Ayasofya (anlamı: "Kutsal Bilgelik"; Grekçe: Ἁγία Σοφία, romanize: Agia Sofia), eski adıyla Kutsal Bilgelik Kilisesi ve Ayasofya Müzesi veya günümüzdeki resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi (Kutsal Büyük Ayasofya Camii),İstanbul'da yer alan bir cami ve eski bazilika, katedral ve müzedir. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan kararname ile tadilat çalışmasına alınmış, 1935 yılında bakanlar kurulu kararı ile müzeye dönüştürülme kararı alınıp müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935'ten 2020'ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise müze statüsü iptal edilerek cami statüsü verilmiştir.
Ayasofya (Mart 2013) | |
Diğer ad(lar) | Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi (Kutsal Büyük Ayasofya Camii) |
---|---|
Genel bilgiler | |
Tür | Katedral (537-1054) Ortodoks katedrali (1054-1204) Katolik katedrali (1204-1261) Ortodoks katedrali (1261-1453) Cami (1453-1934) Müze (1935-2020) Cami (2020-2024) Cami ve Müze (2024-günümüz) |
Konum | Fatih, İstanbul, Türkiye |
Koordinatlar | 41°00′30″K 28°58′48″D / 41.00833°K 28.98000°D |
Başlama | 532 | )
Tamamlanma | 537 | )
Yükseklik | 55,60 m (kubbe yüksekliği) |
Tasarım ve inşaat | |
Mimar(lar) | Miletli İsidoros Trallesli Anthemios |
Resmî site | |
ayasofyacamii.gov.tr | |
Tür | Kültürel |
Kriter | i, ii, iii, iv |
Belirleme | 1985 (9. oturum) |
Parçası | İstanbul'un Tarihî Alanları |
Referans no. | 356 |
Ülke | Türkiye |
Bölge | Avrupa ve Asya |
Ayasofya, mimari bakımdan merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Hristiyanlar için hem sembolik hem de eksen olma anlamının yanında, turistik ve ruhsal bir çekim merkezidir.
Ayasofya adındaki "Aya" sözcüğü "kutsal" anlamına gelir. "Sofya" sözcüğü ise Grekçede "bilgelik" anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla "Aya Sofya" adı, Nasıralı İsa'ya atfen "Kutsal Bilgelik" ya da "İlahî Bilgelik" anlamına gelmekte olup Hristiyan ilahiyatında Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır.Miletli İsidoros ve Trallesli Antemius'un yönettiği Ayasofya'nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve İmparator I. Jüstinyen'in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği; yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır.
Bizans İmparatorluğu döneminde Ayasofya, büyük bir "kutsal emanetler" zenginliğine sahipti. Bu emanetlerden biri de 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasis idi.Konstantinopolis Patriği'nin kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi'nin 1000 yıl boyunca merkezi olan Ayasofya, 1054 yılında Patrik I. Mihail'in Papa IX. Leo tarafından aforoz edilmesine şahitlik etmiş olup bu olay, genel olarak "Schisma"nın yani Hristiyanlık tarihindeki en önemli olaylardan biri olan Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasının başlangıcı sayılır.
1453 yılında kilise, Osmanlı padişahı II. Mehmed tarafından camiye dönüştürüldükten sonra mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş (içermeyenlerse olduğu gibi bırakılmıştır), yalnızca ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına çıkarılmıştır. Günümüzde görülen Ayasofya binası, aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan "Üçüncü Ayasofya" olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya'nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde bir kez (7 Mayıs 558 tarihinde) çökmüş,Osmanlı başmimarı Mimar Sinan'ın binaya payandaları eklemesinden itibaren de hiç çökmemiştir.
Tarihçe
Birinci Ayasofya
Ayasofya Kilisesi’nin inşaatı Hristiyanlığı imparatorluğun resmî dini ilan eden Roma imparatoru I. Konstantin tarafından başlattırılmıştır. 337 ile 361 yılları arasında tahtta olan Büyük Konstantin’in oğlu II. Constantius tarafından tamamlanmış ve Ayasofya Kilisesi’nin açılışı 15 Şubat 360’ta II. Constantius tarafından gerçekleştirilmiştir. Socrates Scholasticus’un kayıtlarından gümüş kaplı perdelerle süslü ilk Ayasofya’nın Artemis Tapınağı üzerine inşa edilmiş olduğu öğrenilmektedir.
Adı "Büyük Kilise" anlamına gelen ilk Ayasofya Kilisesi’nin adı Latincede Magna Ecclesia ve GrekçedeMegálē Ekklēsíā (Μεγάλη Ἐκκλησία) idi. Eski bir tapınak üzerine inşa edildiği belirtilen bu yapıdan günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır.
Birinci Ayasofya, binanın inşası tamamlanana dek bir katedral niteliğinde işlev gören Aya İrini Kilisesi’nin vaktiyle yakınında yer alan imparatorluk sarayının yakınına (geçmişte müze alanının kuzey kısmındaki, yeni tuvaletlere yakın olan, ziyarete kapalı kısım) inşa edilmişti. Her iki kilise de Bizans İmparatorluğu’nun iki ana kilisesi olarak faaliyet göstermişlerdir.
Birinci Ayasofya, geleneksel Latin mimarisi stilindeki bir sütunlu bazilika olup çatısı ahşaptı ve önünde bir atrium yer almaktaydı. Bu ilk Ayasofya bile olağanüstü bir yapıydı. 20 Haziran 404’te Konstantinopolis Patriği Aziz İoannis Hrisostomos’un İmparator Arcadius’un eşi İmparatoriçe Aelia Eudoksia ile çatışmasından dolayı sürgüne gönderilmesinin ardından çıkan isyanlar sırasında bu ilk kilise yakılarak büyük ölçüde tahrip olmuştur.
İkinci Ayasofya
İlk kilisenin isyanlar sırasında yakılıp yıkılmasından sonra, imparator II. Theodosius bugünkü Ayasofya’nın bulunduğu yere ikinci bir kilisenin inşa edilmesi emrini vermiş ve İkinci Ayasofya’nın açılışı onun zamanında, 10 Ekim 415’te gerçekleşmiştir. Mimar Rufinos tarafından inşa edilen bu İkinci Ayasofya da yine bazilika planlı, ahşap çatılı ve beş nefliydi. İkinci Ayasofya’nın 381’de İkinci Ekümenik konsil olan Birinci İstanbul Konsili’ne Aya İrini ile birlikte ev sahipliği yaptığı sanılmaktadır. Bu yapı 13-14 Ocak 532’de Nika Ayaklanması sırasında yakılıp yıkılmıştır.
1935’te binanın batı avlusunda (bugünkü giriş kısmında) Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden A. M. Schneider tarafından yürütülen kazılarda bu İkinci Ayasofya’ya ait birçok buluntu ele geçirilmiştir. Günümüzde Ayasofya’nın ana girişinin yanında ve bahçede görülebilen bu buluntular, portik kalıntıları, sütunlar, başlıklar, bazıları kabartmalarla işlenmiş mermer bloklardır. Bunların vaktiyle binanın cephe kısmını süsleyen üçgen alınlığın parçaları olduğu saptanmıştır. Binanın cephesini süsleyen bir bloktaki kuzu kabartmaları 12 havariyi temsilen yapılmıştır. Ayrıca kazılar, İkinci Ayasofya’nın zemininin Üçüncü Ayasofya’nın zemininden iki metre daha aşağı bir düzeyde bulunduğunu ortaya koymuştur. İkinci Ayasofya’nın uzunluğu bilinmemekteyse de genişliğinin 60 m olduğu sanılmaktadır.(Günümüzde, Üçüncü Ayasofya’nın ana girişinin yanında yer alan İkinci Ayasofya’ya ait cephe merdiveni basamaklarının yaslandığı zemin, kazılar sayesinde görülebilir durumdadır. Kazılara şimdiki binada çökmelere sebep olabileceğinden devam edilmemiştir.)
Üçüncü Ayasofya
Yapımı
İkinci Ayasofya’nın 23 Şubat 532’de yıkımından birkaç gün sonra imparator I. Justinianus öncekinden tümüyle farklı, daha büyük ve kendisinden önce gelen imparatorların yaptırdıkları kiliselerden çok daha muhteşem bir kilise inşa ettirmeye karar verdi. Justinianus bu işi yapacak mimarlar olarak fizikçi Miletli İsidoros ile matematikçi Trallesli Anthemius’u görevlendirdi. Bir efsaneye göre, Justinianus inşa ettireceği kiliseye ilişkin hazırlanan taslakların hiçbirini beğenmez. Bir gece İsidoros taslak hazırlamaya çalışırken uyuyakalır. Sabah uyandığında Ayasofya’nın hazırlanmış bir planını önünde bulur. Justinianus bu planı mükemmel bulur ve Ayasofya’nın buna göre inşa edilmesini emreder. Bir başka efsaneye göre de İsodoros bu planı rüyasında görmüş ve planı rüyasında gördüğü şekilde çizmiştir. (Anthemius daha inşaatın ilk yılında öldüğünden işi İsidoros sürdürmüştür). İnşa, Bizanslı tarihçi Prokopius’un Justinian'ın binaları (Yunanca: Περί Κτισμάτων, Latince: De Aedificiis, "Binalar Üzerine"), adlı eserinde betimlenmektedir.
İnşaatta kullanılacak malzemeleri üretmek yerine imparatorluk topraklarında yer alan yapı ve tapınaklardaki yontulmuş hazır malzemelerden yararlanmak yoluna gidilmiştir. Bu yöntem, Ayasofya’nın inşa süresinin çok kısa olmasını sağlayan etkenlerden biri olarak kabul edilebilir. Böylece binanın yapımında Efes’teki Artemis Tapınağı’ndan, Mısır’daki Güneş Tapınağı’ndan (Heliopolis),Lübnan’daki Baalbek Tapınağı’ndan ve daha birçok tapınaktan getirtilen sütunlar kullanılmıştır. Bu sütunların altıncı yüzyıl imkânlarıyla nasıl taşındığı bilinmemektedir. Kaplama ve sütunlarda kullanılan renkli taşlardan kırmızı porfir Mısır, yeşil porfir Yunanistan, beyaz mermer Marmara Adası, sarı taş Suriye ve kara taş İstanbul kökenlidir. Ayrıca Anadolu’nun çeşitli yörelerinden gelen taşlar kullanılmıştır. İnşaatta on binden fazla kişinin çalıştığı belirtilir. İnşaat sonunda Ayasofya Kilisesi günümüzdeki hâlini almıştır.
Mimaride yeni bir anlayışı gösteren bu kilise yapılır yapılmaz derhal mimarinin baş eserlerinden biri olarak kabul edildi. Mimarın böylesine büyük bir açık mekânı sağlayabilecek devasa bir kubbeyi inşa edebilmede İskenderiyeli Heron’un teorilerinden yararlanmış olması mümkündür.
23 Aralık 532’de başlanan yapım çalışması 27 Aralık 537’de tamamlandı. Kilisenin açılışını İmparator Justinianus ve Patrik Eutychius büyük bir törenle birlikte yaptılar. Ayasofya, o zamana kadar en büyük yapı olarak kabul edilen Süleyman’ın Tapınağı’ndan daha büyük olduğundan İmparator I. Justinianus (Jüstinyen) halka yaptığı açılış konuşmasında "Ey Süleyman! Seni yendim" demiştir. Kilisenin ilk mozaiklerinin yapımı 565 ile 578 yılları arasında tahtta olan II. Jüstinyen döneminde tamamlanabilmiştir. Kubbe, pencerelerinden sızan ışıkların duvarlardaki mozaiklerde oluşturdukları ışık oyunları dahiyane mimariyle birleşerek izleyicilere büyüleyici bir atmosfer vermektedir. Ayasofya, İstanbul’a gelen yabancılar üzerinde öylesine büyüleyici, derin bir etki bırakmıştır ki Bizans döneminde yaşayanlar, Ayasofya’yı "dünyada tek" ("singulariter in mundo") olarak nitelemişlerdir.
Yapım sonrası
Fakat yapılışından kısa bir süre sonra, ve 557 İstanbul depremlerinde ana kubbe ile doğu yarım kubbesinde çatlaklar belirdi. 7 Mayıs 558 depreminde ise ana kubbe tümüyle çöktü ve ilk ambon, siboryum ve sunak da ezilerek yok oldu. İmparator derhal restorasyon çalışmasını başlattı ve bu çalışmanın başına Miletli İsidoros’un yeğeni genç İsidorus’u getirdi. Depremden ders alınarak bu kez yeniden çökmemesi için kubbenin yapımında hafif malzeme kullanıldı ve kubbe eskisine kıyasla 6,25 m daha yükseğe yapıldı. Restorasyon çalışması 562 yılında tamamlandı.
Yüzyıllarca Konstantinopolis Doğu Ortodoks patriğinin merkezi olan Ayasofya aynı zamanda Bizans’ın taç giyme törenleri gibi imparatorluk törenlerine ev sahipliği yapmıştır. İmparator VII. Konstantinos "Törenler Kitabı" (De caerimoniis aulae Byzantinae) adlı kitabında Ayasofya’da yapılan imparator ve patrik tarafından düzenlenen törenleri tüm ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Ayasofya, ayrıca günahkarlar için de bir sığınma yeri olmuştur.
Ayasofya’nın daha sonra uğradığı tahribatlar arasında 859 yangını, bir yarım kubbesinin düşmesine neden olan 869 depremi ve ana kubbesinde hasara yol açan 989 depremi sayılabilir. 989 depreminden sonra imparator II. Basil, kubbeyi Agine ve Ani’deki büyük kiliseleri inşa eden Ermeni mimar Trdat’a tamir ettirmiştir. Trdat kubbenin bir kısmını ve batı kemerini onarmış ve kilise 6 yıl süren onarım çalışmasından sonra 994’te yeniden halka açılmıştır.
Latin istilası dönemi
Dördüncü Haçlı Seferi sırasında, Venedik Cumhuriyeti’nin âmâ Doçu Enrico Dandolo komutasındaki Haçlılar İstanbul’u ele geçirip Ayasofya’yı yağmalamışlardır. Bu olay Bizanslı tarihçi Nikitas Honiatis’in kaleminden ayrıntılı olarak öğrenilmektedir.
Kiliseden aralarında Yeşua’nın mezar taşından bir parça, Yeşua’nın sarıldığı bez olan torino kefeni, Meryem’in sütü ve azizlerin kemikleri gibi birçok kutsal emanet ile altın ve gümüşten yapılma değerli eşyalar çalındı, kapılardaki altınlar bile sökülerek batı kiliselerine götürüldü şeklinde anlatılmaktadır. Latin İstilası (1204-1261) olarak anılan bu dönemde Ayasofya, Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı bir katedrale dönüştürülmüştür. 16 Mayıs 1204 tarihinde Latin imparatoru I. Baudouin imparatorluk tacını Ayasofya’da giymiştir.
Enrico Dandolo adına konan mezar taşı Ayasofya’nın üst galerisindedir. Gaspare ve Giuseppe Fossati tarafından gerçekleştirilen 1847-1849 restorasyonu sırasında mezarın gerçek bir mezar olmadığı Enrico Dandolo anısına bir sembolik plaket olarak konulduğu ortaya çıkmıştır.
Son Bizans dönemi
Ayasofya 1261’de tekrar Bizanslıların kontrolüne geçtiğinde harap, virane ve yıkılmaya yüz tutmuş bir durumdaydı. 1317’de imparator II. Andronikos finansmanını ölen eşi İrini’nin mirasından karşılayarak binanın kuzey ve doğu kısımlarına 4 adet istinat duvarı (Orta Çağ Yunancası: Πυραμὶδας Piramídas) ekletti. 1344 depreminde kubbede yeni çatlaklar belirdi ve 19 Mayıs 1346’da binanın çeşitli kısımları çöktü. Bu olaydan sonra kilise, 1354’te Astras ve Peralta adlı mimarların restorasyon çalışmasının başlamasına kadar kapalı kaldı.
Cami dönemi
İstanbul’un 1453’te Osmanlı Türkleri tarafından fethinden sonra, fethin sembolü olarak, derhal Ayasofya Kilisesi camiye dönüştürülmüştür. O sıralarda Ayasofya harap bir haldeydi. Bu durumu Kordoba soylusu Pero Tafur ve Florentine Cristoforo Buondelmonti gibi Batılı ziyaretçilerce betimlenmektedir. Ayasofya’ya özel bir önem veren Fatih Sultan Mehmed kilisenin derhal temizlenip camiye çevrilmesini emretti, fakat adını değiştirmedi. İlk minaresi onun döneminde inşa edilmiştir. Osmanlılar bu tür yapılarda taş kullanmayı tercih etmekle birlikte minarenin hızla inşa edilebilmesi amacıyla bu minare tuğladan yapılmıştır. Minarelerden biri de sultan II. Bayezid tarafından eklenmiştir. 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman fethettiği Macaristan’daki bir kiliseden Ayasofya’ya iki dev kandil getirtmiştir ki, günümüzde bu kandiller mihrabın iki yanında yer alırlar.
II. Selim döneminde (1566-1574) yorgunluk ya da dayanıksızlık belirtileri gösterdiğinde, bina, dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan tarafından eklenen dış istinat yapılarıyla (payanda) takviye edilerek son derece sağlamlaştırılmıştır. Günümüzde binanın dört tarafındaki toplam 24 payandanın bir kısmı Osmanlı dönemine, bir kısmı Doğu Roma İmparatorluğu dönemine aittir. Bu istinat yapılarıyla birlikte, Sinan ayrıca, kubbeyi taşıyan payeler ile yan duvarlar arasındaki boşlukları kemerler ile besleyerek kubbeyi iyice sağlamlaştırmış ve binaya iki geniş minare (batı kısmına), hünkar mahfili ve II. Selim’in türbesini (güneydoğu kısmına) eklemiştir (1577).III. Murad’ın ve III. Mehmed’in türbeleri ise 1600’lerde eklenmiştir.
Ayasofya binasının içine Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar arasında mermerden minber, hünkar mahfiline açılan galeri, müezzin mahfili (mevlid balkonu), vaaz kürsüsü sayılabilir. III. Murad Bergama’da bulunmuş, Helenistik Dönemden kalma (MÖ IV. yüzyıl), "bektaşi taşı"ndan (İng. alabaster) yapılma iki küpü Ayasofya'nın ana nefine (ana salon) yerleştirmiştir. I. Mahmud 1739'da binanın restore edilmesini emretti ve bir kütüphane ile binanın yanına (bahçesine) bir medrese, bir imarethane ve bir şadırvan ekletti. Böylece Ayasofya binası, civarındaki yapılarla birlikte bir külliyeye dönüştü. Bu dönemde ayrıca yeni bir sultan galerisi ve yeni bir mihrap yapıldı.
Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki en ünlü restorasyonlarından biri sultan Abdülmecid’in emriyle İsviçre İtalyanı olan Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’nin nezaretinde 1847 ile 1849 yılları arasında yapılmıştır. Fossati kardeşler, kubbe, tonoz ve sütunları sağlamlaştırdı ve binanın iç ve dış dekorasyonunu yeniden elden geçirdi. Üst kattaki galeri mozaiklerinin bir kısmı temizlendi, çok tahrip olanları ise sıvayla kaplandı ve altta kalan mozaik motifleri bu sıva üzerine resmedildi. Işıklandırma sistemini sağlayan yağ lambası avizeleri yenilendi. Kazasker Mustafa İzzed Efendi'nin (1801-1877) eseri olan, önemli isimlerinhat sanatıyla yazılı olduğu yuvarlak dev tablolar yenilenip sütunlara asıldı. Ayasofya’nın dışına yeni bir medrese ve muvakkithane inşa edildi. Minareler aynı boya getirildi. Bu restorasyon çalışması bittiğinde Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849'da gerçekleştirilen bir törenle yeniden halka açıldı. Ayasofya külliyesinin Osmanlı dönemindeki diğer yapıları arasında sıbyan mektebi, şehzadeler türbesi, sebil, sultan Mustafa ve sultan İbrahim türbesi (önceden vaftizhane) ve hazine dairesi sayılabilir.
Müze dönemi
1930 ile 1935 yılları arasında restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılan Ayasofya’da Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle bir dizi çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar arasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi sayılabilir. Restorasyon sırasında Ayasofya’nın, "yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi doğrultusunda yapılış amacı olan kiliseye tekrar çevrilmesi konusunda fikirler ortaya atılmışsa da bölgede yaşayan Hristiyan sayısının çok az olmasından dolayı oluşan talep yetersizliği, bölgede bu denli muhteşem bir kiliseye karşı yapılabilecek muhtemel provokasyonlar ve mimarinin tarihî önemi göz önüne alınarak" Bakanlar Kurulu’nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevrilmiştir. 1 Şubat 1935’te ziyarete açılan müzeyi Atatürk, 6 Şubat 1935 tarihinde ziyaret etmiştir. Yüzyıllar sonra mermer zemindeki halıların kaldırılmasıyla zemin döşemesi, insan figürlü mozaikleri örten sıvanın kaldırılmasıyla da mozaikler tekrar gün ışığına çıkarılmıştır. Yapı 19 Kasım 1936’da tapuya resmen "Ayasofyayı Kebir Camii Şerifi" adıyla kaydedilmiştir.
