Balkanlar, Avrupa kıtasının güneydoğu kesiminde, İtalya Yarımadası'nın doğusu, Anadolu'nun batısı ve kuzeybatısında yer alan coğrafi ve kültürel bölgedir. Bölge, sarsıntılı ve hareketli bir tarihe sahiptir.
Bölge, coğrafi konumu gereği birçok açıdan ikiliğin bulunduğu bir yer olmuştur. Tarihte Latin dünyası ile Grek dünyası arasında, sonraları ikiye ayrılan Roma kültüründe Katoliklik ile Ortodoksluk arasında paylaşılmıştır. Bu devirden sonra bölgeye eklemlenen Müslümanlık da, Balkanlar’daki çok renkliliği şekillendirmiştir.
Tarih boyunca Avrupa'nın hiçbir bölgesi Balkanlar kadar saldırı, istila ve işgale uğramamıştır. Uzun tarihi boyunca sık sık, özellikle kuzeyden ve doğudan gelen değişik orduların saldırısına uğrayıp ele geçirilen bölge, küçüklü büyüklü birçok ulusun yaşam alanı olmuştur. Balkanlar, Persler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Sırplar, Türkler, Avusturyalılar ve daha başka uluslar tarafından uzun yıllar boyunca yönetildi. Balkanlar'ın yerli halkı olan bazı topluluklar, kısa süreli dönemler hariç tarih boyunca hep başka milletlerin idaresi altında yaşamışlardır.
Prehistorya
Cilalı Taş Devri
(MÖ 6500-4000), (MÖ 5500-4500), Vinča (MÖ 5000-3000), (MÖ 4500-3500) ve (MÖ 3300-2700), Balkanlar’ın çeşitli kısımlarında yaşadığı arkeologlarca belirtilen kültürlerdir.
Bakır Çağı tarihli Varna kültürü (MÖ 4600-4200), dünyadaki bilinen en eski altın hazinesi ve ölümden sonraki hayata dair inanışın kaynağıdır.
Balkanlar, Cilalı Taş Devri’nde Avrupa genelinden önce çiftçiliğin geliştiği bir bölgedir. Burada gelişen çiftçilik faaliyetleri kuzeye ve Orta Avrupa’ya geçmiştir.
Bakır Çağı
Miladın öncesinde, III. binyılın sonu ile II. binyılın ilk yarısında konuşan kabileler bölgeye hareket etmişlerdir. MÖ 1000’de İlir kabileleri bugünkü Arnavutluk’un kuzeyinde belirmişlerdir. MÖ 1000 civarında Daçyalılar ve Traklar Balkanlar’da (bugünkü Romanya, Bulgaristan, Moldova, kuzeydoğu Yunanistan, Türkiye’nin Trakya kısmı, doğu Sırbistan ve Makedonya) görünmüşlerdir.
Friglerin de Balkanlar’ın güney kesimlerinde yerleştikleri düşünülmektedir.
Demir Çağı
MÖ 9-8. yüzyıllarda Dorlar, Balkanlar’ın güneyinde yerleşmişlerdir. MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’in hükümdarlık döneminde bölge, Makedonya İmparatorluğu’na ev sahipliği yapmıştır.
Antik Grek Dönemi
Miladın öncesindeki yüzyıllarda Balkanlar’ın özellikle Ege, Adriyatik kıyıları ve civarında çeşitli Grek şehir devletleri hüküm sürmüştür. MÖ 500 sonrasında bu şehir devletlerine Atina ve Sparta, liderlik etmiştir. Ancak, bu dönemde şehirler doğudan fetih ve işgal amaçlı gelen güçlü Pers İmparatorluğu’nun baskısıyla karşılaşmışlardır. Bu mücadele şehir devletlerinin kültürel olarak zirveye ulaşacakları, felsefi gelişme yaratan iki yüzyılın oluşmasına yol açmıştır. Bu kültürel gelişkinlik, Avrupa’nın iki binyıllık tarih sürecini beslemiştir. Şehir devletlerindeki bu ferah dönemini, Grek şehir devletlerinin başka güçler tarafından ele geçirildiği aralıksız savaşlar takip etmiştir.
Makedonya Krallığı
Yunanistan’ın kuzeyinde yer alan Makedonya Krallığı, II. Filip (h. MÖ 359 - MÖ 336) idaresinde yükselişe geçmiş, onun oğlu İskender ile yükselişinin zirve dönemini yaşamıştır. Büyük İskender idaresi altında (h. MÖ 336 - MÖ 323) Makedonya, o dönemin bilinen dünyasında en büyük imparatorluk olmuştur. Döneminde Balkanlar’ın en büyük devleti olması yanında, Mısır, Suriye bölgelerini de kapsamıştır.
MÖ 336 yılında II. Filip korumaları arasındaki bir kişi tarafından suikasta uğratılıp öldürülünce, Makedon devlet ve asker kesimi tarafından kral ilan edilmiştir. II. Filip’in ölüm haberi yayılınca Thebai, Atina, Tesalya, Trakya kavimleri isyan çıkarmışlardır. İsyan haberi Büyük İskender’e ulaştığında, kendisi askerleri ile bu gruplar üzerine yürümüş, Olimpos’ta, Mora Yarımadası’nda, Korint’te, egemenliğini sağlamıştır. Korint tarafında iken, Atina idaresi barış talep etmiş ve İskender, böylece zafer elde edip bölgenin bir daha isyan etmeyeceği özrünü de kabul etmiştir. İskender, Korint’te Perslere karşı Grek güçlerinin “Hegemon”u unvanını almıştır. Burada ayrıca Trakların da isyanını öğrenen Büyük İskender, onların bölgesine yönelmiş. Trakya bölgesine yürüyen İskender ordusu burada, mücadele sonucunda Haemus Dağı’nı ele geçirmiş ve Trakları mağlup etmiştir. Bu gibi mücadelerden zaferle ayrılan Büyük İskender, sonraki yıllarda Asya tarafına yönelmiş, burada da aşama aşama ilerleyerek, kazandığı yeni yerlerle büyük bir imparatorluk yaratmıştır.
Roma Öncesi Dönem
Scodra (bugünkü İşkodra) şehri merkez olmak üzere İlirler, MÖ IV. yüzyılda bölgede güç oluşturmuşlardır. Ancak, MÖ 358’de II. Filip (Büyük İskender’in babası), İlirleri yenip egemenlik alanını Ohri Gölü’ne dek genişletmiştir. MÖ 323’lerde Grek şehirleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır.
MÖ 229 ve 219’da Roma ordusu, İlirya yerleşkelerine baskın düzenlemiştir. Bu baskınlar Neretva vadisinde gerçekleşmiştir. İliryalılar karşılık olarak Romalılara saldırınca Roma için Balkanlar’a yayılma fırsatı oluşturulmuştur.
MÖ 180 yılında , İlirya kralı Gentius’a karşı bağımsızlık ilan ederler. Romalılar, MÖ 168’de son İlirya kralı Gentius’u yenip kendisini MÖ 165’te Roma’ya esir olarak götürmüşlerdir. Kısa süre sonra bu bölge Roma kontrolü alınmış, idarî yapılanma kurulmuştur.
MÖ 168 civarlarında Romalılar, Grek sivil savaşları sebebiyle uygun zemin bulup imparatorluk sınırlarına Makedonya, Epir ve topraklarını katmışlardır.
Roma Dönemi
Balkanlar, Milattan önce III-II. yüzyıllarda Romalıların egemenliğine geçmiştir. Dönemle beraber bölge idarî, kültürel ve askerî açılardan Roma yapısıyla kurgulanmaya başlanmıştır. Roma döneminde, Balkanlar’ın güneyinde bulunan Grek bölgesi ile çeşitli çatışmalarda da yaşanmıştır. Bu çatışmalar Miladın sonrasında Roma’nın Katolik ve Ortodoks sınırını da oluşturacaktır. Kurulan bölgede büyük bir öneme sahip olmuştur.
I. Konstantin zamanında Balkanlar’da düzen kurulsa da, Tervingiler ve Greutungiler gibi Got kavimleri ile Hunların bölgeye girişleri ile durum değişmiştir. Bu kavimler önce, bölgeye ve sınırlara koruyucu halklar olarak yerleştiyseler de, sonrasında özellikle Hunlar, Roma’nın idaresi açısından büyük sıkıntılar yaratmışlardır.
Roma egemenliğinin son yıllarında Romalılar, Gotlar ve Hunlar, bölgede kendi güç alanları oluşturma uğraşına girişmiş ve kendi alanlarını kurmuşlardır.
İmparator I. Theodosius’un (346-395) ölümünde önce, devletin topraklarını iki oğlu arasında paylaştırması üzerine Balkanlar da ikiye bölünmüştür. Kuzeybatı kısmı (bugünkü Hırvatistan ve Slovenya toprakları) Batı Roma; gerisi Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır. Batı Roma topraklarının çok küçük bir kısmı Balkan sınırları içinde olmuş, bu topraklar da Batı Roma’nın çöküşüyle beraber Doğu Roma sınırlarına katılmıştır.
Hunlar, MS 380 yılından itibaren Balkanlar’a egemenlik kurmuşlardır. Bölgenin büyük bir kısmında hâkim olan Hunlar, Slavlardan daha önemlidir. V. ve VI. yüzyıllarda, çeşitli lehçeleri konuşan Slavlar birçok grup hâlinde Balkanlar’ın geniş arazilerine hâkim olmuşlardır.
Hristiyanlığın Yayılması
Balkanlar’a Hristiyanlık, Pavlus ve onun takipçileri Trakya üzerinde Balkanlar’a geldiklerinde girmiştir. Pavlus, Greklere Hristiyan inancını Beroia ve Thessaloniki (Selanik), Atina, Korint ve Dyrrachium (Dıraç) şehirlerinde yaymıştır.[]Andreas da Daçyalılar ve İskitlere Dobruca ve civarındaki Karadeniz kıyılarında seslenmiştir.[] MS 46 yılında bu bölge Roma egemenliğine geçmiştir.
III. yüzyılda bölgede Hristiyan sayısı artmıştır. 313 yılından sonra, Roma’nın hoşgörüsü sonrasında Balkanlar’da Hristiyanlık iyice yayılmaya başlamıştır.
391 yılında I. Theodosius, Hristiyanlığı, Roma’nın resmî dini hâline getirmiştir.
Doğu Roma Dönemi
Balkan topraklarının büyük kısmı, Roma İmparatorluğu’nun bölünmesi ardından Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır. Doğu Roma’nın Balkan tarihinde çok sayıda savaş, mücadele, göç vardır. 410 yılında Batı Roma İmparatorluğu topraklarına saldıran Vizigotlar, Roma'yı ele geçirdiler. Diğer Barbar kavimlerden Vandallar Kuzey Afrika'yı, İspanya'yı ve İtalya'yı yağmaladılar. Bu akınların arkası kesilmedi ve 5. yüzyıl sonlarında Germen kavimleri Batı Roma İmparatorluğu'na son verdiler. Doğu Roma İmparatorluğu ise bu saldırılara karşı koydu. Balkanlar'da Slavları, doğuda da Sasani Devleti’ni yenilgiye uğrattı.
Hunların Yerleşimleri
Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna’yı geçmişlerdir. Romalılardan karşılık görmeksizin Trakya’ya kadar ilerlemişlerdir. Roma imparatoru I. Theodosius’un ölüm yılı olan 395’te Hunlar yeniden Balkanlar’da hareketlenmişlerdir.Hunlar, MS 380 yılından itibaren Balkanlar’a egemenlik kurmuşlardır. Bölgenin büyük bir kısmında hâkim olan Hunlar, Slavlardan daha önemlidir.
Balkanlar’da yerleşen Hun idarî yapılanması, idarede ve devlet içindeki Türk kavimlerinin yanında, birçok Ural kavmi, Germen kavimleri (Gotlar, Gepidler vb.), Slavlar, Sarmatlar gibi birçok kavmin beraber yaşadığı bir yapı olmuştur.
MS 453 yılında Attila’nın ölümü ile beraber Balkanlar’da Hun gücü zayıflamış ve sonrasında da Hunların idaresi ortadan kalkmıştır.
Slavların Yerleşimleri
V. ve VI. yüzyıllarda, çeşitli lehçeleri konuşan Slavlar birçok grup hâlinde Balkanlar’ın geniş arazilerine hâkim olmuşlardır.
Slavlar, Balkanlar’a geldiklerinde, bölgeye geçici olarak yerleşmiş ve bu yerleşmelerle Slavların bölgedeki birçok halkı asimile ettiği düşünülmektedir. Bu Slav kabileleri büyüklü küçüklü birçok göçle bölgeye yayılmışlardır. Göçlerin büyük kısmı, Balkanlar’ın Doğu Roma toprakları içinde kalan kısımlarına olmuştur.
Tuna Bulgarları
VII. yüzyılda Türk asıllı Bulgar kabileleri, hükümdarları Asparuh’un kumandasında Tuna’yı geçerek Batı Karadeniz ile Tuna Nehri arasındaki bölgeye yerleşen Slavları hâkimiyetleri altına almışlardır.
Balkanlar’ın doğusuna yerleşen Bulgar boyları, devletleri içinde yaşayan büyük Slav nüfusuyla beraber yaşarken, bir süre sonra bu Slav boylarını kültürlerine doğru yönelip Slavlaşmışlardır.
Doğudan, Asya içinden, Kuzey Karadeniz step bölgesi yoluyla birbiri ardından gelen atlı göçebe Türk kavimleri, ya burada Dac, Trak ve Slav aslından yerli halkla karışmış, ortadan kaybolmuş (XI. yüzyılda Oğuz aslından Peçenekler ve Uzlar gibi), yahut askerî egemen sınıf olarak Kuzeydoğu Balkanlar’da güçlü devletler kurmuşlardır. Bu sonuncular arasında, bir Türk boyu olan Kutrigurların VII. yüzyılda kurmuş oldukları Bulgar Hanlığı özellikle anımsanmalıdır. Bulgarların Dobruca'da bıraktıkları kitabelerde, hükümdar, “Han” unvanı ile anılır ve On İki Hayvanlı Türk Takvimi kullanılır. Bulgar Hanları IX.-XI. yüzyıllarda (1018'e kadar) Balkanlar'da Bizans İmparatorluğu'nun yerini almıştır. XIII. ve XIV. yüzyıllarda, yine Bulgaristan'da. Kıpçak/Kuman aslından Slavlaşmış Terteri ve Şişman Hanedanları hâkim oldu.
Balkanlar’da Hareketlilik
550’lerin ortalarında I. Justinianus, Balkan sahasındaki birçok kesimde zaferler elde etti, Slavlar ve Gepidler üzerinde hâkimiyet kurdu. 559’da imparatorluk Kutrigur ve Slavların büyük istilalarıyla karşılaştı. Slav istilası 545, 577, 580, 586 yıllarında gerçekleşti ve Thessalonikē muhitinde kalabalık bir Slav kolonisi oluştu. Heraclius zamanında çeşitli Slav kabileleri Balkanlar’ın kuzeyinde ve batısında (Dalmaçya, Hırvatistan, Sırbistan) yeniden yerleştiler. I. Justinianus, başkomutan Belisarius’u çağırıp, yeni Hun akınını durdurdu. Tuna birliklerinin güçlendirilmesi Kutrigur Hunlarının anlaşma yapmasına sebep oldu. 582’de Avarlar, ünlü Balkan kalelerinden Sirmium’u ele geçirdi. Bu süreçte Slavlar da Tuna boyunca çeşitli gedikler açtılar. İmparator Mauricius, 602 yılı ile beraber Balkan topraklarındaki başarılı seferleri ile Avar ve Slavları Tuna’nın ötesine püskürttü.
Bu dönem Avar, Slav gibi Balkan topraklarında yayılım yapan boylarla Doğu Roma idaresi arasında mücadelelerle devam etti. Bulgarlar, 670 yılında Hazarların varışları sırasında Tuna’nın güneyine geçti ve 680 yılında onları püskürtmek için gelen Doğu Roma ordusu bozguna uğradı. Sonraki yıl IV. Konstantinos, Bulgar Hanı Asparuh ile antlaşma imzalamış, Bulgar devleti bağımsızlık kazanmıştır. Böylece, bu devlet altındaki Slav kabileleri de Doğu Roma egemenliğinden çıkmıştır.
Yeni imparator II. Basileios (idaresi 976-1025), Bulgarları yenmek üzerine stratejiler yapmış ancak, Traian Kapısı’nda yapılan savaşta yenilmiştir. Sonrasında bazı zaferler elde etmiş, 1014 yılında ise Bulgarlara karşı daha kesin bir zafer elde etmiştir. 1014’teki savaşta Bulgar ordusu çok büyük bir yıkım yaşamıştır. 29 Temmuz 1014'teki Belasitsa Savaşı’nda II. Basileios'a yenildi. Bu savaş sırasında Basileios'un emriyle Bulgar ordusundaki her 100 askerden 99’unun kör edildi. Çar Samuil, o yiğit ordusunun böyle kötü bir hâle geldiğini görünce şoka girdi ve öldü. 1018 yılında son Bulgar gücü de kırıldı ve ülke Doğu Roma egemenliğine girdi.
İç Savaş ve Son Yıllar
Doğu Roma için 1300’lerin ortasında yeni ve derin etkisi olan olumsuzluklar peyda olmuştur. III. Andronikos’un ölümü sonrasında yaşanan ve 6 yıl süren iç savaş (1341-1347) imparatorluğu harap etmiştir. Zorlaşan kontrol sebebiyle Sırp çarı Stefan Dušan imparatorluk topraklarının büyük kısmını almış ve kısa süre ayakta kalabilen Sırp İmparatorluğu’nu kurmuştur. Doğu Roma idaresi kendi sıkıntılarıyla uğraşırken Osmanlı Türkleri yayılan Sırpları yenmiş ve devletlerini Osmanlı İmparatorluğu toprakları katmış, egemenlik sağlamıştır. I. Kosova Muharebesi sonucunda da Balkan topraklarının büyük kısmı Osmanlı egemenliğine geçmiştir.
Peçenek ve Kuman Türk Boyları
Bulgarların Balkanlar’a gelişinden daha sonra XI. ve XII. yüzyıllarda Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz Türkleri, Balkanlar’a göç etmişler ve bunların bir kısmı XV. yüzyıla kadar toplu olarak varlıklarını korumuşlardır. O dönemde Kumanlarla ticaret yapan Avrupalılar için 2500 kadar kelimeyi içine alan bir Kumanca sözlüğün (Codex Cumanicus) hazırlanmış olduğu bilinmektedir.
IX. yüzyılın ilk yarısında, Hazar-Oğuz ittifakı baskısına dayanamayarak, kalabalık kütleler hâlinde İdil’i geçip yurtlarından çıkardıkları Macarların yerine, Don-Kuban havalisine gelmişlerdi (860-880 sıraları). Bu, büyük göçün ilk hareketi olmuştur. Macarları önlerinden süren Peçeneklerin gerisinde Oğuzlar, onların da gerisinde Kumanlar, Karadeniz’in kuzeyinden batıya yönelmişlerdir. İmparator K. Porphyrogennetos tarafından yazılan De Administrando Imperio’da (948-952’lerde) kaydedildiğine göre, Peçenekler 8 boy hâlinde idiler.X. yüzyıl ortalarında, Karadeniz’e dökülen nehirlerin kıyılarında olmak üzere, şöyle sıralanmışlardı: Çoban (Don), Tolmaç (Don’un denize döküldüğü bölgede), Külbey (Donets), Çor (Özi Nehri doğusu), Karabay (Özi-Bug arasın da), Ertim (Dinyester), Yula (Prut), Kapan (aşağı Tuna). İlk üçü Uzlar, Hazarlar, Alanlar ve Kırım bölgesi ile temas hâlinde; Yula boyu Macaristan, Kapan da Tuna Bulgarları ile sınırdaş bulunuyordu.
Yakın dönemde ve 13. yüzyılda Balkan topraklarında Kumanların yayılım alanları genişlemiştir. Kumanlar, bu dönemde birçok bölgede bulunmuşlardır. Bir grup Tuna’yı Bulgaristan muhitinden geçerek Balkan topraklarına yayılmış, başka gruplar da bölgenin daha orta kısımlarından yayılmışlardır. Bu dönem Bulgarlarla olduğu gibi Latin İmparatorluğu ile de çeşitli anlaşmalar yapan Kuman liderleri, Balkanlar’ın çeşitli bölgelerinde hem askerî hem siyasi olarak bulunmuşlardır. 1240 yılında Latin İmparatorluğu ile ittifak yapan Kumanların 1237 yılında Balkan topraklarında doluşan Kuman sığınmacıları olması gerekir. Kaynaklar, Kumanların 1237’de Balkanlar’a ilk göç dalgasına ne olduğu konusunda bir bilgi vermez. Mart 1241’de Bulgar topraklarında ikinci bir Kuman dalgası görüldü. Bu kez Tuna’nın kuzeyindeki Kumanya’dan değil, Macaristan yönünden geldiler. Tatarların önünde kaçan Prens Köten’in (Macarca Kötöny, Rusça Kotjan) 40.000 Kumanla birlikte Macaristan’a geçtiği, Macar Krallığı’na ulaştığı ve 1239’da Kral IV. Béla tarafından vaftiz edildiği bilinen bir gerçektir.
1241-1256 yıllarında İznik İmparatoru III. İoannes (Dukas Batatzes) geniş bir Kuman grubunu stratiotes olarak imparatorluğun çeşitli sınır bölgelerine yerleştirdi: Balkanlar’da Trakya ve Makedonya’ya, Anadolu’da Maiandros (Menderes) Ovası’yla Frigya’ya. Kuman grupları bu şekillerde Doğu Roma İmparatorluğu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilirken aynı zamanda Kuman askerî birlikleri de birçok savaşta Doğu Roma için savaşmışlardır. 1242’de Kumanlar, Batatzes’in Selanik kuşatmasına yardım etmek için Selanik’e geldi. 1259’da Pelagonya savaşına 2.000 Kuman hafif süvarisi katıldı. 1261’de Aleksios Strategopulos’un Konstantinopolis’in geri alınmasına katılan 800 kişilik birliğinin büyük çoğunluğu Kumandı. Bazı Kumanlar da düzenli orduda yer alıyorlardı. VIII. Mihail 1258 yılında naipliğe seçildiği zaman, Kumanlar konu hakkındaki görüşlerini Yunanca ifade ederek, bu dile aşina olduklarını gösterdi. Bizans’a yerleşen Kumanların çoğunluğunun 1290’lardan önce topluma karıştığı ve Kuman kimliklerini yitirdiği anlaşılmaktadır. 1320’de II. Andronikos döneminde, Sırp kralı II. Stefan Uroş’tan (Milutin) bir elçi geldi. Elçinin geliş sebebi Andronikos’un Sırp kralından 2.000 Kuman savaşçısı ödünç almış olmasıydı. Daha sonra imparator Kumanları Sırbistan’a dönmeyip, kalmaya razı etmişti. Bu Kumanlar, Andronikos Tornikes ve Manuel Laskaris tarafından Trakya’dan çekildi ve Limni, Taşoz ve Midilli adalarına yerleştirildi. Kumanların, Balkanlar’ın siyasi tarihi üzerindeki etkisi 1185 yılından 1330’lara kadar çok önemliydi. Kumanlar birbirini izleyen üç Bulgar hanedanının (Asen, Terter ve Şişman) ve Eflak hanedanının (Basarab) kurucularıydı. Böylelikle, İvaylo (1277-80) ve daha sonra Smilec (1292-97) gibi gayri meşru yöneticilerin tahtta bulunduğu ara dönem dışında, İkinci Bulgar Krallığı’nın tüm hanedanları Kuman kökenlidir. Kumanlar o dönem Bizans, Macaristan ve Sırbistan’ın siyasi tarihlerinde de önemli roller oynadı ve göçmen Kuman topluluklarının bazı üyeleri ev sahibi ülkenin seçkinleri arasında yerlerini aldı.
Osmanlı Türkleri Balkanlar’a girmeden önce, 12.-14. yüzyıllarda Kıpçak/Kumanların bölgede üstün tarihî rolü yeterince vurgulanmamıştır. Özellikle, Dobruca'dan Akkerman'a kadar step bölgesinde yerleşmiş ve Hristiyan dinine geçmiş olan Kıpçak/Kumanlar çeşitli hanedanlar kurmuşlardır. Bunlardan bir grup, 14. yüzyıl ikinci yarısında Dobruca-Varna bölgesinde bir beylik kurmuştur (Merkezi Kalliakra); Dobrotiç ve bir Kuman adı taşıyan kardeşi Çolpan'ın Dobruca Beyliği, 1388'de I. Murad'ı metbü tanımış, 1393'te I. Bayezid bu beyliği Osmanlı ülkesine katmıştır. Özetle, Deliorman ve Varna'dan Tuna'ya kadar giden bölge daha Osmanlılardan önce gerçek bir Türk yerleşim alanı olmuştur.
Orta Çağ sonları
Eski devirlerde, bölgede kurulan güçlü bir devlet, dışarıdan gelen daha güçlü bir devletin saldırısı sonucu yıkılmış, bölgeyi egemenliği altına alan bu yeni devletin de, bölgedeki egemenliği uzun süreli olmamış ve dışarıdan gelen, kendisinden daha güçlü bir başka devletin saldırısı sonucu aynı akıbete uğramıştır.
10. yüzyılda bölgenin büyük bir kısmını ele geçiren Büyük Bulgar İmparatorluğu, 1014 yılında "Bulgar Kasabı" olarak bilinen Bizans İmparatoru II. Basileios tarafından yıkıldıktan sonra, bölgeye yerleşen Bizans İmparatorluğu, 14. yüzyılda, Stefan Duşan (1331-1355) dönemindeki Sırp saldırıları sonucu aynı akıbete uğramıştır. Belgrad'dan Atina'ya kadar geniş bir alana yayılarak bölgede Doğu Roma’nın (Bizans) yerini alan kudretli Sırp İmparatorluğu ise; 14. yüzyılda doğudan gelen Osmanlı Devleti’nin saldırıları sonucu ortadan kaldırılmıştır.
Anadolu’dan Türklerin Geçişi
Balkanlar’ın güneyinden, Anadolu'dan Türklerin Balkanlar’a gelip yerleşmesi, 1260'lara kadar iner. Kuzey Karadeniz bölgesinden gelen Türk orakları, zamanla Hristiyanlığı kabul edip yerli Slavlarla karıştıkları hâlde, Anadolu'dan gelen Müslüman Türkler, kendi din ve kültürlerini saklamayı başarmışlardır. İlk yerleşme, 1261'de Moğollardan kaçıp Bizans'a sığınan Selçuk Sultanı İzzeddin Keykavus'la gerçekleşmiştir. Moğol idaresinden kaçan otuz-kırk Türkmen obası, kutsal kişi Sarı Saltuk Baba ile İzzeddin Keykavus'un yanına gelmiş ve Bizans imparatoru tarafından Kuzey Dobruca’ya yerleştirilmiştir (1263). Başlangıçta, Müslüman Altın Ordu emiri güçlü Nogay'ın himayesi altına giren bu Anadolu Türkmen grubu, burada Baba-Saltuk kasabası ile başka kasabalar kurmuşlardır. 1332'de buradan geçen İbn Battuta, Baba kasabasını "Türklerin oturduğu bir şehir" olarak anar.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
Balkanlar’da Yeni Dönem
14. yüzyıl ortalarında Osmanlı Türklerinin Çimpe Kalesi’ni (Cinbi, Çinpi vb.) alarak Rumeli'ye geçişi Balkanlar'ın tarihinde oldukça önemli bir dönüm noktası olmuştur. Rumeli’de yerleşme, İstanbul'un Fethi gibi, tarihte yeni bir dönem açan bir olaydır. Sultan Orhan’ın büyük oğlu Süleyman Paşa’nın gayretiyle, Osmanlılar, 1352’de ilkin Tsympe (Türkçede Cinbi) Kalesi’ni ele geçirmişler, iki yıl sonra, büyük stratejik önemdeki Gelibolu’yu işgal etmiş ve beş yıl içinde Trakya’nın güney bölgesini fethederek, Anadolu’dan asker ve halk getirip yerleştirmişler; böylece kısa zamanda Avrupa yakasında güçlü bir köprü-başı kurmuşlardır. Bu köprü-başı, Osmanlıların Avrupa’da Viyana önlerine kadar yayılan imparatorluklarının başlangıcıdır. 1329-1344 yıllarında İzmir’den donanması ile Trakya’ya deniz seferleri yapan Aydınoğlu Umur Bey, Balkan fetihlerini hazırlayan ilk büyük gazi beydir. 1357-59 yılları içinde Anadolu’dan Rumeli’ye göç devam edecek, Rumeli ucu güçlenecektir. Orhan’ın Süleyman için Bolayır’da yaptırdığı imarete ait 1360 tarihli vakfiyede bu bölgede Türkçe adlar taşıyan birçok köy ve çiftliğin kurulmuş olduğunu görüyoruz.
I. Murad devrinde üç doğrultuda Balkanlar’ın başlıca yolları ve merkezleri Osmanlı Türkleri tarafından işgal edilmiş bulunuyordu: Orta kolda Meriç vadisi, sağ kolda Tunca vadisini izleyerek Balkan dağları eteklerine daha 1366 yıllarında varılmıştı. Oradan Sofya ve Niş 1385’te zaptolundu. Güneyde Evrenuz idaresindeki uçta 1383’te Serez düştü ve Selanik kuşatması başladı. Selanik, 1387 Eylül’ünde ahdname güvenceleriyle teslim oldu.
Türkler, 1354 yılında Gelibolu üzerinden Balkan yarımadasına geçerek 1361 senesinde Edirne’yi fethettikten sonra, başta üç küçük Bulgar krallığı olmak üzere feodal devletleri yıkıp Balkanlar’ı süratle ele geçirmeye başlamışlardır. 1389 yılında I. Kosova Muharebesi ile Sırbistan, Türk hâkimiyetine geçmiş, 1396 yılında Yıldırım Bayezid’in Niğbolu önlerinde Haçlı ordusunu hezimete uğratması ise Osmanlı Türklerinin Balkan hâkimiyetini perçinlemiştir. Daha sonra Fatih Sultan Mehmed 1463 yılında Bosna’nın fethi ile Osmanlı idaresini Dalmaçya sahillerine kadar götürmüş ve İtalya’yı hedef alarak akıncılarını Trieste üzerine sevk etmiştir.
Osmanlılar, Balkan Yarımadası'na ayak bastıklarında bölgede, kendilerine karşı gelebilecek ne güçlü bir siyasi birlik ne de güçlü bir devlet bulunmaktaydı. O dönem Balkanlar'ın güçlü devletlerinden olan Sırp İmparatorluğu, Osmanlıların askerî gücüne dayanamayarak 15. yüzyıl ortalarında çöktü.
Osmanlı Türkleri, zapt ettikleri topraklarda özel bir İslamlaştırma veya özel bir Türkleştirme politikası izlemediler. Orhan Bey’den itibaren Hristiyan prenseslerle evlenen padişahlar ve şehzadeler onların din değiştirmelerine gerek görmediler. Yaşama geçirdikleri esnek düzen sayesinde başta Doğu Roma yönetici sınıfının üyeleri olmak üzere, fethedilen bölgelerdeki aristokratlar ve feodaller Osmanlı saflarına katılmakta fazla tereddüt etmediler.
Haçlı orduları ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 14. yüzyıl ortalarında Sırpsındığı Muharebesi (1364) ile başlayan çatışmalar I. Kosova Muharebesi (1389), Niğbolu Muharebesi (1396), Varna Muharebesi (1444) ve son olarak da II. Kosova Muharebesi (1448) ile 15. yüzyıl ortalarına kadar devam etti.
II. Murad devrinde (1421-1444, 1446-1451) Balkan topraklarında saldırılar ve karşı saldırılar yaşanmıştır. Bu devirde en büyük askerî harekât olarak Macar kral Hunyadi, Balkanlar’a üçüncü defa girdi ise de, Kosova’da yenildi (17-20 Ekim 1448). Balkanlar’ı ve İstanbul’u Osmanlı İmparatorluğu’ndan kurtarmak için bu son girişimdir.
II. Kosova Muharebesi’nin kaybedilmesi Balkanlar’da Osmanlılara karşı direnişinin kesin olarak sona ermesine neden oldu. Bölge, bu savaştan 17. yüzyıl sonlarındaki II. Viyana Kuşatması’na kadar, diğer dönemlere oranla göreceli de olsa sakin ve huzurlu bir dönem geçirdi. Bunda o dönemki Osmanlı yöneticilerinin bölgeden yalnızca bir miktar vergi almayı yeterli görmesi ve halkın gelenek, görenek, inanç ve ibadet olarak ifade edebileceğimiz yaşam tarzına karışmaması önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, bundan önceki yerel yöneticilerin baskı, zulüm, adaletsizlik ve ağır vergileri altında ezilen bölge halkının Osmanlıların buraya getirdiği barış, huzur, adaleti ve oluşturdukları hoşgörü ortamını beğenmeleri ve benimsemeleri, yarımadada 15. yüzyıl ortalarından başlayıp 17. yüzyıl sonlarına kadar devam eden huzur ve sakinliği açıklamakta kullanılabilir.
İstanbul'un Fethi
Balkan tarihinde etkisi olan olaylardan birisi Konstantinopolis (İstanbul) şehrinin Osmanlı Türkleri tarafından fethedilmesidir. İstanbul'un fethi, 29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'in, Fatih Sultan Mehmet önderliğindeki Osmanlı ordusu tarafından alınmasıdır. Daha sonra şehir Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmıştır. İstanbul'un fethi ile 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiş, Orta Çağ kapanıp süreci başlamıştır.
Osmanlı Barışı
Balkanlar, ‘Pax Romana’ (Roma barışı) olarak adlandırılan dönem dışında ilkçağlardan beri devamlı katliamlara, sürgünlere, göç ettirmelere sahne olan bir bölgeydi. Osmanlılar, 1389 Kosova Savaşı’nda Sırp ordusunu yendikten sonra kalıcı olarak yerleştikleri Balkanlar’da dönemin şartlarına iyi uyum gösteren, tarıma dayalı bir sosyal düzen kurdular. Din ve ırk ayrımcılığı gözetmeyen bir siyasi yapıyı yaşama geçirdiler. Fethedilen bölgelerde Balkan köylülerinin kendi gelenek ve göreneklerini terke zorlanmamaları, dinlerini serbestçe uygulayabilmeleri yanında vergi yüklerinin hafiflemesi gibi faktörler kendilerini Osmanlı düzeni içinde güvenli ve rahat hissetmelerini sağladı.
II. Viyana Kuşatması'nda Osmanlı ordusunun uğradığı ağır yenilgi hem Osmanlı, hem Avrupalılar, hem de Balkan ulusları için önemli bir dönüm noktası oldu. Avrupalı müttefiklerle Osmanlı İmparatorluğu arasındaki çok kanlı ve uzun savaşlar (1683-1697) süreci sonunda, Osmanlı İmparatorluğu tarihinin ilk olumsuz antlaşması olan Karlofça Antlaşması 1699 yılında imzalandı. Bu antlaşma, Orta Avrupa’nın büyük kısmındaki Osmanlı kontrolünü sona erdirdi ve ilk büyük toprak kaybına sebep olması bakımından imparatorluğun duraklaması yolunu açtı. Bu antlaşmanın etkilerinden biri de Balkanlar’da Habsburg monarşisi etkisinin artması sonucunu doğurdu.
Karlofça Antlaşması sonrası Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopardığı toprak parçalarıyla Balkanlar'a komşu olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Doğu Avrupa'da Deli Petro tarafından gerçekleştirilen reformlarla büyük bir güç olarak ortaya çıkan Rusya Çarlığı, 18.yüzyıldan itibaren Balkanlar'daki halkları kendi çıkarları doğrultusunda ve Osmanlı İmparatorluğu’nu zayıflatmak amacıyla kışkırtmaya ve ayaklandırmaya başladılar. 18. yüzyılda meydana gelen isyanlar 19. yüzyılda meydana gelen ayaklanmalara nazaran daha küçük çapta ve kısa süreli olmalarına rağmen, 18. yüzyıl isyanlarını, 19. yüzyılda meydana gelecek daha büyük çapta, uzun süreli ve sistematik ayaklanmalara hazırlık niteliğinde görülebilir.
Osmanlı Egemenliği Sonları
19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu için ayaklanmalar yüzyılı olarak kabul edilebilir. Özellikle Balkan topraklarında meydana gelen isyanlar, devletin günden güne zayıflamasına ve sonunda parçalanmaya kadar varan bir sürece götürmüştür. 1789'da meydana gelen Fransız İhtilali Avrupa'da eşitlik, adalet, özgürlük, bağımsızlık, anayasacılık vb. birçok yeni düşüncenin ortaya çıkmasına sebep oldu. Ortaya çıkan bu yeni düşünceler kısa sürede, bütün dünyada olduğu gibi Balkanlar’da da hızla yayıldı. 19. yüzyıldaki sistematik ayaklanmalardan önce 18. yüzyılda da Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan gibi bazı Osmanlı Balkan eyaletlerinde daha çok, vergilerin toplanması ve birtakım ekonomik sebeplerden ötürü ufak çaplı köylü ayaklanmaları olmuştu. Ancak ilk büyük ayaklanma 19. yüzyılın hemen başında Sırbistan'da patlak verdi.
Bu dönemde, 19. yüzyıl içinde Balkan topraklarında Osmanlı idaresine bakışta değişim görülmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu’na dair her şey geri çevrilmeye, ters düşünülmeye başlandı, 500 yıllık geleneksel kökleşmeye rağmen, bazı kesimlerde bu idare bir “Türk boyunduruğu” olarak düşünülür oldu.
Yeniçeriler 1801 yılında Sırbistan'da, Osmanlı padişahının temsilcisi olan Belgrad paşasını öldürdüler. Bölgede kendilerine karşı koyacak bir güç olmayan yeniçeriler, âdeta bölgeyi keyfî bir askerî yönetimle idare ediyorlardı. Bu olay 1804 yılında Sırp halkının, bir domuz tüccarı olan Kara Yorgi'nin başkanlığında ayaklanarak tepki vermesine sebep oldu.
Başlangıçta birtakım haksızlıklara karşı bir tepki olarak başlayan mücadelenin yönü, Sırp kuvvetlerinin İvankovaç Muharebesi, Mişar Muharebesi ve Deligrad Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetlerini arka arkaya yenmesi üzerine Kara Yorgi tarafından bağımsızlık olarak değiştirildi. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'nın tam bu döneme denk gelmesi de isyanın bir türlü kontrol altına alınamamasına neden oldu. Ancak Osmanlılar 1809'da yaklaşık 20.000 kişilik bir kuvvetle tekrar Sırbistan'a girdi ve Çegar Muharebesi'nde Sırp ordusu isyanın başından beri ilk defa ciddi olarak yenilgiye uğratıldı. Ancak Kara Yorgi Rusların da desteği ile isyanını 1812'ye kadar aralıklarla devam ettirdi. 1812 Bükreş Antlaşması'nda Rusların da baskısıyla Sırplara birtakım haklar verildi. Fakat bu verilen haklardan tatmin olmayan ve yukarıda da açıkladığımız gibi tam bağımsızlığı hedefleyen Kara Yorgi tekrar ayaklandı. Tam bu sırada Napolyon'un Rusya Seferi'ni başlatmasından da faydalanan Osmanlı İmparatorluğu, Ruslardan yardım alma ümidi olmayan Sırplar üzerine bir ordu gönderdi. Osmanlı kuvvetleri karşısında tutunamayan Kara Yorgi yenilerek Avusturya'ya kaçmak zorunda kaldı. Bunun üzerine isyanın liderliğini 3 yıl sonra,1815'te Miloş Obrenoviç aldı. Bu ayaklanmaya müdahale etmesi hâlinde Rusya'nın müdahalesinden çekinen Osmanlı İmparatorluğu, Miloş'la anlaşma yoluna gitti. Onu Sırpların prensi olarak tanıdı ve Sırbistan'a kısmi özerklik verdi.
1817'ye gelindiğinde Sırp isyanı yatışmış gibi görünüyordu. Ama kısa bir süre sonra bu sefer de, imparatorluk içerisindeki başka bir Ortodoks halk olan Rumlar, 1821'de Eflak'ta Aleksandr İpsilanti başkanlığında ayaklandılar. Rumların isyanlarını burada başlatmasının sebebi bölgenin Rusya yakın olması sebebiyle Ruslardan da yardım alacaklarını ummaları ve Eflak halkının da kendilerine destek vereceğini düşünmeleriydi. Ancak Bab-ı Ali tarafından, uzun bir süreden beri bölgeye yönetici olarak atanan Fenerli Rum idarecilerin kötü yönetiminden çok çekmiş olan Eflaklıların isyana destek vermemesi ve İpsilanti'nin çok güvendiği Rus yardımının da bir türlü gelmemesi nedeniyle ayaklanma kısa sürede bastırıldı. Bunun üzerine Avusturya'ya kaçan İpsilanti orada tutuklandı. Ayrıca, Osmanlı ordusunun kara ve deniz kuvvetlerinin isyanı bastıracak yeterliliğe sahip olmaması ayaklanmanın bir türlü kontrol altına alınamamasına sebep oluyordu. Bunun üzerine Sultan II. Mahmut, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya isyanı bastırması hâlinde Mora valiliği vaadinde bulunarak onun desteğini istedi. Teklife olumlu yanıt verilmesinden sonra, Osmanlı birliklerinin de desteklediği Mısır kuvvetleri, kara ve denizden Mora yarımadasına, Yunanlara karşı saldırıya geçti. Yunanları kısa sürede yenilgiye uğratan Mısır ordusu 1827'de Atina'yı ele geçirerek Yunan hükûmetini ortadan kaldırdı. Mısır ordusunun Atina'yı ele geçirip Mora'yı işgal etmesi, başta İngiltere olmak üzere Avrupa başkentlerinde ciddi bir endişeye sebep oldu. Doğu Akdeniz'de, Osmanlı İmparatorluğu gibi güçsüz ve her daim kontrol altında tutabilecekleri bir devletin yerine, ileride ciddi bir rakip olma ihtimali bulunan Mısır'ın bulunması Avrupalılar için kabul edilemez bir durumdu ve Yunan isyanına müdahaleleri için bu bile yeterli bir sebep sayılabilirdi.
İmparatorlukta birçok sorunun görüldüğü bu dönemde bazı olumlu gelişmeler de yaşanmıştır. Sanayileşmede atılan bir ileri adım olarak 1860’larla beraber (Kosova Vilayeti itibarıyla) ilk telgraf hattı ile Prizren, İpek ve Priştine, İstanbul ve Selanik ile bağlanmıştır. 1874’te Selanik-Mitroviça demiryolu hattı açılmıştır. Kosova Vilayeti’nin doğusunda da bu dönemde tarım faaliyetlerinde modernleşme sağlayacak kereste fabrikaları, motorlu un fabrikaları gibi bazı yenilikler yapılmıştır.
Balkan Savaşları
Balkanlar’da 19. yüzyılda başlayan isyanlar, etnik karşıtlıklardan kaynaklı çatışmalar sonrasında patlak veren Balkan Savaşları, bölgedeki Osmanlı egemenliğini sarsmıştır. I. Balkan Savaşı’nda çok sayıda cephede, büyük birliklere karşı savaşmak zorunda kalan Osmanlı ordusu, birkaç savaş hariç, geri kalan bütün savaşlardan yenilgiyle ayrılmıştır. Bu savaşlar sonrasında sınırları bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin batı sınırlarının bile gerisine gitmiştir. Akabinde gerçekleşen II. Balkan Savaşı’nda bir nebze dahi olsa toparlanan Osmanlı ordusu, kaybettiği küçük birkaç toprak parçasını ve Edirne’sini geri almıştır.
1878’de dağılmanın eşiğine gelen Osmanlı İmparatorluğu’nun kesin çöküşüne giden yolun dönüm noktası Balkan Harbi oldu. Onun ardından başlayan I. Dünya Savaşı bu süreci tamamladı. Esasen Balkan Harbi, âdeta Avrupa’daki karşıt ittifakların aralarındaki hesaplaşmaya ve paylaşım savaşına hazır olmak amacıyla ürettikleri modern silahların denendiği “kostümlü” bir prova olmuştu. I. Dünya Savaşı’nın halledemediği sorunlar bir şekilde II. Dünya Savaşı ile çözüldü. Tüm bu süreçte 150.000.000’dan fazla insan yaşamını kaybetti.
I. Dünya Savaşı
1912-1913 Balkan Savaşları sonrasında Balkanlar’da yeni devletler tesis edilmeye başlanmıştır. Tam da bu dönemde, 1914’te Saraybosna’da Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın öldürülmesi I. Dünya Savaşı’nın patlamasında son sebep olmuştur. Savaş sonrasında Balkanlar’da, Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı, Bulgaristan, Yunanistan ve (küçük kısmında) Türkiye devletleri mevcut idi. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı, bir zaman sonra Yugoslavya Krallığı hâlini almıştır.
II. Dünya Savaşı
Balkanlar’da II. Dünya Savaşı, İtalya’nın “büyük İtalya” topraklarını oluşturma fikri sonucunda giriştiği çalışmalarla başladı. 1939’da Arnavutluk’u ele geçiren İtalya, 1940'ta Yunanistan’a yöneldi. 28 Ekim 1940'ta Yunan-İtalyan Savaşı baş gösterdi.
Yugoslavya Krallığı 1941 Nisan ayında Almanya, İtalya, Macaristan ve Bulgaristan'ın işgaline uğramıştır. Almanların himayesini alan Hırvatlar, Hırvatistan Bağımsız Devleti'ni kurarak, Ortodoks Sırplara karşı baskı kurmuşlar. Ülke içinde gerilla harpleri baş gösterdi. Sovyetler Birliği, İngiltere ve ABD'den destek alan Mareşal Josip Broz Tito, 1945 yılında ülkenin kontrolünü eline geçirdi. Tito, iç harp esnasında muhalifi olan Dragoljub Mihailović'i 1946 yılında idam ettirdi. Bu arada Yugoslavya 1945 yılında cumhuriyet oldu. Ardından 1946 yılında birleşik cumhuriyet haline geldi. Tito, hükûmet başkanlığına getirildi.
Soğuk Savaş Dönemi
Soğuk Savaş döneminde Balkanlar’daki ülkeler, Sovyetler destekli komünist yönetimlerin hâkimiyetinde olmuştur.
Bu dönemde Balkanlar’da komünist-sosyalist idareler altındaki ülkelerde milliyetçilik ortadan kalkmamıştı. 1984 yılında Todor Jivkov’un idaresindeki komünist Bulgaristan’da Türkler üzerine çok sert asimilasyon ve caydırma politikaları uygulanmıştır. O dönemde Bulgaristan nüfusunun çok ciddi bir bölümünü oluşturan Türklere, isim değiştirme, din değiştirme, Türkçe konuşma yasağı, zorunlu göç ettirme, işkence vb. yöntemlerle asimilasyon politikalarına girişilmiştir. Jivkov yönetimine karşı gelen Türkler, işlerini, eğitim haklarını ve hatta yaşamlarını kaybetmişlerdir. Bu dönemde baskılardan kaçmak için çeşitli yollarla Türkiye’ye doğru milyonları oluşturan bir Türk göçü yaşanmıştır. Diğer birçok Balkan ülkesinde olduğu gibi, Bulgaristan’da da camiler kapatılmış, İslami gereklerin yaşanmasına izin verilmemiştir. 1989’da devletin ağır politikalarına karşı koyan Türkler içinde 300.000’in çok üzerinde bir kesim ülkeden sürgün edilmiştir.
Soğuk Savaş döneminde Josip Broz Tito yönetimindeki Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (1948) ve Arnavutluk (1961) devletleri Sovyetler Birliği ile ayrı düştü. Bulgaristan ile birleşme fikirlerini geri çeviren Yugoslavya yönetimi, kısa bir zaman sonra kurulan Bağlantısızlar Hareketi’ne katılmıştır. Arnavutluk ise Komünist Çin ile kurulan ilişkilerin de etkisiyle dünyadan soyutlanmış, içe kapanık bir ülke hâlini almıştır. Bu dönemde Arnavutluk, Enver Hoca idaresinde katı bir rejim altında olmuştur.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti de, Soğuk Savaş döneminde ciddi miktarda Türk nüfusu barındıran bir Balkan ülkesi idi. Bu ülkede, özellikle , Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti ve Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti içindeki Sancak bölgesinde Türkler yaşamaktaydılar. Ayrıca, , Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti’nde Arnavutlar da önemli bir nüfus oranına sahip idiler. Sosyalist sistemle yönetilen Yugoslavya’da bu iki halk üzerinde çoklukla devletin özel bir dikkati olmuştur. Devletin hakkaniyetle yönetildiği dönemde, dil, eğitim gibi hakları verilen bu halklar, ülkenin bütünlüğünde yer almışlardır. 1990’larla beraber çatırdayıp çöküşe giden Yugoslavya sistemiyle beraber halkların da kısmi tepkileri başlamıştır.
Balkanlar’da her zaman komünizmin dışında kalan iki ülke Türkiye ve Yunanistan olmuştur.
Yugoslavya’nın Dağılması
1991: Slovenya (25 Haziran 1991)
1991: Hırvatistan (25 Haziran 1991)
1991: Makedonya (8 Eylül 1991)
1991: Hersek-Bosna Hırvat Cumhuriyeti (Dayton Anlaşması uyarınca yeniden düzenlenmiştir.) (18 Kasım 1991)
1991: Krayina Sırp Cumhuriyeti (Fırtına Harekâtı sonucunda yıkılmıştır.) (19 Aralık 1991)
1992: Sırp Cumhuriyeti (Dayton Anlaşması uyarınca yeniden düzenlenmiştir.) (28 Şubat 1992)
1992: Bosna-Hersek (6 Nisan 1992)
1993: Batı Bosna Özerk Bölgesi (Fırtına Harekâtı sonucunda yıkılmıştır.) (27 Eylül 1993)
1999: Birleşmiş Milletler himayesi altındaki Kosova (NATO bombardımanı sonucunda kurulmuştur.) (10 Haziran 1999)
2006: Karadağ Cumhuriyeti (3 Haziran 2006)
2008: Kosova (17 Şubat 2008)
Başkan Tito, 1980 yılında ölünce yerine Kolektif Başkanlık idaresi geldi. 1984 yılında devlet başkanlığı Veselin Djuranović'e verildi. 1989'da görülen ekonomik ve siyasal bunalım, Hırvatistan ve Slovenya cumhuriyetleri arasında ilişkilerin bozulmasına sebep oldu. Aynı yıl Doğu Bloku’nda görülen yenileşme hareketleri Yugoslavya'ya da yansıdı ve 1990'da çok partili düzene geçildi.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin dağılma süreci öncelikle ekonomik-politik değişimin başlangıcı ile ilintilidir. Özellikle Yugoslav resmî tezi olan Özyönetim ve bu sayede ileri bir aşamada gerçekleşmesi tasarlanan Marksizm’in ön gördüğü "özgür üreticilerin birliği" fikri, ekonomik sistemin uluslararası sermayeye açılması ile dengesini kaybetmiştir. Yugoslav siyasi yapısının "Özyönetimci Sosyalizm"den "Pazar Sosyalizmi"ne kayışı, coğrafi esasa göre oluşturulmuş Yugoslav özyönetim modelinin neo-liberal politikalar ekseni ile dönüşüm sürecine girmesini ifade etmektedir. Sosyalist federal yapının köşe taşları olan özyönetim birimleri, ekonomi-politik dönüşüm süreci ile birlikte otonom statülere açık özerk birimler durumuna gelmiştir.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti, 1990’ların başıyla beraber birçok iç çatışma ve tartışmalara sahne olmuştur. Ülkenin federal yapısındaki dengesizleşme, bu ülkede kendi özerk cumhuriyetlerinde yaşayan halkların seslerini azar azar yükseltmelerine sebebiyet vermiştir. Yugoslavya’nın olumsuz gidişi ve yükselen Sırp milliyetçiliği karşısında diğer halklarda kıpırdanmalar görülmüştür.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde özerk cumhuriyet liderleri ve yöneticileri arasındaki anlaşmazlıklar, çeşitli bölgelerde küçüklü büyüklü çatışma ve savaşların çıkmasına sebep olmuştur. Bu çatışma ve savaşların sonrasında federal cumhuriyeti oluşturan Slovenya Sosyalist Cumhuriyeti; Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti; Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti ve Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti (1991’den 1995 sürecine dek) bağlı oldukları Yugoslavya federasyon yapısından ayrılıp bağımsız devletler olmuşlardır. Bu ilk ayrılma dalgasında en büyük acıyı nüfusunun büyük kısmı Müslüman olan Bosna-Hersek görmüştür. Eski Yugoslav Halk Ordusu’nun (JNA) teçhizatıyla donatılmış Sırbistan ordusu ve milis güçlerinin saldırıları ve bunların yanında küçük çaplı Hırvat saldırıları ile Bosna-Hersek, insanlık dışı olaylara sahne olmuştur.
1991'de başlayan cumhuriyetler arasındaki iç savaşın neticesinde aynı senenin sonlarında Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek, bağımsızlıklarını ilan ettiler. Savaşın sonunda söz konusu devletler ayrı birer siyasi yapı oldular. Karadağ ve Sırbistan birleşerek yeni Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni oluşturdu. Yeni federasyon, Sırbistan ve Karadağ özerk cumhuriyetleri ve Sırbistan’a bağlı Kosova ve Voyvodina özerk bölgelerinin bütünlüğüyle oluşmuştur. Söz konusu devlet zamanla “Sırbistan-Karadağ” adını aldı. Böylece “Yugoslavya” adı tarihe karışmış oldu. 3 Haziran 2006’da Karadağ’ın referandum sonucunda bağımsızlık ilan etmesiyle bu son federatif devlet de dağılmıştır.
Eski Yugoslavya topraklarındaki son parçalanma ise Kosova’nın Sırbistan’dan kopması ile gerçekleşmiştir.
1998-1999 Kosova Savaşı
1998-1999 Kosova Savaşı, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ordusunun, bağımsızlık isteyen Kosova Kurtuluş Ordusu’na ve bu örgüt yanında yer alan milis güçlerine karşı yürüttüğü operasyona karşı NATO, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ndeki bazı stratejik, askerî mevzilere ve ordu birliklerine karşı askerî müdahalede bulunmuştur.
Kosovalı Müslümanlara (Arnavut, Türk vb.) yapılan baskının devam etmesi üzerine, NATO, Kosova ve Sırbistan'da bulunan hedeflere Mart 1999 tarihinde hava operasyonlarına başladı.
Aynı zamanda, Kosovalılara karşı, Sırp güçleri tarafından etnik temizliğe başlandı. Yüz binlerce mülteci Arnavutluk, Makedonya, Türkiye ve Karadağ'a kaçmaya başladı. Uluslararası Lahey Adalet Divanı araştırmalarında en az 2.000 cesede ulaştığını açıkladı.
11 haftalık NATO bombardımanından sonra, Miloşeviç birliklerini ve polislerini geri çekmeye zorlandı. 750.000 Kosovalı mülteci evlerine geri döndü. Bu bölgedeki Sırp nüfusun yarısına tekabül eden 100.000 Sırp evlerini terk etti. Birleşmiş Milletler, Kosova'nın bağımsızlık ya da Sırp egemenliğinden birine dönene kadar bölgeyi kontrolü altına aldı.
Mayıs 1999 tarihinde, bombalama hâlâ devam ediyordu. Miloşeviç, insanlığa karşı suç işlediği için Uluslararası Lahey Adalet Divanı'na verilen görev başındaki ilk devlet başkanı oldu.
Yakın Tarih
20. yüzyılda Balkanlar’daki devletlerin gelişimleri kısım kısım farklı bir süreç izlemiştir. Yunanistan, 1952’den beri NATO’nun ve 1981’den beri de Avrupa Birliği’nin üyesidir. Yunanistan ayrıca, Eurozone ve Batı Avrupa Birliği’nin de üyesidir. Slovenya 2004’ten beri Avrupa Birliği’ne üyedir. Bulgaristan ve Romanya da 2007’de Avrupa Birliği bünyesine katılmışlardır. Türkiye, 1963’te Avrupa Birliği üyeliği için başvurmuş, 2005’te de üyelik görüşmelerine başlama hakkı elde etmiştir. Hırvatistan ve Makedonya, 2005 yılında Avrupa Birliği üyeliğine adaylık statüsü kazanmıştır. Karadağ ve Sırbistan da Avrupa Birliği üyeliği konusunda girişimleri olan diğer Balkan ülkelerinden biridir.
Genel olarak Balkanlar’da, devlet yönetimlerinin niyetleri Avrupa Birliği’nden yana imiş gibi görünmektedir.
17 Ekim 2007 tarihinde Hırvatistan, 2008-2009 süreci için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine kabul edilmiştir.
2004 yılında Bulgaristan, Romanya ve Slovenya devletleri NATO’ya üye olmuşlardır.
2006 yılında Karadağ, Sırbistan-Karadağ federasyonundan ayrılmıştır. Bu ayrılık, birçok dünya devletinde Balkanlar’da yeni siyasi ve sosyal sıkıntıların sebebi olarak düşünülmüş olsa da herhangi bir sıkıntı yaratmamıştır.
Kosova, 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlık ilanı sonrasında, en son Afrika ülkesi olan Çad 2 Haziran 2012 tarihinde Kosova'nın 17 Şubat 2008’de tek taraflı olarak ilan ettiği bağımsızlığını resmen tanıyan 91. ülke olmuştur. 2 Haziran 2012 itibarıyla, Kosova Cumhuriyeti, 91 ülke tarafından tanınan bir cumhuriyettir. Bu tanıma süreci sürekli gelişerek devam edecek bir seyir izlemektedir.
Arnavutluk ve Hırvatistan, 1 Nisan 2009 tarihinde NATO’ya katılmışlardır.
Balkanlar’ın 19. yüzyıldaki son dalgalanmalar devrine girmesi, Birinci ve İkinci Balkan Savaşı’nı hazırlamış ve bu savaşlar sonucunda, Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği ortadan kalkmış, Balkanlar için günümüze dek süren gelişmeler yaşanmıştır. Bu süreçlerde en büyük zararlardan birini Balkan Türkleri yaşamışlardır. Balkan Savaşları’nın 100 yılı civarında, Balkanlar’daki Türk nüfusu çok ciddi bir kayba uğramış, Türkleri azınlık hâline getiren süreçler yaşanmıştır. Bugün Türkler Balkanlar’da (Türkiye toprakları hariç tutulursa); Sırbistan’da % 0,26;Kosova’da %4,5;Makedonya’da %3,9 ila % 9,8;Yunanistan’da (Batı Trakya ve Ege Adaları’nda) % 2 dolayında;Bulgaristan’da alt sınır olarak % 9,5; Balkanlar’ın uçlarındaki Romanya’da % 1 dolayına civarlarında bir nüfus oranlarındadırlar.
Osmanlı devrinde birçok bölgede nüfus oranı olarak üstün olan Türk nüfusunun büyük kısmı, 1912 yılı civarıyla beraber hızla Türkiye’ye akmıştır.
Bosna-Hersek, Osmanlı Devleti’nden 19. yüzyıl sonlarında ani bir ilhakla koparılıp Avusturya-Macaristan’a dâhil edilmişti. Bu süreçten günümüze dek Bosna-Hersek ve Boşnaklar, oturmuş bir sisteme ve düzene sahip olamamışlardır. Son Yugoslavya savaşındaki katliamların yaralarını bugün bile sarmaya çalışan ülke, yasal olarak iki; fiilen üç parçalı bir idari yapıdadır.
Sırbistan, Yugoslavya kurulana dek, Osmanlı devrinden beri büyüyegelen bir devlet yapısı hâlinde olmuştu. Yugoslavya’nın parçalanması ile yaşanan süreçler sonucunda kendi içinde yaşanan son çatışmalar ve savaşlarla şu an, en küçük sınırlarına yaklaşmıştır. Kuzeyindeki Voyvodina özerk bölgesi de bağımsız olur ise Sırbistan, Osmanlı İmparatorluğu’nda bağımsızlığını ilan ettiği dönemdeki sınırlarına çekilmiş, ilk sınırlarına geri dönmüş olacaktır.
Karadağ, Yugoslavya’nın parçalanması akabinde Sırbistan ile hareket etmişti. Son süreçte bağımsızlığına kavuşarak yeni bir devlet oldu. Hâlihazırda, ülke olarak oturma evresindedir.
Son bağımsız ülke Kosova, dünya siyaset arenasında lobiler arası çalışmalarla kalıcı bir konum elde etme çabasındadır. Bu son süreçte Sırbistan ve onun ardındaki Ortodoks camia ile Batı dünyası ve Türkiye, iki ayrı kutup gibidirler.
Yunanistan, kuzeybatı kısımlarındaki Arnavut azınlık ve kuzeydoğusuyla adalarındaki Türk azınlık ile, kuruluşundan itibaren mücadele içindedir. Kuruluşundan itibaren Türkleri sürekli kontrol altında tutmakta ve anayasal olarak da kabul etmemektedir (Türk yerine Müslüman Helen tabiri).Batı Trakya'nın Lozan Antlaşması ile resmen Yunanistan'a bırakıldığı günden beri Batı Trakya Türk Azınlığı (BTTA)’nı Türkiye'nin Yunan topraklarındaki doğal uzantısı olarak gören Yunan yönetimleri Azınlık’ı potansiyel bir tehdit ve tehlike olarak değerlendirmişler; bu çerçevede şekillendirdikleri Azınlık politikalarıyla da BTTA’nı göçe zorlamak, bu mümkün olmadığı takdirde de Türk toplumunu asimile etmek hedeflerini gütmüşlerdir. Batı Trakya Türk Azınlığı 1920'li yıllarda Batı Trakya nüfusunun %65’ini oluştururken, günümüzde bu oran %30'lara gerilemiştir. Ülkedeki çeşitli olumsuz politik çalışmalar yurt dışına göçe sebep olmuş, Yunanistan’daki Türk nüfusu azalmıştır. Aynı şekilde, Kuzeybatıda Arnavutluk sınırlarındaki Arnavut nüfus konusunda da bazı politik sıkıntılar vardır.
Bulgaristan yönetimi, 1980’lerde ülkede azımsanmayacak bir nüfus oranına sahip Türklerle şiddet, asimilasyon gibi yöntemlerle uğraşmış, bu nüfusun haklardan mahrumiyetine veya göç etmesine (Türkiye’ye) sebep olmuştur. Avrupa Birliği tam üyeliği gibi 2000'li yılların süreciyle beraber, ülkedeki Türk nüfus biraz rahatlamış gibidir.
Yunanistan Ekonomik Krizi
2011 yılında başlayan ve günümüzde (2012) de etkisi devam eden, Yunanistan'da olan ekonomik derin kriz; Yunan hükûmetinin borç krizidir. Yunanistan'da hükûmetin borçlanması ve bu borçları ödeyememesinden kaynaklanmıştır.
Kriz sırasında eski başbakan Yorgo Papandreu görevden ayrılmış ve yeni bir hükûmet kurulmuştur. Ülke, IMF'den ve Avrupa Birliği'nden yardım istenmiştir. 2010-2012 Yunanistan protestoları başlamıştır. Ülkede işsiz sayısı rekor düzeye çıkmış, geçinememe yüzünden ırkçılık artmıştır.
Kaynakça
- ^ John Wilkes, The Illyrians (The Peoples of Europe), 1996, s. 39.
- ^ John Boardman, The Cambridge Ancient History, Volume 3, Part 1: The Prehistory of the Balkans, the Middle East and the Aegean World, Tenth to Eighth Centuries BC, I. E. S. Edwards, N. G. L. Hammond, and E. Sollberger,1982, s. 53.,"... Yet we cannot identify the Thracians at that remote period, because we do not know for certain whether the Thracian and Illyrian tribes had separated by then. It is safer to speak of Proto-Thracians from whom there developed in the Iron Age ..."
- ^ a b Greece and the Balkans (200 BC) 7 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . TimeMaps (İngilizce)
- ^ McCarty, Alexander the Great, s. 30-31. (İngilizce)
- ^ Plutarch, The Age of Alexander, s. 262-263. (İngilizce)
- ^ Renault, The Nature of Alexander the Great, s. 61-62. (İngilizce)
- ^ Fox, The Search For Alexander, s. 72. (İngilizce)
- ^ Bose, Alexander the Great's Art of Strategy, s. 96. (İngilizce)
- ^ Renault, The Nature of Alexander the Great, s. 72 (İngilizce)
- ^ Arrian, The Campaigns of Alexander, p. 44.
* Renault, The Nature of Alexander the Great, p. 73 - ^ a b c d e f g İslam Ansiklopedisi (Türkiye Diyanet Vakfı), Cilt 5, s. 28-29.
- ^ Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 72-73.
- ^ . 8 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2010.
- ^ a b c Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi 3, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Prizren 2005, s. 20-21.
- ^ Đorđe Janković, The Slavs in the 6th century North Illyricum 23 Ocak 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Cambridge Medieval Encyclopedia, Volume II. (İngilizce)
- ^ Constantine Porphyrogennetos, (Editör: J. B. Bury), The Early History of the Slavonic Settlements in Dalmatia, Croatia, Serbia, De Administrando Imperio, Chapters 29-36, London 1920, s. vi. (İngilizce)
- ^ 1 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde [https://web.archive.org/web/20121101151538/http://books.google.bg/books?id=xDNv6qZ_I-IC&dq=The+Emperor+Justinian+and+the+Byzantine+Empire arşivlendi. James Evans, Allan Stewart, The World of Late Antiquity, The Emperor Justinian and the Byzantine Empire, Greenwood Publishing Group, 2005, (İngilizce)
- ^ Alexander Sarantis, War and Diplomacy in Pannonia and the Northwest Balkans during the Reign of Justinian: The Gepid Threat and Imperial Responses, Dumbarton Oaks Papers (Washington, DC: Dumbarton Oaks, Trustees for Harvard University), 2009, 63: s. 15-40. 19 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Andrew Louth, The Byzantine Empire in the Seventh Century, In Paul Fouracre and Rosamond McKitterick. The New Cambridge Medieval History (Volume I). Cambridge: Cambridge University Press, 2005 .
- ^ Μαρία Νυσταζοπουλου-Πελεκιδου, Συμβολὴ εἰς τὴν χρονολόγησιν τῶν Ἀβαρικῶν καὶ Σλαβικῶν ἐπιδρομῶν ἐπὶ Μαυρικίου (582-602) (μετ' ἐπιμέτρου περὶ τῶν Περσικῶν πολέμων) 27 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (Yunanca)
- ^ John Haldon, Byzantium in the Seventh Century: The Transformation of a Culture, Cambridge: Cambridge University Press, 1990 28 Ocak 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde . . (İngilizce)
- ^ Robert Browning, The Byzantine Empire. Washington, DC: The Catholic University of America Press, 1992, s. 115. 14 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . . (İngilizce)
- ^ Stephen W. Reinert, Fragmentation (1204–1453), In Cyril Mango. The Oxford History of Byzantium. Oxford: Oxford University Press, 2002, s. 268, 270. 28 Ocak 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde . . (İngilizce)
- ^ a b Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2003, s. 179-180.,
- ^ Gyula Györffy, Sur la question de l’établissement des Pétchenégues en Europe, s. 283-292
- ^ a b István Vásáry, (Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu) Kumanlar ve Tatarlar, Osmanlı Öncesi Balkanlar’da Doğulu Askerler (1185-1365), YKY, İstanbul 2008, s. 76-78.
- ^ István Vásáry, (Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu) Kumanlar ve Tatarlar, Osmanlı Öncesi Balkanlar’da Doğulu Askerler (1185-1365), YKY, İstanbul 2008, s. 125-130.
- ^ István Vásáry, (Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu) Kumanlar ve Tatarlar, Osmanlı Öncesi Balkanlar’da Doğulu Askerler (1185-1365), YKY, İstanbul 2008, s. 175.
- ^ Halil İnalcık, Devlet-i !Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2009, s. 49-53.
- ^ a b Halil İnalcık, Devlet-i !Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2009, s. 64, 105-107.
- ^ a b Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2007, s. 3.
- ^ Gábor Ágoston, Treaty of Karlowitz, Encyclopedia of the Ottoman Empire, Infobase Publishing, 2010, s. 309-310. . (İngilizce)
- ^ a b Gail Warrander, Verena Knau, Kosovo, Edition 1, The Bradt Travel Guide, Bucks 2007, s. 7, 9. (İngilizce)
- ^ İbrahim Artuç, Balkan Savaşı, KASTAŞ Yayınları, İstanbul 1988
- ^ Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2007, önsöz
- ^ 20. Yüzyıldaki İkincil Savaş ve Zulüm 6 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Tanıl Bora, Milliyetçiliğin Provokasyonu, Birikim Yayınları, İstanbul 1995, s. 71.
- ^ Alpaslan Işıklı, Kuramlar Boyunca Özyönetim ve Yugoslavya Deneyi, Alan Yayıncılık, İstanbul 1983, s. 142-143.
- ^ Kosovathanksyou.com 22 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Kosova Cumhuriyeti'nin uluslararası tanınmasına dair internet sitesi (İngilizce)
- ^ Становништво, Према Старости И Полу (Општине у Србији, 2010) 9 Nisan 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Sırbistan İstatistik Enstitüsü (Sırpça) Not: 2010 yılı Sırbistan resmî belgesinde, Arnavutlar, Boşnaklar, Goralılar gibi İslam inancına mensup grupların yanında “Müslümanlar” (Муслимани) başlığı altında gösterilmiştir. bk.: Становништво, s. 60.
- ^ Thomas Goltz, Minority Within a Minority- For Ethnic Turks, Serbian War is Another Chapter in a 600 Year Old Story (05-20-99) 15 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Can Karpat, Kosovalı Türkler 4 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Balkan İncileri
- ^ 2002 nüfus sayımı sonuçları 8 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Makedonya Cumhuriyeti Devlet İstatistik Enstitüsü (Makedonca) (İngilizce)
- ^ Fred Abrahams, A Threat to "Stability": Human Rights Violations in Macedonia, Human Rights Watch, 1996
- ^ Galina Oustinova-Stjepanovic, Religion and Politics of Sufi Turks in Macedonia A pre-field proposal, University College London, London 2008 14 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Languages of Greece: “Turkish” 19 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Ethnologue
- ^ . 10 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2012.
- ^ Bulgaristan nüfusu 7 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Население Болгарии (Rusça)
- ^ 2001 Bulgaristan 2001 nüfus sayımı sonuçları 27 Mayıs 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi Население към 01.03.2001 г. по области и етническа група (Bulgarca)
- ^ Structura etno-demografică pe arii geografice 19 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Etnokültürel Çeşitlilik Kaynak Merkezi (Rumence)
- ^ Phinnemore 2006, 157.
- ^ Constantin, Goschin & Dragusin 2008, 59.
- ^ Ahmet Halaçoğlu, Balkan Harbi Sırasında Rumeli’den Türk Göçleri, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1995
- ^ Nedim İpek, Rumeli'den Anadolu'ya Türk Göçleri, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1999
- ^ Prof. Dr. İlker Alp, Pomak Türkleri (Kumanlar-Kıpçaklar), Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınları: 2008/2
- ^ Batı Trakya Türk Azınlığı 3 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı resmî internet sitesi
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Balkanlar Avrupa kitasinin guneydogu kesiminde Italya Yarimadasi nin dogusu Anadolu nun batisi ve kuzeybatisinda yer alan cografi ve kulturel bolgedir Bolge sarsintili ve hareketli bir tarihe sahiptir Gunumuzde BalkanlarBalkanlar in tarihi sureci 1800 2008 Bolge cografi konumu geregi bircok acidan ikiligin bulundugu bir yer olmustur Tarihte Latin dunyasi ile Grek dunyasi arasinda sonralari ikiye ayrilan Roma kulturunde Katoliklik ile Ortodoksluk arasinda paylasilmistir Bu devirden sonra bolgeye eklemlenen Muslumanlik da Balkanlar daki cok renkliligi sekillendirmistir Tarih boyunca Avrupa nin hicbir bolgesi Balkanlar kadar saldiri istila ve isgale ugramamistir Uzun tarihi boyunca sik sik ozellikle kuzeyden ve dogudan gelen degisik ordularin saldirisina ugrayip ele gecirilen bolge kucuklu buyuklu bircok ulusun yasam alani olmustur Balkanlar Persler Makedonlar Romalilar Bizanslilar Hunlar Avarlar Bulgarlar Sirplar Turkler Avusturyalilar ve daha baska uluslar tarafindan uzun yillar boyunca yonetildi Balkanlar in yerli halki olan bazi topluluklar kisa sureli donemler haric tarih boyunca hep baska milletlerin idaresi altinda yasamislardir PrehistoryaDunyadaki en eski altin ziynet esyalariyla bir gomulmus insan Varna Bulgaristan Cilali Tas Devri MO 4 3 yuzyillara tarihlendirilen bir Trakyali tarzi bir hazineden altin parcasi MO 6500 4000 MO 5500 4500 Vinca MO 5000 3000 MO 4500 3500 ve MO 3300 2700 Balkanlar in cesitli kisimlarinda yasadigi arkeologlarca belirtilen kulturlerdir Bakir Cagi tarihli Varna kulturu MO 4600 4200 dunyadaki bilinen en eski altin hazinesi ve olumden sonraki hayata dair inanisin kaynagidir Balkanlar Cilali Tas Devri nde Avrupa genelinden once ciftciligin gelistigi bir bolgedir Burada gelisen ciftcilik faaliyetleri kuzeye ve Orta Avrupa ya gecmistir Bakir Cagi Miladin oncesinde III binyilin sonu ile II binyilin ilk yarisinda konusan kabileler bolgeye hareket etmislerdir MO 1000 de Ilir kabileleri bugunku Arnavutluk un kuzeyinde belirmislerdir MO 1000 civarinda Dacyalilar ve Traklar Balkanlar da bugunku Romanya Bulgaristan Moldova kuzeydogu Yunanistan Turkiye nin Trakya kismi dogu Sirbistan ve Makedonya gorunmuslerdir Friglerin de Balkanlar in guney kesimlerinde yerlestikleri dusunulmektedir Demir Cagi MO 9 8 yuzyillarda Dorlar Balkanlar in guneyinde yerlesmislerdir MO 4 yuzyilda Buyuk Iskender in hukumdarlik doneminde bolge Makedonya Imparatorlugu na ev sahipligi yapmistir Antik Grek DonemiAtina Akropolisi ve Areus Pagus 1846 da yapilan bir rekonstruksiyon II Filip in olumu sirasinda MO 336 Makedonya KralligiMS 4 yuzyila ait Split teki Roma donemi eseri Diocletianus Sarayi Miladin oncesindeki yuzyillarda Balkanlar in ozellikle Ege Adriyatik kiyilari ve civarinda cesitli Grek sehir devletleri hukum surmustur MO 500 sonrasinda bu sehir devletlerine Atina ve Sparta liderlik etmistir Ancak bu donemde sehirler dogudan fetih ve isgal amacli gelen guclu Pers Imparatorlugu nun baskisiyla karsilasmislardir Bu mucadele sehir devletlerinin kulturel olarak zirveye ulasacaklari felsefi gelisme yaratan iki yuzyilin olusmasina yol acmistir Bu kulturel geliskinlik Avrupa nin iki binyillik tarih surecini beslemistir Sehir devletlerindeki bu ferah donemini Grek sehir devletlerinin baska gucler tarafindan ele gecirildigi araliksiz savaslar takip etmistir Makedonya KralligiYunanistan in kuzeyinde yer alan Makedonya Kralligi II Filip h MO 359 MO 336 idaresinde yukselise gecmis onun oglu Iskender ile yukselisinin zirve donemini yasamistir Buyuk Iskender idaresi altinda h MO 336 MO 323 Makedonya o donemin bilinen dunyasinda en buyuk imparatorluk olmustur Doneminde Balkanlar in en buyuk devleti olmasi yaninda Misir Suriye bolgelerini de kapsamistir MO 336 yilinda II Filip korumalari arasindaki bir kisi tarafindan suikasta ugratilip oldurulunce Makedon devlet ve asker kesimi tarafindan kral ilan edilmistir II Filip in olum haberi yayilinca Thebai Atina Tesalya Trakya kavimleri isyan cikarmislardir Isyan haberi Buyuk Iskender e ulastiginda kendisi askerleri ile bu gruplar uzerine yurumus Olimpos ta Mora Yarimadasi nda Korint te egemenligini saglamistir Korint tarafinda iken Atina idaresi baris talep etmis ve Iskender boylece zafer elde edip bolgenin bir daha isyan etmeyecegi ozrunu de kabul etmistir Iskender Korint te Perslere karsi Grek guclerinin Hegemon u unvanini almistir Burada ayrica Traklarin da isyanini ogrenen Buyuk Iskender onlarin bolgesine yonelmis Trakya bolgesine yuruyen Iskender ordusu burada mucadele sonucunda Haemus Dagi ni ele gecirmis ve Traklari maglup etmistir Bu gibi mucadelerden zaferle ayrilan Buyuk Iskender sonraki yillarda Asya tarafina yonelmis burada da asama asama ilerleyerek kazandigi yeni yerlerle buyuk bir imparatorluk yaratmistir Roma Oncesi DonemScodra bugunku Iskodra sehri merkez olmak uzere Ilirler MO IV yuzyilda bolgede guc olusturmuslardir Ancak MO 358 de II Filip Buyuk Iskender in babasi Ilirleri yenip egemenlik alanini Ohri Golu ne dek genisletmistir MO 323 lerde Grek sehirleri arasinda siddetli catismalar yasanmistir MO 229 ve 219 da Roma ordusu Ilirya yerleskelerine baskin duzenlemistir Bu baskinlar Neretva vadisinde gerceklesmistir Iliryalilar karsilik olarak Romalilara saldirinca Roma icin Balkanlar a yayilma firsati olusturulmustur MO 180 yilinda Ilirya krali Gentius a karsi bagimsizlik ilan ederler Romalilar MO 168 de son Ilirya krali Gentius u yenip kendisini MO 165 te Roma ya esir olarak goturmuslerdir Kisa sure sonra bu bolge Roma kontrolu alinmis idari yapilanma kurulmustur MO 168 civarlarinda Romalilar Grek sivil savaslari sebebiyle uygun zemin bulup imparatorluk sinirlarina Makedonya Epir ve topraklarini katmislardir Roma DonemiPula Arenasi Balkanlar daki en buyuk ve islek Roma amfitiyatrolarindan biridir Dogu Roma Imparatorlugu nun Balkanlar daki idari bolgeleriImparator II Basileios un olumu sirasinda Dogu Roma topraklari 1025 Balkanlar Milattan once III II yuzyillarda Romalilarin egemenligine gecmistir Donemle beraber bolge idari kulturel ve askeri acilardan Roma yapisiyla kurgulanmaya baslanmistir Roma doneminde Balkanlar in guneyinde bulunan Grek bolgesi ile cesitli catismalarda da yasanmistir Bu catismalar Miladin sonrasinda Roma nin Katolik ve Ortodoks sinirini da olusturacaktir Kurulan bolgede buyuk bir oneme sahip olmustur I Konstantin zamaninda Balkanlar da duzen kurulsa da Tervingiler ve Greutungiler gibi Got kavimleri ile Hunlarin bolgeye girisleri ile durum degismistir Bu kavimler once bolgeye ve sinirlara koruyucu halklar olarak yerlestiyseler de sonrasinda ozellikle Hunlar Roma nin idaresi acisindan buyuk sikintilar yaratmislardir Roma egemenliginin son yillarinda Romalilar Gotlar ve Hunlar bolgede kendi guc alanlari olusturma ugrasina girismis ve kendi alanlarini kurmuslardir Imparator I Theodosius un 346 395 olumunde once devletin topraklarini iki oglu arasinda paylastirmasi uzerine Balkanlar da ikiye bolunmustur Kuzeybati kismi bugunku Hirvatistan ve Slovenya topraklari Bati Roma gerisi Dogu Roma Imparatorlugu sinirlarinda kalmistir Bati Roma topraklarinin cok kucuk bir kismi Balkan sinirlari icinde olmus bu topraklar da Bati Roma nin cokusuyle beraber Dogu Roma sinirlarina katilmistir Hunlar MS 380 yilindan itibaren Balkanlar a egemenlik kurmuslardir Bolgenin buyuk bir kisminda hakim olan Hunlar Slavlardan daha onemlidir V ve VI yuzyillarda cesitli lehceleri konusan Slavlar bircok grup halinde Balkanlar in genis arazilerine hakim olmuslardir Hristiyanligin Yayilmasi Balkanlar a Hristiyanlik Pavlus ve onun takipcileri Trakya uzerinde Balkanlar a geldiklerinde girmistir Pavlus Greklere Hristiyan inancini Beroia ve Thessaloniki Selanik Atina Korint ve Dyrrachium Dirac sehirlerinde yaymistir kaynak belirtilmeli Andreas da Dacyalilar ve Iskitlere Dobruca ve civarindaki Karadeniz kiyilarinda seslenmistir kaynak belirtilmeli MS 46 yilinda bu bolge Roma egemenligine gecmistir III yuzyilda bolgede Hristiyan sayisi artmistir 313 yilindan sonra Roma nin hosgorusu sonrasinda Balkanlar da Hristiyanlik iyice yayilmaya baslamistir 391 yilinda I Theodosius Hristiyanligi Roma nin resmi dini haline getirmistir Dogu Roma DonemiDogu Roma nin baskenti Konstantinopolis te 5 yuzyilda yapilan Theodosius surlari Balkan topraklarinin buyuk kismi Roma Imparatorlugu nun bolunmesi ardindan Dogu Roma Imparatorlugu sinirlarinda kalmistir Dogu Roma nin Balkan tarihinde cok sayida savas mucadele goc vardir 410 yilinda Bati Roma Imparatorlugu topraklarina saldiran Vizigotlar Roma yi ele gecirdiler Diger Barbar kavimlerden Vandallar Kuzey Afrika yi Ispanya yi ve Italya yi yagmaladilar Bu akinlarin arkasi kesilmedi ve 5 yuzyil sonlarinda Germen kavimleri Bati Roma Imparatorlugu na son verdiler Dogu Roma Imparatorlugu ise bu saldirilara karsi koydu Balkanlar da Slavlari doguda da Sasani Devleti ni yenilgiye ugratti Hunlarin Yerlesimleri MS 450 doneminde Balkanlar da Hunlar Hunlar Gotlardan Alanlardan ve Germen Taifallardan olusturduklari yardimci kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharinda Tuna yi gecmislerdir Romalilardan karsilik gormeksizin Trakya ya kadar ilerlemislerdir Roma imparatoru I Theodosius un olum yili olan 395 te Hunlar yeniden Balkanlar da hareketlenmislerdir Hunlar MS 380 yilindan itibaren Balkanlar a egemenlik kurmuslardir Bolgenin buyuk bir kisminda hakim olan Hunlar Slavlardan daha onemlidir Balkanlar da yerlesen Hun idari yapilanmasi idarede ve devlet icindeki Turk kavimlerinin yaninda bircok Ural kavmi Germen kavimleri Gotlar Gepidler vb Slavlar Sarmatlar gibi bircok kavmin beraber yasadigi bir yapi olmustur MS 453 yilinda Attila nin olumu ile beraber Balkanlar da Hun gucu zayiflamis ve sonrasinda da Hunlarin idaresi ortadan kalkmistir Slavlarin Yerlesimleri 6 yuzyilda BalkanlarI Simeon devrinde Bulgar devleti 893 923 V ve VI yuzyillarda cesitli lehceleri konusan Slavlar bircok grup halinde Balkanlar in genis arazilerine hakim olmuslardir Slavlar Balkanlar a geldiklerinde bolgeye gecici olarak yerlesmis ve bu yerlesmelerle Slavlarin bolgedeki bircok halki asimile ettigi dusunulmektedir Bu Slav kabileleri buyuklu kucuklu bircok gocle bolgeye yayilmislardir Goclerin buyuk kismi Balkanlar in Dogu Roma topraklari icinde kalan kisimlarina olmustur Tuna Bulgarlari VII yuzyilda Turk asilli Bulgar kabileleri hukumdarlari Asparuh un kumandasinda Tuna yi gecerek Bati Karadeniz ile Tuna Nehri arasindaki bolgeye yerlesen Slavlari hakimiyetleri altina almislardir Balkanlar in dogusuna yerlesen Bulgar boylari devletleri icinde yasayan buyuk Slav nufusuyla beraber yasarken bir sure sonra bu Slav boylarini kulturlerine dogru yonelip Slavlasmislardir Dogudan Asya icinden Kuzey Karadeniz step bolgesi yoluyla birbiri ardindan gelen atli gocebe Turk kavimleri ya burada Dac Trak ve Slav aslindan yerli halkla karismis ortadan kaybolmus XI yuzyilda Oguz aslindan Pecenekler ve Uzlar gibi yahut askeri egemen sinif olarak Kuzeydogu Balkanlar da guclu devletler kurmuslardir Bu sonuncular arasinda bir Turk boyu olan Kutrigurlarin VII yuzyilda kurmus olduklari Bulgar Hanligi ozellikle animsanmalidir Bulgarlarin Dobruca da biraktiklari kitabelerde hukumdar Han unvani ile anilir ve On Iki Hayvanli Turk Takvimi kullanilir Bulgar Hanlari IX XI yuzyillarda 1018 e kadar Balkanlar da Bizans Imparatorlugu nun yerini almistir XIII ve XIV yuzyillarda yine Bulgaristan da Kipcak Kuman aslindan Slavlasmis Terteri ve Sisman Hanedanlari hakim oldu Balkanlar da Hareketlilik Bulgarlar Thessalonike valisi Gregori Taronites i olduruyor Ioannis Skilicis in eserinden Trikala yakinlarinda Aziz Stefan Manastiri 12 14 yuzyil 550 lerin ortalarinda I Justinianus Balkan sahasindaki bircok kesimde zaferler elde etti Slavlar ve Gepidler uzerinde hakimiyet kurdu 559 da imparatorluk Kutrigur ve Slavlarin buyuk istilalariyla karsilasti Slav istilasi 545 577 580 586 yillarinda gerceklesti ve Thessalonike muhitinde kalabalik bir Slav kolonisi olustu Heraclius zamaninda cesitli Slav kabileleri Balkanlar in kuzeyinde ve batisinda Dalmacya Hirvatistan Sirbistan yeniden yerlestiler I Justinianus baskomutan Belisarius u cagirip yeni Hun akinini durdurdu Tuna birliklerinin guclendirilmesi Kutrigur Hunlarinin anlasma yapmasina sebep oldu 582 de Avarlar unlu Balkan kalelerinden Sirmium u ele gecirdi Bu surecte Slavlar da Tuna boyunca cesitli gedikler actilar Imparator Mauricius 602 yili ile beraber Balkan topraklarindaki basarili seferleri ile Avar ve Slavlari Tuna nin otesine puskurttu Bu donem Avar Slav gibi Balkan topraklarinda yayilim yapan boylarla Dogu Roma idaresi arasinda mucadelelerle devam etti Bulgarlar 670 yilinda Hazarlarin varislari sirasinda Tuna nin guneyine gecti ve 680 yilinda onlari puskurtmek icin gelen Dogu Roma ordusu bozguna ugradi Sonraki yil IV Konstantinos Bulgar Hani Asparuh ile antlasma imzalamis Bulgar devleti bagimsizlik kazanmistir Boylece bu devlet altindaki Slav kabileleri de Dogu Roma egemenliginden cikmistir Yeni imparator II Basileios idaresi 976 1025 Bulgarlari yenmek uzerine stratejiler yapmis ancak Traian Kapisi nda yapilan savasta yenilmistir Sonrasinda bazi zaferler elde etmis 1014 yilinda ise Bulgarlara karsi daha kesin bir zafer elde etmistir 1014 teki savasta Bulgar ordusu cok buyuk bir yikim yasamistir 29 Temmuz 1014 teki Belasitsa Savasi nda II Basileios a yenildi Bu savas sirasinda Basileios un emriyle Bulgar ordusundaki her 100 askerden 99 unun kor edildi Car Samuil o yigit ordusunun boyle kotu bir hale geldigini gorunce soka girdi ve oldu 1018 yilinda son Bulgar gucu de kirildi ve ulke Dogu Roma egemenligine girdi Ic Savas ve Son Yillar Dogu Roma icin 1300 lerin ortasinda yeni ve derin etkisi olan olumsuzluklar peyda olmustur III Andronikos un olumu sonrasinda yasanan ve 6 yil suren ic savas 1341 1347 imparatorlugu harap etmistir Zorlasan kontrol sebebiyle Sirp cari Stefan Dusan imparatorluk topraklarinin buyuk kismini almis ve kisa sure ayakta kalabilen Sirp Imparatorlugu nu kurmustur Dogu Roma idaresi kendi sikintilariyla ugrasirken Osmanli Turkleri yayilan Sirplari yenmis ve devletlerini Osmanli Imparatorlugu topraklari katmis egemenlik saglamistir I Kosova Muharebesi sonucunda da Balkan topraklarinin buyuk kismi Osmanli egemenligine gecmistir Pecenek ve Kuman Turk BoylariPeceneklerin I Svyatoslav in skyth lerine saldirisi13 yuzyilda 1200 1241 donemi Kuman Kipcak ulkesi Bulgarlarin Balkanlar a gelisinden daha sonra XI ve XII yuzyillarda Pecenek Kuman Kipcak ve Uz Turkleri Balkanlar a goc etmisler ve bunlarin bir kismi XV yuzyila kadar toplu olarak varliklarini korumuslardir O donemde Kumanlarla ticaret yapan Avrupalilar icin 2500 kadar kelimeyi icine alan bir Kumanca sozlugun Codex Cumanicus hazirlanmis oldugu bilinmektedir IX yuzyilin ilk yarisinda Hazar Oguz ittifaki baskisina dayanamayarak kalabalik kutleler halinde Idil i gecip yurtlarindan cikardiklari Macarlarin yerine Don Kuban havalisine gelmislerdi 860 880 siralari Bu buyuk gocun ilk hareketi olmustur Macarlari onlerinden suren Peceneklerin gerisinde Oguzlar onlarin da gerisinde Kumanlar Karadeniz in kuzeyinden batiya yonelmislerdir Imparator K Porphyrogennetos tarafindan yazilan De Administrando Imperio da 948 952 lerde kaydedildigine gore Pecenekler 8 boy halinde idiler X yuzyil ortalarinda Karadeniz e dokulen nehirlerin kiyilarinda olmak uzere soyle siralanmislardi Coban Don Tolmac Don un denize dokuldugu bolgede Kulbey Donets Cor Ozi Nehri dogusu Karabay Ozi Bug arasin da Ertim Dinyester Yula Prut Kapan asagi Tuna Ilk ucu Uzlar Hazarlar Alanlar ve Kirim bolgesi ile temas halinde Yula boyu Macaristan Kapan da Tuna Bulgarlari ile sinirdas bulunuyordu Yakin donemde ve 13 yuzyilda Balkan topraklarinda Kumanlarin yayilim alanlari genislemistir Kumanlar bu donemde bircok bolgede bulunmuslardir Bir grup Tuna yi Bulgaristan muhitinden gecerek Balkan topraklarina yayilmis baska gruplar da bolgenin daha orta kisimlarindan yayilmislardir Bu donem Bulgarlarla oldugu gibi Latin Imparatorlugu ile de cesitli anlasmalar yapan Kuman liderleri Balkanlar in cesitli bolgelerinde hem askeri hem siyasi olarak bulunmuslardir 1240 yilinda Latin Imparatorlugu ile ittifak yapan Kumanlarin 1237 yilinda Balkan topraklarinda dolusan Kuman siginmacilari olmasi gerekir Kaynaklar Kumanlarin 1237 de Balkanlar a ilk goc dalgasina ne oldugu konusunda bir bilgi vermez Mart 1241 de Bulgar topraklarinda ikinci bir Kuman dalgasi goruldu Bu kez Tuna nin kuzeyindeki Kumanya dan degil Macaristan yonunden geldiler Tatarlarin onunde kacan Prens Koten in Macarca Kotony Rusca Kotjan 40 000 Kumanla birlikte Macaristan a gectigi Macar Kralligi na ulastigi ve 1239 da Kral IV Bela tarafindan vaftiz edildigi bilinen bir gercektir Kumanlardan kalan bir baba 11 12 yuzyil Lugansk 1241 1256 yillarinda Iznik Imparatoru III Ioannes Dukas Batatzes genis bir Kuman grubunu stratiotes olarak imparatorlugun cesitli sinir bolgelerine yerlestirdi Balkanlar da Trakya ve Makedonya ya Anadolu da Maiandros Menderes Ovasi yla Frigya ya Kuman gruplari bu sekillerde Dogu Roma Imparatorlugu nun cesitli bolgelerine yerlestirilirken ayni zamanda Kuman askeri birlikleri de bircok savasta Dogu Roma icin savasmislardir 1242 de Kumanlar Batatzes in Selanik kusatmasina yardim etmek icin Selanik e geldi 1259 da Pelagonya savasina 2 000 Kuman hafif suvarisi katildi 1261 de Aleksios Strategopulos un Konstantinopolis in geri alinmasina katilan 800 kisilik birliginin buyuk cogunlugu Kumandi Bazi Kumanlar da duzenli orduda yer aliyorlardi VIII Mihail 1258 yilinda naiplige secildigi zaman Kumanlar konu hakkindaki goruslerini Yunanca ifade ederek bu dile asina olduklarini gosterdi Bizans a yerlesen Kumanlarin cogunlugunun 1290 lardan once topluma karistigi ve Kuman kimliklerini yitirdigi anlasilmaktadir 1320 de II Andronikos doneminde Sirp krali II Stefan Uros tan Milutin bir elci geldi Elcinin gelis sebebi Andronikos un Sirp kralindan 2 000 Kuman savascisi odunc almis olmasiydi Daha sonra imparator Kumanlari Sirbistan a donmeyip kalmaya razi etmisti Bu Kumanlar Andronikos Tornikes ve Manuel Laskaris tarafindan Trakya dan cekildi ve Limni Tasoz ve Midilli adalarina yerlestirildi Kumanlarin Balkanlar in siyasi tarihi uzerindeki etkisi 1185 yilindan 1330 lara kadar cok onemliydi Kumanlar birbirini izleyen uc Bulgar hanedaninin Asen Terter ve Sisman ve Eflak hanedaninin Basarab kuruculariydi Boylelikle Ivaylo 1277 80 ve daha sonra Smilec 1292 97 gibi gayri mesru yoneticilerin tahtta bulundugu ara donem disinda Ikinci Bulgar Kralligi nin tum hanedanlari Kuman kokenlidir Kumanlar o donem Bizans Macaristan ve Sirbistan in siyasi tarihlerinde de onemli roller oynadi ve gocmen Kuman topluluklarinin bazi uyeleri ev sahibi ulkenin seckinleri arasinda yerlerini aldi Osmanli Turkleri Balkanlar a girmeden once 12 14 yuzyillarda Kipcak Kumanlarin bolgede ustun tarihi rolu yeterince vurgulanmamistir Ozellikle Dobruca dan Akkerman a kadar step bolgesinde yerlesmis ve Hristiyan dinine gecmis olan Kipcak Kumanlar cesitli hanedanlar kurmuslardir Bunlardan bir grup 14 yuzyil ikinci yarisinda Dobruca Varna bolgesinde bir beylik kurmustur Merkezi Kalliakra Dobrotic ve bir Kuman adi tasiyan kardesi Colpan in Dobruca Beyligi 1388 de I Murad i metbu tanimis 1393 te I Bayezid bu beyligi Osmanli ulkesine katmistir Ozetle Deliorman ve Varna dan Tuna ya kadar giden bolge daha Osmanlilardan once gercek bir Turk yerlesim alani olmustur Orta Cag sonlariStefan Dusan devrinde Sirbistan 1350 yili dolaylari Eski devirlerde bolgede kurulan guclu bir devlet disaridan gelen daha guclu bir devletin saldirisi sonucu yikilmis bolgeyi egemenligi altina alan bu yeni devletin de bolgedeki egemenligi uzun sureli olmamis ve disaridan gelen kendisinden daha guclu bir baska devletin saldirisi sonucu ayni akibete ugramistir 10 yuzyilda bolgenin buyuk bir kismini ele geciren Buyuk Bulgar Imparatorlugu 1014 yilinda Bulgar Kasabi olarak bilinen Bizans Imparatoru II Basileios tarafindan yikildiktan sonra bolgeye yerlesen Bizans Imparatorlugu 14 yuzyilda Stefan Dusan 1331 1355 donemindeki Sirp saldirilari sonucu ayni akibete ugramistir Belgrad dan Atina ya kadar genis bir alana yayilarak bolgede Dogu Roma nin Bizans yerini alan kudretli Sirp Imparatorlugu ise 14 yuzyilda dogudan gelen Osmanli Devleti nin saldirilari sonucu ortadan kaldirilmistir Anadolu dan Turklerin GecisiBalkanlar in guneyinden Anadolu dan Turklerin Balkanlar a gelip yerlesmesi 1260 lara kadar iner Kuzey Karadeniz bolgesinden gelen Turk oraklari zamanla Hristiyanligi kabul edip yerli Slavlarla karistiklari halde Anadolu dan gelen Musluman Turkler kendi din ve kulturlerini saklamayi basarmislardir Ilk yerlesme 1261 de Mogollardan kacip Bizans a siginan Selcuk Sultani Izzeddin Keykavus la gerceklesmistir Mogol idaresinden kacan otuz kirk Turkmen obasi kutsal kisi Sari Saltuk Baba ile Izzeddin Keykavus un yanina gelmis ve Bizans imparatoru tarafindan Kuzey Dobruca ya yerlestirilmistir 1263 Baslangicta Musluman Altin Ordu emiri guclu Nogay in himayesi altina giren bu Anadolu Turkmen grubu burada Baba Saltuk kasabasi ile baska kasabalar kurmuslardir 1332 de buradan gecen Ibn Battuta Baba kasabasini Turklerin oturdugu bir sehir olarak anar Osmanli Imparatorlugu DonemiBalkanlar da Yeni Donem Balkanlar da Turk egemenliginin kesinlesmesinde onemi buyuk olan savaslardan biri 1389 da yapilan I Kosova Muharebesi dir 16 yuzyil sonlarinda Mostar Osmanli Imparatorlugu nun Bosna daki idari merkezi idi ve Osmanli donemi koprusu de onemli bir mimari eserdir Bolgeye Osmanli doneminde gelen Turk kahvesiBalkan icin adi ve tadiyla ortak olan baklavaTuna nin icinde yer alan Adakale Osmanli doneminde Turk nufusunun yasadigi bir stratejik ada olmustur Sersem Ali Baba nin turbesi etrafinda 1538 de kurulan Kalkandelen deki Harabati Baba TekkesiSokullu Mehmet Pasa Koprusu Mimar Sinan tarafindan Sokullu Mehmet Pasa adina 1577 te Drina Irmagi uzerine yapilan 11 gozlu koprudur Balkan topraklarinin orta kesimindeki Prizren Osmanli Turk sehir ve kultur hayatinin onemli temsil noktalarinda birisi olmustur 14 yuzyil ortalarinda Osmanli Turklerinin Cimpe Kalesi ni Cinbi Cinpi vb alarak Rumeli ye gecisi Balkanlar in tarihinde oldukca onemli bir donum noktasi olmustur Rumeli de yerlesme Istanbul un Fethi gibi tarihte yeni bir donem acan bir olaydir Sultan Orhan in buyuk oglu Suleyman Pasa nin gayretiyle Osmanlilar 1352 de ilkin Tsympe Turkcede Cinbi Kalesi ni ele gecirmisler iki yil sonra buyuk stratejik onemdeki Gelibolu yu isgal etmis ve bes yil icinde Trakya nin guney bolgesini fethederek Anadolu dan asker ve halk getirip yerlestirmisler boylece kisa zamanda Avrupa yakasinda guclu bir kopru basi kurmuslardir Bu kopru basi Osmanlilarin Avrupa da Viyana onlerine kadar yayilan imparatorluklarinin baslangicidir 1329 1344 yillarinda Izmir den donanmasi ile Trakya ya deniz seferleri yapan Aydinoglu Umur Bey Balkan fetihlerini hazirlayan ilk buyuk gazi beydir 1357 59 yillari icinde Anadolu dan Rumeli ye goc devam edecek Rumeli ucu guclenecektir Orhan in Suleyman icin Bolayir da yaptirdigi imarete ait 1360 tarihli vakfiyede bu bolgede Turkce adlar tasiyan bircok koy ve ciftligin kurulmus oldugunu goruyoruz I Murad devrinde uc dogrultuda Balkanlar in baslica yollari ve merkezleri Osmanli Turkleri tarafindan isgal edilmis bulunuyordu Orta kolda Meric vadisi sag kolda Tunca vadisini izleyerek Balkan daglari eteklerine daha 1366 yillarinda varilmisti Oradan Sofya ve Nis 1385 te zaptolundu Guneyde Evrenuz idaresindeki ucta 1383 te Serez dustu ve Selanik kusatmasi basladi Selanik 1387 Eylul unde ahdname guvenceleriyle teslim oldu Turkler 1354 yilinda Gelibolu uzerinden Balkan yarimadasina gecerek 1361 senesinde Edirne yi fethettikten sonra basta uc kucuk Bulgar kralligi olmak uzere feodal devletleri yikip Balkanlar i suratle ele gecirmeye baslamislardir 1389 yilinda I Kosova Muharebesi ile Sirbistan Turk hakimiyetine gecmis 1396 yilinda Yildirim Bayezid in Nigbolu onlerinde Hacli ordusunu hezimete ugratmasi ise Osmanli Turklerinin Balkan hakimiyetini percinlemistir Daha sonra Fatih Sultan Mehmed 1463 yilinda Bosna nin fethi ile Osmanli idaresini Dalmacya sahillerine kadar goturmus ve Italya yi hedef alarak akincilarini Trieste uzerine sevk etmistir Osmanlilar Balkan Yarimadasi na ayak bastiklarinda bolgede kendilerine karsi gelebilecek ne guclu bir siyasi birlik ne de guclu bir devlet bulunmaktaydi O donem Balkanlar in guclu devletlerinden olan Sirp Imparatorlugu Osmanlilarin askeri gucune dayanamayarak 15 yuzyil ortalarinda coktu Osmanli Turkleri zapt ettikleri topraklarda ozel bir Islamlastirma veya ozel bir Turklestirme politikasi izlemediler Orhan Bey den itibaren Hristiyan prenseslerle evlenen padisahlar ve sehzadeler onlarin din degistirmelerine gerek gormediler Yasama gecirdikleri esnek duzen sayesinde basta Dogu Roma yonetici sinifinin uyeleri olmak uzere fethedilen bolgelerdeki aristokratlar ve feodaller Osmanli saflarina katilmakta fazla tereddut etmediler Hacli ordulari ile Osmanli Imparatorlugu arasinda 14 yuzyil ortalarinda Sirpsindigi Muharebesi 1364 ile baslayan catismalar I Kosova Muharebesi 1389 Nigbolu Muharebesi 1396 Varna Muharebesi 1444 ve son olarak da II Kosova Muharebesi 1448 ile 15 yuzyil ortalarina kadar devam etti II Murad devrinde 1421 1444 1446 1451 Balkan topraklarinda saldirilar ve karsi saldirilar yasanmistir Bu devirde en buyuk askeri harekat olarak Macar kral Hunyadi Balkanlar a ucuncu defa girdi ise de Kosova da yenildi 17 20 Ekim 1448 Balkanlar i ve Istanbul u Osmanli Imparatorlugu ndan kurtarmak icin bu son girisimdir II Kosova Muharebesi nin kaybedilmesi Balkanlar da Osmanlilara karsi direnisinin kesin olarak sona ermesine neden oldu Bolge bu savastan 17 yuzyil sonlarindaki II Viyana Kusatmasi na kadar diger donemlere oranla goreceli de olsa sakin ve huzurlu bir donem gecirdi Bunda o donemki Osmanli yoneticilerinin bolgeden yalnizca bir miktar vergi almayi yeterli gormesi ve halkin gelenek gorenek inanc ve ibadet olarak ifade edebilecegimiz yasam tarzina karismamasi onemli bir yere sahiptir Ayrica bundan onceki yerel yoneticilerin baski zulum adaletsizlik ve agir vergileri altinda ezilen bolge halkinin Osmanlilarin buraya getirdigi baris huzur adaleti ve olusturduklari hosgoru ortamini begenmeleri ve benimsemeleri yarimadada 15 yuzyil ortalarindan baslayip 17 yuzyil sonlarina kadar devam eden huzur ve sakinligi aciklamakta kullanilabilir Istanbul un Fethi Balkan tarihinde etkisi olan olaylardan birisi Konstantinopolis Istanbul sehrinin Osmanli Turkleri tarafindan fethedilmesidir Istanbul un fethi 29 Mayis 1453 tarihinde Dogu Roma Imparatorlugu nun baskenti Konstantinopolis in Fatih Sultan Mehmet onderligindeki Osmanli ordusu tarafindan alinmasidir Daha sonra sehir Osmanli Imparatorlugu na baskentlik yapmistir Istanbul un fethi ile 1058 yillik Dogu Roma Imparatorlugu sona ermis Orta Cag kapanip sureci baslamistir Osmanli Barisi Balkanlar Pax Romana Roma barisi olarak adlandirilan donem disinda ilkcaglardan beri devamli katliamlara surgunlere goc ettirmelere sahne olan bir bolgeydi Osmanlilar 1389 Kosova Savasi nda Sirp ordusunu yendikten sonra kalici olarak yerlestikleri Balkanlar da donemin sartlarina iyi uyum gosteren tarima dayali bir sosyal duzen kurdular Din ve irk ayrimciligi gozetmeyen bir siyasi yapiyi yasama gecirdiler Fethedilen bolgelerde Balkan koylulerinin kendi gelenek ve goreneklerini terke zorlanmamalari dinlerini serbestce uygulayabilmeleri yaninda vergi yuklerinin hafiflemesi gibi faktorler kendilerini Osmanli duzeni icinde guvenli ve rahat hissetmelerini sagladi II Viyana Kusatmasi nda Osmanli ordusunun ugradigi agir yenilgi hem Osmanli hem Avrupalilar hem de Balkan uluslari icin onemli bir donum noktasi oldu Avrupali muttefiklerle Osmanli Imparatorlugu arasindaki cok kanli ve uzun savaslar 1683 1697 sureci sonunda Osmanli Imparatorlugu tarihinin ilk olumsuz antlasmasi olan Karlofca Antlasmasi 1699 yilinda imzalandi Bu antlasma Orta Avrupa nin buyuk kismindaki Osmanli kontrolunu sona erdirdi ve ilk buyuk toprak kaybina sebep olmasi bakimindan imparatorlugun duraklamasi yolunu acti Bu antlasmanin etkilerinden biri de Balkanlar da Habsburg monarsisi etkisinin artmasi sonucunu dogurdu Karlofca Antlasmasi sonrasi Osmanli Imparatorlugu ndan kopardigi toprak parcalariyla Balkanlar a komsu olan Avusturya Macaristan Imparatorlugu ve Dogu Avrupa da Deli Petro tarafindan gerceklestirilen reformlarla buyuk bir guc olarak ortaya cikan Rusya Carligi 18 yuzyildan itibaren Balkanlar daki halklari kendi cikarlari dogrultusunda ve Osmanli Imparatorlugu nu zayiflatmak amaciyla kiskirtmaya ve ayaklandirmaya basladilar 18 yuzyilda meydana gelen isyanlar 19 yuzyilda meydana gelen ayaklanmalara nazaran daha kucuk capta ve kisa sureli olmalarina ragmen 18 yuzyil isyanlarini 19 yuzyilda meydana gelecek daha buyuk capta uzun sureli ve sistematik ayaklanmalara hazirlik niteliginde gorulebilir Osmanli Egemenligi Sonlari 19 yuzyil sonunda Balkanlar 1891 Ittihat ve Terakki nin onde gelen isimlerinden II Mesrutiyet in ilanina yol acan ayaklanmanin lideri olan ve 1897 deki Turk Yunan savasindaki basarilarindan dolayi un yapan Resneli Niyazi Bey in Resne deki sarayi Osmanli devrinin zor donemlerine sahitlik etmistir 1913 te muharebede Turk askerlerinin Karistiran Koprusu nden gecisiBalkan Savaslari nda Osmanli savas gemisi Barbaros HayrettinYanya nin Yunanlara teslimi Yunanistan Kralligi veliahti Konstantin e kilici teslim eden Esat Pasa 21 Subat 1913 18 kisilik bir Osmanli birligi 1912 1913 19 yuzyil Osmanli Imparatorlugu icin ayaklanmalar yuzyili olarak kabul edilebilir Ozellikle Balkan topraklarinda meydana gelen isyanlar devletin gunden gune zayiflamasina ve sonunda parcalanmaya kadar varan bir surece goturmustur 1789 da meydana gelen Fransiz Ihtilali Avrupa da esitlik adalet ozgurluk bagimsizlik anayasacilik vb bircok yeni dusuncenin ortaya cikmasina sebep oldu Ortaya cikan bu yeni dusunceler kisa surede butun dunyada oldugu gibi Balkanlar da da hizla yayildi 19 yuzyildaki sistematik ayaklanmalardan once 18 yuzyilda da Sirbistan Karadag Bulgaristan gibi bazi Osmanli Balkan eyaletlerinde daha cok vergilerin toplanmasi ve birtakim ekonomik sebeplerden oturu ufak capli koylu ayaklanmalari olmustu Ancak ilk buyuk ayaklanma 19 yuzyilin hemen basinda Sirbistan da patlak verdi Bu donemde 19 yuzyil icinde Balkan topraklarinda Osmanli idaresine bakista degisim gorulmeye basladi Osmanli Imparatorlugu na dair her sey geri cevrilmeye ters dusunulmeye baslandi 500 yillik geleneksel koklesmeye ragmen bazi kesimlerde bu idare bir Turk boyundurugu olarak dusunulur oldu Yeniceriler 1801 yilinda Sirbistan da Osmanli padisahinin temsilcisi olan Belgrad pasasini oldurduler Bolgede kendilerine karsi koyacak bir guc olmayan yeniceriler adeta bolgeyi keyfi bir askeri yonetimle idare ediyorlardi Bu olay 1804 yilinda Sirp halkinin bir domuz tuccari olan Kara Yorgi nin baskanliginda ayaklanarak tepki vermesine sebep oldu Baslangicta birtakim haksizliklara karsi bir tepki olarak baslayan mucadelenin yonu Sirp kuvvetlerinin Ivankovac Muharebesi Misar Muharebesi ve Deligrad Muharebesi nde Osmanli kuvvetlerini arka arkaya yenmesi uzerine Kara Yorgi tarafindan bagimsizlik olarak degistirildi 1806 1812 Osmanli Rus Savasi nin tam bu doneme denk gelmesi de isyanin bir turlu kontrol altina alinamamasina neden oldu Ancak Osmanlilar 1809 da yaklasik 20 000 kisilik bir kuvvetle tekrar Sirbistan a girdi ve Cegar Muharebesi nde Sirp ordusu isyanin basindan beri ilk defa ciddi olarak yenilgiye ugratildi Ancak Kara Yorgi Ruslarin da destegi ile isyanini 1812 ye kadar araliklarla devam ettirdi 1812 Bukres Antlasmasi nda Ruslarin da baskisiyla Sirplara birtakim haklar verildi Fakat bu verilen haklardan tatmin olmayan ve yukarida da acikladigimiz gibi tam bagimsizligi hedefleyen Kara Yorgi tekrar ayaklandi Tam bu sirada Napolyon un Rusya Seferi ni baslatmasindan da faydalanan Osmanli Imparatorlugu Ruslardan yardim alma umidi olmayan Sirplar uzerine bir ordu gonderdi Osmanli kuvvetleri karsisinda tutunamayan Kara Yorgi yenilerek Avusturya ya kacmak zorunda kaldi Bunun uzerine isyanin liderligini 3 yil sonra 1815 te Milos Obrenovic aldi Bu ayaklanmaya mudahale etmesi halinde Rusya nin mudahalesinden cekinen Osmanli Imparatorlugu Milos la anlasma yoluna gitti Onu Sirplarin prensi olarak tanidi ve Sirbistan a kismi ozerklik verdi 1817 ye gelindiginde Sirp isyani yatismis gibi gorunuyordu Ama kisa bir sure sonra bu sefer de imparatorluk icerisindeki baska bir Ortodoks halk olan Rumlar 1821 de Eflak ta Aleksandr Ipsilanti baskanliginda ayaklandilar Rumlarin isyanlarini burada baslatmasinin sebebi bolgenin Rusya yakin olmasi sebebiyle Ruslardan da yardim alacaklarini ummalari ve Eflak halkinin da kendilerine destek verecegini dusunmeleriydi Ancak Bab i Ali tarafindan uzun bir sureden beri bolgeye yonetici olarak atanan Fenerli Rum idarecilerin kotu yonetiminden cok cekmis olan Eflaklilarin isyana destek vermemesi ve Ipsilanti nin cok guvendigi Rus yardiminin da bir turlu gelmemesi nedeniyle ayaklanma kisa surede bastirildi Bunun uzerine Avusturya ya kacan Ipsilanti orada tutuklandi Ayrica Osmanli ordusunun kara ve deniz kuvvetlerinin isyani bastiracak yeterlilige sahip olmamasi ayaklanmanin bir turlu kontrol altina alinamamasina sebep oluyordu Bunun uzerine Sultan II Mahmut Misir valisi Kavalali Mehmet Ali Pasa ya isyani bastirmasi halinde Mora valiligi vaadinde bulunarak onun destegini istedi Teklife olumlu yanit verilmesinden sonra Osmanli birliklerinin de destekledigi Misir kuvvetleri kara ve denizden Mora yarimadasina Yunanlara karsi saldiriya gecti Yunanlari kisa surede yenilgiye ugratan Misir ordusu 1827 de Atina yi ele gecirerek Yunan hukumetini ortadan kaldirdi Misir ordusunun Atina yi ele gecirip Mora yi isgal etmesi basta Ingiltere olmak uzere Avrupa baskentlerinde ciddi bir endiseye sebep oldu Dogu Akdeniz de Osmanli Imparatorlugu gibi gucsuz ve her daim kontrol altinda tutabilecekleri bir devletin yerine ileride ciddi bir rakip olma ihtimali bulunan Misir in bulunmasi Avrupalilar icin kabul edilemez bir durumdu ve Yunan isyanina mudahaleleri icin bu bile yeterli bir sebep sayilabilirdi Imparatorlukta bircok sorunun goruldugu bu donemde bazi olumlu gelismeler de yasanmistir Sanayilesmede atilan bir ileri adim olarak 1860 larla beraber Kosova Vilayeti itibariyla ilk telgraf hatti ile Prizren Ipek ve Pristine Istanbul ve Selanik ile baglanmistir 1874 te Selanik Mitrovica demiryolu hatti acilmistir Kosova Vilayeti nin dogusunda da bu donemde tarim faaliyetlerinde modernlesme saglayacak kereste fabrikalari motorlu un fabrikalari gibi bazi yenilikler yapilmistir Balkan Savaslari Balkanlar da 19 yuzyilda baslayan isyanlar etnik karsitliklardan kaynakli catismalar sonrasinda patlak veren Balkan Savaslari bolgedeki Osmanli egemenligini sarsmistir I Balkan Savasi nda cok sayida cephede buyuk birliklere karsi savasmak zorunda kalan Osmanli ordusu birkac savas haric geri kalan butun savaslardan yenilgiyle ayrilmistir Bu savaslar sonrasinda sinirlari bugunku Turkiye Cumhuriyeti nin bati sinirlarinin bile gerisine gitmistir Akabinde gerceklesen II Balkan Savasi nda bir nebze dahi olsa toparlanan Osmanli ordusu kaybettigi kucuk birkac toprak parcasini ve Edirne sini geri almistir 1878 de dagilmanin esigine gelen Osmanli Imparatorlugu nun kesin cokusune giden yolun donum noktasi Balkan Harbi oldu Onun ardindan baslayan I Dunya Savasi bu sureci tamamladi Esasen Balkan Harbi adeta Avrupa daki karsit ittifaklarin aralarindaki hesaplasmaya ve paylasim savasina hazir olmak amaciyla urettikleri modern silahlarin denendigi kostumlu bir prova olmustu I Dunya Savasi nin halledemedigi sorunlar bir sekilde II Dunya Savasi ile cozuldu Tum bu surecte 150 000 000 dan fazla insan yasamini kaybetti I Dunya SavasiI Dunya Savasi nin baslamasinin sebebi olarak gosterilen Gavrilo Princip in 1914 te Saraybosna da yakalanisi 1912 1913 Balkan Savaslari sonrasinda Balkanlar da yeni devletler tesis edilmeye baslanmistir Tam da bu donemde 1914 te Saraybosna da Avusturya Arsiduku Franz Ferdinand in oldurulmesi I Dunya Savasi nin patlamasinda son sebep olmustur Savas sonrasinda Balkanlar da Sirp Hirvat ve Sloven Kralligi Bulgaristan Yunanistan ve kucuk kisminda Turkiye devletleri mevcut idi Sirp Hirvat ve Sloven Kralligi bir zaman sonra Yugoslavya Kralligi halini almistir II Dunya SavasiBalkanlar da II Dunya Savasi Italya nin buyuk Italya topraklarini olusturma fikri sonucunda giristigi calismalarla basladi 1939 da Arnavutluk u ele geciren Italya 1940 ta Yunanistan a yoneldi 28 Ekim 1940 ta Yunan Italyan Savasi bas gosterdi Yugoslavya Kralligi 1941 Nisan ayinda Almanya Italya Macaristan ve Bulgaristan in isgaline ugramistir Almanlarin himayesini alan Hirvatlar Hirvatistan Bagimsiz Devleti ni kurarak Ortodoks Sirplara karsi baski kurmuslar Ulke icinde gerilla harpleri bas gosterdi Sovyetler Birligi Ingiltere ve ABD den destek alan Maresal Josip Broz Tito 1945 yilinda ulkenin kontrolunu eline gecirdi Tito ic harp esnasinda muhalifi olan Dragoljub Mihailovic i 1946 yilinda idam ettirdi Bu arada Yugoslavya 1945 yilinda cumhuriyet oldu Ardindan 1946 yilinda birlesik cumhuriyet haline geldi Tito hukumet baskanligina getirildi Soguk Savas DonemiSoguk Savas doneminde Balkanlar daki ulkeler Sovyetler destekli komunist yonetimlerin hakimiyetinde olmustur Bu donemde Balkanlar da komunist sosyalist idareler altindaki ulkelerde milliyetcilik ortadan kalkmamisti 1984 yilinda Todor Jivkov un idaresindeki komunist Bulgaristan da Turkler uzerine cok sert asimilasyon ve caydirma politikalari uygulanmistir O donemde Bulgaristan nufusunun cok ciddi bir bolumunu olusturan Turklere isim degistirme din degistirme Turkce konusma yasagi zorunlu goc ettirme iskence vb yontemlerle asimilasyon politikalarina girisilmistir Jivkov yonetimine karsi gelen Turkler islerini egitim haklarini ve hatta yasamlarini kaybetmislerdir Bu donemde baskilardan kacmak icin cesitli yollarla Turkiye ye dogru milyonlari olusturan bir Turk gocu yasanmistir Diger bircok Balkan ulkesinde oldugu gibi Bulgaristan da da camiler kapatilmis Islami gereklerin yasanmasina izin verilmemistir 1989 da devletin agir politikalarina karsi koyan Turkler icinde 300 000 in cok uzerinde bir kesim ulkeden surgun edilmistir Soguk Savas doneminde Josip Broz Tito yonetimindeki Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1948 ve Arnavutluk 1961 devletleri Sovyetler Birligi ile ayri dustu Bulgaristan ile birlesme fikirlerini geri ceviren Yugoslavya yonetimi kisa bir zaman sonra kurulan Baglantisizlar Hareketi ne katilmistir Arnavutluk ise Komunist Cin ile kurulan iliskilerin de etkisiyle dunyadan soyutlanmis ice kapanik bir ulke halini almistir Bu donemde Arnavutluk Enver Hoca idaresinde kati bir rejim altinda olmustur Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti de Soguk Savas doneminde ciddi miktarda Turk nufusu barindiran bir Balkan ulkesi idi Bu ulkede ozellikle Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti ve Sirbistan Sosyalist Cumhuriyeti icindeki Sancak bolgesinde Turkler yasamaktaydilar Ayrica Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti nde Arnavutlar da onemli bir nufus oranina sahip idiler Sosyalist sistemle yonetilen Yugoslavya da bu iki halk uzerinde coklukla devletin ozel bir dikkati olmustur Devletin hakkaniyetle yonetildigi donemde dil egitim gibi haklari verilen bu halklar ulkenin butunlugunde yer almislardir 1990 larla beraber catirdayip cokuse giden Yugoslavya sistemiyle beraber halklarin da kismi tepkileri baslamistir Balkanlar da her zaman komunizmin disinda kalan iki ulke Turkiye ve Yunanistan olmustur Yugoslavya nin DagilmasiYugoslavya nin dagilis surecinin kronolojisi Yugoslavya SFC 1943 1992 Hirvatistan 1991 Hersek Bosna Hirvat Cumhuriyeti 1992 1994 Sirbistan Karadag 1992 2006 Sirp Cumhuriyeti 1992 Krayina Sirp Cumhuriyeti 1991 1995 Bosna Hersek 1992 1998 Makedonya 1991 Slovenya 1991 1991 Slovenya 25 Haziran 1991 1991 Hirvatistan 25 Haziran 1991 1991 Makedonya 8 Eylul 1991 1991 Hersek Bosna Hirvat Cumhuriyeti Dayton Anlasmasi uyarinca yeniden duzenlenmistir 18 Kasim 1991 1991 Krayina Sirp Cumhuriyeti Firtina Harekati sonucunda yikilmistir 19 Aralik 1991 1992 Sirp Cumhuriyeti Dayton Anlasmasi uyarinca yeniden duzenlenmistir 28 Subat 1992 1992 Bosna Hersek 6 Nisan 1992 1993 Bati Bosna Ozerk Bolgesi Firtina Harekati sonucunda yikilmistir 27 Eylul 1993 1999 Birlesmis Milletler himayesi altindaki Kosova NATO bombardimani sonucunda kurulmustur 10 Haziran 1999 2006 Karadag Cumhuriyeti 3 Haziran 2006 2008 Kosova 17 Subat 2008 Saraybosna 19 3 1996 Slobodan Milosevic Aliya Izzetbegovic ve Franjo Tuđman Paris te Dayton Anlasmasi ni imzalarken 14 Aralik 1995 Baskan Tito 1980 yilinda olunce yerine Kolektif Baskanlik idaresi geldi 1984 yilinda devlet baskanligi Veselin Djuranovic e verildi 1989 da gorulen ekonomik ve siyasal bunalim Hirvatistan ve Slovenya cumhuriyetleri arasinda iliskilerin bozulmasina sebep oldu Ayni yil Dogu Bloku nda gorulen yenilesme hareketleri Yugoslavya ya da yansidi ve 1990 da cok partili duzene gecildi Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti nin dagilma sureci oncelikle ekonomik politik degisimin baslangici ile ilintilidir Ozellikle Yugoslav resmi tezi olan Ozyonetim ve bu sayede ileri bir asamada gerceklesmesi tasarlanan Marksizm in on gordugu ozgur ureticilerin birligi fikri ekonomik sistemin uluslararasi sermayeye acilmasi ile dengesini kaybetmistir Yugoslav siyasi yapisinin Ozyonetimci Sosyalizm den Pazar Sosyalizmi ne kayisi cografi esasa gore olusturulmus Yugoslav ozyonetim modelinin neo liberal politikalar ekseni ile donusum surecine girmesini ifade etmektedir Sosyalist federal yapinin kose taslari olan ozyonetim birimleri ekonomi politik donusum sureci ile birlikte otonom statulere acik ozerk birimler durumuna gelmistir Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1990 larin basiyla beraber bircok ic catisma ve tartismalara sahne olmustur Ulkenin federal yapisindaki dengesizlesme bu ulkede kendi ozerk cumhuriyetlerinde yasayan halklarin seslerini azar azar yukseltmelerine sebebiyet vermistir Yugoslavya nin olumsuz gidisi ve yukselen Sirp milliyetciligi karsisinda diger halklarda kipirdanmalar gorulmustur Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti icinde ozerk cumhuriyet liderleri ve yoneticileri arasindaki anlasmazliklar cesitli bolgelerde kucuklu buyuklu catisma ve savaslarin cikmasina sebep olmustur Bu catisma ve savaslarin sonrasinda federal cumhuriyeti olusturan Slovenya Sosyalist Cumhuriyeti Hirvatistan Sosyalist Cumhuriyeti Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti ve Bosna Hersek Sosyalist Cumhuriyeti 1991 den 1995 surecine dek bagli olduklari Yugoslavya federasyon yapisindan ayrilip bagimsiz devletler olmuslardir Bu ilk ayrilma dalgasinda en buyuk aciyi nufusunun buyuk kismi Musluman olan Bosna Hersek gormustur Eski Yugoslav Halk Ordusu nun JNA techizatiyla donatilmis Sirbistan ordusu ve milis guclerinin saldirilari ve bunlarin yaninda kucuk capli Hirvat saldirilari ile Bosna Hersek insanlik disi olaylara sahne olmustur 1991 de baslayan cumhuriyetler arasindaki ic savasin neticesinde ayni senenin sonlarinda Slovenya Hirvatistan Makedonya ve Bosna Hersek bagimsizliklarini ilan ettiler Savasin sonunda soz konusu devletler ayri birer siyasi yapi oldular Karadag ve Sirbistan birleserek yeni Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ni olusturdu Yeni federasyon Sirbistan ve Karadag ozerk cumhuriyetleri ve Sirbistan a bagli Kosova ve Voyvodina ozerk bolgelerinin butunluguyle olusmustur Soz konusu devlet zamanla Sirbistan Karadag adini aldi Boylece Yugoslavya adi tarihe karismis oldu 3 Haziran 2006 da Karadag in referandum sonucunda bagimsizlik ilan etmesiyle bu son federatif devlet de dagilmistir Eski Yugoslavya topraklarindaki son parcalanma ise Kosova nin Sirbistan dan kopmasi ile gerceklesmistir 1998 1999 Kosova SavasiSirp askeri guclerince Kosova nin guneybatisinda Prizren yakinlarinda kullanilan Sovyet yapimi T 55 tankNATO tarafindan bombalanan Yugoslavya ordu karargahi 1998 1999 Kosova Savasi Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ordusunun bagimsizlik isteyen Kosova Kurtulus Ordusu na ve bu orgut yaninda yer alan milis guclerine karsi yuruttugu operasyona karsi NATO Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ndeki bazi stratejik askeri mevzilere ve ordu birliklerine karsi askeri mudahalede bulunmustur Kosovali Muslumanlara Arnavut Turk vb yapilan baskinin devam etmesi uzerine NATO Kosova ve Sirbistan da bulunan hedeflere Mart 1999 tarihinde hava operasyonlarina basladi Ayni zamanda Kosovalilara karsi Sirp gucleri tarafindan etnik temizlige baslandi Yuz binlerce multeci Arnavutluk Makedonya Turkiye ve Karadag a kacmaya basladi Uluslararasi Lahey Adalet Divani arastirmalarinda en az 2 000 cesede ulastigini acikladi 11 haftalik NATO bombardimanindan sonra Milosevic birliklerini ve polislerini geri cekmeye zorlandi 750 000 Kosovali multeci evlerine geri dondu Bu bolgedeki Sirp nufusun yarisina tekabul eden 100 000 Sirp evlerini terk etti Birlesmis Milletler Kosova nin bagimsizlik ya da Sirp egemenliginden birine donene kadar bolgeyi kontrolu altina aldi Mayis 1999 tarihinde bombalama hala devam ediyordu Milosevic insanliga karsi suc isledigi icin Uluslararasi Lahey Adalet Divani na verilen gorev basindaki ilk devlet baskani oldu Yakin Tarih20 yuzyilda Balkanlar daki devletlerin gelisimleri kisim kisim farkli bir surec izlemistir Yunanistan 1952 den beri NATO nun ve 1981 den beri de Avrupa Birligi nin uyesidir Yunanistan ayrica Eurozone ve Bati Avrupa Birligi nin de uyesidir Slovenya 2004 ten beri Avrupa Birligi ne uyedir Bulgaristan ve Romanya da 2007 de Avrupa Birligi bunyesine katilmislardir Turkiye 1963 te Avrupa Birligi uyeligi icin basvurmus 2005 te de uyelik gorusmelerine baslama hakki elde etmistir Hirvatistan ve Makedonya 2005 yilinda Avrupa Birligi uyeligine adaylik statusu kazanmistir Karadag ve Sirbistan da Avrupa Birligi uyeligi konusunda girisimleri olan diger Balkan ulkelerinden biridir Genel olarak Balkanlar da devlet yonetimlerinin niyetleri Avrupa Birligi nden yana imis gibi gorunmektedir 17 Ekim 2007 tarihinde Hirvatistan 2008 2009 sureci icin Birlesmis Milletler Guvenlik Konseyi gecici uyeligine kabul edilmistir 2004 yilinda Bulgaristan Romanya ve Slovenya devletleri NATO ya uye olmuslardir 2006 yilinda Karadag Sirbistan Karadag federasyonundan ayrilmistir Bu ayrilik bircok dunya devletinde Balkanlar da yeni siyasi ve sosyal sikintilarin sebebi olarak dusunulmus olsa da herhangi bir sikinti yaratmamistir Kosova 17 Subat 2008 tarihinde tek tarafli olarak Sirbistan dan bagimsizligini ilan etmistir Bagimsizlik ilani sonrasinda en son Afrika ulkesi olan Cad 2 Haziran 2012 tarihinde Kosova nin 17 Subat 2008 de tek tarafli olarak ilan ettigi bagimsizligini resmen taniyan 91 ulke olmustur 2 Haziran 2012 itibariyla Kosova Cumhuriyeti 91 ulke tarafindan taninan bir cumhuriyettir Bu tanima sureci surekli geliserek devam edecek bir seyir izlemektedir Arnavutluk ve Hirvatistan 1 Nisan 2009 tarihinde NATO ya katilmislardir Balkanlar in 19 yuzyildaki son dalgalanmalar devrine girmesi Birinci ve Ikinci Balkan Savasi ni hazirlamis ve bu savaslar sonucunda Osmanli Imparatorlugu nun egemenligi ortadan kalkmis Balkanlar icin gunumuze dek suren gelismeler yasanmistir Bu sureclerde en buyuk zararlardan birini Balkan Turkleri yasamislardir Balkan Savaslari nin 100 yili civarinda Balkanlar daki Turk nufusu cok ciddi bir kayba ugramis Turkleri azinlik haline getiren surecler yasanmistir Bugun Turkler Balkanlar da Turkiye topraklari haric tutulursa Sirbistan da 0 26 Kosova da 4 5 Makedonya da 3 9 ila 9 8 Yunanistan da Bati Trakya ve Ege Adalari nda 2 dolayinda Bulgaristan da alt sinir olarak 9 5 Balkanlar in uclarindaki Romanya da 1 dolayina civarlarinda bir nufus oranlarindadirlar Osmanli devrinde bircok bolgede nufus orani olarak ustun olan Turk nufusunun buyuk kismi 1912 yili civariyla beraber hizla Turkiye ye akmistir Bosna Hersek Osmanli Devleti nden 19 yuzyil sonlarinda ani bir ilhakla koparilip Avusturya Macaristan a dahil edilmisti Bu surecten gunumuze dek Bosna Hersek ve Bosnaklar oturmus bir sisteme ve duzene sahip olamamislardir Son Yugoslavya savasindaki katliamlarin yaralarini bugun bile sarmaya calisan ulke yasal olarak iki fiilen uc parcali bir idari yapidadir Sirbistan Yugoslavya kurulana dek Osmanli devrinden beri buyuyegelen bir devlet yapisi halinde olmustu Yugoslavya nin parcalanmasi ile yasanan surecler sonucunda kendi icinde yasanan son catismalar ve savaslarla su an en kucuk sinirlarina yaklasmistir Kuzeyindeki Voyvodina ozerk bolgesi de bagimsiz olur ise Sirbistan Osmanli Imparatorlugu nda bagimsizligini ilan ettigi donemdeki sinirlarina cekilmis ilk sinirlarina geri donmus olacaktir Karadag Yugoslavya nin parcalanmasi akabinde Sirbistan ile hareket etmisti Son surecte bagimsizligina kavusarak yeni bir devlet oldu Halihazirda ulke olarak oturma evresindedir Son bagimsiz ulke Kosova dunya siyaset arenasinda lobiler arasi calismalarla kalici bir konum elde etme cabasindadir Bu son surecte Sirbistan ve onun ardindaki Ortodoks camia ile Bati dunyasi ve Turkiye iki ayri kutup gibidirler Yunanistan kuzeybati kisimlarindaki Arnavut azinlik ve kuzeydogusuyla adalarindaki Turk azinlik ile kurulusundan itibaren mucadele icindedir Kurulusundan itibaren Turkleri surekli kontrol altinda tutmakta ve anayasal olarak da kabul etmemektedir Turk yerine Musluman Helen tabiri Bati Trakya nin Lozan Antlasmasi ile resmen Yunanistan a birakildigi gunden beri Bati Trakya Turk Azinligi BTTA ni Turkiye nin Yunan topraklarindaki dogal uzantisi olarak goren Yunan yonetimleri Azinlik i potansiyel bir tehdit ve tehlike olarak degerlendirmisler bu cercevede sekillendirdikleri Azinlik politikalariyla da BTTA ni goce zorlamak bu mumkun olmadigi takdirde de Turk toplumunu asimile etmek hedeflerini gutmuslerdir Bati Trakya Turk Azinligi 1920 li yillarda Bati Trakya nufusunun 65 ini olustururken gunumuzde bu oran 30 lara gerilemistir Ulkedeki cesitli olumsuz politik calismalar yurt disina goce sebep olmus Yunanistan daki Turk nufusu azalmistir Ayni sekilde Kuzeybatida Arnavutluk sinirlarindaki Arnavut nufus konusunda da bazi politik sikintilar vardir Bulgaristan yonetimi 1980 lerde ulkede azimsanmayacak bir nufus oranina sahip Turklerle siddet asimilasyon gibi yontemlerle ugrasmis bu nufusun haklardan mahrumiyetine veya goc etmesine Turkiye ye sebep olmustur Avrupa Birligi tam uyeligi gibi 2000 li yillarin sureciyle beraber ulkedeki Turk nufus biraz rahatlamis gibidir Yunanistan Ekonomik KriziYunan Parlamentosu binasi 2011 yilinda baslayan ve gunumuzde 2012 de etkisi devam eden Yunanistan da olan ekonomik derin kriz Yunan hukumetinin borc krizidir Yunanistan da hukumetin borclanmasi ve bu borclari odeyememesinden kaynaklanmistir Kriz sirasinda eski basbakan Yorgo Papandreu gorevden ayrilmis ve yeni bir hukumet kurulmustur Ulke IMF den ve Avrupa Birligi nden yardim istenmistir 2010 2012 Yunanistan protestolari baslamistir Ulkede issiz sayisi rekor duzeye cikmis gecinememe yuzunden irkcilik artmistir Kaynakca John Wilkes The Illyrians The Peoples of Europe 1996 s 39 ISBN 0 631 19807 5 John Boardman The Cambridge Ancient History Volume 3 Part 1 The Prehistory of the Balkans the Middle East and the Aegean World Tenth to Eighth Centuries BC I E S Edwards N G L Hammond and E Sollberger 1982 s 53 Yet we cannot identify the Thracians at that remote period because we do not know for certain whether the Thracian and Illyrian tribes had separated by then It is safer to speak of Proto Thracians from whom there developed in the Iron Age a b Greece and the Balkans 200 BC 7 Aralik 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde TimeMaps Ingilizce McCarty Alexander the Great s 30 31 Ingilizce Plutarch The Age of Alexander s 262 263 Ingilizce Renault The Nature of Alexander the Great s 61 62 Ingilizce Fox The Search For Alexander s 72 Ingilizce Bose Alexander the Great s Art of Strategy s 96 Ingilizce Renault The Nature of Alexander the Great s 72 Ingilizce Arrian The Campaigns of Alexander p 44 Renault The Nature of Alexander the Great p 73 a b c d e f g Islam Ansiklopedisi Turkiye Diyanet Vakfi Cilt 5 s 28 29 Prof Dr Ibrahim Kafesoglu Turk Milli Kulturu Otuken Nesriyat Istanbul 2003 s 72 73 ISBN 975 437 236 5 8 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 31 Temmuz 2010 a b c Halil Inalcik Turkler ve Balkanlar BAL TAM Turkluk Bilgisi 3 Balkan Turkoloji Arastirmalari Merkezi Prizren 2005 s 20 21 Đorđe Jankovic The Slavs in the 6th century North Illyricum 23 Ocak 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Cambridge Medieval Encyclopedia Volume II Ingilizce Constantine Porphyrogennetos Editor J B Bury The Early History of the Slavonic Settlements in Dalmatia Croatia Serbia De Administrando Imperio Chapters 29 36 London 1920 s vi Ingilizce 1 Kasim 2012 tarihindeWayback Machine sitesinde https web archive org web 20121101151538 http books google bg books id xDNv6qZ I IC amp dq The Emperor Justinian and the Byzantine Empire arsivlendi James Evans Allan Stewart The World of Late Antiquity The Emperor Justinian and the Byzantine Empire Greenwood Publishing Group 2005 ISBN 0 313 32582 0 Ingilizce Alexander Sarantis War and Diplomacy in Pannonia and the Northwest Balkans during the Reign of Justinian The Gepid Threat and Imperial Responses Dumbarton Oaks Papers Washington DC Dumbarton Oaks Trustees for Harvard University 2009 63 s 15 40 19 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Andrew Louth The Byzantine Empire in the Seventh Century In Paul Fouracre and Rosamond McKitterick The New Cambridge Medieval History Volume I Cambridge Cambridge University Press 2005 ISBN 0 521 36291 1 Maria Nystazopoyloy Pelekidoy Symbolὴ eἰs tὴn xronologhsin tῶn Ἀbarikῶn kaὶ Slabikῶn ἐpidromῶn ἐpὶ Mayrikioy 582 602 met ἐpimetroy perὶ tῶn Persikῶn polemwn 27 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Yunanca John Haldon Byzantium in the Seventh Century The Transformation of a Culture Cambridge Cambridge University Press 1990 28 Ocak 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde ISBN 0 521 31917 X Ingilizce Robert Browning The Byzantine Empire Washington DC The Catholic University of America Press 1992 s 115 14 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ISBN 0 8132 0754 1 Ingilizce Stephen W Reinert Fragmentation 1204 1453 In Cyril Mango The Oxford History of Byzantium Oxford Oxford University Press 2002 s 268 270 28 Ocak 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde ISBN 0 19 814098 3 Ingilizce a b Prof Dr Ibrahim Kafesoglu Turk Milli Kulturu Otuken Nesriyat Istanbul 2003 s 179 180 ISBN 975 437 236 5 Gyula Gyorffy Sur la question de l etablissement des Petchenegues en Europe s 283 292 a b Istvan Vasary Ceviren Ali Cevat Akkoyunlu Kumanlar ve Tatarlar Osmanli Oncesi Balkanlar da Dogulu Askerler 1185 1365 YKY Istanbul 2008 s 76 78 ISBN 978 975 08 1310 8 Istvan Vasary Ceviren Ali Cevat Akkoyunlu Kumanlar ve Tatarlar Osmanli Oncesi Balkanlar da Dogulu Askerler 1185 1365 YKY Istanbul 2008 s 125 130 ISBN 978 975 08 1310 8 Istvan Vasary Ceviren Ali Cevat Akkoyunlu Kumanlar ve Tatarlar Osmanli Oncesi Balkanlar da Dogulu Askerler 1185 1365 YKY Istanbul 2008 s 175 ISBN 978 975 08 1310 8 Halil Inalcik Devlet i Aliyye Osmanli Imparatorlugu Uzerine Arastirmalar I Klasik Donem 1302 1606 Siyasal Kurumsal ve Ekonomik Gelisim Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari Istanbul 2009 s 49 53 ISBN 978 9944 88 465 1 a b Halil Inalcik Devlet i Aliyye Osmanli Imparatorlugu Uzerine Arastirmalar I Klasik Donem 1302 1606 Siyasal Kurumsal ve Ekonomik Gelisim Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari Istanbul 2009 s 64 105 107 ISBN 978 9944 88 465 1 a b Sacit Kutlu Milliyetcilik ve Emperyalizm Yuzyilinda Balkanlar ve Osmanli Devleti Istanbul Bilgi Universitesi Yayinlari Istanbul 2007 s 3 ISBN 975 6176 95 5 Gabor Agoston Treaty of Karlowitz Encyclopedia of the Ottoman Empire Infobase Publishing 2010 s 309 310 ISBN 978 0816 06259 1 Ingilizce a b Gail Warrander Verena Knau Kosovo Edition 1 The Bradt Travel Guide Bucks 2007 s 7 9 ISBN 1 84162 199 4 ISBN 978 1 84162 199 9 Ingilizce Ibrahim Artuc Balkan Savasi KASTAS Yayinlari Istanbul 1988 ISBN 975 7639 04 4 Sacit Kutlu Milliyetcilik ve Emperyalizm Yuzyilinda Balkanlar ve Osmanli Devleti Istanbul Bilgi Universitesi Yayinlari Istanbul 2007 onsoz ISBN 975 6176 95 5 20 Yuzyildaki Ikincil Savas ve Zulum 6 Mayis 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Tanil Bora Milliyetciligin Provokasyonu Birikim Yayinlari Istanbul 1995 s 71 Alpaslan Isikli Kuramlar Boyunca Ozyonetim ve Yugoslavya Deneyi Alan Yayincilik Istanbul 1983 s 142 143 Kosovathanksyou com 22 Subat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Kosova Cumhuriyeti nin uluslararasi taninmasina dair internet sitesi Ingilizce Stanovnishtvo Prema Starosti I Polu Opshtine u Srbiјi 2010 9 Nisan 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Sirbistan Istatistik Enstitusu Sirpca Not 2010 yili Sirbistan resmi belgesinde Arnavutlar Bosnaklar Goralilar gibi Islam inancina mensup gruplarin yaninda Muslumanlar Muslimani basligi altinda gosterilmistir bk Stanovnishtvo s 60 Thomas Goltz Minority Within a Minority For Ethnic Turks Serbian War is Another Chapter in a 600 Year Old Story 05 20 99 15 Mayis 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Can Karpat Kosovali Turkler 4 Eylul 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Balkan Incileri 2002 nufus sayimi sonuclari 8 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Makedonya Cumhuriyeti Devlet Istatistik Enstitusu Makedonca Ingilizce Fred Abrahams A Threat to Stability Human Rights Violations in Macedonia Human Rights Watch 1996 ISBN 1564321703 Galina Oustinova Stjepanovic Religion and Politics of Sufi Turks in Macedonia A pre field proposal University College London London 2008 14 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Languages of Greece Turkish 19 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ethnologue 10 Aralik 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 27 Eylul 2012 Bulgaristan nufusu 7 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Naselenie Bolgarii Rusca 2001 Bulgaristan 2001 nufus sayimi sonuclari 27 Mayis 2012 tarihinde Archive is sitesinde arsivlendi Naselenie km 01 03 2001 g po oblasti i etnicheska grupa Bulgarca Structura etno demografică pe arii geografice 19 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde Etnokulturel Cesitlilik Kaynak Merkezi Rumence Phinnemore 2006 157 Constantin Goschin amp Dragusin 2008 59 Ahmet Halacoglu Balkan Harbi Sirasinda Rumeli den Turk Gocleri Turk Tarih Kurumu Ankara 1995 ISBN 975 16 0606 3 Nedim Ipek Rumeli den Anadolu ya Turk Gocleri Turk Tarih Kurumu Ankara 1999 ISBN 9751605962 Prof Dr Ilker Alp Pomak Turkleri Kumanlar Kipcaklar Trakya Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Yayinlari 2008 2 Bati Trakya Turk Azinligi 3 Eylul 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Turkiye Cumhuriyeti Disisleri Bakanligi resmi internet sitesi