Osmanlı donanması (Osmanlıca: دونانمای همایون, Donanma-yı Humâyûn), Osmanlı Devleti'nin askerî deniz gücü. XIV. yüzyılda kuruldu. Osmanlı Devleti, 1323 yılında Karamürsel'i fethederek denize ulaştı, Kara Mürsel komutasında ilk donanma oluşturuldu ve Kocaeli'nde yapılan savaşlarda denizden destek sağlandı. 1327 yılında Karamürsel'de ilk Osmanlı tersanesi kuruldu ve böylece deniz gücünün kurumsallaşma çalışmaları başladı. Osmanlı donanmasında hiyerarşik sisteme geçildi, ilk Derya Beyi (Donanma Komutanı), Kara Mürsel Bey oldu. 1337 yılında Kocaeli ele geçirildi; böylece 1353 yılında gerçekleşecek olan (Rumeli'ye geçişin) önü açıldı. Bundan sonra donanmanın merkezi sırasıyla İzmit, Gelibolu ve son olarak da İstanbul oldu.
İstanbul'un Fethi'nde II. Mehmed, donanmadan yararlandı. Karadeniz'de ve Akdeniz'de etkisi artan Osmanlı donanması, Mısır Seferi'nde Osmanlı kuvvetlerine lojistik destek sağladı. 1538 yılında Preveze Deniz Muharebesi kazanıldı. Bundan sonra Cerbe Deniz Muharebesi de kazanıldı, Malta kuşatıldı ancak bir şey elde edilemedi. Osmanlı donanmasını büyütmek için birçok tersane kuruldu, ihtiyaç duyulan malzemeler Kocaeli'den, Biga'dan, Samsun'dan, Kastamonu'ndan ve Aydın'dan getiriliyordu. Kaptan-ı Deryalara gelenek olarak Cezayir beylerbeyliği verilirdi. Tersane-i Amire'nin bulunduğu Kasımpaşa'nın inzibat sorumlusu donanma idi. Gelibolu, Akdeniz adaları ve İzmir'in bazı yerleri Osmanlı kaptanlarına dirlik olarak verilirdi.
16. yüzyılda Hint Okyanusu'nda Portekiz Krallığı'na karşı Hadım Süleyman Paşa ve Pîrî Reis komutasında seferler düzenlendiyse de, Portekiz donanması üstün geldi ve Pîrî Reis idam edildi.İnebahtı Muharebesi'nden sonra ağır kayıplar veren Osmanlı donanması, kayıplarını telafi etmeyi başardı. Osmanlı Devleti, duraklama döneminden itibaren deniz ticaretinde Avrupalı devletlerden geri kaldı. XVIII. yüzyılda Mezamorta Hüseyin Paşa'nın girişimleri ile donanmada reform yapıldı. Fakat denizlerde ciddi bir üstünlük sağlanamadı. 1773 yılında Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın Kaptan-ı derya olmasıyla Bahriye Mektebi açıldı, burada modern eğitim verilmeye başlandı ve 1776 yılında Tersane-i Amire'nin yakınlarında ikinci Bahriye Mektebi olarak Hendesehane-i Bahri açıldı.19. yüzyılda Osmanlı Devleti, Fransa'nın Mısır Seferi'nde Birleşik Krallık donanmasından yardım aldı. Bundan sonra III. Selim'in reformlarını devam ettiren II. Mahmud devrinde donanma, 1827 yılında Navarin'de imha edildi. II. Mahmud döneminde Amerikalı mühendislerin yardımlarıyla reformlar devam etti, Osmanlı tersanelerine modern deniz sanayi girdi ve dönemin en büyük savaş gemisi unvanını elinde tutan Mahmudiye de o dönemde denize indirildi. II. Mahmud'un ölümünden sonra bu mühendisler İstanbul'u terk etmek zorunda bırakıldı, tahta çıkan Abdülmecid döneminde, 1840 yılında Bahriye meclisi kuruldu ve modern donanma çalışmaları devam etti. İlk denizcilik şirketi Şirket-i Hayriye de bu dönemde kurulmuştu. Abdülaziz döneminde ise, 1867 yılında Bahriye Nazırlığı kuruldu. Abdülaziz döneminde devam eden reformlar ile yabancı ülkelerden çok sayıda modern savaş gemisi satın alındı. 1878'den itibaren II. Abdülhamid'in güvensizliği sonucu donanma, Haliç'te terk edildi ve denize açılmadı.1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı donanması kendini gösteremedi, 1909 yılında Donanma Cemiyeti'nin çabaları ile modern donanma çalışmaları halkın bağışlarıyla devam etti. Bu cemiyetin çabaları ile çok sayıda modern savaş gemisi satın alındı, Alman subaylardan oluşan bir heyet ile reform çalışmaları canlandı. Trablusgarp Savaşı'nda ve Balkan Savaşları'nda Osmanlı donanması etkinlik gösterdi, fakat I. Dünya Savaşı'nda Ege Denizi'nde sınırlı faaliyet göstermek zorunda kalan donanma, Çanakkale Deniz Savaşları'nda başarılı oldu. I. Dünya Savaşı'nın ardından donanma, Marmara Denizi'nde İtilaf kuvvetlerinin kontrolü altına girdi.
Osmanlı öncesi dönem
1071 yılında yapılan Malazgirt Muharebesi'nden beri Anadolu'ya yerleşmekte olan Selçuklu Devleti, 1081 yılında Ege'ye ve Marmara'ya ulaşmıştı.Bizanslılar'dan ve Cenevizliler'den öğrenilen tekniklerle ilk donanma çalışmalarına başlandı.Çaka Bey, İstanbul'da esir olduğu süreçte bu teknikleri öğrendi, III. Nikiforos'un ölümü üzerine tahta çıkan yeni Bizans imparatoru I. Aleksios, Çaka Bey'i serbest bıraktı ya da Çaka Bey kaçtı. Bunun üzerine İzmir'de Çaka Beyliği kuruldu. Burada bilinen ilk Türk donanması kuruldu, 1089'da Midilli ve 1090'da Sakız ele geçirildi.İznik'te Ebülkasım, yeni bir donanma inşasına başladıysa da Bizans'ın müdahalesi ile gemiler yakıldı. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde ticaret güvenliğini sağlamak için denizciliğe ağırlık verildi, 1207 yılında liman kenti olan Antalya ele geçirildi. Sinop'ta tersane kuruldu. I. İzzeddin Keykavus, 1214'te Kıbrıs Krallığı ve 1216'da Venedik ile ticaret anlaşması imzaladı. Mısır ile deniz ticareti vardı, bu döneme denk gelen Haçlı Seferleri Selçuklu ticaretini olumsuz etkiliyordu. Antalya kaybedilince Selçuklular 1216'da şehri geri aldı. 1220'de tahta çıkan I. Alaeddin Keykubad, o dönemde Kalonoros olarak bilinen Alanya'yı fethetti ve Alaiye adını verdi. Alanya'da tersane kuruldu, bu tersane ilk organize tersane olarak görülmektedir. 1225 yılına kadar Alanya ile Silifke arasındaki birçok kıyı kalesi ele geçirildi. Ayrıca Keykubad, 1224 yılında Hüsameddin Çoban komutasında bir Karadeniz donanması hazırlattı ve sefere çıkıldı, Kırım'ın Sudak kenti ele geçirildi. Sudak'taki Selçuklu hakimiyetinin ne kadar sürdüğü bilinmemekle beraber, 1239'da Moğol istilaları'na kadar Selçuklu hakimiyetinde kaldığı tahmin ediliyor. Keykubad'ın ölümünden sonra tahta çıkan II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Moğol istilaları başladı ve Kösedağ Muharebesi ile devlet zayıfladı, aralarında Sinop'un da bulunduğu birçok Karadeniz bölgesi Trabzon İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ancak 1266'da Sinop geri alındı. Kösedağ Muharebesi'nden itibaren Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollara bağlı hale geldi.
Özellikle Batı Anadolu'da birçok uç beyliği kuruldu, bu beyliklerden bazıları denizcilikle ilgilendi. Denizci beyliklerden bazıları Karesioğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları ve Saruhanoğulları idi. Bu beyliklere ait deniz kuvvetleri, Ege'de akınlar yaptı. Karesioğulları Beyliği, kurduğu tersanede gemiler inşa etmekte idi. Aydınoğlu Gazi Umur Bey, Ege Denizi'nde birçok başarı elde etti ve Çanakkale Boğazı ile Rodos arasında kesin bir hakimiyet kurdu. XIV. yüzyılda Osmanlı Beyliği genişlemeye başladı, zamanla bu beylikler hakimiyet altına alındı ve Osmanlı donanmasının temelleri atıldı.
Kuruluş dönemi (1320-1416)
Denizlere açılış (1320-1337)
1256'dan beri Moğol İlhanlıların işgalindeki Anadolu'da bu baskıdan uzakta göreli özerk olarak Batı Anadolu'da kurulan uç beyliklerinden denizcilikle de iştigal eden Karesioğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları ve Saruhanoğulları'nın aksine Osmanoğulları Beyliği'nin kurulduğu dönemde denize çıkışı yoktu. Bu süreç Orhan Bey'in önderliğinde 1320'lerin başında başladı ve hareket noktası Yenişehir olmak üzere Orhan Bey Gemlik Körfezi, Akça Koca İzmit Körfezi ve Konur Alp Karadeniz yönünde ilerlediler. Esas hedef bölgenin en büyük kenti Bursa'nın Doğu Roma İmparatorluğu'ndan alınması öncesinde bu kentin deniz bağlantılarını her yönden koparmaktı. Bu çerçevede Osman Gazi; oğlu Orhan Bey'i Mudanya, Kara Timurtaş Paşa'yı da Gemlik üzerine gönderdi ve Osmanlıların ilk Kaptan-ı deryası Kara Mürsel Bey de filosuyla denizden Orhan Bey'e destek sağladı. Nitekim, Kara Mürsel Bey’in (bugün kendi adını taşıyan) Karamürsel kasabasında Karesi Beyliği'nden getirttiği işçilerle 1320 yılında inşa ettirdiğiKaramürsel kayığı denilen süratli, uzun ve hafif tekneler denizden sevkiyat bağlamında kuşatmada büyük bir rol oynadı. ve 1321'de Mudanya'nın ele geçirilmesiyle Osmanlılar Marmara Denizi'ne açıldılar. Gemlik'in de ele geçirilmesiyle kuşatma altındaki Bursa çevresindeki abluka daha da sıkılaştırılmış oldu ve bu önemli Doğu Roma kenti 1326'da Osmanlıların eline geçti. 1323 yılında ise Konur Alp'in Akçakoca'yı ele geçirmesiyle Osmanlılar ilk kez Karadeniz'e kıyıdaş oldular.
Osmanlıların ilk denizaşırı seferi ise 1324 yılında icra edildi ve İnönü Beyi (diğer adıyla Emir Ali Bey) keza karamürsel kayığından oluşan hafif bir filoyla Kalolimnoz adasını ele geçirerek Osmanlılara Doğu Roma gemilerini gözetleme olanağı sağlayan bir üs kazandırdı (adanın ismi de Emir Ali Bey'e atıfla Emir Ali adası İmralı olarak adlandırıldı)
1320 yılında Karamürsel'de kurulan ilk tersaneyi 1337'de Doğu Roma'dan alınan İzmit ve 1345'te Karesioğulları'ndan alınan Edincik izledi ve Lala Şahin Paşa gemi inşa faaliyetleri açısından kaydadeğer bir rol üstlendi. Karesi topraklarının ilhakıyla Karabiga hariç Marmara Denizi'nin tüm güney kıyıları Osmanlıların eline geçti. Kuzeyde ise 1338 itibarıyla Şile-Üsküdar arası, Karadeniz Ereğli ve Amasra haricinde Doğu Roma toprağı kalmamıştı. Hatta, kuruluş aşamasındaki Osmanlı donanması Marmara Denizi'nde taarruz kabiliyetine ulaşmış ve 1337 yılında İzmit Kuşatması sırasında buraya yardım gelmesini engellemek amacıyla 36 gemiyle İstanbul'un güney kıyılarına (yağma amaçlı) çıkarma yapmıştı.
Avrupa'ya geçiş ve yerleşme (1346-1387)
Osmanlıların 1352 yılında Avrupa'ya geçişlerini ise tarihî bir dönüm noktası olarak nitelendirmek mümkündür. Bu dönemde Doğu Roma İmparatorluğu 1204 yılındaki IV. Haçlı Seferi'nden bu yana kudretli bir donanmaya hâkim değilken, Ege Denizi-Karadeniz hattında en önemli deniz güçleri Venedik ve Ceneviz ile 1310'dan beri Rodos'a hâkim olan Hospitalier Şövalyeleri idi. Karada ise Stefan Duşan önderliğinde Balkanların batısında geniş toprakları ele geçiren Sırp İmparatorluğu Drama'ya ulaşmış ve İstanbul'u tehdit eder hale gelmişti. Dolayısıyla 14. yüzyılda tüm mücadele ve ittifaklar bu Hristiyan güçler ile Osmanlı, Karesi, Aydın ve Saruhan beylikleri arasında şekilleniyordu. 1334 Eylül'ünde Edremit, 13 Mayıs 1344'te Halkidiki, Nisan 1347'de Gökçeada önlerindeki çarpışmalarda Haçlı filoları Türk filolarını (Karesi, Saruhan ve Aydın) yenilgiye uğratırken, özellikle Aydın Beyi Umur Bey Ege Denizi'nde büyük başarılar kazandı ve Doğu Roma'yla ittifak halinde Rumeli'de zaferlere ulaştı. Osmanlı denizcilerinin uzun yıllar "Umur Bey'in başı için" yemin etmeleri erken dönem Osmanlı donanmasında Aydınoğulları etkisine işaret etmektedir. Başlangıçta sürekli savaş şeklindeki Osmanlı-Doğu Roma ilişkileri Orhan Gazi döneminde önce barışa, 1346 yılında ise ittifaka dönüştü. 1346 yılında (Bizans İç Savaşı sırasında) kurulan Osmanlı-Doğu Roma ittifakı çerçevesinde İmparator VI. İoannis'in kızı Theodora'yla Silivri'de evlenen Orhan Gazi buraya 30 gemiyle geldi. İttifak çerçevesinde Osmanlı savaşçıları Doğu Roma İmparatorluğu'nu Sırp tehdidine karşı korumak amacıyla 1348'de (muhtemelen Aydınoğulları gemileriyle) ve 1352'de Rumeli'ye geçti ve 1352 Ekim'inde Dimetoka Muharebesi'nda birleşik Sırp-Bulgar-Doğu Roma (asi) ordusunu büyük bir yenilgiye uğratarak Sırp tehlikesini Doğu Roma lehine bertaraf etti. Bu yardıma karşılık Doğu Roma İmparatorluğu'nun verdiği Çimpe Kalesi Osmanlıların Avrupa topraklarındaki ilk üssü ve köprübaşı oldu.Süleyman Paşa'nın 2.000-3.000 kişiyle Kemer Limanı’ndan Kozludere’ye asker çıkararak Bolayır'ı, ardından 1354'te Gelibolu'nu ele geçirmesinin ardından, I. Murad'ın Lala Şahin Paşa'ya verdiği 1362 yılında fermanla 'nin kurulması ve çektiri tarzı gemilerin inşasına başlanması Osmanlıların Marmara Denizi'ne yerleşmelerinin en önemli aşamalarından birini teşkil etti. Gelibolu'da kurulan kışlada Pençik Kanunu çerçevesinde devşirilen Hristiyan çocukları yerleştirilerek bahriye azabları adıyla denizci askerler yetiştirilmeye başlandı.
Aynı dönemde, Osmanlı tarihindeki en önemli gelişmelerden birini de Ceneviz'le ittifak ilişkisinin kurulması teşkil etti. Ceneviz ile Venedik-Doğu Roma-Aragon İttifakı arasında başlayan ittifakı arasında 1350 yılında başlayan savaş sırasında Orhan Gazi Pera'yı savunmak için İstanbul Boğazı'na 60 kadırgalık büyük bir donanmayla gelen Amiral 'yla temasa geçti (12 Kasım 1351) ve 1352 yılında imzalanan (Osmanlıların ilk kapitülasyon anlaşmasını teşkil eden) ahidnâme uyarınca, Osmanlılar Üsküdar'dan (9 Türk gemisine ilaveten) Ceneviz gemileriyle Pera'ya 1.000 okçu geçirdiler (İstanbul'un Fethine kadar Osmanlı askerleri defalarca Ceneviz gemileriyle Avrupa yakasına taşındı). Osmanlılar Ceneviz donanmasına erzak sağlarken, un yüklemek üzere otuz kadırganın da Osmanlı karasularından geçmesine izin verdi. Ceneviz donanmasının 'nde Müttefik Donanmayı mağlup etmesinin (13 Şubat 1352) ardından, 6 Mayıs 1352'de Ceneviz ile Doğu Roma İmparatorluğu arasında imzalanan (Osmanlıların da dahil olduğu) antlaşmayla Pera'da Ceneviz hakimiyetinin devam ettiği İmparator VI. İoannis tarafından teyid edildi.
Osmanlıların gerek Trakya'ya yerleşmeleri gerek İstanbul Boğazı'nın karşısında tehdit unsuru olmaları (1354'ten beri eş imparator VI. İoannis olmaksızın ülkeyi idare eden) İmparator V. İoannis'i 1355'te Papa VI. Innocentius'tan bir Haçlı seferi için başvuruya yöneltti. Venedik gemileriyle taşınan Venedik, Ceneviz, İngiliz askerleri ve Rodos Şövalyelerinin 1359'da icra ettikleri Osmanlıların kara kuvvetleri karşısında büyük bir yenilgiye uğradı. Osmanlılar üzerinde ikinci Haçlı Seferi ise 1366'da düzenlendi. Papa V. Urbanus'un teşvik ettiği ve Savoy Kontu VI. Amadeo'nun öncülük ettiği seferde Haçlı donanması 26 Ağustos 1366'da Gelibolu'yu işgal ederek 14 Haziran 1367'de Doğu Roma'ya teslim ettiyse de,Andronikos'un 1376'da yeniden başlattığı ayaklanmayı destekleyen I. Murad aynı yıl imzalanan anlaşmayla bu desteğine karşılık Gelibolu'nun Osmanlılara iadesini sağladı. I. Murad 1366-1372 arasındaki Osmanlı-Bizans Savaşı sırasında da kendisi karadan Edincik Derya Beyi komutasındaki Osmanlı donanmasının (Osmanlı gemileri 1366'da Gelibolu'nun kaybı sorasında Edincik' sığınmışlardı) denizden taarruzuyla Marmara'nın güneyindeki son Doğu Roma kalesi Karabiga'yı ele geçirmeyi başardı. Bu şekilde; Haçlıların tüm çabalarına rağmen Osmanlıların Marmara Denizi kıyılarının büyük bölümüne yerleşmeleri tamamlanmış oldu. Bununla birlikte, kuruluş aşamasındaki Osmanlı donanması dönemin büyük güçlerine karşı mücadele edebilecek düzeyde değildi.
1383 yılında ise Osmanlı filosu ilk kez Ege Denizi'ne çıktı. komutasındaki donanma Kavala'yı denizden sıkıştırırken bu kentin Osmanlıların eline geçmesine yardımcı oldu.
Gelibolu tersanesi, İstanbul kuşatmaları ve Ege'ye çıkış (1390-1416)
1362'de kurulduktan sonra 1366'da Haçlı işgalinden sonra yıkıma uğramış, Gelibolu'nun 1376'da iadesinden sonra da bir süre atıl kalmaya devam etmişti. Yıldırım Beyazıt tarafından 1390'da yeniden kurulan tersane Osmanlı donanmasındaki yeni bir atılımı teşkil etti. Saruca Bey'in Gelibolu Muhafızı ve Sancakbeyi olarak tayininden sonra harap vaziyetteki hisarın yerine yeni bir kale inşa edildi. Liman da temizlenerek girişine iki savunma kulesi yapıldı ve üç sıra zincir çekildi, ayrıca kadırgaları alacak şekilde genişletildi. Karamürsel ve Edincik'teki tersaneler de buraya taşındı ve yeni bir gemi inşa/onarım havuzu inşa edildi. Bütün bu inşa faaliyetleri 1401'de tamamlanırken, sözkonusu dönemde Osmanlı donanması yaklaşık 60 küçük çektiriden oluşuyordu.
1390 yılındaki bir diğer önemli gelişme ise Yıldırım Beyazıt'ın Anadolu seferiyle Saruhan, Aydın, Menteşe ve Teke beyliklerini ilhak etmesiydi. Bu şekilde Osmanlı Devleti'nin kıyıları Edremit Körfezi'nden (Haçlıların elindeki İzmir hariç) Antalya Körfezi'ne kadar genişledi. 14. yüzyılın ikinci yarısında denizcilik faaliyetleri yavaşlayan Ege beyliklerinin denizcileri Osmanlı bayrağı altına girdilerse de, 1390 sonbaharında Sakız'a, 1391'de ise Eğriboz ve Attika kıyılarına yönelik akınlar haricinde Ege Denizi'nde kaydadeğer bir donanma faaliyeti gözlenmedi. İlhak edilen Anadolu beylerine kucak açan Candaroğulları Beyliği üzerine 1391 yılında açılan sefer çerçevesinde Osmanlıların bir filosu ilk kez Karadeniz'e çıkarak 1392'de Sinop'a hücum etti. 1393 yılında ise Canik beyliklerinin Osmanlı egemenliğini kabul etmeleriyle Osmanlı kıyıları (Amasra hariç) Trabzon İmparatorluğu sınırlarına ulaştı.
Yıldırım Beyazıt'ın 1394-1396 arasındaki Konstantinopolis Kuşatması'nda Osmanlı donanması ilk kez faal rol oynadı. Buna mukabil, Doğu Roma İmparatorluğu'nun Haçlı Seferi çağrısına uyan Venedik'in komutasında 12 parçalık filosuna Fransa, Ceneviz, Rodos ve Kıbrıs gemilerinin de katılmasıyla 44 parçaya ulaşan Haçlı donanması 1396 yazında Marmara Denizi'ne girerken Gelibolu'daki Osmanlı donanması limana çekilerek savunma pozisyonu almakla yetindi. Karadeniz'e çıkan Haçlı donanması Tuna deltası önüne demirledi ve Niğbolu Muharebesi'nde (28 Eylül 1396) Osmanlı ordusu önünde büyük bir yenilgiye uğrayan Haçlı ordusunun kılıç artıklarını toplayarak Ege Denizi'ne geri döndü. Osmanlı donanması bu Haçlı donanmasının bölgeden ayrılmasının ardından Ege Denizi'nde bazı akın faaliyetleri yürütürken, Osmanlı ordusunun Tesalya ve Argos'u ele geçirmesiyle Osmanlı kıyıları Ege'nin batı kıyılarına genişledi (1394-1398).
Yıldırım Beyazıt'ın 1397'de Konstantinopolis'i tekrar kuşattığında 60 parçalık Osmanlı donanması da 1399'dan itibaren ablukaya katıldı. Doğu Roma İmparatorluğu'nun Haçlı Seferi çağrısına uyan 14 gemilik Fransız-Ceneviz donanması yardıma geldiyse de, Boucciaut komutasındaki Fransız filosu Gelibolu önlerinde Bozcaada'ya çekildi. Osmanlıların denizdeki bu ilk başarısının ardından Venedik ve Rodos gemilerinin gelişiyle toparlanan Haçlı donanması yeniden taarruza geçip Osmanlı donanmasını İzmit'e çekilmeye mecbur ederek Konstantinopolis'e yardım ulaştırmayı başardı.
Ankara Muharebesi'nde (1402) Osmanlıların yenilgisi Osmanlı donanması için de bir darbe oldu. Süleyman Çelebi 1403 yılında Doğu Roma İmparatorluğu ve müttefikleriyle imzaladığı Gelibolu Antlaşması'yla Osmanlı donanmasının Ege Denizi'ne çıkmaması ve İstanbul Boğazı'na girmemesi koşullarını kabul etti. Osmanlılar ayrıca Anadolu beyliklerinin yeniden bağımsızlıklarını kazanmasıyla Yıldırım Beyazıt döneminde ele geçirdikleri Ege ve Karadeniz kıyılarının bir bölümünü de kaybetmişlerdi.
Serpilme dönemi (1422-1495)
II. Murad döneminde ise, Osmanlı donanması Venedik'e üstünlük sağladı. 1430'da Selanik kuşatma altında iken Venedik donanması Çanakkale önlerine geldi, yapılan deniz muharebesini Osmanlı donanması kazandı ve bundan sonra Selanik ele geçirildi.
1451 yılında tahta geçen II. Mehmed, İstanbul'un Fethi için hazırlıklara başladı. Bu hazırlıklarda Osmanlı donanması güçlendirildi. Yüz elli parçadan oluşan (Bazı Rum tarihçilere göre dört yüzden fazla) bir Osmanlı donanması hazırlanmıştı. Fatih, kuşatmada donanmadan yararlandı. 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece, birkaç Osmanlı gemisi karadan yürütülerek Haliç'e indirildi. İstanbul fethedildikten sonra II. Mehmed, 1455 yılında Tersane-i Amire'yi kurdu ve Osmanlı donanmasının yeni merkezi İstanbul oldu.
Yükselme dönemine girildiğinde Osmanlı Devleti'nin birden fazla tersanesi bulunuyordu. II. Mehmed döneminde denizlerde birçok sefer yapıldı, Trabzon, Amasra alındı, 1463'te 16 yıl sürecek Osmanlı-Venedik Savaşı başladı. Gelibolu'da yapılan gemiler ile Ege'de birkaç bölge ve Gedik Ahmet Paşa komutasında Karadeniz'in kuzeyi kontrol altına alındı. 1479'da Osmanlı donanması, İyonya Denizi'ndeki birçok adayı ele geçirdi. 1480 yılında Otranto, Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma tarafından zaptedildi, bu adanın zaptedilmesindeki amacın Venedik'i Adriyatik'e hapsetmek olduğu tahmin edilmektedir. Fakat Cem Sultan sorunu sebebiyle Otranto unutuldu.
Büyük Reisler dönemi ve zirve (1495-1587)
II. Bayezid döneminde Osmanlı donanması gelişimini sürdürdü,Endülüs'teki Müslümanlara verilen destek için Kemal Reis komutasındaki Osmanlı donanması Akdeniz'in batısına açıldı ve İspanyol donanmasına üstünlük sağladı. 1499 yılında Venedik ile başlayan savaş, Osmanlı üstünlüğü ile sona erdi. 1512 yılında Osmanlı tahtına I. Selim geçti, Memluk Devleti ile olan savaşlarında donanmadan lojistik destek aldı. Mısır'ın fethi ile Baharat yolu'nun Akdeniz çıkış noktası tam kontrol altına alındı. 1513 yılında Pîrî Reis, çizdiği dünya haritasını padişaha sundu. I. Selim, Mısır'ın ve Suriye'nin fethinden sonra eldeki tersanelerin yetersiz olduğunu düşünerek Tersane-i Amire'yi büyüttü, aynı anda 130 adet gemi yapabilecek bir kapasiteye erişti. Ardından Süveyş'te, Rusçuk'ta, Birecik'te tersaneler kuruldu, nehirler üzerinde kurulan tersaneler ince donanma inşa etmekte idi. Bu arada Barbaros Hayreddin Paşa, Osmanlı idaresine katılmıştı ve bu da Osmanlı denizciliğini olumlu etkiledi. 1520 yılında I. Selim öldü ve tahta I. Süleyman geçti, Belgrad'ın ele geçirilmesi için kara ordusunda hazırlıklar yapılırken, Tuna Nehri'nde ince donanma toplanmakta idi. Sonuç olarak şehir ele geçirildi. Aynı yıl Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriye adındaki kitabı hazırlamıştı. Kitapta Akdeniz'in birçok detaylı haritası bulunmaktadır. 1522 yılında Rodos adası kuşatıldı, kuşatmaya Kurdoğlu Muslihiddin Reis komutasındaki 400 gemiden oluşan Osmanlı donanması destek verdi, ada ele geçirildi. 1528 yılında Pîrî Reis, çizdiği ikinci dünya haritasını padişaha verdi. 1533/34 yılında Barbaros Hayreddin Paşa, İstanbul'a geldi ve kaptan-ı derya ilan edildi, Osmanlı donanması daha da güçlendirildi. 1538 yılında Barbaros, Andrea Doria komutasındaki sayıca çok üstün haçlı donanması ile Preveze açıklarına karşılaştı ve haçlı donanmasını yendi, hiç gemi kaybı olmayan Osmanlı donanması, çok sayıda haçlı savaş gemisini batırdı. Osmanlı donanmasının bu büyük zaferinden sonra Osmanlı Devleti, Akdeniz'in hakim gücü olarak görülmeye başlandı.
1543 yılında Fransa'nın yardım talebi üzerine Barbaros Hayreddin komutasında 100 ilâ 160 arasında savaş gemisinden oluştuğu tahmin edilen donanma sefere çıktı. Osmanlı askerleri Fransızlar tarafından törenle karşılandı ve 20 Ağustos 1543 tarihinde Nice ele geçirildi. Fransız - Osmanlı askeri iş birliğinde Barbaros, Fransız donanmasının eksiklerinden çok defa sitem ediyordu, barut fıçıları zannettiği fıçılar aslında şarapla dolu idi.Toulon limanı geçici süreliğine Barbaros'un emrine verildi; bölgedeki kiliseler camiye çevrildi, Osmanlı parası geçerli kılındı ve Osmanlı askerlerinin ikâmeti sağlandı. 1544 yılında I. François, V. Karl ile barış yaptı ve Osmanlı deniz desteğine ihtiyaç kalmadı, 1546 yılında Barbaros Hayreddin öldü. Barbaros'un ölümünden sonra Fransız - Osmanlı yardımlaşması devam etti. Fas ile Mostaganem Muharebesi'ne kadar devam edecek çatışmalar başladı, Cezayir'de Fas saldırıları püskürtüldü. Barbaros sonrası dönemde Turgut Reis ile Piyale Paşa, Balear Adaları'na saldırılarda bulundu ve Korsika ile beraber Trablusgarp kıyıları ele geçirildi. 1560 yılında Kuzey Afrika'da Habsburg hakimiyetini pekiştirmek için, çok sayıda savaş gemisinden oluşan bir haçlı donanması oluşturuldu. Haçlı donanması Cerbe Adası'nı ablukaya aldı ve kale ele geçirildi, fakat Piyale Paşa beklenenden oldukça erken geldi ve 9 Mayıs 1560 tarihinde muharebe başladı. Muharebede Haçlı donanması hisar ile Osmanlı donanması arasında düzen almıştı, Osmanlı donanmasının düzeni ise yarım ay şeklinde idi. Osmanlı donanması Haçlı savaş düzenini parçalamayı başardı, deniz muharebesi sürerken Haçlı donanması komutanı Giovanni Andrea Doria kaçtı; Osmanlı donanması galip geldi ve Temmuz ayında Cerbe kalesi de ele geçirildi. Kalenin fethinden sonra İspanyol komutan Don Alvaro de Sande esir alındı. 26 veya 27 Eylül 1560 tarihinde Osmanlı donanması İstanbul'a geldi ve sevinç gösterileriyle karşılandı.
I. Süleyman saltanatının son zamanlarında, 1565 yılında Malta'ya Osmanlı deniz taarruzu başladı. 29 Mart 1565'te yaklaşık 180 parçadan oluşan Osmanlı donanması cephane yüklemelerini tamamladı ve denize açıldı. Osmanlı donanması Malta'ya ulaştığında adada Avrupa'nın farklı yerlerinden gelmiş askerler ve şövalyeler bulunuyordu. Karaya asker çıkarıldı ve kuşatma başladı, fakat bir şarapnel parçası Turgut Reis'i başından yaraladı ve Turgut Reis öldü. Saint Elmo kalesi ele geçirildiyse de diğer büyük kaleler ele geçirilemedi (St. Michaeld ve St. Anj kaleleri), bu arada Sicilya Krallığı - Napoli Krallığı ve Papalık Devleti bir donanma oluşturup yardıma yollamıştı, Eylül ayında Osmanlı donanması askerlerini toplayarak geri çekildi ve kuşatma böylece başarısızlıkla sonuçlandı. Osmanlılar 30.000 kadar asker kaybederken, Malta ve müttefikleri ise yaklaşık 7.000 kayıp vermişti. Malta yenilgisinin ardından 1566 yılında Ceneviz kontrolündeki Sakız Adası, Piyale Paşa tarafından kan dökülmeden zaptedildi ve böylece Ege Denizi'ndeki Ceneviz varlığı sona erdi. Yeni padişah II. Selim, önceki padişahlara nazaran zayıf ve silik bir padişah idi. Venediklilerin korsanlık yapması üzerine 1570 yılında Osmanlı donanması hazırlıklarını tamamlayarak Kıbrıs'ı ele geçirdi. Kıbrıs'tan sonra Osmanlı donanması hezimete uğradı, İnebahtı Deniz Muharebesi'nde Osmanlı donanması ile Haçlı donanması karşı karşıya geldi ve çok sayıda kayıp verildi. Muharebeyi hangi tarafın kazandığı hakkında şüpheler vardır. Osmanlı Devleti, bu kayıpları telafi edebildi ve Osmanlı donanması yeniden denizlere açıldı, fakat İnebahtı'daki asker kayıpları ciddi bir eksiklik teşkil etti. 1574 yılında Tunus, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından ele geçirildi ve Akdeniz'deki Osmanlı kontrolü güçlendi.Sokollu Mehmed Paşa'nın çabalarına rağmen Don-Volga Kanal Projesi başarısız oldu, bu da Osmanlı donanmasının Rusya içlerine kadar müdahale edebilmesini engelledi. Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa'nın 1587'deki ölümüne kadar Akdeniz'deki Osmanlı kontrolü güçlükle de olsa devam edebildi. Bu arada dünya deniz ticareti okyanuslarda ağırlık kazandı ve Osmanlı bütçesi açık verdi.Rus Çarlığı, Hazar Gölü'ne kadar gelmişti ve bu sebeple orada da Osmanlı donanması kuruldu.
Hint ve Kızıldeniz Seferleri
1515 yılında Portekiz Krallığı, Hürmüz Adası'nı ele geçirdi ve Müslümanların ticaret gemilerine karşı korsanlık yapmaya başladı. Portekizliler, Hicaz'ı tehdit etmekteydi; 1517 yılında Selman Reis komutasında Cidde kenti savunuldu. Hadım Süleyman Paşa, Aden'in ve Yemen'in ilhak edilerek Portekiz tehlikesinin savuşturulabileceğini bildirdi ve kuvvetli bir donanmanın hazırlanması için I. Süleyman'dan izin aldı. Bölgenin önceki hakimi Memluk Devleti, ormanların yokluğu sebebiyle kuvvetli bir donanma kuramamıştı. Ancak Osmanlı Devleti'nin özellikle Anadolu'da geniş ormanları vardı, buradan getirilecek kereste ile Süveyş'te bir donanmanın kurulması emredildi. 1525 yılında Süveyş'te bir deniz üssü kuruldu ve 1530 - 31 arasında 60 adet geminin getirdiği malzemeler ile yaklaşık 80 gemiden oluşan bir donanma oluşturuldu. Bu arada Hadım Süleyman Paşa, Safevi Devleti'ne karşı savaşmak üzere doğuya gitmişti. 1536 yılında Gucerat Sultanlığı'ndan üç gemilik bir elçi filosu geldi, değerli eşyalar getiren elçiler, Portekiz'e karşı Osmanlı Devleti'nden yardım istedi. Yeni gemiler inşa edildi ve donanmanın eksikleri giderildi; donanmada 800 Hristiyan asker mevcut idi. 13 Haziran 1538 tarihinde 20.000 asker ile sefere çıkıldı. Süleyman Paşa'nın donanması 85 adet gemiden oluşuyordu. Bu arada Portekizlilerin istihbarat için gönderdiği iki gemi ele geçirilmişti. Yine de Portekiz Krallığı, Osmanlı donanmasının planını öğrenmişti ve Hint Okyanusu'nda önlemler almışlardı. Hadım Süleyman Paşa, 3 Ağustos'ta Aden önlerine geldi ve kent zaptedildi. Selman Reis'in eski kölesi Hoca Sefer artık bir vali idi, Hoca Sefer, Hindistan'da müttefikler buldu ve Diu kalesi kuşatıldı. Fakat Hoca Sefer yaralandı, bu arada Osmanlı donanması savaş düzeninde yaklaşmakta idi ve durumu Portekizliler öğrendi. 4 Eylül 1538 tarihinde donanma, Diu önlerine demirledi. 4 Eylül'e kadar birçok gemi fırtınalar sebebiyle kaybolmuş ve donanma güç kaybetmişti. Süleyman Paşa, kaleyi 700 askerin savunduğunu öğrendi; bunun üzerine herhangi bir deniz savaşı yapılmadan kaleye taarruz edilmesi kararlaştırıldı. Bir Portekiz gemisi limandan ayrıldı, Osmanlı gemileri yetişemedi ve gemi Goa'ya giderek Osmanlı donanmasının geldiğini haber verdi. Diu kıyılarına 700 yeniçeri çıkarıldı, yeniçerilerin bölge halkına olan disiplinsiz davranışları neticesinde Hint müttefikler Osmanlı kuvvetlerinin yanından ayrıldı. Olayın tanıklarına göre yeniçeriler, kendilerini sevinçle karşılayan Hintlerin evlerini yağmalamış ve kadınlara tecavüz etmişti; Hint müttefik ordusunun komutanı Ali Can, askerlerin gözü önünde sakalları çekilerek küçük düşürülmüştü. Ali Can, tüm Hint ordularını Osmanlı ordusunun yanından geri çekti ve Osmanlı ordusuna yiyecek yardımı kesildi. Diğer Hint hükümdarlıkları da yardım etmedi. Bölgede yalnız kalan Osmanlı ordusu, 10 Eylül'de taarruza geçti. Hoca Sefer, iki gemiyi birbirine sabitleyerek üzerine bir kule inşa ettirdi. Kulenin içi barut doluydu, plana göre gemiler kıyıya yanaşacak ve bu kule ile Portekiz kalesi tahrip olacaktı. Fakat Portekizliler bu kuleyi gece karanlığında yaktı. Yapılan taarruzlara rağmen kale düşmedi, 2 Kasım'da askerler gemilere geri döndü ve yaralılar karada terk edildi; kuşatma sona erdi. Hoca Sefer'in birlikleri de bundan dört gün sonra geri çekildi ve savaş fiilen sona erdi. Görüş ayrılıkları sebebiyle Portekiz donanması taarruz etmedi ve bir deniz savaşı yaşanmadı. Dönüş yolunda beş Osmanlı gemisi battı, Portekizli esirler öldürüldü. 1547 yılında Süveyş donanmasının başına Pîrî Reis atandı, Aden, Ali bin Süleyman el Tavlaki adındaki Arap şeyhin isyanı sonucu elden çıkmıştı. 29 Ekim 1547 tarihinde Pîrî Reis, donanması ile Aden'de kontrolü sağlamak üzere denize açıldı; kale denizden donanma ile, karadan da sancakbeyi Kasım tarafından kuşatıldı. Yakınlarda bulunan Portekiz gemileri kaçtı, kuşatma sonucunda kale ele geçirildi. I. Süleyman, Pîrî Reis'in Portekizliler fark etmeden Basra'ya geçmesini, orada donanmasına asker ve gemi takviyesi yaparak Hürmüz adasını fethetmesini emretti. Fakat Pîrî Reis harekâtın gizli kalmasını başaramadığı gibi yeterince takviye de almadı, 1552 yılında yapılan kuşatma başarısız oldu ve Pîrî Reis idam edildi. İdamı hakkında çeşitli iddialar vardır, Portekizlilerden rüşvet aldığı için idam edildiği bu iddialar arasındadır. 1554 yılında Seydi Ali Reis komutasındaki Osmanlı donanması, Portekiz donanmasını yendi. Fakat gelen yeni Portekiz saldırıları karşısında donanma yıprandı, Ali Reis elinde kalan birkaç gemi ile Gucerat Sultanlığı'na sığındı ve 1556'da İstanbul'a döndü. Bu seferlerin ardından Sumatra'daki Açe Sultanlığı, Osmanlı Devleti'nden yardım istedi. Açe sultanı Alâeddin'in mektubu İstanbul'a ulaştığında I. Süleyman ölmüştü, yerine geçen yeni padişah II. Selim bu isteği olumlu cevapladı ve Osmanlı denizcileri, Sumatralıları eğitmeye başladı. Osmanlı donanması Hint Okyanusu'nda kesin hakimiyet kuramadı ancak Müslümanların Portekizlilere karşı direnmesine olanak sağladı. 1580 yılında İspanyol İmparatorluğu'nun Portekiz'i işgal etmesi üzerine Hint Okyanusu'nda seferler yapıldı, 1585 yılında Emir Ali Bey komutasındaki Osmanlı donanması Mombasa'ya kadar ilerledi. 1589'da Osmanlılar tekrar sefere çıktı, fakat Kenya'daki bazı kabilelerin Portekiz'i desteklemesi ve Portekiz donanmasının geri dönmesi üzerine başarısız olundu.
Duraklama dönemi (1587-1682)
Kılıç Ali Paşa'nın 1587'de ölümüyle Osmanlı denizciliğinde büyük reisler dönemi kapandı. Bir süre bu reislerin öğrencileri olan ya da Enderun'dan yetişen yetenekli Paşalar Osmanlı donanmasının heybetini korudularsa da, muhtelif gelişmeler 16. yüzyıldaki parlak günlerin giderek geride kalmasına yolaçtı. Bunlardan birincisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1573'te Venedik, 1577'de ise İspanya'yla barış/ateşkes haline geçmesiyle 1645'te başlayacak Girit Savaşı'na kadar Akdeniz'de uzun süreli bir savaşsızlık dönemine girmesiydi. Nitekim, Kayserili Halil Paşa'nın 1614'teki Malta ve 1620'deki Manfredonya seferleri istisna tutulursa Osmanlı donanması Ege ve Doğu Akdeniz'den ayrılmadığı gibi, yüksek maliyeti nedeniyle fetih amaçlı taarruzî seferlere kalkışmadı ve genelde savunmada kaldı (derya muhafazası). Eşzamanlı olarak, İmparatorluğun kara cephelerinde giriştiği uzun savaşlar (İran'la 1578-1639, Almanya'yla 1593-1606 ve Polonya'yla 1620-1364 arasında) donanmanın savunmada kalma ihtiyacını pekiştirdiği gibi, bu uzun savaşların getirdiği malî külfet de Donanmaya ayrılan kaynakları olumsuz etkiledi. Parlak günlerin geride kalmasının ikinci sebebi; kadırga tipi kürekli gemilerde ısrar eden Osmanlı donanma teşkilatının kalyon tipi yelkenli gemilere geçen Venedik, İspanya, Ceneviz, Malta, Papalık, Toskana ve Sicilya ve Napoli donanma ya da filolarına karşı yetersiz kalmaya başlamasıydı. Özellikle Toskana (Santo Stefano), Sicilya ve Malta (Hospitalier) korsanlarının 16. yüzyılın sonlarından itibaren başta Mısır-Anadolu hattı olmak üzere, Doğu Akdeniz'deki Osmanlı ticaretini (Mısır eyaletinin yıllık vergisini taşıyan filo dahil) hedef alan ve Osmanlı donanmasının geleneksel sefer mevsimi olan Mayıs-Kasım dönemi (Rûz-ı Hızırdan Rûz-ı Kasıma kadarki mevsim) haricinde limanlara yönelik vur-kaç tipi saldırılarına Osmanlı donanması yeterince mukabele edemedi. Keza; aynı dönemde Karadeniz'de başlayan ve 1614'te Sinop, 1624'te Yeniköy baskınlarıyla zirveye çıkan Kazak gailesi de Osmanlı donanmasının odağını ikiye bölerek 1484'ten beri Osmanlı gölü vaziyetindeki Karadeniz'de de büyük çaplı seferlerin (dolayısıyla iki cepheli mücadelenin) başlamasına yolaçtı. Üçüncü sebep ise, donanmanın başına denizci kökenden gelmeyen Paşaların getirilmesi eğiliminin giderek baskın çıkmasıydı. Bu eğilimin sonuçları özellikle 1645'te başlayan Girit Savaşı'nda Osmanlı donanmasının düştüğü zor durumlar gözler önüne serildi ve 24 yıl süren bu meşakkatli savaşın ardından donanmanın ıslahatı ve kalyona geçiş fikri yeniden ağırlık kazandı.
Kılıç Ali Paşa'nın ölümünden sonra (1587) ilk başarı 1588 yılından beri Yahya Bey'in önderliğinde Trablusgarp'ta devam eden isyanın 1590'da Uluç Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı donanması tarafından bastırılması oldu. 1591 yılında ise İspanya'yla (1577'den beri süren) ateşkesin uzatılmaması neticesinde aynı yıl Kaptan-ı deryalığa getirilmiş olan Cığalazade Yusuf Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı donanması daha saldırgan bir hareket tarzı izleyerek 1591-1594 arasında dört sefer mevsiminde de İspanya'ya bağlı Sicilya ve Napoli Krallıklarının kıyılarını tahrip etti ve 20'ye yakın kalyonu esir aldı. Buna mukabil, Yusuf Sinan Paşa Venedik için büyük önem taşıyan Adriyatik Denizi'nde de faaliyet gösterince 1593 yılında Almanya'yla başlayan savaş sırasında Osmanlı İmparatorluğu karşısında bir düşman daha görmek istemediğinden, Osmanlı donanması 1595-1597 arasında Damat Halil Paşa ve vekili komutasında daha mutedil bir tutum benimsedi. 1598 yılında ise Yanıkkale'nin kaybı üzerine daha şahin görüşlü Cerrah Mehmed Paşa'nın sadrazamlığa getirilirken, yeniden kaptan-ı derya olan Cığalazade Yusuf Sinan Paşa'yla yeniden saldırgan tutumuna dönen Osmanlı donanması 1602'ye dek yine Sicilya ve Napoli kıyılarını yağmaladı. Bunun tek istisnası ise, Kaptan-ı deryanın 1598'de donanmayı Messina'ya ulaştırıp barışçıl bir şekilde burada mukim annesini ziyaret etmesiydi.
Eşzamanlı olarak özellikle Toskanalı korsanların Osmanlı limanlarına saldırıları (1599'da Sakız, 1603'te Patras ve İnebahtı, 1605'te Preveze, 1606'da Dıraç, 1607'de Magosa, 1608'de Taşoz, 1612'de İstanköy, 1613'te Silifke) güvenlik tehdidi yaratırken, Osmanlı donanmasına bağlı filolar İspanya ve bağlısı Sicilya donanmalarına karşı üç yenilgi aldı (1608'te Rodos'ta, 1613'te 'nda ve 1616'da Taşlık Burnu'nda). Bu kötü gidişatı olumluya çeviren ise Kayserili Halil Paşa'nın kaptan-ı deryalığı oldu. 1609 yılında Kıbrıs açıklarında Kara Cehennem Deniz Muharebesi'nde Malta filosunu kesin yenilgiye uğratan, 1614'te de Malta'yı, 1620'de Manfredonya'yı istila eden Osmanlı donanması 1620'ye kadar 50'ye yakın korsan gemisi ele geçirerek Malta ve Toskana tehdidini bertaraf etti. Ayrıca, 1612-13'te Maanoğlu Fahreddin'in Lübnan'daki, 1614'te Sefer Dayı'nın Trablusgarp'taki ve Manya Burnu'ndaki isyanlarını da bastırdı. 1620'li yılların başından itibaren ise gerek Otuz Yıl Savaşı'nın (1618-1648) pençesine düşmüş Avrupa'dan Akdeniz'e yönelik tehdidin azalması gerek Karadeniz'de Kazak tehdidinin artması üzerine Osmanlı donanmasının ağırlıklı harekât alanı Akdeniz'nden Karadeniz'e kaydı.
Karadeniz'de mücadele (1614-1642)
16. yüzyılda Deşt-i Kıpçak bozkırlarına yerleşmeye başlayan göçebe Kazakların 1583-1588 arasında Özi ve Akkerman'a ilk baskınları püskürtüldüyse de, Özi ve Don nehirlerinden Karadeniz'e kıvrak şaykalarla inerek, 1602'de Kefe'yi, 1606 ve 1609'da Varna'yı, 1608'de Orkapı ve Kerç'i ve 1614'te Sinop'u bastılar (Sinop baskınının vahametini Padişah I. Ahmed'den saklamaya çalışan Sadrazam Nasuh Paşa azledildi). Karadeniz Muhafızı aynı yıl Azak'ta Kazakları bozarak esirleri geri aldıysa da, Kazaklar 1615'ta Boğaziçi'ni, 1616'da Varna, Kefe ve Trabzon'u, 1617'de Özi ve Akkerman'ı, 1620'de de Kili ve Akkerman'ı hedef aldılar. II. Osman'ın Hotin seferinde (1621) Kayserili Halil Paşa komutasındaki Osmanlı donanması 27 yıl sonra Karadeniz'e çıkarak seferin ikmaline destek olduğu gibi ve Kazakları hezimete uğrattı. Müteakip yıl ise Topal Recep Paşa Ereğli'yi basan Kazaklara karşı 'de tekrar zafer kazanmasına rağmen Kazakların akınları kesilmedi. 1623'te Samsun'u basan Kazaklar 1624'te de Osmanlı donanmasının Kırım Hanlığı'ndaki karışıklığı sona erdirmek için Kefe'de bulunmasından bilistifade Yeniköy'ü bastılar.Topal Recep Paşa komutasındaki Osmanlı donanması 1625 yılında Karaharman Muharebesi'nde Kazakların deniz gücüne ağır bir darbe indirdi ve Karadeniz'de emniyeti kesin olarak sağladı 1637'de ise Rusların yardımıylaAzak Kalesi'ni ele geçiren Kazakların deniz gücü 1638'de Uzun Piyale Paşa'nın Çoçka Burnu ve Temrük'te kazandığı zaferlerle tamamen kırıldı 1641-1642'deki Azak seferleriyle de işgal altındaki kale geri alındı. Bu şekilde, Osmanlıları bir hayli uğraştıran Kazak baskınları 1642 yılında sona ermiş oldu.
Girit Savaşı (1645-1669)
Osmanlı donanmasının özellikle Karadeniz'de emniyeti sağlamaya odaklandığı 1621-1642 döneminde Akdeniz'de daha ziyade sükûnet hakim oldu. Çatalcalı Hasan Paşa 1628'de Toskana, Canbolatzade Mustafa Paşa 1631'de İspanyol, Kemankeş Kara Mustafa Paşa 1636'da Malta filolarına karşı başarı kazanırken, 1632'de Bostancı Cafer Paşa Kesendire'de korsanları püskürtürken kendi baştardasının yanmasına mani olamadı. 1638'de 'in Avlonya'da Venedik donanması tarafından sıkıştırılarak hezimete uğratılması Osmanlıları anılan ülkeyle savaşın eşiğine getirdiyse de, Venedik'in tazminat ödemesi neticesinde barış bozulmadı. Ancak, bu durum kısa sürdü ve 1644'te meydana gelen bir olay Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik'i 24 yıl sürecek bir savaşa sürükledi.
1644 yılında Sünbül Ağa’yı Mısır'a götüren küçük bir gemi kafilesinin Girit sularında pusuya yatmış olan Malta korsanları tarafından saldırıya uğraması ve gaspedilen eşyanın Girit'e satılması, Osmanlılar açısından Venedik aleyhine savaş sebebi sayıldı. Buna mukabil, 1645-1669 Osmanlı-Venedik Savaşı ilk yıllarda karada kazanılan başarılara rağmen Osmanlı donanmasının yapısal zaaflarının gözler önüne serildiği bir mücadele oldu (24 yılda 27 kaptan-ı derya görev yaptı). 1645 ve 1646 yıllarında Silahdar Yusuf Paşa ve Koca Musa Paşa'nın çıkardığı birlikler Aya Todori, Hanya ve Resmo'yu fethetti. Ancak; 1646'da Silahdar Yusuf Paşa (saray entrikası sonucu) ve 1648'de Ammarzade Mehmed Paşa (Çanakkale'den çıkamadığı için) idam edildi, 1647'de Koca Musa Paşa Bibercik Deniz Muharebesi'nde, 1649'da da Voynuk Ahmed Paşa 'nda hayatlarını kaybettiler. 1648 yılı ayrıca Venediklilerin her yıl Çanakkale Boğazı'nın girişine bir donanma göndererek Osmanlı donanmasının Ege Denizi'ne açılmasına mani olma stratejilerinin de başlangıcını teşkil etti ve bu strateji uzun süre başarılı oldu. 1649 ve 1651 yıllarında ise Voynuk Ahmed Paşa ve Hüsambeyzade Ali Paşa sırasıyla Foça ve Nakşa'da, yeniçerilerin savaştan kaçınmaları sonucu kaydadeğer yenilgilere uğradılar. 1651 yılında Osmanlı İmparatorluğu kadırgadan kalyona geçiş denemesi yaptıysa da, bunları idare edebilecek denizcilerden yoksun olması Nakşa yenilgisine neden oldu ve bu deneme 1682'ye kadar rafa kaldırıldı. 1654-1657 arası ise Osmanlılar açısından tam bir krize dönüştü, zira donanma 1654, 1655 ve 1657'de kayıplar vererek Çanakkale Boğazı'ndan çıkabilirken, 1656 yılında ise Çanakkale'de İnebahtı'dan sonra en büyük yenilgisini aldı.İstanbul'daki gıda fiyatlarından Osmanlı idare yapısına kadar birçok sütunu sarsan bu yenilgi sonrasında Köprülü Mehmed Paşa olağanüstü yetkilerle Sadrazamlığa getirildi. 1657 yılında Osmanlı donanması Çanakkale Muharebesi'nde ablukayı zorlukla kırmayı başarırken, Venediklilerin bir yıl önce işgal ettiği Bozcaada ve Limni'yi geri almayı başardı. 1658-1665 arası Osmanlıların Erdel ve Almanya savaşları nedeniyle durgun geçerken, Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa 1666'da Girit seferinin serdarlığını üzerine aldı. Osmanlı donanması Kaplan Mustafa Paşa'nın komutasında ikmal faaliyetlerini başarıyla yürüttü ve 6 Eylül 1669'da (21 yıldır kuşatılan) Kandiye'nin teslimiyle 24 yıllık savaş Osmanlıların ağır bedeller ödedikleri bir zaferle sonuçlandı. Savaş boyunca Osmanlı donanması 1648-1665 arasında Ada'daki birliklerinin ikmali açısından zorlanırken, Venedikliler ise kendi donanmalarına ilaveten Papalık, Malta, Sicilya, Toskana ve Fransa'dan kaydadeğer takviyeler aldılar.
1669-1682 arasında Osmanlı donanması Girit Savaşı'nın yaralarını sarmaya çalıştı. 1672-1676 Osmanlı-Lehistan ve 1676-1681 Osmanlı-Rus savaşları sırasında Karadeniz filosu Osmanlı ordusunun ikmaline destek verirken, Akdeniz filosu da barış döneminde derya muhafazası harekâtları icra etti. Anılan dönemde, donanmanın aktif olarak müdahil olduğu yegâne olay 1681'deki Sakız Vakası oldu. Abraham Duquesne komutasındaki Fransız filosunun Trablusgarp gemilerini takip bahanesiyle 23 Temmuz 1681 tarihinde Sakız'ı bombardımana tutarak verdiği tahribata karşılık Kaptan-ı derya Bozoklu Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Fransız filosunu ablukaya aldı. Ardından Fransa Kralı XIV. Louis 17 Mayıs 1682 tarihinde Padişah IV. Mehmed'e tazminat mahiyetinde değerli hediyeler gönderdi ve diplomatik kriz (Osmanlıların donanma marifetiyle yaptıkları güç gösterisiyle) çözüldü.
Kadırgadan kalyona geçiş ve yeniden yükselme (1682-1770)
1682 yılı Osmanlı donanma tarihi açısından kilometre taşlarından birini teşkil etti, zira Osmanlı İmparatorluğu (1651-1656 arasındaki başarısız denemenin ardından), Akdeniz'deki barış döneminden (1669-1684) bilistifade kalıcı bir şekilde kadırgadan kalyona geçiş kararı aldı (esasen İmparatorluğa bağlı Garp Ocakları'nın [Cezayir, Tunus ve Trablusgarp] filolarında 17. yüzyılın ortalarında ağırlıklı olarak kalyon (burtun) kullanılmaya başlanmıştı). O yıl Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Kaptan-ı derya Bozoklu Mustafa Paşa tarafından tersanelere verilen emirle inşa sorumluluğu Rodos Beyi Mısırlızade İbrahim Paşa ve derya beylerinden 'de olmak üzere 10 kalyon (dördü üç ambarlı ve 80 tunç toplu, altısı ise 60 tunç toplu olmak üzere) yapımına başlandı.
Venedik, Almanya ve Rusya'yla savaşlar (1684-1739)
Osmanlı donanmasının 1682 yılından kalyona geçme hamlesi ilk yıllarında Osmanlı-Kutsal İttifak savaşlarına denk geldi. 1683 yılında Almanya ve Lehistan arasında kurulan ittifaka 1684 yılında Venedik'in de katılmasıyla Osmanlılar üçüncü bir cephede çarpışmak zorunda kaldılar. Venedik; İspanya, Ceneviz, Papalık, Toskana ve Malta'dan destek alarak Mora'ya yönelik taarruza geçerken, kalyonları henüz inşa aşamasında ve bunları kullanabilecek denizcilerden yoksun Osmanlı donanması daha ziyade kıyı savunması ve kadırgalarla Mora'daki kuvvetlere takviye götürme stratejisi benimsedi. Bununla birlikte; 1684'te Aya Mavra ve Preveze, 1685'te Koron ve Kalamata, 1686'da ise Navarin ve Anabolu'yu kaybeden Osmanlılar, 1687 yılında ise Patras, İnebahtı, Korint ve Atina'yı da yitirerek Mora ve Attika'dan çekilmek zorunda kaldılar. Bu dönemde Osmanlı donanmasının yegâne başarısı Ege Denizi'ne giren Venedik donanmasına karşı Mısırlızade İbrahim Paşa komutasında 20 Temmuz 1686'da Kerpe, 4 Ekim'de ise Bababurnu Deniz Muharebesi'nde direnmesi oldu. 1688 yılı ise Osmanlı-Venedik Savaşı'nda bir dönüm noktasını teşkil etti, zira Eğriboz Kuşatması'nda bozguna uğrayan Venedikliler Atina'yı tahliye ettiler. Venedikliler 1691'de Avlonya'dan, 1692'de Hanya'dan da püskürtüldüler. Venediklilerin 1694 yılında Sakız'ı işgalinin ardından ise Osmanlı donanması artık Venedik donanmasına karşı durabileceğini göstermeye başladı, nitekim kalyon sayısı (3'ü 90 toplu, 16'sı 60 ilâ 70 toplu ve 1'i 48 toplu olmak üzere) 20'ye çıkmıştı. Mezamorta Hüseyin Paşa komutasında Koyun Adaları Muharebeleri'nde (9 ve 19 Şubat 1695) kaydadeğer zaferler kazanan Osmanlı donanması Sakız'ı geri aldığı gibi, sırasıyla Zeytinburnu (18 Eylül 1695), Andıra (22 Ağustos 1696), Bozcaada (6 Temmuz 1697), Andıra (1 Eylül 1697), ve Semadirek (21 Eylül 1698) deniz muharebelerinden de muzaffer çıkmayı başardı.
