Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu ya da kısaca Bizans, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca Roma İmparatorluğu'nun devamı şeklinde var olan ve başkenti Konstantinopolis (günümüzde İstanbul, önceleri Byzantion) olan ülke. 5. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu'nun dağılışı ve çöküşü sürecinden sonra ayakta kalan imparatorluk, 1453'te Osmanlı'ya yenik düşünceye kadar yaklaşık bin yıl boyunca var olmaya devam etmiştir. Var olduğu sürenin başı ve ortalarını kapsayan çoğunda, Avrupa'da ekonomik, kültürel ve askerî bakımdan en güçlü ülkeydi. "Bizans İmparatorluğu" ve "Doğu Roma İmparatorluğu" terimleri ülkenin yıkılışından sonraki tarihçiler tarafından yaratılmış olup imparatorluk vatandaşları kendi ülkelerine Roma İmparatorluğu (Grekçe: Βασιλεία τῶν Ῥωμαίων, tr. Basileia tôn Rhōmaiōn; Latince: Imperium Romanum), veya Romania (Grekçe: Ῥωμανία, Rhomania); kendilerineyse "Romalılar" demekteydi.
Bizans İmparatorluğu Βασιλεία τῶν Ῥωμαίων | |||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
330-1453 | |||||||||||||||||||||||||||
Bizans İmparatoru Büyük Justinianus devrinde en geniş sınırlar, 555s | |||||||||||||||||||||||||||
Doğu Roma İmparatorluğu'nun her bir imparatorluk hanedanı altındaki bölgesel gelişimi. | |||||||||||||||||||||||||||
Başkent | Konstantinopolis (günümüz İstanbul'u) | ||||||||||||||||||||||||||
Yaygın dil(ler) | Geç Latince ve Orta Çağ Yunancası | ||||||||||||||||||||||||||
Resmî din | Hristiyanlık | ||||||||||||||||||||||||||
Demonim | Bizans Rumu | ||||||||||||||||||||||||||
İmparator | |||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||
Nüfus | |||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||
Para birimi | Solidus, denarius ve hyperpyron |
4. yüzyıldan 6. yüzyıla kadar yaşanan bazı göze çarpan olaylar, Roma İmparatorluğu'nun Grek Doğu ve Latin Batı şeklinde ayrışma sürecini belirledi. I. Konstantin (h. 324-337) imparatorluğu yeniden organize ederek Konstantinopolis'i başkent yaptı ve Hristiyanlık dinini yasallaştırdı. I. Theodosius (h. 379-395) döneminde, Hristiyanlık ülkenin devlet dini olarak kabul edildi ve diğer dinler yasaklandı. Son olarak Herakleios zamanında (h. 610-641), imparatorluğun askerî ve idari sistemi yeniden yapılandırıldı ve Latince yerine Yunanca resmî dil olarak benimsendi. Böylece, her ne kadar Roma devleti ve devlet gelenekleri sürdürüldüyse de, Konstantinopolis çevresinde, Latin'den ziyade Yunan kültürü ve Ortodoks Hristiyanlık geleneklerine göre şekillendiğinden ötürü, modern tarihçiler Bizans'ı Antik Roma'dan ayırır.
İmparatorluğun sınırları, ülkenin var olduğu süre içinde, bazı gerileme ve toparlanma döngüleriyle kendini belli eden kayda değer değişiklikler gösterdi. I. Justinianus (h. 527-565) döneminde Kuzey Afrika, İtalya ve bizzat –daha sonraki iki asır elde tutulacak olan– Roma şehri de dahil olmak üzere Batı Akdeniz kıyıları yeniden ele geçirildi ve imparatorluk en geniş sınırlarına erişti. Mauricius (h. 582-602) döneminde ülkenin doğu sınırları genişledi ve kuzey sağlamlaştırıldı. Ancak imparator bir suikaste kurban gidince Bizans-Sasani Savaşı (602-628) patlak verdi ve kaynaklar bakımından zayıflayan Bizans İmparatorluğu, 7. yüzyılda İslam'ın yayılışı sürecinde çok büyük toprak kayıpları yaşadı. Birkaç yıl içerisinde en zengin illeri olan Mısır ve Suriye'yi Araplara kaybetti.
Makedon Hanedanı (10-11. yüzyıllar) süresince imparatorluk sınırları tekrar genişledi ve iki yüzyıl süren Makedon Rönesansı yaşandı. Bu dönem 1071 Malazgirt Savaşı sonrası Anadolu'da başlayan büyük toprak kayıplarıyla son buldu. Bu savaşta yaşanan kayıp sonucunda Türkler Anadolu'ya yerleşmeye başladı.
Komninos Restorasyonu sırasında imparatorluk yeniden toparlandı. Öyle ki, 12. yüzyılda Konstantinopolis Avrupa'nın en zengin şehriydi. Ancak 1204'te Dördüncü Haçlı Seferi sırasında başkent yağmalanınca ve ülke toprakları birbiriyle yarışan Bizanslı Yunan ve Latin krallıkları arasında bölüştürülünce imparatorluk büyük bir darbe aldı. Her ne kadar 1261'de Konstantinopolis geri alınıp toparlansa da, Bizans İmparatorluğu var olduğu son iki yüzyıl boyunca bölgede birbiriyle kapışan birkaç devletçikten biri olarak kaldı. Geriye kalan toprakları 15. yüzyıl boyunca Osmanlılar tarafından aşama aşama fethedildi. 1453'te Osmanlı İmparatorluğu Konstantinopolis'i fethedince Bizans İmparatorluğu sona erdi.
Terimlendirme
Roma İmparatorluğu'nun son dönemlerinden bahsetmek üzere "Bizans" sözcüğünün ilk kullanımı, 1557'de Alman tarihçi Hieronymus Wolf'un tarih kaynakları koleksiyonu Corpus Historiæ Byzantinæ'ye dayanır. Terim, kaynağını Konstantin'in başkenti Konstantinopolis olarak adlandırmasından önce şehrin ismi olan "Byzantion"dan alır. Şehrin bu eski adı, Konstantin'den sonra tarihi ve edebi kaynaklar dışında hemen hemen hiç kullanılmaz. 1648'de Byzantine du Louvre (Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae) ve 1680'de Du Cange'ın Historia Byzantina eserleri yayımlanınca, "Bizans" terimi Montesquieu gibi Fransız yazarları arasında popülerlik elde etti. Ancak terim, Batı dünyasında 19. yüzyıl ortalarına kadar genel bir kabullenim görmedi.
Bizans İmparatorluğu, kendi halkı tarafından "Roma İmparatorluğu", "Romalıların İmparatorluğu" (Latince: Imperium Romanum, Imperium Romanorum; Yunanca: Grekçe: Βασιλεία τῶν Ῥωμαίων Basileia tōn Rhōmaiōn, Grekçe: Ἀρχὴ τῶν Ῥωμαίων Archē tōn Rhōmaiōn), "Romania" (Latince: Romania; Yunanca: Grekçe: Ῥωμανία Rhōmania), "Roma Cumhuriyeti" (Latince: Res Publica Romana; Yunanca: Grekçe: Πολιτεία τῶν Ῥωμαίων Politeia tōn Rhōmaiōn), Graikia (Yunanca: Γραικία) ve ayrıca Rhōmais (Yunanca: Grekçe: Ῥωμαΐς) gibi adlarla ifade ediliyordu. Vatandaşlar kendilerini Romaioi ve Graikoi şeklinde adlandırıyorlardı. Öyle ki, 19. yüzyıl gibi geç bir döneme kadar Rumlar sıklıkla kendi ana dillerini Romaika ve Graikika şeklinde tanımlamaktaydı.
Her ne kadar Bizans İmparatorluğu, tarihi boyunca çoklu bir etnik karaktere sahip olsa da ve Romano-Hellenistik geleneklerini sürdürüp korusa da, döneminin batılı ve kuzeyli çağdaşları tarafından, sürekli artan Yunan bileşenleriyle tanımlandı. Bizans İmparatorluğu'nu Roma İmparatorluğu'nun prestijinden ayrı tutmak amacıyla batının yeni krallıkları arasında kullanılan "Grek (Yunan) İmparatorluğu" (Latince: Imperium Graecorum) ve "Grek -Yunan- İmparatoru" (Imperator Graecorum) gibi terimlere ara sıra rastlanılmaktadır.
Bizans imparatorunun meşru Roma imparatoru olmasına yönelik otoritesi, Papa III. Leo 800 yılında Şarlman'ı Imperator Augustus olarak taçlandırınca sarsıldı. Roma'daki düşmanlarına karşı Şarlman'ın desteğine ihtiyaç duyan Leo, o sırada Roma İmparatorluğu tahtında bir erkeğin oturmayışı bahanesini kullanarak burada bir boşluğun bulunduğunu ve dolayısıyla kendinin herhangi bir imparatoru taçlandırabileceğini öne sürüyordu. Papalar ve batılı krallar Roman (Romalı) terimini Bizans imparatorları için kullandıkları zaman Imperator Romanorum (Türkçe: Romalıların imparatoru) yerine Imperator Romaniae (Türkçe: Romania'nın imparatoru) terimini kullanmayı tercih ettiler. Bunlardan birincisi Şarlman ve ondan sonra gelenler için kullanılmaktaydı.
İslam ve Slav dünyasında böyle bir ayrım hiç olmamıştır ve Bizans, Roma İmparatorluğu'nun devamı olarak görülmüştür. İslam dünyasında Roma İmparatorluğu birincil olarak Rûm şeklinde ifade edilmekteydi. 20. yüzyıla kadar Millet-i Rûm veya "Roma devleti" terimleri Osmanlılar tarafından eski Bizans'a ait (Osmanlı toprakları içindeki Ortodoks Hristiyan topluluğu) kimseler için kullanılmıştır.
Tarihçe
Erken tarih
Roma ordusu, Güneybatı Avrupa ve Kuzey Afrika da dahil olmak üzere Akdeniz bölgesinin tamamını kaplayan birçok kıyı bölgesini ele geçirdi. Bu bölgeler hem kentsel hem de kırsal halklar barındıran farklı kültürel topluluklara aitti. Genel olarak, doğu illeri, batıdakilere göre daha kentleşmiş durumdaydı. Doğu illeri Makedonya İmparatorluğu altında daha önce birleştirilmiş ve Grek (Yunan) kültürü etrafında Helenleştirilmişti.
Batı, doğuya göre 3. yüzyılda yaşanan dengesizlikten çok daha ağır etkilendi. Yerleşik Helenleşmiş doğuyla daha genç Latinleşmiş batı arasındaki farklılık devam etti ve daha sonraki yüzyıllarda çok büyük bir önem arz etmeye başladı. Bu iki dünya arasındaki uzaklaşma da böylece gerçekleşmiş oldu.
Gücün merkezsizleşmesi
Kontrolü sağlamak ve yönetimi iyileştirmek adına, 285-324, 337-350, 364-392 ve 395-480 yıl aralıklarında Roma imparatorunun işleri farklı kişilere dağıtıldı. Her ne kadar idari bölümlenmeler çeşit çeşit olsa da, genel olarak batı ve doğu arasında bir iş bölümünü içeriyordu. Her bir bölümlenme, bir güç paylaşımı (hatta iş paylaşımı) biçimindeydi. Temel olarak imperium bölünmez olarak kabul edildiği için, parçalanmış bölümleri yöneten eş imparatorlar birbirlerini rakip hatta düşman olarak kabul etseler dahi, ülke en nihayetinde yasal bir bütündü.
293'te imparator Diocletianus yeni bir idari sistem oluşturdu (tetrarşi) ve böylece imparatorluğun tehlike altındaki bölgelerindeki güvenliği garantilemeye çalıştı. Kendini bir eş imparatorla (Augustus) ilişkilendirdi ve her eş imparator bunun ardından Caesar lakaplı genç birer meslektaş edinerek yönetimi paylaştı ve bu genç imparatorlar daha sonra daha kıdemli olan meslektaşlarının yerini aldı. Ancak, 313'te tetrarşi çöktü ve birkaç yıl sonra I. Konstantin imparatorluğun iki idari bölgesini birleştirerek tek bir Augustus olarak başa geçti.
Yeniden merkezleşme
330'da Büyük Konstantin, imparatorluğun merkezini Byzantion şehrinin bulunduğu yere ikinci bir Roma (Nova Roma) olarak kurduğu Konstantinopolis'e taşıdı. Şehir, Avrupa ve Asya ile Akdeniz ve Karadeniz arasındaki ticaret rotalarının üzerinde stratejik bir konumdaydı. Konstantin, imparatorluğun askerî, mali, sivil ve dinî kuruluşlarında önemli değişikliklere gitti. Özel olarak, sürdürdüğü ekonomik politikaları, bazı akademisyenler tarafından "tedbirsiz maliye" şeklinde tanımlanmaktadır, fakat bizzat kendinin ön ayak olduğu altın solidus, istikrarlı bir para birimi olarak ekonomiyi dönüştürdü ve kalkınmayı teşvik etti.
Konstantin döneminde Hristiyanlık devletin resmî bir dini olmadıysa da imparatorluk tercihi olmanın ayrıcalığını yaşadı, çünkü . Konstantin, imparatorların dinî ilkeler üzerine sorgulama yapabilmesinin önüne geçen prensipler ortaya koydu ve imparatorlar artık bu iş için genel eklesiyastik konsillere başvurmak zorundaydı. ve Birinci İznik Konsili'ni toplaması, Konstantin'in kilisenin birliğine olan ilgisini ve kendinin bunun başında olma niyetini göstermektedir.Çoktanrıcılığın ülke çapında yeniden canlanması için kararlı adımlarıyla bilinen Julianus 361'de başa geçince, Hristiyanlık dininin yayılışı kesintiye uğradı ve imparator kilise tarafından "Dönme Julianus" olarak adlandırıldı. Bu süreç imparator 363'te bir savaşta öldürülünce bitti.
I. Theodosius (379-395), imparatorluğun doğusunu ve batısını beraber yöneten son imparatordu. 391 ve 392 yıllarında . Pagan festivalleri, kurbanları, pagan tapınaklarına ve ibadet mekanlarına girişler yasaklandı.Olimpiyat Oyunları'nın sonuncusunun 393 yılında yapıldığına inanılmaktadır. 395'te I. Theodosius, imparatorluk makamını oğulları Arcadius (doğu) ve Honorius (batı) arasında müştereken paylaştırarak idari yapılanmayı tekrar bölmüş oldu. 5. yüzyılda batının yaşadığı zorlukların pek çoğu doğuda kendini göstermedi. Bunun hatrı sayılır sebeplerinden biri doğuda daha gelişmiş kentsel bir kültürün oluşu ve daha zengin finansal kaynaklar sebebiyle düşmanların haraçlarla bastırılabilmesi ile paralı askerlerin tutulabilmesiydi. Bu başarı II. Theodosius'a Roma yasasının kanunlaştırılması ve Konstantinopolis Surları'na eklemeler yapılması gibi projelere odaklanmak için fırsat verdi ve şehir 1204'e kadar bütün saldırılara dayandı.Theodosius Surları'nın büyük kısmı günümüze ulaşmıştır.
Hunlar'ı savuşturmak için, Theodosius Attila'ya çok büyük miktarlarda yıllık haraç vermek zorunda kaldı. Kendinden sonra gelen Marcianus bu haracı vermeyi reddetse de, Attila zaten ilgisini çoktan Batı'ya yöneltmişti. 453'te Attila ölünce Hun İmparatorluğu çöktü ve geriye kalan Hunlar'ın pek çoğu Konstantinopolis tarafından paralı asker olarak göreve alındı.
Batı Roma İmparatorluğu'nun düşüşü
Attila'nın çöküşünden sonra, Doğu İmparatorluğu barışçıl bir dönemin tadını çıkardı. Ancak Batı İmparatorluğu'nda durum daha kötüye gidiyordu çünkü Cermen halklarının devamlı göçleri ve genişlemesi sürüyordu (bu ülkenin yıkılışı tam olarak Romalı Cermen general Odoacer'in Batı Roma imparatoru Romulus Augustulus'u görevden aldığı 476 yılına tekabül eder).
480 yılında Batı imparatoru Julius Nepos'un ölümüyle, Doğu imparatoru Zeno ülkenin tek otoritesi haline geldi. O sırada İtalya'nın hakimi olan Odoacer, sözde Zeno'nun astıydı ancak tam bir özerklikle hareket ediyordu ve sonunda da imparatora karşı beliren isyanlara destek sağladı.
Zeno, Moesia'ya yerleşmeye başlamış işgalci Ostrogotlar ile anlaşmaya vardı ve Odoacer'den kurtulmak adına, Gotik kralı Teoderik'i magister militum per Italiam ("İtalya başkomutanı") vasfıyla İtalya'ya yürümek üzere ikna etti. Teoderik İtalya'yı fethedince, Zeno Doğu İmparatorluğu'nu böylesi başa çıkılmaz bir asttan (Odoacer) kurtarmış ve bunu imparatorluğun kalbinden uzakta birini (Teoderik) göndererek yapmıştı. Odoacer'in 493'teki yenilgisinden sonra Teoderik İtalya'yı fiilen yönettiyse de doğu imparatoru tarafından hiçbir zaman "kral" (rex) unvanıyla tanınmadı.
491'de, Roma asıllı yaşlı kamu hizmet görevlisi olan I. Anastasius, imparator olduysa da yeni imparatorun askerî gücü İsauria direnişine kadar kendini göstermedi. Anastasius, çalışkan bir reformcu ve iş bilir bir yönetici olarak kendini gösterdi. I. Konstantin'in tedavüle soktuğu para sistemini mükemmelleştirdi ve günlük hayatta kullanılan bakır follisin ağırlığını net olarak ayarladı. Bunun yanında vergi sistemi için reformlar getirdi ve khrisargiron vergisini kaldırdı. 518'de Anastasius öldüğünde, Devlet Hazinesi'nde 150 ton gibi devasa miktarda altın bulunmaktaydı.
Jüstinyen Hanedanı
Jüstinyen Hanedanı, I. Justinus ile başlar. Okuma yazması olmadığı halde, askerî rütbe bakımından yükselerek 518'de imparator oldu. Kendisini, 527'de kendi hükümdarlığı sırasında da muhtemelen özel yetkilere sahip olan yeğeni I. Justinianus izler.Geç antik çağın en önemli isimlerinden ve büyük ihtimalle Latinceyi anadili olarak konuşan son Roma imparatoru olan Justinianus, nevi şahsına münhasır bir dönem dizayn etti. Bu dönemde hırslı fakat kısmen hayata geçirilmiş renovatio imperii veya "İmparatorluğun restorasyonu" ilkesi göze çarpar. İmparatorun karısı Theodora da yönetimde oldukça etkiliydi.
529'da Justinianus, Kapadokyalı İoannis tarafından yetki verilmiş on kişilik komisyon atayarak Roma yasalarını gözden geçirtti ve "Corpus Juris Civilis" adıyla bilinen yasaları ve hukukçu alıntılarını kanunlaştırdı. 534'te Corpus güncellendi ve Justinianus tarafından 534'ten sonra konulan yasalar ile beraber, geriye kalan Bizans döneminin hukuk sistemi büyük ölçüde çizilmiş oldu.Corpus, birçok modern devletin hukuk düzeninin temelini oluşturur.
532'de, Justinianus doğu sınırlarını güvenceye almak adına I. Hüsrev ile antlaşma imzaladı ve Sasaniler'e yıllık büyük haraçlar vermeye razı oldu. Aynı yıl Konstantinopolis'te büyük bir ayaklanmadan daha da güçlenerek sağ kurtuldu (Nika ayaklanması) fakat bu olay sonunda imparatorun emriyle 30 ila 35 bin insan öldürüldü. Justinianus, 533'te batı fetihlerini, generali Belisarius'u, 429'dan beri, başkenti Kartaca ile birlikte Vandallar'ın hakimiyeti altında olan Afrika eyaletini tekrar ele geçirmek üzere gönderdiğinde başlatmış oldu. Bu fetihler beklenmedik bir kolaylıkla kazanılsa da, 548'e kadar büyük yerel kabileler bastırılamadı.Ostrogot İtalya'sında Teoderik, onun yeğeni, varisi Athalarik ve kızı Amalasuintha ölünce, Amalasuintha'nın katili Theodahad (h. 534-536) başa geçti fakat bu yeni otorite daha güçsüzdü.
535'te Sicilya'ya yapılan bir Bizans seferi kolayca başarıya ulaştıysa da, Gotlar direnişlerini güçlendirdiler ve Belisarius'un başarılı Napoli ve Roma kuşatmaları sonucunda Ravenna'yı ele geçirdiği 540'a kadar herhangi bir zafer elde edilmedi. 535–536'da Theodahad, Papa I. Agapetus'u Konstantinopolis'e göndererek Bizans güçlerinin Sicilya, Dalmaçya ve İtalya'dan çekilmesini rica etti. Her ne kadar Agapetus, Justinianus'la barış imzalama görevinde başarılı olamasa da, Theodora'nın tüm desteğine ve korumasına rağmen Monofizit I. Anthimos kınandı ve en azından bu konuda başarılı olmuş oldu.
Ostrogotlar kısa sürede Kral Totila komutası altında birleşerek Roma'yı 546'da ele geçirdi. 544'te İtalya'ya gönderilmiş olan Belisarius, sonunda 549'da Konstantinopolis'e geri çağrıldı. Ermeni hadımı Narses'in İtalya'ya 35.000 kişilik bir orduyla varışı (551 sonu), Gotik geleceğinde yeni bir yön çizdi. Totila, Taginae Muharebesi'nde yenildi; ondan sonra gelen Teya'da Mons Lactarius Savaşı'nda (Ekim 552) yenik düştü. Birkaç Gotik garnizonunda devam eden direnişe ve Franklar ve Alamanlar'ın ardışık işgallerine rağmen İtalyan yarımadası için yapılan savaş sona erdi. 551'de, Vizigot Hispania'sından bir asil olan Athanagild, Justinianus'tan krala karşı yaptıkları ayaklanma için yardım istedi ve imparator başarılı bir komutan olan Liberius'un altında bir birliği onlara gönderdi. Böylece Bizans, Herakleios dönemine kadar İber Yarımadası'nda bir sahil kesimini elinde tuttu.
Doğuda Roma-Pers savaşları 561'de Justinianus ile Hüsrev'in elçilerinin elli yıllık bir barış imzalamasına kadar sürdü. 550'lerin ortalarına doğru Justinianus, Balkanlar haricinde savaştığı pek çok cephede galibiyet kazanmıştı. Balkanlar'da Slavlar ve Gepidler sürekli akınlarına devam ediyordu. Sırplar ve Hırvatlar'ın dahil olduğu kabileler Herakleios döneminde Balkanlar'ın kuzeybatısına yerleştirildi. Justinianus, Belisarius'u emekliliğinden geri çağırdı ve yeni Hun tehlikesini bertaraf etti. Tuna Nehri donanmalarının güçlendirilmesi, Kutrigur Hunları'nın geri çekilmesine ve Tuna'nın gerisine güvenli geçişleri garantileyen bir antlaşma imzalanmasına yol açtı.
Her ne kadar çoktanrıcılık 4. yüzyıldaki Konstantin zamanından beri , geleneksel Greko-Romen kültürü, 6. yüzyılda hâlen Doğu İmparatorluğu'nda etkiliydi.İoannis Filoponus gibi filozoflar, bu dönemde Hristiyan düşünce ve deneyciliğine ek olarak var olan neoplatonik fikirlere dikkat çeker. Ancak Helenistik felsefe yerini yavaş yavaş yeni Hristiyan felsefesine bıraktı. 529'da Platon Akademisi'nin kapatılması önemli bir kilometre taşıdır.Besteci Romanos tarafından yazılan ilahiler Kutsal Liturji'nin gelişimini işaret ederken, mimar Miletli İsidoros ve Trallesli Anthemius, Kutsal Bilgelik Kilisesi veya bilinen adıyla Ayasofya'yı, Nika ayaklanması sırasında yıkılan önceki bir kilisenin yerine inşa etti. 537'de tamamlanan Aya Sofya, Bizans mimarlık tarihindeki en göze çarpan eserlerden biri olarak varlığını sürdürmektedir. 6. ve 7. yüzyıllarda, imparatorlukta veba salgınları patlak verdi. Bu salgınlar, nüfusu tahrip ettiği gibi ekonomik kayıplara yol açarak ülkeyi güçsüzleştirdi.
565'te Justinianus öldüğünde, kendinden sonra gelen II. Justinus, Perslere yüksek miktarlarda haraç ödemeyi reddetti. Bu sırada Cermen Lombardlar İtalya'yı işgal etti; yüzyılın sonunda İtalya'nın sadece üçte biri Bizans elindeydi. Justin'den sonra gelen II. Tiberius, düşmanları arasında seçim yaptı ve Avarlar'a yardım ederek Persler'e savaş ilan etti. Tiberius'un generali Mauricius, doğu sınırlarında başarılı bir sefer yürütse de, Avarlar aldıkları yardımlara rağmen dizginlenmemişti. Avarlar Balkanlar'da ilerleyerek 582'de Sirmium kalesini ele geçirdi ve Slavlar Tuna'nın karşısında seferlere başladı.
Bu sırada Tiberius'un yerini alan Mauricius, Pers iç savaşına müdahale etti, meşru II. Hüsrev'i tekrar tahta çıkartarak kızını onunla evlendirdi. Mauricius'un damadıyla anlaşması neticesinde, Bizans'ın sınırları doğuya doğru genişledi ve enerjik imparator dikkatini Balkanlar'a odaklama şansı buldu. 602 itibarıyla, başarılı Bizans seferleri Avarları ve Slavları Tuna'nın gerisine itti. Ancak Mauricius'un Avarlar tarafından alınan birkaç bin esiri için fidyeyi reddetmesi ve birliklerini kış ortasında Tuna'ya sürmüş olması onun şanını kısa sürede aşağıya çekti. Phocas adında bir subay, birlikleri Konstantinopolis'e geri getirerek bir isyan çıkardı. Mauricius ve ailesi kaçmaya çalışırken öldürüldü.
Daralan sınırlar
Herakleios Hanedanı
Phocas'ın Mauricius'u öldürmesinin ardından Hüsrev, bunu Mezopotamya eyaletini işgal etmek için bir bahane olarak kullandı. Birçok Bizans kaynağında hiç değişmeden "zorba" olarak anılan ve halk tarafından tutulmayan Phokas, Senato önderliğinde kendine birçok komplonun kurulduğu bir isimdi. Herakleios, 610 yılında Kartaca'dan ucuna ikon iliştirilmiş bir gemiyle Konstantinopolis'e gelerek Phocas'ı yerinden etti.
Herakleios'un başa geçmesiyle Sasani ilerleyişi Levant'ın derinliklerine doğru iyice yayıldı ve Sasaniler Şam ve Kudüs'ü ele geçirerek Gerçek Haç'ı alıp Tizpon'a götürdü. Buna misillemeyle yanıt veren Herakleios için bu mücadele bir kutsal savaş karakterindeydi ve askerî sembol olarak İsa'nın acheiropoietos görüntüsünü kullanıldı (benzer bir şekilde, Konstantinopolis 626 yılında Avar - Sasani - Slav güçleri tarafından kuşatıldıktan sonra elde edilen zafer, Patrik Sergios'un şehir surlarında yürüyüş eşliğinde taşıdığı Meryem Ana'nın ikonuna atfedilmişti). Yine bu kuşatma sırasında Bizans-Sasani Savaşı zirve noktasına erişmişti ve ittifak ordusu 626'nın Haziran ve Temmuz ayları arasında Konstantinopolis'i kuşatmış oldu. Bunun hemen ardından Sasani kuvvetleri Anadolu'ya çekilmek zorunda kaldı. Bunun ardından Herakleios'un kardeşi Theodorus'un Sasani generali Şahin'i yenilgiye uğrattığı haberi gelince Pers yenilgisi kesinleşti. Bunun üzerine Herakleios, Sasani Mezopotamya'sına tekrar işgal kuvvetleri yolladı.
Ana Sasani kuvvetleri Ninova'da 627'de yenilgiye uğratıldı ve 629'da Herakleios, Gerçek Haç'ı o sırada savaş nedeniyle anarşinin ve iç savaşın hüküm sürdüğü Sasani başkenti Tizpon'dan alarak büyük bir şölenle Kudüs'e götürdü. Nihayetinde Persler bütün kuvvetlerini geri çekip eskiden Roma'nın elinde olan Mısır, Levant, Mezopotamya ve Ermenistan topraklarını Bizans'a önceden 595 yılı dolaylarında yapılmış bir antlaşmaya tekrar uyarak geri verdi. Bu savaş Bizans ve Sasani imparatorluklarını oldukça zayıflattı ve onları hemen sonraki yıllarda ortaya çıkan Müslüman kuvvetlerine karşı son derece hassas hale getirdi. Bizanslılar 636'daki Yermük Muharebesi'nde Araplara karşı çok ağır bir yenilgiye uğradı, Tizpon ise 637'de düştü.
Konstantinopolis Kuşatması (674–678)
O sıralarda Suriye ve Levant'ı sıkıca kontrol altında tutan Araplar, Anadolu içlerine sık sık işgalci kuvvetler yolluyordu ve 674–678 arasında doğrudan Konstantinopolis kuşatıldı. Arap donanması Rum ateşi tekniğinin de yardımıyla püskürtüldü ve Emevîler ile otuz yıllık ateşkes imzalandı. Buna karşın Anadolu işgalleri son hız devam ediyordu ve buradaki halk, eski şehir surları içinde daha küçük alanlara duvarlar ördüğünden veya yakındaki kalelere taşındığından klasik kent kültürü iyice bozuldu. Konstantinopolis'in nüfusu bu süreçte 500.000'den 40.000–70.000 aralığına kadar geriledi ve diğer şehirler gibi kısmen kırsallaştı. Şehir, Bizans 618'de Mısır'ı önce Perslere, sonra Araplara kaptırınca ücretsiz tahıl taşımacılığı hakkını kaybetti ve halka buğday dağıtımı durma noktasına geldi.
Eski yarı-özerk belediye kuruluşlarının yok olmasıyla ortaya çıkan boşluk, Anadolu'yu eyaletlere ayıran ve kent yönetiminin imparatorluk idaresine doğrudan sorumlu olduğu belirli ordulara bırakıldığı thema sistemiyle dolduruldu. Bu sistemin kökenleri Herakleios'un geçici kurallarından kaynaklanabiliyor olabilir fakat 7. yüzyıl boyunca imparatorluk yönetiminin yepyeni bir sistemi haline dönüştü. İmparatorluğun 7. yüzyılda yaşadığı toprak kayıplarını izleyen bu devasa kültürel ve kurumsal yeniden yapılanma, Akdeniz'in doğusundaki Romalılık kavramının kırılmasına ve bundan sonrasında Bizans'ın Roma'nın doğrudan devamı olmaktan ziyade herhangi bir başka ardıl ülke olarak okunarak daha iyi anlaşılır hale gelmesine yol açtığı söylenegelmiştir.
Balkanlar'dan çok sayıda birliğin önce Persler, sonra Araplar ile savaşmak üzere ayrılması, Slav halklarının yarımadanın güneyine doğru yayılmasına zemin hazırladı. Bunun bir sonucu olarak, Balkanlar'da da Anadolu'da olduğu gibi birçok şehir küçük surlu yerleşimlere büzüştü. 670'lerde Bulgarlar, Hazarlar'ın gelişiyle Tuna'nın güneyine geçmeye başladı. 680'de bu yeni yerleşimleri dağıtmak üzere gönderilen Bizans kuvvetleri yenilgiye uğradı.
681'de IV. Konstantinos, Bulgar hanı Asparuh ile bir antlaşma imzaladı ve yeni Bulgar devleti, daha önce ismen de olsa Bizans yönetimini tanıyan birkaç Slav kabilesi üzerinde bağımsızlık elde etti. 687–688'de Herakleios Hanedanı'nın son imparatoru II. Justinianos, Slavlara ve Bulgarlara karşı bir sefer düzenleyerek kayda değer kazanımlar elde etti. Ancak imparatorun Trakya'dan Makedonya'ya kadar savaşmak zorunda kaldığı gerçeği, Bizans'ın Balkanlar'ın kuzeyinde ne denli hakimiyet kaybına uğradığının ipuçlarını vermektedir.
II. Justinianos, şiddetli vergilendirme ve "yabancılar"ı idari konumlara yerleştirme yollarını kullanarak kent aristokrasisinin gücünü kırmaya çalıştı. Sonrasında, 695 yılında yetkileri elinden alındı ve önce Hazarlar'a, sonra Bulgarlar'a sığındı. 705'te Bulgar hanı Tervel'in ordularıyla Konstantinopolis'e geri döndü, tahtını tekrar aldı ve düşmanlarına karşı bir korku krallığı inşa etti. Son kez yine kent aristokrasisi desteğiyle tahttan indirildiği 711 yılı, Herakleios Hanedanı'nın sonunu getirdi.
İsauria Hanedanı'ndan I. Basileios dönemine kadar
III. Leon 718'de Arap istilasını geri püskürttü ve kendini Anadolu'daki themaları yeniden organize edip sağlamlaştırmaya adadı. Kendinden sonra gelen V. Konstantinos, Suriye'nin kuzeyinde kayda değer zaferler kazandı ve Bulgar gücünü kırdı.
Slav Thomas'ın 820'ler başında çıkardığı isyan sonrası Bizans'ın güçsüzlüğünden yararlanan Araplar toparlanıp Girit'i fethetti. Bunun yanında Sicilya'ya başarılı bir sefer düzenledilerse de, 863'te general Petronas, Melitene (Malatya) emiri Ömer bin Abdullah'yı ağır bir yenilgiye uğrattı. Krum Han önderliğindeki Bulgar tehlikesi de bu sıralarda tekrar ortaya çıktı, fakat 815–816 yıllarında Krum'un oğlu Omurtag, Bizans imparatoru V. Leon ile bir antlaşma imzaladı.
İkonoklazm üzerine dinî tartışmalar
8. ve 9. yüzyıllar boyunca imparatorluğun bir asırdan fazla ana gündemi olan ikonoklazm tartışmaları görüldü. İkonlar (burada her türlü dinî görsel ifade edilmektedir), 730 yılı civarında Leon ve Konstantinos tarafından yasaklandı ve bu durum ülke çapında ikonofillerin (ikonları savunanlar) ayaklanmasına neden oldu. İmparatoriçe İrini'nin çalışmaları sonucunda 787'de İkinci İznik Konsili toplandı ve ikonlara tapılmaması, sadece saygı gösterilmesi kararlaştırıldı. İrini'nin Şarlman'la evlenme planları bilinir, ancak Günah Çıkartıcı Theofanis'e göre bu planlar İrini'nin favorilerinden olan Aetios yüzünden suya düşmüştür.
9. yüzyıl başlarında V. Leon, ikonoklazm yasalarını tekrar yürürlüğe soktuysa da, 843'te imparatoriçe Theodora, Patrik Methodios'un yardımıyla ikonlara saygıyı tekrar yürürlüğe soktu. İkonoklazm, Doğu ve Batı arasındaki yabancılaşmanın artmasında önemli bir rol oynadı. Bu ayrışmalar, Papa I. Nikolas'ın Fotios'un patrik olmasına tepki göstermesiyle ortaya çıkan Fotios bölünmesi ile daha da kötüleşti.
İki ikonoklazm arası dönem
Savunma önlemlerine de ağırlık veren I. Nikiforos 7. yüzyıldan beri süregelen toprağa bağlı temelli savunma sisteminde ufak değişiklikler yapmıştır. Etkin bir ordu oluşturmak için sayıları yeterli olmayan ve kendi teçhizatlarının giderlerini karşılayabilecek maddi güce sahip olan stratioteslerin yanı sıra daha az gelirli köylüler de sistem içerisinde dahil edilmiş, teçhizat bedellerini toparlayabilmeleri adına da bağlı oldukları toprağı birkaç kişiyle paylaşma serbestiyeti tanınmıştır. Böylece ordu mevcudu çoğaltılmıştır. Aynı girişim o döneme dek böyle bir sisteme bağlı olmayan denizciler için de yapılmış, devlet arazileri yine devletin belirlediği fiyattan zorunlu olarak askerlere satılmıştır. Önceki yüzyıllarda görülen iskân siyasetine benzer olarak Küçük Asya'daki halkını 'ya yerleştiren I. Nikiforos, bu kişileri de bu coğrafyada stratiotes nizamı kapsamına almıştır.
Şarlman, I. Nikiforos'u edinmiş olduğu imparator unvanını tanıması için sıkıştırmış ve Dalmaçya kıyılarına baskın yapmıştır. I. Nikiforos ise buna cevap olarak Balkanlardaki Bizans egemenliğini güçlendirmek adına Peloponnessos'u ele geçirerek bölgede yeni themalar teşkil etmiş ve thema sistemini ilk kez Küçük Asya dışına taşıyan kişi olmuştur. Ayrıca Küçük Asya'dan bölgeye gerçekleştirdiği iskânlar ile bölgeye devlete güçlü bağlılık duyguları olan halkları yerleştirmiştir.
I. Nikiforos, gerçekleştirdiği askerî ve mali tedbirler ile İrini döneminde bu alanlarda görülen gerilemeyi telafi edebilmişti. Bu ilerlemelere rağmen Hârûnürreşîd'in Ankira'ya kadar ilerlemesine mani olunamamış, haraç ödemek ve hem kendi hem de oğlu adına kafa vergisi ödemek suretiyle Araplara karşı küçük düşürücü bir hezimet yaşanmıştır. 809 yılında Hârûnürreşîd'in ölümü ve Araplar arasında iç karışıklık çıkmasıyla doğu toprakları bir süre için sorun olmaktan çıkmış olsa da Avarların Şarlman tarafından ortadan kaldırılmasından sonra bu rakiplerinden kurtulan Bulgarlar sorun haline gelmeye başlamıştır.Krum'un 809 yılında Bizans toprağı olan Serdika'ya girmesine karşılık 811 yılında büyük bir orduyla barış teklifini de reddederek Bulgarların başkenti Pliska'ya yürüyen I. Nikiforos, şehri yakıp yıkmıştır. İmparator, yeni bir barış teklifini daha reddederek dağ içlerine çekilen Bulgar ordusunu takip etmeye karar vermiş ancak 26 Temmuz 811 tarihinde arazi şartlarını iyi bilen Krum ve ordusu tarafından kuşatılarak öldürülmüş, ordusu da tamamen imha edilmiştir. Krum, büyük başarısını imparatorun kafatasını şarap kadehi yaparak kutlamıştır. Bizans'ın itibar kaybı askerî bozgunun önüne geçmiş, 378 yılında Valens'in Vizigotlarca Hadrianapolis Muharebesi'nde savaş meydanında öldürülmesinden beri ilk kez bir Roma imparatoru aynı sonu yaşamıştı.
Makedon Hanedanı ve canlanma (867–1025)
I. Basileios'un 867'de tahta geçmesi, iki buçuk asır boyunca devam eden Makedon Hanedanı'nın başlangıcı kabul edilir. Bu hanedanda Bizans'ın en becerikli hükümdarlarından birkaçı yer alır ve dönem boyunca yeniden canlanma havası hakimdir. İmparatorluk dış düşmanlara karşı savunma halinden, tekrar kaybedilen toprakları yeniden fetheden bir ülke konumuna dönmüştür.
Askerî ve idari otoritenin toparlanmasına ek olarak, Makedon Hanedanı dönemi felsefe ve sanat gibi alanlarda kültürel bir uyanışa da sahne olmuştur. Slavların Balkan istilasından ve Arap istilalarından önceki Bizans'ta var olduğu kabullenilen aydınlığı tekrar canlandırmak üzere bilinçli çabalar görülmektedir ve bu çağ sıklıkla Bizans'ın "Altın Çağı" olarak gösterilir. Her ne kadar toprak bakımından imparatorluk I. Justinianus dönemindekinden kayda değer oranda küçük olsa da, önemli bir güç kazanımı görüldüğü gibi, daha az dağınık coğrafyanın getirisi olarak ülke siyasi, ekonomik ve kültürel olarak daha entegreydi.
Araplar ile savaşlar
I. Basileios'un tahttaki ilk yıllarında Arap istilacıların Dalmaçya kıyılarına yaptığı seferler başarılı bir şekilde bastırıldı ve bölge bir kez daha güvenli Bizans toprakları arasındaki yerini aldı. Bu durum, Bizans misyonerlerinin içlere yayılarak Sırpları, günümüzde Hersek ve Karadağ çevresinde yaşayan halkları Ortodoks Hristiyanlığı'na çevirme fırsatını doğurdu.Malta'yı geri almak için çıkılan sefer, Malta halkı Arapların yanında yer alınca ve Bizans garnizonlarını katledince büyük bir yenilgiyle sonuçlandı.
Buna karşın, Güney İtalya'daki Bizans egemenliği gittikçe sağlamlaştırıldı ve 873 yılı itibarıyla Bari, imparatorluğun bir parçası oldu. Güney İtalya'nın büyük kısmı sonraki 200 yıl boyunca da ülkenin bir parçası olarak kaldı. Daha önemli olan doğu cephelerinde, Bizans savunmasını yeniden inşa ederek hücuma geçti. Paulusçular yenildi ve başkentleri Tephrike (Divriği) alındı. Buna ek olarak Samosata'nın yeniden alınmasının ardından Abbâsîler'e karşı hücumlar başladı.
Basileios'un oğlu ve ardılı VI. Leon döneminde, o dönem güçsüzleşmiş olan Abbâsîler'e karşı seferler ve toprak kazanımları devam etti. Ancak 902'de Sicilya Araplara kaybedilirken 904'te imparatorluğun ikinci büyük şehri Selanik bir Arap donanması tarafından yağmalandı. Bizans donanması, çok çabuk olarak düzenlendi ve 7. yüzyılda Araplara kaybedilmiş olan Kıbrıs ve Suriye'deki Laodicea birkaç yıl içerisinde geri alındı. Bu intikama karşın, Bizanslılar Müslümanlara karşı hâlen kesin bir darbe vurabilmiş değillerdi ve hatta 911'de Girit'i geri almak için yapılan sefer büyük bir yenilgiyle sonuçlandı.
Bulgar çarı I. Simeon'un 927'de ölmesiyle Bulgarlar oldukça güçsüzleşti ve bu da Bizanslıların doğuya odaklanması için fırsat yarattı. 934 yılında Melitene (Malatya) kalıcı olarak ele geçirildi ve 943 yılında ünlü general İoannis Kurkuas, ataklarını Mezopotamya'ya çevirerek en önemlisi Edessa'nın (Şanlıurfa) fethi olan birçok önemli başarıya imza attı. Kurkuas özellikle, İsa'nın bir portresinin damgalandığı iddia edilen ve bu yüzden saygı duyulan Mandilo'yu Edessa'dan alarak Konstantinopolis'e getirmesiyle nam saldı.
Asker imparatorlar II. Nikiforos (h. 963-969) ve I. İoannis (h. 969-976) ülkenin sınırlarını doğrudan Suriye'nin içine doğru genişleterek kuzeybatı Irak'taki emirleri yenilgiye uğrattı. 962'de büyük bir şehir olan Halep yine Nikiforos tarafından ele geçirildi ve 963'te Araplar, Girit'ten kesin bir zaferle atıldı. Girit'in yeniden alınması, Ege'deki Arap istilalarına bir son verdiği gibi Yunan anakarası tekrar gelişmeye başladı. Kıbrıs 965'te kalıcı olarak geri alındı ve 969'da Antioch (Antakya) ele geçirilip bir Bizans eyaleti olarak ülkeye katıldığında Nikiforos'un başarıları zirveyi görüyordu. Ardılı İoannis Çimiskes, Şam, Beyrut, Akka, Sayda, Kayserya ve Tiberya şehirlerini fethetti ve Bizans ordusunu Kudüs'e şaşırtıcı derecede yakınlığa yerleştirdi. Ancak İslam'ın güç merkezleri Irak ve Mısır'a dokunulmadı. Kuzeyde yapılan uzun seferlerin ardından son Arap tehlikesi olan zengin Sicilya eyaletine 1025'te II. Basileios tarafından sefer düzenlendi ancak Basileios sefer tamamlanmadan öldü. Yine de, bu dönemde imparatorluğun sınırları Messina Boğazı'ndan Fırat Nehri'ne, Tuna'dan Suriye'ye kadar uzanmaktaydı.
Bulgar İmparatorluğu ile savaşlar
Roma Makamı ile yaşanan geleneksel mücadeleler Makedonya Hanedanı döneminde de devam etti ve yeni yeni Hristiyanlaşan Bulgaristan üzerindeki üstünlük tartışmasıyla iyice mahmuzlandı. İki devlet arasındaki seksen yıllık barışın ardından, güçlü Bulgar çarı I. Simeon 894 yılında saldırıya geçti ancak Macarlar'ın desteğini alarak donanmasını Karadeniz'de Bulgaristan üzerine süren Bizanslar'a karşı yenildiler. Bizans yine de 896'da Bulgarofigon Muharebesi'nde Bulgarlara yenildi ve onlara yıllık haraç ödemek zorunda bırakıldı.
VI. Leon 912'de öldü ve düşmanlıklar kısa süre sonra tekrar su yüzüne çıktı; Simeon büyük bir ordu toplayarak Konstantinopolis'e yürüdü. Her ne kadar şehir duvarları zaptedilemez olsa da Bizans yönetimi düzensizlik içindeydi. Bu yüzden Simeon şehre davet edilerek Bulgar basileus'u (imparator) tacıyla ödüllendirildi genç VII. Konstantinos'un Bulgar kralının kızlarından biriyle evlenmesi sağlandı. Konstantinopolis'te patlak veren bir ayaklanma bu hanedan planını suya düşürünce Simeon tekrar Trakya'yı istila ederek Adrianopolis'i (Edirne) işgal etti. Bizans böylece hem başkentinden birkaç gün uzakta güçlü bir Hristiyan devletle karşı karşıyaydı hem de iki cephede savaşmak durumunda bırakılmıştı.
Leo Fokas ve I. Romanos önderliğinde başlatılan bir sefer 917'de Akhelou Muharebesi'nde ezici bir yenilgiyle sonuçlandı ve sonraki yıl Bulgarlar Yunanistan'ın kuzeyini yağmalamakta özgürdü. Adrianopolis 923'te tekrar yağmalandı ve Bulgar ordusu 924'te Konstantinopolis'e yürüdü. Ancak Simeon 927'de aniden öldü ve Bulgar gücü hemen kırıldı. Bulgarlar ve Bizanslılar uzun süren barışçıl bir döneme girdiler ve Bizans artık doğudaki Müslüman istilacılara karşı savaşmakta daha özgürdü. 968'da Bulgar toprakları Kiev Rusları tarafından I. Svyatoslav önderliğinde yağmalansa da, üç yıl sonra I. İoannis, Kiev Knezliği'ni yenerek Bulgaristan'ın doğusunu Bizans'a kattı.
Bulgar Cometopuli Hanedanı sırasında ayaklanmalar tekrar canlansa da, yeni imparator II. Basileios (h. 976-1025) boyun eğen Bulgarları temel politikası haline getirmişti. Yine de Basileios'un Bulgaristan üzerine ilk seferi Trajan Kapıları'nda onur kırıcı bir yenilgiyle sonuçlandı. Sonraki senelerde imparator Anadolu'daki iç ayaklanmalarla meşguldü ve Bulgarlar ülkelerini Balkanlar içinde genişlettiler; savaş neredeyse yirmi yıl sürdü. Bizans'ın Sperkhios ve Üsküp zaferleri Bulgarları önemli ölçüde yavaşlattı ve yıllık seferler sayesinde Basileios, düzenli olarak Bulgar kalelerini ele geçirdi. 1014'teki Kleidion Muharebesi'nda Bulgarlar yok edildi: orduları esir alındı, her 100 erkekten 99'unun kör edildiği ve geriye kalan 1 adamın hemşehrilerini eve götürmesi için sağ bırakıldığı söylenir. Çar Samuil, bu bir zamanlar yenilmez ordusunun kırık parçalarını görünce şok geçirerek öldü. 1018'de son Bulgar kaleleri teslim oldu ve ülke yine imparatorluğa katıldı. Bu zafer Tuna cephesini Herakleios döneminden beri ilk defa güvenli bir hale soktu.
Kiev Knezliği ile ilişkiler
850 ve 1100 arasında Bizans, yeni kurulan ve Karadeniz'in kuzeyi boyunca yayılan Kiev Knezliği'ne karşı karışık bir politika izledi. Bu ilişkiler, Doğu Slavları'nın tarihinde uzun süren yankılara yol açacaktı ve imparatorluk, hızlıca Kiev'in ana ticaret ve kültür partneri oldu. Ruslar Konstantinopolis'e ilk saldırısını 860 yılında gerçekleştirdi ve şehrin varoşlarını yağmaladı. 941'de Kiev Rusları Boğaziçi'nin Asya kıyılarında belirdiyseler de Bizans'ın 907 sonrası askerî gücü neticesinde ezici bir yenilgiye uğradılar ki Bizans, aynı güçlü sürecin başında Rusları sadece diplomasiyle geriye püskürtmüştü (907). II. Basileios Kiev Rusları'nın yükselen gücüne kayıtsız kalamadı ve kendinden önceki imparatorların yolundan giderek dini siyasi emelleri için kullanma yoluna gitti. Rus–Bizans ilişkileri 988'de Anna Porfirogenita'nın Büyük Vladimir'le evlenmesi ve sonucunda Kiev Ruslarının Hristiyanlaşması'nın ardından iyice yakınlaştı. Bizans rahipleri, mimarları ve sanatçıları, Rusların hakimiyeti altındaki birçok katedral ve kilisede çalışmak üzere davet edildi. Bu sayede Bizans kültürü daha geniş sınırlara ulaştı ve buna karşılık birçok Rus da başta ünlü Vareg Muhafızlar olmak üzere Bizans ordusunda paralı asker olarak çalıştı.
İlişkiler Ruslar Hristiyanlaştıktan sonra bile her zaman arkadaş canlısı olmadı. İki tarafın çarpıştığı en büyük çatışma, 968–971 arasında Bulgaristan'da yaşandı. Bunun yanında Karadeniz limanlarına ve Konstantinopolis'e yönelik Rus istilacı seferleri zaman zaman kaydedildi. Her ne kadar bu istilaların çoğu Bizans tarafından geri püskürtülmüş olsa da, bunların sonunda sıklıkla antlaşmalar yapıldı ve bu antlaşmalar genellikler Ruslar yararına düzenlendi. Örneğin, Rusların Bizanslılarla bağımsız bir güç olarak kapışmaya olan isteklerini gösteren belirtilerle bilinen 1043 savaşından sonra, devletler arasında yine bir antlaşma imzalandı.
Zirve
1025'te II. Basileios öldüğü zaman imparatorluk doğuda Ermenistan'dan batıda Güney İtalya'daki Calabria'ya kadar uzanıyordu. Bulgaristan'ın fethi, Gürcistan ve Ermenistan'ın bir kısmının ele geçirilmesi, Girit, Kıbrıs ve Antakya gibi stratejik yerlerin tekrar fethedilmesi gibi birçok başarıya erişilmişti. Üstelik bunlar taktiksel kazanımlardan ziyade uzun süreli kazanımlardı.
VI. Leon, Yunanca bütün Bizans kanunlarını yazdırdı. Bu 60 ciltlik devasa eser, sonraki bütün Bizans yasalarının temeliydi ve günümüzde hâlen üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Leon idari sistemi de yeniden yapılandırdı ve idari bölümlendirmelerin (Themata veya "Thema") sınırlarını tekrar çizdi. Bunun yanında rütbe ve ayrıcalıklar sistemini düzene soktu ve Konstantinopolis'teki çeşitli esnaf loncalarının davranışlarını düzenledi. Leon'un reformları, imparatorluğun önceki parçalılığını azaltarak, onu tek merkezli bir güce evriltti. Buna karşın, ülkenin artan askerî başarısı köylülüğe karşılık eyalet soyluluğunu büyük oranda artırdı ve zenginleştirdi ve köylüler bir çeşit köle konumuna indirgendi.
Makedon Hanedanı süresince Konstantinopolis tekrar canlandı ve 400.000'lik nüfusa eriştiği 9 ve 10. yüzyıllar boyunca Avrupa'nın en büyük ve en zengin şehri oldu. Bu süreçte Bizans, rekabetçi aristokratlar tarafından vergi toplama, iç işleri ve dış işleri konularında yürütülen, güçlü bir kamu hizmet sistemi yürütüyordu. Makedonyalı imparatorlar, ülkenin zenginliğini de Batı Avrupa'yla yapılan, özellikle ipek ve madeni eşyalar üzerine kurulu ticaretle oldukça artırmıştı.
Ortodoks ve Katolik Hristiyanlık'ın ayrılması (1054)
Makedonya dönemi, dinî önem arz eden bazı olaylara da sahne oldu. Bulgar, Sırp ve Kiev Rusu kavimlerinin Ortodoks Hristiyanlığa geçmesi Avrupa'nın dinî haritasını kalıcı olarak değiştirdi ve etkileri hâlen sürmektedir. Selanikli iki Bizans Rum'u kardeş olan Kiril ve Metodius, Slavların Hristiyanlaşması sürecine kayda değer katkılar sağladı ve bu zaman içerisinde Kiril alfabesinin atası olarak bilinen Glagol alfabesi geliştirildi.
1054'te Batı ve Doğu Hristiyan Kiliseleri arasında Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılması adı verilen nihai bir kriz yaşandı. Her ne kadar 16 Temmuz'da resmî olarak kurumsal ayrışma bildirisi yayımlanlamış olsa da, bir Cumartesi öğlesindeki Kutsal Liturji sırasında üç papa elçisi Aya Sofya'ya girip kilise mihrabına aforoz boğası yerleştirdiğinde, yüzyıllardır aşamalı olarak artan büyük ayrışma zirve noktasına erişti.
Kriz ve parçalanma
İmparatorluk kısa süre sonra, büyük oranda thema sisteminin bozulması ve askerî sistemin ihmal edilmesinden kaynaklanan zorluklarla dolu bir sürece girdi. II. Nikiforos, İoannis Çimiskes ve II. Basileios, askerî yapılanmayı (Grekçe: τάγματα, tagmata) acil müdahale eden, çoğunlukla savunmacı, vatandaşlardan oluşan bir yapıdan, profesyonel, sefere çıkan ve gittikçe paralı askerlere dayalı bir ordu haline getirmişti. İstila tehlikesi 10. yüzyıl itibarıyla azalmaya başlayınca bu oldukça pahalı paralı askerlere, büyük garnizonlara, pahalı savunma yapılarına ve dolayısıyla bütün bunların sürdürülebilirliğine duyulan ihtiyaç da azaldı. II. Basileios ölümünden sonra filizlenen bir hazine bıraksa da, kendinden sonra geleceklerin izleyebileceği bir plan yapmayı ihmal etti. Yakın dönem ardıllarından hiçbirinin özellikli askerî veya politik yeteneği yoktu ve imparatorluğun idaresi gittikçe kamu hizmeti sisteminin eline düştü. Bizans ekonomisini canlandırma girişimleri sadece enflasyona ve değeri küçültülmüş altın para sistemine yol açtı. Ordu şimdi gereksiz bir harcama ve siyasi bir risk olarak görülüyordu. Bu yüzden yerel birliklerin görevlerine son verildi ve ordu daha çok belirli kontratlar üzerinden yürüyen yabancı paralı askerlerle dolduruldu.
Aynı süreçte, imparatorluk yeni düşmanlar edindi. Güney İtalya'daki eyaletler, 11. yüzyıl başında İtalya'ya gelen 'ın tehdidi altında kaldı. Konstantinopolis ve Roma arasında 1054'teki Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılması ile sonuçlanan çekişmeler sırasında Normanlar, yavaş ama emin adımlarla Bizans İtalya'sına doğru genişlemeye başlamıştı. Calabria'nın tagma merkezi olan Reggio, 1060'ta Robert Guiscard tarafından ele geçirildi ve bunu 1068'de Otranto'nun kaybı izledi. Puglia'daki ana kale olan Bari, Ağustos 1068'de kuşatıldı ve Nisan 1071'de düştü. Bizanslılar bunun yanında, 1069 itibarıyla Dalmaçya kıyılarındaki etkilerini, Hırvat kralı IV. Petar Krešimir'e (h. 1058-1074/1075) kaybetti.
Bunlara karşın bütün bu felaketlerin en kötüsü Anadolu'da yaşandı: 1065 ila 1067 yıllarında Selçuk Türkleri doğu Bizans sınırları dolaylarında Ermenistan içlerine keşiflere başladı. Bu acil durum, 1068'de kendilerinden biri olan Romen Diyojen'i imparator olarak seçen Anadolu'daki askerî aristokrasiyi etkiledi. 1071 yazında Romen Diyojen, Selçuklular'ı Bizans ordusuyla yüzleştirecek devasa bir doğu seferi düzenledi. Malazgirt Savaşı'nda Bizanslılar, sürpriz bir şekilde Sultan Alp Arslan tarafından yenilgiye uğradı ve imparator esir düştü. Alp Arslan, imparatora saygıyla yaklaştı ve Bizanslılara katı yaptırımlar empoze etmedi. Konstantinopolis'te ise bir askerî darbe sonucunda Mihail Dukas başa geçti ve bu iktidar, Nikiforos Bryennios ve Nikiforos Botaneiates'ten muhalefet gördü. 1081 yılı itibarıyla Selçuklular, Anadolu'da Ermenistan'dan Bitinya'ya kadarki Anadolu platosunu görünürde ele geçirmişti ve başkentlerini Konstantinopolis'e sadece 90 km uzakta bulunan İznik'e taşımışlardı.
Komninos Hanedanı ve haçlı seferleri
1081'den 1185'e kadar süren Komninos Hanedanı'nda beş imparator (I. Aleksios, II. İoannis, I. Manuil, II. Aleksios ve I. Andronikos) hüküm sürdü ve genel olarak Bizans'ın askerî, bölgesel, ekonomik ve siyasi pozisyonu üzerine süreğen, fakat sonuç itibarıyla tamamlanmamış bir restorasyon politikası yürütüldü. Her ne kadar Selçuk Türkleri Anadolu'da imparatorluğun kalbini ele geçirmiş olsa da, Bizans'ın çabalarının büyük bir kısmı bu dönemde Normanlar başta olmak üzere batı güçlerine yönelikti.
Komninos altındaki imparatorluk, I. Aleksios'un da sebep olduğu Kutsal Topraklar'a yönelik Haçlı Seferleri tarihinde anahtar rol üstlendi. Bu süreçte özellikle İoannis ve Manuil dönemlerinde Avrupa'da, Yakın Doğu'da ve Akdeniz havzasında kültürel ve siyasi bakından büyük bir nüfuz gücü kullandı. Komninos döneminde, Bizans ile Haçlı devletlerinin de dahil olduğu "Latin" Batı arasındaki iletişim oldukça ilerledi. Venedikli ve diğer İtalyan tüccarlar büyük miktardaki nüfuslarıyla Konstantinopolis başta olmak üzere ülkeye yerleşti (sadece 300 ila 400 binlik Konstantinopolis'te 60.000 Latin yaşıyordu) ve buna ek olarak I. Manuil tarafından yerleştirilen çok sayıda Latin paralı askerin nüfusa dahil oluşu, Bizans teknoloji, sanat, edebiyat ve kültürünün Latin Batı'ya sızmasına ve aynı şekilde Batı fikirlerinin imparatorluk içinde kendine yer bulmasına yol açtı.
Zenginlik ve kültürel hayat göz önüne alındığında Komninos döneminin Bizans tarihindeki tepe noktalarından biri olduğu söylenebilir. Bu dönemde Konstantinopolis'in, Hristiyan dünyasında boyut, zenginlik ve kültür bakımından lider bir şehir olarak kaldığı görülebilir. Bu sıralarda Antik Yunan felsefesine ve geleneksel Yunan edebiyatına dönük ilginin yeniden canlandığı görülebilir. Bizans sanatı ve edebiyatı Avrupa'da üstün bir yere sahip oldu ve bu etki oldukça uzun süreliydi.
I. Aleksios ve Birinci Haçlı Seferi
Malazgirt sonrasında Komninos Hanedanı'nın çalışmaları sayesinde Komninos Restorasyonu da denilen kısmi bir toparlanma gözlemlendi. İlk Komninos hükümdarı I. İsaakios (1057–1059) idi. Bundan hemen sonra başlayan Dukas Hanedanı'nı (1059–81) izleyen süreçte I. Aleksios 1081'de başa geçerek Komninos'ların tekrar güç kazanmasına yol açtı. Tahta çıkışının başlangıcından itibaren Aleksios, Robert Guiscard ve oğlu Boemondo önderliğindeki Normanlar tarafından haşmetli saldırılara maruz kaldı: Dirrahium ve Korfu elden çıktı, Teselya'daki Larisa kuşatıldı. Robert Guiscard'ın 1085'te ölümü Norman sorununu bir süre yatıştırdı. Bir sonraki sene Selçuk sultanı da ölünce sultanlık iç rekabet nedeniyle parçalandı. Aleksios kendi çabalarıyla, 28 Nisan 1091'deki Levounion Muharebesi'nde sürpriz saldırı yaptığı Peçenekler'i ağır yenilgiye uğrattı.
Batı'da istikrar sağlayan Aleksios, ekonomik sorunlara ve imparatorluğun geleneksel savunmasının bölünmesine eğilmek için zaman buldu. Buna rağmen, Selçukluların üzerine yürüyüp kayıp toprakları geri kazanacak insan gücüne sahip değildi. 1095'teki Piacenza Konsili'nde Aleksios'un elçileri Papa II. Urbanus'a Doğu Hristiyanlarının zulüm altında olduğunu söyleyerek, Batı'nın yardımı olmadan Hristiyanların Müslüman yönetimi altında zulüm görmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Urbanus'a göre Aleksios'un bu talebi Batı Avrupa'yı güçlendirmek ve Doğu Ortodoks Kilisesi ile Roma Katolik Kilisesini kendi boyunduruğu altında birleştirmek için iyi bir fısattı. 27 Kasım 1095'te Papa II. Urbanus, Clermont Konsili'ni topladı ve katılımcıları sembolü altında birleşerek askerî bir hac görünümünde Kudüs'ü ve Doğu'yu Müslümanların elinden tekrar almaya çağırdı. Batı Avrupa'nın bu çağrıya yanıtı ezici bir "evet"ti.
Aleksios Batı'dan paralı asker yoluyla yardım bekliyordu ve kısa süre sonra Bizans topraklarında beliren tamamen hazırlıksız, disiplinsiz ve kalabalık orduya hazır değildi. Gelen ordunun sekiz liderinden dördünün (hatta biri Boemondo) Norman olması Aleksios için iyi bir haber değildi. Yine de Haçlılar Konstantinopolis'ten geçmek zorunda olduğundan, imparatorun olaylar üzerinde belli oranda kontrolü vardı. İmparator, liderlerden Kutsal Topraklar'a giderken karşılarına çıkan bütün şehirleri Türkler'den alarak Bizans'a geri vermesi konusunda ant içmeyi şart koştu. Buna karşılık o da bu orduya rehber ve askerî refakat yardımı yaptı.
Aleksios birçok önemli şehri, adayı ve Anadolu'nun batısını geri almayı başardı. Buna karşın, Katolik/Latin haçlılar Aleksios'un Antakya Kuşatması'nda kendilerine verdiği sözü tutmadığına inanıyordu (aslında imparator Antakya'ya doğru yola koyulmuştu fakat Blois Kontu Stephen tarafından, seferin çoktan başarısız olduğu iddia edilerek geri dönmeye ikna edilmişti). Kendisini Antakya Prensi olarak ilan eden Boemondo, Bizanslılarla doğrudan savaşa girdi ama sonunda 1108'deki Devol Antlaşması'yla Aleksios'un vasalı olmayı kabul etti ve böylece bu imparator dönemindeki Norman tehlikesi sona erdi.
II. İoannis, I. Manuil ve İkinci Haçlı Seferi
Aleksios'un oğlu II. İoannis, 1118'de görevi devralarak 1143'e kadar hüküm sürdü. İoannis dindar ve kararlı bir imparatordu ve yarım asır önceki Malazgirt'ten aldığı darbeyi tersine çevirmek konusunda kararlıydı. Dinî yönüyle bilinen İoannis'in dönemi, gözle görülür biçimde ılıman ve adildi ve hatta gaddarlığın norm olduğu bir dönemde istisnai etik bir yönetici örneği gösterdi. Bu sebepten ötürü sıklıkla Bizans'ın Marcus Aurelius'u olarak adlandırıldı.
Yirmi beş yıllık hükümdarlığı boyunca İoannis, Batı'da Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile ittifaklar kurarak Beroia Muharebesi'nde Peçenekler'i ağır bir yenilgiye uğrattı. 1120'lerde Macar ve Sırp tehlikelerini saf dışı bıraktı ve 1130'da Cermen imparatoru III. Lothar ile Norman kralı II. Rugerro'ya karşı itttifak kurdu.
Tahtta olduğu son dönemlerde Doğu'ya odaklandı ve kişisel olarak Anadolu'da Türkler üzerine seferler yönetti. Seferleri sonucu Doğu'da güç dengeleri uzun süreliğine değişti ve savunma durumuna geçen Türkler'den birçok şehir, kale, kasaba geri alındı. Melitene'deki Danişmentliler Devleti'ne son vererek Kilikya'yı geri aldı ve üzerine Antakya Prensi Antakyalı Raymond'u Bizans hükümdarlığını tanımaya zorladı. İoannis, Hristiyan dünyasındaki önderliğini kanıtlama çabasıyla Haçlı devletleriyle beraber birleşik ittifakla Kutsal Topraklar'a yürüdü. Seferin büyük coşkusuna karşın bazı Haçlıların ihaneti yüzünden imparatorluğun umutları suya düştü. 1142'de, Antakya'daki hak iddiası için bu şehre giden İoannis, 1143 baharında bir av kazası sonucu öldü. Raymond, hemen sonra Kilikya'yı ele geçirmeye cesaretlendiyse de, yenilerek imparatordan özür dilemek için Konstantinopolis'e gitmek zorunda kaldı.
Yanni'nin kendi seçtiği varisi dördüncü oğlu I. Manuil, doğuda ve batıda komşulara agresif seferler düzenledi. Manuil, Filistin'de Haçlı Kudüs Krallığı ile anlaşarak Fatımi egemenliği altındaki Mısır üzerine büyük bir donanma gönderdi. Manuil, Antakya Prensi Renaud de Châtillon ve Kudüs Kralı I. Amalrik ile anlaşarak, yani Antakya ile Kudüs'ü egemenlik altına alarak Haçlı devletleri arasında amir pozisyonunu güçlendirdi. 1155'te Güney İtalya limanlarını ele geçirmek için gönderdiği sefer, koalisyon içinde çıkan tartışmalar nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Buna rağmen, Bizans güçleri 1167'de 'nin ardından Macaristan Krallığı'nın güney topraklarını başarılı bir şekilde ele geçirdi. 1168 itibarıyla neredeyse bütün Doğu Adriyatik kıyıları Manuil'in elindeydi. Manuil, Papa ve Batılı Hristiyan krallıklarla bazı anlaşmalar yaptı ve İkinci Haçlı Seferi sırasında orduların ülke topraklarından geçişi başarıyla kontrol altında tutuldu.
Bunlara rağmen Manuil, 1176'da Türklerle yaptığı Miryokefalon Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğradı. Ancak ülke kısa sürede toparlandı ve Manuil'in güçleri ertesi sene "seçilmiş Türkler"e karşı bir zafer elde etti. Bizans komutanı İoannis Vatacis'in Türk istilacı güçlerini yok ettiği Hyelion-Leimocheir Muharebesi'nde birliklerin sadece başkentten gelmiyor oluşu ve yol üzerindeki yerleşimlerden de asker toplamaları, Bizans ordusunun hâlen güçlü olduğunun ve Anadolu'da yürüttüğü savunmacı politikalarının hâlen başarılı olduğunun ipuçlarını verir.
12. yüzyıl Rönesansı
İoannis ve Manuil aktif askerî politikalar izledi ve her ikisi de kuşatmalar ile şehir savunmaları için büyük kaynaklar ayırdı; agresif tahkimat çalışmaları, her ikisinin de temel askerî planının kalbini oluşturuyordu. Miryokefalon'daki yenilgiye rağmen Aleksios, İoannis ve Manuil'in izlediği politikalar, büyük toprak kazanımları, Anadolu ve Avrupa'da sınır güvenliği gibi önemli getirilere yol açtı. Yaklaşık 1081 ila 1180 arasında Komninos ordusu imparatorluğunun güvenliğini sağlayınca, Bizans medeniyetinin zenginleşmesine yol açıldı.
Tüm bu gelişmeler, yüzyılın sonlarına kadar imparatorluğun Batı eyaletlerinde ekonomik bir canlanma yarattı. Bazı akademisyenlere göre, Komninos dönemi, 7. yüzyıldaki Pers saldırılarından beri Bizans'ın en zengin olduğu dönemdir. 12. yüzyıl süresince, nüfus arttı ve geniş topraklar tarıma açıldı. Arkeolojik buluntular, bu dönemde hem Avrupa'da hem de Anadolu'daki yerleşimlerin genişlediğine ve yeni yerleşimlerin sayısında hızlı bir artış olduğuna işaret eder. Ticari etkinliklerde de kayda değer ilerlemeler görüldü. Venedikliler, Cenevizliler ve diğerleri Ege limanlarını ticarete açtı; Haçlı devletlerinden ve Fatımi Mısır'dan Konstantinopolis'e mal girişleri oldu.
Sanatta, mozaik sanatının yeniden canlandığı, yerel mimarlık okullarının farklı kültürel kaynaklardan ilham alan özgün tarzlar geliştirdiği görülür. 12. yüzyıl boyunca Bizanslılar erken modelini geliştirdiler; klasik dönem yazarlarına olan ilgide bir canlanma görüldü. 'a bakıldığında, Bizans hümanizminin en karakteristik dışavurumu görülür. Felsefede 7. yüzyıldan beri görülmemiş bir şekilde klasik öğrenim yeniden dirildi ve klasik eserler üzerine yorumların bulunduğu eserler giderek artan miktarlarda yayımlanır oldu. Buna ek olarak, Yunan bilgi birikiminin Batı'ya ilk geçişi Komninos dönemi sırasında oldu.
Gerileme ve dağılma
Angelos Hanedanı
Manuil 24 Eylül 1180'de ölünce, 11 yaşındaki oğlu II. Aleksios tahta çıktı. Aleksios görevinde oldukça beceriksizdi fakat onun saltanatını asıl kötü üne kavuşturan şey annesi Antakyalı Maria ile onun Frank geçmişiydi. Sonunda I. Aleksios'un torunu olan I. Andronikos, kendinden daha genç olan bu hükümdara karşı ayaklandı ve onu şiddetli bir darbeyle tahttan indirdi. Yakışıklılığını ve ordudaki popülerliğini kullanarak, Ağustos 1182'de Konstantinopolis'e ilerledi ve Latinlerin katledilmesi için tahrikte bulundu. Potansiyel rakiplerini yok ettikten sonra, Eylül 1183'te kendini eş imparator ilan etti. Sonrasında II. Aleksios'tan kurtuldu ve onun 12 yaşındaki karısı Fransalı Agnes'i kendi karısı yaptı.
Andronikos yönetime iyi başladı ve idari reformları tarihçiler tarafından olumlu karşılandı. Georgiy Ostrogorskiy'e göre, Andronikos yolsuzluğun kökünü kazımak konusunda kararlıydı: Onun döneminde makamların satışı durdu; işe alımlar yandaşlıktan ziyade yeteneğe göre yapıldı; memurlara yeterli maaşlar verilerek rüşvete olan istek azaltıldı. Eyaletlerde, Andronikos'un reformları hızlı ve göze çarpan bir kalkınma yarattı. Aristokratlar ona karşı agresif bir tutum takındı ve imparator buna karşılık gittikçe şiddete dayalı bir tutum sergilemeye başladı. Sonuç olarak karşısına çıkanları idam ettiği ve onlara şiddet uyguladığı korku ülkesinde, imparatorluğu kendi için de istikrarsız bir hale soktu. Andronikos neredeyse bütün aristokrasinin kökünden kazınmasını savunuyordu. Bu tutumu neredeyse toplu katliamlara dönüştü ve kendi rejimini desteklemek için daha acımasız yasalara başvurdu.
Askerî arka planına rağmen Andronikos, İsaakios Komnenos'a, Hırvat topraklarını Macar topraklarına katan III. Béla'ya (h. 1172-1196) ve Bizans'tan bağımsızlığını ilan eden Sırp Stefan Nemanja'ya (h. 1166-1196) söz geçiremedi. Üstelik bu sorunlardan hiçbiri 1185'te Sicilya kralı II. Guglielmo'ın (h. 1166-1189) 300 gemi ve 80.000 kişilik orduyla Bizans'ın üstüne yürümesi kadar önemli değildi. Andronikos, başkenti korumak için 100 gemilik küçük bir donanmayla seferber oldu ve bunun dışında halka da kayıtsız kaldı. Sonuçta daha öncesinde bir suikast girişiminden sağ kalan II. İsaakios, halkın yardımıyla Andronikos'u tahtından etti ve onu idam ettirdi.
II. İsaakios ve özellikle erkek kardeşi III. Aleksios'un dönemleri, Bizans'ın idari ve savunma açısından merkezi işleyişinin çöküşünün görüldüğü yıllardır. Her ne kadar Normanlar Yunanistan'dan atılsa da, 1186'da Ulahlar ve Bulgarlar ayaklanarak İkinci Bulgar İmparatorluğu'nu kurdu. Angeloslar'ın iç politikası devletin hazinesinin çarçur edilmesi ve finansal kötü yönetim etrafında şekillendi. İmparatorluk otoritesi ciddi biçimde zayıfladı ve ve imparatorluğun merkezindeki güç vakumu parçalanmayı destekler hale geldi. Önceki Komninos soyundan ileri gelen bazı kimselerin 1204'ten önce Trebizond'da yarı özerk bir devlet kurma girişimlerine dair kanıtlar bulunmaktadır. Tarihçi Aleksandr Vasilyev bu süreç üzerine şunları söyledi: "Rum asıllı Angelos Hanedanı, ... çoktan dışta zayıf içte parçalanmış haliyle imparatorluğun çöküşünü hızlandırdı."
Dördüncü Haçlı Seferi
1198'de, Papa III. Innocentius, yeni bir Haçlı Seferi'ni elçiler ve yoluyla yaydı. Bu yeni Haçlı Seferi'nin amacının amacı Mısır ve Müslümanların güç merkezinin bulunduğu Levant'ı ele geçirmek olarak belirtildi. 1202 yazında Venedik'e varan Haçlı ordusu, beklenenden küçüktü ve donanması Haçlı devletleri tarafından kiralanan Venediklilerin parasını ödeyecek kadar zengin değildi. Yaşlı ve kör olduğu halde hâlen azimli Doçe Enrico Dandolo yönetimindeki Venedik otoritesi Papa ile olası bir anlaşmazlığa sürüklendi, çünkü Venedik Mısır'a ticari açıdan oldukça yakındı. Bunun sonucunda, Haçlılar Dalmaçya'daki (Hristiyan) liman kenti Zara'yı (bu şehir önceden Venedik'in bir vasalıydı fakat 1186'da ayaklanıp Macaristan'a katılmıştı) yeniden fethetmekte Venedik'e yardım ederek ödeme yapmayı kabullendi. ardından Kasım 1202'de şehir düştü. Innocentius bir Hristiyan şehrine böylesi bir siyasi saldırının yapılmasını yasaklamaya çalıştıysa da dinlenmedi. Haçlı Seferi konusundaki planlarını riske atmaya isteksiz olan Papa, Haçlılara değilse bile Venediklilere özel şartlı af çıkardı.
ölünce Haçlı'nın liderliği, Hohenstaufen Hanedanı'ndan 'in arkadaşı olan I. Bonifacio del Monferrato'ya geçti. Hem Bonifacio hem Filip Bizans İmparatorluğu sarayından kimselerle evliydi. Hatta görevden alınıp kör edilmiş imparator II. İsaakios'un oğlu ve Filip'in kayınbiraderi IV. Aleksios, yardım istemek ve Haçlılar ile görüşmek adına Avrupa yollarına düşmüştü. Aleksios, Bizans kilisesini Roma'dakiyle birleştirmeyi, Haçlılar'a 200.000 gümüş marka vermeyi, Mısır yolunda onlara her türlü desteği sağlamayı teklif etti. Innocentius Haçlıların ikiye bölünüp bir kolunun Konstantinopolis'e gitmeyi planladığının farkındaydı ve bu şehre herhangi bir saldırıyı yasakladı, ancak donanmaya yazdığı mektup Zara'ya ulaştığında Haçlılar çoktan yola koyulmuştu.
Konstantinopolis'in Haçlılar tarafından yağmalanması (1204)
Haçlılar Konstantinopolis'e 1203 yazında vardı ve hiç gecikmeden şehre saldırarak ve şehrin büyük kısmına zarar veren bir yangın çıkararak şehri doğrudan ele geçirdiler. III. Aleksios başkentten kaçtı ve Aleksios Angelos, "IV. Aleksios" adıyla kör babası İsaakios ile beraber tahta çıkarıldı. Ancak, IV. Aleksios ve II. İsaakios verdikleri sözleri tutamayınca V. Aleksios tarafından tahttan indirildiler. Haçlılar 13 Nisan 1204'te tekrar şehri kuşatarak yeniden ele geçirdiler ve şehir üç gün boyunca mevki ve unvanlara göre bir katliama ve yağmaya maruz kaldı. Birçok paha biçilemez ikon, eser ve diğer nesneler çoğu Venedik'e gitmek üzere Batı Avrupa'ya götürüldü. Khoniates'e göre bu süreçte patrik tahtına bir hayat kadını bile oturtulmuştu. III. Innocentius bu olanları duyunca Haçlıları derhal azarladı. Ancak durum kendi kontrolünün dışındaydı ve hatta Papa'nın kendi elçileri bizzat kendi kararlarıyla Haçlılar'ın Kutsal Topraklar'a devam etme görevini iptal etmişti. Yeni bir emir verildiğinde, haçlılar ve Venedikliler anlaşmalarını hayata geçirdi: Flaman Baodouin, yeni Latin İmparatorluğu'nun başına getirildi ve Venedikli Patrik olarak seçildi. Her ne kadar liderler Bizans'ın eski toprakları üzerinde kendi isteklerine göre bir paylaşım yapsalar da, Bizans topraklarının farklı yerlerinde İznik, Trabzon ve Epir başta olmak üzere direnişler görüldü. Venedik toprak fethetmekten ziyade ticaretle daha ilgili olsa da, Konstantinopolis'in en önemli noktalarını kendi kontrolü altına aldı ve Doc "Roma İmparatorluğu'nun Bir Buçuk Çeyreğinin Lordu" unvanını kazandı.
Çöküş
Sürgündeki imparatorluk
Latin haçlılar 1204'te Konstantinopolis'i yağmaladıktan sonra iki Bizans ardılı devlet ortaya çıktı: İznik İmparatorluğu ve Epir Despotluğu. Bir üçüncü devlet olan Trabzon İmparatorluğu, Aleksios tarafından yağmanın birkaç hafta öncesinde kurulmuştu. Bu üçü içerisinde sadece Epir ve İznik Konstantinopolis'i tekrar ele geçirme fırsatları elde etti. Ancak, İznik İmparatorluğu sonraki yıllarda var olmak için mücadele verdi ve 13. yüzyıl ortalarına gelindiğinde Güney Anadolu'nun büyük bir kısmını kaybetmişti.1242–43 Moğol istilalarının ardından Anadolu Selçuklu Devleti de zayıflamıştı ve ortaya çıkan irili ufaklı beylikler ile gazveler Bizans'ın Anadolu'daki gücünü iyice zayıflattı. İlerleyen dönemlerde bu beylerden birisi olan Osman Gazi beylik sınırlarını genişletecek ve beylik Konstantinopolis'i fethedecekti. Yine de Moğol istilaları Selçukluların istilalarını geçici bir süre bir nebze yatıştırdığından İznik, kuzeydeki Latinler ile savaşa odaklandı.
Konstantinopolis'in yeniden alınması
Laskaris Hanedanı tarafından kurulan İznik İmparatorluğu, 1261'de (Konstantinopolis'i Latinler'den aldı) ve Epir'i yendi. Bu durum Bizans'ın VIII. Mihail altında kısa süreli bir yeniden canlanışına neden olduysa da, savaş yorgunu imparatorluğun çevresindeki düşmanlarla savaşacak imkânı yoktu. Latinler üzerine yaptığı seferlerin devamlılığını sağlamak adına Mihail Anadolu'dan askerlerini çekerek köylülerden çok ağır vergiler toplamaya başladı ve bu durum halkta kızgınlık yarattı. Dördüncü Haçlı Seferi'ndeki hasarları gidermek adına Konstantinopolis'te devasa inşaat projeleri görüldü. Bunların hiçbiri Anadolu'da Türk akınları altında kalan çiftçilerin yararına değildi.
Anadolu'da sahip olduklarıyla yetinmek istemeyen Mihail, imparatorluğu genişletmeye çalıştıysa da sadece kısa dönemde başarılı oldu. Başkentin Latinler tarafından bir kere daha yağmalanmasının önüne geçmek adına Kilise'yi Roma'ya boyun eğmeye zorladı ki bu da geçici bir çözümdü zira köylüler Mihail'den ve Konstantinopolis'ten nefret ediyordu.II. Andronikos ve daha sonraları torunu III. Andronikos Bizans'ın görkemini yeniden canlandırmak için son hakiki girişimleri yaptı. Buna rağmen II. Andronikos'un paralı askerleri sıklıkla ters tepiyor, Katalan Bölüğü taşraya saldırıp halkın başkente olan öfkesini artırıyordu.
Osmanlı'nın yükselişi ve Konstantinopolis'in düşüşü
III. Andronikos öldükten sonra patlak veren iç savaşlar durumu daha da kötüye götürdü. Altı yıl süren bir iç savaş imparatorluğu mahvetti ve Sırp hükümdar Stefan Dušan (h. 1331-1346) fırsattan istifade ülkenin büyük bir kısmını istila ederek Sırp İmparatorluğu'nu kurdu. 1354'te Gelibolu'daki bir deprem kaleyi yıktı ve böylece Osmanlılar (iç savaş sırasında VI. İoannis Kantakuzinos tarafından paralı asker olarak tutulmuşlardı) Avrupa'daki ilk topraklarına kavuştu. İç savaş bittiğinde, Osmanlılar çoktan Sırpları yenerek onları vasal halinde yönetim altına almışlardı. Kosova Savaşı'nın ardından Balkanların büyük kısmı Osmanlıların egemenliğindeydi.
Bizans imparatorları Batı'dan yardım istedi, fakat Papa böyle bir yardımı sadece Doğu Ortodoks Kilisesi ile Roma Makamı'nın birleştirilmesi karşılığında yapacağını söyledi. Birleşme düşünüldü ve zaman zaman imparatorluk hükmüyle başarıldı ancak Ortodoks vatandaşlar ve ruhban sınıfı Roma'ya ve Latin Kilisesi'ne büyük kızgınlık duyuyordu. Bazı Batı birlikleri Konstantinopolis'in Hristiyan varlığını desteklemek için geldiyse de, birçok Batı hükûmdarı kendi işleriyle meşguldü ve Osmanlı Bizans topraklarının geriye kalan kısmını ele geçirmeye devam etti.
Konstantinopolis bu sıralarda terk edilmiş ve yıkık dökük bir durumdaydı. Nüfus düşüşü o kadar büyüktü ki, artık birbirinden tarlalarla ayrılmış köy kümelerinden fazlası değildi. 2 Nisan 1453'te, Fatih Sultan Mehmed'in 80.000 kişilik ordusu ve çok sayıda düzensiz birlikleriyle şehri kuşattı. Sayıca oldukça az sayıdaki Hristiyan kuvvetleri (yaklaşık 7000 erkek, 2000'i yabancıydı) umutsuzca kenti son bir şans savunmaya çalışsa da, iki aylık kuşatmanın ardından 29 Mayıs 1453'te Konstantinopolis düştü. Şehrin surları düşünce Bizans imparatoru XI. Konstantinos, son olarak imparatorluk kılığını fırlatıp göğüs göğüse savaşmak için sokaklara inerken görüldü.
Siyasî sonuçlar
Konstantinopolis düştüğünde Bizans'ın elinde kalan tek toprak, son imparatorun kardeşleri Thomas Paleologos ve Dimitrios Paleologos tarafından yönetilen Mora Despotluğu idi. Despotluk, bağımsız olarak Osmanlılara yıllık haraç ödemek şartıyla varlığını sürdürdü. Beceriksiz yönetim, haracı ödeyememe, Osmanlılara karşı ayaklanmalar gibi sebeplerden ötürü Mora da Mayıs 1460'ta II. Mehmed'in ordusuna yenik düştü. Demetrios, Osmanlılardan Mora'yı işgal edip Thomas'ı çıkarmalarını rica etmişti ancak Thomas kaçtı. Osmanlılar Mora boyunca yürüdüler ve görünüşte bütün Despotluk'u yaz sonu itibarıyla ele geçirdiler. Demetrios, Mora'nın yönetiminin kendine kalacağını düşündü ancak yarımada tamamen Osmanlılar'a kaldı.
Birkaç anlaşmazlık daha bir süre devam etti. Monemvasia adası teslim olmayı reddetti ve ilk dönemlerde kısa süre Aragonlu bir korsan tarafından yönetildi. Ada sakinleri bu korsanı kovunca Thomas'ın rızasını alarak 1460 yılı bitmeden Papa'nın koruması altına alınmayı kabul ettiler. Mora'nın güney ucundaki Mani Yarımadası yerel kabilelerin zayıf bir koalisyonu altında direnmeye devam etti ve bir süre sonra Venedikliler tarafından ilhak edildi. Direnişlerin sonuncusu Mora'nın kuzeybatısındaki 'da yaşandı. buradaki 'nde askerî komutanlık yaptı. Kasaba bir süre sonra teslim olsa da, Graitzas, garnizonu ve bazı kasabalılarla beraber Temmuz 1461'e kadar kalede yaşadı ve bu tarihten sonra Venedik topraklarına göçtü.
Konstantinopolis'in 1204'te Latinler tarafından ele geçirilmesinden hemen önce bağımsızlığını ilan eden Trabzon İmparatorluğu, Bizans'tan arta kalan son fiili devlet oldu. İmparator David'in Batı'dan Osmanlı'ya karşı yardım istemesi iki devlet arasında 1461 yazında bir savaşa neden oldu. Bir aylık kuşatmadan sonra 14 Ağustos 1461'de David teslim oldu ve Trabzon Osmanlı'ya geçti. Trabzon İmparatorluğu'nun Kırım eyaleti olan Theodoro Prensliği (Perateia'nın bir parçasıydı) olaydan sonra 14 yıl daha varlığını sürdürdü ve 1475'te Osmanlı'nın eline geçti.
Son imparator XI. Konstantinos'un yeğeni , Bizans İmparatoru olarak hak iddia etti. 1460'taki yenilgisine kadar Mora'da yaşamaya devam etti ve sonrasında Roma'ya kaçarak Papalık Devleti koruması altında yaşadı. Bizans imparatorluk makamı teknik olarak hiçbir zaman babadan oğula geçmediği için Andreas'ın hak iddiası Bizans yasaları altında dayanaksız da olsa doğru olabilirdi. Ancak, imparatorluk yok olmuştu ve Batılı devletler Roma Kilisesi tarafından tasdik edilmiş babadan oğula geçen iktidar sistemini kullanıyordu. Batıda yeni bir yaşam arayan Andreas, kendine Imperator Constantinopolitanus ("Konstantinopolis İmparatoru") unvanını taktı ve kendinin ardılı olma haklarını VIII. Charles ile beraber Katolik Krallara sattı. Ancak, kimsenin Andreas'ın ölümünden sonra bu unvanla ilgili bir teşebbüsü olmadı.
XI. Konstantinos herhangi bir varisi olmadan öldü; eğer Konstantinopolis düşmeseydi tahta kendinden sonra muhtemelen ölmüş ağabeyinin oğulları çıkacaktı fakat şehir düşünce bu yeğenleri II. Mehmed tarafından saray hizmetine alındı. Büyük yeğen Has Murad adını aldı ve Sultan Mehmed'in favorisi olarak Balkan Beylerbeyi olarak görev yaptı. Küçük yeğen Mesih Paşa unvanını alarak, Osmanlı donanmasına amiral ve Gelibolu Sancağı'na Sancak Beyi oldu. Sonraki dönemde, Mehmed'in oğlu II. Bayezid'in yanında iki kez sadrazamlık yaptı.
II. Mehmed ve ardılları 20. yüzyıl başında Osmanlı İmparatorluğu parçalanana kadar kendilerini Roma İmparatorluğu'nun varisi olarak gördüler. Onlara göre Osmanlılar tıpkı Konstantinos'un yaptığı gibi sadece ülkenin dinî temellerini değiştirmişti. Osmanlılar, ele geçirdiği topraklarda yaşayan Doğu Romalılara (Ortodoks Hristiyanlar) Rûm demeye devam etti. Bu sırada Tuna Prenslikleri de (bu ülkelerin yöneticileri de kendilerini Doğu Roma İmparatorları'nın varisi olarak görüyordu) Bizans asilleri de dahil Ortodoks mültecilere ev sahipliği yapıyordu.
İmparator öldükten sonra Moskova Grandükü III. İvan, Doğu Ortodoksları'nın patronu olarak hak iddia etti. Andreas'ın kız kardeşi Sofya Palaiologina ile evliydi ve torunları Korkunç İvan Rusya'nın ilk çarı oldu (tsar veya czar, caesar, yani "sezar" anlamına gelir ve Slavlar geleneksel olarak Bizans imparatorlarını bu şekilde adlandırır). Onların ardılları da Moskova'nın Roma ve Konstantinopolis'in varisi olmak için uygun bir şehir olduğu fikrini destekledi. Rus İmparatorluğu'nun bu fikri, Rus Devrimi'ne kadar var olmayı sürdürdü.
Ekonomi
Bizans ekonomisi, yüzyıllar boyunca Avrupa ve Akdeniz'in en ileri ekonomilerindendi. Özellikle Avrupa, Orta Çağ sonlarına kadar Bizans'ın ekonomik gücüne erişemedi. Konstantinopolis, zaman zaman neredeyse bütün Avrasya ve Kuzey Afrika ticaret ağının ana merkeziydi ve özellikle İpek Yolu'nun batıdaki ucuna tekabül ediyordu. 6. yüzyılın ilk yarısına kadar, gerileyen Batı'ya tezat oluştururcasına Bizans ekonomisi büyüme ve istikrar içerisindeydi.
Justinianus Veba Salgını ve Arap istilaları ile beraber ekonomideki durumlar kötüleşti ve bir duraklama, hatta gerileme içine girildi. İsaurya reformları ve özellikle V. Konstantinos'un repopülasyonu, bayındırlık girişimleri ve vergi ölçülendirmeleri, sınır genişliğinden bağımsız olarak 1204'e kadar sürecek bir ekonomik canlanmayı işaret etti. 10. yüzyıldan 12. yüzyılın sonuna kadar Bizans, "lüks" imajına sahipti ve ülkeyi ziyaret edenler, başkentteki zenginlik karşısında etkilenmekteydi.
Dördüncü Haçlı Seferi, Bizans'ın üretimde gerilemesine ve Doğu Akdeniz'deki Batı Avrupalıların ticari üstünlüğüne yol açtı. Bu durum, Bizans için ekonomik bir felaket anlamına geliyordu.Paleologoslar, ekonomiyi yukarı çekmeye çalışsa da Bizans bir daha hiçbir zaman dış veya iç ekonomik güçleri üzerinde tam bir kontrol elde edemedi. Aşama aşama, ticari usuller ve ücret mekanizmaları üzerindeki etkisini yitirdi ve değerli madenlerin ülke dışına, bazı akademisyenlere göre bazen basılan paradan daha çok, çıkışındaki kontrolünü kaybetti.
Bizans'ın ekonomisinin temelinde denizci yapılanmadan beslenen ticaret vardı. Tekstil ürünleri çok büyük ihtimalle en çok ihraç edilen mallardı; ipek kesinlikle Mısır'a gönderildiği gibi, Bulgaristan ve Batı'ya da satılıyordu. Devlet, iç ve dış ticareti sıkı bir kontrol altında tuttu ve para bastırma tekelini hiç kaybetmedi. Böylece, sağlam ve esnek para sistemini sürdürürek ticaret ihtiyaçlarına uyum sağladı.
Hükûmet, özel çıkarlarının olduğu loncalar ve kuruluşlar için parametreler belirleyerek faiz oranları üzerinde resmî bir kontrol sağlamaya çalıştı. İmparator ve memurları kriz zamanlarında, başkentin ön tedarik hazırlığını garanti altına almak ve tahıl fiyatlarını aşağıda tutmak için müdahale etti. Son olarak hükûmet, sıklıkla ihtiyaç fazlasının bir kısmını vergilendirme yoluyla topladı ve devlet memurlarına maaş dağıtımı veya bayındırlık yatırımları yoluyla tekrar dolaşıma soktu.
Bilim, tıp ve hukuk
Klasik antik dönem yazıları Bizans'ta her daim işlendi. Bu nedenle, Bizans bilimi her dönemde antik felsefe ve metafizik ile doğrudan bağlantılı oldu. Mühendislik alanında, Aya Sofya'nın mimarı olan Yunan matematikçi Miletli İsidoros, 530 yılı civarında Arşimet'in çalışmalarını ilk defa derleyerek bir geleneğin işaretlerini verdi. Matematikçi Leo tarafından "Bizans Rönesansı" sırasında (c. 850) kurulan matematik ve mühendislik okulu aracılığıyla da canlı tutulan bu gelenek sayesinde birçok antik kaynak günümüze ulaşabildi (bkz: ). Gerçekten de, geometri ve uygulamaları (mimarlık ve savaş aletleri mühendisliği) Bizanslılar'ın bir uzmanlık alanı olarak kaldı.
Arap istilalarının getirdiği karanlık dönemlerde bilimsel çalışmalar duraklasa da, ilk milenyumun bitişi öncesi Bizans Rönesansı olarak da bilinen süreçte, Bizanslı bilim adamları, Arap ve Perslerin bilimsel ilerleyişinde özellikle astronomi ve matematik alanında ağırlıklarını ortaya koydu. Bizanslılar ayrıca özellikle mimarlıkta (örn. pandantifli kubbe) ve savaş teknolojisinde (örn. Rum ateşi) de mucididir.
Bizanslılar tarafından yapılan karmaşık dişlilerden oluşan mekanik bir güneş saati cihazının ortaya çıkarılması, astronomide kullanılan ve MÖ 2. yüzyılın sonlarında icat edilen bir tür analog cihaz olan Antikythera düzeneğinin Bizans döneminde kullanıldığını göstermektedir.
Her ne kadar Bizanslılar (bilimin) uygulanması konusunda fevkalade başarılar (özellikle Aya Sofya'nın inşası sırasında) elde etse de ve antik dönemin bilim ve geometri bilgisini korusalar da, Bizanslılar 6. yüzyıldan sonra yeni teoriler üretmek veya klasik yazarların üzerine eklemek gibi yollara başvurmadılar ve bilime pek az özgün katkıda bulundular.
İmparatorluğun son yüzyılındaki Bizanslı dilbilgisi uzmanları, bizzat kişisel ve yazınsal olarak Antik Yunan dilbilgisi ve edebi çalışmalarını erken İtalyan Rönesansı'na götüren bir numaralı kişilerdir. Bu süreçte, astronomi ve diğer matematik bilimleri Trabzon'da öğretilmekteydi ve tıp bilimi hemen hemen bütün bilim adamlarının ortak ilgi alanına giriyordu.
Hukuk alanında I. Justinianus'un reformlarının, evrimine net bir etkisi olduğu açıktır. Yine III. Leo'nun Ekloga'sı Slav dünyasında yasal kuruluşların örgütlenmesini etkilemiştir. 10. yüzyılda VI. Leon bütün Bizans yasalarını Yunanca olarak kanunlaştırmayı başardı ve sonraki bütün Bizans hukukunun temelini oluşturarak günümüze kadar devam eden bir ilgi alanı yarattı.
Din
Bizans İmparatorluğu bir teokrasiydi ve Tanrı'nın ülkeyi imparator aracılığıyla yönettiğine inanılıyordu. Jennifer Fretland VanVoorst bu konuda şunları söyledi: "Bizans İmparatorluğu, Hristiyanlık değerleri ve fikirlerinin ülkedeki siyasî fikirlere zemin oluşturduğu ve ülkenin siyasî hedefleriyle iç içe geçtiği bir teokrasidir."Bizans Teokrasisi (2004) adlı kitabında Steven Runciman şunları söyler:
- Bizans İmparatorluğu'nun anayasası, ülkenin Cennet Krallığı'nın dünyevi bir kopyası olduğuna olan inanç üzerinden temellenir. Nasıl ki Tanrı Cennet'te yönetici konumdaysa, onun görüntüsünden yaratılan imparator da dünya üzerinde yönetmeli ve onun emirlerine uymalıdır ... Kendini evrensel bir imparatorluk olarak görüyordu. İdeal olarak, her biri ideal dünyada tek ve gerçek Hristiyan Kilisesi'ne, yani Ortodoks Kilisesi'ne bağlı insanlarla dolu dünyanın bütün insanlarını kucaklamalıydı. Zira insan Tanrı'nın görüntüsüydü ve dolayısıyla insanın dünyadaki krallığı da Cennet Krallığı'nın bir görüntü olmak durumundaydı. İmparatorluğun Doğu'da hayatta kalışı, imparatorun Kilise işleri üzerinde aktif rol almasını garantiledi. Bizans devleti, pagan dönemlerden, dinî işlerin idari ve finansal rutinlerini miras almıştı ve bu rutinler olduğu gibi Hristiyan Kilisesi'ne uygulandı. Eusebius tarafından ortaya konulan modelin ardından, Bizanslılar imparatoru paganlar arasında Hristiyanlık dinini yaymakla ve dinin dış yönlerini (özellikle idare ve finans gibi) yönetmekle yükümlü olan bir İsa temsilcisi/habercisi olarak kabul etti. Cyril Mango'nun da değindiği üzere Bizans siyasî düşüncesi, "Tek Tanrı, tek imparatorluk, tek din" mottosuyla özetlenebilir.
Diyanet işlerinde imparatorluğun rolü hiçbir zaman sabit, yasal olarak tanımlanmış bir erke dönüşmedi. Roma'nın gerileyişiyle ve diğer Doğu Patrikhaneleri'ndeki anlaşmazlık yüzünden Konstantinopolis, 6 ila 11. yüzyıllar arasında Hıristyanlık alemindeki en zengin ve etkili merkez olarak kaldı. İmparatorluk kendinin bir gölgesi olacak kadar küçüldüğü zamanlarda bile, kilise ülkenin içinde ve dışındaki önemli etkisini sürdürdü. Georgiy Ostrogorskiy bu konuda şunları demiştir:
Konstantinopolis Patrikhanesi, Bizans'a ait Anadolu ve Balkanlar'da, ek olarak ülke dışındaki Kafkaslar'da, Rusya'da ve Litvanya'da kendi astı olan metropolitan makamları ve başpiskoposlukları sayesinde Ortodoks dünyasının merkezi olarak kaldı. Kilise, Bizans İmparatorluğu'ndaki en sabit bileşen olarak varlığını sürdürdü.
Devletin resmî Hristiyanlık doktrini İlk yedi ekümenik konsil sayesinde belirlenirdi ve bundan sonra bunu halka empoze etme görevi imparatora verilirdi. Daha sonraları Codex Justinianus ile birleştirilen 388 çıkışlı bir imparatorluk kararnamesi, ülke halkının "Katolik Hristiyan adını üstlenmesi" ve yasalara uymayan, "kafir inanışlar"ı takip eden insanların "deli ve aptal insanlar" olarak kabul edilmesini öne sürer.
İmparatorluk emirlerine ve daha sonraları Doğu Ortodoks Kilisesi/Doğu Hristiyanlığı olarak bilinen zorlayıcı duruşuna rağmen, kilise Bizans'taki bütün Hristiyanlar'ı temsil eden bir duruşa erişemedi. Mango'ya göre, imparatorluğun erken dönemlerinde "deli ve aptal insanlar" ile kilise tarafından "kafir" olarak gösterilenler nüfusun çoğunluğuydu. Bunun yanında 6. yüzyılın sonuna kadar var olan paganlar ve Yahudiler'e ek olarak halk -hatta imparatorlar- arasında Nasturyanizm, Monofizitizm, Aryanizm, and Paulusçlular gibi Ortodoks Kilisesi'nin duruşuna karşı belli duruşlarıyla bilinen farklı Hristiyan doktrinlerini takip edenler oldu.
III. Leo imparatorluk çapındaki ikonların yıkımını emrettiği zaman, Hristiyanlar arasında bir diğer ayrışma da başlamış oldu. Bu durum, büyük bir dinî krize yol açtı ve ancak 9. yüzyılda ikonlar restore edildiğinde yatıştı. Aynı süreç içerisinde genel olarak Slav kökenli halklar arasında paganizm yayıldı. Bu topluluklar Hrıstiyanlaştırıldığında, özellikle imparatorluğun sonlarına doğru, Doğu Ortodoks Kilisesi Hristiyanlar'ın çoğunu ve genel olarak imparatorluğun içinde kalan halkların çoğunu temsil ediyordu.
Yahudiler, Bizans varlığı boyunca önemli bir azınlık olarak kaldılar ve Roma yasasına göre yasal olarak tanınan dinî grup statüsü altında kaldılar. Bizans'ın erken döneminde genellikle hoş görüldülerse de, sonraları zaman zaman gerilimli ve zulüm dolu zamanlar yaşandı. Her halükarda, Arap istilaları sonrasında çoğu Yahudi topluluk kendini imparatorluk dışında buldu ve Bizans içinde kalan Yahudiler özellikle 10. yüzyıl sonrası itibarıyla göreceli bir barış ortamında yaşadılar.
Gürcü manastırları ilk defa 9. yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla Konstantinopolis ve kuzeybatı Anadolu'daki Olimpos Dağı'nda görüldü. Bu süreçten sonra Gürcüler imparatorluk içerisinde gittikçe daha önemli roller almaya başladı.
Sanat ve edebiyat
Bugüne kalmış Bizans sanatı, genel olarak din temalıdır ve birkaç dönemsel istisna dışında fazlaca gelenekselleştirilmiştir. Fresk boyamaları, ahşap paneller üzerine tezhip ve özellikle erken dönemlerde mozaik ana sanat eserleridir. Bunun yanında küçük parçalardan ibaret dışında figüratif heykel sanatı oldukça nadirdir. El yazması boyamacılığı sayesinde büyük ölçekte pek gözlenmeyen eski klasik gerçekçi sanat geleneği, sonraki çağlara korunarak ulaşmış oldu. Bizans sanatı oldukça prestjiliydi ve Batı Avrupa'da aranan bir sanattı. Burada neredeyse çağın sonuna kadar Orta Çağ sanatını etkilemeyi sürdürdü. Özellikle İtalya'da, Bizans tarzları 12. yüzyıla kadar modifiye edilmiş biçimleriyle kalmaya devam etti ve sonraki İtalyan Rönesansı sanatına formel ilham kaynağı oluşturdu. Buna karşılık, dışarıdan gelen çok az sanat akımı Bizans stili üzerinde bir etki bırakabildi. Doğu Ortodoks Kilisesi'nin genişlemesiyle beraber, Bizans biçimleri ve tarzları Ortodoks dünyasına ve hatta daha da ötesine yayılmayı başardı. Özellikle dinî binalardaki Bizans mimarisi etkisi, Mısır ve Arabistan'dan Rusya ve Romanya gibi farklı coğrafyalara kadar görülmektedir.
Bizans edebiyatında dört farklı kültürel bileşen gözlemlenir: Yunan, Hristiyan, Roma ve Oryantal. Bizans edebiyatı sıklıkla beş grupta kategorilendirilir. Bunlardan üçünü tarihçiler ve analistler, ansiklopedi yazarları (Patrik Fotios, Mihail Psellos ve Mihail Honiatis Bizans'ın en büyük ansiklopedi yazarları olarak gösterilir) ve denemeciler ile din-dışı şairler doldururken geriye kalan iki grupta yeni edebi tarzlar yer alır: dinî-teolojik edebiyat ve popüler şiir. Buna ek olarak Bizans'ın tek epik destanı Digenis Akritis'tir.
Günümüze ulaşan iki ila üç bin ciltlik Bizans edebiyatı mirasından sadece üç yüz otuzu din-dışı şiir, tarih, bilim ve sahte-bilim üzerinedir. Her ne kadar din-dışı edebiyat 9 ila 12. yüzyıllar arasında gelişme gösterse de, Besteci Romanos'un en belirgin temsilcilerinden olduğu dinî edebiyat (vaazler, ve şiiri, teoloji, ibadet tezleri vb.) çok daha önce şekillenmişti.
Müzik
Yunanca metinler üzerine seremoni, festival veya kilise müziği amacıyla bestelenen dinî Bizans müzik formları en bilinen formlardır. Kilise ilahileri, müziğin en temel parçasını oluşturmaktaydı. Yunan ve yabancı tarihçiler, genel olarak Bizans müziğinin sistemiyle yakından alakalı olduğu üzerinde hemfikirdir. Bizans müziği, bilinen müziğin en eski türü olmayı sürdürmektedir. Öyle ki performans usulleri, (5. yüzyıldan sonra yükselen doğruluk oranıyla) besteci isimleri ve hatta bazen müzik eseri hakkındaki açıklamalar bilinmektedir.
9. yüzyılda yaşayan Pers coğrafyacı İbn Hurdâzbih, müzik enstrümanlarının sözlüksel irdelemesinde, lire (lūrā) ek olarak urghun (org), shilyani (muhtemelen arp veya lirin bir başka formu) ve salandj (muhtemelen bir tür tulum) gibi aletleri Bizans'a ait tipik enstrümanlar olarak gösterir. Bunlardan ilki olan yaylı , daha sonraları adıyla Venedik'te göründü ve birçok kişi tarafından yine aynı şehirde gelişip farklılaşan kemanın atası olarak gösterilmektedir. Yaylı "lira", hâlen eskiden Bizans'a dahil olan topraklarda çalınmaktadır: Yunanistan'da (Türkçe: "Şehir lirası" yani Konstantinopolis), Güney İtalya'da ve Dalmaçya'da olarak bilinmektedir. İkinci müzik aleti olan org, Helenistik dönemden kalmadır (bkz: ) ve yarışlar sırasında Hipodrom'da çalınmıştır. "Büyük kurşun borular"ı olan bir org, imparator V. Konstantinos tarafından 757 yılında Frank kralı Kısa Pepin'e gönderildi. Pepin'in oğlu Şarlman da 812 yılında Aachen'deki şapeli için benzer bir org talep ederek Batı kilise müziğinin ilk tohumlarını atmış oldu. Sonuncu müzik aleti olan tulum dankiyo (Antik Yunanca'dan: angion (Τὸ ἀγγεῖον) "konteyner"), Roma döneminde dahi çalınmaktaydı. Dio Chrysostom'un 1. yüzyılda yazdığı yazılarında, dönemininde bir hükümdarın (muhtemelen Neron), kavalı (Yunan kamış kavalına benzeyen ) hem ağzıyla hem de koltukaltına yerleştirdiği bir kese yardımıyla çalabildiği geçmektedir. Tulum, imparatorluk zamanlarından günümüze aynı topraklarda çalınmaya devam etti. (Bkz: Balkanlar'da gayda, Yunanistan'da , Pontus'ta tulum, Girit'te , Ermenistan'da ve Romanya'da .)
Mutfak
Bizans kültürü, ilk dönemlerinde Greko-Romen'in son dönemleriyle aynıydı, ancak imparatorluğun var olduğu sonraki bin yıl boyunca yavaş yavaş günümüz Balkanlar ve Anadolusu'nun kültürüne benzer bir yola evrildi. Mutfak, Greko-Romen balık sosu çeşnisi garosa dayansa da, günümüz mutfağından aşina olunan tütsülenmiş et pastırma (Bizans Yunancasında "paston"),baklava (ya da o zamanki adıyla κοπτοπλακοῦς), (o zamanki adıyla plakuntas tetiromenus veya tiritas plakuntas), ve ünlü Orta Çağ tatlı şarapları (Komandarya ve bir halka ismini de veren ) gibi birçok bileşene de sahipti. Çam reçinesi aromalı şarabı da sıklıkla içilmekteydi ve günümüzde Yunanistan'da hâlen üretimi devam etmektedir. Cermen Kutsal Roma İmparatoru I. Otto tarafından 968'de Konstantinopolis'e büyükelçi olarak gönderilen Liutprando di Cremona, bu şarap için, günümüzde de şaraba aşina olmayan içicilerin tepkisine benzer biçimde, şunları söylemiştir: "Faciamız Yunan şarabına ekleme yapacak olursak, karasakız, reçine ve yakı gibi bizim içemediğimiz şeylerle karıştırılıyordu". Balık sosu çeşnisi garos da aynı şekilde aşina olmayan insanlar tarafından pek hoş karşılanmıyordu; Liutprando di Cremona, kendine "fazlasıyla kötü balık likörü"yle kaplanmış yemekler sunulduğunu belirtir. Bizanslılar bunun yanında çeşni olarak, mayalanmış arpadan üretilen adında soya sosuna benzer bir çeşni kullanıyorlardı ve bu sayade soya sosunda olduğu gibi yemeklerine umami tadı katıyorlardı.
Eğlence
Bizanslılar (Bizans Yunancası: τάβλη) oyununu severek oynarlardı. Oyun, günümüzde Türkiye (tavla) ve Yunanistan (tavli) ve diğer birçok Bizans ardılı ülkede hâlen oynanmaktadır. Bizans asilleri, başta günümüzde polo olarak bilinen tzykanion olmak üzere, atçılığa meraklıydı. Oyun, erken dönemlerde Sasani İranı'ndan gelmişti ve II. Theodosius (h. 408-450) tarafından bir Tzykanisterion (oyun için özel stadyum) Büyük Konstantinopolis Sarayı'nın içine inşa edilmişti. İmparator I. Basileios (h. 867-886) bu sporda epey ustaydı; İmparator Aleksandros (h. 912-913) oyunu oynarken çok yorulduğu için öldü, İmparator I. Aleksios (h. 1081-1118) oyunu Tatikios ile oynarken yaralandı, I.İoannis (h. 1235-1238) ise oyun sırasında aldığı ölümcül bir yara yüzünden öldü. Konstantinopolis ve Trabzon dışında, Sparta, Efes ve Atina gibi şehirlerde de tzykanisteria'ya rastlanması, gelişen kentsel aristokrasi hakkında bir ipucu verir. Oyun, özellikle oyuna karşı bir ilgi geliştiren Batı yanlısı imparator I. Manuil zamanında haçlı seferleri yoluyla Batı'ya ulaştı.
Yönetim ve bürokrasi
Bizans devletinde imparator tek ve mutlak yöneticiydi ve gücünü ilahi kaynaklardan aldığı kabul ediliyordu.Senato gerçek bir politik ve yasa koyucu otoriteye sahip değildi fakat itibari unvanları olan onursal bir konsil şeklinde varlığını sürdürdü. 8. yüzyıl sonunda, başkentteki gücün saraya dönük birleştirilmesine odaklı bir kamu idaresi oluşturuldu (sakellarios makamının önem kazanması bu değişiklikle ilgilidir). En önemli idari reform, muhtemelen 7. yüzyıl ortalarında başlayan, thema sisteminin gelişiydi ve bu sistemde her bir bölümlenmenin askerî ve kamusal yönetimini strategos adı verilen kimseler üstleniyordu.
"Bizans" ve "Bizantinizm" terimlerinin alçaltıcı terimler olarak kullanılışına rağmen, imparatorluğun kendi durumuna göre kendini şekillendirebilen özel bir yeteneğe sahipti. Unvana ve kıdeme dayalı özenli sistem, saraya prestij ve etki bahşetti. Memurlar, imparatorun etrafında sıkı bir düzenle düzenlenmişti ve mevkileri için imparatorluk iradesine sıkıca bağlıydı. Bunun yanında gerçek idari meslekler de vardı ancak otorite memurlardan ziyade bireylere de devredilebiliyordu.
8 ve 9. yüzyılda kamu hizmeti, aristoktratik statüye en engelsiz yolu oluşturmuştu ancak 9. yüzyıldan sonra kamu aristokrasisi soyluluk aristokrasisi ile rekabete girdi. Bazı Bizans hükûmet çalışmalarına göre, 11. yüzyıl siyaseti baskın olarak kamu ve askerî aristokrasi arasındaki rekabet üzerinden şekilleniyordu. Bu süreçte, I. Aleksios bazı önemli idari reformlar yaparak yeni saray makamları ile memurlarını tanıttı.
Diplomasi
Roma düştükten sonra imparatorluk için en büyük zorluklardan birisi kendi içinde ve kendi komşularıyla bir ilişki düzeni kurabilmekti. Bu milletler resmî politik kuruluşlar oluşturmaya giriştiklerinde, düzenlerini sıklıkla Konstantinopolis üzerinden kalıpladılar. Bizans diplomasisi kısa süre içinde komşularını uluslararası ve devletler-arası ilişkiler ağına çekmeyi başardı. Bu ağ, antlaşma yapımı etrafında şekillendi ve yeni hükümdarları krallar ailesine kabul etmeyi; Bizans toplumsal tutumlarını, değerlerini ve kuruluşlarını özümseyişi içeriyordu. Klasik yazarların savaş ve barış arasındaki etik ve yasal ayrımları verme eğilimlerine karşılık, Bizanslılar, diplomasiyi savaşın başka bir yolu olarak gördü. Örneğin, bir Bulgar tehdidi, Kiev Rusları'na para vererek bastırılabiliyordu.
Diplomasi, o dönemde saf politik işlevinin üstünde, istihbarat toplama işlevine ağırlık veriyordu. Konstantinopolis'te bulunan Barbarlar Bürosu, protokol ve "barbarlar" ile ilgili kayıtları toplama işleriyle ilgileniyordu ve belki de bu şekilde kendi başına basit bir istihbarat işlevi üstleniyordu. John B. Bury'ye göre, bu ofis Konstantinopolis'i ziyaret eden tüm yabancıları denetleme görevini yüklenmişti ve Logothetis tu dromu gözetimi altındaydı. Görünürde bir protokol ofisi olsa da – yani asıl görevi yabancı elçilerle yeterince ilgilenildiğini teminat altına almak, bakımları için yeterli devlet fonu bulunup bulunmadığını kontrol etmek ve resmî çevirmenleri bulundurmak – muhtemelen kendi çapında bir güvenlik vasfı da taşıyordu.
Bizanslılar birtakım diplomatik uygulamalarla kendilerine yarar sağladı. Örneğin, başkentteki büyükelçilikler yıllarca var olmaya devam ederdi. Diğer kraliyet müesseselerinden bir üyenin de rutin olarak Konstantinopolis'te kalması beklenirdi. Böylece sadece potansiyel bir rehine değil, siyaset ilişkileri üzerine bir piyon da kazanılmış oluyordu. Diğer bir önemli uygulama, ziyaretçileri şatafatlı teşhirlerle etkilemekti.'ye göre, Avrupa'da antik medeniyetin korunmasının nedeni, Bizans diplomasisinin yeteneği ve kaynaklılığıydı ki bu, Bizans'ın Avrupa tarihine çok uzun süren katkılarından birisi oldu.
Bayrak ve işaretler
Bizans İmparatorluğu, tarihinin çoğunda, Batı Avrupa'da bilinen şekliyle armacılığı bilmiyor ve kullanmıyordu. Haç veya labarum gibi motifler içeren çeşitli amblemler (Yunanca: σημεία, sēmeia; tekil σημείον, sēmeion) resmî durumlarda ve askerî amaçlarla, sancak veya zırhlar üzerinde kullanılırdı. Haç kullanımı, İsa, Meryem ve çeşitli azizlerin resimleri, memurların mühürlerinde kendine yer buldu fakat bunlar aile amblemlerinden ziyade kişiseldi.
- (Çift başlı kartal)
- (Tetragramlı haç)
Kadınlar
Bizans İmparatorluğu'ndaki kadınların konumu, esas olarak, bazı hak ve geleneklerin kaybedilmesi ve değiştirilmesiyle, diğerlerinin kalmasına izin verilmesiyle, Hristiyanlığın gelişiyle dönüşen eski Roma'daki kadınların konumunu temsil eder. Eğitim başarılarıyla ünlü Bizans kadınları vardı. Bununla birlikte, kadınların eğitimiyle ilgili genel görüş, bir kızın ev işlerini öğrenmesinin ve Hristiyan azizlerin hayatlarını incelemesinin ve mezmurları ezberlemesinin ve İncil yazılarını çalışabilmesi için okumayı öğrenmesinin yeterli olduğuydu. Kadınlarda okuryazarlık, kötülüğe teşvik edebileceğine inanıldığı için bazen caydırılıyordu.
Roma'nın boşanma hakkı, Hristiyanlığın gelişinden sonra kademeli olarak silindi ve yerini yasal ayırma ve feshetme aldı. Evlilik, bir kadın için ideal durum olarak görülüyordu ve yalnızca manastır yaşamı meşru bir alternatif olarak görülüyordu. Evlilikte cinsel aktivite sadece bir üreme aracı olarak görülüyordu. Kadınların mahkeme huzuruna çıkma hakkı vardı, ancak tanıklığı bir erkeğinkiyle eşit görülmedi ve bir erkeğinkiyle karşılaştırıldığında cinsiyeti temel alınarak çelişebilirdi.
6. yüzyıldan itibaren, kadınların peçe takmalarını ve yalnızca kiliseye giderken toplum içinde görünmelerini dikte eden, büyüyen bir cinsiyet ayrımcılığı ideali vardı ve ideal hiçbir zaman tam olarak uygulanmasa da toplumu etkiledi. İmparator I. Justinianus'un kanunları, bir erkeğin karısını izinsiz olarak tiyatro veya hamam gibi halka açık yerlere gittiği için boşamasını yasal hale getirdi.Konstantinopolis'te üst sınıf kadınların özel bir kadın bölümünde ( gynaikonitis) kalmaları giderek daha fazla bekleniyordu, ve 8. yüzyılda evli olmayan kızların akraba olmayan erkeklerle tanışması kabul edilemez olarak tanımlandı. İmparatorluk kadınları ve leydileri, erkeklerle birlikte toplum içine çıkarken, imparatorluk sarayındaki kadınlar ve erkekler, 12. yüzyılda Komninos hanedanının yükselişine kadar kraliyet ziyafetlerine ayrı ayrı katılırlardı.
Doğu Romalı kadınlar, Romalı kadının mülklerini miras alma, sahip olma ve yönetme hakkını elinde tuttu ve sözleşmeler imzaladı; bu haklar, her iki evli kadını da kapsadığı için, Orta Çağ Katolik Batı Avrupa'sındaki evli kadınların haklarından çok daha üstündü. Kadınların yasal olarak kendi paralarını idare etme hakkı, zengin kadınların iş yapmasına olanak sağladı, ancak aktif olarak geçimlerini sağlamak için bir meslek bulmak zorunda olan kadınlar normalde ev işlerinde veya gıda veya tekstil endüstrisi gibi ev içi alanlarda çalışıyorlardı. Kadınlar, devlet desteğiyle hastanelerde ve hamamlarda tıp doktoru ve kadın hastaların ve ziyaretçilerin refakatçisi olarak çalışabilirler.
Hristiyanlığın ortaya çıkışından sonra, kadınlar artık rahibe olamıyordu, ancak kadınların kızlar için okul, tımarhane, yoksul evleri, hastaneler, hapishaneler ve kadınlar için huzurevleri işlevi gören manastırlar kurması ve yönetmesi yaygın hale geldi. Bizanslı kadınlar, meslekten olmayan kız kardeşler ve diyakozlar olarak sosyal hizmet uyguladılar.
Dil
İmparatorluk makamı, yönetim ve askerî yapılanmadan farklı olarak, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden önce dahi, doğu Roma eyaletleri ağırlıklı olarak Yunanca konuşuyordu ve Latince gelmeden yüzyıllar öncesinde de Yunancanın hakimiyeti devam ediyordu. Roma'nın doğuyu fethetmesinin ardından 'Pax Romana' adın verilen kaynaştırıcı siyasi uygulamalar ve kamu altyapısı, Yunancanın doğuda yayılıp kemikleşmesini kolaylaştırdı. Gerçekten de, Roma İmparatorluğu'nun erken dönemlerinde Yunanca zaten çoktan Kilise'nin, eğitimin ve sanatın dili olmuştu ve geniş çapta eyaletler arası, hatta milletler arası ticarette lingua franca konumuna erişmişti. Yunanca bir süre konuşma dili Koini Yunancası (sonraları 'ya evrildi) ve daha eski bir , halinde beraber varlığını sürdürdü ve sonunda Koini hem konuşma hem de yazılı biçimde bu ikililikten sıyrıldı ve genelgeçer hal aldı.
Latincenin etkisi gittikçe erise de devlet dili olarak kullanımı devam etmiş, Theodosius'un hükümdarlığı döneminde Grekçenin kullanımı iyice artmış, 7. yüzyılda Herakleios'un devletin resmî dilini Grekçe yapmasıyla birlikte de Latincenin etkisi iyice azalmaya başlamıştır. Bilimsel olarak Latince hızla eğitimli kesim arasındaki popülerliğini kaybetti fakat imparatorluk kültüründe yer ettiği seremoni işlevini bir süre daha devam ettirdi. Ek olarak, özellikle Dalmaçya'da ve günümüz Romanya'sı çevresinde Halk Latincesi, imparatorluğun azınlık dili olarak konuşulmaya devam etti.
Çok uluslu yapıda olan imparatorlukta birçok farklı dil var oldu ve kimi zamanlarda bu dillere sınırlı resmî statü verildi. Kayda değer bir örnek olarak, Orta Çağ başında Süryanice uzak doğu eyaletlerde eğitimli kesim arasında çok yaygın bir dile dönüştü. Benzer şekilde Kıptîce, Ermenice ve Gürcüce kendi eyaletlerindeki eğitimli kesim arasında oldukça popüler kaldı. Bunun yanında daha sonraları Eski Kilise Slavcası, Orta Farsça ve Arapça, bu dili konuşan halklarla etkileşime girildikten sonra, bu dillerin imparatorluk ve onun etki alanı içerisinde belirli bir öneme kavuşmasına yol açtı.
Bunların dışında, 'de ve ötesinde ana ticaret yollarının merkezinde yer alan Konstantinopolis'te, bir zamanlar Çince de dahil, bütün bilinen Orta Çağ dilleri konuşuluyordu. İmparatorluk son gerilemesine girdiğinde, ülke vatandaşları daha homojen bir hale geldi ve Yunanca bu halkın kimliği ve dinî hayatıyla iç içe geçmeye başladı.
Kalıt
Bizans sıklıkla mutlakiyetçilik, ortodoks ruhaniliği, oryantalizm ve ekzotizm terimleriyle özdeşleştirilegelmiştir ve "Bizans" ve "Bizantinizm" terimleri sıklıkla yıkım, karmaşık bürokrasi ve baskılama terimleri yerine deyişler olarak kullanılmıştır. Doğu Bloğu'ndan 1980'lerde ve 90'larda çıkan Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkelerinde Bizans medeniyeti ve onun bıraktığı kalıt oldukça olumsuzdu zira Bizans'ın da "Doğu otoriterliği ve otokrasisi" ile ilintili olduğu iddia ediliyordu. Doğulu ve Batılı yazarlar sıklıkla Bizans'ı dinî, siyasi ve felsefî olarak Batı'ya zıt olarak konumlandırdı. 19. yüzyıl Yunanistanı'nda bile odak noktası her daim klasik tarihleri oldu ve Bizans sıklıkla olumsuz imaları çağrıştırdı.
Bizans'a dönük bu yaklaşımlar, Bizans kültürünün olumlu yanları ve kalıtına odaklanan modern çalışmalar yoluyla kısmî ya da tümcül olarak tartışıldı. , Bizans'ın Orta Çağ Avrupası'nın kuruluşundaki yer ettiği rolü 'inkâr edilemez' olarak gösterirken, Cameron ve Obolenski'ye göre Bizans'ın Ortodoks Hristiyanlığı'nı şekillendiren rolü, günümüz Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Rusya, Gürcistan, Sırbistan ve diğer ülkelerin tarihinden koparılamayacak kadar büyük önem arz etmektedir. Bizanslılar bunun yanında klasik el yazmalarını koruyup kopyaladılar ve klasik bilginin günümüze ulaşmasında başat rol oynadılar. Böylece modern Avrupa medeniyetine, ve Slav Ortodoks kültürüne zemin oluşturdular.
Avrupa'da Orta Çağ boyunca uzun dönemde istikrarlı tek ülke olarak, Bizans, Batı Avrupa'yı Doğu'nun yeni beliren güçlerinden uzak tuttu. Sürekli saldırı altında kalarak, Batı'yı, Persler, Araplar, Selçuk Türkleri ve Osmanlılar'dan korudu. Başka bir bakış açısıyla, 7. yüzyıldan sonra Bizans'ın evrimi ve yeniden yapılanması, İslam'ın varoluş sürecine ve yayılışına doğrudan etki etti.
1453'te Osmanlılar'ın Konstantinopolis'i fethetmesinin ardından, Sultan II. Mehmed "Kaysar-i Rûm" (Osmanlı Türkçesi'nde Romalı Sezar'a eşdeğer) unvanını aldı zira Osmanlı, Doğu Roma İmparatorluğu'nun varisi olma arzusu taşıyordu. Cameron'a göre kendilerini Bizans'ın "varis"i olarak görerek ve bazı önemli Bizans geleneklerini sürdürerek, Osmanlılar, dolaylı yoldan Doğu Avrupa ülkelerinin dönemde "Ortodoks yeniden canlanması" anlayışına yönelmesine neden oldu.
Ayrıca bakınız
Notlar
- ^ "Romania" genel olarak gayrıresmî olarak kullanılırdı ve "Romalıların diyarı" anlamına gelmekteydi. 1081'den sonra, resmî Bizans belgelerinde de rastlanılmaktadır. 1204'te Dördüncü Haçlı Seferi sırasında gelen yöneticiler bu yeni Latin İmparatorluğu'na Romania adını verdi. Bu terim modern Romanya'yla karıştırılmamalıdır.
- ^ 1190'dan bir Latin güncesinde (Continuatio Cremifanensis), Isaac Angelos "Imperator Romaniae" olarak tanıtılırken Friedrich Barbarossa "Imperator Romanorum" şeklinde ifade edilmektedir. Ancak birkaç yıl öncesinde, 1169'da Amico de Murta adındaki Cenevizli elçi, Cenevizliler adına yaptığı Konstantinopolis'teki yemininde Manuil Komnenos'tan "Imperator Romanorum" şeklinde söz etmiştir. 1204'ten sonra "Imperium Romaniae" ve "Imperator Romaniae" terimleri, batılılar tarafından sırasıyla Latin İmparatorluğu ve onun imparatorunu ifade etmek adına kullanılmıştır.
Kaynakça
- ^ "Byzantine Empire". Encyclopædia Britannica. 2 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- ^ Kazhdan & Epstein 1985, s. 1.
- ^ a b [[#CITEREF|]].
- ^ Ostrogorsky et al.
- ^ Warfare, State And Society In The Byzantine World 560–1204. s. 47. 24 Haziran 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- ^ Pounds, Norman John Greville. An Historical Geography of Europe, 1500–1840, p. 124. CUP Archive, 1979. .
- ^ . 13 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- ^ Fox, What, If Anything, Is a Byzantine? 16 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; Rosser 2011, s. 1
- ^ Rosser 2011, s. 2.
- ^ Fossier & Sondheimer 1997, s. 104.
- ^ Wolff 1948, ss. 5–7, 33–34.
- ^ Cinnamus 1976, s. 240; Thedoros o Studitis, Epistulae, 145, line 19 ("ἡ ταπεινὴ Γραικία"), and 458, line 28 ("ἐν Ἀρμενίᾳ καὶ Γραικίᾳ").
- ^ Ahrweiler & Laiu 1998, s. 3; Mango 2002, s. 13.
- ^ Gabriel 2002, s. 277.
- ^ Ahrweiler & Laiu 1998, s. vii; Davies 1996, s. 245; Gross 1999, s. 45; Lapidge, Blair & Keynes 1998, s. 79; Millar 2006, ss. 2, 15; Moravcsik 1970, ss. 11–12; Ostrogorsky 1969, ss. 28, 146; Browning 1983, s. 113.
- ^ Fouracre & Gerberding 1996, s. 345: "The Frankish court no longer regarded the Byzantine Empire as holding valid claims of universality; instead it was now termed the 'Empire of the Greeks'."
- ^ Klein 2004, s. 290 (Note #39); , 389: "Mense lanuario c. epiphaniam Basilii, Graecorum imperatoris, legati cum muneribus et epistolis ad Hludowicum regem Radasbonam venerunt ...".
- ^ Garland 1999, s. 87.
- ^ Wolff 1948, ss. 11, 27–28.
- ^ Tarasov & Milner-Gulland 2004, s. 121; El-Cheikh 2004, s. 22
- ^ Eusebius, IV, lxii 12 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ a b Ostrogorsky 1959, s. 21; Wells 1922, Chapter 33.
- ^ Bury 1923, p. 1; Kuhoff 2002, ss. 177–178.
- ^ Bury 1923, p. 1; Esler 2004, s. 1081; Gibbon 1906, Volume III, Part IV, Chapter 18, p. 168; Teall 1967, ss. 13,19–23, 25, 28–30, 35–36
- ^ Bury 1923, p. 63; Drake 1995, s. 5; Grant 1975, ss. 4, 12.
- ^ Bowersock 1997, s. 79
- ^ Greatrex & Lieu 2002, s. 1
- ^ Friell & Williams 2005, s. 105
- ^ Perrottet 2004, s. 190
- ^ Cameron 2009, ss. 54, 111, 153.
- ^ Alemany 2000, s. 207; Bayless 1976, ss. 176–177; Treadgold 1997, ss. 184, 193.
- ^ Cameron 2009, s. 52.
- ^ a b Burns 1991, ss. 65, 76–77, 86–87
- ^ Lenski 1999, ss. 428–429.
- ^ Grierson 1999, s. 17.
- ^ Postan, Miller & Postan 1987, s. 140.
- ^ Chapman 1971, s. 210
- ^ Meier 2003, s. 290.
- ^ Wickham 2009, s. 90
- ^ Haldon 1990, s. 17
- ^ Evans 2005, s. 104
- ^ Gregory 2010, s. 150.
- ^ Merryman & Perez-Perdomo 2007, s. 7
- ^ Gregory 2010, s. 137; Meier 2003, ss. 297–300.
- ^ Gregory 2010, s. 145.
- ^ Evans 2005, s. xxv.
- ^ a b Bury 1923, pp. 180–216; Evans 2005, ss. xxvi, 76.
- ^ Sotinel 2005, s. 278; Treadgold 1997, s. 187.
- ^ Bury 1923, pp. 236–258; Evans 2005, s. xxvi.
- ^ Bury 1923, pp. 259–281; Evans 2005, s. 93.
- ^ Bury 1923, pp. 286–288; Evans 2005, s. 11.
- ^ Greatrex 2005, s. 489; Greatrex & Lieu 2002, s. 113
- ^ Bury 1920, "Preface", pp. v-vi
- ^ Evans 2005, ss. 11, 56–62; Sarantis 2009, passim.
- ^ Evans 2005, s. 65
- ^ Evans 2005, s. 68
- ^ Cameron 2009, ss. 113, 128.
- ^ Bray 2004, ss. 19–47; Haldon 1990, ss. 110–111; Treadgold 1997, ss. 196–197.
- ^ a b Louth 2005, ss. 113–115; Nystazopoulou-Pelekidou 1970, passim; Treadgold 1997, ss. 231–232.
- ^ Fine 1983, s. 33
- ^ Foss 1975, s. 722.
- ^ Haldon 1990, s. 41; Speck 1984, s. 178.
- ^ Haldon 1990, ss. 42–43.
- ^ Grabar 1984, s. 37; Cameron 1979, s. 23.
- ^ Cameron 1979, ss. 5–6, 20–22.
- ^ Norwich 1998, s. 93
- ^ Haldon 1990, s. 46; Baynes 1912, passim; Speck 1984, s. 178.
- ^ Foss 1975, ss. 746–747.
- ^ Haldon 1990, s. 50.
- ^ Haldon 1990, ss. 61–62.
- ^ Haldon 1990, ss. 102–114; Laiu & Morisson 2007, s. 47.
- ^ Laiu & Morisson 2007, ss. 38–42, 47; Wickham 2009, s. 260.
- ^ Haldon 1990, ss. 208–215; Kaegi 2003, ss. 236, 283.
- ^ Heather 2005, s. 431.
- ^ Haldon 1990, ss. 43–45, 66, 114–115
- ^ a b Haldon 1990, ss. 66–67.
- ^ Haldon 1990, s. 71.
- ^ Haldon 1990, ss. 70–78, 169–171; Haldon 2004, ss. 216–217; Kountoura-Galake 1996, ss. 62–75.
- ^ Cameron 2009, ss. 67–68.
- ^ Treadgold 1997, ss. 432–433.
- ^ Cameron 2009, ss. 167–170; Garland 1999, s. 89.
- ^ Parry 1996, ss. 11–15.
- ^ Cameron 2009, s. 267.
- ^ a b c d Ostrogorksy 2015, s. 177.
- ^ a b c d Gregory 2008, s. 200.
- ^ Ostrogorksy 2015, s. 178.
- ^ Ostrogorksy 2015, s. 181.
- ^ a b Ostrogorksy 2015, s. 182.
- ^ a b c Ostrogorksy 2015, s. 183.
- ^ a b Gregory 2008, s. 201.
- ^ Vasiliev 2016, s. 315.
- ^ Barker 1995, s. 72.
- ^ Cheynet 2008, s. 62.
- ^ a b c d Browning 1992, s. 95.
- ^ a b c d Browning 1992, s. 96.
- ^ a b Karlin-Heyer 1967, s. 24.
- ^ a b c Browning 1992, s. 101.
- ^ Browning 1992, s. 107.
- ^ Browning 1992, s. 108.
- ^ Browning 1992, ss. 112.
- ^ Browning 1992, ss. 113.
- ^ a b c Browning 1992, s. 116.
- ^ Browning 1992, s. 100.
- ^ Browning 1992, ss. 102–103.
- ^ Browning 1992, ss. 103–105.
- ^ Browning 1992, ss. 106–107.
- ^ Browning 1992, ss. 112–113.
- ^ a b c Browning 1992, s. 115.
- ^ a b c Browning 1992, ss. 114–115.
- ^ a b Cameron 2009, s. 77.
- ^ a b Browning 1992, ss. 97–98.
- ^ Browning 1992, ss. 98–99.
- ^ Browning 1992, ss. 98–109.
- ^ Laiu & Morisson 2007, ss. 130–131; Pounds 1979, s. 124.
- ^ Duiker & Spielvogel 2010, s. 317.
- ^ Timberlake 2004, s. 14.
- ^ Patterson 1995, s. 15.
- ^ Cameron 2009, s. 83.
- ^ Treadgold 1997, ss. 548–549.
- ^ a b Markham, "The Battle of Manzikert 29 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .".
- ^ Vasiliev 1928–1935, "Relations with Italy and Western Europe 12 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .".
- ^ Hooper & Bennett 1996, s. 82; Stephenson 2000, s. 157.
- ^ Šišić 1990.
- ^ "Byzantine Empire". Encyclopædia Britannica. 2002.; Markham, "The Battle of Manzikert 29 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .".
- ^ a b Browning 1992, s. 190.
- ^ Cameron 2006, ss. 46.
- ^ Cameron 2006, ss. 42.
- ^ Cameron 2006, ss. 47.
- ^ a b Browning 1992, ss. 198–208.
- ^ a b Browning 1992, s. 218.
- ^ Magdalino 2002, s. 124.
- ^ a b "Byzantine Empire". Encyclopædia Britannica.
- ^ Birkenmeier 2002.
- ^ a b Harris 2014; Read 2000, s. 124; Watson 1993, s. 12.
- ^ Komnene 1928, Alexiad, 10.261
- ^ Komnene 1928, Alexiad, 11.291
- ^ Komnene 1928, Alexiad, 13.348–13.358; Birkenmeier 2002, s. 46.
- ^ Norwich 1998, s. 267.
- ^ Ostrogorsky 1969, s. 377.
- ^ Birkenmeier 2002, s. 90.
- ^ Cinnamus 1976, ss. 74-75.
- ^ Harris 2014, s. 84.
- ^ Brooke 1962, s. 326.
- ^ Magdalino 2002, s. 74.
- ^ Sedlar 1994, s. 372.
- ^ Magdalino 2002, s. 67.
- ^ Birkenmeier 2002, s. 128.
- ^ Birkenmeier 2002, s. 196.
- ^ Birkenmeier 2002, ss. 185–186.
- ^ Birkenmeier 2002, s. 1.
- ^ Day 1977, ss. 289–290; Harvey 2003.
- ^ Diehl 1948.
- ^ Tatakes & Moutafakis 2003, s. 110.
- ^ Norwich 1998, s. 291.
- ^ a b c Norwich 1998, s. 292.
- ^ a b Ostrogorsky 1969, s. 397.
- ^ Harris 2014, s. 118.
- ^ Norwich 1998, s. 293.
- ^ Norwich 1998, ss. 294–295.
- ^ Angold 1997; Paparrigopoulos & Karolidis 1925, s. 216
- ^ Vasiliev 1928–1935, "Foreign Policy of the Angeloi 27 Şubat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .".
- ^ Norwich 1998, s. 299.
- ^ a b c d "The Fourth Crusade and the Latin Empire of Constantinople". Encyclopædia Britannica.
- ^ Britannica Concise, Siege of Zara 6 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Geoffrey of Villehardouin 1963, s. 46.
- ^ Norwich 1998, s. 301.
- ^ Choniates 1912, The Sack of Constantinople 30 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Norwich 1982, ss. 127–143.
- ^ Kean 2006; Madden 2005, s. 162.
- ^ Köprülü 1992, ss. 33–41.
- ^ Madden 2005, s. 179; Reinert 2002, s. 260.
- ^ Reinert 2002, s. 257.
- ^ Reinert 2002, s. 261.
- ^ Reinert 2002, s. 268.
- ^ Reinert 2002, s. 270.
- ^ Runciman 1990, ss. 71–72.
- ^ a b Runciman 1990, ss. 84–85.
- ^ Runciman 1990, ss. 84–86.
- ^ Hindley 2004, s. 300.
- ^ Miller 1907, p. 236
- ^ Lowry 2003, ss. 115–116.
- ^ Clark 2000, s. 213.
- ^ Seton-Watson 1967, s. 31.
- ^ Laiu & Morisson 2007, ss. 1, 23–38.
- ^ Laiu & Morisson 2007, ss. 3, 45, 49–50, 231; Magdalino 2002, s. 532.
- ^ a b Laiu & Morisson 2007, ss. 90–91, 127, 166–169, 203–204; Magdalino 2002, s. 535.
- ^ Matschke 2002, ss. 805–806.
- ^ Laiu 2002, s. 723; Laiu & Morisson 2007, s. 13.
- ^ a b Laiu 2002, ss. 3–4; Laiu & Morisson 2007, s. 18.
- ^ Anastos 1962, s. 409.
- ^ Alexander Jones, "Book Review, Archimedes Manuscript" 25 Şubat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde . American Mathematical Society, May 2005.
- ^ King 1991, ss. 116–118.
- ^ . brunelleschi.imss.fi.it. 26 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2022.
- ^ (PDF). web.archive.org. 10 Ağustos 2017. 13 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2022.
- ^ Cohen 1994, s. 395; Dickson, Mathematics Through the Middle Ages 13 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Robins 1993, s. 8.
- ^ Tatakes & Moutafakis 2003, s. 189.
- ^ Troianos & Velissaropoulou-Karakosta 1997, s. 340
- ^ Jennifer Fretland VanVoorst (2012). The Byzantine Empire. Capstone. s. 14. 29 Haziran 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- ^ Runciman 2004, ss. 1–2, 162-163.
- ^ Mango 2007, s. 108.
- ^ Meyendorff 1982, s. 13.
- ^ Meyendorff 1982, s. 19.
- ^ Meyendorff 1982, s. 130.
- ^ Justinian Code: Book 1, Title 1 9 Mart 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde .; Blume 2008, Headnote C. 1.1; Mango 2007, s. 108.
- ^ Mango 2007, ss. 108–109.
- ^ Blume 2008, Headnote C. 1.1; Mango 2007, ss. 108–109, 115–125.
- ^ Mango 2007, ss. 115–125.
- ^ Mango 2007, ss. 111–114.
- ^ Whittow 1996, s. 200.
- ^ Rice 1968; Weitzmann 1982.
- ^ Rice 1968, Chapters 15–17; Weitzmann 1982, Chapters 2–7; Evans 2004, ss. 389–555.
- ^ a b Mango 2007, ss. 275–276.
- ^ "Byzantine Literature". Catholic Encyclopedia. 19 Şubat 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- ^ The Columbia Electronic Encyclopedia, 6th ed. 2007 - "Byzantine music"
- ^ "Ecumenical Patriarchate - Byzantine Music". ec-patr.net. 16 Nisan 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- ^ Kartomi 1990, s. 124.
- ^ Encyclopædia Britannica (2009), "lira", Encyclopædia Britannica, 25 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 23 Temmuz 2016
- ^ Arkenberg, Rebecca (Ekim 2002), Renaissance Violins, Metropolitan Museum of Art, 7 Mart 2021 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 22 Eylül 2006
- ^ Journal of Sport History, Vol. 8, No. 3 (Winter, 1981) p. 44 22 Haziran 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ a b Douglas Earl Bush, Richard Kassel editors, The Organ: An Encyclopedia Routledge. 2006. p. 327 30 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ "Discourses by Dio Chrysostom (Or. 71.9)". The Seventy-first Discourse: On the Philosopher (Volume V). . s. 173. Erişim tarihi: 25 Haziran 2016.
- ^ Ash 1995, s. 224: "Having inherited pastirma from the Byzantines, the Turks took it with them when they conquered Hungary and Romania."
- ^ Davidson 2014, "Byzantine cookery", pp. 123–124: "This is certainly true of Byzantine cuisine. Dried meat, a forerunner of the pastirma of modern Turkey, became a delicacy."
- ^ Dalby et al. 2013, s. 81: "paston or tarichon...Cured meats were either eaten raw or cooked in pasto-mageireia with bulgur and greens, Analy cabbage."
- ^ Ash 1995, s. 223; Faas 2005, s. 184; Vryonis 1971, s. 482.
- ^ Faas 2005, ss. 184–185; Vryonis 1971, s. 482; Salaman 1986, ss. 184.
- ^ a b Halsall, Paul (January 1996). "Medieval Sourcebook: Liutprand of Cremona: Report of his Mission to Constantinople". Internet History Sourcebooks Project. Fordham University. 17 Ekim 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Haziran 2016.
- ^ Jayyusi & Marín 1994, s. 729.
- ^ Perry, Charles (31 Ekim 2001). "The Soy Sauce That Wasn't". Los Angeles Times. 27 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 25 Haziran 2016.
- ^ a b Austin 1934, ss. 202–205.
- ^ Kazhdan 1991.
- ^ Anna Komnini,Aleksiad, Book XIV, Chapter IV, translator Elizabeth Dawes
- ^ Laiu 2002, s. 643.
- ^ Mango 2007, ss. 259–260.
- ^ Louth 2005, s. 291; Neville 2004, s. 7.
- ^ Cameron 2009, ss. 138–142; Mango 2007, s. 60.
- ^ Cameron 2009, ss. 157–158; Neville 2004, s. 34.
- ^ Neville 2004, s. 13.
- ^ a b Neumann 2006, ss. 869–871.
- ^ Chrysos 1992, s. 35.
- ^ Antonucci 1993, ss. 11–13.
- ^ Antonucci 1993, ss. 11–13; Seeck 1876, ss. 31–33
- ^ Bury & Philotheus 1911, s. 93.
- ^ Dennis 1985, s. 125.
- ^ Obolensky 1994, s. 3.
- ^ Kazhdan 1991, ss. 472, 999.
- ^ a b c Cavallo, Guglielmo (Mayıs 1997). The Byzantines (İngilizce). University of Chicago Press. ISBN .
- ^ a b Stephenson, Paul (20 Aralık 2010). The Byzantine World (İngilizce). Routledge. ISBN .
- ^ Rautman, Marcus Louis (2006). Daily Life in the Byzantine Empire (İngilizce). Greenwood Publishing Group. ISBN .
- ^ a b c d e Garland, Lynda (19 Ekim 2017). Byzantine Women: Varieties of Experience 800-1200 (İngilizce). Routledge. ISBN .
- ^ a b c Harris, Jonathan (9 Şubat 2017). Constantinople: Capital of Byzantium (İngilizce). Bloomsbury Publishing. ISBN .
- ^ 1916. Modern Greek in Asia Minor. A study of dialect of Silly, Cappadocia and Pharasa. Cambridge: Cambridge University Press.
- ^ Millar 2006, s. 279.
- ^ Bryce 1901, s. 59; McDonnell 2006, s. 77; Millar 2006, ss. 97–98; Oikonomides 1999, ss. 12–13.
- ^ Oikonomides 1999, ss. 12–13.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 52.
- ^ Ostrogorsky 2015, s. 99.
- ^ Apostolides 1992, ss. 25–26; Wroth 1908, Introduction, Section 6
- ^ Sedlar 1994, ss. 403–440.
- ^ Beaton 1996, s. 10; Jones 1986, s. 991; Versteegh 1977, Chapter 1.
- ^ Campbell 2000, s. 40; Hacikyan et al. 2002, Part 1
- ^ Baynes 1907, s. 289; Gutas 1998, Chapter 7, Section 4; Comrie 1987, s. 129.
- ^ Beckwith 1993, s. 171; Halsall 1998; Oikonomides 1999, s. 20.
- ^ Kaldellis 2007, Chapter 6; Nicol 1993, Chapter 5.
- ^ Cameron 2009, ss. 277–281.
- ^ Cameron 2009, ss. 186–277.
- ^ a b c Cameron 2009, s. 261.
- ^ Béhar 1999, s. 38; Bideleux & Jeffries 1998, s. 71.
Birincil kaynaklar
- Honiatis, Nikitas (1912). "The Sack of Constantinople (1204)". Translations and Reprints from the Original Sources of European History by D.C. Munro (Series 1, Vol 3:1). Philadelphia: University of Pennsylvania Press. ss. 15-16.
- Kinnamos, İoannis (1976). Deeds of John and Manuel Comnenus. New York and West Sussex: Columbia University Press. ISBN .
- Eusebius. Life of Constantine (Book IV). . 13 Nisan 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Geoffroy de Villeha (1963). "The Conquest of Constantinople". Chronicles of the Crusades (translated by Margaret R. Shaw). Penguin Classics. ISBN .
- Komnini, Anna (1928). "Books X-XIII". The Alexiad (translated by Elizabeth A. S. Dawes). Internet Medieval Sourcebook. 13 Nisan 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Seeck, Otto, (Ed.) (1876). Notitia Dignitatum; accedunt Notitia Urbis Constantinopolitanae Laterculi Prouinciarum. Berlin: Weidmann.
İkincil kaynaklar
- Alemany, Agustí (2000). Sources on the Alans: A Critical Compilation. Leiden: Brill. ss. 170-243. ISBN .
- Ahrweiler, Hélène; Laiu, Angeliki E. (1998). "Preface". Studies on the Internal Diaspora of the Byzantine Empire. Washington, DC: Dumbarton Oaks. ISBN .
- Anastos, Milton V. (1962). "The History of Byzantine Science. Report on the Dumbarton Oaks Symposium of 1961". Dumbarton Oaks Papers. Cilt 16. ss. 409-411. doi:10.2307/1291170. ISSN 0070-7546. JSTOR 1291170.
- Angold, Michael (1997). The Byzantine Empire, 1025–1204: A Political History. Londra: Longman. ISBN .
- Antonucci, Michael (1993). "War by Other Means: The Legacy of Byzantium". History Today. 43 (2). ss. 11-13. ISSN 0018-2753. 12 Ekim 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2007.
- Apostolides, Sophocles Evangelinus (1992). Greek Lexicon of the Roman and Byzantine Periods. Hildesheim: Georg Olms. ISBN .
- Ash, John (1995). A Byzantine Journey. New York: Random House Incorporated. ISBN . 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Austin, Roland G. (1934). "Zeno's Game of τάβλη". The Journal of Hellenic Studies. 54 (2). ss. 202-205. doi:10.2307/626864.
- (1995), Bizans Toplumsal ve Siyasal Düşünüşü, Mete Tunçay, çev. (2 bas.), İstanbul: İmge Kitabevi Yayınları, ISBN
- Bayless, William N. (1976). "The Treaty with the Huns of 443". The American Journal of Philology. Cilt 97. ss. 176-179. doi:10.2307/294410. JSTOR 294410.
- Baynes, Norman Hepburn (1912). "The Restoration of the Cross at Jerusalem". The English Historical Review. 27 (106). ss. 287-299. doi:10.1093/ehr/XXVII.CVI.287. ISSN 0013-8266.
- Baynes, Norman Hepburn; Moss, Henry St. Lawrence Beaufort, (Ed.) (1948). Byzantium: An Introduction to East Roman Civilization. Oxford: Clarendon Press.
- Baynes, Spencer (1907). "Vlachs". Encyclopædia Britannica (11. bas.). New York.
- Beaton, Roderick (1996). The Medieval Greek Romance. New York and London: Routledge. ISBN .
- Beckwith, John (1993) [1970]. Early Christian and Byzantine Art. New Haven: Yale University Press. ISBN .
- Béhar, Pierre (1999). Vestiges d'Empires: La Décomposition de l'Europe Centrale et Balkanique. Paris: Éditions Desjonquères. ISBN .
- Benz, Ernst (1963). The Eastern Orthodox Church: Its Thought and Life. Piscataway: Aldine Transaction. ISBN . 30 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Bideleux, Robert; Jeffries, Ian (1998). A History of Eastern Europe: Crisis and Change. New York and London: Routledge. ISBN .
- Birkenmeier, John W. (2002). The Development of the Komnenian Army: 1081–1180. Leiden: Brill. ISBN .
- (2008). Kearley, Timothy (Ed.). Annotated Justinian Code. Laramie: University{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }} of Wyoming. 26 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Bowersock, G.M. (1997). Julian the Apostate. Harvard University Press. ISBN .
- Bray, R. S. (2004). Armies of Pestilence: The Impact of Disease on History. James Clarke. ISBN .
- Browning, Robert (1983). "The Continuity of Hellenism in the Byzantine world: Appearance or Reality?". Winnifrith, Tom; Murray, Penelope (Ed.). Greece Old and New. New York: Macmillan. ss. 111-128. ISBN .
- Browning, Robert (1992). The Byzantine Empire. Washington, DC: The Catholic University of America Press. ISBN .
- Bryce, James (1901). Studies in History and Jurisprudence, Vol. 1. H. Frowde. ISBN .
- Brooke, Zachary Nugent (1962). A History of Europe, from 911 to 1198. Londra: Methuen.
- Burns, Thomas S. (1991). A History of Ostrogoths. Bloomington and Indianapolis: Indiana University Press. ISBN .
- Bury, John Bagnall (1923). History of the Later Roman Empire. Londra: Macmillan. 1 Haziran 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Bury, J. B. (1911). The Imperial Administrative System of the Ninth Century – With a Revised Text of the Kletorologion of Philotheos [Dokuzuncu Yüzyılın İmparatorluk İdari Sistemi - Filotheos'un Kletorologion'unun Gözden Geçirilmiş Metni ile] (İngilizce). Londra: Oxford University Press. OCLC 1046639111 – Archive.org vasıtasıyla.
- Bury, John Bagnall (1920). The Early History of the Slavonic Settlements in Dalmatia, Croatia, & Serbia. New York: Macmillan.
- (1979). "Images of Authority: Elites and Icons in Late Sixth-century Byzantium". Past and Present. 84 (1). s. 3. doi:10.1093/past/84.1.3.
- Cameron, Averil (2006). The Byzantines. Oxford: Blackwell. ISBN .
- Cameron, Averil (2009). Οι Βυζαντινοί (Yunanca). Atina: Psychogios. ISBN .
- Campbell, George L. (2000) [1991]. Compendium of the World's Languages: Abaza to Kurdish. New York and London: Routledge. ISBN .
- Chapman, John H. (1971). Studies on the Early Papacy. Kennikat Press, University of Michigan. ISBN .
- Cheynet, Jean-Claude (2008), Bizans Tarihi, İsmail Yerguz, çev., Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, ISBN
- Chrysos, Evangelos (1992). "Byzantine Diplomacy, CE 300–800: Means and End". Jonathan Shepard, Simon Franklin (Ed.). Byzantine Diplomacy: Papers from the Twenty-Fourth Spring Symposium of Byzantine Studies, Cambridge, March 1990 (Society for the Promotion of Byzant). Variorum. ISBN .
- Clark, Victoria (2000). Why Angels Fall: A Journey through Orthodox Europe from Byzantium to Kosovo. Londra: Macmillan. ISBN .
- Cohen, H. Floris (1994). The Scientific Revolution: A Historiographical Inquiry. Chicago: University of Chicago Press. ISBN .
- Comrie, Bernard (1987). "Russian". Shopen, Timothy (Ed.). Languages and Their Status. Philadelphia: University of Pennsylvania Press. ss. 91-152. ISBN .
- Dalby, Andrew; Bourbou, Chryssi; Koder, Johannes; Leontsinē, Maria (2013). Flavours and Delights: Tastes and Pleasures of Ancient and Byzantine Cuisine. Athens and Thessaloniki: Armos Publications. ISBN . 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Davidson, Alan (2014). The Oxford Companion to Food. Oxford: Oxford University Press. 14 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- (1996). Europe: A History. Oxford: Oxford University Press. ISBN .
- Day, Gerald W. (1977). "Manuel and the Genoese: A Reappraisal of Byzantine Commercial Policy in the Late Twelfth Century". The Journal of Economic History. 37 (2). ss. 289-301. doi:10.1017/S0022050700096947. JSTOR 2118759.
- Dennis, George T. (1985). Three Byzantine Military Treatises. Washington, DC: Dumbarton Oaks.
- Diehl, Charles (1948). "Byzantine Art". Baynes, Norman Hepburn; Moss, Henry St. Lawrence Beaufort (Ed.). Byzantium: An Introduction to East Roman Civilization. Oxford: Clarendon. OCLC 1058121.
- Drake, H. A. (1995). "Constantine and Consensus". Church History. 64 (1). ss. 1-15. doi:10.2307/3168653. JSTOR 3168653.
- Duiker, William J.; Spielvogel, Jackson J. (2010). The Essential World History. Boston: Wadsworth. ISBN .
- El-Cheikh, Nadia Maria (2004). Byzantium Viewed by the Arabs. Cambridge, MA: Harvard University Press. ISBN .
- Esler, Philip Francis (2004). The Early Christian World. New York and London: Routledge. ISBN .
- Evans, James Allan Stewart (2005). The Emperor Justinian and the Byzantine Empire. Westport: Greenwood. ISBN .
- Evans, Helen C. (2004). Byzantium, Faith and Power (1261–1557). New York, NY: Metropolitan Museum of Art/Yale University Press. ISBN . 16 Kasım 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Faas, Patrick (2005) [1994]. Around the Roman Table: Food and Feasting in Ancient Rome. Chicago: University of Chicago Press. ISBN . 30 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Fine, John Van Antwerp (1991) [1983]. The Early Medieval Balkans: A Critical Survey from the Sixth to the Late Twelfth Century (İngilizce). Ann Arbor, Michigan: University of Michigan Press. ISBN .
- Foss, Clive (1975). "The Persians in Asia Minor and the end of antiquity". The English Historical Review. 90 (357). ss. 721-747. doi:10.1093/ehr/XC.CCCLVII.721. JSTOR 567292.
- Fossier, Robert; Sondheimer, Janet (1997). The Cambridge Illustrated History of the Middle Ages. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Fouracre, Paul; Gerberding, Richard A. (1996). Late Merovingian France: History and Hagiography, 640–720. Manchester: Manchester University Press. ISBN .
- Freeman, Charles (1999). The Greek Achievement – The Foundation of the Western World. New York: Penguin. ISBN .
- Friell, Gerard; Williams, Stephen (2005). Theodosius: The Empire at Bay. Routledge. ISBN .
- Gabriel, Richard A. (2002). The Great Armies of Antiquity. Westport: Greenwood. ISBN .
- Garland, Lynda (1999). Byzantine Empresses: Women and Power in Byzantium, CE 527–1204. New York and London: Routledge. ISBN .
- Gibbon, Edward (1906). J. B. Bury (with an Introduction by W. E. H. Lecky) (Ed.). The Decline and Fall of the Roman Empire (Volumes II, III, and IX). New York: Fred de Fau.
- Grabar, André (1984). L'iconoclasme Byzantin: le dossier archéologique. Flammarion. ISBN .
- Grant, Robert M. (1975). "Religion and Politics at the Council at Nicaea". The Journal of Religion. 55 (1). ss. 1-12. doi:10.1086/486406. JSTOR 1202069.
- Greatrex, Geoffrey B. (2005). "Byzantium and the East in the Sixth Century". Maas, Michael (Ed.). The Cambridge Companion to the Age of Justinian. Cambridge: Cambridge University Press. ss. 477-509. ISBN .
- Greatrex, Geoffrey; Lieu, Samuel N. C. (2002). The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars (Part II, 363–630 AD). New York and London: Routledge. ISBN .
- Gregory, Timothy E. (2010). A History of Byzantium. Malden: Wiley-Blackwell. ISBN .
- Gregory, Timothy (2008), Bizans Tarihi, Esra Ermert, çev., İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, ISBN
- Grierson, Philip (1999). (PDF). Washington, DC: Dumbarton Oaks. ISBN . 27 Eylül 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Gross, Feliks (1999). Citizenship and Ethnicity: The Growth and Development of a Democratic Multiethnic Institution. Westport: Greenwood. ISBN .
- Gutas, Dimitri (1998). Greek Thought, Arabic Culture: The Graeco-Arabic Translation Movement. New York and London: Routledge. ISBN .
- Hacikyan, Agop Jack; Basmajian, Gabriel; Franchuk, Edward S.; Ouzounian, Nourhan (2002). The Heritage of Armenian Literature: From the Sixth to the Eighteenth Century. Detroit: Wayne State University Press. ISBN .
- Haldon, John (1990). Byzantium in the Seventh Century: The Transformation of a Culture. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Haldon, John (2004). "The Fate of the Late Roman Senatorial Elite: Extinction or Transformation?". John Haldon and Lawrence I. Conrad (Ed.). The Byzantine and Early Islamic Near East VI: Elites Old and New in the Byzantine and Early Islamic Near East. Darwin. ISBN .
- Halsall, Paul (1998). "East Asian History Sourcebook: Chinese Accounts of Rome, Byzantium and the Middle East, c. 91 B.C.E. – 1643 C.E." New York: Fordham University. 10 Eylül 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Nisan 2012.
- Harris, Jonathan (2014). Byzantium and the Crusades (2. bas.). Bloomsbury. ISBN .
- Harvey, Alan (2003). Economic Expansion in the Byzantine Empire, 900–1200. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Haywood, John (2001) [1997]. Cassell's Atlas of World History. Londra: Cassell. ISBN .
- Heather, Peter (2005). The Fall of the Roman Empire. Londra: Macmillan. ISBN . 30 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Hindley, Geoffrey (2004). A Brief History of the Crusades. Londra: Robinson. ISBN .
- Hooper, Nicholas; Bennett, Matthew (1996). The Cambridge Illustrated Atlas of Warfare: The Middle Ages. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- James, Liz (2010). A Companion to Byzantium. Chichester: John Wiley. ISBN .
- Jayyusi, Salma Khadra; Marín, Manuela (1994) [1992]. The Legacy of Muslim Spain (2. bas.). Leiden, New York and Köln: E.J. Brill. ISBN . 29 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Jenkins, Romilly James Heald (1987). Byzantium: The Imperial Centuries, CE 610–1071. Toronto: University of Toronto Press. ISBN .
- Jones, Arnold Hugh Martin (1986). The Later Roman Empire, 284–602: A Social Economic and Administrative Survey. Baltimore: Johns Hopkins University Press. ISBN .
- Kaegi, Walter Emil (2003). Heraclius, Emperor of Byzantium. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Kaldellis, Anthony (2007). Hellenism in Byzantium: The Transformations of Greek Identity and the Reception of the Classical Tradition. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Karlin-Heyer, P. (1967). "When Military Affairs Were in Leo's Hands". Tradition. Cilt 23. ss. 15-40. JSTOR 27830825.
- Kartomi, Margaret J. (1990). On Concepts and Classifications of Musical Instruments. Chicago: University of Chicago Press. ISBN . 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Kazhdan, Alexander Petrovich, (Ed.) (1991). Oxford Dictionary of Byzantium. New York and Oxford: Oxford University Press. ISBN .
- Kazhdan, Alexander Petrovich; Constable, Giles (1982). People and Power in Byzantium: An Introduction to Modern Byzantine Studies. Washington, DC: Dumbarton Oaks. ISBN .
- Kazhdan, Aleksandr Petrovich; Epstein, Ann Wharton (1985). Change in Byzantine Culture in the Eleventh and Twelfth Centuries. Berkeley and Los Angeles: University of California Press. ISBN .
- Kean, Roger Michael (2006). Forgotten Power: Byzantium: Bulwark of Christianity. Shropshire: Thalamus. ISBN .
- King, David A. (Mart 1991). "Reviews: The Astronomical Works of Gregory Chioniades, Volume I: The Zij al- Ala'i by Gregory Chioniades, ; An Eleventh-Century Manual of Arabo-Byzantine Astronomy by Alexander Jones". Isis. 82 (1). ss. 116-118. doi:10.1086/355661.
- Klein, Holgen A. (2004). "Eastern Objects and Western Desires: Relics and Reliquaries between Byzantium and the West". Dumbarton Oaks Papers. Cilt 58. ss. 283-314. doi:10.2307/3591389. JSTOR 3591389.
- Köprülü, Mehmet Fuad (1992). The Origins of the Ottoman Empire. Translated and edited by Gary Leiser. Albany: State University of New York Press. ISBN . 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Kountoura-Galake, Eleonora (1996). Ο βυζαντινός κλήρος και η κοινωνία των "Σκοτεινών Αἰώνων ["The Byzantine Clergy and the Society of the 'Dark Ages'"] (Yunanca). Atina: Ethniko Idryma Erevnon. ISBN .
- Kuhoff, Wolfgang (2002). "Die diokletianische Tetrarchie als Epoche einer historischen Wende in antiker und moderner Sicht". International Journal of the Classical Tradition. 9 (2). ss. 177-194. doi:10.1007/BF02898434. JSTOR 30224306.
- Laiu, Angeliki E. (2002). "Exchange and Trade, Seventh-Twelfth Centuries". Angeliki E. Laiu (Ed.). . Washington, DC: Dumbarton Oaks. ss. 697-708. 30 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }}
- Laiu, Angeliki E.; Morisson, Cécile (2007). The Byzantine Economy. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Laiu, Angeliki E. (2002). "Writing the Economic History of Byzantium". Angeliki E. Laiu (Ed.). (PDF). Washington, DC: Dumbarton Oaks. ss. 3-8. 30 Eylül 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }}
- Lapidge, Michael; Blair, John; Keynes, Simon (1998). The Blackwell Encyclopaedia of Anglo-Saxon England. Malden: Blackwell. ISBN .
- Lenski, Noel (1999). "Assimilation and Revolt in the Territory of Isauria, From the 1st Century BC to the 6th Century AD". Journal of the Economic and Social History of the Orient. Cilt 42. ss. 413-465. doi:10.1163/1568520991201687. ISSN 0022-4995. JSTOR 3632602.
- Louth, Andrew (2005). "The Byzantine Empire in the Seventh Century". Paul Fouracre and Rosamond McKitterick (Ed.). The New Cambridge Medieval History (Volume I). Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Lowry, Heath W. (2003). The Nature of the Early Ottoman State. Albany, NY: State University of New York Press. ISBN . 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- (2005). Crusades: The Illustrated History. Ann Arbor: University of Michigan Press. ISBN .
- Magdalino, Paul (2002). "Medieval Constantinople: Built Environment and Urban Development". Angeliki E. Laiu (Ed.). . Washington, DC: Dumbarton Oaks. ss. 529-537. 30 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }}
- Magdalino, Paul (2002). The Empire of Manuel I Komnenos, 1143–1180. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Mango, Cyril A. (2007). Η Αυτοκρατορία της Νέας Ρώμης [Byzantium: The Empire of the New Rome] (Yunanca). Dimitris Tsoungarakis tarafından çevrildi. Atina: Educational Institution of the National Bank of Greece.
- Mango, Cyril A. (2002). The Oxford History of Byzantium. Oxford: Oxford University Press. ISBN .
- Matschke, Klaus-Peter (2002). "Commerce, Trade, Markets, and Money: Thirteenth-Fifteenth Centuries". Angeliki E. Laiu (Ed.). . Washington, DC: Dumbarton Oaks. ss. 771-806. 30 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }}
- McDonnell, Myles Anthony (2006). Roman Manliness: Virtus and the Roman Republic. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Meier, William N. (2003). "Die Inszenierung einer Katastrophe: Justinian und der Nika-Aufstand". Zeitschrift für Papyrologie und Epigraphik, 142. ss. 273-300. JSTOR 20191600.
- Merryman, John Henry; Perez-Perdomo, Rogelio (2007). The Civil Law Tradition: An Introduction to the Legal Systems of Europe and Latin America. Stanford University Press. ISBN .
- (1982). The Byzantine Legacy in the Orthodox Church. Yonkers: St Vladimir's Seminary Press. ISBN .
- Millar, Fergus (2006). A Greek Roman Empire: Power and Belief under Theodosius II (408–450). Berkeley and Los Angeles: University of California Press. ISBN .
- Miller, William (1907). "Monemvasia". The Journal of Hellenic Studies. Cilt 27.
- Moravcsik, Gyula (1970). Byzantium and the Magyars. Amsterdam: Hakkert.
- Neumann, Iver B. (2006). "Sublime Diplomacy: Byzantine, Early Modern, Contemporary". Millennium: Journal of International Studies. 34 (3). ss. 865-888. doi:10.1177/03058298060340030201. ISSN 1569-2981.
- Neville, Leonora Alice (2004). Authority in Byzantine Provincial Society, 950–1100. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Nicol, Donald M. (1993). The Last Centuries of Byzantium, 1261–1453 (İngilizce) (İkinci bas.). Londra: Rupert Hart-Davis Ltd. ISBN .
- Norwich, John Julius (1998). A Short History of Byzantium. Ringwood, Vic.: Penguin. ISBN .
- Norwich, John Julius (1982). A History of Venice. New York: Alfred A. Knopf Incorporated. ISBN . 9 Eylül 2017 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Temmuz 2016.
- Nystazopoulou-Pelekidou, Maria (1970). . Byzantina{{Ölü{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }} bağlantı|tarih=Nisan 2020 }} Symmeikta (Yunanca). Cilt 2. ss. 145-206. ISSN 1105-1639. 27 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2012.
- (1994). Byzantium and the Slavs. Yonkers: St Vladimir's Seminary Press. ISBN .
- Oikonomides, Nikos (1999). . Byzantina{{Ölü{{Ölü[] bağlantı|tarih=Nisan 2020 }} bağlantı|tarih=Nisan 2020 }} Symmeikta. Cilt 13. ss. 9-22. ISSN 1105-1639. 27 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2012.
- (1969). History of the Byzantine State. New Brunswick: Rutgers University Press. ISBN .
- Ostrogorsky, George (1959). "The Byzantine Empire in the World of the Seventh Century". Dumbarton Oaks Papers. Cilt 13. ss. 1-21. doi:10.2307/1291127. JSTOR 1291126.
- ; Karolidis, Pavlos (1925). Ιστορία του Ελληνικού Έθνους ["History of the Greek Nation"], vol. 4 (Yunanca). Eleftheroudakis.
- Parry, Kenneth (1996). Depicting the Word: Byzantine Iconophile Thought of the Eighth and Ninth Centuries. Leiden and New York: Brill. ISBN .
- Patterson, Gordon M. (1995) [1990]. The Essentials of Medieval History: 500 to 1450 AD, the Middle Ages. Piscataway: Research and Education Association. ISBN .
- Perrottet, Tony (2004). The Naked Olympics: The True Story of the Ancient Games. Random House. ISBN .
- Postan, Michael Moïssey; Miller, Edward; Postan, Cynthia (1987). The Cambridge Economic History of Europe (Volume 2). Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- Pounds, Norman John Greville (1979). An Historical Geography of Europe, 1500–1840. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN .
- (2000) [1999]. The Templars: The Dramatic History of the Knights Templar, The Most Powerful Military Order of the Crusades. New York: St. Martin's Press. ISBN .
- Reinert, Stephen W. (2002). "Fragmentation (1204–1453)". Cyril Mango (Ed.). The Oxford History of Byzantium. Oxford: Oxford University Press. ss. 248-283. ISBN .
- Rice, David Talbot (1968). Byzantine Art (3rd Edition). Harmondsworth: Penguin Books Limi
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Dogu Roma Imparatorlugu veya Bizans Imparatorlugu ya da kisaca Bizans Gec Antik Cag ve Orta Cag boyunca Roma Imparatorlugu nun devami seklinde var olan ve baskenti Konstantinopolis gunumuzde Istanbul onceleri Byzantion olan ulke 5 yuzyilda Bati Roma Imparatorlugu nun dagilisi ve cokusu surecinden sonra ayakta kalan imparatorluk 1453 te Osmanli ya yenik dusunceye kadar yaklasik bin yil boyunca var olmaya devam etmistir Var oldugu surenin basi ve ortalarini kapsayan cogunda Avrupa da ekonomik kulturel ve askeri bakimdan en guclu ulkeydi Bizans Imparatorlugu ve Dogu Roma Imparatorlugu terimleri ulkenin yikilisindan sonraki tarihciler tarafindan yaratilmis olup imparatorluk vatandaslari kendi ulkelerine Roma Imparatorlugu Grekce Basileia tῶn Ῥwmaiwn tr Basileia ton Rhōmaiōn Latince Imperium Romanum veya Romania Grekce Ῥwmania Rhomania kendilerineyse Romalilar demekteydi Bizans ImparatorluguBasileia tῶn Ῥwmaiwn330 1453Imparatorlugun son donemde kullandigi bayrak ArmaBizans Imparatoru Buyuk Justinianus devrinde en genis sinirlar 555sDogu Roma Imparatorlugu nun her bir imparatorluk hanedani altindaki bolgesel gelisimi BaskentKonstantinopolis gunumuz Istanbul u Yaygin dil ler Gec Latince ve Orta Cag YunancasiResmi dinHristiyanlikDemonimBizans RumuImparator 306 337I Konstantin ilk 408 450II Theodosius 474 475 476 491Zeno 527 565I Justinianus 610 641Herakleios 717 741III Leon 797 802Irini 867 886I Basileios 976 1025II Basileios 1081 1118I Aleksios 1143 1180I Manuil 1261 1282VIII Mihail 1449 1453XI KonstantinosTarihce Kurulusu11 Mayis 330 I Theodosius un olumunden sonra Dogu Bati olarak nihai bolunme17 Ocak 395 Bati Roma Imparatorlugu nun cokusu4 Eylul 476 Dorduncu Hacli Seferi Katolik Haclilar tarafindan Latin Imparatorlugu nun kurulmasi12 Nisan 1204 VIII Mihail tarafindan Konstantinopolis in tekrar alinmasi25 Temmuz 1261 Konstantinopolis in Dususu29 Mayis 1453Nufus 45716 000 000 56526 000 000 7757 000 000 102512 000 000 13202 000 000Para birimiSolidus denarius ve hyperpyron 4 yuzyildan 6 yuzyila kadar yasanan bazi goze carpan olaylar Roma Imparatorlugu nun Grek Dogu ve Latin Bati seklinde ayrisma surecini belirledi I Konstantin h 324 337 imparatorlugu yeniden organize ederek Konstantinopolis i baskent yapti ve Hristiyanlik dinini yasallastirdi I Theodosius h 379 395 doneminde Hristiyanlik ulkenin devlet dini olarak kabul edildi ve diger dinler yasaklandi Son olarak Herakleios zamaninda h 610 641 imparatorlugun askeri ve idari sistemi yeniden yapilandirildi ve Latince yerine Yunanca resmi dil olarak benimsendi Boylece her ne kadar Roma devleti ve devlet gelenekleri surdurulduyse de Konstantinopolis cevresinde Latin den ziyade Yunan kulturu ve Ortodoks Hristiyanlik geleneklerine gore sekillendiginden oturu modern tarihciler Bizans i Antik Roma dan ayirir Imparatorlugun sinirlari ulkenin var oldugu sure icinde bazi gerileme ve toparlanma donguleriyle kendini belli eden kayda deger degisiklikler gosterdi I Justinianus h 527 565 doneminde Kuzey Afrika Italya ve bizzat daha sonraki iki asir elde tutulacak olan Roma sehri de dahil olmak uzere Bati Akdeniz kiyilari yeniden ele gecirildi ve imparatorluk en genis sinirlarina eristi Mauricius h 582 602 doneminde ulkenin dogu sinirlari genisledi ve kuzey saglamlastirildi Ancak imparator bir suikaste kurban gidince Bizans Sasani Savasi 602 628 patlak verdi ve kaynaklar bakimindan zayiflayan Bizans Imparatorlugu 7 yuzyilda Islam in yayilisi surecinde cok buyuk toprak kayiplari yasadi Birkac yil icerisinde en zengin illeri olan Misir ve Suriye yi Araplara kaybetti Makedon Hanedani 10 11 yuzyillar suresince imparatorluk sinirlari tekrar genisledi ve iki yuzyil suren Makedon Ronesansi yasandi Bu donem 1071 Malazgirt Savasi sonrasi Anadolu da baslayan buyuk toprak kayiplariyla son buldu Bu savasta yasanan kayip sonucunda Turkler Anadolu ya yerlesmeye basladi Komninos Restorasyonu sirasinda imparatorluk yeniden toparlandi Oyle ki 12 yuzyilda Konstantinopolis Avrupa nin en zengin sehriydi Ancak 1204 te Dorduncu Hacli Seferi sirasinda baskent yagmalaninca ve ulke topraklari birbiriyle yarisan Bizansli Yunan ve Latin kralliklari arasinda bolusturulunce imparatorluk buyuk bir darbe aldi Her ne kadar 1261 de Konstantinopolis geri alinip toparlansa da Bizans Imparatorlugu var oldugu son iki yuzyil boyunca bolgede birbiriyle kapisan birkac devletcikten biri olarak kaldi Geriye kalan topraklari 15 yuzyil boyunca Osmanlilar tarafindan asama asama fethedildi 1453 te Osmanli Imparatorlugu Konstantinopolis i fethedince Bizans Imparatorlugu sona erdi TerimlendirmeBizans klivanion Klibanion Osmanli onculudur Roma Imparatorlugu nun son donemlerinden bahsetmek uzere Bizans sozcugunun ilk kullanimi 1557 de Alman tarihci Hieronymus Wolf un tarih kaynaklari koleksiyonu Corpus Historiae Byzantinae ye dayanir Terim kaynagini Konstantin in baskenti Konstantinopolis olarak adlandirmasindan once sehrin ismi olan Byzantion dan alir Sehrin bu eski adi Konstantin den sonra tarihi ve edebi kaynaklar disinda hemen hemen hic kullanilmaz 1648 de Byzantine du Louvre Corpus Scriptorum Historiae Byzantinae ve 1680 de Du Cange in Historia Byzantina eserleri yayimlaninca Bizans terimi Montesquieu gibi Fransiz yazarlari arasinda populerlik elde etti Ancak terim Bati dunyasinda 19 yuzyil ortalarina kadar genel bir kabullenim gormedi Bizans Imparatorlugu kendi halki tarafindan Roma Imparatorlugu Romalilarin Imparatorlugu Latince Imperium Romanum Imperium Romanorum Yunanca Grekce Basileia tῶn Ῥwmaiwn Basileia tōn Rhōmaiōn Grekce Ἀrxὴ tῶn Ῥwmaiwn Arche tōn Rhōmaiōn Romania Latince Romania Yunanca Grekce Ῥwmania Rhōmania Roma Cumhuriyeti Latince Res Publica Romana Yunanca Grekce Politeia tῶn Ῥwmaiwn Politeia tōn Rhōmaiōn Graikia Yunanca Graikia ve ayrica Rhōmais Yunanca Grekce Ῥwmais gibi adlarla ifade ediliyordu Vatandaslar kendilerini Romaioi ve Graikoi seklinde adlandiriyorlardi Oyle ki 19 yuzyil gibi gec bir doneme kadar Rumlar siklikla kendi ana dillerini Romaika ve Graikika seklinde tanimlamaktaydi Her ne kadar Bizans Imparatorlugu tarihi boyunca coklu bir etnik karaktere sahip olsa da ve Romano Hellenistik geleneklerini surdurup korusa da doneminin batili ve kuzeyli cagdaslari tarafindan surekli artan Yunan bilesenleriyle tanimlandi Bizans Imparatorlugu nu Roma Imparatorlugu nun prestijinden ayri tutmak amaciyla batinin yeni kralliklari arasinda kullanilan Grek Yunan Imparatorlugu Latince Imperium Graecorum ve Grek Yunan Imparatoru Imperator Graecorum gibi terimlere ara sira rastlanilmaktadir Bizans imparatorunun mesru Roma imparatoru olmasina yonelik otoritesi Papa III Leo 800 yilinda Sarlman i Imperator Augustus olarak taclandirinca sarsildi Roma daki dusmanlarina karsi Sarlman in destegine ihtiyac duyan Leo o sirada Roma Imparatorlugu tahtinda bir erkegin oturmayisi bahanesini kullanarak burada bir boslugun bulundugunu ve dolayisiyla kendinin herhangi bir imparatoru taclandirabilecegini one suruyordu Papalar ve batili krallar Roman Romali terimini Bizans imparatorlari icin kullandiklari zaman Imperator Romanorum Turkce Romalilarin imparatoru yerine Imperator Romaniae Turkce Romania nin imparatoru terimini kullanmayi tercih ettiler Bunlardan birincisi Sarlman ve ondan sonra gelenler icin kullanilmaktaydi Islam ve Slav dunyasinda boyle bir ayrim hic olmamistir ve Bizans Roma Imparatorlugu nun devami olarak gorulmustur Islam dunyasinda Roma Imparatorlugu birincil olarak Rum seklinde ifade edilmekteydi 20 yuzyila kadar Millet i Rum veya Roma devleti terimleri Osmanlilar tarafindan eski Bizans a ait Osmanli topraklari icindeki Ortodoks Hristiyan toplulugu kimseler icin kullanilmistir TarihceErken tarih Rafael in ogrencileri tarafindan yapilan Konstantin in Vaftizi adli resim 1520 1524 fresk Vatikan Apostolik Sarayi Eusebius un kayitlarina gore Konstantin vaftiz torenini olumunden kisa sure onceye kadar erteledi Roma ordusu Guneybati Avrupa ve Kuzey Afrika da dahil olmak uzere Akdeniz bolgesinin tamamini kaplayan bircok kiyi bolgesini ele gecirdi Bu bolgeler hem kentsel hem de kirsal halklar barindiran farkli kulturel topluluklara aitti Genel olarak dogu illeri batidakilere gore daha kentlesmis durumdaydi Dogu illeri Makedonya Imparatorlugu altinda daha once birlestirilmis ve Grek Yunan kulturu etrafinda Helenlestirilmisti Bati doguya gore 3 yuzyilda yasanan dengesizlikten cok daha agir etkilendi Yerlesik Helenlesmis doguyla daha genc Latinlesmis bati arasindaki farklilik devam etti ve daha sonraki yuzyillarda cok buyuk bir onem arz etmeye basladi Bu iki dunya arasindaki uzaklasma da boylece gerceklesmis oldu Gucun merkezsizlesmesi Kontrolu saglamak ve yonetimi iyilestirmek adina 285 324 337 350 364 392 ve 395 480 yil araliklarinda Roma imparatorunun isleri farkli kisilere dagitildi Her ne kadar idari bolumlenmeler cesit cesit olsa da genel olarak bati ve dogu arasinda bir is bolumunu iceriyordu Her bir bolumlenme bir guc paylasimi hatta is paylasimi bicimindeydi Temel olarak imperium bolunmez olarak kabul edildigi icin parcalanmis bolumleri yoneten es imparatorlar birbirlerini rakip hatta dusman olarak kabul etseler dahi ulke en nihayetinde yasal bir butundu 293 te imparator Diocletianus yeni bir idari sistem olusturdu tetrarsi ve boylece imparatorlugun tehlike altindaki bolgelerindeki guvenligi garantilemeye calisti Kendini bir es imparatorla Augustus iliskilendirdi ve her es imparator bunun ardindan Caesar lakapli genc birer meslektas edinerek yonetimi paylasti ve bu genc imparatorlar daha sonra daha kidemli olan meslektaslarinin yerini aldi Ancak 313 te tetrarsi coktu ve birkac yil sonra I Konstantin imparatorlugun iki idari bolgesini birlestirerek tek bir Augustus olarak basa gecti Yeniden merkezlesme 330 da Buyuk Konstantin imparatorlugun merkezini Byzantion sehrinin bulundugu yere ikinci bir Roma Nova Roma olarak kurdugu Konstantinopolis e tasidi Sehir Avrupa ve Asya ile Akdeniz ve Karadeniz arasindaki ticaret rotalarinin uzerinde stratejik bir konumdaydi Konstantin imparatorlugun askeri mali sivil ve dini kuruluslarinda onemli degisikliklere gitti Ozel olarak surdurdugu ekonomik politikalari bazi akademisyenler tarafindan tedbirsiz maliye seklinde tanimlanmaktadir fakat bizzat kendinin on ayak oldugu altin solidus istikrarli bir para birimi olarak ekonomiyi donusturdu ve kalkinmayi tesvik etti Konstantin doneminde Hristiyanlik devletin resmi bir dini olmadiysa da imparatorluk tercihi olmanin ayricaligini yasadi cunku Konstantin imparatorlarin dini ilkeler uzerine sorgulama yapabilmesinin onune gecen prensipler ortaya koydu ve imparatorlar artik bu is icin genel eklesiyastik konsillere basvurmak zorundaydi ve Birinci Iznik Konsili ni toplamasi Konstantin in kilisenin birligine olan ilgisini ve kendinin bunun basinda olma niyetini gostermektedir Coktanriciligin ulke capinda yeniden canlanmasi icin kararli adimlariyla bilinen Julianus 361 de basa gecince Hristiyanlik dininin yayilisi kesintiye ugradi ve imparator kilise tarafindan Donme Julianus olarak adlandirildi Bu surec imparator 363 te bir savasta oldurulunce bitti Theodosius Surlari nin restore edilmis kismi I Theodosius 379 395 imparatorlugun dogusunu ve batisini beraber yoneten son imparatordu 391 ve 392 yillarinda Pagan festivalleri kurbanlari pagan tapinaklarina ve ibadet mekanlarina girisler yasaklandi Olimpiyat Oyunlari nin sonuncusunun 393 yilinda yapildigina inanilmaktadir 395 te I Theodosius imparatorluk makamini ogullari Arcadius dogu ve Honorius bati arasinda mustereken paylastirarak idari yapilanmayi tekrar bolmus oldu 5 yuzyilda batinin yasadigi zorluklarin pek cogu doguda kendini gostermedi Bunun hatri sayilir sebeplerinden biri doguda daha gelismis kentsel bir kulturun olusu ve daha zengin finansal kaynaklar sebebiyle dusmanlarin haraclarla bastirilabilmesi ile parali askerlerin tutulabilmesiydi Bu basari II Theodosius a Roma yasasinin kanunlastirilmasi ve Konstantinopolis Surlari na eklemeler yapilmasi gibi projelere odaklanmak icin firsat verdi ve sehir 1204 e kadar butun saldirilara dayandi Theodosius Surlari nin buyuk kismi gunumuze ulasmistir Hunlar i savusturmak icin Theodosius Attila ya cok buyuk miktarlarda yillik harac vermek zorunda kaldi Kendinden sonra gelen Marcianus bu haraci vermeyi reddetse de Attila zaten ilgisini coktan Bati ya yoneltmisti 453 te Attila olunce Hun Imparatorlugu coktu ve geriye kalan Hunlar in pek cogu Konstantinopolis tarafindan parali asker olarak goreve alindi Bati Roma Imparatorlugu nun dususu Leo I dogu ve Majorian bati MS 460 doneminde Roma Imparatorlugu Batidaki Roma egemenligi yirmi yildan daha az surecektiyse de dogu bolgeleri I Justinianus un yeniden fetihlerine kadar sabit kalacakti Attila nin cokusunden sonra Dogu Imparatorlugu bariscil bir donemin tadini cikardi Ancak Bati Imparatorlugu nda durum daha kotuye gidiyordu cunku Cermen halklarinin devamli gocleri ve genislemesi suruyordu bu ulkenin yikilisi tam olarak Romali Cermen general Odoacer in Bati Roma imparatoru Romulus Augustulus u gorevden aldigi 476 yilina tekabul eder 480 yilinda Bati imparatoru Julius Nepos un olumuyle Dogu imparatoru Zeno ulkenin tek otoritesi haline geldi O sirada Italya nin hakimi olan Odoacer sozde Zeno nun astiydi ancak tam bir ozerklikle hareket ediyordu ve sonunda da imparatora karsi beliren isyanlara destek sagladi Zeno Moesia ya yerlesmeye baslamis isgalci Ostrogotlar ile anlasmaya vardi ve Odoacer den kurtulmak adina Gotik krali Teoderik i magister militum per Italiam Italya baskomutani vasfiyla Italya ya yurumek uzere ikna etti Teoderik Italya yi fethedince Zeno Dogu Imparatorlugu nu boylesi basa cikilmaz bir asttan Odoacer kurtarmis ve bunu imparatorlugun kalbinden uzakta birini Teoderik gondererek yapmisti Odoacer in 493 teki yenilgisinden sonra Teoderik Italya yi fiilen yonettiyse de dogu imparatoru tarafindan hicbir zaman kral rex unvaniyla taninmadi 491 de Roma asilli yasli kamu hizmet gorevlisi olan I Anastasius imparator olduysa da yeni imparatorun askeri gucu Isauria direnisine kadar kendini gostermedi Anastasius caliskan bir reformcu ve is bilir bir yonetici olarak kendini gosterdi I Konstantin in tedavule soktugu para sistemini mukemmellestirdi ve gunluk hayatta kullanilan bakir follisin agirligini net olarak ayarladi Bunun yaninda vergi sistemi icin reformlar getirdi ve khrisargiron vergisini kaldirdi 518 de Anastasius oldugunde Devlet Hazinesi nde 150 ton gibi devasa miktarda altin bulunmaktaydi Justinyen Hanedani I Justinianus Ravenna daki unlu mozaiklerde tasvir edilir Theodora Justinianus un karisi Ravenna daki unlu mozaiklerde tasvir edilir Justinyen Hanedani I Justinus ile baslar Okuma yazmasi olmadigi halde askeri rutbe bakimindan yukselerek 518 de imparator oldu Kendisini 527 de kendi hukumdarligi sirasinda da muhtemelen ozel yetkilere sahip olan yegeni I Justinianus izler Gec antik cagin en onemli isimlerinden ve buyuk ihtimalle Latinceyi anadili olarak konusan son Roma imparatoru olan Justinianus nevi sahsina munhasir bir donem dizayn etti Bu donemde hirsli fakat kismen hayata gecirilmis renovatio imperii veya Imparatorlugun restorasyonu ilkesi goze carpar Imparatorun karisi Theodora da yonetimde oldukca etkiliydi 529 da Justinianus Kapadokyali Ioannis tarafindan yetki verilmis on kisilik komisyon atayarak Roma yasalarini gozden gecirtti ve Corpus Juris Civilis adiyla bilinen yasalari ve hukukcu alintilarini kanunlastirdi 534 te Corpus guncellendi ve Justinianus tarafindan 534 ten sonra konulan yasalar ile beraber geriye kalan Bizans doneminin hukuk sistemi buyuk olcude cizilmis oldu Corpus bircok modern devletin hukuk duzeninin temelini olusturur 532 de Justinianus dogu sinirlarini guvenceye almak adina I Husrev ile antlasma imzaladi ve Sasaniler e yillik buyuk haraclar vermeye razi oldu Ayni yil Konstantinopolis te buyuk bir ayaklanmadan daha da guclenerek sag kurtuldu Nika ayaklanmasi fakat bu olay sonunda imparatorun emriyle 30 ila 35 bin insan olduruldu Justinianus 533 te bati fetihlerini generali Belisarius u 429 dan beri baskenti Kartaca ile birlikte Vandallar in hakimiyeti altinda olan Afrika eyaletini tekrar ele gecirmek uzere gonderdiginde baslatmis oldu Bu fetihler beklenmedik bir kolaylikla kazanilsa da 548 e kadar buyuk yerel kabileler bastirilamadi Ostrogot Italya sinda Teoderik onun yegeni varisi Athalarik ve kizi Amalasuintha olunce Amalasuintha nin katili Theodahad h 534 536 basa gecti fakat bu yeni otorite daha gucsuzdu 535 te Sicilya ya yapilan bir Bizans seferi kolayca basariya ulastiysa da Gotlar direnislerini guclendirdiler ve Belisarius un basarili Napoli ve Roma kusatmalari sonucunda Ravenna yi ele gecirdigi 540 a kadar herhangi bir zafer elde edilmedi 535 536 da Theodahad Papa I Agapetus u Konstantinopolis e gondererek Bizans guclerinin Sicilya Dalmacya ve Italya dan cekilmesini rica etti Her ne kadar Agapetus Justinianus la baris imzalama gorevinde basarili olamasa da Theodora nin tum destegine ve korumasina ragmen Monofizit I Anthimos kinandi ve en azindan bu konuda basarili olmus oldu Ostrogotlar kisa surede Kral Totila komutasi altinda birleserek Roma yi 546 da ele gecirdi 544 te Italya ya gonderilmis olan Belisarius sonunda 549 da Konstantinopolis e geri cagrildi Ermeni hadimi Narses in Italya ya 35 000 kisilik bir orduyla varisi 551 sonu Gotik geleceginde yeni bir yon cizdi Totila Taginae Muharebesi nde yenildi ondan sonra gelen Teya da Mons Lactarius Savasi nda Ekim 552 yenik dustu Birkac Gotik garnizonunda devam eden direnise ve Franklar ve Alamanlar in ardisik isgallerine ragmen Italyan yarimadasi icin yapilan savas sona erdi 551 de Vizigot Hispania sindan bir asil olan Athanagild Justinianus tan krala karsi yaptiklari ayaklanma icin yardim istedi ve imparator basarili bir komutan olan Liberius un altinda bir birligi onlara gonderdi Boylece Bizans Herakleios donemine kadar Iber Yarimadasi nda bir sahil kesimini elinde tuttu Doguda Roma Pers savaslari 561 de Justinianus ile Husrev in elcilerinin elli yillik bir baris imzalamasina kadar surdu 550 lerin ortalarina dogru Justinianus Balkanlar haricinde savastigi pek cok cephede galibiyet kazanmisti Balkanlar da Slavlar ve Gepidler surekli akinlarina devam ediyordu Sirplar ve Hirvatlar in dahil oldugu kabileler Herakleios doneminde Balkanlar in kuzeybatisina yerlestirildi Justinianus Belisarius u emekliliginden geri cagirdi ve yeni Hun tehlikesini bertaraf etti Tuna Nehri donanmalarinin guclendirilmesi Kutrigur Hunlari nin geri cekilmesine ve Tuna nin gerisine guvenli gecisleri garantileyen bir antlasma imzalanmasina yol acti Her ne kadar coktanricilik 4 yuzyildaki Konstantin zamanindan beri geleneksel Greko Romen kulturu 6 yuzyilda halen Dogu Imparatorlugu nda etkiliydi Ioannis Filoponus gibi filozoflar bu donemde Hristiyan dusunce ve deneyciligine ek olarak var olan neoplatonik fikirlere dikkat ceker Ancak Helenistik felsefe yerini yavas yavas yeni Hristiyan felsefesine birakti 529 da Platon Akademisi nin kapatilmasi onemli bir kilometre tasidir Besteci Romanos tarafindan yazilan ilahiler Kutsal Liturji nin gelisimini isaret ederken mimar Miletli Isidoros ve Trallesli Anthemius Kutsal Bilgelik Kilisesi veya bilinen adiyla Ayasofya yi Nika ayaklanmasi sirasinda yikilan onceki bir kilisenin yerine insa etti 537 de tamamlanan Aya Sofya Bizans mimarlik tarihindeki en goze carpan eserlerden biri olarak varligini surdurmektedir 6 ve 7 yuzyillarda imparatorlukta veba salginlari patlak verdi Bu salginlar nufusu tahrip ettigi gibi ekonomik kayiplara yol acarak ulkeyi gucsuzlestirdi Dogu Roma Imparatorlugu MS 600 de Mauricius doneminde 565 te Justinianus oldugunde kendinden sonra gelen II Justinus Perslere yuksek miktarlarda harac odemeyi reddetti Bu sirada Cermen Lombardlar Italya yi isgal etti yuzyilin sonunda Italya nin sadece ucte biri Bizans elindeydi Justin den sonra gelen II Tiberius dusmanlari arasinda secim yapti ve Avarlar a yardim ederek Persler e savas ilan etti Tiberius un generali Mauricius dogu sinirlarinda basarili bir sefer yurutse de Avarlar aldiklari yardimlara ragmen dizginlenmemisti Avarlar Balkanlar da ilerleyerek 582 de Sirmium kalesini ele gecirdi ve Slavlar Tuna nin karsisinda seferlere basladi Bu sirada Tiberius un yerini alan Mauricius Pers ic savasina mudahale etti mesru II Husrev i tekrar tahta cikartarak kizini onunla evlendirdi Mauricius un damadiyla anlasmasi neticesinde Bizans in sinirlari doguya dogru genisledi ve enerjik imparator dikkatini Balkanlar a odaklama sansi buldu 602 itibariyla basarili Bizans seferleri Avarlari ve Slavlari Tuna nin gerisine itti Ancak Mauricius un Avarlar tarafindan alinan birkac bin esiri icin fidyeyi reddetmesi ve birliklerini kis ortasinda Tuna ya surmus olmasi onun sanini kisa surede asagiya cekti Phocas adinda bir subay birlikleri Konstantinopolis e geri getirerek bir isyan cikardi Mauricius ve ailesi kacmaya calisirken olduruldu Daralan sinirlar Herakleios Hanedani Avar Sasani Slav guclerinin birlikte ustlendikleri Konstantinopolis Kusatmasi 626 Romanya daki Moldovița Manastiri ndaki duvar resimlerinde goruluyor 650 yilinda Bizans Imparatorlugu bu yil itibariyla Bizans Afrika Eksarhligi haric butun guney eyaletlerini kaybetmisti Phocas in Mauricius u oldurmesinin ardindan Husrev bunu Mezopotamya eyaletini isgal etmek icin bir bahane olarak kullandi Bircok Bizans kaynaginda hic degismeden zorba olarak anilan ve halk tarafindan tutulmayan Phokas Senato onderliginde kendine bircok komplonun kuruldugu bir isimdi Herakleios 610 yilinda Kartaca dan ucuna ikon ilistirilmis bir gemiyle Konstantinopolis e gelerek Phocas i yerinden etti Herakleios un basa gecmesiyle Sasani ilerleyisi Levant in derinliklerine dogru iyice yayildi ve Sasaniler Sam ve Kudus u ele gecirerek Gercek Hac i alip Tizpon a goturdu Buna misillemeyle yanit veren Herakleios icin bu mucadele bir kutsal savas karakterindeydi ve askeri sembol olarak Isa nin acheiropoietos goruntusunu kullanildi benzer bir sekilde Konstantinopolis 626 yilinda Avar Sasani Slav gucleri tarafindan kusatildiktan sonra elde edilen zafer Patrik Sergios un sehir surlarinda yuruyus esliginde tasidigi Meryem Ana nin ikonuna atfedilmisti Yine bu kusatma sirasinda Bizans Sasani Savasi zirve noktasina erismisti ve ittifak ordusu 626 nin Haziran ve Temmuz aylari arasinda Konstantinopolis i kusatmis oldu Bunun hemen ardindan Sasani kuvvetleri Anadolu ya cekilmek zorunda kaldi Bunun ardindan Herakleios un kardesi Theodorus un Sasani generali Sahin i yenilgiye ugrattigi haberi gelince Pers yenilgisi kesinlesti Bunun uzerine Herakleios Sasani Mezopotamya sina tekrar isgal kuvvetleri yolladi Ana Sasani kuvvetleri Ninova da 627 de yenilgiye ugratildi ve 629 da Herakleios Gercek Hac i o sirada savas nedeniyle anarsinin ve ic savasin hukum surdugu Sasani baskenti Tizpon dan alarak buyuk bir solenle Kudus e goturdu Nihayetinde Persler butun kuvvetlerini geri cekip eskiden Roma nin elinde olan Misir Levant Mezopotamya ve Ermenistan topraklarini Bizans a onceden 595 yili dolaylarinda yapilmis bir antlasmaya tekrar uyarak geri verdi Bu savas Bizans ve Sasani imparatorluklarini oldukca zayiflatti ve onlari hemen sonraki yillarda ortaya cikan Musluman kuvvetlerine karsi son derece hassas hale getirdi Bizanslilar 636 daki Yermuk Muharebesi nde Araplara karsi cok agir bir yenilgiye ugradi Tizpon ise 637 de dustu Konstantinopolis Kusatmasi 674 678 O siralarda Suriye ve Levant i sikica kontrol altinda tutan Araplar Anadolu iclerine sik sik isgalci kuvvetler yolluyordu ve 674 678 arasinda dogrudan Konstantinopolis kusatildi Arap donanmasi Rum atesi tekniginin de yardimiyla puskurtuldu ve Emeviler ile otuz yillik ateskes imzalandi Buna karsin Anadolu isgalleri son hiz devam ediyordu ve buradaki halk eski sehir surlari icinde daha kucuk alanlara duvarlar ordugunden veya yakindaki kalelere tasindigindan klasik kent kulturu iyice bozuldu Konstantinopolis in nufusu bu surecte 500 000 den 40 000 70 000 araligina kadar geriledi ve diger sehirler gibi kismen kirsallasti Sehir Bizans 618 de Misir i once Perslere sonra Araplara kaptirinca ucretsiz tahil tasimaciligi hakkini kaybetti ve halka bugday dagitimi durma noktasina geldi Eski yari ozerk belediye kuruluslarinin yok olmasiyla ortaya cikan bosluk Anadolu yu eyaletlere ayiran ve kent yonetiminin imparatorluk idaresine dogrudan sorumlu oldugu belirli ordulara birakildigi thema sistemiyle dolduruldu Bu sistemin kokenleri Herakleios un gecici kurallarindan kaynaklanabiliyor olabilir fakat 7 yuzyil boyunca imparatorluk yonetiminin yepyeni bir sistemi haline donustu Imparatorlugun 7 yuzyilda yasadigi toprak kayiplarini izleyen bu devasa kulturel ve kurumsal yeniden yapilanma Akdeniz in dogusundaki Romalilik kavraminin kirilmasina ve bundan sonrasinda Bizans in Roma nin dogrudan devami olmaktan ziyade herhangi bir baska ardil ulke olarak okunarak daha iyi anlasilir hale gelmesine yol actigi soylenegelmistir Rum atesi ilk defa Bizans donanmasi tarafindan Bizans Arap Savaslari sirasinda kullanildi Madrid Skilicis Biblioteca Nacional de Espana Madrid Balkanlar dan cok sayida birligin once Persler sonra Araplar ile savasmak uzere ayrilmasi Slav halklarinin yarimadanin guneyine dogru yayilmasina zemin hazirladi Bunun bir sonucu olarak Balkanlar da da Anadolu da oldugu gibi bircok sehir kucuk surlu yerlesimlere buzustu 670 lerde Bulgarlar Hazarlar in gelisiyle Tuna nin guneyine gecmeye basladi 680 de bu yeni yerlesimleri dagitmak uzere gonderilen Bizans kuvvetleri yenilgiye ugradi 681 de IV Konstantinos Bulgar hani Asparuh ile bir antlasma imzaladi ve yeni Bulgar devleti daha once ismen de olsa Bizans yonetimini taniyan birkac Slav kabilesi uzerinde bagimsizlik elde etti 687 688 de Herakleios Hanedani nin son imparatoru II Justinianos Slavlara ve Bulgarlara karsi bir sefer duzenleyerek kayda deger kazanimlar elde etti Ancak imparatorun Trakya dan Makedonya ya kadar savasmak zorunda kaldigi gercegi Bizans in Balkanlar in kuzeyinde ne denli hakimiyet kaybina ugradiginin ipuclarini vermektedir II Justinianos siddetli vergilendirme ve yabancilar i idari konumlara yerlestirme yollarini kullanarak kent aristokrasisinin gucunu kirmaya calisti Sonrasinda 695 yilinda yetkileri elinden alindi ve once Hazarlar a sonra Bulgarlar a sigindi 705 te Bulgar hani Tervel in ordulariyla Konstantinopolis e geri dondu tahtini tekrar aldi ve dusmanlarina karsi bir korku kralligi insa etti Son kez yine kent aristokrasisi destegiyle tahttan indirildigi 711 yili Herakleios Hanedani nin sonunu getirdi Isauria Hanedani ndan I Basileios donemine kadar III Leo doneminde Bizans Imparatorlugu c 717 Cizgili alanlar devamli Arap isgali altinda olan topraklari gostermektedir III Leon 718 de Arap istilasini geri puskurttu ve kendini Anadolu daki themalari yeniden organize edip saglamlastirmaya adadi Kendinden sonra gelen V Konstantinos Suriye nin kuzeyinde kayda deger zaferler kazandi ve Bulgar gucunu kirdi Slav Thomas in 820 ler basinda cikardigi isyan sonrasi Bizans in gucsuzlugunden yararlanan Araplar toparlanip Girit i fethetti Bunun yaninda Sicilya ya basarili bir sefer duzenledilerse de 863 te general Petronas Melitene Malatya emiri Omer bin Abdullah yi agir bir yenilgiye ugratti Krum Han onderligindeki Bulgar tehlikesi de bu siralarda tekrar ortaya cikti fakat 815 816 yillarinda Krum un oglu Omurtag Bizans imparatoru V Leon ile bir antlasma imzaladi Ikonoklazm uzerine dini tartismalar 8 ve 9 yuzyillar boyunca imparatorlugun bir asirdan fazla ana gundemi olan ikonoklazm tartismalari goruldu Ikonlar burada her turlu dini gorsel ifade edilmektedir 730 yili civarinda Leon ve Konstantinos tarafindan yasaklandi ve bu durum ulke capinda ikonofillerin ikonlari savunanlar ayaklanmasina neden oldu Imparatorice Irini nin calismalari sonucunda 787 de Ikinci Iznik Konsili toplandi ve ikonlara tapilmamasi sadece saygi gosterilmesi kararlastirildi Irini nin Sarlman la evlenme planlari bilinir ancak Gunah Cikartici Theofanis e gore bu planlar Irini nin favorilerinden olan Aetios yuzunden suya dusmustur 9 yuzyil baslarinda V Leon ikonoklazm yasalarini tekrar yururluge soktuysa da 843 te imparatorice Theodora Patrik Methodios un yardimiyla ikonlara saygiyi tekrar yururluge soktu Ikonoklazm Dogu ve Bati arasindaki yabancilasmanin artmasinda onemli bir rol oynadi Bu ayrismalar Papa I Nikolas in Fotios un patrik olmasina tepki gostermesiyle ortaya cikan Fotios bolunmesi ile daha da kotulesti Iki ikonoklazm arasi donem Savunma onlemlerine de agirlik veren I Nikiforos 7 yuzyildan beri suregelen topraga bagli temelli savunma sisteminde ufak degisiklikler yapmistir Etkin bir ordu olusturmak icin sayilari yeterli olmayan ve kendi techizatlarinin giderlerini karsilayabilecek maddi guce sahip olan stratioteslerin yani sira daha az gelirli koyluler de sistem icerisinde dahil edilmis techizat bedellerini toparlayabilmeleri adina da bagli olduklari topragi birkac kisiyle paylasma serbestiyeti taninmistir Boylece ordu mevcudu cogaltilmistir Ayni girisim o doneme dek boyle bir sisteme bagli olmayan denizciler icin de yapilmis devlet arazileri yine devletin belirledigi fiyattan zorunlu olarak askerlere satilmistir Onceki yuzyillarda gorulen iskan siyasetine benzer olarak Kucuk Asya daki halkini ya yerlestiren I Nikiforos bu kisileri de bu cografyada stratiotes nizami kapsamina almistir Sarlman I Nikiforos u edinmis oldugu imparator unvanini tanimasi icin sikistirmis ve Dalmacya kiyilarina baskin yapmistir I Nikiforos ise buna cevap olarak Balkanlardaki Bizans egemenligini guclendirmek adina Peloponnessos u ele gecirerek bolgede yeni themalar teskil etmis ve thema sistemini ilk kez Kucuk Asya disina tasiyan kisi olmustur Ayrica Kucuk Asya dan bolgeye gerceklestirdigi iskanlar ile bolgeye devlete guclu baglilik duygulari olan halklari yerlestirmistir I Nikiforos gerceklestirdigi askeri ve mali tedbirler ile Irini doneminde bu alanlarda gorulen gerilemeyi telafi edebilmisti Bu ilerlemelere ragmen Harunurresid in Ankira ya kadar ilerlemesine mani olunamamis harac odemek ve hem kendi hem de oglu adina kafa vergisi odemek suretiyle Araplara karsi kucuk dusurucu bir hezimet yasanmistir 809 yilinda Harunurresid in olumu ve Araplar arasinda ic karisiklik cikmasiyla dogu topraklari bir sure icin sorun olmaktan cikmis olsa da Avarlarin Sarlman tarafindan ortadan kaldirilmasindan sonra bu rakiplerinden kurtulan Bulgarlar sorun haline gelmeye baslamistir Krum un 809 yilinda Bizans topragi olan Serdika ya girmesine karsilik 811 yilinda buyuk bir orduyla baris teklifini de reddederek Bulgarlarin baskenti Pliska ya yuruyen I Nikiforos sehri yakip yikmistir Imparator yeni bir baris teklifini daha reddederek dag iclerine cekilen Bulgar ordusunu takip etmeye karar vermis ancak 26 Temmuz 811 tarihinde arazi sartlarini iyi bilen Krum ve ordusu tarafindan kusatilarak oldurulmus ordusu da tamamen imha edilmistir Krum buyuk basarisini imparatorun kafatasini sarap kadehi yaparak kutlamistir Bizans in itibar kaybi askeri bozgunun onune gecmis 378 yilinda Valens in Vizigotlarca Hadrianapolis Muharebesi nde savas meydaninda oldurulmesinden beri ilk kez bir Roma imparatoru ayni sonu yasamisti Makedon Hanedani ve canlanma 867 1025 Bizans Imparatorlugu c 867 I Basileios un 867 de tahta gecmesi iki bucuk asir boyunca devam eden Makedon Hanedani nin baslangici kabul edilir Bu hanedanda Bizans in en becerikli hukumdarlarindan birkaci yer alir ve donem boyunca yeniden canlanma havasi hakimdir Imparatorluk dis dusmanlara karsi savunma halinden tekrar kaybedilen topraklari yeniden fetheden bir ulke konumuna donmustur Askeri ve idari otoritenin toparlanmasina ek olarak Makedon Hanedani donemi felsefe ve sanat gibi alanlarda kulturel bir uyanisa da sahne olmustur Slavlarin Balkan istilasindan ve Arap istilalarindan onceki Bizans ta var oldugu kabullenilen aydinligi tekrar canlandirmak uzere bilincli cabalar gorulmektedir ve bu cag siklikla Bizans in Altin Cagi olarak gosterilir Her ne kadar toprak bakimindan imparatorluk I Justinianus donemindekinden kayda deger oranda kucuk olsa da onemli bir guc kazanimi goruldugu gibi daha az daginik cografyanin getirisi olarak ulke siyasi ekonomik ve kulturel olarak daha entegreydi Araplar ile savaslar 960 ta general Leo Fokas Hamdani Halep Emirligi ni Andrassos ta maglup ederken Madrid Skilicis I Basileios un tahttaki ilk yillarinda Arap istilacilarin Dalmacya kiyilarina yaptigi seferler basarili bir sekilde bastirildi ve bolge bir kez daha guvenli Bizans topraklari arasindaki yerini aldi Bu durum Bizans misyonerlerinin iclere yayilarak Sirplari gunumuzde Hersek ve Karadag cevresinde yasayan halklari Ortodoks Hristiyanligi na cevirme firsatini dogurdu Malta yi geri almak icin cikilan sefer Malta halki Araplarin yaninda yer alinca ve Bizans garnizonlarini katledince buyuk bir yenilgiyle sonuclandi Buna karsin Guney Italya daki Bizans egemenligi gittikce saglamlastirildi ve 873 yili itibariyla Bari imparatorlugun bir parcasi oldu Guney Italya nin buyuk kismi sonraki 200 yil boyunca da ulkenin bir parcasi olarak kaldi Daha onemli olan dogu cephelerinde Bizans savunmasini yeniden insa ederek hucuma gecti Pauluscular yenildi ve baskentleri Tephrike Divrigi alindi Buna ek olarak Samosata nin yeniden alinmasinin ardindan Abbasiler e karsi hucumlar basladi 10 yuzyilin askeri basarilarina buyuk capta bir kulturel bir canlanma eslik ediyordu Makedon Ronesansi Paris mezmurlar kitabi ndan alinan bu minyatur Helenistik sanattan esinlenmistir Basileios un oglu ve ardili VI Leon doneminde o donem gucsuzlesmis olan Abbasiler e karsi seferler ve toprak kazanimlari devam etti Ancak 902 de Sicilya Araplara kaybedilirken 904 te imparatorlugun ikinci buyuk sehri Selanik bir Arap donanmasi tarafindan yagmalandi Bizans donanmasi cok cabuk olarak duzenlendi ve 7 yuzyilda Araplara kaybedilmis olan Kibris ve Suriye deki Laodicea birkac yil icerisinde geri alindi Bu intikama karsin Bizanslilar Muslumanlara karsi halen kesin bir darbe vurabilmis degillerdi ve hatta 911 de Girit i geri almak icin yapilan sefer buyuk bir yenilgiyle sonuclandi Bulgar cari I Simeon un 927 de olmesiyle Bulgarlar oldukca gucsuzlesti ve bu da Bizanslilarin doguya odaklanmasi icin firsat yaratti 934 yilinda Melitene Malatya kalici olarak ele gecirildi ve 943 yilinda unlu general Ioannis Kurkuas ataklarini Mezopotamya ya cevirerek en onemlisi Edessa nin Sanliurfa fethi olan bircok onemli basariya imza atti Kurkuas ozellikle Isa nin bir portresinin damgalandigi iddia edilen ve bu yuzden saygi duyulan Mandilo yu Edessa dan alarak Konstantinopolis e getirmesiyle nam saldi Asker imparatorlar II Nikiforos h 963 969 ve I Ioannis h 969 976 ulkenin sinirlarini dogrudan Suriye nin icine dogru genisleterek kuzeybati Irak taki emirleri yenilgiye ugratti 962 de buyuk bir sehir olan Halep yine Nikiforos tarafindan ele gecirildi ve 963 te Araplar Girit ten kesin bir zaferle atildi Girit in yeniden alinmasi Ege deki Arap istilalarina bir son verdigi gibi Yunan anakarasi tekrar gelismeye basladi Kibris 965 te kalici olarak geri alindi ve 969 da Antioch Antakya ele gecirilip bir Bizans eyaleti olarak ulkeye katildiginda Nikiforos un basarilari zirveyi goruyordu Ardili Ioannis Cimiskes Sam Beyrut Akka Sayda Kayserya ve Tiberya sehirlerini fethetti ve Bizans ordusunu Kudus e sasirtici derecede yakinliga yerlestirdi Ancak Islam in guc merkezleri Irak ve Misir a dokunulmadi Kuzeyde yapilan uzun seferlerin ardindan son Arap tehlikesi olan zengin Sicilya eyaletine 1025 te II Basileios tarafindan sefer duzenlendi ancak Basileios sefer tamamlanmadan oldu Yine de bu donemde imparatorlugun sinirlari Messina Bogazi ndan Firat Nehri ne Tuna dan Suriye ye kadar uzanmaktaydi Bulgar Imparatorlugu ile savaslar Imparator II Basileios h 976 1025 Roma Makami ile yasanan geleneksel mucadeleler Makedonya Hanedani doneminde de devam etti ve yeni yeni Hristiyanlasan Bulgaristan uzerindeki ustunluk tartismasiyla iyice mahmuzlandi Iki devlet arasindaki seksen yillik barisin ardindan guclu Bulgar cari I Simeon 894 yilinda saldiriya gecti ancak Macarlar in destegini alarak donanmasini Karadeniz de Bulgaristan uzerine suren Bizanslar a karsi yenildiler Bizans yine de 896 da Bulgarofigon Muharebesi nde Bulgarlara yenildi ve onlara yillik harac odemek zorunda birakildi VI Leon 912 de oldu ve dusmanliklar kisa sure sonra tekrar su yuzune cikti Simeon buyuk bir ordu toplayarak Konstantinopolis e yurudu Her ne kadar sehir duvarlari zaptedilemez olsa da Bizans yonetimi duzensizlik icindeydi Bu yuzden Simeon sehre davet edilerek Bulgar basileus u imparator taciyla odullendirildi genc VII Konstantinos un Bulgar kralinin kizlarindan biriyle evlenmesi saglandi Konstantinopolis te patlak veren bir ayaklanma bu hanedan planini suya dusurunce Simeon tekrar Trakya yi istila ederek Adrianopolis i Edirne isgal etti Bizans boylece hem baskentinden birkac gun uzakta guclu bir Hristiyan devletle karsi karsiyaydi hem de iki cephede savasmak durumunda birakilmisti Leo Fokas ve I Romanos onderliginde baslatilan bir sefer 917 de Akhelou Muharebesi nde ezici bir yenilgiyle sonuclandi ve sonraki yil Bulgarlar Yunanistan in kuzeyini yagmalamakta ozgurdu Adrianopolis 923 te tekrar yagmalandi ve Bulgar ordusu 924 te Konstantinopolis e yurudu Ancak Simeon 927 de aniden oldu ve Bulgar gucu hemen kirildi Bulgarlar ve Bizanslilar uzun suren bariscil bir doneme girdiler ve Bizans artik dogudaki Musluman istilacilara karsi savasmakta daha ozgurdu 968 da Bulgar topraklari Kiev Ruslari tarafindan I Svyatoslav onderliginde yagmalansa da uc yil sonra I Ioannis Kiev Knezligi ni yenerek Bulgaristan in dogusunu Bizans a katti II Basileios doneminde imparatorlugun sinirlari Bulgar Cometopuli Hanedani sirasinda ayaklanmalar tekrar canlansa da yeni imparator II Basileios h 976 1025 boyun egen Bulgarlari temel politikasi haline getirmisti Yine de Basileios un Bulgaristan uzerine ilk seferi Trajan Kapilari nda onur kirici bir yenilgiyle sonuclandi Sonraki senelerde imparator Anadolu daki ic ayaklanmalarla mesguldu ve Bulgarlar ulkelerini Balkanlar icinde genislettiler savas neredeyse yirmi yil surdu Bizans in Sperkhios ve Uskup zaferleri Bulgarlari onemli olcude yavaslatti ve yillik seferler sayesinde Basileios duzenli olarak Bulgar kalelerini ele gecirdi 1014 teki Kleidion Muharebesi nda Bulgarlar yok edildi ordulari esir alindi her 100 erkekten 99 unun kor edildigi ve geriye kalan 1 adamin hemsehrilerini eve goturmesi icin sag birakildigi soylenir Car Samuil bu bir zamanlar yenilmez ordusunun kirik parcalarini gorunce sok gecirerek oldu 1018 de son Bulgar kaleleri teslim oldu ve ulke yine imparatorluga katildi Bu zafer Tuna cephesini Herakleios doneminden beri ilk defa guvenli bir hale soktu Kiev Knezligi ile iliskiler Kiev Ruslari Konstantinopolis surlari altinda 860 850 ve 1100 arasinda Bizans yeni kurulan ve Karadeniz in kuzeyi boyunca yayilan Kiev Knezligi ne karsi karisik bir politika izledi Bu iliskiler Dogu Slavlari nin tarihinde uzun suren yankilara yol acacakti ve imparatorluk hizlica Kiev in ana ticaret ve kultur partneri oldu Ruslar Konstantinopolis e ilk saldirisini 860 yilinda gerceklestirdi ve sehrin varoslarini yagmaladi 941 de Kiev Ruslari Bogazici nin Asya kiyilarinda belirdiyseler de Bizans in 907 sonrasi askeri gucu neticesinde ezici bir yenilgiye ugradilar ki Bizans ayni guclu surecin basinda Ruslari sadece diplomasiyle geriye puskurtmustu 907 II Basileios Kiev Ruslari nin yukselen gucune kayitsiz kalamadi ve kendinden onceki imparatorlarin yolundan giderek dini siyasi emelleri icin kullanma yoluna gitti Rus Bizans iliskileri 988 de Anna Porfirogenita nin Buyuk Vladimir le evlenmesi ve sonucunda Kiev Ruslarinin Hristiyanlasmasi nin ardindan iyice yakinlasti Bizans rahipleri mimarlari ve sanatcilari Ruslarin hakimiyeti altindaki bircok katedral ve kilisede calismak uzere davet edildi Bu sayede Bizans kulturu daha genis sinirlara ulasti ve buna karsilik bircok Rus da basta unlu Vareg Muhafizlar olmak uzere Bizans ordusunda parali asker olarak calisti Iliskiler Ruslar Hristiyanlastiktan sonra bile her zaman arkadas canlisi olmadi Iki tarafin carpistigi en buyuk catisma 968 971 arasinda Bulgaristan da yasandi Bunun yaninda Karadeniz limanlarina ve Konstantinopolis e yonelik Rus istilaci seferleri zaman zaman kaydedildi Her ne kadar bu istilalarin cogu Bizans tarafindan geri puskurtulmus olsa da bunlarin sonunda siklikla antlasmalar yapildi ve bu antlasmalar genellikler Ruslar yararina duzenlendi Ornegin Ruslarin Bizanslilarla bagimsiz bir guc olarak kapismaya olan isteklerini gosteren belirtilerle bilinen 1043 savasindan sonra devletler arasinda yine bir antlasma imzalandi Zirve Konstantinopolis 9 ve 11 yuzyillar arasinda Avrupa daki en buyuk ve en zengin sehirdi 1025 te II Basileios oldugu zaman imparatorluk doguda Ermenistan dan batida Guney Italya daki Calabria ya kadar uzaniyordu Bulgaristan in fethi Gurcistan ve Ermenistan in bir kisminin ele gecirilmesi Girit Kibris ve Antakya gibi stratejik yerlerin tekrar fethedilmesi gibi bircok basariya erisilmisti Ustelik bunlar taktiksel kazanimlardan ziyade uzun sureli kazanimlardi VI Leon Yunanca butun Bizans kanunlarini yazdirdi Bu 60 ciltlik devasa eser sonraki butun Bizans yasalarinin temeliydi ve gunumuzde halen uzerinde calismalar yapilmaktadir Leon idari sistemi de yeniden yapilandirdi ve idari bolumlendirmelerin Themata veya Thema sinirlarini tekrar cizdi Bunun yaninda rutbe ve ayricaliklar sistemini duzene soktu ve Konstantinopolis teki cesitli esnaf loncalarinin davranislarini duzenledi Leon un reformlari imparatorlugun onceki parcaliligini azaltarak onu tek merkezli bir guce evriltti Buna karsin ulkenin artan askeri basarisi koyluluge karsilik eyalet soylulugunu buyuk oranda artirdi ve zenginlestirdi ve koyluler bir cesit kole konumuna indirgendi Makedon Hanedani suresince Konstantinopolis tekrar canlandi ve 400 000 lik nufusa eristigi 9 ve 10 yuzyillar boyunca Avrupa nin en buyuk ve en zengin sehri oldu Bu surecte Bizans rekabetci aristokratlar tarafindan vergi toplama ic isleri ve dis isleri konularinda yurutulen guclu bir kamu hizmet sistemi yurutuyordu Makedonyali imparatorlar ulkenin zenginligini de Bati Avrupa yla yapilan ozellikle ipek ve madeni esyalar uzerine kurulu ticaretle oldukca artirmisti Ortodoks ve Katolik Hristiyanlik in ayrilmasi 1054 Kiril ve Metodius duvar resimleri 19 yuzyil Bulgaristan Makedonya donemi dini onem arz eden bazi olaylara da sahne oldu Bulgar Sirp ve Kiev Rusu kavimlerinin Ortodoks Hristiyanliga gecmesi Avrupa nin dini haritasini kalici olarak degistirdi ve etkileri halen surmektedir Selanikli iki Bizans Rum u kardes olan Kiril ve Metodius Slavlarin Hristiyanlasmasi surecine kayda deger katkilar sagladi ve bu zaman icerisinde Kiril alfabesinin atasi olarak bilinen Glagol alfabesi gelistirildi 1054 te Bati ve Dogu Hristiyan Kiliseleri arasinda Dogu ve Bati kiliselerinin ayrilmasi adi verilen nihai bir kriz yasandi Her ne kadar 16 Temmuz da resmi olarak kurumsal ayrisma bildirisi yayimlanlamis olsa da bir Cumartesi oglesindeki Kutsal Liturji sirasinda uc papa elcisi Aya Sofya ya girip kilise mihrabina aforoz bogasi yerlestirdiginde yuzyillardir asamali olarak artan buyuk ayrisma zirve noktasina eristi Kriz ve parcalanma Imparatorluk kisa sure sonra buyuk oranda thema sisteminin bozulmasi ve askeri sistemin ihmal edilmesinden kaynaklanan zorluklarla dolu bir surece girdi II Nikiforos Ioannis Cimiskes ve II Basileios askeri yapilanmayi Grekce tagmata tagmata acil mudahale eden cogunlukla savunmaci vatandaslardan olusan bir yapidan profesyonel sefere cikan ve gittikce parali askerlere dayali bir ordu haline getirmisti Istila tehlikesi 10 yuzyil itibariyla azalmaya baslayinca bu oldukca pahali parali askerlere buyuk garnizonlara pahali savunma yapilarina ve dolayisiyla butun bunlarin surdurulebilirligine duyulan ihtiyac da azaldi II Basileios olumunden sonra filizlenen bir hazine biraksa da kendinden sonra geleceklerin izleyebilecegi bir plan yapmayi ihmal etti Yakin donem ardillarindan hicbirinin ozellikli askeri veya politik yetenegi yoktu ve imparatorlugun idaresi gittikce kamu hizmeti sisteminin eline dustu Bizans ekonomisini canlandirma girisimleri sadece enflasyona ve degeri kucultulmus altin para sistemine yol acti Ordu simdi gereksiz bir harcama ve siyasi bir risk olarak goruluyordu Bu yuzden yerel birliklerin gorevlerine son verildi ve ordu daha cok belirli kontratlar uzerinden yuruyen yabanci parali askerlerle dolduruldu Ayni surecte imparatorluk yeni dusmanlar edindi Guney Italya daki eyaletler 11 yuzyil basinda Italya ya gelen in tehdidi altinda kaldi Konstantinopolis ve Roma arasinda 1054 teki Dogu ve Bati kiliselerinin ayrilmasi ile sonuclanan cekismeler sirasinda Normanlar yavas ama emin adimlarla Bizans Italya sina dogru genislemeye baslamisti Calabria nin tagma merkezi olan Reggio 1060 ta Robert Guiscard tarafindan ele gecirildi ve bunu 1068 de Otranto nun kaybi izledi Puglia daki ana kale olan Bari Agustos 1068 de kusatildi ve Nisan 1071 de dustu Bizanslilar bunun yaninda 1069 itibariyla Dalmacya kiyilarindaki etkilerini Hirvat krali IV Petar Kresimir e h 1058 1074 1075 kaybetti Edessa nin Georgios Maniakes komutasindaki Bizanslilar tarafindan zapt edilmesi ve Selcuk Turkleri tarafindan verilen karsilik Bunlara karsin butun bu felaketlerin en kotusu Anadolu da yasandi 1065 ila 1067 yillarinda Selcuk Turkleri dogu Bizans sinirlari dolaylarinda Ermenistan iclerine kesiflere basladi Bu acil durum 1068 de kendilerinden biri olan Romen Diyojen i imparator olarak secen Anadolu daki askeri aristokrasiyi etkiledi 1071 yazinda Romen Diyojen Selcuklular i Bizans ordusuyla yuzlestirecek devasa bir dogu seferi duzenledi Malazgirt Savasi nda Bizanslilar surpriz bir sekilde Sultan Alp Arslan tarafindan yenilgiye ugradi ve imparator esir dustu Alp Arslan imparatora saygiyla yaklasti ve Bizanslilara kati yaptirimlar empoze etmedi Konstantinopolis te ise bir askeri darbe sonucunda Mihail Dukas basa gecti ve bu iktidar Nikiforos Bryennios ve Nikiforos Botaneiates ten muhalefet gordu 1081 yili itibariyla Selcuklular Anadolu da Ermenistan dan Bitinya ya kadarki Anadolu platosunu gorunurde ele gecirmisti ve baskentlerini Konstantinopolis e sadece 90 km uzakta bulunan Iznik e tasimislardi Komninos Hanedani ve hacli seferleri I Aleksios Komninos Hanedani nin kurucusudur 1081 den 1185 e kadar suren Komninos Hanedani nda bes imparator I Aleksios II Ioannis I Manuil II Aleksios ve I Andronikos hukum surdu ve genel olarak Bizans in askeri bolgesel ekonomik ve siyasi pozisyonu uzerine suregen fakat sonuc itibariyla tamamlanmamis bir restorasyon politikasi yurutuldu Her ne kadar Selcuk Turkleri Anadolu da imparatorlugun kalbini ele gecirmis olsa da Bizans in cabalarinin buyuk bir kismi bu donemde Normanlar basta olmak uzere bati guclerine yonelikti Komninos altindaki imparatorluk I Aleksios un da sebep oldugu Kutsal Topraklar a yonelik Hacli Seferleri tarihinde anahtar rol ustlendi Bu surecte ozellikle Ioannis ve Manuil donemlerinde Avrupa da Yakin Dogu da ve Akdeniz havzasinda kulturel ve siyasi bakindan buyuk bir nufuz gucu kullandi Komninos doneminde Bizans ile Hacli devletlerinin de dahil oldugu Latin Bati arasindaki iletisim oldukca ilerledi Venedikli ve diger Italyan tuccarlar buyuk miktardaki nufuslariyla Konstantinopolis basta olmak uzere ulkeye yerlesti sadece 300 ila 400 binlik Konstantinopolis te 60 000 Latin yasiyordu ve buna ek olarak I Manuil tarafindan yerlestirilen cok sayida Latin parali askerin nufusa dahil olusu Bizans teknoloji sanat edebiyat ve kulturunun Latin Bati ya sizmasina ve ayni sekilde Bati fikirlerinin imparatorluk icinde kendine yer bulmasina yol acti Zenginlik ve kulturel hayat goz onune alindiginda Komninos doneminin Bizans tarihindeki tepe noktalarindan biri oldugu soylenebilir Bu donemde Konstantinopolis in Hristiyan dunyasinda boyut zenginlik ve kultur bakimindan lider bir sehir olarak kaldigi gorulebilir Bu siralarda Antik Yunan felsefesine ve geleneksel Yunan edebiyatina donuk ilginin yeniden canlandigi gorulebilir Bizans sanati ve edebiyati Avrupa da ustun bir yere sahip oldu ve bu etki oldukca uzun sureliydi I Aleksios ve Birinci Hacli Seferi Bizans illeri doukaton c 1045 Birinci Hacli Seferi oncesi Bizans Imparatorlugu ve Anadolu Selcuklu Devleti Malazgirt sonrasinda Komninos Hanedani nin calismalari sayesinde Komninos Restorasyonu da denilen kismi bir toparlanma gozlemlendi Ilk Komninos hukumdari I Isaakios 1057 1059 idi Bundan hemen sonra baslayan Dukas Hanedani ni 1059 81 izleyen surecte I Aleksios 1081 de basa gecerek Komninos larin tekrar guc kazanmasina yol acti Tahta cikisinin baslangicindan itibaren Aleksios Robert Guiscard ve oglu Boemondo onderligindeki Normanlar tarafindan hasmetli saldirilara maruz kaldi Dirrahium ve Korfu elden cikti Teselya daki Larisa kusatildi Robert Guiscard in 1085 te olumu Norman sorununu bir sure yatistirdi Bir sonraki sene Selcuk sultani da olunce sultanlik ic rekabet nedeniyle parcalandi Aleksios kendi cabalariyla 28 Nisan 1091 deki Levounion Muharebesi nde surpriz saldiri yaptigi Pecenekler i agir yenilgiye ugratti Bati da istikrar saglayan Aleksios ekonomik sorunlara ve imparatorlugun geleneksel savunmasinin bolunmesine egilmek icin zaman buldu Buna ragmen Selcuklularin uzerine yuruyup kayip topraklari geri kazanacak insan gucune sahip degildi 1095 teki Piacenza Konsili nde Aleksios un elcileri Papa II Urbanus a Dogu Hristiyanlarinin zulum altinda oldugunu soyleyerek Bati nin yardimi olmadan Hristiyanlarin Musluman yonetimi altinda zulum gormeye devam edeceklerinin altini cizdi Aleksios un Robert Guiscard yonetiminideki Norman saldirisina karsilik vermeye giderken yol uzerinde actigi Selanik darphanesinden uretilen madeni paralar Urbanus a gore Aleksios un bu talebi Bati Avrupa yi guclendirmek ve Dogu Ortodoks Kilisesi ile Roma Katolik Kilisesini kendi boyundurugu altinda birlestirmek icin iyi bir fisatti 27 Kasim 1095 te Papa II Urbanus Clermont Konsili ni topladi ve katilimcilari sembolu altinda birleserek askeri bir hac gorunumunde Kudus u ve Dogu yu Muslumanlarin elinden tekrar almaya cagirdi Bati Avrupa nin bu cagriya yaniti ezici bir evet ti Aleksios Bati dan parali asker yoluyla yardim bekliyordu ve kisa sure sonra Bizans topraklarinda beliren tamamen hazirliksiz disiplinsiz ve kalabalik orduya hazir degildi Gelen ordunun sekiz liderinden dordunun hatta biri Boemondo Norman olmasi Aleksios icin iyi bir haber degildi Yine de Haclilar Konstantinopolis ten gecmek zorunda oldugundan imparatorun olaylar uzerinde belli oranda kontrolu vardi Imparator liderlerden Kutsal Topraklar a giderken karsilarina cikan butun sehirleri Turkler den alarak Bizans a geri vermesi konusunda ant icmeyi sart kostu Buna karsilik o da bu orduya rehber ve askeri refakat yardimi yapti Aleksios bircok onemli sehri adayi ve Anadolu nun batisini geri almayi basardi Buna karsin Katolik Latin haclilar Aleksios un Antakya Kusatmasi nda kendilerine verdigi sozu tutmadigina inaniyordu aslinda imparator Antakya ya dogru yola koyulmustu fakat Blois Kontu Stephen tarafindan seferin coktan basarisiz oldugu iddia edilerek geri donmeye ikna edilmisti Kendisini Antakya Prensi olarak ilan eden Boemondo Bizanslilarla dogrudan savasa girdi ama sonunda 1108 deki Devol Antlasmasi yla Aleksios un vasali olmayi kabul etti ve boylece bu imparator donemindeki Norman tehlikesi sona erdi II Ioannis I Manuil ve Ikinci Hacli Seferi Birinci Hacli Seferi sirasinda Kudus un Fethi ni anlatan bir Orta Cag el yazmasi Aleksios un oglu II Ioannis 1118 de gorevi devralarak 1143 e kadar hukum surdu Ioannis dindar ve kararli bir imparatordu ve yarim asir onceki Malazgirt ten aldigi darbeyi tersine cevirmek konusunda kararliydi Dini yonuyle bilinen Ioannis in donemi gozle gorulur bicimde iliman ve adildi ve hatta gaddarligin norm oldugu bir donemde istisnai etik bir yonetici ornegi gosterdi Bu sebepten oturu siklikla Bizans in Marcus Aurelius u olarak adlandirildi Yirmi bes yillik hukumdarligi boyunca Ioannis Bati da Kutsal Roma Cermen Imparatorlugu ile ittifaklar kurarak Beroia Muharebesi nde Pecenekler i agir bir yenilgiye ugratti 1120 lerde Macar ve Sirp tehlikelerini saf disi birakti ve 1130 da Cermen imparatoru III Lothar ile Norman krali II Rugerro ya karsi itttifak kurdu Tahtta oldugu son donemlerde Dogu ya odaklandi ve kisisel olarak Anadolu da Turkler uzerine seferler yonetti Seferleri sonucu Dogu da guc dengeleri uzun sureligine degisti ve savunma durumuna gecen Turkler den bircok sehir kale kasaba geri alindi Melitene deki Danismentliler Devleti ne son vererek Kilikya yi geri aldi ve uzerine Antakya Prensi Antakyali Raymond u Bizans hukumdarligini tanimaya zorladi Ioannis Hristiyan dunyasindaki onderligini kanitlama cabasiyla Hacli devletleriyle beraber birlesik ittifakla Kutsal Topraklar a yurudu Seferin buyuk coskusuna karsin bazi Haclilarin ihaneti yuzunden imparatorlugun umutlari suya dustu 1142 de Antakya daki hak iddiasi icin bu sehre giden Ioannis 1143 baharinda bir av kazasi sonucu oldu Raymond hemen sonra Kilikya yi ele gecirmeye cesaretlendiyse de yenilerek imparatordan ozur dilemek icin Konstantinopolis e gitmek zorunda kaldi Turuncu renkli Bizans haritasi c 1180 Komninos Restorasyonunun sonlari Yanni nin kendi sectigi varisi dorduncu oglu I Manuil doguda ve batida komsulara agresif seferler duzenledi Manuil Filistin de Hacli Kudus Kralligi ile anlasarak Fatimi egemenligi altindaki Misir uzerine buyuk bir donanma gonderdi Manuil Antakya Prensi Renaud de Chatillon ve Kudus Krali I Amalrik ile anlasarak yani Antakya ile Kudus u egemenlik altina alarak Hacli devletleri arasinda amir pozisyonunu guclendirdi 1155 te Guney Italya limanlarini ele gecirmek icin gonderdigi sefer koalisyon icinde cikan tartismalar nedeniyle basarisizlikla sonuclandi Buna ragmen Bizans gucleri 1167 de nin ardindan Macaristan Kralligi nin guney topraklarini basarili bir sekilde ele gecirdi 1168 itibariyla neredeyse butun Dogu Adriyatik kiyilari Manuil in elindeydi Manuil Papa ve Batili Hristiyan kralliklarla bazi anlasmalar yapti ve Ikinci Hacli Seferi sirasinda ordularin ulke topraklarindan gecisi basariyla kontrol altinda tutuldu Bunlara ragmen Manuil 1176 da Turklerle yaptigi Miryokefalon Muharebesi nde agir bir yenilgiye ugradi Ancak ulke kisa surede toparlandi ve Manuil in gucleri ertesi sene secilmis Turkler e karsi bir zafer elde etti Bizans komutani Ioannis Vatacis in Turk istilaci guclerini yok ettigi Hyelion Leimocheir Muharebesi nde birliklerin sadece baskentten gelmiyor olusu ve yol uzerindeki yerlesimlerden de asker toplamalari Bizans ordusunun halen guclu oldugunun ve Anadolu da yuruttugu savunmaci politikalarinin halen basarili oldugunun ipuclarini verir 12 yuzyil Ronesansi Uskup yakinlarindaki Nerezi de bulunan Aziz Panteleimon Kilisesi nde Isa ya Agit 1164 freski 12 yuzyil Komninos sanatinin en seckin orneklerinden biri kabul edilir Ioannis ve Manuil aktif askeri politikalar izledi ve her ikisi de kusatmalar ile sehir savunmalari icin buyuk kaynaklar ayirdi agresif tahkimat calismalari her ikisinin de temel askeri planinin kalbini olusturuyordu Miryokefalon daki yenilgiye ragmen Aleksios Ioannis ve Manuil in izledigi politikalar buyuk toprak kazanimlari Anadolu ve Avrupa da sinir guvenligi gibi onemli getirilere yol acti Yaklasik 1081 ila 1180 arasinda Komninos ordusu imparatorlugunun guvenligini saglayinca Bizans medeniyetinin zenginlesmesine yol acildi Tum bu gelismeler yuzyilin sonlarina kadar imparatorlugun Bati eyaletlerinde ekonomik bir canlanma yaratti Bazi akademisyenlere gore Komninos donemi 7 yuzyildaki Pers saldirilarindan beri Bizans in en zengin oldugu donemdir 12 yuzyil suresince nufus artti ve genis topraklar tarima acildi Arkeolojik buluntular bu donemde hem Avrupa da hem de Anadolu daki yerlesimlerin genisledigine ve yeni yerlesimlerin sayisinda hizli bir artis olduguna isaret eder Ticari etkinliklerde de kayda deger ilerlemeler goruldu Venedikliler Cenevizliler ve digerleri Ege limanlarini ticarete acti Hacli devletlerinden ve Fatimi Misir dan Konstantinopolis e mal girisleri oldu Sanatta mozaik sanatinin yeniden canlandigi yerel mimarlik okullarinin farkli kulturel kaynaklardan ilham alan ozgun tarzlar gelistirdigi gorulur 12 yuzyil boyunca Bizanslilar erken modelini gelistirdiler klasik donem yazarlarina olan ilgide bir canlanma goruldu a bakildiginda Bizans humanizminin en karakteristik disavurumu gorulur Felsefede 7 yuzyildan beri gorulmemis bir sekilde klasik ogrenim yeniden dirildi ve klasik eserler uzerine yorumlarin bulundugu eserler giderek artan miktarlarda yayimlanir oldu Buna ek olarak Yunan bilgi birikiminin Bati ya ilk gecisi Komninos donemi sirasinda oldu Gerileme ve dagilma Angelos Hanedani Gec Angelos doneminde Bizans sinirlari Manuil 24 Eylul 1180 de olunce 11 yasindaki oglu II Aleksios tahta cikti Aleksios gorevinde oldukca beceriksizdi fakat onun saltanatini asil kotu une kavusturan sey annesi Antakyali Maria ile onun Frank gecmisiydi Sonunda I Aleksios un torunu olan I Andronikos kendinden daha genc olan bu hukumdara karsi ayaklandi ve onu siddetli bir darbeyle tahttan indirdi Yakisikliligini ve ordudaki populerligini kullanarak Agustos 1182 de Konstantinopolis e ilerledi ve Latinlerin katledilmesi icin tahrikte bulundu Potansiyel rakiplerini yok ettikten sonra Eylul 1183 te kendini es imparator ilan etti Sonrasinda II Aleksios tan kurtuldu ve onun 12 yasindaki karisi Fransali Agnes i kendi karisi yapti Andronikos yonetime iyi basladi ve idari reformlari tarihciler tarafindan olumlu karsilandi Georgiy Ostrogorskiy e gore Andronikos yolsuzlugun kokunu kazimak konusunda kararliydi Onun doneminde makamlarin satisi durdu ise alimlar yandasliktan ziyade yetenege gore yapildi memurlara yeterli maaslar verilerek rusvete olan istek azaltildi Eyaletlerde Andronikos un reformlari hizli ve goze carpan bir kalkinma yaratti Aristokratlar ona karsi agresif bir tutum takindi ve imparator buna karsilik gittikce siddete dayali bir tutum sergilemeye basladi Sonuc olarak karsisina cikanlari idam ettigi ve onlara siddet uyguladigi korku ulkesinde imparatorlugu kendi icin de istikrarsiz bir hale soktu Andronikos neredeyse butun aristokrasinin kokunden kazinmasini savunuyordu Bu tutumu neredeyse toplu katliamlara donustu ve kendi rejimini desteklemek icin daha acimasiz yasalara basvurdu Askeri arka planina ragmen Andronikos Isaakios Komnenos a Hirvat topraklarini Macar topraklarina katan III Bela ya h 1172 1196 ve Bizans tan bagimsizligini ilan eden Sirp Stefan Nemanja ya h 1166 1196 soz geciremedi Ustelik bu sorunlardan hicbiri 1185 te Sicilya krali II Guglielmo in h 1166 1189 300 gemi ve 80 000 kisilik orduyla Bizans in ustune yurumesi kadar onemli degildi Andronikos baskenti korumak icin 100 gemilik kucuk bir donanmayla seferber oldu ve bunun disinda halka da kayitsiz kaldi Sonucta daha oncesinde bir suikast girisiminden sag kalan II Isaakios halkin yardimiyla Andronikos u tahtindan etti ve onu idam ettirdi II Isaakios ve ozellikle erkek kardesi III Aleksios un donemleri Bizans in idari ve savunma acisindan merkezi isleyisinin cokusunun goruldugu yillardir Her ne kadar Normanlar Yunanistan dan atilsa da 1186 da Ulahlar ve Bulgarlar ayaklanarak Ikinci Bulgar Imparatorlugu nu kurdu Angeloslar in ic politikasi devletin hazinesinin carcur edilmesi ve finansal kotu yonetim etrafinda sekillendi Imparatorluk otoritesi ciddi bicimde zayifladi ve ve imparatorlugun merkezindeki guc vakumu parcalanmayi destekler hale geldi Onceki Komninos soyundan ileri gelen bazi kimselerin 1204 ten once Trebizond da yari ozerk bir devlet kurma girisimlerine dair kanitlar bulunmaktadir Tarihci Aleksandr Vasilyev bu surec uzerine sunlari soyledi Rum asilli Angelos Hanedani coktan dista zayif icte parcalanmis haliyle imparatorlugun cokusunu hizlandirdi Dorduncu Hacli Seferi Haclilarin Konstantinopolis e Girisi Eugene Delacroix 1840 1198 de Papa III Innocentius yeni bir Hacli Seferi ni elciler ve yoluyla yaydi Bu yeni Hacli Seferi nin amacinin amaci Misir ve Muslumanlarin guc merkezinin bulundugu Levant i ele gecirmek olarak belirtildi 1202 yazinda Venedik e varan Hacli ordusu beklenenden kucuktu ve donanmasi Hacli devletleri tarafindan kiralanan Venediklilerin parasini odeyecek kadar zengin degildi Yasli ve kor oldugu halde halen azimli Doce Enrico Dandolo yonetimindeki Venedik otoritesi Papa ile olasi bir anlasmazliga suruklendi cunku Venedik Misir a ticari acidan oldukca yakindi Bunun sonucunda Haclilar Dalmacya daki Hristiyan liman kenti Zara yi bu sehir onceden Venedik in bir vasaliydi fakat 1186 da ayaklanip Macaristan a katilmisti yeniden fethetmekte Venedik e yardim ederek odeme yapmayi kabullendi ardindan Kasim 1202 de sehir dustu Innocentius bir Hristiyan sehrine boylesi bir siyasi saldirinin yapilmasini yasaklamaya calistiysa da dinlenmedi Hacli Seferi konusundaki planlarini riske atmaya isteksiz olan Papa Haclilara degilse bile Venediklilere ozel sartli af cikardi olunce Hacli nin liderligi Hohenstaufen Hanedani ndan in arkadasi olan I Bonifacio del Monferrato ya gecti Hem Bonifacio hem Filip Bizans Imparatorlugu sarayindan kimselerle evliydi Hatta gorevden alinip kor edilmis imparator II Isaakios un oglu ve Filip in kayinbiraderi IV Aleksios yardim istemek ve Haclilar ile gorusmek adina Avrupa yollarina dusmustu Aleksios Bizans kilisesini Roma dakiyle birlestirmeyi Haclilar a 200 000 gumus marka vermeyi Misir yolunda onlara her turlu destegi saglamayi teklif etti Innocentius Haclilarin ikiye bolunup bir kolunun Konstantinopolis e gitmeyi planladiginin farkindaydi ve bu sehre herhangi bir saldiriyi yasakladi ancak donanmaya yazdigi mektup Zara ya ulastiginda Haclilar coktan yola koyulmustu Konstantinopolis in Haclilar tarafindan yagmalanmasi 1204 Imparatorlugun Dorduncu Hacli Seferi sonrasi parcalanisi c 1204 Haclilar Konstantinopolis e 1203 yazinda vardi ve hic gecikmeden sehre saldirarak ve sehrin buyuk kismina zarar veren bir yangin cikararak sehri dogrudan ele gecirdiler III Aleksios baskentten kacti ve Aleksios Angelos IV Aleksios adiyla kor babasi Isaakios ile beraber tahta cikarildi Ancak IV Aleksios ve II Isaakios verdikleri sozleri tutamayinca V Aleksios tarafindan tahttan indirildiler Haclilar 13 Nisan 1204 te tekrar sehri kusatarak yeniden ele gecirdiler ve sehir uc gun boyunca mevki ve unvanlara gore bir katliama ve yagmaya maruz kaldi Bircok paha bicilemez ikon eser ve diger nesneler cogu Venedik e gitmek uzere Bati Avrupa ya goturuldu Khoniates e gore bu surecte patrik tahtina bir hayat kadini bile oturtulmustu III Innocentius bu olanlari duyunca Haclilari derhal azarladi Ancak durum kendi kontrolunun disindaydi ve hatta Papa nin kendi elcileri bizzat kendi kararlariyla Haclilar in Kutsal Topraklar a devam etme gorevini iptal etmisti Yeni bir emir verildiginde haclilar ve Venedikliler anlasmalarini hayata gecirdi Flaman Baodouin yeni Latin Imparatorlugu nun basina getirildi ve Venedikli Patrik olarak secildi Her ne kadar liderler Bizans in eski topraklari uzerinde kendi isteklerine gore bir paylasim yapsalar da Bizans topraklarinin farkli yerlerinde Iznik Trabzon ve Epir basta olmak uzere direnisler goruldu Venedik toprak fethetmekten ziyade ticaretle daha ilgili olsa da Konstantinopolis in en onemli noktalarini kendi kontrolu altina aldi ve Doc Roma Imparatorlugu nun Bir Bucuk Ceyreginin Lordu unvanini kazandi Cokus Surgundeki imparatorluk Latin haclilar 1204 te Konstantinopolis i yagmaladiktan sonra iki Bizans ardili devlet ortaya cikti Iznik Imparatorlugu ve Epir Despotlugu Bir ucuncu devlet olan Trabzon Imparatorlugu Aleksios tarafindan yagmanin birkac hafta oncesinde kurulmustu Bu ucu icerisinde sadece Epir ve Iznik Konstantinopolis i tekrar ele gecirme firsatlari elde etti Ancak Iznik Imparatorlugu sonraki yillarda var olmak icin mucadele verdi ve 13 yuzyil ortalarina gelindiginde Guney Anadolu nun buyuk bir kismini kaybetmisti 1242 43 Mogol istilalarinin ardindan Anadolu Selcuklu Devleti de zayiflamisti ve ortaya cikan irili ufakli beylikler ile gazveler Bizans in Anadolu daki gucunu iyice zayiflatti Ilerleyen donemlerde bu beylerden birisi olan Osman Gazi beylik sinirlarini genisletecek ve beylik Konstantinopolis i fethedecekti Yine de Mogol istilalari Selcuklularin istilalarini gecici bir sure bir nebze yatistirdigindan Iznik kuzeydeki Latinler ile savasa odaklandi Konstantinopolis in yeniden alinmasi Bizans Imparatorlugu c 1263 Laskaris Hanedani tarafindan kurulan Iznik Imparatorlugu 1261 de Konstantinopolis i Latinler den aldi ve Epir i yendi Bu durum Bizans in VIII Mihail altinda kisa sureli bir yeniden canlanisina neden olduysa da savas yorgunu imparatorlugun cevresindeki dusmanlarla savasacak imkani yoktu Latinler uzerine yaptigi seferlerin devamliligini saglamak adina Mihail Anadolu dan askerlerini cekerek koylulerden cok agir vergiler toplamaya basladi ve bu durum halkta kizginlik yaratti Dorduncu Hacli Seferi ndeki hasarlari gidermek adina Konstantinopolis te devasa insaat projeleri goruldu Bunlarin hicbiri Anadolu da Turk akinlari altinda kalan ciftcilerin yararina degildi Anadolu da sahip olduklariyla yetinmek istemeyen Mihail imparatorlugu genisletmeye calistiysa da sadece kisa donemde basarili oldu Baskentin Latinler tarafindan bir kere daha yagmalanmasinin onune gecmek adina Kilise yi Roma ya boyun egmeye zorladi ki bu da gecici bir cozumdu zira koyluler Mihail den ve Konstantinopolis ten nefret ediyordu II Andronikos ve daha sonralari torunu III Andronikos Bizans in gorkemini yeniden canlandirmak icin son hakiki girisimleri yapti Buna ragmen II Andronikos un parali askerleri siklikla ters tepiyor Katalan Bolugu tasraya saldirip halkin baskente olan ofkesini artiriyordu Osmanli nin yukselisi ve Konstantinopolis in dususu 1453 te Konstantinopolis Kusatmasi ni tasvir eden 15 yuzyil Fransiz minyaturu 1403 te Bizans Imparatorlugu III Andronikos oldukten sonra patlak veren ic savaslar durumu daha da kotuye goturdu Alti yil suren bir ic savas imparatorlugu mahvetti ve Sirp hukumdar Stefan Dusan h 1331 1346 firsattan istifade ulkenin buyuk bir kismini istila ederek Sirp Imparatorlugu nu kurdu 1354 te Gelibolu daki bir deprem kaleyi yikti ve boylece Osmanlilar ic savas sirasinda VI Ioannis Kantakuzinos tarafindan parali asker olarak tutulmuslardi Avrupa daki ilk topraklarina kavustu Ic savas bittiginde Osmanlilar coktan Sirplari yenerek onlari vasal halinde yonetim altina almislardi Kosova Savasi nin ardindan Balkanlarin buyuk kismi Osmanlilarin egemenligindeydi Bizans imparatorlari Bati dan yardim istedi fakat Papa boyle bir yardimi sadece Dogu Ortodoks Kilisesi ile Roma Makami nin birlestirilmesi karsiliginda yapacagini soyledi Birlesme dusunuldu ve zaman zaman imparatorluk hukmuyle basarildi ancak Ortodoks vatandaslar ve ruhban sinifi Roma ya ve Latin Kilisesi ne buyuk kizginlik duyuyordu Bazi Bati birlikleri Konstantinopolis in Hristiyan varligini desteklemek icin geldiyse de bircok Bati hukumdari kendi isleriyle mesguldu ve Osmanli Bizans topraklarinin geriye kalan kismini ele gecirmeye devam etti Konstantinopolis bu siralarda terk edilmis ve yikik dokuk bir durumdaydi Nufus dususu o kadar buyuktu ki artik birbirinden tarlalarla ayrilmis koy kumelerinden fazlasi degildi 2 Nisan 1453 te Fatih Sultan Mehmed in 80 000 kisilik ordusu ve cok sayida duzensiz birlikleriyle sehri kusatti Sayica oldukca az sayidaki Hristiyan kuvvetleri yaklasik 7000 erkek 2000 i yabanciydi umutsuzca kenti son bir sans savunmaya calissa da iki aylik kusatmanin ardindan 29 Mayis 1453 te Konstantinopolis dustu Sehrin surlari dusunce Bizans imparatoru XI Konstantinos son olarak imparatorluk kiligini firlatip gogus goguse savasmak icin sokaklara inerken goruldu Siyasi sonuclar Konstantinopolis dusmeden hemen once Dogu Akdeniz Konstantinopolis dustugunde Bizans in elinde kalan tek toprak son imparatorun kardesleri Thomas Paleologos ve Dimitrios Paleologos tarafindan yonetilen Mora Despotlugu idi Despotluk bagimsiz olarak Osmanlilara yillik harac odemek sartiyla varligini surdurdu Beceriksiz yonetim haraci odeyememe Osmanlilara karsi ayaklanmalar gibi sebeplerden oturu Mora da Mayis 1460 ta II Mehmed in ordusuna yenik dustu Demetrios Osmanlilardan Mora yi isgal edip Thomas i cikarmalarini rica etmisti ancak Thomas kacti Osmanlilar Mora boyunca yuruduler ve gorunuste butun Despotluk u yaz sonu itibariyla ele gecirdiler Demetrios Mora nin yonetiminin kendine kalacagini dusundu ancak yarimada tamamen Osmanlilar a kaldi Birkac anlasmazlik daha bir sure devam etti Monemvasia adasi teslim olmayi reddetti ve ilk donemlerde kisa sure Aragonlu bir korsan tarafindan yonetildi Ada sakinleri bu korsani kovunca Thomas in rizasini alarak 1460 yili bitmeden Papa nin korumasi altina alinmayi kabul ettiler Mora nin guney ucundaki Mani Yarimadasi yerel kabilelerin zayif bir koalisyonu altinda direnmeye devam etti ve bir sure sonra Venedikliler tarafindan ilhak edildi Direnislerin sonuncusu Mora nin kuzeybatisindaki da yasandi buradaki nde askeri komutanlik yapti Kasaba bir sure sonra teslim olsa da Graitzas garnizonu ve bazi kasabalilarla beraber Temmuz 1461 e kadar kalede yasadi ve bu tarihten sonra Venedik topraklarina goctu Imparatorlugun son donemde kullandigi bayrak Paleologos Hanedani doneminin sembolu tetragramli hac en goze carpan figurdur Konstantinopolis in 1204 te Latinler tarafindan ele gecirilmesinden hemen once bagimsizligini ilan eden Trabzon Imparatorlugu Bizans tan arta kalan son fiili devlet oldu Imparator David in Bati dan Osmanli ya karsi yardim istemesi iki devlet arasinda 1461 yazinda bir savasa neden oldu Bir aylik kusatmadan sonra 14 Agustos 1461 de David teslim oldu ve Trabzon Osmanli ya gecti Trabzon Imparatorlugu nun Kirim eyaleti olan Theodoro Prensligi Perateia nin bir parcasiydi olaydan sonra 14 yil daha varligini surdurdu ve 1475 te Osmanli nin eline gecti Son imparator XI Konstantinos un yegeni Bizans Imparatoru olarak hak iddia etti 1460 taki yenilgisine kadar Mora da yasamaya devam etti ve sonrasinda Roma ya kacarak Papalik Devleti korumasi altinda yasadi Bizans imparatorluk makami teknik olarak hicbir zaman babadan ogula gecmedigi icin Andreas in hak iddiasi Bizans yasalari altinda dayanaksiz da olsa dogru olabilirdi Ancak imparatorluk yok olmustu ve Batili devletler Roma Kilisesi tarafindan tasdik edilmis babadan ogula gecen iktidar sistemini kullaniyordu Batida yeni bir yasam arayan Andreas kendine Imperator Constantinopolitanus Konstantinopolis Imparatoru unvanini takti ve kendinin ardili olma haklarini VIII Charles ile beraber Katolik Krallara satti Ancak kimsenin Andreas in olumunden sonra bu unvanla ilgili bir tesebbusu olmadi XI Konstantinos herhangi bir varisi olmadan oldu eger Konstantinopolis dusmeseydi tahta kendinden sonra muhtemelen olmus agabeyinin ogullari cikacakti fakat sehir dusunce bu yegenleri II Mehmed tarafindan saray hizmetine alindi Buyuk yegen Has Murad adini aldi ve Sultan Mehmed in favorisi olarak Balkan Beylerbeyi olarak gorev yapti Kucuk yegen Mesih Pasa unvanini alarak Osmanli donanmasina amiral ve Gelibolu Sancagi na Sancak Beyi oldu Sonraki donemde Mehmed in oglu II Bayezid in yaninda iki kez sadrazamlik yapti II Mehmed ve ardillari 20 yuzyil basinda Osmanli Imparatorlugu parcalanana kadar kendilerini Roma Imparatorlugu nun varisi olarak gorduler Onlara gore Osmanlilar tipki Konstantinos un yaptigi gibi sadece ulkenin dini temellerini degistirmisti Osmanlilar ele gecirdigi topraklarda yasayan Dogu Romalilara Ortodoks Hristiyanlar Rum demeye devam etti Bu sirada Tuna Prenslikleri de bu ulkelerin yoneticileri de kendilerini Dogu Roma Imparatorlari nin varisi olarak goruyordu Bizans asilleri de dahil Ortodoks multecilere ev sahipligi yapiyordu Imparator oldukten sonra Moskova Granduku III Ivan Dogu Ortodokslari nin patronu olarak hak iddia etti Andreas in kiz kardesi Sofya Palaiologina ile evliydi ve torunlari Korkunc Ivan Rusya nin ilk cari oldu tsar veya czar caesar yani sezar anlamina gelir ve Slavlar geleneksel olarak Bizans imparatorlarini bu sekilde adlandirir Onlarin ardillari da Moskova nin Roma ve Konstantinopolis in varisi olmak icin uygun bir sehir oldugu fikrini destekledi Rus Imparatorlugu nun bu fikri Rus Devrimi ne kadar var olmayi surdurdu EkonomiBizans ekonomisi yuzyillar boyunca Avrupa ve Akdeniz in en ileri ekonomilerindendi Ozellikle Avrupa Orta Cag sonlarina kadar Bizans in ekonomik gucune erisemedi Konstantinopolis zaman zaman neredeyse butun Avrasya ve Kuzey Afrika ticaret aginin ana merkeziydi ve ozellikle Ipek Yolu nun batidaki ucuna tekabul ediyordu 6 yuzyilin ilk yarisina kadar gerileyen Bati ya tezat olustururcasina Bizans ekonomisi buyume ve istikrar icerisindeydi Justinianus Veba Salgini ve Arap istilalari ile beraber ekonomideki durumlar kotulesti ve bir duraklama hatta gerileme icine girildi Isaurya reformlari ve ozellikle V Konstantinos un repopulasyonu bayindirlik girisimleri ve vergi olculendirmeleri sinir genisliginden bagimsiz olarak 1204 e kadar surecek bir ekonomik canlanmayi isaret etti 10 yuzyildan 12 yuzyilin sonuna kadar Bizans luks imajina sahipti ve ulkeyi ziyaret edenler baskentteki zenginlik karsisinda etkilenmekteydi Dorduncu Hacli Seferi Bizans in uretimde gerilemesine ve Dogu Akdeniz deki Bati Avrupalilarin ticari ustunlugune yol acti Bu durum Bizans icin ekonomik bir felaket anlamina geliyordu Paleologoslar ekonomiyi yukari cekmeye calissa da Bizans bir daha hicbir zaman dis veya ic ekonomik gucleri uzerinde tam bir kontrol elde edemedi Asama asama ticari usuller ve ucret mekanizmalari uzerindeki etkisini yitirdi ve degerli madenlerin ulke disina bazi akademisyenlere gore bazen basilan paradan daha cok cikisindaki kontrolunu kaybetti Bizans in ekonomisinin temelinde denizci yapilanmadan beslenen ticaret vardi Tekstil urunleri cok buyuk ihtimalle en cok ihrac edilen mallardi ipek kesinlikle Misir a gonderildigi gibi Bulgaristan ve Bati ya da satiliyordu Devlet ic ve dis ticareti siki bir kontrol altinda tuttu ve para bastirma tekelini hic kaybetmedi Boylece saglam ve esnek para sistemini surdururek ticaret ihtiyaclarina uyum sagladi Hukumet ozel cikarlarinin oldugu loncalar ve kuruluslar icin parametreler belirleyerek faiz oranlari uzerinde resmi bir kontrol saglamaya calisti Imparator ve memurlari kriz zamanlarinda baskentin on tedarik hazirligini garanti altina almak ve tahil fiyatlarini asagida tutmak icin mudahale etti Son olarak hukumet siklikla ihtiyac fazlasinin bir kismini vergilendirme yoluyla topladi ve devlet memurlarina maas dagitimi veya bayindirlik yatirimlari yoluyla tekrar dolasima soktu Bilim tip ve hukukPatriyarkal bazilika Aya Sofya nin icten panoramasi Miletli Isidoros tarafindan tasarlanan ve 537 de tamamlanan yapi Arsimet in cesitli calismalarinin bir derleyicisidir Arsimet in kati cisimler geometrisindeki prensipler asikardir Klasik antik donem yazilari Bizans ta her daim islendi Bu nedenle Bizans bilimi her donemde antik felsefe ve metafizik ile dogrudan baglantili oldu Muhendislik alaninda Aya Sofya nin mimari olan Yunan matematikci Miletli Isidoros 530 yili civarinda Arsimet in calismalarini ilk defa derleyerek bir gelenegin isaretlerini verdi Matematikci Leo tarafindan Bizans Ronesansi sirasinda c 850 kurulan matematik ve muhendislik okulu araciligiyla da canli tutulan bu gelenek sayesinde bircok antik kaynak gunumuze ulasabildi bkz Gercekten de geometri ve uygulamalari mimarlik ve savas aletleri muhendisligi Bizanslilar in bir uzmanlik alani olarak kaldi Viyana Dioskurides in on yuzundeki yedi unlu hekim Arap istilalarinin getirdigi karanlik donemlerde bilimsel calismalar duraklasa da ilk milenyumun bitisi oncesi Bizans Ronesansi olarak da bilinen surecte Bizansli bilim adamlari Arap ve Perslerin bilimsel ilerleyisinde ozellikle astronomi ve matematik alaninda agirliklarini ortaya koydu Bizanslilar ayrica ozellikle mimarlikta orn pandantifli kubbe ve savas teknolojisinde orn Rum atesi de mucididir Bizanslilar tarafindan yapilan karmasik dislilerden olusan mekanik bir gunes saati cihazinin ortaya cikarilmasi astronomide kullanilan ve MO 2 yuzyilin sonlarinda icat edilen bir tur analog cihaz olan Antikythera duzeneginin Bizans doneminde kullanildigini gostermektedir Her ne kadar Bizanslilar bilimin uygulanmasi konusunda fevkalade basarilar ozellikle Aya Sofya nin insasi sirasinda elde etse de ve antik donemin bilim ve geometri bilgisini korusalar da Bizanslilar 6 yuzyildan sonra yeni teoriler uretmek veya klasik yazarlarin uzerine eklemek gibi yollara basvurmadilar ve bilime pek az ozgun katkida bulundular Imparatorlugun son yuzyilindaki Bizansli dilbilgisi uzmanlari bizzat kisisel ve yazinsal olarak Antik Yunan dilbilgisi ve edebi calismalarini erken Italyan Ronesansi na goturen bir numarali kisilerdir Bu surecte astronomi ve diger matematik bilimleri Trabzon da ogretilmekteydi ve tip bilimi hemen hemen butun bilim adamlarinin ortak ilgi alanina giriyordu Hukuk alaninda I Justinianus un reformlarinin evrimine net bir etkisi oldugu aciktir Yine III Leo nun Ekloga si Slav dunyasinda yasal kuruluslarin orgutlenmesini etkilemistir 10 yuzyilda VI Leon butun Bizans yasalarini Yunanca olarak kanunlastirmayi basardi ve sonraki butun Bizans hukukunun temelini olusturarak gunumuze kadar devam eden bir ilgi alani yaratti DinKonstantinopolis Patrikligi nin evrensel prestijinin bir sembolu ve disavurumu olarak Justinianus Tanri nin Kutsal Bilgeligi Kilisesi ya da bilenen adiyla Ayasofya yi dort sene gibi kisa bir surede insa ettirdi 532 537 Bizans Imparatorlugu bir teokrasiydi ve Tanri nin ulkeyi imparator araciligiyla yonettigine inaniliyordu Jennifer Fretland VanVoorst bu konuda sunlari soyledi Bizans Imparatorlugu Hristiyanlik degerleri ve fikirlerinin ulkedeki siyasi fikirlere zemin olusturdugu ve ulkenin siyasi hedefleriyle ic ice gectigi bir teokrasidir Bizans Teokrasisi 2004 adli kitabinda Steven Runciman sunlari soyler Bizans Imparatorlugu nun anayasasi ulkenin Cennet Kralligi nin dunyevi bir kopyasi olduguna olan inanc uzerinden temellenir Nasil ki Tanri Cennet te yonetici konumdaysa onun goruntusunden yaratilan imparator da dunya uzerinde yonetmeli ve onun emirlerine uymalidir Kendini evrensel bir imparatorluk olarak goruyordu Ideal olarak her biri ideal dunyada tek ve gercek Hristiyan Kilisesi ne yani Ortodoks Kilisesi ne bagli insanlarla dolu dunyanin butun insanlarini kucaklamaliydi Zira insan Tanri nin goruntusuydu ve dolayisiyla insanin dunyadaki kralligi da Cennet Kralligi nin bir goruntu olmak durumundaydi Imparatorlugun Dogu da hayatta kalisi imparatorun Kilise isleri uzerinde aktif rol almasini garantiledi Bizans devleti pagan donemlerden dini islerin idari ve finansal rutinlerini miras almisti ve bu rutinler oldugu gibi Hristiyan Kilisesi ne uygulandi Eusebius tarafindan ortaya konulan modelin ardindan Bizanslilar imparatoru paganlar arasinda Hristiyanlik dinini yaymakla ve dinin dis yonlerini ozellikle idare ve finans gibi yonetmekle yukumlu olan bir Isa temsilcisi habercisi olarak kabul etti Cyril Mango nun da degindigi uzere Bizans siyasi dusuncesi Tek Tanri tek imparatorluk tek din mottosuyla ozetlenebilir Diyanet islerinde imparatorlugun rolu hicbir zaman sabit yasal olarak tanimlanmis bir erke donusmedi Roma nin gerileyisiyle ve diger Dogu Patrikhaneleri ndeki anlasmazlik yuzunden Konstantinopolis 6 ila 11 yuzyillar arasinda Hiristyanlik alemindeki en zengin ve etkili merkez olarak kaldi Imparatorluk kendinin bir golgesi olacak kadar kuculdugu zamanlarda bile kilise ulkenin icinde ve disindaki onemli etkisini surdurdu Georgiy Ostrogorskiy bu konuda sunlari demistir Konstantinopolis Patrikhanesi Bizans a ait Anadolu ve Balkanlar da ek olarak ulke disindaki Kafkaslar da Rusya da ve Litvanya da kendi asti olan metropolitan makamlari ve baspiskoposluklari sayesinde Ortodoks dunyasinin merkezi olarak kaldi Kilise Bizans Imparatorlugu ndaki en sabit bilesen olarak varligini surdurdu Devletin resmi Hristiyanlik doktrini Ilk yedi ekumenik konsil sayesinde belirlenirdi ve bundan sonra bunu halka empoze etme gorevi imparatora verilirdi Daha sonralari Codex Justinianus ile birlestirilen 388 cikisli bir imparatorluk kararnamesi ulke halkinin Katolik Hristiyan adini ustlenmesi ve yasalara uymayan kafir inanislar i takip eden insanlarin deli ve aptal insanlar olarak kabul edilmesini one surer Imparatorluk emirlerine ve daha sonralari Dogu Ortodoks Kilisesi Dogu Hristiyanligi olarak bilinen zorlayici durusuna ragmen kilise Bizans taki butun Hristiyanlar i temsil eden bir durusa erisemedi Mango ya gore imparatorlugun erken donemlerinde deli ve aptal insanlar ile kilise tarafindan kafir olarak gosterilenler nufusun cogunluguydu Bunun yaninda 6 yuzyilin sonuna kadar var olan paganlar ve Yahudiler e ek olarak halk hatta imparatorlar arasinda Nasturyanizm Monofizitizm Aryanizm and Paulusclular gibi Ortodoks Kilisesi nin durusuna karsi belli duruslariyla bilinen farkli Hristiyan doktrinlerini takip edenler oldu III Leo imparatorluk capindaki ikonlarin yikimini emrettigi zaman Hristiyanlar arasinda bir diger ayrisma da baslamis oldu Bu durum buyuk bir dini krize yol acti ve ancak 9 yuzyilda ikonlar restore edildiginde yatisti Ayni surec icerisinde genel olarak Slav kokenli halklar arasinda paganizm yayildi Bu topluluklar Hristiyanlastirildiginda ozellikle imparatorlugun sonlarina dogru Dogu Ortodoks Kilisesi Hristiyanlar in cogunu ve genel olarak imparatorlugun icinde kalan halklarin cogunu temsil ediyordu Yahudiler Bizans varligi boyunca onemli bir azinlik olarak kaldilar ve Roma yasasina gore yasal olarak taninan dini grup statusu altinda kaldilar Bizans in erken doneminde genellikle hos goruldulerse de sonralari zaman zaman gerilimli ve zulum dolu zamanlar yasandi Her halukarda Arap istilalari sonrasinda cogu Yahudi topluluk kendini imparatorluk disinda buldu ve Bizans icinde kalan Yahudiler ozellikle 10 yuzyil sonrasi itibariyla goreceli bir baris ortaminda yasadilar Gurcu manastirlari ilk defa 9 yuzyilin ikinci yarisi itibariyla Konstantinopolis ve kuzeybati Anadolu daki Olimpos Dagi nda goruldu Bu surecten sonra Gurculer imparatorluk icerisinde gittikce daha onemli roller almaya basladi Sanat ve edebiyat6 yuzyildan kalma Rabula Incili nden minyaturler Bizans sanatinin daha soyut ve sembolik dogasini gozler onune serer Bugune kalmis Bizans sanati genel olarak din temalidir ve birkac donemsel istisna disinda fazlaca geleneksellestirilmistir Fresk boyamalari ahsap paneller uzerine tezhip ve ozellikle erken donemlerde mozaik ana sanat eserleridir Bunun yaninda kucuk parcalardan ibaret disinda figuratif heykel sanati oldukca nadirdir El yazmasi boyamaciligi sayesinde buyuk olcekte pek gozlenmeyen eski klasik gercekci sanat gelenegi sonraki caglara korunarak ulasmis oldu Bizans sanati oldukca prestjiliydi ve Bati Avrupa da aranan bir sanatti Burada neredeyse cagin sonuna kadar Orta Cag sanatini etkilemeyi surdurdu Ozellikle Italya da Bizans tarzlari 12 yuzyila kadar modifiye edilmis bicimleriyle kalmaya devam etti ve sonraki Italyan Ronesansi sanatina formel ilham kaynagi olusturdu Buna karsilik disaridan gelen cok az sanat akimi Bizans stili uzerinde bir etki birakabildi Dogu Ortodoks Kilisesi nin genislemesiyle beraber Bizans bicimleri ve tarzlari Ortodoks dunyasina ve hatta daha da otesine yayilmayi basardi Ozellikle dini binalardaki Bizans mimarisi etkisi Misir ve Arabistan dan Rusya ve Romanya gibi farkli cografyalara kadar gorulmektedir Bizans edebiyatinda dort farkli kulturel bilesen gozlemlenir Yunan Hristiyan Roma ve Oryantal Bizans edebiyati siklikla bes grupta kategorilendirilir Bunlardan ucunu tarihciler ve analistler ansiklopedi yazarlari Patrik Fotios Mihail Psellos ve Mihail Honiatis Bizans in en buyuk ansiklopedi yazarlari olarak gosterilir ve denemeciler ile din disi sairler doldururken geriye kalan iki grupta yeni edebi tarzlar yer alir dini teolojik edebiyat ve populer siir Buna ek olarak Bizans in tek epik destani Digenis Akritis tir Gunumuze ulasan iki ila uc bin ciltlik Bizans edebiyati mirasindan sadece uc yuz otuzu din disi siir tarih bilim ve sahte bilim uzerinedir Her ne kadar din disi edebiyat 9 ila 12 yuzyillar arasinda gelisme gosterse de Besteci Romanos un en belirgin temsilcilerinden oldugu dini edebiyat vaazler ve siiri teoloji ibadet tezleri vb cok daha once sekillenmisti MuzikBir fildisi kutusundaki haliyle bilinen en eski gosterimi MS 900 1100 Museo Nazionale Floransa Yunanca metinler uzerine seremoni festival veya kilise muzigi amaciyla bestelenen dini Bizans muzik formlari en bilinen formlardir Kilise ilahileri muzigin en temel parcasini olusturmaktaydi Yunan ve yabanci tarihciler genel olarak Bizans muziginin sistemiyle yakindan alakali oldugu uzerinde hemfikirdir Bizans muzigi bilinen muzigin en eski turu olmayi surdurmektedir Oyle ki performans usulleri 5 yuzyildan sonra yukselen dogruluk oraniyla besteci isimleri ve hatta bazen muzik eseri hakkindaki aciklamalar bilinmektedir MO 1 yuzyil Yunanistan 9 yuzyilda yasayan Pers cografyaci Ibn Hurdazbih muzik enstrumanlarinin sozluksel irdelemesinde lire lura ek olarak urghun org shilyani muhtemelen arp veya lirin bir baska formu ve salandj muhtemelen bir tur tulum gibi aletleri Bizans a ait tipik enstrumanlar olarak gosterir Bunlardan ilki olan yayli daha sonralari adiyla Venedik te gorundu ve bircok kisi tarafindan yine ayni sehirde gelisip farklilasan kemanin atasi olarak gosterilmektedir Yayli lira halen eskiden Bizans a dahil olan topraklarda calinmaktadir Yunanistan da Turkce Sehir lirasi yani Konstantinopolis Guney Italya da ve Dalmacya da olarak bilinmektedir Ikinci muzik aleti olan org Helenistik donemden kalmadir bkz ve yarislar sirasinda Hipodrom da calinmistir Buyuk kursun borular i olan bir org imparator V Konstantinos tarafindan 757 yilinda Frank krali Kisa Pepin e gonderildi Pepin in oglu Sarlman da 812 yilinda Aachen deki sapeli icin benzer bir org talep ederek Bati kilise muziginin ilk tohumlarini atmis oldu Sonuncu muzik aleti olan tulum dankiyo Antik Yunanca dan angion Tὸ ἀggeῖon konteyner Roma doneminde dahi calinmaktaydi Dio Chrysostom un 1 yuzyilda yazdigi yazilarinda donemininde bir hukumdarin muhtemelen Neron kavali Yunan kamis kavalina benzeyen hem agziyla hem de koltukaltina yerlestirdigi bir kese yardimiyla calabildigi gecmektedir Tulum imparatorluk zamanlarindan gunumuze ayni topraklarda calinmaya devam etti Bkz Balkanlar da gayda Yunanistan da Pontus ta tulum Girit te Ermenistan da ve Romanya da MutfakBizans kulturu ilk donemlerinde Greko Romen in son donemleriyle ayniydi ancak imparatorlugun var oldugu sonraki bin yil boyunca yavas yavas gunumuz Balkanlar ve Anadolusu nun kulturune benzer bir yola evrildi Mutfak Greko Romen balik sosu cesnisi garosa dayansa da gunumuz mutfagindan asina olunan tutsulenmis et pastirma Bizans Yunancasinda paston baklava ya da o zamanki adiyla koptoplakoῦs o zamanki adiyla plakuntas tetiromenus veya tiritas plakuntas ve unlu Orta Cag tatli saraplari Komandarya ve bir halka ismini de veren gibi bircok bilesene de sahipti Cam recinesi aromali sarabi da siklikla icilmekteydi ve gunumuzde Yunanistan da halen uretimi devam etmektedir Cermen Kutsal Roma Imparatoru I Otto tarafindan 968 de Konstantinopolis e buyukelci olarak gonderilen Liutprando di Cremona bu sarap icin gunumuzde de saraba asina olmayan icicilerin tepkisine benzer bicimde sunlari soylemistir Faciamiz Yunan sarabina ekleme yapacak olursak karasakiz recine ve yaki gibi bizim icemedigimiz seylerle karistiriliyordu Balik sosu cesnisi garos da ayni sekilde asina olmayan insanlar tarafindan pek hos karsilanmiyordu Liutprando di Cremona kendine fazlasiyla kotu balik likoru yle kaplanmis yemekler sunuldugunu belirtir Bizanslilar bunun yaninda cesni olarak mayalanmis arpadan uretilen adinda soya sosuna benzer bir cesni kullaniyorlardi ve bu sayade soya sosunda oldugu gibi yemeklerine umami tadi katiyorlardi Eglence480 yilinda Zeno tarafindan oynanan ve Agathias tarafindan 530 civarinda kaydedilen oyununun goruntusu Oyunda Zeno kirmizi 2 5 ve 6 seklinde oldukca sanssiz bir zar atisiyla sadece sekiz tasla kaldi Bakiniz Zeno nun tablh oyunu Roland Austin Bizanslilar Bizans Yunancasi tablh oyununu severek oynarlardi Oyun gunumuzde Turkiye tavla ve Yunanistan tavli ve diger bircok Bizans ardili ulkede halen oynanmaktadir Bizans asilleri basta gunumuzde polo olarak bilinen tzykanion olmak uzere atciliga merakliydi Oyun erken donemlerde Sasani Irani ndan gelmisti ve II Theodosius h 408 450 tarafindan bir Tzykanisterion oyun icin ozel stadyum Buyuk Konstantinopolis Sarayi nin icine insa edilmisti Imparator I Basileios h 867 886 bu sporda epey ustaydi Imparator Aleksandros h 912 913 oyunu oynarken cok yoruldugu icin oldu Imparator I Aleksios h 1081 1118 oyunu Tatikios ile oynarken yaralandi I Ioannis h 1235 1238 ise oyun sirasinda aldigi olumcul bir yara yuzunden oldu Konstantinopolis ve Trabzon disinda Sparta Efes ve Atina gibi sehirlerde de tzykanisteria ya rastlanmasi gelisen kentsel aristokrasi hakkinda bir ipucu verir Oyun ozellikle oyuna karsi bir ilgi gelistiren Bati yanlisi imparator I Manuil zamaninda hacli seferleri yoluyla Bati ya ulasti Yonetim ve burokrasiBizans devletinde imparator tek ve mutlak yoneticiydi ve gucunu ilahi kaynaklardan aldigi kabul ediliyordu Senato gercek bir politik ve yasa koyucu otoriteye sahip degildi fakat itibari unvanlari olan onursal bir konsil seklinde varligini surdurdu 8 yuzyil sonunda baskentteki gucun saraya donuk birlestirilmesine odakli bir kamu idaresi olusturuldu sakellarios makaminin onem kazanmasi bu degisiklikle ilgilidir En onemli idari reform muhtemelen 7 yuzyil ortalarinda baslayan thema sisteminin gelisiydi ve bu sistemde her bir bolumlenmenin askeri ve kamusal yonetimini strategos adi verilen kimseler ustleniyordu Themalar c 750Themalar c 950 Bizans ve Bizantinizm terimlerinin alcaltici terimler olarak kullanilisina ragmen imparatorlugun kendi durumuna gore kendini sekillendirebilen ozel bir yetenege sahipti Unvana ve kideme dayali ozenli sistem saraya prestij ve etki bahsetti Memurlar imparatorun etrafinda siki bir duzenle duzenlenmisti ve mevkileri icin imparatorluk iradesine sikica bagliydi Bunun yaninda gercek idari meslekler de vardi ancak otorite memurlardan ziyade bireylere de devredilebiliyordu 8 ve 9 yuzyilda kamu hizmeti aristoktratik statuye en engelsiz yolu olusturmustu ancak 9 yuzyildan sonra kamu aristokrasisi soyluluk aristokrasisi ile rekabete girdi Bazi Bizans hukumet calismalarina gore 11 yuzyil siyaseti baskin olarak kamu ve askeri aristokrasi arasindaki rekabet uzerinden sekilleniyordu Bu surecte I Aleksios bazi onemli idari reformlar yaparak yeni saray makamlari ile memurlarini tanitti Diplomasi 829 da VII Ioannis Grammatikos un elciligi imparator Theofilos ve Abbasi halifesi Memun arasinda Roma dustukten sonra imparatorluk icin en buyuk zorluklardan birisi kendi icinde ve kendi komsulariyla bir iliski duzeni kurabilmekti Bu milletler resmi politik kuruluslar olusturmaya giristiklerinde duzenlerini siklikla Konstantinopolis uzerinden kalipladilar Bizans diplomasisi kisa sure icinde komsularini uluslararasi ve devletler arasi iliskiler agina cekmeyi basardi Bu ag antlasma yapimi etrafinda sekillendi ve yeni hukumdarlari krallar ailesine kabul etmeyi Bizans toplumsal tutumlarini degerlerini ve kuruluslarini ozumseyisi iceriyordu Klasik yazarlarin savas ve baris arasindaki etik ve yasal ayrimlari verme egilimlerine karsilik Bizanslilar diplomasiyi savasin baska bir yolu olarak gordu Ornegin bir Bulgar tehdidi Kiev Ruslari na para vererek bastirilabiliyordu Diplomasi o donemde saf politik islevinin ustunde istihbarat toplama islevine agirlik veriyordu Konstantinopolis te bulunan Barbarlar Burosu protokol ve barbarlar ile ilgili kayitlari toplama isleriyle ilgileniyordu ve belki de bu sekilde kendi basina basit bir istihbarat islevi ustleniyordu John B Bury ye gore bu ofis Konstantinopolis i ziyaret eden tum yabancilari denetleme gorevini yuklenmisti ve Logothetis tu dromu gozetimi altindaydi Gorunurde bir protokol ofisi olsa da yani asil gorevi yabanci elcilerle yeterince ilgilenildigini teminat altina almak bakimlari icin yeterli devlet fonu bulunup bulunmadigini kontrol etmek ve resmi cevirmenleri bulundurmak muhtemelen kendi capinda bir guvenlik vasfi da tasiyordu Bizanslilar birtakim diplomatik uygulamalarla kendilerine yarar sagladi Ornegin baskentteki buyukelcilikler yillarca var olmaya devam ederdi Diger kraliyet muesseselerinden bir uyenin de rutin olarak Konstantinopolis te kalmasi beklenirdi Boylece sadece potansiyel bir rehine degil siyaset iliskileri uzerine bir piyon da kazanilmis oluyordu Diger bir onemli uygulama ziyaretcileri satafatli teshirlerle etkilemekti ye gore Avrupa da antik medeniyetin korunmasinin nedeni Bizans diplomasisinin yetenegi ve kaynakliligiydi ki bu Bizans in Avrupa tarihine cok uzun suren katkilarindan birisi oldu Bayrak ve isaretler Bizans Imparatorlugu tarihinin cogunda Bati Avrupa da bilinen sekliyle armaciligi bilmiyor ve kullanmiyordu Hac veya labarum gibi motifler iceren cesitli amblemler Yunanca shmeia semeia tekil shmeion semeion resmi durumlarda ve askeri amaclarla sancak veya zirhlar uzerinde kullanilirdi Hac kullanimi Isa Meryem ve cesitli azizlerin resimleri memurlarin muhurlerinde kendine yer buldu fakat bunlar aile amblemlerinden ziyade kisiseldi Cift basli kartal Tetragramli hacKadinlarBizans Imparatorlugu ndaki kadinlarin konumu esas olarak bazi hak ve geleneklerin kaybedilmesi ve degistirilmesiyle digerlerinin kalmasina izin verilmesiyle Hristiyanligin gelisiyle donusen eski Roma daki kadinlarin konumunu temsil eder Egitim basarilariyla unlu Bizans kadinlari vardi Bununla birlikte kadinlarin egitimiyle ilgili genel gorus bir kizin ev islerini ogrenmesinin ve Hristiyan azizlerin hayatlarini incelemesinin ve mezmurlari ezberlemesinin ve Incil yazilarini calisabilmesi icin okumayi ogrenmesinin yeterli olduguydu Kadinlarda okuryazarlik kotuluge tesvik edebilecegine inanildigi icin bazen caydiriliyordu Roma nin bosanma hakki Hristiyanligin gelisinden sonra kademeli olarak silindi ve yerini yasal ayirma ve feshetme aldi Evlilik bir kadin icin ideal durum olarak goruluyordu ve yalnizca manastir yasami mesru bir alternatif olarak goruluyordu Evlilikte cinsel aktivite sadece bir ureme araci olarak goruluyordu Kadinlarin mahkeme huzuruna cikma hakki vardi ancak tanikligi bir erkeginkiyle esit gorulmedi ve bir erkeginkiyle karsilastirildiginda cinsiyeti temel alinarak celisebilirdi 6 yuzyildan itibaren kadinlarin pece takmalarini ve yalnizca kiliseye giderken toplum icinde gorunmelerini dikte eden buyuyen bir cinsiyet ayrimciligi ideali vardi ve ideal hicbir zaman tam olarak uygulanmasa da toplumu etkiledi Imparator I Justinianus un kanunlari bir erkegin karisini izinsiz olarak tiyatro veya hamam gibi halka acik yerlere gittigi icin bosamasini yasal hale getirdi Konstantinopolis te ust sinif kadinlarin ozel bir kadin bolumunde gynaikonitis kalmalari giderek daha fazla bekleniyordu ve 8 yuzyilda evli olmayan kizlarin akraba olmayan erkeklerle tanismasi kabul edilemez olarak tanimlandi Imparatorluk kadinlari ve leydileri erkeklerle birlikte toplum icine cikarken imparatorluk sarayindaki kadinlar ve erkekler 12 yuzyilda Komninos hanedaninin yukselisine kadar kraliyet ziyafetlerine ayri ayri katilirlardi Dogu Romali kadinlar Romali kadinin mulklerini miras alma sahip olma ve yonetme hakkini elinde tuttu ve sozlesmeler imzaladi bu haklar her iki evli kadini da kapsadigi icin Orta Cag Katolik Bati Avrupa sindaki evli kadinlarin haklarindan cok daha ustundu Kadinlarin yasal olarak kendi paralarini idare etme hakki zengin kadinlarin is yapmasina olanak sagladi ancak aktif olarak gecimlerini saglamak icin bir meslek bulmak zorunda olan kadinlar normalde ev islerinde veya gida veya tekstil endustrisi gibi ev ici alanlarda calisiyorlardi Kadinlar devlet destegiyle hastanelerde ve hamamlarda tip doktoru ve kadin hastalarin ve ziyaretcilerin refakatcisi olarak calisabilirler Hristiyanligin ortaya cikisindan sonra kadinlar artik rahibe olamiyordu ancak kadinlarin kizlar icin okul timarhane yoksul evleri hastaneler hapishaneler ve kadinlar icin huzurevleri islevi goren manastirlar kurmasi ve yonetmesi yaygin hale geldi Bizansli kadinlar meslekten olmayan kiz kardesler ve diyakozlar olarak sosyal hizmet uyguladilar DilMudil Mezmurlar Kitabi Kiptice olarak verilmis en eski tam mezmurdur Misir 10 yuzyildan kalma Yunanca el yazmasidir ve buyuk ihtimalle Konstantinopolis te kaleme alindi Vatikan Kutuphanesi Roma Anadolu da Yunanca lehcelerinin son donem Bizans tan 1923 e kadar olan dagilimi Demotik sari Pontik turuncu Kapadokya yesil Yesil noktalar 1910 itibariyla Kapadokya Yunancasi konusan koyleri isaret eder Imparatorluk makami yonetim ve askeri yapilanmadan farkli olarak Bati Roma Imparatorlugu nun cokusunden once dahi dogu Roma eyaletleri agirlikli olarak Yunanca konusuyordu ve Latince gelmeden yuzyillar oncesinde de Yunancanin hakimiyeti devam ediyordu Roma nin doguyu fethetmesinin ardindan Pax Romana adin verilen kaynastirici siyasi uygulamalar ve kamu altyapisi Yunancanin doguda yayilip kemiklesmesini kolaylastirdi Gercekten de Roma Imparatorlugu nun erken donemlerinde Yunanca zaten coktan Kilise nin egitimin ve sanatin dili olmustu ve genis capta eyaletler arasi hatta milletler arasi ticarette lingua franca konumuna erismisti Yunanca bir sure konusma dili Koini Yunancasi sonralari ya evrildi ve daha eski bir halinde beraber varligini surdurdu ve sonunda Koini hem konusma hem de yazili bicimde bu ikililikten siyrildi ve genelgecer hal aldi Latincenin etkisi gittikce erise de devlet dili olarak kullanimi devam etmis Theodosius un hukumdarligi doneminde Grekcenin kullanimi iyice artmis 7 yuzyilda Herakleios un devletin resmi dilini Grekce yapmasiyla birlikte de Latincenin etkisi iyice azalmaya baslamistir Bilimsel olarak Latince hizla egitimli kesim arasindaki populerligini kaybetti fakat imparatorluk kulturunde yer ettigi seremoni islevini bir sure daha devam ettirdi Ek olarak ozellikle Dalmacya da ve gunumuz Romanya si cevresinde Halk Latincesi imparatorlugun azinlik dili olarak konusulmaya devam etti Cok uluslu yapida olan imparatorlukta bircok farkli dil var oldu ve kimi zamanlarda bu dillere sinirli resmi statu verildi Kayda deger bir ornek olarak Orta Cag basinda Suryanice uzak dogu eyaletlerde egitimli kesim arasinda cok yaygin bir dile donustu Benzer sekilde Kiptice Ermenice ve Gurcuce kendi eyaletlerindeki egitimli kesim arasinda oldukca populer kaldi Bunun yaninda daha sonralari Eski Kilise Slavcasi Orta Farsca ve Arapca bu dili konusan halklarla etkilesime girildikten sonra bu dillerin imparatorluk ve onun etki alani icerisinde belirli bir oneme kavusmasina yol acti Bunlarin disinda de ve otesinde ana ticaret yollarinin merkezinde yer alan Konstantinopolis te bir zamanlar Cince de dahil butun bilinen Orta Cag dilleri konusuluyordu Imparatorluk son gerilemesine girdiginde ulke vatandaslari daha homojen bir hale geldi ve Yunanca bu halkin kimligi ve dini hayatiyla ic ice gecmeye basladi KalitBizans imparatorlu kiligi icinde Kral Davud minyatur Paris mezmurlar kitabi ndan alintidir Bizans siklikla mutlakiyetcilik ortodoks ruhaniligi oryantalizm ve ekzotizm terimleriyle ozdeslestirilegelmistir ve Bizans ve Bizantinizm terimleri siklikla yikim karmasik burokrasi ve baskilama terimleri yerine deyisler olarak kullanilmistir Dogu Blogu ndan 1980 lerde ve 90 larda cikan Orta ve Guneydogu Avrupa ulkelerinde Bizans medeniyeti ve onun biraktigi kalit oldukca olumsuzdu zira Bizans in da Dogu otoriterligi ve otokrasisi ile ilintili oldugu iddia ediliyordu Dogulu ve Batili yazarlar siklikla Bizans i dini siyasi ve felsefi olarak Bati ya zit olarak konumlandirdi 19 yuzyil Yunanistani nda bile odak noktasi her daim klasik tarihleri oldu ve Bizans siklikla olumsuz imalari cagristirdi Bizans a donuk bu yaklasimlar Bizans kulturunun olumlu yanlari ve kalitina odaklanan modern calismalar yoluyla kismi ya da tumcul olarak tartisildi Bizans in Orta Cag Avrupasi nin kurulusundaki yer ettigi rolu inkar edilemez olarak gosterirken Cameron ve Obolenski ye gore Bizans in Ortodoks Hristiyanligi ni sekillendiren rolu gunumuz Yunanistan Romanya Bulgaristan Rusya Gurcistan Sirbistan ve diger ulkelerin tarihinden koparilamayacak kadar buyuk onem arz etmektedir Bizanslilar bunun yaninda klasik el yazmalarini koruyup kopyaladilar ve klasik bilginin gunumuze ulasmasinda basat rol oynadilar Boylece modern Avrupa medeniyetine ve Slav Ortodoks kulturune zemin olusturdular Avrupa da Orta Cag boyunca uzun donemde istikrarli tek ulke olarak Bizans Bati Avrupa yi Dogu nun yeni beliren guclerinden uzak tuttu Surekli saldiri altinda kalarak Bati yi Persler Araplar Selcuk Turkleri ve Osmanlilar dan korudu Baska bir bakis acisiyla 7 yuzyildan sonra Bizans in evrimi ve yeniden yapilanmasi Islam in varolus surecine ve yayilisina dogrudan etki etti 1453 te Osmanlilar in Konstantinopolis i fethetmesinin ardindan Sultan II Mehmed Kaysar i Rum Osmanli Turkcesi nde Romali Sezar a esdeger unvanini aldi zira Osmanli Dogu Roma Imparatorlugu nun varisi olma arzusu tasiyordu Cameron a gore kendilerini Bizans in varis i olarak gorerek ve bazi onemli Bizans geleneklerini surdurerek Osmanlilar dolayli yoldan Dogu Avrupa ulkelerinin donemde Ortodoks yeniden canlanmasi anlayisina yonelmesine neden oldu Ayrica bakinizBizans ordusu Bizans felsefesi Bizans imparatorlari listesi Bizans isyan ve ic savaslari listesi Bizans savaslari listesi BizanscilikNotlar Romania genel olarak gayriresmi olarak kullanilirdi ve Romalilarin diyari anlamina gelmekteydi 1081 den sonra resmi Bizans belgelerinde de rastlanilmaktadir 1204 te Dorduncu Hacli Seferi sirasinda gelen yoneticiler bu yeni Latin Imparatorlugu na Romania adini verdi Bu terim modern Romanya yla karistirilmamalidir 1190 dan bir Latin guncesinde Continuatio Cremifanensis Isaac Angelos Imperator Romaniae olarak tanitilirken Friedrich Barbarossa Imperator Romanorum seklinde ifade edilmektedir Ancak birkac yil oncesinde 1169 da Amico de Murta adindaki Cenevizli elci Cenevizliler adina yaptigi Konstantinopolis teki yemininde Manuil Komnenos tan Imperator Romanorum seklinde soz etmistir 1204 ten sonra Imperium Romaniae ve Imperator Romaniae terimleri batililar tarafindan sirasiyla Latin Imparatorlugu ve onun imparatorunu ifade etmek adina kullanilmistir Kaynakca Byzantine Empire Encyclopaedia Britannica 2 Temmuz 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Kazhdan amp Epstein 1985 s 1 a b CITEREF Ostrogorsky et al Warfare State And Society In The Byzantine World 560 1204 s 47 24 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Pounds Norman John Greville An Historical Geography of Europe 1500 1840 p 124 CUP Archive 1979 ISBN 0 521 22379 2 13 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Fox What If Anything Is a Byzantine 16 Agustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Rosser 2011 s 1 Rosser 2011 s 2 Fossier amp Sondheimer 1997 s 104 Wolff 1948 ss 5 7 33 34 Cinnamus 1976 s 240 Thedoros o Studitis Epistulae 145 line 19 ἡ tapeinὴ Graikia and 458 line 28 ἐn Ἀrmeniᾳ kaὶ Graikiᾳ Ahrweiler amp Laiu 1998 s 3 Mango 2002 s 13 Gabriel 2002 s 277 Ahrweiler amp Laiu 1998 s vii Davies 1996 s 245 Gross 1999 s 45 Lapidge Blair amp Keynes 1998 s 79 Millar 2006 ss 2 15 Moravcsik 1970 ss 11 12 Ostrogorsky 1969 ss 28 146 Browning 1983 s 113 Fouracre amp Gerberding 1996 s 345 The Frankish court no longer regarded the Byzantine Empire as holding valid claims of universality instead it was now termed the Empire of the Greeks Klein 2004 s 290 Note 39 389 Mense lanuario c epiphaniam Basilii Graecorum imperatoris legati cum muneribus et epistolis ad Hludowicum regem Radasbonam venerunt Garland 1999 s 87 Wolff 1948 ss 11 27 28 Tarasov amp Milner Gulland 2004 s 121 El Cheikh 2004 s 22 Eusebius IV lxii 12 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Ostrogorsky 1959 s 21 Wells 1922 Chapter 33 Bury 1923 p 1 Kuhoff 2002 ss 177 178 Bury 1923 p 1 Esler 2004 s 1081 Gibbon 1906 Volume III Part IV Chapter 18 p 168 Teall 1967 ss 13 19 23 25 28 30 35 36 Bury 1923 p 63 Drake 1995 s 5 Grant 1975 ss 4 12 Bowersock 1997 s 79 Greatrex amp Lieu 2002 s 1 Friell amp Williams 2005 s 105 Perrottet 2004 s 190 Cameron 2009 ss 54 111 153 Alemany 2000 s 207 Bayless 1976 ss 176 177 Treadgold 1997 ss 184 193 Cameron 2009 s 52 a b Burns 1991 ss 65 76 77 86 87 Lenski 1999 ss 428 429 Grierson 1999 s 17 Postan Miller amp Postan 1987 s 140 Chapman 1971 s 210 Meier 2003 s 290 Wickham 2009 s 90 Haldon 1990 s 17 Evans 2005 s 104 Gregory 2010 s 150 Merryman amp Perez Perdomo 2007 s 7 Gregory 2010 s 137 Meier 2003 ss 297 300 Gregory 2010 s 145 Evans 2005 s xxv a b Bury 1923 pp 180 216 Evans 2005 ss xxvi 76 Sotinel 2005 s 278 Treadgold 1997 s 187 Bury 1923 pp 236 258 Evans 2005 s xxvi Bury 1923 pp 259 281 Evans 2005 s 93 Bury 1923 pp 286 288 Evans 2005 s 11 Greatrex 2005 s 489 Greatrex amp Lieu 2002 s 113 Bury 1920 Preface pp v vi Evans 2005 ss 11 56 62 Sarantis 2009 passim Evans 2005 s 65 Evans 2005 s 68 Cameron 2009 ss 113 128 Bray 2004 ss 19 47 Haldon 1990 ss 110 111 Treadgold 1997 ss 196 197 a b Louth 2005 ss 113 115 Nystazopoulou Pelekidou 1970 passim Treadgold 1997 ss 231 232 Fine 1983 s 33 Foss 1975 s 722 Haldon 1990 s 41 Speck 1984 s 178 Haldon 1990 ss 42 43 Grabar 1984 s 37 Cameron 1979 s 23 Cameron 1979 ss 5 6 20 22 Norwich 1998 s 93 Haldon 1990 s 46 Baynes 1912 passim Speck 1984 s 178 Foss 1975 ss 746 747 Haldon 1990 s 50 Haldon 1990 ss 61 62 Haldon 1990 ss 102 114 Laiu amp Morisson 2007 s 47 Laiu amp Morisson 2007 ss 38 42 47 Wickham 2009 s 260 Haldon 1990 ss 208 215 Kaegi 2003 ss 236 283 Heather 2005 s 431 Haldon 1990 ss 43 45 66 114 115 a b Haldon 1990 ss 66 67 Haldon 1990 s 71 Haldon 1990 ss 70 78 169 171 Haldon 2004 ss 216 217 Kountoura Galake 1996 ss 62 75 Cameron 2009 ss 67 68 Treadgold 1997 ss 432 433 Cameron 2009 ss 167 170 Garland 1999 s 89 Parry 1996 ss 11 15 Cameron 2009 s 267 a b c d Ostrogorksy 2015 s 177 a b c d Gregory 2008 s 200 Ostrogorksy 2015 s 178 Ostrogorksy 2015 s 181 a b Ostrogorksy 2015 s 182 a b c Ostrogorksy 2015 s 183 a b Gregory 2008 s 201 Vasiliev 2016 s 315 Barker 1995 s 72 Cheynet 2008 s 62 a b c d Browning 1992 s 95 a b c d Browning 1992 s 96 a b Karlin Heyer 1967 s 24 a b c Browning 1992 s 101 Browning 1992 s 107 Browning 1992 s 108 Browning 1992 ss 112 Browning 1992 ss 113 a b c Browning 1992 s 116 Browning 1992 s 100 Browning 1992 ss 102 103 Browning 1992 ss 103 105 Browning 1992 ss 106 107 Browning 1992 ss 112 113 a b c Browning 1992 s 115 a b c Browning 1992 ss 114 115 a b Cameron 2009 s 77 a b Browning 1992 ss 97 98 Browning 1992 ss 98 99 Browning 1992 ss 98 109 Laiu amp Morisson 2007 ss 130 131 Pounds 1979 s 124 Duiker amp Spielvogel 2010 s 317 Timberlake 2004 s 14 Patterson 1995 s 15 Cameron 2009 s 83 Treadgold 1997 ss 548 549 a b Markham The Battle of Manzikert 29 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Vasiliev 1928 1935 Relations with Italy and Western Europe 12 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hooper amp Bennett 1996 s 82 Stephenson 2000 s 157 Sisic 1990 Byzantine Empire Encyclopaedia Britannica 2002 Markham The Battle of Manzikert 29 Nisan 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Browning 1992 s 190 Cameron 2006 ss 46 Cameron 2006 ss 42 Cameron 2006 ss 47 a b Browning 1992 ss 198 208 a b Browning 1992 s 218 Magdalino 2002 s 124 a b Byzantine Empire Encyclopaedia Britannica Birkenmeier 2002 a b Harris 2014 Read 2000 s 124 Watson 1993 s 12 Komnene 1928 Alexiad 10 261 Komnene 1928 Alexiad 11 291 Komnene 1928 Alexiad 13 348 13 358 Birkenmeier 2002 s 46 Norwich 1998 s 267 Ostrogorsky 1969 s 377 Birkenmeier 2002 s 90 Cinnamus 1976 ss 74 75 Harris 2014 s 84 Brooke 1962 s 326 Magdalino 2002 s 74 Sedlar 1994 s 372 Magdalino 2002 s 67 Birkenmeier 2002 s 128 Birkenmeier 2002 s 196 Birkenmeier 2002 ss 185 186 Birkenmeier 2002 s 1 Day 1977 ss 289 290 Harvey 2003 Diehl 1948 Tatakes amp Moutafakis 2003 s 110 Norwich 1998 s 291 a b c Norwich 1998 s 292 a b Ostrogorsky 1969 s 397 Harris 2014 s 118 Norwich 1998 s 293 Norwich 1998 ss 294 295 Angold 1997 Paparrigopoulos amp Karolidis 1925 s 216 Vasiliev 1928 1935 Foreign Policy of the Angeloi 27 Subat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Norwich 1998 s 299 a b c d The Fourth Crusade and the Latin Empire of Constantinople Encyclopaedia Britannica Britannica Concise Siege of Zara 6 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Geoffrey of Villehardouin 1963 s 46 Norwich 1998 s 301 Choniates 1912 The Sack of Constantinople 30 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Norwich 1982 ss 127 143 Kean 2006 Madden 2005 s 162 Koprulu 1992 ss 33 41 Madden 2005 s 179 Reinert 2002 s 260 Reinert 2002 s 257 Reinert 2002 s 261 Reinert 2002 s 268 Reinert 2002 s 270 Runciman 1990 ss 71 72 a b Runciman 1990 ss 84 85 Runciman 1990 ss 84 86 Hindley 2004 s 300 Miller 1907 p 236 Lowry 2003 ss 115 116 Clark 2000 s 213 Seton Watson 1967 s 31 Laiu amp Morisson 2007 ss 1 23 38 Laiu amp Morisson 2007 ss 3 45 49 50 231 Magdalino 2002 s 532 a b Laiu amp Morisson 2007 ss 90 91 127 166 169 203 204 Magdalino 2002 s 535 Matschke 2002 ss 805 806 Laiu 2002 s 723 Laiu amp Morisson 2007 s 13 a b Laiu 2002 ss 3 4 Laiu amp Morisson 2007 s 18 Anastos 1962 s 409 Alexander Jones Book Review Archimedes Manuscript 25 Subat 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde American Mathematical Society May 2005 King 1991 ss 116 118 brunelleschi imss fi it 26 Agustos 2009 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Ekim 2022 PDF web archive org 10 Agustos 2017 13 Temmuz 2021 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 1 Ekim 2022 Cohen 1994 s 395 Dickson Mathematics Through the Middle Ages 13 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde Robins 1993 s 8 Tatakes amp Moutafakis 2003 s 189 Troianos amp Velissaropoulou Karakosta 1997 s 340 Jennifer Fretland VanVoorst 2012 The Byzantine Empire Capstone s 14 29 Haziran 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Runciman 2004 ss 1 2 162 163 Mango 2007 s 108 Meyendorff 1982 s 13 Meyendorff 1982 s 19 Meyendorff 1982 s 130 Justinian Code Book 1 Title 1 9 Mart 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Blume 2008 Headnote C 1 1 Mango 2007 s 108 Mango 2007 ss 108 109 Blume 2008 Headnote C 1 1 Mango 2007 ss 108 109 115 125 Mango 2007 ss 115 125 Mango 2007 ss 111 114 Whittow 1996 s 200 Rice 1968 Weitzmann 1982 Rice 1968 Chapters 15 17 Weitzmann 1982 Chapters 2 7 Evans 2004 ss 389 555 a b Mango 2007 ss 275 276 Byzantine Literature Catholic Encyclopedia 19 Subat 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 The Columbia Electronic Encyclopedia 6th ed 2007 Byzantine music Ecumenical Patriarchate Byzantine Music ec patr net 16 Nisan 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Kartomi 1990 s 124 Encyclopaedia Britannica 2009 lira Encyclopaedia Britannica 25 Agustos 2014 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Arkenberg Rebecca Ekim 2002 Renaissance Violins Metropolitan Museum of Art 7 Mart 2021 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 22 Eylul 2006 Journal of Sport History Vol 8 No 3 Winter 1981 p 44 22 Haziran 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Douglas Earl Bush Richard Kassel editors The Organ An Encyclopedia Routledge 2006 p 327 30 Mayis 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Discourses by Dio Chrysostom Or 71 9 The Seventy first Discourse On the Philosopher Volume V s 173 Erisim tarihi 25 Haziran 2016 Ash 1995 s 224 Having inherited pastirma from the Byzantines the Turks took it with them when they conquered Hungary and Romania Davidson 2014 Byzantine cookery pp 123 124 This is certainly true of Byzantine cuisine Dried meat a forerunner of the pastirma of modern Turkey became a delicacy Dalby et al 2013 s 81 pastonortarichon Cured meats were either eaten raw or cooked inpasto mageireiawith bulgur and greens Analy cabbage Ash 1995 s 223 Faas 2005 s 184 Vryonis 1971 s 482 Faas 2005 ss 184 185 Vryonis 1971 s 482 Salaman 1986 ss 184 a b Halsall Paul January 1996 Medieval Sourcebook Liutprand of Cremona Report of his Mission to Constantinople Internet History Sourcebooks Project Fordham University 17 Ekim 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Haziran 2016 Jayyusi amp Marin 1994 s 729 Perry Charles 31 Ekim 2001 The Soy Sauce That Wasn t Los Angeles Times 27 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 25 Haziran 2016 a b Austin 1934 ss 202 205 Kazhdan 1991 Anna Komnini Aleksiad Book XIV Chapter IV translator Elizabeth Dawes Laiu 2002 s 643 Mango 2007 ss 259 260 Louth 2005 s 291 Neville 2004 s 7 Cameron 2009 ss 138 142 Mango 2007 s 60 Cameron 2009 ss 157 158 Neville 2004 s 34 Neville 2004 s 13 a b Neumann 2006 ss 869 871 Chrysos 1992 s 35 Antonucci 1993 ss 11 13 Antonucci 1993 ss 11 13 Seeck 1876 ss 31 33 Bury amp Philotheus 1911 s 93 Dennis 1985 s 125 Obolensky 1994 s 3 Kazhdan 1991 ss 472 999 a b c Cavallo Guglielmo Mayis 1997 The Byzantines Ingilizce University of Chicago Press ISBN 978 0 226 09792 3 a b Stephenson Paul 20 Aralik 2010 The Byzantine World Ingilizce Routledge ISBN 978 1 136 72787 0 Rautman Marcus Louis 2006 Daily Life in the Byzantine Empire Ingilizce Greenwood Publishing Group ISBN 978 0 313 32437 6 a b c d e Garland Lynda 19 Ekim 2017 Byzantine Women Varieties of Experience 800 1200 Ingilizce Routledge ISBN 978 1 351 95371 9 a b c Harris Jonathan 9 Subat 2017 Constantinople Capital of Byzantium Ingilizce Bloomsbury Publishing ISBN 978 1 4742 5466 3 1916 Modern Greek in Asia Minor A study of dialect of Silly Cappadocia and Pharasa Cambridge Cambridge University Press Millar 2006 s 279 Bryce 1901 s 59 McDonnell 2006 s 77 Millar 2006 ss 97 98 Oikonomides 1999 ss 12 13 Oikonomides 1999 ss 12 13 Ostrogorsky 2015 s 52 Ostrogorsky 2015 s 99 Apostolides 1992 ss 25 26 Wroth 1908 Introduction Section 6 Sedlar 1994 ss 403 440 Beaton 1996 s 10 Jones 1986 s 991 Versteegh 1977 Chapter 1 Campbell 2000 s 40 Hacikyan et al 2002 Part 1 Baynes 1907 s 289 Gutas 1998 Chapter 7 Section 4 Comrie 1987 s 129 Beckwith 1993 s 171 Halsall 1998 Oikonomides 1999 s 20 Kaldellis 2007 Chapter 6 Nicol 1993 Chapter 5 Cameron 2009 ss 277 281 Cameron 2009 ss 186 277 a b c Cameron 2009 s 261 Behar 1999 s 38 Bideleux amp Jeffries 1998 s 71 Birincil kaynaklar Honiatis Nikitas 1912 The Sack of Constantinople 1204 Translations and Reprints from the Original Sources of European History by D C Munro Series 1 Vol 3 1 Philadelphia University of Pennsylvania Press ss 15 16 Kinnamos Ioannis 1976 Deeds of John and Manuel Comnenus New York and West Sussex Columbia University Press ISBN 0 231 04080 6 Eusebius Life of Constantine Book IV 13 Nisan 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Geoffroy de Villeha 1963 The Conquest of Constantinople Chronicles of the Crusades translated by Margaret R Shaw Penguin Classics ISBN 0 14 044124 7 Komnini Anna 1928 Books X XIII The Alexiad translated by Elizabeth A S Dawes Internet Medieval Sourcebook 13 Nisan 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Seeck Otto Ed 1876 Notitia Dignitatum accedunt Notitia Urbis Constantinopolitanae Laterculi Prouinciarum Berlin Weidmann Ikincil kaynaklar Alemany Agusti 2000 Sources on the Alans A Critical Compilation Leiden Brill ss 170 243 ISBN 90 04 11442 4 Ahrweiler Helene Laiu Angeliki E 1998 Preface Studies on the Internal Diaspora of the Byzantine Empire Washington DC Dumbarton Oaks ISBN 0 88402 247 1 Anastos Milton V 1962 The History of Byzantine Science Report on the Dumbarton Oaks Symposium of 1961 Dumbarton Oaks Papers Cilt 16 ss 409 411 doi 10 2307 1291170 ISSN 0070 7546 JSTOR 1291170 Angold Michael 1997 The Byzantine Empire 1025 1204 A Political History Londra Longman ISBN 978 0 582 29468 4 Antonucci Michael 1993 War by Other Means The Legacy of Byzantium History Today 43 2 ss 11 13 ISSN 0018 2753 12 Ekim 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Mayis 2007 Apostolides Sophocles Evangelinus 1992 Greek Lexicon of the Roman and Byzantine Periods Hildesheim Georg Olms ISBN 3 487 05765 4 Ash John 1995 A Byzantine Journey New York Random House Incorporated ISBN 978 1 84511 307 0 9 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Austin Roland G 1934 Zeno s Game of tablh The Journal of Hellenic Studies 54 2 ss 202 205 doi 10 2307 626864 1995 Bizans Toplumsal ve Siyasal Dusunusu Mete Tuncay cev 2 bas Istanbul Imge Kitabevi Yayinlari ISBN 9755331344 Bayless William N 1976 The Treaty with the Huns of 443 The American Journal of Philology Cilt 97 ss 176 179 doi 10 2307 294410 JSTOR 294410 Baynes Norman Hepburn 1912 The Restoration of the Cross at Jerusalem The English Historical Review 27 106 ss 287 299 doi 10 1093 ehr XXVII CVI 287 ISSN 0013 8266 Baynes Norman Hepburn Moss Henry St Lawrence Beaufort Ed 1948 Byzantium An Introduction to East Roman Civilization Oxford Clarendon Press Baynes Spencer 1907 Vlachs Encyclopaedia Britannica 11 bas New York Beaton Roderick 1996 The Medieval Greek Romance New York and London Routledge ISBN 0 415 12032 2 Beckwith John 1993 1970 Early Christian and Byzantine Art New Haven Yale University Press ISBN 0 300 05296 0 Behar Pierre 1999 Vestiges d Empires La Decomposition de l Europe Centrale et Balkanique Paris Editions Desjonqueres ISBN 2 84321 015 1 Benz Ernst 1963 The Eastern Orthodox Church Its Thought and Life Piscataway Aldine Transaction ISBN 978 0 202 36298 4 30 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Bideleux Robert Jeffries Ian 1998 A History of Eastern Europe Crisis and Change New York and London Routledge ISBN 0 415 16111 8 Birkenmeier John W 2002 The Development of the Komnenian Army 1081 1180 Leiden Brill ISBN 90 04 11710 5 2008 Kearley Timothy Ed Annotated Justinian Code Laramie University Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 of Wyoming 26 Temmuz 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Bowersock G M 1997 Julian the Apostate Harvard University Press ISBN 978 0 674 48882 3 Bray R S 2004 Armies of Pestilence The Impact of Disease on History James Clarke ISBN 0 227 17240 X Browning Robert 1983 The Continuity of Hellenism in the Byzantine world Appearance or Reality Winnifrith Tom Murray Penelope Ed Greece Old and New New York Macmillan ss 111 128 ISBN 0 333 27836 4 Browning Robert 1992 The Byzantine Empire Washington DC The Catholic University of America Press ISBN 0 8132 0754 1 Bryce James 1901 Studies in History and Jurisprudence Vol 1 H Frowde ISBN 1 4021 9046 8 Brooke Zachary Nugent 1962 A History of Europe from 911 to 1198 Londra Methuen Burns Thomas S 1991 A History of Ostrogoths Bloomington and Indianapolis Indiana University Press ISBN 0 253 20600 6 Bury John Bagnall 1923 History of the Later Roman Empire Londra Macmillan 1 Haziran 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Bury J B 1911 The Imperial Administrative System of the Ninth Century With a Revised Text of the Kletorologion of Philotheos Dokuzuncu Yuzyilin Imparatorluk Idari Sistemi Filotheos un Kletorologion unun Gozden Gecirilmis Metni ile Ingilizce Londra Oxford University Press OCLC 1046639111 Archive org vasitasiyla Bury John Bagnall 1920 The Early History of the Slavonic Settlements in Dalmatia Croatia amp Serbia New York Macmillan 1979 Images of Authority Elites and Icons in Late Sixth century Byzantium Past and Present 84 1 s 3 doi 10 1093 past 84 1 3 Cameron Averil 2006 The Byzantines Oxford Blackwell ISBN 978 1 4051 9833 2 Cameron Averil 2009 Oi Byzantinoi Yunanca Atina Psychogios ISBN 978 960 453 529 3 Campbell George L 2000 1991 Compendium of the World s Languages Abaza to Kurdish New York and London Routledge ISBN 0 415 20296 5 Chapman John H 1971 Studies on the Early Papacy Kennikat Press University of Michigan ISBN 0 8046 1139 4 Cheynet Jean Claude 2008 Bizans Tarihi Ismail Yerguz cev Ankara Dost Kitabevi Yayinlari ISBN 9789752983526 Chrysos Evangelos 1992 Byzantine Diplomacy CE 300 800 Means and End Jonathan Shepard Simon Franklin Ed Byzantine Diplomacy Papers from the Twenty Fourth Spring Symposium of Byzantine Studies Cambridge March 1990 Society for the Promotion of Byzant Variorum ISBN 0 86078 338 3 Clark Victoria 2000 Why Angels Fall A Journey through Orthodox Europe from Byzantium to Kosovo Londra Macmillan ISBN 0 312 23396 5 Cohen H Floris 1994 The Scientific Revolution A Historiographical Inquiry Chicago University of Chicago Press ISBN 0 226 11280 2 Comrie Bernard 1987 Russian Shopen Timothy Ed Languages and Their Status Philadelphia University of Pennsylvania Press ss 91 152 ISBN 0 8122 1249 5 Dalby Andrew Bourbou Chryssi Koder Johannes Leontsine Maria 2013 Flavours and Delights Tastes and Pleasures of Ancient and Byzantine Cuisine Athens and Thessaloniki Armos Publications ISBN 9789605277475 9 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Davidson Alan 2014 The Oxford Companion to Food Oxford Oxford University Press 14 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 1996 Europe A History Oxford Oxford University Press ISBN 0 19 820171 0 Day Gerald W 1977 Manuel and the Genoese A Reappraisal of Byzantine Commercial Policy in the Late Twelfth Century The Journal of Economic History 37 2 ss 289 301 doi 10 1017 S0022050700096947 JSTOR 2118759 Dennis George T 1985 Three Byzantine Military Treatises Washington DC Dumbarton Oaks Diehl Charles 1948 Byzantine Art Baynes Norman Hepburn Moss Henry St Lawrence Beaufort Ed Byzantium An Introduction to East Roman Civilization Oxford Clarendon OCLC 1058121 Drake H A 1995 Constantine and Consensus Church History 64 1 ss 1 15 doi 10 2307 3168653 JSTOR 3168653 Duiker William J Spielvogel Jackson J 2010 The Essential World History Boston Wadsworth ISBN 978 0 495 90227 0 El Cheikh Nadia Maria 2004 Byzantium Viewed by the Arabs Cambridge MA Harvard University Press ISBN 0 932885 30 6 Esler Philip Francis 2004 The Early Christian World New York and London Routledge ISBN 0 415 33312 1 Evans James Allan Stewart 2005 The Emperor Justinian and the Byzantine Empire Westport Greenwood ISBN 0 313 32582 0 Evans Helen C 2004 Byzantium Faith and Power 1261 1557 New York NY Metropolitan Museum of Art Yale University Press ISBN 1 58839 114 0 16 Kasim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Faas Patrick 2005 1994 Around the Roman Table Food and Feasting in Ancient Rome Chicago University of Chicago Press ISBN 9780226233475 30 Temmuz 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Fine John Van Antwerp 1991 1983 The Early Medieval Balkans A Critical Survey from the Sixth to the Late Twelfth Century Ingilizce Ann Arbor Michigan University of Michigan Press ISBN 0 472 08149 7 Foss Clive 1975 The Persians in Asia Minor and the end of antiquity The English Historical Review 90 357 ss 721 747 doi 10 1093 ehr XC CCCLVII 721 JSTOR 567292 Fossier Robert Sondheimer Janet 1997 The Cambridge Illustrated History of the Middle Ages Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 26644 0 Fouracre Paul Gerberding Richard A 1996 Late Merovingian France History and Hagiography 640 720 Manchester Manchester University Press ISBN 0 7190 4791 9 Freeman Charles 1999 The Greek Achievement The Foundation of the Western World New York Penguin ISBN 0 670 88515 0 Friell Gerard Williams Stephen 2005 Theodosius The Empire at Bay Routledge ISBN 978 1 135 78262 7 Gabriel Richard A 2002 The Great Armies of Antiquity Westport Greenwood ISBN 0 275 97809 5 Garland Lynda 1999 Byzantine Empresses Women and Power in Byzantium CE 527 1204 New York and London Routledge ISBN 0 415 14688 7 Gibbon Edward 1906 J B Bury with an Introduction by W E H Lecky Ed The Decline and Fall of the Roman Empire Volumes II III and IX New York Fred de Fau Grabar Andre 1984 L iconoclasme Byzantin le dossier archeologique Flammarion ISBN 2 08 081634 9 Grant Robert M 1975 Religion and Politics at the Council at Nicaea The Journal of Religion 55 1 ss 1 12 doi 10 1086 486406 JSTOR 1202069 Greatrex Geoffrey B 2005 Byzantium and the East in the Sixth Century Maas Michael Ed The Cambridge Companion to the Age of Justinian Cambridge Cambridge University Press ss 477 509 ISBN 0 521 81746 3 Greatrex Geoffrey Lieu Samuel N C 2002 The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars Part II 363 630 AD New York and London Routledge ISBN 0 415 14687 9 Gregory Timothy E 2010 A History of Byzantium Malden Wiley Blackwell ISBN 1 4051 8471 X Gregory Timothy 2008 Bizans Tarihi Esra Ermert cev Istanbul Yapi Kredi Yayinlari ISBN 9789750815072 Grierson Philip 1999 PDF Washington DC Dumbarton Oaks ISBN 0 88402 274 9 27 Eylul 2007 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Gross Feliks 1999 Citizenship and Ethnicity The Growth and Development of a Democratic Multiethnic Institution Westport Greenwood ISBN 0 313 30932 9 Gutas Dimitri 1998 Greek Thought Arabic Culture The Graeco Arabic Translation Movement New York and London Routledge ISBN 0 415 06132 6 Hacikyan Agop Jack Basmajian Gabriel Franchuk Edward S Ouzounian Nourhan 2002 The Heritage of Armenian Literature From the Sixth to the Eighteenth Century Detroit Wayne State University Press ISBN 0 8143 3023 1 Haldon John 1990 Byzantium in the Seventh Century The Transformation of a Culture Cambridge Cambridge University Press ISBN 978 0 521 31917 1 Haldon John 2004 The Fate of the Late Roman Senatorial Elite Extinction or Transformation John Haldon and Lawrence I Conrad Ed The Byzantine and Early Islamic Near East VI Elites Old and New in the Byzantine and Early Islamic Near East Darwin ISBN 0 87850 144 4 Halsall Paul 1998 East Asian History Sourcebook Chinese Accounts of Rome Byzantium and the Middle East c 91 B C E 1643 C E New York Fordham University 10 Eylul 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Nisan 2012 Harris Jonathan 2014 Byzantium and the Crusades 2 bas Bloomsbury ISBN 978 1 78093 767 0 Harvey Alan 2003 Economic Expansion in the Byzantine Empire 900 1200 Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 52190 4 Haywood John 2001 1997 Cassell s Atlas of World History Londra Cassell ISBN 0 304 35757 X Heather Peter 2005 The Fall of the Roman Empire Londra Macmillan ISBN 978 0 330 49136 5 30 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Hindley Geoffrey 2004 A Brief History of the Crusades Londra Robinson ISBN 978 1 84119 766 1 Hooper Nicholas Bennett Matthew 1996 The Cambridge Illustrated Atlas of Warfare The Middle Ages Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 44049 1 James Liz 2010 A Companion to Byzantium Chichester John Wiley ISBN 1 4051 2654 X Jayyusi Salma Khadra Marin Manuela 1994 1992 The Legacy of Muslim Spain 2 bas Leiden New York and Koln E J Brill ISBN 978 90 04 09599 1 29 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Jenkins Romilly James Heald 1987 Byzantium The Imperial Centuries CE 610 1071 Toronto University of Toronto Press ISBN 0 8020 6667 4 Jones Arnold Hugh Martin 1986 The Later Roman Empire 284 602 A Social Economic and Administrative Survey Baltimore Johns Hopkins University Press ISBN 0 8018 3353 1 Kaegi Walter Emil 2003 Heraclius Emperor of Byzantium Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 81459 6 Kaldellis Anthony 2007 Hellenism in Byzantium The Transformations of Greek Identity and the Reception of the Classical Tradition Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 87688 5 Karlin Heyer P 1967 When Military Affairs Were in Leo s Hands Tradition Cilt 23 ss 15 40 JSTOR 27830825 Kartomi Margaret J 1990 On Concepts and Classifications of Musical Instruments Chicago University of Chicago Press ISBN 0 226 42548 7 9 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Kazhdan Alexander Petrovich Ed 1991 Oxford Dictionary of Byzantium New York and Oxford Oxford University Press ISBN 978 0 19 504652 6 Kazhdan Alexander Petrovich Constable Giles 1982 People and Power in Byzantium An Introduction to Modern Byzantine Studies Washington DC Dumbarton Oaks ISBN 0 88402 103 3 Kazhdan Aleksandr Petrovich Epstein Ann Wharton 1985 Change in Byzantine Culture in the Eleventh and Twelfth Centuries Berkeley and Los Angeles University of California Press ISBN 0 520 05129 7 Kean Roger Michael 2006 Forgotten Power Byzantium Bulwark of Christianity Shropshire Thalamus ISBN 1 902886 07 0 King David A Mart 1991 Reviews The Astronomical Works of Gregory Chioniades Volume I The Zij al Ala i by Gregory Chioniades An Eleventh Century Manual of Arabo Byzantine Astronomy by Alexander Jones Isis 82 1 ss 116 118 doi 10 1086 355661 Klein Holgen A 2004 Eastern Objects and Western Desires Relics and Reliquaries between Byzantium and the West Dumbarton Oaks Papers Cilt 58 ss 283 314 doi 10 2307 3591389 JSTOR 3591389 Koprulu Mehmet Fuad 1992 The Origins of the Ottoman Empire Translated and edited by Gary Leiser Albany State University of New York Press ISBN 0 7914 0819 1 9 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Kountoura Galake Eleonora 1996 O byzantinos klhros kai h koinwnia twn Skoteinwn Aἰwnwn The Byzantine Clergy and the Society of the Dark Ages Yunanca Atina Ethniko Idryma Erevnon ISBN 978 960 7094 46 9 Kuhoff Wolfgang 2002 Die diokletianische Tetrarchie als Epoche einer historischen Wende in antiker und moderner Sicht International Journal of the Classical Tradition 9 2 ss 177 194 doi 10 1007 BF02898434 JSTOR 30224306 Laiu Angeliki E 2002 Exchange and Trade Seventh Twelfth Centuries Angeliki E Laiu Ed Washington DC Dumbarton Oaks ss 697 708 30 Eylul 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 Laiu Angeliki E Morisson Cecile 2007 The Byzantine Economy Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 84978 0 Laiu Angeliki E 2002 Writing the Economic History of Byzantium Angeliki E Laiu Ed PDF Washington DC Dumbarton Oaks ss 3 8 30 Eylul 2013 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 Lapidge Michael Blair John Keynes Simon 1998 The Blackwell Encyclopaedia of Anglo Saxon England Malden Blackwell ISBN 0 631 22492 0 Lenski Noel 1999 Assimilation and Revolt in the Territory of Isauria From the 1st Century BC to the 6th Century AD Journal of the Economic and Social History of the Orient Cilt 42 ss 413 465 doi 10 1163 1568520991201687 ISSN 0022 4995 JSTOR 3632602 Louth Andrew 2005 The Byzantine Empire in the Seventh Century Paul Fouracre and Rosamond McKitterick Ed The New Cambridge Medieval History Volume I Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 36291 1 Lowry Heath W 2003 The Nature of the Early Ottoman State Albany NY State University of New York Press ISBN 9780791487266 9 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 2005 Crusades The Illustrated History Ann Arbor University of Michigan Press ISBN 0 472 03127 9 Magdalino Paul 2002 Medieval Constantinople Built Environment and Urban Development Angeliki E Laiu Ed Washington DC Dumbarton Oaks ss 529 537 30 Eylul 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 Magdalino Paul 2002 The Empire of Manuel I Komnenos 1143 1180 Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 52653 1 Mango Cyril A 2007 H Aytokratoria ths Neas Rwmhs Byzantium The Empire of the New Rome Yunanca Dimitris Tsoungarakis tarafindan cevrildi Atina Educational Institution of the National Bank of Greece Mango Cyril A 2002 The Oxford History of Byzantium Oxford Oxford University Press ISBN 0 19 814098 3 Matschke Klaus Peter 2002 Commerce Trade Markets and Money Thirteenth Fifteenth Centuries Angeliki E Laiu Ed Washington DC Dumbarton Oaks ss 771 806 30 Eylul 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 McDonnell Myles Anthony 2006 Roman Manliness Virtus and the Roman Republic Cambridge Cambridge University Press ISBN 978 0 521 82788 1 Meier William N 2003 Die Inszenierung einer Katastrophe Justinian und der Nika Aufstand Zeitschrift fur Papyrologie und Epigraphik 142 ss 273 300 JSTOR 20191600 Merryman John Henry Perez Perdomo Rogelio 2007 The Civil Law Tradition An Introduction to the Legal Systems of Europe and Latin America Stanford University Press ISBN 978 0 8047 5569 6 1982 The Byzantine Legacy in the Orthodox Church Yonkers St Vladimir s Seminary Press ISBN 0 913836 90 7 Millar Fergus 2006 A Greek Roman Empire Power and Belief under Theodosius II 408 450 Berkeley and Los Angeles University of California Press ISBN 0 520 24703 5 Miller William 1907 Monemvasia The Journal of Hellenic Studies Cilt 27 Moravcsik Gyula 1970 Byzantium and the Magyars Amsterdam Hakkert Neumann Iver B 2006 Sublime Diplomacy Byzantine Early Modern Contemporary Millennium Journal of International Studies 34 3 ss 865 888 doi 10 1177 03058298060340030201 ISSN 1569 2981 Neville Leonora Alice 2004 Authority in Byzantine Provincial Society 950 1100 Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 83865 7 Nicol Donald M 1993 The Last Centuries of Byzantium 1261 1453 Ingilizce Ikinci bas Londra Rupert Hart Davis Ltd ISBN 0 246 10559 3 Norwich John Julius 1998 A Short History of Byzantium Ringwood Vic Penguin ISBN 978 0 14 025960 5 Norwich John Julius 1982 A History of Venice New York Alfred A Knopf Incorporated ISBN 0 394 52410 1 9 Eylul 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Temmuz 2016 Nystazopoulou Pelekidou Maria 1970 Byzantina Olu Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 baglanti tarih Nisan 2020 Symmeikta Yunanca Cilt 2 ss 145 206 ISSN 1105 1639 27 Haziran 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Mart 2012 1994 Byzantium and the Slavs Yonkers St Vladimir s Seminary Press ISBN 0 88141 008 X Oikonomides Nikos 1999 Byzantina Olu Olu olu kirik baglanti baglanti tarih Nisan 2020 baglanti tarih Nisan 2020 Symmeikta Cilt 13 ss 9 22 ISSN 1105 1639 27 Haziran 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 11 Mart 2012 1969 History of the Byzantine State New Brunswick Rutgers University Press ISBN 0 8135 1198 4 Ostrogorsky George 1959 The Byzantine Empire in the World of the Seventh Century Dumbarton Oaks Papers Cilt 13 ss 1 21 doi 10 2307 1291127 JSTOR 1291126 Karolidis Pavlos 1925 Istoria toy Ellhnikoy E8noys History of the Greek Nation vol 4 Yunanca Eleftheroudakis Parry Kenneth 1996 Depicting the Word Byzantine Iconophile Thought of the Eighth and Ninth Centuries Leiden and New York Brill ISBN 90 04 10502 6 Patterson Gordon M 1995 1990 The Essentials of Medieval History 500 to 1450 AD the Middle Ages Piscataway Research and Education Association ISBN 978 0 87891 705 1 Perrottet Tony 2004 The Naked Olympics The True Story of the Ancient Games Random House ISBN 978 1 58836 382 4 Postan Michael Moissey Miller Edward Postan Cynthia 1987 The Cambridge Economic History of Europe Volume 2 Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 08709 0 Pounds Norman John Greville 1979 An Historical Geography of Europe 1500 1840 Cambridge Cambridge University Press ISBN 0 521 22379 2 2000 1999 The Templars The Dramatic History of the Knights Templar The Most Powerful Military Order of the Crusades New York St Martin s Press ISBN 0 312 26658 8 Reinert Stephen W 2002 Fragmentation 1204 1453 Cyril Mango Ed The Oxford History of Byzantium Oxford Oxford University Press ss 248 283 ISBN 0 19 814098 3 Rice David Talbot 1968 Byzantine Art 3rd Edition Harmondsworth Penguin Books Limi