemilerin uzerine yagiyordu 3 Tumene ait olan iki Britanya gemisi Triumph ve Prince George A hattinin kic omuzluklarinda yerlerini almis Rumeli Mesudiye ve Yildiz Tabyalarini hedeflemislerdi Rumeli merkez bataryalari cok yogun bir ates altindaydi Mermilerin cogu tabyalar icine dusmus telefon hatlarini bozmus yanginlar cikarmisti Rumeli Mecidiye tabyasi topcularin olmesi ile devre disi kalmisti kaynak belirtilmeli Planin ikinci asamasinda Turk bataryalari uzerinde yeteri kadar ustunluk saglanabilirse Albay Hayes Sadler komutasindaki 2 Tumen devreye girecekti Ocean Irresistible Albion Vengeance Swiftsun ve Majestic ten olusan 2 Tumen 3 Tumenin yerini alacak ve B Hattindan son olarak yakin muharebe yapilarak Tabyalar icinde olmayip mayin hatlarini savunan toplar tahrip edilerek bombardimandan hemen sonra mayin tarama islemlerine baslanacakti Fakat 3 Tumenin yerini alacak 2 Tumen gelmeden once beklenmedik bir sey oldu Saat 14 00 e dogru Suffren buyuk bir hizla bogazi terk etmekte ve Bouvet de onu izlemekteydi A hattini gecmek uzereyken Fransiz gemisi Bouvet de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasinca ates altindayken 3 dakikada sularin altina gomuldu Derin bir saskinlik yasaniyordu Queen Elzabeth ve Agamemnon disindaki butun gemiler atesi kestiler Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kisi kurtarilabilmis 603 kisi sulara gomulmustu Bu arada 12 30 sularinda Goulois isabet almis ve agir yaralarla bogazi terk ediyordu 15 30 sularinda mayina carpan Inflexible in durumu kotuydu ama yogun cabayla Bozcaada ya ulasti 2 Tumen Britanya gemileri 3 Tumenin yerini aldiginda bu manzara ile karsilasmisti Saat 14 30 da atese baslayarak 10 yardaya kadar yaklastilar Namazgah tabyasini bombardiman ediyordu Saat 15 00 te Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldigi isabetle savas disina kalmisti Anadolu Hamidiye tabyasi hasar gormemisti ve Irrisistible a ates ediyordu Saat 15 14 te Irrisistible in yaninda korkunc bir patlama duyuldu Saat 16 15 te tabyalarda uzaklasmak isterken bir mayina carpti Bu bolgede bir gece once Nusret in doktugu mayinlar hic hesapta yokken can aliyordu Bolgenin mayinli oldugunu anlayan Amiral de Robeck 2 Tumenin geri cekilmesi icin emir verdi 18 05 te geri cekilirken Ocean da mayina carpmisti Guclu top atesine ragmen Ocean in personeli muhripler tarafindan bosaltildi kaynak belirtilmeli 18 Mart ta yasananlar saskinlik yaratmisti HMS Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanin basariya ulasamayacagini soyleyenler hakli cikiyor de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile bogazlari zorlayip Istanbul a cikilabilecegi dusuncesi yeni hareket planlari doguruyordu kaynak belirtilmeli Canakkale Bogazi na giren Birlesik Filo nun panoramik goruntusu Denizalti harekatlari Kara muharebeleri Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir bolum Nisan 1915 te Limni ye cikan Fransiz birlikleri Canakkale Savasi nda Deniz Harekati nin basarisizligi umutlari Kara Harekati na cevirmisti Daha 1 Mart ta Yunanistan Gelibolu yarimadasini isgal etmek mumkun oldugu takdirde Istanbul uzerine yurumek uzere Birlesik Krallik a uc tumenlik bir kuvvet onermisti Ingiliz ve Fransizlara kalsa oneri kabul edilebilirdi Ancak Rus Cari Birlesik Krallik Buyukelcisi ne hicbir sart altinda Yunan askerinin Istanbul a girmesine izin vermeyecegini bildirerek bu tasariyi onledi kaynak belirtilmeli Askeri durumu incelemek icin Canakkale ye gonderilen General Sir William Birdwood 5 Mart ta Kitchener a gonderdigi raporda donanmanin tek basina Bogaz dan gecemeyecegine inandigini kuvvetli bir ordunun karadan donanmayi desteklemesi gerektigini bildiriyordu Bu rapor Kitchener in butun tereddutlerini giderdi 10 Mart ta 29 uncu Tumenin Ege ye gonderilecegini acikladi Ayrica bir tumen de kendilerinin gondermeleri icin Fransizlari ikna edecegini ilave ediyordu Boylece Misir daki Anzak Tumenleri ile birlikte 70 bin kisilik bir kolordu bu ise ayrilmis oluyordu kaynak belirtilmeli Birdwood un raporuna ragmen hala donanmanin tek basina Bogazi gecebilecegini dusunenler vardi Bu karisiklik icinde Kara kuvveti hazir olana kadar Donanmanin harekatini geri birakmasini bu suretle Kara ve Deniz Kuvvetlerinin musterek harekata baslamasinin en iyisi olacagini hic kimse aklina getiremiyordu kaynak belirtilmeli O siralarda Londra ya hakim olan bu kargasalik ve belirsizligi ne yapacagi belli olmayan Sefer Kuvveti nin Komutanligina yapilan atamadan anlamak mumkundur Bu komutan Kitchener in Guney Afrika savaslarindan eski bir arkadasi General Sir Ian Hamilton du kaynak belirtilmeli Donanma asil saldirisini yapana kadar Hamilton un birlikleri ise karismayacakti Eger deneme basariya ulasmazsa Hamilton Gelibolu yarimadasina cikarma yapacak basariya ulasirsa yarimadaya zayif bir kuvvet birakip dogrudan dogruya Istanbul uzerine yuruyecekti Oradan Istanbul Bogazina cikarilmis bir Rus Birligi ile birlesmesi umuluyordu kaynak belirtilmeli Turk tarafi ise 18 Mart ta kazandigi zaferden dolayi kendisine olan guvenini tazelemis Canakkale nin Bogazlar dan gecilemeyecegini tum dunyaya gostermisti Bu zaferin ardindan Itilaflarin kacinilmaz kara harekatina karsi Turk tarafi da son surat hazirliklara baslamisti Gelibolu da 5 Ordu olusturulmus basina da Maresal Liman von Sanders getirilmisti Kiyilara dikenli tellerle cevriliyor birlikler onemli yerlere yerlestiriliyor muttefiklerin her hareketi gozleniyordu Muttefik cikarmasini bekleyen bir baska kisi ise 19 Ihtiyat Tumeni nin basinda bulunan yarbay Mustafa Kemal Bey di kaynak belirtilmeli Planlar ve kuvvetler Itilaf Devletleri The Trumpet Calls Trompet Cagiriyor Avustralya da 1914 1918 arasinda kullanilan askere alma posteri Norman Lindsay General Hamilton emrine verilen kuvvetler ve savasci mevcutlari soyledir Anzak Kolordusu 25 700 Britanya 29 Tumeni 17 000 Fransa 1 Tumeni 16 700 Britanya Kraliyet Deniz Tumeni 10 800 Anzak Tugayi 4 800 Boylece harekat icin 75 bin kisilik bir kuvvet olusturulmustur General Hamilton Gelibolu Yarimadasindaki cesitli cikarma alanlarina kuvvet cikartarak yarimadanin denetimini boylece Osmanli kiyi topcusunu etkisiz hale getirmeyi amaclamistir Bunun icin iki ana cikarma bolgesi belirlenmistir Bunlardan biri yarimadanin en guney ucu olan ve Seddulbahir olarak bilinen bolge digeri ise daha kuzeydeki Kabatepe Kucuk Ariburnu arasindaki kumsaldir Bu iki cikarma bolgesinden Seddulbahir e agirlik verilmistir Seddulbahir bolgesine agirlik verilmesi uc taraftan da donanma topcu atesiyle desteklenebilir bir bolge olmasindandi General Hamilton Seddulbahir Cephesi cikartmalari icin Seddulbahir bolgesinde bes ayri kumsal belirlemisti Sigirini Morto koyu Hisarlik Burnu Ertugrul Koyu Tekekoyu Ikizkoyu Zigindere Bu kumsallar icin iki Ingiliz bir Fransiz tumeni ile bir Hint tugayi tahsis etmistir Ariburnu Cikarmasi icin ise iki tumenden olusan Anzak Kolordusu tahsis edilmistir Seddulbahir Cephesi ne cikarilan birliklerin hedefi Gelibolu Yarimadasi nin guney bolgesinin taktik derinligindeki Alcitepe blokunun ele gecirilmesidir Bu birliklerin ileri harekati derinlikte birleserek Kirte Koyu hattindan Alcitepe bloku ele gecirilecek Ariburnu Cephesi ne cikan birlikler ise Conkbayiri Kocacimentepe hattindan Maltepe bolgesinin ele gecirilmesiyle Seddulbahir Cephesi nin Osmanli kuvvetlerince takviyesi onlenecektir Alcitepe ilk gunun hedefi olarak belirlenmistir Seddulbahir den 10 km ve Zigindere den 5 km mesafededir Ariburnu Cephesi kuvvetlerine verilen taktik hedef ise Kocacimen tepe uzerinden Eceabat ta sahile ulasarak Seddulbahir Cephesi ndeki Osmanli kuvvetlerinin geri baglantisini kesmektir Ittifak