Almanya'yla Viyana Kuşatması (1683) sonrasındaki muharebelerde yenilgilere uğrayan Osmanlı ordusu ilk kez 1690'da Köprülü Fazıl Mustafa Paşa komutasında Macaristan cephesinde başarılı bir karşı taarruzda bulunurken, Mezamorta Hüseyin Paşa komutasındaki da Tuna nehri üzerinden harekâta katılarak Vidin ve Belgrad'ın geri alınmasına büyük katkı sağladı.
Osmanlı donanmasının bu savaşlarda mücadele ettiği üçüncü cephe ise Rusya oldu. 1687 yılında Kutsal İttifak'a dahil olan Rusya 1687 ve 1689 yıllarındaki Kırım seferlerinde ağır kayıplara uğradıktan sonra 6 yıl boyunca hazırlandığı Azak kuşatması'nda da yenilgiye uğrarken, Osmanlı filosu 4 kalyonla kalenin direnişine destek verdi. Bununla birlikte, müteakip yıl daha büyük kuvvetlerle taarruz eden I. Petro komutasındaki Rus ordusu kaleyi düşürürken (24 Haziran) Osmanlı filosunun çabası yeterli olmadı.
Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla Mora, Macaristan ve Azak Kalesi'ni kaybeden Osmanlı İmparatorluğu müteakip yıllarda bu toprakların geri alınması hedefine yöneldi ve bu hedef doğrultusunda donanmasını da güçlendirmeye odaklandı. Mezamorta Hüseyin Paşa'nın kaleme aldığı ve donanma teşkilatının modernize edilmesini hedefleyen Bahriye Kanunnâmesi 1701 yılında yürürlüğe girerken, Osmanlı tersanelerinde hummalı bir inşa faaliyetine girişilerek 1700-1714 arasında 27 kalyon inşa edildi (15'i Sinop, 12'si İstanbul tersanesinde). Bunların arasında 1'i 110-120 toplu bir üç ambarlı da bulunmaktaydı. Bu güçlü donanma 'nda ordunun ikmalini başarıyla temin ederken diğer taraftan Azak Kalesi'ni de baskı altına aldı. Savaş sonunda imzalanan Prut Mütarekesi (1711) ve Edirne Antlaşması (1713) ile Osmanlılar 1700 yılındaki İstanbul Antlaşması'yla ele geçirdiği tüm toprakları (Azak ve Taygan kaleleri dahil) geri alırkenKaradeniz'deki (Predestinatsia, Lastka, Munker ve Lizet gemileri Osmanlılara teslim edilirken diğerleri imha edildi).
1713 yılında Rusya'yla barış haline geçildikten sonra Osmanlı İmparatorluğu 1714'te Venedik'e savaş açtı. 1715 yılında Sadrazam Silahdar Damat Ali Paşa komutasındaki Türk ordusu Mora'yı altı haftada geri alırken Canım Hoca Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ise Ege'deki son Venedik adası İstendil'i (15 Haziran), Anabolu'yu (20 Temmuz), İğne Adası'nı (30 Temmuz), Koron, Navarin ve Modon'u, Çuha Adası'nı (31 Ağustos), Menekşe'yi (4 Eylül) ve Girit'teki son Venedik kaleleri , Suda (14 Eylül) ve 'yı (27 Eylül) fethetmeyi başardı. 1716 yılında Korfu Deniz Muharebesi'nde Venedik donanmasını pasifize ettikten sonra Korfu'yu kuşatan (8 Temmuz-21 Ağustos) donanma, 1717 yılında İmroz (12-16 Haziran) ve Matapan muharebelerinde (19 Temmuz) Venediklileri mağlup etti. İmroz muharebesi Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı önlerine geldiği son harekât olurken, Venedikliler Matapan muharebesinde Portekiz, Papalık, Toskana ve Malta donanmalarından takviye aldı (bu muharebe bir taraftan Akdeniz'de kadırgaların katıldığı son çarpışma olurken, Osmanlı donanmasının Portekiz'le son çatışmasını da teşkil etti). 1718 yılında Osmanlı donanması dünya denizcilik tarihinin en uzun deniz muharebelerinden biri olan Paşa Adası Muharebesi'nda (20-22 Temmuz) Venedik donanmasına ağır kayıplar verdirirken, bu çarpışma da iki Akdeniz gücü arasındaki son deniz muharebesini teşkil etti. Pasarofça Antlaşması'yla (1718) Osmanlıların bu savaştaki toprak kazançları teyid edildi.
Osmanlı donanması 1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı'nda lojistik hizmeti vererek İstanbul'dan İskenderun'a asker ve top taşırken, bir sonraki askerî mücadelesini ise 1735-1739 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Karadeniz'de verdi. Rus ordusunun Azak Kalesi'ni işgali ve Kırım'ı istilası ile Voronej'de oluşturulan Rus donanmasının Azak Denizi'ne inmesine mukabil; 1736 yılında harekete geçen Canım Hoca Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı donanması gerek denizden ateş gücüyle gerek karaya çıkardığı birliklerle 1736 yılında Rusların ağır kayıplarla Kırım'dan çekilmesini sağladığı gibi, 1737 yılında ise Azak Denizi'ne girerek İnceki (9-10 Temmuz) ve Lori Burnu muharebelerinde (9-10 Ağustos) Rus donanmasını imha etti. Savaş sonuna kadar (1739) Karadeniz'de üstünlüğünü sürdüren Osmanlı donanması, kadırgadan kalyona geçiş sonrasında Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz'de 16. yüzyıldaki hâkimiyetini 1770'e kadar muhafaza etti.
Akdeniz'de asayiş ve derya muhafazası
Osmanlı donanması 1682 yılında kalyona geçiş sürecini başlattıktan hemen iki yıl sonra Venedik'le 1699'a kadar sürecek savaşa odaklandı. 1695'ten itibaren Ege Denizi'ndeki üstünlüğünü yeniden kuran Osmanlı donanması 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması'ndan sonra başlayan barış döneminde (II. Bayezid döneminde başlanan) Akdeniz'deki yıllık derya muhafazası görevini (özellikle korsanlık faaliyetlerine karşı) icra etmeye başladı. Bu çerçevede yaz seferlerinde yaklaşık 15-16 (çoğu kalyon ve ), kış muhafazasında ise yaklaşık 5-8 gemiyle düzenlenen seferlerde, genelde batıda Navarin'e doğuda ise Kıbrıs-İskenderiye/Mısır-Suriye kıyılarına uzanarak Doğu Akdeniz'de asayiş görevi başarıyla icra edildi. Bu bağlamda 1704-1712 arasında Baltacı Mehmed Paşa, Frenk Abdurrahman Paşa, Moralı İbrahim Paşa ve Canım Hoca Mehmed Paşa komutasındaki donanma Sicilya, Malta, Ceneviz ve Toskanalı korsanların 25'e yakın savaş gemisini (çoğu kalyon ve ) ele geçirerek Osmanlı kıyılarının güvenliğini sağladı. Bu bağlamda, Canım Hoca Mehmed Paşa'nin 1707 yılındaki seferinde Osmanlı donanması uzun süre sonra ilk kez Messina ve (daha küçük bir filoyla) Mayorka önlerinde görüldü. 1711'de ise donanma Rusya'ya karşı Karadeniz'de seferdeyken (18 kalyon ve 14 kadırgayla), Riyale Molla İbrahim Kaptan komutasındaki Akdeniz'de seyreden donanma ise (8 kalyon ve 21 derya beyi gemisi) kış muhafazasında 4 Malta ve Ceneviz kalyonunu esir ederken, 1712 yılında Hoca İbrahim Paşa 15 korsan kalyonu ve 1.000 korsanı esir ederek Doğu Akdeniz'deki Osmanlı hakimiyetini perçinledi. 1714 yılında üretimine geçen Osmanlı tersaneleri 1714-1730 arasında 4 üç ambarlı kalyon, 15 büyük kalyon, 5 küçük kalyon ve 10 karavele inşa ederek bölgedeki en büyük güç olma özelliğini sürdürdü. Örneğin, 1739 yılında Osmanlılar 33 büyük harp gemisine sahipken, 13 harp gemili Venedik'e karşı hakim güçtü (49 gemiye sahip Fransa Toulon'da 14, 140 gemiye sahip İngiltere Akdeniz'de 16 kalyon bulundururken, İspanya 49 kalyonluk donanmasının tamamını Atlas Okyanusu'nda konuşlandırmıştı). Kalyon inşası konusunda en üretken tersaneler İstanbul, Sinop ve 'tu.
Osmanlıların Akdeniz'de kurduğu bu üstünlük, XVII. yüzyılda Osmanlı kıyılarına yönelik etkili korsanlık faaliyetleri yürüten Malta Şövalyeleri'ne karşı da belirgin şekilde ortaya çıktı. 1720'de bir Malta kalyonunun Karataş'ta esir edilmesinin ardından, 1722'de 10 kalyonluk Osmanlı donanması (Kayserili Halil Paşa'nın 1614'teki seferinden bu yana ilk kez Malta önlerinde güç gösterisi yaptı. 1747-1755 arasında ise Osmanlı donanması (1747), (1748), (1751), (1751) ve 'deki (1755) muharebelerde Maltalıları ardı ardına yenilgiye uğratırken, 1760 yılında İstanköy'de forsaların ele geçirerek Malta'ya kaçırdıkları Osmanlı kalyonu Osmanlıların 1761'de Malta'ya sefer düzenleme tehdidi neticesinde (Fransa'nın aracılığıyla) sadece güç gösterisi marifetiyle Osmanlılara iade edildi. 1767'de ise Cafer Paşa Kerpe ve Manya'da Maltalıları mağlup etti (31 yıl sonra [1798] ise Osmanlıların bu amansız düşmanı, Napolyon Bonapart'ın Mısır seferinin ilk aşamasında Fransa donanmasınca ele geçirilerek tarihe karıştı).
Osmanlı donanması bu dönemde XVII. yüzyıl boyunca (Uzun Piyale Paşa'nın 1642'deki Tunus seferi müstesna) uzak kaldığı Garp Ocakları kıyılarında yeniden görülmeye başlandı. Osmanlı filoları 1714-1755 arasında Cezayir, Tunus ve Trablusgarp eyaletlerine 13 seferde cephane ve yaklaşık 400 top taşırken, 1709-1749 arasında Cezayir ve Tunus'a 4'er ve Trablusgarp'a 6 tane olmak üzere 14 kalyon verdi. Ayrıca derya muhafazası görevini Karadeniz'de de icra eden Osmanlı donanması 1703'te Gürcistan'daki ayaklanmanın bastırılmasında rol oynarken, 1740-1754 arasında 1 ilâ 5 kalyonla asayişi korumaya devam etti.
Bununla birlikte; 1718'den itibaren Doğu Akdeniz'de, 1739'dan itibaren ise Karadeniz'de büyük çaplı muharebelerden uzak kalan Osmanlı donanması muharebe alışkanlığını yitirdi ve 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ikinci yılında (1770) uğranılan Çeşme faciası Osmanlı denizciliğindeki bu ikinci parlak devrin sonu oldu.
Çeşme'den Navarin'e (1770-1827)
Osmanlı-Rus Savaşı (1768-1774) ve Çeşme Faciası
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlangıcında Osmanlı donanması Akdeniz'de derya muhafazası, Karadeniz'de ise ikmal görevini yerine getirirken, 1770 yılında Akdeniz'e inen Rus donanmasının Mora'da çıkardığı isyan öncesinde gerekli önlemleri alamadığı gerekçesiyle 26 Nisan 1770'te görevden alınan Eğribozlu İbrahim Paşa'nın yerine getirilen kaptan-ı derya Mandalzade Hüsameddin Paşa, İngiliz kurmayların yönetimindeki Rus donanmasına karşı Benefşe (27 Mayıs), Anabolu (28 Mayıs) ve Suluca deniz muharebelerinde (4 Temmuz) sonuç alıcı taarruzlara girmekten kaçındı ve Çeşme'ye sığındı. Toprakada Deniz Muharebesi'nin (5 Temmuz) ardından 'nın yanlış tavsiyesiyle Çeşme koyuna girerek sıkışık bir düzen alan Osmanlı donanması 6-7 Temmuz'daki Çeşme Deniz Muharebesi'nde kundak gemilerini kullanan Rus donanmasına karşı büyük bir yenilgiye uğradı. Osmanlı denizciliğinde meşum bir dönüm noktasını teşkil eden bu faciadan sonra Rus donanması Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'de serbest kaldı ve işgal ettiği Kiklad Adaları'nda üslenerek Osmanlı kıyılarına saldırılar düzenledi. Buna mukabil, Çeşme zaferini avantaja çevirebilecek askerî güçten yoksun Rus donanması Limni (1770), Midilli (1771) ve Bodrum ve İstanköy'e (1774) yönelik taarruzlarında yenilgilere uğrarken, Beyrut'u işgal etmeyi başardı (1772 ve 1774).
Osmanlı donanmasının Çeşme Faciası'ndan etkilenmeyen Karadeniz filosu ise buradaki Rus donanmasına karşı üstünlük sağlayamadı. 1771 yılında Kırım'ın işgaline mani olamayan Osmanlı donanması, Kerç Boğazı (4 Temmuz ve 3 Eylül 1773), Soğucak (16 Eylül 1773) ve tekrar Kerç Boğazı'ndaki muharebelerde (9 Temmuz 1774) ise sonuç alamadı. Savaş sonucunda imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Kerç, Yenikale, Kılburun ve Taygan kalelerinin Rusya'ya bırakılmasıyla bu ülke Karadeniz'de daha büyük bir donanma kurma olanağına erişti ve Karadeniz'deki 300 yıllık Osmanlı egemenliği sarsılmaya başladı.
Akdeniz'de asayiş ve Osmanlı-Rus Savaşı (1787-1792)
Rus Çarlığı ile olan savaş bitince, Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa donanmanın yetersizliğini fark etti ve III. Mustafa'nın da iznini alarak yabancı ülkelerden askeri uzmanlar getirdi, donanmanın modernleşmesi için çalışmalar başlattı. 1773'te, Fransız subay Baron de Tott'un da girişimleri ile Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn kuruldu. Bu okul modern donanma eğitiminin verildiği bir kuruluş özelliğine sahipti. Fransa'dan gelen ve 1770-1784 yılları arasında inceleme yapan Bonneval, donanmanın modernleşmesi üzerine bilgiler verdi. 1784'te Fransa ile teknoloji alışverişi için çalışmalar yapıldı ve aynı yıl, Fransa'dan gelen bir mimar ekibi modern kalyonların inşasına başladı. Bu ekibin mevcudu zamanla 23'e kadar ulaştı. Fransız uzman Le Bruns'un çalışmaları ve 12 kişilik İsveçli bir ekibin de desteği ile Osmanlı Devleti'ndeki bilinen ilk kuru havuz kuruldu. 1798 yılında Napolyon ile başlayan savaş üzerine bu uzmanların çoğu İstanbul'dan ayrılmak zorunda kaldı. Ahmed Hoca, Molla Mustafa, Dimitri Kalfa, Nikola Kalfa, Nevsim Kalfa ve İsmail Kalfa isimli mimarlar, bu yabancı heyetlerden öğrendikleri ile gemi yapımlarında çalıştı.
III. Selim döneminde donanma için Tıphane ve Cerrahhane de açıldı. 1804 yılında Umûr-ı Bahriye Nezareti (Denizcilik Bakanlığı) kuruldu. II. Mahmud döneminde yenileşme hareketleri hız kazandı. Bu arada 1807 yılında Britanya İmparatorluğu ile bir savaş çıktı ve 1809'da sona erdi. Kale-i Sultaniye Antlaşması ile Britanya'nın kapitülasyon hakları devam etti ve boğazlardan başka devletlerin askeri gemilerinin geçişine dair yasak devam etti.Yunan isyanı'nda Kavalalı Mehmed Ali Paşa, donanması ve kara ordusu ile Osmanlı Devleti'ni destekledi. 1827 yılında Mısır ve Osmanlı donanmaları, Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya donanmaları tarafından savaş ilanı olmaksızın Navarin'de yakıldı. Navarin'de 58 savaş gemisi battı, çok sayıda tecrübeli Osmanlı denizcisi öldü.
Buharlı ve zırhlı gemilere geçiş (1827-1878)
Navarin'deki saldırının ardından II. Mahmud, modernleşme çalışmalarında Avrupalılardan uzaklaştı ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yanaştı. 1830'da ABD ile ticaret antlaşması imzalandı. Bu arada, 31 Aralık 1828'de Mehmed Efendi ve Mehmed Kalfa isimli mimarların inşa ettiği Mahmudiye denize indirildi. İstanbul'a gelen Sir Adolphus Slade tarafından da en büyük kalyon olarak nitelendirilen Mahmudiye, 1874 yılında memur maaşlarının ödenmesi için söküldü ve parçaları satıldı. 1831 yılında Henry Eckford, bir Amerikan muhribi ile İstanbul'a geldi ve Osmanlı donanmasına dair rapor sundu. Amerikan savaş gemileri tarzında gemi yapımına başlandı ancak Eckford uyum sağlayamayarak İstanbul'dan ayrıldı. Eckford'un ardından gelen Forster Rhodes, gemi yapım çalışmalarını sürdürdü ve 1835 yılında Nusretiye kalyonu denize indirildi. İstanbul'da ilk buharlı gemiler de Rhodes'in girişimleri ile denize indirildi. 1839 yılında II. Mahmud öldü. Bunun üzerine Amerikalı uzmanlar istifaya zorlandı; yeniden Avrupa ile ortak çalışmalar başladı. Ancak Amerikalı uzmanlar sayesinde Osmanlı tersanelerine modern denizcilik sanayisine girdi. Abdülmecid döneminde, 1840 yılında Bahriye Meclisi kuruldu. Bu meclis, Tersane-i Amire'nin her türlü işleriyle ilgileniyordu. Abdülmecid döneminde yelkenli gemilerin yerini buharlı gemiler almaya başladı. 1848 yılında Osmanlı Donanması 74 gemiden oluşuyordu.
Kırım Savaşı başlayınca, Balkanlar'da ilerleyen Osmanlı kuvvetleri deniz yoluyla desteklendi. Karadeniz filosu ikiye ayrıldı. İkinci filo Patrona Osman Paşa komutasında idi ve personeli tecrübesizdi. Bu filo Sinop'ta demirledi. 30 Kasım 1853 tarihinde, donanma personeli Cuma namazı için izinli iken Rus donanması baskın yaptı. Donanma ve şehir ateşe verildi, kıyıdan açılan Osmanlı topçu ateşi etki edemedi; Osmanlı donanmasının 11 adet gemisi battı ve 2700 asker kaybedildi. Kırım Savaşı'nda Birleşik Krallık, Fransa ve Osmanlı birleşik donanması kuruldu. Yeni kurulan donanma, 9'u Osmanlı olmak üzere 34 savaş gemisinden oluşuyordu. Bu yeni donanma Sivastopol Muharebesine denizden destek verdi ve karaya çıkarma yapıldı. Bu savaş ile donanma, askeri ve teknik konularda tecrübe kazandı. Britanya ve Fransa savaş gemileri, onarım için İstanbul tersanelerine geldi ve buradaki tersanelerde onların girişimleri ile yenilikler yapıldı. 1856 yılında imzalanan Paris Antlaşması ile savaş sona erdi ve Karadeniz'de Rus ve Osmanlı savaş gemilerinin bulunması yasaklandı. Abdülaziz döneminde mali sıkıntılara rağmen modernleşme çalışmaları hız kazandı. Tersane-i Amire'de, İzmit ve Gölcük tersanelerinde yenilikler yapıldı. Abdülaziz döneminde tersanelerin iyileştirilmesine rağmen yerli üretim tercih edilmedi, Birleşik Krallık'tan ve Fransa'dan savaş gemileri satın alındı. Bu satın alınma işlemleri dış borçlarla karşılanıyordu ve Osmanlı maliyesi zor duruma giriyordu. Abdülaziz tahttan indirildiğinde, Osmanlı donanması en güçlü donanmalar arasında görülmekte idi. Fakat, Osmanlı donanması sayıca güçlü olsa da nitelik bakımından zayıftı.
II. Abdülhamid döneminin ilk yılında Rusya ile savaş başladı. Bu savaşta Osmanlı donanmasının faaliyetleri hakkında bulunabilen tek bilgi, Mirliva Hasan Paşa'nın Kafkasya kıyılarını ablukaya almakla görevlendirildiğidir. Savaşın ardından, Kafkasya'dan göç edenlerin bir kısmı deniz yoluyla taşındı.
Dağılma dönemi (1878-1918)
II. Abdülhamid, savaşın ardından donanmayı Haliç'e hapsetti. 1882'de Mısır'ın Birleşik Krallık tarafından işgal edilmesi üzerine iki adet torpidobot ve buharlı deniz taşıtı (İstimbot) satın alındı. II. Mahmud döneminde olduğu gibi, bu dönemde de Amerikalı uzmanlar getirildi ve yenileme çalışmaları devam etti. Bu dönemde ABD'nin denizcilik teknolojisi takip edildi. 3 Nisan 1890'da Deniz Astsubayı Sınıfı kuruldu. 1892 yılında Abdül Kadir zırhlısı kızağa kondu; fakat teknik yetersizlikler ve mali sıkıntılar ile bu proje yıllarca sürdü ve 1914 yılında da iptal edildi. Bu arada, 1897 yılında başlayan savaş üzerine Osmanlı donanması, gövde gösterisi amacıyla denize açıldı; savaşın ardından donanma tekrar atıl kaldı. ABD'den gemi satın alınması ve gemilerin onarılması konusunda da çalışmalar yapıldı. 1899 yılında ABD'nin William Cramp Gemi Yapımı Şirketi'nden bir adet kruvazör sipariş edildi, Eylül 1901'de anlaşma imzalandı. Üç taksit halinde ödeme yapıldı, padişaha düzenli olarak gemi hakkında raporlar verildi ve Mecidiye kruvazörü, Nisan 1904'te fiilen donanmaya katıldı. 1901 yılında, Britanya'nın Armstrong Şirketi'ne bir adet kruvazör sipariş edildi ve Kasım 1902'de kruvazörün inşasına başlandı, bazı Türk subayları Britanya'ya gönderildi ve çalışmalar takip edildi. Taksitler ödendi, Nisan 1904'te Hamidiye kruvazörü, donanmaya katıldı. Aynı zamanda, Birleşik Krallık'tan iki adet vapur satın alındı. II. Abdülhamid için bir yat ve istimbot, Hamidiye ile beraber inşa edilip donanmaya katılmıştı. Kasım 1904'te Hamidiye, Mesudiye ve Mecidiye kruvazörleri incelendi, deneme atışları yapıldı. 1900 yılında Almanya'dan iki adet torpidobot sipariş edildi, donanmadaki bazı gemiler için araç gereç ve torpido satın alındı.Asar-ı Tevfik fırkateyni Almanya'da modernize edildi ve Eylül 1905'te çalışmalar bitti. Berk-i Satvet ve Peyk-i Şevket gemileri de dönemin son model Alman kazanları ile donatıldı.
Bununla beraber bazı Osmanlı savaş gemileri İtalya'da modernize edildi. 1904'te bir İtalyan firması olan Ansaldo-Armstrong ile Osmanlı hükûmeti, Tersane-i Amire'de kruvazör inşası için anlaştı. Tersane-i Amire'de üç adet korvetin tamir çalışmaları başladı. Eylül 1907'de Hamidiye'nin benzerinin inşa edilmesi için İtalyan şirketi ile anlaşma imzalandı, sipariş edilen savaş gemilerinin çalışmaları takip edildi ve bazen kontroller yapıldı. Geçmişte Britanya donanmasında hizmet etmiş Hasan Rami Paşa 1907 yılında donanmanın başına getirildi ve bu dönemde Amerikan ve Britanyalı uzmanların modernleşme çalışmalarındaki faaliyetleri arttı. 1907 yılında Osmanlı donanmasının savaş gemileri şöyleydi:
Zırhlı fırkateyn | Küçük zıhlı kruvazör | İkinci sınıf toplu kruvazör | Torpidobot | Destroyer | Birinci sınıf torpidobotlar | |||||
Gemi adı | Tonajı | Gemi adı | Tonajı | Gemi adı | Tonajı | Gemi adı | Tonajı | Gemi adı | Tonajı | Gemi adları |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Mesudiye | 8972 ton | Feth-i Bülend | 2761 ton | Abdülhamid | 3830 ton | Peyk-i Şevket | 775 ton | Tayyar | 270 ton | Ankara, Urfa, Antalya, Kütahya, Sivas, Tokat, Musrur, Akhisar, Alpagot, Hamidiye, Yunus, Hamidabad, Sultan Hisar, Demir Hisar, Sivri Hisar |
Avnillâh | 2362 ton | Abdülmecid | 3250 ton | Berk-i Satvet | 775 ton | Bursa | 290 ton | |||
Muin-i Zafer | 2362 ton | Peleng-i Derya | 850 ton | Samsun | 290 ton | |||||
Asâr-ı Tevfik | 4613 ton |
Bu arada yaklaşık 800 tonluk Drama isimli savaş gemisi, İtalya'dan sipariş edilmişti. 1904-1907 arasında Mesudiye, Asâr-ı Tevfik, Muin-i Zafer, Avnillah ve Feth-i Bülend isimli zırhlı savaş gemilerinde bakım çalışmaları yapıldı. Bu dönemde bazı torpido botlar ve gambotlar Tersane-i Amire'de inşa edildi. Torpido botların ve muhriplerin büyük kısmı yabancı ülkelerden sipariş edilmişti. 1910 yılına kadar sipariş edilen gemilerin tamamına yakını donanmaya katıldı. 1909'da, uzun süredir Haliç'te atıl durumda bekleyen Osmanlı donanması denize açıldı. Aynı yıl, 31 Mart Olayı ile II. Abdülhamid tahttan indirildi ve yerine V. Mehmed geldi. Donanma Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet, halkın bağışları ile donanmaya destek veriyordu. Yunan donanması ise torpido ve kruvazör yönünden güçlenmekte idi, bu donanma ile rekabet halinde olan Osmanlı donanmasının güçlendirilme çalışmaları devam etti. Osmanlı denizci subayları, donanmanın gelişmesi için iki aylık maaşlarından vazgeçti. Bir Britanya subayı olan Amiral Sir Douglas Gamble, Osmanlı donanmasının modernleşmesi için faaliyetlere başladı. Gamble, donanmadan yaşlı subayların çıkartılıp yerlerine eğitimli Britanya subaylarının getirilmesini gerekli gördü. Gamble, donanmanın ancak talim yapabilecek düzeyde olduğunu padişaha bildirdi. 1910 yılında Gamble'nin karşı çıkmasına rağmen Halil İbrahim Paşa, Bahriye Nazırı oldu ve donanmada Almanların etkisi artmaya başladı. Bunun üzerine Gamble istifa etti. Gamble'nin ardından Britanya subayı Sir H. P. Williams geldi. Osmanlı yönetimi, Almanlardan eski bir destroyer almaya karar verdi ve bu da tepki aldı; yine de Alman askerî ataşesi von Strempel, Osmanlı donanmasında Birleşik Krallık nüfuzunun tekrar artmasından endişeleniyordu. Harbiye nazırı Mahmud Şevket Paşa, Almanya'dan gemi alımını desteklemekte idi ancak Britanya siyasi ilişkilerin olumsuz etkilenmesinden kaygılanıyordu. Britanya ve Almanya firmaları arasında rekabet başladı. Bu arada Yunanistan donanmasına Averof kruvazörü katıldı. Alman donanmasından iki adet eski savaş gemisi 1.250.000 mark karşılığında satın alındı. Von Strempel'e göre Birleşik Krallık ile olan nüfuz yarışını Almanlar kazanmıştı.Brandenburg sınıfı SMS Kurfürst Friedrich Wilhelm ve SMS Weißenburg zırhlıları, isimleri Barbaros Hayreddin ve Turgut Reis yapılarak Osmanlı donanmasına katıldı. Bazı Fransa ve Britanya gazeteleri, Osmanlı'nın kandırıldığını ve gemilerin çok eski olduğunu belirten haberler yazdı. Bu gemilerin satın alınmasından sonra Mahmud Muhtar Paşa, Bahriye Nazırı oldu ve von Strempel ile yaptığı görüşmede Barbaros Hayreddin ile Turgut Reis zırhlılarının ücretsiz yenilenmesi gerektiğini söyledi. Ancak von Strempel gemilerin gayet iyi durumda olduğunu belirterek reddetti.Barbaros Hayreddin zırhlısının onarım çalışmaları başladı. von Strempel, Almanya'ya gönderdiği raporda Gazi Mahmud Paşa'ya söylediğinin aksine gemilerin eski olduğunu ve silah bakımından yetersiz olduğunu yazdı. Buna rağmen Gazi Mahmud Paşa, donanmadaki Birleşik Krallık nüfuzunun azaltılacağına dair von Strempel'e güvence verdi. Donanma Cemiyeti, Almanya'dan dört adet torpido bot satın aldı ve bu torpido botlar Gayret-i Vataniyye, Numune-i Hamiyyet, Yadigar-i Millet ve Muavenet-i Milliye isimleri ile Ağustos 1910'da Osmanlı donanmasına katıldı. Eylül 1911'de Barbaros Hayreddin ve Hamidiye savaş gemilerinin onarım çalışmaları sona erdi. Maliye Nazırının itirazlarına rağmen Birleşik Krallık'tan iki adet dretnot sipariş edildi, tüm taksitleri ödendi. Ancak Ağustos 1914'te Sultan Osman ve Reşadiye isimli bu dretnotlar hazır durumda iken Birleşik Krallık Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill'in emri ile gemilere el konulacaktı.
Trablusgarp ve Balkan Savaşları
1911 yılında Trablusgarp Savaşı başladı ve İtalya, parasını aldığı halde Drama kruvazörüne el koydu. 1912 yılında İtalyan donanması, Beyrut limanına taarruz etti. Osmanlı donanması yenildi; İtalyanlar kayıp vermezken, Osmanlı donanmasının iki adet savaş gemisi battı. İtalyan donanması, Osmanlı Devleti'ni barışa zorlamak için Çanakkale Boğazı'na da saldırdı, fakat Osmanlı yönetiminde aksi yönde etki yaratınca Oniki Ada ve Rodos işgal edildi. Bu arada Osmanlı donanması, Anadolu ve Balkan kıyılarının saldırıya uğramaması için Selanik ile İzmir limanlarının önlerini mayınladı. Fakat bu bir deniz faciasına yol açtı; 29 Nisan 1912 tarihinde İzmir'den Selanik'e doğru yol alan Teksas adlı Amerikan gemisi mayına çarptı ve battı. Osmanlı donanması, Ege'de adalar işgal edilirken İtalyan donanması ile çatışmaya girmedi.Uşi Antlaşması ile savaş sona erdi. Savaş sırasında, 1911 yılında donanma komutanlığına Albay Tahir Bey getirilmişti. Bu dönemde tatbikatlar yapıldı.
1912 yılında, İtalya ile savaş sürerken Balkan Savaşları başladı. Balkan Birliği orduları, Osmanlı ordularına göre sayı ve deneyim bakımından güçsüzdü. Savaş başladığında Osmanlı Donanmasının envanterinde altı zırhlı gemi, iki zırhlı kruvazör, on bir muhrip, otuz torpido bot ve dokuz adet yardımcı gemi bulunuyordu. Bununla beraber, İstanbul'da iki adet denizaltı yapılmakta idi.Hamidiye ve Mecidiye savaş gemileri, donanmanın modern gemileri idi ve Averof kruvazörüne karşı koyabilirlerdi.1897 yılındaki savaşta, Osmanlı donanması etkin bir şekilde savaşta yer almamıştı ve bu da Yunan donanmasına cesaret vermekte idi. Yunan Donanması, Fransız ve Britanya subayların yardımları ile personelini eğitti. Bununla beraber, Avrupalı şirketler ile anlaşarak savaş gemileri satın alınıyordu.Bulgaristan Krallığı ise, savunmaya dayalı küçük bir donanmaya sahipti ve kıyılarını mayınlamakla yetindi. Trablusgarp Savaşı devam ettiği için, Osmanlı Donanması herhangi bir yerde üslenmedi. Fakat Balkan Savaşları için bazı noktalarda kuvvetler hazır bulundu:
Yer | Zırhlılar | Kruvazörler | Korvetler | Muhripler | Torpido botlar | Gambot |
---|---|---|---|---|---|---|
Çanakkale Boğazı | Barbaros Hayreddin, Turgut Reis, Mesudiye, Asar-ı Tevfik | Mecidiye | - | Basra, Samsun, Yarhisar | Demirhisar, Kütahya, Hamidabat, Akhisar | - |
İstanbul Boğazı | - | Hamidiye, Berk-i Satvet | Zuhaf | Yadigar-ı Millet, Taşoz, Muavenet-i Milliye, Nümune-i Hamiyyet | Sultanhisar, Sivrihisar | Nevşehir |
İzmir | - | - | Muini Zafer | İzzettin | Timsah, Yunus | - |
Selanik | - | - | Fethi Bülent, Necm-i Şevket | Fuat | - | - |
Preveze | - | - | - | - | Antalya, Tokat | Hamidiye, Alpagut |
Süveyş Kanalı | - | Peyk-i Şevket | - | - | Beyrut, Malatya, Yozgat, Taşköprü | - |
Onarımda olanlar | - | - | - | Gayret-i Vataniyye | Berkefşan, Pelengidarya, Draç | - |
16 Ekim 1912 tarihinde, verilen bir emir ile Karadeniz Harekâtı başladı. Varna - Burgaz arası deniz yolunun kesilmesi, rastlanan Bulgar gemilerinin tahrip edilmesi ve Bulgar limanlarının bombalanması emredildi. Bulgar limanlarının ablukaya alınacağı Osmanlı Devleti tarafından ilan edildi. Ancak bazı Avrupa devletleri, ticarete zarar vereceği için bunu protesto etti. 17 Ekim 1912 tarihinde, Albay Tahir Bey komutasında Barbaros Hayreddin, Turgut Reis zırhlı savaş gemileri ile Muavenet-i Milliye ve Taşoz muhripleri yola çıktı. Fakat çıkan bir fırtına sebebiyle saldırı gecikti. Bu gecikmenin sonucunda Bulgar donanması, Türk taarruzunu önceden öğrendi. Türk filosu, Varna limanına vardığında iki Bulgar torpido botu beklemekte idi. Osmanlı muhriplerinin taarruzu ile bu torpido botlar limana geri çekildi, ardından Turgut Reis ile Barbaros Hayreddin zırhlılarının bombardımanı başladı. Fakat kıyıların mayınlı olmasından endişelenen Albay Tahir Bey, zırhlıları kıyılara fazla yanaştırmadı. Türk filosu, bir gün boyunca liman önlerinde bekledi. 20 Ekim günü Muavenet-i Milliye, kömür ikmali için İstanbul'a gönderildi. Albay Tahir Bey komutasındaki filo, Burgaz'a kadar uzanan kıyıları gözetledi. Bu sırada Hamidiye kruvazörü personeli, bir Bulgar gemisinin personelini sorgulamış ve Burgaz kıyılarının 18 Ekim gününe kadar mayınsız olduğunu öğrenmişti. Osmanlı filosu bu fırsatı kaçırmış, gecikmişti. Sonuç olarak, Bulgar kıyı savunma mevzilerinin yerini bilmeyen Osmanlı filosu, kıyılara yaklaşarak etkili bir bombardıman yapamadı. Bulgar kıyıları önündeki Osmanlı ablukası devam etti. Varna limanındaki Bulgar topları, hiçbir atış yapmıyor ve yerini belli etmiyordu. 24 Ekim günü Mecidiye kruvazörüne top atışı yapıldı. Bunun sonucunda karşılıklı bombardıman başladı.
20 Kasım 1912 tarihinde, Rauf Bey komutasındaki bir filo denize açıldı. Alınan istihbarata göre, Bulgar torpido botları Türk nakliye gemilerine saldırmak için harekete geçmişti. Osmanlı filosu, Hamidiye kruvazörü ile Berkefşan ve Yarhisar muhriplerinden oluşuyordu. Filo, Türk nakliye gemilerinin geçeceği yolun üzerinde dağınık vaziyette beklemeye başladı, Bulgar gemisini gören kırmızı fişek atarak diğerlerine haber verecekti. 21 Kasım gecesi saat 00.40'ta Bulgar gemilerini gören Hamidiye kruvazörü, kırmızı fişek attı ve Bulgar gemileri durumu anladı, savaş başladı. Türk gemileri isabetli atış yapamadı ancak Bulgar gemilerinin saldırısı sonucunda Hamidiye'nin burun kısmı hasar gördü ve su almaya başladı. Osmanlı muhripleri taarruza geçince Bulgar torpido botları geri çekildi, ağır hasar alan Hamidiye İstanbul'a onarım için gönderildi. Bulgar torpido botlarını yakalaması için Mecidiye kruvazörü yola çıktı. Fakat bir şey elde edilemedi.
Bu arada, Osmanlı kara orduları geri çekilmeye başladı. Osmanlı ordusunun Çatalca'ya kadar çekilmesi öngörülüyordu, bu çekilme harekâtı kapsamında Osmanlı donanmasının kıyıdan destek vermesi emredildi. Donanma, başarılı bir şekilde kıyıdan Bulgar birliklerini topa tuttu ve geri çekilen birliklere zaman kazandırdı. Bahriye Nazırlığı, donanmanın Çatalca'daki savaşa denizden destek vermesi yerine Ege'ye açılıp Yunan birliklerinin Trakya'daki ilerleyişini yavaşlatmasına karar verdi. Bulgar ordusu, Çatalca yönünde taarruz etti. Aralarında Barbaros Hayreddin zırhlısının da olduğu bazı savaş gemileri, Büyükçekmece önünde toplandı ve denizden destek başladı. Silivri'de bazı Bulgar birlikleri, savaş gemilerinin bombardımanı sonucunda zayiat verdi. 15 Kasım 1912 tarihinde, denizden ve karadan açılan ateşle Bulgar topçu birlikleri dağıldı. 16 Kasım günü Barbaros Hayreddin ile Turgut Reis, Bulgar birliklerine ateş açtı ve ardından karaya asker çıkararak kara ordusuna destek oldu. 20 Kasım 1912 tarihinde, Çanakkale Boğazı'nın savunulması için donanma yola çıktı. Yunan donanması, Çanakkale Boğazı yakınlarındaki Limni Adası'na asker çıkarmış ve 30 Ekim 1912 tarihinde adayı kontrol altına almıştı. Bunun ertesi günü, Selanik önlerinde Fethi Bülent korveti torpillenerek batırıldı. Birkaç Ege adası daha ele geçirilmiş ve Yunan donanması, Çanakkale önlerinde bir askeri üs kurmuştu. 20 Kasım 1912 tarihinde, aralarında Averof kruvazörünün de bulunduğu bir Yunan filosu, Midilli'ye saldırdı ve adadaki Osmanlı taburu 20 Aralık'a kadar direndi. Sakız Adasına da saldırıldı, fakat Osmanlı donanmasının Çanakkale Boğazı'na gelmesi üzerine ara verdiler. Yine de adaya uzun süre denizden yardım gelmedi; Ocak 1913'te Yunan birlikleri adayı ele geçirdi. Bu arada, Bulgar orduları İstanbul'a yaklaşmıştı. Harbiye Nazırı Enver Paşa, Şarköy'e çıkarma yapılmasını ve Çatalca ile Gelibolu yönlerinden de taarruz edilerek Bulgar ordusunun çembere alınmasını emretti. Berk-i Satvet, Mecidiye, Turgut Reis ve Barbaros Hayreddin savaş gemilerinden oluşan bir filo eşliğinde 9 Şubat 1913 tarihinde çıkarma yapıldı. Savaş gemilerinin destek ateşi ile kasaba ele geçirildi; 15 ölü ve 31 yaralı kayıp verildi. Bulgarlar kuzeye çekildi, buna rağmen Şarköy'deki iskele henüz düşmemişti. Osmanlı kuvvetleri kasabadan biraz daha ilerledi, Bulgar ordusu temkinli davranarak bazı birlikleri kuzey-doğu tarafından harekete geçirdi. Fakat çıkarma için geç kalınmıştı, Osmanlı birlikleri arasındaki koordinasyon problemi sebebiyle sonuç alınamadı ve iki nakliye gemisi battı. Osmanlı orduları geri çekildi; Edirne düştü. Ege Denizi'nde ise savunmasız Sisam Adası, 16 Mart 1913 tarihinde Yunanların kontrolüne girdi.
Gemi onarım çalışmaları sebebiyle donanma Ege'ye çıkmak için beklemekte idi, fakat bu sırada birçok Ege adası kaybedildi. Yunan donanması, Mondros'u üs haline getirdi ve Çanakkale Boğazı'nı ablukaya aldı. Onarım çalışmaları bitmeden Ege'ye açılmayı reddeden Albay Tahir Bey, görevinden alındı ve yerine Komodor Ramiz Numan Bey getirildi. Rauf Bey'in emrine Hamidiye, Muavenet-i Milliye, Yadigar-ı Millet, Taşoz ve Basra savaş gemileri verildi. Bu filoya da torpido filosu denildi. 14 Aralık 1912 tarihinde, sabah saatlerinde Sultanhisar torpido botu boğazda ilerlerken üç Yunan torpido botunun saldırısına uğradı, Numune-i Hamiyet ve Mecidiye yardıma geldi. Gökçeada yönüne hızlı bir şekilde ilerleyen Mecidiye, beş Yunan muhribiyle karşılaştı ve kısa sürede Yunan filosu yenildi. 16 Aralık günü Osmanlı donanması, Yunan donanmasını imha etmek için Ramiz Bey komutasında dört zırhlı, iki kruvazör ve üç torpido bot savaş gemisi ile taarruza geçti. Osmanlı planı, gemilerin İmroz yönünde ilerlemesi ve Mecidiye kruvazörünün arkada kalarak torpido salvolarına karşı donanmayı koruması idi. Saat 09.30'da donanma boğazdan çıktı ve 09.39'da açılan topçu ateşi ile savaş başladı. Kısa sürede Mecidiye kruvazörünün motorları arızalandı, düzen bozuldu. Fakat top atışları devam etti, bunun üzerine Averof zırhlısı sürat yaparak ilerlemeye başladı. Osmanlı gemileri, topçu ateşini Averof'a çevirdi ve Averof, ağır hasar aldı. Ramiz Bey, donanmanın ilerleyişinde manevra yaptı ve Averof, bundan yararlanarak kaçmayı başardı. 10.50'de ateş kesildi ve Osmanlı donanması geri dönmek zorunda kaldı. Amirallik gemisi Barbaros Hayreddin, ağır hasar aldı ve onarılmak üzere geri gönderildi.
22 Aralık sabahı Mecidiye, Berk-i Satvet, Muavenet-i Milliye, Gayreti Vataniyye, Numune-i Hamiyet, Yarhisar, Basra ve Taşoz savaş gemilerinden oluşan bir keşif birliği boğazdan çıktı. Burada, Yunan donanmasının iki muhribi ve dört torpido botu ile çatışma yaşandı; Yunan gemileri geri çekildi. Osmanlı filosu, Bozcaada'ya ilerlemeye başladı, orada görülen Yunan Delfin denizaltısını batırmakla görevlendirilmişlerdi. Yunan denizaltısı, Osmanlı gemilerini görünce dibe batarak görüş alanından çıktı. Fakat denizdeki olumsuz sebeplerden dolayı tekrar su üstüne çıkmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Muavenet-i Milliye muhribi taarruza geçti, Delfin tekrar suya battı. Bu denizaltının batıp batmadığı günümüzde de bilinmemektedir, Yunan donanması herhangi bir açıklama yapmadı fakat denizaltının kaybolduğu yerde Yunan gemileri arama - kurtarma çalışmaları yaptı. 4 Ocak 1913 tarihinde, Bozcaada'yı kurtarmak üzere Osmanlı filosu denize açıldı. Filo, 22 Aralık'ta sefere çıkan gemilerden ve Hamidiye ile Mecidiye savaş gemilerinden oluşuyordu. İmroz önlerine kadar arama yapan filo, ciddi bir çatışmaya girmedi. 10 - 11 Ocak günleri de bu seferler devam etti. Asar-ı Tevfik, bu sırada saldırıya uğradı ve Yunan gemileri, diğer Osmanlı gemileri gelince geri çekildi. Bundan itibaren donanmada onarım çalışmaları yapıldı ve 18 Ocak 1913 tarihinde boğazdan çıkıldı (Saat 08.30). Bazı torpido botlar ile Asar-ı Tevfik, boğazı koruması için geride bırakıldı. Osmanlı planı, Mondros önlerine kadar giderek Yunan donanmasıyla savaşa girmek ve Yunan donanmasını imha etmek üzerine kurulu idi.Barbaros Hayreddin yine amirallik gemisi idi ve Mecidiye, filonun daha ilerisinde seyrediyordu. 08.50'de iki Yunan savaş gemisini gören Mecidiye taarruza geçti, Yunanlar geri çekildi. 10.30'da, Mecidiye kruvazörü aniden geri çekilmeye başladı ve işaret verdi, Yunan donanması Mondros limanından çıkıyordu. Yunan donanmasına Averof, Hydra, Speçya ve Pisara zırhlı savaş gemileri de dahildi. Yunan donanmasının istikameti Midilli'ye doğru idi. Osmanlı donanması dümen kırdı ve Yunan donanmasının yolunu kesecek vaziyette ilerlemeye başladı. Aradaki mesafe azaldı ve topçu ateşi başladı.Averof kruvazöründen atılan bir top mermisi ile amiral gemisi Barbaros Hayreddin vuruldu. Osmanlı gemilerinin neredeyse tamamı Averof kruvazörünü hedefledi. Fakat Osmanlı gemileri, diğer Yunan gemilerinden ağır hasar almaya başladı. Barbaros Hayreddinde yangın başladı. Osmanlı savaş gemileri ise ciddi bir isabet kaydedemiyordu. Ramiz Bey, donanmanın rotasını değiştirdi ve ateş gücü bakımından güçsüz Mecidiye, düşmanın en ön safına geldi.Turgut Reis, onlarca isabet almış ve yanmakta olan amirallik gemisinin önüne geçerek Barbaros Hayreddin'i batmaktan kurtardı.Averof, bu sefer de Turgut Reis zırhlısını topçu ateşi altına aldı ve Turgut Reis ağır hasar gördü. İsabet alan Osmanlı gemilerinin hızı giderek düşüyordu. Savaşın son aşamalarında, Averof kruvazörünün kaliteli mermileri tükendi, Osmanlı gemileri tarafından her an batırılabilirdi. Fakat Osmanlı gemileri de ağır zayiat vermişti. Saat 14.50'de, iki taraf ateşi kesti ve savaş kesin Yunan zaferiyle sona erdi. Barbaros Hayreddin 31, Turgut Reis 25 isabet almıştı; onarılmaları gerekiyordu. Personel kaybı ise toplamda 41 ölü ve 98 yaralı asker idi. Buna karşılık Yunan personel kaybı 1 yaralı idi.
"Osmanlı Devleti anılan dönemde yaklaşık on bin mil uzunluğunda deniz kıyısına sahiptir. Donanma öncelikle bu kıyıların etkin savunabilmesi için gereklidir. Siyasi ve diplomatik olarak da Doğu Akdeniz'deki çıkarları, Osmanlı ile örtüşen herhangi bir devletle ittifak ilişkisine girmek için de donanma önem taşımaktadır. Bu nedenle en azından iki tümenlik bir harp filosuna sahip olunması öngörülmüştür. Bu filonun vurucu gücünü dretnotlar oluşturacaktı. Bu dretnotların her biri için dört adet refakat muhribine gerek duyulacaktı. Dolayısıyla altı dretnot için toplam 24 muhrip ihtiyacı söz konusuydu. Dört muhrip daha önce sipariş edildiğinden programa 20 muhrip konmuştur. Bunlara ek olarak müstakilen keşif hizmeti yapacak, muhrip filosunun saldırı görevlerini destekleyecek ve onlara rehberlik vazifesi icra edecek dört adet skaut de öngörülmüştür. Program kapsamındaki son muharip unsurlar altı adet denizaltıydı. Bunlar da komşu devletlerin bu silahtan edinme yönündeki gayretlerine karşılık temelde moral etkileri bakımından sipariş edilmeliydiler."
-Afif Büyüktuğrul
Osmanlı donanması, Averof kruvazörünün ateş gücü ve hız bakımından oldukça üstün olduğunu bilmekte idi. Averof kruvazörünü başka bir yerde oyalayarak Yunan donanmasını ezmeye dayanan bir plan hazırlandı. Bu plan uyarınca Rauf Bey komutasındaki Hamidiye, Akın Harekâtı'nı 24 Ocak 1913 tarihinde başlattı. Hamidiye, Averof kruvazörünü üzerine çekecekti ve Averof kruvazörünün yokluğundan faydalanan Osmanlı donanması da taarruz edecekti. Ayrıca Hamidiye, Balkan devletlerinin deniz ulaşımını durdurmakla görevlendirildi. Gece karanlığından faydalanan Hamidiye, sorunsuz bir şekilde denize açıldı. 25 Ocak günü saat 12.30'da Hamidiye, bir Yunan askeri üssüne taarruz etti. Bölgedeki barut fabrikası ağır hasar aldı, ardından kıyıda demirli vaziyette bulunan Makedonya isimli gemi batırıldı.Hamidiye, beklenmeyen bir hareketle Adriyatik Denizi'ne yöneldi. Ardından kömür ikmali için Doğu Akdeniz'e geçti ve 28 Ocak'ta Beyrut limanında demir attı. Gerekenden çok az kömür alındı ve yola devam edildi. İstanbul ile güçlükle iletişim kuran Rauf Bey, Arnavutluk üzerine harekât için emir aldı. 6 Şubat'ta yola çıkan Hamidiye, 14 Şubat günü Malta'dan kömür ikmali yaptı ve Akdeniz'e açıldı. Arnavutluk'taki Osmanlı birliklerine yardım için 6 Mart günü Tartus yakınlarındaki Ervad adasından cephane yüklendi. Arnavutluk'a doğru yol alan Hamidiye, denizde Leros isimli bir Yunan ticaret gemisine rastladı. Geminin mürettebatı esir alındı ve gemi batırıldı. Bu mürettebatlar sorgulandı ve Yunan donanmasının konumu öğrenildi. Kuzey Arnavutluk'taki Şingin Limanı'na gelen Hamidiye, cephane yardımı yapan altı Yunan gemisini yakaladı ve hepsini tahrip etti. Bundan sonra Hamidiye kruvazörü, Doğu Akdeniz'e hareket etti ve Hayfa'da kömür ikmali yaptı. Taşınamayan cephaneler ve paralar Beyrut'ta bırakıldı, oradan kara yolu ile gönderilecekti. Hamidiye, İstanbul'la iletişim kurmak için Alanya'ya hareket etti ve 28 Mart 1913 tarihinde Alanya'ya başarıyla ulaştı. Bu arada, üç Yunan muhribi yola çıktı ama yetişemedi; 17 Nisan'da Mihali isimli Yunan yardımcı kruvazörü batırıldı. Alanya'dan cephane alındı. Doğu Akdeniz'e Yunan gemileri gelince, Hamidiye Süveyş Kanalı yolu ile Kızıldeniz'e geçmek zorunda kaldı. Burada onarım çalışmalarından geçti, 18 Temmuz 1913 tarihinde Balkan Savaşları sona erdi ve Rauf Bey'e geri dönmesi için emir verildi. 7 Eylül 1913 tarihinde Hamidiye, Yeşilköy kıyılarına geldi ve sevinç gösterileriyle karşılandı. Ardından Dolmabahçe Sarayı önüne gelinerek top atışları ile padişah selamlandı.
Birleşik Krallık'ın sipariş edilen dretnotlara el koyması
Osmanlı Devleti, 1909 yılında bir donanma programı başlattı ve program uyarınca Birleşik Krallık'a bir adet dretnot sipariş edildi. Bu dretnotun Reşadiye ismiyle donanmaya katılması beklenmekte idi. Bu arada Brezilya, Birleşik Krallık'a Rio de Janeiro isimli bir savaş gemisi sipariş etmiş ancak daha sonra vazgeçmişti. Osmanlı Devleti, böyle büyük bir geminin Yunanistan'ın eline geçmesinden endişe duyarak söz konusu geminin siparişini devraldı, Sultan Osman ismiyle donanmaya katılması kararlaştırıldı. Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları, taksitlerin ödenmesini olumsuz etkilediyse de iki dretnot 1913 yılında denize indirildi. Osmanlı Devleti, tüm taksitleri ödedi. Gemilerin Temmuz 1914'te teslimi beklenmekte idi, Osmanlı basınında bu büyük savaş gemilerinin sık sık fotoğrafları yer almakta idi. Taksitlerin ödenmesinde büyük pay sahibi olan Donanma Cemiyeti, gemilerin Osmanlı Devleti'ne satılmasını olanaklı kılan yabancı kişilerin madalya ile ödüllendirilmesine karar verdi. Osmanlı Devleti'nin bu dretnotları satın alması, Yunanistan'da tepkilere sebep oldu ve Başbakan Venizelos eleştirildi. Rusya da bu dretnotların Osmanlı Devleti'ne satılmasından rahatsız oldu. 29 Nisan 1914 tarihinde Osmanlı Devleti, Fatih isimli bir zırhlı savaş gemisi, 3.550 tonluk iki adet kruvazör, 1.000 tonluk dört adet muhrip ve iki adet denizaltıyı Armstrong-Vickers Şirketine sipariş etti. Bu siparişin toplam bedeli 3.972.000 sterlin idi. Aynı zamanda, Fransa'ya altı adet muhrip ve iki adet denizaltı sipariş edildi, bunun toplam bedeli ise 4.760.00 Fransız frangı idi. Birleşik Krallık ve Fransa, gemilerin teslimine dair hukuki güvence verdi. Gemilerin yapımı, gönderilen Osmanlı heyetleri tarafından incelenmekte idi ve raporlar gönderiliyordu. Fakat Reşadiye ile Sultan Osman dretnotlarının teslimatı gecikti. Buna rağmen gemilerin teslim edileceği açıklandı ve Osmanlı Donanması, dretnotlara herhangi bir Yunan saldırısı olmasın diye Ege'ye açılarak beklemeye koyuldu.
3 - 4 Ağustos 1914 tarihlerinde Fransa ve Birleşik Krallık, Almanya'ya karşı savaşa girdi. Britanya, 20. yüzyılda güçsüz bir devlet haline gelmiş Osmanlı Devleti ile askeri ortaklık kurmadı. 2 Ağustos günü, Almanya'nın Birleşik Krallık ve Fransa ikilisiyle savaş başlatmasına bir gün kala, Osmanlı - Almanya askeri ittifakı kuruldu, bu askeri ittifak gizli tutuldu.Sultan Osman ve Reşadiye dretnotlarının Osmanlı Devleti'ne devredilme vakti gelmişti, 1 Ağustos 1914 tarihinde dretnotlara Osmanlı bayrağının çekileceği belirtildi. Fakat bundan iki gün önce, 30 Temmuz 1914 tarihinde dönemin Birleşik Krallık Bahriye Bakanı Winston Churchill, bu dretnotların Osmanlı Donanmasına katılmasından duyduğu şüphe sonucunda gemilere el koyma kararı almıştı. 27 Temmuz günü Reşit Paşa vapuru ile gemileri teslim almak üzere yola çıkan Osmanlı bahriyelileri, 1 Ağustos'ta geminin son taksini ödedi ve aynı gün saat 14.30'da gemilere fiilen el konuldu. Londra Büyükelçisi Tevfik Paşa, Britanyalı yetkililerle görüştü ve geminin teslimini istedi. Britanyalı yetkililer, gemilere geçici olarak el konulduğunu ve paranın da güvende olduğunu söyledi. Fakat gemilerin ne zamana kadar Kraliyet Donanması'nda kalacağına dair bilgi verilmedi. Bu olay Osmanlı hükûmeti tarafından şiddetle protesto edildi. Gemilerin teslimi için alternatifler sunuldu, Birleşik Krallık hepsini de reddetti. Dretnotlara el konulması Osmanlı basınında geniş yer buldu ve bazı Osmanlı gazeteleri, Britanya'yı korsanlıkla suçladı.New York'ta Müslümanların oluşturduğu bir kalabalık, Britanya'yı protesto etti ve gemilerin teslimi için çağrı yaptı. İstanbul Birleşik Krallık Maslahatgüzarı Beaumont, Osmanlı halkında kuvvetlenen Britanya düşmanlığından endişe duydu, gemilerin savaş bitince teslim edileceğine dair Birleşik Krallık'tan bir tebligat istedi. Bu arada Alman Goeben ve Breslau zırhlıları Osmanlı Devleti'ne sığındı. Eğer Osmanlı Devleti tarafsız ise bu gemileri deniz hukuku gereğince kara sularından bir gün içinde çıkarmalıydı. Rusya, Osmanlı Devleti'nin tarafsız tutumunu sürdürmesini istiyordu ve bu tutumun devam etmesi için bir garanti belgesinin verilmesini diğer müttefiklerine teklif etti. Churchill, bir torpidobot filosu ile İstanbul'a baskın yapılarak iki Alman zırhlısının batırılmasını teklif ettiyse de Horatio Herbert Kitchener bunu reddetti. Osmanlı Hükûmeti, deniz hukukuna uymak niyetinde idi ancak gemileri de Britanya'ya teslim etmek ve Almanya ile dostluğunu bitirmek istemiyordu. Sonuç olarak, iki Alman zırhlısının subayları ile anlaşıldı ve subaylar, Osmanlı donanmasına katılmayı kabul etti. Osmanlı Devleti, iki zırhlıyı 80 milyon mark karşılığında satın aldığını duyurdu; gemilerin isimleri Yavuz ve Midilli olarak değiştirildi, personeline Osmanlı üniformaları giydirildi. Gemiler hiç para verilmeden Osmanlı Donanmasına geçmişti ancak deniz hukukuna uymak için satın alındığı söylenmişti. Osmanlı halkı, Britanya'nın el koyduğu iki dretnot karşılığında bu iki yeni savaş gemisinin gelmesini sevinçle karşıladı ve Almanlara duyulan sempati büyüdü. Mart 1914'te İstanbul'a çıkarma yaparak işgal planları hazırlayan Rusya, Yavuz ve Midilli savaş gemileri sebebiyle bu planından vazgeçti. 6 Eylül 1914 tarihinde, donanmada ıslahat için görev yapan Britanyalı subaylar Osmanlı Devleti'ni terk etti.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı donanması
Yavuz ile Midilli savaş gemilerinin faaliyetleri
18 Ağustos 1914 tarihinde Yavuz ile Midilli savaş gemilerinin komutası Amiral Souchon'a verildi. Donanmanın ıslahatından sorumlu Alman heyetin başında olan Amiral Souchon, donanmadaki birçok makama Alman subayları getirdi, gereksiz personeli donanma dışı bıraktı, donanmada talim başladı. Souchon, Osmanlı savaş gemilerindeki geri kalmışlığı gördü ve Britanya ıslahat heyetinin bu durumu kasten devam ettirdiğini beyan etti. Donanmadaki filoları düzenleyen Souchon, teknik problemleri olan Mesudiye savaş gemisini su üstü bir savunma platformu olarak Çanakkale Boğazı'nda görevlendirdi. Almanya'dan subay, askeri teçhizat ve mayın getirtti. Boğaz savunma sistemlerinin komutanlıklarına da Alman subaylar yerleşti. Aynı zamanda tersanelerde çalışmalar yapılarak tüm Osmanlı savaş gemilerini onarabilecek sistemler kuruldu, tersanelere de Alman askerler yerleştirildi. Alman heyeti, gemilerdeki birçok silahın kasten Britanya heyeti tarafından gizlice kullanılamaz hale getirildiğini gördü. Souchon, süratle gemilerin bakımını yaptırdı ve Osmanlı personeli eğitildi. Padişah V. Mehmed'in huzurunda 17 Eylül günü donanma geçit töreni yaptı, Souchon donanmanın savaş için hazır olduğunu düşünüyordu. Yavuz ve Midilli zırhlılarının Alman personeli, memleketlerinden ilk mektuplarını da bu zamanda aldı. Alman personel, savaşa girmek istiyordu. 12 Ekim 1914 tarihinde Souchon, personelin deniz şartlarında talimini uygun görerek bir Osmanlı filosu ile Karadeniz'e açıldı. Fakat Bahriye Nazırlığı'nda izin almadan denize açıldığı için filonun geri dönmesi emredildi, Souchon birçok savaş gemisini geri gönderdi ama Yavuz ile Midilli savaş gemilerinin bulunduğu diğer kısım denizde talimlere devam etti. 22 Ekim günü Harbiye Nazırı Enver Paşa, Amiral Souchon'a Rus donanmasının imha edilmesini gizlice emretti. Ortada herhangi bir savaş ilanı yoktu. Rusya, Enver Paşa'nın savaş niyetlisi olduğuna dair bilgi edindi. Enver Paşa, karada yapılacak taarruzlara ve askeri hareketlere dair bir emir yazısını da hazırlamıştı. Souchon, Enver Paşa'nın emrettiği gibi kapsamlı bir taarruz yerine savunmada kalıp gözdağı verme amaçlı taarruzlarda bulunmayı uygun buldu; zira Alman zırhlılarının kaybından ve Karadeniz'de kesin Rus hakimiyeti kurulmasından endişe ediyordu.Yavuz, Karadeniz'deki tüm Rus savaş gemilerinden sürat ve ateş gücü bakımından üstündü. Midilli'nin ise ateş gücü bakımından zayıflığı vardı. 28 Ekim 1914 tarihinde Osmanlı filosu, emre uyarak Karadeniz'deki Odesa ve Sivastopol limanlarını topa tuttu.
6 Kasım 1914 tarihinde Berk-i Satvet ile yola çıkan Yavuz zırhlı savaş gemisi, Zonguldak'ın Rus donanması tarafından topa tutulması üzerine bölgeye geldi ve İstanbul açıklarında demirledi. İstanbul'un bir deniz saldırısına uğramasından endişe ediliyordu. Üç Osmanlı birliği, deniz yoluyla Trabzon'a götürüldü ve Midilli'nin de aralarında bulunduğu birlik bu gemileri korudu. Birlikler başarıyla Trabzon'a ulaştıktan sonra Midilli, 9 Kasım'da Poti'yi bombaladı ve Hamidiye ile İstanbul'a geri döndü. Rus Karadeniz Donanması, beş zırhlı, iki kruvazör ve on iki torpidobot ile 17 Kasım'da Trabzon limanına taarruz etti. Yavuz ve Midilli, Rus donanmasını yakalamak üzere aynı gün Karadeniz'e açıldı. Ertesi gün, Balaklava açıklarında Rus donanmasına yetişildi. Sisli bir havada muharebe başladı, beş Rus gemisi Yavuz kruvazörünü hedef aldı ve Yavuz ağır hasar alarak çatışmadan geri çekildi. Fakat Rus amirallik gemisi Evstafi de ağır hasar aldı; 33 ölü ve 35 kayıp verdi. Amiral Souchon, Hamidiye kruvazörüne Batum'un bombalanmasını emretti ve emir yerine getirildi. 5 Aralık'ta Rize'ye takviye birlik ve teçhizat götüren dört nakliye gemisini korumak üzere Midilli görevlendirildi. Yavuz, Berk-i Satvet ve Peyk-i Şevket savaş gemileri ise uzaktan takip etmekte idi, Enver Paşa da Yavuz muharebe kruvazöründe bulunuyordu. Birlikler Rize'ye ulaştırıldıktan sonra, 10 Aralık'ta Batum bombalandı. Bu bombardıman, daha çok bir gövde gösterisi niteliğindeydi. 26 Aralık'ta İstanbul boğazı önlerinde iki mayına çarpan Yavuz, ağır hasar aldı. Gemi 2000 ton su aldı, su çekimi bir metre arttı ancak yüzmeye devam edebildi. Onarım için gerekli personel ve teçhizat Osmanlı Devleti'nde bulunmuyordu, Almanya'dan getirtilen deneyimli personel ve teçhizat ile süratli çalışmalar yapıldı, onarım çalışmaları 1 Mayıs 1915 tarihinde bitirilebildi. Bu süreçte, Osmanlı Devleti'nin Karadeniz ulaşımı güvenliği sarsıldı. Yavuz muharebe kruvazörünün yara aldığına dair söylentiler çıktı, bu söylentilerin asılsız olduğunu göstermek üzere 13 Ocak'ta Yavuz Karadeniz'e açıldı ve nakliye gemilerinin güvenliğini sağladı. Bu görevde Rus gemileri ile çatışmaya girmedi, 16 Ocak 1915 tarihinde geri döndü. Osmanlı orduları, Kafkas cephesinde yenilgiye uğradı. Başkomutanlık, deniz yolu ile takviye istedi, fakat Yavuz'un onarımda olması sebebiyle deniz ulaşımı oldukça tehlikeli idi, Amiral Souchon bu durumu belirtti ve deniz yolu ile takviyeden vazgeçildi. 27 Ocak'ta iki Rus savaş gemisi, Hamidiye kruvazörünü takibe aldı. Onarımı henüz bitmemiş Yavuz, yeniden denize açıldı ve Hamidiye olası bir saldırıdan kurtuldu. 7 Şubat'ta Yavuz tekrar Karadeniz'e açıldı. Osmanlı istihbaratı, Odessa'da yirmiye yakın nakliye-ticaret gemisinin bulunduğunu bildirdi. Başkomutanlık, bu gemileri imha etmek üzere Hamidiye ile Mecidiye kruvazörlerini ve dört diğer muhribi görevlendirdi. Yavuz ve Midilli ise Sivastopol'a taarruz edecekti. 1 Nisan 1915 tarihinde filo denize açıldı. 3 Nisan günü saat 06.40'ta Odessa önlerine gelen Mecidiye, bir mayına çarptı ve denize oturdu. Rusların eline geçmemesi için gemi tahrip edildi, saldırı iptal edildi. 26 personelini kaybeden filo, İstanbul'a geri dönmek zorunda kaldı. Aynı gün, geri dönüş yolunda Rus Vostochnaia ve Swesta ticaret gemileri batırıldı. Ardından, saat 11.10'da Yavuz ile Midilli, bir kruvazörlük ve sekiz muhriplik bir Rus filosu ile karşılaştı. Kısa süreli muharebe yaşandı, Osmanlı tarafı herhangi bir isabet almadı ama bir Rus muhribi üç isabet alarak safdışı bırakıldı. Ardından iki taraf ateşi kesti ve muharebe sona erdi, 4 Nisan'da tüm Osmanlı gemileri İstanbul'a geri döndü. 2 Mayıs'ta Rus filosunun İstanbul önlerinde olduğu tespit edildi, 6 Mayıs'ta Yavuz, Midilli ve Hamidiye sefere çıktı ancak Rus gemileri bulunamadı, 8 Mayıs'ta geri dönüldü. 9 Mayıs'ta Rus donanması, Karadeniz Ereğli'sine taarruz etti ve çıkarma girişiminde bulundu. Yavuz alarma geçti ve bölgeye yetişti, Rus donanmasını uzaklaştırdı. Bir gün boyunca bölgede nöbet bekleyen Yavuz, envanterinde muhriplerin ve mayın tarama gemilerinin bulunduğu bir Rus filosunun İstanbul Boğazına yol aldığını öğrendi. 10 Mayıs'ta yapılan muharebe sonucunda Yavuz'un bir adet 150 mm'lik topu ve bir adet torpidosu ağır hasara uğradı, burun kısmına iki adet güçsüz darbe aldı. Evstafi, üç isabet ile ağır hasar aldı. Muharebenin ardından Yavuz, saat 13.25'te İstanbul'a geri döndü.
18 Temmuz 1915 tarihinde Midilli, mayına çarptı. Karadeniz ulaşımının güvenliği için ilk önce Hamidiye görevlendirildi, fakat Rus donanmasına karşı zayıf kaldığından dolayı bu göreve Yavuz getirildi. Bu görevde Yavuz, 1915 yılının sonuna kadar sekiz defa Karadeniz'e çıktı. Fakat Rus donanması, özellikle kömür nakliyatını engellemekte idi. Osmanlı Devleti, bu sebeple çok sayıda kömür taşıyan gemisini kaybetti. 6 Eylül 1915 tarihinde Bulgaristan Krallığı, İttifak Devletleri yanında savaşa girdi. Rus donanmasının Varna'ya çıkarma yapmasını önlemek üzere 13 Ekim'de Köstence ile Varna önlerinde Yavuz muharebe kruvazörü görev yaptı. 1916 yılında İmperatritsa Mariya, denize indirildi ve Rus donanmasına katıldı. İstanbul Boğazını herhangi bir deniz saldırısına karşı korumak için boğaz tahkimatları güçlendirildi. Rus donanması, Karadeniz nakliyatını durdurmak için 28 Ağustos'ta mayınlama çalışmalarına başladı ve 30 Eylül'e kadar 1656 adet mayın bırakıldı. Osmanlı Donanması, bu mayınların çeyreği kadarını etkisiz hale getirmeyi başardı. 7 Ocak'ta kömür taşıyan Karmen isimli gemi, Rus donanması tarafından batırıldı. Harekete geçen Yavuz, 8 Ocak saat 08.23'te Rusların iki muhribi ve İmperatritsa Mariya zırhlı savaş gemisi ile karşılaştı. Saat 09.40'ta muharebe başladı; Yavuz geri çekildi. Bundan sonra aylarca limanda bekleyen Yavuz, 3 Temmuz 1916 tarihinde tekrar denize açıldı ve 4 Temmuz günü Tuapse'yi topa tuttu. Limana ve petrol tesislerine zarar verildi, iki adet nakliye gemisiyle beraber birçok küçük gemi batırıldı. 1917 yılında, Rusya'da devrim oldu ve 17 Aralık 1917 tarihinde ateşkes imzalandı. Böylece Karadeniz'de Rus donanması ile olan savaş sona erdi, mayınların temizlenmesine başlandı.
9 - 10 Ağustos 1917 tarihlerinde İmroz'dan kalkan Britanya uçakları, İstinye önlerinde olan Yavuz'a taarruz etti. Yavuz, herhangi bir hasar almadı fakat Yadigar-ı Millet muhribi battı. Bundan sonra İstinye'ye uçaksavar topları yerleştirildi ve muhabere imkânı geliştirildi, Çanakkale'den gelen ihbar ile artık İstanbul her an hava saldırılarına karşı hazırlanabiliyordu. Amiral Souchon, Alman Açık Deniz Donanmasının 4. Kruvazör Filosu komutanlığına getirildi ve 4 Eylül günü görevini Rebeur von Paschwitz'e devretti. 15 Ekim'de Alman İmparatoru II. Wilhelm, Yavuz zırhlısı ile İstanbul'a gelerek Osmanlı Devleti'ni ziyaret etti. 1918 yılına gelindiğinde, Karadeniz'deki savaş sona ermişti ve Yavuz ile Midilli savaş gemileri limanda beklemekte idi. Bu arada, Çanakkale Savaşı'nda yenilmiş İtilaf kuvvetleri, İmroz adasını bir üs olarak kullanmakta idi ve Paschwitz, adaya taarruz ederek İtilaf gemilerini batırmayı planladı. Paschwitz, Cemal Paşa ile Enver Paşa'ya açıkladığı planında hedeflerinin İtilaf kuvvetlerini ağır bir yenilgiye uğratmak, ablukayı hafifletmek, Filistin Cephesine denizden yardım götürebilmek ve Osmanlı halkının moralini yükseltmek olduğunu söyledi. Cemal Paşa boğazdaki mayınlardan söz edince de mayınların nerede olduğunu bildiğini ve bu sebeple de herhangi bir tehlike teşkil etmediğini söyledi. Planın diğer safhası ise, bir Alman denizaltısının Mondros Limanı önlerinde gizlice beklemesi idi, İmroz'a taarruz yapılınca Mondros'tan çıkıp yardıma gelen İtilaf gemileri bu denizaltı tarafından vurulacaktı. Plan onaylandı, Paschwitz, denizden taarruz yapılırken Çanakkale'den de hava desteği alınmasına karar verdi. Taarruza Yavuz, Midilli, Muavenet-i Milliye, Numune-i Hamiyet, Samsun ve Basra savaş gemileri katılacaktı. Bu arada Liman von Sanders, ele geçirilmiş bir Britanya haritasını Paschwitz'e ulaştırdı. Haritada, Britanya mayınlarının yerleri gösterilmekte idi. Paschwitz, planını bu haritaya göre düzenledi, fakat harita su çekimi düşük gemiler için çizilmişti. 20 Ocak 1918 tarihinde, Yavuz ile Midilli boğazdan çıktı. Saat 05.55'te ilk mayın infilakını yaşayan Yavuz, Paschwitz'e hasarın tehlikesiz olduğunu bildirdi ve harekâta devam etti. Saat 07.00'de iki gemi birbirinden ayrıldı, Yavuz Kefalo limanına; Midilli ise Kuzu limanına taarruz etti. İki taarruz da başarılı oldu; Yavuz limandaki telsiz istasyonunu etkisiz hale getirdi ve çok sayıda nakliye gemisini imha etti, Midilli ise HMS M28 ile HMS Lord Raglan muhriplerini batırdı ve limandaki yapılara hasar verdi. HMS Tigress ve HMS Lizard muhripleri, uzaktan izlemekle yetindi. Britanya Osmanlı taarruzunu tüm gemilere bildirdi. Midilli kendisine yönelen topçu ateşini başarıyla püskürttü. Paschwitz, harekâtın başarılı olduğunu öğrendi ve gemilerin Mondros'a yönelmesini emretti. Yavuz ile Midilli emre uydu, fakat tam mayın tarlasının sınırına geldiler. İki Britanya muhribi ve iki Britanya uçağı, gemileri takip etmeye başladı. Midilli'nin uçaksavar sistemleri yoktu, bu sebeple Paschwitz, Midilli'nin Yavuz'un pruvasına geçmesini emretti. Emre uyan Midilli, Yavuz'un pruvasına geçerken mayına çarptı. Patlamanın etkisiyle Midilli'nin çalışabilir halde tek motoru kaldı. Britanya muhripleri ve uçakları ile muharebe devam ederken, Osmanlı personeli suya baktıklarında etraflarının mayınlarla çevrili olduğunu gördü. Midilli'ye yardım için yönelen Yavuz mayına çarptı; bu çarpılan ikinci mayın idi ve geminin cayrosu tamamen bozuldu. Midilli, art arda mayınlara çarptı, şiddetli patlamalar sonucunda hareket kabiliyetini tamamen kaybetti. Albay von Hippel, geminin terk edilmesini emretti ve saat 09.07'de Midilli kıç üzerine dik vaziyette battı. Bu arada boğazdan yardım için gelen Osmanlı muhripleri zor durumda kaldı; Basra'nın kıç tarafına iki adet mermi isabet etti ve Muavenet-i Milliye de yoğun topçu ateşi altında geri çekildi. Midilli'nin sağ kalan personelinden bir kısmı Britanyalılar tarafından kurtarıldı, diğer kısmı ise 8 derece suda donarak öldü. Paschwitz, Midilli personelini kurtarmak istediyse de çok riskli olduğundan vazgeçti. Geri çekilen Yavuz, üçüncü defa mayına çarptı. Bütün bunlara rağmen Yavuz batmadı ve Nara'da kıyıya vurdu. Fakat Britanya uçakları, muharebenin yapıldığı 20 Ocak gününden 26 Ocak'a kadar sürekli olarak Yavuz'u bombaladı. Bu süreçte Britanya uçakları 180 adet bomba attı ancak sadece ikisi isabet etti. Turgut Reis'in yardımıyla kurtulan Yavuz, 27 Ocak'ta Dolmabahçe önlerinde demirledi. İmroz Deniz Muharebesi sonucunda Osmanlı donanması Midilli kruvazörünü kaybetmiş, Basra muhribi de ağır hasar almıştı. Çok sayıda personel kaybedildi, Almanların 5 subayı ve 167 eri esir düştü.Yavuz'un onarılabileceği herhangi bir havuz Osmanlı Devleti'nde bulunmuyordu. 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması ile Karadeniz'deki Rus donanmasına el konulması kabul edildi. Rus gemilerine Alman bayrağı çekildi. 2 Haziran 1918 tarihinde Sivastopol'a Hamidiye ile gelen hasarlı Yavuz, şehirdeki havuzda geçici bir onarımdan geçti. 12 Temmuz 1918 tarihinde İstanbul'a geri döndü.
Denizaltı harekâtları ve denizden nakliye
13 Aralık 1914 tarihinde Mesudiye, denizaltı saldırısı sonucu battı. Bundan itibaren Osmanlı donanması, denizaltı saldırılarına karşı önlemler almaya başladı. Boğaz savunma tahkimatlarında denizaltı karakolları kuruldu. Bu karakollar, denizaltının periskopunu görünce topçu ateşine başlıyor ve denizaltıları uzaklaştırmaya çalışıyordu. İtilaf kuvvetlerinin denizaltıları, Osmanlı donanmasının bıraktığı mayınları atlatmayı başarıyordu. Mesudiye'yi batıran HMS B11 denizaltısı, bu mayın engellerini atlatan denizaltılardan biri idi. Bunun üzerine mayın hatları farklı derinliklerde kademeli olarak bırakılmaya başlandı. Denizaltıların boğazı geçmesini önlemek için Haziran 1915'te 2.000 metre genişliğinde bir ağın kurulması kararlaştırıldı. İlk önce 35 - 40 metre kadar derine ulaşabilen ağ, daha sonra 70 metre derine ulaşabildi. Fakat denizaltı ağı etkili olamadı, Çanakkale Savaşı boyunca ağdan 27 defa İtilaf denizaltıları girip çıktı. Bunun üzerine Ekim 1915'te ikinci ağ kuruldu. Ağları korumak üzere bazı topçu bataryalar ve gambotlar görevlendirildi, ağa herhangi bir denizaltı geldiğinde sualtı cihazları tarafından tespit edilebiliyordu. 8 Aralık 1915 tarihinde İtilaf uçakları, ağın tahribi için yüzebilen bombalar attı ancak etkili olamadı. İstanbul'un güvenliği için Galata Köprüsü'ne de benzer ağlar kurulmuştu. Osmanlı donanmasının denizaltılara karşı bir diğer savunma taktiği de, nakliye gemilerinin yanlarına sac levhalarla donatılmış mavnalar getirmek oldu. Bu sayede, denizaltıdan atılan torpidolar korunaklı mavnalara geliyor ve gemi hasar almıyordu. Marmara Denizi'nde, denizaltılara karşı nakliye gemilerinin korunması için önlemler alındı. Osmanlı Bahriye Nazırlığı su çekimi az olan gemilere torpidolar ıskalayacağı için, Şirket-i Hayriye'nin gemileri ve römorkörler tarafından çekilen mavnalar aracılığı ile nakliye işlerinin yürütülmesini emretti. Nakliye konvoylarının korunması için Çanakkale Boğazı'nın içinde Draç sınıfı torpido botlar, Gelibolu - Mürefte arasında Taşoz sınıfı muhripler ve İstanbul - Gelibolu arasında da Yadigar sınıfı muhripler görev yapmaya başladı. I. Dünya Savaşı esnasında denizaltılara karşı gelişmiş silahlar henüz icat olmadığı için, diğer donanmaların yaptığı gibi görülen denizaltılara topçu ateşi açılıyordu.Marmara adaları, denizaltılara karşı karakol görevi yürüten gözetleme istasyonları olarak kullanılıyordu, herhangi bir periskop veya denizaltının tamamı görüldüğünde derhal haber veriliyor, Osmanlı savaş gemileri de bölgeye gelerek denizaltılara müdahale ediyordu. Bununla beraber, Osmanlı savaş uçakları da denizaltı-savar timlerde görev yapmakta idi. Sığ sularda dalmış vaziyette olan denizaltıları görebilen uçaklar, denizaltılara hasar veremiyordu.
Şirket-i Hayriye, Haliç Şirketi ve Seyrüsefain Dairesi, askeri nakliye işlemleri için birçok gemiyi ordunun emrine vermişti. 27 Nisan 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı'nı geçmeyi başaran Birleşik Krallık denizaltısı E14, Nurulbahir gambotunu batırdı. Gemideki 3 subay ve 30 er öldü.Zuhaf gambotu, denizaltıyı takibe aldı, E14 tekrar torpil saldırısı yaptı ancak isabet kaydedemedi; E14 takipten kurtulmayı başardı. Buna misilleme olarak 30 Nisan'da Sultanhisar torpido botu Avustralyalı denizaltı AE2'yi batırdı. 10 Mayıs günü E14, İmralı Adası açıklarında ilerlemekte olan Patnos ve Gülcemal nakliye gemilerine rastladı. Konvoyu Gayret-i Vataniye savaş gemisi korumakta idi. Saat 20.30'da Patnos'a torpil atıldı, torpil geminin baş kısmına isabet etti fakat ciddi hasar olmadı.Gülcemal'e atılan torpil de isabet etti ve hasar verdi, yine de gemi İstanbul'a ulaşarak batmaktan kurtuldu. 23 Mayıs 1915 tarihinde, boğazı geçmeyi başaran başka bir Britanya denizaltısı olan E11, Peleng-i Derya'yı torpilleyerek batırdı. Ertesi gün Tekirdağ önlerinde cephane yüklü Hünkar İskelesi vapuru torpillendi. 25 Mayıs günü E11, İstanbul Boğazına geldi ve Galata Rıhtımındaki nakliye gemilerini torpilledi. Gemiler acilen tahliye edilerek denizden nakliye emri iptal edildi. Çanakkale Savaşı esnasında 3., 4. ve 12. tümenler deniz yoluyla takviye edilmiştir. Enver Paşa, ikmal konusundaki bu problem için sahil müfettişliğinin kurulmasını önerdi ve sahil müfettişliği kuruldu. 30 Ekim'de Fransız denizaltısı Turguoise boğazı geçti ancak karaya oturdu. Müstecip Onbaşı'nın topçu ateşi isabetli oldu ve denizaltı İstanbul'a götürüldü. Denizaltıdaki evraklarda E20 denizaltısının yeri gösterilmekte idi, bu bilgiler doğrultusunda E20 batırıldı. 6 Ağustos'ta binbaşı Cevat Bey'in komutasındaki Peyki Şevket savaş gemisi, E14 denizaltısı tarafından torpillendi ve ağır hasar aldı. Bundan sonra 3 Aralık 1915 tarihinde Yarhisar muhribi, E11 tarafından Marmara'da batırıldı. Aralarında Almanların da bulunduğu 7 subay ve 33 er ölmüştü.
Demirhisar'ın ve Muavenet-i Milliye'nin münferit harekatları
7 Mart 1915 tarihinde Demirhisar torpidobotu, saat 17.00'de harekete geçti. Karanlıktan yararlanarak Seddülbahir önlerindeki Birleşik Krallık - Fransa birleşik donanmasının arasından geçmeyi başardı. İlk önce İmroz yönünde ilerledi, bir gemi tarafından takip edildiyse de takip sona erdi ve Demirhisar, rotasını değiştirdi. Bozcaada'ya taarruz etme kararı verildi ama bundan vazgeçildi. Ege Denizi'nde birkaç defa yer değiştiren Demirhisar, İzmir Körfezi'nde bir savaş gemisine rastladı. 300 metre mesafeden atılan torpido isabet kaydedemeyince Demirhisar bölgeden ayrıldı. Yakıtı ve makine yağı oldukça azalan Demirhisar torpidobotu, Çeşme'den ikmal yaptı. 11 Mart günü saat 02.45'te bir kruvazör ile uçak gemisine rastlayan Demirhisar, kalan tek torpidosunu attı ve torpido, uçak gemisinin pruva direği gerisinde patlayarak hasar verdi. Saat 05.00'te İzmir'e geri dönüldü. 22 Mart'a kadar bekleyen Demirhisar, İstanbul'dan gelen kömür ve yağ ile takviye edildi. Fakat kömür kalitesizdi, bu sebeple seferden geri dönmek zorunda kalan geminin pervanesi denizin dibine temas ederek zarar gördü. 15 Nisan 1915 tarihinde onarım çalışmaları sona erdi ve Demirhisar denize açıldı. Ertesi gün, İskiri'nin güneyinde yaklaşan iki gemi gören Demirhisar, gemilerden birinin ticaret, diğerinin ise savaş gemisi olduğunu tespit etti. Ticaret gemisinin derhal tahliye edilmesi için uyarı yapan Demirhisar torpidobotu, geminin yanındaki İngiliz muhribinin yaklaşmaya devam etmesi üzerine üç adet torpido attı. Torpidolar arızalı idi, hiçbiri isabet etmedi. Bu arada uzaktan da başka gemilerin gelmekte olduğu görüldü. Demirhisar, geri çekildi ve hızla uzaklaşmaya başladı. Torpidoların isabet etmediği Manitu isimli ticaret gemisinde batırılma korkusuyla kargaşa oluştu ve 100 kadar personel boğuldu. Bölgeden uzaklaşan Demirhisar, Sakız Adası yakınlarında teknik arıza sebebiyle 12 mil hızda ilerlemek zorunda kaldı. Güneyden de bir İngiliz muhribinin gelmesi üzerine, tarafsız konumdaki Sakız Adası'nın limanına sığınılması için Demirhisar rota değiştirdi. Fakat bu sırada İngiliz savaş gemileri topçu ateşine başladı. Ümidi kalmayan Demirhisar'ın personeli gemiyi tahrip ederek karaya çıktı ve İngiliz taarruzu sona erdi.
Mesudiye'nin batırılmasına misilleme yapmak için 13 Mayıs 1915 tarihinde saat 00.30'da Muavenet-i Milliye muhribi harekete geçti. Muavenet-i Milliye, gecenin karanlığından da yararlanarak oldukça yavaş bir hızda Rumeli kıyısı boyunca ilerledi. 600 ilâ 800 metre mesafeden bir İtilaf muhrip filosu görüldü, fakat İtilaf gemileri Muavenet-i Milliye'yi fark etmedi. Bu arada HMS Goliath zırhlısı, Muavenet-i Milliye'yi gördü ve ışıldakları ile işaret verdi; Goliath, geminin Osmanlı muhribi olduğunu anlamamıştı. Zırhlının 300 metre yakınına gelen Muavenet-i Milliye, saat 01.15'te art arda üç adet torpido attı. Üçü de zırhlıya isabet etti ve Goliath 570 denizciyle beraber battı.
Çanakkale Savaşı
"Düşman kesin saldırısının birkaç gün içinde yapılacağı belli oluyordu. Deniz işlerine bakan ve izleyen tecrübeli, sevimli, uysal bir ihtiyar olan Alman Amiral Merten Paşa'nın teklifine uyularak geride kalan yedek mayınların ki bunlar Goeben ile Breslau gemilerini takiben boğazdan geçen General Yardımcı Kruvazörü'nden alınmışlardı, atılmasına karar verilmiş ve 30 kadar mayın Nusrat Gemisinde hazırlanmıştı."
-Selahattin Adil
SMS Goeben ile SMS Breslau Ağustos 1914'te Osmanlı Devleti'ne sığınınca, 13 ve 14 Ağustos 1914 tarihlerinden itibaren İngiliz savaş gemileri Çanakkale Boğazı önlerinde görüldü. Bölgedeki savaş riski bildirildi ve Mayın Müfreze Komutanlığının hazır olması emredildi. Bununla beraber, olası bir İngiliz saldırısı karşısında diğer birliklerin karşılık vermesi de emredildi. Boğazda kara birlikleri ve donanma ile beraber torpillerle ve mayınlarla savunma yapılması da kararlaştırıldı. Savaş öncesinde Osmanlı ordusunda görev yapan İngiliz subay Halifaks, boğazda olası bir savaş için mayın hatlarına dair plan hazırlamıştı, bu subayın planı uyarınca mayınlar bırakıldı. Mayınların denize bırakılması ve torpil savunması için Giresun vapuru ile İntibah ve Selanik römorkörleri, hazırlıklarını tamamladı. Sivil gemilerin geçebilmesi için Gelibolu önlerinde temiz bir saha bırakılacak şekilde 4 Ağustos 1914 tarihinde Selanik, 40 dakikada 22 adet mayını deniz yüzeyinin 4.5 metre aşağısında bıraktı. Mayınlar birbirine halatlar ile bağlı idi.Goeben ile Breslau, 9 Ağustos'ta Osmanlı Devletine sığınınca İngiliz filosunun boğazı geçmesini önlemek için mayın hatlarının zayıf olduğu düşünüldü. 47 adet mayın daha getirildi, Halifaks planında üçüncü hatta dair bilgi yoktu. Osmanlı komutanları, bu hattı kendileri belirledi;İntibah römorkörü ile üçüncü mayın hattına 40 adet mayın bırakıldı. 17-19 Ağustos günlerinde 8; 1 Ekim'de de 9 mayın bırakıldı ve temiz sahalar tamamen kapatılmış oldu. Üçüncü hatta ise 24 Ağustos'ta 3, 27 Eylül'de 4 mayın takviye edildi.Giresun, İstanbul'dan 26 mayın takviye getirdi. Bu sayede toplam 30 mayın rezerv edilmiş oldu. Bu arada iki mayın, halatların teması sebebiyle patladı. Osmanlı gemileri, şaşırtma amacıyla da şamandıralar bıraktı. 3 Eylül 1914 tarihinde Nusret römorkörü geldi. Ertesi gün Nilüfer mayın vapuru, 32 mayın daha getirdi. Rezerv edilmiş mayın sayısı 80'e yükseltildi. 24 Eylül'de İntibah, üçüncü hattın güneyinde dördüncü hat olması için 29 adet mayın bıraktı. 1 Ekim'de aynı römorkör, beşinci hat olarak 29 mayın daha bıraktı. Bu mayınlar arasında 46 metre vardı ve derinlikleri 2.5 metre idi. 6 Kasım'da Mersin isimli vapur, akıntının ve rüzgarin etkisi ile mayın hatlarına girdi; kıç tarafına mayın çarptı ve gemi battı. Bu süreçte mayın hatlarında 9 mayın patlamış, 8 mayın ise halatlarından koparak sürüklenmişti. 9 Kasım 1914'te İntibah, üçüncü hattın kuzeyinde altıncı hat olmak üzere 16 mayın daha bıraktı. Bu esnada bir mayın patladı. Altıncı hatta mayınlar arası mesafe 45 ve derinlikleri de 4 metre idi. 17 Aralık'ta Nusret 50 mayın bıraktı, bunlardan yedi tanesi patladı; aynı gün Samsun, 28 mayın bıraktı. 30 Aralık'ta Nusret, 39 mayın daha bıraktı ve mayın hattı sayısı dokuza yükseldi. 19 Şubat 1915 tarihinde İtilaf kuvvetlerinin deniz saldırısı gerçekleşti. Savaşın ardından 26 Şubat'ta onuncu hat olarak 53 mayın İntibah tarafından bırakıldı. Bu hattın derinliği 4 ve mayınlar arası mesafe de 40 metre idi. 7 Mart sabahı mayın bırakmak için denize açılan bir tekne, taşıdığı 6 mayından 4'ünü bıraktı fakat geriye kalan 2 mayın patladı, gemi hasar alarak geri dönmek zorunda kaldı. Bu arada İngiliz - Fransız müttefik filosu, mayın tarama girişimlerinde bulunuyor ve uçaklarla mayın hatlarını tespit ediyordu. 8 Mart günü Yüzbaşı Hafız Nazmi komutasında Nusret gemisi, gece karanlığında 26 adet mayını kıyılara göre eğri vaziyette denize bıraktı; müttefik donanması bunu göremedi. Müttefik donanmasının mayın tarama gemileri, Osmanlı ateşi karşısında yine boğazdan geri çekilmek zorunda kaldı. 18 Mart saldırısına kadar toplam 403 adet mayın boğaza bırakılmıştır ve bu mayınlardan bir kısmı ya patlamış ya da halatlarından koparak sürüklenmiştir.
3 Kasım 1914 tarihinde müttefik filosunun altı kruvazörü, Çanakkale tahkimatlarını bombaladı. 25 Kasım'da savaş kurulu toplandı ve 28 Ocak 1915 tarihinde Churchill'in planı kabul edildi. Plan, giriş ve orta tahkimatların imhası; mayınların temizlenmesi ve Marmara'ya girilmesi idi, 19 Şubat 1915 tarihinde müttefik filosunun harekâtı başladı. Mayın tarama gemileri mayınları temizlerken, savaş gemileri ile de kıyı tahkimatlarını topa tuttular. 19 - 25 Şubat ve 26 Şubat - 17 Mart günleri arasında yapılan mayın tarama çalışmalarında herhangi bir sonuç alınamadı. Osmanlı topçuları, gemilerin dikkatini dağıtmayı başarmış ve mayınların etkisiz hale getirilmesini engelleyebilmişti. 9 Mart'ı 10'a bağlayan gece iki mayın tarama gemisi tekrar çalışmalara başladı ancak bir gemi denizaltılara karşı koyulmuş ağa takıldı ve Osmanlı topçu ateşi sebebiyle geri çekilmek zorunda kalındı. 10 Mart gecesi iki savaş gemisi, bir kruvazör ile dört muhribin korumasında sekiz adet mayın tarama gemisi geldi. O gece, üç mayın imha edildi ancak bir mayın tarama gemisi battı. Patlamalar duyuldu ve Osmanlı topları tekrar ateşlendi. Ertesi gece bir hafif kruvazör ve muhriplerin korumasında profesyonel Fransız askerlerin mayın tarama gemileri geldi. Fakat kıyı projektörleri bir tekneyi gördü, Osmanlı topçu ateşi başlayınca Fransız filotillası geri dönmek zorunda kaldı. 12 Mart gecesi Üsteğmen Blanc komutasında Fransız filotillası tekrar geldi. Bu sefer bir mayın yakalandı ancak Osmanlı kıyılarından tekrar topçu ateşi başladı; geri dönüldü. 13 Mart gecesi savaş gemilerinin korumasında yedi adet mayın tarama gemisi boğaza geldi ve mayın tarama çalışmaları başladı. Fakat beklenenden daha güçlü bir topçu ateşiyle karşılaştılar ve yine geri çekildiler. 15 Mart gecesi yedi adet mayın imha edildi, ertesi gün yapılan çalışmalar ise başarısız oldu. 18 Mart taarruzuna az kalmıştı, uçaklarla ve gemilerle mayın hatlarının yerlerini tek tek tespit etmeye çalışan müttefik filosu, Nusret'in 26 mayınlık hattını göremedi. Son olarak 17 Mart gecesi mayın tarama çalışmaları yapıldı ve temiz sahalar rapor edildi. İngiliz pilotları, denizdeki mayınları çok iyi bir şekilde görebiliyordu; Bozcaada'da yapılan denemeler ile tecrübelerini pekiştirmişlerdi. Müttefik filosunun amacı, fazla hasar almadan kıyı tahkimatlarını susturmak, ardından boğazdaki mayınları temizleyip 800 metre genişliğinde bir geçit oluşturabilmek idi. 18 Mart sonrası süreçte, Çanakkale Boğazı önlerine müttefik filosu tarafından 1.267 adet mayın denize bırakıldı. Bu sayede Osmanlı donanmasının olası bir çıkışı engellenmiş oldu. Aralık 1916'da müttefik filosu, İzmir Körfezine 105 adet mayın bıraktı.
Boğazı korumak için kıyılarda çok sayıda top bataryası bulunmakta idi. Toplam top sayısı 230 idi fakat sadece 82'si 18 Mart saldırısında etkin olarak kullanıldı. 18 Mart günü havada sis yoktu. Saat 10.30'da HMS Agamemnon rehberliğinde İngiliz 1. tümeni boğaza girdi. İlk hattaki savaş gemilerinin sıralanışı batıdan doğuya HMS Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve Inflexible idi. Bu savaş gemilerine kıyıdaki farklı tahkimatlar hedef olarak gösterilmişti. Saat 11.00'de Osmanlı topçu ateşi başladı. Müttefik filosu emre uydu ve 11.30'da karşılık vermeye başladı. Müttefik filosu, muharebenin daha ilk safhalarında isabet kaydetmeye başlamıştı. Osmanlı tabyalarından etkisiz bir şekilde karşılık verilmekte idi. Müttefik filosu komutanı John de Robeck, Fransız savaş gemilerinin en ön safa geçmesini emretti. Fransız gemileri, en ön safa geçerken Osmanlı tabyalarından gelen etkisiz topçu saldırısı şiddetlendi ve güçlü bir bombardımana dönüştü. Gizlenmiş Osmanlı bataryaları da ateşe başladı. Saat 13.10 olduğunda Agamemnon 12 isabet almıştı; Agamemnon yeni isabetler almamak için 360 derece dönerek atış yapıyordu. De Robeck, Osmanlı topçu ateşinin etkisiz olduğuna kanaat getirdi ve saat 13.45'te boğazdaki mayınların temizlenmesini emretti. Fakat Osmanlı tabyaları gemilere hasar vermeye başladı. Kısa sürede 3 mayın tarama gemisi ve 1 muhrip battı. Mayın tarama emri ertelendi, Inflexible muharebe kruvazöründe yangın çıktı ve Inflexible geri çekilmek zorunda kaldı. Saat 14.00'te Fransız savaş gemisi Bouvet, Nusret'in bıraktığı mayınlardan birine çarptı; gemi dumanlar içinde kalarak 602 Fransız denizciyle beraber üç dakikada battı. Saat 15.00'i geçerken Rumeli tabyalarında Vengeance'nin bombardımanı ile yangın başladı, Rumeli ve Anadolu tabyaları topçu ateşlerini Irresistible'nin üzerinde topladı.Irresistible'nin bacası parçalandı, su kesiminin altından isabet aldı ve ardından mayına çarptı; gemi yan yatmaya başladı.Wear muhribi, gemiyi kurtarmak için geldi fakat çaresiz geri dönmek zorunda kaldı. Saat 17.50'de Irresistible, karanlık basınca kurtarılmak üzere terk edildi. Amiral de Robeck, filonun geri çekilmesi için emir verdi. Yoğun topçu ateşi altında geri çekilen Ocean, Seyit Onbaşı tarafından vuruldu. Ocean, manevra kabiliyetini kaybetti ve saat 18.05'te Irresistible'nin yakınlarında mayına çarparak dengesini yitirdi. Diğer gemilerden yardım istendi ve Ocean'ın mürettebatı tahliye edildi. Muharebenin ardından Irresistible ile Ocean kurtarılamadı, saat 19.30'da Irresistible, 22.30'da da Ocean battı. 18 Mart muharebesinde müttefik filosunun 3 savaş gemisi batmış, 4'ü de ağır hasar almıştı; bu muharebede Osmanlı donanmasının etkinliğine dair kaynak bulunamamaktadır.
"Gelibolu Muharebeleri'nin cereyan tarzını açıklamak için şunu belirtmeliyim ki, bütün çarpışmalar 5. Ordu birlikleri tarafından yapıldı ve Türk - Alman Donanması'nın bu çarpışmalara katılımı son derece sınırlı kaldı."
"...Mayıs ayında Türk - Alman Donanması, düşman gemilerine karşı taarruza geçtiğinde ağır yükümüz bir dereceye kadar hafifledi."
-Otto Liman von Sanders
Çanakkale Savaşı sürecinde bazı gemilerden sökülen toplar Osmanlı müstahkem mevkilerine yerleştirildi ve boğaz savunması desteklendi. 4 Mart 1915 tarihinde boğaza destek için gelen Barbaros Hayreddin, 5 ve 6 Mart günleri Queen Elizabeth dretnotunu topa tuttu. 21 adet 280 mm'lik mermi atılmıştı, Queen Elizabeth geri çekilmek zorunda kaldı. Bölgede Turgut Reis savaş gemisi de görev yapmakta idi, Ceyhun ve Üsküdar isimli vapurlar herhangi bir torpido saldırısına karşın savaş gemilerini koruyordu. Barbaros Hayreddin, İstanbul'a geri döndü ve Turgut Reis görevini tek başına sürdürmeye devam etti. 12 Nisan'da Turgut Reis, kıyıları bombalamakta olan Lord Nelson'a ve HMS Majestic'e topçu ateşi açtı. 24 Nisan'da Eceabat önlerinde topçu ateşi açan Turgut Reis, ertesi gün Anzak kuvvetleri çıkarma yapınca da topçu ateşi açtı.HMS Triumph savaş gemisinin karşılık vermesi üzerine Turgut Reis geri çekildi. Bu bombardımanda İtilaf kuvvetlerinin dört nakliye gemisi vuruldu, atılan son mermi de HMS Triumph'a isabet etti. 26 Nisan'da Barbaros Hayreddin de geldi, iki gemi birlikte Arıburnu'nu bombalamaya başladı ve Osmanlı kara birliklerine zaman kazandırıldı. 27 Nisan'da Queen Elizabeth topçu ateşine başladı, gelen bir mermi ile Üsküdar vapuru battı. Saros Körfezi'ni bombalamakta olan Barbaros Hayreddin'de kaza oldu; orta tarette namlu parçalandı ve 15 kişi yaralandı. Aynı gün, Avustralyalı denizaltı HMAS AE2 taarruz etti. Bunun üzerine Turgut Reis geri döndü, Barbaros Hayreddin görevine devam etti. 1 - 3 Mayıs günleri arasında toplam 63 mermi atan Barbaros Hayreddin, HMS Swiftsure'yi vurdu. 6 Mayıs'ta Barbaros Hayreddin İstanbul'a döndü, görevi Turgut Reis devam ettirdi. 15 - 18 Mayıs günlerinde Barbaros Hayreddin tekrar destek atışlarına devam etmek üzere Çanakkale Boğazı'nda bulundu. 20 - 24 Mayıs günlerinde Turgut Reis, bombardımana devam etti ve görevi Barbaros Hayreddin devraldı. Bundan sonra 5 Temmuz 1915 tarihinde Turgut Reis'in baş taretinde namlu parçalandı; 4 er öldü ve 31 er yaralandı. 5 Ağustos 1915 tarihinde İngiliz denizaltısı HMS E11, Barbaros Hayreddin'i batırdı, bundan sonra Turgut Reis'in boğazdaki destek faaliyetlerine dair kaynak bulunamamaktadır.
Mondros Ateşkes Anlaşması ve Osmanlı donanması
Karadeniz
30 Ekim 1918 tarihinde Mondros'ta ateşkes anlaşması imzalandı. Osmanlı Devleti ve müttefikleri, savaşı mağlup olarak bitirmişti. Anlaşma uyarınca boğazlar İngiliz, Fransız, Yunan, Amerikan ve İtalyan gemilerine açıldı. Boğazlardaki kıyı istihkamları müttefiklerin kontrolüne geçti ve mevcut toplar tahrip edildi. Anlaşmanın 6. maddesi uyarınca Osmanlı donanmasının tüm gemileri müttefiklerin kontrolüne geçti, savaş gemilerinin teçhizatı söküldü ve personeli terhis edildi. Buna rağmen bazı gemiler kaçırıldı ve Kurtuluş Savaşı için nakliye görevi icra edildi. Müttefik devletleri, Kurtuluş Savaşı için herhangi bir nakliye işini engellemek için kapsamlı bir abluka başlattı. Fakat müttefik devletleri arasında olan çıkar çatışmalarından yararlanılıyor ve zor da olsa nakliye işi yapılıyordu. Zonguldak, Amasra, Ereğli, Samsun, Sinop gibi yerlerde gözetleme istasyonları kuruldu. 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu ve 24 Ağustos'ta Rusya ile askeri yardım anlaşması imzalandı. Rusya'dan bu yardımları getirmek üzere Millî Savunma Bakanlığı'na bağlı olarak Umur-ı Bahriye Müdürlüğü kuruldu. Bu müdürlüğün elinde az sayıda küçük gemi ve personel bulunuyordu. Fakat müttefik gemileri Karadeniz'i ciddi anlamda kontrol ediyor, yakaladıkları gemileri uyarmadan batırıyor ve kıyıları bombalıyordu. Karadeniz'deki nakliye için Samsun'da, Akdeniz'deki nakliye için de Antalya'da liman reislikleri kuruldu. Haliç'te müttefikler tarafından tutulmakta olan Aydınreis ve Preveze gambotları, TBMM'nin donanmasına katıldı. Bunun ardından Rüsumat adlı bir vapur da TBMM'nin donanmasına kendi rızasıyla katıldı. Kasım ayında 1300 tonluk bir şilebe el konularak donanmanın taşıma gücü arttı ve şilebe Şahin adı verildi. Donanma, Sovyet Rusya'dan silah getirmekte idi.Gazal römorkörü, Tuapse'den yüklediği 564 Alman mavzeri, 494 sandık cephane ve 586 kasaturayı 20 Ekim 1920 tarihinde Trabzon'a getirdi. 4 Kasım'da Rüsumat vapuru Trabzon'a ulaştı ve 632 mavzer, 1180 sandık cephane, 615 kasatura getirildi.Rüsumat 1 Aralık'ta Tuapse'den 438 tüfek, 412 sandık cephane ve 378 kasatura daha getirdi. İngilizler bu nakliyeyi engellemek istiyordu ancak TBMM kuvvetleri önlem almıştı. Aralık 1920'ye kadar Tuapse'den toplamda 3387 tüfek, 3590 kasatura ve 3624 sandık cephane getirilmiştir. Trabzon'a getirilen bu silahlar, İnebolu'ya taşınıyor ve oradan da TBMM ordusuna geçiyordu. 1921 yılında, nakliyenin doğrudan İnebolu'ya yapılması kararlaştırıldı. Trabzon'daki İngiliz kuvvetleri ve İngiliz yandaşları, nakliye işini oldukça tehlikeli bir hale getirmişti. Bu arada Ruslar Şahin silebine el koydu ve gemi ancak Nisan 1921'de geri alınabildi. İstanbul'a ilerleyen Petros adındaki 180 tonluk Yunan vapuru, teknik arızalar sebebiyle Trabzon'a geldi ve 13 Mart 1921 tarihinde gemiye el konularak Batum adı verildi. Batum vapuru, Umur-ı Bahriye Müdürlüğü'ne bağlı olarak nakliye filosuna katıldı.
Trabzon'daki nakliye komutanlığı önce binbaşı Nazmi Bey tarafından yönetilmekte idi, yerine binbaşı Fahri Aczi Bey atandı. Gözetleme istasyonlarının raporları, reisliklerin sağladığı koordinasyon bilgileri sayesinde Karadeniz'deki nakliyat ciddi bir zayiat verilmeden yürütülmekte idi.Alemdar römorkörü Ocak 1921'de İstanbul'dan kaçmayı başardı ve nakliye filosuna katıldı. Bu gemi sebebiyle Fransa ile TBMM arasında bir anlaşma yapıldı ve böylece TBMM, Fransa tarafından tanınmış oldu. 29 Ekim'de Alemdar, Trabzon Nakliyat-ı Bahriye Komutanlığı envanterine katıldı ve Umur-ı Bahriye Müdürlüğü daha da güçlenmiş oldu. Müttefik devletlerin Karadeniz'deki limanları kapsamlı bir şekilde ablukaya alması ve keşif harekâtları yapmasına rağmen Sovyet Rusya'dan askeri teçhizat getirilmeye devam edildi. Cephanelerin müttefik kuvvetlerin eline geçişini önlemek için, gemilerin olası bir saldırıda müttefiklere teslim olmak yerine batırılması da emredildi.Birinci İnönü Muharebesi kesin Yunan yenilgisi ile sonuçlanınca müttefik devletler, Karadeniz'deki lojistik desteğin tamamen çökertilmesi için Yunanistan Krallığı'na olan yardımlarını arttırdı. Bir İngiliz muhribi, Gazal römorkörünü batırmak için yanaşırken mayına çarptı. Bundan itibaren İngiliz - Fransız savaş gemileri, Karadeniz'deki ablukayı hafifletti ve kıyılara fazla yaklaşmamayı tercih etti. 26 Mart 1921 tarihinde Yunanistan kapsamlı bir abluka başlattı; Karadeniz'de askeri teçhizat taşıyan tüm gemilerin korsan muamelesi göreceği ilan edildi. Averof ile Elli savaş gemileri, sekiz muhrip ve iki yardımcı gemi bu ablukaya katıldı. Yunan ablukası, Kurtuluş Savaşı bitene kadar devam etmiştir. Buna rağmen başarılı bir şekilde nakliye işleri devam etti, Karadeniz nakliyesi sayesinde takviye edilen 3. Kafkas tümeni batı cephesine kaydırıldı. Gemiler fırtınalı, sisli havaları genellikle tercih ediyor ve böylece Yunan gemilerine yakalanmıyordu. 9 Haziran 1921 tarihinde birkaç Yunan savaş gemisi, İnebolu'yu topa tuttu. Bunu 20 Temmuz'da Sinop ile Trabzon, 22 Temmuz'da tekrar Sinop ve 30 Temmuz'da da tekrar İnebolu izledi. Yine de Yunan donanması etkili bir saldırı yapamamıştı. Karadeniz nakliyatı, Deniz Yolları Kurumuna (Seyr-ü Sefain Dairesi) ve ticari kuruluşlara ait gemilerle, şahsi küçük teknelerle de yapılmakta idi. Tekâlif-i Milliye Emirleri doğrultusunda, 8 Ağustos 1921'de verilen emir ile sivil tekneler 100 millik mesafede orduya destek için mal taşımakla görevlendirildi.Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde Rusya'dan 32 adet top getirildi ve muharebede bu toplar kullanıldı. TBMM resmi makamları, bu denizcilere teşekkür ettiğini yazılı belgeler ile bildirmiştir. 1922 yılında, Büyük Taarruz için hazırlıklar başladı ve Rusya'dan iki adet gambot satın alındı. Marmara'da, Ege'de ve Akdeniz'de daha aktif olunması kararlaştırıldı.
1922 yılı başında 11 ton barut, 51.2 ton mermi, 11 ton mühimmat, 80.5 ton bomba, 200 mayın, 6 adet top, 166 ton topçu mühimmati getirildi; bu nakliye işlemleri Şahin, Mebruke, Aydınreis, Alemdar ve Gazal isimli gemilerle yapıldı. Mart 1922'den itibaren Samsun'a 363.5 ton, Trabzon'a da 11.5 ton askeri teçhizat getirildi. Nisan ayında Şahin vapuru ile Novorossiysk'ten 1 adet gemi topu, 150 adet mayın getirildi. Batum'dan getirilen 1001.7 ton askeri teçhizatın 944.6 tonu Batı Cephesi'ne aktarıldı. Rusya'dan getirilen mayınlar, İzmir ve İzmit Körfezi'ne dökülmek üzere biriktirilmekte idi. Ayyıldız isimli bir gemi çalışmalardan geçti ve mayın dökme kabiliyeti kazandırıldı. 100 tonluk iki Beyaz Rus gemiye el konuldu ve Amasra ile Ereğli adları verildi. Amasra mayın dökmek için hizmet etmeye başladı, Ereğli ise Haziran ayında karaya oturdu. Ayrıca 26 Nisan 1922 tarihinde Sinop'ta bir Yunan yelkenlisine el konuldu ve Şile adı verildi. Aynı gün, Enosis adlı 950 tonluk Yunan şilebi zaptedildi ve donanmaya Trabzon ismiyle katıldı. 7 Haziran'da Yunan donanması Samsun'u topa tuttu ve sivil yerleşimlerle beraber ABD'nin, Rusya'nın, Hollanda'nın tesisleri de vuruldu. Uluslararası ortamda Yunanistan protesto edildi ve Rusya, kara sularına giren Yunan gemilerini zaptetmeye başladı. Bu arada Almanya'dan satın alınan 29 adet uçak Novorossiysk'e getirildi ve 22'si Şahin vapuruna yüklenerek 21 Temmuz'da Trabzon'a getirildi. Kalan 7 uçak ise ancak 13 Eylül'de getirilebildi. Büyük Taarruz'dan sonra, Ekim 1922'de Gazal römorkörü tarafından 2200 tonluk Yunan Urania gemisi ele geçirildi ve gemi Samsun adıyla donanmaya katıldı. Donanmanın nakliye seferberliği 1923 yılı ortalarına kadar devam etti. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Anlaşması ile nakliye seferberliği sona erdi. Mart 1922'deki bazı nakliye çalışmaları ayrıntılarıyla şöyledir:
Alemdar 6 Mart | Mebruke 22 Mart | Aydınreis 26 Mart | Sivil vasıtalar 26 Mart |
---|---|---|---|
|
|
|
|
Marmara
Marmara Denizi'nde TBMM'ye askeri teçhizat sağlamak için Muavenet-i Bahriye Grubu ile beraber birçok subay, er ve gönüllü sivil çalıştı. 17 Ağustos 1919 tarihinde bir taka ile 1000 kasatura ve 14 sandık cephane kaçırıldı. Haliç'te kilit altında tutulan teçhizatın kaçırılması için Muavenet-i Bahriye Grubu tarafından plan yapıldı; plan uyarınca depoların komutanı üsteğmen Nazmi Bey'in yardımları ile iki takaya cephane ve gönüllü askerler yüklendi. Müttefik gemilerine rağmen 17 Ekim 1920'de Karamürsel'e ulaşıldı. Müttefik gemilerinin atlatılması için sahte erzak taşıma belgeleri yapıldı, bu belgeler gösteriliyor ve müttefik kontrolü kolayca atlatılıyordu. Bununla beraber yabancı gemiler de kullanılıyor ve müttefik kontrolü geçiliyordu. Cephanelerin boşaltılması ve TBMM kuvvetlerine götürülmesi işlerinde bölge halkı çalışıyordu. 4 Haziran 1921 tarihinde 15 adet mayın getirildi. Umur-ı Bahriye Müdürlüğü'nden gelen bir subay Karamürsel'i inceledi ve mayınları dökebilecek bir gemiye sahip olunmadığı belirtildi; Karamürsel'i mayınlayarak müttefik gemilerini uzak tutma planından vazgeçildi. Bölgeye torpido mevzilerinin kurulması uygun görüldü ancak kaçak yollarla getirilen torpidolar İngilizlerin eline geçti ve bu plan geçerliliğini kaybetti. Haziran 1921'de Zeytinburnu'nda 160 adet tabanca, 500 kasatura, 500 adet mavzer ve 600 sandık mavzer mermisi Yarımcalı Muharrem kontrolündeki Selamet adlı tekneye yüklendi ve sahte erzak taşıma belgesi ile müttefik kontrolü atlatıldı; bu teçhizatın tamamı Sakarya Meydan Muharebesi'nde kullanılmıştır. 28 Haziran 1921 tarihinde İzmit Yunan işgalinden kurtarıldı ve 6 Temmuz'da Kocaeli Komutanlığı Bahriye Müşavirliği tesis edilerek komutasına güverte binbaşı Celal Bey atandı. 20 Temmuz'da Karamürsel Limanı komutanlığına güverte binbaşı Hulusi Bey getirildi; Karamürsel, savaş esnasında kullanılan en aktif Marmara limanıdır. Yunanlar bir tekneyi yakaladı ve tekneye el koydu, bazen deniz nakliye kolları Yunan gemileri tarafından ateş altına alındı ancak çalışmalar devam etti. Karamürsel'den Batı Cephesi'ne yaklaşık 100 bin adet fişek götürüldü. Yunan donanmasının saldırılarına cevap vermek için, Haliç'te tutulan Peyk-i Şevket'in bir topu söküldü ve körfeze getirildi. Aynı zamanda Yavuz'un da 88 mm'lik iki topu söküldü ve Samsun Limanı'nın güvenliği için kullanıldı. 7 Kasım'da iki adet Fransız uçağın tüm parçaları ve Burak reis savaş gemisinin iki adet 47 mm'lik topu götürüldü. Teğmen İbrahim Bey'in çalışmaları ile 141 mavzer, 110 kasatura ve 515 piyade tüfeği de gizlice nakledildi. TBMM'nin emri doğrultusunda İzmit - Geyve arasındaki hasarlı demiryolları onarıldı. Onarım çalışmaları 6 ay sürdü ve gerekli malzemeler de İstanbul'dan gizlice nakledilen teçhizat ile karşılandı. Bu arada, silah taşıyan Yunan Kleopatra gemisi fark edildi; geminin personeli içkiliydi ve bundan yararlanılarak gemi ele geçirildi.Mudanya Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra, Lozan müzakerelerinde herhangi bir sonuç alınamayınca İzmit Körfezi'nin güvenliği için önlem alınması emredildi.İntibah römorkörü bölgeye geldi, gizlice getirilen ve depoda bekleyen mayın sayısı toplamda 157 idi. Peyk-i Şevket ve Saloz savaş gemilerinden toplar söküldü ve körfezin güvenliği için bu toplar kullanıldı. Yunanların terk ettiği limanlardaki denizcilik malzemeleri de İzmit'e götürüldü. 7 Şubat 1923 tarihinde Tavşancıl İskelesi ile Hersek Burnu arasına denizaltı ağı gerildi, birçok deniz sahasına da mayınlar döküldü. 19 Ekim'de kılavuz kullanmayan bir İtalyan şilebi mayına çarptı ve 8 mürettebatı öldü. TBMM kuvvetlerinin eline geçen askeri teçhizatın %25'i Marmara'dan getirilmiştir.
