Doğa bilimleri, gözlem ve deneylerden elde edilen ampirik kanıtlara dayalı olarak doğal olayların tanımlanması, anlaşılması ve tahmin edilmesiyle ilgilenen bilim biridir.Akran değerlendirmesi ve bulguların tekrarlanabilirliği gibi mekanizmalar, bilimsel ilerlemelerin geçerliliğini sağlamaya çalışmak için kullanılır.
Doğa bilimleri iki ana dala ayrılabilir: ve . Yaşam bilimi alternatif olarak biyoloji olarak bilinir ve fizik bilimi alt dallara ayrılır: fizik, kimya, yer bilimleri ve astronomi. Doğa bilimlerinin bu dalları daha da özelleşmiş dallara (alanlar olarak da bilinir) ayrılabilir. Deneysel bilimler olarak doğa bilimleri, matematik ve mantık gibi formal bilimlerin araçlarını kullanır ve doğa hakkındaki bilgileri "doğa yasalarının" açık ifadeleri olarak açıklanabilecek ölçümlere dönüştürür.
Modern doğa bilimi, doğa felsefesine yönelik daha klasik yaklaşımların yerini almıştır. Galileo, Kepler, Descartes, Bacon ve Newton daha matematiksel ve daha deneysel yaklaşımları metodik bir şekilde kullanmanın faydalarını tartışmışlardır. Yine de, genellikle göz ardı edilen felsefi perspektifler, konjektürler ve doğa bilimlerinde gerekli olmaya devam etmektedir. de dahil olmak üzere sistematik veri toplama, 16. yüzyılda bitkilerin, hayvanların, minerallerin vb. tanımlanması ve sınıflandırılmasıyla ortaya çıkan doğa tarihinin yerini almıştır. Günümüzde "doğa tarihi" popüler kitlelere yönelik gözlemsel açıklamaları akla getirmektedir.
Kriterler
Bilim felsefecileri, Karl Popper'ın tartışmalı yanlışlanabilirlik kriteri de dahil olmak üzere, bilimsel çabaları bilimsel olmayanlardan ayırt etmelerine yardımcı olacak çeşitli kriterler önermişlerdir. , doğruluk ve akran değerlendirmesi ve bulguların tekrarlanabilirliği gibi kalite kontrolü, günümüzün küresel bilim camiasında en çok saygı duyulan kriterler arasındadır.
Doğa bilimlerinde, , tartışılamayacak derecede kanıtlanmış olarak kabul edilmek yerine, ezici bir olasılıkla kabul görmeye başlar. Bu güçlü kabulün temelinde, bir şeyin gerçekleşmediğine dair kapsamlı kanıtların, varsayımları mantıksal olarak bir şeyin imkansız olduğu sonucuna götüren, tahminlerde bulunmada çok başarılı olan temel bir teori ile birleşmesi yatar. Doğa bilimlerinde bir imkansızlık iddiası asla kesin olarak kanıtlanamazken, tek bir karşı örneğin gözlemlenmesiyle çürütülebilir. Böyle bir karşı örnek, imkansızlığı ima eden teorinin altında yatan varsayımların yeniden incelenmesini gerektirecektir.
Doğa bilimlerinin dalları
Biyoloji
Bu alan, canlı organizmalarla ilgili olguları inceleyen çeşitli disiplinleri kapsar. Çalışma ölçeği, alt bileşen biyofizikten karmaşık ekolojilere kadar değişebilir. Biyoloji, organizmaların özellikleri, sınıflandırılması ve davranışlarının yanı sıra türlerin nasıl oluştuğu ve birbirleriyle ve çevreyle olan etkileşimleriyle ilgilenir.
Biyolojinin botanik, zooloji ve tıp alanları uygarlığın ilk dönemlerine kadar uzanırken, mikrobiyoloji 17. yüzyılda mikroskobun icadıyla ortaya çıkmıştır. Ancak biyolojinin birleşik bir bilim haline gelmesi 19. yüzyıla kadar gerçekleşmemiştir. Bilim insanları tüm canlılar arasındaki ortak noktaları keşfettikten sonra, bunların en iyi şekilde bir bütün olarak incelenebileceğine karar verildi.
Biyolojideki bazı önemli gelişmeler genetiğin keşfi, doğal seçilim yoluyla evrim, hastalıkların mikrop teorisi ve kimya ve fizik tekniklerinin hücre veya organik molekül düzeyinde uygulanmasıdır.
Modern biyoloji, organizma türüne ve incelenen ölçeğe göre alt disiplinlere ayrılır. Moleküler biyoloji yaşamın temel kimyasını incelerken, hücresel biyoloji tüm yaşamın temel yapı taşı olan hücrenin incelenmesidir. Daha yüksek bir seviyede, anatomi ve fizyoloji bir organizmanın iç yapılarına ve işlevlerine bakarken, ekoloji çeşitli organizmaların birbirleriyle nasıl ilişki kurduğuna bakar.
Yer bilimleri
Yer bilimleri; jeoloji, coğrafya, jeofizik, jeokimya, klimatoloji, buzul bilimi, hidroloji, meteoroloji ve oşinografi dahil olmak üzere Dünya gezegeniyle ilgili bilimler için kullanılan geniş kapsamlı bir terimdir.
Madencilik ve değerli taşlar uygarlık tarihi boyunca insanların ilgi alanı olmuş olsa da ilgili ve mineraloji bilimlerinin gelişimi 18. yüzyıla kadar gerçekleşmemiştir. Yeryüzü çalışmaları, özellikle de paleontoloji, 19. yüzyılda çiçek açmıştır. Jeofizik gibi diğer disiplinlerin 20. yüzyılda büyümesi, 1960'larda levha tektoniği teorisinin gelişmesine yol açmış ve bu da evrim teorisinin biyoloji üzerinde yarattığı etkiye benzer bir etkiyi yer bilimleri üzerinde yaratmıştır. Günümüzde yer bilimleri petrol ve mineral kaynakları, iklim araştırmaları ve çevresel değerlendirme ve iyileştirme ile yakından bağlantılıdır.
Atmosfer bilimi
Bazen yer bilimleri ile birlikte düşünülse de kavram, teknik ve uygulamalarının bağımsız gelişimi ve kanatları altında çok çeşitli alt disiplinler barındırması nedeniyle atmosfer bilimi de ayrı bir doğa bilimi dalı olarak kabul edilmektedir. Bu alan, yer seviyesinden uzayın sınırına kadar atmosferin farklı katmanlarının özelliklerini inceler. Çalışmanın zaman ölçeği de günden yüzyıla kadar değişir. Bazen bu alan, dünya dışındaki gezegenlerdeki iklim modellerinin incelenmesini de içerir.
Oşinografi
Okyanuslarla ilgili ciddi çalışmalar 20. yüzyılın başlarından ortalarına kadar olan dönemde başlamıştır. Bir doğa bilimi alanı olarak nispeten gençtir, ancak bağımsız programlar bu konuda uzmanlıklar sunmaktadır. Alanın yer bilimleri, disiplinler arası bilimler veya kendi başına ayrı bir alan olarak kategorize edilmesi konusunda bazı tartışmalar devam etse de, alandaki modern çalışanların çoğu, kendi paradigmaları ve uygulamaları olacak şekilde olgunlaştığı konusunda hemfikirdir.
Gezegen bilimi
Gezegen bilimi veya planetoloji, Dünya gibi karasal gezegenleri ve gaz devleri gibi diğer gezegen türlerini ve uydular, asteroitler ve kuyruklu yıldızlar gibi diğer gök cisimlerini içeren gezegenlerin bilimsel çalışmasıdır. Bu büyük ölçüde Güneş Sistemi'ni içerir, ancak son zamanlarda ötegezegenlere, özellikle de karasal ötegezegenlere doğru genişlemeye başlamıştır. Mikrometeoroidlerden gaz devlerine kadar uzanan çeşitli nesneleri, bileşimlerini, hareketlerini, oluşumlarını, birbirleriyle ilişkilerini ve geçmişlerini belirlemek amacıyla araştırır. Gezegen bilimi, astronomi ve yer bilimlerinden kaynaklanan ve şu anda gezegen jeolojisi, kozmokimya, atmosfer bilimi, fizik, oşinografi, hidroloji, , buzul bilimi ve ötegezegenoloji gibi çok sayıda alanı kapsayan disiplinler arası bir alandır. İlgili alanlar, Güneş'in Güneş Sistemi'ndeki cisimler üzerindeki etkisini inceleyen uzay fiziği ve astrobiyolojiyi kapsamaktadır.
Gezegen bilimi birbiriyle bağlantılı gözlemsel ve teorik dallardan oluşur. Gözlemsel araştırma, öncelikle uzaktan algılamayı kullanan robotik uzay aracı misyonları aracılığıyla uzay keşfi ve Dünya merkezli laboratuvarlarda yürütülen karşılaştırmalı deneysel çalışmaların bir kombinasyonunu gerektirir. Teorik yönü ise kapsamlı matematiksel modelleme ve bilgisayar simülasyonunu içerir.
Gezegen bilimciler genellikle üniversitelerin astronomi, fizik veya yer bilimleri bölümlerinde veya araştırma merkezlerinde yer alırlar. Bununla birlikte, dünya çapında özel gezegen bilimi enstitüleri de vardır. Genel olarak, gezegen bilimi alanında kariyer yapmak isteyen kişiler yer bilimleri, astronomi, astrofizik, jeofizik veya fizik alanlarından birinde yüksek lisans düzeyinde eğitim alırlar. Daha sonra araştırmalarını gezegen bilimi disiplini içinde yoğunlaştırırlar. Her yıl büyük konferanslar düzenlenir ve çok sayıda hakemli dergi gezegen bilimindeki çeşitli araştırma ilgi alanlarına hitap eder. Bazı gezegen bilimciler özel araştırma merkezleri tarafından istihdam edilir ve sıklıkla ortak araştırma girişimlerinde bulunurlar.
Kimya
Maddenin atomik ve moleküler ölçekteki bilimsel çalışmasını oluşturan kimya, öncelikle gazlar, moleküller, kristaller ve metaller gibi atom koleksiyonlarıyla ilgilenir. Bu materyallerin bileşimi, istatistiksel özellikleri, dönüşümleri ve reaksiyonları incelenir. Kimya ayrıca, daha büyük ölçekli uygulamalarda kullanılmak üzere tek tek atomların ve moleküllerin özelliklerini ve etkileşimlerini anlamayı da içerir.
Kimyasal süreçlerin çoğu, malzemelerin manipülasyonu için bir dizi (genellikle iyi test edilmiş) teknik ve altta yatan süreçlerin anlaşılması kullanılarak doğrudan bir laboratuvarda incelenebilir. Kimya, diğer doğa bilimlerini birbirine bağlamadaki rolü nedeniyle genellikle "" olarak adlandırılır.
Kimyadaki ilk deneylerin kökleri, mistisizm ile fiziksel deneyleri birleştiren bir inançlar bütünü olan simya sistemine dayanıyordu. Kimya bilimi, gazları keşfeden Robert Boyle ve kütlenin korunumu teorisini geliştiren Antoine Lavoisier'in çalışmalarıyla gelişmeye başladı.
ve atom teorisi bu bilimi sistematik hale getirmeye başladı ve araştırmacılar maddenin halleri, iyonlar, kimyasal bağlar ve kimyasal reaksiyonlar hakkında temel bir anlayış geliştirdiler. Bu bilimin başarısı, şu anda dünya ekonomisinde önemli bir rol oynayan tamamlayıcı bir kimya endüstrisine yol açtı.
Fizik
Fizik, evrenin temel bileşenlerinin, birbirleri üzerinde uyguladıkları kuvvetlerin ve etkileşimlerin ve bu etkileşimlerin ürettiği sonuçların incelenmesini içerir. Genel olarak, fizik temel bilim olarak kabul edilir, çünkü diğer tüm doğa bilimleri bu alanın ilke ve yasalarını kullanır ve bunlara uyar. Fizik, ilkeleri formüle etmek ve nicelleştirmek için mantıksal çerçeve olarak büyük ölçüde matematiğe dayanır.
Evrenin ilkelerinin incelenmesi uzun bir geçmişe sahiptir ve büyük ölçüde doğrudan gözlem ve deneylerden kaynaklanmaktadır. Evreni yöneten yasalara ilişkin teorilerin formülasyonu, çok erken dönemlerden itibaren fizik çalışmalarının merkezinde yer almış, felsefe giderek yerini doğrulama kaynağı olarak sistematik, nicel deneysel testlere ve gözleme bırakmıştır. Fizikteki önemli tarihsel gelişmeler arasında Isaac Newton'un evrensel çekim teorisi ve klasik mekanik, elektriğin anlaşılması ve manyetizma ile ilişkisi, Einstein'ın özel ve genel görelilik teorileri, termodinamiğin gelişimi ve atomik ve atomaltı fiziğin kuantum mekanik modeli yer almaktadır.
Fizik alanı son derece geniştir ve kuantum mekaniği ve teorik fizik, uygulamalı fizik ve optik gibi çeşitli çalışmaları içerebilir. Modern fizik giderek uzmanlaşmakta, araştırmacılar Isaac Newton, Albert Einstein ve Lev Landau gibi birden fazla alanda çalışan "evrenselciler" olmak yerine belirli bir alana odaklanma eğilimi göstermektedir.
Astronomi
Astronomi, gök cisimlerini ve olaylarını inceleyen bir doğa bilimidir. İlgi çeken nesneler arasında gezegenler, uydular, yıldızlar, bulutsular, galaksiler ve kuyruklu yıldızlar yer alır. Astronomi, evrende Dünya atmosferinin ötesindeki her şeyin incelenmesidir. Buna çıplak gözle görebildiğimiz nesneler de dahildir. Astronomi en eski bilimlerden biridir.
İlk uygarlıkların astronomları gece gökyüzünde metodik gözlemler yapmışlardır ve çok daha eski dönemlere ait astronomik eserler bulunmuştur. İki tür astronomi vardır: gözlemsel astronomi ve teorik astronomi. Gözlemsel astronomi, temel olarak fiziğin temel ilkelerini kullanarak veri elde etmeye ve analiz etmeye odaklanırken, Teorik astronomi astronomik nesneleri ve olayları tanımlamak için bilgisayar veya analitik modellerin geliştirilmesine yöneliktir.
Bu disiplin, Dünya atmosferi dışında oluşan gök cisimlerinin ve olaylarının bilimidir. Evrenin oluşumu ve gelişiminin yanı sıra gök cisimlerinin evrimi, fiziği, kimyası, meteorolojisi, jeolojisi ve hareketi ile ilgilenir.
Astronomi, yıldızların, gezegenlerin ve kuyruklu yıldızların incelenmesini, çalışılmasını ve modellenmesini içerir. Gök bilimciler tarafından kullanılan bilgilerin çoğu uzaktan gözlem yoluyla toplanır, ancak göksel olayların bazı laboratuvar yeniden üretimi gerçekleştirilmiştir (yıldızlararası ortamın moleküler kimyası gibi). Fizik ve yer bilimlerinin bazı alanları ile önemli ölçüde örtüşmektedir. Astrofizik, gezegen bilimi ve kozmoloji gibi disiplinler arası alanların yanı sıra uzay fiziği ve astrokimya gibi müttefik disiplinler de vardır.
Göksel özelliklerin ve fenomenlerin incelenmesinin kökenleri antik çağlara kadar uzanırken, bu alanın bilimsel metodolojisi 17. yüzyılın ortalarında gelişmeye başlamıştır. Kilit faktörlerden biri Galileo'nun gece gökyüzünü daha detaylı incelemek için teleskopu kullanmasıydı.
Astronominin matematiksel olarak ele alınması, Newton'un gök mekaniği ve kütleçekim kanunlarını geliştirmesiyle başlamış olsa da Kepler gibi astronomların daha önceki çalışmaları tarafından tetiklenmiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde astronomi, spektroskop ve fotoğraf gibi aletlerin yanı sıra çok daha gelişmiş teleskoplar ve profesyonel gözlemevlerinin kurulmasıyla resmi bir bilim haline gelmiştir.
Disiplinlerarası çalışmalar
Bu bölüm herhangi bir .Aralık 2023) () ( |
Doğa bilimleri disiplinleri arasındaki ayrımlar her zaman keskin değildir ve birçok disiplinler arası alanı paylaşırlar. Fizik; astrofizik, jeofizik, ve biyofizik ile temsil edildiği üzere diğer doğa bilimlerinde önemli bir rol oynamaktadır. Benzer şekilde kimya da biyokimya, fiziksel kimya, jeokimya ve astrokimya gibi alanlarla temsil edilmektedir.
Birden fazla doğa biliminden yararlanan bilimsel bir disiplinin özel bir örneği çevre bilimidir. Bu alan, çevrenin fiziksel, kimyasal, jeolojik ve etkileşimlerini, özellikle de insan faaliyetlerinin biyoçeşitlilik ve sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini inceler. Bu bilim dalı aynı zamanda ekonomi, hukuk ve sosyal bilimler gibi diğer alanların uzmanlıklarından da faydalanmaktadır.
Karşılaştırılabilir bir disiplin olan oşinografi de benzer genişlikte bilimsel disiplinlerden faydalanmaktadır. Oşinografi, fiziksel oşinografi ve deniz biyolojisi gibi daha uzmanlaşmış çapraz disiplinler olarak alt kategorilere ayrılır. çok büyük ve çeşitli olduğundan, deniz biyolojisi de belirli türlerdeki uzmanlıklar da dahil olmak üzere birçok alt alana ayrılmıştır.
Ayrıca, ele aldıkları sorunların doğası gereği uzmanlaşmaya ters düşen güçlü akımlara sahip disiplinler arası alanların bir alt kümesi de vardır. Başka bir deyişle: Bazı bütünleştirici uygulama alanlarında, birden fazla alandaki uzmanlar en çok diyalogun önemli bir parçasıdır. Bu tür bütünleştirici alanlara örnek olarak nanobilim, astrobiyoloji ve karmaşık sistem bilişimi verilebilir.
Malzeme bilimi
Malzeme bilimi, maddenin ve özelliklerinin incelenmesinin yanı sıra yeni malzemelerin keşfi ve tasarımı ile ilgilenen nispeten yeni, disiplinler arası bir alandır. Başlangıçta metalurji alanında geliştirilen malzeme ve katıların özelliklerinin incelenmesi artık tüm malzemeleri kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bu alan, metaller, seramikler, yapay polimerler ve diğerleri dahil olmak üzere malzemelerin kimyasını, fiziğini ve mühendislik uygulamalarını kapsar. Alanın özü, malzemelerin yapısı ile özelliklerini ilişkilendirmekle ilgilidir.
Bilim ve mühendislik alanındaki araştırmaların ön saflarında yer almaktadır. Adli mühendisliğin (arızalanan veya amaçlandığı gibi çalışmayan veya işlev görmeyen, kişisel yaralanmalara veya maddi hasara neden olan malzemelerin, ürünlerin, yapıların veya bileşenlerin araştırılması) ve önemli bir parçasıdır; ikincisi, örneğin çeşitli havacılık kazalarının nedenini anlamanın anahtarıdır. Günümüzde karşılaşılan en acil bilimsel sorunların çoğu, mevcut malzemelerin sınırlamalarından kaynaklanmaktadır ve sonuç olarak, bu alandaki atılımların teknolojinin geleceği üzerinde önemli bir etkisi olması muhtemeldir.
Malzeme biliminin temeli, malzemelerin yapısını incelemeyi ve bunları özellikleriyle ilişkilendirmeyi içerir. Bir malzeme bilimci bu yapı-özellik korelasyonunu öğrendikten sonra, belirli bir uygulamada bir malzemenin göreceli performansını incelemeye devam edebilir. Bir malzemenin yapısının ve dolayısıyla özelliklerinin başlıca belirleyicileri, onu oluşturan kimyasal elementler ve nihai formuna nasıl işlendiğidir. Bu özellikler birlikte ele alındığında ve termodinamik ve kinetik yasaları aracılığıyla ilişkilendirildiğinde, bir malzemenin mikroyapısını ve dolayısıyla özelliklerini yönetir.
Tarihçe
Bazı akademisyenler doğa bilimlerinin kökenini, doğal dünyayı anlamanın hayatta kalmak için gerekli olduğu okuryazarlık öncesi insan toplumlarına kadar götürmektedir. İnsanlar hayvanların davranışlarını ve bitkilerin gıda ve ilaç olarak yararlılığını gözlemlemiş ve bu bilgileri nesilden nesile aktarmışlardır. Bu ilkel anlayışlar MÖ 3500 ila 3000 yıllarında Mezopotamya ve Eski Mısır kültürlerinde yerini daha resmi bir sorgulamaya bırakmış ve doğa bilimlerinin öncüsü olan doğa felsefesinin bilinen ilk yazılı kanıtları ortaya çıkmıştır. Yazılar astronomi, matematik ve fiziksel dünyanın diğer yönlerine ilgi gösterse de, doğanın işleyişine dair sorgulamanın nihai amacı her durumda bilimsel değil dini ya da mitolojikti.
Taocu simyacıların ve filozofların yaşamı uzatmak ve hastalıkları iyileştirmek için iksirler denediği Antik Çin'de de bir bilimsel araştırma geleneği ortaya çıkmıştır.Yin ve yang'a ya da doğadaki zıt unsurlara odaklandılar; yin dişilik ve soğuklukla ilişkilendirilirken, yang erkeklik ve sıcaklıkla ilişkilendirildi.Beş evre - ateş, toprak, metal, ahşap ve su - doğadaki dönüşümlerin bir döngüsünü tanımlıyordu. Su oduna dönüşüyor, odun da yandığında ateşe dönüşüyordu. Ateşin bıraktığı küller ise topraktı. Çinli filozoflar ve doktorlar bu ilkeleri kullanarak insan anatomisini araştırmış, organları ağırlıklı olarak yin veya yang olarak nitelendirmiş ve Batı'da kabul görmesinden yüzyıllar önce nabız, kalp ve vücuttaki kan akışı arasındaki ilişkiyi anlamışlardır.
İndus Nehri çevresindeki Eski Hint kültürlerinin doğayı nasıl anladıklarına dair günümüze çok az kanıt ulaşmıştır, ancak bu kültürlerin bazı bakış açıları kutsal Hindu metinleri olan Vedalar'da yansıtılmış olabilir. Bu metinler, sürekli genişleyen ve sürekli olarak yeniden dönüştürülen ve yeniden biçimlendirilen bir evren anlayışını ortaya koymaktadır.Ayurveda geleneğindeki cerrahlar sağlık ve hastalığı üç mizacın birleşimi olarak görüyorlardı: rüzgâr, safra ve balgam. Sağlıklı bir yaşam bu hümörler arasındaki dengenin bir sonucuydu. Ayurvedik düşüncede beden beş elementten oluşuyordu: toprak, su, ateş, rüzgâr ve uzay. Ayurvedik cerrahlar karmaşık ameliyatlar gerçekleştirir ve insan anatomisi hakkında ayrıntılı bir anlayış geliştirirlerdi.
Antik Yunan kültüründeki Sokrates öncesi filozoflar, her ne kadar büyü ve mitoloji unsurları varlığını sürdürse de, MÖ 600-400 yılları arasında doğa felsefesini doğadaki neden ve sonuçlarla ilgili doğrudan sorgulamaya bir adım daha yaklaştırmışlardır. Depremler ve tutulmalar gibi doğa olayları, öfkeli tanrılara atfedilmek yerine giderek artan bir şekilde doğanın kendisi bağlamında açıklanmaya başlanmıştır. MÖ 625-546 yılları arasında yaşamış olan ilk filozoflardan Miletoslu Thales, depremleri dünyanın su üzerinde yüzdüğü ve suyun doğadaki temel unsur olduğu teorisiyle açıklamıştır. MÖ 5. yüzyılda Leukippos, dünyanın temel bölünmez parçacıklardan oluştuğu fikri olan atomculuğun ilk temsilcilerinden biriydi.Pisagor matematikteki Yunan yeniliklerini astronomiye uygulamış ve dünyanın küresel olduğunu öne sürmüştür.
Aristotelesçi doğa felsefesi (MÖ 400-MS 1100)
Daha sonraki Sokratik ve Platonik düşünce etik, ahlak ve sanat üzerine odaklanmış ve fiziksel dünyanın araştırılmasına girişmemiştir. Platon, Sokrates öncesi düşünürleri materyalist ve din karşıtı olmakla eleştirmiştir. Ancak Platon'un öğrencisi olan ve MÖ 384 ila 322 yılları arasında yaşamış olan Aristoteles, felsefesinde doğal dünyaya daha fazla önem vermiştir.Hayvanların Tarihi Üzerine adlı eserinde, aralarında vatoz, kedi balığı ve arının da bulunduğu 110 türün iç işleyişini anlatmıştır. Yumurtaları kırıp açarak ve gelişimin çeşitli aşamalarında gözlemleyerek civciv embriyolarını incelemiştir. Aristoteles'in çalışmaları 16. yüzyıl boyunca etkili olmuştur ve bu bilimdeki öncü çalışmaları nedeniyle olarak kabul edilir. Ayrıca Fizik ve adlı eserlerinde tümevarımsal akıl yürütmeyi kullanarak fizik, doğa ve astronomi hakkında felsefeler sunmuştur.
Aristoteles doğa felsefesini seleflerinden daha ciddi bir şekilde ele almış olsa da ona teorik bir bilim dalı olarak yaklaşmıştır. Yine de onun çalışmalarından esinlenen, aralarında Lucretius, Seneca ve Yaşlı Plinius'un da bulunduğu MS 1. yüzyılın başlarındaki Antik Romalı filozoflar, doğal dünyanın kurallarını farklı derinlik derecelerinde ele alan incelemeler yazdılar. Ayrıca 3. ve 6. yüzyıllar arasında yaşamış olan birçok Antik Romalı Yeni Platoncu da Aristoteles'in fiziksel dünyaya ilişkin öğretilerini spiritüalizmi vurgulayan bir felsefeye uyarlamıştır.Macrobius, ve gibi erken Orta Çağ filozofları da fiziksel dünyayı büyük ölçüde kozmolojik ve kozmografik bir perspektiften incelemiş, gök cisimlerinin ve esîrden oluştuğu varsayılan göklerin düzenine ilişkin teoriler ortaya koymuşlardır.
Aristoteles'in doğa felsefesine ilişkin eserleri, Bizans İmparatorluğu ve Abbasi Halifeliği'nin yükselişi sırasında tercüme edilmeye ve incelenmeye devam etdildi.
Bizans İmparatorluğu'nda Aristoteles'in fizik öğretisini ilk sorgulayan İskenderiyeli Aristoteles yorumcusu ve Hristiyan teolog Yahya en-Nahvi olmuştur. Fiziğini sözel argümanlara dayandıran Aristoteles'in aksine, Nahvi bunun yerine gözleme dayanmış ve sözel bir argümana başvurmak yerine gözlem için tartışmıştır. ortaya atmıştır. Yahya en-Nahvi'nin Aristotelesçi fizik ilkelerine yönelik eleştirileri, bilimsel devrim sırasında Galileo Galilei'ye ilham kaynağı olmuştur.
Abbasi Halifeliği döneminde, 9. yüzyıldan itibaren Müslüman bilginlerin Yunan ve Hint doğa felsefesini genişletmesiyle matematik ve bilimde bir canlanma yaşanmıştır.Alkol, cebir ve zenit kelimelerinin hepsi Arapça kökenlidir.
Orta Çağ doğa felsefesi (1100-1600)
Aristoteles'in eserleri ve diğer Yunan doğa felsefesi, eserlerin Yunanca ve Arapçadan Latinceye çevrildiği 12. yüzyılın ortalarına kadar Batı'ya ulaşmamıştır. Avrupa medeniyetinin Orta Çağ'ın ilerleyen dönemlerinde gelişmesi, doğa felsefesinde daha fazla ilerlemeyi de beraberinde getirmiştir.At nalı, ve ekin rotasyonu gibi Avrupalı icatlar hızlı nüfus artışına olanak sağlamış, nihayetinde kentleşmeye ve günümüz Fransa ve İngiltere'sinde manastır ve katedrallere bağlı okulların kurulmasına yol açmıştır.
Okulların da yardımıyla, doğa ve diğer konularla ilgili soruları mantık kullanarak yanıtlamaya çalışan bir Hristiyan teolojisi yaklaşımı gelişti. Ancak bu yaklaşım bazı muhalifler tarafından sapkınlık olarak görülmüştür. 12. yüzyıla gelindiğinde, Batı Avrupalı bilginler ve filozoflar daha önce haberdar olmadıkları bir bilgi birikimiyle temasa geçtiler: İslam bilginleri tarafından muhafaza edilen Yunanca ve Arapça eserlerden oluşan geniş bir külliyat. Latinceye yapılan çeviriler sayesinde Batı Avrupa Aristoteles ve onun doğa felsefesiyle tanıştı. Bu eserler, Katolik Kilisesi tarafından hoş karşılanmasa da 13. yüzyılın başlarında Paris ve Oxford'daki yeni üniversitelerde okutulmaya başlandı. Paris Sinodu'nun 1210 tarihli bir kararnamesi "Paris'te Aristoteles'in doğa felsefesi kitapları ya da şerhleri kullanılarak kamuya açık ya da özel hiçbir ders verilmemesini emrediyor ve tüm bunları aforoz cezası altında yasaklıyoruz" diyordu.
Orta Çağ'ın sonlarında İspanyol filozof , eski İranlı bilgin Farabi'nin Bilimler Üzerine adlı eserini Latinceye çevirmiş ve doğanın mekaniği üzerine yapılan çalışmalara Scientia naturalis, yani doğa bilimleri adını vermiştir. Gundissalinus ayrıca 1150 tarihli Felsefe Bölümü Üzerine adlı eserinde doğa bilimleri için kendi sınıflandırmasını önermiştir. Bu, Yunan ve Arap felsefesine dayanan bilimlerin Batı Avrupa'ya ulaşan ilk ayrıntılı sınıflandırmasıydı. Gundissalinus doğa bilimini, matematiğin ve matematiğe dayanan bilimlerin aksine, "yalnızca soyutlanmamış ve hareket eden şeyleri inceleyen bilim" olarak tanımlamıştır. Farabi'yi izleyerek bilimleri fizik, kozmoloji, meteoroloji, mineral bilimi, bitki ve hayvan bilimi olmak üzere sekiz bölüme ayırmıştır.
Daha sonraki filozoflar doğa bilimleri için kendi sınıflandırmalarını yapmışlardır. 13. yüzyılda yazdığı Bilimlerin Düzeni Üzerine adlı eserinde, doğa bilimlerini hareket halindeki cisimlerle ilgilenen bilimler olarak tanımlarken, tıbbı tarım, avcılık ve tiyatro ile birlikte mekanik bir bilim olarak sınıflandırmıştır. Bir İngiliz rahip ve filozof olan Roger Bacon, doğa biliminin "ateş, hava, toprak ve su elementlerinin parçalarında ve bunlardan yapılan tüm cansız şeylerde olduğu gibi bir hareket ve dinlenme ilkesi" ile ilgilendiğini yazmıştır. Bu bilimler aynı zamanda bitkileri, hayvanları ve gök cisimlerini de kapsıyordu. Daha sonra 13. yüzyılda Katolik bir rahip ve teolog olan Thomas Aquinas doğa bilimini "hareketli varlıklar" ve "sadece varoluşları için değil aynı zamanda tanımları için de bir maddeye bağlı olan şeyler" ile ilgilenmek olarak tanımlamıştır.
Orta Çağ'da bilim adamları arasında doğa biliminin hareket halindeki cisimlerle ilgili olduğu konusunda geniş bir mutabakat vardı, ancak tıp, müzik ve perspektif gibi alanların dahil edilmesi konusunda bölünme vardı. Filozoflar, boşluğun varlığı, hareketin ısı üretip üretemeyeceği, gökkuşağının renkleri, dünyanın hareketi, temel kimyasalların var olup olmadığı ve atmosferde yağmurun nasıl oluştuğu gibi sorulara kafa yormuşlardır.
Orta Çağ'ın sonuna kadar olan yüzyıllarda doğa bilimleri genellikle büyü ve okült felsefelerle iç içe geçmiştir. Doğa felsefesi, risalelerden ansiklopedilere ve Aristoteles üzerine yorumlara kadar çok çeşitli biçimlerde ortaya çıkmıştır. Bu dönemde doğa felsefesi ve Hristiyanlık arasındaki etkileşim karmaşıktı; Tatianus ve Eusebios da dahil olmak üzere bazı erken dönem teologları doğa felsefesini pagan Yunan biliminin bir uzantısı olarak görüyor ve ona şüpheyle yaklaşıyorlardı. Aquinas da dahil olmak üzere daha sonraki bazı Hristiyan filozoflar doğa bilimini kutsal kitabı yorumlamanın bir aracı olarak görmeye başlasa da bu şüphe 12. ve 13. yüzyıllara kadar devam etmiştir.
Felsefenin teolojiyle eşit bir düzeye getirilmesini ve dini yapıların bilimsel bir bağlamda tartışılmasını yasaklayan , Katolik liderlerin teolojik bir perspektiften bile olsa doğa felsefesinin gelişimine ne kadar ısrarla direndiğini göstermiştir. Aquinas ve dönemin bir diğer Katolik teologu Albertus Magnus, eserlerinde teolojiyi bilimden uzaklaştırmaya çalışmıştır. "Birinin Aristoteles'i yorumlamasının inanç öğretisiyle ne ilgisi olduğunu anlamıyorum" diye yazmıştı 1271'de.
Newton ve bilimsel devrim (1600-1800)
16. ve 17. yüzyıllarda doğa felsefesi, daha fazla erken dönem Yunan felsefesinin ortaya çıkarılması ve tercüme edilmesiyle Aristoteles yorumlarının ötesine geçen bir evrim geçirmiştir.Matbaanın 15. yüzyılda icadı, mikroskop ve teleskopun icadı ve Protestan Reformu, Batı'da bilimsel araştırmanın geliştiği sosyal bağlamı temelden değiştirmiştir.Kristof Kolomb'un yeni bir dünya keşfetmesi dünyanın fiziksel yapısına ilişkin algıları değiştirirken, Kopernik, Tycho Brahe ve Galileo'nun gözlemleri güneş sisteminin güneş merkezli olarak daha doğru bir resmini ortaya koymuş ve Aristoteles'in gök cisimleri hakkındaki birçok teorisinin yanlış olduğunu kanıtlamıştır. Aralarında Thomas Hobbes, John Locke ve Francis Bacon'ın da bulunduğu bazı 17. yüzyıl filozofları, Aristoteles ve Orta Çağ takipçilerinin doğa felsefesine yaklaşımlarını yüzeysel olarak nitelendirerek onları tamamen reddederek geçmişten kopmuşlardır.
Galileo'nun İki Yeni Bilim ve Johannes Kepler'in Yeni Astronomi adlı eserlerinin başlıkları, Aristoteles'in doğal dünyaya ilişkin yeni araştırma yöntemleri lehine reddedilmesiyle 17. yüzyılda hakim olan değişim atmosferinin altını çiziyordu. Bacon bu değişimin popülerleşmesinde etkili oldu; insanların doğa üzerinde egemenlik kurmak için sanat ve bilimleri kullanması gerektiğini savundu. Bunu başarmak için "insan yaşamının keşifler ve güçlerle donatılması gerektiğini" yazdı. Doğa felsefesini "şeylerin nedenlerinin ve gizli hareketlerinin bilgisi ve mümkün olan her şeyin gerçekleştirilmesi için İnsan İmparatorluğu'nun sınırlarının genişletilmesi" olarak tanımladı.
Bacon, bilimsel araştırmanın devlet tarafından desteklenmesini ve bilim insanlarının ortak araştırmalarıyla beslenmesini önerdi. Bu, o dönemde kapsamı, hırsı ve biçimleri açısından benzeri görülmemiş bir vizyondu. Doğa filozofları doğayı giderek karmaşık bir saat gibi parçalarına ayrılabilen ve anlaşılabilen bir mekanizma olarak görmeye başladılar.Isaac Newton, Evangelista Torricelli ve Francesco Redi gibi doğa filozofları suyun akışına odaklanan, barometre kullanarak atmosferik basıncı ölçen ve kendiliğinden oluşumu çürüten deneyler yaptılar. Bilimsel topluluklar ve bilimsel dergiler ortaya çıktı ve matbaa aracılığıyla geniş çapta yayılarak bilimsel devrimi başlattı. Newton 1687 yılında, 19. yüzyıla kadar geçerliliğini koruyan fiziksel yasaların temelini oluşturan Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri ya da Principia Mathematica adlı eserini yayınladı.
Andrew Cunningham, Perry Williams ve 'in de aralarında bulunduğu bazı modern akademisyenler, doğa felsefesinin doğru bir şekilde bilim olarak adlandırılamayacağını ve gerçek bilimsel araştırmanın ancak bilimsel devrimle birlikte başladığını savunmaktadır. Cohen'e göre, "bilimin 'doğa felsefesi' adı verilen kapsayıcı bir varlıktan kurtulması, Bilimsel Devrim'in tanımlayıcı özelliklerinden biridir."'ın da aralarında bulunduğu diğer bilim tarihçileri, 17, 18 ve 19. yüzyıllarda filizlenen bilimsel devrimin, optik, mekanik ve astronomi gibi kesin bilimlerde öğrenilen ilkelerin doğa felsefesi tarafından ortaya atılan sorulara uygulanmaya başlamasıyla gerçekleştiğini iddia etmektedir. Grant, Newton'un doğanın matematiksel temelini, yani uyduğu değişmez kuralları ortaya çıkarmaya çalıştığını ve bunu yaparken de doğa felsefesi ile matematiği ilk kez birleştirerek modern fiziğin erken dönem eserini ortaya koyduğunu savunmaktadır.
XVII. yüzyılda etkisini göstermeye başlayan bilimsel devrim, Aristotelesçi sorgulama tarzından keskin bir kopuşu temsil ediyordu. Başlıca ilerlemelerinden biri, doğayı araştırmak için bilimsel yöntemin kullanılmasıydı. Deneylerde veriler toplandı ve ölçümler yapıldı. Bilim insanları daha sonra bu deneylerin sonuçlarını açıklamak için hipotezler oluşturdu. Daha sonra hipotez, doğruluğunu kanıtlamak ya da çürütmek için yanlışlanabilirlik ilkesi kullanılarak test edildi. Doğa bilimleri doğa felsefesi olarak adlandırılmaya devam etti, ancak bilimsel yöntemin benimsenmesi bilimi felsefi varsayım alanının ötesine taşıdı ve doğayı incelemenin daha yapılandırılmış bir yolunu ortaya koydu.
İngiliz matematikçi ve fizikçi Newton, bilimsel devrimin en önemli figürlerinden biriydi. Kopernik, Brahe ve Kepler'in astronomi alanındaki ilerlemelerinden yararlanan Newton, evrensel çekim yasasını ve hareket yasalarını türetmiştir. Bu yasalar hem yeryüzünde hem de uzayda uygulanarak, daha önce birbirinden bağımsız olarak, ayrı fiziksel kurallara göre işlediği düşünülen fiziksel dünyanın iki alanını birleştirdi. Örneğin Newton, gelgitlerin Ay'ın çekim gücünden kaynaklandığını gösterdi.
Newton'un ilerlemelerinden bir diğeri de matematiği doğal fenomenler için güçlü bir açıklama aracı haline getirmesiydi. Doğa filozofları matematiği uzun zamandır bir ölçüm ve analiz aracı olarak kullanırken, Newton'a kadar matematiğin ilkeleri doğadaki neden ve sonuçları anlamanın bir aracı olarak kullanılmamıştı.
18. ve 19. yüzyıllarda Charles-Augustin de Coulomb, Alessandro Volta ve Michael Faraday gibi bilim insanları elektromanyetizmayı ya da elektrik yüklü parçacıklar üzerindeki pozitif ve negatif yüklerle kuvvetlerin etkileşimini keşfederek Newton mekaniğinin üzerine inşa ettiler. Faraday, doğadaki kuvvetlerin uzayı dolduran "alanlar" halinde işlediğini öne sürdü.
Alanlar fikri, Newton'un basitçe "uzaktan etki" ya da aralarındaki boşlukta müdahale edecek hiçbir şey bulunmayan nesnelerin birbirini çekmesi olarak tanımladığı kütle çekimi kurgusuyla tezat oluşturuyordu.James Clerk Maxwell 19. yüzyılda bu keşifleri tutarlı bir elektrodinamik teorisinde birleştirdi. Maxwell, matematiksel denklemler ve deneyler kullanarak, uzayın kendileri ve birbirleri üzerinde hareket edebilen yüklü parçacıklarla dolu olduğunu ve bunların yüklü dalgaların iletimi için bir ortam olduğunu keşfetti.
Bilimsel devrim sırasında kimya alanında da önemli ilerlemeler kaydedildi. Fransız kimyager Antoine Lavoisier, cisimlerin havaya "filojiston" salarak yandığını öne süren filojiston teorisini çürüttü.Joseph Priestley 18. yüzyılda oksijeni keşfetmişti, ancak Lavoisier yanmanın oksidasyonun bir sonucu olduğunu keşfetti. Ayrıca 33 elementten oluşan bir tablo oluşturdu ve modern kimyasal isimlendirmeyi icat etti.
Resmi biyoloji bilimi, doğal yaşamın sınıflandırılması ve kategorize edilmesine odaklanılan 18. yüzyılda henüz emekleme aşamasındaydı. Doğa tarihindeki bu gelişmeye, 1735 yılında hazırladığı doğal dünya taksonomisi halen kullanılmakta olan Carl Linnaeus öncülük etmiştir. Linnaeus 1750'lerde tüm türleri için bilimsel isimler ortaya koymuştur.
19. yüzyıldaki gelişmeler (1800-1900)
19. yüzyıla gelindiğinde, bilim çalışmaları profesyonellerin ve kurumların ilgi alanına girmiştir. Bunu yaparken de yavaş yavaş daha modern olan doğa bilimi adını aldı. Bilim insanı terimi William Whewell tarafından Mary Somerville'in On the Connexion of the Sciences (Bilimlerin Bağlantısı Üzerine) adlı eserinin 1834 tarihli bir incelemesinde kullanılmıştır. Ancak kelime, neredeyse aynı yüzyılın sonuna kadar genel kullanıma girmemiştir.[]
Modern doğa bilimleri (1900'den günümüze)
Amerikalı kimyager Gilbert N. Lewis ve Amerikalı fizikokimyacı 'ın 1923 tarihli ünlü ders kitabı Thermodynamics and the Free Energy of Chemical Substances'a göre doğa bilimleri üç büyük daldan oluşmaktadır:
Mantıksal ve matematiksel bilimlerin yanı sıra, doğa bilimlerinin üç büyük dalı vardır ki bunlar az sayıdaki temel önermeden çıkarılan geniş kapsamlı çıkarımların çeşitliliği nedeniyle diğerlerinden ayrılır: mekanik, elektrodinamik ve termodinamik.
Günümüzde doğa bilimleri daha yaygın olarak botanik ve zooloji gibi yaşam bilimleri ile fizik, kimya, astronomi ve yer bilimlerini içeren fiziksel bilimler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ "Definitions of the Natural Science". uopeople.edu. 10 Haziran 2021. 27 Aralık 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 27 Aralık 2022.
- ^ Lagemaat 2006, s. 283.
- ^ Gauch, Hugh G. (2003). Scientific Method in Practice (İngilizce). Cambridge University Press. ss. 71-73. ISBN . 13 Aralık 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Temmuz 2015.
- ^ Oglivie 2008, ss. 1–2.
- ^ "Natural History". Princeton University WordNet. 3 Mart 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Ekim 2012.
- ^ "Planetary & Exoplanetary Atmospheres". Jet Propulsion Laboratory. National Aeronautic Space Administration. 9 Kasım 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Kasım 2023.
- ^ a b Grant 2007, s. 1.
- ^ Grant 2007, s. 2.
- ^ Grant 2007, ss. 2–3.
- ^ Magner 2002, s. 3.
- ^ Magner 2002, ss. 3–4.
- ^ Magner 2002, s. 4.
- ^ a b c d e f Magner 2002, s. 5.
- ^ a b Grant 2007, s. 8.
- ^ Barr 2006, s. 2.
- ^ a b Barr 2006, s. 3.
- ^ Grant 2007, ss. 21–22.
- ^ Grant 2007, ss. 27–28.
- ^ Grant 2007, ss. 33–34.
- ^ Grant 2007, s. 34.
- ^ Grant 2007, ss. 34–35.
- ^ Grant 2007, ss. 37–39, 53.
- ^ Grant 2007, s. 52.
- ^ Grant 2007, s. 95.
- ^ Grant 2007, ss. 54, 59.
- ^ Grant 2007, s. 103.
- ^ Grant 2007, ss. 61–66.
- ^ . homepages.wmich.edu. 11 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Nisan 2018.
- ^ Wildberg, Christian (8 Mart 2018). Zalta, Edward N. (Ed.). The Stanford Encyclopedia of Philosophy. Metaphysics Research Lab, Stanford University. 22 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Mayıs 2023 – Stanford Encyclopedia of Philosophy vasıtasıyla.
- ^ Lindberg, David. (1992) The Beginnings of Western Science. University of Chicago Press. Page 162.
- ^ Barr 2006, s. 11.
- ^ Barr 2006, ss. 11–12.
- ^ Grant 2007, ss. 95, 130.
- ^ Grant 2007, s. 106.
- ^ Grant 2007, ss. 106–107.
- ^ a b Grant 2007, s. 115.
- ^ a b Grant 2007, s. 130.
- ^ a b Grant 2007, s. 143.
- ^ a b c Grant 2007, s. 155.
- ^ a b Grant 2007, s. 156.
- ^ Grant 2007, ss. 156–157.
- ^ a b Grant 2007, s. 158.
- ^ Grant 2007, ss. 159–163.
- ^ Grant 2007, s. 234.
- ^ Grant 2007, ss. 236–237.
- ^ Grant 2007, ss. 170–178.
- ^ Grant 2007, ss. 189–190.
- ^ Grant 2007, ss. 239–240.
- ^ Grant 2007, ss. 241–243.
- ^ Grant 2007, ss. 246–247.
- ^ Grant 2007, s. 251.
- ^ Grant 2007, s. 252.
- ^ a b Grant 2007, s. 274.
- ^ Grant 2007, s. 274–275.
- ^ Grant 2007, ss. 276–277.
- ^ . 24 Eylül 2016. 24 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2023.
- ^ a b Grant 2007, s. 278.
- ^ Grant 2007, ss. 278–279.
- ^ a b Grant 2007, s. 279.
- ^ Grant 2007, ss. 280–285.
- ^ Grant 2007, ss. 280–290.
- ^ Grant 2007, ss. 280–295.
- ^ Grant 2007, ss. 304–306.
- ^ a b c Grant 2007, s. 307.
- ^ Grant 2007, ss. 317–318.
- ^ a b Barr 2006, s. 26.
- ^ Barr 2006, ss. 26–27.
- ^ a b Barr 2006, s. 27.
- ^ Barr 2006, s. 33.
- ^ Barr 2006, ss. 33–35.
- ^ Barr 2006, s. 35.
- ^ Barr 2006, s. 36.
- ^ a b Barr 2006, s. 37.
- ^ a b c Barr 2006, s. 48.
- ^ a b c d e Barr 2006, s. 49.
- ^ Mayr 1982, ss. 171–179.
- ^ Holmes, R (2008). The age of wonder: How the romantic generation discovered the beauty and terror of science. Londra: Harper Press. s. 449. ISBN .
- ^ Lewis, Gilbert N.; Randall, Merle (1923). Thermodynamics and the Free Energy of Chemical Substances. First. later Printing edition. McGraw-Hill Book Company. ASIN B000GSLHZS.
- ^ Huggins, Robert A. (2010). Energy storage. Online-Ausg. New York: Springer. s. 13. ISBN .
Konuyla ilgili yayınlar
- Barr, Stephen M. (2006). A Students Guide to Natural Science. Wilmington, DE: . ISBN .
- Grant, Edward (2007). A History of Natural Philosophy: From the Ancient World to the 19th century. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Lagemaat, Richard van de (2006). Theory of Knowledge for the IB Diploma. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN . 13 Aralık 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Kasım 2020.
- Ledoux, Stephen F. (2002). (PDF). Behaviorology Today. 5 (1). New York: s. 34. ISBN . 25 Mart 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
Fundamentally, natural sciences are defined as disciplines that deal only with natural events (i.e., independent and dependent variables in nature) using scientific methods.
- Mayr, Ernst (1982). The Growth of Biological Thought: Diversity, Evolution, and Inheritance. Cambridge, Massachusetts: . ISBN .
- Oglivie, Brian W. (2008). The Science of Describing: Natural History in Renaissance Europe. Chicago: University of Chicago Press. ISBN .
- Ledoux, S. F., 2002: Defining Natural Sciences, Behaviorology Today, 5(1), 34–36.
- Stokes, Donald E. (1997). Pasteur's Quadrant: Basic Science and Technological Innovation. Revised and translated by Albert V. Carozzi and Marguerite Carozzi. Washington, D.C.: . ISBN .
Dış bağlantılar
Vikisözlük'te doğa bilimleri ile ilgili tanım bulabilirsiniz. |
- Yakın Dönem Bilim ve Teknoloji Tarihi (İngilizce)
- - Biyoloji, coğrafya ve uygulamalı yaşam ve yer bilimleri de dahil olmak üzere Doğa Bilimleri alanındaki araştırmalar hakkında güncel bilgiler içerir. (İngilizce)
- - Bu site, doğa bilimleri hakkında daha önce yayınlanmış 50'den fazla kitap incelemesinin yanı sıra doğa bilimlerindeki güncel konular hakkında seçilmiş makaleler içermektedir. (İngilizce)
- - Son 25 yılda yürütülen 2.000.000'dan fazla bilimsel araştırma projesinin ayrıntılarını içerir. (İngilizce)
- - Üniversiteler de dahil olmak üzere başlıca kaynaklardan güncel bilim haberleri toplayıcısı. (İngilizce)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Doga bilimleri gozlem ve deneylerden elde edilen ampirik kanitlara dayali olarak dogal olaylarin tanimlanmasi anlasilmasi ve tahmin edilmesiyle ilgilenen bilim biridir Akran degerlendirmesi ve bulgularin tekrarlanabilirligi gibi mekanizmalar bilimsel ilerlemelerin gecerliligini saglamaya calismak icin kullanilir Doga bilimleri etrafimizdaki dunyanin ve evrenin nasil isledigini anlamaya calisir Bes ana dali vardir astronomi fizik kimya yer bilimleri ve biyoloji Doga bilimleri iki ana dala ayrilabilir ve Yasam bilimi alternatif olarak biyoloji olarak bilinir ve fizik bilimi alt dallara ayrilir fizik kimya yer bilimleri ve astronomi Doga bilimlerinin bu dallari daha da ozellesmis dallara alanlar olarak da bilinir ayrilabilir Deneysel bilimler olarak doga bilimleri matematik ve mantik gibi formal bilimlerin araclarini kullanir ve doga hakkindaki bilgileri doga yasalarinin acik ifadeleri olarak aciklanabilecek olcumlere donusturur Modern doga bilimi doga felsefesine yonelik daha klasik yaklasimlarin yerini almistir Galileo Kepler Descartes Bacon ve Newton daha matematiksel ve daha deneysel yaklasimlari metodik bir sekilde kullanmanin faydalarini tartismislardir Yine de genellikle goz ardi edilen felsefi perspektifler konjekturler ve doga bilimlerinde gerekli olmaya devam etmektedir de dahil olmak uzere sistematik veri toplama 16 yuzyilda bitkilerin hayvanlarin minerallerin vb tanimlanmasi ve siniflandirilmasiyla ortaya cikan doga tarihinin yerini almistir Gunumuzde doga tarihi populer kitlelere yonelik gozlemsel aciklamalari akla getirmektedir KriterlerBilim felsefecileri Karl Popper in tartismali yanlislanabilirlik kriteri de dahil olmak uzere bilimsel cabalari bilimsel olmayanlardan ayirt etmelerine yardimci olacak cesitli kriterler onermislerdir dogruluk ve akran degerlendirmesi ve bulgularin tekrarlanabilirligi gibi kalite kontrolu gunumuzun kuresel bilim camiasinda en cok saygi duyulan kriterler arasindadir Doga bilimlerinde tartisilamayacak derecede kanitlanmis olarak kabul edilmek yerine ezici bir olasilikla kabul gormeye baslar Bu guclu kabulun temelinde bir seyin gerceklesmedigine dair kapsamli kanitlarin varsayimlari mantiksal olarak bir seyin imkansiz oldugu sonucuna goturen tahminlerde bulunmada cok basarili olan temel bir teori ile birlesmesi yatar Doga bilimlerinde bir imkansizlik iddiasi asla kesin olarak kanitlanamazken tek bir karsi ornegin gozlemlenmesiyle curutulebilir Boyle bir karsi ornek imkansizligi ima eden teorinin altinda yatan varsayimlarin yeniden incelenmesini gerektirecektir Doga bilimlerinin dallariBiyoloji Hucre dongusunun farkli asamalarindaki sogan Allium hucreleri Bir organizmada buyume hucre dongusu duzenlenerek dikkatlice kontrol edilir Bu alan canli organizmalarla ilgili olgulari inceleyen cesitli disiplinleri kapsar Calisma olcegi alt bilesen biyofizikten karmasik ekolojilere kadar degisebilir Biyoloji organizmalarin ozellikleri siniflandirilmasi ve davranislarinin yani sira turlerin nasil olustugu ve birbirleriyle ve cevreyle olan etkilesimleriyle ilgilenir Biyolojinin botanik zooloji ve tip alanlari uygarligin ilk donemlerine kadar uzanirken mikrobiyoloji 17 yuzyilda mikroskobun icadiyla ortaya cikmistir Ancak biyolojinin birlesik bir bilim haline gelmesi 19 yuzyila kadar gerceklesmemistir Bilim insanlari tum canlilar arasindaki ortak noktalari kesfettikten sonra bunlarin en iyi sekilde bir butun olarak incelenebilecegine karar verildi Biyolojideki bazi onemli gelismeler genetigin kesfi dogal secilim yoluyla evrim hastaliklarin mikrop teorisi ve kimya ve fizik tekniklerinin hucre veya organik molekul duzeyinde uygulanmasidir Modern biyoloji organizma turune ve incelenen olcege gore alt disiplinlere ayrilir Molekuler biyoloji yasamin temel kimyasini incelerken hucresel biyoloji tum yasamin temel yapi tasi olan hucrenin incelenmesidir Daha yuksek bir seviyede anatomi ve fizyoloji bir organizmanin ic yapilarina ve islevlerine bakarken ekoloji cesitli organizmalarin birbirleriyle nasil iliski kurduguna bakar Yer bilimleri Yer bilimleri jeoloji cografya jeofizik jeokimya klimatoloji buzul bilimi hidroloji meteoroloji ve osinografi dahil olmak uzere Dunya gezegeniyle ilgili bilimler icin kullanilan genis kapsamli bir terimdir Madencilik ve degerli taslar uygarlik tarihi boyunca insanlarin ilgi alani olmus olsa da ilgili ve mineraloji bilimlerinin gelisimi 18 yuzyila kadar gerceklesmemistir Yeryuzu calismalari ozellikle de paleontoloji 19 yuzyilda cicek acmistir Jeofizik gibi diger disiplinlerin 20 yuzyilda buyumesi 1960 larda levha tektonigi teorisinin gelismesine yol acmis ve bu da evrim teorisinin biyoloji uzerinde yarattigi etkiye benzer bir etkiyi yer bilimleri uzerinde yaratmistir Gunumuzde yer bilimleri petrol ve mineral kaynaklari iklim arastirmalari ve cevresel degerlendirme ve iyilestirme ile yakindan baglantilidir Atmosfer bilimi Bazen yer bilimleri ile birlikte dusunulse de kavram teknik ve uygulamalarinin bagimsiz gelisimi ve kanatlari altinda cok cesitli alt disiplinler barindirmasi nedeniyle atmosfer bilimi de ayri bir doga bilimi dali olarak kabul edilmektedir Bu alan yer seviyesinden uzayin sinirina kadar atmosferin farkli katmanlarinin ozelliklerini inceler Calismanin zaman olcegi de gunden yuzyila kadar degisir Bazen bu alan dunya disindaki gezegenlerdeki iklim modellerinin incelenmesini de icerir Osinografi Okyanuslarla ilgili ciddi calismalar 20 yuzyilin baslarindan ortalarina kadar olan donemde baslamistir Bir doga bilimi alani olarak nispeten genctir ancak bagimsiz programlar bu konuda uzmanliklar sunmaktadir Alanin yer bilimleri disiplinler arasi bilimler veya kendi basina ayri bir alan olarak kategorize edilmesi konusunda bazi tartismalar devam etse de alandaki modern calisanlarin cogu kendi paradigmalari ve uygulamalari olacak sekilde olgunlastigi konusunda hemfikirdir Gezegen bilimi Gezegen bilimi veya planetoloji Dunya gibi karasal gezegenleri ve gaz devleri gibi diger gezegen turlerini ve uydular asteroitler ve kuyruklu yildizlar gibi diger gok cisimlerini iceren gezegenlerin bilimsel calismasidir Bu buyuk olcude Gunes Sistemi ni icerir ancak son zamanlarda otegezegenlere ozellikle de karasal otegezegenlere dogru genislemeye baslamistir Mikrometeoroidlerden gaz devlerine kadar uzanan cesitli nesneleri bilesimlerini hareketlerini olusumlarini birbirleriyle iliskilerini ve gecmislerini belirlemek amaciyla arastirir Gezegen bilimi astronomi ve yer bilimlerinden kaynaklanan ve su anda gezegen jeolojisi kozmokimya atmosfer bilimi fizik osinografi hidroloji buzul bilimi ve otegezegenoloji gibi cok sayida alani kapsayan disiplinler arasi bir alandir Ilgili alanlar Gunes in Gunes Sistemi ndeki cisimler uzerindeki etkisini inceleyen uzay fizigi ve astrobiyolojiyi kapsamaktadir Gezegen bilimi birbiriyle baglantili gozlemsel ve teorik dallardan olusur Gozlemsel arastirma oncelikle uzaktan algilamayi kullanan robotik uzay araci misyonlari araciligiyla uzay kesfi ve Dunya merkezli laboratuvarlarda yurutulen karsilastirmali deneysel calismalarin bir kombinasyonunu gerektirir Teorik yonu ise kapsamli matematiksel modelleme ve bilgisayar simulasyonunu icerir Gezegen bilimciler genellikle universitelerin astronomi fizik veya yer bilimleri bolumlerinde veya arastirma merkezlerinde yer alirlar Bununla birlikte dunya capinda ozel gezegen bilimi enstituleri de vardir Genel olarak gezegen bilimi alaninda kariyer yapmak isteyen kisiler yer bilimleri astronomi astrofizik jeofizik veya fizik alanlarindan birinde yuksek lisans duzeyinde egitim alirlar Daha sonra arastirmalarini gezegen bilimi disiplini icinde yogunlastirirlar Her yil buyuk konferanslar duzenlenir ve cok sayida hakemli dergi gezegen bilimindeki cesitli arastirma ilgi alanlarina hitap eder Bazi gezegen bilimciler ozel arastirma merkezleri tarafindan istihdam edilir ve siklikla ortak arastirma girisimlerinde bulunurlar Kimya Kafein molekulunun bu atomlarin nasil duzenlendiginin grafiksel bir gosterimini gostermektedir Maddenin atomik ve molekuler olcekteki bilimsel calismasini olusturan kimya oncelikle gazlar molekuller kristaller ve metaller gibi atom koleksiyonlariyla ilgilenir Bu materyallerin bilesimi istatistiksel ozellikleri donusumleri ve reaksiyonlari incelenir Kimya ayrica daha buyuk olcekli uygulamalarda kullanilmak uzere tek tek atomlarin ve molekullerin ozelliklerini ve etkilesimlerini anlamayi da icerir Kimyasal sureclerin cogu malzemelerin manipulasyonu icin bir dizi genellikle iyi test edilmis teknik ve altta yatan sureclerin anlasilmasi kullanilarak dogrudan bir laboratuvarda incelenebilir Kimya diger doga bilimlerini birbirine baglamadaki rolu nedeniyle genellikle olarak adlandirilir Kimyadaki ilk deneylerin kokleri mistisizm ile fiziksel deneyleri birlestiren bir inanclar butunu olan simya sistemine dayaniyordu Kimya bilimi gazlari kesfeden Robert Boyle ve kutlenin korunumu teorisini gelistiren Antoine Lavoisier in calismalariyla gelismeye basladi ve atom teorisi bu bilimi sistematik hale getirmeye basladi ve arastirmacilar maddenin halleri iyonlar kimyasal baglar ve kimyasal reaksiyonlar hakkinda temel bir anlayis gelistirdiler Bu bilimin basarisi su anda dunya ekonomisinde onemli bir rol oynayan tamamlayici bir kimya endustrisine yol acti Fizik Hidrojen atomunun orbitalleri bir protona bagli bir elektronun olasilik dagilimlarinin tanimlaridir Bunlarin matematiksel tanimlari fizigin onemli bir dali olan kuantum mekanigindeki standart problemlerdir Fizik evrenin temel bilesenlerinin birbirleri uzerinde uyguladiklari kuvvetlerin ve etkilesimlerin ve bu etkilesimlerin urettigi sonuclarin incelenmesini icerir Genel olarak fizik temel bilim olarak kabul edilir cunku diger tum doga bilimleri bu alanin ilke ve yasalarini kullanir ve bunlara uyar Fizik ilkeleri formule etmek ve nicellestirmek icin mantiksal cerceve olarak buyuk olcude matematige dayanir Evrenin ilkelerinin incelenmesi uzun bir gecmise sahiptir ve buyuk olcude dogrudan gozlem ve deneylerden kaynaklanmaktadir Evreni yoneten yasalara iliskin teorilerin formulasyonu cok erken donemlerden itibaren fizik calismalarinin merkezinde yer almis felsefe giderek yerini dogrulama kaynagi olarak sistematik nicel deneysel testlere ve gozleme birakmistir Fizikteki onemli tarihsel gelismeler arasinda Isaac Newton un evrensel cekim teorisi ve klasik mekanik elektrigin anlasilmasi ve manyetizma ile iliskisi Einstein in ozel ve genel gorelilik teorileri termodinamigin gelisimi ve atomik ve atomalti fizigin kuantum mekanik modeli yer almaktadir Fizik alani son derece genistir ve kuantum mekanigi ve teorik fizik uygulamali fizik ve optik gibi cesitli calismalari icerebilir Modern fizik giderek uzmanlasmakta arastirmacilar Isaac Newton Albert Einstein ve Lev Landau gibi birden fazla alanda calisan evrenselciler olmak yerine belirli bir alana odaklanma egilimi gostermektedir Astronomi Astronomi gok cisimlerini ve olaylarini inceleyen bir doga bilimidir Ilgi ceken nesneler arasinda gezegenler uydular yildizlar bulutsular galaksiler ve kuyruklu yildizlar yer alir Astronomi evrende Dunya atmosferinin otesindeki her seyin incelenmesidir Buna ciplak gozle gorebildigimiz nesneler de dahildir Astronomi en eski bilimlerden biridir Ilk uygarliklarin astronomlari gece gokyuzunde metodik gozlemler yapmislardir ve cok daha eski donemlere ait astronomik eserler bulunmustur Iki tur astronomi vardir gozlemsel astronomi ve teorik astronomi Gozlemsel astronomi temel olarak fizigin temel ilkelerini kullanarak veri elde etmeye ve analiz etmeye odaklanirken Teorik astronomi astronomik nesneleri ve olaylari tanimlamak icin bilgisayar veya analitik modellerin gelistirilmesine yoneliktir Apollo 11 in Ay in uzak tarafindaki bu goruntusu gibi Gunes Sistemi icindeki uzak yerleri goruntulemek icin murettebatsiz ve murettebatli uzay araci gorevleri kullanilmistir Bu disiplin Dunya atmosferi disinda olusan gok cisimlerinin ve olaylarinin bilimidir Evrenin olusumu ve gelisiminin yani sira gok cisimlerinin evrimi fizigi kimyasi meteorolojisi jeolojisi ve hareketi ile ilgilenir Astronomi yildizlarin gezegenlerin ve kuyruklu yildizlarin incelenmesini calisilmasini ve modellenmesini icerir Gok bilimciler tarafindan kullanilan bilgilerin cogu uzaktan gozlem yoluyla toplanir ancak goksel olaylarin bazi laboratuvar yeniden uretimi gerceklestirilmistir yildizlararasi ortamin molekuler kimyasi gibi Fizik ve yer bilimlerinin bazi alanlari ile onemli olcude ortusmektedir Astrofizik gezegen bilimi ve kozmoloji gibi disiplinler arasi alanlarin yani sira uzay fizigi ve astrokimya gibi muttefik disiplinler de vardir Goksel ozelliklerin ve fenomenlerin incelenmesinin kokenleri antik caglara kadar uzanirken bu alanin bilimsel metodolojisi 17 yuzyilin ortalarinda gelismeye baslamistir Kilit faktorlerden biri Galileo nun gece gokyuzunu daha detayli incelemek icin teleskopu kullanmasiydi Astronominin matematiksel olarak ele alinmasi Newton un gok mekanigi ve kutlecekim kanunlarini gelistirmesiyle baslamis olsa da Kepler gibi astronomlarin daha onceki calismalari tarafindan tetiklenmistir 19 yuzyila gelindiginde astronomi spektroskop ve fotograf gibi aletlerin yani sira cok daha gelismis teleskoplar ve profesyonel gozlemevlerinin kurulmasiyla resmi bir bilim haline gelmistir Disiplinlerarasi calismalarBu bolum herhangi bir kaynak icermemektedir Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek bu bolum gelistirilmesine yardimci olunuz Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Aralik 2023 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Doga bilimleri disiplinleri arasindaki ayrimlar her zaman keskin degildir ve bircok disiplinler arasi alani paylasirlar Fizik astrofizik jeofizik ve biyofizik ile temsil edildigi uzere diger doga bilimlerinde onemli bir rol oynamaktadir Benzer sekilde kimya da biyokimya fiziksel kimya jeokimya ve astrokimya gibi alanlarla temsil edilmektedir Birden fazla doga biliminden yararlanan bilimsel bir disiplinin ozel bir ornegi cevre bilimidir Bu alan cevrenin fiziksel kimyasal jeolojik ve etkilesimlerini ozellikle de insan faaliyetlerinin biyocesitlilik ve surdurulebilirlik uzerindeki etkilerini inceler Bu bilim dali ayni zamanda ekonomi hukuk ve sosyal bilimler gibi diger alanlarin uzmanliklarindan da faydalanmaktadir Karsilastirilabilir bir disiplin olan osinografi de benzer genislikte bilimsel disiplinlerden faydalanmaktadir Osinografi fiziksel osinografi ve deniz biyolojisi gibi daha uzmanlasmis capraz disiplinler olarak alt kategorilere ayrilir cok buyuk ve cesitli oldugundan deniz biyolojisi de belirli turlerdeki uzmanliklar da dahil olmak uzere bircok alt alana ayrilmistir Ayrica ele aldiklari sorunlarin dogasi geregi uzmanlasmaya ters dusen guclu akimlara sahip disiplinler arasi alanlarin bir alt kumesi de vardir Baska bir deyisle Bazi butunlestirici uygulama alanlarinda birden fazla alandaki uzmanlar en cok diyalogun onemli bir parcasidir Bu tur butunlestirici alanlara ornek olarak nanobilim astrobiyoloji ve karmasik sistem bilisimi verilebilir Malzeme bilimi Dort yuzlu olarak temsil edilen malzeme paradigmasi Malzeme bilimi maddenin ve ozelliklerinin incelenmesinin yani sira yeni malzemelerin kesfi ve tasarimi ile ilgilenen nispeten yeni disiplinler arasi bir alandir Baslangicta metalurji alaninda gelistirilen malzeme ve katilarin ozelliklerinin incelenmesi artik tum malzemeleri kapsayacak sekilde genislemistir Bu alan metaller seramikler yapay polimerler ve digerleri dahil olmak uzere malzemelerin kimyasini fizigini ve muhendislik uygulamalarini kapsar Alanin ozu malzemelerin yapisi ile ozelliklerini iliskilendirmekle ilgilidir Bilim ve muhendislik alanindaki arastirmalarin on saflarinda yer almaktadir Adli muhendisligin arizalanan veya amaclandigi gibi calismayan veya islev gormeyen kisisel yaralanmalara veya maddi hasara neden olan malzemelerin urunlerin yapilarin veya bilesenlerin arastirilmasi ve onemli bir parcasidir ikincisi ornegin cesitli havacilik kazalarinin nedenini anlamanin anahtaridir Gunumuzde karsilasilan en acil bilimsel sorunlarin cogu mevcut malzemelerin sinirlamalarindan kaynaklanmaktadir ve sonuc olarak bu alandaki atilimlarin teknolojinin gelecegi uzerinde onemli bir etkisi olmasi muhtemeldir Malzeme biliminin temeli malzemelerin yapisini incelemeyi ve bunlari ozellikleriyle iliskilendirmeyi icerir Bir malzeme bilimci bu yapi ozellik korelasyonunu ogrendikten sonra belirli bir uygulamada bir malzemenin goreceli performansini incelemeye devam edebilir Bir malzemenin yapisinin ve dolayisiyla ozelliklerinin baslica belirleyicileri onu olusturan kimyasal elementler ve nihai formuna nasil islendigidir Bu ozellikler birlikte ele alindiginda ve termodinamik ve kinetik yasalari araciligiyla iliskilendirildiginde bir malzemenin mikroyapisini ve dolayisiyla ozelliklerini yonetir TarihceBazi akademisyenler doga bilimlerinin kokenini dogal dunyayi anlamanin hayatta kalmak icin gerekli oldugu okuryazarlik oncesi insan toplumlarina kadar goturmektedir Insanlar hayvanlarin davranislarini ve bitkilerin gida ve ilac olarak yararliligini gozlemlemis ve bu bilgileri nesilden nesile aktarmislardir Bu ilkel anlayislar MO 3500 ila 3000 yillarinda Mezopotamya ve Eski Misir kulturlerinde yerini daha resmi bir sorgulamaya birakmis ve doga bilimlerinin oncusu olan doga felsefesinin bilinen ilk yazili kanitlari ortaya cikmistir Yazilar astronomi matematik ve fiziksel dunyanin diger yonlerine ilgi gosterse de doganin isleyisine dair sorgulamanin nihai amaci her durumda bilimsel degil dini ya da mitolojikti Taocu simyacilarin ve filozoflarin yasami uzatmak ve hastaliklari iyilestirmek icin iksirler denedigi Antik Cin de de bir bilimsel arastirma gelenegi ortaya cikmistir Yin ve yang a ya da dogadaki zit unsurlara odaklandilar yin disilik ve soguklukla iliskilendirilirken yang erkeklik ve sicaklikla iliskilendirildi Bes evre ates toprak metal ahsap ve su dogadaki donusumlerin bir dongusunu tanimliyordu Su oduna donusuyor odun da yandiginda atese donusuyordu Atesin biraktigi kuller ise toprakti Cinli filozoflar ve doktorlar bu ilkeleri kullanarak insan anatomisini arastirmis organlari agirlikli olarak yin veya yang olarak nitelendirmis ve Bati da kabul gormesinden yuzyillar once nabiz kalp ve vucuttaki kan akisi arasindaki iliskiyi anlamislardir Indus Nehri cevresindeki Eski Hint kulturlerinin dogayi nasil anladiklarina dair gunumuze cok az kanit ulasmistir ancak bu kulturlerin bazi bakis acilari kutsal Hindu metinleri olan Vedalar da yansitilmis olabilir Bu metinler surekli genisleyen ve surekli olarak yeniden donusturulen ve yeniden bicimlendirilen bir evren anlayisini ortaya koymaktadir Ayurveda gelenegindeki cerrahlar saglik ve hastaligi uc mizacin birlesimi olarak goruyorlardi ruzgar safra ve balgam Saglikli bir yasam bu humorler arasindaki dengenin bir sonucuydu Ayurvedik dusuncede beden bes elementten olusuyordu toprak su ates ruzgar ve uzay Ayurvedik cerrahlar karmasik ameliyatlar gerceklestirir ve insan anatomisi hakkinda ayrintili bir anlayis gelistirirlerdi Antik Yunan kulturundeki Sokrates oncesi filozoflar her ne kadar buyu ve mitoloji unsurlari varligini surdurse de MO 600 400 yillari arasinda doga felsefesini dogadaki neden ve sonuclarla ilgili dogrudan sorgulamaya bir adim daha yaklastirmislardir Depremler ve tutulmalar gibi doga olaylari ofkeli tanrilara atfedilmek yerine giderek artan bir sekilde doganin kendisi baglaminda aciklanmaya baslanmistir MO 625 546 yillari arasinda yasamis olan ilk filozoflardan Miletoslu Thales depremleri dunyanin su uzerinde yuzdugu ve suyun dogadaki temel unsur oldugu teorisiyle aciklamistir MO 5 yuzyilda Leukippos dunyanin temel bolunmez parcaciklardan olustugu fikri olan atomculugun ilk temsilcilerinden biriydi Pisagor matematikteki Yunan yeniliklerini astronomiye uygulamis ve dunyanin kuresel oldugunu one surmustur Aristotelesci doga felsefesi MO 400 MS 1100 Aristoteles in kalitim gorusu vucut sivilarinin hareket kaliplarinin ebeveynlerden cocuga ve Aristotelesci formun babadan cocuga aktarilmasinin bir modeli olarak Daha sonraki Sokratik ve Platonik dusunce etik ahlak ve sanat uzerine odaklanmis ve fiziksel dunyanin arastirilmasina girismemistir Platon Sokrates oncesi dusunurleri materyalist ve din karsiti olmakla elestirmistir Ancak Platon un ogrencisi olan ve MO 384 ila 322 yillari arasinda yasamis olan Aristoteles felsefesinde dogal dunyaya daha fazla onem vermistir Hayvanlarin Tarihi Uzerine adli eserinde aralarinda vatoz kedi baligi ve arinin da bulundugu 110 turun ic isleyisini anlatmistir Yumurtalari kirip acarak ve gelisimin cesitli asamalarinda gozlemleyerek civciv embriyolarini incelemistir Aristoteles in calismalari 16 yuzyil boyunca etkili olmustur ve bu bilimdeki oncu calismalari nedeniyle olarak kabul edilir Ayrica Fizik ve adli eserlerinde tumevarimsal akil yurutmeyi kullanarak fizik doga ve astronomi hakkinda felsefeler sunmustur Raphael in 1509 tarihli bir tablosunda Platon solda ve Aristoteles Platon doga felsefesine iliskin sorgulamalari dine karsi oldugu gerekcesiyle reddederken ogrencisi Aristoteles dogal dunya uzerine nesiller boyu akademisyenleri etkileyen bir calisma butunu olusturmustur Aristoteles doga felsefesini seleflerinden daha ciddi bir sekilde ele almis olsa da ona teorik bir bilim dali olarak yaklasmistir Yine de onun calismalarindan esinlenen aralarinda Lucretius Seneca ve Yasli Plinius un da bulundugu MS 1 yuzyilin baslarindaki Antik Romali filozoflar dogal dunyanin kurallarini farkli derinlik derecelerinde ele alan incelemeler yazdilar Ayrica 3 ve 6 yuzyillar arasinda yasamis olan bircok Antik Romali Yeni Platoncu da Aristoteles in fiziksel dunyaya iliskin ogretilerini spiritualizmi vurgulayan bir felsefeye uyarlamistir Macrobius ve gibi erken Orta Cag filozoflari da fiziksel dunyayi buyuk olcude kozmolojik ve kozmografik bir perspektiften incelemis gok cisimlerinin ve esirden olustugu varsayilan goklerin duzenine iliskin teoriler ortaya koymuslardir Aristoteles in doga felsefesine iliskin eserleri Bizans Imparatorlugu ve Abbasi Halifeligi nin yukselisi sirasinda tercume edilmeye ve incelenmeye devam etdildi Bizans Imparatorlugu nda Aristoteles in fizik ogretisini ilk sorgulayan Iskenderiyeli Aristoteles yorumcusu ve Hristiyan teolog Yahya en Nahvi olmustur Fizigini sozel argumanlara dayandiran Aristoteles in aksine Nahvi bunun yerine gozleme dayanmis ve sozel bir argumana basvurmak yerine gozlem icin tartismistir ortaya atmistir Yahya en Nahvi nin Aristotelesci fizik ilkelerine yonelik elestirileri bilimsel devrim sirasinda Galileo Galilei ye ilham kaynagi olmustur Abbasi Halifeligi doneminde 9 yuzyildan itibaren Musluman bilginlerin Yunan ve Hint doga felsefesini genisletmesiyle matematik ve bilimde bir canlanma yasanmistir Alkol cebir ve zenit kelimelerinin hepsi Arapca kokenlidir Orta Cag doga felsefesi 1100 1600 Aristoteles in eserleri ve diger Yunan doga felsefesi eserlerin Yunanca ve Arapcadan Latinceye cevrildigi 12 yuzyilin ortalarina kadar Bati ya ulasmamistir Avrupa medeniyetinin Orta Cag in ilerleyen donemlerinde gelismesi doga felsefesinde daha fazla ilerlemeyi de beraberinde getirmistir At nali ve ekin rotasyonu gibi Avrupali icatlar hizli nufus artisina olanak saglamis nihayetinde kentlesmeye ve gunumuz Fransa ve Ingiltere sinde manastir ve katedrallere bagli okullarin kurulmasina yol acmistir Okullarin da yardimiyla doga ve diger konularla ilgili sorulari mantik kullanarak yanitlamaya calisan bir Hristiyan teolojisi yaklasimi gelisti Ancak bu yaklasim bazi muhalifler tarafindan sapkinlik olarak gorulmustur 12 yuzyila gelindiginde Bati Avrupali bilginler ve filozoflar daha once haberdar olmadiklari bir bilgi birikimiyle temasa gectiler Islam bilginleri tarafindan muhafaza edilen Yunanca ve Arapca eserlerden olusan genis bir kulliyat Latinceye yapilan ceviriler sayesinde Bati Avrupa Aristoteles ve onun doga felsefesiyle tanisti Bu eserler Katolik Kilisesi tarafindan hos karsilanmasa da 13 yuzyilin baslarinda Paris ve Oxford daki yeni universitelerde okutulmaya baslandi Paris Sinodu nun 1210 tarihli bir kararnamesi Paris te Aristoteles in doga felsefesi kitaplari ya da serhleri kullanilarak kamuya acik ya da ozel hicbir ders verilmemesini emrediyor ve tum bunlari aforoz cezasi altinda yasakliyoruz diyordu Orta Cag in sonlarinda Ispanyol filozof eski Iranli bilgin Farabi nin Bilimler Uzerine adli eserini Latinceye cevirmis ve doganin mekanigi uzerine yapilan calismalara Scientia naturalis yani doga bilimleri adini vermistir Gundissalinus ayrica 1150 tarihli Felsefe Bolumu Uzerine adli eserinde doga bilimleri icin kendi siniflandirmasini onermistir Bu Yunan ve Arap felsefesine dayanan bilimlerin Bati Avrupa ya ulasan ilk ayrintili siniflandirmasiydi Gundissalinus doga bilimini matematigin ve matematige dayanan bilimlerin aksine yalnizca soyutlanmamis ve hareket eden seyleri inceleyen bilim olarak tanimlamistir Farabi yi izleyerek bilimleri fizik kozmoloji meteoroloji mineral bilimi bitki ve hayvan bilimi olmak uzere sekiz bolume ayirmistir Daha sonraki filozoflar doga bilimleri icin kendi siniflandirmalarini yapmislardir 13 yuzyilda yazdigi Bilimlerin Duzeni Uzerine adli eserinde doga bilimlerini hareket halindeki cisimlerle ilgilenen bilimler olarak tanimlarken tibbi tarim avcilik ve tiyatro ile birlikte mekanik bir bilim olarak siniflandirmistir Bir Ingiliz rahip ve filozof olan Roger Bacon doga biliminin ates hava toprak ve su elementlerinin parcalarinda ve bunlardan yapilan tum cansiz seylerde oldugu gibi bir hareket ve dinlenme ilkesi ile ilgilendigini yazmistir Bu bilimler ayni zamanda bitkileri hayvanlari ve gok cisimlerini de kapsiyordu Daha sonra 13 yuzyilda Katolik bir rahip ve teolog olan Thomas Aquinas doga bilimini hareketli varliklar ve sadece varoluslari icin degil ayni zamanda tanimlari icin de bir maddeye bagli olan seyler ile ilgilenmek olarak tanimlamistir Orta Cag da bilim adamlari arasinda doga biliminin hareket halindeki cisimlerle ilgili oldugu konusunda genis bir mutabakat vardi ancak tip muzik ve perspektif gibi alanlarin dahil edilmesi konusunda bolunme vardi Filozoflar boslugun varligi hareketin isi uretip uretemeyecegi gokkusaginin renkleri dunyanin hareketi temel kimyasallarin var olup olmadigi ve atmosferde yagmurun nasil olustugu gibi sorulara kafa yormuslardir Orta Cag in sonuna kadar olan yuzyillarda doga bilimleri genellikle buyu ve okult felsefelerle ic ice gecmistir Doga felsefesi risalelerden ansiklopedilere ve Aristoteles uzerine yorumlara kadar cok cesitli bicimlerde ortaya cikmistir Bu donemde doga felsefesi ve Hristiyanlik arasindaki etkilesim karmasikti Tatianus ve Eusebios da dahil olmak uzere bazi erken donem teologlari doga felsefesini pagan Yunan biliminin bir uzantisi olarak goruyor ve ona supheyle yaklasiyorlardi Aquinas da dahil olmak uzere daha sonraki bazi Hristiyan filozoflar doga bilimini kutsal kitabi yorumlamanin bir araci olarak gormeye baslasa da bu suphe 12 ve 13 yuzyillara kadar devam etmistir Felsefenin teolojiyle esit bir duzeye getirilmesini ve dini yapilarin bilimsel bir baglamda tartisilmasini yasaklayan Katolik liderlerin teolojik bir perspektiften bile olsa doga felsefesinin gelisimine ne kadar israrla direndigini gostermistir Aquinas ve donemin bir diger Katolik teologu Albertus Magnus eserlerinde teolojiyi bilimden uzaklastirmaya calismistir Birinin Aristoteles i yorumlamasinin inanc ogretisiyle ne ilgisi oldugunu anlamiyorum diye yazmisti 1271 de Newton ve bilimsel devrim 1600 1800 16 ve 17 yuzyillarda doga felsefesi daha fazla erken donem Yunan felsefesinin ortaya cikarilmasi ve tercume edilmesiyle Aristoteles yorumlarinin otesine gecen bir evrim gecirmistir Matbaanin 15 yuzyilda icadi mikroskop ve teleskopun icadi ve Protestan Reformu Bati da bilimsel arastirmanin gelistigi sosyal baglami temelden degistirmistir Kristof Kolomb un yeni bir dunya kesfetmesi dunyanin fiziksel yapisina iliskin algilari degistirirken Kopernik Tycho Brahe ve Galileo nun gozlemleri gunes sisteminin gunes merkezli olarak daha dogru bir resmini ortaya koymus ve Aristoteles in gok cisimleri hakkindaki bircok teorisinin yanlis oldugunu kanitlamistir Aralarinda Thomas Hobbes John Locke ve Francis Bacon in da bulundugu bazi 17 yuzyil filozoflari Aristoteles ve Orta Cag takipcilerinin doga felsefesine yaklasimlarini yuzeysel olarak nitelendirerek onlari tamamen reddederek gecmisten kopmuslardir Johannes Kepler 1571 1630 Kepler in Astronomia Nova si bir bilim adaminin ustun dogrulukta bir teori olusturmak icin kusurlu verilerin cokluguyla nasil basa ciktigini belgeledigi ilk yayinlanmis hesaptir ve bu nedenle bilimsel yontemin temelini atmistir Galileo nun Iki Yeni Bilim ve Johannes Kepler in Yeni Astronomi adli eserlerinin basliklari Aristoteles in dogal dunyaya iliskin yeni arastirma yontemleri lehine reddedilmesiyle 17 yuzyilda hakim olan degisim atmosferinin altini ciziyordu Bacon bu degisimin populerlesmesinde etkili oldu insanlarin doga uzerinde egemenlik kurmak icin sanat ve bilimleri kullanmasi gerektigini savundu Bunu basarmak icin insan yasaminin kesifler ve guclerle donatilmasi gerektigini yazdi Doga felsefesini seylerin nedenlerinin ve gizli hareketlerinin bilgisi ve mumkun olan her seyin gerceklestirilmesi icin Insan Imparatorlugu nun sinirlarinin genisletilmesi olarak tanimladi Bacon bilimsel arastirmanin devlet tarafindan desteklenmesini ve bilim insanlarinin ortak arastirmalariyla beslenmesini onerdi Bu o donemde kapsami hirsi ve bicimleri acisindan benzeri gorulmemis bir vizyondu Doga filozoflari dogayi giderek karmasik bir saat gibi parcalarina ayrilabilen ve anlasilabilen bir mekanizma olarak gormeye basladilar Isaac Newton Evangelista Torricelli ve Francesco Redi gibi doga filozoflari suyun akisina odaklanan barometre kullanarak atmosferik basinci olcen ve kendiliginden olusumu curuten deneyler yaptilar Bilimsel topluluklar ve bilimsel dergiler ortaya cikti ve matbaa araciligiyla genis capta yayilarak bilimsel devrimi baslatti Newton 1687 yilinda 19 yuzyila kadar gecerliligini koruyan fiziksel yasalarin temelini olusturan Doga Felsefesinin Matematiksel Ilkeleri ya da Principia Mathematica adli eserini yayinladi Andrew Cunningham Perry Williams ve in de aralarinda bulundugu bazi modern akademisyenler doga felsefesinin dogru bir sekilde bilim olarak adlandirilamayacagini ve gercek bilimsel arastirmanin ancak bilimsel devrimle birlikte basladigini savunmaktadir Cohen e gore bilimin doga felsefesi adi verilen kapsayici bir varliktan kurtulmasi Bilimsel Devrim in tanimlayici ozelliklerinden biridir in da aralarinda bulundugu diger bilim tarihcileri 17 18 ve 19 yuzyillarda filizlenen bilimsel devrimin optik mekanik ve astronomi gibi kesin bilimlerde ogrenilen ilkelerin doga felsefesi tarafindan ortaya atilan sorulara uygulanmaya baslamasiyla gerceklestigini iddia etmektedir Grant Newton un doganin matematiksel temelini yani uydugu degismez kurallari ortaya cikarmaya calistigini ve bunu yaparken de doga felsefesi ile matematigi ilk kez birlestirerek modern fizigin erken donem eserini ortaya koydugunu savunmaktadir Isaac Newton tum zamanlarin en etkili bilim insanlarindan biri olarak kabul edilmektedir XVII yuzyilda etkisini gostermeye baslayan bilimsel devrim Aristotelesci sorgulama tarzindan keskin bir kopusu temsil ediyordu Baslica ilerlemelerinden biri dogayi arastirmak icin bilimsel yontemin kullanilmasiydi Deneylerde veriler toplandi ve olcumler yapildi Bilim insanlari daha sonra bu deneylerin sonuclarini aciklamak icin hipotezler olusturdu Daha sonra hipotez dogrulugunu kanitlamak ya da curutmek icin yanlislanabilirlik ilkesi kullanilarak test edildi Doga bilimleri doga felsefesi olarak adlandirilmaya devam etti ancak bilimsel yontemin benimsenmesi bilimi felsefi varsayim alaninin otesine tasidi ve dogayi incelemenin daha yapilandirilmis bir yolunu ortaya koydu Ingiliz matematikci ve fizikci Newton bilimsel devrimin en onemli figurlerinden biriydi Kopernik Brahe ve Kepler in astronomi alanindaki ilerlemelerinden yararlanan Newton evrensel cekim yasasini ve hareket yasalarini turetmistir Bu yasalar hem yeryuzunde hem de uzayda uygulanarak daha once birbirinden bagimsiz olarak ayri fiziksel kurallara gore isledigi dusunulen fiziksel dunyanin iki alanini birlestirdi Ornegin Newton gelgitlerin Ay in cekim gucunden kaynaklandigini gosterdi Newton un ilerlemelerinden bir digeri de matematigi dogal fenomenler icin guclu bir aciklama araci haline getirmesiydi Doga filozoflari matematigi uzun zamandir bir olcum ve analiz araci olarak kullanirken Newton a kadar matematigin ilkeleri dogadaki neden ve sonuclari anlamanin bir araci olarak kullanilmamisti 18 ve 19 yuzyillarda Charles Augustin de Coulomb Alessandro Volta ve Michael Faraday gibi bilim insanlari elektromanyetizmayi ya da elektrik yuklu parcaciklar uzerindeki pozitif ve negatif yuklerle kuvvetlerin etkilesimini kesfederek Newton mekaniginin uzerine insa ettiler Faraday dogadaki kuvvetlerin uzayi dolduran alanlar halinde isledigini one surdu Alanlar fikri Newton un basitce uzaktan etki ya da aralarindaki boslukta mudahale edecek hicbir sey bulunmayan nesnelerin birbirini cekmesi olarak tanimladigi kutle cekimi kurgusuyla tezat olusturuyordu James Clerk Maxwell 19 yuzyilda bu kesifleri tutarli bir elektrodinamik teorisinde birlestirdi Maxwell matematiksel denklemler ve deneyler kullanarak uzayin kendileri ve birbirleri uzerinde hareket edebilen yuklu parcaciklarla dolu oldugunu ve bunlarin yuklu dalgalarin iletimi icin bir ortam oldugunu kesfetti Bilimsel devrim sirasinda kimya alaninda da onemli ilerlemeler kaydedildi Fransiz kimyager Antoine Lavoisier cisimlerin havaya filojiston salarak yandigini one suren filojiston teorisini curuttu Joseph Priestley 18 yuzyilda oksijeni kesfetmisti ancak Lavoisier yanmanin oksidasyonun bir sonucu oldugunu kesfetti Ayrica 33 elementten olusan bir tablo olusturdu ve modern kimyasal isimlendirmeyi icat etti Resmi biyoloji bilimi dogal yasamin siniflandirilmasi ve kategorize edilmesine odaklanilan 18 yuzyilda henuz emekleme asamasindaydi Doga tarihindeki bu gelismeye 1735 yilinda hazirladigi dogal dunya taksonomisi halen kullanilmakta olan Carl Linnaeus onculuk etmistir Linnaeus 1750 lerde tum turleri icin bilimsel isimler ortaya koymustur 19 yuzyildaki gelismeler 1800 1900 Michelson Morley deneyi isigin araciligiyla yayildigini kanitlamak icin kullanildi Bu 19 yuzyil kavrami daha sonra Albert Einstein in ozel gorelilik teorisi tarafindan gecersiz kilinmistir 19 yuzyila gelindiginde bilim calismalari profesyonellerin ve kurumlarin ilgi alanina girmistir Bunu yaparken de yavas yavas daha modern olan doga bilimi adini aldi Bilim insani terimi William Whewell tarafindan Mary Somerville in On the Connexion of the Sciences Bilimlerin Baglantisi Uzerine adli eserinin 1834 tarihli bir incelemesinde kullanilmistir Ancak kelime neredeyse ayni yuzyilin sonuna kadar genel kullanima girmemistir kaynak belirtilmeli Modern doga bilimleri 1900 den gunumuze Amerikali kimyager Gilbert N Lewis ve Amerikali fizikokimyaci in 1923 tarihli unlu ders kitabi Thermodynamics and the Free Energy of Chemical Substances a gore doga bilimleri uc buyuk daldan olusmaktadir Mantiksal ve matematiksel bilimlerin yani sira doga bilimlerinin uc buyuk dali vardir ki bunlar az sayidaki temel onermeden cikarilan genis kapsamli cikarimlarin cesitliligi nedeniyle digerlerinden ayrilir mekanik elektrodinamik ve termodinamik Gunumuzde doga bilimleri daha yaygin olarak botanik ve zooloji gibi yasam bilimleri ile fizik kimya astronomi ve yer bilimlerini iceren fiziksel bilimler olarak ikiye ayrilmaktadir Ayrica bakinizDeneycilik Akademik disiplinlerin ve alt disiplinlerin listesi Doga tarihiKaynakca Definitions of the Natural Science uopeople edu 10 Haziran 2021 27 Aralik 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 27 Aralik 2022 Lagemaat 2006 s 283 Gauch Hugh G 2003 Scientific Method in Practice Ingilizce Cambridge University Press ss 71 73 ISBN 978 0 521 01708 4 13 Aralik 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Temmuz 2015 Oglivie 2008 ss 1 2 Natural History Princeton University WordNet 3 Mart 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Ekim 2012 Planetary amp Exoplanetary Atmospheres Jet Propulsion Laboratory National Aeronautic Space Administration 9 Kasim 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Kasim 2023 a b Grant 2007 s 1 Grant 2007 s 2 Grant 2007 ss 2 3 Magner 2002 s 3 Magner 2002 ss 3 4 Magner 2002 s 4 a b c d e f Magner 2002 s 5 a b Grant 2007 s 8 Barr 2006 s 2 a b Barr 2006 s 3 Grant 2007 ss 21 22 Grant 2007 ss 27 28 Grant 2007 ss 33 34 Grant 2007 s 34 Grant 2007 ss 34 35 Grant 2007 ss 37 39 53 Grant 2007 s 52 Grant 2007 s 95 Grant 2007 ss 54 59 Grant 2007 s 103 Grant 2007 ss 61 66 homepages wmich edu 11 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Nisan 2018 Wildberg Christian 8 Mart 2018 Zalta Edward N Ed The Stanford Encyclopedia of Philosophy Metaphysics Research Lab Stanford University 22 Agustos 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Mayis 2023 Stanford Encyclopedia of Philosophy vasitasiyla Lindberg David 1992 The Beginnings of Western Science University of Chicago Press Page 162 Barr 2006 s 11 Barr 2006 ss 11 12 Grant 2007 ss 95 130 Grant 2007 s 106 Grant 2007 ss 106 107 a b Grant 2007 s 115 a b Grant 2007 s 130 a b Grant 2007 s 143 a b c Grant 2007 s 155 a b Grant 2007 s 156 Grant 2007 ss 156 157 a b Grant 2007 s 158 Grant 2007 ss 159 163 Grant 2007 s 234 Grant 2007 ss 236 237 Grant 2007 ss 170 178 Grant 2007 ss 189 190 Grant 2007 ss 239 240 Grant 2007 ss 241 243 Grant 2007 ss 246 247 Grant 2007 s 251 Grant 2007 s 252 a b Grant 2007 s 274 Grant 2007 s 274 275 Grant 2007 ss 276 277 24 Eylul 2016 24 Haziran 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Eylul 2023 a b Grant 2007 s 278 Grant 2007 ss 278 279 a b Grant 2007 s 279 Grant 2007 ss 280 285 Grant 2007 ss 280 290 Grant 2007 ss 280 295 Grant 2007 ss 304 306 a b c Grant 2007 s 307 Grant 2007 ss 317 318 a b Barr 2006 s 26 Barr 2006 ss 26 27 a b Barr 2006 s 27 Barr 2006 s 33 Barr 2006 ss 33 35 Barr 2006 s 35 Barr 2006 s 36 a b Barr 2006 s 37 a b c Barr 2006 s 48 a b c d e Barr 2006 s 49 Mayr 1982 ss 171 179 Holmes R 2008 The age of wonder How the romantic generation discovered the beauty and terror of science Londra Harper Press s 449 ISBN 978 0 00 714953 7 Lewis Gilbert N Randall Merle 1923 Thermodynamics and the Free Energy of Chemical Substances First later Printing edition McGraw Hill Book Company ASIN B000GSLHZS Huggins Robert A 2010 Energy storage Online Ausg New York Springer s 13 ISBN 978 1 4419 1023 3 Konuyla ilgili yayinlarBarr Stephen M 2006 A Students Guide to Natural Science Wilmington DE ISBN 978 1 932236 92 7 Grant Edward 2007 A History of Natural Philosophy From the Ancient World to the 19th century Cambridge Cambridge University Press ISBN 978 0 521 68957 1 Lagemaat Richard van de 2006 Theory of Knowledge for the IB Diploma Cambridge Cambridge University Press ISBN 978 0 521 54298 2 13 Aralik 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Kasim 2020 Ledoux Stephen F 2002 PDF Behaviorology Today 5 1 New York s 34 ISBN 978 0 8247 0824 5 25 Mart 2012 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Fundamentally natural sciences are defined as disciplines that deal only with natural events i e independent and dependent variables in nature using scientific methods Mayr Ernst 1982 The Growth of Biological Thought Diversity Evolution and Inheritance Cambridge Massachusetts ISBN 978 0 674 36445 5 Oglivie Brian W 2008 The Science of Describing Natural History in Renaissance Europe Chicago University of Chicago Press ISBN 978 0 226 62088 6 Ledoux S F 2002 Defining Natural Sciences Behaviorology Today 5 1 34 36 Stokes Donald E 1997 Pasteur s Quadrant Basic Science and Technological Innovation Revised and translated by Albert V Carozzi and Marguerite Carozzi Washington D C ISBN 978 0 8157 8177 6 Dis baglantilarVikisozluk te doga bilimleri ile ilgili tanim bulabilirsiniz Yakin Donem Bilim ve Teknoloji Tarihi Ingilizce Biyoloji cografya ve uygulamali yasam ve yer bilimleri de dahil olmak uzere Doga Bilimleri alanindaki arastirmalar hakkinda guncel bilgiler icerir Ingilizce Bu site doga bilimleri hakkinda daha once yayinlanmis 50 den fazla kitap incelemesinin yani sira doga bilimlerindeki guncel konular hakkinda secilmis makaleler icermektedir Ingilizce Son 25 yilda yurutulen 2 000 000 dan fazla bilimsel arastirma projesinin ayrintilarini icerir Ingilizce Universiteler de dahil olmak uzere baslica kaynaklardan guncel bilim haberleri toplayicisi Ingilizce