Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.
Türk dilinin, Türkiye topraklarında gelişen ilk ürünleri 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarına aittir. 19. yüzyıla kadar İran ve İslam uygarlığı çerçevesinde gelişen Türk yazınının ürünleri halk edebiyatı ve divan edebiyatı olarak birbirinden farklı yanları olan iki kolda gelişti.Osmanlı sarayı çevresinde, Fars edebiyatının etkisiyle üretilen klasik edebiyat denilen divan edebiyatı ağır basarken halk arasında, sözlü gelenek uzun bir zaman devam etti.
19. yüzyılda Tanzimat Dönemiyle beraber Türk yazınında Doğu etkisi azalmaya başladı ve yerini Batı kökenli yazın unsurları almaya başladı. Bu dönemde Türk yazıncılar özellikle Fransız edebiyatından önemli ölçüde etkilendiler. Türk edebiyatı roman türü ile ilk kez 19. yüzyılda Tanzimat Döneminde tanışarak telif ve çevirilerle bu yöne eğilmeye başladı. Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının ikinci ve toplu hareketi 1895 yılında, Servet-i Fünûn mecmuasında toplanan genç yazıncıların öncülük ettiği Edebiyat-ı Cedide devinimi oldu. Tanzimat dönemi yazarları yurt sorunlarıyla yakından ilgilenerek, yurt, ulus sevgisi gibi konuları işleyip, halkın anlayabileceği bir dille yazmaya çalışarak, halkı eğitmeyi amaçlarken, aydınlara seslenerek sanat için sanat ilkesini benimseyen Edebiyat-ı Cedide yazarları, ağır bir dil ile süslü ve sanatlı bir anlatım benimsedikleri için Tanzimat’ın başlangıcından beri sadeleşmeye doğru giden yazı dilini yeniden ağırlaştırmakla suçlandılar. 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başından itibaren başlayan ulusal uyanışın etkisiyle, 1908 Devriminin ardından II. Meşrutiyet döneminde, temelini Türkçeyi yabancı dillerin etkisinden uzaklaştırma ve içerikte halkın sorunları ile yerli yaşamın oluşturduğu Millî Edebiyat akımı ortaya çıktı.
Osmanlı monarşisinin çöküşünden kısa süre öncesine kadar, sözlü ve yazılı gelenekler birbirinden ayrı kalırken 1923'ten sonra Cumhuriyet ile beraber bu iki gelenek ilk kez bir araya geldi. Türkiye'de Cumhuriyet devrinin ilk zamanında da Millî Edebiyat hâkimdir. Âşık ve tekke edebiyatı, modernleşmenin etkisiyle gücünü yitirirken, divan edebiyatından ise 1928 yılında gerçekleşen Harf Devrimi ile Latin alfabesine geçilmesi, ardından 1930'lu yıllardaki Dil Devrimi ile değişen edebiyat akımlarıyla, Osmanlı dönemine ait bir tür olarak vazgeçildi. Millî Edebiyat'ın milliyetçi görünümü sonraki devirde Anadoluculuk ve halkçılık olarak edebiyata yansıdı. Daha sonra II. Dünya Savaşı ve savaşın siyasi etkileriyle toplumculuk ve akımları güçlendi. Modern Türk edebiyatı öykü, roman, eleştiri, deneme, şiir ve tiyatro eserleri gibi hemen her türde örnekler içermektedir. Genellikle modernist bir çizgide seyretmekte olsa da postmodernizmin etkileri de yoğun olarak görülmektedir.
İslamiyet öncesi
İslamiyet öncesi döneme ait Türk dili ile yazıldığı bilinen en eski metinler, 8. yüzyıldan kalma Orhun Irmağı vadisinde bulunan Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk kitabeleridir. Taşa kazınan bu yazıtlar, Göktürk alfabesi olarak da bilinen runik yazı kullanılarak Göktürk Kağanlığı döneminde yazılmış yapıtlardır. İslamiyet öncesi Türk edebiyatının büyük bölümünü sözlü ürünler olan destanlar, savlar, sagular ve koşuklar oluşturur. Büyük bir kısmı yazıya oldukça geç geçirilen Türk destanlarının bir kısmı Türk ve yabancı araştırmacılar tarafından halk ağzından derlenmiştir. Bir kısmına da İran, Çin ve Arap kaynaklarından ulaşılmıştır. İlk kez 9. yüzyılda Uygur Kağanlığı döneminde Türk diliyle kitap hâlinde eserler ortaya çıkar Küçük bir kitap hâlinde olup 104 sayfadan oluşan ve Göktürk alfabesiyle yazılmış olan Irk Bitig adlı eser Uygurların hâkim olduğu dönemlere ait olması kuvvetle muhtemeldir. 10. yüzyılın ilk yarısında, yazılan Altun Yaruk ve Sekiz Yükmek adlı eserler de ile Uygur harfleri ile yazılmış Türkçe eserlerdir.
İslamiyet etkisinde Türk edebiyatı
İslamiyet'in Türklerce kabulünden sonraki bilinen ilk Türkçe yazılı eser, 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib'in Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han'a atfen Eski Türkçe olarak bilinen Karahanlı Türkçesi ile yazdığı ve takdim ettiği Kutadgu Bilig'dir. Edip Ahmet Yükneki'nin, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği Atabetü'l-Hakayık da yine bu dönemde yazılmış eserlerden biridir. Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 arasında yazılıp 1077 yılında Abbasi Halifesi Muktedî bi-ʿEmr i’l-Lâh’ın oğlu Ebü’l-Kasım Abdullah’a takdim edilen Divânu Lügati't-Türk, Arapça-Türkçe sözlük olmasının yanı sıra Türk edebiyatının en eski yıllarına kaynaklık eden önemli bir eserdir. En eski Türk savları (atasözleri) Divânu Lügati't-Türk'te yer almaktadır. 12. yüzyılın ikinci yarısında Türkistan'da Seyhun’un ötesindeki bozkırlarda yaşayan göçebe Türkler arasında kuvvetli nüfuz sahibi olan Ahmet Yesevi, çevresinde toplananlara sade bir dille ve halk edebiyatından alınma şekillerle hece vezninde söylediği “hikmet” adı verilen manzumelerle sadece Orta Asya Türklerinin dinî-tasavvufi hayatında değil ilerleyen dönemlerde Anadolu'ya ve Balkanlara kadar uzanan sahada derin tesirler bırakmıştır.
Anadolu'da Türk edebiyatının doğuşu
13. yüzyıldaki Moğol istilasından sonra, Türk dünyasındaki etnik, siyasi ve sosyal değişim ve gelişmelere paralel olarak başta Altın Orda’nın başkenti Saray şehri olmak üzere çeşitli şehirlerde yeni kültür merkezleri oluşmaya başladı. Moğol İstilası'nın ardından Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılış sürecine girmesiyle Batı Anadolu'da kurulan Türkmen Beyliklerinin, Anadolu'da oluşturdukları gelişme ortamı ve Türkçeye karşı gösterdikleri hassasiyetle Türkçenin Anadolu'da bir devlet dili, bir resmî dil hâline gelişi gerçekleşmiştir. Batı Türkçesinin ilk safhası olan Eski Anadolu Türkçesinin ilk ürünleri bugünkü Türkiye topraklarında 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. 14. yüzyıldan itibaren Anadolu'da önceki sözlü geleneklere ek olarak, büyük ölçüde yazılı bir edebi geleneğin ortaya çıkmasıyla Eski Anadolu Türkçesi bir yazı dili olarak karşımıza çıkar. Farsça mesnevisi ile tanınan Mevlana Celaleddin Rumi'nin oğlu Sultan Veled'in Mevleviliği yaymak için Farsça olarak yazdığı İbtidaname, Rebapname mesnevilerinde yer alan Türkçe beyitleri 13. yüzyılın sonu 14. yüzyılın başında Anadolu'da kaleme alınmış en eski Türkçe metinler arasındadır. Anadolu'nun Moğol-İlhanlı tahakkümü altında olduğu bir devirde Kırşehir'de yaşayan Gülşehrî'nin bütün ilmî ve tasavvufi terminolojiyi Türkçede kullanmak suretiyle o güne kadar benzeri görülmemiş bir ustalık sergileyerek 1317 yılında tamamladığı Ferîdüddin Attâr’ın Farsça klasiği "Mantıku't-Tayr" çevirisi Anadolu'da kaleme alındığı bilinen en eski Türkçe mesnevidir.Kırşehirli Aşık Paşa'nın Mevlana'nın Mesnevisinden ilham alarak yazdığı, 1330 tarihli Garibnâme adlı mesnevisi Anadolu’da Türk tasavvuf edebiyatının tesir dairesi çok geniş olmuş eserlerden biridir. 13. yüzyılın sonu 14. yüzyılın başlarında Mevleviler arasında manzumeler söyleyen bir tür gûyende (okuyucu) olduğu bilinen Şeyyad Hamza'nın Kur'an’da Ahsenü’l-Kasas olarak adlandırılan, Yusuf suresinin kaynaklık ettiği Yusuf peygamberin hikâyesini anlattığı Yusuf ile Zeliha mesnevisi de Anadolu sahasında Türkçe olarak kaleme alınmış mesnevi formatındaki ilk eserlerden biridir. Türkistan'da Ahmed Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu’da yeniden ortaya koyan Yunus Emre olmuştur. Osmanlı döneminde birçok tarikat Yunus Emre'yi yakından benimsedi, onun şiirlerine kendi törenlerinde yer verdiler. Yunus Emre şiirleri, tekke şiirinin kaynağı oldu
Divan edebiyatı
Divan edebiyatı her açıdan örnek aldığı İran edebiyatının etkisi altında saray ile medrese çevresinde aydın topluluğun edebiyatı olarak bir gelişim gösterdi.İslami edebiyat, yüksek zümre edebiyatı, havas edebiyatı, saray edebiyatı, enderun edebiyatı, klasik edebiyat, eski edebiyat gibi adlarla da anılan bu edebiyat en yaygın kullanımla Divan edebiyatı adıyla anılmıştır. Bunun nedeni, şairlerin manzumelerini topladıkları eserlere “Divan” denilmesidir. Divan şiiri, kurallarını Arap ve Fars edebiyatından alan aruz vezni ile yazıldı.Ziya Paşa 19. yüzyılda, Ahmed Paşa, Necâtî ve Zâtî olmak üzere üç şairi, “Osmanlı şiirine temel koyan üç şair” olarak tarif etmiş ve Ahmed Paşa’yı Şeyhî ile Necâtî arasında yetişen şairlerden en büyüğü olarak kabul etmiştir.
Bazı edebiyat otoriteleri tarafından sadece Azerbaycan sahasının ve Alevi-Bektaşi edebiyatının değil tüm Türk edebiyatının en büyük klasik şairi olarak gösterilen Fuzûlî, Kanunî Sultan Süleyman'ın 1534'te Bağdat seferinden sonra padişaha beş kaside sunarak korunmak için girmeye çalışmıştır. Fuzûlî’nin İstanbullu birtakım şairlerin kendisinden bir Leylâ ile Mecnun hikâyesi yazmasını istemeleri üzerine kaleme almaya başladığını söylediği Leylâ ile Mecnun mesnevisi, klasik Türk edebiyatındaki en önemli lirik yapıtlardan biri olarak kabul edilmektedir. Birçok araştırmacıya göre 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı şiiri doruğa ulaşmıştır. Şöhret ve tesiri asırlarca devam eden, klasik Osmanlı şiirine söyleyiş gücü kazandıran ve Osmanlı şiirinin 16. yüzyıldaki en önemli ismi Bâkî, Kanûnî Sultan Süleyman'ın saltanatı sırasında çağının en büyük şairi sayılarak kendisine “Sultânü’ş-şuarâ” ünvanı layık görülmüştür. Bâkî’nin şöhreti ve eserleri Anadolu ve Rumeli’yi aşıp Azerbaycan, İran ve Irak’tan Hint saraylarına kadar yayılmış bulunmaktaydı.
17. yüzyılda Nâilî Osmanlı şiirinde bir çığır açmış, yeni bir üslupla şiirler kaleme almıştır. Dili ağır olmakla birlikte, şiirinde incelik ve nezaket vardır. Devlet adamları başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerini hedef alanhicivlerinden dolayı Sultan IV. Murad tarafından idam edilen Nef'i ise, kasideleri ile kendisinden sonrakiler üzerinde önemli bir tesir bıraktı. Bir kasidesinde İstanbul konuşmasının Arapçadan bile üstün olduğunu mısralarında belirten Nâbi, özellikle şiir ve kültür çevrelerince zamanın “şeyhü’ş-şuarâ”sı olarak kabul edilmiş, büyük bir takdir ve hayranlık görmüştür.
Sultan III. Ahmed devrinin meşhur şairlerinden, neşe ve yaşam dolu şiirleri ile Lale Devri İstanbul'unu anlatanNedim, 18. yüzyılda Divan şiirinde hem dil hem de içerik bakımından birçok yenilik getirmiştir. İstanbul'da kullanılan konuşma dili ve İstanbul halk söyleyişlerinin birçok örneğini samimi bir hava içerisinde şiirlerinde kullanarak aktarmıştır. Yine 18. yüzyılda yaşamış olan ve Hüsn ü Aşk adlı eseriyle tasavvuf ve sembolizmi bir araya getirenŞeyh Galip, şiirlerinde tamamen orijinal, kendine özgü bir ifade şeklini kullanmıştır. Eserlerinde yüksek seviyede bir İstanbul Türkçesinin görüldüğü Şeyh Galip'in dili ağır olmakla birlikte yer yer halk ağzındaki söyleyişleri de şiirine almıştır.
Tanzimat'tan sonra Türk şiiri, batı etkisi altında değişip gelişirken yeni edebiyatın temsilcileri (Ziya Paşa, Namık Kemal vs.), divan şiiri geleneğine uygun ürünler de verdiler. Eski şiirin son temsilcileri Encümen-i Şuara adı verilen topluluğun Naili, Fehim-i Kadim gibi şairlerin yolunu izleyen üyeleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni, Hersekli Arif Hikmet oldu. Aruz vezninin yerini hece veznine daha sonra da serbest vezne bıraktığı 20. yüzyılda divan şiiri sona erdi ancak Yahya Kemal Beyatlı beyit birimine dayanan bu şiire çağdaş şiirin bütünlüğünü kazandırırken Baki, Neşati, Nedim gibi farklı şairlerin söyleyiş özelliklerinden ve işledikleri konulardan faydalanan ürünler ortaya koydu.
Halk edebiyatı
Halk hikâyeleri
Dede Korkut hikâyeleri Türk edebiyatında bu türün en eski örneği kabul edilmektedir. Türk halk hikâyelerinin kaynakları, Dede Korkut hikâyeleri, Köroğlu hikâyesi, Kerem ile Aslı, Âşık Garip gibi Azerbaycan ve Anadolu sahası kaynaklı halk hikâyeleri, Anadolu'da ortaya çıkmış Danişmendname, Saltukname ve Battal Gazi hikâyeleri gibi dinî-destansı halk hikâyeleri, Ferhat ile Şirin, Kelile ve Dimne ve Şehnâme’den alınan çeşitli kıssalar gibi İran-Hint kaynaklı halk hikâyeleri ve Leyla ile Mecnun, Ebû Müslim cenkleri, Yûsuf ile Züleyhâ, Ali cenkleri gibi Arap-İslam kaynaklı halk hikâyeleridir. Aslen Divan edebiyatına ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin ve Camasbname'de geçen Şahmeran hikâyesi toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" hâline gelmişlerdir.
Günümüzde tamamına yakın kısmı derlenmiş olan halk hikâyelerinin sayısı 150’yi aşmış ve içlerinden bazıları üzerindeki incelemeler bitirilmiştir. Atatürk Üniversitesinde, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Folklor Arşivinde, Selçuk Üniversitesi Halk Bilimi Araştırma Merkezinde ve Fırat Üniversitesinde derlenmiş önemli bir halk hikâyesi külliyatı mevcuttur. Bugün de bilhassa Kars, Erzurum, Artvin, Sivas, Maraş, Adana ve Antep yörelerinde eskisi kadar yaygın olmamakla birlikte halk hikâyeciliği geleneğini devam ettiren âşık hikâyecilere rastlanmaktadır. Ayrıca Azerbaycan’da da halk hikâyeciliğinin hâlâ canlılığını koruduğu görülmektedir.
Anonim edebiyatı
Sözlü edebiyatta masal, fıkra, efsane gibi ürünlerin yazanı belli değildir. Türkiye Türkçesiyle söylenmiş ve 19. yüzyıldan başlanarak yazıya geçirilmiştir. Ancak bunlarda geniş ölçekte de tarihî ve yerel özellikler kendini gösterir (Nasrettin Hoca fıkraları, Bektaşi fıkraları, Bursa, Konya, İstanbul gibi kentlerle ilgili efsaneler, gerçekçi nitelik taşıyan kimi meddah hikâyeleri vs.).
Bir gün Padişah, Nasrettin Hoca’ya sormuş:
— Ben öldüğümde cennete mi gideceğim, cehenneme mi?
Hoca, padişahtan korkmadan:
— Tabii ki, der, cehenneme gideceksiniz.
Öfkeden padişahın sakalı kabarır. Nasrettin Hoca:
— Cennete gideceğinizi söylemek isterdim ama cellatlarınızın öldürdüğü insanlar yüzünden cennete sığamazsınız. O yüzden mecbur cehenneme gideceksiniz.
Sözlü gelenekte ezgiyle söylenen türkü, mâni, ağıt gibi türler halkın ortak yaratıcılığına dayanır. Bunlara zamanla sahipleri unutulan ürünler de eklenmiştir. Taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyununun merkezindeki iki karakter olan Karagöz ve Hacivat gölge oyunu, anonim halk edebiyatının en önemli ürünüdür. Karagöz ve Hacivat, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ın neden olduğunu söyler. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Karagöz ve Hacivat gölge tiyatrosu 17. yüzyılda son şeklini almıştır. Yazılı bir metne dayanmayan yani doğaçlama (tulûat) sahnelenen ve bazıları halk efsanelerinden esinlenilen Karagöz oyunlarının otuz kadarı günümüze kadar gelmiştir. Genel olarak “Kâr-ı Kadîm” (eski oyunlar) ve “Nev icad” (yeni oyunlar) olarak iki ana gruba ayrılsalar da tamamının bugüne kalan metinleri Tanzimat sonrası döneme aittir.
Masal
Masal, anonim halk edebiyatının en yaygın türlerinin başında gelmektedir. Dinleyiciyi inandırmak gibi bir amacı olmayan masallar anlatmaya dayalı türlerin en eskilerindendir. Yapısında kalıplaşmış ifadeler bulunan masalların profesyonel anlatıcıları yoktur. Masal anası veya masal ninesi adı verilen kadınlar tarafından anlatılan hayal ürünü anlatımlardır. Türk masallarının kahramanları genel olarak insanlar, hayvanlar ve doğaüstü varlıklardır. Cadı karıları, devler, vezir vs. kötü kahramanlar iken padişah, kral, hükümdar, hızır, derviş vs. iyi kahramanlardır. Tilki, aslan, Anka kuşu, papağan gibi hayvan kahramanların olduğu masalların yanı sıra derviş, hızır, peri, cin gibi doğaüstü varlıkların yer aldığı masallar da bulunmaktadır. Türk masallarında en önemli tiplerden biri Keloğlan'dır. Türk masalları sözlü gelenekte yaşamıştır. 19. yüzyılda ise yazıya geçirilmiştir. Türkiye'de halk ağzıyla derlenmiş en eski kitap Billur Köşk'tür.Zümrüdüanka Kuşu, Türkiye'deki en yaygın ya da başka bir ifadeyle en çok bilinen masaldır.
Âşık edebiyatı
Anadolu, Rumeli ve Azerbaycan’da gelişip olgunlaşan âşık edebiyatını, sade bir dil kullanarak şiirlerini daha çok hece vezniyle yazan ve saz çalarak yurdu dolaşan âşıkların eserleri oluşturur. Bu edebiyatta musikinin de önemli bir yeri vardır. Dinleyici üzerinde etkili olabilmesi, melodi kalıplarının iyi bilinmesine ve musikinin sözle birlikte başarılı bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Âşığın düşünde pirlerin elinde bade içerek saz çalıp, şiir söylemesi, düşte gördüğü sevgiliyi bulmaya çalışması yaygın bir efsane motifidir. Birçok âşığın şiiri zamanla türkü, ağıt gibi sahibi bilinmeyen halk şiiri örnekleri arasına karışmıştır.Âşık ya da saz şairi adı verilen gezgin şairlerin saz eşliğinde doğaçlama söyledikleri şiirlerin günümüze ulaşan en eski örnekleri XVI. yüzyıla aittir. Âşıklardan birçoğu hakkında koşmaların son dörtlüğünde anılan mahlaslardan başka bilgi yoktur. Kimi âşıkların yaşamı efsanelerle karışmıştır. Âşık edebiyatının geleneğinde âşık kahvelerinin, kahvelerde düzenlenen atışmaların, muamma, asma, çözme gibi hünerlerin önemli yeri vardır. Bu etkinliklerden dolayı âşıklara meydan şairleri adı verilir. Bazıları medreselerde okumuş olan, kültür merkezi kentlerde yaşayan âşıklara ise kalem şairi denir. Kalem şairleri üzerinde dil, anlatım, konu bakımından divan şiirinin türlü etkileri görülür. Onların şiirleri arasında koşma, varsağı, destan gibi özgün halk edebiyatı türleri yanında aruzla divan, müstezat, gazel gibi ürünler de yer alır.
17. yüzyılda Toroslar'da konar-göçer Türkmenler arasında yetişen Karacaoğlan'ın doğa güzellikleri ve sevgiyi konu edinen içtenlikli şiiri, türünün en sevilen örnekleri oldu.Kayıkçı Kul Mustafa gibi Yeniçeri Ocağı'nda yetişmiş birçok şair imparatorluğun, Bağdat, Girit, Kırım gibi birbirinden uzak yerlerindeki yaşama tanıklık eder. 17. yüzyılda Kayıkçı Kul Mustafa tarafından yazılan Genç Osman Destanı adındaki duygusal koçaklama, aşık edebiyatının en önemli epik eserlerinden biri sayılır. Otoriteler tarafından koçaklamaların en güzel örnekleri Köroğlu ve Dadaloğlu'na ait koçaklamalar olarak kabul edilir. 19. yüzyılda, Deli Boran, Beyoğlu ve Gündeşlioğlu hiçbir yabancı etki altında kalmamış ve değişmemiş halk zevkini devam ettirirken Dadaloğlu'nun baskıya ve haksızlığa başkaldıran şiiri, konar-göçer Türkmenlerin zorunlu iskanıyla ilgili tarihi olaylara tanıklık etti. Âşık edebiyatı XVI. yüzyıldan başlayarak yakın zamana kadar Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler’i de etkilemiştir. Bunun sonucu, büyük şöhrete ulaşmış pek çok Ermeni aşug, âşık edebiyatının geleneklerini benimseyip başarıyla uygulamıştır. Özellikle XVIII. yüzyılda Türkçe şiirler söylemiş bu Ermeni aşuglardan Mecnûnî, Âşık Vartan ve Civan önemli isimlerdir.
XIX. yüzyılda âşık şiirini temsil edenlerden bir kısmı doğrudan doğruya Bektaşi babalarıdır. Âgâhî, Türâbî ve Harâbî bunlardandır. Âşıkların yetişmesinde önemli bir yeri olan Yeniçeri Ocağı’nı kaldıran Sultan II. Mahmud âşıkları koruyarak saraya almıştır. Sultan II. Mahmud’dan Sultan Abdülaziz’in son zamanlarına kadar âşıkların düzenli teşkilatı ve esnaf loncalarına benzer loncaları vardı. Âşık fasılları'ndan hoşlanan Sultan II. Mahmud, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz devirlerinde İstanbul, âşık edebiyatının gelişmesi bakımından çok müsait bir çevre olmuştur. Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyrânî ve Sümmânî gibi oldukça büyük şöhretleri olan saz şairleri bu yüzyılda yetişmiştir. Bu dönemde âşık edebiyatının en tanınmış temsilcisi Aşık Dertli idi. Birkaç çırak yetiştirdiği gibi kendisinden sonra gelen âşıklar üzerinde de büyük etkisi oldu. XIX. yüzyılın sonlarında, büyük yerleşim merkezleri ve özellikle İstanbul'daki kuvvetli âşık geleneği yerini bir başka geleneğe, semai kahvelerine bırakmıştır. Bu kahvelerde söz sahibi olan âşıklar artık bütün imparatorluğu gezen gezginci âşıklar değildir. Meydan şairleri de denen bu tarzın temsilcileri semai kahvelerinde mâni, destan, koşma, divan, semai, kalenderî gibi şiirler okur ve söylerlerdi. Ramazan, bayram ve cuma geceleri semai kahvelerinde büyük toplantılar olurdu. İstanbul’daki semai kahvelerinde genellikle tulumbacı teşkilatlarına bağlı çoğu İstanbullu olan şairler bulunurdu. XX. yüzyılda saz şiiri geleneğini devam ettiren isimler arasında Âşık Veysel önemli bir yer teşkil etmektedir.
Tekke ve Tasavvuf edebiyatı
Osmanlı döneminde ayrı tarikatlar, inançlar, birbirinden farklı üç edebiyat yolu oluşturdu. Bu tür edebiyatın başlıca temsilcileri;
- Alevi-Bektaşi edebiyatı: Hacı Bektaş-ı Veli'ye bağlanan Bektaşiler ile Alevilerin edebiyatı, temalarıyla öteki tarikat şairlerinin şiirlerinden ayrılır. Bu edebiyat dil ve anlatım bakımından tarikat edebiyatının öteki iki kolundan çok daha sadedir. Alevi-Bektaşi şiirlerinin önemli temalarından biri Ali'ye, ehlibeyte bağlılıktır. On iki imam övülür, bütün adaletsizlikleri gideren bir kurtarıcı olarak Mehdi beklenir. Kaynağını Yunus Emre şiirlerinden alan Alevi-Bektaşi edebiyatı 14. yüzyılda Hacı Bektaş-ı Veli dergâhına mensup Abdal Musa'nın müridi Kaygusuz Abdal ile kuruldu ve en önemli temsilcisi Pir Sultan Abdal ile 16. yüzyılda en iyi örneklerini verdi. Osmanlı devrinde Anadolu ve Rumeli’de özellikle Alevi ve Bektaşi çevrelerinde sevilerek okunmuş olan Azerbaycanlı şairlerden Nesîmî ve Hatâî, günümüzde de Türkiye'de Aleviler tarafından büyük saygı görmekle birlikte Azerbaycan'ın da en büyük şairleri arasında kabul edilmektedirler.Necef’te Ali’nin türbesinde onu medh etmek görevi karşılığı maaş alan kutsal yerleri ziyarete gelenler için maktel kasideler okumakta olan Fuzulî’nin, Kerbelâ Vak‘ası’nı anlatan Türkçe bir maktel yazmak maksadıyla kaleme aldığı Hadikatü's-Süada, yazıldığı tarihten itibaren Bağdat, Necef ve Kerbela’ya uğrayan ticaret kervanları ve muharrem aylarında Hüseyin’in kabrini ziyarete gelenlerin aracılığı ile kısa zamanda Türklerin yaşadığı bütün bölgelerde tanınmış ve ilgiyle karşılanmıştır. Hadikatü's-Süada, Anadolu'da sadece Alevi ve Bektaşiler tarafından değil Sünni Türkler tarafından da sevilmiş, özellikle Hüseyin’in ölüm yıl dönümlerinde okunmuş ve dinlenmiştir. Yaşamının büyük bölümünü Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde geçiren, genellikle 16. yüzyılda Anadolu’daki yoğun Safevi propagandasının etkisiyle Osmanlı bürokrasisine karşı tutumuyla bilinen Pîr Sultan Abdal’ın birçok nefesi de Alevi ve Bektaşi âyîn-i cem’lerinde okunagelmiştir. Türkiye Alevilerinin büyük saygı duydukları Cem törenlerinde deyiş, deme ve nefeslerini çalıp söyledikleri Nesimî, Fuzûlî, Hatâî, Pîr Sultan Abdal, Kul Himmet, Yemini ve Virani en büyük yedi şair kabul edilmektedir ve Yedi Ulu Ozan olarak adlandırılmaktadır.
- Melami-Hamzavi edebiyatı: İlk temsilcisi Hacı Bayram Veli kabul edilen Melâmî-Hamzavî zümreye mensup şairlerin başlıca temsilcileri Sarban Ahmed (öl. 1545), Kaygusuz Vizeli Alaeddin (öl. 1563), Emir Osman-ı Haşimi (öl. 1595), Muhyi (öl. 1611), İdrisi Muhtefi (öl. 1615), Oğlan Şeyh İbrahim (öl. 1655), Sunullah Gaybi (öl. 1611), San Abdullah Efendi (öl. 1660) gibi şairlerdir. Bunlar eserlerinde vahdetivücudu esas almışlar, aşk ve cezbeye büyük önem vermişlerdir. Bâtınî temayüller Alevi-Bektaşi şairlere göre daha az, ehlibeyit sevgisi kuvvetlidir. Zikir, esma, taç, hırka, süluk mertebeleri gibi terimler şiirlerinde yer almamaktadır.
- Halveti edebiyatı: Halvetilikle Kadiriliği birleştirerek Eşrefiliği kuran Eşrefoğlu Rumi, İbrahim Gülşeni, , onun halifesi ve Celvetliğin kurucusu Aziz Mahmud Hüdayi, Bayramiliğin Himmetilik kolunu kuran Tarikatname yazarı Himmet, Niyazi-i Mısri şiirlerinde, kendi inançlarını, tarikatlarının ilkelerini, giriş törenlerini, özel zikirleri vb. konu edindiler. Halveti edebiyatındaki en ilginç menakıp yazarlarından birisi, 17. yüzyılda belki de çoğunlukla Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlardaki topraklarında yaşayan velilerin hayat hikâyelerini anlatan eserler veren Münirî-i Belgradî'dir. Eseri Halvetîlerle ilgili anekdotlar içermesinden dolayı nadir bir eserdir.
Batı uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatı
Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat'ın ilanından (1839) sonraki siyasi yenileşme devrinden başlayarak edebiyatın dili ve anlatımıyla birlikte halk topluluğuna ulaşma biçimi, amacı, kapsadığı sorunlar da büyük ölçüde değişti. Sözlü edebiyatın yerini kesin olarak yazılı edebiyat aldı. Roman, tiyatro, eleştiri, deneme gibi batı kaynaklı türlerde ürünler verildi. Toplumsal sorunlar gerçekçi metotla ele alınmaya başlandı.
Tanzimat edebiyatı
Batı ülkelerinden özellikle de Fransa'dan etkilenen ve geniş halk kitlesine ulaşmayı amaçlayan, toplumsal sorunlarla yakından ilgilenmeye başlayan edebiyatın ilk ürünleri Tanzimat'ın ilanından 20 yıl kadar sonra verildi. Tasvir-i Efkar gazetesini çıkaran Şinasi, biçimden çok öze önem veren bilgi ve düşünceyle temellenen, geniş bir halk topluluğuna seslenebilmeyi amaçlayan yeni düzyazının kurucusudur. Şiirleri, şiir çevirileri, makaleleriyle çağdaşlarını derinden etkileyen bu yenilikçi yazar geleneksel halk tiyatrosuyla batı örneğini bileştiren ilk tiyatro eseri olan Şair Evlenmesi'nin (1859) yazarıdır. Divan şiirini dil ve anlatım bakımından topluma sırt çevirmiş, içerik bakımından doğaya, akla yabancı, toplumsal sorunlara uzak sayan Tanzimat şiirinde Namık Kemal yurt, ulus sevgisi, erkinlik, haksızlığa başkaldırma gibi konuları coşkulu bir dille ve yeni bir anlatımla işledi. Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarını Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilen Namık Kemal, heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. Vatan Şairi ve Hürriyet Şairi olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle Türk edebiyatının ilk edebi romanı olan "İntibah" ve batılı anlamda Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan "Vatan yahut Silistre" eserleriyle ünlüdür. Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte “batılılaşma” kavramını ilk defa ortaya atan Osmanlı aydınlarından Ziya Paşa ise, divan şiirinin geleneksel biçimlerinden fazla uzaklaşmadan yönetimde ve insan ilişkilerindeki adaletsizliğe, haksız davranışlara karşı çıktı, uygarlık ve hürriyet gibi temaları işledi. Padişahın mutlak egemenliğine karşı meşrutiyet yönetimini savunan, yurt içinde olduğu kadar gönüllü sürgün olarak yurt dışında da siyasal savaşım veren bu şairler savundukları yeni dil ve edebiyat anlayışını eleştiri türünde verdikleri ürünlerde dile getirdiler.
Roman, Türk edebiyatına Fransızca’dan yapılan çevirilerle girdi. Bu çevirilerden ilki Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan yaptığı Terceme-i Telemak’tır. Daha sonra adı bilinmeyen bir çevirici Victor Hugo’nun ünlü romanı Sefiller’i (Les Miserables) çevirdi. 1860 - 1880 yıları arasında başta Fransız yazarlar olmak üzere birçok Batılı yazarın eseri Türkçeye çevrildi. Türk romanı asıl Tanzimat devrinde gelişti. Bu ilk dönem yazarları daha çok Fransız Romantizm akımını örnek almışlardır. Şemsettin Sami'nin roman türünde ilk örnek olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat 'ını izleyen ürünler (Ahmet Mithat Efendi, Felatun Bey'le Rakım Efendi, 1876; Namık Kemal, İntibah, 1876) bir yandan yaşanan çağa ters düşmüş eski toplumsal kurumları öte yandan Batı'ya körü körüne öykünmeyi eleştiriyordu. Tiyatroda Ahmet Vefik Paşa'nın Molière uyarlamaları halk geleneğini batı kaynağı ile birleştirme çabalarının bir halkasıdır. Buna karşılık Abdülhak Hamit'in oyunları batı tiyatrosu örneklerinden büyük ölçüde beslenen, sahne diline ve halkın beğenisine ise oldukça uzak ürünlerdir. Namık Kemal'in sürgüne gönderilmesine yol açan Vatan, Yahut Silistre oyunu yazarın ana temalarından olan yurt ve ulus sevgisini heyecanlı bir anlatımla sahneye aktararak konu ediniyordu. Türk edebiyatında masalı gerçek anlamda ilk defa Namık Kemal'in "Mukaddeme-i Celal" 'inde kullanıldığı görülmektedir. Yazar, masalı tamamen hayali olaylardan meydana gelen bir anlatım türü olarak görmektedir. Namık Kemal ayrıca masalların ahlâki, eğitici ve terbiye edici özellikleri olduğunu belirtmektedir.
Edebiyat-ı Cedide
Yıl | Edebiyat | Pozitif Bilimler | Din | Yönetim |
---|---|---|---|---|
1820-39 | 56 | 89 | 59 | 13 |
1840-59 | 217 | 230 | 310 | 55 |
1860-76 | 583 | 583 | 372 | 118 |
1876-1908 | 2950 | 3891 | 1307 | 946 |
II. Abdülhamit devrinde doğup gelişen Edebiyat-ı Cedide ya da başyazarlığını Tevfik Fikret yaptığı derginin adıyla Servet-i Fünûn edebiyatı yazarları, bireysel konuları ancak öğrenim görmüş seçkin kişilerin kavrayabileceği bir anlatımla işlediler. Batılı, özellikle de Fransız yazarların eserlerindeki biçim özelliklerini Türkçeye uyguladılar. Ülkenin içinde bulunduğu siyasi durum yazarları yalnız kişisel meseleler üzerinde durmaya yöneltmekte idi. 1877’den itibaren 93 Harbi ve mağlûbiyeti, Meclis-i Mebûsan’ın kapatılışı, zamanla sansüre ve jurnallere dayanan bir rejimin oluşması, yazarları da siyaset ve toplum meselelerinde susmaya zorlamıştı. Bu durum edebiyatta içe kapanma şeklinde kendini dışa vururken siyasi ve sosyal problemler yerine estetik değerlerde gelişme ve derinleşme görüldü. Bu edebiyata mensup olanların şiirde olduğu gibi nesirde de uzun vokalli, âhenkli kelimeleri, Farsça terkipleri bol bir dil benimsemeleri Tanzimat’ın başlangıcından beri sadeleşmeye doğru giden yazı dilini yeniden ağırlaştırmakla suçlandılar. Arapça ve Farsçada bile yer almayan tebeşbüş, mükevkeb, müşemmes, mukmir, nevîn gibi kelimeleri etimoloji kurallarını zorlayarak kullanmışlardır. Şiir ve romanlarındaki kadın ve erkek kahramanların adları da Sezâ, Sühâ, Behlül, Lâmia, Bihter, Peyker, Pervîn gibi müzikal değeri olan, fakat pek kullanılmamış isimlerdir.
Hareketin temsilcilerinden Tevfik Fikret (1867 - 1912), Cenap Şahabettin (1870 - 1934) şiire geniş bir ses zenginliği kazandırdılar. Doğayı, kişisel yaşantıyı, bireysel duyguları ayrıntılarıyla yansıttılar. Tevfik Fikret zamanla toplumsal bozuklukları, siyasi yönetim baskısını, haksızlıkları konu edinmeye koyuldu. devrin romanlarında daha çok romantik aşklar ve yanlış batılılaşma ana konu olarak ön plana çıkmaktadır. Servet-i Fünûn edebiyatı devrinde ilk usta romanlar ve usta yazarlar kendilerini gösterdi. Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası yeni teknikler kullanılan ilk realist Türk romanıdır. Roman alanında Mehmet Rauf ile birlikte ruhsal durumları çözümlemeye önem veren Halit Ziya Uşaklıgil, farklı toplum kesimlerinden kişilerin, aydınların, sanat-edebiyat çevresinin, halkın yaşamına gerçekçi açıdan tanıklık etti. Halit Ziya Uşaklıgil'in 1897 tarihli Mai ve Siyah adlı romanı, Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1900'de kitap olarak yayımlanan Aşk-ı Memnu, tefrika edildiği dönemde büyük ilgiyle karşılanmış ve Halid Ziya Uşaklıgil'in en tanınan romanı olmuştur. Batılı anlamda ilk roman örneği olduğu bilim çevrelerince kabul görmüştür. Eserlerini bu devirde yayımlamaya başlayan Rahmi Gürpınar, Edebiyat-ı Cedide'den alabildiğine ayrılarak geniş okur topluluğuna seslenen, halkın yaşamından canlı kesitler veren, öğretici, eğlendirici romanlar yazdı. Türk öykücülüğünü yetkinliğe kavuşturan yazar ise Halit Ziya Uşaklıgil oldu. Edebiyat-ı Cedide devrinde yalın diliyle dikkat çeken Uşaklıgil, titiz gözlemciliğiyle gerçekçi öykü geleneğini başlatan yazardır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1900'de kitap olarak yayımlanmıştır. II. Meşrutiyet'in ilânından sonraki dönemde Edebiyat-ı Cedide'nin bağlı olduğu sanat için sanat anlayışını kısa bir süre Fecr-i Ati hareketinin genç temsilcileri sürdürdü. Bunlar arasında yer alan Ahmet Haşim, arı şiir anlayışına bağlı ürünleriyle tanındı. Topluluğun üyelerinden hemen tümü II. Meşrutiyet'ten sonra Millî Edebiyat hareketi içinde yer aldılar. II. Abdülhamit'in uzun süren baskısı II. Meşrutiyet sonrasına kadar tiyatro edebiyatının gelişmesine engel oldu.
Millî edebiyat
Türkçülük hareketinin etkisinde gelişen Millî edebiyatın hareket noktası millî kaynaklara yönelme düşüncesiydi. Dilde sadeleşme, şiirde aruzun yerine hece vezni, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Millî Edebiyat'ın temellerini oluşturdu. Mehmet Emin Yurdakul'un 1897 Yunan Harbi sırasında Selanik'te Asır gazetesinde yayınlanan Ben bir Türküm dinim, cinsim uludur mısrası ile başlayan “Cenge Giderken” başlıklı şiiri kendisine büyük ün kazandırdı. Ertesi sene, II. Abdülhamid devri saray ressamı Fausto Zonaro'nun Yunan Harbi'ni konu alan resimlerinin de yer aldığı "Türkçe Şiirler" adlı eserini yayınladı. Bu eserle başlayan yenileşme, aydınların şiirini bir yandan halk edebiyatı ögelerine öte yandan halkın dertlerine yöneltirken edebiyatta yeni bir başlangıç yapılmış ve Türkçülük bu alana girmişti. 1908 Meşrutiyet Devrimi sonrası artan basın ve yayın hareketleri içerisinde Genç Kalemler dergisi Türkiye tarihinde Millî Edebiyat hareketinin doğuşu açısından çok önemli bir yere sahiptir.İttihat ve Terakki Cemiyetinin etkili üyelerinden Doktor Nâzım Bey’in iki yeğeni tarafından Haziran 1909'da Manastır’da Hüsn-ü Şiir adıyla çıkarılan dergi dördüncü sayıdan sonra Selanik’e taşındı ve dokuzuncu sayıdan itibaren Genç Kalemler adını aldı. Derginin kapağında Arap harfleriyle yazılan başlığın altında latin harfleriyle genç kalemler yazılmıştı. Genç Kalemler dergisi dilde milliyetçiliğin organı olarak tanınmaktadır. 1909'da İttihat ve Terakki'nin Selanik’teki merkez yönetim kuruluna üye olarak seçildikten sonra Selanik’te kalmayı sürdürerek çevresinde bir kültür hareketi yaratmaya çalışan Ziya Gökalp, Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan beyti ile biten Turan şiirini Genç Kalemler’e yollamıştı. Ali Canip bu şiiri derginin 6. Sayısında yayınlamıştır. Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Ömer Seyfettin, derginin beyni Ali Canip ile birlikte dilde sadeleştirme için bir kampanyaya girişmişti. Genç Kalemler’in II. cildiyle başlatılan Yeni Lisan Hareketi, Türkçe’nin sadeleştirilmesine yönelik sistemli ilk harekettir. Dergide Yeni Lisan adıyla ilk makaleyi imza yerine bir soru işaretiyle yazan Ömer Seyfeddin Ali Canip’e 28 Ocak 1911’de gönderdiği bir mektupta, "Geliniz Canip Bey edebiyatta, lisanda bir ihtilâl vücuda getirelim" diye çağrıda bulunur. Ali Canip’e Arapça ve Farsça terkipleri dilden atmak için ortak bir kampanya önerisi sunar. Kazım Nami’ye göre ise 30 milyon Osmanlı’nın kısa sürede bu dili öğrenmesi gerektiği için sadeleşmeye ihtiyacı vardı. Hemen hemen aynı zamanlarda derginin bir başka önemli ismi ortaya çıktı. Ali Canip, Ziya Gökalp’e Ömer Seyfettin’in mektubunu göstermiş ve kendi güçleriyle Genç Kalemi büyütmeyi teklif etmiştir. Genç Kalemler Ziya Gökalp’in aracılığıyla bir heyet oluşturdular. Heyetin başında da Enver Paşa bulunuyordu. Bu heyet önemli saydığı pek çok batı eserini sade bir dil ile Türkçeye tercüme etti. İttihat ve Terakkinin politik nüfusunu kullanarak Selanik’te 4 okuma kitabı ve 2 imla kitabı yayınladılar. Ömer Seyfettin’in tanınmış hikâyelerinden birçoğu ilk defa Genç Kalemler’de yayımlandığı gibi dünyadaki Türkleri birleştiren, güçlü bir Türk devleti kurulmasını tasarlayan Ziya Gökalp'in, Türkçülük, hatta Turancılık ideolojisini ifade ettiği Altın Destan adlı şiiri de 1911’de ilk defa burada çıkmıştır. Bakışları Orta Asya Türklüğü’ne çeviren Altın Destanda kullanılan "Turan, ogan, ulus, budun, kurultay" gibi bazı kelimeler meselenin siyasi-Türkçü boyutlarını ortaya koymaktadır. Genç Kalemler’in Türkçülük ideolojisiyle beraber savunduğu bir diğer ideoloji de Batıcılıktı. Dergide, Batı dillerinden tercüme edilen birçok yazı yayımlanmıştı. İlk Yeni Lisan makalesinde, millî edebiyatı oluşturmanın önündeki en büyük engelin İslâmiyet’in getirdiği tesettür keyfiyeti olduğu da ima edilir. Bu fikir, Ömer Seyfeddin’in yine ilk defa Genç Kalemlerde yayımlanan Aşk Dalgası adlı hikâyesinin de asıl temasını teşkil etmektedir.
Genç Kalemler, 1912 yılını Eylül ayında Balkan Savaşları'nın başlaması ile kapanmıştır. Derginin yazı kadrosunu oluşturan yazarların çoğu Selanik'in kaybedilmesi neticesinde bundan sonraki yazı faaliyetlerini İstanbul’da yayımlanmakta olan Türk Yurdu gibi dergilerde sürdürmüşlerdir. Ziya Gökalp, İstanbul’a gelir gelmez Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer almıştı. Derneğin yayın organı "Türk Yurdu" başta olmak üzere Halka Doğru, İslâm Mecmuası, Millî Tetebbûlar Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua'da yazılar yazmıştı. I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında aruz vezninde yazdıkları şiirlerle adlarını duyurmuş olan Beş Hececiler’in de Türkçe ve hece vezniyle şiir yazmayı benimsemelerinde Ziya Gökalp’ın etkisi büyüktür.Fecr-i Ati topluluğuna ilk katılanlardan olmasına rağmen kısa süre içinde gruptan ayrılarak hece vezniyle şiirler yazmaya başlayan İbrahim Alaettin Gövsa'nın 1911'de yayımladığı Çocuk Şiirleri adlı kitabı, Türk edebiyatının ilk çocuk şiiri kitaplarındandır.
Genç Kalemler'in başlattığı dil ve edebiyat hareketi, dönemin özellikle İstanbul aydınları tarafından tepkiyle karşılanmış ve aydınlar arasında sert tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Yeni lisana en sert tepkiler, o sıralarda Fecr-i Âtî topluluğuna mensup olan Köprülüzade Mehmet Fuat ile Yakup Kadri’den gelmiştir. Zamanla yeni lisan çizgisine gelen bu iki yazar başlangıçta bu hareketi asla ciddiye almamış, hatta yazdıkları yazılarla alay etmişlerdir. Bir yıl süren tartışmaların sonunda Hamdullah Suphi, Celâl Sahir, Yakup Kadri, Köprülüzade Mehmet Fuat, Refik Halit, Yeni Lisan hareketini kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
Türkçede yabancı sözlerin temizlenmesi, yazımda konuşma dilinin egemen olması, taşra yaşamının gerçekçi bir üslupla edebiyata taşınması gibi özelliklerle bilinen bu devirde Ömer Seyfettin, Türk öykücülüğünde yeni bir çığır açmıştı. Onu Halide Edib, Refik Halit ve Yakup Kadri izledi. Halide Edib'in ilk kez 1912'de yayınlanan romanı Handan Türk edebiyatında kadın piskolojisinden bahseden ilk romandı. Halide Edib'in 1912 yılında yayınlanan bir diğer romanı olan ve Türk edebiyatının ilk siyasal/ideolojik romanı kabul edilen Yeni Turan adlı romanında kadınların bir ideoloji olarak Türk milliyetçiliği içinde nasıl kurgulanacağı sorunu bu romanda yankısını bulmuştur. Refik Halit'in 1919 yılında yayınlanan gerçekçi eseri Memleket Hikâyeleri ilk kez Anadolunun küçük kent ve kasabaların yaşamlarını konu edindi.Çalıkuşu adlı romanı 1921’de Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmesiyle şöhrete kavuşan Reşat Nuri, eserinde asıl konu olarak aşkı işlemiş olmasına rağmen Anadolu’nun birçok kasaba ve köyünde geçen olay örgüsüyle Anadolu’daki sosyal hayatı başarıyla yansıtmıştı. 1922'de basılan ilk romanı Kiralık Konak ile Tanzimat tan I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar yetişmiş üç neslin düşünüş ve yaşayışındaki değişikliği başarıyla aktaran Yakup Kadri, İstanbul’da bir Bektaşi tekkesinin şeyhiyle, evli bir kadın arasındaki tutkulu bir aşkın öyküsünü anlatan Nur Baba adlı eserinin 1922 yılında kitap olarak basılıp çok satılmasıyla ününü yaygınlaştırdı. Halide Edib, milli mücadeleye katılmış, savaşlarda gösterilen kahramanlıklar ve direnişlerden yapıtlarında bahsetmişti. Yazarın, Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı üzerine yazılan ilk roman olan Ateşten Gömlek (1922) adlı romanı milli mücadeleden izler taşır.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı
Roman ve öykü
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yazarlar kuşağının öncüleri Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar,Yakup Kadri gibi romancılar Cumhuriyet devrinin eşiğinde yayınladıkları eserleriyle Osmanlı'nın yıkılış Türkiye'nin kuruluş devrine tanıklık ettiler; Anadolu gerçeğini yansıttılar. Cumhuriyet devri edebiyatı Türkiye'nin gerçeklerine gittikçe genişleyen ölçüde eğildi. Yurdun bütün bölgelerinde kentlerdeki, köylerdeki yaşamı ve insan ilişkilerini, yurt dışına göçen işçileri ele aldı. Her sınıftan, her yaşam biçiminden gelen kahramanları canlandırdı. Onları kuşatan toplumsal bozuklukların giderilmesi için öneriler getirildi. Dil devrimi, edebiyatı yakından etkiledi. Türetilen ya da canlandırılan sözler yanında bölge ağızlarından sözler ve anlatım biçimleri de edebiyata girdi. Halk söyleyişleri, anlatımı kadar türlü eğilimlerden, deneylerden izlenimler görüldü. Cumhuriyet'in kuruluşunu ele alan eserler oluşturuldu. Yakup Kadri yakın tarihte oluşan, kendi tanık olduğu olaylara dayanarak toplumdaki değişmeleri, siyasal yaşamdaki çalkantıları, çatışmaları ele alan romanlar yazdı. En etkili romanı ise köylü ve aydın çelişkisini anlatan Yaban (1932) oldu. Cumhuriyet'in ilk on yılında Türk Kurtuluş Savaşı'na katılan halk ve aydınlar, yeni devre ayak uydurmaya çalışan çıkarcılar ve işbirlikçiler, Batı Uygarlığı karşısında geleneksel ahlâkın ve yerleşik değerlerin tartışılması, toplumdaki değişmelerin, batılılaşmayı yanlış anlamanın yıkıcı etkileri gibi toplumsal konulara bireysel sorunlar, ruhçözüm deneyleri eklendi. Şevket Esendal'ın Ayaşlı ve Kiracıları (1934) romanı başkent Ankara'nın, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki yaşamını canlandırıyordu. Deniz tutkunu olan Sait Faik, kendi yaşadığı Burgaz Adası'nın Rum balıkçılarını, kentin küçük insanlarını geniş bir insan sevgisiyle canlandırdı. Öte yandan üretim biçimine, üretim biçiminde değişmenin yaşamı nasıl etkilediğine dikkati çeken ilk eser Sadri Ertem'in Çıkrıklar Durunca (1931) adlı köy romanıdır. Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf romanıyla 20 yıl kadar sonra gelişecek köy romancılığına öncülük etti. Köylüleri, düşkün kadınları, toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri ele alan öyküler kaleme aldı.
İnce Memed romanında 1930 yıllarında Toroslar'da yaşayan, suça itilmiş bir eşkıyanın yaşamını konu edinen Yaşar Kemal bu yöreyi ve Çukurova'yı tarihi kökleri, doğası, güncel sorunlarıyla yansıtırken anlatımdaki coşku, betimlemelerindeki renklilikle dikkat çekti. Orhan Kemal, İstanbul'un yoksul kesimlerinde yaşayanları, köyden kente nüfus göçünü, ezilen çocukların, genç kızların macerasını konu edindi. Kemal Tahir'in köyü konu edinen romanları ve köydeki gelişmelerin geniş bir panoramasını verdi. Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Fakir Baykurt gibi yazarlar roman ve öyküleriyle köy ve kasaba yaşamına tanıklık ettiler. Aynı çevreyi konu edinen Bekir Yıldız, yurt dışında çalışan göçmen işçilerin yaşamını konu edinen yazarlardan oldu. Gerçeklere ironi ile bakan öykücüler bulunduğu gibi (örn; Haldun Taner) toplumsal bozuklukları gülmece öyküleri ve romanlarıyla çok geniş bir okur toplulukları önünde tartışan yazarlar (Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz) görüldü. Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet devrini, toplumcu ve gerçekçi yazarlara karşıt biçimde yorumlayan yazarlar (Tarık Buğra) da oldu.
Ruhsal çözümlemelere yönelen, bilinçaltını sergileyen yazarlar (Yusuf Atılgan, Bilge Karasu, Adnan Özyalçıner, Oğuz Atay, Tezer Özlü vs.) soyutlamalardan, kara mizahtan faydalandılar; geriye dönüşümlerle, çağrışımlarla beslenen, dilin olanaklarını araştıran denemelere giriştiler. Kadın romancılar ve öykücüler çevreyi, olayları, kişileri konu edinirken, ayrıntılara daha çok indiler. Bu yazarlar (Nezihe Meriç, Adalet Ağaoğlu, Pınar Kür, Füruzan, Sevgi Soysal, Tomris Uyar) bireyin toplumla ilişkisi, toplumsal yapıda ve kültürdeki değişimler, cinsellik gibi konulara yönelirken yerleşik yargılara karşı çıktılar. Hızlı kentleşme, sanayileşme olguları köy edebiyatının ortadan silinmesine yol açarken, kentteki kaynaşmalar, kenar mahalle insanlarının, yoksulların, işçilerin yaşamından çok aydınların, sanatçıların, siyasi eylemlere katılanların toplumsal ve ruhsal dünyalarını, onların tanıklığıyla bireyi ve toplumu konu edinen bir edebiyat gelişti: Erhan Bener, Demir Özlü, Selim İleri, Orhan Pamuk, Latife Tekin, Nedim Gürsel gibi yazarların roman ve öyküleri.
Şiir
Mehmet Âkif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hâşim Cumhuriyet dönemi şiirinin kurucu şairleridir. Bu üç şairin şiirleri birbirinden farklı özellikler taşır. Tek ortak noktaları dönemin genel eğiliminin tersine aruz veznindeki ısrarlı tutumlarıdır. Mehmet Âkif Ersoy, büyük oylumlu, hikâyelik şiirini derleyen Safahat dizisinde aruz veznini halkın konuşma diline başarılı bir şekilde uyguladı. Yahya Kemal Beyatlı'nın vatan sevgisi ve tarih duygusuyla beslenen şiiri bir yandan lirik öte yandan destansı öğeler taşıyordu. Hece vezninin temsilcilerindenFaruk Nafiz Çamlıbel, halkın yaşantılarından çıkardığı konuları yine halkın söyleyiş ve nazım biçimleriyle dile getirdi. Yepyeni görüşler getiren ünlü "Sanat" şiiri, memleketçi şiirin ilk bilinçli bildirisi kabul edilir. Han Duvarları ise Türk şiirinin en önde gelen klasiği olarak değerlendirilir. Bu şiir, Türk edebiyatında “Memleket Edebiyatı” denen bir akım başlattığı gibi, Faruk Nafiz’in sanatının da dönüm noktasını oluşturmuştur.
Hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddeeden, kafiyeyi ilkel, edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıklayan Orhan Veli Kanık, "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkarak şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir. 1946'da Cumhuriyet Halk Partisi'nin şiir yarışmasında "35 Yaş" şiiriyle birincilik kazanınca birden ünlenen Cahit Sıtkı Tarancı döneminin en çok okunan şairlerindendi. Bir yandan Garip akımından etkilenerek serbest şiiri denedi, diğer yandan Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin etkisinde kaldı. Ama hiçbir akıma bağlanamayan, uyum ve biçimi gözeten, duygulu, içten, kendine özgü bir şiir geliştirdi. Nâzım Hikmet Ran'ın vezni, geleneksel kalıpları kıran şiiri, biçimlik özellikleri kadar Marxçı görüşe bağlı içeriğiyle de yenilik oluşturdu. Bu yenilikçi şiir zamanla halk şiirinden, divan şiirinden hatta çağdaşı Garip şiirinden etkiler aldı, öykünün olanaklarından faydalanıldı, yerel ve evrensel değerlerle beslendi. Garipçiler karşısında Nâzım Hikmet'in şiir anlayışından etkilenen toplumcu şiir anlayışı ortaya çıktı. Bu şiir geleneğinin temsilcileri Rıfat Ilgaz, A. Kadir, Ahmed Arif, Hasan Hüseyin 'dir. Toplumsal konuları, imgeye ve duyarlığa daha geniş yer vererek işleyen eğilimin temsilcisi Attilâ İlhan oldu. Doğayı, aşkı, yaşamı, sevgiyi, barışı, özgürlüğü vs. konuları işleyen açık aydınlık şiirin (Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Necati Cumalı) karşısında insanın evrendeki yerini konu edinirken soyutlamalardan, bilinçaltı araştırmalardan faydalanan çalışmalar yer aldı. Asaf Halet Çelebi'nin şiirine eski uygarlıkların, tasavvufun, folklorun katkısı görüldü. Dönemin en üretken şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca, insanın Tanrı, evren, tarih, zaman karşısındaki yerini yer yer karanlık imgelerle okura sezdirmeye çalıştı. Garip şiirinin açık anlatımına karşın fikirleri dolaşık bir ifadeyle ve sembollerle gizleyerek anlatan İkinci Yeni adı verilen şiirin temsilcileri; Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan, çağdaş dünyanın karmaşası içinde bunalan insanın tedirginliğini, yer yer kapanık bir şiir diliyle anlattılar. Sezai Karakoç ise mistisizm yönüyle II. Yeniler içerisinde farklı bir çizgiye sahip oldu. Toplumsal eylemlere (Kemal Özer, Ataol Behramoğlu) kentin yaşamında çizgi dışı kalmış kitlelerin temsilcilerine (Refik Durbaş), kültürel kaynaklara ve tarihe (Hilmi Yavuz) yönelen ürünler kendini gösterdi. İroni (Salah Birsel), toplumsal (Metin Eloğlu), siyasal (Can Yücel), yergi, duyarlığa karşı şiir kaynaklarından birini oluşturdu.
Tiyatro
İlk oyun yazarlarının konuları arasında inkılâpları tanıtmak, Cumhuriyet devrinin getirdikleriyle Osmanlı'nın yozlaşmış yanlarını karşılaştırmak ve Atatürk'ün tarih tezini işlemek bulunmaktadır. 1960'lı yıllar tiyatronun altın çağı olarak kabul edilir. 1970-1995 yılları arasında tiyatro yazarlığı müstakil bir meslek hâline gelen Çağdaş Türk tiyatrosunun temelini atan ve geliştiren Muhsin Ertuğrul'un yanında 1955'ten sonra tiyatroya ağırlık veren Necati Cumalı da yer almıştır. Musahipzâde Celal,Turgut Özakman ve Aziz Nesin gibi yazarlar geleneksel tiyatronun güldürmeye yönelik yer yer kabalaşan, açık saçık ifadeleri ve gevşek dokusuyla yabancılaşma tekniğini özellikle sosyal ve siyasi eleştiri alanında kullanmışlardır. Geleneksel Türk Tiyatrosu'ndan, ele aldıkları konuyu zenginleştirmek amacıyla yararlananlarsa; Ahmet Kutsi Tecer, Haldun Taner, Sabahattin Kudret Aksal ve Turan Oflazoğlu'dur. Bu dönemde sahnelenme amacıyla eskimiş eserleri yeniden işleme hareketleri de görülmüştür. Köy sorunlarını dile getiren tiyatro yazarları arasında; Cahit Atay, Murathan Mungan ve Hidayet Sayın da vardır. Selahattin Batu, konusunu Yunan Mitolojisi'nden alır. İnsanın yalnızlığını ve gücünü sorgulayan felsefi oyunlar yazanların başında Ahmet Muhip Dıranas, Sabahattin Kudret Aksal, Melih Cevdet Anday ve Güngör Dilmen gelmektedir.
Araştırma, Derleme
Türk edebiyatını uzun tarihi ve geniş coğrafyası içinde bir bütün olarak ele alan, devirlerini belirleyen, eski eserleri gün ışığına çıkaran yazar Fuad Köprülü'dür. F. Köprülü, siyasi ve toplumsal kurumlardaki değişmelerin edebiyattaki etkilerini gösterdi. Onun çizdiği çevreye bağlı kalarak geçmişteki Türk edebiyatını inceleyen araştırmacılar yetişti; İbrahim Necmi Dilmen, İsmail Habip Sevük, Agâh Sırrı Levent, Mustafa Nihat Özön, Nihat Sami Banarlı, Kenan Akyüz, Abdülbaki Gölpınarlı, Fahir İz bu alanda çalışmalar gerçekleştirenlerden kimileridir. Değerlendirmelerinde düşünce hareketlerini, yazarların psikolojisini, anlatım özelliklerini göz önünde tutanlar (Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan) olmuştur.
Öykü
F. Celaleddin, Selahattin Enis, Sadri Ertem, Cemal Kaygılı, Sabahattin Ali, Kenan Hulusi Koray, Nahid Sırrı Örik, Bekir Sıtkı Kunt, Memduh Şevket Esendal Cumhuriyet devri öykücülüğünü hazırlan isimlerdir. Bu devirde alışılmışın dışında bir öykü dünyası kuran Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaç), diyalogların usta yazarı Orhan Kemal, Mehmet Seyda, Samet Ağaoğlu, Sabahattin Kudret Aksal, Kemal Bilbaşar, Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tanpınar Tarık Buğra öykü yazarları olarak ön plana çıktı. Günümüzde Türk öykücülüğü geniş bir konu ve üslup zenginliğiyle sürmektedir.
Türk edebiyatında mizah
Türk edebiyatında gerçek anlamda ilk mizah ürünleri masallar, fıkralar ve seyirlik oyunlardır. Divan edebiyatında da sık rastlanmamakla birlikte mizah yer almıştır. Tanzimat devrinde Türk mizahının çehresi geniş ölçüde değişti. Teodor Kasap ve Direktör Ali Bey’in Fransız edebiyatının etkisiyle yazdıkları tiyatro eserleri önem kazandı. Şinasi’nin Şair Evlenmesi, Ziya Paşa’nın Zafername Şerhi, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi. II. Meşrutiyet’le birlikte Türk mizah edebiyatı büyük gelişme gösterdi. Baha Tevfik, Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar mizah yazılarıyla ünlendi.
Cumhuriyetle birlikte Türk mizahı yeni bir kimlik kazandı. Bu devir yazarları geçmişi eleştiren, yeni devri savunan bir tutum benimsedi. Çok partili devirle birlikte mizah kapsam ve konu bakamından büyük zenginlik kazandı. Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Orhan Kemal, Bedii Faik, Haldun Taner, Muzaffer İzgü, Çetin Altan gibi yazarlar bu devrin önemli isimleridir. 1940'larda Nesin ve Ilgaz'ın Markopaşa dergisindeki çalışmaları halk tarafından benimsenmiş ve derginin tirajını yükseltmiştir.
1990'larda özellikle Leman, Hıbır gibi karikatür dergilerinde güncel ve hiciv ağırlıklı mizah içeren köşe yazıları ön plana çıktı. Bu yazarlardan bazıları daha sonra yazılarını toplama eserlerde yayınlama imkânı buldular. Bunlara örnek olarak Atilla Atalay ve Metin Üstündağ verilebilir. Zaten Türkiye'de oldukça kuvvetli bir karikatür mizah geleneği bulunmaktadır. Akbaba ve Markopaşa'dan Gırgır, Hıbır ve Leman'a; bunlardan 2000'li yılların L-Manyak Penguen Uykusuz dergilerine, özellikle taşlama içerikli, mizahi karikatür ve köşe yazıları yaygın bir türdür. Bunlara ek olarak günümüzde Ferhan Şensoy gerek oyunları, gerekse düz yazıları ile kendine has mizah anlayışını göstermektedir.
Ayrıca bakınız
Dipnotlar
- ^ a b c d e f Hamit Kemal, Liseler İçin Türk Edebiyatı Tarihi, A Yayınları, Ankara 2007
- ^ a b c d e f Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, M.E.B. Yayınları, 1997
- ^ Şükran Kurdakul, Çağdaş Türk Edebiyatı, Broy Yayınları, İstanbul, 1986
- ^ Temel Britannica – 40. sayfa. Temel Britannica. 1993.
- ^ a b Gündüz Akıncı, Türk Romanında Köye Doğru, Ankara Üni. Dil Ve Tarih-Coğrafya Fak. Yayınları, Ankara, 1961
- ^ a b Parla, Jale (2000). Don Kişot'tan Bugüne Roman. İstanbul: Pegasus Yayınları. .
- ^ V. Thomsen, Les inscriptions de l’Orkhon dechiffrees, Helsingfors, 1896
- ^ Koşuk, 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi
- ^ Sözlü Edebiyat, Edebiyat Öğretmeni, 6 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi
- ^ Sagu, 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi
- ^ Bozkurt Destanı, Edebiyat Öğretmeni 29 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi
- ^ Ergenekon Destanı, Edebiyat Öğretmeni, 4 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi.
- ^ Türeyiş Destanı, Edebiyat Öğretmeni, 6 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi.
- ^ Göç Destanı, Edebiyat Öğretmeni 6 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi
- ^ (PDF). 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2015.
- ^ (PDF). 15 Şubat 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2015.
- ^ http://ds.anadolu.edu.tr/eKitap/TDE202U.pdf 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde . s.21
- ^ Türk edebiyatı, 13 Nisan 2016 tarihinde erişildi
- ^ Adem,AYDEMİR,"DİVANÜ LÜGATİ'T-TÜRK'TE İŞ KAVRAMINA DAİR VERİLER 5 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .",Türkoloji Makaleleri 31 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b Ahmet Bican Ercilasun, Başlangıçtan Günümüze Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 2010, s. 369.
- ^ Gülden,YÜKSEKKAYA,"HAREZM TÜRKÇESİ VE HAREZM TÜRKÇESİ İLE YAZILAN ESERLER 23 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .",Türkoloji Makaleleri 31 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ Özkan, Abdullah. Türk Şiiri Antolojisi.
- ^ Mustafa Tatcı. "Divan-ı Yunus Emre" (PDF). Kültür ve Turizm Bakanlığı, E-Kitap. 11 Ocak 2014 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 11 Ocak 2014.
- ^ Türk Dili Sözlüğü, Orhan Hançerlioğlu, Remzi Kitabevi, Sayfa-275
- ^ "Vilayetname'deki Söylencelere Göre Hacı Bektaş-ı Veli". HacıBektaş.com. 2 Ocak 2014. 10 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 12 Ocak 2014.
- ^ a b Pala, İskender. "Osmanlılar (Divan Şiiri)" (PDF). TDV İslam Ansiklopedisi. 3 Şubat 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 3 Şubat 2017.
- ^ Şentürk 281
- ^ "Muhammed Fuzuli". 1 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Nisan 2017.
- ^ Britannica online
- ^ Kathleen R. F. Burrill, The Quatrains of Nesimi, Fourteenth-century Turkic Hurufi, Mouton, 1973, []
- ^ Şentürk, Atilla (1993). "Fuzulî ve klasik dönem divan şiiri". Thema Larousse Sanat ve Kültür: Türk-İslam. Milliyet. ss. 46,49.
- ^ Andrews 234
- ^ Kurnaz 22
- ^ Akkuş, Metin (1998). "Nef'i: Hayatı, Sanatı ve Sihâm-ı Kaza dışındaki şiirlerine toplu bir bakış". Nef'i ve Sihâm-ı Kazâ. Akçağ. s. 95. .
- ^ Şentürk, Atilla (1993). "Çizgidışı bir divan şairi, Nedim". Thema Larousse Sanat ve Kültür: Türk-İslam. Milliyet. s. 54.
- ^ Şentürk, Atilla (1993). "Şeyh Galib ve Hüsn ü Aşk". Thema Larousse Sanat ve Kültür: Türk-İslam. Milliyet. s. 57.
- ^ Bakınız:Yahya Kemal Beyatlı, Eski Şiirin Rüzgâriyle,1962
- ^ . Saksonya Devlet Kütüphanesi. 20 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Aralık 2015.
- ^ Pehlivan, Gürol. (PDF). 1 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Aralık 2015.
- ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011, (OTRS: CC BY-SA 3.0) 7 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;ergin
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ "Vat.turc.102". Vaitkan Kütüphanesi. 23 Eylül 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Aralık 2015.
- ^ "Cennet Fıkrası, Nasrettin Hoca fıkraları, VikiKaynak". 15 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Eylül 2007.
- ^ Türk Kültürünü Araştırma Enstitütü. Bu kitap hakkında Türk kültürü. ss. c. 20, no. 223-231 - 1981.
- ^ . karagoz.net. 18 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Şubat 2013.
- ^ "Masal". Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. Cilt Cilt 6. Dergah Yayınları. 1986. s. 152.
- ^ . Edebiyat Ekibi. 4 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2011.
- ^ a b c Doğan Kaya, Âşık Edebiyatı Araştırmaları, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2000.
- ^ a b c Erman Artun, Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2005
- ^ T.C. Kültür Bakanlığı. (1981). Millî Kültür, s.16, Kültür Bakanlığı Yayınları: Ankara.
- ^ Sami Yıldız (2008). ÖSS Edebiyat. Güvender. s. 51. ISBN .
- ^ "Azeri Turkish, Encyclopaedia Iranica". 24 Aralık 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Eylül 2018.
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 28 Eylül 2018.
- ^ Sahibi, Naşiri ve Basıldığı yer: NACİ KASIM - İSTANBUL MAARİF MATBAASI, Z. Kasım ve Ortakları Kolektif Şirketi, 1972
- ^ Peter Rollberg. The modern encyclopedia of Russian and Soviet literature (including Non-Russian and Emigre literatures) / Edited by Harry B. Weber. — Academic International Press, 1987. — V. 8. — P. 77.
Fuzuli was the author of some fifteen works, the most important of which are, in Turkic: A Divan, Hashish and Wine (Beng u Bade), Leila and Mejnun (Leila ve Mecnun), The Garden of the Blessed (Hadikat al-suada), and The Book of Complaints (Sikayetname); in Arabic: A Divan; and in Persian: A Divan.
- ^ Tasvir-i Efkar gazetesi 1826-1871 yılları arasında yayınlanmıştır.
- ^ Şinasi'nin şiirleri Müntehabat-ı eş'ar, şiir çevirileri Tercüme-i manzume ve makaleleri ise Müntehabat-ı tasvir-i efkar adlı eserlerinde toplanmıştır.
- ^ Namık Kemal,Lisan-i osmaninin edebiyatı hakkında bazı mülahazatı şamildir, 1866
- ^ Ziya Paşa, Şiir ve İnşa,1868
- ^ Tarık (1875), Eşber (1879), Finten (1886) vs.
- ^ Orhan Koloğlu, Avrupa Kıskacında Abdülhamid, İstanbul, 1998, s. 406.
- ^ "Nahit Yüksel, Fikir Hareketleri Dergisi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dalı Doktora Tezi, 2004" (PDF). 19 Nisan 2009 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 22 Nisan 2017.
- ^ Doğu, Ahmet (2008). "Yeni şiirimizde batıcılık ve üç şahsiyet" (PDF). Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 7 (1). ss. 124-138. 18 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 17 Nisan 2017.
- ^ M.Rauf,Eylül,1901
- ^ Halit Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı memnu, 1900
- ^ Halit Ziya Uşaklıgil, Mai ve Siyah, 1897
- ^ Halit Ziya Uşaklıgil, Solgun Demet, öyküler, 1901
- ^ Enise KANTEMİR, "Aşk-ı Memnu (Eser İncelemesi)", Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt: 15, sayı: 1, 1982 9 Nisan 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., s. 227.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Nisan 2017.
- ^ home.ku.edu.tr/.../AŞK%20TANIMLARI%20IŞIĞINDA%20AŞK.doc
- ^ Mürebbiye (1899), Kuyruklu Yıldız altında bir izdivaç (1912), Gulyabani (1912)
- ^ Göl Saatleri (1921), Piyale (1926)
- ^ a b Şener, Sevda (2000). Türk Tiyatrosu. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. .
- ^ Arda Odabaşı, "Genç Kalemler İncelemerindeki Hatalar", Müteferrika, Sayı: 30 (Kış 2006), s.49-83.
- ^ "Atila Şimşek, Genç Kalemler (1911-1912), Turkmeclisi.org sitesi, Erişim tarihi:07.01.2014". 7 Ocak 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Nisan 2017.
- ^ Mehmet Emin Erişirgil, Bir Fikir Adamının Romanı - Ziya Gökalp. İstanbul: Nobel Yayın Dağıtım, 2007 (3. baskı)
- ^ "Omer Seyfettin (1884-1920) (İngilizce), Turkish Cultural Foundation sitesi, erişim tarihi:06.01.2014". 20 Mart 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Nisan 2017.
- ^ (PDF). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- ^ "Mecit Canatak, İbrahim Alaattin'in (Gövsa) Çocuk Şiirleri Adlı Eserinin Çocuk Edebiyatındaki Yeri, Turkish Studies Cilt 62, Bahar 2011" (PDF). 7 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Ölekesiz
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Şerif Aktaş, Refik Halit Karay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1986
- ^ İnci Enginün, Halide Edib Adıvar, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989, s.231
- ^ Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu; Yakup Kadri, Nur Baba; Halide Edip Adıvar, Ateşten Gömlek
- ^ H. E. Adıvar, Vurun Kahpeye, 1923; R. N. Güntekin, Yeşil Gece, 1928
- ^ H. E. Adıvar, Sinekli Bakkal, 1926
- ^ R. N. Güntekin, Yaprak Dökümü, 1930
- ^ Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 1930
- ^ 4 c. 1955-1987
- ^ Sığırdere, 1955; Körduman, 1957; Yedi Çınar Yaylası, 1958; Köyün Kamburu, 1962
- ^ Bakınız:Köy Edebiyatı
- ^ Yahya Kemal, Edebiyata Dair, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul 1984, sf. 52
- ^ Bakınız: Beş Hececiler
- ^ Bezirci 1991, s. 140
- ^ Sağlam 2002, s. 8
- ^ Théma Larousse: Tematik Ansiklopedi, Milliyet, 1993-1994. Cilt 6. Sayfa 92.
- ^ Fazıl Hüsnü Dağlarca, Çocuk ve Allah, 1940
- ^ Asım Bezirci, İkinci Yeni Olayı, Tel Yayınları, İstanbul 1974
- ^ Turan Karataş, Doğu'nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, Kaknüs Yayınları, 1998
- ^ a b c İnci Enginün, Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat'tan Cumhuriyet'e (1839-1923), Dergâh Yayınları, İstanbul, 2006
- ^ Sevda Şener, Musahipzade Celal ve Tiyatrosu, Ankara Üni. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları, 1963
- ^ Bkz. Markopaşa Gerçeği, , Çınar Yayıncılık.
Kaynakça
- Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi, Türkiye maddesi,sf.11864
- Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Cilt 1-8, Dergâh Yayınevi, 1977
- Pertev Naili Boratav, Az Gittik Uz Gittik, Ankara, 1969
- Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, İstanbul, 1969
- Ziya Gökalp, Halkiyat: I Masallar, Küçük Mecmua, 18, 1922
- Yaşar Nabi Nayır, Şiir Sanatı, Varlık Yayınevi, İstanbul, 1958
- Yaşar Nabi Nayır, Edebiyatçılarımız Konuşuyor, Varlık Yayınları, İstanbul, 1976
- Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman, Varlık Yayınevi, İstanbul, 1967
- Şükran Kurdakul, Çağdaş Türk Edebiyatı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1992
- Behçet Necatigil, Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Varlık Yayınevi, İstanbul, 1978
- Kemal Karpat, Türk Edebiyatında Sosyal Konular, Varlık Yayınevi, İstanbul, 1962
- Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, Dini Tasavvufi Türk Edebiyatı, Ankara, 2004
- Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara, 2005
- Metin And, Türk Tiyatro Tarihi, İletişim Yayınları, 1992
- Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, 4 Cilt, Cem Yayınevi, İstanbul, 1982
- Emin Özdemir, Türk ve Dünya Edebiyatı, Ankara Üni. Siy. Bil. Fak. Yayını, Ankara, 1980
- Abdullah Uçman, Rıza Tevfik'in Tekke ve Halk Edebiyatı İle İlgili Makaleleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1982
- Türk Dili Dergisi Roman Özel Sayısı, TDK Yayınları, Ankara, 1964
- Türk Dili Dergisi Tiyatro Özel Sayısı, TDK Yayınları, Ankara, 1966
- Türk Dili Dergisi Türk Halk Edebiyatı Özel Sayısı, TDK Yayınları, Ankara, 1968
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Turk edebiyati Turk yazini veya Turk literaturu Turkce olarak uretilmis sozlu ve yazili metinlerdir Turk dilinin Turkiye topraklarinda gelisen ilk urunleri 13 yuzyilin sonu ile 14 yuzyilin baslarina aittir 19 yuzyila kadar Iran ve Islam uygarligi cercevesinde gelisen Turk yazininin urunleri halk edebiyati ve divan edebiyati olarak birbirinden farkli yanlari olan iki kolda gelisti Osmanli sarayi cevresinde Fars edebiyatinin etkisiyle uretilen klasik edebiyat denilen divan edebiyati agir basarken halk arasinda sozlu gelenek uzun bir zaman devam etti Ozanlar 19 yuzyilda Tanzimat Donemiyle beraber Turk yazininda Dogu etkisi azalmaya basladi ve yerini Bati kokenli yazin unsurlari almaya basladi Bu donemde Turk yazincilar ozellikle Fransiz edebiyatindan onemli olcude etkilendiler Turk edebiyati roman turu ile ilk kez 19 yuzyilda Tanzimat Doneminde tanisarak telif ve cevirilerle bu yone egilmeye basladi Bati etkisinde gelisen Turk edebiyatinin ikinci ve toplu hareketi 1895 yilinda Servet i Funun mecmuasinda toplanan genc yazincilarin onculuk ettigi Edebiyat i Cedide devinimi oldu Tanzimat donemi yazarlari yurt sorunlariyla yakindan ilgilenerek yurt ulus sevgisi gibi konulari isleyip halkin anlayabilecegi bir dille yazmaya calisarak halki egitmeyi amaclarken aydinlara seslenerek sanat icin sanat ilkesini benimseyen Edebiyat i Cedide yazarlari agir bir dil ile suslu ve sanatli bir anlatim benimsedikleri icin Tanzimat in baslangicindan beri sadelesmeye dogru giden yazi dilini yeniden agirlastirmakla suclandilar 19 yuzyilin sonu 20 yuzyilin basindan itibaren baslayan ulusal uyanisin etkisiyle 1908 Devriminin ardindan II Mesrutiyet doneminde temelini Turkceyi yabanci dillerin etkisinden uzaklastirma ve icerikte halkin sorunlari ile yerli yasamin olusturdugu Milli Edebiyat akimi ortaya cikti Osmanli monarsisinin cokusunden kisa sure oncesine kadar sozlu ve yazili gelenekler birbirinden ayri kalirken 1923 ten sonra Cumhuriyet ile beraber bu iki gelenek ilk kez bir araya geldi Turkiye de Cumhuriyet devrinin ilk zamaninda da Milli Edebiyat hakimdir Asik ve tekke edebiyati modernlesmenin etkisiyle gucunu yitirirken divan edebiyatindan ise 1928 yilinda gerceklesen Harf Devrimi ile Latin alfabesine gecilmesi ardindan 1930 lu yillardaki Dil Devrimi ile degisen edebiyat akimlariyla Osmanli donemine ait bir tur olarak vazgecildi Milli Edebiyat in milliyetci gorunumu sonraki devirde Anadoluculuk ve halkcilik olarak edebiyata yansidi Daha sonra II Dunya Savasi ve savasin siyasi etkileriyle toplumculuk ve akimlari guclendi Modern Turk edebiyati oyku roman elestiri deneme siir ve tiyatro eserleri gibi hemen her turde ornekler icermektedir Genellikle modernist bir cizgide seyretmekte olsa da postmodernizmin etkileri de yogun olarak gorulmektedir Islamiyet oncesiIslamiyet oncesi doneme ait Turk dili ile yazildigi bilinen en eski metinler 8 yuzyildan kalma Orhun Irmagi vadisinde bulunan Kul Tigin Bilge Kagan ve Tonyukuk kitabeleridir Tasa kazinan bu yazitlar Gokturk alfabesi olarak da bilinen runik yazi kullanilarak Gokturk Kaganligi doneminde yazilmis yapitlardir Islamiyet oncesi Turk edebiyatinin buyuk bolumunu sozlu urunler olan destanlar savlar sagular ve kosuklar olusturur Buyuk bir kismi yaziya oldukca gec gecirilen Turk destanlarinin bir kismi Turk ve yabanci arastirmacilar tarafindan halk agzindan derlenmistir Bir kismina da Iran Cin ve Arap kaynaklarindan ulasilmistir Ilk kez 9 yuzyilda Uygur Kaganligi doneminde Turk diliyle kitap halinde eserler ortaya cikar Kucuk bir kitap halinde olup 104 sayfadan olusan ve Gokturk alfabesiyle yazilmis olan Irk Bitig adli eser Uygurlarin hakim oldugu donemlere ait olmasi kuvvetle muhtemeldir 10 yuzyilin ilk yarisinda yazilan Altun Yaruk ve Sekiz Yukmek adli eserler de ile Uygur harfleri ile yazilmis Turkce eserlerdir Islamiyet etkisinde Turk edebiyatiDivanu Lugati t Turk eserindeki harita Uygur alfabesiyle yazilan 15 yuzyila ait Kutadgu Bilig 4 satirinda Arap alfabesiyle besmele yazilmaktadir Islamiyet in Turklerce kabulunden sonraki bilinen ilk Turkce yazili eser 11 yuzyilda Yusuf Has Hacib in Dogu Karahanli hukumdari Tabgac Ulug Bugra Kara Han a atfen Eski Turkce olarak bilinen Karahanli Turkcesi ile yazdigi ve takdim ettigi Kutadgu Bilig dir Edip Ahmet Yukneki nin Karahanli beylerinden Muhammed Dad Sipehsalar a hediye ettigi Atabetu l Hakayik da yine bu donemde yazilmis eserlerden biridir Kasgarli Mahmud tarafindan Bagdat ta 1072 1074 arasinda yazilip 1077 yilinda Abbasi Halifesi Muktedi bi ʿEmr i l Lah in oglu Ebu l Kasim Abdullah a takdim edilen Divanu Lugati t Turk Arapca Turkce sozluk olmasinin yani sira Turk edebiyatinin en eski yillarina kaynaklik eden onemli bir eserdir En eski Turk savlari atasozleri Divanu Lugati t Turk te yer almaktadir 12 yuzyilin ikinci yarisinda Turkistan da Seyhun un otesindeki bozkirlarda yasayan gocebe Turkler arasinda kuvvetli nufuz sahibi olan Ahmet Yesevi cevresinde toplananlara sade bir dille ve halk edebiyatindan alinma sekillerle hece vezninde soyledigi hikmet adi verilen manzumelerle sadece Orta Asya Turklerinin dini tasavvufi hayatinda degil ilerleyen donemlerde Anadolu ya ve Balkanlara kadar uzanan sahada derin tesirler birakmistir Anadolu da Turk edebiyatinin dogusu 13 yuzyildaki Mogol istilasindan sonra Turk dunyasindaki etnik siyasi ve sosyal degisim ve gelismelere paralel olarak basta Altin Orda nin baskenti Saray sehri olmak uzere cesitli sehirlerde yeni kultur merkezleri olusmaya basladi Mogol Istilasi nin ardindan Anadolu Selcuklu Devleti nin yikilis surecine girmesiyle Bati Anadolu da kurulan Turkmen Beyliklerinin Anadolu da olusturduklari gelisme ortami ve Turkceye karsi gosterdikleri hassasiyetle Turkcenin Anadolu da bir devlet dili bir resmi dil haline gelisi gerceklesmistir Bati Turkcesinin ilk safhasi olan Eski Anadolu Turkcesinin ilk urunleri bugunku Turkiye topraklarinda 13 yuzyilin sonu ile 14 yuzyilin baslarinda ortaya cikti 14 yuzyildan itibaren Anadolu da onceki sozlu geleneklere ek olarak buyuk olcude yazili bir edebi gelenegin ortaya cikmasiyla Eski Anadolu Turkcesi bir yazi dili olarak karsimiza cikar Farsca mesnevisi ile taninan Mevlana Celaleddin Rumi nin oglu Sultan Veled in Mevleviligi yaymak icin Farsca olarak yazdigi Ibtidaname Rebapname mesnevilerinde yer alan Turkce beyitleri 13 yuzyilin sonu 14 yuzyilin basinda Anadolu da kaleme alinmis en eski Turkce metinler arasindadir Anadolu nun Mogol Ilhanli tahakkumu altinda oldugu bir devirde Kirsehir de yasayan Gulsehri nin butun ilmi ve tasavvufi terminolojiyi Turkcede kullanmak suretiyle o gune kadar benzeri gorulmemis bir ustalik sergileyerek 1317 yilinda tamamladigi Feriduddin Attar in Farsca klasigi Mantiku t Tayr cevirisi Anadolu da kaleme alindigi bilinen en eski Turkce mesnevidir Kirsehirli Asik Pasa nin Mevlana nin Mesnevisinden ilham alarak yazdigi 1330 tarihli Garibname adli mesnevisi Anadolu da Turk tasavvuf edebiyatinin tesir dairesi cok genis olmus eserlerden biridir 13 yuzyilin sonu 14 yuzyilin baslarinda Mevleviler arasinda manzumeler soyleyen bir tur guyende okuyucu oldugu bilinen Seyyad Hamza nin Kur an da Ahsenu l Kasas olarak adlandirilan Yusuf suresinin kaynaklik ettigi Yusuf peygamberin hikayesini anlattigi Yusuf ile Zeliha mesnevisi de Anadolu sahasinda Turkce olarak kaleme alinmis mesnevi formatindaki ilk eserlerden biridir Turkistan da Ahmed Yesevi ile baslayan tekke siiri gelenegini ozgun bir soyleyisle Anadolu da yeniden ortaya koyan Yunus Emre olmustur Osmanli doneminde bircok tarikat Yunus Emre yi yakindan benimsedi onun siirlerine kendi torenlerinde yer verdiler Yunus Emre siirleri tekke siirinin kaynagi oldu Divan edebiyati Fuzuli tarafindan da yazilan Leyla ile Mecnun dan bir sahne Leyla ya kavusmaya calisan Mecnun coldeFuzuli nin Divanindan bir gorunum Divan edebiyati her acidan ornek aldigi Iran edebiyatinin etkisi altinda saray ile medrese cevresinde aydin toplulugun edebiyati olarak bir gelisim gosterdi Islami edebiyat yuksek zumre edebiyati havas edebiyati saray edebiyati enderun edebiyati klasik edebiyat eski edebiyat gibi adlarla da anilan bu edebiyat en yaygin kullanimla Divan edebiyati adiyla anilmistir Bunun nedeni sairlerin manzumelerini topladiklari eserlere Divan denilmesidir Divan siiri kurallarini Arap ve Fars edebiyatindan alan aruz vezni ile yazildi Ziya Pasa 19 yuzyilda Ahmed Pasa Necati ve Zati olmak uzere uc sairi Osmanli siirine temel koyan uc sair olarak tarif etmis ve Ahmed Pasa yi Seyhi ile Necati arasinda yetisen sairlerden en buyugu olarak kabul etmistir Divan sairlerinden Baki Bazi edebiyat otoriteleri tarafindan sadece Azerbaycan sahasinin ve Alevi Bektasi edebiyatinin degil tum Turk edebiyatinin en buyuk klasik sairi olarak gosterilen Fuzuli Kanuni Sultan Suleyman in 1534 te Bagdat seferinden sonra padisaha bes kaside sunarak korunmak icin girmeye calismistir Fuzuli nin Istanbullu birtakim sairlerin kendisinden bir Leyla ile Mecnun hikayesi yazmasini istemeleri uzerine kaleme almaya basladigini soyledigi Leyla ile Mecnun mesnevisi klasik Turk edebiyatindaki en onemli lirik yapitlardan biri olarak kabul edilmektedir Bircok arastirmaciya gore 16 yuzyildan itibaren Osmanli siiri doruga ulasmistir Sohret ve tesiri asirlarca devam eden klasik Osmanli siirine soyleyis gucu kazandiran ve Osmanli siirinin 16 yuzyildaki en onemli ismi Baki Kanuni Sultan Suleyman in saltanati sirasinda caginin en buyuk sairi sayilarak kendisine Sultanu s suara unvani layik gorulmustur Baki nin sohreti ve eserleri Anadolu ve Rumeli yi asip Azerbaycan Iran ve Irak tan Hint saraylarina kadar yayilmis bulunmaktaydi 17 yuzyilda Naili Osmanli siirinde bir cigir acmis yeni bir uslupla siirler kaleme almistir Dili agir olmakla birlikte siirinde incelik ve nezaket vardir Devlet adamlari basta olmak uzere toplumun farkli kesimlerini hedef alanhicivlerinden dolayi Sultan IV Murad tarafindan idam edilen Nef i ise kasideleri ile kendisinden sonrakiler uzerinde onemli bir tesir birakti Bir kasidesinde Istanbul konusmasinin Arapcadan bile ustun oldugunu misralarinda belirten Nabi ozellikle siir ve kultur cevrelerince zamanin seyhu s suara si olarak kabul edilmis buyuk bir takdir ve hayranlik gormustur Sultan III Ahmed devrinin meshur sairlerinden nese ve yasam dolu siirleri ile Lale Devri Istanbul unu anlatanNedim 18 yuzyilda Divan siirinde hem dil hem de icerik bakimindan bircok yenilik getirmistir Istanbul da kullanilan konusma dili ve Istanbul halk soyleyislerinin bircok ornegini samimi bir hava icerisinde siirlerinde kullanarak aktarmistir Yine 18 yuzyilda yasamis olan ve Husn u Ask adli eseriyle tasavvuf ve sembolizmi bir araya getirenSeyh Galip siirlerinde tamamen orijinal kendine ozgu bir ifade seklini kullanmistir Eserlerinde yuksek seviyede bir Istanbul Turkcesinin goruldugu Seyh Galip in dili agir olmakla birlikte yer yer halk agzindaki soyleyisleri de siirine almistir Tanzimat tan sonra Turk siiri bati etkisi altinda degisip gelisirken yeni edebiyatin temsilcileri Ziya Pasa Namik Kemal vs divan siiri gelenegine uygun urunler de verdiler Eski siirin son temsilcileri Encumen i Suara adi verilen toplulugun Naili Fehim i Kadim gibi sairlerin yolunu izleyen uyeleri Leskofcali Galip Yenisehirli Avni Hersekli Arif Hikmet oldu Aruz vezninin yerini hece veznine daha sonra da serbest vezne biraktigi 20 yuzyilda divan siiri sona erdi ancak Yahya Kemal Beyatli beyit birimine dayanan bu siire cagdas siirin butunlugunu kazandirirken Baki Nesati Nedim gibi farkli sairlerin soyleyis ozelliklerinden ve isledikleri konulardan faydalanan urunler ortaya koydu Halk edebiyati Halk hikayeleri Dede Korkut hikayeleri Turk edebiyatinda bu turun en eski ornegi kabul edilmektedir Turk halk hikayelerinin kaynaklari Dede Korkut hikayeleri Koroglu hikayesi Kerem ile Asli Asik Garip gibi Azerbaycan ve Anadolu sahasi kaynakli halk hikayeleri Anadolu da ortaya cikmis Danismendname Saltukname ve Battal Gazi hikayeleri gibi dini destansi halk hikayeleri Ferhat ile Sirin Kelile ve Dimne ve Sehname den alinan cesitli kissalar gibi Iran Hint kaynakli halk hikayeleri ve Leyla ile Mecnun Ebu Muslim cenkleri Yusuf ile Zuleyha Ali cenkleri gibi Arap Islam kaynakli halk hikayeleridir Aslen Divan edebiyatina ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun Ferhat ile Sirin ve Camasbname de gecen Sahmeran hikayesi toplum tarafindan sozlu kulture aktarilip halk hikayesi haline gelmislerdir Gunumuzde tamamina yakin kismi derlenmis olan halk hikayelerinin sayisi 150 yi asmis ve iclerinden bazilari uzerindeki incelemeler bitirilmistir Ataturk Universitesinde Ege Universitesi Edebiyat Fakultesi Folklor Arsivinde Selcuk Universitesi Halk Bilimi Arastirma Merkezinde ve Firat Universitesinde derlenmis onemli bir halk hikayesi kulliyati mevcuttur Bugun de bilhassa Kars Erzurum Artvin Sivas Maras Adana ve Antep yorelerinde eskisi kadar yaygin olmamakla birlikte halk hikayeciligi gelenegini devam ettiren asik hikayecilere rastlanmaktadir Ayrica Azerbaycan da da halk hikayeciliginin hala canliligini korudugu gorulmektedir Anonim edebiyati Nasreddin Hoca Sozlu edebiyatta masal fikra efsane gibi urunlerin yazani belli degildir Turkiye Turkcesiyle soylenmis ve 19 yuzyildan baslanarak yaziya gecirilmistir Ancak bunlarda genis olcekte de tarihi ve yerel ozellikler kendini gosterir Nasrettin Hoca fikralari Bektasi fikralari Bursa Konya Istanbul gibi kentlerle ilgili efsaneler gercekci nitelik tasiyan kimi meddah hikayeleri vs Bir gun Padisah Nasrettin Hoca ya sormus Ben oldugumde cennete mi gidecegim cehenneme mi Hoca padisahtan korkmadan Tabii ki der cehenneme gideceksiniz Ofkeden padisahin sakali kabarir Nasrettin Hoca Cennete gideceginizi soylemek isterdim ama cellatlarinizin oldurdugu insanlar yuzunden cennete sigamazsiniz O yuzden mecbur cehenneme gideceksiniz Karagoz ve Hacivat Sozlu gelenekte ezgiyle soylenen turku mani agit gibi turler halkin ortak yaraticiligina dayanir Bunlara zamanla sahipleri unutulan urunler de eklenmistir Taklide ve karsilikli konusmaya dayanan iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatilan golge oyununun merkezindeki iki karakter olan Karagoz ve Hacivat golge oyunu anonim halk edebiyatinin en onemli urunudur Karagoz ve Hacivat Orhan Gazi devrinde Bursa da yasamis cami yapiminda calisan iki iscidir Kendileri calismadiklari gibi diger iscilerin de calismasini engellemektedirler Orhan Gazi nin cami vaktinde bitmezse kelleni alirim dedigi cami mimari caminin vaktinde bitmemesine Karagoz ve Hacivat in neden oldugunu soyler Bunun uzerine bu ikili baslari kesilerek idam edilir Karagoz ve Hacivat i cok seven ve olumlerine cok uzulen Seyh Kusteri olumlerinin ardindan kuklalarini yaparak perde arkasindan oynatmaya baslar Karagoz ve Hacivat golge tiyatrosu 17 yuzyilda son seklini almistir Yazili bir metne dayanmayan yani dogaclama tuluat sahnelenen ve bazilari halk efsanelerinden esinlenilen Karagoz oyunlarinin otuz kadari gunumuze kadar gelmistir Genel olarak Kar i Kadim eski oyunlar ve Nev icad yeni oyunlar olarak iki ana gruba ayrilsalar da tamaminin bugune kalan metinleri Tanzimat sonrasi doneme aittir Masal Masal anonim halk edebiyatinin en yaygin turlerinin basinda gelmektedir Dinleyiciyi inandirmak gibi bir amaci olmayan masallar anlatmaya dayali turlerin en eskilerindendir Yapisinda kaliplasmis ifadeler bulunan masallarin profesyonel anlaticilari yoktur Masal anasi veya masal ninesi adi verilen kadinlar tarafindan anlatilan hayal urunu anlatimlardir Turk masallarinin kahramanlari genel olarak insanlar hayvanlar ve dogaustu varliklardir Cadi karilari devler vezir vs kotu kahramanlar iken padisah kral hukumdar hizir dervis vs iyi kahramanlardir Tilki aslan Anka kusu papagan gibi hayvan kahramanlarin oldugu masallarin yani sira dervis hizir peri cin gibi dogaustu varliklarin yer aldigi masallar da bulunmaktadir Turk masallarinda en onemli tiplerden biri Keloglan dir Turk masallari sozlu gelenekte yasamistir 19 yuzyilda ise yaziya gecirilmistir Turkiye de halk agziyla derlenmis en eski kitap Billur Kosk tur Zumruduanka Kusu Turkiye deki en yaygin ya da baska bir ifadeyle en cok bilinen masaldir Asik edebiyati 18 yuzyilda Anadolu da diyar diyar gezen bir asik Anadolu Rumeli ve Azerbaycan da gelisip olgunlasan asik edebiyatini sade bir dil kullanarak siirlerini daha cok hece vezniyle yazan ve saz calarak yurdu dolasan asiklarin eserleri olusturur Bu edebiyatta musikinin de onemli bir yeri vardir Dinleyici uzerinde etkili olabilmesi melodi kaliplarinin iyi bilinmesine ve musikinin sozle birlikte basarili bir sekilde kullanilmasina baglidir Asigin dusunde pirlerin elinde bade icerek saz calip siir soylemesi duste gordugu sevgiliyi bulmaya calismasi yaygin bir efsane motifidir Bircok asigin siiri zamanla turku agit gibi sahibi bilinmeyen halk siiri ornekleri arasina karismistir Asik ya da saz sairi adi verilen gezgin sairlerin saz esliginde dogaclama soyledikleri siirlerin gunumuze ulasan en eski ornekleri XVI yuzyila aittir Asiklardan bircogu hakkinda kosmalarin son dortlugunde anilan mahlaslardan baska bilgi yoktur Kimi asiklarin yasami efsanelerle karismistir Asik edebiyatinin geleneginde asik kahvelerinin kahvelerde duzenlenen atismalarin muamma asma cozme gibi hunerlerin onemli yeri vardir Bu etkinliklerden dolayi asiklara meydan sairleri adi verilir Bazilari medreselerde okumus olan kultur merkezi kentlerde yasayan asiklara ise kalem sairi denir Kalem sairleri uzerinde dil anlatim konu bakimindan divan siirinin turlu etkileri gorulur Onlarin siirleri arasinda kosma varsagi destan gibi ozgun halk edebiyati turleri yaninda aruzla divan mustezat gazel gibi urunler de yer alir 17 yuzyilda Toroslar da konar gocer Turkmenler arasinda yetisen Karacaoglan in doga guzellikleri ve sevgiyi konu edinen ictenlikli siiri turunun en sevilen ornekleri oldu Kayikci Kul Mustafa gibi Yeniceri Ocagi nda yetismis bircok sair imparatorlugun Bagdat Girit Kirim gibi birbirinden uzak yerlerindeki yasama taniklik eder 17 yuzyilda Kayikci Kul Mustafa tarafindan yazilan Genc Osman Destani adindaki duygusal kocaklama asik edebiyatinin en onemli epik eserlerinden biri sayilir Otoriteler tarafindan kocaklamalarin en guzel ornekleri Koroglu ve Dadaloglu na ait kocaklamalar olarak kabul edilir 19 yuzyilda Deli Boran Beyoglu ve Gundeslioglu hicbir yabanci etki altinda kalmamis ve degismemis halk zevkini devam ettirirken Dadaloglu nun baskiya ve haksizliga baskaldiran siiri konar gocer Turkmenlerin zorunlu iskaniyla ilgili tarihi olaylara taniklik etti Asik edebiyati XVI yuzyildan baslayarak yakin zamana kadar Osmanli topraklarinda yasayan Ermeniler i de etkilemistir Bunun sonucu buyuk sohrete ulasmis pek cok Ermeni asug asik edebiyatinin geleneklerini benimseyip basariyla uygulamistir Ozellikle XVIII yuzyilda Turkce siirler soylemis bu Ermeni asuglardan Mecnuni Asik Vartan ve Civan onemli isimlerdir XIX yuzyilda asik siirini temsil edenlerden bir kismi dogrudan dogruya Bektasi babalaridir Agahi Turabi ve Harabi bunlardandir Asiklarin yetismesinde onemli bir yeri olan Yeniceri Ocagi ni kaldiran Sultan II Mahmud asiklari koruyarak saraya almistir Sultan II Mahmud dan Sultan Abdulaziz in son zamanlarina kadar asiklarin duzenli teskilati ve esnaf loncalarina benzer loncalari vardi Asik fasillari ndan hoslanan Sultan II Mahmud Sultan Abdulmecid ve Sultan Abdulaziz devirlerinde Istanbul asik edebiyatinin gelismesi bakimindan cok musait bir cevre olmustur Erzurumlu Emrah Bayburtlu Zihni Dertli Seyrani ve Summani gibi oldukca buyuk sohretleri olan saz sairleri bu yuzyilda yetismistir Bu donemde asik edebiyatinin en taninmis temsilcisi Asik Dertli idi Birkac cirak yetistirdigi gibi kendisinden sonra gelen asiklar uzerinde de buyuk etkisi oldu XIX yuzyilin sonlarinda buyuk yerlesim merkezleri ve ozellikle Istanbul daki kuvvetli asik gelenegi yerini bir baska gelenege semai kahvelerine birakmistir Bu kahvelerde soz sahibi olan asiklar artik butun imparatorlugu gezen gezginci asiklar degildir Meydan sairleri de denen bu tarzin temsilcileri semai kahvelerinde mani destan kosma divan semai kalenderi gibi siirler okur ve soylerlerdi Ramazan bayram ve cuma geceleri semai kahvelerinde buyuk toplantilar olurdu Istanbul daki semai kahvelerinde genellikle tulumbaci teskilatlarina bagli cogu Istanbullu olan sairler bulunurdu XX yuzyilda saz siiri gelenegini devam ettiren isimler arasinda Asik Veysel onemli bir yer teskil etmektedir Tekke ve Tasavvuf edebiyati Osmanli doneminde ayri tarikatlar inanclar birbirinden farkli uc edebiyat yolu olusturdu Bu tur edebiyatin baslica temsilcileri Kaygusuz Abdal Alevi Bektasi edebiyati Haci Bektas i Veli ye baglanan Bektasiler ile Alevilerin edebiyati temalariyla oteki tarikat sairlerinin siirlerinden ayrilir Bu edebiyat dil ve anlatim bakimindan tarikat edebiyatinin oteki iki kolundan cok daha sadedir Alevi Bektasi siirlerinin onemli temalarindan biri Ali ye ehlibeyte bagliliktir On iki imam ovulur butun adaletsizlikleri gideren bir kurtarici olarak Mehdi beklenir Kaynagini Yunus Emre siirlerinden alan Alevi Bektasi edebiyati 14 yuzyilda Haci Bektas i Veli dergahina mensup Abdal Musa nin muridi Kaygusuz Abdal ile kuruldu ve en onemli temsilcisi Pir Sultan Abdal ile 16 yuzyilda en iyi orneklerini verdi Osmanli devrinde Anadolu ve Rumeli de ozellikle Alevi ve Bektasi cevrelerinde sevilerek okunmus olan Azerbaycanli sairlerden Nesimi ve Hatai gunumuzde de Turkiye de Aleviler tarafindan buyuk saygi gormekle birlikte Azerbaycan in da en buyuk sairleri arasinda kabul edilmektedirler Necef te Ali nin turbesinde onu medh etmek gorevi karsiligi maas alan kutsal yerleri ziyarete gelenler icin maktel kasideler okumakta olan Fuzuli nin Kerbela Vak asi ni anlatan Turkce bir maktel yazmak maksadiyla kaleme aldigi Hadikatu s Suada yazildigi tarihten itibaren Bagdat Necef ve Kerbela ya ugrayan ticaret kervanlari ve muharrem aylarinda Huseyin in kabrini ziyarete gelenlerin araciligi ile kisa zamanda Turklerin yasadigi butun bolgelerde taninmis ve ilgiyle karsilanmistir Hadikatu s Suada Anadolu da sadece Alevi ve Bektasiler tarafindan degil Sunni Turkler tarafindan da sevilmis ozellikle Huseyin in olum yil donumlerinde okunmus ve dinlenmistir Yasaminin buyuk bolumunu Sivas in Yildizeli ilcesinin Circir bucagina bagli Banaz koyunde geciren genellikle 16 yuzyilda Anadolu daki yogun Safevi propagandasinin etkisiyle Osmanli burokrasisine karsi tutumuyla bilinen Pir Sultan Abdal in bircok nefesi de Alevi ve Bektasi ayin i cem lerinde okunagelmistir Turkiye Alevilerinin buyuk saygi duyduklari Cem torenlerinde deyis deme ve nefeslerini calip soyledikleri Nesimi Fuzuli Hatai Pir Sultan Abdal Kul Himmet Yemini ve Virani en buyuk yedi sair kabul edilmektedir ve Yedi Ulu Ozan olarak adlandirilmaktadir Melami Hamzavi edebiyati Ilk temsilcisi Haci Bayram Veli kabul edilen Melami Hamzavi zumreye mensup sairlerin baslica temsilcileri Sarban Ahmed ol 1545 Kaygusuz Vizeli Alaeddin ol 1563 Emir Osman i Hasimi ol 1595 Muhyi ol 1611 Idrisi Muhtefi ol 1615 Oglan Seyh Ibrahim ol 1655 Sunullah Gaybi ol 1611 San Abdullah Efendi ol 1660 gibi sairlerdir Bunlar eserlerinde vahdetivucudu esas almislar ask ve cezbeye buyuk onem vermislerdir Batini temayuller Alevi Bektasi sairlere gore daha az ehlibeyit sevgisi kuvvetlidir Zikir esma tac hirka suluk mertebeleri gibi terimler siirlerinde yer almamaktadir Halveti edebiyati Halvetilikle Kadiriligi birlestirerek Esrefiligi kuran Esrefoglu Rumi Ibrahim Gulseni onun halifesi ve Celvetligin kurucusu Aziz Mahmud Hudayi Bayramiligin Himmetilik kolunu kuran Tarikatname yazari Himmet Niyazi i Misri siirlerinde kendi inanclarini tarikatlarinin ilkelerini giris torenlerini ozel zikirleri vb konu edindiler Halveti edebiyatindaki en ilginc menakip yazarlarindan birisi 17 yuzyilda belki de cogunlukla Osmanli Imparatorlugu nun Balkanlardaki topraklarinda yasayan velilerin hayat hikayelerini anlatan eserler veren Muniri i Belgradi dir Eseri Halvetilerle ilgili anekdotlar icermesinden dolayi nadir bir eserdir Bati uygarligi etkisinde gelisen Turk edebiyatiOsmanli Imparatorlugu nda Tanzimat in ilanindan 1839 sonraki siyasi yenilesme devrinden baslayarak edebiyatin dili ve anlatimiyla birlikte halk topluluguna ulasma bicimi amaci kapsadigi sorunlar da buyuk olcude degisti Sozlu edebiyatin yerini kesin olarak yazili edebiyat aldi Roman tiyatro elestiri deneme gibi bati kaynakli turlerde urunler verildi Toplumsal sorunlar gercekci metotla ele alinmaya baslandi Tanzimat edebiyati Tanzimat FermaniTanzimat siirinde Namik KemalZiya Pasa 1829 1880 yurt ulus sevgisi ozgurluk haksizliga baskaldirma gibi temalari coskulu bir dille ve yeni bir anlatimla isledi Bati ulkelerinden ozellikle de Fransa dan etkilenen ve genis halk kitlesine ulasmayi amaclayan toplumsal sorunlarla yakindan ilgilenmeye baslayan edebiyatin ilk urunleri Tanzimat in ilanindan 20 yil kadar sonra verildi Tasvir i Efkar gazetesini cikaran Sinasi bicimden cok oze onem veren bilgi ve dusunceyle temellenen genis bir halk topluluguna seslenebilmeyi amaclayan yeni duzyazinin kurucusudur Siirleri siir cevirileri makaleleriyle cagdaslarini derinden etkileyen bu yenilikci yazar geleneksel halk tiyatrosuyla bati ornegini bilestiren ilk tiyatro eseri olan Sair Evlenmesi nin 1859 yazaridir Divan siirini dil ve anlatim bakimindan topluma sirt cevirmis icerik bakimindan dogaya akla yabanci toplumsal sorunlara uzak sayan Tanzimat siirinde Namik Kemal yurt ulus sevgisi erkinlik haksizliga baskaldirma gibi konulari coskulu bir dille ve yeni bir anlatimla isledi Yurtseverlik hurriyet millet kavramlarini Turk fikir hayatina ve edebiyatina sokan kisi kabul edilen Namik Kemal heyecanli kavgaci kisiligi akici parlak uslubu nedeniyle devrinin diger yazarlarindan daha fazla tanindi Vatan Sairi ve Hurriyet Sairi olarak anilan Namik Kemal siirin yani sira tenkit biyografi tiyatro roman tarih ve makale turlerinde eserler verdi Ozellikle Turk edebiyatinin ilk edebi romani olan Intibah ve batili anlamda Turk edebiyatinin sahnelenen ilk tiyatro eseri olan Vatan yahut Silistre eserleriyle unludur Sinasi ve Namik Kemal ile birlikte batililasma kavramini ilk defa ortaya atan Osmanli aydinlarindan Ziya Pasa ise divan siirinin geleneksel bicimlerinden fazla uzaklasmadan yonetimde ve insan iliskilerindeki adaletsizlige haksiz davranislara karsi cikti uygarlik ve hurriyet gibi temalari isledi Padisahin mutlak egemenligine karsi mesrutiyet yonetimini savunan yurt icinde oldugu kadar gonullu surgun olarak yurt disinda da siyasal savasim veren bu sairler savunduklari yeni dil ve edebiyat anlayisini elestiri turunde verdikleri urunlerde dile getirdiler Roman Turk edebiyatina Fransizca dan yapilan cevirilerle girdi Bu cevirilerden ilki Yusuf Kamil Pasa nin Fenelon dan yaptigi Terceme i Telemak tir Daha sonra adi bilinmeyen bir cevirici Victor Hugo nun unlu romaniSefiller i Les Miserables cevirdi 1860 1880 yilari arasinda basta Fransiz yazarlar olmak uzere bircok Batili yazarin eseri Turkceye cevrildi Turk romani asil Tanzimat devrinde gelisti Bu ilk donem yazarlari daha cok Fransiz Romantizm akimini ornek almislardir Semsettin Sami nin roman turunde ilk ornek olan Taassuk i Talat ve Fitnat ini izleyen urunler Ahmet Mithat Efendi Felatun Bey le Rakim Efendi 1876 Namik Kemal Intibah 1876 bir yandan yasanan caga ters dusmus eski toplumsal kurumlari ote yandan Bati ya koru korune oykunmeyi elestiriyordu Tiyatroda Ahmet Vefik Pasa nin Moliere uyarlamalari halk gelenegini bati kaynagi ile birlestirme cabalarinin bir halkasidir Buna karsilik Abdulhak Hamit in oyunlari bati tiyatrosu orneklerinden buyuk olcude beslenen sahne diline ve halkin begenisine ise oldukca uzak urunlerdir Namik Kemal in surgune gonderilmesine yol acan Vatan Yahut Silistre oyunu yazarin ana temalarindan olan yurt ve ulus sevgisini heyecanli bir anlatimla sahneye aktararak konu ediniyordu Turk edebiyatinda masali gercek anlamda ilk defa Namik Kemal in Mukaddeme i Celal inde kullanildigi gorulmektedir Yazar masali tamamen hayali olaylardan meydana gelen bir anlatim turu olarak gormektedir Namik Kemal ayrica masallarin ahlaki egitici ve terbiye edici ozellikleri oldugunu belirtmektedir Edebiyat i Cedide Tevfik Fikret 1867 1915 1820 1908 arasinda yayimlanan Osmanlica kitaplar Yil Edebiyat Pozitif Bilimler Din Yonetim1820 39 56 89 59 131840 59 217 230 310 551860 76 583 583 372 1181876 1908 2950 3891 1307 946 II Abdulhamit devrinde dogup gelisen Edebiyat i Cedide ya da basyazarligini Tevfik Fikret yaptigi derginin adiyla Servet i Funun edebiyati yazarlari bireysel konulari ancak ogrenim gormus seckin kisilerin kavrayabilecegi bir anlatimla islediler Batili ozellikle de Fransiz yazarlarin eserlerindeki bicim ozelliklerini Turkceye uyguladilar Ulkenin icinde bulundugu siyasi durum yazarlari yalniz kisisel meseleler uzerinde durmaya yoneltmekte idi 1877 den itibaren 93 Harbi ve maglubiyeti Meclis i Mebusan in kapatilisi zamanla sansure ve jurnallere dayanan bir rejimin olusmasi yazarlari da siyaset ve toplum meselelerinde susmaya zorlamisti Bu durum edebiyatta ice kapanma seklinde kendini disa vururken siyasi ve sosyal problemler yerine estetik degerlerde gelisme ve derinlesme goruldu Bu edebiyata mensup olanlarin siirde oldugu gibi nesirde de uzun vokalli ahenkli kelimeleri Farsca terkipleri bol bir dil benimsemeleri Tanzimat in baslangicindan beri sadelesmeye dogru giden yazi dilini yeniden agirlastirmakla suclandilar Arapca ve Farscada bile yer almayan tebesbus mukevkeb musemmes mukmir nevin gibi kelimeleri etimoloji kurallarini zorlayarak kullanmislardir Siir ve romanlarindaki kadin ve erkek kahramanlarin adlari da Seza Suha Behlul Lamia Bihter Peyker Pervin gibi muzikal degeri olan fakat pek kullanilmamis isimlerdir Hareketin temsilcilerinden Tevfik Fikret 1867 1912 Cenap Sahabettin 1870 1934 siire genis bir ses zenginligi kazandirdilar Dogayi kisisel yasantiyi bireysel duygulari ayrintilariyla yansittilar Tevfik Fikret zamanla toplumsal bozukluklari siyasi yonetim baskisini haksizliklari konu edinmeye koyuldu devrin romanlarinda daha cok romantik asklar ve yanlis batililasma ana konu olarak on plana cikmaktadir Servet i Funun edebiyati devrinde ilk usta romanlar ve usta yazarlar kendilerini gosterdi Recaizade Mahmud Ekrem in Araba Sevdasi yeni teknikler kullanilan ilk realist Turk romanidir Roman alaninda Mehmet Rauf ile birlikte ruhsal durumlari cozumlemeye onem veren Halit Ziya Usakligil farkli toplum kesimlerinden kisilerin aydinlarin sanat edebiyat cevresinin halkin yasamina gercekci acidan taniklik etti Halit Ziya Usakligil in 1897 tarihli Mai ve Siyah adli romani Batili anlamda Turk romaninin baslangici sayilir Ilk olarak 1899 1900 yillarinda Servet i Funun dergisinde tefrika edildikten sonra 1900 de kitap olarak yayimlanan Ask i Memnu tefrika edildigi donemde buyuk ilgiyle karsilanmis ve Halid Ziya Usakligil in en taninan romani olmustur Batili anlamda ilk roman ornegi oldugu bilim cevrelerince kabul gormustur Eserlerini bu devirde yayimlamaya baslayan Rahmi Gurpinar Edebiyat i Cedide den alabildigine ayrilarak genis okur topluluguna seslenen halkin yasamindan canli kesitler veren ogretici eglendirici romanlar yazdi Turk oykuculugunu yetkinlige kavusturan yazar ise Halit Ziya Usakligil oldu Edebiyat i Cedide devrinde yalin diliyle dikkat ceken Usakligil titiz gozlemciligiyle gercekci oyku gelenegini baslatan yazardir Ilk olarak 1899 1900 yillarinda Servet i Funun dergisinde tefrika edildikten sonra 1900 de kitap olarak yayimlanmistir II Mesrutiyet in ilanindan sonraki donemde Edebiyat i Cedide nin bagli oldugu sanat icin sanat anlayisini kisa bir sure Fecr i Ati hareketinin genc temsilcileri surdurdu Bunlar arasinda yer alan Ahmet Hasim ari siir anlayisina bagli urunleriyle tanindi Toplulugun uyelerinden hemen tumu II Mesrutiyet ten sonra Milli Edebiyat hareketi icinde yer aldilar II Abdulhamit in uzun suren baskisi II Mesrutiyet sonrasina kadar tiyatro edebiyatinin gelismesine engel oldu Milli edebiyatHalide Edip Adivar Genc Kalemler Turkculuk hareketinin etkisinde gelisen Milli edebiyatin hareket noktasi milli kaynaklara yonelme dusuncesiydi Dilde sadelesme siirde aruzun yerine hece vezni icerikte halkin sorunlari ve yerli yasam Milli Edebiyat in temellerini olusturdu Mehmet Emin Yurdakul un 1897 Yunan Harbi sirasinda Selanik te Asir gazetesinde yayinlanan Ben bir Turkum dinim cinsim uludur misrasi ile baslayan Cenge Giderken baslikli siiri kendisine buyuk un kazandirdi Ertesi sene II Abdulhamid devri saray ressami Fausto Zonaro nun Yunan Harbi ni konu alan resimlerinin de yer aldigi Turkce Siirler adli eserini yayinladi Bu eserle baslayan yenilesme aydinlarin siirini bir yandan halk edebiyati ogelerine ote yandan halkin dertlerine yoneltirken edebiyatta yeni bir baslangic yapilmis ve Turkculuk bu alana girmisti 1908 Mesrutiyet Devrimi sonrasi artan basin ve yayin hareketleri icerisinde Genc Kalemler dergisi Turkiye tarihinde Milli Edebiyat hareketinin dogusu acisindan cok onemli bir yere sahiptir Ittihat ve Terakki Cemiyetinin etkili uyelerinden Doktor Nazim Bey in iki yegeni tarafindan Haziran 1909 da Manastir da Husn u Siir adiyla cikarilan dergi dorduncu sayidan sonra Selanik e tasindi ve dokuzuncu sayidan itibaren Genc Kalemler adini aldi Derginin kapaginda Arap harfleriyle yazilan basligin altinda latin harfleriyle genc kalemler yazilmisti Genc Kalemler dergisi dilde milliyetciligin organi olarak taninmaktadir 1909 da Ittihat ve Terakki nin Selanik teki merkez yonetim kuruluna uye olarak secildikten sonra Selanik te kalmayi surdurerek cevresinde bir kultur hareketi yaratmaya calisan Ziya Gokalp Vatan ne Turkiyedir Turklere ne Turkistan Vatan buyuk ve muebbet bir ulkedir Turan beyti ile biten Turan siirini Genc Kalemler e yollamisti Ali Canip bu siiri derginin 6 Sayisinda yayinlamistir Turk edebiyatinin en onemli isimlerinden Omer Seyfettin derginin beyni Ali Canip ile birlikte dilde sadelestirme icin bir kampanyaya girismisti Genc Kalemler in II cildiyle baslatilan Yeni Lisan Hareketi Turkce nin sadelestirilmesine yonelik sistemli ilk harekettir Dergide Yeni Lisan adiyla ilk makaleyi imza yerine bir soru isaretiyle yazan Omer Seyfeddin Ali Canip e 28 Ocak 1911 de gonderdigi bir mektupta Geliniz Canip Bey edebiyatta lisanda bir ihtilal vucuda getirelim diye cagrida bulunur Ali Canip e Arapca ve Farsca terkipleri dilden atmak icin ortak bir kampanya onerisi sunar Kazim Nami ye gore ise 30 milyon Osmanli nin kisa surede bu dili ogrenmesi gerektigi icin sadelesmeye ihtiyaci vardi Hemen hemen ayni zamanlarda derginin bir baska onemli ismi ortaya cikti Ali Canip Ziya Gokalp e Omer Seyfettin in mektubunu gostermis ve kendi gucleriyle Genc Kalemi buyutmeyi teklif etmistir Genc Kalemler Ziya Gokalp in araciligiyla bir heyet olusturdular Heyetin basinda da Enver Pasa bulunuyordu Bu heyet onemli saydigi pek cok bati eserini sade bir dil ile Turkceye tercume etti Ittihat ve Terakkinin politik nufusunu kullanarak Selanik te 4 okuma kitabi ve 2 imla kitabi yayinladilar Omer Seyfettin in taninmis hikayelerinden bircogu ilk defa Genc Kalemler de yayimlandigi gibi dunyadaki Turkleri birlestiren guclu bir Turk devleti kurulmasini tasarlayan Ziya Gokalp in Turkculuk hatta Turancilik ideolojisini ifade ettigi Altin Destan adli siiri de 1911 de ilk defa burada cikmistir Bakislari Orta Asya Turklugu ne ceviren Altin Destanda kullanilan Turan ogan ulus budun kurultay gibi bazi kelimeler meselenin siyasi Turkcu boyutlarini ortaya koymaktadir Genc Kalemler in Turkculuk ideolojisiyle beraber savundugu bir diger ideoloji de Baticilikti Dergide Bati dillerinden tercume edilen bircok yazi yayimlanmisti Ilk Yeni Lisan makalesinde milli edebiyati olusturmanin onundeki en buyuk engelin Islamiyet in getirdigi tesettur keyfiyeti oldugu da ima edilir Bu fikir Omer Seyfeddin in yine ilk defa Genc Kalemlerde yayimlanan Ask Dalgasi adli hikayesinin de asil temasini teskil etmektedir Genc Kalemler 1912 yilini Eylul ayinda Balkan Savaslari nin baslamasi ile kapanmistir Derginin yazi kadrosunu olusturan yazarlarin cogu Selanik in kaybedilmesi neticesinde bundan sonraki yazi faaliyetlerini Istanbul da yayimlanmakta olan Turk Yurdu gibi dergilerde surdurmuslerdir Ziya Gokalp Istanbul a gelir gelmez Turk Ocagi nin kuruculari arasinda yer almisti Dernegin yayin organi Turk Yurdu basta olmak uzere Halka Dogru Islam Mecmuasi Milli Tetebbular Mecmuasi Iktisadiyat Mecmuasi Ictimaiyat Mecmuasi Yeni Mecmua da yazilar yazmisti I Dunya Savasi ve Milli Mucadele yillarinda aruz vezninde yazdiklari siirlerle adlarini duyurmus olan Bes Hececiler in de Turkce ve hece vezniyle siir yazmayi benimsemelerinde Ziya Gokalp in etkisi buyuktur Fecr i Ati topluluguna ilk katilanlardan olmasina ragmen kisa sure icinde gruptan ayrilarak hece vezniyle siirler yazmaya baslayan Ibrahim Alaettin Govsa nin 1911 de yayimladigi Cocuk Siirleri adli kitabi Turk edebiyatinin ilk cocuk siiri kitaplarindandir Genc Kalemler in baslattigi dil ve edebiyat hareketi donemin ozellikle Istanbul aydinlari tarafindan tepkiyle karsilanmis ve aydinlar arasinda sert tartismalarin yasanmasina neden olmustur Yeni lisana en sert tepkiler o siralarda Fecr i Ati topluluguna mensup olan Kopruluzade Mehmet Fuat ile Yakup Kadri den gelmistir Zamanla yeni lisan cizgisine gelen bu iki yazar baslangicta bu hareketi asla ciddiye almamis hatta yazdiklari yazilarla alay etmislerdir Bir yil suren tartismalarin sonunda Hamdullah Suphi Celal Sahir Yakup Kadri Kopruluzade Mehmet Fuat Refik Halit Yeni Lisan hareketini kabul ettiklerini bildirmislerdir Turkcede yabanci sozlerin temizlenmesi yazimda konusma dilinin egemen olmasi tasra yasaminin gercekci bir uslupla edebiyata tasinmasi gibi ozelliklerle bilinen bu devirde Omer Seyfettin Turk oykuculugunde yeni bir cigir acmisti Onu Halide Edib Refik Halit ve Yakup Kadri izledi Halide Edib in ilk kez 1912 de yayinlanan romani Handan Turk edebiyatinda kadin piskolojisinden bahseden ilk romandi Halide Edib in 1912 yilinda yayinlanan bir diger romani olan ve Turk edebiyatinin ilk siyasal ideolojik romani kabul edilen Yeni Turan adli romaninda kadinlarin bir ideoloji olarak Turk milliyetciligi icinde nasil kurgulanacagi sorunu bu romanda yankisini bulmustur Refik Halit in 1919 yilinda yayinlanan gercekci eseri Memleket Hikayeleri ilk kez Anadolunun kucuk kent ve kasabalarin yasamlarini konu edindi Calikusu adli romani 1921 de Vakit Gazetesi nde tefrika edilmesiyle sohrete kavusan Resat Nuri eserinde asil konu olarak aski islemis olmasina ragmen Anadolu nun bircok kasaba ve koyunde gecen olay orgusuyle Anadolu daki sosyal hayati basariyla yansitmisti 1922 de basilan ilk romani Kiralik Konak ile Tanzimat tan I Dunya Savasi nin sonuna kadar yetismis uc neslin dusunus ve yasayisindaki degisikligi basariyla aktaran Yakup Kadri Istanbul da bir Bektasi tekkesinin seyhiyle evli bir kadin arasindaki tutkulu bir askin oykusunu anlatan Nur Baba adli eserinin 1922 yilinda kitap olarak basilip cok satilmasiyla ununu yayginlastirdi Halide Edib milli mucadeleye katilmis savaslarda gosterilen kahramanliklar ve direnislerden yapitlarinda bahsetmisti Yazarin Turk edebiyatinda Kurtulus Savasi uzerine yazilan ilk roman olan Atesten Gomlek 1922 adli romani milli mucadeleden izler tasir Cumhuriyet donemi Turk edebiyatiRoman ve oyku Yasar Kemal Turkiye Cumhuriyeti nin ilk yazarlar kusaginin onculeri Resat Nuri Guntekin Halide Edip Adivar Yakup Kadri gibi romancilar Cumhuriyet devrinin esiginde yayinladiklari eserleriyle Osmanli nin yikilis Turkiye nin kurulus devrine taniklik ettiler Anadolu gercegini yansittilar Cumhuriyet devri edebiyati Turkiye nin gerceklerine gittikce genisleyen olcude egildi Yurdun butun bolgelerinde kentlerdeki koylerdeki yasami ve insan iliskilerini yurt disina gocen iscileri ele aldi Her siniftan her yasam biciminden gelen kahramanlari canlandirdi Onlari kusatan toplumsal bozukluklarin giderilmesi icin oneriler getirildi Dil devrimi edebiyati yakindan etkiledi Turetilen ya da canlandirilan sozler yaninda bolge agizlarindan sozler ve anlatim bicimleri de edebiyata girdi Halk soyleyisleri anlatimi kadar turlu egilimlerden deneylerden izlenimler goruldu Cumhuriyet in kurulusunu ele alan eserler olusturuldu Yakup Kadri yakin tarihte olusan kendi tanik oldugu olaylara dayanarak toplumdaki degismeleri siyasal yasamdaki calkantilari catismalari ele alan romanlar yazdi En etkili romani ise koylu ve aydin celiskisini anlatanYaban 1932 oldu Cumhuriyet in ilk on yilinda Turk Kurtulus Savasi na katilan halk ve aydinlar yeni devre ayak uydurmaya calisan cikarcilar ve isbirlikciler Bati Uygarligi karsisinda geleneksel ahlakin ve yerlesik degerlerin tartisilmasi toplumdaki degismelerin batililasmayi yanlis anlamanin yikici etkileri gibi toplumsal konulara bireysel sorunlar ruhcozum deneyleri eklendi Sevket Esendal in Ayasli ve Kiracilari 1934 romani baskent Ankara nin Cumhuriyet in ilk yillarindaki yasamini canlandiriyordu Deniz tutkunu olan Sait Faik kendi yasadigi Burgaz Adasi nin Rum balikcilarini kentin kucuk insanlarini genis bir insan sevgisiyle canlandirdi Ote yandan uretim bicimine uretim biciminde degismenin yasami nasil etkiledigine dikkati ceken ilk eser Sadri Ertem in Cikriklar Durunca 1931 adli koy romanidir Sabahattin Ali Kuyucakli Yusuf romaniyla 20 yil kadar sonra gelisecek koy romanciligina onculuk etti Koyluleri duskun kadinlari toplumsal siniflar arasindaki celiskileri ele alan oykuler kaleme aldi 2006 Nobel Edebiyat Odulu sahibi Turk yazar Orhan Pamuk Ince Memed romaninda 1930 yillarinda Toroslar da yasayan suca itilmis bir eskiyanin yasamini konu edinen Yasar Kemal bu yoreyi ve Cukurova yi tarihi kokleri dogasi guncel sorunlariyla yansitirken anlatimdaki cosku betimlemelerindeki renklilikle dikkat cekti Orhan Kemal Istanbul un yoksul kesimlerinde yasayanlari koyden kente nufus gocunu ezilen cocuklarin genc kizlarin macerasini konu edindi Kemal Tahir in koyu konu edinen romanlari ve koydeki gelismelerin genis bir panoramasini verdi Samim Kocagoz Necati Cumali Fakir Baykurt gibi yazarlar roman ve oykuleriyle koy ve kasaba yasamina taniklik ettiler Ayni cevreyi konu edinen Bekir Yildiz yurt disinda calisan gocmen iscilerin yasamini konu edinen yazarlardan oldu Gerceklere ironi ile bakan oykuculer bulundugu gibi orn Haldun Taner toplumsal bozukluklari gulmece oykuleri ve romanlariyla cok genis bir okur topluluklari onunde tartisan yazarlar Aziz Nesin Rifat Ilgaz goruldu Kurtulus Savasi nin ve Cumhuriyet devrini toplumcu ve gercekci yazarlara karsit bicimde yorumlayan yazarlar Tarik Bugra da oldu Ruhsal cozumlemelere yonelen bilincaltini sergileyen yazarlar Yusuf Atilgan Bilge Karasu Adnan Ozyalciner Oguz Atay Tezer Ozlu vs soyutlamalardan kara mizahtan faydalandilar geriye donusumlerle cagrisimlarla beslenen dilin olanaklarini arastiran denemelere giristiler Kadin romancilar ve oykuculer cevreyi olaylari kisileri konu edinirken ayrintilara daha cok indiler Bu yazarlar Nezihe Meric Adalet Agaoglu Pinar Kur Furuzan Sevgi Soysal Tomris Uyar bireyin toplumla iliskisi toplumsal yapida ve kulturdeki degisimler cinsellik gibi konulara yonelirken yerlesik yargilara karsi ciktilar Hizli kentlesme sanayilesme olgulari koy edebiyatinin ortadan silinmesine yol acarken kentteki kaynasmalar kenar mahalle insanlarinin yoksullarin iscilerin yasamindan cok aydinlarin sanatcilarin siyasi eylemlere katilanlarin toplumsal ve ruhsal dunyalarini onlarin tanikligiyla bireyi ve toplumu konu edinen bir edebiyat gelisti Erhan Bener Demir Ozlu Selim Ileri Orhan Pamuk Latife Tekin Nedim Gursel gibi yazarlarin roman ve oykuleri Siir Nazim Hikmet Mehmet Akif Ersoy Yahya Kemal Beyatli ve Ahmet Hasim Cumhuriyet donemi siirinin kurucu sairleridir Bu uc sairin siirleri birbirinden farkli ozellikler tasir Tek ortak noktalari donemin genel egiliminin tersine aruz veznindeki israrli tutumlaridir Mehmet Akif Ersoy buyuk oylumlu hikayelik siirini derleyen Safahat dizisinde aruz veznini halkin konusma diline basarili bir sekilde uyguladi Yahya Kemal Beyatli nin vatan sevgisi ve tarih duygusuyla beslenen siiri bir yandan lirik ote yandan destansi ogeler tasiyordu Hece vezninin temsilcilerindenFaruk Nafiz Camlibel halkin yasantilarindan cikardigi konulari yine halkin soyleyis ve nazim bicimleriyle dile getirdi Yepyeni gorusler getiren unlu Sanat siiri memleketci siirin ilk bilincli bildirisi kabul edilir Han Duvarlari ise Turk siirinin en onde gelen klasigi olarak degerlendirilir Bu siir Turk edebiyatinda Memleket Edebiyati denen bir akim baslattigi gibi Faruk Nafiz in sanatinin da donum noktasini olusturmustur Hece ve aruz olculerini kullanmayi reddeeden kafiyeyi ilkel edebi sanatlari gereksiz buldugunu aciklayan Orhan Veli Kanik Gecmis edebiyatlarin ogrettigi her seyi butun gelenegi atmak amaciyla yola cikarak siir dilini konusma diline yaklastirdi 1941 yilinda arkadaslari Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte cikardiklari Garip adli siir kitabinda bu fikirlerinin ornekleri olan siirleri yayinlandi ve Garip akiminin dogmasina sebep oldu Bu akim ozellikle 1940 1950 yillari arasinda Cumhuriyet donemi siirinde buyuk etki birakti Garip siiri hem yikici hem de yapici ozelligi ile Turk siirinde bir mihenk tasi kabul edilir 1946 da Cumhuriyet Halk Partisi nin siir yarismasinda 35 Yas siiriyle birincilik kazaninca birden unlenen Cahit Sitki Taranci doneminin en cok okunan sairlerindendi Bir yandan Garip akimindan etkilenerek serbest siiri denedi diger yandan Baudelaire Verlaine gibi Fransiz sairlerinin etkisinde kaldi Ama hicbir akima baglanamayan uyum ve bicimi gozeten duygulu icten kendine ozgu bir siir gelistirdi Nazim Hikmet Ran in vezni geleneksel kaliplari kiran siiri bicimlik ozellikleri kadar Marxci goruse bagli icerigiyle de yenilik olusturdu Bu yenilikci siir zamanla halk siirinden divan siirinden hatta cagdasi Garip siirinden etkiler aldi oykunun olanaklarindan faydalanildi yerel ve evrensel degerlerle beslendi Garipciler karsisinda Nazim Hikmet in siir anlayisindan etkilenen toplumcu siir anlayisi ortaya cikti Bu siir geleneginin temsilcileri Rifat Ilgaz A Kadir Ahmed Arif Hasan Huseyin dir Toplumsal konulari imgeye ve duyarliga daha genis yer vererek isleyen egilimin temsilcisi Attila Ilhan oldu Dogayi aski yasami sevgiyi barisi ozgurlugu vs konulari isleyen acik aydinlik siirin Bedri Rahmi Eyupoglu Behcet Necatigil Cahit Kulebi Necati Cumali karsisinda insanin evrendeki yerini konu edinirken soyutlamalardan bilincalti arastirmalardan faydalanan calismalar yer aldi Asaf Halet Celebi nin siirine eski uygarliklarin tasavvufun folklorun katkisi goruldu Donemin en uretken sairi Fazil Husnu Daglarca insanin Tanri evren tarih zaman karsisindaki yerini yer yer karanlik imgelerle okura sezdirmeye calisti Garip siirinin acik anlatimina karsin fikirleri dolasik bir ifadeyle ve sembollerle gizleyerek anlatan Ikinci Yeni adi verilen siirin temsilcileri Edip Cansever Ilhan Berk Cemal Sureya Turgut Uyar Sezai Karakoc ve Ece Ayhan cagdas dunyanin karmasasi icinde bunalan insanin tedirginligini yer yer kapanik bir siir diliyle anlattilar Sezai Karakoc ise mistisizm yonuyle II Yeniler icerisinde farkli bir cizgiye sahip oldu Toplumsal eylemlere Kemal Ozer Ataol Behramoglu kentin yasaminda cizgi disi kalmis kitlelerin temsilcilerine Refik Durbas kulturel kaynaklara ve tarihe Hilmi Yavuz yonelen urunler kendini gosterdi Ironi Salah Birsel toplumsal Metin Eloglu siyasal Can Yucel yergi duyarliga karsi siir kaynaklarindan birini olusturdu Tiyatro Ilk oyun yazarlarinin konulari arasinda inkilaplari tanitmak Cumhuriyet devrinin getirdikleriyle Osmanli nin yozlasmis yanlarini karsilastirmak ve Ataturk un tarih tezini islemek bulunmaktadir 1960 li yillar tiyatronun altin cagi olarak kabul edilir 1970 1995 yillari arasinda tiyatro yazarligi mustakil bir meslek haline gelen Cagdas Turk tiyatrosunun temelini atan ve gelistiren Muhsin Ertugrul un yaninda 1955 ten sonra tiyatroya agirlik veren Necati Cumali da yer almistir Musahipzade Celal Turgut Ozakman ve Aziz Nesin gibi yazarlar geleneksel tiyatronun guldurmeye yonelik yer yer kabalasan acik sacik ifadeleri ve gevsek dokusuyla yabancilasma teknigini ozellikle sosyal ve siyasi elestiri alaninda kullanmislardir Geleneksel Turk Tiyatrosu ndan ele aldiklari konuyu zenginlestirmek amaciyla yararlananlarsa Ahmet Kutsi Tecer Haldun Taner Sabahattin Kudret Aksal ve Turan Oflazoglu dur Bu donemde sahnelenme amaciyla eskimis eserleri yeniden isleme hareketleri de gorulmustur Koy sorunlarini dile getiren tiyatro yazarlari arasinda Cahit Atay Murathan Mungan ve Hidayet Sayin da vardir Selahattin Batu konusunu Yunan Mitolojisi nden alir Insanin yalnizligini ve gucunu sorgulayan felsefi oyunlar yazanlarin basinda Ahmet Muhip Diranas Sabahattin Kudret Aksal Melih Cevdet Anday ve Gungor Dilmen gelmektedir Arastirma Derleme Turk edebiyatini uzun tarihi ve genis cografyasi icinde bir butun olarak ele alan devirlerini belirleyen eski eserleri gun isigina cikaran yazar Fuad Koprulu dur F Koprulu siyasi ve toplumsal kurumlardaki degismelerin edebiyattaki etkilerini gosterdi Onun cizdigi cevreye bagli kalarak gecmisteki Turk edebiyatini inceleyen arastirmacilar yetisti Ibrahim Necmi Dilmen Ismail Habip Sevuk Agah Sirri Levent Mustafa Nihat Ozon Nihat Sami Banarli Kenan Akyuz Abdulbaki Golpinarli Fahir Iz bu alanda calismalar gerceklestirenlerden kimileridir Degerlendirmelerinde dusunce hareketlerini yazarlarin psikolojisini anlatim ozelliklerini goz onunde tutanlar Ahmet Hamdi Tanpinar Mehmet Kaplan olmustur Oyku F Celaleddin Selahattin Enis Sadri Ertem Cemal Kaygili Sabahattin Ali Kenan Hulusi Koray Nahid Sirri Orik Bekir Sitki Kunt Memduh Sevket Esendal Cumhuriyet devri oykuculugunu hazirlan isimlerdir Bu devirde alisilmisin disinda bir oyku dunyasi kuran Sait Faik Abasiyanik Halikarnas Balikcisi Cevat Sakir Kabaagac diyaloglarin usta yazari Orhan Kemal Mehmet Seyda Samet Agaoglu Sabahattin Kudret Aksal Kemal Bilbasar Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tanpinar Tarik Bugra oyku yazarlari olarak on plana cikti Gunumuzde Turk oykuculugu genis bir konu ve uslup zenginligiyle surmektedir Turk edebiyatinda mizahTurk edebiyatinda gercek anlamda ilk mizah urunleri masallar fikralar ve seyirlik oyunlardir Divan edebiyatinda da sik rastlanmamakla birlikte mizah yer almistir Tanzimat devrinde Turk mizahinin cehresi genis olcude degisti Teodor Kasap ve Direktor Ali Bey in Fransiz edebiyatinin etkisiyle yazdiklari tiyatro eserleri onem kazandi Sinasi nin Sair Evlenmesi Ziya Pasa nin Zafername Serhi Namik Kemal in imzasiz fikra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi II Mesrutiyet le birlikte Turk mizah edebiyati buyuk gelisme gosterdi Baha Tevfik Peyami Safa Omer Seyfettin Yusuf Ziya Ortac ve Orhan Seyfi Orhon gibi bircok yazar mizah yazilariyla unlendi Cumhuriyetle birlikte Turk mizahi yeni bir kimlik kazandi Bu devir yazarlari gecmisi elestiren yeni devri savunan bir tutum benimsedi Cok partili devirle birlikte mizah kapsam ve konu bakamindan buyuk zenginlik kazandi Aziz Nesin Sabahattin Ali Rifat Ilgaz Orhan Kemal Bedii Faik Haldun Taner Muzaffer Izgu Cetin Altan gibi yazarlar bu devrin onemli isimleridir 1940 larda Nesin ve Ilgaz in Markopasa dergisindeki calismalari halk tarafindan benimsenmis ve derginin tirajini yukseltmistir 1990 larda ozellikle Leman Hibir gibi karikatur dergilerinde guncel ve hiciv agirlikli mizah iceren kose yazilari on plana cikti Bu yazarlardan bazilari daha sonra yazilarini toplama eserlerde yayinlama imkani buldular Bunlara ornek olarak Atilla Atalay ve Metin Ustundag verilebilir Zaten Turkiye de oldukca kuvvetli bir karikatur mizah gelenegi bulunmaktadir Akbaba ve Markopasa dan Girgir Hibir ve Leman a bunlardan 2000 li yillarin L Manyak Penguen Uykusuz dergilerine ozellikle taslama icerikli mizahi karikatur ve kose yazilari yaygin bir turdur Bunlara ek olarak gunumuzde Ferhan Sensoy gerek oyunlari gerekse duz yazilari ile kendine has mizah anlayisini gostermektedir Ayrica bakinizDipnotlar a b c d e f Hamit Kemal Liseler Icin Turk Edebiyati Tarihi A Yayinlari Ankara 2007 a b c d e f Nihat Sami Banarli Resimli Turk Edebiyati Tarihi M E B Yayinlari 1997 Sukran Kurdakul Cagdas Turk Edebiyati Broy Yayinlari Istanbul 1986 Temel Britannica 40 sayfa Temel Britannica 1993 a b Gunduz Akinci Turk Romaninda Koye Dogru Ankara Uni Dil Ve Tarih Cografya Fak Yayinlari Ankara 1961 a b Parla Jale 2000 Don Kisot tan Bugune Roman Istanbul Pegasus Yayinlari ISBN 978 975 470 796 0 V Thomsen Les inscriptions de l Orkhon dechiffrees Helsingfors 1896 Kosuk 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Sozlu Edebiyat Edebiyat Ogretmeni 6 Mayis 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Sagu 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Bozkurt Destani Edebiyat Ogretmeni 29 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Ergenekon Destani Edebiyat Ogretmeni 4 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Tureyis Destani Edebiyat Ogretmeni 6 Mayis 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Goc Destani Edebiyat Ogretmeni 6 Mayis 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi PDF 5 Mart 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 16 Mart 2015 PDF 15 Subat 2018 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 16 Mart 2015 http ds anadolu edu tr eKitap TDE202U pdf 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde s 21 Turk edebiyati 13 Nisan 2016 tarihinde erisildi Adem AYDEMIR DIVANU LUGATI T TURK TE IS KAVRAMINA DAIR VERILER 5 Subat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Turkoloji Makaleleri 31 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Ahmet Bican Ercilasun Baslangictan Gunumuze Turk Dili Tarihi Akcag Yayinlari Ankara 2010 s 369 ISBN 978 975 338 589 3 Gulden YUKSEKKAYA HAREZM TURKCESI VE HAREZM TURKCESI ILE YAZILAN ESERLER 23 Subat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Turkoloji Makaleleri 31 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ozkan Abdullah Turk Siiri Antolojisi Mustafa Tatci Divan i Yunus Emre PDF Kultur ve Turizm Bakanligi E Kitap 11 Ocak 2014 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 11 Ocak 2014 Turk Dili Sozlugu Orhan Hancerlioglu Remzi Kitabevi Sayfa 275 Vilayetname deki Soylencelere Gore Haci Bektas i Veli HaciBektas com 2 Ocak 2014 10 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 12 Ocak 2014 a b Pala Iskender Osmanlilar Divan Siiri PDF TDV Islam Ansiklopedisi 3 Subat 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 3 Subat 2017 Senturk 281 Muhammed Fuzuli 1 Mayis 2009 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Nisan 2017 Britannica online Kathleen R F Burrill The Quatrains of Nesimi Fourteenth century Turkic Hurufi Mouton 1973 sayfa belirt Senturk Atilla 1993 Fuzuli ve klasik donem divan siiri Thema Larousse Sanat ve Kultur Turk Islam Milliyet ss 46 49 Andrews 234 Kurnaz 22 Akkus Metin 1998 Nef i Hayati Sanati ve Siham i Kaza disindaki siirlerine toplu bir bakis Nef i ve Siham i Kaza Akcag s 95 ISBN 975 338 227 8 Senturk Atilla 1993 Cizgidisi bir divan sairi Nedim Thema Larousse Sanat ve Kultur Turk Islam Milliyet s 54 Senturk Atilla 1993 Seyh Galib ve Husn u Ask Thema Larousse Sanat ve Kultur Turk Islam Milliyet s 57 Bakiniz Yahya Kemal Beyatli Eski Siirin Ruzgariyle 1962 Saksonya Devlet Kutuphanesi 20 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Aralik 2015 Pehlivan Gurol PDF 1 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 28 Aralik 2015 Turk Soylence Sozlugu Deniz Karakurt Turkiye 2011 OTRS CC BY SA 3 0 7 Kasim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi ergin isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Vat turc 102 Vaitkan Kutuphanesi 23 Eylul 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Aralik 2015 Cennet Fikrasi Nasrettin Hoca fikralari VikiKaynak 15 Nisan 2008 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 15 Eylul 2007 Turk Kulturunu Arastirma Enstitutu Bu kitap hakkinda Turk kulturu ss c 20 no 223 231 1981 karagoz net 18 Haziran 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 14 Subat 2013 Masal Turk Dili ve Edebiyati Ansiklopedisi Cilt Cilt 6 Dergah Yayinlari 1986 s 152 Edebiyat Ekibi 4 Mayis 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 24 Agustos 2011 a b c Dogan Kaya Asik Edebiyati Arastirmalari Kitabevi Yayinlari Istanbul 2000 ISBN 978 975 7321 03 3 a b c Erman Artun Asiklik Gelenegi ve Asik Edebiyati Kitabevi Yayinlari Istanbul 2005 T C Kultur Bakanligi 1981 Milli Kultur s 16 Kultur Bakanligi Yayinlari Ankara Sami Yildiz 2008 OSS Edebiyat Guvender s 51 ISBN 975 589 268 0 erisim tarihi kullanmak icin url gerekiyor yardim Azeri Turkish Encyclopaedia Iranica 24 Aralik 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Eylul 2018 Arsivlenmis kopya PDF 2 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 28 Eylul 2018 Sahibi Nasiri ve Basildigi yer NACI KASIM ISTANBUL MAARIF MATBAASI Z Kasim ve Ortaklari Kolektif Sirketi 1972 Peter Rollberg The modern encyclopedia of Russian and Soviet literature including Non Russian and Emigre literatures Edited by Harry B Weber Academic International Press 1987 V 8 P 77 Fuzuli was the author of some fifteen works the most important of which are in Turkic A Divan Hashish and Wine Beng u Bade Leila and Mejnun Leila ve Mecnun The Garden of the Blessed Hadikat al suada and The Book of Complaints Sikayetname in Arabic A Divan and in Persian A Divan Tasvir i Efkar gazetesi 1826 1871 yillari arasinda yayinlanmistir Sinasi nin siirleri Muntehabat i es ar siir cevirileri Tercume i manzume ve makaleleri ise Muntehabat i tasvir i efkar adli eserlerinde toplanmistir Namik Kemal Lisan i osmaninin edebiyati hakkinda bazi mulahazati samildir 1866 Ziya Pasa Siir ve Insa 1868 Tarik 1875 Esber 1879 Finten 1886 vs Orhan Kologlu Avrupa Kiskacinda Abdulhamid Istanbul 1998 s 406 Nahit Yuksel Fikir Hareketleri Dergisi Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Kamu Yonetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dali Doktora Tezi 2004 PDF 19 Nisan 2009 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 22 Nisan 2017 Dogu Ahmet 2008 Yeni siirimizde baticilik ve uc sahsiyet PDF Gaziantep Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi 7 1 ss 124 138 18 Nisan 2017 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 17 Nisan 2017 M Rauf Eylul 1901 Halit Ziya Usakligil Ask i memnu 1900 Halit Ziya Usakligil Mai ve Siyah 1897 Halit Ziya Usakligil Solgun Demet oykuler 1901 Enise KANTEMIR Ask i Memnu Eser Incelemesi Ankara Universitesi Egitim Bilimleri Fakultesi Dergisi cilt 15 sayi 1 1982 9 Nisan 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde s 227 Arsivlenmis kopya 25 Temmuz 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Nisan 2017 home ku edu tr ASK 20TANIMLARI 20ISIGINDA 20ASK doc Murebbiye 1899 Kuyruklu Yildiz altinda bir izdivac 1912 Gulyabani 1912 Gol Saatleri 1921 Piyale 1926 a b Sener Sevda 2000 Turk Tiyatrosu Istanbul Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari ISBN 975 458 135 5 Arda Odabasi Genc Kalemler Incelemerindeki Hatalar Muteferrika Sayi 30 Kis 2006 s 49 83 Atila Simsek Genc Kalemler 1911 1912 Turkmeclisi org sitesi Erisim tarihi 07 01 2014 7 Ocak 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Nisan 2017 Mehmet Emin Erisirgil Bir Fikir Adaminin Romani Ziya Gokalp Istanbul Nobel Yayin Dagitim 2007 3 baski Omer Seyfettin 1884 1920 Ingilizce Turkish Cultural Foundation sitesi erisim tarihi 06 01 2014 20 Mart 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Nisan 2017 PDF 4 Mart 2016 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 25 Mart 2020 Mecit Canatak Ibrahim Alaattin in Govsa Cocuk Siirleri Adli Eserinin Cocuk Edebiyatindaki Yeri Turkish Studies Cilt 62 Bahar 2011 PDF 7 Nisan 2015 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 25 Mart 2020 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Olekesiz isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Serif Aktas Refik Halit Karay Kultur ve Turizm Bakanligi Yayinlari 1986 Inci Enginun Halide Edib Adivar Kultur Bakanligi Yayinlari 1989 s 231 Resat Nuri Guntekin Calikusu Yakup Kadri Nur Baba Halide Edip Adivar Atesten Gomlek H E Adivar Vurun Kahpeye 1923 R N Guntekin Yesil Gece 1928 H E Adivar Sinekli Bakkal 1926 R N Guntekin Yaprak Dokumu 1930 Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye Kogusu 1930 4 c 1955 1987 Sigirdere 1955 Korduman 1957 Yedi Cinar Yaylasi 1958 Koyun Kamburu 1962 Bakiniz Koy Edebiyati Yahya Kemal Edebiyata Dair Istanbul Fetih Cemiyeti Istanbul 1984 sf 52 Bakiniz Bes Hececiler Bezirci 1991 s 140 Saglam 2002 s 8 Thema Larousse Tematik Ansiklopedi Milliyet 1993 1994 Cilt 6 Sayfa 92 Fazil Husnu Daglarca Cocuk ve Allah 1940 Asim Bezirci Ikinci Yeni Olayi Tel Yayinlari Istanbul 1974 Turan Karatas Dogu nun Yedinci Oglu Sezai Karakoc Kaknus Yayinlari 1998 a b c Inci Enginun Yeni Turk Edebiyati Tanzimat tan Cumhuriyet e 1839 1923 Dergah Yayinlari Istanbul 2006 Sevda Sener Musahipzade Celal ve Tiyatrosu Ankara Uni Dil ve Tarih Cografya Fakultesi Yayinlari 1963 Bkz Markopasa Gercegi Cinar Yayincilik KaynakcaBuyuk Larousse Sozluk ve Ansiklopedi Turkiye maddesi sf 11864 Ayni eser Siir maddesi sf 11077 Ayni eser Roman maddesi Ayni eser Hikaye maddesi Axis 2000 Roman maddesi Ayni eser Hikaye maddesi 23 Agustos 2007 tarihinde kaynagindan HTML arsivlendi Erisim tarihi 25 Temmuz 2007 Turk Dili ve Edebiyati Ansiklopedisi Cilt 1 8 Dergah Yayinevi 1977 Pertev Naili Boratav Az Gittik Uz Gittik Ankara 1969 Pertev Naili Boratav 100 Soruda Turk Halk Edebiyati Istanbul 1969 Ziya Gokalp Halkiyat I Masallar Kucuk Mecmua 18 1922 Yasar Nabi Nayir Siir Sanati Varlik Yayinevi Istanbul 1958 Yasar Nabi Nayir Edebiyatcilarimiz Konusuyor Varlik Yayinlari Istanbul 1976 Cevdet Kudret Turk Edebiyatinda Hikaye ve Roman Varlik Yayinevi Istanbul 1967 Sukran Kurdakul Cagdas Turk Edebiyati Bilgi Yayinevi Ankara 1992 Behcet Necatigil Edebiyatimizda Isimler Sozlugu Varlik Yayinevi Istanbul 1978 Kemal Karpat Turk Edebiyatinda Sosyal Konular Varlik Yayinevi Istanbul 1962 Prof Dr Abdurrahman Guzel Dini Tasavvufi Turk Edebiyati Ankara 2004 Sukru Elcin Halk Edebiyatina Giris Akcag Yayinlari Ankara 2005 ISBN 975 338 001 1 Metin And Turk Tiyatro Tarihi Iletisim Yayinlari 1992 Atilla Ozkirimli Turk Edebiyati Ansiklopedisi 4 Cilt Cem Yayinevi Istanbul 1982 Emin Ozdemir Turk ve Dunya Edebiyati Ankara Uni Siy Bil Fak Yayini Ankara 1980 Abdullah Ucman Riza Tevfik in Tekke ve Halk Edebiyati Ile Ilgili Makaleleri Kultur ve Turizm Bakanligi Yayinlari Ankara 1982 Turk Dili Dergisi Roman Ozel Sayisi TDK Yayinlari Ankara 1964Turk Dili Dergisi Tiyatro Ozel Sayisi TDK Yayinlari Ankara 1966 Turk Dili Dergisi Turk Halk Edebiyati Ozel Sayisi TDK Yayinlari Ankara 1968