Ayasofya’nın sistemli olarak incelenmesi, restorasyonu ve temizlenmesi ABD’deki Bizans Enstitüsü (the Byzantine Institute of America) adlı kurumun 1931’deki ve Dumbarton Oaks Alan Komitesi’nin 1940’lı yıllardaki girişimiyle sağlanmıştır. Bu kapsamda yapılan arkeolojik çalışmalar K. J. Conant, W. Emerson, R. L. van Nice, P. A. Underwood, T. Whittemore, E. Hawkins, R. J. Mainstone ve C. Mango tarafından sürdürülmüş ve Ayasofya’nın tarihine, yapısına ve dekorasyonuna ilişkin başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Ayasofya’daki çalışmalarda bulunmuş diğer isimlerden bazıları A. M. Schneider, F. Dirimtekin ve Prof. A. Çakmak’tır. Bizans Enstitüsü ekibi mozaik arama ve temizleme işleriyle uğraşırken, R. van Nice yönetimindeki bir ekip de binanın, taş taş ölçülerek rölövelerini çıkarma çalışmasına girişmiştir. Çalışmalar hâlen çeşitli uluslardan bilim insanlarınca sürdürülmektedir.
- Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti tarafından 19 Kasım 1936'da Ayasofya için çıkarılan tapu senedi
- Eski Ayasofya Müzesi'nin Müslüman ibadetine açık bölümü
- Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde bulunan Ayasofya Vakfiyesi
Tekrar cami olması
Vikikaynak'ta Ayasofya Cumhurbaşkanı Kararı (10 Temmuz 2020) ile ilgili metin bulabilirsiniz. |
1991 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde Ayasofya Müzesi'nin bir bölümü cami olarak Müslümanların ibadetine açılmıştır. Ayasofya'nın tekrar cami olma süreci ilk olarak 2005 yılında başladı, 2005 yılında yargıya taşınan olay Danıştay 10. Dairesi tarafından reddedildi. 2016'da tekrar açılan dava da Haziran 2018'de açıklanan karar ile aynı şekilde sonuçsuz kaldı. Temmuz 2016'da Ayasofya Müzesi'nde düzenlenen Kadir Gecesi programında, 85 yıl aradan sonra sabah namazında ezan okundu.Diyanet TV'nin Ramazan ayı boyunca Ayasofya'dan "Bereket Vakti Ayasofya" adlı sahur programını ekranlara getirmesine Yunanistan'dan tepki geldi. Ekim 2016'da müzenin Müslüman ibadetine açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı. 2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde vakit namazlar kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camii ile 5 vakit çifte ezan okunmaya başlandı. 29 Mayıs 2020 tarihinde İstanbul'un Fethinin 567. yıl dönümünde Fetih Suresi okundu. Bu gelişmelerin ardından Ayasofya'nın cami olma süreci tekrar gündeme geldi. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği'nin "Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali" istemiyle Danıştay'da dava açması üzerine 2 Temmuz 2020 tarihinde duruşma gerçekleştirildi ve 10 Temmuz 2020 tarihinde Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını "Ayasofya'nın vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığını" belirterek iptal etti. Bunun üzerine 2729 numaralı cumhurbaşkanı kararı ile Ayasofya, Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek tekrar cami statüsüne dönmüş oldu. Bu gelişme sonrası UNESCO, Dünya Mirası listesinde yer alan Ayasofya'nın korunma statüsünün gözden geçirileceğini açıkladı. 2022 yılında 13 milyon 635 bin 229 kişinin Ayasofya'yı ziyaret ettiği açıklanmıştır.
Aldığı hasarlar ve tamiri
İmparatorluk Kapısı
Ayasofya'nın tekrar cami olmasından sonra 2022 yılının Nisan ayında Ayasofya İmparatorluk Kapısı kimliği belirsiz kişilerce tahrip edildi. 18 Nisan 2022 tarihinde Sanat Tarihi Derneği, İmparatorluk Kapısı'nın hasar gördüğünü Ayasofya nöbetçi güvenlik müdürüne raporladı. Derneğe göre görevlinin bu konu hakkında bilgisi olmadığını belirtmesi üzerine, Ayasofya Sorumlu Müdürü olduğunu belirten Talip isimli şahıs, Sanat Tarihi Derneği'ne "kamera kayıtlarının olmadığını ve zaten büyütülecek bir şey olmadığını, kendilerinin orayı tamir edeceklerini" söyledi.
Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar, olayla ilgili bir güvenlik görevlisinin kendisine şunları söylediğini belirtti:
İnsanlar burayı kutsal sayıyor; turistler, yerli insanlar… Oradan geçerken ellerini sürtüyorlar. Bazıları hatta oradan parça koparıp ağızlarına atıyorlar.
Tarihçi İlber Ortaylı, olayla ilgili aşağıdaki açıklamalarda bulundu:
Ayasofya'nın kameraları 24 saat işliyor ancak hiçbir şey çıkmıyor. Ben bunu anlamadım. Ayrıca doğrudan doğruya kilisenin emperyal bölümüne giriliyor. Bu kapı tunç ve çok ağır. Bu anlık bir şey değil çok zor bir şey. Bu insanların bir an evvel tespit edilip kanuna teslim edilmesi gerekiyor. Bu bir namus meselesi biz burayı fethettik. Bunu korumamız gerekiyor. Dünyanın gözü burada. Bu nedenle bir an evvel tespit etmemiz gerekiyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, sosyal medyada tepki uyandıran olay üzerine bir basın açıklaması yaptı ve kapının tamir edildiğini belirtti.
Su haznesi
2022'nin Mayıs ayında Ayasofya'nın su haznelerinden biri kimliği belirsiz kişi veya kişilerce tahrip edildi. Tahrip sonucu su haznesinin kapağı kırıldı. Kırılan su haznesinin içinde ve etrafında Ayasofya'ya namaz kılmak için gelenlerin ayakkabıları bulunmaktaydı.
Su haznesinin onarılmış halini görüntüleyen Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar, bir restorasyonun gerçekleştirildiğini ancak düzgün yapılmadığını şu sözlerle belirtti:
Sosyal medyada paylaşılan görüntüden sonra kendim gidip durumu gördüm. Bir restorasyon gerçekleştirilmiş. Bir kaynak yapılmış. Ancak maalesef olmamış. Bir skandalı başka bir skandal ile örtmeye çalışmışlar durum bu. Kapı ile ilgili suç duyurusunda bulunmuştum onun sonucunu bekliyorum. Soruşturma devam ediyor. Son olay ile ilgili bilgi sahibi olmak istedim. Ancak konuştuğum görevliler bilgi sahibi olmadıklarını söylediler.
Aynı gün İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yaptığı açıklamada mevzubahis hasarın camiye dönüşmeden önce meydana geldiğini, yıpranan kapağın orijinal parçalardan olmayıp zaman içerisinde değiştirildiğini açıkladı. Tarihçi yazar Talha Uğurluel ise konuyla ilgi yayınladığı videoda, kendisinin daha önce çektiği video ve görselleri kullanarak hasarın daha önceden de var olduğunu fakat kapağın yerleşimi yüzünden kolayca fark edilemediğini iddia etti.
Mimari
Ayasofya, mimari bakımdan bazilika plânı ile merkezî plânı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır.
Ayasofya, her şeyden önce boyutu ve mimari yapısıyla önem taşır. Yapıldığı dönemin dünyasında hiçbir bazilika planlı yapı Ayasofya’nın kubbesinin boyutundaki bir kubbe ile örtülebilmiş ve böylesine büyük bir iç mekâna sahip değildi. Ayasofya’nın kubbesi Roma’daki Pantheon’un kubbesinden küçük olmakla birlikte Ayasofya’da uygulanan yarım kubbe, kemer ve tonozlardan oluşan karmaşık ve sofistike sistem, kubbenin çok daha geniş bir mekânı örtebilmesini sağlayarak kubbeyi daha etkileyici kılmaktadır. Taşıyıcı olarak beden duvarlarına oturtulmuş önceki yapıların kubbeleriyle kıyaslandığında sadece dört payeye oturtulmuş bu denli büyük bir kubbe, mimarlık tarihinde gerek teknik, gerek estetik bakımdan bir devrim sayılmaktadır.
Orta nefin yarısını örten ana (merkezî) kubbe, doğu ve batısına eklenen yarım kubbelerle çok geniş bir dikdörtgen biçimli iç mekân yaratacak şekilde öylesine genişletilmiştir ki, zeminden bakıldığında gökyüzüne asılı gibi duran, tüm iç mekâna hâkim bir kubbe olarak algılanır.
Doğu ve batı açıklıklarını kapatan yarım kubbelerden de daha küçük yarım kubbeli eksedralara geçiş yapılarak sistem tamamlanmıştır. Küçük kubbelerden başlayarak ana kubbe tacıyla tamamlanan bu kubbeler hiyerarşisi Antik Çağ’da örneği görülmemiş bir mimari sistemdir. Yapının bazilika planı dâhice tümüyle "gizlenmiş" durumdadır.
İnşa sırasında duvarlarda tuğladan ziyade harç kullanılmış ve kubbe yapı üzerine kondurulduğunda kubbenin ağırlığı alt kısmı nemli kalmış harçla oluşturulan duvarların dışa doğru bükülmesine yol açmıştı. 558 depremi sonrasında yıkıldıktan sonra yeniden yapılan ana kubbenin yapımı sırasında genç İsidorus, kubbeyi taşıyabilmeleri için önce duvarları yeniden dikleştirmiştir. Bütün bu hassas çalışmalara rağmen kubbenin ağırlığı yüzyıllarca bir problem olmaya devam etti. Kubbenin ağırlık baskısı binayı bir çiçeğin açılması gibi dört yanından dışa doğru açılmaya zorluyordu. Bu problem de binaya dışarıdan istinat unsurlarının eklenmesiyle çözüldü.
Osmanlı döneminde mimarlar, bir binada kayma olup olmadığını anlamak için ya yapımı sırasında elle döndürülebilecek küçük bir dikey sütun ekler ya da duvardaki 20-30 santimetrelik iki sabit nokta arasına cam yerleştirirlerdi. Sütun, artık döndürülemediğinde veya söz konusu cam çatladığında binada kaymanın belli bir dereceye geldiği anlaşılmış olurdu. Ayasofya’nın üst kat duvarlarında ikinci yöntemin izleri hâlen görülebilir. Döndürülen sütun ise Topkapı Sarayı’nın harem bölümünde mevcuttur.
İç yüzeyler tuğla üzerine çok renkli mermer, kırmızı ya da mor porfirler ve yapımında altın kullanılmış mozaiklerle kaplıdır. Bu, geniş pâyelerin daha ışıklı ve kamufle olmasını da sağlayan bir yöntemdir. 19. yüzyılda restorasyon çalışmaları sırasında bina dıştan Fossati tarafından sarı ve kırmızı renklere boyanmıştır. Ayasofya, Bizans mimarisinin baş eseri olmakla birlikte, pagan, Doğu Ortodoks, Roma Katolik ve Sünni etkilerinin sentezi olan bir yapıdır.
15 yüzyıl boyunca ayakta duran bu yapı sanat tarihi ve mimarlık dünyasının baş yapıtları arasında yer alır ve büyük kubbesiyle Bizans mimarisinin bir simgesi olmuştur. Ayasofya diğer katedrallere kıyasla şu özellikleriyle ayırt edilir:
- Dünyanın en eski katedralidir.
- Yapıldığı dönemden itibaren yaklaşık bin yıl boyunca (1520’de İspanya’daki Sevilla Katedrali’nin inşaatı tamamlanana dek) dünyanın en büyük katedrali unvanına sahip olmuştur. Günümüzde yüzölçümü bakımından dördüncü sırada gelmektedir.
- Dünyanın en hızlı (5 yılda) inşa edilmiş katedralidir.
- Dünyanın en uzun süreyle (15 yüzyıl) ibadet yeri olmuş yapılarından biridir.
- Kubbesi "eski katedral" kubbeleri arasında çapı bakımından dördüncü büyük kubbe sayılmaktadır.
Bölümleri
Ayasofya mimari yönden incelendiğinde orta nef denilen büyük bir orta mekân, kuzey ve güneyde yer alan iki yan nef, doğu ucunda yer alan absit ve batı kısmında kapıların yer aldığı iç ve dış nartekslerden meydana gelmiştir. 7.500 lik bir yüzölçümüne sahip Ayasofya iki katlı bir yapıdır.
Alt kat
Binaya batı kısmındaki, Bizans döneminde atrium denilen avlunun bulunduğu kapılardan girilir. Buradaki, dış nartekse açılan ana kapıdan girmeden önce, solda görülen kalıntılar A. M. Schneider tarafından sürdürülen kazılarda ortaya çıkarılmış İkinci Ayasofya’ya ait kalıntılardır.
Ana kapıdan girilen ilk galeri "dış narteks" olarak adlandırılır, "çapraz tonoz" örtülü dokuz birimli bir galeridir. Buradan da iç narteks denilen ikinci galeriye 5 kapı açılır.
İç nartekste tavan mozaiklerle kaplıdır. Mozaiklerden sarı renkte parlayanların yapımında altın kullanılmıştır. Duvarlar çeşitli ülkelerden ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinden getirilme dalgalı mermer levhalarla kaplıdır. Bu dalgalı mermer levhalar duvarlara sabitlenmeden önce ikiye kesilmiş ve duvarlara yan yan öyle sabitlenmiştir ki, katlanıp mürekkeplenen bir kağıdın açıldığında gösterdiği gibi, ilginç bir simetri gösterirler. Günümüzde içinde elektrik ampulleri olan yağ lambası avizeleri cami dönemine aittir.
İç narteksten ana nefe (ana salona) 9 kapı açılır. Ana salona açılan ortadaki ana kapıya, yalnızca imparatora mahsus olduğundan (yalnızca imparator tarafından kullanıldığından) "imparator kapısı" adı verilir. Bu kapının üst kısmındaki duvarda (tympanum) 9. yüzyıldan kalma bir mozaik bulunur. Bu mozaikte ortada Yeşua, sağ madalyonda Cebrâil, sol madalyonda Meryem görülür. Sol alt kısımda görülen sakallı kişi Bizans imparatorlarından VI. Leon’dur. Doğu Ortodoksluk geleneğinde en fazla üç kez evlenilebilmesine karşın erkek çocuğunun olabilmesi için dört kez evlenmiştir. Bu yüzden Yeşua’dan özür diler vaziyette, secde eder şekilde tasvir edilmiştir. Yeşua’nın elindeki Kitâb-ı Mukaddes’te Yeşua’nın Yuhanna İncili’ndeki bir sözü yazılıdır: "Size selamet olsun! Ben evrenin nuruyum." İlk kez W. Salzenberg tarafından yayımlanmış olan bu mozaik 18. yüzyıla dek kapatılmamıştır.
Güney nef
Ayasofyanın ana mekânı paye ve sütunlarla üç nefe ayrılmış durumdadır: Orta nef (naos, ana salon) güney nef (ana nefin sağında) ve kuzey nef (ana nefin solunda). Sağdaki güney nefinde de tavan mozaiklerle kaplıdır. Bu mozaiklerde ikonaklazma dönemine özgü semboller göze çarpar. Bunlardan ikisi dört balık ve küçük karelerde yer alan svastika sembolleridir.
Bu güney nefinde I. Mahmud Kütüphanesi bulunur. Kütüphanenin görülebilen odası Osmanlı sultanının namaz kılmadan önce Kur’an okuduğu odadır. Odadaki rahleler sedef işlemeli olup duvarlar İznik fayanslarıyla kaplıdır. Odanın tavan ve zemini orijinal değildir. Odada ayrıca Kur’an’ın saklandığı tahta mahfaza bulunur.
Nefin doğu ucuna doğru soldaki duvarda üzerinde iki yunusu ve Poseidon'un trident olarak bilinen yabasını içeren bir taş işlemesi görülür. Bu, Bizans rahiplerinin, Hristiyan olmalarına rağmen, bir pagan ilaha ait unsuru kiliseye sokabilecek derecede eski Yunan kültürü etkisi altında kalmış olmalarını gösteren bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Nefin doğu ucunda üç çeşit sütun görülür. Bunlardan kırmızı porfir taşından yapılma olanları Mısır’dan getirilmiştir. Yeşil olanları ise Yunanistan’dan getirilmiştir. Binada kullanılan beyaz mermerlerin kökeni genellikle Marmara Adası’ndaki mermer ocaklarıdır. Batı dillerindeki mermer sözcüğünün kökeni "Marmara"dır. Ayasofya’da toplam 107 sütun bulunmaktadır, bunlardan 40’ı alt katta, 67’si üst kattadır. Bu sütunların hemen hemen hepsi yekpare (monolit) olup Ayasofya’dan da eskidirler, çünkü imparatorluk topraklarındaki eski tapınaklardan getirilmişlerdir. Ayasofya’nın en büyük sütunlarının uzunlukları 20 m civarında, kalınlıklarının yarıçapı ise 1,5 m’dir. En ağırları 70 ton ağırlığındadır. Sütun başlıkları Bizans stili gösterirler; sütun başlıklarından bazılarında küçük bir daire ve harflerden oluşan I. Justinianus’un arması görülür. Bu nefin doğu ucundaki yeşil sütunun yanındaki duvarda bir el izi bulunur, kime ait olduğu bilinmeyen bu el izi hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır.
Omphalion ve müezzin mahfili
Güney neften mihraba geçilirken, zeminden yaklaşık 3 m kadar yükselen, balkonu andıran mermerden yapılma bir yapı göze çarpar. Bu, Osmanlı döneminde yapılmış, Ayasofya cami iken her yıl İslam peygamberi Muhammed’in doğum gününde (Mevlid Kandilinde) mevlid okunan müezzin mahfilidir.
Mahfilin hemen yanında zeminde, girilmemesi için kenarları çitle çevrilmiş kare biçimli bir alan göze çarpar. Burası bilinmeyen bir nedenle Bizanslılarca dünyanın merkezi olarak kabul edilirdi. Yunancada "Yer’in Göbeği" anlamında, omphalion (Delf’te omphalos) olarak adlandırılan ve Bizanslılarca kutsal sayılan bu yerde kimilerine göre Ayasofya’nın inşa edilmesinden önce bir tapınak bulunmaktaydı. Kimilerine göre bu yer "ley hatları"nın bir kavşak noktasıydı.
Kutsallığından ötürü Bizans imparatorlarının taç giyme törenleri de burada yapılmaktaydı. Tören sırasında siyasi ve dinî otoriteleri temsil eden kişilerin her birinin durması gereken konumlar bu kare biçimli alan içine daireler oluşturacak biçimde döşenmiş renkli taşlarla belirlenmiştir. Daireleri oluşturan taşlarda kırmızı, sarı, yeşil, turuncu ve gri renkler göze çarpmaktadır. Toplam sayıları 16 olan bu dairelerden en büyüğü ortadaki olup muhtemelen imparatorun duracağı yeri gösteren dairedir.
Apsit ve mihrap
Binanın doğu kısmının ucu dışarı taşkın durumda olup üstü yarım kubbeyle örtülü bir apsitle son bulur. Üçüncü Ayasofya, diğer eski Doğu Ortodoks kiliseleri gibi geleneksel olarak Kudüs’e yönelik olarak inşa edilmiştir ve diğer eski Doğu Ortodoks kiliselerinde olduğu gibi absidinin ekseni inşa edildiğinde tam olarak Kudüs yönünü göstermekteydi.
İstanbul’a nazaran Kudüs yönü ile Mekke yönü arasında pek büyük olmayan (birkaç derecelik) bir fark bulunmaktadır. Bu yüzden İstanbul’da camiye çevrilen kiliselerde kıble yönünü göstermek üzere kilisenin absidi içine yapılan mihrap absidin iyice sağına inşa edilirdi. Fakat Ayasofya’da mihrap apsitin çok sağına değil, hafifçe sağına inşa edilmiştir. Çünkü Ayasofya binası tam olarak olması gereken yönde değildir, yani hafifçe Mekke yönüne doğru bir kayma göstermektedir. Bu bir yapım hatası olamayacağına göre, binanın zaman içerisinde, tektonik hareketlerden dolayı hafifçe bir kayma geçirmiş olması düşünülebilir. Cebrâil’in parmağıyla Ayasofya’yı çevirdiğine ilişkin olarak çıkarılmış söylentiler bu husustan kaynaklanmıştır.