Devletleri MG 08 ile donatilan Osmanli makineli tufek timleri Bir Alman havaci mufrezesi Esat Pasa ve maiyeti Cevat Pasa ve Mustafa Kemal Bey Tasvir i Efkar gazetesinin 29 Ekim 1915 tarihli sayisinda Deniz harekatinin basarisizligi ardindan 18 Mart 1915 bir kara harekatina girisilecegi ve bu harekatin Gelibolu Yarimadasi ni hedef alacagini ongorusu mantik geregi olarak bile neredeyse kesinlik kazanmistir Kaldi ki 1915 yilinin Nisan ayi baslarindan itibaren Hamilton un kuvvetleri Misir da toplanmaya basladiginda bolgedeki Osmanli istihbarati birliklerin mevcutlari komutanlari silah ve donanimlari hakkinda ayrintili bilgiler edinmeye baslamistir 14 Aralik 1914 tarihinde 42 kisilik bir subay grubuyla Istanbul a gelen ve Enver Pasa tarafindan 1 Ordu Komutanligi na atanmis olan Alman Danisma Kurulu Baskani Maresal Liman Von Sanders yeni teskil edilen ve bolgeyi savunmakla gorevli 5 Ordu komutanligina 24 Mart 1915 tarihinde atanmistir Dolayisiyla bolgenin savunmasindan sorumlu olan 3 Kolordu da Maresalin emrine girmistir Maresal Sanders in savunma plani Hamilton un taarruz planiyla ortusmemektedir Maresal Sanders cikarmalarin Saros Korfezi kiyilarina yapilacagini hesaplamaktadir ve 5 Ordu nun ana kuvvetlerini bu bolgede toplamistir Saros Korfezi Gelibolu Yarimadasi nin en dar bolgesidir Buradan yapilacak bir cikarmanin yarimadayi savunan Osmanli birliklerinin geri cekilme ve kara ikmal hattini kesmesi olasidir Ayrica Maresal Sanders in savunma plani elindeki kuvvetlerin onemli bir bolumunu geride yedekte tutarak cikarma kuvvetlerine ileri harekatlari sirasinda taarruz etmeyi ongoren savunma agirlikli temkinli bir plandir Osmanli komutanlari ise cikarmadan sonra cikarma kuvvetlerinin sahillerde elde edecekleri koprubaslariyla yogun olarak takviye alacaklarini gerekli tahkimati yapacaklari dolayisiyla bu tahkimatlardan sokulup atilmalarinin cok guc olacagini dusunmektedirler Onlara gore etkin bir savunma hemen sahilde daha cikarma harekati sirasinda yapilmali karsi tarafin kiyida bir koprubasi olusturmasi onlenmelidir 5 Ordu uc tumenli 3 ve iki tumenli 15 kolordulardan olusmaktadir Ayrica ordu karargahina bagli 19 Firka 1 Suvari Tugayi bir piyade alayi ve dort Jandarma taburu bulunmaktadir Toplam savasci sayisi 84 bindir Bu kolordularin bunyesindeki tumenler ve komutanlari soyledir 3 Kolordu Komutani Esat Pasa 5 Firka Saros bolgesi Komutani Yarbay Hasan Basri Bey 7 Firka Bolayir bolgesi Komutani Albay Halil Bey 9 Firka Gelibolu Yarimadasi nin guney bolumu Seddulbahir ve Ariburnu Cepheleri Komutani Albay Halil Sami Bey 15 Kolordu Komutani General Weber 3 Firka Kumkale bolgesi Komutani Albay Nicolai 11 Firka Besige bolgesi Komutani Albay Refet Bey 19 Firka Eceabat bolgesi Komutani Yarbay Mustafa Kemal Bey Bu birlige ilk komutan oldugunda gorev yeri cepheden uzaktir 25 Subat 1915 gunu birlik cepheye gonderilir Bunun nedeni isin cok ciddiye bindiginin fark edilmesi olmalidir Gelibolu Yarimadasi ndaki Osmanli savunma kuvvetlerinin Canakkale Savaslari suresince kara ve deniz olmak uzere iki ana ikmal hatti vardir Kara ikmal hatti Istanbul dan bolgeye en yakin olan Uzunkopru ye kadar yaklasik 250 km lik bir demiryolu hatti ve devaminda 165 km lik bir stabilize yoldur Osmanli tarafina yeterli motorlu nakliye araci olmadigindan personel bu yolu yaya olarak gecmek durumundadir Her turlu ikmal malzemesi de okuz ya da at arabalariyla tasinacaktir Ayrica bu yolun bir bolumu gunduz saatlerinde Saros Korfezi ndeki Birlesik Donanma nin atesi altina alinabilmektedir Bu nedenle yolun bu bolumu ancak gunun karanlik saatlerinde gecilebilmektedir Deniz ikmal hatti ise Marmara Denizi nden gecen 150 deniz millik bir hattir Kara ikmal hattina oranla cok daha kisa surede gecilebilen bu ikmal hatti Birlesik Donanma nin suustu gemileri yonunden tehdit altinda degildir Ancak denizalti faaliyetlerinin tehdidine aciktir Nitekim 25 Nisan 1915 tarihinden itibaren Marmara da en az bir denizalti faaliyet halinde bulunmustur Mayis 1915 ortalarindan itibaren ise deniz ikmal yolu artan denizalti faaliyetleri yuzunden butunuyle kullanim disi kalmis ikmal ve takviye kara ulasim hattina bagimli olmustur Cikarmalar Charles Dixon in Anzak Koyu na cikarma yapan muttefik askerlerini resmettigi tablosu Kalici olarak asker cikartilan kumsallar Seddulbahir bolgesindeki bes kumsalla Kabatepe kuzeyindeki Ariburnu bolgesidir General Sir Ian Hamilton asil cikarmalar disinda iki farkli bicimde yaniltici operasyonlar planlamisti Gostermelik cikarmalar yapildigi gibi cikarma yapilacak izlenimi uyandirmak uzere sadece deniz topcusunun hazirlik atesi acacagi hedefler de belirlenmisti 25 Nisan sabahi Saros Korfezi aciklarina gelen Birlesik Donanma ya bagli Canopus on dretnotu Dartmouth ve Doris Kruvazorleri ile iki destroyer Bolayir sirtlarini top atesine tutmuslardir Gun boyu suren bu atesin ardindan havanin kararmasina cok az bir sure kalan icleri asker dolu sekiz buyuk filika sahile dogru hareket ettiler Sahile ulasmadan hava kararmisti ve karanliktan yararlanarak gemilere donduler Donanma atesi ve geceye dogru yapilan bu manevra Osmanli tarafina bu bolgede gece boyunca cikarma yapilacagi izlenimi vermis bu bolgedeki kuvvetlerini kaydirmalari en azindan 24 saat engellenmisti Esasen planlanan harekat bu kadardi Fakat gece yarisindan sonra gonullu bir Ingiliz Yuzbasi sahile iki km kadar yaklasan bir filikadan sahile kadar yuzmus uc ayri noktada aydinlatma fisegi atesleyerek geri donmustur Seddulbahir Cephesi Osmanli 5 Ordusu nun konumu Nisan 1915 Seddulbahir cikartmalariSavastan sonra yarimadaya konuslandirilmis Ittifaklara ait agir top 1917 Onceleri Alman zirhli kruvazoru Roon un topuydu Britanya gozleme noktasinin bulundugu Mavro Adasi Yenisehir Burunu nun 6 mil guneybatisi ni bombalayan Osmanli topcusu Seddulbahir Cephesi ndeki Britanya ve Fransa birliklerinin ilk hedefi Kirte Koyu ve hemen kuzeyindeki Alcitepe olmustur Birinci Kirte Muharebesi Bu hedeflerin ele gecirilmesi icin ilk muttefik taarruzu olan Birinci Kirte Muharebesi 28 Nisan 1915 sabahi baslamistir Taarruzun sol kanadinda iki Britanya tumeni sag kanadinda ise bir Fransiz tugayi taarruza katilmistir Osmanli savunmasi Britanya taarruzlari karsisinda tutunurken Fransiz kesiminde yarilma noktasina gelmistir Cephe komutani Albay Halil Sami Bey hatlarin geri cekilmesi emri vermisken iki bolukluk bir kuvvet donanma topcusunun atesinde bir gedik bularak hatlari takviye etmistir Bunun uzerine geri cekilme emri derhal geri alinmistir Ogleden sonra Yarbay Sabri Bey iki taburluk bir kuvvetle karsi taarruza gecerek muttefiklerin taarruz gucunu kirmistir Gun sonunda muttefikler taarruz baslangic hatlarina geri cekilmislerdir Toplam zayiat Osmanli tarafinda 2 380 Britanya ve Fransa tarafinda ise 3 000 kadardir Ikinci Kirte Muharebesi Muttefik kuvvetlerin ikinci taarruzu 6 Mayis 1915 sabahi baslayan Ikinci Kirte Muharebesi dir 8 Mayis a kadar suren catismalarda Muttefik kuvvetlerin baglanti noktasi en soldan taarruz edecek olan bir Britanya tugayidir Bu tugay ilk gunku taarruzunda yogun bir atesle karsilasmis ve ilerleyememistir Taarruz hatti en sol kenardan baslayan bu engelle en saga kadar durmak zorunda kalmistir Sol uc ilerleyemeyince diger birlikler de planlanan ileri harekata girisememislerdir Osmanli atesinin en yogun oldugu rapor edilen tepe donanma ve sahildeki top bataryalari tarafindan hallac pamugu gibi atildigi halde Osmanli tarafinin ates gucunde bir degisiklik olmamistir Balonlarla yapilan hava kesfi de Osmanli mevzilerinin yerini saptayamamistir Ikinci gun merkez kesimden ucuncu gun tekrar sol kanattan yapilan taarruzlar da ayni atesle karsilasarak durmustur Uc gunluk muharebelerin sonunda muttefik kuvvetler en fazla 500 metre ilerleme saglayabilmislerdi Muttefik kaybi yaklasik 7000 Osmanli kaybi ise 2 000 dir Ucuncu Kirte Muharebesi Muttefik kuvvetlerin ucuncu taarruzu 4 Haziran 1915 tarihli Ucuncu Kirte Muharebesi dir Donanma topcusunun uc yonden kara topcusunun ise cepheden gelistirdigi hazirlik atesi ardindan baslayan savasta Osmanli cephesinin sol kanadindan taarruz eden Fransiz birlikleri yer yer Osmanli siperlerine girmislerdir Yarbay Selahattin Adil komutasindaki Osmanli 12 Tumeni nin karsi taarruzluyla bu siperlerden cekilmislerdir Sag kanatta ise Britanya birlikleri Osmanli siperlerine girmistir Ikinci Topcu Bataryasi komutani Tegmen Arif Tanyeri nin 150 askeriyle ileri cikip cepheyi tutmasiyla Osmanli hatlarinin kirilmasi onlenmistir Osmanli cephesi Kirte Koyu ne bir kilometre mesafede sabitlenmistir Izleyen 5 Haziran gunu Osmanli 9 Tumeni nin saldirisi basarili olmamis aksam saatlerinde Ariburnu Cephesi nden kaydirilan Yarbay komutasindaki Osmanli 2 Tumeni nin taarruzu ise birkac yuz metre ilerlemistir 6 Haziran gunu ise kucuk capli catismalarla gecmistir Ucuncu Kirte Muharebesi nde Britanya kayiplari 4500 Fransiz kayiplari 2000 Osmanli kayiplari ise 4 965 yarali 52 oludur Her uc taarruzun basarisiz olmasi uzerine cephe komutanlari Ingiliz komutan H Weston ve Fransiz komutan Gouraund tum cephe hattinda degil de daha sinirli bir hattan taarruzu gerekli gormuslerdir Boylece gerek piyade gerekse de topcu unsurlari daha dar bir cephede kuvvet merkezi siklet merkezi olusturulacakti Planin ilk operasyonu cephenin en sag dogu bolgesi olan Kerevizdere de uygulamaya konulmustur 18 Haziran da baslayan topcu atesi uc gun boyunca surdurulmustur 21 Haziran gunu Fransiz birliklerinin taarruzuyla baslayan Birinci Kerevizdere Muharebesi nde Fransiz birlikleri hedefleri olan tepeyi ele gecirmeyi basarmistir Muharebelerde Fransiz kayiplari 3200 Osmanli kayiplari ise 6 000 kisidir Zigindere Muharebesi Bir sonraki Zigindere Harekati bu kez cephenin sol kanadindan taarruzu ongormektedir Zigindere ile sahil arasindaki Zigin sirti boyunca uc tugayla ve Zigindere nin karsi yamaclarindan iki tugayla taarruz etmektir Zigin sirti Albay Refet Bey in komutasindaki Osmanli 11 Tumeni in savunma bolgesidir Zigindere ile Kanlidere arasindaki bolge ise Albay Halil Bey in Osmanli 7 Tumen i tarafindan savunulmaktadir Her iki tumen de tek tugaylidir Deniz ve kara topcusunun 26 Haziran da baslayan bombardimani uc gun surmustur 28 Haziran da iki saatlik hazirlik atesi ardindan baslayan taarruz sag kesimde Osmanli siperlerinin tumunde basarili olmustur Bombardiman sonrasinda Osmanli on hat siperlerinde sag kalanlarin tumu yarali subay ve erattir 800 metre mesafedeki Kirte Koyu ne yapilan ileri hareket topcu atesiyle durdurulmus hemen ardindan Osmanli karsi taarruzlari baslamistir siperler 30 Haziran 1915 gunu sabahina kadar bircok kez el degistirmis sonunda Ingilizlerde kalmistir Zigin sirtinin kuzeyinden 1 Temmuz 1915 gunu iki kez yenilenen Osmanli taarruzu yogun topcu atesi altinda etkisiz kalmistir 5 Temmuz 1915 tarihinde Albay Hasan Basri Bey in Osmanli 5 Tumen inin Zigin sirtina ve Albay Nicolai nin komutasindaki Osmanli 3 Tumen inin Zigindere nin dogu yamaclarina giristikleri taarruz ise sonuc alamamisti Her iki kanattan yapilan taarruzlarin ardindan bu kez cephenin merkez bolumunde taarruza gecilmistir Uc saat suren ve 60 000 bin top mermisinin kullanildigi hazirlik atesi ardindan 12 Temmuz 1915 sabahi baslayan Ikinci Kerevizdere Muharebesi iki gun surmustur Hazirlik atesi ardindan baslayan Britanya taarruzu hicbir savunmacinin sag kalmadigi ilk hat siperlerini almis ikinci hat siperlerinde ise agir kayba ugrayarak geri cekilmistir Ogleden sonra yedekteki Ingiliz tugayinin giristigi saldiri ucuncu hat siperlerine girmisse de Osmanli karsi taarruzlariyla yeniden eski konumuna cekilmistir Ikinci girisilen Britanya taarruzu Osmanli topcusunun atesiyle geri cekilmistir Savas sonunda cephenin en sol yanindaki birkac siper parcasi isgal edilebilmis sag kesimde ise Fransiz birlikleri Osmanli siperlerinde tutunmayi basarmislardir Iki gunluk muharebelerin sonucunda muttefik kayiplari 5 800 Osmanli kayiplari ise 9 700 dur Bu muharebeler sonunda Seddulbahir Cephesi nde Osmanli kuvvetlerini atarak ilerlemenin olanaksiz oldugu ortaya cikmisti Muttefik kuvvetler komutani General Hamilton takviye kuvvetlerle Suvla Koyu nda bir cikarma yapmayi planlamistir Bu cikarma harekatinin Anzak Kolordusu komutani General W Birdwood un onerdigi Sari Bayir Harekati ile ayni tarihte uygulanmasina karar verilmistir Ayrica Osmanli savunmasinin dikkatini yarimadanin guney ucuna cekmek icin Seddulbahir Cephesi nde yaniltici bir taarruz planlanmisti Kirte Baglari Muharebesi olarak bilinen bu taarruz 6 Agustos sabahi Britanya birliklerinin taarruzuyla baslamistir Ingilizler ilk hat siperlerine girmis ancak karsi taarruzla geri atilmislardir Taarruzun ikinci gunu girisilen Britanya taarruzlari Kirte Koyu nun guney batisindaki bir bag alaninin bir bolumunde tutunabilmistir Sinirli hedeflere yonelik ustelik de bir yaniltma operasyonu olan Britanya taarruzunun bu denli kayba ragmen basarisiz olmasi uzerine General Sir Ian Hamilton Seddulbahir Cephesi nde hicbir askeri harekata girisilmemesi emrini vermistir Ariburnu Cephesi Anzak cikarmasiAustralya 1 Tugay 4 Taburunun karaya cikisi Saat 8 00 25 Nisan 1915 Anzak Koyu 19 Haziran 1915 The War Illustrated Esat Pasa Ariburnu Cephesinde topcularlaCikarma gununu Mondros Limaninda beklemekte olan Muttefik Donanmasinin bir Anzak askerince resmedilen goruntusu 19 4 1915 Daha once yabanci kaynaklardan ve Anzaklarin anilarindan yapilan aktarmalarla nasil baslandigi ve ilk gunleri aciklanan Ariburnu ndaki Anzak Kolordusunun Nisan da yaptigi cikarmanin temel amaci once Kabatepe ile KucukAriburnu arasindaki kumsallik bolgeye cikmakti Ilk asamada Conkbayiri Kocacimentepe cizgisi denetim altina alinip oradan Maltepe bolgesi ele gecirilecek boylece kuzeydeki Turk kuvvetlerinin Guneyde Seddulbahir bolgesindeki Turk birliklerine yardimi engellenmis olacakti 25 Nisan sabahi savas gemilerinin Turk mevzilerini surekli vuran koruyucu ates altinda Anzak Kolordusu nun 1 Tugayindan 1500 kisilik ilk hucum dalgasi cikarma botlarinin bir sekilde kuzeye kaymasi sonucu saat 05 00 te Kabatepe bolgesi yerine Ariburnu kesimine cikmak zorunda kalir Bu noktada kiyi gozetlemesi yapan bir Turk takiminin direnisine karsin karaya cikan Anzak birlikleri belirli bir noktaya kadar ilerler Diger taraftan Bigali da bulunan ordu yedegi 19 Tumen 24 25 Nisan gecesi Conkbayiri yonunde tatbikat yapmakta idi Gun agarirken Ariburnu yonunden top seslerinin gelmesi uzerine 19 Tumen Komutani Yarbay Mustafa Kemal bir cikarma yapildigini anlayip durumu Ordu Komutanina bildirir ancak bir yanit alamaz Durum cok kritiktir Mustafa Kemal kiyida cok zayif gozetleme ve koruma birlikleri oldugunu dusunerek ve genis bir sahile yayilmis olan 27 Alayin da agir kayiplar verdigi haberini alinca dusmanin Conkbayiri Kocacimentepe cizgisi ve uzantisini ele gecirmesi durumunda onarilamayacak durumlarla karsilasacagini kavrar Ordudan emir gelmemis olmasina karsin girisimi ele alip tum sorumlulugu yuklenerek 57 Alayi bir batarya ile Kocacimentepe yonunde harekete gecirir Kendisi de durumu izlemek uzere Conkbayiri na ciktiginda Ariburnu kesiminden bazi askerlerin cekilmekte olduklarini ve dusman birliklerinin de bunlari izlediklerini gorur O ani Mustafa Kemal Rusen Esref Unaydin ile yaptigi gorusme sirasinda soyle anlatmaktadir Bu esnada Conkbayiri nin guneyindeki 261 rakimli tepeden sahilin gozetleme ve korunmasiyla gorevli olarak orada bulunan bir mufreze askerin Conkbayirina dogru kosmakta kacmakta oldugunu gordum Bu askerlerin onune kendim cikarak Nicin kaciyorsunuz dedim Efendim dusman dediler Nerede Iste diye 261 rakimli tepeyi gosterdiler Gercekten de dusmanin bir avci kuvveti 261 rakimli tepeye yaklasmis ve tam bir serbestlik icinde ileriye dogru yuruyordu Simdi vaziyeti dusunun Ben kuvvetleri geride birakmisim askerler on dakika istirahat etsin diye Dusman da bu tepeye gelmis Demek ki dusman bana benim askerlerimden daha yakin Ve dusman benim yere gelse kuvvetlerim cok kotu bir duruma dusecekti O zaman artik bilemiyorum bilincli bir dusunme ile midir yoksa onsezi ile midir bilmiyorum Kacan askerlere Dusmandan kacilmaz dedim Cephanemiz kalmadi dediler Cephaneniz yoksa sungunuz var dedim Anzaklar tarafindan yayinlanan bu harita Canakkale Savaslarinin en onemli olayi olan Yarbay Mustafa Kemal in tarihin akisini degistiren mudahalesini anlatmaktadir Ve bagirarak bunlara sungu taktirdim Yere yatirdim Ayni zamanda Conkbayiri na dogru ilerlemekte olan piyade alayi ile dag bataryasinin yetisebilen askerlerinin mars marsla benim bulundugum yere gelmeleri icin yanimdaki emir subayini geriye yolladim Bu askerler sungu takip yere yatinca dusman askerleri de yere yatti Kazandigimiz an bu andir Gercekten de cekilen Turk askerleri mevzi alinca karsi taraf da mevzi alip duraklar Boylece 57 Alay Oncu Bolugu nun Conkbayiri na yerlesmesi icin gereken sure kazanilmis olur Iste bu an Gelibolu Savasi nin kaderini belirleyen onemli anlardan birisidir Bu husus Canakkale Savaslari tarihiyle ugrasan Turk ve yabanci butun uzmanlar tarafindan dogrulanip vurgulanmaktadir Daha sonra Kolordu Komutani Esat Pasa nin izniyle 27 Alay dan geri kalan birlikleri de emrine alan Tumen Komutani Mustafa Kemal karsi saldiriya gecmek uzere 57 Alay a su emri verir Ben size taarruz emretmiyorum olmeyi emrediyorum Biz olunceye kadar gececek zaman zarfinda yerimize baska kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir Anzak cikarmasi sabahi 27 Alay bolgesinde dusmani karsilarken 2 bir kol bos alanda Kocacimene dogru ilerliyor Bu durumu gosteren panaromik haritadir 25 Nisan 1915 gunu vakit ikindiye yaklasirken ilk cikarma kademesi olan tumenin sahile cikisi da tamamlanmistir Ne var ki 27 Alayin birlikleri ve 57 Alayin yaptigi karsi saldiri ile sungu hucumlari sonucu Anzaklar cok sayida kayip vermis ve sahile cekilmisler kritik ve endiseli anlar yasamaktadirlar Gene de gun batarken Anzak Kolordusu nun sahile cikan Tumeni Ariburnu nun sarp yamac ve tepelerinde yerlesme olanagi bulur Bu tarihten baslayarak harekat 1915 in Agustos ayina kadar dort ay boyunca Conkbayiri Kocacimentepe kabatepe bolgelerinde taraflarin karsilikli saldiri ve ozellikle gece yapilan sungu hucumlariyla yakin bogusmalar seklinde ve cok kanli carpismalarla gececektir Bu carpismalar sirasinda Turkler de Anzaklar da agir kayiplar vermislerdir Agustos ile birlikte ise savas siddetli carpismalara donusur Tipki Seddulbahir de oldugu gibi Anzak ordusu da taarruz hedeflerine varamamis ciktiklari yerlerde 3 4 km lik bir mesafe ilerleyip bosaltmaya kadar da o noktada kalmislardir Anafartalar Cephesi Maresal Herbert Kitchener ve General William Birdwood Yukseksirt ta bir siperde Kasim 1915 Gelibolu da bir siginagin onunde Turk askerleriKanlisirt Muharebesi nde 6 Agustos gunu ogleden sonra ele gecirilen bir Turk siperinde Avustralyalilar 6 10 Agustos 1915 Canakkale de kullanilan baglanti siperlerinden biriErtugrul Koyu ndaki Osmanli siperleriBirinci Anafartalar Muharebesi Anzak cikarmasi sabahi 27 Alay bolgesinde dusmani karsilarken Yb M Kemal tarafindan 57 Alay savasa surulur Bu durumu gosteren panaromik haritadir Her iki cephedeki kanli catismalar ardindan 1915 yilinin Temmuz ayi sonlarinda cepheler kilitlenmis catismalar mevzi harbine donusmustu Gelibolu Yarimadasinda bir sonuc elde edebilmek icin Ingiliz General Sir Ian Hamilton daha kuzeyde ucuncu bir cephe acmak geregi duymustur Burada amac sert direnme gosteren her iki cephedeki Osmanli kuvvetlerinin geri hattini kusatmaktir Hamilton ucuncu cepheyi Kucuk ve Buyuk Kemikli burunlari arasindaki Suvla kumsalina takviye olarak gelen Britanya 9 Kolordusu nu cikartarak acmistir 6 Agustos 1915 tarihinde Suvla Koyu na yapilan cikarmayla Gelibolu Savasi bu bolgeye kaymis Ariburnu ndaki Anzak Kolordusu ile Suvla cikarma kuvvetleri dolayisiyla bu iki cephe birlesmistir Gelibolu Yarimadasi nin Muttefik kuvvetlerce tahliyesine kadar asil catismalar bu bolgede olmus yarimadanin guneyindeki Seddulbahir Cephesi kayda deger bir catismaya sahne olmamistir 5 6 Agustos gecesi baslayan cikartma gun boyu surmustur Suvla Anafartalar Ovasi na hakim ilk kademe sirtlardaki uc Osmanli taburu cikarma birliklerinin ileri harekatini durdurmayi basarmistir Ingiliz 9 Kolordusu nun genel bir taarruz icin duzen almasi 8 Agustos tarihini bulmustur 9 Kolordunun kaybettigi bu zaman icerisinde Osmanli 7 ve 12 Tumenleri cepheye yetiserek stratejik noktalari tutmus 9 Agustos 1915 gunu safakta iki Britanya tumeni taarruz icin ilerlemeye basladigi sirada Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey in de taarruzu baslamisti Osmanli taarruzu onlerindeki Britanya kollarini atarak ilerlemis ogleden hemen sonra Britanya 9 Kolordusu komutani General Stopford ihtiyatta tuttugu tumeni ates hattina surerek sahilde tutunmayi ancak basarabilmistir Birinci Anafartalar Savasi nin hemen ertesi gunu 10 Agustos 1915 sabahi Albay Mustafa Kemal Kocacimen Tepesi Conk Bayiri hattina giderek burada yeni bir taarruz yapmistir Albay Ali Riza Bey komutasindaki 8 Tumen ve Yarbay Cemil Bey komutasindaki 9 Tumen in taarruzlariyla muttefik cephesi 500 1 000 metre geri atilmistir Bu bolgedeki Osmanli taarruzunun basladigi saatlerde daha kuzeyde Britanya 53 Tumen i Yusufcuk Tepe ve daha kuzeydeki Kucuk Anafartalar Sirti yonunde taarruza gecmisti Yogun topcu atesleri ardindan dort kez yenilenen taarruzlar gun boyu surmus olup iki Osmanli taburunun savunmasi mevzileri korumayi basarmistir Tekketepe Muharebesi Son muharebeler sonunda Ariburnu Cephesi nde Anzak kuvvetleri eski hatlarina cekilmis Anafartalar Cephesi nde ise Suvla Ovasi nin sahil bandindan kalmislardi Ozellikle bu bolgede hakim sirtlardaki Osmanli mevzilerinin atesi altinda kalmakta idiler Muttefik kuvvetler ust komutani General Sir Ian Hamilton bu sirtlarin en azindan kuzey kesimini olusturan Tekketepe yukseltilerinin bir an once ele gecirilmesinin gerekliligini bilmektedir Bu amacla sahile yeni cikartilmis olan 54 Tumen ile bu sirtlara taarruz karari vermistir Bu tumenin bir taburunca 12 Agustos 1915 tarihinde girisilen ve Tekketepe Muharebesi olarak bilinen taarruz Osmanli savunmasi onunde agir kayba ugrayarak sonucsuz kalmistir Bu taarruzun basarisizligi uzerine General Hamilton taarruzu daha kuzeye kaydirarak 12 Tumen i sag yandan cevirmeyi amaclayan bir taarruz planlamistir Bu taarruz Kirectepe ve Kirectepe sirtlarinin isgal edilmesini amaclamaktadir Boylece 12 Tumen kanat kirarak Tekketepe den cekilmek zorunda kalacak bu yukselti bu suretle Britanya kuvvetlerinin eline dusecektir Kirectepe sirtlari Suvla Koyu na cikarma yapildigi 6 Agustos 1915 tarihinden itibaren Bursa Jandarma Taburu ve Yuzbasi Kadri Bey komutasindaki Gelibolu Jandarma Taburu tarafindan tutulmaktadir Uc tugaydan olusan Britanya birlikleri 15 Agustos 1915 gunu taarruza gecmistir Agir kayiplara Yuzbasi Kadri Bey in agir sekilde yaralanmasi da eklenince tabur geri cekilmis Kanlitepe Havantepe hattinda yeniden mevzi almistir Aksam saatleri bolgeye ulasan bir taburluk takviye ile karsi Osmanli kuvvetleri karsi taarruza gecmistir Catismalar gece boyu surmus 16 Agustos sabahi bolgeye gelen Mustafa Kemal taarruzu kendisi yonetmistir Kisa sure sonra Britanya birlikleri eski hatlarina geri cekilmislerdir Ayni gun basarisiz bulunan Britanya 9 Kolordusu komutani General Stopford ve iki tabur komutani General Hamilton tarafindan gorevden alinmistir Hemen ardindan Seddulbahir Cephesi ndeki Britanya 29 Tumeni Anafartalar Cephesi ne aktarildi Misir da bulunan 5 000 kisilik bir tumen de ayni cepheye getirildi Bu sekilde icerden ve disaridan takviye edilen Anafartalar Cephesi ndeki kuvvetlerle genel bir taarruz planlandi Muttefik taarruzu Anafartalar Grup Komutani Kurmay Albay Mustafa Kemal in sorumluluk bolgesinde 12 ve 7 Tumenlerin mevzilerine yonelmistir Ikinci Anafartalar Muharebesi Bu kuvvetler 21 Agustos 1915 sabahi Ismailoglu ve Yusufcuk Tepelerine genel bir taarruza gectiler Ayni anda Anzak Kolordusu ve Ingiliz 29 Tumeni ne bagli birlikler de Bomba Tepe ye Hill 60 taarruz etmistir Ismailoglu ve Yusufcuk Tepeleri ne yonelik taarruz ayni gun kesin bir basarisizlikla son bulmustur Bomba Tepe deki catismalar ise 29 Agustos tarihine kadar surmus Ingiliz ve Anzak birliklerinin bazi Osmanli siperlerini ele gecirmis olmasina ragmen tepenin zirvesi Osmanli savunmasinin elinde kalmistir Kayacik Agili Muharebeleri olarak da bilinen Bomba Tepe taarruzu Canakkale Savasinin son buyuk muharebesidir Yarimada da bu tarihten sonra ciddi bir carpisma yasanmamis muharebeler siper savasi seklinde devam etmistir Tahliye Tekke Koyu W Beach Seddulbahir Savas Ikinci Anafartalar Muharebesinden sonraki aylarda siper savaslari seklinde surmustur Iki tarafin da taarruz gucu kalmamisti Muttefikler acisindan bu donem bir kararsizlik donemidir Onca kayiptan sonra Gelibolu yu tahliye etmek kolay verilecek bir karar degildir Taarruz icin de General Ian Hamilton un degerlendirmelerine gore en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir Ancak 14 Ekim 1915 gunu Bulgaristan Ittifak Devletleri safinda savasa girerek Sirbistan a saldirmistir Bu gelisme muttefiklerin Canakkale seferinin varolus nedenlerinden birinin ortadan kalkmasi anlamina gelmektedir Cunku bu sefere kalkisilmasinin nedenlerinden biri de Balkan ulkelerinin Itilaf Devletleri safinda savasa girmesini tesvik etmekti Ustelik Bulgaristan in Osmanli Devleti ile Muttefik olmasi Alman Imparatorlugu ile Osmanli Devleti arasinda kara baglantisini dolayisiyla savas malzemesi nakliyatini buyuk olcude kolaylastiracaktir Nitekim 29 Ekim 1915 te Istanbul la Almanya arasindaki demiryolu hatti Ittifak Devletleri nin kontrolune gecmistir Bu demiryolu baglantisinin ilk en aci belirtisi de Avusturya dan gonderilen ve cephede 15 Kasim 1915 tarihinde atese baslayan 240 mm lik top bataryasidir Bu tarihten uc gun sonra General Ian Hamilton gorevden alinarak yerine General Charles Monro atanmistir Monro cephede yaptigi incelemelerin ardindan 3 Kasim 1915 te Birlesik Krallik Yuksek Savunma Konseyi ne cephe hakkindaki gorusunu Gelibolu tahliye edilmelidir seklinde bildirmistir Bu kolay alinacak bir karar degildir 6 Kasim 1915 gunu Birlesik Krallik Savas Bakani Lord Kitchener Gelibolu ya gelmistir 15 Kasim da Lord Kitchener in karari Seddulbahir Cephesi disindaki diger iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yonundedir Ertesi gun 16 Kasim da Muttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro ya baglanmistir General Birdwood General Monro ya bagli olmak uzere Gelibolu Muttefik Kuvvetleri Komutanligi na atandi Kesin karar 7 Aralik 1915 tarihinde verilmistir Ariburnu ve Anafartalar Cepheleri ndeki Muttefik kuvvetler Selanik Cephesi ne kaydirilacak Seddulbahir Cephesi ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalacakti Tahliye islemleri 10 Aralik 1915 tarihinde basladi Gizlilik saglanmasi amaciyla tahliye sadece geceleri yapilmistir Bir grup asker gunduzleri sahile cikariliyor cepheye dogru yuruyuse geciyorlardi bu askerler geceleyin tahliye ediliyor ertesi gun yine sahile cikariliyordu Sahile indirilen bos cephane sandiklari katirlarla siperlere tasiniyordu Son birlikler postallarinin ustune corap giyerek siperlerinden ayrilip sahile yuruduler Goturulemeyen malzemeler sahilde atese verildi Osmanli siperleri altina kadar uzanan tunellerde toplam bir ton kadar dinamit yerlestirildi ancak birkac yer haricinde bu lagimlar ateslenmedi 19 Aralik 1915 aksami son asker de cepheden ayrildi Anafartalar ve Ariburnu Cephelerinin tahliyesinin hemen ardindan Lord Kitchener in Seddulbahir Cephesi ndeki birliklerin yerinde kalmasi yonundeki karari ne amacla kalmasi acisindan sorgulanmaya baslanacaktir Sonucta 27 Aralik 1915 tarihinde bu bolgenin de bosaltilmasina karar verilir Kuskusuz bu hatali bir gecikmeydi 20 Aralik tan itibaren Osmanli tarafi hic olmazsa Seddulbahir Cephesi ndeki Muttefik askeri varligini elden kacirmamak icin mevcut kuvvetleri guney hattina kaydirmaya baslamistir ozellikle 240 mm lik ve daha sonra gelen 150 mm lik top bataryalari Seddulbahir Cephesi nde konuslanip atese baslamislardi Yine de buyuk bir ustalikla surdurulen tahliye islemleri 9 Ocak 1916 sabahi saat 03 20 de tamamlanmistir 36 bin asker 4 bin nakliye hayvani gemilere alinamayan yuzlerce at kuzeyde oldugu gibi oldurulmustu 127 top ve 2 bin ton ikmal malzemesinden tasinabilenler gemilere yuklenmisti Tasinamayan malzeme ise yine kuzeyde oldugu gibi sahilde buyuk yiginlar halinde atese verilmisti Mondros Mutarekesi nin imzalandigi 30 Ekim 1918 tarihinin ertesinde 6 Kasim 1918 de Ingilizler Gelibolu yu isgal ederek Merkez Tahkimati na el koymuslardir Maresal Liman Von Sanders 25 Nisan aksamindan itibaren diger bolgelerdeki Osmanli birliklerini Ariburnu ve Seddulbahir Cephelerine kaydirmaya baslamisti 28 Nisan 1915 tarihinde Seddulbahir Cephesi nde de tum Muttefik askeri karaya cikartilmisti ve ileri hareketleri Osmanli birlikleri tarafindan durdurulmustu General Sir Ian Hamilton un elindeki tum kuvvet budur ve ihtiyati da yoktur Osmanlilar ise diger bolgelerden kaydirdiklari kuvvetlerce takviye edilmektedirler Her gecen gun Hamilton un harekati basariyla sonuclandirma olanagini sinirlamaktadir Gerek Ingiliz gerek Fransiz ust rutbeli subaylari Bati cephesinden kuvvet aktarilmasina karsi cikmaktadirlar Gelibolu harekat alanina ikinci oncelik verilmektedir Ancak Lord Kitchener Gelibolu daki birlikleri takviye etmeye karar vermistir Misir daki 42 Tumen 28 Nisan da gemilere bindirilmeye baslandi Fransizlar da 30 Nisan da General Bailloud komutasindaki 156 Tumen i Dogu Sefer Kolordusu nun 2 Tumen i olarak Gelibolu ya gonderme karari almistir Oysa Alman Amiral von Tirpitz daha gercekci degerlendirmelerde bulunmakta Canakkale Bogazi dusecek olursa savas aleyhimize sonuclanmis olacaktir demektedir Muttefiklerin Gelibolu Seferi ne eklenen yeni takviyelerle ucuncu bir cephe acilmasina karsin kara harekati Muttefikler acisindan bir sonuc getirmemis Osmanli kuvvetlerinin direnci karsisinda cepheler yeniden kilitlenmistir Bulgaristan in 14 Ekim 1915 tarihinde Ittifak Devletlerine katilmistir Almanya ile Osmanli arasinda Balkanlar uzerinden bir demiryolu hatti 29 Ekim tarihinde islemeye baslamistir Bu tarihten uc gun sonra General Ian Hamilton gorevden alinarak yerine General Charles Monro atanmistir Monro cephede yaptigi incelemelerin ardindan 3 Kasim 1915 te Birlesik Krallik Yuksek Savunma Konseyi ne cephe hakkindaki gorusunu Gelibolu tahliye edilmelidir seklinde bildirmistir Bu kolay alinacak bir karar degildir 6 Kasim 1915 gunu Birlesik Krallik Savas Bakani Lord Kitchener Gelibolu ya gelmistir 15 Kasim da Lord Kitchener in karari Seddulbahir Cephesi disindaki diger iki cephedeki askerlerin tahliye edilmesi yonundedir Ertesi gun 16 Kasim da Muttefiklerin Selanik Cephesi de General Monro ya baglanmistir General Birdwood General Monro ya bagli olmak uzere Gelibolu Muttefik Kuvvetleri Komutanligi na atandi Kesin karar 7 Aralik 1915 tarihinde verilmistir Ariburnu ve Anafartalar Cepheleri ndeki Muttefik kuvvetler tahliye edilerek Selanik Cephesi ne kaydirilmis Seddulbahir Cephesi ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmislardir Bu cephedeki kuvvetlerin tahliyesine 27 Aralik 1915 tarihinde karar verilmistir Tahliye islemleri 9 Ocak 1916 sabahi tamamlanmistir Boylece Gelibolu Muharebeleri Osmanli kuvvetlerinin zaferiyle sonuclanmistir Savasin sonuclariSavas sonrasi Alman Imparatoru II Wilhelm in Canakkale Ziyareti soldan saga Usedom Pasa II Wilhelm Enver Pasa Merten Pasa Canakkale Cephesi nin deniz harekati kuskusuz siradan bir askeri harekat ya da muharebe olayi degildir Bogazlar konumu ve tarihi onemi itibariyla Istanbul Karadeniz kapisi Canakkale de Ege Denizi kapisi olarak gecmiste tasidiklari ve cagimizda tasimakta olduklari stratejik onem ve deger acisindan daima birlikte mutalaa edilmis ve edilmektedir Her iki bogaz klasik ve dar cercevede sadece Akdeniz i Karadeniz e Avrupa yi Asya ya baglayan su gecitleri ya da kopruler degil Akdeniz in oteki onemli su gecitlerinden Cebelitarik ve Suveys kanali ile de butunleserek dunyanin buyuk denizlerinden Atlas okyanusu ve Hint Okyanusu gibi buyuk kita kara parcalarini birbirine baglayan daha genis anlamdaki jeopolitik konumuyla dunya siyaset ve iktisadiyati uzerine olan etkilerini bugun de korumaktadir Bu nedenlerledir ki Turk Bogazlari uluslararasi iliskilere yon vermede daima odak noktasi olmuslardir Tarihin eski donemlerinden beri on planda Avrupa ulkeleri ve Asya ulkeleri arasinda baslamis olan ekonomik ticari ve siyasi iliskilerle askeri hareketler surekli olarak Bogazlar bolgesinde cereyan etmistir Baska bir deyisle bogazlar dunyanin diger parcalarinda pek gorulmemis ardi arkasi kesilmeyen mucadelelere sahne olmustur Bogazlarin tarihin akisi icindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukaridaki kisa aciklamalarin isigi altinda Canakkale Muharebelerinin sonuclari uzerindeki degerlendirmeler kuskusuz daha bir onem ve anlam tasiyacaktir Boylesine bir degerlendirmenin daha gercekci ve saglikli olabilmesi ise buyuk devletlerin Turk Bogazlari uzerindeki ulusal emellerine kisaca da olsa bir goz atilmasini gerektirir Yine Birinci Dunya Harbi oncesinin baslica buyuk devletlerinden Almanya nin Drang Nach Osten Doguya gidis politikasi Rusya nin ilik denizlere ulasma emelleri Birlesik Krallik in denizlere egemen olan dunyaya hakim olur teorisine dayanarak ozellikle XIX yuzyildan bu yana guttugu Rusya nin Akdeniz e cikmasini engelleme siyaseti hep Turk bogazlarinda dugumlenmektedir Bogazlarin bu tartisma goturmez onemi konusunda Napolyon Istanbul bir anahtardir Istanbul a egemen olan dunyaya hukmedecektir Eger Rusya Canakkale Bogazi ni ele gecirecek olursa Tulon Napoli ve Korfu kapilarina dayanmis olacaktir demekle Fransa nin Bogazlar uzerindeki duyarliligini acik secik ortaya koymus olmaktadir Rusya nin gorusuyse Genelkurmay Baskani Pyotr Kropotkin in bir raporunda XX yuzyilda Rusya nin en onemli isinin Istanbul Bogazi ni ele gecirmek olduguna isaretle Osmanli Devleti ni bogazi Rusya ya birakmaya hazirlamali ve Almanya ile anlasma yapmalidir seklinde ifadesini bulmaktadir Buyuk devletlerin Bogazlar uzerindeki kisaca aciklanan bu emelleri onlari kendi aralarinda da gizli birtakim mucadelelere yoneltmistir Nitekim Rus Disisleri Bakani Sazanof Car tarafindan da onaylanan bir raporunda Bogazlarin guclu bir devletin eline gecmesi tum Guney Rusya nin ekonomik hayatinin o devletin egemenligi altina girmesidir demekte ve bu durumun onlenmesi icin Istanbul un alinmasini onermektedir Ote yandan Kasim 1911 de Rusya nin Osmanli Hukumeti ne Bogazlar uzerindeki istekleriyle ilgili bir notasindan haberdar edilen Ingiltere ve Fransa Rus isteklerini reddetmislerdir Keza Rusya nin bu ve buna benzer cesitli tarihlerdeki yinelenen daha bircok istek ve baskilarinin birbirini izlemesi Osmanli Devleti nin Birinci Dunya Savasi nda Merkez Devletleri safina kaymasinda buyuk bir etken olmustu Iste Bogazlar uzerindeki bu gizli cikar catismalaridir ki Ingiliz ve Fransizlar i Istanbul u almaya ve Ruslar dan once Karadeniz Bogazi na el atmaya yoneltmis ve Canakkale Cephesi nin acilmasinda baslica etken olmustur Ruslara silah ve malzeme yardimi sorunuysa savasin sadece gorunusteki nedenini olusturmustur Boylece buyuk devletlerin Turk Bogazlari uzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken bu devletlerden Ingiltere nin bu cephenin acilmasinda birinci derecede aktif rol aldigini da belirtmek dogru olur Nitekim Ingiliz Donanma Bakani Churchill cephenin acilmasinda buyuk caba gostermis ve etkili olmustur Gercekten o bu cephenin acilmasinin bas mimari olmus Turklerin askeri gucunu ciddiye almamis olayi basit ve sadece sinirli bir cezalandirma hareketi olarak gormustu En guclu ve modern silahlarla donatilmis zirhlilarinin Bogaz da gorunuvermesiyle Turklerin direnmekten vazgececegini sanmisti Kuskusuz bu buyuk bir yanilgiydi Ingilizler Canakkale deki Turk savunmasini ve askerini sadece matematiksel olculere vurup onun yuksek manevi gucunu gormezlikten gelerek buyuk bir hesap hatasina dustuler ve sonunda once denizde sonra da karada hic de beklemedikleri amansiz cevabi aldilar Boylece onlar zaferi Bogaz da Turk top ve mayinlarina karada Turk sungusune birakarak cekilip gittiler Anlasma Devletleri nin Canakkale seruveni bu suretle noktalandiktan sonra yukaridaki aciklamalarin isigi altinda Turkiye ve uluslararasi politika ve diplomasi tarihi acisindan ortaya koydugu onemli sonuclari da soylece ozetlemek mumkun olur Savasin sonrasi ve etkileriToplumsal etkileri Ataturk un Gelibolu Savasi nda Turk topraklari uzerinde olen ve mezarlari Turk topraklarinda bulunan Anzak asker analarina gonderdigi mesajin yer aldigi anit Gelibolu Canakkale Savaslari ilgili butun uluslari derinden etkilemistir Savasin sonlandigi gun olan 18 Mart gunu Turkiye de 18 Mart Canakkale Zaferi ve Sehitleri Anma Gunu olarak anilmakla birlikte her yil cikarmanin yildonumu olarak 25 Nisan da Anzak Gunu adiyla anma torenleri duzenlenir ve o gun Avustralya ile Yeni Zelanda da ulusal tatildir Ayrica Avustralyali ve Yeni Zelandalilar o gun toplanarak Gelibolu Yarimadasi ndaki Anzaklarin ANZAC Australian and New Zealand Army Company cikarma yaptiklari Anzak Koyu na gelerek atalarinin savastiklari bu yeri ziyaret ederler Canakkale Savaslari ozellikle de Avustralya ve Yeni Zelanda yi etkilemistir Bu savastan once bu iki ulkenin vatandaslari Britanya Imparatorlugu nun yenilmez ustunlugunden emindiler ve boyle bir imparatorlugun onlari askeri seferlere cagrisindan buyuk onur duymuslardi Ancak Gelibolu Savasi onlarin bu buyuk guvenini derinden sarsmistir Anzaklar icin Gelibolu Savasi nin onemi cok buyuktur Gelibolu dan ayrilan Anzaklar savasin baska cephelerinde savasmaya gonderilmisler ve gittikleri her yeri Gelibolu yla karsilastirmislardir Avustralya Federasyonu 1 Ocak 1901 de kurulmus Avustralyalilar on yillik bir surecte secme ve secilme ile temsil edilme haklarini elde etmislerse de ulkenin gercek psikolojik bagimsizligi Gelibolu olarak gorulur Canberra da Kemal Ataturk Memorial ve Yeni Zelanda nin Wellington un Tarakina Koyu nda Ataturk Memorial adinda anitlar dikilidir Yine Turkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Britanya ve Fransa donanmalarinin geri puskurtuldugu 18 Mart tarihi Canakkale Sehitlerini Anma Gunu olarak ilan edilmistir Dunyada ise bu savas askeri beceriksizlik ve felaket sembolu olarak sayilmistir Mustafa Kemal Ataturk un 1934 Anzak torenleri sebebiyle gonderdigi mesaj ulkeler arasi dostlugu pekistirmistir Bu Memleketin topraklari ustunde kanlarini doken kahramanlar Burada dost bir vatanin topragindasiniz Huzur ve sukun icinde uyuyunuz Sizler Mehmetciklerle yan yana koyun koyunasiniz Uzak diyarlardan evlatlarini harbe gonderen analar Gozyaslarinizi dindiriniz Evlatlariniz bizim bagrimizdadir huzur icindedirler ve huzur icinde rahat rahat uyuyacaklardir Onlar bu toprakta canlarini verdikten sonra artik bizim evlatlarimiz olmuslardir 100 yil torenleri2015 yilinda Canakkale savasinin 100 yili dolasiyla bircok etkinlik ve torenler duzenlendi 24 Nisan 2015 tarihinde 17 yabanci devlet baskani ve 5 basbakanin da katildigi torenler duzenlendi 1 Agustos 2015 tarihinde 750 sporcunun katildigi etkinlikte Anzak Koyu nun 1915 metre acigindan kiyiya Dunya barisi icin yuzduler Canakkale Savasi nin 100 yili anma etkinlikleri cercevesinde Anitkabir de gerceklestirilen torenden bir enstantane Canakkale Deniz Zaferi nin 100 yili dolayisiyla hazirlanan resmi logo Canakkale Savasi ni anlatan ya da Canakkale de hayatini kaybeden Turkler anisina bestelenen turkulerden birisi de sozlerinde Aynali Carsi nin da gectigi Canakkale Turkusu dur Kultur alanina yansimalariEdebi eserler Mehmet Akif Ersoy un yazdigi Canakkale Sehitlerine isimli siiri Rusen Esref Unaydin in Canakkale de Savasanlar Dediler ki eseri Rusen Esref Unaydin in eseri Turgut Ozakman in yazdigi savasi anlatan Dirilis Canakkale 1915 kitabi Mehmed Niyazi Ozdemir in yazdigi savasi anlatana Canakkale Mahseri kitabi Adalet Agaoglu nun Dar Zamanlar serisinin ilk romani Olmeye Yatmak Ihsan Ozanoglu tarafindan sozleri yazilan Canakkale Turkusu Tokat yoresine ait anonim halk turkusu Hey Onbesli Samih Rifat tarafindan sozleri yazilan Gelibolu Marsi Ersin Burak tarafindan hazirlanan Canakkale Gecilmez cizgi romaniMedya Muzik Canakkale Savasi hakkinda yazilan siirlerden olusan Canakkale Zaferin Yuzuncu Yili saygi albumu Eric Bolge tarafindan yazilan savas karsiti sarkisi And The Band Played Waltzing Matilda bu savasla ilgilidir Sabaton un Cliffs of Gallipoli sarkisiFilmler ve belgeseller Gelibolu Canakkale Savasi ni konu alan Peter Weir in yonettigi 1981 yapimi film Canakkale Savasi ni konu alan Esref Kolcak in yonettigi 2003 yapimi film Canakkale Savasi ni konu alan Tolga Ornek in yonettigi 2005 yapimi belgesel film Canakkale 1915 Canakkale Savasi ni konu alan in yonettigi 2012 yapimi film Canakkale Yolun Sonu Canakkale Savasi ni konu alan Kemal Uzun un yonettigi 2012 yapimi film Gallipoli Canakkale Savasi ni konu alan Avustralya da cekilen 7 bolumluk 2015 yapimi mini dizi Son Umut The Water Diviner Canakkale Savasi na 3 oglunu gonderen bir Avustralyalinin savastan 4 yil sonra ogullarini bulmak icin Turkiye ye gelmesini anlatan 2013 yapimi film Son Mektup Ozhan Eren tarafindan yazilip yonetilmis 2015 yapimi sinema filmidir Osmanlinin ilk pilotlarindan olan Salih Ekrem Yuzbasini konu alan bir filmdir Seddulbahir 32 Saat Canakkale Savasi nda Seddulbahir Cephesinde yasanan olaylarin anlatildigi Turkiye Radyo Televizyon Kurumu nun TRT1 kanalinda yayimlanan 4 bolumluk mini dizi Ayrica bakinizCanakkale Muharebeleri nde Osmanli Imparatorlugu nun kuvvet kayiplarinin vilayet ve ulkelere gore dagilimiAciklayici notlar Cogu Ingiliz Avustralyali ve Amerikan kaynaklari Osmanli nin asker sayisini 500 000 olarak gosterir fakat bu sayi Itilaf Devletleri tarafindan kendi basarisizliklarini ortbas etmek icin verilir Liman von Sanders ve Turk kayitlarina gore Itilaf Devletleri asker sayisi acisindan Osmanli Imparatorlugu na karsi hep ustunluk saglamistir Canakkale de Osmanli Imparatorlugu nun seferber edebildigi en yuksek asker sayisi Ekim 1915 te 310 000 er ve 5 500 subaya ulasmistir Kaynak bkz yukarida Edward J Erickson Ordered to Die A History of the Ottoman Army in the First World War sayfalar 94 95 Askerlik gorevi yapamayacak durumda olanlar Bir uzvunu kaybeden ya da zihnen sakatlananlar Agir bombardimanin ozellikle donanma topcusunun yarattigi sok dalgalarindan dolayi sagir olan ya da kalici olarak bellegini kaybedenler gibi Harp Dairesi Baskanligi kayitlari esas alinmistir Liman von Sanders e gore Osmanli zayiati 218 000 66 000 i olu Zayiatlardan yarali olan ortalama 42 000 asker tedaviden sonra muharebeye geri donmus bkz yukarida Edward J Erickson Ordered to Die A History of the Ottoman Army in the First World War sayfalar 94 95 I Dunya Savasi uzerine ongoruleri her ne kadar yanlis cikmis olsa da Turkce yayinlarin tersine Batili kaynaklar Enver Pasa hakkinda oldukca saygi ve takdir dolu ifadeler kullanirlar Birlesik Krallik resmi tarihi dahi Enver den buyuk bir seciye kudreti ve hudutsuz bir kavrayis kabiliyeti sahibi olarak soz etmektedir Oglander Sh 22 Bazi kaynaklarda Acasam 10 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Osmanli Imparatorlugu nun bu tarihten itibaren seferberlik ilan ettigi kaydedilmektedir Maori savascilari inanilmaz derecede acimasiz olarak tanitilmistir Savas tarzlari eger dusman hatlarini bozarlarsa kacan dusmanlarindan birini amaclayip pesinden ayrilmaksizin kosmak bir yerde yaralayip yeni bir hedefin pesinden kosmakti Yaralanan dusmanin isi geriden gelenlerce bitirilirdi Burhan Sayilir Sh 321 dipnotDipnotlar a b c d e f g h i j k l m Edward J Erickson Ordered to Die A History of the Ottoman Army in the First World War 20 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Westport CT Greenwood Publishing ISBN 0 313 31516 7 sayfa 94 95 a b 1 11 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde gallipoli 1915 org Zayiat bolumu 2 13 Mart 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde ANZAC Day 2010 The Gallipoli Campaign Australian Department of Veterans Affairs Ingilizce 3 14 Mayis 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Maurice Larcher La guerre turque dans la guerre Mondiale 1926 Kitap sayfa 236 Pdf sayfa 156 a b c 14 Mart 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Mayis 2020 4 17 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Dr Ismet Gorgulu CANAKKALE ZAFERI VE ATATURK Ankara Universitesi Turk Inkilap Tarihi Enstitusu Ataturk Yolu Dergisi Cilt 4 Sayi 16 Yayin Tarihi 1995 Sayfa 492 Pdf sayfa 2 5 2 Eylul 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde canakkale1915 com Onder Yilmaz CANAKKALE SAVASINDA 57000 ASKERIMIZ SEHIT DUSTU 6 14 Mayis 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Travers Gallipoli 2004 S 311 Pope Wheal Dictionary 2003 S 184 Pdf sayfa 156 Canakkale Savaslari hakkinda bilgi olu kirik baglanti Oral Sander Siyasi Tarih Ilkcaglardan 1918 e Sh 346 a b I Artuc Sh 14 10 Ekim 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 24 Eylul 2012 J M Roberts Yirminci Yuzyil Tarihi Sh 179 Roberts Sh 182 a b Oral Sander Sh 366 Roberts Sh 222 Oral Sander Sh 354 a b Oral Sander Sh 355 a b Oral Sander Sh 347 Oral Sander Sh 356 Oral Sander Sh 359 a b I Artuc Sh 21 a b General C F Aspinall Oglander Sh 68 Burhan Sayilir Sh 23 a b c d e I Artuc Sh 47 Burhan Sayilir Sh 24 a b I Artuc Sh 30 Carl Muhlman Canakkale Savasi Bir Alman Subayinin Anilari Sh 38 I Artuc Sh 17 I Artuc Sh 16 a b Yasar Semiz 18 Mart 1915 Canakkale Deniz Savasi Sebepleri Gelisimi ve Sonuclari Sh 222 a b Oral Sander Sh 369 a b c d I Artuc Sh 18 a b Ahmet Eyicil Canakkale Savaslari Gaziantep Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2009 8 Sh 318 Oral Sander Sh 350 Yasar Semiz Sh 222 223 a b c d e f g h Osmanli Devleti ve I Dunya Savasi PDF 27 Ekim 2011 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 24 Eylul 2012 Alan Moorehead Gelibolu Sh 8 Alan Moorehead Sh 9 a b Birinci Dunya Savasi na Giden Yol 23 Kasim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ankara Universitesi Acik Ders Malzemeleri Sh 3 Birinci Dunya Savasi na Giden Yol Sh 4 a b c Birinci Dunya Savasi na Giden Yol Sh 6 Oglander 1 Cilt sh 22 Oral Sander Sh 367 a b c d Oral Sander Sh 368 Oglander Cilt 1 Sh 24 25 I Artuc Sh 15 Oglander Sh 24 I Artuc Sh 19 I Artuc Sh 20 Oglander Cilt 1 Sh 35 a b c d Vahdet Kelesyilmaz Belgelerle Turkiye nin Birinci Dunya Savasina Giris Sureci I Artuc Sh 26 a b I Artuc Sh 29 a b c Gunesen F Canakkale Savaslari Kastas 1986 Oral Sander Sh 370 Oral Sander Sh 371 Canakkale Deniz Savaslari Sh 51 Canakkale Deniz Savaslari 1915 Sh 51 52 I Artuc Sh 23 Canakkale Deniz Savaslari 1915 Sh 52 Canakkale Deniz Savaslari 1915 Sh 5 a b c Oglander Sh 30 Oglander Sh 31 a b c d I Artuc Sh 25 I Artuc Sh 30 31 I Artuc Sh 32 Yasar Semiz Sh 223 a b I Artuc Sh 41 I Artuc Sh 39 40 Oglander Sh 27 a b I Artuc Sh 40 a b c Oglander Sh 33 Oglander Sh 33 34 Oglander Sh 34 a b c d I Artuc Sh 10 I Artuc Sh 10 11 I Artuc Sh 12 i Artuc Sh 42 a b I Artuc Sh 45 46 a b c d e f g Ahmet Eyicil Sh 319 J M Roberts Sh 242 Rahmi Doganay Canakkale Zaferinin Turk ve Dunya Tarihi Acisindan Sonuclari 24 Ocak 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sh 385 a b Ahmet Eyicil Sh 320 Burhan Sayilir Canakkale Savaslari nda Yer Alan Itilaf Askerlerinin Dini Etnik Yapisi ve Sahip Olduklari Turk Imaji Sh 320 Burhan Sayilir Sh 321 Burhan Sayilir Sh 324 The Encycklopedia of World War I24 Aralik 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sh 461 I Artuc Sh 43 I Artuc Sh 46 Canakkale Yabanci Harekat Plan ve Haritalari Philip J Haythornthwaite 1991 Gallipoli 1915 frontal assault on Turkey Osprey Publishing s 37 39 ISBN 9781855321113 20 Mart 2015 tarihinde kaynagindan a b Alan Moorehead 1998 Gallipoli Wordsworth Editions s 199 ISBN 9781853266751 20 Mart 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Subat 2011 Tom McGowen 2002 Assault from the sea amphibious invasions in the twentieth century Twenty First Century Books s 10 ISBN 9780761318118 20 Mart 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Mart 2022 19 Subat ve 25 Subat gunleri art arda yapilan iki deniz saldirisiyla 19 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Beneath the Dardanelles The Australian Submarine at Gallipoli Allen amp Unwin September 1 2008 Vecihi Basarin Author Hatice Hurmuz Basarin Author Avustralya denizaltisi HMAS AE2 Osmanli torpido gemisi Sultanhisar tarafindan batirilmis murettebati kurtarilip I Dunya Savasinin kalan suresini Afyonda tutsak olarak gecirmistir Bu kitap iki geminin kaptanlari Stoker ve Ali Riza nin hatiralarini karsilastirarak olayi anlatir Henry Stoker 23 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 21 Subat 2011 Kadrolar ve harekat planlari Philip J Haythornthwaite 1991 Gallipoli 1915 frontal assault on Turkey Osprey Publishing s 45 ISBN 9781855321113 20 Mart 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Subat 2011 The Encyclopedia Americana a library of universal knowledge Volume 28 Encyclopedia Americana Corp 2007 s 430 1915 Canakkale Savasi Ibrahim Artuc Kastas Yayinevi 2004 Sh 204 Genkur Harp Tarihi Bsk Birinci Dunya Harbinde Turk Harbi V Cilt 2 Kitap David W Cameron 2009 Sorry Lads But the Order Is to Go The August Offensive Gallipoli 1915 UNSW Press s 5 ISBN 9781742230771 1915 Canakkale Savasi Ibrahim Artuc Kastas Yayinevi 2004 Sh 2219 a b J F C Fuller 1987 A Military History Of The Western World Vol III From The American Civil War To The End Of World War II Da Capo Press s 244 ISBN 9780306803062 20 Mart 2015 tarihinde kaynagindan Edward J Erickson 2001 Ordered to die a history of the Ottoman army in the First World War Greenwood Publishing Group s 88 ISBN 9780313315169 20 Mart 2015 tarihinde kaynagindan a b Altay Atli 26 Eylul 2008 18 Ocak 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Agustos 2010 1915 Canakkale Savasi Ibrahim Artuc Kastas Yayinevi 2004 Sh 247 1915 Canakkale Savasi Ibrahim Artuc Kastas Yayinevi 2004 Sh 250 Mustafa Kemal Ariburnu nda Prof D Ugur a b PDF 1 Temmuz 2011 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 17 Temmuz 2010 Damian McDonald Kemal Ataturk Memorial 22 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Anzac Parade Canberra 2002 Yeni Zelanda Kraliyet Hava Kuvvetleri resmi web sitesi National Library of Australia 18 Ekim 2008 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Subat 2010 4 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Temmuz 2010 Hurriyet 24 Nisan 2015 23 Agustos 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Nisan 2015 Youtube TRT kanali 24 Nisan 2015 22 Aralik 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 26 Nisan 2015 Arsivlenmis kopya 11 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Agustos 2015 PDF 9 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 17 Temmuz 2010 Isvec in unlu metal grubundan Gelibolu Kayaliklari adli etkileyici sarki Dusmanlarin bakis acisiyla Canakkale Yenicag Gazetesi 18 Mart 2022 12 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Ekim 2022 Kaynakca1915 Canakkale Savasi Ibrahim Artuc Buyuk Harbin Tarihi Canakkale Gelibolu Askeri Harekati General C F Aspinall Oglander General Ian Hamilton un karargah subaylarindan Turk Kurmay Subaylarinin Gozuyle Canakkale Savasi Burhan Sayilir Alcitepe den Anafartalar a Canakkale Kara Muharebeleri Tuncay Yilmazer Canakkale Savasi Uzerine Bir Inceleme Emekli Korgeneral eski icisleri bakani Selahattin Cetiner Mustafa Kemal Anafartalar Muhaberati na Ait Tarihce Ulug Igdemir Turk Tarih Kurumu Yayinlari Birinci Dunya Harbinde Turk Harbi 5 Cilt Canakkale Cephesi Genelkurmay Harp Tarihi Baskanligi Harp Tarihi Yayinlari Canakkale Deniz Savaslari 1915 Canakkale Bogaz Komutanligi 2008 Deniz Basimevi MudurluguDis baglantilarWikimedia Commons ta Canakkale Savasi ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Canakkale Sehitleri Listesi 1 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Canakkale Savasi Muzesi 27 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde A Digger History Associate 24 Mayis 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Canakkale Sehitleri Tanitim ve Arastirma Dernegi 4 Mayis 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Scanned PDF volumes from the Australian War Memorial of the Official History of Australia in the War of 1914 1918 Vol I 28 Agustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Vol II 1 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde includes previously unpublished photographs artworks and documents from Government archives Digger History 29 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Gallipoli Despatches 15 Aralik 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Guide to Gallipoli on www anzac govt nz Includes interactive panoramas 19 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde Five Months at Anzac 27 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde by Joseph Lievesley Beeston Memoirs amp Diaries The Evacuation of Suvla Bay 20 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Poems from Anzac Cove by Gunner F E Westbrook 1915 8 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Royal Engineers and the Gallipoli Expedition 1915 16 Gallipoli pages in Turkey in the First World War Web Site 1 Kasim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde