Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.
Virüs | |||
---|---|---|---|
SARS-CoV-2, Koronavirüs alt familyasın bir üyesi. | |||
Virüs sınıflandırması | |||
| |||
Üst âlemler | |||
'nin 1892 yılında bir makalede tütün bitkisine bulaşan bakteri olmayan etkenleri açıklamasından ve Martinus Beijerinck'in 1898 yılında tütün mozaik virüsünü keşfetmesinden beri, 6000'den fazlavirüs türü detaylı bir şekilde tarif edilse de milyonlarca türde virüs vardır. Virüsler yeryüzündeki hemen her ekosistemde bulunan biyolojk varlığın en bol türüdür. Virüslerle ilgilenen bilime viroloji denir ve mikrobiyolojinin alt uzmanlık alanıdır.
Virüsler, enfekte hücre içerisinde veya enfeksiyon sürecinde, virionlar ve bağımsız viral parçacıklar halinde bulunabilir. Bir virüsün tüm yapılarını barındıran tek bir virüs partikülüne virion ya da viryon denir ve iki ya da üç parçadan oluşur: (i) DNA veya RNA'dan sadece birisi olabilen viral genom ve genetik materyali taşıyan büyük moleküller; (ii) genetik materyali saran, koruyan ve başka işlevleri de olan kapsid denilen bir protein tabakası, (iii) protein tabakayı saran lipit bir zarf. Virüs parçacıkları sarmal (helikal), kübik veya karmaşık (kompleks) morfolojilerde olabilmektedirler. Virionlar ışık mikroskobuyla görülemeyecek kadar küçük yapıdadırlar. Ortalama bir virion ortalama bir bakterinin yüzde biri büyüklüğündedir.
Yaşamın evrimsel tarihinde virüslerin menşei açıklanamamıştır. Bazıları, hücreler arasında hareket edebilen DNA parçacıkları olan plazmidlerden, bazıları da bakterilerden evrimleşmiş olabilir. Evrimde, virüsler genetik çeşitliliği arttıran yatay gen transferinde önemli bir araçtırlar. Virüsler genetik materyal taşıdıkları, üredikleri ve doğal seçilime uğradıkları için bazıları tarafından canlı kabul edilirler. Ancak canlı olarak kabul edilebilmek için gerekli bazı anahtar özellikleri (ör. hücre yapısı) taşımadıkları için virüslere "yaşamın kıyısındaki organizmalar" ve "kopyalanıcılar" denilmiştir.
Virüsler birçok yolla yayılırlar; bitkilerde virüsler genellikle yaprak bitleri ve bitki özsuyu ile beslenen böcekler tarafından bitkiden bitkiye aktarılırken, hayvanlarda kan emici haşerat tarafından aktarılırlar, bu hastalık taşıyan organizmalara vektörler denilir. Grip virüsleri solunum yoluyla yayılım gösterirler. Norovirüs ve rotavirüs viral kaynaklı en bilindik etkenlerindendir ve (fekal-oral bulaş) yoluyla ve insandan insana temas ile, su ve yiyeceklerle bulaşırlar. HIV cinsel temas yoluyla ve enfekte kanla temas yoluyla bulaşan ciddi bir etkendir. Virüsün enfekte edebildiği hücrelere "konak" hücre denir ve konak türü geniş veya dar olabilir, bunu virüsün "konak özgüllüğü" belirler.
Hayvanlarda viral enfeksiyonlar genelde bağışıklık sisteminin uyarılması ve enfeksiyona neden olan virüsün ortadan kaldırılması ile sonuçlanır. Bağışıklık tepkileri aynı zamanda aşı ile de uyarılabilir, bu durum belirli viral ajanlara karşı yapay bir bağışıklık kazandırır. Bununla beraber AIDS ve etkeni olan bazı virüsler immun yanıttan kaçarlar ve kronik enfeksiyonlara yol açarlar. Antibiyotikler virüslere etki etmezler ancak virüslere etki edebilen bazı antiviral ilaçlar geliştirilmiştir.
Etimoloji
Latinceden gelen vīrus kelimesi zehir anlamına gelmektedir ve Hint-Avrupa dil kökeninden gelen diğer zararlı sıvılar ile Sanskritçede viṣa poison, Doğu İran dillerinde vīša poison, antik Yunancada ἰός poison aynı anlamdadır, bu kelimenin ilk tasdiki 1398'de Bartholomeus Anglicus'un John Trevisa tarafından İngilizce tercümesi olan De Proprietatibus Rerum'da yapılmıştır. 1400'lerde Latincede Virulent, virulentus (zehirli) kelimesi kullanılmıştır. Dmitri Ivanovsky'nin 1892'de virüsleri keşfinden önce "bulaşıcı hastalığa neden olan ajan" anlamı ilk kez 1728'de kayda girmiştir.Viral sıfatı 1948'de kullanılmıştır. Virion terimi (çoğulu virionlar) 1959'da, Özgül hücreleri enfekte edebilen tek bir stabil enfektif viral partikül anlamında kullanılmıştır.
Tarihçe
Louis Pasteur kuduz için bir nedensel ajan bulamadı ve bir mikroskop kullanılarak tespit edilemeyecek kadar küçük bir patojenle ilgili spekülasyonlar yaşandı. 1884'te, Fransız mikrobiyolog , bakteriden daha küçük gözeneklere sahip olan filtreyi icat etti (günümüzde Chamberland filtresi ya da Chamberland-Pasteur filtresi olarak bilinir). Böylece, bakteri içeren bir çözeltiden bakteriler tamamıyla ayrıştırılabildi. 1892'de, Rus biyolog Dmitriy İvanovskiy şimdiki tütün mozaik virüsü olarak bilinen virüsü incelemek için bu filtreyi kullandı. Deneylerinde enfekte tütün bitkilerinin ezilmiş yapraklarından elde edilen çözeltilerin süzülmesi sonucunda süzülen sıvıda etkenlerin süzülmeden kaldığını gözlemledi. Ivanovsky enfeksiyonun bakteriler tarafından üretilen bir toksin tarafından meydana geldiğini öne sürdü, ancak bu düşüncesini sürdürmedi. O zamanlar tüm enfeksiyöz ajanların filtreler tarafından süzülebildiği ve üretilme ortamlarında üreyebildikleri düşünülmekteydi – Bu düşünce hastalık yapıcı mikrop teorisinin bir parçasıydı. 1898'de, Hollandalı mikrobiyolog Martinus Beijerinck bu deneyleri tekrarladı ve süzülmüş çözeltinin enfeksiyöz ajanların yeni bir formunu içerdiğine ikna oldu. Bu ajanların sadece bölünebilen hücrelerde çoğaldıklarını gözlemledi ancak bu deney sonucunda hastalık oluşturan partikülleri göremedi, ajanlara contagium vivum fluidum (çözünür canlı mikroplar) adını verdi ve sonra virüs olarak yeniden adlandırıldı. Beijerinck virüslerin doğada sıvı olarak bulunduğunu savunmuştur, daha sonra bu teori virüslerin partikül olduğunu düşünen Wendell Stanley tarafından düşürülmüştür. Aynı yıl içinde Friedrich Loeffler ve ilk hayvan virüsü olan şap hastalığı virüsünü tescillediler.
20. yüzyılın başlarında, İngiliz bakteriyolog Frederick Twort, şimdilerde bakteriyofaj (ya da sadece faj) denilen ve bakterileri enfekte eden virüs gruplarını keşfetti. Fransız-Kanadalı mikrobiyolog Félix d'Herelle, besiyerindeki bakterilere süspansiyon şeklinde eklendiğinde onları öldüren virüsları tanımladı. Bu süspansiyonları seyrelterek en yüksek seyreltmeyi keşfetti (en düşük virüs konsantrasyonları), tüm bakterilerin ölmesinden ziyade, ölü organizmaların oluşturduğu alanları gözlemledi. Bu alanları sayma ve seyreltme faktörü ile çarparak orijinal süspansiyondaki virüslerin sayısını hesaplamaya çalıştı. Fajlar tifo ve kolera gibi hastalıkların olası tedavisi gibi takdim edildi, ancak penisilinin geliştirilmesi ile bir kenara bırakıldılar. Faz çalışmaları, genlerin açılıp kapanma mekanizmalarını ve yabancı genlerin bakteri hücrelerine aktarılmaları için kullanışlı bir mekanizmayı anlamayı destekledi.
19. yüzyılın sonlarında virüsler, enfeksiyonları, filtrelerden geçebilmeleri ve yaşamaları için konağa gereksinim duymaları bakımından tanımlanmışlardır. Virüsler sadece bitki ve hayvanlarda üretilebilmişlerdi. 1906'da, Ross Granville Harrison lenf dokusu yetiştirmek için bir yöntem icat etti ve 1913'te E. Steinhardt, C. Israeli ve R. A. Lambert, gine domuzu kornea dokusu parçalarında Vaccinia virüsü üretme amacıyla bu metodu kullandı. 1928'de, H. B. Maitland ve M. C. Maitland, kıyılmış tavuk böbreği süspansiyonunda virüsü ürettiler. Bu metotlar 1950'lerde aşı üretimi için büyük ölçekte poliovirüs üretilene kadar geniş ölçüde kabul edilmediler.
Diğer bir atılım 1931'de geldi, Amerikan patologlar Ernest William Goodpasture ve Alice Miles Woodruff influenzavirüs ve bazı diğer virüsleri döllenmiş tavuk yumurtasında ürettiler. 1949'da, John Franklin Enders, Thomas Weller ve Frederick Robbins insan embriyo hücre kültüründe poliovirüs ürettiler ve böylece sağlam hayvan dokuları ve embriyonlu yumurta dışında virüs üretilmiş oldu. Bu çalışma etkili üretmek için Jonas Salk tarafından yapıldı.
Virüslerin ilk görüntüleri, Alman mühendisler Ernst Ruska ve Max Knoll tarafından 1931'de elektron mikroskobunun icadı üzerine elde edildi. 1935'te, Amerikan biyokimyacı ve virolog Wendell Meredith Stanley tütün mozaik virüsü ile ilgili çalışmalar yaptı ve çoğunlukla protein yapılardan oluştuğunu buldu. Kısa bir süre sonra, virüsler proteinler ve RNA parçalarına ayrıştırıldılar. Tütün mozaik virüsü ilk kez kristalize edildi ve yapısı bu nedenle ayrıntılı olarak tarif edilebildi. Kristalize virüsün ilk X ışını kristalografisi görüntüleri Bernal ve Fankuchen tarafından 1941'de elde edildi. Bu görüntüleri temel alan Rosalind Franklin 1955 yılında virüsün tam yapısını keşfetti. Aynı yıl içinde, Heinz Fraenkel-Conrat ve Robley Williams saflaştırılmış tütün mozaik virüsünün RNA ve protein kapsidinin kendi kendine birleşip fonksiyonel virüs formunu oluşturabildiğini gösterdi, bu basit mekanizmanın muhtemelen virüsler tarafından konak hücre içinde oluşturulduğu düşünüldü.
20. yüzyılın ikinci yarsında virüs keşfi altın çağını yaşadı ve bu yıllarda 2000'den fazla hayvan, bitki ve bakteri virüsü türü keşfedildi. 1957'de, yol açan equine arterivirüs ve (bir pestivirüstür) keşfedildi. 1963'te, hepatit B virüsü Baruch Blumberg tarafından keşfedildi ve 1965'te, Howard Temin ilk retrovirüsü tanımladı. Ters transkriptaz enzimi retrovirüsler tarafından kendi RNA'larından DNA kopyalamada kullanılır ve ilk kez birbirinden bağımsız olarak Howard Martin Temin ve David Baltimore tarafından 1970'te tanımlanmıştır. 1983'te Luc Montagnier'in takımı Fransada Pasteur Enstitüsünde, şimdilerde HIV olarak bilinen retrovirüsü ilk kez izole ettiler.
Canlılık tartışması
Virüsler ve canlı hücreler, DNA veya RNA ve proteinler gibi ortak bileşiklere sahiptirler. Lakin biyokimyacı Wendel Stanley'nin tanımına göre virüsler biyolojik moleküllerden "basit" oluşumlardır. Organik moleküllerin kendi kendilerine yapısallaşma özeliklerinin bir sonucudurlar ve dolayısıyla canlı sayılmazlar. François Jacob da virüsler hakkında "bir kültür ortamına yerleştirildiklerinde virüslerin bir metabolik faaliyeti yoktur, enerjiyi ne üretebilirler ne de kullanabilirler, ne büyür ne çoğalabilirler, canlıların bu ortak özelliklerinden hiçbiri yoktur onlarda" der. Virüsler ancak canlı bir hücrenin enzimlerini kullanarak çoğalabilirler. Ayrıca, virüsler DNA veya RNA'dan birine sahip olsalar da, canlı hücrelerde olduğu gibi bunların ikisi birden yoktur.
Öte yandan son yıllarda yapılan yeni keşifler virüslerin canlılığı hakkındaki tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir. Amipleri enfekte eden Mimivirüsün 1200 geni vardır, ki bu rakam bazı bakterilerin gen sayısından daha fazladır. Bu virüslerin genleri arasında normalde virüslerde bulunmayan, canlı hücrelerde bulunan 30 kadar gen vardır, örneğin protein sentezi ve DNA tamirinden sorumlu enzimleri kodlayan genler.
Virüslerin canlı olup olmadığı tartışması sürmektedir. Sorunun cevaplandırılması için "hayat nedir?" sorusunun cevabı gerekmektedir. Zooloji ve botaniğe dayalı kıstaslara göre virüsler canlı değildir. Ancak, bu çıkarım canlı olduğu kabul görmüş varlıkların özelliklerinden genelleme yaparak elde edilmiştir ve yıllar boyunca keşfedilmiş, gittikçe daha küçük canlı türlerini göz önüne alarak sürekli değiştirilmiş tanımlara dayalıdır. Eğer hayat temel ilkelere göre tanımlanırsa, canlılığın en temel kıstası çoğalma yeteneğidir. Virüsler çoğalabildiklerine göre canlı oldukları veya konak hücreler olmadan çoğalamadıkları için canlı olmadığı iddia edilebilir. Öte yandan pek çok canlı da diğer canlıların ürettiği gıdalar olmadan ne büyüyebilir ne çoğalabilir. Virüslerin canlı olup olmadığı kullanılan hayat tanımına bağlıdır.
Hayatı yahut canlılığı tanımlarken Alman bilim adamı Hoimar von Ditfurth şu yorumu yapmıştır:
"Amerikalı biyokimyacı ve Nobel Ödülü sahibi Melvin Calvin'in bilimsel bir yazısından aktarılmış 'canlılık:düzenli enerji dönüştürme mekanizmasına ilişkin bilgiyi başka bir özdeş sisteme aktarabilme yeteneği' tanımı, içinden çıkılmazlığıyla aslında sorunun güçlülüğünü ortaya koyuyor. Canlı olmayan ile canlı olanı birbirinden ayırt etmeye kalkışmak, aslında doğaya kendisinde bulunmayan bir duruma ilişkin dıştan bir 'müdahale' ve bu müdahaleye bağlı bir kavram getirme anlamına gelmektedir. Gerçekten de böyle bir girişim doğaya kendisinin tanımadığı sınırları yerleştirmekle eş anlamlıdır. Aslında bu türden sınırların gerçekte karşılığı bulunmayan yapay sınırlar oldukları kesindir. Doğanın o sayısız olayları ve süreçleri karşısında derli toplu bir bakış edinebilmek ve kolaylık sağlayıcı sınıflandırmalar yapabilmek için doğaya dıştan aklın bulunduğu ayırıcı çizgiler yerleştirmek, Dünya'yı gerçekte bulunmayan enlem ve boylam çizgilerine bölmekten hiç farklı değildir. Yön bulmamıza yardımcı olan ve coğrafî alanlar ya da noktalarda nereleri kastettiğimizi kolaylıkla belirtmemizi sağlayan haritalar üzerindeki bu kavramsal çizgileri hiç kimsenin kalkıp da söz konusu bölgelerin doğal bir özelliğini algılayabileceği gibi, bu çizgileri de o bölgelerde aramak kimsenin aklına gelmeyecektir."
Kökenleri
Virüsler hayatın olduğu her yerde bulunurlar ve canlı hücrelerin ilk geliştiği andan beri muhtemelen virüsler de vardı. Virüslerin kökenleri bilinmemektedir çünkü fosil formları bulunmamaktadır, virüslerin kökenlerini bulabilmek için DNA ve RNA karşılaştırmasını kullanan moleküler teknikler uygulanmıştır. Ek olarak, viral genetik materyal bazen konak hücredeki entegre olabilir, bu yolla virüs genomu nesiller boyu dikey olarak aktarılabilir. Bu bilgiler milyon yıllar önceki antik virüslerin izini sürmeye çalışan için pahabiçilemezdir. Şu anda, Virüslerin kökenini açıklamaya çalışan üç ana hipotez vardır:
- Gerileme hipotezi
- Virüsler bir zamanlar, şimdiki boyutlarından büyük parazitik küçük hücreler olabilirler. Zamanla, parazitlik için gerekli olmayan genlerini kaybetmiş olabilirler. Rickettsia ve chlamydia bakterileri tıpkı virüsler gibi canlı hücrelerde yaşayabilirler ve sadece konak hücrelerde çoğalabilirler. Parazit yaşamı benimsemiş canlıların yaşamlarını ve bağımlılıklarını kodlayan genler dışındaki gereksinim duymadıkları genleri hücre dışında atıp kaybetmiş olabilme ihtmali bu hipotezi desteklemektedir. Bu aynı zamanda dejenerasyon hipotezi ya da azalma hipotezi olarak da adlandırılır.
- Hücresel kökenli hipotezi
- Bazı virüsler kendilerinden daha yüksek organizma hücrelerinden kaçan DNA ya da RNA parçalarından evrimleşmiş olabilirler. Kaçan DNA'lar plasmidlerden (hücreler arasında hareket edebilen çıplak DNA parçaları) ya da transpozonlardan (hücre içindeki gen bölgelerinde farklı konumlara hareket edebilen ve kopyalanabilen DNA molekülleri) gelmiş olabilirler. Bir zamanlar "atlayan genler" denen transpozonlar örnekleridir ve bazı virüslerin kökeni olabilir. Barbara McClintock tarafından 1950 yılında mısır bitkisinde keşfedildiler. Bu hipotez bazen serserilik hipotezi, ya da kaçış hipotezi olarak da adlandırılır.
- Birlikte evrim hipotezi
- Ayrıca ilk-virüs hipotezide denmektedir ve virüslerin ilk hücrelerin ortaya çıkmasından bu yana hücresel yaşama bağımlı olarak milyonlarca yıl boyunca karmaşık protein ve nükleik asit komplekslerinden evrimleştiğini önermektedir. RNA'dan oluşan Viroidlerler virüs olarak sınıflandırılmamışlardır çünkü viroidleri saran protein bir kılıf yoktur ancak, birkaç virüse benzeyen karakteristik özelliklerinden dolayı sık sık subviral ajanlar olarak adlandırılırlar. Viroidler bitkiler için önemli hastalık etkenleridir. Protein kodlamamalarına karşın konak hücre ve konak hücre mekanizmalarıyla etkileşime girerek replike olurlar. RNA genomuna sahip insan viroidlere benzer fakat hepatit B virüslerinde bir protein kılıf elde eder ama kendisi bu kılıfı replike ettiremezler, bu nedenle bu etkene defektif virüsdenmektedir. Bunun yanında hepatit delta virüsü konak hücreye girebilirse, bağımsız olarak replike olabilir. Replike olan hepatit delta virüsleri da defektiftir ve yeni hücreleri enfekte edebilmeleri için hepatit B virüsünün protein kılıfına gereksinim duyar. Aynı davranış, da mevcuttur, bunlar Acanthamoeba castellanii türü protozoonları enfekte eden mimivirüslere bağımlıdırlar. Bu virofaj, diğer virüs türlerinin konak hücrede aynı anda bulunmasına gereksinim duyar, bunlara denilir ve viroidlerin ve virüslerin evrimsel ara ürünleri temsil edebileceği düşünülmektedir.
Geçmişte, bu hipotezlerin hepsi ile ilgili sorunlar vardı: en küçük hücresel parazitlerin bile virüslere benzememesi nedeniyle gerileme hipotezi açıklanmakta zorlanılmıştır. Kaçış hipotezinde, karmaşık kapsidlerin, virüslerin diğer parçacıklarının ve yapılarının nasıl oluştuğunun açıklaması yapılamamıştır. Birlikte evrim hipotezinde de virüslerin konak hücre gereksinimlerini açıklayamamıştır. Şimdilerde virüslerin antik ve tarih öncesi bir ayrışımına ait oldukları kabul edilmektedir. Bu keşif modern virologları tekrar düşünmeye ve klasik üç üst alem hipotezini yeniden değerlendirmeye sevketmiştir.
RNA dünyası hipotezi, virüslerin bilgisayar analizi ve konak DNA dizileri, farklı virüsler arasındaki evrimsel ilişkileri daha iyi anlamamızı sağlar ve modern virüslerin atalarını belirlemenize yardımcı olabilir. Günümüzde, analizler herhangi bir hipotezi doğrulamamaktadır. Ancak, tüm bilinen virüsler ortak bir atası var zor görünüyor ve muhtemelen virüsler geçmişte farklı farklı mekanizmalar ile birçok kez ortaya çıkmışlardır.
Prionlar DNA ya da RNA barındırmayan infeksiyöz protein molekülleridir. Koyunlardaki scrapie gibi enfeksiyöz hastalıklara neden olurlar, sığırlarda bovin spongiform ensefalopati ("deli dana hastalığı") ve geyiklerde ; insanlarda, prionik hastalıklar "gülme hastalığı" olarak da bilinen Kuru hastalığı, Creutzfeldt–Jakob hastalığı ve Gerstmann–Sträussler–Scheinker sendromu. Prionlar temelde viroidlerden ve virüslerden farklı olamasına rağmen keşfedilemeleri, virüslerin kendini kopyalayan moleküllere evrimleşmiş olduğu teorisini destekler.
Sınıflandırma
Sınıflandırma ve adlandırma, virüslerin benzer ya da farklı özellikleri dikkate alınarak yapılmaktadır. 1962'de, André Lwoff, Robert Horne ve Paul Tournier hiyerarşik sistemi baz alan ilk virüs sınıflandırma şeklini geliştirmişlerdir. Bu sistem şube, sınıf, takım, aile, cins ve tür sınıflantırmasını temel alır. Virüslerin genom türlerini baz alan gruplandırmalar da yapılmıştır. Sonraları Uluslararası Virüs Taksonomisi Komitesi (UAVTK) kuruldu. Ancak virüsler şube ve sınıf olarak sınıflandırılmadı, bunun nedeni küçük genomları ve yüksek oranda mutasyona uğramaları nedeniyle yaşanan zorluklar sebebiyle takımın ötesinde tanımlamaya geçilmemesidir. Geleneksel hiyerarşiyi desteklemek için Baltimore Sınıflandırması kullanıldı.
UAVTK sınıflandırması
Şu andaki sınıflandırmayı Uluslararası Virüs Taksonomisi Komitesi geliştirdi ve aile bütünlüğünü korumak için virüs ailelerinin özelliklerine ağırlık veren bir rehber yayınladı. virüsleri sınıflandırmak için uluslararası birleşik bir taksonomi kuruldu. 9. UAVTK raporunda viral taksonların dallanma hiyerarşisinde en düşük takson grubu olarak virüs türü kavramı tanımlanmıştır. Ancak günümüzde virüsleri ve virüs çeşitliliğinin sadece çok küçük bir bölümü incelenmiştir.
Genel taksonomik yapı aşağıdaki gibidir:
Mevcut (2013) UAVTK taksonomisi, 7 takımdan oluşur, Caudovirales, Herpesvirales, Ligamenvirales, Mononegavirales, Nidovirales, Picornavirales, and Tymovirales. Komite alt tür, suş ve izolatlar arasında resmi bir ayrım yapmamaktadır. Toplamda 7 takım, 103 aile, 22 alt aile, 455 cins, 2,827 civarında tür vardır ve 4,000'den fazla tip henüz sınıflandırılmamıştır.
Baltimore sınıflandırması
Nobel ödüllü biyolog David Baltimore, Baltimore sınıflandırma sistemini geliştirmiştir. UAVTK sınıflandırma sistemini, modern sınıflandırma sistemleri ve Baltimore sınıflandırma sistemini bağdaştırarak yapmıştır.
Baltimore sınıflandırması viral mRNA sentezini temel alan bir sınıflandırmadır Virüsler genelde genomlarıyla sentez ettirdikleri proteinleri kullanarak kendilerini replike ettirirler. Viral genom çift iplikçikli (çi) veya tek iplikçikli (ti) olabileceği gibi DNA ya da RNA da olabilir, bazı virüslerde ters transkriptaz enzimi varken bazılarında da bu enzim yoktur. Ek olarak tiRNA virüsleri pozitif yönelimli ya da negatif yönelimli olabilirler, pozitif yönelimli virüslerin genomlarına enfektif genom denmektedir. Bu sınıflandırma virüsleri yedi grupta toplamıştır:
Bu gruplar aşağıdaki gibidir:
|
Yaşamsal özellikleri
Virüslerin bir yaşam biçimi olup olmadığı ya da canlı organizmalarla etkileşime girip girmedikleri konusunda farklı görüşler mevcuttur. Virüsler "yaşamın kıyısındaki organizmalar" olarak tanımlanmışlardır,genler, doğal seçilim yoluyla evrim ve öz-montaj yoluyla kendilerinin birden çok kopyasını yeniden oluşturarak organizmalardakine benzer özelliklere sahiptir. Genleri olmasına rağmen, genellikle yaşamın temel birimi olarak görülen bir hücresel yapıya sahip değillerdir. Virüsler kendi metabolizmalarına sahip değillerdir ve yeni ürünler üretmek için konak hücrelere ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden konak hücre dışında replike olamazlar Rickettsia ve chlamydia gibi bakterilerde konak hücrelerde çoğalabilir olmalarına rağmen canlı olarak kabul edilirler. Canlı kabul edilen hücrelerin çoğalmak için hücre bölünmesini kullanmaları, buna karşın virüslerin hücrelerde spontan olarak replike olmaları onların çoğalmasını canlı kabul edilen hücrelerin çoğalmasından ayırırken virüslerin, çoğalırken doğal seçilime maruz kalmaları nedeniyle genetik yapılarında meydana gelen farklılıklar, onları kristallerin ayırır. Konak hücrede virüs replikasyonunun, hayatın kökeni çalışmalarına katkısı vardır ve hayatın, ile başlamış olabileceğini savunan hipoteze katkıda bulunabilir.
Yapıları
Virüsler morfoloji denilen şekil ve boyutları bakımından farklılıklar gösterirler. Genellikle bakterilerden çok küçüktürler. İncelenen virüslerin çoğunluğu 20 ila 300 nanometre çapa sahiptirler Bazı çapları yaklaşık 80 nm iken uzunlukları toplamda 1.400 nm'ye kadar çıkmaktadır. Çoğu virüs optik mikroskopla görülemez, bu yüzden taramalı ve geçirimli virionları görselleştirmek için kullanılır. Virüs ile arka plan arasındaki kontrastı arttırmak için, elektron - yoğun " boyama" kullanılır. Bu boyalar tungsten gibi ağır metallerden yapılmış tuz solusyonlarıdır, bu boya ile boyanmış yerler elektonla kaplanır. Virionlar boya ile kaplandığında (pozitif boyama), ince ayrıntılar belirsizleşir. sadece arka planın boyanması ile bu sorun giderilebilir.
Bir virüs türüne özgü yapıların tümünü bir arada bulunduran tek bir virüs partikülüne virion denmektedir. Viral genom tarafından kodlanan ve adı verilen alt ünite proteinlerin bir araya gelmesiyle kapsid oluşmuştur ve kapsidin şekli virüsun morfolojik ayrımında kullanılır. Virüsler konak hücre zarından kendilerine "zarf" adı verilen ve kapsidi çevreleyen lipit bir dış zar oluşturabilirler. Virüs tarafından kodlanan protein alt-üniteleri özerk olarak birleşerek, içinde genellikle virüs genomunu barındıran kapsidi oluştururlar. Kapsid yapılarına yardımcı proteinler için virüslerde karmaşık kodlar vardır. nükleik asit ile ilgili proteinler şekilde bilinmektedir ve viral nükleik asit ile viral kapsid proteinlerinin birlikte bulunduğu yapı nükleokapsid olarak adlandırılır. Kapsid ve tüm virüs yapısı atomik kuvvet mikroskobu aracılığıyla mekanik (fiziksel) olarak derinlemesine incelenebilir. Genel olarak, dört ana morfolojik virüs türü vardır:
Virüs morfolojileri
Virüslerin morfolojilerini çeşitli faktörler etkilemektedir, bunların en önemlisi kapsid ve zarf yapılarıdır.
- Sarmal simetri
- Bu virüsler, merkezinde bir oyuk veya tüp olacak şekilde sarmal simetri meydana getiren ve bir eksen etrafında birleşmiş tek tip kapsomerlerden oluşur. Bu düzen, çubuk veya lif şeklinde virionlarla sonuçlanır: Bu virionlar kısa ve son derece sert ya da uzun ve çok esnek olabilir. Genetik materyal genellikle tek iplikçikli RNA'dır fakat bazılarında tek iplikçikli DNA bulunur. Negatif yüklü nükleik asitler, pozitif yüklü proteinlerin etkileşimi ile protein sarmalın içine girer. Genel olarak virion uzunluğu nükleik asidin çapına ve virion çapı ve dizilimine bağlıdır. İyi çalışılmış tütün mozaik virüsü bir sarmal virüs örneğidir.
- Kübik simetri
- Birçok hayvan virüsü kübik ya da küresele yakın kiral . Özdeş alt birimlerden kapalı bir kabuk oluşturmanın en iyi yolu düzenli bir yapısıdır. Bu yapıda her biri beş özdeş alt birimden oluşan asgari 12 adet özdeş kapsomer gereklidir. Rotavirüs gibi birçok virüs, 12'den fazla kapsomer bulundurur ve küresel görünmelerine rağmen kübik simetrilerini korurlar. Kapsomerlerin uçlarını kuşatan ve pentamer adı verilen 5 diğer kapsomerle çevrilidir. Kapsomerlerin üçgen yüzeylerini kuşatan hekzonlar adı verilen. Hexons are in essence flat and pentons, which form the 12 vertices, are curved. The same protein may act as the subunit of both the pentamers and hexamers or they may be composed of different proteins.
- Yayvan simetri
- Bu beş katlı eksen boyunca uzatılmış ve bakteriyobaj başlarının genel bir düzenidir. Bu yapı her iki ucunda silindirik bir kapatan oluşur.
- Karmaşık simetri
- Bu virüsler ne tamamen sarmal ne tamamen kübik bir kapside sahiptirler ve kuyruk ya da dış duvar gibi ek yapılara sahiptirler. Bazı bakteriyofalar, Enterobacteria faj T4 gibi ikozahedrak bir baş, sarmal bir kuyruk, altıgen taban bir plağı ve çıkıntılı protein kuyruk fibrillerinden oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu kuyruk yapısı moleküler şırınga gibi davranır, virüsun konak bakteriye tutunmasından sonra hücreye virüs genomunu enjekte eder. Yeni araştırmalarda viral genomun fajın baş kısmına basınçla sıkıştırıldığı ve faj konağa tutunduktan sonra basınçla konağın içine fışkırdığı düşünülmektedir bu nedenle enjeksiyon yerine ejeksiyon terimini kullanmaktadır.
büyük, karmaşık yapılı, alışılmadık morfolojiye sahip virüslerdir. Viral genom nukleoid olarak bilinen merkezi disk yapısında proteinlerle ilişkilidir; Nükleoid zar ve işlevi bilinmeyen iki adet yanal protein kütlesinden oluşur; Virüs protein yoğun bir tabaka ile çivili dış zara sahiptir; Tam virion oval bir tuğlaya benzeyen yapıya sahiptir. Mimivirüsler, 400 nm'lik kapsid çapları ile en geniş karakterdeki virüslerdendir, yüzeyden çıkan 100 nm boyutlarında iplikçikleri vardır; Kapsid muhtemelen ikozahedral yapıda olduğundan elektron mikroskobu altında altıgen şekilde görünür. 2011'de, araştırmacılar Şilinin Las Cruces kıyılarından toplanan okyanus dibinden alınan su örneklerinde bilinen en uzun virüs örneğini keşfettiler; Bazik optik mikroskopla görülenebilen bu virüsa geçici olarak Megavirüs chilensis adı verildi. 2013'te, Şili ve Avustralyada Megavirüs ve Mimivirüs'tan iki kat daha büyük genoma sahip Pandoravirüs cinsi keşfedildi.
Arkeleri enfekte eden bazı virüsler diğer virüs şekillerinden bağımsız, iğ, çengel, çubuk, gözyaşı ve hatta şişe şeklinde çok çeşitli sıra dışı şekillerde kompleks yapıya sahiptirler. Kuyruklu bakteriyofajlara benzer ve çoklu kuyruk yapıları barındırabilen diğer arke virüsler de vardır.
Genomlar
Özellik | Karakteristik özellik |
---|---|
Nükleik asit |
|
Biçim |
|
İplikçik yapısı |
|
Anlam |
|
Genetik yapıların en muazaam çeşitleri arasında görülebilir; virüsler, bitkilerden, hayvanlarden, arkelerden ya da bakterilerden daha fazla genomik çeşitlilik barındırırlar. Yaklaşık 5.000 tür detaylı bir şekilde tarif edilmiş olmasına rağmen, farklı türde milyonlarca virüs mevcuttur. Eylül 2015 tarihi itibarıyla, NCBI Virüs Genomu Veritabanı 75.000 'den fazla tam genom dizisine sahiptir, kuşkusuz daha keşfedilmeyi bekleyen birçok çeşidi mevcut.
Bir virüs DNA ya da RNA'dan sadece birini barındırabilir ve bu sebeple veya virüsu olarak adandırılır. Virüslerin büyük çoğunluğu RNA genomlarına sahiptir.
Viral genom polyomavirüslerdaki gibi dairesel ya da adenovirüslerdeki gibi doğrusal olabilir. Nükleik asit türünün genomunun şekliyle alakası yoktur. RNA virüsleri ve bazı DNA virüsleri arasında genomu birkaç parçadan oluşmuş olanlar vardır, bu şekilde genoma sahip virüslera parçalı (segmentli) genoma sahip virüsler denir. RNA virüsleri için, her segment sadece bir protein kodlar ve genelde tüm segmentler aynı kapsidin içinde bulunur. Ancak, ve diğer çeşitli bitki virüslerinde olduğu gibi virüsun enfektif olması için her segmentin aynı virionda bulunmasına gerek yoktur.
Bir viral genom, nükleik asit türü ne olursa olsun tek veya çift sarmallı olabilir. tek şeritli genomları çiftlenmemiş bir nükleik asitten oluşmaktadır, ortadan aşağı bölünmüş bir merdivenin yarısına benzer şekildedir. Çift sarmallı genomlar birbirini tamamlayan nükleik asit çiftlerinden oluşur. Bazı virüs ailelerinin virüs partikülleri, Hepadnaviridae ait olanlar gibi kısmen çift iplikçikli ve kısmen tek iplikçikli olan bir genom içerebilirler.
Bazı RNA virüsleri pozitif yönelimli (pozitif polariteli), bazıları ise (negatif polariteli) virüsler olarak sınıflandırılır. viral RNA, viral mesajcı RNA ile aynı yönelimdedir ve böylece konak hücre tarafından kolayca okunabilir. Negatif yönelimli RNA virüslerinin RNA'sı viral mRNA'nın tamamlayıcısıdır ve enzimine gereksinim duyarlar.
Genom boyutu türler arasında büyük ölçüde değişir. En küçük viral genom – the tek iplikçikli DNA'ya sahip circovirüslerdir, Circoviridae ailesi– sadece iki proteini kodlar ve genom boyutu sadece iki kilobazdır; en büyük genom ise pandoravirüslerdedir–genom boyutu 2500e yakın proteini kodlayan iki megabaz civarındadır.
Genelde, RNA virüslerı DNA virüslerinden daha küçük genoma sahiptirler çünkü RNa virüs replikasyonunda daha yüksek oranda hata yapılır ve bu hataların azami üst sınırı vardır. Kopyalanan genomdaki bu sınırın ötesinde yapılan hatalar nedeniyle virüs inaktif olur ya da rekabet yeteneğini kaybeder. Bunu telafi etmek için, RNA virüslerı parçalı genoma sahiptirler. Genom daha küçük moleküller halinde bölünür, bu sayede tek bileşenli genomunda oluşacak bir hatanın tüm genomu etkisiz hale getirmesi olasılığı azaltılır. Tersine, DNA virüslerinin replikasyon enzimleri yüksek oranda doğruluğa sahip olduklarından genellikle daha büyük genomlara sahiptirler. Tek sarmallı DNA virüsleri bu kuralın dışındadırlar, mutasyon oranları tek iplikçikli RNA virüslerine yakın b,ir oranda seyredebilir.
Kor proteinleri
Kapsid
Virüslerin yönetici molekülünü (genomunu) oluşturan DNA veya RNA'yı ve kor proteinlerini çevreleyerek dış etkilerden korur. Kapsit ayrıca virüse şeklini verir, kapsitteki proteinler virüsün hücreye tutunmasını sağlar ve dolayısıyla konak özgüllüğünü belirler.
Viral zarf
- Bazı virüs türleri konak hücrenin zarlarından birisini modifiye ederek kendilerine bir dış zar oluştururlar, bu zar enfekte konak hücreyi çevreleyen zar, çekirdek zarı ya da endoplazmik retikulum gibi iç veya dış zar olabilmektedir. böylece virüs viral zarf denen çift tabakalı lipid zar kazanmış olur. Bu zarda viral genom ve konak hücre genomu tarafından kodlanan proteinler mevcuttur; lipid yapılar ve bazı karbonhidrat yapılarının tamamı zaten ilgili zarda bulunur ve konak hücre genomu tarafından kodlanır. Grip virüsü ve HIV bu stratejiyi kullanırlar. Zarflı virüslerin enfektivitesi zarflarının varlığına bağlıdır ve zarf yapıları zarar gördüğünde inaktif olurlar.
Replikasyon döngüsü
Virüs nüfusu hücre bölünmesi yoluyla artmamaktadır çünkü virüsler birer hücre değillerdir. Bunun yerine, kendilerinin birden fazla kopyasını üretmek için bir konak hücrenin organellerini, moleküllerini ve metabolizmasını kullanırlar, konağa kendi parçalarını kopyalattırıp bu parçaları yine konakta birleştirirler.
Virüslerin hayat döngüleri türlere göre farklılık gösterse de genelde altı temel aşamada gerçekleşir:
Tutunma
Konak hücre yüzeyindeki reseptörlerle viral kapsid üzerindeki veya viral zarf üzerindeki proteinlerin özgül (spesifik) bağlanması ile gerçekleşir. Bu özgüllük bir virüsün konak aralığını belirleyen faktörlerdendir. Örneğin, HIV'in konak aralığı insan akyuvar hücreleri ile sınırlıdır. Bunun nedeni HIV yüzey molekülü gp120, özgül olarak CD4 molekülü ile etkileşime girer ve CD4 molekülü sıklıkla CD4+ T-Hucrelerinde bulunur. Virüs konak hücreye tutunduktan sonra, konak hücre yüzeyinde çeşitli değişiklikler olur.
Hücreye giriş
Tutunmayı takip eder: Virion, reseptöre bağımlı endositoz ya da yolu ile konak hücreye girer. Bu genellikle olarak adlandırılır. Bitki ve mantar hücrelerinin enfeksiyonu hayvan hücrelerininkinden farklıdır. Bitkiler selüllozdan ve mantarlar kitinden yapılmış sert bir hücre duvarına sahiptirler, çoğu virüs bitki ve mantarları hücre duvarlarının hasar görmesi sonucu enfekte eder. Ancak, neredeyse tüm bitki virüsleri (tütün mozaik virüsü gibi) tek iplikçikli nükleoprotein komplekslerinin içerisinde, adlı gözenekler boyunca hücreden hücreye direkt olarak hareket ederler. Bakteriler de bitkiler gibi güçlü hücre duvarına sahiptirler. Ancak, bakteriler bitki hücrelerinden küçük oldukları için hücre duvarları da bitkilerinkine göre çok daha incedir, Bazı virüsler genomlarını bakteriye enjekte edecek mekanizmalar geliştirmişlerdir, bu işlemde viral kapsid hücre dışında kalır.
Kapsidin soyulması
Viral kapsidin çıkartıldığı bir işlemdir: Bu işlem viral enzimler ya da konak enzimleri tarafından veya kapsidin basit ayrışma ile bozulmasıyla oluşabilir; sonuç olarak viral nükleik asit hücre içinde serbest kalır.
Viral replikasyon (kopyalanma)
Virüs genomunun birincil çoğalmasını kapsar. Replikasyon, "erken" genlerden viral mRNA'nın sentezi (mRNA) (pozitif yönelimli virüsler için istisnadır), viral protein sentezi, viral proteinlerin olası birleşmeleri, erken veya düzenleyici olarak nitelendirilen proteinlerin aracılığıyla viral genomun replikasyonu aşamalarını kapsar. büyük genomlu kompleks virüslerde mRNA sentezinde bir veya daha fazla aşama olabilir.
Birleşme
Viral ürünlerin bir araya gelerek birleşmesi ve progeni virüslerinin oluşması aşamasıdır, bu aşamada proteinlerde çeşitli değişiklikler meydana gelebilir. HIV gibi virüslerde, bu değişiklikler (olgunlaşma da denilmektedir) virüs konaktan salınmadan önce meydana gelir.
Salınma
Virüsler konak hücreden lizis yoluyla lyzis hücre zarı veya duvarının patlaması ile hücrenin ölmesi olayıdır. Pek çok bakteri virüsü ve bazı hayvan virüsleri bu yolla salınır ve bu tür enfeksiyonlara "litik enfeksiyon" denir. Bazı virüslerin viral genomu genetik rekombinasyon yoluyla konak kromozomunun özgül bir bölgesiyle birleşerek girerler. Bu şekilde birleşmiş virüs genomlarına "", bakteriyofaj genomlarına ise "" denmektedir. Bu birleşme olayına "lizojeni" ade verilirken, buna maruz kalan konağa da "lizojen" denir. Lizojen konak bölündükçe viral genom da çoğalır. Viral genom konak içinde çoğunlukla sessizdir. Bunun yanında bazı durumlarda provirüs ya da profaj entegre olduğu yerden ayrılabilr ve litik enfeksiyona yol açabilir. Zarflı virüsler (örneğin HIV) tipik olarak konak hücreden salınır. Bu işlem sırasında virüs konağın plazma zarından ya da diğer iç zarlarından modifiye edilmiş bir zarla kendi zarfını elde eder.
Virüs partikülleri içindeki genetik malzemeler ve bu malzemelerin çoğaltılması, farklı virüslerde önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir.
- DNA virüsleri
- Birçok DNA virüsünün genom replikasyonu konak hücre çekirdeğinde meydan gelir. Virüsler bazen füzyon ile çoğu zaman da reseptöre bağımlı endositoz yoluyla hücreye girerler. Çoğu DNA virüsü baştan sona konak hücre DNA ve RNA sentez mekanizmalarına bağımlıdırlar. Ancak daha büyük genoma sahip virüsler bu mekanizmaları kendileri kodlayabilirler. Ökaryotlarda viral genom bu mekanizmalara ulaşabilmek için hücre çekirdeğine girmesi gerekirken, bakterilerde sadece hücre içine girmesi yeterlidir.
- RNA virüsleri
- Replikasyon genellikle konak hücre sitoplazmasında meydana gelir. RNA virüsleri replikasyon modellerine göre dört farklı gruba ayrılabilirler. Tek iplikçikli RNA virüslerinin yönelimi (polarite) büyük ölçüde replikasyon modellerini belirler (kendi proteinlerini üretebilmek için ribozomları direkt kullanıp kullanamadıkları); diğer önemli bir kriter genetik malzemenin tek iplikçikli veya çift iplikçikli olup olmadığıdır. Tüm RNA virüsleri genomlarını kopyalayabilmek için için kendi (RNA'ya bağımlı RNA polimeraz) enzimleri kullanırlar.
- Ters transkripsiyonlu virüsler
- Virionlarında tek iplikçikli RNA bulunduran (Retroviridae, Metaviridae, Pseudoviridae) ya da çift iplikçikli DNA bulunduran (Caulimoviridae ve Hepadnaviridae). Ters transkripsiyon yapan RNA virüsleri replike olmak için bir ara DNA kullanırlar, buna karşılık ters transkripsiyon yapan DNA virüsleri (pararetrovirüses) replike olmak için bir ara RNA kullanırlar. Her iki virüs grubu da nükleik asit dönüşümünü gerçekleştirmek için ters transkriptaz enzimi kullanırlar. Retrovirüslerin provirüs gibi konak hücre DNA'sına entegre olmaları, replikasyon stratejilerinin bir parçasıdır; pararetrovirüslerin bunu yapmamalarına rağmen özellikle bitki pararetrovirüslerinin entegre genom kopyaları enfektif virüslerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ters transkriptaz enzimi ve gibi antiviral ilaçlara duyarlıdır. Birinci örnek bir retrovirüs olan HIV. İkinci örnek ise Hepatitis B virüsunun içinde bulunduğu Hepadnavirüsler.
Virüsler arası ilişkiler
Genetik mutasyon
Virüsler birçok mekanizma ile genetik materyal değişikliğine uğrayabilirler. adı verilen işlemleride içeren DNA ya da RNA bazlarının tek tek diğerleri ile mutasyona uğramasıdır. Birçok nokta mutasyon "sessizdir" – sessiz mutasyonlar protein kodlayan genlerde değişime neden olmazlar – fakat örneğin antiviral ilaçlara karşı direnç geliştirebilen diğer mutasyonlardaki gibi, evrimsel avantajlara da neden olabilirler. virüs genomunda köklü değişikliklere neden olur; Bu değişiklikler rekombinasyon ve bir sonucudur; İnfluenzavirüslerde meydana gelirken pandemilere neden olur. RNA virüsleri çoğu kez quasispecies (çeyrek tür) ya da aynı türden virüs grupları şeklinde bulunurlar, grup üyelerinin genom nükleotit dizilerinde farklılıklar bulunabilir. Doğal seleksiyon için birincil hedef quasispecieslerdir.
Parçalı genom evrimsel avantajlar kazandırır; parçalı genoma sahip virüsün farklı suşları, parçalı genomlarını karıştırabilir ve aynı soydan progeni virüsler ya da benzersiz özelliklere sahip yeni virüsler meydana gelebilir. Bu duruma reassortman ya da viral çiftleşme de denir.
Genetik rekombinasyon bir DNA iplikçiğinin kırılıp daha sonra farklı bir DNA molekülünün sonuna birleştirilmesi sürecidir. Virüslerin aynı hücreyi aynı anda enfekte ettiği durumlarda oluşur ve çalışmaları sırasında çalışılan türler arasında yaygın olarak yapıldığı gözlenmiştir. Rekombinasyon hem DNA hem de RNA virüslerinde meydana gelebilir.
Konak ve konak aralığı
Parazitik canlıların faydalandığı diğer canlılara konak denir. Virüsler zorunlu parazitlerdir, replikasyon yoluyla çoğalırlar ve replikasyon yapabilmek için konak hücreye gereksinim duyarlar.
Diğerlerini göz önünde bulundurursak virüsler yeryüzünde bugüne kadar en bol biyolojik çeşitliliğe sahip gruptur. Hayvanlar, bitkiler, bakteriler, arkeler ve mantarlar gibi yaşam biçimlerinin her türünü enfekte edebilirler. Bununla birlikte, farklı virüs tipleri bu yaşam biçimlerinin sadece sınırlı bir aralığına bulaşabilir ve virüs enfeksiyonları türe özeldir. Bu özgüllük canlı türü düzeyinde olduğu gibi hücresel düzeyde de olabilir. Örneğin smallpox virüsü sadece insan türünü enfekte edebilir ve dar bir konak aralığı olduğu söylenebilir.Kuduz virüsü gibi bazı virüsler, memelilerin birçok türünü enfekte edebilir ve buvirüslerin geniş bir konak yelpazsesi olduğu söylenebilir. Bitki virüslerinin ve diğer hayvan virüslerinin birçoğu insanları enfekte etmez. Bazı bakteriyofajlar sadece bir bakteri suşunda enfeksiyona neden olurlar ve bakteriyel hastalıkların kaynaklarının araştırılmasında kullanılabilen bir yöntemdir.
Konak hücredeki etkileri
Virüslerin konak hücrede meydana getirdiği yapısal ve biyokimyasal etkiler geniş kapsamlıdır. Bu etkilere denir. Birçok virüs enfeksiyonu sonrası konak hücre ölür. Ölüm nedenleri, hücre parçalanması (lizis), hücrenin sitoplazmik zarındaki değişiklikler ve apoptozis olabilir. Hücre ölümü vakaları sık sık, virüsün yapısına katılan ve katılmayan partiküller özgül proteinler nedeniyle virüsün hücreyi baskılaması sonucu hücrenin normal faaliyetlerinin durmasından kaynaklanır.
Bazı virüsler enfekte hücrede hiçbir belirgin değişikliğe neden olmazlar . Virüsler hücrede (latent) olarak kalabilirler ve birkaç belirti dışında hücre normal fonksiyonlarına devam eder. Bu kalıcı (persistan) enfeksiyon vakalarına neden olur ve virüs aylarca hatta yıllarca uykuda kalabilir. Bu vakalar genelde herpes virüs enfeksiyonlarında meydana gelir. Baz virüsler, Epstein–Barr virüsü gibi, habis kanserlere neden olmadan hücre çoğalmasına neden olurlar, gibi bazı virüsler ise kanserlere neden olabilirler.
Konak savunma mekanizmaları
Virüslere karşı vücudun ilk savunma hattı doğuştan gelen bağışıklık sistemidir. Bu konağı enfeksiyondan nonspesifik olarak savunan hücreleri ve diğer mekanizmaları içermektedir. Bunun anlamı doğuştan gelen bağışık sistemi hücrelerinin patojenleri tanıması ve genel bir şekilde onlara cevap vermesidir ancak edinilmiş bağışıklık sisteminin aksine konağa uzun süreli ya da koruyucu bağışıklık sağlamaz.
RNA interferaz virüslere karşı doğuştan gelen önemli bir savunmadır. Birçok virüsün çift iplikçikli RNA (çiRNA) içeren bir replikasyon stratejisi vardır. Böyle bir virüs bir hücreyi enfekte ettiğinde, RNA molekülü ya da moleküllerini salar ve bu moleküller hemen RNA'yı küçük parçalara kesen denilen bir protein kompleksine bağlanırlar sonrasında bir biyokimyasal yol olan RISC kompleksi aktive olur ve viral mRNA'yı yıkımlayarak hücreyi enfeksiyondan korur. Rotavirüsler çift kapsidlidirler ve kapsidleri tam olarak soyulmaz virüsün üretilen mRNA'lar iç kapsidinde bulunan gözeneklerden salınırlar ve bu sayede RISC kompleksi aktive olmaz. Böylece rotavirüsün çift iplikçikli RNA'sı kapsid içinde zarar görmeden kalır.
Omurgalıların edinilmiş bağışıklık sistemi bir virüsle karşılaştığında, virüse bağlanan ve genellikle enfeksiyon yapma özelliğini ortada kaldıran özgül antikorlar üretirler. Buna denir. Antikorların iki önemli tipi vardır. Birincisi IgM denen ve virüs nötralizasyonunda oldukça etkili bir antikordur ancak hücreler tarafından sadece birkaç hafta boyunca üretilirler. İkincisine ise IgG denir ve süresiz olarak üretilir. Konakçı kanında IgM varlığı akut enfeksiyonların tanımlanmasında kullanılır, bunun yanında IgG varlığı geçmiş bir zamanda deçirilmiş bir enfeksiyona işaret eder. Bağışıklık testlerinde ise IgG'ye bakılır.
virüsler konak hücreye girdikten sonra da antikorlar etkili bir savunma mekanizması olmaya devam edebilir.
Omurgalılardaki ikinci savunma mekanizması ve T hücreleri olarak bilinen savunma hücrelerini içerir. Bir T hücresi vücuttaki hücrelerin yüzeylerindeki proteinlerin kısa bölümlerini gözlemler ve şüpheli bir durumla karşılaşırsa öldürücü T hücreleri hücreyi yıkımlar, eğer yıkımlanan hücrede virüs enfeksiyonu var idiyse bu sefer virüse özgül T hücreleri çoğalır. Makrofajlar gibi hücreler bu antijen sunumunda uzmanlaşmıştır. İnterferon üretimi önemli bir konak savunma mekanizmasıdır, interferon virüs mevcudiyetinde vücut tarafından üretilen bir hormondur. Bağışıklıktaki rolü karmaşıktır; enfekte hücreyi ve komşularını öldürerek enfeksiyonun yayılmasına mani olur.
Tüm virüs enfeksiyonlarında bağışıklık cevabı oluşmayabilir. HIV virion yüzeyindeki amino asit dizilimini sık sık değiştirerek bağışıklık sisteminden kaçar. "kaçış mutasyonu" olarak bilinen bu durumla birlikte viral epitoplar konak bağışıkık mekanizmalarından kaçar. Bu kalıcı virüsler ile beraber konak bağışıklık sisteminin enfeksiyonu sınırlandırmasını engellerler, antijen sunumunu bloke ederler, sitokine direnç sağlarlar, doğal öldürücü hücrelerin faaliyetlerinden kaçarlar, apoptozisten kaçarlar. denen başka diğer virüslerde sinirler boyunca yayıldıkları için bağışıklık sistemi elemanları bunlara ulaşamayabilir.
Epidemiyoloji
Viral epidemiyoloji virüslerin yayılımı ve kontrolünü ele alan bir tıp dalıdır. Virüsler anneden-bebeğe dikey (vertikal) yolla yayılabilecekleri gibi, insandan insana yatay (horizontal) yolla da yayılabilirler. hepatit B virüsü ve HIV örnek verilebilir, bebek doğduğunda çoktan bu virüslerle enfekte olmuştur. Daha nadir görülen başka bir örnek varicella zoster virüsudur, yetişkinlerde hafif seyreden enfeksiyonlara neden olurken ceninde ve yeni doğanlarda ölümcül enfeksiyonlara yol açabilir.
Yatay yolla yayılma virüs populasyonunun sürdürülmesinde daha çok karşılaşılan bir bulaşım yoludur. virüsler: seksüel aktivite sırasında temas edilen vücut sıvıları gibi maddelerden bulaşabilir. Örneğin, kontamine transfüzyon çözeltileri ya da aletleri ile kan yoluyla HIV bulaşabilir; hepatit C; Ağız sagısıyla bulaşabilir; Epstein–Barr virüsü; Kontamine gıda veya su tüketimi ile bulaşabilir; virüs içeren aerosoller solunduğunda norovirüsler bulaşabilirken, ile influenza virüs bulaşabilir; Deng hummasında olduğu gibi sinekler ve böcekler gibi vektörler ya da konaklar ile bulaşabilir. Viral enfeksiyonların yayılma oranı ya da hızı nüfus yoğunluğunu ve duyarlı kişilerin nüfustaki oranı, yaşam kalitesi ve iklim şartları gibi faktörlerin de içinde bulunduğu bazı faktörlere bağlıdır.
Epidemiyoloji, salgınları sırasında hayat çemberini kırmak için kullanılır. kontrol önlemleri virüsün nasıl bulaştığı sorusunun cevabına göre alınır. Salgının kaynağını veya kaynaklarını bulmak için virüsün tespiti önemlidir. Tespit edilen virüsün yayılımı aşılamalar yoluyla engellenebilir. Mevcut aşısı bulunmayan virüsler içinse, sanitasyon ve dezenfeksiyon etkili önlemler olabilir. Sık sık, enfekte kişiler toplumun geri kalanında ayrı tutulurlar ve virüse maruz kalmış olanlar karantinada tutulurlar. 2001 yılında İngiltere' de şap hastalığı kontrol altına alınması çalışmalarında yüzlerce sığır itlaf edildi. İnsan ve hayvanlarda meydana gelen viral enfeksiyonların çoğunda kuluçka süresince herhangi bir belirti meydana gelmez. Çoğu viral hastalık için bilinen kuluçka süreleri birkaç günden birkaç haftaya kadar değişebilir. İnsanlar ya da hayvanlar enfekte olduklarında kontajiyöz olarak diğer insanlara ve hayvanlara enfeksiyonu bulaştırdıkları, genel olarak kuluçka dönemini takip eden bir yayılım dönemi vardır. Birçok viral enfeksiyon için bilinen bu dönemlerin bilinmesi, salgınların kontrolünde çok önemlidir. Bir popülasyonda, toplulukta ya da bölgede hastalık vakalarının alışılmadık derecede yüksek oranda olması durumuna epidemi denir. Salgınlar dünya çapına yayıldıysa bunlara pandemi denir.
Epidemiler ve pandemiler
Amerikan yerlileri kontajiyöz hastalıklar nedeniyle harap olmuş durumda idiler, özellikle de avrupalı sömürgeciler tarafından getirilen çiçek hastalığı nedeniyle. Colomb'un amerikaya ayak basmasından öne kaç tane yerlinin aşina olmadıkları hastalıklardan öldüğü bilinmemektedir, ancak rakamların yerli nüfusunun %70'ine yakın olduğu tahmin edilmiştir. Bu hastalıkların yerlilere verdikleri zararlar önemli ölçede avrupalıların istilalarına yardımcı olmuştur.
Dünya çapındaki epidemilere pandemi denir. 1918 grip pandemisi, 1919 yılına kadar devam etti, influenza pandemisi influenza A virüsünün neden olduğu ciddi alışılmadık ciddi ve ölümcül hastalıklara neden olmuştur. Birçok grip salgınında ağırlıklı olarak, çocuklar yaşlılar ve bağışıklığı zayıf kişiler etkilenirken, kurbanlar genellikle sağlıklı genç yetişkinler olmuştur. Eski tahminlere göre 40-50 milyon insanın öldüğü tahmin edilmektedir, daha yeni tahminlerde ise etkilenip bir şekilde ölen insanların 100 milyonu bulduğu belirtilmektedir ve bu rakam 1918'deki dünya nüfusunun %5'idir.
Birçok araştırmacı HIV'in 20. yüzyılda Sahra Altı Afrika'da ortaya çıktığını olduğunu düşünmektedir; Şu anda pandemik olan bu etkenin neden olduğu hastalıkla dünya çapında tahminen 38.6 milyon insan yaşamaktadır. HIV/AIDS Hakkında Ortak Birleşmiş Milletler Programı (UNAIDS) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) AIDS'in ilk tanımlandığı 5 Haziran 1981 yılından bu yana 25 milyon insan öldü ve kaydedilen en yıkıcı pandemilerden birine neden oldu. 2007'de 2.7 milyon insan HIV ile enfekte olmuştur ve 2 milyon insan HIV ile ilişkili enfeksiyonlardan dolayı ölmüşlerdir.
Ciddi manada ölümcül etkenlerin yer aldığı Filoviridae ailesi. Filovirüsler ebolavirüsleri ve marburg virüsleri barındırır, iplik benzeri virüslerdir ve viral kanamalı hummalara neden olurlar. , 1967'de tespit edildi, 2005'te Angola'da meydana gelen salgın basının dikkatini çekmişti. Ebola Virüs Hastalığı ilk tanımlandığı 1976 yılından bu yana yüksek oranda ölümlerle seyreden neden oldu.
Korunma ve tedavi
Virüsler konak hücrede hayati metabolik yolları kullandıkları için, genel olarak konak hücrede toksik etkilere neden olan ilaçlar kullanılmak durumundadır. Viral hastalıklarda en etkili medikal yaklaşım enfeksiyona bağışıklık sağlamak aşılama yapmak ve seçici olarak viral replikasyonu engelleyen antiviral ilaçlardır.
Aşılama
Aşılama virüs enfeksiyonlarından korunmada etkili ve ucuz bir seçenektir. Aşı uygulamaları virüslerin keşfinin de öncesinde uygulanmakta idi. Aşılamanın keşfi çocuk felci, kızamık, kabakulak ve kızamıkçık gibi hastalıkların morbiditeleri (hastalık) ve mortalitelerinde (ölüm) dramatik bir düşüşe neden olmuştur. Çiçek hastalığı enfeksiyonları edilmiştir. Aşılamalar insanlarda halihazırda 13'ün üzerinde viral enfeksiyonun önlenmesinde ve daha fazlası hayvanlardaki viral enfeksiyonların önlenmesinde kullanılmaktadır. Aşılar viral proteinleri ya da zayıflatılmış veya öldürülmüş virüsleri (antijenler) içerebilir. Virüslerin zayıflatılmış (attenüe) formlarını içeren canlı aşılar, hastalığa neden olmazlar ancak yine de bağışıklık sağlarlar. Canlı aşılar, bağışıklık sistemi zayıf insanlarda tehlikeli olabilirler çünkü bu insanlarda virüs zayıflatılmış bile olsa hastalığa yol açabilir. Biyoteknoloji ve genetik mühendisliği teknikleri alt ünite aşıların üretilmesi için kullanılmıştır. Bu aşılar sadece virüsün kapsid proteinlerinden yapılmaktadır. Hepatit B aşısı bu aşılara bir örnektir. Alt ünite aşıları bağışıklık sistemi zayıf insanlarda güvenle kullanılabilirler çünkü hastalığa neden olmazlar. Sarı humma virüsü aşısı, 17D olarak bilinen canlı-attenüe bir suştur, muhtemelen üretilen en güvenli ve etkili aşıdır.
Antiviral ilaçlar
Antiviral ilaçlar genellikle virüslerin yanlışlıkla kendi genomları ile birleştirdiği (Sahte DNA yapıtaşı). Virüsün yaşam döngüsü durdurulur çünkü yeni sentezlenen DNA inaktiftir. Örneğin herpes simpleks virüs enfeksiyonları için kullanılan bir nükleosit analoğu olan asiklovir ve HIV ve hepatit B virüs enfeksiyonlarında kullanılan lamivudin. Asiklovir en eski ve en sık reçete edilen antiviral ilaçların biridir. Kullanılan diğer antiviral ilaçlar virüs yaşam döngüsünün çeşitli evreleri hedefler. HIV, enfeksiyöz forma geçebilmek için HIV-1 protease denilen proteolitik bir enzime gereksinim duyar. Bu enzimi inaktive etmek için adı verilen geniş bir ilaç grubu vardır.
Hepatit C'ye neden olan RNA virüslerinin oluşturduğu enfeksiyonların %80'i kronik seyirlidir ve hastalar tedavi edilmezlerse karaciğerlerinin kalan kısımları da enfekte olur, etkili bir tedavi için interferon ile kombine şekilde nükleozid analogu bir ilaç olan ribavirin kullanılır. Benzer bir strateji kullanarak, kronik hepatit B tedavi etmek için lamivudine geliştirilmiştir.
Tespit, saflaştırma ve tanı
Laboratuvarda virüsleri çoğaltma ve tespit etmek için çeşitli yöntemler vardır. Kültürlenmiş hücreler bir virüsle enfekte edildikten sonra ortama salınan virüslerin saflaştırılması için santrifüjleme yöntemleri, amonyum sülfat veya etilen glikol ile çökeltme veya hücre bileşenlerinin organik çözücülerle arıtılması gibi teknikler kullanılır.
Virüslerin tespiti ve miktarlarının belirlenmesi için kullanılan yöntemler arasında:
- . Bir alyuvar süspansiyonuna virüsler eklenir, alyuvarların kümeleşmesine (aglütinasyonuna) bakılarak virüs sayısı belirlenir. Kümeleşmenin nedeni, virüslerin alyuvarların yüzeyine bağlanarak hücreleri birbirine bağlamalarıdır.
- Elektron mikroskobu ile doğrudan sayım. Derişik bir virüs süspansiyonu, konsantrasyonu bilinen bir mikroskopik bilye süspansiyonu ile karıştırılır ve bu karışım özel bir yüzeyin üzerine damlatılır. Yüksek büyültme altında virüs tanecikleri ve suni bilyeler sayılarak virüslerin konsantrasyonu hesaplanır.
- . Kültür kaplarında konak hücreler ince bir tabaka halinde büyütülür. Bir virüs süspansiyonu ayrı tüplerde farklı oranlarda seyreltilip bu kaplara eklenir. Her bir virüs tanesi çoğalarak birbirine bitişik çok sayıda hücreyi öldürür, hücre tabakasında bir delik ('plak') oluşmasına neden olur. Plakların sayısından o kaba kaç tane virüs eklenmiş olduğu anlaşılır, buna dayanarak virüs konsantrasyonu hesaplanabilir.
Hastalardan yeni bir hastalığın virüsünün tespiti (yakın geçmişten ebola veya HIV örnekleri verilebilir) ve o virüsün saflaştırılması özelleşmiş laboratuvarlar, ayrıca moleküler biyolog ve virolog gibi uzmanlar gerektirir. Bu genelde devlet laboratuvarlarının gayretleriyle gerçekleştirilir ve zor durumlarda Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşların yardımını gerektirebilir.
Diğer türlerdeki viral enfeksiyonlar
Virüsler tüm hücresel yaşam formlarını etkilerler, virüsler evrensel etkenler olmalarına karşın kendilerine özgül konaklarda enfeksiyona neden olurlar. adı verilen bazı virüsler, replike olabilmek için başka virüslere gereksinim duyarlar.
Hayvan virüsleri
Virüsler çiftlik hayvanlarında önemli hastalık etkenlerindendir. Şap (hastalık) (şap) ve mavidil hastalığının etkenleri virüslerdir. Kedi, köpek ve atlar gibi aşılanmadıklarında ciddi viral enfeksiyonlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Canine parvovirüs yavru köpeklerde ölüme yol açan enfeksiyona neden olan küçük bir DNA virüsüdür. Tüm omurgasızlar gibi bal arıları da viral enfeksiyonlara oldukça duyarlıdırlar. Birçok virüs ise konaklarında herhangi bir zarara ve belirtiye neden olmadan bulunur.
Bitki virüsleri
Bitki virüslerinin birçok tipi vardır. Bu virüsler bitkilerde kaybına neden olurlar ancak bunlarla mücadele ekonomik değildir. Bitki virüsleri, genellikle vektörlerolarak bilinen organizmalarla bitkiden bitkiye yayılır. Bunlar normalde Böceklerdir ama mantarlar, nematodlar ve tek hücreli organizmalar da olabilir. Bitki hücreleri insanları ya da diğer hayvanları enfekte etmezler çünkü sadece canlı bitki hücrelerinde çoğalırlar.
Bitkilerin virüslere karşı ayrıntılı ve etkili savunma mekanizmaları vardır. Bunların en etkilisi direnç varlığını ifade eden direnç (R) genleridir. R genleri enfekte hücrenin etrafında hücre ölümü ile lokalize ve genellikle çıplak gözle görülebilen büyük noktalardan tetiklenir ve her R geni belli bir virüse karşı direnç sağlar. Bu noktalar enfeksiyonun yayılmasını durdurur. RNA interferans bitkilerde etkili bir savunmadır. Bitkiler enfekte olduklarında virüsleri öldürmek için genellikle salisilik asit, nitrik oksit ve molekülleri gibi doğal dezenfektan maddeler üretirler.
Bitki virüsü partikülleri ya da virüs benzeri partiküller (VLPs) ile ilgili biyoteknoloji ve nanoteknoloji çalışmaları vardır. Birçok bitki virüsü kapsidi basit ve dayanıklı yapıdadır ve enfekte bitkiler tarafından çeşitli heterolog sistemlerle çok miktarda üretilirler. Biyoteknolojide kullanılması için bitki virüsleri genetik ve kimyasal olarak modifiye edilip yapılarına yabancı maddeler dahil edilebilmektedir.
Bakteri virüsleri
Bakteriyofajlar ile diğer virüslerin ortak ve farklı yönleri vardır ve su ortamlarındaki biyolojik çeşitliliğin en bol formudur – bu virüsler okyanuslarda bakterilerden on kat daha fazladır, bakteriyofajlar deniz suyunun mililitresinde 250.000,00 adede ulaşmıştır. Bu virüsler özgül olarak yüzey reseptör moleküllerine bağlanarak bakteriye girerler ve bakteriyi enfekte ederler. Kısa bir süre içerisinde, bazı vakalarda sadece birkaç dakikada, bakteriyel polmeraz, protein sentezi yapmak üzere viral mRNA sentezlemeye başlar. Bu proteinler ya hücrede yeni virionların sentezlenmesinde ya viral parçaların birleştirilmesine ya da hücrenin parçalanmasında yardım eder. Viral enzimler bakterinin hücre duvarının parçalanmasını sağlarlar, vakalarında olduğu gibi, sadece yirmi dakika içerisinde bakteriden 300 faj serbest kalır.
Bakterilerin bakteriyofajlara karşı en büyük silahları yabancı DNA'yı yıkımlayan enzimlerdir. Bu enzimlere restriksiyon endonükleazları denir ve bakteriye enjekte olan bakteriyofaj DNA'sını keserler. Bakteriler CRISPR sekanslarını kullanan, bakterinin geçmişte temas ettiği virüs genomunu tutan ve RNA interferaz enzimi ile virüs replikasyonunu engelleyen bir sisteme de sahiptirler, bu genetik sistem bakteriler açısından edinilmiş bağışıklıktır.
Arke virüsleri
Bazı virüsler arkelerde replike olurlar: Bunlar farklı ve bazen benzersiz şekillere sahip çift-iplikçikli DNA virüsleridir. Bu virüsler termofilik arkelerde ve özellikle Sulfolobales ve Thermoproteales takımlarında daha ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu virüslere karşı savunma mekanizması, virüslerin genleriyle ilişkili arke genomu ile beraber dizilerinden RNA interferaz içermektedir. Çoğu arkede de adaptif savunma olarak CRISPR-Cas sistemi mevcuttur.
İnsan hastalıklarındaki rolleri
Virüslerin neden olduğu yaygın insan hastalıklarının örnekleri arasında, soğuk algınlığı, grip, su çiçeği ve yaraları gibi hastalıkların yanı sıra ebola virüs hastalığı, AIDS, tavuk vebası (kuş gribi), SARS ve SARS-CoV-2 gibi pek çok ciddi hastalıklar da bulunmaktadır. Virüsün hastalık yapabilme yeteneği virulans olarak adlandırılmaktadır. Diğer hastalıkların oluşumunda da virüslerin muhtemel bağlantıları araştırılmaktadır, örneğin insan herpesvirüs 6 (HHV6) nın multipl skleroz ve kronik yorgunluk sendromu gibi sinirsel hastalıklarda rol oynadığı düşünülmektedir. Önceleri bornavirüslerin, atlarda nörolojik hastalıklara ve insanlarda psikiyatrik hastalıklara neden olduğu düşünülmekteydi.
Virüsler virüsün türüne göre değişebilen farklı mekanizmalar ile hastalığa neden olurlar. Hücresel düzeyde etkileri, hücreler parçalanarak ölebilir , yeterli sayıda hücre ölürse, etkiler bütün organizmaya yayılmaya başlar. Bazı virüsler organizmada nispeten zararsız gibi bulunmalarına rağmen hastalık yaparak sağlığın ve homeostazın bozulmasına neden olabilirler. Örneğin herpes simpleks virüsü insanda zararsız şekilde bulunur ancak bağışıklığın baskılandığı durumlarda iktif hale gelerek uçuklara neden olabilir, bu duruma gizli (latent) enfeksiyon denir ve herpes virüslerin karakteristik özelliklerindendir, buna benzer başka virüsler da vardır örneğin Epstein–Barr virüsü glandüler ateşe neden olur, varisella zoster virüsü su çiçeği ve zonaya neden olur. Birçok insan herpesvrusların en az bir türü ile enfektedir. Ancak latent virüsler bazen yararlıdırlar, mesela virüsün varlığı yersinia pestis bakterisi gibi bazı bakterilere karşı bağışıklığı arttırabilir.
Bazı virüsler hayat boyu kronik enfeksiyonlara neden olurlar, bu virüsler konağın savunma mekanizmalarına rağmen vücutta çoğaltmaya devam ederler. Buna en iyi örnek hepatit B ve hepatit C virüsleridir. Kronik olarak hasta insanlar taşıyıcı olarak adlandırılırlar ve enfeksiyöz virüsün rezervuarlarıdır. Taşıyıcıların oranının yüksek olduğu toplumlarda, hastalığın endemik olduğu söylenir.
Kanser
Virüsler insan ve diğer türler için kanser nedenlerinden biridir. Viral kanserler enfekte kişilerin ya da hayvanların az bir kısmında meydana gelir. Kanser virüsleri DNA ve RNA virüslerini barındıran bir virüs grubudur, tek tip bir "onkovirüs" yoktur,onkovirüs grubunda birçok aileden etken vardır. Kanser gelişimini etkileyen çeşitli birçok faktör vardır konak bağışıklığı ve virüsün konakta mutasyon geçirmesi bunlardan ikisidir. Virüslerin bazı türleri ve bazı genotiplerinin insanlarda kanserlere neden olduğu kabul edilmektedir, bunlardan bazıları insan papilloma virüsü, hepatit B virüsü, hepatit C virüsü, Epstein–Barr virüs, Kaposi sarcoma-bağlantılı herpesvirüs ve İnsan T-lenfotropik virüs. İnsan kanserlerinde en çok rastlanan virüs ise polyomavirüstur (Merkel cell polyomavirüs) bu virüs Merkel hücre karsinoması adı verilen cilt kanserlerine neden olur. Hepatit virüsleri hepatosellüler karsinomlara yol açan kronik enfeksiyonlara neden olurlar. İnsan T-lenfotropik virüsü ve yol açar. İnsan papillomavirüsleri serviks, cilt, makat ve penis kanserlerine neden olurlar. Merkel hücre polyomavirüsü, SV40 ve fare polyomavirüsleri yakın ilişkili virüslerdır ve 50 yıldan uzun bir süredir kanser virüslerinin hayvan modeli olarak kullanılırlar.
Sucul ekosistemlerde rol
Bir çay kaşığı deniz suyu yaklaşık bir milyon tane virüs içermektedir. Bunların çoğu bakteriyofajlardır, tuzlu su ve tatlı su ekosistemlerinin düzenlenmesi için gereklidirler ve bitki ve hayvanlar için zararsızdırlar. Bunlar sucul mikrobiyal topluluklardaki bakterileri enfekte edip öldürürler ve deniz ortamında karbon geri dönüşümünün en önemli mekanizmasıdır. Ölü bakterilerden yayılan organik moleküller, genç alglerin ve bakterilerin gelişmesini sağlar. Viral aktivite hizmet eder, bu süreç sayesinde karbon .
Mikroorganizmalar deniz kütlesinin %90'ını oluşturmaktadırlar. Virüsler her gün bu yığının %20'sini öldürmektedirler ve okyanuslarda bakteriler ve arkelerden 15 kat daha fazladırlar. Virüsler zararlı engellemekten sorumlu ana maddelerdir. Açık denizlerde ve okyanusun derinliklerine daha az konak organizma olduğu için doğu virüs sayısı da azalır.
Her organizma gibi, deniz memelileri de viral enfeksiyonlara karşı duyarlıdırlar. 1988 ve 2002'de, Avrupada binlerce enfeksiyonu nedeniyle ölmüştür. , herpesvirüsler, adenovirüsler ve parvovirüsler gibi diğer birçok virüs deniz memeli nüfusu arasında dolaşırlar.
Evrimdeki rolü
Virüsler farklı türler arasında taşıdığı dna veya rna aracılığıyla gen transferi yapabilen ve genetik çeşitliliği arttıran önemli araçlardır. Yeryüzündeki hayatın olduğu zamanlarda ve bakteri, arke ve ökaryotların çeşitlenmesinden önce virüslerin erken evrimde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Virüsler hala yeryüzünde keşfedilmemiş genetik çeşitliliğin en büyük rezervuarlarından biridir.
Uygulamalar
Canlı bilimleri ve tıp
Virüsler, moleküler biyoloji ve hücre biyolojisi çalışmalarına önemlidir, hücrelerin fonksiyonlarını değiştirmek ve incelemek için kullanılabilen basit sistemlerdir. Çalışmalarda virüslerin kullanımı hücre biyolojisi hakkında değerli bilgiler sağlamıştır. Virüsler genetik çalışmalarında çok kullanışlıdırlar ve moleküler genetiğin temel mekanizmalarını anlamamızda yardımcı olurlar. Örneğin, DNA replikasyonu, transkripsiyonu, , translasyonu, protein taşınması ve immünoloji.
Genetikçiler hücre genlerini tanımlamak için virüsleri bir gibi kullanırlar. Virüsler hücrede yabancı bir madde üretmek ya da hücre genomunun içine yerleştirilern yeni bir genin etkisini araştırmak için kullanışlıdır. Benzer bir şekilde, viroterapide bazı hastalıkları tedavisinde virüsler vektör gibi kullanılırlar. Kanser tedavisinde ve kullanımları ümit vericidir. Doğu Avrupalı bilim insanları bakteriyofajları bezen antibiyotiklerin alternatifi gibi kullanmışladır, antibiyotik direnci kazanmış yüksek patojen bakterileri öldürmek için bu yöntem düşünülmektedir. Virüslerin heterolog proteinlerinin ekspresyonu şu anda kullanılmakta olan antikorlar ve antijenler gibi çeşitli proteinlerin üretim işlemlerinin temelidir. Ön-klinik ve klinik çalışmalarda viral vektörler ve bir dizi farmasötik proteinler kullanılarak son zamanlarda endüstriyel işlemler geliştirilmiştir.
Viroterapi
Viroterapi hastalıkları tedavi etmek için genetik olarak modifiye edilmiş virüslerin kullanımını gerektirir. Virüsler kanserli hücrelerde çoğalıp onları yok ederken sağlıklı hücrelere zarar vermeyecek şekilde modifiye edilmiştir. Örneğin Talimogene laherparepvec (T-VEC), sağlıklı hücrelerde replike olması için ihtiyaç duygugu gen silinip yerine bağışıklığı uyaran insan geni (GM-CSF) eklenmiş bir modifiye herpes simpleks virüstür. Bu virüs kanser hücrelerini enfekte ettiğinde onları parçalar ve GM-CDF geninin varlığı ile dentritik hücreleri vücudun çevre dokularından buraya toplar. Dentritik hücreler ölü kanser hücrelerini işler ve parçalarını bağışıklık sisteminin diğer hücrelerine sunar. başarı ile tamamlayan bu virüs 2015 yılının sonlarında bir cilt kanserinin tedavisi için onay beklemekteydi. Kanser hücrelerini öldürmek için yeniden programlanan virslara denir.
Malzeme bilimi ve nanoteknoloji
Nanoteknoloji araştırmalarına eğilimler, virüslerden çok yönlü faydalanılmasına kapı aralamaktadır. Bir Malzeme bilimci açısından, virüsler, organik nanopartiküller olarak kabul edilebilir. Yüzeyleri konak hücrelerinin engellerini geçmek için tasarlanmış özel araçlar taşır. Virüslerin büyüklükleri ve şekilleri, yüzeylerindeki doğal ve fonksiyonel grupların sayısı tam olarak tanımlanmıştır. Virüsler genelde malzeme biliminde kullanılan iskeletler gibi kovalent bağla bağlanmış yüzey değişkenlerine sahiptirler. Canlı bilimlerinde çok güçlü teknikler geliştirilmiştir, nanomaddelere olan yaklaşımlar biyoloji ve tıbbın dışında da geniş bir uygulama yelpazesi açmakta ve mühendisliğin temeli haline gelmektedir.
Şekilleri, boyutları ve çok iyi tanımlanmış kimyasal yapıları nedeniyle virüsler nano materyalleri düzenlemek için şablon olarak kullanılmaktadır. Bunun son örneklerinden biri Washington, DC'de Naval Araştırma Laboratuvarında gerçekleştirilmiş ve tabanlı sensörlerin sinyallerini yükseltmek için (CPMV) partikülleri kullanılmıştır. Bu uygulamada, ve floresan olmayan sinyal vermelerini önlemek için virüs partikülleri floresan boyalar kullanılarak ayrılmıştır. CPMV'nin moleküler elektronikte kullanımı da vardır.
Sentetik virüsler
Birçok virüsün sentetiği üretilebilir ("sıfırdan") ve ilk sentetik virüs 2002 yılında üretilmiştir. Biraz yanlış anlaşılsa da sentezlenen virüs asıl virüs değildir, daha doğrusu DNA genomu (DNA virüsler) ya da genomun cDNA (RNA virüslerinde) kopyasıdır. Birçok DNA ve RNA (önceden enzimatik olarak cDNA'ya dönüştürülürse) virüs ailesinin çıplak genomu konak hücreye girdiğinde enfeksiyon oluşturabilir yani yeni virüsler üretmek için gerekli tüm bilgileri içerir. Bu teknoloji yeni aşı stratejilerini araştırmak için kullanılmaktadır. Virüs sentez yeteneğinin geniş kapsamlı sonuçları vardır, Virüs genom bilgilerini kendi genom dizilerinde barındıran ve bunlara gösteren hücrelerin varlığı, virüs neslinin tüketilemeyeceğini düşündürmektedir. Mart 2014 itibarıyla, 3843 farklı virüsün genom dizileri Ulusal Sağlık Enstitüsünün halka açık çevrimiçi veri tabanında yer almaktadır.
Silah olarak kullanımı
Toplumlarda yıkıcı salgınlara neden olan virüslerin biyolojik silah olarak kullanılabileceği endişesine yol açmıştır. 1918 grip virüsünün laboratuvar ortamında başarılı bir şekilde tekrar üretilmesi endişelerin artmasına yol açtı. Eradike edilmeden önce çiçek hastalığı toplumları defalarca harap etti. Çiçek virüsünü stoklarında tutmak için yetkili olan dünyada sadece iki merkez vardır: Birisi Rusyadaki Vector Institute ve diğeri de ABD'deki CDC'dir. Virüslerin silah olarak kullanılabileceklerine dair endişeler asılsız olmayabilir. Ciddi yan etkilere sahip çiçek aşısı artık hiçbir ülkede rutin olarak kullanılmamaktadır. Böylece, modern insan toplumlarında çiçek virüsüne karşı direnç neredeyse yok olmuştur ve virüse karşı savunmasızdırlar.
Ayrıca bakınız
- Konağı ökaryot olan virüslerin listesi
- Konağı bakteri olan virüslerin listesi
- Non-cellular life
- Cross-species transmission
- Viral metagenomics
- Viroplasm
- Zoonoz hastalıklar
Virüs hakkında daha fazla bilgi edinin | |
Commons'ta dosyalar | |
Vikitür'de taksonomi |
Dış bağlantılar
- ViralZone28 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Tüm virüs ailelerini kapsayan, genel moleküler ve epidemiyolojik bilgiler veren bir İsviçre Biyoinformatik Enstitüsü araştırması.
- "A Gazillion Tiny Avatars"2 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Olivia Judson'ın virüsler hakkındaki makalesi, NY Times, 15 Aralık 2009
- Khan Academy, video lecture28 Aralık 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Viruses20 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde . – açık erişimli bir dergi.
- 3D virus structures in EM Data Bank (EMDB)19 Eylül 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Kaynakça
- ^ a b Koonin EV, Senkevich TG, Dolja VV.
- ^ a b c Dimmock s. 4 Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi: "Dimmock" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: ) - ^ . ICTV. 7 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2021.
- ^ Dimmock s. 49
- ^ a b Breitbart M, Rohwer F. Here a virus, there a virus, everywhere the same virus?
- ^ a b Lawrence CM, Menon S, Eilers BJ, et al.
- ^ Edwards RA, Rohwer F. Viral metagenomics.
- ^ a b Canchaya C, Fournous G, Chibani-Chennoufi S, Dillmann ML, Brüssow H. Phage as agents of lateral gene transfer.
- ^ a b Rybicki, EP.
- ^ Shors pp. 49–50
- ^ "virus, n."
- ^ Harper D. The Online Etymology Dictionary. virulent 6 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; 2011 [Retrieved 2014-12-19].
- ^ e.g.
- ^ e.g.
- ^ William T. Stearn: Botanical Latin.
- ^ "Pons: virus". 17 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Temmuz 2016.
- ^ Harper D. The Online Etymology Dictionary. viral 6 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; 2011 [Retrieved 2014-12-19].
- ^ Bordenave G. Louis Pasteur (1822–1895).
- ^ Shors pp. 76–77
- ^ D'Herelle F. On an invisible microbe antagonistic toward dysenteric bacilli: brief note by Mr. F. D'Herelle, presented by Mr. Roux.
- ^ Steinhardt E, Israeli C, Lambert R.A..
- ^ Collier p. 4
- ^ Goodpasture EW, Woodruff AM, Buddingh GJ.
- ^ Rosen, FS.
- ^ From Nobel Lectures, Physics 1981–1990, (1993) Editor-in-Charge Tore Frängsmyr, Editor Gösta Ekspång, World Scientific Publishing Co., Singapore.
- ^ Stanley WM, Loring HS.
- ^ Stanley WM, Lauffer MA.
- ^ François Jacob, Qu’est-ce que la vie ? in La Vie, Université de tous les savoirs, Editions Odile Jacob, 2002.
- ^ Raoult D, Audic S, Robert C, Abergel C, Renesto P, Ogata H, La Scola B, Suzan M, Claverie JM. The 1.2-megabase genome sequence of Mimivirus. Science. 2004 Nov 19;306(5700):1344-50.
- ^ Collier pp. 11–21
- ^ The origin and behavior of mutable loci in maize 19 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Collier pp. 11–12
- ^ Dimmock p. 55
- ^ Shors 551–3
- ^ Dimmock p. 55–7
- ^ Delwart EL.
- ^ . 26 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2016.
- ^ . 2 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2016.
- ^ Collier pp. 40, 42
- ^ Casens, S. Desk Encyclopedia of General Virology.
- ^ Collier pp. 42–43
- ^ a b Dimmock p. 49
- ^ Pennisi E (2011).
- ^ Philippe N, Legendre M, Doutre G, Couté Y, Poirot O, Lescot M, Arslan D, Seltzer V, Bertaux L, Bruley C, Garin J, Claverie JM, Abergel C (2013).
- ^ Pressing J, Reanney DC.
- ^ Rossmann MG, Mesyanzhinov VV, Arisaka F, Leiman PG.
- ^ Dimmock p. 70
- ^ Boevink P, Oparka KJ.
- ^ Dimmock p. 71
- ^ Dimmock, Chapter 15, Mechanisms in virus latentcy, pp.243–259
- ^ Dimmock 185–187
- ^ Shors p. 54; Collier p. 78
- ^ Collier p. 79
- ^ Collier pp. 115–146
- ^ Shors p. 353
- ^ Dimmock p. 272
- ^ Collier p. 115
- ^ Shors pp. 199, 209
- ^ Shors p. 19
- ^ Shors p. 126
- ^ Shors pp. 192–193
- ^ Ranlet P. The British, the Indians, and smallpox: what actually happened at Fort Pitt in 1763?. Pa Hist. 2000 [Retrieved 16 September 2008];67(3):427–41. PMID 17216901.
- ^ Collier pp. 409–415
- ^ Chen YP, Zhao Y, Hammond J, Hsu H, Evans JD, Feldlaufer MF.
- ^ Shors p. 584
- ^ Shors pp. 562–587
- ^ Dinesh-Kumar SP, Tham Wai-Hong, Baker BJ.
- ^ Shors pp. 573–576
- ^ Soosaar JL, Burch-Smith TM, Dinesh-Kumar SP.