Ege ve Akdeniz
İtalyanların bölgeden çekilmesinden sonra nakliye faaliyetleri arttı ve buna paralel olarak Yunan gemilerinin karakol faaliyetleri de arttı. Ege ve Akdeniz kıyılarının savunulması için 16 Mart 1921 tarihinde binbaşı Necip Bey komutasında Bahri İzci Grubu kuruldu. Bu örgüt, Yunan gemilerini gözlüyor ve kıyıların güvenliğini sağlıyordu. 21 Ocak 1922'de Fethiye yakınlarında Ardemiyüs adlı bir Yunan yelkenlisi fark edildi, gemiyi zaptetmek için harekete geçildi ancak fırtına çıktı ve örgüt üyeleri geri çekilmek zorunda kaldı, bir asker öldü. 21 Nisan'da Yunan donanması Sisam Adasını ele geçirdi. Başka yerlerin de işgal edilmesini önlemek için örgüt üyeleri Muavenet-i Bahriye Grubu ile bağlantı kurdu; iki adet 57 mm'lik, bir adet 37 mm'lik top ve 5 adet uçak motoru bir İtalyan gemisiyle 25 Nisan'da Mersin'e getirildi. 16 Haziran'da Söke'ye 50 kadar Yunan askeri çıktı. Silahlı direniş gösterildi ve Yunanlar geri çekilmek zorunda kaldı. Yunan gemilerinin kıyılara yanaşmasını önlemek üzere İzmir yelkenlisi makine tüfek, Bodrum ile Sakarya gemileri 57 ve 37 mm'lik toplarla donatıldı. Karada ise 3 adet top ve 120 tüfek bulunuyordu. 23 Temmuz 1922 tarihinde, bu silahlı kuvvetleri imha etmek üzere 2600 tonluk Elli kruvazörü taarruza geçti. Elli, silahlı kuvvetlerin hazır olmadığını gördü ve hafif silahlarla ateş etmeyi planladı. Ancak kıyı ile arasındaki mesafe 2500 metre olunca sahil bataryaları ateşe başladı. Yapılan 20 dakikalık muharebede 9 isabet alan Elli geri çekildi. Elli'nin ikinci komutanı ve sekiz mürettebatı yaralanmıştı. Bu muharebeden sonra herhangi bir Yunan deniz saldırısı gerçekleşmemiştir.İzmir kurtarılınca şehre 105 tüfek ve 3 makineli tüfek ile 9 subay ve 141 er götürüldü. İzmir kıyılarının savunulması için önlemler alındı; 120 adet mayın, üç adet top getirildi. Birinci Lozan müzakerelerinden sonuç alınamayınca, herhangi bir saldırıyı önlemek üzere İzmir önlerine mayın döküldü ve sahil bataryaları dört adet top ile takviye edildi. Lozan Anlaşması imzalanınca İntibah römorkörü burada görevlendirildi.
Osmanlı Donanmasında sınıflar rütbeler ve üniformaları
Osmanlı Donanması'nın ilk zamanlarında denizci askerlerin kıyafetlerine dair yeterli bilgi bulunamamaktadır. Donanmada üst rütbeli subaylar cübbe giyebilimekte idi, askerlerin giysileri ile rütbeleri anlaşılıyordu. Yıldırım Bayezid döneminde kurulan Gelibolu tersanesinde bazı azab askerleri donanmaya alındı, bu askerler ilk deniz askeri sınıfı olarak kabul edilmektedir. Fakat donanmadaki üniforma disiplini II. Mahmud'a değin tam olarak sağlanamadı. 1811 yılında II. Mahmud'un emri ile denizcilerin giyimlerine bazı kısıtlamalar getirildi. Donanmadaki modernleşme çalışmaları çerçevesinde denizcilerin üniformaları da değiştirildi, batılı devletlerinki gibi denizciler ceket ile pantolona geçti. 30 Ekim 1918'de Limni Adası'nda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra yapılan tek değişiklik; başlıklara "Cemaliye" adı yerine "Serpuş" adının verilmesi oldu. Bu dönemde, bayramlık ve selâmlık üniformaları da giyilmedi. Donanmadaki hiyerarşik sistem, çeşitli dönemlere ayrılmaktadır.
II. Mahmud dönemine kadarki sınıf rütbe ve üniformalar
II. Mahmud öncesi donanmada hiyerarşik sistem şöyle idi:
- Kaptan-ı Derya - Donanmanın ilk zamanlarında bu rütbe "Derya Beyi" idi. "Kaptan-ı Derya" ve "Kaptan Paşa" gibi farklı isimlerle anılmaktadır. Donanmanın en büyük amiridir, günümüz Deniz Kuvvetleri Komutanına denktir. Özel günlerde sağ tarafı sırma şerit ile süslü "Kallavi" adlı başlık, ucu kalkık sarı deriden "Yemeni" adlı ayakkabı, samur kürkü kaplı yeşil atlas kaftan giyerlerdi.
- Kadırga Kaptanı veya Reis - Üstsubaylar sınıfına denk gelen Donanma Ümerası'nın en yüksek rütbeli askerleri idi. Etrafı ve kol altları sırma şeritli "Fermane" isimli bir üst giysi, onun üstüne de uzun kollu bir yelek giyilirdi. Kırmızı sarıklarının uçları sırmalı idi.
- Kapudâne - 1682 yılından itibaren kullanılan bir ifade idi, günümüz Oramiral rütbesine denk. Önü samur kürkü ile kaplı yeşil bir kaftan, beyaz renkli bir başlık ve ayaklarına sarı deriden yemeni giyerlerdi. Ellerinde bir asa bulunurdu.
- Patrona - İtalyanca asıllı bir rütbe. Günümüz Koramiral rütbesine denktir. Kalyonların ikinci kaptanlığını yürütmekle ve tersanelerin asayişini sağlamakla görevli idi. Kapudânelerinkine benzer kıyafetler giyen Patronaların ellerinde mavi renkli bir asa bulunurdu.
- Tersane Kethüdası - Tersane halkının (Tersane çalışanlarına verilen genel ad) yönetiminden sorumlu Tersane Ricali sınıfının en yüksek rütbeli askeridir. Tersanelerde Kaptan-ı Derya'dan sonraki en yetkili subay idi. Günümüz Tümamiral rütbesine denk olan Tersane Kethüdası, önü ve yakası samur kürkü ile kaplı açık yeşil renkli bir kaftan, beyaz bir gömlek ve yeşil bir şalvar giyerdi. Elinde mavi renkli bir asa bulunurdu, beline ise kırmızı renkli bir kuşak sarılı olurdu. Sarı sırma püsküllü ve beyaz sargı kaplı kırmızı bir başlık giyerdi.
- Rîyale - İspanyolca asıllı bir rütbe. Patrona'dan sonra gelen bu rütbe, günümüz Tuğamiral rütbesine denktir. Kalyonların üçüncü kaptanlığı görevini üstlenmişlerdi, kullandıkları gemiye "Riyâle-i Hümâyun" denirdi. 1855 yılında bu rütbenin adı "Liva Amiral" olarak değiştirilmiştir. Rîyaleler önü samur kürkü ile kaplı mavi bir kaftan, içine kahverengi bir giysi ve Kapudânelerinki gibi beyaz bir başlık giyerlerdi. Ayaklarında sarı deriden yemeni, ellerinde de mavi renkli bir asa bulunurdu.
- Tersane Başçavuşu - Tersane-i Amire'de asayişten sorumlu Tersane Çavuşları sınıfının en yüksek rütbeli subayı idi. Diğer denizcilerden oldukça farklı bir giysi giyerlerdi. Başlarına bir külah üzerine fes, onun etrafına da saçaklı bir sargı sararak bu başlığı giyerlerdi. Omuzlarına da bir çeşit yağmurluk olan "Bornoz" adlı örtüyü alırlardı. Sırma işlemeli bir üst giysi, dizden başlayan sırma işlemeli bir şalvar ve kırmızı renkli deriden yemeni giyerlerdi.
- Tersane Çavuşu - Tersane halkına komut veren ve asayişten sorumlu askerler idi. Emir subaylığı görevini yürüten Kaptan Paşa Çavuşu, askerî inzibat görevini yürüten Tersane Tezkereci Çavuşu gibi farklı türleri mevcut idi.
- Azaplar - Osmanlı Donanması, "Harp Sınıfı" ve "Tersane Sınıfı" olarak ikiye ayrılmıştır. 1390 yılında bazı eyaletlerden azab askerleri, Gelibolu tersanesinde çalışmak üzere getirtildi ve donanmanın ilk sınıfı, Azaplar kurulmuş oldu. Azap Odabaşıları (Azap Subayları), sarı sırmalı şaldan beyaz bir sarık, uzun kollu sırma işlemeli ceket ve dizden başlayan mavi bir şalvar giyerlerdi. Ayaklarına ise sarı deriden yemeni giyerlerdi. Savaş zamanında Acemi Ocağı'ndan da askerler alınırdı, bunlar da Azaplar sınıfına dâhil sayılır. Acemi Oğlanları sarı sırma saçaklı beyaz bir sarık, yakasız uzun bir cübbe ve koyu mavi renkli şalvar giyerlerdi.
- Levendler - 18. yüzyıla kadar görevde kalan bu askerî sınıf, donanmanın ana personeli olarak kabul edilmektedir. Deniz savaşlarında tüfekçi, kara savaşlarında süvari olarak görev yapan Levend sınıfı, I. Abdülhamid döneminde kaldırıldı. Karadeniz'den ve Arnavutluk'tan alınan Rum askerlerine "Levend-i Rumi" denirdi. Levendler, "Barata" adı verilen ponponlu kırmızı bir başlık, kırmızı bir üst giysi ve onun altına da beyaz renkli bir gömlek giyerlerdi. Diz kapağının altından başlayan mavi renkli bir şalvar ve bıçakları tutması için koyu sarı bir kuşak giyerlerdi.
- Kayıkçıbaşı - Levendlerin bir koludur. Mavi ponponlu kırmızı bir başlık, kolsuz kapalı renkte bir üst giysi, onun altına pembeye kaçan beyaz bir gömlek, mavi renkli uzun bir şalvar ile ayaklarına kırmızı deriden bir yemeni giyerlerdi.
- Topçu Levendi - Gemilerde Topçu Ocağı vazifesi gören Topçu Levendleri, uzun beyaz bir sarık giyerlerdi. Diğer giysileri, Levendlerinkinden farksızdı. Barut çantaları bulunurdu.
- Levend-i Rumi - Müslüman Levendlerden ayırt edilmeleri için tamamen farklı giyinirlerdi. Sarı işlemeli kolsuz mavi renkli bir gömlek, kirli beyaz renkli bir şalvar ve mavi renkli bir başlık giyerlerdi. Ayakkabıları yoktu, başlıklı uzun bir yağmurlukları olurdu.
- Kalyoncular Sınıfı - 1682 yılında Kalyoncular sınıfı kuruldu ve Osmanlı Donanması, kalyonlara geçti. Kalyoncular sınıfı daima maaş almazdı, sadece göreve çağrıldıklarına maaş verilirdi. 1783 yılında Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın emri ile Kasımpaşa'da Kalyoncular Kışlası kuruldu. 1826 yılında, II. Mahmud'un emri ile Kalyoncu sınıfı kaldırıldı. Kalyoncular, tıpkı Levendler gibi tüfekçi, topçu, kayıkçı gibi işleri yürütmekte idi.
- Kalyoncu Çavuşu - Kalyoncuların amiri idi, Tersane-i Amire bölgesinin (Kasımpaşa, Galata ve Beyoğlu) inzibatından sorumlu idi. III. Selim döneminde Kalyoncular, üzeri beyaz bir örtü ile sarılmış sarı ponponlu kırmızı bir başlık, yaka ve omuzları sırma işlemeli üst giysi, onun altına sarı renkli bir gömlek, mavi renkli uzun bir şalvar ve kırmızı deriden ucu kalkık olmayan ayakkabı (Mes) giyerlerdi.
- Kalyoncu - Kalyoncular sınıfının ana personelidir. "Mukaddem" adı verilen kırmızı bir külah fesi sağ ucu aşağıya sarkacak şekilde ipekten hafif bir sarık ile sarıp bu başlığı giyerlerdi. Üst giysilerinde ve şalvarlarında mavi renk hakimdir. Üst giysinin altına oldukça bol bir beyaz gömlek, başlarındaki hafif sarığa benzer bir kuşak, kenarları kırmızı ipekle işlenmiş yağmurluk ve "Kalyoncu biçimi" veya "Galata biçimi" adlı açık ayakkabıyı da giyerlerdi. Yanlarında çeşitli silahlar ve sırma işlemeli bir tabanca bulunurdu.
- Çıplak Çavuşu - III. Selim döneminde yabancı heyetlerin de yardımıyla "Çıplaklar Sınıfı" kuruldu. Hafif kıyafetler giydikleri ve kolları ile bacaklarının bir kısmı çıplak olduğu için bu isimle anılmışlardır. Çıplak Çavuşu, bu sınıfın amiri idi. Hafif bir örtüyle sarılmış külah şeklinde kırmızı bir fes, sırma işlemeli kırmızı bir üst giysi ve altlarına da dize kadar uzanan kırmızı bir şalvar giyerlerdi. Gömlek giymezlerdi. Omuzlarını kaplayan ve bacaklarına kadar uzayan bir bornoz (Yağmurluk) olurdu. Ayaklarına ise kırmızı deriden bir yemeni giyerlerdi.
- Çıplak Eri - Kırmızı küçük bir üst giysi ve onun altına da göğsü tamamen açık vaziyette olan kısa kollu beyaz bir gömlek ile paçaları beyaz işlemeli dizden boğumlu mavi bir şalvar giyerlerdi. Başlıkları kırmızı renkte küçük bir fes idi. Ayakkabıları kırmızı deriden yemeni idi.
II. Mahmud dönemindeki sınıf rütbe ve üniforma değişiklikleri
II. Mahmud döneminde, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı kaldırıldı ve ordu büyük bir değişim geçirdi. Osmanlı Donanması da bundan oldukça etkilendi. 1833 yılına gelindiğinde donanmada sarık, şalvar, cübbe, kaftan ve fermane gibi giysiler tamamen terk edildi. Yerine batılı devletlerinki gibi pantolon ve ceket geldi. Rütbe isimleri de büyük ölçüde değişti. II. Mahmud dönemi bahriyelileri şöyle idi:
- Kaptan-ı Derya - Rütbe ismi değiştirilmeyen en büyük donanma amiri. Bu dönemde mavi püsküllü fes ve lacivert çuhadan uzun bir ceket giyerlerdi. Ceketin önü sırma işlemeli idi, ceketin yaka bölümü altın sırmadan defne yaprağı şekilleri ile süslenmişti. Omuzlarda püsküllü apoletler bulunurdu. Altın sırmalı bir kemer takarlardı.
- Patrona - İsmi değiştirilmeyen bir diğer rütbe idi. Ceketinin önünde iki sıra halinde düğmeler bulunurdu, ceketin yakalarında alt alta iki adet çıpa ve apoletlerinde de ikişer yıldız bulunurdu. Yakalarındaki çıpaların etrafı akasya yaprağı süslemeleri ile sarılı olurdu.
- Bahriye Subayı - Deve tüyü renginde çuhadan bir ceket ve aynı renkte pantolon giyerlerdi. Ceketlerindeki düğmeler iki sıra halinde olurdu. Ceketteki düğmeler padişah tuğrası taşırdı. Mavi püsküllü ve kürklü bir fes giyerlerdi, buna "Tunus Fesi" veya "Mahmudî Kalıp Fes" denmekte idi.
- Bahriye Silâhendaz Subayı - Günümüzdeki anlamı ile deniz piyadeleri idi. 1833 yılında teşkil olunan bu sınıf, Silâhendaz erlerinin başında durur ve emir verirdi. Bele kadar uzanan kırmızı renkli çuhadan bir ceket, mavi renkli bir pantolon ve mavi kürk geçirilmiş bir fes giyerlerdi. Ceketlerinin önü iki sıra halinde düğmeli idi, apoletleri altın sırma saçaklı idi. Rütbeyi belli etmesi üzere yakaya bir nişan bağlanırdı.
- Bahriye Mektebi Öğrencisi - Mavi püsküllü bir fes, gri renkte ceket ve pantolon giyerlerdi. Ceket yakaları kırmızı olurdu, kemerleri siyah deriden idi ve bununla kılıç taşırlardı.
- Bahriye Silâhendaz Neferi - Silah taşıyan ve harp yapan ana personel sınıfıdır. Harp zamanı donanmaya dahil olurlardı, kırmızı renkte kısa bir ceket ve pantolon giyerlerdi. Omuzlarında "Kaşık" adı verilen püskülsüz apoletler bulunurdu, ceketlerinin üstünden iki adet beyaz deri çapraz şekilde geçerdi.
- Bahriye Sanayi Neferi - Denizcilik endüstrisinin geliştirilmesi üzerine çalışmalar yapıldı ve yerli teknisyenlerin yetişmesi için bu sınıf kuruldu. Feslerinde mavi bir püskül olurdu, lacivert renkte ceket ve pantolon giyerlerdi. Herhangi bir sırma işleme ve apolet yoktu. Ceketlerinde tek sıra halinde düğmeler mevcut idi.
Abdülmecid döneminde, Tanzimat Fermanı'nın ve Kırım Savaşı'nın etkisiyle donanma personelinde ciddi değişimler oldu. II. Mahmud döneminden kalma Tunus fesleri terk edildi ve altı daha enli, daha az püsküllü feslere geçildi. Bir diğer yenilik, ceketin kollarına sırma şeritler getirilmesi idi. Donanma personelinin yazın beyaz pantolon giymesi de bu dönemde başladı. Subay ceketlerinde, II. Mahmud döneminde olduğu gibi çift sıra düğme uygulaması devam etti. Rütbe isimleri de değişti. Kapudane, Reis Paşa; Patrona, Ferik Paşa; Riyale, Liva Paşa; Paşa Gemisi Süvarisi, Üç Ambarlı Süvarisi (Komodor) Kapak Süvarisi, Miralay (Albay); Fırkateyn Süvarisi, Kaymakam (Yarbay); Korvet Süvarisi, Binbaşı ve Küçük Gemi Süvarisi, Buyrultulu Kaptan (Yüzbaşı) olmak üzere değiştirildi.
- Üç Ambarlı Süvarisi veya Komodor - Filo komutanlarına kurmay subaylık görevini icra eden ve paşa gemilerine komuta eden subaylar idi. Kol kapaklarında, yakalarında ve omuzlarında yer yer sırma şeritler bulunan, kapalı renkte bir ceket ve aynı renkte pantolon giyerlerdi. Kollara takılan rütbe işaretlerinde, sırmadan bir ay ve onun içinde çıpa ile yıldız işlenmişti.
- Buyrultulu Kaptan - Kaptan Paşanın özel emri ile tüm geminin komutasını ele alabilen subaylar idi, günümüzdeki rütbe karşılığı Yüzbaşıdır. Buyrultulu Kaptanlar, deneyimli denizcilerden seçilirdi. Mavi püsküllü fes, barut rengi ceket ve pantolon giyerler, sarı sırma bir kemer takarlardı. Omuzlarındaki apoletler sırma saçaklı idi.
- Bahriye Topçu Subayı - Mavi püsküllü bir fes, kol ağızları kırmızı çuha kumaş ile kaplanmış barut rengi bir ceket giyerlerdi. Yakalarında sarı renkte topçu işareti bulunurdu. Apoletleri sırma saçaklı idi ve sağ omuzlarından uzanan çapraz vaziyette beyaz bir şerit (Kılıç kayışı) bulunurdu. Kayışın göğüs hizasında sarı bir maden bulunur ve üzerinde top minyatürleri olurdu.
- Bahriye Mektebi Öğrencisi - Tek sıra düğmeleri olan lacivert bir ceket ve aynı renkte olan, dış kenarlarında sarı sırma şerit bulunan bir pantolon giyerlerdi. Yakaları açık mavi renkte idi ve birer beyaz çıpa işareti bulunurdu. Özel günlerde üzerinde çıpa olan sarı tokalı bir kemer takar, kılıç taşırlardı.
- Bahriye Eri - Açık mavi renkli püskülü olan fes giyerlerdi. Üniformaları yazın ve kışın ayrı idi. Yazın beyaz pantolon ve lacivert renkli kısa bir ceket; kışın ise lacivert renkli pantolon ve ceket giyerlerdi. Ceketleri ortadan bir düğme ile bağlıydı, altında kırmızı bir iç çamaşırı mevcut idi. Bu iç çamaşırı sayesinde askerin göğsü ve göbeği görünmezdi.
- Bahriye Silâhendaz Eri - Kara askerlerine benzer bir üniformaları vardı. Kışın lacivert çuha ve yazın beyaz keten olmak üzere pantolon giyerlerdi. Ceketleri lacivert renkte idi ve tek sıra düğmeli idi. Ceketlerinin üzerinden omuzlardan başlayan çapraz vaziyette beyaz şeritler uzanıyordu. Kol ağızları, kenarlarında beyaz çizgi olan kırmızı bir kumaş ile kaplanmıştı.
Sayı bakımından en büyük donanmalar arasına Osmanlı donanmasının girdiği zamanda, Abdülaziz döneminde birçok değişiklik yapıldı. Mavi püsküllü fes ve yakadaki rütbe işaretleri terk edildi, yerine siyah püsküllü fes ile kollarda rütbe işaretleri geldi. Bu dönemde, üniformalardaki barut rengi çuha tercihi devam etti. Günümüzdeki rütbe karşılığı Binbaşı olan Korvet Kaptanı ve ondan yüksek rütbeli subayların ceketlerinde çift sıra düğme, Sağ Kolağası (Yüzbaşı) ve ondan düşük rütbeli subaylarda da tek sıra düğme uygulaması başladı. Abdülaziz döneminde Kaptan-ı Derya'lık terk edildi, Bahriye Nazırlığı'na geçildi. Bundan başka, Dört Köşe Fesli Bahriye Neferi ve Şeşhane Neferi gibi yeni tip personel donanmaya katıldı. Üst düzey subayların omuzlarındaki apoletlerde bulunan yıldız sayısına göre rütbeler anlaşılıyordu. Liva Paşa tek, Ferik Paşa iki ve Reis Paşalarda üç yıldız bulunuyordu.
- Bahriye Nazırı - 1867 yılında Kaptan-ı Derya'lık terk edildi ve Bahriye Nazırlığı kuruldu. Bahriye Nazırı paşaların üniformaları İngiliz ve Fransız subaylardan esinlenerek oluşturuldu. Barut rengi ceketin düğmeleri çift sıra idi ve üzerinde çıpa motifleri vardı. Yakalarda, omuzlarda ve kol ağızlarında sırma şeritler bulunuyordu.
- Üç Ambarlı Süvarisi - Abdülaziz döneminde bu subaylar, açık yakalı barut rengi bir ceket ve aynı renkte bir pantolon giyerdi. Ceket altında beyaz bir gömlek olurdu, papyon şeklinde bir boyunbağını da bu gömleğin yakasına bağlarlardı. Ceketlerindeki düğmeler çift sıra idi, yakaların kenarlarında birer çıpa bulunuyordu. Üzerinde çıpa bulunan sarı sırma bir kemer takarlardı, bu kemer ile kılıç taşınırdı.
- Bahriye Neferi - Abdülmecid döneminden kalma üniformaları değiştirildi. Lacivert ketenden bir ceket ile ketenden bir pantolon giyerlerdi. Bu pantolon, yazın beyaz, kışın lacivert olurdu. Ceketlerinin kol ağızlarında ve yakalarında kırmızı işlemeler bulunuyordu. Yakalarında sarkan bir boyunbağı bulunuyordu, bu bağ kırmızı renkte idi. Bellerine kırmızı bir kemer takıyorlardı.
- Şeşhane Neferi - Diğer personelden farklı bir üniformaları vardı. Galata, Kasımpaşa ve Şişhane bölgesinde inzibat görevini yürütüyorlardı, lacivert bir ceket ile şalvar giyiyorlardı. Ceketin göğsünde, kol ağızlarında ve yakalarında kırmızı işlemeler mevcut idi. Şalvarın ise önünde ince bir kırmızı şerit uzanmakta idi.
- Dört Köşe Fesli Bahriye Neferi - Abdülmecid dönemindeki Silâhendaz neferlerinin vazifesini yürütüyorlardı, kalçaya kadar uzanan lacivert bir ceket ve beyaz bir pantolon giyerlerdi. Ceketin devrik yakaları vardı, ceket iki düğme ile birleşiyordu. Ceketin her bir tarafında aynı zamanda üçer düğme bulunuyordu, bu askerler beyaz eldiven de giymekte idi. Fesleri lacivert püsküllü idi.
II. Abdülhamid dönemindeki rütbe ve üniforma değişiklikleri
II. Abdülhamid döneminde, 1 Haziran 1876 tarihinde personeldeki ilk değişiklik yapıldı. Bu değişiklik ile bazı rütbe isimleri de değişti. Reis Paşa, Müşir (Büyük Amiral); Ferik Paşa, Ferik; Liva Paşa, Mirliva; Üç Ambarlı Süvarisi, Komodor olmak üzere değişti. 24 Haziran 1878 tarihinde, Osmanlı bahriyelilerinin yabancı nişanlar ve madalyalar takmasına dair düzenleme yapıldı. 1898 yılında, günümüzde Oramiral rütbesine denk olan "Birinci Ferik" rütbesi de eklendi. Bu dönemde subay meslekleri güverte, makine, sıhhiye, inşâ, levâzım ve kâtip gibi kollara ayrıldı. 1890 yılında Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa tarafından Astsubay sınıfı (Gedikli subay) kuruldu. Bundan itibaren donanmaya sivillerin alınmaması ve astsubayların da İstanbul'dan seçilmesi başladı. Bu döneme ait bazı rütbeler ve üniformaları şöyle idi:
- Müşir veya Büyük Amiral - Günümüzde de Büyük Amiral rütbesine denk olan Müşir, kapalı yakalı, çift sıra düğmeli, saçaklı apoletleri olan ceket giyerdi. Ceketin kol ağızları sırma şeritler ile işlenmişti, yakaları da sırma şeritler ile çerçevelenmişti. Rütbe işaretleri kol ağzında mevcut idi, sırma şeritlerin çevresini sardığı sırma işleme ay ve çıpa bulunuyordu. Ceketin sağ omuzundan çapraz vaziyette uzanan kırmızı bir şerit vardı, bununla beraber yine sağ omuzunda yaver kordonu bulunuyordu. Bu kordon ile subayın padişahın fahri yaveri olduğu gösterilmişti.
- Harp Sınıfı Kaymakamı veya Güverte Yarbay - Siyah püsküllü bir fes, siyah veya barut rengi açık yakalı ve çift sıra düğmeli bir ceket ile aynı renk pantolon giyerlerdi. Ceketin altında beyaz gömlek olurdu ve yakasına boyunbağı bağlanırdı. Apoletler saçaklı idi, kol ağızlarında sırma şeritler mevcut idi.
- Silâhendaz Subayı - Siyah püsküllü bir fes, siyah veya barut rengi kapalı yakalı çift sıra düğmeli bir ceket ile aynı renkte pantolon giyerlerdi. Apoletler vardı ancak saçaklı değildi. Kol ağızlarında, en üstteki kroslu olacak şekilde sırma şeritler mevcut idi.
- Bahriye Mektebi Öğrencisi - Siyah püsküllü fes ve barut rengi açık yakalı çift sıra düğmeli bir ceket giyerlerdi. Ceket altına beyaz bir gömlek giyerlerdi, boyunbağı bağlarlardı. Kışlık ve yazlık üniformalarında, yakalarının kenarlarında birer çıpa işareti mevcut idi. Kol ağızlarında şerit mevcut idi, bu şerit, öğrencinin sınıfına göre değişiklik gösteriyordu. Yazın beyaz pantolon giyiyorlardı.
- Haddehâne Öğrencisi - Donanma için makine subaylarının (Çarkçı subayları) yetiştirildiği Haddehâne Mektebi'nin öğrencisi idi. Siyah püsküllü fes, barut rengi açık yakalı çift sıra düğmeli bir ceket ve aynı renk pantolon giyiyorlardı. Bahriye Mektebi Öğrencilerinde olduğu gibi, bu öğrenciler de yakalarına birer çıpa işareti takıyordu. Ceket altına giydikleri beyaz gömleğe papyon bağlıyorlardı.
- Bahriye Neferi - Siyah püsküllü bir fes giyiyorlardı. Üniforma, yazın ve kışın ayrı idi. Kışın, barut rengi pantolon ile gömlek; yazın, beyaz renkte pantolon ile gömlek giyilmekte idi. Gömleğin kol ağızları mavi kumaş ile kaplanmıştı, bu kumaşın kenarlarında birer kırmızı şerit vardı. Gömlek yakaları, diğer personele göre farklı idi.
- Bahriye Silâhendaz Neferi - Siyah püsküllü fesle beraber siyah veya barut renginde açık yakalı bir ceket, keten pantolon giyerlerdi. Pantolon, kışın ceketle aynı renk iken, yazın beyaz renkte idi. Ceket, bir düğme ile kapanıyordu ve kenarlarında dörder düğme sıralı idi. Bellerinde siyah deriden bir palaska kayışı mevcut idi. Tüfeklerine süngü takılıydı. Siyah deriden çizme giyiyorlardı.
II. Meşrutiyet dönemindeki sınıf rütbe ve üniforma değişiklikleri
II. Meşrutiyet döneminde, 1909 yılında İngilizlerden esinlenerek rütbe isimleri tekrar değiştirildi. Müşir, Müşir Amiral Paşa; Birinci Ferik Paşa, Amiral Paşa; Ferik Paşa, Vice Amiral Paşa; Mirliva, Liva Amiral Paşa; Miralay, Kalyon Kaptanı (Albay); Kaymakam, Fırkateyn Kaptanı (Yarbay); Binbaşı, Korvet Kaptanı; Kolağası, Birinci Sınıf Yüzbaşı olmak üzere değiştirildi. Donanma personelinin üniformalarına dair ilk tüzük, 22 Haziran 1909 tarihinde "Bahriye-i Şahane Zabitanının Elbise-i Resmiyesi Hakkında Nizamname" (Padişah Deniz Kuvvetlerinin Subay Resmi Elbiselerine İlişkin Tüzük) adı ile çıktı. Bu tüzükte, yazın ve kışın ile özel günlerde giyilecek üniformalar belirlendi. Rütbe işaretlerinde değişiklikler yapıldı. Korvet Kaptanı üç kalın sırma şerit, Fırkateyn Kaptanı biri ince dört sırma şerit, Kalyon Kaptanı dört kalın sırma şerit ile gösterilmeye başladı. Kol ağızlarındaki şeritlerin arasındaki renk ile personel sınıfı anlaşılıyordu. Bu renkler şöyle idi: Güverte sınıfı siyah, makine sınıfı kırmızı, inşa koyu mavi, eczacılar yeşil, katipler beyaz ve sıhhiye vişne çürüğü renkte idi. Yine bu dönemde, çıkarılan tüzük ile subayların beş çeşit üniforması oldu; bayramlık, selâmlık, setre takımı, günlük siyah ve günlük beyaz üniformalar. Bu üniformaların özellikleri şöyle idi:
- Bayramlık Üniforma - Diğer adı Büyük Üniformadır. Binbaşı ve daha yüksek rütbeli subaylar için özel bir üniforma idi. Çift düğme sıralı barut rengi ceket ve aynı renkte, kenarları sarı sırma işlemeli pantolondan oluşuyordu. Omuzlardaki apoletler saçaklı idi, ceketin yakaları dik idi. Kılıcın asılı durduğu sarı sırma bir kılıç kayışı mevcut idi. Bununla beraber siyah püsküllü fes ve beyaz eldiven giyilmekte idi. Padişahın tahta çıkış ve doğum yıldönümlerinde, yurt içinde veya dışında yapılan balolar, ziyafetler ve kabul törenleri için giyilirdi.
- Selâmlık Üniforma - Binbaşının astı subayların giydiği bir üniformadır. Bayramlık üniformadan farklı olarak açık yakalı idi. Çift sıra düğmeli barut rengi ceket ve aynı renkte pantolondan oluşuyordu. Omuzlardaki apoletler saçaksızdı. Bayramlık üniformada olduğu gibi kılıç kayışı mevcuttu. Siyah püsküllü fes ve beyaz eldiven de beraberinde giyilmekte idi. Cuma selâmlığında, yabancı hükümdar ailelerinin veya padişah ailesinin huzurunda, cenaze törenlerinde, yabancı savaş gemilerine resmi ziyaretlerde, resmi ziyafetlerde, balolarda ve kabul törenlerinde giyilirdi.
- Setre Takımı - Selâmlık üniformasından birkaç farkı var, apoletler mevcut değildir. Yalnızca apolet köprüleri var idi, Selâmlık üniformadaki gibi kravat değil boyunbağı bağlanıyordu. Sınavlarda, yıllık teftişlerde ve Cuma sabahı divan taburlarında giyilirdi.
- Günlük Siyah Üniforma - Cuma günü hariç diğer günlerde giyilen günlük bir üniformadır. Çift sıra düğmeli siyah renkte ceket ve aynı renkte pantolon ile siyah püsküllü festen oluşuyordu. Ceket açık yakalı idi, altına beyaz gömlek giyilirdi ve kravat bağlanırdı.
- Günlük Beyaz Üniforma - 1909 tüzüğü ile ilk defa yazlık bir üniforma, resmi olarak kabul edildi. Tek sıra düğmeli beyaz renkte ceket ve aynı renkte pantolon ile beyaz bir başlık giyilmekte idi. Diğer tüm üniformalardan farklı olarak, ilk defa bu üniforma ile beyaz ayakkabı giyilmeye başlandı. Omuzlarında rütbeyi belirten işaretler mevcut idi. Bu yazlık kıyafetin bayramlık ve selâmlık üniformaları yapılmadı. Bundan dolayı özel günlerde bayramlık veya selâmlık üniformalar giyilir ama alta da yazlık beyaz pantolon giyilirdi.
- Gedikli Zabit - Hasan Hüsnü Paşa'nın 1890 yılında kurduğu Gedikli Sınıfının üstü olarak 1915 yılında Gedikli Zabitler Sınıfı kuruldu. Bu askerler, kıdemlerine göre birinci, ikinci veya üçüncü olmak üzere ayrılıyordu. Zabitler, diğer subaylar gibi kışın siyah, yazın beyaz üniforma giymekte idi. Rütbe işaretleri, omuz ile dirsek arasındaki yerde olurdu. Ceket, çift sıra düğmeli ve açık yakalı idi. Altına da beyaz gömlek giyilir, kravat bağlanırdı. Cep kapakları yoktu. Ceketin arkasında yırtmaçlar vardı, fes siyah püsküllü idi.
- Çırak Okulu - Gedikli adaylarını eğitmek üzere 14 Temmuz 1913 tarihinde Çırak Okulu açıldı. Heybeliada önündeki iki gemi güverte çırak okulu ve makine çırak okulu olmak üzere eğitim veriyordu. Öğrenciler, beş yıl boyunca eğitim alıyordu. Ardından, her biri üç yıl sürecek şekilde sırasıyla Gedikli Onbaşı, Gedikli Çavuş ve Gedikli Başçavuş rütbeleri ile görev yapıyorlardı. Bunların ardından Gedikli Zabit olabiliyorlardı. Gedikli öğrencileri, onbaşıları, çavuşları ve başçavuşları baştan geçirilen gömlek giyerdi. Üniforma siyah ve beyaz renkte idi. Gömleğin yakasında mavi palet bulunurdu, paletin kenarlarında da beyaz şeritler mevcut idi. Gömleğin içine beyaz bir iç çamaşır giyilirdi.
- Deniz Eri - Gedikli erlerine benzer bir üniforma giyiyorlardı. Baştan geçirilen bir gömlek ve aynı renkte pantolon giyerlerdi. Üniforma kışın siyah, yazın beyaz renkte idi. Gömleğin yakalarında palet mevcut idi ve kenarlarında beyaz şeritler bulunuyordu.
16 Kasım 1915 tarihinde, Alman Donanması'nın da etkisiyle değişiklikler yapıldı. Osmanlı bahriyelileri, bu tarihte çıkarılan tüzükten sonra meç taşımaya başladı. Aynı zamanda bahriyelilerin başlıklarında değişiklikler yapıldı, Barbaros Hayreddin Paşa'nın kavuğundan esinlenerek yapılmış bir başlık giyilecekti. 1916 yılında Alman subay Souchon'un tavsiyesi ile rütbe isimleri değişti. Müşir Amiral Paşa, Müşir Amiral; Amiral Paşa, Birinci Ferik Amiral; Vice Amiral Paşa, Ferik Amiral (Koramiral); Liva Amiral Paşa, Liva Amiral; Birinci Sınıf Yüzbaşı, Kıdemli Yüzbaşı olmak üzere değiştirildi. 17 Şubat 1916 tarihinde yeni bir uygulama ile rütbeler ispalet şeklinde omuzlarda taşınmaya başladı. Müşir Amiraller ispaletlerinde beyaz sırmadan ay yıldız, Birinci Ferik Amiraller üç yıldız, Ferik Amiraller iki yıldız ve Liva Amiraller tek yıldız taşımaya başladı. Güverte subaylarının ispaletlerinde sarı sırma şeritler mevcut idi, mesleklerine göre şeritler arasındaki renk değişiyordu. 13 Mayıs 1916 tarihinde, Osmanlı ordusunda fes kullanımı terkedildi ve "Cemaliye" ile "Enveriye" adı verilen başlıklara geçildi. Bu başlık isimleri, Enver Paşa ile Cemal Paşa'dan gelmektedir. Donanma personeli cemaliye giymekte idi. Subayların cemaliyesinde ay yıldız ve çıpa işaretleri bulunuyordu.
Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra herhangi bir üniforma değişikliği yapılmadı. Yapılan tek değişiklik, "Cemaliye" isminin kaldırılarak başlıklara "Serpuş" adının verilmesi idi. Bu dönemde, bayramlık ve selâmlık üniformaları giyilmedi.
- Bayramlık Büyük Üniforma
- Selamlık Üniforma
- Setre Takımı
- Günlük Siyah Üniforma
- Günlük Beyaz Üniforma
Galeri
-
-
-
- Minyatürde bir Osmanlı kalyonu
-
-
-
- I. Dünya Savaşı'nda donanma, bir Alman kartpostalı
-
- , Ali Riza, Ahmed Saffed
-
-
-
- Şirket-i Hayriye'ye ait bir vapur ile yaralıların taşınması
- Sirkeci'de yaralıların getirilmesi
-
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Notlar
- ^ Mezomorto lakabı, Venedikliler tarafından verilmiş bir lakaptır ve yarı ölü anlamına gelmektedir. Bazı kaynaklarda mezomorta ve mezemorto olarak da geçmektedir.
- ^ Bu okul, 1784'e kadar Tersane Hendesehanesi olarak anılmıştır ve birçok kaynakta Bahriye Mektebi olarak geçmektedir.
- ^ Gerideki buharlı gemiler ve nakliye gemileri ile müttefik filosu 384 gemiden oluşuyordu.
- ^ Bursa ile Samsun destroyerlerinin kısa sürede Fransa'dan gelmesi bekleniyordu.
- ^ Torpidokruvazörüdür.
- ^ Silahlandırılmış bir vapur idi.
- ^ Silahlandırılmış bir vapur idi, topları sökülü vaziyette idi.
- ^ Harap vaziyette idi.
- ^ Torpido kruvazörüdür.
- ^ Küçük kruvazörlere denir.
- ^ Dönemin Britanya resmi yazışmalarında, iki dretnotun teslimat için İstanbul'a giderken Yunanistan Donanması tarafından hükûmet emri olmaksızın batırılabileceği söz edilmekte idi.
- ^ Resmi olarak adı Yavuz Sultan Selim'dir. Fakat bu maddede kısaca Yavuz diye bahsedilecektir.
- ^ Rus gemisinin kayıpları hakkında belirsizlik var.
- ^ Mecidiye, Odessa önlerinde tahrip edildiyse de Ruslar tarafından tamir edildi ve Prut adı ile Rus donanmasına katıldı.
- ^ 19 Şubat 1807 tarihinde İngiliz - Osmanlı savaşında bir İngiliz filosu boğazı geçebilmişti ve bunun yıldönümünde harekat yapıldı.
- ^ Nusret'in 26 mayınını göremeyen İngiliz pilotu, 18 Mart saldırısından sonra kurşuna dizildi.
- ^ Barbaros Hayreddin ile Turgut Reis, bu atışları Çanakkale Boğazı içinde yapıyordu ve menzilleri yaklaşık 15.000 metre idi.
- ^ Kilit altında tutulan Osmanlı donanması, 4 Kasım 1922 tarihinde TBMM kontrolüne geçmiştir.
- ^ Yeterince güvenilir kaynak ve bilgi bulunamadığından, tüm donanma personeline bu başlıkta yer verilememiştir.
- ^ Komodor, amiral yetkilerine sahip deniz subayıdır. Bkz. Türkçe Vikisözlük, Komodor 21 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ Bu iç çamaşırlarına "Fanila" denilmektedir.
- ^ Meç, kısa boylu, düz ve ensiz bir çeşit kılıçtır.
- Özel
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao ap aq ar as . 23 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w Büyük Larousse (1986), Milliyet Yayınları, Cilt 17, s. 8946 - 8947
- ^ . 2 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ a b c d e f g h i j k l m . 26 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2012.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa Büyük Larousse (1986), Milliyet Yayınları, Cilt VI, s. 3037 - 3041
- ^ (PDF). 17 Nisan 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ "İlber Ortaylı ile Osmanlı Donanması, 03:00". 14 Ekim 2014 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ a b c d e f g h i (PDF). 2 Aralık 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ a b c d (PDF). 7 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ a b . 17 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao . 29 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ 20. Yüzyıl Ansiklopedisi (1990), Tercüman Yayınları, s. 76 - 79
- ^ a b c d e f g h i Selçuklular'ın Deniz Politikası, Hasan Geyikoğlu[]
- ^ "Eski Türklerde Su ve Su Ulaşımı, Hatice Palaz Erdemir" (PDF). 31 Ekim 2011 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ . 14 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2012.
- ^ Nicol, Donald M. (1993). The Last Centuries of Byzantium, 1261–1453 (İngilizce) (İkinci bas.). Londra: Rupert Hart-Davis Ltd. s. 114. ISBN .
- ^ "Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri - Kuruluş Devri", Prof. Dr. Aydın Taneri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara (1981), s.324
- ^ "The Sultans of the Ottoman Empire", Raşit Gündoğdu, Rumuz Yayınları (2020), s.15
- ^ "Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi - Deniz Kısmı (1299-1452)", ATASE Yayınları, İstanbul (1964), s.37
- ^ "Denizde Türkiye", Haydar Alpagut, İstanbul (1937), s. 186
- ^ "The Oxford Encyclopaedia of Medieval Warfare and Military Technology", Clifford Rogers, Oxford University Press (2010), s. 261
- ^ "1299–1520 Yılları Arası Osmanlı Denizciliği", Turgut Kılıç, Marmara Üniversitesi, s.5
- ^ "Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Coğrafyası", Donald Edgar Pitcher, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul (1999), s.66
- ^ a b "İslam Ansiklopedisi, "Orhan Gazi" maddesi, Türk Diyanet Vakfı, İstanbul (2007), c.33, s.378". 13 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Aralık 2023.
- ^ "Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri - Kuruluş Devri", Prof. Dr. Aydın Taneri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara (1981), s.321
- ^ "The Late Medieval Balkans: A Critical Survey from the Late Twelfth Century to the Ottoman Conquest", John Van Antwerp Fine, Ann Arbor: University of Michigan Press (1994), s.325-326, .
- ^ "Devlet-i Âliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim", Halil İnalcık, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul (2009), s. 49-53.
- ^ "Esfar-ı Bahriye-i Osmaniye", Mehmet Şükrü, İstanbul (1889), s.249
- ^ "A propos de la bataille du Bosphore: I’Expédition génoise de Paganino Doria à Constantinople, 1351-1352”, Travaux et Mémoires", M. Balard, c.IV, Paris (1970), s. 431-469
- ^ "İslam Ansiklopedisi, "Murad I" maddesi, Türk Diyanet Vakfı, Ankara (2020), c.31, s.157". 18 Ekim 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Aralık 2023.
- ^ "Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (1299-1452) - Deniz Kısmı", ATASE Yayınları, İstanbul (1964), s.40
- ^ "İslam Ansiklopedisi, "Murad I" maddesi, Türk Diyanet Vakfı, Ankara (2020), c.31, s.160". 18 Ekim 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Aralık 2023.
- ^ "Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri - Kuruluş Dönemi", Prof. Dr. Aydın Taneri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara (1981), s.329
- ^ "Osmanlı İmparatorluğu'nun Tarihsel Coğrafyası", Donald Edgar Pitcher, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul (1999), s.87-88
- ^ "Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)", Halil İnalcık, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, İstanbul (2010), , s.114
- ^ "The Byzantine–Turkish Treaty of 1403", George T. Dennis, Orientalia Christiana Periodica (1967), s.79-81
- ^ a b Özdek, Cilt III, s. 391 - 392
- ^ a b . 13 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ Özdek, Cilt III, s. 409 - 412
- ^ Özdek, Cilt III, s. 412 - 413
- ^ İki Çağın Hükümdarı (2010), Murat Duman, s. 74 - 79, .
- ^ . 8 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2012.
- ^ Özdek, Cilt III, s. 425
- ^ Özdek, Cilt III, s. 443
- ^ "İlber Ortaylı, Milliyet Gazetesi köşe yazısı". 23 Kasım 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Mart 2012.
- ^ Özdek, Cilt III, s. 451
- ^ Özdek, Cilt III, s. 452 - 454
- ^ Özdek, Cilt III, s. 504 - 505
- ^ a b c d e f g h "Barbaros Hayreddin'in Detaylı Hayatı, Ottoman Navy". 12 Aralık 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Temmuz 2012.
- ^ Özdek, Cilt III, s. 507
- ^ Özdek, Cilt III, s. 513
- ^ Pîrî Reis and the Book of Sea Lore (Kitab-i Bahriye), Muslim Heritage 29 Mart 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ L. Kinross, The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire, s. 176
- ^ Özdek, Cilt III, s. 513 - 514
- ^ Barbarossa, Corsari nel Mediterraneo 28 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İtalyanca)
- ^ a b Özdek, Cilt III, s. 530 - 531
- ^ . 23 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mart 2012.
- ^ a b c Özdek, Cilt III, s. 540 - 541 Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi: "ozdek541" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: ) - ^ a b c d e f . 26 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2012.
- ^ Crowley, s. 74
- ^ "The Rise and Fall of Renaissance France 1483 - 1610, R. J. Knecht, s. 181". 25 Aralık 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Mart 2012.
- ^ a b c d Özdek, Cilt III, s. 546 - 547
- ^ . 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2012.
- ^ Akıncı, s. 93 - 97
- ^ Akıncı, s. 99 - 100
- ^ a b c d Akıncı, s. 100 - 136
- ^ a b c d e f "1560 Cerbe Deniz Zaferi ve Cerbe Kalesi'nin Fethi, Ertuğrul Önalp" (PDF). 31 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 17 Mart 2012.
- ^ a b c d Özdek, Cilt III, s. 546 - 549
- ^ a b c d e "Malta Kuşatması, Deniz Harp Okulu". 16 Mart 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Mart 2012.
- ^ a b c d The Maltese Cross:A Strategic History of Malta, Dennis Angello Castillo, s. 55 - 77 25 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ a b c d Özdek, Cilt III, s. 549
- ^ Özdek, Cilt III, s. 554
- ^ Özdek, Cilt III, s. 557 - 560
- ^ Özdek, Cilt III, s. 561 - 562
- ^ "İlber Ortaylı ile Osmanlı Donanması, 05:45 - 07:50". 13 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Mart 2012.
- ^ a b c Özdek, Cilt III, s. 562
- ^ Halil İnalcık, Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Teşebbüsü (1569) (1948), Belleten Cilt XI, s. 349 - 402
- ^ Özdek, Cilt III, s. 566 - 567
- ^ a b c d Özdek, Cilt III, s. 538
- ^ a b c d e f g h i j k Hadım Süleyman Paşa'nın 1538 yılındaki Hindistan Seferi 22 Mart 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Ertuğrul Önalp.
- ^ "European Warfare 1494 - 1660, Jeremy Black, s.60". 25 Aralık 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 10 Mart 2012.
- ^ . 14 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2012.
- ^ a b "XVI. yüzyılda Osmanlı - Açe ilişkileri, Emine Dingeç" (PDF). 7 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 10 Mart 2012.
- ^ . 22 Eylül 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2012.
- ^ "Osmanlı Devleti Doğu Afrika'da, azaniansea (İngilizce)". 13 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Mart 2012.
- ^ a b . 3 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2012.
- ^ Tektaş, s. 151
- ^ "The Sultan's Fleet: Seafarers of the Ottoman Empire", Christine Isom-Verhaaren, IB Tauris, Londra (2022), s.138
- ^ "The Sound and the Fury: Christian Perspectives on Ottoman Naval Organization (1590-1620), Phillip Williams, Mediterraneo in armi (secc. XV-XVIII), II, (ed. R. Cancila), Quaderni – Mediterranea-ricerche storiche, n. 4, Palermo (2007), s.562
- ^ "The Cretan War (1645-69), R. C. Anderson, c.3, Sy.2 (Nisan-Haziran, 2010), s.69-80
- ^ "The "Reluctant" Admiral: Damat Halil Pasha and the Ottoman Navy (1595-1598), Evrim Türkçelik, Mediterranea - ricerche storiche - Anno XX - Nisan 2023, s.9-34
- ^ ""History Today" internet sitesi, "Best of Enemies: Europeans in the Ottoman Elite", Tobias Graf, 2 Ocak 2018". 5 Kasım 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Kasım 2023.
- ^ "Osmanlı Kronikleri Işığında Kaptan-ı Derya Halil Paşa'nın Akdeniz Seferleri (1609-1623), Mikail Acıpınar, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXVIII/1, 2013, s.5-35
- ^ "Osmanlı Tarih Yazarlarına Göre Sultan I. Ahmed Devri Deniz Muharebeleri (1603-1617)", Dr. Ali Sinan Bilgili, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, sy.26, Erzurum (2004), s.235-246
- ^ Naima Mustafa Efendi, (H.1281-1283) Tarih-i Naima, İstanbul c.2 s.123 (Osmanlıca)
- ^ "Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi - Kanunî'nin Ölümünden İkinci Viyana Kuşatmasına Kadar Olan Devre (1566-1683), ATASE Yayınları, Ankara (1981), s.490
- ^ "Osmanlı Tarihi", Joseph von Hammer, cilt 9, s. 50-51
- ^ Azovskoye Sideniye", A. Yu. Tihonov, Voprosı İstorii (Rusça), VIII, 1970, s.102
- ^ "Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan (Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâri’l-Bihâr)", Kâtip Çelebi, (haz. İdris Bostan), Kabalcı Yayınevi, İstanbul (2007), s.134
- ^ "Azak Kalesi’nin İşgali ve İstirdadı (1637-1642)", Ümran Karadeniz & Alpay Bizbirlik, Akademik Bakış, C.14, Sy.27, Ankara (2020), s.15
- ^ "Catch and Release: Piracy, Slavery, and Law in the Early Modern Ottoman Mediterranean", Joshua Michael Whites, University of Michigan (2012), 124-125
- ^ "Venice, Austria and the Turks in the 17th Century", K. Setton, American Philosophical Society (1991) — , s.146
- ^ 17. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Donanmasının Yönetim Sorunu: Kaptan-ı Deryalık Gailesi", Mehmet Yaşar Ertaş, Türk Denizcilik Tarihi-Bildiriler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara (2014), s.211
- ^ "Kadırga'dan Kalyon'a - XVII. Yüzyılın İknci Yarısında Osmanlı Gemi Tekonoljisi'nin Değişimi", İdris Bostan, Osmanlı Araştırmaları XXIV, İstanbul (2004), s.71-79
- ^ "Naval wars in the Levant 1559-1853", R.C. Anderson (2005 orj.1952), Liverpool:Liverpool University Press ve Martino s. 161
- ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, (2011), (Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım, XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna kadar), 6. Basım, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 414-418.
- ^ "Büyük Osmanlı Tarihi", Joseph von Hammer, cilt 11, s.26-27
- ^ "Venice, Austria, and the Turks in the Seventeenth Century, Volume 192" Kenneth Meyer Setton, American Philosophical Society (1991), s. 190-191
- ^ "Zübde-i Vekaiyât", Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Haz. Abdülkadir Özcan, Türk Tarih Kurumu, Ankara (1995), s.131
- ^ "Fransızların 1681 Sakız Saldırısında Verdikleri Zarar Karşılığında XIV. Louis Tarafından IV. Mehmet'e Gönderilen Tarziye Hediyeleri", Fatma Açıkgöz, Sosyal Bilimler Dergisi, c.1, s.63
- ^ "Kadırga'dan Kalyon'a - XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Gemi Tekonoljisi'nin Değişimi", İdris Bostan, Osmanlı Araştırmaları XXIV, İstanbul (2004), s.80-81
- ^ "The History of the Popes from the Close of the Middle Ages: Volume XXXII", Ludwig von Pastor, Kegan Paul and Co. (1891), s.200
- ^ "Osmanlı Deniz Harp Tarihi", Afif Büyüktuğrul, Deniz Basımevi, İstanbul (1970), s.135-136
- ^ Özdek, Cilt III, s. 668
- ^ "Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi - Prut Seferi", ATASE Yayınları, Ankara (1981), s.141
- ^ "Prut Seferi ve Barışı", Akdes Nimet Kurat, c.2, s.577
- ^ "Naval wars in the Levant, 1559-1853", R.C. Anderson, Princeton University Press (1952), s.242
- ^ "18. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Ege (Adalar) Denizi ve Doğu Akdeniz'e Yönelik Güvenlik Parametreleri", Yusuf Alperen Aydın, Osmanlı Araştırmaları/The Journal of Ottoman Studies, XLV (2015), s. 164-165
- ^ "1724-1727 İran Seferleri Sırasında Askerî Hazırlıklar ve Aksaklıklar", Mehmet Zahit Yıldırım, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, c.4, sy.1, s.150-152
- ^ "Osmanlı Donanması (1572-1923), Daniel Panzac, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul (2018), s.188-189
- ^ "Osmanlı Denizciliği (1700-1770), Yusuf Alperen Aydın, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul (2007), s.51-57
- ^ "18.Yüzyıl Osmanlı Donanmasında Kaptan Paşalık", Mehmet Taş, Social Sciences Studies Journal (2019), s.1980
- ^ "Malta’ya Kaçırılan Osmanlı Gemisi Bağlamında Osmanlı-Fransız İlişkileri", Kadriye Topal Doğan, Mediterranean Journal of Humanities, c.13, s.265-275
- ^ "From Height to Crisis: The last half century of Nizâm-ı Kadîm and Ottoman Society as Seen by the Gazette de France, 1740-1787", Sébastien Flynn, s.137-146
- ^ "Osmanlı Denizciliği (1700-1770), Yusuf Alperen Aydın, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul (2007), s.115-116
- ^ "Osmanlı Donanması (1572-1923), Daniel Panzac, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul (2018), s.198
- ^ "Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (1683-1793)", ATASE Yayınları, Ankara (1982), s.256
- ^ "1770 Çeşme Deniz Savaşı: 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşları", Ali Rıza İşipek ve Oğuz Aydemir, Denizler Kitabevi (2006), .
- ^ "The Russian occupations of Beirut, 1772–74", Journal of the Royal Central Asian Society, sy.42, c.3–4 (1955), s.275–86
- ^ "Naval wars in the Levant, 1559-1853", R.C. Anderson, Princeton University Press (1952), s.305-306
- ^ a b c d e f . 26 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2012.
- ^ "İTÜ, Tarihçe". 25 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 2 Ekim 2020.
- ^ Kuru Havuzlar, Veli Akçaoğlu & Sunay Akçaoğlu[]
- ^ "Çanakkale Antlaşması, Britannica.com (İngilizce)". 22 Nisan 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 21 Nisan 2012.