Apsitin en üst kısmında, 9. yüzyıla tarihlenen, kucağında çocuğu Yeşua’yı taşıyan, taht üzerinde tasvir edilmiş bir Meryem mozaiği yer alır. Bunun sağında aynı yüzyılda yapılmış, Cebrâil’i tasvir eden bir mozaik bulunur. Meryem mozaiğinin solunda ise, bir deprem sırasında düşmüş bir başka melek mozaiği, muhtemelen Mikâil’i tasvir eden bulunmaktaydı.
Mihrabın her iki yanında 16. yüzyılda I. Süleyman'ın fethettiği Macaristan’daki bir kiliseden getirttiği iki dev kandil bulunmaktadır. Apsitte Bizans döneminde yıkılan pencerelerin yerini Osmanlı döneminde renkli camdan yapılma (vitray), ayetlerle süslü pencereler almıştır. Apsit çevresinde Osmanlı döneminde eklenen yapılar yoğunluk kazanmaktadır. Örneğin apsitin sağında mermerden yapılma minber, solunda Osmanlı sultanının namaz kıldığı hünkar mahfili yer alır. Osmanlı sultanı mahfile özel olarak yapılmış bir galeriden ulaşmaktaydı.
Apsit duvarlarında Kur'an ayetlerini içeren çerçeveler ve içine Allah, Muhammed, Dört Halife ve Halife Ali’nin oğulları Hasan ve Hüseyin’in isimleri yazılı olan sekiz yeşil daire bulunur. Bu dairelerin tahtadan yapılma çok daha büyükleri de ana nefin (ana salonun) iç mekânını kuşatacak şekilde asılmışlardır. İsimler her biri 7,5 m yarıçapında olan bu 8 dev panoya hat sanatı tarzında yazılmıştır. Bunlar Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin (1801-1877) eserleridir. 1930’lu yıllarda restorasyon çalışmaları sırasında yerlerinden indirilen bu panolar 1951’de A. Menderes tarafından yeniden yerlerine koydurulmuştur.
Orta nef
Orta nef ya da iç mekân karmaşık bir yapıya sahiptir. 100 x 70 m ölçüsündeki binanın 74.67 x 69.80 m ölçüsündeki orta nefinin (ana salonun) ortasında ağırlığı dört paye (ayak) üzerine oturtulmuş, payelere geçişin pandantiflerle sağlandığı bir ana kubbe yer alır. Ayasofya’nın devrim niteliği taşıyan kubbesi birçok sanat tarihçisinin, mimarın mühendisin özel ilgisini çekmiştir. Daireden dikdörtgene geçiş içbükey üçgen pandantiflerle sağlanır. Bu tür yapılarda daha önce kullanılmamış bu pandantifler estetik bakımdan şık bir şekilde, daireden, yani kubbeden payelerce oluşturulan kare biçimine, hatta yarım kubbeler de sisteme dahil sayılırsa, dikdörtgen biçimine geçişi sağlarlar. Böylece, kubbe pandantifler vasıtasıyla dört büyük kemer üzerine oturur. Bu kemerler de Osmanlı döneminde Mimar Sinan’ın talimatlarıyla istinat duvarlarıyla desteklenmiştir.
Tarih boyunca tamirat gördüğünden kubbe dairesel düzgünlüğünü kaybetmiş ve elips biçimine yaklaşmıştır. Bu yüzden farklı uzunlukta iki yarıçapı vardır. 55,60 m yüksekliğinde ve içten 30,80-32,6 m çaplarındaki ana kubbenin ağırlığı doğu ve batısındaki iki yarım kubbeyle hafifletilmiştir. Ana kubbenin güney ve kuzeyde yarattığı baskı ise payandalarla karşılanmıştır. Bir şemsiyenin telleri gibi, kubbenin tepesinden başlayıp kubbe pencereleri arasından geçerek pandantiflere inen 40 kaburga, kubbenin ağırlığının payelere aktarılmasında önemli bir rol oynar. Binanın ağırlığını 40’ı aşağıda, 67’si üst katta olan 107 sütun taşımaktadır. Bu sütunların bir kısmı orta nefin her iki yanında, iki katlı bir dizi oluştururlar. Orta nefin kuzey kenarını oluşturan çift katlı sütun dizisinin üzerindeki duvarda (tympanon) Doğu Ortodoks Kilisesi patriklerinin mozaikleri bulunur. Bunlar çok yüksekte olduklarından dürbünsüz pek iyi görülemezler. Ana mekân, duvarlardaki ve kubbedeki pencerelerden ışık alır.
Mozaiklerle kaplı ana kubbenin ortasında Bizans döneminde Yeşua’yı tasvir eden bir mozaiğin yer aldığı bilinmektedir. Kilise camiye çevrildiğinde diğer insan figürlü mozaiklerin sıvayla kaplanmasına karşın bu mozaik 17. yüzyıl ortalarına açık bırakılmış, 17. yüzyıl ortalarında Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından üzerine "Allahü Nurüssemavat..." diye başlayan ayetin işlendiği bir sıvayla kapatılmıştır. Bununla birlikte mozaiğin 1894 depreminde düşmüş olduğu da iddia edilmektedir.
Ana kubbede hem kubbenin ağırlığını azaltmak, hem de ana mekânın aydınlanmasını sağlamak üzere 40 pencere açılmıştır. Kubbenin mozaiklerini onarmak üzere kurulan 60 ton ağırlığındaki metalik iskele onarım çalışmalarının sürmesi nedeniyle henüz kaldırılamamış olup kubbenin tümüyle görülmesini engellemektedir.
Kubbenin zemine izdüşümü olan çember araştırıldığında, zeminde taşa 40 adet haçın bir çember oluşturacak şekilde kazınmış olduğu görülür. Bu haçların hiçbir sembolik değeri yoktur, mimari bir yöntemin uygulanması için bazı noktaların kesişen iki çizgiyle işaretlenmesinden ibarettir. Bir yapıya kubbe inşa edilmeden önce zemine, inşa edilecek kubbenin çemberi işaretlenir ve daha sonra bu noktalara çekül tutularak kubbe inşa edilir. Bu mimari yöntem günümüzde de uygulanmaktadır; tek fark artık çekül yerine lazerin kullanılmasıdır.
Kubbeden payelere geçişi sağlayan dört pandantif üzerinde Hristiyan melekler hiyerarşisindeki bir melek sınıfını tasvir eden freskler bulunmaktadır. Bunların Kerubi melekleri mi, yoksa Seraphim melekleri mi oldukları konusu kesinlik kazanmamıştır. Bizans’ın erken devirlerinde bunların mozaik olduğu belirtilir, tahrip olduklarında freske çevrilmiş oldukları düşünülmektedir. Üzerleri Osmanlı döneminde hiç kapatılmamış, yalnızca yüzlerine altın yaldızla kaplı oval bir yıldız yerleştirilmiştir. Bu 6 kanata sahip melek fresklerinden ikisinin birkaç yıl önce restore edilmiş olmasına karşın, yağmurun sızması nedeniyle yeniden tahrip oldukları görülmektedir. Bu tahribatın nedeni Bizanslıların yapıda dere kumu yerine deniz kumu kullanmış olmalarıdır. Zira deniz kumu inşaatte kullanılmadan önce suyla yıkansa da, bir miktar tuzu bünyesinde tutmakta ve kumun yapıda kullanılmasından sonra bu tuz, yağmur sularını çekici ve emici bir işlev görmektedir. (Bu tahribat özellikle üst kattaki tavan mozaiklerinde etkili olmuştur.)
Orta nefin iç nartekse yakın kısmında Helenistik Dönemden kalma (MÖ 4. yy.), bektaşi taşından (İng. alabaster) yapılma iki büyük küp bulunmaktadır. Bunlar III. Murad döneminde Bergama’da bulunmuş, Ayasofya’ya getirilerek su içme gereksinimlerini karşılamak üzere kullanılmıştır. Küplerden büyük olanı 1200 litrelik bir kapasiteye sahiptir.
Duvarlardaki boş taş çerçevelerde Bizans döneminde ikonalar bulunmaktaydı. Orta nefte iç nartekse paralel olarak uzanan iki küçük tünelde Ayasofya’nın en eski mozaikleri bulunur. Bunlardan birinde ilk Hristiyanların kullandıkları, Yunan alfabesinin beş harfini içeren sekiz dilimli daire sembolü bulunur.
Kuzey nefi
Kuzey nefinde ziyaretçilerin ilgisini çeken tek şey, nefin batı ucunda bulunan, beyaz mermerden yapılma kare biçimli sütundur. "Terleyen sütun" olarak adlandırılan ve hakkında kaynaksız sayısız rivayet bulunan bu sütun, günümüzde dilek dileme yeri durumuna gelmiştir. Dilek dilemek isteyenler elinin başparmağını sütundaki deliğe sokup elleriyle bir daire çizerler. Delik günümüzde sütuna geçirilmiş bronz bir plakanın ortasında yer almaktadır.
Çıkış
Üst kata çıkılmayıp binadan dışarı çıkılmak istendiğinde iç narteksin güney ucundaki kapıdan çıkılır. Bu çıkış kapısının üzerine yerleştirilmiş bir ayna oraya, çıkış yönünde ilerleyen ziyaretçileri, arkalarında kaldığından göremedikleri bir mozaiğin daha bulunduğu konusunda uyarmak üzere yerleştirilmiştir. 10. yüzyıldan kalma bu mozaik, Fossati tarafından 1849'da keşfedilip tekrar kapatılmış, 1933-1934 yıllarında Byzantine Institute of America kurumundan Thomas Whittemore tarafından temizlenmiştir. Mozaikte ortada çocuğuyla birlikte Meryem yer alır. Meryem değerli taşlarla süslü bir tahttadır. Koyu lacivert bir kaphoriun giyen Meryem’in başörtüsünün kenarlarında altın yaldızlı bir şerit, alnında ve omuzlarında da altın yaldızlı haç bulunmaktadır. Olgun bir insanın yüz hatlarıyla tasvir edilen "çocuk İsa" sağ eliyle vaftiz işareti yapmakta ve sol elinde "malik olma"yı simgeleyen bir rulo tutmaktadır. Solda Üçüncü Ayasofya’yı inşa ettiren I. Justinianus Meryem’e Ayasofya’nın bir maketini sunar halde tasvir edilmiştir. Bu Ayasofya maketinde kubbenin üzerinde bir haç bulunduğu görülmektedir. Sağda ise Konstantinopolis’in kurucusu sayılan Roma imparatoru Büyük Konstantin Meryem'e surlarla çevrili Konstantinopolis’in bir maketini sunar halde tasvir edilmiştir. Adı Bizans alfabesiyle yukarıdan aşağı doğru yazılmıştır. Meryem'in tahtının zeminini oluşturan mozaik taşlarının yapımında gümüş kullanılmıştır.
Çıkışta yer alan, artık kapatılamayan bronz kapı, dünyanın en eski kapılarından biri sayılmaktadır. MÖ II. yüzyıla ait bu kapı Ayasofya’ya Tarsus’taki bir tapınaktan getirilmiştir. Ayasofya’nın zemini Bizans dönemindeki bir depremden sonra bir miktar (30-35 cm) yükseltilmek zorunda kalınmıştır. Bu yüzden bu kapı iptal edilerek yerine yenisi yapılmış, fakat eski kapı başka yere götürülmeyerek orada bırakılmıştır. Bu sayede kapının alt kısmında Ayasofya’nın 6. yüzyıla ait zemini görülebilmektedir.
Üst kat
Üst kata alt kattaki iç narteksin batı ucunda yer alan bir kapıdan geçilerek irili ufaklı taşlarla "arnavut kaldırımı" tarzında döşenmiş bir rampadan çıkılır. Sarmal bir biçimdeki rampa 7 halka yaparak üst kata ulaşır. Bu rampa imparatoriçenin tahtıyla sarsılmadan taşınmasına merdiven basamaklarına kıyasla büyük bir kolaylık sağlamaktaydı. Rampa duvarlarında yer yer eski tuğla kemerler görülür. Bizans döneminde de Osmanlı döneminde de üst kat daima kadınlara ayrılmıştı. Üst katta da alt katta olduğu gibi,|250px güney (sağda) ve kuzey nefleri bulunur. Bu iki nef birlikte bir "at nalı" biçimini oluştururlar. Güney üst nefine sağda yer alan (alt kattaki narteksin üzerinde bulunan) bir galeriden geçilerek ulaşılır.
Güney üst nefi (tribünü)
Törenleri izlemek üzere Ayasofya’ya gelen imparatoriçe, üst kata çıkarılır, törenleri maiyetindekilerle birlikte, üst katın güney nefindeki "imparatoriçe locası"ndan izlerdi. İmparatoriçe locasından günümüze ulaşan kısımlar mermer başlıklı iki küçük yeşil porfirden yapılma sütun ve zemindeki, imparatoriçenin tahtının konacağı yeri göstermek üzere yerleştirilmiş dairesel yeşil porfir taşından oluşur. Bu yeşil daire, omphaliondaki daireler gibi yapılmıştır. Buradan binanın alt katı ve iç mekânına hakim bir bakış açısı elde edilebilmektedir.
Üst katın neflerinde tavanı kaplayan, insan figürü içermeyen mozaikler Osmanlı döneminde yağmur suyundan tahrip olduğundan, 19. yüzyılda Osmanlı sultanı Abdülmecid bunları onarılmasını emretmişti. Fakat mozaik sanatı 19. yüzyılda unutulmuş bir sanat durumuna geldiğinden İtalyan Fossati kardeşler sultana bunları onaramayacaklarını belirtip başka bir çözüm önerisinde bulundular: Çok tahrip olan mozaikler sıvayla kaplandı ve altta kalan mozaik motifleri bu sıva üzerine resmedildi. Bazı sütunların üst kısımlarındaki kemerlerde sıvayla kaplanmamış mozaikler hâlen görülebilir durumdadır. Fakat yer yer nemden dolayı orijinal renklerini kaybetmişlerdir. Ayrıca yer yer dökülen veya altta mozaik olup olmadığı anlaşılmak üzere kasten açılmış sıvalar altından da eski mozaikler görülebilmektedir. Fossati kardeşlerin üst kattaki tavan mozaiklerini kaplamadan önce tüm mozaiklerin kopyalarını kâğıtlara çıkardıkları bilinmekteyse de, yanlarında götürdükleri bu kâğıtların günümüzde nerede oldukları bilinmemektedir.
İmparatoriçe locasının az ilerisinde, üzerlerindeki anahtar kabartmalarından dolayı "cennet ve cehennem kapısı" olarak adlandırılan, vaktiyle bir kapı içerdiği sanılan, duvarlara sabitlenmiş iki mermer blok görülür. Bu bloklar üzerinde yaşam ağacı, balık gibi semboller içeren küçük kabartmalar bulunur. Kilise temsilcileri synod adı verilen toplantıların yapılacağı odaya gitmek üzere bu kapıdan geçerlerdi.
Buradan geçildikten sonra sağ tarafta yer alan duvarda, 12. yüzyıldan kalma (1261'de yapıldığı sanılan), "deisis" ('Δέησις') olarak adlandırılan, Yeşua’nın Kıyamet Günü insanlık için Tanrı’dan niyaz dilemesini simgeleyen bir mozaik bulunur. Alt kısmı yok olmuş bu büyük mozaikte ortada Yeşua, sağda Vaftizci Yuhanna (Yahya), solda ise Meryem görülür. Yeşua’nın sağ eli, alt kattaki iç nartekste yer alan mozaikte de görüldüğü gibi, "vaftiz işareti" denilen bir halde tasvir edilmiştir (başparmağın ucu "kalbe giden yol"la ilişkilendirilen yüzük parmağına temas eder haldedir). Bu mozaiğin muhtemelen diğer çeşitli Doğu Ortodoks kiliselerinde taklit edilmeye çalışılan bir özelliği, Yeşua’nın yüzünün sağ ve sol yarılarının birbirlerinden farklı olarak tasvir edilmiş olmasıdır. Bu fark, sağ ve sol gözlerde de görülür. Bir yapım hatası olmayan bu özellik, Leonardo da Vinci’nin ünlü eserinde de görülmekle birlikte, Ayasofya’daki bu mozaik 12. yüzyılda yapılmış olduğundan Vinci’nin eserinden daha eskidir. Mozaiği yapan sanatçı Yeşua’nın yüz kısmına öyle bir özellik kazandırmıştır ki, mozaikten Kudüs yönüne doğru 10-15 metre kadar yürünerek geri dönüp bakıldığında hem Yeşua’nın yüzünün iki yarısı simetrik hale gelir, hem de Yeşua’nın gözleri o konumdaki kişiye bakar bir vaziyet alır. Bu mozaik Bizans resim sanatında rönesansın başlangıcı olarak ele alınır. Üst katın bu kısmında sağda, zeminde Venedik Cumhuriyeti’nin kör hükümdarı Dandolos’un mezarı yer alır.
Güney üst nefinin doğu ucunda, sağda binanın eğrilmeye maruz kalışının açık bir göstergesi olan, Piza kulesi gibi eğrilmiş bir sütun bulunur. Solda ise yine alt kısımları tahrip edilmiş iki mozaik yer alır. 1122’de yapılmış olan ilk mozaikte ortada çocuğuyla Meryam Ana, solda, elinde bir para kesesi tutan Bizans imparatoru II. Ioannes (Johannes) Komnenos, sağda eşi İren görülür. Mozaiğin 90 derece açı yaparak yan duvarda (payede) devam eden kısmında imparatorun veremden ölen oğlu Aleksios tasvir edilmektedir. İmparator ve eşi oğullarının genç yaşta ölmesinden sonra çocuklar için ücretsiz bir hastanenin açılmasını finanse etmişlerdir.
11. yüzyıldan kalma diğer mozaikte ortada Yeşua yer alır. Bizans mozaik sanatında genellikle, Yeşua baştaki haleye bir haç iliştirilerek tasvir edilir ve ayrıca mozaiklere kimlikleri açıklayıcı yazılar eklenir. Bu bakımdan Bizans mozaiklerinde kimliklerin teşhis edilmesinde zorluk çekilmez. Mozaikte sağda imparatoriçe Zoi yer alır. Zoi, kocalarının ölümünden dolayı üç kez evlenmiş ve üç imparatora eşlik etmiştir. Her evlendiğinde mozaikteki imparatoru ve adını değiştirmek gerektiğinden, sanatçı mozaikteki imparatorun vücudunu tümüyle değiştirmek yerine yerine yalnızca kafayı ve kim olduğunu açıklayan yazıyı değiştirmek yoluna gitmiştir. Bu yüzden mozaikte imparatorun kafasının ve adının çevresinde kazınma izleri görülmektedir. Mozaikteki son kocası imparator IX. Konstantinos’tur. O da elinde bir para kesesi tutar halde tasvir edilmiştir.
Bu mozaiğin solundaki girintide yer alan, süslemeli tarzda boşluklar açılarak oyulmuş mermer blokun üzerinden bakıldığında, tam karşıda, absidin üst kısmı ile yarım kubbe arasındaki kemerde görülen, bir kanadın alt ucunu ve ayak kısmını gösteren mozaik parçaları vaktiyle burada bir melek mozaiğinin bulunduğu izlenimini vermektedir. Muhtemelen bir deprem sırasında düşmüş olmalıdır. Mermer bloktan hafifçe sağa doğru bakıldığında ise absidin üst kısmında yer alan, kucağında çocuğunu taşıyan Meryem mozaiği alt kattan görülme derecesine kıyasla daha iyi ve daha yakından görülebilmektedir. 9. yüzyıla tarihlenen, Meryem’i taht üzerinde tasvir eden bu mozaikte, tahtın üzerindeki minderlerde pik (maça) sembolleri bulunur. Yeşua’nın giysisinin sarı renkte parlayan mozaik taşlarının yapımında altın, beyaz renkte parlayan kısımlarının yapımında gümüş kullanılmıştır.
Kuzey üst nefi
Kuzey üst nefinde günümüzde Ayasofya’nın mozaiklerinin ve çeşitli kısımlarının büyük boy fotoğrafları sergilenmektedir. Bu nefin sağ tarafında kuytuda kalan bir duvarda imparator Aleksandros’un (912-913) mozaiği bulunur. Mozaik Ernest J. W. Underwood gözetiminde Bizans Enstitüsü tarafından temizlenmiştir.İmparator Aleksandros’un eşcinsel olduğu ve özel yaşamına önem verebilmesi için imparatorluğun yönetimini kardeşi VI. Leon’a bıraktığı belirtilir.
Nefin doğu ucundaki bitiminde, solda aşağı kata iniş rampası bulunur, sağda ise, güney nefinin ucundaki girintinin simetriği tarzında bir girinti yer alır. Buradan bakıldığında tam karşıda, absidin üst kısmı ile yarım kubbe arasındaki kemerde Cebrâil’i tasvir eden mozaik görülür. Mozaik buradan, alt kattan görülme derecesine kıyasla daha iyi ve daha yakından görülebilmektedir. 9. yüzyıla tarihlenen bu mozaikte kanatlarıyla tasvir edilmiş başmeleklerden Cebrâil, sol elinde bir küre tutar halde tasvir edilmiştir. Bu kürenin dünyayı temsil ettiği sanılmaktadır. Fakat mozaiğin dünyanın yuvarlak olduğunun bilinmediği 9. yüzyılda yapılmış olduğu göz önüne alınırsa, sanatçının hangi bilgiye dayanarak dünyayı yuvarlak temsil etmiş olması düşündürücü, ilginç bir konu oluşturmaktadır.
Absiddeki Meryem mozaiği buradan da görülmektedir. Bu mozaiğin öteki nefin bitimindeki girintiden görülmesine kıyasla buradan görülmesinin tek farkı, buradan Meryem ve Yeşua’nın bakışlarının düşmüş olduğu sanılan melek mozaiğine yönelmiş olduklarının fark edilebilmesidir.
Mozaikler
Tonlarca altının kullanıldığı Ayasofya mozaiklerinin yapımında altının yanı sıra, gümüş, renkli cam, pişmiş toprak ve renkli mermer gibi taş parçaları kullanılmıştır. 726’da III. Leo’nun tüm ikonaların yok edilmesi emriyle, tüm ikona ve heykeller Ayasofya’dan kaldırılmıştır. Dolayısıyla Ayasofya’da günümüzde görülen, surat tasvirleri içeren mozaiklerin hepsi ikonoklazm dönemi sonrasında yapılan mozaiklerdir. Bununla birlikte Ayasofya’da surat tasviri içermeyen mozaiklerden az bir kısmı 6. yüzyılda yapılan ilk mozaiklerdir.
1453’te kilise camiye dönüştürüldükten sonra insan figürleri içerenlerin bir kısmı ile ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. İstanbul’u ziyaret eden 17. yüzyıl gezginlerinin raporlarından Ayasofya’nın camiye çevrilmesini izleyen ilk yüzyıllarda insan figürü içermeyenler ile içerenlerden bir kısmının sıvayla kaplanmadan bırakılmış oldukları anlaşılmaktadır. Ayasofya mozaiklerinin tamamen kapatılması 842’de ya da 18. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmiştir. 1755’te İstanbul’a gelen Baron De Tott artık tüm mozaiklerin badana altında kalmış olduğunu belirtmiştir.
Sultan Abdülmecid’in isteği üzerine 1847 ile 1849 yılları arasında Ayasofya’da çeşitli restorasyon çalışmaları yapan ve sultandan restorasyon sırasında keşfedilebilecek mozaikleri belgeleme iznini alan Fossati kardeşler, mozaiklerin sıvalarını kaldırıp desenlerini belgelerine kopyaladıktan sonra mozaikleri tekrar kapatmışlardır. Bu belgeler günümüzde kayıptır. Buna karşılık, o yıllarda Alman hükûmetince onarım için gönderilen mimar W. Salzenberg bazı mozaiklerin desenlerini de çizmiş ve yayımlamıştır.
Sıvayla kaplı mozaiklerin büyük bir kısmı 1930’larda Byzantine Institute of America adlı kurumun bir ekibi tarafından açılmış ve temizlenmiştir. Ayasofya’nın mozaiklerinin açılması ilk kez 1932’de Byzantine Institute of America kurumunun başındaki Thomas Whittemore tarafından gerçekleştirilmiş olup ilk gün ışığına çıkarılan mozaik "imparator kapısı" üzerindeki mozaik olmuştur.
Doğudaki yarım kubbe üzerindeki sıvanın bir kısmının bir süre önce düşmesi sayesinde bu yarım kubbeyi örten sıvanın altında mozaiklerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Avlu
Alt kattaki çıkış kapısından avluya çıkıldığında görünen, erkeklerin abdest gereksinimini karşılamak üzere inşa edilmiş şadırvan, I. Mahmud döneminde eklenmiştir. Sol taraftaki kapı türbelere açılır. Ayasofya Müzesi’ne ait türbeler, II. Selim’in, III. Murad’ın, III. Mehmed’in, Sultan Mustafa’nın, Sultan İbrahim’in ve şehzadelerin türbeleridir. Türbeler artık ziyarete açılmıştır. Bu türbelerden birinde yürütülen restorasyon çalışmaları sonucu bilinen en büyük boyutlu, Bizans döneminin 6. yüzyıl öncesi erken Hristiyanlık dönemine ait vaftiz havuzu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, genellikle konserlerde açılan Aya İrini Müzesi de Ayasofya Müdürlüğüne bağlıdır. Avludaki hem taş hem tuğla kullanılarak inşa edilmiş yapı ise Osmanlı döneminde eklenmiş, çocukların Kur'an eğitimi için kullanılmış sıbyan mektebidir. Avluyu çevreleyen diğer binalar müze müdürlüğünün personelince çalışma amaçlı kullanılmaktadır.
Görseller
- Bergama'dan getirilen küplerden büyük olanı
- Üst kattaki eğik sütun
- Kubbe ve iskele
- Güney nefi (alt kat) duvar kaplamaları ve mozaikleri
- Güney nefi (üst kat) mozaikleri
- Tarsus kökenli bronz kapı
- Enrico Dandolo’nun mezarı
- Sultan Mahfili
- İmparator Kapısı
- Kâbe'yi temsil eden kırık fayanslar
- İznik fayansları
- Vikinglerden kaldığı sanılan runik yazılar
- Patrik mozaiklerinden biri, İoannis Hrisostomos
- 1865-1870 erken stereo kartta Ayasofya Camii ve ahşap evler
- Ayasofya gece görünümü
- Ayasofya
- İmparator Kapısı
- Ayasofya'nın içinden bir görüntü
- Ayasofya
- Sultan Mahfili (2024)
Ayrıca bakınız
Notlar
Dipnotlar
- ^ 1930 yılında ziyarete, 1931 yılından itibaren müzeye dönüştürüldüğü 1935 yılına kadar ibadete kapatılmıştır.
Kaynak notları
- ^ Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nda ya da Bizans’ta sözlü dil olarak, önceleri Latince konuşulmaya devam edilmişse de sonradan Grekçe benimsenmiştir.
- ^ Eski dinî yapıların üzerine yeni dinî yapıların yapılması ya da eski dinî yapıların yeni dinî yapılara dönüştürülmesi tarihte çok sık rastlanan bir olaydır.
- ^ Dandolo’nun asıl amacının Kudüs’ü fethetmek değil, İstanbul’u yağmalamak olduğu ileri sürülür.
- ^ Tuğlanın işlenmesi gerekmediğinden ve taşın işlenmesi zaman aldığından, tuğla yapılar daha hızlı yapılır. Günümüzde görülen tuğla minarenin II. Selim’e ait olduğu da iddia edilir.
- ^ Kubbeyi onarmadan önce Sinan’ın kubbeyi dışarıdan metalik zincirle gerdiği söylenir.
- ^ Kaymak taşı da denilen ince-daneli renksiz jips.
- ^ Üst kattaki tavan mozaiklerinin tahrip olmasının ana nedeni Bizanslıların yapıda dere kumu yerine deniz kumu kullanmış olmalarıdır. Zira deniz kumu inşaatte kullanılmadan önce suyla yıkansa da, bir miktar tuzu bünyesinde tutmakta ve kumun yapıda kullanılmasından sonra bu tuz, yağmur sularını çekici ve emici bir işlev görmektedir.
- ^ Bu isimler Allah, Muhammed, Dört Halife ve Halife Ali’nin oğulları Hasan ve Hüseyin’in isimleridir.
- ^ Osmanlı dönemi fotoğrafı-1 23 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Osmanlı dönemi fotoğrafı-2 6 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Osmanlı dönemi fotoğrafı-3 6 Nisan 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Ayasofya Külliyesi'nin Soğukçeşme Sokağı'na açılan, Topkapı Sarayı'na en yakın olan kapısı[]
- ^ . 20 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ . 27 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2009.
- ^ "Ayasofya'nın Bizans dönemindeki halinin bir rökonstitüsyonu". 2 Mayıs 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "Ley hatları". 4 Mart 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ Omphalion parts[]
- ^ "Abside". 13 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "Christ Pantocrator". 6 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "Ayasofya'daki 16 yıl süren restorasyon tamamlanıyor". 22 Ocak 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Mart 2009.
- ^ "Synod". 10 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ Bunun Mihail olduğu ileri sürülür.
Kaynakça
- ^ "Ayasofya Camisi'ne 'Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi' tabelası asıldı". aa.com.tr. 24 Temmuz 2020. 23 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Temmuz 2020.
- ^ "Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ayasofya'yı 'müze' olarak kendisinden alıp 'cami' olarak Diyanet'e bağlayan kararı böyle duyurdu". 10 Temmuz 2020. 12 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Temmuz 2020.
- ^ a b Mark Irving, (Ed.) (2004). 1001 Buildings You Must See Before You Die (İngilizce). Barrons Educational Series. s. 39. .
- ^ . NTV. 26 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2022.
- ^ Türk Dil Kurumu'na göre 29 Aralık 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde . "şerif" sözcüğü, "kutsal, şerefli, soylu, temiz" gibi anlamlara gelmektedir.
- ^ . 12 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ Curta, Florin; Holt, Andrew (2016). Great Events in Religion: An Encyclopedia of Pivotal Events in Religious History [3 volumes] (İngilizce). ABC-CLIO. s. 299. ISBN .
Hagia Sophia was consecrated on December 27, 537, five years after construction had begun. The church was dedicated to the Wisdom of God, referring to the Logos (the second entity of the Trinity) or, alternatively, Christ as the Logos incarnate. ("Ayasofya, inşaatın başlamasından beş yıl sonra, 27 Aralık 537'de takdis edildi. Kilise, Logos'a (Üçlü Birlik'in ikinci varlığı) veya alternatif olarak Logos'un vücut bulmuş hâli olarak Mesih'e atfen Tanrı'nın Bilgeliğine adanmıştı.")
- ^ a b c d e f g h i Ayasofya-Müzeler Rehberi, H. Veli Yenisoğancı, L. Suat Kongaz, Ali Kılıçkaya, Saadet Barutçu, Süleyman Eskalen, Müjgan Harmankaya, Nilay Yılmaz, Tahsin Aydoğmuş, Ozan Sağdıç, Ankara,
- ^ a b c . 5 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "H. Sophia". 27 Mart 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "H. Sophia". 1 Ocak 2010 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ a b "wonders of the world/Hagia Sophia". 27 Mart 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "Justinian also rebuilt the Church of Hagia Sophia (which cost 20,000 pounds of gold)" P. Heather, The Fall of the Roman Empire: A New History of Rome and the Barbarians, 283
- ^ a b c . 16 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ a b (İngilizce). Stoneworld. 2002. 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2020.
- ^ Hagia Sophia 3 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Hagia Sophia 15 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c d e f (PDF). 2 Haziran 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ a b c d e f Estambul, REVAK, İstanbul,
- ^ Hagia Sophia 13 Eylül 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi,
- ^ "Hagia Sophia". 30 Ağustos 2005 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ . 5 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ a b Önder, Mehmet (1999). Türkiye Müzeleri. Ankara: Türkiye İş Bankası. s. 195. .
- ^ . 12 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ The Christian Empire: 313-476
- ^ . 9 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "Emporis: Haghia Sophia". 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ Lynn Jones. Between Islam and Byzantium, Agh'tamar and the visual construction of medieval Armenian Rulership. Ashgate Publishing Limited, 2007, 98.
- ^ a b c Santa Sofia REVAK, 2002, İstanbul, IBSN975-6671-01-7
- ^ Wolfgang Müller-Wiener (1977). Bildlexikon zur Topographie Istanbuls: Byzantion, Konstantinupolis, Istanbul bis zum Beginn d. 17 Jh (Almanca). Tübingen: Wasmuth. s. 91. .
- ^ Pero Tafur, Travels and Adventures, trans. M. Letts (London, 1926), 138 - 148;
- ^ G. Gerola, "Le vedute di Costantinopoli di Cristoforo Buondemonti," SBN 3 (1931): 247 - 279.
- ^ Mungan, I. (2004). Hagia Sophia and Mimar Sinan 23 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Mungan & Wittek (eds); Taylor & Francis Group, London. pp.383 - 384. .
- ^ "Tesla/Hagia Sophia". 18 Şubat 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ Nikolaus Himmler, Ruth Lochar, Hildegard Toma, (Ed.) (2008). "Türkiye". Museums of the World. 1. Münih. ss. 690-695.
- ^ . 11 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ . 16 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2020.
- ^ Critique (revue), Byzance - Istanbul. Seuil, 1992
- ^ . 5 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 28 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Temmuz 2022.
- ^ a b "Ayasofya'yı camiden müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu kararına iptal". Anadolu Ajansı. 10 Temmuz 2020. 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
- ^ "Ayasofya'da sabah namazı". 22 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Anadolu Ajansı. 2 Temmuz 2016. En son 22 Ekim 2016 tarihinde erişildi.
- ^ "Ayasofya'da sahur Yunanistan'ı rahatsız etti" 28 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Hürriyet 6 Haziran 2016. En son 22 Ekim 2016 tarihinde erişildi.
- ^ "Ayasofya'nın 4 minaresinden 5 vakit ezan sesi yükseliyor". 21 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Anadolu Ajansı. 20 Ekim 2016. En son 22 Ekim 2016 tarihinde erişildi.
- ^ "Ayasofya'nın 4 minaresinden 5 vakit ezan sesi yükseliyor". Anadolu Ajansı. 20 Ekim 2016. 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
- ^ Bozdoğan, Kaan (29 Mayıs 2020). "Ayasofya'da Fetih Suresi okundu". Anadolu Ajansı. 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
- ^ . YENİ ASYA. 29 Mayıs 2020. 8 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2020.
- ^ "T.C.DANIŞTAY ONUNCU DAİRE Bakanlar Kurulu Kararının İPTALİ" (PDF). www.danistay.gov.tr. 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF).
- ^ . İletişim Başkanlığı. 10 Temmuz 2020. 13 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
- ^ "T.C. Resmî Gazete" (PDF). Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü. 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 10 Temmuz 2020.
- ^ "Ayasofya: UNESCO, Ayasofya'nın Dünya Kültür Mirası statüsünün gözden geçirileceğini açıkladı". BBC. bbc.com. 11 Temmuz 2020. 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 11 Temmuz 2020.
- ^ . Halk TV. 2 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2023.
- ^ "Ayasofya'nın tarihi kapısı tahrip edildi". Cumhuriyet. 19 Nisan 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ "Ayasofya'nın paha biçilmez kapısı tahrip edildi. Yetkililer Biz tamir ederiz endişelenmeyin dedi". Yeniçağ. 19 Nisan 2022. 19 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ "Ayasofya'daki İmparator Kapısı'yla ilgili 'ilginç' iddia: 'Parça koparıp ağzına atanlar var'". Cumhuriyet. 21 Nisan 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ "Ayasofya'nın tarihi kapısı tahrip edildi! Prof.Dr. İlber Ortaylı: Bu, olay müfettiş soruşturmasını aşıyor". Habertürk. 20 Nisan 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ . Arkeofili. 20 Nisan 2022. 20 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ . Vakıflar Genel Müdürlüğü. 20 Nisan 2022. 20 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ "Ayasofya'da tarihi su haznesi kırıldı, ayakkabılık oldu". Yeniçağ. 9 Mayıs 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ a b "Önce İmparatorluk Kapısı sonra tarihi su haznesi! Ayasofya'da ikinci skandal". Habertürk. 9 Mayıs 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ "Camiye dönüştürülen Ayasofya'da yeni tahribat iddiası: 'Su haznesi ayakkabılık oldu'". Cumhuriyet. 9 Mayıs 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ . İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. 9 Mayıs 2022. 9 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
- ^ YouTube'da AYASOFYA'DA BUNLAR YAPILMAZSA OLMAZ ! / Talha Uğurluel
- ^ "Hagia Sophia Architecture". 1 Ocak 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ "the Hindu/Hagia Sophia". 21 Eylül 2007 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
- ^ André Falk, Turquie. Seuil, 1956
- ^ . 11 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2020.
- ^ Lord Kinross, Hagia Sophia: A History of Constantinople, Newsweek, New York, 1972, p.132-133.
- ^ International Dictionary of Historic Places Volume 3 Southern Europe (İngilizce). Fitzroy Dearborn. 1995. s. 347. .
A major restoration took place from 1847 to 1849, under the direction of the Swiss architect Gaspare Fossati, during the reign of Sultan Abdülmecid I.
- ^ "Ayasofya'daki Tarihi Vaftiz Havuzu Gün Yüzüne Çıktı". Haberler.com. 2010. 22 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Ağustos 2020.
- ^ "Dünyanın en büyük vaftiz havuzu". NTV. 2010. 22 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Ağustos 2020.
- ^ "Ayasofya'nın bir sırrı daha ortaya çıkıyor". Milliyet. 2010. 22 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Ağustos 2020.
Konuyla ilgili yayınlar
- Mainstone, Rowland J. (1997). Hagia Sophia: Architecture, Structure, and Liturgy of Justinian's Great Church (reprint edition). W W Norton & Co Inc..
- Hagia Sophia Church, also known as Church of Holy Wisdom.
- Akṣit, Ilhan. Hagia Sophia. Akṣit Kültür ve Turizm Yayincilik.
- Turner, J., Grove Dictionary of Art, Oxford University Press, USA; New Ed edition (January 2, 1996);
- H. Veli Yenisoğancı, L. Suat Kongaz,Ali Kılıçkaya, Saadet Barutçu, Süleyman Eskalen, Müjgan Harmankaya, Nilay Yılmaz, Tahsin Aydoğmuş, Ozan Sağdıç. Ayasofya-Müzeler Rehberi, Ankara,
- Estambul, REVAK, İstanbul,
- Bordewich, Fergus M., "A Monumental Struggle to Preserve Hagia Sophia" 8 Nisan 2013 tarihinde at sitesinde arşivlendi, Smithsonian magazine, December 2008
- AKTUEL-Temmuz-Eylül / July-September 2008/No.26
- Critique (revue), Byzance - Istanbul. Seuil, 1992
- A Vision for Empires (Ayasofya: İmparatorluklara Yaraşır Bir Görü) Cyril Mango ve Ahmet Ertuğ Ertuğ&Kocabıyık Yayınları
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Ayasofya ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- Dünya Mimarlık Tarihinin Önemli Anıtlarından Ayasofya
- T.C. İstanbul Valiliği (Harika İstanbul) | Ayasofya Müzesi ve tanıtımı
- Ayasofya'nın uydudan görünüşü, Google Haritalar 25 Kasım 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- (İngilizce)
- Ayasofya'nın tarihi ve yapısı hakkında 23 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. (İngilizce)
- . (İngilizce)
- Ecumenical Patriarchate | Ayasofya fotoğrafları 21 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- (İngilizce)
- Ayasofya-Tarihi Bilgiler ve fotoğraflar 28 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- Suha Arın'ın Ayasofya belgeseli 9 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Ayasofya Barış Müzesi 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Deesis Mosaic of Christ | Güney galerisi 14 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. (İngilizce)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ayasofya anlami Kutsal Bilgelik Grekce Ἁgia Sofia romanize Agia Sofia eski adiyla Kutsal Bilgelik Kilisesi ve Ayasofya Muzesi veya gunumuzdeki resmi adiyla Ayasofya i Kebir Cami i Serifi Kutsal Buyuk Ayasofya Camii Istanbul da yer alan bir cami ve eski bazilika katedral ve muzedir Bizans Imparatoru I Justinianus tarafindan 532 537 yillari arasinda Istanbul un tarihi yarimadasindaki eski sehir merkezine insa ettirilmis bazilika planli bir patrik katedrali olmustur 1453 yilinda Istanbul un Osmanlilar tarafindan fethedilmesinden sonra II Mehmed tarafindan camiye donusturulmustur Mustafa Kemal Ataturk tarafindan 1934 yilinda yayimlanan kararname ile tadilat calismasina alinmis 1935 yilinda bakanlar kurulu karari ile muzeye donusturulme karari alinip muzeye donusturulmus kazi ve tadilat calismalari baslatilmis ve 1935 ten 2020 ye kadar muze olarak hizmet vermistir 2020 yilinda ise muze statusu iptal edilerek cami statusu verilmistir AyasofyaGrekce Ἁgia Sofia romanize Agia SofiaAyasofya Mart 2013 Diger ad lar Ayasofya i Kebir Cami i Serifi Kutsal Buyuk Ayasofya Camii Genel bilgilerTurKatedral 537 1054 Ortodoks katedrali 1054 1204 Katolik katedrali 1204 1261 Ortodoks katedrali 1261 1453 Cami 1453 1934 Muze 1935 2020 Cami 2020 2024 Cami ve Muze 2024 gunumuz KonumFatih Istanbul TurkiyeKoordinatlar41 00 30 K 28 58 48 D 41 00833 K 28 98000 D 41 00833 28 98000Baslama532 1491 yil once 532 Tamamlanma537 1486 yil once 537 Yukseklik55 60 m kubbe yuksekligi Tasarim ve insaatMimar lar Miletli Isidoros Trallesli AnthemiosResmi siteayasofyacamii gov trUNESCO Dunya MirasiTurKulturelKriteri ii iii ivBelirleme1985 9 oturum ParcasiIstanbul un Tarihi AlanlariReferans no 356Ulke TurkiyeBolgeAvrupa ve Asya Ayasofya mimari bakimdan merkezi plani birlestiren kubbeli bazilika tipinde bir yapi olup kubbe gecisi ve tasiyici sistem ozellikleriyle mimarlik tarihinde onemli bir donum noktasi olarak ele alinir Hristiyanlar icin hem sembolik hem de eksen olma anlaminin yaninda turistik ve ruhsal bir cekim merkezidir Ayasofya adindaki Aya sozcugu kutsal anlamina gelir Sofya sozcugu ise Grekcede bilgelik anlamindaki sophos sozcugunden gelir Dolayisiyla Aya Sofya adi Nasirali Isa ya atfen Kutsal Bilgelik ya da Ilahi Bilgelik anlamina gelmekte olup Hristiyan ilahiyatinda Tanri nin uc niteliginden biri sayilir Miletli Isidoros ve Trallesli Antemius un yonettigi Ayasofya nin insaatinda yaklasik 10 000 iscinin calistigi ve Imparator I Justinyen in bu is icin buyuk bir servet harcadigi belirtilir Bu cok eski binanin bir ozelligi yapiminda kullanilan bazi sutun kapi ve taslarin binadan daha eski yapi ve tapinaklardan getirilmis olmasidir Bizans Imparatorlugu doneminde Ayasofya buyuk bir kutsal emanetler zenginligine sahipti Bu emanetlerden biri de 15 metre yuksekligindeki gumus ikonostasis idi Konstantinopolis Patrigi nin kilisesi ve Dogu Ortodoks Kilisesi nin 1000 yil boyunca merkezi olan Ayasofya 1054 yilinda Patrik I Mihail in Papa IX Leo tarafindan aforoz edilmesine sahitlik etmis olup bu olay genel olarak Schisma nin yani Hristiyanlik tarihindeki en onemli olaylardan biri olan Dogu ve Bati kiliselerinin ayrilmasinin baslangici sayilir 1453 yilinda kilise Osmanli padisahi II Mehmed tarafindan camiye donusturuldukten sonra mozaiklerinden insan figurleri icerenler tahrip edilmemis icermeyenlerse oldugu gibi birakilmistir yalnizca ince bir sivayla kaplanmis ve yuzyillarca siva altinda kalan mozaikler bu sayede dogal ve yapay tahribattan kurtulabilmistir Cami muzeye donusturulurken sivalarin bir kismi cikarilmis ve mozaikler yine gun isigina cikarilmistir Gunumuzde gorulen Ayasofya binasi aslinda ayni yere ucuncu kez insa edilen kilise oldugundan Ucuncu Ayasofya olarak da bilinir Ilk iki kilise isyanlar sirasinda yikilmistir Doneminin en genis kubbesi olan Ayasofya nin merkezi kubbesi Bizans doneminde bir kez 7 Mayis 558 tarihinde cokmus Osmanli basmimari Mimar Sinan in binaya payandalari eklemesinden itibaren de hic cokmemistir TarihceBirinci Ayasofya Ikinci Ayasofya kalintilari Giris merdiveni portik kalintilari ve vaktiyle cepheyi susleyen iki mermer blok Ayasofya Kilisesi nin insaati Hristiyanligi imparatorlugun resmi dini ilan eden Roma imparatoru I Konstantin tarafindan baslattirilmistir 337 ile 361 yillari arasinda tahtta olan Buyuk Konstantin in oglu II Constantius tarafindan tamamlanmis ve Ayasofya Kilisesi nin acilisi 15 Subat 360 ta II Constantius tarafindan gerceklestirilmistir Socrates Scholasticus un kayitlarindan gumus kapli perdelerle suslu ilk Ayasofya nin Artemis Tapinagi uzerine insa edilmis oldugu ogrenilmektedir Adi Buyuk Kilise anlamina gelen ilk Ayasofya Kilisesi nin adi Latincede Magna Ecclesia ve GrekcedeMegale Ekklesia Megalh Ἐkklhsia idi Eski bir tapinak uzerine insa edildigi belirtilen bu yapidan gunumuze ulasan bir kalinti bulunmamaktadir Birinci Ayasofya binanin insasi tamamlanana dek bir katedral niteliginde islev goren Aya Irini Kilisesi nin vaktiyle yakininda yer alan imparatorluk sarayinin yakinina gecmiste muze alaninin kuzey kismindaki yeni tuvaletlere yakin olan ziyarete kapali kisim insa edilmisti Her iki kilise de Bizans Imparatorlugu nun iki ana kilisesi olarak faaliyet gostermislerdir Birinci Ayasofya geleneksel Latin mimarisi stilindeki bir sutunlu bazilika olup catisi ahsapti ve onunde bir atrium yer almaktaydi Bu ilk Ayasofya bile olaganustu bir yapiydi 20 Haziran 404 te Konstantinopolis Patrigi Aziz Ioannis Hrisostomos un Imparator Arcadius un esi Imparatorice Aelia Eudoksia ile catismasindan dolayi surgune gonderilmesinin ardindan cikan isyanlar sirasinda bu ilk kilise yakilarak buyuk olcude tahrip olmustur Ikinci Ayasofya Ustteki mermer bloklardan birinin onden ve yakin plandan gorunusu Bloktaki kabartmada 12 havariyi temsilen yapilmis 12 kuzudan bazilari ve yasam agaci sembolu gorulmektedir Ilk kilisenin isyanlar sirasinda yakilip yikilmasindan sonra imparator II Theodosius bugunku Ayasofya nin bulundugu yere ikinci bir kilisenin insa edilmesi emrini vermis ve Ikinci Ayasofya nin acilisi onun zamaninda 10 Ekim 415 te gerceklesmistir Mimar Rufinos tarafindan insa edilen bu Ikinci Ayasofya da yine bazilika planli ahsap catili ve bes nefliydi Ikinci Ayasofya nin 381 de Ikinci Ekumenik konsil olan Birinci Istanbul Konsili ne Aya Irini ile birlikte ev sahipligi yaptigi sanilmaktadir Bu yapi 13 14 Ocak 532 de Nika Ayaklanmasi sirasinda yakilip yikilmistir 1935 te binanin bati avlusunda bugunku giris kisminda Alman Arkeoloji Enstitusu nden A M Schneider tarafindan yurutulen kazilarda bu Ikinci Ayasofya ya ait bircok buluntu ele gecirilmistir Gunumuzde Ayasofya nin ana girisinin yaninda ve bahcede gorulebilen bu buluntular portik kalintilari sutunlar basliklar bazilari kabartmalarla islenmis mermer bloklardir Bunlarin vaktiyle binanin cephe kismini susleyen ucgen alinligin parcalari oldugu saptanmistir Binanin cephesini susleyen bir bloktaki kuzu kabartmalari 12 havariyi temsilen yapilmistir Ayrica kazilar Ikinci Ayasofya nin zemininin Ucuncu Ayasofya nin zemininden iki metre daha asagi bir duzeyde bulundugunu ortaya koymustur Ikinci Ayasofya nin uzunlugu bilinmemekteyse de genisliginin 60 m oldugu sanilmaktadir Gunumuzde Ucuncu Ayasofya nin ana girisinin yaninda yer alan Ikinci Ayasofya ya ait cephe merdiveni basamaklarinin yaslandigi zemin kazilar sayesinde gorulebilir durumdadir Kazilara simdiki binada cokmelere sebep olabileceginden devam edilmemistir Ucuncu Ayasofya Yapimi Bizans donemindeki Ayasofya nin kesiti Ikinci Ayasofya nin 23 Subat 532 de yikimindan birkac gun sonra imparator I Justinianus oncekinden tumuyle farkli daha buyuk ve kendisinden once gelen imparatorlarin yaptirdiklari kiliselerden cok daha muhtesem bir kilise insa ettirmeye karar verdi Justinianus bu isi yapacak mimarlar olarak fizikci Miletli Isidoros ile matematikci Trallesli Anthemius u gorevlendirdi Bir efsaneye gore Justinianus insa ettirecegi kiliseye iliskin hazirlanan taslaklarin hicbirini begenmez Bir gece Isidoros taslak hazirlamaya calisirken uyuyakalir Sabah uyandiginda Ayasofya nin hazirlanmis bir planini onunde bulur Justinianus bu plani mukemmel bulur ve Ayasofya nin buna gore insa edilmesini emreder Bir baska efsaneye gore de Isodoros bu plani ruyasinda gormus ve plani ruyasinda gordugu sekilde cizmistir Anthemius daha insaatin ilk yilinda oldugunden isi Isidoros surdurmustur Insa Bizansli tarihci Prokopius un Justinian in binalari Yunanca Peri Ktismatwn Latince De Aedificiis Binalar Uzerine adli eserinde betimlenmektedir Insaatta kullanilacak malzemeleri uretmek yerine imparatorluk topraklarinda yer alan yapi ve tapinaklardaki yontulmus hazir malzemelerden yararlanmak yoluna gidilmistir Bu yontem Ayasofya nin insa suresinin cok kisa olmasini saglayan etkenlerden biri olarak kabul edilebilir Boylece binanin yapiminda Efes teki Artemis Tapinagi ndan Misir daki Gunes Tapinagi ndan Heliopolis Lubnan daki Baalbek Tapinagi ndan ve daha bircok tapinaktan getirtilen sutunlar kullanilmistir Bu sutunlarin altinci yuzyil imkanlariyla nasil tasindigi bilinmemektedir Kaplama ve sutunlarda kullanilan renkli taslardan kirmizi porfir Misir yesil porfir Yunanistan beyaz mermer Marmara Adasi sari tas Suriye ve kara tas Istanbul kokenlidir Ayrica Anadolu nun cesitli yorelerinden gelen taslar kullanilmistir Insaatta on binden fazla kisinin calistigi belirtilir Insaat sonunda Ayasofya Kilisesi gunumuzdeki halini almistir Bizans doneminde kent merkezindeki onemli yapilarin konumlari Mimaride yeni bir anlayisi gosteren bu kilise yapilir yapilmaz derhal mimarinin bas eserlerinden biri olarak kabul edildi Mimarin boylesine buyuk bir acik mekani saglayabilecek devasa bir kubbeyi insa edebilmede Iskenderiyeli Heron un teorilerinden yararlanmis olmasi mumkundur 23 Aralik 532 de baslanan yapim calismasi 27 Aralik 537 de tamamlandi Kilisenin acilisini Imparator Justinianus ve Patrik Eutychius buyuk bir torenle birlikte yaptilar Ayasofya o zamana kadar en buyuk yapi olarak kabul edilen Suleyman in Tapinagi ndan daha buyuk oldugundan Imparator I Justinianus Justinyen halka yaptigi acilis konusmasinda Ey Suleyman Seni yendim demistir Kilisenin ilk mozaiklerinin yapimi 565 ile 578 yillari arasinda tahtta olan II Justinyen doneminde tamamlanabilmistir Kubbe pencerelerinden sizan isiklarin duvarlardaki mozaiklerde olusturduklari isik oyunlari dahiyane mimariyle birleserek izleyicilere buyuleyici bir atmosfer vermektedir Ayasofya Istanbul a gelen yabancilar uzerinde oylesine buyuleyici derin bir etki birakmistir ki Bizans doneminde yasayanlar Ayasofya yi dunyada tek singulariter in mundo olarak nitelemislerdir Yapim sonrasi Esliha silahlar Muzesi nde sergilenen Ayasofya cani Abdullah Biraderler 1880 1893 Fakat yapilisindan kisa bir sure sonra ve 557 Istanbul depremlerinde ana kubbe ile dogu yarim kubbesinde catlaklar belirdi 7 Mayis 558 depreminde ise ana kubbe tumuyle coktu ve ilk ambon siboryum ve sunak da ezilerek yok oldu Imparator derhal restorasyon calismasini baslatti ve bu calismanin basina Miletli Isidoros un yegeni genc Isidorus u getirdi Depremden ders alinarak bu kez yeniden cokmemesi icin kubbenin yapiminda hafif malzeme kullanildi ve kubbe eskisine kiyasla 6 25 m daha yuksege yapildi Restorasyon calismasi 562 yilinda tamamlandi Yuzyillarca Konstantinopolis Dogu Ortodoks patriginin merkezi olan Ayasofya ayni zamanda Bizans in tac giyme torenleri gibi imparatorluk torenlerine ev sahipligi yapmistir Imparator VII Konstantinos Torenler Kitabi De caerimoniis aulae Byzantinae adli kitabinda Ayasofya da yapilan imparator ve patrik tarafindan duzenlenen torenleri tum ayrintilariyla anlatmaktadir Ayasofya ayrica gunahkarlar icin de bir siginma yeri olmustur Ayasofya nin daha sonra ugradigi tahribatlar arasinda 859 yangini bir yarim kubbesinin dusmesine neden olan 869 depremi ve ana kubbesinde hasara yol acan 989 depremi sayilabilir 989 depreminden sonra imparator II Basil kubbeyi Agine ve Ani deki buyuk kiliseleri insa eden Ermeni mimar Trdat a tamir ettirmistir Trdat kubbenin bir kismini ve bati kemerini onarmis ve kilise 6 yil suren onarim calismasindan sonra 994 te yeniden halka acilmistir Latin istilasi donemi Latin Istilasi esnasinda Venedik Docu Enrico Dandolo anisina konulan sembolik yazit Dorduncu Hacli Seferi sirasinda Venedik Cumhuriyeti nin ama Docu Enrico Dandolo komutasindaki Haclilar Istanbul u ele gecirip Ayasofya yi yagmalamislardir Bu olay Bizansli tarihci Nikitas Honiatis in kaleminden ayrintili olarak ogrenilmektedir Kiliseden aralarinda Yesua nin mezar tasindan bir parca Yesua nin sarildigi bez olan torino kefeni Meryem in sutu ve azizlerin kemikleri gibi bircok kutsal emanet ile altin ve gumusten yapilma degerli esyalar calindi kapilardaki altinlar bile sokulerek bati kiliselerine goturuldu seklinde anlatilmaktadir Latin Istilasi 1204 1261 olarak anilan bu donemde Ayasofya Roma Katolik Kilisesi ne bagli bir katedrale donusturulmustur 16 Mayis 1204 tarihinde Latin imparatoru I Baudouin imparatorluk tacini Ayasofya da giymistir Enrico Dandolo adina konan mezar tasi Ayasofya nin ust galerisindedir Gaspare ve Giuseppe Fossati tarafindan gerceklestirilen 1847 1849 restorasyonu sirasinda mezarin gercek bir mezar olmadigi Enrico Dandolo anisina bir sembolik plaket olarak konuldugu ortaya cikmistir Son Bizans donemi Ayasofya 1261 de tekrar Bizanslilarin kontrolune gectiginde harap virane ve yikilmaya yuz tutmus bir durumdaydi 1317 de imparator II Andronikos finansmanini olen esi Irini nin mirasindan karsilayarak binanin kuzey ve dogu kisimlarina 4 adet istinat duvari Orta Cag Yunancasi Pyramὶdas Piramidas ekletti 1344 depreminde kubbede yeni catlaklar belirdi ve 19 Mayis 1346 da binanin cesitli kisimlari coktu Bu olaydan sonra kilise 1354 te Astras ve Peralta adli mimarlarin restorasyon calismasinin baslamasina kadar kapali kaldi Cami donemi Ayasofya nin 1880 lerdeki gorunumu Pascal Sebah 1823 1886 Ayasofya nin 1894 yilina ait fotograflari Ayasofya nin fotograf ve illustrasyonlari Istanbul un 1453 te Osmanli Turkleri tarafindan fethinden sonra fethin sembolu olarak derhal Ayasofya Kilisesi camiye donusturulmustur O siralarda Ayasofya harap bir haldeydi Bu durumu Kordoba soylusu Pero Tafur ve Florentine Cristoforo Buondelmonti gibi Batili ziyaretcilerce betimlenmektedir Ayasofya ya ozel bir onem veren Fatih Sultan Mehmed kilisenin derhal temizlenip camiye cevrilmesini emretti fakat adini degistirmedi Ilk minaresi onun doneminde insa edilmistir Osmanlilar bu tur yapilarda tas kullanmayi tercih etmekle birlikte minarenin hizla insa edilebilmesi amaciyla bu minare tugladan yapilmistir Minarelerden biri de sultan II Bayezid tarafindan eklenmistir 16 yuzyilda Kanuni Sultan Suleyman fethettigi Macaristan daki bir kiliseden Ayasofya ya iki dev kandil getirtmistir ki gunumuzde bu kandiller mihrabin iki yaninda yer alirlar II Selim doneminde 1566 1574 yorgunluk ya da dayaniksizlik belirtileri gosterdiginde bina dunyanin ilk deprem muhendislerinden biri sayilan Osmanli bas mimari Mimar Sinan tarafindan eklenen dis istinat yapilariyla payanda takviye edilerek son derece saglamlastirilmistir Gunumuzde binanin dort tarafindaki toplam 24 payandanin bir kismi Osmanli donemine bir kismi Dogu Roma Imparatorlugu donemine aittir Bu istinat yapilariyla birlikte Sinan ayrica kubbeyi tasiyan payeler ile yan duvarlar arasindaki bosluklari kemerler ile besleyerek kubbeyi iyice saglamlastirmis ve binaya iki genis minare bati kismina hunkar mahfili ve II Selim in turbesini guneydogu kismina eklemistir 1577 III Murad in ve III Mehmed in turbeleri ise 1600 lerde eklenmistir Ayasofya binasinin icine Osmanli doneminde eklenen diger yapilar arasinda mermerden minber hunkar mahfiline acilan galeri muezzin mahfili mevlid balkonu vaaz kursusu sayilabilir III Murad Bergama da bulunmus Helenistik Donemden kalma MO IV yuzyil bektasi tasi ndan Ing alabaster yapilma iki kupu Ayasofya nin ana nefine ana salon yerlestirmistir I Mahmud 1739 da binanin restore edilmesini emretti ve bir kutuphane ile binanin yanina bahcesine bir medrese bir imarethane ve bir sadirvan ekletti Boylece Ayasofya binasi civarindaki yapilarla birlikte bir kulliyeye donustu Bu donemde ayrica yeni bir sultan galerisi ve yeni bir mihrap yapildi Ayasofya nin Osmanli donemindeki en unlu restorasyonlarindan biri sultan Abdulmecid in emriyle Isvicre Italyani olan Gaspare Fossati ve kardesi Giuseppe Fossati nin nezaretinde 1847 ile 1849 yillari arasinda yapilmistir Fossati kardesler kubbe tonoz ve sutunlari saglamlastirdi ve binanin ic ve dis dekorasyonunu yeniden elden gecirdi Ust kattaki galeri mozaiklerinin bir kismi temizlendi cok tahrip olanlari ise sivayla kaplandi ve altta kalan mozaik motifleri bu siva uzerine resmedildi Isiklandirma sistemini saglayan yag lambasi avizeleri yenilendi Kazasker Mustafa Izzed Efendi nin 1801 1877 eseri olan onemli isimlerinhat sanatiyla yazili oldugu yuvarlak dev tablolar yenilenip sutunlara asildi Ayasofya nin disina yeni bir medrese ve muvakkithane insa edildi Minareler ayni boya getirildi Bu restorasyon calismasi bittiginde Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849 da gerceklestirilen bir torenle yeniden halka acildi Ayasofya kulliyesinin Osmanli donemindeki diger yapilari arasinda sibyan mektebi sehzadeler turbesi sebil sultan Mustafa ve sultan Ibrahim turbesi onceden vaftizhane ve hazine dairesi sayilabilir Muze donemi Ayasofya nin ici 1930 ile 1935 yillari arasinda restorasyon calismalari nedeniyle halka kapatilan Ayasofya da Mustafa Kemal Ataturk un emriyle bir dizi calismalar yapildi Bu calismalar arasinda cesitli restorasyonlar kubbenin demir kusak ile cevrilmesi ve mozaiklerin ortaya cikarilip temizlenmesi sayilabilir Restorasyon sirasinda Ayasofya nin yeni Turkiye Cumhuriyeti nin laiklik ilkesi dogrultusunda yapilis amaci olan kiliseye tekrar cevrilmesi konusunda fikirler ortaya atilmissa da bolgede yasayan Hristiyan sayisinin cok az olmasindan dolayi olusan talep yetersizligi bolgede bu denli muhtesem bir kiliseye karsi yapilabilecek muhtemel provokasyonlar ve mimarinin tarihi onemi goz onune alinarak Bakanlar Kurulu nun 24 Kasim 1934 tarih ve 7 1589 sayili karariyla muzeye cevrilmistir 1 Subat 1935 te ziyarete acilan muzeyi Ataturk 6 Subat 1935 tarihinde ziyaret etmistir Yuzyillar sonra mermer zemindeki halilarin kaldirilmasiyla zemin dosemesi insan figurlu mozaikleri orten sivanin kaldirilmasiyla da mozaikler tekrar gun isigina cikarilmistir Yapi 19 Kasim 1936 da tapuya resmen Ayasofyayi Kebir Camii Serifi adiyla kaydedilmistir Ayasofya nin sistemli olarak incelenmesi restorasyonu ve temizlenmesi ABD deki Bizans Enstitusu the Byzantine Institute of America adli kurumun 1931 deki ve Dumbarton Oaks Alan Komitesi nin 1940 li yillardaki girisimiyle saglanmistir Bu kapsamda yapilan arkeolojik calismalar K J Conant W Emerson R L van Nice P A Underwood T Whittemore E Hawkins R J Mainstone ve C Mango tarafindan surdurulmus ve Ayasofya nin tarihine yapisina ve dekorasyonuna iliskin basarili sonuclar elde edilmistir Ayasofya daki calismalarda bulunmus diger isimlerden bazilari A M Schneider F Dirimtekin ve Prof A Cakmak tir Bizans Enstitusu ekibi mozaik arama ve temizleme isleriyle ugrasirken R van Nice yonetimindeki bir ekip de binanin tas tas olculerek rolovelerini cikarma calismasina girismistir Calismalar halen cesitli uluslardan bilim insanlarinca surdurulmektedir Turkiye Cumhuriyeti hukumeti tarafindan 19 Kasim 1936 da Ayasofya icin cikarilan tapu senedi Eski Ayasofya Muzesi nin Musluman ibadetine acik bolumu Cumhurbaskanligi Millet Kutuphanesi nde bulunan Ayasofya VakfiyesiTekrar cami olmasi Vikikaynak ta Ayasofya Cumhurbaskani Karari 10 Temmuz 2020 ile ilgili metin bulabilirsiniz Tekrar cami olmasi sonrasi asilan tabela 1991 yilinda Cumhurbaskani Turgut Ozal doneminde Ayasofya Muzesi nin bir bolumu cami olarak Muslumanlarin ibadetine acilmistir Ayasofya nin tekrar cami olma sureci ilk olarak 2005 yilinda basladi 2005 yilinda yargiya tasinan olay Danistay 10 Dairesi tarafindan reddedildi 2016 da tekrar acilan dava da Haziran 2018 de aciklanan karar ile ayni sekilde sonucsuz kaldi Temmuz 2016 da Ayasofya Muzesi nde duzenlenen Kadir Gecesi programinda 85 yil aradan sonra sabah namazinda ezan okundu Diyanet TV nin Ramazan ayi boyunca Ayasofya dan Bereket Vakti Ayasofya adli sahur programini ekranlara getirmesine Yunanistan dan tepki geldi Ekim 2016 da muzenin Musluman ibadetine acik olan bolumu Hunkar Kasri na Diyanet Isleri Baskanligi tarafindan uzun yillardan sonra ilk kez asaleten imam atandi 2016 itibariyla Hunkar Kasri bolumunde vakit namazlar kilinmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camii ile 5 vakit cifte ezan okunmaya baslandi 29 Mayis 2020 tarihinde Istanbul un Fethinin 567 yil donumunde Fetih Suresi okundu Bu gelismelerin ardindan Ayasofya nin cami olma sureci tekrar gundeme geldi Surekli Vakiflar Tarihi Eserlere ve Cevreye Hizmet Dernegi nin Ayasofya nin camiden muzeye donusturulmesine yonelik Bakanlar Kurulu kararinin iptali istemiyle Danistay da dava acmasi uzerine 2 Temmuz 2020 tarihinde durusma gerceklestirildi ve 10 Temmuz 2020 tarihinde Danistay 10 Dairesi Ayasofya nin camiden muzeye donusturulmesine dair 24 Kasim 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararini Ayasofya nin vakif senedindeki cami vasfi disinda kullaniminin ve baska bir amaca ozgulenmesinin hukuken mumkun olmadigini belirterek iptal etti Bunun uzerine 2729 numarali cumhurbaskani karari ile Ayasofya Diyanet Isleri Baskanligina devredilerek tekrar cami statusune donmus oldu Bu gelisme sonrasi UNESCO Dunya Mirasi listesinde yer alan Ayasofya nin korunma statusunun gozden gecirilecegini acikladi 2022 yilinda 13 milyon 635 bin 229 kisinin Ayasofya yi ziyaret ettigi aciklanmistir Aldigi hasarlar ve tamiri Imparatorluk Kapisi Ayasofya nin tekrar cami olmasindan sonra 2022 yilinin Nisan ayinda Ayasofya Imparatorluk Kapisi kimligi belirsiz kisilerce tahrip edildi 18 Nisan 2022 tarihinde Sanat Tarihi Dernegi Imparatorluk Kapisi nin hasar gordugunu Ayasofya nobetci guvenlik mudurune raporladi Dernege gore gorevlinin bu konu hakkinda bilgisi olmadigini belirtmesi uzerine Ayasofya Sorumlu Muduru oldugunu belirten Talip isimli sahis Sanat Tarihi Dernegi ne kamera kayitlarinin olmadigini ve zaten buyutulecek bir sey olmadigini kendilerinin orayi tamir edeceklerini soyledi Sanat Tarihi Dernegi Baskani Serif Yasar olayla ilgili bir guvenlik gorevlisinin kendisine sunlari soyledigini belirtti Insanlar burayi kutsal sayiyor turistler yerli insanlar Oradan gecerken ellerini surtuyorlar Bazilari hatta oradan parca koparip agizlarina atiyorlar Tarihci Ilber Ortayli olayla ilgili asagidaki aciklamalarda bulundu Ayasofya nin kameralari 24 saat isliyor ancak hicbir sey cikmiyor Ben bunu anlamadim Ayrica dogrudan dogruya kilisenin emperyal bolumune giriliyor Bu kapi tunc ve cok agir Bu anlik bir sey degil cok zor bir sey Bu insanlarin bir an evvel tespit edilip kanuna teslim edilmesi gerekiyor Bu bir namus meselesi biz burayi fethettik Bunu korumamiz gerekiyor Dunyanin gozu burada Bu nedenle bir an evvel tespit etmemiz gerekiyor Vakiflar Genel Mudurlugu sosyal medyada tepki uyandiran olay uzerine bir basin aciklamasi yapti ve kapinin tamir edildigini belirtti Su haznesi 2022 nin Mayis ayinda Ayasofya nin su haznelerinden biri kimligi belirsiz kisi veya kisilerce tahrip edildi Tahrip sonucu su haznesinin kapagi kirildi Kirilan su haznesinin icinde ve etrafinda Ayasofya ya namaz kilmak icin gelenlerin ayakkabilari bulunmaktaydi Su haznesinin onarilmis halini goruntuleyen Sanat Tarihi Dernegi Baskani Serif Yasar bir restorasyonun gerceklestirildigini ancak duzgun yapilmadigini su sozlerle belirtti Sosyal medyada paylasilan goruntuden sonra kendim gidip durumu gordum Bir restorasyon gerceklestirilmis Bir kaynak yapilmis Ancak maalesef olmamis Bir skandali baska bir skandal ile ortmeye calismislar durum bu Kapi ile ilgili suc duyurusunda bulunmustum onun sonucunu bekliyorum Sorusturma devam ediyor Son olay ile ilgili bilgi sahibi olmak istedim Ancak konustugum gorevliler bilgi sahibi olmadiklarini soylediler Ayni gun Istanbul Il Kultur ve Turizm Mudurlugu yaptigi aciklamada mevzubahis hasarin camiye donusmeden once meydana geldigini yipranan kapagin orijinal parcalardan olmayip zaman icerisinde degistirildigini acikladi Tarihci yazar Talha Ugurluel ise konuyla ilgi yayinladigi videoda kendisinin daha once cektigi video ve gorselleri kullanarak hasarin daha onceden de var oldugunu fakat kapagin yerlesimi yuzunden kolayca fark edilemedigini iddia etti Mimari source source source source source source Ic narteksten ana nefe ana salona acilan dokuz kapidan biri olan ve yalnizca imparator tarafindan kullanildigindan Imparator Kapisi adi verilen kapidan ana salona giris Mart 2013 Ayasofya mimari bakimdan bazilika plani ile merkezi plani birlestiren kubbeli bazilika tipinde bir yapi olup kubbe gecisi ve tasiyici sistem ozellikleriyle mimarlik tarihinde onemli bir donum noktasi olarak ele alinir Ayasofya her seyden once boyutu ve mimari yapisiyla onem tasir Yapildigi donemin dunyasinda hicbir bazilika planli yapi Ayasofya nin kubbesinin boyutundaki bir kubbe ile ortulebilmis ve boylesine buyuk bir ic mekana sahip degildi Ayasofya nin kubbesi Roma daki Pantheon un kubbesinden kucuk olmakla birlikte Ayasofya da uygulanan yarim kubbe kemer ve tonozlardan olusan karmasik ve sofistike sistem kubbenin cok daha genis bir mekani ortebilmesini saglayarak kubbeyi daha etkileyici kilmaktadir Tasiyici olarak beden duvarlarina oturtulmus onceki yapilarin kubbeleriyle kiyaslandiginda sadece dort payeye oturtulmus bu denli buyuk bir kubbe mimarlik tarihinde gerek teknik gerek estetik bakimdan bir devrim sayilmaktadir source source source source source source Ust kattan ana salonun kismen gorunumu Mart 2013 1884 tarihli dunyanin en yuksek binalari diyagrami Ayasofya 55 siradadir Orta nefin yarisini orten ana merkezi kubbe dogu ve batisina eklenen yarim kubbelerle cok genis bir dikdortgen bicimli ic mekan yaratacak sekilde oylesine genisletilmistir ki zeminden bakildiginda gokyuzune asili gibi duran tum ic mekana hakim bir kubbe olarak algilanir Dogu ve bati acikliklarini kapatan yarim kubbelerden de daha kucuk yarim kubbeli eksedralara gecis yapilarak sistem tamamlanmistir Kucuk kubbelerden baslayarak ana kubbe taciyla tamamlanan bu kubbeler hiyerarsisi Antik Cag da ornegi gorulmemis bir mimari sistemdir Yapinin bazilika plani dahice tumuyle gizlenmis durumdadir Insa sirasinda duvarlarda tugladan ziyade harc kullanilmis ve kubbe yapi uzerine konduruldugunda kubbenin agirligi alt kismi nemli kalmis harcla olusturulan duvarlarin disa dogru bukulmesine yol acmisti 558 depremi sonrasinda yikildiktan sonra yeniden yapilan ana kubbenin yapimi sirasinda genc Isidorus kubbeyi tasiyabilmeleri icin once duvarlari yeniden diklestirmistir Butun bu hassas calismalara ragmen kubbenin agirligi yuzyillarca bir problem olmaya devam etti Kubbenin agirlik baskisi binayi bir cicegin acilmasi gibi dort yanindan disa dogru acilmaya zorluyordu Bu problem de binaya disaridan istinat unsurlarinin eklenmesiyle cozuldu Osmanli doneminde mimarlar bir binada kayma olup olmadigini anlamak icin ya yapimi sirasinda elle dondurulebilecek kucuk bir dikey sutun ekler ya da duvardaki 20 30 santimetrelik iki sabit nokta arasina cam yerlestirirlerdi Sutun artik dondurulemediginde veya soz konusu cam catladiginda binada kaymanin belli bir dereceye geldigi anlasilmis olurdu Ayasofya nin ust kat duvarlarinda ikinci yontemin izleri halen gorulebilir Dondurulen sutun ise Topkapi Sarayi nin harem bolumunde mevcuttur Ic yuzeyler tugla uzerine cok renkli mermer kirmizi ya da mor porfirler ve yapiminda altin kullanilmis mozaiklerle kaplidir Bu genis payelerin daha isikli ve kamufle olmasini da saglayan bir yontemdir 19 yuzyilda restorasyon calismalari sirasinda bina distan Fossati tarafindan sari ve kirmizi renklere boyanmistir Ayasofya Bizans mimarisinin bas eseri olmakla birlikte pagan Dogu Ortodoks Roma Katolik ve Sunni etkilerinin sentezi olan bir yapidir 15 yuzyil boyunca ayakta duran bu yapi sanat tarihi ve mimarlik dunyasinin bas yapitlari arasinda yer alir ve buyuk kubbesiyle Bizans mimarisinin bir simgesi olmustur Ayasofya diger katedrallere kiyasla su ozellikleriyle ayirt edilir Dunyanin en eski katedralidir Yapildigi donemden itibaren yaklasik bin yil boyunca 1520 de Ispanya daki Sevilla Katedrali nin insaati tamamlanana dek dunyanin en buyuk katedrali unvanina sahip olmustur Gunumuzde yuzolcumu bakimindan dorduncu sirada gelmektedir Dunyanin en hizli 5 yilda insa edilmis katedralidir Dunyanin en uzun sureyle 15 yuzyil ibadet yeri olmus yapilarindan biridir Kubbesi eski katedral kubbeleri arasinda capi bakimindan dorduncu buyuk kubbe sayilmaktadir Bolumleri Ayasofya mimari yonden incelendiginde orta nef denilen buyuk bir orta mekan kuzey ve guneyde yer alan iki yan nef dogu ucunda yer alan absit ve bati kisminda kapilarin yer aldigi ic ve dis nartekslerden meydana gelmistir 7 500 m2 displaystyle m 2 lik bir yuzolcumune sahip Ayasofya iki katli bir yapidir Ayasofya nin zemin plani 1 Sibyan mektebi 2 Sadirvan 3 Muvakkithane 4 Mutevelliler dairesi 5 Sehzadeler Turbesi 6 III Murad Turbesi 7 II Selim Turbesi 8 III Mehmed Turbesi 9 Sebil 10 Mermer sarnic 11 Turk payanda duvarlari 12 Kutuphane 13 Vaftizhane gunumuzde Sultan Mustafa ve Sultan Ibrahim Turbesi 14 Sebil 15 Minareler 16 Omphalion 17 Ikinci Ayasofya kalintilari 18 Ayasofya Medresesi gunumuzde mevcut degildir 19 Ayasofya Imareti gunumuzde mevcut degildir 20 Imaret Kapisi 21 Mihrap 22 Hunkar mahfili 23 Minber 24 Muezzin mahfili 25 IV Murad in yaptirdigi mermer kursu 26 Bergama dan getirilen kupler 27 Terleyen sutun 28 Ust kata cikis rampasi 29 Alt kata inis rampasi 30 Hazine dairesiAlt kat Narteksler Ic narteks Binaya bati kismindaki Bizans doneminde atrium denilen avlunun bulundugu kapilardan girilir Buradaki dis nartekse acilan ana kapidan girmeden once solda gorulen kalintilar A M Schneider tarafindan surdurulen kazilarda ortaya cikarilmis Ikinci Ayasofya ya ait kalintilardir Ana kapidan girilen ilk galeri dis narteks olarak adlandirilir capraz tonoz ortulu dokuz birimli bir galeridir Buradan da ic narteks denilen ikinci galeriye 5 kapi acilir Ic nartekste tavan mozaiklerle kaplidir Mozaiklerden sari renkte parlayanlarin yapiminda altin kullanilmistir Duvarlar cesitli ulkelerden ve Anadolu nun cesitli kentlerinden getirilme dalgali mermer levhalarla kaplidir Bu dalgali mermer levhalar duvarlara sabitlenmeden once ikiye kesilmis ve duvarlara yan yan oyle sabitlenmistir ki katlanip murekkeplenen bir kagidin acildiginda gosterdigi gibi ilginc bir simetri gosterirler Gunumuzde icinde elektrik ampulleri olan yag lambasi avizeleri cami donemine aittir Imparator kapisi mozaigi Ic narteksten ana nefe ana salona 9 kapi acilir Ana salona acilan ortadaki ana kapiya yalnizca imparatora mahsus oldugundan yalnizca imparator tarafindan kullanildigindan imparator kapisi adi verilir Bu kapinin ust kismindaki duvarda tympanum 9 yuzyildan kalma bir mozaik bulunur Bu mozaikte ortada Yesua sag madalyonda Cebrail sol madalyonda Meryem gorulur Sol alt kisimda gorulen sakalli kisi Bizans imparatorlarindan VI Leon dur Dogu Ortodoksluk geleneginde en fazla uc kez evlenilebilmesine karsin erkek cocugunun olabilmesi icin dort kez evlenmistir Bu yuzden Yesua dan ozur diler vaziyette secde eder sekilde tasvir edilmistir Yesua nin elindeki Kitab i Mukaddes te Yesua nin Yuhanna Incili ndeki bir sozu yazilidir Size selamet olsun Ben evrenin nuruyum Ilk kez W Salzenberg tarafindan yayimlanmis olan bu mozaik 18 yuzyila dek kapatilmamistir Guney nef Guney nef Ayasofyanin ana mekani paye ve sutunlarla uc nefe ayrilmis durumdadir Orta nef naos ana salon guney nef ana nefin saginda ve kuzey nef ana nefin solunda Sagdaki guney nefinde de tavan mozaiklerle kaplidir Bu mozaiklerde ikonaklazma donemine ozgu semboller goze carpar Bunlardan ikisi dort balik ve kucuk karelerde yer alan svastika sembolleridir Bu guney nefinde I Mahmud Kutuphanesi bulunur Kutuphanenin gorulebilen odasi Osmanli sultaninin namaz kilmadan once Kur an okudugu odadir Odadaki rahleler sedef islemeli olup duvarlar Iznik fayanslariyla kaplidir Odanin tavan ve zemini orijinal degildir Odada ayrica Kur an in saklandigi tahta mahfaza bulunur Yesil porfirden sutuna oturtulmus Bizans sutun basligi Yanda kime ait oldugu bilinmeyen bir el izi bulunmaktadir Nefin dogu ucuna dogru soldaki duvarda uzerinde iki yunusu ve Poseidon un trident olarak bilinen yabasini iceren bir tas islemesi gorulur Bu Bizans rahiplerinin Hristiyan olmalarina ragmen bir pagan ilaha ait unsuru kiliseye sokabilecek derecede eski Yunan kulturu etkisi altinda kalmis olmalarini gosteren bir ornek olarak degerlendirilebilir Nefin dogu ucunda uc cesit sutun gorulur Bunlardan kirmizi porfir tasindan yapilma olanlari Misir dan getirilmistir Yesil olanlari ise Yunanistan dan getirilmistir Binada kullanilan beyaz mermerlerin kokeni genellikle Marmara Adasi ndaki mermer ocaklaridir Bati dillerindeki mermer sozcugunun kokeni Marmara dir Ayasofya da toplam 107 sutun bulunmaktadir bunlardan 40 i alt katta 67 si ust kattadir Bu sutunlarin hemen hemen hepsi yekpare monolit olup Ayasofya dan da eskidirler cunku imparatorluk topraklarindaki eski tapinaklardan getirilmislerdir Ayasofya nin en buyuk sutunlarinin uzunluklari 20 m civarinda kalinliklarinin yaricapi ise 1 5 m dir En agirlari 70 ton agirligindadir Sutun basliklari Bizans stili gosterirler sutun basliklarindan bazilarinda kucuk bir daire ve harflerden olusan I Justinianus un armasi gorulur Bu nefin dogu ucundaki yesil sutunun yanindaki duvarda bir el izi bulunur kime ait oldugu bilinmeyen bu el izi hakkinda cesitli rivayetler bulunmaktadir Omphalion ve muezzin mahfili Guney neften mihraba gecilirken zeminden yaklasik 3 m kadar yukselen balkonu andiran mermerden yapilma bir yapi goze carpar Bu Osmanli doneminde yapilmis Ayasofya cami iken her yil Islam peygamberi Muhammed in dogum gununde Mevlid Kandilinde mevlid okunan muezzin mahfilidir Mahfilin hemen yaninda zeminde girilmemesi icin kenarlari citle cevrilmis kare bicimli bir alan goze carpar Burasi bilinmeyen bir nedenle Bizanslilarca dunyanin merkezi olarak kabul edilirdi Yunancada Yer in Gobegi anlaminda omphalion Delf te omphalos olarak adlandirilan ve Bizanslilarca kutsal sayilan bu yerde kimilerine gore Ayasofya nin insa edilmesinden once bir tapinak bulunmaktaydi Kimilerine gore bu yer ley hatlari nin bir kavsak noktasiydi Kutsalligindan oturu Bizans imparatorlarinin tac giyme torenleri de burada yapilmaktaydi Toren sirasinda siyasi ve dini otoriteleri temsil eden kisilerin her birinin durmasi gereken konumlar bu kare bicimli alan icine daireler olusturacak bicimde dosenmis renkli taslarla belirlenmistir Daireleri olusturan taslarda kirmizi sari yesil turuncu ve gri renkler goze carpmaktadir Toplam sayilari 16 olan bu dairelerden en buyugu ortadaki olup muhtemelen imparatorun duracagi yeri gosteren dairedir Apsit ve mihrap Minber Binanin dogu kisminin ucu disari taskin durumda olup ustu yarim kubbeyle ortulu bir apsitle son bulur Ucuncu Ayasofya diger eski Dogu Ortodoks kiliseleri gibi geleneksel olarak Kudus e yonelik olarak insa edilmistir ve diger eski Dogu Ortodoks kiliselerinde oldugu gibi absidinin ekseni insa edildiginde tam olarak Kudus yonunu gostermekteydi Absid Ustteki mozaik ve ortadaki pencereler Kudus yonunu gosterir Altta hafifce sagda mihrabin ust kismi gorulmektedir Istanbul a nazaran Kudus yonu ile Mekke yonu arasinda pek buyuk olmayan birkac derecelik bir fark bulunmaktadir Bu yuzden Istanbul da camiye cevrilen kiliselerde kible yonunu gostermek uzere kilisenin absidi icine yapilan mihrap absidin iyice sagina insa edilirdi Fakat Ayasofya da mihrap apsitin cok sagina degil hafifce sagina insa edilmistir Cunku Ayasofya binasi tam olarak olmasi gereken yonde degildir yani hafifce Mekke yonune dogru bir kayma gostermektedir Bu bir yapim hatasi olamayacagina gore binanin zaman icerisinde tektonik hareketlerden dolayi hafifce bir kayma gecirmis olmasi dusunulebilir Cebrail in parmagiyla Ayasofya yi cevirdigine iliskin olarak cikarilmis soylentiler bu husustan kaynaklanmistir Apsitin en ust kisminda 9 yuzyila tarihlenen kucaginda cocugu Yesua yi tasiyan taht uzerinde tasvir edilmis bir Meryem mozaigi yer alir Bunun saginda ayni yuzyilda yapilmis Cebrail i tasvir eden bir mozaik bulunur Meryem mozaiginin solunda ise bir deprem sirasinda dusmus bir baska melek mozaigi muhtemelen Mikail i tasvir eden bulunmaktaydi Mihrabin her iki yaninda 16 yuzyilda I Suleyman in fethettigi Macaristan daki bir kiliseden getirttigi iki dev kandil bulunmaktadir Apsitte Bizans doneminde yikilan pencerelerin yerini Osmanli doneminde renkli camdan yapilma vitray ayetlerle suslu pencereler almistir Apsit cevresinde Osmanli doneminde eklenen yapilar yogunluk kazanmaktadir Ornegin apsitin saginda mermerden yapilma minber solunda Osmanli sultaninin namaz kildigi hunkar mahfili yer alir Osmanli sultani mahfile ozel olarak yapilmis bir galeriden ulasmaktaydi Apsit duvarlarinda Kur an ayetlerini iceren cerceveler ve icine Allah Muhammed Dort Halife ve Halife Ali nin ogullari Hasan ve Huseyin in isimleri yazili olan sekiz yesil daire bulunur Bu dairelerin tahtadan yapilma cok daha buyukleri de ana nefin ana salonun ic mekanini kusatacak sekilde asilmislardir Isimler her biri 7 5 m yaricapinda olan bu 8 dev panoya hat sanati tarzinda yazilmistir Bunlar Kazasker Mustafa Izzet Efendi nin 1801 1877 eserleridir 1930 lu yillarda restorasyon calismalari sirasinda yerlerinden indirilen bu panolar 1951 de A Menderes tarafindan yeniden yerlerine koydurulmustur Orta nef Orta nef Tam karsida pencerelerin bulundugu kilisenin absidi gorulmektedir Absid icinde asagida caminin mihrabi gorulmektedir Solda hunkar mahfili gorulmektedir Sagda altta ise muezzin mahfili denilen cami doneminde mevlid okunan balkon gorulmektedir Orta nef ya da ic mekan karmasik bir yapiya sahiptir 100 x 70 m olcusundeki binanin 74 67 x 69 80 m olcusundeki orta nefinin ana salonun ortasinda agirligi dort paye ayak uzerine oturtulmus payelere gecisin pandantiflerle saglandigi bir ana kubbe yer alir Ayasofya nin devrim niteligi tasiyan kubbesi bircok sanat tarihcisinin mimarin muhendisin ozel ilgisini cekmistir Daireden dikdortgene gecis icbukey ucgen pandantiflerle saglanir Bu tur yapilarda daha once kullanilmamis bu pandantifler estetik bakimdan sik bir sekilde daireden yani kubbeden payelerce olusturulan kare bicimine hatta yarim kubbeler de sisteme dahil sayilirsa dikdortgen bicimine gecisi saglarlar Boylece kubbe pandantifler vasitasiyla dort buyuk kemer uzerine oturur Bu kemerler de Osmanli doneminde Mimar Sinan in talimatlariyla istinat duvarlariyla desteklenmistir Tarih boyunca tamirat gordugunden kubbe dairesel duzgunlugunu kaybetmis ve elips bicimine yaklasmistir Bu yuzden farkli uzunlukta iki yaricapi vardir 55 60 m yuksekliginde ve icten 30 80 32 6 m caplarindaki ana kubbenin agirligi dogu ve batisindaki iki yarim kubbeyle hafifletilmistir Ana kubbenin guney ve kuzeyde yarattigi baski ise payandalarla karsilanmistir Bir semsiyenin telleri gibi kubbenin tepesinden baslayip kubbe pencereleri arasindan gecerek pandantiflere inen 40 kaburga kubbenin agirliginin payelere aktarilmasinda onemli bir rol oynar Binanin agirligini 40 i asagida 67 si ust katta olan 107 sutun tasimaktadir Bu sutunlarin bir kismi orta nefin her iki yaninda iki katli bir dizi olustururlar Orta nefin kuzey kenarini olusturan cift katli sutun dizisinin uzerindeki duvarda tympanon Dogu Ortodoks Kilisesi patriklerinin mozaikleri bulunur Bunlar cok yuksekte olduklarindan durbunsuz pek iyi gorulemezler Ana mekan duvarlardaki ve kubbedeki pencerelerden isik alir Mozaiklerle kapli ana kubbenin ortasinda Bizans doneminde Yesua yi tasvir eden bir mozaigin yer aldigi bilinmektedir Kilise camiye cevrildiginde diger insan figurlu mozaiklerin sivayla kaplanmasina karsin bu mozaik 17 yuzyil ortalarina acik birakilmis 17 yuzyil ortalarinda Kazasker Mustafa Izzet Efendi tarafindan uzerine Allahu Nurussemavat diye baslayan ayetin islendigi bir sivayla kapatilmistir Bununla birlikte mozaigin 1894 depreminde dusmus oldugu da iddia edilmektedir Ana kubbede hem kubbenin agirligini azaltmak hem de ana mekanin aydinlanmasini saglamak uzere 40 pencere acilmistir Kubbenin mozaiklerini onarmak uzere kurulan 60 ton agirligindaki metalik iskele onarim calismalarinin surmesi nedeniyle henuz kaldirilamamis olup kubbenin tumuyle gorulmesini engellemektedir Kubbenin zemine izdusumu olan cember arastirildiginda zeminde tasa 40 adet hacin bir cember olusturacak sekilde kazinmis oldugu gorulur Bu haclarin hicbir sembolik degeri yoktur mimari bir yontemin uygulanmasi icin bazi noktalarin kesisen iki cizgiyle isaretlenmesinden ibarettir Bir yapiya kubbe insa edilmeden once zemine insa edilecek kubbenin cemberi isaretlenir ve daha sonra bu noktalara cekul tutularak kubbe insa edilir Bu mimari yontem gunumuzde de uygulanmaktadir tek fark artik cekul yerine lazerin kullanilmasidir Serafim fresklerinden biri Kubbeden payelere gecisi saglayan dort pandantif uzerinde Hristiyan melekler hiyerarsisindeki bir melek sinifini tasvir eden freskler bulunmaktadir Bunlarin Kerubi melekleri mi yoksa Seraphim melekleri mi olduklari konusu kesinlik kazanmamistir Bizans in erken devirlerinde bunlarin mozaik oldugu belirtilir tahrip olduklarinda freske cevrilmis olduklari dusunulmektedir Uzerleri Osmanli doneminde hic kapatilmamis yalnizca yuzlerine altin yaldizla kapli oval bir yildiz yerlestirilmistir Bu 6 kanata sahip melek fresklerinden ikisinin birkac yil once restore edilmis olmasina karsin yagmurun sizmasi nedeniyle yeniden tahrip olduklari gorulmektedir Bu tahribatin nedeni Bizanslilarin yapida dere kumu yerine deniz kumu kullanmis olmalaridir Zira deniz kumu insaatte kullanilmadan once suyla yikansa da bir miktar tuzu bunyesinde tutmakta ve kumun yapida kullanilmasindan sonra bu tuz yagmur sularini cekici ve emici bir islev gormektedir Bu tahribat ozellikle ust kattaki tavan mozaiklerinde etkili olmustur Terleyen sutun daki dilek yeri Orta nefin ic nartekse yakin kisminda Helenistik Donemden kalma MO 4 yy bektasi tasindan Ing alabaster yapilma iki buyuk kup bulunmaktadir Bunlar III Murad doneminde Bergama da bulunmus Ayasofya ya getirilerek su icme gereksinimlerini karsilamak uzere kullanilmistir Kuplerden buyuk olani 1200 litrelik bir kapasiteye sahiptir Duvarlardaki bos tas cercevelerde Bizans doneminde ikonalar bulunmaktaydi Orta nefte ic nartekse paralel olarak uzanan iki kucuk tunelde Ayasofya nin en eski mozaikleri bulunur Bunlardan birinde ilk Hristiyanlarin kullandiklari Yunan alfabesinin bes harfini iceren sekiz dilimli daire sembolu bulunur Kuzey nefi Kuzey nefinde ziyaretcilerin ilgisini ceken tek sey nefin bati ucunda bulunan beyaz mermerden yapilma kare bicimli sutundur Terleyen sutun olarak adlandirilan ve hakkinda kaynaksiz sayisiz rivayet bulunan bu sutun gunumuzde dilek dileme yeri durumuna gelmistir Dilek dilemek isteyenler elinin basparmagini sutundaki delige sokup elleriyle bir daire cizerler Delik gunumuzde sutuna gecirilmis bronz bir plakanin ortasinda yer almaktadir Cikis Cikis mozaigi Justinianus Meryem ve Buyuk Konstantin Ust kata cikilmayip binadan disari cikilmak istendiginde ic narteksin guney ucundaki kapidan cikilir Bu cikis kapisinin uzerine yerlestirilmis bir ayna oraya cikis yonunde ilerleyen ziyaretcileri arkalarinda kaldigindan goremedikleri bir mozaigin daha bulundugu konusunda uyarmak uzere yerlestirilmistir 10 yuzyildan kalma bu mozaik Fossati tarafindan 1849 da kesfedilip tekrar kapatilmis 1933 1934 yillarinda Byzantine Institute of America kurumundan Thomas Whittemore tarafindan temizlenmistir Mozaikte ortada cocuguyla birlikte Meryem yer alir Meryem degerli taslarla suslu bir tahttadir Koyu lacivert bir kaphoriun giyen Meryem in basortusunun kenarlarinda altin yaldizli bir serit alninda ve omuzlarinda da altin yaldizli hac bulunmaktadir Olgun bir insanin yuz hatlariyla tasvir edilen cocuk Isa sag eliyle vaftiz isareti yapmakta ve sol elinde malik olma yi simgeleyen bir rulo tutmaktadir Solda Ucuncu Ayasofya yi insa ettiren I Justinianus Meryem e Ayasofya nin bir maketini sunar halde tasvir edilmistir Bu Ayasofya maketinde kubbenin uzerinde bir hac bulundugu gorulmektedir Sagda ise Konstantinopolis in kurucusu sayilan Roma imparatoru Buyuk Konstantin Meryem e surlarla cevrili Konstantinopolis in bir maketini sunar halde tasvir edilmistir Adi Bizans alfabesiyle yukaridan asagi dogru yazilmistir Meryem in tahtinin zeminini olusturan mozaik taslarinin yapiminda gumus kullanilmistir Cikista yer alan artik kapatilamayan bronz kapi dunyanin en eski kapilarindan biri sayilmaktadir MO II yuzyila ait bu kapi Ayasofya ya Tarsus taki bir tapinaktan getirilmistir Ayasofya nin zemini Bizans donemindeki bir depremden sonra bir miktar 30 35 cm yukseltilmek zorunda kalinmistir Bu yuzden bu kapi iptal edilerek yerine yenisi yapilmis fakat eski kapi baska yere goturulmeyerek orada birakilmistir Bu sayede kapinin alt kisminda Ayasofya nin 6 yuzyila ait zemini gorulebilmektedir Ust kat Imparatorice locasiCennet ve cehennem kapisiII Ioannis Komnenos Meryem Isa IriniZoi ve esiAbsiddeki Meryem Ust kata alt kattaki ic narteksin bati ucunda yer alan bir kapidan gecilerek irili ufakli taslarla arnavut kaldirimi tarzinda dosenmis bir rampadan cikilir Sarmal bir bicimdeki rampa 7 halka yaparak ust kata ulasir Bu rampa imparatoricenin tahtiyla sarsilmadan tasinmasina merdiven basamaklarina kiyasla buyuk bir kolaylik saglamaktaydi Rampa duvarlarinda yer yer eski tugla kemerler gorulur Bizans doneminde de Osmanli doneminde de ust kat daima kadinlara ayrilmisti Ust katta da alt katta oldugu gibi 250px guney sagda ve kuzey nefleri bulunur Bu iki nef birlikte bir at nali bicimini olustururlar Guney ust nefine sagda yer alan alt kattaki narteksin uzerinde bulunan bir galeriden gecilerek ulasilir Guney ust nefi tribunu Guney ust nefi Torenleri izlemek uzere Ayasofya ya gelen imparatorice ust kata cikarilir torenleri maiyetindekilerle birlikte ust katin guney nefindeki imparatorice locasi ndan izlerdi Imparatorice locasindan gunumuze ulasan kisimlar mermer baslikli iki kucuk yesil porfirden yapilma sutun ve zemindeki imparatoricenin tahtinin konacagi yeri gostermek uzere yerlestirilmis dairesel yesil porfir tasindan olusur Bu yesil daire omphaliondaki daireler gibi yapilmistir Buradan binanin alt kati ve ic mekanina hakim bir bakis acisi elde edilebilmektedir Ust katin neflerinde tavani kaplayan insan figuru icermeyen mozaikler Osmanli doneminde yagmur suyundan tahrip oldugundan 19 yuzyilda Osmanli sultani Abdulmecid bunlari onarilmasini emretmisti Fakat mozaik sanati 19 yuzyilda unutulmus bir sanat durumuna geldiginden Italyan Fossati kardesler sultana bunlari onaramayacaklarini belirtip baska bir cozum onerisinde bulundular Cok tahrip olan mozaikler sivayla kaplandi ve altta kalan mozaik motifleri bu siva uzerine resmedildi Bazi sutunlarin ust kisimlarindaki kemerlerde sivayla kaplanmamis mozaikler halen gorulebilir durumdadir Fakat yer yer nemden dolayi orijinal renklerini kaybetmislerdir Ayrica yer yer dokulen veya altta mozaik olup olmadigi anlasilmak uzere kasten acilmis sivalar altindan da eski mozaikler gorulebilmektedir Fossati kardeslerin ust kattaki tavan mozaiklerini kaplamadan once tum mozaiklerin kopyalarini kagitlara cikardiklari bilinmekteyse de yanlarinda goturdukleri bu kagitlarin gunumuzde nerede olduklari bilinmemektedir Imparatorice locasinin az ilerisinde uzerlerindeki anahtar kabartmalarindan dolayi cennet ve cehennem kapisi olarak adlandirilan vaktiyle bir kapi icerdigi sanilan duvarlara sabitlenmis iki mermer blok gorulur Bu bloklar uzerinde yasam agaci balik gibi semboller iceren kucuk kabartmalar bulunur Kilise temsilcileri synod adi verilen toplantilarin yapilacagi odaya gitmek uzere bu kapidan gecerlerdi Deisis Buradan gecildikten sonra sag tarafta yer alan duvarda 12 yuzyildan kalma 1261 de yapildigi sanilan deisis Dehsis olarak adlandirilan Yesua nin Kiyamet Gunu insanlik icin Tanri dan niyaz dilemesini simgeleyen bir mozaik bulunur Alt kismi yok olmus bu buyuk mozaikte ortada Yesua sagda Vaftizci Yuhanna Yahya solda ise Meryem gorulur Yesua nin sag eli alt kattaki ic nartekste yer alan mozaikte de goruldugu gibi vaftiz isareti denilen bir halde tasvir edilmistir basparmagin ucu kalbe giden yol la iliskilendirilen yuzuk parmagina temas eder haldedir Bu mozaigin muhtemelen diger cesitli Dogu Ortodoks kiliselerinde taklit edilmeye calisilan bir ozelligi Yesua nin yuzunun sag ve sol yarilarinin birbirlerinden farkli olarak tasvir edilmis olmasidir Bu fark sag ve sol gozlerde de gorulur Bir yapim hatasi olmayan bu ozellik Leonardo da Vinci nin unlu eserinde de gorulmekle birlikte Ayasofya daki bu mozaik 12 yuzyilda yapilmis oldugundan Vinci nin eserinden daha eskidir Mozaigi yapan sanatci Yesua nin yuz kismina oyle bir ozellik kazandirmistir ki mozaikten Kudus yonune dogru 10 15 metre kadar yurunerek geri donup bakildiginda hem Yesua nin yuzunun iki yarisi simetrik hale gelir hem de Yesua nin gozleri o konumdaki kisiye bakar bir vaziyet alir Bu mozaik Bizans resim sanatinda ronesansin baslangici olarak ele alinir Ust katin bu kisminda sagda zeminde Venedik Cumhuriyeti nin kor hukumdari Dandolos un mezari yer alir Guney ust nefinin dogu ucunda sagda binanin egrilmeye maruz kalisinin acik bir gostergesi olan Piza kulesi gibi egrilmis bir sutun bulunur Solda ise yine alt kisimlari tahrip edilmis iki mozaik yer alir 1122 de yapilmis olan ilk mozaikte ortada cocuguyla Meryam Ana solda elinde bir para kesesi tutan Bizans imparatoru II Ioannes Johannes Komnenos sagda esi Iren gorulur Mozaigin 90 derece aci yaparak yan duvarda payede devam eden kisminda imparatorun veremden olen oglu Aleksios tasvir edilmektedir Imparator ve esi ogullarinin genc yasta olmesinden sonra cocuklar icin ucretsiz bir hastanenin acilmasini finanse etmislerdir 11 yuzyildan kalma diger mozaikte ortada Yesua yer alir Bizans mozaik sanatinda genellikle Yesua bastaki haleye bir hac ilistirilerek tasvir edilir ve ayrica mozaiklere kimlikleri aciklayici yazilar eklenir Bu bakimdan Bizans mozaiklerinde kimliklerin teshis edilmesinde zorluk cekilmez Mozaikte sagda imparatorice Zoi yer alir Zoi kocalarinin olumunden dolayi uc kez evlenmis ve uc imparatora eslik etmistir Her evlendiginde mozaikteki imparatoru ve adini degistirmek gerektiginden sanatci mozaikteki imparatorun vucudunu tumuyle degistirmek yerine yerine yalnizca kafayi ve kim oldugunu aciklayan yaziyi degistirmek yoluna gitmistir Bu yuzden mozaikte imparatorun kafasinin ve adinin cevresinde kazinma izleri gorulmektedir Mozaikteki son kocasi imparator IX Konstantinos tur O da elinde bir para kesesi tutar halde tasvir edilmistir Bu mozaigin solundaki girintide yer alan suslemeli tarzda bosluklar acilarak oyulmus mermer blokun uzerinden bakildiginda tam karsida absidin ust kismi ile yarim kubbe arasindaki kemerde gorulen bir kanadin alt ucunu ve ayak kismini gosteren mozaik parcalari vaktiyle burada bir melek mozaiginin bulundugu izlenimini vermektedir Muhtemelen bir deprem sirasinda dusmus olmalidir Mermer bloktan hafifce saga dogru bakildiginda ise absidin ust kisminda yer alan kucaginda cocugunu tasiyan Meryem mozaigi alt kattan gorulme derecesine kiyasla daha iyi ve daha yakindan gorulebilmektedir 9 yuzyila tarihlenen Meryem i taht uzerinde tasvir eden bu mozaikte tahtin uzerindeki minderlerde pik maca sembolleri bulunur Yesua nin giysisinin sari renkte parlayan mozaik taslarinin yapiminda altin beyaz renkte parlayan kisimlarinin yapiminda gumus kullanilmistir Kuzey ust nefi Cebrail mozaigi Kuzey ust nefinde gunumuzde Ayasofya nin mozaiklerinin ve cesitli kisimlarinin buyuk boy fotograflari sergilenmektedir Bu nefin sag tarafinda kuytuda kalan bir duvarda imparator Aleksandros un 912 913 mozaigi bulunur Mozaik Ernest J W Underwood gozetiminde Bizans Enstitusu tarafindan temizlenmistir Imparator Aleksandros un escinsel oldugu ve ozel yasamina onem verebilmesi icin imparatorlugun yonetimini kardesi VI Leon a biraktigi belirtilir Nefin dogu ucundaki bitiminde solda asagi kata inis rampasi bulunur sagda ise guney nefinin ucundaki girintinin simetrigi tarzinda bir girinti yer alir Buradan bakildiginda tam karsida absidin ust kismi ile yarim kubbe arasindaki kemerde Cebrail i tasvir eden mozaik gorulur Mozaik buradan alt kattan gorulme derecesine kiyasla daha iyi ve daha yakindan gorulebilmektedir 9 yuzyila tarihlenen bu mozaikte kanatlariyla tasvir edilmis basmeleklerden Cebrail sol elinde bir kure tutar halde tasvir edilmistir Bu kurenin dunyayi temsil ettigi sanilmaktadir Fakat mozaigin dunyanin yuvarlak oldugunun bilinmedigi 9 yuzyilda yapilmis oldugu goz onune alinirsa sanatcinin hangi bilgiye dayanarak dunyayi yuvarlak temsil etmis olmasi dusundurucu ilginc bir konu olusturmaktadir Absiddeki Meryem mozaigi buradan da gorulmektedir Bu mozaigin oteki nefin bitimindeki girintiden gorulmesine kiyasla buradan gorulmesinin tek farki buradan Meryem ve Yesua nin bakislarinin dusmus oldugu sanilan melek mozaigine yonelmis olduklarinin fark edilebilmesidir Mozaikler Isa ikonu Ayasofya Tonlarca altinin kullanildigi Ayasofya mozaiklerinin yapiminda altinin yani sira gumus renkli cam pismis toprak ve renkli mermer gibi tas parcalari kullanilmistir 726 da III Leo nun tum ikonalarin yok edilmesi emriyle tum ikona ve heykeller Ayasofya dan kaldirilmistir Dolayisiyla Ayasofya da gunumuzde gorulen surat tasvirleri iceren mozaiklerin hepsi ikonoklazm donemi sonrasinda yapilan mozaiklerdir Bununla birlikte Ayasofya da surat tasviri icermeyen mozaiklerden az bir kismi 6 yuzyilda yapilan ilk mozaiklerdir 1453 te kilise camiye donusturuldukten sonra insan figurleri icerenlerin bir kismi ile ince bir sivayla kaplanmis ve yuzyillarca siva altinda kalan mozaikler bu sayede dogal ve yapay tahribattan kurtulabilmistir Istanbul u ziyaret eden 17 yuzyil gezginlerinin raporlarindan Ayasofya nin camiye cevrilmesini izleyen ilk yuzyillarda insan figuru icermeyenler ile icerenlerden bir kisminin sivayla kaplanmadan birakilmis olduklari anlasilmaktadir Ayasofya mozaiklerinin tamamen kapatilmasi 842 de ya da 18 yuzyilin sonlarina dogru gerceklesmistir 1755 te Istanbul a gelen Baron De Tott artik tum mozaiklerin badana altinda kalmis oldugunu belirtmistir Sultan Abdulmecid in istegi uzerine 1847 ile 1849 yillari arasinda Ayasofya da cesitli restorasyon calismalari yapan ve sultandan restorasyon sirasinda kesfedilebilecek mozaikleri belgeleme iznini alan Fossati kardesler mozaiklerin sivalarini kaldirip desenlerini belgelerine kopyaladiktan sonra mozaikleri tekrar kapatmislardir Bu belgeler gunumuzde kayiptir Buna karsilik o yillarda Alman hukumetince onarim icin gonderilen mimar W Salzenberg bazi mozaiklerin desenlerini de cizmis ve yayimlamistir Sivayla kapli mozaiklerin buyuk bir kismi 1930 larda Byzantine Institute of America adli kurumun bir ekibi tarafindan acilmis ve temizlenmistir Ayasofya nin mozaiklerinin acilmasi ilk kez 1932 de Byzantine Institute of America kurumunun basindaki Thomas Whittemore tarafindan gerceklestirilmis olup ilk gun isigina cikarilan mozaik imparator kapisi uzerindeki mozaik olmustur Dogudaki yarim kubbe uzerindeki sivanin bir kisminin bir sure once dusmesi sayesinde bu yarim kubbeyi orten sivanin altinda mozaiklerin bulundugu anlasilmistir Avlu Sadirvan Alt kattaki cikis kapisindan avluya cikildiginda gorunen erkeklerin abdest gereksinimini karsilamak uzere insa edilmis sadirvan I Mahmud doneminde eklenmistir Sol taraftaki kapi turbelere acilir Ayasofya Muzesi ne ait turbeler II Selim in III Murad in III Mehmed in Sultan Mustafa nin Sultan Ibrahim in ve sehzadelerin turbeleridir Turbeler artik ziyarete acilmistir Bu turbelerden birinde yurutulen restorasyon calismalari sonucu bilinen en buyuk boyutlu Bizans doneminin 6 yuzyil oncesi erken Hristiyanlik donemine ait vaftiz havuzu ortaya cikarilmistir Ayrica genellikle konserlerde acilan Aya Irini Muzesi de Ayasofya Mudurlugune baglidir Avludaki hem tas hem tugla kullanilarak insa edilmis yapi ise Osmanli doneminde eklenmis cocuklarin Kur an egitimi icin kullanilmis sibyan mektebidir Avluyu cevreleyen diger binalar muze mudurlugunun personelince calisma amacli kullanilmaktadir GorsellerBergama dan getirilen kuplerden buyuk olani Ust kattaki egik sutun Kubbe ve iskele Guney nefi alt kat duvar kaplamalari ve mozaikleri Guney nefi ust kat mozaikleri Tarsus kokenli bronz kapi Enrico Dandolo nun mezari Sultan Mahfili Imparator Kapisi Kabe yi temsil eden kirik fayanslar Iznik fayanslari Vikinglerden kaldigi sanilan runik yazilar Patrik mozaiklerinden biri Ioannis Hrisostomos 1865 1870 erken stereo kartta Ayasofya Camii ve ahsap evler Ayasofya gece gorunumu Ayasofya Imparator Kapisi Ayasofya nin icinden bir goruntu Ayasofya Sultan Mahfili 2024 Ayrica bakinizGli Kucuk Ayasofya Camii Kariye Camii Camiye cevrilen kiliseler listesiNotlarDipnotlar 1930 yilinda ziyarete 1931 yilindan itibaren muzeye donusturuldugu 1935 yilina kadar ibadete kapatilmistir Kaynak notlari Roma Imparatorlugu nun ikiye bolunmesinden sonra Dogu Roma Imparatorlugu nda ya da Bizans ta sozlu dil olarak onceleri Latince konusulmaya devam edilmisse de sonradan Grekce benimsenmistir Eski dini yapilarin uzerine yeni dini yapilarin yapilmasi ya da eski dini yapilarin yeni dini yapilara donusturulmesi tarihte cok sik rastlanan bir olaydir Dandolo nun asil amacinin Kudus u fethetmek degil Istanbul u yagmalamak oldugu ileri surulur Tuglanin islenmesi gerekmediginden ve tasin islenmesi zaman aldigindan tugla yapilar daha hizli yapilir Gunumuzde gorulen tugla minarenin II Selim e ait oldugu da iddia edilir Kubbeyi onarmadan once Sinan in kubbeyi disaridan metalik zincirle gerdigi soylenir Kaymak tasi da denilen ince daneli renksiz jips Ust kattaki tavan mozaiklerinin tahrip olmasinin ana nedeni Bizanslilarin yapida dere kumu yerine deniz kumu kullanmis olmalaridir Zira deniz kumu insaatte kullanilmadan once suyla yikansa da bir miktar tuzu bunyesinde tutmakta ve kumun yapida kullanilmasindan sonra bu tuz yagmur sularini cekici ve emici bir islev gormektedir Bu isimler Allah Muhammed Dort Halife ve Halife Ali nin ogullari Hasan ve Huseyin in isimleridir Osmanli donemi fotografi 1 23 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Osmanli donemi fotografi 2 6 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Osmanli donemi fotografi 3 6 Nisan 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ayasofya Kulliyesi nin Sogukcesme Sokagi na acilan Topkapi Sarayi na en yakin olan kapisi olu kirik baglanti 20 Ekim 2007 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 27 Mayis 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Mayis 2009 Ayasofya nin Bizans donemindeki halinin bir rokonstitusyonu 2 Mayis 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 Ley hatlari 4 Mart 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 Omphalion parts olu kirik baglanti Abside 13 Nisan 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 Christ Pantocrator 6 Mart 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 Ayasofya daki 16 yil suren restorasyon tamamlaniyor 22 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Mart 2009 Synod 10 Nisan 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 Bunun Mihail oldugu ileri surulur Kaynakca Ayasofya Camisi ne Ayasofya i Kebir Cami i Serifi tabelasi asildi aa com tr 24 Temmuz 2020 23 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Temmuz 2020 Kultur ve Turizm Bakanligi Ayasofya yi muze olarak kendisinden alip cami olarak Diyanet e baglayan karari boyle duyurdu 10 Temmuz 2020 12 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Temmuz 2020 a b Mark Irving Ed 2004 1001 Buildings You Must See Before You Die Ingilizce Barrons Educational Series s 39 ISBN 978 0 7893 1564 9 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim NTV 26 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Temmuz 2022 Turk Dil Kurumu na gore 29 Aralik 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde serif sozcugu kutsal serefli soylu temiz gibi anlamlara gelmektedir 12 Agustos 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 Curta Florin Holt Andrew 2016 Great Events in Religion An Encyclopedia of Pivotal Events in Religious History 3 volumes Ingilizce ABC CLIO s 299 ISBN 978 1 61069 566 4 Hagia Sophia was consecrated on December 27 537 five years after construction had begun The church was dedicated to the Wisdom of God referring to the Logos the second entity of the Trinity or alternatively Christ as the Logos incarnate Ayasofya insaatin baslamasindan bes yil sonra 27 Aralik 537 de takdis edildi Kilise Logos a Uclu Birlik in ikinci varligi veya alternatif olarak Logos un vucut bulmus hali olarak Mesih e atfen Tanri nin Bilgeligine adanmisti a b c d e f g h i Ayasofya Muzeler Rehberi H Veli Yenisoganci L Suat Kongaz Ali Kilickaya Saadet Barutcu Suleyman Eskalen Mujgan Harmankaya Nilay Yilmaz Tahsin Aydogmus Ozan Sagdic Ankara ISBN 975 387 042 6 a b c 5 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 H Sophia 27 Mart 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 H Sophia 1 Ocak 2010 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 a b wonders of the world Hagia Sophia 27 Mart 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 Justinian also rebuilt the Church of Hagia Sophia which cost 20 000 pounds of gold P Heather The Fall of the Roman Empire A New History of Rome and the Barbarians 283 a b c 16 Mart 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 a b Ingilizce Stoneworld 2002 2 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Agustos 2020 Hagia Sophia 3 Eylul 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hagia Sophia 15 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c d e f PDF 2 Haziran 2010 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 a b c d e f Estambul REVAK Istanbul ISBN 975 6671 04 1 Hagia Sophia 13 Eylul 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Hagia Sophia 30 Agustos 2005 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 5 Eylul 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 a b Onder Mehmet 1999 Turkiye Muzeleri Ankara Turkiye Is Bankasi s 195 ISBN 975 458 044 8 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim 12 Eylul 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 The Christian Empire 313 476 9 Mart 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 Emporis Haghia Sophia 30 Eylul 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 Lynn Jones Between Islam and Byzantium Agh tamar and the visual construction of medieval Armenian Rulership Ashgate Publishing Limited 2007 98 a b c Santa Sofia REVAK 2002 Istanbul IBSN975 6671 01 7 Wolfgang Muller Wiener 1977 Bildlexikon zur Topographie Istanbuls Byzantion Konstantinupolis Istanbul bis zum Beginn d 17 Jh Almanca Tubingen Wasmuth s 91 ISBN 978 3 8030 1022 3 Pero Tafur Travels and Adventures trans M Letts London 1926 138 148 G Gerola Le vedute di Costantinopoli di Cristoforo Buondemonti SBN 3 1931 247 279 Mungan I 2004 Hagia Sophia and Mimar Sinan 23 Agustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mungan amp Wittek eds Taylor amp Francis Group London pp 383 384 ISBN 90 5809 642 4 Tesla Hagia Sophia 18 Subat 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 Nikolaus Himmler Ruth Lochar Hildegard Toma Ed 2008 Turkiye Museums of the World 1 Munih ss 690 695 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim KB1 bakim Birden fazla ad editor listesi link 11 Ekim 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 16 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Temmuz 2020 Critique revue Byzance Istanbul Seuil 1992 5 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2009 Arsivlenmis kopya 28 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Temmuz 2022 a b Ayasofya yi camiden muzeye donusturen Bakanlar Kurulu kararina iptal Anadolu Ajansi 10 Temmuz 2020 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Temmuz 2020 Ayasofya da sabah namazi 22 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Anadolu Ajansi 2 Temmuz 2016 En son 22 Ekim 2016 tarihinde erisildi Ayasofya da sahur Yunanistan i rahatsiz etti 28 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hurriyet 6 Haziran 2016 En son 22 Ekim 2016 tarihinde erisildi Ayasofya nin 4 minaresinden 5 vakit ezan sesi yukseliyor 21 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Anadolu Ajansi 20 Ekim 2016 En son 22 Ekim 2016 tarihinde erisildi Ayasofya nin 4 minaresinden 5 vakit ezan sesi yukseliyor Anadolu Ajansi 20 Ekim 2016 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Temmuz 2020 Bozdogan Kaan 29 Mayis 2020 Ayasofya da Fetih Suresi okundu Anadolu Ajansi 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Temmuz 2020 YENI ASYA 29 Mayis 2020 8 Haziran 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Agustos 2020 T C DANISTAY ONUNCU DAIRE Bakanlar Kurulu Kararinin IPTALI PDF www danistay gov tr 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan PDF Iletisim Baskanligi 10 Temmuz 2020 13 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Temmuz 2020 T C Resmi Gazete PDF Cumhurbaskanligi Idari Isler Baskanligi Hukuk ve Mevzuat Genel Mudurlugu 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 10 Temmuz 2020 Ayasofya UNESCO Ayasofya nin Dunya Kultur Mirasi statusunun gozden gecirilecegini acikladi BBC bbc com 11 Temmuz 2020 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 11 Temmuz 2020 Halk TV 2 Ocak 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 2 Ocak 2023 Ayasofya nin tarihi kapisi tahrip edildi Cumhuriyet 19 Nisan 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Ayasofya nin paha bicilmez kapisi tahrip edildi Yetkililer Biz tamir ederiz endiselenmeyin dedi Yenicag 19 Nisan 2022 19 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Ayasofya daki Imparator Kapisi yla ilgili ilginc iddia Parca koparip agzina atanlar var Cumhuriyet 21 Nisan 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Ayasofya nin tarihi kapisi tahrip edildi Prof Dr Ilber Ortayli Bu olay mufettis sorusturmasini asiyor Haberturk 20 Nisan 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Arkeofili 20 Nisan 2022 20 Nisan 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Vakiflar Genel Mudurlugu 20 Nisan 2022 20 Nisan 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Ayasofya da tarihi su haznesi kirildi ayakkabilik oldu Yenicag 9 Mayis 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 a b Once Imparatorluk Kapisi sonra tarihi su haznesi Ayasofya da ikinci skandal Haberturk 9 Mayis 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Camiye donusturulen Ayasofya da yeni tahribat iddiasi Su haznesi ayakkabilik oldu Cumhuriyet 9 Mayis 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2022 Istanbul Il Kultur ve Turizm Mudurlugu 9 Mayis 2022 9 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Mayis 2022 YouTube da AYASOFYA DA BUNLAR YAPILMAZSA OLMAZ Talha Ugurluel Hagia Sophia Architecture 1 Ocak 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 the Hindu Hagia Sophia 21 Eylul 2007 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Mart 2009 Andre Falk Turquie Seuil 1956 11 Agustos 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 19 Mart 2020 Lord Kinross Hagia Sophia A History of Constantinople Newsweek New York 1972 p 132 133 International Dictionary of Historic Places Volume 3 Southern Europe Ingilizce Fitzroy Dearborn 1995 s 347 ISBN 1 884964 02 8 A major restoration took place from 1847 to 1849 under the direction of the Swiss architect Gaspare Fossati during the reign of Sultan Abdulmecid I erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim Ayasofya daki Tarihi Vaftiz Havuzu Gun Yuzune Cikti Haberler com 2010 22 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Agustos 2020 Dunyanin en buyuk vaftiz havuzu NTV 2010 22 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Agustos 2020 Ayasofya nin bir sirri daha ortaya cikiyor Milliyet 2010 22 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Agustos 2020 Konuyla ilgili yayinlarMainstone Rowland J 1997 Hagia Sophia Architecture Structure and Liturgy of Justinian s Great Church reprint edition W W Norton amp Co Inc ISBN 0 500 27945 4 Hagia Sophia Church also known as Church of Holy Wisdom Akṣit Ilhan Hagia Sophia Akṣit Kultur ve Turizm Yayincilik ISBN 975 7039 07 1 Turner J Grove Dictionary of Art Oxford University Press USA New Ed edition January 2 1996 ISBN 0 19 517068 7 H Veli Yenisoganci L Suat Kongaz Ali Kilickaya Saadet Barutcu Suleyman Eskalen Mujgan Harmankaya Nilay Yilmaz Tahsin Aydogmus Ozan Sagdic Ayasofya Muzeler Rehberi Ankara ISBN 975 387 042 6 Estambul REVAK Istanbul ISBN 975 6671 04 1 Bordewich Fergus M A Monumental Struggle to Preserve Hagia Sophia 8 Nisan 2013 tarihinde at sitesinde arsivlendi Smithsonian magazine December 2008 AKTUEL Temmuz Eylul July September 2008 No 26 Critique revue Byzance Istanbul Seuil 1992 A Vision for Empires Ayasofya Imparatorluklara Yarasir Bir Goru Cyril Mango ve Ahmet Ertug Ertug amp Kocabiyik YayinlariDis baglantilarWikimedia Commons ta Ayasofya ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir Dunya Mimarlik Tarihinin Onemli Anitlarindan Ayasofya T C Istanbul Valiligi Harika Istanbul Ayasofya Muzesi ve tanitimi Ayasofya nin uydudan gorunusu Google Haritalar 25 Kasim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Ayasofya nin tarihi ve yapisi hakkinda 23 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Ingilizce Ecumenical Patriarchate Ayasofya fotograflari 21 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Ingilizce Ayasofya Tarihi Bilgiler ve fotograflar 28 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Suha Arin in Ayasofya belgeseli 9 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ayasofya Baris Muzesi 2 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde Deesis Mosaic of Christ Guney galerisi 14 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce