Bu maddenin veya bölümün , doğrulanamaz veya yoruma dayalı ifadeler içerdiği düşünülmektedir. Lütfen iddiaları ederek ve yeni geliştirin. Özgün araştırmadan oluşmuş ifadeler kaldırılabilir. Ayrıntılar maddenin bulunabilir. |
Aşk, kişilerarası ilişki veya bir başka varlığa duyulan derin sevgidir. Bunun daha derini ise TDK sözlüğüne göre "güçlü sevgi, güçlü aşk" veya aşırı ve güçlü tutku, istek anlamına gelen hem ruhen hem de bedenen aşık olmayı kapsadığı düşünülen "sevda"dır. Bunun umutsuz (sevenin veya sevenlerin sevdiği ile bir araya gelemediği/gelemeyeceği), güçlü ve insanı hasta edecek derecede saplantılı haline ise "kara sevda" adı verilmektedir. Çeşitli kültürlerde aşk, en yüce erdem veya iyi alışkanlıktan, en derin kişiler arası sevgiden en basit zevke kadar bir dizi güçlü, olumlu duygusal ve zihinsel durumları kapsar. Cinsel veya romantik bir ilişki olursa, partnerlere aşıklar/sevgililer de denir. Bununla birlikte aşk ile ilgili tam bir evrensel tanıma kültürel farklılıklar nedeniyle ulaşılamakta zorlanılmaktadır. En yaygın olarak aşk, güçlü bir çekim ve duygusal bağlanma hissi anlamına gelir.
Aşk hem olumlu hem de olumsuz olarak kabul edilir; bir yanı erdemi insani nezaket, merhamet ve şefkati - "başkasının iyiliği için bencil olmayan sadık ve yardımsever endişe"yi temsil ederken- diğer yanı ahlaksızlığı, insanları potansiyel olarak bir tür mani, takıntı veya karşılıklı bağımlılığa sürükleyen kibir, bencillik, gurur ve egoizme benzer bir insani ahlaki kusuru temsil eder. Bu olumsuz özellikleri kimi zaman dengesiz durumlar yaratması nedeniyle Slavoj Žižek gibi materyalizmi savunan bazı sosyolog ve filozoflarca kötülüğün bir türü olarak görülmektedir.
Ayrıca aşkın, Türkçe'de "sevgi" olarak ifade edilen kavramla eşanlamlı olarak diğer insanlara, kendine veya hayvanlara karşı şefkatli ve sevecen eylemleri de tanımlayabilip tanımlayamaması; "sevgi" kavramı ile aynı kavramı kapsayıp kapsamadığı da ayrı bir tartışma konusudur; ilaveten sevgi ile aşk arasındaki ayrımı savunanlar açısından da sevginin mi aşktan, aşkın mı sevgiden üstün olduğu veya olmadığı yönünde sorunsallık, büyük tartışmalar süregelmektedir. Bu tartışmalar dinsel boyutta da ilahi aşk - beşeri aşk karşılaştırmaları ile yapılmaktadır.
Çeşitli biçimleriyle aşk, kişilerarası ilişkilerin başlıca kolaylaştırıcısı olarak işlev görür ve esaslı psikolojik önemi nedeniyle güzel sanatlarda en yaygın temalardan biridir. Aşkın, insanları tehditlere karşı bir arada tutan ve türün devamını kolaylaştıran bir görevinin olduğu varsayılmaktadır.
Antik Yunan filozofları altı tür sevgi tanımlamıştır: ailevi sevgi (storge), dostça sevgi ya da platonik sevgi (philia), romantik sevgi (eros), öz sevgi (philautia), misafir sevgisi (xenia) ve ilahi ya da koşulsuz sevgi (agape). Modern yazarlar aşkın başka çeşitlerini de ayırt etmişlerdir: karşılıksız aşk, boş aşk,arkadaşça (realist/mantıksal) aşk, mükemmel aşk (gerçek sevgi/gerçek aşk), karasevda, kendini sevme ve saray (şövalye) aşkı. Çok sayıda kültürde de ayrıca aşk: Ren, Yuanfen, Mamihlapinatapai, Cafuné, Kama,Bhakti, Mettā, Ishq, Chesed, Amore, Charity, Saudade (ve bu durumların diğer varyantları veya simbiyozları), şu anda İngilizce başta olmak üzere bazı dillerde eksik olan belirli bir "an" ile ilgili olarak kültürel olarak benzersiz kelimeler, tanımlarla veya sevgi ifadeleri olarak ayırt edilmiştir.
Aşkın renk çarkı teorisi üç birincil, üç ikincil ve dokuz üçüncül aşk stilini tanımlar ve bunları geleneksel renk tekerleği terimleriyle açıklar. Üçgen aşk teorisi yakınlık Samimiyet), tutku ve bağlılığın (sadakatin) aşkın temel bileşenleri olduğunu öne sürer. Aşkın ek olarak dini veya spiritüel anlamları da vardır. Bu kullanım ve anlam çeşitliliği, ilgili duyguların karmaşıklığı ile birleştiğinde, diğer duygusal durumlarla karşılaştırıldığında, aşkı tutarlı bir şekilde tanımlamayı alışılmadık derecede zorlaştırır.
Aşk ile sevgi kavramları arasındaki farklılık tartışmaları
Ancak gerek "Aşk" ve gerekse "Sevgi" kavramlarının aynı kavram olduğunu iddia edenler olsa da; psikoloji ve dilbilimi anlamında aynı anlamı ve kavramı ifade edip etmediği hususundaki tartışmalar halen sürmektedir. Bu iki kavramın aynı anlama gelmediğini farklı anlamlar ifade ettiğini ileri sürenlerden en önemlilerinden biri Sevme Sanatı adlı kitabın yazarı Psikanalist Erich Fromm'dur: Fromm olgun ve olgunlaşmamış aşk arasında bir ayrım yaparak sevgi kalıbını olgun kısma oturtur diğer taraftan da sevginin aşk ile bir görülmesini eleştirir. Ona göre olgunlaşmamış aşk şu prensibi izler: Beni seviyorsun çünkü sen de beni seviyorsun. Olgun aşk der ki: Beni seviyorsun çünkü ben seni seviyorum. Olgunlaşmamış aşk şöyle der: Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var. Olgun aşk der ki: Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum.” diye tasnife tutan Fromm eğer bir kişiye «seni seviyorum» diyebiliyorsam, «ben de herkesi seviyorum, seninle tüm dünyayı seviyorum,, sende aynı zamanda kendimi de seviyorum» da demenin gerektiğini belirterek aşkın insanlarda görülen tüketilen ve bencilliğe dayalı ilişkisini eleştirmekte ve insanları olduğu gibi her şeyiyle sevme gereğini savunmaktadır. Yine Fromm'a göre sevginin, tek kişiye değil, herkese yönelik olduğunu söylemek, sevilen nesneye bağlı olarak çeşitli sevgi biçimleri arasında fark bulunmadığı anlamını vermemelidir..."
Türkçe dil bilimi açısından da gerek Arapçadan gelen sarmaşık kelimesinin kökenini alan yabancı bir kelime olan "aşk" ve gerekse Türkçe kökenli bir kelime olan "sevgi" kelimesinin farklı anlamları bulunmaktadır. Sevgi; İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu; muhabbet. olarak sevgi hoşlanmadan/beğenmeden öte bir kavram olarak tanımlanırken "aşk" ise bunun daha da ötesi "derin sevgi hali" olarak "hoşlanma <sevgi <aşk (<sevda)" hiyerarşisinde tanımlanmaktadır.
Ancak TDK sözlüğünde bu iki kavramın farklı anlam ifade ettiği, sevginin aşkı içine alan bir çatı kavram niteliği taşıdığı belirtilmekle birlikte, evlilik ve birliktelik bağlamında bu ikisi arasında ayrıma giden daha da büyük farklılık atfeden psikolog ve psikiyatristler de bulunmaktadır. Türkiye'de bu yönde ayrımda bulunanlardan biri Nevzat Tarhan'dır. Tarhan'a göre aşık olduğu canlıya ölebilecek kadar bağlanmak olarak ifade edilen aşkı sevgiden ayıran en önemli özelliği sadakat, bağlılık ve şefkattir. Tarhan bunu "Aşkta hoşlanma ve sevgide yaşanandan farklı olarak şefkat vardır. Genel olarak aynı doğru üzerinde bulunduğu düşünülse de sevgi ile şefkat (affection) birbirinden ayrı şeylerdir. Bir insanın aşık olup olmadığı onun şefkatine bakarak anlaşılabilir. Ayrıca şefkat, karşılık beklemez ve şarta bağlı değildir. Şefkat hisseden kişi aşık olduğu insanı ne pahasına olursa olsun mutlu etme peşindedir." şeklinde açıklamıştır. Tarhana göre aşık bir kişide muhakeme ikinci plana düşerken duygular daha ön plana çıkar. Yine Tarhan'a göre sevginin gelişip güven, saygı, bağlılık ile sarmalanıp aşka dönüştüğünü zorlukların üstesinden bu şekilde geldiğini savunur. Bunun yanında yine Tarhan ömür boyu aşk kavramı denen bir kavrama daha değinmekte sevgi saygı, güven bağlılık yanında bunun formülünün eşler arasında iyi bir İş birliği yapılmasını gerektirdiğinden söz etmektedir.Gerek aşk ve gerek sevginin iyi bir ilişkinin nedeni değil sonucu olduğu düşüncesindedir. Ona göre iyi ilişki varsa sevgi çoğalır, yoksa azalir.
Buna karşın diğer bir psikiyatrist ise sevginin kavram olarak aşktan üstün olduğu düşüncesindedir. Aşkın sevgiden 5 farklı yanının olduğunu belirtmekte ve sevgiye aşktan daha büyük değer atfetmekte, ömürboyu aşkla, Fromm gibi olgunlaşmış aşkla eşleştirmektedir. Ona göre sevgi de aşktan farklı olarak "seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var" değil "sana ihtiyacım var çünkü seviyorum" düşüncesi vardır. Aşkta bağlılık ve karşılıklık varken bir görme kusuru olarak öngörülüp, ihtiyaçlar tatmin edilirken; sevgi de ise böyle bir karşılıklılık duygusundan çok karşı tarafa yönelik bir tatmin isteği ön plandadır, aşkın aksine insan egosunu değil ruhunu yani ilişkiyi karşı tarafında ihtiyacını besleme durumu vardır. Sevgide aşkın aksine karşılaştırma ve eğerler olmadan insan sevilir. Sevgi aşkın aksine bir yetenek ve sanattır aynı zamanda bir farkındalık gerektirir, aşkın aksine muhakeme ikincil planda değildir. Üç tür sevgi vardır. "Çünkü sevgisi" (seni seviyorum çünkü çok güzelsin) "Eğer sevgisi" (seni seviyorum eğer böyle kalırsan) bu iki sevgi türü aşk kalıbına otururken; üçüncü tür olan "Rağmen sevgisi" ise bu iki sevgiden tamamen farklıdır. Bir kişiyi değiştirmeden ne olursa olsun her şeyiyle kabul ettiğiniz sevgi türüdür ve aralarındaki en büyük sevgi Sungur'a göre bu sevgidir. Yine Sungur'da aşkın geçiciliğine vurgu yapıp sevginin ise şefkat bağlılık öğeleri ile bir ömür boyu sürebileceğini buna karşın aşk ile yola çıkıp olgunlaşıp sevgiye dönebilen ilişkilerinde olduğunu savunmaktadır.
Türleri
Sevginin türlerine ilişkin psikiyatri dalında ilk çalışma Sigmund Freud tarafından yapılmıştır. Freud, sevginin her türlüsünün kaynağının cinsellik olduğunu öne sürer. Bu görüşüyle çok büyük eleştirilere maruz kalsa da, biyolojik olarak sevginin, hormonlar ya da kimyasallar bakımından cinsellikten başka bir kaynağı yoktur. Freud'a göre sevginin bütün diğer türleri (aile sevgisi, tanrı sevgisi) uygarlıkla gelişen yüceltmelerin sonucudur ve cinsellikten türemiştir. Bu konuda özellikle kabile kültlerindeki totem-tabu anlayışı üzerinde durarak inceleme yapar.
Psikanalist Erich Fromm, sevgiyi insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar. Bu çerçevede sevgiyi biyolojik kaynağı ne olursa olsun beş türde sınıflandırır: kardeşçe sevgi, anaç sevgi, cinsel sevgi, öz sevgi ve tanrı sevgisi.
Kardeşçe sevgi
Sevginin en temel türüdür. Diğer bütün türlerin içerisinde de yer alır. Sorumluluk, saygı ve başka insanları düşünme gibi davranışlar bu türdedir.
Anaç sevgi
Annenin çocuğuna duyduğu koşulsuz sevgidir. Anaç sevginin en belirgin özelliği, koruyuculuk davranışıdır. Kardeşçe sevgideki gibi sorumluluk ve başka insanları önemseme davranışı burada da görülür ancak aradaki fark sevginin, annenin çocuğuna zaten bağlı olduğu için bir karşılık ya da koşul sorgulamadan gerçekleşmesidir. Bu bağ determinist değil, annenin kendiyle bütün bir şeyi sevmekte olduğu için dönüşlüdür ve böylece öz sevgi içerir. Anne karşılık sorgulamaz, çünkü çocuğu sevmekle zaten kendini sevmektedir. Elbette sevginin bu türü anne-çocuk arasında sınırlı kalmaz. Bu biyolojik bağın olmadığı yerde de insan ilişkilerinde anaç sevgi görülebilir.
Cinsel sevgi
Bu maddenin konusunda kuşkular bulunmaktadır.Ocak 2022) () ( |
Karşılıklı koruyuculuk, onaylama davranışlarını içerir. Diğer türlerden en belirgin farkı, cinsel sevgide eşitlik anlayışının olmamasıdır. Söz gelimi baba sevgisi bütün çocuklara eşittir. Kardeşini seven de bütün kardeşlerini sever. Ancak cinsel sevgide tek bir kişi seçilir ve cinsellik davranışı o kişiyle sınırlandırılır. Özellikle erkek canlı türleri çok eşlilik davranışı gösterse de, bu hormonlardan kaynaklanmaktadır. Erkek bireyler etkin biçimde fazla sperm salgıladıkları için, bu spermleri olabildiğince fazla sayıda dişi bireye aktarmayı isterler. Dişi bireylerde ise çok eşlilik yaygın görülmez, çünkü onlar yumurtalarına çok önem verir ve bu yüzden eş konusunda seçicidirler.
Tek eşlilik, iyi eş seçimiyle verimli bireylerin doğması bakımından, biyolojik olarak önemli ve gereklidir. Çok eşlilik davranışı biyolojik olarak verimsizdir. Sevgi kuramı, erkek bireylere bir oto kontrol önerir. Çünkü sevmenin bir sanat olması bakımından sevgi, olgunluk ve çaba gerektirir.
Cinsel arzu, bir kişinin cinsel olarak uyarıldığı zaman hissettiği istektir. Cinsel arzunun oluşumu, beyindeki hipotalamusta başlar ve seks hormonları, özellikle testosteron, östrojen ve progesteron gibi hormonların düzeyleri ile ilişkilidir. Cinsel uyarılma; cinsel fantaziler, erotik düşler, dokunma, öpücük ve cinsel ilişki yoluyla arttırılabilir.
Öz sevgi
Öz sevginin diğer bütün sevgi türlerinin ön koşulu olduğuna dair spiritüel gruplarca ve özgüvenle ilgili kitaplarda ifade edilen yaygın bir kanı vardır. Bu psikoloji literatüründe tartışma konusudur. Bu kanıya dair sunulan, önde gelen bilimsel dayanaklardan biri, Erik Erikson'un istikrarlı bir kimlik tanımının bireyin bir başkasıyla yakınlık sağlaması için ön koşul olduğunu ifade eden çalışmalarıdır. Buradaki kimlik tanımının öz sevgiye yol açtığına dair bir bulgu olmadığından bu, Erikson'un çalışmalarının yanlış yorumudur. Maslow'un gereksinimler hiyerarşisine göre de, aidiyet (yani sevilme) hissi, kendini gerçekleştirme (öz sevgi buna dahildir) hissine göre daha temel bir ihtiyaçtır; dolayısıyla başkalarınca sevilmek öz sevgi için bir ön koşuldur. Özellikle narsist kişiliklerde öz sevginin başkalarınca sevilmekle arttığına dair bulgular mevcuttur.
Etik olarak, Aristoteles erdem etiği anlayışı çerçevesinde, öz sevgi kavramının kişinin mantık dışı tutkularıyla barışık olması anlamında ve dolayısıyla olumsuz yönde kullanılmasına karşı çıkar. Aristoteles'e göre öz sevgi, kişinin en iyi ve güvenilir tarafı olan aklını (nous) sevmesidir. Bu doğrultuda ruhunun bu parçasıyla barışık olan ve aklının dilediğini yapan bireyler, en asil icraatlarda bulunacaklardır. Aristoteles bu tür öz sevgiyi arkadaşlara olan sevgi ve vatan sevgisinin kaynağı olarak görür.
Diğer sevgi/aşk kavramları
Bilimde
Biyolojideki geleneksel görüş, aşkta üç ana dürtü olduğu yönündedir: libido, bağlanma ve partner tercihi. Bu dürtüleri yöneten birincil nörokimyasallar (nörotransmiterler, seks hormonları ve nöropeptidler) testosteron, östrojen, dopamin, oksitosin ve vazopressindir. Bunun yanında stres hormonu (kortizol), adrenalin de önemli bir faktör olarak aşkta rol oynar. Basit olarak aşkın ve sevginin hormonlarla da ilgili olduğu kanıtlanmıştır. Örneğin, annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız, sonsuz sevginin kaynağı doğum sonrası salgılanan hormonlardır. Bu hormonlar yalnız kadınlarda (ve memeli hayvanların dişilerinde) bulunur ve yalnız doğum sonrası salgılanmaya başlar ve hayvanların kendi türlerini koruyup büyütmesine olanak sağlar. Ancak aşk olarak tanımlanan ve karşı cinse veya hemcinse duyulan tutkulu sevgide farklı hormonlar görev yapar. "Aşk hormonu" olarak tanımlanabilen tek bir hormon henüz bulunamasa da yapılan çalışmalarda bir deneğe âşık olduğu kişi gösterilince kanında mutluluk hormonu, cinsel istek hormonu, stres hormonu ve adrenalinin arttığı tespit edilmiştir. Aşk olgusunda birden çok hormonun rol oynadığı ve bu hormonların görsel, işitsel veya psikolojik etkilerle salgılandığı öne sürülmüştür.
Bazı deneysel çalışmalarda PET (Positron Emission Tomography) ve MRI (Magnetic Resistant Imaging) yardımıyla beyindeki aktif bölgeler gösterilerek, aşkın beyindeki merkezi gösterilmeye çalışılmıştır. Bulunan bazı verilerin olmasına karşılık hala tam olarak bir fikir bütünlüğüne varılamamıştır.
Stanford Üniversitesi araştırma ekibi yaptığı deneylerle aşkın "analjezik" ağrı kesici özelliği olduğunu göstermiştir.
Biyolojide
Biyolojiye göre aşk tüm hayvan ve insanlarda olması gereken ve yaşamın devam etmesi için önemli olan duygudur, açlık ve susuzlukla eşdeğerdir. Aslında hayvanların çoğu aşk yaşamazlar. Aşk genel olarak memelilerde görülür. Antropolog 'a göre Şehvet, cazibe ve bağlılık aşkı oluşturan önemli öğelerdir. Şehvet cinsel istek duygusudur.Romantik cazibe, eşlerin hangi partnerleri çekici bulup peşinden gideceğini belirler, seçim yaparak zaman ve enerji tasarrufu sağlar. Bağlanma bir evi paylaşmayı, ebeveynlik görevlerini, karşılıklı savunmayı ve insanlarda emniyet ve güvenlik duygularını içerir. Nörotransmitterler de dahil olmak üzere üç farklı nöral devre ve üç davranış biçimi bu üç romantik tarzla ilişkilidir.Romantik ve erotik ortamlarda bu duygu açığa çıkar ve vücutta birçok değişime neden olur. .
Testosteron ve östrojen şehvet sonucu salgılanması artan hormonlardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda nörobilim âşık insanların beyinlerinde gerçekleşen olayları incelemeye başladı.Şehvet, 'yi teşvik eden ilk tutkulu cinsel arzudur ve testosteron ve östrojen gibi hormonların bir takım kimyasalların salınımının artmasını içerir. Bu etkiler nadiren birkaç hafta veya aydan fazla sürer. İkinci aşamada aşık olan birinin beyninde feromon ve tiroksin salgısının arttığı gözlenmiş norepinefrin ve serotonin salgısının da âşık olan kişide tuhaf davranışlara sebep olduğu açıklanmıştır. Bu salgıların beyni uyaran dopamin'i arttırdığı ve dopamin beyin uyarıcısı'nın ise genelde uyuşturucu kullananlarla aynı oranda arttığı gözlenmiştir. Dopamin'in fazla uyarılması her ne kadar keyif verse de yan etkileri kaçınılmazdır. Bunlar: kalp hızının artışı, kan basıncında yükseliş, iştah kaybı, uykusuzluk, heyecanı tetiklediği gözlemlenmiştir. Kalp hızının aşırı artışı kalp krizine neden olabilir. Fakat bu kalp hızının aşırı artışı gençlerde değil de genellikle yaşlılarda ölüme neden olmaktadır. Bu sürecin 1,5 yıl ile 3 yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.
Şehvet ve çekim aşamalarının her ikisi de geçici olarak kabul edildiğinden, uzun vadeli ilişkileri açıklamak için üçüncü bir aşamaya ihtiyaç vardır. Bağlanma, yıllarca ve hatta on yıllarca süren ilişkileri teşvik eden bağdır. Bağlanma genellikle evlilik ve çocuklar gibi taahhütlere ya da ortak ilgi alanları gibi şeylere dayanan karşılıklı arkadaşlığa dayanır. Kısa süreli ilişkilerde bulunandan daha yüksek düzeyde oksitosin ve vazopressin kimyasalları ile bağlantılıdır. ve çalışma arkadaşları, sinir büyüme faktörü (NGF) olarak bilinen protein molekülünün insanlar ilk aşık olduklarında yüksek seviyelere sahip olduğunu, ancak bunların bir yıl sonra eski seviyelerine döndüğünü bildirmiştir.
Aşkın yok olması var olmasından daha tehlikelidir. Bir aşkın bitişi intiharlara neden olabilir. Bunun nedeni aşkın bitmesi ile oluşan üzüntü sonucu norepinefrin salgısı artar. Norepinefrin vücuttaki sinirleri besler. Aynı zamanda kalp hızı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Eğer bu salgı fazla artarsa aşırı sinirlenme, öfke, sebepsiz yere ağlama krizleri, kalp çarpıntısı görülebilir. Enzo Emanuele aşk acılarının aşırı norepinefrin salgısı sonucu sinir büyüme faktörü'ünü (NGF) arttırdığını bunun ise beyindeki sinirlere zarar verebileceğini söyledi. Bu yüzden çoğu roman ve dizilerde aşk için ölen insanlar vurgulanıyor. Aşk için ölen veya intihar eden insanların sayısı az değildir.
Psikolojide
Psikoloji aşkı bilişsel ve sosyal fenomen olarak gösteriyor. Psikolog Robert Sternberg bir formülle aşkı açıkladığını savundu. Psikoloğun aşk üçgen teorisi şöyledir; aşk üç bağdan oluşur bunlar: yakınlık, bağlılık ve tutkudur. Eğer bu üçünden biri yok olursa aşk biter. Aşk ilk önce samimiyetle başlar. Aslında en başlangıç aşaması hoşlanma ve beğenmedir. Sonra samimiyet ön plana çıkar. Daha sonra âşık olunan kişi ile gülüşmeler ve selamlaşmalar başlar. Sonra yakınlık ve sohbet başlar. İşte aşkın üç bağından biri oluşmuş oldu. Yakınlık kuruldu. Daha sonra arkadaşlık duygusu kazanılır. Eğer ona yeterince güven verdiğinizi anlamanızı istiyorsanız size sırrınızı açıklamasını bekleyin. Eğer sır veya özel bir paylaşımınız olduysa ikinci bağ da kurulmuş demektir. Son aşama artık arkadaşlıkla olacak bir şey değil itiraf etmeniz gerekir. Onu sevdiğinizi ve hoşlandığınızı direkt söylemenize gerek yok. Bunu belirtebilirsiniz. Mesajla, çiçekle, sürprizler ile bunu açıklayabilirsiniz. Eğer gerçekten birbirinizi seviyorsanız son aşamaya geçebilirsiniz. Ve aşkın en son aşaması tutkuya geldik. Aşkın son ve yaygın şeklidir. Diğer adı ile cinselliktir. Günümüzde aşklar bu aşamalara uğramadan en son tutkuya ulaşmaktadır.
1970lerde aşk üzerinde psikometri çalışmaları ile tanımlamaya uğraşan Amerikalı psikolog Zick Rubin'e göre aşk kendi arasında üçe ayrılır: Romantik aşk, sahiplenici aşk, kullanılan aşk. Romantik aşk her iki tarafında tutku ile birbirine bağlı olduğu ve mutlu edici aşktır. Sahiplenici aşk bir tarafın diğer kişiye aşırı derece sahip çıkması ve onun her konuştuğu kişiyi kıskanması sonucu ortaya çıkar. Bazıları ölümle bitebilir. Kullanılan aşk ise genelde zengin kadın ve erkeklerin aşkını paraya çevirmektir. Kendisini seven adam veya kadının parası ile yaşamak olarak da tanımlanabilir.
Pozitif ve negatif yüklerin birbirini çektiğini gösteren Coulomb yasası gibi elektrik teorilerindeki gelişmelerin ardından, insan yaşamında da "zıt kutuplar birbirini çeker" gibi benzerlikler öngörülmüştür. İnsan çiftleşmesi üzerine yapılan araştırmalar, karakter ve kişilik söz konusu olduğunda bunun genellikle doğru olmadığını ortaya koymuştur - insanlar kendilerine benzer insanlardan hoşlanma eğilimindedir. Bununla birlikte, bağışıklık sistemleri gibi birkaç alışılmadık ve spesifik alanda, insanların kendilerine benzemeyen (örneğin, ortogonal bağışıklık sistemine sahip) diğerlerini tercih ettikleri görülmektedir, çünkü bu belki de her iki dünyanın da en iyisine sahip bir bebeğe yol açacaktır. Son yıllarda, bağlılıklar, bağlar, bağlar ve yakınlıklar terimleriyle tanımlanan çeşitli teorileri geliştirilmiştir. Bazı otoriteleri [] bağları özgeci ve narsist olmak üzere iki ana bileşene ayırmaktadır. Bu görüş, uygulamalı psikoloji alanındaki çalışmalarında sevgi ve kötülük tanımlarını araştıran Scott Peck'in çalışmalarında temsil edilmektedir. Peck, aşkın "bir başkasının ruhsal gelişimi için duyulan endişe" ile basit narsisizmin bir birleşimi olduğunu savunur. Bu ikinin kombinasyonu halinde, aşk sadece bir duygu değil, bir "faaliyettir".
Psikolog Erich Fromm ise Sevme Sanatı adlı kitabında aşkın sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir eylem olduğunu ve aslında aşk "duygusunun", kişinin zaman içinde bir dizi sevgi dolu eylem yoluyla sevgiye bağlılığına kıyasla yüzeysel olduğunu savunmuştur. Fromm, sevginin nihayetinde bir duygu olmadığını, daha ziyade bir başkasına, kendine veya birçok başkasına yönelik sevgi dolu eylemlere sürekli bir süre boyunca bağlılık ve bağlılık olduğunu savunmuştur. Fromm ayrıca aşkı, ilk aşamalarında istemsiz bir duygu olarak ortaya çıkabilen, ancak daha sonra artık bu duygulara (sehvete) bağlı olmayan, bunun yerine yalnızca bilinçli bağlılığa bağlı olan bilinçli bir seçim olarak tanımlamıştır. Kısacası Aşk (sevgi duygusu)- sevgi (olgunlaşmış aşk) arasında bir ayrıma gitmiştir.
Sosyolojide
Aşk, sosyolojide toplum yapısını oluşturan en önemli etkenlerden birisidir. Fakat bazı aşklar ölümle ve cinayetle sonuçlanabilir. Günümüzde de işlenen namus cinayeti veya aşk için yapılan cinayetler az değildir. Genellikle aşk cinayetlerinin kurbanı kadınlar olur. Cinayetlerin çoğu aldatılma veya terk edilme sonucu işlenir. Bazen bir aşka mani olanları ortadan kaldırmak için de cinayetler işlenebilir. Aşk sosyolojik açıdan küçümsenecek bir şey değildir. Aşk sadece karşı cinslerle olmaz. Nesnelere, siyasi partilere, kendi cinsiyetlerine veya birliklere de âşık olabilirler. Mesela futbol aşkı birçok olaylara neden olmuştur. Bir takım için insanlar birbirlerini öldürmekte veya kavga edebilmektedir. Bu da bir aşktır. Örneğin siyasi partilere de âşık olunabilir. Parti mitinglerinde çıkan kavgalar ya da bir parti başkanına laf atan birinin linç edilmeye kalkılması bunlarda aşkın, şiddet ile ortaya çıkışıdır. Bazen aşk sapıklıklara da neden olmaktadır. Çoğu seri katil ölülerle seks yapma eğilimi veya ölülere âşık olma sapkınlığı taşır. Bu yüzden öldürdükleri kurbanlara tecavüz ederler. Aşkın en büyük ve en yaygın gerçekleşen problemi ise tecavüzdür.[] Karşılıksız aşklar tecavüzle veya ölümle sonuçlanabilir; ama her karşılıksız aşk böyle bitmeyebilir. Platonik aşk olarak adlandırılan geçici karşılıksız aşklar da vardır. Sosyoloji, aşkın bireylere değil topluma etkisini inceler ve toplumda aşk bazı problemlere neden olmaktadır.
Öte yandan sosyoloji aşk acısını ve bu acının günümüzde artan problemlerini incelerken bazı tespitlerde de bulunmaktadır. Özellikle sosyolog "Aşk Neden Acıtır? adlı kitabında eski ve yeni aşk ilişkilerini karşılaştırırken eskiden günümüze teknolojik ve toplumsal gelişimlerin buna zarar verdiğini, aşk olgusunu olumsuz etkilediğini de belirtmektedir. Bunda da modern çağda gelişen 5 faktörün etkili rol oynadığından söz etmektedir: Bu 5 faktörü 1-Günümüzde kadın erkek ilişkileri açısından bu süreç serbestleşip erkekler yanında kadınlarda seçilir hale gelmesi, diğer yandan kadın güzelliğinin etik ve ahlaki değerlere göre değil, fiziksel çekiciliğe ve güzelliğe göre belirlenmesi kapitalist toplumda kadınların "evlilik piyasaları" kurulacak kadar tüketim kültürünün bir aktörü haline gelmesi; 2-Günümüzde evlilik ve birliktelik, ömür boyu sürmesi gereken bir ilişki olarak değerlendirilmemesi netice olarak bu olgunun "bağlılık korkusu” fenomeni ile kendini göstermesi sürekli olarak yeni ilişkilere yol alma evlilik piyasası ile aşkın tükenir hale getirilmesi; 3- Her ne kadar toplumsal eşitsizliğin azaltılması yönünde kısmi olumlu etkileri olsa da modern çağda statü kazanımı için hem kadında hem erkekte cinselliğin ön plana çıkması, cinselliğin adeta erkek için erkekliklerini gösterecekleri bir yarışa evrilmesi ve evlilik ile çoğalma arzusunun ikinci plana düşmesi; 4- eskiden karşılıksız sevginin verdiği acı,bireyi güçlendirirken karşılıksız sevgi övülürken, modern çağda ise aşk acısının, zarar görmüş bir benlik olarak görülüp bireyin özgüvenine saldırı gibi aşk acısının lanse edilmesi; 5-medya, kitaplar, internet, yapay zeka gibi modern çağda çeşitlenen çeşitli iletişim araçları vasıtasıyla yapılan hatalı yayınlar ve yönlendirmelerle, gerçek dışı olgu ve etmenlerin insanların zihninde gerçekmiş gibi algılanmasına ve gerçek dışı irrasyonel, gerçek hayatla uyuşmayan, imkansıza yakın beklentilerin aşkta, sevgide, evlilikte istenmesine, umulmasına neden olunması olarak sıralamaktadır.
Evrimsel teoriler
Evrimsel psikoloji, hayatta kalma aracı olarak sevgi için çeşitli nedenler sunmaya çalışmıştır. İnsanlar diğer memelilere kıyasla yaşam sürelerinin büyük bir kısmında ebeveyn yardımına muhtaçtır. Bu nedenle sevgi, bu uzun süre boyunca çocuklara ebeveyn desteğini teşvik eden bir mekanizma olarak görülmüştür. Dahası, araştırmacılar Charles Darwin kadar erken bir dönemde insan sevgisinin diğer memelilere kıyasla benzersiz özelliklerini tespit etmiş ve sevgiyi insan türünün gelişmesini ve genişlemesini sağlayan sosyal destek sistemlerinin oluşturulmasında önemli bir faktör olarak değerlendirmiştir.[]Diğer bir faktör de cinsel yolla bulaşan hastalıkların diğer etkilerinin yanı sıra doğurganlığın kalıcı olarak azalmasına, fetüsün zarar görmesine ve doğum sırasında komplikasyonların artmasına neden olabilmesidir. Bu durum tek eşli ilişkileri çok eşliliğe tercih ederken önemli bir faktördür.
Uyarlanabilir fayda teorileri
Bir teoriye göre, erkek ve kadın arasındaki kişilerarası aşk, çiftleşmeyi ve eşeyli üremeyi kolaylaştırdığı için evrimsel açıdan uyarlanabilir bir fayda sağlar. Bununla birlikte, bazı organizmalar çiftleşmeden eşeysiz olarak üreyebilir. Kişilerarası aşkın adaptif faydasını anlamak, eşeysiz üremenin aksine eşeyli üremenin adaptif faydasını anlamaya bağlıdır. Richard Michod, aşkın ve dolayısıyla eşeyli üremenin iki önemli adaptif avantaj sağladığına dair kanıtları gözden geçirmiştir. Birincisi, eşeyli üreme, ebeveynden yavruya geçen DNA'daki hasarların onarımını kolaylaştırır (eşeyli sürecin önemli bir aşaması olan mayoz bölünme sırasında). İkincisi, ebeveynlerden herhangi birindeki bir gen zararlı bir mutasyon içerebilir, ancak eşeyli üreme ile üretilen dölde, bir ebeveyn tarafından eklenen zararlı bir mutasyonun ifadesi, diğer ebeveynden gelen etkilenmemiş homolog genin ifadesi ile maskelenebilir.
Bilimsel modellerin karşılaştırılması
Aşkın biyolojik modelleri onu açlık veya susuzluğa benzer bir memeli [] dürtüsü olarak görme eğilimindedir. Psikoloji aşkı daha çok sosyal ve kültürel bir olgu olarak görür. Aşk hormonlardan (oksitosin gibi), (Sinir büyüme faktörü-Nerve Growing Factor (NGF) gibi) ve feromonlardan etkilenir ve insanların aşk hakkındaki düşünceleri ve davranışları aşk anlayışlarından etkilenir. Biyolojideki geleneksel görüş, aşkta iki ana dürtü olduğu yönündedir: cinsel çekim ve bağlanma. Yetişkinler arasındaki bağlılığın, bir bebeğin annesine bağlanmasına yol açan ilkelerle aynı şekilde işlediği varsayılır. Geleneksel psikolojik görüş aşkı, eşlikçi aşk ve tutkulu aşkın bir bileşimi olarak görür. Tutkulu aşk yoğun bir özlemdir ve genellikle (nefes darlığı, hızlı kalp atışları) ile birlikte görülür; eşlik eden aşk ise fizyolojik uyarılmanın eşlik etmediği bir şefkat ve yakınlık hissidir.
Kültürde
Antik Yunan
Sevginin Yunan mitolojisinde önemli bir yeri vardır. Birçok tanrı sevgi duygusuyla ilgilenir.
Yunanca, "aşk" kelimesinin kullanıldığı birkaç farklı anlamı ayırt eder. Eski Yunanlılar sevginin dört biçimini tanımlamışlardır: akrabalık veya yakınlık (storge), arkadaşlık ve/veya platonik aşk (philia), cinsel ve/veya romantik arzu (eros) ve kendinden vazgeçme veya ilahi sevgi (agape).
Modern yazarlar romantik aşkın başka çeşitlerini de ayırt etmişlerdir. Ancak Yunancada (diğer birçok dilde olduğu gibi) bu kelimelerin anlamlarını birbirinden tamamen ayırmak tarihsel olarak zor olmuştur. Aynı zamanda, İncil'in Antik Yunanca metninde agapo fiilinin phileo ile aynı anlama geldiğine dair örnekler vardır.
- Agape (ἀγάπη)
- günümüz Yunancasında aşk. S'agapo terimi Yunanca'da seni seviyorum anlamına gelir. Agapo kelimesi seviyorum fiilinin karşılığıdır. Genellikle erosun önerdiği fiziksel çekicilikten ziyade "saf", ideal bir sevgi türünü ifade eder. Bununla birlikte, agapenin eros ile aynı anlamda kullanıldığı bazı örnekler de vardır. "Ruhun sevgisi" olarak da tercüme edilmiştir. Etimolojik anlamı "kardeşçe sevgi" olan bu tanrının görevi, ideal aşkı sağlamak fiziksel çekiciliği arttırmaktır.
- Eros (ἔρως)
Cinsel sevgi anlamındaki bu sözcük, okçu tanrı Eros'a dayanır. Yunanca erota kelimesi aşık anlamına gelir. Platon kendi tanımını geliştirmiştir. Eros başlangıçta bir kişi için hissedilse de, tefekkürle birlikte o kişinin içindeki güzelliğin takdir edilmesine, hatta güzelliğin kendisinin takdir edilmesine dönüşür. Eros ruhun güzellik bilgisini hatırlamasına yardımcı olur ve ruhani hakikatin anlaşılmasına katkıda bulunur. Aşıklar ve filozofların hepsi eros tarafından hakikati aramak için ilham alırlar. Bazı çevirilerde "beden sevgisi" olarak da geçer.Philia (φιλία)
- tarafsız erdemli sevgi, Aristoteles tarafından VIII'de ele alınan ve geliştirilen bir kavramdır. Arkadaşlara, aileye ve topluma sadakati içerir ve erdem, eşitlik ve yakınlık gerektirir. Philia pratik nedenlerle motive edilir; taraflardan biri veya her ikisi de ilişkiden fayda sağlar. "Akıl sevgisi" anlamına da gelebilir. .
- Storge (στοργή)
- Ebeveynlerin yavrularına karşı hissettikleri gibi anaç sevgi, doğal sevgi,
- Xenia (Zenia)-(ξενία)
- Misafirperverlik, Antik Yunan'da son derece önemli bir uygulamaydı. Bir ev sahibi ile daha önce yabancı olabilen misafiri arasında neredeyse ritüelleşmiş bir dostluk vardı. Ev sahibi misafirini besler ve ona kalacak yer sağlardı, misafirin de buna sadece minnettarlıkla karşılık vermesi beklenirdi. Bunun önemi Yunan mitolojisinde, özellikle de Homeros'un İlyada ve Odysseia'sında görülebilir.
- Afrodit (Αφροδίτες)
- Aşk ve güzellik tanrıçasıdır.
Antik Roma (Latinler)
Latince dilinde İngilizce "love" kelimesine karşılık gelen birkaç fiil vardır. amō, bugün hala İtalyancada olduğu gibi amare ("sevmek") mastarıyla birlikte seviyorum anlamına gelen temel fiildir. Romalılar bunu hem sevgi anlamında hem de romantik ya da cinsel anlamda kullanmışlardır. Bu fiilden amans - bir aşık, amator, "profesyonel aşık", genellikle zamparalık kavramıyla birlikte - ve amica, İngilizce anlamında "kız arkadaş", genellikle bir hayat kadınlığını örtmeceli olarak uygulanır. Buna karşılık gelen isim amor'dur (bu terimin Romalılar için önemi, şehrin adının Latince Roma olmasından da anlaşılmaktadır: Roma- eski zamanlarda geniş çevrelerde Şehrin gizli adı olarak kullanılan amor'un bir anagramı olarak görülebilir), aşk ilişkilerini veya cinsel maceraları belirtmek için çoğul formda da kullanılır. Aynı kök aynı zamanda amicus-"arkadaş"-ve amicitia, "dostluk" (genellikle karşılıklı çıkara dayanır ve bazen "borçluluk" ya da "nüfuz "a daha yakın bir anlama gelir) sözcüklerini de üretir. Cicero "Dostluk Üzerine" (de Amicitia) adlı bir küçük kitap yazmış ve bu kavramı uzun uzadıya tartışmıştır. Ovid, Ars Amatoria (Aşk Sanatı) adlı bir flört rehberi yazmıştır; bu eserde evlilik dışı ilişkilerden aşırı korumacı ebeveynlere kadar her şey derinlemesine ele alınmıştır.
Latince bazen İngilizcede basitçe hoşlanmak anlamına gelen amāre kelimesini kullanır. Bununla birlikte, bu kavram Latincede çok daha genel olarak placere veya delectāre terimleriyle ifade edilir; bu terimler daha çok konuşma dilinde kullanılır, ikincisi Catullus'un aşk şiirlerinde sıkça kullanılır. Diligere genellikle "sevgi beslemek", "saygı duymak" anlamına gelir ve nadiren de olsa romantik aşk için kullanılır. Bu sözcük iki erkeğin arkadaşlığını tanımlamak için uygun olacaktır. Buna karşılık gelen diligentia ismi ise "çalışkanlık" veya "dikkatlilik" anlamlarına gelir ve fiil ile anlamsal olarak çok az örtüşür. Observare, diligere ile eşanlamlıdır; İngilizce ile akraba olmasına rağmen, bu fiil ve ona karşılık gelen isim, observantia, genellikle "saygı" veya "sevgi" anlamına gelir. Caritas, Hristiyan İncil'inin Latince çevirilerinde "hayırsever sevgi" anlamında kullanılır; ancak bu anlam Klasik pagan Roma edebiyatında bulunmaz. Yunanca bir kelimeyle karıştırılmasından kaynaklandığı için, buna karşılık gelen bir fiil yoktur.
Çin
Çin geleneğinde aşkın iki felsefi temeli vardır; bunlardan biri eylemleri ve görevleri vurgulayan Konfüçyüsçülükten, diğeri ise evrensel bir aşkı savunan Mohizm'den gelmektedir. Konfüçyüsçülüğün temel kavramlarından biri olan 仁 (Ren, "yardımsever sevgi"), sevginin kendisinden ziyade bir ilişkideki görev, eylem ve tutuma odaklanır. Konfüçyüsçülükte kişi, çocuklardan evlat sevgisi, ebeveynlerden nezaket, krala sadakat ve benzeri eylemleri gerçekleştirerek yardımsever sevgisini gösterir.
愛 (Mandarin: ài) kavramı M.Ö. 4. yüzyılda Çinli filozof Mozi tarafından Konfüçyanizm'in yardımsever sevgisine tepki olarak geliştirilmiştir. Mozi, Çinlilerin aile ve klan yapılarına olan aşırı bağlılığını "evrensel sevgi" (兼愛, jiān'ài) kavramıyla değiştirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken, insanların farklı insanlara farklı derecelerde değer vermesinin doğal ve doğru olduğuna inanan Konfüçyüsçülere doğrudan karşı çıkmıştır. Buna karşın Mozi, insanların ilke olarak tüm insanlara eşit derecede değer vermesi gerektiğine inanıyordu. Mohizm, farklı insanlara karşı farklı tutumlar benimsemek yerine, sevginin koşulsuz olması ve sadece arkadaşlara, aileye ve diğer Konfüçyüsçü ilişkilere değil, karşılık gözetmeksizin herkese sunulması gerektiğini vurgulamıştır. Daha sonra Çin Budizminde Ai (愛) terimi tutkulu, şefkatli bir sevgiyi ifade etmek için benimsenmiş ve temel bir arzu olarak kabul edilmiştir. Budizmde Ai, bencil ya da özverili olabilme yeteneğine sahip olarak görülmüş, ikincisi aydınlanmaya giden yolda kilit bir unsur olmuştur.
Mandarin Çincesinde 愛 (ài) genellikle Batı'daki aşk kavramının karşılığı olarak kullanılır. 愛 (ài) hem fiil (örneğin 我愛你, Wǒ ài nǐ veya "seni seviyorum") hem de isim (örneğin 愛情 àiqíng veya "romantik aşk") olarak kullanılır. Bununla birlikte, Konfüçyüsçü 仁 (rén) etkisiyle, 我愛你 (Wǒ ài nǐ, seni seviyorum) ifadesi çok özel bir sorumluluk, bağlılık ve sadakat duygusu taşır. Bazı Batı toplumlarında olduğu gibi sık sık "seni seviyorum" demek yerine, Çinliler sevgi duygularını daha sıradan bir şekilde ifade etmeye daha yatkındır. Sonuç olarak, "Senden hoşlanıyorum" (我喜欢你, Wǒ xǐhuan nǐ) Mandarin'de sevgiyi ifade etmenin daha yaygın bir yoludur; daha eğlenceli ve daha az ciddidir. Bu Japonca için de geçerlidir (suki da, 好きだ).
Fars
Adem'in çocukları tek bir bedenin uzuvlarıdır
Tek bir özden yaratılmış olmak.
Zamanın felaketi bir uzvu etkilediğinde
Diğer uzuvlar hareketsiz kalamaz.
Eğer başkalarının dertlerine sempati duymuyorsanız
"İnsan" adıyla çağrılmaya layık değilsiniz.
Fars kültüründe aşık şairleri Hafız ve Sa'di gibi isimlerdir. Bu şairlerin aşkı kadına, doğaya veya güzelliklere değil ilahadır. İlahi aşk Fars kültüründe çok yoğundur. Neredeyse her şair şiirlerinde İlahi aşkı işler. İslam'ın etkisiyle Tasavvuf İslam Geleneği yaygınlaşır. Bu aşkı şairler sadece şiirlerine değil yaşamlarına da yansıtmışlardır. Aşklarını şiirlerinde ifade ederken en süslü sözcükleri ve en güzel kafiyeleri kullanmışlardır. Fars edebiyatında aşkın etkileri yoğun olarak görülmektedir. Şiirlerde hep sevgi ve aşk sözcüğü kullanılır. Farsça Arapça kökenli aşk sözcüğü "eşk" olarak okunur bu şekilde yazılır: عشق) Bununla birlikte, çoğu kişi tarafından kişiler arası sevgi için çok katı bir terim olarak kabul edilir ve daha yaygın olarak "doost daştan" ("hoşlanma") ile değiştirilir. Pers kültüründe her şey sevgi ile kuşatılmıştır ve her şey sevgi içindir; arkadaş ve aile sevgisinden, karı-koca sevgisinden başlayarak yaşamdaki nihai hedef olan ilahi sevgiye (ilahi aşka) ulaşılır.
Hindistan
Çağdaş literatürde aşk için kullanılan Sanskritçe kelime "sneha"'dır. Diğer terimler arasında masum aşkı ifade eden "priya", manevi aşkı ifade eden "prema" ve genellikle cinsel arzuyu ifade eden "kama" yer almaktadır.
Bununla birlikte, bu terim aynı zamanda sanat, dans, müzik, resim, heykel ve doğa gibi her türlü duyusal zevk, duygusal çekim ve estetik hazzı da ifade etmektedir.Kama kavramı Vedalar'ın bilinen en eski ayetlerinden bazılarında yer almaktadır. Örneğin Rig Veda'nın 10. Kitabı evrenin büyük bir ısı tarafından yoktan yaratıldığını anlatır. İlahi 129'da şöyle der:
कामस्तदग्रे समवर्तताधि मनसो रेतः परथमं यदासीत |
सतो बन्धुमसति निरविन्दन हर्दि परतीष्याकवयो मनीषा ||...Bundan sonra başlangıçtaki Arzu, Ruh'un ilk tohumu ve filizi olan Arzuyu doğurdu,
Kalbinin düşüncesiyle araştıran bilgeler, var olanın var olmayandaki akrabalığını keşfettiler.— Rig Veda M.Ö 15.yy
Japonya
Japon dili "aşk "ın İngilizce karşılığını ifade etmek için üç kelime kullanır. "Aşk" çok çeşitli duyguları ve davranışsal olguları kapsadığından, üç terimi birbirinden ayıran nüanslar vardır. Genellikle anne sevgisi veya özverili sevgi ile ilişkilendirilen ai (愛) terimi başlangıçta güzelliğe atıfta bulunur ve genellikle dini bağlamda kullanılırdı. Terim, 1868 Meiji Restorasyonu'nun ardından Batı edebiyatını tercüme etmek amacıyla "aşk" ile ilişkilendirilmiştir.
Batı etkisinden önce, koi (恋 veya 孤悲) terimi genellikle romantik aşkı temsil ediyordu ve genellikle popüler Man'yōshū Japon şiir koleksiyonunun konusuydu. Koi, karşı cinsten birine duyulan özlemi tanımlar ve genellikle bencil ve istekli olarak yorumlanır. Terimin kökeni, sevilen birinden ayrılmanın bir sonucu olarak yalnız yalnızlık kavramından gelir. Koi'nin modern kullanımı cinsel aşk ve karasevdaya odaklansa da Manyōlar bu terimi şefkat, yardımseverlik ve maddi arzu gibi daha geniş bir yelpazedeki durumları kapsayacak şekilde kullanmışlardır.
Üçüncü terim olan ren'ai (恋愛), hem ai hem de koi için kanji karakterlerini birleştiren daha modern bir yapıdır, ancak kullanımı romantik aşk biçimindeki koi'ye daha çok benzemektedir.
Amae (甘え), bir otorite figürü tarafından sevilme ve bakılma arzusuna atıfta bulunur ve Japonya'nın aşka kültürel bakış açısının bir başka önemli yönüdür ve 'nin adlı kitabında ayrıntılı olarak analiz edilmiştir.
Japonya'daki Budizmde de aşk güzel bir şeydir. Aydın biri olmak için muhakkak gereklidir. Bencil olanlar veya fedakâr olamayanlar ne yaparlarsa yapsınlar aydın olamazlar. Japoncada aşk aynı Çincedeki gibi ifade edilir. Aynı şeklide okunur. Japon kültüründe aşk sadece kadınlara, erkeklere, doğaya değil anneler ve çocukları arasındaki aşk'da çok önemlidir. Amae (甘え) yani Japonca düşkünlük olan kelimeden kendilerine öğreti geliştiren Japon anneler çocuklarına hizmet ederler. Hizmetlerinin karşılığı ise sadece kucaklamadır. Japonya'da kanunen bir zorunluluk olmasa da karılarını aldatan erkekler eğer karıları aldatıldığını öğrenirse kendilerini öldürürler. Bazı sosyologlar bu olayları Japon öğreti ve onurlu davranışları olan amae ve seppukuya bağlıyorlar.
Türkiye
Türk kültüründe de dilinde de aşkın etkisi büyüktür. Türk kültüründe aşka olan ilginin artması İslam'ın kabul edilmesi ile başladı. İslam dininin kabul edilmesi ile sofizm akımı yaygınlaştı. İnsanlar şiirlere önem vermeye başladı. Şairler arttı. Şairler şiirlerinde aşka yer verdi. Fakat Türk kültüründeki aşk da tıpkı Fars kültüründeki gibi ilahi aşktır. Tabi sadece ilahi aşka değil kadına, doğal güzelliklere yönelik de şiirler yazılmıştır. Türk edebiyatında aşkın etkisi hissedilmektedir. Türk edebiyatındaki aşk şairleri: Yunus Emre, Baki, Nedim, Şeyh Galip gibi isimlerdir. Bu isimler arttırılabilir. Türk diline de aşk ile ilgili birçok deyim girmiştir. Âşık olmak, aşka düşmek, aşk ateşi, aşkından kül olmak, aşka gelmek, aşk yuvası gibi birçok deyim vardır. Aynı zamanda Türk kültüründe tasavvuf edebiyatı da yaygındır. Türk kültüründeki hem doğunun hem de batının etkileri görülmektedir.
Dini Görüşler
İbrahimî dinler
Musevilik
İbranice'de אהבה (ahava) hem kişiler arası sevgi hem de Tanrı ile Tanrı'nın yarattıkları arasındaki sevgi için en yaygın kullanılan terimdir. Genellikle sevgi dolu şefkat olarak çevrilen "Chesed", insanlar arasındaki sevginin birçok biçimini tanımlamak için kullanılır.
Diğer insanları sevme emri Tevrat'ta yer alır: "Komşunu kendin gibi sev" (Levililer 19:18). Tevrat'ın Tanrı'yı "bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün gücünle" sevme emri (Tesniye 6:5), Mişna (Yahudi temel metinlerinden biri) tarafından iyi ameller, bazı ciddi günahları işlemektense kişinin hayatını feda etmeye istekli olması, sahip olduğu her şeyi feda etmeye istekli olması ve sıkıntılara rağmen Rab'be minnettar olması (Berachoth 9:5) olarak ele alınmıştır. bu sevginin nasıl geliştirilebileceği konusunda farklılık gösterir, örneğin ilahi eylemleri tefekkür ederek veya doğanın mucizelerine tanık olarak sevginin geliştirileceği iddiasındadır.
Evli eşler arasındaki sevgiye gelince, bu yaşamın vazgeçilmez bir bileşeni olarak kabul edilir: "Sevdiğin eşinle hayatı gör" (Vaiz 9:9). Haham David Wolpe şöyle yazar: "Sevgi sadece aşık olan kişinin duygularından ibaret değildir... Bir kişinin başka bir kişiye inanması ve bunu göstermesidir." Ayrıca, "sevgi... kendini eylemle ifade eden bir duygudur. Gerçekten hissettiklerimiz yaptıklarımıza yansır."İncil'deki Süleyman'ın Ezgiler Ezgisi kitabı Tanrı ve halkı arasındaki sevginin romantik bir metaforu olarak kabul edilir, ancak düz okunuşunda bir aşk şarkısı gibi okunur. 20. yüzyıl hahamı 'in Yahudi bakış açısıyla sevgiyi "almayı beklemeden vermek" olarak tanımladığı sık sık alıntılanır.
Hristiyanlık
Hristiyan anlayışına göre sevgi, kendisi de sevgi olan Tanrı'dan gelir (1 Yuhanna 4:8). Erkek ve kadın sevgisi - Yunancada eros - ve başkalarına duyulan bencil olmayan sevgi (agape), genellikle sırasıyla "alçalan" ve "yükselen" sevgi olarak karşıtlaştırılır, ancak sonuçta Hristiyan teolojistlere göre aynı şeydir.
"Sevgi" için Hristiyan çevrelerde düzenli olarak kullanılan birkaç Yunanca sözcük vardır.
Yeni Ahit'te agapē hayırsever, özverili, fedakâr ve koşulsuzdur. Ebeveyn sevgisidir, dünyada iyilik yaratmak olarak görülür; Tanrı'nın insanlığı sevme biçimidir ve Hristiyanların birbirlerine karşı sahip olmayı arzuladıkları sevgi türü olarak görülür.
Yeni Ahit'te de kullanılan phileo, insanın hoşuna giden bir şeye verdiği tepkidir. "Kardeş sevgisi" olarak da bilinir. Yunancada sevgi için kullanılan diğer iki sözcük olan eros (cinsel sevgi) ve storge (çocuktan ebeveyne sevgi) Yeni Ahit'te hiç kullanılmamıştır.
Hristiyanlar, Tanrı'yı tüm kalbin, aklın ve gücünle sevmenin ve komşunu kendin gibi sevmenin hayattaki en önemli iki şey olduğuna inanırlar (İsa'ya göre Yahudi Tevrat'ının en büyük emri; bkz. Markos İncili 12:28-34). Hristiyan Azizi Augustinus "Tanrı'yı sev ve dilediğini yap" diye yazdığında bunu özetlemiştir.
Havari Pavlus sevgiyi en önemli erdem olarak yüceltmiştir. Sevgiyi 1. Korintliler'deki ünlü şiirsel yorumunda tanımlarken şöyle yazmıştır: "Sevgi sabırlıdır, sevgi naziktir. Kıskanmaz, övünmez, gururlanmaz. Kaba değildir, çıkarcı değildir, kolay öfkelenmez, yanlışların kaydını tutmaz. Sevgi kötülükten zevk almaz ama gerçekle sevinir. Her zaman korur, her zaman güvenir, her zaman umut eder ve her zaman sebat eder." (1. Korintliler 13:4-7)
Havari Yuhanna şöyle yazmıştır: "Çünkü Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi; öyle ki, O'na iman eden hiç kimse mahvolmasın, tersine sonsuz yaşama kavuşsun. Çünkü Tanrı Oğlu'nu dünyayı mahkûm etmek için değil, O'nun aracılığıyla dünyayı kurtarmak için dünyaya gönderdi." (Yuhanna 3:16-17) Yuhanna ayrıca şöyle yazmıştır: "Sevgili dostlar, sevgi Tanrı'dan geldiği için birbirimizi sevelim. Seven herkes Tanrı'dan doğmuştur ve Tanrı'yı bilir. Sevmeyen Tanrı'yı tanımaz, çünkü Tanrı sevgidir." (1. Yuhanna 4:7-8)
Aziz Augustine, kişinin aşk ve şehvet arasındaki farkı çözebilmesi gerektiğini yazmıştır. Aziz Augustine'e göre şehvet aşırı bir düşkünlüktür, ancak sevmek ve sevilmek tüm hayatı boyunca aradığı şeydir. Hatta şöyle der: "Ben aşka aşıktım."[] Sonunda aşık olur ve Tanrı tarafından sevilir. Aziz Augustinus sizi gerçekten ve tam olarak sevebilecek tek kişinin Tanrı olduğunu, çünkü bir insana duyulan aşkın sadece "kıskançlık, şüphe, korku, öfke ve çekişme" gibi kusurlara izin verdiğini söyler: (III.1) Aziz Augustinus'a göre, Tanrı'yı sevmek "sizin olan huzura erişmektir."
Augustinus, Matta 22'deki çift yönlü sevgi emrini Hristiyan inancının ve İncil'in yorumlanmasının kalbi olarak görür. Hristiyan doktrininin gözden geçirilmesinden sonra Augustinus, 'nın I. Kitabının sonuna kadar (1.22.21-1.40.44) sevgi sorununu kullanım ve zevk açısından ele alır.
Hristiyan teologlar Tanrı'yı, insanlarda ve onların sevgi dolu ilişkilerinde yansıyan sevginin kaynağı olarak görürler. Etkili Hristiyan teolog C. S. Lewis Dört Aşk (The Four Loves) adlı bir kitap yazmıştır. Benedict XVI ilk ansiklopedisine Tanrı sevgidir (Deus caritas est) adını vermiştir. Sevgi olan Tanrı'nın suretinde yaratılan insanın sevgiyi uygulayabileceğini; kendini Tanrı'ya ve başkalarına verebileceğini (agape) ve Tanrı'nın sevgisini tefekkürle alıp deneyimleyebileceğini (eros) söylemiştir. Ona göre bu sevgi yaşamı, Rahibe Teresa ve İsa'nın annesi Meryem gibi azizlerin yaşamıdır ve Hristiyanların Tanrı'nın kendilerini sevdiğine inandıklarında izledikleri yoldur.
Papa Fransuva "Haç'ın (çarmıha gerilen İsa) en büyük sevginin en büyük anlamı olduğunu" ve çarmıha gerilişte her şeyin, tüm bilginin ve Tanrı'nın sevgisinin tamamının bulunduğunu ileri sürmektedir. Papa Fransuva "Gerçek sevgi hem sevmek hem de sevilmeye izin vermektir. ... sevgide önemli olan bizim sevmemiz değil, kendimizin Tanrı tarafından sevilmesine izin vermemizdir." Ve böylece, bir Katolik ilahiyatçının analiziyle, Papa Fransuva için, "sevginin anahtarı... bizim faaliyetimiz değildir. Evrendeki tüm güçlerin en büyüğünün ve kaynağının etkinliğidir: (Yani) Tanrı'nın."
Hristiyanlıkta sevginin pratik tanımı, sevgiyi "başkasının iyiliğini istemek" ya da başkasının başarılı olmasını arzulamak olarak tanımlayan Thomas Aquinas tarafından özetlenmiştir. Bu, Hristiyanların düşmanları da dahil olmak üzere başkalarını sevme ihtiyacının bir açıklamasıdır. Thomas Aquinas, Hristiyan sevgisinin başkalarının hayatta başarılı olduğunu görme, iyi insanlar olma ihtiyacından kaynaklandığını açıklar.
Düşmanlara duyulan sevgiyle ilgili olarak Matta İncili'nde İsa'dan alıntı yapılır:
"Komşunu sev ve düşmanından nefret et" denildiğini duymuşsunuzdur. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin ve size zulmedenler için dua edin ki, göklerdeki Babanızın çocukları olabilesiniz. O, güneşini iyilerin ve kötülerin üzerine doğdurur, doğruların ve yanlışların üzerine yağmur yağdırır. Sizi sevenleri severseniz, ne ödül alacaksınız? Vergi görevlileri bile bunu yapmıyor mu? Ve eğer sadece kendi halkınıza selam verirseniz, diğerlerinden daha fazla ne yapmış olursunuz? Putperestler bile bunu yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel Babanız kusursuz olduğu gibi siz de kusursuz olun.
— Matthew 5:43–48
Tertullianus düşman sevgisi hakkında şöyle yazmıştır: "Bireysel, olağanüstü ve mükemmel iyiliğimiz düşmanlarımızı sevmekten ibarettir. İnsanın dostlarını sevmesi yaygın bir uygulamadır, düşmanlarını sevmesi ise sadece Hıristiyanlar arasında görülür."
Müslümanlık
Hristiyanlıkta aynı olduğu belirtilen kadın-erkek aşkı (sevgisi) eros ve başkalarına duyulan sevgi agapenin İslam açısından aynı şeyleri ifade ettiğini belirtmek son derece güçtür. İslam felsefesi ve teolojisinde de "aşk" ile "sevgi" arasında ayrım ve tartışmalar yapılmaktadır, aşk Hristiyanlığın aksine "ilahi aşk" (hakiki aşk) ve "beşeri (mecazi/uzri) aşk" diye bazı tasavvuflarca ikiye ayrılmıştır. Bu ayrımı eleştirenler de çıkmıştır. Bu yönde tartışmalar halen devam etmektedir. Bu tartışmalar gerek İslam tasavvufu gerek felsefesi ve gerekse edebiyatında büyük aşk-sevgi sanatı, edebiyatı ve yapıtlarının doğmasına neden olmuştur.Kur'an'da ve hadislerde Allah'ın isimleri arasında "Kullarını seven, sevilmeye en layık olan" El-Vedûd ismi özellikle Büruc Suresi 14.ayet ve Hud Suresi 90.ayette zikredilmektedir. Ayrıca Kuran'daki her bölümün başında Allah'dan Er-Rahman ve Er-Rahim ya da "Çok Şefkatli" ve "Çok Merhametli" olarak bahsedilir, bu da kimsenin Allah'dan (Tanrı'dan) daha sevgi dolu, şefkatli ve yardımsever olmadığını gösterir. Kur'an Allah'tan "sevgi dolu şefkatli" olarak bahseder. Kuran, Bakara Suresi 177. ayetinde belirtildiği gibi, Müslüman inananları, kendilerine zulmetmemiş olan tüm insanlara Arapça "üstün iyilik" anlamına gelen "birr" ile davranmaya teşvik eder öte yandan Berr "üstün şefkat" olarak Allah'ın bir diğer sıfatı da zikredilmektedir. Birr, Meryem Suresi, 14 ve 15. ayetlerde ise Kur'an tarafından çocukların ebeveynlerine göstermesi gereken sevgi ve şefkati tanımlamak için de kullanılır. Berr ise Tur Suresi 28.ayette zikredilmektedir.
Kur'an sevgiden, sevgiyi belirtir kavramlardan tartışmasız şekilde bahsetmiş olmakla birlikte, aşk hususunun yer alıp almadığı hususu tartışmalıdır, aşk kavramının dinde olmadığını bu sebeple iddia edenler bile çıkmaktadır. Gerçekten de Kur’an ve doğru olarak değerlendirilen hadislerde açıkça aşk kelimesi geçmez; “sevgi” çoğunlukla "hub" ve "muhabbet", bazen de meveddet gibi kelimeler geçmektedir. İlk din alimleri de Allah sevgisi yerine korkusunu ele alarak "aşktan" söz etmemişlerdir. Ancak ilahiyatçılardan Kuran'da arapça "işk", "eşk" olarak belirtilmesede aşkın zikredildiğini savunanlarda vardır. Mesela ilahiyatçı Beyza Bilgin'e göre Kuran'da Yusuf Suresi'nde Yusuf ve Züleyha'nın durumu kıssa olarak verilip aşk imasında bulunulmuştur.Zekeriya Beyaz ise Rum Suresi'nde 21. ayette eşler arasındaki ilişkileri ve kadın- erkek yaratılışını ele alırken "onların aralarına meveddet koydum" cümlesindeki meveddet kelimesinin muhabbet veya basit sevgiyi değil, eşler arasında bambaşka sevgi koyduğunu "aşk"ı belirttiğini Kur'an da bu manada aşkın geçtiğini söylemektedir.
Bununla birlikte ilk defa II. (VIII.) yüzyılda Allah ile kul arasındaki sevgiyi anlatmak üzere nâdiren de olsa aşk kelimesinin kullanılmaya başlandığını gösteren rivayetler vardır. Mesela Hasan-ı Basrî (ö. 110/728) Allah’ın “Kulum bana, ben de ona âşık olurum” düşüncesini yansıttığını belirtmiştir. Sonrasında İshq ya da ilahi aşk, İslam geleneğinde Sufizm tarafından vurgulanır hale gelmiştir. İslam tasavufunda aşkın Tanrı'nın özünün evrene bir yansıması olduğu her şey Tanrı'nın bir yansıması olduğu düşüncesi ileri sürülmüştür. Sufizm okulu da görünüşte çirkin olanın içindeki güzelliği tanıma ve Tanrının yarattığı güzellikleri tanıyıp bilmeyi esas almıştır. Bu nedenle de Sufizm genellikle İslamda ve batı Dünyasında aşk kavramı ile bir olarak anılır olmuştur. Diğer bir bu yönde görüşler ileri süren kimse Gazzâlî dir. İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn adlı eserinde “Kitâbü’l-Maḥabbe ve’ş-şevḳ ve’l-üns ve’r-rıżâ” bölümünde Allah sevgisi konusunu işleyip aşk kelimesine tam değer atfetmemiştir; ancak Allah'ı ve yarattıklarını tanıma ona kavuşma arzusundan ve yarattıklarını tanıdıkça onu insanların seveceğinden ve her türlü sevginin güçleneceğinden bu sevgiye aşk deneceğinden bahsetmektedir. Muhammed’in Hira’da ibadete kapandığını gören Mekke müşrikleri, “Muhammed Tanrı’sına âşık oldu” dediklerini de belirtip, gerçek âşığın kalbindeki Allah sevgisine hiçbir varlığın sevgisini ortak etmeyeceğini bununda mecaz yoluyla aşk olduğunu ele almaktadır.
Tasavvufta Tanrı'ya üç ana terimle -Seven, Sevilen ve Sevgili- atıfta bulunulur; bu terimlerden sonuncusu Sufi şiirinde sıklıkla görülür. Bütün bu şiir ve edebiyatın kurulu olduğu ilahi aşk temasının çıkış noktalarından bir diğeri de Enes bin Mâlik tarafından Muhammed'in söylediği belirtilen “Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek, Sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” (Buhari) “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.” (Ebu Davud) şeklindeki hadislerdir. Yine bu ilahi aşkın bir diğer dayanağı da Allah'ın isimleri arasında yer alan Cemal (güzel) ve Celal (korkulan) sıfatlarındandır.
Muhyiddin İbnü'l-Arabî; "güzel (cemîl) olan Allah âlemi kendi sûreti üzere yarattığı için âlem bütünüyle güzeldir. Âlem ilâhî güzellikleri yansıtan bir ayna olduğundan İbnü’l-Arabî âlemi ve ondaki güzelliği sevmeye lâyık bulur. Güzel olduğu için Allah’ı sevenin âlemi de sevmesi, aynı şekilde güzel olan âlemi sevenin de Allah’ı sevmesi gerekir." şeklinde açıklamıştır. Yani olağanüstü tek yegane güzel olan Allah'tır ona aşık olunur, insanın sevgisini ancak o tatmin eder. Bu onun Cemal sıfatıdır.Gerçek sevgi ve tatmini o sağladığı gibi korkulacak tek güçte Celal sıfatıyla kendisidir.
Tasavvufun ortak bakış açısı, aşk yoluyla yani "Allah için severek" insanoğlunun özündeki saflığa ve zarafete geri dönebileceğidir. Tasavvuf edebiyatından Yunus Emre "Yaradılanı severim, yaradandan ötürü" sözü ile bunu İslam'daki ilahi aşk/ilahi sevgi ilkesinin çıkış yerini vurgulamaktadır. Sufizmin önderlerinin bazıları, Allah'a olan aşkları nedeniyle, ona kavuşma arzusuyla "sarhoş" olmalarıyla ünlüdür; dolayısıyla Sufi şiirinde ve müziğinde mesela ünlü şair Ömer Hayyam gibi sürekli olarak şaraba atıfta bulunulur. Ancak buradaki dinen haram olan şaraba yapılan atıf "metaforik" mecazidir, Allah'a duyulan aşkın bir içki sarhoşluk hali gibi insanın gönlünde ve ruhunda bıraktığı izi hoş sedayı nitelendirmektedir. Dünya'da bir kadına veya erkeğe duyulan aşk "beşeri aşk"tır, burada önemli olan onları değil, onları yaratan varlığı ve onun eserlerini sevmek onun büyüklüğünü takdir etmektedir. Bu ise ilahi aşk (gerçek sevgi) olarak nitelendirilmekte, kutsanmakta ve bütün aşkların ulaşacağı gerçek noktanın burası olduğu belirtilip bu yönden beşeri aşk "aşağı aşk" olarak kabul edilmektedir. Geçici nitelikte ve tam bir hüküm ifade etmeyen beşeri aşkın ilahi aşka dönmesi esas olmalıdır. Özellikle Divan edebiyatında Fuzuli gibi şairler de bu temayı işlemiştir.
Bahâîlik
Abdülbaha 'nda (Paris Talks) dört tür sevgi tanımlamıştır: Tanrı'dan insanlara akan sevgi; insanlardan Tanrı'ya akan sevgi; Tanrı'nın Öz'e veya Tanrı'nın Kimliği'ne olan sevgisi; ve insanların insanlara olan sevgisi.
Diğer dinler
Budizm
Budizmde "kāma" duyusal, cinsel sevgidir. Bencil olduğu için aydınlanmaya giden yolda bir engeldir. "Karuṇā" şefkat ve merhamettir, başkalarının acılarını azaltır. Bilgeliğin tamamlayıcısıdır ve aydınlanma için gereklidir. "Adveṣa" ve "mettā" iyiliksever sevgidir. Bu sevgi koşulsuzdur ve önemli ölçüde kendini kabul etmeyi gerektirir. Bu, genellikle bağlanma ve seksle ilgili olan ve nadiren kişisel çıkar olmaksızın gerçekleşen sıradan sevgiden oldukça farklıdır. Bunun yerine, Budizmde sevgi başkalarının refahına yönelik bencil olmayan bir ilgiyi ifade eder.
Mahayana Budizmi'ndeki "Bodhisattva" ideali acı çeken bir dünyanın yükünü üstlenmek için kendinden tamamen feragat etmeyi içerir.
Hinduizm
Hinduizmde kāma, tanrı Kamadeva tarafından kişileştirilen zevkli, cinsel aşktır. Birçok Hindu ekolüne göre bu, hayattaki üçüncü amaçtır (Kama). Kamadeva genellikle şeker kamışından bir yay ve çiçeklerden bir ok tutarken resmedilir; büyük bir papağana binebilir. Ona genellikle eşi Rati ve bahar mevsiminin efendisi Vasanta eşlik eder. Kamadeva ve Rati'nin taştan resimleri Hindistan'ın Karnataka bölgesindeki Belur'da bulunan Chennakeshava tapınağının kapısında görülebilir. Maara, kāma için kullanılan bir diğer isimdir.
Kāma'nın aksine, prema ya da preme yüce sevgiyi ifade eder. Karuṇā şefkat ve merhamettir, kişiyi başkalarının acılarını azaltmaya yardım etmeye iter. Bhakti "yüce Tanrı'ya sevgi dolu bağlılık" anlamına gelen Sanskritçe bir terimdir. Bhakti uygulayan bir kişiye bhakta denir. Hindu yazarlar, teologlar ve filozoflar Bhagavata Purana'da ve Tulsidas'ın eserlerinde bulunabilecek dokuz bhakti biçimini ayırt etmişlerdir. Yazarı bilinmeyen (Narada olduğu tahmin edilen) felsefi eser Narada Bhakti Sutra sevginin on bir şeklini ayırt eder.
Hinduizm içindeki bazı Vaishnava mezheplerinde, Tanrı'ya karşı katıksız, koşulsuz ve aralıksız sevgiye ulaşmak yaşamın en önde gelen amacı olarak kabul edilir. Krişna'ya Tanrının Yüce Şahsı ve tüm nedenlerin nedeni olarak ibadet eden Gaudiya Vaishnava'lar Tanrısal Sevginin (Prema) iki şekilde hareket ettiğini düşünürler: iki karşıt güç olarak sambhoga ve vipralambha (birleşme ve ayrılma) -.
Ayrılık durumunda, sevilenle birlikte olmak için şiddetli bir özlem vardır ve birlik durumunda, yüce mutluluk ve nektarean vardı. Gaudiya Vaishnavalar Krishna-prema'nın (Tanrısal Sevgi) kişinin maddi arzularını yakıp yok ettiğini, kalbi delip geçtiğini ve her şeyi - kişinin gururunu, dini kurallarını ve utangaçlığını - yıkayıp yok ettiğini düşünürler. Krishna-prema'nın kişiyi aşkın vecd ve zevk okyanusunda boğduğu kabul edilir. Bir çoban kızı olan 'nın Krişna'ya olan sevgisi Gaudiya Vaishnava'lar tarafından sıklıkla Tanrısal'a duyulan sevginin en yüce örneği olarak gösterilir. Radha, Krişna'nın içsel gücü olarak kabul edilir ve Tanrısal'ın en yüce aşığıdır. Onun sevgi örneği, maddi dünyada görülebilen her türlü bencil sevgiyi veya şehveti aştığı için, maddi alemin anlayışının ötesinde kabul edilir. Radha (yüce aşık) ve Krişna (Yüce Sevilen olarak Tanrı) arasındaki karşılıklı sevgi Hindistan'da 'nın 'sı ve gibi pek çok şiirsel kompozisyona konu olmuştur.
Hinduizmdeki Bhakti geleneğinde, Tanrı'ya adanmışlık hizmetinin yerine getirilmesinin Tanrı Sevgisinin gelişmesine yol açtığına (taiche bhakti-phale krsne prema upajaya) ve kalpte Tanrı sevgisi arttıkça, kişinin maddi kirlenmeden daha fazla özgürleştiğine (krishna-prema asvada haile, bhava nasa paya) inanılır. Tanrı'ya veya Krişna'ya mükemmelen aşık olmak kişiyi maddi kirlenmeden mükemmelen özgür kılar ve bu da kurtuluşun veya özgürleşmenin nihai yoludur. Bu gelenekte, kurtuluş veya özgürleşme sevgiden daha aşağı düzeyde ve sadece tesadüfi bir yan ürün olarak kabul edilir. Tanrı'ya duyulan Sevgi'ye dalmış olmak yaşamın mükemmelliği olarak kabul edilir.
Politik görüşler
Serbest aşk
"Serbest aşk" terimi, bir tür sosyal esaret olarak görülen evliliği reddeden bir sosyal hareketi tanımlamak için kullanılmıştır Özgür aşk hareketinin ilk hedefi, devleti evlilik, doğum kontrolü ve zina gibi cinsel konulardan ayırmaktı. Bu tür konuların ilgili kişileri ilgilendirdiğini, başka kimseyi ilgilendirmediğini iddia ediyordu.
Orta sınıf Amerikalılar, belirsiz bir dünyada evin bir istikrar yeri olmasını istiyordu. 19. yüzyılın başlarında birçok insan evliliğin "dünyevi insan mutluluğunu yerine getirmek" için hayatın önemli bir yönü olduğuna inanıyordu. Bu zihniyet, güçlü bir şekilde tanımlanmış cinsiyet rolleri vizyonu yarattı ve bu da bir karşıtlık olarak özgür aşk hareketinin ilerlemesine neden oldu.
Özgür aşkı savunanların iki güçlü inancı vardı: bir ilişkide zorla cinsel aktivite fikrine karşı çıkmak ve bir kadının vücudunu istediği şekilde kullanmasını savunmak. Bunlar aynı zamanda feminizmin de inançlarıdır.
Felsefi görüşler
Aşk felsefesi, aşkın doğasını açıklamaya çalışan bir Toplum felsefesi ve etik alanıdır. Aşkın felsefi incelemesi, çeşitli kişisel aşk türleri arasında ayrım yapma, aşkın haklı olup olmadığını veya nasıl haklı kılınabileceğini sorma, aşkın değerinin ne olduğunu ve aşkın hem aşık hem de maşukun özerkliği üzerindeki etkisinin ne olduğunu sorma görevlerini içerir.
Sanatta
Tarih boyunca aşk, bir "arzu" olarak, tüm sanat disiplinlerinde sanatçılara ilham vermiştir. Zamanla tekrar eden ve önemli bir temadır; doğum, yaşam ve ölüm sonuçları.
Görsel sanatlarda
Aşk, resim ve heykel tarihinde, aşk durumlarının temsili veya mitolojik karakterleri içeren sembolizm veya alegori yoluyla her zaman favori bir tema olmuştur.
Belirli mitolojik veya tarihi temalar ya da karakterler tekrarlanır:
- Eros (veya Cupid), dünyevi aşkın tanrısı, genellikle sahnelerde ana konu olarak veya aşkın sembolik varlığını çağrıştırmak için ikincil bir karakter olarak tasvir edilir. Yaramaz ve kaprisli bir çocuk ya da genç olan Eros kanatlı bir yay taşır ve bu yayla insanların kalplerine altın oklar atarak onlara aşkı ve aşk arzusunu getirir. En sık tasvir edilen sahneler şunlardır: Eros'un Psihe'ye olan aşkı, annesi Afrodit tarafından silahsızlandırılan asi çocuk Eros, aşkın insan eserleri üzerindeki zaferi (bkz. Caravaggio'nun ünlü versiyonu) veya dünyevi ve kutsal aşk arasındaki mücadele.
- Aşk tanrıçası ve Eros/Cupidon'un annesi olan Afrodit (ya da Venüs), özellikle doğduğu bölüm için ressamlara sık sık ilham verir. Dünyaya çıplak ve denizden çıkan bir yetişkin olarak görünür: Botticelli (bkz. Vénüs'ün Doğumu), Cabanel, Fantin-Latour veya Bouguereau versiyonları en ünlüleri arasındadır.
- Zeus/Jüpiter'in çalkantılı aşk hayatı da çok sayıda temsile konu olmuştur: Leda, Europa veya Ganymede'in kaçırılması en sık işlenen temalar arasındadır.
- Tarihin ve edebiyatın Tristan ve İsolde, Romeo ve Juliet, Ulysses, Penelope ve diğerleri gibi büyük aşk hikâyeleri, özellikle Romantik dönemde (Ön Raffaeloculuk akımı, Romantizm vs.) resimde tasvir edilmiştir. Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi aşk hikâyeleri de İslam dünyasında minyatür ve el sanatlarında tasvir edilmiştir.
Ayrıca, flörtten aşk dramına, baygın öpüşmeden çapkınlığa kadar erkeklerin günlük yaşamlarından birçok aşk sahnesi batıda tasvir edilmiştir. Buna bir örnek 'ın adlı tablosudur. İslam Dünyasında Taç Mahal gibi aşkı temsil eden mimari yapılara rastlanmaktadır.
Edebiyatta
Şiir ve roman, şarkı ile birlikte, aşkın sözlü ifadesinde tercih edilen araçlardan bazılarıdır. Çağlar boyunca edebiyat, mitolojik ilahlardan zamanımızın gerçekçi aşkına kadar aşk eğilimlerini yansıtmıştır.
Aşk ve sevgi ile ilgili bazı önemli edebi eserler
Dünya Edebiyatı
Romanlar
- Leo Tolstoy - Anna Karenina
- Jane Austen - Aşk ve Gurur, Emma
- Marie-Henri Beyle (Stendhal)-Kırmızı ve Siyah
- Honoré de Balzac- Vadideki Zambak
- F. Scott Fitzgerald- Muhteşem Gatsby
- Marcel Proust-
- Fyodor Dostoyevski- Beyaz Geceler
- Gustave Flaubert- Madame Bovary
- Emily Brontë- Uğultulu Tepeler
- Gabriel García Márquez- Kolera Günlerinde Aşk
- Boris Pasternak- Doktor Jivago
- Charlotte Brontë- Jane Eyre
- Johann Wolfgang von Goethe- Genç Werther’in Acıları
- İvan Turgenyev- İlk Aşk
- Paulo Coelho-
- D. H. Lawrence- Oğullar ve Sevgililer,
- Cengiz Aytmatov- Cemile
Şiir kitapları
Tiyatro, opera ve bale eserleri
Türk Edebiyatında
Romanlar
- Ahmet Hamdi Tanpınar- Huzur
- Halide Edip Adıvar- Kalp Ağrısı
- Yaşar Kemal-Ağrı Dağı Efsanesi, İnce Memed
- Reşat Nuri Gültekin- Dudaktan Kalbe, Çalıkuşu
- Halit Ziya Uşaklıgil- Aşk-ı Memnu
- Orhan Kemal- Cemile
- Necati Cumalı- Tütün Zamanı, Zeliş
- Oya Baydar- Sıcak Külleri Kaldı
- Orhan Pamuk- Masumiyet Müzesi
- Mehmet Rauf- Eylül
- Zülfü Livaneli- Serenad
- Vedat Türkali- Bir Gün Tek Başına
- Sabahattin Ali- Kürk Mantolu Madonna
- Buket Uzuner- Kumral Ada Mavi Tuna
- Elif Şafak- Aşk
- Oktay Rıfat- Bir Kadının Penceresinden
- Sami Paşazade Sezai- Sergüzeşt
- Ayşe Kulin- Sevdalinka
Şiir kitapları, rubailer ve mesneviler
- Cemal Süreya- Sevda Sözleri
- Edip Cansever-
- Fuzuli- Leyla ile Mecnun
- Lâmiî Çelebi-Ferhat u Şirin
- Sezai Karakoç-
- Nâbi- Hayr-âbâd
- Nizâmî-i Gencevî-Hüsrev ve Şirin
- Nedim-
- Şeyh Galip- Hüsn ü Aşk
- Ümit Yaşar Oğuzcan- ,
- Yunus Emre- Divan
- Atilla İlhan- Böyle bir sevmek
- Turgut Uyar- Büyük Saat
- Can Yücel- Sevgi Duvarı
- Özdemir Asaf- Lavinia
- Ahmet Arif -Hasretinden Prangalar Eskittim
- Ömer Hayyam-
Tiyatro, opera ve bale eserleri
Edebi mektuplar
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Vikisöz'de Aşk ile ilgili sözleri bulabilirsiniz. |
Wikimedia Commons'ta Aşk ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
- ^ a b c d TDK, Felsefe Terimler Sözlüğü, 1975
- ^ a b TDK Güncel Türkçe Sözlük, 2009
- ^ . Oxford English Dictionary. 2 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2018.
- ^ "Meaning of love in English". . 2 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Mayıs 2018.
- ^ Karandashev, Victor (2017). Romantic Love in Cultural Contexts. Cham: Springer International Publishing. doi:10.1007/978-3-319-42683-9. ISBN .[]
- ^ Hongladarom, Soraj; Joaquin, Jeremiah Joven, (Ed.) (2021). Love and Friendship Across Cultures. Singapore: Springer Singapore. doi:10.1007/978-981-33-4834-9. ISBN .[]
- ^ Treger, Stanislav; Sprecher, Susan; Hatfield, Elaine C. (2014). "Love". Encyclopedia of Quality of Life and Well-Being Research. Dordrecht: Springer Netherlands. ss. 3708-3712. doi:10.1007/978-94-007-0753-5_1706. ISBN .
Love is a universal human experience.
- ^ Kay, Paul; Kempton, Willett (March 1984). "What is the Sapir–Whorf Hypothesis?". American Anthropologist. New Series. 86 (1): 65-79. doi:10.1525/aa.1984.86.1.02a00050.
- ^ {Oxford Illustrated American Dictionary. Oxford University Press. 1998. s. 485.
- ^ a b "Love Definition & Meaning". Merriam-Webster. 27 Aralık 1987. 17 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 30 Eylül 2021.
- ^ "Love Definition & Meaning". YourDictionary. 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Temmuz 2022. }}
- ^ Roget's Thesaurus. 1998. ss. 592, 639.
- ^ . Youtube video. 6 Haziran 2011. 5 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b c Fromm, Erich (1956). The Art of Loving (Original English bas.). Harper Perennial. ISBN .
- ^ Abbas, Azhar (11 Nisan 2011). . 30 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2011.
- ^ Callerame, Emmanuelle (3 Şubat 2022). . Artsper Magazine (İngilizce). 17 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2023.
- ^ Fisher, Helen (2004). Why We Love: the nature and chemistry of romantic love. Henry Holt & Co. ISBN .
- ^ Catron, Adrian (5 Aralık 2014). "What Is Love? A Philosophy of Life". HuffPost (İngilizce). 3 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Ekim 2020.
- ^ (1940). "φιλία". . Oxford: Clarendon Press. 3 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ The Bhagavad Gita. Penguin Classics. Mascaró, Juan tarafından çevrildi. Penguin. 2003. ISBN . }}
- ^ a b c Fromm, Erich (1985). Sevme Sanatı. Gündüz, Işıtan tarafından çevrildi. Say Yayınları. ss. 13,14,47,52.
- ^ a b c Güncel Türkçe Sözlük. Türk Tarih Kurumu Basımevi. 1998. 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 31 Ağustos 2023.
- ^ a b Nevzat Tarhan (2 Ocak 2008). . Yazarın kendi internet sitesi. 31 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b Nevzat Tarhan (1 Ocak 2000). "Aşkla sevginin farkı böyle anlaşılır". Yazarın kendi internet sitesi. 31 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 31 Ağustos 2023.
- ^ Nevzat Tarhan (19 Ekim 2022). . Hürriyet Gazetesi. 20 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Tarhan, Nevzat (2010). Evlilik Psikolojisi (7.bası). Timaş Yayınları. s. 55. ISBN .
- ^ Mehmet Zihni Sungur (3 Eylül 2022). . CNN Türk 3 Eylül 2022 tarihli röportajı. 29 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Sungur, Mehmet Zihni (2021). Aşk,Evlilik,Sadakatsizlik:Şeytan Üçgeni Sen Ben ve Aramızdaki Herşey (49.bası). Destek Yayınları. ss. 55-66. ISBN .
- ^ Erich Fromm, Sevme Sanatı,
- ^ Campbell ve Baumeister (2003). Fletcher, Garth J.O.; Clark, Margaret S. (Ed.). Blackwell Handbook of Social Psychology: Interpersonal Processes. Blackwell Publishing. ss. 438-445. ISBN . 26 Şubat 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Ekim 2020.
- ^ Tessitore, Aristide (1996). Reading Aristotle's Ethics: Virtue, Rhetoric, and Political Philosophy. Albany: State University of New York Yayınları. ss. 91-93. ISBN . 26 Şubat 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Ekim 2020.
- ^ (February 2006). "Love". National Geographic. 31 Aralık 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Kasım 2009.
- ^ Zeki, S (June 2007). "The neurobiology of love". FEBS Lett. 581 (14): 2575-9. doi:10.1016/j.febslet.2007.03.094. (PMID) 17531984.
- ^ Donatella Marazziti; Domenico Canale (Aug 2004). "Hormonal changes when falling in love". Psychoneuroendocrinology. 29 (7): 931-936. doi:10.1016/j.psyneuen.2003.08.006. (PMID) 15177709.
- ^ "Aşk Ağrı Kesici Olabilir mi?". Hürriyet gazetesi. 19 Ekim 2010. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Eylül 2023.
- ^ a b Lewis, Thomas; Amini, F.; Lannon, R. (2000). A General Theory of Love. Random House. ISBN .
- ^ a b Fisher, Helen E.; Aron, Arthur; Mashek, Debra; Li, Haifang; Brown, Lucy L. (2002). (PDF). Archives of Sexual Behavior. 31 (5): 413-419. doi:10.1023/A:1019888024255. (PMID) 12238608. 28 Haziran 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2011.
- ^ Holt World History: The Human Legacy. Holt, Rinehart, & Winston. 1 Ocak 2008. ISBN .
- ^ Emanuele, E.; Polliti, P.; Bianchi, M.; Minoretti, P.; Bertona, M.; Geroldi, D. (2005). "Raised plasma nerve growth factor levels associated with early-stage romantic love". Psychoneuroendocrinology. 31 (3): 288-294. doi:10.1016/j.psyneuen.2005.09.002. (PMID) 16289361. 6 Aralık 2006 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Aralık 2006.
- ^ Sternberg, R.J. (1986). "A triangular theory of love". Psychological Review. 93 (2): 119-135. doi:10.1037/0033-295x.93.2.119.
- ^ Rubin, Zick (1970). "Measurement of Romantic Love". Journal of Personality and Social Psychology. 16 (2): 265-273. CiteSeerX 10.1.1.452.3207 $2. doi:10.1037/h0029841. (PMID) 5479131.
- ^ Rubin, Zick (1973). Liking and Loving: an invitation to social psychology. New York: Holt, Rinehart & Winston. ISBN .
- ^ ; Walster, Elaine H. (1969). Interpersonal Attraction. Addison-Wesley Publishing Co. ISBN . LCCN 69-17443.
- ^ Peck, Scott (1978). The Road Less Traveled. Simon & Schuster. s. 169. ISBN .
- ^ Illouz, Eva (2013). Aşk Neden Acıtır. Çağlar Aksoy, Özge tarafından çevrildi. Jaguar Kitap. ss. 77,89,120,121,215. ISBN .
- ^ Bayram, Abdülsamet (2021), Aşk Neden Acıtır, 5 (1), Necmettin Erbakan Üniversitesi Medeniyet ve Toplum Dergisi (METDER), ss. 83-85, 13 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 2 Eylül 2023
- ^ Campbell, Lorne; Ellis, Bruce J. (2005). "Commitment, Love, and Mate Retention". Buss, David M. (Ed.). The Handbook of Evolutionary Psychology. John Wiley & Sons, Inc.
- ^ a b c Michod, Richard E. (1989). "What's love got to do with it? The solution to one of evolution's greatest riddles". The Sciences: 22-27. doi:10.1002/j.2326-1951.1989.tb02156.x.
- ^ Lewis, C. S. (1960). .
- ^ Kristeller, Paul Oskar (1980). Renaissance Thought and the Arts: Collected Essays. Princeton University Press. ISBN .
- ^ Stendhal, "Aşk Üzerine" ("De l'amour"; Paris, 1822) adlı kitabında cinsel aşkı, tutkulu aşkı, "zevk-aşkı (taste-love)" adını verdiği bir tür bağlılık içermeyen aşkı ve gösteriş aşkını birbirinden ayırmıştır. "Batı Dünyasında Aşk(Love in the Western World)" adlı kitabında tutkulu aşkın (fr. l'amour-passion) saraydan romantik biçimlere uzanan öyküsünün izini sürmüştür. , "Yüce Aşk Antolojisi (Anthology of Sublime Love)"nin (Paris, 1956) girişinde, belki de tutkulu aşkın romantik biçimiyle eşitlenebilecek, gerçekleşmiş bir idealleştirme durumu olan "yüce aşk "ı tanımlamıştır.
- ^ a b c (1936). .
- ^ "Philosophy of Love". Internet Encyclopedia of Philosophy (İngilizce). 29 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Ağustos 2017.
- ^ Köves-Zulauf, Thomas (1973), Reden und Schweigen, Munich: Fink
- ^ Miller, JFK (4 Şubat 2009). . 24 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Monier-Williams, Monier. "काम, kāma". . Motilal Banarsidass. s. 271. 19 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Lochtefeld, James (2002). The Illustrated Encyclopedia of Hinduism. 1. New York: Rosen Publishing. s. 340. ISBN . }}
- ^ Morris, Kate (2011). The Illustrated Dictionary of History. Lotus Press. s. 124. ISBN .
- ^ Van Voorst, Robert E. (2012). RELG: World. Cengage Learning. s. 78. ISBN .
- ^ Prasad, Rajendra (2008). A Conceptual-analytic Study of Classical Indian Philosophy of Morals. History of Science, Philosophy and Culture in Indian Civilization. 12. Concept Publishing Company. ss. 249-270. ISBN . }}
- ^ . Book 10, Hymn 129, Verse 4. 16 Şubat 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ The Hymns of the Rigveda. 2. Griffith, Ralph T.H. tarafından çevrildi. Benares: E.J. Lazarus and Co.] 1897.
- ^ a b c d e Ryang, Sonia (2006). Love in Modern Japan: Its Estrangement from Self, Sex and Society. Routledge. ss. 13-14. ISBN . 11 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Şubat 2016.
- ^ a b c d Abe, Namiko. . Aboutcom. 28 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2014.
- ^ Smith, Herman W.; Nomi, Takako (2000). "Is amae the Key to Understanding Japanese Culture?". Electronic Journal of Sociology. 20 Şubat 2014 tarihinde kaynağından .
- ^ Wolpe, David (16 Şubat 2016). "We Are Defining Love the Wrong Way". Time. 26 Şubat 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 14 Şubat 2019.
- ^ Dessler, Eliyahu. "Kuntres ha-Chesed". Michtav me-Eliyahu (İbranice). 1.
- ^ a b c Pope Benedict XVI. "papal encyclical, Deus Caritas Est". 8 Ekim 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 11 Haziran 2008.
- ^ a b Augustine of Hippo, "Homily 7 on the First Epistle of John", Homilies on First John, Browne, H. tarafından çevrildi, 8: New Advent
- ^ a b Augustine of Hippo. .
- ^ Woo, B. Hoon (2013). "Augustine's Hermeneutics and Homiletics in De doctrina christiana". Journal of Christian Philosophy. 17: 97-117. 26 Mart 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Mart 2014.
- ^ McLellan, Justin. "'Do you cry?' pope asks 800,000 young people at WYD; so does Jesus, he says". 10 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ağustos 2023.
- ^ Brockhaus, Hannah (22 Nisan 2020). "Pope Francis: The entirety of God's love is found in the crucifix". 10 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 9 Ağustos 2023.
- ^ a b (18 Ocak 2015). "Meeting with the young people in the sports field of Santo Tomas University". w2.vatican.va. Manila. 23 Şubat 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Şubat 2018.
- ^ Nidoy, Raul (13 Şubat 2015). "The key to love according to Pope Francis". 24 Şubat 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 24 Şubat 2018.
- ^ Tertulliam, Ad Scapulam, I, 28 Haziran 2023 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 5 Eylül 2023
- ^ a b c d Uludağ, Süleyman (1991). "Aşk العشق". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 4. Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 18-21. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından .
- ^ "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran'ı kerim Tefsiri". 6 Eylül 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Eylül 2023.
- ^ Toksarı, Ali (1992). "Birr البر". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 6. Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 204-205. 6 Eylül 2023 tarihinde kaynağından .
- ^ Sevilay, Yükselir (20 Haziran 2006). "Kuran'da aşk ile ilgili sure var !". Haber3.com internet sitesi/Sabah Gazetesi Köşe yazısı. 6 Eylül 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Eylül 2023.
- ^ Lewisohn, Leonard (2014). Cambridge Companions to Religion. Cambridge: Cambridge University Press. ss. 150-180.
- ^ Oğuz, Ahmet (15 Ocak 2023). "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek". Diyanet haber internet sitesi. 7 Eylül 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Eylül 2023.
- ^ a b Uludağ, Süleyman (1993). "Cemâl الجمال". Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 7. Türkiye Diyanet Vakfı. s. 296. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından .
- ^ "The Four Kinds of Love". Paris Talks (11. bas.). Bahá'í Reference Library (1972 tarihinde yayınlandı). 4 Ocak 1913. ss. 179-181. 20 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Eylül 2014.
- ^ Gour Govinda Swami. "The Wonderful Characteristic of Krishna Prema". Facebook. 29 Kasım 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Ocak 2012.
- ^ A. C. Bhaktivedanta Swami (29 Kasım 1966). "Perfectly in Krishna Love". 23 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2012.
- ^ . 1867. 13 Haziran 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. ...Terimin 1850 civarında icat edildiği iddia edilmektedir ve kullanımının sosyalistler tarafından kadınları ve çocukları terk edilmekten koruduğunu düşündükleri bir kurum olan evliliğe saldırmak için benimsenmesinden yakınılmaktadır...
- ^ McElroy, Wendy (1996). "The Free Love Movement and Radical Individualism". Libertarian Enterprise. 19: 1.
- ^ Spurlock, John C. (1988). Free Love, Marriage, and Middle-Class Radicalism in America. New York: New York University Press.
- ^ Passet, Joanne E. (2003). Sex Radicals and the Quest for Women's Equality. Chicago: University of Illinois Press.
- ^ a b Laurie, Timothy; Stark, Hannah (2017), "Love's Lessons: Intimacy, Pedagogy and Political Community", Angelaki: Journal of the Theoretical Humanities, 22 (4), ss. 69-79, doi:10.1080/0969725x.2017.1406048, 21 Şubat 2023 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 3 Ocak 2018
- ^ Kierkegaard, Søren (1847). .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddenin veya bolumun ozgun arastirma dogrulanamaz veya yoruma dayali ifadeler icerdigi dusunulmektedir Lutfen iddialari kontrol ederek ve yeni kaynaklar ekleyerek gelistirin Ozgun arastirmadan olusmus ifadeler kaldirilabilir Ayrintilar maddenin tartisma sayfasinda bulunabilir Ask kisilerarasi iliski veya bir baska varliga duyulan derin sevgidir Bunun daha derini ise TDK sozlugune gore guclu sevgi guclu ask veya asiri ve guclu tutku istek anlamina gelen hem ruhen hem de bedenen asik olmayi kapsadigi dusunulen sevda dir Bunun umutsuz sevenin veya sevenlerin sevdigi ile bir araya gelemedigi gelemeyecegi guclu ve insani hasta edecek derecede saplantili haline ise kara sevda adi verilmektedir Cesitli kulturlerde ask en yuce erdem veya iyi aliskanliktan en derin kisiler arasi sevgiden en basit zevke kadar bir dizi guclu olumlu duygusal ve zihinsel durumlari kapsar Cinsel veya romantik bir iliski olursa partnerlere asiklar sevgililer de denir Bununla birlikte ask ile ilgili tam bir evrensel tanima kulturel farkliliklar nedeniyle ulasilamakta zorlanilmaktadir En yaygin olarak ask guclu bir cekim ve duygusal baglanma hissi anlamina gelir Ingiliz edebiyatinin unlu asiklari Romeo ve Juliet nin eseri 1884 Ask hem olumlu hem de olumsuz olarak kabul edilir bir yani erdemi insani nezaket merhamet ve sefkati baskasinin iyiligi icin bencil olmayan sadik ve yardimsever endise yi temsil ederken diger yani ahlaksizligi insanlari potansiyel olarak bir tur mani takinti veya karsilikli bagimliliga surukleyen kibir bencillik gurur ve egoizme benzer bir insani ahlaki kusuru temsil eder Bu olumsuz ozellikleri kimi zaman dengesiz durumlar yaratmasi nedeniyle Slavoj Zizek gibi materyalizmi savunan bazi sosyolog ve filozoflarca kotulugun bir turu olarak gorulmektedir Ayrica askin Turkce de sevgi olarak ifade edilen kavramla esanlamli olarak diger insanlara kendine veya hayvanlara karsi sefkatli ve sevecen eylemleri de tanimlayabilip tanimlayamamasi sevgi kavrami ile ayni kavrami kapsayip kapsamadigi da ayri bir tartisma konusudur ilaveten sevgi ile ask arasindaki ayrimi savunanlar acisindan da sevginin mi asktan askin mi sevgiden ustun oldugu veya olmadigi yonunde sorunsallik buyuk tartismalar suregelmektedir Bu tartismalar dinsel boyutta da ilahi ask beseri ask karsilastirmalari ile yapilmaktadir Cesitli bicimleriyle ask kisilerarasi iliskilerin baslica kolaylastiricisi olarak islev gorur ve esasli psikolojik onemi nedeniyle guzel sanatlarda en yaygin temalardan biridir Askin insanlari tehditlere karsi bir arada tutan ve turun devamini kolaylastiran bir gorevinin oldugu varsayilmaktadir Antik Yunan filozoflari alti tur sevgi tanimlamistir ailevi sevgi storge dostca sevgi ya da platonik sevgi philia romantik sevgi eros oz sevgi philautia misafir sevgisi xenia ve ilahi ya da kosulsuz sevgi agape Modern yazarlar askin baska cesitlerini de ayirt etmislerdir karsiliksiz ask bos ask arkadasca realist mantiksal ask mukemmel ask gercek sevgi gercek ask karasevda kendini sevme ve saray sovalye aski Cok sayida kulturde de ayrica ask Ren Yuanfen Mamihlapinatapai Cafune Kama Bhakti Metta Ishq Chesed Amore Charity Saudade ve bu durumlarin diger varyantlari veya simbiyozlari su anda Ingilizce basta olmak uzere bazi dillerde eksik olan belirli bir an ile ilgili olarak kulturel olarak benzersiz kelimeler tanimlarla veya sevgi ifadeleri olarak ayirt edilmistir Askin renk carki teorisi uc birincil uc ikincil ve dokuz ucuncul ask stilini tanimlar ve bunlari geleneksel renk tekerlegi terimleriyle aciklar Ucgen ask teorisi yakinlik Samimiyet tutku ve bagliligin sadakatin askin temel bilesenleri oldugunu one surer Askin ek olarak dini veya spirituel anlamlari da vardir Bu kullanim ve anlam cesitliligi ilgili duygularin karmasikligi ile birlestiginde diger duygusal durumlarla karsilastirildiginda aski tutarli bir sekilde tanimlamayi alisilmadik derecede zorlastirir Ask ile sevgi kavramlari arasindaki farklilik tartismalariAncak gerek Ask ve gerekse Sevgi kavramlarinin ayni kavram oldugunu iddia edenler olsa da psikoloji ve dilbilimi anlaminda ayni anlami ve kavrami ifade edip etmedigi hususundaki tartismalar halen surmektedir Bu iki kavramin ayni anlama gelmedigini farkli anlamlar ifade ettigini ileri surenlerden en onemlilerinden biri Sevme Sanati adli kitabin yazari Psikanalist Erich Fromm dur Fromm olgun ve olgunlasmamis ask arasinda bir ayrim yaparak sevgi kalibini olgun kisma oturtur diger taraftan da sevginin ask ile bir gorulmesini elestirir Ona gore olgunlasmamis ask su prensibi izler Beni seviyorsun cunku sen de beni seviyorsun Olgun ask der ki Beni seviyorsun cunku ben seni seviyorum Olgunlasmamis ask soyle der Seni seviyorum cunku sana ihtiyacim var Olgun ask der ki Sana ihtiyacim var cunku seni seviyorum diye tasnife tutan Fromm eger bir kisiye seni seviyorum diyebiliyorsam ben de herkesi seviyorum seninle tum dunyayi seviyorum sende ayni zamanda kendimi de seviyorum da demenin gerektigini belirterek askin insanlarda gorulen tuketilen ve bencillige dayali iliskisini elestirmekte ve insanlari oldugu gibi her seyiyle sevme geregini savunmaktadir Yine Fromm a gore sevginin tek kisiye degil herkese yonelik oldugunu soylemek sevilen nesneye bagli olarak cesitli sevgi bicimleri arasinda fark bulunmadigi anlamini vermemelidir Turkce dil bilimi acisindan da gerek Arapcadan gelen sarmasik kelimesinin kokenini alan yabanci bir kelime olan ask ve gerekse Turkce kokenli bir kelime olan sevgi kelimesinin farkli anlamlari bulunmaktadir Sevgi Insani bir seye veya bir kimseye karsi yakin ilgi ve baglilik gostermeye yonelten duygu muhabbet olarak sevgi hoslanmadan begenmeden ote bir kavram olarak tanimlanirken ask ise bunun daha da otesi derin sevgi hali olarak hoslanma lt sevgi lt ask lt sevda hiyerarsisinde tanimlanmaktadir Ancak TDK sozlugunde bu iki kavramin farkli anlam ifade ettigi sevginin aski icine alan bir cati kavram niteligi tasidigi belirtilmekle birlikte evlilik ve birliktelik baglaminda bu ikisi arasinda ayrima giden daha da buyuk farklilik atfeden psikolog ve psikiyatristler de bulunmaktadir Turkiye de bu yonde ayrimda bulunanlardan biri Nevzat Tarhan dir Tarhan a gore asik oldugu canliya olebilecek kadar baglanmak olarak ifade edilen aski sevgiden ayiran en onemli ozelligi sadakat baglilik ve sefkattir Tarhan bunu Askta hoslanma ve sevgide yasanandan farkli olarak sefkat vardir Genel olarak ayni dogru uzerinde bulundugu dusunulse de sevgi ile sefkat affection birbirinden ayri seylerdir Bir insanin asik olup olmadigi onun sefkatine bakarak anlasilabilir Ayrica sefkat karsilik beklemez ve sarta bagli degildir Sefkat hisseden kisi asik oldugu insani ne pahasina olursa olsun mutlu etme pesindedir seklinde aciklamistir Tarhana gore asik bir kiside muhakeme ikinci plana duserken duygular daha on plana cikar Yine Tarhan a gore sevginin gelisip guven saygi baglilik ile sarmalanip aska donustugunu zorluklarin ustesinden bu sekilde geldigini savunur Bunun yaninda yine Tarhan omur boyu ask kavrami denen bir kavrama daha deginmekte sevgi saygi guven baglilik yaninda bunun formulunun esler arasinda iyi bir Is birligi yapilmasini gerektirdiginden soz etmektedir Gerek ask ve gerek sevginin iyi bir iliskinin nedeni degil sonucu oldugu dusuncesindedir Ona gore iyi iliski varsa sevgi cogalir yoksa azalir Buna karsin diger bir psikiyatrist ise sevginin kavram olarak asktan ustun oldugu dusuncesindedir Askin sevgiden 5 farkli yaninin oldugunu belirtmekte ve sevgiye asktan daha buyuk deger atfetmekte omurboyu askla Fromm gibi olgunlasmis askla eslestirmektedir Ona gore sevgi de asktan farkli olarak seni seviyorum cunku sana ihtiyacim var degil sana ihtiyacim var cunku seviyorum dusuncesi vardir Askta baglilik ve karsiliklik varken bir gorme kusuru olarak ongorulup ihtiyaclar tatmin edilirken sevgi de ise boyle bir karsiliklilik duygusundan cok karsi tarafa yonelik bir tatmin istegi on plandadir askin aksine insan egosunu degil ruhunu yani iliskiyi karsi tarafinda ihtiyacini besleme durumu vardir Sevgide askin aksine karsilastirma ve egerler olmadan insan sevilir Sevgi askin aksine bir yetenek ve sanattir ayni zamanda bir farkindalik gerektirir askin aksine muhakeme ikincil planda degildir Uc tur sevgi vardir Cunku sevgisi seni seviyorum cunku cok guzelsin Eger sevgisi seni seviyorum eger boyle kalirsan bu iki sevgi turu ask kalibina otururken ucuncu tur olan Ragmen sevgisi ise bu iki sevgiden tamamen farklidir Bir kisiyi degistirmeden ne olursa olsun her seyiyle kabul ettiginiz sevgi turudur ve aralarindaki en buyuk sevgi Sungur a gore bu sevgidir Yine Sungur da askin geciciligine vurgu yapip sevginin ise sefkat baglilik ogeleri ile bir omur boyu surebilecegini buna karsin ask ile yola cikip olgunlasip sevgiye donebilen iliskilerinde oldugunu savunmaktadir TurleriSevginin turlerine iliskin psikiyatri dalinda ilk calisma Sigmund Freud tarafindan yapilmistir Freud sevginin her turlusunun kaynaginin cinsellik oldugunu one surer Bu gorusuyle cok buyuk elestirilere maruz kalsa da biyolojik olarak sevginin hormonlar ya da kimyasallar bakimindan cinsellikten baska bir kaynagi yoktur Freud a gore sevginin butun diger turleri aile sevgisi tanri sevgisi uygarlikla gelisen yuceltmelerin sonucudur ve cinsellikten turemistir Bu konuda ozellikle kabile kultlerindeki totem tabu anlayisi uzerinde durarak inceleme yapar Psikanalist Erich Fromm sevgiyi insanligin sorunlarina bir yanit olarak kisideki aktif ve yaratici gucun kaynagi bir enerji olarak ve bu soz konusu yaraticilikla sevmeyi de bir sanat olarak tanimlar Bu cercevede sevgiyi biyolojik kaynagi ne olursa olsun bes turde siniflandirir kardesce sevgi anac sevgi cinsel sevgi oz sevgi ve tanri sevgisi Kardesce sevgi Sevginin en temel turudur Diger butun turlerin icerisinde de yer alir Sorumluluk saygi ve baska insanlari dusunme gibi davranislar bu turdedir Anac sevgi Annenin cocuguna duydugu kosulsuz sevgidir Anac sevginin en belirgin ozelligi koruyuculuk davranisidir Kardesce sevgideki gibi sorumluluk ve baska insanlari onemseme davranisi burada da gorulur ancak aradaki fark sevginin annenin cocuguna zaten bagli oldugu icin bir karsilik ya da kosul sorgulamadan gerceklesmesidir Bu bag determinist degil annenin kendiyle butun bir seyi sevmekte oldugu icin donusludur ve boylece oz sevgi icerir Anne karsilik sorgulamaz cunku cocugu sevmekle zaten kendini sevmektedir Elbette sevginin bu turu anne cocuk arasinda sinirli kalmaz Bu biyolojik bagin olmadigi yerde de insan iliskilerinde anac sevgi gorulebilir Cinsel sevgi Bu maddenin tarafsizligi konusunda kuskular bulunmaktadir Konuya dair fikir alisverisi tartisma sayfasinda bulunabilir Sablonu kaldirmadan once lutfen gerekli sartlarin olustugundan emin olun Ocak 2022 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Karsilikli koruyuculuk onaylama davranislarini icerir Diger turlerden en belirgin farki cinsel sevgide esitlik anlayisinin olmamasidir Soz gelimi baba sevgisi butun cocuklara esittir Kardesini seven de butun kardeslerini sever Ancak cinsel sevgide tek bir kisi secilir ve cinsellik davranisi o kisiyle sinirlandirilir Ozellikle erkek canli turleri cok eslilik davranisi gosterse de bu hormonlardan kaynaklanmaktadir Erkek bireyler etkin bicimde fazla sperm salgiladiklari icin bu spermleri olabildigince fazla sayida disi bireye aktarmayi isterler Disi bireylerde ise cok eslilik yaygin gorulmez cunku onlar yumurtalarina cok onem verir ve bu yuzden es konusunda secicidirler Tek eslilik iyi es secimiyle verimli bireylerin dogmasi bakimindan biyolojik olarak onemli ve gereklidir Cok eslilik davranisi biyolojik olarak verimsizdir Sevgi kurami erkek bireylere bir oto kontrol onerir Cunku sevmenin bir sanat olmasi bakimindan sevgi olgunluk ve caba gerektirir Cinsel arzu bir kisinin cinsel olarak uyarildigi zaman hissettigi istektir Cinsel arzunun olusumu beyindeki hipotalamusta baslar ve seks hormonlari ozellikle testosteron ostrojen ve progesteron gibi hormonlarin duzeyleri ile iliskilidir Cinsel uyarilma cinsel fantaziler erotik dusler dokunma opucuk ve cinsel iliski yoluyla arttirilabilir Oz sevgi Opmek Resim William Bouguereau 1890 Oz sevginin diger butun sevgi turlerinin on kosulu olduguna dair spirituel gruplarca ve ozguvenle ilgili kitaplarda ifade edilen yaygin bir kani vardir Bu psikoloji literaturunde tartisma konusudur Bu kaniya dair sunulan onde gelen bilimsel dayanaklardan biri Erik Erikson un istikrarli bir kimlik taniminin bireyin bir baskasiyla yakinlik saglamasi icin on kosul oldugunu ifade eden calismalaridir Buradaki kimlik taniminin oz sevgiye yol actigina dair bir bulgu olmadigindan bu Erikson un calismalarinin yanlis yorumudur Maslow un gereksinimler hiyerarsisine gore de aidiyet yani sevilme hissi kendini gerceklestirme oz sevgi buna dahildir hissine gore daha temel bir ihtiyactir dolayisiyla baskalarinca sevilmek oz sevgi icin bir on kosuldur Ozellikle narsist kisiliklerde oz sevginin baskalarinca sevilmekle arttigina dair bulgular mevcuttur Etik olarak Aristoteles erdem etigi anlayisi cercevesinde oz sevgi kavraminin kisinin mantik disi tutkulariyla barisik olmasi anlaminda ve dolayisiyla olumsuz yonde kullanilmasina karsi cikar Aristoteles e gore oz sevgi kisinin en iyi ve guvenilir tarafi olan aklini nous sevmesidir Bu dogrultuda ruhunun bu parcasiyla barisik olan ve aklinin diledigini yapan bireyler en asil icraatlarda bulunacaklardir Aristoteles bu tur oz sevgiyi arkadaslara olan sevgi ve vatan sevgisinin kaynagi olarak gorur Diger sevgi ask kavramlari Asik olmak Arkadaslik Romantik ask Ilk Ask Aci Ask Ilahi ask Ilk goruste ask Ask ucgeni Takintili ask Tutku Platonik ask Karsiliksiz ask Serbest ask Ask mektubu Askin renk carki teorisi Fiziksel cekicilik Ucgen ask teorisiBilimdeAskin kimyasal kokeni Biyolojideki geleneksel gorus askta uc ana durtu oldugu yonundedir libido baglanma ve partner tercihi Bu durtuleri yoneten birincil norokimyasallar norotransmiterler seks hormonlari ve noropeptidler testosteron ostrojen dopamin oksitosin ve vazopressindir Bunun yaninda stres hormonu kortizol adrenalin de onemli bir faktor olarak askta rol oynar Basit olarak askin ve sevginin hormonlarla da ilgili oldugu kanitlanmistir Ornegin annenin cocuguna duydugu karsiliksiz sonsuz sevginin kaynagi dogum sonrasi salgilanan hormonlardir Bu hormonlar yalniz kadinlarda ve memeli hayvanlarin disilerinde bulunur ve yalniz dogum sonrasi salgilanmaya baslar ve hayvanlarin kendi turlerini koruyup buyutmesine olanak saglar Ancak ask olarak tanimlanan ve karsi cinse veya hemcinse duyulan tutkulu sevgide farkli hormonlar gorev yapar Ask hormonu olarak tanimlanabilen tek bir hormon henuz bulunamasa da yapilan calismalarda bir denege asik oldugu kisi gosterilince kaninda mutluluk hormonu cinsel istek hormonu stres hormonu ve adrenalinin arttigi tespit edilmistir Ask olgusunda birden cok hormonun rol oynadigi ve bu hormonlarin gorsel isitsel veya psikolojik etkilerle salgilandigi one surulmustur Bazi deneysel calismalarda PET Positron Emission Tomography ve MRI Magnetic Resistant Imaging yardimiyla beyindeki aktif bolgeler gosterilerek askin beyindeki merkezi gosterilmeye calisilmistir Bulunan bazi verilerin olmasina karsilik hala tam olarak bir fikir butunlugune varilamamistir Stanford Universitesi arastirma ekibi yaptigi deneylerle askin analjezik agri kesici ozelligi oldugunu gostermistir Biyolojide Biyolojiye gore ask tum hayvan ve insanlarda olmasi gereken ve yasamin devam etmesi icin onemli olan duygudur aclik ve susuzlukla esdegerdir Aslinda hayvanlarin cogu ask yasamazlar Ask genel olarak memelilerde gorulur Antropolog a gore Sehvet cazibe ve baglilik aski olusturan onemli ogelerdir Sehvet cinsel istek duygusudur Romantik cazibe eslerin hangi partnerleri cekici bulup pesinden gidecegini belirler secim yaparak zaman ve enerji tasarrufu saglar Baglanma bir evi paylasmayi ebeveynlik gorevlerini karsilikli savunmayi ve insanlarda emniyet ve guvenlik duygularini icerir Norotransmitterler de dahil olmak uzere uc farkli noral devre ve uc davranis bicimi bu uc romantik tarzla iliskilidir Romantik ve erotik ortamlarda bu duygu aciga cikar ve vucutta bircok degisime neden olur Bir Cift Asik Pair of Lovers 1480 1485 Testosteron ve ostrojen sehvet sonucu salgilanmasi artan hormonlardir Son yillarda yapilan calismalarda norobilim asik insanlarin beyinlerinde gerceklesen olaylari incelemeye basladi Sehvet yi tesvik eden ilk tutkulu cinsel arzudur ve testosteron ve ostrojen gibi hormonlarin bir takim kimyasallarin saliniminin artmasini icerir Bu etkiler nadiren birkac hafta veya aydan fazla surer Ikinci asamada asik olan birinin beyninde feromon ve tiroksin salgisinin arttigi gozlenmis norepinefrin ve serotonin salgisinin da asik olan kiside tuhaf davranislara sebep oldugu aciklanmistir Bu salgilarin beyni uyaran dopamin i arttirdigi ve dopamin beyin uyaricisi nin ise genelde uyusturucu kullananlarla ayni oranda arttigi gozlenmistir Dopamin in fazla uyarilmasi her ne kadar keyif verse de yan etkileri kacinilmazdir Bunlar kalp hizinin artisi kan basincinda yukselis istah kaybi uykusuzluk heyecani tetikledigi gozlemlenmistir Kalp hizinin asiri artisi kalp krizine neden olabilir Fakat bu kalp hizinin asiri artisi genclerde degil de genellikle yaslilarda olume neden olmaktadir Bu surecin 1 5 yil ile 3 yil surdugu tahmin edilmektedir Sehvet ve cekim asamalarinin her ikisi de gecici olarak kabul edildiginden uzun vadeli iliskileri aciklamak icin ucuncu bir asamaya ihtiyac vardir Baglanma yillarca ve hatta on yillarca suren iliskileri tesvik eden bagdir Baglanma genellikle evlilik ve cocuklar gibi taahhutlere ya da ortak ilgi alanlari gibi seylere dayanan karsilikli arkadasliga dayanir Kisa sureli iliskilerde bulunandan daha yuksek duzeyde oksitosin ve vazopressin kimyasallari ile baglantilidir ve calisma arkadaslari sinir buyume faktoru NGF olarak bilinen protein molekulunun insanlar ilk asik olduklarinda yuksek seviyelere sahip oldugunu ancak bunlarin bir yil sonra eski seviyelerine dondugunu bildirmistir Askin yok olmasi var olmasindan daha tehlikelidir Bir askin bitisi intiharlara neden olabilir Bunun nedeni askin bitmesi ile olusan uzuntu sonucu norepinefrin salgisi artar Norepinefrin vucuttaki sinirleri besler Ayni zamanda kalp hizi uzerinde onemli bir etkisi vardir Eger bu salgi fazla artarsa asiri sinirlenme ofke sebepsiz yere aglama krizleri kalp carpintisi gorulebilir Enzo Emanuele ask acilarinin asiri norepinefrin salgisi sonucu sinir buyume faktoru unu NGF arttirdigini bunun ise beyindeki sinirlere zarar verebilecegini soyledi Bu yuzden cogu roman ve dizilerde ask icin olen insanlar vurgulaniyor Ask icin olen veya intihar eden insanlarin sayisi az degildir Psikolojide Sri Lanka da bir buyukanne ile torunu Psikoloji aski bilissel ve sosyal fenomen olarak gosteriyor Psikolog Robert Sternberg bir formulle aski acikladigini savundu Psikologun ask ucgen teorisi soyledir ask uc bagdan olusur bunlar yakinlik baglilik ve tutkudur Eger bu ucunden biri yok olursa ask biter Ask ilk once samimiyetle baslar Aslinda en baslangic asamasi hoslanma ve begenmedir Sonra samimiyet on plana cikar Daha sonra asik olunan kisi ile gulusmeler ve selamlasmalar baslar Sonra yakinlik ve sohbet baslar Iste askin uc bagindan biri olusmus oldu Yakinlik kuruldu Daha sonra arkadaslik duygusu kazanilir Eger ona yeterince guven verdiginizi anlamanizi istiyorsaniz size sirrinizi aciklamasini bekleyin Eger sir veya ozel bir paylasiminiz olduysa ikinci bag da kurulmus demektir Son asama artik arkadaslikla olacak bir sey degil itiraf etmeniz gerekir Onu sevdiginizi ve hoslandiginizi direkt soylemenize gerek yok Bunu belirtebilirsiniz Mesajla cicekle surprizler ile bunu aciklayabilirsiniz Eger gercekten birbirinizi seviyorsaniz son asamaya gecebilirsiniz Ve askin en son asamasi tutkuya geldik Askin son ve yaygin seklidir Diger adi ile cinselliktir Gunumuzde asklar bu asamalara ugramadan en son tutkuya ulasmaktadir 1970lerde ask uzerinde psikometri calismalari ile tanimlamaya ugrasan Amerikali psikolog Zick Rubin e gore ask kendi arasinda uce ayrilir Romantik ask sahiplenici ask kullanilan ask Romantik ask her iki tarafinda tutku ile birbirine bagli oldugu ve mutlu edici asktir Sahiplenici ask bir tarafin diger kisiye asiri derece sahip cikmasi ve onun her konustugu kisiyi kiskanmasi sonucu ortaya cikar Bazilari olumle bitebilir Kullanilan ask ise genelde zengin kadin ve erkeklerin askini paraya cevirmektir Kendisini seven adam veya kadinin parasi ile yasamak olarak da tanimlanabilir Pozitif ve negatif yuklerin birbirini cektigini gosteren Coulomb yasasi gibi elektrik teorilerindeki gelismelerin ardindan insan yasaminda da zit kutuplar birbirini ceker gibi benzerlikler ongorulmustur Insan ciftlesmesi uzerine yapilan arastirmalar karakter ve kisilik soz konusu oldugunda bunun genellikle dogru olmadigini ortaya koymustur insanlar kendilerine benzer insanlardan hoslanma egilimindedir Bununla birlikte bagisiklik sistemleri gibi birkac alisilmadik ve spesifik alanda insanlarin kendilerine benzemeyen ornegin ortogonal bagisiklik sistemine sahip digerlerini tercih ettikleri gorulmektedir cunku bu belki de her iki dunyanin da en iyisine sahip bir bebege yol acacaktir Son yillarda bagliliklar baglar baglar ve yakinliklar terimleriyle tanimlanan cesitli teorileri gelistirilmistir Bazi otoriteleri kaynak belirtilmeli baglari ozgeci ve narsist olmak uzere iki ana bilesene ayirmaktadir Bu gorus uygulamali psikoloji alanindaki calismalarinda sevgi ve kotuluk tanimlarini arastiran Scott Peck in calismalarinda temsil edilmektedir Peck askin bir baskasinin ruhsal gelisimi icin duyulan endise ile basit narsisizmin bir birlesimi oldugunu savunur Bu ikinin kombinasyonu halinde ask sadece bir duygu degil bir faaliyettir Psikolog Erich Fromm ise Sevme Sanati adli kitabinda askin sadece bir duygu degil ayni zamanda bir eylem oldugunu ve aslinda ask duygusunun kisinin zaman icinde bir dizi sevgi dolu eylem yoluyla sevgiye bagliligina kiyasla yuzeysel oldugunu savunmustur Fromm sevginin nihayetinde bir duygu olmadigini daha ziyade bir baskasina kendine veya bircok baskasina yonelik sevgi dolu eylemlere surekli bir sure boyunca baglilik ve baglilik oldugunu savunmustur Fromm ayrica aski ilk asamalarinda istemsiz bir duygu olarak ortaya cikabilen ancak daha sonra artik bu duygulara sehvete bagli olmayan bunun yerine yalnizca bilincli bagliliga bagli olan bilincli bir secim olarak tanimlamistir Kisacasi Ask sevgi duygusu sevgi olgunlasmis ask arasinda bir ayrima gitmistir Sosyolojide Ask sosyolojide toplum yapisini olusturan en onemli etkenlerden birisidir Fakat bazi asklar olumle ve cinayetle sonuclanabilir Gunumuzde de islenen namus cinayeti veya ask icin yapilan cinayetler az degildir Genellikle ask cinayetlerinin kurbani kadinlar olur Cinayetlerin cogu aldatilma veya terk edilme sonucu islenir Bazen bir aska mani olanlari ortadan kaldirmak icin de cinayetler islenebilir Ask sosyolojik acidan kucumsenecek bir sey degildir Ask sadece karsi cinslerle olmaz Nesnelere siyasi partilere kendi cinsiyetlerine veya birliklere de asik olabilirler Mesela futbol aski bircok olaylara neden olmustur Bir takim icin insanlar birbirlerini oldurmekte veya kavga edebilmektedir Bu da bir asktir Ornegin siyasi partilere de asik olunabilir Parti mitinglerinde cikan kavgalar ya da bir parti baskanina laf atan birinin linc edilmeye kalkilmasi bunlarda askin siddet ile ortaya cikisidir Bazen ask sapikliklara da neden olmaktadir Cogu seri katil olulerle seks yapma egilimi veya olulere asik olma sapkinligi tasir Bu yuzden oldurdukleri kurbanlara tecavuz ederler Askin en buyuk ve en yaygin gerceklesen problemi ise tecavuzdur kaynak belirtilmeli Karsiliksiz asklar tecavuzle veya olumle sonuclanabilir ama her karsiliksiz ask boyle bitmeyebilir Platonik ask olarak adlandirilan gecici karsiliksiz asklar da vardir Sosyoloji askin bireylere degil topluma etkisini inceler ve toplumda ask bazi problemlere neden olmaktadir Ote yandan sosyoloji ask acisini ve bu acinin gunumuzde artan problemlerini incelerken bazi tespitlerde de bulunmaktadir Ozellikle sosyolog Ask Neden Acitir adli kitabinda eski ve yeni ask iliskilerini karsilastirirken eskiden gunumuze teknolojik ve toplumsal gelisimlerin buna zarar verdigini ask olgusunu olumsuz etkiledigini de belirtmektedir Bunda da modern cagda gelisen 5 faktorun etkili rol oynadigindan soz etmektedir Bu 5 faktoru 1 Gunumuzde kadin erkek iliskileri acisindan bu surec serbestlesip erkekler yaninda kadinlarda secilir hale gelmesi diger yandan kadin guzelliginin etik ve ahlaki degerlere gore degil fiziksel cekicilige ve guzellige gore belirlenmesi kapitalist toplumda kadinlarin evlilik piyasalari kurulacak kadar tuketim kulturunun bir aktoru haline gelmesi 2 Gunumuzde evlilik ve birliktelik omur boyu surmesi gereken bir iliski olarak degerlendirilmemesi netice olarak bu olgunun baglilik korkusu fenomeni ile kendini gostermesi surekli olarak yeni iliskilere yol alma evlilik piyasasi ile askin tukenir hale getirilmesi 3 Her ne kadar toplumsal esitsizligin azaltilmasi yonunde kismi olumlu etkileri olsa da modern cagda statu kazanimi icin hem kadinda hem erkekte cinselligin on plana cikmasi cinselligin adeta erkek icin erkekliklerini gosterecekleri bir yarisa evrilmesi ve evlilik ile cogalma arzusunun ikinci plana dusmesi 4 eskiden karsiliksiz sevginin verdigi aci bireyi guclendirirken karsiliksiz sevgi ovulurken modern cagda ise ask acisinin zarar gormus bir benlik olarak gorulup bireyin ozguvenine saldiri gibi ask acisinin lanse edilmesi 5 medya kitaplar internet yapay zeka gibi modern cagda cesitlenen cesitli iletisim araclari vasitasiyla yapilan hatali yayinlar ve yonlendirmelerle gercek disi olgu ve etmenlerin insanlarin zihninde gercekmis gibi algilanmasina ve gercek disi irrasyonel gercek hayatla uyusmayan imkansiza yakin beklentilerin askta sevgide evlilikte istenmesine umulmasina neden olunmasi olarak siralamaktadir Evrimsel teoriler Fransa da Montmartre Paris te Duvarda Seni seviyorum sozu 250 dilde kalligraphist Federic Baron ve sanatci Claire Kito ca yazilmistir 2000 Evrimsel psikoloji hayatta kalma araci olarak sevgi icin cesitli nedenler sunmaya calismistir Insanlar diger memelilere kiyasla yasam surelerinin buyuk bir kisminda ebeveyn yardimina muhtactir Bu nedenle sevgi bu uzun sure boyunca cocuklara ebeveyn destegini tesvik eden bir mekanizma olarak gorulmustur Dahasi arastirmacilar Charles Darwin kadar erken bir donemde insan sevgisinin diger memelilere kiyasla benzersiz ozelliklerini tespit etmis ve sevgiyi insan turunun gelismesini ve genislemesini saglayan sosyal destek sistemlerinin olusturulmasinda onemli bir faktor olarak degerlendirmistir kaynak belirtilmeli Diger bir faktor de cinsel yolla bulasan hastaliklarin diger etkilerinin yani sira dogurganligin kalici olarak azalmasina fetusun zarar gormesine ve dogum sirasinda komplikasyonlarin artmasina neden olabilmesidir Bu durum tek esli iliskileri cok eslilige tercih ederken onemli bir faktordur Uyarlanabilir fayda teorileri Bir teoriye gore erkek ve kadin arasindaki kisilerarasi ask ciftlesmeyi ve eseyli uremeyi kolaylastirdigi icin evrimsel acidan uyarlanabilir bir fayda saglar Bununla birlikte bazi organizmalar ciftlesmeden eseysiz olarak ureyebilir Kisilerarasi askin adaptif faydasini anlamak eseysiz uremenin aksine eseyli uremenin adaptif faydasini anlamaya baglidir Richard Michod askin ve dolayisiyla eseyli uremenin iki onemli adaptif avantaj sagladigina dair kanitlari gozden gecirmistir Birincisi eseyli ureme ebeveynden yavruya gecen DNA daki hasarlarin onarimini kolaylastirir eseyli surecin onemli bir asamasi olan mayoz bolunme sirasinda Ikincisi ebeveynlerden herhangi birindeki bir gen zararli bir mutasyon icerebilir ancak eseyli ureme ile uretilen dolde bir ebeveyn tarafindan eklenen zararli bir mutasyonun ifadesi diger ebeveynden gelen etkilenmemis homolog genin ifadesi ile maskelenebilir Bilimsel modellerin karsilastirilmasi Askin biyolojik modelleri onu aclik veya susuzluga benzer bir memeli kaynak belirtilmeli durtusu olarak gorme egilimindedir Psikoloji aski daha cok sosyal ve kulturel bir olgu olarak gorur Ask hormonlardan oksitosin gibi Sinir buyume faktoru Nerve Growing Factor NGF gibi ve feromonlardan etkilenir ve insanlarin ask hakkindaki dusunceleri ve davranislari ask anlayislarindan etkilenir Biyolojideki geleneksel gorus askta iki ana durtu oldugu yonundedir cinsel cekim ve baglanma Yetiskinler arasindaki bagliligin bir bebegin annesine baglanmasina yol acan ilkelerle ayni sekilde isledigi varsayilir Geleneksel psikolojik gorus aski eslikci ask ve tutkulu askin bir bilesimi olarak gorur Tutkulu ask yogun bir ozlemdir ve genellikle nefes darligi hizli kalp atislari ile birlikte gorulur eslik eden ask ise fizyolojik uyarilmanin eslik etmedigi bir sefkat ve yakinlik hissidir KulturdeAntik Yunan Sevginin Yunan mitolojisinde onemli bir yeri vardir Bircok tanri sevgi duygusuyla ilgilenir Romantik askin Yunan kisilestirmesi Eros u tasvir eden tarafindan yapilmis bir Yunan heykelinin Roma kopyasi Yunanca ask kelimesinin kullanildigi birkac farkli anlami ayirt eder Eski Yunanlilar sevginin dort bicimini tanimlamislardir akrabalik veya yakinlik storge arkadaslik ve veya platonik ask philia cinsel ve veya romantik arzu eros ve kendinden vazgecme veya ilahi sevgi agape Modern yazarlar romantik askin baska cesitlerini de ayirt etmislerdir Ancak Yunancada diger bircok dilde oldugu gibi bu kelimelerin anlamlarini birbirinden tamamen ayirmak tarihsel olarak zor olmustur Ayni zamanda Incil in Antik Yunanca metninde agapo fiilinin phileo ile ayni anlama geldigine dair ornekler vardir Agape ἀgaph gunumuz Yunancasinda ask S agapo terimi Yunanca da seni seviyorum anlamina gelir Agapo kelimesi seviyorum fiilinin karsiligidir Genellikle erosun onerdigi fiziksel cekicilikten ziyade saf ideal bir sevgi turunu ifade eder Bununla birlikte agapenin eros ile ayni anlamda kullanildigi bazi ornekler de vardir Ruhun sevgisi olarak da tercume edilmistir Etimolojik anlami kardesce sevgi olan bu tanrinin gorevi ideal aski saglamak fiziksel cekiciligi arttirmaktir Eros ἔrws Cinsel sevgi anlamindaki bu sozcuk okcu tanri Eros a dayanir Yunanca erota kelimesi asik anlamina gelir Platon kendi tanimini gelistirmistir Eros baslangicta bir kisi icin hissedilse de tefekkurle birlikte o kisinin icindeki guzelligin takdir edilmesine hatta guzelligin kendisinin takdir edilmesine donusur Eros ruhun guzellik bilgisini hatirlamasina yardimci olur ve ruhani hakikatin anlasilmasina katkida bulunur Asiklar ve filozoflarin hepsi eros tarafindan hakikati aramak icin ilham alirlar Bazi cevirilerde beden sevgisi olarak da gecer Philia filia tarafsiz erdemli sevgi Aristoteles tarafindan VIII de ele alinan ve gelistirilen bir kavramdir Arkadaslara aileye ve topluma sadakati icerir ve erdem esitlik ve yakinlik gerektirir Philia pratik nedenlerle motive edilir taraflardan biri veya her ikisi de iliskiden fayda saglar Akil sevgisi anlamina da gelebilir Storge storgh Ebeveynlerin yavrularina karsi hissettikleri gibi anac sevgi dogal sevgi Xenia Zenia 3enia Misafirperverlik Antik Yunan da son derece onemli bir uygulamaydi Bir ev sahibi ile daha once yabanci olabilen misafiri arasinda neredeyse rituellesmis bir dostluk vardi Ev sahibi misafirini besler ve ona kalacak yer saglardi misafirin de buna sadece minnettarlikla karsilik vermesi beklenirdi Bunun onemi Yunan mitolojisinde ozellikle de Homeros un Ilyada ve Odysseia sinda gorulebilir Afrodit Afrodites Ask ve guzellik tanricasidir Antik Roma Latinler Latince dilinde Ingilizce love kelimesine karsilik gelen birkac fiil vardir amō bugun hala Italyancada oldugu gibi amare sevmek mastariyla birlikte seviyorum anlamina gelen temel fiildir Romalilar bunu hem sevgi anlaminda hem de romantik ya da cinsel anlamda kullanmislardir Bu fiilden amans bir asik amator profesyonel asik genellikle zamparalik kavramiyla birlikte ve amica Ingilizce anlaminda kiz arkadas genellikle bir hayat kadinligini ortmeceli olarak uygulanir Buna karsilik gelen isim amor dur bu terimin Romalilar icin onemi sehrin adinin Latince Roma olmasindan da anlasilmaktadir Roma eski zamanlarda genis cevrelerde Sehrin gizli adi olarak kullanilan amor un bir anagrami olarak gorulebilir ask iliskilerini veya cinsel maceralari belirtmek icin cogul formda da kullanilir Ayni kok ayni zamanda amicus arkadas ve amicitia dostluk genellikle karsilikli cikara dayanir ve bazen borcluluk ya da nufuz a daha yakin bir anlama gelir sozcuklerini de uretir Cicero Dostluk Uzerine de Amicitia adli bir kucuk kitap yazmis ve bu kavrami uzun uzadiya tartismistir Ovid Ars Amatoria Ask Sanati adli bir flort rehberi yazmistir bu eserde evlilik disi iliskilerden asiri korumaci ebeveynlere kadar her sey derinlemesine ele alinmistir Latince bazen Ingilizcede basitce hoslanmak anlamina gelen amare kelimesini kullanir Bununla birlikte bu kavram Latincede cok daha genel olarak placere veya delectare terimleriyle ifade edilir bu terimler daha cok konusma dilinde kullanilir ikincisi Catullus un ask siirlerinde sikca kullanilir Diligere genellikle sevgi beslemek saygi duymak anlamina gelir ve nadiren de olsa romantik ask icin kullanilir Bu sozcuk iki erkegin arkadasligini tanimlamak icin uygun olacaktir Buna karsilik gelen diligentia ismi ise caliskanlik veya dikkatlilik anlamlarina gelir ve fiil ile anlamsal olarak cok az ortusur Observare diligere ile esanlamlidir Ingilizce ile akraba olmasina ragmen bu fiil ve ona karsilik gelen isim observantia genellikle saygi veya sevgi anlamina gelir Caritas Hristiyan Incil inin Latince cevirilerinde hayirsever sevgi anlaminda kullanilir ancak bu anlam Klasik pagan Roma edebiyatinda bulunmaz Yunanca bir kelimeyle karistirilmasindan kaynaklandigi icin buna karsilik gelen bir fiil yoktur Cin Cince ask Cin geleneginde askin iki felsefi temeli vardir bunlardan biri eylemleri ve gorevleri vurgulayan Konfucyusculukten digeri ise evrensel bir aski savunan Mohizm den gelmektedir Konfucyusculugun temel kavramlarindan biri olan 仁 Ren yardimsever sevgi sevginin kendisinden ziyade bir iliskideki gorev eylem ve tutuma odaklanir Konfucyusculukte kisi cocuklardan evlat sevgisi ebeveynlerden nezaket krala sadakat ve benzeri eylemleri gerceklestirerek yardimsever sevgisini gosterir 愛 Mandarin ai kavrami M O 4 yuzyilda Cinli filozof Mozi tarafindan Konfucyanizm in yardimsever sevgisine tepki olarak gelistirilmistir Mozi Cinlilerin aile ve klan yapilarina olan asiri bagliligini evrensel sevgi 兼愛 jian ai kavramiyla degistirmeye calismistir Bunu yaparken insanlarin farkli insanlara farkli derecelerde deger vermesinin dogal ve dogru olduguna inanan Konfucyusculere dogrudan karsi cikmistir Buna karsin Mozi insanlarin ilke olarak tum insanlara esit derecede deger vermesi gerektigine inaniyordu Mohizm farkli insanlara karsi farkli tutumlar benimsemek yerine sevginin kosulsuz olmasi ve sadece arkadaslara aileye ve diger Konfucyuscu iliskilere degil karsilik gozetmeksizin herkese sunulmasi gerektigini vurgulamistir Daha sonra Cin Budizminde Ai 愛 terimi tutkulu sefkatli bir sevgiyi ifade etmek icin benimsenmis ve temel bir arzu olarak kabul edilmistir Budizmde Ai bencil ya da ozverili olabilme yetenegine sahip olarak gorulmus ikincisi aydinlanmaya giden yolda kilit bir unsur olmustur Mandarin Cincesinde 愛 ai genellikle Bati daki ask kavraminin karsiligi olarak kullanilir 愛 ai hem fiil ornegin 我愛你 Wǒ ai nǐ veya seni seviyorum hem de isim ornegin 愛情 aiqing veya romantik ask olarak kullanilir Bununla birlikte Konfucyuscu 仁 ren etkisiyle 我愛你 Wǒ ai nǐ seni seviyorum ifadesi cok ozel bir sorumluluk baglilik ve sadakat duygusu tasir Bazi Bati toplumlarinda oldugu gibi sik sik seni seviyorum demek yerine Cinliler sevgi duygularini daha siradan bir sekilde ifade etmeye daha yatkindir Sonuc olarak Senden hoslaniyorum 我喜欢你 Wǒ xǐhuan nǐ Mandarin de sevgiyi ifade etmenin daha yaygin bir yoludur daha eglenceli ve daha az ciddidir Bu Japonca icin de gecerlidir suki da 好きだ Fars Adem in cocuklari tek bir bedenin uzuvlaridir Tek bir ozden yaratilmis olmak Zamanin felaketi bir uzvu etkilediginde Diger uzuvlar hareketsiz kalamaz Eger baskalarinin dertlerine sempati duymuyorsaniz Insan adiyla cagrilmaya layik degilsiniz Sadi i SiraziGulistan Fars kulturunde asik sairleri Hafiz ve Sa di gibi isimlerdir Bu sairlerin aski kadina dogaya veya guzelliklere degil ilahadir Ilahi ask Fars kulturunde cok yogundur Neredeyse her sair siirlerinde Ilahi aski isler Islam in etkisiyle Tasavvuf Islam Gelenegi yayginlasir Bu aski sairler sadece siirlerine degil yasamlarina da yansitmislardir Asklarini siirlerinde ifade ederken en suslu sozcukleri ve en guzel kafiyeleri kullanmislardir Fars edebiyatinda askin etkileri yogun olarak gorulmektedir Siirlerde hep sevgi ve ask sozcugu kullanilir Farsca Arapca kokenli ask sozcugu esk olarak okunur bu sekilde yazilir عشق Bununla birlikte cogu kisi tarafindan kisiler arasi sevgi icin cok kati bir terim olarak kabul edilir ve daha yaygin olarak doost dastan hoslanma ile degistirilir Pers kulturunde her sey sevgi ile kusatilmistir ve her sey sevgi icindir arkadas ve aile sevgisinden kari koca sevgisinden baslayarak yasamdaki nihai hedef olan ilahi sevgiye ilahi aska ulasilir Hindistan Hindu tanrilari Krisna ve nin ask hikayeleri Hint kultur ve sanatini etkilemistir Yukarida Radha Madhavam Raja Ravi Varma tarafindan yapilmistir Cagdas literaturde ask icin kullanilan Sanskritce kelime sneha dir Diger terimler arasinda masum aski ifade eden priya manevi aski ifade eden prema ve genellikle cinsel arzuyu ifade eden kama yer almaktadir Bununla birlikte bu terim ayni zamanda sanat dans muzik resim heykel ve doga gibi her turlu duyusal zevk duygusal cekim ve estetik hazzi da ifade etmektedir Kama kavrami Vedalar in bilinen en eski ayetlerinden bazilarinda yer almaktadir Ornegin Rig Veda nin 10 Kitabi evrenin buyuk bir isi tarafindan yoktan yaratildigini anlatir Ilahi 129 da soyle der क मस तदग र समवर तत ध मनस र त परथम यद स त सत बन ध मसत न रव न दन हर द परत ष य कवय मन ष Bundan sonra baslangictaki Arzu Ruh un ilk tohumu ve filizi olan Arzuyu dogurdu Kalbinin dusuncesiyle arastiran bilgeler var olanin var olmayandaki akrabaligini kesfettiler Rig Veda M O 15 yy Japonya Japon dili ask in Ingilizce karsiligini ifade etmek icin uc kelime kullanir Ask cok cesitli duygulari ve davranissal olgulari kapsadigindan uc terimi birbirinden ayiran nuanslar vardir Genellikle anne sevgisi veya ozverili sevgi ile iliskilendirilen ai 愛 terimi baslangicta guzellige atifta bulunur ve genellikle dini baglamda kullanilirdi Terim 1868 Meiji Restorasyonu nun ardindan Bati edebiyatini tercume etmek amaciyla ask ile iliskilendirilmistir Bati etkisinden once koi 恋 veya 孤悲 terimi genellikle romantik aski temsil ediyordu ve genellikle populer Man yōshu Japon siir koleksiyonunun konusuydu Koi karsi cinsten birine duyulan ozlemi tanimlar ve genellikle bencil ve istekli olarak yorumlanir Terimin kokeni sevilen birinden ayrilmanin bir sonucu olarak yalniz yalnizlik kavramindan gelir Koi nin modern kullanimi cinsel ask ve karasevdaya odaklansa da Manyōlar bu terimi sefkat yardimseverlik ve maddi arzu gibi daha genis bir yelpazedeki durumlari kapsayacak sekilde kullanmislardir Ucuncu terim olan ren ai 恋愛 hem ai hem de koi icin kanji karakterlerini birlestiren daha modern bir yapidir ancak kullanimi romantik ask bicimindeki koi ye daha cok benzemektedir Amae 甘え bir otorite figuru tarafindan sevilme ve bakilma arzusuna atifta bulunur ve Japonya nin aska kulturel bakis acisinin bir baska onemli yonudur ve nin adli kitabinda ayrintili olarak analiz edilmistir Japonya daki Budizmde de ask guzel bir seydir Aydin biri olmak icin muhakkak gereklidir Bencil olanlar veya fedakar olamayanlar ne yaparlarsa yapsinlar aydin olamazlar Japoncada ask ayni Cincedeki gibi ifade edilir Ayni seklide okunur Japon kulturunde ask sadece kadinlara erkeklere dogaya degil anneler ve cocuklari arasindaki ask da cok onemlidir Amae 甘え yani Japonca duskunluk olan kelimeden kendilerine ogreti gelistiren Japon anneler cocuklarina hizmet ederler Hizmetlerinin karsiligi ise sadece kucaklamadir Japonya da kanunen bir zorunluluk olmasa da karilarini aldatan erkekler eger karilari aldatildigini ogrenirse kendilerini oldururler Bazi sosyologlar bu olaylari Japon ogreti ve onurlu davranislari olan amae ve seppukuya bagliyorlar Turkiye Turk kulturunde de dilinde de askin etkisi buyuktur Turk kulturunde aska olan ilginin artmasi Islam in kabul edilmesi ile basladi Islam dininin kabul edilmesi ile sofizm akimi yayginlasti Insanlar siirlere onem vermeye basladi Sairler artti Sairler siirlerinde aska yer verdi Fakat Turk kulturundeki ask da tipki Fars kulturundeki gibi ilahi asktir Tabi sadece ilahi aska degil kadina dogal guzelliklere yonelik de siirler yazilmistir Turk edebiyatinda askin etkisi hissedilmektedir Turk edebiyatindaki ask sairleri Yunus Emre Baki Nedim Seyh Galip gibi isimlerdir Bu isimler arttirilabilir Turk diline de ask ile ilgili bircok deyim girmistir Asik olmak aska dusmek ask atesi askindan kul olmak aska gelmek ask yuvasi gibi bircok deyim vardir Ayni zamanda Turk kulturunde tasavvuf edebiyati da yaygindir Turk kulturundeki hem dogunun hem de batinin etkileri gorulmektedir Dini GoruslerIbrahimi dinler nin 1977 yilinda insa ettigi nde ahava yazisi bulunmaktadirMusevilik Ibranice de אהבה ahava hem kisiler arasi sevgi hem de Tanri ile Tanri nin yarattiklari arasindaki sevgi icin en yaygin kullanilan terimdir Genellikle sevgi dolu sefkat olarak cevrilen Chesed insanlar arasindaki sevginin bircok bicimini tanimlamak icin kullanilir Diger insanlari sevme emri Tevrat ta yer alir Komsunu kendin gibi sev Levililer 19 18 Tevrat in Tanri yi butun yureginle butun caninla ve butun gucunle sevme emri Tesniye 6 5 Misna Yahudi temel metinlerinden biri tarafindan iyi ameller bazi ciddi gunahlari islemektense kisinin hayatini feda etmeye istekli olmasi sahip oldugu her seyi feda etmeye istekli olmasi ve sikintilara ragmen Rab be minnettar olmasi Berachoth 9 5 olarak ele alinmistir bu sevginin nasil gelistirilebilecegi konusunda farklilik gosterir ornegin ilahi eylemleri tefekkur ederek veya doganin mucizelerine tanik olarak sevginin gelistirilecegi iddiasindadir Evli esler arasindaki sevgiye gelince bu yasamin vazgecilmez bir bileseni olarak kabul edilir Sevdigin esinle hayati gor Vaiz 9 9 Haham David Wolpe soyle yazar Sevgi sadece asik olan kisinin duygularindan ibaret degildir Bir kisinin baska bir kisiye inanmasi ve bunu gostermesidir Ayrica sevgi kendini eylemle ifade eden bir duygudur Gercekten hissettiklerimiz yaptiklarimiza yansir Incil deki Suleyman in Ezgiler Ezgisi kitabi Tanri ve halki arasindaki sevginin romantik bir metaforu olarak kabul edilir ancak duz okunusunda bir ask sarkisi gibi okunur 20 yuzyil hahami in Yahudi bakis acisiyla sevgiyi almayi beklemeden vermek olarak tanimladigi sik sik alintilanir Hristiyanlik Bir Almanya Sebnitz deki bir fotograf Goruntusu Ask ve Romantizm de tek yonlu yol degildir Hristiyan anlayisina gore sevgi kendisi de sevgi olan Tanri dan gelir 1 Yuhanna 4 8 Erkek ve kadin sevgisi Yunancada eros ve baskalarina duyulan bencil olmayan sevgi agape genellikle sirasiyla alcalan ve yukselen sevgi olarak karsitlastirilir ancak sonucta Hristiyan teolojistlere gore ayni seydir Sevgi icin Hristiyan cevrelerde duzenli olarak kullanilan birkac Yunanca sozcuk vardir Agape Yeni Ahit te agape hayirsever ozverili fedakar ve kosulsuzdur Ebeveyn sevgisidir dunyada iyilik yaratmak olarak gorulur Tanri nin insanligi sevme bicimidir ve Hristiyanlarin birbirlerine karsi sahip olmayi arzuladiklari sevgi turu olarak gorulur Phileo veya Philia Yeni Ahit te de kullanilan phileo insanin hosuna giden bir seye verdigi tepkidir Kardes sevgisi olarak da bilinir Yunancada sevgi icin kullanilan diger iki sozcuk olan eros cinsel sevgi ve storge cocuktan ebeveyne sevgi Yeni Ahit te hic kullanilmamistir Hristiyanlar Tanri yi tum kalbin aklin ve gucunle sevmenin ve komsunu kendin gibi sevmenin hayattaki en onemli iki sey olduguna inanirlar Isa ya gore Yahudi Tevrat inin en buyuk emri bkz Markos Incili 12 28 34 Hristiyan Azizi Augustinus Tanri yi sev ve diledigini yap diye yazdiginda bunu ozetlemistir Havari Pavlus sevgiyi en onemli erdem olarak yuceltmistir Sevgiyi 1 Korintliler deki unlu siirsel yorumunda tanimlarken soyle yazmistir Sevgi sabirlidir sevgi naziktir Kiskanmaz ovunmez gururlanmaz Kaba degildir cikarci degildir kolay ofkelenmez yanlislarin kaydini tutmaz Sevgi kotulukten zevk almaz ama gercekle sevinir Her zaman korur her zaman guvenir her zaman umut eder ve her zaman sebat eder 1 Korintliler 13 4 7 Havari Yuhanna soyle yazmistir Cunku Tanri dunyayi o kadar sevdi ki biricik Oglu nu verdi oyle ki O na iman eden hic kimse mahvolmasin tersine sonsuz yasama kavussun Cunku Tanri Oglu nu dunyayi mahkum etmek icin degil O nun araciligiyla dunyayi kurtarmak icin dunyaya gonderdi Yuhanna 3 16 17 Yuhanna ayrica soyle yazmistir Sevgili dostlar sevgi Tanri dan geldigi icin birbirimizi sevelim Seven herkes Tanri dan dogmustur ve Tanri yi bilir Sevmeyen Tanri yi tanimaz cunku Tanri sevgidir 1 Yuhanna 4 7 8 Aziz Augustine kisinin ask ve sehvet arasindaki farki cozebilmesi gerektigini yazmistir Aziz Augustine e gore sehvet asiri bir duskunluktur ancak sevmek ve sevilmek tum hayati boyunca aradigi seydir Hatta soyle der Ben aska asiktim kaynak belirtilmeli Sonunda asik olur ve Tanri tarafindan sevilir Aziz Augustinus sizi gercekten ve tam olarak sevebilecek tek kisinin Tanri oldugunu cunku bir insana duyulan askin sadece kiskanclik suphe korku ofke ve cekisme gibi kusurlara izin verdigini soyler III 1 Aziz Augustinus a gore Tanri yi sevmek sizin olan huzura erismektir Augustinus Matta 22 deki cift yonlu sevgi emrini Hristiyan inancinin ve Incil in yorumlanmasinin kalbi olarak gorur Hristiyan doktrininin gozden gecirilmesinden sonra Augustinus nin I Kitabinin sonuna kadar 1 22 21 1 40 44 sevgi sorununu kullanim ve zevk acisindan ele alir Hristiyan teologlar Tanri yi insanlarda ve onlarin sevgi dolu iliskilerinde yansiyan sevginin kaynagi olarak gorurler Etkili Hristiyan teolog C S Lewis Dort Ask The Four Loves adli bir kitap yazmistir Benedict XVI ilk ansiklopedisine Tanri sevgidir Deus caritas est adini vermistir Sevgi olan Tanri nin suretinde yaratilan insanin sevgiyi uygulayabilecegini kendini Tanri ya ve baskalarina verebilecegini agape ve Tanri nin sevgisini tefekkurle alip deneyimleyebilecegini eros soylemistir Ona gore bu sevgi yasami Rahibe Teresa ve Isa nin annesi Meryem gibi azizlerin yasamidir ve Hristiyanlarin Tanri nin kendilerini sevdigine inandiklarinda izledikleri yoldur Pope Francis Hac carmiha gerilen Isa en buyuk sevginin en buyuk anlamidir Papa Fransuva Hac in carmiha gerilen Isa en buyuk sevginin en buyuk anlami oldugunu ve carmiha geriliste her seyin tum bilginin ve Tanri nin sevgisinin tamaminin bulundugunu ileri surmektedir Papa Fransuva Gercek sevgi hem sevmek hem de sevilmeye izin vermektir sevgide onemli olan bizim sevmemiz degil kendimizin Tanri tarafindan sevilmesine izin vermemizdir Ve boylece bir Katolik ilahiyatcinin analiziyle Papa Fransuva icin sevginin anahtari bizim faaliyetimiz degildir Evrendeki tum guclerin en buyugunun ve kaynaginin etkinligidir Yani Tanri nin Hristiyanlikta sevginin pratik tanimi sevgiyi baskasinin iyiligini istemek ya da baskasinin basarili olmasini arzulamak olarak tanimlayan Thomas Aquinas tarafindan ozetlenmistir Bu Hristiyanlarin dusmanlari da dahil olmak uzere baskalarini sevme ihtiyacinin bir aciklamasidir Thomas Aquinas Hristiyan sevgisinin baskalarinin hayatta basarili oldugunu gorme iyi insanlar olma ihtiyacindan kaynaklandigini aciklar Dusmanlara duyulan sevgiyle ilgili olarak Matta Incili nde Isa dan alinti yapilir Komsunu sev ve dusmanindan nefret et denildigini duymussunuzdur Ama ben size diyorum ki dusmanlarinizi sevin ve size zulmedenler icin dua edin ki goklerdeki Babanizin cocuklari olabilesiniz O gunesini iyilerin ve kotulerin uzerine dogdurur dogrularin ve yanlislarin uzerine yagmur yagdirir Sizi sevenleri severseniz ne odul alacaksiniz Vergi gorevlileri bile bunu yapmiyor mu Ve eger sadece kendi halkiniza selam verirseniz digerlerinden daha fazla ne yapmis olursunuz Putperestler bile bunu yapmiyor mu Bu nedenle goksel Babaniz kusursuz oldugu gibi siz de kusursuz olun Matthew 5 43 48 Tertullianus dusman sevgisi hakkinda soyle yazmistir Bireysel olaganustu ve mukemmel iyiligimiz dusmanlarimizi sevmekten ibarettir Insanin dostlarini sevmesi yaygin bir uygulamadir dusmanlarini sevmesi ise sadece Hiristiyanlar arasinda gorulur Muslumanlik Islam da Tanri nin 99 isminden biri Al Wadud olup Seven anlamina gelir Hristiyanlikta ayni oldugu belirtilen kadin erkek aski sevgisi eros ve baskalarina duyulan sevgi agapenin Islam acisindan ayni seyleri ifade ettigini belirtmek son derece guctur Islam felsefesi ve teolojisinde de ask ile sevgi arasinda ayrim ve tartismalar yapilmaktadir ask Hristiyanligin aksine ilahi ask hakiki ask ve beseri mecazi uzri ask diye bazi tasavvuflarca ikiye ayrilmistir Bu ayrimi elestirenler de cikmistir Bu yonde tartismalar halen devam etmektedir Bu tartismalar gerek Islam tasavvufu gerek felsefesi ve gerekse edebiyatinda buyuk ask sevgi sanati edebiyati ve yapitlarinin dogmasina neden olmustur Kur an da ve hadislerde Allah in isimleri arasinda Kullarini seven sevilmeye en layik olan El Vedud ismi ozellikle Buruc Suresi 14 ayet ve Hud Suresi 90 ayette zikredilmektedir Ayrica Kuran daki her bolumun basinda Allah dan Er Rahman ve Er Rahim ya da Cok Sefkatli ve Cok Merhametli olarak bahsedilir bu da kimsenin Allah dan Tanri dan daha sevgi dolu sefkatli ve yardimsever olmadigini gosterir Kur an Allah tan sevgi dolu sefkatli olarak bahseder Kuran Bakara Suresi 177 ayetinde belirtildigi gibi Musluman inananlari kendilerine zulmetmemis olan tum insanlara Arapca ustun iyilik anlamina gelen birr ile davranmaya tesvik eder ote yandan Berr ustun sefkat olarak Allah in bir diger sifati da zikredilmektedir Birr Meryem Suresi 14 ve 15 ayetlerde ise Kur an tarafindan cocuklarin ebeveynlerine gostermesi gereken sevgi ve sefkati tanimlamak icin de kullanilir Berr ise Tur Suresi 28 ayette zikredilmektedir Kur an sevgiden sevgiyi belirtir kavramlardan tartismasiz sekilde bahsetmis olmakla birlikte ask hususunun yer alip almadigi hususu tartismalidir ask kavraminin dinde olmadigini bu sebeple iddia edenler bile cikmaktadir Gercekten de Kur an ve dogru olarak degerlendirilen hadislerde acikca ask kelimesi gecmez sevgi cogunlukla hub ve muhabbet bazen de meveddet gibi kelimeler gecmektedir Ilk din alimleri de Allah sevgisi yerine korkusunu ele alarak asktan soz etmemislerdir Ancak ilahiyatcilardan Kuran da arapca isk esk olarak belirtilmesede askin zikredildigini savunanlarda vardir Mesela ilahiyatci Beyza Bilgin e gore Kuran da Yusuf Suresi nde Yusuf ve Zuleyha nin durumu kissa olarak verilip ask imasinda bulunulmustur Zekeriya Beyaz ise Rum Suresi nde 21 ayette esler arasindaki iliskileri ve kadin erkek yaratilisini ele alirken onlarin aralarina meveddet koydum cumlesindeki meveddet kelimesinin muhabbet veya basit sevgiyi degil esler arasinda bambaska sevgi koydugunu ask i belirttigini Kur an da bu manada askin gectigini soylemektedir Bununla birlikte ilk defa II VIII yuzyilda Allah ile kul arasindaki sevgiyi anlatmak uzere nadiren de olsa ask kelimesinin kullanilmaya baslandigini gosteren rivayetler vardir Mesela Hasan i Basri o 110 728 Allah in Kulum bana ben de ona asik olurum dusuncesini yansittigini belirtmistir Sonrasinda Ishq ya da ilahi ask Islam geleneginde Sufizm tarafindan vurgulanir hale gelmistir Islam tasavufunda askin Tanri nin ozunun evrene bir yansimasi oldugu her sey Tanri nin bir yansimasi oldugu dusuncesi ileri surulmustur Sufizm okulu da gorunuste cirkin olanin icindeki guzelligi tanima ve Tanrinin yarattigi guzellikleri taniyip bilmeyi esas almistir Bu nedenle de Sufizm genellikle Islamda ve bati Dunyasinda ask kavrami ile bir olarak anilir olmustur Diger bir bu yonde gorusler ileri suren kimse Gazzali dir Iḥyaʾu ʿulumi d din adli eserinde Kitabu l Maḥabbe ve s sevḳ ve l uns ve r riza bolumunde Allah sevgisi konusunu isleyip ask kelimesine tam deger atfetmemistir ancak Allah i ve yarattiklarini tanima ona kavusma arzusundan ve yarattiklarini tanidikca onu insanlarin seveceginden ve her turlu sevginin gucleneceginden bu sevgiye ask deneceginden bahsetmektedir Muhammed in Hira da ibadete kapandigini goren Mekke musrikleri Muhammed Tanri sina asik oldu dediklerini de belirtip gercek asigin kalbindeki Allah sevgisine hicbir varligin sevgisini ortak etmeyecegini bununda mecaz yoluyla ask oldugunu ele almaktadir Tasavvufta Tanri ya uc ana terimle Seven Sevilen ve Sevgili atifta bulunulur bu terimlerden sonuncusu Sufi siirinde siklikla gorulur Butun bu siir ve edebiyatin kurulu oldugu ilahi ask temasinin cikis noktalarindan bir digeri de Enes bin Malik tarafindan Muhammed in soyledigi belirtilen Uc ozellik vardir bunlar kimde bulunursa o imanin tadini tadar Allah ve Resulunu bu ikisinden baska herkesten fazla sevmek Sevdigini Allah icin sevmek Allah kendisini kufur batakligindan kurtardiktan sonra tekrar kufre donmeyi atese atilmak gibi cirkin ve tehlikeli gormek Buhari Amellerin en faziletlisi Allah icin sevmek ve Allah icin nefret etmektir Ebu Davud seklindeki hadislerdir Yine bu ilahi askin bir diger dayanagi da Allah in isimleri arasinda yer alan Cemal guzel ve Celal korkulan sifatlarindandir Muhyiddin Ibnu l Arabi guzel cemil olan Allah alemi kendi sureti uzere yarattigi icin alem butunuyle guzeldir Alem ilahi guzellikleri yansitan bir ayna oldugundan Ibnu l Arabi alemi ve ondaki guzelligi sevmeye layik bulur Guzel oldugu icin Allah i sevenin alemi de sevmesi ayni sekilde guzel olan alemi sevenin de Allah i sevmesi gerekir seklinde aciklamistir Yani olaganustu tek yegane guzel olan Allah tir ona asik olunur insanin sevgisini ancak o tatmin eder Bu onun Cemal sifatidir Gercek sevgi ve tatmini o sagladigi gibi korkulacak tek gucte Celal sifatiyla kendisidir Tasavvufun ortak bakis acisi ask yoluyla yani Allah icin severek insanoglunun ozundeki safliga ve zarafete geri donebilecegidir Tasavvuf edebiyatindan Yunus Emre Yaradilani severim yaradandan oturu sozu ile bunu Islam daki ilahi ask ilahi sevgi ilkesinin cikis yerini vurgulamaktadir Sufizmin onderlerinin bazilari Allah a olan asklari nedeniyle ona kavusma arzusuyla sarhos olmalariyla unludur dolayisiyla Sufi siirinde ve muziginde mesela unlu sair Omer Hayyam gibi surekli olarak saraba atifta bulunulur Ancak buradaki dinen haram olan saraba yapilan atif metaforik mecazidir Allah a duyulan askin bir icki sarhosluk hali gibi insanin gonlunde ve ruhunda biraktigi izi hos sedayi nitelendirmektedir Dunya da bir kadina veya erkege duyulan ask beseri ask tir burada onemli olan onlari degil onlari yaratan varligi ve onun eserlerini sevmek onun buyuklugunu takdir etmektedir Bu ise ilahi ask gercek sevgi olarak nitelendirilmekte kutsanmakta ve butun asklarin ulasacagi gercek noktanin burasi oldugu belirtilip bu yonden beseri ask asagi ask olarak kabul edilmektedir Gecici nitelikte ve tam bir hukum ifade etmeyen beseri askin ilahi aska donmesi esas olmalidir Ozellikle Divan edebiyatinda Fuzuli gibi sairler de bu temayi islemistir Bahailik Abdulbaha nda Paris Talks dort tur sevgi tanimlamistir Tanri dan insanlara akan sevgi insanlardan Tanri ya akan sevgi Tanri nin Oz e veya Tanri nin Kimligi ne olan sevgisi ve insanlarin insanlara olan sevgisi Diger dinler Budizm Budizmde kama duyusal cinsel sevgidir Bencil oldugu icin aydinlanmaya giden yolda bir engeldir Karuṇa sefkat ve merhamettir baskalarinin acilarini azaltir Bilgeligin tamamlayicisidir ve aydinlanma icin gereklidir Adveṣa ve metta iyiliksever sevgidir Bu sevgi kosulsuzdur ve onemli olcude kendini kabul etmeyi gerektirir Bu genellikle baglanma ve seksle ilgili olan ve nadiren kisisel cikar olmaksizin gerceklesen siradan sevgiden oldukca farklidir Bunun yerine Budizmde sevgi baskalarinin refahina yonelik bencil olmayan bir ilgiyi ifade eder Mahayana Budizmi ndeki Bodhisattva ideali aci ceken bir dunyanin yukunu ustlenmek icin kendinden tamamen feragat etmeyi icerir Hinduizm Kama solda Rati ile birlikte Belur da duvarlarinda resmedilmistir Hinduizmde kama tanri Kamadeva tarafindan kisilestirilen zevkli cinsel asktir Bircok Hindu ekolune gore bu hayattaki ucuncu amactir Kama Kamadeva genellikle seker kamisindan bir yay ve ciceklerden bir ok tutarken resmedilir buyuk bir papagana binebilir Ona genellikle esi Rati ve bahar mevsiminin efendisi Vasanta eslik eder Kamadeva ve Rati nin tastan resimleri Hindistan in Karnataka bolgesindeki Belur da bulunan Chennakeshava tapinaginin kapisinda gorulebilir Maara kama icin kullanilan bir diger isimdir Kama nin aksine prema ya da preme yuce sevgiyi ifade eder Karuṇa sefkat ve merhamettir kisiyi baskalarinin acilarini azaltmaya yardim etmeye iter Bhakti yuce Tanri ya sevgi dolu baglilik anlamina gelen Sanskritce bir terimdir Bhakti uygulayan bir kisiye bhakta denir Hindu yazarlar teologlar ve filozoflar Bhagavata Purana da ve Tulsidas in eserlerinde bulunabilecek dokuz bhakti bicimini ayirt etmislerdir Yazari bilinmeyen Narada oldugu tahmin edilen felsefi eser Narada Bhakti Sutra sevginin on bir seklini ayirt eder Hinduizm icindeki bazi Vaishnava mezheplerinde Tanri ya karsi katiksiz kosulsuz ve araliksiz sevgiye ulasmak yasamin en onde gelen amaci olarak kabul edilir Krisna ya Tanrinin Yuce Sahsi ve tum nedenlerin nedeni olarak ibadet eden Gaudiya Vaishnava lar Tanrisal Sevginin Prema iki sekilde hareket ettigini dusunurler iki karsit guc olarak sambhoga ve vipralambha birlesme ve ayrilma Ayrilik durumunda sevilenle birlikte olmak icin siddetli bir ozlem vardir ve birlik durumunda yuce mutluluk ve nektarean vardi Gaudiya Vaishnavalar Krishna prema nin Tanrisal Sevgi kisinin maddi arzularini yakip yok ettigini kalbi delip gectigini ve her seyi kisinin gururunu dini kurallarini ve utangacligini yikayip yok ettigini dusunurler Krishna prema nin kisiyi askin vecd ve zevk okyanusunda bogdugu kabul edilir Bir coban kizi olan nin Krisna ya olan sevgisi Gaudiya Vaishnava lar tarafindan siklikla Tanrisal a duyulan sevginin en yuce ornegi olarak gosterilir Radha Krisna nin icsel gucu olarak kabul edilir ve Tanrisal in en yuce asigidir Onun sevgi ornegi maddi dunyada gorulebilen her turlu bencil sevgiyi veya sehveti astigi icin maddi alemin anlayisinin otesinde kabul edilir Radha yuce asik ve Krisna Yuce Sevilen olarak Tanri arasindaki karsilikli sevgi Hindistan da nin si ve gibi pek cok siirsel kompozisyona konu olmustur Hinduizmdeki Bhakti geleneginde Tanri ya adanmislik hizmetinin yerine getirilmesinin Tanri Sevgisinin gelismesine yol actigina taiche bhakti phale krsne prema upajaya ve kalpte Tanri sevgisi arttikca kisinin maddi kirlenmeden daha fazla ozgurlestigine krishna prema asvada haile bhava nasa paya inanilir Tanri ya veya Krisna ya mukemmelen asik olmak kisiyi maddi kirlenmeden mukemmelen ozgur kilar ve bu da kurtulusun veya ozgurlesmenin nihai yoludur Bu gelenekte kurtulus veya ozgurlesme sevgiden daha asagi duzeyde ve sadece tesadufi bir yan urun olarak kabul edilir Tanri ya duyulan Sevgi ye dalmis olmak yasamin mukemmelligi olarak kabul edilir Politik goruslerSerbest ask Serbest ask terimi bir tur sosyal esaret olarak gorulen evliligi reddeden bir sosyal hareketi tanimlamak icin kullanilmistir Ozgur ask hareketinin ilk hedefi devleti evlilik dogum kontrolu ve zina gibi cinsel konulardan ayirmakti Bu tur konularin ilgili kisileri ilgilendirdigini baska kimseyi ilgilendirmedigini iddia ediyordu Orta sinif Amerikalilar belirsiz bir dunyada evin bir istikrar yeri olmasini istiyordu 19 yuzyilin baslarinda bircok insan evliligin dunyevi insan mutlulugunu yerine getirmek icin hayatin onemli bir yonu olduguna inaniyordu Bu zihniyet guclu bir sekilde tanimlanmis cinsiyet rolleri vizyonu yaratti ve bu da bir karsitlik olarak ozgur ask hareketinin ilerlemesine neden oldu Ozgur aski savunanlarin iki guclu inanci vardi bir iliskide zorla cinsel aktivite fikrine karsi cikmak ve bir kadinin vucudunu istedigi sekilde kullanmasini savunmak Bunlar ayni zamanda feminizmin de inanclaridir Felsefi goruslerAsk felsefesi askin dogasini aciklamaya calisan bir Toplum felsefesi ve etik alanidir Askin felsefi incelemesi cesitli kisisel ask turleri arasinda ayrim yapma askin hakli olup olmadigini veya nasil hakli kilinabilecegini sorma askin degerinin ne oldugunu ve askin hem asik hem de masukun ozerkligi uzerindeki etkisinin ne oldugunu sorma gorevlerini icerir SanattaTarih boyunca ask bir arzu olarak tum sanat disiplinlerinde sanatcilara ilham vermistir Zamanla tekrar eden ve onemli bir temadir dogum yasam ve olum sonuclari Gorsel sanatlarda William Bouguereau tarafindan betimlenen Pysche ve Ask Psyche et L Amour adli eser 1889 Ask resim ve heykel tarihinde ask durumlarinin temsili veya mitolojik karakterleri iceren sembolizm veya alegori yoluyla her zaman favori bir tema olmustur Belirli mitolojik veya tarihi temalar ya da karakterler tekrarlanir Eros veya Cupid dunyevi askin tanrisi genellikle sahnelerde ana konu olarak veya askin sembolik varligini cagristirmak icin ikincil bir karakter olarak tasvir edilir Yaramaz ve kaprisli bir cocuk ya da genc olan Eros kanatli bir yay tasir ve bu yayla insanlarin kalplerine altin oklar atarak onlara aski ve ask arzusunu getirir En sik tasvir edilen sahneler sunlardir Eros un Psihe ye olan aski annesi Afrodit tarafindan silahsizlandirilan asi cocuk Eros askin insan eserleri uzerindeki zaferi bkz Caravaggio nun unlu versiyonu veya dunyevi ve kutsal ask arasindaki mucadele Ask tanricasi ve Eros Cupidon un annesi olan Afrodit ya da Venus ozellikle dogdugu bolum icin ressamlara sik sik ilham verir Dunyaya ciplak ve denizden cikan bir yetiskin olarak gorunur Botticelli bkz Venus un Dogumu Cabanel Fantin Latour veya Bouguereau versiyonlari en unluleri arasindadir Zeus Jupiter in calkantili ask hayati da cok sayida temsile konu olmustur Leda Europa veya Ganymede in kacirilmasi en sik islenen temalar arasindadir Tarihin ve edebiyatin Tristan ve Isolde Romeo ve Juliet Ulysses Penelope ve digerleri gibi buyuk ask hikayeleri ozellikle Romantik donemde On Raffaeloculuk akimi Romantizm vs resimde tasvir edilmistir Ferhat ile Sirin Leyla ile Mecnun gibi ask hikayeleri de Islam dunyasinda minyatur ve el sanatlarinda tasvir edilmistir Leyla ve Mecnun Azerbaycan da yapilan bir minyaturden ilk karsilasmalari Ayrica flortten ask dramina baygin opusmeden capkinliga kadar erkeklerin gunluk yasamlarindan bircok ask sahnesi batida tasvir edilmistir Buna bir ornek in adli tablosudur Islam Dunyasinda Tac Mahal gibi aski temsil eden mimari yapilara rastlanmaktadir Edebiyatta Siir ve roman sarki ile birlikte askin sozlu ifadesinde tercih edilen araclardan bazilaridir Caglar boyunca edebiyat mitolojik ilahlardan zamanimizin gercekci askina kadar ask egilimlerini yansitmistir Ask ve sevgi ile ilgili bazi onemli edebi eserler Dunya Edebiyati Romanlar Leo Tolstoy Anna Karenina Jane Austen Ask ve Gurur Emma Marie Henri Beyle Stendhal Kirmizi ve Siyah Honore de Balzac Vadideki Zambak F Scott Fitzgerald Muhtesem Gatsby Marcel Proust Fyodor Dostoyevski Beyaz Geceler Gustave Flaubert Madame Bovary Emily Bronte Ugultulu Tepeler Gabriel Garcia Marquez Kolera Gunlerinde Ask Boris Pasternak Doktor Jivago Charlotte Bronte Jane Eyre Johann Wolfgang von Goethe Genc Werther in Acilari Ivan Turgenyev Ilk Ask Paulo Coelho D H Lawrence Ogullar ve Sevgililer Cengiz Aytmatov Cemile Siir kitaplari William Shakespeare Soneler Aleksandr Sergeyevic Puskin Pablo Neruda George Gordon Byron Don Juan Edgar Allan Poe Annabel Lee Rabindranath Tagore Tiyatro opera ve bale eserleri William Shakespeare Romeo ve Juliet Othello Pyotr Ilyic Caykovski Kugu Golu Georges Bizet Carmen Turk Edebiyatinda Romanlar Ahmet Hamdi Tanpinar Huzur Halide Edip Adivar Kalp Agrisi Yasar Kemal Agri Dagi Efsanesi Ince Memed Resat Nuri Gultekin Dudaktan Kalbe Calikusu Halit Ziya Usakligil Ask i Memnu Orhan Kemal Cemile Necati Cumali Tutun Zamani Zelis Oya Baydar Sicak Kulleri Kaldi Orhan Pamuk Masumiyet Muzesi Mehmet Rauf Eylul Zulfu Livaneli Serenad Vedat Turkali Bir Gun Tek Basina Sabahattin Ali Kurk Mantolu Madonna Buket Uzuner Kumral Ada Mavi Tuna Elif Safak Ask Oktay Rifat Bir Kadinin Penceresinden Sami Pasazade Sezai Serguzest Ayse Kulin Sevdalinka Siir kitaplari rubailer ve mesneviler Cemal Sureya Sevda Sozleri Edip Cansever Fuzuli Leyla ile Mecnun Lamii Celebi Ferhat u Sirin Sezai Karakoc Nabi Hayr abad Nizami i Gencevi Husrev ve Sirin Nedim Seyh Galip Husn u Ask Umit Yasar Oguzcan Yunus Emre Divan Atilla Ilhan Boyle bir sevmek Turgut Uyar Buyuk Saat Can Yucel Sevgi Duvari Ozdemir Asaf Lavinia Ahmet Arif Hasretinden Prangalar Eskittim Omer Hayyam Tiyatro opera ve bale eserleri Haldun Dormen Hisseli Harikalar Kumpanyasi Edebi mektuplar Orhan Veli Kanik Yalniz Seni Ariyorum Nazim Hikmet Ran Ayrica bakinizKisisel yasam Sefkat Talihsiz asiklar Sevgililer Gunu Friendzone Ruhsal es Ask Hikayesi Ask Yarasi Ideal Ask Ask Mahkumu Kusursuz Ask Saudade Ask romani Digerkamlik MerhametKaynakcaVikisoz de Ask ile ilgili sozleri bulabilirsiniz Wikimedia Commons ta Ask ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir a b c d TDK Felsefe Terimler Sozlugu 1975 a b TDK Guncel Turkce Sozluk 2009 Oxford English Dictionary 2 Mayis 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Mayis 2018 Meaning of love in English 2 Mayis 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Mayis 2018 Karandashev Victor 2017 Romantic Love in Cultural Contexts Cham Springer International Publishing doi 10 1007 978 3 319 42683 9 ISBN 978 3 319 42681 5 sayfa belirt Hongladarom Soraj Joaquin Jeremiah Joven Ed 2021 Love and Friendship Across Cultures Singapore Springer Singapore doi 10 1007 978 981 33 4834 9 ISBN 978 981 334 833 2 sayfa belirt Treger Stanislav Sprecher Susan Hatfield Elaine C 2014 Love Encyclopedia of Quality of Life and Well Being Research Dordrecht Springer Netherlands ss 3708 3712 doi 10 1007 978 94 007 0753 5 1706 ISBN 978 94 007 0752 8 Love is a universal human experience Kay Paul Kempton Willett March 1984 What is the Sapir Whorf Hypothesis American Anthropologist New Series 86 1 65 79 doi 10 1525 aa 1984 86 1 02a00050 Oxford Illustrated American Dictionary Oxford University Press 1998 s 485 a b Love Definition amp Meaning Merriam Webster 27 Aralik 1987 17 Mayis 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 30 Eylul 2021 Love Definition amp Meaning YourDictionary 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Temmuz 2022 Roget s Thesaurus 1998 ss 592 639 Youtube video 6 Haziran 2011 5 Ocak 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi a b c Fromm Erich 1956 The Art of Loving Original English bas Harper Perennial ISBN 978 0 06 095828 2 Abbas Azhar 11 Nisan 2011 30 Mayis 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 13 Eylul 2011 Callerame Emmanuelle 3 Subat 2022 Artsper Magazine Ingilizce 17 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 24 Agustos 2023 Fisher Helen 2004 Why We Love the nature and chemistry of romantic love Henry Holt amp Co ISBN 978 0805069136 Catron Adrian 5 Aralik 2014 What Is Love A Philosophy of Life HuffPost Ingilizce 3 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Ekim 2020 1940 filia Oxford Clarendon Press 3 Ocak 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link The Bhagavad Gita Penguin Classics Mascaro Juan tarafindan cevrildi Penguin 2003 ISBN 978 0 14 044918 1 a b c Fromm Erich 1985 Sevme Sanati Gunduz Isitan tarafindan cevrildi Say Yayinlari ss 13 14 47 52 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim a b c Guncel Turkce Sozluk Turk Tarih Kurumu Basimevi 1998 29 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 31 Agustos 2023 a b Nevzat Tarhan 2 Ocak 2008 Yazarin kendi internet sitesi 31 Aralik 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi a b Nevzat Tarhan 1 Ocak 2000 Askla sevginin farki boyle anlasilir Yazarin kendi internet sitesi 31 Agustos 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 31 Agustos 2023 Nevzat Tarhan 19 Ekim 2022 Hurriyet Gazetesi 20 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Tarhan Nevzat 2010 Evlilik Psikolojisi 7 basi Timas Yayinlari s 55 ISBN 975 263 454 0 Mehmet Zihni Sungur 3 Eylul 2022 CNN Turk 3 Eylul 2022 tarihli roportaji 29 Agustos 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi Sungur Mehmet Zihni 2021 Ask Evlilik Sadakatsizlik Seytan Ucgeni Sen Ben ve Aramizdaki Hersey 49 basi Destek Yayinlari ss 55 66 ISBN 978 625 441 191 5 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim Erich Fromm Sevme Sanati ISBN 9753880671 Campbell ve Baumeister 2003 Fletcher Garth J O Clark Margaret S Ed Blackwell Handbook of Social Psychology Interpersonal Processes Blackwell Publishing ss 438 445 ISBN 9780631212294 26 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Ekim 2020 Tessitore Aristide 1996 Reading Aristotle s Ethics Virtue Rhetoric and Political Philosophy Albany State University of New York Yayinlari ss 91 93 ISBN 9780791430477 26 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Ekim 2020 February 2006 Love National Geographic 31 Aralik 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Kasim 2009 Zeki S June 2007 The neurobiology of love FEBS Lett 581 14 2575 9 doi 10 1016 j febslet 2007 03 094 PMID 17531984 Donatella Marazziti Domenico Canale Aug 2004 Hormonal changes when falling in love Psychoneuroendocrinology 29 7 931 936 doi 10 1016 j psyneuen 2003 08 006 PMID 15177709 Ask Agri Kesici Olabilir mi Hurriyet gazetesi 19 Ekim 2010 14 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Eylul 2023 a b Lewis Thomas Amini F Lannon R 2000 A General Theory of Love Random House ISBN 978 0 375 70922 7 a b Fisher Helen E Aron Arthur Mashek Debra Li Haifang Brown Lucy L 2002 PDF Archives of Sexual Behavior 31 5 413 419 doi 10 1023 A 1019888024255 PMID 12238608 28 Haziran 2011 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 3 Ekim 2011 Holt World History The Human Legacy Holt Rinehart amp Winston 1 Ocak 2008 ISBN 978 0 03 093780 4 Emanuele E Polliti P Bianchi M Minoretti P Bertona M Geroldi D 2005 Raised plasma nerve growth factor levels associated with early stage romantic love Psychoneuroendocrinology 31 3 288 294 doi 10 1016 j psyneuen 2005 09 002 PMID 16289361 6 Aralik 2006 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Aralik 2006 Sternberg R J 1986 A triangular theory of love Psychological Review 93 2 119 135 doi 10 1037 0033 295x 93 2 119 Rubin Zick 1970 Measurement of Romantic Love Journal of Personality and Social Psychology 16 2 265 273 CiteSeerX 10 1 1 452 3207 2 doi 10 1037 h0029841 PMID 5479131 Rubin Zick 1973 Liking and Loving an invitation to social psychology New York Holt Rinehart amp Winston ISBN 978 0030830037 Walster Elaine H 1969 Interpersonal Attraction Addison Wesley Publishing Co ISBN 978 0 201 00560 8 LCCN 69 17443 Peck Scott 1978 The Road Less Traveled Simon amp Schuster s 169 ISBN 978 0 671 25067 6 Illouz Eva 2013 Ask Neden Acitir Caglar Aksoy Ozge tarafindan cevrildi Jaguar Kitap ss 77 89 120 121 215 ISBN 978 605 63743 5 7 Bayram Abdulsamet 2021 Ask Neden Acitir 5 1 Necmettin Erbakan Universitesi Medeniyet ve Toplum Dergisi METDER ss 83 85 13 Temmuz 2022 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 2 Eylul 2023 Campbell Lorne Ellis Bruce J 2005 Commitment Love and Mate Retention Buss David M Ed The Handbook of Evolutionary Psychology John Wiley amp Sons Inc a b c Michod Richard E 1989 What s love got to do with it The solution to one of evolution s greatest riddles The Sciences 22 27 doi 10 1002 j 2326 1951 1989 tb02156 x Lewis C S 1960 Kristeller Paul Oskar 1980 Renaissance Thought and the Arts Collected Essays Princeton University Press ISBN 978 0 691 02010 5 Stendhal Ask Uzerine De l amour Paris 1822 adli kitabinda cinsel aski tutkulu aski zevk aski taste love adini verdigi bir tur baglilik icermeyen aski ve gosteris askini birbirinden ayirmistir Bati Dunyasinda Ask Love in the Western World adli kitabinda tutkulu askin fr l amour passion saraydan romantik bicimlere uzanan oykusunun izini surmustur Yuce Ask Antolojisi Anthology of Sublime Love nin Paris 1956 girisinde belki de tutkulu askin romantik bicimiyle esitlenebilecek gerceklesmis bir ideallestirme durumu olan yuce ask i tanimlamistir a b c 1936 Philosophy of Love Internet Encyclopedia of Philosophy Ingilizce 29 Agustos 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Agustos 2017 Koves Zulauf Thomas 1973 Reden und Schweigen Munich Fink Miller JFK 4 Subat 2009 24 Ocak 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Monier Williams Monier क म kama Motilal Banarsidass s 271 19 Ekim 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Lochtefeld James 2002 The Illustrated Encyclopedia of Hinduism 1 New York Rosen Publishing s 340 ISBN 0 8239 2287 1 Morris Kate 2011 The Illustrated Dictionary of History Lotus Press s 124 ISBN 978 81 89093 37 2 Van Voorst Robert E 2012 RELG World Cengage Learning s 78 ISBN 978 1 111 72620 1 Prasad Rajendra 2008 A Conceptual analytic Study of Classical Indian Philosophy of Morals History of Science Philosophy and Culture in Indian Civilization 12 Concept Publishing Company ss 249 270 ISBN 978 81 8069 544 5 Book 10 Hymn 129 Verse 4 16 Subat 2018 tarihinde kaynagindan arsivlendi The Hymns of the Rigveda 2 Griffith Ralph T H tarafindan cevrildi Benares E J Lazarus and Co 1897 a b c d e Ryang Sonia 2006 Love in Modern Japan Its Estrangement from Self Sex and Society Routledge ss 13 14 ISBN 978 1 135 98863 0 11 Temmuz 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Subat 2016 a b c d Abe Namiko Aboutcom 28 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Kasim 2014 Smith Herman W Nomi Takako 2000 Is amae the Key to Understanding Japanese Culture Electronic Journal of Sociology 20 Subat 2014 tarihinde kaynagindan Wolpe David 16 Subat 2016 We Are Defining Love the Wrong Way Time 26 Subat 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 14 Subat 2019 Dessler Eliyahu Kuntres ha Chesed Michtav me Eliyahu Ibranice 1 a b c Pope Benedict XVI papal encyclical Deus Caritas Est 8 Ekim 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 11 Haziran 2008 a b Augustine of Hippo Homily 7 on the First Epistle of John Homilies on First John Browne H tarafindan cevrildi 8 New Advent a b Augustine of Hippo Woo B Hoon 2013 Augustine s Hermeneutics and Homiletics in De doctrina christiana Journal of Christian Philosophy 17 97 117 26 Mart 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Mart 2014 McLellan Justin Do you cry pope asks 800 000 young people at WYD so does Jesus he says 10 Agustos 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Agustos 2023 Brockhaus Hannah 22 Nisan 2020 Pope Francis The entirety of God s love is found in the crucifix 10 Agustos 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 9 Agustos 2023 a b 18 Ocak 2015 Meeting with the young people in the sports field of Santo Tomas University w2 vatican va Manila 23 Subat 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Subat 2018 Nidoy Raul 13 Subat 2015 The key to love according to Pope Francis 24 Subat 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 24 Subat 2018 Tertulliam Ad Scapulam I 28 Haziran 2023 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 5 Eylul 2023 a b c d Uludag Suleyman 1991 Ask العشق Turkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi 4 Turkiye Diyanet Vakfi ss 18 21 14 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan Diyanet Isleri Baskanligi Kuran i kerim Tefsiri 6 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Eylul 2023 Toksari Ali 1992 Birr البر Turkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi 6 Turkiye Diyanet Vakfi ss 204 205 6 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan Sevilay Yukselir 20 Haziran 2006 Kuran da ask ile ilgili sure var Haber3 com internet sitesi Sabah Gazetesi Kose yazisi 6 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Eylul 2023 Lewisohn Leonard 2014 Cambridge Companions to Religion Cambridge Cambridge University Press ss 150 180 Oguz Ahmet 15 Ocak 2023 Amellerin en faziletlisi Allah icin sevmek Diyanet haber internet sitesi 7 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Eylul 2023 a b Uludag Suleyman 1993 Cemal الجمال Turkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi 7 Turkiye Diyanet Vakfi s 296 14 Eylul 2023 tarihinde kaynagindan The Four Kinds of Love Paris Talks 11 bas Baha i Reference Library 1972 tarihinde yayinlandi 4 Ocak 1913 ss 179 181 20 Agustos 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Eylul 2014 Gour Govinda Swami The Wonderful Characteristic of Krishna Prema Facebook 29 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Ocak 2012 A C Bhaktivedanta Swami 29 Kasim 1966 Perfectly in Krishna Love 23 Kasim 2014 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Ocak 2012 1867 13 Haziran 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Terimin 1850 civarinda icat edildigi iddia edilmektedir ve kullaniminin sosyalistler tarafindan kadinlari ve cocuklari terk edilmekten korudugunu dusundukleri bir kurum olan evlilige saldirmak icin benimsenmesinden yakinilmaktadir McElroy Wendy 1996 The Free Love Movement and Radical Individualism Libertarian Enterprise 19 1 Spurlock John C 1988 Free Love Marriage and Middle Class Radicalism in America New York New York University Press Passet Joanne E 2003 Sex Radicals and the Quest for Women s Equality Chicago University of Illinois Press a b Laurie Timothy Stark Hannah 2017 Love s Lessons Intimacy Pedagogy and Political Community Angelaki Journal of the Theoretical Humanities 22 4 ss 69 79 doi 10 1080 0969725x 2017 1406048 21 Subat 2023 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 3 Ocak 2018 Kierkegaard Soren 1847