- ^ Bergh O, Børsheim KY, Bratbak G, Heldal M. High abundance of viruses found in aquatic environments.
- ^ Shors pp. 595–97
- ^ Bickle TA, Krüger DH.
- ^ Barrangou R, Fremaux C, Deveau H, et al.
- ^ Brouns SJ, Jore MM, Lundgren M, et al.
- ^ Prangishvili D, Garrett RA.
- ^ Mojica FJ, Díez-Villaseñor C, García-Martínez J, Soria E. Intervening sequences of regularly spaced prokaryotic repeats derive from foreign genetic elements.
- ^ Makarova KS, Grishin NV, Shabalina SA, Wolf YI, Koonin EV.
- ^ Barton ES, White DW, Cathelyn JS, et al.
- ^ Hu J, Ludgate L. HIV-HBV and HIV-HCV coinfection and liver cancer development.
- ^ Bellon M, Nicot C. Telomerase: a crucial player in HTLV-I-induced human T-cell leukemia.
- ^ Schiffman M, Castle PE, Jeronimo J, Rodriguez AC, Wacholder S. Human papillomavirus and cervical cancer.
- ^ Klein E, Kis LL, Klein G. Epstein-Barr virus infection in humans: from harmless to life endangering virus-lymphocyte interactions.
- ^ Shors p. 5
- ^ Shors p. 593
- ^ Hall, A. J., Jepson, P. D., Goodman, S. J. & Harkonen, T. "Phocine distemper virus in the North and European Seas — data and models, nature and nurture".
- ^ Lodish, Harvey; Berk, Arnold; Zipursky, S. Lawrence; Matsudaira, Paul; Baltimore, David; Darnell, James.
- ^ Karimkhani, C; Gonzalez, R; Dellavalle, R. P. (2014).
- ^ "Injectable T-VEC Offers Hope to Melanoma Patients", 23 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Medscape, May 28, 2015, Retrieved 20 May 2015
- ^ Burke, J; Nieva, J; Borad, M. J.; Breitbach, C. J. (2015).
- ^ Blum AS, Soto CM, Wilson CD et al.
- ^ Cello J, Paul AV, Wimmer E. Chemical synthesis of poliovirus cDNA: generation of infectious virus in the absence of natural template.
- ^ Shors p. 331
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Virus sadece canli hucreleri enfekte edebilen ve boylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri Virusler hayvanlardan ve bitkilerden bakterilerin ve arkelerin de icinde bulundugu mikroorganizmalara kadar her turlu canli sekillerine bulasabilirler VirusSARS CoV 2 Koronavirus alt familyasin bir uyesi Virus siniflandirmasi sirasiz VirusUst alemlerRiboviria nin 1892 yilinda bir makalede tutun bitkisine bulasan bakteri olmayan etkenleri aciklamasindan ve Martinus Beijerinck in 1898 yilinda tutun mozaik virusunu kesfetmesinden beri 6000 den fazlavirus turu detayli bir sekilde tarif edilse de milyonlarca turde virus vardir Virusler yeryuzundeki hemen her ekosistemde bulunan biyolojk varligin en bol turudur Viruslerle ilgilenen bilime viroloji denir ve mikrobiyolojinin alt uzmanlik alanidir Virusler enfekte hucre icerisinde veya enfeksiyon surecinde virionlar ve bagimsiz viral parcaciklar halinde bulunabilir Bir virusun tum yapilarini barindiran tek bir virus partikulune virion ya da viryon denir ve iki ya da uc parcadan olusur i DNA veya RNA dan sadece birisi olabilen viral genom ve genetik materyali tasiyan buyuk molekuller ii genetik materyali saran koruyan ve baska islevleri de olan kapsid denilen bir protein tabakasi iii protein tabakayi saran lipit bir zarf Virus parcaciklari sarmal helikal kubik veya karmasik kompleks morfolojilerde olabilmektedirler Virionlar isik mikroskobuyla gorulemeyecek kadar kucuk yapidadirlar Ortalama bir virion ortalama bir bakterinin yuzde biri buyuklugundedir Yasamin evrimsel tarihinde viruslerin mensei aciklanamamistir Bazilari hucreler arasinda hareket edebilen DNA parcaciklari olan plazmidlerden bazilari da bakterilerden evrimlesmis olabilir Evrimde virusler genetik cesitliligi arttiran yatay gen transferinde onemli bir aractirlar Virusler genetik materyal tasidiklari uredikleri ve dogal secilime ugradiklari icin bazilari tarafindan canli kabul edilirler Ancak canli olarak kabul edilebilmek icin gerekli bazi anahtar ozellikleri or hucre yapisi tasimadiklari icin viruslere yasamin kiyisindaki organizmalar ve kopyalanicilar denilmistir Virusler bircok yolla yayilirlar bitkilerde virusler genellikle yaprak bitleri ve bitki ozsuyu ile beslenen bocekler tarafindan bitkiden bitkiye aktarilirken hayvanlarda kan emici haserat tarafindan aktarilirlar bu hastalik tasiyan organizmalara vektorler denilir Grip virusleri solunum yoluyla yayilim gosterirler Norovirus ve rotavirus viral kaynakli en bilindik etkenlerindendir ve fekal oral bulas yoluyla ve insandan insana temas ile su ve yiyeceklerle bulasirlar HIV cinsel temas yoluyla ve enfekte kanla temas yoluyla bulasan ciddi bir etkendir Virusun enfekte edebildigi hucrelere konak hucre denir ve konak turu genis veya dar olabilir bunu virusun konak ozgullugu belirler Hayvanlarda viral enfeksiyonlar genelde bagisiklik sisteminin uyarilmasi ve enfeksiyona neden olan virusun ortadan kaldirilmasi ile sonuclanir Bagisiklik tepkileri ayni zamanda asi ile de uyarilabilir bu durum belirli viral ajanlara karsi yapay bir bagisiklik kazandirir Bununla beraber AIDS ve etkeni olan bazi virusler immun yanittan kacarlar ve kronik enfeksiyonlara yol acarlar Antibiyotikler viruslere etki etmezler ancak viruslere etki edebilen bazi antiviral ilaclar gelistirilmistir EtimolojiLatinceden gelen virus kelimesi zehir anlamina gelmektedir ve Hint Avrupa dil kokeninden gelen diger zararli sivilar ile Sanskritcede viṣa poison Dogu Iran dillerinde visa poison antik Yunancada ἰos poison ayni anlamdadir bu kelimenin ilk tasdiki 1398 de Bartholomeus Anglicus un John Trevisa tarafindan Ingilizce tercumesi olan De Proprietatibus Rerum dayapilmistir 1400 lerde Latincede Virulent virulentus zehirli kelimesi kullanilmistir Dmitri Ivanovsky nin 1892 de virusleri kesfinden once bulasici hastaliga neden olan ajan anlami ilk kez 1728 de kayda girmistir Viralsifati 1948 de kullanilmistir Virion terimi cogulu virionlar 1959 da Ozgul hucreleri enfekte edebilen tek bir stabil enfektif viral partikul anlaminda kullanilmistir TarihceMartinus Beijerinck 1921 de laboratuvarindayken Louis Pasteur kuduz icin bir nedensel ajan bulamadi ve bir mikroskop kullanilarak tespit edilemeyecek kadar kucuk bir patojenle ilgili spekulasyonlar yasandi 1884 te Fransiz mikrobiyolog bakteriden daha kucuk gozeneklere sahip olan filtreyi icat etti gunumuzde Chamberland filtresi ya da Chamberland Pasteur filtresi olarak bilinir Boylece bakteri iceren bir cozeltiden bakteriler tamamiyla ayristirilabildi 1892 de Rus biyolog Dmitriy Ivanovskiy simdiki tutun mozaik virusu olarak bilinen virusu incelemek icin bu filtreyi kullandi Deneylerinde enfekte tutun bitkilerinin ezilmis yapraklarindan elde edilen cozeltilerin suzulmesi sonucunda suzulen sivida etkenlerin suzulmeden kaldigini gozlemledi Ivanovsky enfeksiyonun bakteriler tarafindan uretilen bir toksin tarafindan meydana geldigini one surdu ancak bu dusuncesini surdurmedi O zamanlar tum enfeksiyoz ajanlarin filtreler tarafindan suzulebildigi ve uretilme ortamlarinda ureyebildikleri dusunulmekteydi Bu dusunce hastalik yapici mikrop teorisinin bir parcasiydi 1898 de Hollandali mikrobiyolog Martinus Beijerinck bu deneyleri tekrarladi ve suzulmus cozeltinin enfeksiyoz ajanlarin yeni bir formunu icerdigine ikna oldu Bu ajanlarin sadece bolunebilen hucrelerde cogaldiklarini gozlemledi ancak bu deney sonucunda hastalik olusturan partikulleri goremedi ajanlara contagium vivum fluidum cozunur canli mikroplar adini verdi ve sonra virusolarak yeniden adlandirildi Beijerinck viruslerin dogada sivi olarak bulundugunu savunmustur daha sonra bu teori viruslerin partikul oldugunu dusunen Wendell Stanley tarafindan dusurulmustur Ayni yil icinde Friedrich Loeffler ve ilk hayvan virusu olan sap hastaligi virusunu tescillediler 20 yuzyilin baslarinda Ingiliz bakteriyolog Frederick Twort simdilerde bakteriyofaj ya da sadece faj denilen ve bakterileri enfekte eden virus gruplarini kesfetti Fransiz Kanadali mikrobiyolog Felix d Herelle besiyerindeki bakterilere suspansiyon seklinde eklendiginde onlari olduren viruslari tanimladi Bu suspansiyonlari seyrelterek en yuksek seyreltmeyi kesfetti en dusuk virus konsantrasyonlari tum bakterilerin olmesinden ziyade olu organizmalarin olusturdugu alanlari gozlemledi Bu alanlari sayma ve seyreltme faktoru ile carparak orijinal suspansiyondaki viruslerin sayisini hesaplamaya calisti Fajlar tifo ve kolera gibi hastaliklarin olasi tedavisi gibi takdim edildi ancak penisilinin gelistirilmesi ile bir kenara birakildilar Faz calismalari genlerin acilip kapanma mekanizmalarini ve yabanci genlerin bakteri hucrelerine aktarilmalari icin kullanisli bir mekanizmayi anlamayi destekledi 19 yuzyilin sonlarinda virusler enfeksiyonlari filtrelerden gecebilmeleri ve yasamalari icin konaga gereksinim duymalari bakimindan tanimlanmislardir Virusler sadece bitki ve hayvanlarda uretilebilmislerdi 1906 da Ross Granville Harrison lenf dokusu yetistirmek icin bir yontem icat etti ve 1913 te E Steinhardt C Israeli ve R A Lambert gine domuzu kornea dokusu parcalarinda Vaccinia virusu uretme amaciyla bu metodu kullandi 1928 de H B Maitland ve M C Maitland kiyilmis tavuk bobregi suspansiyonunda virusu urettiler Bu metotlar 1950 lerde asi uretimi icin buyuk olcekte poliovirus uretilene kadar genis olcude kabul edilmediler Diger bir atilim 1931 de geldi Amerikan patologlar Ernest William Goodpasture ve Alice Miles Woodruff influenzavirus ve bazi diger virusleri dollenmis tavuk yumurtasinda urettiler 1949 da John Franklin Enders Thomas Weller ve Frederick Robbins insan embriyo hucre kulturunde poliovirus urettiler ve boylece saglam hayvan dokulari ve embriyonlu yumurta disinda virus uretilmis oldu Bu calisma etkili uretmek icin Jonas Salk tarafindan yapildi Viruslerin ilk goruntuleri Alman muhendisler Ernst Ruska ve Max Knoll tarafindan 1931 de elektron mikroskobunun icadi uzerine elde edildi 1935 te Amerikan biyokimyaci ve virolog Wendell Meredith Stanley tutun mozaik virusu ile ilgili calismalar yapti ve cogunlukla protein yapilardan olustugunu buldu Kisa bir sure sonra virusler proteinler ve RNA parcalarina ayristirildilar Tutun mozaik virusu ilk kez kristalize edildi ve yapisi bu nedenle ayrintili olarak tarif edilebildi Kristalize virusun ilk X isini kristalografisi goruntuleri Bernal ve Fankuchen tarafindan 1941 de elde edildi Bu goruntuleri temel alan Rosalind Franklin 1955 yilinda virusun tam yapisini kesfetti Ayni yil icinde Heinz Fraenkel Conrat ve Robley Williams saflastirilmis tutun mozaik virusunun RNA ve protein kapsidinin kendi kendine birlesip fonksiyonel virus formunu olusturabildigini gosterdi bu basit mekanizmanin muhtemelen virusler tarafindan konak hucre icinde olusturuldugu dusunuldu 20 yuzyilin ikinci yarsinda virus kesfi altin cagini yasadi ve bu yillarda 2000 den fazla hayvan bitki ve bakteri virusu turu kesfedildi 1957 de yol acan equine arterivirus ve bir pestivirustur kesfedildi 1963 te hepatit B virusu Baruch Blumberg tarafindan kesfedildi ve 1965 te Howard Temin ilk retrovirusu tanimladi Ters transkriptaz enzimi retrovirusler tarafindan kendi RNA larindan DNA kopyalamada kullanilir ve ilk kez birbirinden bagimsiz olarak Howard Martin Temin ve David Baltimore tarafindan 1970 te tanimlanmistir 1983 te Luc Montagnier in takimi Fransada Pasteur Enstitusunde simdilerde HIV olarak bilinen retrovirusu ilk kez izole ettiler Canlilik tartismasirotavirus virionlari Virusler ve canli hucreler DNA veya RNA ve proteinler gibi ortak bilesiklere sahiptirler Lakin biyokimyaci Wendel Stanley nin tanimina gore virusler biyolojik molekullerden basit olusumlardir Organik molekullerin kendi kendilerine yapisallasma ozeliklerinin bir sonucudurlar ve dolayisiyla canli sayilmazlar Francois Jacob da virusler hakkinda bir kultur ortamina yerlestirildiklerinde viruslerin bir metabolik faaliyeti yoktur enerjiyi ne uretebilirler ne de kullanabilirler ne buyur ne cogalabilirler canlilarin bu ortak ozelliklerinden hicbiri yoktur onlarda der Virusler ancak canli bir hucrenin enzimlerini kullanarak cogalabilirler Ayrica virusler DNA veya RNA dan birine sahip olsalar da canli hucrelerde oldugu gibi bunlarin ikisi birden yoktur Ote yandan son yillarda yapilan yeni kesifler viruslerin canliligi hakkindaki tartismayi yeniden gundeme getirmistir Amipleri enfekte eden Mimivirusun 1200 geni vardir ki bu rakam bazi bakterilerin gen sayisindan daha fazladir Bu viruslerin genleri arasinda normalde viruslerde bulunmayan canli hucrelerde bulunan 30 kadar gen vardir ornegin protein sentezi ve DNA tamirinden sorumlu enzimleri kodlayan genler Viruslerin canli olup olmadigi tartismasi surmektedir Sorunun cevaplandirilmasi icin hayat nedir sorusunun cevabi gerekmektedir Zooloji ve botanige dayali kistaslara gore virusler canli degildir Ancak bu cikarim canli oldugu kabul gormus varliklarin ozelliklerinden genelleme yaparak elde edilmistir ve yillar boyunca kesfedilmis gittikce daha kucuk canli turlerini goz onune alarak surekli degistirilmis tanimlara dayalidir Eger hayat temel ilkelere gore tanimlanirsa canliligin en temel kistasi cogalma yetenegidir Virusler cogalabildiklerine gore canli olduklari veya konak hucreler olmadan cogalamadiklari icin canli olmadigi iddia edilebilir Ote yandan pek cok canli da diger canlilarin urettigi gidalar olmadan ne buyuyebilir ne cogalabilir Viruslerin canli olup olmadigi kullanilan hayat tanimina baglidir Hayati yahut canliligi tanimlarken Alman bilim adami Hoimar von Ditfurth su yorumu yapmistir Amerikali biyokimyaci ve Nobel Odulu sahibi Melvin Calvin in bilimsel bir yazisindan aktarilmis canlilik duzenli enerji donusturme mekanizmasina iliskin bilgiyi baska bir ozdes sisteme aktarabilme yetenegi tanimi icinden cikilmazligiyla aslinda sorunun guclulugunu ortaya koyuyor Canli olmayan ile canli olani birbirinden ayirt etmeye kalkismak aslinda dogaya kendisinde bulunmayan bir duruma iliskin distan bir mudahale ve bu mudahaleye bagli bir kavram getirme anlamina gelmektedir Gercekten de boyle bir girisim dogaya kendisinin tanimadigi sinirlari yerlestirmekle es anlamlidir Aslinda bu turden sinirlarin gercekte karsiligi bulunmayan yapay sinirlar olduklari kesindir Doganin o sayisiz olaylari ve surecleri karsisinda derli toplu bir bakis edinebilmek ve kolaylik saglayici siniflandirmalar yapabilmek icin dogaya distan aklin bulundugu ayirici cizgiler yerlestirmek Dunya yi gercekte bulunmayan enlem ve boylam cizgilerine bolmekten hic farkli degildir Yon bulmamiza yardimci olan ve cografi alanlar ya da noktalarda nereleri kastettigimizi kolaylikla belirtmemizi saglayan haritalar uzerindeki bu kavramsal cizgileri hic kimsenin kalkip da soz konusu bolgelerin dogal bir ozelligini algilayabilecegi gibi bu cizgileri de o bolgelerde aramak kimsenin aklina gelmeyecektir KokenleriVirusler hayatin oldugu her yerde bulunurlar ve canli hucrelerin ilk gelistigi andan beri muhtemelen virusler de vardi Viruslerin kokenleri bilinmemektedir cunku fosil formlari bulunmamaktadir viruslerin kokenlerini bulabilmek icin DNA ve RNA karsilastirmasini kullanan molekuler teknikler uygulanmistir Ek olarak viral genetik materyal bazen konak hucredeki entegre olabilir bu yolla virus genomu nesiller boyu dikey olarak aktarilabilir Bu bilgiler milyon yillar onceki antik viruslerin izini surmeye calisan icin pahabicilemezdir Su anda Viruslerin kokenini aciklamaya calisan uc ana hipotez vardir Gerileme hipotezi Virusler bir zamanlar simdiki boyutlarindan buyuk parazitik kucuk hucreler olabilirler Zamanla parazitlik icin gerekli olmayan genlerini kaybetmis olabilirler Rickettsia ve chlamydia bakterileri tipki virusler gibi canli hucrelerde yasayabilirler ve sadece konak hucrelerde cogalabilirler Parazit yasami benimsemis canlilarin yasamlarini ve bagimliliklarini kodlayan genler disindaki gereksinim duymadiklari genleri hucre disinda atip kaybetmis olabilme ihtmali bu hipotezi desteklemektedir Bu ayni zamanda dejenerasyon hipotezi ya da azalma hipoteziolarak da adlandirilir Hucresel kokenli hipotezi Bazi virusler kendilerinden daha yuksek organizma hucrelerinden kacan DNA ya da RNA parcalarindan evrimlesmis olabilirler Kacan DNA lar plasmidlerden hucreler arasinda hareket edebilen ciplak DNA parcalari ya da transpozonlardan hucre icindeki gen bolgelerinde farkli konumlara hareket edebilen ve kopyalanabilen DNA molekulleri gelmis olabilirler Bir zamanlar atlayan genler denen transpozonlar ornekleridir ve bazi viruslerin kokeni olabilir Barbara McClintock tarafindan 1950 yilinda misir bitkisinde kesfedildiler Bu hipotez bazen serserilik hipotezi ya da kacis hipoteziolarak da adlandirilir Birlikte evrim hipotezi Ayrica ilk virus hipotezide denmektedir ve viruslerin ilk hucrelerin ortaya cikmasindan bu yana hucresel yasama bagimli olarak milyonlarca yil boyunca karmasik protein ve nukleik asit komplekslerinden evrimlestigini onermektedir RNA dan olusan Viroidlerler virus olarak siniflandirilmamislardir cunku viroidleri saran protein bir kilif yoktur ancak birkac viruse benzeyen karakteristik ozelliklerinden dolayi sik sik subviral ajanlar olarak adlandirilirlar Viroidler bitkiler icin onemli hastalik etkenleridir Protein kodlamamalarina karsin konak hucre ve konak hucre mekanizmalariyla etkilesime girerek replike olurlar RNA genomuna sahip insan viroidlere benzer fakat hepatit B viruslerinde bir protein kilif elde eder ama kendisi bu kilifi replike ettiremezler bu nedenle bu etkene defektif virusdenmektedir Bunun yaninda hepatit delta virusu konak hucreye girebilirse bagimsiz olarak replike olabilir Replike olan hepatit delta virusleri da defektiftir ve yeni hucreleri enfekte edebilmeleri icin hepatit B virusunun protein kilifina gereksinim duyar Ayni davranis da mevcuttur bunlar Acanthamoeba castellaniituru protozoonlari enfekte eden mimiviruslere bagimlidirlar Bu virofaj diger virus turlerinin konak hucrede ayni anda bulunmasina gereksinim duyar bunlara denilir ve viroidlerin ve viruslerin evrimsel ara urunleri temsil edebilecegi dusunulmektedir Gecmiste bu hipotezlerin hepsi ile ilgili sorunlar vardi en kucuk hucresel parazitlerin bile viruslere benzememesi nedeniyle gerileme hipotezi aciklanmakta zorlanilmistir Kacis hipotezinde karmasik kapsidlerin viruslerin diger parcaciklarinin ve yapilarinin nasil olustugunun aciklamasi yapilamamistir Birlikte evrim hipotezinde de viruslerin konak hucre gereksinimlerini aciklayamamistir Simdilerde viruslerin antik ve tarih oncesi bir ayrisimina ait olduklari kabul edilmektedir Bu kesif modern virologlari tekrar dusunmeye ve klasik uc ust alem hipotezini yeniden degerlendirmeye sevketmistir RNA dunyasi hipotezi viruslerin bilgisayar analizi ve konak DNA dizileri farkli virusler arasindaki evrimsel iliskileri daha iyi anlamamizi saglar ve modern viruslerin atalarini belirlemenize yardimci olabilir Gunumuzde analizler herhangi bir hipotezi dogrulamamaktadir Ancak tum bilinen virusler ortak bir atasi var zor gorunuyor ve muhtemelen virusler gecmiste farkli farkli mekanizmalar ile bircok kez ortaya cikmislardir Prionlar DNA ya da RNA barindirmayan infeksiyoz protein molekulleridir Koyunlardaki scrapie gibi enfeksiyoz hastaliklara neden olurlar sigirlarda bovin spongiform ensefalopati deli dana hastaligi ve geyiklerde insanlarda prionik hastaliklar gulme hastaligi olarak da bilinen Kuru hastaligi Creutzfeldt Jakob hastaligi ve Gerstmann Straussler Scheinker sendromu Prionlar temelde viroidlerden ve viruslerden farkli olamasina ragmen kesfedilemeleri viruslerin kendini kopyalayan molekullere evrimlesmis oldugu teorisini destekler SiniflandirmaSiniflandirma ve adlandirma viruslerin benzer ya da farkli ozellikleri dikkate alinarak yapilmaktadir 1962 de Andre Lwoff Robert Horne ve Paul Tournier hiyerarsik sistemi baz alan ilk virus siniflandirma seklini gelistirmislerdir Bu sistem sube sinif takim aile cins ve tur siniflantirmasini temel alir Viruslerin genom turlerini baz alan gruplandirmalar da yapilmistir Sonralari Uluslararasi Virus Taksonomisi Komitesi UAVTK kuruldu Ancak virusler sube ve sinif olarak siniflandirilmadi bunun nedeni kucuk genomlari ve yuksek oranda mutasyona ugramalari nedeniyle yasanan zorluklar sebebiyle takimin otesinde tanimlamaya gecilmemesidir Geleneksel hiyerarsiyi desteklemek icin Baltimore Siniflandirmasi kullanildi UAVTK siniflandirmasi Su andaki siniflandirmayi Uluslararasi Virus Taksonomisi Komitesi gelistirdi ve aile butunlugunu korumak icin virus ailelerinin ozelliklerine agirlik veren bir rehber yayinladi virusleri siniflandirmak icin uluslararasi birlesik bir taksonomi kuruldu 9 UAVTK raporunda viral taksonlarin dallanma hiyerarsisinde en dusuk takson grubu olarak virus turu kavrami tanimlanmistir Ancak gunumuzde virusleri ve virus cesitliliginin sadece cok kucuk bir bolumu incelenmistir Genel taksonomik yapi asagidaki gibidir Takim virales Aile viridae Alt aile virinae Cins virus Tur virus dd dd dd dd Mevcut 2013 UAVTK taksonomisi 7 takimdan olusur Caudovirales Herpesvirales Ligamenvirales Mononegavirales Nidovirales Picornavirales and Tymovirales Komite alt tur sus ve izolatlar arasinda resmi bir ayrim yapmamaktadir Toplamda 7 takim 103 aile 22 alt aile 455 cins 2 827 civarinda tur vardir ve 4 000 den fazla tip henuz siniflandirilmamistir Baltimore siniflandirmasi Baltimore siniflandirmasi viral mRNA sentezini temel alan bir siniflandirmadir Nobel odullu biyolog David Baltimore Baltimore siniflandirma sistemini gelistirmistir UAVTK siniflandirma sistemini modern siniflandirma sistemleri ve Baltimore siniflandirma sistemini bagdastirarak yapmistir Baltimore siniflandirmasi viral mRNA sentezini temel alan bir siniflandirmadir Virusler genelde genomlariyla sentez ettirdikleri proteinleri kullanarak kendilerini replike ettirirler Viral genom cift iplikcikli ci veya tek iplikcikli ti olabilecegi gibi DNA ya da RNA da olabilir bazi viruslerde ters transkriptaz enzimi varken bazilarinda da bu enzim yoktur Ek olarak tiRNA virusleri pozitif yonelimli ya da negatif yonelimli olabilirler pozitif yonelimli viruslerin genomlarina enfektif genom denmektedir Bu siniflandirma virusleri yedi grupta toplamistir Bu gruplar asagidaki gibidir I ciDNA virusleri ornegin Adenovirusler Herpesvirusler II tiDNA virusleri iplikcikli veya yonelimli DNA ornegin III ciRNA virusleri ornegin IV tiRNA virusleri iplikcikli veya yonelimli RNA ornegin V tiRNA virusleri iplikcikli veya yonelimli RNA ornegin VI tiRNA RT virusleri iplikcikli veya yonelimli Hayat dongusu icerisinde DNA aracili RNA kullanir ornegin Retrovirusler VII ciDNA RT virusleri ornegin Yasamsal ozellikleriViruslerin bir yasam bicimi olup olmadigi ya da canli organizmalarla etkilesime girip girmedikleri konusunda farkli gorusler mevcuttur Virusler yasamin kiyisindaki organizmalar olarak tanimlanmislardir genler dogal secilim yoluyla evrim ve oz montaj yoluyla kendilerinin birden cok kopyasini yeniden olusturarak organizmalardakine benzer ozelliklere sahiptir Genleri olmasina ragmen genellikle yasamin temel birimi olarak gorulen bir hucresel yapiya sahip degillerdir Virusler kendi metabolizmalarina sahip degillerdir ve yeni urunler uretmek icin konak hucrelere ihtiyac duyarlar Bu yuzden konak hucre disinda replike olamazlar Rickettsia ve chlamydia gibi bakterilerde konak hucrelerde cogalabilir olmalarina ragmen canli olarak kabul edilirler Canli kabul edilen hucrelerin cogalmak icin hucre bolunmesini kullanmalari buna karsin viruslerin hucrelerde spontan olarak replike olmalari onlarin cogalmasini canli kabul edilen hucrelerin cogalmasindan ayirirken viruslerin cogalirken dogal secilime maruz kalmalari nedeniyle genetik yapilarinda meydana gelen farkliliklar onlari kristallerin ayirir Konak hucrede virus replikasyonunun hayatin kokeni calismalarina katkisi vardir ve hayatin ile baslamis olabilecegini savunan hipoteze katkida bulunabilir YapilariSadece iki protein molekulunden bir viral kapsidin nasil olusabildigini gosteren sema Virusler morfoloji denilen sekil ve boyutlari bakimindan farkliliklar gosterirler Genellikle bakterilerden cok kucukturler Incelenen viruslerin cogunlugu 20 ila 300 nanometre capa sahiptirler Bazi caplari yaklasik 80 nm iken uzunluklari toplamda 1 400 nm ye kadar cikmaktadir Cogu virus optik mikroskopla gorulemez bu yuzden taramali ve gecirimli virionlari gorsellestirmek icin kullanilir Virus ile arka plan arasindaki kontrasti arttirmak icin elektron yogun boyama kullanilir Bu boyalar tungsten gibi agir metallerden yapilmis tuz solusyonlaridir bu boya ile boyanmis yerler elektonla kaplanir Virionlar boya ile kaplandiginda pozitif boyama ince ayrintilar belirsizlesir sadece arka planin boyanmasi ile bu sorun giderilebilir Bir virus turune ozgu yapilarin tumunu bir arada bulunduran tek bir virus partikulune viriondenmektedir Viral genom tarafindan kodlanan ve adi verilen alt unite proteinlerin bir araya gelmesiyle kapsid olusmustur ve kapsidin sekli virusun morfolojik ayriminda kullanilir Virusler konak hucre zarindan kendilerine zarf adi verilen ve kapsidi cevreleyen lipit bir dis zar olusturabilirler Virus tarafindan kodlanan protein alt uniteleri ozerk olarak birleserek icinde genellikle virus genomunu barindiran kapsidi olustururlar Kapsid yapilarina yardimci proteinler icin viruslerde karmasik kodlar vardir nukleik asit ile ilgili proteinler sekilde bilinmektedir ve viral nukleik asit ile viral kapsid proteinlerinin birlikte bulundugu yapi nukleokapsid olarak adlandirilir Kapsid ve tum virus yapisi atomik kuvvet mikroskobu araciligiyla mekanik fiziksel olarak derinlemesine incelenebilir Genel olarak dort ana morfolojik virus turu vardir Virus morfolojileri Viruslerin morfolojilerini cesitli faktorler etkilemektedir bunlarin en onemlisi kapsid ve zarf yapilaridir Sarmal simetri Bu virusler merkezinde bir oyuk veya tup olacak sekilde sarmal simetri meydana getiren ve bir eksen etrafinda birlesmis tek tip kapsomerlerden olusur Bu duzen cubuk veya lif seklinde virionlarla sonuclanir Bu virionlar kisa ve son derece sert ya da uzun ve cok esnek olabilir Genetik materyal genellikle tek iplikcikli RNA dir fakat bazilarinda tek iplikcikli DNA bulunur Negatif yuklu nukleik asitler pozitif yuklu proteinlerin etkilesimi ile protein sarmalin icine girer Genel olarak virion uzunlugu nukleik asidin capina ve virion capi ve dizilimine baglidir Iyi calisilmis tutun mozaik virusu bir sarmal virus ornegidir Kubik simetri Bircok hayvan virusu kubik ya da kuresele yakin kiral Ozdes alt birimlerden kapali bir kabuk olusturmanin en iyi yolu duzenli bir yapisidir Bu yapida her biri bes ozdes alt birimden olusan asgari 12 adet ozdes kapsomer gereklidir Rotavirus gibi bircok virus 12 den fazla kapsomer bulundurur ve kuresel gorunmelerine ragmen kubik simetrilerini korurlar Kapsomerlerin uclarini kusatan ve pentamer adi verilen 5 diger kapsomerle cevrilidir Kapsomerlerin ucgen yuzeylerini kusatan hekzonlar adi verilen Hexons are in essence flat and pentons which form the 12 vertices are curved The same protein may act as the subunit of both the pentamers and hexamers or they may be composed of different proteins Yayvan simetri Bu bes katli eksen boyunca uzatilmis ve bakteriyobaj baslarinin genel bir duzenidir Bu yapi her iki ucunda silindirik bir kapatan olusur Karmasik simetri Bu virusler ne tamamen sarmal ne tamamen kubik bir kapside sahiptirler ve kuyruk ya da dis duvar gibi ek yapilara sahiptirler Bazi bakteriyofalar Enterobacteria faj T4 gibi ikozahedrak bir bas sarmal bir kuyruk altigen taban bir plagi ve cikintili protein kuyruk fibrillerinden olusan karmasik bir yapiya sahiptir Bu kuyruk yapisi molekuler siringa gibi davranir virusun konak bakteriye tutunmasindan sonra hucreye virus genomunu enjekte eder Yeni arastirmalarda viral genomun fajin bas kismina basincla sikistirildigi ve faj konaga tutunduktan sonra basincla konagin icine fiskirdigi dusunulmektedir bu nedenle enjeksiyon yerine ejeksiyon terimini kullanmaktadir Sarmal simetrili virus semasi Kubik simetrili virus semasi Kapsit proteinlerinin yapisi virus izolasyonunda onem tasimaktadir Yayvan simetrili virus semasi Karmasik simetrili bir bakteriyofaj semasi buyuk karmasik yapili alisilmadik morfolojiye sahip viruslerdir Viral genom nukleoid olarak bilinen merkezi disk yapisinda proteinlerle iliskilidir Nukleoid zar ve islevi bilinmeyen iki adet yanal protein kutlesinden olusur Virus protein yogun bir tabaka ile civili dis zara sahiptir Tam virion oval bir tuglaya benzeyen yapiya sahiptir Mimivirusler 400 nm lik kapsid caplari ile en genis karakterdeki viruslerdendir yuzeyden cikan 100 nm boyutlarinda iplikcikleri vardir Kapsid muhtemelen ikozahedral yapida oldugundan elektron mikroskobu altinda altigen sekilde gorunur 2011 de arastirmacilar Silinin Las Cruces kiyilarindan toplanan okyanus dibinden alinan su orneklerinde bilinen en uzun virus ornegini kesfettiler Bazik optik mikroskopla gorulenebilen bu virusa gecici olarak Megavirus chilensis adi verildi 2013 te Sili ve Avustralyada Megavirus ve Mimivirus tan iki kat daha buyuk genoma sahip Pandoravirus cinsi kesfedildi Arkeleri enfekte eden bazi virusler diger virus sekillerinden bagimsiz ig cengel cubuk gozyasi ve hatta sise seklinde cok cesitli sira disi sekillerde kompleks yapiya sahiptirler Kuyruklu bakteriyofajlara benzer ve coklu kuyruk yapilari barindirabilen diger arke virusler de vardir Genomlar Virusler arasinda genomik cesitlilik Ozellik Karakteristik ozellikNukleik asit DNA RNA Yasamsal dongulerinin belli asamalarida DNA belli asamalarinda RNABicim Cizgisel Linear Cembersel ParcaliIplikcik yapisi Tek iplikcik Cift iplikcik Bir kismi tek iplikcik barindiran cift iplikcikAnlam Positive anlam Negative anlam Ambisens Genetik yapilarin en muazaam cesitleri arasinda gorulebilir virusler bitkilerden hayvanlarden arkelerden ya da bakterilerden daha fazla genomik cesitlilik barindirirlar Yaklasik 5 000 tur detayli bir sekilde tarif edilmis olmasina ragmen farkli turde milyonlarca virus mevcuttur Eylul 2015 tarihi itibariyla NCBI Virus Genomu Veritabani 75 000 den fazla tam genom dizisine sahiptir kuskusuz daha kesfedilmeyi bekleyen bircok cesidi mevcut Bir virus DNA ya da RNA dan sadece birini barindirabilir ve bu sebeple veya virusu olarak adandirilir Viruslerin buyuk cogunlugu RNA genomlarina sahiptir Viral genom polyomaviruslerdaki gibi dairesel ya da adenoviruslerdeki gibi dogrusal olabilir Nukleik asit turunun genomunun sekliyle alakasi yoktur RNA virusleri ve bazi DNA virusleri arasinda genomu birkac parcadan olusmus olanlar vardir bu sekilde genoma sahip viruslera parcali segmentli genoma sahip virusler denir RNA virusleri icin her segment sadece bir protein kodlar ve genelde tum segmentler ayni kapsidin icinde bulunur Ancak ve diger cesitli bitki viruslerinde oldugu gibi virusun enfektif olmasi icin her segmentin ayni virionda bulunmasina gerek yoktur Bir viral genom nukleik asit turu ne olursa olsun tek veya cift sarmalli olabilir tek seritli genomlari ciftlenmemis bir nukleik asitten olusmaktadir ortadan asagi bolunmus bir merdivenin yarisina benzer sekildedir Cift sarmalli genomlar birbirini tamamlayan nukleik asit ciftlerinden olusur Bazi virus ailelerinin virus partikulleri Hepadnaviridaeait olanlar gibi kismen cift iplikcikli ve kismen tek iplikcikli olan bir genom icerebilirler Bazi RNA virusleri pozitif yonelimli pozitif polariteli bazilari ise negatif polariteli virusler olarak siniflandirilir viral RNA viral mesajci RNA ile ayni yonelimdedir ve boylece konak hucre tarafindan kolayca okunabilir Negatif yonelimli RNA viruslerinin RNA si viral mRNA nin tamamlayicisidir ve enzimine gereksinim duyarlar Genom boyutu turler arasinda buyuk olcude degisir En kucuk viral genom the tek iplikcikli DNA ya sahip circoviruslerdir Circoviridae ailesi sadece iki proteini kodlar ve genom boyutu sadece iki kilobazdir en buyuk genom ise pandoraviruslerdedir genom boyutu 2500e yakin proteini kodlayan iki megabaz civarindadir Genelde RNA virusleri DNA viruslerinden daha kucuk genoma sahiptirler cunku RNa virus replikasyonunda daha yuksek oranda hata yapilir ve bu hatalarin azami ust siniri vardir Kopyalanan genomdaki bu sinirin otesinde yapilan hatalar nedeniyle virus inaktif olur ya da rekabet yetenegini kaybeder Bunu telafi etmek icin RNA virusleri parcali genoma sahiptirler Genom daha kucuk molekuller halinde bolunur bu sayede tek bilesenli genomunda olusacak bir hatanin tum genomu etkisiz hale getirmesi olasiligi azaltilir Tersine DNA viruslerinin replikasyon enzimleri yuksek oranda dogruluga sahip olduklarindan genellikle daha buyuk genomlara sahiptirler Tek sarmalli DNA virusleri bu kuralin disindadirlar mutasyon oranlari tek iplikcikli RNA viruslerine yakin b ir oranda seyredebilir Kor proteinleri Kapsid Viruslerin yonetici molekulunu genomunu olusturan DNA veya RNA yi ve kor proteinlerini cevreleyerek dis etkilerden korur Kapsit ayrica viruse seklini verir kapsitteki proteinler virusun hucreye tutunmasini saglar ve dolayisiyla konak ozgullugunu belirler Viral zarf Bazi virus turleri konak hucrenin zarlarindan birisini modifiye ederek kendilerine bir dis zar olustururlar bu zar enfekte konak hucreyi cevreleyen zar cekirdek zari ya da endoplazmik retikulum gibi ic veya dis zar olabilmektedir boylece virus viral zarf denen cift tabakali lipid zar kazanmis olur Bu zarda viral genom ve konak hucre genomu tarafindan kodlanan proteinler mevcuttur lipid yapilar ve bazi karbonhidrat yapilarinin tamami zaten ilgili zarda bulunur ve konak hucre genomu tarafindan kodlanir Grip virusu ve HIV bu stratejiyi kullanirlar Zarfli viruslerin enfektivitesi zarflarinin varligina baglidir ve zarf yapilari zarar gordugunde inaktif olurlar Replikasyon dongusuViral hayat dongusu Giris Replikasyon Uyku Cikis Virus nufusu hucre bolunmesi yoluyla artmamaktadir cunku virusler birer hucre degillerdir Bunun yerine kendilerinin birden fazla kopyasini uretmek icin bir konak hucrenin organellerini molekullerini ve metabolizmasini kullanirlar konaga kendi parcalarini kopyalattirip bu parcalari yine konakta birlestirirler Tipik bir virus replikasyon dongusuBazi bakteriyofajlar kendi genomlarini bakteri hucresine enjekte ya da ejekte ederler gorsel olcekli degildir Viruslerin hayat donguleri turlere gore farklilik gosterse de genelde alti temel asamada gerceklesir Tutunma Konak hucre yuzeyindeki reseptorlerle viral kapsid uzerindeki veya viral zarf uzerindeki proteinlerin ozgul spesifik baglanmasi ile gerceklesir Bu ozgulluk bir virusun konak araligini belirleyen faktorlerdendir Ornegin HIV in konak araligi insan akyuvar hucreleri ile sinirlidir Bunun nedeni HIV yuzey molekulu gp120 ozgul olarak CD4 molekulu ile etkilesime girer ve CD4 molekulu siklikla CD4 T Hucrelerinde bulunur Virus konak hucreye tutunduktan sonra konak hucre yuzeyinde cesitli degisiklikler olur Hucreye giris Tutunmayi takip eder Virion reseptore bagimli endositoz ya da yolu ile konak hucreye girer Bu genellikle olarak adlandirilir Bitki ve mantar hucrelerinin enfeksiyonu hayvan hucrelerininkinden farklidir Bitkiler selullozdan ve mantarlar kitinden yapilmis sert bir hucre duvarina sahiptirler cogu virus bitki ve mantarlari hucre duvarlarinin hasar gormesi sonucu enfekte eder Ancak neredeyse tum bitki virusleri tutun mozaik virusu gibi tek iplikcikli nukleoprotein komplekslerinin icerisinde adli gozenekler boyunca hucreden hucreye direkt olarak hareket ederler Bakteriler de bitkiler gibi guclu hucre duvarina sahiptirler Ancak bakteriler bitki hucrelerinden kucuk olduklari icin hucre duvarlari da bitkilerinkine gore cok daha incedir Bazi virusler genomlarini bakteriye enjekte edecek mekanizmalar gelistirmislerdir bu islemde viral kapsid hucre disinda kalir Kapsidin soyulmasi Viral kapsidin cikartildigi bir islemdir Bu islem viral enzimler ya da konak enzimleri tarafindan veya kapsidin basit ayrisma ile bozulmasiyla olusabilir sonuc olarak viral nukleik asit hucre icinde serbest kalir Viral replikasyon kopyalanma Virus genomunun birincil cogalmasini kapsar Replikasyon erken genlerden viral mRNA nin sentezi mRNA pozitif yonelimli virusler icin istisnadir viral protein sentezi viral proteinlerin olasi birlesmeleri erken veya duzenleyici olarak nitelendirilen proteinlerin araciligiyla viral genomun replikasyonu asamalarini kapsar buyuk genomlu kompleks viruslerde mRNA sentezinde bir veya daha fazla asama olabilir Birlesme Viral urunlerin bir araya gelerek birlesmesi ve progeni viruslerinin olusmasi asamasidir bu asamada proteinlerde cesitli degisiklikler meydana gelebilir HIV gibi viruslerde bu degisiklikler olgunlasma da denilmektedir virus konaktan salinmadan oncemeydana gelir Salinma Virusler konak hucreden lizis yoluyla lyzis hucre zari veya duvarinin patlamasi ile hucrenin olmesi olayidir Pek cok bakteri virusu ve bazi hayvan virusleri bu yolla salinir ve bu tur enfeksiyonlara litik enfeksiyon denir Bazi viruslerin viral genomu genetik rekombinasyon yoluyla konak kromozomunun ozgul bir bolgesiyle birleserek girerler Bu sekilde birlesmis virus genomlarina bakteriyofaj genomlarina ise denmektedir Bu birlesme olayina lizojeni ade verilirken buna maruz kalan konaga da lizojen denir Lizojen konak bolundukce viral genom da cogalir Viral genom konak icinde cogunlukla sessizdir Bunun yaninda bazi durumlarda provirus ya da profaj entegre oldugu yerden ayrilabilr ve litik enfeksiyona yol acabilir Zarfli virusler ornegin HIV tipik olarak konak hucreden salinir Bu islem sirasinda virus konagin plazma zarindan ya da diger ic zarlarindan modifiye edilmis bir zarla kendi zarfini elde eder Virus partikulleri icindeki genetik malzemeler ve bu malzemelerin cogaltilmasi farkli viruslerde onemli olcude farkliliklar gostermektedir DNA virusleri Bircok DNA virusunun genom replikasyonu konak hucre cekirdeginde meydan gelir Virusler bazen fuzyon ile cogu zaman da reseptore bagimli endositoz yoluyla hucreye girerler Cogu DNA virusu bastan sona konak hucre DNA ve RNA sentez mekanizmalarina bagimlidirlar Ancak daha buyuk genoma sahip virusler bu mekanizmalari kendileri kodlayabilirler Okaryotlarda viral genom bu mekanizmalara ulasabilmek icin hucre cekirdegine girmesi gerekirken bakterilerde sadece hucre icine girmesi yeterlidir RNA virusleri Replikasyon genellikle konak hucre sitoplazmasinda meydana gelir RNA virusleri replikasyon modellerine gore dort farkli gruba ayrilabilirler Tek iplikcikli RNA viruslerinin yonelimi polarite buyuk olcude replikasyon modellerini belirler kendi proteinlerini uretebilmek icin ribozomlari direkt kullanip kullanamadiklari diger onemli bir kriter genetik malzemenin tek iplikcikli veya cift iplikcikli olup olmadigidir Tum RNA virusleri genomlarini kopyalayabilmek icin icin kendi RNA ya bagimli RNA polimeraz enzimleri kullanirlar Ters transkripsiyonlu virusler Virionlarinda tek iplikcikli RNA bulunduran Retroviridae Metaviridae Pseudoviridae ya da cift iplikcikli DNA bulunduran Caulimoviridae ve Hepadnaviridae Ters transkripsiyon yapan RNA virusleri replike olmak icin bir ara DNA kullanirlar buna karsilik ters transkripsiyon yapan DNA virusleri pararetroviruses replike olmak icin bir ara RNA kullanirlar Her iki virus grubu da nukleik asit donusumunu gerceklestirmek icin ters transkriptaz enzimi kullanirlar Retroviruslerin provirus gibi konak hucre DNA sina entegre olmalari replikasyon stratejilerinin bir parcasidir pararetroviruslerin bunu yapmamalarina ragmen ozellikle bitki pararetroviruslerinin entegre genom kopyalari enfektif viruslerin ortaya cikmasina neden olabilir Ters transkriptaz enzimi ve gibi antiviral ilaclara duyarlidir Birinci ornek bir retrovirus olan HIV Ikinci ornek ise Hepatitis B virusunun icinde bulundugu Hepadnavirusler Virusler arasi iliskilerGenetik mutasyon Antijenik sapma ya da reassortman hastalik yapma ihtimali yuksek yeni bir grip virusu susun ortaya cikmasina neden olabilir Virusler bircok mekanizma ile genetik materyal degisikligine ugrayabilirler adi verilen islemleride iceren DNA ya da RNA bazlarinin tek tek digerleri ile mutasyona ugramasidir Bircok nokta mutasyon sessizdir sessiz mutasyonlar protein kodlayan genlerde degisime neden olmazlar fakat ornegin antiviral ilaclara karsi direnc gelistirebilen diger mutasyonlardaki gibi evrimsel avantajlara da neden olabilirler virus genomunda koklu degisikliklere neden olur Bu degisiklikler rekombinasyon ve bir sonucudur Influenzaviruslerde meydana gelirken pandemilere neden olur RNA virusleri cogu kez quasispecies ceyrek tur ya da ayni turden virus gruplari seklinde bulunurlar grup uyelerinin genom nukleotit dizilerinde farkliliklar bulunabilir Dogal seleksiyon icin birincil hedef quasispecieslerdir Parcali genom evrimsel avantajlar kazandirir parcali genoma sahip virusun farkli suslari parcali genomlarini karistirabilir ve ayni soydan progeni virusler ya da benzersiz ozelliklere sahip yeni virusler meydana gelebilir Bu duruma reassortman ya da viral ciftlesmede denir Genetik rekombinasyon bir DNA iplikciginin kirilip daha sonra farkli bir DNA molekulunun sonuna birlestirilmesi surecidir Viruslerin ayni hucreyi ayni anda enfekte ettigi durumlarda olusur ve calismalari sirasinda calisilan turler arasinda yaygin olarak yapildigi gozlenmistir Rekombinasyon hem DNA hem de RNA viruslerinde meydana gelebilir Konak ve konak araligiParazitik canlilarin faydalandigi diger canlilara konak denir Virusler zorunlu parazitlerdir replikasyon yoluyla cogalirlar ve replikasyon yapabilmek icin konak hucreye gereksinim duyarlar Digerlerini goz onunde bulundurursak virusler yeryuzunde bugune kadar en bol biyolojik cesitlilige sahip gruptur Hayvanlar bitkiler bakteriler arkeler ve mantarlar gibi yasam bicimlerinin her turunu enfekte edebilirler Bununla birlikte farkli virus tipleri bu yasam bicimlerinin sadece sinirli bir araligina bulasabilir ve virus enfeksiyonlari ture ozeldir Bu ozgulluk canli turu duzeyinde oldugu gibi hucresel duzeyde de olabilir Ornegin smallpox virusu sadece insan turunu enfekte edebilir ve dar bir konak araligi oldugu soylenebilir Kuduz virusu gibi bazi virusler memelilerin bircok turunu enfekte edebilir ve buviruslerin genis bir konak yelpazsesi oldugu soylenebilir Bitki viruslerinin ve diger hayvan viruslerinin bircogu insanlari enfekte etmez Bazi bakteriyofajlar sadece bir bakteri susunda enfeksiyona neden olurlar ve bakteriyel hastaliklarin kaynaklarinin arastirilmasinda kullanilabilen bir yontemdir Konak hucredeki etkileriViruslerin konak hucrede meydana getirdigi yapisal ve biyokimyasal etkiler genis kapsamlidir Bu etkilere denir Bircok virus enfeksiyonu sonrasi konak hucre olur Olum nedenleri hucre parcalanmasi lizis hucrenin sitoplazmik zarindaki degisiklikler ve apoptozis olabilir Hucre olumu vakalari sik sik virusun yapisina katilan ve katilmayan partikuller ozgul proteinler nedeniyle virusun hucreyi baskilamasi sonucu hucrenin normal faaliyetlerinin durmasindan kaynaklanir Bazi virusler enfekte hucrede hicbir belirgin degisiklige neden olmazlar Virusler hucrede latent olarak kalabilirler ve birkac belirti disinda hucre normal fonksiyonlarina devam eder Bu kalici persistan enfeksiyon vakalarina neden olur ve virus aylarca hatta yillarca uykuda kalabilir Bu vakalar genelde herpes virus enfeksiyonlarinda meydana gelir Baz virusler Epstein Barr virusu gibi habis kanserlere neden olmadan hucre cogalmasina neden olurlar gibi bazi virusler ise kanserlere neden olabilirler Konak savunma mekanizmalariViruslere karsi vucudun ilk savunma hatti dogustan gelen bagisiklik sistemidir Bu konagi enfeksiyondan nonspesifik olarak savunan hucreleri ve diger mekanizmalari icermektedir Bunun anlami dogustan gelen bagisik sistemi hucrelerinin patojenleri tanimasi ve genel bir sekilde onlara cevap vermesidir ancak edinilmis bagisiklik sisteminin aksine konaga uzun sureli ya da koruyucu bagisiklik saglamaz RNA interferaz viruslere karsi dogustan gelen onemli bir savunmadir Bircok virusun cift iplikcikli RNA ciRNA iceren bir replikasyon stratejisi vardir Boyle bir virus bir hucreyi enfekte ettiginde RNA molekulu ya da molekullerini salar ve bu molekuller hemen RNA yi kucuk parcalara kesen denilen bir protein kompleksine baglanirlar sonrasinda bir biyokimyasal yol olan RISC kompleksi aktive olur ve viral mRNA yi yikimlayarak hucreyi enfeksiyondan korur Rotavirusler cift kapsidlidirler ve kapsidleri tam olarak soyulmaz virusun uretilen mRNA lar ic kapsidinde bulunan gozeneklerden salinirlar ve bu sayede RISC kompleksi aktive olmaz Boylece rotavirusun cift iplikcikli RNA si kapsid icinde zarar gormeden kalir Omurgalilarin edinilmis bagisiklik sistemi bir virusle karsilastiginda viruse baglanan ve genellikle enfeksiyon yapma ozelligini ortada kaldiran ozgul antikorlar uretirler Buna denir Antikorlarin iki onemli tipi vardir Birincisi IgM denen ve virus notralizasyonunda oldukca etkili bir antikordur ancak hucreler tarafindan sadece birkac hafta boyunca uretilirler Ikincisine ise IgG denir ve suresiz olarak uretilir Konakci kaninda IgM varligi akut enfeksiyonlarin tanimlanmasinda kullanilir bunun yaninda IgG varligi gecmis bir zamanda decirilmis bir enfeksiyona isaret eder Bagisiklik testlerinde ise IgG ye bakilir virusler konak hucreye girdikten sonra da antikorlar etkili bir savunma mekanizmasi olmaya devam edebilir Iki rotavirus sagdaki antikorlarla kaplanmis ve konak hucreye girip hucreyi enfekte etmesi engellenmis Omurgalilardaki ikinci savunma mekanizmasi ve T hucreleri olarak bilinen savunma hucrelerini icerir Bir T hucresi vucuttaki hucrelerin yuzeylerindeki proteinlerin kisa bolumlerini gozlemler ve supheli bir durumla karsilasirsa oldurucu T hucreleri hucreyi yikimlar eger yikimlanan hucrede virus enfeksiyonu var idiyse bu sefer viruse ozgul T hucreleri cogalir Makrofajlar gibi hucreler bu antijen sunumunda uzmanlasmistir Interferon uretimi onemli bir konak savunma mekanizmasidir interferon virus mevcudiyetinde vucut tarafindan uretilen bir hormondur Bagisikliktaki rolu karmasiktir enfekte hucreyi ve komsularini oldurerek enfeksiyonun yayilmasina mani olur Tum virus enfeksiyonlarinda bagisiklik cevabi olusmayabilir HIV virion yuzeyindeki amino asit dizilimini sik sik degistirerek bagisiklik sisteminden kacar kacis mutasyonu olarak bilinen bu durumla birlikte viral epitoplar konak bagisikik mekanizmalarindan kacar Bu kalici virusler ile beraber konak bagisiklik sisteminin enfeksiyonu sinirlandirmasini engellerler antijen sunumunu bloke ederler sitokine direnc saglarlar dogal oldurucu hucrelerin faaliyetlerinden kacarlar apoptozisten kacarlar denen baska diger viruslerde sinirler boyunca yayildiklari icin bagisiklik sistemi elemanlari bunlara ulasamayabilir EpidemiyolojiViral epidemiyoloji viruslerin yayilimi ve kontrolunu ele alan bir tip dalidir Virusler anneden bebege dikey vertikal yolla yayilabilecekleri gibi insandan insana yatay horizontal yolla da yayilabilirler hepatit B virusu ve HIV ornek verilebilir bebek dogdugunda coktan bu viruslerle enfekte olmustur Daha nadir gorulen baska bir ornek varicella zoster virusudur yetiskinlerde hafif seyreden enfeksiyonlara neden olurken ceninde ve yeni doganlarda olumcul enfeksiyonlara yol acabilir Yatay yolla yayilma virus populasyonunun surdurulmesinde daha cok karsilasilan bir bulasim yoludur virusler seksuel aktivite sirasinda temas edilen vucut sivilari gibi maddelerden bulasabilir Ornegin kontamine transfuzyon cozeltileri ya da aletleri ile kan yoluyla HIV bulasabilir hepatit C Agiz sagisiyla bulasabilir Epstein Barr virusu Kontamine gida veya su tuketimi ile bulasabilir virus iceren aerosoller solundugunda norovirusler bulasabilirken ile influenza virus bulasabilir Deng hummasinda oldugu gibi sinekler ve bocekler gibi vektorler ya da konaklar ile bulasabilir Viral enfeksiyonlarin yayilma orani ya da hizi nufus yogunlugunu ve duyarli kisilerin nufustaki orani yasam kalitesi ve iklim sartlari gibi faktorlerin de icinde bulundugu bazi faktorlere baglidir Epidemiyoloji salginlari sirasinda hayat cemberini kirmak icin kullanilir kontrol onlemleri virusun nasil bulastigi sorusunun cevabina gore alinir Salginin kaynagini veya kaynaklarini bulmak icin virusun tespiti onemlidir Tespit edilen virusun yayilimi asilamalar yoluyla engellenebilir Mevcut asisi bulunmayan virusler icinse sanitasyon ve dezenfeksiyon etkili onlemler olabilir Sik sik enfekte kisiler toplumun geri kalaninda ayri tutulurlar ve viruse maruz kalmis olanlar karantinada tutulurlar 2001 yilinda Ingiltere de sap hastaligi kontrol altina alinmasi calismalarinda yuzlerce sigir itlaf edildi Insan ve hayvanlarda meydana gelen viral enfeksiyonlarin cogunda kulucka suresince herhangi bir belirti meydana gelmez Cogu viral hastalik icin bilinen kulucka sureleri birkac gunden birkac haftaya kadar degisebilir Insanlar ya da hayvanlar enfekte olduklarinda kontajiyoz olarak diger insanlara ve hayvanlara enfeksiyonu bulastirdiklari genel olarak kulucka donemini takip eden bir yayilim donemi vardir Bircok viral enfeksiyon icin bilinen bu donemlerin bilinmesi salginlarin kontrolunde cok onemlidir Bir populasyonda toplulukta ya da bolgede hastalik vakalarinin alisilmadik derecede yuksek oranda olmasi durumuna epidemi denir Salginlar dunya capina yayildiysa bunlara pandemi denir Epidemiler ve pandemiler Ispanyol gribi virusunun gecirimli elektron mikroskobu goruntusu Amerikan yerlileri kontajiyoz hastaliklar nedeniyle harap olmus durumda idiler ozellikle de avrupali somurgeciler tarafindan getirilen cicek hastaligi nedeniyle Colomb un amerikaya ayak basmasindan one kac tane yerlinin asina olmadiklari hastaliklardan oldugu bilinmemektedir ancak rakamlarin yerli nufusunun 70 ine yakin oldugu tahmin edilmistir Bu hastaliklarin yerlilere verdikleri zararlar onemli olcede avrupalilarin istilalarina yardimci olmustur Dunya capindaki epidemilere pandemi denir 1918 grip pandemisi 1919 yilina kadar devam etti influenza pandemisi influenza A virusunun neden oldugu ciddi alisilmadik ciddi ve olumcul hastaliklara neden olmustur Bircok grip salgininda agirlikli olarak cocuklar yaslilar ve bagisikligi zayif kisiler etkilenirken kurbanlar genellikle saglikli genc yetiskinler olmustur Eski tahminlere gore 40 50 milyon insanin oldugu tahmin edilmektedir daha yeni tahminlerde ise etkilenip bir sekilde olen insanlarin 100 milyonu buldugu belirtilmektedir ve bu rakam 1918 deki dunya nufusunun 5 idir Bircok arastirmaci HIV in 20 yuzyilda Sahra Alti Afrika da ortaya ciktigini oldugunu dusunmektedir Su anda pandemik olan bu etkenin neden oldugu hastalikla dunya capinda tahminen 38 6 milyon insan yasamaktadir HIV AIDS Hakkinda Ortak Birlesmis Milletler Programi UNAIDS ve Dunya Saglik Orgutu DSO AIDS in ilk tanimlandigi 5 Haziran 1981 yilindan bu yana 25 milyon insan oldu ve kaydedilen en yikici pandemilerden birine neden oldu 2007 de 2 7 milyon insan HIV ile enfekte olmustur ve 2 milyon insan HIV ile iliskili enfeksiyonlardan dolayi olmuslerdir Ebola ustte ve Marburg virusleri altta Ciddi manada olumcul etkenlerin yer aldigi Filoviridae ailesi Filovirusler ebolavirusleri ve marburg virusleri barindirir iplik benzeri viruslerdir ve viral kanamali hummalara neden olurlar 1967 de tespit edildi 2005 te Angola da meydana gelen salgin basinin dikkatini cekmisti Ebola Virus Hastaligi ilk tanimlandigi 1976 yilindan bu yana yuksek oranda olumlerle seyreden neden oldu Korunma ve tedaviVirusler konak hucrede hayati metabolik yollari kullandiklari icin genel olarak konak hucrede toksik etkilere neden olan ilaclar kullanilmak durumundadir Viral hastaliklarda en etkili medikal yaklasim enfeksiyona bagisiklik saglamak asilama yapmak ve secici olarak viral replikasyonu engelleyen antiviral ilaclardir Asilama Asilama virus enfeksiyonlarindan korunmada etkili ve ucuz bir secenektir Asi uygulamalari viruslerin kesfinin de oncesinde uygulanmakta idi Asilamanin kesfi cocuk felci kizamik kabakulak ve kizamikcik gibi hastaliklarin morbiditeleri hastalik ve mortalitelerinde olum dramatik bir dususe neden olmustur Cicek hastaligi enfeksiyonlari edilmistir Asilamalar insanlarda halihazirda 13 un uzerinde viral enfeksiyonun onlenmesinde ve daha fazlasi hayvanlardaki viral enfeksiyonlarin onlenmesinde kullanilmaktadir Asilar viral proteinleri ya da zayiflatilmis veya oldurulmus virusleri antijenler icerebilir Viruslerin zayiflatilmis attenue formlarini iceren canli asilar hastaliga neden olmazlar ancak yine de bagisiklik saglarlar Canli asilar bagisiklik sistemi zayif insanlarda tehlikeli olabilirler cunku bu insanlarda virus zayiflatilmis bile olsa hastaliga yol acabilir Biyoteknoloji ve genetik muhendisligi teknikleri alt unite asilarin uretilmesi icin kullanilmistir Bu asilar sadece virusun kapsid proteinlerinden yapilmaktadir Hepatit B asisi bu asilara bir ornektir Alt unite asilari bagisiklik sistemi zayif insanlarda guvenle kullanilabilirler cunku hastaliga neden olmazlar Sari humma virusu asisi 17D olarak bilinen canli attenue bir sustur muhtemelen uretilen en guvenli ve etkili asidir Antiviral ilaclar Guanozinin analogu olan Asiklovir Antiviral ilaclar genellikle viruslerin yanlislikla kendi genomlari ile birlestirdigi Sahte DNA yapitasi Virusun yasam dongusu durdurulur cunku yeni sentezlenen DNA inaktiftir Ornegin herpes simpleks virus enfeksiyonlari icin kullanilan bir nukleosit analogu olan asiklovir ve HIV ve hepatit B virus enfeksiyonlarinda kullanilan lamivudin Asiklovir en eski ve en sik recete edilen antiviral ilaclarin biridir Kullanilan diger antiviral ilaclar virus yasam dongusunun cesitli evreleri hedefler HIV enfeksiyoz forma gecebilmek icin HIV 1 protease denilen proteolitik bir enzime gereksinim duyar Bu enzimi inaktive etmek icin adi verilen genis bir ilac grubu vardir Hepatit C ye neden olan RNA viruslerinin olusturdugu enfeksiyonlarin 80 i kronik seyirlidir ve hastalar tedavi edilmezlerse karacigerlerinin kalan kisimlari da enfekte olur etkili bir tedavi icin interferon ile kombine sekilde nukleozid analogu bir ilac olan ribavirin kullanilir Benzer bir strateji kullanarak kronik hepatit B tedavi etmek icin lamivudine gelistirilmistir Tespit saflastirma ve taniViral plak testi Laboratuvarda virusleri cogaltma ve tespit etmek icin cesitli yontemler vardir Kulturlenmis hucreler bir virusle enfekte edildikten sonra ortama salinan viruslerin saflastirilmasi icin santrifujleme yontemleri amonyum sulfat veya etilen glikol ile cokeltme veya hucre bilesenlerinin organik cozuculerle aritilmasi gibi teknikler kullanilir Viruslerin tespiti ve miktarlarinin belirlenmesi icin kullanilan yontemler arasinda Bir alyuvar suspansiyonuna virusler eklenir alyuvarlarin kumelesmesine aglutinasyonuna bakilarak virus sayisi belirlenir Kumelesmenin nedeni viruslerin alyuvarlarin yuzeyine baglanarak hucreleri birbirine baglamalaridir Elektron mikroskobu ile dogrudan sayim Derisik bir virus suspansiyonu konsantrasyonu bilinen bir mikroskopik bilye suspansiyonu ile karistirilir ve bu karisim ozel bir yuzeyin uzerine damlatilir Yuksek buyultme altinda virus tanecikleri ve suni bilyeler sayilarak viruslerin konsantrasyonu hesaplanir Kultur kaplarinda konak hucreler ince bir tabaka halinde buyutulur Bir virus suspansiyonu ayri tuplerde farkli oranlarda seyreltilip bu kaplara eklenir Her bir virus tanesi cogalarak birbirine bitisik cok sayida hucreyi oldurur hucre tabakasinda bir delik plak olusmasina neden olur Plaklarin sayisindan o kaba kac tane virus eklenmis oldugu anlasilir buna dayanarak virus konsantrasyonu hesaplanabilir Hastalardan yeni bir hastaligin virusunun tespiti yakin gecmisten ebola veya HIV ornekleri verilebilir ve o virusun saflastirilmasi ozellesmis laboratuvarlar ayrica molekuler biyolog ve virolog gibi uzmanlar gerektirir Bu genelde devlet laboratuvarlarinin gayretleriyle gerceklestirilir ve zor durumlarda Dunya Saglik Orgutu gibi kuruluslarin yardimini gerektirebilir Diger turlerdeki viral enfeksiyonlarVirusler tum hucresel yasam formlarini etkilerler virusler evrensel etkenler olmalarina karsin kendilerine ozgul konaklarda enfeksiyona neden olurlar adi verilen bazi virusler replike olabilmek icin baska viruslere gereksinim duyarlar Hayvan virusleri Virusler ciftlik hayvanlarinda onemli hastalik etkenlerindendir Sap hastalik sap ve mavidil hastaliginin etkenleri viruslerdir Kedi kopek ve atlar gibi asilanmadiklarinda ciddi viral enfeksiyonlarla karsi karsiya kalmaktadirlar Canine parvovirus yavru kopeklerde olume yol acan enfeksiyona neden olan kucuk bir DNA virusudur Tum omurgasizlar gibi bal arilari da viral enfeksiyonlara oldukca duyarlidirlar Bircok virus ise konaklarinda herhangi bir zarara ve belirtiye neden olmadan bulunur Bitki virusleri Hafif benekli virusle mild mottle virus enfekte biber bitkisi Bitki viruslerinin bircok tipi vardir Bu virusler bitkilerde kaybina neden olurlar ancak bunlarla mucadele ekonomik degildir Bitki virusleri genellikle vektorlerolarak bilinen organizmalarla bitkiden bitkiye yayilir Bunlar normalde Boceklerdir ama mantarlar nematodlar ve tek hucreli organizmalar da olabilir Bitki hucreleri insanlari ya da diger hayvanlari enfekte etmezler cunku sadece canli bitki hucrelerinde cogalirlar Bitkilerin viruslere karsi ayrintili ve etkili savunma mekanizmalari vardir Bunlarin en etkilisi direnc varligini ifade eden direnc R genleridir R genleri enfekte hucrenin etrafinda hucre olumu ile lokalize ve genellikle ciplak gozle gorulebilen buyuk noktalardan tetiklenir ve her R geni belli bir viruse karsi direnc saglar Bu noktalar enfeksiyonun yayilmasini durdurur RNA interferans bitkilerde etkili bir savunmadir Bitkiler enfekte olduklarinda virusleri oldurmek icin genellikle salisilik asit nitrik oksit ve molekulleri gibi dogal dezenfektan maddeler uretirler Bitki virusu partikulleri ya da virus benzeri partikuller VLPs ile ilgili biyoteknoloji ve nanoteknoloji calismalari vardir Bircok bitki virusu kapsidi basit ve dayanikli yapidadir ve enfekte bitkiler tarafindan cesitli heterolog sistemlerle cok miktarda uretilirler Biyoteknolojide kullanilmasi icin bitki virusleri genetik ve kimyasal olarak modifiye edilip yapilarina yabanci maddeler dahil edilebilmektedir Bakteri virusleri Birden fazla bakteriyofajin bakteri hucresinin duvarina tutunmasini gosteren bir gecirimli elektron mikroskobu goruntusu Bakteriyofajlar ile diger viruslerin ortak ve farkli yonleri vardir ve su ortamlarindaki biyolojik cesitliligin en bol formudur bu virusler okyanuslarda bakterilerden on kat daha fazladir bakteriyofajlar deniz suyunun mililitresinde 250 000 00 adede ulasmistir Bu virusler ozgul olarak yuzey reseptor molekullerine baglanarak bakteriye girerler ve bakteriyi enfekte ederler Kisa bir sure icerisinde bazi vakalarda sadece birkac dakikada bakteriyel polmeraz protein sentezi yapmak uzere viral mRNA sentezlemeye baslar Bu proteinler ya hucrede yeni virionlarin sentezlenmesinde ya viral parcalarin birlestirilmesine ya da hucrenin parcalanmasinda yardim eder Viral enzimler bakterinin hucre duvarinin parcalanmasini saglarlar vakalarinda oldugu gibi sadece yirmi dakika icerisinde bakteriden 300 faj serbest kalir Bakterilerin bakteriyofajlara karsi en buyuk silahlari yabanci DNA yi yikimlayan enzimlerdir Bu enzimlere restriksiyon endonukleazlari denir ve bakteriye enjekte olan bakteriyofaj DNA sini keserler Bakteriler CRISPR sekanslarini kullanan bakterinin gecmiste temas ettigi virus genomunu tutan ve RNA interferaz enzimi ile virus replikasyonunu engelleyen bir sisteme de sahiptirler bu genetik sistem bakteriler acisindan edinilmis bagisikliktir Arke virusleri Bazi virusler arkelerde replike olurlar Bunlar farkli ve bazen benzersiz sekillere sahip cift iplikcikli DNA virusleridir Bu virusler termofilik arkelerde ve ozellikle Sulfolobales ve Thermoproteales takimlarinda daha ayrintili olarak incelenmistir Bu viruslere karsi savunma mekanizmasi viruslerin genleriyle iliskili arke genomu ile beraber dizilerinden RNA interferaz icermektedir Cogu arkede de adaptif savunma olarak CRISPR Cas sistemi mevcuttur Insan hastaliklarindaki rolleriInsan enfeksiyonlarina katilan viruslerin baslica turleri ve en onemli turlere genel bakis Viruslerin neden oldugu yaygin insan hastaliklarinin ornekleri arasinda soguk alginligi grip su cicegi ve yaralari gibi hastaliklarin yani sira ebola virus hastaligi AIDS tavuk vebasi kus gribi SARS ve SARS CoV 2 gibi pek cok ciddi hastaliklar da bulunmaktadir Virusun hastalik yapabilme yetenegi virulans olarak adlandirilmaktadir Diger hastaliklarin olusumunda da viruslerin muhtemel baglantilari arastirilmaktadir ornegin insan herpesvirus 6 HHV6 nin multipl skleroz ve kronik yorgunluk sendromu gibi sinirsel hastaliklarda rol oynadigi dusunulmektedir Onceleri bornaviruslerin atlarda norolojik hastaliklara ve insanlarda psikiyatrik hastaliklara neden oldugu dusunulmekteydi Virusler virusun turune gore degisebilen farkli mekanizmalar ile hastaliga neden olurlar Hucresel duzeyde etkileri hucreler parcalanarak olebilir yeterli sayida hucre olurse etkiler butun organizmaya yayilmaya baslar Bazi virusler organizmada nispeten zararsiz gibi bulunmalarina ragmen hastalik yaparak sagligin ve homeostazin bozulmasina neden olabilirler Ornegin herpes simpleks virusu insanda zararsiz sekilde bulunur ancak bagisikligin baskilandigi durumlarda iktif hale gelerek ucuklara neden olabilir bu duruma gizli latent enfeksiyon denir ve herpes viruslerin karakteristik ozelliklerindendir buna benzer baska virusler da vardir ornegin Epstein Barr virusu glanduler atese neden olur varisella zoster virusu su cicegi ve zonaya neden olur Bircok insan herpesvruslarin en az bir turu ile enfektedir Ancak latent virusler bazen yararlidirlar mesela virusun varligi yersinia pestis bakterisi gibi bazi bakterilere karsi bagisikligi arttirabilir Bazi virusler hayat boyu kronik enfeksiyonlara neden olurlar bu virusler konagin savunma mekanizmalarina ragmen vucutta cogaltmaya devam ederler Buna en iyi ornek hepatit B ve hepatit C virusleridir Kronik olarak hasta insanlar tasiyici olarak adlandirilirlar ve enfeksiyoz virusun rezervuarlaridir Tasiyicilarin oraninin yuksek oldugu toplumlarda hastaligin endemik oldugu soylenir Kanser Virusler insan ve diger turler icin kanser nedenlerinden biridir Viral kanserler enfekte kisilerin ya da hayvanlarin az bir kisminda meydana gelir Kanser virusleri DNA ve RNA viruslerini barindiran bir virus grubudur tek tip bir onkovirus yoktur onkovirus grubunda bircok aileden etken vardir Kanser gelisimini etkileyen cesitli bircok faktor vardir konak bagisikligi ve virusun konakta mutasyon gecirmesi bunlardan ikisidir Viruslerin bazi turleri ve bazi genotiplerinin insanlarda kanserlere neden oldugu kabul edilmektedir bunlardan bazilari insan papilloma virusu hepatit B virusu hepatit C virusu Epstein Barr virus Kaposi sarcoma baglantili herpesvirus ve Insan T lenfotropik virus Insan kanserlerinde en cok rastlanan virus ise polyomavirustur Merkel cell polyomavirus bu virus Merkel hucre karsinomasi adi verilen cilt kanserlerine neden olur Hepatit virusleri hepatoselluler karsinomlara yol acan kronik enfeksiyonlara neden olurlar Insan T lenfotropik virusu ve yol acar Insan papillomavirusleri serviks cilt makat ve penis kanserlerine neden olurlar Merkel hucre polyomavirusu SV40 ve fare polyomavirusleri yakin iliskili viruslerdir ve 50 yildan uzun bir suredir kanser viruslerinin hayvan modeli olarak kullanilirlar Sucul ekosistemlerde rolBir cay kasigi deniz suyu yaklasik bir milyon tane virus icermektedir Bunlarin cogu bakteriyofajlardir tuzlu su ve tatli su ekosistemlerinin duzenlenmesi icin gereklidirler ve bitki ve hayvanlar icin zararsizdirlar Bunlar sucul mikrobiyal topluluklardaki bakterileri enfekte edip oldururler ve deniz ortaminda karbon geri donusumunun en onemli mekanizmasidir Olu bakterilerden yayilan organik molekuller genc alglerin ve bakterilerin gelismesini saglar Viral aktivite hizmet eder bu surec sayesinde karbon Mikroorganizmalar deniz kutlesinin 90 ini olusturmaktadirlar Virusler her gun bu yiginin 20 sini oldurmektedirler ve okyanuslarda bakteriler ve arkelerden 15 kat daha fazladirlar Virusler zararli engellemekten sorumlu ana maddelerdir Acik denizlerde ve okyanusun derinliklerine daha az konak organizma oldugu icin dogu virus sayisi da azalir Her organizma gibi deniz memelileri de viral enfeksiyonlara karsi duyarlidirlar 1988 ve 2002 de Avrupada binlerce enfeksiyonu nedeniyle olmustur herpesvirusler adenovirusler ve parvovirusler gibi diger bircok virus deniz memeli nufusu arasinda dolasirlar Evrimdeki roluVirusler farkli turler arasinda tasidigi dna veya rna araciligiyla gen transferi yapabilen ve genetik cesitliligi arttiran onemli araclardir Yeryuzundeki hayatin oldugu zamanlarda ve bakteri arke ve okaryotlarin cesitlenmesinden once viruslerin erken evrimde onemli bir rol oynadigi dusunulmektedir Virusler hala yeryuzunde kesfedilmemis genetik cesitliligin en buyuk rezervuarlarindan biridir UygulamalarCanli bilimleri ve tip H5N1 grip virusu ile ilgili calisma yapan bir bilim insani Virusler molekuler biyoloji ve hucre biyolojisi calismalarina onemlidir hucrelerin fonksiyonlarini degistirmek ve incelemek icin kullanilabilen basit sistemlerdir Calismalarda viruslerin kullanimi hucre biyolojisi hakkinda degerli bilgiler saglamistir Virusler genetik calismalarinda cok kullanislidirlar ve molekuler genetigin temel mekanizmalarini anlamamizda yardimci olurlar Ornegin DNA replikasyonu transkripsiyonu translasyonu protein tasinmasi ve immunoloji Genetikciler hucre genlerini tanimlamak icin virusleri bir gibi kullanirlar Virusler hucrede yabanci bir madde uretmek ya da hucre genomunun icine yerlestirilern yeni bir genin etkisini arastirmak icin kullanislidir Benzer bir sekilde viroterapide bazi hastaliklari tedavisinde virusler vektor gibi kullanilirlar Kanser tedavisinde ve kullanimlari umit vericidir Dogu Avrupali bilim insanlari bakteriyofajlari bezen antibiyotiklerin alternatifi gibi kullanmisladir antibiyotik direnci kazanmis yuksek patojen bakterileri oldurmek icin bu yontem dusunulmektedir Viruslerin heterolog proteinlerinin ekspresyonu su anda kullanilmakta olan antikorlar ve antijenler gibi cesitli proteinlerin uretim islemlerinin temelidir On klinik ve klinik calismalarda viral vektorler ve bir dizi farmasotik proteinler kullanilarak son zamanlarda endustriyel islemler gelistirilmistir Viroterapi Viroterapi hastaliklari tedavi etmek icin genetik olarak modifiye edilmis viruslerin kullanimini gerektirir Virusler kanserli hucrelerde cogalip onlari yok ederken saglikli hucrelere zarar vermeyecek sekilde modifiye edilmistir Ornegin Talimogene laherparepvec T VEC saglikli hucrelerde replike olmasi icin ihtiyac duygugu gen silinip yerine bagisikligi uyaran insan geni GM CSF eklenmis bir modifiye herpes simpleks virustur Bu virus kanser hucrelerini enfekte ettiginde onlari parcalar ve GM CDF geninin varligi ile dentritik hucreleri vucudun cevre dokularindan buraya toplar Dentritik hucreler olu kanser hucrelerini isler ve parcalarini bagisiklik sisteminin diger hucrelerine sunar basari ile tamamlayan bu virus 2015 yilinin sonlarinda bir cilt kanserinin tedavisi icin onay beklemekteydi Kanser hucrelerini oldurmek icin yeniden programlanan virslara denir Malzeme bilimi ve nanoteknoloji Nanoteknoloji arastirmalarina egilimler viruslerden cok yonlu faydalanilmasina kapi aralamaktadir Bir Malzeme bilimci acisindan virusler organik nanopartikuller olarak kabul edilebilir Yuzeyleri konak hucrelerinin engellerini gecmek icin tasarlanmis ozel araclar tasir Viruslerin buyuklukleri ve sekilleri yuzeylerindeki dogal ve fonksiyonel gruplarin sayisi tam olarak tanimlanmistir Virusler genelde malzeme biliminde kullanilan iskeletler gibi kovalent bagla baglanmis yuzey degiskenlerine sahiptirler Canli bilimlerinde cok guclu teknikler gelistirilmistir nanomaddelere olan yaklasimlar biyoloji ve tibbin disinda da genis bir uygulama yelpazesi acmakta ve muhendisligin temeli haline gelmektedir Sekilleri boyutlari ve cok iyi tanimlanmis kimyasal yapilari nedeniyle virusler nano materyalleri duzenlemek icin sablon olarak kullanilmaktadir Bunun son orneklerinden biri Washington DC de Naval Arastirma Laboratuvarinda gerceklestirilmis ve tabanli sensorlerin sinyallerini yukseltmek icin CPMV partikulleri kullanilmistir Bu uygulamada ve floresan olmayan sinyal vermelerini onlemek icin virus partikulleri floresan boyalar kullanilarak ayrilmistir CPMV nin molekuler elektronikte kullanimi da vardir Sentetik virusler Bircok virusun sentetigi uretilebilir sifirdan ve ilk sentetik virus 2002 yilinda uretilmistir Biraz yanlis anlasilsa da sentezlenen virus asil virus degildir daha dogrusu DNA genomu DNA virusler ya da genomun cDNA RNA viruslerinde kopyasidir Bircok DNA ve RNA onceden enzimatik olarak cDNA ya donusturulurse virus ailesinin ciplak genomu konak hucreye girdiginde enfeksiyon olusturabilir yani yeni virusler uretmek icin gerekli tum bilgileri icerir Bu teknoloji yeni asi stratejilerini arastirmak icin kullanilmaktadir Virus sentez yeteneginin genis kapsamli sonuclari vardir Virus genom bilgilerini kendi genom dizilerinde barindiran ve bunlara gosteren hucrelerin varligi virus neslinin tuketilemeyecegini dusundurmektedir Mart 2014 itibariyla 3843 farkli virusun genom dizileri Ulusal Saglik Enstitusunun halka acik cevrimici veri tabaninda yer almaktadir Silah olarak kullanimi Toplumlarda yikici salginlara neden olan viruslerin biyolojik silah olarak kullanilabilecegi endisesine yol acmistir 1918 grip virusunun laboratuvar ortaminda basarili bir sekilde tekrar uretilmesi endiselerin artmasina yol acti Eradike edilmeden once cicek hastaligi toplumlari defalarca harap etti Cicek virusunu stoklarinda tutmak icin yetkili olan dunyada sadece iki merkez vardir Birisi Rusyadaki Vector Institute ve digeri de ABD deki CDC dir Viruslerin silah olarak kullanilabileceklerine dair endiseler asilsiz olmayabilir Ciddi yan etkilere sahip cicek asisi artik hicbir ulkede rutin olarak kullanilmamaktadir Boylece modern insan toplumlarinda cicek virusune karsi direnc neredeyse yok olmustur ve viruse karsi savunmasizdirlar Ayrica bakinizKonagi okaryot olan viruslerin listesi Konagi bakteri olan viruslerin listesi Non cellular life Cross species transmission Viral metagenomics Viroplasm Zoonoz hastaliklarVikipedi nin kardes projelerinden Virus hakkinda daha fazla bilgi edininCommons ta dosyalarVikitur de taksonomiDis baglantilarViralZone28 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Tum virus ailelerini kapsayan genel molekuler ve epidemiyolojik bilgiler veren bir Isvicre Biyoinformatik Enstitusu arastirmasi A Gazillion Tiny Avatars 2 Subat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Olivia Judson in virusler hakkindaki makalesi NY Times 15 Aralik 2009 Khan Academy video lecture28 Aralik 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Viruses20 Aralik 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde acik erisimli bir dergi 3D virus structures in EM Data Bank EMDB 19 Eylul 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kaynakca a b Koonin EV Senkevich TG Dolja VV a b c Dimmock s 4 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Dimmock adi farkli icerikte birden fazla tanimlanmis Bkz Kaynak gosterme ICTV 7 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 30 Nisan 2021 Dimmock s 49 a b Breitbart M Rohwer F Here a virus there a virus everywhere the same virus a b Lawrence CM Menon S Eilers BJ et al Edwards RA Rohwer F Viral metagenomics a b Canchaya C Fournous G Chibani Chennoufi S Dillmann ML Brussow H Phage as agents of lateral gene transfer a b Rybicki EP Shors pp 49 50 virus n Harper D The Online Etymology Dictionary virulent 6 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde 2011 Retrieved 2014 12 19 e g e g William T Stearn Botanical Latin Pons virus 17 Agustos 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Temmuz 2016 Harper D The Online Etymology Dictionary viral 6 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde 2011 Retrieved 2014 12 19 Bordenave G Louis Pasteur 1822 1895 Shors pp 76 77 D Herelle F On an invisible microbe antagonistic toward dysenteric bacilli brief note by Mr F D Herelle presented by Mr Roux Steinhardt E Israeli C Lambert R A Collier p 4 Goodpasture EW Woodruff AM Buddingh GJ Rosen FS From Nobel Lectures Physics 1981 1990 1993 Editor in Charge Tore Frangsmyr Editor Gosta Ekspang World Scientific Publishing Co Singapore Stanley WM Loring HS Stanley WM Lauffer MA Francois Jacob Qu est ce que la vie in La Vie Universite de tous les savoirs Editions Odile Jacob 2002 Raoult D Audic S Robert C Abergel C Renesto P Ogata H La Scola B Suzan M Claverie JM The 1 2 megabase genome sequence of Mimivirus Science 2004 Nov 19 306 5700 1344 50 Collier pp 11 21 The origin and behavior of mutable loci in maize 19 Agustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Collier pp 11 12 Dimmock p 55 Shors 551 3 Dimmock p 55 7 Delwart EL 26 Ekim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2016 2 Ekim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2016 Collier pp 40 42 Casens S Desk Encyclopedia of General Virology Collier pp 42 43 a b Dimmock p 49 Pennisi E 2011 Philippe N Legendre M Doutre G Coute Y Poirot O Lescot M Arslan D Seltzer V Bertaux L Bruley C Garin J Claverie JM Abergel C 2013 Pressing J Reanney DC Rossmann MG Mesyanzhinov VV Arisaka F Leiman PG Dimmock p 70 Boevink P Oparka KJ Dimmock p 71 Dimmock Chapter 15 Mechanisms in virus latentcy pp 243 259 Dimmock 185 187 Shors p 54 Collier p 78 Collier p 79 Collier pp 115 146 Shors p 353 Dimmock p 272 Collier p 115 Shors pp 199 209 Shors p 19 Shors p 126 Shors pp 192 193 Ranlet P The British the Indians and smallpox what actually happened at Fort Pitt in 1763 Pa Hist 2000 Retrieved 16 September 2008 67 3 427 41 PMID 17216901 Collier pp 409 415 Chen YP Zhao Y Hammond J Hsu H Evans JD Feldlaufer MF Shors p 584 Shors pp 562 587 Dinesh Kumar SP Tham Wai Hong Baker BJ Shors pp 573 576 Soosaar JL Burch Smith TM Dinesh Kumar SP Bergh O Borsheim KY Bratbak G Heldal M High abundance of viruses found in aquatic environments Shors pp 595 97 Bickle TA Kruger DH Barrangou R Fremaux C Deveau H et al Brouns SJ Jore MM Lundgren M et al Prangishvili D Garrett RA Mojica FJ Diez Villasenor C Garcia Martinez J Soria E Intervening sequences of regularly spaced prokaryotic repeats derive from foreign genetic elements Makarova KS Grishin NV Shabalina SA Wolf YI Koonin EV Barton ES White DW Cathelyn JS et al Hu J Ludgate L HIV HBV and HIV HCV coinfection and liver cancer development Bellon M Nicot C Telomerase a crucial player in HTLV I induced human T cell leukemia Schiffman M Castle PE Jeronimo J Rodriguez AC Wacholder S Human papillomavirus and cervical cancer Klein E Kis LL Klein G Epstein Barr virus infection in humans from harmless to life endangering virus lymphocyte interactions Shors p 5 Shors p 593 Hall A J Jepson P D Goodman S J amp Harkonen T Phocine distemper virus in the North and European Seas data and models nature and nurture Lodish Harvey Berk Arnold Zipursky S Lawrence Matsudaira Paul Baltimore David Darnell James Karimkhani C Gonzalez R Dellavalle R P 2014 Injectable T VEC Offers Hope to Melanoma Patients 23 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Medscape May 28 2015 Retrieved 20 May 2015 Burke J Nieva J Borad M J Breitbach C J 2015 Blum AS Soto CM Wilson CD et al Cello J Paul AV Wimmer E Chemical synthesis of poliovirus cDNA generation of infectious virus in the absence of natural template Shors p 331