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 801 - 803, 806
- ^ a b (PDF). 14 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2012.
- ^ (PDF). 16 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2012.
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 806 - 807
- ^ a b c "Mahmudiye Kalyonu, DzKK". 18 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Temmuz 2012.
- ^ Hacer Bulgurcuoğlu, Türk Deniz Harp Tarihinde İz Bırakan Gemiler, Olaylar ve Şahıslar, Sayı 8 (2007), Pîrî Reis Araştırma Merkezi Yayını, .
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 818
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 819
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 821
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 825
- ^ Celâleddin Paşa, s. 54
- ^ Ortaylı, s. 84
- ^ Özdek, Cilt IV, s. 847
- ^ . 22 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Nisan 2012.
- ^ Gardiner, s. 309
- ^ Kössler, s. 84
- ^ Güleryüz, s. 149
- ^ Güleryüz, s. 149 - 150
- ^ Kössler, s. 285
- ^ a b c d e f g "Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt XXIV, Kasım 2008 (Sayı 72), atam.gov". 10 Aralık 2011 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 6 Mayıs 2012.
- ^ Gröner, s. 14
- ^ a b Von Strempel'in Alman Dışişleri Bakanlığı'na 347 numaralı ve 17.12.1910 tarihli askeri raporu
- ^ Özçelik, s. 27
- ^ . 29 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2012.
- ^ a b c (PDF). 13 Mart 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2012.
- ^ Hall, s. 15
- ^ a b Hall, s. 19
- ^ Donbaloğlu, s. 46
- ^ Donbaloğlu, s. 40
- ^ Donbaloğlu, s. 41
- ^ Donbaloğlu, s. 44
- ^ a b c d e f g Donbaloğlu, s. 61 - 63
- ^ Donbaloğlu, s. 68
- ^ a b c d e Donbaloğlu, s. 69
- ^ Donbaloğlu, s. 71
- ^ a b c d Donbaloğlu, s. 73
- ^ Donbaloğlu, s. 75
- ^ Donbaloğlu, s. 77
- ^ Donbaloğlu, s. 78
- ^ Donbaloğlu, s. 79
- ^ Donbaloğlu, s. 81 - 82
- ^ Donbaloğlu, s. 84 - 85
- ^ Donbaloğlu, s. 82 - 83
- ^ a b Donbaloğlu, s. 83
- ^ a b c d Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912-1913, Edward J. Erickson 25 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (İngilizce)
- ^ Donbaloğlu, s. 85 - 86
- ^ a b Donbaloğlu, s. 86
- ^ Donbaloğlu, s. 87
- ^ Donbaloğlu, s. 88
- ^ a b Donbaloğlu, s. 89
- ^ a b c d e Donbaloğlu, s. 90
- ^ a b Donbaloğlu, s. 91
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 92
- ^ Donbaloğlu, s. 93
- ^ Donbaloğlu, s. 94
- ^ a b Donbaloğlu, s. 95
- ^ a b Donbaloğlu, s. 96
- ^ Donbaloğlu, s. 104 - 105
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 97
- ^ a b Donbaloğlu, s. 98
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 99
- ^ "Hamidiye Kruvazörünün Akın Harekatı, DzKK". 17 Ocak 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Temmuz 2012.
- ^ a b Donbaloğlu, s. 100
- ^ Donbaloğlu, s. 102 - 106
- ^ Donbaloğlu, s. 104
- ^ a b Donbaloğlu, s. 108
- ^ Donbaloğlu, s. 109
- ^ a b Donbaloğlu, s. 110
- ^ a b Donbaloğlu, s. 111
- ^ Donbaloğlu, s. 111 - 112
- ^ Donbaloğlu, s. 112 - 113
- ^ Donbaloğlu, s. 113 - 114
- ^ a b c d Donbaloğlu, s. 116 - 117
- ^ Donbaloğlu, s. 118 - 119
- ^ a b Donbaloğlu, s. 120
- ^ a b Donbaloğlu, s. 123 - 124
- ^ a b c d Donbaloğlu, s. 124
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 125
- ^ 20. Yüzyıl Ansiklopedisi (1990), Tercüman Yayınları, s. 72
- ^ a b Donbaloğlu, s. 126
- ^ Donbaloğlu, s. 127
- ^ Donbaloğlu, s. 128
- ^ Donbaloğlu, s. 128 - 129
- ^ a b Donbaloğlu, s. 129
- ^ a b Donbaloğlu, s. 130
- ^ Donbaloğlu, s. 131
- ^ Donbaloğlu, s. 132
- ^ Donbaloğlu, s. 133
- ^ a b Donbaloğlu, s. 134
- ^ Osmanlı Devleti ve I. Dünya Savaşı 27 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Hacettepe Üniversitesi.
- ^ a b c d Donbaloğlu, s. 135
- ^ Donbaloğlu, s. 136
- ^ a b Donbaloğlu, s. 137
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 138
- ^ a b Donbaloğlu, s. 139
- ^ Donbaloğlu, s. 140
- ^ a b Donbaloğlu, s. 141
- ^ a b c d Donbaloğlu, s. 142
- ^ Donbaloğlu, s. 143
- ^ a b Donbaloğlu, s. 144
- ^ a b Donbaloğlu, s. 145
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 146
- ^ a b Donbaloğlu, s. 147
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 148
- ^ Donbaloğlu, s. 149
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 150
- ^ a b Donbaloğlu, s. 151
- ^ a b c Donbaloğlu, s. 153
- ^ a b Donbaloğlu, s. 154
- ^ Donbaloğlu, s. 155
- ^ Donbaloğlu, s. 157
- ^ Donbaloğlu, s. 166
- ^
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Osmanli donanmasi Osmanlica دونانمای همایون Donanma yi Humayun Osmanli Devleti nin askeri deniz gucu XIV yuzyilda kuruldu Osmanli Devleti 1323 yilinda Karamursel i fethederek denize ulasti Kara Mursel komutasinda ilk donanma olusturuldu ve Kocaeli nde yapilan savaslarda denizden destek saglandi 1327 yilinda Karamursel de ilk Osmanli tersanesi kuruldu ve boylece deniz gucunun kurumsallasma calismalari basladi Osmanli donanmasinda hiyerarsik sisteme gecildi ilk Derya Beyi Donanma Komutani Kara Mursel Bey oldu 1337 yilinda Kocaeli ele gecirildi boylece 1353 yilinda gerceklesecek olan Rumeli ye gecisin onu acildi Bundan sonra donanmanin merkezi sirasiyla Izmit Gelibolu ve son olarak da Istanbul oldu Istanbul un Fethi nde II Mehmed donanmadan yararlandi Karadeniz de ve Akdeniz de etkisi artan Osmanli donanmasi Misir Seferi nde Osmanli kuvvetlerine lojistik destek sagladi 1538 yilinda Preveze Deniz Muharebesi kazanildi Bundan sonra Cerbe Deniz Muharebesi de kazanildi Malta kusatildi ancak bir sey elde edilemedi Osmanli donanmasini buyutmek icin bircok tersane kuruldu ihtiyac duyulan malzemeler Kocaeli den Biga dan Samsun dan Kastamonu ndan ve Aydin dan getiriliyordu Kaptan i Deryalara gelenek olarak Cezayir beylerbeyligi verilirdi Tersane i Amire nin bulundugu Kasimpasa nin inzibat sorumlusu donanma idi Gelibolu Akdeniz adalari ve Izmir in bazi yerleri Osmanli kaptanlarina dirlik olarak verilirdi 16 yuzyilda Hint Okyanusu nda Portekiz Kralligi na karsi Hadim Suleyman Pasa ve Piri Reis komutasinda seferler duzenlendiyse de Portekiz donanmasi ustun geldi ve Piri Reis idam edildi Inebahti Muharebesi nden sonra agir kayiplar veren Osmanli donanmasi kayiplarini telafi etmeyi basardi Osmanli Devleti duraklama doneminden itibaren deniz ticaretinde Avrupali devletlerden geri kaldi XVIII yuzyilda Mezamorta Huseyin Pasa nin girisimleri ile donanmada reform yapildi Fakat denizlerde ciddi bir ustunluk saglanamadi 1773 yilinda Cezayirli Gazi Hasan Pasa nin Kaptan i derya olmasiyla Bahriye Mektebi acildi burada modern egitim verilmeye baslandi ve 1776 yilinda Tersane i Amire nin yakinlarinda ikinci Bahriye Mektebi olarak Hendesehane i Bahri acildi 19 yuzyilda Osmanli Devleti Fransa nin Misir Seferi nde Birlesik Krallik donanmasindan yardim aldi Bundan sonra III Selim in reformlarini devam ettiren II Mahmud devrinde donanma 1827 yilinda Navarin de imha edildi II Mahmud doneminde Amerikali muhendislerin yardimlariyla reformlar devam etti Osmanli tersanelerine modern deniz sanayi girdi ve donemin en buyuk savas gemisi unvanini elinde tutan Mahmudiye de o donemde denize indirildi II Mahmud un olumunden sonra bu muhendisler Istanbul u terk etmek zorunda birakildi tahta cikan Abdulmecid doneminde 1840 yilinda Bahriye meclisi kuruldu ve modern donanma calismalari devam etti Ilk denizcilik sirketi Sirket i Hayriye de bu donemde kurulmustu Abdulaziz doneminde ise 1867 yilinda Bahriye Nazirligi kuruldu Abdulaziz doneminde devam eden reformlar ile yabanci ulkelerden cok sayida modern savas gemisi satin alindi 1878 den itibaren II Abdulhamid in guvensizligi sonucu donanma Halic te terk edildi ve denize acilmadi 1897 Osmanli Yunan Savasi nda Osmanli donanmasi kendini gosteremedi 1909 yilinda Donanma Cemiyeti nin cabalari ile modern donanma calismalari halkin bagislariyla devam etti Bu cemiyetin cabalari ile cok sayida modern savas gemisi satin alindi Alman subaylardan olusan bir heyet ile reform calismalari canlandi Trablusgarp Savasi nda ve Balkan Savaslari nda Osmanli donanmasi etkinlik gosterdi fakat I Dunya Savasi nda Ege Denizi nde sinirli faaliyet gostermek zorunda kalan donanma Canakkale Deniz Savaslari nda basarili oldu I Dunya Savasi nin ardindan donanma Marmara Denizi nde Itilaf kuvvetlerinin kontrolu altina girdi Osmanli oncesi donemAnadolu Selcuklu Devleti sonrasi Anadolu Beylikleri 1071 yilinda yapilan Malazgirt Muharebesi nden beri Anadolu ya yerlesmekte olan Selcuklu Devleti 1081 yilinda Ege ye ve Marmara ya ulasmisti Bizanslilar dan ve Cenevizliler den ogrenilen tekniklerle ilk donanma calismalarina baslandi Caka Bey Istanbul da esir oldugu surecte bu teknikleri ogrendi III Nikiforos un olumu uzerine tahta cikan yeni Bizans imparatoru I Aleksios Caka Bey i serbest birakti ya da Caka Bey kacti Bunun uzerine Izmir de Caka Beyligi kuruldu Burada bilinen ilk Turk donanmasi kuruldu 1089 da Midilli ve 1090 da Sakiz ele gecirildi Iznik te Ebulkasim yeni bir donanma insasina basladiysa da Bizans in mudahalesi ile gemiler yakildi Anadolu Selcuklu Devleti doneminde ticaret guvenligini saglamak icin denizcilige agirlik verildi 1207 yilinda liman kenti olan Antalya ele gecirildi Sinop ta tersane kuruldu I Izzeddin Keykavus 1214 te Kibris Kralligi ve 1216 da Venedik ile ticaret anlasmasi imzaladi Misir ile deniz ticareti vardi bu doneme denk gelen Hacli Seferleri Selcuklu ticaretini olumsuz etkiliyordu Antalya kaybedilince Selcuklular 1216 da sehri geri aldi 1220 de tahta cikan I Alaeddin Keykubad o donemde Kalonoros olarak bilinen Alanya yi fethetti ve Alaiye adini verdi Alanya da tersane kuruldu bu tersane ilk organize tersane olarak gorulmektedir 1225 yilina kadar Alanya ile Silifke arasindaki bircok kiyi kalesi ele gecirildi Ayrica Keykubad 1224 yilinda Husameddin Coban komutasinda bir Karadeniz donanmasi hazirlatti ve sefere cikildi Kirim in Sudak kenti ele gecirildi Sudak taki Selcuklu hakimiyetinin ne kadar surdugu bilinmemekle beraber 1239 da Mogol istilalari na kadar Selcuklu hakimiyetinde kaldigi tahmin ediliyor Keykubad in olumunden sonra tahta cikan II Giyaseddin Keyhusrev doneminde Mogol istilalari basladi ve Kosedag Muharebesi ile devlet zayifladi aralarinda Sinop un da bulundugu bircok Karadeniz bolgesi Trabzon Imparatorlugu tarafindan ele gecirildi ancak 1266 da Sinop geri alindi Kosedag Muharebesi nden itibaren Anadolu Selcuklu Devleti Mogollara bagli hale geldi Ozellikle Bati Anadolu da bircok uc beyligi kuruldu bu beyliklerden bazilari denizcilikle ilgilendi Denizci beyliklerden bazilari Karesiogullari Aydinogullari Menteseogullari ve Saruhanogullari idi Bu beyliklere ait deniz kuvvetleri Ege de akinlar yapti Karesiogullari Beyligi kurdugu tersanede gemiler insa etmekte idi Aydinoglu Gazi Umur Bey Ege Denizi nde bircok basari elde etti ve Canakkale Bogazi ile Rodos arasinda kesin bir hakimiyet kurdu XIV yuzyilda Osmanli Beyligi genislemeye basladi zamanla bu beylikler hakimiyet altina alindi ve Osmanli donanmasinin temelleri atildi Kurulus donemi 1320 1416 Denizlere acilis 1320 1337 1480 lerde Osmanli savas gemisi Konrad Grunenberg cizimi Umur Bey 1256 dan beri Mogol Ilhanlilarin isgalindeki Anadolu da bu baskidan uzakta goreli ozerk olarak Bati Anadolu da kurulan uc beyliklerinden denizcilikle de istigal eden Karesiogullari Aydinogullari Menteseogullari ve Saruhanogullari nin aksine Osmanogullari Beyligi nin kuruldugu donemde denize cikisi yoktu Bu surec Orhan Bey in onderliginde 1320 lerin basinda basladi ve hareket noktasi Yenisehir olmak uzere Orhan Bey Gemlik Korfezi Akca Koca Izmit Korfezi ve Konur Alp Karadeniz yonunde ilerlediler Esas hedef bolgenin en buyuk kenti Bursa nin Dogu Roma Imparatorlugu ndan alinmasi oncesinde bu kentin deniz baglantilarini her yonden koparmakti Bu cercevede Osman Gazi oglu Orhan Bey i Mudanya Kara Timurtas Pasa yi da Gemlik uzerine gonderdi ve Osmanlilarin ilk Kaptan i deryasi Kara Mursel Bey de filosuyla denizden Orhan Bey e destek sagladi Nitekim Kara Mursel Bey in bugun kendi adini tasiyan Karamursel kasabasinda Karesi Beyligi nden getirttigi iscilerle 1320 yilinda insa ettirdigiKaramursel kayigi denilen suratli uzun ve hafif tekneler denizden sevkiyat baglaminda kusatmada buyuk bir rol oynadi ve 1321 de Mudanya nin ele gecirilmesiyle Osmanlilar Marmara Denizi ne acildilar Gemlik in de ele gecirilmesiyle kusatma altindaki Bursa cevresindeki abluka daha da sikilastirilmis oldu ve bu onemli Dogu Roma kenti 1326 da Osmanlilarin eline gecti 1323 yilinda ise Konur Alp in Akcakoca yi ele gecirmesiyle Osmanlilar ilk kez Karadeniz e kiyidas oldular Osmanlilarin ilk denizasiri seferi ise 1324 yilinda icra edildi ve Inonu Beyi diger adiyla Emir Ali Bey keza karamursel kayigindan olusan hafif bir filoyla Kalolimnoz adasini ele gecirerek Osmanlilara Dogu Roma gemilerini gozetleme olanagi saglayan bir us kazandirdi adanin ismi de Emir Ali Bey e atifla Emir Ali adasi Imrali olarak adlandirildi 1320 yilinda Karamursel de kurulan ilk tersaneyi 1337 de Dogu Roma dan alinan Izmit ve 1345 te Karesiogullari ndan alinan Edincik izledi ve Lala Sahin Pasa gemi insa faaliyetleri acisindan kaydadeger bir rol ustlendi Karesi topraklarinin ilhakiyla Karabiga haric Marmara Denizi nin tum guney kiyilari Osmanlilarin eline gecti Kuzeyde ise 1338 itibariyla Sile Uskudar arasi Karadeniz Eregli ve Amasra haricinde Dogu Roma topragi kalmamisti Hatta kurulus asamasindaki Osmanli donanmasi Marmara Denizi nde taarruz kabiliyetine ulasmis ve 1337 yilinda Izmit Kusatmasi sirasinda buraya yardim gelmesini engellemek amaciyla 36 gemiyle Istanbul un guney kiyilarina yagma amacli cikarma yapmisti Avrupa ya gecis ve yerlesme 1346 1387 Osmanlilarin 1352 yilinda Avrupa ya gecislerini ise tarihi bir donum noktasi olarak nitelendirmek mumkundur Bu donemde Dogu Roma Imparatorlugu 1204 yilindaki IV Hacli Seferi nden bu yana kudretli bir donanmaya hakim degilken Ege Denizi Karadeniz hattinda en onemli deniz gucleri Venedik ve Ceneviz ile 1310 dan beri Rodos a hakim olan Hospitalier Sovalyeleri idi Karada ise Stefan Dusan onderliginde Balkanlarin batisinda genis topraklari ele geciren Sirp Imparatorlugu Drama ya ulasmis ve Istanbul u tehdit eder hale gelmisti Dolayisiyla 14 yuzyilda tum mucadele ve ittifaklar bu Hristiyan gucler ile Osmanli Karesi Aydin ve Saruhan beylikleri arasinda sekilleniyordu 1334 Eylul unde Edremit 13 Mayis 1344 te Halkidiki Nisan 1347 de Gokceada onlerindeki carpismalarda Hacli filolari Turk filolarini Karesi Saruhan ve Aydin yenilgiye ugratirken ozellikle Aydin Beyi Umur Bey Ege Denizi nde buyuk basarilar kazandi ve Dogu Roma yla ittifak halinde Rumeli de zaferlere ulasti Osmanli denizcilerinin uzun yillar Umur Bey in basi icin yemin etmeleri erken donem Osmanli donanmasinda Aydinogullari etkisine isaret etmektedir Baslangicta surekli savas seklindeki Osmanli Dogu Roma iliskileri Orhan Gazi doneminde once barisa 1346 yilinda ise ittifaka donustu 1346 yilinda Bizans Ic Savasi sirasinda kurulan Osmanli Dogu Roma ittifaki cercevesinde Imparator VI Ioannis in kizi Theodora yla Silivri de evlenen Orhan Gazi buraya 30 gemiyle geldi Ittifak cercevesinde Osmanli savascilari Dogu Roma Imparatorlugu nu Sirp tehdidine karsi korumak amaciyla 1348 de muhtemelen Aydinogullari gemileriyle ve 1352 de Rumeli ye gecti ve 1352 Ekim inde Dimetoka Muharebesi nda birlesik Sirp Bulgar Dogu Roma asi ordusunu buyuk bir yenilgiye ugratarak Sirp tehlikesini Dogu Roma lehine bertaraf etti Bu yardima karsilik Dogu Roma Imparatorlugu nun verdigi Cimpe Kalesi Osmanlilarin Avrupa topraklarindaki ilk ussu ve koprubasi oldu Suleyman Pasa nin 2 000 3 000 kisiyle Kemer Limani ndan Kozludere ye asker cikararak Bolayir i ardindan 1354 te Gelibolu nu ele gecirmesinin ardindan I Murad in Lala Sahin Pasa ya verdigi 1362 yilinda fermanla nin kurulmasi ve cektiri tarzi gemilerin insasina baslanmasi Osmanlilarin Marmara Denizi ne yerlesmelerinin en onemli asamalarindan birini teskil etti Gelibolu da kurulan kislada Pencik Kanunu cercevesinde devsirilen Hristiyan cocuklari yerlestirilerek bahriye azablari adiyla denizci askerler yetistirilmeye baslandi Ayni donemde Osmanli tarihindeki en onemli gelismelerden birini de Ceneviz le ittifak iliskisinin kurulmasi teskil etti Ceneviz ile Venedik Dogu Roma Aragon Ittifaki arasinda baslayan ittifaki arasinda 1350 yilinda baslayan savas sirasinda Orhan Gazi Pera yi savunmak icin Istanbul Bogazi na 60 kadirgalik buyuk bir donanmayla gelen Amiral yla temasa gecti 12 Kasim 1351 ve 1352 yilinda imzalanan Osmanlilarin ilk kapitulasyon anlasmasini teskil eden ahidname uyarinca Osmanlilar Uskudar dan 9 Turk gemisine ilaveten Ceneviz gemileriyle Pera ya 1 000 okcu gecirdiler Istanbul un Fethine kadar Osmanli askerleri defalarca Ceneviz gemileriyle Avrupa yakasina tasindi Osmanlilar Ceneviz donanmasina erzak saglarken un yuklemek uzere otuz kadirganin da Osmanli karasularindan gecmesine izin verdi Ceneviz donanmasinin nde Muttefik Donanmayi maglup etmesinin 13 Subat 1352 ardindan 6 Mayis 1352 de Ceneviz ile Dogu Roma Imparatorlugu arasinda imzalanan Osmanlilarin da dahil oldugu antlasmayla Pera da Ceneviz hakimiyetinin devam ettigi Imparator VI Ioannis tarafindan teyid edildi Osmanlilarin gerek Trakya ya yerlesmeleri gerek Istanbul Bogazi nin karsisinda tehdit unsuru olmalari 1354 ten beri es imparator VI Ioannis olmaksizin ulkeyi idare eden Imparator V Ioannis i 1355 te Papa VI Innocentius tan bir Hacli seferi icin basvuruya yoneltti Venedik gemileriyle tasinan Venedik Ceneviz Ingiliz askerleri ve Rodos Sovalyelerinin 1359 da icra ettikleri Osmanlilarin kara kuvvetleri karsisinda buyuk bir yenilgiye ugradi Osmanlilar uzerinde ikinci Hacli Seferi ise 1366 da duzenlendi Papa V Urbanus un tesvik ettigi ve Savoy Kontu VI Amadeo nun onculuk ettigi seferde Hacli donanmasi 26 Agustos 1366 da Gelibolu yu isgal ederek 14 Haziran 1367 de Dogu Roma ya teslim ettiyse de Andronikos un 1376 da yeniden baslattigi ayaklanmayi destekleyen I Murad ayni yil imzalanan anlasmayla bu destegine karsilik Gelibolu nun Osmanlilara iadesini sagladi I Murad 1366 1372 arasindaki Osmanli Bizans Savasi sirasinda da kendisi karadan Edincik Derya Beyi komutasindaki Osmanli donanmasinin Osmanli gemileri 1366 da Gelibolu nun kaybi sorasinda Edincik siginmislardi denizden taarruzuyla Marmara nin guneyindeki son Dogu Roma kalesi Karabiga yi ele gecirmeyi basardi Bu sekilde Haclilarin tum cabalarina ragmen Osmanlilarin Marmara Denizi kiyilarinin buyuk bolumune yerlesmeleri tamamlanmis oldu Bununla birlikte kurulus asamasindaki Osmanli donanmasi donemin buyuk guclerine karsi mucadele edebilecek duzeyde degildi 1383 yilinda ise Osmanli filosu ilk kez Ege Denizi ne cikti komutasindaki donanma Kavala yi denizden sikistirirken bu kentin Osmanlilarin eline gecmesine yardimci oldu Gelibolu tersanesi Istanbul kusatmalari ve Ege ye cikis 1390 1416 Nigbolu Muharebesi 1396 Hacli ordusunun kilic artiklarinin Hacli donanmasina ulasma cabasi 1362 de kurulduktan sonra 1366 da Hacli isgalinden sonra yikima ugramis Gelibolu nun 1376 da iadesinden sonra da bir sure atil kalmaya devam etmisti Yildirim Beyazit tarafindan 1390 da yeniden kurulan tersane Osmanli donanmasindaki yeni bir atilimi teskil etti Saruca Bey in Gelibolu Muhafizi ve Sancakbeyi olarak tayininden sonra harap vaziyetteki hisarin yerine yeni bir kale insa edildi Liman da temizlenerek girisine iki savunma kulesi yapildi ve uc sira zincir cekildi ayrica kadirgalari alacak sekilde genisletildi Karamursel ve Edincik teki tersaneler de buraya tasindi ve yeni bir gemi insa onarim havuzu insa edildi Butun bu insa faaliyetleri 1401 de tamamlanirken sozkonusu donemde Osmanli donanmasi yaklasik 60 kucuk cektiriden olusuyordu 1390 yilindaki bir diger onemli gelisme ise Yildirim Beyazit in Anadolu seferiyle Saruhan Aydin Mentese ve Teke beyliklerini ilhak etmesiydi Bu sekilde Osmanli Devleti nin kiyilari Edremit Korfezi nden Haclilarin elindeki Izmir haric Antalya Korfezi ne kadar genisledi 14 yuzyilin ikinci yarisinda denizcilik faaliyetleri yavaslayan Ege beyliklerinin denizcileri Osmanli bayragi altina girdilerse de 1390 sonbaharinda Sakiz a 1391 de ise Egriboz ve Attika kiyilarina yonelik akinlar haricinde Ege Denizi nde kaydadeger bir donanma faaliyeti gozlenmedi Ilhak edilen Anadolu beylerine kucak acan Candarogullari Beyligi uzerine 1391 yilinda acilan sefer cercevesinde Osmanlilarin bir filosu ilk kez Karadeniz e cikarak 1392 de Sinop a hucum etti 1393 yilinda ise Canik beyliklerinin Osmanli egemenligini kabul etmeleriyle Osmanli kiyilari Amasra haric Trabzon Imparatorlugu sinirlarina ulasti Yildirim Beyazit in insa ettirdigi Anadolu Hisari Yildirim Beyazit in 1394 1396 arasindaki Konstantinopolis Kusatmasi nda Osmanli donanmasi ilk kez faal rol oynadi Buna mukabil Dogu Roma Imparatorlugu nun Hacli Seferi cagrisina uyan Venedik in komutasinda 12 parcalik filosuna Fransa Ceneviz Rodos ve Kibris gemilerinin de katilmasiyla 44 parcaya ulasan Hacli donanmasi 1396 yazinda Marmara Denizi ne girerken Gelibolu daki Osmanli donanmasi limana cekilerek savunma pozisyonu almakla yetindi Karadeniz e cikan Hacli donanmasi Tuna deltasi onune demirledi ve Nigbolu Muharebesi nde 28 Eylul 1396 Osmanli ordusu onunde buyuk bir yenilgiye ugrayan Hacli ordusunun kilic artiklarini toplayarak Ege Denizi ne geri dondu Osmanli donanmasi bu Hacli donanmasinin bolgeden ayrilmasinin ardindan Ege Denizi nde bazi akin faaliyetleri yuruturken Osmanli ordusunun Tesalya ve Argos u ele gecirmesiyle Osmanli kiyilari Ege nin bati kiyilarina genisledi 1394 1398 Yildirim Beyazit in 1397 de Konstantinopolis i tekrar kusattiginda 60 parcalik Osmanli donanmasi da 1399 dan itibaren ablukaya katildi Dogu Roma Imparatorlugu nun Hacli Seferi cagrisina uyan 14 gemilik Fransiz Ceneviz donanmasi yardima geldiyse de Boucciaut komutasindaki Fransiz filosu Gelibolu onlerinde Bozcaada ya cekildi Osmanlilarin denizdeki bu ilk basarisinin ardindan Venedik ve Rodos gemilerinin gelisiyle toparlanan Hacli donanmasi yeniden taarruza gecip Osmanli donanmasini Izmit e cekilmeye mecbur ederek Konstantinopolis e yardim ulastirmayi basardi Ankara Muharebesi nde 1402 Osmanlilarin yenilgisi Osmanli donanmasi icin de bir darbe oldu Suleyman Celebi 1403 yilinda Dogu Roma Imparatorlugu ve muttefikleriyle imzaladigi Gelibolu Antlasmasi yla Osmanli donanmasinin Ege Denizi ne cikmamasi ve Istanbul Bogazi na girmemesi kosullarini kabul etti Osmanlilar ayrica Anadolu beyliklerinin yeniden bagimsizliklarini kazanmasiyla Yildirim Beyazit doneminde ele gecirdikleri Ege ve Karadeniz kiyilarinin bir bolumunu de kaybetmislerdi Serpilme donemi 1422 1495 II Murad doneminde ise Osmanli donanmasi Venedik e ustunluk sagladi 1430 da Selanik kusatma altinda iken Venedik donanmasi Canakkale onlerine geldi yapilan deniz muharebesini Osmanli donanmasi kazandi ve bundan sonra Selanik ele gecirildi 1451 yilinda tahta gecen II Mehmed Istanbul un Fethi icin hazirliklara basladi Bu hazirliklarda Osmanli donanmasi guclendirildi Yuz elli parcadan olusan Bazi Rum tarihcilere gore dort yuzden fazla bir Osmanli donanmasi hazirlanmisti Fatih kusatmada donanmadan yararlandi 21 Nisan i 22 Nisan a baglayan gece birkac Osmanli gemisi karadan yurutulerek Halic e indirildi Istanbul fethedildikten sonra II Mehmed 1455 yilinda Tersane i Amire yi kurdu ve Osmanli donanmasinin yeni merkezi Istanbul oldu 1499 1503 Osmanli Venedik Savasi Sapienza Muharebesi Yukselme donemine girildiginde Osmanli Devleti nin birden fazla tersanesi bulunuyordu II Mehmed doneminde denizlerde bircok sefer yapildi Trabzon Amasra alindi 1463 te 16 yil surecek Osmanli Venedik Savasi basladi Gelibolu da yapilan gemiler ile Ege de birkac bolge ve Gedik Ahmet Pasa komutasinda Karadeniz in kuzeyi kontrol altina alindi 1479 da Osmanli donanmasi Iyonya Denizi ndeki bircok adayi ele gecirdi 1480 yilinda Otranto Gedik Ahmet Pasa komutasindaki donanma tarafindan zaptedildi bu adanin zaptedilmesindeki amacin Venedik i Adriyatik e hapsetmek oldugu tahmin edilmektedir Fakat Cem Sultan sorunu sebebiyle Otranto unutuldu Buyuk Reisler donemi ve zirve 1495 1587 II Bayezid doneminde Osmanli donanmasi gelisimini surdurdu Endulus teki Muslumanlara verilen destek icin Kemal Reis komutasindaki Osmanli donanmasi Akdeniz in batisina acildi ve Ispanyol donanmasina ustunluk sagladi 1499 yilinda Venedik ile baslayan savas Osmanli ustunlugu ile sona erdi 1512 yilinda Osmanli tahtina I Selim gecti Memluk Devleti ile olan savaslarinda donanmadan lojistik destek aldi Misir in fethi ile Baharat yolu nun Akdeniz cikis noktasi tam kontrol altina alindi 1513 yilinda Piri Reis cizdigi dunya haritasini padisaha sundu I Selim Misir in ve Suriye nin fethinden sonra eldeki tersanelerin yetersiz oldugunu dusunerek Tersane i Amire yi buyuttu ayni anda 130 adet gemi yapabilecek bir kapasiteye eristi Ardindan Suveys te Ruscuk ta Birecik te tersaneler kuruldu nehirler uzerinde kurulan tersaneler ince donanma insa etmekte idi Bu arada Barbaros Hayreddin Pasa Osmanli idaresine katilmisti ve bu da Osmanli denizciligini olumlu etkiledi 1520 yilinda I Selim oldu ve tahta I Suleyman gecti Belgrad in ele gecirilmesi icin kara ordusunda hazirliklar yapilirken Tuna Nehri nde ince donanma toplanmakta idi Sonuc olarak sehir ele gecirildi Ayni yil Piri Reis Kitab i Bahriye adindaki kitabi hazirlamisti Kitapta Akdeniz in bircok detayli haritasi bulunmaktadir 1522 yilinda Rodos adasi kusatildi kusatmaya Kurdoglu Muslihiddin Reis komutasindaki 400 gemiden olusan Osmanli donanmasi destek verdi ada ele gecirildi 1528 yilinda Piri Reis cizdigi ikinci dunya haritasini padisaha verdi 1533 34 yilinda Barbaros Hayreddin Pasa Istanbul a geldi ve kaptan i derya ilan edildi Osmanli donanmasi daha da guclendirildi 1538 yilinda Barbaros Andrea Doria komutasindaki sayica cok ustun hacli donanmasi ile Preveze aciklarina karsilasti ve hacli donanmasini yendi hic gemi kaybi olmayan Osmanli donanmasi cok sayida hacli savas gemisini batirdi Osmanli donanmasinin bu buyuk zaferinden sonra Osmanli Devleti Akdeniz in hakim gucu olarak gorulmeye baslandi Osmanli Donanmasi 1543 te Toulon limaninda Matrakci Nasuh un minyaturu Trablus Kusatmasi 1543 yilinda Fransa nin yardim talebi uzerine Barbaros Hayreddin komutasinda 100 ila 160 arasinda savas gemisinden olustugu tahmin edilen donanma sefere cikti Osmanli askerleri Fransizlar tarafindan torenle karsilandi ve 20 Agustos 1543 tarihinde Nice ele gecirildi Fransiz Osmanli askeri is birliginde Barbaros Fransiz donanmasinin eksiklerinden cok defa sitem ediyordu barut ficilari zannettigi ficilar aslinda sarapla dolu idi Toulon limani gecici sureligine Barbaros un emrine verildi bolgedeki kiliseler camiye cevrildi Osmanli parasi gecerli kilindi ve Osmanli askerlerinin ikameti saglandi 1544 yilinda I Francois V Karl ile baris yapti ve Osmanli deniz destegine ihtiyac kalmadi 1546 yilinda Barbaros Hayreddin oldu Barbaros un olumunden sonra Fransiz Osmanli yardimlasmasi devam etti Fas ile Mostaganem Muharebesi ne kadar devam edecek catismalar basladi Cezayir de Fas saldirilari puskurtuldu Barbaros sonrasi donemde Turgut Reis ile Piyale Pasa Balear Adalari na saldirilarda bulundu ve Korsika ile beraber Trablusgarp kiyilari ele gecirildi 1560 yilinda Kuzey Afrika da Habsburg hakimiyetini pekistirmek icin cok sayida savas gemisinden olusan bir hacli donanmasi olusturuldu Hacli donanmasi Cerbe Adasi ni ablukaya aldi ve kale ele gecirildi fakat Piyale Pasa beklenenden oldukca erken geldi ve 9 Mayis 1560 tarihinde muharebe basladi Muharebede Hacli donanmasi hisar ile Osmanli donanmasi arasinda duzen almisti Osmanli donanmasinin duzeni ise yarim ay seklinde idi Osmanli donanmasi Hacli savas duzenini parcalamayi basardi deniz muharebesi surerken Hacli donanmasi komutani Giovanni Andrea Doria kacti Osmanli donanmasi galip geldi ve Temmuz ayinda Cerbe kalesi de ele gecirildi Kalenin fethinden sonra Ispanyol komutan Don Alvaro de Sande esir alindi 26 veya 27 Eylul 1560 tarihinde Osmanli donanmasi Istanbul a geldi ve sevinc gosterileriyle karsilandi Malta Kusatmasi na katilan Osmanli donanmasiInebahti Deniz Muharebesi I Suleyman saltanatinin son zamanlarinda 1565 yilinda Malta ya Osmanli deniz taarruzu basladi 29 Mart 1565 te yaklasik 180 parcadan olusan Osmanli donanmasi cephane yuklemelerini tamamladi ve denize acildi Osmanli donanmasi Malta ya ulastiginda adada Avrupa nin farkli yerlerinden gelmis askerler ve sovalyeler bulunuyordu Karaya asker cikarildi ve kusatma basladi fakat bir sarapnel parcasi Turgut Reis i basindan yaraladi ve Turgut Reis oldu Saint Elmo kalesi ele gecirildiyse de diger buyuk kaleler ele gecirilemedi St Michaeld ve St Anj kaleleri bu arada Sicilya Kralligi Napoli Kralligi ve Papalik Devleti bir donanma olusturup yardima yollamisti Eylul ayinda Osmanli donanmasi askerlerini toplayarak geri cekildi ve kusatma boylece basarisizlikla sonuclandi Osmanlilar 30 000 kadar asker kaybederken Malta ve muttefikleri ise yaklasik 7 000 kayip vermisti Malta yenilgisinin ardindan 1566 yilinda Ceneviz kontrolundeki Sakiz Adasi Piyale Pasa tarafindan kan dokulmeden zaptedildi ve boylece Ege Denizi ndeki Ceneviz varligi sona erdi Yeni padisah II Selim onceki padisahlara nazaran zayif ve silik bir padisah idi Venediklilerin korsanlik yapmasi uzerine 1570 yilinda Osmanli donanmasi hazirliklarini tamamlayarak Kibris i ele gecirdi Kibris tan sonra Osmanli donanmasi hezimete ugradi Inebahti Deniz Muharebesi nde Osmanli donanmasi ile Hacli donanmasi karsi karsiya geldi ve cok sayida kayip verildi Muharebeyi hangi tarafin kazandigi hakkinda supheler vardir Osmanli Devleti bu kayiplari telafi edebildi ve Osmanli donanmasi yeniden denizlere acildi fakat Inebahti daki asker kayiplari ciddi bir eksiklik teskil etti 1574 yilinda Tunus Kaptan i Derya Kilic Ali Pasa tarafindan ele gecirildi ve Akdeniz deki Osmanli kontrolu guclendi Sokollu Mehmed Pasa nin cabalarina ragmen Don Volga Kanal Projesi basarisiz oldu bu da Osmanli donanmasinin Rusya iclerine kadar mudahale edebilmesini engelledi Kaptan i Derya Kilic Ali Pasa nin 1587 deki olumune kadar Akdeniz deki Osmanli kontrolu guclukle de olsa devam edebildi Bu arada dunya deniz ticareti okyanuslarda agirlik kazandi ve Osmanli butcesi acik verdi Rus Carligi Hazar Golu ne kadar gelmisti ve bu sebeple orada da Osmanli donanmasi kuruldu Hint ve Kizildeniz Seferleri Hint seferinde Osmanli donanmasi 1515 yilinda Portekiz Kralligi Hurmuz Adasi ni ele gecirdi ve Muslumanlarin ticaret gemilerine karsi korsanlik yapmaya basladi Portekizliler Hicaz i tehdit etmekteydi 1517 yilinda Selman Reis komutasinda Cidde kenti savunuldu Hadim Suleyman Pasa Aden in ve Yemen in ilhak edilerek Portekiz tehlikesinin savusturulabilecegini bildirdi ve kuvvetli bir donanmanin hazirlanmasi icin I Suleyman dan izin aldi Bolgenin onceki hakimi Memluk Devleti ormanlarin yoklugu sebebiyle kuvvetli bir donanma kuramamisti Ancak Osmanli Devleti nin ozellikle Anadolu da genis ormanlari vardi buradan getirilecek kereste ile Suveys te bir donanmanin kurulmasi emredildi 1525 yilinda Suveys te bir deniz ussu kuruldu ve 1530 31 arasinda 60 adet geminin getirdigi malzemeler ile yaklasik 80 gemiden olusan bir donanma olusturuldu Bu arada Hadim Suleyman Pasa Safevi Devleti ne karsi savasmak uzere doguya gitmisti 1536 yilinda Gucerat Sultanligi ndan uc gemilik bir elci filosu geldi degerli esyalar getiren elciler Portekiz e karsi Osmanli Devleti nden yardim istedi Yeni gemiler insa edildi ve donanmanin eksikleri giderildi donanmada 800 Hristiyan asker mevcut idi 13 Haziran 1538 tarihinde 20 000 asker ile sefere cikildi Suleyman Pasa nin donanmasi 85 adet gemiden olusuyordu Bu arada Portekizlilerin istihbarat icin gonderdigi iki gemi ele gecirilmisti Yine de Portekiz Kralligi Osmanli donanmasinin planini ogrenmisti ve Hint Okyanusu nda onlemler almislardi Hadim Suleyman Pasa 3 Agustos ta Aden onlerine geldi ve kent zaptedildi Selman Reis in eski kolesi Hoca Sefer artik bir vali idi Hoca Sefer Hindistan da muttefikler buldu ve Diu kalesi kusatildi Fakat Hoca Sefer yaralandi bu arada Osmanli donanmasi savas duzeninde yaklasmakta idi ve durumu Portekizliler ogrendi 4 Eylul 1538 tarihinde donanma Diu onlerine demirledi 4 Eylul e kadar bircok gemi firtinalar sebebiyle kaybolmus ve donanma guc kaybetmisti Suleyman Pasa kaleyi 700 askerin savundugunu ogrendi bunun uzerine herhangi bir deniz savasi yapilmadan kaleye taarruz edilmesi kararlastirildi Bir Portekiz gemisi limandan ayrildi Osmanli gemileri yetisemedi ve gemi Goa ya giderek Osmanli donanmasinin geldigini haber verdi Diu kiyilarina 700 yeniceri cikarildi yenicerilerin bolge halkina olan disiplinsiz davranislari neticesinde Hint muttefikler Osmanli kuvvetlerinin yanindan ayrildi Olayin taniklarina gore yeniceriler kendilerini sevincle karsilayan Hintlerin evlerini yagmalamis ve kadinlara tecavuz etmisti Hint muttefik ordusunun komutani Ali Can askerlerin gozu onunde sakallari cekilerek kucuk dusurulmustu Ali Can tum Hint ordularini Osmanli ordusunun yanindan geri cekti ve Osmanli ordusuna yiyecek yardimi kesildi Diger Hint hukumdarliklari da yardim etmedi Bolgede yalniz kalan Osmanli ordusu 10 Eylul de taarruza gecti Hoca Sefer iki gemiyi birbirine sabitleyerek uzerine bir kule insa ettirdi Kulenin ici barut doluydu plana gore gemiler kiyiya yanasacak ve bu kule ile Portekiz kalesi tahrip olacakti Fakat Portekizliler bu kuleyi gece karanliginda yakti Yapilan taarruzlara ragmen kale dusmedi 2 Kasim da askerler gemilere geri dondu ve yaralilar karada terk edildi kusatma sona erdi Hoca Sefer in birlikleri de bundan dort gun sonra geri cekildi ve savas fiilen sona erdi Gorus ayriliklari sebebiyle Portekiz donanmasi taarruz etmedi ve bir deniz savasi yasanmadi Donus yolunda bes Osmanli gemisi batti Portekizli esirler olduruldu 1547 yilinda Suveys donanmasinin basina Piri Reis atandi Aden Ali bin Suleyman el Tavlaki adindaki Arap seyhin isyani sonucu elden cikmisti 29 Ekim 1547 tarihinde Piri Reis donanmasi ile Aden de kontrolu saglamak uzere denize acildi kale denizden donanma ile karadan da sancakbeyi Kasim tarafindan kusatildi Yakinlarda bulunan Portekiz gemileri kacti kusatma sonucunda kale ele gecirildi I Suleyman Piri Reis in Portekizliler fark etmeden Basra ya gecmesini orada donanmasina asker ve gemi takviyesi yaparak Hurmuz adasini fethetmesini emretti Fakat Piri Reis harekatin gizli kalmasini basaramadigi gibi yeterince takviye de almadi 1552 yilinda yapilan kusatma basarisiz oldu ve Piri Reis idam edildi Idami hakkinda cesitli iddialar vardir Portekizlilerden rusvet aldigi icin idam edildigi bu iddialar arasindadir 1554 yilinda Seydi Ali Reis komutasindaki Osmanli donanmasi Portekiz donanmasini yendi Fakat gelen yeni Portekiz saldirilari karsisinda donanma yiprandi Ali Reis elinde kalan birkac gemi ile Gucerat Sultanligi na sigindi ve 1556 da Istanbul a dondu Bu seferlerin ardindan Sumatra daki Ace Sultanligi Osmanli Devleti nden yardim istedi Ace sultani Alaeddin in mektubu Istanbul a ulastiginda I Suleyman olmustu yerine gecen yeni padisah II Selim bu istegi olumlu cevapladi ve Osmanli denizcileri Sumatralilari egitmeye basladi Osmanli donanmasi Hint Okyanusu nda kesin hakimiyet kuramadi ancak Muslumanlarin Portekizlilere karsi direnmesine olanak sagladi 1580 yilinda Ispanyol Imparatorlugu nun Portekiz i isgal etmesi uzerine Hint Okyanusu nda seferler yapildi 1585 yilinda Emir Ali Bey komutasindaki Osmanli donanmasi Mombasa ya kadar ilerledi 1589 da Osmanlilar tekrar sefere cikti fakat Kenya daki bazi kabilelerin Portekiz i desteklemesi ve Portekiz donanmasinin geri donmesi uzerine basarisiz olundu Duraklama donemi 1587 1682 Batili donanmalarinin toplanma limani olmasi nedeniyle Osmanli donanmasinin daima hedefinde olan Messina ya yonelik taaruzlardan biri17 yuzyilda Osmanli ve Ispanyol filolarinin carpismasiTaslik Burnu Muharebesi 1616 Kilic Ali Pasa nin 1587 de olumuyle Osmanli denizciliginde buyuk reisler donemi kapandi Bir sure bu reislerin ogrencileri olan ya da Enderun dan yetisen yetenekli Pasalar Osmanli donanmasinin heybetini korudularsa da muhtelif gelismeler 16 yuzyildaki parlak gunlerin giderek geride kalmasina yolacti Bunlardan birincisi Osmanli Imparatorlugu nun 1573 te Venedik 1577 de ise Ispanya yla baris ateskes haline gecmesiyle 1645 te baslayacak Girit Savasi na kadar Akdeniz de uzun sureli bir savassizlik donemine girmesiydi Nitekim Kayserili Halil Pasa nin 1614 teki Malta ve 1620 deki Manfredonya seferleri istisna tutulursa Osmanli donanmasi Ege ve Dogu Akdeniz den ayrilmadigi gibi yuksek maliyeti nedeniyle fetih amacli taarruzi seferlere kalkismadi ve genelde savunmada kaldi derya muhafazasi Eszamanli olarak Imparatorlugun kara cephelerinde giristigi uzun savaslar Iran la 1578 1639 Almanya yla 1593 1606 ve Polonya yla 1620 1364 arasinda donanmanin savunmada kalma ihtiyacini pekistirdigi gibi bu uzun savaslarin getirdigi mali kulfet de Donanmaya ayrilan kaynaklari olumsuz etkiledi Parlak gunlerin geride kalmasinin ikinci sebebi kadirga tipi kurekli gemilerde israr eden Osmanli donanma teskilatinin kalyon tipi yelkenli gemilere gecen Venedik Ispanya Ceneviz Malta Papalik Toskana ve Sicilya ve Napoli donanma ya da filolarina karsi yetersiz kalmaya baslamasiydi Ozellikle Toskana Santo Stefano Sicilya ve Malta Hospitalier korsanlarinin 16 yuzyilin sonlarindan itibaren basta Misir Anadolu hatti olmak uzere Dogu Akdeniz deki Osmanli ticaretini Misir eyaletinin yillik vergisini tasiyan filo dahil hedef alan ve Osmanli donanmasinin geleneksel sefer mevsimi olan Mayis Kasim donemi Ruz i Hizirdan Ruz i Kasima kadarki mevsim haricinde limanlara yonelik vur kac tipi saldirilarina Osmanli donanmasi yeterince mukabele edemedi Keza ayni donemde Karadeniz de baslayan ve 1614 te Sinop 1624 te Yenikoy baskinlariyla zirveye cikan Kazak gailesi de Osmanli donanmasinin odagini ikiye bolerek 1484 ten beri Osmanli golu vaziyetindeki Karadeniz de de buyuk capli seferlerin dolayisiyla iki cepheli mucadelenin baslamasina yolacti Ucuncu sebep ise donanmanin basina denizci kokenden gelmeyen Pasalarin getirilmesi egiliminin giderek baskin cikmasiydi Bu egilimin sonuclari ozellikle 1645 te baslayan Girit Savasi nda Osmanli donanmasinin dustugu zor durumlar gozler onune serildi ve 24 yil suren bu mesakkatli savasin ardindan donanmanin islahati ve kalyona gecis fikri yeniden agirlik kazandi Kilic Ali Pasa nin olumunden sonra 1587 ilk basari 1588 yilindan beri Yahya Bey in onderliginde Trablusgarp ta devam eden isyanin 1590 da Uluc Hasan Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi tarafindan bastirilmasi oldu 1591 yilinda ise Ispanya yla 1577 den beri suren ateskesin uzatilmamasi neticesinde ayni yil Kaptan i deryaliga getirilmis olan Cigalazade Yusuf Sinan Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi daha saldirgan bir hareket tarzi izleyerek 1591 1594 arasinda dort sefer mevsiminde de Ispanya ya bagli Sicilya ve Napoli Kralliklarinin kiyilarini tahrip etti ve 20 ye yakin kalyonu esir aldi Buna mukabil Yusuf Sinan Pasa Venedik icin buyuk onem tasiyan Adriyatik Denizi nde de faaliyet gosterince 1593 yilinda Almanya yla baslayan savas sirasinda Osmanli Imparatorlugu karsisinda bir dusman daha gormek istemediginden Osmanli donanmasi 1595 1597 arasinda Damat Halil Pasa ve vekili komutasinda daha mutedil bir tutum benimsedi 1598 yilinda ise Yanikkale nin kaybi uzerine daha sahin goruslu Cerrah Mehmed Pasa nin sadrazamliga getirilirken yeniden kaptan i derya olan Cigalazade Yusuf Sinan Pasa yla yeniden saldirgan tutumuna donen Osmanli donanmasi 1602 ye dek yine Sicilya ve Napoli kiyilarini yagmaladi Bunun tek istisnasi ise Kaptan i deryanin 1598 de donanmayi Messina ya ulastirip bariscil bir sekilde burada mukim annesini ziyaret etmesiydi Eszamanli olarak ozellikle Toskanali korsanlarin Osmanli limanlarina saldirilari 1599 da Sakiz 1603 te Patras ve Inebahti 1605 te Preveze 1606 da Dirac 1607 de Magosa 1608 de Tasoz 1612 de Istankoy 1613 te Silifke guvenlik tehdidi yaratirken Osmanli donanmasina bagli filolar Ispanya ve baglisi Sicilya donanmalarina karsi uc yenilgi aldi 1608 te Rodos ta 1613 te nda ve 1616 da Taslik Burnu nda Bu kotu gidisati olumluya ceviren ise Kayserili Halil Pasa nin kaptan i deryaligi oldu 1609 yilinda Kibris aciklarinda Kara Cehennem Deniz Muharebesi nde Malta filosunu kesin yenilgiye ugratan 1614 te de Malta yi 1620 de Manfredonya yi istila eden Osmanli donanmasi 1620 ye kadar 50 ye yakin korsan gemisi ele gecirerek Malta ve Toskana tehdidini bertaraf etti Ayrica 1612 13 te Maanoglu Fahreddin in Lubnan daki 1614 te Sefer Dayi nin Trablusgarp taki ve Manya Burnu ndaki isyanlarini da bastirdi 1620 li yillarin basindan itibaren ise gerek Otuz Yil Savasi nin 1618 1648 pencesine dusmus Avrupa dan Akdeniz e yonelik tehdidin azalmasi gerek Karadeniz de Kazak tehdidinin artmasi uzerine Osmanli donanmasinin agirlikli harekat alani Akdeniz nden Karadeniz e kaydi Karadeniz de mucadele 1614 1642 Osmanli donanmasinin Kazak saykalariyla mucadelesi 16 yuzyilda Dest i Kipcak bozkirlarina yerlesmeye baslayan gocebe Kazaklarin 1583 1588 arasinda Ozi ve Akkerman a ilk baskinlari puskurtulduyse de Ozi ve Don nehirlerinden Karadeniz e kivrak saykalarla inerek 1602 de Kefe yi 1606 ve 1609 da Varna yi 1608 de Orkapi ve Kerc i ve 1614 te Sinop u bastilar Sinop baskininin vahametini Padisah I Ahmed den saklamaya calisan Sadrazam Nasuh Pasa azledildi Karadeniz Muhafizi ayni yil Azak ta Kazaklari bozarak esirleri geri aldiysa da Kazaklar 1615 ta Bogazici ni 1616 da Varna Kefe ve Trabzon u 1617 de Ozi ve Akkerman i 1620 de de Kili ve Akkerman i hedef aldilar II Osman in Hotin seferinde 1621 Kayserili Halil Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi 27 yil sonra Karadeniz e cikarak seferin ikmaline destek oldugu gibi ve Kazaklari hezimete ugratti Muteakip yil ise Topal Recep Pasa Eregli yi basan Kazaklara karsi de tekrar zafer kazanmasina ragmen Kazaklarin akinlari kesilmedi 1623 te Samsun u basan Kazaklar 1624 te de Osmanli donanmasinin Kirim Hanligi ndaki karisikligi sona erdirmek icin Kefe de bulunmasindan bilistifade Yenikoy u bastilar Topal Recep Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi 1625 yilinda Karaharman Muharebesi nde Kazaklarin deniz gucune agir bir darbe indirdi ve Karadeniz de emniyeti kesin olarak sagladi 1637 de ise Ruslarin yardimiylaAzak Kalesi ni ele geciren Kazaklarin deniz gucu 1638 de Uzun Piyale Pasa nin Cocka Burnu ve Temruk te kazandigi zaferlerle tamamen kirildi 1641 1642 deki Azak seferleriyle de isgal altindaki kale geri alindi Bu sekilde Osmanlilari bir hayli ugrastiran Kazak baskinlari 1642 yilinda sona ermis oldu Girit Savasi 1645 1669 Foca Deniz Muharebesi 1649 Canakkale Deniz Muharebesi 1656 Canakkale Deniz Muharebesi 1657 Kandiye Kusatmasi 1648 1669 Osmanli donanmasinin ozellikle Karadeniz de emniyeti saglamaya odaklandigi 1621 1642 doneminde Akdeniz de daha ziyade sukunet hakim oldu Catalcali Hasan Pasa 1628 de Toskana Canbolatzade Mustafa Pasa 1631 de Ispanyol Kemankes Kara Mustafa Pasa 1636 da Malta filolarina karsi basari kazanirken 1632 de Bostanci Cafer Pasa Kesendire de korsanlari puskurturken kendi bastardasinin yanmasina mani olamadi 1638 de in Avlonya da Venedik donanmasi tarafindan sikistirilarak hezimete ugratilmasi Osmanlilari anilan ulkeyle savasin esigine getirdiyse de Venedik in tazminat odemesi neticesinde baris bozulmadi Ancak bu durum kisa surdu ve 1644 te meydana gelen bir olay Osmanli Imparatorlugu ile Venedik i 24 yil surecek bir savasa surukledi 1644 yilinda Sunbul Aga yi Misir a goturen kucuk bir gemi kafilesinin Girit sularinda pusuya yatmis olan Malta korsanlari tarafindan saldiriya ugramasi ve gaspedilen esyanin Girit e satilmasi Osmanlilar acisindan Venedik aleyhine savas sebebi sayildi Buna mukabil 1645 1669 Osmanli Venedik Savasi ilk yillarda karada kazanilan basarilara ragmen Osmanli donanmasinin yapisal zaaflarinin gozler onune serildigi bir mucadele oldu 24 yilda 27 kaptan i derya gorev yapti 1645 ve 1646 yillarinda Silahdar Yusuf Pasa ve Koca Musa Pasa nin cikardigi birlikler Aya Todori Hanya ve Resmo yu fethetti Ancak 1646 da Silahdar Yusuf Pasa saray entrikasi sonucu ve 1648 de Ammarzade Mehmed Pasa Canakkale den cikamadigi icin idam edildi 1647 de Koca Musa Pasa Bibercik Deniz Muharebesi nde 1649 da da Voynuk Ahmed Pasa nda hayatlarini kaybettiler 1648 yili ayrica Venediklilerin her yil Canakkale Bogazi nin girisine bir donanma gondererek Osmanli donanmasinin Ege Denizi ne acilmasina mani olma stratejilerinin de baslangicini teskil etti ve bu strateji uzun sure basarili oldu 1649 ve 1651 yillarinda ise Voynuk Ahmed Pasa ve Husambeyzade Ali Pasa sirasiyla Foca ve Naksa da yenicerilerin savastan kacinmalari sonucu kaydadeger yenilgilere ugradilar 1651 yilinda Osmanli Imparatorlugu kadirgadan kalyona gecis denemesi yaptiysa da bunlari idare edebilecek denizcilerden yoksun olmasi Naksa yenilgisine neden oldu ve bu deneme 1682 ye kadar rafa kaldirildi 1654 1657 arasi ise Osmanlilar acisindan tam bir krize donustu zira donanma 1654 1655 ve 1657 de kayiplar vererek Canakkale Bogazi ndan cikabilirken 1656 yilinda ise Canakkale de Inebahti dan sonra en buyuk yenilgisini aldi Istanbul daki gida fiyatlarindan Osmanli idare yapisina kadar bircok sutunu sarsan bu yenilgi sonrasinda Koprulu Mehmed Pasa olaganustu yetkilerle Sadrazamliga getirildi 1657 yilinda Osmanli donanmasi Canakkale Muharebesi nde ablukayi zorlukla kirmayi basarirken Venediklilerin bir yil once isgal ettigi Bozcaada ve Limni yi geri almayi basardi 1658 1665 arasi Osmanlilarin Erdel ve Almanya savaslari nedeniyle durgun gecerken Sadrazam Koprulu Fazil Ahmed Pasa 1666 da Girit seferinin serdarligini uzerine aldi Osmanli donanmasi Kaplan Mustafa Pasa nin komutasinda ikmal faaliyetlerini basariyla yuruttu ve 6 Eylul 1669 da 21 yildir kusatilan Kandiye nin teslimiyle 24 yillik savas Osmanlilarin agir bedeller odedikleri bir zaferle sonuclandi Savas boyunca Osmanli donanmasi 1648 1665 arasinda Ada daki birliklerinin ikmali acisindan zorlanirken Venedikliler ise kendi donanmalarina ilaveten Papalik Malta Sicilya Toskana ve Fransa dan kaydadeger takviyeler aldilar 1669 1682 arasinda Osmanli donanmasi Girit Savasi nin yaralarini sarmaya calisti 1672 1676 Osmanli Lehistan ve 1676 1681 Osmanli Rus savaslari sirasinda Karadeniz filosu Osmanli ordusunun ikmaline destek verirken Akdeniz filosu da baris doneminde derya muhafazasi harekatlari icra etti Anilan donemde donanmanin aktif olarak mudahil oldugu yegane olay 1681 deki Sakiz Vakasi oldu Abraham Duquesne komutasindaki Fransiz filosunun Trablusgarp gemilerini takip bahanesiyle 23 Temmuz 1681 tarihinde Sakiz i bombardimana tutarak verdigi tahribata karsilik Kaptan i derya Bozoklu Mustafa Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi Fransiz filosunu ablukaya aldi Ardindan Fransa Krali XIV Louis 17 Mayis 1682 tarihinde Padisah IV Mehmed e tazminat mahiyetinde degerli hediyeler gonderdi ve diplomatik kriz Osmanlilarin donanma marifetiyle yaptiklari guc gosterisiyle cozuldu Kadirgadan kalyona gecis ve yeniden yukselme 1682 1770 1682 yili Osmanli donanma tarihi acisindan kilometre taslarindan birini teskil etti zira Osmanli Imparatorlugu 1651 1656 arasindaki basarisiz denemenin ardindan Akdeniz deki baris doneminden 1669 1684 bilistifade kalici bir sekilde kadirgadan kalyona gecis karari aldi esasen Imparatorluga bagli Garp Ocaklari nin Cezayir Tunus ve Trablusgarp filolarinda 17 yuzyilin ortalarinda agirlikli olarak kalyon burtun kullanilmaya baslanmisti O yil Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Pasa ve Kaptan i derya Bozoklu Mustafa Pasa tarafindan tersanelere verilen emirle insa sorumlulugu Rodos Beyi Misirlizade Ibrahim Pasa ve derya beylerinden de olmak uzere 10 kalyon dordu uc ambarli ve 80 tunc toplu altisi ise 60 tunc toplu olmak uzere yapimina baslandi Venedik Almanya ve Rusya yla savaslar 1684 1739 1684 yilinda Preveze onlerinde Osmanli Venedik mucadelesi Osmanli donanmasinin 1682 yilindan kalyona gecme hamlesi ilk yillarinda Osmanli Kutsal Ittifak savaslarina denk geldi 1683 yilinda Almanya ve Lehistan arasinda kurulan ittifaka 1684 yilinda Venedik in de katilmasiyla Osmanlilar ucuncu bir cephede carpismak zorunda kaldilar Venedik Ispanya Ceneviz Papalik Toskana ve Malta dan destek alarak Mora ya yonelik taarruza gecerken kalyonlari henuz insa asamasinda ve bunlari kullanabilecek denizcilerden yoksun Osmanli donanmasi daha ziyade kiyi savunmasi ve kadirgalarla Mora daki kuvvetlere takviye goturme stratejisi benimsedi Bununla birlikte 1684 te Aya Mavra ve Preveze 1685 te Koron ve Kalamata 1686 da ise Navarin ve Anabolu yu kaybeden Osmanlilar 1687 yilinda ise Patras Inebahti Korint ve Atina yi da yitirerek Mora ve Attika dan cekilmek zorunda kaldilar Bu donemde Osmanli donanmasinin yegane basarisi Ege Denizi ne giren Venedik donanmasina karsi Misirlizade Ibrahim Pasa komutasinda 20 Temmuz 1686 da Kerpe 4 Ekim de ise Bababurnu Deniz Muharebesi nde direnmesi oldu 1688 yili ise Osmanli Venedik Savasi nda bir donum noktasini teskil etti zira Egriboz Kusatmasi nda bozguna ugrayan Venedikliler Atina yi tahliye ettiler Venedikliler 1691 de Avlonya dan 1692 de Hanya dan da puskurtulduler Venediklilerin 1694 yilinda Sakiz i isgalinin ardindan ise Osmanli donanmasi artik Venedik donanmasina karsi durabilecegini gostermeye basladi nitekim kalyon sayisi 3 u 90 toplu 16 si 60 ila 70 toplu ve 1 i 48 toplu olmak uzere 20 ye cikmisti Mezamorta Huseyin Pasa komutasinda Koyun Adalari Muharebeleri nde 9 ve 19 Subat 1695 kaydadeger zaferler kazanan Osmanli donanmasi Sakiz i geri aldigi gibi sirasiyla Zeytinburnu 18 Eylul 1695 Andira 22 Agustos 1696 Bozcaada 6 Temmuz 1697 Andira 1 Eylul 1697 ve Semadirek 21 Eylul 1698 deniz muharebelerinden de muzaffer cikmayi basardi Prut Antlasmasi sonrasinda Osmanli donanmasina teslim edildikten sonra Kapudane i Moskof adi verilen Rus Azak donanmasinin bayrak gemisi Goto Predestinacia Almanya yla Viyana Kusatmasi 1683 sonrasindaki muharebelerde yenilgilere ugrayan Osmanli ordusu ilk kez 1690 da Koprulu Fazil Mustafa Pasa komutasinda Macaristan cephesinde basarili bir karsi taarruzda bulunurken Mezamorta Huseyin Pasa komutasindaki da Tuna nehri uzerinden harekata katilarak Vidin ve Belgrad in geri alinmasina buyuk katki sagladi Korfu Deniz Muharebesi 1716 Osmanli donanmasinin bu savaslarda mucadele ettigi ucuncu cephe ise Rusya oldu 1687 yilinda Kutsal Ittifak a dahil olan Rusya 1687 ve 1689 yillarindaki Kirim seferlerinde agir kayiplara ugradiktan sonra 6 yil boyunca hazirlandigi Azak kusatmasi nda da yenilgiye ugrarken Osmanli filosu 4 kalyonla kalenin direnisine destek verdi Bununla birlikte muteakip yil daha buyuk kuvvetlerle taarruz eden I Petro komutasindaki Rus ordusu kaleyi dusururken 24 Haziran Osmanli filosunun cabasi yeterli olmadi Karlofca ve Istanbul Antlasmalariyla Mora Macaristan ve Azak Kalesi ni kaybeden Osmanli Imparatorlugu muteakip yillarda bu topraklarin geri alinmasi hedefine yoneldi ve bu hedef dogrultusunda donanmasini da guclendirmeye odaklandi Mezamorta Huseyin Pasa nin kaleme aldigi ve donanma teskilatinin modernize edilmesini hedefleyen Bahriye Kanunnamesi 1701 yilinda yururluge girerken Osmanli tersanelerinde hummali bir insa faaliyetine girisilerek 1700 1714 arasinda 27 kalyon insa edildi 15 i Sinop 12 si Istanbul tersanesinde Bunlarin arasinda 1 i 110 120 toplu bir uc ambarli da bulunmaktaydi Bu guclu donanma nda ordunun ikmalini basariyla temin ederken diger taraftan Azak Kalesi ni de baski altina aldi Savas sonunda imzalanan Prut Mutarekesi 1711 ve Edirne Antlasmasi 1713 ile Osmanlilar 1700 yilindaki Istanbul Antlasmasi yla ele gecirdigi tum topraklari Azak ve Taygan kaleleri dahil geri alirkenKaradeniz deki Predestinatsia Lastka Munker ve Lizet gemileri Osmanlilara teslim edilirken digerleri imha edildi Imroz Deniz Muharebesi 1717 1713 yilinda Rusya yla baris haline gecildikten sonra Osmanli Imparatorlugu 1714 te Venedik e savas acti 1715 yilinda Sadrazam Silahdar Damat Ali Pasa komutasindaki Turk ordusu Mora yi alti haftada geri alirken Canim Hoca Mehmed Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi ise Ege deki son Venedik adasi Istendil i 15 Haziran Anabolu yu 20 Temmuz Igne Adasi ni 30 Temmuz Koron Navarin ve Modon u Cuha Adasi ni 31 Agustos Menekse yi 4 Eylul ve Girit teki son Venedik kaleleri Suda 14 Eylul ve yi 27 Eylul fethetmeyi basardi 1716 yilinda Korfu Deniz Muharebesi nde Venedik donanmasini pasifize ettikten sonra Korfu yu kusatan 8 Temmuz 21 Agustos donanma 1717 yilinda Imroz 12 16 Haziran ve Matapan muharebelerinde 19 Temmuz Venediklileri maglup etti Imroz muharebesi Venedik donanmasinin Canakkale Bogazi onlerine geldigi son harekat olurken Venedikliler Matapan muharebesinde Portekiz Papalik Toskana ve Malta donanmalarindan takviye aldi bu muharebe bir taraftan Akdeniz de kadirgalarin katildigi son carpisma olurken Osmanli donanmasinin Portekiz le son catismasini da teskil etti 1718 yilinda Osmanli donanmasi dunya denizcilik tarihinin en uzun deniz muharebelerinden biri olan Pasa Adasi Muharebesi nda 20 22 Temmuz Venedik donanmasina agir kayiplar verdirirken bu carpisma da iki Akdeniz gucu arasindaki son deniz muharebesini teskil etti Pasarofca Antlasmasi yla 1718 Osmanlilarin bu savastaki toprak kazanclari teyid edildi Matapan Deniz Muharebesi 1717 Osmanli donanmasi 1723 1727 Osmanli Iran Savasi nda lojistik hizmeti vererek Istanbul dan Iskenderun a asker ve top tasirken bir sonraki askeri mucadelesini ise 1735 1739 Osmanli Rus Savasi nda Karadeniz de verdi Rus ordusunun Azak Kalesi ni isgali ve Kirim i istilasi ile Voronej de olusturulan Rus donanmasinin Azak Denizi ne inmesine mukabil 1736 yilinda harekete gecen Canim Hoca Mehmed Pasa komutasindaki Osmanli donanmasi gerek denizden ates gucuyle gerek karaya cikardigi birliklerle 1736 yilinda Ruslarin agir kayiplarla Kirim dan cekilmesini sagladigi gibi 1737 yilinda ise Azak Denizi ne girerek Inceki 9 10 Temmuz ve Lori Burnu muharebelerinde 9 10 Agustos Rus donanmasini imha etti Savas sonuna kadar 1739 Karadeniz de ustunlugunu surduren Osmanli donanmasi kadirgadan kalyona gecis sonrasinda Akdeniz Ege Denizi ve Karadeniz de 16 yuzyildaki hakimiyetini 1770 e kadar muhafaza etti Akdeniz de asayis ve derya muhafazasi Osmanli ve Malta donanmalari arasinda Akdeniz de mucadele Osmanli donanmasi 1682 yilinda kalyona gecis surecini baslattiktan hemen iki yil sonra Venedik le 1699 a kadar surecek savasa odaklandi 1695 ten itibaren Ege Denizi ndeki ustunlugunu yeniden kuran Osmanli donanmasi 1699 yilinda imzalanan Karlofca Antlasmasi ndan sonra baslayan baris doneminde II Bayezid doneminde baslanan Akdeniz deki yillik derya muhafazasi gorevini ozellikle korsanlik faaliyetlerine karsi icra etmeye basladi Bu cercevede yaz seferlerinde yaklasik 15 16 cogu kalyon ve kis muhafazasinda ise yaklasik 5 8 gemiyle duzenlenen seferlerde genelde batida Navarin e doguda ise Kibris Iskenderiye Misir Suriye kiyilarina uzanarak Dogu Akdeniz de asayis gorevi basariyla icra edildi Bu baglamda 1704 1712 arasinda Baltaci Mehmed Pasa Frenk Abdurrahman Pasa Morali Ibrahim Pasa ve Canim Hoca Mehmed Pasa komutasindaki donanma Sicilya Malta Ceneviz ve Toskanali korsanlarin 25 e yakin savas gemisini cogu kalyon ve ele gecirerek Osmanli kiyilarinin guvenligini sagladi Bu baglamda Canim Hoca Mehmed Pasa nin 1707 yilindaki seferinde Osmanli donanmasi uzun sure sonra ilk kez Messina ve daha kucuk bir filoyla Mayorka onlerinde goruldu 1711 de ise donanma Rusya ya karsi Karadeniz de seferdeyken 18 kalyon ve 14 kadirgayla Riyale Molla Ibrahim Kaptan komutasindaki Akdeniz de seyreden donanma ise 8 kalyon ve 21 derya beyi gemisi kis muhafazasinda 4 Malta ve Ceneviz kalyonunu esir ederken 1712 yilinda Hoca Ibrahim Pasa 15 korsan kalyonu ve 1 000 korsani esir ederek Dogu Akdeniz deki Osmanli hakimiyetini percinledi 1714 yilinda uretimine gecen Osmanli tersaneleri 1714 1730 arasinda 4 uc ambarli kalyon 15 buyuk kalyon 5 kucuk kalyon ve 10 karavele insa ederek bolgedeki en buyuk guc olma ozelligini surdurdu Ornegin 1739 yilinda Osmanlilar 33 buyuk harp gemisine sahipken 13 harp gemili Venedik e karsi hakim guctu 49 gemiye sahip Fransa Toulon da 14 140 gemiye sahip Ingiltere Akdeniz de 16 kalyon bulundururken Ispanya 49 kalyonluk donanmasinin tamamini Atlas Okyanusu nda konuslandirmisti Kalyon insasi konusunda en uretken tersaneler Istanbul Sinop ve tu Cezayir deki Turk denizciler ile Malta donanmasi arasinda Akdeniz de mucadele Osmanlilarin Akdeniz de kurdugu bu ustunluk XVII yuzyilda Osmanli kiyilarina yonelik etkili korsanlik faaliyetleri yuruten Malta Sovalyeleri ne karsi da belirgin sekilde ortaya cikti 1720 de bir Malta kalyonunun Karatas ta esir edilmesinin ardindan 1722 de 10 kalyonluk Osmanli donanmasi Kayserili Halil Pasa nin 1614 teki seferinden bu yana ilk kez Malta onlerinde guc gosterisi yapti 1747 1755 arasinda ise Osmanli donanmasi 1747 1748 1751 1751 ve deki 1755 muharebelerde Maltalilari ardi ardina yenilgiye ugratirken 1760 yilinda Istankoy de forsalarin ele gecirerek Malta ya kacirdiklari Osmanli kalyonu Osmanlilarin 1761 de Malta ya sefer duzenleme tehdidi neticesinde Fransa nin araciligiyla sadece guc gosterisi marifetiyle Osmanlilara iade edildi 1767 de ise Cafer Pasa Kerpe ve Manya da Maltalilari maglup etti 31 yil sonra 1798 ise Osmanlilarin bu amansiz dusmani Napolyon Bonapart in Misir seferinin ilk asamasinda Fransa donanmasinca ele gecirilerek tarihe karisti Osmanli donanmasi bu donemde XVII yuzyil boyunca Uzun Piyale Pasa nin 1642 deki Tunus seferi mustesna uzak kaldigi Garp Ocaklari kiyilarinda yeniden gorulmeye baslandi Osmanli filolari 1714 1755 arasinda Cezayir Tunus ve Trablusgarp eyaletlerine 13 seferde cephane ve yaklasik 400 top tasirken 1709 1749 arasinda Cezayir ve Tunus a 4 er ve Trablusgarp a 6 tane olmak uzere 14 kalyon verdi Ayrica derya muhafazasi gorevini Karadeniz de de icra eden Osmanli donanmasi 1703 te Gurcistan daki ayaklanmanin bastirilmasinda rol oynarken 1740 1754 arasinda 1 ila 5 kalyonla asayisi korumaya devam etti Bununla birlikte 1718 den itibaren Dogu Akdeniz de 1739 dan itibaren ise Karadeniz de buyuk capli muharebelerden uzak kalan Osmanli donanmasi muharebe aliskanligini yitirdi ve 1768 1774 Osmanli Rus Savasi nin ikinci yilinda 1770 ugranilan Cesme faciasi Osmanli denizciligindeki bu ikinci parlak devrin sonu oldu Cesme den Navarin e 1770 1827 Osmanli Rus Savasi 1768 1774 ve Cesme Faciasi Toprakada Deniz Muharebesi 1770 Cesme Faciasi 1770 1768 1774 Osmanli Rus Savasi nin baslangicinda Osmanli donanmasi Akdeniz de derya muhafazasi Karadeniz de ise ikmal gorevini yerine getirirken 1770 yilinda Akdeniz e inen Rus donanmasinin Mora da cikardigi isyan oncesinde gerekli onlemleri alamadigi gerekcesiyle 26 Nisan 1770 te gorevden alinan Egribozlu Ibrahim Pasa nin yerine getirilen kaptan i derya Mandalzade Husameddin Pasa Ingiliz kurmaylarin yonetimindeki Rus donanmasina karsi Benefse 27 Mayis Anabolu 28 Mayis ve Suluca deniz muharebelerinde 4 Temmuz sonuc alici taarruzlara girmekten kacindi ve Cesme ye sigindi Toprakada Deniz Muharebesi nin 5 Temmuz ardindan nin yanlis tavsiyesiyle Cesme koyuna girerek sikisik bir duzen alan Osmanli donanmasi 6 7 Temmuz daki Cesme Deniz Muharebesi nde kundak gemilerini kullanan Rus donanmasina karsi buyuk bir yenilgiye ugradi Osmanli denizciliginde mesum bir donum noktasini teskil eden bu faciadan sonra Rus donanmasi Ege Denizi ve Dogu Akdeniz de serbest kaldi ve isgal ettigi Kiklad Adalari nda uslenerek Osmanli kiyilarina saldirilar duzenledi Buna mukabil Cesme zaferini avantaja cevirebilecek askeri gucten yoksun Rus donanmasi Limni 1770 Midilli 1771 ve Bodrum ve Istankoy e 1774 yonelik taarruzlarinda yenilgilere ugrarken Beyrut u isgal etmeyi basardi 1772 ve 1774 Osmanli donanmasinin Cesme Faciasi ndan etkilenmeyen Karadeniz filosu ise buradaki Rus donanmasina karsi ustunluk saglayamadi 1771 yilinda Kirim in isgaline mani olamayan Osmanli donanmasi Kerc Bogazi 4 Temmuz ve 3 Eylul 1773 Sogucak 16 Eylul 1773 ve tekrar Kerc Bogazi ndaki muharebelerde 9 Temmuz 1774 ise sonuc alamadi Savas sonucunda imzalanan Kucuk Kaynarca Antlasmasi yla Kerc Yenikale Kilburun ve Taygan kalelerinin Rusya ya birakilmasiyla bu ulke Karadeniz de daha buyuk bir donanma kurma olanagina eristi ve Karadeniz deki 300 yillik Osmanli egemenligi sarsilmaya basladi Akdeniz de asayis ve Osmanli Rus Savasi 1787 1792 Rus Carligi ile olan savas bitince Kaptan i Derya Cezayirli Gazi Hasan Pasa donanmanin yetersizligini fark etti ve III Mustafa nin da iznini alarak yabanci ulkelerden askeri uzmanlar getirdi donanmanin modernlesmesi icin calismalar baslatti 1773 te Fransiz subay Baron de Tott un da girisimleri ile Muhendishane i Bahri i Humayun kuruldu Bu okul modern donanma egitiminin verildigi bir kurulus ozelligine sahipti Fransa dan gelen ve 1770 1784 yillari arasinda inceleme yapan Bonneval donanmanin modernlesmesi uzerine bilgiler verdi 1784 te Fransa ile teknoloji alisverisi icin calismalar yapildi ve ayni yil Fransa dan gelen bir mimar ekibi modern kalyonlarin insasina basladi Bu ekibin mevcudu zamanla 23 e kadar ulasti Fransiz uzman Le Bruns un calismalari ve 12 kisilik Isvecli bir ekibin de destegi ile Osmanli Devleti ndeki bilinen ilk kuru havuz kuruldu 1798 yilinda Napolyon ile baslayan savas uzerine bu uzmanlarin cogu Istanbul dan ayrilmak zorunda kaldi Ahmed Hoca Molla Mustafa Dimitri Kalfa Nikola Kalfa Nevsim Kalfa ve Ismail Kalfa isimli mimarlar bu yabanci heyetlerden ogrendikleri ile gemi yapimlarinda calisti Mahmudiye kalyonu III Selim doneminde donanma icin Tiphane ve Cerrahhane de acildi 1804 yilinda Umur i Bahriye Nezareti Denizcilik Bakanligi kuruldu II Mahmud doneminde yenilesme hareketleri hiz kazandi Bu arada 1807 yilinda Britanya Imparatorlugu ile bir savas cikti ve 1809 da sona erdi Kale i Sultaniye Antlasmasi ile Britanya nin kapitulasyon haklari devam etti ve bogazlardan baska devletlerin askeri gemilerinin gecisine dair yasak devam etti Yunan isyani nda Kavalali Mehmed Ali Pasa donanmasi ve kara ordusu ile Osmanli Devleti ni destekledi 1827 yilinda Misir ve Osmanli donanmalari Birlesik Krallik Fransa ve Rusya donanmalari tarafindan savas ilani olmaksizin Navarin de yakildi Navarin de 58 savas gemisi batti cok sayida tecrubeli Osmanli denizcisi oldu Buharli ve zirhli gemilere gecis 1827 1878 Navarin deki saldirinin ardindan II Mahmud modernlesme calismalarinda Avrupalilardan uzaklasti ve Amerika Birlesik Devletleri ne yanasti 1830 da ABD ile ticaret antlasmasi imzalandi Bu arada 31 Aralik 1828 de Mehmed Efendi ve Mehmed Kalfa isimli mimarlarin insa ettigi Mahmudiye denize indirildi Istanbul a gelen Sir Adolphus Slade tarafindan da en buyuk kalyon olarak nitelendirilen Mahmudiye 1874 yilinda memur maaslarinin odenmesi icin sokuldu ve parcalari satildi 1831 yilinda Henry Eckford bir Amerikan muhribi ile Istanbul a geldi ve Osmanli donanmasina dair rapor sundu Amerikan savas gemileri tarzinda gemi yapimina baslandi ancak Eckford uyum saglayamayarak Istanbul dan ayrildi Eckford un ardindan gelen Forster Rhodes gemi yapim calismalarini surdurdu ve 1835 yilinda Nusretiye kalyonu denize indirildi Istanbul da ilk buharli gemiler de Rhodes in girisimleri ile denize indirildi 1839 yilinda II Mahmud oldu Bunun uzerine Amerikali uzmanlar istifaya zorlandi yeniden Avrupa ile ortak calismalar basladi Ancak Amerikali uzmanlar sayesinde Osmanli tersanelerine modern denizcilik sanayisine girdi Abdulmecid doneminde 1840 yilinda Bahriye Meclisi kuruldu Bu meclis Tersane i Amire nin her turlu isleriyle ilgileniyordu Abdulmecid doneminde yelkenli gemilerin yerini buharli gemiler almaya basladi 1848 yilinda Osmanli Donanmasi 74 gemiden olusuyordu Osmanli firkateyni ile Rus firkateyni Vladimir arasindaki 5 Kasim 1853 tarihli carpisma tarihte buharli savas gemileri arasindaki ilk catisma oldu Kirim Savasi baslayinca Balkanlar da ilerleyen Osmanli kuvvetleri deniz yoluyla desteklendi Karadeniz filosu ikiye ayrildi Ikinci filo Patrona Osman Pasa komutasinda idi ve personeli tecrubesizdi Bu filo Sinop ta demirledi 30 Kasim 1853 tarihinde donanma personeli Cuma namazi icin izinli iken Rus donanmasi baskin yapti Donanma ve sehir atese verildi kiyidan acilan Osmanli topcu atesi etki edemedi Osmanli donanmasinin 11 adet gemisi batti ve 2700 asker kaybedildi Kirim Savasi nda Birlesik Krallik Fransa ve Osmanli birlesik donanmasi kuruldu Yeni kurulan donanma 9 u Osmanli olmak uzere 34 savas gemisinden olusuyordu Bu yeni donanma Sivastopol Muharebesine denizden destek verdi ve karaya cikarma yapildi Bu savas ile donanma askeri ve teknik konularda tecrube kazandi Britanya ve Fransa savas gemileri onarim icin Istanbul tersanelerine geldi ve buradaki tersanelerde onlarin girisimleri ile yenilikler yapildi 1856 yilinda imzalanan Paris Antlasmasi ile savas sona erdi ve Karadeniz de Rus ve Osmanli savas gemilerinin bulunmasi yasaklandi Abdulaziz doneminde mali sikintilara ragmen modernlesme calismalari hiz kazandi Tersane i Amire de Izmit ve Golcuk tersanelerinde yenilikler yapildi Abdulaziz doneminde tersanelerin iyilestirilmesine ragmen yerli uretim tercih edilmedi Birlesik Krallik tan ve Fransa dan savas gemileri satin alindi Bu satin alinma islemleri dis borclarla karsilaniyordu ve Osmanli maliyesi zor duruma giriyordu Abdulaziz tahttan indirildiginde Osmanli donanmasi en guclu donanmalar arasinda gorulmekte idi Fakat Osmanli donanmasi sayica guclu olsa da nitelik bakimindan zayifti II Abdulhamid doneminin ilk yilinda Rusya ile savas basladi Bu savasta Osmanli donanmasinin faaliyetleri hakkinda bulunabilen tek bilgi Mirliva Hasan Pasa nin Kafkasya kiyilarini ablukaya almakla gorevlendirildigidir Savasin ardindan Kafkasya dan goc edenlerin bir kismi deniz yoluyla tasindi Dagilma donemi 1878 1918 II Abdulhamid savasin ardindan donanmayi Halic e hapsetti 1882 de Misir in Birlesik Krallik tarafindan isgal edilmesi uzerine iki adet torpidobot ve buharli deniz tasiti Istimbot satin alindi II Mahmud doneminde oldugu gibi bu donemde de Amerikali uzmanlar getirildi ve yenileme calismalari devam etti Bu donemde ABD nin denizcilik teknolojisi takip edildi 3 Nisan 1890 da Deniz Astsubayi Sinifi kuruldu 1892 yilinda Abdul Kadir zirhlisi kizaga kondu fakat teknik yetersizlikler ve mali sikintilar ile bu proje yillarca surdu ve 1914 yilinda da iptal edildi Bu arada 1897 yilinda baslayan savas uzerine Osmanli donanmasi govde gosterisi amaciyla denize acildi savasin ardindan donanma tekrar atil kaldi ABD den gemi satin alinmasi ve gemilerin onarilmasi konusunda da calismalar yapildi 1899 yilinda ABD nin William Cramp Gemi Yapimi Sirketi nden bir adet kruvazor siparis edildi Eylul 1901 de anlasma imzalandi Uc taksit halinde odeme yapildi padisaha duzenli olarak gemi hakkinda raporlar verildi ve Mecidiye kruvazoru Nisan 1904 te fiilen donanmaya katildi 1901 yilinda Britanya nin Armstrong Sirketi ne bir adet kruvazor siparis edildi ve Kasim 1902 de kruvazorun insasina baslandi bazi Turk subaylari Britanya ya gonderildi ve calismalar takip edildi Taksitler odendi Nisan 1904 te Hamidiye kruvazoru donanmaya katildi Ayni zamanda Birlesik Krallik tan iki adet vapur satin alindi II Abdulhamid icin bir yat ve istimbot Hamidiye ile beraber insa edilip donanmaya katilmisti Kasim 1904 te Hamidiye Mesudiye ve Mecidiye kruvazorleri incelendi deneme atislari yapildi 1900 yilinda Almanya dan iki adet torpidobot siparis edildi donanmadaki bazi gemiler icin arac gerec ve torpido satin alindi Asar i Tevfik firkateyni Almanya da modernize edildi ve Eylul 1905 te calismalar bitti Berk i Satvet ve Peyk i Sevket gemileri de donemin son model Alman kazanlari ile donatildi Bununla beraber bazi Osmanli savas gemileri Italya da modernize edildi 1904 te bir Italyan firmasi olan Ansaldo Armstrong ile Osmanli hukumeti Tersane i Amire de kruvazor insasi icin anlasti Tersane i Amire de uc adet korvetin tamir calismalari basladi Eylul 1907 de Hamidiye nin benzerinin insa edilmesi icin Italyan sirketi ile anlasma imzalandi siparis edilen savas gemilerinin calismalari takip edildi ve bazen kontroller yapildi Gecmiste Britanya donanmasinda hizmet etmis Hasan Rami Pasa 1907 yilinda donanmanin basina getirildi ve bu donemde Amerikan ve Britanyali uzmanlarin modernlesme calismalarindaki faaliyetleri artti 1907 yilinda Osmanli donanmasinin savas gemileri soyleydi Zirhli firkateyn Kucuk zihli kruvazor Ikinci sinif toplu kruvazor Torpidobot Destroyer Birinci sinif torpidobotlarGemi adi Tonaji Gemi adi Tonaji Gemi adi Tonaji Gemi adi Tonaji Gemi adi Tonaji Gemi adlariMesudiye 8972 ton Feth i Bulend 2761 ton Abdulhamid 3830 ton Peyk i Sevket 775 ton Tayyar 270 ton Ankara Urfa Antalya Kutahya Sivas Tokat Musrur Akhisar Alpagot Hamidiye Yunus Hamidabad Sultan Hisar Demir Hisar Sivri HisarAvnillah 2362 ton Abdulmecid 3250 ton Berk i Satvet 775 ton Bursa 290 tonMuin i Zafer 2362 ton Peleng i Derya 850 ton Samsun 290 tonAsar i Tevfik 4613 ton Bu arada yaklasik 800 tonluk Drama isimli savas gemisi Italya dan siparis edilmisti 1904 1907 arasinda Mesudiye Asar i Tevfik Muin i Zafer Avnillah ve Feth i Bulend isimli zirhli savas gemilerinde bakim calismalari yapildi Bu donemde bazi torpido botlar ve gambotlar Tersane i Amire de insa edildi Torpido botlarin ve muhriplerin buyuk kismi yabanci ulkelerden siparis edilmisti 1910 yilina kadar siparis edilen gemilerin tamamina yakini donanmaya katildi 1909 da uzun suredir Halic te atil durumda bekleyen Osmanli donanmasi denize acildi Ayni yil 31 Mart Olayi ile II Abdulhamid tahttan indirildi ve yerine V Mehmed geldi Donanma Cemiyeti kuruldu Bu cemiyet halkin bagislari ile donanmaya destek veriyordu Yunan donanmasi ise torpido ve kruvazor yonunden guclenmekte idi bu donanma ile rekabet halinde olan Osmanli donanmasinin guclendirilme calismalari devam etti Osmanli denizci subaylari donanmanin gelismesi icin iki aylik maaslarindan vazgecti Bir Britanya subayi olan Amiral Sir Douglas Gamble Osmanli donanmasinin modernlesmesi icin faaliyetlere basladi Gamble donanmadan yasli subaylarin cikartilip yerlerine egitimli Britanya subaylarinin getirilmesini gerekli gordu Gamble donanmanin ancak talim yapabilecek duzeyde oldugunu padisaha bildirdi 1910 yilinda Gamble nin karsi cikmasina ragmen Halil Ibrahim Pasa Bahriye Naziri oldu ve donanmada Almanlarin etkisi artmaya basladi Bunun uzerine Gamble istifa etti Gamble nin ardindan Britanya subayi Sir H P Williams geldi Osmanli yonetimi Almanlardan eski bir destroyer almaya karar verdi ve bu da tepki aldi yine de Alman askeri atasesi von Strempel Osmanli donanmasinda Birlesik Krallik nufuzunun tekrar artmasindan endiseleniyordu Harbiye naziri Mahmud Sevket Pasa Almanya dan gemi alimini desteklemekte idi ancak Britanya siyasi iliskilerin olumsuz etkilenmesinden kaygilaniyordu Britanya ve Almanya firmalari arasinda rekabet basladi Bu arada Yunanistan donanmasina Averof kruvazoru katildi Alman donanmasindan iki adet eski savas gemisi 1 250 000 mark karsiliginda satin alindi Von Strempel e gore Birlesik Krallik ile olan nufuz yarisini Almanlar kazanmisti Brandenburg sinifi SMS Kurfurst Friedrich Wilhelm ve SMS Weissenburg zirhlilari isimleri Barbaros Hayreddin ve Turgut Reis yapilarak Osmanli donanmasina katildi Bazi Fransa ve Britanya gazeteleri Osmanli nin kandirildigini ve gemilerin cok eski oldugunu belirten haberler yazdi Bu gemilerin satin alinmasindan sonra Mahmud Muhtar Pasa Bahriye Naziri oldu ve von Strempel ile yaptigi gorusmede Barbaros Hayreddin ile Turgut Reis zirhlilarinin ucretsiz yenilenmesi gerektigini soyledi Ancak von Strempel gemilerin gayet iyi durumda oldugunu belirterek reddetti Barbaros Hayreddin zirhlisinin onarim calismalari basladi von Strempel Almanya ya gonderdigi raporda Gazi Mahmud Pasa ya soylediginin aksine gemilerin eski oldugunu ve silah bakimindan yetersiz oldugunu yazdi Buna ragmen Gazi Mahmud Pasa donanmadaki Birlesik Krallik nufuzunun azaltilacagina dair von Strempel e guvence verdi Donanma Cemiyeti Almanya dan dort adet torpido bot satin aldi ve bu torpido botlar Gayret i Vataniyye Numune i Hamiyyet Yadigar i Millet ve Muavenet i Milliye isimleri ile Agustos 1910 da Osmanli donanmasina katildi Eylul 1911 de Barbaros Hayreddin ve Hamidiye savas gemilerinin onarim calismalari sona erdi Maliye Nazirinin itirazlarina ragmen Birlesik Krallik tan iki adet dretnot siparis edildi tum taksitleri odendi Ancak Agustos 1914 te Sultan Osman ve Resadiye isimli bu dretnotlar hazir durumda iken Birlesik Krallik Deniz Kuvvetleri Bakani Winston Churchill in emri ile gemilere el konulacakti Trablusgarp ve Balkan Savaslari 1911 yilinda Trablusgarp Savasi basladi ve Italya parasini aldigi halde Drama kruvazorune el koydu 1912 yilinda Italyan donanmasi Beyrut limanina taarruz etti Osmanli donanmasi yenildi Italyanlar kayip vermezken Osmanli donanmasinin iki adet savas gemisi batti Italyan donanmasi Osmanli Devleti ni barisa zorlamak icin Canakkale Bogazi na da saldirdi fakat Osmanli yonetiminde aksi yonde etki yaratinca Oniki Ada ve Rodos isgal edildi Bu arada Osmanli donanmasi Anadolu ve Balkan kiyilarinin saldiriya ugramamasi icin Selanik ile Izmir limanlarinin onlerini mayinladi Fakat bu bir deniz faciasina yol acti 29 Nisan 1912 tarihinde Izmir den Selanik e dogru yol alan Teksas adli Amerikan gemisi mayina carpti ve batti Osmanli donanmasi Ege de adalar isgal edilirken Italyan donanmasi ile catismaya girmedi Usi Antlasmasi ile savas sona erdi Savas sirasinda 1911 yilinda donanma komutanligina Albay Tahir Bey getirilmisti Bu donemde tatbikatlar yapildi 1912 yilinda Italya ile savas surerken Balkan Savaslari basladi Balkan Birligi ordulari Osmanli ordularina gore sayi ve deneyim bakimindan gucsuzdu Savas basladiginda Osmanli Donanmasinin envanterinde alti zirhli gemi iki zirhli kruvazor on bir muhrip otuz torpido bot ve dokuz adet yardimci gemi bulunuyordu Bununla beraber Istanbul da iki adet denizalti yapilmakta idi Hamidiye ve Mecidiye savas gemileri donanmanin modern gemileri idi ve Averof kruvazorune karsi koyabilirlerdi 1897 yilindaki savasta Osmanli donanmasi etkin bir sekilde savasta yer almamisti ve bu da Yunan donanmasina cesaret vermekte idi Yunan Donanmasi Fransiz ve Britanya subaylarin yardimlari ile personelini egitti Bununla beraber Avrupali sirketler ile anlasarak savas gemileri satin aliniyordu Bulgaristan Kralligi ise savunmaya dayali kucuk bir donanmaya sahipti ve kiyilarini mayinlamakla yetindi Trablusgarp Savasi devam ettigi icin Osmanli Donanmasi herhangi bir yerde uslenmedi Fakat Balkan Savaslari icin bazi noktalarda kuvvetler hazir bulundu Yer Zirhlilar Kruvazorler Korvetler Muhripler Torpido botlar GambotCanakkale Bogazi Barbaros Hayreddin Turgut Reis Mesudiye Asar i Tevfik Mecidiye Basra Samsun Yarhisar Demirhisar Kutahya Hamidabat Akhisar Istanbul Bogazi Hamidiye Berk i Satvet Zuhaf Yadigar i Millet Tasoz Muavenet i Milliye Numune i Hamiyyet Sultanhisar Sivrihisar NevsehirIzmir Muini Zafer Izzettin Timsah Yunus Selanik Fethi Bulent Necm i Sevket Fuat Preveze Antalya Tokat Hamidiye AlpagutSuveys Kanali Peyk i Sevket Beyrut Malatya Yozgat Taskopru Onarimda olanlar Gayret i Vataniyye Berkefsan Pelengidarya Drac 16 Ekim 1912 tarihinde verilen bir emir ile Karadeniz Harekati basladi Varna Burgaz arasi deniz yolunun kesilmesi rastlanan Bulgar gemilerinin tahrip edilmesi ve Bulgar limanlarinin bombalanmasi emredildi Bulgar limanlarinin ablukaya alinacagi Osmanli Devleti tarafindan ilan edildi Ancak bazi Avrupa devletleri ticarete zarar verecegi icin bunu protesto etti 17 Ekim 1912 tarihinde Albay Tahir Bey komutasinda Barbaros Hayreddin Turgut Reis zirhli savas gemileri ile Muavenet i Milliye ve Tasoz muhripleri yola cikti Fakat cikan bir firtina sebebiyle saldiri gecikti Bu gecikmenin sonucunda Bulgar donanmasi Turk taarruzunu onceden ogrendi Turk filosu Varna limanina vardiginda iki Bulgar torpido botu beklemekte idi Osmanli muhriplerinin taarruzu ile bu torpido botlar limana geri cekildi ardindan Turgut Reis ile Barbaros Hayreddin zirhlilarinin bombardimani basladi Fakat kiyilarin mayinli olmasindan endiselenen Albay Tahir Bey zirhlilari kiyilara fazla yanastirmadi Turk filosu bir gun boyunca liman onlerinde bekledi 20 Ekim gunu Muavenet i Milliye komur ikmali icin Istanbul a gonderildi Albay Tahir Bey komutasindaki filo Burgaz a kadar uzanan kiyilari gozetledi Bu sirada Hamidiye kruvazoru personeli bir Bulgar gemisinin personelini sorgulamis ve Burgaz kiyilarinin 18 Ekim gunune kadar mayinsiz oldugunu ogrenmisti Osmanli filosu bu firsati kacirmis gecikmisti Sonuc olarak Bulgar kiyi savunma mevzilerinin yerini bilmeyen Osmanli filosu kiyilara yaklasarak etkili bir bombardiman yapamadi Bulgar kiyilari onundeki Osmanli ablukasi devam etti Varna limanindaki Bulgar toplari hicbir atis yapmiyor ve yerini belli etmiyordu 24 Ekim gunu Mecidiye kruvazorune top atisi yapildi Bunun sonucunda karsilikli bombardiman basladi 20 Kasim 1912 tarihinde Rauf Bey komutasindaki bir filo denize acildi Alinan istihbarata gore Bulgar torpido botlari Turk nakliye gemilerine saldirmak icin harekete gecmisti Osmanli filosu Hamidiye kruvazoru ile Berkefsan ve Yarhisar muhriplerinden olusuyordu Filo Turk nakliye gemilerinin gececegi yolun uzerinde daginik vaziyette beklemeye basladi Bulgar gemisini goren kirmizi fisek atarak digerlerine haber verecekti 21 Kasim gecesi saat 00 40 ta Bulgar gemilerini goren Hamidiye kruvazoru kirmizi fisek atti ve Bulgar gemileri durumu anladi savas basladi Turk gemileri isabetli atis yapamadi ancak Bulgar gemilerinin saldirisi sonucunda Hamidiye nin burun kismi hasar gordu ve su almaya basladi Osmanli muhripleri taarruza gecince Bulgar torpido botlari geri cekildi agir hasar alan Hamidiye Istanbul a onarim icin gonderildi Bulgar torpido botlarini yakalamasi icin Mecidiye kruvazoru yola cikti Fakat bir sey elde edilemedi Bu arada Osmanli kara ordulari geri cekilmeye basladi Osmanli ordusunun Catalca ya kadar cekilmesi ongoruluyordu bu cekilme harekati kapsaminda Osmanli donanmasinin kiyidan destek vermesi emredildi Donanma basarili bir sekilde kiyidan Bulgar birliklerini topa tuttu ve geri cekilen birliklere zaman kazandirdi Bahriye Nazirligi donanmanin Catalca daki savasa denizden destek vermesi yerine Ege ye acilip Yunan birliklerinin Trakya daki ilerleyisini yavaslatmasina karar verdi Bulgar ordusu Catalca yonunde taarruz etti Aralarinda Barbaros Hayreddin zirhlisinin da oldugu bazi savas gemileri Buyukcekmece onunde toplandi ve denizden destek basladi Silivri de bazi Bulgar birlikleri savas gemilerinin bombardimani sonucunda zayiat verdi 15 Kasim 1912 tarihinde denizden ve karadan acilan atesle Bulgar topcu birlikleri dagildi 16 Kasim gunu Barbaros Hayreddin ile Turgut Reis Bulgar birliklerine ates acti ve ardindan karaya asker cikararak kara ordusuna destek oldu 20 Kasim 1912 tarihinde Canakkale Bogazi nin savunulmasi icin donanma yola cikti Yunan donanmasi Canakkale Bogazi yakinlarindaki Limni Adasi na asker cikarmis ve 30 Ekim 1912 tarihinde adayi kontrol altina almisti Bunun ertesi gunu Selanik onlerinde Fethi Bulent korveti torpillenerek batirildi Birkac Ege adasi daha ele gecirilmis ve Yunan donanmasi Canakkale onlerinde bir askeri us kurmustu 20 Kasim 1912 tarihinde aralarinda Averof kruvazorunun de bulundugu bir Yunan filosu Midilli ye saldirdi ve adadaki Osmanli taburu 20 Aralik a kadar direndi Sakiz Adasina da saldirildi fakat Osmanli donanmasinin Canakkale Bogazi na gelmesi uzerine ara verdiler Yine de adaya uzun sure denizden yardim gelmedi Ocak 1913 te Yunan birlikleri adayi ele gecirdi Bu arada Bulgar ordulari Istanbul a yaklasmisti Harbiye Naziri Enver Pasa Sarkoy e cikarma yapilmasini ve Catalca ile Gelibolu yonlerinden de taarruz edilerek Bulgar ordusunun cembere alinmasini emretti Berk i Satvet Mecidiye Turgut Reis ve Barbaros Hayreddin savas gemilerinden olusan bir filo esliginde 9 Subat 1913 tarihinde cikarma yapildi Savas gemilerinin destek atesi ile kasaba ele gecirildi 15 olu ve 31 yarali kayip verildi Bulgarlar kuzeye cekildi buna ragmen Sarkoy deki iskele henuz dusmemisti Osmanli kuvvetleri kasabadan biraz daha ilerledi Bulgar ordusu temkinli davranarak bazi birlikleri kuzey dogu tarafindan harekete gecirdi Fakat cikarma icin gec kalinmisti Osmanli birlikleri arasindaki koordinasyon problemi sebebiyle sonuc alinamadi ve iki nakliye gemisi batti Osmanli ordulari geri cekildi Edirne dustu Ege Denizi nde ise savunmasiz Sisam Adasi 16 Mart 1913 tarihinde Yunanlarin kontrolune girdi Imroz Deniz Muharebesi Gemi onarim calismalari sebebiyle donanma Ege ye cikmak icin beklemekte idi fakat bu sirada bircok Ege adasi kaybedildi Yunan donanmasi Mondros u us haline getirdi ve Canakkale Bogazi ni ablukaya aldi Onarim calismalari bitmeden Ege ye acilmayi reddeden Albay Tahir Bey gorevinden alindi ve yerine Komodor Ramiz Numan Bey getirildi Rauf Bey in emrine Hamidiye Muavenet i Milliye Yadigar i Millet Tasoz ve Basra savas gemileri verildi Bu filoya da torpido filosu denildi 14 Aralik 1912 tarihinde sabah saatlerinde Sultanhisar torpido botu bogazda ilerlerken uc Yunan torpido botunun saldirisina ugradi Numune i Hamiyet ve Mecidiye yardima geldi Gokceada yonune hizli bir sekilde ilerleyen Mecidiye bes Yunan muhribiyle karsilasti ve kisa surede Yunan filosu yenildi 16 Aralik gunu Osmanli donanmasi Yunan donanmasini imha etmek icin Ramiz Bey komutasinda dort zirhli iki kruvazor ve uc torpido bot savas gemisi ile taarruza gecti Osmanli plani gemilerin Imroz yonunde ilerlemesi ve Mecidiye kruvazorunun arkada kalarak torpido salvolarina karsi donanmayi korumasi idi Saat 09 30 da donanma bogazdan cikti ve 09 39 da acilan topcu atesi ile savas basladi Kisa surede Mecidiye kruvazorunun motorlari arizalandi duzen bozuldu Fakat top atislari devam etti bunun uzerine Averof zirhlisi surat yaparak ilerlemeye basladi Osmanli gemileri topcu atesini Averof a cevirdi ve Averof agir hasar aldi Ramiz Bey donanmanin ilerleyisinde manevra yapti ve Averof bundan yararlanarak kacmayi basardi 10 50 de ates kesildi ve Osmanli donanmasi geri donmek zorunda kaldi Amirallik gemisi Barbaros Hayreddin agir hasar aldi ve onarilmak uzere geri gonderildi 22 Aralik sabahi Mecidiye Berk i Satvet Muavenet i Milliye Gayreti Vataniyye Numune i Hamiyet Yarhisar Basra ve Tasoz savas gemilerinden olusan bir kesif birligi bogazdan cikti Burada Yunan donanmasinin iki muhribi ve dort torpido botu ile catisma yasandi Yunan gemileri geri cekildi Osmanli filosu Bozcaada ya ilerlemeye basladi orada gorulen Yunan Delfin denizaltisini batirmakla gorevlendirilmislerdi Yunan denizaltisi Osmanli gemilerini gorunce dibe batarak gorus alanindan cikti Fakat denizdeki olumsuz sebeplerden dolayi tekrar su ustune cikmak zorunda kaldi Bunun uzerine Muavenet i Milliye muhribi taarruza gecti Delfin tekrar suya batti Bu denizaltinin batip batmadigi gunumuzde de bilinmemektedir Yunan donanmasi herhangi bir aciklama yapmadi fakat denizaltinin kayboldugu yerde Yunan gemileri arama kurtarma calismalari yapti 4 Ocak 1913 tarihinde Bozcaada yi kurtarmak uzere Osmanli filosu denize acildi Filo 22 Aralik ta sefere cikan gemilerden ve Hamidiye ile Mecidiye savas gemilerinden olusuyordu Imroz onlerine kadar arama yapan filo ciddi bir catismaya girmedi 10 11 Ocak gunleri de bu seferler devam etti Asar i Tevfik bu sirada saldiriya ugradi ve Yunan gemileri diger Osmanli gemileri gelince geri cekildi Bundan itibaren donanmada onarim calismalari yapildi ve 18 Ocak 1913 tarihinde bogazdan cikildi Saat 08 30 Bazi torpido botlar ile Asar i Tevfik bogazi korumasi icin geride birakildi Osmanli plani Mondros onlerine kadar giderek Yunan donanmasiyla savasa girmek ve Yunan donanmasini imha etmek uzerine kurulu idi Barbaros Hayreddin yine amirallik gemisi idi ve Mecidiye filonun daha ilerisinde seyrediyordu 08 50 de iki Yunan savas gemisini goren Mecidiye taarruza gecti Yunanlar geri cekildi 10 30 da Mecidiye kruvazoru aniden geri cekilmeye basladi ve isaret verdi Yunan donanmasi Mondros limanindan cikiyordu Yunan donanmasina Averof Hydra Specya ve Pisara zirhli savas gemileri de dahildi Yunan donanmasinin istikameti Midilli ye dogru idi Osmanli donanmasi dumen kirdi ve Yunan donanmasinin yolunu kesecek vaziyette ilerlemeye basladi Aradaki mesafe azaldi ve topcu atesi basladi Averof kruvazorunden atilan bir top mermisi ile amiral gemisi Barbaros Hayreddin vuruldu Osmanli gemilerinin neredeyse tamami Averof kruvazorunu hedefledi Fakat Osmanli gemileri diger Yunan gemilerinden agir hasar almaya basladi Barbaros Hayreddinde yangin basladi Osmanli savas gemileri ise ciddi bir isabet kaydedemiyordu Ramiz Bey donanmanin rotasini degistirdi ve ates gucu bakimindan gucsuz Mecidiye dusmanin en on safina geldi Turgut Reis onlarca isabet almis ve yanmakta olan amirallik gemisinin onune gecerek Barbaros Hayreddin i batmaktan kurtardi Averof bu sefer de Turgut Reis zirhlisini topcu atesi altina aldi ve Turgut Reis agir hasar gordu Isabet alan Osmanli gemilerinin hizi giderek dusuyordu Savasin son asamalarinda Averof kruvazorunun kaliteli mermileri tukendi Osmanli gemileri tarafindan her an batirilabilirdi Fakat Osmanli gemileri de agir zayiat vermisti Saat 14 50 de iki taraf atesi kesti ve savas kesin Yunan zaferiyle sona erdi Barbaros Hayreddin 31 Turgut Reis 25 isabet almisti onarilmalari gerekiyordu Personel kaybi ise toplamda 41 olu ve 98 yarali asker idi Buna karsilik Yunan personel kaybi 1 yarali idi Hamidiye Osmanli Devleti anilan donemde yaklasik on bin mil uzunlugunda deniz kiyisina sahiptir Donanma oncelikle bu kiyilarin etkin savunabilmesi icin gereklidir Siyasi ve diplomatik olarak da Dogu Akdeniz deki cikarlari Osmanli ile ortusen herhangi bir devletle ittifak iliskisine girmek icin de donanma onem tasimaktadir Bu nedenle en azindan iki tumenlik bir harp filosuna sahip olunmasi ongorulmustur Bu filonun vurucu gucunu dretnotlar olusturacakti Bu dretnotlarin her biri icin dort adet refakat muhribine gerek duyulacakti Dolayisiyla alti dretnot icin toplam 24 muhrip ihtiyaci soz konusuydu Dort muhrip daha once siparis edildiginden programa 20 muhrip konmustur Bunlara ek olarak mustakilen kesif hizmeti yapacak muhrip filosunun saldiri gorevlerini destekleyecek ve onlara rehberlik vazifesi icra edecek dort adet skaut de ongorulmustur Program kapsamindaki son muharip unsurlar alti adet denizaltiydi Bunlar da komsu devletlerin bu silahtan edinme yonundeki gayretlerine karsilik temelde moral etkileri bakimindan siparis edilmeliydiler Afif Buyuktugrul Osmanli donanmasi Averof kruvazorunun ates gucu ve hiz bakimindan oldukca ustun oldugunu bilmekte idi Averof kruvazorunu baska bir yerde oyalayarak Yunan donanmasini ezmeye dayanan bir plan hazirlandi Bu plan uyarinca Rauf Bey komutasindaki Hamidiye Akin Harekati ni 24 Ocak 1913 tarihinde baslatti Hamidiye Averof kruvazorunu uzerine cekecekti ve Averof kruvazorunun yoklugundan faydalanan Osmanli donanmasi da taarruz edecekti Ayrica Hamidiye Balkan devletlerinin deniz ulasimini durdurmakla gorevlendirildi Gece karanligindan faydalanan Hamidiye sorunsuz bir sekilde denize acildi 25 Ocak gunu saat 12 30 da Hamidiye bir Yunan askeri ussune taarruz etti Bolgedeki barut fabrikasi agir hasar aldi ardindan kiyida demirli vaziyette bulunan Makedonya isimli gemi batirildi Hamidiye beklenmeyen bir hareketle Adriyatik Denizi ne yoneldi Ardindan komur ikmali icin Dogu Akdeniz e gecti ve 28 Ocak ta Beyrut limaninda demir atti Gerekenden cok az komur alindi ve yola devam edildi Istanbul ile guclukle iletisim kuran Rauf Bey Arnavutluk uzerine harekat icin emir aldi 6 Subat ta yola cikan Hamidiye 14 Subat gunu Malta dan komur ikmali yapti ve Akdeniz e acildi Arnavutluk taki Osmanli birliklerine yardim icin 6 Mart gunu Tartus yakinlarindaki Ervad adasindan cephane yuklendi Arnavutluk a dogru yol alan Hamidiye denizde Leros isimli bir Yunan ticaret gemisine rastladi Geminin murettebati esir alindi ve gemi batirildi Bu murettebatlar sorgulandi ve Yunan donanmasinin konumu ogrenildi Kuzey Arnavutluk taki Singin Limani na gelen Hamidiye cephane yardimi yapan alti Yunan gemisini yakaladi ve hepsini tahrip etti Bundan sonra Hamidiye kruvazoru Dogu Akdeniz e hareket etti ve Hayfa da komur ikmali yapti Tasinamayan cephaneler ve paralar Beyrut ta birakildi oradan kara yolu ile gonderilecekti Hamidiye Istanbul la iletisim kurmak icin Alanya ya hareket etti ve 28 Mart 1913 tarihinde Alanya ya basariyla ulasti Bu arada uc Yunan muhribi yola cikti ama yetisemedi 17 Nisan da Mihali isimli Yunan yardimci kruvazoru batirildi Alanya dan cephane alindi Dogu Akdeniz e Yunan gemileri gelince Hamidiye Suveys Kanali yolu ile Kizildeniz e gecmek zorunda kaldi Burada onarim calismalarindan gecti 18 Temmuz 1913 tarihinde Balkan Savaslari sona erdi ve Rauf Bey e geri donmesi icin emir verildi 7 Eylul 1913 tarihinde Hamidiye Yesilkoy kiyilarina geldi ve sevinc gosterileriyle karsilandi Ardindan Dolmabahce Sarayi onune gelinerek top atislari ile padisah selamlandi Birlesik Krallik in siparis edilen dretnotlara el koymasi Osmanli Devleti 1909 yilinda bir donanma programi baslatti ve program uyarinca Birlesik Krallik a bir adet dretnot siparis edildi Bu dretnotun Resadiye ismiyle donanmaya katilmasi beklenmekte idi Bu arada Brezilya Birlesik Krallik a Rio de Janeiro isimli bir savas gemisi siparis etmis ancak daha sonra vazgecmisti Osmanli Devleti boyle buyuk bir geminin Yunanistan in eline gecmesinden endise duyarak soz konusu geminin siparisini devraldi Sultan Osman ismiyle donanmaya katilmasi kararlastirildi Trablusgarp Savasi ve Balkan Savaslari taksitlerin odenmesini olumsuz etkilediyse de iki dretnot 1913 yilinda denize indirildi Osmanli Devleti tum taksitleri odedi Gemilerin Temmuz 1914 te teslimi beklenmekte idi Osmanli basininda bu buyuk savas gemilerinin sik sik fotograflari yer almakta idi Taksitlerin odenmesinde buyuk pay sahibi olan Donanma Cemiyeti gemilerin Osmanli Devleti ne satilmasini olanakli kilan yabanci kisilerin madalya ile odullendirilmesine karar verdi Osmanli Devleti nin bu dretnotlari satin almasi Yunanistan da tepkilere sebep oldu ve Basbakan Venizelos elestirildi Rusya da bu dretnotlarin Osmanli Devleti ne satilmasindan rahatsiz oldu 29 Nisan 1914 tarihinde Osmanli Devleti Fatih isimli bir zirhli savas gemisi 3 550 tonluk iki adet kruvazor 1 000 tonluk dort adet muhrip ve iki adet denizaltiyi Armstrong Vickers Sirketine siparis etti Bu siparisin toplam bedeli 3 972 000 sterlin idi Ayni zamanda Fransa ya alti adet muhrip ve iki adet denizalti siparis edildi bunun toplam bedeli ise 4 760 00 Fransiz frangi idi Birlesik Krallik ve Fransa gemilerin teslimine dair hukuki guvence verdi Gemilerin yapimi gonderilen Osmanli heyetleri tarafindan incelenmekte idi ve raporlar gonderiliyordu Fakat Resadiye ile Sultan Osman dretnotlarinin teslimati gecikti Buna ragmen gemilerin teslim edilecegi aciklandi ve Osmanli Donanmasi dretnotlara herhangi bir Yunan saldirisi olmasin diye Ege ye acilarak beklemeye koyuldu 3 4 Agustos 1914 tarihlerinde Fransa ve Birlesik Krallik Almanya ya karsi savasa girdi Britanya 20 yuzyilda gucsuz bir devlet haline gelmis Osmanli Devleti ile askeri ortaklik kurmadi 2 Agustos gunu Almanya nin Birlesik Krallik ve Fransa ikilisiyle savas baslatmasina bir gun kala Osmanli Almanya askeri ittifaki kuruldu bu askeri ittifak gizli tutuldu Sultan Osman ve Resadiye dretnotlarinin Osmanli Devleti ne devredilme vakti gelmisti 1 Agustos 1914 tarihinde dretnotlara Osmanli bayraginin cekilecegi belirtildi Fakat bundan iki gun once 30 Temmuz 1914 tarihinde donemin Birlesik Krallik Bahriye Bakani Winston Churchill bu dretnotlarin Osmanli Donanmasina katilmasindan duydugu suphe sonucunda gemilere el koyma karari almisti 27 Temmuz gunu Resit Pasa vapuru ile gemileri teslim almak uzere yola cikan Osmanli bahriyelileri 1 Agustos ta geminin son taksini odedi ve ayni gun saat 14 30 da gemilere fiilen el konuldu Londra Buyukelcisi Tevfik Pasa Britanyali yetkililerle gorustu ve geminin teslimini istedi Britanyali yetkililer gemilere gecici olarak el konuldugunu ve paranin da guvende oldugunu soyledi Fakat gemilerin ne zamana kadar Kraliyet Donanmasi nda kalacagina dair bilgi verilmedi Bu olay Osmanli hukumeti tarafindan siddetle protesto edildi Gemilerin teslimi icin alternatifler sunuldu Birlesik Krallik hepsini de reddetti Dretnotlara el konulmasi Osmanli basininda genis yer buldu ve bazi Osmanli gazeteleri Britanya yi korsanlikla sucladi New York ta Muslumanlarin olusturdugu bir kalabalik Britanya yi protesto etti ve gemilerin teslimi icin cagri yapti Istanbul Birlesik Krallik Maslahatguzari Beaumont Osmanli halkinda kuvvetlenen Britanya dusmanligindan endise duydu gemilerin savas bitince teslim edilecegine dair Birlesik Krallik tan bir tebligat istedi Bu arada Alman Goeben ve Breslau zirhlilari Osmanli Devleti ne sigindi Eger Osmanli Devleti tarafsiz ise bu gemileri deniz hukuku geregince kara sularindan bir gun icinde cikarmaliydi Rusya Osmanli Devleti nin tarafsiz tutumunu surdurmesini istiyordu ve bu tutumun devam etmesi icin bir garanti belgesinin verilmesini diger muttefiklerine teklif etti Churchill bir torpidobot filosu ile Istanbul a baskin yapilarak iki Alman zirhlisinin batirilmasini teklif ettiyse de Horatio Herbert Kitchener bunu reddetti Osmanli Hukumeti deniz hukukuna uymak niyetinde idi ancak gemileri de Britanya ya teslim etmek ve Almanya ile dostlugunu bitirmek istemiyordu Sonuc olarak iki Alman zirhlisinin subaylari ile anlasildi ve subaylar Osmanli donanmasina katilmayi kabul etti Osmanli Devleti iki zirhliyi 80 milyon mark karsiliginda satin aldigini duyurdu gemilerin isimleri Yavuz ve Midilli olarak degistirildi personeline Osmanli uniformalari giydirildi Gemiler hic para verilmeden Osmanli Donanmasina gecmisti ancak deniz hukukuna uymak icin satin alindigi soylenmisti Osmanli halki Britanya nin el koydugu iki dretnot karsiliginda bu iki yeni savas gemisinin gelmesini sevincle karsiladi ve Almanlara duyulan sempati buyudu Mart 1914 te Istanbul a cikarma yaparak isgal planlari hazirlayan Rusya Yavuz ve Midilli savas gemileri sebebiyle bu planindan vazgecti 6 Eylul 1914 tarihinde donanmada islahat icin gorev yapan Britanyali subaylar Osmanli Devleti ni terk etti I Dunya Savasi nda Osmanli donanmasi Yavuz ile Midilli savas gemilerinin faaliyetleri Yavuz muharebe kruvazoru 18 Agustos 1914 tarihinde Yavuz ile Midilli savas gemilerinin komutasi Amiral Souchon a verildi Donanmanin islahatindan sorumlu Alman heyetin basinda olan Amiral Souchon donanmadaki bircok makama Alman subaylari getirdi gereksiz personeli donanma disi birakti donanmada talim basladi Souchon Osmanli savas gemilerindeki geri kalmisligi gordu ve Britanya islahat heyetinin bu durumu kasten devam ettirdigini beyan etti Donanmadaki filolari duzenleyen Souchon teknik problemleri olan Mesudiye savas gemisini su ustu bir savunma platformu olarak Canakkale Bogazi nda gorevlendirdi Almanya dan subay askeri techizat ve mayin getirtti Bogaz savunma sistemlerinin komutanliklarina da Alman subaylar yerlesti Ayni zamanda tersanelerde calismalar yapilarak tum Osmanli savas gemilerini onarabilecek sistemler kuruldu tersanelere de Alman askerler yerlestirildi Alman heyeti gemilerdeki bircok silahin kasten Britanya heyeti tarafindan gizlice kullanilamaz hale getirildigini gordu Souchon suratle gemilerin bakimini yaptirdi ve Osmanli personeli egitildi Padisah V Mehmed in huzurunda 17 Eylul gunu donanma gecit toreni yapti Souchon donanmanin savas icin hazir oldugunu dusunuyordu Yavuz ve Midilli zirhlilarinin Alman personeli memleketlerinden ilk mektuplarini da bu zamanda aldi Alman personel savasa girmek istiyordu 12 Ekim 1914 tarihinde Souchon personelin deniz sartlarinda talimini uygun gorerek bir Osmanli filosu ile Karadeniz e acildi Fakat Bahriye Nazirligi nda izin almadan denize acildigi icin filonun geri donmesi emredildi Souchon bircok savas gemisini geri gonderdi ama Yavuz ile Midilli savas gemilerinin bulundugu diger kisim denizde talimlere devam etti 22 Ekim gunu Harbiye Naziri Enver Pasa Amiral Souchon a Rus donanmasinin imha edilmesini gizlice emretti Ortada herhangi bir savas ilani yoktu Rusya Enver Pasa nin savas niyetlisi olduguna dair bilgi edindi Enver Pasa karada yapilacak taarruzlara ve askeri hareketlere dair bir emir yazisini da hazirlamisti Souchon Enver Pasa nin emrettigi gibi kapsamli bir taarruz yerine savunmada kalip gozdagi verme amacli taarruzlarda bulunmayi uygun buldu zira Alman zirhlilarinin kaybindan ve Karadeniz de kesin Rus hakimiyeti kurulmasindan endise ediyordu Yavuz Karadeniz deki tum Rus savas gemilerinden surat ve ates gucu bakimindan ustundu Midilli nin ise ates gucu bakimindan zayifligi vardi 28 Ekim 1914 tarihinde Osmanli filosu emre uyarak Karadeniz deki Odesa ve Sivastopol limanlarini topa tuttu 6 Kasim 1914 tarihinde Berk i Satvet ile yola cikan Yavuz zirhli savas gemisi Zonguldak in Rus donanmasi tarafindan topa tutulmasi uzerine bolgeye geldi ve Istanbul aciklarinda demirledi Istanbul un bir deniz saldirisina ugramasindan endise ediliyordu Uc Osmanli birligi deniz yoluyla Trabzon a goturuldu ve Midilli nin de aralarinda bulundugu birlik bu gemileri korudu Birlikler basariyla Trabzon a ulastiktan sonra Midilli 9 Kasim da Poti yi bombaladi ve Hamidiye ile Istanbul a geri dondu Rus Karadeniz Donanmasi bes zirhli iki kruvazor ve on iki torpidobot ile 17 Kasim da Trabzon limanina taarruz etti Yavuz ve Midilli Rus donanmasini yakalamak uzere ayni gun Karadeniz e acildi Ertesi gun Balaklava aciklarinda Rus donanmasina yetisildi Sisli bir havada muharebe basladi bes Rus gemisi Yavuz kruvazorunu hedef aldi ve Yavuz agir hasar alarak catismadan geri cekildi Fakat Rus amirallik gemisi Evstafi de agir hasar aldi 33 olu ve 35 kayip verdi Amiral Souchon Hamidiye kruvazorune Batum un bombalanmasini emretti ve emir yerine getirildi 5 Aralik ta Rize ye takviye birlik ve techizat goturen dort nakliye gemisini korumak uzere Midilli gorevlendirildi Yavuz Berk i Satvet ve Peyk i Sevket savas gemileri ise uzaktan takip etmekte idi Enver Pasa da Yavuz muharebe kruvazorunde bulunuyordu Birlikler Rize ye ulastirildiktan sonra 10 Aralik ta Batum bombalandi Bu bombardiman daha cok bir govde gosterisi niteligindeydi 26 Aralik ta Istanbul bogazi onlerinde iki mayina carpan Yavuz agir hasar aldi Gemi 2000 ton su aldi su cekimi bir metre artti ancak yuzmeye devam edebildi Onarim icin gerekli personel ve techizat Osmanli Devleti nde bulunmuyordu Almanya dan getirtilen deneyimli personel ve techizat ile suratli calismalar yapildi onarim calismalari 1 Mayis 1915 tarihinde bitirilebildi Bu surecte Osmanli Devleti nin Karadeniz ulasimi guvenligi sarsildi Yavuz muharebe kruvazorunun yara aldigina dair soylentiler cikti bu soylentilerin asilsiz oldugunu gostermek uzere 13 Ocak ta Yavuz Karadeniz e acildi ve nakliye gemilerinin guvenligini sagladi Bu gorevde Rus gemileri ile catismaya girmedi 16 Ocak 1915 tarihinde geri dondu Osmanli ordulari Kafkas cephesinde yenilgiye ugradi Baskomutanlik deniz yolu ile takviye istedi fakat Yavuz un onarimda olmasi sebebiyle deniz ulasimi oldukca tehlikeli idi Amiral Souchon bu durumu belirtti ve deniz yolu ile takviyeden vazgecildi 27 Ocak ta iki Rus savas gemisi Hamidiye kruvazorunu takibe aldi Onarimi henuz bitmemis Yavuz yeniden denize acildi ve Hamidiye olasi bir saldiridan kurtuldu 7 Subat ta Yavuz tekrar Karadeniz e acildi Osmanli istihbarati Odessa da yirmiye yakin nakliye ticaret gemisinin bulundugunu bildirdi Baskomutanlik bu gemileri imha etmek uzere Hamidiye ile Mecidiye kruvazorlerini ve dort diger muhribi gorevlendirdi Yavuz ve Midilli ise Sivastopol a taarruz edecekti 1 Nisan 1915 tarihinde filo denize acildi 3 Nisan gunu saat 06 40 ta Odessa onlerine gelen Mecidiye bir mayina carpti ve denize oturdu Ruslarin eline gecmemesi icin gemi tahrip edildi saldiri iptal edildi 26 personelini kaybeden filo Istanbul a geri donmek zorunda kaldi Ayni gun geri donus yolunda Rus Vostochnaia ve Swesta ticaret gemileri batirildi Ardindan saat 11 10 da Yavuz ile Midilli bir kruvazorluk ve sekiz muhriplik bir Rus filosu ile karsilasti Kisa sureli muharebe yasandi Osmanli tarafi herhangi bir isabet almadi ama bir Rus muhribi uc isabet alarak safdisi birakildi Ardindan iki taraf atesi kesti ve muharebe sona erdi 4 Nisan da tum Osmanli gemileri Istanbul a geri dondu 2 Mayis ta Rus filosunun Istanbul onlerinde oldugu tespit edildi 6 Mayis ta Yavuz Midilli ve Hamidiye sefere cikti ancak Rus gemileri bulunamadi 8 Mayis ta geri donuldu 9 Mayis ta Rus donanmasi Karadeniz Eregli sine taarruz etti ve cikarma girisiminde bulundu Yavuz alarma gecti ve bolgeye yetisti Rus donanmasini uzaklastirdi Bir gun boyunca bolgede nobet bekleyen Yavuz envanterinde muhriplerin ve mayin tarama gemilerinin bulundugu bir Rus filosunun Istanbul Bogazina yol aldigini ogrendi 10 Mayis ta yapilan muharebe sonucunda Yavuz un bir adet 150 mm lik topu ve bir adet torpidosu agir hasara ugradi burun kismina iki adet gucsuz darbe aldi Evstafi uc isabet ile agir hasar aldi Muharebenin ardindan Yavuz saat 13 25 te Istanbul a geri dondu Midilli kruvazoru 18 Temmuz 1915 tarihinde Midilli mayina carpti Karadeniz ulasiminin guvenligi icin ilk once Hamidiye gorevlendirildi fakat Rus donanmasina karsi zayif kaldigindan dolayi bu goreve Yavuz getirildi Bu gorevde Yavuz 1915 yilinin sonuna kadar sekiz defa Karadeniz e cikti Fakat Rus donanmasi ozellikle komur nakliyatini engellemekte idi Osmanli Devleti bu sebeple cok sayida komur tasiyan gemisini kaybetti 6 Eylul 1915 tarihinde Bulgaristan Kralligi Ittifak Devletleri yaninda savasa girdi Rus donanmasinin Varna ya cikarma yapmasini onlemek uzere 13 Ekim de Kostence ile Varna onlerinde Yavuz muharebe kruvazoru gorev yapti 1916 yilinda Imperatritsa Mariya denize indirildi ve Rus donanmasina katildi Istanbul Bogazini herhangi bir deniz saldirisina karsi korumak icin bogaz tahkimatlari guclendirildi Rus donanmasi Karadeniz nakliyatini durdurmak icin 28 Agustos ta mayinlama calismalarina basladi ve 30 Eylul e kadar 1656 adet mayin birakildi Osmanli Donanmasi bu mayinlarin ceyregi kadarini etkisiz hale getirmeyi basardi 7 Ocak ta komur tasiyan Karmen isimli gemi Rus donanmasi tarafindan batirildi Harekete gecen Yavuz 8 Ocak saat 08 23 te Ruslarin iki muhribi ve Imperatritsa Mariya zirhli savas gemisi ile karsilasti Saat 09 40 ta muharebe basladi Yavuz geri cekildi Bundan sonra aylarca limanda bekleyen Yavuz 3 Temmuz 1916 tarihinde tekrar denize acildi ve 4 Temmuz gunu Tuapse yi topa tuttu Limana ve petrol tesislerine zarar verildi iki adet nakliye gemisiyle beraber bircok kucuk gemi batirildi 1917 yilinda Rusya da devrim oldu ve 17 Aralik 1917 tarihinde ateskes imzalandi Boylece Karadeniz de Rus donanmasi ile olan savas sona erdi mayinlarin temizlenmesine baslandi 9 10 Agustos 1917 tarihlerinde Imroz dan kalkan Britanya ucaklari Istinye onlerinde olan Yavuz a taarruz etti Yavuz herhangi bir hasar almadi fakat Yadigar i Millet muhribi batti Bundan sonra Istinye ye ucaksavar toplari yerlestirildi ve muhabere imkani gelistirildi Canakkale den gelen ihbar ile artik Istanbul her an hava saldirilarina karsi hazirlanabiliyordu Amiral Souchon Alman Acik Deniz Donanmasinin 4 Kruvazor Filosu komutanligina getirildi ve 4 Eylul gunu gorevini Rebeur von Paschwitz e devretti 15 Ekim de Alman Imparatoru II Wilhelm Yavuz zirhlisi ile Istanbul a gelerek Osmanli Devleti ni ziyaret etti 1918 yilina gelindiginde Karadeniz deki savas sona ermisti ve Yavuz ile Midilli savas gemileri limanda beklemekte idi Bu arada Canakkale Savasi nda yenilmis Itilaf kuvvetleri Imroz adasini bir us olarak kullanmakta idi ve Paschwitz adaya taarruz ederek Itilaf gemilerini batirmayi planladi Paschwitz Cemal Pasa ile Enver Pasa ya acikladigi planinda hedeflerinin Itilaf kuvvetlerini agir bir yenilgiye ugratmak ablukayi hafifletmek Filistin Cephesine denizden yardim goturebilmek ve Osmanli halkinin moralini yukseltmek oldugunu soyledi Cemal Pasa bogazdaki mayinlardan soz edince de mayinlarin nerede oldugunu bildigini ve bu sebeple de herhangi bir tehlike teskil etmedigini soyledi Planin diger safhasi ise bir Alman denizaltisinin Mondros Limani onlerinde gizlice beklemesi idi Imroz a taarruz yapilinca Mondros tan cikip yardima gelen Itilaf gemileri bu denizalti tarafindan vurulacakti Plan onaylandi Paschwitz denizden taarruz yapilirken Canakkale den de hava destegi alinmasina karar verdi Taarruza Yavuz Midilli Muavenet i Milliye Numune i Hamiyet Samsun ve Basra savas gemileri katilacakti Bu arada Liman von Sanders ele gecirilmis bir Britanya haritasini Paschwitz e ulastirdi Haritada Britanya mayinlarinin yerleri gosterilmekte idi Paschwitz planini bu haritaya gore duzenledi fakat harita su cekimi dusuk gemiler icin cizilmisti 20 Ocak 1918 tarihinde Yavuz ile Midilli bogazdan cikti Saat 05 55 te ilk mayin infilakini yasayan Yavuz Paschwitz e hasarin tehlikesiz oldugunu bildirdi ve harekata devam etti Saat 07 00 de iki gemi birbirinden ayrildi Yavuz Kefalo limanina Midilli ise Kuzu limanina taarruz etti Iki taarruz da basarili oldu Yavuz limandaki telsiz istasyonunu etkisiz hale getirdi ve cok sayida nakliye gemisini imha etti Midilli ise HMS M28 ile HMS Lord Raglan muhriplerini batirdi ve limandaki yapilara hasar verdi HMS Tigress ve HMS Lizard muhripleri uzaktan izlemekle yetindi Britanya Osmanli taarruzunu tum gemilere bildirdi Midilli kendisine yonelen topcu atesini basariyla puskurttu Paschwitz harekatin basarili oldugunu ogrendi ve gemilerin Mondros a yonelmesini emretti Yavuz ile Midilli emre uydu fakat tam mayin tarlasinin sinirina geldiler Iki Britanya muhribi ve iki Britanya ucagi gemileri takip etmeye basladi Midilli nin ucaksavar sistemleri yoktu bu sebeple Paschwitz Midilli nin Yavuz un pruvasina gecmesini emretti Emre uyan Midilli Yavuz un pruvasina gecerken mayina carpti Patlamanin etkisiyle Midilli nin calisabilir halde tek motoru kaldi Britanya muhripleri ve ucaklari ile muharebe devam ederken Osmanli personeli suya baktiklarinda etraflarinin mayinlarla cevrili oldugunu gordu Midilli ye yardim icin yonelen Yavuz mayina carpti bu carpilan ikinci mayin idi ve geminin cayrosu tamamen bozuldu Midilli art arda mayinlara carpti siddetli patlamalar sonucunda hareket kabiliyetini tamamen kaybetti Albay von Hippel geminin terk edilmesini emretti ve saat 09 07 de Midilli kic uzerine dik vaziyette batti Bu arada bogazdan yardim icin gelen Osmanli muhripleri zor durumda kaldi Basra nin kic tarafina iki adet mermi isabet etti ve Muavenet i Milliye de yogun topcu atesi altinda geri cekildi Midilli nin sag kalan personelinden bir kismi Britanyalilar tarafindan kurtarildi diger kismi ise 8 derece suda donarak oldu Paschwitz Midilli personelini kurtarmak istediyse de cok riskli oldugundan vazgecti Geri cekilen Yavuz ucuncu defa mayina carpti Butun bunlara ragmen Yavuz batmadi ve Nara da kiyiya vurdu Fakat Britanya ucaklari muharebenin yapildigi 20 Ocak gununden 26 Ocak a kadar surekli olarak Yavuz u bombaladi Bu surecte Britanya ucaklari 180 adet bomba atti ancak sadece ikisi isabet etti Turgut Reis in yardimiyla kurtulan Yavuz 27 Ocak ta Dolmabahce onlerinde demirledi Imroz Deniz Muharebesi sonucunda Osmanli donanmasi Midilli kruvazorunu kaybetmis Basra muhribi de agir hasar almisti Cok sayida personel kaybedildi Almanlarin 5 subayi ve 167 eri esir dustu Yavuz un onarilabilecegi herhangi bir havuz Osmanli Devleti nde bulunmuyordu 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan Brest Litovsk Baris Antlasmasi ile Karadeniz deki Rus donanmasina el konulmasi kabul edildi Rus gemilerine Alman bayragi cekildi 2 Haziran 1918 tarihinde Sivastopol a Hamidiye ile gelen hasarli Yavuz sehirdeki havuzda gecici bir onarimdan gecti 12 Temmuz 1918 tarihinde Istanbul a geri dondu Denizalti harekatlari ve denizden nakliye HMS B11 denizaltisinin Mesudiye yi batirmasi ile sonuclanacak harekat plani 13 Aralik 1914 tarihinde Mesudiye denizalti saldirisi sonucu batti Bundan itibaren Osmanli donanmasi denizalti saldirilarina karsi onlemler almaya basladi Bogaz savunma tahkimatlarinda denizalti karakollari kuruldu Bu karakollar denizaltinin periskopunu gorunce topcu atesine basliyor ve denizaltilari uzaklastirmaya calisiyordu Itilaf kuvvetlerinin denizaltilari Osmanli donanmasinin biraktigi mayinlari atlatmayi basariyordu Mesudiye yi batiran HMS B11 denizaltisi bu mayin engellerini atlatan denizaltilardan biri idi Bunun uzerine mayin hatlari farkli derinliklerde kademeli olarak birakilmaya baslandi Denizaltilarin bogazi gecmesini onlemek icin Haziran 1915 te 2 000 metre genisliginde bir agin kurulmasi kararlastirildi Ilk once 35 40 metre kadar derine ulasabilen ag daha sonra 70 metre derine ulasabildi Fakat denizalti agi etkili olamadi Canakkale Savasi boyunca agdan 27 defa Itilaf denizaltilari girip cikti Bunun uzerine Ekim 1915 te ikinci ag kuruldu Aglari korumak uzere bazi topcu bataryalar ve gambotlar gorevlendirildi aga herhangi bir denizalti geldiginde sualti cihazlari tarafindan tespit edilebiliyordu 8 Aralik 1915 tarihinde Itilaf ucaklari agin tahribi icin yuzebilen bombalar atti ancak etkili olamadi Istanbul un guvenligi icin Galata Koprusu ne de benzer aglar kurulmustu Osmanli donanmasinin denizaltilara karsi bir diger savunma taktigi de nakliye gemilerinin yanlarina sac levhalarla donatilmis mavnalar getirmek oldu Bu sayede denizaltidan atilan torpidolar korunakli mavnalara geliyor ve gemi hasar almiyordu Marmara Denizi nde denizaltilara karsi nakliye gemilerinin korunmasi icin onlemler alindi Osmanli Bahriye Nazirligi su cekimi az olan gemilere torpidolar iskalayacagi icin Sirket i Hayriye nin gemileri ve romorkorler tarafindan cekilen mavnalar araciligi ile nakliye islerinin yurutulmesini emretti Nakliye konvoylarinin korunmasi icin Canakkale Bogazi nin icinde Drac sinifi torpido botlar Gelibolu Murefte arasinda Tasoz sinifi muhripler ve Istanbul Gelibolu arasinda da Yadigar sinifi muhripler gorev yapmaya basladi I Dunya Savasi esnasinda denizaltilara karsi gelismis silahlar henuz icat olmadigi icin diger donanmalarin yaptigi gibi gorulen denizaltilara topcu atesi aciliyordu Marmara adalari denizaltilara karsi karakol gorevi yuruten gozetleme istasyonlari olarak kullaniliyordu herhangi bir periskop veya denizaltinin tamami goruldugunde derhal haber veriliyor Osmanli savas gemileri de bolgeye gelerek denizaltilara mudahale ediyordu Bununla beraber Osmanli savas ucaklari da denizalti savar timlerde gorev yapmakta idi Sig sularda dalmis vaziyette olan denizaltilari gorebilen ucaklar denizaltilara hasar veremiyordu Sirket i Hayriye Halic Sirketi ve Seyrusefain Dairesi askeri nakliye islemleri icin bircok gemiyi ordunun emrine vermisti 27 Nisan 1915 tarihinde Canakkale Bogazi ni gecmeyi basaran Birlesik Krallik denizaltisi E14 Nurulbahir gambotunu batirdi Gemideki 3 subay ve 30 er oldu Zuhaf gambotu denizaltiyi takibe aldi E14 tekrar torpil saldirisi yapti ancak isabet kaydedemedi E14 takipten kurtulmayi basardi Buna misilleme olarak 30 Nisan da Sultanhisar torpido botu Avustralyali denizalti AE2 yi batirdi 10 Mayis gunu E14 Imrali Adasi aciklarinda ilerlemekte olan Patnos ve Gulcemal nakliye gemilerine rastladi Konvoyu Gayret i Vataniye savas gemisi korumakta idi Saat 20 30 da Patnos a torpil atildi torpil geminin bas kismina isabet etti fakat ciddi hasar olmadi Gulcemal e atilan torpil de isabet etti ve hasar verdi yine de gemi Istanbul a ulasarak batmaktan kurtuldu 23 Mayis 1915 tarihinde bogazi gecmeyi basaran baska bir Britanya denizaltisi olan E11 Peleng i Derya yi torpilleyerek batirdi Ertesi gun Tekirdag onlerinde cephane yuklu Hunkar Iskelesi vapuru torpillendi 25 Mayis gunu E11 Istanbul Bogazina geldi ve Galata Rihtimindaki nakliye gemilerini torpilledi Gemiler acilen tahliye edilerek denizden nakliye emri iptal edildi Canakkale Savasi esnasinda 3 4 ve 12 tumenler deniz yoluyla takviye edilmistir Enver Pasa ikmal konusundaki bu problem icin sahil mufettisliginin kurulmasini onerdi ve sahil mufettisligi kuruldu 30 Ekim de Fransiz denizaltisi Turguoise bogazi gecti ancak karaya oturdu Mustecip Onbasi nin topcu atesi isabetli oldu ve denizalti Istanbul a goturuldu Denizaltidaki evraklarda E20 denizaltisinin yeri gosterilmekte idi bu bilgiler dogrultusunda E20 batirildi 6 Agustos ta binbasi Cevat Bey in komutasindaki Peyki Sevket savas gemisi E14 denizaltisi tarafindan torpillendi ve agir hasar aldi Bundan sonra 3 Aralik 1915 tarihinde Yarhisar muhribi E11 tarafindan Marmara da batirildi Aralarinda Almanlarin da bulundugu 7 subay ve 33 er olmustu Demirhisar in ve Muavenet i Milliye nin munferit harekatlari 7 Mart 1915 tarihinde Demirhisar torpidobotu saat 17 00 de harekete gecti Karanliktan yararlanarak Seddulbahir onlerindeki Birlesik Krallik Fransa birlesik donanmasinin arasindan gecmeyi basardi Ilk once Imroz yonunde ilerledi bir gemi tarafindan takip edildiyse de takip sona erdi ve Demirhisar rotasini degistirdi Bozcaada ya taarruz etme karari verildi ama bundan vazgecildi Ege Denizi nde birkac defa yer degistiren Demirhisar Izmir Korfezi nde bir savas gemisine rastladi 300 metre mesafeden atilan torpido isabet kaydedemeyince Demirhisar bolgeden ayrildi Yakiti ve makine yagi oldukca azalan Demirhisar torpidobotu Cesme den ikmal yapti 11 Mart gunu saat 02 45 te bir kruvazor ile ucak gemisine rastlayan Demirhisar kalan tek torpidosunu atti ve torpido ucak gemisinin pruva diregi gerisinde patlayarak hasar verdi Saat 05 00 te Izmir e geri donuldu 22 Mart a kadar bekleyen Demirhisar Istanbul dan gelen komur ve yag ile takviye edildi Fakat komur kalitesizdi bu sebeple seferden geri donmek zorunda kalan geminin pervanesi denizin dibine temas ederek zarar gordu 15 Nisan 1915 tarihinde onarim calismalari sona erdi ve Demirhisar denize acildi Ertesi gun Iskiri nin guneyinde yaklasan iki gemi goren Demirhisar gemilerden birinin ticaret digerinin ise savas gemisi oldugunu tespit etti Ticaret gemisinin derhal tahliye edilmesi icin uyari yapan Demirhisar torpidobotu geminin yanindaki Ingiliz muhribinin yaklasmaya devam etmesi uzerine uc adet torpido atti Torpidolar arizali idi hicbiri isabet etmedi Bu arada uzaktan da baska gemilerin gelmekte oldugu goruldu Demirhisar geri cekildi ve hizla uzaklasmaya basladi Torpidolarin isabet etmedigi Manitu isimli ticaret gemisinde batirilma korkusuyla kargasa olustu ve 100 kadar personel boguldu Bolgeden uzaklasan Demirhisar Sakiz Adasi yakinlarinda teknik ariza sebebiyle 12 mil hizda ilerlemek zorunda kaldi Guneyden de bir Ingiliz muhribinin gelmesi uzerine tarafsiz konumdaki Sakiz Adasi nin limanina siginilmasi icin Demirhisar rota degistirdi Fakat bu sirada Ingiliz savas gemileri topcu atesine basladi Umidi kalmayan Demirhisar in personeli gemiyi tahrip ederek karaya cikti ve Ingiliz taarruzu sona erdi Mesudiye nin batirilmasina misilleme yapmak icin 13 Mayis 1915 tarihinde saat 00 30 da Muavenet i Milliye muhribi harekete gecti Muavenet i Milliye gecenin karanligindan da yararlanarak oldukca yavas bir hizda Rumeli kiyisi boyunca ilerledi 600 ila 800 metre mesafeden bir Itilaf muhrip filosu goruldu fakat Itilaf gemileri Muavenet i Milliye yi fark etmedi Bu arada HMS Goliath zirhlisi Muavenet i Milliye yi gordu ve isildaklari ile isaret verdi Goliath geminin Osmanli muhribi oldugunu anlamamisti Zirhlinin 300 metre yakinina gelen Muavenet i Milliye saat 01 15 te art arda uc adet torpido atti Ucu de zirhliya isabet etti ve Goliath 570 denizciyle beraber batti Canakkale Savasi Dusman kesin saldirisinin birkac gun icinde yapilacagi belli oluyordu Deniz islerine bakan ve izleyen tecrubeli sevimli uysal bir ihtiyar olan Alman Amiral Merten Pasa nin teklifine uyularak geride kalan yedek mayinlarin ki bunlar Goeben ile Breslau gemilerini takiben bogazdan gecen General Yardimci Kruvazoru nden alinmislardi atilmasina karar verilmis ve 30 kadar mayin Nusrat Gemisinde hazirlanmisti Selahattin Adil SMS Goeben ile SMS Breslau Agustos 1914 te Osmanli Devleti ne sigininca 13 ve 14 Agustos 1914 tarihlerinden itibaren Ingiliz savas gemileri Canakkale Bogazi onlerinde goruldu Bolgedeki savas riski bildirildi ve Mayin Mufreze Komutanliginin hazir olmasi emredildi Bununla beraber olasi bir Ingiliz saldirisi karsisinda diger birliklerin karsilik vermesi de emredildi Bogazda kara birlikleri ve donanma ile beraber torpillerle ve mayinlarla savunma yapilmasi da kararlastirildi Savas oncesinde Osmanli ordusunda gorev yapan Ingiliz subay Halifaks bogazda olasi bir savas icin mayin hatlarina dair plan hazirlamisti bu subayin plani uyarinca mayinlar birakildi Mayinlarin denize birakilmasi ve torpil savunmasi icin Giresun vapuru ile Intibah ve Selanik romorkorleri hazirliklarini tamamladi Sivil gemilerin gecebilmesi icin Gelibolu onlerinde temiz bir saha birakilacak sekilde 4 Agustos 1914 tarihinde Selanik 40 dakikada 22 adet mayini deniz yuzeyinin 4 5 metre asagisinda birakti Mayinlar birbirine halatlar ile bagli idi Goeben ile Breslau 9 Agustos ta Osmanli Devletine sigininca Ingiliz filosunun bogazi gecmesini onlemek icin mayin hatlarinin zayif oldugu dusunuldu 47 adet mayin daha getirildi Halifaks planinda ucuncu hatta dair bilgi yoktu Osmanli komutanlari bu hatti kendileri belirledi Intibah romorkoru ile ucuncu mayin hattina 40 adet mayin birakildi 17 19 Agustos gunlerinde 8 1 Ekim de de 9 mayin birakildi ve temiz sahalar tamamen kapatilmis oldu Ucuncu hatta ise 24 Agustos ta 3 27 Eylul de 4 mayin takviye edildi Giresun Istanbul dan 26 mayin takviye getirdi Bu sayede toplam 30 mayin rezerv edilmis oldu Bu arada iki mayin halatlarin temasi sebebiyle patladi Osmanli gemileri sasirtma amaciyla da samandiralar birakti 3 Eylul 1914 tarihinde Nusret romorkoru geldi Ertesi gun Nilufer mayin vapuru 32 mayin daha getirdi Rezerv edilmis mayin sayisi 80 e yukseltildi 24 Eylul de Intibah ucuncu hattin guneyinde dorduncu hat olmasi icin 29 adet mayin birakti 1 Ekim de ayni romorkor besinci hat olarak 29 mayin daha birakti Bu mayinlar arasinda 46 metre vardi ve derinlikleri 2 5 metre idi 6 Kasim da Mersin isimli vapur akintinin ve ruzgarin etkisi ile mayin hatlarina girdi kic tarafina mayin carpti ve gemi batti Bu surecte mayin hatlarinda 9 mayin patlamis 8 mayin ise halatlarindan koparak suruklenmisti 9 Kasim 1914 te Intibah ucuncu hattin kuzeyinde altinci hat olmak uzere 16 mayin daha birakti Bu esnada bir mayin patladi Altinci hatta mayinlar arasi mesafe 45 ve derinlikleri de 4 metre idi 17 Aralik ta Nusret 50 mayin birakti bunlardan yedi tanesi patladi ayni gun Samsun 28 mayin birakti 30 Aralik ta Nusret 39 mayin daha birakti ve mayin hatti sayisi dokuza yukseldi 19 Subat 1915 tarihinde Itilaf kuvvetlerinin deniz saldirisi gerceklesti Savasin ardindan 26 Subat ta onuncu hat olarak 53 mayin Intibah tarafindan birakildi Bu hattin derinligi 4 ve mayinlar arasi mesafe de 40 metre idi 7 Mart sabahi mayin birakmak icin denize acilan bir tekne tasidigi 6 mayindan 4 unu birakti fakat geriye kalan 2 mayin patladi gemi hasar alarak geri donmek zorunda kaldi Bu arada Ingiliz Fransiz muttefik filosu mayin tarama girisimlerinde bulunuyor ve ucaklarla mayin hatlarini tespit ediyordu 8 Mart gunu Yuzbasi Hafiz Nazmi komutasinda Nusret gemisi gece karanliginda 26 adet mayini kiyilara gore egri vaziyette denize birakti muttefik donanmasi bunu goremedi Muttefik donanmasinin mayin tarama gemileri Osmanli atesi karsisinda yine bogazdan geri cekilmek zorunda kaldi 18 Mart saldirisina kadar toplam 403 adet mayin bogaza birakilmistir ve bu mayinlardan bir kismi ya patlamis ya da halatlarindan koparak suruklenmistir 3 Kasim 1914 tarihinde muttefik filosunun alti kruvazoru Canakkale tahkimatlarini bombaladi 25 Kasim da savas kurulu toplandi ve 28 Ocak 1915 tarihinde Churchill in plani kabul edildi Plan giris ve orta tahkimatlarin imhasi mayinlarin temizlenmesi ve Marmara ya girilmesi idi 19 Subat 1915 tarihinde muttefik filosunun harekati basladi Mayin tarama gemileri mayinlari temizlerken savas gemileri ile de kiyi tahkimatlarini topa tuttular 19 25 Subat ve 26 Subat 17 Mart gunleri arasinda yapilan mayin tarama calismalarinda herhangi bir sonuc alinamadi Osmanli topculari gemilerin dikkatini dagitmayi basarmis ve mayinlarin etkisiz hale getirilmesini engelleyebilmisti 9 Mart i 10 a baglayan gece iki mayin tarama gemisi tekrar calismalara basladi ancak bir gemi denizaltilara karsi koyulmus aga takildi ve Osmanli topcu atesi sebebiyle geri cekilmek zorunda kalindi 10 Mart gecesi iki savas gemisi bir kruvazor ile dort muhribin korumasinda sekiz adet mayin tarama gemisi geldi O gece uc mayin imha edildi ancak bir mayin tarama gemisi batti Patlamalar duyuldu ve Osmanli toplari tekrar ateslendi Ertesi gece bir hafif kruvazor ve muhriplerin korumasinda profesyonel Fransiz askerlerin mayin tarama gemileri geldi Fakat kiyi projektorleri bir tekneyi gordu Osmanli topcu atesi baslayinca Fransiz filotillasi geri donmek zorunda kaldi 12 Mart gecesi Ustegmen Blanc komutasinda Fransiz filotillasi tekrar geldi Bu sefer bir mayin yakalandi ancak Osmanli kiyilarindan tekrar topcu atesi basladi geri donuldu 13 Mart gecesi savas gemilerinin korumasinda yedi adet mayin tarama gemisi bogaza geldi ve mayin tarama calismalari basladi Fakat beklenenden daha guclu bir topcu atesiyle karsilastilar ve yine geri cekildiler 15 Mart gecesi yedi adet mayin imha edildi ertesi gun yapilan calismalar ise basarisiz oldu 18 Mart taarruzuna az kalmisti ucaklarla ve gemilerle mayin hatlarinin yerlerini tek tek tespit etmeye calisan muttefik filosu Nusret in 26 mayinlik hattini goremedi Son olarak 17 Mart gecesi mayin tarama calismalari yapildi ve temiz sahalar rapor edildi Ingiliz pilotlari denizdeki mayinlari cok iyi bir sekilde gorebiliyordu Bozcaada da yapilan denemeler ile tecrubelerini pekistirmislerdi Muttefik filosunun amaci fazla hasar almadan kiyi tahkimatlarini susturmak ardindan bogazdaki mayinlari temizleyip 800 metre genisliginde bir gecit olusturabilmek idi 18 Mart sonrasi surecte Canakkale Bogazi onlerine muttefik filosu tarafindan 1 267 adet mayin denize birakildi Bu sayede Osmanli donanmasinin olasi bir cikisi engellenmis oldu Aralik 1916 da muttefik filosu Izmir Korfezine 105 adet mayin birakti Bogazi korumak icin kiyilarda cok sayida top bataryasi bulunmakta idi Toplam top sayisi 230 idi fakat sadece 82 si 18 Mart saldirisinda etkin olarak kullanildi 18 Mart gunu havada sis yoktu Saat 10 30 da HMS Agamemnon rehberliginde Ingiliz 1 tumeni bogaza girdi Ilk hattaki savas gemilerinin siralanisi batidan doguya HMS Queen Elizabeth Agamemnon Lord Nelson ve Inflexible idi Bu savas gemilerine kiyidaki farkli tahkimatlar hedef olarak gosterilmisti Saat 11 00 de Osmanli topcu atesi basladi Muttefik filosu emre uydu ve 11 30 da karsilik vermeye basladi Muttefik filosu muharebenin daha ilk safhalarinda isabet kaydetmeye baslamisti Osmanli tabyalarindan etkisiz bir sekilde karsilik verilmekte idi Muttefik filosu komutani John de Robeck Fransiz savas gemilerinin en on safa gecmesini emretti Fransiz gemileri en on safa gecerken Osmanli tabyalarindan gelen etkisiz topcu saldirisi siddetlendi ve guclu bir bombardimana donustu Gizlenmis Osmanli bataryalari da atese basladi Saat 13 10 oldugunda Agamemnon 12 isabet almisti Agamemnon yeni isabetler almamak icin 360 derece donerek atis yapiyordu De Robeck Osmanli topcu atesinin etkisiz olduguna kanaat getirdi ve saat 13 45 te bogazdaki mayinlarin temizlenmesini emretti Fakat Osmanli tabyalari gemilere hasar vermeye basladi Kisa surede 3 mayin tarama gemisi ve 1 muhrip batti Mayin tarama emri ertelendi Inflexible muharebe kruvazorunde yangin cikti ve Inflexible geri cekilmek zorunda kaldi Saat 14 00 te Fransiz savas gemisi Bouvet Nusret in biraktigi mayinlardan birine carpti gemi dumanlar icinde kalarak 602 Fransiz denizciyle beraber uc dakikada batti Saat 15 00 i gecerken Rumeli tabyalarinda Vengeance nin bombardimani ile yangin basladi Rumeli ve Anadolu tabyalari topcu ateslerini Irresistible nin uzerinde topladi Irresistible nin bacasi parcalandi su kesiminin altindan isabet aldi ve ardindan mayina carpti gemi yan yatmaya basladi Wear muhribi gemiyi kurtarmak icin geldi fakat caresiz geri donmek zorunda kaldi Saat 17 50 de Irresistible karanlik basinca kurtarilmak uzere terk edildi Amiral de Robeck filonun geri cekilmesi icin emir verdi Yogun topcu atesi altinda geri cekilen Ocean Seyit Onbasi tarafindan vuruldu Ocean manevra kabiliyetini kaybetti ve saat 18 05 te Irresistible nin yakinlarinda mayina carparak dengesini yitirdi Diger gemilerden yardim istendi ve Ocean in murettebati tahliye edildi Muharebenin ardindan Irresistible ile Ocean kurtarilamadi saat 19 30 da Irresistible 22 30 da da Ocean batti 18 Mart muharebesinde muttefik filosunun 3 savas gemisi batmis 4 u de agir hasar almisti bu muharebede Osmanli donanmasinin etkinligine dair kaynak bulunamamaktadir Gelibolu Muharebeleri nin cereyan tarzini aciklamak icin sunu belirtmeliyim ki butun carpismalar 5 Ordu birlikleri tarafindan yapildi ve Turk Alman Donanmasi nin bu carpismalara katilimi son derece sinirli kaldi Mayis ayinda Turk Alman Donanmasi dusman gemilerine karsi taarruza gectiginde agir yukumuz bir dereceye kadar hafifledi Otto Liman von Sanders Canakkale Savasi surecinde bazi gemilerden sokulen toplar Osmanli mustahkem mevkilerine yerlestirildi ve bogaz savunmasi desteklendi 4 Mart 1915 tarihinde bogaza destek icin gelen Barbaros Hayreddin 5 ve 6 Mart gunleri Queen Elizabeth dretnotunu topa tuttu 21 adet 280 mm lik mermi atilmisti Queen Elizabeth geri cekilmek zorunda kaldi Bolgede Turgut Reis savas gemisi de gorev yapmakta idi Ceyhun ve Uskudar isimli vapurlar herhangi bir torpido saldirisina karsin savas gemilerini koruyordu Barbaros Hayreddin Istanbul a geri dondu ve Turgut Reis gorevini tek basina surdurmeye devam etti 12 Nisan da Turgut Reis kiyilari bombalamakta olan Lord Nelson a ve HMS Majestic e topcu atesi acti 24 Nisan da Eceabat onlerinde topcu atesi acan Turgut Reis ertesi gun Anzak kuvvetleri cikarma yapinca da topcu atesi acti HMS Triumph savas gemisinin karsilik vermesi uzerine Turgut Reis geri cekildi Bu bombardimanda Itilaf kuvvetlerinin dort nakliye gemisi vuruldu atilan son mermi de HMS Triumph a isabet etti 26 Nisan da Barbaros Hayreddin de geldi iki gemi birlikte Ariburnu nu bombalamaya basladi ve Osmanli kara birliklerine zaman kazandirildi 27 Nisan da Queen Elizabeth topcu atesine basladi gelen bir mermi ile Uskudar vapuru batti Saros Korfezi ni bombalamakta olan Barbaros Hayreddin de kaza oldu orta tarette namlu parcalandi ve 15 kisi yaralandi Ayni gun Avustralyali denizalti HMAS AE2 taarruz etti Bunun uzerine Turgut Reis geri dondu Barbaros Hayreddin gorevine devam etti 1 3 Mayis gunleri arasinda toplam 63 mermi atan Barbaros Hayreddin HMS Swiftsure yi vurdu 6 Mayis ta Barbaros Hayreddin Istanbul a dondu gorevi Turgut Reis devam ettirdi 15 18 Mayis gunlerinde Barbaros Hayreddin tekrar destek atislarina devam etmek uzere Canakkale Bogazi nda bulundu 20 24 Mayis gunlerinde Turgut Reis bombardimana devam etti ve gorevi Barbaros Hayreddin devraldi Bundan sonra 5 Temmuz 1915 tarihinde Turgut Reis in bas taretinde namlu parcalandi 4 er oldu ve 31 er yaralandi 5 Agustos 1915 tarihinde Ingiliz denizaltisi HMS E11 Barbaros Hayreddin i batirdi bundan sonra Turgut Reis in bogazdaki destek faaliyetlerine dair kaynak bulunamamaktadir Mondros Ateskes Anlasmasi ve Osmanli donanmasi Karadeniz 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros ta ateskes anlasmasi imzalandi Osmanli Devleti ve muttefikleri savasi maglup olarak bitirmisti Anlasma uyarinca bogazlar Ingiliz Fransiz Yunan Amerikan ve Italyan gemilerine acildi Bogazlardaki kiyi istihkamlari muttefiklerin kontrolune gecti ve mevcut toplar tahrip edildi Anlasmanin 6 maddesi uyarinca Osmanli donanmasinin tum gemileri muttefiklerin kontrolune gecti savas gemilerinin techizati sokuldu ve personeli terhis edildi Buna ragmen bazi gemiler kacirildi ve Kurtulus Savasi icin nakliye gorevi icra edildi Muttefik devletleri Kurtulus Savasi icin herhangi bir nakliye isini engellemek icin kapsamli bir abluka baslatti Fakat muttefik devletleri arasinda olan cikar catismalarindan yararlaniliyor ve zor da olsa nakliye isi yapiliyordu Zonguldak Amasra Eregli Samsun Sinop gibi yerlerde gozetleme istasyonlari kuruldu 1920 yilinda Turkiye Buyuk Millet Meclisi kuruldu ve 24 Agustos ta Rusya ile askeri yardim anlasmasi imzalandi Rusya dan bu yardimlari getirmek uzere Milli Savunma Bakanligi na bagli olarak Umur i Bahriye Mudurlugu kuruldu Bu mudurlugun elinde az sayida kucuk gemi ve personel bulunuyordu Fakat muttefik gemileri Karadeniz i ciddi anlamda kontrol ediyor yakaladiklari gemileri uyarmadan batiriyor ve kiyilari bombaliyordu Karadeniz deki nakliye icin Samsun da Akdeniz deki nakliye icin de Antalya da liman reislikleri kuruldu Halic te muttefikler tarafindan tutulmakta olan Aydinreis ve Preveze gambotlari TBMM nin donanmasina katildi Bunun ardindan Rusumat adli bir vapur da TBMM nin donanmasina kendi rizasiyla katildi Kasim ayinda 1300 tonluk bir silebe el konularak donanmanin tasima gucu artti ve silebe Sahin adi verildi Donanma Sovyet Rusya dan silah getirmekte idi Gazal romorkoru Tuapse den yukledigi 564 Alman mavzeri 494 sandik cephane ve 586 kasaturayi 20 Ekim 1920 tarihinde Trabzon a getirdi 4 Kasim da Rusumat vapuru Trabzon a ulasti ve 632 mavzer 1180 sandik cephane 615 kasatura getirildi Rusumat 1 Aralik ta Tuapse den 438 tufek 412 sandik cephane ve 378 kasatura daha getirdi Ingilizler bu nakliyeyi engellemek istiyordu ancak TBMM kuvvetleri onlem almisti Aralik 1920 ye kadar Tuapse den toplamda 3387 tufek 3590 kasatura ve 3624 sandik cephane getirilmistir Trabzon a getirilen bu silahlar Inebolu ya tasiniyor ve oradan da TBMM ordusuna geciyordu 1921 yilinda nakliyenin dogrudan Inebolu ya yapilmasi kararlastirildi Trabzon daki Ingiliz kuvvetleri ve Ingiliz yandaslari nakliye isini oldukca tehlikeli bir hale getirmisti Bu arada Ruslar Sahin silebine el koydu ve gemi ancak Nisan 1921 de geri alinabildi Istanbul a ilerleyen Petros adindaki 180 tonluk Yunan vapuru teknik arizalar sebebiyle Trabzon a geldi ve 13 Mart 1921 tarihinde gemiye el konularak Batum adi verildi Batum vapuru Umur i Bahriye Mudurlugu ne bagli olarak nakliye filosuna katildi Trabzon daki nakliye komutanligi once binbasi Nazmi Bey tarafindan yonetilmekte idi yerine binbasi Fahri Aczi Bey atandi Gozetleme istasyonlarinin raporlari reisliklerin sagladigi koordinasyon bilgileri sayesinde Karadeniz deki nakliyat ciddi bir zayiat verilmeden yurutulmekte idi Alemdar romorkoru Ocak 1921 de Istanbul dan kacmayi basardi ve nakliye filosuna katildi Bu gemi sebebiyle Fransa ile TBMM arasinda bir anlasma yapildi ve boylece TBMM Fransa tarafindan taninmis oldu 29 Ekim de Alemdar Trabzon Nakliyat i Bahriye Komutanligi envanterine katildi ve Umur i Bahriye Mudurlugu daha da guclenmis oldu Muttefik devletlerin Karadeniz deki limanlari kapsamli bir sekilde ablukaya almasi ve kesif harekatlari yapmasina ragmen Sovyet Rusya dan askeri techizat getirilmeye devam edildi Cephanelerin muttefik kuvvetlerin eline gecisini onlemek icin gemilerin olasi bir saldirida muttefiklere teslim olmak yerine batirilmasi da emredildi Birinci Inonu Muharebesi kesin Yunan yenilgisi ile sonuclaninca muttefik devletler Karadeniz deki lojistik destegin tamamen cokertilmesi icin Yunanistan Kralligi na olan yardimlarini arttirdi Bir Ingiliz muhribi Gazal romorkorunu batirmak icin yanasirken mayina carpti Bundan itibaren Ingiliz Fransiz savas gemileri Karadeniz deki ablukayi hafifletti ve kiyilara fazla yaklasmamayi tercih etti 26 Mart 1921 tarihinde Yunanistan kapsamli bir abluka baslatti Karadeniz de askeri techizat tasiyan tum gemilerin korsan muamelesi gorecegi ilan edildi Averof ile Elli savas gemileri sekiz muhrip ve iki yardimci gemi bu ablukaya katildi Yunan ablukasi Kurtulus Savasi bitene kadar devam etmistir Buna ragmen basarili bir sekilde nakliye isleri devam etti Karadeniz nakliyesi sayesinde takviye edilen 3 Kafkas tumeni bati cephesine kaydirildi Gemiler firtinali sisli havalari genellikle tercih ediyor ve boylece Yunan gemilerine yakalanmiyordu 9 Haziran 1921 tarihinde birkac Yunan savas gemisi Inebolu yu topa tuttu Bunu 20 Temmuz da Sinop ile Trabzon 22 Temmuz da tekrar Sinop ve 30 Temmuz da da tekrar Inebolu izledi Yine de Yunan donanmasi etkili bir saldiri yapamamisti Karadeniz nakliyati Deniz Yollari Kurumuna Seyr u Sefain Dairesi ve ticari kuruluslara ait gemilerle sahsi kucuk teknelerle de yapilmakta idi Tekalif i Milliye Emirleri dogrultusunda 8 Agustos 1921 de verilen emir ile sivil tekneler 100 millik mesafede orduya destek icin mal tasimakla gorevlendirildi Sakarya Meydan Muharebesi oncesinde Rusya dan 32 adet top getirildi ve muharebede bu toplar kullanildi TBMM resmi makamlari bu denizcilere tesekkur ettigini yazili belgeler ile bildirmistir 1922 yilinda Buyuk Taarruz icin hazirliklar basladi ve Rusya dan iki adet gambot satin alindi Marmara da Ege de ve Akdeniz de daha aktif olunmasi kararlastirildi 1922 yili basinda 11 ton barut 51 2 ton mermi 11 ton muhimmat 80 5 ton bomba 200 mayin 6 adet top 166 ton topcu muhimmati getirildi bu nakliye islemleri Sahin Mebruke Aydinreis Alemdar ve Gazal isimli gemilerle yapildi Mart 1922 den itibaren Samsun a 363 5 ton Trabzon a da 11 5 ton askeri techizat getirildi Nisan ayinda Sahin vapuru ile Novorossiysk ten 1 adet gemi topu 150 adet mayin getirildi Batum dan getirilen 1001 7 ton askeri techizatin 944 6 tonu Bati Cephesi ne aktarildi Rusya dan getirilen mayinlar Izmir ve Izmit Korfezi ne dokulmek uzere biriktirilmekte idi Ayyildiz isimli bir gemi calismalardan gecti ve mayin dokme kabiliyeti kazandirildi 100 tonluk iki Beyaz Rus gemiye el konuldu ve Amasra ile Eregli adlari verildi Amasra mayin dokmek icin hizmet etmeye basladi Eregli ise Haziran ayinda karaya oturdu Ayrica 26 Nisan 1922 tarihinde Sinop ta bir Yunan yelkenlisine el konuldu ve Sile adi verildi Ayni gun Enosis adli 950 tonluk Yunan silebi zaptedildi ve donanmaya Trabzon ismiyle katildi 7 Haziran da Yunan donanmasi Samsun u topa tuttu ve sivil yerlesimlerle beraber ABD nin Rusya nin Hollanda nin tesisleri de vuruldu Uluslararasi ortamda Yunanistan protesto edildi ve Rusya kara sularina giren Yunan gemilerini zaptetmeye basladi Bu arada Almanya dan satin alinan 29 adet ucak Novorossiysk e getirildi ve 22 si Sahin vapuruna yuklenerek 21 Temmuz da Trabzon a getirildi Kalan 7 ucak ise ancak 13 Eylul de getirilebildi Buyuk Taarruz dan sonra Ekim 1922 de Gazal romorkoru tarafindan 2200 tonluk Yunan Urania gemisi ele gecirildi ve gemi Samsun adiyla donanmaya katildi Donanmanin nakliye seferberligi 1923 yili ortalarina kadar devam etti 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Anlasmasi ile nakliye seferberligi sona erdi Mart 1922 deki bazi nakliye calismalari ayrintilariyla soyledir Alemdar 6 Mart Mebruke 22 Mart Aydinreis 26 Mart Sivil vasitalar 26 Mart40 ton el bombasi 45 ton Japon mali barut kesesi 6 6 ton barut 2 adet telgraf telsiz malzemesi 4 adet telsiz telgraf nakliye araci 307 adet eyer 50 6 ton fisek 7265 sandik 726 adet tufek 161 04 ton fisek 4026 sandik 3 27 ton topcu mermisi 737 sandik Marmara Marmara Denizi nde TBMM ye askeri techizat saglamak icin Muavenet i Bahriye Grubu ile beraber bircok subay er ve gonullu sivil calisti 17 Agustos 1919 tarihinde bir taka ile 1000 kasatura ve 14 sandik cephane kacirildi Halic te kilit altinda tutulan techizatin kacirilmasi icin Muavenet i Bahriye Grubu tarafindan plan yapildi plan uyarinca depolarin komutani ustegmen Nazmi Bey in yardimlari ile iki takaya cephane ve gonullu askerler yuklendi Muttefik gemilerine ragmen 17 Ekim 1920 de Karamursel e ulasildi Muttefik gemilerinin atlatilmasi icin sahte erzak tasima belgeleri yapildi bu belgeler gosteriliyor ve muttefik kontrolu kolayca atlatiliyordu Bununla beraber yabanci gemiler de kullaniliyor ve muttefik kontrolu geciliyordu Cephanelerin bosaltilmasi ve TBMM kuvvetlerine goturulmesi islerinde bolge halki calisiyordu 4 Haziran 1921 tarihinde 15 adet mayin getirildi Umur i Bahriye Mudurlugu nden gelen bir subay Karamursel i inceledi ve mayinlari dokebilecek bir gemiye sahip olunmadigi belirtildi Karamursel i mayinlayarak muttefik gemilerini uzak tutma planindan vazgecildi Bolgeye torpido mevzilerinin kurulmasi uygun goruldu ancak kacak yollarla getirilen torpidolar Ingilizlerin eline gecti ve bu plan gecerliligini kaybetti Haziran 1921 de Zeytinburnu nda 160 adet tabanca 500 kasatura 500 adet mavzer ve 600 sandik mavzer mermisi Yarimcali Muharrem kontrolundeki Selamet adli tekneye yuklendi ve sahte erzak tasima belgesi ile muttefik kontrolu atlatildi bu techizatin tamami Sakarya Meydan Muharebesi nde kullanilmistir 28 Haziran 1921 tarihinde Izmit Yunan isgalinden kurtarildi ve 6 Temmuz da Kocaeli Komutanligi Bahriye Musavirligi tesis edilerek komutasina guverte binbasi Celal Bey atandi 20 Temmuz da Karamursel Limani komutanligina guverte binbasi Hulusi Bey getirildi Karamursel savas esnasinda kullanilan en aktif Marmara limanidir Yunanlar bir tekneyi yakaladi ve tekneye el koydu bazen deniz nakliye kollari Yunan gemileri tarafindan ates altina alindi ancak calismalar devam etti Karamursel den Bati Cephesi ne yaklasik 100 bin adet fisek goturuldu Yunan donanmasinin saldirilarina cevap vermek icin Halic te tutulan Peyk i Sevket in bir topu sokuldu ve korfeze getirildi Ayni zamanda Yavuz un da 88 mm lik iki topu sokuldu ve Samsun Limani nin guvenligi icin kullanildi 7 Kasim da iki adet Fransiz ucagin tum parcalari ve Burak reis savas gemisinin iki adet 47 mm lik topu goturuldu Tegmen Ibrahim Bey in calismalari ile 141 mavzer 110 kasatura ve 515 piyade tufegi de gizlice nakledildi TBMM nin emri dogrultusunda Izmit Geyve arasindaki hasarli demiryollari onarildi Onarim calismalari 6 ay surdu ve gerekli malzemeler de Istanbul dan gizlice nakledilen techizat ile karsilandi Bu arada silah tasiyan Yunan Kleopatra gemisi fark edildi geminin personeli ickiliydi ve bundan yararlanilarak gemi ele gecirildi Mudanya Ateskes Anlasmasi imzalandiktan sonra Lozan muzakerelerinde herhangi bir sonuc alinamayinca Izmit Korfezi nin guvenligi icin onlem alinmasi emredildi Intibah romorkoru bolgeye geldi gizlice getirilen ve depoda bekleyen mayin sayisi toplamda 157 idi Peyk i Sevket ve Saloz savas gemilerinden toplar sokuldu ve korfezin guvenligi icin bu toplar kullanildi Yunanlarin terk ettigi limanlardaki denizcilik malzemeleri de Izmit e goturuldu 7 Subat 1923 tarihinde Tavsancil Iskelesi ile Hersek Burnu arasina denizalti agi gerildi bircok deniz sahasina da mayinlar dokuldu 19 Ekim de kilavuz kullanmayan bir Italyan silebi mayina carpti ve 8 murettebati oldu TBMM kuvvetlerinin eline gecen askeri techizatin 25 i Marmara dan getirilmistir Ege ve Akdeniz Italyanlarin bolgeden cekilmesinden sonra nakliye faaliyetleri artti ve buna paralel olarak Yunan gemilerinin karakol faaliyetleri de artti Ege ve Akdeniz kiyilarinin savunulmasi icin 16 Mart 1921 tarihinde binbasi Necip Bey komutasinda Bahri Izci Grubu kuruldu Bu orgut Yunan gemilerini gozluyor ve kiyilarin guvenligini sagliyordu 21 Ocak 1922 de Fethiye yakinlarinda Ardemiyus adli bir Yunan yelkenlisi fark edildi gemiyi zaptetmek icin harekete gecildi ancak firtina cikti ve orgut uyeleri geri cekilmek zorunda kaldi bir asker oldu 21 Nisan da Yunan donanmasi Sisam Adasini ele gecirdi Baska yerlerin de isgal edilmesini onlemek icin orgut uyeleri Muavenet i Bahriye Grubu ile baglanti kurdu iki adet 57 mm lik bir adet 37 mm lik top ve 5 adet ucak motoru bir Italyan gemisiyle 25 Nisan da Mersin e getirildi 16 Haziran da Soke ye 50 kadar Yunan askeri cikti Silahli direnis gosterildi ve Yunanlar geri cekilmek zorunda kaldi Yunan gemilerinin kiyilara yanasmasini onlemek uzere Izmir yelkenlisi makine tufek Bodrum ile Sakarya gemileri 57 ve 37 mm lik toplarla donatildi Karada ise 3 adet top ve 120 tufek bulunuyordu 23 Temmuz 1922 tarihinde bu silahli kuvvetleri imha etmek uzere 2600 tonluk Elli kruvazoru taarruza gecti Elli silahli kuvvetlerin hazir olmadigini gordu ve hafif silahlarla ates etmeyi planladi Ancak kiyi ile arasindaki mesafe 2500 metre olunca sahil bataryalari atese basladi Yapilan 20 dakikalik muharebede 9 isabet alan Elli geri cekildi Elli nin ikinci komutani ve sekiz murettebati yaralanmisti Bu muharebeden sonra herhangi bir Yunan deniz saldirisi gerceklesmemistir Izmir kurtarilinca sehre 105 tufek ve 3 makineli tufek ile 9 subay ve 141 er goturuldu Izmir kiyilarinin savunulmasi icin onlemler alindi 120 adet mayin uc adet top getirildi Birinci Lozan muzakerelerinden sonuc alinamayinca herhangi bir saldiriyi onlemek uzere Izmir onlerine mayin dokuldu ve sahil bataryalari dort adet top ile takviye edildi Lozan Anlasmasi imzalaninca Intibah romorkoru burada gorevlendirildi Osmanli Donanmasinda siniflar rutbeler ve uniformalariOsmanli Donanmasi nin ilk zamanlarinda denizci askerlerin kiyafetlerine dair yeterli bilgi bulunamamaktadir Donanmada ust rutbeli subaylar cubbe giyebilimekte idi askerlerin giysileri ile rutbeleri anlasiliyordu Yildirim Bayezid doneminde kurulan Gelibolu tersanesinde bazi azab askerleri donanmaya alindi bu askerler ilk deniz askeri sinifi olarak kabul edilmektedir Fakat donanmadaki uniforma disiplini II Mahmud a degin tam olarak saglanamadi 1811 yilinda II Mahmud un emri ile denizcilerin giyimlerine bazi kisitlamalar getirildi Donanmadaki modernlesme calismalari cercevesinde denizcilerin uniformalari da degistirildi batili devletlerinki gibi denizciler ceket ile pantolona gecti 30 Ekim 1918 de Limni Adasi nda imzalanan Mondros Ateskes Antlasmasi ndan sonra yapilan tek degisiklik basliklara Cemaliye adi yerine Serpus adinin verilmesi oldu Bu donemde bayramlik ve selamlik uniformalari da giyilmedi Donanmadaki hiyerarsik sistem cesitli donemlere ayrilmaktadir II Mahmud donemine kadarki sinif rutbe ve uniformalar II Mahmud oncesi donanmada hiyerarsik sistem soyle idi Kaptan i Derya Donanmanin ilk zamanlarinda bu rutbe Derya Beyi idi Kaptan i Derya ve Kaptan Pasa gibi farkli isimlerle anilmaktadir Donanmanin en buyuk amiridir gunumuz Deniz Kuvvetleri Komutanina denktir Ozel gunlerde sag tarafi sirma serit ile suslu Kallavi adli baslik ucu kalkik sari deriden Yemeni adli ayakkabi samur kurku kapli yesil atlas kaftan giyerlerdi Kadirga Kaptani veya Reis Ustsubaylar sinifina denk gelen Donanma Umerasi nin en yuksek rutbeli askerleri idi Etrafi ve kol altlari sirma seritli Fermane isimli bir ust giysi onun ustune de uzun kollu bir yelek giyilirdi Kirmizi sariklarinin uclari sirmali idi Kapudane 1682 yilindan itibaren kullanilan bir ifade idi gunumuz Oramiral rutbesine denk Onu samur kurku ile kapli yesil bir kaftan beyaz renkli bir baslik ve ayaklarina sari deriden yemeni giyerlerdi Ellerinde bir asa bulunurdu Patrona Italyanca asilli bir rutbe Gunumuz Koramiral rutbesine denktir Kalyonlarin ikinci kaptanligini yurutmekle ve tersanelerin asayisini saglamakla gorevli idi Kapudanelerinkine benzer kiyafetler giyen Patronalarin ellerinde mavi renkli bir asa bulunurdu Tersane Kethudasi Tersane halkinin Tersane calisanlarina verilen genel ad yonetiminden sorumlu Tersane Ricali sinifinin en yuksek rutbeli askeridir Tersanelerde Kaptan i Derya dan sonraki en yetkili subay idi Gunumuz Tumamiral rutbesine denk olan Tersane Kethudasi onu ve yakasi samur kurku ile kapli acik yesil renkli bir kaftan beyaz bir gomlek ve yesil bir salvar giyerdi Elinde mavi renkli bir asa bulunurdu beline ise kirmizi renkli bir kusak sarili olurdu Sari sirma puskullu ve beyaz sargi kapli kirmizi bir baslik giyerdi Riyale Ispanyolca asilli bir rutbe Patrona dan sonra gelen bu rutbe gunumuz Tugamiral rutbesine denktir Kalyonlarin ucuncu kaptanligi gorevini ustlenmislerdi kullandiklari gemiye Riyale i Humayun denirdi 1855 yilinda bu rutbenin adi Liva Amiral olarak degistirilmistir Riyaleler onu samur kurku ile kapli mavi bir kaftan icine kahverengi bir giysi ve Kapudanelerinki gibi beyaz bir baslik giyerlerdi Ayaklarinda sari deriden yemeni ellerinde de mavi renkli bir asa bulunurdu Soldan saga Kaptan Pasa Maiyeti Ic Oglan Cavusu Acemi Ocagi Subayi Galata Cavusu Galata Muhafizlari Subayi Tersane Bascavusu Tersane Muhafizlari Subayi Kaptan Pasa Deniz Kuvvetleri Baskumandani Bahriye Naziri Pasa Bascavusu Kaptan Pasa nin emir subayi Ciplak Cavusu Ciplaklar Subayi Ciplak Ciplak eriTersane Bascavusu Tersane i Amire de asayisten sorumlu Tersane Cavuslari sinifinin en yuksek rutbeli subayi idi Diger denizcilerden oldukca farkli bir giysi giyerlerdi Baslarina bir kulah uzerine fes onun etrafina da sacakli bir sargi sararak bu basligi giyerlerdi Omuzlarina da bir cesit yagmurluk olan Bornoz adli ortuyu alirlardi Sirma islemeli bir ust giysi dizden baslayan sirma islemeli bir salvar ve kirmizi renkli deriden yemeni giyerlerdi Tersane Cavusu Tersane halkina komut veren ve asayisten sorumlu askerler idi Emir subayligi gorevini yuruten Kaptan Pasa Cavusu askeri inzibat gorevini yuruten Tersane Tezkereci Cavusu gibi farkli turleri mevcut idi Azaplar Osmanli Donanmasi Harp Sinifi ve Tersane Sinifi olarak ikiye ayrilmistir 1390 yilinda bazi eyaletlerden azab askerleri Gelibolu tersanesinde calismak uzere getirtildi ve donanmanin ilk sinifi Azaplar kurulmus oldu Azap Odabasilari Azap Subaylari sari sirmali saldan beyaz bir sarik uzun kollu sirma islemeli ceket ve dizden baslayan mavi bir salvar giyerlerdi Ayaklarina ise sari deriden yemeni giyerlerdi Savas zamaninda Acemi Ocagi ndan da askerler alinirdi bunlar da Azaplar sinifina dahil sayilir Acemi Oglanlari sari sirma sacakli beyaz bir sarik yakasiz uzun bir cubbe ve koyu mavi renkli salvar giyerlerdi Levendler 18 yuzyila kadar gorevde kalan bu askeri sinif donanmanin ana personeli olarak kabul edilmektedir Deniz savaslarinda tufekci kara savaslarinda suvari olarak gorev yapan Levend sinifi I Abdulhamid doneminde kaldirildi Karadeniz den ve Arnavutluk tan alinan Rum askerlerine Levend i Rumi denirdi Levendler Barata adi verilen ponponlu kirmizi bir baslik kirmizi bir ust giysi ve onun altina da beyaz renkli bir gomlek giyerlerdi Diz kapaginin altindan baslayan mavi renkli bir salvar ve bicaklari tutmasi icin koyu sari bir kusak giyerlerdi Kayikcibasi Levendlerin bir koludur Mavi ponponlu kirmizi bir baslik kolsuz kapali renkte bir ust giysi onun altina pembeye kacan beyaz bir gomlek mavi renkli uzun bir salvar ile ayaklarina kirmizi deriden bir yemeni giyerlerdi Topcu Levendi Gemilerde Topcu Ocagi vazifesi goren Topcu Levendleri uzun beyaz bir sarik giyerlerdi Diger giysileri Levendlerinkinden farksizdi Barut cantalari bulunurdu Levend i Rumi Musluman Levendlerden ayirt edilmeleri icin tamamen farkli giyinirlerdi Sari islemeli kolsuz mavi renkli bir gomlek kirli beyaz renkli bir salvar ve mavi renkli bir baslik giyerlerdi Ayakkabilari yoktu baslikli uzun bir yagmurluklari olurdu Kalyoncular Sinifi 1682 yilinda Kalyoncular sinifi kuruldu ve Osmanli Donanmasi kalyonlara gecti Kalyoncular sinifi daima maas almazdi sadece goreve cagrildiklarina maas verilirdi 1783 yilinda Cezayirli Gazi Hasan Pasa nin emri ile Kasimpasa da Kalyoncular Kislasi kuruldu 1826 yilinda II Mahmud un emri ile Kalyoncu sinifi kaldirildi Kalyoncular tipki Levendler gibi tufekci topcu kayikci gibi isleri yurutmekte idi Kalyoncu Cavusu Kalyoncularin amiri idi Tersane i Amire bolgesinin Kasimpasa Galata ve Beyoglu inzibatindan sorumlu idi III Selim doneminde Kalyoncular uzeri beyaz bir ortu ile sarilmis sari ponponlu kirmizi bir baslik yaka ve omuzlari sirma islemeli ust giysi onun altina sari renkli bir gomlek mavi renkli uzun bir salvar ve kirmizi deriden ucu kalkik olmayan ayakkabi Mes giyerlerdi Kalyoncu Kalyoncular sinifinin ana personelidir Mukaddem adi verilen kirmizi bir kulah fesi sag ucu asagiya sarkacak sekilde ipekten hafif bir sarik ile sarip bu basligi giyerlerdi Ust giysilerinde ve salvarlarinda mavi renk hakimdir Ust giysinin altina oldukca bol bir beyaz gomlek baslarindaki hafif sariga benzer bir kusak kenarlari kirmizi ipekle islenmis yagmurluk ve Kalyoncu bicimi veya Galata bicimi adli acik ayakkabiyi da giyerlerdi Yanlarinda cesitli silahlar ve sirma islemeli bir tabanca bulunurdu Ciplak Cavusu III Selim doneminde yabanci heyetlerin de yardimiyla Ciplaklar Sinifi kuruldu Hafif kiyafetler giydikleri ve kollari ile bacaklarinin bir kismi ciplak oldugu icin bu isimle anilmislardir Ciplak Cavusu bu sinifin amiri idi Hafif bir ortuyle sarilmis kulah seklinde kirmizi bir fes sirma islemeli kirmizi bir ust giysi ve altlarina da dize kadar uzanan kirmizi bir salvar giyerlerdi Gomlek giymezlerdi Omuzlarini kaplayan ve bacaklarina kadar uzayan bir bornoz Yagmurluk olurdu Ayaklarina ise kirmizi deriden bir yemeni giyerlerdi Ciplak Eri Kirmizi kucuk bir ust giysi ve onun altina da gogsu tamamen acik vaziyette olan kisa kollu beyaz bir gomlek ile pacalari beyaz islemeli dizden bogumlu mavi bir salvar giyerlerdi Basliklari kirmizi renkte kucuk bir fes idi Ayakkabilari kirmizi deriden yemeni idi II Mahmud donemindeki sinif rutbe ve uniforma degisiklikleri II Mahmud doneminde 1826 yilinda Yeniceri Ocagi kaldirildi ve ordu buyuk bir degisim gecirdi Osmanli Donanmasi da bundan oldukca etkilendi 1833 yilina gelindiginde donanmada sarik salvar cubbe kaftan ve fermane gibi giysiler tamamen terk edildi Yerine batili devletlerinki gibi pantolon ve ceket geldi Rutbe isimleri de buyuk olcude degisti II Mahmud donemi bahriyelileri soyle idi Kaptan i Derya Rutbe ismi degistirilmeyen en buyuk donanma amiri Bu donemde mavi puskullu fes ve lacivert cuhadan uzun bir ceket giyerlerdi Ceketin onu sirma islemeli idi ceketin yaka bolumu altin sirmadan defne yapragi sekilleri ile suslenmisti Omuzlarda puskullu apoletler bulunurdu Altin sirmali bir kemer takarlardi Patrona Ismi degistirilmeyen bir diger rutbe idi Ceketinin onunde iki sira halinde dugmeler bulunurdu ceketin yakalarinda alt alta iki adet cipa ve apoletlerinde de ikiser yildiz bulunurdu Yakalarindaki cipalarin etrafi akasya yapragi suslemeleri ile sarili olurdu Bahriye Subayi Deve tuyu renginde cuhadan bir ceket ve ayni renkte pantolon giyerlerdi Ceketlerindeki dugmeler iki sira halinde olurdu Ceketteki dugmeler padisah tugrasi tasirdi Mavi puskullu ve kurklu bir fes giyerlerdi buna Tunus Fesi veya Mahmudi Kalip Fes denmekte idi Bahriye Silahendaz Subayi Gunumuzdeki anlami ile deniz piyadeleri idi 1833 yilinda teskil olunan bu sinif Silahendaz erlerinin basinda durur ve emir verirdi Bele kadar uzanan kirmizi renkli cuhadan bir ceket mavi renkli bir pantolon ve mavi kurk gecirilmis bir fes giyerlerdi Ceketlerinin onu iki sira halinde dugmeli idi apoletleri altin sirma sacakli idi Rutbeyi belli etmesi uzere yakaya bir nisan baglanirdi Bahriye Mektebi Ogrencisi Mavi puskullu bir fes gri renkte ceket ve pantolon giyerlerdi Ceket yakalari kirmizi olurdu kemerleri siyah deriden idi ve bununla kilic tasirlardi Bahriye Silahendaz Neferi Silah tasiyan ve harp yapan ana personel sinifidir Harp zamani donanmaya dahil olurlardi kirmizi renkte kisa bir ceket ve pantolon giyerlerdi Omuzlarinda Kasik adi verilen puskulsuz apoletler bulunurdu ceketlerinin ustunden iki adet beyaz deri capraz sekilde gecerdi Bahriye Sanayi Neferi Denizcilik endustrisinin gelistirilmesi uzerine calismalar yapildi ve yerli teknisyenlerin yetismesi icin bu sinif kuruldu Feslerinde mavi bir puskul olurdu lacivert renkte ceket ve pantolon giyerlerdi Herhangi bir sirma isleme ve apolet yoktu Ceketlerinde tek sira halinde dugmeler mevcut idi Abdulmecid doneminde Tanzimat Fermani nin ve Kirim Savasi nin etkisiyle donanma personelinde ciddi degisimler oldu II Mahmud doneminden kalma Tunus fesleri terk edildi ve alti daha enli daha az puskullu feslere gecildi Bir diger yenilik ceketin kollarina sirma seritler getirilmesi idi Donanma personelinin yazin beyaz pantolon giymesi de bu donemde basladi Subay ceketlerinde II Mahmud doneminde oldugu gibi cift sira dugme uygulamasi devam etti Rutbe isimleri de degisti Kapudane Reis Pasa Patrona Ferik Pasa Riyale Liva Pasa Pasa Gemisi Suvarisi Uc Ambarli Suvarisi Komodor Kapak Suvarisi Miralay Albay Firkateyn Suvarisi Kaymakam Yarbay Korvet Suvarisi Binbasi ve Kucuk Gemi Suvarisi Buyrultulu Kaptan Yuzbasi olmak uzere degistirildi Uc Ambarli Suvarisi veya Komodor Filo komutanlarina kurmay subaylik gorevini icra eden ve pasa gemilerine komuta eden subaylar idi Kol kapaklarinda yakalarinda ve omuzlarinda yer yer sirma seritler bulunan kapali renkte bir ceket ve ayni renkte pantolon giyerlerdi Kollara takilan rutbe isaretlerinde sirmadan bir ay ve onun icinde cipa ile yildiz islenmisti Buyrultulu Kaptan Kaptan Pasanin ozel emri ile tum geminin komutasini ele alabilen subaylar idi gunumuzdeki rutbe karsiligi Yuzbasidir Buyrultulu Kaptanlar deneyimli denizcilerden secilirdi Mavi puskullu fes barut rengi ceket ve pantolon giyerler sari sirma bir kemer takarlardi Omuzlarindaki apoletler sirma sacakli idi Bahriye Topcu Subayi Mavi puskullu bir fes kol agizlari kirmizi cuha kumas ile kaplanmis barut rengi bir ceket giyerlerdi Yakalarinda sari renkte topcu isareti bulunurdu Apoletleri sirma sacakli idi ve sag omuzlarindan uzanan capraz vaziyette beyaz bir serit Kilic kayisi bulunurdu Kayisin gogus hizasinda sari bir maden bulunur ve uzerinde top minyaturleri olurdu Bahriye Mektebi Ogrencisi Tek sira dugmeleri olan lacivert bir ceket ve ayni renkte olan dis kenarlarinda sari sirma serit bulunan bir pantolon giyerlerdi Yakalari acik mavi renkte idi ve birer beyaz cipa isareti bulunurdu Ozel gunlerde uzerinde cipa olan sari tokali bir kemer takar kilic tasirlardi Bahriye Eri Acik mavi renkli puskulu olan fes giyerlerdi Uniformalari yazin ve kisin ayri idi Yazin beyaz pantolon ve lacivert renkli kisa bir ceket kisin ise lacivert renkli pantolon ve ceket giyerlerdi Ceketleri ortadan bir dugme ile bagliydi altinda kirmizi bir ic camasiri mevcut idi Bu ic camasiri sayesinde askerin gogsu ve gobegi gorunmezdi Bahriye Silahendaz Eri Kara askerlerine benzer bir uniformalari vardi Kisin lacivert cuha ve yazin beyaz keten olmak uzere pantolon giyerlerdi Ceketleri lacivert renkte idi ve tek sira dugmeli idi Ceketlerinin uzerinden omuzlardan baslayan capraz vaziyette beyaz seritler uzaniyordu Kol agizlari kenarlarinda beyaz cizgi olan kirmizi bir kumas ile kaplanmisti Sayi bakimindan en buyuk donanmalar arasina Osmanli donanmasinin girdigi zamanda Abdulaziz doneminde bircok degisiklik yapildi Mavi puskullu fes ve yakadaki rutbe isaretleri terk edildi yerine siyah puskullu fes ile kollarda rutbe isaretleri geldi Bu donemde uniformalardaki barut rengi cuha tercihi devam etti Gunumuzdeki rutbe karsiligi Binbasi olan Korvet Kaptani ve ondan yuksek rutbeli subaylarin ceketlerinde cift sira dugme Sag Kolagasi Yuzbasi ve ondan dusuk rutbeli subaylarda da tek sira dugme uygulamasi basladi Abdulaziz doneminde Kaptan i Derya lik terk edildi Bahriye Nazirligi na gecildi Bundan baska Dort Kose Fesli Bahriye Neferi ve Seshane Neferi gibi yeni tip personel donanmaya katildi Ust duzey subaylarin omuzlarindaki apoletlerde bulunan yildiz sayisina gore rutbeler anlasiliyordu Liva Pasa tek Ferik Pasa iki ve Reis Pasalarda uc yildiz bulunuyordu Bahriye Naziri 1867 yilinda Kaptan i Derya lik terk edildi ve Bahriye Nazirligi kuruldu Bahriye Naziri pasalarin uniformalari Ingiliz ve Fransiz subaylardan esinlenerek olusturuldu Barut rengi ceketin dugmeleri cift sira idi ve uzerinde cipa motifleri vardi Yakalarda omuzlarda ve kol agizlarinda sirma seritler bulunuyordu Uc Ambarli Suvarisi Abdulaziz doneminde bu subaylar acik yakali barut rengi bir ceket ve ayni renkte bir pantolon giyerdi Ceket altinda beyaz bir gomlek olurdu papyon seklinde bir boyunbagini da bu gomlegin yakasina baglarlardi Ceketlerindeki dugmeler cift sira idi yakalarin kenarlarinda birer cipa bulunuyordu Uzerinde cipa bulunan sari sirma bir kemer takarlardi bu kemer ile kilic tasinirdi Bahriye Neferi Abdulmecid doneminden kalma uniformalari degistirildi Lacivert ketenden bir ceket ile ketenden bir pantolon giyerlerdi Bu pantolon yazin beyaz kisin lacivert olurdu Ceketlerinin kol agizlarinda ve yakalarinda kirmizi islemeler bulunuyordu Yakalarinda sarkan bir boyunbagi bulunuyordu bu bag kirmizi renkte idi Bellerine kirmizi bir kemer takiyorlardi Seshane Neferi Diger personelden farkli bir uniformalari vardi Galata Kasimpasa ve Sishane bolgesinde inzibat gorevini yurutuyorlardi lacivert bir ceket ile salvar giyiyorlardi Ceketin gogsunde kol agizlarinda ve yakalarinda kirmizi islemeler mevcut idi Salvarin ise onunde ince bir kirmizi serit uzanmakta idi Dort Kose Fesli Bahriye Neferi Abdulmecid donemindeki Silahendaz neferlerinin vazifesini yurutuyorlardi kalcaya kadar uzanan lacivert bir ceket ve beyaz bir pantolon giyerlerdi Ceketin devrik yakalari vardi ceket iki dugme ile birlesiyordu Ceketin her bir tarafinda ayni zamanda ucer dugme bulunuyordu bu askerler beyaz eldiven de giymekte idi Fesleri lacivert puskullu idi II Abdulhamid donemindeki rutbe ve uniforma degisiklikleri II Abdulhamid doneminde 1 Haziran 1876 tarihinde personeldeki ilk degisiklik yapildi Bu degisiklik ile bazi rutbe isimleri de degisti Reis Pasa Musir Buyuk Amiral Ferik Pasa Ferik Liva Pasa Mirliva Uc Ambarli Suvarisi Komodor olmak uzere degisti 24 Haziran 1878 tarihinde Osmanli bahriyelilerinin yabanci nisanlar ve madalyalar takmasina dair duzenleme yapildi 1898 yilinda gunumuzde Oramiral rutbesine denk olan Birinci Ferik rutbesi de eklendi Bu donemde subay meslekleri guverte makine sihhiye insa levazim ve katip gibi kollara ayrildi 1890 yilinda Bozcaadali Hasan Husnu Pasa tarafindan Astsubay sinifi Gedikli subay kuruldu Bundan itibaren donanmaya sivillerin alinmamasi ve astsubaylarin da Istanbul dan secilmesi basladi Bu doneme ait bazi rutbeler ve uniformalari soyle idi Musir veya Buyuk Amiral Gunumuzde de Buyuk Amiral rutbesine denk olan Musir kapali yakali cift sira dugmeli sacakli apoletleri olan ceket giyerdi Ceketin kol agizlari sirma seritler ile islenmisti yakalari da sirma seritler ile cercevelenmisti Rutbe isaretleri kol agzinda mevcut idi sirma seritlerin cevresini sardigi sirma isleme ay ve cipa bulunuyordu Ceketin sag omuzundan capraz vaziyette uzanan kirmizi bir serit vardi bununla beraber yine sag omuzunda yaver kordonu bulunuyordu Bu kordon ile subayin padisahin fahri yaveri oldugu gosterilmisti Harp Sinifi Kaymakami veya Guverte Yarbay Siyah puskullu bir fes siyah veya barut rengi acik yakali ve cift sira dugmeli bir ceket ile ayni renk pantolon giyerlerdi Ceketin altinda beyaz gomlek olurdu ve yakasina boyunbagi baglanirdi Apoletler sacakli idi kol agizlarinda sirma seritler mevcut idi Silahendaz Subayi Siyah puskullu bir fes siyah veya barut rengi kapali yakali cift sira dugmeli bir ceket ile ayni renkte pantolon giyerlerdi Apoletler vardi ancak sacakli degildi Kol agizlarinda en ustteki kroslu olacak sekilde sirma seritler mevcut idi Bahriye Mektebi Ogrencisi Siyah puskullu fes ve barut rengi acik yakali cift sira dugmeli bir ceket giyerlerdi Ceket altina beyaz bir gomlek giyerlerdi boyunbagi baglarlardi Kislik ve yazlik uniformalarinda yakalarinin kenarlarinda birer cipa isareti mevcut idi Kol agizlarinda serit mevcut idi bu serit ogrencinin sinifina gore degisiklik gosteriyordu Yazin beyaz pantolon giyiyorlardi Haddehane Ogrencisi Donanma icin makine subaylarinin Carkci subaylari yetistirildigi Haddehane Mektebi nin ogrencisi idi Siyah puskullu fes barut rengi acik yakali cift sira dugmeli bir ceket ve ayni renk pantolon giyiyorlardi Bahriye Mektebi Ogrencilerinde oldugu gibi bu ogrenciler de yakalarina birer cipa isareti takiyordu Ceket altina giydikleri beyaz gomlege papyon bagliyorlardi Bahriye Neferi Siyah puskullu bir fes giyiyorlardi Uniforma yazin ve kisin ayri idi Kisin barut rengi pantolon ile gomlek yazin beyaz renkte pantolon ile gomlek giyilmekte idi Gomlegin kol agizlari mavi kumas ile kaplanmisti bu kumasin kenarlarinda birer kirmizi serit vardi Gomlek yakalari diger personele gore farkli idi Bahriye Silahendaz Neferi Siyah puskullu fesle beraber siyah veya barut renginde acik yakali bir ceket keten pantolon giyerlerdi Pantolon kisin ceketle ayni renk iken yazin beyaz renkte idi Ceket bir dugme ile kapaniyordu ve kenarlarinda dorder dugme sirali idi Bellerinde siyah deriden bir palaska kayisi mevcut idi Tufeklerine sungu takiliydi Siyah deriden cizme giyiyorlardi II Mesrutiyet donemindeki sinif rutbe ve uniforma degisiklikleri II Mesrutiyet doneminde 1909 yilinda Ingilizlerden esinlenerek rutbe isimleri tekrar degistirildi Musir Musir Amiral Pasa Birinci Ferik Pasa Amiral Pasa Ferik Pasa Vice Amiral Pasa Mirliva Liva Amiral Pasa Miralay Kalyon Kaptani Albay Kaymakam Firkateyn Kaptani Yarbay Binbasi Korvet Kaptani Kolagasi Birinci Sinif Yuzbasi olmak uzere degistirildi Donanma personelinin uniformalarina dair ilk tuzuk 22 Haziran 1909 tarihinde Bahriye i Sahane Zabitaninin Elbise i Resmiyesi Hakkinda Nizamname Padisah Deniz Kuvvetlerinin Subay Resmi Elbiselerine Iliskin Tuzuk adi ile cikti Bu tuzukte yazin ve kisin ile ozel gunlerde giyilecek uniformalar belirlendi Rutbe isaretlerinde degisiklikler yapildi Korvet Kaptani uc kalin sirma serit Firkateyn Kaptani biri ince dort sirma serit Kalyon Kaptani dort kalin sirma serit ile gosterilmeye basladi Kol agizlarindaki seritlerin arasindaki renk ile personel sinifi anlasiliyordu Bu renkler soyle idi Guverte sinifi siyah makine sinifi kirmizi insa koyu mavi eczacilar yesil katipler beyaz ve sihhiye visne curugu renkte idi Yine bu donemde cikarilan tuzuk ile subaylarin bes cesit uniformasi oldu bayramlik selamlik setre takimi gunluk siyah ve gunluk beyaz uniformalar Bu uniformalarin ozellikleri soyle idi Bayramlik Uniforma Diger adi Buyuk Uniformadir Binbasi ve daha yuksek rutbeli subaylar icin ozel bir uniforma idi Cift dugme sirali barut rengi ceket ve ayni renkte kenarlari sari sirma islemeli pantolondan olusuyordu Omuzlardaki apoletler sacakli idi ceketin yakalari dik idi Kilicin asili durdugu sari sirma bir kilic kayisi mevcut idi Bununla beraber siyah puskullu fes ve beyaz eldiven giyilmekte idi Padisahin tahta cikis ve dogum yildonumlerinde yurt icinde veya disinda yapilan balolar ziyafetler ve kabul torenleri icin giyilirdi Selamlik Uniforma Binbasinin asti subaylarin giydigi bir uniformadir Bayramlik uniformadan farkli olarak acik yakali idi Cift sira dugmeli barut rengi ceket ve ayni renkte pantolondan olusuyordu Omuzlardaki apoletler sacaksizdi Bayramlik uniformada oldugu gibi kilic kayisi mevcuttu Siyah puskullu fes ve beyaz eldiven de beraberinde giyilmekte idi Cuma selamliginda yabanci hukumdar ailelerinin veya padisah ailesinin huzurunda cenaze torenlerinde yabanci savas gemilerine resmi ziyaretlerde resmi ziyafetlerde balolarda ve kabul torenlerinde giyilirdi Setre Takimi Selamlik uniformasindan birkac farki var apoletler mevcut degildir Yalnizca apolet kopruleri var idi Selamlik uniformadaki gibi kravat degil boyunbagi baglaniyordu Sinavlarda yillik teftislerde ve Cuma sabahi divan taburlarinda giyilirdi Gunluk Siyah Uniforma Cuma gunu haric diger gunlerde giyilen gunluk bir uniformadir Cift sira dugmeli siyah renkte ceket ve ayni renkte pantolon ile siyah puskullu festen olusuyordu Ceket acik yakali idi altina beyaz gomlek giyilirdi ve kravat baglanirdi Gunluk Beyaz Uniforma 1909 tuzugu ile ilk defa yazlik bir uniforma resmi olarak kabul edildi Tek sira dugmeli beyaz renkte ceket ve ayni renkte pantolon ile beyaz bir baslik giyilmekte idi Diger tum uniformalardan farkli olarak ilk defa bu uniforma ile beyaz ayakkabi giyilmeye baslandi Omuzlarinda rutbeyi belirten isaretler mevcut idi Bu yazlik kiyafetin bayramlik ve selamlik uniformalari yapilmadi Bundan dolayi ozel gunlerde bayramlik veya selamlik uniformalar giyilir ama alta da yazlik beyaz pantolon giyilirdi Gedikli Zabit Hasan Husnu Pasa nin 1890 yilinda kurdugu Gedikli Sinifinin ustu olarak 1915 yilinda Gedikli Zabitler Sinifi kuruldu Bu askerler kidemlerine gore birinci ikinci veya ucuncu olmak uzere ayriliyordu Zabitler diger subaylar gibi kisin siyah yazin beyaz uniforma giymekte idi Rutbe isaretleri omuz ile dirsek arasindaki yerde olurdu Ceket cift sira dugmeli ve acik yakali idi Altina da beyaz gomlek giyilir kravat baglanirdi Cep kapaklari yoktu Ceketin arkasinda yirtmaclar vardi fes siyah puskullu idi Cirak Okulu Gedikli adaylarini egitmek uzere 14 Temmuz 1913 tarihinde Cirak Okulu acildi Heybeliada onundeki iki gemi guverte cirak okulu ve makine cirak okulu olmak uzere egitim veriyordu Ogrenciler bes yil boyunca egitim aliyordu Ardindan her biri uc yil surecek sekilde sirasiyla Gedikli Onbasi Gedikli Cavus ve Gedikli Bascavus rutbeleri ile gorev yapiyorlardi Bunlarin ardindan Gedikli Zabit olabiliyorlardi Gedikli ogrencileri onbasilari cavuslari ve bascavuslari bastan gecirilen gomlek giyerdi Uniforma siyah ve beyaz renkte idi Gomlegin yakasinda mavi palet bulunurdu paletin kenarlarinda da beyaz seritler mevcut idi Gomlegin icine beyaz bir ic camasir giyilirdi Deniz Eri Gedikli erlerine benzer bir uniforma giyiyorlardi Bastan gecirilen bir gomlek ve ayni renkte pantolon giyerlerdi Uniforma kisin siyah yazin beyaz renkte idi Gomlegin yakalarinda palet mevcut idi ve kenarlarinda beyaz seritler bulunuyordu 16 Kasim 1915 tarihinde Alman Donanmasi nin da etkisiyle degisiklikler yapildi Osmanli bahriyelileri bu tarihte cikarilan tuzukten sonra mec tasimaya basladi Ayni zamanda bahriyelilerin basliklarinda degisiklikler yapildi Barbaros Hayreddin Pasa nin kavugundan esinlenerek yapilmis bir baslik giyilecekti 1916 yilinda Alman subay Souchon un tavsiyesi ile rutbe isimleri degisti Musir Amiral Pasa Musir Amiral Amiral Pasa Birinci Ferik Amiral Vice Amiral Pasa Ferik Amiral Koramiral Liva Amiral Pasa Liva Amiral Birinci Sinif Yuzbasi Kidemli Yuzbasi olmak uzere degistirildi 17 Subat 1916 tarihinde yeni bir uygulama ile rutbeler ispalet seklinde omuzlarda tasinmaya basladi Musir Amiraller ispaletlerinde beyaz sirmadan ay yildiz Birinci Ferik Amiraller uc yildiz Ferik Amiraller iki yildiz ve Liva Amiraller tek yildiz tasimaya basladi Guverte subaylarinin ispaletlerinde sari sirma seritler mevcut idi mesleklerine gore seritler arasindaki renk degisiyordu 13 Mayis 1916 tarihinde Osmanli ordusunda fes kullanimi terkedildi ve Cemaliye ile Enveriye adi verilen basliklara gecildi Bu baslik isimleri Enver Pasa ile Cemal Pasa dan gelmektedir Donanma personeli cemaliye giymekte idi Subaylarin cemaliyesinde ay yildiz ve cipa isaretleri bulunuyordu Mondros Ateskes Antlasmasi ndan sonra herhangi bir uniforma degisikligi yapilmadi Yapilan tek degisiklik Cemaliye isminin kaldirilarak basliklara Serpus adinin verilmesi idi Bu donemde bayramlik ve selamlik uniformalari giyilmedi Bayramlik Buyuk Uniforma Selamlik Uniforma Setre Takimi Gunluk Siyah Uniforma Gunluk Beyaz UniformaGaleriBarbaros Hayreddin Pasa Muezzinzade Ali Pasa Mezamorta Huseyin Pasa Minyaturde bir Osmanli kalyonu Hasan Rami Pasa Hobart Pasa Mahmud Muhtar Pasa I Dunya Savasi nda donanma bir Alman kartpostali Wilhelm Souchon Ali Riza Ahmed Saffed Fethi Bey Ahmed Ali Sirket i Hayriye ye ait bir vapur ile yaralilarin tasinmasi Sirkeci de yaralilarin getirilmesi Cezayirli Gazi Hasan PasaAyrica bakinizKaptan i Derya larin listesi Osmanli Bahriye Nazirligi Osmanli Donanmasi donanma komutanlari listesi Dagilma Donemi Osmanli Donanmasi Tersane i Amire Halic TersaneleriKaynakcaNotlar Mezomorto lakabi Venedikliler tarafindan verilmis bir lakaptir ve yari olu anlamina gelmektedir Bazi kaynaklarda mezomorta ve mezemorto olarak da gecmektedir Bu okul 1784 e kadar Tersane Hendesehanesi olarak anilmistir ve bircok kaynakta Bahriye Mektebi olarak gecmektedir Gerideki buharli gemiler ve nakliye gemileri ile muttefik filosu 384 gemiden olusuyordu Bursa ile Samsun destroyerlerinin kisa surede Fransa dan gelmesi bekleniyordu Torpidokruvazorudur Silahlandirilmis bir vapur idi Silahlandirilmis bir vapur idi toplari sokulu vaziyette idi Harap vaziyette idi Torpido kruvazorudur Kucuk kruvazorlere denir Donemin Britanya resmi yazismalarinda iki dretnotun teslimat icin Istanbul a giderken Yunanistan Donanmasi tarafindan hukumet emri olmaksizin batirilabilecegi soz edilmekte idi Resmi olarak adi Yavuz Sultan Selim dir Fakat bu maddede kisaca Yavuz diye bahsedilecektir Rus gemisinin kayiplari hakkinda belirsizlik var Mecidiye Odessa onlerinde tahrip edildiyse de Ruslar tarafindan tamir edildi ve Prut adi ile Rus donanmasina katildi 19 Subat 1807 tarihinde Ingiliz Osmanli savasinda bir Ingiliz filosu bogazi gecebilmisti ve bunun yildonumunde harekat yapildi Nusret in 26 mayinini goremeyen Ingiliz pilotu 18 Mart saldirisindan sonra kursuna dizildi Barbaros Hayreddin ile Turgut Reis bu atislari Canakkale Bogazi icinde yapiyordu ve menzilleri yaklasik 15 000 metre idi Kilit altinda tutulan Osmanli donanmasi 4 Kasim 1922 tarihinde TBMM kontrolune gecmistir Yeterince guvenilir kaynak ve bilgi bulunamadigindan tum donanma personeline bu baslikta yer verilememistir Komodor amiral yetkilerine sahip deniz subayidir Bkz Turkce Vikisozluk Komodor 21 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Bu ic camasirlarina Fanila denilmektedir Mec kisa boylu duz ve ensiz bir cesit kilictir Ozel a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao ap aq ar as 23 Temmuz 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w Buyuk Larousse 1986 Milliyet Yayinlari Cilt 17 s 8946 8947 2 Aralik 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 a b c d e f g h i j k l m 26 Haziran 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Mart 2012 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa Buyuk Larousse 1986 Milliyet Yayinlari Cilt VI s 3037 3041 PDF 17 Nisan 2012 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 Ilber Ortayli ile Osmanli Donanmasi 03 00 14 Ekim 2014 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Mart 2012 a b c d e f g h i PDF 2 Aralik 2012 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 a b c d PDF 7 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 a b 17 Ocak 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj ak al am an ao 29 Ekim 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 20 Yuzyil Ansiklopedisi 1990 Tercuman Yayinlari s 76 79 a b c d e f g h i Selcuklular in Deniz Politikasi Hasan Geyikoglu olu kirik baglanti Eski Turklerde Su ve Su Ulasimi Hatice Palaz Erdemir PDF 31 Ekim 2011 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 4 Mart 2012 14 Temmuz 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Temmuz 2012 Nicol Donald M 1993 The Last Centuries of Byzantium 1261 1453 Ingilizce Ikinci bas Londra Rupert Hart Davis Ltd s 114 ISBN 0 246 10559 3 Osmanli Kara ve Deniz Kuvvetleri Kurulus Devri Prof Dr Aydin Taneri Kultur Bakanligi Yayinlari Ankara 1981 s 324 The Sultans of the Ottoman Empire Rasit Gundogdu Rumuz Yayinlari 2020 s 15 Turk Silahli Kuvvetleri Tarihi Deniz Kismi 1299 1452 ATASE Yayinlari Istanbul 1964 s 37 Denizde Turkiye Haydar Alpagut Istanbul 1937 s 186 The Oxford Encyclopaedia of Medieval Warfare and Military Technology Clifford Rogers Oxford University Press 2010 s 261 1299 1520 Yillari Arasi Osmanli Denizciligi Turgut Kilic Marmara Universitesi s 5 Osmanli Imparatorlugu nun Tarihsel Cografyasi Donald Edgar Pitcher Yapi Kredi Yayinlari Istanbul 1999 s 66 a b Islam Ansiklopedisi Orhan Gazi maddesi Turk Diyanet Vakfi Istanbul 2007 c 33 s 378 13 Mayis 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Aralik 2023 Osmanli Kara ve Deniz Kuvvetleri Kurulus Devri Prof Dr Aydin Taneri Kultur Bakanligi Yayinlari Ankara 1981 s 321 The Late Medieval Balkans A Critical Survey from the Late Twelfth Century to the Ottoman Conquest John Van Antwerp Fine Ann Arbor University of Michigan Press 1994 s 325 326 ISBN 978 0 472 08260 5 Devlet i Aliyye Osmanli Imparatorlugu Uzerine Arastirmalar I Klasik Donem 1302 1606 Siyasal Kurumsal ve Ekonomik Gelisim Halil Inalcik Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari Istanbul 2009 s 49 53 ISBN 978 9944 88 465 1 Esfar i Bahriye i Osmaniye Mehmet Sukru Istanbul 1889 s 249 A propos de la bataille du Bosphore I Expedition genoise de Paganino Doria a Constantinople 1351 1352 Travaux et Memoires M Balard c IV Paris 1970 s 431 469 Islam Ansiklopedisi Murad I maddesi Turk Diyanet Vakfi Ankara 2020 c 31 s 157 18 Ekim 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Aralik 2023 Turk Silahli Kuvvetleri Tarihi 1299 1452 Deniz Kismi ATASE Yayinlari Istanbul 1964 s 40 Islam Ansiklopedisi Murad I maddesi Turk Diyanet Vakfi Ankara 2020 c 31 s 160 18 Ekim 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Aralik 2023 Osmanli Kara ve Deniz Kuvvetleri Kurulus Donemi Prof Dr Aydin Taneri Kultur Bakanligi Yayinlari Ankara 1981 s 329 Osmanli Imparatorlugu nun Tarihsel Cografyasi Donald Edgar Pitcher Yapi Kredi Yayinlari Istanbul 1999 s 87 88 Kurulus Donemi Osmanli Sultanlari 1302 1481 Halil Inalcik Turkiye Diyanet Vakfi Islam Arastirmalari Merkezi Istanbul 2010 ISBN 9786055586065 s 114 The Byzantine Turkish Treaty of 1403 George T Dennis Orientalia Christiana Periodica 1967 s 79 81 a b Ozdek Cilt III s 391 392 a b 13 Mart 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 Ozdek Cilt III s 409 412 Ozdek Cilt III s 412 413 Iki Cagin Hukumdari 2010 Murat Duman s 74 79 ISBN 9786050052466 8 Agustos 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 4 Mart 2012 Ozdek Cilt III s 425 Ozdek Cilt III s 443 Ilber Ortayli Milliyet Gazetesi kose yazisi 23 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Mart 2012 Ozdek Cilt III s 451 Ozdek Cilt III s 452 454 Ozdek Cilt III s 504 505 a b c d e f g h Barbaros Hayreddin in Detayli Hayati Ottoman Navy 12 Aralik 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Temmuz 2012 Ozdek Cilt III s 507 Ozdek Cilt III s 513 Piri Reis and the Book of Sea Lore Kitab i Bahriye Muslim Heritage 29 Mart 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce L Kinross The Ottoman Centuries The Rise and Fall of the Turkish Empire s 176 Ozdek Cilt III s 513 514 Barbarossa Corsari nel Mediterraneo 28 Eylul 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde Italyanca a b Ozdek Cilt III s 530 531 23 Ekim 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 5 Mart 2012 a b c Ozdek Cilt III s 540 541 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi ozdek541 adi farkli icerikte birden fazla tanimlanmis Bkz Kaynak gosterme a b c d e f 26 Ocak 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Mart 2012 Crowley s 74 The Rise and Fall of Renaissance France 1483 1610 R J Knecht s 181 25 Aralik 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Mart 2012 a b c d Ozdek Cilt III s 546 547 3 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Mart 2012 Akinci s 93 97 Akinci s 99 100 a b c d Akinci s 100 136 a b c d e f 1560 Cerbe Deniz Zaferi ve Cerbe Kalesi nin Fethi Ertugrul Onalp PDF 31 Agustos 2021 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 17 Mart 2012 a b c d Ozdek Cilt III s 546 549 a b c d e Malta Kusatmasi Deniz Harp Okulu 16 Mart 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Mart 2012 a b c d The Maltese Cross A Strategic History of Malta Dennis Angello Castillo s 55 77 25 Aralik 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce a b c d Ozdek Cilt III s 549 Ozdek Cilt III s 554 Ozdek Cilt III s 557 560 Ozdek Cilt III s 561 562 Ilber Ortayli ile Osmanli Donanmasi 05 45 07 50 13 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Mart 2012 a b c Ozdek Cilt III s 562 Halil Inalcik Osmanli Rus Rekabetinin Mensei ve Don Volga Kanali Tesebbusu 1569 1948 Belleten Cilt XI s 349 402 Ozdek Cilt III s 566 567 a b c d Ozdek Cilt III s 538 a b c d e f g h i j k Hadim Suleyman Pasa nin 1538 yilindaki Hindistan Seferi 22 Mart 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ertugrul Onalp European Warfare 1494 1660 Jeremy Black s 60 25 Aralik 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 10 Mart 2012 14 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Temmuz 2012 a b XVI yuzyilda Osmanli Ace iliskileri Emine Dingec PDF 7 Kasim 2012 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 10 Mart 2012 22 Eylul 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Mart 2012 Osmanli Devleti Dogu Afrika da azaniansea Ingilizce 13 Temmuz 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Mart 2012 a b 3 Haziran 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 28 Mart 2012 Tektas s 151 The Sultan s Fleet Seafarers of the Ottoman Empire Christine Isom Verhaaren IB Tauris Londra 2022 s 138 The Sound and the Fury Christian Perspectives on Ottoman Naval Organization 1590 1620 Phillip Williams Mediterraneo in armi secc XV XVIII II ed R Cancila Quaderni Mediterranea ricerche storiche n 4 Palermo 2007 s 562 The Cretan War 1645 69 R C Anderson c 3 Sy 2 Nisan Haziran 2010 s 69 80 The Reluctant Admiral Damat Halil Pasha and the Ottoman Navy 1595 1598 Evrim Turkcelik Mediterranea ricerche storiche Anno XX Nisan 2023 s 9 34 History Today internet sitesi Best of Enemies Europeans in the Ottoman Elite Tobias Graf 2 Ocak 2018 5 Kasim 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Kasim 2023 Osmanli Kronikleri Isiginda Kaptan i Derya Halil Pasa nin Akdeniz Seferleri 1609 1623 Mikail Acipinar Tarih Incelemeleri Dergisi XXVIII 1 2013 s 5 35 Osmanli Tarih Yazarlarina Gore Sultan I Ahmed Devri Deniz Muharebeleri 1603 1617 Dr Ali Sinan Bilgili Ataturk Universitesi Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Dergisi sy 26 Erzurum 2004 s 235 246 Naima Mustafa Efendi H 1281 1283 Tarih i Naima Istanbul c 2 s 123 Osmanlica Turk Silahli Kuvvetleri Tarihi Kanuni nin Olumunden Ikinci Viyana Kusatmasina Kadar Olan Devre 1566 1683 ATASE Yayinlari Ankara 1981 s 490 Osmanli Tarihi Joseph von Hammer cilt 9 s 50 51 Azovskoye Sideniye A Yu Tihonov Voprosi Istorii Rusca VIII 1970 s 102 Deniz Savaslari Hakkinda Buyuklere Armagan Tuhfetu l Kibar fi Esfari l Bihar Katip Celebi haz Idris Bostan Kabalci Yayinevi Istanbul 2007 s 134 Azak Kalesi nin Isgali ve Istirdadi 1637 1642 Umran Karadeniz amp Alpay Bizbirlik Akademik Bakis C 14 Sy 27 Ankara 2020 s 15 Catch and Release Piracy Slavery and Law in the Early Modern Ottoman Mediterranean Joshua Michael Whites University of Michigan 2012 124 125 Venice Austria and the Turks in the 17th Century K Setton American Philosophical Society 1991 ISBN 978 0 87169 192 7 s 146 17 Yuzyilin Ikinci Yarisinda Osmanli Donanmasinin Yonetim Sorunu Kaptan i Deryalik Gailesi Mehmet Yasar Ertas Turk Denizcilik Tarihi Bildiriler Turk Tarih Kurumu Yayinlari Ankara 2014 s 211 Kadirga dan Kalyon a XVII Yuzyilin Iknci Yarisinda Osmanli Gemi Tekonoljisi nin Degisimi Idris Bostan Osmanli Arastirmalari XXIV Istanbul 2004 s 71 79 Naval wars in the Levant 1559 1853 R C Anderson 2005 orj 1952 Liverpool Liverpool University Press ve Martino s 161 Uzuncarsili Ismail Hakki 2011 Osmanli Tarihi III Cilt 2 Kisim XVI Yuzyil Ortalarindan XVII Yuzyil Sonuna kadar 6 Basim Ankara Turk Tarih Kurumu 414 418 ISBN 9789751600141 Buyuk Osmanli Tarihi Joseph von Hammer cilt 11 s 26 27 Venice Austria and the Turks in the Seventeenth Century Volume 192 Kenneth Meyer Setton American Philosophical Society 1991 s 190 191 Zubde i Vekaiyat Defterdar Sari Mehmed Pasa Haz Abdulkadir Ozcan Turk Tarih Kurumu Ankara 1995 s 131 Fransizlarin 1681 Sakiz Saldirisinda Verdikleri Zarar Karsiliginda XIV Louis Tarafindan IV Mehmet e Gonderilen Tarziye Hediyeleri Fatma Acikgoz Sosyal Bilimler Dergisi c 1 s 63 Kadirga dan Kalyon a XVII Yuzyilin Ikinci Yarisinda Osmanli Gemi Tekonoljisi nin Degisimi Idris Bostan Osmanli Arastirmalari XXIV Istanbul 2004 s 80 81 The History of the Popes from the Close of the Middle Ages Volume XXXII Ludwig von Pastor Kegan Paul and Co 1891 s 200 Osmanli Deniz Harp Tarihi Afif Buyuktugrul Deniz Basimevi Istanbul 1970 s 135 136 Ozdek Cilt III s 668 Turk Silahli Kuvvetler Tarihi Prut Seferi ATASE Yayinlari Ankara 1981 s 141 Prut Seferi ve Barisi Akdes Nimet Kurat c 2 s 577 Naval wars in the Levant 1559 1853 R C Anderson Princeton University Press 1952 s 242 18 Yuzyilda Osmanli Devleti nin Ege Adalar Denizi ve Dogu Akdeniz e Yonelik Guvenlik Parametreleri Yusuf Alperen Aydin Osmanli Arastirmalari The Journal of Ottoman Studies XLV 2015 s 164 165 1724 1727 Iran Seferleri Sirasinda Askeri Hazirliklar ve Aksakliklar Mehmet Zahit Yildirim Afyon Kocatepe Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi c 4 sy 1 s 150 152 Osmanli Donanmasi 1572 1923 Daniel Panzac Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari Istanbul 2018 s 188 189 Osmanli Denizciligi 1700 1770 Yusuf Alperen Aydin Istanbul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Istanbul 2007 s 51 57 18 Yuzyil Osmanli Donanmasinda Kaptan Pasalik Mehmet Tas Social Sciences Studies Journal 2019 s 1980 Malta ya Kacirilan Osmanli Gemisi Baglaminda Osmanli Fransiz Iliskileri Kadriye Topal Dogan Mediterranean Journal of Humanities c 13 s 265 275 From Height to Crisis The last half century of Nizam i Kadim and Ottoman Society as Seen by the Gazette de France 1740 1787 Sebastien Flynn s 137 146 Osmanli Denizciligi 1700 1770 Yusuf Alperen Aydin Istanbul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Istanbul 2007 s 115 116 Osmanli Donanmasi 1572 1923 Daniel Panzac Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari Istanbul 2018 s 198 Turk Silahli Kuvvetleri Tarihi 1683 1793 ATASE Yayinlari Ankara 1982 s 256 1770 Cesme Deniz Savasi 1768 1774 Osmanli Rus Savaslari Ali Riza Isipek ve Oguz Aydemir Denizler Kitabevi 2006 ISBN 975 00051 4 7 The Russian occupations of Beirut 1772 74 Journal of the Royal Central Asian Society sy 42 c 3 4 1955 s 275 86 Naval wars in the Levant 1559 1853 R C Anderson Princeton University Press 1952 s 305 306 a b c d e f 26 Ocak 2021 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 15 Nisan 2012 ITU Tarihce 25 Mayis 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 2 Ekim 2020 Kuru Havuzlar Veli Akcaoglu amp Sunay Akcaoglu olu kirik baglanti Canakkale Antlasmasi Britannica com Ingilizce 22 Nisan 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 21 Nisan 2012 Ozdek Cilt IV s 801 803 806 a b PDF 14 Mayis 2014 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 21 Nisan 2012 PDF 16 Mayis 2011 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 21 Nisan 2012 Ozdek Cilt IV s 806 807 a b c Mahmudiye Kalyonu DzKK 18 Mayis 2010 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Temmuz 2012 Hacer Bulgurcuoglu Turk Deniz Harp Tarihinde Iz Birakan Gemiler Olaylar ve Sahislar Sayi 8 2007 Piri Reis Arastirma Merkezi Yayini ISBN 975 409 452 7 Ozdek Cilt IV s 818 Ozdek Cilt IV s 819 Ozdek Cilt IV s 821 Ozdek Cilt IV s 825 Celaleddin Pasa s 54 Ortayli s 84 Ozdek Cilt IV s 847 22 Subat 2013 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 23 Nisan 2012 Gardiner s 309 Kossler s 84 Guleryuz s 149 Guleryuz s 149 150 Kossler s 285 a b c d e f g Ataturk Arastirma Merkezi Dergisi Cilt XXIV Kasim 2008 Sayi 72 atam gov 10 Aralik 2011 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 6 Mayis 2012 Groner s 14 a b Von Strempel in Alman Disisleri Bakanligi na 347 numarali ve 17 12 1910 tarihli askeri raporu Ozcelik s 27 29 Nisan 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 18 Mayis 2012 a b c PDF 13 Mart 2012 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 6 Mayis 2012 Hall s 15 a b Hall s 19 Donbaloglu s 46 Donbaloglu s 40 Donbaloglu s 41 Donbaloglu s 44 a b c d e f g Donbaloglu s 61 63 Donbaloglu s 68 a b c d e Donbaloglu s 69 Donbaloglu s 71 a b c d Donbaloglu s 73 Donbaloglu s 75 Donbaloglu s 77 Donbaloglu s 78 Donbaloglu s 79 Donbaloglu s 81 82 Donbaloglu s 84 85 Donbaloglu s 82 83 a b Donbaloglu s 83 a b c d Defeat in Detail The Ottoman Army in the Balkans 1912 1913 Edward J Erickson 25 Aralik 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ingilizce Donbaloglu s 85 86 a b Donbaloglu s 86 Donbaloglu s 87 Donbaloglu s 88 a b Donbaloglu s 89 a b c d e Donbaloglu s 90 a b Donbaloglu s 91 a b c Donbaloglu s 92 Donbaloglu s 93 Donbaloglu s 94 a b Donbaloglu s 95 a b Donbaloglu s 96 Donbaloglu s 104 105 a b c Donbaloglu s 97 a b Donbaloglu s 98 a b c Donbaloglu s 99 Hamidiye Kruvazorunun Akin Harekati DzKK 17 Ocak 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Temmuz 2012 a b Donbaloglu s 100 Donbaloglu s 102 106 Donbaloglu s 104 a b Donbaloglu s 108 Donbaloglu s 109 a b Donbaloglu s 110 a b Donbaloglu s 111 Donbaloglu s 111 112 Donbaloglu s 112 113 Donbaloglu s 113 114 a b c d Donbaloglu s 116 117 Donbaloglu s 118 119 a b Donbaloglu s 120 a b Donbaloglu s 123 124 a b c d Donbaloglu s 124 a b c Donbaloglu s 125 20 Yuzyil Ansiklopedisi 1990 Tercuman Yayinlari s 72 a b Donbaloglu s 126 Donbaloglu s 127 Donbaloglu s 128 Donbaloglu s 128 129 a b Donbaloglu s 129 a b Donbaloglu s 130 Donbaloglu s 131 Donbaloglu s 132 Donbaloglu s 133 a b Donbaloglu s 134 Osmanli Devleti ve I Dunya Savasi 27 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Hacettepe Universitesi a b c d Donbaloglu s 135 Donbaloglu s 136 a b Donbaloglu s 137 a b c Donbaloglu s 138 a b Donbaloglu s 139 Donbaloglu s 140 a b Donbaloglu s 141 a b c d Donbaloglu s 142 Donbaloglu s 143 a b Donbaloglu s 144 a b Donbaloglu s 145 a b c Donbaloglu s 146 a b Donbaloglu s 147 a b c Donbaloglu s 148 Donbaloglu s 149 a b c Donbaloglu s 150 a b Donbaloglu s 151 a b c Donbaloglu s 153 a b Donbaloglu s 154 Donbaloglu s 155 Donbaloglu s 157 Donbaloglu s 166